petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren mali yılı bütçe kanununun su ve doğalgaz bedelleri başlığını taşıyan maddesi aynen şöyledir su ve doğalgaz tarife bedelleri madde genel ve katma bütçeli idareler ile yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumuna bağlı öğrenci yurtlarının kullandıkları su atık su dahil ve doğalgaz için mahalli idareler tarafından belirlenecek tarife bedelleri konutlar için uygulanan tarifenin en düşük iki dilim bedel ortalamasının fazlasını aşamaz bu kurumlara bağlı her dereceli okullar ile hastane ve tedavi kurumlarında ise fazlasını aşamaz mali yılı bütçe kanununun kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler başlığını taşıyan maddesinin bendinin numaralı alt bendi de aynen şöyledir kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler madde tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi ile tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin bendi hükümleri sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinin nci fıkrasının ve bentleri için hemen ilk bakışta anlaşılacağı gibi sayılı mali yılı bütçe kanununun bu hükümleri maddesi ile maddesi hükmü anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır şöyle ki anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararında da belirtildiği gibi türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri anayasanın maddesinde belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur anayasanın ve maddelerinde yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşme usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş maddesiyle cumhurbaşkanına bütçe yasalarınınesas sayısı karar sayısı bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamış maddesinde de bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları belirlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi verilmemiştir anayasada birbirinden tümüyle ayrı düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak genel yasalarla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasaları öteki yasalardan ayrı olması nedeniyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı yöntemle hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarının tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir maddedeki bütçe ile ilgili hüküm ifadesine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir öte yandan anayasamızın vergi ödevi başlığını taşıyan maddesinin üçüncü fıkrasına göre vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır hiç şüphe yok ki burada mde sözü edilen kanun bütçe kanunu olmayıp anayasanın maddesine göre önerilen ve usulüne göre çıkarılan kanundur halbuki mali yılı bütçe kanununun maddesi hükmü sayılı gelir vergisi kanununda tadilat yapmaktadır aynı hüküm ile tarih ve sayılı kanun ile tarih ve sayılı kanunda da değişiklikler yapılmaktadır öte yandan su ve doğalgaz tarife bedellerini belirleme yetkisi normal kanunlarla belediyelere verildiği halde mali yılı bütçe kanununun maddesi ile bu normal kanunlar değiştirilmektediresas sayısı karar sayısı kısaca tarih ve sayılı kanunun maddesi ile maddesinin bendinin numaralı alt bendi açıkça anayasaya aykırıdır dava konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulmaması halinde telafisi imkansız bir takım zararların doğacağı gayet açık ve kesindir mezkur maddeler için yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi durumunda hukuki bir boşluk doğmayacağı gibi kanun koyucunun gerçek iradesiyle anayasaya uygun şekilde tedvin ettiği yasa hükümlerine dönülecektir sonuç anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde telafisi imkansız zararlar doğuracağı kesin bulunan tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesi ile maddesinin bendinin nolu alt bendi hakkında acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arz ederim
745
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin ve i̇ddi̇anin ci̇ddi̇ olduğu görüşünün gerekçeleri̇ özeti̇ davacı avukatın anayasaya aykırılık iddiasının gerekçesi özeti anayasanın değişik nci maddesinde hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı nci maddenin ikinci fıkrasında sendikalar ve sendika birliklerinin tüzüklerinin yönetim ve işleyişlerinin demokratik esaslara aykırı olamayacağı ncü maddenin ikinci fıkrasında idarî eylem ve işlem niteliğinde yargı karan ve nci maddenin ikinci fıkrasında yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceği nci maddede idarî mahkemelerin yalnızca idarî uyuşmazlıkları çözeceği belirtilmiştir belirli bir işyerinin işkolları yönetmeliğinin hangi sıra ve bölümüne girdiğinin saptanmasına yönelen bir dava adlî yargı alanında yer alır böyle bir davayı idarî yargının görevi içine sokan sayılı kanunun sayılı kanunla değişik ncu maddesinin ncü bendinin son fıkrası kuralı açıklanan nedenlerle anayasaya aykırıdır mahkemenin anayasaya aykırılık iddiasının ciddî olduğu yolunda vardığı kanının gerekçesi özeti anayasanın değişik nci maddesine göre danıştayın yargısal görevi idarî uyuşmazlıklara bakmaktır bu uyuşmazlıkların konusu idarî kararlardır îdare kararlarının uygulanış biçiminden çıkan uyuşmazlıklar ise özel hukuk alanına giren ve yalnızca adlî yargının denetimine bağlı bulunan işlerdendir böylece sayılı kanunun sayılı kanunla değişik ncu maddesinin sayılı bendinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı kanısına vardıran ciddi bir neden ortaya çıkmaktadır
195
esas no karar no anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin gerekçesi̇ özeti̇ dava açılmış dosya kurul önüne gelmiş olduğuna göre sayılı kanunun maddesinin son fıkrasındaki sayıştayca verilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamaz kuralına dayanılarak ileri sürülen danıştayın davaya bakmaya yetkili bulunmadığı yolundaki görüş benimsenerek davanın yok sayılması düşünülemez çünkü danıştayın yetkisi sorunu da ancak dayanın gülüşülmesi sırasında çözülecektir sorunun çözümünde sayıştay kanununun maddesi kuralı uygulanarak bir karara varılacağı için mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceği ortadadır konunun daha önce danıştay başkanlığınca ve dava daireleri kurulunca anayasa mahkemesine götürülmüş olması bu dava dolayısiyle yeniden anayasa mahkemesine başvurulmasına engellik edemez çünkü yeni dava dolayısiyle daha önce yapılmış bir başvurma ve verilmiş bir karar bulunmadığı gibi bir konunun ayrı ayrı davalar dolayısiyle bir kaç kez anayasa mahkemesine götürülmesini önleyen bir kural da yoktur baş sorun anayasanın maddesinin sayıştayı dördüncü ve son derecede yetkili bir yargı yeri olarak düzenleyip düzenlemediğinin saptanmasıdır bu maddeye göre sayıştay genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevlidir sayıştayın kuruluşu işleyişi denetim usulleri mensuplarının nitelikleri atanmaları ödev ve yetkileri hakları ve yükümleri ve diğer özlük işleri başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir sayılı kanuna gelince maddede sorumluların hesap ve işlemlerini yargılama yoliyle kesin hükme bağlamak tan söz edilmekte maddede yargı organları daireler kurulu temyiz kurulu genel kurul olarak belirlenmekte maddede dairelerin birer hesap mahkemesi olduğu kurala bağlanmakta maddede sayıştay denetimine giren idare ve kurumların gelir gider mal işlemlerinin bu işlemlere ilişkin sayman hesaplarının tüm kayıt ve belgeleriyle birlikte incelenerek bütün bu işlem ve hesapların yargılama yolu ile denetleneceği açıklanmakta maddenin son fıkrası ile sayıştay ilâmları aleyhine danış taya başvurulamayacağı ilkesi getirilmekte yargılama başlığını taşıyan sekizinci bölümde ise sayıştayın yargılama görevini nasıl yerine getireceği düzenlenmektedir bütün bunlar bir arada ele alınınca sayılı kanunun sayıştayı tara ve kâmil bir yargı yetkisiyle donattığı ve buna bir üst derece mahkemesi niteliği verdiği görülür yargı yetkisi asli bir devlet yetkisidir anayasa kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisinin kullanılamayacağı ve yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı ilkelerini koymuş yargı yetkisini kullanacaklar için özel teminat hükümleri öngörmüş adlî idarî askerî olmak üzere üçlü bir yargı düğeni kurmuş ve bunlar arasında çıkacak anlaşmazlıklarının çözümü için bir uyuşmazlık makmesenini oluşturmuştur yargı alanına giren anlaşmazlıkların ilk ve son derecede niteliklerine göre bu üçlü düzen içindeki yargı yerlerinden birinde çözülme zorunluğu ise yine anayasanın maddesindeki tabiî hâkim ilkesinin gereği bulunmaktadıresas no karar no anayasanın maddesinde sözü edilen yargı mercileri nin anayasa ile yargılama yetkisini üstlenmiş türk milleti adına karar veren yargısal faaliyeti sırasında hiç bir yerden buyruk ve talimat almayan mensupları anayasanın ve maddelerinde yazılı anayasal teminatla desteklenmiş görevlerinde bağımsız ancak anayasaya kanuna hukuka ve vicdanî kanatlarine göre hüküm veren merciler olduğunda kuşku yoktur anayasanın nitelendirildiği biçimdeki yargı yerleri dışında bir yere yargılama yetkisi veren kanunlann ise anayasanın maddesindeki ilkeye aykırılık dolayısiyle anayasaya aykırı düşeceği ortadadır öte yandan adlî idarî askeri yargı mercilerinin yargılama yapar ve anlaşmazlıkları çözerken kimi bünye ayırımlarına rağmen artık ülkezimde ve başka ülkelerde klasikleşmiş birtakım müşterek temel ilkelere uydukları ve yargılama faaliyetinin hâkimin kendiliğinden davaya el koymaması tarafları yargıç önünde iddia ve savunmalarını yapabilmeleri duruşmaların genellikle herkese açık olması gibi ilkeler çevresinde yürütüldüğü bilinen bir gerçektir bunlar kişiler bakımından bir teminat olarak dava ve savunma haklarına anlamım veren ilkelerdir oysa sayıştay kanununun kendi içinde düzenlediği yargılama usulü bu ilkelerle bağdaşacak nitelikte değildir ve düzenleme dava ve savunma hakkını zedelediği için anayasaya aykırı düşmektedir anayasanın maddesine göre sayıştay sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlama yetkisini türkiye büyük millet meclisi adına kullanmak durumundadır onun içindir ki sayıştaya yargı yetkisi tanımak anayasanın maddesiyle çelişir aynı maddenin ikinci fıkrasında ise sayıştay başkan ve üyelerinin teminatının kanunla düzenleneceği yazılıdır oysa anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılmasının hükme bağlanması ile yetinilmemiş maddelerde bağımsızlığı sağlama yönünden görevsel ve kişisel teminat getirilmiştir gürülüyor ki hâkimlerin anayasal teminatı var iken sayıştay mensuplarının teminatı ancak yasaldır sayıştaya yargı yetkisi tanınması bu yetkinin anayasanın öngördüğü hâkimlik teminatından yoksun kimselerce kullanılmasına cevaz verilmesi demektir ki bu tutumun anayasaya uygunluğu düşünülemez anayasanın yargıtaya danıştaya askerî yargıtaya ilişkin ve maddelerinde bu yüksek mahkemelerin görevleri davaya bakma davayı görme gibi deyimlerle apaçık belirtilmiş iken sayıştay konusunda böyle bir yola gidilmemiştir bu ancak sayıştaya anayasanın yargı yetkisi vermemiş olmasından ileri gelir zaten sayıştaya anayasa ile verilen yargı görevi olmadığı için yargı yetkisiyle donatılması da gereksidir sorumluların hesap ve işlemlerini hükme bağlamak diye anlatılan görev aslında davaya bakmak veya uyuşmazlık çözmek değildir çünkü sayıştayın denetleme görevini yaptığı ana kadar ortada uyuşmazlık yoktur uyuşmazlığı sayıştayın denetimi yani bizzat sayıştay çıkarmaktadır bu uyuşmazlık dava yoliyle çözülecekse çözümün davanın bir tarafını oluşturan sayıştayca yapılamayacağı ortadadır ayrıca üç yüksek mahkeme ile ilgili olarak kanunlara bırakılan konular arasında açıkça yargılama usullerinin düzenlenmesi ne de yer verilmiş iken sayıştaya ilişkin maddede böyle bir deyime rastlanmamaktadır sayıştaya yargı yetkisi tanınmamış olduğunun bu da başka bir ifadesidiresas no karar no sayıştayın anayasanın yargı bölümünde yer almamış olması da onun yargı yetkisini kullanacak bir kuruluş olarak düzenlenmediğini gösterir anayasa kuruluşlarının anayasada yer aldıkları kısım bölüm ve kesimler bu kuruluşların niteliklerini saptamada gerçek ve tek ölçü olarak ele alınamazsa da maddenin temsilciler meclisinde görüşülmesi sırasında geçirdiği evreler gözönüne alındığı ve bu kuruluşun yargılama fonksiyonu yaptığından söz edilerek mensuplarına hâkim teminatı tanınması ve yerinin yargı bölümüne aktarılması yolundaki önerilerin de kabul edilmediği hatırlandığı takdirde sayıştayın anayasadaki bugünkü yerinin özel bir önem kazandığı ve bunun anayasa koyucunun sayıştaya yargı yetkisi tanımak istemediğinin ayn bir işareti olduğu anlaşılır bütün bu açıklamalar sayıştayın yargı yetkisi bulunmadığını ortaya koymakla birlikte anayasanın maddesindeki kesin hükme bağlamak deyiminin de anlamı ve kapsamı üzerinde durulmasında yarar vardır çünkü sayıştayın yargılama yetkisi de bulunan bir kuruluş olduğu yolundaki görüşler bu deyime dayanmaktadır bir yargı merciinin artık değiştirilemez duruma gelmiş uyulması zorunlu yargısal kararını anlatan muhkem kaziye yerine de zaman zaman kullanılmakta olmasına rağmen kesin hüküm ve kesin hükme bağlamak deyimleri henüz dilimizde tam kavramım bulmuş değildir kadar ki hüküm sözcüğü bile yargısal bir sonuç ifade etmeyen anlamlarda kullanılmaktadır kendisi bizatihi yargısallığı içermeyen sözcüğün başına kesin eklenmekle yargısal nitelik kazanmış gibi benimsenmesine olanak yoktur hüküm kullanım yerine ve ilişkin bulunduğu faaliyet türüne göre kimikez yarsısal bir kararı kimi kez yasal bir tespiti kimi kez halk dilinde çok kullanıldığı üzere herhangi bir otoritenin buyruğunu anlatır onun içindir ki sayıştayın yargı yetkisi kullanması konusunda herhangi bir kuçku olmasaydı zaman maddedeki kesin hükme bağlar deyimine yargısal bir faaliyet sonucunda varılan karar muhkem kaziye terimiyle eşanlamlı bir terim denilebilirdi başka bir deyişle bu deyim sayıştaya nitelik kazandırmaz belki savıştayın niteliği deyime anlam katardı görülüyor ki kesin hükme bağlama deyimi kendisi açıklanmaya muhtaç olduğu için sayıştayın niteliğinin saptanmasında mutlak bir veri olarak ele alınacak durumda değildir şu hale göre bu deyimin anlamı ve niteliğini açıklamak gerekecektir i̇dare hukukunda ve özel hukukta kesin hüküm deyiminin ayrı anlamları vardır bu özel hukukta üst yargı merciine başvurmayı önleyen bir hukuki müessese idare hukukunda ise idari yargı mercileri dışındaki kurumlarca alındığında idareyi bağlayan ve ancak bu nitelikleri dolayısıyla dava konusu yapılabilir kararlardır sayıştayın anayasa ile yüklendiği görevlerin niteliği ve görevlerinin türkiye büyük millet meclisi adına yapıldığı gözönüne alındığında görülür ki nci maddedeki kesin hükme bağlama deyiminin anlamı sayıştayın faaliyet alanına giren konulardan kimisinde vardığı sonuçların artık idarî merciler bakımından gereğine girişilecek geri alınamaz değiştirilemez kararlar olarak teminat altında bulunması başka bir deyimle idarî tasarrufların her zaman geri alınabileceği değiştirilebileceği yolundaki i̇dare hukuku ilkesinin bir istisnası olmasıdır bu deyim sayıştay kararları üzerinde yargı denetimini kaldırmış değildir kararlara yalnızca yargı mercileri dışındaki makam ve merciler karşısında özel bir teminat tanımıştır öte yandan anayasa kurallarının hiyerarşık bir durumu bulunmadığını hepsinin eşdeğerde olduğunu kabul etmek anayasanın tümünün getirdiği bütün bir sistemi aksatacak bir yorum biçiminin tecvizini öngörmez bütüne istisna durumunda bulunan kuralların ise istisnayı açıkça belli edecek kuşkuya yer bırakmayacak biçimde düzenlenmesi gerekiresas no karar no anayasanın kişilere tanıdığı hak arama özgürlüğüne kişilerle kişiler ve devlet arasında oluşan anlaşmazlıkların çözümü ile görevlendirilmiş yargı mercilerinin niteliklerine ilişkin hükümlerine insan haklarına saygılı ülkelerin tümünde anayasalarda yer almaya gerek kalmayacak kadar topluma mal olmuş yargısal faaliyetin doğuşu yürütülüşü yolundaki ilkelere böylesine ters düşen bir yorumla anayasanın nci maddesinde ve sayıştay kanununda belirtilen sorumluların öteki yurttaşlardan farklı olarak yargısal güvenceden yoksun kılınmaları olanaksızdır bir de şu vardır sayıştay kanunda gösterilen sorumlular hakkında karar verirken uygulayacağı kanun hükümlerinin anayasaya aykırılığı halinde itiraz yoliyle bunların anayasaya uygunluk denetiminden geçirilmesine olanak bulunmadığı gibi sayıştayın anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi de yoktur bu durum sayıştay kanununa göre sorumlu sayılanların nasıl bir tehlike karşısında bulunduklarını göstermektedir anayasaya aykırı yasal tasarruflar konusunda çok özel bir düzenleme getirmiş olan türk anayasasının yurttaşlardan bir bölüğüne anayasaya aykırı kanunlara katlanma külfetini yüklediği düşünülemez sayılı sayıştay kanununun inci maddesinin sekizinci bölümünde yer alan yargılama kurallarının inci maddesinin son fıkrasının ve geçici inci maddesinin anayasaya aykırılığı görüşünü desteklemeye yukarıdan beri açıklananlar yeterlidir
1,449
esas sayısı karar sayısı sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği i̇le odalar ve borsalar kanunu i̇le esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı türkiye odalar ve borsalar birliği ile odalar ve borsalar kanununa eklenen ek maddenin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde adaylık için görevinden ayrılan türkiye odalar ve borsalar birliği başkan ve yönetim kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyelerinin aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde en geç yüksek seçim kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde eski görevlerine dönebilmeleri ve bu süreçte geçici olarak bu görevlere getirilecek kişilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır anayasanın maddesine aykırılık nedenleri i̇ptali istenen kural iki açıdan anayasanın maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine aykırıdır söz konusu kural öncelikle kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları arasında yaptığı farklı muamele nedeniyle anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmek suretiyle kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesine göre eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir k yine mahkemeye göre eşitlik ilkesi yönünden yapılacak anayasallık denetiminde öncelikle anayasanın maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı tespit edilmeli bu bağlamda aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip gözetilmediği belirlenmelidir bundan sonra farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve nihayetinde farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı hususları irdelenmelidir böylece mahkeme bu kararla eşitlik ilkesi bağlamında yapacağı incelemenin çerçevesini çizmiştir k kesas sayısı karar sayısı bu kapsamda eşitlik ilkesi bağlamında ilk aşamada incelenmesi gereken husus aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı aynı ya da benzer durumdaki kişiler arasında farklılık gözetilip gözetilmediğinin tespitidir i̇kinci aşama olarak eğer farklı bir muamele tespiti yapılırsa bu farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı incelenmelidir son aşamada ise şayet varsa farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı ele alınmalıdır i̇ptali istenen ek maddeyle yapılan düzenleme bir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu kknmk olan türkiye odalar ve borsalar birliğini ilgilendirmektedir kknmk ise aralarında bu nitelikleri yönünden herhangi bir ayrım yapılmaksızın anayasanın maddesinde düzenlenir maddenin birinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının tamamı kastedilerek belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu belirtilmiştir mahkemeye göre üstlendikleri hizmetler dikkate alınarak anayasada bu nitelikteki kuruluşlar kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzel kişisi olarak yer alır dolayısıyla üstlendikleri hizmetin niteliği açısından aralarında bir fark yoktur meslek kuruluşları ve üst kuruluşları üstlendikleri hizmetler itibariyle anayasamızda kamu kurumu niteliğinde birer kamu tüzelkişisi olarak yer almışlardır bu nitelikleri itibariyle idari teşkilat bütünü içerisinde kamu idareleri kamu kurumları yanında meslek kuruluşları olarak ayrı bir kategoriyi oluşturmaktadırlar k dolayısıyla mahkemeye göre kknmk her birinin üstlendiği hizmet onların kamu idareleri ve kamu kurumları yanında ayrı bir kategori olarak düzenlenmesini gerektirmiştir başka bir anlatımla üstlendikleri hizmetlerin niteliği açısından bu kurumlar özdeştir benzer durumdadır diğer yandan benzer nitelikte hizmetlerin ifasıyla yükümlü kılınan kknmklerin anayasaya göre organları kendi üyeleri tarafından yasada gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilirler demek ki sadece bu kurumların organlarının seçimi usulleri yasa ile düzenlenebilmekte seçimler yargı gözetim ve denetimi altında gerçekleşmektedir halde bu açılardan bahsedilen kurumlar aynı hukuki durumdadırlar ayrıca anayasada bu meslek kuruluşlarının kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamayacağı amaçları dışında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının sorumlu organlarının görevine yasanın belirlediği merciin veya cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verileceği ve yerlerine yenileri seçtirileceği hükme bağlanmaktadır any md fıkra ve yedinci fıkrada ise bu meslek kuruluşlarının faaliyetten men edilebilmesinin ancak hâkimin kararı ile mümkün olabileceği ifade edilmektedir dolayısıyla meslek kuruluşlarının organlarının göreve gelmesinde olduğu gibi görevden el çektirilmesinde de benzer durumda oldukları anayasa ile güvence altına alınmıştır ülkemizde yirmi kknmk olduğu bilinmektedir serbest muh ve mali müşavir odaları birliği türmob türkiye esnaf ve sanatkârlar konfederasyonu tesk türk tabipler birliği ttb türk diş hekimleri birliği tdb türk eczacılar birliği teb türkiye barolar birliği tbb türk mühendis ve mimar odalar birliği tmmob türkiyeesas sayısı karar sayısı ziraat odaları birliği tzob türkiye odalar ve borsalar birliği tobb bunlardan sadece bir kısmı ve kamuoyunca yakından bilinenleridir i̇ptali istenen madde ile bu kuruluşlardan sadece biri ile ilgili –ikinci maddede bir başka kknmk vardır farklı bir uygulamaya imkân veren bir düzenleme yapılmaktadır başka bir anlatımla kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yerine getirdikleri hizmetlerin niteliği organlarının göreve gelmesi ve görevlerinin son bulması açısından hukuken aynı konumdadırlar oysa iptale konu kural ile meslek kuruluşları arasında türkiye odalar ve borsalar birliği ayrı bir düzenlemeye tabi tutularak –ikinci maddede diğer bir kknmk olan esnaf ve sanatkârlar meslek kuruluşları ile birlikte bu kuruluşun birlik başkanı ve birlik yönetim kurulu üyeleri ile oda ve borsa yönetim kurulu başkan ve üyelerine milletvekili ve mahalli idareler seçimlerinde adaylık için görevlerinden ayrıldıktan sonra aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde en geç yüksek seçim kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde eski görevlerine dönebilmelerine imkân tanınmakta ve bu süreçte geçici olarak bu görevlere gelecek kişilerin belirlenmesi yoluna gidilerek farklı bir muamele yapıldığı görülmektedir oysa kknm kuruluşlarının tamamının iptali istenen maddenin içeriği açısından bir karşılaştırmaya olanak sağlayacak şekilde benzer durumda oldukları açıktır bu nedenle eğer seçimlerde aday olabilmeyi kolaylaştırma seçilememe durumunda eski göreve dönebilme imkânı açısından türkiye odalar ve borsalar birliğinin maddedeki ilgili organların üyeleri ile diğer kknmk organ ve üyeleri arasında farklı bir muamele yapıldığı açıktır daha açık bir ifadeyle iptali istenen madde ile getirilen düzenlemenin tobb ile aynı hukuki statüye sahip bulunan diğer tüzel kişilerden farklı muamelede bulunduğu açıktır böylece farklı muamelenin varlığı tespitinin ardından aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde belli bir süre içinde göreve dönme olanağı tanınan tobbnin maddede belirtilen ilgili organları üyeleri ile diğer kknmk organları üyeleri arasındaki söz konusu farklı muamelenin makul haklı ve objektif bir temele dayanıp dayanmadığının değerlendirilmesi gerekir i̇ncelemenin bu aşamasında elbette yasama belgelerinin ortaya konulması ve bu kapsamda bir değerlendirmede bulunulması gerekir üç milletvekili tarafından tbmmye sunulan kanun teklifinin öncelikle tek maddeden oluştuğu tek maddelik teklifin de genel gerekçesi olarak yasa metninin neyi içerdiğinin açıklandığı görülmektedir seçimlerde adaylık için görevlerinden ayrılan tobbnin maddede sayılan ilgili organlarının üyelerinin aday olamamaları veya seçilememeleri halinde eski görevlerine dönme imkânı tanınmasıdır sanayi ticaret enerji tabi kaynaklar bilgi ve teknoloji komisyonu önünde ise imzacı milletvekillerinden biri teklifi şöyle gerekçelendirmiştir teklif ile tobbnin ilgili organlarının üyelerinin aday olamadıkları veya seçilemedikleri takdirde eski görevlerine dönebilme imkânının sağlanmasını herkesin aday olmasının önünün açılmasının demokrasinin bir gereği olduğu şeklinde açıklamıştır diğer kknmk için böyle bir düzenlemeye gidilmemesini ise daha geniş kapsamlı bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da değerlendirilebileceği hususuna dayandırmıştır komisyonda yapılan tartışmalar neticesinde kknmklerden bir diğeri olan türkiye esnaf ve sanatkârlar konfederasyonunun tesk yasanın ikinci maddesinde sayılan organlarının üyelerine de benzer olanağı tanıyan bir ek madde yasaya eklenmiştir yani teklif sadece tobbun ilgili organları üyeleri için hazırlanmış gelen itirazlar üzerine de tesk ilgili organları üyeleri için de aynı düzenleme yapılmıştır ama diğer kknmkler göz ardı edilmiş gerekçesi de neredeyse birbirinin aynı olan sayılı yasanın diğerlerine genişletilmesinin daha geniş kapsamlı bir çalışmayı gerektirmesi olarak bildirilmiştiresas sayısı karar sayısı neticede herkesin aday olabilmesinin önünü açmayı amaçladığı söylenen bir yasa teklifinin yasanın düzenleme yaptığı alanda anayasal statüleri aynı ve tek madde ile düzenlenen kknmkler arasında farklı bir muamelede bulunmasının haklı ve objektif bir sebebe dayandığını iddia etmek mümkün görünmemektedir tobbnin maddede belirtilen organlarının üyelerinin hangi özellik ve nitelikleri dolayısıyla diğer tıpkı statüdeki kknmklerin organlarının üyelerine göre farklı bir muameleye tabi tutulduğunu gösteren objektif nesnel bir neden ortaya konulmamıştır tobbun belirtilen makam ve kurullarında yer alan kişilere seçimlerde aday olmak amacıyla istifa etmeleri halinde aday olamaz ya da seçilemezlerse aynı görevlere geri dönme olanağı tanınmıştır diğer kknmklarının seçimle gelinen organlarında görevli kişilere tanınmayan geri dönme hakkı yalnızca tobbun kurullarında görev alan kişiler için tanınmıştır kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık ötesinde fırsat eşitliğine de aykırı olan ve bu kişiler lehine avantaj yaratan düzenlemeyi meşru kılacak objektif bir nedenin bulunduğunu söylemek mümkün görünmemektedir bu farklı muameleyi haklı kılan bir gerekçe gösterilmemiştir tobb ilgili organlarının üyelerinin diğer kknmk üyelerine göre dezavantajlı konumda oldukları ve bu nedenle desteklenmesi gerektiği de iddia olunamaz dolayısıyla yasanın iptali istenen maddesinde ilgili kişilerin aday olamadıkları ve seçilemedikleri takdirde seçimlerin ardından belli süre içinde görevlerine dönmelerine olanak sağlanmasının haklı ve objektif gerekçesi yoktur ayrıca yasa teklifi hakkında açıklamada bulunan milletvekili diğer kknmk ile ilgili böyle bir düzenlemeye gidilmemesini konu daha geniş kapsamlı bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde ele alınması gerektiğine dayandırmıştır hâlbuki komisyonda yapılan itirazlar üzerine tek maddelik yasa teklifine bir madde daha eklenmiş ve türkiye esnaf ve sanatkârlar konfederasyonunun tesk yasada belirtilen organları içinde aynı düzenleme maddede sadece kurum adı değiştirilerek getirilmiştir dolayısıyla diğer kknmkler için böyle bir düzenlemeye gidilmemesi konunun daha geniş kapsamlı araştırmayı gerektirmesi de değildir çünkü buna gerek olmadığını bizzat yasama süreci gözler önüne sermektedir anayasa mahkemesine göre yapılan farklı muamele eğer haklı ve objektif bir temele dayanırsa ayrıca ölçülü olması gerekir ölçülülük ilkesi amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder diğer bir ifadeyle bu ilke farklı muamelenin öngörülen objektif amaç ile orantılı olmasını gerektirmektedir k ancak yukarıda belirtildiği üzere haklı ve objektif bir gerekçesi olmayan bir kuralın ölçülü olduğundan söz edilemez bu nedenle iptali istenen kural kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları açısından haklı ve objektif temeli olmayan dolayısıyla ölçüsüz bir farklı muamele öngörmesinden dolayı anayasanın maddesine aykırıdır aynı zamanda iptali istenen kural seçilme hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesine göre anayasanın maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzel kişileri olduğu belirtilmiştir tüzel kişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenenesas sayısı karar sayısı yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir böylece anayasa kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve işleyişlerinin demokratik hukuk devleti esaslarına uygun olması kuralını öngörmüş ve kurum içi demokratik yapıyı sağlamıştır kuşkusuz demokratik düzenin en belirgin niteliği de seçimlerdir seçimlerin adaletli bir katılım ile serbest eşit ve genel oy ilkelerine dayalı olarak gerçekleşmesi gerekmektedir k ayrıca demokratik hukuk devletinde temel hak ve özgürlüklerin en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alınması esastır demokratik hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından birisi de özgür genel eşit ve gizli oya dayalı hoşgörü açık fikirlilik ve çoğulculuk anlayışı içerisinde ilgililerin birbirleriyle rekabet edebildiği dürüst ve düzenli seçimlerin varlığıdır bu şekildeki bir devlette yönetime gelmede ve ayrılmada tek yol seçimler olup buna ilişkin yasaklar demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz k i̇ptali istenen kuralda yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun yasada belirtilen organlarının üyelerinin milletvekili ve belediye seçimlerinde aday olabilmesi seçilme hakkıyla bağlantılıdır seçilme hakkı ise demokratik bir haktır ve yasa koyucunun bu hakkın kullanımı hususunda kişiler arasında eşitliği sağlaması anayasal bir zorunluluktur i̇ptali istenen ek madde ile yasa koyucu tobbin maddede belirtilen ilgili organlarının üyelerini aday adayı olup aday gösterilmedikleri ya da aday olup seçilemedikleri takdirde tobbdeki eski görevlerine dönmesine seçimlerin ardından belli bir süreye kadar olanak sağlamaktadır ancak aynı olanağın yukarıda ifade edildiği şekilde yükümlü oldukları kamu hizmetinin niteliği göreve gelmeleri ve görevden ayrılmaları bakımından tıpkı nitelikte oldukları diğer kknmklerin organlarının üyelerine tanınmaması –tesk için öngörülen iptali istenen yasanın ikinci maddesi hükümleri saklı kalmak üzere tobb ilgili organları üyeleri yönünden bir avantaj ve ayrıcalık bir farklı muamele oluşturmaktadır bu farklı muamele açık bir şekilde yarattığı eşitsizlik nedeniyle serbest yarışma ilkesine iki yönden aykırılık oluşturur i̇lk olarak aynı statüde bulunan adaylar arasında bir eşitsizlik meydana getirir ilke olarak adaylar eşit ortam ve koşullarda yarışabilmelidir örneğin tobb başkanı aday olup seçimlere katılır ve milletvekili veya belediye başkanlığı seçimini kaybederse tobbdeki başkanlık görevine dönebilecek ama tbb başkanı veya tmmob başkanı aday olup seçimi kaybederse ilgili kknmkdeki başkanlık görevine dönemeyecektir i̇kinci olarak genel olarak adaylar arasında bir eşitsizlik ortaya çıkaracaktır eski göreve dönüş güvencesi bulunan bir başkan veya kurul üyesi mensup olduğu meslek kuruluşunun olanaklarını kullanabilecek bir kamu kurumundan istifa eden veya başka şekilde aday olan birisine göre daha avantajlı bir konuma geçecektir örneğin tesk üyesi bir esnafın aday olması ile sayılı yasanın ikinci maddesinde göreve dönüş garantisi verilen bir başkan veya kurul üyesinin aday olması halinde seçimlerin eşit şartlarda ve adil bir şekilde olacağının hiçbir güvencesi bulunmamaktadır özellikle ülkemizde seçim harcamaları ve faaliyetlerinin yargısal denetim altında olmadığı siyasal iktidarın bu konudaki düzenlemeyi li yılların ortasından itibaren söz vermesine rağmen yapmadığı ve yapılmasını engellediği bilinmektedir ülkemizde seçimlerin serbest ve adil şartlarda gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda ilgili uluslararası kurum ve kuruluşların yayınlanan çalışma ve raporları seçimlerin adil rekabet koşullarında gerçekleşmediği yönündeki kanaati doğrulamaktadıresas sayısı karar sayısı seçilme hakkı yönünden kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri arasında yapılan bu farklı muamelenin hiçbir haklı ve nesnel objektif dayanağı da bulunmamaktadır haklı ve objektif bir gerekçesi olmayan bir kuralın da ölçülü olduğundan söz edilemez bu nedenle iptali istenen kural kknmklerin organlarının üyelerinin seçilme hakkıyla bağlantılı olarak eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur iptali gerekir açıklanan tüm bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine açıkça ve çok yönlü olarak aykırıdır iptali gerekir kknmk arasında ayrım yapılarak kknmk içinde sadece kknmk için düzenleme yapmanın ötesinde belli adaylar için düzenleme yapıldığı da bir izlenimden öte kanun teklifi görüşmeleri sırasında tbmm genel kurulunda dile getirilmiştir söz konusu amaç ordu milletvekili cemal enginyurt tarafından ama bu yasal düzenleme yapılırken keşke geniş kitlelere ve birçok sivil toplum örgütüne imkân tanıyacak şekilde hazırlansa iyi olurdu bu hâliyle adrese teslim bir kanun teklifi oluyor yine de hayırlı olsun diyelim sözleri ve devamında temennim i̇zmir adayınız da kazanır diyorum ne diyeyim yani allah utandırmasın hayırlı uğurlu olsun sözleri ile ifade edilmiştir yukarıda tutanaktan aktarılan sözler sonrasında i̇stanbul milletvekili i̇brahim kaboğlu her ne kadar mhp temsilcisi çok özlü bir biçimde açıkladıysa da anayasa mahkemesine götürmek için sayın başkan aman tutanakları iyi muhafaza edelim çünkü anayasa mahkemesine götürürken sayın vekilin hayırlı olsun i̇zmir adayınız biçimindeki beyanı zaten iptal için yeterli nedenler arasında yer alıyor özellikle bunun ittifaktan gelmesi şeklindeki aynı tutanağa yansıyan sözleri ile bu durumun altını çizmiştir anayasanın maddesine aykırılık nedenleri i̇ptali istenen kural ayrıca anayasanın maddesinde güvence altına alınan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı belirten ilkeye aykırıdır anayasanın seçme seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları başlıklı maddesine yılında eklenen yedinci fıkrada seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesi bir kararında söz konusu anayasal hükmün amacını ve hangi tür seçimleri kapsadığını belirtmiştir yılında yapılan anayasa değişikliği ile maddeye eklenen ‘seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz yolundaki düzenlemenin ‘konjonktürel değişikliklere seçim kanunları açısından yer verilmemesi amaçlanmıştır şeklinde açıklanan gerekçesi de bu maddenin siyasal karar organları yönünden seçme ve seçilme hakkını düzenlediğini ve tbmmde çoğunluğu oluşturan partinin seçime bir yıl kala seçim bkz türkiye büyük millet meclisi tutanak dergisi dönem yasama yılı uncu birleşim kasım salı httpswwwtbmmgovtrtutanakdonemyilhambhhtmesas sayısı karar sayısı kanunlarında kendi lehine değişiklik yapılmasının önüne geçilmek istenildiğini göstermektedir k mahkemeye göre anayasanın maddesinin gerek sistematik yorumu gerekse amaçsal yorumu maddede öngörülen seçme ve seçilme hakkının vatandaşların ülkedeki siyasal karar organlarının oluşumu için yapılacak seçimler yönünden seçme ve seçilme hakkını içerdiği bu anlamda mahalli idareler genel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kapsadığı anlaşılmaktadır k bu fıkra mahkemenin de ifade ettiği gibi siyasal karar organlarının seçimine dair düzenlemelere yönelik olarak çıkarılmıştır anayasanın bu fıkrasında geçen seçim kanunlarında yapılan değişiklikler kavramının hangi tür düzenlemeleri kapsadığı da bu noktada önem arz eder seçimlerde aday olma aday adayı olup aday gösterilmeme veya aday olup seçimleri kaybetme halinde eski görevine dönebilme hususu tamamıyla seçime ilişkin kanunların konusudur bu nedenle söz konusu düzenleme seçim kanunlarında yapılan bir değişiklik olarak kabul edilmelidir bu mesele tam da seçimlerin konusu olduğundan seçim yasalarında yer almaktadır zaten birtakım görevlilerin adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde eski görevlerine dönmeleri tarih ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanuna yılında eklenen ek madde ile düzenlenmektedir ek madde ek md yüksek mahkeme üyeleri hâkimler savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere milletvekili ve mahalli idareler genel ve ara seçimlerinde aday ve aday adayı olan devlet memurları ve diğer kamu görevlileri adaylığı veya seçimi kaybetmeleri halinde yüksek seçim kurulunca seçim sonuçlarının ilanını takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler aynı konunun dar anlamda seçim yasalarında düzenlenmesi ile seçim yasalarının konusu olan bir hususun başka yasalarda düzenlenmesi arasında bir fark olmamalıdır neticede başka yasalardaki bu kurallar da maddi olarak seçime ilişkin hususları düzenler yine tarih ve sayılı milletvekili seçimi kanununun maddesinde hâkimler ve savcılar yüksek yargı organları mensupları yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler denilmektedir böylece milletvekili genel ve ara seçimlerinde aday olabilmek için kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetim ve denetim adaylık için görevden çekilmesi gerekenler madde değişik md hakimler ve savcılar yüksek yargı organları mensupları yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları yükseköğretim kurulu radyo ve televizyon üst kurulu üyeleri kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri aday olmak isteyen belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar aday olmak isteyen siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri il genel meclisi üyeleri kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezleresas sayısı karar sayısı kurullarında görev alanlar görevlerinden ayrılmak zorundadırlar aksi takdirde adaylıklarını koyamazlar tarih ve sayılı cumhurbaşkanı seçimi kanununun maddesinde aday listelerinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılanlar sıralanmıştır cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler ve savcılar yüksek yargı organları kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılır i̇kinci fıkrada bunlardan bir kısmının yüksek seçim kurulunca cumhurbaşkanının seçildiğinin ilân edilmesini takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebileceği hususu düzenlenmiştir halde iptali istenen yasanın düzenlediği konu seçim yasalarında yapılan değişiklikler kapsamında ele alınmalıdır öte yandan teklif metninin komisyonda tartışılması esnasında teklifi getiren milletvekili de diğer kknmklerin kapsam dışı bırakılmasını daha geniş kapsamlı bir seçim mevzuatı çalışmasının içinde diğer kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da değerlendirilebileceği hususuna dayandırmıştır dolayısıyla iptali istenen kuralın seçim mevzuatının bir parçası olduğunu kabul etmiştir anayasa mahkemesi anayasal hükmün siyasal karar organları yönünden seçme ve seçilme hakkını düzenlediğini açıkça ifade etmiştir yukarıda eşitlik ilkesi yönünden yapılan incelemede ortaya konulduğu gibi iptali istenen kuralla getirilen düzenlemenin seçilme hakkıyla çok yakın bağlantısı vardır seçimlere dair olduğu açık olan bir konunun seçimleri doğrudan ilgilendiren bir yasada değil de başka bir yasada yer alması onun seçim kanunlarında yapılan değişiklikler veya düzenlemeler kapsamında yer almadığı anlamına gelmemektedir anayasada seçimlere dair genel ilkeler maddede yer alırken görevlerinden çekilmedikçe milletvekili adayı olamayacak görevliler maddede düzenlenmiştir adayların görevden ayrılması ve göreve dönmesi madde cumhurbaşkanı adayı gösterilen hâkimler ve savcılar yüksek yargı organları mensupları yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları yükseköğretim kurulu radyo ve televizyon üst kurulu üyeleri kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri il genel meclisi üyeleri kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar aday listesinin kesinleştiği tarih itibarıyla görevlerinden ayrılmış sayılır bu durum yüksek seçim kurulunca aday gösterilenin bağlı bulunduğu bakanlığa veya kuruma derhal bildirilir yüksek mahkeme üyeleri hâkimler savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere cumhurbaşkanı adayı gösterilen devlet memurları ve diğer kamu görevlileri adaylığı veya seçimi kaybetmeleri hâlinde yüksek seçim kurulunca cumhurbaşkanının seçildiğinin ilân edilmesini takip eden bir ay içinde müracaat etmeleri kaydıyla eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler anayasanın milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen maddesinin son fıkrasında hakimler ve savcılar yüksek yargı organları mensupları yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları yükseköğretim kurulu üyeleri kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve silahlı kuvvetler mensupları görevlerinden çekilmedikçe aday olamazlar ve milletvekili seçilemezleresas sayısı karar sayısı doğrudan seçimlere ilişkin sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun ek madde de devlet memurları diğer kamu görevlileri ve diğer görevlerinden ayrılanlar için eski görevine dönmeyi düzenleyerek konunun açık ve net bir şekilde seçim kanunlarında yapılan değişiklikler kapsamında olduğunu ortaya koymuştur yasama süreci de konunun bir seçim mevzuatı olduğunu açıkça ifade etmektedir dolayısıyla kuralın yer aldığı yasanın seçim kanunu olmaması kuralın seçimlere ilişkin bir kural olduğu gerçeğini değiştirmemektedir anayasanın maddesinin son fıkrasındaki seçim kanunlarında yapılan değişiklikler kapsamında yer alan iptali istenen ek maddenin seçim kanunlarında yapılan değişiklikler yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz hükmüne aykırılık oluşturduğu kabul edilmelidir açıklanan bu nedenlerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık i̇ptali istenen kural üçüncü olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının özerkliğini güvence altına alan anayasanın maddesinde belirten ilkelere aykırıdır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileri olduğu beşinci fıkrasında ise bu meslek kuruluşları üzerinde devletin idarî ve malî denetimine ilişkin kuralların yasayla düzenleneceği belirtilmiştir anayasa mahkemesine göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları idare teşkilatı içinde hizmet yerinden yönetim kuruluşları kapsamında yer almaktadır bu sebeple de devletin gözetim ve denetimi altındadır k bununla beraber kknmk üzerinde idarenin bütünlüğünü sağlamak için uygulanan idari vesayet yetkisi anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinden farklıdır anayasanın maddesinin beşinci fıkrasına göre merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki vesayet yetkisi kanunla düzenlenmeli ve bu vesayet yetkisi idari ve mali denetim kapsamındaki konular ile sınırlı olmalıdır bu konuda takdir yetkisi anayasal ilkelere aykırı olmamak koşuluyla kanun koyucuya aittir k mahkeme bir başka kararında bu hususu şöyle ifade etmiştir anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve mali denetiminden söz edilmektedir dolayısıyla merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki denetimi idari ve mali denetimin ötesine geçmemelidir k dolayısıyla mahkemeye göre anayasaesas sayısı karar sayısı merkezi idareye kknmk üzerinde idari ve mali konularla sınırlı bir denetim yetkisi vermektedir ayrıca gözetim ve denetim yetkisi her alanda ve var olduğu alanlarda aynı yoğunlukta gerçekleşmez yönetim ve mali konulardaki denetim yoğunluğu kendi organlarının seçiminde ortadan kaybolur tüzel kişilikleri olan bu tür meslek kuruluşlarının yönetsel vesayet ağırlığı yönetim ve mali konularda denetim yoğunluğunu getirmekle birlikte organlarını kendi üyeleri arasından kanunda belirlenen yöntemlere göre seçmeleri ilkesi benimsenmiştir k mahkemeye göre anayasanın maddesinde meslek kuruluşlarının karar ve yönetim organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi ve sorumlu organlarının görevlerine yargı kararıyla son verilebileceğinin kurala bağlanması bu kuruluşların özerkliğine işaret etmektedir k aym için özerklik kknmklerin karar ve yönetim organlarının seçimle göreve gelmesinin öngörülmesi devletin idari ve mali denetimine tabi olduklarının belirtilmesi ve sorumlu organlarının görevlerine yargı kararıyla son verilebileceğinin kurala bağlanması ve kişi ve kuruluşların kendi faaliyetlerine ilişkin kararları alma ve uygulama konusunda gerekli yetkiyle donatılmış olması anlamına gelmektedir bu aynı zamanda kurumların dış etkilere karşı korunmasını ifade eder kamu kuruluşlarına özerklik tanınmasının nedeni faaliyetlerin
4,079
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararının gerekçesi aynen şöyledir davacı vekili tarihli dava dilekçesiyle müvekkilinin fatih kocadede mah manyaszade sok pafta ada parselde kayıtlı hisseli tam kat ile hissesinin çekme katın maliki bulunduğunu davalıların da hissedar olduklarım imar mevzuatında meydana gelen değişiklikler neticesi müvekkilinin sahibi bulunduğu çekme katı tam kata çevirdiğini ve davalılardan da muvafakat istediğini bir kısım maliklerin muvafakat verdiğini davalılar in muvafakat etmediklerini sayılı yasa gereğince çekme katın arsa payının tesbiti ile müvekkili adına tam kat olarak tescili için dava açmak mecburiyetinde kaldığını belirterek çekme katın tam kat olarak tesciline karar verilmesini istemiş bulunmaktadır davalılar tarihli cevabî dilekçelerinde davacının çekme katı tam kata çevirmesi için muvafakatlarının olmadığını fatih sulh hukuk mahkemesine müracaat ederek çekme katın tüm hissedarların oy birliği olmaksızın tam kata çevrilmiş olması nedeniyle eski hale getirilmesini istediklerini fatih sulh hukuk mahkemesinin de esas karar numaralı tarihli kararı ile çekme katın tüm hissedarların oy birliği olmaksızın tam kata çevrilmesinden bahisle yıkım kararı verdiğini bu kararın yargıtayca onandığını tam kata çevrilen çekme katın yıkım kararının kesinleşmiş olduğunu bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiş bulunmaktadırlar davacı vekili çekme katın tam kata iblağ edildiğini gösterir yeminli özel teknik büroya çizdirdiği rövele projeyi ve i̇stanbul fatih belediyesinden alınmış yapı kullanma izin belgesini ibraz ederek mahallinde keşif yapılmasını arsa payı oranlarına göre davalıların alması gereken tazminat miktarlarının tesbit edilmesini istemiş talebe uyularak mahallinde yapılan keşif sonucu bilirkişiler davacının tam kata çevrildiği çekme katının daha önce çekme kat olarak tapuda kayıtlı bulunması nedeniyle tam kata çevirebilmesi için kat maliklerinin oy birliği ile karar vermesi gerektiğinden davacının taşınmazın tescili hakkındaki isteğini mahkemenin takdirine bırakarak dava tarihindeki dava konusu yerin kıymetinin lira olduğunu bildirmekle yetinmiş bulunmaktadırlar sayılı yasa ile sayılı yasanın ncı maddesine eklenen uncu maddesinde arsa payına bağlanmamış ibaresi anayasamızın uncu maddesinde yer alan yasalar önünde şahısların eşitliği ilkesine aykırı olduğuna mahkemece kanaat getirildiğinden anayasanın nci maddesi gereği yargılamanın durdurulmasına sayılı yasanın uncu maddesinde yer alan arsa payına bağlanmamış ibaresinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür şöyle ki sayılı yasa imar mevzuatına aykırı yapılmış yapılara yasallaştırma olanağı vermek için çıkarılmış bir yasadır sayılı yasa da sayılı yasanın bazı maddelerini değiştiren ve bazı maddelerine ek fıkralar getiren bir yasadır ancak sayılı yasa uncu maddesinde arsa payına bağlanmamış ibaresinin yer alması nedeniyleesas sayısı karar sayısı i̇mar mevzuatına aykırı harekette bulunmuş arsa payına bağlanmış bağımsız bölüm sahipleri ile arsa payına bağlanmamış bağımsız bölüm sahipleri arasında eşitsizlik yaratmıştır oysaki her ikisi de imar mevzuatına aykırı başka bir deyişle kaçak yapı yapmışlardır sayılı yasaya göre sayılı yasadan yararlanıp bağımsız bölüm sahibi arsa payına bağlanmamış ise diğer kat maliklerinin muvafakatini alamadığı takdirde mahkemeye müracaat ile arsa payı oranında tazminatlarını millî bankaya yatırarak tescil talebinde bulunabilecek arsa payına bağlanmış ise muvafakatini alamadığı kat maliklerinin muvafakatim aynı şekilde mahkemeye müracaat ile sağlama yoluna gidemeyecektir kaldıki az da olsa arsa payına bağlanmış bölümü bulunanın durumu hiç arsa payına bağlı bulunmayanın durumuna göre daha yasaldır bu nedenlerle sayılı yasanın uncu maddesinde yer alan arsa payına bağlanmamış tabirinin anayasamızdaki eşitlik ilkesini bozduğundan iptali gerekir
497
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına i̇lişkin yasaların anayasal denetimi dava konusu maddenin yer aldığı sayılı yasa bir uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdır konu daha önce anayasa mahkemesi tarafından incelenmiş ve tarihli k sayılı kararda anayasanın milletlerarası andlaşmaları uygun bulma başlığını taşıyan ıncı maddesinin birinci fıkrasında andlaşmaların onaylanması türkiye büyük millet meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır denilmekte maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında da kimi durumlarda önceden bir yasa ile uygun bulma zorunluluğu olmaksızın andlaşmaları yürürlüğe koyma yetkisi yürütme organına verilmektedir maddenin dördüncü fıkrasında da türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır denilerek onaydan önce bir yasayla uygun bulma koşulu aranmayan andlaşmalar yasalarda değişiklik gerektiriyorsa bunlar için de onaylamadan önce tbmmnden uygun bulma yasasının çıkarılması öngörülmektedir anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde uygulamada iyi işlediği ve ihtiyacı karşıladığı için anayasasındaki kuralın aynen alındığı belirtilmiştir bu nedenle anayasasının yasalaşma evresine bakılarak anayasasının ıncı maddesinin kabulünü gerektiren gerekçeleri saptamak olanaklıdır kurucu meclis tarafından oluşturulan anayasa komisyonunca hazırlanan metinde andlaşmaların anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini önleyici bir usul benimsenmiş madde gerekçesinde de milletlerarası andlaşmaların anayasaya uygunluğunun murakabesi konusunda kanunlarla ilgili murakabeye nazaran farklı bir usul getirilmektedir gerçekten bir anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra anayasaya aykırılığı dolayısıyla iptalinin devletin milletlerarası sorumluluğunu doğurmaması için bu murakabenin teşri organın tasvibinden geçmeden önce tahkik edilmesi ve sonuçlandırılması zaruridir denilmiştir millî birlik komitesi tarafından yapılan incelemede tasarının ikinci fıkrasında yer alan yukarıda sözü edilen hüküm maddeden çıkarılmış ve maddenin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında uncu ve inci maddeler gereğince anayasa mahkemesine başvurulamaz biçiminde düzenlenmiştir anayasanın ıncı maddesinin aynı olan anayasasının inci maddesinin gerekçesinden milletlerarası ilişkilerin siyasî yönünün ağır basması nedeniyle dış ilişkilerin sürekliliği bakımından doğabilecek sakıncaların önlenmesi amacıyla milletlerarası andlaşmaların iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasının engellendiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz denilmektedir uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlama amacı gözeterek getirilen andlaşmaların yargı denetimi dışında tutulmasına ilişkin bu kuralla anayasal denetimin dışında tutulmak istenen yöntemince yürürlüğe konulmuş olan uluslararası andlaşmalardır bu nedenle andlaşmadan bağımsız olarak onay yasalarına karşı anayasa mahkemesine başvurulabilir denilmiştir aynı gerekçeyle sayılı yasanın inci maddesinin anayasa mahkemesi tarafından incelenmesinde bir sorun bulunmamaktadır tarihli ve sayılı özel sektörün geliştirilmesi i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın inci maddesiyle türkiye cumhuriyeti adına eylül tarihinde almatıda imzalanan özel sektörün geliştirilmesi i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanması anlaşmanın giriş bölümünün birinci paragrafı üncü maddesinin numaralı fıkrası ve üncü maddesinin numaralı fıkrası ile inci uncu ve inci maddelerine anayasamız kanunlarımız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmak üzere uygun bulunmuştur maddeden hükümetin özel sektörün geliştirilmesi i̇slami kurumu kurucu anlaşmanınanlaşma bazı maddelerinde anayasaya yasalara ve türkiyenin bağlı olduğu uluslararası anlaşmalara aykırı noktalar gördüğü ve bu nedenle bu konuda ihtirazi bir kayıt derpiş etme gereksinimi duyduğu ortaya çıkmaktadır bunun nedeni ihtirazi kayıt derpiş olunan maddeler incelendiğinde anlaşılmaktadır anlaşmanın ihtirazi kayıt derpiş olunan giriş bölümünün birinci paragrafı i̇slam kalkınma bankasının hedefinin i̇slam hukuku ilkelerine uygun olarak i̇slam kalkınma bankasına üye ülkelerdeki kamu ve özel sektör teşebbüslerinin büyümesini teşvik ederek ekonomik kalkınmayı ve sosyal gelişmeyi güçlendirmek olduğunu onayladiğindan üncü maddesinin numaralı fıkrası kurumun amacı i̇slam hukuku ilkelerine uygun olarak i̇slam kalkınma bankasının bundan sonra banka olarak adlandırılacaktır faaliyetlerine ilave olarak mal ve hizmet üreten özel teşebbüslerin kurulmasını büyümesini ve modernizasyonunu teşvik ederek üye ülkelerin ekonomik kalkınmasını desteklemektir üncü maddesinin numaralı fıkrası kurum madde da belirtilen i̇slam hukuku komitesinin i̇slam hukukuna göre uygun bulmadığı yatırım kategorisine giren veya kurumun bu anlaşma veya bu anlaşmaya istinaden çıkarılacak düzenlemeler ile çelişkili olduğunu düşündüğü faaliyetleri gerçekleştirmeyecektir inci maddesi kurum genel kurul yönetim kurulu i̇cra komitesi danışma kurulu i̇slam hukuku komitesi yönetim kurulu başkanı genel müdür ve kurumun yönetim kurulunun izin verdiği sınırlar çerçevesinde kurumun verimli yönetilmesi için gerekebilecek diğer memur ve personelden oluşacaktıresas sayısı karar sayısı uncu maddesi i̇slam hukuku komitesi kurum finansal konularda deneyimli geniş bilgi sahibi üç i̇slam bilgininden oluşan bir i̇slam hukuku komitesine sahip olacaktır i̇slam hukuku komitesinin üyeleri yenilenebilir üç yıllık bir dönem için yönetim kurulu tarafından atanacaklardır i̇slam hukuku komitesi belli bir yatırım kategorisinin i̇slam hukukuna uygun olup olmadığına karar verecek ve yönetim kurulu i̇cra komitesi veya kurum yönetim tarafından kendisine yöneltilecek soruları değerlendirecektir komite kararını yönetimin görüşünü dikkate aldıktan ve isteğine göre bu konuda bir uzmana danıştıktan sonra verecektir i̇slam hukuku komitesinin kararları üyelerin oy çokluğu ile alınacak ve dayandığı argümanları ve nedenleri açıklanacaktır inci maddesi eğer kurum ve üyeliği sona eren bir üye arasında veya kurum ile bir üye arasında kurumun faaliyetlerini sona erdirme kararı alındıktan sonra bir anlaşmazlık çıkarsa bu anlaşmazlık üç hakemden oluşan bir tahkim mahkemesine sunulacaktır hakemlerden biri kurum tarafından diğeri ilgili üye tarafından atanacak her iki taraf da tahkim talebini takip eden altmış gün içerisinde atama yapacaktır üçüncü hakem iki tarafın ortak kararı ile atanacaktır taraflar gün içerisinde üçüncü hakem üzerinde anlaşmaya varamazlarsa i̇slam adalet mahkemesi başkanı üçüncü hakemi atayacaktır i̇slam adalet mahkemesi ayrıca diğer tarafın talebi üzerine karşı tarafça yukarıda belirtilen sürede atanmayan hakemi de atayacaktır bütün çabalara rağmen oybirliği ile bir hakem kararı alınamaz ise üç hakemin oy çokluğu ile nihai ve her iki tarafı bağlayıcı karar verilecektir üçüncü hakem tarafların anlaşmazlığa düştükleri usul meselelerinin çözümlenmesi için yetkilendirilecektir şeklindedir yukarıda sayılan ve çekince koyulan hükümlerin türkiye cumhuriyetinin lâik devlet ilkesini değiştirilemeyecek şekilde koruyan anayasa ile çelişki içinde olduğu açıktır anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü anayasal bir zorunluluk iken i̇slam hukukuyla uyumlu bir i̇slamî kurumun parçası olmak ve anlaşmadaki hususlar üzerinde anlaşmak hem hukuksal olarak hem de uygulamada mümkün değildir ancak çekince konulan hükümler i̇slamî kurumun temel niteliğini ve özünü oluşturmaktadır diğer deyişle kurum çekince konulmasına bakılmaksızın anlaşmada gösterilen temel niteliklere bağlı olarak çalışacaktır kaldı ki anlaşmanın inci maddesinde kurumun bu anlaşmanın üncü maddesinin çekince konulan numaralı fıkrasında inci paragrafında belirtilen genel amacı gerçekleştirmek için kurulacağı belirtilmiştir inci maddedeki bu amaç göndermesi konulan çekincenin öze yönelik olduğunun ve çekince konulmasının bir anlam ifade etmeyeceğinin açık göstergesidir ayrıca söz konusu kurumun uncu maddede belirtildiği üzere i̇slam hukuku komitesi adında bir organı bulunacaktır türkiyenin bu maddeye çekince koyması kurumun bir organın çalışmalarını durdurmayacağına göre bir anlam ifade etmeyecektir benzer şekilde tahkim maddesine de çekince konulmuştur ki anlaşmanın uyuşmazlık çözme işi yok sayılamayacağına göre bu çekince de anlam ifade etmeyecektir türkiyenin imzaladığı anlaşmanın niteliğini ve özünü aslında çekince konulan hükümler oluşturmaktadır uluslararası hukuka göre bir anlaşmanın özünü oluşturanesas sayısı karar sayısı konusuna ve amacına çekince konulması kabul edilmediği için türkiye tarafından konulan çekincenin kabul edilmeyerek etkisiz kılınması yanında çekinceler geçerli kabul edilse dahi anılan antlaşmanın fiilen türkiye cumhuriyetinin organ kurum kuruluş ve vatandaşlarına i̇slam hukuku uyarınca ve i̇slami araçlarla uygulanmasına mani olmayacağı açıktır bu anlaşmanın inci yalnız gönderme yaptığı üncü maddeyle ilgili olmayıp kurumun tüm faaliyetlerine şamil bir nitelik taşımaktadır nedenle i̇slam hukukundan bahseden maddelere türkiyenin çekince koyması kurumun diğer maddelerde öngörülen faaliyetlerinin i̇slam hukukuna uygun olmadan yürütülmesi sonucunu doğurmayacaktır yılında viyanada kabul edilen milletlerarası anlaşmalar hukuku hakkında sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre çekince bir devletin anlaşmayı imza onaylama kabul ve uygun bulunması durumunda anlaşmanın kimi kurallarının hukuksal etkisini kendisi hakkında kaldırmak veya değiştirmek amacıyla tek taraflı yaptığı bir bildirimdir oysa dava konusu kuralla kabul edilen anlaşmadaki çekince maddeleri söz konusu anlaşmanın özünü değiştirmemekte kimi kuralların hukuksal etkisini türkiye hakkında kaldırma veya değiştirme etkisini göstermemektedir çekince konulan maddeler kurumun niteliğini ve özünü değiştirmeyecektir bu durumda çekince somut belirli öngörülebilir açık ve net bir sonuç içermemekte eylemli olarak uygulanma olanağı bulunmamaktadır çekince konulan maddeler özel sektörün geliştirilmesi i̇slami kurumunun niteliğini oluşturmaktadır türkiyenin imzaladığı anlaşmanın özünü de bu maddeler oluşturmaktadır konulan çekincenin eylemli olarak uygulama olanağı bulunmamaktadır sözleşmenin özü i̇slami üretim esaslarına uygun çalışan işletmelerin krediyle desteklenmesi olduğuna göre hiçbir çekince bu sözleşmeyi laiklik ilkesine uygun duruma getiremez çünkü konulan çekince anlaşmayı tümüyle uygulanmaz kılacak niteliktedir uluslararası hukuka göre bu anlaşmanın özüne türkiye tarafından konulan çekincenin geçerli olması ya da türkiye lehine hukuksal etki doğurması ihtimali fiilen bulunmayacağı için bu anlaşmanın çekincelerle de olsa uygun bulunması anayasamızın amir hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir anlaşmaya konulan ihtirazi kayıt açık ve net olarak anayasal güvenceyi sağlayacak nitelikte olmalıdır dava konusu olan yasa uluslararası bir anlaşmayı uygun bulma yasasıdır yasanın anayasaya aykırı maddeler taşıdığı bizzat hükümet ve tbmm tarafından da kabul edilmiş bunu önlemek amacıyla ihtirazi kayıt derpiş olunması öngörülmüştür i̇ptal davasının temel nedeni bu kaydın anayasaya aykırılığı önleyemeyeceği ve türkiyenin anayasanın nci maddesindeki ilkelere karşın i̇slam hukuku hükümlerini uygulamak zorunda kalacağıdır bazı maddelerine ihtirazi kayıt derpiş olunan anlaşma ile kurulan i̇slâmi kurumun şeri hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir hüküm bulunmadığı gibi anlaşmanın bütünlüğünden türkiye tarafından konulan çekincenin kurumun faaliyetleri yönünden bir anlam ifade etmeyeceği de açıktır kaldı ki çekince konulan hükümler yönünden bir boşluğun ortaya çıkacağı bu boşluğun doldurulması konusunda yasal önlemin alınmadığı da açıktır bu açıdan sayılı yasanın anayasanın nci maddesinde açıklanan ve üncü maddesine göre değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek olan lâik devlet ilkesi ile bağdaşması olanaksızdır öte yandan anayasanın nci maddesi gereğince yasama yetkisi devredilemez bir yetki olduğuna göre tbmm yürütme organının kendini yasama organı yerine koyarak yorumlayabileceği muğlak bir düzenleme yapamaz çekince konulan hükümlerin ortaya çıkaracağı boşluğun kimin tarafından nasıl doldurulacağı böyle bir işlemin anlaşma taraflarınca kabul edilip edilmeyeceği de belli değildiresas sayısı karar sayısı uluslararası anlaşmaların anayasamız açısından taşıdığı farklılık bilinmektedir usulüne göre yürürlüğe konulmuş bir uluslararası anlaşmanın anayasaya aykırılık denetimi yapılamamaktadır anlaşmanın onaylanması ve yürürlüğe girmesi durumunda türkiye bundan geriye dönemeyecek ve i̇slami kurum ile ilişkilerini anayasaya aykırı olarak devam ettirmek yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalacaktır anlaşmanın özellikle üye ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerde ortak hedefleri belirleyen giriş bölümüyle ilgili çekince doğal olarak bütünü etkileyecek niteliktedir çekincelerin anlaşmanın diğer maddeleriyle bağlantısı ve i̇slami kurumun yapısını belirleyen niteliği dikkate alındığında sadece ilgili oldukları hükümlerle sınırlı bir uygulama alanına sahip oldukları düşünülemez onay yasasının uygun bulduğu anlaşmanın incelenmesi anayasanın ıncı maddesine göre olanaklı olmamakla birlikte anayasanın nci maddesine göre tbmmde olan yasama yetkisinin devredilip devredilmediği ve yasama organının kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanıp kullanmadığının saptanması da ancak uygun bulunan anlaşmanın anlam ve içeriğinden ortaya çıkacaktır yasama organı ıncı maddeye göre uygun bulma yasasını kabul ederken anayasa hükümlerine aykırı davranamaz anayasa bu tür yasaların kabulünde tbmmye anayasa dışına çıkma gibi bir istisnai yetki tanımamıştır anlaşmanın içeriğine bakmadan yasama organının anayasal sınırlar içinde kalıp kalmadığının saptanması mümkün değildir uygun bulma yasasının amacı aslında yasama organının anlaşma hükümlerinin anayasal denetimini yapmasıdır bu denetimin tamamlayıcısı ise anayasa mahkemesi denetimidir anlaşma hükümleri burada anayasaya aykırılığı ileri sürülen norm değil anayasaya aykırılığın denetlenebilmesi için gerekli destek norm niteliğindedir bu destek norm olmadan onay yasası somut ya da soyut olarak denetlenemez kaldı ki anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında sözü edilen ve anayasa aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamayan anlaşma usulüne göre yürürlüğe konulmuş olan anlaşmadır bir anlaşmanın onaylanmasının tbmmce onaylamayı bir yasayla uygun bulması anlaşmanın yürürlüğe girmesi için nihai koşul değil ön koşuldur anlaşmalar uygun bulma yasasının yürürlüğe girmesiyle yürürlüğe girmezler bu yönüyle de destek norm olarak kullanılan anlaşma hükümlerinin anayasanın ıncı maddesi kapsamında anayasal denetiminin yapılmaması kuralının ihlalinden söz edilemez çekince konularak kabul edilen maddeler yönünden inceleme yapabilen anayasa mahkemesinin aynı gerekçeyle çekince konulmayan maddeler yönünden de inceleme yapması mümkündür nitekim çekince konulan maddeler de uygun bulma yasasına alınmamış madde numaralarına gönderme yapmakla yetinilmiştir çekince konulmayan maddelerin tek tek gönderme yapılmadan kabulü ile çekince konulan maddelerin yasa metninde gösterilmesi arasında hukuksal yönden fark bulunmamaktadır çekince nedeniyle gönderme yapılan hükümler nasıl anlaşma metnine bakılarak yorumlanıyorsa çekince konulmayan maddeler de aynı şekilde yorumlanabilir çekince konulmayan maddeler tek tek sayılmasa bile tıpkı çekince konulan maddeler gibi uygun bulma yasasının içine yerleşmiştir çekince konulsa da konulmasa da anlaşma hükümleri uygun bulma yasasının içeriğinin belirlenmesi yönünden destek normdur çekince konulan maddeler anayasa mahkemesinin sayılı kararında olduğu gibi destek norm olarak görülebiliyorsa çekince konulmayan maddeler de destek norm olarak görülmelidir esasen böyle bir ayrımın yapılması da hukuk devleti yönünden doğru değildir her iki durumda da anlaşma maddelerinin dolaylı denetiminden söz edilemez aksi halde uygun bulma yasasının denetimi yapılamamış olur ki bu durum anayasa ile bağdaşmaz bu yönden bakıldığında anayasa mahkemesinin sayılı kararında incelemeyi çekince konulan ya da konulmayan şeklinde ayrıma tabi tutması çelişkilidir ve bu çelişkinin anayasanın inci maddesi kapsamında kabul edilmesi mümkün değildir anlaşmaesas sayısı karar sayısı metninden destek norm olarak yararlanılmadığında uygun bulma yasasının denetiminin önü anayasaya aykırı olarak kapatılmış olur anayasal denetim yapılamaz hale gelir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti siyasal iktidarı hukukla sınırlayarak ve devlet etkinliklerinin düzenli sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturarak aynı zamanda istikrara da hizmet eder bu istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmalarına bağlıdır hukuk devleti yasaların kamu yararına dayanması ilkesini de içerir hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar ortada imzalanmış bir anlaşma olması uygun bulma yasasını kabul eden yasama organının kamu yararı ve lâik hukuk devleti ilkelerinin yok saymasını gerektirmez uluslararası anlaşmaların yürürlüğü imzalanmasına bağlı değildir yılında viyanada kabul edilen milletlerarası anlaşmalar hukuku hakkında sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre çekince bir devletin anlaşmayı imza onaylama kabul ve uygun bulunması durumunda anlaşmanın kimi kurallarının hukuksal etkisini kendisi hakkında kaldırmak veya değiştirmek amacıyla tek taraflı yaptığı bir bildirimdir ancak çekincenin çekince konulmayan maddelerin anayasaya aykırılığını ortadan kaldırması halinde anlamı vardır çekinceye rağmen aykırılık devam ediyorsa uygun bulma yasası da anayasaya aykırı hale gelir anayasanın başlangıç bölümünde türkiye cumhuriyeti devletinin dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğu aynı zamanda da millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı belirtilmiştir bu ilkeleri aynı zamanda anayasanın başlangıç kısmında hiçbir faaliyetin türk milli menfaatlerinin karşısında koruma göremeyeceği ilkesi ile birlikte değerlendirmek gerekir anayasadaki hukuk düzeni temel ilkeleri nci maddesinde gösterilen esaslar olup nci maddesine göre de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir ve devredilemez tbmmnin bu yetkisini kullanırken kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı da açıktır anayasanın ıncı maddesinde de bu kaynağın ve yetkinin istisnası gösterilmemiştir yasama organı nasıl herhangi bir alanı anayasaya uygun olmak koşuluyla düzenleyebilirse uygun bulma yasasını da aynı şekilde anayasaya uygun olmak koşuluyla kabul edebilir anayasanın nci maddesindeki demokratik lâik hukuk devleti ilkesi bu anlamda yasaların olduğu gibi uluslararası anlaşmaların da çerçevesini çizer nasıl yasalar lâik hukuk devletine aykırı olamazsa uluslararası anlaşmalar da olamaz bu değişmez değiştirilmesi teklif dahi edilemez kuralı gözetecek ve yaşama geçirecek olan mercii yasama organı kural ise uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdıresas sayısı karar sayısı sayılı yasayla anlaşmanın kimi hükümlerine çekince konulmasına karşın lâik hukuk devleti ilkesinin ihlali engellenememiştir lâik hukuk devletini ihlal eden anlaşmanın tbmm tarafından uygun bulunması anayasanın türkiye cumhuriyetinin lâik bir hukuk devleti olduğunu ifade eden nci ve yasama yetkisini belirleyen nci maddeleri ile bağdaşmaz lâik hukuk devleti yasal güvence altına alınmayarak anayasanın başlangıçı ve türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden üncü maddesi de ihlal edilmiştir anayasanın nci ve nci maddelerine ve başlangıç bölümüne aykırılığı açık bir uluslararası anlaşmaya konulan ihtirazi kayıt açık ve bağlayıcı olmadığı yürütme organınca değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olduğu için sayılı yasanın inci maddesinin uygulanması olanaksız hale gelmiştir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı özel sektörün i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasanın başlangıçı ile nci üncü nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır dava konusu olan yasa uluslararası bir anlaşmayı uygun bulma yasasıdır yasanın anayasaya aykırı maddeler taşıdığı bizzat hükümet ve tbmm tarafından da kabul edilmiş bunu önlemek amacıyla ihtirazi kayıt derpiş olunması öngörülmüştür anayasaya aykırılık savının temel nedeni de bu ihtirazi kaydın anayasaya aykırılığı önleyemeyeceği ve türkiyenin zaman zaman anayasanın nci maddesindeki ilkelere karşın i̇slam hukukunu uygulamak zorunda kalacak olmasıdır anayasal denetim sırasında anlaşma hükümleri uygulanmaya başlarsa türkiye giderilmesi mümkün olmayan zararlarla karşılaşacağı yükümlülük altına girmiş olacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı özel sektörün geliştirilmesi i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasanın başlangıçı ile nci üncü nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptaline anayasaya açıkça aykırı olması ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
2,868
esas sayısı karar sayısı a anayasaya göre olağanüstü hal hukuki rejimi ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin hukuki niteliği çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin devlet organlarına istediğini yapma olanağı tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve devlet organlarının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz tüm devlet organları olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli kararlarında demokratik ülkelerde olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına gelmez olağanüstü yönetimler kaynağını anayasada bulan anayasal kurallara göre yürürlüğe konulan yasama ve yargı organlarının denetiminde varlıklarını sürdüren rejimlerdir ayrıca olağanüstü hal yönetimlerinin amacı anayasal düzeni korumak ve savunmak olmalıdır bu nedenle olağanüstü yönetim usulleri yürütme organına önemli yetkiler vermesine hak ve özgürlükleri de önemli ölçüde sınırlandırmasına karşın demokrasilerde sonuçta bir ‘hukuk rejimi dir kt diyerek olağanüstü hal rejiminin hukuki ve sınırlı aynı zamanda da anayasal düzeni askıya almayı değil korumayı ve savunmayı amaçlayan bir yönetim biçimi olduğunu vurgulamıştır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz olağanüstü halin tabi olduğu hukuki rejim anayasa olağanüstü hal döneminde uygulanacak hukuk rejimini çeşitli maddelerde ortaya koymuştur öncelikle olağanüstü halin hangi hallerde ve kim tarafından ve nasıl ilan edileceği hangi yetkilerin kullanılacağı ilâ maddelerde ayrıntılı olarak düzenlenmiş ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisinin usulü ve kapsamı belirlenmiştir diğer taraftan anayasanın maddesi olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlüklere getirilebilecek sınırlamaların kapsamını ve sınırlarını belirlemiştir nihayet maddede ohal khklarının anayasal denetimi konusu düzenlenmiştir dolayısıyla ohalesas sayısı karar sayısı rejiminin hukuki çerçevesi başta bu hükümler olmak üzere anayasanın bütünü ve özellikle de temel ilkeler gözetilerek belirlenebilir anayasası çağdaş anayasal demokrasilere uygun olarak olağanüstü yönetim usullerini ve bunların sınırlarını maddeler arasında olağanüstü hal sıkıyönetim seferberlik ve savaş hali olarak belirlemiştir olağanüstü hal tabii afet ve ağır ekonomik bunalım md ile şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması md sebepleriyle cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından yurdun bir ya da birden fazla bölgesinde ya da tamamında süresi altı ayı aşmamak üzere ilan edilebilir anayasanın maddesine göre olağanüstü hal ilan edilebilmesi için cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun milli güvenlik kurulunun görüşünü alması gerekir söz konusu karar tbmmnin onayına sunulur anayasası maddesinde olağanüstü hallerde maddesinde sıkıyönetimde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır anayasa ve maddelerinde olağanüstü dönemlerde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameleri bakanlar kurulunun olağan zamanlarda sahip olduğu kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinden pek çok açıdan farklı düzenlemektedir olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün anayasanın maddesi ile birlikte yorumlanması gerekir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla ohal khkları ile olağan üstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir aym kararı kt kt dolayısıyla anayasanın maddesinde belirtilen ohal khkları ile temel hakların düzenlenebileceği kuralı bütün temel hakların doğrudan bu khklar ile düzenlenebileceği anlamına gelmemektedir aksine maddede belirtildiği gibi temel hakların ohalde nasıl sınırlandırılacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal kanununda öngörülmeyen bir temel hak sınırlandırmasının doğrudan ohal khksı ile yapılması mümkün değildir ohal khklarının temel haklara ilişkin düzenleme alanı ancak ohal kanununda yer alan sınırlamaların somut olağanüstü halde nasıl uygulanacağını belirlemektiresas sayısı karar sayısı maddeye dayanarak temel hakların doğrudan ohal khkları ile düzenlenebileceğini kabul etmek maddeyi yok saymak anlamına gelecektir doğrudan olağanüstü hali düzenleyen maddeyi göz ardı ederek maddedeki istisna hükmünün ohal khkları ile temel hakları mutlak bir şekilde düzenleme yetkisi verdiğini kabul etmek mümkün değildir i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak belirlenebilir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir aymye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekliesas sayısı karar sayısı değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur olağanüstü hallerde yürütme organı kendisine tanınan yetkileri ancak demokratik hukuk devletinin temel ilkelerine uygun olarak kullanabilir olağanüstü hal dönemlerinde yürütme organının hukuk içinde kalmasını sağlayacak en etkili denetim kuşkusuz ki yargısal denetimdir demokratik olmayan rejimler de olağanüstü hal ilan edebilir bir rejimin demokratik niteliği olağan dönemler kadar olağanüstü dönemlerde de yürütme organının bu dönemde kullandığı yetkileri keyfi biçimde veya kötüye kullanıp kullanmadığının temel hak ve özgürlüklerin kullanımını durumun gerektirdiğinden daha geniş ölçüde sınırlandırıp sınırlandırmadığının tarafsız ve bağımsız yargı tarafından denetlenip denetlenemediğinde kendini gösterir bir başka ifadeyle yürütme organının olağanüstü halde alacağı tedbirlerin anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde alınıp alınmadığının demokratik anayasal düzeni koruma ve savunma amacına yönelik olup olmadığının bu amacı gerçekleştirmek için elverişli gerekli ve orantılı olup olmadığının denetimi yargı organı tarafından yapılır olağanüstü halde temel haklar rejimi olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlükler rejiminin nasıl etkileneceği de anayasanın çeşitli maddelerinde ortaya konulmuştur anayasanın maddesi olağanüstü hal hukuki rejiminin önemli bir boyutunu oluşturmaktadır bu maddede olağanüstü hallerde temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahalenin çerçevesi ve sınırları belirlenmektedir buna göre savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında kişinin yaşama hakkına maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz kimse din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bundan dolayı suçlanamaz suç ve cezalar geçmişe yürütülemez suçluluğu mahkeme karar ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz denilmektedir bu hükme göre olağanüstü hallerde alınacak önlemler hem ölçülülük ilkesine hem de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülüklere aykırı olmamalıdır milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler olağanüstü halde alınacak tedbirlerin hukukun genel ilkelerine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ai̇hs uluslar arası medeni ve siyasi haklar sözleşmesi umshs cenevre sözleşmeleri gibi türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve bu sözleşmelerin kurduğu ve sözleşme hükümlerini yorumlayan yargısal ve yarı yargısal organların kararlarına aykırı düşmemesi anlamına gelir anayasa mahkemesi de milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükleri bu şekilde ifade etmektedir kesas sayısı karar sayısı diğer taraftan maddenin ikinci fıkrasında olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacak temel hak ve özgürlüklere yer verilmiştir dolayısıyla olağanüstü hallerde bazı temel hak ve özgürlüklere olağan dönemlerdekine göre daha fazla müdahale edilmesine izin verilmiş olmakla birlikte bu yetkilerin keyfi olarak ve tamamen denetimsiz bir şekilde kullanılabileceği ve temel hak ve özgürlüklere sınırsız bir şekilde müdahale edilebileceği anlamına gelmemektedir yukarıda da belirtildiği gibi öncelikle temel hak ve özgürlüklere yapılacak müdahalelerin durumun gerektirdiği ölçüyü aşmaması gerekir buradaki ölçülülük anayasanın maddesinde öngörülen ölçülülük ilkesine göre daha katı bir ölçülülük anlamına gelmektedir uluslararası hukuka yapılan atıf dolayısıyla başta avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi olmak üzere olağanüstü hallere ilişkin hüküm içeren ve türkiyenin taraf olduğu tüm sözleşmelerdeki ilgili hükümler ve bunlara ilişkin uluslararası organların kararları göz önüne alınmalıdır mesela ai̇hsin maddesi olağanüstü hallerde temel haklara yapılacak müdahalelerin durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüyü aşmamasını gerektirmektedir aynı şekilde uluslararası medeni ve siyasi haklar sözleşmesinin umshs maddesinde de temel haklara yapılacak müdahalenin durumun kesinlikle gerektirdiği ölçüyü aşmamasını öngörmektedir bu da buradaki ölçülülük gereğinin katı bir ölçülülük olduğunu daha açık bir şekilde ifade etmektedir dolayısıyla kamu otoriteleri bir temel hakka olağan dönemdekine göre daha fazla müdahale ettiklerinde niçin bu müdahalenin mutlak bir gereklilik olduğunu açıklamaları gerekir ai̇hm özellikle devletlerin krizin gerektirdiği ölçüyü aşıp aşmadıklarını denetleme konusunda kendini yetkili görmektedir mahkeme bu denetim yetkisini kullanırken askıya almanın etkilediği hakların niteliği olağanüstü durumun süresi ve olağanüstü duruma yol açan nedenler gibi konuyla ilgili çeşitli etmenleri göz önünde bulundurur brannigan and mcbridebirleşik krallık lawless i̇rlanda i̇rlandabirleşik krallık aksoytürkiye nuray şentürkiye umshs hükümlerinin taraf devletler tarafından sınırlanmasına ve askıya alınmasına ilişkin ölçütleri belirleyen tarihli bm siracusa i̇lkelerine un doc ecn annex göre devletin sözleşme hükümlerini askıya aldığı herhangi bir tedbir ulusun yaşamına karşı oluşan tehdidi ortadan kaldırmak için mutlak olarak gerekli ve tehdidin mahiyetiyle ve yaygınlığıyla orantılı olmalıdır bu tedbirlerin durumun mutlak biçimde gerektirdiği nitelikte olup olmadığının tespitinde ulusal makamların değerlendirmesi kesin olarak kabul edilemez anayasanın maddesi olağanüstü hallerde bile askıya alınamayacak ya da ihlal edilemeyecek bir hak ve özgürlükler alanı yaratmaktadır birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında kişinin yaşama hakkına maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz kimse din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz suç ve cezalar geçmişe yürütülemez suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz ai̇hs ve umshs de anayasanın maddesinde olduğu gibi olağanüstü hallerde de ihlal edilemeyecek çekirdek bir hak ve özgürlükler alanı öngörmektedir ai̇hsnin maddesi ile yaşam hakkı işkence ve kötü muamele yasağı kölelik ve kulluk yasağı ile suç ve cezaların kanuniliği ilkelerinin olağanüstü dönemlerde bile ihlal edilmesi yasaklanmaktadır bunlara nolu protokol ile getirilen ölüm cezası yasağı ile noluesas sayısı karar sayısı protokolün bir suç nedeni ile iki kez yargılanmayı yasaklayan hükmünü de eklemek gerekir ayrıca ai̇hme göre ai̇hsde açıkça öngörülmemiş olmakla birlikte doğası ve niteliği gereği askıya alınması mümkün olamayacak başka bazı haklar da vardır ai̇hme göre sözleşmenin maddesinde yer almamakla birlikte maddede öngörülen ayrımcılık yasağı bu nitelikteki haklar arasında yer alır i̇rlanda birleşik krallık ai̇hsnin taraf devletlere ve kişilere sözleşmede tanınan hakları kötüye kullanamayacağına ilişkin maddesi ile hak ve özgürlüklere yapılacak sınırlamaların öngörülen amaca uygun olmasını şart koşan maddesi de niteliği gereği sınırlamaya konu olamaz umshsnin maddesi de sözleşmenin yaşam hakkı işkence ve kötü muamele yasağı ayrımcılık yasağı borç nedeniyle hapis yasağı suç ve cezaların kanuniliği kişi olarak tanınma hakkı düşünce vicdan ve din özgürlüğüne ilişkin maddelerinin taraf devletler tarafından askıya alınmasına izin vermemektedir dolayısıyla anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan dokunulmaz haklar uluslararası hukuka yapılan atıf dolayısıyla da biraz daha genişlemiştir mesela ai̇hsin maddesi anayasanın maddesinde yer almayan kölelik ve kulluk yasağı hakkını da dokunulamayacak haklar arasında saymıştır umshsnin maddesinde de salt akdi yükümlülüğü yerine getirememiş olma dolayısıyla hapsedilememe herkesin hukuk önünde kişi olarak tanınma hakkım düşünce vicdan ve din özgürlüğü hakları dokunulamaz haklar arasında sayılmıştır sonuç olarak anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında sayılan hakların yanı sıra birinci fıkradaki uluslararası hukuka atıf dolayısıyla bu sözleşmelerde yer alan dokunulmaz haklar da sınırlandırılamayacak haklar arasında yer almaktadır anayasanın maddesinde yer alan hak ve özgürlükler ai̇hs ve umshs gibi türkiyenin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri çerçevesindeki dokunulmaz haklarla birlikte ele alınmalı ve yorumlanmalıdır yukarıda açıklandığı gibi anayasanın maddesinde öngörülen ilave sınırlamalar anayasanın maddesi gereği ancak olağanüstü hal kanunu ile düzenlenebilir doğrudan ohal khkları ile temel haklara yönelik sınırlama öngörülemez ancak ohal kanununda yapılan düzenlemelerin somut ohal sürecinde nasıl uygulanacağına ilişkin düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir konu ohal kanununda düzenlenmemişse khk ile doğrudan düzenlenmesi anayasanın maddesine aykırılık oluşturur ohal khklarının hukuki niteliği ve onaylanması bu ilkeler çerçevesinde olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin niteliğini ve onaylanmasını da açıklığa kavuşturmak gerekmektedir yukarıdaki ilkeler çerçevesinde ohal khkları sadece olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde ve olağanüstü hal süresince uygulanmak üzere çıkarılabilecek düzenlemelerdir dolayısıyla ohal khkları niteliği itibariyle geçici olup sürekli etki doğuracak şekilde hükümler ve düzenlemeler içeremezler bu nedenle ne olağanüstü hal kanununda ne de diğer kanunlarda değişiklik yapamazlar diğer taraftan ohal khkları ile temel hak özgürlükler doğrudan sınırlandırılamaz ve durdurulamaz çünkü anayasanın maddesinde bu yetkinin yalnızca olağanüstü kanunu ile kullanılabileceği düzenlenmiştir bunun sonucu olarak sınırlama ve durdurma hükümleri ohal kanunu ile düzenlenebilecek bu sınırlamaların ohalde somut olarak nasıl uygulanacağı ise ohal khksı ile belirlenebilecektir mesela özgürlük ve güvenlik hakkının ohalde yargıç önüne çıkarmadan ne kadar süreyle gözaltında tutulmak suretiyle sınırlandırılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ise somut ohal uygulamasında kanundaki bu sınırlama hükmünün nasıl uygulanacağını düzenleyebilir aksi halde anayasanın maddesine aykırılık oluşacaktıresas sayısı karar sayısı bu açıdan ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmasının hukuki niteliğini de açıklığa kavuşturmak gerekmektedir her ne kadar anayasada ve i̇çtüzükte khkların tbmm tarafından onaylanmasından söz edilmekte ve görüşmelerin kanunların tabi olduğu usule göre gerçekleştirileceği belirtilmekteyse de onaylamanın bir karar ile mi yoksa kanun şeklinde mi olması gerektiği konusunda bir açıklık bulunmamaktadır uygulamada ise tbmm onaylamayı kanun şeklinde yapmaktadır bunu da uluslararası sözleşmelerde olduğu gibi ayrı bir onay kanunu ile değil doğrudan metni onaylayarak kanunlaştırma şeklinde gerçekleştirmektedir doğrusu ohal khklarının tbmm tarafından onaylanması ilk defa yılında gerçekleştirilmiştir daha önceki ohal uygulamalarında tbmm herhangi bir onay kararı almamıştır bunda dönemde i̇çtüzükte onay için herhangi bir süre öngörülmemiş olmasının da etkisi olduğu söylenebilir i̇çtüzüğün ohal khklarının bir ay içinde onaylanmasını zorunlu tutan maddesi tarihli numaralı kararla i̇çtüzüğe eklenmiştir ancak daha önce açtığımız yokluğun tespiti ve şekil denetimi davasında ileri sürdüğümüz gibi onaylamanın bu şekilde yapılması ohal khklarını sürekli kanunlara dönüştürmekte ve ohalin geçiciliği ile bağdaşmayacak şekilde ohal işlemlerini kalıcı hale getirmektedir sadece ohal süresince uygulanacak tedbirleri düzenleyebilen bir khknın kanun şeklinde onaylanarak sürekli hale getirilmesi yasama yetkisinin devri anlamına gelmektedir diğer taraftan dava konusu düzenlemede olduğu gibi khk adı altında bir kişinin kamu görevinden çıkarılması bir yayın organının kapatılması bir mala el konulması gibi bireysel işlemlerin yapıldığı durumlarda mesele daha da içinden çıkılmaz bir hal almaktadır zira bir kanun ancak başka bir kanun ile yürürlükten kaldırılabilir veya anayasa mahkemesi tarafından iptal edilebilir bunun dışında bir kanunun yürürlükten kaldırılması söz konusu olamaz bu durumda khk ile yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunun tespiti halinde ancak yeni bir kanun ile bu işlemi düzeltmek gerekecektir ancak sayılı yasa ile kurulan komisyona khk ile yapılan işlemleri inceleme ve başvuruları kabul etme yetkisi tanınmıştır başka bir deyimle kanun hükmünü bir idari komisyonun ortadan kaldırmasına olanak tanınmıştır bu bile tek başına yapılan işlemlerin hukuk düzenini nasıl altüst ettiğini göstermeye yeterlidir doğrusu geçici nitelikte olan ohal khklarını tbmm kararı ile onaylamaktır ancak bu şekilde ohal uygulaması yürürlükten kaldırıldığında ohal khkları da kendiliğinden yürürlükten kalkar aksi halde ohal khklarının tbmm onayı ile kanun haline geldiğinin kabul edilmesiyle doğası gereği geçici nitelik taşıması gereken düzenlemeler genel ve sürekli kurallara dönüşür ki bu anayasanın öngördüğü ohal rejimine tamamen aykırı olarak yasama yetkisinin fiilen yürütme organına geçirilmesi anlamına gelir yasama çoğunluğunun yürütme organını elinde bulunduran partiye ait olduğu göz önüne alındığında ohal fiilen yasamanın by pass edilmesi anlamına gelecektir ki son iki yılda yaşananlar bunu açık bir şekilde göstermiştir ohal khklarının denetimi anayasanın maddesine göre olağanüstü hal ve sıkıyönetim dönemlerinde cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamazesas sayısı karar sayısı bu hükmün anlam ve kapsamının anayasanın bütünlüğü içinde ele alınması kaçınılmazdır sistematik yorum ilkesi bir anayasa hükmünün anlamının anayasanın diğer bütün kuralları ile birlikte ele alınarak anayasa kurallarının bir biri ile uyumlu bir şekilde anlamlandırılmasını gerektirir nitekim anayasa mahkemesi pek çok kararında sistematik yorum ilkesine dayanarak hiçbir sınırlama hükmü içermeyen temel hakların anayasanın diğer hükümlerinden kaynaklanan sınırlarının olduğuna dikkat çekmiştir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi özü itibariyle bir yasama yetkisidir ve anayasanın maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine bizzat anayasa tarafından öngörülmüş bir istisnadır olağan dönemde bu yetki anayasanın maddesi gereği tbmm tarafından çıkarılacak bir yetki kanunu üzerine kullanılabilirken olağanüstü dönemlerde herhangi bir yetki kanununa dahi ihtiyaç duyulmadan doğrudan yürütme organı tarafından kullanılabilecektir ancak ohal khkları ile genel ve sürekli düzenlemeler yapılması mümkün değildir anayasanın maddesinde ohal khkları konu yer ve süre bakımından sınırlandırılmıştır buna göre ohal khkları ile ancak olağanüstü halin gerekli kıldığı hususlar düzenlenebilir bu da bu khklarla konu yer ve süre bakımından sınırlı düzenlemeler yapabileceği anlamına gelmektedir olağanüstü halin genel rejimi ohal kanunu ile düzenleneceğinden ohal khkları ile ne ohal kanununda ne de diğer kanunlarda değişiklik yapılamaz yukarıda açıklanan ohal hukuki rejimi ve temel haklar rejimi ile ohal khklarının kapsamı bu şekilde sınırlandırıldığı için anayasa koyucu bu khkların yargısal denetimini yasaklamıştır anayasanın maddesinde yer alan ohal khklarının denetim yasağının kapsamının öncelikle anayasanın ve maddelerinde öngörülen ve yukarıda açıklanan mutlak sınırlamaların göz önünde tutularak belirlenmesi ve bu sınırlamalara uymayan düzenlemelerin ohal khksı niteliği taşımadığından denetim yasağı kapsamı dışında tutulması demokratik hukuk devleti olmanın zorunlu sonucudur ve anayasanın sistematik yorumu bunu gerektirir anayasanın maddesinde güvenceye alınmış olan demokratik hukuk devleti ilkesi anayasanın bütün diğer hükümleri yorumlanırken kaçınılmaz olarak göz önünde tutulmalıdır hukuk devleti özü itibariyle keyfi yönetimin reddi olup tüm kamusal yetkilerin anayasaya ve hukuka uygun olarak kullanıldığı bireylerin haklarının keyfi müdahalelere karşı korunduğu ve tüm bireylerin hukuk önünde eşitliğinin güvence altına alındığı bir hukuki ve siyasi sistemi ifade eder demokratik hukuk devleti ilkesi bir taraftan egemenliği ulus adına kullanacak organların serbest seçimler yoluyla bizzat halk tarafından seçilmesini diğer taraftan bu organların da doğrudan milletin iradesi olan anayasaya uygun hareket etmesini ve yetkilerini anayasal ilke ve kurallar çerçevesinde kullanmasının güvence altına alınmasını gerektirir anayasa yargısını ve anayasa mahkemelerini ortaya çıkaran bu sınırlı demokrasi ilkesi olup anayasal demokrasi olarak nitelenmektedir anayasa yargısı anayasal demokrasi ilkesinin ürünüdür anayasamızda anayasal demokrasi ilkesi ifadesini cumhuriyetin değiştirilemez niteliklerini düzenleyen maddede insan haklarına saygılı demokratik laik hukuk devleti şeklinde bulmuştur bu ilkenin somut yansımalarından biri de anayasanın maddesinde yer alan hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı ilkesidir bu ilke hem kişiler hem de organlar açısından geçerlidir bu hüküm gereği ne yasama ne yürütme ne de yargı organları anayasada yer almayan bir yetki kullanamayacaklardıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi geçmişte bütün bu ilkeleri göz önünde tutarak kendi yetki sınırını aşmaksızın diğer organların da anayasal yetki sınırlarını aşmalarını önlemek amacıyla bir işlemin anayasaya uygunluk denetiminin kapsamına giren bir işlem olup olmadığının belirlenmesinde işlemi yapan organın nitelendirmesine bağlı olmayıp bu nitelemeyi işlemin niteliğini göz önünde tutarak kendisinin yapacağı yönünde bir içtihat geliştirmiştir ve bu içtihat yerleşmiştir ergun özbudun türk anayasa hukuku anayasa mahkemesi bu kapsamda işlemi yapan organın tanımlaması ile kendisini bağlı saymamış ve ohal khksı adı altında çıkarılan bir düzenlemenin gerçekten olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılıp çıkarılmadığını dolayısıyla anayasanın maddesindeki denetim yasağının kapsamına girip girmediğini incelemiştir anayasa mahkemesinin anayasanın maddesine dayanılarak çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyi nitelendirmesi onu anayasanın öngördüğü anlamda olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi kılacak bütün öğeleri yönünden inceleyip değerlendirmesini gerektirir mahkemenin yaklaşımına göre anayasa mahkemesi denetlenmesi istenilen metine verilen adla kendisini bağlı sayamaz bu nedenle anayasa mahkemesi ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi adı altında yapılan düzenlemelerin anayasanın öngördüğü ve anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı gerçekten bir ‘olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden anayasaya uygunluk denetimi yapmak zorundadır anayasanın maddesiyle anayasaya uygunluk denetimine bağlı tutulmayan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri yalnızca olağanüstü hal süresince olağanüstü hal ilân edilen yerlerde uygulanmak üzere ve olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdir bu koşulları taşımayan kurallar olağanüstü hal kanun hükmünde kararname kuralı sayılamazlar ve anayasaya uygunluk denetimine bağlıdırlar k mahkemenin bu değerlendirmesi anayasanın sistematik amaçsal ve dinamik yorumuna uygun ve demokratik hukuk devletinin gereklerini güvence altına almanın tek yolu iken ne yazık ki mahkeme yılında verdiği kararlar ile lafzi ve tarihsel yorum yöntemine dayanarak bu içtihadından dönmüş ve içeriği ne olursa olsun ohal khksı adı altında yapılan hiçbir işlemi denetleyemeyeceğine karar vermiştir kt k kt k kt k kt anayasa mahkemesinin bu kararları ile ohal khksı adı altında her konunun herhangi bir yetki kanununa dayanmadan ve hiçbir kamusal tartışmaya olanak tanınmadan yürütme organı tarafından düzenlenmesinin önü açılmıştır ohal başlangıçta çok kısa bir süre için ilan edilmiş ve hükümet yetkililerince en kısa sürede sona erdirileceği açıklanmış olmasına rağmen kamu güvenliğine yönelik güncel bir tehdidin varlığı yönünde hiçbir gerekçe göstermeden sürekli yenilenmiş ve son olarak yedinci kez üç ay süreyle uzatılmıştır bu süreç boyunca bugüne kadar khk çıkarılmıştır e yakın maddeden oluşan khk ile mevzuatta maddenin üzerinde yeni düzenleme yapılmıştır onlarca kanunda ohal ile ilgisi olmayan yüzlerce değişiklik yapılmıştır bkz khkların mevzuat üzerindeki etkileri raporu httpstrboellorgsitesdefaultfilesohalraporwebpdf bu khklar ile yüz binden fazla kamu görevlisi herhangi bir savunma hakkı verilmeden adil yargılanma ilkelerine uyulmadan kamu görevinden çıkarılmış binlerce dernek vakıf sendika yayın organı kapatılmıştır bkz ihop olağanüstü hal tedbir ve uygulamaları güncellenmiş durum raporu httpwwwihoporgtrwp contentuploadsohaldurumraporupdf esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi yılında verdiği kararlarda eski içtihadından dönerken sistematik amaçsal ve dinamik yorum ilkelerini göz ardı ederek tarihsel ve lafzi yorum yöntemlerine dayanmıştır mahkeme önüne gelen metnin niteliğini değerlendirmesinin kendine yasaklanmış olan denetim yetkisinin kullanılması anlamına geleceğini belirterek bir anlamda önüne getirilen metne onu çıkaran organın verdiği isimle bağlı olduğunu kabul etmiş ve ohal khksı adı altında çıkarılan ve anayasada öngö
4,040
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçeler davacılar vekilinin gerekçesi özeti anayasaya aykırılık iddiasında davacılar vekilinin ileri sürdüğü gerekçe özet olarak şöyledir tapulama mahkemesi işlerine sulh hâkimince bakılmaktadır bu yetki kendisine yüksek hâkimler kurulunca sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin sayılı bendine dayanılarak verilmiştir gerektiğinde ağır ceza mahkemesine katılmak asliye davalarına bakmak ve sorgu hâkimliğini yapmak da yetkinin kapsamı içindedir yetkili hâkim haftanın iki günü sulh ceza iki günü sulh hukuk iki günü tapulama mahkemesi işlerini görmektedir haftada altı gün duruşmaya çıkan bir hâkimin davalara nasıl bakacağı ortadadır tapulama mahkemesi işleri ayrı bir uzmanlığı tecrübeyi sürati gerektirir sulh hâkimine bu yolda yetki verilmesi ve buna kaynaklık eden kural anayasanın ve maddeleri ile bağdaştırılamaz ek görev için hâkime bir ücret ödenmemekte hâkim disiplin ve ceza kovuşturması tehdidi altında bırakılmakta sayılı tapulama kanununun maddesinde belirlenen tabiî hâkimin yerine geçirilmesi de tabiî hâkim ilçesine ters düşmektedir mahkemenin gerekçesi özeti davacılar vekilinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varan mahkemenin gerekçesi özet olarak şöyledir sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin sayılı bendi anayasanın maddelerine aykırıdır hâkimler atandıkları kadronun karşıladığı mahkemenin işlerini görmekle yükümlüdürler bunlara başka mahkemelerin işlerine de bakmak üzere yetki verilmesi birkaç hâkimin görebileceği işin bir hâkime yükletilmesi üstelik hâkimin ceza tehdidi altında bırakılması ve geçici yetkinin uygulamalarda ek ve sürekli görevler verilmesi biçiminde anlaşılması anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı düşer anayasanın değişik maddesine göre hâkimlere aylıktan başka ödenek de verilmesi gerekirken ek görevlerde bile bu buyruğun yerine getirilmediği itiraz konusu kuralda görülmektedir hakime itiraz konusu kurala dayanılarak ek göreve giren davalar zorla gördürülmektedir bu durumdaki hâkimin ve mahkemenin bağımsızlığından söz etmeğe olanak yoktur kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır bir hâkime karşılığında bir ücret ödenmeksizin uzmanlık tecrübe ve ek çalışmayı gerektiren bir iş yüklenmesi angarya niteliğindedir ve böyle bir sonuca yol açan kural anayasanın maddesindeki angaryayı yasaklayan ilke ile çelişmektediresas sayısı karar sayısı
304
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ ankara asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ulu önder atatürk kurmuş olduğu çiftlikleri yıl bizzat işlettikten sonra tarihinde yazmış olduğu vasiyet mektubu ile ulusuna emanet etmiştir vasiyet türk hukuk sistemi içersinde yer almış ve yasal düzenleme ile güvence altına alınmıştır bu bakımdan aoçnin atatürkün vasiyeti dışında kullanımı olanaklı değildir arazinin planlanması ve vasiyet hukukuna göre kullanılması atatürk orman çiftliği müdürlüğünün inisiyatifinde olmalıdır çiftlik arazisinin korunması amacıyla kanunun onuncu maddesine atatürk orman çiftliğinin bu kanunun yayımı tarihindeki sınırları içersinde bulunan taşınmazların gerçek veya tüzel kişilere devir temlik ve kamulaştırılması özel bir kanunla izin alınmasına bağlıdır hükmü konmuştur sözü edilen yasal korumaya rağmen yılından günümüze kadar geçen süre içinde talan süreci bu kez yasalara konu edilerek sürdürülmüştür atatürk orman çiftliği müdürlüğüne ait dava konusu parsellerden geçirilmesi planlanan metro güzergahı için tesisi talep edilen irtifak hakkı hiç kuşkusuz kalıcı niteliktedir başka bir değişle kurulması talep edilen irtifak bir zaman süreci ile sınırlı olmayacaktır böyle bir istemin atatürk orman çiftliği müdürlüğünün mülkiyet hakkını daimi kısıtlayacağı mülkiyet hakkının kullanılmasına zamanla sınırsız engel teşkil edeceği kuşkusuzdur bir süreyle bağlı olmaksızın irtifak hakkı tesisi bir bakıma karşı davacıya dava konusu taşınmazların devri sonucunu doğurmaktadır fıkrayla yol meydan alt geçit üst geçit ve raylı toplu taşıma araçları için gerekli arazi ve yer altı tünelleri ve dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak belediyeye intifa hakkı verilmiş fakat aoç arazisinde hangi parsellerin bu düzenlemeye tabi olduğu bu hizmetlerin karşılanabilmesi için belediyenin kaç dekar alana ihtiyaç duyduğu önceden belirlenip tespit edilmiş değildir bu durum anayasaca korunan mülkiyet hakkının ihlali niteliğindedir sonrası sayılı yasanın yürürlükte olduğu dönemdeki yasal tahsis yöntemi ile yapılan arazi devirleri aşağıdaki gibidir yılları arasında maddesine göre çıkartılan sayılı yasalarla yılında çıkartılan ve yılında çıkartılan sayılı yasalar çerçevesinde toplam dekar çiftlik alanı çeşitli kuruluşlara satılmıştır bu güne değin devlet mezarlığı tesisi dışında tüm devirler bir bedelkarşılığında yapılmıştır atatürk ormanesas sayısı karar sayısı çiftliği müdürlüğüne ait arazi üzerinde yapılacak tasarruflarda bir bedel alınması anayasal zorunluluktur aoç korunması yolunda ve yıllarında derece doğal sit ve tarihi sit kararları alınmış ve tescil edilmiştir ve sayılı yasanın korunması altına alınmıştır koruma nazım imar planı yapılmadan bu araziler üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulamaz tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunması devletimize verilen anayasal bir görevdir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasa ile değişik sayılı yasaya ek maddenin fıkrasıtarım ve köyişleri bakanlığının uygun görüşü ile imar planlarına uygun olmak şartı ile yol meydan alt geçit üst geçit ve raylı toplu taşım araçları yer altı tünelleri ve yer altı hizmetleri için gerekli arazi ile dere ıslahı yapılması planlanan araziler üzerinde kamu yararı ve hizmetin gerekleri dikkate alınmak suretiyle bedelsiz olarak ankara büyükşehir belediyesi lehine intifa hakkı tesis edilir ibaresinin mahkememizce anayasaya aykırı olduğu sonucuna varıldığından türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir ankara asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir bedelsiz ibaresi mahkemece anayasanın ve maddelerine aşağıdaki gerekçelerle aykırı olduğu düşünülmektedir yasalarda yapılan değişiklikler toplumsal gerçeklere uyumlu olması ve adaletli kurallar içermesi gerekir bir kuruluşun taşınmazının bedelsiz olarak elinden alınması anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine ters düşmektedir bu nedenle bedelsiz olarak devredilmesi yada irtifak hakkı tesis edilmesi anayasanın maddesine aykırıdır bu taşınmaz bir özel yada tüzel kişiye ait olsa idi büyükşehir belediyesi başkanlığı bu kişinin taşınmazından yol yada raylı sistem geçirmesi halinde onun taşınmazını kamulaştırma yasası uyarınca kamulaştırmak zorundadır kamulaştırma olmaksızın el attığında da kişinin açacağı dava sonucu tazminat ödemek zorundadır oysa bu yasa değişikliği ile atatürk orman çiftliğine ait arazide bedel ödenmeksizin belirtilen işlemlerin yapılabilmesine imkan tanımaktadır bu nedenle bedelsiz ibaresi anayasanın maddesine de aykırıdır mülkiyet hakkının belirtildiği maddede kamu yararı amacı ile kanun ile sınırlanabileceği belirtilmekte ise de bu sınırlamanında anayasanın maddesi uyarıncaesas sayısı karar sayısı sınırlama amacı ve sonucu arasında hukuka ve kamu gereklerine uygunluğunu belirleyecek olan en önemli unsur ölçülülük ilkesidir yasa ile atatürk orman çiftliğinin arazisinin bir kısmında istenilen hususların gerçekleştirilebilmesi mümkündür ne var ki bunların bedelsiz olarak yapılması ölçülülük ilkesine uygun düşmemektedir bu nedenle bedelsiz ibaresi anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesine göre herkes mülkiyet hakkına sahipdir bu hak kamu yararı amacı ile yasa ile sınırlanabilir anayasanın maddesinin kişiler için öngördüğü güvenceden malik sıfatı ile davacının da yararlanması doğaldır madde de gerçek tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın malik sıfatını taşıyan herkes için öngörülmüştür mülkiyet hakkının kısıtlanması yasal olarak mümkün olup gerçek kişilerde olduğu gibi bedeli ödenmek sureti ile kamulaştırılması yada irtifak hakkı tesis edilebilmesi mümkündür ancak bedel ödenmeksizin bu hakkın tanınması mülkiyet hakkına anayasanın maddesi ile sağlanan güvenceye aykırılık oluşturmaktadır bu düzenleme davacının mülkiyet hakkını özünden zedelemekte ve ölçüsüzce sınırlandırmaktadır anayasanın maddesine göre bu hakkın özününü zedelenmesi mümkün değildir bu nedenle anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır her ne kadar anayasa mahkemesi tarih esas sayılı kararında sosyal sigortalar kurumunun mallarının sağlık bakanlığına bedelsiz olarak devrinin anayasa aykırı olmadığına karar vermiş ise de burada sağlık hizmetlerinin devri ve sağlık hizmetlerinin gereklerinin yerine getirilebilmesi için yapılan bir devir olduğundan olayımızda ise yapılan devir nedeni ile atatürk orman çiftliğine sağlanan bir yarar yada onun adına yapılan bir işlem bulunmadığından bu kararın olayımıza emsal olmaması gerektiği düşünülmektedir
835
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bu hüküm mirasçıların alacaklılarının korunması amacıyla konulan ve mirasın reddi halinde red tarihinden başlayarak altı ay içerisinde reddin iptali hakkında dava açılabileceğini düzenlemektedir ancak mirasın reddi halinde mirasın reddi davası açmak için tanınan altı aylık süre hak düşürücü süre olarak değerlendirilmektedir üstelik bu hak düşürücü süre yukarıda açıklandığı üzere red kararının kesinleştiği ya da ilan edildiği yahut da alacaklılara tebliğ edildiği tarihten değil red beyanında bulunulan tarihten itibaren işlemeye başlamaktadır yargıtay hukuk genel kurulunun tarihli esas sayılı kararının incelenmesinde itiraz süresinin red tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı ve tmknun maddesinin açık hükmü karşısında red beyanı ile davanın açıldığı gün arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığından yerel mahkeme direnme kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır eski mknun mirasın reddini düzenleyen maddesinde mirasın reddine karşı reddeden mirasçının alacaklılarının üç ay içinde itiraz haklarının olduğu kabul edilmiş iken yeni mknun bunu karşılayan maddesinin bu süreyi altı aya çıkarttığı ve bu sürenin hangi tarihten itibaren işlemeye başladığını düzenlediği başlangıç tarihinide red tarihi olarak belirlediği anlaşılmaktadır eski düzenleme somut olaya göre reddin hakkaniyet ölçüleri dahilinde öğrenilmiş sayılabileceği tarihin takdirini hakime bırakmış olmakla genel hukuk prensiplerine uygun bir sonuca ulaşılabilmesini sağlarken yeni düzenleme red tarihinden itibaren başlayarak ay içerisinde şeklinde hüküm getirerek bu imkanı ortadan kaldırmıştır kanun koyucu kaynak i̇sviçre medeni kanununun maddesindeki gibi düzenleme yaparak süreyi altı aya çıkartmıştır bu değişiklikte göstermektedir ki kanun koyucu alacaklıların korunmasını istemiş öngörülen süreyi artırmış ancak uygulamada kötü niyetli borçluya adeta prim vererek süreyi red beyanından başlatarak amacın gerçekleşmesine engel koymuştur anayasamızın maddesine göre sosyal devlet olma ilkesinin bir gereği olarak devlet vatandaşlarının alacaklarını tahsil etme borçlarını ödeme yükümlülüğü bağlamında vatandaşlarına hakkını arama konusunda imkan sağlamak adalet hizmetlerini en iyi şekilde sunmak durumundadır anayasamıza göre vatandaş olsun olmasın herkes yargı mercileri önünde adil yargılanma hakkını arama ve savunma hakkına sahiptir yani kanun eliyle hakkını arama konusunda mağdur duruma düşürülmemelidir i̇şte alacaklı tmknun maddesi hükmü karşısında hiçbir şekilde haberi olmaksızın borçlusu tarafından reddedilen mirasın reddine yönelik olarak dava açma hakkına kavuşamayacaktır çünkü madde altı aylık ve üstelik hak düşürücü sürenin alacaklılara bildirilmesi ya da ilan yolunda adil yargılanmayı sağlar bir düzenleme getirmemiştiresas sayısı karar sayısı üstelik avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi maddesi de adil yargılanma hakkı başlığı altında herkes davasının medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamaların esası konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından kamuya açık olarak ve makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahiptir hükmünü getirmiştir alacaklılar kötü niyetli borçluları takip etme hakkını yakalayamayacaklar tmknun maddesi başlığı ile hiçte uygun olmayan bir sonucu doğurmaya devam edecektir maddenin işlerliğinin sağlanması gerekir aksi halde göstermelik bir madde olarak kalmaya mahkum olacaktır uygulamada red beyanının yapıldığı gün karar verildiği kabul edilse dahi gerekçeli kararın yazılması hmknun maddesinin fıkrası dikkate alındığında bir ayı bulabilecektir mahkeme zaptında kalan bir beyanın alacaklıları bağlaması açıkça hak arama özgürlüğünü engellemektedir i̇i̇knun ila maddeleri arasında düzenlenen ve muvazaanın bir türü olarak değerlendirilecek iptal davası hükümleri incelendiğinde maddesinde alacaklardan en eskisinin tesis edildiği tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır ancak bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçmez şeklinde düzenleme yapılmış yine maddesinde hak düşürücü süre başlığı altında iptal davası hakkı batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer düzenlemesiyle borçlunun hakları korunduğu gibi alacaklının hakları da makul süreler içerisinde korunmuştur nasıl ki bu düzenleme ile borçlunun üzerine kayıtlı taşınmaz ya da diğer mal varlığının i̇i̇knun ve maddeleri ile maddesi çerçevesinde elden çıkarılması iptale tabi bir tasarruf olarak değerlendirilmiş ise mirasçıların alacaklarının korunması da en azından aynı süre ya da benzer süreler içeren bir düzenlemeye konu olmalıdır çünkü miras kalan mirasçının gayrimenkulüne ulaşmak adına kayıtlı taşınmaza ulaşmaktan da zor ve uzun bir süreç alacaktır mirasçıların alacaklılarının korunmasında alacaklı makul bir süreyle korunmayı hak etmektedir ancak sürenin yeterliliği tartışma konusu olsa da başlangıç tarihi açıkça hak arama hürriyetini kısıtlamaktadır bu nedenle anayasamızın maddesine aykırıdır bu nedenlerle tmknun maddesinin red tarihinden itibaren başlayarak ay içerisinde hükmünün anayasamızın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı ve hakların korunması ile ilgili hükümler başlıklı maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali için maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın aynı madde gereğince anayasa mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar geri bırakılmasına karar verilmesi gerekmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı tmknun mirasçıların alacaklılarının korunması başlıklı maddesinde yer alan red tarihinden itibaren başlayarak ay içerisinde hükmünün anayasanın maddesi ve maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
734
esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenilen sayılı türk ceza kanununun maddesi hükmü hırsızlık suçu açısından suçun herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içerisinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında işlenmesi halinde beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur hükmünü koymuştur türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde ise cumhuriyetin nitelikleri türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirlenen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklinde yer almıştır bir çok anayasa mahkemesi kararında belirtildiği gibi hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılar anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararında belirtildiği gibi ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler bakımından kanun koyucu anayasaya bağlı kalmak koşuluyla soruşturma ve yargılamaya ilişkin olarak hangi yöntemlerin uygulanacağı toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmayacağı suç sayıldıkları takdirde hangi çeşit ve ölçülerdeki ceza yaptırımlarıyla karşılanmaları gerektiği hangi hâl ve hareketlerin ağırlaştırıcı ya da hafifletici öğe olarak kabul edileceği gibi konularda takdir yetkisine sahip olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ve ceza arasındaki adil dengenin korunmasını da dikkate almak zorundadır yine aynı kararda belirtilmiş olduğu gibi suç ve ceza arasında adalete uygun bir oranın bulunup bulunmadığının saptanmasında ceza miktarlarının kıyaslanması değil suçların toplumda yarattığı infial ve etki kişiler üzerinde oluşturduğu tehlike zarar görenin kişiliği ile ona verilen zararın azlığı veya çokluğu işlenme oranındaki azalma veya artış gibi faktörlerin de dikkate alınması gerekir hukuk devleti ilkesinin korunması açısından ceza hukuku ile ilgili düzenleme yaparken kanun koyucunun aynı kararda belirtilen şu ilkeleri de gözetmesi gerekmektedir kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle de bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik getirilen kuralın ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise getirilen kural ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında belirtilmiş olduğu gibi kanun koyucu ceza hukuku ile ilgili düzenleme yaparken suç ve suçlu ile mücadele ve cezanın ıslah amacını gözetmeli suç tiplerine göre öngörülen ceza yaptırımıesas sayısı karar sayısı arasında makul ve hakkaniyete uygun denge bulunmalı ve suç tipine göre belirlenen ceza yaptırımının cezalandırmada güdülen amaçla ölçülü olması gerektiğini gözden uzak tutmaması gerekir hırsızlık ve yağma suçları sayılı türk ceza kanununun ikinci kitabında kişilere karşı suçlar başlıklı ikinci kısımda ve malvarlığına karşı suçlar başlığı altında onuncu bölümünde düzenlenmiştir hırsızlık suçu türk ceza kanununun maddesinde zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir şeklinde düzenlenmiş ve hırsızlık suçu ile mal varlığı değerleri taşınır mallar üzerindeki mülkiyet ve zilyedliğin korunması amaçlanmıştır hırsızlık suçunun daha ağır ceza gerektiren nitelikli halleri ise maddede düzenlenmiştir yağma suçu ise türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasında bir başkasını kendisinin veya yakınının hayatına vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklinde düzenlenmiş ikinci fıkrada senet yağması maddede ise suçun nitelikli hallerine yer verilmiştir görüldüğü gibi hırsızlık suçu açısından sadece mal varlığı değerlerinin korunması amaçlanmış iken yağma suçunda ise malvarlığı değerleri yanında kişi özgürlüğü ve kişilerin vücut bütünlüklerinin korunması da amaçlanmıştır başka bir anlatımla yağma suçu çok konulu bir suç olarak düzenlenmiş ve sayılı kanun ile düzenleme yapılırken kanun koyucu basit hırsızlık suçu için türk ceza kanununun maddesinde bir yıldan üç yıla nitelikli hırsızlık suçları açısından türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasında iki yıldan beş yıla ikinci fıkrasında ise üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörmüş sucun geceleyin işlenmesi durumunu düzenleyen türk ceza kanununun maddesinde temel cezanın üçte birine kadar artırılmasını hükme bağlamış iken çok konulu suç olan yağma suçunun basit haline düzenleyen türk ceza kanununun maddede altı yıldan on yıla kadar nitelikli yağma suçunun düzenlendiği türk ceza kanununun maddesinde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilmesini hükme bağlamış ve bu düzenleme ile suç tipleri açısından makul ve hakkaniyete uygun denge bulunmasını gözeterek ölçülülük ilkesine uygun düzenleme yapılmış sayılı kanunun ve maddeleriyle türk ceza kanununun ve maddeleri değiştirilirken makul ve hakkaniyete uygun ölçülü düzenleme yapılması gereği gözden kaçırılmıştır şöyle ki yargılamaya konu olayda sanık ve suça sürüklenen çocuğun üzerlerine atılı suçların sabit görülmesi durumunda üst sınırdan uygulama yapıldığında hırsızlık suçundan türk ceza kanununun maddesine göre yıl ve suçun gece işlenmiş olması nedeniyle türk ceza kanununun maddesine göre ceza yarı oranında artırıldığında yıl geceleyin konut dokunulmazlığını bozmak suçundan ise türk ceza kanununun maddelerine göre yıl cezanın türk ceza kanununun maddesine göre ceza bir kat artırılarak yıl hapis cezası verilebilecektir başka bir anlatımla birden çok kişi tarafından gece sayılan zaman dilimi içerisinde konut ya da işyerine girilerek işlenecek hırsızlık ve konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçları için faillere yıl hapis cezası verilebilecektiresas sayısı karar sayısı yine birden çok kişinin geceleyin konut yada işyerine işyerinin kapalı olduğu zamanda hırsızlık amaçlı olarak girdikleri anda konut veya işyeri sahibi olan kişi ile karşılaştıklarını ve bu aşamada silahtan sayılan bir araç örneğin bıçak kullanarak konut veya işyeri sahibini basit tıbbı müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralayarak hırsızlık suçu ile aynı değerde bir eşyayı yada parayı almaları durumu değerlendirildiğinde eylemleri türk ceza kanununun maddesinin fıkra d bentleri kapsamına giren nitelikli yağma suçunu oluşturacaktır bu suçtan faillere verilebilecek cezanın üst sınırı yıl hapis olup faillere konut veya işyerinde yağma suçun nitelikli hali olarak düzenlendiğinden ayrıca konut dokunulmazlığını bozma suçundan ceza verilmeyeceği gibi türk ceza kanununun maddesi hükmü göz önüne alındığında yaralama suçundan da ceza verilmeyecektir başka bir anlatımla geceleyin konut ya da işyeri sahibini silahtan sayılan bir araçla yaralayan ve yağma suçunu birlikte işleyen faillere verilebilecek cezanın üst sınırı yıl hapis olacaktır varılan bu sonucun adil olduğunu türk ceza kanununun maddesinde binada koruma altına alınmış eşyaya yönelik hırsızlık suçu ile ilgili düzenleme ve suç için öngörülen yaptırımın makul ve hakkaniyete uygun ve dengeli olduğunu fiil ile ceza yaptırımın cezalandırma ile güdülen amaçla ölçülü olduğunu kabul etmek mümkün değildir türk ceza kanununun maddesinin anayasaya aykırı olmadığı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı kabul edilmiş olduğu için anayasaya aykırı olduğunun kabulü gereken bu sonucun türk ceza kanununun maddesinde yer alan suç tipi düzenlemesi ve bu suç için öngörülen beş yıldan on yıla kadar hapis cezası açısından verilecek bir iptal kararıyla giderilmesi gerekmektedir türk ceza kanununun maddesinin birinci fıkra bendinde yağma suçunun nitelikli hali düzenlenirken yağma suçunun konutta işyerinde veya bunların eklentilerinde işlenmesi halinde şeklinde bir düzenleme yapılmış olduğundan konut veya işyerinde gerçekleştirilen yağma eylemleri için sadece nitelikli yağma suçundan ceza verilirken nitelikli hırsızlık suçunu düzenleyen türk ceza kanununun maddesinin ikinci fıkra bendinde hırsızlık suçunun bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında işlenmesi halinde şeklinde bir suç düzenlemesi yapılmış olduğu için bina niteliğini taşıyan bir konut veya işyerinden yapılan çalma eylemleri açısından nitelikli hırsızlık suçu yanında konut veya işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan da ceza verilebilmesi ve bu bentte öngörülen suç için öngörülen ceza yaptırımı süresine göre hırsızlık şeklinde gerçekleşen fiiller için yağma suçunu oluşturan fiilleri göre daha fazla ceza verilebilmesi yukarıda da açıklandığı gibi ölçülülük ilkesine aykırı olduğu gibi hakkaniyete aykırı ve adil olmayan sonuçlar doğurduğundan türk ceza kanununun maddesinde yapılan nitelikli hırsızlık suçu düzenlemesi ve bu suç için öngörülen cezası beş yıldan on yıla kadar hapis verilmesine ilişkin ilişkin kanuni düzenlemeninesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu ve iptali gerektiğini düşünmekteyim anayasa mahkemesinin takdirine sunulur
1,286
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesindeki gün içinde ibaresi yönünden anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti diğer nitelikleri yanında sosyal hukuk devletidir sosyal hukuk devleti kişilerin huzur refah ve mutluluk içerisinde yaşamalarını güvence altına alan çalışma hayatını geliştirip ekonomik ve mali önlemler almak suretiyle çalışanları koruyan kişilerin insan onuruna uygun yaşam sürebilmeleri için gerekli bütün olanakları sağlayan gelirin adil ve hakça dağıtılması ve paylaşılması için gerekli önlemleri alıp kişilerin sosyal güvenlik haklarını sağlayan ve bugüne ve istikbale ilişkin ümit ve beklentilerine uygun şekilde sosyal adaleti gözeten devlettir çağdaş ve uygar devlet anlayışında sosyal hukuk devleti ilkelerinin azami olarak hayata geçirilmesi ve bunun için tüm kural ve kurumların tesisiyle idamesi ve bu yolla kişilerin refah huzur ve mutluluğa yönelik müşterek en yüksek menfaatlerini sağlamak amaçtır anayasanın maddesine göre ise çalışanları ve işsizleri koruyup desteklemek onların hayat seviyesini yükseltmek işsizliği önlemek ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri almak devletin görevidir bu hüküm somut olarak sosyal devlet ilkesinin çalışanlara ve çalışma yaşamına yönelik yansımasıdır i̇ptale konu kanuni düzenlemede özelleştirme uygulamaları sebebiyle işini kaybeden işçiler için diğer hakları ve yeni bir iş bulmalarına yönelik hizmetler yanında işsizlik kaybı tazminatı öngörülmüştür bu hüküm sosyal hukuk devleti ilkesinin bir sonucu olarak kanunda yer almıştır ne var ki kanun koyucu işsizlik kaybı tazminatına hak kazanan kişilerin bu tazminattan ve hizmetlerden yararlanabilmeleri için otuz gün gibi bir başvuru süresi öngörmüş ve başvuruyu zorunlu kılmıştır buradaki sürenin bir hak düşürücü süre olduğu anlaşılmaktadır buna göre bu süre içerisinde kuruma başvurmayanlar bu tazminat ve hizmet talep etme hakkını kaybetmektedir hak düşürücü süre maddi hakkı ortadan kaldıran niteliği ile resen gözetilir ve herhangi bir sebeple durması kesilmesi ya da ihya edilmesi ve bu sebeple de anayasanın maddesi işletilerek süresinde yapılamayan başvurunun süresinde kabul edilmesi mümkün değildir anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesi ve bunun somut yansıması niteliğindeki çalışma hak ve ödevine ilişkin hükümleri devletin kendiliğinden herhangi bir başvuru olmaksızın yerine getirmesi gereken yükümlülüklerdendir nitekim kanun koyucu işsizlik kaybı tazminatı öngörürken bu yönde ne bir başvuru ne de istek sonucunda hareket etmiş sosyal devlet ilkesinin gereği olarak bu düzenlemeyi yapmıştır özelleştirme uygulamaları sonucu işini kaybeden işçilerin bu duruma düşmelerinde ne kendilerinin ne de işverenlerin bir kusuru ya da fiili vardır doğrudan yasama ve giderek idari tasarrufa dayalı olarak iş akitleri sona erdirilmiştir kamusal bir tasarrufla işini kaybeden işçi için öngörülen işsizlik tazminatının ödenmesi için ayrıca bir hak düşürücü süre mahiyetinde başvuru süresinin öngörülmesi sosyal devlet ilkesi gereğince çalışanlara tanınmış olan haklarının kısıtlanması sonucunu doğurur başka bir deyişle kanun koyucunun düzenleme yaparken sosyal devlet ilkesinin gereği olarak öngördüğü işsizlik kaybı tazminatının somut olarak ödenmesi ve hizmet verilmesi hususunda hak düşürücü süre mahiyetinde bir süre öngörmesi bu hakkın özünü ve kullanılmasını önleyici mahiyettediresas sayısı karar sayısı bu durumda hükümde geçen gün içinde ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı durmaktadır sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun maddesinin fıkrasının birinci cümlesi yönünden bu hükümle işsizlik tazminatına hak kazananlardan akdin sona erdiği tarih itibariyle yaşlılık aylığına hak kazanmış durumda olanlara tazminat ödenmeyeceği hükme bağlanmaktadır buna göre yaşlılık aylığına hak kazanmış durumda olanlarla kazanmamış durumda olanlar arasında farklı bir hukuki düzenleme söz konusudur anayasanın maddesine göre herkes kanun önünde eşittir yüksek mahkemenin bu konudaki yerleşmiş karar ve içtihatlarına göre bu ilkenin eylemli değil hukuksal eşitliği öngördüğü aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme tabi tutulmasını sağlamayı amaçladığı herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmeyeceği durum ve konumlarındaki özellikler sebebiyle kişi veya kişiler hakkında değişik hukuki düzenlemelerin gerekliliği karşısında aynı hukuksal durumdakilerin aynı farklı durumdakilerin farklı kurallara bağlı tutulmasının bu ilkenin ihlali sonucunu doğurmayacağı kabul edilmektedir ancak bütün insanların bazı noktalarda birbirine benzedikleri bazı noktalarda birbirlerinden ayrıldıkları doğal sosyal ve hukuki bakımdan bir sürü farklılıklarının ve ayrılıklarının bulunduğu gerçektir i̇nsanların farklı ve ayrı noktalarına ağırlık verilerek yorum yapılırsa farklı sonuçlara ortak ve benzer noktalarına ağırlık verilerek yorum yapılırsa farklı sonuçlara ulaşılır eşitlik ilkesi aslında birbirine benzemeyen ve farklı olan kişilerin kanun önünde eşitliğinin sağlanmasına yöneliktir bu sebeple kişilerin aynı düzenleme karşısındaki benzer ve ortak yönlerine bakılması gerekir somut olayda yaşlılık aylığına hak kazanmış durumda olanlarla bu durumda olmayanların bundan başka ayrıldıkları bir nokta yoktur ayrıldıkları noktaya bakılırsa düzenlemenin ilk bakışta anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmadığı ileri sürülebilir ancak kamusal tasarrufun amaç ve konusu yönünden aynı durumdadırlar her iki grup da özelleştirme kapsamına alınan işyerinde çalışan durumunda olup her iki grup da kamusal bir tasarrufla işini kaybetmiştir kanun koyucunun yaşlılık aylığına hak kazanmış olanların en azından yaşlılık aylığı alacaklarından hareketle bu şekilde düzenleme yaptığı anlaşılmaktadır oysa yaşlı bir kişinin diğerlerine göre iş bulma ümidi ve olanağının daha az ve daha zor olduğu açıktır yaşlılık aylığının çalışılan dönemde elde edilen ücretten düşük olduğu da bir gerçektir öte yandan yaşlılık aylığı devlet tarafından karşılıksız yapılan bir yardım değil hizmet süresi boyunca işçi ve işveren tarafından ödenen primlerin karşılığıdır yaşlılık aylığına hak kazanmış olanların hizmet süresi diğerlerine göre daha çoktur nitekim aynı fıkrada tazminatın hizmet süresine göre arttırılacağı öngörülmüştür bu durumda yaşlılık aylığına hak kazanmış olanların farklı hukuki işleme tabi tutulması eşitlik ilkesine aykırı durmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan sebeplerle sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanununesas sayısı karar sayısı maddesinin fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan gün içinde ibaresinin maddesinin fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
864
esas no karar no i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti anayasanın maddesine göre herkes kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz kaçakçılık olaylarını ihbar edenlerin kimliklerinin gizlenmesini sağlayan hüküm ise bu ilkeye aykırı olarak mahkeme önüne getirilemeyen bir imtiyazlı sınıfı ortaya çıkarmakta bir yandan hâkimin yargı yetkisini kısıtlamaktadır anayasanın hak arama hürriyetini belirten maddesi herkesin meşru bütün vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya dâvâlı olarak iddia ve savunma hakkına sahip bulunduğunu hükme bağlanmıştır eldeki dâvada gerek davacı gerekse sanık bütün iddia ve savunmalarını muhbirin bulunmasiyle dinlenmesi üzerinde kurmak istemektedirler söz konusu hüküm buna engellik etmektedir anayasanın maddesi uyarınca hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka ve vicdanî kanaatlarına göre hüküm verirler böyle bir hükmün verilebilmesi için de hâkimin bütün delilleri toplaması bunları bir bütün halinde göz den geçirerek vicdanî bir kanıya varabilmesi gerekir oysa muhabirin gizil kalmasını sağlayan kanun hükmü hâkimi delil toplamak olanağından yoksun bırakmaktadır dâvada deliller lehte veya aleyhte tam kanı veremediği için muhbirin dinlenmesi olayı aydınlatacaktır söz konusu hüküm bunu engellemektedir anayasamız insan haklarına hürriyetlere şeref ve haysiyetlerin korunmasına büyük önem vermiştir oysa sayılı kanunun maddesinin son fıkrası kötü niyetli muhbirlere kalkanlık etmekte ve onların önlerine gelen herkesi ihbar etmelerine namuslu insanları huzursuz bırakmalarına yol açmaktadır
207
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi özetle şöyledir sayılı yasanın inci maddesi hükmü sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın ncı ve uncu maddelerinin yürürlüğe girmesinden önce yürürlüğe girdiği dikkate alındığında sayılı yasanın maddesi hükmü anayasaya aykırı görüldüğü mahkememizce aşağıdaki gerekçeler kabul edilmiştir anayasanın ncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesi gereğince devlet ormana zarar verebilecek yasak fiillerin kapsamını belirlerken ve bunları ceza yaptırımına bağlayan yasal düzenlemeler getirirken bu fiillerin niteliğine göre ve onunla orantılı ceza yaptırımına bağlaması gerekir ormana zarar verebilecek yakin tehli̇ke suçlarının ceza yaptırımlarının sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın inci fıkrasında caydırıcı bir şekilde suçun niteliğine uygun ve onunla orantılı olarak cezalar düzenlendiği halde dava konusu fiili yaptırıma bağlayan sayılı yasanın inci maddesi hükmünü sayılı yasanın ve ncı maddelerinin uygulanma yolunun açık olması oysa yakın tehlike suçlarına sayılı yasanın üncü maddesinin uygulanma yolunun açık olması karşısında sayılı yasanın maddesi gereğince fiilin failine verilecek cezanın onu caydırıcı nitelikte olmaktan uzak olduğu ve netice olarak anayasanın uncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesine aykırı olduğu anlaşılmıştır dava konusu fiil anayasanın uncu maddesinin üncü fıkrasının inci cümlesindeki kritere göre evlevi̇yetle ve mutlak olarak ormana zarar veren ormanın daraltılmasını ve yok olmasını hedef alan bir nitelikte olduğu için yakın tehlike suçlarını ceza yaptırımına bağlayan değişik sayılı yasanın inci maddesinde gösterilen cezalardan daha ağır bir cezayı düzenleme getirilmesi gerektiği oysa şu anda yürürlükte bulunan sayılı yasanın maddesinin bu nitelikten uzak olduğu anlaşılmıştır yukarda arz ve izah edildiği üzere anayasanın üncü maddesinde ve aynı maddenin inci fıkrasında düzenlenen kanun önünde eşitlik prensibi lex süperior pozisyonundaki anayasa önünde eşitlik anlamına geldiği göönüne alınırsa anayasanın nci maddesindeki devletin adalet anlayışı içinde olması ilkesinin de yatay ve dikey adalet kavramlarını ve neticede nimette ve külfette eşitlik prensibini hatırımıza getirdiği düşünüldüğü takdirde cezaların suçun niteliğine göre ve onunla orantılı olması gerekirken sayılı yasanın maddesi hükmü anayasanın maddeleri hükümlerine mahkememizce aykırı görülmüştür
310
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinde kamu iktisadi teşebbüsleri bağlı ortaklıkları müessese ve işletmeleri ile özelleştirme kapsamına ve programına alınmış kuruluşlar kamu bankaları belediyeler ve özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları kefalet ve yardımlaşma sandıkları istisna tutulmak suretiyle genel bütçeli daireler katma bütçeli idareler özel bütçeli kuruluşlar döner sermayeler fonlar bütçenin yatırım ve transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını tc merkez bankası veya muhabiri olan tc ziraat bankası nezdinde kendi adlarına açtıracakları vadesiz türk lirası hesabında toplayacakları ve tahakkuk etmiş tüm ödemelerini bu hesaplardan yapacakları hüküm altına alınmış bu maddenin uygulanmasıyla ilgili olarak esas ve usulleri belirlemeye kaynaklar ve kurumlar itibariyle istisnalar getirmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan ve maliye bakanının müşterek teklifi üzerine başbakan yetkili kılınmıştır maddesinin fıkrasında da muhtelif kanunların bu kanunun maddesine aykırı hükümlerinin mali yılında uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır devlet ve maliye bakanlığının dava konusu sayılı kamu haznedarlığı genel tebliği ile mali yılı bütçe kanununun ve inci maddesinin fıkrasının inci bendinin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar belirlenmiş ve aynı konuda daha önce çıkarılan bütün tebliğ genelge ve genel yazılar yürürlükten kaldırılmıştır kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı mali yılı bütçe kanununun ve maddesinin davacının bu yöndeki iddiaları da dikkate alınarak anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında konun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulamasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralıesas sayısı karar sayısı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasal kuralın bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmayacaktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştır dava konusu tebliğin dayanağı mali yılı bütçe kanununun maddesinde kapsamda sayılan kamu kurum ve kuruluşlarının gelirlerine tasarrufları sınırlandırılmış kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını tc merkez bankası veya muhabiri tc ziraat bankası nezdinde vadesiz tl hesabına yatırmalar yükümlülüğü getirilmiş kurum ve kuruluş yetkilileri ve saymanları da bu hükümlerin yerine getirilmesinden bizzat sorumlu tutulmuşlardır diğer taraftan maddeyle diğer yasaların mali yılı bütçe kanununun maddesine aykırı hükümlerinin mali yılında uygulanmayacağı da kurala bağlanmıştır kamu kurum ve kuruluşlarının elde edecekleri gelirler bu gelirlerin tasarrufu ve çalışanların sorumlulukları yasa konusudur mali yılı bütçe kanununun ve maddelerinde ise hem yasa konusu hususlar düzenlenerek yürürlükteki kimi yasaların hükümlerine aykırı ve değişiklik yapar nitelikte düzenlemeye gidilmiş hem de bu düzenlemeye aykırı yasal hükümlerin mali yılı içinde uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır açıklanan nedenlerle sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin ve maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı oldukları kanısına varıldığından anılan hükümlerin iptalleri istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
608
esas sayısı karar sayısı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen düzenlemelerin anayasaya aykırılıklarını türkiyenin mali sistemi bağlamında ortaya koyabilmek için aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur bu başlık altında yapılan ortak açıklamalar sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun iptali istenen tüm kuralları için geçerlidir parlamentonun bütçe hakkı ve anayasanın bağlayıcılığı anayasa siyasal iktidarın yapısını işleyişini siyasal kurumların statülerini görev ve yetkilerini belirleyen vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki güvencelerini içeren bir toplum sözleşmesidir kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil kamu harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup bu bağlamda çeşitli kurallar anayasalarda yer alır demokrasilerde kamu harcamalarının büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna bütçe hakkı denilmektedir halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği bütçe hakkını seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım meşruiyeti parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin bütçe hakkına dayanır bütçe hakkı dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür i̇ngilterede magna carta haklar dilekçesi haklar yasası fransada ihtilali ve anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır bütçe hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role sahip olmuştur öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin iznine tabi tutulmuştur daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin önceden izin ilkesi yıllık olma ilkesi bütçe birliği ilkesi genellik ilkesi gelir ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş hem de tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer haline gelmiştir her ülke kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştır çağdaş demokrasilerde hükümetler politika önceliklerini amaç ve hedefler seti kaynak harcama yapısı uygulama adımları ve benzeri açılardan ortaya koyarak parlamentoya sunarlar ve parlamentodan izinonay isterler i̇lgili dönemin sonunda milletin meclisince döneme ilişkin gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma derecesi açısından değerlendirilir böylece hükümetin performansı bütçenin amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde hükümetten hesap sorulur ülkemizde anayasasının ve maddelerinde bütçe hakkı çeşitli yönleri ile hüküm altına alınmıştır bu anayasal normlar sayılı kamu maliesas sayısı karar sayısı yönetimi ve kontrol kanunu ve sayılı sayıştay kanunu gibi kod düzenlemelerle somut ve uygulanabilir kılınmıştır sayılı kanun benzer dünya örneklerinde olduğu gibi bütçe hakkının kullanılmasında tbmmnin konumunu güçlendirmiş getirdiği yeni mali yönetim sistemi düzenlemeleri ile bütçe hakkının daha etkin kullanımının alt yapısını oluşturmuştur nitekim sayılı kanunun genel gerekçesine bakıldığında kanun ile bütçe kapsamının genişletilerek bütün kamu kaynaklarının tbmm denetimine sunulması suretiyle bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması mali yönetimde şeffaflığın sağlanması sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki sorumluluk dengesinin yeniden kurulması etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve bu suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sisteminin oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır aşağıda d anayasaya aykırılık sorunu başlığı altında ayrıntılarıyla açıklanacağı üzere temsili demokrasi parlamentonun bütçe hakkından doğmuştur anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararı anayasanın maddesinin yetkili kıldığı cumhurbaşkanı iktidar ve ana muhalefet partisi meclis grupları veya milletvekili bütçe kanununun anayasaya ve ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin bütçe ilkelerine aykırı olduğu düşüncesini taşıyorlar ise aynı maddeye göre anayasa mahkemesine iptal davası açma hakları vardır anayasanın maddesi kanunların kanun hükmünde kararnamelerin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunun denetlenmesini anayasa mahkemesinin görevleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organları ile idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi devletin hukukla var olduğu ve hukukla yaşayacağı kabulüne dayanır ve devlet organlarıyla idarenin tüm eylem ve işlemlerinde hukuka ve hukukun evrensel ilkelerine bağlılığı gerektirir anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkı ise davaların makul bir süre içinde karara bağlanmasını da içerir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında bütçenin yıllık olduğu açıkça belirtilmiştir söz konusu hükümler dikkate alınarak bütçe kanununa ilişkin iptal isteminin yürürlük tarihi içindeki makul bir sürede görüşülüp karara bağlanarak resmi gazetede yayınlanması parlamentonun bütçe hakkının korunması açısından da gerekli bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı bu itibarla bu iptal dava dilekçesinin anayasanın ve maddeleri uyarınca karara bağlanmasını talep ediyoruz türkiyenin mali sistemi sayılı kanunla kurulan mali sistem osmanlı batılılaşması imparatorluğun ekonomik mali siyasi ve askeri çöküşü kaynaklı bir zorunluluktan doğmuş ve çöküşe dayalı toprak kaybından kurtuluşun reçetesi olarak görülmüştür pragmatik yanı ağır basan osmanlı batılılaşması kıta avrupası hukuk sisteminin özgün örneğini oluşturan fransayı örnek almış napolyonun merkeziyetçi idari ve mali sistemi osmanlı i̇mparatorluğuna uyarlanmıştır i̇kinci meşrutiyet ten sonra çıkarılan iki geçici kanunla i̇mparatorluğun merkeziyetçi idari ve mali sistemi cumhuriyete taşınacak şekilde kurulmuştur bunlardan ilki tarihli fransız genel muhasebe kararnamesinin çevirisinden oluşan ve yılında çıkarılan muhasebe umumiye kanunu muvakkatdır bu geçici kanunu cumhuriyet küçük eklemeler yaparak yılında sayılı muhasebe umumiye kanunu adıyla tekrar yasalaştırmıştır osmanlının fransa modelini esas alarak hazırladığı ve tüm illerde uygulanması öngörülen i̇dare umumiye vilayet kanunu eylül de yasalaşmıştı i̇kinci meşrutiyetten sonra ise anayasasında yer alan ilkeler esas alınarak i̇dare umumiye vilayet ve i̇dare hususiye vilayet ismiyle iki kanun tasarısı hazırlanarak yılında mebusan meclisine sevk edilmiştir tasarıların mecliste görüşülmesi sırasında balkan savaşının çıkması üzerine meclis tatil edildiğinden tasarılar yasalaşamamıştır hükümet ise bazı değişiklikler yaparak iki tasarıyı birleştirmiş ve i̇dare umumiye vilayet kanunu muvakkatı adıyla mart tarihinde yürürlüğe koymuştur vilayet genel i̇daresi geçici kanunu i̇dare umumiye vilayet kanunu muvakkatı iki kısımdan oluşmuştu birinci kısımda maddeler illerin genel idaresi ikinci kısımda maddeden sonrası ise illerin özel idaresi i̇llerin genel idaresinin düzenlendiği birinci kısmını cumhuriyet tarihli ve sayılı vilayet i̇daresi kanunu ile yürürlükten kaldırmış il özel idaresinin düzenlendiği ikinci kısım ise tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile yürürlükten kaldırılana kadar uygulamada kalmıştır sayılı kanun ile mali sistemin merkezine maliye bakanlığı oturtulmuş ve esas aldığı mali merkeziyetçiliğe idari merkeziyetçiliği tamamlayan bir işlev yüklenmiştir devlet adına yüklenim altına girilen sözleşme tasarısı ve taahhütlerin vizesi maliye bakanlığının yetkisindedir giderlerin mali mevzuata uygunluğu konusunda saymanlara tanınan yasal yetki çerçevesinde maliye bakanlığına kamu idareleri üzerinde mali kontrol yetkisi verilmiştir bu bağlamda merkezin taşra teşkilatı üzerindeki idari temsilcisi vali ve kaymakamlar mali temsilcisi ise saymanlardır sayılı kanunun yasalaştığı dönemde ve uzun bir süre saymanlar illerde defterdar ilçelerde malmüdürleriydi ve bunların merkezin taşra teşkilatı üzerinde idari ve mali kontrol işlevleri vardır maliye bakanlığı bütçenin hazırlanması ve uygulanması ile ödeneklerin dağıtımı yeni ödenek tertibi açılması kurum içi ve kurumlar arası aktarma ve serbest bırakılmasında tek belirleyicidiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesinde tertibi bütçede bulunup yetersizliğinden dolayı ilave olarak alınan ödenek ek ödenek bütçenin hazırlanması ve kabulü sırasında öngörülmeyen yeni bir hizmet için alınan ödenek ise olağanüstü ödenek olarak tanımlanıp ek ve olağanüstü ödeneğin mali yıl içinde alınabileceği kurallaştırılırken maddesinde düşünülmeyen giderler bölümüne bütçenin hazırlanması sırasında öngörülemeyen ve bütçelerde tertipleri bulunmayan hizmetlerin karşılığı ödeneğin konulacağı belirtilmiş maddesinde ise maliye bakanlığı bütçesinde düşünülmeyen giderler tertibinde yer alan ödenekten bütçenin hazırlanması sırasında öngörülmeyen ve bütçede tertipleri bulunmayan olağanüstü hizmet ve giderleri karşılamak amacıyla kamu idareleri bütçelerinde gerekli tertipleri açarak ödenek aktarmaya ve bu tertiplerden yapılacak ödemelerin esaslarını belirlemeye maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu geniş yetkilere ek olarak kanunun maddesinde bütçe kanunlarında belirtilecek hizmet ve amaçlar için genel ve katma bütçelere gerektiğinde aktarma yapılmak üzere maliye ve gümrük bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek bulundurulabilir denilerek yedek ödeneğe herhangi bir kapsam ve miktar sınırlaması getirilmemiştir ayrıca kanunun ödenek i̇şlemlerinde yetkiler başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bütçeler ve bölümler arasında ödenek aktarması yasa ile olur cümlesiyle ana kural ortaya konulduktan sonra devamında ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere bu tür aktarmaları yapmaya ve yeni tertipler açmaya bütçe kanunlarıyla maliye ve gümrük bakanı yetkili kılınabilir denilerek yasa ile yapılması gereken bütçeler ve bölümler arası ödenek aktarma yetkisinin bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilmesinin önü açılmış maddenin ikinci fıkrasında ise kamu idaresi bütçeleri içindeki bölüm içi aktarmalar maliye bakanının iznine bağlanmıştır tüm bu yetkilere rağmen ödenek aktarmalarında yasaklar başlıklı maddesinde maaş ve ücret tertiplerinden diğer gider tertiplerine ve aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek nakledilemeyeceği gibi yedek ödenekten aktarılan tertiplerden de aktarma yapılamaz denilerek klasik bütçe ilkelerinden oluşturulan mali sentez yasa kuralı haline getirilmiştir sayılı kanunla kurulan mali sistem sayılı muhasebe umumiye kanunu tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile yürürlükten kaldırılmış ve sayılı kanununun bütün maddeleriyle yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren yeni bir mali sisteme geçilmiştir sayılı kanunun amacı idari merkeziyetçiliği mali merkeziyetçilikle tamamlamak ve kamu maliyesinde mevzuata uygunluğu mevzuata uygunluk üzerinden de verimliliği sağlamak iken sayılı kanunun amacı katılımcılığı esas alan hukuka uygun verimli etkili ve tutumlu çalışan mali saydamlık ile yönetsel ve siyasal hesap verebilirliğe dayanan ancak denetim bakımından istenmese bile bazı handikapları da barındıran fakat saydamlık ve hesap verebilirliğin sağlanması için yetkileri kamu idarelerine devreden ve tbmmnin bütçe hakkına güvence oluşturan bir kamu mali yönetimi kurmaktır sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatmaktadır bu amaçla bütçenin hazırlanması uygulaması ve uygulama sonuçlarınınesas sayısı karar sayısı raporlanmasında maliye bakanlığının tekeline ödeneklerin serbest bırakılması hariç son verilerek görev ve yetkilerle sorumluluklar kamu idarelerine bırakılmaktadır kamu idarelerinin bütçeleri kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program ve orta vadeli mali plan performans programı ve performans programında yer alan performans hedefigöstergesi bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır buna göre kamu idareleri kalkınma planları programlar ilgili mevzuat ve belirledikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak performanslarını önceden belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan md ile stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak md ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar md bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika hedef ve önceliklere uygun şekilde idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda maliyet analizine göre hazırlanacak uygulanacak ve kontrol edilecek md kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini hazırlarken orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate alacaklardır md i̇darelerce her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise kullanılan kaynaklar bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak md sayıştay söz konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte tbmmye sunacak tbmm ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile sayıştayın düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir md başka bir anlatımla kamu idareleri kalkınma planı kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev misyon ve temel görüşleri vizyon ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır stratejik planda stratejik amaçları temel stratejileri ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir her yıl bütçelerini yaparken ise program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır nihayetinde ise bütçe ve faaliyet sonuçlarını tbmmye raporlayacaklar sayıştay ise kamu idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip denetleyip değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını ekleyerek tbmmye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları hakkında görüş bildirecektir böylece yasama organının bütçe hakkının gereği olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğuesas sayısı karar sayısı açısından değil ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde denetlemesi de sağlanmış olacaktır verimli etkili ekonomik ve mevzuata uygun çalışan bir kamu mali yönetiminin kurulması ile kamu idarelerinde hesap verebilirliğin sağlanması kamu idarelerinin bütçe ödenek tahsislerinin stratejik plan ve performans programlarına dayandırılması faaliyet ve projelere tahsis edilen ödeneklerin performans göstergelerine bağlanması stratejik plan ile performans programında yer almayan ve performans göstergesine bağlanmayan alanlara harcama yapılmamasını gerektirmesi nedenleriyle sayılı kanunun maliye bakanınabakanlığına verdiği yetkilere sayılı kanunla son verilmiştir kanunun maddesinde bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için maliye bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile sınırlandırılmıştır diğer yandan maddesinin bendinde kamu malî yönetiminin türkiye büyük millet meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütüleceği kamu mali yönetiminin temel ilkeleri arasında sayılırken diğer yandan maddesinin son fıkrasında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla karşılığı gelir gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılarak tbmmnin bütçe hakkı güvence altına alınmıştır i̇ptali i̇stenen düzenlemelerin anlamı kapsamı ve sonuçları yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle bu kanunla verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde unu aşmamak kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanı yetkili kılınmaktadır maliye bakanına aynı yetkiler daha dar kapsamlı olarak yılı merkezi yönetim bütçe kanunundan itibaren verilmektedir örneğin benzer yetkiler yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendi yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bentleri ve yılları merkezi yönetim bütçe kanunlarının aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bentlerinde de verilmişti bu nedenle bor önceko yıllardan farklı gözüken ancak oçerok olarak benzero hükümlero oçeren bu maddenon geçmoşte geçordoğo aşamaların bolonmesonde yarar bulunmaktadır örneğin ve yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendi şöyledir genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin ‘personel giderleri ile ‘sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri maliye bakanlığı bütçesinin ‘personel giderlerini karşılama ödeneği ile gerektiğinde ‘yedek ödenek tertibine diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise sayılı kanunun inci maddesinde yer alanesas sayısı karar sayısı sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin ‘yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanı yetkilidir maloye bakanının söz konusu yetkolero nasıl kullandığı ose sayıştay genel uygunluk boldoromleronde yer almaktadır bu bağlamda sayıştayın ve yılları merkezo yönetom bütçeso genel uygunluk boldoromleronde yer alan saptamalara aşağıda yer verolmektedor sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmne sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle maliye bakanına verilen yetki çerçevesinde diğer kamu idareleri bütçesinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılıp tl ödenek düşülmesi sonucu yedek ödenek toplamının yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin üne karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir yılı genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin sine karşılık gelmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmne sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu diğer kamu idareleri bütçelerinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin sine karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin ine karşılık gelmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan açıklamalardan yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu diğer kamu idareleri bütçelerinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeliesas sayısı karar sayısı idareler yıl sonu toplam ödeneğinin sına karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı anlaşılmaktadır genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin una karşılık gelmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan açıklamalardan yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla yedek ödenekler tertibine türk liralık başlangıç ödeneği konulduğu bu tertibe kurum dışı aktarmalarla türk lirası kurum içi aktarmalarla türk lirası ödenek ilave edildiği yıl sonunda yaklaşık kat artışla yedek ödenek toplamının türk lirasına ulaştığı türk liralık ödeneğin tamamının yedek ödenekten aktarmalarla düşüldüğü ve bu tertipteki genel ödenek toplamının sıfırlanmış olduğu tespit olunmuştur genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin una karşılık gelmektedir tablo yedek ödenek tutarının yıl içerisindeki gelişimini gösterir tablo yıllar maliye bakanlığı bütçesinde bulunan tertibindeki yedek ödeneğin başlangıç ödeneği yedek ödeneğin aktarmalar sonrası ulaştığı yılsonu ödeneği yedek ödenek genel bütçeli i̇darelerin başlangıç ödeneğine oranı tl tl tl tl tl tl tl tl sayılı kanuna göre stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek genel bütçe başlangıç ödeneğinin si ile sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe yapılacak iken yılında yasal yedek ödenekesas sayısı karar sayısı miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin si oranında yılında ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin i oranında yılında ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin u oranında yılında yasal yedek ödenek tutarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin u oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır bu durum ve merkezi yönetim bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilen anayasa ve sayılı kanuna aykırı yetkilerin birinci sonucudur bu durumun ikinci sonucu ise ve yılları genel uygunluk bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları incelendiğinde karşımıza çıkmaktadır genel uygunluk bildirimlerindeki verilerden kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin sayılı kanunun ödenek aktarmaları başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasındaki personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere aktarma yapılamaz kuralına aykırı olarak maliye bakanı tarafından maliye bakanlığının yedek ödenek tertibine aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri tertiplerinden ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idarelerinin personel giderleri tertiplerinden ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakıldıkları daha açık deyişle maliye bakanının kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullandığı anlaşılmaktadır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için ise tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimindeki tespitlerden genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunduğu anlaşılmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanı tarafından kendisine anayasaya ve sayılı kanuna aykırı olarak verilen yetkilerin kullanılması sonucu maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır söz konusu durum ilgili yıllar merkezi yönetim bütçesi kanununun maddesi ile anayasaya ve sayılı kanuna aykırı olarak verilen yetkilerin kullanılması sonucu ortaya çıkmıştır yılı merkezi bütçe kanununun maddesi chpnin başvurusu üzerine anayasa mahkemesi tarafından tarih ve ek sayılı kararı ile anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir sayılı yılı merkezi bütçe kanununun bazı maddelerinin iptali ile ilgili olarak chp tarafından yapılan başvuru halen anayasa mahkemesi tarafından esastan görüşülme aşamasında bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimindeki tespitlerden yine genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunduğu anlaşılmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan bazı verilerin değerlendirilmesinden yine genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık unu oluşturan tlsinin milli eğitim bakanlığına ait bulunduğu anlaşılmaktadır bu durumun milli eğitim bakanlığının personel giderlerine kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden yaklaşık tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklandığı saptanmıştır yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yer alan bazı verilerin değerlendirilmesinden yine genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık sini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır bu durumun milli eğitim bakanlığının personel giderleri ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden yaklaşık tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır tablo ödeneküstü gider ve bazı kamu kurumlarının personel giderlerinin yedek ödeneğe aktarılmasını özetleyen ilişki genel bütçeli kuruluşların milli eğitim bakanlığı ödeneküstü milli eğitim baködenek milli eğitim bakbütçesinden yedek ödeneğesas sayısı karar sayısı yı llar toplam ödeneküstü gideritl harcama toplamıtl üstü harcama top genel bütçeli idarelerin toplam ödeneküstü gid oranı aktarılan personel ve sosyal güvprim tutarıtl yukarıdaki tablo den de açıkça görüleceği üzere anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu halde bütçe kanunlarının aıncı fıkrasında yer alan hükümdeki olanakları kullanmak suretiyle maliye bakanlığı başka bir bakanlığa örneğin milli eğitim bakanlığına merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen personel ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ödeneklerinin büyükçe bir bölümünü yıl içinde maliye bakanlığı bütçesi içerisinde bulunan yedek ödenekler tertibine aktararak yedek ödenek tutarını başlangıçtaki yasal tutarının çok ötesine ulaştırmakta daha sonra buradaki ödeneği kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarmakta aynı zamanda sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idareleri örnek milli eğitim bakanlığı personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakılmakta daha açık deyişle maliye bakanı kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullanmakta ayrıca bu yöntemle yıl içinde ek bütçe kanunu çıkarma mükellefiyetinden de kurtulmaktadır yani anayasaya göre ek bütçe ile karşılanması gereken tutarlar ödenek üstü harcama olarak gösterilerek hem tbmmnin bütçe hakkı hem de yasama yetkisi fiilen yürütme organı tarafından kullanılmış olmaktadır bu durum ve merkezi yönetim bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilen anayasa ve sayılı kanuna aykırı yetkilerin bir diğer sonucudur sayılı kanunun maddesi hükmüne göre maliye bakanlığı bütçesine genel bütçe ödeneklerinin sine kadar yedek ödenek konulabilir yedek ödenek tertibinde yılında başlangıç tutarının katı yılında başlangıç tutarın
4,045
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir uygulanması istenilen tcknun maddesinin fıkrası ceza kanunumuzun devlet idaresi aleyhine işlenen cürümler bapını hükümete karşı şiddet veya mukavemet ve kanunlara muhalefeti düzenleyen faslında yer almıştır bu hükümle kanun koyucu bir kimsenin memura cebir ve şiddet veya tehdit ile mukavemet etmesini ve bu eylemini de kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadıyla işlenmesi halini cezayı hafifletici bir mazeret sebebi olarak saymıştır bu hükmün gerekçesi olarak da öğretide i̇nsanların kendilerinin ve yakınlarının özgürlüğünü koruma içgüdüsü olarak gösterilmiş bulunmaktadır cezalandırma devlete özgü bir hak ve yetkidir bu alandaki devlet egemenliğinin sınırıda anayasalarca belirlenmektedir anayasamızın ve maddelerinde söz konusu egemenliği sınırlayan ilke ve esaslar kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz kimse işlediği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz cezalar ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez genel müsadere cezası verilemez ceza sorumluluğu şahsidir biçiminde belirtilmiştir bu sınırlama ve ilkeler ışığında hangi fiillerin suç sayılacağı ne tür ceza ile cezalandırılacağını hangi hallerin cezadan bağışıklığı gerektirdiğini ne gibi hallerde cezanın arttırılacağı ya da hafifletileceğini ve hangi ceza tedbirlerinin alınacağını saptamak kanun koyucunun değerlendirilmesine bırakılmıştır kişiye ceza verme hakkının özünü adaletle sınırlandırılmış toplumsal yarar düşüncesi oluşturur bunun doğal sonucu olarak kanun koyucu bir düzenlemeye giderken kamu yararını en az kişi yararı kadar düşünmek ve gözetmek ve aralarında adaletli bir denge kurmak zorundadır hafifletici mazeret sebeplerinin kabul edilebilmesi için faili mazur gösterecek ve kusurunun derecesini azaltacak kimi durumların ve özelliklerin bulunması gerekir oysa üzerine atılı suç nedeniyle hakkında tutuklama kararı verilmiş veya kesin hüküm giymiş olan kişilerin kendilerini veya aynı durumdaki akrabalarını hapis ya da tutuklanmaktan kurtarmak maksadıyla görevli memura cebir ve şiddet veya tehditle karşı koymalarında eylemlerini mazur gösterecek ve kusurun derecesini azaltacak bir durumun veya özelliğin bulunduğunu öne sürmek mümkün değildir çünkü suç işleyeni ya da hüküm giyeni yakalayarak gerekli yasal işlemleri yerine getirmek ve böylece bozulan düzeni iade etmek hukuk devletinin başta gelen ödevlerindendir sanık ya da hükümlünün görevli memura cebir şiddet veya tehditle karşı koymasının kendisi veya akrabasının özgürlüğünü korumak içgüdüsüne bağlamak suretiyle cezayı hafifletici bir neden olarak değerlendirmek hukuk devleti ilkesinin amacına ters düştüğü kadar ceza hukukunun temel kuralları ile de çelişir hukukun temel ilkelerine ve ceza kurallarına ters düşen bir kanun hükmünün aynı zamanda anayasaya da aykırı olacağına kuşku yoktur kişinin cezasının indirilmesi hafifletilmesi eyleminde kendini haklı gösterecek oluşlar ve durumdaki özelliklere bağlıdır böyle bir nedene bağlı bulunmayan pişmanlıktan veya düzelme belirtisinden kaynaklanmayan tersine güçlük çıkaran ve saldırıda bulunan kimseninesas sayısı karar sayısı yasal indirimden yararlanması aykırılıktır yasadan kaçarken ya da yasaya karşı gelirken yasal hoşgörünün işletilmesi yasal bir aykırılığı belirtmektedir türk ceza kanununun maddesinin üncü fıkrası aynı suçu işleyenler arasında haklı bir nedene dayanmayan bir ayrıcalıkta yaratmaktadır tcknun maddesinin ve fıkralarındaki mukavemet suçunu daha önce başka bir suç işlemeyen ve dolayısı ile kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadıyla değil de başka bir maksatla işleyen kişi fıkradaki indirimden yararlanmadığı halde daha önce suç işlemiş veya hüküm giymiş olan kişiler bu indirimden yararlanmaktadırlar böylece aynı suç için getirilen farklı uygulamanın haklı yerinde ve hukuken savunulabilen bir nedene de dayanmadığı ortaya çıkmaktadır tcknun maddesinin üncü fıkrasının kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadıyla memura mukavemet suçunu işleyen herkes hakkında uygulanma olanağının bulunması belirtilen aykırılığı ortadan kaldırmaz maddenin tümü göz önüne alındığında anılan fıkranın aynı suçu işleyenler arasında haklı bir nedene dayanmayan bir ayrıcalık yarattığı ve böylece anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı bulduğumuzdan bu gerekçelerle iddia makamının talebi ciddi bulunmuş olup tcknun inci maddesinin fıkrasının iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir gereği̇ düşünüldü talep gibi i̇ddia makamının türk ceza kanununun inci maddesinin üncü fıkrasının türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırılık iddiası ciddi bulunarak anayasamızın maddesi gereğince türk ceza kanununun inci maddesinin üncü fıkrasındaki eğer fiil kendisini veya akrabasını hapis veya tevkiften kurtarmak maksadıyla vaki olmuşsa inci fıkradaki hal için aydan aya nci fıkrada yazılı hal için aydan seneye kadar hapis cezası verilir hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına
673
esas sayısı karar sayısı davacı vekili av tarafından bingöl ili genç i̇lçe jandarma karakol komutanlığı emrinde güvenlik korucusu olarak görev yapan davacının güvenlik korucuları yönetmeliğinin maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendi uyarınca genç kaymakamlığı i̇darî ve denetim bürosunun tarih ve sayılı kararıyla getirilen teklif doğrultusunda görevine son verilmesine yönelik bingöl valiliğinin tarihli işleminin iptali istemiyle bingöl valiliğine karşı açılan davada dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü maddesinde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmü maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü öngörülmüştür sayılı köy kanununun ek maddesinde güvenlik korucuları ile korucu başlarının görevlendirme şekilleri göreve alınmalarında aranacak şartlar görevleri uygulanacak disiplin cezaları ve görevlerine son verilmesini gerektiren haller disiplin amirleri yararlanacakları giyim eşyaları ile bunların şekli ve verilme zamanları eğitim ve denetim usûl ve esasları sicil ve izinleri ilk müracaatlarında sahip olmaları gereken sağlık şartları başka bir işte çalışma hakları ile bu kanunda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamalar cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anılan sayılı kanunun ek maddesi dayanak alınarak hazırlanan güvenlik korucuları yönetmeliğinin maddesinde güvenlik korucularına verilecek disiplin cezaları ile disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır görevden çıkarma bir daha güvenlik korucusu olarak görevlendirilmemek üzere görevlendirilmelerindeki esas ve usullere uyularak görevle olan ilişiğin kesilmesidir göreve son verme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır esas sayısı karar sayısı uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri imal etmek veya ticaretini yapmak kullanılmasını kolaylaştırmak kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanmak düzenlemesi mevcuttur dava dosyasının incelenmesinden davacının bingöl ili genç i̇lçe jandarma karakol komutanlığı emrinde güvenlik korucusu olarak görev yaptığı tarihinde alınan ihbar üzerine adli mercilerden alınan arama izni uyarınca yapılan denetimlerde davacının sürücüsü olduğu aracın durdurulduğu ve aracın içerisinde yapılan aramada esrar maddesinin bulunduğunun tespit edildiği anılan olayın bildirimi üzerine genç i̇lçe jandarma komutanlığının tarih ve sayılı soruşturma emri tanzim edilerek tarihinde genç kaymakamlığınca onaylanan işlem üzerine disiplin soruşturması başlatıldığı davacının aynı tarihte görevden uzaklaştırıldığı davacıya tarihinde tebliğ edilen savunma istem yazısıyla savunmasının istenildiği davacının tarihli savunmasında araçta bulunan uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını beyan ettiği yapılan soruşturma sonucu tarihli idarî soruşturma raporu hazırlandığı davacı ve tanık ifadeleri ile diğer bilgi ve belgelere göre hazırlanan soruşturma raporunda davacının kan örneklerinin adlî tıp kurumuna gönderildiği ve yapılan inceleme sonucu kan ve idrar numunelerinde uyuşturucu madde esrar tespit edildiği davacının ifadesinde daha önce uyuşturucu madde kullandığını belirttiği ve fakat araç içerisindeki uyuşturucu maddeden haberinin olmadığını ifade ettiği davacının fiilinin sübûta erdiğinden ilgili mevzuat uyarınca güvenlik korucusu görevinden çıkarılması gerektiği teklif kanaat ve tespitlerine yer verildiği davacıya tarihinde tebliğ edilen savunma istem yazısına yönelik davacı tarafından sunulan savunmada araçtaki esrar maddesinin kendisine ait olmadığı ve daha önce uyuşturucu madde kullanmış olduğunu beyan ettiği yine son savunması için yapılan tebliğ üzerine tarihli savunmasında da aynı beyanlarda bulunduğu hazırlanan rapor ve savunmalar uyarınca genç kaymakamlığı i̇darî ve denetim bürosunun tarih ve sayılı komisyon kararıyla davacının güvenlik korucuları yönetmeliğinin nci maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendi uyarınca güvenlik korucusu görevinden çıkarılmasına yönelik teklifte bulunulduğu anılan teklifin bingöl valiliğinin tarihli dava konusu işlemiyle onaylanarak davacının güvenlik korucusu görevinden çıkarıldığı bunun üzerine tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti devleti demokratik bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin alt görünümlerinden ikisinin ise hukukî belirlilik ve öngörülebilirlik olduğu ifade edilmelidir kamu personeli rejiminde tatbik edilen disiplin cezaları sürekli ve aslî kamu hizmeti faaliyetini yerine getirmekle görevli olan kamu personelinin hukuka uygun şekilde hareket etmesini teminen uyması gereken kurallara aykırılık hâlinde uygulanan müeyyidedir bu hâliyle yöneldiği amacın yasaklanmış bir eylemin icrası ya da bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle cezalandırma olması nedeniyle disiplin cezalarına yönelik de ceza hukuku ilkelerinden hareket edilerek bir sonuca varılması gerektiği açıktır bu çerçevede gerekli usûllere uygun olarak disiplin soruşturması yürütülmesi usûle uygun disiplin soruşturması kapsamında lehe ve aleyhe olan tüm delillerin toplanması bu suretle soruşturma raporu tanzim edilmesi ve ilgili kişiye gerekli savunma hakkı verilmesinin yanında neticede ilgili kamu personelinin fiilinin yasaklanan bir davranış ya da bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi kapsamında kaldığı değerlendiriliyorsa ceza vermeye yetkili kişilerce disiplin cezası verilmesi gereklidiresas sayısı karar sayısı bu özellikleri havi disiplin soruşturması yapılması ve ceza verilmesi işlemlerinde ceza hukukunun genel ilkelerinin uygulanması da kaçınılmazdır zira belirli bir usûle tabi olarak ve adil yargılanma ilkesi kapsamında gerekli delillerin toplanması ve savunma alınması gibi hususların mecburiyeti disiplin hukuku ilkelerinin ceza hukuku ilkeleri ile özdeş olduğunu ortaya koymaktadır ceza hukukunun bilinen en önemli ilkelerinden birisi de anayasanın maddesinde ifade edilen suçta ve cezada kanunîlik ilkesidir suçta ve cezada kanunîlik ilkesinin bilinen en yaygın amacı suçta ve cezada kanunda öngörülen tipikliğin sağlanması ise de diğer bir amacı suç ve karşılığı yaptırımın öngörülebilir nitelikte olmasıdır ceza hukukunun bu temel ilkesi uyarınca disiplin suç ve cezalarının önceden belirlenmiş olmasının yanında statü hukukuna tabi olarak görev yapan kamu personeli tarafından önceden öngörülebilir olması bir diğer ifadeyle önceden açık bir biçimde herkesçe bilinebilir olması gerektiği şüphesizdir bunun tek yolunun ise suçta ve cezada kanunîlik ilkesi olarak ifade edilen ilkenin lafzî amacına uygun olarak disiplin suç ve cezalarının kanun ile düzenlenmesi olduğu değerlendirilmektedir bilindiği üzere normlar hiyerarşisinde anayasadan sonra gelen kanun yasama organı tarafından yürürlüğe konulan mevzuat türüdür normlar hiyerarşisi gereği alt normlar üst normlara aykırı olamayacağı gibi üst normlarda düzenlenmesi gereken hususların alt düzeydeki normlar aracılığıyla düzenlenmesi de mümkün değildir bu manada türkiye cumhuriyeti devletinde kanunların yasama iradesini kullanan türkiye büyük millet meclisince çıkarıldığı gözetildiğinde hukuk devleti ilkesi uyarınca belirlilik ve öngörülebilirliğin kanun ile temin edilebileceği açıktır bu yönüyle de ceza hukukuna özdeş olan disiplin hukuku özelinde disiplin suç ve cezalarının kanunla düzenlenmesi gerekmekle herhangi bir statüye tabi olarak görev yapan kamu personeli için disiplin suç ve cezalarının kanun dışında başka bir düzenlemeyle düzenlenmesinin suçta ve cezada kanunîlik ilkesine aykırı olacağı değerlendirilmektedir mevcut olay itibarıyla davacının sayılı köy kanununun ek maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan uygulanacak disiplin cezaları ifadesine istinaden çıkarılan güvenlik korucuları yönetmeliği hükmü uyarınca hakkında disiplin soruşturması yürütüldüğü ve neticede fiilinin sübûta erdiğinden bahisle güvenlik koruculuğu görevinden çıkarılmasına dair dava konusu disiplin cezası işleminin tesis edildiği görülmektedir yukarıda izâh edildiği üzere herhangi bir statüde aslî ve sürekli kamu hizmetini ifa eden güvenlik korucularının kamu görevlisi olduğunda şüphe bulunmamakla güvenlik korucularının disiplin suç ve cezalarının belirlenmesinin sayılı kanunun ek maddesinin birinci fıkrasında herhangi bir sınır çizilmeksizin bu konuda çıkarılacak yönetmelik düzenlemesine bırakıldığı görülmektedir bu hâliyle de anılan hükme istinaden çıkarılan yönetmelik düzeyindeki mevzuatla güvenlik korucularının disiplin suçları ve karşılığı cezalar tanzim edilmiştir fakat yukarıda da belirtildiği üzere herhangi bir suretle kamu görevinde bulunan kamu personelinin disiplin suç ve cezalarının anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi gereği ve maddesinde ifade edilen suçta ve cezada kanunîlik ilkesi gereği gerekli hukukî belirlilik ve öngörülebilirliğin sağlanabilmesi için kanunla düzenlenmesi veya en azından sınırlarının kanunla belirlenmesi gerektiği değerlendirilmektedir ancak netice itibarıyla sayılı kanunun ek maddesi ile disiplin suç ve cezalarının belirlenmesinin kanuna göre daha altta bulunan yönetmelik düzeyindeki norma bırakılmasında suçta ve cezada kanunîlik ilkesine uygunluk bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu hâliyle de mevcut dava konusu işlemin dayanağı olan yönetmelikin dayanağı sayılı kanunun ek maddesinin birinci fıkrasında yer alan uygulanacak disiplin cezaları düzenlemesinin anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır bu durumda taraflarca ileri sürülmeksizin resen yapılan değerlendirme sonucu sayılı köy kanununun ek maddesinin birinci fıkrasında yer alan uygulanacak disiplin cezaları düzenlemesinin anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmektedir açıklanan nedenlerle sayılı köy kanununun ek maddesinin birinci fıkrasında yer alan uygulanacak disiplin cezaları düzenlemesinin anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kararımızın aslı ile birlikte onaylı dosya örneğinin dizi pusulasına bağlanarak incelenmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,401
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesine aykırılık i̇ptali istenen tcknun maddesinin fıkra hükmü türkiye cumhuriyetinin niteliklerini düzenleyen anayasanın maddesindeki cumhuriyetin laik ve hukuk devleti niteliklerine aykırıdır cumhuriyetin laik niteliğine aykırılık cumhuriyetin laik niteliği din hürriyeti din ve devlet işlerinin ayrılığı olmak üzere iki yönü olan bir niteliktir laikliğin bu yönlerinden din hürriyeti anayasanın maddesinde düzenlendiğinden iptali istenen hüküm fıkrasının din hürriyetine aykırılığı anayasanın maddesine aykırılık bölümünde incelenecektir keza laikliğin din ve devlet işlerinin ayrılığını oluşturan ikinci yönünün içinde yer alan devletin bütün dinlerin mensuplarına ve bir dini olmayanlara eşit davranması ilkesi anayasanın maddesinde düzenlendiğinden iptali istenen hüküm fıkrasının devletin bütün dinlerin mensuplarına ve bir dini olmayanlara eşit davranması ilkesine aykırılığı anayasanın maddesine aykırılık bölümünde incelenecektir cumhuriyetin hukuk devleti niteliğine aykırılık hukuk devleti devletin tüm eylem ve işlemlerinde hukuka tabi olmasıdır yani devlet hukukun çizdiği sınırlar içerisinde hareket edecektir devletin hareket alanını belirleyen hukuk ise üç boyutlu bir bileşkeden oluşmaktadır hukuku oluşturan bu boyutlar etik değer sosyal olgu ve normdur i̇ptali istenen hüküm fıkrası hukukun boyutlarından etik değere aykırıdır hukukun boyutlarından olan etik değer adaleti gerçekleştirmektir ceza hukukunda adalet insanların insanca yaşama hakkına vaki saldırıları önlemeye matuftur türk ceza yasası açısından kadın ve erkeğin aralarında nikah akdi olmaksızın birliktelikleri insanca yaşama hakkına bir tecavüz olarak değerlendirilmezken aynı birliktelik dini tören yapıldığında insanca yaşama hakkına bir tecavüz olarak telakki edilmektedir türk ceza yasasının bu telakkisinin ceza hukukundaki adalet anlayışıyla ne denli çelişkiye düştüğü izahtan varestedir i̇ptali istenen hüküm fıkrası hukukun boyutlarından olan sosyal olguya da aykırıdır hukukun boyutlarından olan sosyal olgu toplum halinde yaşayan insanların aralarındaki ilişkileri düzenleyen hukukun bu düzenlemede toplumda yaşayan ve yeniden doğan değerleri esas almasıdır toplumda yaşayan ve yeniden doğan değerleri esas almayan bu değerlerle çelişen bir düzenleme hukukun sosyal olgu cihetinden yoksundur dolayısıyla bu düzenleme yasa hukuka aykırı bir düzenlemedir kadın ve erkeğin aralarında nikah akdi olmaksızın meydana getirdikleri birliktelikler toplumumuzda gayrimeşru addedilip bu kabil birlikteliklere değer verilmezken aynı birliktelikler evlenmenin dini merasimi yapılarak oluşturulmuşsa toplumumuz nezdinde meşru sayılmakta ve bu kabil birlikteliklere nikah akdi yapılmış birliktelikler kadar değer verilmektedir nitekim toplumumuzda aralarında nikah akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimi yapılarak kadın ve erkek tarafından vücuda getirilmişesas sayısı karar sayısı birlikteliklere atfedilen değerin büyüklüğünü nazara alan yüksek yargıtay ceza genel kurulu gün ve sayılı gün ve sayılı kararlarında aralarında nikah akdi olmaksızın imam nikahıyla evlenen kadın ve erkekten kadının bir başkasıyla ilişkisini öğrenen erkeğin kadını öldürmesinde erkek lehine tcknun maddesinin uygulanması gerektiğini şu gerekçelerle izah etmektedir toplumumuzda sürdürülen gayrıresmî evliliklere de resmî evlilikler kadar değer verildiği bilinen bir gerçektir gayrıresmî de olsa sanığın eşi bildiği ve birlikte yaşadığı kadının bir başkasıyla cinsel ilişkiye girmesinden duyacağı sadakat sözüne ihanetin verdiği elem ve gazabın önemli boyutlara ulaştığının kabulünde zorunluluk vardır yargıtay ceza genel kurulunun bu gerekçesinden de anlaşıldığı gibi dini merasim yapılarak kadın ve erkek tarafından nikah akdi olmaksızın meydana getirilen birliktelikler toplum nezdinde büyük bir değer taşımaktadır toplum nezdinde değersiz görülen kadın ve erkeğin aralarında nikah akdi olmaksızın ve evlenmenin dini merasimi yapılmaksızın meydana getirdikleri birliktelikleri türk ceza yasası suç saymazken toplum nezdinde resmî nikah kadar değer verilen dini merasim yapılarak meydana getirilmiş birliktelikleri suç kapsamına alan türk ceza yasasının maddesinin fıkrası hukukun sosyal olgusuyla çelişmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun önünde dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin herkesin eşit olduğunu kabul etmektedir anayasanın maddesinin bu kabulü devletin bütün dinlerin mensuplarına ve bir dini olmayanlara eşit davranmasını gerektirmektedir türk ceza yasası bir dine mensup olmayan kadın ve erkeğin aralarında nikah akdi olmaksızın birlikteliklerini suç saymazken bir dine mensup olupta dini inancı gereği birlikteliklerini dini merasim yaparak oluşturan kadın ve erkeğin eylemini maddesiyle suç sayarak eşitlik ilkesine aykırı bir tutum sergilemektedir türk ceza yasasının madde hükmü bir dine inanan insanlarla her hangi bir dine inanmayan insanlar arasında ayırım doğuracak eşitsizlik yaratacak niteliktedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetlerin niteliğini düzenlemektedir buna göre herkes bir dine inanmak kanaat edinmek inandığı dine göre ibadet etmek hakkına sahiptir bu haklar ancak anayasanın maddesindeki sebeplerle sınırlandırılabilir evlenmenin dini merasimini yapmak maddenin bir dine inanmak inandığı dine göre yaşamak hakkı kapsamında kaldığı açıktır acaba bu hak maddedeki sınırlamaya girermi bu hakkın maddedeki sınırlamaya girmeyeceği çok açıktır zira kadın ve erkek aralarında nikah akdi olmaksızın birliktelik oluşturmuşlarsa bu davranışları suç teşkil etmemekte dolayısıyla bu birliktelik anayasanın maddesindeki sınırlandırma kapsamında kalmamaktadır bu durumda kadın ve erkeğin aralarında nikah akdi olmaksızın oluşturdukları birliktelik anayasanın maddesindeki sınırlama şartlarını taşımıyorsa aynı birlikteliği oluşturmadan önce dini tören yaparak aynı nitelikte bir birliktelik oluşturan kadın ve erkeğin davranışı da anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması için tahdidi olarak tadat edilen şartları taşımaması gerekmektedir aksi yöndeki yorum hukukla bağdaşmaz ve hukuka uygun bir yorum niteliği kazanmaz anayasanın maddesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet dini ayin ve törenler serbesttir hükmüyle laikliğin teminat altına aldığı din hürriyetlerinden ibadet hürriyeti düzenlenmektedir madde ise temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmasını yasaklamaktadır i̇ptali istenen tcknun maddesinin suç kapsamına aldığı aralarında nikah akdi olmaksızın evlenmenin dini merasimini yapan kadın ve erkek davranışı anayasanın maddesindeki dini ayin ve törenler serbesttir hükmü altındaki teminattan yararlanmaktadır tcknun maddesinin suç kapsamına aldığı kadın ve erkeğin anayasanın maddesindeki teminatı kazanmış davranışları acaba anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması yasaktır sınırlamasına girermi bizce tcknun maddesinin suç saydığı anayasanın maddesinin ise teminat altına aldığı kadın ve erkeğin nikah akdi olmaksızın dini tören yapma eylemleri anayasanın maddesindeki sınırlamadan muaftır zira anayasanın temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmasını yasaklayan maddesindeki yasaklama sebepleri tahdididir ve bu tahdidi sebeplerin hiç biri iptali istenen tcknun maddesinin suç kapsamına aldığı eyleme tekabül etmemektedir bu durumda iptale konu tcknun maddesi anayasanın maddesine açıkça aykırıdır
931
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir i̇i̇knun maddesi sayılı yasa ile günü değiştirilerek bu kanun uyarınca hükmolunan cezalar tecil edilemez hürriyeti bağlayıcı cezalar sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun üncü maddesinde yazılı para cezası ve tedbirlere çevrilemez failleri hakkında tcknun maddesi hükmü uygulanamaz hükmünü içermektedir bu maddede birinci cümlede cezalar tecil sözcüğünden sonra gelen edilemez sözcüğü ile bu maddede ikinci cümlesinde yani hürriyeti bağlayıcı cezalar sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun üncü maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere kelimelerinden sonra gelen çevrilemez kelimesi ile failleri hakkında tcknun madde hükmü kelimesinden sonra gelen uygulanamaz kelimesinin ve yine i̇i̇knun maddesi ancak kendi temyizi neticesinde haksız çıkan borçlunun birinci fıkrada yazılı hallerde yalnız cezasının yarısı düşer anayasanın bağlangıç bölümünün ncı paragrafında her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerinden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak yine anayasamızın beşinci maddesindeki devlet temel amaç ve görevleri başlığını taşıyan beşinci maddede kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan insanın maddi ve manevi varlığını gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır yine anayasamızın kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan uncu maddesi ile hak arama hürriyeti başlığını taşıyan ncı maddedeki yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia savunma hakkına sahiptir ilkesi yazılı hukuk kurallarıdır bu yazılı hukuk kurallarına rağmen i̇i̇knun maddesi ile değişik i̇i̇knun suç kabul ettiği fiillerden dolayı yargılananlar sayılı yasanın ve ncı maddelerinin ve tcknun maddesinin mahkeme uygulama imkanı şöyle dursun tartışamamaktadır zira sayılı yasa cmuk nun cezaların teciline ilişkin hükümlere düzenleme getirmiş olup tck ve diğer ceza kanunlarından dolayı yargılanıp mahkum olan her kişiye adli mahkemelerince para cezalarından başka bir ceza ile mahkum olmayan kimse işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hapis para veya bir yıla kadar bir yıl dahil ağır hapis veya iki yıla kadar i̇ki yıl dahil hapis veya hafif hapis cezalarının biri ile mahkum ve geçmişteki hâl ve suç işleme hususundaki eyleme göre cezanın ertelenmesi ilerde suç işlemekten çekinmesi sebep olacağı hakkındaki mahkemece kanaat edilirse bu cezasının ertelenmesi hükmolunur denilmektedir bu durumda i̇i̇knda tarif edilen suçlardan dolayı yargılanıp mahkum olanlara sayılı yasayı uygulama imkanı yoktur buda sayılı yasanın herkese kanunun eşit şekilde uygulanmasını kanıtlayan yine i̇i̇knun maddesinden kaynaklanmaktadır i̇i̇knun maddeside davanın ve cezanın düşmesini bir kurala bağlamış ancak ikinci fıkrası ilede sanığın ancak kendi temyizi neticesinde haksız çıkan borçlunun birinci fıkrada yazılı hallerde yalnız cezanın yarısı düşer hüküm borçluya hakkında verilen hükmü bir üst mahkeme olan yargıtayda incelenme istem ve iddiasını kısıtlayan tehdit eden bir yasa maddesidir buda temel hukuk kuralları ve anayasımızın yukarda belirttiğimiz eşitlik ile ilgili maddelerine aykırılık teşkil etmektedir bu hal çağdaş hukuk sistemlerinde pek görülen müesseseler değildir olsa olsa eski hukuk sistemlerinde görülen bir kural olduğu inancındayızesas sayısı karar sayısı
444
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesiyle tarihli ve sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek uncu maddesinde yapılan ek ve değişikliklerden birinci fıkrasındaki bu kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişilikleri bu maddede belirtilen usulle iptal edilir ve mal varlıkları genel müdürlüğe devredilir tümcesi ile genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti genel müdürlüğe ait olur bu taşınmazlar genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılır tümcelerinin i̇kinci fıkrasının üçüncü tümcesindeki iki üyesi seçimle belirlenen üç üyesi ise genel müdürlükçe görevlendirilen i̇baresi ile son tümcesindeki teklifi ve genel müdürün i̇baresinin üçüncü fıkrasındaki genel kurul üye sayısı olimpik ve paramilik spor dallarında den az üyeden fazla diğer branşlarda ise den az üyeden fazla olamaz tümcesi i̇le bendindeki üç ay içerisinde i̇baresi ve bendinin alt bendindeki sportif değerlendirme ve geliştirme kurulu raporlarında yeterli düzeyde görülmeyen veya i̇baresinin dördüncü fıkrasındaki genel kurulun delege sayısının yüzde genel müdürlük temsilcilerinden oluşur tümcesinin altıncı fıkrasının bendindeki spor federasyonlarının bakana verecekleri taahhütnamenin esaslarını belirlemek ve yıl sonu itibarıyla taahhütlerine uyup uymadıklarını değerlendirerek bakana sunmak tümcesi i̇le bendindeki bakana sunulan taahhütname ile master planı ve performans ölçütlerine uyulup uyulmadığı konusunda altı ayda bir bakana rapor vermek tümcesinin onaltıncı fıkrasının i̇kinci tümcesindeki amaca uygunluğu ve i̇le üçüncü tümcesindeki ve amacına i̇bareleri i̇le teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yolluklar kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamaz şeklindeki son tümcesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesiyle tarihli ve sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun ek uncu maddesinin bir yandan özerklik olan madde başlığı bağımsız spor federasyonları biçiminde madde metninde geçen özerk ibareleri ise bağımsız şeklinde değiştirilirken diğer yandan maddede bağımsızlık veya özerklikle bağdaşmayan ve federasyonları gençlik ve spor genel müdürlüğünün adeta şube müdürlüklerine dönüştüren düzenlemeler yapılmıştır gerek günlük konuşma dilinde gerek siyaset bilimi ve devletler hukukunda gerekse de kamu hukuku ve anayasamızda bağımsızlık özerkliğe göre özerkliği de kapsayan daha geniş bir anlam taşımaktadır güncel türkçe sözlükte özerk ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme yetisi olan kuruluş devlet vb muhtar otonom olarak tanımlanırken bağımsız ise davranışlarını tutumunu girişimlerini herhangi bir gücün etkisinde kalmadan düzenleyebilen özgür hür şeklinde tanımlanmıştıresas sayısı karar sayısı siyaset bilimi ve devletler hukukunda bağımsızlıkistiklal bir kişi kurum ya da ülkenin yabancı bir otoritenin denetim ve güdümünde olmadan kendi kendini yönetebilmesi olarak tanımlanmakta ve devletler hukukunda devletin hukuk ölçütü olarak nitelendirilmektedir bağımsızlıktan söz edilebilmesi için ülkede otoritenin tek olması ve yasama yürütme ve yargı tekelini elinde bulundurması başka bir devlet yada benzeri bir topluluktan emir talimat vb almadan iç ve dış siyasetini kendi yapı ve örgütleriyle özerk bir biçimde kararlaştırıp yürütmesi iii yetkinin geniş ve genel olması gerekir anayasamızda ise devlet organlarının düzenlenmesine ilişkin bağımsızlık ve özerklik olmak üzere iki temel kavram kullanılmıştır anayasada bağımsızlık kavramı yargı erki için kullanılmış ve erkler arası ilişki bağlamında şekillendirilmiştir anayasanın yargı yetkisi başlıklı uncu maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı belirtilirken mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasında hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler denilirken bağımsızlığın gerçekleşmesi ise ikinci ve üçüncü fıkralarında hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz şeklinde biçimlendirilmiştir özerklik ise anayasal organlar arasındaki ilişkiyi değil yürütme organının idari teşkilatının içsel ilişki ve işleyişini ifade etmektedir örneğin anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında devletçe kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır denilmektedir özerklik belirli kamu hizmetlerini yerine getirmek amacıyla devletten ayrı kamu tüzel kişisi olarak kurulan kamu kurumlarının yasal görevlerini kendi iradeleri ile aldığı kararlarla yürütebilme yetisidir özerk kurumların idarenin bütünlüğü ilkesi bağlamında devlet tüzel kişiliğine bağlılığı vesayet ilişkisi çerçevesinde sağlanmaktadır özerklikten söz edebilmek için özekliğin idari ve mali boyutunu içermesi gerekir i̇dari özerklik kararların herhangi bir dış müdahale olmaksızın kendi organları tarafından alınması ve teşkilatı eliyle yürütülmesini ve dolayısı ile organlarda görevli olanların kural olarak yürütme organı tarafından atanmak yerine kendilerine özgü usullerle seçilmelerini ve organların ve kararlarının üzerinde yargısal denetim dışında herhangi bir idari denetimin olmamasını gerekli kılar mali özerklik ise kaynakların yaratılması önceliklerin belirlenmesi ve bütçeleştirilmesi ile harcanmasında tam yetkili olmak demektir mali özerklikten söz edebilmek için kaynakların çoğunluğunun öz gelirlerden oluşması ve merkezi idarenin yardımlarının herhangi bir koşula bağlanmadan şartsız yapılması zorunludur öte yandan federasyonlar spor alanında faaliyette bulunmaktadır spor yerel değil uluslararası boyutu ve örgütleri olan evrensel bir alandır bu bağlamda federasyonların örgütlenmesi ve faaliyet alanlarının düzenlenmesinde uluslararası düzenlemelerin göz önüne alınması gerekir uluslararası spor camiasının kabul edemeyeceği örgütlenmeler sistemler ve modeller kurulması sporun uluslararası düzeyde gelişememesi yanında uluslararası spor etkinliklerinden dışlanmaya ve hatta ihraca kadar uzanan süreçlere yol açar ek uncu maddenin birinci fıkrasında yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişiliklerinin iptal edileceği ve malvarlıklarının gençlik ve spor genel müdürlüğüne devredileceği hüküm altına alınmıştır yükümlülüklerini yerine getiremeyenesas sayısı karar sayısı federasyonların bir yargı kararına dayanmadan idari tasarrufla tüzel kişiliklerinin iptal edilerek malvarlıklarının gençlik ve spor genel müdürlüğüne devredilmesi bağımsızlık bir yana özerklikle dahi bağdaşmaz öte yandan ek uncu maddenin birinci fıkrasının devamında genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyetinin genel müdürlüğe ait olacağı ve bu taşınmazların genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılacağı onaltıncı fıkrasının son tümcesinde ise teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yollukların kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamayacağı hüküm altına alınmıştır ek uncu maddenin özerklik olan madde başlığı bağımsız spor federasyonları ve madde metninde geçen özerk ibareleri ise bağımsız olarak değiştirildiğine göre yasa koyucunun spor federasyonlarına özerklikten de öte yönetsel bağımsızlık tanımayı amaçladığını kabul etmek gerekir nitekim sayılı kanunun madde gerekçeleri bulunmamasına ve gerekçesinde de özerklik ibaresinin bağımsızlık olarak değiştirilmesiyle nelerin amaçlandığına yer verilmemiş olmasına rağmen gerekçesinde sayılı kanuna tarihli ve sayılı kanunla eklenen ek uncu madde için yer alan türk sporunu çağdaş ülkelerde olduğu gibi devletin dışında idari ve mali özerkliğe sahip bir yönetime kavuşturmak uluslararası federasyonlar gibi yapılanmalarına imkân sağlamak faaliyetlerini daha verimli ve süratli bir şekilde organize edebilmek ve spor faaliyetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması amacıyla sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna tarihli ve sayılı kanunla eklenen ek uncu madde uyarınca federasyonlara özerk olma imkanı sağlanarak devlet bütçesinden yardım alan devletin siyasi ve idari birimleri tarafından yönetilmeyip ancak denetlenebilen federasyon sistemine geçilmiştir ifadelerindeki özerklik anlayışından daha ileri bir özerkliğin ve giderek yönetsel bağımsızlığın amaçlandığı anlaşılabilmektedir bu durumda da hizmet yönünden yerinden yönetim kurumu olarak nitelendirilmesi gereken bağımsız spor federasyonlarının yönetsel bağımsızlık değilse de en azından özerklikin asgari şartlarını taşıması gerekir genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ile tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyetinin genel müdürlüğe ait olması ve bu taşınmazların genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılması ile teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yollukların kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamayacak olması bağımsız federasyonların hizmet yönünden yerinden yönetim kurumu olma vasfını bütünüyle ortadan kaldırmakta ve federasyonları genel müdürlüğün idari şubesi durumuna indirgemektedir bu durum anayasanın üncü maddesindeki idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanacağına ilişkin hükmüne aykırıdır federasyonlar bir yanıyla genel idare içinde yer alan gençlik ve spor genel müdürlüğüne verilen bazı görevlerin daha verimli hızlı ve esnek şekilde yürütülmesi amacıyla kamu hukuku alanında faaliyet göstermek üzere hizmet yönünden yerinden yönetim ilkesine göre kurulan hizmetle sınırlı olmak üzere kamusal yetki kullanan ve idarenin bütünlüğü ilkesiesas sayısı karar sayısı uyarınca merkezi idarenin vesayet denetimine tabi birer kamu kurumu olmakla birlikte diğer yanıyla gönüllülük esasına göre kurulan ve kurulu olduğu alanda işlevlerini gönüllülük esasıyla ve amatör ruhla yürüten ve sivil alanda faaliyette bulunan birer dernektirler nitekim ek uncu maddenin ek fıkrasında sayılı kanunda hüküm bulunmayan hallerde sayılı dernekler kanunu hükümlerinin uygulanması esası benimsenmiştir bu bağlamda spor federasyonlarına ilişkin yasal düzenlemelerde federasyonların bir yanıyla ulusal ve uluslararası düzeylerde sivil alanda faaliyette bulunan dernek oldukları gerçeğinin de gözetilmesi gerekir anayasanın dernek kurma hürriyeti başlıklı üncü maddesinde herkesin önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten ayrılma özgürlüğüne sahip oldukları derneklerin kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabileceği veya faaliyetten alıkonulabileceği hükmü yer almaktadır ek uncu maddenin birinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getiremeyen federasyonların bir yargı kararına dayanmadan idari tasarrufla tüzel kişiliklerinin iptal edilerek malvarlıklarının gençlik ve spor genel müdürlüğüne devredilmesi ile genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyetinin genel müdürlüğe ait olması ve bu taşınmazların genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılması ile onaltıncı fıkrasındaki teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yollukların kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamayacağına ilişkin hükümler anayasanın üncü maddesine aykırıdır öte yandan anayasanın uncu maddesinde devletin her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek önlemleri alacağı ve sporun kitlelere yayılmasını teşvik edeceği hüküm altına alınmıştır sporun geniş kitlelere yayılarak yurttaşların beden ve ruh sağlıklarının geliştirilmesi resmi hiyerarşiye dayalı bürokratik süreçlerin dışında herkese açık erişilebilir katılımcı çoğulcu saydam yetenekleri açığa çıkararak geliştiren taraftarlık duygusunu pekiştirerek kişilerin hayata tutunmalarını sağlayan gönüllülüğe dayalı demokratik yapıları zorunlu kılmakta ulusal ve uluslararası düzeylerde faaliyette bulunacak sivil alanın bağımsız spor federasyonları da bu zorunluluktan doğmaktadır genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti genel müdürlüğe ait olacak bu taşınmazlar genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılacak ve teknik elemanlarla sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yolluklar kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamayacak ise bir kamu kurumu olarak gençlik ve spor genel müdürlüğü zaten söz konusu esaslara göre çalıştığından bağımsız spor federasyonları kurulmasına ihtiyaç bulunmayacak spor federasyonları gençlik ve spor genel müdürlüğünün mevzuatına tabi olarak kurulacaklar ise bu durumda da sivil alanda ve ulusal ve uluslararası düzeylerde faaliyette bulunan spor federasyonu olmanın asgari şartlarını taşımayacaklarından işlevlerini yerine getiremeyeceklerdir bu bağlamda söz konusu hükümler anayasanın uncu maddesine de aykırıdır ek uncu maddenin ikinci fıkrasındaki spor federasyonlarının denetim kurulunun iki üyesinin seçimle belirlenen üç üyesinin ise genel müdürlükçe görevlendirilen beş üyeden oluşacağı ile bağımsız spor federasyonlarının il temsilcilerinin federasyon başkanının teklifi ve genel müdürün onayı ile görevlendirileceği üçüncü fıkrasında genel kurul üye sayısınınesas sayısı karar sayısı olimpik ve paramilik spor dallarında den az üyeden fazla diğer branşlarda ise den az üyeden fazla olamayacağı ile fıkranın bendinde olağan genel kurulun maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kurulacak federasyonların kararın resmi gazetede yayınlandığı tarihten itibaren üç ay içinde yapılacağı dördüncü fıkrasında genel kurulun delege sayısının yüzde unun genel müdürlük temsilcilerinden oluşacağı onaltıncı fıkrasında ise genel müdürlükçe yapılan her türlü yardımların genel müdürlükçe mevzuata uygunluk yanında amaca uygunluk açısından da denetlenip amaca uygun harcanmayanların zarar olarak nitelendirilip kusurları bulunan federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden tahsil edileceği hüküm altına alınmaktadır yukarıda da belirtildiği üzere bağımsız spor federasyonları resmi hiyerarşiye dayalı bürokratik süreçlerin dışında herkese açık erişilebilir katılımcı çoğulcu saydam yetenekleri açığa çıkararak geliştiren taraftarlık duygusunu pekiştirerek kişilerin hayata tutunmalarını sağlayan sivil alanda gönüllülüğe dayalı demokratik yapıları zorunlu kılmakta bunun için de serbest üyelik ve demokratik seçim esasına dayalı genel kurul yönetim kurulu denetim kurulu vb organları bulunmaktadır denetim kurulunun beş üyesinden üçünün genel müdürlükçe görevlendirilmesi genel kurulun delege sayısının unun genel müdürlük temsilcilerinden oluşması il temsilcilerinin genel müdürün onayıyla görevlendirilmesi ve genel kurul üye sayılarına alt ve üst sınırlar getirilmesi bırakınız yönetsel bağımsızlığı özerkliğin asgari şartları ile dahi bağdaşmamaktadır kaldı ki bağımsız spor federasyonları üzerinde onaltıncı fıkrada belirtildiği üzere bakanlık ile genel müdürlüğün ve ayrıca sportif değerlendirme ve geliştirme kurulunun denetimi vardır bunlara ek olarak bağımsız spor federasyonlarının öz organı olan denetim kurulunun beş üyesinden üçünün genel müdürlükçe görevlendirilmesi ve genel kurulun unun genel müdürlük temsilcilerinden oluşması denetim yetkisinin merkezi idarede tekelleşmesine ve bağımsız spor federasyonlarının genel kurullarının istem karar ve beklentileri temelinde değil de merkezi idarenin direktifleri doğrultusunda yönetilmesine yol açarak federasyon genel kurullarının iradesini bütünüyle ortadan kaldırmasa da sakatlayacaktır bu bağlamda söz konusu hükümler anayasanın nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkesi ile uncu ve üncü maddelerine aykırıdır öte yandan türkiyenin nüfusu artmakta ekonominin büyümesi ve gelirin adil bölüşümüyle birlikte kişilerin spora ayıracakları boş zaman çoğalmaktadır kaldı ki ekonomik büyümenin sağlanması sosyal devlet ilkesinin hayata taşınması ve sporun teşvik edilerek kitlelere yaygınlaştırılması devletin anayasal görevleridir böylesine dinamik bir süreçte federasyon üyeliklerine yasayla alt ve üst sınırlar konulması ve dolayısıyla alt sınırın altında federasyonlaşmaya üst sınırın üzerinde ise federasyona üyeliğe engel olunması spor federasyonlarının sivil alanda ve ulusal ve uluslararası düzeylerdeki çok yönlü ilişki ve işlevleri göz önüne alındığında anayasanın nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ile sosyal hukuk devleti ilkelerine ve ayrıca uncu maddesindeki devletin sporun kitlelere yaygınlaştırmasını teşvik edeceğine ilişkin hükmüne bu açıdan da aykırılık taşımaktadır maddenin onaltıncı fıkrasındaki genel müdürlükçe yapılan her türlü yardımların genel müdürlükçe amaca uygunluk açısından da denetlenip amaca uygun harcanmayanların zarar olarak nitelendirilerek kusurları bulunan federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyelerinden tahsil edileceğine ilişkin hüküm ise federasyonların bağımsızlığı ile bağdaşmamakta özerkliklerini sakatlamaktadır bağımsız ya da özerk spor federasyonlarında kaynakların amaca uygun harcanıp harcanmadığı hususu demokratik hukuk devleti ilkesi bağlamında federasyon genel kurullarının yetkisinde olmak durumundadır mevzuata aykırılık dışında kalan amaca aykırılığın yaptırımı ise zarar ve zararın sorumluluğu bulunanlardan tahsilatı değil yönetimin iyi yönetimhesap verme sorumluluğu bağlamında seçimlerdeesas sayısı karar sayısı görevden alınmalarıdır kaldı ki amaca uygunluk denetimi ve buna dayalı zarar ilkesi devletin genel idare esaslarına göre kamu hizmetlerini yürütmekle yükümlü olan resmi kurum ve kuruluşları için dahi söz konusu değilken sivil alanda demokratik esaslara göre faaliyette bulunan bağımsız spor federasyonları için geçerli olması anayasanın nci maddesindeki demokratik devlet ve hukuk devleti ilkeleri ile üncü maddesi hükümleriyle bağdaşmaz ek uncu maddenin altıncı fıkrası ile federasyonların sportif başarılarını plan ve projelerini kontrol etmek faaliyetlerini değerlendirmek geliştirmek ve izlemek üzere sportif değerlendirme ve geliştirme kurulu kurulmakta ve kurula fıkranın bendi ile spor federasyonlarının bakana verecekleri taahhütnamenin esaslarını belirlemek ve yıl sonu itibarıyla taahhütlerine uyup uymadıklarını değerlendirerek bakana sunmak bendi ile bakana sunulan taahhütname ile master planı ve performans ölçütlerine uyulup uyulmadığı konusunda altı ayda bir bakana rapor vermek görevleri verilirken üçüncü fıkrasının bendinin alt bendinde ise sportif değerlendirme ve geliştirme kurulu raporlarında yeterli düzeyde görülmeyen federasyon başkanı ve yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere bakanın istemi üzerine olağan üstü genel kurula gidilmesi öngörülmektedir devletin genel idare esaslarına göre spor hizmetlerini yürütmekle yükümlü kamu kurumu olan gençlik ve spor genel müdürlüğü gelecekteki faaliyetlerine ilişkin olarak bakana taahhütname sayılı kanunda öngörülen stratejik plan ve performans programı taahhütname sayılamaz vermez taahhütlerine uyup uymadığı değerlendirme konusu yapılarak bakana rapor sunulmaz ve en önemlisi raporlarda yetersiz görülen genel müdürün görevden alınmasına ilişkin hukuksal bir mekanizma bulunmaz iken spor faaliyetlerini sivil alanda gönüllülük temelinde yürütmek üzere kurulan bağımsız spor federasyonları için böylesine bir yasal mekanizma kurulmasını anlamak ve hukuk devletiyle bağdaştırmak mümkün değildir türk sporunun gelişerek uluslararası başarılara imza atabilmesi için bağımsız spor federasyonlarının elbette ki temel görevleri ve temel görüşleri bağlamında geleceğe ilişkin temel hedef ve stratejilerinin yer aldığı uzun erimli stratejik plan ve yıllık performans programı hazırlamaları ve bütçe tahsislerini performans programlarındaki performans göstergelerine dayandırmaları ve başarının bağımsız bir kurul tarafından değerlendirilmesi gerekebilir ancak bunun muhatabı bakan değil ilgili spor federasyonlarının genel kurullarıdır dolayısıyla taahhütte bulunulacak makam da taahhütlerin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirerek gereğini takdir edecek olan da spor federasyonlarının genel kurullarıdır bu bağlamda söz konusu hükümler anayasanın nci maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkeleri ile üncü maddesi hükümlerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle ek uncu maddenin birinci fıkrasındaki bu kanunda belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen federasyonların tüzel kişilikleri bu maddede belirtilen usulle iptal edilir ve mal varlıkları genel müdürlüğe devredilir tümcesi ile genel müdürlük tarafından yapılan yardımlar ve tahsis edilen kaynaklar kullanılarak alınan taşınmazların mülkiyeti genel müdürlüğe ait olur bu taşınmazlar genel müdürlüğün mevzuatı çerçevesinde kullanılır tümceleri ikinci fıkrasının üçüncü tümcesindeki iki üyesi seçimle belirlenen üç üyesi ise genel müdürlükçe görevlendirilen ibaresi ile son tümcesindeki teklifi ve genel müdürün ibaresi üçüncü fıkrasındaki genel kurul üye sayısı olimpik ve paramilik spor dallarında den az üyeden fazla diğer branşlarda ise den az üyeden fazla olamaz tümcesi ile bendindeki üç ay içerisinde ibaresi ve bendinin alt bendindeki sportif değerlendirme ve geliştirme kurulu raporlarında yeterli düzeyde görülmeyen veyaesas sayısı karar sayısı ibaresi dördüncü fıkrasındaki genel kurulun delege sayısının yüzde genel müdürlük temsilcilerinden oluşur tümcesi altıncı fıkrasının bendindeki spor federasyonlarının bakana verecekleri taahhütnamenin esaslarını belirlemek ve yıl sonu itibarıyla taahhütlerine uyup uymadıklarını değerlendirerek bakana sunmak tümcesi ile bendindeki bakana sunulan taahhütname ile master planı ve performans ölçütlerine uyulup uyulmadığı konusunda altı ayda bir bakana rapor vermek tümcesi onaltıncı fıkrasının ikinci tümcesindeki amaca uygunluğu ve ile üçüncü tümcesindeki ve amacına ibareleri ile teknik elemanlar ve sporculara ödenecek ücretler hariç federasyonda çalışan personel ve diğer görevlilere verilecek ücret ve yolluklar kamu kaynakları ve spor toto teşkilat başkanlığından sağlanan reklam gelirlerinden karşılanamaz şeklindeki son tümcesi anayasanın nci üncü uncu ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir ek uncu maddenin beşinci fıkrasının bendindeki kesinleşmiş sigorta veya vergi borcu olmamak ile bendindeki anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk ve gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan i̇barelerinin anayasaya aykırılığı ek uncu maddenin beşinci fıkrasında federasyon başkanlarında aranacak şartlara yer verilmiş ve bunlar arasında bendinde kesinleşmiş sigorta veya vergi borcu bulunmamak denilirken bendinde ise anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk suçu ile gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan ibaresine de yer verilmiştir öncelikle spor federasyonu başkanları için devletin asli ve sürekli hizmetlerini yürütmekle yükümlü olan devlet memurlarından daha fazla şarta yer verilirken spor federasyonunu başkanla birlikte ve demokratik usullerle yönetme görev ve yükümlülüğü olan federasyon yönetim kurulu üyeleri ile spor federasyonunun diğer organlarının başkan ve üyelerinde hiçbir şartın aranmamasının temel bir çelişki olduğunu ve yasa önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmadığını belirtmek gerekir kişilerin kesinleşmiş vergi ve sigorta borcunun olması ekonomik anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk ise siyasi suçlar arasındadır ve gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan ibaresi ise maddede tek tek sayılan suçları ölçüsüz bir şekilde genişleterek yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçların kapsamını belirsiz hale getirmektedir kesinleşmiş vergi ve sigorta borçlarının olması büyük ölçüde piyasa şartlarına ve kişilerin piyasa şartlarını farklı değerlendirerek yanlış ekonomik kararlar almasına anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk ise yürürlükte olan siyasal rejime bağlıdır ülkenin ve kişinin ekonomik şartlarının değişmesi ile kişi yükümlülüğünden kurtulabilir ve siyasal sistemin değişmesi ile birlikte eski rejimin suç olarak gördükleri yenisinde suç olma vasfını yitirir sporun en önemli işlevi ise kişilerin beden ve ruh sağlıklarını geliştirerek kötü alışkanlıklardan ve çatışma kültüründen uzak dayanışmanın pekiştiği hoşgörünün yüceltildiği ve başarının ödüllendirildiği bir toplum yaratılmasına yaptığı dolaylı ve dolaysız katkıdıresas sayısı karar sayısı piyasa şartlarına bağlı ödevlerin yerine getirilememesi ile siyasal rejimle ilgili siyasal suçlardan dolayı kişilerin spor federasyonu başkanı olma gibi demokratik bir hakkın kullanımından alıkonulması anayasanın nci maddesinde sıralanan demokratik sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz öte yandan hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri kurallarda belirliliktir madenin beşinci fıkrasının bendinde geçen gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan ibaresi kendinden önce tek tek sayılan suçları ölçüsüz bir şekilde genişleterek yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı suçların kapsamını belirsiz hale getirdiğinden anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle ek dokuzuncu maddenin beşinci fıkrasının bendindeki kesinleşmiş sigorta veya vergi borcu olmamak ile bendindeki anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar ile casusluk ve gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan ibareleri anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan iptalleri gerekir tarihli ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici inci maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna eklenen geçici inci maddesinin son fıkrasında bu kanunla tüzel kişilik kazanan spor federasyonlarının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk ilgili olimpiyat oyunlarının bitim tarihlerinden itibaren üç ay içerisinde genel kurullarını yaparak hukuki yapılarını bu kanuna uygun hale getirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır sayılı kanunun uncu maddesi ile sayılı kanunun ek uncu maddesinde yapılan değişiklikler için anayasa mahkemesine bu dilekçenin nolu maddesinde yazılan iptal gerekçelerinde de belirtildiği üzere bağımsız spor federasyonları sporun ulusal ve uluslararası boyutu dikkate alınmadan düzenlenmiş bağımsız spor federasyonları denilmesine rağmen spor federasyonlarının idari ve mali özerklikleri dahi ellerinden alınmış gençlik ve spor genel müdürlüğü sporu destekleyen ve denetleyen konumundan sporu yöneten durumuna getirilerek spor federasyonları genel müdürlüğün adeta idari şubesi yapılmıştır öncelikle bu kanunla tüzel kişilik kazanan spor federasyonlarının hukuki yapılarını anayasaya aykırı hükümler taşıyan sayılı kanunun ek uncu maddesine uygun hale getirecek olmaları hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz öte yandan federasyonların hukuki yapılarının uygun hale getirilmeleri kabul edilse bile buna ilişkin düzenlemenin de anayasaya uygun olması gerekir anayasanın nci ve nci maddeleri gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksalesas sayısı karar sayısı yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir dava konusu fıkrada ise bu kanunla tüzel kişilik kazanan spor federasyonlarının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk ilgili olimpiyat oyunlarının bitim tarihlerinden itibaren üç ay içerisinde genel kurullarını yaparak hukuki yapılarını bu kanuna uygun hale getirmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ilk ilgili olimpiyat oyunlarının bitim tarihleri ibaresi belirsiz ve öngörülemezdir açıklanan nedenlerle sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile sayılı gençlik ve spor genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanuna eklenen geçici inci maddesinin son fıkrası anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanununun ncı maddesindeki ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebilir hükmünün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanununun ncı maddesinde büyükşehir belediyesinin kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre sermaye şirketleri kurabileceği genel sekreter ile belediye ve bağlı kuruluşlarında yöneticilik sıfatını haiz personelin bu şirketlerin yönetim ve denetim kurullarında görev alabilecekleri büyükşehir belediyesinin mülkiyeti veya tasarrufundaki hafriyat sahalarını toplu ulaşım hizmetlerini sosyal tesisler büfe otopark ve çay bahçelerini işletebileceği ya da bu yerlerin belediye veya bağlı kuruluşlarının sinden fazlasına ortak olduğu şirketler ile bu şirketlerin sinden fazlasına ortak olduğu şirketlere tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunu hükümlerine tabi olmaksızın belediye meclisince belirlenecek süre ve bedelle işletilmesini devredebileceği hükme bağlanmıştır sayılı belediye kanununun belediyenin yetkileri ve imtiyazları başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde toplu taşıma yapmak bu amaçla otobüs deniz ve su ulaşım araçları tünel raylı sistem dahil her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak kurdurmak işletmek ve işlettirmek belediyenin yetkileri arasında sayılmış ikinci fıkrasında ise belediyenin f ve bentlerinde belirtilen hizmetleri danıştayın görüşü ve i̇çişleri bakanlığının kararıyla süresi kırkdokuz yılı geçmemek üzere imtiyaz yoluyla devredebileceği toplu taşıma hizmetlerini imtiyaz veya tekel oluşturmayacak şekilde ruhsat vermek suretiyle yerineesas sayısı karar sayısı getirebileceği gibi toplu taşıma hatlarını kiraya verme veya nci maddedeki esaslara göre hizmet satın alma yoluyla da yerine getirebileceği hüküm altına alınmıştır öte yandan sayılı belediye kanununun nci ve sayılı büyükşehir belediyesi kanununun ncı maddelerinde belediyeninbüyükşehir belediyesinin kendine verilen görev ve hizmet alanlarında ilgili mevzuatta belirtilen usullere göre şirket kurabileceği öngörülmüş sayılı büyükşehir belediyesi kanununun büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumlulukları başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak kurdurmak işletmek veya işlettirmek büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dahil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek hükme bağlanmış büyükşehir belediyesinin yetkileri ve imtiyazları başlıklı uncu maddesinde ise büyükşehir i
4,026
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir betül demirsoy tarafından türkiye çimento sanayi aşde avukat olarak görev yapmakta iken emekli olup olan emekli ücreti ek göstergesinin yükseltilmesi yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle tc emekli sandığı genel müdürlüğüne karşı açılan davada davacının sayılı khk ile sayılı devlet memurları kanununun eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihi itibariyle ek gösterge tarihinden itibaren ek gösterge uygulanacağının belirtildiği ancak khknin dayanağı olan sayılı yetki yasasının anayasa mahkemesinin gün ve ve sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun kalan sayılı khk uyarınca ek gösterge verilmesinin anayasaya aykırı olduğu iddiası üzerine dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü i̇ptali istenen kural sayılı devlet memurları kanununa sayılı khk ile eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihi itibariyle ek gösterge tarihinden itibaren ek gösterge dayanılan i̇lgili anayasa kuralları i̇lgili anayasa kuralları şunlardır başlangıç millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğinin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esasa göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamazesas sayısı karar sayısı madde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yeralan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir tarafların iddia ve savunmaları emekli avukat olan davacı emekli ücretinin ek gösterge üzerinden ödenmemesi işleminin iptali istemiyle açtığı davada sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılan sayılı khknin dayanaksız kalması nedeniyle ilgili khk uyarınca kendisine ek gösterge üzerinden ödeme yapılmasının anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunmuştur davalı savunmasında yapılan ek gösterge uygulanmasında bir yanlışlık bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur mahkememizi anayasaya aykırılık i̇ddiasının ciddi olduğu kanısına götüren görüşü anayasanın maddesi uyarınca yetki yasasına dayalı olarak çıkarılan khk lerin anayasaya uygunluk denetimleri anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında yasaların denetiminden farklı değerlendirilmektedir buna göre anayasanın maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olamaz buyurucu kuralı nedeniyle yasaların denetimi yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadığı biçiminde yapılırken khklerin ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem anayasaya uygunluğu yönlerinden irdelenmektedir anayasa mahkemesi khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanmasını geçerliliğinin ön koşulu kabul ederek bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği görüşündedir uyuşmazlığa konu olayda uygulanacak ek gösterge sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır khknin dayanağını oluşturan sayılı yetki yasası anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile iptal edilmiştir buna göre mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı yasaya eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihinden itibaren ek gösterge verilmesine dayanak olan yetki yasasının iptal edilmesiyle anayasal dayanaktan yoksun kaldığından anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırı bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır i̇stem açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin sayılı yasanın maddesinin fıkraları uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birininesas sayısı karar sayısı ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine itirazen başvurması öngörüldüğünden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı yasaya eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihinden itibaren ek gösterge verilmesi yönünden iptali için itirazen anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
657
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir b anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir anayasa mahkememizin tarihli sayılı kararında da belirtildiği üzere uluslararası hukukta hukukun genel ilkeleri arasında kazanmış haklara saygı kanunların geriye yürümezliği ilkesinin de olduğu kazanmış haklara saygı ilkesinin temel amacının bireylerin hukuk güvenliğini sağlamak olduğu kazanmış hakların tanınması ve korunmasının hukuk devletlerinde benimsenen ana hukuk kuralı olduğu bilinmektedir sosyal hukuk devleti insan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan kişi ile toplum arasında denge kuran emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içerisinde çalışmasını sağlayan çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içerisinde gelişmesi için sosyal iktisadi ve mali önlemler alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici ve milli gelirin adalete uygun bir şekilde dağıtılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir anayasa mahkememizin sayılı tarihli kararında tanımları dikkate alındığında synın anayasamızın maddesinde yazılı hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır anayasamızın maddesi devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin toplumun hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklindedir yukarda bahsedilen gerekçelerde de görüleceği üzere sy ile devletin çalışanları aleyhine bir düzenleme yaptığı kişilerin hürriyetlerini sınırlayan hükümler getirdiği çalışma hayatında emekli olma hayaliyle çalışan sigortalıların bu amaçlarına ulaşmalarının zorlaştırıldığı dünyada mevcut birey lehine düzenleme anlayışının ve anayasamızın maddesinin aksine bireylerin emeklilik şartlarının zorlaştırıldığı anlaşılmaktadır anayasamızın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasaya aykırılığı ileri sürülen synın maddesiyle düzenlenen geçici maddesinin bendinin kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan tarihi itibarıyla sigortalılık süresi yıldan fazla olan ve yaşını dolduran iş günü prim yatıran kişilere ayrıcalık ve imtiyaz tanıdığı diğer şartları taşısalar bile yaşını doldurmayanların bu maddeden faydalanamadığı aynı çalışma süresi ve prim ödeme süresine sahip sigortalılar arasında eşitsizlik yaratıldığı ayrıca yukarda belirtildiği üzere sy ile oluşturulan basamaklar arasında sigortalılık süreleri ve emekli olmak için aranılan yaş süresi bakımından kendi içinde eşitsizlikler olduğu düzenlemenin anayasamızın maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasamızın maddesinde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükümleri yer almaktadır sydan önce emeklilik için yaş şartı aranmadığından yılı aşkın süreyle çalışan ve emeklilik hakkı bekleyen sigortalıların kazanılmış haklarının tek taraflı bir düzenleme ile ortadan kaldıramayacağı ve temel hükümlerin sigortalı aleyhine değiştirilemeyeceği mevcut durumun sosyal güvenlik hukukunun temel ilkeleriyle şekillenen anayasamızın maddesine aykırı olduğu devletin bu düzenlemenin aksine bireylerinin sosyal güvenliğini kolaylıkla sağlayacak tedbirleri alması ve sosyal güvenlik sisteminin geliştirilmesi gerektiği anlaşılmaktadır yukardaki gerekçeler doğrultusunda anayasa mahkememizin synın maddesinde düzenlenen synın geçici maddesinin bendinin iptaline ilişkin verdiği gerekçeli kararında belirtilen iptal gerekçelerinin synın düzenlemesinde dikkate alınmadığı ve yasadaki adil makul ve ölçülü olmayan yapının muhafaza edildiği sosyal sigortalar sözleşmesinin kurallarının devlet tarafından tek taraflı olarak konulduğu bu nedenle sigortalıların çalışma hayatlarındaki ilk düzenlemelerin kendileri bakımından baz alınması gerektiği düzenlemelerin tek taraflı olarak değiştirilmesi halinde ise bu değişikliğin adil makul ve ölçülü olması gerektiği yasa koyucunun sigorta sözleşmesinin çalışanların aleyhine tek taraflı olarak adil makul ve ölçülü olamayan bir şekilde değiştiremeyeceği düşünüldüğünden aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir sonuç ve talep anayasamızın maddesi gereğince taraflar arasındaki davada ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce ciddi görüldüğünden davacıyı ilgilendiren ve sigortalı olarak çalışanların yaşlılık aylığından faydalanabilmeleri için sigortalılık süresi yaş ve ödenmesi gereken prim konusunda kademeli geçişi düzenleyen synın maddesi ile kanunlaştırıian synın geçici maddesinin bendinin anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına
659
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan gün ve sayılı yetki kanununa istinaden bakanlar kurulunca çıkan ve tarihli ve sayılı resmi gazete ile yayımlanan sayılı kadın ve sosyal hizmetler müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname de diğer kanun hükmünde kararnameler gibi iptal edilmiştir bu defa bakanlar kurulu mahiyet ve kapsam itibariyle anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş bulunan mezkur sayılı yetki kanununun bir benzeri ve hakkında yürütmenin durdurulmasına karar verilmiş olan sayılı yetki kanuna istinaden tarihli resmi gazete ile yayımlanan gün ve sayılı kanun hükmünde kararnameyi aynı isim ve muhteva ile yeniden istihsal etmiştir bilindiği üzere ve anayasanın maddesi gereğince kanun hükmünde kararnameler yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulmak mecburiyetindedir bu cümleden olarak iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararnamede yasama organında bulunmaktadır i̇ki yıldan beri bakanlar kurulu yüce meclise intikal etmiş konuları takip ederek kanunlaşmalarını sağlamak yerine her konuyu ve hatta yüce meclisin genel kurul gündeminde bulunanlar da dahil olmak üzere yetki kanunlarına istinaden yasamanın da görevlerini üstlenmek hatta yasama görevlerine müdahale etmek suretiyle kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yolunu izleyerek adeta yasama organını dışlamaktadır zira iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ile bu defa yürütmesinin durdurulması ve iptal amacıyla dava açmak durumunda bulunduğumuz sayılı kanun hükmünde kararname karşılaştırıldığında esas itibariyle bütün hükümleri bakımından aynı olduğu görülecektir yasama organında bulunan ve müzakere edilerek kanunlaşması mümkün olan ve aynı konuları kapsayan metinlerin yeni yeni kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenilmesi yasama organının görevlerine müdahalenin açık ve bariz örneklerini teşkil etmektedir yasama organına intikal eden teklif tasarı ve kanun hükmünde kararnamelerin müzakere edilerek kanunlaştırılmaları an meselesidir kaldı ki hükümetin de esasen öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken bu konuyu daha da hızlandırma imkanı vardır yüce meclisde bulunan bir konunun hükümet tarafından bir yetki kanunu kapsamında düşünülerek ve üstelik aynı hükümleri taşıyacak şekilde kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi bir yetkinin kullanılmasından ziyade yetki gasbına girmektedir hükümet istihsal ettiği sayılı kanun hükmünde kararname ile açıkça yüce meclisin yetkisini gasbetmiş durumdadır konuya objektif hukuk kuralları ve yerleşmiş yargı kararları açısından bakıldığında sayılı kanun hükmünde kararnameyi ve muhtevasını anayasamızın ve maddeleriyle bağdaştırmak mümkün değidiresas sayısı karar sayısı görülüyorki hükümet meclis gündeminde bulunan gerek kanun hükmünde kararname olmaları dolayısıyla anayasanın maddesi gereğince öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken ve hatta bir kısmın müzakere edilerek yarıda kalan konuları ve gerekse kendi tasarılarını mecliste görüşülmesini sağlayarak kanunlaştırmak yerine aldığı yetkiyi de aşarak uygulamalarla yükümlü bulunduğu bütün kanunları veya kendisine göre çıkarılmasını gerekli gördüğü kanunları meclisi dışlamak suretiyle yasama görevini de üstlenerek bakanlar kurulundan geçirmek yolundadır bu genel açıklamalar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine göre egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yetkili organlar eliyle kullanır bu genel kurala göre yasama yetkisi kanun koyma görevi türkiye büyük millet meclisine aittir keza anayasanın maddesi de bu yetkinin devredilemeyeceğini öngörmüş bulunmaktadır her ne kadar hükümet iptali maksadıyla açılan bir dava sebebiyle yüksek mahkemenizde derdest olan gün ve sayılı yetki kanununa istinaden bu kanun hükmünde kararnameyi düzenlemiş ise de kapsamı ve mahiyeti itibariyle aynı olup meclis gündeminde bulunan bir konuyu yok saymak suretiyle doğrudan yasamanın görevlerine müdahale eder bir tutum izlemiştir dolayısıyla sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenen konular sayılı kanunda hükümete verilmiş bulunan yetki içerisinde olsa dahi acelecilik ivedilik ve zorunluluk halleri söz konusu olamaz bu sebeple dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname bir yetki gasbı niteliğini taşıdığından anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını ve devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmelerini öngörmüştür sayılı kanun hükmünde kararnamenin gerek maddesi ve gerekse geçici maddesiyle fazla mesai ücretleri konusunda özel ve farklı hükümler getirmek suretiyle sayılı devlet memurları kanununa göre istihdam edilen diğer memurlar arasında eşitsizlik yaratacak bir tarzda düzenlenmiştir zira sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı devlet memurları kanununun fazla çalışma ve ücretine ilişkin maddesi değiştirilmek suretiyle belirli istisnalar dışında fazla çalışmanın izinle karşılanacağı genel ilkesi burada zedelenerek kadın ve sosyal hizmetler müsteşarlığı ile bağlı kuruluşu olan sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünün merkez teşkilatlarında görevli memurlar en yüksek devlet memurunun ek gösterge dahil aylığına endeksli fazla çalışma ücreti ödenmesinin öngörülmesi hem yukarıda zikredilen kuruluşların taşra teşkilatında çalışan memurlar ve hem de diğer bakanlık ve kuruluşların memurlarına nazaran imtiyazlı bir durum yaratmaktadır böyle bir düzenlemede anayasanın madde ilkelerine aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine paralel olarak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen maddesi kapsamında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek de bulunmakta ise de bu hüküm meclis gündeminde bulunan bir konunun da geri çekme lüzumunu dahi hissetmeden aynı konunun kanun hükmünde kararname ile düzenlenilebileceği anlamını taşımaz türkiye büyük millet meclisine tevdi edilmiş ve her an görüşülmesi imkan dahilinde bulunan bir kanun konusunun yeni bir kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kadar ve maddelerine de aykırılık teşkil etmeleri sebebiyle iptali gerekir keza anayasanın maddesinde de yer alan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebileceği yolundaki hükmü de yukarıdan beri açıklamaya çalıştığımız ana kurallardan ayrı düşünmek mümkün değildir bu maddedeki düzenleme dahi bakanlar kuruluna yetki gasbı niteliğini de beraberinde getirecek boyut ve ölçülerde yorumlanamaz gerek anayasada yer alan hükümlerin ve gerekse mustahar iptal kararlarınızda açıkça ifadesini bulan zorunluluk ve ivedilik halleri bu kanun hükmünde kararname için düşünülemez ve yüce meclisin gündeminde bulunan bir konuda bakanlar kurulu yetkilendirilemez sayılı yetki kanununun kapsam ve mahiyetinin de bu çerçevede düşünülüp uygulanması gerekir aksi bir davranış anayasanın söz konusu maddelerine aykırılığı oluşturur anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesinin son fıkrasında yasama ve yürütme organları ile idare organları mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez maddesinin dördüncü fıkrası da iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda türkiye büyük millet meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar beşinci fıkrası da anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı yolunda amir hükümler taşımaktadır bu hükümlerin gereği olarak daha önce yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname türkiye büyük millet meclisinde olup öncelik ve ivedilikle görüşülecek işler arasında bulunmaktadır tarih ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararname daha önce yüksek mahkemenizde iptal edilen ve ancak yasama organında bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ile aynı hükümleri taşımakta olmakla anayasanın ve maddelerine tamamiyle aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi genel ve katma bütçeli idarelerin devlet maliyesini ilgilendiren bütün işlem ve tasarruflarında türkiye büyük millet meclisi adına denetlemekle görevli ve yükümlü bir kuruluştur buna rağmen sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle anayasanın bu hükmü ihlal edilmektedir diğer taraftan anayasanın bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını düzenleyen maddesi genel ve katma bütçelerle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterir harcanabilecek miktar sınırının bakanlar kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemezesas sayısı karar sayısı hükmünü taşımaktadır dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname ile kadro ihdas edilmektedir bu kadroların tamamı da serbest olup mali yılı içerisinde kullanılabilecek durumdadır mezkur kanun hükmünde kararnameye sonradan eklenen geçici maddeden anlaşıldığı üzere bu kadrolara atamada yapılmıştır bu suretle genel bütçeye dahil bir kuruluş olan adalet bakanlığının mali yılı bütçesiyle öngörülmüş bulunan harcanabilecek ödenek sınırları anayasaya aykırı olarak aşılmıştır oysa böyle bir yetkinin kullanılamıyacağını hatta bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin verilemeyeceğini amir bulunan madde ile denetime ilişkin maddesini bu kanun hükmünde kararname ile ihlal edilmiştir bakanlar kurulu olmayan bir yetkiyi kullanmıştır bütün bu sebeplerle tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılan tarihli ve sayılı kadın ve sosyal hizmetler müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname yukarıda açıklanan durumlar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırı olup ayrıca meclisde bulunan ve daha önce de yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olan bir konuyu yeniden kanun hükmünde kararname ile düzenlemekle açıkça yasama organının yetkisini gasp niteliğinde olmakla iptali gerekmektedir sonuç ve i̇stem gerek yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanunu ile yürütmesinin durdurulmasına karar verilen ve iptal ile sonuçlanması muhtemel bulunan sayılı yetki kanunu aynı mahiyette olmakla birlikte yine iptal edilmiş olan sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararname yukarıda iptal gerekçelerimiz meyanında açıkladığımız üzere aynı nitelik ve kapsamda olmakla dayandığı yetki kanununun iptali karşısında yine kanuni mesnette yoksun kalacağı gibi bu kararnameye dayanılarak yapılacak tasarruflarında ileride telafisi mümkün olmayan uygulamalara yol açacağının muhakkak olduğu düşünülmektedir i̇darenin iptal edilen sayılı kararnameye rağmen uygulama ve tutumu sayılı kararnameye konulan geçici hükümlerden anlaşılmaktadır i̇yi niyetle hareket etmediği böylece sabit olan idarenin daha büyük boyutlarda hukuk dışı tasarruflarda bulunmasını önlemek amacıyla yüksek mahkemenizce sayılı yetki kanununun iptali sebebiyle hukuki dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle iptal edilen sayılı kanun hükmünde kararnamenin yerini almak üzere yürütmesinin durdurulması i̇ptal gerekçelerimiz bölümünde arz ve izah edilen sebep lerle tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazete ile yayımlanan gün ve sayılı kadın ve sosyal hizmetler müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan talebinden ibaret olup anamuhalefet partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına bu istikamette karar verilmesini arz ve talep ederim
1,500
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili mahkememize vermiş olduğu tarihli dava dilekçesinde özet ve sonuç olarak davacı müvekkilinin tarihinde bağ kur sigortalısı olarak tescil edilmiş olduğunu davacının bağ kur sigortalısı olarak tescil edilmeden önce gün sskya tabi sigortalılık hizmetinin olduğunu sayılı yasayla sayılı yasaya eklenen geçici madde uyarınca davacının basamak yükselme talebinde bulunup tahakkuk eden primi bağ kura ödediğini tarihinde tl aylıkla bağ kurdan emekli olduğunu ancak aylığının noksan bağlanmış olduğunu davacının sskya tabi hizmetinin nazara alınıp sayılı yasanın maddesi uyarınca basamağa intibak ettirildiğini ve basamak primlerini kuruma ödeyip tarihinde basamaktan tarihinde basamaktan yılında yılında yılında yılında basamaktan prim öderken sayılı yasayla sayılı yasaya eklenen geçici madde uyarınca basamak yükseltme talebinin kabulüyle bu basamaktan prim ödediğini böylece prim basamağının basamak olduğunu davacının yılında yılında yılında basamakta olup basamakta iken tahsis talebinde bulunmuş olduğunu sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesi uyarınca bu yasaya göre sigortalıların ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıkların hesabında basamaklı gelir tablosunun uygulanması gerektiğini ve tabloda yer alan gelir basamaklarının her yıl nisan ayında ilk olarak bir önceki yılın aralık ayı ile ondan önceki yılın aralık ayına göre di̇e tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatlığı indeksindeki değişim oranı kadar ve ikinci olarak bir önceki yılın gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlara gelişme hızları kadar artırılarak belirlenmesi gerektiğini ve tarihleri arası prim ve aylık hesabına esas gelir basamaklarını tespite yetkili olan bakanlar kurulunca arası basamağın tl olarak belirlendiğini ve yılı tefe oranının tüfe oranının olup davacının yılında tahsis talebinde bulunduğundan ödenecek aylığın tl olması gerektiğini oysa bağ kurca tl aylık bağlandığını beyan ederek kurumca tarihi itibariyle bağlanan tl aylık tahsisine ilişkin işlemin iptaliyle aylığın tl olması gerektiğinin tespitine noksan aylıkların ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir davalı kurum vekili yargılama sırasında davayı kabul etmediklerini kurumlarınca resmi belgelere dayanılarak işlem yapılmakta olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir davacıya ait tahsis numaralı bağ kur numaralı bağ kur dosyası muhteviyatı ile davaya emsal teşkil eden aylık tahsis bağ kur numaralı sigortalı ali küçükkılıça ait ve yine bağ kur numaralı kahraman köseoğluna ait dosya muhteviyatları celp edilmiştir ayrıca ssk il müdürlüğünden davacıya ait hizmet dökümü celp edilmiştir toplanan tüm delillerden sonra dosya bilirkişiye tevdi edilmek üzere ankara nöbetçi i̇ş mahkemesine gönderilmiş olup bilirkişi av halit akyürk tarafından tanzim olunan tarihli rapor alınmıştıresas sayısı karar sayısı davacı vekili dosyanın kişilik bir bilirkişi heyetine tevdi edilmesini talep etmesi üzerine dosya tekrar kişilik uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmek üzere ankara nöbetçi i̇ş mahkemesine gönderilmiş olup tarihli rapor alınmıştır her iki bilirkişi raporunda da emsaller ile davacının almış olduğu yaşlılık aylığının farkının yılında belirlenen gelir basamakları ile davacının emekli olduğu tarihinde belirlenen gelir basamaklarının farklı olmasından her ikisi de basamakta olmalarına rağmen bağlanan aylıkların tutarlarının aylık talep tarihindeki tüketici fiyat endeksinin farklı olmasından kaynaklandığı belirtilmiştir davacı vekili tarihli talep dilekçesinde sayılı bağ kur yasasının aylıkların belirlenmesine esas olan gelir basamakları başlığını taşıyan değişik maddesinde bu kanuna göre sigortalının ödeyecekleri primler ve bağlanacak aylıkların hesabında yirmi dört basamaklı gelir tablosu uygulanır tabloda yer alan gelir basamakları her yıl nisan ayında ilk olarak bir önceki yılın aralık ayı ile ondan önceki yılın aralık ayına göre devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yılı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranı kadar ikinci olarak bir önceki yılın gayrisafi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızları kadar artırılarak belirlenir denilmekte ve sayılı yasaya tabi sigortalıların gelecekte alacakları aylıkları kentsel farklılıklara dayandırılmakta zaman farklılıkları aynı kanuna tabi aynı primleri ödemiş fakat farklı kentte yaşayan bağ kur i̇l müdürlüklerinin bulunduğu kentlerdeki sigortalılar arasında yaşlılık aylığı alma koşullarını tamamlamış kişilerin farklı zamanda müracaatlarına farklı aylık tahsisine yol açmakta aynı koşullara sahip sigortalılar arasında eşit olmayan aylık tahsisine yol açmakta olduğunu anayasamızın kanun önünde eşitlik başlığını taşıyan md herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye aileye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmış olduğunu anayasamızın maddesine göre devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde insanlar arasında ayrım yapmadan devlet faaliyetlerini yürütmek zorunda olduğunu anayasada öngörülen eşitlik herkesin aynı hak ve yükümlülüklere sahip olması anlamında olmadığını ancak eşitliğin her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında söz konusu olduğunu hukuk felsefesine girmiş bir deyimle eşitlerin eşitliği anlamında olduğunu davamızdaki durumun her yönüyle aynı hukuki durumda olanlara farklı yaşlılık aylığı tahsisi işleminden kaynaklanmakta olduğunu sayılı kanunun maddesi kentlere bölgelere göre devlet i̇statistik enstitüsünün açıkladığı tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranları farklı olduğunu farklı olanlar esas alınarak aylık belirleme yöntemini öngören sayılı kanunun maddesi aynı koşulları taşıyan fakat farklı kentlerde yaşayan sigortalılara farklı aylıklar bağlandığını farklı zamanda müracaat halinde tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranlarının farklı olduğunu farklı oranlar aylık bağlamaya esas alındığında tüm şartları aynı olduğu halde yalnızca kısa aralıklarla ancak ay önce veya sonra gibi farklı zamanlarda tahsis talebinde bulunan sigortalılara farklı aylık tahsisine yol açmakta olduğunu davalarında olduğu gibi davacının dosyasında emsal olarak sunmuş oldukları ali küçükkılıç ve kahraman köseoğlunun yani her üç kişinin de sayılı kanuna tabi sigortalı olduklarını basamakta iken yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunmuş olduklarını aynı sürede sigorta primlerini ödemiş olduklarını ancak farklı zamanlarda günlerde yaşlılık aylığı tahsisi talebinde bulunmuş olduklarınıesas sayısı karar sayısı devlet organlarının ve idari makamlarının davacı ile emsal olarak bildirilen sigortalılara aynı yaşlılık aylığını ödememekte olduğunu tanzim olunan bilirkişi raporunda da eşitsizliğin nedeni sayılı kanunun maddesi hükmünün neden olduğuna işaret edilmekte olduğunu beyan ederek aynı kanuna tabi ve aynı koşullara sahip sigortalılara farklı yaşlılık aylığı tahsisi sonucunu ortaya çıkaran aylık tespitini sayılı yasanın maddesindeki kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranına bağlayan maddenin hükmü anayasanın maddesine aykırı olduğundan anayasaya aykırılık iddialarının kabulüne sayılı yasanın maddesinin iptali için konunun anayasanın maddesinin öngördüğü biçimde anayasa mahkemesi başkanlığına intikaline karar verilmesini talep etmiştir davacı vekilinin tarihli dilekçesinde de belirtildiği üzere sayılı yasanın sayılı yasayla değişik maddesinde bağlanacak aylıkların hesabında tabloda yer alan gelir basamakları her yıl nisan ayında ilk olarak bir önceki yılın aralık ayı ile ondan önceki yılın aralık ayına göre devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranı kadar olarak bir önceki yılın gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızları kadar artırılarak belirlenir hükmü aynı statüde bulunan sigortalılar arasında zaman ve yer bakımından farklılıklar oluşturmaktadır aynı süre sigortalı olmuş ve aynı miktar primi ödemiş bulunan sigortalılar arasında bağlanacak yaşlılık aylığı tutarlarında farklılıklar oluşturmaktadır bu durum anayasanın maddesinde düzenlenen devletin temel amaç ve görevleri ile maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır bu nedenle davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülerek konunun anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir hüküm davacı vekilinin tarihli anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili dilekçesinin kabulü ile sayılı yasanın maddesinde düzenlenen tabloda yer alan gelir basamakları her yıl nisan ayında ilk olarak bir önceki yılın aralık ayı ile ondan önceki yılın aralık ayına göre devlet i̇statistik enstitüsü tarafından açıklanan en son temel yıllı kentsel yerler tüketici fiyatları indeksindeki değişim oranı kadar ikinci olarak bir önceki yılın gayri safi yurt içi hasıla sabit fiyatlarla gelişme hızları kadar artırılarak belirlenir hükmünün anayasanın maddesinde düzenlenen devletin temel amaç ve görevleri ile maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğundan iptali ile anayasaya aykırılığın giderilmesi için konunun anayasa mahkemesine i̇nti̇kali̇ne anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi gereği davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar geri̇ birakilmasina karar verildi
1,214
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmakta bu kişiler olağanüstü hal kapsamında kamu görevinden ihraç edilenlere uygulanan yaptırımlara tabi tutulmakta olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile daha önce kamu görevinden ihraç edilmesine karşın sonradan terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmadığı saptanan kişiler kamu görevine iade edilmekte söz konusu iade sürecine ilişkin geçiş hükümleri düzenlenmekte türk silahlı kuvvetlerinden emekliye sevk edilen kendi isteği ile emekli olan veya istifa eden subaylardan terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin rütbeleri alınmakta ve emekli kimlikleri iptal edilmekte bu kişilere ilişkin görev yasakları belirlenmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamınaesas sayısı karar sayısı gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age esas sayısı karar sayısı öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkçaesas sayısı karar sayısı göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa esas sayısı karar sayısı anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanınesas sayısı karar sayısı askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırıresas sayısı karar sayısı khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak esas sayısı karar sayısı ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleriesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi t
4,077
esas sayısı karar sayısı gerekçeler tarihli ve sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun un maddesiyle tarihli ve sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine eklenen paragraf hükmünün anayasaya aykırılığı sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi madde tarihli ve sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine aşağıdaki paragraf eklenmiştir bakanlar kurulu bu bende ilişkin kanuni nispeti gayrimenkullerin türleri gayrimenkul sertifikası karşılığı edinimi sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrıolmak üzere bir katına kadar artırmaya onda birine kadar indirmeye yetkilidir hükmünü içermektedir söz konusu maddede yapılan düzenlemeyle sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine paragraf eklenmek suretiyle gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını gayrimenkullerin türleri sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla veya gayrimenkullerin asli edim kapsamında gayrimenkul sertifikası karşılığı edinilip edinilmediğine göre farklılaştırmaya yönelik olarak bakanlar kuruluna yetki verilmektedir maddenin gerekçesi teklifte yapılan düzenlemeyle sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendinde düzenlenen gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını gayrimenkullerin türleri sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla veya gayrimenkullerin asli edim kapsamında gayrimenkul sertifikası karşılığı edinilip edinilmediğine göre farklılaştırmaya yönelik bakanlar kuruluna yetki verilmektedir şeklinde açıklanmaktadır anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin yasayla konulacağı değiştirileceği ya da kaldırılacağı dördüncü fıkrasında da vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisinin bakanlar kuruluna verilebileceği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı vergilerin kanuniliği ilkesi olarak da nitelendirilen bu kural uyarınca vergilendirme yetkisi yasama organına ait olup yürütme organının bir idarî işlemle vergi koyma değiştirme ve kaldırma yetkisi yoktur bu ilke vergilendirme yetkisini kullanan organları bağlayıcı bir sınır çizerek verginin konusu matrahı yükümlüsü vergiyi doğuran olay ödeme zamanı ve zamanaşımı gibi verginin temel unsurlarının kanunla belirlenmesini gerekli kılmaktadır vergilendirme yetkisi münhasıran yasama organına verilen bir yetki olup kaynağını anayasanın ve maddelerinden almaktadır anayasanın cumhuriyetin niteliklerinin belirlendiği maddesi türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesi ise yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemezliğini düzenlemektedir anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar diğer taraftan anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri ‘belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir buna karşın itiraz konusu düzenleme vatandaşlar bakımından vergilendirme konusunda belirsizlik ortaya çıkarmış olup bu şekilde uygulanmaya devam edildiği sürece çıkarmaya da devam edecektir bu sebeple iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder anayasanın maddesinde de ‘yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre yasa ile yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilebilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamını taşımamaktadır temel ilkeleri belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralı ile sınırsız belirsiz geniş bir alanın yönetimin düzenlemesine bırakılması anayasanın belirtilen maddesine aykırılık oluşturur bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder anayasa mahkemesinin yerleşmiş içtihatlarına göre anayasanın her türlü mali yükümlülüğün kanunla konulması gerektiği kuralını düzenlerken güttüğü amaç keyfi takdiri ve sınırsız ölçülere dayalı bir uygulamaya yer verilmemesi ilkesinin korunmasıdır bu nedenle vergilendirme yetkisi ancak yasama organı tarafından kanun çıkartılarak kullanılabilir kanuna dayanmayan veya kanunla öngörülmeyen bir konu ve kapsamda vergilendirmeye yönelik olarak idarece bir işlem ve düzenleme yapılması mümkün değildir bu kanuni zorunluluğunesas sayısı karar sayısı çerçevesi ancak istisnai durumlarda ve kanunlarda belirtilen ölçü ve esaslara bağlı kalınarak yürütme organına bırakılabilir anayasa mahkemesi vergilendirmeye ilişkin ilkeleri değerlendirdiği tarihli ve ek sayılı kararında bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olmaması için vergilendirmede vergiyi doğuran olayın ve vergilerin matrah ve oranlarının yukarı ve aşağı sınırlarının tarh ve tahakkuklarının tahsil usullerinin yaptırımlarının ve zamanaşımı gibi belli başlı temel öğelerinin yasalarla belirlenmesi gerekir ancak yasa ile her konuyu bütün kapsam ve ayrıntılarıyla düzenlemenin olanaklı bulunmadığı durumlarda çerçevesi çizilerek bu sınırlar içinde kalmak koşuluyla uygulamaya ilişkin konularda yürütme organına açıklayıcı ve tamamlayıcı nitelikte düzenleyici idarî işlem yapma yetkisi verilebilir anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında vergi resim harç ve benzeri yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir denilmektedir buna göre bakanlar kurulu yasanın belirttiği alt ve üst sınırlar içinde değişiklik yapabilecek ancak bu sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getiremeyecektir bakanlar kuruluna verilen bu yetki istisnai bir yetkidir vergilendirmede esas kural vergilerin kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilmesidir nitekim maddenin son fıkrasına ilişkin gerekçede vergi yükünün muaflığı ve istisnaların zamanla artan oranla düşmesini engellemek üzere kanunla bakanlar kuruluna yetki verilmesinin kabul edildiği belirtilmiştir ancak bakanlar kuruluna tanınan yetkinin çok geniş olması verginin yasallığı ilkesinin zedelenmesine yol açarak yasama yetkisinin yürütme organına devri sonucunu doğurabileceğinden kabul edilemez görüşüne yer vermiştir anayasasının maddesinin dördüncü fıkrasında bakanlar kuruluna verilecek değişiklik yapma yetkisi muafiyet istisna indirim ve oranlarla sınırlandırılmıştır anayasa mahkemesinin söz konusu kararı uyarınca gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını gayrimenkullerin türleri sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla veya gayrimenkullerin asli edim kapsamında gayrimenkul sertifikası karşılığı edinilip edinilmediğine göre farklılaştırmaya yönelik olarak bakanlar kuruluna geniş ölçüde sınırsızca yetki verilmesi mümkün değildir bu bir nevi yasamaya ait olan vergileme yetkisinin bakanlar kururluna devri anlamına gelir bu yetki hiçbir şekilde bakanlar kuruluna devredilemez tapu harçları için iptali istenilen paragraf düzenlemesiyle bakanlar kuruluna verilen yetki sınırları belli olmayan bir yetkidir konut türleri konut sınıfları büyüklükleri konutun bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla ilgili bir ayrım çok net değildir edinim türleri ile ilgili farklılaştırma yetkisi de net değildir bu paragraf düzenlemesinde bakanlar kuruluna anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında cevaz verilen farklı oran belirleme yetkisini aşan bir yetki aktarımı söz konusudur sayılı kanunun maddesinde anayasada belirtilen sınırların dışına çıkılarak yapılan düzenlemeyle sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine paragraf eklenmek suretiyle gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını gayrimenkullerin türleri sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla veyaesas sayısı karar sayısı gayrimenkullerin asli edim kapsamında gayrimenkul sertifikası karşılığı edinilip edinilmediğine göre farklılaştırmaya yönelik olarak bakanlar kuruluna yetki verilmektedir bu durumda verginin kanuniliği ilkesi açıkça ihlal edilmiş ve yetki açısından anayasaya aykırılık oluşmuştur tüm bu gerekçelerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasada belirtilen sınırların dışına çıkılarak sayılı kanunun ncı maddesiyle sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine paragraf eklenmek suretiyle gayrimenkullerin tapuda satış yoluyla devri işlemine ilişkin tapu harcı oranını gayrimenkullerin türleri sınıfları büyüklükleri bulunduğu yer ve vergi değerleri itibarıyla veya gayrimenkullerin asli edim kapsamında gayrimenkul sertifikası karşılığı edinilip edinilmediğine göre farklılaştırmaya yönelik olarak bakanlar kuruluna geniş ölçüde sınırsızca yetki verilmesi yetki verilmesi ile hem vatandaşlar bakımından uygulamada belirsizlik ortaya çıkmasına neden olunarak anayasanın maddesi hem de verginin kanuniliği ilkesi ihlal edilerek anayasanın ve maddeleri bakımından anayasaya aykırılık oluşmuştur açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olan sayılı kanunun maddesiyle sayılı harçlar kanununa bağlı sayılı tarifenin i tapu işlemleri başlıklı bölümünün numaralı fıkrasının bendine eklenen paragrafının iptali gerekir tarihli ve sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı katma değer vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi madde tarihli ve sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir i konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak türkiyeye getirilmek kaydıyla gelir vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan türk vatandaşları türkiyede yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi türkiyede olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimleri şu kadar ki bentte öngörülen şartları taşımadığı hâlde istisnanın uygulandığının tespit edilmesi hâlinde zamanında tahsil edilmeyen vergi vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden mükellef ile birlikte alıcı müteselsilen sorumludur i̇stisna kapsamında teslim alınan konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması hâlinde zamanında tahsil edilmeyen verginin sayılı kanunun inci maddesine göre hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran tarafından ödenmesi şarttır hükmünü içermektedir kanun teklifinde maddenin gerekçesiesas sayısı karar sayısı yapılan düzenlemeyle ülkemize döviz girişinin arttırılması ve inşaat sektörünün teşvik edilmesi amacıyla inşa edilen işyeri ve konutların satış bedelinin yurtdışından getirilecek döviz olarak ödenmesi şartıyla türkiyede yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi türkiyede olmayan ve bir işyeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlara ilk satışı katma değer vergisinden istisna edilmektedir şeklinde açıklanmaktadır maddenin orijinal metni üzerinde ilgili plan ve bütçe komisyonunda ve genel kuruldaki görüşmeler sırasında muhalefetin uyarıları dikkate alınarak bazı düzeltmeler yapılmasına rağmen anayasaya aykırırlık savları dikkate alınmamıştır i̇ptali istenilen bu madde ile tarihli ve sayılı katma değer vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasına bendi eklenmek suretiyle konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak türkiyeye getirilmek kaydıyla gelir vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan türk vatandaşlarına türkiyede yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi türkiyede olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlara yapılan konut veya iş yeri teslimleri katma değer vergisinden istisna edilmektedir düzenlemeyle gelir vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan türk vatandaşları ile türkiyede yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi türkiyede olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlar döviz karşılığında yapacakları konut ve işyeri alımları ile ilgili ilk teslimlerde katma değer vergisi ödemeyecek buna karşılık yurt içinde yerleşik kişiler aynı alımlar için katma değer vergisi ödeyecektir bu işlemlerin döviz karşılığında gerçekleştirilmiş olmasının söz konusu istisnanın uygulanmasına haklılık oluşturmayacaktır bu düzenlemeden amaç döviz karşılığı konut ve işyeri satışlarını teşvik ise bunun yöntemi vergilendirmede ayrıcalıklık oluşturmak olamaz döviz getirici faaliyetler bir bütün halinde ve vergilemede yerli yabancı mükellef ayırımı yapmaksızın farklı yöntemlerle teşvik olunabilir vergilendirme aynı hukuki statüye sahip mükellefler arasında ayrım yapan ve eşitlik ilkesine aykırı olan benzeri mahiyetteki düzenlemeler anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmektedir vergilendirme yetkisi münhasıran yasama organına verilen bir yetki olup kaynağını anayasanın ve maddelerinden almaktadır anayasanın cumhuriyetin niteliklerinin belirlendiği maddesi türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesi ise yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemezliği hakkındadır gelir vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin kapsamıresmi daire ve müesseselere veya merkezi türkiyede bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire müessese teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde bulunan türk vatandaşlarıesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesine yer verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti aynı zamanda sosyal hukuk devletidir sosyal hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde sağlayan ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği sosyal adaleti ve millî gelirin adil bir biçimde dağıtılmasını sağlayan devlettir hukuk devletinde vergilendirmenin temel ilkelerinin gözetilmesi vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir mevcut vergi hukuku ilkeleri anayasamızda sosyal hukuk devletinin bir yansıması niteliğindedir genellik ilkesi vergi hak ve ödevlerinin herkese ait olduğunu belirleyen bir ilkedir verginin herkesten eşit olarak alınması hukuksal adaletin ve hakkaniyetin sağlanması için de önemlidir yalnız belirli bireyleri kapsayacak şekilde vergi konulamaz vergi yükü toplumun belirli kesimleri üzerinde yoğunlaştırılamaz vergi istisna ve muafiyetlerinin verginin yapısına ve anayasal ilkelere uygun olarak ve nesnel gerekçelere dayanması gerekir vergileme oranlarının –mali güçle orantılılık ilkesi hariç olmak üzere mükelleflerin bir bölümünün vergi yükü dışında kalacak şekilde belirlenmemesi gerekir sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı katma değer vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi düzenlemesi vergilemede eşitlik ve ödeme gücü ödeme gücü ilkesini göz önünde bulundurmayarak mükellefler arasında ayırım yaptığı için anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesini tanımlayan maddesine aykırı bulunmaktadır kanunların yer bakımından uygulanmasında ‘kanunların mülkiliği ve ‘kanunların şahsiliği olmak üzere iki temel kural bulunmaktadır birinci kurala göre bir ülke sınırları içinde yer alan vatandaş olsun veya olmasın her kişi ülkenin yasalarına tabi olacaktır kanunların şahsiliği ilkesine göre ise bir ülkenin vatandaşı kendi ülkesinin sınırları dışında da bulunsa kendisi için bağlı olduğu devletin yasaları uygulanacaktır vergi yasaları açısından bu ilkeler gereği türk vergi sisteminde de tam mükellefiyet ve dar mükellefiyet kavramlarına yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı gelir vergisi kanununun mükellefiyet ile ilgili birimi kısmının ikinci bölümünde ‘tam mükellefiyet düzenlenerek ülkemizde yerleşmiş olanlarla resmi daire ve müesseselere veya merkezi türkiyede bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire müessese teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde oturan türk vatandaşlarının tam mükellef sayılarak türkiye içinde ve dışında elde ettikleri kazanç ve iratların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri ‘dar mükellefiyet ile ilgili üçüncü bölümünde ise türkiyede yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin dar mükellef sayılarak sadece türkiyede elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hüküm altına alınmıştır böylece devlet kendi ulusal sınırları üzerinde oluşan kazanç ve irattan pay alma hakkını dar mükellefiyetle sağlamış bulunmaktadır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu kural birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir anayasanın bu ilkesi ile aynı hukuksal durumda olan kişilerin aynı kurallara bağlı tutulacağı değişik hukuksal durumda olanların ise değişik kurallara bağlı tutulmasının bir aykırılık oluşturmayacağı kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi anayasanın maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlar ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta bunların durumu ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmakta özelliklere ve aykırılıklara dayandığı için haklı olan nedenler ayrı düzenlemeyi aykırı değil geçerli kılarsa da aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme aykırılık oluşturur anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir i̇ster yerli ister yabancı olsun gelir vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan türk vatandaşları olsun veya türkiyede yerleşmiş olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi türkiyede olmayan ve bir iş yeri ya da daimi temsilci vasıtasıyla türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlar olsun söz konusu kişilerin kendilerine türkiyede yapılan konut veya iş yeri teslimlerinde katma değer vergisi uygulaması açısından aynı hukuksal durumda oldukları açıktır aynı hukuksal durumda olanlara ise aynı kuralların uygulanması gerekir aksi halde kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir durum doğar aynı hukuksal durumda olanlara farklı uygulamalar getirdiği için iptali istenen bendi anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ‘vergi ödevi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında ‘herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi vermekle yükümlüdür denilmektediresas sayısı karar sayısı fıkrada verginin ‘genel olması ‘mali güce göre ve ‘kamu giderlerini karşılamak üzere alınması öngörülmüştür malî güce göre vergilendirme verginin kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke malî gücü fazla olanın malî gücü az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirler malî gücün tanımı anayasada bulunmamakla birlikte genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmaktadır kamu maliyesi yönünden ise gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergeleridir verginin malî güce göre alınması aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracıdır vergide eşitlik ilkesi ise yükümlülerin vergi ödeme güçleri dikkate alınmak suretiyle vergilendirmenin yapılmasını öngörür başka bir deyişle bu ilke kişilerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmaları demektir bu durumda anayasada öngörülen verginin ‘malî güce göre ödenmesi ‘herkesin vergi ödemesi ilkesiyle birlikte vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesine uygunluğu gösterir ve sosyal devletin en etkin uygulama aracını oluşturur vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı bu ilkelere uyularak sağlanır vergide eşitlik ilkesi malî gücü aynı olanların aynı malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesidir döviz karşılığı yapılan konut ve işyeri teslimlerde dar mükellefler ve gelir vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan türk vatandaşları lehine bir düzenleme yapılması anayasanın maddesinde de yer verilen ‘malî gücüne göre vergilendirme ilkesini zedelemektedir anayasa mahkemesi vergide yasallık ilkesinin yanı sıra vergi ile ilgili düzenlemelerde diğer bazı ilkelere de dikkat edilmesi gereğini ortaya koyan kararlar vermektedir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasanın üncü maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülerek anayasanın nci maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir buna göre devletin vergilendirme yetkisinin sınırı aynı zamanda kişilerin hak ve özgürlüklerinin de sınırını oluşturduğundan bu yetkinin keyfiliğe kaçacak biçimde kullanılmasının önlenmesi hukuk devleti olmanın gerekleri arasında öncelikli bir yere sahip bulunmaktadır vergilendirme alanında olası keyfi uygulamalara karşı düşünülen ilk önlem gelir vergisi kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin kapsamıresmi daire ve müesseselere veya merkezi türkiyede bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup adı geçen daire müessese teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memleketlerde bulunan türk vatandaşlarıesas sayısı karar sayısı kuşkusuz yasallık ilkesidir ancak vergilerin yasayla getirilmesi yalnız başına vergilendirme yetkisinin keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını engelleyemeyeceğinden yasallık ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması idare ve kişiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi geçmişe yürümemesi öngörülebilir olması ve hukuk güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir denilmiştir vergilendirmede aynı hukuki statüye sahip mükellefler arasında ayrım yapan ve eşitlik ilkesine aykırı olan benzeri mahiyetteki düzenlemeler anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmektedir gelir vergisi kanununun geçici maddesine tarihli ve sayılı kanunla eklenen ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin türkiyeden elde ettiği finansal araç gelirleri üzerinden tevkifat yapılmasını öngören düzenleme anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararıyla iptal edilmiştir yüksek mahkeme iptal kararında özetle anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde sağlayan ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği sosyal adaleti ve millî gelirin adil bir biçimde dağıtılmasını sağlayan devlettir hukuk devletinde vergilendirmenin temel ilkelerinin gözetilmesi vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında ‘herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır denilerek verginin malî güce göre alınması ve genelliği vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülmüştür verginin malî güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır ekonomi ve vergi hukuku alanında malî güce ilişkin göstergelerin gelir sermaye ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir bu üç unsurun vergilendirilmesinde vergi adaletinin gerçekleştirilebilmesi için yükümlülerin ödeme güçlerinin gözetilmesi zorunludur malî güç ödeme gücünün kaynağı dayanağı nedeni ve varlık koşuludur yasa koyucunun vergilendirmede kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile malî güçlerini göz önünde bulundurması gerekir vergide genellik ilkesi herhangi bir ayırım yapılmaksızın malî gücü olan herkesin vergi yüküne katılmasını ve vergi ödemesini ifade eder bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup malî gücü fazla olanın malî gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise ödeme gücü aynı olanların aynı vergiyi ödemeleridir herkes tarafından yerine getirilmesi gereken bir yükümlülük olarak kabul edilen ve devletin kamusal gereksinimlerini karşılaması için egemenlik gücüne dayanarak tek taraflı iradesiyle kişilere yüklediği bir kamu alacağı şeklinde tanımlanan verginin anayasal sınırlar içinde salınıp toplanması zorunluluğu açıktır vergi hukukunda vergi olgusunun niteliklerini oluşturan yasal düzenlemelerde anayasanın bu konudaki ilkelerinin özenle göz önünde tutulması gerekir bu anlamda devletin vergilendirme yetkisi vergide yasallık malî güç ve genellik gibi kimi anayasal ilkelerle sınırlandırılmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik de vergide yasallık malî güç ve genellik gibi kimi anayasal ilkelerle birlikte devletin vergilendirme yetkisinin sınırlandırıldığı ilkeler arasındadır anayasanın maddesindeki temel ayırım ve karşılaştırma ölçütü mükellef türü değil ‘malî güç ve ‘vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkeleridir vergi sistemimizde dar ve tam yükümlülük arasında elde edilen gelirin niteliği ve unsurları yönünden herhangi bir farklılık bulunmamaktadır vergi yükü farklılaştırması mükellefin tam ya da dar olmasına göre değil ödeme güçlerinin durumuna göre yapılabilir vergilendirmede verginin konusu matrahı kadar oranı da vergi yükünü vergilendirmenin adaletli dengeli ve malî güce göre olması ilkesini doğrudan etkilemektedir tam ve dar mükelleflerde vergi yükü dışında biçimsel ve usule ilişkin kimi farklılıklar olabilir ancak bu mükelleflerin kendilerinden tahsil edilmesi gereken malî yükümlülüklerin kamu gücüne dayanılarak alınması ve mali güçlerine göre vergi ödemeleri bakımından aynı hukuksal durumda oldukları kuşkusuzdur aynı menkul kıymet veya diğer sermaye piyasası araçlarından aynı miktarda gelir elde eden dar ve tam mükellef arasındaki yerleşmeye dayalı farklılık bunlar arasında aynı gelir unsuru yönünden malî gücün farklı olduğunu göstermez ekonomik amaçlı değişikliklerin verginin temel yapısını bozmayacak şekilde yapılması anayasal ilkelere de aykırı olmaması gerekir anayasanın maddesine göre herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlü tutulurken gelir unsuru yönünden malî güçleri tam mükellefler ile aynı olan dar mükelleflerin vergi oranını sıfıra indirmek suretiyle bunlardan vergi alınmaması anayasayla örtüşmemektedir vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olan malî güç sadece vergi konularak değil mükellefler arasında ayrım yapılarak aynı gelir unsurundan vergi alınmayarak da bozulur verginin konulmasında olduğu gibi kaldırılmasında ya da dava konusu kuralda olduğu gibi fiilen alınmamasına yol açan düzenlemelerde de anayasanın vergilendirme ilkelerine uyulması gerekir vergilemeyle ilgili anayasal denetimde sınıflandırma ve karşılaştırma malî güce diğer bir deyişle gelirdeki büyüklük ölçüsüne göre yapılmak zorundadır gelirin niteliğinde farklılık yoksa mükellefin mukimliği farklılığın nedeni olamaz aynı gelir unsuru yönünden eşit olan tam ve dar mükelleflerden birincisinin yasayla oranında vergi tevkifatına tabi tutulup ikincisinin oranında tevkifata tabi tutularak tersine ayrımcılık yapılması makul ve adil olmayıp malî gücü aynı olanların aynı malî gücü farklı olanların ise ayrı oranda vergilendirilmesini öngören ‘mali güç ve ‘vergide eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturur açıklanan nedenlerle sayılı gelir vergisi kanununun geçici maddesinin numaralı fıkrasının birinci paragrafının sonuna sayılı yasayla eklenen ‘dar mükellef gerçek kişi ve kurumlar için bu oran olarak uygulanır şeklindeki dava konusu cümle anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir i̇ptali istenilen madde hükmündeki konut veya iş yeri olarak inşa edilen binaların ilk tesliminde uygulanmak ve bedeli döviz olarak t
4,068
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ ocak günlü iptal başvurusunun gerekçe bölümü aynen şöyledir konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri sosyaldemokrat halkçı parti tbmm grubu olarak bundan önceki başvurularımızda da sürekli olarak vurguladığımız gibi hükümet tüm erkleri elinde toplama konusunda inatçı ve kararlı bir tutum sergilemektedir yüce mahkemenize yaptığımız başvurular ve bu başvurular üzerine yüce mahkemenizce verilen kararlar ve bunların gerekçelerine baktığımızda i̇ktidar kanun hükmünde kararname çıkarma konusundaki istisnai bir kuralı uygulamaları ile bir genel kural haline dönüştürmüştür kanun kuvvetinde kararname çıkarma yoluyla yürütme organı yani hükümet yasama yetkilerini çok büyük ölçüde eline geçirmektedir demokratik hukuk devletinde kuvvetler ayrılığı ilkesi hukukun üstünlüğünü sağlayan temel hak ve özgürlükler için güvence oluşturan temel esaslardan birisidir bu gün tartışmasız olarak kabul edilmektedir ki yasama yürütme ve yargı güçlerinin tek elde toplanması halinde hukukun üstünlüğünden söz etmek olasılığı bulunmadığı gibi bu kuvvetlerden birinin diğerinin fonksiyonunu işlevini yüklenmesi de demokratik yaşam açısından büyük sakıncalar oluşturmaktadır üzüntü ile belirtelim ki yüce mahkemenizin konuya ilişkin aldığı kararlara karşın iktidar hukukun evrensel ilkeleriyle uzlaşmazlığını sürdürmekte ve en büyük toplumsal çıkarın hukukun üstünlüğünü sağlamak olduğu gereğini kavrayamamaktadır i̇ktidar sayılı kanun hükmünde kararname ile bu tutumuna bir örnek daha eklemiş bulunmaktadır anayasa idareyi merkezi idare ve mahalli idare olarak iki bölüme ayırmış ve merkezi idare ile mahalli idarenin niteliklerini işlevlerini görev ve yetkilerini ayrı ayrı belirlemiştir böylece anayasası yıllardan beri türk hukukunda uygulanan bir yapıyı ve anlayışı anayasal düzeyde de saklı tutmuştur i̇ktidar bu kanun hükmünde kararname ile bu anayasal düzenlemeyi de adeta hiçe sayarak belli bir bölgede de olsa mahalli idareleri işlevsiz hale sokmuş ve mahalli idare ve merkezi idare ayrımını ortadan kaldırmıştır bu nedenlerle grubumuz sayılı kanun hükmünde kararnamenin iptali için yüce mahkemenize başvurmayı bir görev addetmiştir i̇ptal talebine konu olan sayılı khknin kısa bir analizi bakanlar kurulunca tarihinde kararlaştırılarak günü resmî gazetede yayımlanan ve ve sayılı yetki kanunlarına dayanılarakesas sayısı karar sayısı düzenlenen sayılı khk ile tüzel kişiliğe sahip yıl süreli güneydoğu anadolu projesi bölge kalkınma i̇daresi teşkilatı kısaca gap i̇daresi adı altında bir teşkilat kurulmuştur bu teşkilat gap bölgesi olarak adlandırılan ve adıyaman diyarbakır gaziantep mardin siirt ve şanlıurfa illerini içme alan bölgede yetkili ve görevli kılınmıştır bu kanun hükmünde kararnamenin amaç başlığını taşıyan maddesinden görev başlığını taşıyan maddesinden kuruluş başlığını taşıyan maddesinden yüksek kurul ve görevleri başlığını taşıyan maddesinden ve gap i̇daresi başkanlığı başlığını taşıyan maddesinden anlaşılmaktadır ki bu teşkilat bir merkezi idare tüzel kişisidir doğrudan doğruya merkezi idareye bağlıdır merkezi idarenin karar ve politikalarını uygulamakla görevli olacaktır hatta gap i̇daresi yüksek kurulu başbakan veya görevlendireceği bir devlet bakanının başkanlığında ve onun dışında üç bakandan oluşmakta ve bu yüksek kurul gap i̇daresince hazırlanacak her türlü plan proje ve programları karara bağlamakla yetkili bulunacaktır gap i̇daresi böylece bir merkezi idare tüzel kişisi hükmî şahsiyeti olarak düzenlenmesine karşın görevi ve yetkileri çok geniş alanları ve konuları kapsamaktadır bu idareye merkezi idarece gerçekleştirilmesi gereken hizmetlerin yapılması görevi yanında mahalli idarelerin yapmaları gereken hizmetlerin gerçekleştirilmesi görevi de verilmiştir daha açık bir ifade ile belirleyecek olursak bir merkezi idare teşkilatı olan bu idare hem merkezi idare yetkilerini ve hem de mahalli idare yetkilerini kullanacaktır kanun hükmünde kararnamenin amaç maddesini oluşturan nci maddesinde sayılan sınırsız hizmetler daha çok ve daha ağırlıklı olarak mahalli idarelerin hizmet alanlarım kapsamaktadır ayrıca coğrafi açıdan baktığımızda gap bölgesi adıyaman diyarbakır gaziantep mardin siirt ve şanlıurfa illerini içine almaktadır ki bu alanda il ilçe ve kasaba belediyelerinin ve il özel idarelerinin hizmet verdikleri alanlar da bulunmaktadır madde fıkrası bundan da anlaşılmaktadır ki bu idare merkezi idarelerin hizmetleri yanında mahalli idarelerin de görev ve yetkilerini herhangi bir sınır tanımaksızın kullanacaktır özellikle ikinci maddenin e g ve fıkralarında belirtilen görevler doğrudan doğruya belediyelerin ve il özel idarelerinin görevlerini de kapsamaktadır ayrıca nci maddenin fıkrası konuyla ilgili olarak başbakanlığın vereceği diğer görevler demekle bu kanun hükmünde kararnamede belirtilmeyen bir çok görevleri de bu idare üstlenecek ve başbakanın iradesi ile onun iki dudağı arasından çıkacak sözle mahalli idarelerin tüm yetkileri gap i̇daresine devredilebilecektir hukukun hiçe sayıldığı böyle bir hükme hukuk devleti içerisinde yer vermek herhalde hiç bir şekilde olası bulunmamaktadır sayılı khknin üncü maddesinin nci fıkrasında belirtilen ve gap i̇daresinin khknin nci maddesindeki hizmetleri yürütmekle görevli ve yetkili olduğunu kesinlikleesas sayısı karar sayısı belirleyen ve pekiştiren hükümden sonra üncü maddenin üncü fıkrasında sayılı belediye kanunu ve sayılı i̇mar kanunu ile diğer kanunların ilgili idarelere verdikleri imar ve alt yapıya dair hak ve yetkiler bu idareye devredilmiş sayılır denilmektedir ki bu hüküm dahi gap bölgesindeki mahalli idarelerin hemen tüm yetkilerinin gap i̇daresine devredilmiş olduğunun bir başka göstergesini oluşturmaktadır anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi yukarda arz edildiği üzere sayılı bu khk tarih ve sayılı tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı yetki kanunlarına dayanılarak kararlaştırılmış ve çıkartılmıştır oysa ki numaraları sunulan bu yetki yasalarına baktığımızda mahalli idarelerin yetkilerini devralan merkezi idareye bağlı bir tüzel kişilik oluşturulacağına dair herhangi bir yetki görülmemektedir sayılı yetki kanununun değişik son şekline göre kapsam maddesi olan nci maddenin bölümüne baktığımızda tümüyle merkezi idarenin yetki alanlarına ilişkin konularda kanım hükmünde kararname ile düzenlemelere olanak sağlanmaktadır mahalli idarelerin yetkilerine ilişkin bir düzenleme öngörülmemektedir ayrıca yetki kanunlarında gerek sayılı kanun ve gerekse yerel yönetimlerle ilgili diğer kanunlardan hiç bir şekilde söz edilmemektedir bu durumda anayasanın nci maddesinde öngörülen nitelikte bir yetki yasasına dayanmadan bu kanun hükmünde kararname oluşturulmuştur esasen bu kanun hükmünde kararname bu açıdan yok hükmündedir bu nedenlerle bu düzenleme nci madde karşısında geçersiz ve nci maddeye aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın üncü maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın üncü maddesinin nci fıkrası îdare kuruluş ve görevleri ile bir bütündür ve kanunla düzenlenir demekte maddenin üncü fıkrası ise kamu tüzel kişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur hükmünü getirmektedir görülüyor ki nci fıkra idareye ilişkin düzenlemelerin kanunla yapılacağını öngörmüştür üncü fıkra daha da özel bir hüküm getirerek kamu tüzel kişiliğinin kanunla düzenleneceğini veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulabileceğini öngörmektedir kanunun açıkça verdiği yetkiden anlaşılması gereken odur ki kanuna konulan bir genel hükme dayanılarak kamu tüzel kişisi oluşturulamayacak kanunun açıkça şu şekilde bir kamuesas sayısı karar sayısı tüzel kişisi oluşturulacaktır şeklindeki bir hükmü ile ancak kamu tüzel kişisi oluşturulabilecektir gap i̇daresi bir kanunla kurulmamış olduğu gibi gap i̇daresinin kurulacağını açıkça gösteren bir kanun hükmü de mevcut değildir bu nedenle bu kanun hükmünde kararname anayasanın üncü haddesinin ve üncü fıkralarına aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın üncü maddesinin nci fıkrası ise idarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır içmektedir yukarda sunulduğu gibi gap i̇daresi adıyla kurulan bu kamu tüzelkişiliğinin oluşumunda ve yetkilerinde merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkeleri birbirine karıştırılmıştır merkezden yönetim ve yerinden yönetim ilkelerine ilişkin görüşlerimizi anayasanın nci maddesine aykırılık bölümünde ayrıntılı olarak suna ağız i̇şte bu nedenler dolayısıyle bu kanun hükmünde kararnamenin tümü anayasanın üncü maddesinin nci fıkrasına da aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın i̇darenin kuruluşu ve merkezi i̇dare başlığını taşıyan nci maddesinin üncü fıkrası kamu hizmetlerinin görülmesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir demektedir görülüyor ki bu madde gap i̇daresi gibi bir çok ili içine alan bir merkezi idare teşkilatının ancak kanunla düzenlenebileceğini öngörmektedir bu hüküm kanunla düzenlemeyi öngören bir özel hüküm niteliğindedir oysa ki gap i̇daresi kanun hükmünde kararname ile düzenlenmiştir sunulan bu durum karşısında sayılı kanun hükmünde kararname tümüyle anayasanın nci maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasa mahalli idarelere ilişkin temel esasları mahalli idarelerin niteliklerini görevlerini ve merkezi idare ile mahalli idare ilişkilerindeki ana kuralları her iki idarenin farklılıklarını mahalli idareler başlığını taşıyan nci maddesi ile düzenlemiştir sayılı khknin anayasanın nci maddesine aykırılık konusuna daha aydınlık bir biçimde yaklaşabilmek için öncelikle anayasanın nci maddesinde belirlenen esasların kısa bir analizinin yapılmasında yarar olacaktıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinin ilk fıkrası mahalli idareleri şöylece tanımlamaktadır mahalli idareler il belediye ve köy halkının müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir bu tanıma göre mahalli idareler il belediye ve köy idarelerinden ibarettir bunlar yörede bulunan halkın ortak ihtiyaçlarının karşılanması için kurulan idarelerdir karar organları seçimle oluşturulmaktadır bunlar kamu tüzelkişisidir yine nci maddenin nci fıkrası ise mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir demektedir görülüyor ki bu fıkra mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin kanunla düzenleneceğini belirtiyor ancak bu idarelerin görev ve yetkileri kanunla düzenlenirken kanun bu düzenlemeyi yerinden yönetim ilkesine uygun olarak gerçekleştirecektir halde burada üzerinde durulması gereken önemli husus yerinden yönetim ilkesinden ne anlaşıldığı hususudur bunu anlayabilmek için öncelikle yerinden yönetimin hangi nedenlerle meydana geldiğinin ve hangi zorunlulukla uygulandığının belirlenmesi gerekir devletin geniş sınırlar içinde türlü görevleri vardır geniş sınırlar cinde devletin görevlerini yapabilmesi için birçok kararlar alması gereklidir bütün bu kararların bir merkezden yönetilmesi sakıncalıdır merkezle yazışmalar karar alınması ve diğer ilgili yerlere gönderilmesi çok zaman alır i̇şlerin gecikmesine neden olur öte yandan yerel nitelikte birçok hizmetlerin öneminin merkezi idare tarafından değerlendirilmesi çok güç bir iştir yukarıda belirtilen nedenlerle devlet veya merkezden yönetim adına hareket edecek ve yerel nitelikte kuruluşları temsil edecek örgüt ve kişilere gerek vardır bunun iki tür çözüm yolu vaıdır ya merkezden yönetimin taşra temsilcilerine geniş yetkiler verilir fakat hizmetlerin istenilen biçimde yürütülmesine bu formül yeterli değildir i̇kinci yol ise tüzelkişiliğe sahip yerel yerinden yönetim kuruluşlarına yani yerel yönetimlere yer vermektir böylece merkezi idarenin yükü hafifletilmiş olmaktadır merkeze bağlı olan taşradaki memurlar merkez adına iş yapma ve karar alma yetkisinin tanınması halinde yine tam anlamı ile merkezden yönetim sistemi terkedilmiş sayılamaz bunda da yine merkezden yönetimin katı uygulamasının sakıncaları vardır merkeze bağlı memurlar yetki genişliğine sahip olmalarına rağmen yerel gereksinmeleri anlama değerlendirme ve halka yakın olma yönünden yetersiz kalırlar bu nedenle organları halk tarafından seçilen yerinden yönetim kuruluşlarına gereksinme vardır seçilerek işbaşına gelenesas sayısı karar sayısı temsilciler memurlardan daha iyi yerel gereksinmeleri değerlendirebilirler yetki genişliğine sahip merkez kuruluşları yerinden yönetim kuruluşları gibi dinamizm ve hareketlilik gösteremezler yerel yerinden yönetim kuruluşları yerel çıkarlara ekonomik coğrafi ve siyasal duruma göre değişken koşullara daha iyi uyabilme olanağına sahiptir i̇şte bu gereksinimler sonucunda merkezi idare dışında özerk tüzelkişiliğe karar verme yetkisine sahip yönetim organları seçmenler tarafından seçimle oluşturulan mahalli idareler doğmuştur özerklik kamu hizmetlerinin önemli bir kısmının vatandaşların yararına olarak mahalli idarelerin sorumluluğu altında yerine getirilmesi anlamını taşır bu kamu hizmetleri kuşkusuz mahalli ortak nitelik taşıyan gereksinimlere yönelik hizmetlerdir özerk kuruluşlar tanımdan da anlaşılacağı üzere karar alma ve aldıkları kararları uygulama hakkına sahiptirler karar alma özgürlüğünün gerçekleşmesi karar organlarının serbest oluşumuna bağlıdır bu nedenle bu organlar seçimle oluşturulurlar ayrıca mahalli idarelerin varoluşunun siyasal gerekçesinin özünde demokrasi inancı yatar bu sebepledir ki mahalli idareler öteden beri demokrasisin temel kurumlarından biri olarak kabul edilmişlerdir mahalli idarelerin bu yapılan nedeniyledir ki bunlara demokratik terbiye kuruluşları da denilmektedir anayasanın nci maddesinin nci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir denmektedir i̇dari vesayet merkezi idarenin mahalli idare üzerindeki denetim hakkıdır nci maddenin nci fıkrası idari vesayetin hangi amaçla yapılacağını açıkça belirlemiştir buna göre mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu görevlerinde birliğin ahengin sağlanması amacıyla toplum yararının korunması amacıyla merkezi idarenin mahalli idare üzerinde idari vesayet yetkisi vardıresas sayısı karar sayısı merkezi idare sisteminde bir yetki genişliği ilkesi mevcuttur bu ilkeye göre merkezi idare kendi hiyerarşisine tabi olan görevliye belli konularda kendiliğinden karar alma ve uygulama yetkisi vermektedir yetki genişliğinde kararlar merkezi idare acına merkezi idarenin bir memuru tarafından alınmaktadır bu karar her zaman merkezi idare tarafından değiştirilebilir yerine yenisi oluşturulabilir çünkü karar merkezi idare adına verilmektedir oysa ki vesayet makamlarının yerinden yönetim idarelerinin işlemleri üzerindeki vesayet denetimi yerinden yönetim idarelerinin kararlarını onamak iptal etmek veya yürütülmesini geciktirmek gibi yollar ile olmaktadır fakat kural olarak vesayet makamları yerinden yönetim idarelerinin yerine geçerek karar alamazlar görülüyor ki mahalli idareler merkezi idareden farklı nitelikler taşımaktadır mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması görevi bu farklı nitelikteki mahalli idarelere verilmiştir bir başka ifade ile mahalli müşterek ihtiyaçları ancak mahalli idareler karşılayabilecek ve bu konudaki hizmetler mahalli idareler tarafından yürütülecektir oysa ki sayılı khknin amaç başlığını taşıyan nci maddesindeki plan alt yapı ruhsat konut sanayi maden tarım enerji ulaştırma ve diğer hizmetleri yapmak veya yaptırmak mahalli idarelerin hiç bir niteliğini taşımayan ve bir merkezi idare olan gap i̇daresine verilmiştir burada mahalli idarelerin ana görevini oluşturan konular yer aldığı gibi diğer hizmetleri deyimi burada yer almayan daha bir çok hizmet konularının gap i̇daresince yürütüleceğini açıkça beyan etmektedir bu deyim gap i̇daresine verilen hizmet konularının sınırsız olduğunu açıkça belirlemektedir khknin görev başlığını taşıyan nci maddesinin fıkrası il bölgesinde doğal olarak bu bölge içerisinde bulunan mahalli idareler bölgesinde araştırma ve uygulama projelerini yapmak ve yaptırmak fıkrası bölge içindeki faaliyetleri yönlendirmek uygulamasını değerlendirmek ve takip etmek görevini gap i̇daresine vermektedir ayrıca nci maddenin fıkrası bölgede uzun vadeli planlar ve yıllık programlar muvacehesinde süratle kalkınmayı sağlamak için tarım madencilik imalat sanayi enerji ulaştırma haberleşme inşaat turizm gibi kamu hizmetleri beşeri kaynaklar sosyal ekonomi bilim araştırma geliştirme ve teknoloji çevre ve şehircilik bölge geliştirme ve kültür sektörlerinde yapılacak yatırımlar konusunda çalışmalarda bulunmak çalışmaları yönlendirmek koordinasyonu ve uygulamaların gerçekleşmesini sağlamak görevlerinin tümünü gap i̇daresine devrettiği gibi fıkrası ile nazım ve uygulama imar planları ile revizyonlarının tamamını vea bir kısmım plan değişikliği dahil ada ve parsel bazına kadar yapmak veya yaptırmak fıkrası ile yol su elektrik kanalizasyon ile konut sanayi ve ulaştırma hizmetlerini yürütmek fıkrası ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait her türlüesas sayısı karar sayısı bina ve tesislerin yapılmasında koordinasyonu sağlamak gibi görevleri gap i̇daresine devretmektedir gerek nci madde de ve gerekse nci maddenin sunulan fıkralarında belirtilen ve hatta belirtilmeyen bir çok hizmetler mahalli müşterek hizmetleri kapsayan ve mahalli idarelerin yürütmekle yükümlü oldukları hizmetlerdir bu hizmetler mahiyetleri itibariyle mahalli müşterek ihtiyaçları karşılayan hizmetler olduğu gibi ayrıca çok çeşitli yasalarla örneğin sarılı belediyeler kanunu sayılı i̇mar kanunu i̇l genel i̇daresine i̇lişkin kanun köy kanunu ve daha bir çok kanunla mahalli idarelere verilmiş ve mahalli idarelerce yıllardan beri yürütülmekte bulunan hizmetlerdir kaldıki khknin nci maddesinin fıkrası başbakanlıkça bu konuda verilecek diğer görevleri yapmaktır diyerek başbakanın iadesi ile bu khkde belirtilmeyen daha başka hizmetlerde ilgili yönetimin görev ve yetki alanından alınarak gap i̇daresine verilebilecektir bu açıkça bir keyfiliktir yasama yetkisini başbakanın iradesine terk etmektir ayrıca sayılı khk bununla da yetinmeyerek kuruluş başlığını taşıyan üncü maddesinin nci fıkrasında gap i̇daresi nci maddede belirtilen hizmetleri yürütmekle görevli ve yetkilidir demek suretiyle mahalli ve merkezi idarelerin yetki alanlarını dikkate almadan tüm bu hizmetlerin gap i̇daresince yapılacağını pekiştirmektedir zira gap i̇daresinin görevlerinin ne olduğunu belirleyen nci madde mevcut iken üncü madde de yeniden böyle bir hüküm getirmenin başka bir yorumu olamaz khknin üncü maddesinin üncü fıkrası konuya daha da netlik kazandırarak gap i̇daresinin görev alanına giren konularda sayılı belediye kanunu ve sayılı i̇mar kanunu ile diğer kanunların ilgili idarelere verdikleri imar ve alt yapıya dair hak ve yetkiler bu idareye devredilmiş sayılır demekte ve yukarıdan beri arz ettiğimiz ve mahalli müşterek ihtiyaçları karşılayacak hizmetlerin mahalli idarelerden alınarak bir merkezi idare olan gap i̇daresine devredildiği iddiamızı açık ve net bir biçimde doğrulamakta ve göstermektedir zira görüldüğü gibi burada imar ve alt yapıya ilişkin hakların devri de sağlanmaktadır böylece gap i̇daresi gap bölgesindeki yerel yönetimlerin erini bak ve yetkilerini devralmaktadır yukarıda sunulduğu gibi merkezi idarenin mahalli idareler üzerinde yalnızca vesayet hakkı denetim hakkı var iken şimdi bu khk ile bütün bu sınırlar aşılarak merkezi idare gap bölgesindeki mahalli idarelerin yerini almaktadır böylece anayasanın nci maddesinin gap bölgesindeki yerel yönetimler için geçerliliği kalmamaktadır sunulan tüm bu nedenlerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesi nci maddesinin b f h ve fıkraları ile üncü maddesinin nci ve üncü fıkraları anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesiesas sayısı karar sayısı anayasanın devletin temel amaç ve görevleri başlısını taşıyan nci maddesi cumhuriyet ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamayı devlete görev olarak vermiştir yukarıda da sunulduğu gibi mahalli idareler bir demokratik terbiye müesseseleridir ayrıca mahalli müşterek ihtiyaçlar yöre halkının seçtiği yönetimler eliyle yürütülmektedir yöre halkı yerel ortak ihtiyaçlarının karşılanmasında seçimler ve diğer mekanizmalarla yönetimlere demokratik katılımın hakkını kullanmakta ve bu hizmetlerin gerçekleştirilmesinde etkili olmaktadır böylece yerel yönetimlerle demokrasi yaygınlaşmakta ve etkinleşmektedir bu khk ile hizmet olanakları elinden alınan yerel yönetimler işlevsiz kaldığından artık demokrasinin yaygınlaşması ve etkinleşmesinden söz edilemeyecektir bu durum açıkça devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak gibi amaç ve görevlerine ters düşen bir durumdur bu nedenlerle sayılı khknin nci maddesi nci maddesinin b f h j fıkraları ile ncü maddesinin nci ve üncü fıkraları anayasanın nci maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın yasama yetkisi başlığını taşıyan nci maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini hükme bağlamış bulunmaktadır yukarıdaki bölümlerde ayrıntıları ile sunulduğu gibi böyle bir kararname konusu ancak kanunla düzenlenebilecek konuları kapsamaktadır oysaki hükümet burada yasama organınca kullanılması gereken yetkiyi kullanmak suretiyle khk çıkarmıştır bu durum yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve devredilemeyeceği ilkesi ile bağdaşmamaktadır bu nedenle bu khknin tümü anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gereklidir sayılı khknin nci maddesinin fıkrasında başbakanlıkça bu konuda verilecek diğer görevleri yapmaktır denmektedir başbakanlığın gap i̇daresine bu fıkra uyarınca verebileceği hizmetler önceden yasalarla diğer idare birimlerine verilmiş olan hizmetler ve yetkilerdir yasalarla verilen ve yıllardan beri diğer idare birimleri tarafından kullanılmakta olan yetkiler ve hizmetler ancak yasalarla bu idare birimlerinden alınarak bir başka idari birime devredilebilir oysa ki bu fıkra ile bu yetki başbakana terk edilmiştir bu başbakanın yasama yetkisini kullanma imkanı sağlayabilecek tehlikeli bir yoldur bu nedenle sayılı khknin nci maddesinin fıkrası bu açıdan anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın nci maddesi devletimizin demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir demokratik hukuk devletinde her şeyin demokratik ilkelere ve hukuka uygun olarak yürümesi ve işlemesi gerekir yıllardan beri ülkemizde uygulama alanı bulunan anayasal müessese olarak saklı tutulan yerel yönetimler hukukumuzun ve demokrasimizin önemli bir öğesini teşkil etmektedir bu khk ile yukarıdan beri sunmaya çalıştığımız hukuksal ve demokratik aykırılıklar sergilenmiş bulunmaktadır bu nedenlerle bu khknin tüm hükümleri ve hazırlanarak yürürlüğe konulması anayasamızın nci maddesine aykırı bulunmaktadır i̇ptali gerekmektedir anayasanın ve üncü maddelerine aykırılık ve gerekçesi sayılı khknin harcamalar başlığını taşıyan uncu maddesi aynen şöyledir gap i̇daresi başkanlığının her türlü giderleri kamu ortaklığı fonu ile toplu konut fonundan karşılanır bu fonlardan gap i̇daresine ayrılacak ödenek bakanlar kurulunca tesbit edilir buna göre hazırlanacak bütçe başbakan veya görevlendireceği bakanın onayı ile yürürlüğe girer i̇ta amiri gap i̇daresi başkanıdır başkan bu yetkisini yardımcılarına devredebilir bu hükme göre gap i̇daresi giderleri kamu ortaklığı fonu ile toplu konut fonundan karşılanacaktır ayrıca bu idareye ayrılacak ödenekler bakanlar kurulunca tespit edilecektir buna göre de bütçe yapılacak ve bu bütçe başbakan veya görevlendireceği bakanın onayı ile yürürlüğe girecektir bunun dışında khknin uncu maddesi de gap i̇daresi başkanlığının her türlü araç gereç bina ve tesisleri bayındırlık ve i̇skan bakanlığı ile diğer ilgili kuruluşlarca sağlanacaktır görülüyor ki gap i̇daresinin tüm giderleri devlet tarafından karşılanacaktır kamu ortaklığı fonu ile toplu konut fonu gelirleri doğrudan doğruya devlet geliridir güneydoğu anadolu projesi bir ulusal proje olması nedeniyle elbetteki bütün giderleri devlet karşılayacaktır böylesine büyük bir projenin trilyonlarla ifade edilen giderleri bütçe dışına çıkarılamaz böylesine büyük olanaklar özel kurallarla tüketilemez anayasanın nci maddesi devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağını öngördüğü gibi anayasanın üncü maddesi de harcama sınırım genel ve katma bütçelerle verilen ödeneğin göstereceğini buesas sayısı karar sayısı sınırın bakanlar kurulu kararı ile aşılabileceğine ilişkin bütçelere hüküm konulamayacağını bütçe değişiklik yetkisinin khk ile verilemeyeceğini bildirmektedir yasama organının temel görev ve yetkisi içinde olan işlemlerin khk ile bakanlar kuruluna ve özel olarak başbakan veya görevlendireceği bakanın onayı ile gerçekleştirilmesi anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bulunduğundan khknin ncü maddesinin iptali gerekir
3,240
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun ek maddesi anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan ve anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal devlet niteliği ile devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen inci maddesindeki kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma kuralı ile çalışma hakkı ve ödevi başlığı altındaki uncu maddenin ikinci fıkrasında vurgulanan devlet çalışanları korumak için gerekli tedbirleri alır hükmüne aykırıdır anayasanın nci ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesine göre işlem ve eylemlerin hukuka uygun olması yasa koyucunun çalışmalarında kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla bağlı tutması insan haklarına saygı göstermesi ve bu hakları korumaya adil bir hukuk düzeni kurarak bunu geliştirmeyi zorunlu sayması gerekir yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanını olumsuz etkiler i̇nsanın doğuştan sahip olduğu onurlu bir hayat sürdürme maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkını refah huzur ve mutluluğunu sağlamak sosyal hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak sosyal hukuk devletinin temel amacı ve görevidir i̇ptali istenen maddedeki madde gereğince alınması zorunlu sertifikaları almaksızın faaliyet gösteren kişi mahalli mülki amir tarafından onbin türk lirasından otuzbin türk lirasına kadar idari para cezasıyla cezalandırılır ibaresi hukuk devletinin bir gereği olan cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine uygun düşmemekte ve bu yönüyle de anayasaya aykırı bir nitelik taşımaktadır zira bakılmakta olan davada yapılan araştırma ve yazışmalar sonucunda madde gereğince alınması zorunlu bulunan sertifikanın wwwtelifhaklarıgovtr internet sitesi üzerinden yapılan başvuru sonrasında bankaya türk lirası ücret yatırılmasıyla başvuruda bulunan işyeri sahiplerine verildiği başkaca herhangi bir denetim yapılmaksızın gerçekleşen bu işlemlerin bir gün içinde tamamlanabileceği böyle bir prosedür neticesinde kolaylıkla alınabilecek sertifikanın mahkememize başvuruda bulunan tarafından edinilmemiş olmasının sertifika zorunluluğu konusundaki bilgisizliği nedenine bağlı olduğu sertifika zorunluluğunu öğrendikten sonra başvuruda bulunup söz konusu sertifikayı aldığı bu süreçte kamunun veya kişilerin herhangi bir zararına neden olmadığı gibi yasanın ve yapılan denetimlerin asıl amacının fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek korumak bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek olduğu gözetildiğinde başvuruda bulunanın işyerinde kanuna aykırı herhangi bir satış da yapmadığı anlaşılmıştır dolayısıyla söz konusu sertifikanın veriliş şekli ve idari yaptırımın muhatabı olan iş yerlerinin kırtasiyevb ekonomik büyüklüğü de gözetildiğinde sayılı yasanın maddesi gereğince amaçlanan fikri mülkiyet haklarının korunması ve etkin bir şekilde takibinin sağlanması için getirilen sertifika zorunluluğuna kasıt olmaksızın uymamak şeklinde gerçekleşen eyleme bağlanan ve kişilerin ekonomik hayatlarının mahvına sebep olabilecek nitelikteki idari para cezasının cezaların işlenen suçla orantılı olması ilkesine uygun düşmediği açıktıresas sayısı karar sayısı yasal düzenlemeyle korunması amaçlanan hukuki değeri ihlal derecesi ile iptali istenen kanun maddesinde takdir edilen idari para cezasının ağırlık derecesi arasında açık bir orantısızlık olduğu görülmektedir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukuku alanında olduğu gibi idari para cezalarına ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekir denilmiş ve yine yüksek mahkemenin tarih ve k sayılı kararında da kimseye hak ettiğinden fazla ceza verilemez cezaların ağırlık derecesi kanun koyucunun takdirinde ise de takdir korunan hukuksal değeri ihlal derecesine göre olmalıdır aynı konudaki düzenleme ihlal derecelerine göre yaptırım ve ceza yönünden adaletli mantıklı hakkaniyete uygun olmalıdır görüşüne yer verilmiştir anayasanın uncu maddesinde öngörülen çalışma hakkı bir temel hak ve özgürlük olarak anayasal güvenceye bağlıdır devlet çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemekle yükümlüdür sözü edilen maddenin gerekçesinde çalışmanın hak ve ödev olması sadece ulusal planda devletin çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri alacağını ve çalışanların da ancak çalışmak suretiyle gelir temin edeceklerini ifade etmekle kalmaz ferdi planda da çalışmanın bir hak ve ödev olarak telakki edilmesini gerektirir denilmiştir i̇ptali istenen kanun maddesi devletin çalışanları korumak çalışmayı desteklemek yükümlülüğü ile bağdaşmadığından bu bakımdan da anayasaya aykırılık teşkil etmektedir sayılı yasayla katılmış olduğumuz avrupa sosyal şartının başlangıç kısmında sosyal haklardan yararlanmanın ırk renk cinsiyet ayrımı yapılmaksızın güvence altına alınması gereği belirtilmekte bölümün üncü maddesi herkes sosyal refah hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir hükmünü içermekte ve bölüm inci madde de çalışma hakkının etkin kullanımını sağlamak üzere taraf devletlerin işçinin serbestçe girdiği bir meslekte hayatını kazanma ücretsiz iş bulma hizmetlerini sağlamayı ve uygun mesleğe yöneltmeyi taahhüt ettiklerini açıklamaktadır anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde antlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası antlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası antlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır diğer yandan anayasanın ıncı maddesine göre temel hak ve özgürlüklere ilişkin antlaşmalarla kanunların aynı konuda yaptığı düzenlemelerde çatışma olması halinde antlaşma hükümleri uygulanacaktıresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen maddedeki söz konusu ibare küçük çaplı iş yeri sahibi kişilerin ekonomik hayatlarının sona ermesine sebep olacak sonuçlar doğuracağından çalışma hakkının etkin kullanımını sağlama görevini veren avrupa sosyal şartı ile bağdaştırılması mümkün bulunmayan bir düzenleme olduğundan anayasanın ıncı maddesine de aykırı düşmektedir yine iptali istenen bu kural anayasanın uncu maddesindeki ‘kanun önünde eşitlik ilkesine de ters düşmektedir anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı gibi anayasanın uncu maddesinde öngörülen kanun önünde eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir kişisel nitelikleri ve durumları farklı olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılması eşitlik ilkesinin gereğidir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ve anayasa mahkemesinin içtihatlarına göre eşitlik eşit durumlara eşit biçimde eşit olmayan durumlara ise farklı şekilde muamele edilmesidir i̇darenin ve hakimin takdir yetkisini sınırlayan onbin türk lirasından otuzbin türk lirasına kadar idari para cezasıyla cezalandırılır ibaresi nedeniyle özellikle alt sınır hususunda adil bir kademelendirme gözetmeksizin yıllık toplam kazancı idari yaptırımla verilen cezaya yakın olan kişilere onbin türk lirasından başlayan idari para cezası öngörülmesi anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ek maddesi anayasanın nci inci uncu uncu ve ıncı maddelerine aykırıdır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizin bakmakta olduğu değişik iş sayılı dosyada başvuruda bulunan nun başvurusunun reddine karar vermek sayılı kanunun ek maddesi gereğince kanuna uygun ise de anayasal ilkeler ve evrensel hukuk ilkeleri ile mahkememizin vicdani kanaatine uygun düşmemektedir bu nedenle sayılı kanunun ek maddesinin anayasanın nci inci uncu ve ıncı maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla sayılı fikir ve sanat eserleri kanununun ek maddesinin iptaline karar verilmesi arz olunur
1,165
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekte kendisini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olan devlettir hukuk devleti ilkesinin öbür niteliklerinin güvencesini oluşturan temel öğelerden birisi idarenin yargısal denetimidir i̇darenin yargısal denetimi kişiler yönünden diğer denetim yolları ile kıyaslandığında daha fazla güvence sağlamaktadır ancak kendiliğinden harekete geçme yeteneği olmayan sadece idarenin işlem ve eylemleri nedeniyle menfaati ihlâl edilenlerin başvurusu üzerine harekete geçebilen yargısal denetimin etkin kılınması hak arama yollarının açık tutulması ve yargı güvencesinin sağlanması ile mümkündür yargı güvencesini etkin kılabilmek için geliştirilen değişik sistemler mevcuttur bunlardan bir tanesi üst mahkemeler kurulması diğeri ise kanun yolu düzenlemesidir bu sistemlerde bir yargı manzumesi muhtelif kademelerde örgütlenebilmekte kademeli bir tarzda kurulabilmektedir bu örgütlenme içinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen bir karara karşı kanun yolları kullanılarak bir üst mahkeme veya en üst son yargı merciine başvurabilmektedir anayasanın maddesindeki danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kuralıyla idari yargıda iki dereceli yargı sistemi öngörülmüş olup anılan maddede son inceleme yolu kapatılan karar türüne ilişkin istisnai bir kurala yer verilmemiştir maddenin incelenmesinden yasa koyucuya tanınan yetkinin son inceleme mercii olarak danıştay yerine başka bir idari yargı yerini belirlemekle sınırlı olduğu kanun yollarını tümüyle kapatma yetkisini içermediği sonucu çıkmaktadır nitekim genel kanun niteliğindeki sayılı i̇dari yargılama usulü yasasında idare ve vergi mahkemesi kararlarına karşı bölge i̇dare mahkemesine yapılan itiraz ile danıştaya yapılan temyiz başvurusu olağan kanun yolu olarak düzenlenmiştir anılan yasanın maddesindeki danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi danıştayda temyiz edilebilir kuralı ile anayasanın maddesine paralellik sağlanmıştır aynı yasada itiraz yolu öngörülen nihai kararlar sayılmış olup bunlar arasında sayılı yasanın maddesi uyarınca tek hakimle çözümlenen ve miktarı bir milyarı aşmayan konusu belli parayı içeren idari işlemlere karşı açılan iptal davalarında verilen kararlar da yeralmıştır i̇dari yargılama usulü yasasında konusu bir milyarın altında olan uyuşmazlıklarda verilen kararlara karşı bile yasa yolu öngörülmesine karşın sayılı yasanın maddesinde belirtilen üst sınırı on milyar olan ve her yıl artan idari para cezalarına karşı açılan davalarda ilk derece mahkemesince verilen kararlara karşı hiç bir sınırlama ve ölçüt getirilmeksizin yasa yolunun tümüyle kapatılmış olması hak arama özgürlüğü etkili ve iki dereceli yargı denetimi ve yargı güvencesi kavramlarına ve sonuç itibariyle de hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir her ne kadar anayasa mahkemesi içeriği sayılı yasanın maddesi ile aynı olan sayılı yasaya sayılı yasa ile eklenen ek maddeyi anayasaya aykırı bularak iptal ettiği tarih ve k sayılı kararının gerekçesinde tarihesas sayısı karar sayısı ve k sayılı kararına atıfta bulunarak kamu yararı gerektirdiğinde hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacak sonuçlara yol açma imkan ve ihtimaline neden olmadıkça kimi kararlara karşı yasa yollarına başvurmanın sınırlanıp önlenebileceğini kabul etmekte ise de aynı kararda atıfta bulunulan kararla adliye mahkemelerince verilen ve miktar ve değeri yüz bin lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin mahkeme kararlarına yasa yolunu kapatan hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesi kuralının anayasaya uygun bulunmasının türk lirasının satınalma gücü karşısında adalet duygusunu sarsmayacağı ve adalet duygusunu zedelemeyeceği görüşüne dayandığı bu görüşün büyük oranda para cezaları ya da kişinin özlük hakları imar kamulaştırma ve benzer konulara ilişkin idari işlemlere karşı itiraz üzerine verilecek kararlarda da geçerli sayılamayacağı hususu özellikle vurgulanmıştır açıklanan nedenlerle sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinin paragrafının itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararlar kesindir şeklindeki son cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından sayılı yasanın maddesinde öngörülen belgelerle birlikte anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oyçokluğu ile karar verildi
587
esas no karar no gerekçe anayasanın geçici maddesinin fıkrasında mayıs tarihinden ocak tarihine kadar çıkarılan kanunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasiyle anayasa mahkemesinde iptal dâvası açılamıyacağı ve itiraz yolu ile dahi mahkemelerde anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülemiyeceği yazılıdır
37
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin dava dilekçesinde açıklanan gerekçeleri aynen şöyledir genel i̇ptal gerekçesi̇ ve konunun anali̇zi̇ usule i̇li̇şki̇n bilindiği üzere anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yetkileri anayasamızın üçüncü bölümünde yargi başlığını taşıyan faslında düzenlenmiştir yüce mahkemenin görev ve yetkilerini belirleyen anayasamızın maddesinin bendinin ilk fıkrasında kanunların şekil bakımından denetlenmesi son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlıdır denmektedir bu duruma göre ilk bakışta anayasanın bu hükmü karşısında usul konusunun iptalini istediğimiz yasanın son oylamasındaki oy sayısının anayasanın bu konuda öngördüğü nisabı sağlayacak sayıda olup olmadığının araştırılmasından ibaret bulunduğu anlaşılabilir hukukun temel ilkelerinden birinin de yasa ve doğal olarak anayasa hükümlerinin sözü ile ruhunun gayesinin de yorumlama yapılırken gözönünde bulundurulması değerlendirilmesi ve uygulanması olduğu kuşkusuzdur bu nedenle yukarda bahsi geçen hükmü lafzının yanısıra ruhu ve amacı açısından da bir yorumlamaya tabi tutmak kaçınılmaz olmaktadır kaldı ki ünlü alman anayasacısı prof teodor mouuzun da belirttiği gibi anayasal irade sabit bir irade değildir aksine değişebilir süreli bir iradedir i̇htiyaçlardaki değişme yoruma da değişiklik getirir demektedir anayasaları yasalardan ayıran nitelikleri onların ana yapıyı ve genel felsefeyi detaya inmeden bir çerçeve bir çatı halinde düzenlemeleridir bu nedenle anayasaların çizdiği çerçeveye içerik kazandırmak somutlaştırmak ancak onun yorumlanması suretiyle olanaklıdır henüz yürürlüğe girmiş bulunan anayasamızı belli yönlerde somutlaştırmak anayasa mahkememize düşen bir görevdir anayasa mahkememiz doğaldır ki demokrasinin ve hukuk devleti ilkesinin özü ve toplumsal yararlar doğrultusunda yapacağı yorumlar ve ortaya koyacağı ilkesel kararlarla anayasamızın hükümlerine içerik kazandıracaktır konuya bu değerlendirmeler açısından yaklaştığımızda yasaların şekil bakımından denetlenmesi son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususunun yalnızca bir rakamsal değere bağlamanın mümkün olmadığını kabul etmek zorundayız en azından son oylamadaki oluşuma doğrudan etkin olan usul ve esası dikkate almamak mümkün değildir anayasamızın maddesinin gerekçe bölümünün paragrafında son oylama genel kurul tarafından yapılır daha önce vücut bulan şekil bozukluklarını genel kurulun bildiği veya bilmesi gerektiği varsayılır denmektedir bu husus milletvekillerinin iradesinin oluşumunda etken olmayan usul konularına ilişkindir örneğin çalışmalarının saat da son bulması gerekirken saat de son bulması ve fazla süre içerisinde yasanın oylanması milletvekili iradesinin oluşumuna değişik bir anlatımla oylama sonuçlarına etkideesas sayısı karar sayısı bulunmayacak bir usuli husustur ancak önerge verme hakkının kısıtlanması değişik önergelerin milletvekillerinin görüşmelerine ve tartışmalarına sunulmasını engellemek değişik seçenekleri değerlendirmekten milletvekillerini yoksun bırakmak milletvekili iradesini daha toplu bir açıdan millet iradesini olabilecek sonuca göre başka bir yönde şekillenmesine neden olacak ve dolayısıyla oylama sonucunu özü açısından etkileyecek bir husustur tutanaklar incelendiğinde görülecektir ki milletvekillerinin değişiklik önergesi verme hakkı i̇çtüzük ve anayasaya aykırı olarak dört önerge ile kısıtlanmıştır anayasamızın kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi başlıklı maddesinin ikinci bendinde kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmde görüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenir hükmü yer almaktadır eğer anayasamızın maddesinin bendinin ilk fıkrası hakkındaki yorumumuzun uygun görülmemesi halinde yukarıda bahsi geçen maddesinin bendi hükmü ile bir çelişkinin varlığımda kabul etmek zorunlu olacaktır öyle bir zorunluluk ki bunlardan ancak ve yalnızca biri kabule şayan olacaktır diğeri kabule şayan değildir gerçekten kanun teklif ve tasarılarının görüşülmesi i̇çtüzüğe uygunluk içinde yapılmalıdır bu anayasanın maddesinin bir emridir anayasal bir emirdir eğer görüşme i̇çtüzüğe uygun değilse i̇çtüzüğe uygunluğu emreden anayasanın maddesi hükmüne de aykırılık var demektir bu nedenle son oylamayı etkileyecek usuli noksanlıkların ve yanlışlıkların anayasal denetime uyruk tutulmasında zorunluluk vardır bu perspektiften bakarak aşağıdaki hususları usul ve esas açısından bir değerlendirmeye tabi tutmak gerekirse tbmm i̇çtüzüğünün maddesi hükümetçe hazırlanan kanun tasarıları bütün bakanlarca imzalanmış olarak ve gerekçesiyle birlikte meclis başkanlığına sunulur hükmünü öngörmektedir bu hükümle amaçlanan bakanlar kurulu üyelerinin sorumluluklarını tesis ve bu arada tasarıların her bakan tarafından kendi bakanlığının işlevi direkt ya da endirekt açısından bir incelemeye tabi tutulması bir yanlışlık noksanlık ihtiva ediyorsa tashihi ve tamamlanması ve iyileştirmeye muhtaç ise bunun sağlanmasıdır i̇ptali istenen yasa tasarısının meclis başkanlığına sunulması sırasında tasarı milli eğitim gençlik ve spor bakanının imzasına ulaşmamıştır konu hp tbmm grup başkanvekilince genel kurulun bilgisine sunulmuş ve ayrıca i̇çişleri ve adalet komisyonları üyelerince zapt edilerek tutanağa bağlanıp anamuhalefet grup başkanlığınca tbmm başkanlığına da yazılı olarak başvurularak bildirilmiştir i̇lgili oturuma başkanlık eden başkanvekili imzanın mevcut olduğunu beyan etmiş bu konuda ilgili birinci komisyondan sonra görüşme açılan ikinci komisyon üyelerine dağıtılan tasarıda bulunmamasına rağmen imzanın tamam olduğu beyan edilmiştir bu noksan imza sonradan ikmal edilmiş olsa bile i̇çtüzüğe aykırılık nedeniyle ikmal anına kadar yapılan görüşmeler keenlemyekündür bu nedenle yasanın tümünün iptali gerekiresas sayısı karar sayısı içtüzüğün maddesi bendi görüşülen bir madde birçok mesele veya fıkralardan mürekkep ise ve bunların ayrı ayrı oya konmaları onbeş üye tarafından yazılı olarak teklif olunmuş ise gereği yapılır hükmünü öngörmektedir bu hüküm uyarınca eğer böyle bir talep öngörülen sayıda üye tarafından yazılı olarak teklif olunmuş ise bu başkanlık divanı tarafından üzerinde bir takdirde bulunulmaksızın ayrıca genel kurulun tasvibine sunulmaksızın yerine getirilmelidir öte yandan konu görüşülen tasarının özüne içeriğine müessir bir konudur gerçekten uzun madde metinlerinde ayrı ayrı değerlendirmelerin gerekebileceği böyle bir yöntem ile daha sağlıklı bir görüşme ve daha sakin bir değerlendirme yapılabilecektir bu konuda günlü oturumda tasarının maddesi görüşülürken verdiğimiz önergenin gereği yerine getirilmemiştir bu nedenle yasanın ve üncü maddelerinin iptali gerekir i̇çtüzüğün maddesi kanunlarda veya i̇çtüzükte aksine hüküm yok ise kanun tasarısı veya teklifinde bir maddenin reddi komisyona iadesi değiştirilmesi veya metne madde eklenmesi hakkında milletvekilleri esas komisyon veya hükümet değişiklik önergeleri verebilir bu esaslar dairesinde milletvekilleri tarafından tasarı veya teklif maddelerinin her fıkrası için dörtten fazla önerge verilemez hükmünü öngörmektedir uygulamada bu hüküm herhangi bir milletvekilinin bir fıkra hakkında dört ayrı önerge verebilir şeklinde uygulanagelmiş ve bu husus bir teamül halini almış ve bu suretle bağlayıcılık kazanmış bulunmasına rağmen yasa görüşmelerinde oturumda başkanlık tarafından tüm üyelerin verebileceği en fazla önerge sayısının ile sınırlandırılması bir surette telakki edilerek bu konuda özellikle temin olunan bir önerge vesile ittihaz edilerek genel kurulun oylamasına sunulmuş ve öylece kabul edilmiştir bu davranış i̇çtüzüğün maddesinin anılan hükmünün ve bu konudaki teamülün zımnen ilgasıdır i̇çtüzükler de elbette değiştirilebilir ancak bunun kendine özgü bir usulü ve yöntemi vardır sayın cumhurbaşkanlığının imzası ve resmî gazetede yayımlanması sağlanmak gerekir herhangi bir başka yasa görüşülürken i̇çtüzüğün bu suretle zımnen de olsa değiştirilmesi usulsüzdür ve uygulanması anayasaya aykırıdır kaldı ki bu değişiklik önergesi vermek hakkının ortadan kaldırılması fiili sonucunu ortaya çıkaran bir yaklaşımdır bu kabul ve uygulamanın bir önemli sakıncası da hükümetin bir fıkra için kendi parti grubuna mensup üyelerce önerge verilmesi suretiyle muhalefet partililerinin vereceği ve genel kurulda değişiklik sağlayabilecek önerge vermesini engellemek gibi antidemokratik bir uygulamaya sebebiyet verebilmesidir bu nedenle yasanın bu karar ve uygulamaya tabi tutulan maddesi ve müteakip maddelerinin iptali gerekir i̇çtüzüğün maddesinin bendinin değişiklik önergeleri önce veriliş ve sonra aykırılık sırasına göre okunur ve işleme konur başkan her önerge için komisyona katılıpesas sayısı karar sayısı katılmadığını sorar komisyonun katılmaması halinde önerge sahibi isterse beş dakikayı geçmemek üzere açıklama için söz alabilir hükmünü öngörmektedir buna göre komisyonun önergeyi kabul etmemesi halinde milletvekili için önergesini açıklamak üzere konuşma hakkı doğmaktadır bu suretle yapılan konuşmanın genel kurulca haklı bulunması genel kurulun yönde bir kanaate ulaştırılması halinde yapılacak oylama sonucunda önergenin kabulü mümkündür ve bu çok görülmüştür öte yandan komisyonda görüşülüp kabul edilen ve rapora bağlanan bir metnin genel kurulda görüşülmesi sırasında değiştirilmesini öngören bir değişiklik teklifini kabul etmesi ancak bu konuyu komisyonun kendi içinde görüşerek kabul etmesi gerekir tabiatıyla bu konuda komisyonun toplantı ve karar nisaplarının da mevcut bulunması gerekir tutanakların incelenmesinden de görüleceği üzere iptali istenen yasaya ilişkin görüşmeler sırasında muhalefet milletvekillerince verilen değişiklik önergeleri komisyonca yukarıda belirtilen usul ve esaslara dikkat edilmeksizin sürekli kabul edilmiş ve bu suretle ve sırf amacı bu olduğu için önerge sahiplerine konuşma hakkı doğmamıştır ya da önerge sahiplerinin önergelerini açıklamak için yapacakları konuşmalar engellenmek için komisyon sözcüsü önergeyi kabul ettiklerini beyan etmişlerdir bu hakkın suistimalidir bu aynı zamanda milletvekillerinin konuşma hakkını gasp eden bir hileyi şeriyyedir bu nedenle görüşmeler salimen cereyan etmemiştir yasa ile ilgili görüşmelerin tümü i̇çtüzüğe aykırı bir görüşme üslubu içinde cereyan etmiştir bu nedenle de iptali muciptir i̇çtüzüğün maddesi bendi görüşmeler sırasında işaretle oylamaya geçilirken on milletvekili ayağa kalkmak veya önerge vermek suretiyle yoklama yapılmasını isteyebilir hükmü yer almaktadır böyle bir istek vaki olduğunda başkanlık divanının yapacağı iş derhal yoklamaya geçmektir şimdiye kadar ki meclis teamülü bu yoldadır ne var ki tutanakların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere pek çok yoklama istemimiz genel kurul oturumlarını yöneten başkanlık divanlarınca ret edilmiştir redde gerekçe olarak da bu istemin sık sık yapılmasıdır yoklama gereğini duyuran neden toplantı yeter sayısının genel kurul salonunda bulunması biçimindeki maddî durumdur her an değişmesi doğası gereği mümkün ve esasen aranması zorunlu olan bu maddî durumun tesbitini her an istemek de işin doğası gereği haklıdır bu isteğin behemehal yerine getirilmesi gerekir i̇ptali istenen yasanın görüşülmesi sırasında tutanaklarda da dercedilmiş bulunan yoklama istekleri karşılanmadığı için anayasa olarak ve i̇çtüzükçe gerekli toplantı nisabının mevcudiyeti kuşkuludur böylece gerekli nisabın mevcudiyetinden kuşku duyulan bir esnada yapılan görüşme ve oylama da sıhhatli ve geçerli değildir bu nedenle yasanın yoklama istemlerimizin haksız yere ret edildiği maddelerinin iptali gerekir anayasamızın maddesi bakanlar kurulu üyeleri türkiye büyük millet meclisinin katılmadıkları oturumlarında kendileri yerine oy kullanmak üzere bir bakana yetki verebilirler hükmünü öngörmektediresas sayısı karar sayısı madde metni incelendiğinde görüleceği üzere bu yetkinin müvekkil durumunda bulunan bakanca katılamayacağı her oturum için ayrı ayrı verilebilir ibaresine nazaran müvekkil durumunda bulunan bakanca genel kurulda olmayacağı için önceden ve yazılı olarak verilmesi gerektiği kolayca anlaşılır i̇ptali istenen yasanın görüşülmesi sırasında bu hususlara dikkat gösterilmemiş tutanakların ve yetki belgelerinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere her oturum için ayrı ayrı yetki verilmemiştir bu konudaki sorularımız soyut bir cevapla geçiştirilmiş itirazlarımız da ret edilmiştir bu durum oylamanın rakamsal sonucunu etkileyen bir durumdur bu nedenle tüm maddelerin iptali gerekir anayasamızın üncü maddesinin nci bendi başkanlık divanı meclisteki siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında divana katılmalarını sağlayacak şekilde kurulur demektedir türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün nci maddesi ise millet meclisi başkanı siyasi parti gruplarının parti grupları toplam sayısı içindeki yüzde oranlarını ve bu oranlara göre her siyasi parti grubuna düşen başkanlık divanındaki görev yeri sayısını tesbit eder ve danışma kuruluna bildirir başkanlık divanındaki görev yerleri başkanvekillikleri için iki adedi millet meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğuna sahip siyasi parti grubuna ait olmak üzere oranı en yüksek olandan başlayarak sıra ile dağıtılır i̇dareci üyeliklerle divan üyelikleri için görev yerleri dağıtımı danışma kurulunun görüşü alındıktan sonra genel kurulca kararlaştırılır siyasi parti grupları kendilerine düşen yerler için adaylarını gösterir bu adayları gösteren listenin genel kurulca işaret oyuyla oylanması suretiyle seçim tamamlanmış olur hükmünü öngörmektedir daha önce boşalan iki kâtip üyelik için hp grubunca iki sayın üye sayın i̇ cüneyt canver sayın fikri sağlar aday gösterilmiş ise de i̇ktidar partisinin çoğunluk oyları ile bu adayların adaylığı günü reddedilmiştir böylece muhalefete mensup üyelerce temsil edilecek başkanlık divanı üyelikleri iptali istenen yasanın görüşmelerinde özellikle boş bırakılmak istenmiş ve bu yapılmıştır binaenaleyh anayasamızın üncü maddesine aykırılık bulunmaktadır bu nedenle hp grubu adaylarının sonradan seçildiği tarih olan gününe kadarki görüşmelerde kabul edilen yasanın ve nci maddelerinin iptali gerekir bütün bunlar topluca nazara alındığında son oylamanın rakamsal oluşumunun anayasa ve i̇çtüzük hükümlerine uygun bir görüşmeye dayalı olarak ortaya çıkacak sonuçtan farklı olacağı kuşkusuzdur bu durumda anayasanın üncü maddesine uygun bir usulî ve öteesas sayısı karar sayısı yandan yine anayasanın inci maddesine uygun esas hakkındaki anayasal denetim ve böylece yasanın iptali zorunlu olmaktadır esasa i̇li̇şki̇n öncelikle iptalini istediğimiz yasa ile ilgili olan anayasamız hükümlerini belirlemek istiyoruz türkiye cumhuriyeti toplumun huzurunu millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir any md devletimizin bu nitelikleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez any md devletimizin niteliklerinden özellikle demokratik hukuk devleti ilkesi yasamızı doğrudan ilgilendirmektedir anayasa mahkememiz bir kararında hukuk devletini şöyle tanımlamaktadır hukuk devleti demek insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyan adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendisini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuka ve anayasaya uyan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı bulunan devlet demektir anayasamızın inci maddesi devletin temel amaç ve görevlerini türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olarak belirlemektedir egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye ve sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz any md kuvvetler ayrılığı ilkesi demokrasilerin varlığını gösteren demokrasileri dikta rejimlerinden ayıran hak ve özgürlüklerin güvencesini sağlayan temel esaslardan birisidir anayasamız da kuvvetler ayrımı esasını benimsemiş aşağıdaki üç maddesi hükmü ile bu konuyu düzenlemiştir yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez any md yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir any md yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır any md esas sayısı karar sayısı şimdi anayasamızın temel haklar ve ödevler kısmına bakalım herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir any md kişinin yaşama hakkına maddî ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz any md herkes yaşama maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir kimseye işkence ve eziyet yapılamaz kimse insan haysiyeti ile bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz any md herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hâkim kararı olmadan yakalama ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir bunun şartlarını kanun gösterir yakalanan veya tutuklanan kişilere yakalama ve tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal toplu suçlarda en geç hâkim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişi kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili yargı merciine başvurma hakkına sahiptir any md özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz any md kimsenin konutuna dokunulamaz kanunun açıkça gösterdiği hallerde usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin emri bulunmadıkça kimsenin konutuna girilemez arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz any md herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir any md hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz any md kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz ceza sorumluluğu şahsidir i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz any md esas sayısı karar sayısı anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilmiş herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir any md temel hak ve hürri̇yetleri̇n sinirlandirilmasi hiçbir zaman hiçbir toplumda sınırsız hürriyet diye bir şey olamayacağı sınırsız hürriyetin anarşi ve neticede hürriyetsizlik doğuracağı uzun boylu açıklamayı gerektirmeyen bir gerçektir hiçbir hak ve özgürlük sınırsız olamaz hakların ve özgürlüklerin sınırlandırılması demokrasinin kendi iç dinamiğini ve etkinliğini sağlama ve toplumsal yararlar bakımından mümkündür ancak demokrasilerde bu sınırlamanın da mutlaka bir sınırı vardır sınırlama hak ve özgürlüğü anlamsız ve göstermelik hale getiremez hak ve özgürlükleri özünden zedeleyip onu ortadan kaldıracak bir ölçüye varamaz anayasası sınırlama sınırını temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunulamaz şeklindeki hükmü ile sağlamakta idi buna göre anayasanın öngördüğü hak ve özgürlüklerin kısıtlanması hakkın özünü ortadan kaldırıcı mahiyette olmamalıdır yeni anayasamız da temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında belli ölçüler getirmiştir anayasamızın üncü maddesi temel hak ve hürriyetlerin anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabileceğini öngörmüş ancak bu sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağını ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamayacağını hükme bağlamıştır bu anayasa maddesinin gerekçesinde açıkça ifade edildiği üzere ancak kanunla denilmek suretiyle hak ve hürriyet sınırlamalarının münhasıran kanun konusu olduğu yani yasama tasarrufundan başka bir düzenleyici tasarrufla tüzük yönetmelik vb hak ve hürriyetlerin sınırlanmayacağı belirtilmiştir hak ve hürriyetlerin sınıflanmasında mümkün tek amaç olarak kanun yani yasama tasarruflarının seçildiğini gösteren bu hüküm dahi genel niteliktedir diğer bir deyimle hak ve hürriyetlere ait bütün maddelere sâri bir genel hükümdür bu nedenle herhangi bir hak veya hürriyete ait maddede hak ve hürriyetin kanunla sınırlanabileceğini ayrıca belirtmeye ihtiyaç yoktur ve maddelerin yazımında bu hususa sadık kalınmıştır fıkrada ayrıca söz konusu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olması zorunluluğu da gösterilmiştir maddenin ikinci fıkrasında hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında daima gözetilmesi gereken ölçü yani sınırlamaların sınırı öngörülmüştür diğer bir deyimle hak ve hürriyetlere getirilecek sınırlamalar yahut bunlar konusunda öngörülecek sınırlayıcı tedbirler demokratik rejim anlayışına aykırı olmamalı genellikle kabul gören demokratik rejim anlayışı ile uzlaşabilir olmalıdır getirilen bu kıstas anayasasının kabul ettiği öze dokunmama kıstasından daha belirgin uygulaması daha kolay olan bir kıstastır esasen uluslararası sözleşme veya bildiriler de bu kıstası kabul etmişlerdir maddenin ikinci fıkrası son satırı hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında öngörülen genel ve özel nedenlerin belli amaçlara yönelik bulunduğu binnetice ancak bu amaçları gerçekleştirmek için bu nedenlerin öngörüldüğünü vurgulamaktadır şu halde öngörülen amaçlar yahut nedenler bahane edilerek başka bir amaca ulaşmak için hak ve hürriyetler sınırlanmayacak yahut meşru amaç güdülerek sınırlanmış olsalar bile getirilen sınırlama bu amacın zorunlu yahut gerekli kıldığından fazla olmayacaktır diğer bir deyimle amaç ve sınırlama orantısı herhalde korunacaktıresas sayısı karar sayısı nihayet maddenin son fıkrası bu madde hükmünün genel niteliğini açıkça vurgulamaktadır bu aşamada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması ile yakından ilgili şu önemli noktayı vurgulamak zorundayız anayasadaki genel kural ve kavramların yasaya aktarılması suretiyle yasal düzenleme yapılamaz yapılması halinde anayasa ile çelişkiye düşülür anayasa mahkememiz sayılı günlü kararında son derece isabetli bir biçimde bu hususu bir ilke olarak saptamış bulunmaktadır gerçekten karar metninde sayılı kanunun dava konusu nci maddesi ile anayasanın değişik maddesindeki son istisna kuralının yansıtılması istenmiş ancak aşağıda tartışılıp açıklanacağı üzere bu yansıtmada anayasa ile çelişkiye düşülmüştür dava ve inceleme konusu maddeye ilk bakışta anayasa kuralı kanuna aktarılmış gibi görünür ancak bu nitelikte bir kuralın olduğu gibi yasaya geçirilmesinin dahi anayasa koyucunun ereğine ve yönergesine uygun düşeceği ve bir yasal düzenleme işini göreceği düşünülemez daha konusu kuralın anayasanın değişik maddesinin ikinci fıkrası gereğinin yerine getirildiği tek bölümü istisnaî durumlarda arama ve el koymayı buyurmağa yetkili mercie ilişkin olanıdır bu yerin en büyük mülkiye amiri olarak belirlenmiş ancak yetkinin hangi koşullar altında nasıl kullanılacağı açıklanmamıştır oysa milli güvenlik ve kamu düzeni uygulayıcıların kişisel görüş ve anlayışlarına göre genişleyebilecek öznel yorumlara elverişli bu nedenle de keyfiliğe dek varabilir çeşitli ve aşamalı uygulamalara yol açacak genel kavramlardır gecikmede sakınca bulunan haller de en az kavramlar kadar kesin ve keskin çizgilerle belli edilmesi sınırlanması zorunlu bulunan bir deyimdir dava konusu kuralda şüphe edilen kimseler denilerek yasal düzenlemeye anayasanın pek istisnaî durumlar için öngördüğü bir yetkinin hele ikinci üçüncü aşamadaki görevlilerce kullanılmasını olağanlaştırmaya genelleştirmeye ve büsbütün öznelleştirmeye elverişli bir deyim daha eklenmiştir öte yandan anayasanın değişik maddesinin ikinci fıkrasındaki ana istisna kuralında hâkim kararıyla arama ve el koyma kanunun açıkça gösterdiği hallerde koşulu yer almış bulunmaktadır kanunla yetkili kılınan merciin buyruğu ile arama ve el koyma ana istisnanın bir istisnası olduğuna göre koşulun burada da geçerli olması gerekir kaldı ki anayasa koyucunun hâkimlerce verilecek kararlarda dahi kanunun açıkça gösterdiği hallerde koşulunu öngörmüş olduğu gerçeği buyrukla arama ve el koyma konusu yasa ile düzenlenirken görmezlikten gelinemez onun için söz konusu yetkinin hangi hallerde kullanılabileceğinin yasada açıkça gösterilmesi bu yönden de zorunludur görülüyor ki sayılı kanunun maddesi anayasanın değişik maddesinin ikinci fıkrası ile güdülen ereği ve konulan sınırı asmakta ve özel hayatın gizliliği temel hakkının özüne dokunmaktadır anayasanın değişik ve değişik maddelerine aykırı olan kuralın iptal edilmesi gerekir kaldı ki anayasamızın uncu maddesinin üncü bendinin son fıkrasında hâkim kararı olmadan yakalama ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir bunun şartlarını kanun gösterir denmek suretiyle anayasa mahkememizin bu kararında belirtilen görüşe uygun ve örnek bir düzenleme yapılmıştır bu hüküm açıkça gecikmesinde sakınca bulunan hal kavramı ile ilgili belli şartların yasada tayin ve tesbitiniesas sayısı karar sayısı amirdir yani genel kavramlarla yasal düzenleme yapılmış olması bu açıdan anayasaya aykırılık teşkil eder i̇ptali̇ i̇stenen yasanin genel ni̇teli̇kleri̇ tüm demokratik ilkelere anayasamızın temel felsefesine ve oluşturduğu sisteme tamamen aykırı olan bu yasayı yakından tanıyabilmek için onun genel niteliklerini analize tabi tutmayı zorunlu görmekteyiz bu yasa getirdiği hükümlerle polise dilediği zaman ve dilediği yerde dilediği olay konusunda yasaklamak men etmek engellemek kapatmak yakalamak denetim ve gözetim altına almak hapsetmek fişlemek vatandaşı adresinde zorunlu ikamete tabi tutmak zor kullanmak coplamak ve polis amirinin emri ile silah kullanıp adam yaralamak ve hatta öldürmek bu görevleri yerine getirmek ya da yetkileri kullanmak için fiilen konuta girmek istihbarat için özel timler oluşturmak izlemek olanakları tanınmaktadır polis bu yetkileri hangi hallerde kullanacaktır genel ahlâk edep kurallarına aykırı haller utanç verici ve toplum düzeni bakımından tasvip edilmeyen tavırlar genel güvenliğe aykırı halkın rahatını ve sükununu bozacak rezalet çıkaracak derecede sarhoşluk gecikmesinde sakınca bulunacak haller gösterilen belgenin doğruluğundan şüphe direnme ve saldırının mahiyetine ve derecesine göre etkisiz hale getirilecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet maddi güç ve kanuni şartlar gerçekleştiği gibi tabirleri kendi anlayışı ve takdiri çerçevesinde değerlendirecek olan polis haiz olduğu bütün yetkileri kullanabilecektir polisi yetkili kılan halleri belirleyen bu tabirler genel tabirlerdir anayasada veya hukuk alanında kullanılan genel kavramlardır hukukun bugüne kadar ürettiği genel tabir ve kavramlar adeta özellikle toplanarak polise yetki vermek amacıyla bu yasada kullanılmıştır yasada bu genel kavramlar somutlaştırarak polisin yetkilerini objektif esaslara ve belirgin unsurlara bağlayabilecek hiçbir ölçüye yer verilmemiştir kanunsuz suç ve ceza olmaz kuralına rağmen polis dilediği davranışı suç sayabilecektir dolayısıyla önceden suç olarak saptanmamış bir eylem ya da davranış suç olarak nitelendirilebilecektir bu nitelendirme nedeniyle yargı yoluna da gidilemeyecektir böylece polis bir şahsın suç işlediğine doğrudan doğruya karar verecektir bu haliyle polis kanun koyucu gibi suç belirleyen kural koymakta yargı mercii gibi fiili suç olarak yargılamakta ve karar vermekte ve nihayet icra organı olarak cezayı infaza ve uygulamaya sokmaktadır bu yetkileri kullanırken hiçbir yasa hüküm hiçbir makam ve merci emri demokrasinin hiçbir ilke ve kuralı temel hak ve özgürlükler ve onların güvencesi polisi kayıtlayamayacak engelleyemeyecek ve sınır teşkil etmeyecektir bu durumda gerçekte hiçbir suç işlemeden polisin müdahalesine maruz kalan kişi işkenceye eziyete ve fena muameleye maruz almış olacaktır unutulmamalıdır haksız yere hürriyeti sınırlanan kişi için bu durum da fiiler bir işkencedir eziyet ve fena muamelediresas sayısı karar sayısı bu felsefe ve düzenleme cumhuriyete demokrasiye hukukun üstünlüğüne ve hukuk devleti ilkesine egemenlik ilkesine kuvvetler ayrılığı prensiplerine temel hak ve özgürlüklere kişi dokunulmazlığına kişi güvenliğine özel hayatın gizliliği ve korunması ilkesine konut dokunulmazlığına yerleşme ve seyahat özgürlüğüne kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibine kanuni hâkim güvencesine ters ve aykırı düşmektedir ayrıca baştan beri arzettiğimiz gerekçeler ve temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasındaki sınırı tayin eden anayasamızın üncü maddesindeki hüküm uncu maddesinin nci bendinin son cümlesi hükmü ve yine yukarıda arzettiğimiz anayasa mahkemesi kararında saptanan ilkelere aykırı olarak yapılan düzenlemeler nedeniyle iptali istenen yasanın tüm hükümleri ayrıca yine anayasamızın nci maddelerine de aykırılıkları nedeniyle iptali muciptir yasanin maddeleri̇ i̇ti̇bari̇yle anali̇zi̇ yasanın inci maddesi içeriği belli olmayan genel ve soyut kavramlar üzerine inşa edilmiştir polis dilediği zaman dilediği yerde yakalama engelleme fişleme gibi yetkilerle donatılmaktadır bu nedenle yukarıda genel gerekçede belirtilen anayasa hükümlerine aykırıdır i̇ptalini talep etmekteyiz yasanın nci maddesinde yer alan hükümlerde soyut kavramlarla oluşturulmuştur bu şekliyle polis dilediği zaman dilediği yeri kapatma kumar uyuşturucu madde fuhuş gibi iddia ile bu iddia esasta varit olmasa bile konuta girme gibi yetkileri içerdiği için yukarıda genel gerekçede belirttiğimiz hususlar nedeniyle anayasaya aykırı hususlar ihtiva ettiğinden iptalini talep etmekteyizesas sayısı karar sayısı yasanın üncü maddesinde de soyut kavramlarla düzenlenmiştir içeriği unsurları belli olmayan bu kavramlar nedeniyle ve nci maddelerdeki sakıncaları ihtiva etmektedir video ve ses bandı iktisadî değeri olan şeydir bunlardan mülkî amirliğe birer adet verilmemesi fiili ve peşin bir müsadere anlamını taşır anayasaya aykırı bu maddenin de iptalini istiyoruz yasanın üncü maddesi de ilk üç maddesi gibi soyut kavramlar ihtiva etmektedir bu madde nedeniyle polis dilediği şahsı dilediği yerde ve dilediği zamanda haksız da olsa yakalayabilecektir anayasa ve öteki yasalarda gösterilen tutma nedenlerinin muhakeme hukukunun amaçları ile bağdaşabilir olması gerekir muhakeme hukukunun amaçlarının dışına taşan tutma nedenlerini benimsemeye ve hukukun bu dalına uygun saymaya imkân yoktur tutma kesin hükümden önce cezalandırmayı mümkün kılabilecek bir çare ne de bir emniyet ve ihtiyat tedbiridir tutmaya çağdışı sayılabilecek bu açılardan bakıldığı takdirde bir yandan tutma nedenlerini iktidarın çıkarına işleyecek bir biçimde genişletmek bir yandan da suç işlenmesini önlemek gibi nedenlerle ve faşist sistemlerden gelen gerekçelerle çok sakıncalı sonuçlara varabilir bunlar denenmiş ve zararları görülerek bir yana bırakılmış yollardır bu madde de anayasaya aykırı hükümler içerdiğinden iptalini istiyoruz yasanın inci maddesi de soyut kavramlar içermektedir polis yargılamada kamu tanığı olarak dinleniyorsa da aslında fiili ve hukukî yeri iddia makamı ile paraleldir polis kovuşturma esnasında saptadığı deliller ile sanığı itham etmek mevkiindedir sanığın karşısındadır öte yandan sanığın tekrar polisin eline geçme ihtimalinin varlığı sanığı polis karşısında savunma açısından zayıf duruma düşürecektir bu nedenle savunma hakkı zaafa uğrayacak ve adalet tecelli etmeyecektir böylece yargılanmanın etkinliği de kaybolacaktır bu sebepler ve genel gerekçede arzedilen nedenlerle bu madde hükmüde anılan anayasa hükümlerine aykırıdır iptali gerekir yasanın ncı maddeside yukarıda belirtilen nedenlerle iptali muciptir soyut kavramlarla polise dilediği şahısları uydurma bahanelerle gözaltına alma yetkisi tanıdığı için bu madde hükmü de anayasaya aykırılık arzetmektedir yasanın nci maddesi sayılı polis vazife ve selahiyetleri yasasına ek madde getirmektedir şimdi bu ek maddeleri tek tek ele alalım ek madde hükmü soyut kavramlar ihtiva ederek polise oyun temsil veya çeşitli şekillerde yapılacak gösteri düzenlemelerini men etme yetkisi tanımaktadır mülki amirin emri ibaresi sonucu etkileyici ya da hükmün niteliğini değiştirici bir unsur niteliği de değildir bu madde de genel gerekçe bölümünde arzettiğimiz anayasa maddelerine
4,186
esas sayısı karar sayısı vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı gelir vergisi kanununun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendin cumhurbaşkanı bu oranı e kadar artırmaya sıfıra kadar indirmeye yetkilidir şeklindeki cümlesinin anayasaya aykırılığı yasanın maddesiyle sayılı gelir vergisi yasasının gelir vergisinden istisna edilmiş ücretleri düzenleyen maddesinin birinci fıkrasına bent eklenmiştir buna göre türk hava kurumu ile sivil havacılıkta görevli pilotlar ve sertifikalandırılmış personele yapılan aylık ücret ödemelerinin gerçek safi değerinin i gelir vergisinden istisna edilmektedir ayrıca iptali istenen kural ile cumhurbaşkanına mevcut istisna oranını e kadar artırma ve sıfıra kadar indirme yetkisi verilmektedir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri hukuki belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu öngörebilmesi gerekir anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesi herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi cumhurbaşkanına verilebilir hükmünü içermektedir anayasa her çeşit mali yükümlülüğün yasayla konulmasını emrederken keyfi takdiri ve sınırsız uygulamaları önleyecek ilkelerin yasada yer alması amacını güttüğünde kuşku yoktur bir mali yükümlülük yasayla yeterince çerçevelenmemişse kişilerin sosyal ve ekonomik durumlarını hatta temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açması mümkündür bu bakımdan mali yükümlülükler belli başlı öğeleri de açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle belirtilerek yasalarla düzenlenmelidir anayasa mahkemesine göre de bu ilke takdire dayalı keyfi uygulamaları önleyecek sınırlamaların yasada yer almasını gerektirmekte ve vergi yükümlülüğüne ilişkin düzenlemelerin konulması değiştirilmesi veya kaldırılmasının yasa ile yapılmasını zorunlu kılmaktadır aymk k ancak anayasada vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde yasanın belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisinin cumhurbaşkanına verilebileceği belirtilmiştir anayasa mahkemesi bu hükmü şöyle yorumlamıştır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülük öngören kanunlarda sosyal ekonomik mali ve kültürel amaçlı birtakım muaflık istisna ve indirimler getirilmesi kanun koyucunun takdirine bağlı bir konudur anayasada vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde değişiklik yapabilme yetkisinin bakanlar kuruluna verilebileceği belirtilmekle birlikte bakanlar kuruluna verilen bu yetkinin kullanılabileceği altesas sayısı karar sayısı ve üst sınırların da kanunda belirtilmesi zorunludur bakanlar kurulunun bu sınırları aşacak biçimde herhangi bir düzenleme getirebilmesi olanaklı değildir bir başka deyişle bakanlar kuruluna verilen bu yetki koşullu ve sınırlı bir yetkidir vergilendirmede esas kural vergilerin kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilmesi olduğundan verginin yasallığı ilkesinin zedelenmesine yol açacak ve yasama yetkisinin yürütme organına devri sonucunu doğuracak şekilde yürütme organına sınırsız bir yetki verilmesi kabul edilemez bu çerçevede vergiye konu unsurlar arasında birtakım ölçütlerin gözetilerek farklı oran belirlenmesi de mümkün bulunmaktadır aymk k mahkeme bu kararında harca konu gayrimenkullerin birtakım özelliklerine göre farklı oranlar belirleme yetkisinin alt ve üst sınırlar içinde kalınmak kaydıyla bakanlar kuruluna bırakılmasını söz konusu yetkinin kullanımına belirli bir ölçüt getirmiş olduğunu dikkate alarak iptali istenen kuralın belirsizliğinden ve öngörülemezliğinden söz edilemeyeceği kanaatine varmış ve anayasaya aykırılık görmemiştir ayrıca mahkeme vergi yasalarında yer alması gereken hususları şu şekilde belirtmiştir bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olunmaması için vergilendirmede vergiyi doğuran olay matrah oran tarh tahakkuk tahsil yaptırım ve zamanaşımı gibi vergilendirmenin belli başlı temel öğelerinin yasalarla belirlenmesi gerekir mahkemeye göre vergi yasalarında sosyal ekonomik mali ve kültürel amaçlı kimi muaflık istisna ve indirimler getirilmesi yasa koyucunun takdirine bağlı bir konudur verginin bir bölümünden indirim veya tümünden vazgeçme ya da vergi kapsamındaki kimi konuları istisna veya kişileri muaflık vergi dışında tutma işlemi de en az vergi koyma ölçüsünde büyük önem taşımaktadır vergilendirmede esas kural vergilerin yasayla konulup değiştirilmesi veya kaldırılmasıdır buna göre birtakım nedenlerle kimi kişi veya konuların vergi dışında bırakılması ya da bir kısım vergiden vazgeçilmesi hususlarının da yasalarla belirlenmiş olması gerekmektedir mahkeme aynı kararda daha sonra vergiden indirim yapılması kavramını açıklar i̇ndirim vergi matrahından veya doğrudan vergiden belirli tutarda indirim yapılması suretiyle verginin bir bölümünden vazgeçilmesi veya bir bölümünün geri verilmesi sonucunu doğurmaktadır anayasanın maddesinin son fıkrası vergide indirimi yasayla belirlenen yukarı ve aşağı sınırlar içinde bakanlar kuruluna yetki verilebilecek konular arasında gösterecek kadar önemli görmüştür aymk k oysa iptali istenen cümle cumhurbaşkanına yasada belirtilen kişilerin ücretlerinin gelir vergisinden istisna oranını sınırsız bir şekilde belirleme yetkisi tanımaktadır kanunun ile arasında demesi ile sınırsız olarak belirleyebilir demesi arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır anayasada öngörülen alt ve üst sınırın belirlenmesi koşulunun fiilen sınırsız yetki doğuracak şekilde ila arasında şeklinde tespit edilmesi olmadığı açıktır böyle bir sınır ile sınır koymamak arasında herhangi bir farklılık bulunmamaktadır bu şekilde cumhurbaşkanına sınırsız yetki tanınması suretiyle bu alanda vergiyi tamamen ortadan kaldırabilmesine veya istisnayı tamamen ortadan kaldırılarak tüm ücretin vergiye tabi tutulmasına karar verme yetkisi tanınmıştır başka bir ifadeyle cumhurbaşkanına öyle bir oran belirleme yetkisi verilmiştir ki cumhurbaşkanı ücret üzerindeki vergiyi tamamen kaldırabilir veya ücretin tamamını vergilendirebilir böyle bir düzenlemenin verginin yasallığı ilkesiyle bağdaşmadığı da açıktır bu açıdan iptali istenen cümle dolaylı yoldan cumhurbaşkanına vergi koyma ve kaldırma yetkisi vermektedir her an kolayca değiştirilebilen bir işlemle önceden bilinmesi olanaksız bir kuralla yapılan bu yetkilendirmenin hukuk güvenliği ve hukuki istikrar ilkelerini zedelediği vergilendirmede keyfi uygulamaların engellenmesi için getirilen verginin yasallığı ilkesiyleesas sayısı karar sayısı uyumlu olmadığı açıktır vergiden istisna oranını ila aralığında değişen oranlara göre belirleme yetkisinin cumhurbaşkanına verilmesi ilgililerin ücretlerinin ölçüsüz ve belirsiz bir müdahaleye açık hale getirilmesidir bu nedenle iptali istenen cümle anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir tarihli ve vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında cumhurbaşkanı tarafından dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde büyükelçi gibi akredite edilmeksizin büyükelçi unvanı verilerek özel bir misyonla görevlendirilenlerin büyükelçilik unvanı cumhurbaşkanınca geri alınmadığı müddetçe devam edeceği hükme bağlanmıştır söz konusu maddede daha önce sayılı khk ile değişiklik yapılarak büyükelçi gibi akredite edilmeksizin bazı kişilerin dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde büyükelçi unvanı verilerek görevlendirilenlerin bu unvanlarının görev süresince devam edeceği hükme bağlanmıştır daha sonra aynı konu sayılı cknin maddesinde yeniden düzenlenmiştir ancak sayılı ck ile söz konusu hükümde değişiklik yapılarak bu unvanların cumhurbaşkanınca geri alınmadıkça devam edeceği hükmü getirilmiştir bu kez de aynı yöndeki değişiklik iptali istenen kural ile yasada yapılmıştır buna göre kişilerin özel misyonu sona erse dahi saikı bilinmeyen bir sebeple unvanının devam edeceği bu unvanın ancak cumhurbaşkanı tarafından takdir edilecek bir sebeple ve bilinmeyen bir tarihte geri alınabileceği ya da cumhurbaşkanının takdirine bağlı olarak hiçbir zaman geri alınmayacağı ve ilgilinin bu unvanın sağladığı tüm hak ve menfaatlerden faydalanmaya devam edeceği hüküm altına alınmıştır anayasa mahkemesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesinin bileşenlerinden biri olan kanunların kamu yararını gözetme unsurunu şöyle açıklamıştır kanunların kuralların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun kural koyan otoritenin hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir kanun kural koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bir kuralda öngörülen düzenleme ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinde kanunların kamu yararı gözetilerek çıkarılması zorunludur bir kuralın anayasaya aykırılık sorunu çözümlenirken kamu yararı konusunda anayasa mahkemesinin yapacağı inceleme yalnızca kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığı ile sınırlıdır kanun koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı yönündeki değerlendirmeler ise anayasallık denetiminin kapsamı dışında kalmaktadır aymk k esas sayısı karar sayısı hukuk devleti aynı zamanda yönetenlerin ve siyasal iktidar sahiplerinin keyfi işlem ve eylemlerine karşı yönetilenlere yani yurttaşlara hukuksal güvenceler sağlayan bir devlettir bu anlamda hukuk devleti hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini de içerir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşulları arasında hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri bulunmaktadır kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir aymk k öte yandan anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır aymk k eşitlik ilkesi yönünden yapılacak anayasallık denetiminde öncelikle anayasanın maddesi çerçevesinde aynı ya da benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelenin mevcut olup olmadığı tespit edilmeli bundan sonra farklı muamelenin objektif ve makul bir temele dayanıp dayanmadığı ve nihayetinde farklı muamelenin ölçülü olup olmadığı hususları irdelenmelidir aymk k i̇ptali istenen kural ile cumhurbaşkanlığı makamınca dış ülkelerde veya uluslararası kuruluşlar nezdinde özel bir misyonla görevlendirme yapılabileceği belirtilmiştir dolayısıyla birtakım kişilere büyükelçi unvanının verilmesinin nedeni yani işlemin sebep unsuru ilgilinin özel bir misyonla görevlendirilmesidir bu özel misyon çerçevesinde misyonun daha kolay sıkıntısız hızlı ve başarılı ifa edilebilmesi için bir imkân düşünülmüştür i̇şlemin amacı da böylece ortaya çıkmaktadır i̇lke olarak özel bir misyonu ifa ile görevlendirilen kişinin bu gerekçeyle verilen unvanı misyon süresince taşıması beklenir görevin daha hızlı kolay ve başarılı yerine getirilmesi unvanın verilme nedeni olduğuna göre misyonun bitmesi unvanı kullanma imkânının kaldırılmasını gerektirir misyon varsa unvan vardır misyon bitmiş ise unvan da kaldırılmalıdır dolayısıyla yapılan işin niteliği bu iş nedeniyle sağlanacak güvenceleri de belirler özel bir misyonla belli bir süre için görevlendirilenlerin bu misyon süresince salt misyonun daha iyi ifası için birtakım güvencelerle donatılması kabul edilebilir ancak misyon sona erdiğinde unvanın devamı hiçbir kamu yararı gerekçesi ile açıklanamaz böyle bir kuralın objektif adil kurallar içerdiği ve hakkaniyet ölçütlerini gözettiği de söylenemez değişiklik öncesinde unvan misyonun devamı süresince öngörülmüşken iptali istenen düzenleme yaptığı değişiklik ile misyon sona erse dahi büyükelçilik unvanının cumhurbaşkanınca geri alınmadığı müddetçe devam edeceğini düzenleyerek eşitlik ilkesine aykırı ve takdir yetkisinin keyfi kullanımının önünü açan bir düzenleme yapılmıştır öte yandan iptali istenen kural özel bir misyonla görevlendirilen kişiler arasında bu misyonun sona ermesinden sonra unvanın devam edip etmemesi açısından farklılık ortaya çıkacaktır cumhurbaşkanı kimilerinin unvanının korunmasını sağlarken kimilerinden de bu unvanı derhal veya belli bir süre sonra herhangi bir sebep göstermeksizin alabilecektir belli bir süreyle özel misyonla görevlendirme açısından aynı durumda bulunan kişiler arasında böylesine bir işlem farklı muamele oluşturur bu farklı muamelenin ise hiçbir haklı ve objektifesas sayısı karar sayısı gerekçesi gösterilmemektedir bu husus tamamıyla kuralı uygulamakla görevli makamın takdirine bırakılmıştır nihayetinde kişilerin hukuka ve idareye güvenlerinin korunması hukuk devletinin gereklerindendir hukuk normlarının öngörülebilir olması devletin de hukuki düzenlemeleri yaparken hukuka güveni zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerekir ayrıca hukukun kişileri kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlemleri içermesi beklenir i̇ptali istenen kural ise unvanın geri alınmasını cumhurbaşkanın tamamen takdirine bıraktığından öngörülebilir olmaktan uzaktır bu takdir yetkisinin hukuka güveni zedeleyici şekilde kullanılmasına karşı koruyucu hiçbir düzenleme içermediğinden hukuk devletiyle bağdaşmaz bu nedenle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir tarihli ve vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen tarihli ve sayılı seferberlik ve savaş hali kanununun maddesinde yer alan ilgili mevzuatta ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi maddesiyle tarihli ve sayılı seferberlik ve savaş hali kanununun maddesinin birinci fıkrasında yer alan özel kanunu ile diğer kanunlarda ibaresi ilgili mevzuatta şeklinde değiştirilmiştir böylece milli güvenlik kurulu ve milli güvenlik kurulu genel sekreterliğine sadece kanunlarla değil cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve yönetmeliklerle hatta yönetmelik altı diğer adsız işlemlerle de görev verilmesine olanak sağlanmıştır i̇lgili mevzuat kavramı normatif anlamda belirtilen anayasa maddelerinde yer alan bir kavram değildir anayasa değişikliği ile diğer mevzuat sözcüğü istisnai olarak anayasanın maddesine yazılmış olmasına rağmen kanun ve diğer mevzuata hakimler için idari nitelikteki genelgelere şeklinde yine anayasal düzenleme tekniğine uygun olmasa da ayraç kullanılmak suretiyle bu ifade somutlaştırılmış bulunmaktadır diğer mevzuattan kastedilen parantez içinde hakimler için idari nitelikteki genelgeler şeklinde kavram açıklanmaya çalışılmıştır dolayısıyla mevzuat kavramının kapsamı açık değildir anayasa idari nitelikteki genelgeleri de bu kavram kapsamında saymıştır uygulamada her türlü düzenleyici işlem mevzuat olarak nitelendirilmektedir öncelikle anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti anayasa mahkemesinin birçok kararında da açıklandığı üzere eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devletinin temel amacı yönetimin hukuka uygunluğunu sağlamaktır yönetimin hukuka uygunluğu yoluyla vatandaşlar için öngörülebilirlik güvence altına alınacaktır hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri hukuk devletinin önkoşullarındandır kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yeresas sayısı karar sayısı vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir bu bakımdan kanunun metni bireylerin gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde olmalıdır dolayısıyla uygulanması öncesinde kanunun muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir aymk k genel kurmay başkanlığı ve milli güvenlik genel sekreterliğinin görev ve yetkilerinin bu derece belirsiz bir şekilde her türlü idari düzenleyici işlemle belirlenmesine olanak tanıyan kural öncelikle öngörülebilir değildir ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici niteliktedir bu nedenle anayasanın maddesine aykırılık oluşturur diğer taraftan anayasanın maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenleneceği ilkesine yer verilmiştir son fıkraya kamu tüzel kişiliğinin kanunla kurulacağı kuralına değişikliği ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi eklenmiş olmakla birlikte bu kuralın kanunla düzenleme ilkesini ortadan kaldırdığını söylemeye olanak bulunmamaktadır kaldı ki mevzuat kavramı cumhurbaşkanlığı kararnamelerini kapsamakla birlikte bununla sınırlı olmadığı normlar hiyerarşisinde daha alt düzeyde bulunan yönetmelik ve hatta diğer adsız düzenleyici işlemleri de kapsadığı açıktır dolayısıyla getirilen düzenleme kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılması gereken düzenlemelerin diğer alt mevzuat yoluyla yapılmasına imkân tanınması anlamına gelmektedir bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır açıklanan nedenlerle kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptal edilmesi gerekir tarihli ve vergi kanunları ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı mera kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendine eklenen ile tarihli ve sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanunu ibaresi ile ile jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı mera kanununun maddesinde değişiklik yapılarak jeotermal kaynakların ve doğal mineralli suların işlenmesi için bu amaçla yapılacak aramalar ve tesisler için meraların tahsis amacının değiştirilmesine olanak sağlanmıştır anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır bu maddenin gerekçesinde ise devlete tarım arazilerinin ve çayırlarla meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevini yüklemektedir bu ifade ile amaçlanan tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir devlet bu amaçla yasal düzenlemeler yapmalıdır denilmektedir anayasa koyucunun devlete meraların amaç dışı kullanılmasını önleme görevi yüklemekteki ereği tarım arazilerinin endüstri ve şehirleşme sebebiyle yok edilmesinin önlenmesidir yani bu arazilerin endüstri ve şehirleşme vb birtakım sebeplerle tahrip edilmesi ve yok edilmesini önlemek devlete bir görev olarak verilmiştir halde maddenin ilgili hükümlerinin yorumunda bu amacın göz önünde bulundurulması gerekiresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesinde mera hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri yaylak ise çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri kışlak ise hayvanların kış mevsiminde barındırılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri ifade ettiği belirtilmektedir bu kapsamda meraların geleneksel kullanım amacı hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılmasıyla sınırlı olup geçici de olsa yerleşim amaçlı kullanılması mümkün değildir anayasa mahkemesine göre de anayasanın maddesinde bu yerlerin sadece geleneksel kullanım amacıyla yani sadece hayvanların otlatılması ve barındırılması amacıyla tahsis edileceği belirtilmiştir i̇lgili iptali istenen düzenlemede bu amacın gerçekleşmesine yönelik önlemlere yer verilmemesi ve aksine söz konusu tahsisten yörede oturan ve öteden beri hayvancılıkla uğraşan çiftçilerle sınırlı olmayacak biçimde istekli olan herkesin yararlandırılacağının öngörülmüş olması bu amacın da gerçekleşme imkânının sağlanamadığını göstermektedir aymk k anayasa koyucunun bu yerlerin sadece geleneksel kullanım amacıyla yani sadece hayvanların otlatılması ve barındırılması amacıyla tahsis edileceği kaydını da dikkate almak gerekir ülkedeki mera yaylak ve kışlak alanların dramatik bir şekilde küçüldüğü görülmektedir yılında yaklaşık milyon hektar olan mera alanının milyon hektara indiği sayısal verilerle kanıtlanmaktadır faonun birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü verilerinde mera alanımızın milyon hektarlara düştüğü ifade edilmektedir yılı fao verilerine göre hollanda toplam yüzölçümünün unu yunanistanda ise sını çayır ve mera alanı oluştururken ülkemizde bu oran aynı yılın verilerine göre civarındadır yılında tamamen değiştirilen mera kanununun maddesi bu tarihten itibaren de ayrı yasayla kez değiştirilmiş mera alanlarının sınırlandırılması ve yitirilmesine yönelik adımlar atılmıştır anayasada devlete meraların tahribini kalite ve verimliliğinin düşürülmesini ve amacı dışında kullanılmasını önleyecek adli idari ve hukuki tedbirleri alma görevi verilmesine ve bu yerlerin sadece hayvanların otlatılması ve barındırılması amacıyla tahsis edileceği belirtilmesine karşın bu çerçevenin dışına çıkan iptali istenen ibarelerin anayasanın maddesine aykırı olduğu açıktır öte yandan anayasanın bu açık hükümlerine rağmen anayasa mahkemesi anayasa maddedeki amaç dışı kullanımı yasaklayan kuralın mutlak bir yasaklamayı ifade etmediğini ve bu arazilerinin amaç dışı kullanımına hiçbir koşulda izin verilemeyeceği söylenemeyeceğini belirtmiştir hayvancılığın önemli geçim kaynaklarından birini oluşturduğu ülkemizde mera yaylak ve kışlakların korunması tarımla uğraşan halkın ve dolayısıyla ülkenin refahı ve gelirinin artması bakımından büyük önem taşımaktadır anayasa koyucu mera yaylak ve kışlakların sınırlılığını gözeterek bunların korunmasına ve amacı dışında kullanımının engellemesine yönelik tedbirler alınmasını bir ödev olarak devlete yüklemiş ise de bunun mutlak bir yasaklamayı ifade ettiği ve mera yaylak ve kışlakların amaç dışı kullanımına hiçbir koşulda izin verilemeyeceği söylenemez sosyal veya ekonomik bazı ihtiyaçlar mera yaylak ve kışlakların başka amaçlarla kullanımını zorunlu hâle getirebilmektedir bu gibi durumlarda bir bölgenin mera yaylak ve kışlak olarak kullanımına devam edilmesi birtakım ekonomik ve sosyal ihtiyaçların karşılanamamasına ve neticede daha büyük kamusal yararların zedelenmesine yol açabilmektedir bu nedenle bir alanın mera yaylak veya kışlak vasfının ortadan kaldırılmasının söz konusu alanın mera yaylak veya kışlak olarak kullanımına devamesas sayısı karar sayısı edilmesinden daha fazla kamusal yarar doğurduğu hâllerde ilgili bölgenin başka amaçlarla kullanılmasına imkân sağlanmasına anayasal bir engel bulunmamaktadır aymk k ancak arazinin amaç dışı kullanımına izin verilebilmesi için çatışan iki kamusal yarar arasında makul bir denge kurulmalı ve tarım arazisinin amaç dışı kullanımının sosyal veya ekonomik açıdan daha fazla kamusal yarar sağlayacağının ortaya konulması gerekmektedir bu bağlamda önemli bir ekonomik veya sosyal ihtiyaca cevap vermeyen kamu yararı bakımından zorunluluk taşımayan yatırım ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesi amacıyla tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına izin verilmesi anayasanın ve maddeleriyle devlete yüklenen ödevle bağdaşmaz mahkeme bu kararında bu yoruma dayanarak mera arazilerinin tahsisine izin veren düzenlemeleri ilgili yasada öngörülen önlemlerin önemli bir ekonomik veya toplumsal ihtiyaca cevap vermeyen ve kamu yararı yönünden zorunluluk taşımayan plan ve yatırımlar sebebiyle arazilerin amaç dışı kullanımının engellenmesi bakımından yeterli bir güvence oluşturup oluşturmadığına bakmıştır aymk k oysa sayılı yasanın maddesi sadece sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının bendine iptali istenen ibareleri eklemekte ile tarihli ve sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanunu ve ile jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular bunun haricinde hiçbir hüküm ve açıklama içermemektedir arazilerin amaç dışı kullanımının engellenmesi bakımından hiçbir güvence içermemektedir örneğin bahsedilen arazilerde arama ve işletme faaliyetlerine dair usul ve esasları düzenlememiştir tahsis süresinin neye göre belirleneceği belli değildir bununla beraber benzer nitelikteki tahsisin maden kanunu ve petrol kanunu bağlamında yapıldığı hallerde sayılı yasanın maddesinde bu hususlara açıklık getiren düzenlemeler yer almaktadır yine düzenlemeden bu yatırım ve faaliyetlerin hangi önemli bir ekonomik veya sosyal ihtiyaca cevap verdiği kamu yararı bakımından neden zorunluluk taşıdığı mera arazilerinin amaç dışı kullanımının sosyal veya ekonomik açıdan daha fazla kamusal yarar sağlayacağı anlaşılamamaktadır dolayısıyla anayasa mahkemesi kararlarına göre de mera arazilerinin amaç dışı kullanımının engellenmesi bakımından yeterli güvenceleri içermeyen geleneksel kullanım amacının gerçekleşmesine yönelik önlemlere yer vermeyen ve kamu yararı bakımından zorunluluğu mera arazilerinin korunması karşısında içerdiği üstün yarar ortaya konulmadan iptali istenen ibarelerle yapılan değişikliğin anayasanın maddesine aykırı olduğu kabul edilmelidir ayrıca mahkemenin de belirttiği gibi mera ve çayırların amaç dışı kullanılmasının ve tahribinin önlenmemesinin anayasanın maddesinde koruma altına alınan çevreyi olumsuz yönde etkileyeceği açıktır aymk k çünkü meraların sürdürülebilir çevre bağlamında toprak ve su muhafazası erozyonun kontrolü küresel ısınmaya yol açan sera gazlarının emisyonu ve gen kaynaklarının korunması açısından önemli işlevleri vardır anayasanın maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu belirtilmiş çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesinin gerekçesinde vatandaşın korunmuş çevre şartlarında beden ve ruh sağlığı içinde yaşamını sürdürmesini sağlamanın devletin ödevi olduğu devletin hem kirlenmenin önlemesi hem de tabiî çevrenin korunması ve geliştirilmesi için gereken tedbirleri alması gerektiği belirtilmiştir mahkemeye göre madde ikinci fıkrasında bu hakkın kullanılması yönünden devlete biresas sayısı karar sayısı takım ödevler yüklemektedir bu ödevlerden biri ve önemine rağmen devletin mali kaynaklarının ve parasal olanaklarının yeterliliğine bağlı bulunmayanı çevrenin kirlenmesine ve çevre sağlığının bozulmasına yol açan tutum ve davranışlara engel olunmasıdır aymk k aynı zamanda anayasa mahkemesinin belirttiği üzere çevrenin kirlendikten ve bozulduktan sonra eski hâline getirilmesinin çok güç ve külfetli olması hatta kimi zaman mümkün olmaması nedeniyle kalkınma ve ekonomik gelişme için yapılacak yatırım ve faaliyetlerin doğayı tahrip etmeden ve çevreyi kirletmeden gerçekleştirilmesi kirlenen çevrenin temizlenmesi veya bozulan çevrenin onarılması yerine kirliliği ve bozulmayı önleyici tedbirlere ağırlık verilmesi gerekir aymk k sağlıklı ve dengeli çevre kavramına doğal güzelliklerin korunduğu kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar işin niteliğine göre belirli esaslara uygun olarak madencilik ya da jeotermal faaliyetlerinin gerçekleştirildiği çevrenin de gireceği kuşkusuzdur aymk k anayasa bu maddeyle devlete toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanmasında ve bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesinde önemi yadsınamaz olan çevrenin bozulmadan korunması ve geliştirilmesi konularında ödevler yüklemiştir sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan değildir devlet bu ödevin ifasında mali kaynaklarının ve parasal olanaklarının yetersizliği gerekçesine sığınamaz söz konusu hakka yönelik olarak devlete düşen görev bu hakkın gerçekleştirilmesinin önünde yer alan engellerin kaldırılmasından ve yaşanılan çevre ortamının geliştirilmesinden ibarettir bu bağlamda yasama organı bu anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır buna göre çevreyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin anayasa tarafından devlete yüklenen çevrenin korunması çevrenin geliştirilmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi ödevlerini yerine getirme amacıyla bağdaşacak şekilde çıkarılmaları gerekir devlete yüklenen sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın sağlanması ödevinin yerine getirilmesi amacıyla sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına müdahalede bulunulması mümkündür ancak bu müdahalenin anayasanın maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olması gerekir ölçülülük ilkesi yasal önlemin öngörülen amaç için zorunlu ve amaca ulaşmaya elverişli olmasını ayrıca amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder aymk k dolayısıyla mera arazilerinin jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular için arama ve işletme faaliyetlerine tahsisine izin veren iptali istenen ibarelerin yol açtığı müdahalenin anayasanın maddesinin getirdiği güvenceler karşısında ölçülü olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir i̇ptali istenen ibarelerle ekonomik saiklerle mera arazileri üzerinde jeotermal kaynak ve doğal mineralli sular yönünden faaliyete izin verilmektedir bu yapılırken yukarıda madde bağlamında anlatıldığı gibi mera arazilerinin amaç dışı kullanımının engellenmesi bakımından yeterli güvenceler öngörülmemekte geleneksel kullanım amacının gerçekleşmesine yönelik önlemlere yer verilmemekte ve faaliyetin kamu yararı bakımından zorunluluğu mera arazilerinin korunması karşısında içerdiği üstün yararı ortaya konulmamaktadır oysa bu dengeleme işleminde mahkeme kararlarının ilan ettiği sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkıyla ilgili üç husus belirleyici niteliktedir i̇lki sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ekonomik kar ve üretim faaliyetlerinin artırılması gerekçeleriyle vazgeçilecek haklardan değildir aymk k esas sayısı karar sayısı diğeri devletin mali kaynaklarının ve parasal olanaklarının yetersizliği gerekçesi ile devletin bu madde ile tanınan yükümlülüğünden vazgeçemeyeceği gerçeğidir bir de ekonomik faaliyetlerin do
4,007
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı tmk kitap aile hukuku kısım hısımlık ayrımında düzenlenen velayet ve ayrımında düzenlenen çocuk malları hükümlerinde yasal olarak velayeti kullanan anne veveya babanın çocuk mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlü oldukları kural olarak hesap ve güvence vermeyecekleri düzenlenmiş olup çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse hakimin malların korunması için uygun önlemleri alacağı bu konuda talimat verebileceği belirli zamanlarda bilgi ve hesap verilmesini isteyebileceği hesabı yeterli görmez ise malların tevdii edilmesini veya güvence gösterilmesine karar verebileceğini çocuk mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemiyorsa yönetimin bir kayyıma devredilmesine karar verileceği düzenlenmiş tmk madde de objektif hiçbir ölçüt aranmaksızın evliliğin sona ermesi velinin medeni halinin kişisel nedenlerle değişmesi durumunda tmk madde ve bendi uyarınca velayeti kullanan anne ya da babanın doğrudan doğruya çocuğun mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermesi ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorunluluğu düzenlenmiştir maddenin bu şekilde düzenlenmesi sebebiyle boşanma gibi kişisel nedenlerle veya ölüm gibi irade dışı olaylarla evliliğin sona ermesi ayırt edilmeksizin veli anne ya da babanın medeni halindeki değişiklik velayet hakkının kullanılmasına etki ederek evlilik sona ermeyen anne ve babanın veya evlilik dışı çocuk sahibi olunması sebebiyle yasal olarak velayeti kullanan annenin velayet hakkının kullanılması usul ve hükümlerinde farklı yasal düzenleme getirilerek tc anayasasının maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir durum oluşturmaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi protokol ile değiştirilen özel hayatın ve aile hayatının korunmasına ilişkin madde hakkında avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin vermiş olduğu çeşitli kararlarda devletin bir bireyin aile ve özel hayatına keyfi olarak negatif müdahale etmemesi konusundaki yükümlülüğün yanı sıra bu haklara saygı göstermek için pozitif davranması zorunluluğunun da olabileceği toplumun genel çıkarları ile bireyin çıkarları arasında adil bir dengenin kurulması bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesinin ancak ulusal güvenlik kamu emniyeti ülkenin ekonomik refahı dirlik ve düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasa ile öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabileceği özel hayata ve aile hayatına saygı gösterilmesi hakkının sınırlandırılmasında müdahalenin kanunlara uygun olup olmadığı meşru bir amacının bulunup bulunmadığı demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığı kamu yararının oluşturduğu talepler ile bireyin temel haklarının korunmasının gerekleri arasında adil bir dengenin olup olmadığı kıstaslarına göre ihlal olup olmadığı değerlendirilmekte tmk maddesi objektif hiçbir ölçüt aranmaksızın velinin medeni halinin kişisel veya irade dışı nedenlerde değişmesi halinde tmk madde ve bendi uyarınca velayeti kullanan anne ya da babanın doğrudan doğruya çocuğun mal varlığının dökümünü gösteren bir defter vermesi ve bu mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorunluluğu düzenlenmesi sebebiyle anne ya da babanın medeni halinde değişiklik velayet hakkının kullanılmasına etki ederek anayasanın maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez özelliğine anayasanın maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerinin özlerine dokunulmasızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabileceğiesas sayısı karar sayısı sınırlamanın anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve ölçülülük ilkelerine aykırı olamayacağı anayasanın maddesinin ilk paragrafında düzenlenen herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağı anayasanın madde ve bendinde düzenlenen devletin ailenin huzuru ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirlerin alınması kurallarına aykırı olarak evliliğin sona ermesi sebebiyle veli olan anne ya da babanın çocuklarının mallarının yönetimine ilişkin yeterince özen gösterip göstermediklerine çocuk mallarının tehlikeye düşüp düşmediğine bakılmaksızın veliyi defter ibraz etme ve mal varlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorunluluğu yükleyerek ailenin huzurunu maddi ve manevi bütünlüğünü zedeleyerek ana veya baba ile çocuk arasındaki ilişkinin sorgulanmasını aile hayatının gizliliği ve bu hakka dokunulamayacağı devredilemeyeceği yasal gerekçe olmaksızın bu hakkın kullanılmasının sınırlandırılamayacağına ilişkin yukarıda da belirtilen anayasa kurallarına aykırı sınırlandırma öngördüğü mahkememizce düşünüldüğünden davalı veli babanın anayasaya aykırılık itirazı mahkememizce de ciddi kabul edilerek anayasanın maddesi uyarınca maddenin iptali görüşü ile anayasa mahkemesine başvurulması mahkememizce gerekmiştir
648
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasında piyasada faaliyet gösterecek özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişilerin ilgili mevzuat hükümlerine göre anonim şirket veya limited şirket olarak kurulması öngörülmüş ve bu fıkranın iptali istenen son cümlesinde ise bu şirketlerin ana sözleşmelerinde bulunması gereken hususlar yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür anonim şirketin ana sözleşmesinde yer alması gereken hususlar türk ticaret kanununun uncu maddesinde limited şirketin ana sözleşmesinde yer alması gereken hususlar da türk ticaret kanununun ncı ve nci maddelerinde gösterilmiştir hal böyle iken iptali istenen cümlede piyasada üretim iletim dağıtım piyasa işletimi toptan satış perakende satış ithalat ve ihracat faaliyetleri ile bu faaliyetlere ilişkin iş ve işlemlerden oluşan elektrik enerjisi piyasası faaliyet gösterecek anonim ve limited şirketlerin ana sözleşmelerinde bulunması gereken hususları yönetmelik ile düzenleneceği belirtilerek idareye yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olarak genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme yetkisi verilmiştir anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir yürütme organının yasayla yetkili kılınmış olması yasayla düzenleme anlamına gelmeyeceğinden yürütmeye devredilen yetkinin anayasaya uygun olabilmesi için yasada temel esasların belirlenmesi sınırların çizilmesi gerekir anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa bu nedenle iptali istenilen cümle anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf bu nedenle de belirtilen kural anayasanın nci ve inci maddelerine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesi anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının beşinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasında dağıtım şirketinin belirlenen bir bölgede elektrik dağıtımı ile iştigal eden tüzel kişinin dağıtım faaliyeti dışında bir faaliyetle iştigal edemeyeceği hükme bağlanmış ancak iptali istenilen beşinci cümlede dağıtım faaliyetiyle birlikte yürütülmesi verimlilik artışı sağlayacak nitelikteki piyasa dışı bir faaliyetin yürütülmesine ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir denilerek dağıtım faaliyeti ile birlikte yürütülmesinin verimlilik sağlayacak nitelikte görülen piyasa dışı bir faaliyetin niteliği ve bu faaliyetin yürütülmesine ilişkin usul ve esasların neler olduğunun enerji piyasası düzenleme kurumu tarafından çıkarılacak yönetmelik ile belirlenmesi öngörülmüş diğer bir anlatımla temel esasları belirlenmeden sınırları çizilmeden idareye yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olarak bir düzenleme yetkisi verilmiştir böyle bir düzenleme yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırıdır belirtilen nedenle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının beşinci cümlesi anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı numaralı fıkranın birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun numaralı fıkrasının birinci cümlesinde dağıtım sistemi kullanıcılarının elektrik enerjisi ölçümlerine ilişkin tesis edilen sayaçların mülkiyeti dağıtım şirketine aittir denilmiştir bu kanunun tanımlar ve kısaltmalar başlıklı üncü maddesinin bendinde de dağıtım tesisi i̇letim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar bina giriş ve sayaç arası hariç elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhizesas sayısı karar sayısı edilen ya da devralınan sayaçları denilerek dağıtım şirketinin tanımı yapılmıştır bu tanımdan da anlaşılacağı üzere elektrik sayaçları dağıtım tesislerinin bir parçası olarak kabul edilmiştir bilindiği üzere bir kamu hizmeti olan elektrik dağıtım faaliyeti türkiye cumhuriyeti sınırları içerisinde özel hukuk hükümlerine tabi enerji piyasası düzenleme kurumundan lisans almış sermaye şirketlerine gördürülmek üzere sayılı özelleştirme uygulamaları hakkındaki kanun hükümleri doğrultusunda özelleştirilmiştir özelleştirme kanunun maddesi hükmü gereği olarak mülkiye devri dışında kalan yöntemlerden işletme haklarının yıllığına devri suretiyle gerçekleştirilmiştir bu yöntemin benimsenmesinde en önemli etken anayasa mahkemesinin tarih ve esas ve sayılı kararıdır anayasa mahkemesi bu kararında maddeye göre devletin olan doğal servetler ve kaynakların işletme hakkı gerçek veya tüzelkişilere ancak süreli olarak devredilebilir tekin doğal servet ve kaynaklardan yararlanan üretim birimlerinin varlıklarının özelleştirilmesinde bunların yararlandıkları doğal servet ve kaynakların mülkiyetinin gerçek ve tüzelkişilere devri olanaksızdır bunların işletme hakkının süresiz devri biçiminde özelleştirilmeleri anayasanın maddesine aykırı düşer denilmiştir bu nedenle elektrik piyasası ile ilgili olarak yapılan özelleştirmelerde tesis mülkiyetinin devri söz konusu olmamış işletme hakkı özelleştirmeleri ise yıl süre ile sınırlı tutulmuştur sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasında yeni tesislerin mülkiyetine ilişkin olarak tarihli ve sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanun hükümleri çerçevesinde yapılan özelleştirme sonrası elektrik dağıtım tesislerinin iyileştirilmesi güçlendirilmesi ve genişletilmesi için yapılan yatırımların mülkiyeti kamuya aittir hükmü yer almaktadır yeni tesis edilecek sayaçlar elektrik dağıtım tesislerinin iyileştirilmesi ve genişletilmesi için yapılan yatırımlardandır dolayısıyla bu hükme göre sayaç mülkiyetlerinin kamuya ait olacağı kuşkusuzdur daha önce elektrik piyasası kanunu olarak yürürlükte bulunan sayılı kanunda özelleştirilen dağıtım tesislerinin bitiş noktaları diğer bir anlatımla lisanslı özel dağıtım şirketlerinin işletme ve bakımdan sorumlu oldukları nihai nokta tam olarak tanımlanmamış iken son yapılan yasal düzenleme ile bu husus açıklığa kavuşturulmuş tüketicilere ait elektrik sayaçları artık dağıtım sistemlerinin bir parçası yani bir dağıtım tesisi unsuru haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararları yönlendirmesi ile anayasal çizgide oluşturulan elektrik piyasası özelleştirmesi esaslarına göre elektrik dağıtım tesislerinin mülkiyetine ait hiçbir şeyin devri sözkonusu olamayacağından iptali istenen cümle ile elektrik sayaçlarının da özel şirketlere mülkiyetinin devrinin yapılması anayasanın inci maddesine aykırıdır diğer taraftan iptali istenen sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesi anayasa mahkemesi kararlarının gerekçelerine aykırı bir düzenleme getirdiği için de anayasanın üncü maddesine de aykırıdır anayasanın bir maddesine aykırı bir düzenleme anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığı için anayasanın nci ve inci maddelerine de aykırıdır numaralı fıkranın i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mevcut kullanıcıların mülkiyetinde olan sayaçlar işletme ve bakım hizmetleri karşılığı kullanıcılardan iz bedelle devralınır hükmüne yer verilmiştir bu hüküm ile bedeli elektrik abonesi tüketici tarafından ödenerek tesis edilmiş olan bir malın mülkiyeti elektrik sayacının elektrik işletmeciliği ile iştigal eden özel hukuk hükümlerine tabi sermaye şirketlerine varlık mülkiyeti olarak aktarılmaktadır tarafların her ikisi de sayacı elinden alınan abone ve elektrik sayacı kendisine mal olarak verilen şirket özel hukuk hükümlerine tabi olduğuna göre meri hukuka uygun olan sayaç devirlerinin de özel hukuk hükümlerine göre gerçekleşmiş olmalıdır sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasında dağıtım faaliyeti lisansı kapsamında dağıtım şirketi tarafından lisansında belirlenen bölgede yürütülür dağıtım şirketi lisansında belirlenen bölgede sayaçların okunması bakımı ve işletilmesi hizmetlerinin yerine getirilmesinden sorumludur denilmek suretiyle dağıtım şirketlerinin esasen işletme ve bakım hizmetlerinden doğal olarak yükümlü oldukları görülmektedir sözü edilen şirketlere yasal olarak yerine getirmek zorunda oldukları doğal görevlerini yapmaları karşılığında ayrıca sayaç mülkiyeti devredilmektedir i̇ptali istenen ikinci cümle mülkiyeti devredilecek sayaçların bedeli için hiçbir nakdi ödemeyi öngörmemektedir muhasebe terminolojisinde iz bedel ekonomik ömrünü tamamladığı halde fiilen kullanılmasına devam edilen iktisadi kıymetler ile gerçek değeri tespit edilemeyen veya edilmesi uygun olmayan görülmeyen ancak hesaplarda izlenmesi gereken iktisadi kıymetlerin muhasebeleştirilmesinde kullanılan ve muhasebe kayıtlarında kuruş veya lira olarak yer verilen en düşük tutar olarak tanımlanmaktadır en düşük tutar olan kuruş veya tl ile ifade edilen iz bedel devranılacak malın devir bedeli olarak değil metne ilave edildiği açıktır dolayısıyla varlık mülkiyeti elektrik sayacı ücretsiz edinilmiş olmaktadır taraflar özel hukuk hükümlerine tabi olduklarına göre mevcut sayaçların mülkiyet devrinde bedel belirlenmesinin özel hukuk kuralları içerisinde cereyan etmesi zorunlu iken iptali istenen cümle ile bedelsiz devir şeklinde düzenleme yapılması anayasanın inci maddesi ile bağdaşmaz avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ek protokol ile adı geçen sözleşmeye yeni hak daha ilave edilmiş olup bu protokol tarihinde pariste imzalanıp tarihinde yürürlüğe girmiştir anılan protokol türkiye tarafından sayı ve tarihli kanunla onaylanıp yürürlük kazanmıştır nolu ek protokol ile sözleşmeye eklenen yeni haklar arasında mülkiye hakkı da vardır bu protokolde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına riayet edilmesini isteme hakkı vardır herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasa da öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin genel menfaate uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez denilmiştir anayasanın ıncı maddesinde de usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konularda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır denildiğinden mevcut sayaçların bedelsiz devrini öngören düzenleme anayasanın ıncı maddesine de aykırıdır anayasanın bir maddesine aykırı bir düzenleme anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmadığı için anayasanın nci ve inci maddelerine de aykırıdır numaralı fıkranın son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesinde uygulamaya ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir denilmiştir numaralı fıkranın birinci ve ikinci cümlelerinin iptali halinde bu fıkranın son cümlesinin de uygulama olanağı kalmayacağından bu cümlenin de iptal edilmesi gerekmektedir yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesinin anayasanın nci inci üncü ve inci maddelerine aykırı olduğundan i̇kinci cümlesinin anayasanın nci inci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan son cümlesinin de uygulama olanağından iptal edilmeleri gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki ile mevcut sayaçların bir program dahilinde mülkiyetinin devralınması i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun numaralı fıkrasında dağıtım gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin sayaçlarının kurulumu işletilmesi ve bakımı ile mevcut sayaçların bir program dâhilinde mülkiyetinin devralınması dağıtım şirketi tarafından yapılır uygulamaya ilişkin usul ve esaslar kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenir denilmiştir bu hüküm ile dağıtım şirketlerine dağıtım gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin mevcut sayaçların mülkiyetini devralma imkanı tanınmıştır dağıtım gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin sayaçları demek kvlık sayaçlar demektir sak mç yukarıda numaralı başlık altında belirtildiği üzere sayaçlar dağıtım sisteminin bir parçası sayıldığından bunların mülkiyetinin dağıtım şirketlerine devri mümkün değildir dağıtım gerilim seviyesi olarak ifade edilen kv geriliminden bağlı tüketicilerin enerjilerini ölçmek için kurulacak yeni sayaçların mülkiyetinin sayılı kanunun uncuesas sayısı karar sayısı maddesinin numaralı fıkrasının özelleştirme sonrası elektrik dağıtım tesislerinin iyileştirilmesi güçlendirilmesi ve genişletilmesi için yapılan yatırımların mülkiyeti kamuya aittir hükmü gereği devlete ait olacağı açıktır bu durumda kanunun kendi içinde maddeler arasında çelişki yarattığı ve durumun hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmayacağı açıktır yukarıda ve numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki ile mevcut sayaçların bir program dahilinde mülkiyetinin devralınması i̇baresinin anayasanın nci inci üncü ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin ve numaralı fıkralarının son cümlelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasında tedarik şirketlerinin bakanlığın uygun görüşü doğrultusunda uluslararası enterkonneksiyon şartı oluşmuş ülkelerden veya ülkelere kurul onayı ile elektrik enerjisi ithalatı ve ihracatı faaliyetlerini yapabilecekleri hükme bağlanmış ve iptali istenilen beşinci cümlede elektrik enerjisi ithalatı ve ihracatı faaliyetlerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür enerji piyasası düzenleme kurumuna temel esasları belirlenmeden sınırları çizilmeden yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı olarak bir düzenleme yetkisi veren numaralı fıkra yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan uncu maddenin numaralı fıkrasının son cümlesinde de enerji piyasası düzenleme kuruluna tedarik şirketinin yönetiminin yeniden yapılandırılması veya dağıtım şirketiyle sahiplik ya da kontrol ilişkisinin belli bir program dâhilinde kısıtlandırılmasını ya da sonlandırılmasını da içeren tedbirleri alma yetkisi verilmiştir anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı inci maddesinde herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır hükmüne yer verilmiş madde gerekçesinde ise hürriyet temeline dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde ferdin sözleşme yapma meslek seçme ve çalışma hürriyetlerinin garanti altına alınması tabiîdir ancak bu hürriyetler kamu yararı amacı ile ve kanunla sınırlanabilir devlet kamu yararı olan hallerde ve mili ekonominin gerekleri ve sosyal amaçlarla özel teşebbüs özgürlüğüne sınırlamalar getirebilir denilmiştir tedarik şirketinin yönetiminin yeniden yapılandırılması ve dağıtım şirketiyle sahiplik ya da kontrol ilişkisinin kısıtlandırılması çağdaş ölçütlere ve küresel ekonomik gereklere aykırı olarak devletin özel teşebbüsleri sınırları ve mahiyeti yasa ile açıkça belirlenmemiş idari işlemlerle sürekli denetim altında tutması anlamını taşıdığı açıktır böyle bir düzenleme anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri almak görevinin sınırlarını demokratik bir toplumda zorunlu olmayan ölçüde aşan ağır bir müdahalediresas sayısı karar sayısı bu nedenle iptali istenen cümle anayasanın inci maddesine aykırıdır diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının son cümlesi anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine numaralı fıkrasının son cümlesi anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmeleri gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen birinci cümlede epi̇aşın enerji piyasaları i̇şletme anonim şirketinin teşkilat yapısı ile çalışma esaslarının enerji piyasası düzenleme kurumu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı kararında yasayla düzenleme belirli konulardan kavram ad ve kurum olarak söz etmek anlamına gelmeyip düzenlenen alanda temel ilkelerin konularak çerçevesinin çizilmiş olmasını ifade eder ancak yasada temel esasların belirlenmiş olması koşuluyla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntılar yürütme organının takdir yetkisine bırakılabilir denilmiştir yapılan düzenlemede de epi̇aşın teşkilat yapısı ve çalışma esaslarından sadece kavram olarak söz edilmiş bu konularda temel ilkeler konularak çerçevesi çizilmemiştir bu ve yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasının birinci cümlesi anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen fıkrada enerji ve tabii kaynaklar bakanlığının enerji piyasası düzenleme kurumu ve devlet su i̇şleri genel müdürlüğünün sayılı kanun kapsamındaki denetim yükümlülükleri ile ilgili olarak sonuçları itibarıyla bakanlık kurum ve dsi̇ açısından bağlayıcı olmayacak ve yaptırım içermeyecek şekilde inceleme tespit ve raporlama yapmak üzere yetkilendirecekleri şirketlerden ilgili mevzuatına uygun bir şekilde hizmet satın alabilecekleri hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen bu fıkrada hizmet satın almak suretiyle yaptırılacak denetimin bakanlık kurum ve dsi̇ açısından bağlayıcı olmayacağı ve yaptırım içermeye belirtilmiş ancak denetim şirketlerinin nitelikleri yetkilendirilmesi ve yetkili şirketlerle denetlenecek şirketlerin hak ve yükümlülükleri ile diğer usul ve esasların ilgisine göre bakanlık kurum ve dsi̇ tarafından çıkarılan yönetmeliklerle düzenlenmesi öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural ile denetim şirketlerinin yetkileri ve nitelikleri ile bu şirketlerce yapılacak denetimin usul ve esaslarına ilişkin temel ilkeler belirlenip çerçevesi çizilmeden yürütme organına düzenleme yetkisi verilmiştir anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa ile yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilebilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamını taşımamaktadır temel ilkeleri belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralı ile sınırsız belirsiz geniş bir alanın yönetimin düzenlemesine bırakılması anayasanın belirtilen maddesine aykırılık oluşturduğu gibi anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmü ile de bağdaşmaz anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gereklidir denetim şirketlerince yapılacak denetimin usul ve esaslarına ilişkin temel ilkelerin belirlenmemesi söz konusu kuralın belirsizliğine de yol açmakta ve bu belirsizlik anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturduğu gibi iptali istenen kural yönünden devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceğini öngören anayasanın inci maddesi yönünden yapılacak denetime de engel oluşturduğundan anayasanın inci maddesiyle de bağdaşmamaktadır sayılı kanuna ilişkin olarak açılan iptal davasında bu kanunun üncü maddesiyle sayılı kanunun ncı maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin son fıkrasının veya gerektiğinde masrafları ilgililerine ait olmak üzere epdk tarafından yetkilendirilecek denetim şirketlerinden hizmet satın alınarak epdk tarafından yaptırılabilir denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar bakanlık görüşü alınmak kaydıyla epdk tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir bölümü anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı ile denetim şirketlerinin yetkileri ve nitelikleri ile bu şirketlerce yapılacak denetimin usul ve esaslarına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına düzenleme yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırı görülerek iptal edilmiştir anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararları resmî gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar denilmektedir buna göre anayasa mahkemesi kararları yayımlanmakla bağlayıcılık özelliği kazandığından yasama organı aynı konuda düzenleme yaparken bu kararları etkisiz veya sonuçsuz bırakacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve iptal edilen kuralları yeniden yasalaştırmamak zorundadır anayasa mahkemesi kararlarının sonuçları kadar gerekçelerinin de bağlayıcılığı tartışılamaz çünkü kararlar gerekçeleri ile bir bütünlük oluştururlar ve bu doğrultuda yasamanın da içinde yer aldığı devletin ve kişilerin etkinliklerinde yönlendirici ve belirleyici olurlar bu nedenle yasama organı iptal edilen yasaların yerine yeni düzenleme yaparken kararların gerekçelerini de göz önünde bulundurmakla yükümlüdüresas sayısı karar sayısı bu nedenle iptali istenen kurul anayasanın üncü maddesine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci nci inci inci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen numaralı fıkrada kurumun enerji piyasası düzenleme kurumunun dördüncü fıkra kapsamındaki iş ve işlemlerin yapılması hususunda diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği yapabileceği veya gerçek ya da özel hukuk tüzel kişilerinden ilgili mevzuat hükümlerine göre hizmet satın alabileceği belirtildikten sonra bu hükümlerin uygulamasına ilişkin usul ve esasların kurum tarafından çıkarılan yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüştür söz konusu dördüncü fıkrada bir görevli tedarik şirketinin mevzuat ihlallerinin düzenlemeye tabi faaliyetlerini kurum tarafından hazırlanan yönetmelikte belirlenen usul ve esaslara uygun biçimde yerine getirmesini kabul edilemeyecek düzeyde aksattığının veya mevzuat ihlallerinin düzenlemeye tabi faaliyetlerin niteliğini ya da kalitesini kabul edilemeyecek düzeyde düşürdüğünün veya mevzuata aykırılıkları itiyat edindiğinin veya acze düşmesi ya da acze düşeceğinin kurul kararıyla belirlenmesi durumunda aşağıdaki yaptırımlar ayrı ayrı veya birlikte uygulanabilir denilmiştir dördüncü fıkrada kapsamındaki iş ve işlemlerin tedarik şirketlerinin denetimine giren iş ve işlemler olduğu bu fıkrada belirtilen mevzuat ihlallerinin ancak denetim sonucu belirlenebileceği çok açıktır mevzuat ihlallerinin denetim esaslarına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin yürütme organına söz konusu usul ve esasların yönetmelik ile düzenlenmesi konusunda yetki verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi ile bağdaşmaz bu nedenle iptali istenen fıkra anayasanın nci ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun nci maddesinin son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesinin birinci cümlesinde lisans sahibi tüzel kişilerin lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilecekleri hükme bağlanmış iptali istenen son cümlede ise hangi faaliyetlerin hizmet alımı yoluyla yaptırılabileceğinin enerji piyasası düzenleme kurulu tarafından belirleneceği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı lisans sahibi tüzel kişilerin lisansları kapsamındaki faaliyetlerle ilgili olarak hizmet alımı yapabilecekleri faaliyetlerin temel ilkelerinin konularak çerçevesi çizilmemiş olduğundan tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun nci maddesinin iptali istenen son cümlesi yukarıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun geçici inci maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen geçici inci maddede eüaş veya bağlı ortaklık iştirak işletme ve işletme birimleri ile varlıklarına ve sayılı kanun kapsamında oluşturulacak kamu üretim şirketlerine bunların özelleştirilmeleri hâlinde de geçerli olmak üzere çevre mevzuatına uyumuna yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla tarihine kadar süre tanınmış ve bakanlar kurulu da bu sürenin üç yıla kadar uzatılmasına yetkili kılınmıştır anayasanın inci maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır denilmektedir anayasanın sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması başlıklı ncı maddesinde de herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir hükmü yer almaktadır bu madde bütünüyle incelendiğinde sağlıklı ve dengeli çevre kavramına doğal güzelliklerin korunduğu kentleşme ve sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesinin önlendiği bir çevre kadar belli bir plan ve programa göre düzenlenmiş çevrenin de gireceği kuşkusuzdur aymk tarihli ve k yukarıdaki anayasa hükümleriyle devlete toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanmasında ve bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesinde önemi yadsınamaz olan çevrenin korunması ve geliştirilmesi konularında ödevler yüklendiği açıktır sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan değildir söz konusu hakka yönelik olarak devlete düşen görev bu hakkın gerçekleştirilmesinin önünde yer alan engellerin kaldırılmasından ve yaşanılan çevre ortamının geliştirilmesinden ibarettir bu bağlamda devlet bütününün bir parçası olan yasama organı da aktarılan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır buna göre çevreyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin anayasa tarafından devlete yüklenen çevrenin korunması çevrenin geliştirilmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi ödevlerini yerine getirme amacına bağdaşacak şekilde çıkarılmaları gerekmekledir bu nedenle elektrik üretim şirketlerine çevre mevzuatına uyumuna yönelik yatırımların gerçekleştirilmesi ve çevre mevzuatı açısından gerekli izinlerin tamamlanması amacıyla tarihine kadar süre tanınması ve bu süreyi de üç yıla kadar uzatma hakkının verilmesi vatandaşın sanayileşmenin getirdiği hava ve su kirlenmesi nedeniyle sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının hem de olukça uzun bir süre ortadan kaldırılması anlamına geldiği çok açıktıresas sayısı karar sayısı bu nedenle geçici inci madde anayasanın inci ve ncı maddelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun geçici inci maddesi anayasanın nci inci inci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun geçici üncü maddesinin anayasaya aykırılığı geçici üncü maddenin birinci fıkrasında lisansı herhangi bir sebeple iptal edilmiş veya durdurulmuş olan lisans sahiplerine bakanlıkça üretim tesisi yatırımının geri dönülemez bir noktaya geldiğinin tespit edilmesi ve kamu yararı görülmesi şartıyla yeniden lisans verilmesi öngörülmüştür üretim lisansının iptal edilme veya durdurulma nedeni iptal veya durdurma kararının veren merci açıklanmamıştır bu durumda yargı kararları ile iptal edilen veya durdurulan lisansların da yeniden verilmesinin önü açılmıştır yapılan bu düzenlemenin gerçek amacını da burada aramanın doğruluğu yadsınamaz nitekim samsun ili terme ilçesi dumantepe köyü akçay mevkiinde hektarlık arazide borasco elektrik üretim sanayi ticaret aş omv samsun elektrik üretim sanayi ve ticaret aş tarafından doğalgaz kombine çevrim santrali kurulması talebi üzerine söz konusu arazilerin tarım dışı amaçla kullanılmasına izin verilmesine yönelik günlü toprak koruma kurulu kararının uygun bulunmasına izin verilmesine yönelik günlü sayılı işlemin iptali için açılan davayı reddeden ve bu kararında ısrar eden samsun i̇dare mahkemesinin günlü k sayılı kararı danıştay i̇dari dava daireleri kurulunun günlü ve k sayılı kararı ile hukuka uygun bulunmamıştır ek danıştayın bu kararı da açıkça göstermektedir ki iptali istenilen kural belirli bir firmanın ihtiyacını karşılamaya yönelik bir düzenlemedir diğer taraftan bu kuralın yargı kararıyla durdurulmuş hesler ya da çevreyi kirleten termik santrallere yeniden lisans verilmesinin de önünü açan bir nitelik taşıdığı çok açıktır hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de y
4,023
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi̇ anayasanın uncu maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesi düzenlenmiştir uncu madde hükmüne göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasanın uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi eylemli eşitliği değil hukuksal eşitliği ifade ederek aynı hukuksal durumda bulunanlar arasında haklı nedene dayanmayan ayırımlar yapılmasını önlemeyi amaçlar bu ilke hukuksal durumu aynı olanların aynı kurallara farklı olanların ise farklı kurallara bağlı tutulmasını gerektirir ancak bazı durumlarda makul ve haklı nedenlerle aynı hukuki konumda bulunanlara farklı kurallar uygulanması da anayasaya aykırılık oluşturmaz ne var ki aynı hukuki durumda olanlara farklı kurallar uygulanmasına yönelik yasa düzenlemeleri yapılırken haklı ve makul bir nedene dayanılmaması halinde yasama erkinin keyfi bir biçimde kullanılması durumu ortaya çıkar ve bu şekildeki düzenlemeler anayasanın uncu maddesinin yanı sıra hukuk devleti ilkesi ile de çelişir sayılı kanunun üncü maddesine sayılı kanunun uncu maddesi ile eklenen sekizinci fıkra bu açıklamalar doğrultusunda anayasanın uncu ve nci maddelerine aykırı bir görünüm taşımaktadır söz konusu hükümle sivil hava ulaşımına açık havaalanları ile bu havaalanları bünyesinde yer alan tüm tesisler sayılı kanunun kapsamı dışına çıkartılmakta bir başka deyişle ilgili belediyelerin görev yetki ve sorumluluk alanı dışında bırakılmaktadır halbuki sivil hava ulaşımına açık olmayan havaalanları ile bu havaalanları bünyesindeki tesisler ilgili belediyelerin görev yetki ve sorumluluk kapsamında tutulmaktadır bu durumda sivil hava ulaşımına açık olmayan havaalanları ile bunların bünyesindeki tesisler belediyelerin yetki ve görev alanındaki hizmetlerden yararlanacak belediyeler de bu tür havaalanları ve tesisleri yetki ve görevleri çerçevesinde denetleyecek ulaşım yollarını yapmak çöp toplamak yapı ruhsatı vermek gibi birçok hizmet sunacak vergi resim ve sair harçları da alacaktır sivil ulaşıma açık havaalanları ise bu tür hizmetlerden yararlanamayacak belediyelerin de bunları denetlemesi vergi resim veya harç alması hizmet sunması söz konusu olmayacaktır söz konusu sekizinci fıkra hükmünün havaalanları arasında belediye hizmetlerinden yararlanmak belediyeler arasında ise yetki sorumluluk ve görevleri yerine getirmek bakımından yarattığı bu farklılıklar ve dolayısı ile ayrıcalıklar makul ve haklı bir sebebe de dayanmamaktadır aksine bu düzenlemenin kamu yararı açısından olumsuz birtakım sonuçlar vereceğinden kuşku yoktur örneğin sivil ulaşıma açık havaalanları ve tesislerin içerisinde imar hizmetlerinin belediyeler tarafından değil fakat başka kurumlarca yerine getirilmesi belediye sınırları içinde imar planı bütünlüğüne aykırılıklar oluşturabilecektir keza ulaşımesas sayısı karar sayısı yollarının yapılması görevi belediyelere verilmişken sivil hava ulaşımına açık havaalanları ile tesislerinin bağlantı yollarının yapımının bunun dışında tutulması bu hizmetlerin yerine getirilmesinde karmaşa ve aksamalara yol açabilecektir diğer yandan belediyelerin çöp toplama hizmetlerinden yararlanamaması sivil hava ulaşımına açık havaalanlarında temizlik sorunları ortaya çıkaracaktır kamu yararına aykırı sonuçlar verebilecek olan aynı hukuki konumda olmalarına rağmen makul ve haklı bir nedene dayanmaksızın hizmete ulaşma görev yetki sorumluluk yerine getirme bakımından havaalanları ve belediyeler arasında ayırım yapan ve ayrıcalıklar yaratan sekizinci fıkra hükmünün kanun önünde eşitlik ilkesine ve dolayısı ile anayasanın uncu maddesine aykırı düştüğü açıktır bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacının kamu yararı olması gerekir bir hukuk devletinde kamu erkinin kullanımında keyfiliğe asla yer yoktur i̇ptali istenen sekizinci fıkra hükmünde sivil ulaşıma açık havaalanları ile tesislerinin belediyelerin yetki ve görev alanlarının dışına çıkarılmasının ise makul geçerli haklı ve zorunlu görülebilecek herhangi bir gerekçesi yoktur aksine yukarıda belirtildiği gibi bu düzenlemenin kamu yararı açısından sakıncalı birtakım sonuçlar doğurabileceği açıkça görülmektedir bu nitelikteki bir düzenlemenin kamu yararı amacı dışında bir amaca yönelmiş olduğu keyfiliğe kaçtığı ortadadır böyle bir durum ise hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz ve bu ilkenin ifade edildiği anayasanın nci maddesine aykırı düşer i̇ptali istenen sekizinci fıkra hükmünün anayasanın nci maddesi ile de uyum halinde olduğu söylenemez anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında mahalli idarelerin il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruldukları belirtilmiştir i̇ptali istenen fıkra hükmü ile ise sivil ulaşıma açık havaalanları ile tesisleri belediye yetki alanından çıkarılarak bu alanda mahalli müşterek ihtiyaçları karşılamak için gerekli hizmetleri belediyelerin yerine getirmesi engellenmektedir halbuki anayasanın nci maddesine göre sivil havaalanları olarak tahsis edilen alanlarda da yapı ruhsatı verme ulaşım yolları yapma çöp toplama gibi mahalli müşterek hizmetlerin görülmesi ve bu hizmetlerin belediyeler tarafından yerine getirilmesi gerekmektedir bu nedenle söz konusu sekizinci fıkra hükmü anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı düşmektedir anayasanın nci maddesinin altıncı fıkrasında yerel yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanacağı ifade edilmektedir i̇ptali istenen düzenleme ile belediyelerin havaalanları bakımından söz konusu olan gelir kaynaklarının sivil hava ulaşımına açık havaalanları açısından ortadan kaldırıldığı görülmektedir böyle bir durumun anayasanın nci maddesinin altıncı fıkrası ile de çelişeceği söylenmelidir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısı ile anayasanın bu ilkelerin ifade edildiği nci ve inci maddeleri ile de bağdaşmazesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın nci uncu inci ve nci maddelerine aykırı olan söz konusu sekizinci fıkranın iptal edilmesi gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesine eklediği ve anayasanın nci uncu inci ve nci maddelerine aykırı olan sekizinci fıkranın uygulanması halinde sivil hava ulaşımına açık havaalanları bunlardan yararlanan kişiler ve belediyeler bakımından sonradan giderilmesi güç durum ve zararlar doğabilecektir bunun önlenebilmesi için iptali istenen sekizinci fıkranın dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesinin tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesine eklediği sekizinci fıkranın iptaline ve dava sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına ilişkin istemimizi arz ederiz
923
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir i olay tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun çeşitli kanunlarda değişiklik yapmıştır sayılı kanunun sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanunda sayılı büyük şehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunda sayılı emlak vergisi kanununda ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda yaptığı değişiklikler anayasaya aykırılıklar içermektedir anayasaya aykırı olan bu hükümlerin iptali ve uygulanmaları durumunda giderilmesi olanaksız hukukî durum ve zararlar ortaya çıkacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istemi ile anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır aşağıda önce sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun söz konusu dava çerçevesinde iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra iptali istenen hükümlerle ilgili olarak anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler sayılı kanunun ncı maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde sayılı kanunun ncı maddesi aynen aşağıdaki gibidir madde tarihli ve sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde yılının sonuna kadar inci maddede yer alan pay oranı olarak uygulanır i̇ptali istenen hüküm geçici madde tür sayılı kanunun nci maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde sayılı kanunun nci maddesi aşağıdaki gibidiresas sayısı karar sayısı madde tarihli ve sayılı büyük şehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde yılının sonuna kadar inci maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve halen olarak uygulanan pay oranı olarak uygulanır i̇ptali istenen hüküm geçici madde dur sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkranın üçüncü cümlesi sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkra şöyledir türkiye cumhuriyeti adına yabancı ülke ve kuruluşlara yapılacak savunma ve güvenlik amaçlı hibe ve yardımlarla ilgili görüşmelerde bulunmaya ve andlaşmalar imzalamaya cumhurbaşkanı ve başbakanın yetkileri saklı kalmak kaydıyla bakanlar kurulu kararı ile belirlenecek kişi ve kuruluşlar yetkilidir yabancı ülkelere bu amaçla verilecek hibe ve yardım karşılıkları maliye bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanır söz konusu andlaşmalar bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe girer andlaşmada belirtilen nakdi hibe ve yardımlar bütçeye gider kaydedilerek tc merkez bankasında ilgili ülke adına döviz cinsinden açılacak hesaba aktarılabilir ödemeler andlaşma hükümleri çerçevesinde ve maliye bakanlığınca belirlenecek esaslar dahilinde ilgili hesaptan yaptırılır i̇ptali istenen söz konusu andlaşmalar bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe girer cümlesidir sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasının birinci paragrafındaki tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun ile tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılması yürürlüğü ve yayımlanması ile bazı andlaşmaların yapılması i̇çin bakanlar kuruluna yetki verilmesi hakkında kanun ibaresi sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasının birinci paragrafı şöyledir tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun ile tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılması yürürlüğü ve yayımlanması ile bazı andlaşmaların yapılması i̇çin bakanlar kuruluna yetki verilmesi hakkında kanun ile ilgili yılı bütçe kanunlarının bu kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz i̇ptali istenen tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun ile tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılması yürürlüğü ve yayımlanması ile bazı andlaşmaların yapılması i̇çin bakanlar kuruluna yetki verilmesi hakkında kanun ibaresidiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasıyla tarihli ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunun nci maddesine eklenen c fıkrası sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasıyla sayılı kanunun inci maddesine eklenen c fıkrası aynen şöyledir c bu kanun gereği imzalanan andlaşmalar tarihli ve sayılı kanun hükümlerinden muaf olup resmi gazetede yayımlanmaz sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ünün ikinci fıkrası sayılı kanunun geçici üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki gibidir yılı sonuna kadar tarihli ve sayılı emlak vergisi kanununun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranı olarak uygulanır iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçesi̇ sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde ün anayasaya aykırılığı sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanuna sayılı kanunun ncı maddesiyle eklenen geçici madde ile yılının sonuna kadar sayılı kanunun inci maddesinde yer alan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının sına tekabül eden pay oranının olarak uygulanması hükme bağlanmıştır bilindiği gibi mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasında yapılan düzenleme ile yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinde yer alan pay oranının olarak uygulanması hükme bağlanmıştır ancak chp bütçe kanununun bu hükmünün anayasaya aykırılığını ileri sürerek bu maddenin yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini talep etmiş ve anayasa mahkemesi de yürürlüğü durdurma ve tarihli kararı ile mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının yürürlüğünü durdurmuştur anayasa mahkemesinin bu kararından sonra tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesinin sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanuna eklediği geçici madde ile tekrar yılının sonuna kadar inci maddede yer alan genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının sına tekabül eden pay oranının olarak uygulanması esası getirilmiştir anayasanın nci maddesinin son fıkrasında yerel yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır ilkesi yer almaktadıresas sayısı karar sayısı bu ilke yerel yönetimlerin yerine getirmek zorunda oldukları kamu hizmetleri ile orantılı sürekli ve düzenli gelir kaynakları sağlamayı merkezi yönetim için bir ödev haline getirmektedir söz konusu geçici madde te yapılan düzenleme ise yerel yönetimlerin gelir kaynaklarını azaltmak suretiyle onların görevleri ile orantılı gelir kaynaklarına sahip olmasını engellemekte ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin son fıkrasına aykırı bir nitelik taşımaktadır bütçelerini ve yatırımlarını mevcut gelir kaynaklarını göz önünde tutarak planlayan yerel yönetimlerin gelirlerinde azalma meydana getirecek uygulamalar ve yeni yasal düzenlemeler yerel yönetimlerin yerine getirmek zorunda oldukları kamu görevlerinde aksamalara neden olacaktır yerel yönetimlerin üstlendikleri yükümlülükleri zamanında uygun bir şekilde yerine getirmesinin ve gelirlerinin sürekliliği ile düzenliliğinin yaşamsal önemi vardır yerel yönetimlere yeterli mali kaynak sağlanması anayasal bir zorunluluktur diğer yandan yerel yönetimlerin bütçelerini ve yatırımlarını mevcut yasalarda gösterilen gelir kaynaklarına dayanarak planlamalarından ve bunları uygulamaya koymalarından sonra aynı bütçe yılı içinde yasalarda bu görevleri azaltıcı değişiklikler yapılması anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel unsurları olan hukuk güvenliği ve hukuk istikrarına da aykırı bir durumdur merkezî yönetim yerel yönetimlerin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamada onlara yardımcı olmalıdır merkezi yönetim ile yerel yönetimlerin karşılıklı bağ ve ilişkilerinin bu doğrultuda düzenlenmesi yerel yönetimlere yerine getirmek zorunda oldukları kamu hizmetleri ile orantılı sürekli ve düzenli gelir kaynaklarının sağlanması gerekmektedir anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması hukuk devleti ilkesine bağlılık ile mümkündür hukuk devleti kavramını ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemez bu düzenlemenin avrupa yerel yönetimler özerklik şartına da uygun olmadığı ortadadır bilindiği gibi sayılı avrupa yerel yönetimler özerklik şartının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tarihinde kabul edilerek tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır bakanlar kurulu avrupa yerel yönetimler özerklik şartını de sayılı karar ile onaylamış ve bakanlar kurulu kararı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır söz konusu şartın yerel makamların mali kaynakları başlıklı uncu maddesinde de ulusal ekonomik politika çerçevesinde yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçeesas sayısı karar sayısı kullanabilecekleri yeterli mali kaynaklar sağlanacağına yerel makamların mali kaynaklarının anayasa ve kanunla belirlenen sorumluluklarla orantılı olacağına ilişkin hükümler yer almaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanuna sayılı kanunun ncı maddesiyle eklenen geçici madde anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine ve anayasanın nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır ilkesine açıkça aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun nci maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde un anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesiyle tarihli ve sayılı büyük şehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanuna eklenen geçici madde ile yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve halen olarak uygulanan pay oranının olarak uygulanması hükme bağlanmıştır mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası ile yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve halen olarak uygulanan pay oranının olarak uygulanması hükme bağlanmıştır chp bütçe kanununun bu hükmünün anayasaya aykırılığını ileri sürerek bu maddenin yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini talep etmiş ve anayasa mahkemesi de yürürlüğü durdurma ve tarihli kararı ile mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının yürürlüğünü durdurmuştur bunun üzerine tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde ile yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve halen olarak uygulanan pay oranının olarak uygulanması yolunda yeni bir düzenleme yapılmıştır anayasanın nci maddesinin son fıkrasının son cümlesinde mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır hükmü bulunmaktadır merkezî yönetimin yerel yönetimlerin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamada onlara yardımcı olması ve karşılıklı bağ ve ilişkileri bu doğrultuda düzenlemesi ve onlara görevleri ile orantılı gelir kaynakları bulması bu hükmün gereğidir söz konusu geçici madde da yapılan düzenleme yerel yönetim gelirlerinde düşmeye yol açtığı için yerel yönetimlerin yerine getirmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin de aksamasına neden olacak niteliktedir ve anayasanın inci maddesinin son fıkrasına aykırıdıresas sayısı karar sayısı söz konusu düzenlemenin avrupa yerel yönetimler özerklik şartı ile uyum halinde olduğu söylenemez bilindiği gibi sayılı avrupa yerel yönetimler özerklik şartının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tarihinde kabul edilerek tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır bakanlar kurulu avrupa yerel yönetimler özerklik şartını de sayılı karar ile onaylamış ve bakanlar kurulu kararı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır yerel yönetimler özerklik şartının yerel makamların mali kaynakları başlıklı uncu maddesinde de ulusal ekonomik politika çerçevesinde yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali kaynakların sağlanacağı yerel makamların mali kaynaklarının anayasa ve kanunla belirlenen sorumluluklarla orantılı olacağı hükümleri yer almaktadır geçici madde ile getirilen düzenleme yerel yönetim gelirlerinde yerine getirmeleri zorunlu hizmetlerle orantılı gelir sağlanmasına olanak bırakmayacak bir düşüşe neden olduğu için söz konusu şartın da gereklerini yerine getirmemektedir bütçelerini ve yatırımlarını mevcut gelir kaynaklarını göz önünde tutarak planlayan ve uygulamaya başlayan yerel yönetimlerin aynı bütçe yılında gelirlerinde azalma meydana getirecek uygulamalar ve yeni yasal düzenlemeler yerel yönetimlerin yerine getirmek zorunda oldukları kamu görevlerinde aksamalara neden olacaktır yerel yönetimlerin üstlendikleri yükümlülükleri zamanında uygun bir şekilde yerine getirmesinin ve gelirlerinin sürekliliği ile düzenliliğinin yaşamsal önemi vardır yerel yönetimlere yeterli mali kaynak sağlanması anayasal bir zorunluluktur geçici madde ile bu anayasal zorunluluğa aykırı bir düzenleme yapılmıştır diğer yandan yerel yönetimlerin bütçelerini ve yatırımlarını mevcut yasalarda gösterilen gelir kaynaklarına dayanarak planlamalarından ve bunları uygulamaya koymalarından sonra aynı bütçe yılı içinde yasalarda bu gelir kaynaklarını azaltıcı değişiklikler yapılması anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel unsurları olan hukuk güvenliği ve hukuk istikrarına da aykırı bir durumdur anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması hukuk devleti ilkesine bağlılık ile mümkündür hukuk devleti kavramını ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemez yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı büyük şehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanuna sayılı kanunun nci maddesiyle eklenen geçici madde anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğüesas sayısı karar sayısı ilkelerine ve anayasanın nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır ilkesine açıkça aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkranın üçüncü cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklendiği fıkranın üçüncü cümlesinde söz konusu fıkranın birinci cümlesinde belirtilen andlaşmaların bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe gireceği hükmü yer almaktadır anayasanın ıncı maddesine bakıldığında milletlerarası andlaşmaların onaylanması yetkisinin yasama ve yürütme organları arasında paylaştırıldığı görülmektedir andlaşmaları onaylamaya yetkili makam cumhurbaşkanıdır anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak yetkisi cumhurbaşkanının yetki ve görevleri arasında sayılmaktadır cumhurbaşkanının onay yetkisini kullanabilmesi kural olarak türkiye büyük millet meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır ıncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise bu kuralın istisnalarına yer verilmiştir ıncı maddenin ikinci fıkrasına göre ekonomik ticari veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar devlet maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek kişi hallerine ve türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak koşuluyla yayımlanma ile yürürlüğe girer ve bu andlaşmalar yayımlarından başlayarak iki ay içinde türkiye büyük millet meclisinin bilgisine sunulur anayasanın ıncı maddenin üçüncü fıkrasında yer alan istisna ise yürütme organını türkiye büyük millet meclisine bilgi vermek yükümlülüğünden de kurtarmakta hatta bazı durumlarda bir andlaşmayı yayımlanmadan da yürürlüğe koyma imkanını vermektedir ıncı maddesi üçüncü fıkrasına göre milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik ticari teknik ve idari andlaşmaların türkiye büyük millet meclisince uygun bulunmaları zorunluluğu yoktur ancak bu fıkraya göre yapılan ekonomik ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesine eklediği fıkranın üçüncü cümlesinde söz konusu fıkranın birinci cümlesinde belirtilen andlaşmaların bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe gireceği bildirilmiş ve türkiye büyük millet meclisinin andlaşmanın onaylanmasını bir kanunla uygun bulmasına gerek bırakmayan bir düzenleme yapılmıştır ancak bu düzenleme ıncı maddenin birinci fıkrasındaki kuralın istisnalarını gösteren anayasanın ıncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında belirtilen hallerle uyumlu değildiresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasında belirtilen istisna savunma ve güvenlik amaçlı hibe ve yardımlar ile ilgili andlaşmaları içermemektedir bu nedenle sayılı kanunun uncu maddesine eklenen fıkranın birinci cümlesinde yer alan andlaşmaların anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasında belirtildiği gibi sadece bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe sokulabilmesi düşünülemez bu tür andlaşmaların hibe ve yardım niteliğine dayanılarak ekonomik bir karakter taşıdıklarının öne sürülmesi de anayasaya uygunluğu sağlamak bakımından durumda bir değişiklik yapmaz bunun nedeni anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasında kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik nitelikteki andlaşmaların yayımlanmadan yürürlüğe konulamayacağının bildirilmiş olmasıdır sayılı kanunun uncu maddesine eklenen fıkranın üçüncü cümlesine ise yayımla yürürlüğe girmekten değil bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe girmekten söz edilmektedir sayılı kanunun uncu maddesine eklenen fıkranın üçüncü cümlesinde yer alan hükmün anayasanın ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan istisnanın kapsamına girip giremeyeceği hususu incelendiğinde bunun da imkansız olduğu görülmektedir çünkü ıncı maddenin ikinci fıkrasına giren hallerde de andlaşmanın yayımla yürürlüğe konulabileceği bildirilmiştir halbuki söz konusu yeni fıkranın üçüncü cümlesinde andlaşmanın yayımlanma ile yürürlüğe girmesi ilkesinden uzaklaşılmış ve bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe girmesine olanak tanınarak ıncı maddenin ikinci fıkrasındaki kuralın dışına çıkılmıştır diğer taraftan söz konusu yeni fıkranın getirdiği düzenlemede türk kanunlarına değişiklik getiren andlaşmaların kapsam dışı olduğuna ilişkin herhangi bir kayıt getirilmeyerek bu tür andlaşmalar açısından anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasına aykırı düşecek durumlara zemin hazırlanmıştır bu tablo sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesine eklediği fıkranın üçüncü cümlesinin uluslararası andlaşmaların onaylanmasında uyulacak genel kuralı gösteren anayasanın ıncı maddesinin birinci fıkrası ile üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alan milletlerarası andlaşmaları onaylamak ve yayımlamak cümlesine anayasanın ıncı maddesinin inci fıkrası ile üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki genel kuralın istisnalarını gösteren anayasanın ıncı maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasına aykırı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez anayasanın üncü maddelerine ve üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendine aykırı olan söz konusu fıkranın üçüncü cümlesinin iptali gerekmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasının birinci paragrafında yer alan tarihliesas sayısı karar sayısı ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun i̇le tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılması yürürlüğü ve yayınlanması i̇le bazı andlaşmaların yapılması i̇çin bakanlar kuruluna yetki verilmesi hakkında kanun i̇baresinin anayasaya aykırılığı ve sayılı kanunlar anayasanın ve üncü maddelerinde sayılan esaslar dairesinde uluslararası andlaşmaların yapılmasına ilişkin kuralları getirmekte dolayısı ile anayasa ilkelerini yasa düzeyinde yaşama geçirmektedir bu kanunların sayılı kanuna aykırı hükümlerinin uygulanmaması halinde sayılı kanuna dayanılarak yapılacak andlaşmaların anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bir görünümde gerçekleşmesine imkan açılacak ve özellikle türkiye büyük millet meclisi tarafından kanunla uygun bulunması gereği olmaksızın onaylanan andlaşmalar bakımından onaylamayı uygun bulan bir kanun olmadığından anayasa yargısına başvurmak olanağı da söz konusu olmayacağı için herhangi bir yargısal denetim yapılamayacaktır bu durum hukuk düzenimizin anayasaya aykırı biçimde yapılacak andlaşmalarla anayasaya aykırı bir görünüm almasına ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti adı verilen yönetimin temeli olan hukukun üstünlüğü ilkesi ile anayasanın inci maddesinde yer alan üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerinin etkisizleştirilmesine neden olacaktır anayasanın ıncı maddesinde ifade edilen ilkelerin ve maddesinin nci fıkrasının bendinde uluslararası andlaşmaların onayı ve yayımı için cumhurbaşkanına verilen yetkilerin yaşama geçmesini engelleyen bu suretle anayasanın ve üncü maddelerinin uygulanma imkanını ortadan kaldıran anayasanın ve inci maddelerindeki ilkelerin etkisizleştirilmesine imkan hazırlayan söz konusu ibarenin iptali gerekmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun nci maddesine eklediği fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun nci maddesine eklediği fıkrasında sayılı kanun gereği imzalanan andlaşmaların resmi gazetede yayımlanmayacağı belirtilmiştir anayasanın ıncı maddesinin birinci fıkrasında uluslararası andlaşmaların onaylanmasının türkiye büyük millet meclisince onaylanmanın bir kanunla uygun bulunmasına bağlı olduğu kuralı yer almakta anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde ise tbmm andlaşmanın onaylanmasını bir kanunla uygun bulduktan sonra andlaşmayı onay ve yayım yetki ve görevini cumhurbaşkanına vermektedir bu ana kuralın istisnaları ve bu bağlamda hangi tür andlaşmalar için yayım zorunluluğu bulunduğu anayasanın ıncı maddesinin ve üncü fıkralarında gösterilmiştir örneğin kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmaların anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasına göre yayımlanmadan yürürlüğe konulması düşünülemez aynı durum anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasında yer alan türk kanunlarına değişiklik getiren andlaşmalar için de geçerlidiresas sayısı karar sayısı söz konusu fıkrasında sayılı kanunun kapsamına giren tüm andlaşmaların anayasanın ıncı maddesinin nci üncü ve üncü fıkrasında yer alan ve yayımı zorunlu olan türdekiler dışlanmadan yayımlanmayacağının bildirilmesi bu tür yayımı zorunlu andlaşmalar açısından bu fıkrayı anayasanın ıncı maddesinin üncü fıkrasına aykırı bir görünüme taşımaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkeleri ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez uluslararası andlaşmaların onaylanması ve yayımı konusunda genel kuralı koyan anayasanın ıncı maddesinin inci fıkrası ile üncü fıkrasına üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendine ve ıncı maddenin ve üncü fıkralarında gösterilen yayım zorunluluklarına aykırı bir düzenleme getiren söz konusu fıkrasının iptali gerekmektedir sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ünün i̇kinci fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici üncü maddesinin ikinci fıkrası ile yılı sonuna kadar tarihli ve sayılı emlak vergisi kanununun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranının olarak uygulanması hükme bağlanmıştır bilindiği gibi mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasında yapılan düzenleme ile tarihli ve sayılı kanunun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranının olarak uygulanması hükme bağlamıştır chp bütçe kanununun bu hükmünün anayasaya aykırılığını ileri sürerek bu maddenin yürürlüğünün durdurulmasını ve iptalini talep etmiş ve anayasa mahkemesi de yürdur ve tarihli kararı ile mali yılı bütçe kanununun inci maddesinin fıkrasının yürürlüğünü durdurmuştur bunun üzerine tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ün ikinci fıkrasında yapılan düzenlemeyle sayılı kanunun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranının olarak uygulanması doğrultusunda yeni bir düzenleme yapılmıştır anayasanın nci maddesinin son fıkrasının son cümlesinde mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır hükmü bulunmaktadır anılan idarelerin yerine getirmek zorunda oldukları kamu hizmetleri için sürekli ve düzenli gelir kaynaklarına kavuşturulmaları şarttır merkezî idarenin mahallî idarelerin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmelerini sağlamada onlara yardımcı olması ve karşılıklı bağ ve ilişkileri bu doğrultuda düzenlemesi ve onlara görevleri ile orantılı gelir kaynakları bulması gerekmektedir geçici madde ün ikinci fıkrası ile getirilen düzenleme bu gereği karşılayamadığı için anayasanın nci maddesinin son fıkrasına aykırıdır söz konusu düzenlemenin avrupa yerel yönetimler özerklik şartına da uygun olduğu söylenemez bilindiği gibi sayılı avrupa yerel yönetimler özerklik şartınınesas sayısı karar sayısı onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tarihinde kabul edilerek tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır bakanlar kurulu avrupa yerel yönetimler özerklik şartını de sayılı karar ile onaylamış ve bakanlar kurulu kararı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır yerel yönetimler özerklik şartının yerel makamların mali kaynakları başlıklı uncu maddesinde ulusal ekonomik politika çerçevesinde yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali kaynaklar sağlanacağı yerel makamların mali kaynaklarının anayasa ve kanunla belirlenen sorumluluklarla orantılı olacağı hükümleri yer almaktadır yapılan düzenleme yerel yönetimlerin gelirlerini yerine getirmekle görevli oldukları hizmetleri yerine getirmelerine olanak bırakmayacak ölçüde azalttığı için söz konusu şarta aykırı bir nitelik taşımaktadır bütçelerini ve yatırımlarını mevcut gelir kaynaklarını göz önünde tutarak planlayan yerel yönetimlerin gelirlerinde azalma meydana getirecek uygulamalar ve yeni yasal düzenlemeler yerel yönetimlerin yerine getirmek zorunda oldukları kamu görevlerinde aksamalara neden olacaktır diğer yandan yerel yönetimlerin bütçelerini ve yatırımlarını mevcut yasalarda gösterilen gelir kaynaklarına dayanarak planlamalarından ve bunları uygulamaya koymalarından sonra aynı bütçe yılı içinde yasalarda bu gelir kaynaklarını azaltıcı değişiklikler yapılması anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin temel unsurları olan hukuk güvenliği ve hukuk istikrarına da aykırı bir durumdur anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması hukuk devleti ilkesine bağlılık ile mümkündür hukuk devleti kavramını ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemez yukarıda açıklanan nedenlerle yılı sonuna kadar tarihli ve sayılı emlak vergisi kanununun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranının olarak uygulanmasını hükme bağlayan geçici madde ün ikinci paragrafı anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine ve anayasanın nci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki mahalli idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır ilkesine açıkça aykırı olup iptali gerekir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasaya açıkça aykırı olan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanununesas sayısı karar sayısı ncı maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde ün nci maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde un geçici madde ünün ikinci fıkrasının uygulanması yerel yönetim gelirlerinin önemli ölçüde azalmasına ve yerine getirilmesi gereken kamu hizmetlerinin aksamasına yol açacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğacaktır bu tür durum ve zararların önlenebilmesi için söz konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir diğer yandan sayılı kanunun uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkranın üçüncü cümlesinin uncu maddesinin fıkrasının değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasının birinci paragrafındaki tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun ile tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılmasıyürürlüğü ve yayımlanması ile bazı andlaşmaların yapılması i̇çin bakanlar kuruluna yetki verilmesi hakkında kanun ibaresinin uncu maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunun nci maddesine eklediği c fıkrasının uygulanması anayasaya aykırı andlaşmaların yapılmasına ve bu şekilde giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğmasına yol açacaktır bu tür zarar ve durumların önlenebilmesi için bu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun a ncı maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde ün anayasanın ve nci maddelerine nci maddesinin tarih ve sayılı kanuna eklediği geçici madde un anayasanın ve nci maddelerine uncu maddesinin fıkrasının sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkranın üçüncü cümlesinin anayasanın ve inci maddelerine ıncı maddesinin ve üncü fıkralarına üncü maddesinin nci fıkrasının bendine uncu maddesinin fıkrasının değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin fıkrasının birinci paragrafındaki tarihli ve sayılı milletlerarası münasebetlerin yürütülmesi ve koordinasyonu hakkında kanun ile tarihli ve sayılı andlaşmaların yapılmasıyürürlüğü ve yayımlanması
4,063
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı devlet memurları kanunuun maddesinin birinci fıkrasında devlet memurları ile işlerinin veya bakmakla yükümlü oldukları ana baba ve çocuklarının hastalanmaları halinde evlerinde veya resmi veya özel sağlık kurumlarında ayakta veya yatarak tedavileri kurumlarınca sağlanır hükmüne yer verilmiş devlet memurlarının tedavi yardımı ve cenaze giderleri yönetmeliğinin maddesinin birinci fıkrasının alt bendinde ise devlet memurunun herhangi bir şekilde sağlık yardımından yararlanamayan eşinin tedavi ve yol giderlerinden yararlanacağı hükmü yer almıştır sayılı sosyal sigortalar kanununun i̇steğe bağlı sigorta bölümünün maddesinde topluluk sigortasından söz edilerek kurumun ve maddelere göre sigortalı durumda bulunmayanların çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığınca onanacak genel şartlarla iş kazalarıyla meslek hastalıkları hastalık analık malüllük yaşlılık ve ölüm sigortalarından birine bir kaçına veya hepsine toplu olarak tabi tutulmaları için işverenlerle veya dernek birlik sendika ve başka teşekküllerle sözleşme yapabileceği belirtilmiştir sayılı malî yılı bütçe kanununun hastane ve tedavi ücretleri başlıklı maddesinin fıkrasında sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesi kapsamına girmekle birlikte isteğe bağlı hastalık sigortasına tabi olanların tedavi giderleri devlet memuru olan eşlerinin kurumlarınca karşılanmaz hükmü getirilmiş ve yukarıda belirtilen sayılı yasanın maddesinde yer alan devlet memurunun eşinin tedavi yardımından yararlanacağına dair hükmü topluluk sigortası kapsamında olanlar yönünden yılı için uygulanamaz duruma düşürülmüştür oysa anayasanın maddesinin son fıkrası bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını taşımakta olup anayasa mahkemesinin pekçok kararında örneğin ocak günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan günlü k sayılı kararında da vurgulandığı üzere bütçe ile ilgili hükümler deyimini malî nitelikte kurallar anlamında değil bütçenin uygulanmasını kolaylaştırıcı kanun konusu bir kuralı içermemek koşulu ile ancak açıklayıcı nitelikte hükümler olarak algılamak gerekmektedir malî yılı bütçe kanununun maddesi ise içerdiği hükümle devlet memurları kanununun maddesinin birinci fıkrasını yılında uygulanamaz duruma düşürdüğünden anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırı görülmüştür açıklanan nedenle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrası gereğince malî yılı bütçe kanununun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildiesas sayısı karar sayısı
361
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava dosyasının incelenmesinden davacının tarihli ilk atama işlemi ile şanlıurfa i̇li birecik i̇lçesi birecik anaokuluna okul öncesiçocuk gel eğ öğretmeni olarak atandığı sayılı harcırah kanununun maddesi uyarınca ilk atamalarda devlet memurlarına harcırah verilirken tarih ve sayılı kanunun maddesi ile bu hükmün yürürlükten kaldırıldığı maddesinin yeniden düzenlendiği ve bu maddede ilk atamalarda devlet memurlarına harcırah verileceğine ilişkin bir hükmün yer almadığı dolayısı ile naklen idare tarafından atanan devlet memurları ile ilk defa devlet memuru olarak atananlar arasında anayasasının maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesinin ve maddesinde ifade edilen sosyal hukuk devleti ilkesinin zedelendiği zira aynı koşullar altında bulunan kamu görevlileri arasında farklılık yaratılmasının eşitliğe ve sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle harcırah kanununun maddesinde ilk defa devlet memurluğuna atanan kişilere harcırah ödeneceğine ilişkin bir hükmün yer almadığı daha önce ilk defa devlet memurluğuna atanan kişilere harcırah ödeneceğine ilişkin adı geçen yasanın maddesinin ise ilga edildiği dikkate alındığına sayılı harcırah kanununun maddesinin eksik düzenleme içerdiği bu durumun ise anayasanın eşitlik ilkesine ve sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali amacıyla sayılı anayasasının maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca dava dosyasındaki ilgili belgelerin tasdikli birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde karar verildi
213
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ şekil aykırılığı nedeniyle i̇ptal i̇steminin gerekçesi tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun geçici madde inde tarihinden önce tarım arazileri gerekli izinler alınmadan tarım dışı amaçlı kullanıma açılmış ve tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise söz konusu arazinin istenilen amaçla kullanımı için altı ay içerisinde bakanlığa müracaat edilmesi hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması ve tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için beş yeni türk lirası ödenmesi şartıyla izin verilir denilmiştir bu hükmün tarihinden önce izin alınmadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma açan kişi kurum ve kuruluşlara para cezası karşılığı af getirdiği çok açıktır şöyle ki sayılı tarım ve köyişleri bakanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin fıkrasında ‘tarım dışında kullanılmaya tahsis edilecek araziyi tespit etmek bunların kullanılmasına izin vermek fıkrasında ‘tarım alanlarının gayesine uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamak denetlemek ve ilgili kuruluşlarla işbirliği yapmak tarım ve köyişleri bakanlığının görevleri arasında sayılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesi tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca çıkarılan tarım arazilerinin korunması ve kullanılmasına dair yönetmelik ile tarım arazilerinin korunması ve yerleşim birimlerinin kurulması geliştirilmesi askeri sanayi ulaştırma eğitim sağlık turizm depo ve antrepolar haberleşme sportif ve tarımsal tesisler ile benzeri amaçlar için kullanılmasına ihtiyaç duyulan tarım arazilerinin tarım dışı amaç ile kullanılmasına izin verilmesiyle ilgili hususlar düzenlenmiştir bu yönetmelikten önce belirtilen hususlar tarih ve ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliklerle düzenlenmiştir yapılan bu düzenleme ile tarihinden önce gerekli izni almadan tarım arazilerini tarım dışı kullanıma açan kişi kurum ve kuruluşlar adı geçen bakanlığın iznini almaları yolundaki yasal yükümlülüklerinden ve yükümlülüğü yerine getirmemiş olmaktan doğan yaptırımdan kurtarılmakta yani affedilmektedirler sayılı kanunun geçici inci maddesinde simgesel bir mali yaptırım öngörülmesi ‘tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise bu ifade ile hangi hususun kastedildiği belirsizdir ya da ‘hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması üzeri betonla ya da binayla kaplı olan alan için bir toprak koruma projesi yapılmasının mümkün olamayacağı açıktır şeklindeesas sayısı karar sayısı yer alan ifadeler yapılan düzenlemenin altındaki gerçek amacı yani tarım arazilerini yasal yükümlülükleri yerine getirmeden amaç dışı kullananlara getirilen ‘affı gizleyememektedir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmnde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği açıklanmıştır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların şekil bakımından denetlenmesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu inci maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği belirtilmiş tbmm i̇çtüzüğünün nci maddesinin ikinci fıkrasında da ‘genel veya özel af ilanını içeren tasarı veya tekliflerin genel kurulda kabulü türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile mümkündür gerekli çoğunluk söz konusu tasarı veya tekliflerin afla ilgili maddelerinde ve tümünün oylamasında ayrı ayrı aranır tasarı veya teklif hakkında verilen genel veya özel af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü halinde kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin oylanması açık oylama suretiyle tekrarlanır denilmiştir sayılı kanunun gerek geçici inci maddesi gerek tümü türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda oylanırken beşte üç çoğunluk aranmamıştır başkan tarafından tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu tasarısının açık oylama sonucu ‘kabul olarak açıklanmıştırtbmm genel kurul tutanağı dönem yasama yılı birleşim temmuz pazar bu durumda sayılı kanun türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu yani kabul oyu ile kabul edilmediğinden tbmm i̇çtüzüğünün nci maddesine dolayısı ile anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına ve son oylamanın anayasada öngörülen çoğunlukla yapılmamış olması nedeniyle anayasa mahkemesinin şekil bakımından denetim alanına giren bir durum ortaya çıkmış bulunmaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir durumun anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşması da mümkün değildir anayasanın inci maddesine göre anayasa mahkemesinin denetim alanına giren ve yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir görünüm taşıyan söz konusu şekil bozukluğu nedeniyle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun tüm maddelerinin iptal edilmesi gerekmektedir esas aykırılığı nedeniyle i̇ptal i̇steminin gerekçesi tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun geçici madde hükmü yasadışı işgalle tarım arazilerimizi yok eden uygulamalara ‘af getirdiğinden yapılan bu düzenleme yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi kararında vurgulandığı üzere hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması ve özellikleesas sayısı karar sayısı bir ülkenin en önemli doğal kaynaklarından olan tarım alanlarımızın korunması için yasa koyucunun bu esası gözardı etmemesi ve bunu en iyi şekilde yansıtması zorunludur yasama erkinin kamu yararı amacına yönelik olarak kullanılmaması halinde yasama yetkisinin saptırılması olayı ortaya çıkar anayasada belirtilen amacı ya da kamu yararını gerçekleştirmek için kanunla yapılacak olan düzenleme kanun koyucunun yapacağı tercihlere göre şekillenecektir yani kanun koyucu anayasada belirtilen amacı veya kamu yararını gerçekleştirmek için getireceği çözümü seçmekte serbesttir burada takdir yetkisi kanun koyucuya aittir ve bu husus anayasa mahkemesinin denetim alanına girmez fakat kanun koyucunun anayasanın gösterdiği amacın veya kamu yararının dışında kişisel siyasal ya da saklı amaç güttüğü bir başka amaca ulaşmak için bir konuyu kanunla düzenlediği durumlarda ‘yetki saptırması adı verilen durum ortaya çıkar ve bu durum kuşkusuz anayasa mahkemesinin denetim alanına girer anayasa mahkemesi denetlediği kanunun kamuya yararlı olup olmadığını değil fakat gerçekten kamu yararını gerçekleştirmek için yapılıp yapılmadığını denetleyebilir anayasa mahkemesi ‘iptali istenen hükümle kapalı olarak bir amaç güdülüp güdülmediğini araştırabildiğini çeşitli kararlarında ifade etmiştir ama kanun koyucunun saklı amacını ortaya koyabilmek her zaman kolay değildir bkz k kt kt sayılı anayasa mahkemesi kararları anayasa mahkemesinin bu tür denetimlerinde kanunun gerekçesinden yasama organındaki görüşmelerden veya yapılan düzenlemenin daha çok siyasal nedenlere dayanıp dayanmadığı hususlarından yararlanarak sonuca vardığı görülmektedir bkz kt kt kt sayılı anayasa mahkemesi kararları kanun koyucu takdirine bırakılmış konularda düzenleme yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasa kuralları ile kamu yararının ve kamu düzeninin gereklerine ve hukukun genel ilkelerine de bağlı kalmak durumundadır bkz kt kt sayılı anayasa mahkemesi kararları bu anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin gereğidir geçmişte yaşanan imar aflarının sorunu çözmediği aksine yeni sorunların kaynağı olduğu ortadadır geçici madde ile af edilmeye çalışılan bu tür tarım dışı işgaller bir kez yasal güvenceye kavuştuklarında çığ gibi büyüyen af beklentileri ve zincirleme aflarla doğal kaynak kayıplarımızı katlanarak artıracaktır metrekare başına beş ytl yaptırım uygulaması hazineye para girişi olacağı gibi bir yanılgıya yol açmakla birlikte yasaya göre önemli bir beklenti sağlanmakta olan çeşitli özendirici uygulamalar parasal kolaylıklar ve bağışıklıklar birlikte değerlendirildiğinde toplanacak miktarın çok üzerinde mali kaynağın doğal kaynak yıkımına transfer edilmekte olduğu görülecektir açıklanan nedenler sayılı kanunun geçici madde hükmü ile yapılan düzenlemenin temel hedefinin amaç dışı kullanılan tarım arazilerine af getirmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadıresas sayısı karar sayısı yasaların kamu yararına dayanmadığı bir yönetim ve bu alanda yetki saptırılması durumu hukuk devleti adı verilen yönetimle ve hukuk devletini cumhuriyetin nitelikleri arasında sayan anayasanın nci maddesi ile bağdaşmaz anayasanın maddesinde ‘toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek inci maddesinde ‘tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek devletin görevleri arasında gösterilmiştir tarım arazilerini amaç dışı kullanımlara açanlara af getiren düzenleme devlete bu konuda verilen görevler ile bağdaştırılamayacağından anayasanın ve inci maddelerine de aykırı düşmektedir diğer yandan iptali istenen geçici madde de amaç dışı kullanılan tarım arazilerine her metrekaresi için beş ytl karşılığında izin verilmesi öngörülmüştür halde yalnız maddi olanakları uygun olanlar getirilen bu aftan yararlanabilecekler uygun olmayanlar ise yararlanamayacaklardır böyle bir durumun anayasanın uncu maddesinde ifade edilen ‘kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu kuşkusuzdur anayasanın uncu maddesinde ‘herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu kural birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler getirmek eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik olmayıp hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz tarım arazilerini tarım dışında kullananlar yasal yükümlülükleri olan gerekli izni tarım ve köyişleri bakanlığından almayan kişi kurum ve kuruluşlar olduklarından aynı hukuki durumda oldukları açıktır bunlar arasında maddi durumlarına göre ayrıcalık yaratılmasının hiçbir haklı nedeni olamaz bu nedenle yapılan bu düzenleme anayasanın uncu maddesine de aykırıdır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunun geçici madde anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun geçici madde anayasanın ve inci maddelerine açıkça aykırı olduğu ve ülkenin en önemli doğal kaynaklarından olan tarım alanlarımızın korunması konusunda devlete verilen görevlerle bağdaşmadığı yasadışı işgalle tarım arazilerimizi yok eden uygulamalara ‘afesas sayısı karar sayısı getirdiği için uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zararlar doğabilecektir bu nedenle iptali istenen bu hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun ve uncu maddelerinin ve geçici madde ve geçici madde nin anayasaya şekil aykırılığı nedeniyle aykırı oldukları için iptallerine geçici madde in anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu için iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,560
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sanıklar savunmalarında ceza verilecekse sayılı yasanın lehlerine olan tedbirlere çevrilmesini ve tecilini istemişlerdir yasa ile eklenen maddesi amir hükmünce sayılı yasanın ve maddelerinin saydı kanununa göre verilecek cezalara uygulanma imkanı sayılı yasa ile yoksun kılınmıştır bu durum ise sayılı tcknunca cezalandırılan şahıslara uygulanan tcknun cezaların tecili faslını teşkil eden hükümler ile cezaların infazı hakkındaki sayılı yasayı değiştiren sayılı günlü yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesi değiştirilerek kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya çevrilme nispeti düzenlenmiştir günlü sayılı yasanın saydı yasanın maddesini değiştiren maddesi ile bir yıl ve daha az süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar kısa sürelidir diye tarif edilmiştir öte yandan sayılı yasanın maddesini değiştiren sayılı yasanın maddesi adliye mahkemelerince para cezasından başka bir ceza ile mahkum olmayan kimse işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif para veya bir yıla kadar bir yıl dahil ağır hapis veya iki yıla kadar iki yıl dahil hapis veya hafif hapis cezalarından biri ile mahkum olur ve geçmişteki hal ve suç işleme hususundaki eylemine göre cezanın ertelenmesi deride suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkındaki mahkemece kanaat edilirse bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir denilmektedir bu hükümler karşısında günlü sayılı yasalardaki suçlardan dolayı mahkum olanların bu kanunun maddesince saydı cezaların infazı hakkındaki ve maddelerindeki unsurları taşımış olsalar ve mahkemece ileride bir suç işlemeyeceklerine kanaat getirilse bile yararlanma imkanı olmadığı gibi durumlarının bu yasa yönünden tartışılmaları mümkün değildir oysaki sayılı tcknu ve diğer özel kanunlara göre mahkum olanlar yönünden bu yolda bir sınırlandırma getirilmediğinden sayılı kanunun ve maddelerinden yararlanma şartlan varsa mahkemece yararlandırılmaları yönünde karar verilebilecektir eski hukuk sistemlerinde rastlanan borçlunun borcunu ödeyinceye kadar hapis edilmesi yani borç için hapis müessesesi diğer modern hukuk sistemlerindeki gibi hukukumuzda da mevcut değildir ne var ki borçlunun mallarının yerini tesbit bakımından da olsa çifte standart uygulaması kanaatini doğurabilecek i̇i̇knuna saydı kanunla eklenen maddesi cezalar tecil edilemez hürriyeti bağlayıcı cezalar sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemez sözcüklerinin anayasanın maddesi ve başlangıç bölümünün paragrafındaki herkes kanun önünde eşittir ilke ve prensibine ve anayasanın ruhuna aykırı olduğu kanaatine varılmıştır yukarıdaki nedenlere binaen anayasanın maddesince yüksek mahkemeden belirtilen maddenin iptalinin talep edilmesi yönünde karar verilmiştir
361
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti sayılı kanunun maddesine göre kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarla taksirli suçlarda uzun süreli de olsa hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine mahkemece altı bent halinde sayılan ceza ve tedbirlere hüküm olunabilecektir bu maddenin bendindeki para cezasının dışında kalıp diğer bentlerinde sayılan yaptırımlar iade vetazmin gibi tamamen şahsi hukuka ait birer yaptırım olduğu halde ceza yerine geçirilmektedir bu husus cezanın genel ilkelerine aykırı olduğu gibi anayasanın eşitlik ilkesiyle de çelişik bir durum yaratmaktadır bir kez ceza olarak aynı suçu işleyen kişilere ayırımlı işlem yapılmaktadır örneğin taksirli ölüme sebebiyet vermekten sanık olan kişiye iki yıl hapis cezası yükletilebildiği halde aynı suçu işlemiş başka bir sanığa sadece para cezasına veya ehliyetin geçici olarak geri alınmasına ya da tazmine hüküm edilebilecektir her halde hapis cezası sayılı kanunun maddesinde yazılı diğer yaptırımlardan kişi hürriyetini kısıtlaması bakımından daha ağırdır sayılı kanunun maddesinin uygulandığı veya uygulanmadığı haller arasında cezaların sonuçları bakımından da büyük ayırımlar ve eşitsizlikler ortaya çıkmaktadır örneğin tecil müessesesi bakımından sözü geçen kanundan yararlanmış bir kişinin yeni işlediği suçtan dolayı hükmedilen cezası öteki koşullar varsa tecil edilebilecek yararlanmamış olan aynı durumdaki bir sanığın cezası ise tecil olunamıyacaktır bunun gibi evvelce tecil edilmiş cezası bulunan iki sanıktan sayılı kanunun maddesinden yararlanmamış olanın tecil edilmiş cezasının öteki koşullar varsa aynen yerine getirilmesine karar verilmesi gerekecektir diğer yönden evvelce verilmiş tecil hükmünde bîr takdir yanlışlığı varsa bunun infazına karar verilebilmesi halinde sözü geçen yanlışlık meydana çıkabilecek ve dolayısiyle giderilebilecektir aksi halde ise bu olanak elde edilmeyecektir tekerrür müessesesi bakımından da aynı ayırımlı sonuçlar doğmaktadır sayılı kanunun maddesinin birinci bendi dışındaki bentlerinden yararlandırılan sanıklar hakkında ileride suç işlemeleri halinde öteki kanunî koşullar olsa bile tekerrür hükümleri uygulanamıyacak yararlanmayanların cezalarının ise öteki kanunî koşullar varsa tekerrürden dolayı artırılması gerekecektir böylece durumları birbirinin benzeri olan kişiler arasında suç ve cezalarının kişileştirilmesi ilkesi ile açıklanamayacak eşitsizlikler ortaya çıkacaktır kanımızca aynı suçu işleyenler arasındaki gerek ceza ve gerekse sonuçları bakımından bu kadar ayırımlı uygulamalara yer veren sayılı kanunun maddesi tüm olarak anayasanın maddesine aykırı ve bir bölüm kişiler için imtiyaz sayılacak niteliktedir ortada cezanın kişiye uydurulması ilkesi ile bağdaşır bir durum yoktur esasen uygulamada hâkimin elinde somut ölçüler de yoktur mahkeme takdirini suçlunun ahvali mahsusasına ve suçu işleyişinde kendini gösteren özelliklere göre kullanacaktır yargıtay dahi mahkemelerin soyut takdirine yer bırakır nitelikte bir içtihat benimseyerek uygulamalarda bir çok ayırımlı sonuçlara yol açmıştıresas sayısı karar sayısı oysa ceza yerine tedbir niteliğindeki yaptırımların uygulanması bir bölüm suçluların eylemlerini suç niteliğinden çıkarmakta iade ve tazminde olduğu gibi eyleme hukukî bir nitelik kazandırmaktadır esasen sayılı kanunun maddesinin sayılı bendindeki yaptırım dışında kalan öteki yaptırımlar ceza diye nitelendirilmediği gibi türk ceza kanununun maddesinde sayılan cezalara ek olarak konulmuş yeni cezalar dahi değildir nitekim uygulamalarda bu merkezdedir bir bölüm suçlular için eylemin suç olmaktan çıkarılması ve ceza niteliğinde olmayan yaptırımların uygulanması yoluyla hâkime bırakılan kanunu değiştirme yetkisi anayasanın maddesindeki kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak türkiye büyük millet meclisinin yetkilerindendir hükmüne de kanımızca aykırıdır
481
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin anayasaya aykırılık savına dayanak yaptığı gerekçesi şöyledir anayasamız kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyerek yasama yürütme ve yargı organlarını birbirinden ayırmış maddesi yasama yetkisini tbmm ne vermiş ve bu yetkinin devir edilemiyeceğini belirtmiştir ncı maddesinde yürütme görevinin kanunlar çerçevesinde cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından yerine getirileceğini nci maddesinde yargı yetkisini türk milleti adına bağımsız mahkemelerin kullanacağını açıklamıştır cmuk nun nci maddesi ise ceza işlerini gören mahkemelerin adlî tatilde hangi davalara bakacağının adliye vekâleti tarafından tayin olunacağını belirtmiştir aynı maddenin üncü fıkrası ise temyiz mahkemesinin hangi davalara adli tatil içinde bakacağını belirtmiş ve bu davaların nevini açıklamıştır oysa aynı yasanın nci maddesi ceza mahkemelerinin hangi davalara bakacağının belirtilmesini anayasanın ve nci maddesinde belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olarak adalet bakanlığına vermiştir sayılı tarihli hmuk nun ncı maddesinde de hukuk mahkemelerinde adli tatilde hangi davalara bakılacağının adliye vekâleti tarafından bir talimatname ile tayin olunacağı belirtilmiş ise de sayılı ve tarihli yasa ile bu madde değiştirilerek adalet bakanlığına tanınan yetki kaldırılmış ve hangi davalara hukuk mahkemelerinde adli tatilde bakılabileceği açıkça yasada sayılmıştır ve tarafların talebi üzerine mahkemelerin davaların ivedi görülmesine karar verebilme yetkisi dahi verilmiştir ceza mahkemelerinde ise mahkemenin böyle bir yetkisi yoktur ayrıca anayasamızın maddesi ise hiç bir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremiyeceğini genelge gönderemiyeceğini tavsiye ve telkinde bulunamıyacağını açıkça belirtmiş olmasına rağmen cmuk nun maddesi anayasamızın nci maddesine aykırı olarak mahkemelerin yargı yetkisinin adlî tatil içinde ne şekilde kullanılacağının belirtilmesini adalet bakanlığına bırakmaktadır anayasa komisyonunun tarih ve sayılı kararında da anayasanın nci maddesinde yargı yetkisinin kullanılmasında hakimlere ve mahkemelere müdahale edilmemesi esasının gerektiği ve bunun yargı görevinin bağımsızlığı neticesi olduğu ve buradaki ölçünün yargı yetkisinin kullanılması ile nazara alınacağı ancak adalet bakanlığının mahkemelerin idari işlerinin tanziminde tamim gönderme ve tedbir alma yetkisini belirtmiştir bu durumda cmuk nun nci maddesinde belirtilen hususlar mahkemelerin yargı yetkisi ile ilgili olduğundan anayasanın nci maddesine aykırıdır
315
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal isteminin dava dilekçesinde açıklanan gerekçeleri aynen şöyledir i̇lkokul öğretmenleri sağlık ve sosyal yardım sandığı sayılı yasa ile tüzelkişiliğe sahip ve milli eğitim gençlik ve spor bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur sandığın üyeleri ilkokul öğretmenleri milli eğitim müdürleri i̇lköğretim müfettişleri milli eğitim i̇darelerinde çalışan memurlar ve sandık işlerinde çalışan memurlardır sandık üyelerinden ayda lira ödenti alınmaktadır sandık kendi organları eliyle yönetilmektedir bu organlar genel kurulda seçi̇lmektedi̇r sosyal amaçlı tabandan tavana kadar üyelerin iştiraki ile seçi̇mler yapılmakta temsilciler seçilmekte ve temsilcilerin oluşturduğu genel kurulda sandığın her türlü hesap ve işlemi görüşülmekte seçimler yapılmakta ve anastatü değiştirilebilmektedir sandık genel kurulu sandık üyelerinin seçtiği temsilcilerden oluştuğu cihetle genel kurul en yüksek organ olarak sandığa tam hakim bir konumdadır sayılı yasa ile eskiden genel kurulun görevi olan anastatü yapma ve değiştirme hakkı elinden alınarak anastatü yapma ve değiştirme hakkı milli eğitim gençlik ve spor balkanlığına verilmiştir sandık tüzelkişiliğe sahip ve nevi şahsına münhasır bir kuruluştur bir ticari şirket değildir kamu kurumu değildir kamu kurumu niteliğinde varlık kuruluşu da değildir bu bakımdan milli eğitim gençlik ve spor bakanlığının idari vesayeti sözkonusu olamaz sandığın bakanlığa bağlılığı yasanın milli eğitim gençlik ve spor bakanınca yürütülmesi bir yetki genişliği olarak anlaşılmak gerekir sandık genel kurulunun elinden en önemli hakkı olan anastatü yapma ve değiştirme hakkının alınması bu genel kurulu dolayısıyla de tüm üyelerini devreden çıkarmıştır sandığın işleyişini ve faaliyetlerini düzenleyen anastatü yapma hakkının sandık genel kurulundan alınması bu kurulu kendi iradesi dışındaki metinlere iş ve icraatlara boyun eğmek zorunda bırakacaktır anayasamız kişilerin iştirak ettikleri örgütlerde vazgeçilmez hakları olan katılma karar ve söz haklarının korunmasını öngörmektedir tüzelkişiliğe hayat veren sandık üyelerinin sandığın statü ve çalışmalarına katılmamaları bu haklarını yok etmektedir milli eğitim bakanlığına devredilen anastatü yapma hakkı sandık ortaklarının üyeliğinin doğal sonuçlarını ortadan kaldırmaktadır uzun zamandır yaşanan bir gerçek ve oluşmuş bir teamül vardır sandığın anastatüsünün ortaklar genel kurulunca yapılması ve değiştirilmesi çalışmalarında bugüne değin kamu düzeni açısından hukuka aykırılık ve yasaya uymamak şeklinde müdahaleyi gerektirmeyecek hiçbir hadisede vukubulmamıştıresas sayısı karar sayısı i̇lkokul öğretmenleri sağlık ve sosyal yardım sandığının sosyal amaçlari üyelerinin ödentileri ile ve ticari çalışmalarının kârı ile yerine getirmektedir devletin olan veya devlete ait olan mal veya para ile ilgisi yoktur sayılı yasa ile getirilen yeni durum sandığa el koyma şeklinde değerlendirilmelidir bütün ilkokul öğretmenlerinin kendi paraları ile kurulan ve yaşayan sosyal yardım sandığının yine bu öğretmenlerin karar ve katılımları iştirakleri ile yönetilmesi de tabii bir sonucudur sayılı yasa ile sandık üyesi öğretmenlerin temsilcileri vasıtasıyla oluşturduğu genel kurulun elinden alınan sandık statüsü yapma ve değiştirme hakkının anayasamızın temel hak ve hürriyetlere ilişkin hükümlerinin ruhuna mülkiyet hakkının özüne demokratik devlet düzeni ilkelerine ve bu suretle anayasamızın ve inci maddelerine aykırı olduğu açıkça ortadadır aynı biçimde banka sigorta şirketleri ve bazı kuruluşların bünyesinde faaliyet gösteren sosyal yardım sandıklarının sayılı yasa anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararı ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir i̇lkokul öğretmenleri sağlık ve sosyal yardım sandığının sayılı yasa ile milli eğitim gençlik ve spor bakanlığının emrine ve yönetimine verilmesi anayasa mahkemesince daha evvel iptal edilen yasa ile aynı konumdadır i̇lkokul öğretmenleri sağlık ve sosyal yardım sandığı üyeleri ile kaynakları ile ve amaçları ile tamamen özel nitelikte ve kamu hukuku dışında bir dayanışma kuruluşu olarak çalışmaktadır bu sandığın genel kurulu elinde bulunan anastatü yapma ve değiştirme hakkının milli eğitim gençlik ve spor bakanlığına devredilmesi tüm kooperatiflerin genel kurullarının hak ve yetkilerinin ellerinden alınarak bunları denetleme görevi olan sanayi ve ticaret bakanlığına verilmesi ile eş anlamlıdır bu nedenle sayılı yasa anayasamızın ruhuna temel hak ve hürriyetler bölümüne mülkiyet hakkına bu suretle ve inci maddelerine aykırı bulunmaktadır dolayısıyla sayılı yasa i̇lkokul öğretmenlerinin medeni yasa ile tanınmış vakıf dernek ve şirket kurmak hakkını da askıya almaktadır yasanın inci maddesi ve buna bağlı bir hükmü ihtiva etmesi nedeniyle nci maddesi yukarıdan beri arzedilen nedenlerle hukukun genel kurallarına ve anayasamızın ve inci maddelerine aykırıdır
629
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay üçüncü dairesinin tarihli başvurma kararında özetle şöyle denilmektedir sayılı harcırah kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan maddesinin bendinde bazı görevlilere bu arada senelik hesap tetkiki maksadıyla taşraya gönderilecek sayıştay denetçi ve yardımcılarına yurt içinde ödenecek gündeliğin liradan aşağı olmamak kaydıyla aylık veya ücret tutarlarının inden az veya sinden çok olamayacağı hükme bağlandığı halde yılı bütçe kanununun maddesinde harcırah kanununun maddesinin ve bendlerinde yazılı oran ve gündelik tutarlarına ilişkin sınırlayıcı hükümler uygulanmamak üzere her yıl bütçe kanunlarıyla saptanması gereken katsayı oran ve tutarların cetvelinde gösterildiği belirtilmiş ve söz konusu cetvelin bendinde de bir bölge veya türkiye çapında denetim hizmetini yürüten müfettişlere ve gündelikleri bunlar gibi hesaplananlara verilecek gündelik miktarı lira olarak tesbit edilmiştir yılı bütçe kanununun yukarıda açıklanan maddesi harcırah kanununun maddesinin bendinin uygulanmasını önleyen hükümler taşımakta ve bu sebeple de sayılı tc anayasasının maddesine aykırı düşmektedir anayasanın anılan maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bu fıkrada yer alan bütçe ile ilgili hükümler deyimi mali nitelikte hükümler anlamına değil bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya kanun konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak şartıyla açıklayıcı nitelikte hükümler olarak anlaşılmak lazım gelir zira bir kanun hükmünün bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirir nitelikte bulunması onun maddede öngörülen bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına sebep olamaz çünkü hemen her kanunda harcamalara yol açabilecek bir veya birçok hüküm bulunabilir esasen yürürlükteki bir kanunun gider veya gelirle ilgili kurallarının bütçe kanunları ile değiştirilebileceği yolunda bir görüş ve uygulama anayasanın ve maddelerini de işlemez duruma sokar ve özelliği sebebiyle sadece bütçeler için kabul edilmiş bulunan maddeye anayasa koyucunun amacına aykırı olarak genişlik ve genellik kazandırır açıklanan bu sebeplerle yılı bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasında yer alan hükmün tarihte yürürlükte bulunan sayılı tc anayasasının maddesine aykırı olduğu yolundaki davacı iddiası ciddi nitelikte görüldüğünden anayasanın maddesi gereğince davanın geri bırakılarak dava karar düzeltme dosyasındaki ilgili belgelerin onanlı örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verilmiştir
320
esas sayısı karar sayısı davacı vekilleri av av tarafından davacının yıllık ücret artışından yararlandırılmama ve işten çıkarma disiplin cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin işlemlerin dayanağını oluşturan türkiye kalkınma bankası anonim şirketi personel yönetmeliğinin maddesinin iptali istemiyle başbakanlik ve türki̇ye kalkinma bankasi aşye karşı açılan davada işin gereği görüşüldü dava konusu türkiye kalkınma bankası anonim şirketi personel yönetmeliği tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe girmiş ise de davanın danıştay dairesinin esasına kayden görülmekte iken tarih ve sayılı kararla görev yönünden reddine ve dava dosyasının davayı çözümlemeye yetkili ve görevli olan ankara i̇dare mahkemesine gönderilmesine karar verildiği bu karar üzerine davanın mahkememizin esasına kaydedildiği bu davada verilen tarih ve sayılı dilekçe ret kararımız sonrasında uyuşmazlığın bakılan davaya esas dilekçe ile yenilendiği görülmüş olup sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinde yer alan danıştayın görev uyuşmazlığı hakkında verdiği kararın kesin olduğu yönündeki hüküm uyarınca dosyanın esasının incelenmesine geçildi türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur kuralına maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri haklan ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır kuralına yer verilmiştir sayılı türkiye kalkınma bankası anonim şirketinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinde banka hizmetlerinin gerektirdiği görevler sayılı devlet memurları kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmayan sözleşmeli personel eli ile yürütülür banka personelinin hizmete alınmaları görev ve yetkileri nitelikleri atanma ilerleme yükselme görevden alınma şekilleri disiplin esasları yükümlülükleri unvan ve sayıları devlet personel başkanlığının görüşü üzerine bakanlar kurulu kararı ile çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir banka personeli sayılı tc emekli sandığı kanunu hükümlerine tabidir hizmet sürelerinin değerlendirilmesi sayılı devlet memurları kanunu ile sayılı kanun hükümlerine göre yapılır hükmü yer almaktadır bu hükme dayanılarak tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe konulan türkiye kalkınma bankası anonim şirketi personel yönetmeliğinin dava konusu maddesi ile disiplin cezaları ile bu cezaların uygulanacağı fiil ve hallerin neler olduğu düzenlenmiştir uyuşmazlıkta sayılı türkiye kalkınma bankası anonim şirketinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinin ikinci fıkrasında disiplin esasları ibaresine yer verilmekesas sayısı karar sayısı suretiyle türkiye kalkınma bankası aşnin sözleşmeli personel statüsünde olan ve kamu görevlisi oldukları tartışmasız olan personelinin disiplin esaslarının bir bütün olarak yönetmelik ile düzenleneceğinin kurala bağlandığı kanun metninde disiplin uygulamalarıyla ilgili hiçbir ilke belirlenmediği hem disiplin fiillerinin hem de disiplin cezaların belirlenmesi yetkisinin tamamen yönetmeliğe bırakıldığı bu hâliyle disiplin suçları ve cezaları konusunda kanuni bir güvencenin sağlanmadığı yaptırımların ve yaptırım konusu eylemlerin yasal düzeyde belirlenmediği ve bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuki yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine yasal çerçevede imkân tanınmadığı bu nedenle söz konusu kuralın anayasanın maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesine ve anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında hükme bağlanan kanuni düzenleme ilkesine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca sayılı türkiye kalkınma bankası anonim şirketinin kuruluşu hakkında kanunun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan disiplin esasları ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine kararın taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
558
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir i̇ptale konu yasa reel sektörün bankalara olan borçlarını zor durumdaki bankalara kamudan kaynak destek aktarımını bu alandaki ihtilaflarda özel takip yöntemlerini bağımsız idari otoritelerin denetimini kamu bankalarında çalışanların tasfiyelerini ve buradaki üst düzey bürokratların bir ölçüde sorumsuzluklarını düzenleyen çerçeve kanundur yasa siyasal iktidarı elinde bulunduran gücün ülkenin yaşadığı herhangi önemli sorunda çözüm üretebilme yeteneğinden yoksun olduğunu göstermektedir gerçekten bankacılık alanında kısa dönemde birden çok beş ayrı düzenleme yapılmıştır sonuçlarına milletin katlandığı beceri ve öngörü noksanlığı yasama çoğunluğunun kalıcı niteliğine dönüşmektedir adeta kanunculuk oynanmaktadır bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce el konan bankalarla bu yasanın yürürlüğe girmesi ile kurtarılacak bankalar arasında uçurum sözcüğünün dahi ifade edemeyeceği derin eşitsizlik inşa edilmektedir aynı hukuk vatanında aynı sorunda biri batırılan öbürü kurtarılan iki ayrı grup yaratılmıştır doğrusu bu idi ise bu doğru eskilerinden neden esirgenmiştir doğru eskisi idi ise yeni seçeneğin rasyosu nedir milat tanımlamalarıyla hukuk dünyasına aktarılan yeniden yapılandırma damgası vurulmasına rağmen ömürleri gece yarılarını aşamayan çapsız düzenleme anlayışı düşündürücüdür yeniden yapılandırma yasalar grubu içinde takdim olunan bu yasa finans kesimine tahsis edilecek kaynağın yine kara deliğe akma ihtimalini önleyecek mekanizmalarla yeteri kadar donatılmamıştır özellikle yasanın inci maddesindeki önemli ve bize göre de gerekli yetkilerin ve benzeri yetkilerin kullanım alanlarında şeffaflık getirilmemiştir kaynaklar kime aktarıldı yapılan sözleşmeler ve alınan kararlar nelerdir sorularının cevaplarını kimse öğrenemeyecek belki de ancak skandallarla ortaya çıkabilecek yolsuzluklar ulusal sır gibi saklanacaktır yasanın geçici inci maddesi ile tanınan sorumsuzluk eşdeğeri koruma ile inci maddedeki ekonomik içerikli rafine yetkilerin gizli kullanımı bir araya gelince adeta yolsuzluk tarlası olan güzel türkiyemize nasıl bir kara delik sunulduğu kolaylıkla farkedilebilecektir vadelerin uzatılması trilyonlarca asıl alacakların tamamına yakın şekilde indirilebilmesi faizlerin tümünün silinmesi ve benzeri yetkiler hatırlanmalıdır yasanın inci maddesi cumhurbaşkanımızın anayasanın doğru okunmasından ibaret geri gönderme tasarrufunu iktidar çoğunluğunun göz ardı etmesini sistem bakımından vahim buluyoruz yakın gelecekteki imf görüşmesi anayasa ihlalini sürdürmenin meşru mazereti olamaz bu siyaset kurumunun giderek yürütmenin ve yürütmeyi meşrulaştıran yasama çoğunluğunun anayasayı kasten ihlalinin tescilidir kurumlarımızın kurumsallaşamadığının da göstergesi olan bu olay kimileri için anayasanın kağıtta yazılı herhangi bir metin olduğu nü ortaya koymaktadır sadece bu zihniyet dahi hukuk ve demokrasimiz için hazindir i̇ptalini istediğimiz yasa maddeleri bu zihniyetle yoğrulmuştur davamız bu yasanın bazı maddelerine yönelik bir iptal davasıdır i̇ktidar çoğunluğunun yarattığı krizden kurtuluş için sunulan formüllerin önünü tıkamamak için tümden iptal istenmemiştir ana muhalefet partisi iptal davası açmasa idi ülkeyi kurtaracaktıkesas sayısı karar sayısı popülizmine fırsat verilmemiştir ayrıca krizden çıkış için üzerimize düşen her türlü desteği ve görevi pozitif muhalefet anlayışımızın gereği saymaktayız belirtelim ki ekonomik önlem adına açık anayasa ihlalleri karşısında suskun kalmamız beklenemez ana muhalefet anayasamızın anayasal koruyucusu dur any mad ana muhalefete düşen bu ulusal görev savsanamaz somut aykiriliklar gerekçeler yasanın a hükmü anayasamızın ve hükümlerine aykırıdır yasanın sözü geçen hükmü özel hukuk hükümlerine tabi olmayan personel tersine anlatımıyla kamu bankalarında tarihinden sonra statü hukukuna tabi personel çalıştırılamayacağını bu bankaların özelleştirilmesi geçiş sürecinde bu personellerin statülerinin sözleşmelere dönüşümlerini ve duruma göre diğer kamu kurumlarına aktarılmaları ile bunların haklarını düzenlemektedir kamu bankalarının özelleştirilmesi siyasi ve hatta ekonomik olarak zorunlu bir tercih sayılabilir bu tercih siyaseten de eleştirilebilir i̇şin bu yönünün gerek anayasamızı ve gerekse anayasal yargımızı ilgilendiren bir tarafı yoktur ne var ki yeniden yapılandırma veya geçiş üst başlıklarıyla kavramlaştırılan bu süreçler bir yönüyle yoğunluğu anayasa düzeyine yükselen hukuki süreçlerdir i̇lgilendirdiği ölçüde yüksek amaç adına anayasa feda edilemez anymad halde anayasaya ve hukuka saygılı yeniden yapılandırma ve geçiş ilkesini keşfetmek ve sindirmek zorundayız biz yaptık oldu diyemeyiz herhangi bir kesim için anayasaya rağmen imtiyaz ve dayatmalar üretemeyiz i̇mdi kamu kaynakları ile kurulmuş kamu bankalarının yapı işlev ve hizmetleri kamusal alan i̇çi̇nde kalirlar kamu hi̇zmeti̇ görürler bunlar elbette ki özelleştirilebilirler anymad ancak özelleştirilinceye kadar yaptıkları faaliyet birer kamu hizmetidir anymad bu bankalar birer kamu i̇ktisadi teşebbüsüdür hakim sermaye niteliğini kaybetmeleri yani sermaye paylarının yarıdan aşağıya düşmesi bu alandaki hizmeti en azından anayasanın anlamında asli kamu hizmeti sayılmaktan çıkarır bu sonuç anayasamızın ki̇tlerin denetimine ilişkin inci maddesinin dolaylı sonucudur anayasa yalnızca sözü ile değil aynı zamanda rasyosu ruhu ile de bağlayıcıdır varılan sonuç odur ki kamu bankaları nin üstünde sermaye paylarını korudukları sürece geçiş süreçlerinde de olsa gördükleri hizmet asli birer kamu hizmetidir anayasamızın hükmü devletin kamu i̇ktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür biçimindedir bankaların özelleştirme tamamlanıncaya kamu payı nin altına düşünceye kadar ki süreçte görecekleri asli ve sürekli hizmetleri statü hukukuna tabi bir personel rejimi ile sürdürmek anayasa buyruğudur ne bir anayasacıdan ne de anayasa komisyonundan destek almadan oluşturulan cumhurbaşkanımızın geri gönderme mesajına kulak asmayan geçişesas sayısı karar sayısı döneminde statü hukukuna bağlı istihdam rejimini yasaklayan bu hüküm anayasa ile çatışmaktadır anayasaya rağmen bir hüküm hukuki varlığını sürdüremez anymad yasa hükmü mevcut yapısı ile hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır devletin bir parçası organı olan yasama da bu ilkeyle bağlıdır hukuk devleti kendi anayasasına uyan anayasasındaki kuralları baypas etmeyen yasama organına sahip devlettir anymad yasa kuralı üretilirken iktidar çoğunluğu tarafından anayasa yok sayılmış bile bile çiğnenmiştir bu aykırılıklar ancak akademik tartışmanın konusu olabilir denerek geçiştirme stratejisi izlenmiştir bu anlayışı anayasal düzenimiz bakımından doğru bulmuyoruz sonuç olarak özelleştirilme tamamlanmadıkça geçiş sürecinde kamu bankalarında statü hukukuna bağlı personel istihdamı yasağının öngörülmesi statü hukukuna tabi mevcut personelin tip değiştirerek veya diğer kamu kurumlarına aktarılarak tasfiyesi anayasamızla bağdaşmamaktadır yasanın nci maddesi anayasamızın hükümlerine aykırıdır madde literatürde bağımsız idari otoriteler olarak adlandırılan özerk kurul kurum ve bunlara bağlı kuruluşların mali denetimini başbakanlığa bağlı özel bir komisyona bırakmaktadır madde ayrıca bu otoritelere uygulanamayacak yasa hükümlerini açık atıf ve zımni ilga yahut askıya alma yoluyla belirlemektedir mad kuralda öngörülen bir başka model yıllık faaliyet raporlarının bakanlar kuruluna sunulması meclisimizin ise özel komisyon bazında sadece bilgilendirilmesi olarak ortaya konmuştur kurumları batılı kendileri doğulu olan yapıların ancak üretebilecekleri özgün model ne olabilir sorusuna cevap verilebilecek en çarpıcı örnek bu maddedir kurumların ve kavramların içini boşaltarak merkezi iktidarları ahtapot sarmalı gibi özerk yapılara enjekte etmenin en güzel numunesi veriliyor türk kamu yönetiminde bağımsız idarî otoriteler genellikle özel yasalarla kurumsal alan yasalarıyla düzenlenmiş olup sayıları civarındadır her birinin düzenleme alanlarının tabiatlarından kaynaklanan farklılıkları vardır bu farklılık bu kurumkurulların denetim rejimlerinde de görülmektedir ne var ki yasa bunların tümünü mali denetim bakımından aynı hukuki rejime bir genel hükümle bağlamıştır bir genel hükmün özel ve geçici kanunda sevk edilmesi hukuk devleti ilkesine aykırıdır anymad bu otoriteleri kapsayacak bir genel ve ortak hukuk oluşturulmak isteniyorsa bağimsiz i̇dari̇ otori̇teler kodu geliştirilebilir hukuk devleti hukuk birliğini oluşturacak bölükpörçük uzmanların bile içinden çıkamayacakları mevzuat dağınıklığını önleyecek bir yasama görevini de bünyesinde barındıran bağlayıcı bir ilkedir anymad özel ve geçici bir kanunda yirmiye yakın özneyi ilgilendiren ortak ve sürekli hüküm oluşturulması tam bir yasama keyfiliğidir anayasanın özünün aykırı bulduğu taknin metotları ile bağdaşmayan bir tarzdır özerk kurum ve kurullar siyasal iktidara bağımlı olmayan doğru söyleyişle duyarlı kamusal alanlarda bağımsızlığı bulunan yapılardır bunların mali veya diğer denetimleri siyasal iktidara bağlamak bağımsızlık ve özerklik zorunlu niteliğini çökertir dr akıncı müslüm bağımsız i̇dari otoriteler ve ombudsman i̇st shf vd vd dr ulusoy ali bağımsız i̇dari kurumlar danıştay dergisi yıl sayı makalenin tamamı yasamaesas sayısı karar sayısı organı bir yapıya özerklikbağımsızlık vasfını tanıdıktan sonra bu vasıfla bağdaşmayan düzenlemeye gidemez hukuk devleti kavramı yasama organının benimsediği ve hukuk ilminin kurucu unsur olarak varsaydığı olumsuz unsurları siyasal iktidarın özerk kuruluşları denetlemesinin kurumsal bağdaşmazlığı yasaya ekleyememe yönünde bir özü içerir bu otoritelerin başbakanlıkça oluşturulacak özel komisyonca denetimi hukuk devletine aykırıdır anymad bu konuda gerek anayasamızın bazı hükümlerinden gerekse anayasa mahkememizin bazı içtihatlarından ölçü normlar keşfedilebilir kamu kaynağını kullanan ve duyarlı alanlarda kamusal işler gören regülasyon kurumları idareyle bağımlılık içinde bulunmayan tarafsız denetim organlarınca denetlenmelidir anayasanın inci maddesi tbmmni denetim organı kılacak bir ölçü norm un geliştirilmesine inci maddesi sayıştayı denetim organı kılacak bir ölçü normunun geliştirilmesine elverişlidir bu hükümleri özerk kuruluşların yürütme organına bağlı denetim kurumlarının denetimine tabi kılınmasını yasakladığı biçiminde bir özel içerikle okuyabiliriz anglosakson anayasa literatürü terimiyle anayasal anlamın yeniden keşfi hele meclisimizin temel işlevlerinden birinin denetim olduğu yönündeki anayasal tarifler böylesi bir yoruma destek verebilir anymad cumhurbaşkanımızın meclise geri gönderme tezkeresinde yollama yaptığı yüksek mahkeme içtihatlarından da aynı doğrultuda referans norm üretilebilir anymad tarih ek keza tarih ek keza tarih ek anayasamızın kimi maddelerine serpiştirilen denetim sisteminin çatısı felsefe ve ruhu özerk kuruluşların yürütmenin güdümünde olan denetim organlarınca değil büyük meclis ve sayıştay gibi taraf olmayanbağımlı olmayan kurumlarca denetimini öngörmektedir mevcut düzenleme anayasaya aykırıdır yasanın nci maddesinin bir üst kurul olan rtükü kapsadığı kuşkusuzdur i̇letişim özgürlüğünün kurumsal teminatı olan bu özerk kuruluşun başbakanlık özel komisyonu denetimine bağımlı kılınması yalnızca anayasaya aykırı değil aynı zamanda tehlikelidir haber ve bilgi edinme kanallarının düğmelerini başbakanlığa teslim eden bir rejimin adı demokrasi olamaz rtükün denetiminin büyük meclise bağlı olması çoğulcu rejimimizin kurumsallaşmış geleneksel teminatıdır yasama organı modern sansür üretimine elverişli önleyici mekanizmalar içermeyen bir hükmü başbakanlığa ikram edemez anymad bu hüküm basın ve haber alma hürriyetini özellikle görüntülü iletişimi iktidarın mutlak pençesine tevdi eden bir tedbi̇rdir ayrıca bu hüküm rtük açısından iletişim çoğulculuğuna da aykırıdır anymad televizyon özgürlüğü anymad ölçülülük demokratik toplum düzeni anayasanın sözüne ve ruhuna uygunluk gibi sınırlandırılma prensipleri ile çatışacak biçimde daraltılmıştır anymad denetimi başbakanlığa bağlı düzenleme kurulunun rtükün görüntülü iletişim alanında sektörün ve özgürlüğün gerektirdiği şekilde düzenlemeler yapabilmesi bundan böyle mümkün olamaz sisteme bir kriz maddesi daha ekmiş oluyoruz bağımsız idari otoritelerin yıllık faaliyetleri konusunda meclisin bir komisyonunun bilgilendirilmesi hükmü kendisine itibar edilmesini istemeyen bir meclis görüntüsünü yaratmaktadır meclis eğer denetim ihtiyacında ise anayasanın nci maddesinde varolan asal yetki ile bu yetkiye tam manasıyla sahip olabilir meclis için hiçbir şekilde istenemeyecek görüntü yaratan tam bir denetim yetkisi içermeyen bu hüküm yasama gücünü bir denetim gücü olarak da tanzim eden anayasa düzenimizle bağdaşmaz anymad esas sayısı karar sayısı yasanın en azından sözü mad devlet denetleme kurulunu da kapsayacak bir üslup tercihiyle kaleme alınmıştır hüküm bu yönüyle anayasamızın inci maddesine açıkça aykırıdır yasanın nci maddesi anayasa üstü yasa yapma anlayışının bir tezahürüdür ve hiçbir şekilde anayasal korunmadan yararlanamaz bu hüküm sistemden iptal yoluyla ivedilikle ayıklanmalıdır yasanın geçici inci maddesinin nci ve üncü fıkra hükümleri anayasamızın hükümlerine aykırıdır maddenin sözü geçen fıkraları kamu bankalarının yönetim denetim ve tasfiye kurulları üyelerinin sorumluluk ceza ve idare hukuku açılarından özel hukuk alanına tabi kılınmalarını öngörmektedir madde mevcut yapısıyla bir kısım kurul üyelerine kısmi sorumsuzluk ve imtiyaz bahşetmektedir bu üyelerin görevleri kamusal alanla ilgili asli ve sürekli görevlerdir bu üyeler dört başı mamur birer memurdurlar bu anayasanın buyruğudur anymad ceza ve idare hukuku açılarından bunları memur saymamak tabir yerinde ise alacalı memurluk işine gelince memur işine gelmeyince memur değil kavramına geçit vermek anlamına gelir anayasamız böyle bir geçite olur vermemektedir bu layihamızın numaralı bölümünde yasanın ncı maddesiyle ilgili olarak yapılan tahliller kısmen burada da geçerlidir orada belirtildiği gibi özelleştirme tamamlanmadıkça veya kamu payı nin altına düşmedikçe geçiş döneminde sözü geçen kurul üyelerini kısmen veya tamamen memur saymama serbestisi yoktur anymad hükmünden çıkarsanan yan ilke ve anymad ayrıca üst bürokratları memur kapsamından çıkaran aynı bankalarda çalışan diğer onbinlerce kişileri memur saymaya devam eden çelişkili düzenleme kamu vicdanını incitecek bir eşitsizlik kayırma ve imtiyaz yaratır anymad sözgelimi memur olsaydı işlediği suça göre rüşvetten yargılanabilecek üye bu yasa sayesinde böyle bir suçu işlememiş sayılacak ve bu suçtan yargılanamayacaktır çünkü memur değildir kurul üyesi olmayan sözgelimi üye ile birlikte suça iştirak eden diğer görevli yada görevliler ise bu suçtan yargılanabileceklerdir yasa bu yönüyle bir sorumsuzluk kategorisi üretmektedir bu hüküm suçları yargıdan suçluları hukuktan kaçırmaktadır anayasamızın hükümlerine açıkça meydan okunmaktadır yasama organı bir ilim olan ceza hukukunun kökleşmiş ve yargı elinde bulunan alanları daraltacak suçluların el ve kollarını sallayarak dolaşabileceği bir düzenlemeye gidemez yargı ile yasamanın ilişilemeyecek saf alanları vardır ve bu alanlardan birisi de üzerinde durduğumuz alandır yasanın mevcut hükmü sözü geçen kurul üyelerini ceza hukuku anlamında memur saymamaktadır başka deyimle suç ve suçlu tarifi değişmekte bunlar yönünden görev suçları artık söz konusu olamamaktadır ceza hukukumuzun referans düzeyindeki ünlü normu lehe olan cürmi ve cezai yeni hükümlerin geriye yürüyeceği prensibini kapsar tck a i̇mdi yasanın yürürlüğünden önceki tarihlerde bu bankalarda işlenmiş takibe uğrasın veya uğramasın bu kurul üyelerinin yıllanmamış suçları bakımından da suçu ortadan kaldıran veyaesas sayısı karar sayısı başka tavsife döndüren bir hukuki etkiyle karşı karşıyayız yasama organının yürürlük tarihinden önce işlenmiş suçları etkileyen her türlü tasarrufu aynı zamanda af etkisi doğurur yasanın hukuki tasarrufun suç suçlu veya ceza tariflerini değiştirme niteliği taşıması farklı sonuç doğurmaz anayasal anlamda af işlenmiş suçları kurulmuş hükümleri ortadan kaldırma başka suça veya cezaya dönüştürme veya cezayı azaltma unsurlarından birisini içeren yasama iradesini ifade eder olayımızda kamu bankalarının belli üyeleri yönünden geleceğe yönelik olarak suç ve suçlu tarifi yeni bir yapı kazanmaktadır lehe olan ceza normlarının geriye yürürlüğü prensibi yasanın yürürlük öncesi bu alan suçları bakımından af etkisi doğurur anayasamızın nci maddesi af önerisinin ancak üye tam sayısının çoğunluğu ile kurallaşabileceğini emretmektedir bu madde genel kurul oylamasında açık oylanmalı ve nisabın oluşup oluşmadığı gözetilmeli idi ne var ki anayasamızın uncu maddesine aykırı olarak yasanın geneli üzerinde yapılan son açık oylama konversiyon kuralı yoluyla geçici inci madde için de bir tespiti içerdiğinden nisabının altında kalan oylama sonucu ile bu madde reddedilmiş sayılmalıdır maddenin nitelikli nisabın altındaki oyla kabul edilmiş sayılması dahi anayasanın nci maddesine belirtilen nedenle aykırıdır bu layihamızın l genel olarak bölümünde kısmen değinildiği gibi maddenin sağladığı koruma bir tür sorumsuzluk zırhı büyük yolsuzlukların gerçekleştirilmesine çok elverişlidir özellikle kimisi basına yansımış ve gerçek boyutları banka sırlarına gömülmüş kredi giysisine büründürülmüş gayri meşru transferler zaten sorumluluğun yok gerekçesine dayalı sözlü talimatlarla ve zorlamalarla silinebilecektir hükmün yolsuzluğu besleyebilecek bu karakteri hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz anymad hukuk devleti yolsuzlukları önleme kapasitesi gelişmiş kaliteli kural üretimini kanun yapımını da içerecek genelliktedir yürürlüğü durdurma i̇steği̇mi̇zi̇n gerekçesi̇ yasanın dava konusu her üç maddesindeki hükümleri uygulandığında hemen etki doğuran telafisi imkansız riskleri barındıran bir karakterdedir özellikle ncı maddedeki onbinlerce personeli ilgilendiren tasfiye formülü kısa zamanda uygulamaya aktarılıp tüketilebilir anayasal yargının oluşturacağı iptal hükmünün sonuçsuz kalması bu seçenekte muhakkaktır keza rtük bakımından nci madde ceza adaleti ve yolsuzluk kapasitesi bakımından geçici inci madde aynı akıbeti bünyesinde taşımaktadır yüksek mahkemenin diğer işlere göre öncelik tanıyarak yürürlüğü durdurma isteğinin ivedilikle karara bağlaması dava konusu kuralların ve düzenleme alanının doğalarından kaynaklanan zorunluluk olarak görülmektedir özellikle sağlanan kısmi sorumsuzluk koruma zırhı ile kimisi basına yansımış kredi giysili kamu transferlerinin faizlerinin tamamının asıllarının tamamına yakın kısmının silinmesi daima mümkündür bu potansiyel olasılık dahi yürürlüğü durdurma kararını ivedileştirecek yeter bir sebeptir talep sonuç yasanın ncı maddesinin nci maddesinin a fıkrasının hükmünün geçici inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının belirtilen ve yüksek mahkemece belirlenecek olan anayasaya aykırılık sebepleriyle iptallerine dava konusu hükümlerin öncelikle ve ivedilikle yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi hususu yüksek takdire arz ve talep olunur esas sayısı karar sayısı
2,405
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yasama organı üyeleri ile dışarıdan atanan bakanların tc emekli sandığı ile ilgilendirilmelerine ilişkin günlü sayılı yasanın ek maddesi ile ek maddesi anayasa mahkemesinin gün ve karar sayılı kararıyla günlü sayılı sayılı tc emekli sandığı kanununa altı ek madde ile i̇ki geçici madde eklenmesi hakkında kanunun maddesine sayılı yasayla eklenen ek ek ve ek maddeler yine anayasa mahkemesinin günlü karar sayılı kararıyla türkiye büyük millet meclisi üyelerinin ödenek yolluk ve emekliliklerine dair kanunun geçici geçici geçici ve geçici maddeleri anayasa mahkemesinin gün ve karar sayılı kararıyla sayılı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkındaki sayılı yasanın bazı maddeleri de anayasa mahkemesi kararıyla iptal edilirken söz konusu davalardaki iptal gerekçesini yasama organı üyelerinin yapmakta oldukları görevin önemi bunların ödenek ve yolluklarının anayasal çerçeve içerisinde farklı bir düzenlemeye tabi tutulmasını haklı göstermekte ise de iştirakçi oldukları bir sosyal güvenlik kuruluşundan diğer iştirakçilerle eşit şartlarda faydalandırılmaları gerekirken öteki iştirakçilerin hiçbirisi için söz konusu olmayan bazı ayrıcalıklarla donatılmaları savunulması mümkün olmayan bir eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açmaktadır görüşüne dayandırılarak anayasanın maddesindeki hukuk devleti olma ve anayasanın maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırılığı vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin anayasaya aykırı bularak iptal ettiği bir konuda aynı içerik ve nitelikte yeni bir yasa çıkarılmamasını zorunlu kılar anayasanın maddesinin son fıkrasına göre yasama organının anayasa mahkemesinin kararında açıklanan gerekçeleri gözönünde bulundurulması gerekir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı tc emekli sandığı kanununa eklenen geçici maddesinin anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerine aykırı olduğundan anayasa mahkemesine başvurulmuştur
243
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi devletin bir yandan kişi hürriyeti ve güvenliğini esas alırken diğer yandan da bireyleri idarenin eylem ve işlemlerine karşı korumasını maddesi sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak devletin ülkede yaşayan tüm vatandaşlarının siyasal ekonomik ve sosyal koşullardan eşit şekilde yararlandırmasını ve bunun için gerekli olan önlemleri almasını maddesi devletin vatandaşları arasında eşit muamelede bulunmasını amaçlamaktadır bilindiği gibi hukukumuzda çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alışverişte bulunmaları devraldıkları şeylerin ileride kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir düzenleniş şekline nazaran iptal istemine konu yasa maddesi bir yönüyle davalı idarenin mülkiyet hakkını korumayı amaçlamaktadır mülkiyet hakkının korunmasına yönelik gerek iç hukukumuzda ve gerekse iç hukuk hükmünü haiz taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde somut çarpıcı düzenlemeler yer almaktadır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ek numaralı protokol ile anılan sözleşmeye öğrenim hakkı serbest seçim hakkı ile birlikte mülkiyet hakkı ilave olunmuştur kamu özgürlükleri kavramına karşıt olarak kişi özgürlükleri kavramı içine yerleştirilen mülkiyet hakkı sözleşmeye göre mutlak olmayıp genel yarar amacına yönelik bazı kısıtlama yahut sınırlamalara konu edilebilecektir sözleşmenin fıkrasının ilk cümlesinin zımnen içerdiği mülkiyete saygı ilkesi genel kural maddenin açıkça izin verdiği özel müdahale şekilleri dışındaki her türlü müdahaleyi yasaklamak suretiyle mülkiyet hakkına genel bir koruma sağlamaktadır mülkiyet hakkına meşru müdahale amacı olan kamu yararını avrupa i̇nsan hakları mahkemesi çok geniş biçimde yorumlamakla birlikte yasa koyucunun bu yoldaki ekonomik ve sosyal politikayı saptarken müdahalede orantılılık ve adil dengeilkelerini gözetmesi genel menfaatin icapları ile bireyin temel haklarının gerekleri arasında dengeyi sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır bu olgular esas itibarıyla hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir sonucudur açıklamalar ışığı altında bakıldığında sayılı belediye yasasının maddesinin son fıkrası ile getirilen sayılı devlet i̇hale kanununun inci maddesi hükümleri belediye taşınmazları hakkında da uygulanır hükmünün anayasanın yukarıda zikredilen maddeleri ile yine yukarıda atıfta bulunulan ilkelere açıkça aykırı olduğu çekişmesizdir i̇fade olunan hususlardan ayrı olarak bu maddenin yürürlüğe girmesi ile belediyelere ait olup evvelce kiraya verilmiş taşınmazlar ile kiraya verilecek taşınmazlara hangi hükümlerin uygulanacağı konusunda dahi belirsizlik doğmuştur kanunun son maddesindeki değişiklikten önce belediyelere ait taşınmazlar hakkında sayılı gayrimenkul kiraları hakkındaki kanununun uygulanacağı tartışmasız iken kira akti devam eden taşınmazlar için kanunun son maddesinin değişmesi özel hukukla kiracıya tanınan hakların ortadan kalkıp kalkmadığı hususunda tereddüt meydana gelmiştir öyle ki yasanın yürürlüğe girmesiyle uygulamada oluşan belirsizlikler normlar hiyerarşisinde hiçbir şekilde yer almadığı halde adeta bir yasa hükmü imiş gibi i̇çişleri bakanlığı mahalli i̇dareler genelesas sayısı karar sayısı müdürlüğünün tarihli genelgesi ile giderilmeye çalışılmaktadır bu durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez genel anlamda eşitlik ilkesi ise şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda eşitliği hedef görünmektedir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararında kanun önünde eşitlik kavramı aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez şeklinde ifade edilmiştir buna göre idarenin birey karşısında özel hukuk düzenlemelerinden ayrı olarak sayılı gayrimenkul kiraları hakkındaki kanun ve borçlar kanunu lehine eşitsizlik oluşturacak nitelikteki yasal düzenlemelerle haksız olarak avantajlı hale getirilmesi anayasanın maddesi ile koruma altına alınan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır aynı yerleşim biriminde taşınmazını kiraya veren özel hukuk gerçek ve tüzel kişilerinin şartların gerçekleşmesi halinde ancak genel olarak kiracı lehine hükümler taşıyan sayılı yasanın aynı sıra borçlar kanunu hükümlerine dayalı olarak tahliye isteyebileceği oysa aynı şekilde kiraya veren belediyenin ise sayılı yasanın kendisine büyük kolaylık sağlayan düzenlemesi ile tahliyeyi sağlayabileceği dikkate alındığında idare lehine oluşan eşitsizlik daha çarpıcı şekilde ortaya çıkmaktadır anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde de herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelini oluşturur önemi nedeniyle hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır bu hakkın kullanılması yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren güçleştiren engeller kaldırılmalıdır sayılı yasanın maddesinin fıkrası tahliye için diğer özel yasalarda öngörülen şartların tahakkuk edip etmediğinin kanıtlanmasına olanak tanımadan idareye sözleşme sonunda tek taraflı olarakesas sayısı karar sayısı tahliye yetkisi vermektedir bu durumun anayasanın maddesinde öngörülen kişinin hak arama özgürlüğünü sınırlandırdığı açıktır
877
esas sayısı karar sayısı dava konusu ibarenin bulunduğu kuralın değişiklikten önceki halinde işletme izni bulunmayan yani arama ruhsatı sahibi gerçek veveya tüzel kişilerin mücbir sebep veya beklenmeyen hal durumlarında faaliyetlerinin tatiline imkan sağlanmışken nitekim değişiklikten önce işletme izni bulunmayan arama ruhsatı sahibi kişilerin faaliyetin tatili taleplerine ilişkin başvuruların reddine yönelik işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların bu gerekçe ile ilk derece mahkemeleri ve danıştay nezdinde davacılar lehine sonuçlandığı bilinmektedir itiraza konu kural ile sadece işletme izni bulunan ruhsat sahalarında faaliyetin tatili imkanı getirilerek işletme izni bulunmayan ruhsat sahalarında bu imkandan faydalanmanın önü kapatılmıştır mevcut durumda herhangi bir mücbir sebep yahut beklenmeyen hal durumunda dahi işletme izni bulunmayan maden arama ruhsat sahiplerinin faaliyetlerinin tatiline karar verilemeyecektir ayrıca anılan kuralın gerekçesinde ise söz konusu değişikliğin geçmişte açılan davaların idare aleyhine sonuçlandığı gerekçesiyle yapıldığı açıkça belirtilmektedir bu halde belli başlı uygulamalar ve yatırımlar yapma konusunda yükümlülük altına giren bu yükümlülüklerin herhangi bir şekilde yerine getirilmemesi halinde ise para cezası ruhsat iptali ve işletme hakkının kaybolması gibi yaptırımlarla karşılaşma ihtimali olan arama ruhsatı sahiplerinin ellerinde olmayan bir sebeple mücbir sebep yükümlülüklerini yerine getirememeleri durumunda söz konusu yaptırımlarla karşılaşacakları göz önünde bulundurulduğunda kamu yararı gereği faaliyetlerinin tatili geçici bir süre ertelenmesi zorunluluk arz etmelidir yukarıda açıklandığı üzere madenlerin aranması ve neticesinde işletilmesi hususunda kamunun yararı bulunduğu açıktır zaten ilgili kanun kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik olarak bu amaçla yürürlüğe konulmuştur dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı olarak idareye karşı açılan davaların idare aleyhine sonuçlandığı gerekçesine dayanan itiraza konu kural anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca arama ruhsatının üç aşamadan ön arama genel arama detay arama oluştuğu her aşamadan sonra ruhsat sahiplerinin yükümlülüklerini yerine getirdiğine dair bakanlığa rapor sunduğu bu raporun onaylanmasından sonra diğer aşamaya geçilebildiği nazara alındığında ön arama ve genel arama aşamalarını neticelendiren ve bu aşamalara kadar belli bir takım yatırım ve harcamalar gerçekleştiren kişilerin dava konusu şirket gibi arama ruhsatının son aşaması olan detay arama aşamasında ellerinde olmayan bir sebep nedeniyle faaliyetlerini devam ettiremeyerek ruhsatının iptali sonucuyla karşılaşması halinde tamamlanan ön arama ve genel arama aşamalarında elde edilen hakkın ve en nihayetinde işletme hakkının dahi kaybına neden olunabileceği açıktır bu durumda olan kişiler için işletme hakkı aşamasına ilişkin beklenen haklarının ihlali söz konusu olacaktır bu beklenen hakkın haklı beklenti olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğine bir başka ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi kapsamında korunabilir olması gerekip gerekmediğine gelince arama ruhsatı sahibi kişilerin neticede işletme hakkı elde edebilmek amacıyla belli bir takım yatırımlar yaptığı zaten arama ruhsatı faaliyetinin temel amacının işletme izni elde etmek olduğu açıktır ayrıca özellikle terör olaylarının ve terörle mücadele faaliyetlerinin yürütüldüğü bölgelerde mevzuata yönelik olarak güven duygusuyla faaliyetlerine başlayan kişilerin faaliyetlerinin devamı süresince mevcut olan mevzuata güven duygusunun korunması zorunluluk arz etmelidir burada kişisel yarardan ziyade kamu yararının terör bölgelerinde bu faaliyetlerin yürütülmesi açısından bulunduğu kuşkusuzdur güven duygusunu zedeleyecek mevzuat değişikliği halinde bu durumda olan kişilerin haklı beklentilerinin sonuçsuz bırakılması herkes açısından mevcut olan kamu yararını zedelemektedir bu nedenle arama ruhsatı sahibi olunduğu anda bu ruhsat aşamasında faaliyetin tatili imkanı bulunmakta iken sonradan yürürlüğe giren mevzuat değişikliği ile bu imkanın ortadan kaldırılması kamu yararı ve hukuki güvenlikesas sayısı karar sayısı ilkesini zedelemektedir bu durumda dava konusu kurala ek olarak itiraza konu kuralın yürürlük tarihinde arama ruhsatı bulunan kişilere itiraza konu kuralın uygulanmaması yönünde düzenleme getirilmesi gerekirken getirilmemesi eksik düzenleme nedeniyle hukuk devleti içerisinde yer alan hukuki güvenlik ilkesine uymadığından itiraza konu ibare bu yönden de anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz denilmiştir maddede yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir i̇tiraza konu kural bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde yukarıda da yer verildiği üzere maden kanunu madenlerin aranması ve işletilmesi amacını gütmektedir kanun ile madenlerin aranması aşamasında da işletilmesi aşamasında da arama veveya işletme ruhsat sahiplerine belli bir takım uygulamaları ve yatırımları yapma yükümlülüğü getirilmiş bu yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde de bir takım yaptırımlar öngörülmüştür haliyle ortada bir mücbir sebep bulunmakta ise arama veya işletme faaliyeti yürüten kişiler açısından faaliyetin tatili hususunda herhangi bir fark bulunmamaktadır böyle bir durumda sadece işletme izni bulunan kişilere güvence tanınıp faaliyetin tatilini isteme hakkının salt işletme izni sahibi kişilere tanınması ayrıcalık niteliği taşımaktadır dolayısıyla itiraza konu kural anayasanın maddesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak üzere siyasal ekonomik ve sosyal engellerin kaldırılması insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel görevleri arasında sayılmıştır sosyal devlet sosyal adaletin sosyal refahın ve sosyal güvenliğin gerçekleşmesini sağlayan devlettir ekonomik ve mali politikalar çalışma hayatını etkileyen düzenlemeler sosyal devletin gerçekleşmesini sağlayan araçlardır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir denilerek kişinin yaşam ve vücut dokunulmazlığı güvence altına alınmıştır i̇nsanın çalışma hayatında bazı risklerle karşı karşıya kalması veya çeşitli nedenlerle zarar görmesi mümkün olup kişinin bu risklerden korunmayı istemesi de kişinin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kapsamında kalmaktadır bu durumda çalışma hayatını etkileyen bir düzenleme niteliğinde bulunan itiraza konu kural ile işletme izni bulunmayan arama ruhsat sahibinin mücbir sebep halinde dahi zorunlulukesas sayısı karar sayısı nedeniyle faaliyetine devam etme durumunda kalması bunun neticesinde zararın doğmasının ihtimal dahilinde olması göz önünde bulundurulduğunda bu hâlin devletin kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak üzere ekonomik engellerin kaldırılması görevini yerine getirdiği hallerden olmadığı aşikardır dolayısıyla bu durumla karşı karşıya bırakılan kişilerin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının da ihlal edilebileceği açıktır neticede itiraza konu kural anayasanın ve maddesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir devlet bu hakkını belli bir süre için gerçek ve tüzelkişilere devredebilir hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin devletin gerçek ve tüzel kişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması kanunun açık iznine bağlıdır bu durumda gerçek ve tüzel kişilerin uyması gereken şartlar ve devletçe yapılacak gözetim denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir denilmektedir buna göre tabii servetler ve kaynaklar kapsamında bulunan madenlerin aranması ve işletilmesi ile ilgili olarak gerçek ve tüzel kişilerin uyacakları koşulların devletçe yapılacak gözetim denetim usul ve esasları ile yaptırımların kanunda düzenlenmesi gerekmektedir ayrıca anılan maddede kanun koyucuya toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda madencilik faaliyetleri konusunda düzenleme yapma yetkisi verilmektedir ancak kanun koyucu bu yetkiyi kullanırken kamu yararı amacını gözetmenin yanı sıra anayasanın ilgili diğer ilkelerine de uymak zorundadır anayasanın maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmektedir devlet kişinin çalışma hakkını kullanabilmesi için iş alanında gerekli önlemleri alacak ve sınırlamaları kaldırarak görevini yerine getirecek birey de çalışarak topluma yük olmaktan kurtulacaktır i̇tiraza konu kural bu açıklamalar çerçevesinde değerlendirildiğinde i̇tiraza konu düzenleme kapsamında sadece işletme izni bulunan işletme ruhsat sahalarında faaliyetin tatiline karar verilebilecektir diğer bir ifadeyle işletme izni bulunmayan ruhsat sahalarında mücbir sebep veya beklenmeyen hal durumunda dahi faaliyetin tatiline karar verilemeyecektir yukarıda açıklandığı üzere madenlerin işletilmesinde olduğu gibi işletme aşamasının bir önceki safhası olan arama aşamasında da mücbir sebep veya beklenmeyen hal durumunda faaliyetin tatili hususunda toplumsal bir ihtiyaç bulunduğunu kabul etmek gerekmektedir ayrıca mücbir sebep halinde faaliyetin tatiline karar verilememesi durumunda devletin kişilerin çalışma hakkını kullanabilmesi için iş alanında gerekli önlemleri aldığından ve sınırlamaları kaldırarak görevini yerine getirdiğinden söz edilemez dolayısıyla itiraza konu kural anayasanın ve maddelerinde öngörüldüğü gibi toplumsal ihtiyaçları karşılayacak ve çalışma hakkını ihya edecek bir nitelik taşımamaktadır bu halde söz konusu kural anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır bu açıklamalar ışığında tarih ve sayılı maden kanununun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin birinci fıkrasında yer alan mücbir sebep veya beklenmeyen hâller dolayısıyla işletme izni alınmış işletme ruhsat sahalarında faaliyetin geçici olarak tatiline ruhsat sahibinin müracaatı üzerine genelesas sayısı karar sayısı müdürlükçe karar verilebilir ruhsat sahibince müracaat tarihi geçici tatilin başlama tarihi olarak kabul edilir geçici tatili kabul edilen işletme ruhsatlarına üncü maddenin on ikinci fıkrası hükümleri uygulanmaz ruhsat hukukundan kaynaklanan diğer yükümlülükler devam eder hükmündeki işletme izni alınmış tümcesinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken kural niteliği taşıyan sayılı maden kanununun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin birinci fıkrasında yer alan işletme izni alınmış tümcesinin anayasanın belirtilen maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usûlleri hakkında kanun uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve uyuşmazlığın çözümünün anayasa mahkemesi kararına kadar beş ay süreyle geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,529
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasa ile sayılı yasanın isimleri aynı olup yurt dişinda çalişan türk vatandaşlarinin yurt dişinda çalişma süreleri̇ni̇n sosyal güvenli̇kleri̇ bakimindan değerlendi̇ri̇lmesi̇ hakkindaki̇ kanundur sayılı yasa tarihinde yürürlüğe girmiş olup maddesinde yurda dönüş şartını getirmemektedir sayılı yasa ise maddesinde yurda kesin dönüş şartını getirmiştir bu haliyle aynı amaca yönelik ve aynı şartları taşıyan kişilere uygulanması amaçlanan kanunlardan birinde yurda kesinde dönüş şartının getirilmesi diğerinde bu şartın bulunmaması anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine açık olarak aykırı bulunmaktadır bu nedenle kesin dönüş şartını içeren ibarenin kaldırılması gerekmektedir sayılı yasanın yürürlüğe girmeden önceki tarihte yürürlükte bulunan sayılı yasanın maddesine göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir hükmü bulunmaktaydı tarihinde sayılı kanunla yapılan değişiklikle yasaya bölümü eklenmiş ve buna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur ancak bunlardan maddeye göre tespit edilen esas kazançları üzerinden oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir bu primin sigortalı hissesi işveren hissesidir hükmü getirilmiştir bu haliyle türkiye hudutları içinde yaşlılık aylığı almakta iken tekrar çalışmaya başlama halinde destek güvenlik primi ödemek suretiyle yaşlılık aylığının ödenmesine devam edilmektedir sayılı yasa ile yapılan değişiklik sayılı yasanın yürürlüğünden sonra olduğundan sayılı yasadaki yurda kesin dönüş şartı yasağı kaldırılmış ve bu hükmün ilga edilmiş olduğunun kabulü de gerekmektedir bu nedenle yurt içinde yaşlılık aylığı almakta iken tekrar çalışmaya başlama halinde yaşlılık aylığının kesilmemesine karşılık yurt dışında çalışarak bu süreleri borçlanan vatandaşlarımız yönünden yurt dışında işsizlik yardımı alması veya çalışması nedeni ile borçlanmasının ve yaşlılık aylığının iptal edilmesi anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı bulunmaktadır bu nedenle de kesin dönüş ibaresinin iptali gerekmektedir anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır hükmü karşısında sayılı yasadaki yurda kesin dönüş şartını taşıyan ibare ile yurt dışında çalışmayı engel kabul etmek anayasanın maddesindeki çalışma herkesin hakkı ve ödevidir ilkesine aykırı bulunmaktadır bu nedenle dahi iptali gerekmektedir anayasanın ve maddelerinde sosyal güvenlik hakkı ile ilgili tedbirleri almak devletin görevi olarak kabul edilmiş herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirtilmiştir bu haliyle yurt dışında çalışan ve bu çalışmasını borçlanmak suretiyle yaşlılık aylığı alan sosyal güvenlik hakkına sahip olan kişinin yurt dışındaki işsizlik yardımı alması yolundaki hakkının elinden alınması ve kesin dönüş şartının yerine getirilmesi ile de sosyal güvenlik hakkının kaldırıldığı açıktır bu haliyle dahi kesin dönüş şartını taşıyan ibarenin anayasanın maddesine aykırı olduğu anlaşılmaktadır ve iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı tüm yukarda açıklanan sebep ve gerekçeler nazara alındığında sayılı yasanın ve maddelerinde belirtilen yurda kesin dönüş yapanlar ibaresinin anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine sayılı aynı mahiyetteki yasaya göre borçlananların halen yaşlılık aylığı yurt dışında çalışmalarına rağmen almaları yönüyle sayılı yasanın maddesine göre yaşlılık aylığı almakta iken tekrar çalışanların destek primi ödemek suretiyle maaş almaları yönüyle anayasanın maddesindeki çalışmanın herkesin hakkı ve ödevidir amir hükmü nedeni ile yurd dışında çalışıyor diye kabul edilen borçlanmanın iptal edilmesi nedeni ile çalışma hakkının kaldırılması ile yasaya aykırı bulunması yönüyle ayrıca anayasanın ve maddelerindeki sosyal güvenlik hakkı ile ilgili hükümlerine aykırı bulunduğundan iptali gerektiği kanaatına varıldığından iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerektiği kanaat ve düşüncesine varıldığından gereğinin takdiri saygıyla arz olunur
540
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından malatya i̇l jandarma komutanlığı doğanşehir i̇lçe jandarma komutanlığı emrinde merkez jandarma karakol komutanı olarak jandarma astsubay kıdemli başçavuş rütbesiyle görev yapan davacının verilen emrin yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama gösterdiğinden bahisle kınama cezası ile tecziye edilmesine ilişkin tarih ve sayılı i̇l jandarma komutanlığı işlemi ile bu işleme karşı yaptığı itirazın reddine dair tarih ve sayılı malatya valiliği işleminin iptali istemiyle malatya valiliğine karşı açılan davada gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inçi maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden davacının tarihinde derhal karakola dönme emri verilmesine rağmen denetleme heyetinden sonra karakola ulaşması olayıyla ilgili olarak savunmasının istendiği ve akabinde savunması yeterli görülmeyerek kınama cezası ile tecziye edildiği tarihli ara kararımızla davacı hakkında bağımsız bir soruşturmacı atanarak soruşturma açılıp açılmadığının sorulduğu verilen ara karar cevabında sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca soruşturma açıp açmama konusunda idarenin takdir yetkisi bulunduğundan bahisle soruşturma açılmaksızın disiplin cezası verildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır sayılı genel kolluk disiplin hükümleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanunun ‘disiplin amirlerinin soruşturmaya ilişkin yetkileri başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan maiyetinden birinin disiplinsizlik teşkil eden bir fiilini veya mesleğe aykırı tutum ve davranışını herhangi bir şekilde öğrenen disiplin amirleri olayın araştırılmasının gerektiğine kanaat getirirse bizzat ya da yazılı olarak görevlendireceği soruşturmacılar vasıtasıyla disiplin soruşturması yapar hükmünün dava konusu olayda uygulanması gerektiği ve disiplin amirlerine soruşturma açıp açmama konusunda takdir yetkisi tanıyan anılan fıkrada yer alan olayın araştırılmasının gerektiğine kanaat getirirse ibarelerinin anayasa aykırı olduğu kanaatine varılarak iptali istemiyle anayasa mahkemesine gidilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ‘kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirleresas sayısı karar sayısı eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü görev ve sorumlulukları disiplin kovuşturulmasında güvence başlıklı maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlileri anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlüdürler memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluştan ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez değişik üçüncü fıkra md disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz silahlı kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılması kanunla belirlenen istisnalar dışında kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlıdır hükmü düzenlenmiştir sayılı devlet memurları kanununun maddesinde disiplin amirleri uyarma kınama ve aylıktan kesme cezalarını soruşturmanın tamamlandığı günden itibaren gün içinde vermek zorundadırlar kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren hallerde soruşturma dosyası kararını bildirmek üzere yetkili disiplin kuruluna gün içinde tevdi edilir disiplin kurulu dosyayı aldığı tarihten itibaren gün içinde soruşturma evrakına göre kararını bildirir memurluktan çıkarma cezası için disiplin amirleri tarafından yaptırılan soruşturmaya ait dosya memurun bağlı bulunduğu kurumun yüksek disiplin kuruluna tevdiinden itibaren azami altı ay içinde bu kurulca karara bağlanır hükmü düzenlenmiştir sayılı yükseköğretim kanunun un ‘disiplin soruşturması ve savunma hakkı başlıklı maddesinde ek md disiplin soruşturmasında uyulacak esaslar şunlardır disiplin cezası verilmesini gerektiren bir fiilin işlendiğini öğrenen disiplin amiri yazılı olarak disiplin soruşturması başlatır disiplin amiri soruşturmayı kendisi yapabileceği gibi soruşturmayı yapmak üzere birim içerisinden soruşturmacı veya komisyon görevlendirebilir soruşturmacının görev ve unvanı soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya onunla aynı düzeyde olmalıdır soruşturmacı disiplin soruşturmasıyla ilgili bilgi ve belgeleri toplama ifade alma tanık dinleme bilirkişiye başvurma keşif yapma inceleme yapma ve ilgili makamlarla yazışma yetkisini haizdir hükmü düzenlenmiştir danıştay dairesinin tarih ve k sayılı kararında disiplin hukukunun gereği olarak kamu görevlilerinin disiplin cezasıyla cezalandırılabilmeleri için disipline aykırı eylem veya işlemlerin sübut bulup bulmadığının usulüne uygun olarak yapılacak soruşturma ile ortaya konulması soruşturmanın soruşturulan olayla ilgili bulunmayan tarafsız bir muhakkik veya soruşturmacı tarafından yapılarak disiplin cezasının da yine tarafsız bir disiplin amiri tarafından verilmesi soruşturma aşamasında kamu görevlisinin lehinde ve aleyhinde olan her türlü bilgi ve belgenin toplanması bilahare disipline aykırı davranış olarak tespit edilen eylem nedeniyle eylemine uygun olan disiplin cezası ile idari tedbirin tayini ve uygulanması gerekmektedir gerekçelerine yer verilmiştir aile hekimine verilen ihtar puanının iptali istemiyle açılan bir davada danıştay dairesi tarih ve k sayılı kararında aile hekimlerine verilen ihtar puanlarının anılan yönetmelik ile belirlenen fiillere karşılık gelen yaptırımlar olması ve sözleşmenin feshine neden olduğu gözönüne alındığında bunun disiplin yaptırımı niteliğinde bir işlem olması ve bu işlemin de anayasal ve yasal düzenlemelerde disiplin yaptırımları için belirlenen ilke ve usullere uygun olarak tesis edilmesi gerekmektedir bu iseesas sayısı karar sayısı adil yargılanma hakkının bir gereği olarak tarafsız bir soruşturmacı tarafından yürütülecek nesnel sonuçlara varılması için lehte ve aleyhte tüm delillerin toplanacağı bunlar esas alınarak varılacak hukuki sonucun bildirilerek ilgili kamu personeline kendini savunması için olanak sağlanacağı bir soruşturma ile mümkün olabilecektir bu durumda usulüne uygun şekilde soruşturmacı tayini yoluyla davacının ihtarı gerektirecek bir eylemde bulunup bulunmadığı araştırılarak düzenlenecek soruşturma raporunda getirilecek teklife göre işlemin tamamlanması gerekirken bu usule uyulmaksızın davacının yazılı olarak ihtar edilmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir gerekçelerine yer vererek soruşturma açılmaksızın verilen ihtar puanında hukuka uyarlık bulunmadığına hükmetmiştir prof dr ramazan çağlayan i̇dare hukuku dersleri adlı kitabının bası adalet yayınevi ankara sayfasında soruşturmaya yetkili amirin soruşturma açmadan doğrudan ceza verme yetkisi bulunmamaktadır usulüne göre soruşturma açıp soruşturma tamamlandıktan sonra disiplin cezası konusunda karar vermesi gerekir mutlaka soruşturma açılması gerekmektedir soruşturma açılmadan disiplin cezası verilmesi hukuka aykırı olacaktır ifadelerine yer vermiştir disiplin cezalan kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle sübjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır buna göre disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında soruşturma emri verilmesi ve tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması gerekmektedir i̇tiraza konu kanun hükmü emniyet genel müdürlüğü jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı personeline yönelik olarak uygulanmaktadır i̇tiraz konusu hükmün uygulanmaya devam edilmesi durumunda jandarma sahil güvenlik veya polis memuruna yönelik verilecek disiplin cezasında soruşturma açıp açmamak disiplin âmirinin takdirinde olacaktır yerleşik danıştay içtihatları ve doktrin görüşleri gereğince sayılı kanuna tabi memurlara disiplin cezası verilebilmesi için soruşturma açılması gerekmektedir sayılı kanuna tabi yükseköğretim personeline disiplin cezası verilebilmesi için soruşturma açılması kanuni bir zorunluluktur sayılı kanuna göre soruşturma açılmaksızın disiplin cezası verilemeyecektir hatta soruşturmacının objektif olarak görevini yerine getirmesini sağlayıcı hükümlere de örneğin ‘soruşturmacının görev ve unvanı soruşturulanın görev ve unvanının üstünde veya onunla aynı düzeyde olmalıdır hükmü yer verilmiştir örneğin bir polis memurunun veya sahil güvenlik ya da jandarmanın meslekten çıkarma cezasını gerektiren bir fiili nedeniyle soruşturma açılmaksızın ceza verilebilecek iken sayılı kanuna tabi bir personelin uyarma cezasını gerektiren fiilleri nedeniyle soruşturma açılmaksızın ceza verilemeyecektir polis memurunun meslekten çıkarılmasını gerektiren fiili nedeniyle soruşturma açılması amirin takdirinde olacaktır i̇stenilirse fiil sabit görüldüğü takdirde soruşturma açılmaksızın günlük savunma ve son sözlüyazılı savunması alınarak polis memuru hakkında meslekten çıkarma cezası verilebilecektir fakat sayılı kanunaesas sayısı karar sayısı tabi personelin en küçük bir disiplinsiz hareketi nedeniyle uyarma cezası verilebilmesi için soruşturma açılması gerekecektir soruşturma açılmaksızın verilen disiplin cezaları mahkemelerce iptal edilecektir bu durum anayasada yer alan eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir disiplin soruşturması açılmasının amacı bağımsız bir soruşturmacı tarafından delillerin toplanması tanık ifadelerinin alınması kişinin ifadesinin alınması böylece eylemin sübuta erip ermediğinin tarafsız bir kişi tarafından saptanmasıdır disiplin soruşturması ile kişinin lehine ve aleyhine tüm deliller toplanmaktadır disiplin soruşturması açılmaması durumunda kişinin lehine olan deliller toplanmaksızın yalnızca savunması alınarak ceza verilmesi ihtimali ortaya çıkacaktır nitekim mahkememizde açılan davalarda soruşturma açılmadan tanık ifadeleri dinlenmeden başkaca bir ispat aracına başvurulmaksızın yalnızca savunmanın yetersiz olduğu gerekçe gösterilerek eylemin sübuta erdiğinden bahisle disiplin cezaları verildiği görülmektedir hatta emri veren amirle aralarında husumet bulunan kişiye soruşturma açılmaksızın bizzat emri veren amiri tarafından disiplin cezasının verildiği görülmektedir olayımızda disiplin cezası konusu emir sözlü olarak verilmiştir mahkememizce bu sözlü emrin verilip verilmediğinin ve davacının bu emre itaat edip etmediğinin denetlenmesi gerekmektedir diğer devlet memurlarında sözlü emrin hukuka aykırı olduğu düşünülüyor ise amirinden bu emri yazılı olarak talep etme hakkı tanınmıştır oysa kolluk kuvvetlerinde sözlü emir asildir konusu suç teşkil etmedikçe verilen emir hukuka aykırı olsa bile kolluk kuvvetlerince polis jandarma bazı durumlarda amirleri tarafından emrin yerine getirilmesi istenebilecektir sözlü olarak bir emir verilip verilmediği kişinin bunu yerine getirip getirmediği genel olarak tanık ifadeleriyle kamera kayıtlarıyla vs kanıtlanabilir diğer devlet memurlarında yazılı emir asıl iken itiraz konusu yasa hükmünün kapsadığı kolluk kuvvetlerinde sözlü emir asıl olduğundan emrin yerine getirilip getirilmediği hususunun ortaya konulması açısından soruşturma açılması daha da önem kazanmaktadır hal böyle iken itiraz konusu hüküm ile kolluk kuvveti olarak görev yapan personele disiplin cezası verilirken soruşturma açılmasına gerek görülmeyebilecektir bu durum eşitlik ilkesine aykırıdır soruşturma açılmasına gerek görülmemesi ve yalnızca savunma alınarak disiplin cezası verilmesi durumunda verilen disiplin cezasının hukuki denetimi zorlaşmaktadır bağımsız bir soruşturmacı tarafından alınan ifadeler olmaksızın ve eylemin sübuta erip ermediği konusunda lehe ve aleyhe olan tüm deliller toplanmaksızın verilen disiplin cezalarının hukuka uygun olup olmadığının mahkemelerce tespiti çok zor olacaktır böyle olunca anayasanın maddesinde ifade edilen disiplin kararlan yargı denetimi dışında bırakılamaz hükmü etkisiz hale getirilmiş olacaktır yukarıda yapılan açıklamalar soruşturma açılmasının zorunlu olduğu yönündeki doktrin görüşleri ve yerleşmiş danıştay içtihatları uyarınca soruşturma açılmadan disiplin cezası verilmesinin yolunu açan itiraz konusu hüküm sayılı kanuna tabi personel polis jandarma sahil güvenlik ile diğer memurlar sayılı kanuna ve sayılı kanuna tabi personel arasında eşitsizliğe neden olması ve anayasanın ‘disiplin kararlan yargı denetimi dışında bırakılamaz hükmünü etkisiz hale getirebilecek nitelikte olması nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı genel kolluk disiplin hükümleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanunun maddesinin fıkrasında yeresas sayısı karar sayısı alan olayın araştırılmasının gerektiğine kanaat getirirse ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varıldığından iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına kararın birer örneğinin taraflara tebliğine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,884
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesi sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucu verilecek ceza türk ceza kanununun maddesinde yazılı ön ödeme kapsamına alınmış bulunmaktadır bu nedenle sayılı yasanın maddesinde yazılı ay hafif hapis cezası karşılığı gün yerine sayılı yasanın maddesi gereği günlüğü liradan lira hafif para cezası ile sayılı yasanın maddesinde yazılı lira hafif para cezasının sayılı yasanın ek ve ek maddeleri ile buna ek maddeye gün ve sayılı yasanın maddesi ile eklenen ancak trafik para cezaları birinci fıkraya göre hesap edilerek bulunacak olan birim katsayısının yarısıyla çarpılması suretiyle belirlenir hükmü gereği lira hafif para cezasının toplam lira hafif para cezasını sanığın on gün içerisinde yatırılması durumunda açılan kamu davasının ortadan kaldırılacağı gerekmekte ise de sayılı trafik yasasının maddesi ile ön ödemeye ilişkin türk ceza kanununun maddesi ve ayrıca gün sayılı yasanın maddesi ek fıkraları yanında bu ek maddeye gün sayılı yasanın maddesiyle eklenen ancak trafik para cezaları birinci fıkraya göre hesap edilerek bulunacak birim katsayısının yarısıyla çarpılması suretiyle belirlenir hükmünün yer aldığı görülmektedir bu hüküm trafik suçu işleyen sürücüler ile araç sahipleri için ayrıcalık oluşturan bir hükümdür gün sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yazılı eşitlik ilkesine aykırıdır bu hükmün anayasaya aykırılığı açıktır i̇ptali gerekir
203
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından mali ve sosyal haklarının tarihinden önce işe başlayan bankalar yeminli murakıp yardımcıları ile eşitlenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle bankacilik düzenleme ve denetleme kurumuna karşı tarihinde açılan davada dava konusu işleme dayanak teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasının bendi ile oluşturulan düzenlemenin anayasanın maddeleri ile sayılı yetki kanunu kapsamında olmadığından maddesine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunarak anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir anayasaya aykırılığı iddia edilen düzenleme b sayılı kanuna ekli iii sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile tasarruf mevduatı sigorta fonunun kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı kurul başkanı için bakanlık müsteşarı kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir şeklindedir sayılı tc anayasasının maddesinin fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmüne fıkrasında ise devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir yine anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmü maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükmü maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmü maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hükmü yer almaktadıresas sayısı karar sayısı gün ve sayılı bakanlar kurulu kararı uyarınca gün ve sayılı resmi gazetede yayınlanan birleşmiş milletler i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde herkesin çalışma işini serbestçe seçme adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır herkesin herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır hükmü yer almaktadır mahkememiz nezdindeki ihtilaf konusu işleme dayanak alındığı görülen itiraz konusu kural uyarınca bankacılık düzenleme ve denetleme kurumunda bankalar yeminli murakıp yardımcısı olarak görev yapan davacının kendisinden bir dönem önce işe başlayan aynı unvan ve sorumluluklara sahip kişilerden yaklaşık daha az maaş aldığı bu nedenle ücrette farklılık getiren düzenlemenin anayasanın ve maddelerine kamu hizmetinin eşit iş yapılarak verilmesine karşın aynı ücreti alamayan çalışanların motivasyon ve verimliliğini olumsuz etkilemesi nedeniyle de çalışma barışının sağlanmasını öngören anayasanın maddesine ayrıca yukarıda yer verilen i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde yer alan eşit işe eşit ücret ilkesine aykırılık taşıdığı anlaşılmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı tc anayasasının maddelerine ve i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesine aykırılık teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasının bendinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerektiğine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ay süreyle anayasa mahkemesi kararının beklenmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
609
esas no karar no mahkemenin ileri sürdüğü gerekçede özetle şöyle denilmektedir sayılı kanunun maddesinde genel muvazene içindeki dairelere ait dâvalarda idareyi kimlerin temsil edebileceği gösterilmiş maddenin üçüncü fıkrasında da maddede sözü edilenlerden temsilcinin kendisi avukat ise vekâletname i̇brazı ve baroya kayıtlı olmak mecburiyeti olmadığı açıklanmış bunun sonucu olarak da devlet dairelerinde mahkemelerde ve icra daireleriyle sair yargı mercilerinde hazineyi temsile yetkili avukatlarla serbest avukatlar arasında farklılık doğmuş bulunmaktadır halbuki hazine avukatlarının bağlı oldukları idarî statü ve memurluk görevlerinin sınırlı bulunması onların avukatlık kanununun ve hukuk muhakemeleri usulü kanununun kurduğu genel kuralar içindeki hukukî durumlarında bir değişlik yapılmasını gerektirmez ve ilkelerde lehlerine bir düşünüşü haklı kılmaz hazine dâvalarında avukatlar hem temsilci hem de vekil durumundadırlar sadece temsil hazine avukatı bulunmayan yerlerde dairesi amirleri için söz konusu olur bu halde de hazine için karşı taraftan vekâlet ücreti istemek hakkı doğar bu da hazine avukatlarının dâvada vekâlet sıfatını belirten bir olay olarak kayda değer anayasa fert haklarına önem verdiğine ve hukukun üstünlüğü prensibini kabul ettiğine göre özel hukuk alanında artık devletin fertlere üstünlüğü söz konusu olamaz hazine avukatlarının diğer taraf avukatları gibi baroya kayıtlı olmaları ve her dâvada vekâletname ibraz etmeleri gerekli iken bu hükümleri kaldıran sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın eşitlik kuralını bozmaktadır bütün bu sebeplerle sözü geçen fıkranın iptaline karar verilmesi gerekir
212
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan tarih ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile genel kolluk görevini yürüten kurumların iç disiplinin sağlanması ve hukuka uygun olarak hareket etmeye yönelik usul ve esasların belirlenmesi ve bu kapsamda emniyet genel müdürlüğü jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı personelinin disiplin işlemlerinin düzenlenmesi jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığının yapısının değiştirilerek i̇çişleri bakanlığına bağlanması disiplin işlerine ilişkin özel bir düzenleme yapılana kadar jandarma ve sahil güvenlik personelinin suç ve cezalarının emniyet teşkilatı disiplin mevzuatına göre belirlenmesi öngörülmektedir dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyanesas sayısı karar sayısı rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektiresas sayısı karar sayısı merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerdeesas sayısı karar sayısı ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindekiesas sayısı karar sayısı bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordu mgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanın askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştiresas sayısı karar sayısı bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırır khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olmasıesas sayısı karar sayısı gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boşesas sayısı karar sayısı kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmakesas sayısı karar sayısı durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yet
4,070
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava tarihinde polis memurunun silahından atılan kurşunun maktul alican kaynarın ölümüne sebebiyet vermesi nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurundan bahisle tl manevi tl maddi olmak üzere toplam tlnın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır sayılı yasanın maddesinin fıkrasında bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda hakimin davaya bakmaktan memnuniyeti ve reddi ehliyet üçüncü şahısların davaya katılması davanın ihbarı tarafların vekilleri feragat ve kabul teminat mukabil dava bilirkişi keşif delillerin tespiti yargılama giderleri adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde hukuk usulü muhakemeleri kanunu hükümleri uygulanır hükmü yer almaktadır anılan yasa hükmü uyarınca idari yargılama usulünün genel ve müstakil niteliği zedelenerek yargılama sürecinde tarafların iradelerinin mutlak egemen olduğu özel hukuk uyuşmazlıklarına özgü çeşitli usuli müesseselerin idari yargılama usulüne de aktarılması sonucunda resen yargılama rejimine kısıtlama getirilmiştir özel hukukta kural olarak yargılama usulü tarafların sübjektif nitelikteki haklarının korunmasının sağlanması amacına yönelik olarak düzenlenmiş ve esas olarak yargılamaya en az yargıç kadar tarafların da egemen olduğu bir yargılama hukuku modeli benimsenmiştir oysa idari yargıda sadece idare yargıcının egemen olduğu ve bu bağlamda da resen yargılama usulünün kabul edildiği bir yargılama rejimi söz konusu olup bu yargılama rejimi altında idare yargıcının hukukun ne olduğunu belirleme yetkisini kısıtlayacak hiçbir usuli müessesenin uygulanabilme yeteneği olmadığı ifade edilmelidir bu nedenle de gerek bu maddede ve gerekse bu maddeye paralel olarak düzenlenen sayılı askeri yüksek i̇dare mahkemesi kanununun maddesinde yargılamanın çeşitli aşamalarında idare yargıcının uygulayacağı usuli muameleler bakımından hukuk usulü muhakemeleri kanununa yapılan genel yollama ile bu maddelerde sayılan çeşitli usuli müesseseler ancak idari yargının genel ve müstakil yapısı ve özellikleri çerçevesinde değerlendirilmek ve ancak bu yapı ile bağdaştığı ölçüde gözetilip uygulanmak gerekir ne var ki uygulamada humkdaki bazı usuli müesseselerin yargıç tarafından idari yargılama hukukunun özellikleriyle bağdaşmadığı halde hukuk yargılaması usulü kapsamında uygulanmakta olduğu ve hatta bu nedenle de çoğu zaman yargılamanın önemli ölçüde gecikmesine sebep olunduğu ve bazende bu müesseselerin uygulanması suretiyle objektif bazı hukuka aykırılıkların saptanamayarak idari yargıdan beklenen kamusal faydanın da gerçekleştirilememiş olduğu görülmektedir i̇htilaf konusu olayda dosya kapsamında mevcut bulunan her türlü bilgi belge dikkate alınarak vaki ölüm olayının gerçekleşmesini takiben sayılı yasanın maddesi gereğince davacıların davalı idareye dava konusu zararlarının ödenmesi istemiyle yaptıkları başvuru tarihi olan tarihi itibarıyla ve bu tarihten itibaren davacıların uğradığı destekten yoksun kalma gelir kaybı tazminat miktarının hesaplanması bakımından dosyaesas sayısı karar sayısı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış dosyaya sunulan bilirkişi raporu neticesinde baba için tl anne için tl kazanç kaybı hesaplanmış bu rapor taraflara tebliği edilmiş olup davacı vekilinin tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini takiben tarihli dilekçesi ile davanın netice talebine yönelik ıslah talebinde bulunulmuş olup şu iddialara yer verilmiştir her ne kadar sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda davanın ıslahı hususunda bir hüküm yoksa ve aynı kanunun humkna atıf yapan maddesinde de ıslah konusu belirtilmemişse de humknun maddesi son cümlesinin anayasa mahkemesince iptalinden sonra adli yargıda müddeabihin ıslah suretiyle artırılması karar altına alınmıştır bu hususun i̇dari yargıda da uygulanmasının anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı açısından kaçınılmaz olduğu zira anayasanın maddesi anayasa mahkemesi kararları yasama yürütme ve yargı organlarını bağlar maddesi davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükümlerine amirdir anayasa mahkemesi anılan kararında davacıyı iki kez dava açmaya zorlamanın hak arama özgürlüğünü sınırladığına ve bu sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gerekleri ile bağdaşmadığına karar vermiştir yine aynı kararda dava açıldıktan sonra davacının müddeabihi ıslah yoluyla artırmasını önleyen kural bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığından hukuk devleti ilkesine aykırıdır denilmiştir bu cümleden hareketle sayılı i̇yuknun da davanın ıslahını düzenleyen bir kural yoksa doğrudan bu karar gereğince işlem yapılmasının zorunlu olduğu şayet ıslahı engelleyen bir kural varsa bununda anayasanın ve maddeleri gereğince uygulanma olanağı kalmadığı sayılı i̇yuknun maddesi humkna atıfta bulunurken yaptığı tahdidi sıralamanın bu durum karşısında anayasaya aykırı olduğu davanın ıslahı yönündeki talebin mahkemece kabul edilmediği taktirde maddenin bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda cümlesinden sonra ve hukuk usulü muhakemeleri kanunu uygulanır cümlesine kadar olan hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet üçüncü şahısların davaya katılması davanın ihbarı tarafların vekilleri feragat ve kabul teminat mukabil dava bilirkişi keşif ve delillerin tespiti yargılama giderleri adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların muhakemenin sükununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde şeklindeki tahdidi sayımın yapıldığı bölümünün iptali gerektiği çünkü bu tahdidi sıralama ile humk ile düzenlenen genel hükümlere atıfta bulunulurken davanın ıslahı gibi diğer birçok temel kuralın açıkta bırakıldığı bu nedenle i̇yuknun maddesinin belirtilen bölümünün anayasaya aykırı olduğu ve iptali gerektiği defi yoluyla anayasa mahkemesine götürülmesinin talep edildiği diğer taraftan bu kararın uygulanması ile adli yargıda görülen haksız fiille ilgili bir davada müddeabihin ıslahı mümkün olacak iken davalısı kamu idaresi olan idari yargıda ise bu hükmün uygulanmayacağı bu durumun anayasanın kişilerin yasa önündeki eşitliği ilkesine ters düşeceği ileri sürülmekte olup davacı taraf vekilinin bu iddiaları mahkememizce de ciddi bulunmaktadır hakikaten idari yargıda görülen tam yargı davalarında davacı tarafın açık ve net olarak bilemediği bu nedenlede dava tarihinde gerçek zararın ortaya konulamadığı hallerde ki bu durumlarda da mahkemece bilirkişi incelemesine gidilmekte olup bilirkişi raporu sonrasında tespit edilen gerçek zararın davacı tarafından talep olunan zarardan daha fazla olması durumunda ve bu halde davacı tarafın harcını yatırmak kaydıyla davanın neticei talebineesas sayısı karar sayısı yönelik ıslah talebinde bulunması durumunda bakılan olayda karşılaşılan usule ilişkin yargısal sorunla karşılaşılmaktadır şöyle ki bilindiği gibi medeni yargılama usulü uygulanarak çözümlenecek olan uyuşmazlık ve davalar özel hukuk alanındaki uyuşmazlık ve davalar olup bu uyuşmazlık ve davalarda taraflarca karşılıklı olarak ileri sürülen sübjektif haklar çatışır bu nedenle özel hukuk alanındaki uyuşmazlıkları çözümleyecek olan yargıç kamu düzeni ile sıkı sıkıya ilişkili ayrıksı durum ve konular dışında taraflarca ileri sürülen sav ve savunmalarla ve getirilen kanıtlarla bağlı olup bunların ötesinde önüne gelen uyuşmazlık ve davayı çözümlemek için kendiliğinden resen araştırma yetkisine sahip değildir pasif bir konumda olan yargıç taraflarca ileri sürülen sav ve savunmaları ve getirilen kanıtları inceleyip değerlendirerek hangi tarafın haklı olduğuna başka bir anlatımla çatışan çıkarlardan hangisinin hukuk tarafından korunduğuna karar verir özel hukuk alanındaki uyuşmazlık ve davaların çözümlenmesinde izlenecek olan yargılama usulleri de esas itibariyle bu uyuşmazlık ve davaların özelliklerine göre oluşmuştur öğretide humknun yollama yapılmayan hükümlerinin idari yargılama usulünde boşluk olması halinde idari yargıda da uygulanmasının yararlı ve yerinde olacağı yolunda görüşler savunulmuş danıştay dava daireleri genel kurulunun eski bir kararında da idari kazada hakimin adli esaslardan ilham almasının umumen kabul edilmiş bir hukuk kuralı olduğu belirtilmiştir ancak danıştayın gün ve sayılı içtihadı birleştirme kararında humknun idari yargıda uygulanabilecek olan hükümleri hasren tayin ve tahdit edilmiş bulunduğu görüşünden hareketle humknun yollama yapılmayan hükümlerinin idari yargıda uygulanamayacağı içtihat edilmiştir daha sonraki çeşitli danıştay kararlarında da aynı yol izlenmiştir danıştayın dairesinin gün k sayılı kararında davacılardan ölenin eşi ve iki çocuğu için onbeşer bin lira maddi tazminat istenmiştir bilirkişi incelemesinde eşin maddi zararının lira çocuklardan birininki diğerininki ise lira olarak saptanmıştır danıştay isteğe bağlı kalarak eş ve çocuklar için onbeşer bin lira maddi tazminata hükmetmiştir netice itibariyle sayılı yasa incelendiğinde ıslah müessesine ilişkin herhangi bir düzenlemenin olmadığı açıkça ortadadır bu halde bakılması gereken hukuk usulü muhakemeleri kanununa atıfta bulunan sayılı yasanın maddesidir ancak bu usul hükmünde de humkna hangi hallerde başvurulabileceği hususu tahdidi olarak tek tek belirtilmiş olup örnekseme yoluna dahi gidilmemiştir kaldı ki danıştayın yerleşik içtihatlarında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasıda dava açma süresi aşılacağı gerekçesiyle kabul görmemektedir örneğin danıştay dairesinin gün k sayılı kararında davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak açmış olduğu ilk tazminat davasında yaptırılan bilirkişi incelemesiyle saptanan zararın istemini aşan bölümünün tazmini istemiyle açtığı dava idari yargıda idari eylem veya işlemlerden doğan zararın tazmininin ancak süresi içinde açılacak davalar yoluyla istenebileceği fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak süresi geçirildikten sonra yeniden tam yargı davası açılmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir halde mevcut yasal düzenleme ve yerleşik içtihatlar dikkate alındığında idari yargıda görülen bir tam yargı davasında davanın ıslahı mümkün bulunmamaktadır buna karşın adli yargıda müddeabihin ıslah yoluyla genişletilmesini arttırılmasını engelleyen humknun maddesinin son cümlesinin anayasa mahkemesinin tarihesas sayısı karar sayısı ve sayılı kararıyla iptalinden sonra adli yargıda müddeabihin ıslah suretiyle artırılması karar altına alınmıştır çağdaş demokratik rejimlerin temel ilkelerinden biri olan hukuk devleti anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılmıştır kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk devletinde gerçekleştirilebilir bu nedenle hukuk devleti temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren onların korunup güçlenmelerine olanak sağlayan adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olan devlettir hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği kişilerin hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde edebilmeleri için her türlü önlemin alınmasını zorunlu kılar bu itibarla idari yargıda açılan bir tam yargı davasında dava açıldıktan sonra davacının müddeabihi ıslah yoluyla arttırabilmesini tahdidi bir şekilde sayım yaparak humkna atıfta bulunmak suretiyle önleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir bununla birlikte özel hukuktan kaynaklanan ve adli yargıda görülen bir davada müddeabinin ıslahını engelleyen humknun maddesinin son cümlesinin anayasa mahkemesinin iptal kararından sonra davanın ıslahı mümkün olabilecekken sayılı idari yargılama usulü kanununun maddesinde yer alan danıştay ile idare ve vergi mahkemeleri bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler hükmü çerçevesinde benimsenmiş bulunan yargıcın resen yargılama yetkisi prensibi uyarınca yargıcın yargılamanın her aşamasında yargılamanın seyrinin gerektirdiği her türlü kararı alabilme ve her türlü yargılama enstrümanını serbetçe kullanabilme gücü bulunan idari yargıda görülen bir tam yargı davasında ise sayılı yasanın maddesi humknun ıslah müessesine atıfta bulunmadığı için davanın ıslahı mümkün olamayacaktır bu durumunda kanun önünde eşitlik başlıklı anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizde görülmekte olan bu davada davacı tarafın davanın netice talebinin ıslahına yönelik talebi sebebiyle uygulanmak ve irdelenmek zorunluluğu bulunan sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin fıkrasının bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda cümlesinden sonra gelen ve hukuk usulü muhakemeleri kanunu uygulanır cümlesine kadar olan kısmın yani tahdidi şekilde tasrih olunan hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi ehliyet üçüncü şahısların davaya katılması davanın ihbarı tarafların vekilleri feragat ve kabul teminat mukabil dava bilirkişi keşif delillerin tespiti yargılama giderleri adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükununu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde bölümünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından bu konuyla ilgili dosyada mevcut belgelerin onaylı birer örneği ile söz konusu yasa hükmünün yukarıda belirtilen kısmının iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kararın bir örneğinin taraflara da tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,733
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde genel olarak türkiye büyük millet meclisinin yasa koyma değiştirme ve kaldırma görev ve yetkisine yer verilmiştir yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenmiş bütçe yasalarının görüşülmesinin usul ve esasları ise maddesinde ayrıca kurala bağlanmıştır buna göre bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilerek genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiştir anayasanın maddesinde de diğer yasalardan farklı olarak cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi tanınmamıştır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bu hüküm karşısında mevcut yasaların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirmesine olanak görülmeyen bütçe yasalarına ancak bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler konulabilir başka bir deyişle bütçe yasaları yasa konusu olabilecek kurallar içermez gelir ya da giderle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın maddesindeki anılan hükmün getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak ve kendi yapısı içinde bütünleştirmek olduğundan bütçe yasası ile bir yasa ya da kanun hükmünde kararnamenin herhangi bir kuralı değiştirilemeyeceği gibi bütçe yasalarına bütçe ile ilgili olmayan bir kural da konulamaz bu durumda müstakil bir kanun konusu olması gereken itiraz konusu kural yılı bütçe kanununa bütçeyle ilgili olmayan bir hüküm konulması niteliğinde olup belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırıdır açıklanan nedenlerle malî yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyası örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine esas hakkındaki kararın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karardan sonra verilmesine tarihinde karar verildi
349
esas sayısı karar sayısı i̇stinaf sistemimizin temeli ilk derece mahkemesi kararlarının hem vakıa ve hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit ettiği yargılama hatalarını bizzat düzelterek somut olay adaletinin sağlanmasıdır aynı zamanda istinaf yeniden ele almak hukuka aykırı bulunan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak ve yeniden yargılama yapılarak bir karar verilmesini gerektirmektedir i̇ptali istenen norm ise dosyaların ilk derece ve ikinci derece mahkemeleri arasında gidip gelerek kişilerin makul sürede yargılanma hakkını ihlal eder boyuta ulaştıracaktır i̇stinaf mahkemesi bulduğu hatayı düzeltme imkanı varken düzeltmeyip ilk derece mahkemesine göndererek gereksiz gider yapılmasına tarafların adil yargılanma hakkının ihlaline neden olacaktır hatanın istinaf mahkemesince giderilmesi veyahut eksikliğin ikmali için ilk derece mahkemesinin istinabe edilerek hükmün istinaf mahkemesince düzeltilmesi halinde hem dosya kısa sürede neticelendirilecek hem de taraflar temyiz yoluna kısa sürede başvurabilecektir i̇ptali istenen normun yürürlükte olduğu dönemde ise dosyalar hüküm verilmeksizin ilk derece mahkemesine gönderildiğinde tekrardan duruşma sırasına girip karar verilip verilen kararın istinafı üzerine tekrardan istinaf sırasına girileceğinden ve istinafça esastan ret kararı verilmesi halinde temyiz yoluna ancak bu zaman başvurabileceğinden yargılama ciddi anlamda uzayıp tarafların makul sürede yargılanma hakkı adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olacak aynı zamanda anayasanın yargıya yüklediği en az giderle ve süratle davaları sonuçlandırma yükümlülüğü yerine getirilememiş olacaktır tüm bu açıklanan sebeplerle iptali talep edilen normun numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine maddesindeki hak arama hürriyetine ve adil yargılanma hakkına maddesinin son fıkrasındaki davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasını yargıya görev olarak yükleyen hükme aykırı olduğu düşünülmektedir karar yukarıda açıklanan gerekçelerle numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması şeklinde tarihli numaralı kanunun maddesi ile değişik numaralı hukuk muhakemeleri kanununun maddesinin iptali istemi ile resen anayasa mahkemesine itiraz yolu ile müracaat edilmesine ve bu hükmün iptalinin istenilmesine numaralı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanarak bir dosya halinde anayasa mahkemesine gönderilmesine başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay bekletilmesine bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesinin hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandırılmasına karar verildiesas sayısı karar sayısı yargıya güveni sağlayan en önemli iki şeyden biri davalarda adil karar verilmesi ikincisi ise davanın hızlı bir şekilde sonuçlandırılmasıdır türkiyede herkes yargıtayın iş yükünün fazla olması nedeniyle davaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılamadığından şikayetçi olduğundan davaların daha hızlı ve adil bir kararla sonuçlandıracağını düşündükleri ve yılı aşkın bir süredir kurulması istenilen istinaflar nihayet yılında bölge adliye mahkemesi adıyla kurulmuş ancak yılında faaliyete geçirilebilmiştir i̇stinafın kelime anlamı yeniden başlamak baştan başlamak demektir yargıdaki anlamı ise davanın üst mahkeme olan istinaf mahkemesinde yeniden görülmesi davaya baştan başlanması demektir bu sisteme iki dereceli yargılama sistemi denilmekte olup davaların daha hızlı sonuçlandıran daha güvenli ve adil yargılanmayı sağlayan bir sistem olarak kabul edilmektedir bölge adliye mahkemelerinin kurulmasıyla türkiyede iki dereceli yargılama sistemine geçilmiş oldu bölge adliye mahkemelerinin kurulmasıyla davaların çok çabuk sonuçlanacağı yargıya olan güvenin daha da artacağı konusunda büyük bir beklenti vardı bu beklentiyi kurulduklarının ilk yılında davaların daha kısa sürede sonuçlanması konusunda karşıladılar ancak ilk derece mahkemelerine geri gönderdikleri dosyaların büyük bir bölümünü kanuna aykırı şekilde geri göndermeleri nedeniyle geri gönderilen dosyalarda davaların daha da uzun sürmesine neden oldukları için davaların daha kısa sürede sonuçlanması ve yargıya olan güvenin artması konusunda karşılayamadılar bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçtikten bir yıl sonra yeni bölge adliye mahkemeleri kurulmasına ve daire sayılarının artırılmasına rağmen dosyaların geri dönmesi uzamaya başlamış olup şimdilerde bu süre iki yılı geçmiş bulunmaktadır bölge adliye mahkemelerindeki dosyaların bu kadar süre incelenme sırası beklemesi davaların uzamasına neden olduğu gibi bölge adliye mahkemelerinin iki dereceli yargılama sisteminin gereği olan kendilerince eksik gördükleri incelemeleri tamamlamayarak yanlış değerlendirmelerin de doğrusunu yapmayarak dosyaları kanuna ve hukuka aykırı şekilde ilk derece mahkemelerine geri göndermeleri davaların daha da uzamasına neden olmaktadır bu durum yargıtay başkanının bölge adliye mahkemeleri ölü doğmuştur yorumuna neden olmuştur bölge adliye mahkemelerinin uygulamalarının doğru olup olmadığının daha iyi anlaşılabilmesi için dava dosyalarının bölge adliye mahkemelerince hangi hallerde ilk derece mahkemesine geri gönderebileceklerinin hukuki durumuna ve bu durumun kanunda nasıl düzenlendiğine bakmakta yarar bulunmaktadır bu husus sayılı hmknun maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır sayılı kanun ile tarihinde yapılan iptali istenen değişiklikten önceki hmknun maddesi şöyle idiesas sayısı karar sayısı duruşma yapılmadan verilecek kararlar madde ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması i̇leri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması diğer dava şartlarına aykırılık bulunması mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak i̇ncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilir bu maddede dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri tek tek sayılarak açık ve net bir şekilde belirtilmiş bulunmaktadır kanun koyucunun geri gönderme sebeplerini bu şekilde tek tek sayarak belirtmesinin elbette bir sebebi var bir dosyanın bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi hiç kuşku yok ki davanın uzamasına neden olur kanun koyucu davaların uzamasını istemediği için bu maddede sayılanların dışındaki kanuna ve hukuka aykırılıkların bölge adliye mahkemesince giderilmesini istediği için bütün kanuna ve hukuka aykırılıkları geri gönderme sebebi olarak kabul etmediği için geri gönderme sebeplerini tek tek sayma ihtiyacı duymuştur yoksa bölge adliye mahkemelerinin yaptığı gibi kanuna ve hukuka aykırı her şeyi geri gönderme sebebi olarak kabul etseydi geri gönderme sebeplerini bu şekilde tahdidi olarak saymasının bir anlamı olmazdıesas sayısı karar sayısı kanun koyucu bölge adliye mahkemelerinin hmknun maddesinde sayılan sebeplerin dışnda hiçbir sebeple dosyaları geri gönderemeyeceklerini hmknun başka bir çok maddesinde yaptığı düzenlemelerle de pekiştirmiştir bölge adliye mahkemelerinin dosyaları ilk derece mahkemesine geri gönderemeyeceklerine ilişkin diğer düzenlemeler ise şöyledir hmknun maddesinin fıkrasının bölge adliye mahkemelerinin yapacağı inceleme sırasında gereken hâllerde başka bir bölge adliye mahkemesini veya ilk derece mahkemesini istinabe edebilir hükmü hmknun maddesinin maddede belirtilen haller dışında inceleme duruşmalı yapılır hükmü hmknun maddesinin bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez yeni delillere dayanılamaz i̇lk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir hükmü hmknun maddesinin duruşmalı olarak incelenen işlerde başvuran tarafa çıkarılacak davetiyede ayrıca yapılacak tahkikatla ilgili olarak bölge adliye mahkemesince belirlenen gideri avans olarak yatırması gerektiği açıkça belirtilir hükmü yine hmknun maddesinin taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadıkları takdirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir şu kadar ki öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilemesine olanak bulunmayan hallerde başvuru reddedilir hükmü hmknun maddesinin bu bölümde aksine hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü bölge adliye mahkemelerinde de uygulanır hükümleri ve ayrıca bu maddelerde bir çok defa geçen tahkikat kelimesidir kanunun bu ilk düzenleniş hali büyük ihtimalle batıdaki örneklerinden alındığı için istinafın batıdaki uygulamalarına ve istinaf sisteminin gereklerine uygun bir düzenlemeydi bu düzenlemelerden hmknun maddesinin fıkrasında belirtilen bölge adliye mahkemelerinin başka bir bölge adliye mahkemesinin veya ilk derece mahkemesinin istinabesini dosyadaki tanık dinlenilmesi keşif yapılması bilirkişi raporu alınması gibi eksiklikler nedeniyle istenmezse başka ne için isteyebilir kanunun bu açık hükmüne rağmen bölge adliye mahkemelerinin başka bir bölge adliye mahkemesine veya ilk derece mahkemesine talimat yazan bu maddeyi işleten bir bölge adliye mahkemesi görülmemiştir madem bu madde bölge adliye mahkemelerince hiç uygulanmayacak kanuna neden konulmuştur hmknun maddesindeki ilk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği halde incelenmeden reddedilen veya mücbir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir düzenlemesi gereğince bölge adliye mahkemeleri bu delilleri incelenmeyip incilenmek üzere dosyayı hep ilk derece mahkemesine geri gönderilecekse neden böyle bir düzenleme yapılmıştıresas sayısı karar sayısı dosyaların bölge adliye mahkemelerince incelenmesinin düzenlendiği maddelerde bir çok defa tahkikat kelimesinin kullanılması da eksik yargılamaların bölge adliye mahkemelerince yapılacağına delalet eder çünkü tahkikat araştırma ve soruşturma yapmak demektir eksik incelemelerin yapılması ve yanlışlıkların düzeltilmesi ancak tahkikat ile mümkündür şayet kanun koyucu eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle dosyaların ilk derece mahkemesine geri gönderilmesini isteseydi bölge adliye mahkemesinin tahkikat yapmasını ister miydi ayrıca bölge adliye mahkemeleri yargılama yapmayıp dosyaları ilk derece mahkemesine geri gönderecekse bölge adliye mahkemelerinin yargılama yapması gerektiğine işaret eden hmknun maddesindeki ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü bölge adliye mahkemelerinde de uygulanır hükmüne gerek var mıydı kanun koyucunun bütün bu düzenlemeleri yapmasının sebebi bölge adliye mahkemelerinin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle dosyaları ilk derece mahkemelerine geri gönderemeyeceklerini belirtmek içindir eğer kanun koyucu bölge adliye mahkemelerinin yaptığı gibi eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle dosyaların ilk derece mahkemelerine geri gönderilmesini isteseydi bu kadar ayrıntılı ve uzun bir düzenleme yapmasına hiç gerek bulunmayıp yargıtay denetiminde olduğu gibi i̇nceleme sonucu ilk derece mahkemesinin kararının kanuna ve hukuka aykırı olması halinde bozulmasına karar verilir demesi yeterli olurdu madem hmknun maddesinde iptal konusu değişiklik yapılarak bölge adliye mahkemelerince her türlü eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle dosyaların ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine imkan sağlandı zaman uygulama imkanı kalmayan hmknun ve maddelerinin de kanunda boşuna yer kaplar hale geldikleri için yürürlükten neden kaldırılmadı bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemelerinin dosyalarını hangi hallerde geri gönderebilecekleri hmknun maddesinde tek tek sayılmışken ve dosyaların geri göndermesine imkanı vermeyen maddenin değişiklikten önceki en önemli bendi mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması bendi iken geri gönderilen dosyaların den fazlasının geri gönderme gerekçesinde bu bende dayanılmaktaydı yani geri gönderilen dosyaların hemen hemen hepsinde delillerin büyük bölümü toplanıp değerlendirildiği halde bölge adliye mahkemelerinin bu bentteki delillerin hiçbirinin toplanmadığı geri gönderme gerekçesine dayanmaları eksik incelemeyi yapmamak için kanunu amaçları doğrultusunda yorumlayıp kanunun kendilerine yüklediği görevi yapmaktan kaçınma gayretinde olduklarını göstermektedir dairenin somut geri gönderme gerekçesi davalı şirket tarafından davacı vekiline ödeme yapıldığı ve bilirkişi raporunda davacı vekilinin banka hesabından davacıya yapılan ödemelerin davalı işveren tarafından yapılmış ödemeler olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasının da doğru olmadığı anlaşılmaktadır bu nedenle öncelikle davacı vekilinin itirazı doğrultusunda davacıya işe iade davası sonrasında davalı işveren tarafından ne miktarda ödeme yapıldığının tam olarak tespiti için banka kayıtları getirtilerek ve yine dosyaya sunulan belgelerden davacının ödenen maaşından geri ödeme yapılan miktarlar da tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine dayanılmıştıresas sayısı karar sayısı bu gerekçeye göre yapılacak iş banka kayıtları getirtilerek yapılan ödemeleri tespit ve tenzil ederek doğru olan karar vermekten ibaret olduğu ortadadır peki daire banka kayıtlarını kendisi getirtip yapılan ödemelerin ne kadar olduğunu hak edilen alacaklardan ne kadarının tenzil edileceğini tespit edip karar veremez mi elbette verebilir hem bunu yapması dosyanın geri gönderilerek mahkememizce yapılmasından çok daha kısa sürerdi bu incelemeyi kendisi yaptığı takdirde banka kayıtlarının getirtilmesi için en fazla bir aylık bir zamana ihtiyacı olup cevap gelince de karar vererek davayı bir ay içinde bitirebilirdi dosyayı mahkememize geri göndermekle bölge adliye mahkemesinden dosyanın mahkememize gelmesi için postada geçen süre tensiple bankaya yazı yazılsa dahi ilk derece mahkemelerinde duruşmalar iş yoğunluğu nedeniyle üç aydan önceye verilemediği için üç ay duruşma süresi ilk celsede dosyanın karara çıktığını farz etsek dahi kararın yazılması ve tebliği için en az bir ay yeniden istinaf dilekçelerinin verilmesi ve tebliği için de bir ay dosyanın bölge adliye mahkemesine gitmesi için postada geçecek süre gittiğinde öncelik verilse dahi en az iki aylık süreyi de hesaba kattığımızda dava en az ay uzamış olmaktadır bölge adliye mahkemesi bu incelemeyi kendisi yapsaydı dava bir ayda bitecek ay fazladan uzamış olmayacaktı bölge adliye mahkemelerinin hmknun maddesindeki gerekçeye dayanarak on binlerce geri gönderme sebeplerinden bazılarını belirtmekte konunun daha iyi anlaşılmasında yararlı olacaktır dosyada dinlenilen tanıkların beyanları karar vermeye yeterli olduğu halde diğer tanıkların da dinlenilmesi gerekçe ile hüküm fıkrasının çelişkili olması ıslah dilekçesinin veya dava dilekçesinin yeterince açık olmaması nedeniyle davacı vekiline açıklattırılması istinaf dilekçesine eklenen belgelerin değerlendirilmesi gözden kaçırılan yemin teklifinin gereğinin yerine getirilmesi adli yardım talebi hakkında ara karar kurularak karar verilmeyip zabıtadan gelen cevap üzerine şerh düşülerek karar verilmiş olması bilirkişiden ek rapor alınması sgkdan veya herhangi bir kurumdan belgenin getirtilmemiş olması gibi pek çok eksik inceleme ve yanlış değerlendirme bölge adliye mahkemelerince giderilmesi gerektiği halde ilk derece mahkemelerine geri gönderilmektedir konu ile doğrudan ilgisi olmamakla birlikte bir ceza mahkemesinde kendileri pekala tartışabilecekleri kendileri ilk derece mahkemesinden daha iyi tartışabilecekleri halde tartışmayıp sırf meşru müdafaanın tartışılmamış olması nedeniyle dosyanın geri gönderilmiş olması bölge adliye mahkemelerinin ne şekilde çalıştıklarını ortaya koyması açısından çarpıcı bir örnektir esasen bölge adliye mahkemeleri iptali istenen düzenlemeden önce de aynı sebeplerle dosyaları ilk derece mahkemelerine geri gönderiliyorlardı zaman geri göndermelerinin yasal bir dayanağı olmadığı halde verdikleri geri gönderme kararlarının kesin olmasının arkasına sığınarak ve hmknun maddesindeki mahkemece tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hükmünü alabildiğince zorlayarak kanuna aykırı bir şekilde dosyaları geri gönderiyorlardı i̇ptali istenen değişiklikten sonra ise kanunun arkasından dolanmaya gerek kalmadan dosyaları geri gönderme imkanına kavuşmuş oldular bölge adliye mahkemelerinin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle ilk derece mahkemelerinin kararlarını ortadan kaldırdıktan sonra dosyayı ilk derece mahkemesineesas sayısı karar sayısı geri göndermeleri yargıtay dairelerinin bozma kararlarına benzemektedir aralarındaki en önemli fark ise yargıtay dairelerinin bozma kararlarına direnilebilirken bölge adliye mahkemelerinin aynı nitelikteki geri gönderme kararlarına uymak zorunda kalınmaktadır bölge adliye mahkemeleri geri gönderme karalarının bu niteliği itibarıyla kendilerinin üstü olan yargıtay dairelerinden daha güçlü ve daha üstün duruma getirilmiş olmaktadır bölge adliye mahkemelerine bu gücü geri gönderme kararlarının kesin olmasına dair düzenleme ve iptali istenen hmknun maddesi vermektedir madem bölge adliye mahkemelerine yargıtay daireleri gibi eksik inceleme ve yanlış karar verme nedeniyle dosyayı geri gönderme yetkisi verilmiştir zaman yargıtay dairelerinin aynı nitelikteki bozma kararlarına karşı verilen direnme hakkı bölge adliye mahkemelerinin geri gönderme kararlarına karşı neden verilmemiştir ya da bölge adliye mahkemelerinin geri gönderme kararlarına kesinlik verilmesine rağmen bu kararların doğruluğunu ve yerindeliğini denetleme mekanizması neden getirilmeyip ilk derece mahkemesince uyulmak zorunda bırakılmıştır yargıtay dairelerinin aynı nitelikteki geri gönderme bozma kararları kesin olmadığı halde bölge adliye mahkemelerinin aynı nitelikteki geri gönderme kararlarının kesin olması bir çelişki değil midir bu çelişkinin giderilmesi ya bölge adliye mahkemelerinin geri gönderme kararlarına denetleme getirilmek ya da bölge adliye mahkemelerine iki dereceli yargılama sisteminin gereği olarak eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle dosyaları geri gönderme yetkisi vermemek suretiyle giderilebilir bu durum bölge adliye mahkemelerini yargıtay dairelerinden daha güçlü ve daha üstün konuma getirmektedir bu nedenle türkiyede uygulanan bölge adliye mahkemeleri sistemi iki dereceli yargılama sitemi değil dünyada eşi benzeri görülmeyen iki dereceli yargıtay sistemidir yüksek mahkeme ya söz konusu düzenlemenin iptali ile dünyada bir benzeri olmayan iki dereceli yargıtay sistemine son verip batıda olduğu gibi iki dereceli yargılama sitemine geçilmesini sağlayacak ya da düzenlemeyi iptal etmeyerek dünyada tek uygulaması olan iki dereceli yargıtay sisteminin devam etmesine imkan verecektir bölge adliye mahkemelerinin eksik inceleme ve yanlış değerlendirme nedeniyle ilk derece mahkemelerinin kararlarını ortadan kaldırdıktan sonra dosyayı ilk derece mahkemesine geri göndermeleri davaları uzattığı gibi yanlış ve gereksiz geri gönderme karaları nedeniyle yargının enerjisinin boşa gitmesine dolayısıyla ülke ekonomisine de zarar vermektedir yargıya olan güvene verdiği zarar ise hiçbir zararla karşılaştırılamayacak kadar büyüktür i̇ptali istenen sayılı hukuk muhakemeleri kanunun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin bu niteliği gereği yukarıda izah edilmeye çalışıldığı gibi bölge adliye mahkemelerinin dava dosyalarındaki eksik incelemeleri kendileri tamamlamaları gerektiği halde tamamlamayarak yanlış değerlendirmelerin doğrusunu da kendileri yapmayarak dosyaların ilk derece mahkemelerine geri gönderilmesine neden olduğu için anayasanın maddesinde düzenlenen sosyal hukuk devleti ilkesine maddesinde düzenlenen devletin kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetini sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma ilkesine maddesinde düzenlenen herkesin adil yargılanma hakkına sahip olma ilkesi ile hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz ilkesine maddesindeesas sayısı karar sayısı düzenlenen davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması ilkesine aykırıdır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti devletinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devletinde hukuk güvenliğini sağlayan bir düzen kurulması asıldır hukuk devleti demek devletin bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu vatandaşlarına hukuki güvenlik sağlayan adil bir hukuk düzeni getiren yargı denetimini sağlayan devlet demektir hukuk devletinde kanunlarla getirilen kurallar hukuka uygun olmalıdır hukuk düzeninde devlete güven ilkesi vazgeçilmez öğelerden olup devletin yaptığı düzenlemelerde kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez söz konusu yasal düzenleme bölge adliye mahkemelerinin dava dosyalarındaki eksik incelemeleri kendileri tamamlamaları gerektiği halde tamamlamayarak yanlış değerlendirmelerin doğrusunu da kendileri yapmayarak dosyaları ilk derece mahkemelerine geri göndermelerine neden olduğu için davaların uzamasına sebep olmaktadır davaların uzaması ise hukuk güvenliğini ve hukuk düzenini bozacağı ve vatandaşları haksızlığa uğratacağı ortadadır diğer yandan söz konusu hüküm davaların daha bilgili tecrübeli ve tek hakim yerine daha güven veren üç hakimden oluşan heyet tarafından görülmesini engelleyerek davanın daha adil sonuçlandırılmasına da engel olmaktadır davalarda aranılan en önemli iki özellikten biri adaletli karar verilmesi ikincisi ise davanın kısa zamanda sonuçlandırılmasıdır adil bir karar verilmesi adil yargılanmayı da içerir bir dava ne kadar uzun sürmüş ise verilen karar ne kadar adil olursa olsun adaletli bir karar sayılmaz bu yüzden geciken adalet adalet değildir denilmiştir bu düzenleme davaların uzaması ile adaletsizliğe sebep olduğu için hukuk devletinin temel unsurlarından olan devletin vatandaşlarına adil hukuk düzeni getirme ilkesini ihlal ettiğinden hukuk devleti ilkesine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesinde de kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır kişilerin açmış olduğu davaların uzun sürmesi refah huzur ve mutluluklarını bozacağı temel hak ve hürriyetlerini ve adalet duygusunu zedeleyeceği ekonomik ve sosyal hayatını maddi ve manevi varlığının gelişmesini etkileyeceği ortadadır bu nedenle hmknun maddesi anayasanın maddesine de aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesinde de herkesin yargı mercileri önünde iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir adil yargılanma hakkı doğru ve güvenli yargılanma hakkı demektir i̇ptali istenen hmknun maddesi dosyaların adil yargılanma hakkının en büyük güvencelerinden biri davaya bölge adliye mahkemesi hakimlerine göre daha tecrübesiz tek hakim tarafından bakılması yerine daha tecrübeli ve bilgili olan üç hakim tarafından bakılması adil yargılanma açısından bir güvencedir söz konusu düzenleme kişinin üst mahkemede yargılanma hakkını ortadan kaldırarak adil yargılanma hakkını ortadan kaldırdığı için ve davaların uzamasına neden olduğu için anayasanın maddesine de aykırı olup iptali gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde ise davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevi olduğu belirtilmiştir i̇ptali istenen madde bölge adliye mahkemelerinin bölge adliye mahkemesinde çözüme kavuşturulması gereken konuları çözmeyerek dosyaları ilk derece mahkemelerine geri göndererek hem davaların süratle sonuçlanmasına engel olduğu için hem de dosyaların ilk derece mahkemesine geri gönderilmesi nedeniyle ilk derece mahkemesince yeniden karar verilmesinden sonra kararın yeniden istinaf edilmesi nedeniyle posta ve tebligat giderleri istinaf harcı yeniden istinaf vekalet ücreti gibi giderlerle davaların daha pahalı sonuçlanmasına neden olduğu için anayasanın maddesine de aykırı olup iptali gerekir açıklanan tüm bu nedenlerle sayılı hukuk muhakemeleri kanunun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesindeki mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi gereğince iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi gerekmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı hukuk muhakemeleri kanunun tarih ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesindeki mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunuresas sayısı karar sayısı mahkememize açılmış olan kadastro tespitine itiraz davasında mahkememizden verilen karar hmknın maddesi gereğince bursa bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi tarafından eksik inceleme gerekçesiyle ve eksik delil gerekçesiyle kaldırılarak mahkememize iade edilmiş olup iade gerekçesi yapılan anılan hmk hükmü sayılı yasanın maddesi ile değişiklik yapılarak getirilerek hükümdür türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi hak arama hürriyetini düzenlemiş buna göre herkes meşru vasıta ve yollardan yararlanarak yargı önünde hak arama hakkına sahiptir yine anayasanın maddesi uyarınca bütün devlet organları kanun önünde eşitlik ilkesine göre hareket etmek zorundadır kanun önünde eşitlik gereği kanunların açık anlaşılır somut olan hükümler içermesi gerekir herkesin anlayabileceği ve üzerinde kişiye göre farklı anlamlar yükletilecek ibareler içermemesi ve değişik yorumlarla farklı uygulamalara neden olabilecek belirsiz ifadeler içermemesi gerekir bu yönde kanun önünde eşitlik hak arama hürriyeti yönünden tereddütler doğuracak ve bu hürriyetin kullanılmasında aksaklıklar duraklamalar yaratabilecek nitelikte olmamalıdır sayılı hmknın ve devamı maddeleri niteliğinde istinaf yasa yolu düzenlenmiştir buna göre ilk derece mahkemelerince verilen karar üzerine istinaf başvurusu halinde yargılama usulü belirlenerek yapılacak işler düzenlenmiş ilk incelemede bazı koşulların varlığında ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesine iade esası getirilmiştir hmknın maddesi fıkra ve bendinde iadeye karar verilebilecek durumlar sınırlı olarak belirlenmiş buna göre hakimin nitelik ve davaya bakamama halleri görev ve yetki kurallarına aykırılık dava koşullarının oluşturulmaması birleştirme ve ayırma şartlarına aykırılık sayılmış bunun yanında numaralı alt bentte maddenin ilk düzenlenmesinde tarafın gösterdiği hiç kanıtın toplanmamış olması ya da değerlendirilmemiş olması iade nedeni sayılmışken sayılı yasanın maddesi ile yapılan değişiklik ile mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ya da değerlendirilmemiş olması şeklinde değiştirilerek oluşturulan ibare yukarıda anılan anayasa hükümleri ile düzenlenen hak arama ve kanun değişiklik ilkesine aykırılık gibi bir durum oluşturduğu gibi hukuk yargılamasında kural olarak yer alan taraf talebi ile bağlılık ilkesi kanun önünde eşitlik ilkesinin esas unsurudur yine davacı açtığı davada dayanak ve kanıtlarını ibraz ile hükümlüdür buna aykırılık oluşturacak şekilde resen hukuk yargılamasında kanıt toplaması açıkça kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacaktır yine etkili olabilecek önemli ibaresi somut bir anlam ifade etmemektedir uygulamada farklı anlam ve kapsamlar yükletilerek farklı uygulamalara ve zorluklara neden olmakla hak arama hürriyetine neden oluşturacak sonuç doğurucu niteliktedir yasaların niteliği gereği herkes yasalara uymak zorundadır ve yasayı bilmemek mazeret sayılamaz bu zorunluluk ve yasanın bağlayıcılığının yasanın somut ve herkesin anlayabileceği ve herkes tarafından aynı şekilde kabul edilecek anlaşılabilir belirgin somut ifadeler içermesi gerekir tüm bu nedenlerle mahkememizin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı görülen sayılı yasanın hmknın gün ve sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen maddesi fıkrası bendinin numaralı alt bendinin uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış olması veya değerlendirilmemiş olması ibaresinin iptali için sayılı türkiye cumhuriyeti anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir
3,753
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü başvurma kararının gerekçesi özetle günlü sayılı harçlar yasasının maddesinde öngörülen yol tazminatının günlü sayılı yılı bütçe yasasının cetvelinde tapulama işleri için konulan yol tazminatından az olduğu bundan başka tazminatın bir günde beş işle sınırlandırıldığı fazla iş için tazminat alınmadığı tapulama işlerinde ücret sınırının yüksek tutulması nedeniyle böyle bir durumun söz konusu olmadığı harçlar yasası ile bütçe yasasının yarattığı bu ayırımın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu bu nedenle harçlar yasasının maddesinin iptali gerektiği biçimindedir
84
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü duruşmada aldığı ve devlet güvenlik mahkemesi cumhuriyet savcılığına gönderdiği aynı günlü esas sayılı tezkeresinde yer alan iptal isteminin gerekçesi aynen şöyledir teşekkül vücuda getirmek suretiyle eroin imal etmek suçundan sanıklar fikri kaya ve suç arkadaşları haklarında mahkememizde açılmış bulunan kamu davasının yapılan açık yargılamaları sırasında verilen ara kararı gereğince mahkememizin esas sayılı dava dosyasının fotokopilerinin tastikli sureti ilişikte sunulmuştur sanıklar hakkında diğer sevk maddeleri ile birlikte tcknun maddesinin son fıkrasının da uygulanması talep edilmiş bulunduğundan yapılacak yargılama sonunda da bu yasa hükmünün sanıklar hakkında uygulanması ihtimalinin mevcut olduğu bilindiği üzere tcknun maddesinin son fıkrası aynı maddenin diğer fıkralarına atıfta bulunarak aynen birinci ikinci bentlerle beşinci altıncı ve yedinci bentlerin idam cezası tertib veya bu cezalar yerine başka bir ceza tayin olunduğu hallerde failin bilcümle menkul ve gayrimenkul mallarının müsaderesine dahi hükmolunur hükmüne yer vererek genel müsadere ilkesini kabul etmiştir oysa anayasamızın maddesinin fıkrası aynen genel müsadere cezası verilemez demek suretiyle genel müsadere cezası verilmesine izin vermemiştir bu itibarla anayasamızın maddesinin fıkrası ile tcknun maddesinin son fıkrası birlikte ele alındığında iki hüküm arasında açık bir çelişki ve tcknun son madde ve fıkrasının anayasamızın maddesinin maddesinin son fıkrası kanunların anayasaya aykırı olamayacağı maddesinin fıkrası genel müsadere cezası verilemeyeceği maddesi de bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanabilecek kanun veya kanun hükmündeki kararname hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunması durumunda kanun hükmünün anayasaya aykırı olup olmadığının tesbit edilmesi bakımından konunun anayasa mahkemesine götürülebileceğinin amir bulunulduğu iddia makamı mütalaasında belirtildiğinden yine iddia makamınca arz edilen bu anayasa ve yasa hükümleri doğrultusunda tcknun son maddesinin anayasamızın son ve madde ve fıkralarına açık bir şekilde aykırı olduğu görüşünde olduğundan anayasamızın maddesi gereğince konunun anayasa mahkemesine götürülmesine ve öncelikle bu hususun çözümlendikten sonra davanın esasına dair karar verilmesi talep ve mütalaa olunduğu anlaşıldığından i̇ddia makamı tarafından bu celse ileri sürülen ceza kanununun son fıkrasının anayasanın maddesinin fıkrasına ve son fıkrasına aykırı olması nedeniyle tcknun son maddesinin iptali bakımından yine anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesine müracaatı yönündeki talebi mahkememizce de yerinde görüldüğünden ilişikte gönderilen dava dosyasının anayasa mahkemesi̇ne gönderilmesinin temini ve gereği rica olunur
355
esas sayısı karar sayısı sayili karayollari trafi̇k kanununun ek maddesi̇nde yer alan düzenlemeni̇n anayasaya aykiriliğinin değerlendi̇ri̇lmesi̇ aracın sahibi olan davacı aracın trafikten men edildiğini tarihte aracın sürücüsü değildir sorumluluğu aracın sahibi olmasından kaynaklanmaktadır davacıya ait aracın araç sürücüsü tarafından yukarıda yer verilen maddenin bendi uyarınca çalışma izniruhsatı almadan belediye sınırları dahilinde yolcu taşınması nedeniyle altmış gün süreyle trafikten men edilmiştir kanunun değişiklikten önceki ilk halinde ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapanların ilgili belediyeden izin ve ruhsat almaları gerektiği hükmüne yer verilmiş iken günlü değişiklikle ticari amaç taşımaksızın yolcu taşıyanların da ilgili belediyeden çalışma izniruhsatı almaları zorunlu hale gelmiştir düzenleme içinde sürücü dışında insan bulunan her aracı ve sürücüyü ihlal kapsamına almıştır arkadaşını akrabasını komşusunu yaygın kullanımla otostop çeken öğrenciyi mahallelisini yolda kalanı ücretsiz olarak taşımak amacıyla olsa da yolcu olarak aracına alan herkes ilgili belediyeden alınan çalışma izniruhsatı alınmamış ise anılan yasa hükmüne aykırı eylemde bulunmuş sayılacaktır dolayısıyla maddede öngörülen altmış gün süreyle aracın trafikten men edilmesi ve tl idari para cezası yaptırımlarına muhatap kalacaktır hüküm sayılan bu kapsamda olan herkesi istisnasız kapsamına almıştır sürücü dışında ikinci ya da daha fazla sayıda yolcu taşıyan tüm araçların ilgili belediyeden izin almak zorunda bırakılmaları kurala uymayanların da aracın trafikten yasaklanması ve idari para cezası uygulanması gibi yasa kuralıyla yaptırıma muhatap kılınmasının anayasanın hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerini barındıran maddesinde düzenlenen hukuk devlet ilkesi maddesinde düzenlenen seyahat özgürlüğü ve maddesinde düzenlenen cezaların şahsiliği ilkesini barındıran suç ve cezalara ilişkin esaslara ilişkin hükümlerine uygunluğunun irdelenmesi gerekmektedir a anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti i̇lkesi yönünden anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir takım güvenceler içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörüp davranışlarını düzenleyebilir hukuk güvenliği kuralların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym k kt aym k kt aym kesas sayısı karar sayısı kt aym k kt anayasa mahkemesi birinci bölümünün günlü ve bno kararından alıntılanmıştır hukuk devletinde bireylerin belirli bir zaman diliminde hangi fiillerin suç olarak tanımlandığı ve hangi cezai yaptırımlara bağlandığını bilip öngörebilmeleri bir başka ifadeyle ceza hukuku kurallarının öngörülebilir ve erişilebilir olması şarttır aksi takdirde ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz şeklinde ifade edilen ceza hukuku prensibinin hayata geçirilmesi mümkün olmayacaktır zira ceza sorumluluğu kişinin fiilinin bilincinde olduğu ve özgür iradesiyle suç olan bu fiili işlediği varsayımına dayanır bu nedenle kişinin işlediği fiilden sorumlu tutulabilmesi için hangi fiillerin suç olduğunun kanunlarda açıkça gösterilmesi gereklidir aym k kt anayasa mahkemesi birinci bölümünün günlü ve no kararından alıntılanmıştır ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunda açık bir şekilde düzenlenmesi şartı suç ve cezalara dair düzenlemelerin şeklî bakımdan kanun biçiminde çıkarılmasının yeterli olmadığı bunların içerik bakımından da belli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerektiğini ifade etmektedir bu açıdan kanun metni bireylerin gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır dolayısıyla uygulanması öncesinde kanun muhtemel etki ve sonuçlarına dair yeterli derecede öngörülebilir olmalıdır bununla birlikte kanun metninin tüm sonuç ve etkileri göstermesi her zaman beklenemeyeceğinden aranan açıklığın ölçüsü söz konusu metnin içeriği düzenlemeyi hedeflediği alan ile hitap ettiği kitlenin statü ve büyüklüğü gibi faktörler dikkate alınarak belirlenebilir bu özelliklere sahip kanunun aynı zamanda kolaylıkla erişilebilir nitelikte olması gerekir aym k kt ve anayasa mahkemesi birinci bölümünün günlü ve bno sayılı kararları anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında hukuk devleti niteliğine yer verilmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemlerinin hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda eşitliği gözeten adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir bu kapsamda hukuki güvenlik ilkesi kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken hukuki istikrar ilkesi ise bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir yapılan bu açıklamalar bağlamında sayılı kanunun ek maddesi ve ek maddesi değerlendirildiğinde kanun bir yandan yolcu taşımacılığında çalışma izniruhsatını aramak suretiyle kuralın dolaylı yoldan ticari amaçlı yolcu taşımacılığında uygulanmak üzere düzenlenmiş olduğu gibi bir yaklaşım sergilenmesine karşın diğer taraftan tarihli ve sayılı kanunla ek maddeye yapılan eklemede yer alan ticari amaçlı yolcu taşımacılığı ibareleri yeni yasa metninden çıkarılmak suretiyle ticari olsun ya da olmasın tüm yolcu taşımalarında ilgili belediyeden çalışma izniruhsatı alınmasının zorunlu kılındığı gibi farklı yorumlara açık hale gelmiştiresas sayısı karar sayısı kanun belirtilen bu yorum türlerine açık hali nedeniyle belirlilik ilkesine uygun değildir kanun hükmü bu haliyle bireylerin davranışını kurala göre düzenleyebilmesine fiili olanak tanımadığı gibi kişinin gerektiği takdirde hukuki yardım almak suretiyle bu kanunun düzenlediği alanda belli bir eylem nedeniyle ortaya çıkacak sonuçları makul bir düzeyde öngörebilmesi imkanını da vermemektedir trafik polis memurları kimi zaman ilgili belediyeden izin almaksızın ‘ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığı tespitinde bulunulan araçlar ve sürücüler ile ilgili yaptırım uygulayabileceği gibi kimi zaman da yukarıda belirtilen örnek durumlarda araç sürücüsüne idari para cezası uygulayacak ve aracı altmış gün süreyle trafikten yasaklamak suretiyle yaptırım uygulayabilecektir böylece kişilerin hukuki güvenlik ilkesini ihlal edecek uygulamalara yol açan bir yasa maddesi getirilmiştir bunun sonucunda da yukarıda aktarılan örneklerde olduğu gibi aracına yardım amacıyla herhangi bir yakınını öğrenciyi vs alan her sürücü ve araç sahibi ticari amaçlı olsun ya da olmasın yaptırım tehdidi altındadır kural belirlilik içermediğinden denetim yapan kolluk kuvvetlerinin de keyfi uygulamalarına açık hale gelmiştir nitekim dava konusu olayda da akrabaları ile zeytinlikten döndükleri beyanına rağmen ‘yolcu nakli hususi kullanım olduğu araç ruhsatında belirtilen araç ile ilgili olarak belediyeden çalışma izniruhsatı almadan belediye sınırları dâhilinde yolcu taşınması nedeniyle söz konusu araç altmış gün süre ile trafikten men edilmiştir kanunun ilgili kuralı hukuki güvenlik hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik dolayısıyla hukuk devleti ilkesi ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir b anayasanın maddesinde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ve maddesinde düzenlenen seyahat özgürlüğü yönünden anayasanın yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı maddesinde herkesin yerleşme ve seyahat hürriyetine sahip olduğu yerleşme hürriyetinin suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği hükmüne yer verilmiştir temel haklar ve ödevler içerisinde yer alan yerleşme ve seyahat hürriyetine getirilen sınırlamanın anayasanın maddesinde belirtilen güvencelere bağlı kalınarak ve yine anayasanın maddesi göz önünde bulundurularak yerleşme hürriyeti açısından suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti açısından ise suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabilir anayasanın maddesi uyarınca yerleşme ve seyahat hürriyeti yalnızca kanunla ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu ölçüde sınırlanabilir ayrıca getirilen bu sınırlamalar hakkın özüne dokunamayacağı gibi anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasa mahkemesinin pek çok kararında belirtildiği gibi ölçülülük amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder ölçülülük aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir ilkediresas sayısı karar sayısı kanun maddesi aracında yolcu bulunan her kişiye ve araca yaptırım uygulamaya olanak veren düzenlemesiyle kişilerin seyahat özgürlüklerini de kısıtlamaktadır kanun koyucunun bu durumu gözetmeden yaptığı düzenlemenin hukuk aleminde varlığını devam ettirmesi aracında yolcu bulunan herkes için seyahat özgürlüğü ihlalinin yaşanabilmesine de zemin hazırlamaktadır düzenlemeyle kişilerin seyahat hürriyetine bir sınırlama getirilmiştir getirilen bu sınırlamanın suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla getirildiği söylenebilirse de anayasanın ve maddeleri bağlamında kişilerin seyahat hürriyetine kanun ile getirilen müdahale niteliğindeki düzenleme hakkın özüne dokunacak niteliktedir demokratik bir toplum için gerekli olmayan bu müdahale ile ulaşılmak istenilen korsan taşımacılığın engellenmesi ve ticari ulaşım hizmetlerinin kamu kontrolünde bir denetim ve düzen içerisinde gerçekleştirilmesi amaçlarının gerçekleştirilmesi için ölçülü de değildir yürütmeni̇n durdurulmasi yönünden mahkememizin tarihli kararı ile uygulanmakla etkisi tükenecek mahiyetteki dava konusu işlemin davalı idarenin savunması alındıktan sonra yeniden bir karar verilmek üzere yürütülmesinin durdurulmasına karar verildikten sonra yine mahkememizin tarihli kararı ile mevcut yasal düzenleme nedeniyle yürütmenin durdurulması istemi reddedildiğinden verilen bu karar üzerine aracın trafikten men edileceği trafikten men işleminin altmış gün ile sınırlı olduğu somut norm denetimi yoluyla anayasaya aykırılık incelemesinde geçecek olan aylık sürenin beklenilmesi halinde kanun iptal edilse dahi verilecek olan kararın sadece yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun tespitine imkan sağlayacağı davacının uğramış olduğu haksızlığı giderecek sonuç sağlamayacağı gibi davacının telafisi güç zarara uğrayacağı anlaşıldığından mülkiyet hakkını ihlal edici nitelikteki dava konusu işlemin yasal dayanağı olan itiraz konusu düzenlemelerin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır sonuç sayılı karayolları trafik kanununun ek maddesinin fıkrasında yer alan tarihli ve sayılı büyükşehir belediyesi kanunu ve tarihli ve sayılı belediye kanunu kapsamında ilgili belediyeden çalışma izniruhsatı almadan belediye sınırları dâhilinde yolcu taşımak yasaktır hükmünün fıkrasının cümlesinde yer alan araç bu maddenin üçüncü fıkrasının a bendinin ihlali hâlinde altmış gün süreyle trafikten menedilir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemenin iptali ve yürütmesinin durdurulması amacıyla resen itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın görüşülmesinin geri bırakılmasına beş ay içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümlerine göre davanınesas sayısı karar sayısı karara bağlanmasına kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oy birliğiyle karar verildi
1,598
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇ptal isteyen mahkemenin gerekçesi şöyledir sayılı kanunun ve maddeleri hiçbir suç yönünden ayrım yapmaksızın belli koşulların gerçekleşmesi halinde verilen cezanın ertelenebileceğini ve bazı tedbir ve cezalara çevrilebileceğini hükme bağlamıştır aynı yasanın maddesinde ayrıca bazı koşulların gerçekleşmesi halinde bu maddenin uygulanmasını zorunlu kılmıştır tck nün maddesinin fıkrası ise bu kurala aykırı olarak anılan maddenin uygulanmasında verilen ceza hakkında sk nun ve maddelerinin uygulanmayacağı yani cezanın ertelenemeyeceği ve sk nün maddesindeki ceza ve tedbirlerin uygulanmayacağı hükmünü koymuştur tc anayasasının özünde eşitlik prensibi bulunmaktadır öte yandan anayasanın maddesi yasaların anayasaya aykırı olamayacağı hükmünü koymuş ayrıca maddesinde öz olarak herkesin kanun önünde eşit olduğu bir kimseye ayrıcalık tanımayacağı belirtilmiştir mahkememizce iptali istenilen tck nun maddesinin fıkrası bu maddedeki suçlar için sk nun ve maddelerinin uygulanmayacağı yolundaki hükmü ile tc anayasasına aykırı düşmüştür tck nundaki tüm suçlar yönünden koşulların gerçekleşmesi halinde sk nun ve maddelerinin uygulanması olanağı bulunduğu hatta bazı koşulların gerçekleşmesi halinde uygulama zorunluluğu koyduğu halde kabahat türünden olan bir suç yönünden bunun tanınmaması anayasanın yukarıdaki hükümleri ve özüne karşın bir ayrıcalık getirmekte eşitlik prensibine aykırı bulunmaktadır çok daha ağır suç ve cezalara sağlanan uygulanmasının yasaklanması aynı zamanda genel kurallara ve hukuk mantığına da aykırı bulunmaktadır örneğin hırsızlık suçundan veya ahlaka aykırı başkaca bir suçtan ötürü kısa süreli hürriyeti bağlayıcı bir kişi hakkında sknun ve maddelerinin uygulanabilmesi ve bazı koşullarda aynı yasanın maddesinin uygulanmasının zorunlu bulunmasına karşın aynı durumda bulunan bir kişi hakkında tck nun maddesine göre verilen ceza hakkında böyle bir uygulamanın yasaklanması türkiye cumhuriyeti anayasasının eşitlik prensiplerine aykırı olduğu apaçık bulunmaktadır yukarda açıklanan nedenlerle mahkememiz tck nun maddesinin fıkrasının c anayasasının eşitlik ilkesine ve özellikle ve maddelerine aykırı düştüğü kanısına ve kuşkusuna kapılmış durumun anayasa mahkemesine iletilmesine karar verilmiştir
283
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuran mahkemenin gerekçesinde özetle ülkemizde resmî nikâhla evlenen çiftlerden birisinin eşi aleyhine daha önce herhangi bir sebebe dayanarak açtığı boşanma davasında kusurlu ve korunmaya değer bulunmayarak haksız olduğunun belirlenmesi üzerine mahkemece reddedilip kararın kesinleşmesinden sonra aradan üç yıl geçince taraflara dava açma hakkı verildiği bu davada karar ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulmamışsa eşlerden birinin talebi üzerine hiç bir şart aranmadan mahkemeye de bu konuda araştırma ve delilleri değerlendirme yetkisi tanınmadan boşanmaya karar verilmesi hakkının sağlandığı oysa evlilik birliği müşterek hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenilmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa eşlerden herbirinin boşanma davası açabileceği ancak uygulamada anlaşmalı boşanma olarak adlandırılan boşanma davalarının adeta evlilik kurumunu parasal gücü yerinde olan eşin istediği zaman yıkabileceği bir kurum haline getirmesine neden olduğu bir kısım eşlerde anlaşmalı boşanmayla anne veya babalarının bağlı bulunduğu sosyal güvenlik kurumlarından dul ve yetim aylığı alabilmenin bir yolu haline getirildiği oysa aile birliğini kendi kişisel yararı ya da diğer istekleri doğrultusunda bozan bir kişinin boşanma davası açmamasının gerektiği türk kanunu medenisinin değişik maddesinin üçüncü ve son fıkraları ile mahkemece daha önce yasa önünde haksız ve kusurlu olduğu tespit edilen tarafa kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçince yeniden dava hakkı tanınmasının ve taraflara anlaşmalı boşanma davası açma hakkının verilmesinin devletin sürekliliği ve güvenirliliği açısından anayasamızın ailenin korunmasına ilişkin maddesinde öngörülen temel hak ve hürriyetlere aykırılık oluşturduğu ileri sürülerek sayılı türk kanunu medenisinin sayılı yasa ile değişen maddesinin üç ve dördüncü fıkralarının iptaline karar verilmesi istenilmiştir
242
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir konu mahkememizin esas sayılı dava dosyasında tarihli ikinci oturumun iki nolu ara kararı gereğince sayılı kanunun maddesinin maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı sebebiyle iptali isteminden ibarettir i̇ptali̇ i̇stenen madde sayılı kanunun maddesi madde tahkim kurulu bu kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunluluk tahkim mercii olup tffnin en üst hukuk kuruludur ve tff statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir tahkim kurulu tff statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar tahkim kuruluna başvuru süreci tff talimatlarının yayınından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren gündür tahkim kurulunun oluşumu görev yetki hak ve sorumlulukları ile üyelerin sahip olması gereken nitelikler tff statüsünde belirlenir tahkim kurulunun işleyişi ve usul kuralları tff tarafından çıkarılacak talimatta yer alır tahkim kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz anayasamızın maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü gereğince mahkeme önüne gelen ve görevli olduğu bir konu ile alakalı olarak açılan davalarda uygulanacak maddeyi taraf iddiası veya resen iptalini anayasa mahkemesine götürebilir yani böyle bir istemde bulunabilmesi için söz konusu davaya bakma yetkisinin bulunması şarttır bu bağlamda davacı ankaraspor aş klübü tarafından türkiye spor federasyonu aleyhine açmış olduğu davada davalı tff yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile ankarasporun bir alt kümeye düşürülerekten bu sezon itibariyle de üç yıl müsabakalardan menine karar verildiği bu karar üzerine davacı klübün yasal süresi içerisinde türkiye futbol federasyonu tahkim kuruluna müracaatı üzerine tff tahkim kurulunun tarih ve sayılı karar ile ankaraspor aş adına vekili tarafından yapılan itirazın reddi ile ankaraspor aşnin bir alt lige düşürülmesine dair pfdknın tarih ve kararının onanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştıresas sayısı karar sayısı bu kararın uygulanması dolayısıyla ankarasporun turkcell süper ligde bir alt gruba düşürülerek karar tarihinden itibarende bu ligde yapması gereken maçların yaptırılmamasından dolayı hasılat kaybı televizyon gelirlerinden stada alınan reklamlar ile formalara alınan reklamlardan elde edilen gelirlerden toto loto gelirlerinden klüpler birliğinden gelen gelirlerden fair play ligi gelirlerinden ilk altı sıraya verilen ödül gelirlerinden ve diğer gelirlerden yoksun bırakılmasından keza futbolcuların değer kaybetmelerinden dolayı tl ve bu karar dolayısıyla görülen zarardan dolayı tl manevi zarar olmak üzere toplam tllik maddi ve manevi zarar davası açmıştır mahkemenin madde gereğince bir davayı anayasa mahkemesine götürürken davaya bakmakta görevli olması gerekir sayılı yasanın maddesi tffnun tüm işlemlerini tahkim kuruluna havale etmiştir yasa gereğince dernekler kanunu ve tmk hükümlerine tabi özel hükmi şahsiyete haiz olan tff bir kamu tüzel kişiliği olmadığı için bu kurulun kararlarına karşı idari yargıda dava açılamaz dolayısı ile federasyonun kararlarına karşı maddenin olmaması halinde adli yargıda dava açılması gerekir adli yargıda gerçek veya tüzel kişiler tarafından gerçekleştirilen eylem ve işlemler sonucu meydana gelecek zararlara bakmaya yetkili ve görevlidir ancak sayılı kanununun maddesi gereğince türkiye futbol federasyonunun özelliği gereği ihtilafların kısa yoldan halli için tahkim kuruluna yetki ve görev verilmiştir ve aynı madde içerisinde de tahkim kurulunun kararlarının kesin olduğu ve bu kararlara karşı adli ve idari yargı yollarına başvurulamayacağı yasada öngörülmüştür bu hükmün iptali halinde türkiye futbol federasyonunun yapmış olduğu işlem ve eylemlerden dolayı meydana gelecek zararlar ile ilgili adli yargıda davalara bakılabileceği ve dolayısı ile de mahkememiz davaya bakmakta görevli olduğundan davacı tarafın iptal istemi mahkememizce ciddi görülerek maddenin fıkralarının yüksek mahkemenizce iptalini istemek gerekmiştir mahkememiz türkiye futbol federasyonunun kararının sonucunda doğacak maddi ve manevi zararlar yönünden inceleme yapmaya yetkili ve görevli olduğundan bu konuda aşağıda detaylı olarak yazılacağı üzere maddenin ilgili fıkralarının iptali istemi çerçevesinde sayılı kanunun tahkim kurulu bu kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunluluk tahkim mercii olup tffnin en üst hukuk kuruludur ve tff statüsü ve ilgili talimatlarda belirtilen nitelikteki uyuşmazlıklar ile ilgili nihai karar merciidir hükmünün tahkim kurulunun oluşturulmasını düzenlerken bunun tff statüsü ve ilgili talimatlar ile düzenlenmesini öngörmüştür tff statüsün maddesi ile düzenlenmiştir bu maddenin fıkrasında tahkim kurulu federasyon başkanının teklifi ve yönetim kurulunun kararı ile en az beş yıllık mesleki tecrübeye sahip hukukçular arasından seçilecek bir başkan ve altı asıl ve altı yedek üyeden oluşur üyelerin belirlenmesinde fi̇fa ve uefanın kuralları esas alınır fıkrasında tahkim kurulunun görev süresi federasyon yönetim kurulunun görev süresi kadardır üyeler kendi aralarından bir başkan vekili ve bir raportör seçer fıkrasında kurul görevinde bağımsızdır üyeler istifa etmedikçe veya çekilmiş sayılmadıkça yerlerine yeni üye görevlendirilemez herhangi bir nedenle boşalan asıl üyeliğe yedek üyeler sırası ile görevlendirilmiş sayılır bu fıkra uyarınca seçilen yedek üyeler kalan süre kadar görev yapar fıkrasında ise tahkim kurulunun çalışma esas ve usulleri yönetim kurulu tarafından çıkarılacak bir talimatla belirlenir şeklinde düzenleme yapılmıştır yasa maddesi ve statünün maddesi birlikte değerlendirildiğinde yargılama yetkisine haiz olan bir kurulun teşekkülü anayasanın maddesinde belirtilen yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez ve maddesindeesas sayısı karar sayısı yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir yargı yetkisi kullanacak kişilerin nitelikleri seçilme usulleri ve çalışma esasları yasa ile belirlenmesi zorunludur dolayısı ile bu düzenlemelerin türkiye futbol federasyonu yönetim kuruluna bırakılması anayasaya aykırıdır yani seçilme şekilleri ve nitelikleri yasa ile belirlenmesi gerekir zira anayasa mahkemesi̇nin esas ve karar sayılı ilamında sayılı yasanın ek maddesinin birinci fıkrasına göre spor federasyonlarına talepte bulunmaları durumunda gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde oluşturulan merkez danışma kurulunun uygun görüşü bu genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile idarî ve malî özerklik verilebilmekte federasyonlar da kuruluşlarına ilişkin kararın resmî gazetede yayımlanması ile tüzel kişilik kazanmaktadırlar özerk spor federasyonları denetim bakımından merkezi idareye bağlıdırlar ek madde un son fıkrasına göre bu federasyonların her türlü faaliyet ve işlemleri genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanlığın denetimine tâbidir bu denetim sonucunda görevi başında kalmasında sakınca görülen federasyon başkanı veya yönetim kurulu üyeleri hakkında karar almak üzere genel müdürlüğün bağlı olduğu bakan genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırabilir bunların gençlik ve spor genel müdürlüğü tarafından öngörülen çerçeve statüye uygun şekilde hazırlanması zorunlu olup ceza veya disiplin kurullarınca verilen kararlara karşı genel müdürlük bünyesinde oluşturulacak tahkim kuruluna itiraz edilebilir ek madde da sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucunda gençlik ve spor genel müdürlüğü olimpik branşlarda federasyonun bir önceki yıl gerçekleşen gelirlerinin kadar olimpik olmayan federasyonlara ise si kadar yardımda bulunabilmektedir ayrıca genel müdürlük bütçesinden özerk federasyonlara ilgili branşın alt yapısına ve eğitime ilişkin projelerinin desteklenmesi amacıyla gerektiğinde kaynak tahsis edebilmekte ve spor tesislerinin işletilmesini menkul ve gayrimenkullerini bedelsiz olarak kırkdokuz yıla kadar federasyonların faaliyetlerine devredebilmektedir yukarıda anılan özerk federasyonların kuruluşları denetimleri mali yapıları ve kararlarına karşı merkezi idare içerisinde oluşturulan tahkim kuruluna başvurulabilmesi gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bunların hizmet yerinden yönetim kuruluşları oldukları sonucuna varılmaktadır özerk federasyonların hizmet yerinden yönetim ilkesine göre kurulmaları nedeniyle anayasanın maddesi uyarınca kanunla düzenlenmesi gerekmektedir açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir gerekçesi ile de bu hususu açıkça vurgulamıştır diğer taraftan bu husus yasa gereği dernekler kanunu ve türk medeni kanunu hükümlerine tabi olarak çalışması gereken federasyonun tahkim kurulunu oluşturma şekli bu yasalara da aykırı olarak düzenlenmiştir zira dernekler kanununu ve türk medeni kanunu gereğince derneğin disiplin ve denetim kurulları yönetim kurulunun seçimine bırakılmayıp aksine ilgili derneğin genel kurulu tarafından seçilmesi öngörülmüştür bu durumda anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine de aykırılık teşkil etmektedir türkiye futbol federasyonu başkanının kendisini denetleyecek başkan ve üyeleri bizzat kendisinin teklifi ile yönetim kurulunca belirlenmesi eşitlik ve denetleme ilkelerineesas sayısı karar sayısı aykırılık teşkil etmektedir kendisini denetleyecek kişilerin başkanın ve yönetim kurulunun teklifi ile seçilmesinin bu kurulun işlemlerine karşı ne derece tarafsız davranacakları tartışmadan varestedir kaldı ki bu üyelerin mali haklarının düzenlemesi de yine aynı yönetim kuruluna ait olduğundan doğrudan doğruya yönetim kurulunun ve federasyon başkanının bu üyeleri etkileyebilecekleri tartışmasızdır dolayısı ile sayılı kanunun maddesinin fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından yüksek mahkemenizden iptali istenmesi gerekmiştir sayılı kanunun maddesinin fıkrasında tahkim kurulu tff statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca karar verme yetkisine sahip kurul ve organlar tarafından verilecek kararları nihai olarak inceleyerek münhasıran karara bağlar tahkim kuruluna başvuru süreci tff talimatlarının yayınından veya itiraz edilen kararın tebliğinden itibaren gündür bu fıkrada tahkim kurulunun kararlarını verirken tff statüsü ve ilgili talimatlar uyarınca nihai olarak incelenmesi öngörülmüştür oysa anayasanın maddesi hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye veya telkinde bulunamaz hükmü nazara alındığında yargı yetkisini kullanan kişilerin öncelikli olarak gözönünde bulundurmaları gereken kural anayasa kurallarıdır yani anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak inceleme yapmaları gerekirken bunun aksine olaraktan statünün maddesinde belirtilen tamamen kendilerini atayan kurul tarafından belirlenen statüye tabi tutularaktan karar vermeleri anayasanın maddesine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır sayılı kanunun maddesinin fıkrasında tahkim kurulunun oluşumu görev yetki hak ve sorumlulukları ile üyelerin sahip olması gereken nitelikler tff statüsünde belirlenir tahkim kurulunun işleyişi ve usul kuralları tff tarafından çıkarılacak talimatta yer alır bu fıkra ile ilgili olarak tff statüsünün maddesi ile tahkim kurulunun görev ve yetkileri düzenlenmiştir madde bir bütün halinde değerlendirildiğinde fıkrasının g bentleri ile bakacağı uyuşmazlıkları düzenlemiş olup bu uyuşmazlıklarda bir bütün halinde değerlendirildiğinde sonuçları itibariyle yargı yetkisine ilişkin düzenlemeler olup bu düzenlemelerin çözümünün de yine tff statüsü ve talimatlarına uygun olarak yapılması öngörülmüş olup bu görevlerin öncelikle anayasanın maddesi gereğince yasama yetkisi kapsamına girdiği dolayısı ile yasa ile düzenlenmesi gereken hususlar statü ile düzenlenmesi ve yine anayasanın maddesi gereğince yargı yetkisini kısıtlar mahiyette olduğu için anayasanın maddesinin ve maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden iptali gerekeceği kanaatine varılmıştır sayılı kanunun maddesinin fıkrasında tahkim kurulu kendisine yapılan başvuruları kesin ve nihai olarak karara bağlar ve bu kararlar aleyhine yargı yoluna başvurulamaz şeklindeki düzenleme de anayasanın ve maddelerine aykırıdır bu hususta anayasa mahkemesi̇nin esas ve karar sayılı ilamında anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptirdenilmiştir maddesinin birinci fıkrasında ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu kamu hizmetleri ile ilgili imtiyazesas sayısı karar sayısı şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesinin öngörülebileceği milletlerarası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebileceği belirtilmiştir tahkim genel olarak öğretide hukuki uyuşmazlıkların söz konusu uyuşmazlığa taraf olmayan bağımsız kişi veya kişiler tarafından çözümlenerek karara bağlanması olarak tanımlanmaktadır anayasanın maddesindeki tahkim yolu kamu idarelerinin tamamen dışında bağımsız kişilerden oluşan ve yasalarla belirlenmiş hukuki uyuşmazlıkları kesin olarak karara bağlayan bir çeşit özel yargı yoludur tahkim kurullarının verdiği kararlar mahkemeler tarafından verilen kararlar gibi uygulanabilme niteliğine sahiptir i̇tiraz konusu fıkrayla düzenlenen tahkim kurulu ise gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde oluşturulmakta ve üyeleri gençlik ve spor genel müdürünün teklifi ve genel müdürlüğün bağlı olduğu bakanın onayı ile altı yıl için görevlendirilmektedirler bu nedenle idare içerisinde oluşturulan bu kurulun hukuki uyuşmazlıkların tarafların isteği üzerine bağımsız kişi veya kişiler tarafından çözümlenerek karara bağlandığı ulusal ve uluslar arası tahkim kurulları ile ilgisinin olmadığı açıktır yasakoyucu uyuşmazlıkların yargı mercilerine götürülmesinden önceki aşamalarda çözümlenebilmesi amacıyla kimi kurullar müesseseler veya başvuru yolları öngörebilir bu durum yasakoyucunun genel kural koyma yetkisinden kaynaklanmakta olup anılan yolları öngörüp öngörmemek takdir yetkisi içerisindedir spor alanında ortaya çıkan uyuşmazlıkları idari olarak çözümlemek üzere bir kurul oluşturulması bu kurulun asıl ve yedek üyelerinin sayısının niteliklerinin belirlenmesi ve başkan seçme usulünün düzenlenmesi de yasakoyucunun takdir yetkisi içerisindedir bu nedenle fıkranın birinci ikinci üçüncü ve dördüncü tümceleri anayasaya aykırı olmadığından bu tümcelere yönelik iptal isteminin reddi gerekir ek maddenin yedinci fıkrasının beşinci tümcesinde tahkim kurulu tarafından verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir anayasanın hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur öte yandan anayasanın maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre idari işlemlere karşı yargı yolu anayasada belirtilen kimi ayrık durumlar dışında yasalarla sınırlandırılamaz i̇ptali istenen tümceyle idari bir merci olan tahkim kurulu tarafından verilen kararlara karşı yargı yolu kapatılmış ve bu kurul tarafından verilen kararların kesin olduğu belirtilmiştir yasakoyucu taraflara görevli ve yetkili mahkemeye başvurmadan önce aralarındaki uyuşmazlığı kısa sürede çözmek üzere idari bir kurula başvurma yükümlülüğünü getirebilir ise de bu kurulun kararlarının kesin olması anayasanın maddesinde belirtilen hak arama özgürlüğüne ve maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine aykırı görülmüştür tümcenin iptali gerekiresas sayısı karar sayısı serdar özgüldür tahkim kurulu tarafından verilen kararların kesin olduğunu belirten kuralın anayasa ya aykırı olduğu görüşüne katılmamıştır ek madde un yedinci fıkrasının altıncı tümcesine gelince sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre anayasa mahkemesi yasaların kanun hükmünde kararnamelerin ve tbmm i̇çtüzüğünün anayasaya aykırılığı konusunda ilgililer tarafından ileri sürülen gerekçelere dayanmak zorunda değildir i̇stemle bağlı kalmak koşuluyla başka gerekçe ile de anayasaya aykırılık incelemesi yapabileceğinden iptali istenen kuralla ilgisi nedeniyle anayasanın maddesi yönünden de inceleme yapılmıştır anayasanın maddesine göre idarenin yasayla düzenlenmesi gerekmektedir gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde oluşturulan tahkim kurulu idare içerisinde yer almaktadır herhangi bir kamu idaresinin yasa ile düzenlenmiş olduğunun kabul edilebilmesi için söz konusu idarenin ad olarak yasada belirtilmesi yeterli değildir böyle bir düzenlemede temel ilkelerin ortaya konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz ve geniş bir alanın yürütmenin düzenlemesine bırakılmaması gerekmektedir tahkim kurulunun görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarının yasa ile belirlenmesi gerekirken yedinci fıkranın altıncı tümcesi ile bu konuların düzenlenmesi yönetmeliğe bırakılmıştır bu nedenle kural anayasanın maddesine aykırı görülmüştür i̇ptali gerekir yedinci fıkranın anayasanın ve maddeleriyle ilgisi görülmemiştir bu bağlamda hak arama hürriyeti kısıtlayıcı mahiyette düzenlendiğinden iptalinin istenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır netice talep yukarıda açıklandığı üzere davacı tarafın anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi bulunduğundan sayılı kanunun maddelerinin iptali hususunda gereği yüksek mahkemenizden arz olunur
2,307
esas sayısı karar sayısı sayılı ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı pasaport kanununun üncü maddesinin fıkrasına üçüncü paragraftan sonra gelmek üzere eklenen paragrafta yer alan haklarında tarihli ve sayılı türk ceza kanununun i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ile tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma bulunmaması kaydıyla ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile sayılı pasaport kanununun maddesinin fıkrasına eklenen paragraf ile bazı koşulları sağlamaları halinde serbest avukatlara hususi pasaport verilmesi konusu düzenlenmiştir buna göre baro levhasına yazılı olan ve en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlara haklarında tarihli ve sayılı türk ceza kanununun i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ile tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma bulunmaması kaydıyla hususi damgalı pasaport verilebilecektir böylece getirilen düzenleme ile yıl kıdemi olan ve haklarında belirli suçlardan soruşturma ya da kovuşturma bulunmayan avukatlara hususi yeşil pasaport verilebileceği öngörülmüştür buna göre hususi pasaport hakkından yararlanabilmesi için avukatların iki koşulu sağlaması gerekmektedir bunlardan ilki kıdem şartı olup avukatın en az yıllık kıdemi olması aranacaktır i̇kinci olarak ise söz konusu kıdemdeki avukatlar hakkında belirli suç tiplerinden soruşturma ya da kovuşturma bulunmaması gerekmektedir söz konusu koşullar umumi pasaport alınması için aranan koşullar arasında bulunmamaktadır her ne kadar yıllık kıdem ölçütü objektif bir nitelik taşısa ve anayasa açısından bir sorun taşımasa da düzenleme kullanılan ikinci ölçüt itibariyle anayasaya aykırıdır söz konusu ikinci ölçüt ilgili hakkında belirli suçlarla ilgili olarak soruşturma veya kovuşturma bulunmamasını hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin bir koşul addetmektedir öngörülen bu koşul izah edileceği üzere anayasanın aşağıda sayılan maddelerine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz denilmektedir masumiyet karinesi olarak nitelenen bu ilke hukukun evrensel ilkelerinden birisidir i̇nsan hakları evrensel beyannamesi kişisel ve siyasal haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi söz konusu ilkeyi ifade eden başlıca uluslararası hak koruma belgeleridir ai̇hsnin maddesinin fıkrasına göre bir suç ile itham edilen herkes suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır türkiye anayasasına göre savaş seferberlik ve olağanüstü hallerde dahi bu ilkeye istisna getirilmesi mümkün değildir anayasa mahkemesinin ifade ettiği üzere ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçsuzluk karinesi hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır aym kt rg iii yine aymye göre masumiyet karinesi kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti asıl olduğundan suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemez ayrıca hiç kimse suçluluğu hükmenesas sayısı karar sayısı sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz aym kürşat eyol kararı no § nasıl ki aym masumiyet karinesinin kamu otoritelerini bağladığını ifade ediyorsa ai̇hm de masumiyet karinesinin ihlalinin bir hâkim veya mahkemeden kaynaklanabileceği gibi başka kamu otoritelerinden de gelebileceğine dikkat çekmektedir ai̇hm allenet de ribemont fransa şubat başvuru no § buna karşın anayasanın maddesine ve aymnin açık içtihatlarına rağmen iptali istenen düzenleme uyarınca haklarında iptali istenen düzenlemede sayılan suçlara ilişkin olarak soruşturma veya kovuşturma yapılmakta olup da suçlulukları hükmen sabit olmayan yıl ve üzeri kıdeme sahip avukatlar kamu otoriteleri tarafından suçlu muamelesine maruz bırakılmaktadır zira diğer açılardan hususi damgalı pasaport alma koşullarını dolduran kişiler yalnızca haklarında belirli suçlarla ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma bulunması sebebiyle söz konusu haktan mahrum bırakılmaktadırlar burada kişi açısından kanunla temellenen ve somut olaylarda idari işlemle cisimleşebilecek olan kanunla tanınan bir haktan yaratılan istisna suretiyle mahrum kalmak şeklinde maruz kalınan bir muamele bir başka deyişle ilgili birey açısından bir müeyyide söz konusudur kanunkoyucunun tanıdığı bu hakkın kişi bakımından uygulanırlığına ratione personae getirdiği sınırlamanın da anayasaya aykırı olmaması gerekirdi oysa bizatihi soruşturma ve kovuşturmanın varlığını kanunen tanınan bir haktan mahrum bırakılma sebebi addetmek masumiyet karinesine aykırı şekilde hakkında mahkumiyet kararı bulunmayan kişiye suçluymuş gibi muamelede bulunmak anlamına gelmektedir kişilerin kendileriyle özdeş koşullardaki meslektaşlarına kanunen tanınan bir avantajdan haklarında bir suç şüphesi olduğu gerekçesiyle mahrum bırakılmaları bir başka deyişle salt suç şüphesine kişi açısından haktan mahrum bırakılma sonucunun izafe edilmesi anayasanın maddesinde düzenlenen masumiyet karinesini ihlali anlamına gelmektedir düzenlemede avukatlara hususi pasaportun verilmesine engel olan soruşturma ve kovuşturma yalnızca ceza kanunundaki ve terörle mücadele kanunundaki sınırlı sayıdaki suça ilişkindir bu suçlara ilişkin kanuni tipoloji şöyledir tck bünyesinde yer alan devletin güvenliğine karşı suçlar i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü bölüm anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar i̇kinci kitap dördüncü kısım beşinci bölüm milli savunmaya karşı suçlar i̇kinci kitap dördüncü kısım altıncı bölüm devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk i̇kinci kitap dördüncü kısım yedinci bölüm ile terörle mücadele kanunu bünyesinde yer alan suçlar görüldüğü üzere ihtilaflı düzenleme avukatların hususi damgalı pasaport alması hakkı açısından yalnızca devlete topluma ve anayasal düzene yönelik tehditleri tanımlayan bir suç tipolojisine ilişkin olarak hakkında soruşturma ve kovuşturma bulunmaması istisnasını getirmiştir masumiyet karinesine bu şekilde anayasaya aykırı şekilde getirilen seçici istisnalar söz konusu istisnaların bu mahiyeti ya da önemiyle izah bulamaz zira masumiyet karinesinin geçerliliği itham konusu suç fiilinin mahiyetine göre koşullanmaz devletin devlete topluma ve anayasal düzene yönelik suç faillerine hususi damgalı pasaport vermemesi anlaşılabilir olabilmekle beraber salt bu tür mahiyetteki suçlara ilişkin soruşturma ya da kovuşturmanın varlığı anayasanın maddesinin üstün norm niteliğini bertaraf ederek hak sınırlama temeli olarak dikkate alınamaz haklarında soruşturma ya da kovuşturma olan ve düzenlemenin iptali halinde kendilerine hususi damgalı pasaport verilebilecek kişilerden kimilerinin ileride suçluluklarının sabit olması elbette ihtimal dahilindedir ancak devlet tarafından belirli durumlarda tanınan bir ayrıcalık olan hususi damgalı pasaportun verileceği durumlara ilişkin hukuk politikasındaki tedbirlilik ve titizlik düşüncesi anayasanın amir hükümlerinin ve bu arada anayasal haklarınesas sayısı karar sayısı yok sayılması noktasına varamaz aymnin ifade ettiği üzere masumiyet karinesi kural olarak hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilkedir aym kürşat eyol kararı no § avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ifade ettiği üzere bir kişinin yargılama sonunda suçlu bulunması ve mahkum olması onun başlangıçta sahip olduğu suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılma hakkını ortadan kaldırmaz ai̇hm matijašević sırbistan eylül başvuru no § ai̇hm nešťák slovakya şubat başvuru no yıl kıdemi bulunan avukatların haklarındaki soruşturma veya kovuşturma sona erdikten sonra söz konusu imkandan yararlanabilecek olmaları soruşturma ve kovuşturma devrelerinde haklarında masumiyet karinesinin ihlal edilmemesi gereğini ve bu itibarla ihtilaflı düzenlemenin iptali ihtiyacını ortadan kaldırmaz bir hakka daha sonra erişilebilecek olunması imkânı hakka ilişkin anayasaya aykırı bir sınırlamanın daha önceki devreye ilişkin olarak yarattığı hak ihlalini telafi etmez kanunkoyucunun genel bir düzenlemeyle ülke dışına çıkma hürriyetini sınırlayabilmesi de mümkün değildir gerçekten de anayasanın maddesinin beşinci fıkrasına göre vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir görüldüğü üzere anayasa bizatihi suç soruşturması ve kovuşturmasının varlığının yurtdışına çıkma özgürlüğünün sınırı olamayacağını bu açıdan ayrıca hâkim kararının da gerektiğini ifade etmektedir anayasa madde salt suç soruşturma ve kovuşturmasını dahi yurt dışına çıkma özgürlüğünün sınırı olarak görmeyerek ve yurt dışına çıkış yasağı için ayrıca hâkim kararı gerektiğini vurgulayarak bireyin seyahat özgürlüğünün değerini suç soruşturma ve kovuşturmasının var olduğu durumlar açısından dahi vurgulamıştır bu çerçevede anayasa madde ile madde ün sistematik yorumu belirli suçlar açısından yalnızca soruşturma ya da kovuşturmanın varlığını diğer ilgili objektif koşulları karşılayan avukatlara hususi damgalı pasaportun verilmesine mani bir ölçüt olarak öngören kanuni düzenlemenin anayasaya aykırılığını ortaya koymaktadır esasen iş adamlarına hususi damgalı pasaport verilebilmesine ilişkin pasaport kanununun maddesinin fıkrasının yedinci paragrafında öngörülen sınır burada iptali talep edilen avukatlarla ilgili düzenlemedeki anayasaya aykırılığı içermemektedir söz konusu düzenleme kanunkoyucunun hususi damgalı pasaport verilebilmesine ilişkin daha önce yaptığı bir düzenlemede sınırlama öngörürken anayasaya uygunluğu nasıl sağlayabilmiş olduğunu göstermesi bakımından burada anılabilir yıllık ortalama ihracat değerlerine göre yapılan sınıflandırmada son üç yılda yıllık ortalama ihracat tutarı cumhurbaşkanının belirleyeceği değerin üzerinde olan firma yetkililerine türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar zimmet rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamaları kaydıyla cumhurbaşkanınca belirlenen esaslara göre iki yıl süreyle hususi damgalı pasaport verilebilir görüldüğü üzere firma yetkililerine hususi damgalı pasaport verilebilmesine ilişkin söz konusu düzenleme ilgili hakka erişim koşulu olarak belirli suçlardan mahkûm olmama gereğini öngörmektedir kanunkoyucu hususi damgalı pasaportun verilmesini anayasal masumiyetesas sayısı karar sayısı karinesine aykırı şekilde belirli suçlardan hakkında soruşturma ya da kovuşturma bulunmaması koşuluna değil hakkında mahkumiyet kararı bulunmaması koşuluna bağlamıştır pasaport kanununun maddesinin alıntılanan kısmı belirli suç tipleri açısından masum olmadıkları mahkeme kararıyla tespit edilmiş kişileri hususi damgalı pasaportun verilebileceği firma yetkilileri kapsamı dışında bırakması itibariyle anayasanın maddesiyle uyumlu aynı kanunun aynı maddesinin burada iptal davası konusu olan dördüncü fıkrasıysa haklarında yalnızca belirli suç tipleri açısından soruşturma ya da kovuşturma bulunan avukatları kapsamı dışında bırakması itibariyle anayasanın maddesiyle uyumsuzdur esasen kanunkoyucunun avukatlara ilişkin olarak iptali istenen düzenlemede sayılı suçlardan mahkumiyet kararı bulunmaması koşulunu belirtmesine gerek dahi yoktu zira avukatlık kanununun maddesi uyarınca aynı kanunun maddesinin bendinde yazılı suçlardan kesin olarak hüküm giyen avukatların ruhsatnameleri baro yönetim kurullarınca geri alınarak iptal edilir ve adları bir daha yazılmamak üzere levhadan silinir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi seyahat özgürlüğü güvence altına alınmıştır maddeye göre seyahat hürriyeti ancak suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla hakim kararıyla sınırlanabilir dahası vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir i̇ptali istenen kural ile avukatların yurt dışına çıkma özgürlüğüne müdahalede bulunulmaktadır genel olarak hak sınırlaması kavramını anayasanın sistematik yorumu aracılığıyla geniş şekilde anlamak gerekir anayasanın ve maddelerine göre türkiye cumhuriyeti insan haklarına saygılı ve insan haklarına dayanan bir hukuk devletidir maddeye göre de kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevlerindendir ai̇hm de içtihatlarında sözleşmenin kuramsal veya hayali değil somut ve etkili hakları koruduğunu ifade etmektedir bkz ai̇hm aireyi̇rlanda ekim ai̇hsye ek nolu protokolün serbest dolaşım özgürlüğüne ilişkin maddesinin ikinci fıkrasına göre herkes kendi ülkesi de dahil herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir hak sınırlama usullerine ilişkin genel bir tipoloji dahilinde hakkın kapsamına ilişkin sınırlamayla hakkın uygulanmasına ilişkin sınırlama birbirinden ayrılabilir i̇ptali istenen düzenleme kanunla tanınan bir hakkın kapsamına kişi bakımından uygulanırlığa ratione personae ilişkin bir sınırlama getirmiştir hak öznesi bakımından söz konusu kurala getirilen bu istisna kanunla yıllık kıdemi olan avukatlara tanınan hususi damgalı pasaport alma hakkının uygulanmasına ilişkin değil kapsamına dair bir sınırlamadır kanunda kıdemli avukatlar açısından öngörülen hususi pasaport hakkına ilişkin bu kapsam sınırlaması ilişkin olduğu seyahat hakkı bakımından ise hakka bir müdahale oluşturmaktadır her ne kadar hususi damgalı pasaport sahibi olmaya ilişkin bir insan hakkı bulunmasa da kanun bir kez anayasal yurt dışına çıkma hakkının icrasına ilişkin bir hususi pasaport hakkı tanıdıktan sonra hakka sahip olmaya ilişkin objektif ölçütlere uygunluk sağlayan kişilerden bir kısmının ek bir istisna kaydıyla bu haktan mahrum bırakılmaları artık kişilerin seyahat hakkına bir müdahale niteliği taşıyacaktır zira hususi damgalı pasaport sahibi olmak umumi pasaporta kıyasla türkiye cumhuriyeti yurttaşlarına pek çok ülkeye vizesiz seyahat imkânı tanımaktadır dolayısıyla ilgililerin hususi pasaport hakkından mahrum bırakılması bazı ülkelere seyahat etmeyi çok zorlaştıracak hatta bazı durumlardaesas sayısı karar sayısı imkansız hale getirebilecektir öte yandan umumi pasaporta vize almak için hususi damgalı pasaportla seyahat varsayımına kıyasla fazladan zaman ve para harcanması gerekmektedir bu itibarla yıllık kıdemi olup da haklarında iptali istenen düzenlemede belirtilen suçlardan birisiyle ilgili soruşturma ya da kovuşturma bulunan avukatların kendi kıdemlerindeki avukatlara tanınan bu hususi damgalı pasaport alma hakkından mahrum bırakılmaları yurt dışına seyahat haklarının kullanımını güçleştirmekte zorlaştırmakta pahalı ve yorucu hale getirmekte ve hatta kimi durumlarda imkansız kılabilmektedir ayrıca ifade edilmelidir ki hususi damgalı pasaport hakkı yıl kıdemi olan avukatlara ilişkin olarak tanınmıştır hususi damgalı pasaport hakkı ölçütünün meslek ve kıdem olması itibariyle kanunkoyucunun yurt dışına seyahat kolaylığı imkânını avukatlara mesleki seyahatlerini de öngörerek tanıdığı düşünülebilir gerçekten de avukatların zaman zaman mesleki sebeplerle avrupa i̇nsan hakları mahkemesine veya başka uluslararası kuruluşlara gitmek ya da meslek örgütleri toplantıları ile meslekle ilgili bilimsel toplantılara katılmak üzere yurt dışına çıkmaları gerekmektedir bu durum en az on beş yıllık kıdemi olan tecrübeli ve mesleklerinde belirli bir aşamaya gelmiş avukatlar açısından öncelikle böyledir haklarında iptali istenen düzenlemede sayılan suçlarla alakalı soruşturma veya kovuşturma olan avukatlar da yurt dışına mesleki seyahatler yapmak ihtiyacında olabilir ve kendilerini dışlayan istisna sebebiyle mesleki seyahatlerini gerçekleştirmekte de ek zorluklar yaşayabilirler belirtmek gerekir ki iptali istenen düzenlemedeki türden bir soruşturma ya da kovuşturmanın varlığı avukatlık mesleğini icra etmeye engel değildir avukatlık kanununun maddesine göre ruhsatnamenin baro yönetim kurulunca geri alınarak iptali ve ilgilinin adının bir daha yazılmamak üzere levhadan silinmesi kanunun maddesinin bendinde yazılı suçlardan kesin olarak hüküm giyme halinde söz konusu olabilmektedir keza avukatların zaman zaman farklı ülkelerde gerçekleştirilen mesleki akademik toplantılara ve eğitim faaliyetlerine katıldıkları kendilerini mesleki açıdan bu tür uluslararası çalışma ve bilgi paylaşımı ortamlarında geliştirdikleri bilinen bir olgudur bu açıdan avukatların mesleki ve eğitimsel seyahatleri aracılığıyla kendilerini geliştirmelerinin adil yargılamanın temel koşullarından olan avukatlık müessesesinin ülkedeki genel niteliğinin yükseltilmesi yönünde fayda sağladığı da kuşkusuzdur i̇ptali istenen düzenlemedeki suçlardan birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturmanın varlığı sebebiyle kendisine hususi pasaport imkanı tanınmayan bir avukatın mesleki akademik toplantılara ve eğitim faaliyetlerine katılımının güçleşeceği ve bundan son tahlilde türkiyede yargı kalitesinin olumsuz etkileneceği de açıktır görüldüğü üzere kıdem itibariyle sahip olunması gereken hususi damgalı pasaport alma hakkına yönelik bu kapsam sınırlaması avukatların seyahat hakkının kullanımına ilişkin farklı ağırlık ve derecede zorluklar yaratması sebebiyle seyahat hakkı açısından bir sınırlama oluşturur söz konusu sınırlama meşru bir amaç izlememektedir zira haklarında suç şüphesi bulunan kişiler anayasanın maddesi uyarınca suçlulukları hükmen sabit oluncaya kadar suçlu sayılamazlar suçluluğu sabit olmayan bir kişi kategorisine ilişkin olarak somut bir yargılama sürecine ilişkin özel koşulları dikkate alan bir hâkim kararı da olmadan getirilen bir hak sınırlaması anayasaya uygun herhangi bir meşru bir kamu düzeni amacına yönelik addedilemez özellikle ifade edilmelidir ki iptal davası konusu düzenleme ceza soruşturma ya da kovuşturmasının sağlıklı şekilde işleyebilmesi amacıyla tamamen ilgisizdir kuşkusuz ki kişinin suçluluğu mahkeme kararıyla sabit bulunmadan önce de hukuk düzeninde kişi özgürlüğünü etkileyen belirli tedbirler alınabilmektedir ancak bu tedbirler kişiyi cezalandırmaya yönelik olmadığı gibi bunlar olayın özgül koşullarında masumiyet karinesini ihlal etmeyecek somut kanuni koşullara uygun olarak ve hâkim kararıyla alınabilirler bu açıdan ceza muhakemesi kanunu belirli koşullarda bir koruma tedbiri olarak tutuklamayıesas sayısı karar sayısı mümkün kılmaktadır cmk yine ceza muhakemesi kanununun maddesinin fıkrası uyarınca bir adli kontrol tedbiri olarak hâkim kararıyla kişinin yurt dışına çıkışının yasaklanması mümkündür şu halde zorunlu olduğunda anayasaya uygun şekilde ve yargı kararıyla yıllık kıdem itibariyle hususi pasaport almış bir avukatın tutuklanması ya da yurt dışına çıkış yasağına ilişkin adli kontrol tedbirine maruz kalması hukuken zaten mümkündür bu itibarla iptali istenen düzenlemenin ceza soruşturma ve kovuşturmasının sağlıklı şekilde işleyebilmesi ya da suç faillerinin kaçmasına mani olmak meşru amaçlarıyla bağlantısı bulunmamaktadır her halükarda seyahat özgürlüğüne getirilen söz konusu sınırlama demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun değildir anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz aym de ai̇hm içtihatlarıyla uyumlu şekilde temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini göstermesi gerekmektedir orantılılık ise bireyin hakkı ile kamunun menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret etmektedir demektedir aym ayşe çelik kararı başvuru no kt mayıs rg § esasen herhangi bir meşru amaç söz konusu olmadığı için gereklilik incelemesi dahi fuzulidir yine de iptali istenen düzenlemeyle seyahat özgürlüğüne getirilen sınırlamanın tasavvur edilebilecek herhangi zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamadığı açıktır zira masumiyet karinesine aykırı şekilde salt soruşturma ve kovuşturmanın varlığını esas alan iptal konusu kuralın başvurulacak en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olmadığı aşikârdır kaldı ki avukatlık kanununun maddesi ile maddesinin bendi varken kanunkoyucunun avukatlara hususi damgalı pasaport verilmesi konusun düzenlenmesi bağlamında yeni sınırlar öngörmesinin de gerekli olmadığı belirtilmelidir i̇ptali istenen düzenleme anayasal bir değer olan masumiyet karinesini yok sayması itibariyle bireyin hakkıyla kamunun menfaatleri arasında adil bir denge de kuramamaktadır bu sebeple söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine ilişkin maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir sayılı kanunun maddesi ile sayılı pasaport kanununun maddesinin fıkrasına eklenen paragrafta hususi damgalı pasaporta hak kazanmak bakımından haklarında tarihli ve sayılı türk ceza kanununun i̇kinci kitap dördüncü kısım dördüncü beşinci altıncı ve yedinci bölümünde tanımlanan suçlar ile tarihli ve sayılı terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veyaesas sayısı karar sayısı kovuşturma bulunan ve bulunmayan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlar arasında yapılan ayrım anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır aymye göre anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir aym kg rg burada anayasanın maddesi açısından incelenecek husus avukatlara hususi damgalı pasaport verilmesine ilişkin kanuni düzenlemede yapılan ayrımın haklı bir neden temelinde yapılıp yapılmadığıdır haklarında türk ceza kanunundaki bazı suçlar ile terörle mücadele kanunu kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma veya kovuşturma bulunan ve bulunmayan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlar arasında yapılan ayrım aşağıda belirtilen üç açıdan anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır hakkında ihtilaflı düzenlemede sayılan suçlardan birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma bulunan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukat özdeş durumda olup da hakkında söz konusu türden bir soruşturma ya da kovuşturma bulunmayan avukatla kişisel nitelikler ve durumları açısından özdeş durumdadır karşılıklı durumların özdeş olmadığının kabulü için karşılaştırılan kategoriler arasında kanun önünde eşitliğin ilişkin olduğu hukuki konu açısından ilgili ve önemli bir farkın bulunması gerekir oysa hakkında belirli suçlarla ilgili soruşturma ya da kovuşturma bulunması anayasanın maddesi uyarınca kişiye suçlu muamelesi yapılmasını mümkün kılmadığı gibi mesleğe bağlı olarak bir hususi pasaport hakkı söz konusu olmakla beraber ilgili avukatın mesleğini icra etmesine de mani olmamaktadır şu halde farklı muamele gören bu iki kategori avukat temelde aynı durumdadır ve aralarında yapılan ayrımın haklı bir nedeni bulunmamaktadır haklarında ihtilaflı düzenlemede sayılan suçlardan birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma bulunan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlar ile haklarında ihtilaflı düzenlemede sayılı olmayan ağır mahiyetteki suçlardan birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma bulunan en az on beş yıl kıdemi bulanan avukatlar arasında yapılan ayrım anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali istenen düzenleme örneğin soykırım ceza kanunu insanlığa karşı suçlar ceza kanunu gibi çok ağır suçları yer almamaktadır avukat hakkındaki soruşturma veya kovuşturmanın ilişkin olabileceği suçlardan bazılarını hususi damgalı pasaport almaya engel addetmek çok ağır suç ithamlarına ilişkin olan başka bazılarını engel addetmemek haklı nedene dayalı olmayan açıkça keyfî bir ayrım oluşturmaktadır kaldı ki haklarında herhangi bir ceza soruşturma ya da kovuşturması bulunanesas sayısı karar sayısı avukatlar arasında suç tipine bağlı olarak varlığı iddia edilebilecek her farktan daha çok önem taşıyan ve belirleyici olmak gereken özdeşlik soruşturma ya da kovuşturmaya muhatap bütün avukatlar açısından aynı şekilde anayasanın maddesindeki suçsuzluk karinesinin geçerli olmasıdır hakkında iptali istenen düzenlemede sayılan ve avukatlık kanununun kanunun maddesinin bendinde aymnin tarihli ve sayılı iptal kararı sonucu yer almayan milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturma bulunan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlar ile hakkında iptali istenen düzenlemede sayılan milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından birisinden iki yılı aşmayan bir hapis cezasına mahkum bulunan en az on beş yıl kıdemi bulunan avukatlar arasında yapılan ayrım anayasanın maddesine aykırıdır gerçekten de iptal konusu düzenleme milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından birisiyle ilgili bir soruşturma ya da kovuşturmaya muhatap olmayı kıdemli avukat sıfatıyla hususi damgalı pasaport almaya mani addetmekte ancak söz konusu suçlarla ilgili olarak avukatlık kanununun maddesinin bendindeki iki yıllık hapis cezası eşiğini aşmayacak şekilde mahkum olmuş olmayı kıdemli avukat sıfatıyla hususi damgalı pasaport almaya engel addetmemektedir buradaki hukuki garabet açıktır milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından iki yılı aşmayan hapis cezasına mahkum olan kıdemli avukatlara tanınan hususi pasaport olanağı aynı suçlarla ilgili olarak yalnızca soruşturma ya da kovuşturmaya maruz kalan kıdemli avukatlardan esirgenmektedir i̇ptali istenen düzenlemeyle bu iki kategori arasındaki oluşturulan bu ayrım açıktır ki haklı bir nedene dayanmamaktadır ve anayasanın maddesini ihlal etmektedir düzenleme hakkında masumiyet karinesi geçerli olan ve suçlu muamelesi görmemesi gereken bir kategori için söz konusu hakkı tanımazken hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan kişiler için kanuni bir engel öngörmemektedir buradaki çelişki açıktır ve pasaport verilmesi yasak olan hallere ilişkin pasaport kanunu madde burada yapılan kıyası hükümsüz kılmaz zira söz konusu madde milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti bulunan kişilere pasaport verilmeyeceğine ilişkin kesin ve genel bir yasak içermemektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık i̇ptal konusu düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre anayasa hükümlerinden hiçbiri devlete veya kişilere anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamazesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen düzenlemenin doğurduğu müdahalenin anayasanın maddesi anlamında meşru bir amacı bulunduğunu söylemek mümkün değildir bu açıdan düzenlemede sayılı suç tiplerinin keyfî niteliği dikkat çekicidir kamu düzenine ve kamu güvenliğine kişilerin can ve mal güvenliğine karşı işlenen suçlar hatta örneğin soykırım ve insanlığa karşı suçlar kategorisinde olduğu gibi tck çok ağır insan hakları ihlalleri oluşturan suçlar dolayısıyla soruşturma veya kovuşturma açılması hususi pasaport verilmesine engel teşkil etmezken en kolay soruşturma açılan ve siyasi düşünce suçuna dönüşme potansiyeli en yüksek suç tipleri müdahale nedeni olarak öngörülmüştür türkiyede yılda yüz binlerle ifade edilen sayıda kişi hakkında terörle ilgili suçlar dolayısıyla soruşturma açılabildiği düşünüldüğünde seçilen suç tiplerinin meşru bir amacının olduğunu söylemek mümkün değildir öyle ki bir sosyal medya mesajının paylaşılmasının hatta başkası tarafından atılmış bir mesajın beğenilmesinin bile soruşturma açılması göz altına alma ya da tutuklama için sebep olabildiği bir ortamda siyasi suça dönüşme potansiyeli en yüksek suç tiplerine ilişkin olarak açılan soruşturmaların hususi pasaport verilmesi engeli olarak düzenlenmesinin amacının avukatları hizaya getirme ve muhalif avukatları cezalandırma olduğu anlaşılmaktadır böyle bir amacın ise meşru bir amaç olarak nitelenmesi mümkün değildir aksine burada anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlama yetkisinin kötüye kullanılması yasağının ihlali söz konusudur kanun koyucunun iptali istenen düzenlemedeki yaklaşımının keyfîliğini gösteren bir diğer husus da soruşturmayla kovuşturmayı doğurdukları hukuki sonuçlar açısından birbirinden ayırmamasıdır esasen anayasanın maddesinde öngörülen masumiyet karinesi bu iki durum açısından da aynı şekilde geçerlidir ve bu çerçevede yukarıda tespit edilen anayasaya aykırılıklar hususi pasaporta hak kazanmama sonucunu salt soruşturmanın varlığına izafe etmek açısından olduğu kadar söz konusu sonucu salt kovuşturmanın varlığına izafe etmek açısından da aynı şekilde geçerlidir ancak yine de burada kanunkoyucunun birbirlerinden belirgin şekilde farklı şüphe seviyelerine tekabül eden soruşturma ve kovuşturma evrelerini kendi otoriter ve anayasa dışı merceği bakımından dahi olsa ayırmayan yaklaşımının ne ölçüde titizlikten uzak bulunduğunu ve ne derece keyfî olduğunu tespit etmek ve bu tür bir yaklaşımın kamusal ve bireysel çıkarlar arasında bir denge sağlama arayışında bulunmadığı hususunun da altını çizmek gerekir açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek maddede yer alan haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara kovuşturmaya yer olmadığına beraatine ceza verilmesine yer olmadığına davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere mahkûmiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere ve kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonuc
4,116
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir hukuksal düzenleme i̇ptali i̇stenilen düzenleme bankacılık kanunu zimmet madde görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu para veya para yerine geçen evrak veya senetleri veya diğer malları kendisinin ya da başkasının zimmetine geçiren banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları altı yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılacakları gibi bankanın uğradığı zararı tazmine mahkum edilirler madde bu kanuna göre suç teşkil eden hareket ve fiiller başka kanunlara göre de cezayı gerektirdiği takdirde failleri hakkında en ağır cezayı gerektiren maddesi uygulanır aykırılık oluşturduğu anayasa maddeleri madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez anayasaya aykırılık gerekçesi eşitlik i̇lkesi yönünden nitelikli zimmet suçunun yaptırımı sayılı tcknin maddelerinde yıldan yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmişken aynı suç için bankacılık kanununun maddelerinde banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları yönünden cezanın alt sınırının yıl hapis cezasından az olamayacağı hükme bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı bankacılık kanununun ve maddelerinde zimmet suçu için daha ağır bir yaptırım öngörülmesinin nedeni finans sektöründen kaynaklı üst üste yaşanan ekonomik krizler sonrası kamuoyunda banka hortumlamak şeklinde kavramlaştırılmış olan ve krizlerin tetikleyicisi olan fiillere karşı kamuoyunun duyarlılığına cevap vermektedir bu düzenleme ile amaçlanan banka yönetim kurulu başkan ve üyelerinin eylem ve işlemlerinin toplumsal etkileri ve kamu düzeni üzerindeki sonuçları gözetilerek özel bir hükümle daha ağır bir yaptırıma tabi tutulmalarının sağlanmasıdır bu yüzden bankacılık kanununun ıncı maddesinde banka yönetim kurulu başkan ve üyeleri şeklindeki ifadeden sonra diğer mensupları sözcüklerine yer verilmek suretiyle sıradan bir banka çalışanının genel müdürler düzeyinde sorumlu kılınması yani hukuksal deyimiyle tipe uygun aynı fiili icra eden diğer faillerden zimmetine para geçiren herhangi bir kamu görevlisinden daha ağır yaptırıma muhatap edilmesi negatif bir hak ihlalidir ve anayasanın uncu maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırıdır hukuk devleti i̇lkesi yönünden bankacılık kanunu ile korunan hukuksal değer finansal piyasalara ve finansal kurumlara güvendir türk ceza kanununun nci maddesi ile korunan hukuksal değer ise kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişidir finans kuruluşları ekonomik niteliklidir kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi ise kamu düzeni ve güvenliği ile ilgilidir hukuksal değerler hiyerarşisi bakımından kamu düzeni ve güvenirliği finansal kuruluşların güvenirliğinden önce gelir daha yüksek bir değer alanının kendisinden daha altta olan bir alana göre daha az korunuyor olması hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır kanunilik i̇lkesi yönünden hukukumuzda suçta ve cezada kanunilik olarak kavramlaştırılan ve anayasasının maddesinde düzenlenen ilke avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde yer almaktadır maddede hiç kimsenin işlendiği zaman milli veya milletlerarası hukuka göre bir suç teşkil etmeyen bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemeyeceği ve suç işlendiği zaman tertibi gereken cezadan daha ağır bir cezaya da çarptırılamayacağı hükme bağlanmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi konuyu değerlendirdiği bir kararında şu görüşleri dile getirmiştir mahkemenin görüşüne göre aşağıdakiler kanun tarafından öngörülmüş olma ifadesinden çıkan iki gerekliliktir öncelikle hukuk yeterince erişilebilir olmalıdır yurttaşın elinde yasa kurallarının uygun olanlarının eldeki olaya uygulanabildiğine dair bir gösterge olmalıdır ikinci olarak bir kural kişinin davranışını belirlemesine imkan verecek açıklıkla düzenlenmemiş olursa yasa olarak kabul edilemez birey eğer gerekiyorsa uygun bir tavsiye ile makul bir dereceye kadar belli koşullar altında belli bir davranışın hangi sonuçları doğurabildiğini öngörebilmelidir bu sonuçların mutlak bir kesinlikle öngörülebilir olması gerekmez deneyimler bunun olanaklı olmadığını da göstermektedir ayrıca kesin bir şekilde öngörebilme çok arzulanan bir şey iken aşırıya kaçan bir sertliği beraberinde getirebilir yasa değişime ayak uydurabilecek bir yapıda olmalıdır bu yüzden hukuk kuralları kaçınılmaz bir şekilde az veya çok belirsizmuğlak bir şekilde ifade edilmiştir ki bu hukuk kurallarının yorumu ve uygulanışı uygulamanın sorunudur tarihli sunday timesbirleşik krallık kararı paragesas sayısı karar sayısı bu ilke gereğince öncelikle yasaya erişim kolay olmalıdır elbette ki temel ceza yasası dışında özel kanunlarla da suç ihdas edilebilir ancak bu mevcut ceza yasasındaki belirli bir konudaki düzenlemenin yetersizliği nedeniyle özel bir düzenleme yapma gerekliliğinin ortaya çıkması üzerine söz konusu olabilir aksi halde her özel alanın özel bir düzenlemeye konu edilmesi halinde ceza mevzuatı dağınıklaşacağı için birey açısından erişilebilirliği zorlaşacağı gibi uygulayıcılar alanında yaratabileceği zihin bulanıklığı nedeniyle uygulama birliğini bozabilecektir bütün bunlar ise hukuk devletinin kanunilik i̇lkesi ile çelişeceğinden anayasaya aykırılık oluşturur bu ilke gereğince ikinci olarak yasa hükmüne erişen bir bireyin bunu anlayabilmesi ve davranışlarını bu yasaya uygun şekilde düzenleyebilmesi için hangi fiillerin suç oluşturduğunun ve hangi fiil için ne tür bir yaptırım belirlendiğinin kanunda yeterli bir açıklıkta belirtilmesi gerekir oysa sayılı bankacılık kanununun inci maddesinde bu kanuna göre suç teşkil eden hareket ve fiillerin başka kanunlara göre de cezayı gerektirmesi halinde fail hakkında en ağır cezayı gerektiren kanun maddesinin uygulanacağı hükmüne yer verilmekle banka görevlilerinin zimmeti yönünden hangi fiillerin suç kabul edileceği ve suç kabul edilecek fiiller için ne tür bir yaptırım uygulanacağı belirsiz bırakılarak kanunilik i̇lkesi açıkça çiğnenmiştir hüküm yukarıda açıklanan nedenler ile sayılı bankacılık kanununun ncı maddesinin inci fıkrasında yer alan ile diğer mensupları sözcüklerinin anayasanın nci maddesi ile uncu maddesinin ve inci fıkralarına aykırı olduğuna inci maddesinin linci cümlesinin anayasanın inci maddesinin linci fıkrasına aykırı olduğuna ve bu maddelerin iptalleri için amkyuhknun maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına kararın ve dosyanın konu ile ilgili belgelerinin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesi genel sekreterliğince dosyamızın kaleme havale edildiğinin bildirildiği tarihten itibaren görülmekte olan davanın incelemesinin amkyuhknun maddesi gereğince beş ay sonraya bırakılmasına i̇lişkin olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu oybirliği ile karar verildi
955
esas sayı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan askerî yüksek îdare mahkemesi birinci dairesinin günlü esas sayılı kararında anayasaya aykırılık savının gerekçesi olarak şunlar ileri sürülmektedir anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın maddesine aykırılık sorunu devletçe gerekli görülen yerlerde memur konutları yaptırma yetkisini veren günlü ve sayılı yasanın yurt içinde uygulanmak üzere kabul edildiği bu yasanın bütün hükümlerinin bir arada incelenmesinden anlaşılmaktadır dış memleketlerde sürekli görev yapan temsilcilerimize ayrılan konutların kira paralarının kendilerinden alınmasını düzenleyen bir yasa kuralı yoktur bu konuda yasal bir düzenleme yapılmadığı halde türkiye büyük millet meclisince sadece bütçe kanun ve tasarılarını görüşmek ve kabul etmek yetkisi kullanılmak ve bütçe kanun tasarılarının kanunlaştırılmasındaki yöntemler uygulanmak suretile çıkarılan sayılı yılı bütçe kanunu öteki yasalar yerine geçerek kurallar koymuş ve böylece anayasanın maddesine aykırı bir durum meydana getirmiş bulunmaktadır anayasanın ve maddelerine aykırılık sorunu kanun tasarı ve teklifleriyle bütçe kanunu tasarısının görüşülmesi kanunlaşması konularındaki yöntemler birbirinden tamamen farklı hatta birbirine aykırıdır bir kanuna konu olabilecek işlerin bütçe kanunlarının bağlı olduğu yöntemlere göre kanunlaştırılmasına olanak yoktur böyle bir halde anayasaya aykırılık sorunu ortaya çıkar bu nedenle sayılı yılı bütçe kanununa bağlı işaretli cetvelin kiralar bölümünün gayrimenkul kiraları ile ilgili bendindeki hükme ancak ayrı bir kanunda yer verilebilir anayasanın ve maddeleri gereğince düzenlenmiş bir yasa hükmü bulunmadıkça bütçe kanunlarına bu yolda bir hüküm konulması anayasanın ve maddelerine açıkça aykırılık teşkil eder anayasanın maddesine aykırılık sorunu anayasanın bütçe ile ilgili maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz denilmektedir bu fıkra hükmünden bütçe ile ilgili hükümler deyiminden ne anlaşılmak gerektiği anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında şu duruma göre anayasanın maddesinin son fıkrasında yer alan bütçe ile ilgili hükümler deyimini mali nitelikte hüküm anlamında değil bütçenin uygulanması ile ilgili bütçenin uygulanmasını kolaylaştırıcı veya kanun konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak şartiyle açıklayıcı nitelikte hükümler olarak düşünmek zorunluğu vardır şeklinde açıklanmış bulunmaktadır metni aynen yukarıya alınan yılı bütçe kanununun işaretli cetveldeki hüküm ise memur maaşından kesinti yapılmasını öngören bir hüküm olması dolayısiyle yeni bir malî yükümlülük getiren ve böylece ayrı bir kanun konusu olabilecek nitelikte bir hüküm olup bütçenin uygulanması ile ilgili açıklayıcı bir hüküm niteliğinde değildir mezkûr hüküm bu bakımdan da anayasamızın maddesine aykırı bulunmuşturesas sayı karar sayısı yukarıya alınan gerekçelerle askerî yüksek i̇dare mahkemesi birinci dairesinin esas numarasında kayıtlı bulunan dava dosyasında uygulama olanağı bulunan sayılı yılı bütçe kanununun işaretli cetvelinin kiralarla ilgili bölümünün gayrimenkul kiralarına ilişkin bendinin sürekli görevle yurt dışında bulunan diye başlayan dördüncü fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmakla bu hususta bir karar verilmek üzere dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine nisan tarihinde oybirliği ile karar verildi
424
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir aile hekimleri derneği tarafından günlü sayılı sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin beşinci fıkrası uyarınca aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca yürütülecek nöbet hizmetlerinin esaslarını düzenlemek amacıyla yayımlanan günlü sayılı türkiye halk sağlığı kurumu genelgesinin ve maddeleri ile maddesinin ve bentlerinin ve maddesinde yer alan ulaşım konusunda gerekli kolaylıklar gösterilecektir ibaresinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle türkiye halk sağlığı kurumu başkanlığına karşı açılan davaya ilişkin dosya incelenerek işin gereği düşünüldü davacı tarafından dava konusu edilen genelgenin dayanağı olan sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin beşinci fıkrasının sayılı kanunun maddesi ile değişik ikinci cümlesinin anayasaya aykırı olduğu iddia edilmiştir anılan genelge sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin beşinci fıkrası uyarınca aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca yürütülecek nöbet hizmetlerinin esaslarını düzenlemek amacıyla yayımlanmıştır sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin beşinci fıkrasının sayılı kanunun maddesi ile değişik ikinci cümlesinde aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına sayılı kanunun ek üncü maddesinde belirtilen yerlerde haftalık çalışma süresi ve mesai saatleri dışında ayda asgari sekiz saat ihtiyaç halinde ise bu sürenin üzerinde nöbet görevi verilir kuralına yer verilmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu ifade edilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda eşitliği gözeten adaletli bir hukuk düzeni kurup sürdürmekle kendisini yükümlü sayan hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti vatandaşların hukuki güvenlik içinde bulundukları ve faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan devlettir prof dr ergun özbudun türk anayasa hukuku yetkin yayınları ankara hukuk devleti bireylere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlettir anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı günlü sayılı resmi gazete hukuk devletinin gereklerinden birisi de bireyin hukuki güvenliğidir prof dr bahtiyar akyılmaz prof dr murat sezginer doç dr cemil kaya türk i̇dare hukuku seçkin yayıncılık ankara esas sayısı karar sayısı hukuk güvenliği temel hak güvencelerinde korunan ortak değerdir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireyin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı günlü sayılı resmi gazete hukuk güvenliğinin gerçekleşebilmesi için devlet faaliyetleri öngörülebilir ve tahmin edilebilir olmalı hukuki istikrar sağlanmalı idare yönetilenlerin haklı beklentilerini dikkate almalı hukuka ve devlete olan güveni zedeleyen hukuki düzenlemelere gidilmemelidir prof dr bahtiyar akyılmaz prof dr murat sezginer doç dr cemil kaya türk i̇dare hukuku seçkin yayıncılık ankara maddi olay ile hukuki güvenlik ilkesi birlikte değerlendirildiğinde sayılı aile hekimliği kanununun maddesinde aile hekimi kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini yaş cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda vermekle yükümlü gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya sağlık bakanlığının öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabip olarak ikinci fıkrasında aile sağlığı elemanı aile hekimi ile birlikte hizmet veren hemşire ebe sağlık memuru gibi sağlık elemanı olarak tanımlanmıştır kanunun maddesinin birinci fıkrasında sağlık bakanlığının bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip ve tabip ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini kendilerinin talebi ve kurumlarının veya bakanlığın muvafakati üzerine sayılı devlet memurları kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırmaya yetkili olduğu aile sağlığı elemanlarının aile hekimi tarafından belirlenen ve sağlık bakanlığı tarafından uygun görülen kurumlarınca da muvafakati verilen bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşları personeli arasından seçileceği ve bunların sözleşmeli olarak çalıştırılacağı ihtiyaç duyulması halinde türkiyede mesleğini icra etmeye yetkili ve sayılı devlet memurları kanununun maddesinin bendinin ve numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip tabip ve aile sağlığı elemanlarının sağlık bakanlığının önerisi maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine sözleşme yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabileceği öngörülmüştür bu hükümlerle kamu görevlisi olan ve olmayan tabipler ile sağlık personelinin idare ile koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak sağlık hizmetlerini sunmak üzere aile hekimi ve aile sağlığı elemanı olarak sözleşme imzalamak suretiyle ve sözleşme süresi içinde özel bir statüde görev yapma olanağı yaratılmıştır aile hekimleri ile aile sağlığı elemanları kamu idaresinin denetim ve gözetimi altında belirtilen özel statüde yürütülecek bu görevin yanı sıra sağlık idaresinin doğrudan yerine getirmekle yükümlü olduğu görevlerin ifasında da idarenin kendi personeli gibi doğrudan yükümlü kılınmamıştır görev tanımları ve yükümlülükleri akdedilen sözleşmelerle belirlenmiş ve sınırları çizilmiş bu tanım içinde idarenin asli ve sürekli görevlerini yerine getiren elemanlarının görevleri yer almamıştır bu şekilde tesis edilen statü içinde yapılan sözleşmeler ile çalışmalar devam ederken ve sözleşmeler defalarca yenilenmiş iken idarenin personel yetersizliğini gerekçe göstermek suretiyle aile hekimlerine ve aile sağlığı elemanlarına itiraza konu kanuni düzenleme ile sayılı kanunun ek maddesinde belirtilen yerlerde yataklı tedavi kurumları seyyar hastaneler ve acil sağlıkesas sayısı karar sayısı merkezlerinde nöbet görevi verilebilmesinin yolu açılmıştır aile hekimi ve aile sağlığı elemanı statüsüne giren kamu ve özel sağlık personelinin kamu sağlık tesislerindeki sağlık personeli açığının kapatılabilmesi için asli ve sürekli görevleri yerine getiren kamu personelinin görevlerinden olan nöbet görevine dahil edilebilmesi bu personel için beklenebilecek bir durum değildir bilindiği üzere hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar diğer yandan statüleri belirlenirken doğrudan idarenin kurum ve kuruluşlarında herhangi bir görevle yükümlü kılınmayan aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının asli ve sürekli görevliler gibi sağlık kuruluşlarında nöbet hizmetiyle yükümlü kılınmaları çalışma saatleri ve şartları yönetmelik ve sözleşmeyle belirlenen bu kişiler için anayasanın maddesindeki zorla çalıştırma yasağına da aykırı bulunmuş idareye normal çalışma sürelerinin dışında nöbet göreviyle görevlendirme imkanı tanınmasının anayasanın maddesinin fıkrasında bulunan çalışanların dinlenme hakkını da ihlal edici nitelik taşıması bakımından anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmiştir bu sebeple itiraza konu kanuni düzenlemede anayasanın ve maddelerine uyarlık görülmemiş davacı tarafın anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılmıştır dava konusu genelgenin dayanağı olduğundan sayılı kanunun maddesinin değişik fıkrası hükmü bu davada uygulanacak hükümdür açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı aile hekimliği kanununun maddesinin beşinci fıkrasının sayılı kanunun maddesi ile değişik ikinci cümlesinin iptali için anayasanın maddesinin birinci fıkrası uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli başvuru kararının aslı ile başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin ve dava dilekçesi ile dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,079
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizce yapılan değerlendirmede sanıklar müdafiinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur şöyle ki sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik direnme başlıklı maddesikanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır bu suçu toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur i̇htara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi halinde ayrıca tarihli ve sayılı türk ceza kanununun inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur üncü maddede yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya üncü madde hükmü yerine getirilmeden yetki sınırı aşılarak toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri işleyenlere verilecek cezalar dörttebire kadar indirilerek uygulanabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir şeklinde olup sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar başlıklı maddesi de toplantı ve gösteri yürüyüşlerine üncü maddenin bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve dağılmamak için direnildiği takdirde ayrıca nci madde hükümlerine göre cezaya hükmolunur şeklindedir uygulamada sayılı yasada düzenlenen suçlar sayılı yasaya muhalefet olarak adlandırılmaktadır sayılı yasanın anılan ve maddeleri sayılı yasaya muhalefet suçunun nitelikli halini oluşturmaktadır suçun basit halini oluşturan anılan yasanın yasaklara aykırı hareket başlıklı maddesi ise kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklindedir sayılı yasanın maddesinin gereği olarak kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyen ve bunların hareketlerine katılanlara yıl aydan yıla kadar hapis cezası verilecektir madde metninde suçun oluşumu için ihtara veya zor kullanmaya rağmen dağılmama şartı aranmamıştır yani salt kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek ya da düzenleyenlerin hareketlerine katılmak şeklindeki eylem yıl aydan yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır yargıtay uygulamada haklı olarak kanuna aykırı gösteri veya toplantıda ön saflarda yer alarak slogan atılmasını gösteri veya toplantıyı düzenleyenlerin ya da yönetenlerin hareketlerine katılma olarak değerlendirmektedir sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanların ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmeleri halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları bu suçuesas sayısı karar sayısı toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde bu fıkra hükmüne göre verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı hüküm altına alınmıştır bu düzenlemeye göre ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar edenler toplantı veya gösteriyi düzenleyenler olması halinde aydan yıl aya kadar hapis cezası öngörülmüş olmaktadır sayılı yasa ile dokunulmayan sayılı yasanın maddesi kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyen yöneten veya bunların hareketlerine katılanları zor kullanma ya da ihtara dahi gerek olmadan kendiliklerinden dağılmaları halinde bile yıl ay hapis cezasından başlayarak cezalandırmakta iken sayılı yasa ile değişik madde kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyip ihtar veya zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar eden kişileri ay hapis cezasından başlayarak cezalandırmaktadır yani eylemin basit haline bir başka anlatımla daha az vahim olanına verilecek ceza en az ay hapis iken nitelikli hali olan yani daha ağır ve vahim haline öncekinin yarısı kadar ceza öngörülmesi durumu anayasamızın maddelerine aykırıdır sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde yıl aydan yıla kadar hapis cezası öngörülmekte idi aynı şekilde sayılı yasanın maddesine göre maddesinde sayılan silahlar ile katılma eylemi için altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş ve söz konusu toplantı ya da gösterinin kanuna aykırı olması halinde maddeye göre de ceza verileceği hüküm altına alınmıştır sayılı yasanın maddesinde de altı aydan üç yıla kadar hapis cezası fıkrasında da görevlilere karşı cebir veya tehdit kullanarak direnme durumunda da tcknın maddesinin uygulanacağı öngörülmüştür bu duruma göre anılan madde gereğince kanuna aykırı gösteri veya toplantıyı düzenleyip ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmayan hatta görevlilere taş ve sopalarla saldıran kişilere gereği ay deki atıf nedeni ile gereği ay ve gereği tcknın maddesi ay olmak üzere toplamda en az ay hapis cezası verilebilecektir halbuki sayılı yasanın maddesine göre silahların bulunmadığı kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyen yöneten veya bunların hareketlerine katılanlar ihtar veya zor kullanma dahi olmadan kendiliklerinden dağılmaları halinde dahi ay hapis cezası ile cezalandırılacaklardır yani sayılı yasanın ve maddelerinde değişiklik yapılırken maddeye dokunulmaması yasanın sistematiğine uygun olmadığı gibi mezkur maddeyi anayasamızın ve maddelerine aykırı hale getirmiştir sayılı yasanın maddesinde sayılı yasa ile değişiklik yapılmadan önceki halinde yıldan yıla kadar hapis cezası öngörülmekte idi anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir ceza hukuku alanında hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi başlıca iki unsurun varlığını zorunlu kılmaktadır bunlardan ilki suç ve cezaların kanuniliği diğeri ise suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkeleridir cezaların suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu orantısallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasa koyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır somut olayda yukarıda anlatıldığı üzere sayılı yasanın kanuna aykırı toplantı veya gösteriler ile ilgili olarak eylemin basit haline yani daha az vahim olanına verilecek ceza dahi en az ay hapis iken nitelikli hali olan bir başka deyiş ile daha ağır ve vahim halini düzenleyen madde gereğince ay hapis cezası ve esas sayısı karar sayısı maddeden daha vahim hali düzenleyen madde gereğince de yine en az ay ceza öngörülmesi hali hukuk devleti ilkesine yani anayasamızın maddesine aykırıdır anayasamızın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklindedir suç ve cezalar arasında ölçülülük bulunması hususu aynı zamanda anayasamızın maddesi ile de ilintilidir yukarıda anlatıldığı üzere sayılı yasanın maddesinde kanuna aykırı gösteri veya toplantıyı düzenleyen ya da ön saflarda yer alarak bunların hareketlerine katılan ve ihtar veya zor kullanma dahi olmadan kendiliklerinden dağılan kişilere yıl ay hapis cezası verileceğinin öngörülmesine nazaran aynı yasanın maddesinde kanuna aykırı gösteri veya toplantı düzenleyip ihtar veya zor kullanmaya rağmen dağılmayıp direnç gösterenlere ay hapis cezası verileceğinin öngörülmesi yani daha hafif eyleme daha ağır olan eyleme nazaran misli fazla ceza öngörülmesi her şeyden önce anayasamızın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırı olacaktır aynı eşitsizlik ve orantısızlık yukarıda belirtildiği üzere sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde de vardır sanıkların somut olayda taş veya sopa bulundurmadıklarının kabulü halinde katıldıkları ve yönettikleri gösterinin kanuna aykırı olduğunun kabul edilmesi durumunda konumlarına nazaran sanıklara sayılı yasanın veya maddelerinin de uygulanması kuvvetle muhtemeldir yukarıda arz edildiği üzere sayılı yasanın ve maddelerinde değişiklik yapılırken maddeye dokunulmaması yasanın sistematiğine uygun olmadığı gibi mezkur maddeyi anayasamızın ve maddelerine aykırı hale getirmiştir bu nedenle anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına karar verilmiştir sayılı davada başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizce yapılan değerlendirmede sanıklar müdafiinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmuştur şöyle ki sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik direnme başlıklı maddesi kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır bu suçu toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur i̇htara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi halinde ayrıca tarihli ve sayılı türk ceza kanununun inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur üncü maddede yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya üncü madde hükmü yerine getirilmeden yetki sınırı aşılarak toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri işleyenlere verilecek cezalar dörttebire kadar indirilerek uygulanabileceği gibi ceza vermekten de vazgeçilebilir şeklinde olup sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar başlıklı maddesi de toplantı ve gösteri yürüyüşlerine üncü maddenin bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı maddeesas sayısı karar sayısı olması durumunda cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve dağılmamak için direnildiği takdirde ayrıca nci madde hükümlerine göre cezaya hükmolunur şeklindedir uygulamada sayılı yasada düzenlenen suçlar sayılı yasaya muhalefet olarak adlandırılmaktadır sayılı yasanın anılan ve maddeleri sayılı yasaya muhalefet suçunun nitelikli halini oluşturmaktadır suçun basit halini oluşturan anılan yasanın yasaklara aykırı hareket başlıklı maddesi ise kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırşeklindedir sayılı yasanın maddesinin gereği olarak kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyen ve bunların hareketlerine katılanlara yıl aydan yıla kadar hapis cezası verilecektir madde metninde suçun oluşumu için ihtara veya zor kullanmaya rağmen dağılmama şartı aranmamıştır yani salt kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemek ya da düzenleyenlerin hareketlerine katılmak şeklindeki eylem yıl aydan yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır yargıtay uygulamada haklı olarak kanuna aykırı gösteri veya toplantıda ön saflarda yer alarak slogan atılmasını gösteri veya toplantıyı düzenleyenlerin ya da yönetenlerin hareketlerine katılma olarak değerlendirmektedir sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanların ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmeleri halinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacakları bu suçu toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde bu fıkra hükmüne göre verilecek cezanın yarı oranında artırılacağı hüküm altına alınmıştır bu düzenlemeye göre ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar edenler toplantı veya gösteriyi düzenleyenler olması halinde aydan yıl aya kadar hapis cezası öngörülmüş olmaktadır sayılı yasa ile dokunulmayan sayılı yasanın maddesi kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyen yöneten veya bunların hareketlerine katılanları zor kullanma ya da ihtara dahi gerek olmadan kendiliklerinden dağılmaları halinde bile yıl ay hapis cezasından başlayarak cezalandırmakta iken sayılı yasa ile değişik madde kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyip ihtar veya zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar eden kişileri ay hapis cezasından başlayarak cezalandırmaktadır yani eylemin basit haline bir başka anlatımla daha az vahim olanına verilecek ceza en az ay hapis iken nitelikli hali olan yani daha ağır ve vahim haline öncekinin yarısı kadar ceza öngörülmesi durumu anayasamızın maddelerine aykırıdır sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde yıl aydan yıla kadar hapis cezası öngörülmekte idi aynı şekilde sayılı yasanın maddesine göre maddesinde sayılan silahlar ile katılma eylemi için altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş ve söz konusu toplantı ya da gösterinin kanuna aykırı olması halinde maddeye göre de ceza verileceği hüküm altına alınmıştır sayılı yasanın maddesinde de altı aydan üç yıla kadar hapis cezası fıkrasında da görevlilere karşı cebir veya tehdit kullanarak direnme durumunda da tcknın maddesinin uygulanacağı öngörülmüştür bu duruma göre anılan madde gereğince kanuna aykırı gösteri veya toplantıyı düzenleyip ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmayanesas sayısı karar sayısı hatta görevlilere taş ve sopalarla saldıran kişilere gereği ay deki atıf nedeni ile gereği ay ve gereği tcknın maddesi ay olmak üzere toplamda en az ay hapis cezası verilebilecektir halbuki sayılı yasanın maddesine göre silahların bulunmadığı kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerini düzenleyen yöneten veya bunların hareketlerine katılanlar ihtar veya zor kullanma dahi olmadan kendiliklerinden dağılmaları halinde dahi ay hapis cezası ile cezalandırılacaklardır yani sayılı yasanın ve maddelerinde değişiklik yapılırken maddeye dokunulmaması yasanın sistematiğine uygun olmadığı gibi mezkur maddeyi anayasamızın ve maddelerine aykırı hale getirmiştir sayılı yasanın maddesinde sayılı yasa ile değişiklik yapılmadan önceki halinde yıldan yıla kadar hapis cezası öngörülmekte idi anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir ceza hukuku alanında hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi başlıca iki unsurun varlığını zorunlu kılmaktadır bunlardan ilki suç ve cezaların kanuniliği diğeri ise suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkeleridir cezaların suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu orantısallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasa koyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır somut olayda yukarıda anlatıldığı üzere sayılı yasanın kanuna aykırı toplantı veya gösteriler ile ilgili olarak eylemin basit haline yani daha az vahim olanına verilecek ceza dahi en az ay hapis iken nitelikli hali olan bir başka deyiş ile daha ağır ve vahim halini düzenleyen madde gereğince ay hapis cezası ve maddeden daha vahim hali düzenleyen madde gereğince de yine en az ay ceza öngörülmesi hali hukuk devleti ilkesine yani anayasamızın maddesine aykırıdır anayasamızın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklindedir suç ve cezalar arasında ölçülülük bulunması hususu aynı zamanda anayasamızın maddesi ile de ilintilidir yukarıda anlatıldığı üzere sayılı yasanın maddesinde kanuna aykırı gösteri veya toplantıyı düzenleyen ya da ön saflarda yer alarak bunların hareketlerine katılan ve ihtar veya zor kullanma dahi olmadan kendiliklerinden dağılan kişilere yıl ay hapis cezası verileceğinin öngörülmesine nazaran aynı yasanın maddesinde kanuna aykırı gösteri veya toplantı düzenleyip ihtar veya zor kullanmaya rağmen dağılmayıp direnç gösterenlere ay hapis cezası verileceğinin öngörülmesi yani daha hafif eyleme daha ağır olan eyleme nazaran misli fazla ceza öngörülmesi her şeyden önce anayasamızın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine aykırı olacaktır aynı eşitsizlik ve orantısızlık yukarıda belirtildiği üzere sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde de vardır sanıkların somut olayda taş veya sopa bulundurmadıklarının kabulü halinde katıldıkları ve yönettikleri gösterinin kanuna aykırı olduğunun kabul edilmesi durumunda konumlarına nazaran sanıklara sayılı yasanın veya maddelerinin de uygulanması kuvvetle muhtemeldir yukarıda arz edildiği üzere sayılı yasanın ve maddelerindeesas sayısı karar sayısı değişiklik yapılırken maddeye dokunulmaması yasanın sistematiğine uygun olmadığı gibi mezkur maddeyi anayasamızın ve maddelerine aykırı hale getirmiştir bu nedenle anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına karar verilmiştir
2,442
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz gerekçesi itiraza cevap ve ilgili evraklar bütün halinde incelendiğinde yetki belgesinin taşıt belgesine işlenmemesi nedeni ile ceza uygulandığı mevzuatın bu konuda dağınıklık arz ettiği aynı zamanda düzenlemelerin emredici mi yoksa düzenleyici hükümler olup olmadığı noktasında araştırma ve inceleme yapıldığında sayılı ktk hükmünde taşıtı yetki belgesine kaydettirmeme kabahatinin anayasaya aykırılığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapmak lüzumu hasıl olmuştur anayasaya aykırılık sorunu ve i̇ncelenmesi yetki belgesi olduğu halde taşıtım yetki belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ibaresi ile düzenlemenin iptali halinde dayanaksız hale gelecek olan ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez düzenlemesinin anayasanın hukuk devleti ile suçlara ve cezalara ilişkin esaslar suçların ve cezaların kanuniliği başlıklı ve maddelerine çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı maddeye ve aykırı olduğu neticesine varılmıştır şöyle ki i̇dari yaptırım ile müeyyidelendiren bir hususun kanunun emredici bir düzenlemesine istinad etmesi sözkonusu emredici düzenlemenin ihlali halinde mevzubahis olması gerektirir halbuki sayılı kanunun iptali talep edilen cezai düzenlemeye ilişkin olarak esasa dair düzenlemelerinde emredici hüküm bulunmamaktadır yetki belgesi ile ilgili temel düzenlemeler kanunun maddesinde yapılmıştır yetki belgesi alma zorunluluğu ve taşıma hizmeti madde taşımacılık acentelik ve taşıma işleri komisyonculuğu ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapılabilmesi için bakanlıktan yetki belgesi alınması zorunludur taşımacılık acentelik ve taşıma işleri komisyonculuğu ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yetki belgesi alınabilmesi için taşıma işleri işletmecilerinin meslekî saygınlık malî yeterlilik ve meslekî yeterliliğe sahip olması gerekmektedir ek cümle md ayrıca karayoluyla yük ve yolcu taşımacılığı faaliyetlerinde kullanılan ticari araçlarda çalışan şoförlerin sürücü mesleki yeterlilik belgesi almaları zorunludur bu maddeye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir tarihli ve sayılı yabancı sermayeyi teşvik kanunu hükümleri saklıdır taşımacılara yetki belgesinden ayrı olarak taşımalarda kullanılacak taşıtların niteliğini ve sayısını gösteren taşıt belgesi ile taşımacının taşıt belgesinde kayıtlı her taşıt için düzenlenen ve taşıtta bulunması gereken taşıt kartı verilir taşıma işleri işletmecilerinin sayısı yolcu ve eşya kapasitesi taşıtların durumu güvenlik veya benzeri nedenlerle bakanlık yetki belgelerinin verilmesinde sınırlamalar ve yeni düzenlemeler getirebilir tehlikeli yük taşıyan taşıtlar ve bunların bağlı olduğu taşımacılar taşıyacakları yüklerin özelliğine uygun olduğunu gösteren bilgi ve belgelere dayanarak birinci fıkrada belirtilen yetki belgesinden ayrı olarak ilgili mercilerden ayrıca izin almakla yükümlüdürleresas sayısı karar sayısı taşımacılar taşıma hizmetlerini kabul edilebilir bir neden olmaksızın veya zorunlu haller dışında yapmaktan kaçınamazlar ve taşıma hizmetinden herkesin her zaman yararlanmasını sağlamak zorundadırlar taşıtını yetki belgesine kaydettirmek uygulamada taşıt kartı olarak adlandırılan düzenleme ise maddenin fıkrasıdır taşıt kartına ilişkin olarak düzenleme şu şekildedir taşımacılara yetki belgesinden ayrı olarak taşımalarda kullanılacak taşıtların niteliğini ve sayısını gösteren taşıt belgesi ile taşımacının taşıt belgesinde kayıtlı her taşıt için düzenlenen ve taşıtta bulunması gereken taşıt kartı verilir mezkûr düzenleme incelenecek olur ise kanunun gerek lafzı gerek ruhu itibari ile emredici bir hüküm ihtiva etmediği anlaşılmaktadır sayılı karayolu taşıma kanunu hükmünün incelenmesinden çıkan bir diğer sonuç ise taşıt kartının yetki belgesinden bağımsız olarak idare tarafından resen muhataplara verileceği muhataplar adına düzenleneceğidir bu itibarla yetki belgesinden müstakil bir mevcudiyeti olan ve yetki belgesinden ayrı olarak verilecek olan taşıt belgesi gerekli unsurları ihtiva eder surette kurumca düzenlenerek muhataplara verilecek bir belgedir iii taşıt belgesinin ayrı bir belge olduğu yetki belgesinin taşıt belgesine işlenme zorunluluğu bulunmadığı gibi sonradan alınan türü değiştirilen yetki belgeleri bakımından da bunların ayrıca taşıt belgesine işlenme gibi bir zorunluluk emredici hüküm ve düzenleme bulunmamaktadır esasen kanunkoyucunun bu şekilde bir maksadı olsa idi bu hususun da ayrı bir düzenlemeye konu olması gerekirdi hâlbuki yukarıda da açıklandığı üzere yetki belgesinin taşıt kartından ayrı bir varlığı ve geçerliliği söz konusu olduğu gibi hüküm ve sonuçlarını doğurması taşıt belgesine eklenmesine bağlı kılınmamıştır kanunun lafzi gai ve sistematik yorumundan çıkan netice de budur ezcümle yetki belgesinin geçerliliği taşıt belgesine eklenmesine bağlı ve zorunlu olmadığı gibi taşıt belgesi yetki belgesine bağlı olarak onun varlığı halinde tanzim edilen ve kurumca muhataba verilen bir belgedir iv kanunun tarihi gelişimi ve düzenlemelerin geçmişi incelenecek olur ise sayılı kanun hükmü tarihinde yayımlanan ve yürürlük maddesi maddeye göre yayımı tarihinde yürürlüğe giren karayolu taşıma kanununun yetki belgesi ve taşıt belgesine ilişkin düzenleyici hükmü başlangıcından günümüze kadar değişmemiş olup düzenleme orijinal asli halini muhafaza etmektedir buna mukabil cezai hükümler ihtiva eden madde değişmiştir maddenin ilk düzenlemesi i̇darî para cezaları madde bu kanunun inci maddesine göre yetki belgesi almadan taşıma işinde faaliyette bulunanlara beşmilyar lira inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı davranan taşımacılara beşyüzmilyon lira inci maddesinin altıncı fıkrasına göre taşıma hizmetini yapmaktan kaçman taşımacılara dörtyüzmilyon liraesas sayısı karar sayısı inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı davranarak bir taşımacının diğer bir taşımacının taşıma faaliyetini engellemesi halinde dörtmilyar lira bilette tayin edilen yeri başka bir kimseye verenler veya ncı maddesine aykırı davranarak yolcu taşıyanlardan her yolcu için taşıma ücretinin beş katı tutan taşıma senedi olmaksızın eşya taşıyanlardan birmilyar lira ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan taşımacılara üçyüzmilyon lira üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı davranan taşımacılara beşyüzmilyon lira nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan yolcu taşımacılarına birmilyar lira i̇kinci fıkrasına aylan davranan taşımacılara beşyüzmilyon lira altıncı fıkrasına aykırı davranan taşımacılara üçyüzmilyon lira uncu maddesine aykırı davranan acente ve taşıma işleri komisyoncularına üçmilyar lira inci maddesine ay kın davranarak ücret tarifesi düzenlemeyenlere beşyüzmilyon lira ücret tarifelerine uymayan veya değişik ücret tarifeleri uygulayanlara beşyüzmilyon lira bunun dışında ikinci fıkraya aykırı davrananlara ikiyüzmilyon lira zaman tarifesine uymayanlara ikiyüzmilyon lira zaman tarifelerim görülebilecek şekilde işyeri terminal ve bilet satış yerlerinde bulundurmayanlara yüzmilyon lira üncü maddesine aykırı olarak yabancı plâkalı taşıtların türkiye sınırlan dahilindeki iki nokta arasında taşıma yapması halinde taşıt sahibine veya şoförüne birmilyar lira üncü maddesine aykırı davrananlara beşyüzmilyon lira inci maddesi hükümlerine göre sorumluluk sigortası yaptırmayan taşımacılara birmilyar lira inci madde hükümlerine göre sorumluluk sigortası yapmaktan kaçman sigorta şirketlerine ödenmesi gereken sigorta priminin on katı tutarında nci maddesinin ikinci fıkrasına uymayan ve yükümlülükleri yerine getirmeyen taşımacılara beşyüzmilyon lira inci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan belgeler üzerinde tahrifat yapan taşımacılara beşmilyar lira nci maddesine aykırı olarak terminal ve ara durak dışında yolcu indirip bindiren taşımacılara üçyüzmilyon lira para cezası verilir şeklindedir tarihli sayılı kanun ile değişik hali ise aşağıdaki gibidiresas sayısı karar sayısı i̇darî para cezaları madde değişik md bu kanunun inci maddesine göre yetki belgesi almadan veya yetki belgesi aldığı halde yetki belgesi kapsamına uygun olmayan faaliyetlerde bulunanlara bin türk lirası yetki belgesi olduğu halde taşıtını yetki belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez inci maddesinin beşinci fıkrasına aykırı davranan taşımacılara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez inci maddesinin altıncı fıkrasına göre taşıma hizmetini yapmaktan kaçman taşımacılara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir inci maddesinin yedinci fıkrasına aykırı davranan bir taşımacının diğer bir taşımacının taşıma faaliyetini engellemesi hâlinde bin beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan taşımacılara beş yüz türk lirası üçüncü ve dördüncü fıkralarına aykırı davranan taşımacılara üç yüz türk lirası idari para cezası verilir nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı davranan yolcu taşımacılarına bin türk lirası ikinci fıkrasına aykırı davranan taşımacılara beş yüz türk lirası altıncı fıkrasına aykırı davranan taşımacılara üç yüz türk lirası idari para cezası verilir uncu maddesine aykırı davranan acente ve taşıma işleri komisyoncularına bin beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez inci maddesine aykırı davranarak ücret ve zaman tarifesi düzenlemeyenlere veya ücret ve zaman tarifelerine uymayanlara veya değişik ücret ve zaman tarifeleri uygulayanlara beş yüz türk lirası ücret ve zaman tarifelerini görülebilecek şekilde iş yeri terminal ve bilet satış yerlerinde bulundurmayanlara iki yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez üncü maddesine aykırı olarak yabancı plakalı taşıtların türkiye sınırlan dâhilindeki iki nokta arasında taşıma yapması hâlinde taşıt sahibine veya şoförüne üç bin türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez üncü maddesine aykırı davrananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir mülga md mülga mdesas sayısı karar sayısı nci maddesine aykırı olarak terminal ve ara durak dışında yolcu indirip bindiren taşımacılara üç yüz türk lirası idari para cezası verilir inci maddesine göre mesleki yeterlilik belgesine sahip olmadan faaliyet gösteren işletmecilere beş yüz türk lirası idari para cezası verilir inci maddesine göre mesleki yeterlilik belgesine sahip olmadan taşıt kullanan şoförlere iki yüz işletmecisine ise beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez bu kanuna göre verilen idari para cezalan tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir sayılı kanun öncesi ve sonrası ilgili cezai hükümler kıyaslanacak olur ise inci maddesine göre yetki belgesi almadan taşıma işinde faaliyette bulunanlara beşmilyar lira inci maddesine göre yetki belgesi almadan veya yetki belgesi aldığı halde yetki belgesi kapsamına uygun olmayan faaliyetlerde bulunanlara bin türk lirası yetki belgesi olduğu halde taşıtını yetki belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez her iki düzenlemenin mukayesesinden yetki belgesini taşıt belgesine ekletmemenin idari yaptırıma bağlandığı düzenleme sayılı kanun ile değiştirilen sayılı ktk a hükmüdür söz konusu değişikliğin gerekçesi araştırılacak olur ise sayılı kanunun maddesinin gerekçesi sayılı karayolu taşıma kanununun ncı maddesine göre verilen para cezası miktarlarının günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi suretiyle hafifletilmesini ve bazı idari para cezalarının tekrarına ilişkin sürelerin yeniden belirlenmesini öngören bir düzenlemenin teklife yeni çerçeve üncü madde olarak eklenmesi suretiyle kabul edilmiştir olarak açıklanmıştır hâlbuki düzenleme ile önceki halinde bulunmayan ve kanun sistematiğinde yer almayan yeni bir idari para cezası ihdas edilmiştir bu husus ise gerekçesiz kalmıştır şu haliyle düzenlemenin güncellemenin ötesinde yeni bir kabahat hali tanzim ettiği ve buna müeyyide olarak idari para cezası takdir ettiği görülmektedir halbuki fasılda açıklandığı üzere taşıt belgesine yetki belgesinin eklenmesi idare tarafından yapılması gerekli bir işlem niteliğindedir idare yetki belgesi ile beraber ilgilisine taşıt belgesi verecektir fiili tatbikatta ise yeni alman araçlar da veyahut yeni alman yetki belgelerinde kanunun uygulamasından ileri gelen noksanlık sebebi ile i̇htimalde araç yeni alındığı için sinde yetki belgesi yeni alındığı için taşıt belgesine yetki belgesinin işlenmesi gecikmektedir umumiyetle bu hallerde yetki belgesini taşıt belgesine kaydettirmeme olarak vasfedilen vaziyet vaki olmaktadır halbuki açıklamalardan anlaşılacağı üzere yetki belgesi ile beraber taşıt belgesini muhatap için düzenleyip verme ve bu bağlamda yetki belgesini taşıt belgesine işlettirme idarenin resen yapması gerekli bir işlemdiresas sayısı karar sayısı yetki belgesini taşıt belgesine işlettirme mükellefiyeti ve idari para cezasına bağlanması çalışma ve sözleşme hürriyetine de aykırıdır zira kanunun asli düzenlemesinde yer almayan genel tatbik şeklinde kanunun sistematik ve gai yorumundan mükellefiyetin olmadığı bulunmadığı bir hususa ilişkin olarak idari para cezası ile karşı karşıya kalmak taşımacılar açısından çalışma ve sözleşme hürriyetini zedeler ihlal eder mahiyettedir netice ve kanaat yukarıda açıklanan gerekçeler ve vasıflandırma bağlamında düzenleyici hüküm mahiyetinde olması mahiyetinde olması itibari ile anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirilen sayılı ktknun hükmünde yer alan yetki belgesi olduğu halde taşıtını yetki belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir düzenlemesi ile iptali halinde uygulanma olanağı bulunmayan ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu hukuki görüşü ile anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi noktasında itiraz yolu ile ilgili düzenlemelerin anayasa mahkemesine gönderilmesi netice ve kanaatine varılmıştır karar gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere karayolu taşıma kanununun düzenlemesinde yer alan yetki belgesi olduğu halde taşıtını yetki belgesine kaydettirmeden kullananlara beş yüz türk lirası idari para cezası verilir ve aynı kabahat için saat geçmeden ikinci bir ceza verilmez hükmünün anayasaya aykırılığı hususunda görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasanın hükmü gereğince anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasanın maddesi gereğince itiraz müracaatının ay süre ile durmasina ay içerisinde karar verilmediği takdirde dosyanın tekrar ele alınmasına kararın muterize ve idari yaptırımı tatbik eden birime tebli̇ği̇ne dosyanın da karar ile birlikte gönderi̇lmesi̇ne gölge dosya yapılmaksızın yeni bir değişik iş numarası alınarak kararı müteakip yahut anayasanın hükmü uyarınca aylık süreden sonra karar verilmek üzere itiraz müracaatına yeni bir dosya numarası üzerinden devamina mahiyeti itibari ile müessese doğrudan anayasada öngörüldüğünden ve kanunyolu öngörülmediğinden kesin olarak karar verildi
1,953
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir
64
esas sayısı karar sayısı sayılı pasaport kanununun ek maddesinde milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla ilan edilen olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlar uyarınca kamu görevinden çıkarılmaları veya rütbelerinin alınması nedeniyle pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan tarihli ve sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ve tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan mahkemelerce yurt dışına çıkmaları yasaklananlar hariç olmak üzere bu kanunun maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara kovuşturmaya yer olmadığına beraatine ceza verilmesine yer olmadığına davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere mahkumiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere başvurmaları haline kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre i̇çişleri bakanlığınca pasaport verilir hükmü yer almaktadır dava konusu işlemin davacı hakkında hakimler ve savcılar kurulu tarafından yürütülen idari soruşturma olduğundan bahisle sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasının bendi uyarınca tesis edildiği görüldüğünden söz konusu maddenin görülmekte olan davada uygulanacak kural olduğu ortadadır bu nedenle sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasının bendinde yer alan haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmekte olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara kovuşturmaya yer olmadığına beraatine ceza verilmesine yer olmadığına davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere mahkumiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere başvurmaları haline kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre i̇çişleri bakanlığınca pasaport verilir cümlesindeki idari kelimesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırılığı iddiasıyla başvurulmaktadır anayasal düzenleme ve i̇lgi̇li̇ mevzuat sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasınınesas sayısı karar sayısı yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı maddesinde herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir değişik fıkra md vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturma sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz hükmüne yer verilmiştir sayılı pasaport kanununun pasaport veya vesika verilmesi yasak olan haller başlıklı maddesinde yurt dışına çıkmaları mahkemelerce yasaklananlara memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu i̇çişleri bakanlığınca tespit edilenlere ve terör örgütlerine aidiyeti iltisakı ve irtibatı belirlenen yurtdışındaki her türlü eğitim öğretim ve sağlık kuruluşları ile vakıf dernek veya şirketlerin kurucu ve yöneticisi olduğu veya bu yerlerde çalıştığı i̇çişleri bakanlığınca tespit edilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez ancak yabancı memleketlere gitmeleri mahkemelerce yasaklananlar dışında kalanlara zaruri hallerde cumhurbaşkanının onayı ile pasaport ve pasaport yerine geçen seyahat vesikası verilebilir bu durumda olanların açık kimleri adı soyadı doğum yeri ve tarihi ana ve baba adı ile nüfusa kayıtlı olduğu yer ve tahdit sebebi ile ilgili daireler tarafından mahallin polis makamlarına bildirilir i̇lgili polis makamları da bu bilgileri alır almaz bağlı bulunduğu il emniyet müdürlüğü kanalıyla en seri haberleşme aracıyla yazılı olarak hudut kapısı bulunan emniyet müdürlüklerine şahsın nüfusa kayıtlı olduğu il emniyet müdürlüğüne ve emniyet genel müdürlüğüne bildirilir bunların yurt dışına çıkışları engellenir ve kendilerine pasaport veya vesika verilmez verilmişse geri alınır birinci fıkrada yazılı makamlar tarafından pasaport verilmesi veya yurt dışına çıkması yasaklananlar yurt dışında kalmalarında genel güvenlik bakımından mahzur bulunduğu tespit edilenlerin süreleri dolan pasaportları yenilenemez kendilerine türkiyeye dönmeleri için seyahat vesikası verilir pasaport veya pasaport yerine geçen vesikaları kaybedenlerden bunu haklı bir sebebe dayandırılamayanlarla bulundukları ülkelerden sınır dışı edilmiş olanlara bu ülkelerden çıkarılış sebepleri gözönünde tutularak pasaport veya vesika verilmeyebilir hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı olağanüstü hal kapsamında alının tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun yürütülen soruşturmalarda alınacak tedbirler başlıklı maddesinde milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı nedeniyle haklarında idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirilir bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilebilir hükmüne yer verilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesinin bendinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle haklarında ve fıkraları uyarınca idari işlem tesis edilenler ile aynı gerekçeyle haklarında suç soruşturması veya kovuşturması yürütülenler işlemi yapan kurum ve kuruluşlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirilir bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilebilir i̇lgili pasaport birimine isimleri bildirilen kişilerin eşlerine ait pasaportlar da genel güvenlik açısından mahzurlu görülmesi halinde aynı tarihte i̇çişleri bakanlığınca iptal edilebilir mükmüne yer verilmiştir anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇mesi̇ yukarıda metnine yer verilen anayasanın maddesine göre seyahat hürriyetinin suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği dava konusu olayda uygulanan sayılı kanunun ek maddesinde ise tarihinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanunlar uyarınca kamu görevinden çıkarılmaları veya rütbelerinin alınması nedeniyle pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan sayılı olağanüstü hal kapsamında alınan tedbirlere i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan mahkemelerce yurt dışına çıkmaları yasaklananlar hariç olmak üzere bu kanunun maddesi uyarınca pasaportları iptal edilenler ile haklarında pasaport verilmemesine yönelik idari işlem tesis edilmiş olanlardan haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmekte olan herhangi bir idari soruşturma bulunmayanlara i̇çişleri bakanlığınca pasaport verilebileceği görülmektedir görüleceği üzere anayasada seyahat hürriyetinin suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla ve ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabileceği düzenlenmişken dava konusu olayda uygulanan sayılı kanunun ek maddesindeki kural ile hakkında idari soruşturma bulunanlara pasaport verilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir dolayısıyla idari soruşturmanın anayasanın maddesinde belirtilen suç soruşturması niteliğinde olup olmadığı veya suç işlenmesini önlemeye yönelik olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektediresas sayısı karar sayısı disiplin hukuku genel kamu düzenini korumaktan ziyade kamu hizmetinin sağlıklı ve düzenli bir şekilde yerine getirilebilmesi için bu hizmeti sunanlara yönelik olarak birtakım kurallar ve yaptırımlar öngörmektedir ceza hukukunun amacı kamu düzeni ve toplumu savunmak için disiplin hukukunun amacı hizmetin iyi işlenmesine yöneliktir bki̇brahim pınar açıklamalı i̇çtihatlı memur suçlarında i̇dari soruşturma seçkin kitabevi ankara dolayısıyla idari soruşturmanın amacı kamu hizmetini sunan kişilerin disipline edilmesine görev yaptığı statüsü için belirlenen kurallara uyup uymadığını denetlemeye yönelik olduğu bu nedenle anayasanın maddesinde belirtilen suç kelimesinin disiplin suçu olarak değerlendirilmesine imkan bulunmadığı burada kastedilenin adli soruşturma ve kovuşturma olduğu aksi bir yorumun anayasanın yerleşme ve seyahat özgürlüğüne tanıdığı güvencelerle bağdaşmayacağı kanaatine varılmıştır bu durumda anayasanın maddesinde seyahat hürriyetinin suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararıyla sınırlanabileceğinin hüküm altına alındığı dava konusu kuralın ise haklarında idari soruşturma bulunanlara hâkim kararı aranmaksızın seyahat hürriyetinin engellenmesine yönelik olduğu ve söz konusu kuralın anayasanın yerleşme ve seyahat özgürlüğüne tanıdığı güvencelerle bağdaşmadığı dikkate alındığında anılan kuralın anayasanın maddesinde aykırı olduğu sonucuna varılmıştır karar sonucu açıklanan nedenlerle sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasının bendinde yer alan haklarında aynı nedenlerden dolayı devam etmek olan herhangi bir idari veya adli soruşturma veya kovuşturma bulunmayanlara kovuşturmaya yer olmadığına beraatine ceza verilmesine yer olmadığına davanın reddine veya düşmesine karar verilenlere mahkumiyet kararı bulunanlardan cezası tümüyle infaz edilenlere veya ertelenenlere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilenlere başvurmaları halinde kolluk birimlerince yapılacak araştırma sonucuna göre i̇çişleri bakanlığınca pasaport verilir cümlesindeki idari kelimesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anılan ibarenin belirtilen sebeplerle yahut sayılı kanunun maddesi kapsamında değerlendirilebilecek başka nedenlerle iptaline karar verilmesi talebiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının ve karara dayanak görüşme tutanağının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,344
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi şöyledir davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin bodrum samara oteli bünyesindeki talih oyunu salonunun tefrişini tamamlayarak oyun makinalarının ithali için turizm bakanlığından aldığı izin ile makinaları ithal ederek günlük vergilerini ödediğini oyun salonuna yerleştirdiğini turizm bakanlığının talih oyunları salonlarından almakta olduğu amerikan dolarlık kentbank şubesinden alınmış banka teminat mektubunu bakanlığa verdiğini ve talih oyunu salonunun işletme izinini alabilmek için tarihinde müracatta bulunduğunu bakanlık raportörlerinin samara otele yaptıkları puanlama denetimi sonucunda samara otelin gazinosu ile beraber yıldız statüsünde olduğu rapor edilmesine rağmen turizm bakanlığı i̇şletmeler genel müdürlüğü puanlama komisyonunda sadece otel kısmının komisyonda ele alınarak otele yıldız verilmesine karar verildiği halde gazino işletme ruhsatı vermemek için gazino kısmı yatırımda gösterilerek bu konu incelemeye dahi alınmadan bakanlıktan işletme izni talebinin reddine dair verilen cevap üzerine aydın i̇dare mahkemesinde esas sayılı dosya ile dava açtığını i̇dare mahkemesinin bu konuda yürütmeyi durdurma kararı verdiğini turizm bakanlığının bu karara itiraz ettiğini itirazın ret edildiğini buna rağmen bakanlığın i̇dare mahkemesinin kararını uygulamadığı ve son olarakta bakanlığın tarihli muğla valiliğine yazdığı yazı ile sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin fıkrasının tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tarih ve sayılı turizmi teşvik kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun hükümleri uyarınca uygulanmasının mümkün görülmediğini hukukî imkansızlık vardır denilerek açılmamış olan talih oyunu salonunun derhal kapatılmasını istediklerini bildirdiğini ayrıca bakanlığın mahkeme kararını uygulamayarak anayasanın maddesini ihlal ettiğini aydın bölge i̇dare mahkemesinin ret kararının dahi yukarıda bahsedilen kanunun resmî gazetede yayımı tarihinden sonra verildiğini belirterek davalı turizm bakanlığının bu işlemin idari olmadığını hakkın suistimaline kaçan tasarrufların haksız fiile dönüştüğünü ve bu sebeple de adli yargının görevi alanına girmesi sebebiyle haksız fiilin vukuu bulduğu yerin bodrum olmasıyla davanın mahkememizde açıldığını bildirerek davalı idarenin müdahalesinin menine ve dolar tazminat alacağından şimdilik amerikan doları tazminatın davalı idareden alınmasını istemiş ve bu arada kendi hakkında uygulanmak istenen sayılı yasanın geçici ve geçici maddelerinin anayasaya aykırılığını iddia ederek bu maddenin incelenmesi ve iptali için dosyanın yüce anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiş davalı hazine vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde dava konusu işletmenin tümüyle idari işlemler olup özel hukukla bir ilişkisinin bulunmadığını bakanlıkça yapılan işlemin özel kanun olan sayılı turizm teşvik kanunu ile bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikten kaynaklandığını bu nedenlerle çözümün idari yargının görev alanı içerisine girdiğini bu nedenle davanın reddine karar verilmesini belirtmiş dosyaya ibraz edilen belgeler ve öncelikle anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görülerek yapılan inceleme sonunda da sayılı yasanın maddesinde turizm i̇şletmelerine bağlı ya da müstakil olarak talih oyunları oynatılabilecek mahallerin açılması yasaktır diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır hükmü yer almakta ve hüküm kanunun resmî gazetede yayımını takiben yürürlüğe gireceği maddede belirtilmiş bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı halbuki kanunkoyucunun kanun yapma görevini yerine getirirken sınırsız bir takdir yetkisi olmadığı bütün yasama tasarruflarında olduğu gibi burada da genel hukuk kuralları ve özellikle anayasanın temel ilkelerine bağlı olduğu kabul edilmiştir türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu anayasamızın maddesinde hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklandığına göre kanunun maddesi temel hak ve özgürlüklere devletin devamlılığı ve güvenilirliği ilkesinden hareket ile devlete inanarak yatırım yapmış ve kanundan doğan haklarını kullanmış olması ve çıkarılan kanun ile bu hakların hiçbir ayrılık yapmadan ortadan kaldırılması kanunda devlete güvenilerek yatırım yapan kişilerin katlanmış oldukları giderleri telafi edecek bir süre tanınmamış olması ulusal anlaşmalara imza koyan türkiye cumhuriyetinin bu imzalar ile bağlı olduğu türkiyede yatırım yapacak yabancılar açısından güvenilirliğinin kaybedilmesine sebep teşkil edebileceği ve somut olayda talih oyunları salonu kurulması çalışma ve sözleşme özgürlüğü kapsamındadır bu sebeplerle sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görülmüştür sayılı yasanın geçici maddesinde ise turizm bakanlığı tarafından önceden izin verilmiş bulunan talih oyun i̇şletmelerinin izinlerinin yasanın resmi gazetede yayınlanmasını takip eden ay sonra kendiliğinden hükümsüz olacağı ve bu tarihten sonra faaliyetlerine izin verilmeyeceği hükmünü içermesi nedeniyle bu aylık süre içinde işletme izni almaya hak kazanmış olupda henüz işletme iznini alamamış olan talih oyun i̇şletmelerinin çalışma hak ve özgürlüklerini kısıtlama getirilmiş olmaktadır kanun ile getirilecek sınırlamalar düzenin sürekliliği için amaç dışına çıkmamalıdır faaliyetleri büsbütün durdurma çalışma hakkının özüne dokunmaktadır dolayısı ile sayılı yasanın geçici maddesinde faaliyet yasağının başladığı tarihten itibaren talih oyunları i̇şletmelerinde bulunan oyun alet ve makinalarının ve bunlarla ilgili diğer eşyaların saklanmasına yurt dışına ihracına ve diğer hususlarla ilgili tedbirleri almaya ve buna ilişkin usul ve esasları düzenlemeye turizm bakanlığı yetkilidir denilmektedir kanunun bu maddesinde devlete getirilecek külfetin hesap edilmeden çıkarılmış olması karşısında davacının tüm iddiaları ciddi bulunarak sonuçta sayılı yasanın geçici ve geçici maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı bulunması nedeniyle iptali saygı ile arz olunur
732
esas sayısı karar sayısı anayasanın ncu maddesi ile özgül ayrım yasakları ve genel anlamda eşitlik ilkesi ele alınmıştır bu maddedeki eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanması maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğu olmak üzere iki ayrı bolümde incelenmektedir şekli hukuki eşitlik ve yargı denetimi ile ilgili olarak her şeyden önce eşitlik gibi değişik yönleri olan genellik yani kanunların genelliği kavramı üzerinde durmak gerekmektedir anayasamızda kanunların genelliği konusunda açık bir hüküm bulunmamakla birlikte hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucu olarak kabul edilmektedir kanunun genelliği onun belli bir kişiyi hedef almayan özel aktüel geçici bir durumu gözetmeyen fakat önceden saptanmış olup soyut şekilde uygulanabileceği bütün kişilere hitap eden hükümleri içermesi demektir anayasa mahkemesine göre kanun genel hukuk kuralları koymalı genel soyut ve kişilik dışı olmalı başka bir deyişle genel nesnel ve kişilik dışı hükümler içermelidir kt kanunun genel olması herkesin statüsünü düzenleyeceği anlamına gelmemekte yalnızca kanunun belli bir kişi veya kişileri göz önünde tutmaksızın genel hükümler koymasını hukuki durumları soyut olarak düzenlemesini gerektirmektedir genelliğin zaman içinde görünümünü ifade eden kanunun sürekliliği de kanun ile öngörülmüş koşullar aynen gerçekleştiğinde veya aynı koşullar ortaya çıktığında kanunun birbirine eş olayların uygulanabilir oluşunu anlatmaktadır tezi̇ç bu kapsamda kanun hükümlerinin her şeyden önce genel nitelikte olması kimlikleri önceden belirli kişilere yönelmemesi herkes için nesnel hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir genellik eşitlik ilkesinin zorunlu bir koşuludur fakat nesnel hukuki durumlar yarattığı sürece yalnız nitelikleri kanunla belirlenmiş kişi ya da kişiler hakkında bir kural koyulmuş olması kanunun genellik ve soyutluğunu zedelememektedir zira kanunların herkes için aynı olması herkese hitap eden hükümler içermesi olanaksızdır çünkü kanunlar vb diğer düzenlemeler soyut önermelerden ibaret olmayıp sosyal ilişkileri olayları düzenlemek için başvurulan hukuki araçlardır yasama organı herhangi bir sosyal ilişki alanını kanunla düzenleyerek hukuk alanı içine alabilir veya hukuk alanı içindeki bir ilişkiyi bu alandan çıkarabilir her kanun düzenlediği belli bir sosyal ilişki alanı ile ilgili kurallar koyar dolayısı ile zorunlu olarak belirli durumlara ve bu durumlar ile ilgili kişilere yönelir her kanun kişilerin veya durumların bazı özellikler yönünden benzerlikleri veveya farklılıkları üzerine kuruludur dolayısı ile yalnızca düzenlediği hukuki durum ile ilgili ilişkili kimseleri hedefler onlara yönelir böylece kanun yapma veya kanun şeklinde düzenleme yapma hemen daima kişilerin veya durumların bazı özellikler yönünden benzerlikleri veveya farklılıklarına dayanan sınıflandırmaları gerektirir sınıflandırma kanun yapma veya kanun yapma şeklinde düzenleme yapma faaliyetinin zorunlu bir parçasıdır başka bir deyişle kanunesas sayısı karar sayısı koyma söz konusu olduğunda kişiler şeyler ve durumlar arasında sınıflandırmalar ayırımlar yapmak kaçınılmazdır yasama organı da kanun koyarken kişiler şeyler ve durumlar arasında birçok sınıflandırmalar ayırımlar yapar kanunların maddi hukuki eşitlik normu açısından denetlenmelerinde sorun hangi farklılaştırma veya hangi sınıflandırma türlerinin eşitlik ilkesine aykırı düşeceğidir şüphesiz haklı neden kavramının genel bir tanımını vermek mümkün değildir kanundaki sınıflandırmanın haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı ancak kanunun somut içeriği göz önüne alınarak belirlenebilir sınıflandırmalar haklı nedenlere dayanması ve imtiyaz oluşturmaması koşuluyla eşitlik ilkesiyle çelişmezler sınıflandırma ile kanuni düzenleme konulan arasında bir bağ olmalıdır sınıflandırma anlaşılabilir gerçek ve somut bir farka dayandırılmalıdır sınıflandırma kanunun amacı ile ilişkili olmalı amaç ile akla uygun şekilde yeterli ölçüde yani gereği gibi ilgili olmalıdır sınıflandırma nedensiz haksız ve keyfi olmamalı akla uygun makul ve adil olmalıdır marshall eğer kanuni sınıflandırma ile amaç arasında akla uygun bir ilişki kurulabiliyor ise sınıflandırma anayasaya uygundurpolyviou anayasa mahkemesi sınıflandırmaların eşitlik ilkesine aykırı olup olmadığını hakli neden kriterine göre yapmaktadır buna göre kanun önünde eşitlik i̇lkesi her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında söz konusudur farklı durumda olanlara yani eşit olmayanlara farklı kurallar uygulanması yani eşit olmayanların eşitsizliği eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz bu ilke ile güdülen amaç benzer koşullar içinde olan özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktadır ekk aynı yönde verilen başka bir kararda da anayasanın uncu maddesindeki eşitlik mutlak anlamda bir eşitlik olmayıp ortada haklı nedenlerin bulunması halinde farklı uygulamalara imkan veren bir ilkedir hükmü verilmiştir k kt anayasa mahkemesi eşitlik ilkesine aykırılığı öne sürülen ayırımların farklılaştırmaların kanun koyucunun takdiri ile onun mutlak takdir yetkisi ile ilgili olduğunu veya anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı dışında kaldığını kabul etmiştir k kt k kt eşitlik ilkesi bütün verileri ile birlikte değerlendirilmesi gereken evrensel bir ilkedir eşitliği sağlama konusunda esas problem ise eşitsizlik yaparak eşitliği sağlamak anlayışını gerekçelendirmektir bu durumda eşitliği sağlamak için yapılan bir eşitsizliği isabetli teşhis etmek gerekir eşitlik aynı şartlarda aynı şekilde davranmaktır ancak bunun için aynı şartların eşit belirlenmiş olması farklılıkları haklı kılan sebeplerin bulunmaması gerekir şartlar hizmet gereklerine göre belirlenmişse ve hizmet gerekleri farklılığı zorunlu kılmış ise eşitliğe aykırılık yoktur şartların engelleyici olması hizmet gerekleri zorunlu kılmıyorsa eşitliğe aykırıdır şartlar zorunlu ise eşitliğe aykırı değildir böyle olsa daha iyi olur yaklaşımıyla koyulan şartların eşitliği ihlal edip etmediği tereddüt konusudur eşitlik sürekli genişleyen ve özellikle de farklılıkları eşitliğe aykırı olmaktan çıkartacak gerekçeler alanıyla dikkat çeken bir kavramdır farklılıkları meşrulaştırmakta da eşitlik kullanılır eşitlik farklılıklara engel olmaz imtiyazlara engel olur i̇mtiyaz sağlayamaz ama farklılık sağlayabilir bu bağlamda sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan izinli iken firar eden hükümlüye bir daha izin verilmez düzenlemesi incelendiğinde düzenlemenin firar eden tüm hükümlülere eşit bir uygulama öngörmediği ve ncı maddeleri kapsamında izinli iken firar eden hükümlülere yönelik aleyhte ve sürekli izin yasağı getirdiği görülmektediresas sayısı karar sayısı söz konusu düzenleme maddi hukuki eşitlik kavramı bakımından değerlendirildiğinde düzenlemedeki sınıflandırma somut makul ve adil bir farka dayanmamaktadır zira firar eyleminin izinde veya diğer hallerde gerçekleşmiş olması arasında gözetilen farkın hangi menfaate yönelik olduğu hangi menfaati üstün tuttuğu ve koruduğu anlaşılır değildir yine izin yasağının firarı önleyici etkisi bulunduğu için bu yasak getirilmiş ise bu etkinin sadece ve ncı maddeleri uyarınca izinde iken firar eden hükümlülere karşı kullanılırken firar eden diğer hükümlülerin neden ayrık tutulduğu anlaşılır değildir bu sınıflandırma ile kanunun amacı arasında adil ve makul bir ilişki de bulunmamaktadır sırf izinde iken firar edilmesini önlemek amacıyla firar eden diğer hükümlüler lehine izinde iken firar eden hükümlüler aleyhine böyle ağır bir müeyyideye başvurmak adil olmadığı gibi kanunun amacına da uygun düşmemektedir zira hükümlülere ve ncı maddeler uyarınca verilen izinler anne baba eş kardeş ve çocuğunun ölümü ve yaşamsal tehlike oluşturacak önemli ve ağır hastalık halleri ile doğal felakete uğramaları nedeniyle veya iş bulmalarını sağlamak aile bağlarını sürdürmelerini ve güçlendirmelerini dış dünyaya uyum sağlamaları amacıyla verilmekte olup sözkonusu amaçlardan ilk hatada ve bu kadar sert şekilde vazgeçilmesi hizmet gerekleriyle bağdaşmadığı gibi sayılı kanunu genel amacına da hizmet etmeyecektir dolayısıyla firardan sonra izin kullanılması hususunda firar eden tüm hükümlüler eşit konumda olup bu hükümlüler arasında izin yasağı ayrımına neden olan kanun hükmü eşitlik ilkesini ihlal etmiştir firar eden hükümlüler arasında eşitsizlik yaratılmasını zorunlu kılan üstün bir menfaat korunması gereken bir değer ve hizmet gereği bulunmamaktadır i̇nfazın temel amacı firar eden hükümlüler arasında farklılık yaratılmasına ve firar eden hükümlülerin izin hakkının tamamen elinden alınmasına infaz tamamlanıncaya kadar genel bir yasak getirilmesine engeldir burada düzenlemenin tamamen kanun koyucunun takdiri ile ilgili olduğu ve mutlak takdir yetkisi kapsamında bulunduğuna karar vermek hukukun evrensel ilkelerine aykırı sonuçlar ve önemli mağduriyetler yaratacağı açıktır diğer taraftan ceza hukukunda cezanın kendisi bizatihi bir amaç olmayıp cezadan beklenen amaçları elde etmek için kullanılan bir araçtır cezalandırmayla ulaşılmak istenen ceza yaptırımı tehdidiyle vatandaşların kanuna uygun davranma eğilimlerini arttırmak bireylerin gelecekte başka bir suç işlemesini engellemek ve en önemli ve esas olan amaç ise mahkumların yeniden sosyalleştirilmesi ve topluma kazandırılmasıdır bu nedenle günümüz infaz hukukunda salt olarak ıslahı öngören anlayış terk edilerek yerini mahkumların yeniden sosyalleştirilip sağlıklı bireyler olarak toplumsal hayata geri dönmelerini hedefleyen eğilime bırakmıştır ceza politikası da mahkûmları sosyalleştirme amacına dönük bir evrimleşme geçirmiş olup mahkumların sosyal hayata hızlıca adapte olabilmeleri sosyal sorumluluk bilinci içinde suçtan uzak kalarak hayatlarını sürdürebilmeleri ve sivil hayatta sağlıklı ilişkiler kurabilmeleri çağdaş infaz rejiminin temel amacı haline gelmiştir mahkumların sosyalleştirilmesi amacım törpüleyen çeşitli etmenleri göz ardı etmemek gerekir öncelikle cezaevi ortamının mahkûmları sosyal yaşama sağlıklı bireyler olarak yeniden entegre etmek için yeterince uygun olduğu söylenemez bu nedenle bir mahkumun ailesi ve yakınlarıyla ilişki kurabilmesi haberleşme ve görüşme imkanı ile bu kişilerden soyutlanmadan yaşamaya devam etmesinin sağlanması kurallara saygılı ve sorumluluk sahibi bir birey olarak topluma yeniden kazandırılmasında büyük öneme sahiptir mahkumların rehabilite edilmesi esasında bireyin özel alanına yani dokunulamaz ve engellenemez dünyasına ilişkin bir kavramdır mahkumların toplumsal yaşama ıslah olmuş biçimde yeniden dönebilmeleri sosyal hayatla bağlarını koparmamış olmaları oranında başarılı olabilecektir mahkumlara kısıtlanmış şartlar altında da olsa mahrem bir alanın sağlanması onları rehabilite etme çalışmaları açısından kilit bir role sahiptir dolayısıyla her ne kadar mahkûmiyet kavramının belli bir sınırlama alanını beraberinde getirdiğini kabul etmek gerekse de bu sınırlama alanı hiçbir zamanesas sayısı karar sayısı mahkûmun özel hayatına ve ailesiyle ilişkilerine yönelik müdahalelerde gözetilmesi gereken adil dengeyi aşmamalıdır mahkumun cezaevine girmesi ile bozulan ailevi ve toplumsal bağlarının yeniden sosyalleştirme kapsamında onarılması için ailesi ve yakın çevresiyle ilişkisini sürdürmesi gerekmektedir böylelikle hükümlü olmanın zararlı sonuçları azaltılacak ve tahliye olduktan sonra sosyal hayata adaptasyon süreci hızlanacaktır bir mahkumun aile fertleriyle iletişim kurmaya ne derece ihtiyacı varsa aile fertlerinin de mahkumla ilişkilerini devam ettirmeye aynı derecede hakkı olacaktır bu hakka yönelik kısıtlama ve zorlaştırmalar aile fertlerini de mağdur konumuna getirmektedir mahkumların dış dünyayla temaslarını makul düzeyde devam ettirmesi iyileştirme ve sosyalleşmeleri açısından önemli bir işleve sahip olduğundan avrupa i̇nsan hakları mahkemesince mahkumların aileleriyle ve yakınlarıyla ilişkilerini devam ettirebilmeleri konusunda kaynak yokluğu bir gerekçe olarak kabul edilmeyip mahkumların toplumla yeniden bütünleşmesini kolaylaştıracak şekilde infaz sürecinin yürütülmesi konusunda devletlere pozitif bir yükümlülük atfedilmektedir mahkumun ailesiyle ilişkilisini sürdürebilmesi için gerekli şartların sağlanıp güvence altına alınması ai̇hs kapsamında mahkumlara tanınması gereken özel hayat alanının vazgeçilmez mahkeme mahkumun aile yaşamına müdahalenin sınırlarının çok da geniş yorumlanamayacağı kanaatindedir gerçekten de aileyle görüşmenin sınırlandırılmasının sadece mahkûm açısından değil aynı zamanda ailesi açısından da bir mahrumiyeti beraberinde getirdiği ortadadır bu nedenle aile hayatına yönelik gerçekleştirilen kısıtlamaların etki alanının oldukça geniş olacağı gözden kaçırılmamalı ve mahkûmun ailesiyle olan ilişkisini hedef alan müdahalelerin kapsamı dar tutulmalıdır ai̇hm cezaevi disiplinini bozucu eylemler karşısında mahkûmlara verilebilecek disiplin cezalarına ilişkin taraf devletlere geniş bir takdir hakkı tanırken ziyaretçi kabul etme hakkının engellendiği hallerde bu yaklaşımından uzaklaşmaktadır bu noktada mahkeme avrupa cezaevleri kurulunun maddesi uyarınca hiçbir cezanın aileyle olan iletişim üzerine konulacak genel bir yasağı kapsamayacağı ilkesini benimsemektedir ayrıca mahkeme bu ilkenin normatif temellerinin iç hukukta açık ve ayrıntılı bir şekilde düzenlenmesi gerektiği kanaatindedir genel ziyaret yasağı konulamayacağına ilişkin olarak mahkemenin bakış açısını gülmeztürkiye kararı ortaya koyabilecek niteliktedir mahkeme somut olaya konu olan cezanın genel nitelikte bir yasaklama olduğunu belirterek başvurucunun aile yaşamına müdahale edildiğine karar vermiştir disiplini bozucu hareketleri karşısında mahkûmların ailesiyle yüz yüze görüşme olanağının genel bir yasak kapsamında engellenmesinin yeniden sosyalleştirilmesi amaçlanan bireylerin ıslahı açısından olumlu etkiler doğurmayacağı açıktır bir mahkûmun aile fertleriyle iletişim kurmaya ne derece ihtiyacı varsa aile fertlerinin de mahkûmla ilişkilerini devam ettirmeye aynı derecede hakkı olacaktır bu nedenle hangi suç işlenmiş olursa olsun mahkûmla ailesi arasındaki ilişkinin varlığını sona erdirmeye yetmeyeceği için aralarındaki ailevi bağları önemli ölçüde zedeleyici nitelikteki yaptırımların uygulanması hem mahkumlar hem de onların aile fertleri açısından kabul edilebilir görünmemektedir tbb dergisi bülent altınsoy bu nedenle ve ncı maddeler kapsamında verilen izinlerin koruduğu ve hizmet ettiği değer ve menfaatlerin üstünlüğü sayılı kanunun temel amacı da göz önünde bulundurularak sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesindeki i̇zinli iken firar eden hükümlüye bir daha izin verilmez düzenlemesinin anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesini ihlal ettiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzereesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun ıncı maddesi uyarınca sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan i̇zinli iken firar eden hükümlüye bir daha izin verilmez hükmünün anayasanın uncu maddesine aykırı görülmesi nedeniyle iptali talebiyle anayasa mahkemesi̇ nezdi̇nde i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına i̇şbu dosya hakkında karar verilebilmesi için sayılı kanunun maddesinde düzenlenen aylık süre sonuna kadar beklenmesine bu süre sonunda anayasa mahkemesi tarafından bir karar verilir ise bu karara göre verilmez ise yürürlükteki hükümlere göre karar verilerek davanın sonlandırılmasına kararın hükümlüye tebliği için kırklareli açık ceza i̇nfaz kurumuna gönderilmesine karar aslının ve dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verildi
1,996
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türk mühendis ve mimar odaları birliği tmmob maden mühendisleri odası vekili av tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren i̇ller bankası anonim şirketi i̇nsan kaynakları yönetmeliğinin ve maddeleri ile maddesinin iptali ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle i̇ller bankası anonim şirketi ve başbakanlıka karşı açılan davada iptali istenilen i̇ller bankası anonim şirketi i̇nsan kaynakları yönetmeliğinin dayanağı olan sayılı i̇ller bankası anonim şirketi hakkında kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiasıyla itiraz yoluyla iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulması istemi incelendi sayılı i̇ller bankası anonim şirketi hakkında kanunun banka personeli başlıklı maddesinde banka hizmetlerinin gerektirdiği görevler tarihli ve sayılı devlet memurları kanununa ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmayan sözleşmeli personel eliyle yürütülür banka personelinin hizmete alınması nitelikleri atanma ilerleme yükselme görevden alınma şekilleri görev ve yetkileri disiplin esasları yükümlülükleri unvan ve sayıları devlet personel başkanlığının görüşü üzerine bakanlar kurulu kararı ile çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir hükmü yer almıştır bakılan davada iptali istenilen i̇ller bankası anonim şirketi i̇nsan kaynakları yönetmeliğinin dayanağı olan sayılı i̇ller bankası anonim şirketi hakkında kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu savının ciddi olduğu kanaatine varıldığından bu maddenin itirazen iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulması dairemizce gerekli görülmüştür dayanılan anayasa kuralları madde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez madde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir madde memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir davacı türk mühendis ve mimar odaları birliği tmmob maden mühendisleri odası i̇ller bankası anonim şirketi i̇nsan kaynakları yönetmeliğinin ve maddeleri ile maddesinin iptali ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır i̇ller bankası anonim şirketi i̇nsan kaynakları yönetmeliğinin dayanak başlıklı maddesinde bu yönetmelik tarihli ve sayılı i̇ller bankası anonim şirketi hakkında kanunun inci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır kuralına yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin birinci fıkrasında banka hizmetlerinin gerektirdiği görevlerin sayılı devlet memurları kanununa ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine tabi olmayan sözleşmeli personel eliyle yürütüleceği belirtilmiştir maddenin ikinci fıkrasında ise banka personelinin hizmete alınması nitelikleri atanma ilerleme yükselme görevden alınma şekilleri görev ve yetkileri disiplin esasları yükümlülükleri unvan ve sayılarının devlet personel başkanlığının görüşü üzerine bakanlar kurulu kararı ile çıkarılacak yönetmelik ile düzenleneceği hususu yer almaktadır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir anayasa mahkemesinin birçok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesi ile ilgili açıklama yapılmıştır buna göre yasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırması olmaktadır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade edeceği ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesinin yürütme organının takdirine bırakılabileceği vurgulanmıştır buna göre anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanağı bulunmamaktadır yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilmemektedir yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ise i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine ilişkindir idarenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açık bir şekilde yasayla düzenlenmesini gerekli kılmaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesi yine birçok kararında anayasanın maddesinin ikinci fıkrasının kapsamına giren kişilerin statülerine ve özlük haklarına ilişkin düzenlemelerin yasayla yapılması gerektiği bu konuların düzenlenmesinin idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılmasının anayasaya aykırı olacağı belirtilmiştir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin hizmet birimleri ile bu birimlerin kadro ve görev unvanlarının ve görevlerinin yasayla düzenlemesini de içermektedir kadrolar bir kamu hizmetinin teşkilatlanmasının ön koşulu olmaktadır kadro unvanı personelin yerine getireceği görevlerini yetkilerini haklarını ve yükümlülüklerini aylık ve ödenekleri ile diğer özlük haklarını içermektedir kadro unvanı ile personelin özellikle aylık ve ödenekleri ve diğer özlük hakları arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır bununla birlikte banka personelinin disiplin kurallarına aykırı eylemleri karşılığında hangi yaptırımların uygulanacağının da açık bir şekilde yasa ile belirlenmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı i̇l özel idareleri belediyeler ve bağlı kuruluşları ile münhasıran bunların üye oldukları mahalli idare birliklerinin finansman ihtiyacını karşılamak bu idarelerin sınırları içinde yaşayan halkın mahalli müşterek hizmetlerine ilişkin projeler geliştirmek bu idarelere danışmanlık hizmeti vermek ve teknik mahiyetteki kentsel projeler ile alt ve üstyapı işlerinin yapılmasına yardımcı olmak ve her türlü kalkınma ve yatırım bankacılığı işlevlerini yerine getirmek üzere kanunla kalkınma ve yatırım bankası olarak kurulan iller bankası anonim şirketi bir kamu tüzel kişisidir anayasanın maddesinde belirtildiği üzere i̇ller bankası anonim şirketide idarenin bütünlüğü içinde yer almaktadır ve banka personelinin hizmete alınması nitelikleri atanma ilerleme yükselme görevden alınma şekilleri görev ve yetkileri disiplin esasları yükümlülükleri unvan ve sayılarına ilişkin hususların yasayla düzenlenmesi gerekmektedir açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı i̇ller bankası anonim şirketi hakkında kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi
908
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı özel öğretim kurumları kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar ile tarihli ve sayılı yüksek öğrenim öğrenci yurtları ve aşevleri hakkındaki kanuna ek kanun kapsamında faaliyet gösteren özel öğrenci barınma hizmetleri veren yurt ve benzeri kurumların taşınır ve taşınmaz malları şeklindeki düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır kanunun gerekçesinde özel okullar ve özel öğrenci yurtları ve benzeri kurumların taşınır ve taşınmaz hacizleri yapılırken öğrencilerin olumsuz etkilenmesinin önüne geçilmesini sağlamak olduğu belirtilmiştir yine kanunun gerekçesi anayasanın maddesinde düzenlenen eğitim hakkı kapsamındadır yapılan düzenleme kamu yararı amacı taşıdığından meşru amaç bulunduğu gibi yapılan sınırlama kanunla getirildiğinden meşru vasıta korunmuştur ancak yapılan sınırlamanın kapsamı meşru amaca uygun değildir i̇lgili kurumların herhangi bir ayrım yapılmaksızın taşınır ve taşınmaz mallarının haczinin yasaklanması ölçülülük ilkesine aykırıdır eğitim faaliyetine mahsus eğitim hizmetlerine özgülenmiş ve fiilen kullanılan taşınır ve taşınmazlar dışındaki malların haczinin engellenmesi adil dengeyi alacaklı aleyhine bozmaktadır alacaklıya aşırı külfet getiren bu durum kanunun amacına aykırıdır bu kapsamda faaliyet konusu eğitim olmakla birlikte diğer birçok alanda faaliyet gösteren inşaat temizlik gıda ticareti vb gibi bir şirketin hiçbir taşınır ve taşınmaz malı haczedilemeyecektir diğer faaliyet konularının yanında eğitim faaliyetinde bulunan bir kuruma ait olan lüks araçlar eğitim faaliyeti gösterilen taşınmaz dışındaki taşınmazlar eğitim faaliyeti ile ilgili olmadığı açık taşınırlar dahi haczedilemeyecektir bu durum dahi normun ölçüsüzlüğünün açık göstergesidir taşınır ve taşınmaz malları şeklindeki düzenleme anayasanın maddesi kapsamındaki eşitlik ilkesine de aykırıdır eğitim faaliyetiyle sınırlı olarak hatta eğitim faaliyetinde fiilen kullanılan şeklinde herhangi bir sınırlama getirmeyen ilgili düzenleme diğer faaliyet konuları yanında eğitim alanında da faaliyet gösteren şirketlerin diğer faaliyetleri kapsamında yaptığı işlemler dolayısı ile oluşan borçlarını tahsil noktasında dahi diğer şirketlerden ayrıcalıklı konuma getirmektedir i̇tiraz konusu norm ilgili kurumların borçlarının tahsilini zorlaştıracağı gibi imkansız hale getirebilecektir diğer taraftan eğitim öğretim yılı sonunda haczedilir şeklindeki düzenleme yine mülkiyet hakkına ve eşitlik ilkesine aykırıdır amaç eğitim kurumlarının faaliyetinin eğitim sonuna kadar devamını sağlamak ve öğrencilerin olumsuz etkilenmesini önlemek olduğundan haczin yasaklanması alacaklı için aşırı külfete neden olacaktır zira araç taşınmaz ve menkullerin üzerine yalnızca kaydi haciz konulması eğitim faaliyetini aksatmayacak öğrencileri herhangi bir şekilde etkilemeyecektir kaydi haczin engellenmesi borçlunun mal kaçırmasını kolaylaştırdığı gibi alacağın tahsilini imkansızlaştıracaktır devam eden süreçte borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf hakkı eğitim öğretim yılı sonuna kadar herhangi bir suretle sınırlanmadığı gibi alacaklının mülkiyet hakkı ölçüsüz şekilde sınırlanmış olacak alacaklı borçlu menfaat dengesi alacaklı aleyhine bozulacaktır alacaklı borçlunun malvarlığını eksiltmesi karşısında hiçbir işlem yapamaz hale gelecektir eğitim öğretim yılı sonuna kadar borçlu şirket tüm malvarlığını sınırsız bir şekilde azaltabilecektir diğer faaliyetlerinin yanında eğitim faaliyetinde bulunan şirketler eğitim ve barınma faaliyetinde bulunmayan şirketlerden aşırı şekilde ayrıcalıklı konuma getirilmektedir eğitim faaliyetlerinin aksamaması yanında alacaklının mülkiyet hakkı da korunmalıdır haczin ertelenmesi müessesi yukarıdaki sakıncaları nedeni ile adil dengeye aykırıdır eğitim faaliyetini aksatmamak ve öğrencilerin olumsuzluklardan etkilenmesini engellemek amacıyla muhafaza ve satış işlemlerinin ertelenmesi gerekli ve yeterli iken haczin ertelenmesi mülkiyet hakkına ve eşitlik ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı yine içinde bulunulan eğitim ve öğretim yılı sonunda haczedilir şeklindeki düzenleme de eğitim sonu ifadesi muğlaklık içermektedir günümüzde birçok kurumda eğitim faaliyeti tüm yıl boyunca devam etmekte olup eğitim faaliyetinden yararlananlar da ilgili kurumun faaliyetine göre eğitim ve barınma hizmeti almaktadır eğitim sonu ibaresinin ne anlama geldiği kurumdan kuruma değişmektedir i̇lgili muğlaklık sosyal hukuk devleti ve eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır tüm bu nedenlerle sayılı i̇cra ve i̇flas kanunun maddesine fıkrasıyla eklenen özel okullar ile özel öğrenci yurt ve benzeri kurumları taşınır ve taşınmaz mallarının haczi başlıklı ek md tarihli ve sayılı özel öğretim kurumlan kanunu kapsamında faaliyet gösteren okullar ile tarihli ve sayılı yüksek öğrenim öğrenci yurtları ve aşevleri hakkındaki kanuna ek kanun kapsamında faaliyet gösteren özel öğrenci barınma hizmetleri veren yurt ve benzeri kurumların taşınır ve taşınmaz malları sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanuna göre yapılan takipler hariç olmak üzere içinde bulunulan eğitim ve öğretim yılı sonunda haczedilir şeklindeki maddenin anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiasıyla iptali talep olunur
631
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun verdiği yetki çerçevesinde zehirlenme şüphesi ile davacı ait etsiz çiğköfte satışının yapıldığı işletmeye gidildiği yapılan denetim sonucunda şüpheli ürünlerden numune alınarak kayseri gıda kontrol laboratuvar müdürlüğüne analiz yaptırılmak üzere gönderildiği ürünlerin muhafaza altında kalan sürede son tüketim tarihinin geçmesi nedeniyle davalı idarece imha edildiği bu sebepten kaynaklanan tl maddi zararın ve işletmenin sekiz saat süreyle kapatılması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen tl manevi zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır i̇ptali i̇stenilen kanun hükmü sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanununun maddesinin beşinci fıkrasında yer alan bu ihtiyati tedbirlerin uygulanması sonucu bakanlığa herhangi bir sorumluluk yüklenemez bakanlıktan herhangi bir tazminat talep edilemez ibaresi yönünden anayasanın ve maddelerine aykırılığı düşüncesiyle başvurulmaktadır i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaca aykırılığının değerlendirilmesi anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasasının yargı yolu başlıklı maddesinde idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır yukarıda yazılı anayasa hükmü idarenin hizmet kusuruna dayanan tazmin sorumluluğuna işaret etmekte hizmet kusuru ise idarenin kuruluşundan ya da işleyişinden doğan nesnel nitelikteki bir aksaklık ya da bozukluk olarak tanımlanmaktadır i̇dari yargıda tam yargı davası kapsamına giren ilgililerin kişisel hukuki durumlarında ortaya çıkan hak ihlallerinin giderilmesini amaçlayan tazminat davaları idarenin kamu hizmetini hizmetin gereklerine uygun olarak yerine getirilmesini sağlayan etkin bir denetim aracıdır somut olayda davacı ait etsiz çiğköfte satışının yapıldığı işletmedeki şüpheli ürünlerin muhafaza altında kalan sürede son tüketim tarihinin geçmesi nedeniyle davalı idarece imha edilmesinden kaynaklanan tl maddi zararın ve işletmenin sekiz saat süreyle kapatılması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen tl manevi zararın tazmini istenmektediresas sayısı karar sayısı bu itibarla davacının kişisel hukuki durumunda iddia edilen hak ihlallerinin giderilmesi konulu uyuşmazlıklarda kanun hükmü ile idarenin sorumlu tutulamayacağının düzenlenmesi hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanununun maddesinin beşinci fıkrasında yer alan bu ihtiyati tedbirlerin uygulanması sonucu bakanlığa herhangi bir sorumluluk yüklenemez bakanlıktan herhangi bir tazminat talep edilemez ibaresi yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderi̇lmesi̇ne tarihinde karar verildi
467
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı milli eğitim temel kanunu ve devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin tüm fıkraları öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ilişkin düzenlemeler olup bu madde hükmü kazanılmış hakları ortadan kaldırdığından anayasanın nci maddesine türkiyenin uluslararası sözleşme ile üstlendiği yükümlülüğüne ters düştüğünden anayasanın ıncı maddesine aykırıdır ekim ilo unesco ortak belgesinde öğretmenlerin statüsüne i̇lişkin tavsiye kararının yer almasıyla öğretmenlerin toplumsal statüsüyle ilişkili olarak önemli bir adım atılmış ve kararın alındığı gün olan ekim tarihten bu yana bütün dünya öğretmenlerinin ortak günü ilan edilmiştir türkiyenin de imzaladığı ilo unesco ortak belgesi maddeden oluşmaktadır bu belge öğretmenlerin salt okul içinde değil toplum içinde de yerine getirdikleri işlevlerin taşıdığı önemi uluslararası düzeyde belgeleyen öğretmenlerin tüm sorunlarını ele alan ve durumlarını tüm ayrıntıları ile düzenleyen bir belgedir öğretmenlerin statüsü tavsiyesinin benimsenen ortak ilkelerinde öğretmenliğin uzmanlık isteyen bir meslek olduğu öğretmen adaylarının yetenekli kişilerden seçilmiş olması gerektiği öğretmen adaylarının özendirilmesi nitelikli uygulamalı iyi bir eğitimden geçirilmesi öğretmenlerin sürekli meslek içi eğitimden geçirilmesi öğretmenlerin toplusözleşmeli yaptırımlı sendika hakkına kavuşması eğitim örgütleri aracılığıyla eğitim işlerinde ve eğitim yönetiminde söz sahibi olması ve öğretmen örgütlerinin dünya öğretmen örgütleriyle dayanışma içinde olmasının sağlanması gerekli olduğu vurgulanmıştır unesconun yılında yapmış olduğu öğretmen eğitimi konferansında da öğretmenlerin değişen koşullarla karşı karşıya kaldıkları sorunların çözümü ve alınacak önerilerin neler olacağına ilişkin temel olgulara işaret edilmiştir unesconun bu toplantısında eğitimsel değişikliklerin öğretmenlere yeni yükler getirdiği kabul edilerek ve bu değişikliklere uyum sağlayabilmek için yeni yaklaşım tarzına gerek duyulduğunu belirtmektedir bu yeni yaklaşım kendi içinde üç temel ilkeyi barındırmaktadır konferansta kabul edilen diğer ilkeleri destekleyici üçüncü ilke öğretmenlerin toplumdan uzak bireyler olmadıkları için onları kurumlar ve ekip çalışmasının bir üyesi olarak çalışacak uzmanlar olarak görmek gerektiğidir the forty fifth session of international conference on education educational innovation december number paris yukarıda açıklanan türkiyenin de imzaladığı ilo unesco ortak belgesinde kabul edilen tavsiye kararı ile uluslararası konferanslar da kabul edilen ilkeler doğrultusunda tarih ve sayılı milli eğitim temel kanununda öğretmenliğin özel bir uzmanlık mesleği olduğunu önceden kurallaştırmıştır bu kanunun üncü maddesindeesas sayısı karar sayısı öğretmenlik devletin eğitim öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir uzmanlık mesleği olarak tanımlanmıştır yine devlet öğretmenliğin gerektirdiği nitelikleri taşıdıklarını eğitim ve öğretim alanında uzmanlık düzeyinde yetiştirildiklerini saptadıklarını öğretmen olarak atamıştır bu duruma göre şu anda görevde bulunan tüm öğretmenlerin uzman olduklarının kabul edilmesinde yasal zorunluluk vardır bunun anlamı uzmanlığın tüm öğretmenler için kazanılmış hak olmasıdır öğretmenliği derecelendiren sayılı kanunun inci maddesi ile yapılan düzenleme kazanılmış hakların ortadan kaldırılması sonucunu da beraberinde getirmektedir sayılı kanunun iptali istenen inci maddesinin son fıkrasında toplam serbest öğretmen kadro sayısı içinde uzman öğretmen oranı olarak belirlenmiş olduğundan uzmanlık unvanı öğretmenlerin lik bölümü üzerinde bırakılmış inden ise geri alınmış olmaktadır böyle bir hükmün anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılması mümkün değildir çünkü bir hukuk devletinde kazanılmış haklara da saygı duyulması esastır anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir devletin tüm işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygun olması anlayışı kazanılmış haklara saygı duyulmasını da içermektedir ancak kazanılmış bir haktan sözedilebilmesi için bu hakkın yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre tüm sonuçlarıyla eylemli biçimde elde edilmiş olması gerekir denilmiştir tarih ve sayılı milli eğitim temel kanununun üncü maddesinde öğretmenliğin özel bir uzmanlık mesleği olduğu önceden kurallaştırmış olduğundan sayılı yasadan önce öğretmenler için uzmanlık hakkı tüm sonuçlarıyla eylemli bir biçimde elde edilmiştir diğer taraftan türkiyenin de imzaladığı ekim ilo unesco ortak belgesi olan öğretmenlerin statüsüne i̇lişkin tavsiye kararında öğretmenliğin uzmanlık isteyen bir meslek olduğu belirtilmiş olduğundan türkiye bu konuda uluslararası yükümlülük altına girmiştir çünkü uluslararası çalışma örgütü i̇lo anayasasının uncu maddesinin tavsiye kararları açısından üye ülkelerin yükümlülükleri başlığını taşıyan ncı fıkrasının bendinde tavsiye kararı söz konusu olduğunda üye ülkelerden her biri konferans oturumunun kapanışından itibaren en fazla bir yıllık süre içerisinde veya istisnai koşullar nedeniyle bir yıllık süre içerisinde yapma olanağı olmadığı takdirde mümkün olan en yakın sürede ve konferans oturumunun kapanışından itibaren ayı geçmeyecek şekilde tavsiye kararını mevzuat haline getirmek veya başka türlü önlem almak üzere bu husustaki yetkili makam veya makamlara sunmayı üstlenir ifadesi yer almaktadır sayılı milli eğitim temel kanununun üncü maddesindeki öğretmenliğin özel bir uzmanlık mesleği olduğuna ilişkin hüküm de türkiyenin üstlendiği söz konusu yükümlülüğünün bir gereğidiresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde andlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası andlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası andlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır sayılı kanunun inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü anayasanın inci maddesine de aykırıdır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır söz konusu ncı fıkrada öğretmenlik kariyer basamaklarında yükseleceklerin gireceği sınav sınava katılacaklarda aranacak en az çalışma süresi hizmet içi eğitim veya lisansüstü eğitim nitelikleri her bir değerlendirme ölçütüne ilişkin hususlar ve puan değerleri alanında ya da eğitim bilimleri alanında tezli yüksek lisans veya doktora öğrenimini tamamlamış olanlardan uzman öğretmenlik veya başöğretmenlik için aranacak kıdem hizmet içi eğitim etkinlikler bilimsel kültürel sanatsal ve sportif çalışmalar ve sicil iş başarımı şartları ve puan değerleri branşlar temelindeki uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sayıları yükselmeye ilişkin usul ve esaslar ile diğer hususlar maliye bakanlığı ve devlet personel başkanlığının uygun görüşleri alınarak millî eğitim bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir denilmiştir yönetmelikle yapılması öngörülen bu düzenlemeler tümüyle anayasanın yukarıda sözü edilen kuralının yasayla düzenlenmesini zorunlu kıldığı memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kapsamındadır zira yasayla düzenlenmesi gereken ve kamu personeli için güvence olan konular sınırlayıcı değildir nitelik atanma görev ve yetki hak ve yükümlülük aylık ve ödeneğe yer verildikten sonra bunlara benzeyen ama bunlar dışında kalan konular diğer özlük işleridir anayasada yasayla düzenlenmesi açıkça belirtilen alanların yönetmelikle düzenlenmesi olanaksız olduğundan mezkur ncı fıkra hükmü anayasanın inci maddesi hükmüne aykırıdır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf yukarıda açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kanunun birinci maddesinin öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ilişkin düzenlemeleri içeren tüm fıkraları anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine ve ayrıca bu maddenin ıncı fıkrası anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan söz konusu maddenin iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı milli eğitim temel kanunu ve devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun ikinci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun iptali istenen ikinci maddesi hükmü ile yine öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılışı esas alınarak en yüksek devlet memuru aylığının uzman öğretmenlere sinin başöğretmenlere ise ını aşmayacak şekilde ilave eğitim öğretim tazminatı verilmesi öngörülmektedir bu madde de öğretmenlik mesleğinin kariyer basamaklarına ayrılması esas alınmış olduğundan öğretmenliğin özel bir uzmanlık mesleği olduğu hususundaki kazanılmış haklar ihlal edildiğinden bu hüküm de anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır diğer taraftan öğretmenler arasında farklı ücret politikası uygulamak eşit işe eşit ücret ilkesinin ortadan kaldırılması anlamına geleceğinden anayasanın uncu maddesinde ifade edilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı düşecektir sayılı milli eğitim temel kanununun üncü maddesine göre özel bir uzmanlık mesleğinin mensubu olan öğretmenler aynı hukuki statü içerisinde özdeş durumda bulunan kişilerdir aynı durumda bulunan kişilerin yasanın öngördüğü haklardan aynı esaslara göre yararlanmaları eşitlik ilkesinin gereğidir bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle sayılı kanunun nci maddesi anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı kanunun ve nci maddeleri ile uluslararası çalışma örgütü ilo ve birleşmiş milletler eğitim bilim ve kültür örgütü unesco nun ortaklaşa hazırladıkları öğretmenlerin statüsü tavsiyesi kararları dikkate alınıp değerlendirilmeden yapılan düzenleme kazanılmış hakları ortadan kaldırdığı gibi çalışma barışını bozacak öğretmenler arasındaki mesleki dayanışmayı ve paylaşmayı ortadan kaldıracak öğretmenleri yarışa sokacak güven ilişkisini zedeleyecek özellikler taşımaktadır yine yapılan bu düzenleme sonucu öğretmenlerin öğrenci ve veliler tarafından kariyer basamaklarına göre değerlendirilmeleri yolu açılmış olacağından öğretmenlik mesleğinin ve öğretmenin saygınlığı büyük ölçüde zedelenebilecek öğretmenler psikolojik çöküntü yaşayabileceklerdir bu nedenle sayılı kanunun iptali istenen inci ve nci maddelerinin uygulanması halinde giderilmesi güç yada olanaksız zarar ve durumlar doğabilecektir bu nedenle yürürlüğün durdurulması da istenerek anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı milli eğitim temel kanunu ve devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun birinci maddesinin tüm fıkraları anayasanın inci inci ve ıncı maddelerine ve ncı fıkrası ayrıca anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan birinci maddenin iptalineesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı milli eğitim temel kanunu ve devlet memurları kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun ikinci maddesi anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanmaları halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,579
esas sayısı karar sayısı i̇zinliyken yurt dışı izni olmaksızın yurt dışına çıkan asker kişilerin bu davranış biçimlerinin askeri disiplin ve askerlik hizmetinin gerekleri yönünden bir yaptırıma bağlanması gerektiği bir askeri cürüm ya da disiplin suçu olarak düzenlenmesinin yasakoyucunun takdir alanında bulunduğu kuşkusuzdur ne var ki askerlikten kaçıp kurtulmak kastı sonucu oluşan firar suçunda askerlikten kurtulma kastı olmadığı açık olan izinli bir asker şahsın sırf yurtdışı izni almadığıalamadığı gerekçesiyle yurt dışına çıkışının vasıflı firar yurtdışına firar kabul edilmesi hukukun genel ilkelerinden hakkaniyete aykırı düştüğü gibi adaletsiz bir sonuca yol açtığı da kuşkusuzdur oysa adil bir hukuk devletinde yasakoyucu ceza alanında herhangi bir eylemi suç olarak belirlerken bu suçu işleme kastı olanlarla olmayanları ayırt etmeye elverişli düzenlemeler yapmakla ve buna göre ölçülü bir yaptırım belirlemekle yükümlüdür askerlikten kaçıp kurtulmak kastı olmayan asker kişilerin izinli ancak yurtdışı izni almamışalamamış olsalar da ülke sınırları dışında üç gün geçirmeleri halinin yurtdışına firar kabul edilmesi firar suçlarının genel esprisi ve korunmak istenen hukuki değerle örtüşmemekte olup ortaya çıkan adaletsiz durum hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığından dava konusu olayda tatbiki istenen ascknunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın maddesine aykırı olduğu asker kişilerin herhangi bir nedenle izinli olsalar bile yurt dışı izni olmaksızın yurt dışına çıkmaları ile görev başında bulunması gereken asker kişilerin izinli olmaksızın yurt dışına firar etmelerinin aynı nitelikte görülmesi ve cezalandırılmaları eşitlik ilkesini de zedelemektedir zira yıllık izin hastalık veya diğer bir mazereti nedeniyle izinli olduğu sırada ancak yurtdışı izni almadan ülke sınırları dışına çıkan ve izin süresi içinde ülkeye geri dönen asker kişinin söz konusu eylemi yasakoyucunun bu konudaki takdir hakkına göre bir disiplin cezasını ya da firar suçu dışında ayrı bir suç olarak kabulünü gerekli kılabilir ancak askerlikten kaçıp kurtulma kastı olmadığı aşikâr olan bir asker kişinin sırf yurtdışı izni almadığı gerekçesiyle yurt içinde izinli olduğu sırada yurt dışına çıkarak üç gün geçirmesinin yurt dışına firar suçuna sebebiyet veren bir hareket olarak kabulü firar suçunda korunan hukuki değer bakımından bir eşitsizliğe yol açmaktadır çünkü firar suçunda korunan hukuki değer askerlik bağının kasıtlı veya kusurlu olarak kopartılmasıdır oysa yurt içinde izinli bulunduğu sırada yurt dışına çıkan ve izin süresi içinde ülkeye geri dönen kişinin böyle bir kastı olmadığı gibi ancak ortada bir idari kanunun sayılı tsk personel kanunu yurt dışı iznini düzenleyen hükümlerinin ihlâlinden söz edilebilir yukarıda işaret edildiği üzere bu hareket tarzı ancak ayrı bir suç tipine yol açabilir ve her halükarda bu suç için öngörülecek yaptırımın cezası ve sonuçları çok ağır olan yurt dışına firar suçunda farklı şekilde düzenlenmesi gerekir bu bakımdan firar kastıyla hareket eden asker kişilerle firar suçunu işleme kastı olmadığı açık olan asker kişiler arasında cezalandırma açısından hiçbir fark gözetilmemesi farklı durumda bulunan bu asker kişilerin aynı hukuki muameleye tâbi tutulmamasını haklı ve meşru gösterir bir hukuki nedenin bulunmaması nedeni ile dava konusu olayda tatbiki istenen ascknunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın maddesine aykırı olduğu anayasanın yerleşme ve seyahat hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrası vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebi ile sınırlanabilir biçimindeysen tarih ve sayılı kanunla yapılan anayasa değişikliği sonucu vatandaşın yurtdışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebi ile hakim kararına bağlı olarak sınırlanabilir şekline dönüşmüştür yapılan bu anayasa değişikliği ile seyahat hürriyetinin yurt içinde veya dışında kullanılması arasında daha önce mevcut olan farklılık ortadan kaldırılmıştır ayrıcaesas sayısı karar sayısı asker kişiler bakımından bir istisnada öngörülmemiş olduğundan mevcut düzenlemenin asker sivil tüm vatandaşlar bakımından hüküm ifade edeceği tartışmasızdır dava konusu olayda olay tarihi itibari ile asker kişi olan sanıkların turistik ve bilimsel çalışma amacıyla yurt dışı gezisine katıldıklarından olayın tamamen vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ile doğrudan ilgili olduğu açıktır ayrıca asker kişilerle ilgili olarak kimi istisnalar hâlâ anayasada korunmaktayken md ve aynı anayasa değişikliği ile anayasanın bazı maddelerinde askeri hizmet gerekleri unsuru kaldırılmışken md son son son madde değişikliğinde asker kişiler yönünden herhangi bir sınırlamada konulmamıştır bu nedenle dava konusu olayda tatbiki istenen ascknunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır iv karar yukarda açıklanan nedenlerle yargılama konusu davada uygulanması talep edilen ascknunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve maddesinde düzenlenen seyahat hürriyetine aykırı olduğu kanaatine varılmakla anayasa nın maddesi uyarınca bu konuda bir karar vermek üzere dosyanın tasdikli suretinin anayasa mahkemesi ne gönderilmesine anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili karar verilinceye kadar veya dosyanın anayasa mahkemesi ne varış tarihinden itibaren ay süre ile davanın geri bırakılmasına dosya suretinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmek üzere donanma komutanlığı askeri savcılığına tevdiine oy birliği ile karar verildi verilen karar iddia makamında askeri savcı ütğm ve tutanakta dz hazır oldukları halde saniklarin yüzüne karşi sanik veki̇li̇ni̇n yokluğunda okunup açıklandı
756
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tüm dosya kapsamı sanığın savunması ve talebi diğer bilgi ve belgeler birlikte incelenip değerlendirildiğinde sanığın tarihinde kullanmış olduğu plakalı aracı ile market kavşağına doğru normal seyir halindeyken trafik ekiplerince yapılan kontrollerde alkol muayenesinde promil alkollü olduğunun tespit edildiği kabahatler yasasına göre ehliyetine el konulduğu idari para cezası verildiği ayrıca tck maddesi gereğince dava açıldığı kabahatler yasasının maddesi gereğince cürüm olan bir fiilin aynı zamanda kabahat teşkil etmediği ancak sanığın alkollü araç kullanmaktan dolayı hem kabahat sayılır işlem yapıldığı hem de cürüm sayılarak hakkında dava açıldığı bu durumun türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerinde temel hak ve hürriyetlere aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sayılı karayolları trafik kanununun sayılı yasa ile değişik maddesinde yapılan değişiklik ile alkol uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında araç sürme yasağı madde değişik md uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılır kişinin yaralanmak veya ölümlü ya da kollukça müdahil olunan maddi hasarlı trafik kazasına karışması hâlinde ikinci fıkrada belirtilen muayeneye tabi tutulması zorunludur teknik cihaz ile yapılan ölçüme itiraz eden veya bu cihaz ile ölçüm yapılmasına müsaade etmeyen bu sürücüler en yakın adli tıp kurumuna veya adli tabipliğe veya sağlık bakanlığına bağlı sağlık kuruluşlarına götürülerek uyuşturucu veya uyarıcı madde ya da alkol tespitinde kullanılmak üzere vücutlarından kan tükürük veya idrar gibi örnekler alınır bu işlem bakımından tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesi hükümleri beşinci fıkrası hariç olmak üzere uygulanır trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan tükürük veya idrar gibi örnekler alınır yapılan tespit sonucunda promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında fiili bir suç oluştursa bile türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı olarak uygulanır alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibarenesas sayısı karar sayısı geriye doğru beş yıl içinde ikinci defasında türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle üç veya üçten fazlasında ise türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır sürücü belgelerinin herhangi bir nedenle geçici olarak geri alınmış olması hâlinde belirtilen süreler geçici alma süresinin bitiminde başlar yapılan tespit sonucunda promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca türk ceza kanununun uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır hususi otomobil sürücüleri bakımından promilin diğer araç sürücüleri bakımından promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde ayrıca türk ceza kanununun ilgili hükümleri uygulanır uyuşturucu veya uyarıcı madde aldığı tespit edilen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi beş yıl süreyle geri alınır bu kişiler hakkında ayrıca türk ceza kanunu hükümleri uygulanır uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere türk lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır sürücünün uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığından şüphe edilmesi hâlinde sayılı kanunun adli kolluğa ilişkin hükümleri uygulanır alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler sağlık bakanlığınca usul ve esasları i̇çişleri millî eğitim ve sağlık bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar sürücü belgelerinin geçici geri alma işlemleri bu kanunun ncı maddesinde sayılan görevliler tarafından yapılır bu madde hükümlerine göre geri alınan sürücü belgesinin iade edilebilmesi için ilgili kişi hakkında trafik kurallarına aykırılık dolayısıyla bu kanun hükümlerine göre verilmiş olan idari para cezalarının tamamının tahsil edilmiş olması uyuşturucu veya uyarıcı madde alması nedeniyle sürücü belgesi geri alınanların ayrıca sürücü olmasında sakınca bulunmadığına dair resmi sağlık kurumlarından alınmış sağlık kurulu raporunun ibraz edilmesi şarttır alkol uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin tespiti için kullanılacak teknik cihazların sahip olacağı asgari koşullar ile diğer usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir sayılı türk ceza kanununun maddesi ise alkol ve uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır hükmünü amirdiresas sayısı karar sayısı yürürlükteki halleri ile yukarıda anlatılan kanuni düzenlemeler karşısında salt promil alkollü araç kullanmanın tcknun maddesi gereğince cezalandırılacağı şeklindeki tespitte isabet olmadığı görülmektedir türk ceza kanununun maddesi uyarınca yargılama yapılmak ve deliller toplanmak suretiyle somut olayda aracın trafik düzenine aykırı olarak ve ayrıca kişileri hayatı sağlığı veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde kullanıp kullanmadığının ve alınan alkolün yaş alkol kullanım alışkanlığı ve diğer şartlar çerçevesinde kişi üzerindeki etkisinin davranışlarda yavaşlama dikkat dağınıklığı vb semptomlar yönünden bilirkişi marifeti ile araştırılmasının gerektiği sürüş yeteneğini etkilememe durumunda somut bir tehlike meydana gelmesinin söz konusunun olmadığı konularda soyut ve salt alkollü olma durumunda kimseye ceza verilmemesi gerektiği aksi durumun tc anayasasının maddesindeki sosyal hukuk devletine maddedeki devletin temel amaç ve görevlerine maddesinde bildirilen temel hak ve hürriyetlerin açıkça aykırı olduğu bu nedenle sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi kanaatiyle dosyanın anayasa mahkemesine anayasanın maddesi gereğince anayasaya aykırılık bakımından inceleme yapılmak üzere gönderilmesine dosya üzerinde durma kararı verilmesine ve kanun gereği dosyasının yasal süre sonunda yeniden ele alınmasına karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere tc anayasasının maddesindeki sosyal hukuk devletine maddedeki devletin temel amaç ve görevlerine maddesinde bildirilen temel hak ve hürriyetlerin açıkça aykırı olduğu bu nedenle sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi kanaatiyle dosyanın anayasa mahkemesine anayasanın maddesi gereğince anayasaya mahkemesine gönderilmesine dosyanın esası üzerinden davanin durmasina dosyanın incelenmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine dosyanın resen tarihinde ele alınmasına karar verildi
958
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasında kullanmak i̇çin uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek bulundurmak ve kullanmak suçu sanığı olan serkan yüksel hakkında küçükçekmece cumhuriyet başsavcılığının tarih ve esas sayılı iddianamesi ile dava açılmış olup sanık hakkındaki yargılamaya mahkememizce devam edilmektedir sanığın üzerine atılı suç ve yaptırım tck maddesinde düzenlenmiştir tck maddesinin fıkrasında atılı suç yönünden bir takım seçimlik hareketler belirtilmiş ve bu seçimlik hareketlerden herhangi birinin icrasıyla suçun oluşacağı yönünde düzenlenme yapılmıştır bu icra hareketleri arasında kullanmak i̇çin uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kullanmak i̇çin uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek kullanmak i̇çin uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak olarak belirlenmiştir tck maddesine son fıkra olarak sayılı yasanın maddesiyle tarihinde eklenen fıkradaki birinci fıkradaki fiillerin okul yurt hastane kışla veya ibadethane gibi tedavi eğitim askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır şeklindeki düzenleme ile cezanın arttırımına ilişkin yeni bir fıkra eklenmiştir mahkememiz dosyası içerisinde bulunan ve soruşturma aşamasında birleştirilmesine karar verilen tarihli eylemine ilişkin polis fezlekesi içerisindeki sanığın yakalamasını yapan kolluk güçlerince düzenlenen olay yeri basit krokisi ve mesafe tespit tutanağı başlıklı fotoğraflı tutanak içeriğine göre sanığın yakalandığı yer ile söğütlüçeşme ortaokulunun bahçe duvarına olan mesafenin yaklaşık metre olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır bu sebeplerle mahkememizde görülmekte olan yargılama sırasında sanık hakkında tck son maddesinin somut olayda uygulanma ihtimali olan bir madde olduğu anlaşılmış ancak bu maddenin anayasaya aykırı olduğuna dair mahkememizde kanaat oluştuğundan türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca tck son maddesinin somut norm denetimine tabi tutulmak suretiyle iptaline ilişkin başvuru yapılması yönünde ara karar kurulmuş ve buna ilişkin gerekçelerimizin anayasa mahkemesine bildirilmesine karar verilmiştir anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olduğunu ifade etmektedir söz konusu iptali istenilen maddenin bu ilkeye aykırı olduğu düşünülmüştür anayasa mahkemesi kararlarında kişi haklarına saygılı bu hakları teminat altına alan ve tüm iş ve işlemlerinde hukuka uygun davranan kendi içinde çelişkiler barındırmayan kişi haklarını korumak için üstlendiği pozitif yükümlülükleri yerine getiren suçlarla orantılı ve insancıl cezaları kanunlarla düzenleyen keyfilikten uzak ve herkese eşit yasaların uygulandığı sistem olarak hukuk devleti tanımlanmaktadır anayasamızın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri düzenlenirken kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkesiyle bağdaşmayacak suretteki sınırlamaların kaldırılması gerektiği düzenlenmiştir yine anayasamızın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması düzenlenirken ölçülülük ilkesine aykırı davranılamayacağı hüküm altına alınmıştır anayasamızın maddesinde ise kişi hürriyeti ve güvenliği konusunda düzenlemeler yapılmış ve herkesin bu hakka sahip olduğu belirtildikten sonra buna ilişkin kısıtlamaların mahkemelerce verilebileceği açık bir dille belirtilmiştir anayasamızın maddesinde de suç ve cezalara ilişkin esaslar düzenleme altına alınmıştır tck son maddesi toplumun sağlığını düşünme amacıyla getirilmiş bir düzenleme olmakla birlikte arttırım yapılmak üzere seçimlik hareketler belirleyen aynı maddenin fıkrasına atıf yapmıştır buna göre tck son maddesindeki yerler kapsamında kalan bir yerde kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alanlar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul edenler kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunduranlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullananlar arasında herhangi bir ayrım gözetmeksizin bu kişilerin cezalarının yarı oranında arttırılması amir hüküm olarak düzenlenmiştir bu maddenin düzenlenmesindeki amaç dikkate alındığında başkalarının göremeyeceği şekilde sayılan maddeleri kullanmak amacıyla üzerinde taşıyan kişiler ile maddedeki diğer seçimlik hareketleri gerçekleştiren kişiler arasında herhangi bir fark yokmuş gibi düzenleme yapılmıştır halbuki özellikle dosyamızda da olduğu gibi şüphe üzerine durdurma şeklinde yapılan yakalamalarda yakalamanın yapılacağı yer kolluk tarafından belirlenmekte ve kolluğun yakalama yapmak üzere beklediği yerin tck son maddesindeki yerlere olan yakınlığına göre bu maddenin uygulanıp uygulanmayacağı belirlenmektedir bu husus kolluğa takdir hakkı tanımakta ve belirlenecek cezada kolluk uygulamalarının keyfilik barındırabilecek şekilde değişiklik göstermesine sebep olabileceği değerlendirilmekle hukuk devleti ilkesine ve kişi hürriyeti ve güvenliği ilkesine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilmektedir başkalarının göremeyeceği şekilde kullanmak amacıyla söz konusu maddede yasak olarak belirtilmiş suç unsurunu üzerinde taşımakta olan sanığın özellikle i̇stanbul gibi bir şehirde hareket ettiği süre boyunca sürekli olarak metre etrafında madde metninde belirtilen yerlerden birinin bulunup bulunmadığını kontrol etme yükümlülüğü altına sokulmuş olduğu değerlendirilmekle ve bu hususun ölçülülük ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir tck son maddesinde okul yurt hastane kışla veya ibadethane gibi tedavi eğitim askeri ve sosyal amaçla bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına metreden yakın mesafe içerisinde umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi halinin arttırım sebebi olarak düzenlenmiş olmasına karşın madde düzenlemesinde gibi ve veya benzeri şeklinde yoruma dayalı olarak genişletilebilecek tarzda düzenleme yapılmak suretiyle anayasanın maddesine aykırı olarak düzenleme yapıldığı düşünülmektedir bu gerekçelerle tck son maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi kapsamında somut norm denetimine tabi tutulmak suretiyle iptaline karar verilmesi için mahkememiz dosyasının onaylı sureti yazımız ekinde gönderilmiştir
778
esas sayısı karar sayısı eskişehir i̇li odunpazarı i̇lçesi reşadiye camii imam hatibi olarak görev yapan davacı vekili av tarafından sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesi uyarınca diyanet i̇şleri başkanlığındaki görevine son verilmesine ilişkin diyanet i̇şleri başkanlığı atama ve yer değiştirme kurulunun tarih ve sayılı kararının iptali istemiyle başbakanlik di̇yanet i̇şleri̇ başkanliğina karşı açılan davada gereği görüşüldü uygulanacak yasa kuralı sorunu bakılmakta olan davada mahkememizin görevli ve yetkili olup olmadığı yönünden anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa bu hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir buna göre bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak olması gerekir uyuşmazlık imam hatip olarak görev yapan davacı hakkında sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesinde diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluşunun her derecesinde görev alan personel memurin kanununun hizmetliler için yasak ettiği siyasi faaliyetten başka dini görevi içinde veya bu görevin dışında her ne suretle olursa olsun siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övemez ve yeremez bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir hükmü uyarınca diyanet i̇şleri başkanlığındaki görevine son verilmesine ilişkin diyanet i̇şleri başkanlığı atama ve yer değiştirme kurulunun tarih ve sayılı kararının iptali isteminden kaynaklandığından anılan maddenin bakılan dava uygulanacak bir kural olduğu açıktır i̇tiraza konu yasa kuralı tarih ve sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesinde diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluşunun her derecesinde görev alan personel memurin kanununun hizmetliler için yasak ettiği siyasi faaliyetten başka dini görevi içinde veya bu görevin dışında her ne suretle olursa olsun siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övemez ve yeremez bu gibi hareketleri tahkikatla sabit olanların ilgili ve yetkili mercilerce işine son verilir şeklindeki maddenin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir dayanılan anayasa kuralları anayasanın maddesinde yer alan türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidiresas sayısı karar sayısı anayasanın düşünce ve kanaat hürriyeti başlıklı maddesi herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz anayasanın düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı maddesi herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir bu hürriyetlerin kullanılması ek ibare md millî güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir mülga md haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz ek md düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez anayasaya aykırılık nedenleri belirlilik i̇lkesi yönünden anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın anılan maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir takım güvenceler içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucunesas sayısı karar sayısı bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörüp davranışlarını düzenleyebilir hukuk güvenliği kuralların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasa mahkemesinin k kt k kt k kt k kt bno kt sayılı kararları kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu önceden öngörebilecekleri kadar hukuki belirlilik taşıması gerekir bir diğer ifadeyle kanunun kalitesi de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri hukuk devletinin önkoşullarındandır kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir bu bakımdan kanunun metni bireylerin hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır dolayısıyla uygulanması öncesinde kanunun muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir anayasa mahkemesinin k kt bno kt sayılı kararları i̇tiraz konusu yasa maddesinde diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluşunda görev yapan personelin mülga tarihli ve sayılı memurin kanununun memurların siyasetle iştigalleri başlıklı maddesinde yer verilen siyasi faaliyet haricinde dini görevi içinde veya bu görevin dışında her ne suretle olursa olsun siyasi partilerden herhangi birini veya onların tutum ve davranışını övemez ve yeremez şeklinde düzenlemeye yer verilmek suretiyle her ne suretle olursa olsun ibaresi yönünden i̇tiraza konu yasa maddesindeki yaptırımın uygulanması için davalı idare personelince gerçekleştirilecek olan övmek veya yermek eyleminin ne şekilde gerçekleştirileceği düzenlenmiştir buna göre övmek veya yermek eylemini kamu hizmetini yürüttüğü ibadethane veya kursta karşısındaki kitleye yönelik olarak fiil ve davranışlarıyla ya da sözleriyle mi görev yerinde diğer kamu personeliyle birlikte olduğu esnadaki aralarındaki diyalog esnasında mı yoksa görev dışında sosyal hayatın gerektirdiği gündelik yaşam esnasındaki herhangi bir arkadaşaile ziyareti alışveriş esnasındaki diyaloglar vs mı gerçekleşmesi gerektiği belirsizdir siyasi partilerden herhangi birini ibaresi yönünden tarih ve sayılı siyasi partiler kanununun maddesinde siyasi partiler anayasa ve kanunlara uygun olarak milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzereesas sayısı karar sayısı teşkilatlanan tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır şeklinde tanımlanmıştır aynı kanunun maddesinin fıkrasında siyasi partilerin teşkilatı merkez organları ile il ilçe ve belde teşkilatlarından türkiye büyük millet meclisi grubu ile il genel meclisi ve belediye meclisi gruplarından ibarettir ek cümle md siyasi partilerin tüzüklerinde ayrıca kadın kolu gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlarla yabancı ülkelerde yurtdışı temsilciliği kurulması öngörülebilir düzenlemesine yer verilmiştir anılan hükümler incelendiğinde siyasi partiler parti tüzük ve programlarında yer verilen görüşler doğrultusunda faaliyet gösteren merkez teşkilâtı ve organları dışında il ilçe ve belde teşkilâtları tbmm grubu il genel meclisi ve belediye meclisi grupları kadın kolu gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlar ve yurtdışı temsilciliklerinden oluşmaktadır dolayısıyla davalı idare bünyesinde görev yapan kamu görevlilerinin siyasi partinin sadece merkez organlarının faaliyet ve programlarının mı yoksa bunun dışında il ilçe belde teşkilât ve organları ile mahalli idare organlarının meclis gruplarını da kapsayıp kapsamadığı anlaşılamadığından bu ibare belirsizdir övemez ve yeremez ibaresi yönünden övmek birinin veya bir şeyin iyiliklerini üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek methetmek sena etmek yermek ise birinin veya bir şeyin kusurlarını ortaya koymak hicvetmek kötülüklerini söylemek zemmetmek olarak tanımlanmıştır httptdkgovtrindexphpoptioncomcontentviewfrontpageitemid yukarıda numaralı maddede yer alan belirsizlik durumu saklı kalmak şartıyla siyasi partilerin merkez teşkilâtı ve organları veveya il ilçe ve belde teşkilâtları tbmm grubu il genel meclisi ve belediye meclisi grupları kadın kolu gençlik kolu ve benzeri yan kuruluşlar ve yurtdışı temsilciliklerinin bizatihi kendisini mi parti tüzük ve programı kapsamındaki tutum ve davranışlarını mı yoksa herhangi bir konu hakkındaki tutum ve davranışlarını mı övmek ve yermenin gerçekleşmesi gerektiği belirsizdir ölçülülük i̇lkesi yönünden i̇fade özgürlüğü düşünceyi söz yazı ya da başka vasıtalarla başkalarına aktarabilme anlatabilme yayabilme ve onları kendi düşünce ve inançlarının doğruluğuna ikna edebilme inandırabilme tercihleri doğrultusunda tutum ve davranışlarda bulunabilme hakkı olarak tanımlanmaktadır bu kapsamda tüm insan hak ve özgürlükleri içinde belki de yaşam hakkından sonra en önemli olanı ve özgür bir birey olmanın özgür bir topluma sahip bulunmanın en önemli ögelerinden biridir tanör bülent siyasi düşünce hürriyeti ve türk anayasası öncü yayınları i̇stanbul can osman hukuk özgürlük i̇fade özgürlüğü i̇lkeler ve türkiye i̇letişim yayınları i̇stanbul anayasa mahkemesinin tarih ve numaralı bireysel başvuru kararında i̇fade özgürlüğü demokratik toplumun temellerinden biri olup toplumun gelişmesi ve bireyin kendini geliştirmesi ve gerçekleştirmesi için vazgeçilmez koşullar arasında yer alır hakikat ışığı fikirlerin çarpışmasından doğar bu bağlamda toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır aynı şekilde birey özgün kişiliğini düşüncelerini serbestçe ifade edebildiği ve tartışabildiği bir ortamda gerçekleştirebilir i̇fade özgürlüğü kendimizi ve başkalarını tanımlamada anlamadaesas sayısı karar sayısı ve algılamada bu çerçevede başkalarıyla ilişkilerimizi belirlemede ihtiyaç duyduğumuz bir değerdir i̇fade özgürlüğünün sözü edilen toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için ai̇hmnin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi sadece toplumun ve devletin olumlu doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir i̇fade özgürlüğü çoğulculuğun hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez bkz handysidebirleşik krallıkbno § gerekçesine yer verilmiştir anayasanın yukarıda yer verilen ve maddeleri ile kişiye düşünce ve kanaat hürriyeti tanımasının yanı sıra bu düşünce ve kanaatlerini açıklama ve açıklamama hakkı tanımış düşünce ve kanaatlerini açıklaması ve açıklamaması nedeniyle kınanmama ve suçlanmama teminatı vermiştir anayasa mahkemesi ile ai̇hmnin yukarıda belirtilen kararları ve amerikan yüksek mahkemesine terminellochicago kararı göre ise sadece toplum tarafından kabul gören makul bulunan değer verilen fikirler değil toplumun ön yargılarına saldıran toplumu rahatsız eden hoşnutsuzluk yaratan şoke edici kurulu düzene karşı hoşnutsuzluk oluşturan kışkırtıcı fikirler de bu özgürlüğün teminatındadır toplumu rahatsız ve huzursuz etmesi ötesinde ciddi ve somut bir kötülüğün açık ve yakın tehlikesi kanıtlanmadıkça ifade hürriyeti korunmalıdır anayasa mahkemesinin tarih ve başvuru numaralı kararında da öte yandan ifade özgürlüğü sınırlanabilir bir haktır ve anayasada yer alan temel hak ve özgürlüklerin sınırlama rejimine tabidir i̇fade özgürlüğüne ilişkin maddenin ikinci fıkrasında sınırlama sebeplerine yer verilmiştir ancak bu özgürlüğe yönelik sınırlamaların da bir sınırının olması gerektiği açıktır temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında anayasanın maddesindeki ölçütler göz önüne alınmak zorundadır bu sebeple ifade özgürlüğüne getirilen sınırlandırmaların denetiminin anayasanın maddesinde yer alan ölçütler çerçevesinde ve anayasanın maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir bkz abdullah öcalan gk gerekçesine yer verilmiştir öte yanda ai̇hm yalnızca düşüncenin açığa vurulmasını değil kanaat sahibi olmayı da ai̇hsnin maddesi vasıtasıyla korumaktadır ai̇hm devlet memuruna sahip olduğu politik ifadelerikanaatleri nedeniyle idari yaptırım uygulanmasını tarihli vogtalmanya davası kararında değerlendirmiştir ai̇hmnin anılan kararına konu olayda ortaöğretimde yaşam boyu memuriyet kadrosunda fransızca ve almanca öğretmeni olan başvuran alman komünist partisi üyesi olduğundan siyasal sadakat ödevine uymadığı gerekçesiyle memuriyetten çıkarılma disiplin cezasıyla cezalandırılmıştır ai̇hm kararında temel prensiplerini içtihatlarında gösterdiği ifade özgürlüğüne bağlanan önemi hatırlatarak bunun memurlara da uygulandığını belirtmiş bireyin temel haklarından olan ifade özgürlüğü ile demokratik bir devletin kamu hizmetlerini gereği gibi yerine getirirken sözleşmenin maddesinin fıkrasında gösterilen meşru amaçlar arasında adil bir denge kurulması gerektiğini vurgulamış bu denetimi yaparken memurların ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda sözleşmenin maddesinin fıkrasında geçen ödevler ve sorumluluklar meselesinin özel bir önem kazandığını ve söz konusu müdahalenin anılan amaçlarla orantılılığı belirlenirken ulusal makamların belirli bir takdir alanına sahip olduklarını ifade etmiş ve uygulanan disiplin yaptırımının izlenen meşru amaçlarla orantılıesas sayısı karar sayısı olmadığını belirlemiş ve ifade özgürlüğünün ihlâl edildiği sonucuna ulaşmıştır harris david oboyle michael warbrick colin avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hukuku çeviren mehveş bingöllü kılcı ulaş karan avrupa konseyi yayınları ankara ai̇hm tarihli incaltürkiye davası kararında da politikacıların ve hükûmetin daha fazla eleştirilebileceğini mevcut devlet düzeninin sorgulanabileceğini politik ifadelerin sözleşmenin maddesinin korumasından en geniş şekilde yararlanacağını belirtmiş bu başvuruda kamu yararının bulunduğu siyasi sorunlara ilişkin ifade özgürlüğünün sınırlanmasında maddenin fıkrasının dar yorumlanması gerektiğini tedbir alınması gerekiyorsa bunda aşırıya gidilmemesini ve ceza hukukunun bu konuda en son başvurulacak yol olması gerektiğini belirtmiştir hâlbuki sayılı devlet memurları kanununun disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller başlıklı maddesinin kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve hallerin sayıldığı bendinin alt bendinde herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak hükmüne yer verilmiştir aynı maddenin devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hallerin sayıldığı bendinin alt bendinde siyasi partiye girmek hükmüne yer verilmiştir sayılı kanunun anılan hükümleri incelendiğinde devlet memurlarının herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunması ile siyasi partiye girmesi hâllerinde farklı yaptırımlar uygulanmaktadır i̇tiraza konu yasa maddesi ile övmek ve yermek eylemi davalı idare bünyesinde görev yapan personelin görevine son verilmesi için yeterli olduğu düzenlenmiş sayılı kanunda olduğu şekilde fiilin ağırlığı yönünden herhangi bir ayrıma gidilmemiştir sonuç ve talep yukarıda yer verilen gerekçeler doğrultusunda tarih ve sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun itiraza konu olan maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca iptal istemiyle anayasa mahkemesi nezdinde itiraz yoluna başvurulmasına sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar aslı ile dosya örneğinin yüksek mahkemeye ulaştıktan sonra beş ay beklenilmesine beş ay içinde karar verilmemesi durumunda mevcut mevzuata göre davanın görülmesine kararın taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
2,306
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un inci maddesinin terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı tümcesinin anayasaya aykırılığı tarihli bakanlar kurulu kararıyla kararlaştırılan kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun tasarısı tarih ve sayılı tc başbakanlık kanunlar ve kararlar genel müdürlüğü yazısı ile türkiye büyük millet meclisi başkanlığına gönderilmiş ve kabul tarihi ile tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlük kazanmıştır tasarının genel gerekçesinde i̇ç güvenlik hizmetlerinin bir parçası olan terörle mücadelenin esas olarak i̇çişleri bakanlığının görev ve sorumluluğu içinde olduğundan bahisle bu görevin ifasında anılan bakanlık dışında diğer bazı kurum ve kuruluşların da çeşitli görevler ifa ettiği ve ancak bu alanda zaman zaman koordinasyon sorunları yaşandığı belirtilmiş bu sorunların giderilmesi ülkemizi tehdit eden terör odaklarının yurt dışı bağlantılarını izlemek ve etkisiz hale getirmek için diğer ülkelerle ortak tedbirler geliştirmenin zorunlu hale geldiği ifade edilmiş ve duyulan bu gereksinimlerin giderilmesi için de yeni stratejiler yeni planlama ve tedbirler geliştirerek karar vericilere sunmak üzere tatmin edici ölçüde hizmet veren bir kuruma ihtiyaç duyulduğu hususları gerekçe alınmak suretiyle bu amaçlarla terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak için sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununa tabi genel bütçeli bir idare statüsünde olmak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı kurulduğu ve aynı zamanda güvenlik kuruluşları ile ilgili kurumlar arasında terörle mücadele alanında gerekli koordinasyonu sağlamak bu alandaki politika ve uygulamaları değerlendirmek amacıyla da i̇ç i̇şleri bakanı başkanlığında terörle mücadele koordinasyon kurulu oluşturulduğu belirtilmiştir yine gerekçede de ifade edildiği üzere müsteşarlık dört ana hizmet birimi üç danışma birimi ve bir yardımcı hizmet biriminden oluşan bir örgüt yapısını haiz olup bunun yanında güvenlik politikaları ve sosyo ekonomik politikaların uyumlu bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere de illerde i̇çişleri bakanlığı teşkilatında i̇l sosyal etüd ve proje müdürlüğü kurulmuş aynı amaçla da ihtiyaç duyulan ilçelerde valiliğin teklifi ve bakanlığın onayı ile bürolar kurulabilmesi öngörülmüştür hukuk düzenimizde sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanun hükmünde kararname ile gün ve sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin kaldırılması ve bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında sayılı kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun amaç başlıklı inci maddesi bu kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkili verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülebilmesi içinesas sayısı karar sayısı bakanlıkların kurulmasına teşkilat görev ve yetkilerine ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir hükmünü amir olup kapsam başlıklı nci maddesi bu kanun milli savunma bakanlığı hariç diğer bakanlıkların merkez taşra yurt dışı teşkilatları ile bağlı ve ilgili kuruluşlarını kapsar düzenlemesini içermektedir sayılı kanunun ncı maddesi bendi bir bakanlıkta birden fazla müsteşarlık kurulamaz buyurucu düzenlemesini içermektedir yine aynı kanunun inci maddesi ise hiyerarşik kademeler ve birim unvanları başlığı altında bakanlık merkez taşra yurtdışı teşkilatları ile bağlı ve ilgili kuruluşların hiyararşik kademelerini hizmetin özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar dikkate alınmak kaydıyla ne şekilde düzenleneceği tahdidi olarak belirlenmiştir bu belirlemeye göre bakanlık merkez teşkilatında bir müsteşarlık müsteşarlığa bağlı genel müdürlük kurul veya daire başkanlığı genel müdürlük veya kurul başkanlığına bağlı daire başkanlığı şube müdürlüğü şeklinde örgütlenmek olasıdır ve dolayısıyla kanun birden fazla müsteşarlığa cevaz vermediği gibi sayılı kanunla öngörülen merkez il müdürlüğü veya büro şeklinde bir hiyerarşik kademenin kabulü de hukuk düzenimizde olası değildir dolayısıyla i̇çişleri bakanlığına bağlı maddeyle öngörülen şekilde bir müsteşarlık kurulması hukuken olanaksızdır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti aynı zamanda bireylerin haksızlıktan korunmasını ve mutluluğunu amaç edinir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir belirlilik ve öngörülebilirlik ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir yine anayasa mahkemesinin gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve k sayılı kararında yasa koymakesas sayısı karar sayısı değiştirmek yasayı yürürlükten kaldırmak ve yerindeliği gözetmek tümüyle yasa koyucunun yetkisi içindedir yasalar arasında uyum ve uygunluk da yasa koyucunun arayacağı durumlardır i̇fadesi nazara alındığında genel olarak sayılı yasa bütünüyle ve amacını belirleyen inci maddede talep konusu tümce hukuk düzenine dolayısıyla anayasanın nci maddesi ile hüküm altına alınan hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer taraftan anayasanın inci maddesine göre yasama organı çalışmalarını kendi yaptığı iç tüzük hükümlerine göre yürütmekle yükümlüdür tbmm i̇ç tüzüğünün inci maddesi kanun tasarı ve tekliflerinin anayasa dili kanun yazılış tekniği bakımından incelenmesi şartını aramaktadır kanun tekniği bakımından kıstasın ise tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile yürürlük kazanan mevzuat hazırlama usul ve esasları hakkında yönetmelik hükümlerinden alınacağı açıktır bu yönetmeliğin üncü maddesinin birinci fıkrası bendi bir tasarı taslağı hazırlanırken ilgili tüm mevzuatın incelenmesini gerekiyorsa bunlarda da değişiklik yapılmasını öngörmektedir bu hüküm de yasalar arasında uyum sorununu engellemek amacına yöneliktir bu uyumun sağlanmaması durumunda ise hukuk devleti ilkesinin zedeleneceği ve bu düzenlemenin anayasanın nci maddesine aykırılık taşıyacağı açıktır yine sayılı yasanın tasarı metninin meclis başkanlığı tarafından esas olarak i̇çişleri komisyonuna tali olarak da plan ve bütçe komisyonlarına havale edildiği i̇çişleri komisyonu tarafından hazırlanan tarih ve esas no karar no sayılı raporunda komisyonca müsteşarlığın kurulmasıyla ilk defa bünyesinde iki müsteşarlığı barındıran bir bakanlık yapılanmasının ortaya çıktığı ve otorite tecezzi kabul etmez ilkesi de dikkate alındığında müsteşarlıklar arasında muhtemel bir yetki çatışması yaşanabileceği konusunda yöneltilen fikre cevaben iki müsteşarlık arasında bir yetki ve görev çatışmasının söz konusu olmayacağı zira yeni kuruluşun müsteşarlık adını taşısa da bunun i̇çişleri bakanlığının bağlı kuruluşu olacağı dolayısıyla iki müsteşarlıklı ifadesinin yanıltıcı olacağı ifadeleri yer almaktadır görüşmeler sırasında komisyon raporundaki bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığına dair de herhangi bir açıklama görüşme söz konusu değildir bu halde sayılı kanunun uncu maddesi uyarınca bakanlık bağlı kuruluşları bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri yürütmek üzere bakanlığa bağlı olarak özel kanunla kurulan genel bütçe içinde ayrı bütçeli veya katma bütçeli veya özel bütçeli kuruluşlar olarak ve keza sayılı kanunun ncı maddesi ile müsteşarlığın genel bütçeli bir idare olarak öngörüldüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde yasa koyucunun hükümet iradesi ile hazırlanan kanun tasarısında gerçekleştirilen bir tür kanuna karşı hile mantığına hizmet ettiği açıkça görülmektedir bu paralelde sayılı kanuna göre bağlı kuruluşların genel müdürlük olarak örgütlenme zorunluluğu bulunduğu bu halde de işbu istem konusu düzenlemenin bağlı kuruluşu müsteşarlık düzeyinde örgütlenmesinin hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır nitekim türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca gününde kabul edilen ve ancak cumhurbaşkanlığı makamının tarih ve sayılı yazısı ile anayasanın uncu ve üncü maddeleri gereğince yeniden görüşülmek üzere geri gönderilen ve halen komisyonda bulunan sayılı kamu yönetiminin temel i̇lkeleri ve yeniden yapılandırılması hakkında kanun un inci maddesinde de yürürlükteki mevzuat hükümlerinin idari örgütlenmede bu kabil bir hiyerarşik yapıya geçit vermediği görüldüğünden bakanlıklarda merkez teşkilatında müsteşarlık biçiminde örgütlenme ve keza bağlı kuruluşların da müsteşarlık veya başkanlık biçiminde yapılanması öngörülmüştür ancak anılan yasa bu haliyle yürürlük kazanmamış olduğundan hukuk düzenimiz açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır bu halde söz konusu kanun yürürlük kazanmış gibi yürürlükte bulunan sayılı kanun hükümlerinin açık yasağına rağmen halen tasarı halindeki bu kanunesas sayısı karar sayısı düzenlemeleri baz alınarak devlet yapılanmasında hukuki alt yapısı bulunmayan bir örgütlenme modelinin benimsenmesi ve hatta esas komisyona da bağlı kuruluş olup müsteşarlık biçiminde örgütlenmiş olduğunun ifade edilmesi suretiyle hayat bulan düzenleme kesinlikle anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesine aykırılık içermektedir anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesi türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine de yer vermiştir hukuk devleti devletin bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir bu tür devlette de hukuk güvenliği ni sağlayan bir düzenin kurulması asıldır devlet görevlerini yerine getirirken hukuk devleti niteliğini yitirmemeli hukukun uygar ülkelerinde kabul edilen temel ilkelerini sürekli göz önünde tutmalıdır böyle bir düzende devlete güven ilkesi vazgeçilmez temel ögelerdendir devlete güven hukuk devletinin sağlamak istediği huzurlu ve istikrarlı bir ortamın sonucu olarak ortaya çıkar yasaların anayasaya uygunluğu karinesi asıldır yasalara gösterilen güven ve saygıdan kaynaklanan oluşumların sonuçlarını korumak gerekir ifadelerine yer verilmiştir anayasanın ncı maddesi türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne yer vermiştir sayılı yasa ile oluşturulmak istenilen yapılanma ve bu yapılanma ile verilecek olan yetki ve konulan esaslar ncı maddenin belirlediği esaslara aykırıdır bir başka husus madde kanun amacını açıkça ve sınırlı olarak terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak tanımlamıştır ancak kanun uygulamasında terör kavramının neyi işaret ettiği hususu belirsizdir oysa anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararında ifade edildiği üzere rg sa anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabilir anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir değiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur verilen kararda da yer bulduğu üzere kanun uygulamasında terör kavramının tanımsal karşılığına yer verilmemiş olması ve keza ilgili mevzuata atıfta bulunulmamış olması karşısında idareye uygulamada terör kapsamını belirleme yetkisini dolaylı olarak vermekte yasa ile kesin sınırlarını çizmemektedir oysa kanun uygulamasında kişisel hak ve hürriyetlerin sınırlanması anlamına gelebilecek düzenlemeler içeren kanunda bu sınırlamaların ancak kanunla yapılması gereği anayasanın üncü maddesinde açıkça yer almaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın üncü maddesi birinci fıkrası bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri yetkileri ve teşkilatı kanunla düzenlenir şeklindedir dolayısıyla bakanlık teşkilatına ilişkin sayılı çerçeve kanun hükümlerine uyum anayasal zorunluluktur sayılı kanunun üncü maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması mevcut bakanlıkların bölünmesi veya birleştirilmesi bakanlıkların görevleri yetkileri ve teşkilatı bu kanun esaslarına göre düzenlenir böylelikle her bir bakanlığın teşkilat ve görevleri hakkında kanun bu kanunda belirlenen esaslar ve ilkeler doğrultusunda kurallar getirilmesinin zorunlu kılınması anayasanın üncü maddesi ile getirilen idarenin kanuniliği ilkesinin bir sonucudur nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararına göre anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur bu anlamda i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde yasayla düzenlenmesini gerekli kılar tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un inci maddesinin terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı tümcesi anayasanın nci ncı nci inci üncü inci üncü ve üncü maddelerine aykırıdır tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un nci maddesinin birinci fıkrasının ve bendlerinin anayasaya aykırılığı maddede bendi ile kanunda geçen bakan ibaresinin i̇çişleri bakanını bendi ile de kanunda geçen bakanlık ibaresinin i̇çişleri bakanlığını bendi ile de kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığını ifade ettiği belirtilmiş olup yukarıda sayılı kanunun inci maddesi birinci cümlesi terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı tümcesine ilişkin açıklamalar doğrultusunda anayasaya aykırıdır tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un nci maddesi birinci fıkrası ve bendleri anayasanın nci ncı nci inci üncü inci üncü ve üncü maddelerine aykırıdır tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un üncü maddesinin anayasaya aykırılığı terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı kurulmuştur düzenlemesi yukarıda verilen sayılı kanunun inci maddesi birinci cümlesi terörle mücadeleye ilişkin politika ve stratejileri geliştirmek ve bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere i̇çişleri bakanlığına bağlı tümcesine ilişkin açıklamalar doğrultusunda anayasaya aykırıdır ayrıca sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanunununesas sayısı karar sayısı milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri başlıklı üncü maddesi milli i̇stihbarat teşkilatının görevleri şunlardır türkiye cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne varlığına bağımsızlığına güvenliğine anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı cumhurbaşkanı başbakan genelkurmay başkanı milli güvenlik kurulu genel sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde cumhurbaşkanı başbakan genelkurmay başkanı milli güvenlik kurulu genel sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için milli güvenlik kurulu ve başbakana tekliflerde bulunmak kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcı olmak genelkurmay başkanlığınca silahlı kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı yapılacak protokole göre genelkurmay başkanlığına ulaştırmak milli güvenlik kurulunda belirlenecek diğer görevleri yapmak i̇stihbarata karşı koymak hükmü ile bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yükümlülükleri başlıklı inci madde bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının devlet istihbaratına ilişkin görevleri şunlardır kendi konularında görevlerinin gerektirdiği istihbaratı oluşturmak mi̇t tarafından istenecek haber ve istihbaratı elde etmek i̇stihbarata karşı koymak elde ettikleri milli güvenliğe ilişkin haber ve istihbaratı anında mi̇te ulaştırmak mi̇t mensuplarına hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruşları gereken her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yükümlüdürler bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının yukarıda belirtilen görev ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle ilgili koordinasyonun sağlanması ve istihbarat çalışmalarının yöneltilmesinde temel görüşleri oluşturmak üzere mi̇t müsteşarının başkanlığında milli i̇stihbarat koordinasyon kurulu mi̇kk kurulmuşturesas sayısı karar sayısı kurul üç ayda bir milli güvenlik kurulu genel sekreteri veya yardımcısı genelkurmay i̇stihbarat başkanı veya yardımcısı bakanlıkların müsteşarları kurum ve kuruluşların yetkili amirleri mi̇tin ilgili başkanları ile mi̇t müsteşarının çağıracağı diğer kamu görevlilerinin iştirakiyle toplanır hükmü ve sayılı terörle mücadele kanununun inci maddesi terör cebir ve şiddet kullanarak baskı korkutma yıldırma sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini siyasi hukuki sosyal laik ekonomik düzeni değiştirmek devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak türk devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek temel hak ve hürriyetleri yok etmek devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir hükmü birlikte nazara alındığında her iki kurum arasında görev alanlarında çakışma bulunduğu ve bu nedenle düzenlemenin anayasa üncü maddesi birinci fıkrası gereğince düzenli ve uyumlu çalışması anayasal gereklilik olan devlet organları arasında çatışma yaratabilecek nitelikte bulunduğu açıktır yine sayılı kanunun sürekli kurullar başlıklı uncu maddesi bakanlıklarda ve bağlı kuruluşlarda hizmetin kurul biçiminde yürütülmesi gerektiğinde görevleri ve teşekkül tarzı kuruluş kanunlarında veya diğer kanunlarda gösterilmek kaydıyla sürekli kurullar kurulabilir hükmünü içermekle birlikte müsteşarlık biçiminde bir örgütlenme meri mevzuat bakımından bağlı kuruluş niteliğinde bulunmadığından kurulması öngörülen kurulun müsteşarlık bünyesinde kurulması hukuken mümkün değildir keza bu kurulun sayılı kanunda değişiklik yapılmak suretiyle kurulmadığı nazara alındığında da anayasanın nci maddesi kapsamında düzenlemenin hukuk devleti ilkesine uymadığı açıktır yukarıdaki izahatla birlikte dilekçemizin anayasaya aykırılık nedenleri bölümünün inci maddeye ilişkin birinci başlık bölümünde yer alan nedenlerle tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un üncü maddesi anayasanın nci ncı nci inci üncü inci üncü üncü ve üncü maddelerine aykırıdır tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un üncü maddesinin anayasaya aykırılığı birinci fıkrası güvenlik kuruluşları ve ilgili kurumlar arasında terörle mücadele alanında gerekli koordinasyonu sağlamak bu alandaki politika ve uygulamaları değerlendirmek amacıyla terörle mücadele koordinasyon kurulu kurulmuştur kanun uygulamasında güvenlik kuruluşları ve terör kavramının neyi işaret ettiği hususu belirsizdir oysa anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararında ifade edildiği üzere rg sa anayasaya göre yürütmenin asli düzenleme yetkisi anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde türkiye büyük millet meclisine verilmiştir ve devredilemez yürütme ancak yasayla asli olarak düzenlenmiş alanda kural koyabiliresas sayısı karar sayısı anayasanın çeşitli maddelerinde yer alan kanunla düzenlenir deyiminden neyin anlaşılması gerektiği hususuna anayasa mahkemesi kararlarıyla açıklık getirmiştir örneğin günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur verilen kararda da yer bulduğu üzere kanun uygulamasında terör kavramının tanımsal karşılığına yer verilmemiş olması ve keza ilgili mevzuata atıfta bulunulmamış olması karşısında idareye uygulamada terör kapsamını belirleme yetkisini dolaylı olarak vermekte yasa ile kesin sınırlarını çizmemektedir oysa kanun uygulamasında kişisel hak ve hürriyetlerin sınırlanması anlamına gelebilecek düzenlemeler içeren kanunda bu sınırlamaların ancak kanunla yapılması gereği anayasanın üncü maddesinde açıkça yer almaktadır diğer taraftan anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararına göre anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur bu anlamda i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde yasayla düzenlenmesini gerekli kılar bu anlamda bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanunun hiyerarşik kademeler ve birim unvanları başlıklı inci maddesi uyarınca bakanlık merkez teşkilatında müsteşarlığa bağlı kurul başkanlığı kurulması ve buna bağlı olarak da daire başkanlığı şube müdürlüğü şeflik biçiminde alt birimlerin kurulması mümkündür dolayısıyla müstakilen kurul adı altında ve sayılı kanunun teşkilat başlıklı inci maddesi ile kanun eki sayılı cetvelde yer verilmeksizin teşkilata terörle mücadele koordinasyon kurulu adında bir birimin öngörülmesi hukuk düzenimizde hem kanun tekniği açısından uyumsuz olup aynı zamanda da çerçeve kanun niteliğindeki sayılı kanun hükümlerine aykırı bir yasama faaliyeti niteliğindedir bu durum i̇darenin kanuniliği ilkesi ile çatışmaktadır yukarıdaki izahatla birlikte dilekçemizin anayasaya aykırılık nedenleri bölümünün inci maddeye ilişkin birinci başlık bölümünde yer alan nedenlerle tarih ve sayılı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun un üncü maddesi birinci fıkrası anayasanın nci ncı nci inci üncü inci üncü ve üncü maddelerine aykırıdır i̇kinci fıkrası kurul i̇çişleri bakanının başkanlığında genelkurmay i̇kinci başkanı jandarma genel komutanı milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarı adalet bakanlığı müsteşarı i̇çişleri bakanlığı müsteşarı dışişleri bakanlığı müsteşarı kamu düzeni ve güvenliği müsteşarıesas sayısı karar sayısı emniyet genel müdürü ve sahil güvenlik komutanından oluşur gerektiğinde gündemle ilgili diğer kurum ve kuruluş temsilcileri de toplantıya davet edilebilir kurul i̇çişleri bakanının daveti üzerine toplanır toplantı gündemi kurul üyelerinin görüşleri alınarak i̇çişleri bakanı tarafından belirlenir kurulun sekreterya görevi müsteşarlık tarafından yerine getirilir düzenlemesinde bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanunun hiyerarşik kademeler ve birim unvanları başlıklı inci maddesi uyarınca bakanlık merkez teşkilatında müsteşarlığa bağlı kurul başkanlığı kurulması ve buna bağlı olarak da daire başkanlığı şube müdürlüğü şeflik biçiminde alt birimlerin kurulması mümkün olduğundan müstakilen kurul adı altında ve sayılı kanun eki sayılı cetvelde de yer verilmeksizin teşkilata terörle mücadele koordinasyon kurulu adında bir birimin öngörülmesi hukuk düzenimizde çerçeve kanun niteliğindeki sayılı kanun hükümlerine aykırı bir yasama faaliyeti niteliğinde olup idarenin kanuniliği ilkesi ile çatışmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararına göre anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez üncü maddesinde i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir i̇darenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur bu anlamda i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde yasayla düzenlenmesini gerekli kılar ayrıca anayasanın inci maddesi üçüncü fıkrası millî güvenlik kurulu devletin millî güvenlik siyasetinin tayini tespiti ve uygulanması ile ilgili alınan tavsiye kararları ve gerekli koordinasyonunun sağlanması konusundaki görüşlerini bakanlar kuruluna bildirir kurulun devletin varlığı ve bağımsızlığı ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği toplumun huzur ve güvenliğinin korunması hususunda alınmasını zorunlu gördüğü tedbirlere ait kararlar bakanlar kurulunca değerlendirilir şeklindedir sayılı terörle mücadele kanununun inci maddesi terör cebir ve şiddet kullanarak baskı korkutma yıldırma sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle anayasada belirtilen cumhuriyetin niteliklerini siyasi hukuki sosyal laik ekonomik düzeni değiştirmek devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak türk devletinin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek temel hak ve hürriyetleri yok etmek devletin iç ve dış güvenliğini kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir hükmüne göre anayasal bir kurum olan milli güvenlik kurulu görev alanındaki düzenlemeler yasa hükmüyle terörle mücadele koordinasyon kurulu na devredilmektedir diğer taraftan kurul oluşumunda i̇çişleri bakanı başkanlığında kurul üyeliği öngörülen genelkurmay i̇kinci başkanı milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarı bakımından konu değerlendirildiğinde anayasa nci madde uyarınca silahlı kuvvetler komutanı olup savaşta başkomutanlık görevlerini cumhurbaşkanı namına yerine getiren ve bakanlar kurulu teklifi üzerine cumhurbaşkanınca atanan görev ve yetkilerinden dolayı başbakana karşı sorumlu bulunan genelkurmay başkanına bağlı ve aynı zamanda sayılı yüksek askeri şuranınesas sayısı karar sayısı kuruluş ve görevleri hakkında kanunun ncı maddesi uyarınca yüksek askeri şura genel sekreteri konumunda bulunan genelkurmay i̇kinci başkanının milli güvenlik kurulu ile görev çatışması bulunan kamu düzeni ve güvenliği müsteşarlığı bünyesinde kurulan terörle mücadele koordinasyon kurulu üyesi olarak yer alması bağlı bulunduğu genel kurmay başkanının milli güvenlik kurulu üyesi olduğu nazara alındığında anayasa üncü maddesi birinci fıkrası gereğince düzenli ve uyumlu çalışması anayasal gereklilik olan devlet organları arasında çatışma yaratabilecek niteliktedir aynı şekilde ayrıca sayılı devlet i̇stihbarat hizmetleri ve milli i̇stihbarat teşkilatı kanununun kuruluş başlıklı üncü maddesi başbakana bağlı milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı kurulmuştur milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı müsteşar müsteşar yardımcıları başkanlıklar daireler ve şubeler ile diğer teşkilat birimlerinden oluşur hükmü ve aynı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrası milli i̇stihbarat teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez hükmü birlikte değerlendirildiğinde teşkilat unsuru bulunan müsteşara bu kanunda sayılan görevler dışında görev verilmesi mümkün değildir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti aynı zamanda bireylerin haksızlıktan korunmasını ve mutluluğunu amaç edinir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk devleti tüm eylem ve işlemlerinde yönetilenlere en güçlü en kapsamlı şekilde hukuksal güvence sağlayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir belirlilik ve öngörülebilirlik ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettiresas sayısı karar sayısı yine anayasa mahkemesinin gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve k sayılı kararında yasa koymak değiştirmek yasayı yürürlükten kaldırmak ve yerindeliği gözetmek tümüyle yasa koyucunun yetkisi içindedir yasalar arasında uyum ve uygunluk da yasa
4,093
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin yorumlanmasında herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanacağı düzenlenmiştir sayılı yasanın maddesinde mülkiyet hakkına getirilen kısıtlama ise kamu yararından ziyade idarenin yararını esas alır niteliktedir zira bir bölgede toplulaştırma çalışmalarının yapılması nedeniyle bireye taşınmazını satamazsın veya bir taşınmaz hakkında bu çalışmaların sonuna kadar dava açamazsın demek mülkiyet hakkının içeriği ile bağdaşmamaktadır kaldı ki toplulaştırma çalışmalarına rağmen bireyin arazini satması veya dava yolu ile bunu ileri sürmesi toplulaştırma çalışmalarına da engel değildir taşınmaz el değiştirse bile yapılan toplulaştırma çalışmalarına bir etkisi olmayacaktır zira bu durumda toplulaştırma çalışmaları neticesinde oluşan yeni duruma yeni malik katlanmak durumunda kalacaktır kaldı ki görülmekte olan dava taşınmazdaki payın toplulaştırma çalışmalarına rağmen bir başka kişiye satılması üzerine açılan ön alım davasıdır ayrıca madde kendi içinde de çelişkili niteliktedir zira maddenin birinci fıkrasında bu arazilerin ipotek edilemeyeceği belirtilmesine rağmen üçüncü fıkrasında bu gibi arazilerin tarım kredi kooperatifleri ve bankalara ipotek edilebileceği belirtilmektedir yine maddede öngörülen kısıtlamalar gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri için öngörülmesine rağmen kamu tüzelkişileri için öngörülmemiştir açıklanan bu nedenle sayılı yasanın maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının mülkiyet hakkını düzenleyen maddesine aykırı olduğu düşünüldüğünden mahkemenizce de aynı kanaate varılması durumunda sayılı yasanın maddesinin iptaline karar verilmesi arz olunur
214
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇stanbul asliye hukuk mahkemesinin günlü esas sayılı kararında anayasaya aykırılık savının gerekçesi şöyle açıklanmaktadır davacının iddiasının yerinde olup olmaması ve davanın kabul edilip edilemiyeceği davalının taviz bedelinin tahsilinde dayandığı sayılı kanunun uncu maddesinin anayasa mahkemesince iptal edilip edilmemesine bağlıdır bundan dolayı aykırılık iddiasının halledilmesi gerekmektedir sayılı yasa bir bütçe kanunudur bu kanunun uncu maddesi sayılı kanunda öngörülen taviz bedellerinin beyannamedeki değerlere göre hesaplanacağını emretmiştir anayasanın üncü maddesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konamıyacağını bildirmiştir halbuki sayılı kanunun maddesi bütçe ile ilgili hükümler dışında bir hüküm koymuştur bu sebeple sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırı olması dolayısı ile anayasaya aykırıdır bundan başka anayasanın maddesine göre bütçe kanunu bütçe tasarıları ile milli bütçe tahminlerini gösteren bir kanundan ibaret olup mecliste görüşülmesi ve kabulü diğer kanunlardan farklıdır evvelce cumhuriyet senatosunda görüşülür ve karara bağlanır ondan sonra millet meclisinde müzakere edilip karar verilir bu nedenle dahi bütçe kanununun kabulü ve yasalaşması diğer kanunlardan farklı olduğundan farklı biçimde kabul edilen kanunların ve kanunda yer alması gereken hükümlerin bütçe kanunda yer alması usulsüzdür bundan dolayı sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesine de aykırı görülmektedir
188
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin anayasa yargısınca denetimi anayasanın anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini belirleyen maddesinin fıkrasının son cümlesinde olağanüstü hallerde sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir anayasasının olağanüstü hallerle ilgili maddesinde olağanüstü yönetim usullerinin olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir maddenin devamında ise olağanüstü hal süresince cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda kanun hükmünde kararnameler çıkarabileceği bu kararnamelerin resmi gazetede yayımlanacağı ve aynı gün tbmmnin onayına sunulacağı bunların meclisce onaylanmasına ilişkin süre ve usulün i̇çtüzükle belirleneceği öngörülmüştür olayda sayılı khknin yıllar önce yayımlanmasına karşın meclisce onaylanmadığı anlaşılmaktadır oysa günlü sayılı i̇çtüzük değişikliği ile anayasanın ve maddeleri gereği bu kanun hükmünde kararnamelerin mecliste görüşülmesine ilişkin usul ve süre belirlenmiştir i̇çtüzüğe göre söz konusu kararnameler en geç gün içerisinde görüşülüp karara bağlanacaktır anayasanın ve maddelerinin ve maddeleriyle birlikte yorumlandığında ohal khk çıkarma yetkisinin tbmmnin denetiminde ve onun onayıyla tamamlanacak bir yetki olduğu kuşkusuzdur bu itibarla tbmmnde onbeş yılı aşkın süredir onaylanmamış olan sayılı kanun hükmünde kararname anayasanın inci maddesinin tanıdığı yetkiye dayalı olağanüstü hale ilişkin kanun hükmünde kararname olma niteliğini yitirmiş bulunmaktadır dolayısıyla tbmmnin onayı alınmadan süreklilik kazandırılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın inci maddesinde yargısal denetime tabi olmayan kanun hükmünde kararnameler kapsamına girmemesi nedeniyle adına bağlı kalmaksızın yargısal denetiminin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır anayasaya aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası ve sayılı olağanüstü hal yasasının maddesine göre olağanüstü hallerde kararlaştırılacak olan khknin düzenleme alanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konulardır olağanüstü hal yönetimi ve olağanüstü hal yönetiminin yetkileri dışında kalan bir alan olan yargı yoluna ilişkin düzenlemenin olağanüstü hal khksi ile yapılması anayasanın maddesine aykırılık taşımaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri ohal khk ile yargı yolunun yasama organının tasarrufu dışında kapatılması hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz denilen anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın devletin temel amaç ve görevleri başlığını taşıyan maddesi devlete cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevini vermiştir oysa yargı yolunu ohal valisinin tasarruflarına karşı kapalı tutma anlayışı demokrasiyi korumak değil her olanaktan yararlanarak demokrasiden uzaklaşmayı amaçlamaktadır bu nedenle böyle bir hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesi yasama yetkisinin devredilemeyeceğini vurgulamaktadır sayılı khknin maddesi yargı yoluna ilişkin bir düzenleme öngörmektedir böylece khknin maddesi yasa ile düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme yapmaktadır oysa yargı yoluna ilişkin düzenlemelerin ancak ve ancak bir yasa ile yapılması ve bu yasanın anayasal yetki çerçevesinde olması gerekmektedir bütün bu nedenler karşısında sayılı khknin maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı niteliktedir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlığını taşıyan maddesinin fıkrasında temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir bu düzenleme temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulamayacağını belirttiği gibi temel hak ve özgürlüklerin ilgili maddelerinde gösterilen nedenlerle sınırlanabileceğini öngörmektedir ayrıca ancak kanunla sınırlanabilir denilmek suretiyle hak ve hürriyet sınırlamalarının münhasıran yasa konusu olacağı yani yasama tasarrufundan başka bir düzenleyici tasarrufla hak ve hürriyetlerin sınırlanmayacağı belirtilmiştir hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında yasa ile yapılmasının yanında anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanacağını ve bu sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı vurgulanmaktadır ülkemizin de taraf olduğu i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi ile de güvenceye kavuşturulan bütün hak ve özgürlükleri korumaya yönelik hak arama özgürlüğünün özüne dokunacak nitelikte yasa dışı bir tasarrufla kullanımının engellenmesi niteliğinde olan sayılı khknin maddesi anayasanın maddesinde yer alan sınırlamaların kapsamı dışına çıktığından iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması başlığını taşıyan anayasanın maddesinin fıkrasında savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamenesas sayısı karar sayısı durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir denilmektedir dolayısıyla bu düzenleme ile olağanüstü durumlarda temel hak ve özgürlüklerin kısmen veya tamamen durdurulması durumun gerektirdiği ölçüde olabilmektedir hak ve hürriyetlerin durdurulması yahut bunlara ilişkin güvencelere aykırı tedbirler alınmasında durumun gerektirdiği ölçü içinde kalınmayarak yani istisnada orantı korunmayarak ve uluslararası hukuktan doğan yükümlülükler de ihlal edilerek sayılı khknin maddesi ile hak arama özgürlüğüne ilişkin olarak engelleme getirilmesi anayasanın maddesinde belirtilen sınırları aşması nedeniyle bu maddeye açıkça aykırılık oluşturmaktadır anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir anayasanın herhangi bir hükmünü yorumlayarak hak arama özgürlüğünün engellenmesi hukukun temel ilkeleriyle hukuk devletinin varlığı ve amacı ile bağdaşmayan nitelik taşıyacaktır anayasa mahkemesinin hukuk devleti tanımında açıkça belirtildiği üzere hukuk devleti bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı bulunan devlet demektir sayılı khknin maddesi ile ohal valisi tasarruflarına karşı yargı yolunun kapalı tutulması hukuk devleti açısından tehlike içermektedir böyle bir düzenleme hiçbir hukuksal esasa bağlı olmadan dilediği gibi uygulamalar yönünden keyfiliği getiren bir düzenlemedir keyfilik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz bu nedenle hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi olağanüstü durum khksiyle bölge valilerine tanınan yetkinin yargı denetimi dışında tutulması hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmamaktadır yürütmeye bu alanda tanınan yetkinin yargı denetimine tabi olmaması hem erkler arasındaki düzeni bozacak hem de bireylerin hukuka ve adalete olan güven ve inancını sarsacak niteliktedir anayasanın maddesinin fıkrası olağanüstü yönetimlerde yasanın yürütmenin durdurulması kararı verilmesini sınırlayabileceğini belirtmektedir bu hükmün karşıt anlamı olağanüstü yönetim usullerinde bile iptal davası açılması yolunun yasa ile olsa dahi engellenemeyeceğidir olağanüstü hal bir keyfilik ve denetimsizlik yönetimi değildir olağanüstü yönetimlerde yetkili organların tesis ettikleri bireysel ve düzenleyici işlemlerin idari yargı denetimine tabi tutulması özgürlükçü ve demokratik düzenin bir gereğidir dava konusu hüküm yargı yolunu kapatmaya ilişkindir bu hüküm anayasanın hukuk devletini belirleyen maddesine ve idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunu açan maddesine aykırıdır çünkü kamu düzeninin korunmasına ve şiddet eylemlerinin önlenmesine yardımcı olacak bir yönü bulunmamaktadır bu nedenle ölçü kuralı elverişlilik ilkesiyle çelişmekte ve dolayısıyla da anayasaya aykırılık taşımaktadıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda bu yoldaki gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince sayılı khknin maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,057
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesinin gerekçesi aynen şöyledir yaşında yaptığı hırsızlık nedeniyle türk ceza yasasının maddes uyarınca hüküm giymiş olan davacıya sınıfı sürücü belgesi almak için girdiği sınavlarda başarılı olmasına karşın sürücü belgesi verilmemesine ilişkin işleme karşı açılan davayı sayılı karayolları trafik yasasının maddesinin bendi uyarınca türk ceza yasasının maddesindeki suçtan hüküm giyenlere af ile ortadan kalksa bile sürücü belgesi verilmeyeceği gerekçesi ile reddeden eskişehir i̇dare mahkemesinin gün ve sayılı kararının temyizin incelenmesi isteği üzerine davada uygulanacak sayılı yasanın maddesinin fıkrası anayasaya uygunluk yönünden incelendi sayılı karayolları trafik yasasının maddesinde sürücü belgeleri kullanılacak aracın cinsine göre dokuz sınıfa ayrıldıktan sonra yasanın sayılı yasa ile değişik maddesi fıkrasında bu sınıflar arasında herhangi bir ayırım yapılmaksızın afla ortadan kaldırılmış olsa bile türk ceza yasasının maddesinde sayılan suçlardan hükümlü olanların sürücü belgesi alamayacakları kurala bağlanmıştır cezanın bir yandan suçla bozulan toplumsal barışın yeniden kurulması yönünden yatıştırıcı diğer yandan barışın bir daha bozulmaması yönünden önleyici bir amaç taşıdığı ve asla bir öç alma kavramını kapsamadığı bilinmektedir bu nedenle suçla ceza arasında bu amacı aşmayacak daha doğru bir anlatımla bu amacı sağlayacak çağdaş bir dengenin bulunması gerekir bazı suçlar ve suçlular için cezanın bitiminden sonra dahi gözetim altında bulundurma veya bazı kamu haklarından sürekli veya süresiz yasaklama gibi ek önlemlerin öngörülmesini doğal karşılamak gerekir çünkü bazı suçlan bir kez dahi işleme iradesini kullanabilen kişinin toplumla ilişkilerinde bundan böyle daha dikkatli davranılması ve kamu haklarından daha az yararlandırılması toplumun kendini koruma hakkı içinde kalmaktadır ancak bununda bir sınırının olduğuna kuşku yoktur bu sınır aşılırsa gerekli ve yararlı olandan çıkılıp öç alma işkence yapma toplum dışına itme gibi anayasalarca istenmeyen alanlara girilmiş olur cezaya eklenen bu tür kısıtlamaların herşeyden önce kişinin kendini veya başkalarını veya toplumu koruma amacına yönelik olmaları ve ancak bu sınırlar içinde kalmaları gerekir ortada konu ile doğrudan ilgili bir neden yokken herhangi bir kişinin sırf eski hükümlülüğüne dayanılarak çağdaş bilim ve teknik ürünlerinden yararlanmasının kısıtlanmasında ussal bir yaklaşım düşünülemez kara taşıt araçları günümüz insan yaşamının ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır bu araçların sadece ülkemizdeki yıllık üretimi gözönünde bulundurulursa insan ve toplum yaşamının bu araçlara bağımlılığının boyutları kolayca anlaşılacaktır kişinin kendini geliştirmesi işini ve ilişkilerini çoğaltması yanındaki öneminden başka bu araçların kullanımı bazıları için bir meslek ve bir geçim kaynağı haline gelmiştir bir beceriye bağlı işlerde yeterli becerinin gösterilmemesi veya kötüye kullanımı izinlerin geri alınması ve bir daha verilmemesi nedeni olabilirse de hırsızlık gibi araç kullanımı ile hiç ilgili olmayan bir suçtan dolayı kişinin araç kullanma hakkından yoksun bırakılmasında kişi ve toplum yönünden hiçbir yarar yoktur anayasanın maddesinde herkesin de dilediği alanda çalışma özgürlüğüne sahip olduğu maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu ilkesi konulmuştur her ne kadar anayasanın herhangi bir maddesinde yer almamakta ise de herkesin çağdaş bilimin veesas sayısı karar sayısı tekniğin olanaklarından yöntemine uygun biçimde doğrudan yararlanabileceği kuralı anayasa kapsamında sayılmalıdır çünkü bu düşünüş anayasamızın bütününün oluşturduğu çağdaşlık kavramının doğal olarak içindedir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesi bendinde türk ceza yasasının maddesinin yer almasının anayasaya aykırı olduğu kanısına varıldığından dosyadaki belgelerin anayasa mahkemesine gönderilmesine işin esasına ilişkin verilecek kararın anayasa mahkemesi kararının resmi gazetede yayınlanmasına değin ertelenmesine gününde oybirliği ile karar verildi
516
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesindeki halinde i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin birinci fıkrada belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun bu kanunla görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanır anayasa mahkemesi ve yargıtayın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır şeklindeki üncü fıkrasının son cümlesinde geçen hali dahil ibaresi sayılı yasanın nci maddesi ile halinde şeklinde değiştirilmiştir yapılan bu değişiklik sonucu savaş ve sıkıyönetim hali dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır hükmü savaş ve sıkıyönetim halinde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır şeklini almış diğer bir anlatımla tam tersine dönüştürülerek askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı olması savaş ve sıkıyönetim hali ile sınırlandırılmıştır bu durumda sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suçları işleyenler sıfat ve memuriyetleri ne olursa olsun asker kişi dahi olsalar askeri mahkemelerde değil sayılı ceza muhakemesi kanunu ile görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaklardır böyle bir düzenleme anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdır anayasanın askeri yargı başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasında askeri mahkemelerin asker kişiler bakımından görev alanı belirtilmiştir bu belirlemeye göre askeri mahkemeler asker kişileri askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler i̇ptali istenen düzenleme ise asker kişiler tarafından askeri mahallerde işlenen veya asker kişilerce askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işlenen kimi suçların da sıkıyönetim ve savaş hali hariç artık sivil savcılar tarafından soruşturulmasına ve sivil ceza mahkemelerince yargılanmasına imkân tanımaktadır bu durum çerçevesinde örneğin sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ve iptali istenen düzenleme uyarınca asker kişileresas sayısı karar sayısı tarafından askeri mahallerde işlenen sayılı türk ceza kanununun i̇kinci kitap dördüncü kısmının ve nci bölümlerinde tanımlanan aşağıda sıralanan suçlar ve nci maddeler hariç artık sivil savcılarca soruşturulacak ve sayılı ceza muhakemeleri kanunu ile görevlendirilmiş ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaklardır söz konusu suçlar şunlardır devletin güvenliğine karşı suçlar devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar anayasayı ihlâl cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı yasama organına karşı suç hükûmete karşı suç hükümete karşı silâhlı isyan silahlı örgüt örgüte silah sağlama suç için anlaşma devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etme casusluk devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama gizli kalması gereken bilgileri açıklama uluslararası casusluk devlet sırlarından yararlanma devlet hizmetlerinde sadakatsizlik yasaklanan bilgileri temin yasaklanan bilgilerin casusluk maksadıyla temini yasaklanan bilgileri açıklama yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurmasuçları bu suçların asker kişilerce askerlik statüsünün onlara tanıdığı imkanlarla yahut askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri çerçevesinde işlenmesi durumunda da iptali istenen düzenleme gereğince ceza soruşturması ve yargılamasının askeri yargı organlarının görev alanı dışında bırakılması anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasına aykırı düşecektir çünkü anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında bazı hususlarda anayasa tarafından belirleme yapılmayarak yasakoyucuya kendi takdiri doğrultusunda bu belirlemeyi yapma yetkisi bırakılmıştır ancak bu belirlemeyi yaparken yasakoyucunun anayasada belirtilen ilke ve hususlara uygun hareket etmesi de anayasanın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkelerinin gerektirdiği bir zorunluluktur bu nedenle anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası asker kişilerin asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakma görevini açıkça askeri mahkemelere verirken ve anayasanın tartışmasız bir kesinlikle yaptığı bu görevlendirme hükmü yürürlükte iken yasakoyucunun bir yasa ile ve söz konusu anayasa hükmünü değiştirmeksizin asker kişileri asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işleyebilecekleri türk ceza kanununda yer alan ve yukarıda sıraladığımız suçlardan dolayı soruşturma ve yargılamalarının askeri yargı organlarının görev alanı dışına çıkarılması sonucunu verecek bir düzenleme yapması anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası ile bağdaşmayacağı gibi anayasanın bizzat kendisinin düzenlediği bu nedenle yasa koyucuya bırakmadığı bir alanda düzenleme yetkisinin anayasanın ncı maddesinin ikinci fıkrasına aykırı bir biçimde yasakoyucu tarafından kullanılması anlamına geleceği ortadadır diğer taraftan anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasında askeri yargı organlarının kuruluşunun işleyişinin askeri hâkimlerin özlük işlerinin askeri savcılık görevlerini yapan askeri hâkimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı hakimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenleneceği ilkesi yer almaktadır anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında anayasanın inci maddesinde askerlik hizmetinin gerekleri ne ayrıca yer verilmiş bulunmasını askerliğe ilişkin yerleşmiş gelenek ve göreneklerin ve bu suretle kurulmuş olan düzenin bozulmadan korunması amacının bir sonucu olarak görmüş ve tarihli ve k sayılı ve tarihli ve k sayılı kararlarındaesas sayısı karar sayısı da askerlik hizmetleri gereklerinin en başında bir disiplin astlık üstlük buyurma buyruğa uyma ilişkileri rütbe ile sınırlanmış yetkiler düzeninin geleceğini ifade etmiştir i̇ptali istenen düzenlemenin bir anlamda askeri yargı alanını yeniden belirlerken anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasında askerlik hizmetlerinin gereklerini gözeten bir ayrıma yer verdiği de söylenemez bu nedenle iptali istenen düzenleme anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasına da aykırı düşmektedir öte yandan iptali istenen düzenlemenin hukukun temel ilkelerine uygun olduğu da söylenemez hukukun temel ilkelerine göre sonra çıkarılan kanun önceki kanunla çelişkili bir hüküm taşıyorsa önceki kanun zımnen yürürlükten kalkmış olur ancak bir konuda hem özel kanunda hem genel kanunda farklı düzenlemeler varsa önceki sonraki kanun ayrımına bakılmaz ve özel kanun uygulanır tarihli ve sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanunu tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununa göre özel bir kanundur tarihli ve sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun askeri mahkemelerin görevleri üst başlıklı i̇kinci bölümünde yer alan genel görev başlıklı uncu maddesinde askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler denilmiştir bu maddede her ne kadar kanunlarda aksi yazılı olmadıkça ibaresine yer verilmişse de bu ibareyi kuşkusuz anayasa ile birlikte değerlendirmek ve hem tarihli tcanayasasının inci maddesinde hem de tarihli tc anayasasının inci maddesinde asker kişilerin askeri yargı alanına girecek suçları bizzat yaptıkları belirlemeleri askeri mahkemelerin görev alanları bakımından göz önünde bulundurmak gerekmektedir böyle bir değerlendirme yapıldığında ise sayılı kanun ile bu kanuna göre genel kanun olan sayılı kanun arasında çelişki bulunduğunu söylememek olanaksızdır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlettir anymah tarihli ve k sayılı kararı hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel niteliklerinden birisi de hukuki güvenliktir bu da hukuki belirlilik ile sağlanabilir birbiri ile çelişkili hükümlerden oluşan biresas sayısı karar sayısı hukuk düzeninin ise hukuki belirlilik ve hukuki güven yaratamayacağı ve hukuk devleti ilkesine uygun bir yönetim biçimi getiremeyeceği açıktır bu bağlamda askeri ve sivil yargı organları arasında görev uyuşmazlığı yaratan veya görev belirsizliği sonucunu doğuran iptali istenen düzenlemenin de hukuki belirlilik ve hukuki güven sağlayamayacağı ve hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacağı ortadadır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesindeki halinde ibaresi anayasanın nci ncı ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde in i̇çinde yer alan ve nci ibaresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde de bu kanunla sayılı kanunun üncü ve nci maddesinde yapılan değişiklik hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihte devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda da uygulanacağı hükme bağlanmıştır i̇ptali istenen bu ibare ceza yargılaması hukukunun vazgeçilmez bir prensibi durumunda olan tabii hakim ilkesine aykırıdır hukuk devletinde yasal yargıç doğal yargıç tabii hakim olarak anlaşılmalıdır anayasa mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirtildiği gibi doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır başka bir anlatımla doğal yargıç ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıcın atanmasına engel oluşturur sanığın veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez anayasa mahkemesinin tarihli ve k artık ceza yargılaması hukukunun vazgeçilmez bir prensibi durumunda olan tabii hakim ilkesinin uygulanması için anayasamız ve yasalar sistemimiz pek çok kurum ve kavramı kabul etmiş ve düzenlemiştir uyuşmazlık mahkemesinin mevcudiyeti ceza usul yasalarında düzenlenen görev yetki hakimin yasaklılığı hakimin reddi davanın nakli ilk akla gelen kurum ve kavramlardır bu ilkenin ve bu ilke uyarınca kurulan kurum ve konulan kavramların temel amacı da adil bir ceza yargılamasının gerçekleştirilmesidir anayasa yapıcının yasama organının yürütmenin idarenin ve doğal olarak yargının bu yöndeki tüm gayreti sanığın tabii hâkimi önünde yargılanmasını sağlamaktır ancak iptali istenen ibare yargılanacak nizanın meydana geldiği anda yürürlükte bulunan kanunun öngördüğü yargı merciine doğal yargıç tabii hakim kavramına aykırı bir düzenleme getirdiğinden bu yöndeki gayretin önünde engel mahiyette olup bu yönüyle de anayasanın nci maddesi ile bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı kaldı ki hukuk devletinde asıl olan adil düzenli ve güvenilir yargılamadır yasalarda birbiri ile çelişkili görevlendirmenin olması bu prensipleri ortadan kaldıracağı gibi yargılama makamları arasında olası yargılama sürecine ilişkin görevde ısrarcı olunması halinde birbiri ile çatışan iki yargı kararının ortaya çıkması söz konusu olabilir anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesinin ihlali söz konusu olabileceğinden düzenleme bu haliyle de anayasanın nci maddesi ile bağdaşmamaktadır bu nedenle tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde in içinde yer alan ve nci ibaresi anayasanın nci maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukukun temel ilkelerine ve anayasa hükümlerine açıkça aykırı olan iptali istenilen kuralların uygulanması durumunda sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesindeki halinde ibaresinin uygulanması durumunda yargı organları arasında görev yetki anlaşmazlıkları çıkabilecek hukuk düzenindeki belirlilik sarsılacak ve anayasanın askeri yargı organları dışındaki yargı organlarınca yargılanmasına olanak tanımadığı suçları işleyenler askeri yargı organları dışındaki yargı organlarınca yargılanabileceklerdir i̇ptali istenen sayılı kanunun geçici madde in içinde yer alan ve nci ibaresinin uygulanması halinde ise doğal yargıç tabii hâkim ilkesine aykırı yargılamalar yapılabilecektir her iki durumda da yargılanan kişiler açısından anayasaya aykırılık nedeniyle sonradan giderilemeyecek durum ve zararlar ortaya çıkacak toplumsal yaşam bakımından da hukuk düzeninden beklenen hukuki güven ve belirlilik zedelenecektir öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen kuralların iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanununesas sayısı karar sayısı nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin üncü fıkrasının son cümlesindeki halinde ibaresinin anayasanın nci ncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan geçici madde in içinde yer alan ve nci ibaresi anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan i̇ptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,926
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararı gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir devlet memurlarının memurluğa alınma göreve son verme ve diğer özlük hakları sayılı devlet memurları kanununda belirlenmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının ikinci paragrafında herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler döner sermayeler fonlar belediyeler il özel idareleri belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler sosyal güvenlik kurumları bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum kurul üst kurul ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro pozisyon veya görevde çalıştırılamayacağı ve görev yapamayacağı üçüncü paragrafında da diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümlerinin mali yılında uygulanmayacağı öngörülerek anılan bütçe yasasıyla öteki yasalarda değişiklik yapılmıştır bu nedenle kurallar anayasanın ve maddelerine aykırıdır
149
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı şti̇ tarafından plakalı aracının trafikten gün süreyle men edilmesi ve adına tl trafik para cezası verilmesinden dolayı i̇stanbul vali̇li̇ği̇ne karşı tarihinde açılan davada bahse konu idari yaptırımların uygulanmasına dayanak teşkil eden sayılı karayolları trafik kanununun ek maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen i̇lgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye araç sahibine bağlı bulunduğu durak işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezası üç kat olarak fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanır ayrıca araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle bu konuda anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir sayılı tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır söz konusu anayasal metinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucunun takdir yetkisine sahip olduğu muhakkaktır anayasanın maddesinin yedinci fıkrasında ceza sorumluluğu şahsidir denilerek herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandırılmayacağı kabul edilmiş bulunmaktadır söz konusu hüküm ile anayasada ifade bulan ceza sorumluluğunun şahsiliği bilindiği üzere ceza hukukunun temel kurallarından olup idari yaptırım öngören yasa normlarında da söz konusu ilke ile güdülen amacın yani bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmaması hususunun dikkate alınması gerekmektedir başka bir ifade ile bir kimsenin başkasının fiilinden sorumlu tutulmaması asli ve feri failden başka kişilerin bir suçkabahat sebebiyle cezalandırılmamaları gerekmektedir nitekim anayasanın maddesinin yedinci fıkrası ile ilgili gerekçede de fıkra ceza sorumluluğunun şahsi olduğu yani failden gayri kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmayacağı hükmünü getirmektedir bu ilke dahi ceza hukukuna yerleşmiş ve kusura dayanan ceza sorumluluğu ilkesine dahil terki mümkün olmayan bir temel kuralıdır denilmekte olup anayasanın maddesinde idari ve adli cezalaresas sayısı karar sayısı arasında bir ayrım yapılmaması da idari yaptırımlarında bu maddede öngörülen ilkelere tâbi olduğunu göstermektedir mahkememiz nezdindeki ihtilaf konusu işlemlere dayanak alındığı görülen itiraz konusu kural uyarınca araç maliki işletmesinin faaliyet alanı ile ilgili olarak mülkiyetindeki plakalı aracı kira sözleşmesi uyarınca belirli bir süre aylığına ile kiralaması sonrası araç kiralayan şahsın sayılı kanunun ek maddesinde izin belgesi almaksızın korsan taşımacılık yaptığının tespiti üzerine eylemden haberi olmayan araç sahibinin kusurunun bulunup bulunmadığı iradesinin olup olmadığı dikkate alınmaksızın yaptırıma aracının gün süreyle trafikten men edilmesi ve adına aynı hüküm uyarınca yılı için tl para cezası ile cezalandırılması tabi tutulmuştur aracı kiralamak suretiyle zilyetliğinde bulunduran şahsın sarih beyanı yahut trafik polisince ticari amaçlı kullanım olarak değerlendirilmesi halinde tescil plakası sahiplerinesadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle işlemediği bir fiilden dolayı yaptırım uygulanması cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır sonuç olarak görülmektedir ki iptali istenen söz konusu kanun hükmü uyarınca bir kimsenin icrai izin almaksızın ticari amaçlı yolcu naklinde kullanması için kiralama yoluyla araç tedarik ve teşvik etme vs veya ihmali göz yumma vs herhangi bir hareketi olmasa veya tespit edilemese dahi sadece araç sahibi olmasından dolayı başkasının bir fiili nedeniyle yaptırıma maruz kalması söz konusu olmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı tcanayasasının ve maddesine aykırılık teşkil eden sayılı karayolları trafik kanunu ek maddesinin fıkrasında yazılı araç sahibine işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrasında gösterilen idari para cezası üç kat olarak ifadeleri ile söz konusu ifadelerde geçen şahsılara ait motorlu taşıtları kasteden ayrıca araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir cümlesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerektiğine mahkememizce tarihinde oybirliğiyle karar verildi sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa madde hukuk devleti i̇lkesi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür yasakoyucu kamu düzeninin korunması amacıyla ceza hukuku alanında düzenleme yaparken anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı ve suç sayılan bu eylemlerin hangi tür ve ölçüde cezai yaptırıma bağlanacağı konusunda anayasal sınırlar içinde takdir yetkisine sahiptir bu yetki idari yaptırımlar bakımından da geçerlidir bu bağlamda hukuk devletinde ceza hukukuesas sayısı karar sayısı alanında olduğu gibi idari yaptırımlara ilişkin düzenlemelerde de kuralların önleme ve iyileştirme amaçlarına uygun olarak ölçülü adil ve orantılı olması gerekir i̇tiraz konusu kuralda ise izin belgesiz araç kullananlar sayılı kanunun ek maddesinin birinci fıkrasında belirtilen araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahipleri hakkında uygulanandan daha ağır yaptırımlara tabi tutulmalarını öngördüğünden adalet ve hakkaniyet kurallarına ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı bir sonuç doğurmaktadır zira sayılı kanunun ek maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yaptırım kamuoyunda korsan taşımacılık olarak bilinen esasen tescil ve trafik belgelerinde hususi olarak kayıtlı araçların ticari amaçla yolcu taşımaları halinde uygulanmakta ve bu yolla kamu düzenin ve yasal olarakticari faaliyet yürüten bireylerin hak ve menfaatlerini korumayı amaçlamaktadır bu haliyle anılan birinci fıkra ile getirilen yaptırım hukuk devleti ilkesine uygun olduğu halde ikinci cümle ile getirilen düzenleme yasal olarak faaliyet gösteren ticari araç sahiplerine yasal olmayan faaliyet gösterenlere uygulanan yaptırımın uygulanması sonucunu doğurduğundan hakkaniyete ve hukuk devleti ilkesine uygun değildir ayrıca ilgili belediyeden alınması gerekli izin belgesinin yasada tanımlanmamıştır aksine bu konuda yukarıda yer verilen büyükşehir belediyesi servis yönergesinde belirlenen güzergah kullanım i̇zin belgesi ve diğer belgelerin alınmaması sonuçta yapılan faaliyetin izinsiz olarak yürütülmesi ve itiraz konusu yasal düzenlemenin uygulanması sonucunu doğurmaktadır bir başka anlatım ile somut olayda davacının ilgili belediyeden izinsiz faaliyet göstermesi nedeniyle ek maddesinin cümlesine göre yaptırım uygulanması mezkur servis yönergesine göre bulundurulması gerekli belgeye sahip olmadığından dolayı anılan düzenleyici işlemin uygulanmasından değil itiraz konusu ettiğimiz yasal düzenlemenin içeriğinin belirsizliği ve öngörülebilir olmaması olayda bulundurulmamasının servis yönergesinde olduğu gibi diğer düzenleyici işlemler ile ihdas edilen izin belgelerininyasadaki izinsiz taşıma yapma karşılığı yaptırım uygulanmasına neden olabileceği izinsiz ticari faaliyet eyleminin tespiti konusunda yasallık ve öngörülebilirlik ilkelerine aykırı şekilde idareye geniş bir takdir yetkisi vermiş olmasından kaynaklanmaktadır olayda izin belgesi olarak bulundurulması gerekli belgelerin idari düzenlemeler ile belirlenmesi bunlara yenilerinin eklenmesinin mümkün olması ve bu belgelerden birinin bulunmaması halinde ticari araçların sayılı yasanın ek maddesinin üçüncü fıkrası gereği izinsiz faaliyet gösterme fiilinin kapsamına alması nedeniyle itiraz konusu kuralın bir idari yaptırım türü olarak sahip olması gerekli kesinlik öngörülebilirlik koşullarına sahip olmadığı dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu açıktır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinde de kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştıresas sayısı karar sayısı ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar ceza hukukunun ana ilkeleri ile anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere ülkenin genel durumu sosyal kültürel yapısı etik değerleri ve ekonomik hayatın gereksinmeleri gözönüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir bu nedenle yasa koyucunun ceza politikasını öncelikle anayasanın maddesinde nitelikleri maddesinde de temel amaç ve görevleri belirtilen hukuk devletine ve adalet ilkesine uygun olarak belirlemesi gerekir yasa koyucu cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği ve ceza sistemini tamamlayan müesseseler konusunda takdir yetkisine sahiptir yasa koyucu bu takdir yetkisi içinde kamusal düzeni güven ve huzuru bozan eylemlerden öngördüklerini suç olarak belirleyebilir bunlara verilecek cezaları tür ve ağırlık olarak saptayabilir ve yine benimsediği ilkeler doğrultusunda bunlar için farklı cezalar öngörebilir kimi suçların niteliğini işlenme biçimini kişi toplum ve devletin uğraması mümkün zararların içerik ve yoğunluğunu toplumsal barışın ihlâl derecesini suçtan zarar görenlerin kimliğini cezaların caydırıcılığını ve toplumun değer yargılarını dikkate alarak düzenleme yapabilir i̇tiraz konusu kural araçlarını tescil belgelerine uygun olarak kullanan kişilere idari düzenleme ile getirilen sınırı ve sayısı belirsiz belgelerin alınmaması halinde tümüyle izinsiz faaliyette bulunduğu sonucunu doğuracak şekilde yaptırım uygulanması niteliği ile kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan bir tedbir olduğu ve devletin anayasanın maddesinde belirlenen temel amaç ve görevleriyle de bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı hukuksal eşitlik olup eylemli mutlak eşitlik değildir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz i̇tiraz konusu kuralla araçlarını ticari faaliyete özgüleyip tescil belgelerin de kayıtlı amaca uygun şekilde kullanan kişiler ile araçlarını hususi olarak kaydettikleri halde ticari amaçla kullanan kişiler ayrı hukuksal durumlara sahip oldukları halde ikinci kişilerin daha ağır yaptırıma tabi tutulmalarıeşitlik ilkesine aykırılık taşımaktadır anayasa maddeye aykırılık ölçüsüz ve orantısız bir tedbir olması avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümlerinde ve yine anayasamızın maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz i̇tiraz konusu kural ileyasal olarak ticari faaliyet gösterenaraç sahiplerinin ilgili belediyeden ayrıca izin alma zorunluluğu getirilmesinin ötesinde izin belgelerinin herhangi bir nedenle bulundurulmamasının izinsiz ticari faaliyet kapsamına alınarak yasa dışı taşımacılık yapan kişiler gibi yaptırıma tabi tutulması anayasamızın çalışma hak veesas sayısı karar sayısı özgürlüğünün özüne dokunacak ölçüsüz bir şekilde tedbir uygulanması niteliği ile anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir zira itiraz konusu kurala göre ilgili düzenleyici işlemde yer alan ticari faaliyete ilişkin izin belgesinin bulunmaması halinde önceden süre verilmesi ilgilinin uyarılması gibi tedbirlere yer verilmeksizin doğrudan doğruya idari para cezası uygulanması ve aracın gün süreyle trafikten men edilmesi sonucunu doğurmaktadır hatta idarece yapılan tespitten sonra ilgili izin belgesinin alınması halinde dahi itiraz konusu yasal düzenlemenin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir oysa sayılı yasanın ve maddelerinde araçların tescil ve muayene zorunluluğuna uyulmaması karşılığında getirilen diğer yaptırımlara bakıldığında aracın doğrudan trafikten meninin öngörülmediği araç sahibine eksikliğin giderilmesi amacıyla süre tanındığı görülmektedir nitekim anayasa mahkemesi sürücü belgelerinin süresiz olarak geri alınmasına ilişkin kuralı iptal edenesas sayısı karar sayısı karar günü günlü kararında i̇tiraz konusu kuralın toplumun refah huzur ve mutluluğunu etkileyen trafik kazalarının önlenmesini sağlamak dolayısıyla kişilerin can ve mal güvenliğini ve kamu düzenini korumak amacıyla öngörüldüğü anlaşılmaktadır bu düzenlemenin anayasal sınırlar içinde yasa koyucunun takdirinde olduğu açıktır ancak itiraz konusu kuralda tedbirine yer verilmemesi ölçütüne yer verilmemesi ve belirli sürelerle kademelendirmenin de yapılmaması nedeniyle kuralın hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı açıktır ayrıca yaptırımlarda güdülen asıl amacın işlediği suçtan dolayı kişinin ıslah olmasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğu dikkate alındığında itiraz konusu kuralla süresiz bir hak yoksunluğu getirilmesi yaptırımların ıslah edici yönüyle de bağdaşmamaktadır gerekçesine yer vermiştir anayasanın maddesine aykırılık öte yandan anayasanın maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu devletin çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alacağı belirtilmektedir i̇tiraz konusu kuralın yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle ayrıca anayasanın maddesine de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır sonuç olarak günlü sayılı karayolları trafik kanununun ek maddesinin tarihli sayılı kanunun maddesiyle değişen cümlesindeki i̇lgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye araç sahibine bağlı bulunduğu durak işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezası üç kat olarak fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanır ayrıca araç her defasında altmış gün süre ile trafikten men edilir ibaresinin anayasanın ve maddelerinde belirtilen temel hak ve özgürlük ve aykırı düzenleme getirdiği anlaşılmakla anayasamızın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca anılan metnin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu tarihtenesas sayısı karar sayısı itibaren ay içerisinde anayasa mahkemesince karar verilmediği taktirde dosyamızın yeniden mevcut mevzuat uyarınca karar verilmesine tarihinde oybirliğiylekarar verildi
2,027
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tarihinde tbmm genel kurulunda kabul edilen bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanunun bir maddesinde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun ile devlet bakanlıklarının sayısı ye yükseltilirken başbakana yardım etmek ve bakanlar kurulunda koordinasyonu sağlamak üzere bakanlar arasında en çok iki kişinin başbakan yardımcısı olarak atanabileceği hükmü getirilmiştir türk siyasal sisteminde ve kamu yönetiminde devlet bakanları devlet dairelerinin bakanlıklara ayrılması ve devlet bakanları hakkında kanunun eylül tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra çeşitli hükümetlerde yer almıştır anılan kanunun gerekçesinde devlet bakanlıklarının kuruluş nedenleri hükümetin genel politikasından sorumlu bulunan bakanlar kurulunda düşüncesinden ve görgüsünden istifade edilebilecek bazı devlet adamlarının bulunması kendini kuvvetle duyuran bir ihtiyaç olarak görülmektedir şeklinde açıklanmıştır başlangıçta kabine içi koordinasyonu sağlamada ve önemli meseleleri yürütmede başbakana yardımcı olmakla görevlendirilen belli sayıdaki devlet bakanlarının sayısının giderek artması hatta bugün olduğu gibi hizmet bakanlıklarının sayısını da geçmesi başbakanlığı anayasal konumundan uzaklaştırarak bağlı ve ilgili kuruluşları ile özellikle ekonomik alan başta olmak üzere siyasal iktidarın öncelik verdiği çoğu alanda görev yapan bir hizmet bakanlığı gibi davranması konumuna getirecektir oysa başbakanın esas görevi bakanlar kurulunun başkanı olarak bakanlıklar arasında işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmektir anayasa madde hizmet bakanlıklarının görev ve yetkileri kuruluş kanunları ile ayrı ayrı belirtilmiştir yani devlet bakanlıkları ile hizmet bakanlıkları mahiyet itibarı ile farklılık arzetmekte hizmet bakanlarının hem siyasi hem de yönetsel olmak üzere yasa ile verilmiş görevleri vardır kanunla kendisine tanınan görevleri yapmak üzere kurulmuş olan hizmet bakanlıklarına bağlı önemli birimlerin idari bir tasarrufla devlet bakanlıklarına bağlanması bu bakanlıkların fonksiyonel olmasını engelleyeceği gibi kamu yönetiminde de istikrarsızlığa ve hizmetlerin aksamasına neden olacaktır ayrıca idare hukukunun genel prensipleri açısından da hukuka aykırı sonuçlar doğuracaktır sayılı yasanın getirilmesindeki asıl amacı aşan bu düzenleme gerçekte ne başbakanın ne de devletin ihtiyacından kaynaklanmamaktadır artırma talebi hükümetin iç siyasi denge arayışını siyasî idarede çözmek yerine tbmmnin iradesini kötüye kullanmak arzusundan kaynaklanmaktadır başbakan yardımcılığı gerektiğinde başbakanın görev ve yetkilerini kullanma imkanına sahip ona yardımcı olmak üzere ihdas edilen bir makamdır bu da ancak yasalar çerçevesinde devlet bakanları eliyle yürütülür başbakanın anayasa ve yasalarla kendisineesas sayısı karar sayısı tanınan bu yetkileri hizmet bakanlarına dağıtma yetkisi yoktur i̇crai bakanlıklar ancak yasalarla kendilerine tanınan yetkileri kullanabilirler bunun dışında asaleten başka bir görevi üstlenmeleri anayasa ve i̇dare hukuku prensiplerine uygun düşmez bu kanun ile getirilen düzenlemede şu anda dışişleri bakanlığı gibi yoğun bir hizmeti yürütmekle görevlendirilmiş olan bir bakan aynı zamanda başbakan yardımcılığını da asaleten uhdesinde bulundurmaktadır eğer başbakanın anayasa ve kanunlardan doğan yetkilerinden bir bölümünü devretmişse dışişlerine bakan kişi aynı zamanda adı konmamış bir devlet bakanı hüviyetindedir hem devlet bakanlığı hem de hizmet bakanlığı gibi iki ayrı bakanlık tek kişi eliyle asaleten yürütülmektedir eğer başbakan yardımcılığı sıfatı devlet bakanlığının dışında bir görevi ve yetkiyi uhdesinde bulunduruyorsa bu yetki kaynağını nereden almaktadır aksi halde ise yetkisiz hüviyetsiz bir makamın başbakanı temsil etmesi fiilen mümkün olsa bile hukuken yokluk ile maluldur zira anayasanın maddesi kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya kanunun açıkca verdiği yetkiye dayanılarak kurulur hükmünü amirdir bir takım hukuki zorlamalarla tek bir kişiye münhasır olarak çıkartılmış bulunan bu kanun anayasanın uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz hükmüne aykırıdır hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşmayan bu düzenleme anayasanın ruhuna nci uncu ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrası açık olan bakanlıklara diğer bir bakanın ancak geçici olarak vekillik edeceğini emretmektedir kabul edilen metin başbakan yardımcısının bir başka bakanı geçici olarak değil devamlı olarak ikame etmesini öngörmekte bu da yetmezmiş gibi sürekliliğin vekillikle değil asillikle sürdürülmesini derpiş etmektedir anayasanın üncü maddesi vekaletin uzun süreli olmasını bile sakıncalı görerek herhangi bir sebeple boşalan bakanlığa en geç gün içinde atama yapılır demek suretiyle vekalet süresini azami günle sınırlamıştır üncü maddede ayrıca bir bakan birden fazlasına vekillik edemez hükmüne yer verilmiştir birden fazla vekilliği bile içine sindiremeyen bir anayasa hükmünün bir kişinin şahsında birden fazla bakanlığı asil olarak deruhte etmesine cevaz vermesi mümkün değildir eğer başbakan yardımcılığı sıfatını üzerinde bulunduran bir devlet bakanı aynı zamanda bir başka bakanlığı sürekli olarak ve asaleten uhdesinde bulundurabiliyorsa başbakanın böyle bir hakkının da bulunduğu tabii olarak beklenir ve istenir başbakanın böyle bir hakkının bulunmaması ise hukuken ve siyaseten çelişki sayılır anayasanın bu açık emirleri karşısında değil icracı bakanlıkların asaleten bir kişinin şahsında birleştirilmesi iki devlet bakanlığının bir kişinin şahsında birleştirilmesi dahi mümkün değildir diğer taraftan bakanlıklar ve daireleri ile ilgili düzenlemeler kanun ile tesis edilmiş olduğundan ikinci fıkradaki bu kanunun inci maddesinde belirtilen bakanlık ilgili kuruluşları başbakanın teklifi ve cumhurbaşkanının onayı ile başbakanlıkla veya diğer bakanlıklarla ilgilendirilir hükmü bir yetki devri niteliğindedir oysa böyle bir değişikliğin ancak yeni bir yasa ile yapılması gerekir yukarıda açıklanan nedenlerle söz konusu yasa anayasanın üncü ve inci maddelerine de aykırıdır i̇ptali gerekiresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem yukarıda gösterilen sebeplerle resmî gazetenin aralık tarihli nüshasında yayınlanan sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında sayılı kanunun bir maddesinde değişiklik yapılmasına dair kanunun anayasanın ruhuna üncü ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulamadan doğabilecek sakıncaların giderilmesi bakımından yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini anamuhalefet partisi tbmm grubu adına arz ve talep ederiz
848
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi aynen şöyledir birinci olarak suç ve ceza öngören kuralların diğer hukuk kurallarından ayrı olarak en önemli nitelikleri açık kesin ve belirgin olmalarıdır bu ceza hukukunda istisnası olmayan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin zorunlu bir sonucudur bu ilke gereğince öncelikle suç ve cezalar kanunla konulmalıdır buna suçun kanuni unsuru adı verilmektedir nitekim anayasamızın maddesi bu kuralı açıkça öngörmektedir kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin gereği suç ve ceza öngören kuralın kanunla konulmuş olması yanında bu kuralın maddi unsurunun yani hangi hareketlerin ve oluşturduğu neticenin suç sayıldığının açık kesin ve belirgin bir şekilde kuralın içerisinde öngörülmüş bulunmalıdır yukarıda anıldığı gibi tck nun maddesinde öngörülen suçun maddi unsuru memur ve kamu görevlilerinin kanun hükümlerine aykırı olarak memuriyetlerini terk etmeleridir buna göre suçun kurucu unsuru belirlenen diğer hareketlerin yanında görevi terk etmenin kanun hükümlerine aykırı olarak gerçekleşmesidir burada kanun hükümlerine aykırılıktan maksat memurların ve kamu görevlilerinin statüsünü sorumluluk hak ve yetkilerini düzenleyen kurallardır bunların başında memurların ve kamu görevlilerinin tâbi oldukları personel ve teşkilat kanunları gelmektedir bununla birlikte yine memurların ve kamu görevlilerinin anayasal örgütlenme toplu görüşmeye çağırı ve toplu görüşme yapma hakkını düzenleyen kurallarında bu hükümler arasında sayılması zorunludur nitekim sayılı kanunla anayasamızın maddesinde eklenen fıkra uyarınca böyle bir kanunun bulunması zaruridir halde öncelikle bu suçun oluşumu için görevi bırakmanın anılan bu kanun hükümlerine aykırı olması gerekir ülkemiz tarafından imzalanmış ve onaylanmış bulunan uluslararası çalışma örgütünün sayılı sözleşmesinin maddesinde kamu görevlileri örgütleriyle kamu makamları arasında çalışma koşullarının görüşülmesine olanak veren yöntemlerin en geniş biçimde geliştirilmesi ve kullanılması için uygun önlemlerin alınacağı öngörülmekle anayasamızın maddesinde de memurlar ve kamu görevlilerinin kurmalarına kanunla izin verilecek sendikaların idareyle amaçlar doğrultusunda toplu görüşme yapabilecekleri belirtilmiş ve bu hükmün uygulanmasına ilişkin usullerin kanunla düzenleneceği öngörülmüş bulunmaktadır i̇şte bu kanun yukarıda anıldığı gibi tcknun maddesinde suçun kurucu unsuru olarak öngörülen kanun hükümleri kapsamı içersinde değerlendirilmesi gerekli ve zorunlu bulunan kanunlardan birisidir bu durumda tcknun maddesinin maddi kurucu unsurları arasında yer alan kanun hükümlerine aykırılık unsuru ancak anayasanın maddesinde öngörülen toplu görüşmeye çağrı ve toplu görüşme yapma hakkını gerçekleştirmek için kamu çalışanları sendikaları tarafından uygulanacak yöntemleri belirleyen kanunla kesin açık ve belirgin hale gelecektiresas sayısı karar sayısı bu kanun olmadan ve bu kanunla bu yöntemlerin ne olacağı esas usul ve sınırları belirlenmeden tcknun maddesinde öngörülmüş bulunan kanun hükümlerine aykırılık unsurunun açık kesin ve belirgin olduğu söylenemez bu kural yapısı itibariyle belirsiz müphemdir nitekim dosyaya da ibraz edilen kararlardan da anlaşılacağı gibi uygulamada da idarî mercilerle adli ve idare yargı mercilerinin bu kuralın uygulanmasına ilişkin birbiriyle çelişen kararlar verilmiş bulunması bunu göstermektedir bu nedenle bu kuralın anayasanın kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesini öngören maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir i̇kinci olarak yukarıda anıldığı gibi anayasamızın maddesiyle memurlar ve kamu görevlilerine sendika kurma hakkı ve bu sendikaların aracılığıyla kamu makamlarını toplu görüşmeye çağrı ve toplu görüşme yapma hakkı tanınmış bulunmaktadır yine ülkemizce imzalanmış ve onaylanmış bulunan uluslararası çalışma örgütünün sayılı sözleşmesinin maddesinde kamu görevlileri örgütlerine görevlerine çabuk ve etkin bir biçimde yerine getirmelerine olanak verecek şekilde kolaylıklar sağlanacağı ancak bu kolaylıkların idarenin ve hizmetin etkin işleyişini engellemeyeceği maddesinde ise bu örgütler ile kamu makamları arasında çalışma koşullarının görüşülmesine olanak veren yöntemlerin en geniş biçimde geliştirilmesini ve kullanılmasını teşvik için uygun önlemler alınacağı belirtilmiş bulunmaktadır çalışanların kendi çalışma koşullarının belirlenmesine düzenlenmesine ve düzeltilmesine ilişkin taleplerinin dikkate değer nitelikte bulunmasını sağlayacak en elverişli ve en geniş ve hatta biricik yöntemin yaptıkları hizmetin yürütümüne ilişkin engellemeler yöntemler olduğu kuşkusuzdur elbette ki bu yöntemlerin idari hizmetin etkin işleyişini engelleyecek nitelikte bulunmaması gerekli ve zorunludur ancak bu gerek ve zorunluluk çalışanların işin yürütümüne ilişkin yöntemleri mutlak surette kullanamayacakları anlamına gelmemelidir aksi halde anayasamızda yer alan diğer katılma hakları ve yöntemlerle toplantı ve gösteri yürüyüşleri dernek kurma hakkı vs bu yöndeki taleplerin ileri sürülmesi mümkün iken toplu görüşme çağırı ve toplu görüşme yapma haklarının ayrıca anayasamızda yeralmasını izah etmek güçtür bu yöndeki yasal düzenlemenin anayasakoyucu tarafından öngörülmekle beraber henüz yasama organınca yapılmamış bulunması da bir gerekçe olarak kabul edilemez anayasa metinleri birer tavsiyeler listesi değildir anayasamızın maddesi uyarınca devletin tüm organlarını kuruluş ve kişileri bağlayan üstün ve emredici kurallardır oysa yukarıda anıldığı gibi tcknun maddesi faillerin suç işlemeye yönelik özel kasıtlarına değer vermediği gibi hizmetin aksamasını ve fiil sonucunda zararın oluşmasını da aramamaktadır suçun oluşması için genel kast ve görevin bir anlık bırakılması yeterlidir başka bir deyişle failler sendikal ve toplu görüşmeye çağrı haklarına yönelik özel kast altında hareket etmiş olsa ve fiil sonucunda hizmet aksamayıp bir zarar oluşmasa dahi suç oluşmaktadır tcknun maddesiyle korunan menfaatin asli kamu hizmetlerinin sürekliliğinden kaynaklanan kamu menfaati olduğu şüphesizdir ancak gelen kastı yeterli gören hizmetin aksamasını ve zararın oluşmasını dahi öngörmeyen bir anlık görevin bırakılmasını suç sayan bu kuralın yukarıda anılan toplu görüşmeye çağrı yapma toplu görüşme yapma ve bu amaçla örgütlenme haklarının demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olarak sınırladığı ve kullanılamaz duruma getirdiği ve bu sebeple anayasamızın maddesine aykırı olduğu düşünülmektediresas sayısı karar sayısı üçüncü olarak anayasamızın maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti belirtilen niteliklerle beraber bir hukuk devletidir hukuk hükümranlığı veya hukukun üstünlüğü diye de anılan hukuk devleti ilkesi bir devletin evrensel hukuk kuralları ve buna uygun düzenlenmiş bulunan başta anayasa olmak üzere diğer tüm hukuk kurallarıyla bağlı olduğu temel hak ve özgürlüklerin güven altında bulunduğu ve devletin tüm organlarının eylem ve işlemlerinin anayasa ve yasalara uygun olduğu ve bu yönden anayasal ve yasal denetime tabi tutulduğu suç ve cezaların ancak kanunla öngörüldüğü devlet yapısını ifade etmektedir hukuk öğretisinde yukarıda anılan tüm unsurlar değişik ve farklı olarak öngörülüp benimsenmekle birlikte değişmeyen ortak temel unsurlardan birisi suç ve cezaların kanuniliği ilkesidir yukarıda anıldığı üzere kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırı olduğu düşünülen itiraz konusu hükmün türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu öngören anayasamızın maddesine de aykırı olduğu düşünülmektedir sonuç olarak yukarıda arz ve izah olunan gerekçelerle mahkememizce görülmekte olan davada uygulanacak nitelikte bulunan tcknun maddesinin anayasamızın cumhuriyetin temel niteliklerini belirleyen maddesine suç ve cezalara ilişkin esasları öngören maddesine memurlar ve diğer kamu görevlilerine sendika kurma toplu görüşmeye çağrı yapma ve toplu görüşme yapma hakkını öngören maddesine aykırı olduğu iddia makamının bu yöndeki mütalâasına uygun olarak düşünülmekle türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca yüksek mahkemenin takdir ve denetimine saygı ile arz olunur
1,012
esas sayısı karar sayısı vergi usul kanununa muhalefet suçundan sanık hakkında mahkememize açılan kamu davasında verilen ara karar gereğince mahkememiz dava dosyasında yapılan yargılama sırasında sanık müdafi av nın ve tarihli dilekçelerinde türkiyenin taraf olduğu ek nolu protokol gereği usulüne uygun bir şekilde onaylanmıştır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ek nolu protokolünün onaylanmasını uygun bulunması hakkındaki sayılı kanun tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır numaralı ek protokolün onaylanmasını kararlaştıran tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile protokolün resmi türkçe çevirisi tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır onay belgeleri tarihinde avrupa konseyi genel sekreterliğine tevdi edilmiş ve protokol türkiye bakımından tarihinde yürürlüğe girmiştir bu protokol gereği anayasanın maddesinde tanımlanmış hukuk devleti ilkelerinin uygulanabilmesi için iç hukukumuzda protokole aykırı hükümlerin yürürlüğünü kaldırması gerekmektedir ayrıca maddeye bağlı olarak maddenin son fıkrasındaki kanunlar anayasaya aykırı olmaz hükmünün gereğini de yerine getirmesi gerekmektedir son olarak da zaten anayasanın son fıkrası hükmü usulüne uygun onaylanmış uluslararası sözleşme hükümleri ile iç hukuk hükümlerinin çatışması durumunda uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanacağını emretmektedir bu nedenle yargılamaya dayanak teşkil eden vergi usul kanununun fıkrasının anayasanın maddesi son fıkrası ile maddenin son fıkra hükümlerine aykırı olduğunu düşünüyoruz milletlerarası bir antlaşmaya dayanan uygulama antlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik ticarî teknik veya i̇dari antlaşmaların türkiye büyük millet meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur ancak bu fıkraya göre yapılan ekonomik ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalar yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü antlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle md usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır türkiye cumhuriyeti devleti sayılı kanun ile mart tarihinde imzalanan nolu ek protokol ile değişik i̇nsan haklanın ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek nolu protokolün onaylanmasını uygun bulmuştur i̇lgili kanun mart tarih sayılı resmi gazetede yayınlanmış ve yayım tarihi itibarı ile yürürlüğe girmiştir protokol ile güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklere yönelik olarak iç hukukta ki düzenlemelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda anayasanın maddesinin son fıkra hükmü gereği protokol hükümlerinin uygulanması gerekmektedir ek nolu protokolün maddesi aynı suçtan i̇ki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkım düzenlemektedir ve madde hükmü şöyledir hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum edilemez yukarıdaki fıkra hükümleri yeni veya yakın zamanda ortaya çıkarılan delillerin veya önceki muamelelerde davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı durumunda ilgili devletin ceza yargılaması usulü ve yasasına uygun olarak davanın yeniden açılmasını engellemez maddeye sözleşmenin maddesine dayanmak suretiyle herhangi bir istisna getirilemez huzurda ki davada yargılamaya dayanak teşkil eden sayılı yasanın maddesin fıkra hükmünün ek nolu protokolün maddesi ile güvence altına alınmış kez yargılanmama veesas sayısı karar sayısı cezalandırılmama hakkını ve ceza hukukunun en temel ilkelerinden olan non bis in idem ilkesini ihlal edip etmediğinin tespiti için iç hukukta yer alan vergi kaçakçılığını düzenleyen ve cezalandıran hükümlerinin avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin içtihatları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir i̇ş bu nedenle ekte ülkemiz ile benzer vergi rejimine sahip finlandiya hükümeti ile başvurucusu glantz olan avrupa i̇nsan hakları mahkemesi dördüncü dairesinin başvuru nolu mayıs tarihli kararının adalet bakanlığı uluslar arası hukuk ve dış i̇lişkiler genel müdürlüğü i̇nsan hakları daire başkanlığınca hazırlanmış türkçe tercümeli metni sunulmuştur i̇ç hukukumuzda vergi kaçakçılığına yönelik yasal düzenlemeler sayılı vergi usul kanunda yer almaktadır i̇lgili maddeler ceza hükümleri başlıklı dördüncü kitapta yer almaktadır vergi kaçakçılığı sayılı yasanın maddesine göre mükellefin veya sorumlunun vergilendirmeyle ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir vergi kaçakçılığı suçunun işlendiğinin tespit edildiği durumlarda vergi i̇daresinin uygulamakla yetkili ve yükümlü olduğu parasal cezalar ise aynı yasanın maddesi ile belirlenmiştir i̇lgili maddeye göre suçun failine ziyaa uğratılan tutarın bir katı kadar ceza kesilecek ilgili vergi mükellefinin madde kapsamında işlenen suçlarda ise kesilecek cezanın miktarı zivaa uğratılan vergi miktarının üç katı olacaktır ayrıca kamunun ve vergi idaresinin verginin geç veveya eksik tahakkuk ettirilmesinden uğradığı zararı gidermek tazmin etmek amacıyla sayılı yasa ile belirlenen gecikme zammı oranında gecikme faizi alınacağı sayılı yasanın maddesinde düzenlenmiştir gerek sayılı yasanın maddesi ile düzenlenmiş ulan gecikme faizi uygulanacağına yönelik hükmünün varlığı gerekse ve maddeler ile yapılan düzenlemelerin vergi usul kanunun ceza hükümleri̇ kitabında yer alması vergi kaçakçılığı suçuna uygulanacak parasal yükümlülüklerin idarenin uğradığı zararı tazmin amacının dışında cezalandirmaya yönelik olduğunu ispatlamaktadır ekte türkçe tercüme edilmiş örneğini sunduğumuz kararda görüleceği üzere avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ek nolu protokolün maddesine yönelik başvuruya ilişkin değerlendirmesini birkaç başlık altında yapmıştır mahkemenin ilk yaptığı değerlendirme vergi kaçakçılığı suçuna yönelik vergi sürşarjlarının fek yükümlülük iç hukukumuzdaki karşılığı itibarı ile idari yaptırımların cezai nitelikte olup olmadığına yöneliktir mahkeme değerlendirmesini yaparken ülkelerin iç hukuklarında vergi kanunlarında yer alan yaptırımlarının idarenin uğradığı zararları tazmine yönelik tazminat niteliğinde mi yoksa vergi mükelleflerini caydırmaya yönelik cezalandırma amacına yönelik ceza niteliğinde mi olduğunu tespite yönelik ayrıma girmiştir yukarıda arz ve izah ettiğimiz üzere gerekse vergi usul kanunun maddesinde yer alan gecikme caizine ilişkin hükmim varlığı gerekse madde de yapılan idari yaptırım niteliğinde ki düzenlemenin yasanın ceza hükümleri̇ kitabında yer alması gerekse de vergi mükelleflerine ziya uğrattıkları verginin üç katı oranında uygulanması madde kapsamında vergi kaçakçılığı suçlarına uygulanan vergi ziya cezaları mükellefleri caydırıcı olmak adına ceza olarak uygulanmaktadır ahi̇min kararında vurgulandığı biçimi ile sanığın temsilcisi olduğu şirkete vuknun maddesi gereği uygulanmış idari yaptırım cezai niteliktedir mahkeme ikinci değerlendirmesini şalısın cezalandırılmasınayargılanmasına neden olan suçların aynı olup olmadığı hususunda yapmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin önceki içtihatlarından hareketle suçların aynı olup olmadığının tespitinde aynı davalıları içerip içermediği ayrılmaz biçimde zaman ve yer bakımından bağlantı olup olmadığı ve bütün bu unsurlar açısından olayların bütünlük taşıyıp taşımadığı kriterleri dikkate alınmıştır huzurdaki davada şikayetçi kamu adına bursa vergi dairesi başkanlığıdır ve yargılanan sanık şikayetçi bursa vergi dairesi başkanlığının yıllarında kullanılan faturaların bir kısmını sahte belge olarak kabul etmesi nedeniyle vergi ziya cezası uyguladığı şirketin kanuni temsilcisidir davanın tarafları ayındır zumun ve yer bakımından ayrılmaz bağlantı vardır ve olay bütünlük taşımaktadır budu göstermektedir ki sanık aynı suçtan yargılanmaktadır mahkemece yapılanesas sayısı karar sayısı üçüncü değerlendirme ise mükerrer yargılamanın söz konusu olup olmadığına ilişkindir kararda da vurgulandığı üzere ek nolu protokolün maddesi sadece iki kez cezalandırılmama hakkıyla sınırlandırılmamış olup aynı zamanda iki kez soruşturmaya tabi tutulmama veya yargılanmama hakkını da kapsamaktadır ai̇hm dördüncü dairesi mükerrer paralel yargılamanın varlığının kabulüne ilişkin olarak yüksek mahkemenin önceki içtihatlarına atıfta bulunarak sözleşmeci ülkelerin cezai ve idari yaptırımlarının farklı yetkililer tarafından uygulanıp uygulanmadığı yargılamalarının birbiri ile alakalı olan yargı makamları tarafından yapılıp yapılmadığı yargı makamlarının izledikleri yolların kendilerine özgü olup olmadıklarının kesinleşmelerinin birbirinden bağımsız olup olmadığının araştırılması gereğine vurgu yapılmıştır somut olayda sanığın yasal temsilcisi olduğu şirkete uygulanmış cezalı vergi tarhiyatların yargılaması bursa vergi mahkemesinin esas sayılı dosyalarında derdesttir i̇dari yaptırımlar ve cezai yaptırımların farklı yetkililer tarafından uygulandığı tartışmasızdır ceza yargılaması adli yargı kolu tarafından yapılır iken cezalı vergilere ilişkin yargılama i̇dari yargı kolu tarafından görülmektedir yargılamaların birbiri ile alakası olmayan yargı makamları tarafından yapıldığı konusunda da bir kuşku bulunmamaktadır her iki yargı makamı da yargılama sırasında kendine özgü yöntemleri kullanmakta ve kararları birbirinden etkilenmediği gibi kesinleşmeleri de birbirinden bağımsızdır bütün bu durumların varlığı ispatlamaktadır ki bursa vergi mahkemesinin esas sayılı dosyasında derdest olan yargılama ile sayın mahkemede devam eden yargılama paraleldir ve bu durum ek nolu protokolün maddesi ile güvence altına alınmış iki kez soruşturmaya tabi tutulmama veya yargılanmama hakkını ihlal etmektedir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasası anayasasının maddesinin ilk fıkrası bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse ve taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin hu konuda vereceği karara kınlar davayı geri bırakır şeklindedir bu maddeye göre mahkemenizce anayasaya aykırılık iddiamız ciddi bulunur anayasaya aykırılık iddiamızın incelenmesi için anayasa mahkemesine gönderilir ve yüce mahkemece itirazımız yerinde görülür ve kabul edilir ise söz konusu yasa maddesi iptal edilecek ve uygulanma olanağı kalmayacaktır zira söz konusu maddenin uygulanması müvekkilimiz açısından ciddi zararlar doğuracaktır açıklanan nedenlerle ilgili maddenin anayasaya aykırılığı konusunda karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini istemek zorunluluğu doğmuştur mahkemenizce dosyanın anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesi için anayasa mahkemesine gönderilmesine eldeki davanın yüksek mahkemenin incelenmesinin sonuna kadar geri bırakılmasına karar verilmesini talep ederiz şeklindeki talebine ilişkin olarak ileri sürmesi nedeniyle anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu değerlendirilmekle anayasa mahkemesince iddianın değerlendirilmesi için aykırılık iddiasının anayasa mahkemesine bildirilmesine karar verilmiştir mahkememizin esas sayılı dava dosyası ve sanık müdafinin müvekkiline ait ticari defter ve kayıtlarından bilirkişi incelemesine esas olarak sunduğu belgelere ilişkin dosya müzekkeremiz ekinde gönderilmiş olup anayasaya aykırılık iddiasının değerlendirilmesi bakımından anayasa mahkemesine gönderilmesi hususunda gereği rica olunur
1,419
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir davacı kurumun yılında ihtirazi kayıtla verdiği net aktif vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen net aktif vergisinin belli vergi düzenlemesinin yapılmasını gerektiren koşulların varlığı durumunda dahi yapılacak düzenlemelerin anayasanın getirdiği kurallar bütününe uygun olması gerektiği devletin ekonomik istikrar ve kalkınmayı sağlamak için gerekli önlemleri almasına ilişkin anayasa hükmü son derece önemli olmakla birlikte bu görevi yerine getirme endişesinin anayasanın diğer ilke ve kurallarına aykırı düzenlemeler yapmanın mazereti olamayacağı anayasanın bütününe egemen olan normal hukuk düzeninin dava konusu sayılı yasanın sosyal hukuk devleti ilkesi ve temel hak ve özgürlükler açısından anayasaya uygunluğunun denetlenmesini gerektirdiği nisan ekonomik istikrar paketinin açılmasına yol açan koşulların olağanüstü hal koşulları olmadığı bu yüzden olağanüstü hal ilan edilmek suretiyle temel hak ve özgürlüklerin kısmen de olsa askıya alınmasını gerektirecek öneme sahip olmadığından sayılı yasanın hiç bir kısıtlama olmaksızın anayasanın tüm ilke ve kuralları ölçüt alınarak uygunluk denetimine tabi tutulması gerekmektedir denildikten sonra özetle sayılı yasanın ve maddeleri anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olup temel hak ve özgürlükleri anayasanın maddesine aykırı bir şekilde sınırlandırmaktadır buna göre vergide belirlilik hukuki güvenilirlik istikrar ve kanunların geçmişe yürütülmemesi sosyal hukuk devletinin ilkelerindendir mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırı düzenleme getiren sayılı yasa bu nedenle anayasanın maddesine aykırıdır net aktif vergisi anayasada düzenlenen çalışma ve teşebbüs kurma özgürlüğünü olağandışı ölçülerde kısıtlaması nedeniyle anayasanın maddesinde yer alan demokratik toplum düzeni ölçütüne aykırıdır zira bireyler üzerinde yarattığı caydırıcı etki nedeniyle yasaya temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunan böylelikle demokratik toplum gereklerine aykırı bir kimlik kazandırmaktadır bu nedenlerle sayılı yasanın ve maddeleri anayasanın maddesinde düzenlenen çalışma hakkı ve ödevi ilkesine ve anayasanın maddesinde düzenlenen malî güce göre vergilendirme ilkesine aykırıdır net aktif vergisi yasanın yürürlüğe girdiği tarihteki mali gücü değil geriye dönük beş ay öncesinin yani yılının faaliyetlerini vergilendirmesi bakımından geriye yürütülmüş bir çifte vergilendirme getirmektedir çifte vergilendirme anayasanın mali güce göre vergilendirme ilkesini düzenleyen maddesine altından kalkılamayacak bir ek yük getirmekle de ve maddelerine aykırıdır öte yandan güvenlik ve kararlılık içinde çalışmak çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak ilkeleri gözardı edilmekte ve işsizliği önlemeye elverişli ortam yaratmak için alınmasıesas sayısı karar sayısı gerekli önlemlerin alınması yerine ağır bir vergi yükü getirmesi işyerlerini kapatmak ve işsiz kalmak gibi sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı sonuçlar doğurmaktadır anayasa mahkemesinin bir kararında yükümlüyü çalışmaktan alıkoyan vergilerin çalışma hak ve özgürlüğünü ortadan kaldıracağını belirttiği net aktif vergisinin ise kazancı değil varlığı veya gayrisafi hasılatı vergilendirmesi nedeniyle mükellefler üzerinde anayasanın maddesinde belirtilen ilkelere aykırı etkiler yapmaktadır yılı kazancı daha önceden vergilendirildiği halde yılı matrahının net aktif vergisi ile yeniden vergilendirilmesi vergi sisteminde adaletsizliğe yol açtığı gibi kazanca dayanmayan bir vergileme yöntemini ortaya çıkarmıştır öte yandan gayrisafi hasılatı vergilendiren bu verginin ciro vergisi özelliğini taşıdığı ne safi gelir ne de mali güce göre vergilendirme ilkeleriyle bağdaşmadığından anayasanın maddesine aykırıdır vergi ancak gelir harcama veya servet üzerinden alınabilir halbuki net aktif kavramı ile varlık vergisi tesis edildiği gibi matrahın borçları da içermesi nedeniyle yokluk veya yoksulluk vergisi niteliğine bürünmüştür net aktif vergisi elde edilmeyen kazancı vergilendirdiği gibi matrahı liranın altında olanlardan vergi oranı dikkate alınmaksızın aynı miktarda vergi alınması mali güce göre vergi alınması ilkesine tamamen aykırıdır sayılı yasada ücret gelirlerinin götürü olarak vergilendirilenlerin ve tarihine kadar işini tasfiye edenlerin net aktif vergisi kapsamı dışında tutulması anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır denilerek tahakkuk ettirilen net aktif vergisinin terkini ile şirketlerine iadesi yargılama sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması anayasaya aykırılık iddialarının ciddi olduğunun kabul edilerek karar verilmek üzere konunun anayasa mahkemesine gönderilmesi ve anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verilmesi isteminden ibarettir savunmanın özeti yasa koyucunun dava konusu yasayı hazırlarken anayasaya uygun olup olmadığını araştırarak ve anayasa komisyonunda görüşülerek anayasaya aykırı olmadığı saptandıktan sonra yasa haline getirdiği mükellefin sözünü ettiği anayasa maddelerinin ise genel hükümleri ifade ettiği şahsi kişi kurum ve kuruluşlara yönelik hükümler taşımadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur sayılı kanunun net aktif vergisi ile i̇lgisi ve maddelerinin anayasaya aykırılığına i̇lişkin erzurum vergi mahkemesinin görüşü hernekadar anayasa mahkemesi itiraz yolu ile yasanın anayasaya aykırılığına ilişkin gelen davalarda denetimini bakılmakta olan davada uygulanacak kural ile sınırlı tutmakta ise de davanın net aktif vergisinin tamamına açılması ve bütün maddelerinin olaya uygulanacak olması nedeniyle mahkememizce yasanın net aktif vergisine ilişkin kısmının tamamı için görüş belirtilmiştir anayasasının ikinci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında da belirtildiği gibi sosyalesas sayısı karar sayısı hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlettir hukuk devleti hukukun egemen olduğu vatandaşların hukuki güvenliğe sahip oldukları devlettir hukuki güvenlik ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutumunu ve davranışlarını buna göre güvenle düzene sokabilmesidir zira ekonomik yaşam belirlilik ve kararlılık ister hukuki güvenlik ilkesi vergilendirmenin belirliliğini vergi hukukunda kıyas yasağını ve vergi yasalarının geriye yürümezliği ilkesini içerir bilindiği gibi yasaların yürürlüğe girdikten sonraki durum ve olaylara uygulanması diğer bir ifade ile kanunların yürürlüğe girdikleri tarihten önceki olaylara uygulanamayacakları kanunların geçmişe yürütülmemesi temel ilkedir anayasa mahkemesinin bir kararında tarih k vergi alanındaki düzenlemelerde yasalarla gerçekleştirildiğinden geriye yürümezliğin vergi yasaları için de doğal zorunluluk olduğu yükümlüler arasında eşitsizliğe yol açmayacak düzenlemelerin üstelik yükümlüler yararına olması halinde yasaların geriye yürütülmesinin hukuksal güvenlik ilkesini çiğnemeyeceği geriye yürümezlik hakkında anayasada açık bir hüküm bulunmamasına karşın anayasa mahkemesinin hukuk devleti ve ölçülülük yönlerinden yargısal denetim yapacağı vergilendirme işleminin öğesini oluşturan vergiyi doğuran olaydan sonraki artışları içeren düzenlemelerin geriye yürümeyi kapsaması halinde uygunluk denetimine tabi tutulabileceği belirtilmiştir geçmişe yürüyen ve mali yükümler getiren kanunların ilke olarak yasaklanması vergilendirme yetkisinin sınırlandırılması açısından çok önemlidir çünkü bu sınırlandırmanın temeli hukuk devletinin hukuki güvenlik ve kazanılmış haklara saygı ilkeleridir türk vergi sisteminde vergi alacağının doğumu esas olarak vergi usul kanununun maddesinde de belirtildiği gibi vergiyi doğuran olayın vukuuna meydana gelişine bağlanmıştır vergiyi doğuran olayın verginin sebep unsuru yasada açıkça gösterilmesi hukuki güvenlik ve verginin yasallığı ilkelerinin bir gereğidir vergi kişi hak ve özgürlükleri ile yakından ilgili olduğu için vergi doğurucu olayların kanunda gösterilmesi zorunludur sayılı kanunla mükelleflerin takvim yılı sonunda bilançolarında gösterilen ve işletmelerinde sahip oldukları net aktifleri veya hesap dönemindeki gayrisafi hasılatlarının toplamı verginin konusunu oluşturmaktadır bazı ülkelerde vergi hukukunda yasaların geriye yürümesinde gerçek geriye yürüme ve gerçek olmayan geriye yürüme ayrım yapılarak sadece gerçek geriye yürüme halleri geriye yürümezlik ilkesine aykırı kabul edilmiştir buna göre gerçek geriye yürüme yeni bir vergi kanununun eski kanun döneminde tamamlanmış ve hukuki sonuçlarını doğurmuş hukuksal durum ilişki ve olaylara uygulanması olarak tanımlanmıştır sayılı yasa ile getirilen net aktif vergisi vergiyi doğuran olaydan sonra yürürlüğe girdiği diğer bir ifade ile yılı sonundaki hukuki sonuçlarını doğurmuş durum ve olaylardan yani yılı kazançlarının vergilendirilmesinden sonra yürürlüğe girdiğinden olayda gerçek geriye yürüme vardır bu durumda vergiyi doğuran olay meydana geldikten sonra vergi yükünü artıran bu vergi yasası gerçek geriye yürüme olarak değerlendirilebileceğinden anayasanın maddesinde sözü edilen sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğundan anayasa mahkemesince iptali gerekir çünkü hukuksal güvenlik ilkesi vergi yasalarının geriye yürümemesini sonradan çıkartılan yasalarla geçmiş dönemlerin vergi yükünün artırılmamasınıesas sayısı karar sayısı zorunlu kılar kişilerin vergi yükümlülüğünü artıran ek mükellefiyet yükleyen düzenleyici işlemler hukuki güvenliği bozacağından ancak yayımı tarihinden sonraki olaylara uygulanabilir öte yandan vergi kanunlarının geçmişe yürütülmesi ekonomik ve ticari hayatın istikrarını ve belirliliğini bozar anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü olduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu hükme bağlanmıştır verginin mali güce göre ödenmesi vergide eşitlik ve adalet ilkelerine dayanmakta ve sosyal devlet anlayışına uygun düşmektedir verginin mali güce göre ödenmesi vergi ödemeye mali gücü bulunan ve vergi yasalarının vergiyi bağladıkları olayla veya hukuksal durumla doğrudan ilişki kuran kişilerin ekonomik ve kişisel durumlarının gözönüne alınarak vergilendirilmesidir bu ilke sosyal devletin vergi adaleti ile ilgili ilkesidir ve bu ilke ile vergi yükünün adil ve dengeli dağılımı sağlanır diğer bir ifade ile mali güce göre vergilendirme ilkesi mali gücü daha fazla olanın daha az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini içerir mali güç ise vergi ödeyebilme gücünü ifade eder ve mali gücün başlıca ölçüleri gelir varlık servet ve harcamalardır sosyal devletin temel amaç ve görevleri sosyal adaletin sosyal refahın ve sosyal güvenliğin sağlanmasıdır sosyal devletin benimsediği eşitlik anlayışı sosyal adalete uygun fırsat eşitliğidir sosyal devlet niteliği maliye politikasının sosyal amacıdır öte yandan anayasanın maddesinde ifade edilen herkes tabirinde verginin genelliği ilkesi sözkonusudur buna göre vergi yükünün bireylere veya toplumsal kesimlere yüklenmeyerek vatandaşların ve yurtta yaşayan yabancıların tümüne dağıtılması gerekir bu ilke genel vergi yükünün mali gücü vergi ödemeye elverişli olanlar arasında mali güçle orantılı olarak dağıtılmasını içerir anayasanın maddesinde vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ancak kanunla konulabileceği hükme bağlanmıştır burada verginin yasallığı ilkesi sözkonusu olup bu ilke mali yükümün konusunun yükümlüsünün matrahının ve oranının yasada belli kesin ve açıkça gösterilmesini gerektirir bununla keyfi ve takdiri uygulamaların önlenmesi amaçlanmıştır vergilerin kanuniliği ilkesi ve idarenin vergiyi doğuran olayla bağlılığı belirlilik ilkesinin önkoşuludur buna göre vergiyi doğuran olaylar kanunlarda kesin ve açık olarak belirlenmelidir hukuk devleti ilkesi vergi kanunlarında belirsiz birden çok anlamı olan içeriği bulunmayan kanunların kullanılmasını engeller çünkü vergi yükümlülerinin hukuki güvenliklerinin sağlanabilmesi için kişisel vergi yükünün açık seçik bir biçimde önceden hesaplanabilir ve tahmin edilebilir nitelikte olması gerekir vergi yasalarında açıkça belirtilmesi gereken şeylerden birisi de verginin konusudur bilindiği gibi verginin konusu verginin üzerine konulduğu olay fiil işlem ya da durumdur sayılı yasa ile getirilen net aktif vergisinde verginin konusu bilançolarda yer alan net aktifler işletme hesabı esasına göre defter tutanlarda envanter ve amortisman kayıtlarında yer alan varlıklar veya hesap dönemindeki gayrisafi hasılattır burada verginin konusunun gayrisafi hasılat ya da net aktif olması ve bunların hesaplama şekli mali güce göre vergilendirme ilkesine aykırılıklar taşımaktadıresas sayısı karar sayısı zira gayrisafi hasılatları birbirine yakın net aktif varlıkları hasılatlarından fazla ve birbirinden farklı olan iki mükelleften net aktifi veya envanter ve amortisman kayıtlarında varlığı fazla olan mükellef daha fazla vergi ödeyecektir halbuki yapılan işin niteliği nedeniyle kullanılan malzemenin çeşitliliği ve çokluğu daha fazla net aktifi olan mükelleflerin daha fazla vergi ödeme gücüne sahip olduğunu veya daha fazla kazanç sağladığını ifade etmez çünkü farklı iş yapan mükelleflerden daha az net aktifi olan mükellefin net aktifi fazla olan mükelleften daha fazla kazanç elde edebilmesi her zaman mümkündür öte yandan net aktifleri ve yaptıkları iş aynı olan mükelleflerden kanuna göre gayrisafi hasılatı daha fazla olan mükellef daha çok vergi ödeyecektir halbuki gayrisafi hasılat giderleri ve borçları kapsamadığından gayrisafi hasılatı daha fazla görünmekle birlikte daha fazla vergi ödeyen mükellefin safi gelirinin diğerinden az olması her zaman mümkün olabileceğinden vergide adalet ilkesinin çiğnenebileceği ortadadır halde gayrisafi hasılat ve net aktif kavramları vergilemede birbirinin yerine geçecek ikame edici ya da tamamlayıcı değildir diğer taraftan net aktif vergisinin konusu madde başlığına göre bilançolarda yer alan net aktiflerin başka bir ifade ile işletme varlıklarının vergilendirilmesi sözkonusu iken madde içine gayrisafi hasılatlar da alınmış bilanço esasına göre defter tutmayan ticaret ve serbest meslek erbapları da buna dahil edilmiştir oysa işletme ve serbest meslek defterlerinden gösterilen envanter ve amortisman kayıtlarında yer alan varlıkların bilanço aktifinde yer alan değerlerle bir tutulması da mümkün değildir yine maddede de gelir vergisinin maddesi kapsamındaki işlerde yılı için aktifleştirilen giderlerin nazara alınması öngörülmüş önceki yıllara ait giderlerinin aktiften düşülmesi belirtilmiştir halbuki hangi dönem olursa olsun aktifleştirilen maliyet giderleri geçici mahiyette olup bunlar henüz daha bilanço aktif değeri oluşturamazlar bu durumda da mükelleflerin gerçek ödeme gücü gözetilmediğinden verginin mali güce göre ödenmesi prensibine aykırı vergileme sözkonusu olduğu gibi verginin kanuniliği ilkesine de aykırılık sözkonusudur gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri takvim yılı gelir ve kurumlar vergisini beyan ettikleri safi kazançlarından tahakkuk ettirerek ödemişlerdir net aktif vergisinde mükelleflerin gayrisafi hasılatlarına göre ödeyecekleri vergi net aktiflerine göre ödeyecekleri vergiden fazla olması halinde gayrisafi hasılatları matrah olarak alınacaktır ancak gayrisafi hasılatın içerisinde vergilendirilmiş safi hasılatın olduğu gözönüne alınırsa çifte vergilendirme sözkonusu olmaktadır zira vergi matrahını teşkil eden gayrisafi hasılattan takvim yılında tahakkuk eden gelir ya da kurumlar vergisi miktarı ile bu kanuna göre tahakkuk eden ekonomik denge vergisi düşülmemektedir sosyal devlet anlayışının gerçekleştirilebilmesi için mali güce göre vergilendirme araçlarının yoğun bir biçimde kullanılması gerekir bu araçlardan birisi artan oranlı vergi tarifesidir örneğin artan oranlı bir vergi tarifesi getirmeyen bir gelir vergisi kanunu mali güce göre vergilendirme ilkesine açık bir biçimde aykırılık taşıdığından anayasaya aykırı olarak nitelendirilebilir çünkü artan oranlı tarife sosyal hukuk devletinin sosyal adaleti sağlamak ödevinden ve gelirlerin yeniden dağıtılmasını bu ödevi yerine getirmek için bir araç olarak kullanmasından kaynaklanır bunun gibi yasama organının mali güç ölçütünü gözönüne almadan vergi tekniğinin elverişli olması nedeniyle daha kolay kavranabilir kaynaklara net aktif vergisinde gayrisafi hasılata veya net aktiflere yönelmesi anayasaya aykırıdır çünkü mali gücün ölçütleri gelir servet ve harcamalardır halbuki gayrisafi hasılat kavramı gelir ölçütüne uygun olmadığı gibi işletmede kullanılan net aktif kavramı da servet varlık tanımınaesas sayısı karar sayısı sokulamaz halde net aktif vergisinin mali güç ölçütlerine uygun olmayan kaynaklara yönelmesi mali güce göre vergilendirme prensibine aykırıdır anayasasının maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükme bağlanmıştır eşitlik ilkesi ile güdülen amaç benzer koşullar içinde olan özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme tabi tutulmasını sağlamaktır vergilendirmede eşitlik ilkesi vergide genellik ve vergi kanunlarının genelliği ilkelerini de içermektedir yasada net aktif vergisinin oranı diğer mükelleflerde gayrisafi hasılatın binde beşi iken serbest meslek erbabında yüzde iki olarak tesbit edilmiştir net aktifleri diğer mükelleflerle aynı olan serbest meslek erbabının gayrisafi hasılata göre daha fazla vergi ödemesinin kanun önünde eşitlik ve vergi kanunlarının genelliği ilkesine aykırılığı açıktır devletin mali gereksinimi nedeniyle kolay vergilendirilebilir kaynaklara yönelmesi eşitlik ilkesine istisna getirebilmesi için yeterli bir neden sayılmamalıdır aynı şekilde vergi ödeme gücü yüksek olan banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefleri ile özel finans kurumlarında ve dış ticaret sermaye şirketlerinde net aktif vergisinin bunların sadece net aktifleri üzerinden hesaplanacak olması ve bu hesaplamalarda bankaların sigorta şirketlerinin ve özel finans kurumlarının net aktif değerlerinin yarısının dikkate alınacak olması da kanun önünde eşitlik ve kanunların genelliği ilkelerine aykırı olduğu gibi mali güce göre vergilendirme ilkesine de uygun düşmez öte yandan mükelleflerin matrahları ne olursa olsun ödeyecekleri verginin milyon liradan az olamayacağı hükmünde ise takvim yılı sonunda işe yeni başlayan mükelleflerle öteden beri vergi mükellefi olanlar arasındaki ödeme gücünü dikkate almadığından bu hüküm hukuki güvenlik ilkesi ile verginin mali güce göre ödenmesi ilkesine ve sosyal devlet anlayışına terstir yasa koyucunun vergiyi koyarken yükümlülerin ekonomik durumunu gözönüne alacak bir sisteme uyması gerekir zira vergilendirme yönünden benzer ve eşit durumda olmayan mükelleflerin eşit işleme tabi tutulması yasa önünde eşitlik anlayışına ve mali güce göre vergilendirme ilkesine açıkça aykırılık teşkil eder açıklanan nedenlerle sayılı kanunun net aktif vergisine ilişkin ve maddelerinin anayasaya aykırılığına ilişkin davacı kurum iddiaları mahkememizce de ciddi bulunarak anayasanın ve sayılı kanunun maddesi gereğince dosyadaki ilgili belgelerin onaylı suretlerinin çıkarılarak konunun incelenmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine bu mahkemece verilecek karara kadar davanın ay geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
2,451
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle tarihli ve sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine eklenen xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümünün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle tarihli ve sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümü eklenmiş bölüm kendi içinde denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri her yıl için ve denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları biçiminde ikiye ayrılmıştır buna göre kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgelerinden belgenin verildiği yıl tl takip eden yıllarda ise tlden az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde oranında harç alınacak diğer kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgelerinden belgenin verildiği yıl tl takip eden yıllarda ise tlden az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde oranında harç alınacaktır diğer yandan denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları kapsamında ise yeminli mali müşavirlik ruhsatı için tl serbest muhasebeci mali müşavirlik belgesi için tl bağımsız denetçi yetkilendirme belgesi için tl harç alınacaktır ayrıca bakanlar kurulu gayrisafi iş hasılatı üzerinden hesaplanacak harcın oranını binde den az binde dan çok olmamak üzere yeniden belirlemeye yetkili kılınmış ve bakanlar kuruluna bu yetkisini denetim kuruluşlarının gayrisafi iş hasılatlarına göre farklı oranlar belirleyerek de kullanabilme olanağı getirilmiştir bağımsız dış denetim konusunda temel yasa tarihli ve sayılı serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanunudur nitekim tarihli ve sayılı kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları kurumunun teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tanımlar başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanun hükmünde kararnamenin uygulanmasında bağımsız denetçi bağımsız denetim yapmak üzere tarihli ve sayılı serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununa göre yeminli mali müşavir ya da serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatını almış meslek mensupları arasından kurum tarafından yetkilendirilen kişileriesas sayısı karar sayısı c bağımsız denetim kuruluşu bağımsız denetim yapmak üzere kurum tarafından yetkilendirilen sermaye şirketlerini ifade eder denilmiş tarihli ve sayılı türk ticaret kanununun denetçi olabilecekler başlıklı üncü maddesinin numaralı fıkrasında da denetçi ancak ortakları yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan bir bağımsız denetleme kuruluşu olabilir hükmüne yer verilmiştir sayılı serbest muhasebecilik serbest muhasebeci mali müşavirlik ve yeminli mali müşavirlik kanununun genel gerekçesinde ise maliye bakanlığının vergi denetimi konusundaki ağır yükünü hafifletmek türk vergi sisteminin yozlaşmasına mani olmak vergicilik ve işletmecilik sahasında güven ve ahlak unsurunun gelişmesini temin edebilmek vergi kanunlarının uygulanmasında doğacak uyuşmazlıkları en az düzeye indirebilmek için bu tasarıyla batı ülkelerindekine benzer sm smmm ve ymm müessesesi türkiyeye getirilmek istenmektedir ifadeleri yer almaktadır bu bağlamda yasa koyucu yeminli mali müşavir ymm ile serbest muhasebeci mali müşavirlere smmm vergi alan devlet ile vergi ödeyen vatandaş arasında köprü olma işlevi yüklemiş vergi mükelleflerinin kazanç tutarları ile ödeyecekleri vergilerin belirlenmesi beyanı ve devlete kazandırılmasında meslek mensuplarının çalışmasını mükellefe hizmet etmenin ötesinde bir kamu görevi olarak nitelendirmiştir harç ise en genel tanımıyla kamu kurum ve kuruluşlarının yaptığı hukuki işlemden ve sunduğu hizmetlerden yararlananlardan bu yararlanmaları karşılığı alınan bedeldir serbest meslek faaliyetlerinin yürütülmesi için mesleki yeterlilik göstergesi durumunda olan ruhsatlar ile uzmanlık ve yeterlilik belgeleri bu belgelere sahip olan kişilere özel bir fayda sağladığından harca tabi tutulabilmektedir nitekim sayılı kanunun birliğin gelirleri başlıklı uncu maddesinde birliğin gelirleri birliğe dahil odaların gelirlerinden alınacak paylar ile birliğe ait mal varlığından sağlanan gelirler ruhsatname ücretleri ve genel hükümler çerçevesinde elde edilen bağış ve yardımlardan meydana gelir denilerek ymm ve smmmden alınacak ruhsat ücretleri türkiye serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler odaları birliği türmobnin gelirleri arasında sayılmış yaptıkları görevin kamu görevi niteliğinde olmasından dolayı ayrıca sayılı kanun kapsamında harca tabi tutulmamıştı smmm ve ymmlerin mesleklerini yapabilmeleri için zorunlu bulunan ruhsat için türmoba ruhsatname ücreti öderlerken ayrıca sayılı harçlar kanunu kapsamında harca tabi tutulmaları başka bir ifadeyle smmm ve ymm ruhsatı için hem sayılı kanunun uncu maddesine göre türmoba ruhsatname ücreti hem sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine eklenen xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümü kapsamında hazineye ruhsat harcı ödemesi harcın mükerrerliği sonucunu doğurmaktadıresas sayısı karar sayısı vergi hukukunda mükerrer vergileme aynı mükelleften aynı döneme ilişkin aynı matrah üzerinden aynı mahiyette verginin birden fazla tarh ve tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmaktadır ayrıca sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine eklenen xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümü kendi içinde de mükerrerlik taşımaktadır bölüm düzenlenirken bağımsız denetçilik smmm ve ymmden ayrı bir meslek dalı gibi düzenlenmiş ve ayrı harca tabi tutulmuştur oysa yukarıda değinildiği üzere sayılı kanunun nci sayılı khknin nci ve sayılı kanunun üncü maddelerine göre bağımsız denetim ayrı bir meslek dalı değil smmm ve ymmlerin görev alanı içinde yer alan bir faaliyettir bu durumda bir yandan smmm ve ymmler hem ruhsat alırken sırasıyla tl ve tl hem bağımsız denetçi olarak yetkilendirilirken tl harç ödemekle karşı karşıya kalmaktadırlar aynı şekilde bağımsız denetim kuruluşları hem yetkilendirme belgelerini alırken sırasıyla ilk yıl tl ve tl devamı yıllarda ise tl ve tlden az olmamak üzere gayrisafi iş hasılatının binde oranında hem bağımsız denetçi yetkilendirirken tl harç ödeyeceklerdir öte yandan sayılı tarifenin vi meslek erbabına verilecek tezkere vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar bölümü incelendiğinde doktor avukat diş hekimi kimyager mühendis ve mimarlar için ihtisas belgelerinden alınan harç tutarının tl olduğu görülmektedir ymm ve smmmlik de tıpkı yukarıda sayılan meslek kolları gibi bir serbest meslek faaliyetidir buna karşın yeminli mali müşavirler ve serbest muhasebeci mali müşavirler için belirlenen harç tutarları doktorlar avukatlar mühendis ve mimarlar için belirlenen harç tutarlarının üç katı civarındadır düzenleme bu yönüyle anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde sağlayan ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği sosyal adaleti ve millî gelirin adil bir biçimde dağıtılmasını sağlayan devlettir hukuk devletinde vergilendirmenin temel ilkelerinin gözetilmesi vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması esastır anayasanın üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır denilerek verginin malî güce göre alınması ve genelliği vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülmüştür anayasanın uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi de vergide yasallık malî güç ve genellik gibi anayasal ilkelerle birlikte devletin vergilendirme yetkisinin sınırlandırıldığı ilkeler arasında yer almaktadır smmm ve ymmler mesleklerini yapabilmek için sayılı kanunun uncu maddesine göre türmoba ruhsatname ücreti öderlerken sayılı harçlar kanunu kapsamında ayrıca harca tabi tutulmaları ve hem ruhsat alırken hem bağımsız denetçi olarakesas sayısı karar sayısı yetkilendirilirken ayrıca harç ödemekle yükümlü kılınmaları mükerrer harç ödenmesi sonucunu doğurmakta ek olarak ödemekle yükümlü tutuldukları harç tutarının benzer serbest meslek faaliyetlerinde bulunanların ödedikleri harç tutarının yaklaşık üç katını oluşturması ve bakanlar kuruluna harç oranını artırma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ile uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmamakta ve üncü maddesindeki vergilemedeki mali güç ve adalet ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır öte yandan kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgelerinden belgenin verildiği yıl tl takip eden yıllarda tlden az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde oranında diğer kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgelerinden ise belgenin verildiği yıl tl takip eden yıllarda tlden az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının binde oranında harç alınması öngörülmektedir bağımsız denetim kuruluşlarının her yıl ödemesi öngörülen tl harç tutarı bu kuruluşların bankacılık aracı kurumlar döviz büfeleri faktöring şirketleri ve sigorta ve reasürans şirketleri ile eşdeğer görüldüğünü ortaya koymaktadır ancak bağımsız denetim kuruluşları diğer finansal kuruluşlar gibi alım satım aracılık vb finansal faaliyet yapmamakta para ve sermaye piyasalarının sağlıklı işleyebilmeleri için finansal kuruluşları denetleme gibi toplumsal bir görev üstlenmektedirler belgenin verildiği yıl ve sonrasındaki harçların bu derece yüksek tutulması bağımsız denetim alanının yıllık kazançları yerli denetim firmalarına kıyasla çok yüksek olan ve sayıları bir elin parmaklarını geçmeyen yabancı ortaklı uluslararası denetim firmalarının hakimiyetine geçmesine yol açacaktır çünkü yıllık ortalama hasılatı tl ile tl seviyelerinde olan ve bu hasılat üzerinden giderler düşüldükten sonra kalan kısım üzerinden oranında kurumlar vergisi ödeyen denetim şirketlerinden ödedikleri kurumlar vergisine ilaveten tl harç alınmasının öngörülmesi söz konusu yerli firmaların kapanarak faaliyetlerine son verme zorunluluğunu da beraberinde getirecektiröte yandan birden fazla şubeye sahip olan bağımsız denetim kuruluşları ile şubesi olmayan bağımsız denetim kuruluşlarından aynı tutarda harç alınması eşitlik ilkesine aykırıdır bağımsız denetim kuruluşlarının her yıl ödemesi öngörülen harcın yüksek tutulması ve şube sayısına göre harcın farklılaştırılmaması anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ve üncü maddesindeki vergilemedeki mali güç ve adalet ilkelerine aykırılık oluşturmakta ve anayasanın nci maddesiyle devlete verilen görevlerle bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle tarihli ve sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine eklenen xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümü anayasanın nci uncu üncü ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı bağımsız denetim kuruluşları ile smmm ve ymmlerin ödeyeceği harçların yüksek tutulması adil ve eşitlikten uzak olması ve mükerrer harç ödenmesinin öngörülmesi söz konusu meslekleri yürütenlerin ileride telafisi olmayan mali zarar görmelerine yol açacaktır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesiyle tarihli ve sayılı harçlar kanununun sayılı tarifesine eklenen xiv denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları bölümü anayasanın nci uncu üncü ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,710
esas sayısı karar sayısı mahkememizin tarihli nolu ara karar gereği davacı vekilinin dava dilekçesinde işe iade istemiyle birlikte sy olağanüstü khknın maddesi ile sayılı khknın geçici maddesinin hükmünün b herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak ibaresinin eklendiği ve bu ibarenin yukarıda zikredilen anayasaya aykırı olduğunun belirterek iptal edilmesi için somut norm denetimi talebinde bulunmuştur anayasa devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükümlerini haizdir davacı daha evvel alt işveren bünyesinde değil de asil işveren sıfatını haiz bakanlık bünyesinde çalışıyor olsa idi emekli edilmeyecek ve de zorunlu emeklilik yaşı dolana kadar da davalı bakanlık bünyesinde çalışmaya devam edecekti bu durumda iş kanunu kapsamında işçi olarak kabul edilen iki çalışan arasında birinin zorunlu olarak emekliliğe sevk edilmesi eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edeceği zorunlu emeklilik yaşından önce kendi isteği olmaksızın emekliliğe sevk edilme işleminin de çalışma hürriyeti hakkının ihlaline sebep olacağı kanaati mahkememizde de oluştuğundan dosyanın talep konusunda denetim yapılması amacıyla anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa hükümleri uyarınca dosyanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmiş olup iş bu ara kararın gereği olarak anayasa mahkemesine somut norm denetimi yapılması için başvurma zarureti hasıl olmuştur i̇ti̇razin konusu sy olağanüstü khknın maddesi ile sayılı khknın geçici maddesinin hükmünün aykırılığı iddiası ile iptal istemidir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sy olağanüstü khknın maddesi ile sayılı khknın geçici maddesinin hükmünün aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
270
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ özeti̇ anayasanın maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü bir hak olarak düzenlenmiş hakkın önceden izin alınmaksızın kullanılacağı ve ancak kamu düzenini korumak için yasa ile sınırlanabileceği belirlenmiştir kanunla yapılacak sınırlamaların hakkın özüne dokunmaması anayasanın maddesi buyruğunun gereğidir sayılı kanunun maddesindeki saatlik süre güne çıkarılmıştır böylece idarenin ve zabıtanın alacağı güvenlik tedbirlerinin gerektirdiği zorunlu süre aşılarak hakkın kullanılmasının kısıtlanmasına gidilmiş olmaktadır bir topluluğu görüşlerini açıklamaya zorlayan bir olay dört gün içinde önemini yitirerek artık kamuoyunun ilgisini çekmez olur değişiklik anayasanın maddesinin işlememesi ve sınırlamanın önceden izin alma koşulunu da aşan bir nitelik kazanması gibi bir sonuca yol açar yine maddede yapılan değişiklikle tertip heyetini oluşturacak kişilerde belli nitelikler aranmasına gidilmiştir niteliklerin bir bölümünün tertip heyetinin öteki üyelerince bilinmesine olanak yoktur çünkü adlî sicil herkese açık bulunmamaktadır üyelerden birinin nitelik eksikliği sonradan anlaşılırsa sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesine eklenen fıkraya göre tertip heyeti üyeleri cezalandırılacaktır bu anayasanın maddesindeki ceza sorumu şahsîdir ilkesine aykırıdır sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinde yapılan değişiklikte toplantının kamu düzenini bozucu sonuçlar doğuracağı anlaşılırsa ilgili valiliğin gerekçeli önerisi üzerine i̇çişleri bakanlığınca güne kadar ertelenebileceği ve kararın toplantı saatinden en az saat önce tertip heyetine bildirileceği yolunda bir hüküm getirilmiştir anayasal bir hakkın kullanılmasının gün ertelenmesi toplantı ve gösteri yürüyüşünü fiilen olanaksız kılar anayasanın maddesindeki önceden izin almaksızın kesin buyruğuna rağmen erteleme yoliyle iş önceden izin alma biçimine dönüştürülmüş olur toplantının kamu düzenini bozucu sonuçlar doğuracağının anlaşılması onun ertelenmesini değil zabıtanın tedbir almasını gerektirir kanunlar hakların kullanılmasını ertelemek veya önlemek için değil bunların kullanılmasını mutlaka sağlamak için çıkarılır hele ertelemenin toplantı saatinden oniki saat önce söz gelimi ankarada yapılacak bir toplantıya çeşitli il ve ilçelerden çağırılan toplulukların gelmeye başladığı bir anda tebliğ edilmesi huzuru bozucu yasa dışı toplantıya dönüşecek bir duruma yol açacağı için burada kamu düzenini koruyucu bir tedbirden söz etmeğe de olanak yoktur kuralın anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında anlatımını bulan ereğe ters düştüğü ortadadır sayılı kanunun maddesindeki değişiklik yerin en büyük mülkiye amirine lüzum ve zaruret gördüğü takdirde önceden tespit ve ilân edilmiş yol ve yönlerde değişiklik yapma başka deyimle güzergâhı daraltma ve kısaltma yetkisi vermektedir bu da hakkın özüne dokunan bir sınırlamadır sayılı kanunun ve maddeleri anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu için iptalleri gerekir
365
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇zmir devlet güvenlik mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı yasanın geçici maddesi sanıklar hakkındaki hükmün kesinleşmiş bulunması sebebiyle infaz safhasında uygulanması gereken yasa maddesidir maddenin incelenmesinde sanıkların cezalarına ilişkin infaz sürelerinin geçici maddede öngörülen sürelerden farklılık taşıdığı sanıkların hükümlülük statüsüne girmeleri sebebiyle aynı durumda bulundukları diğer hükümlülerle eşit işlem görmeleri gerektiği bu sebeple sanıklar hakkında değişik hükümlerin uygulanması hukukun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi suçun niteliği ile ilgili bulunmayıp cezanın infazına kişinin topluma kazandırılmasına yönelik şartla salıverme kurumun amacına da aykırı düştüğü kanaatına varılmıştır aynı konumda bulunan hükümlülerin işledikleri suçların niteliğine göre iki ayrı gruba ayrılarak infazda farklı uygulama yapılması ana yasanın ve maddelerinde tanımlanan hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile bağdaşmadığı sonucuna varılmakla sayılı yasanın geçici maddesi ile getirilen farklı uygulama anayasaya aykırı bulunduğu yolundaki iddialar yerinde ve ciddi görülerek anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyasına onanlı örneğinin gönderilmesine anayasanın maddesi gereğince talebe aykırı olarak oybirliğiyle karar verildi
155
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun birinci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde nin birinci fıkrasındaki ve sayılı muhasebei umumiye kanununun üncü maddesine bağlı olmaksızın satmaya ibaresine madde metninde yer verilmesinin anayasaya aykırılığı tarih ve nolu tbmm plan ve bütçe komisyonu raporunda da taşınmazların satışının sayılı kanunun üncü maddesinden istisna tutulmasının uygun bir düzenleme olmadığı belirtilmiş olmasına karşın anayasanın inci maddesine aykırı olarak söz konusu ibareye ek madde de yer verilmiştir anayasanın inci maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmü yer almaktadır anayasanın bu maddesi mülkiyet hakkını anayasal bir kurum olarak düzenlemekte ve anayasal güvenceye bağlamaktadır bu maddeye göre herkes mülkiyet hakkına sahiptir bu hak kamu yararı amacıyla yasa ile sınırlanabilir ve bu hakkın kullanılması toplum yararına aykırı olamazhazine taşınmazlarının satılması kamu mülkiyeti konusunda sınırlama getirmektedir bu satışa ilişkin usul ve esasların yasa ile düzenlenmesi anayasanın inci maddesinin gereğidiranayasanın inci maddesinin kişiler için öngördüğü güvenceden malik sıfatıyla devletin ve diğer kamu kuruluşlarının yararlanması doğaldır nitekim anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararında anayasanın mülkiyet hakkını güvenceye alan maddesine göre herkes mülkiyet hakkına sahiptir bu hak ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir ve kullanılması toplum yararına aykırı olamaz mülkiyet hakkı başkasına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla kişinin bir şey üzerinde dilediği biçimde yararlanma tasarruf etme başkasına devretme kullanma biçimini değiştirme harcama ve tüketme yetkilerini kapsar özel mülkiyet gibi kamu mülkiyeti de anayasanın maddesinin güvencesi altındadır zira özel mülkiyeti güvenceye alan anayasanın kamu mülkiyetini güvencesiz bıraktığı düşünülemez maddeye göre mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla sınırlanabilir denilmiştir görüldüğü üzere özel mülkiyet için anayasanın getirdiği koruma ve güvence kamu mülkiyeti için de geçerli olduğundan özel mülkiyet konusundaki özenin kamu mülkiyeti konusunda öncelikle düşünüleceğinde duraksanamaz bu nedenle kamuesas sayısı karar sayısı mülkiyetinin sona erdirilmesine ilişkin esasların yasayla düzenlenmesi anayasanın inci maddesinin getirdiği bir zorunluluktur bu zorunluluk devlete ait taşınmazlar yönünden sayılı muhasebei umumiye kanununun üncü maddesi ile yerine getirilmiştir sayılı kanunun üncü maddesi hazineye ait taşınmazların satışında genel bir kural getirmiştir bu kurala göre değeri belli tutarların üzerinde olan hazine taşınmazları ancak bakanlar kurulu kararı veya yasa ile satılabilir sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile de tarihinden itibaren yeni bir sistemin yürürlüğe girmesi öngörülmüştür açıklanan nedenlerle söz konusu ek madde hükmü ile bu madde kapsamındaki hazine taşınmazlarının satışında sayılı muhasebei umumiyekanununun üncümaddesinin devre dışı bırakılmasıanayasanın inci maddesinin getirdiği kamu mülkiyetinin sona erdirilmesine ilişkin esasların yasayla düzenlenmesi zorunluluğuna uyulmaması demektir ki bu da anayasanın mezkur maddesine açıkça aykırılık teşkil edecektir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun birinci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde nin birinci fıkrasında ve sayılı muhasebei umumiye kanununun üncü maddesine bağlı olmaksızın satmaya ibaresine yer verilmesi anayasanın inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan bu ibarenin iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun birinci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde nin birinci fıkrasında madde kapsamındaki hazine taşınmazlarının satışı konusunda sayılı muhasebei umumiye kanununun üncü maddesine bağlı olmaksızın maliye bakanı yetkili kılınmıştır anayasa mahkemesinin pek çok kararında kamu varlıklarının satışı konusundayasa ile yetkilendirmeninyasa ile düzenlemeanlamına gelmediğinin belirtilmiş olmasına karşın anayasaya aykırı bir şekilde maliye bakanına sınırsız yetki verilmiş hangi nitelikleri taşıyan taşınmazların hangi hallerde satılabileceği konusunda bir belirleme yapılmadığı gibi ölçüt de konulmamıştır söz konusu hükmün iptali istenen ibareyi de kapsayacak şekilde uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğabileceğinden iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğün durdurulması isteminde bulunulmuştur sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun birinci maddesi ile tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununa eklenen ek madde nin birinci fıkrasındave sayılı muhasebei umumiye kanunununüncü maddesine bağlı olmaksızın satmayaibaresine yer verilmesiesas sayısı karar sayısı anayasanın inci ve inci maddelerine aykırı olduğu için söz konusu ibarenin iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
733