tr
stringlengths
3
588
en
stringlengths
3
558
Sen gitmeden önce seni görmek istiyorum.
I want to see you before you go.
Daha fazla zamana ihtiyacım var.
I need more time.
Kitap okumak için zamanım yok.
I have no time to read books.
Bu oda uyumak için uygun değil.
This room is not suitable for sleeping.
Lütfen yarım saat bekle.
Please wait for thirty minutes.
Lütfen yarım saat bekle.
Please wait half an hour.
Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.
The bus will arrive at the station in fifteen minutes.
Bogdan Tanjević kolon kanseri nedeniyle istifa edecek.
Bogdan Tanjević will resign because of colon cancer.
Guus Hiddink Hollandalıdır.
Guus Hiddink is Dutch.
18 yaşından küçükler evlenemez.
People under 18 cannot marry.
Bana göre Almanca dünyadaki en iyi dildir.
In my opinion, German is the best language in the world.
Yumi Ishiyama, Lyoko takımının en yaşlı üyesidir.
Yumi Ishiyama is the oldest member of Team Lyoko.
Onun kız arkadaşı Japon.
His girlfriend is Japanese.
Lütfen kibar ol.
Please be polite.
Dünyada en çok kullanılan işletim sistemi Windows'tur.
Windows is the most used operating system in the world.
O İngilizce mi, Fransızca mı yoksa Almanca mı konuşuyor?
Does she speak English, French or German?
Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
Linux is a free operating system; you should try it.
Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.
I wish to go to Hawaii.
Lütfen kitabı rafa koy.
Please put the book on the shelf.
O genç mi? "Evet, genç."
Is she young? "Yes, she is."
Lisa Lillien, Dan Schneider ile evlidir.
Lisa Lillien is married to Dan Schneider.
Matematik dersi iyidir.
The mathematics class is good.
Sumatra bir adadır.
Sumatra is an island.
Pakistan Müslüman bir ülkedir.
Pakistan is a Muslim country.
Katkıda bulunuyorum.
I'm contributing.
Hayır.
No.
Hayır.
Nope.
Gürültü yapmayın.
Don't make a noise.
Gürültü yapmayın.
Don't make noise.
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
Evet.
It's true.
Evet.
This is true.
Evet.
Yes.
Evet.
Yep.
Auldey bir Çin markasıdır.
Auldey is a Chinese brand.
Marco'nun arabasının adı "Thunder Giant"tir.
The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
Evli misin?
Are you married?
Tayca, Tayland'ın resmî dilidir.
Thai is the official language in Thailand.
Süngerbob ve Patrick arkadaştır.
Spongebob and Patrick are friends.
Tatoeba açık kaynaklıdır.
Tatoeba is open source.
Genellikle saat sekizde kalkarım.
I usually get up at eight o'clock.
Genellikle saat sekizde kalkarım.
I usually get up at 8.
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
Nakido is a file sharing platform.
Paraguay, Güney Amerika'da bir ülkedir.
Paraguay is a country in South America.
Merhaba? Hâlâ burada mısın?
Hello? Are you still here?
John, New York'ta oturuyor.
John lives in New York.
Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
His favorite baseball team is the Giants, but he also likes the Lions.
John yüzme kulübündedir.
John is in the swimming club.
Bir şeyler deneyelim!
Let's try something.
O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
He gathered his children around him.
Evangeline Lilly, Kanadalıdır.
Evangeline Lilly is Canadian.
Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.
When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old.
Angelica Pickles çok bencildir.
Angelica Pickles is very selfish.
Babam doktor.
My father is a doctor.
Babam doktor.
My father's a doctor.
Üzgünüm, seni seviyorum.
I'm sorry, I love you.
Dustin Moskovitz, Yahudi bir girişimcidir. O, Facebook'un kurucularından biridir.
Dustin Moskovitz is a Jewish entrepreneur. He is one of the co-founders of Facebook.
Bu siste yol işaretlerini göremiyorum.
I can't see the road signs in this fog.
Yıllar önce burada bir kale vardı.
There was a castle here many years ago.
O çok zeki.
She is very intelligent.
O çok zeki.
He's very intelligent.
O çok sıkı çalışan bir öğrencidir.
She is a student who studies very hard.
O çok üzgün.
She is very sad.
O çok üzgün.
She's very upset.
Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.
She was so tired that she couldn't walk.
O çok güzeldir, daha neyse çok akıllıcadır.
She is very beautiful, and what is more, very wise.
O çok çalışkan.
She is very hardworking.
O bir arı kadar meşguldür.
She is as busy as a bee.
O çok meşgul olmalı.
She must be very busy.
Onun görünümünü çekici bulurum.
I find her appearance attractive.
O çok şık görünüyor.
She looks very elegant.
O çok iyi yemek yapar.
She cooks very well.
Minnesota'nın eyalet kuşu sivrisinektir.
Minnesota's state bird is the mosquito.
İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, "Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne?"
An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, "Wait a minute, is this a joke or what?"
Bu doğru.
It's true.
Bu doğru.
This is true.
Yarın benim doğum günüm.
Tomorrow is my birthday.
Yarın benim doğum günüm.
Tomorrow's my birthday.
İsrail haritadan silinmelidir.
Israel should be wiped off the map.
Ona inanıyorum.
I believe in him.
İyi şanslar!
Good luck!
Lütfen daha yavaş konuşun.
Please speak more slowly.
Lütfen daha yavaş konuşun.
Speak slower, please.
Afiyet olsun!
Enjoy your meal!
Afiyet olsun!
Have a nice meal!
Beni seven bir arkadaşım var.
I have a friend who loves me.
YouTube güzel bir web sitesi değil.
YouTube is not a good website.
Radyoaktivite, kimyasal bir terimdir.
'Radioactivity' is a chemical term.
Radyoaktivite, kimyasal bir terimdir.
'Radioactivity' is a chemistry term.
Ben bir profesörüm.
I am a professor.
Sekize çeyrek var.
It's quarter to eight now.
Saat şimdi yedi kırk beş.
It's quarter to eight now.
Radyoaktif maddeler tehlikelidir.
Radioactive matter is dangerous.
Trompet müzikal bir enstrümandır.
The trumpet is a musical instrument.
Kredi kartlarını kabul ediyor musunuz?
Do you accept credit cards?
İşte anahtarım.
Here is my key.
Anahtarımı kaybettim.
I lost my key.
Bir sandviç sipariş etmek istiyorum.
I would like to order a sandwich.
Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
Can you call a taxi for me?
Bana bir taksi çağırabilir misiniz?
Can you call me a taxi?