petition
stringlengths 136
32.8k
| petition_length
int64 17
4.44k
|
---|---|
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir çankırı tipi kapalı ceza i̇nfaz kurumunda hükümlü olarak cezasını infaz etmekte iken i̇nsan hakları derneğine yönelik olarak yazmış olduğu mektup cezaevi mektup okuma komisyonu tarafından uygun bulunmayarak anılan yere gönderilmemiş bu durum hükümlüye bildirilmiş hükümlü tarafından söz konusu işleme karşı süresinde infaz yargıçlığına itiraz yoluna başvurulmuştur açiklama tutukluların yazılı haberleşmeleri sayılı yasanın nci maddelerinde düzenlenmiştir bu maddeye göre tutukluların yazılı haberleşmeleri soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı kovuşturma evresinde ise yargıç veya mahkemesince kısıtlanabilecektir ancak tutukluların avukatları ile olan haberleşmelerinin kurum düzeni içinde gerçekleşmesi hiç bir biçimde kısıtlanamaz bu konu aynı yasanın ncu maddesinde ayrıca düzenlenmiştir sayılı yasanın ncı maddesinde haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama avukat ve noterle görüşme hakkı ifade özgürlüğü mektup faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı ile ilgili olarak bu yasada hükümlüler hakkında öngörülen kurallardan tutuklular hakkında uzlaşır nitelikte olanların tutuklular hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir adalet bakanlığı ceza ve tevkifevleri genel müdürlüğünce tarih ve sayılı genelgede de hükümlü veya tutukluların bulundukları ceza infaz kurumundaki diğer kişilere yazdıkları mektupların posta aracılığıyla gönderilmeyeceği bunların mektup okuma komisyonu tarafından incelenerek sonucuna göre işlem yapılacağı da ifade edilmiştir sayılı yasanın nci maddesinde haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma bir disiplin cezası olarakta öngörülmüş mektuplar vb incelemeye tabi tutulduğu için yazılan mektuplardaki hakaret tehdit gibi ifadeler kullanılması maddesinde kınama disiplin cezası olarak yer almıştır sayılı yasanın ila ncı maddelerinde ceza infaz kurumlarında hükümlüleri ziyaret konusundaki kurallar yer almaktadır ziyarette yazılı iletişimi kısıtlayıcı bir hüküm söz konusu değildir ayrıca ziyaret hakkı olanların ziyaretlerinin nasıl gerçekleşeceği de düzenlenmiş bunlarla sözlü iletişime yönelik kısıtlayıcı bir hükme yer verilmemiştir bu hükümler uyarınca cezaevi sahası içinde sözlü iletişimin söz konusu olduğu kişilerden cezaevi dışına çıktıklarında yazılı olarak gelen veya bu kişilere yazılı olarak giden iletişimin denetlenebilmesi ayrı bir çelişki ortaya çıkarmaktadır sayılı yasanın nci maddesinde de hükümlünün mektup faks ve telgrafları alma hakkı düzenlenmiştir bu maddede hükümlülerin resmi makamlara savunması için avukatına gönderdiği mektup faks ve telgrafların denetime tabi olmadığı belirtilmiştir bu kapsamda kalmayan yerlere giden veya gelen mektup faks ve telgraflar cezaevinde varsa mektup okuma komisyonu yoksa cezaevi yönetimi tarafından incelenmektedir i̇şin ilginci avukatlar konusunda savunma için olma ön koşulu konularak savunma için olup olmadığı yolunda getirilen inceleme yetkisi ayrıca hakkın özüne dokunmaktadır tek istisna resmi makamlar kalmaktadır ki bu yönden de sonuçta hükümlüler hakkında iletişimin gizliliğinden söz etmek olanaksızdıresas sayısı karar sayısı yazılı haberleşme temel bir insan hakkıdır bu temel hak hem anayasa hem de i̇has kapsamında korunmaktadır yazılı haberleşme hakkı cezaevinde de olsalar hükümlü ve tutuklular için de söz konusu olan haklardandır yasada tutukluların yazılı haberleşmelerinin hangi koşullarda nasıl kısıtlanacağı açıkça düzenlenmiştir açıkça bu kısıtlama işlemi söz konusu olmadıkça tutukluların yazılı haberleşmelerinin gizliliği esastır haberleşmede de gizlilik esas olduğu için bu gizlilik ihlal edilemez hükümlülerin yazılı haberleşmeleri konusu sayılı yasada çelişkili olarak düzenlenmiştir davada uygulanacak nitelikte kural olan nci maddeye göre resmi kurumlara gönderilenler dışındaki iletişim mutlaka denetime tabidir bu görevi varsa mektup okuma komisyonu yoksa cezaevi yönetimi yapmaktadır çünkü hükümlü de olsa bir yargı kararı olmadıkça veya bilahare süresinde yargıç onayına sunulmak üzere idare tarafından haklı gerekçesi ortaya konulup bu hakkı kısıtlanmadıkça haberleşme hakkı ve bu hakkın gizliliği esastır bu durum insan onurunun bir gereğidir cezaevinde olmak bu hakkı bütünüyle ortadan kaldıramaz belirtilen madde de avukatla yapılan yazılı iletişim konusunda da savunma ile ilgili olup olmadığı kuralı getirildiği için yine denetime tabidir bunun dışındaki belirli bir yakınlık derecesi olsun veya olmasın yine mensubu olsun veya olmasın tüm gerçek veya tüzel kişi ve kurumlarla hükümlülerin yapacağı yazılı iletişimlerin denetime tabi tutulması öngörülmüştür oysa ziyaret durumunda sözlü iletişimde her durumda denetim söz konusu değilken cezaevi dışından aynı kişilerce yapılacak yazılı iletişimlerin bu şekildeki kurallara bağlanması ile ayrıca tutarsızlık ve çelişkide ortaya konulmuştur bu durum temel hakların dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmez niteliği ile haberleşmenin gizliliği ilkesi ile haberleşmenin kısıtlanması halinde bunun haklı nedenlerinin mutlaka gösterilmesi ve ancak bir yargıç kararı söz konusu olması gerektiği yasa ile düzenlenecek kurumlarda öngörülen koşulların oluşması halinde kurumların kararı ile kısıtlama yoluna gidildiğinde daha sonra idare tarafından süresinde yargı kararı alınması yoluna gidilmezse bu kurum kararının mutlaka geçersiz hale gelip uygulanamayacağı yolundaki anayasal kurallarla bağdaşmamaktadır bakıldığında anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin bir hukuk devleti olduğu nci maddesinde de temel hak ve özgürlüklerin kişiliğe bağlı dokunulmaz devredilmez ve vazgeçilmezliği ifade edilmiştir anayasanın ncü maddesinde de temel hak ve özgürlüklerin hangi durumlarda nasıl sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir anayasanın nci maddesinde herkesin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu ifade edilmiştir yine anayasanın nci maddesinde özel yaşamın gizliliği ve korunması ve bu temel hakkın hangi durumlarda nasıl sınırlama konusu yapılacağı düzenlenmiş anayasanın nci maddesinde de herkesin haberleşme hakkına sahip olduğu ve bu hakkın gizliliğinin esas olduğu vurgulanmıştır bu hakkın hangi durumlarda ve nasıl kısıtlanabileceği anılan maddede ifade edilmiş kısıtlamanın mutlaka yargıç kararı ile olma koşulu aranmıştır ancak gecikmesinde sakınca bulunan durumlarda yasada yetkili kılınan merciin yazılı emri ile de kısıtlama yapılabileceği istisnaları oluşturan bu mercilerin ise yasada belirtileceği açıkça düzenlenmiş bu merci kararlarının da anayasada öngörülen süre içinde mutlaka yargıç onayından geçirilmesi gerektiği aksi halde söz konusu idare kararların hükümsüz hale geleceği açıkça ifade edilmiştir anayasanın ve ncı maddelerinde düşünce ve ifade özgürlüğü düzenlenmiş olup haberleşme özgürlüğünün kısıtlanması bu özgürlüklerden yararlanmayı da doğrudan etkilemektedir yine anayasanın nci maddesinde idarenin kişi özgürlüğünü kısıtlayan bir yaptırım uygulayamayacağı ifade edilmiştir ki haberleşme konusu kişisel özgürlükler kapsamında olup bunun kısıtlanması veya engellenmesine yönelik işlemler özde yaptırım sonucunu doğurduğundan yargıç kararı olmadan idare tarafından gerçekleştirilmesi düşünülemezesas sayısı karar sayısı anayasal kurallar gözetildiğinde hükümlü de olsa hakkında haberleşmenin kısıtlanması yolunda alınmış özel bir yargıç kararı olmadıkça haberleşmenin gizliliği kuralı esas olduğundan bu kural gereği haberleşmesi denetlenemez ve kısıtlanamaz olayda bu kurala uyulmamıştır ayrıca anayasanın ncü maddesinde de belirtildiği üzere cezaevi yönetimince somut olayda ancak özel ve haklı nedenler ortaya konularak haberleşme hakkı engellenebilir ve kısıtlanabilir ki bu yoldaki kararın da mutlaka süresinde yargıç onayına sunulması gerekmektedir sayılı yasanın nci maddesindeki düzenleme böyle bir aşamayı da öngörmeyerek ayrıca aykırılık oluşturmuştur olayda hükümlü hakkında alınmış bir kısıtlama kararı bulunmadığı cezaevi mektup okuma komisyonu tarafından alınan kararın yargıç onayına sunulmadığı hükümlünün i̇nsan hakları derneğine yönelik olarak yazmış olduğu mektuba içeriği gerekçe gösterilerek sayılı yasanın nci maddesi uyarınca el konulduğu anlaşılmıştır bu şekilde davada doğrudan uygulanan sayılı yasanın nci maddesi hükmü anayasanın yukarıda belirtilen nedenlerle nci nci ncü nci nci nci nci ncı nci maddelerine açıkça aykırılık oluşturmaktadır ayrıca sayılı yasanın nci maddesi i̇hasın haberleşme hakkını düzenleyen nci maddesi ile de çatışmaktadır bu yönüyle de anayasanın son maddesine de aykırılık söz konusudur şöyle ki cezaevinde olan bir hükümlü için de haberleşmesinin gizliliği esastır i̇hasın nci maddesi uyarınca kişinin cezaevinde tutuklu veya hükümlü olarak bulunması başlı başına bu hakkının doğrudan kısıtlanması için yeterli bir neden ve gerekçe değildir burada yasa ile düzenleme konusu yapılarak demokratik toplum çerçevesinde ulusal güvenlik kamu güvenliği düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlık veya ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması gerekçelerine dayanılarak kamu makamlarının müdahalesi söz konusu olabilecektir kişinin cezaevinde bulunması durumunda haberleşmesi mutlaka kamu güvenliği ve düzeni suç işlenmesinin önlenmesi başkalarının hak ve özgürlükleri ile çatışır nitelikte değildir burada açıkça gerekçe gösterilmesi durumunda kısıtlama söz konusu olabilir haberleşme hakkının gizliliğinden mahrumiyet ve engellenme cezaevinde bulunmanın doğal ve zorunlu bir sonucu değildir ve olamaz demokratik bir toplumda bu müdahale ise her durumda yargıç kararı ile olmalıdır diğer ülkelerdeki uygulamalara bakıldığında da hükümlülerde haberleşmenin gizliliğinin esas olduğu hükümlü olmanın bu hakkı kendiliğinden ortadan kaldırma sonucu doğurmadığı yolunda temel i̇nsan haklarının niteliğine uygun düzenleme ve uygulamalar yapıldığı görülmektedir bu nedenle sayılı yasanın nci maddesi anayasanın nci maddesi uyarınca davada uygulanacak kural niteliğinde olduğundan anılan maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir bu konuda mahkememizin uyap ekranından görülen bir başvuru örneği dosyaya konulan esas sayılı dosyada anayasa mahkemesinin aynı gün başvuru yapılmış olduğu anlaşılmıştır anayasada aynı mahkemede aynı konuda bir başvuru yapılmış ise aynı konuda aynı mahkemece diğer başvuru sonuçlanmadan tekrar başvuru yapılmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır ancak sayılı yasanın maddesinde aynı mahkemece yapılmış bir başvuru var ise bu başvuru sonuçlanmadan anayasa mahkemesine yeni başvuru yapılmasını engelleyen ancak diğer dosyanın bekletici mesele yapılması yolunda hüküm konulmuştur ki bu hüküm yasal başvuru yollarını engellemesi yönünden anayasanın ve maddelerindeki düzenlemelere açıkça aykırılık oluşturmaktadır mahkemece aynı konuda yeni bir davada aynı veya ek bir gerekçe ile tekrar başvuru yapılmasını engelleyen bu düzenleme anayasaya aykırıdır düzenlemenin varlığı yargılama ekonomisi ile açıklanamazesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi önceki başvuruyu sonuçlandırarak diğer davaları bu çerçevede hükme bağlayabilecektir bekletici mesele yapması gereken yerel mahkemeler değil anayasa mahkemesi iken bu şekilde düzenlemede bulunulması hukuka uygun değildir bu nedenle hak arama özgürlüğünün etkinliği gözetildiğinde mahkememizin esas sayılı davasında anayasa mahkemesince verilecek karar beklenici mesele yapılmamış ayrıca bu kuralın anayasaya aykırılığı karşısında anayasa mahkemesine başvuruda bulunmak gerekmiştir dosyada örneği bulunan ve hükümlünün kendisi tarafından verildiği ifade edilen incelenen mektup içeriğinin ise anayasanın son maddesi ve yargılama süreci gözetilerek hakkın özünün kısıtlanmaması yönünden bu aşamada davanın devam ettiği gözetilerek sayılı yasanın nci maddesi uyarınca masrafı hükümlü tarafından karşılandığı takdirde tedbir yoluyla bir örneğinin muhatabına iletilmesine karar vermek gerekmiştir | 1,468 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tcknın diğer özel yasalarda suç olarak düzenlenen eylemlerde hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmolunduğunda koşulları varsa synın maddesi ile beher günü kabahatlerde tl cürümlerde tl hesabı ile hafif yada ağır para cezasına çevrilmesi öngörülmüş ve infazda ödenmemesi halinde aynı şekilde hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesini ön gören synın maddesinin fıkrası ile uyum içerisindeyken her nasılsa synın maddesi ile hapis cezasının beher gününün asgari ücretin aylık brüt tutarının yarısı üzerinden ağır paraya çevrilmesi ön görülmekle eşitsizlik yaratılmaktadır şöyle ki hiç bir hukuk sistemi suçları küçük büyük önemli önemsiz gibi ayrım yapmaksızın sorunu genel hükümlerle çözmekte ülkemizde de bunu karşılayan synın maddesi var iken her nasılsa syda da sadece bu suçlar için düzenleme ile bu ayrım yapılmakla anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı durum ortaya çıktığı açıklanan hükümler uygulandığında synın maddesi uyarınca ceza alt sınırdan tayini halinde ya ay hapis cezası ile cezalandırılıp paraya çevrilemeyeceği yada paraya çevrilmesine karar verilmesi halinde elimizdeki dosya için hapis cezasının günlüğü sanayi kesimindeki asgari ücretin aylık tutarının yarısı olan tlden tl ağır para cezasına çevrileceği ve bu para cezasının ertelenemeyeceğine dair synın maddesinin fıkrası uyarınca tl si bir gün olmak üzere sene gibi hapis cezasına dönüşeceğine ancak bu hapis cezasının yine synın maddesi uyarınca yıl tekerrür halinde yıl hapis cezasına dönüştürülmesi karşısında başlangıçta yasa maddesi uyarınca hapis cezası ay tayin edilmiş olmakla paraya çevrilmemesi halinde eşitlik ve adalet sağlandığı halde hapsin synın ön gördüğü şeklinde asgari ücretten paraya çevrilmesi halinde ve bu para ertelenemez hükmü karşısında para cezasını ödeyen ile ödemeyen arasında büyük bir eşitsizlik ve adaletsizlik oluşacağı ülkemizin sosyoekonomik koşulları karşısında az yada orta gelirli mükelleflerin yüksek oranda bulunmakla uygulamada yaygın şekilde uygulanacağı diğer bir aykırılık nolu açıklamalarda geçtiği üzere tekerrür hükmünün uygulanmasında doğan eşitsizliktir uygulandığında tekerrür olsa dahi para cezası ödenmediğinde hapse çevrilmesinde fıkrasıyla yıl hapse varmazken uygulandığında tekerrür halinde yıl hapis olarak infazı gerekmekle anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olacağı her ne kadar yüksek yargıtay ceza dairesi yargıtay kararlar dergisinin sayı sayfasında yayınlanan benzer bir cezanın infazında tarih esas karar sayılı kararı ile bir gün tl den hapse çevrildiğinde hükmedilmiş hürriyeti bağlayıcı ceza süresinin aşılamayacağı infaz hukuku ile hak ve nesafet kurallarının gereği bulunduğundan para cezasından çevrilen hapis cezasının gün olarak belirlenmesine karar vererek bu olayda sorunu çözümlemişse de bu hukuki ve mantıki ise de yasal değildir çünkü yüksek daire yetkisini zorlayarak belki de aşarak soruna hak ve adalet adına bir çözüm getirmeye çalışmıştır ancak bu yorum yasa maddesinin ve yasa koyucunun iradesini değiştirmek anlamına gelir ki yorumla yapılacak bir iş değil yasa değişikliği gerekmektediresas sayısı karar sayısı diğer yandan yüksek yargıtay dairelerinin kararlarının mahkemeleri bağlayıcılığı yoktur diğer dairelerin ve yüksek genel kurulun hatta i̇çtihadı birleştirme genel kurulunun bu konuda nasıl bir karar vereceği dahi belli olmayıp aksi kararın çıkması da muhtemeldir hatta daha önemlisi içtihadı birleştirme kararlarının bile mahkemeleri bağlayıcılığının yargı bağımsızlığı ile bağdaşmadığı tartışılan günümüzde yüksek yargıtay ceza dairesinin bu kararını yeterli kılmak hukuki ve yasal olmayacağı kanaati oluşmakla yukarıda açıklanan nedenlerle synın maddesinin uygulanması ile hapis cezası paraya çevrilmesi halinde doğabilecek aykırılığın giderilmesi için synın maddesinin fıkrasında yazılı sanayi sektöründe çalışan yaşından büyük işçiler için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin bir aylık brüt tutarının yarısı alınır ve hükmün anayasamızın eşitlik ilkesini düzenleyen maddesine aykırı olduğu düşüncesiyle iptaline karar verilmesi istenilmiştir | 534 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe sayılı türk ceza kanununun nci maddesinde sayılı yasayla yapılan değişiklikte yer alan ve dava konusu bölümlerin aşağıda gerekçesi açıklandığı üzere anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırılığı söz konusudur anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da hukukun evrensel temel ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukukun temel ilkleri arasın da yer alan eşitlik ilkesine ise anayasanın uncu maddesinde yer verilmiştir buna göre yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar arasında söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa koyucu anayasanın nci ve uncu maddelerinde öngörüldüğü üzere anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükleri koruma yükümü çerçevesinde temel hak ihlallerini yaptırım altına almak zorunda olduğu gibi toplumsal ve siyasal yapıyı korumak amacıyla da bazı temel hak ve özgürlükleri sınırlamak suretiyle suç yaratabilir yasa koyucu bu çerçevede suç yaratırken koruma yükümünün gerekleriyle bağlı oldu gibi yaratılan suçla kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sınırlandırıldığı durumda üncü maddedeki kayıtlara bağlıdır yaratılan suçlara uygulanacak ceza miktarı da anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere ceza hukukunun ana ilkeleri ile ülkenin genel durumu sosyal ve ekonomik hayatın gereksinimleri göz önüne alınarak saptanacak ceza politikasına göre belirlenir bu nedenle yasa koyucunun ceza politikasının öncelikle anayasanın nci maddesinde nitelikleri inci maddesinde de temel amaç ve görevleri belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anılan maddelerde yer alan adalet ilkesine ve inci maddedeki güvencelere uygun olması gerekir bu doğrultuda ceza önlemiyle toplumsal barışı amaçlayan anayasa suçların niteliği işlenme biçimi ve kamu düzeni için yarattığı tehlikeyi gözeterek ne miktar ceza verileceğinin ve hangi ceza tedbirlerinin ne yolda uygulanacağının saptanmasını yasa koyucuya bırakmıştır yasaların kamu düzeninin kurulması ve korunması kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın bir gereğidir aymk tarihli kesas sayısı karar sayısı kamu görevi ile görevlendirilen kişi bu kamu faaliyetinin yürütülmesi sırasında görevinin gerekli kıldığı yükümlülüklere uygun hareket etmek zorundadır kamu düzeni ve yararını gözeten kamu faaliyetlerinin gerek eşitlik gerek liyakatlilik açısından adalet ve ilkelerine uygun yürütüldüğü hususunda toplumda hakim olan güvenin inancın sarsılmaması gerekir kamu görevinde kişilerin mağdur olmaması kamunun zarara uğratılmaması görevi kötüye kullanılarak kişilerin haksız kazanç ve menfaat sağlamamaları esastır bu esas yaptırım yoluyla caydırıcılık ilkesine bağlı olarak ceza hukukunun da konusunu oluşturmuş türk ceza kanununda görevi kötüye kullanma suçu kabul edilmiştir bu nedenlerle gerek yürürlükten kalkan sayılı eski ceza kanununun ıncı maddesinde yer alan gerekse sayılı yürürlükteki ceza kanununun nci maddesinde yer alan düzenlemelerde görevi kötüye kullanma suçunun cezası olarak bir yıldan üç yıla kadar hapis aynen korunmuştur sayılı yasa önceki ceza yasasını yürürlükten kaldırarak yenilerken bütünsel bir yaklaşımda hazırlanarak yasalaştığından görevi kötüye kullanma suçunun cezasının farklılaştırılmayarak korunması suç ve ceza politikası bakımından önem arz etmektedir ancak sayılı kanunda yüklendiği kamu görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kişilerin mağduriyetine kamunun zararına sebep olan kişilere haksız kazanç sağlayan kamu görevlisine verilecek ceza alt sınırı bir yıldan altı aya üst sınırı üç yıldan iki yıla indirilmektedir yine aynı şekilde yürürlükteki ceza kanununun nci maddesinin ikinci fıkrasında bir kamu görevlisinin kişilerin mağduriyetine sebep olması kamunun zararına sebep olması ya da kişilere haksız kazanç sağlaması görevin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme göstermek suretiyle gerçekleşirse mevcut düzenlemedeki altı aydan iki yıla kadar olan hapis cezası yasayla üç aydan bir yıla kadar hapis cezası olarak değiştirilmiştir görevi kötüye kullanma suçu ceza hukuku içindeki yapısıyla önceki ve yürürlükteki türk ceza yasalarının memuriyet görevinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen özel nitelikteki suçlara ilişkin ceza kuralları dışında özel olarak düzenlenen suçlar dışında kalan genel bir suçtur anayasa mahkemesinin de belirttiği gibi yasakoyucu bu düzenleme ile türk ceza kanununda özel olarak yer verilen zimmet ihtilas irtikâp rüşvet keyfi muamele gibi suçlar dışında kalan görevi kötüye kullanmaların da cezasız bırakılmasını önlemek istemiştir burada suçun maddi unsuru görevin kötüye kullanılmış olmasıdır memurların görev ve yetkileri ile bunların nitelikleri sınırları gerekleri yürütülen kamu hizmetini düzenleyen mevzuatta gösterildiğinden her davada memurun bu mevzuatla çizilen sınırları aşıp aşmadığı saptanarak görevi kötüye kullanma suçunun maddî unsuru belirlenecektir bunun yanı sıra kuşkusuz suçun oluşmuş sayılabilmesi için failin memur olması eylemin memurun göreviyle ilgili bulunması ve manevi bakımdan kastın varlığı gibi suçun diğer unsurları da aranacaktır aymk günlü k görevin genel nitelikte kötüye kullanılmasını nitelendiren görevi kötüye kullanma suçunun kamu düzeni yararı ve güvenliği yönlerinden önemi yadsınamaz nci madde kapsamındaki suça yönelik olarak düzenlenmiş fezleke açılmış sürmekte olan veya kararı çıkmış davalar bulunmaktadır sayılı yasanın sürmekte olan soruşturma kovuşturma ve davalara etki edeceği ve bu soruşturma kovuşturma ve davalardaki kişilerin lehine çıkarıldığı böylece yasanın amacının kamu yararını ve geneli koruma yerineesas sayısı karar sayısı belirli kişileri korumaya yönelik olduğu kamuoyunda tartışma konusu olmuş yasaya güven daha baştan sarsılmıştır yasa ile tck nci maddede düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun cezasının üst sınırı yıla çekilmek suretiyle hükmün açıklanmasının geriye bırakılması olanağı getirilmiş olmaktadır ayrıca yine tcknın hapis cezasının ertelenmesi başlıklı inci maddesindeki düzenlemeye göre işlediği suçtan dolayı yıl veya daha az süre ile hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilir bu şekilde cezanın üst sınırı yıla çekilmek suretiyle verilecek olan cezalar erteleme kapsamına da sokulmaktadır aynı zamanda nci maddenin birinci fıkrasındaki ceza üst sınırının indirilmesinin yanı sıra alt sınır da yarı oranda indirilmiş maddenin ikinci fıkrasında da alt ve üst sınırlar yarı oranda indirilmiştir cezalarda indirim yapan bu değişiklikle birlikte verilmiş olan cezaların infazı önlenecektir yapılan değişikliklerin ceza hukuku yönünden özellikleri ve etkisi ertelemenin yanı sıra zamanaşımı yoluyla yargılamayı ortadan kaldırma yönünden daha da önemli hale gelmektedir lehe kanunun tespitinde iki temel ölçüt vardır bunlardan ilki sayılı türk ceza kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun uncu maddesinde belirtilen husus diğeri de karma uygulama yasağıdır sayılı türk ceza kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun uncu maddesi lehe kanunun belirlenmesinde en önemli düzenlemedir kanunun maddesine göre lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir türk ceza kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun uncu maddesinde ayrım yapılmaksızın önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinden bahsedildiğine göre lehe kanunun tespitinde önceki kanunlar ve sonraki kanunlar blok olarak karşılaştırılacaktır başka bir deyişle sadece ceza açısından değil cezanın infazı açısından da kanunlar arasında karşılaştırma yapmak gerekecektir doktrin ve yargı kararları da aynı görüşe işaret etmektedir nitekim sayılı tcknın maddesi erteleme koşullu salıverme ve tekerrürü derhal uygulama kuralı dışında tutarak lehe kanun uygulanmasında göz önüne alınması gereken bir düzenleme olarak belirlemiştir yüksek yargı kararlarına göre de sanık hakkında lehe olan yasa tüm hükümleriyle birlikte olaya uygulanmalı lehe olan yasanın belirlenmesi ve uygulanması sırasında içtima ve infaz hükümleri de dikkate alınmalıdır ycgk kararı ykd mayıs ycgk ycdk i̇ki yasa arasındaki fark yalnız ceza bakımından değil başka bakımlardan da olabilir nitekim örneğin önceki yasa cezanın ertelenmesini olanağını kabul etmediği halde sonraki yasa bu olanağı tanıyabilir artuk mehmet emin gökçen ahmet yenidünya caner ceza hukuku genel hükümler ankara her iki kanun sorumluluğu veya cezayı etkileyecek erteleme tekerrür cezanın ağırlaştırılmasını veya azaltılmasını gerektiren nitelikli haller veya kovuşturma şartları bakımından farklı ise somut olayda en lehe sonuç veren kanun lehe kanundur öztürk bahri erdem mustafa ruhan uygulamalı ceza hukuku ve emniyet tedbirleri hukuku ankara resen kovuşturulan suçu şikayete bağlı suç haline getiren zamanaşımı süresiniesas sayısı karar sayısı kısaltan yasa lehte yasadır centel nur zafer hamide çakmut özlem türk ceza hukukuna giriş i̇stanbul özbek özer tck i̇zmir şerhi ankara cezaların alt ve üst sınırlarındaki değişikliğe göre ise alt sınırları aynı üst sınırları farklı olan cezalarda üst sınırı az olan üst sınırları aynı alt sınırları farklı olan cezada alt sınırı az olan üst ve alt sınırları birbirinden farklı ise somut uygulamaya göre belirlenecek ceza lehedir ycgk ykd haziran centel zafer çakmut öztürk erdem özbek bir suçun işlendiği zamanki yasa ile sonradan yürürlüğe giren yasa birbirinden farklı olduğu taktirde sanık hakkında lehe olan yasa tüm hükümleriyle birlikte olaya uygulanmalıdır her iki yasanın sadece lehe olan hükümleri alınıp uygulanamaz ycgk ykd mayıs önceden verilip kesinleşmiş bulunan mahkumiyetlerin infazı sırasında da sonradan yürürlüğe giren lehteki hükümlerin uygulanacağı açıktır ycgk sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak anılan yasanın geçici inci maddesinde bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında lehe kanun hükümleri hükmü veren mahkemece tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun ilâ inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir ancak hükmün konusunun herhangi bir inceleme araştırma delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme duruşma açılmak suretiyle yapılabilir şeklinde bir düzenleme getirilmiştir lehe olan kanun uygulamasının sadece ceza miktarları değil suçun unsurları takdiri hafifletici nedenler erteleme temel cezanın tespiti cezanın bireyselleştirilmesi ve dava zamanaşımı hükümleri hakkında sayılı türk ceza kanunu ile sayılı türk ceza muhakemesi kanunu hükümlerinin karşılaştırılması duruşmalı yapılacak incelemeyle işin esasına da girilerek sonuca varılması gerekmektedir lehe olan kanunun tespiti ve uygulaması aşamasında daha önce kesinleştiği ileri sürülen hükmün kesinliği ortadan kalkmakta yeniden doğan yargı aşamasına dönülmekte davanın esasına girilmek suretiyle yeni bir karar oluşturulması gerekmekte ve bu karara karşı temyiz yolunun açık olduğu kabul edilmektedir sayılı türk ceza kanununun yürürlük kanunu olan sayılı kanunun uncu maddesi uyarınca daha önce kesinleşmiş mahkumiyet hükmü olsa bile kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün infazının ertelenmesi veya eğer başlanmışsa durdurulmasının gerekmekte ve bu konuda tartışmaya yer vermeyecek şekilde açık kanun hükmünün bulunmaktadır dolayısıyla tck madde de yer alan görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle hakkında daha önce hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilen kimseler açısından da yeni düzenleme lehe hüküm olarak değerlendirilecek ve ilgili madde son düzenlemesi ile uygulanacaktır bu durumda mevcut yargı sisteminin işleyişi göz önüne alındığında ceza zamanaşımının dolması yüksek bir olasılık olarak ortaya çıkmaktadır önceki ve sonraki yasalar karşılaştırılarak sanık lehine olan hükmün uygulanacağına dair ceza hukukunun genel prensibi gereğince yargıtayda temyiz aşamasında bulunan davalar dosyaların sanıklar yararına olan yasa hükmünün yeniden saptanması bakımından yerel mahkemelere geri gönderilmekte ancak yerel mahkemelere gönderilen dava dosyalarının bu mahkemelerce tekrar karara bağlanıp yeniden temyiz incelemesine alınma süresi yargıtayın ağır iş yükü nedeniyle yıla kadar uzayabilmektedir özellikle tarihinden önce işlenen ve temel olarak yıl uzamış yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunan suçlara ilişkinesas sayısı karar sayısı olarak lehe uygulama için mahalline gönderilen dava dosyalarının da ceza zamanaşımına uğraması kaçınılmazdır sayılı yasayla yapılan ceza alt ve üst sınırlarındaki indirim bu yönüyle aklanma anlamına gelmekte olup adil yargılanma hakkını ihlal eden bir sonuç yaratmakta hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı denetimi işlevsiz hale getirilmektedir nci maddedeki cezaların indirilme gerekçesi makul ve haklı bir nedene dayanmamaktadır değişiklik gerekçesinde ayrıca pek çok ülke ceza kanunlarında genel tali ve tamamlayıcı bir suç olarak görevi kötüye kullanma suçuna yer verilmemiştir yeni türk ceza kanununda ise izlenen suç siyaseti gereğince genel tali ve tamamlayıcı bir suç olarak görevi kötüye kullanma suçu tanımına yer verilmiştir ancak bu suç için öngörülen ceza miktarları yüksek olmuştur aynı bölümde yer alan suçlar arasındaki dengeyi sağlamak için bu suça ilişkin ceza miktarlarında indirim yapılması gereği ortaya çıkmıştır denilmiştir suç ve ceza arasındaki dengenin her suçun kendi niteliğiyle değerlendirilmesi gerekirken aynı bölümde yer alan suçlar arası denge gerekçesiyle cezaların indirilmesi bu indirimin ceza yasası yürürlüğe girdikten sonra yapılması ne aynı bölümdeki bütünlükle ne de hukuk devleti ilkeleriyle örtüşmemektedir cezanın alt ve üst hadlerine dair yapılması öngörülen indirimler neticesinde gerek halen yargılaması devam eden gerekse yargılaması neticelenmiş ve infaz aşamasına gelmişinfazına başlanmış suçlar açısından erteleme veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması müesseselerinin söz konusu olabileceği dolayısıyla da görevi kötüye kullanma suçunun ve giderek yolsuzluğun teşvik edildiği ve ceza adaleti açısından olumsuz sonuçlar doğmasına neden olunabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin ceza hadleri açısından yapılacak indirimle genel olarak kanunların genelliği ve soyutluğu ilkesine aykırı kanunlaştırmaya neden olunmuştur ceza hukukunda cezaların amaçlarından bir tanesi ve en önemlisi kuşkusuz kanunda suç olarak belirlenen fiillerin işlenmesinin engellenmesi yani caydırıcılığıdır bu nedenle suç ile ceza arasında mutlak suretle bir orantı olmalıdır kamu görevi yapmakta olan kişilerin de kanunda suç olarak sayılan fiilleri işlememesi için caydırıcı ve orantılı bir cezanın olması kaçınılmazdır türkiyede görevi kötüye kullanma suçu çok sık işlenen bir fiildir ve bu fiilde azalma da gözükmemektedir bu nedenle bu suçun cezasında indirime gitmek hukuka ve nesnelliğe aykırı olacak amaçla araç arasındaki ölçü bozulmuş olacaktır haklı bir neden yokken ceza hukukunun genel bütünlüğü içinde belirlenmiş bir cezanın alt ve üst sınırı indirilerek suç ve ceza arasında var olması gereken adil denge bozulmakta hukuka ve yargıya güven sarsılmaktadır suçlar için değişik cezalar öngörülürken bu suçlara verilecek cezalardan beklenen hukuksal yararın göz önünde bulundurulması gerekir suç ve ceza arasındaki dengeyi bozan düzenleme yasa koyucunun takdir yetkisi içinde kabul edilemeyeceğinden hukuk devletine aykırılık oluşturacaktır öte yandan değişik nci maddenin uygulamaya geçirilmesiyle yargılaması gecikerek zamanaşımına uğrayanlarla yargılaması gecikmeyenler ve davası ceza uygulamasıyla sonuçlananlar arasında da anayasanın uncu maddesindeki eşitlik ilkesi zedelenmiş olacaktır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı türk ceza kanununun maddesinin numaralı fıkrasının sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen altı aydan iki yıla kadar bölümü ile numaralı fıkrasının sayılı kanunun maddesi ileesas sayısı karar sayısı değiştirilen üç aydan bir yıla kadar bölümü anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taşıyan ceza düzenlemesinin uygulamaya geçmesi durumunda evrensel hukuk ilkeleri zamanaşımı ve eşitsiz ceza uygulaması nedenleriyle telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen bölümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı türk ceza kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilen altı aydan iki yıla kadar numaralı fıkrasının tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilen üç aydan bir yıla kadar bölümlerinin anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduklarından iptallerine anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 2,443 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmektedir sayılı yasaya ilişkin tasarıya başlangıçta üniversite personelinin statüsü ile ilgili bir hüküm konulmuş olmayıp iptali istenen hükümler millet meclisi genel kurulundaki görüşmeler sırasında eklendiğinden bu konuda üniversitenin görüşü alınmamıştır oysa anayasanın maddesinde düzenlenen üniversite özerkliği hiç olmazsa hükümetin uyarılması ve böylece anayasaya aykırılığın önlenmesi yönlerinden üniversitenin görüşünün alınmasını gerekli kılmaktadır tam gün çalışan üniversite öğretim üyelerine sayılı yasanın değişik maddesi uyarınca verilen ödenek ile sayılı yasanın öngördüğü ödeneklerin ayrı nitelikte olmaları nedeniyle sayılı yasanın kapsamına giren üniversite öğretim üyeleri ile girmeyenler arasında ödenekler yönünden ayırım doğacak ayrıca sağlık bilimleri fakültelerinin dekan dekan yardımcıları ve bu fakülteler öğretim üyeleri arasından seçilen rektörler ve rektör yardımcıları yönetim ödeneği alamazken öteki fakülteler dekan ve dekan yardımcılarına ve bu fakültelerden seçilen rektörlerle rektör yardımcılarına yönetim ödeneği verilecektir bu durum anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır sayılı yasa üniversitelerin çeşitli fakültelerinin öğretim üyesi gereksiniminin başka fakültelerden karşılanması olanağını önemli ölçüde kısıtlamaktadır sayılı yasanın kapsamına alınan öğretim üyeleri sayılı üniversiteler yasasının maddesinin sağladığı resmî çalışma saatları dışında mesleklerini serbest olarak yerine getirme olanağından yoksun kılınmakta böylece ya sayılı yasaya bağlı kalmak ya da üniversitedeki görevlerinden ayrılmak zorunda bırakılmaktadırlar bu durum sayılı yasa ile üniversitede öğretim üyesi olma koşulunun düzenlendiği anlamına geldiği gibi ortaya çıkardığı ayırım nedeniyle anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır sayılı yasanın maddesinde öngörülen kuruluş ve gelişme ödeneği sayılı yasa ile kaldırılmıştır bu durum yeni kurulan üniversiteleri olumsuz yönde etkileyecektir sayılı yasanın maddesi ile üniversite öğretim üyelerine ve yardımcılarına döner sermayeden yapılması öngörülen ödeme sayılı yasa ile bir kesim üniversite personeli bakımından önlenmiştir bu kısıtlama anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir çalışma saatlarının ayarlanması konusunda sayılı yasanın maddesi ile valilere tanınan yetki üniversitenin işleyişine ve çalışma düzenine karışma niteliğindedir sayılı yasa sağlık bilimleri ile ilgili fakülteler öğretim üyelerinin türkiye bilimsel ve teknik araştırma kurumunda adlî tıpta ve sağlık ve sosyal yardım bakanlığında görevlendirilmelerini engellemektediresas sayısı karar sayısı anayasanın değişik maddesi üniversite personel statüsünün üniversiteye özgü bir yasa ile düzenlenmesini gerektirmektedir oysa sayılı yasa kimi öğretim üyelerinin statüsünü sayılı devlet memurları yasasına bağlı sağlık personeli ile birlikte ele almıştır bu anayasaya aykırılık durumunu oluşturur | 353 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçe ve savunma özetleri̇ davalı vekilinin gerekçesi özeti anayasanın inci maddesine göre herkes sözleşme hürriyetine sahiptir kanun bu hürriyeti ancak kamu yararı amacı ile sınırlayabilir müvekkilim banka ile onuncu dönem milletvekili arasında zamanki mevzuata uygun biçimde borç verme sözleşmesi yapılırken ödeme şartları saptanmıştır bankanın rızası olmaksızın yasama yolu ile sözleşmede değişiklik yapılarak faiz ve masraf borçlarının bağışlanması böylece işçi veya köylü gibi iktisatça zayıfmışçasına bir bölük milletvekilinin korunması kamu yararı güdüldüğü gibi bir gerekçeye dayandırılamaz bir devlet bankasının bu yoldan milyonlarca liralık alacağının silinmesinin kamu zararına olacağı ortadadır sayılı kanun aynı durum ve koşullar altında borçlanıp borçlarını gününde ödemiş milletvekilleri ile ödememiş milletvekilleri arasında eşitsizlik ve ikincilerden yana bir ayrıcalık oluşturmakta ve böylece anayasanın nci maddesi ilkeleri ile de çelişkiye düşmektedir anayasanın nci maddesine göre türkiye cumhuriyeti demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir sayılı kanunun çıkarılması yasama yetkisini millet adına kullanmaları gerekli milletvekillerinin yetkilerini kendilerine ayrıcalık sağlama yönünde kullandıkları anlamını taşır ve demokratik devlet ilkesi ile bağdaşamaz devletin anayasanın nci maddeleri uyarınca öncelikle yardım etmek zorunda bulunduğu geniş yurttaş topluluğu bu yardımlardan gereği gibi yararlanamadığı halde daha iyi durumda bulunan birkaç yüz borçlu milletvekilinin ana para dışındaki borçlarının sayılı yasa ile bağışlanmasına gidilmesi sosyal devlet ilkesine de ters düşer bankanın mamelekine girmiş ve gününden önceki dönemde yürürlükte bulunan sayılı yasaya göre tahakkuk ettirilmiş muaccel faiz ve temerrüt giderleri alacaklarının borçlanma sözleşmesine yasa ile müdahale edilerek borçlunun mamelekine aktarılması anayasanın kazanılmış hakları koruyan ilkeleri ile uyuşamaz hukuk devletinde yasaların genel nesnel ve soyut esaslara dayanması gerekir oysa sayılı kanunla sayıları birkaç yüz kişiye ulaşabilen kimlikleri önceden belli kimseler için özel ve somut kurallar getirilmiştir sayılı kanunun inci maddesi yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve ıncı maddelerine aykırıdır karşı tarafın savunması özeti sayılı kanun bu konuda ilk çıkarılmış yasa değildir çiftçilerin ziraat bankasına olan borçlarının faizlerine ve borcun tsıksitlendirilmesine ilişkin olarak sayılı kanunlar vardır sayılı kanunla inci dönem milletvekillerinin maliyeye olan borçesas sayısı karar sayısı faizleri kaldırılmıştır ziraat bankası devlet bankası olduğu için bu yönden hazineden ayrımı yoktur ziraat bankası ile borçlular arasında sözleşme bulunması durumu yasama meclislerinin devlet malı ve devlet bankası malı üzerindeki tasarruf yetkisini bertaraf etmez sayılı yasa bir ayrıcalık yasası değildir yerine getirilmesi güç hattâ olanaksız duruma gelmiş devlet ve banka alacaklarının tasfiyesi ereğini gütmektedir hukuk önünde herkes eşittir çiftçinin faizi kalkarsa milletvekilininki de kalkar bankanın zararı ileri sürüldüğü gibi milyonun üstünde olamaz bu ancak milyonluk bir iştir kaldı ki azlık veya çokluk hukukî sonucu etkilemez borçlarını ödemiş olanların bunları geriye alamaması ödemeyenlerin borçlarının kaldırılmasına engellik edemiyeceği gibi eşitliği de bozamaz olsa olsa eşitliği sağlamak için ödeyenlerin de ödediklerini geriye almalarını gerektirir mahkemenin anayasaya aykırılık görüşünün özeti anayasanın ıncı maddesine göre sözleşme hürriyeti vardır bu hürriyet ancak kamu yararı nedeni ile sınırlanabilir uncu dönem milletvekilleri davacı banka ile tarihte yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca sözleşme yaparak bankadan borç para almışlar karşılığında borcun aslı ile birlikte faiz ödemeyi kabul etmişlerdir bir bölük milletvekilinin borçlarını ödemeyerek temerrüt durumuna düştükleri bir sırada yasama meclislerinin bankanın rızası olmadan muaccellik kazanmış borç unsurlarından bir bölümünü kaldırmak üzere sayılı kanunu çıkarması ortada kamu yararı olmadığı için ıncı maddeye aykırılığı oluşturur ve bir küme milletvekilinin korunması ereğini güder sayılı kanun aynı koşullar altında borçlanıp borçlarını zamanında ödemiş iyi niyetli milletvekilleri ile mutemerrit duruma geçmiş milletvekilleri arasında eşitsizlik ve ikincilerden yana bir ayrıcalık doğurduğu için anayasanın nci maddesi ilkelerine de aykırıdır bir bölük eski milletvekiline özel nitelikte üstün haklar getiren sayılı kanun yasaların genel ve nesnel esaslara bağlanması ilkesi ile dahi çelişmektedir | 573 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir yasanın çerçeve ncü maddesi anayasanın uncu inci ve uncu madde hükümlerine aykırıdır yasanın üncü maddesinde vakıf üniversitelerine yardımda sayısal sözel ve eşit ağırlık puanları ölçü alınmıştır bu hüküm herhangi makül bir nedene dayanmaksızın üniversitelere yardımda eşitsizliğe yol açmaktadır mevcut yasada olduğu gibi eşitliği bozmayacak öğrenci sayısı ve benzeri kriterler benimsenebilirdi bu yönüyle hüküm anayasanın uncu maddesine aykırıdır ayrıca yasa ile değiştirilen sayılı yasanın ek madde hükmü vakıf üniversiteleri merkezleri dışındaki illerde yükseköğretim kurumları kurabilirler kuralını içeriyordu çerçeve üncü madde ile yapılan değişiklik bu hükmü yürürlükten kaldırmıştır çerçeve ncü madde sözügeçen hükmü yürürlükten kaldıran muhtevası ile anayasaya aykırıdır anymad a bu hüküm uygulanarak kurulan yüksek öğretim kurumlarının tasfiyesi mümkündür bu ise hukuka güvene dayanarak gerçekleştirilen girişimleri cezalandırmak anlamına gelir bu durum hukuk devleti ilkesi ile çatışır any mad devlet üniversitesine tanınan aynı paralellikte vakıf üniversitelere de tanınmış bir imkanın geri alınması eşitlik ve istikrar ilkesine aykırıdır sözgelimi bir odtüne aynı gün kıbrısta kampüs açma yetkisini tanıyan parlamento yasama tasarruflarının tesisinde eşitliğe uygun davranmak zorundadır tanınan imkanların ayrıcalık oluşturmamasının ön koşulu benzer durumda olanlara da aynı imkanın tanınmasıdır any mad t ve sayılı yasa merkez dışındaki yüksek okul örnekleri yürürlükten kaldırılan hüküm üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılması yönündeki anayasa buyruğunun kısmen uyarlanması niteliğindeydi çerçeve yasa ilga içeriğiyle öğretimin coğrafi zemine dengeli yayılması anayasa kuralını çiğnemiştir olası iptal halinde yasama organının yürürlükten kalkan hüküm doğrultusunda düzenleme yapma gereği davamız kapsamı dışında kalan anayasal bir yükümlülüktür anymad | 247 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan kararı şöyledir sanığa uygulanması ihtimali olan vuknun maddesinin anayasanın başlangıç kısmı paragrafı ile ve maddelerine aykırı olduğu aşağıdaki gerekçelerle anlaşılmaktadır sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın maddesi ile kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların suç tarihi dikkate alındığında her bir gün karşılığı olarak kabahatlerde günlüğü cürümlerde ise lira hesabıyla paraya çevrilmesi esası ve bu hükmün bütün kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara uygulanabileceği kuralı getirilmiştir ancak sayılı vuknun maddesinde belirlenen vergi kaçakçılığına teşebbüs suçu için öngörülen cezai yaptırımı düzenleyen maddesindeki hapis cezasının alt sınırı ay olmasına rağmen bu hapis cezasının paraya çevrilmesinde sayılı yasanın maddesi ile eklenen fıkra gereğince her bir gün için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin aylık tutarının yarısının esas alınacağı hükmü getirilmiştir görüleceği üzere vuknun maddesinde belirtilen aylık hapis cezası kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadır vergi kaçakçılığına teşebbüs suçu için sanığa alt sınır gözetilerek ay hapis cezası verilmiş olsa ve bu cezanın kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza olması sebebi ile paraya çevrilmesi halinde normal prosedür olan vuknun maddesi hükmü uygulandığından yılı için yılı döneminde asgari ücret aylık lira olduğundan gün tl tl ağır para cezasına hükmedilmesi oysa bir aylık hapis cezasının paraya çevrilmesinde sayılı yasanın maddesi gereği uygulandığında gün tl tl ağır para cezasına hükmedilmesi gerekecektir vuknun maddesi uygulaması ile sayılı yasanın maddesi uygulaması arasındaki fark pek fahiş olarak tl olmaktadır yasaların toplumda herkese eşit ve aynı şekilde uygulanacağı hukukun tartışılmaz temel prensiplerindendir oysa olayımızda vuknun maddesi uygulaması halinde ticaretle uğraşan veya uğraşmayan kişi ayrımı yapılmış olmaktadır bir yerde tacir olan sanıklara daha ağır ceza verilmesi yoluna gidilmektedir bu durum ise anayasasının başlangıç kısmının sekizinci paragrafında yer alan temel hak ve hürriyetlerden her türk vatandaşının eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri gereğince faydalanma hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu prensibi yine anayasasının maddesinde sözü edilen türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu ibaresi ve yine anayasasının maddesinde sözü edilen kanun önünde eşitlik ilkesi gereği herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacağıesas sayısı karar sayısı şeklindeki anayasal kurallara vuknun maddesi aykırıdır denilerek maddenin iptaline karar verilmesi istenilmiştir | 355 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yasa koyucu cumhuriyet hükümetinin ülkede uzun yıllardan beri yaşanan yüksek enflasyonu düşürmek için imf destekli yılında uygulamaya koyduğu ekonomik program doğrultusunda görüşüp kabul ettiği ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanuna geçici madde eklenmesine dair sayılı kanunla sözleşmelerde kararlaştırılan kira paralarının yılında yılında artırılabileceğini öngörmüştür hükümetin ekonomik program ve hedefi yılı sonu itibariyle olarak belirlenmesine rağmen sapma ile yılı sonu itibariyle olarak gerçekleşmiştir yılı için mahkemelerce karara bağlanan kira karşılıkları kararlaştırılan hedefin tutmaması nedeni ile kiralayanlar açısından kayıpla kapanmıştır bu kayıp oranı yılı için uygulanması öngörülen luk artış oranı ile karşılaştırıldığında adaleti gerçekleştirmekle görevli olan hakimleri zor duruma düşürürken şubat tarihinde çıkan ve devam eden ekonomik kriz nedeniyle hükümetin yılında uygulamaya koyduğu program çökmüş türk parası döviz karşısında değer kaybetmiştir yılında uygulamaya konulan programın hedefleri altüst olmuştur cumhuriyet hükümeti kriz sonrası yeni ekonomik program hazırlayıp yürürlüğe koymuştur krizden sonra yılı için hedeflenen enflasyon yerine nin üstünde bir rakam telaffuz edilmeye başlanmıştır kamu alacaklarına uygulanan faiz aylık den çıkarılmış yılı bütçesi tadil edilmiştir bütün bu ekonomik gerçeklere rağmen yılında enflasyonun gerçekleşeceği varsayımı ile yasalaştırılan sözleşme ile kararlaştırılan kiraları yılı için ile sınırlayan yasanın uygulama olanağı kalmamıştır mülkiyet hakkı demokrasinin vazgeçilmez en önemli unsuru olup anayasanın teminatı altındadır kira geliri taşınmaz mülkiyetinin rantıdır kira miktarının belirlenmesinde mülkiyet hakkının özünü zedelemeyecek kuralların uygulanması gerekir dava sebebi ile yılı için uygulamak zorunda bulunduğumuz sayılı gayrimenkul kiraları hakkında kanuna sayılı kanunla eklenen geçici maddenin yılı için sözleşmelerde kararlaştırılan kira paralarının artırılabilir şeklindeki cümlesi cumhuriyetin niteliklerini belirleyen anayasanın maddesinin sosyal bir hukuk devletidir kuralına devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen maddesinin kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde belirtilen kuralına ve mülkiyet hakkı başlığını taşıyan maddesine aykırıdır mahkemeler kararlarında adaleti gerçekleştirmekle görevlidirler i̇ptalini istediğimiz yasa kuralının uygulanması halinde adaletin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı bu nedenle sayılı gayrimenkul kiraları hakkında kanuna sayılı kanunla eklenen geçici maddenin yılında ise yıllık cümlesinin iptali için dosyanın onaylı suretinin anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesince karar verilene kadar ertelenmesine karar verilmiştir | 360 |
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığını tamamlayan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenmesine karar verilen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hakimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hakim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hakim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschoriginhtml yer alan ankara kodlu yazıda kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını kara vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştıresas sayısı karar sayısı bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kiliçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisi ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsam somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır iii günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır iv günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır vi günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulurak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştıresas sayısı karar sayısı vii günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır viii tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin ekim perşembe günü yapılan oturumunda üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin kamuoyunda yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruz iii gerekçeler sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin inci nci üncü üncü inci nci ve inci maddelerinin anayasaya aykırılığı sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinde dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı denilmiş inci maddesinde dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığının görevlerine yer verilmiş dış ticaret uzmanlığı başlıklı üncü maddesi bakanlık görev alanına giren konularda çalıştırılmak üzere dış ticaret uzmanı ve dış ticaret uzman yardımcısı istihdam eder dış ticaret uzman yardımcılığına atanabilmek için sayılı devlet memurları kanununun inci maddesinde sayılan genel şartlara ek olarak aşağıdaki şartlar aranıresas sayısı karar sayısı en az dört yıllık eğitim veren yükseköğretim kurumlarının siyasal bilgiler hukuk iktisadi ve idari bilimler iktisat işletme mühendislik ve ziraat fakülteleri diğer fakültelerin dış ticaret uluslararası ticaret matematik ve istatistik bölümleri ile bakanlığın görev alanına giren konularda en az dört yıllık eğitim veren veya bunlara denkliği yükseköğretim kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki ve yurtdışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak yönetmelikle belirlenen yabancı dillerden en az birini iyi derecede bilmek yapılacak yarışma sınavında başarılı olmak gerekir i̇kinci fıkraya göre dış ticaret uzman yardımcılığına atananlar en az üç yıl fiilen çalışmak kaydıyla açılacak dış ticaret uzmanlığı yeterlik sınavına girme hakkını kazanırlar dış ticaret uzmanlığı yeterlik sınavında iki defa başarısız olanlar veya sınava girmeye hak kazandığı yılı izleyen iki yıl içinde geçerli mazereti olmaksızın iki sınav hakkını kullanmayanlar dış ticaret uzman yardımcılığı unvanını kaybederler ve durumlarına uygun diğer kadrolara atanırlar dış ticaret uzman yardımcılığı yarışma sınavı yazılı ve sözlü aşamalardan oluşur yazılı sınavda yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almak kaydıyla en yüksek puan alandan başlamak üzere sınav ilanında belirtilen kadro sayısının üç katı sözlü sınava çağrılır bu şekilde çağrılan en düşük puana sahip adayla aynı puanı alanlar da sözlü sınava alınır dış ticaret uzmanı ve dış ticaret uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları yetiştirilmeleri yeterlik ve yarışma sınavları ve bunların eğitime tabi tutulmalarına ilişkin esaslar ile diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir şeklinde hüküm altına alınmış mali haklar başlıklı inci maddesinde ise bakanlık merkez teşkilatında müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür dış ticaret kontrolörleri kurulu başkam hukuk müşaviri genel müdür yardımcısı bakanlık müşavirleri basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri özel kalem müdürü daire başkanı hukuk müşaviri dış ticaret uzmanı i̇hracatı geliştirme uzmanı dış ticaret uzman yardımcısı ve i̇hracatı geliştirme uzman yardımcısı ile taşra teşkilatında bölge müdürü serbest bölge müdürü bölge müdür yardımcısı serbest bölge müdür yardımcısı kadroları karşılık gösterilmek kaydıyla sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilir birinci fıkra kapsamına giren personele bu kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere bakan tarafından belirlenen tutarda aylık ücret ödenir söz konusu personele çalıştıkları günlerle orantılı olarak hastalık ve yıllık izinleri dahil ocak nisan temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödenir bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışma yaptıkları tespit edilenlere bakanınesas sayısı karar sayısı onayı ile haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödenebilir birinci fıkrada belirtilen kadrolarda fiilen çalışanlara sayılı kanunda belirtilen en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil ila nci derecelerden aylık alanlara ini ila üncü derecelerden aylık alanlara unu ila inci derecelerden aylık alanlara ini geçmemek üzere bakanlıkça tespit edilen usul ve esaslar çerçevesinde her ay aylıkla birlikte damga vergisi hariç herhangi bir kesintiye tabi olmaksızın peşin olarak fazla çalışma ücreti ödenir bakanlık merkez taşra ve döner sermaye teşkilatında kadro karşılığı sözleşmeli çalışanlar hariç olmak üzere sayılı kanuna göre aylık alan memurlar ile anılan kanunun üncü maddesinin fıkrası uyarınca sözleşmeli olarak çalışan personele en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil ünü geçmemek üzere her ay ek ödeme yapılabilir ek ödemenin oranı ile esas ve usulleri görev yapılan birim ve iş hacmi görevin önem ve güçlüğü görev yerinin özelliği çalışma süresi personelin sınıfı kadro veya görev unvanı derecesi atanma usulü ile emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personele mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine bakan tarafından belirlenir ek ödemenin hak kazanılmasında ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ve bu ek ödeme damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz bu madde uyarınca yapılacak ek ödeme ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam tazminat ödenek döner sermaye payı ikramiye ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmaz denilmiştir sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle sayılı khknin ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı denetim hizmetleri başkanlığı olarak değiştirilirken nci maddesiyle sayılı khknin inci maddesinde görevleri düzenlenen dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı yerine denetim hizmetleri başkanlığı bir başkan ile başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan yeterli sayıda dış ticaret uzmanı ve dış ticaret uzman yardımcısından oluşur denetim hizmetleri başkanlığının görevleri şunlardır bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak inceleme denetim ve soruşturma yapmakesas sayısı karar sayısı bakanlık teşkilatının denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemleri ile ilgili olarak bakanlığın görev ve yetkileri çerçevesinde inceleme denetim ve soruşturma yapmak özel anlaşmalara dayalı olarak bakanlığa verilmiş görevlere ilişkin konularda ilgili merciler gerçek ve tüzel kişiler nezdinde inceleme denetim ve soruşturma yapmak bakanlığın amaçlarını daha iyi gerçekleştirmek mevzuata plan ve programa uygun faaliyet göstermesini sağlamak üzere çalışma yapmak ve gerekli teklifleri hazırlamak mevzuatın bakanlığa tanıdığı inceleme denetim ve soruşturma yetkilerini kullanmak bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak denetime tabi gerçek ve tüzel kişiler gizli dahi olsa bütün belge defter ve bilgileri ibraz etmek para ve para hükmündeki evrakı ve ayniyatı ilk talep halinde başkanlıkta görevli dış ticaret uzmanlarına göstermek ve bu dış ticaret uzmanlarının saymasına ve incelemesine yardımcı olmak zorundadır başkanlıkta görevli dış ticaret uzmanları görevleri sırasında tüm resmi daire kurum kuruluş ve kamuya yararlı derneklerle gerçek ve tüzel kişilerden gerekli yardım bilgi evrak kayıt ve belgeleri istemeye yetkilidir kanuni bir engel olmadıkça bu isteğin yerine getirilmesi zorunludur denetim hizmetleri başkanı müşterek kararla atanır denetim hizmetleri başkanlığına tahsisli kadrolara atanma başkanlığa tahsisli kadrolarda görev yapan dış ticaret uzmanlarının görev yetki ve sorumlulukları ile başkanlığın çalışma usul ve esasları yönetmelikle belirlenir şeklindeki hükümle denetim hizmetleri başkanlığı getirilmekte üncü maddesiyle sayılı khknin inci maddesinin numaralı fıkrasındaki dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanı ibaresi denetim hizmetleri başkanı olarak değiştirilmekte üncü maddesiyle sayılı khknin geçici üncü maddesine eklenen numaralı fıkra ile bakanlıkta dış ticaret başkontrolörü ve dış ticaret kontrolörü kadrolarında bulunanların dış ticaret uzmanı kadrolarına stajyer dış ticaret kontrolörü kadrolarında bulunanların ise dış ticaret uzman yardımcısı kadrolarına bulundukları kadro dereceleriyle başkaca bir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacağı numaralı fıkrasında mevzuatta dış ticaret kontrolörlerine yapılan atıfların denetim hizmetleri başkanlığına tahsisli kadrolarda görev yapan dış ticaret uzmanlarına yapılmış sayılacağı numaralı fıkrasında dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanının görevinin bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği ve bu personelin ekli sayılı liste ile ihdas edilen bakanlık müşaviri kadrosuna halen bulunduğu kadro derecesiyle atanmış sayılacağı belirtilmiş inci ve nci maddelerinde bu dönüşümden dolayı kadro değişikliğine ilişkin düzenlemeler yapılmış inci maddesinde ise sayılı khknin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir bu düzenlemelerin tamamı dış ticaret kontrolörleri unvanının dış ticaret uzmanları şeklinde değiştirilmesi nedeniyle yapılmıştıresas sayısı karar sayısı dış ticaret kontrolörleri unvanının dış ticaret uzmanları olarak değiştirilmesinin amacı ise inceleme denetim ve soruşturma görevlerini yürüten dış ticaret kontrolörlerinin dış ticaret uzmanı yapılarak sayılı khknin inci maddesine göre kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak istihdam etmek ve böylece aylıklarını yükseltip dış ticaret uzmanı seviyesine getirirken görev güvencesinden mahrum bir şekilde çalışmalarını sağlamaktır teftiş kurulu başkanlığıdenetim hizmetleri başkanlığı sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun nci maddesinde danışma ve denetim birimi olarak düzenlenmiş ve inci maddesinde belirtilen hiyerarşik kademe ve birim unvanları arasında yer almayıp üncü maddesinde doğrudan bakana bağlı olarak bakanın emri ve onayı üzerine bakan adına görev yapması öngörülmüştür sayılı khknin inci maddesindeki görevleri bakan adına bakanın emri ve onayı üzerine yürütecek dış ticaret kontrolörlerinin aylıklarının dış ticaret uzmanları ile aynı seviyeye yükseltilmesinin yolu dış ticaret kontrolörlerini görev güvencesinden yoksun kılmak amacıyla kadro karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılmasından geçmemektedir aksine kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen denetim hizmetleriteftiş kurulukontrolörler kurulu başkanları ile müfettişdenetçikontrolörlerin tamamının statülerine ve yaptıkları görevin önemi ile kullandıkları yetkinin gereklerine uygun mali ve sosyal haklara kavuşturulması bu alanda bütünü kapsayıcı bir yasal düzenleme yapmaktan geçmektedir anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında bakanların başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı kuralı getirilmiştir anayasanın bu emredici kuralına dayalı olarak sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında bakanın bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş ikinci fıkrasında bakanların bakanlık hizmetlerini mevzuata hükümetin genel siyasetine milli güvenlik siyasetine kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş üçüncü fıkrasında ise her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup bakanlık merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır aynı hükümler sayılı ekonomi bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khknin üncü maddesinde değişik ifadelerle yinelenmiştir sayılı kanunun inci ve sayılı khknin üncü maddesinde belirtilen bakanlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre bu işleri doğrudan bakana bağlı olarak ve bakan adına yapmak üzere sayılı khknin inci maddesiyle dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı kurulmuştur sayılı khknin inci maddesinde yazılı olan ve doğrudan bakana bağlı olarak bakan adına yürütülen hizmetin niteliği ile görevin özelliği dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanı ile kontrolörlerin görevlerini tarafsız bağımsız ve hukuki güvenlik içinde yapmalarınıesas sayısı karar sayısı bunun için de görev güvencesine sahip olmalarını gerekli kılmaktadır dolayısıyla bakanın anayasanın nci maddesinde yer alan sorumluluklarını hukuka ve kamu yararına uygun olarak yerine getirebilmesi dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanı ve kontrolörlerin her türlü etki ve yönlendirmeden uzak bir şekilde görev yapmasına olanak sağlayacak görev güvencesinden geçmekte dış ticaret kontrolörlerinin dış ticaret uzmanı yapılarak kadro karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli istihdamını öngören düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir anayasaya uygunluğun sağlanmasında yasakoyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil konulan kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı önem taşımaktadır yurttaşlardan sağlanan kaynaklarla finanse edilen kamu hizmetlerinin süreç ve sonuçlarının yasal düzenlemelere plan ve programlara uygun çalışmasını sağlamak üzere gerekli teklifleri hazırlamak ve bakana sunmak bakanlık teşkilatı ile bakanlık teşkilatının denetimi altındaki her türlü kuruluşun faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş inceleme ve soruşturma yapma görevlerinin görev güvencesine sahip kamu görevlilerince yürütülmesinde kamu yararı olduğu buna karşın görev güvencesinden yoksunluğun bağımsızlık ve tarafsızlığın yitirilerek hizmetten yararlananlar ile hizmeti finanse edenler aleyhine ve çıkar grupları lehine sonuçlar doğuracağı inkar edilemez bir gerçektir bu bağlamda dış ticaret kontrolörlerinin sözleşmeli olarak görev güvencesinden yoksun bir şekilde dış ticaret uzmanı unvanıyla çalıştırılmasını öngören düzenleme anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine de aykırıdır öte yandan görevden almaların atamadaki usule göre olacağı idare hukukunun temel ilkelerinden biridir nitekim tarihli ve sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usullerine i̇lişkin kanunun nci maddesinin birinci fıkrasında sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere bakanlar kurulu kararı ile sayılı cetvelde gösterilen unvanları taşıyan görevlere ise müşterek kararla atama yapılacağı ikinci fıkrasında ise bunların nakilleri ve görevden alınmalarının da aynı usule göre olacağı kurala bağlanmıştır sayılı kanuna ekli sayılı cetvele göre teftiş kurulu başkanı müşterek kararla atanmaktadır sayılı khknin üncü maddesinin numaralı fıkrasında dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanının görevinin bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği ve bu personelin ekli sayılı liste ile ihdas edilen bakanlık müşaviri kadrosuna halen bulunduğu kadro derecesiyle atanmış sayılacağı belirtilmektediresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş olan haktır kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir aksine düzenleme anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturur sayılı kanunun temel ilkeler başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde kariyer devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde liyakat ise devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığı kapatılmayıp adı değiştirildiğine ve dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanı söz konusu göreve sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendisi yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu dış ticaret kontrolörleri kurulu başkanlığının kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre bu görevi statü hukukuna göre yürüten kurul başkanının yasayla bakanlık müşavirliği gibi pasif görevlere atanması yasanın öngördüğü güvenliğinin ortadan kaldırılarak statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının elinden alınması demektir dolayısıyla kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasanın ncı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu inci maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir kamu görevlilerinin sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları kurul başkanlığı kadro unvanından bakanlık müşavirliği görevine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamasının yapılmas | 4,151 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir maddi̇ olay diyarbakır çocuk hastalıkları hastanesinde teknik i̇şler ve satın alma memuru olarak görev yapan davacının satın aldığı araca ilişkin ay içinde ek mal bildiriminde bulunmaması sebebiyle verilen yıl süreyle kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin diyarbakır valiliği tarafından tesis edilen tarih ve sayılı işlemin cezaya konu aracı banka kredisiyle aldığı ve ödemenin devam etmesi sebebiyle mal varlığında kesin bir artış meydana gelmediği ileri sürülerek işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istenilmektedir i̇ptali̇ i̇stenen kanun maddesi̇ sayılı devlet memurları kanununun maddesinin bendinin fıkrasında yer alan belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak hükmünün iptali istenilmektedir anayasaya aykirilik sebepleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkesidir buna göre öncelikle yasakoyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır i̇lke ceza hukukuna ilişkin yasal düzenlemeler açısından bir suç için öngörülen cezanın bu suçun işlenmesi sonucu bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacına elverişli gerekli ve bu amaçla orantılı olması şeklinde tanımlanabilir bir başka deyişle yasakoyucunun ceza saptamadaki yetkisinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur cezaların suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu orantısallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasakoyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır yine kural olarak suçun ve ortaya çıkan toplumsal ve şahsi zararın ağırlığına failin kişiliğine ve fiilin özelliklerine göre cezanın şahsileştirilmesi olanağının hâkime verilmesi de ölçülülük ilkesinin gereğidir yasakoyucunun bu kuralları açıkça ihlal eder nitelikte yasa koyması anayasaya aykırı olacaktır i̇ptali istenilen fıkrada belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirmektedir sayılı yasada disiplin cezaları uyarma kınama aylıktan kesme kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezası olarak beş kategoride düzenlenmiştir maddedeki ceza sıralamasının en hafif olandan en ağır olana şeklinde olduğu göz önünde tutulursa kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının ağır bir disiplin cezası olduğu söylenebilir nitekimesas sayısı karar sayısı cezayı gerektiren diğer eylemlere bakıldığında örneğin fıkrasında özürsüz ve kesintisiz gün göreve gelmemek sözü edilen disiplin cezasına konu edilen eylemlerin kamu görevlisi için devlet memurluğuyla ilişkisini kesebilecek nitelikte ancak kadar da ağır olmadığı söylenebilir şöyle ki sayılı yasanın memurluğun sona ermesi başlığı altında yer alan bölümde bulunan maddesinde çekilme konusu düzenlenmiş buna göre mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz gün devam etmesi halinde yazılı müracaat şartı aranmaksızın çekilme isteğinde bulunulmuş sayılacağı kuralına yer verilmiştir özürsüz ve kesintisiz gün göreve gelmemek kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektirirken aynı şekilde gün gelmemek ise devlet memurluğundan çekilme sonucunu doğurmaktadır bu durum kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile kamu görevlisi için ne kadar ağır sayılabilecek eylemlerin düzenlendiğini göstermektedir i̇dareci olarak atanabilmek için aylıktan kesme cezası ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezası almamak koşulunun arandığı dikkate alındığında bu cezanın ağır bir disiplin cezası olduğu söylenebilir sözü edilen cezanın diğer disiplin cezaları arasındaki ağırlığı bu şekilde ortaya konulduktan sonra bu ağırlıkla iptali istenilen fıkrada yer alan eylemin karşılaştırması yapılabilir öncelikle belirtilmelidir ki fıkrada düzenlenen belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak eylemi şekli bir suçtur şekli suçların kasıttan soyut olamayacağı bilinen ceza kuralıdır mal bildiriminde bulunmamak ya da süresi içerisinde bulunmamak eylemleri olayına özgü değerlendirilmelidir memurun görevini yerine getirirken kamu görevi yapmanın verdiği yetkiyi kullanarak elde etmiş olduğu malvarlığını bildirmeme veya geç bildirmedeki kastı ve buradaki eylemin ağırlığı ile memurun kredi ile almış olduğu bir aracı bir ay geçtikten sonra örneğin günde bildirmesi aynı derecede ağır değildir bu iki örnekte eylemin ağırlığını belirleyen bildirilmeyen malın niteliği ile memurun bildirmeme ya da süresinden sonra bildirmedeki kastı oluşturmaktadır i̇lk örnekte eylemin ağırlığının kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının gerektirdiği tereddütsüz söylenebilir ise de ikinci örnekte aynı yargıya varmak haksızlık olur kanun koyucu iptali istenen fıkrayı suistimalleri önlemek için en ağır hali düşünerek düzenlemiştir halbuki hiç bir kötü niyet olmaksızın memurun sırf dikkatsizliği özensizliği ya da kayıtsızlığından dolayı basit bir edinim kanunda yer alan süreden bir veya iki gün sonra bildirilmiş olabilir ya da yine hiç bir kötü niyeti olmaksızın beyanda bulunulması gereken edinimin hukuken hangi tarihte gerçekleştiğini memur bilemeyebilir örneğin rehinli araba ne zaman gerçekte edinilmiş sayılır bu gibi durumlarda da aynı cezanın verilmesi suç ile ceza arasındaki orantısızlığın göstergesi olup bu sebeple maddenin iptali gerekir anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun yasallığı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın yasallığı ilkesi vurgulanmıştır suç ve cezanın yasallığı ilkesi anayasanın yasaklayıcı ve buyurucu kuralları ile gerek toplum yaşamı gerek kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasa koyucuya ilişkin olmasını zorunlu kılar bu ilkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekiresas sayısı karar sayısı bununla birlikte ele alınabilecek bir başka hüküm anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar i̇ptali istenen fıkrada belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak eylemi cezaya konu edilmekle birlikte belirlenen durum ve sürelerin ne ya da neler olduğu ceza maddesinde açık ve net olarak düzenlenmemiştir her ne kadar sayılı mal bildiriminde bulunulması rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele kanununda ve mal bildiriminde bulunulması hakkında yönetmelik de hangi durumlarda ve hangi sürede mal bildiriminde bulunulması gerektiği düzenlenmiş ise de sözü edilen belirlilik ilkesi gereği bu durum ve sürelerin başka kanun ve yönetmeliklerde değil cezanın verildiği madde içerisinde yer alması gerekmektedir cezaya konu eylemin oluşup oluşmadığının ya da hangi hallerde oluştuğu konusunun açıklığa kavuşması için ilgililer mevzuatı araştırma gereği duyuyorsa bu ceza maddesinin açık ve net olduğundan söz edilemez bununla birlikte sayılı kanunda yer almakla birlikte hangi hallerin mal edinme sayıldığı ve hangi tarihte mal edinmenin gerçekleştiğinin tespiti noktasında da bir açıklık bulunmamaktadır maddi olayda olduğu gibi kredi ile alınan dolayısıyla rehinli olan aracın rehin kalktığında mı yoksa tescil tarihinde mi malın edinilmiş sayıldığı açıkça düzenlenmemiştir böyle bir durum kanunda açık ve net olarak düzenlenmeli ilgililerin hukuki yorumuna ve bilgisine bırakılmamalıdır yine hisse senedi tahvil bono gayrimenkul vsnin hangi hallerde edinilmiş sayılacağı ve buna göre de bildirilmesi gerektiği konusu da ilgililerin hukuki yorum ve bilgisine bırakılmaktadır halbuki her bir mal çeşidine göre bildirim için geçerli olan sürenin hangi tarihte başlayacağının ceza maddesinin de net olarak belirlenmesi gerekmektedir i̇ptali istenen fıkrada bu şekilde bir açıklık bulunmadığından bu fıkra anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve iptali gerekir sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı devlet memurları kanununun maddesinin bendinin fıkrasında yer alan belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak ibaresinin iptali istemiyle dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anılan yasa hükmünün iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın görüşülmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,285 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir | 64 |
esas sayısı karar sayısı sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına i̇lişkin kanunun maddesi ile kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacakların da kapsama alındığı ancak bu kapsamda yapılacak başvurular açısından ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olanlar ile ilgisine göre itirazistinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan amme alacakları yönünden ikili bir ayrıma gidildiği ilk durumda yani kanunun yayım tarih itibarıyla dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan alacaklar yönünden vergilerin si ile bu tutara ilişkin faiz gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar yi̇ üfe aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin sinin faiz gecikme faizi gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezalarıidari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçildiği ikinci durumda ise kanunun yayım tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince bir karar verilmekle henüz ilgisine göre itirazistinaf veya temyiz süreleri geçmemiş ya da itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan alacaklar yönünden bu maddeye göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde tarhiyatıntahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutarın esas alınacağı ayrıca bu kanunun yayımlandığı tarihten önce verilmiş en son kararın terkine ilişkin karar olması hâli ile tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâli de birbirinden ayrı tutularak en son kararın terkine ilişkin karar olması hâlinde ilk tarhiyatatahakkuka esas alınan vergilerin si ile bu tutara ilişkin faiz gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar yi̇ üfe aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin kalan inin faiz gecikme faizi gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarıidari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği en son kararın tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması hâlinde tasdik edilen vergilerin tamamı terkin edilen vergilerin si ile bu tutarlara ilişkin faiz gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar yi̇ üfe aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla terkin edilen vergilerin kalan i faiz gecikme faizi gecikme zammı ve alacak aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarıidari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçileceği ayrıca verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde yukarıda belirtilen ilk durumun yani lik oranın kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için ikinci durumun yani lik oranın bozulan kısım için ilk durumun yani lik oranın uygulanacağı belirtilmiştir görüleceği üzere iptali istenen kanun metninde sadece bozma ve onama kavramları kullanılmış olup bu ifadelerden mükellef lehine verilen terkin kararının bozulmasını mı yoksa mükellef aleyhine verilen tasdik kararının bozulması mı olduğu madde metninden anlaşılamamaktadır ancak sonra gelen tahsilinden vazgeçilen oranlarla önceki oranlardan kanun koyucunun amacını tespit etmek ve diğer madde ve fıkralarla bağ kurulmak suretiyle kanun sistematiğine uygun yorum yapılarak kanun metni açıklığa kavuşturulmuştur yukarıda işlenen kanun maddesi kanunun amacı ve gerekçesi bir bütün olarak ele alındığında mükellefler tarafından yeniden yapılandırma talep edilen amme alacaklarının yargı makamları nezdinde ihtilaflı hale getirilip getirilmemesi dava açılmış ise yargılama aşaması ve verilen en son kararlar ayrıca bu kararların vergi idaresi lehine mi yoksa aleyhine mi olduğuesas sayısı karar sayısı söz konusu bu durumlar karşısında amme alacağının tahsilinin ne ölçüde mümkün olduğu ya da olacağı hususu gözönüne alınarak sayılan bu nedenlerle yeniden yapılandırma başvurusu sırasında hukuki durumları farklı olan amme alacakları ve mükellefler bakımından başvuru kapsamında tahsilinden vazgeçilecek amme alacağının oranı konusunda farklı düzenleme yoluna gidilmiştir bu kapsamda vergi idaresinin kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklardan hukuki durumları gereği tahsil imkanını zayıf gördüğü alacaklar için başvuru yapılması halinde tahsilinden vazgeçilecek alacak oranını yüksek belirlenmek suretiyle tahsilatın hızlandırılması yargının ve uzlaşma komisyonlarının iş yükünün azaltılması tahsil imkanını güçlü gördüğü alacaklar için başvuru yapılması halinde ise tahsilinden vazgeçilecek alacak oranını düşük belirlemek suretiyle farklı hukuki durumda olan mükellefler arasında eşitlik ve adaletin sağlaması hedeflenmiştir yukarıda sayılan hususlar gözetilerek hukuki durumları birbirinden farklı olan mükellefler için farklı oranlar belirlemesi kanunun amacına ulaşması bakımından yerinde bir uygulamadır ancak burada önemli olan husus bu amaca matuf olarak yapılan kanun maddesinde yer alan ve yeterince açık olmayan ifade ve belirlemeler nedeniyle uygulamada eşitlik hakkaniyet ve adalete aykırı sonuçlara yol açılmamasıdır bu açıklamalar ışığında sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına i̇lişkin kanunun maddesi incelendiğinde anılan maddenin fıkrasının bendinin son cümlesinde yazılı olan ancak verilen en son kararın bozma karan olması hâlinde birinci fıkra hükmü kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için bu fıkranın bendi bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır hükmü nedeniyle kanun maddesinin uygulanması sırasında hukuki durumları farklı olan mükellefler için tek bir oran belirlenmek suretiyle eşitlik ilkesine aykırı hareket edilmiştir bu durumu uyuşmazlık konusu olayda açıklamak gerekirse davalı idarece davacının yeniden yapılandırma başvurusuna konu amme alacaklarına karşı açmış olduğu davalarda kanunun yayım tarihinden önce verilmiş en son kararın bozma kararı olması nedeniyle bozma kararının davayı en başa döndüreceği fikriyle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi uygulanmak suretiyle henüz dava açma süresi geçmemiş veya ilk derece mahkemesinde yargılanan alacaklarda olduğu gibi vergilerin si ile bu tutara ilişkin faiz gecikme faizi ve gecikme zammı yerine bu kanunun yayımlandığı tarihe kadar yi̇ üfe aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu kanunda belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi şartıyla vergilerin sinin faiz gecikme faizi gecikme zammı ve asla bağlı olarak kesilen vergi cezalarıidari para cezaları ile bu cezalara bağlı gecikme zamlarının tamamının tahsilinden vazgeçilmesi suretiyle dava konusu ödeme tablosu işleminin tesis edildiği görülmekte olup yukarıda söz edilen bozma kararları davacı lehine olmasına karşın kanun metninin bu hali gözönüne alındığında bozma kararlarının davacı lehine mi yoksa aleyhine mi olduğu hususu düzenleme dışı bırakıldığından kanunun uygulanması bakımından herhangi bir fark oluşturmamaktadır başka bir deyişle anılan kanun maddesi bozma kararı lehine ve aleyhine olan mükellefler için aynı şekilde uygulanmaktadır oysaki kanun metninde belirtilen bozma kararı lehine olan mükellef ile aleyhine olan mükellefin yargılama süreci gözönüne alındığında aynı hukuki durumda olduklarından dolayısıyla bu mükelleflere ait vergi borçlarının tahsil imkanının da aynı olduğundan söz edilemeyecektir buna rağmen iptali istenen maddenin her iki mükellef türü için de aynı şekilde lik oran uygulanması anayasanın ve maddelerinde vücut bulan eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir diğer taraftan bozma kararı lehine olan mükellefe ait vergi borçlarının yargılama süreci sonunda tahsil imkanı bozma kararı aleyhine olan mükellefe göre daha zayıf olduğu bir gerçeği karşısında bozma kararı lehine çıkan mükellefin yeniden yapılandırma başvurusu yapmak yerine davaya devam etmesi ve yapılan yargılama sonucunda vergi borçlarının kaldırılması veesas sayısı karar sayısı bu suretle tahsilin sağlanamaması yüksek bir ihtimaldir bu durumda iptali istenen kanun metnindeki düzenlemenin kanunun amacı doğrultusunda tahsilatın hızlandırılması yargının ve uzlaşma komisyonlarının iş yükünün azaltılması için bozma kararı lehine olan mükelleflerin de sayılı yasadan yararlanmalarını teşvik edici bir mahiyette olması gerekirken bu mükelleflerin bozma kararı aleyhine olan mükellefler ile aynı uygulamaya yani lik orana dahil edilmesi kanunun yukarıda bahsedilen amacına ulaşmasını da güçleştirmektedir sonuç ve talep yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına i̇lişkin kanunun maddesinin fıkrasının bendinin son cümlesinde yazılı olan ancak verilen en son kararın bozma kararı olması hâlinde birinci fıkra hükmü kısmen onama kısmen bozma kararı olması hâlinde ise onanan kısım için bu fıkranın bendi bozulan kısım için birinci fıkra hükmü uygulanır hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasında yer alan tüm belgelerin onaylı suretlerinin oluşturulması suretiyle hazırlanacak gölge dosya ve karar aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasanın maddesi gereğince iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay süre ile davanın geri bırakılmasına bu süre içinde karar verilmez ise davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,276 |
esas sayısı karar sayısı sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli sayılı optisyenlik hakkında kanuna eklenen geçici madde ün ikinci fıkrasında yer alan sağlık bakanlığının daveti üzerine ibaresi ile üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle tarihli ve sayılı optisyenlik hakkında kanuna geçici madde eklenmiştir eklenen bu madde türk optisyen gözlükçüler birliğine ilişkindir eklenen geçici madde ile ilk olarak maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce optisyenlik mesleği ile ilgili olarak faaliyette bulunan derneklerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki ay içinde genel kurullarını toplayarak türk optisyen gözlükçüler birliğinin ilk genel kurulu için meslek mensubu beşer mümessil seçilmesi öngörülmüştür düzenlemenin devamında ise türk optisyen gözlükçüler birliğinin kuruluşu yönetim organları ile diğer usul ve esasları düzenlenmiştir türk optisyen gözlükçüler birliği niteliği itibarıyla kanunda belirtilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları yasayla kurulmaları belirli bir meslek grubunu kapsamaları kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar dışında kalan meslek mensuplarının üye olma zorunluluğu organlarının kendi mensuplarınca ve kendi üyeleri arasından seçilmesi seçimlerin yargı gözetiminde yapılması yetkilendirildikleri ve görevlendirildikleri alanlara koşut olarak kamu gücü kullanmaları kamu tüzelkişiliğine ve anayasanın maddesinde öngörülen yönetmelik çıkarma yetkisine sahip olmaları nedeniyle bir tür kamu hizmeti yaptıkları gözönünde tutularak anayasanın yürütme bölümü içinde düzenlenmişlerdir anayasal güvence altında yasayla kurulma zorunlulukları nedeniyle her meslek kuruluşuyla ilgili olarak özel yasa çıkarılmıştır anayasa mahkemesi kararı k rg i̇ptali talep edilen düzenlemelerden ilki maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen türk optisyen gözlükçüler birliğinin genel kurulunun toplanmasına ilişkindir i̇ptali talep edilen düzenleme uyarınca türk optisyen gözlükçüler birliğinin ilk genel kurulu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde sağlık bakanlığının daveti üzerine ankarada toplanacaktır ve dokuz üyeli birlik merkez yönetim kurulunun beş üyeli yüksek disiplin kurulunun ve üç üyeli denetleme kurulunun asıl ve yedek üyelerini seçecektir türk optisyen gözlükçüler birliği hukuki niteliği itibarıyla üst birliktir anayasamızın maddesinde üst birliklerin ve kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleri tanımlanarak tabii olacağı esaslar belirlenmiştir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir aynı maddenin beşinci fıkrasında ise bu kuruluşlar üzerinde devletin idarî ve malî denetimine ilişkin kuralların kanunla düzenleneceği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇ptali talep edilen düzenleme türk optisyen gözlükçüler birliğinin bir nevi yaşama geçmesi ile ilgili bir düzenlemedir birliğin kuruluşu yasa ile yapılırken genel kurulunun gerçekleşmesi yürütmeye sağlık bakanlığının davetine bırakılmıştır sağlık bakanlığının daveti ile genel kurulun toplanacak olması anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinin aşılması anlamındadır nitekim genel olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki devlet denetiminin bir vesayet yetkisi olduğu kabul edilmektedir ancak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında uygulanması gereken vesayet anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen vesayet yetkisinden farklıdır bu maddede vesayet yetkisinin hangi koşullarda kullanılabileceği açıklanmakta olup bu koşullar mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması olarak sayılmaktadır buna karşın anayasanın maddesinin beşinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde devletin idari ve mali denetiminden söz edilmektedir dolayısıyla merkezî idarenin kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki denetimi idari ve mali denetimin ötesine geçmemelidir anayasa mahkemesi kararı k rg maddenin iptali talep edilen üçüncü fıkrasındaki düzenleme birlik merkez yönetim kurulunun seçimden itibaren bir ay içinde toplanarak odalar ile birliğin yurt içindeki ve yurt dışındaki faaliyetlerini organlarını görevlerini toplantılarını karar alış usullerini gelirlerini giderlerini organlar için seçimi seçilme yeterliliğini seçimlerin yapılış usulünü mesleki sicili hizmet bedellerinin ve aidatın tespitinin disiplin cezaları ile infaz ediliş usulünü odalar ve birlik ile ilgili diğer iş ve işlemlerle ilgili yönetmelikleri hazırlama görevi verilirken bu yönetmeliklerin sağlık bakanlığının uygun görüşüyle seçimden itibaren iki ay içinde resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulacağı düzenlenmiştir bir başka deyişle sağlık bakanlığının uygun görüş vermediği durumlarda yönetmelikler yayınlanamayacak hukuken varlık kazanamayacaktır anayasa mahkemesi turist rehberleri odaları birliklerine ilişkin yaptığı değerlendirmede yönetmelikle düzenleme yapma yetkisini kültür ve turizm bakanlığına verilmesini anayasanın maddesi ile bağdaşmayacağını belirtmiştir turist rehberleri odaları birlikleri kanunda belirtilen görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak ve odaların üst kuruluşu olmak üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olup merkezî idarenin bu birlikler üzerindeki denetimi idari ve mali denetimle sınırlı olmalıdır dava konusu kural idari ve mali denetim kapsamına girmeyen turist rehberliği niteliğindeki hizmet veya faaliyetler meslekte uzmanlık ve ilgili sertifika programlarının düzenlenmesine ilişkin usul ve esaslar turist rehberliği hizmetine yönelik sözleşmelerde bulunması gerekli asgari hususlar disiplin sicil ruhsatname ve çalışma kartları ile kanunun uygulanmasına ilişkin diğer tüm hususlar hakkında yönetmelikle düzenleme yapma yetkisini kültür ve turizm bakanlığına vermektedir bu durum idari ve mali denetimin ötesinde merkezî idarenin vesayet denetimi yetkisini aşacak biçimde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan turist rehberleri odaları birlikleri yerine geçerek faaliyet göstermesi anlamına gelmektedir bir başka ifadeyle kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri düzenleme yetkisinin idari ve mali denetim yetkisiyle bağdaşmayacağı açıktır anayasa mahkemesi kararı k rg her ne kadar iptali istenen düzenlemede yönetmeliklere ilişkin tüm yetki sağlık bakanlığına bırakılmamış olsa da sağlık bakanlığının uygun görüşüne bağlanması türk optisyen gözlükçüler birliğinin özerkliğine doğrudan yürütmenin müdahalesi anlamındadır yine genel kurulun toplanmasına ilişkin davetin de sağlık bakanlığınaesas sayısı karar sayısı bağlanması yürütmenin müdahalesidir ancak yukarıda da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere idarenin vesayet yetkisi sınırsız değildir yönetmeliklere uygun görüş verme şartı vesayet yetkisinin sınırlarını belirsizleştirmiştir bu sebeplerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali talep edilen maddeler anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelere maruz bırakılması anlamına gelmemelidir hukuk devleti sayılmanın en önemli gereklerinden biri de anayasaya aykırılık teşkil eden normların ivedilikle arındırılması bireylerin haklarında telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açılmasının engellenmesi bir başka deyişle bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı ifade eder anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem aralık tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun maddesi ile tarihli sayılı optisyenlik hakkında kanuna eklenen geçici madde ün ikinci fıkrasında yer alan sağlık bakanlığının daveti üzerine ibaresinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 1,118 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili dava dilekçesinde ile dahili davalı yılından itibaren gayri resmi olarak birlikte yaşamaya başladıklarını bu birliktelikten doğumlu ve doğumlu isminde çocuklarının dünyaya geldiğini davalı bu birliktelik sırasında ile evli olduğunu eşinden boşanmadığı için çocukların üzerine kaydettirildiğini çocukların şu anda babaları ile birlikte kaldıklarını davalıların bu durumu kabul ettiklerini küçüklerden kayyım olarak atandığını ile küçükler ve arasında kurulan soy bağının reddine karar verilmesini dava ve talep etmiştir dahili davalı beyanında davayı kabul ettiğini ile boşanma aşamasındayken ile gayri resmi olarak evlendiğini bu birliktelikteki adında iki çocukları olduğunu boşanamadığı için çocukların onun üzerine kaydedildiğini küçüklerin babasının olduğunu bildirmiştir davalı cevabında davayı kabul ettiğini davacı çocukların kendisinden olmadığını halen çocukların babaları ile birlikte yaşadığını çocukların kendi adına kaydedildiğini bir ay önce farkettiğini bildirmiştir mahkememizce yapılan yargılama sonucunda ve çocukları olmadığı tespit edildiğinden tmk maddesi uyarınca soybağının iptaline karar verilmiş bu karar yargıtay hukuk dairesinin esaskarar sayılı ilamı ile türk medeni kanununun maddesinde ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımın atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl her halde doğumdan başlayarak beş yıl içinde soybağının reddi davasını açabileceği hükme bağlanmış olup dava tarihi itibariyle çocukların doğumundan itibaren beş yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın bu nedenle reddi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir gerekçesi ile bozulmuştur mahkememizce usul ve yasaya uygun yargıtay bozma ilamına uyulmuştur tmk mnin dava dosyamızda uygulama gereği bulunduğu açıktır ancak söz konusu hükmün anayasaya aykırı olduğu davacı tarafça ileri sürüldüğü gibi mahkememizce de bu iddia ciddi bulunduğundan söz konusu hükmün anayasaya aykırı olması nedeniyle iptali istemi ile yüksek mahkemenize başvurma gereği doğmuştur i̇tirazın konusu tmk maddesi uyarınca çocuk ile anne arasındaki soybağı doğum ile kurulur kocanın babalığı karinesi tmk ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir tmk maddesi uyarınca çocuk evlilik içerisinde ana rahmine düşmüş ise davacı kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır tmk maddesi kocanın baba olmadığını öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde dava açma yükümlülüğünü düzenlemiştir bu maddede bulunan her halde doğumdan başlayarak beş yıl içerisinde dava açmak zorundadır düzenlemesi anayasa mahkemesinin esas karar sayılı ilamı ile anayasanın ve maddelerine aykırı kabul edilerek iptal edilmiştiresas sayısı karar sayısı benzer bir düzenleme diğer ilgililerin dava hakkı ile tmk maddede düzenlenmiştir bu düzenlemede madde dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hallerinde kocanın alt soyu anası babası veya baba olduğunu iddia eden kişi doğumu ve kocanın ölümünü sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içerisinde soybağının reddi davasını açabilir ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl her halde doğumdan başlayarak beş yıl içerisinde soybağının reddi davasını açabilir kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yolu ile uygulanır bu düzenleme ile ergin olmayan kişinin kayyımına dava açma hakkı düzenlenmiş atanacak kayyım yönünden dava açma süresi ve yıllık hak düşürücü süreler ile sınırlandırılmıştır beş yıllık sürenin sınırı doğumdan başlayarak olarak belirtilmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içerisinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır tc anayasasının maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel ve hak hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu vurgulanmıştır tc anayasasının maddesinde herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme haklarına sahiptir denilmektedir ergin olmayan çocuğa soybağının reddi davasını açma hakkı veren düzenlemenin kişinin genetik ve biyolojik olarak babası olmayan kişi ile arasındaki soybağını ortadan kardırmaya yönelik bir düzenleme olması sebebiyle anayasanın maddesindeki temel ilkeye uygun olduğu açıktır yasa koyucu ergin olmayan küçüğün kayyımına dava açma hakkını tanırken kayyum kararının verilmesinden itibaren bir yıl ve her halde doğumdan başlayarak beş yıl içerisinde soybağının reddi davası açılabileceği yönünde bir düzenleme yapmıştır bir yıllık hak düşürücü süre koşulu çocuğun nesebinin uzun süreler tartışma konusu olmasını engellemeye yönelik bir düzenleme olması sebebiyle yerinde olmakla birlikte doğumdan başlayarak beş yıl içinde davanın açılması aksi halde hak düşürücü sürenin gündeme gelmesi düzenlemesi küçüğün temel hak ve hürriyetlerinden olan genetik ve biyolojik yönden soybağı bulunmayan kişi ile olan ilişkiyi ortadan kaldırma hakkının önünde bir engel olması kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının özünü zedeler nitelik taşıması sebebiyle sosyal hukuk devleti ve adalet ilkesinin özü ile bağdaşmadığı ve anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür ergin olan çocuğun tmk fii ve mf uyarınca dava açma hakkı mevcut ise de ergin olmadan önce de küçüğün kayyımına tmk maddesi uyarınca dava açmaesas sayısı karar sayısı hakkı veren hukuk sisteminin bu hakkın etkin biçimde kullanılmasını engelleyecek düzenlemeleri de kaldırması gerekir nitekim yargıtay hukuk dairesi uygulamasında ergin olmayan çocuğa atanacak kayyımın atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içerisinde soybağının reddi davası açabileceğini doğumlu çocuk yönünden bu şekilde yılında kayyım atanmış ise davanın süresinde olduğunu kabul etmiş yargıtay hukuk dairesi tarih esaskarar ömer uğur gençcan aile hukuku yetkin yayınları ankara doğumdan sonra beş yıl koşulunu aramamış beş yıllık sürenin haklı bir nedenle kaçırılmış olması halinde bir yıllık sürenin geçerli olduğu düzenlemesi bu davalarda tmk atıfı ile atıfı ile uygulanmıştır ancak kanunun fıkrasındaki her halde doğumdan başlayarak soybağının reddi davası açma koşulu kanunda yerini korumuş nitekim davamızda da bu hüküm uygulanarak davanın reddedilmesi gerektiği yönünde yüksek yargıtayca karar verilmiştir ergin olmayan küçüğün doğumdan başlayarak beş yıllık süre içinde atanacak kayyımının dava açabilmesi yönündeki düzenlemenin yaştaki bir çocuğun nesebin reddi davasında kendisini temsil ve iradesini ortaya koymasının fiilen mümkün olmaması bu sürecin yönetilmesinde küçüğün temel haklarının zedelenebileceği gibi küçüğün ergin olmadan mirasçı bırakarak vefatı halinde de mirasçıların dava açma hakkı bulunmadığından soybağının düzenlemesi yönünde doğumdan başlayarak beş yıllık süre kısıtlamasının önemli bir engel olarak kalacağı ve bu durumun biyolojik ve genetik soybağının düzenlenmesini dolayısı ile bu yöndeki hakkın kullanılmasının özünü zedeleyeceği değerlendirilmiştir i̇tiraza konu ibare anayasa mahkemesinin esas sayılı kararında da belirtildiği üzerekişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının özünü zedeler nitelik taşıdığı gibi küçüğün temel hak ve özgürlüklerini hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlamakta olduğundan tmk maddesinde yer alan her halde doğumdan başlayarak beş yıl düzenlemesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiası ile iptal istemidir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle tmk maddesinde yer alan her halde doğumdan başlayarak beş yıl düzenlemesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur | 1,062 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçeleri̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir i̇i̇knun maddesinin üçüncü cümlesi üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedilince alacaklının muvafakati ve üçüncü şahsın kabulü halinde üçüncü şahsa yedi emin olarak bırakılır hükmünü içermektedir bu maddeye göre alacaklı muvafakat etmez ise üçüncü şahıs elinde haczedilen mallar muhafaza altına alınacaktır zira bu konuda haczi yapan icra memurunun herhangi bir takdir ve yetkisi yoktur dolayısıyla alacaklı veya vekilinin borçluya ait olduğunu iddia ettiği borç ile hiç ilgili olmayan üçüncü kişilerin malları haczedilerek muhafaza altına alınması mümkün olmaktadır esasen üçüncü kişilerin elinde haczedilen mallar ile ilgili istihkak iddiasına itirazın nasıl olacağı i̇i̇knun maddesinde düzenlenmiştir bu maddeye göre alacaklı üçüncü kişinin elinde bulunan bir mal haczedilince üçüncü kişi istihkak iddiasında bulunursa icra müdürü alacaklıya merci hakimliğine dava açması için yedi günlük süre verir bu süre içerisinde dava açılmaması durumunda üçüncü kişinin istihkak iddiası kabul edilmiş sayılır bu maddede görüldüğü gibi esasen üçüncü kişi elinde mal haczedilince istihkak davası açma külfeti ve hacizli malın borçluya ait olduğunu ispat külfeti alacaklıdadır ancak maddenin itiraz yoluna başvurulan kelimeleri nedeni ile alacaklının talebi üzerine borç ile hiç ilgili olmayan üçüncü kişinin malları haczedilmektedir malları haczedilen üçüncü kişi dava açma külfeti alacaklıya ait olmasına rağmen mallarını biran önce alabilmek için alacaklının dava açmak için yedi günlük süresini beklememekte istihkak davasını da kendisi açmaktadır bu nedenle iptal yoluna başvurulan kelimeler istihkak iddiasına itiraz başlığını düzenleyen i̇i̇knun hükümlerini uygulanmaz hale getirmektedir bunların dışında itiraz yoluna başvurulan kelimeler nedeni ile üçüncü şahıs zilyetliğinde bulunan zilyetlik karnesi ile korunun ve borç ile hiçbir alakası olmayan üçüncü şahsa ait menkul mallar haczedilerek muhafaza altına alınabilmekte alacaklı tarafından malların borçluya ait olduğuna dair herhangi bir dava açarak bu husus ispatlaması gerekirken böyle bir dava açmadan üçüncü kişilerin mülkiyet hakkına dokunulmaktadır bu tür uygulama cumhuriyetin niteliklerini belirleyen anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile kesinlikle bağdaşmamaktadır ayrıca anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ancak anayasasının ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerine bağlı olarak ve ancak kanunlarla sınırlandırılabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerini ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz itiraz yoluna başvurulan kelimeler tamamen anayasanın maddesine aykırı şekilde mülkiyet hakkını sınırlamaktadır ayrıca itiraz yoluna başvurulan kelimeler anayasanın mülkiyet hakkını düzenleyen maddesine de aykırıdır yukarıda belirtilen gerekçe ve yüksek mahkemece resen nazara alınacak diğer gerekçeler ile itiraza konu sayılı i̇i̇knun maddesinin üçüncü cümlesinde geçen alacaklının muvafakati ve kelimelerini anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle anayasanın maddesi gereğince iptaline karar verilmesi arz olunur yürürlüğün durdurulması isteminin gerekçesi şöyledir mahkememiz tarafından i̇i̇knun maddesinin alacaklının muvafakatı ve kelimelerinin anayasaya aykırı olduğu iddiası ile iptali için başvuruda bulunulmuştur ancak bu maddenin halen yürürlükte olması ve iptal başvurusunda belirtilen gerekçeler ile üçüncü kişilerin halen mağduriyetine sebep olması nedeni ile aynı zamanda bu yasanın iptal yolunaesas sayısı karar sayısı başvurulan alacaklının muvafakatı ve kelimelerinin yürütmesinin de durdurulmasına karar verilmesi arz olunur | 470 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kararda belirtilen anayasa ve yasa maddelerine göre devletin çalışanların gerek kamu çalışanları ve gerekse özel sektörde çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alması gerektiği ancak bu tür davalarda talepte bulunanların veya avukatların yaptıkları iş dilekçe vermekten ibaret olmasına rağmen gerek mülga sayılı yasada ve gerekse cmknun maddelerinde yapılacak işlemin subut delillerini ekleyerek dava dilekçesini vermekten ibaret olduğu tüm inceleme ve araştırmayı mahkemenin yapacağı cmkya göre duruşmalı olarak karar verilecek ise de tarafların duruşmaya gelme zorunlulukları dahi bulunmamaktadır ytl olan asgari ücretin yaklaşık katı olan ytl vekalet ücretine hükmedilmesi yapılan işe uygun adaletli bir ücret değildir aynı ücreti asgari ücretle çalışan bir kişi yaklaşık ay çalışması gerektiği halde dilekçe yazım karşılığı vekalet ücreti olarak hükmedilmesi adalet ve eşitlik ilkelerine aykırıdır ayrıca bu uygulama işi gücü olmayan suçluluğu ihtiyat haline getirenler için şüpheli tavırlarla bir günlük ya da birkaç günlük gözaltına alınmalarına tutuklanmalarına sebebiyet verip akabinde tazminata neden olabilecek sonuçlar doğuracak yine beraat eden sanıkları avukatların araştırıp bularak kendi düşünceleri olmadığı halde tazminat davası açmaya yönlendirilmelerine sebebiyet verecek niteliktedir belki de sebebiyet vermektedir ve yine sayılı yasanın maddesine göre haziran tarihinden önceki haksız işlemler nedeniyle sayılı yasa uygulanmaya devam olunacağından maddi ve manevi tazminat miktarlarından çok fazla miktarda vekalet ücretine hükmedilmesi de hakkaniyete ve yasanın amaç ve ruhuna aykırıdır yine anayasaya göre kamu gelir ve giderlerinin kanun ve bütçe kanunları ile yapılması kamu çalışanlarının ödeneklerinin kanunla düzenlenmesi anayasal zorunluluk olmasına hazine aleyhine hükmedilecek vekalet ücretinin de devlet hazinesinden ödenecek olmasına rağmen ödenecek bu miktarı meslek kuruluşu olan barolar birliğinin belirlemesi anayasaya aykırılık teşkil etmektedir kamu gelirleri ve giderlerinin kanunla yapılması zorunlu olmasına ve anayasanın maddesine göre kanun yapma yetkisi sadece tbmmye ait olup bu yetkinin devredilemez olmasına rağmen avukatlık kanununun maddesi ile bir nevi yasama yetkisi devri mahiyetinde hazineden ödenecek miktarları belirleme yetkisi barolar birliğine devredilmiş adalet bakanlığına sadece onama yetkisi verilmiş iade edilmesi üzerine oranında çoğunlukla kabul edilmesi halinde kesinleşeceği hükmü getirilmiştir ki bu da anayasaya aykırıdır sonuç açıklanan nedenlerle anayasaya aykırı olan avukatlık kanununun maddesi ile kamu giderlerinin kanunla yapılması ilkesine ters düşecek şekilde harcama yapılması sonucunu doğuran asgari ücret tarifesini düzenleme yetkisini barolara devreden hükmü ile buna dayanarak düzenlenen avukatlık asgari ücret tarifesinin maddesinin iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur | 379 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ddi̇a hava eğitim komutanlığı askeri savcılığının tarih ve esas karar sayılı iddianamesi ile sanığın tarihleri arasında firar suçunu işlediğinden bahisle askeri ceza kanununun madde ve fıkrası gereğince cezalandırılmasına ve tutukluluk ile gözetimde geçen sürelerin tcknın maddesi uyarınca mahsubuna karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır askeri savcı mütalaasında suçun sübut bulması halinde sanık hakkında tcknun ncü maddesi bağlamında mahsup işlemi yapılabilmesi için ascknun ncu maddesinde düzenlenen muvakkat tevkifin hukuki mahiyeti irdelendiğinde şahsi hürriyeti kısıtlama sonucu doğurduğu ancak bu durumun anayasanın ve ncu maddelerine aykırı olduğu diğer yandan sanığın beraat etmesi halinde cmknun nci madde ve fıkrası uyarınca sanığa tazminat hakkı olduğunun bildirilmesinin gerekeceği dolayısıyla her iki halde de bu yasa maddesinin uygulanmasının gerekeceği yukarıda açıklandığı üzere ascknun ncu maddesinin anayasanın ve ncu maddelerine aykırılık teşkil ettiği iptal istemi ile anayasa mahkemesine başvurulmasını talep ve mütalaa etmiştir olay balıkesir bkm okl ve eğt mrk klığı emrinde vatani hizmetini ifa eden sanığın tarihleri arasında firar suçunu işlediği iddiasıyla hava eğitim klığı askeri savcılığında hazır edilmek üzere üç gün süreyle kaçma ihtimaline binaen muvakkat tevkif edildiği dz ve bu karar doğrultusunda sanığın aynı birliğin disiplin ceza ve tutukevinde tutulduğu dz anlaşılmıştır iii savunma sanık savunmasında balıkesir bkmoklve eğtmrklojdesbkmblklığı emrinde askerlik hizmetimi ifa ederken tarihinde çarşı izninden dönmeyerek ailemin yanına i̇stanbula gitmek için balıkesir otogarına gittim oradan da i̇stanbula geçtim ağabeyim ile annem arasında geçimsizlik olduğundan ağabeyim annemi sürekli olarak yaraladığından ben de annemi korumak düşüncesi ile birliğimden firar ettim babam yaşlı ve işsizdir evin geçimine bu süre zarfında katkıda bulundum tarihinde polis ekiplerince bağcılardaki evimizde yakalandım polisin eve neden geldiğini bilmiyorum daha önce uyuşturucu kullanmıştım ancak gün polisler bunun için gelmemişlerdi zaten bende uyuşturucu kullanmayı bırakmıştım akabinde merkez klığına teslim edildim tarihinde birlik klığıma teslim edildim on yedi gün boyunca daha önce kısa süreli kaçma eyleminden dolayı verilen cezanın infazını tamamladım askeri savcılığa gönderilinceye kadar üç gün gözetimde tutuldum sivilde ara sıra uyuşturucu kullanıyordum askerde iken bıraktım belli bir süre tedavi gördüm ilaç kullandım ilaçlarım bittikten sonra kontrole gitmedim şu anda kullanmıyorum herhangi bir psikolojik rahatsızlığım yoktur pişmanım tutuksuz yargılanmayı talep ederim şeklinde beyanlarda bulunmuşturesas sayısı karar sayısı iv i̇nceleme ve değerlendi̇rme anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen hüküm askeri ceza kanununun maddesi şöyledir disiplinin temini için tevkif salahiyeti madde inci madde hükümlerini bozmamak şartıyla her mafevk emir altında olmayanları da disiplinin temini için muvakkat olarak tevkif etmeğe veya ettirmeğe salahiyetlidir ancak bu tevkif keyfiyeti gün ve saatiyle derhal mevkufun disiplin amirine bildirilmelidir mahkememizce dayanılan anayasa hükümleri anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hüküm altına alınmıştır kişi hürriyeti ve güvenliği başlıklı maddesi ise şöyledir madde herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir şekil ve şartları kanunda gösterilen mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası uyuşturucu madde veya alkol tutkunu bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler ancak kaçmalarını delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir hakim kararı olmadan yakalamaancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir bunun şartlarını kanun gösterir yakalanan veya tutuklanan kişilere yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir yakalanan veya tutuklanan kişi tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hakim önüne çıkarılır kimse bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz bu süreler olağanüstü hal sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir kişinin yakalandığı veya tutuklandığı yakınlarına derhal bildiriliresas sayısı karar sayısı tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişi kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devletçe ödenir anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen as ceza kanununun maddesinin bu davada uygulanacak bir kanun maddesi olup olmadığı sorunu bilindiği üzere itiraz yolunda anayasanın ve sayılı yasanın maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse anayasa mahkemesine başvurabilir anayasa mahkemesi itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı kanun maddeleri davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz etki yapabilecek nitelikte bulunan tarafların istek ve savunmaları çerçevesinde karara varmakla göz önünde tutulması gereken kurallardır kanadoğlu korkut anayasa mahkemesi i̇stanbul anayasa aykırı olduğu değerlendirilen as ceza kanununun maddesinin bu davada uygulanacak bir kanun hükmü olup olmadığının anlaşılması için daha önce aynı madde ile ilgili olarak verilmiş anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararının bu hususta ölçü alınması yerinde olacaktır sanığın dosyadaki belgelerden dz askeri ceza kanununun maddesi gereğince verildiği anlaşılan muvakkat tevkif kararına istinaden tarihleri arasında gözetimde geçirdiği sürelerin tcknin maddesi uyarınca mahsubuna karar verilebilmesi için muvakkat tevkif kararının şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bir hal olup olmadığının araştırılması gerekir bu bağlamda askeri savcılıkça uygulanması talep edilen tcknin maddesi ile askeri ceza kanununun maddesini birlikte ele alınmasında zorunluluk vardır anayasa mahkemesinin yukarıda zikredilen kararında ayrıntıları belirtildiği üzere askeri ceza kanununun maddesinin tek başına uygulanma yeri yoktur hal böyle olunca da bu maddeyi mahkememizce uygulanacak hükümler arasında saymak gerekir bu yorum tarzı ise temel hak ve hürriyetler aleyhindeki anayasaya aykırı durumların anayasa mahkemesi vasıtasıyla daha fazla denetlenir hale getirecek ve hak ihlallerinin önüne bir miktar geçilmiş olacaktır karşıtının kabulü uygulama kavramını son derece daraltmak ve anayasanın maddesinin uygulama alanını güç işler duruma getirmek olur diğer taraftan sayılı cmknın maddelerine göre suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenesas sayısı karar sayısı kişiler maddî ve manevî her türlü zararlarını devletten isteyebilirler birinci fıkranın ve bentlerinde belirtilen kararları veren merciler ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir somut olayda sanığın beraat etmesi ipotezinde de askeri ceza kanununun maddesi gereğince alınan muvakkat tevkif kararına istinaden sanığın tarihleri arasında gözetimde geçirdiği sürelerin kanuna uygun yakalama veya tutuklama olup olmadığısanığa tazminat hakkı bulunduğunun bildirilip bildirilmemesi hakkı var ise bu hususun verilen karara geçirilip geçirilmeyeceği hususlarında askeri ceza kanununun maddesinin hukuki mahiyetinin irdelenmesi ile mümkün olabilecektir dolayısıyla bu maddenin cmknın maddesiyle birlikte ele alınmasında zorunluluk bulunduğu hal böyle olunca da bu ihtimal yönünden de ascknın uncu maddesinin mahkememizce uygulanacak hükümler arasında olduğunda şüphe bulunmamaktadır anayasaya aykırılık durumunun değerlendirilmesi yasaların ceza hukukunun evrensel temel ilkelerine dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır hukuk devleti ilkesi anayasa mahkemesinin bir çok kararıyla kabul edildiği üzere insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlet olarak tanımlanmakta hukuk devletinde yasa koyucunun ceza ve ceza muhakemesi hukuku alanında yasama yetkisini kullanırken anayasanın ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla yargılama usullerinin belirlenmesi konusunda takdir yetkisine sahip olduğu kabul edilmektedir ayrıca ayrıntıları anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararında belirtildiği üzere hukuk devleti hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir burada çözümlenecek mesele maddede söz konusu edilen muvakkat tevkif kararının anayasanın uncu maddesinde belirtilen tutuklama veya yakalama kararları niteliğinde olup olmadığının tespitinde yatmaktadır ascknın uncu maddesi ile her mafevke üste verilen yetki kişiyi hürriyetinden yoksun kılacak şekilde bir yere veya çoğunlukla da dosyamız kapsamından da anlaşılacağı üzere dz askeri disiplin cezaevine kapatılması sonucunu doğuran şahsî hürriyeti sınırlama neticesini doğuran bir durumdur bu yetkinin kullanılması tutuklamanın doğuracağı netice ile aynı sonucu meydana getirmektedir hal böyle olunca bu yetkinin de kişi hürriyeti ve güvenliği ile ilgili anayasamızdaki tutuklama veya yakalama hukuki işlemleri ile birlikte ve aynı nitelikte mütalaa edilmesinde zorunluluk vardır anayasamızın uncu maddesi ile hangi hallerde kişi güvenliği ve dokunulmazlığının sınırlanacağı belirtilmiştir buna göre usulüne uygun verilmiş hakim kararıolmadıkça kişinin hürriyetinin kısıtlanamayacağı kuralıesas sayısı karar sayısı konulmuştur halbuki ascknun uncu maddesi ile askeri savcı veya cumhuriyet savcısına dahi verilmemiş bir yetki her üste mafevke verilmiştir muvakkat tevkif ile kişi hürriyeti hakim kararı olmadan kısıtlanabilmektedir bu durumda söz konusu hükmün insan haklarına dayanan hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılmak anlamına gelen hukuk devleti ilkesini düzenleyen anayasamızın nci maddesi ile kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenleyen hakim kararı olmadan yakalamayı dahi ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallere indirgeyen uncu maddesine aykırılık teşkil ettiğinde hiçbir şüphe yoktur her mafevkin emir altında olmayanları da disiplinin temini için muvakkat olarak tevkif etmeye veya ettirmeye salahiyetli olması suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişilerin ancak kaçmalarını delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabileceğini hakim kararı olmadan yakalamanın dahi ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabileceğini öngören anayasanın uncu maddesine açıkça aykırıdır hakim niteliğinde olmayan her üste tanınan ascknın uncu maddesinde geçen tevkif keyfiyetinin askeri yargıtay kararlarında da tarih ve sayılı tarih ve sayılı sıkça vurgulandığı üzere tutuklama ile bir ilgisinin bulunmadığını bu işlemin disiplin hukukunu ilgilendiren geçici bir yakalamadan ibaret olduğunu askerlik hizmetinin özünü oluşturan disiplinin sağlanmasında her üstün olaya elkoyması eylemi durdurması ve disiplini yeniden tesisi anlamında olduğunu ve son olarak hükmün ereğini aşmış bir deyim olduğunu iddia etmek yasanın açık hükmü ve somut uygulamalar karşısında mümkün görülmemektedir dizi daki belgelerden anlaşılacağı üzere loj des nöb amiri tarafından verilen karar doğrultusunda üç gün süreyle kaçma ihtimaline binaen muvakkat tevkif edildiği dz ve bu karar doğrultusunda sanığın aynı birliğin disiplin ceza ve tutukevinde tutulduğu dz anlaşılmıştır ascknın ncu maddesi üste tanınan yetkiyi muvakkat tevkif olarak nitelendirmiştir aynı maddenin üç yerinde muvakkat tevkif bu tevkif keyfiyeti mevkuf terimlerinin tekrar edilerek kullanıldığı bu itibarla kanun koyucunun bu işlemi tevkif olarak kabul ettiğini açıkça göstermektedir yasakoyucu aynı terimi sayılı tcknun ve ncı maddelerinde de kullanmıştır bu maddeler incelendiğinde tevkiften tutuklamanın kastedildiği açıkça anlaşılmaktadır yasakoyucu aynı terimi farklı yasalarda farklı anlamlarda kullanıp abesle iştigal edemeyeceğinden ve ascknın ncu maddesindeki muvakkat tevkif tabirinin tutuklama anlamında kullanmadığına dair herhangi bir hukuki dayanak da bulunmadığından tevkiften tutuklamanın kastedildiği aşikardır bu itibarla anayasanın ncu maddesinde öngörülmüş olan şartları taşımayan ascknun ncu maddesindeki disiplinin temini için asker kişiyi geçici de olsa hürriyetinden yoksun bırakmaya karar verme yetkisini hakim olmayan üste tanınmış olması ve üst kararı ile tutuklanması anayasamıza aykırıdır ve nihayet bu hükmün anayasada belirtilen tutuklama veya yakalama ile ilgisinin olmadığını söylemek ve usule ilişkin bu maddenin askeri ceza kanununda düzenlendiğini usul kanunlarında düzenlenmediğini bu görüşe delil olarak göstermek pozitif hukukumuza uygun düşmez nasıl ki gülün adı değiştirilirse değişik kokmayacağından maddenin askeri ceza kanununda düzenlenmiş olması ve maddedeki tevkif terimini hükmün ereğini aşmış bir deyim olarak görüp yorumlamak hükmün niteliğini değiştirmezesas sayısı karar sayısı mahkememizde oluşan kanaate göre ascknın ncu maddesinde üste tanınan yetki tevkif diğer bir deyişle tutuklama yetkisidir ve anayasanın ve ncu maddelerine aykırıdır tüm bu nedenlerle askeri ceza kanunun ncu maddesinin anayasanın ve ncu maddelerine aykırı olduğu değerlendirilerek bu maddenin iptali için anayasanın nci maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir | 1,950 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir bu kanun hükmünde kararname ile kadar kanunda değişik hükümler değiştirilmiş ve cezaevlerinin iç ve dış güvenliği ile alakalı hükümleri getirilmiş ve cezaevlerinde kamu oyunda tartışılması gereken adalet bakanlığına bağlı adeta bir ordu gücünde silahlı bir güç teşkil edilmiştir bu meseleler yıllardan beri söylenilen leh ve aleyhinde münakaşalar yapılan yüce meclis tarafından kabule şayan görüleceği ihtimal dahilinde dahi olmayan hele adalet bakanlığındaki kadrolaşma iddialarının ayyuka çıktığı bir dönemde meclisten geçirilmesi mümkün olmayan bir kanundur ayrıca bu kanun hükmünde kararname ile değiştirilen kanunlar bir çok defa değiştirilmiş meclis gündemine gelmiş komisyonlarda görüşülmüş ve halen görüşülmekte olan hususlardan olup müstaciliyetleri söz konusu değildir eğer bunlara müstacel dersek ülkenin bütün meseleleri müstaceldir bu kanun hükmünde kararname tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılmıştır bu yetki kanunu çıkarıldığı gün henüz ortada bir hükümetin varlığından bahsedilemez başbakan süleyman demi̇rel cumhurbaşkanı olmuş başbakan yardımcısı ve vekili erdal i̇nönü politikadan çekileceğini ilan etmiş hükümet istifa etmiş tansu çi̇ller tarafından hükümet kurulma çalışmaları devam etmekte olup hükümet de ilan edilmiştir sayılı kanun hükmünde kararname iptal edilmiş olduğu henüz resmi gazetede ilan edilmemiş olmakla birlikte iptal edilmiş olduğu kesin bir husustur bu kararname sınırları amacı ve kapsamı ve ilkeleri açısından belirli bir yetki kanunu değildir bu itibarla anayasanın nci maddesi gereğince usulüne uygun bir yetki kanunu olmadığından buna dayalı çıkarılacak kararnamelerin dayanağı yoktur sayılı yetki kanunu daha evvel mahkemenizce iptal edilen tarih sayılı yetki kanunu ile aynı mahiyette olup daha ileri ve ilave hükümler de ihtiva etmektedir anayasamızın ncü maddesinin son fıkrasına göre anayasa mahkemesi kararları yasama organı için de bağlayıcı olduğundan bu karara uyulmadan çıkarılan sayılı yetki kanunu yok hükmündedir ve iptal edildiği resmi gazetede ilan edilmeden önce dahi sayılı yetki kanununu iptal edilen mahkeme kararınızın bağlayıcılığı karşısında hukuki dayanağı yoktur kanun hükmünde kararnameler acil hallerde çıkarılıp derhal meclise sevkedilip kanunlaşması öngörülen ve anayasamızda nci maddede bu istikamette tanzim edilmiş istisnai bir durum olmakla anayasa nci maddesindeki yasama yetkisinin sebepsiz devri söz konusu değildir hükümetin sayılı yetki kanununa dayanılarak meclis gündeminde müzakeresine başlanmış kanunu gündemden çekmeyerek kanun kuvvetinde kararnamelerle meclis iradesine rağmen kanunlaştırması ve kanun hükmündeki kararnamedeki tutumu ele alındığında anayasanın nci maddesine aykırı olarak yasama görevi ni üstlendiği anayasanın nci maddesinin şumülü dışına çıkıp meclisi dışladığı görülmektedir nitekim bu kanun hükmünde kararnamedeki yeniden ihdas edilen civarındaki kadroyu yetiştirip zabıta gücünü eğitip oluşturması bir kanun kuvvetindeesas sayısı karar sayısı kararnamenin aceleliği içinde görülecek ve çözülecek bir mesele değildir açıkça yasama yetkisine el atılmıştır ve anayasanın nci maddesi dahi ihlal edilmiştir henüz daha kurulmamış ne isteyeceği belli olmayan bir hükümete yetki kanunu ile yetki devredilmiştir tansu çi̇ller hükümeti belli değildir kimlerden teşekkül etmektedir isteyecekleri yetki kanunun sınırı amacı kapsamı ilkeleri nedir nitekim bu yetki kanununda bu hususlar net olmadığı gibi mevcut olmayan bir hükümete yetki devredilmesi de anayasanın nci maddesine aykırıdır | 468 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ askeri yüksek i̇dare mahkemesi daireler kurulunun sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tc anayasasının ‘yargı başlığını taşıyan üçüncü bölümünün numaralı ‘yüksek mahkemeler alt başlığı altında anayasa mahkemesi mad yargıtay mad danıştay mad askeri yargıtay mad askeri yüksek i̇dare mahkemesi mad uyuşmazlık mahkemesi mad şeklinde düzenlenmiştir anayasanın bu düzenlemesi gereğince yüksek mahkemeler arasında yer alan askeri yüksek i̇dare mahkemesinin başkanı başsavcısı daire başkanları ve üyelerinin diğer yüksek mahkemelerin anayasa mahkemesi yargıtay danıştay askeri yargıtay ve uyuşmazlık mahkemesi başkanı başsavcısı daire başkanları ve üyeleri ile eşit düzey ve konumda olduğu belirtilmiştir sayılı askeri yüksek i̇dare mahkemesi kanununun maddesi ‘askeri yüksek i̇dare mahkemesinin hakim sınıfından olan başkan başsavcı daire başkanları ve üyeleri aylık ek gösterge ödenek yükselme ve yaş hadleri emeklilik ve diğer özlük hakları yönünden askeri yargıtay başkanı başsavcısı daire başkanları ve üyelerine uygulanan hükümlere tabidir şeklindedir sayılı askeri yargıtay kanununun nci maddesi ‘askeri yargıtay başkanı başsavcısı i̇kinci başkanı daire başkanları ve üyelerine yargıtay başkan ve üyeleri ile cumhuriyet başsavcısının aldıkları ek göstergeler aylıkları ile birlikte verilir hükmünü içermektedir sayılı hakimler ve savcılar kanununun ‘ödenek başlıklı ve tarih ve sayılı khknin ncü maddesi ile değişik ncı maddesi ‘bu kanunun nci maddesinde belirtilenlerden aanayasa mahkemesi başkanı yargıtay başkanı danıştay başkanı uyuşmazlık mahkemesi başkanı yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve danıştay başsavcısı için brüt aylıkları tutarının ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının sinin anayasa mahkemesi üyeleri yargıtay danıştay birinci başkan vekilleri yargıtay cumhuriyet başsavcısı vekili yargıtay danıştay daire başkanları yargıtay danıştay üyeleri ile adalet bakanlığı müsteşarı için aylıkları tutarının ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının sinin diğerleri için brüt aylıkları tutarının ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının sinin toplamı kadar ödenek verilir şeklindedir sayılı hakimler ve savcılar kanununun tarih ve sayılı khknin ncü maddesiyle değişik ek geçici nci maddesi ‘kendi kanunlarında gerekli değişiklik yapılıncaya kadar ek gösterge ödenek mali sosyal ve diğer özlük hakları bakımından askeri yargıtay ve askerî yüksek i̇dare mahkemesi başkanları ve başsavcıları askeri yargıtay i̇kinci başkanı ile bu yüksek yargı organlarının daire başkanları ve üyeleri sırasıyla yargıtay başkanı yargıtay cumhuriyet başsavcısı yargıtay birinci başkan vekili daire başkanları ile üyeleri birinci sınıfa geçirildikten sonra bu sınıfta altı yılını tamamlamış ve askeri yüksek yargı organı üyeliklerine seçilme niteliklerini kaybetmemiş olan askeri hakim ve savcılar sayılı hakimler ve savcılar kanunu hükümleri uyarınca inci sınıf hakim veesas sayısı karar sayısı savcılar birinci sınıfa geçirilmiş ve askeri yüksek yargı organı üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş olan askeri hakim ve savcılar birinci sınıfa ayrılmış ve yargıtay danıştay üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş diğer hakim ve savcılar yukarıdakilerin dışında kalan askeri hakim ve savcılar aldıkları aylık derecesine eşit bulunan sınıf ve derecedeki diğer hakim ve savcılar askeri adalet müfettişleri adalet müfettişleri askeri hakim adayları hakim ve savcı adayları hakkındaki hükümlere tabidirler hükmünü içermektedir sayılı askeri hakimler kanununun ‘özlük hakları başlıklı nci maddesinde ‘askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcılarının ve adaylarının maaş dereceleri maaş yükselmeleri ve diğer özlük hakları subaylar hakkındaki kanun hükümlerine tabidir askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcılarına almakta oldukları maaş derecesinin tekabül ettiği sınıf ve derecede bulunan adliye hakim ve savcıları ile yardımcılarına verilen ödenek miktarı esas olmak üzere adliye hakim ve savcıları hakkındaki kanun hükümleri gereğince hakim ödeneği verilir askeri yargıtay başkanı nci başkanı daire başkanları ve üyeleriyle askeri yargıtay başsavcısı milli savunma bakanlığı askeri adalet i̇şleri başkanı askeri adalet teftiş kurulu başkanı ve genelkurmay adli müşavirine aynı kanun hükümlerine göre yargıtay başkan ve üyelerine verilen miktar kadar ödenek verilir ödeneğin verilmesi ve kesilmesinde aynı kanun esasları uygulanır askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcıları görevli bulundukları mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle maaşlarından yoksun kılınamaz adli müşavirlikler ile milli savunma bakanlığı askeri adalet i̇şleri başkanlığı askeri adalet teftiş kurulu başkanlığı kadrolarında ve askeri hakimler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır hükmü öngörülmüştür yukarıda belirtilen yasa hükümleri anayasadaki düzenlemeye uygun olarak askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısını tüm mali sosyal ve diğer özlük hakları yönünden askeri yargıtay başsavcısı ile askeri yargıtay başsavcısını da yargıtay cumhuriyet başsavcısı ile eşit haklara sahip kılmıştır sayılı ‘yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik üncü maddesinde ‘a askeri yargıda aşağıda unvanları yazılı görevlerde bulunanlara hizalarında gösterilen gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda yüksek hakimlik tazminatı ödenir bu tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve ödemelerde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır bu tazminattan yararlananlara ayrıca sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun ek inci maddesi gereğince makam tazminatı ödenmez hükmüne yer verilmiş ve cetvelin numaralı sırasında görev unvanı ‘askeri yargıtay başkanı askeri yüksek i̇dare mahkemesi başkanı askeri yargıtay başsavcısı askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı general amiral rütbesinde olmak şartıyla şeklinde belirtilerek tazminat göstergelerinin olduğu numaralı sırasında görev unvanı ‘askeri yargıtay i̇kinci başkanı askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı askeri yargıtay daire başkanları ve askeri yüksek i̇dare mahkemesi daire başkanları şeklinde belirtilerek tazminat göstergelerinin olduğu düzenlemesi getirilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı ‘yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin sayılı khk ile değişik ncü maddesinde ‘yer alan cetvelin numaralı sırasındaki ‘askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı sözcüğünün yanında bulunan parantez içinde ‘generalamiral rütbesinde olmak şartıyla kaydından askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısının ‘generalamiral rütbesinde olması halinde gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alacağı şayet ‘generalamiral rütbesinde değilse aynı cetvelin numaralı sırasına göre gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alacağı belirtilmiştir ayrıca sayılı khknin sayılı khk ile değişik nci maddesinde yer alan cetvelde ise yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve danıştay başsavcısına gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği belirtilmiştir tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı ‘sosyal güvenlikle i̇lgili bazı kanunlarda değişiklik yapılması ve temsil tazminatı ödenmesi hakkında kanunun nci maddesinin fıkrasında ‘aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı hakimler ve savcılar kanunu ile sayılı yüksek öğrenim personel kanununa göre makam veya yüksek hakimlik tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan bakanlar kurulu kararı ile belirlenecek olanlara gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere temsil tazminatı ödenir temsil tazminatı göstergelerini kadro ve görev unvanı itibariyle farklı olarak belirlemeye bakanlar kurulu yetkilidir şeklinde hüküm mevcuttur sayılı kanunun belirtilen hükmü gereğince düzenlenerek nisan tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan tarih ve sayılı ‘temsil tazminatı ödenmesi hakkındaki bakanlar kurulu kararının nci maddesinde ‘aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı hakimler ve savcılar kanunu ile sayılı yüksek öğretim personel kanunu hükümlerine göre almakta olan personelden ekli cetvelde yer alan gösterge rakamları üzerinden makam veya yüksek hakimlik tazminatı alanlara hizalarında gösterilen gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda temsil tazminatı ödenir hükmü yer almakta olup aynı karara ekli cetvelde ise makam veya yüksek hakimlik tazminatı göstergeleri olanların temsil tazminatı göstergelerinin olduğu olanların olduğu olanların olduğu olanların olduğu olanların olduğu olanların olduğu belirtilmiştir davalı idare tarafından askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı olarak görev yapmakta olan davacı hakim albaya ‘generalamiral rütbesinde olmadığı gerekçesiyle sayılı ‘yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik ncü maddesinde yer alan cetvelin numaralı sırasında belirtilen gösterge karşılığı yerine aynı cetvelin numaralı sırasında yer alan gösterge karşılığı üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı ödenmiş buna bağlı olarak da yukarıda belirtilen sayılı kanuna dayanılarak çıkarılan tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı gereğince davacıya yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin karşılığı olan gösterge yerine yüksek hakimlik tazminatı göstergesinin karşılığı olan gösterge karşılığı ‘temsil tazminatı ödenmiştir sayılı khknin sayılı khk ile değişik ncü maddesinde yer alan cetvelin numaralı sırasında ‘askeri yargıtay başsavcısı yönünden ‘generalamiral rütbesinde olma şartı aranmaksızın gösterge üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği belirtilmişesas sayısı karar sayısı ve davacı tarafından ibraz edilmiş olan maaş bordrosundan da davalı idarenin ‘albay rütbesinde olan askeri yargıtay başsavcısına gösterge üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı ödediği ve buna bağlı olarak da gösterge üzerinden ‘temsil tazminatı ödediği anlaşılmıştır bu duruma göre sayılı khk gereğince askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı dışındaki diğer yüksek mahkemelerin yargıtay danıştay ve askeri yargıtay başsavcıları herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın gösterge üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı ve buna bağlı olarak da gösterge üzerinden ‘temsil tazminatı almakta sadece askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı ‘generalamiral rütbesinde olduğu takdirde diğer yüksek mahkemelerin başsavcılarına uygulanan göstergeler üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı ve dolayısıyla ‘temsil tazminatı alabilmekte buna karşın ‘albay rütbesinde olduğu takdirde ise daha düşük gösterge üzerinden ‘temsil tazminatı almaktadır davacının rütbesi ‘albay olmasına karşın tüm yüksek mahkemelerin başsavcıları gibi değerlendirilerek onlar gibi oranı üzerinden ‘hakimlik tazminatı almakta iken ‘yüksek hakimlik tazminatına rütbe engeli getirilmesi iki ayrı yasa arasında bir çelişki oluşturduğu gibi sayılı khknin değişik ncü maddesinde askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısına cetvelin hem inci sırasında hem de nci sırasında iki kez yer verilmesinin haklı hiçbir nedeni bulunmadığı gibi söz konusu khk kendi içinde de çelişki taşımaktadır zira askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısının rütbesinin yasada öngörülen ‘tuğgeneraltuğamiral olmayıp da yine yasada öngörülen ‘albay olması yapılan görevin ‘askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcılık görevi olduğu gerçeğini değiştirmemekte her iki rütbe ile yapılan görevin tüm yetki ve sorumluluğu aynı bulunmaktadır anayasanın ‘cumhuriyetin nitelikleri ile ilgili nci maddesinde ‘türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın ‘kanun önünde eşitlik ile ilgili ncu maddesinde ‘herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu yasak birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz anayasanın ‘hakimlik ve savcılık teminatı ile ilgili ncu maddesinde ‘hakimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır hükmü yer almıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın ‘askeri yargı ile ilgili nci maddesinde ‘askeri yargı askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür bu mahkemeler asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler askeri mahkemeler asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla görevlidirler askeri mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir askeri yargı organlarının kuruluşu işleyişi askeri hakimlerin özlük işleri askeri savcılık görevlerini yapan askeri hakimlerin mahkemesinde görevli bulundukları komutanlık ile ilişkileri mahkemelerin bağımsızlığı hakimlik teminatı askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir kanun ayrıca askeri hakimlerin yargı hizmeti dışındaki askeri hizmetler yönünden askeri hizmetin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerine de gösterir hükmü yer almıştır milli güvenlik konseyinin anayasanın inci maddesiyle ilgili değişiklik gerekçesinde de ‘savaş ve sıkıyönetim hallerinde askeri mahkemelerin iş hacminin artması askeri hakim sayısının sınırlı olması sebepleriyle bu mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmesine imkan veren hüküm ile askeri hakimlerin yargı hizmeti dışında teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerinin kanunla düzenleneceğini belirten hüküm madde metnine dahil edilmiştir askeri yargı organlarının kuruluş ve işleyişleri askeri hakimlerin özlük işlerinde mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatına ilişkin genel hükümlerden aynen yararlanacakları bunun yargı hizmetinin bağımsızlığının tabii bir sonucu olduğu benimsenmiş ancak asker kişi olmaları ve silahlı kuvvetler bünyesi içerisinde görev yaptıkları hususları göz önünde tutularak yargı hizmeti dışındaki ilişkilerinin kanunla düzenleneceği bu düzenlemenin sadece bu hususa ait olduğu belirlenmiştir denilmek suretiyle adli ve idari yargı hakimleriyle askeri hakimlerin özlük işlerindeki eşitlik özellikle vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında ‘oysa generallik ve amirallik askerlik mesleğinin rütbesidir yüksek hakimlik tazminatı ise adından da anlaşılacağı gibi hakimlik mesleğinde belirli süreleri doldurmuş ve belirli makamlara gelmiş kişilere görevlerinin özellikleri göz önünde tutularak yapılmış bir gösterge sıralaması ile öngörülmüş bir yargı tazminatıdır denilmektedir resmi gazete tarih ekim sayı sayfa yine anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında ‘anayasanın nci maddesinin son fıkrasına ilişkin milli güvenlik konseyi anayasa komisyonunun değişiklik gerekçesinde de vurgulandığı gibi askeri hakimlerin özlük işlerinde mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik güvencesine ilişkin genel hükümlerden aynen yararlanmaları yargı bağımsızlığının doğal bir sonucudur sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanununun gün ve sayılı kanunun nci maddesiyle değişik inci maddesi ve günlü subay sınıflandırma yönetmeliğinin üncü maddesi uyarınca silahlı kuvvetlerde görevli subaylar iki esas sınıfa ayrılmışlardır bunlardan biri ‘muharip sınıf subaylar diğeri de ‘yardımcı sınıf subaylardır askeri hakimler ikinci sınıfa dahil muvazzafesas sayısı karar sayısı subaylardır bu nedenle asker kişi olmaları ve silahlı kuvvetler bünyesi içerisinde görev yaptıkları hususu göz önünde tutularak yargı hizmeti dışındaki ilişkileri askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenecektir askerlik hizmetinin gereklerinin ise yargı hizmeti yönünden mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik güvencesi ilkelerinden önce geldiği düşünülemeyeceği gibi bu nedene dayanılarak mahkemelerin bağımsızlığının ve hakimlik güvencesinin zedelenmesine de izin verilemez askeri hakim sınıfı subaylara diğer subaylardan farklı tazminat ve ödenek verilmesi hakimlik görevinin gereğidir görev tazminatı hakimlik görevinin niteliği ve özelliği göz önünde bulundurularak saptandığına göre rütbe tazminatın belirlenmesinde etkileyici olmamalıdır başka bir anlatımla bu tazminat ilgililere belirli bir rütbede oldukları için değil hakim ve savcı oldukları için verilmektedir denilmektedir resmi gazete tarih temmuz sayı sayfa hukuk devleti hukukun üstünlüğü temeline oturur bu temel de ‘kanun önünde eşitlik ana unsurlardan birini oluşturur belirtilen esas ve ilkeler ise ayrıcalığın her türünü reddetmektedir yüksek mahkeme olduğu anayasa ile düzenlenmiş olan askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcılığı kadrosuna atanma ve fiilen bu görevi sürdürme şartlarını taşıyan davacı ile aynı durumda bulunan diğer yüksek mahkemelerin başsavcıları ve özellikle de askeri yargıtay başsavcısının alacağı ‘yüksek hakimlik tazminatı yönünden her hangi bir sınırlamakademelendirme bulunmadığı halde askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısına ‘generalamiral rütbesinde olmaması halinde daha düşük gösterge karşılığı ‘yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği şeklinde bir sınırlandırma getirilmesi yapay ve sübjektif bir nitelikte bir düzenleme olup yapılan görevin önemine ve üstlenilen sorumluluğun derecesine uygun olarak tanınan hakkın bütünlüğünü de bozmaktadır hakimlik ve savcılık teminatı anayasanın aynı başlığı taşıyan uncu maddesinde düzenlenmiştir bu düzenleme hakim ve savcıların görevlerinde herhangi bir düşünce ve fütura kapılmadan tamamen vicdan rahatlığı içerisinde görevlerini yapabilmelerinin garantisidir azlolunamazlık kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılmamak aylık ödenek ve diğer özlük haklarından her ne suretle olursa olsun yoksun bırakılmamak hep hizmetlerini tarafsız bir surette kanunlara uygun yapabilmelerini sağlamaya matuftur askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısına ödenen ‘hakimlik tazminatı miktarının tespitinde mevzuatta diğer yüksek mahkemelerin başsavcıları için öngörülen ‘hakimlik tazminatı göstergesi esas alındığı halde diğer yüksek mahkemelerin yargıtay danıştay ve askeri yargıtay başsavcılarının alacakları ‘yüksek hakimlik tazminatı ile ilgili her hangi bir sınırlama söz konusu değilken aynı şartlara haiz olan davacının alacağı ‘yüksek hakimlik tazminatına ‘generalamiral rütbesinde olma yönünden sınırlama getirilmesi davacının özlük haklarının bir kısmından yoksun bırakılması anlamına gelir ki bu şekilde yapılan düzenleme davacı açısından hakimlik ve savcılık teminatını zedeler mahiyette olup söz konusu kısıtlayıcı hükümlerin anayasanın yukarıda belirtilen ‘yargı bağımsızlığı ‘hukuk devleti ‘adalet anlayışı ‘kuvvetler ayırımı ve ‘eşitlik ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır ankara i̇dare mahkemesinin sayılı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizce aynı kadroda görev yapan aynı yetkileri kullanan ve aynı sorumluluğu taşıyan kişilerin farklı ‘yüksek hakimlik tazminatı ve dolayısıyla ‘temsil tazminatı almalarının anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğu sonucuna varıldığından sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinde yer alan cetvelin numaralı sırasındaki askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı sözcükleri yanında bulunanesas sayısı karar sayısı ‘generalamiral rütbesinde olmak şartıyla kaydının ve bağlı olarak cetvelin ikinci sıra numarasında bulunan ‘askeri yüksek i̇dare mahkemesi başsavcısı kelimelerinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneğinin anılan mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 2,595 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanununun maddesinin birinci fıkrasının ve bendlerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun maddesi ile ayrımcılık yasağının ileri sürülemeyeceği halleri düzenlemiştir ayrımcılık yasağı insan hakları arasında eşitlik ile beraber ana sütunu oluşturan ayrımcılık temellerine dair ayrıntılı düzenlemeler ile ayrımcılık yasağı hukuku kavramının gelişmesini sağlayan ana ilke olup uluslararası hukukta avrupa i̇nsan hakları sözleşmesnde ai̇hs belrlenen dğer hakların kullanımında eşt muameley garant eden ai̇hs maddesyle düzenlenmştr ayrımcılık yasağının avrupa konsey tarafından üretlen yasal belgelern şekllenmesnde etks açık olup korunması gereken br temel özgürlük olarak görülmektedr avrupa sosyal haklar şartı ulusal azınlıkların korunması çerçeve sözleşmes i̇nsan tcaretne karşı avrupa konsey sözleşmes kadına yönelk şddet ve ale i̇çi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye i̇lşkn avrupa konsey sözleşmes çocukların cnsel i̇stsmar ve sömürüye karşı korunmasına i̇lşkn avrupa konsey sözleşmesnde ayrımcılığa karşı ayrıca koruma düzenlenmştr brleşmş mlletler nezdnde ise uluslararası medeni ve syas haklar sözleşmes uluslararası ekonomk sosyal ve kültürel haklar sözleşmes her türlü irk ayrımcılığının ortadan kaldırılması sözleşmes kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına dar sözleşme i̇şkenceye karşı sözleşme çocuk hakları sözleşmes engell hakları sözleşmesnde ayrımcılık yasağı yer almaktadır birleşmiş milletler i̇nsan hakları komitesinin nolu genel yorumu ayrımcılık yasağına özgülenmiştir ayrımcılık yasağı doğrudan ve dolaylı ayrımcılık olarak iki şekilde görünür olmaktadır doğrudan ayrımcılık belli kategoride olan kişilere objektif ve makul bir sebep olmaksızın veya meşru bir amaç gözetmek veyahutta da gözetilen amaçla yapılan muamele arasında orantılılık ilişkisi bulunmaksızın farklı muamelede bulunmaktadır willis paragraf dolaylı ayrımcılıkta bir koşul bir ölçüt ya da bir uygulama görünüşte tarafsız olmasına karşın yasal bir amaç tarafından nesnel olarak meşrulaştırmaksızın ırk ya da etnik köken ya da inanç engellilk cnsyet yaş ya da cnsel yönelme mensup kşler çn dezavantaj oluşması anlamına gelmektedr br başka deyşle dolaylı ayrımcılıkta muamele farklı değldr ama sonuç farklıdır ayrımcılık yasağı hukuku aynı durumdak kşlern veya grupların farklı muamele gördükler ve farklı durumlardak kşlern veya grupların aynı şeklde muamele gördükler tüm htmaller yasaklar dolaylı ayrımcılıkta görünüşte tarafsız olan düzenlemenn ölçüt veya uygulamanın korunan br grubu bell br dezavantaja sokması anlamındadır düzenlemenin bendinde istihdam ve serbest meslek alanlarında zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı hâlinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele istisna olarak düzenlenmiştir i̇stihdam ve serbest meslek alanlarında çalışacak kişilere yönelik farklı muamelenin yasal dayanağı düzenleme ile oluşturulmuştur düzenlemede ifade edilen zorunlu mesleki gerekliliğin ne olduğu belli değildir i̇şveren tarafından herhangi bir neden zorunlu mesleki gereklilik olarak değerlendirilebilecek ve ayrımcı muamele sayılmayacaktır her ne kadar muamelenin orantılı ve amaca uygun olması şartları kanunda düzenlenmiş olsa da bu hususların değerlendirilmesinin objektif yapılmaması ihtimali bulunmaktadır düzenlemenin bendi ise sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumları istisna olarak düzenlemiştir otuz yedinci oturum esas sayısı karar sayısı bu açıklamalar doğrultusunda kanunun maddesinin birinci fıkrasının ve bendlerini tekrar değerlendirmek gerekirse kanunda yer alan zorunlu mesleki gereklilikleri ibaresi belirsiz ve muğlaktır zorunlu mesleki gerekliliklerin sınırları ve kapsamının bireyler tarafından bilinmesi mümkün değildir bir işe başvurduğunda başvurusu reddedildiğinde bireye yapılan açıklama sadece zorunlu mesleki gereklilikler olabilecektir yine aynı şekilde düzenlemede yer alan amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele nesnel bir kavram değildir anayasanın maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti devleti bir sosyal hukuk devletidir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir k rg tarih sayı hukuk devletinin ön koşulları arasında hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri bulunmaktadır belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir düzenlenen istisna belirsizliğe yok açmakta hukuk güvenliği ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur anayasa mahkemesi kararı e rg tarih sayı – hukuk devleti ilkesine aykırı olan kamu yararını ve ölçülülük ilkesini gözetmeyen kanun koyucunun takdir yetkisini anayasal sınırlar çerçevesinde kullanmamış olması gerekçeleri ile düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir bendi düzenlemesi ise sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan haller tarifi mevcut pozitif normlardaki düzenlemeler ile dahi uyumsuzdur i̇ş kanununda kadınların çalışmasının kısıtlandığı tek alan maden ocakları ile kablo döşemesi kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerdir bunun dışındaki tüm düzenlemeler pozitif ayrımcılık hükümleridir somutlaştırmak gerekirse i̇ş kanununda kadınlara yönelik istihdamdaki istisnai farklardan biri gece postasında çalışma saatlerini yedi buçuk saatle sınırlayan kadın çalışanların gece postalarında çalıştırılma koşulları hakkında yönetmelikteki maddedir ve söz konusu madde bir pozitif ayrımcılık hükmüdür benzer bir pozitif ayrımcılık hükmü de işvereni gece postasında çalışan kadın işçilere evi ile işi arasında servis sağlamakla yükümlü kılar ancak anayasanın maddesinde açıkça zikredildiği üzere kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür eşitliğin yaşama geçmesi maksadıyla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ancak iptali talep edilen belirsiz ibareler ile düzenlenmiş normlar anayasanın ve diğer iç hukuk normlarındaki eşitliği sağlayıcı düzenlemeler ile bireylere sağlanan güvenceleri bertaraf etmektedir ayrıca kanunun kendisi ile güvence altına alınanesas sayısı karar sayısı ayrımcılığa uğramama ve eşitliğin gerçekleşmesi işlevini de bu istisnalar bozmaktadır bu sebeple düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ayrımcılık çalışma ve istihdam alanlarında çok sık görünür olmaktadır bazı mesleklerin sadece bazı cinsiyetler tarafından yapılabileceği cinsel yönelimi nedeniyle bazı mesleklerin yapılamayacağı engel durumu nedeniyle sadece belirli alanlarda istihdam edilme türkiyede de yıllardır yargıya da taşınmış olan ayrımcılık deneyimleridir ai̇hm cinsiyet kavramını farklı muamelenin başvurucunun cinsiyetiyle soyut bir anlamda bağlantılı olduğu durumları da içerecek şekilde yorumlanmış ve böylece toplumsal cinsiyet kavramını da ai̇hs kapsamında koruma altında olduğuna hükmetmiştir toplumsal cinsiyet kavramı biyolojik cinsiyetten farklı olarak bir kişinin sosyal veya psikolojik cinsiyetini ifade eder toplumsal cinsiyet kimliği sadece cinsiyet değiştirme ameliyatı geçirenleri ‘transseksüeller değil toplumsal cinsiyetlerini ifade etmek üzere diğer cinsin kıyafetlerini giymek veya normal olarak karşı cinsin üyeleriyle ilişkili sayılan bir konuşma tarzını veya kozmetiklerini benimsemek travestilik gibi başka tercihleri bulunan kişileri de kapsar prof dr osman doğru i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi açıklama ve önemli kararlar legal yayınevi sayfa ai̇hm türkiyedeki genel ve ayrımcı yargı pasifliğinin kasıtlı biçimde olmasa da esasen kadınları etkilediğini belirterek türkiyeyi defaten mahkum etmiştir devletin ayrımcılık yapmama yükümlülüğünün yanı sıra üçüncü kişilerin ayrımcı muamelelerine karşı da önleme ve ayrımcılığın yaşandığı durumlarda etkili soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır ai̇hme göre devlet muhtemel ayrımcılık saiklerini özel olarak soruşturmakla yükümlüdür nachova ve diğerleri düzenleme uluslararsı sözleşmelerde güvence altına alınan eşitlik ilkesine ayrımcılık yasağına ve ai̇hm kararlarına aykırılık teşkil etmektedir bu sebeple anayasanın maddesine de aykırılık taşımaktadır açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden iptal edilmesi zorunludur tarihli ve sayılı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanununun maddesinin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ile sekizinci fıkrasında yer alan başbakan veya görevlendireceği bakanın onayıyla ibaresi kurul kurumun karar organı olarak öngörülmüştür her ne kadar maddenin birinci fıkrasında kurulun bu kanunla ve diğer mevzuatla verilen görev ve yetkilerini kendi sorumluluğu altında bağımsız olarak yerine getireceği ve kullanacağı düzenlenmiş olsa da kurul üyeleri yürütme tarafından belirlenmektedir görev alanına giren konularla ilgili olarak hiçbir organ makam merci veya kişi kurula emir ve talimat veremez tavsiye ve telkinde bulunamaz düzenlemesi bu bakımdan sadece kağıt üzerinde kalan işlevi olmayan bir düzenleme olacaktır nitekim kurul üyesi olarak birden fazla defa seçilmek mümkündür seçimi yapacak olan yürütmeye karşı kurul üyeleri hiyerarşik olarak olmasa da organik olarak bağımlıdır i̇ptali talep edilen düzenleme uyarınca kurulun sekiz üyesi bakanlar kurulu üç üyesi cumhurbaşkanı tarafından seçilecek bakanlar kurulunca seçilecek bir üye yükseköğretim kurulu tarafından insan hakları alanında çalışmalar yapan öğretim üyelerinden önerilecek iki aday arasından yedi üye ise dördüncü fıkrada aranan şartları taşımak kaydıyla insan hakları alanında çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları sendikalar sosyal ve mesleki kuruluşlar akademisyenler avukatlar görsel ve yazılı basın mensupları ve alan uzmanlarının göstereceği adaylar veya üyelik başvurusu yapanlar arasından belirlenecektiresas sayısı karar sayısı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanunu insan hakları alanında evrensel standartların yakalanmasına katkı sağlayacak insan hakları alanında kamuoyunun bilincini arttıracak ve bireyin insan hakkı ihlallerine karşı kendini daha fazla güvende hissedebileceği bir anlayışla hazırlanmamıştır aksine paris prensiplerinde yer alan bağımsızlık mali özerklik ve çoğulculuk gibi çok önemli ilkelere tatmin edici düzeyde yer verilmeyerek sağlanmak istenen hukuki menfaati sağlamaktan oldukça uzak göstermelik bir kanun olarak düzenlenmiştir i̇şkenceyi önleme sözleşmesinin seçmeli protokolü opcat uyarınca oluşturulması gereken ulusal önleme mekanizmasını oluşturmuş gibi görünmek avrupa birliği üyeliği sürecinde katılım ortaklığı belgesi ve i̇lerleme raporlarında türkiyenin yerine getirmesi gereken bir yükümlülüğü yerine getiriyormuş gibi görünmek vize muafiyeti sürecindeki istenilen kriterleri yerine getirmiş gibi görünmek amacıyla kanunlaşan bu düzenlemeler iktidar tarafından görevini bir an önce yerine getirmenin aceleciliği ve özensizliği ile bu konuda yapılan tüm eleştiriler görmezden gelinerek ve geniş tabanlı bir müzakere sürecinin ortaya çıkaracağı ortak akıldan yeteri kadar faydalanılmadan yapılmıştır i̇şkenceye karşı komite nisan tarihlerinde düzenlenen ve toplantılarında catcsr ve türkiyenin dördüncü periyodik raporunu değerlendirmiş catctur ve mayıs tarihlerinde yaptığı ve toplantılarında aşağıdaki sonuç gözlemlerini kabul etmiştir sonuç gözlemlerde komite türkiye i̇nsan hakları kurumunun yerini alacak türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumunu kuran yeni yasaya göre kurum üyelerinin sekizinin kabine tarafından üçünün ise cumhurbaşkanı tarafından atanmasının öngörülmesini bu yeni insan hakları kurumunun bağımsızlığını zedelemesi nedeniyle kaygıyla karşılamaktadır paragraf komite sonuç gözlemlerinde ayrıca türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumunun işlevsel yapısal ve mali bağımsızlığını sağlamak ve üyelerin atanması işleminin insan haklarının geliştirilmesi ve korunması için kurulan ulusal kurumların statüsü ile ilgili i̇lkelerle paris i̇lkeleri tam uyumlu olmasını sağlamak için gerekli yasal önlemleri almalıdır demektedir paragraf sekizinci fıkra düzenlemesinde başkan i̇kinci başkan ve üyelerin süreleri dolmadan herhangi bir nedenle görevlerine son verilemeyeceği düzenlenerek göreve son verilmesinin istisnaları yedi bend halinde sayılmıştır bu yedi istisnanın birinin olması hallerinin kurul tarafından tespit edilmesi üzerine başbakan veya görevlendireceği bakanın onayıyla üyeliğine son verilecektir kurulun bağımsızlığına ilk engel kurul üyelerinin belirlenmesi iken ikinci büyük engel üyelerin görevlerine son verilmesi halinin başbakan veya görevlendireceği bakanın onayına tabi kılınmasıdır kurulun kurul üyelerinin kanunda sayılan hallerden birisinin tespit etmiş olması halinde üyeliğine son verilmesi hususu düzenlenmiştir üyenin seçilmesi için gerekli şartları taşımaması ya da sonradan kaybetmesi kurul kararlarını süresi içinde imzalamaması kurul tarafından kabul edilebilir mazereti olmaksızın bir takvim yılı içinde toplam beş kurul toplantısına katılmaması ağır hastalık veya engellilik nedeniyle iş göremeyeceğinin sağlık kurulu raporuyla belgelenmesi görevi ile ilgili olarak işlediği suçlardan dolayı hakkında verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesi geçici iş göremezlik hâlinin üç aydan fazla sürmesi sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinde belirtilen suçlardan mahkûm edilip de cezasının infazına fiilen başlanması hâllerinin kurul tarafından tespit edilmesi üzerine üyenin görevine son verilebilecektir ancak üyeliğe sonesas sayısı karar sayısı verme yetkisi iptali talep edilen başbakan veya görevlendireceği bakanın onayına tabi kılınmıştır başbakan veya görevlendireceği bakanın onayı ile bir üyenin görevine son verilmesi bağımsız olması gerken yapının ve üyelerin yürütmeye bağlanması anlamına gelmektedir bu bakımdan kurulun bağımsızlığına ilişkin yukarıda ayrıntılı olarak açıkladığımız hususlar üyelerin görevine son vermesi hususu ile de doğrudan ilintilidir bu bağlamda üyelerin görevine yürütmenin onayı ile son veriliyor olması anayasanın maddesi uyarınca taraf olunan uluslararsı sözleşmelerdeki insan hak ve özgürlüklerine ilişkin yapıların özerkliği ve bağımsızlığı ilkesine aykırılık teşkil etmesinden hareketle anayasanın maddesine anayasanın maddesinde düzenlenen insan haklarına saygılı hukuk devleti olma niteliği ile uyumsuz olmasından hareketle anayasanın maddesine anayasanın maddesiyle düzenlenen kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engeli oluştumasından hareketle anayasanın maddesine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekir bm i̇nsan hakları komisyonunun mart tarihli sayılı ve bm genel kurulunun aralık tarihli sayılı kararlarıyla kabul edilen ve paris i̇lkeleri olarak bilinen insan haklarının geliştirilmesi ve korunması için kurulan ulusal kuruluşların statüsüne ilişkin ilkeler bu kurulun bağımsızlık ve çoğulculuk temelinde kurulmasının esas alması zorunludur paris i̇lkeleri gereğince kurulacak kurulun bağımsız ve özerk olması gerekir i̇ptali talep edilen düzenlemeler uluslararası ilke ve standartlarla uyumsuzdur bu sebeple anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder anayasanın devletin temel amaç ve görevlerini saydığı maddesi uyarınca kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin amaç ve görevleri arasındadır i̇nsan hakları ihlallerinin tarafı devlettir hak ihlalli yapan ayrımcılık uygulayan birimlerin veya kişilerin etkili soruşturularak cezalandırılması benzer olayların tekrarlanmasını önlemek anayasanın maddesi uyarınca devletin sorumluluğu arasındadır bu görevi yerine getirebilmesi için etkili bir araç olabilecek kurulun yapısı üyelerin kompozisyonu önemlidir bağımsız ve tarafsız olmayan kurulun tamamının yürütme tarafından şekillendirildiği görevlerine yürütmenin onayıyla son verilmesi hususları kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelin kendisi olmuştur bu sebeple iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi uyarınca türkiye cumhuriyeti insan haklarına saygılı demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir i̇nsan haklarına saygılı olmak hakkı ihlal etmemek hak ihlallerinin olmasını önlemeye yönelik tedbirleri almak ve hakların etkin kullanımını sağlamak anlamına gelmektedir bireylerin haklarının ihlal edildiği iddiasıyla başvurabilecekleri mekanizma hakların kullanımının güvencesi anlamına gelmektedir ancak bu mekanizma işlevsel olduğu takdirde bir anlam taşıyacaktır aksi takdirde yürütmenin taraf olduğu hak ihlallerini aklama mekanizması olarak çalışabilir i̇ptali talep edilen mevcut düzenlemeler kurulun yürütmeye bağlı olarak yapılandırılması anlamına gelmektedir hak ihlali yapanın kendisini soruşturması evrensel ilke ve standartlarla uyumsuz olduğu kadar insan haklarına saygılı olma kavramı ile de örtüşmemektedir bu sebeple düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen düzenlemeler anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanununun maddesinde yer alan başvuranın iddiasının gerçekleğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde ibaresi kanunun maddesi münhasıran ayrımcılık yasağının ihlali iddiasıyla kuruma yapılan başvurulardaki ispat külfetini düzenlemektedir ayrımcılık yasağında ispat külfeti ayrımcılığa uğrayan değil ayrımcı fiili işleyen uygulamayı yapan taraftadır bir başka deyişle ayrımcılık iddialarında ispat külfeti iddiada bulunan tarafta değildir ispat yükü tersine döner ve karşı tarafa yüklenir çünkü ayrımcılığı kanıtlamak güçtür ayrımcılık kendini kolayca tespit edilebilir şekilde göstermez avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de sözleşme tarafından belirlenen usülün her zaman sıkı bir şekilde addirmanti incumbit probatio iddia eden iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür ilkesini uygulamayı gerektirmediğini kabul etmiştir aktaş paragraf ai̇hm bir başvurucunun farklı muameleye tabi tutulduğunu ayrımcılık karinesini ortaya koyması durumunda bu farklı muamelenin haklı olup olmadığını ispatlama görevinin hükümete ait olduğunu belirtmiştir chassagnou ve diğerleri paragraf mahkeme dh ve diğerleri çek cumhuriyeti davası kararında ayrımcı muamelenin ispatlanması sözkonusu olduğu zaman başvurucuların içinde bulundukları zorluğu kabul etmiş ve başvurucuların haklarının etkili bir şekilde kullanımını güvence altına almak için dolaylı ayrımcılık konusunda kanıtlarla ilgili kuralların daha az sert bir şekilde uygulanması gerektiği sonucuna varmıştır paragraf türkiye anayasanın madde uyarınca temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası hukuku esas almak zorundadır uluslararası hukukta bağlayıcı olan uluslararası sözleşmeler ile yargı yetkisinin kabul edildiği mahkeme kararları da bulunmaktadır ai̇hs uyarınca yargılama yetkisine haiz olan ai̇hm kararları da türkiye bakımından bağlayıcıdır bu sebeple iptali talep edilen düzenleme yukarıda değinilen ai̇hm kararları ile uyumsuzdur ve anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali talep edilen düzenlemede başvuranın sadece ayrımcılığa uğradığını ileri sürmesi ispat külfetinden kurtulmasını sağlamamaktadır ayrımcılık iddiasında bulunan kişiden iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması beklenmektedir eğer ayrımcılık iddiasında bulunan kişiden iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyabilirse ispat külfeti uluslararası hukuktaki kabul edildiği hale dönüşmektedir bu kısıtlama bireylerin eşitliğinin sağlanmasının en önemli unsuru olan ayrımcılığa uğramama güvencesini doğrudan ihlal eder niteliktedir bir başka deyişle ayrımcılık yasağı eşitlik ilkesinin bir unsurudur ve anayasamızın maddesi ile düzenlenmiştir i̇spat külfetine dair getirilen bu kısıtlama anayasanın maddesine ve ayrıca anayasanın maddesine aykırıdır nitekim madde temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasında kanunla olmasının dışında demokratik bir toplum düzeninde gerekli olması ve ölçülü olması kıstaslarını getirmiştir ancak yapılan düzenleme eşitlik ilkesinin yaşama geçmesinde ayrımcılık ile mücadelede ve önlenmesinde yeni bir kriter sınırlama getirmektedir bu sınırlama ayrımcılığa uğrayan birey bakımından hakkını aramasını güçleştiren bir düzenlemedir eşitliğin gerçekleşmesine yönelik doğrudan bir engelleyici müdahaledir ve hakkın özüne dokunmaktadır başvurucudan iddianın gerçekliğine ilişkin kuvvetli emareler ile karine oluşturan olguları sunması neredeyse imkansızdır ayrımcılığa maruz kalan kişinin elinde kimi zaman sadece kendi yaşanmışlığı vardır bu sebeple düzenleme iptal edilerek münhasıran ayrımcılık yasağının ihlali iddiasıyla kuruma yapılan başvurularda ayrımcı muamelede bulunanların ayrımcılık yasağını ve eşit muamele ilkesini ihlal etmediğini ispat etmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da ölçülülük ilkesi gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur i̇ptali talep edilen düzenlemede bu denge gözetilmemiş ayrımcılığa uğramış olan birey bakımından eşitliğin tesisini sağlayacak mekanizma bakımından bir kısıtlılık daha getirilerek güçleştirilmiştir nitekim ölçülülük aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir ilkedir anayasa mahkemesi kararı e rg tarih sayı unutulmamalıdır ki öze dokunma yasağını ihlal etmeyen müdahaleler yönünden gözetilmesi öngörülen demokratik toplum düzeninin gerekleri kavramı öncelikle ilgili hak yönünden getirilen sınırlamaların zorunlu ya da istisnai tedbir niteliğinde olmalarını başvurulabilecek en son çare ya da alınabilecek en son önlem olarak kendilerini göstermelerini gerektirmektedir demokratik toplum düzeninin gereklerinden olma bir sınırlamanın demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik ve ölçülü olmasını ifade etmektedir anayasanın maddesinde yer alan ve aralarında sıkı bir ilişki bulunan temel hak ve hürriyetlerin özü demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesi kavramları bir bütünün parçaları olup demokratik bir hukuk devletinin özgürlükler rejiminde gözetilmesi gereken temel ölçütleri oluşturmaktadır k rg tarih sayı i̇ptali talep edilen düzenleme demokratik toplumda gerekli olmaması hakkın özüne müdahele niteliği taşıması ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşmamakta ve bu sebeplerle anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir yine ölçülülük ilkesi hukuk devletinin unsurlarından biridir ve kanun koyucu düzenleme yaparken anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ile bağlıdır bu sebeple iptali talep edilen düzenleme eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlet olma ile bağdaşmadığı için anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali talep edilen düzenleme açıklanan sebeplerle anayasanın ve maddesine aykırılık teşkil ettiğinden iptal edilmesi gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ nisan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanununun maddesinin birinci fıkrasının ve bendleri maddesinin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ve sekizinci fıkrasında yer alan başbakan veya görevlendireceği bakanın onayıyla ibaresi maddesinde yer alan başvuranın iddiasının gerçekleğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde ibaresi anayasaya açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı i̇ptali talep edilen düzenlemeler ayrımcılık ile mücadelede olmazsa olmaz hususlardır bireyler arasındaki eşitliğin sağlanamadığı veya ayrımcı muameleye maruz kalmaları halinde bir çözüm mercii olabilecek kurulun bağımsızlığı tarafsızlığı ayrımcılık alanlarına ilişkin istisnaların belirsizliği ispat külfetindeki düzenlemeler anayasamız ve uluslararası insan hakları hukuku ile çelişmektedir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem nisan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu kanununun maddesinin birinci fıkrasının ve bendlerinin anayasanın ve maddelerine maddesinin ikinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri ve sekizinci fıkrasında yer alan başbakan veya görevlendireceği bakanın onayıyla ibaresinin anayasanın ve maddelerine maddesinde yer alan başvuranın iddiasının gerçekliğine ilişkin kuvvetli emarelerin ve karine oluşturan olguların varlığını ortaya koyması halinde ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,439 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçesi şöyledir sanık hakkı gölün sayılı sigorta murakabe kanununun sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik ve tcknın maddesi ile cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmıştır sanık vekili mahkememize verdiği tarihli dilekçesinde sayılı khknin tarihli sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarıldığını mezkur yetki yasasının ise gün ve sayılı yüksek anayasa mahkemesi kararıyla iptal edildiğini bu nedenle sayılı khknin anayasal dayanaktan yoksun olduğunu yok hükmünde olan bir kurala göre ceza verilemeyeceğini belirterek sayılı yasanın maddesi hükmünün iptali için mahkememizin anayasa mahkemesine başvuruda bulunmasını istemiştir sayılı yasanın maddesini değiştiren sayılı kanun hükmünde kararname günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış olup kararnamenin dayanağı olan yetki yasası anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararıyla iptal edilmiş ve sayılı khk anayasal dayanaktan yoksun kalmış olduğundan sayılı khk anayasanın başlangıcında yer alan kayıtsız şartsız türk milletine ait olan egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz ilkeleriyle khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesine aykırı olduğundan sayılı yasanın sayılı khk ile değişik maddesinin fıkrasının da anayasaya aykırı olması sebebiyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu konuda karar verilmek üzere başvuru kararı ve ilgili evrakların yüksek anayasa mahkemesine gönderilmek üzere başsavcılığına tevdiine ve anayasa mahkemesi kararının beklenmesine | 224 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir türkiye i̇statistik kurumu tarafından tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren bakanlar kurulu kararı gereğince yılı hane halkı i̇şgücü anketi yapılmasına dönük resmi istatistik çalışması başlatıldığı bu nedenle i̇zmir tüi̇k bölge müdürlüğü tarafından i̇zmir iline ait ilçede çalışmanın sürdürülmesi bakımından itiraz edenin de aralarında bulunduğu hanelerin tespit edildiği hane halkı işgücü anketi kapsamında belirlenen hanelere istatistiki çalışma yapılacağına ve bu çalışma için iki yıl içinde çeşitli zamanlarda olmak üzere toplam görüşme yapılacağına istenen bilgilerin verilmemesi halinde idari para cezası uygulanacağına dair hanelere tebligat gönderilerek durumun bildirildiği itiraz edene de bu mahiyetteki tebligatın tarihinde gönderildiği itiraz eden hanesinin tarihinden başlayarak kez görevliler tarafından çalışma kapsamında ziyaret edildiği çalışmanın tamamlanması için son kez itiraz edenin evine tarihinde gidildiğinde itiraz edenin aynı mahiyetteki sorulara kez cevap verdiğinden görüşmeyi kabul etmemesi üzerine itiraz eden ile anketörün telefonla görüştüğü çalışma gereği son kez görüşülmesi gerektiği çalışmanın resmi çalışma olup cevap vermekle yükümlü olduğu aksi halde hakkında idari ceza uygulanabileceği bildirilmesine karşın itiraz edenin ankete katılmayı reddettiği sayılı kanunun maddesi gereğince yedi gün içerisinde son çalışmaya esas olmak üzere bilgileri vermesi veya eksik ve hataları gidermesi için uyarı mektubunun itiraz edene tarihinde usulüne uygun tebliğ edildiği ancak itiraz edenin verilen sürede cevap vermemesi nedeniyle sayılı kanunun maddesi gereğince tl idari yaptırım uygulanarak verilen kararın tarihinde itiraz edene tebliğ edildiği itiraz edenin de süresinde mahkememize itirazda bulunduğu görülmüş dosyamızdan bir suret başvuruya eklenmiştir i̇tiraz edenin eyleminin sabit olması halinde itiraza konu olan kuralın itiraz eden hakkında uygulanması mutlaktır çünkü sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesinde i̇statistiksi birimlerin kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlü oldukları sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesinde başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veya hatalı verenlerin bir kereye mahsus olmak üzere uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları gidermelerinin isteneceği bu uyarıya rağmen bilgileri hiç vermeyen veya talep edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişilerin idari yaptırım kararı ile cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç hükümleri ve ve maddelerinde türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olup kimsenin hukuk devleti dışına çıkamayacağı devletin amaç ve görevlerinin kişilerin ve toplumun refahı huzur ve mutluluğunu sağlamak ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak olduğu anayasanın maddesinde herkes din ırk renk siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının maddeye göre anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organları ile tüm idari makamları bağlayan tüm temel kuralların olduğu ve kanunun anayasaya aykırı olamayacağının maddesindeesas sayısı karar sayısı herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunun temel hak ve hürriyetlerinin kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını ihtiva ettiğini maddesinin temel hak ve hürriyetlerinin özlerine dokunulmaksızın anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği ve bu sınırlamanın anayasanın sözüne ruhuna demokratik toplum düzenine ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağının maddesinde herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğunu maddesinde ise kişi hürriyeti ve güvenliğini düzenlediği herkesin kişi hürriyeti ve güvenliğine sahip olduğunu maddesinin herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı göstermesinin isteme hakkına sahip olduğunun maddesinde ise herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunun her ne sebep ve amaçla olursa olsun herkes düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını emreden amir hükümlerdir özel olarak belirtilen amir kurallar gereğince temel hak ve hürriyetlerin kısıtlanması ancak kanunla tayin edileceği ve bu sınırların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve her ne sebeple ve amaçla olursa olsun kimseye düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı dikkate alındığında sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesindeki istatistiksi birimler kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil ve süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlüdür hükmünü belirleyen anayasa hükümlerine aykırılık teşkil ettiği itiraz edenin hane halkı iş gücüne dair bilgi vermeye zorlandığı iki yıl içinde en fazla kez ziyaret edilerek benzer mahiyetteki sorulara cevap verilmesinin öngörüldüğü itiraz edenin her görüşmede aynı tip sorulara kez cevap verip sonuncu kez ziyaret edildiğinde bu bilgileri defalarca verdiğinden bu kez vermek istemediğini belirttiği bu nedenle idari yaptırım kararına muhatap olduğu oysa ki düşünceyi açıklama ve kanaat hürriyetine sahip olup kişilerin kişisel bilgi düşünce kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacakları ve bundan dolayı da cezai bir müeyyide ya da idari bir yaptırımla karşı karşıya kalınmasının hukuk devleti ilkesi ile ve temel hak ve hürriyetlere aykırılık teşkil edeceği devletin kurumsal sistemlerine kayıtlı olması gereken işgücü çalışan kişiler ve çalıştıkları yer bilgilerinin kurumsal sisteme kayıtlı olmayıp kayıt dışı olmasının neticesi kişilerin çeşitli kez ziyaret edilerek kişilerin beyanı usulüne göre belirlemeye çalışması ve buna uymak istemeyen kişilerin idari yaptırım kararına muhatap kılınmasının anayasaya aykırı olduğu bir kurumun yapacağı bir konuda istatistiksi veri veya bilgileri ücret karşılığında aynı durumda olan başka kişilerden ya da özel hukuk tüzel kişilerin yetkili organlarından isteyebilmesinin hukuk devleti ilkesinde geçerli olacağı zorla kişi ya da özel hukuk tüzelkişiliğinin yetkili temsilci ve organlarından veri veya bilgi istemenin devletin temel amaçları ve görevleri temel hak ve hürriyetleri niteliği düşünce kanaat hürriyeti özel hayatın gizliliği ve korunması ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ve yine sayılı yasanın maddesine muhalefet nedeni ile ilgili kişi ya da kurumların yetkili organ ve temsilcilerinden idari para cezası verilmesi de yine hukuk devleti ilkesi temel hak ve hürriyetlerin korunması kişi güvenliği ve hürriyeti düşünce kanaat hürriyeti ilkeleri ile de bağdaşmamaktadır devletin temel amaç ve görevleri anayasada yer alan eşitlik ilkesi temel hak ve hürriyetleri niteliği kişi hürriyeti ve güvenliği özel hayatın gizliliği düşünce ve kanaat hürriyetine ilişkin düzenlemelere aykırı olan söz konusu hükümlerin belirtilen ve yüksek mahkemece resen nazara alınacak diğer gerekçelerle itiraza konu sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırı olmasının nedenleri ile anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesince resen iptaline karar verilmesi itiraz ve arz olunuresas sayısı karar sayısı e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir i̇darenin tahakkuk ettirdiği idari para cezasının iptali istemiyle mahkememizin değişik i̇ş sayılı dosyasında açılan davanın yargılaması sırasında uygulanması gereken yasa metninin anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak bu konuda karar verilmesi için yüksek mahkemenize başvurulmasına karar verilmiştir şöyle ki mahkememizde görülen dava davacı türkiye i̇statistik kurumu başkanlığı bursa bölge müdürlüğü tarafından sayılı yasanın maddesine aykırı davranmaktan dolayı aynı yasanın ve sayılı yasanın maddelerine istinaden hakkında tl idari para cezası uygulanmasına karar verildiğini buna ilişkin idari para cezası karar tutanağını tarihinde tebellüğ ettiğini ancak bu idari para cezasına dayanak işlemlerin kendisine hukuka uygun olarak tebliğ edilmediğini belirterek verilen idari para cezasının iptaline karar verilmesini talep etmiştir başlangıçta bursa sulh ceza mahkemesinin değişik i̇ş sayılı dosyası ile yapılan söz konusu itiraz ile ilgili olarak yapılan yargılama sırasında anılan mahkemenin tarihli kararıyla itiraza konu kabahatin eskişehirde işlenmiş olduğu gerekçesiyle evrakın eskişehir sulh ceza mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş bu kapsamda gönderilen evrak mahkememizin değişik i̇ş numarasına kaydedilmiştir mahkememizce davada uygulanacak olan ve i̇ptali i̇stenen yasa hükmü sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine göre başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veya hatalı verenler bir kereye mahsus olmak üzere uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları gidermeleri istenir bu uyarıya rağmen bilgileri hiç vermeyen veya talep edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinin organ ve temsilcileri hakkında fiilin hanehalkı veya bireylerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda beşyüz yeni türk lirası hanehalkı veya bireyler dışında kalan diğer istatistikî birimlerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda binbeşyüz yeni türk lirası sayımlarda işlenmesi durumunda ikibin yeni türk lirası i̇darî para cezası uygulanır i̇ptali i̇stenen yasa hükmünün aykırı olduğu düşünülen anayasa hükümleri madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidiresas sayısı karar sayısı madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra skl mad kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde i̇ptal ibare anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar madde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz madde herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz mülga cümle sk md mülga fıkra sk md milli güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça kimsenin üstü özel kağıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur hakim kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde el koyma kendiliğinden kalkar madde herkes vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet dini ayin ve törenler serbesttir kimse ibadete dini ayin ve törenlere katılmaya dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak kişilerin kendi isteğine küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır kimse devletin sosyal ekonomik siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz madde herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptiresas sayısı karar sayısı her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz yüksek mahkemeye başvuru gerekçesi yukarıda belirtilen dava ile ilgili olarak mahkememizce başlangıçta başvuru üzerine yapılan ön inceleme sonucunda mahkememizin yetkili olduğunun ve başvurunun süresi içinde yapıldığının başvuru konusu idari yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olduğunun ve başvuranın buna hakkı olduğunun anlaşılması sebebiyle başvurunun usulden kabulüne ancak idari yaptırımın uygulanmasına dayanak teşkil eden hükmün anayasaya aykırı olması sebebiyle bu konuda anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir zira dava davalı idarenin tahakkuk ettirdiği idari para cezasının iptali istemine ilişkindir resmî istatistiklerin üretimine ve organizasyonuna ilişkin temel ilkeleri ve standartları belirlemek ülkenin ihtiyaç duyduğu alanlarda veri ve bilgilerin derlenmesini değerlendirilmesini gerekli istatistiklerin üretilmesini yayımlanmasını dağıtımını ve resmî i̇statistik programında istatistik sürecine dâhil kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere türkiye i̇statistik kurumunun kuruluş görev ve yetkilerine ilişkin esasları düzenlemek amacıyla tarihinde kabul edilerek tarihli ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine göre başkanlık kurumun görev alanına giren konularla ilgili sayım ve araştırmalarda istatistik üretimi için gerekli gördüğü her türlü ortamdaki veri ve bilgiyi tüm istatistikî birimlerden başkanlıkça belirlenen şekil süre ve standartlarda doğrudan isteme yetkisine sahiptir kanunun maddesine göre de başkanlık gerektiğinde verilen veri veya bilgilerin doğruluğunu araştırmaya kontrol etmeye ilgililerden ek bilgi ve belge istemeye araştırma ve kontroller sonucu düzenlenecek belgelerle gerçek veri ve bilgiyi belirlemeye yetkilidir sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine göre i̇statistikî birimler ülkenin ekonomi sosyal demografi kültür çevre bilim teknoloji ve ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki resmi istatistikleri üretmek üzere anayasada belirlenen temel haklar ve ödevler çerçevesinde kendilerinden istenen veri veya bilgileri başkanlığın belirleyeceği şekil süre ve standartlarda eksiksiz ve doğru olarak ücretsiz vermekle yükümlüdür sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine göre başkanlık veya kurum ve kuruluşlar tarafından program kapsamında istenen bilgileri geçerli bir mazereti olmaksızın belirlenen şekil ve sürede vermeyen veya eksik veya hatalı verenler bir kereye mahsus olmak üzere uyarılarak yedi gün içerisinde bilgileri vermeleri veya eksik ve hataları gidermeleri istenir bu uyarıya rağmen bilgileri hiç vermeyen veya talep edildiği hâlde eksikleri gidermeyen ve hataları düzeltmeyen gerçek kişiler veya özel hukuk tüzel kişilerinin organ ve temsilcileri hakkında fiilin hanehalkı veya bireylerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda beşyüz yeni türk lirası hane halkı veya bireyler dışında kalan diğer istatistikî birimlerle yapılan araştırmalarda işlenmesi durumunda binbeşyüz yeni türk lirası sayımlarda işlenmesi durumunda ikibin yeni türk lirası i̇darî para cezası uygulanır toplumsal düzene aykırı görülen eylemlerin idare tarafından men edilmesi kişilerle idare arasındaki uyuşmazlığın bir tür anlaşmayla mahkemeye taşınmadan çözümlenmesi idariesas sayısı karar sayısı yaptırımlardan beklenen amaçtır ancak somut durumda uygulanan yaptırıma ilişkin hüküm anayasaya aykırıdır zira tarihli ve sayılı anayasasının maddesinde cumhuriyetin nitelikleri belirtilirken türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır maddeye göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar maddeye göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz maddeye göre herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz maddeye göre herkes vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir kimse dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz maddeye göre herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz oysa hakkında idari yaptırım kararı uygulanan davacıya türkiye i̇statistik kurumu başkanlığı bursa şube müdürlüğünce hanehalkı bütçe anketi yapılırken davacının hanesi türkiye i̇statistik kurumu başkanlığı personeli tarafından ziyaret edilmiş davacı ile anket yapılmak istenmiş davacı kendisiyle anket yapılmasını kabul etmemiş bunun üzerine posta yoluyla anket sorulan davacıya gönderilerek ankete katılarak soruları cevaplaması istenmiş davacı buna da cevap vermeyince sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine göre hakkında tl idari para cezası uygulanmıştır türkiye i̇statistik kurumunca hanehalkı bütçe anketi yapılırken bütün türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına ankete katılma zorunluluğu getirilmemiş yalnızca davacı veya davacıyla beraber sınırlı sayıda kişihane seçilmiştir bütün vatandaşlara belli konulardaki anket sorularına cevap verme zorunluluğu getirilmediği halde davacıya veya sınırlı sayıda kişiye böyle bir zorunluluk getirilmesi ve buna uymamanın da ciddi bir yaptırıma bağlanması anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır kaldı ki bir anket kapsamında bireyleri belli konularda sorulacak sorulara cevap vermeye zorlamak herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu herkesin vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olduğu ve bu dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağı herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğu her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağına ilişkin yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine aykırıdır zaten kanunlar anayasaya aykırı olamayacağına göre belirtilen sebeplerle anayasaya aykırı olan söz konusu kanun hükmünün iptali gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle mahkememizde idari para cezasına itiraz olarak açılan davanın yargılaması sırasında uygulanması gereken sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle i̇ptali̇ne karar verilmesi arz olunur | 2,435 |
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleride yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschorigin html yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını karar vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin ncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın inci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde sürdürülen güncel siyasi tartışmalar esnasında sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir bu bağlamda herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanların da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partiler olacağında kuşku yoktur anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefet partisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefet partisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarakesas sayısı karar sayısı açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidir öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasıverilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasınıerkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştıresas sayısı karar sayısı günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesiverilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yasanın inci ve nci maddelerinde yer alan idari ibaresini idarî hak kavramının memurların ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal hakları dışında kalan tüm haklarını ifade etmesi nedeniyle belirsizlik içermesi idari haklara ilişkin düzenlemelerin anayasanın inci maddesindeki yasak alan içinde olması malî ve sosyal haklar dışındaki idarî hak kavramı içinde nitelenebilecek konuların önemli zorunlu ve ivedi durumlar kapsamında düşünülemeyeceği gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kılıç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin tarihli ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden ve bu görüşlerindeki sınırlarının geniş ve belirsiz olması yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanınması verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçelerinden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesiniesas sayısı karar sayısı ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruz iii gerekçeler tarihli ve sayılı kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları kurumunun teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekindeki sayılı cetvelin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikliesas sayısı karar sayısı her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k günlü ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta teşkilatlanmaya ilişkin tüm yasa ve yasa gücünde kararnameler kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfiesas sayısı karar sayısı yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar tüm bunlara ve kanun hükmünde kararnamenin mart askeri müdahalesinden sonra tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle anayasanın üncü maddesine girdiğinden bu güne kadarki anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin günlü ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan ve bu dava dilekçesinin hakimin reddi talebi bölümünde belirtilen nedenlerle reddi hakim talebinde bulunulan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı başkanın oyundan dolayı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına göre çoğunluk sayılan kararına göre sayılı kanunun iki konuda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verdiği görülmektediresas sayısı karar sayısı bunlardan birincisi özetle kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesidir bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması var olan bakanlıkların birleştirilmesi bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için khk çıkarma yetkisi verilmiştir i̇kincisi ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için khk çıkarma yetkisi verilmiştir yetki kanunu çıkarılacak khklerin konusunu ve kapsamını bu şekilde belirleyip sınırlandırmıştır yetki yasalarında çıkarılması için izin verilen khklerin konusunun belirlenmiş olması gerekmektedir bununla birlikte belirlenen bu konunun mutlaka dar kapsamlı olması gerektiği yönünde anayasada herhangi bir kural bulunmamaktadır kaldı ki yetki kanunlarında khklerle düzenlenmesi için yetki verilen konunun kapsamının sınırlı mı yoksa geniş mi olduğu şeklindeki bir irdelemenin sübjektif değerlendirmeleri ortaya çıkaracağı hususu izahı gerektirmeyecek derecede açıktır ayrıca konu ve kapsamın belirlenmiş olduğunun söylenebilmesi için hangi yasalarda değişiklik yapılacağının yetki kanununda mutlaka sayma yoluyla gösterilmesi de şart değildir bu nedenle dava konusu yasa kurallarında bir kısım kanunların isimleri sıralandıktan sonra belirlenen bu iki konuyla ilgili diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde de değişiklik yapılabileceğinin ifade edilmiş olması konunun belirli olmadığı iddiasına dayanak teşkil edebilecek bir husus değildir zira konu ve kapsamın belirtilmiş olması kaydıyla belirlenen bu konu ve kapsamın sınırları içine hangi yasa ya da khklerin girdiğinin yetki yasasında sayma yoluyla gösterilmesi şart değildir bu husus ve anayasalarının konuyla ilgili düzenlemelerinin karşılaştırılmasından da açıkça anlaşılmaktadır şöyle ki anayasasının konuyla ilgili üncü maddesinde yetki veren kanunda yürürlükten kaldırılacak kanun hükümlerinin açıkça g | 4,158 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir olay türk ceza kanunu kabahatlar kanunu ceza muhakemesi kanunu ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanun adli sicil kanunu çocuk koruma kanunu ve denetimli serbestlik ve yardım merkezleri ile koruma kuralları kanununun uygulanmasında ortaya çıkan bazı tereddütlerin giderilmesi ve farklı uygulamaların ortadan kaldırılması yönünde sözü edilen kanunlarda değişiklikler yapan tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bu kanunda anayasaya aykırı düşen hükümlere yer verildiğinden bu hükümlerin iptalleri için yürürlüklerinin de durdurulması istemiyle yüksek mahkemenize başvurulması zorunlu görülmüştür aşağıda önce tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra iptali istenen hükümlerle ilgili olarak anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin üç ve dört numaralı fıkraları tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin üç ve dört numaralı fıkraları aynen şöyledir alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruş turma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususlar türkiye barolar birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin ve numaralı fıkraları tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin ve numaralı fıkraları aynen şöyledir üncü maddenin ondokuzuncu fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cumhuriyet savcısı soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup üst sınırı bir yıl veya daha azesas sayısı karar sayısı süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilir suçtan zarar gören bu karara üncü madde hükümlerine göre itiraz edebilir kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilebilmesi için uzlaşmaya iliş kin hükümler saklı kalmak üzere şüphelinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezası ile mahkûm olmamış bulunması yapılan soruşturmanın kamu davası açılmasının ertelenmesi halinde şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaatini vermesi kamu davası açılmasının ertelenmesinin şüpheli ve toplum açısından kamu davası açılmasından daha yararlı olması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmediği takdirde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilir erteleme süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde kamu davası açılır erteleme süresince zamanaşımı işlemez kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararlar bunlara mahsus bir sis teme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir» tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını i̇baresi ile sayılı kanunun inci maddesine eklenen ve numaralı fıkraları sayılı kanunun inci maddesinin başlığını değiştiren ve bu maddeye fıkralar ekleyen tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir sayılı kanunun inci maddesinin başlığı hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiş tir i̇ptali istenen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması ibaresidir üncü maddenin sayılı kanunun inci maddesine eklediği iptali istenen diğer fıkralar ise aynen şöyledir sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza bir yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geriesas sayısı karar sayısı bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkeme nin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yü kümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur altıncı fıkranın bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbi rine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar ancak mah keme kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendire rek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilme sine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabiliresas sayısı karar sayısı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi aynen şöyledir madde aşağıdaki suçlarda şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören ger çek veya özel hukuk tüzel kişisinin uzlaştırılması girişiminde bulunulur soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama üçüncü fıkra hariç madde madde taksirle yaralama madde konut dokunulmazlığının ihlali madde çocuğun kaçırılması ve alıkonulması madde ticari sır bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması dördüncü fıkra hariç madde suçları soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olanlar hariç olmak üzere diğer kanunlarda yer alan suçlarla ilgili olarak uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için kanunda açık hüküm bulunması gerekir soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olsa bile etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaştırma yoluna gidilemez soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması halinde cumhuriyet savcısı veya talimatı üzerine adlî kolluk görevlisi şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma tek lifinde bulunur şüphelinin mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde uzlaş ma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır cumhuriyet savcısı uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir şüpheli mağdur veya suçtan zarar gören kendisine uzlaşmaesas sayısı karar sayısı teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde teklifi reddetmiş sayılır uzlaşma teklifinde bulunulması halinde kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura suçtan zarar görene şüp heliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde uzlaştırma yoluna gidilmeksi zin soruşturma sonuçlandırılır birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi soruşturma konusu su ça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin uzlaşma teklifini kabul etmesi halinde cumhuriyet savcısı uzlaştırmayı kendisi gerçekleştirebileceği gibi uzlaştırmacı olarak avukat görevlendirilmesini barodan isteyebilir veya hukuk öğrenimi görmüş kişiler arasından uzlaştır macı görevlendirebilir bu kanunda belirlenen hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri uzlaştırmacı görevlendirilmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulur görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya so ruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır uzlaştırmacı dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır cumhuriyet savcısı bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür uzlaştırma müzakerelerine şüpheli mağdur suçtan zarar gören kanunî temsilci müdafi ve vekil katılabilir şüpheli mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır uzlaştırmacı müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak cumhuriyet savcısıyla görüşebilir cumhuriyet savcısı uzlaştırmacıya talimat verebilir uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı bir rapor hazırlayarak kendisine veri len belge örnekleriyle birlikte cumhuriyet savcısına verir uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde tarafların imzalarını da içeren raporda ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır uzlaşma teklifinin reddedilmesine rağmen şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar cumhuri yet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirleresas sayısı karar sayısı cumhuriyet savcısı uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi halinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde inci maddedeki şartlar aranmaksızın şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir erteleme süresince za manaşımı işlemez kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra uzlaşmanın ge reklerinin yerine getirilmemesi halinde inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmak sızın kamu davası açılır uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır şüphelinin edimini ye rine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi tarihli ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz şüpheli mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek cumhuriyet savcısına verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez uzlaştırmacıya cumhuriyet savcısı tarafından çalışma ve masraflarıyla orantılı bir ücret takdir edilerek ödenir uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri yargılama giderle rinden sayılır uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler devlet hazinesi tarafından karşı lanır uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir uzlaştırmanın uygulanmasına ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi aynen şöyledir sayılı kanunun üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde uzlaştırma işlemleri üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre mahkeme tarafından yapılıresas sayısı karar sayısı uzlaşma gerçekleştiği takdirde mahkeme uzlaşma sonucunda sanığın edimi ni defaten yerine getirmesi halinde davanın düşmesine karar verir edimin yerine getirilmesi nin ileri tarihe bırakılması takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi halinde sanık hakkın da inci maddedeki şartlar aranmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde mahkeme tara fından inci maddenin onbirinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın hüküm açıklanır tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun uncu maddesinin kenar başlığı ile birlikte değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun uncu maddesinin kenar başlığı ile birlikte değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesi aynen şöyledir müdafi ve vekil ücreti madde ceza muhakemesi kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile avukatlık ücret tarifesinden ayrık olarak türkiye barolar birliğinin görüşü de alınarak adalet ve maliye bakanlıkları tarafından birlikte tespit edilecek ücret adalet bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten ödenir bu ücret yargılama giderlerinden sayılır bu madde uyarınca yapılacak ödeme ve uygulamaya ilişkin usûl ve esaslar türkiye barolar birliğinin görüşü de alınmak suretiyle adalet bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir iii gerekçe tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin üç ve dört numaralı fıkralarının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrasında alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruş turma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmünün uygulanacağı dördüncü fıkrasında da zorunlu müdafilikle ilgili diğer hususların türkiye barolar birliğinin görüşü alınarak çıkarılacak yö netmelikle düzenleneceği öngörülmüştür sayılı ceza muhakemesi kanununun üncü maddesindeki istem aranmaksızın müdafi görevlendirilmesi gerektiren zorunlu müdafilik suçların alt sınırını beş yıldan fazla suçlar olarak sınırlayan düzenleme kişinin anayasanın ncı maddesinde belirtilen savunma hakkını anayasanın üncü maddesinde ifade edilen ilkelere aykırı olarak ölçüsüzce ve özünden zedelemekte ve bu nedenle anayasanın üncü ve ncı maddelerine aykırı düşmektedir zorunlu müdafilikle ilgili hususların düzenlenmesi yetkisini türkiye barolar birliğinden alan numaralı fıkra ise savunma ve adil yargılanma hakkını yürütmeninesas sayısı karar sayısı denetimi diğer bir anlatımla vesayeti altına sokmaktadır bu durum hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığıeşitlik ve ölçülülük ilkeleriyle bağdaşmadığından aşağıda ve numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin ve numaralı fıkralarının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin iptali istenen ve numaralı fıkraları ile ceza yargılaması hukukumuza kamu davasının açılmasının ertelenmesi adı altında yeni bir müessese getirilmiştir sayılı kanunun nci maddesi ile yapılan düzenlemeye göre sayılı ceza muhakemesi kanununun yine tarih ve sayılı kanunun iptali istenen üncü maddesi ile değiştirilen üncü maddesinin ondokuzuncu fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere cumhuriyet savcısının soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar verebilmesi öngörülmüştür anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı kimliğiyle sav ve savunma hakkına sahip olduğu üncü maddesinde de temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür i̇ptali istenen kural ile yapılan düzenleme anayasa md da ifade edilen hak arama hürriyeti ni ölçüsüzce sınırlandıran ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi md da güvence altına alınan adil yargılanma hakkına açıkça aykırı düşen ve dolayısıyla anayasanın ıncımaddesiyle de bağdaşmayan bir düzenlemedir değişiklikten önceki hükümlere göre kuvvetli delil ve şüphe bulunduğunda kamu davasının açılması zorunluyken yeni getirilen sistemle yeterli şüphenin varlığına rağmen diğer bir anlatımla değişiklikten önceki koşullar gerçekleşmiş olsa bile kamu davasının açılması ertelenebilecektir tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlüğe konulmasına ve uygulanmasına ilişkin esas ve usulleri belirleyen tarih ve tarihli kanunun uncu maddesi ile şahsi dava açma hakkı kaldırılmış özel kanunlarda öngörülen şahsi davaların kamu davasına dönüşeceği halen şahsi dava usulüne göre yürütülen davaların da kamu davası olarak sürdürüleceği şahsi davacıların katılan sıfatını alacağı öngörülmüştür bu durumda iptali istenen söz konusu ikinci fıkra ile yapılan düzenlemeye göre cumhuriyet sav cısının soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olup üst sınırı bir yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine karar vermesi halinde bu hüküm kapsamına giren suçtan zarar görenlerin haklarını aramaları için başka hiçbir yol kalmayacaktır suçtan zarar görenin yasanın üncü maddesine göre itiraz hakkını kullanması da sonucu değiştirmeyecektir zira yine iptali istenen üçüncü fıkrada belirtilen erteleme koşullarının bulunması halinde yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılması ertelenebilecektiresas sayısı karar sayısı böyle bir durumun ise anayasanın ncı maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ile bağdaşmayacağı ve hak arama özgürlüğünü anayasanın üncü maddesinde belirtilen ilkelere aykırı olarak ölçüsüzce ve özünden zedeleyerek sınırlandırmak anlamına geleceği açıktır diğer taraftan hapis cezası kamu davasının açılması sonucunda mahkemece uygulanan bir yaptırımdır ve suçun işlenmesinde önleyicilik ve caydırıcılık ögelerini taşır anayasa mahkemesinin gün ve esas no karar no sayılı kararına karşı kullanılan karşı oy yazısında cezanın amacı suçları önlemektir cezanın önleyici etkisini sağlayabilmesi kişilerin suç işlerse ne gibi ceza yaptırımı ile karşılanabileceğini önceden bilmeleri ile olanaklıdır denilmiştir ancak bunun sağlanması için suç ve cezanın yasada açıkça belirlenmesi yeterli olmayıp bir suç işlendiğinde karşılığı olan cezanın uygulanacağının da bilinmesi gerekir i̇ptali istenen kural ise böyle bir gerekliliği karşılamayacağı için madde kapsamındaki suçların yaptırımlarının caydırıcı bir nitelik taşımamasına yol açacaktır bunun ise hak arama özgürlüğünün özünden zedelenmesinin yanısıra hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin gerçekleşmesini olanaksızlaştırılması gibi sonuçlara neden olacağı açıktır bu nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin iptali istenen ikinci fıkrası anayasanın nci üncü ve ncı maddelerine aykırıdır öte yandan iptali istenen bu kural anayasanın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi ile de bağdaşmamaktadır anayasanın uncu maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittirhiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar bu madde ile amaçlanan mutlak değil hukuksal eşitliktir yasa önünde eşitlik ilkesi yasalar karşısında herkesin eşit olmasını ayırım yapılmamasını kimseye ayrıcalık tanınmamasını gerektirir durumlarındaki farklılıklar kimi kişi ve toplulukların değişik kurallara bağlı tutulmasına neden olabilirse de farklılık özelliklere dayandığı için bu tür düzenlemeler eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz oysa iptali istenen kural suçtan zarar gören ve sanık sıfatıyla aynı hukuki durumda olanları takip usulüne ve cezanın üst sınırına göre farklı hükümlere tâbi tutmuştur ve bu farklı uygulamayı haklı kılacak bir neden de yoktur bu nedenle söz konusu kural suçtan zarar görenlere ve sanıklara erteleme kararı verilip verilmemesi farklı hak ve yükümlülükler getirdiği aynı hukuki durumdaki kimseler arasında ayırım yapılmasına imkan verdiği için anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesi devletin temel amaç ve görevlerini belirlerken devlete kişilerin refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyalesas sayısı karar sayısı hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insana maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak görevini vermiştir bu maddenin gerekçesinde de devlet aynı zamanda milletin huzurunu sağlamak ve fertleri mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür ifadesine yer verilmiştir halde devlet toplumsal barışı kamu düzenini bireylerin güven ve huzurunu sağlayacak kimi durumlarda bu yükümlülüğünü alacağı ceza önlemleri ile yerine getirmeye çalışacaktır yeterli şüphenin varlığına rağmen kamu davasının açılmasının ertelenmesi halinde ise yaptırımların etkinliği kalmaz suç işlenmesine özendirici bir etki yaratılır bunun yanı sıra suçtan zarar görenler korunamadığı gibi suçlu suçsuza karşı daha güvenceli ve ayrıcalıklı bir konuma girer böyle bir durumu ise kamu yararı ve hukuk devleti anlayışının yanı sıra anayasanın inci maddesinde devlete verilen görevlerle de bağdaştırmak mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kural anayasanın nci ve inci maddelerine de aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle anayasanın nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı olan numaralı fıkranın iptali gerekmektedir sayılı kanunun inci maddesini değiştiren tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun nci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun inci maddesinin iki numaralı fıkrası ile üç dört ve beş numaralı fıkraları arasında uygulama bakımından ayrılmaz bir beraberlik vardır bu nedenle bu fıkraların da numaralı fıkra için belirtilen gerekçelerle iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını i̇baresi ile sayılı kanunun inci maddesine eklediği ve numaralı fıkraların anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kurallar ile yapılan düzenlemelerle sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasıysa mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebileceği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceği ve bu durumda sanığın yıl denetim süresine tabi tutulacağı denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği takdirde hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verileceği esasları getirilmiştir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesi ile sayılı kanunun inci maddesine eklenen iptali istenen beşinci fıkrada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceği belirtilmiştir bunun anlamı hükmolunan ceza yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise suçlu hakkında bu cezanın uygulanmayacağıdır böyle bir hükmün ise yukarıda numaralı başlık altında etraflıca açıklanan nedenlerle hak arama hürriyetini özünden zedelediğinden anayasanın üncü veesas sayısı karar sayısı ncı maddelerine eşitlik ilkesine aykırı olduğundan anayasanın uncu maddesine toplum barışını bireylerin güven ve huzurunu sağlamadığından ve kamu yararına dayanmadığından anayasanın nci ve inci maddelerine anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesiyle bağdaşmadığından anayasanın inci maddesine aykırı düştüğü açıktır bu nedenle söz konusu beşinci fıkranın iptali gerekmektedir sayılı kanunun üncü maddesinin sayılı kanunun inci maddesine eklediği beşinci fıkra ile yine inci maddeye eklediği ve numaralı fıkralar ve üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması ibaresi arasında uygulama bakımından ayrılamaz bir beraberlik olduğu için beşinci fıkra için söz konusu olan anayasaya aykırılık nedenleri bu fıkralar açısından da geçerlik kazanmakta bu nedenle de iptal edilmeleri gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen üncü madde ile sayılı ceza muhakemesi kanununun uzlaşma başlığını taşıyan üncü maddesinde değişiklik yapılmakta tckdaki uzlaşma ile ilgili hükümler çıkarılarak uzlaşma kurumu ceza muhakemesi kanunu içinde düzenlenmekte soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar ile şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın aile içi şiddet hariç tcknın kasten yaralama taksirle yaralama konut dokunulmazlığının ihlali çocuğun kaçırılması ve alıkonulması ticari sır bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçları uzlaşma kapsamına alınmaktadır üncü maddenin ondokuzuncu fıkrasında uzlaşma sonucunda şüphelinin edimi ni defaten yerine getirmesi halinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi ha linde inci maddedeki şartlar aranmaksızın şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir hükmüne yer verilmiştir bu hükümden de anlaşılacağı üzere uzlaşma müessesi de kamu davasının açılmaması başka bir anlatımla ceza yaptırımının uygulanmaması sonucunu doğurmaktadır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında etraflıca açıkladığımız nedenlerle iptali istediğimiz bu kural da anayasanın nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı düşmektedir i̇ptali istenen bu düzenleme ile getirilen uzlaşma müessesesinin parası olana suçu satın alma olanağını verdiği de yadsınamaz böyle bir durumu hukuk devletinin gerekleriyle bağdaş tırma olanağı yoktur zengin ve fakir arasında kanunun uygulanmasında farklılık yaratmak parası olana kimi ceza kanunu maddelerini uygulamamak toplumsal barışı bozucu nitelikte olduğundan yasaların kamu yararına dayanması ilkesi ile de bağdaşmaz ve dolayısıyla bu nedenle de anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine ters düşer öte yandan bu maddenin yirmiikinci fıkrasının son cümlesinde uzlaşmanın gerçekleş mesi halinde bu giderlerin devlet hazinesi tarafından karşılanacağı öngörülmüş ancak uzlaşmanın gerçekleşmemesi halinde söz konusu giderlerin ne şekilde karşılanacağı bu maddede belirtilmemiştir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik veesas sayısı karar sayısı öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur bu durumda iptali istenen bu hüküm belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun üncü maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesinin ondokuzuncu fıkrası ile üncü maddenin diğer ve iptali istenen fıkraları arasında uygulama bakımından ayrılamaz bir beraberlik vardır bu nedenle bu fıkraların da numaralı fıkra için belirtilen gerekçelerle iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun üncü maddesinde kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde uzlaştırma işlemlerinin üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre mahkeme ta rafından yapılması öngörülmektedir i̇ptali istenen bu madde de yukarıda ve numaralı başlık altında etraflıca açıklanan nedenlerle anayasanın nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı olan uzlaşma kurumunu düzenlediği için ve numaralı başlık altında açıklanan nedenlerle anayasanın nci inci uncu inci ve ncı maddelerine aykırı düşüp iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun uncu maddesinin kenar başlığı ile birlikte değiştirdiği sayılı ceza muhakemesi yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun üncü maddesinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı ceza muhakemesi yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun üncü maddesi başlığı ile birlikte tarih ve sayılı çeşitli kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanununun uncu maddesi tarafından değiştirilmiştir i̇ptali istenen üncü madde ile yapılan düzenlemede ceza muhakemesi kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile ödenecek ücret tarifesini hazırlama yetkisi türkiye barolar birliğinden alınarak adalet ve maliye bakanlıklarına verilmiş bu ücretleri | 4,087 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesinin gerekçesi tarafından maliye bakanlığına karşı açılan müvekkiline sağlanan nakti ve aynî menfaatların yıllık miktarların onikide birinin gayri safi miktarının lirayı aşan kısmın sayılı yasa hükümlerine göre ve yılı bütçe kanununun maddesi uyarınca geri istemesi yolundaki işlemin iptali isteği ile açılan dava yürütmenin durdurulması isteği ile incelendi davacı toplu sözleşme ile çalışmakta olduğu türk hava yollarının dava konusu işleme dayanak olan yılı bütçe kanununun bendi kapsamında olmadığını ileri sürmekte ise de sayılı türk hava yolları anonim ortaklığı kanununun maddesi uyarınca hazine tarafından karşılanan hisse senetlerinin sinin halen hazineye sinin ptt ye ve sinin tcdd ye ait olması karşısında bir kamu iktisadi teşebbüsü olduğu saptanan türk hava yolları anonim ortaklığının anılan madde kapsamında olduğunu kabul zorunluğu bulunmaktadır yılı bütçe kanununun bendi genel bütçe dahil daireler katma bütçeli idareler döner sermayeli kuruluşlar belediyeler özel idareler kamu iktisadi teşebbüslerinde sermayenin yarısından fazlası yukarıda sayılan kuruluşlara ait olanlar dahil özel ve toplu sözleşmelerle istihdam olunan personele ödenecek ücretler ile sağlanan nakdi ve ayni menfaatların yıllık tutarının onikide birinin gayri safi miktarı lirayı geçemez ayni menfaatlar sözleşmeler itibariye maliye bakanlığınca görevlendirilecek üç kişilik bir kurul tarafından değerlendirilir limiti aşan sözleşmelerin yeniden düzenlenmesi mümkün olmadığı takdirde limiti aşan kısım gelir bütçesinde açılacak özel bir tertibe gelir kaydolunmak üzere hazineye yatırılır bu madde hükümlerine uyulmaması halinde sayılı kanun hükümlerine göre takibat yapılır şeklindedir davacı değinilen bendin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesini istemiş olduğundan anayasanın maddesi gereğince işin gereği görüşüldü anayasanın değişik maddesi türkiye büyük millet meclisinin kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak işi ile devletin bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek işlerini ayrı ayrı belirtmiştir bütçe kanununu öteki kanunlardan ayrı tutan anayasa ilkesi karşısında bütçe kanununun maddesinin ayrı bir kanun hükmüne konu olabileceği kuşkusuz olduğundan maddenin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır yine anayasanın ve maddeleri kanunların görüşülmesi ve kabulü ile bütçenin görüşülmesi ve kabulü arasında gerek meclislerin görüşme sıraları ve gerekse cumhurbaşkanının yayın görevi yönünden farklı bir uygulama göstermektedir bu nedenle kanun ile düzenlenecek bir hususun bütçe kanunu ile düzenlenmesi de yılı bütçe kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğu sonucunu doğurmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin fıkrasının son cümlesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz hükmü yer almıştır bütçe ile hükümler ile malî hükümleri birbirinden ayrı tutmak gerekmektedir aksi hal bir kanun konusu olabilecek gider ve gelir ile ilgili hükümlerin bütçe kanununda yer alması sonucunu doğurabilecektir oysa maddedeki kuralın tek amacının bütçe kanunlarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe kanunlarında yer vermemek olduğu kuşkusuzdur nitekim yılı bütçe kanununun aynı nitelikteki maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddiası incelendikten sonra anayasa mahkemesinin ve günlü kararında da aynı görüş kabul edilmiştir yukarıda belirtilen nedenlerle yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın maddesi uyarınca dosyadaki dava dilekçesi ve savunma dilekçesinin bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bakılan davanın bekletilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi biçimindedir | 497 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenilen kanun hükmü i̇şlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan hâliyle sayılı belediye kanununun belediyenin görev ve sorumlulukları başlıklı maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan belediye mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla imar su ve kanalizasyon ulaşım gibi kentsel alt yapı coğrafî ve kent bilgi sistemleri çevre ve çevre sağlığı temizlik ve katı atık zabıta itfaiye acil yardım kurtarma ve ambulans şehir içi trafik defin ve mezarlıklar ağaçlandırma park ve yeşil alanlar konut kültür ve sanat turizm ve tanıtım gençlik ve spor sosyal hizmet ve yardım nikâh meslek ve beceri kazandırma ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır kuralındaki yaptırılır ibaresinin itfaiye hizmeti yönünden anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu görüşüyle anayasa mahkemesine başvurulmaktadır i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür kuralına yer verilmiştir bu kural uyarınca fıkrada belirtilen nitelikteki görevlerin memurlar veya diğer kamu görevlileri dışındaki kimseler tarafından yürütülmesi mümkün değildir sayılı kanunun belediye teşkilâtı başlıklı maddesinde belediye teşkilâtı norm kadroya uygun olarak yazı işleri malî hizmetler fen işleri ve zabıta birimlerinden oluşur beldenin nüfusu fizikî ve coğrafî yapısı ekonomik sosyal ve kültürel özellikleri ile gelişme potansiyeli dikkate alınarak norm kadro ilke ve standartlarına uygun olarak gerektiğinde sağlık itfaiye imar insan kaynakları hukuk işleri ve ihtiyaca göre diğer birimler oluşturulabilir bu birimlerin kurulması kaldırılması veya birleştirilmesi belediye meclisinin kararıyla olur düzenlemesi yer almaktadır aynı kanunun norm kadro ve personel istihdamı başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasında belediye ve bağlı kuruluşlarında norm kadroya uygun olarak çevre sağlık veterinerlik teknik hukuk ekonomi bilişim ve iletişim plânlama araştırma ve geliştirme eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat mimar mühendis şehir ve bölge plâncısı çözümleyici ve programcı tabip uzman tabip ebe hemşire veteriner kimyager teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personelin yıllık sözleşme ile çalıştırılabileceği i̇tfaiye başlıklı maddesinde itfaiye teşkilâtının çalışma usûl ve esaslarının çalışanların görev ve yetkilerinin memurluğa alınması için taşımaları gereken niteliklerin alacakları meslek içi eğitimin görevde yükselmenin meslekten çıkarılmanın giyecekleri kıyafetin ve savunma amaçlı olarak kullanacakları aletler ile itfaiye teşkilâtında hizmet gereklerine göre oluşturulacak birimlerin i̇çişleri bakanlığının görüşü alınarak çevre ve şehircilik bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belediyenin bu yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabileceği itfaiye hizmetlerinin kesintisiz olarak yürütüleceği itfaiye personelinin çalışma süresi ve saatlerinin sayılı devlet memurları kanununda belirtilen çalışma süre ve saatlerine bağlı olmaksızın hizmetin aksatılmadan yürütülmesini sağlayacak şekilde düzenleneceği belediye itfaiye teşkilâtında fiilen çalışanlara fazla mesai ücreti merkeziesas sayısı karar sayısı bütçe kanununda belirlenen üst sınırı aşmamak kaydıyla belediye meclisi kararı ile tespit edilen maktu tutarın ödeneceği kurala bağlanmıştır i̇tfaiye hizmetinin idarenin doğrudan kamu güvenliğini sağlamak adına yerine getirilmesi gereken hizmetlerden olması sebebiyle asli bir kamu hizmeti olduğu ve bu hizmette devamlılık arz etmesi ve düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesinden dolayı sürekli bir kamu hizmeti olduğu sonucuna varılmıştır bu kapsamda anılan yasal düzenlemeler karşısında yangınların ve olası bir yangın anında can ve mal kaybının en aza indirilmesi ve yangın anında ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak amacıyla kamu güvenliğinin söz konusu olduğu itfaiye hizmetinin idarenin asli ve sürekli etkinlikleri içinde yer aldığı ve bu konuda yapılacak faaliyetlerin özel bir meslek bilgisini ve uzmanlığı gerektiren tecrübeli personel tarafından yerine getirilmesi zorunluluk arz ettiğinden dolayı ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi gerektiği anlaşılmaktadır kaldı ki itfaiye hizmetine ilişkin sayılı kanunun maddesi ile belediye i̇tfaiye yönetmeliğinde itfaiye teşkilâtının kuruluş görev yetki ve sorumluluklarının itfaiye memurlarının niteliklerinin görevde yükselme ve mesleki eğitimlerinin kıyafetlerinin kullanacakları araç teçhizat ve malzeme ile denetim usul ve esaslarının düzenlendiği anılan kanunun maddesinde ise hangi çalışma alanlarındaki personelin sözleşme ile istihdam edileceğinin açıkça belirtildiği ve sayılan unvan grupları arasında itfaiye personelinin bulunmadığı görülmektedir buna itibarla itfaiye hizmetinin genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken asli ve sürekli kamu hizmeti olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemlerin dayanağını oluşturan sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan kuraldaki yaptırır ibaresinin itfaiye hizmeti yönünden anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan kuraldaki yaptırır ibaresinin itfaiye hizmeti yönünden anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu ibarenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına iptali i̇stenen ibarenin anayasanın hangi maddesine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanli̇ğina gönderi̇lmesi̇ne tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 764 |
esas sayısı karar sayısı i̇stanbul su ve kanalizasyon i̇daresi genel müdürlüğünde sözleşmeli statüde hukuk müşaviri olarak görev yapan davacı tarafından tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı kamu hakem kurulu kararı dikkate alınarak hazırlanan maliye bakanlığı bütçe ve mali kontrol genel müdürlüğünün tarih ve sıra nolu mahalli i̇dare sözleşmeli personeli ücret tavanları konulu genelgesinin ekinde yer alan sayılı cetvelin hukuk müşaviri unvanı için hizmet yılı altında yer alan a yıl ve daha fazla olanlar dahil yılları arasında olanlar ile hukuk müşaviri unvanı için oran bölümünde yer alan ibarelerinin iptali istemiyle maliye bakanlığına karşı açılan dava dosyası danıştay onbirinci dairesince incelenerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde yer alan bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görmesi durumunda anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı kuralı uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasında yer alan çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele ibaresi sayılı belediye kanunun maddesi uyarınca çalışan sözleşmeli personel açısından anayasaya aykırı bulunarak dava dosyası incelendi sayılı belediye kanununun maddesinin fıkrasında belediye ve bağlı kuruluşlarında norm kadroya uygun olarak çevre sağlık veterinerlik teknik hukuk ekonomi bilişim ve iletişim plânlama araştırma ve geliştirme eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat mimar mühendis şehir ve bölge plâncısı çözümleyici ve programcı tabip uzman tabip ebe hemşire veteriner kimyager teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz bu personelin yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmiş kadro unvanının gerektirdiği nitelikleri taşımaları şarttır bu fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret söz konusu kadro unvanı için birinci derecenin birinci kademesi esas alınmak suretiyle sayılı devlet memurları kanununa göre tespit edilecek her türlü ödemeler toplamının net tutarının yüzde fazlasını geçmemek üzere belediye meclisi kararıyla belirlenir genel hükümlere göre birinci dereceden kadro ihdas edilemeyen kadro unvanları için ise kadro unvanından ihdası yapılmış en yüksek kadro derecesinin birinci kademesi esas alınır ve yapılacak ödemenin azami tutarı yukarıda belirtilen usûle göre tespit olunur bu fıkra hükümlerine göre çalıştırılacak personel için i̇çişleri bakanlığı unvanlar itibarıyla sınırlama getirebilir kuralına yer verilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasında kadro karşılığı sözleşmeli personel ile sayılı kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel hariç olmak üzere çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele çalıştıkları birim ve bulundukları pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer unvanlı memur kadrosunda çalışan hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personel için belirlenmiş olan ek ödeme oranını aşmamak üzere statüleri ile mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme yapılıp yapılmayacağını yapılacak ek ödeme oranını sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin belirlemeye maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulu yetkilidir bu ödeme tutarıesas sayısı karar sayısı damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz kuralına yer verilmiştir anayasanın kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir bakanlar kurulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz kuralına yer verilmiştir anılan kural uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin öncelikle yetki kanununa aykırı olmaması yetki kanunu ile belirtilen çerçeve ve sınırları aşmaması gerekmektedir çeşitli hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun maddesinde kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya dışında teşkilatlanma esaslarına kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olarak belirtilmiştir görüleceği üzere sayılı yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisi vermediğinden anılan yetki kanununa istinaden yürürlüğe konulan sayılı kanun hükmünde kararname ile mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olmadığı sürece personelin mali haklarına ilişkin olarak doğrudan düzenleme yapılması mümkün bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı kanun hükmünde kararname ile belediyelerin teşkilat yapılarında hiyerarşik ilişkilerinde bir değişiklik yapılmadığı yeni bir birim kurulmadığı gibi sayılı kanunun maddesi uyarınca çalışan sözleşmeli personelin görev unvanı ile ilgili olarak herhangi bir düzenleme de yapılmadığı ancak anılan kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin fıkrasında çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele ibaresine yer verilmek suretiyle belediyelerde sayılı kanunun maddesinin fıkrası kapsamında görev yapan sözleşmeli personele ek ödeme yapılması yolunda düzenleme yapılmıştır bu itibarla sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin fıkrasında yer alan çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele ibaresi sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca çalışan sözleşmeli personel yönünden sayılı yetki kanununa aykırı olduğundan anayasaya da aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin fıkrasında yer alan çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele ibaresinin sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca çalışan sözleşmeli personel yönünden anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan ibarenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda karar verilinceye kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,079 |
esas sayısı karar sayısı a usuli değerlendirme derdest olan davamıza anayasaya aykırılığı iddia edilen sayılı yasanın maddesi uygulanacağından aykırılığın değerlendirilmesine usulen engel bulunmamaktadır zira somut norm denetimine başvurma yetkisinin ancak bir mahkeme tarafından yerine getirilebileceği şartının taşındığı anayasaya aykırılığı iddia edilen hükümlerin eldeki dosyaya uygulanacak olması şartının taşındığı aşağıda ayrıntılı olarak zikredilecek olan hükümlerin mahkememizce anayasaya aykırı görüldüğü ve ayrıca davacı vekilinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığı neticeten anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına usulen bir engel bulunmadığı görülmüştür esasa i̇lişkin değerlendirme sayılı yasanın maddesi sayılı yasanın maddesinden farklı olarak her türlü borçlanma süresi hariç ibaresini getirmiştir bu ibarenin getirilmesiyle sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce ölen sigortalılar ile sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalılar arasında ayrım meydana gelmiştir şöyle ki toplam sigortalılık süresi askerlik süresi ve diğer gerekli şartları aynı olan iki sigortalıdan sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce ölen sigortalının mirasçıları sigortalının askerlik süresini borçlanmak suretiyle aylık almaya hak kazanabilecek iken sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden sonra ölen sigortalının mirasçıları bu haktan mahrum kalacaktır halbuki her iki sigortalının da toplam sigortalılık süreleri ve toplam askerlik süreleri aynı olmasına sayılı yasa döneminde sigortalılıklarının başlamış olmasına ve yine sayılı yasa döneminde askerlik yapmış olmalarına rağmen yani tüm şartları aynı iken salt ölüm tarihlerinin farklı olmasından ötürü farklı muameleye tabi tutulmaları en başta anayasanın eşitlik ilkesine ve sosyal güvenlik i̇lkesine aykırıdır bu açıklamalar doğrultusunda anayasaya aykırı olduğu düşünülen hükmün iptali için anayasanın maddesi gereğince başvuru yoluna gidilmiştir talep sonucu anayasaya aykırılık hususu ciddi görüldüğünden ve mahkememizde bu konuda kanaat hasıl olduğundan gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere mahkememizce sayılı yasanın maddesinde yer bulan her türlü borçlanma süreleri hariç ibaresinin anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine ve maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkı hükmüne aykırı olduğu düşünüldüğünden sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince sayılı yasanın maddesinde yer bulan her türlü borçlanma süreleri hariç ibaresinin somut norm denetimine tabi tutulmasını arz ederim | 308 |
esas sayısı karar sayısı genel açıklama bilgi teknolojileri ve i̇letişim kurumunun bünyesinde bulunan telekomünikasyon i̇letişim başkanlığı ti̇b türkiyede telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin içeriğini kontrol etmekle görevlidir ti̇b ayrıca sayılı kanuna göre internet içeriğinin izlenmesidenetlenmesinden ve hâkim mahkeme ve cumhuriyet savcıları tarafından verilmiş erişimi engelleme kararlarının uygulanmasından da sorumludur ti̇b sayılı kanun kapsamına giren suçları oluşturan içeriğe sahip faaliyet ve yayınları önlemeye yönelik çalışmalar yapmak internet ortamında yapılan yayınların içeriklerini izleyerek sayılı kanun kapsamına giren suçların işlendiğinin tespiti hâlinde bu yayınlara erişimin engellenmesine yönelik olarak anılan kanunda öngörülen gerekli tedbirleri almakla da görevlidir erişimi engelleme internet ortamında yayın yapan bir siteye girişin çeşitli yöntemlerle önlenmesidir başka bir ifadeyle çeşitli tekniklerle kullanıcıların bir internet sitesine ulaşımının engellenmesidir hakkında erişim engelleme kararı verilen bir sitenin internet ortamında yayını kapatılmamakta birtakım teknik yollar izlenerek ve yalnızca türkiye sınırları içerisinden siteye ulaşılmasının önüne geçilmektedir sayılı kanun esasen internet yayıncılığına ilişkin hükümler ve önemli tanımlamalar getirmekle birlikte daha çok sitelerin erişime engellenmesi konusu öne çıkmaktadır kanun maddesi sitelere erişimin engellenmesi kararının verilmesi bu karara konu olabilecek suçları ve bu kararın uygulanmasını düzenlemektedir erişim engelleme kararına konu olabilecek suçlar anılan maddenin birinci fıkrasında sınırlı olarak sayılmıştır bir internet sitesi hakkında erişim engelleme kararı vermeye soruşturma safhasında hâkim ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısı kovuşturma aşamasında ise mahkeme yetkilidir ayrıca kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen bazı durumlarda ti̇b tarafından da erişim engelleme kararı verilebilecektir soruşturma aşamasında hâkim kovuşturma aşamasında mahkeme maddede sayılan katalogdaki suçlardan dolayı her zaman erişim engelleme tedbirine hükmedebilir ayrıca yine soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı da gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde erişim engelleme kararı verebilir cumhuriyet savcısı bu yetkisini kullandıktan sonra kararı yirmi dört saat içinde hâkim onayına sunar ve bu karar hâkim tarafından yirmi dört saat içerisinde onaylanmazsa kendiliğinden ortadan kalkar kanun erişim engelleme kararı verebilecek yetkili bir organ olarak ayrıca dava konusu fıkrada ti̇bi belirlemiştir ti̇b katalogda sayılan suçlardan dolayı içerik veveya yer sağlayıcının yurt dışında olması hâlinde kendiliğinden erişim engelleme kararı verebilecektir ayrıca çocukların cinsel istismarı müstehcenlik ve fuhuş suçlarını oluşturan içerikler söz konusu ise içerik veveya yer sağlayıcı yurt içinde bulunsa dahi ti̇b tarafından erişim engelleme kararı verilebilecektir öte yandan maddede erişim engelleme kararlarının iki şekilde uygulanacağı düzenlenmiştir şayet erişim engelleme kararı hâkimmahkeme yâhut cumhuriyet savcısı tarafından verilmişse kararın bir örneği gereği yapılmak üzere ti̇be gönderilir ti̇b ise kararıesas sayısı karar sayısı erişim sağlayıcılara bildirerek uygulanmasını sağlayacak mercidir ti̇bin resen engelleme kararı verdiği durumlarda da yine bu karar ti̇b tarafından erişim sağlayıcılara bildirilmektedir erişime engelleme kararı erişim sağlayıcı tarafından kendisine bildirilmesinden itibaren dört saat içinde yerine getirilmek zorundadır bunun aksine hareket edenler için cezai hükümler getirilmiştir kanunun maddesine göre koruma tedbiri niteliğindeki erişim engelleme kararını yerine getirmeyen erişim sağlayıcı sorumluları için para cezası öngörülmüştür i̇dari tedbir niteliğindeki erişim engelleme kararlarının uygulanmaması durumunda ise idari para cezasının yanında yetki belgesinin iptaline de karar verilebilecektir sayılı kanunun maddesine tarih ve mükerrer sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile eklenen on altıncı fıkrasında ise millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde erişimin engellenmesinin başkanın talimatı üzerine başkanlık tarafından yapılacağı başkan tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulacağı hâkimin kararını kırk sekiz saat içinde açıklayacağı öngörülmüşken anılan fıkranın anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı ile iptali üzerine iptal kararına uygun olarak sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen maddesinde yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması millî güvenlik ve kamu düzeninin korunması suç işlenmesinin önlenmesi veya genel sağlığın korunması sebeplerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde başbakanlık veya ilgili bakanlıkların talebi üzerine başkanlık tarafından internet ortamında yer alan yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması veveya erişimin engellenmesi kararı verilebileceği şeklinde düzenleme yapılmıştır bunun yanında sayılı kanunun sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinde kişilik haklarının ihlâl edildiğini iddia eden ilgililerin talepte bulunması durumunda erişimin engellenmesine hâkim tarafından karar verilebileceği kurala bağlanmış ve hâkimin bu kararları uygulanmak üzere erişim sağlayıcıları birliğine göndereceği belirtilmiştir sayılı kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen maddesinde ise özel hayatın gizliliğinin ihlali hâlinde ilgililer tarafından talep edilmesi durumunda erişimin engellenmesine başkanlık tarafından karar verilebileceği ancak talepte bulunan tarafından ti̇be talepte bulunulmasının ardından aynı talebini saat içerisinde sulh ceza hâkiminin kararına sunması öngörülmüş ve hâkimin erişimin engellenmesine karar vermemesi ya da saat içinde kararını açıklamaması hâlinde erişimin engellenmesi tedbirinin kalkacağı düzenlenmiş ve hâkimin kararını uygulanmak üzere ti̇be göndereceği kuralına yer verilmiştir anayasaya aykırılık erişimin engellenmesi anayasanın maddesindeki haberleşme hürriyeti ve maddesindeki düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti ile doğrudan ilgili olup anayasanın maddesinde herkes haberleşme hürriyetine sahiptir haberleşmenin gizliliği esastır millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça yine bu sebeplere bağlıesas sayısı karar sayısı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur hâkim kararını kırksekiz saat içinde açıklar aksi hâlde karar kendiliğinden kalkar i̇stisnaların uygulanacağı kamu kurum ve kuruluşları kanunda belirtilir düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti başlıklı maddesinde de herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar bu hürriyetlerin kullanılması milli güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunla düzenlenir kuralına yer verilmek suretiyle temel hak ve özgürlükler arasında yer alan ifade özgürlüğü güvence altına alınmıştır i̇fade özgürlüğü sadece düşünce ve kanaate sahip olma özgürlüğünü değil aynı zamanda sahip olunan düşünce ve kanaati görüşü açıklama ve yayma buna bağlı olarak haber veya görüş alma ve verme özgürlüklerini de kapsamaktadır bu çerçevede ifade özgürlüğü bireylerin serbestçe haber ve bilgilere başkalarının fikirlerine ulaşabilmesi edindiği düşünce ve kanaatlerden dolayı kınanmaması ve bunları tek başına veya başkalarıyla birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilmesi anlatabilmesi savunabilmesi ve yayabilmesi anlamına gelir i̇fade özgürlüğünün toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için ai̇hmin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında sıkça belirttiği gibi sadece toplumun ve devletin olumlu doğru ya da zararsız gördüğü haber ve düşüncelerin değil devletin veya halkın bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu onları rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilebilmesi ve bireylerin bu ifadeler nedeniyle herhangi bir yaptırıma tabi tutulmayacağından emin olmaları gerekir i̇fade özgürlüğü çoğulculuğun hoşgörünün ve açık fikirliliğin temeli olup bu özgürlük olmaksızın demokratik toplumdan bahsedilemez i̇nternet modern demokrasilerde başta ifade özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılması bakımından önemli bir değere sahip bulunmaktadır i̇nternetin sağladığı zemin bilgiye ulaşma kişilerin bilgi ve düşüncelerini açıklama karşılıklı paylaşma ve yaymaları için vazgeçilmez niteliktedir bu nedenle sadece düşünceyi açıklamanın değil aynı zamanda bilginin elde edilmesi açısından günümüzde en etkili ve yaygın yöntemlerden biri hâline gelen internet konusunda yapılacak düzenleme ve uygulamalarda devletin ve idari makamların çok hassas davranmaları gerektiği açıktıresas sayısı karar sayısı türkiyede telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin içeriğini kontrol etmekle yükümlü ti̇bin oluşturulmasındaki temel amaç iletişimin izlenmesi ve tespit edilmesi uygulamalarında yetkileri merkezileştirmektir sayılı kanuna göre ti̇b internet içeriğinin izlenmesidenetlenmesi ile hâkim mahkeme ve cumhuriyet savcıları tarafından verilmiş erişim engelleme kararlarının uygulanmasından sorumludur ayrıca ti̇bin internetteki içerik izleme sistemlerinin yapısı zamanlaması ve yöntemlerini filtreleme engelleme ve izleme için kullanılacak yazılım ya da donanımın üretimine ilişkin asgari ölçütleri belirleme yetkisi de vardır demokratik ülkelerde çocuk pornografisi çocukların cinsel istismarı ve ırkçılık gibi ağır suçlar için konulan erişimin engellenmesi tedbiri yargı kararı ile yargılama sürecinin bir parçası olarak uygulanan zorunlu ve istisnai bir tedbir olarak düzenlenmektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen durumlarda kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emriyle haberleşmenin engellenebileceği belirtilmekle birlikte yetkili merciin kararının yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulacağı kurala bağlanmıştır dava konusu kuralda ise katalogda sayılan suçlardan dolayı içerik veveya yer sağlayıcının yurt dışında olması hâlinde ayrıca çocukların cinsel istismarı müstehcenlik ve fuhuş suçlarını oluşturan içerikler söz konusu ise içerik veveya yer sağlayıcı yurt içinde bulunsa dahi ti̇b tarafından erişim engellemesi kararının resen verilebileceği düzenlenmektedir bu itibarla katalogda sayılan suçlarla ilgili olarak hâkim onayına sunmayı aramaksızın telekomünikasyon i̇letişim başkanına temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sonucunu doğuran erişimin engellenmesi yetkisini vermesi nedeniyle dava konusu kuralda anayasanın maddesine uygunluk bulunmamaktadır öte yandan kanunun maddesinin altıncı fıkrasında başkanlık tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının konusunu oluşturan yayını yapanların kimliklerinin belirlenmesi hâlinde cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunulacağı düzenlenmekle birlikte bu kuralın anayasanın maddesinde yer alan gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yetkili merci tarafından verilen haberleşmenin engellenmesine yönelik kararın saat içerisinde hâkimin onayına sunulması gerektiğine ilişkin güvenceyi sağlamadığı açıktır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı i̇nternet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla i̇şlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu fıkranın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu hükmün anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenilen hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,603 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir i olay sayılı denizcilik müsteşarlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanun tarihinde türkiye büyük millet meclisince kabul edilmiş ve cumhurbaşkanınca tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bu kanunda gemi adamlarının eğitimine ilişkin hususlar düzenlenmiştir yapılan düzenlemeler ile yükseköğretim kurumlarında verilenler de dahil olmak üzere her düzeydeki belge ve yeterliğe yönelik denizcilik eğitiminin özel ve tüzel kişilerce açılmış özel öğretim kurumlarınca da verilebilmesine imkan tanınmıştır bu düzenleme aslında bundan önce denizcilik müsteşarlığı tarafından çıkarılan gemi adamları yönetmeliklerinde de bir çok defa yer almış fakat her seferinde yürütmesi yargı organlarınca durdurulmuştur denizcilik müsteşarlığınca son olarak tarihli resmi gazetede yayınlanan yönetmelikte de yer verilen bu düzenlemeye karşı i̇stanbul teknik üniversitesi denizcilik fakültesi tarafından iptal davası açılmış ve danıştay daire bu düzenlemeyi oy birliği ile ve örgün eğitimde yer alan ve fakülte ile yüksekokul düzeyinde verilen bir eğitimin kurs düzeyindeki bir eğitime dönüştürülerek verilmesinin sayılı yüksek denizcilik okulu ve denizcilik meslek okul ve kursları hakkındaki kanuna anayasaya ve sayılı milli eğitim temel kanunu ve sayılı yükseköğretim kanununa aykırı olduğu gerekçesine dayanarak tarihli kararı ile iptal etmiştir bkz sayılı dosya bu kez danıştay uncu maddesinin iptal ettiği yönetmelik hükmü sayılı kanuna taşınarak okul düzeyinde verilen bir eğitimin özel kurs düzeyinde verilmesinin önü açılmıştır ancak yapılan düzenleme yasama erkinin kullanılması yoluyla mahkeme kararının değiştirilmesi niteliğini taşıdığı gibi sayılı kanunda yer alan diğer bazı hükümlerle birlikte anayasaya da aykırı düşmektedir bu nedenle söz konusu anayasaya aykırı düzenlemelerin iptali için anayasa mahkemesinde dava açılması gereği doğmuştur aşağıda önce sayılı kanunun iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanacaktır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının bendi tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının bendi hükmü aynen şöylediresas sayısı karar sayısı b kuruluş amaçları gemiadamlarına eğitim vermek olan ve denizcilik müsteşarlığının uygun görüşü üzerine millî eğitim bakanlığının izni ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılan özel öğretim kurumları tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının birinci cümlesi tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü aynen şöyledir gemiadamlarının eğitimi sınavları ve belgelendirilmelerine ilişkin usûl ve esaslar millî eğitim bakanlığının görüşü alınarak denizcilik müsteşarlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un üçüncü fıkrası tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un üçüncü fıkrası hükmü aynen şöyledir gemiadamları sınavları merkezinin oluşturulması görevleri ve merkezle ilgili her türlü faaliyet sınavda görev alacak kişiler ile alınacak ücretler ve diğer malî konulara ilişkin usûl ve esaslar maliye bakanlığının görüşü alınarak denizcilik müsteşarlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirlenir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un dördüncü fıkrasının bendi tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un dördüncü fıkrasının bendi hükmü aynen şöyledir özel öğretim kurumları tarafından her seviyedeki yeterlik belgesine yönelik verilen eğitimler denizcilik müsteşarlığının uygun görüşü alınarak millî eğitim bakanlığınca onaylanan öğretim programına tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in birinci fıkrası tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in birinci fıkrası aynen şöyledir gemiadamlarına ilişkin eğitim öğretim sınav ve belgelendirme yapan kamu veya özel kurum ve kuruluşları denetlemek denetleme faaliyetlerinin planlanması yürütülmesi ve değerlendirilmesi işlemlerini gerçekleştirmek üzere denizcilik müsteşarlığında denizcilik eğitimi denetleme kurulu oluşturulmuştur tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in beşinci fıkrası tarih ve kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in beşinci fıkrası aynen şöyledir kurul başkan ve üyelerinin seçimi görev süreleri ve görevlerinin sona ermesi denetleme görevini yerine getireceklerin seçimi görev ve yetkileri denetlemenin esas veesas sayısı karar sayısı usûlleri denetleme ücretleri ve diğer giderler malî hususlarda maliye bakanlığının görüşü alınmak suretiyle denizcilik müsteşarlığınca hazırlanarak yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in altıncı fıkrasındaki i̇le özel öğretim kurumlarının milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca i̇lgili oldukları mevzuat hükümlerine göre denetimi i̇baresi tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in altıncı fıkrası aynen şöyledir üniversitelere bağlı fakülte ve yüksek okullar ile millî eğitim bakanlığına bağlı orta öğretim okulları ve deniz kuvvetleri komutanlığına bağlı öğretim kurumlarının tâbi oldukları mevzuata göre denetimi ile özel öğretim kurumlarının millî eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili oldukları mevzuat hükümlerine göre denetimine ilişkin hükümler saklıdır i̇ptali istenen söz konusu fıkradaki ile özel öğretim kurumlarının milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili oldukları mevzuat hükümlerine göre denetimi ibaresidir iii gerekçe tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı söz konusu bendine göre gemi adamları eğitimi üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokullar milli eğitim bakanlığına bağlı ortaöğretim kurumları deniz kuvvetleri komutanlığına bağlı öğretim kurumları yanında kuruluş amaçları gemi adamlarına eğitim vermek olan ve denizcilik müsteşarlığının uygun görüşü ve milli eğitim bakanlığının izni ile özel ve tüzel kişilerce açılacak özel öğretim kurumları tarafından da verilebilecektir söz konusu bendi yükseköğretim düzeyini ayrık tutmadığı için yükseköğretim düzeyindeki gemi adamı eğitiminin de özel ve tüzel kişilerce açılacak özel öğretim kurumları tarafından yapılabilmesine imkan tanımaktadır özel kurs yoluyla lisans düzeyinde eğitim verilemeyeceği yukarıda belirtilen danıştay kararı ile hükme bağlanmış iken yapılan böyle bir düzenlemenin verilmiş bir yargı kararını yasama erki kullanarak değiştirmek anlamını taşıdığı açıktır böyle bir durum ise anayasanın inci maddesinin son fıkrasına aykırıdır diğer yandan sayılı kanunla özel kurslarla veya özel öğretim kurumlarınca yükseköğretim dahil her düzeyde denizci yetiştirilmesine imkan tanınması anayasanın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi ile de çelişmektedir çünkü bu düzenleme yoluyla yüksek öğretim kurumu kapsamında kurulan ve eğitim veren bir yüksek okul veya üniversiteden mezun olanlarla idareden izin almak suretiyle açılan bir özel kurstan veya öğretim kurumundan mezun olanlar yeterlilik ve ehliyet bakımından aynı konuma yerleştirilmiş olacaklardır halbuki bunların müktesebat bakımından farklı durumda bulunduğu ve bulunacağı ortadadıresas sayısı karar sayısı anayasamızın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi farklı durumda bulunanların farklı hükümlere tabi tutulmasını öngörür söz konusu düzenleme yeterlik ve ehliyet bakımından farklı durumda bulunanları yeterlik ve ehliyet bakımından aynı konuma yerleştirdiği için anayasanın uncu maddesine aykırıdır türkiyede denizcilik eğitimi sayılı yükseköğretim teşkilatı kanunu kapsamındaki denizcilik yüksekokulu ile diğer fakülte ve yüksekokullarca verilmektedir anayasamız yükseköğretim verecek yükseköğretim kurumlarının hangileri olduğunu bu kurumların kuruluş ve yönetimlerine ilişkin esasları ve nci maddelerinde göstermiştir anayasanın ve nci maddelerinde belirtilen nitelikleri taşımayan ve bu maddelerde gösterilen usullerle kurulmayan gerçek veya tüzel kişiler tarafından açılacak özel öğretim kurumlarında yükseköğretim düzeyinde eğitim verilmesi kuşkusuz anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır denizcilik eğitimi ve öğretimi her geçen gün artan bilimsel ve teknolojik gelişmeler nitelikli işgücüne artan ihtiyaçlar gözönüne alındığında titizlikle üzerinde durulması gereken bir alandır ülkemizde lisans düzeyinde dört yıllık eğitim veren i̇tü denizcilik fakültesi karadeniz teknik üniversitesi i̇zmir eylül üniversitesi ve pek çok ön lisans düzeyinde yüksekokul bulunmakta bu kurumlardan her yıl ün üzerinde uzakyol güverte ve makine zabiti mezun olmaktadır türk deniz ticaret filosu sonu itibariyle dwt olup adet gemi bulunmaktadır lisans düzeyinde mezun olanların çalışabileceği grosstonun üzerinde gemi sayısı yılında adete düşmüştür bir gemide zabit sayısı en fazla kişidir bu nedenle sektörde ihtiyaç duyulan zabit sayısı kişi olmaktadır denizcilik müsteşarlığı tarafından bugüne kadar kişiye yeterlik verilmiştir ve bu rakamın ini lisan düzeyindeki mezunlar oluşturmaktadır tüm bu fazlalığa rağmen türk armatörleri yılından beri gemi personel sayısının una kadar yabancı uyruklu gemi adamı çalıştırma hakkını elde etmişlerdir sayılı kanunun yasalaşma sürecinde bayındırlık i̇mar ulaştırma ve turizm komisyonu raporundaki muhalefet şerhlerinde yer alan bu bilgiler en fazla kişi civarında personel ihtiyacı olan sektör için ülkemizde örgün öğretim kurumları her yıl ün üzerinde mezun vermektedir bu gerçek karşısında sanki eğitilmiş personel açığı varmışçasına özel öğretim kurumlarınca da eğitim verilmesine yönelik bir düzenleme yapılması ülke ihtiyaçlarına aykırı olup istihdam ve eşgüdüm sorunlarına yol açacaktır durum böyle iken yapılan söz konusu düzenlemenin bir kamu yararını karşılamak amacından ziyade mahkeme kararlarını etkisizleştirmek amacına yönelik olduğu ortadadır halbuki bir hukuk devletinde tüm devlet erklerinin nihai amacı kamu yararıdır ve kamu yararı olmak durumundadır bu nedenle söz konusu düzenleme anayasanın hukuk devleti ilkesini ifade eden nci maddesine de aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu düzenlemenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı söz konusu ek madde un birinci fıkrasının birinci cümlesinde gemi adamlarının eğitimi sınavları ve belgelendirilmelerine ilişkin usul ve esasların milli eğitim bakanlığının görüşü alınarak denizcilik müsteşarlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiş ancak maddede yönetmelikle belirleneceği belirtilen hususlara ilişkin esas ve ilkeleri gösteren asli bir düzenleme yapılmamıştır bu durum söz konusu hususlarda asli düzenlemenin yönetmelikle yapılacağını göstermektedir halbuki anayasanın ve üncü maddelerinden yürütmenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır bu yetki anayasanın nci maddesine göre yasamanındır ve devredilemez devredildiği taktirde bu yetki anayasadan kökenlenmediği için anayasanın nci maddesine aykırı bir nitelik taşır i̇ptali istenen söz konusu birinci cümlede de anayasanın inci maddelerine aykırı şekilde asli bir düzenleme yetkisinin denizcilik müsteşarlığına devredildiği görülmektedir diğer yandan anayasanın uncu maddesi yükseköğretime girişin ve devamın kanunla düzenleneceğini bildirmektedir yükseköğretim kurumlarının öğretiminin ve eğitiminin planlanması düzenlenmesi yönlendirilmesi gibi hususlar ise anayasanın inci maddesine göre yükseköğretim kurulunun yetkilerindendir yükseköğretim düzeyinde eğitim alacak gemi adamlarının eğitimine ilişkin usul ve esasların belirlenmesinin denizcilik müsteşarlığınca çıkarılacak yönetmeliğe bırakılması bu bakımdan da anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilmiş olan hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine de aykırı düşeceği açıktır yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu birinci cümlenin iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı söz konusu üçüncü fıkrada gemiadamları sınavları merkezinin oluşturulmasının görevlerinin merkezle ilgili her türlü faaliyetin sınavda görev alacak kişiler ile alınacak ücretlerin ve diğer mali konulara ilişkin usul ve esasların maliye bakanlığının görüşü alınarak denizcilik müsteşarlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikle belirleneceği bildirilmiştir üçüncü fıkradan yönetmelikle yapılacak düzenlemenin asli bir düzenleme olacağı anlaşılmaktadır çünkü yönetmeliğe bırakılan hususlarla ilgili esaslar üçüncü fıkrada veya sayılı kanunun diğer hükümlerinde belirlenmemiştir anayasanın inci maddesi yürütmenin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp yerine getirileceği bir yetki ve görev olduğunu ifade etmekte üncü maddesi iseesas sayısı karar sayısı idarenin kuruluş ve görevlerinin kanunla düzenleneceğini açıklamaktadır bu hükümler yürütmenin ve idarenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli bir düzenleme yetkisi olmadığını ortaya koymaktadır asli düzenleme yetkisi yasamanındır ve anayasanın nci maddesine göre devredilemez halbuki söz konusu üçüncü fıkrada yürütmeye asli düzenleme yetkisi verilmektedir böylesi bir yetkilendirmenin anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri oluşturduğu bu yetkinin anayasadan kökenlenmediği için anayasanın ncı maddesine de aykırı düşeceği açıktır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın nci ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu üçüncü fıkranın iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un dördüncü fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı söz konusu bendinde özel öğretim kurumları tarafından her seviyedeki yeterlik belgesine yönelik verilen eğitimlerin denizcilik müsteşarlığının uygun görüşü alınarak milli eğitim bakanlığınca onaylanan öğretim programına göre gerçekleştirileceği bildirilmiştir bu ifadede yer alan her seviyedeki yeterlik belgesine yönelik verilen eğitimler ibaresinin yükseköğretimi de içerdiği açıktır bu ifade özel öğretim kurumları kurslar tarafından denizcilik müsteşarlığının uygun gördüğü ve milli eğitim bakanlığınca onaylanan öğretim programları çerçevesinde yükseköğretim düzeyinde gemi adamı eğitimi yapılmasına imkan tanımaktadır bunun anayasanın inci maddesi ile çelişeceği açıktır çünkü yükseköğretimi programlamak yüksek öğretim kurumuna anayasanın inci maddesinin verdiği bir yetki ve görevdir diğer yandan özel öğretim kurumlarına her seviyedeki yeterlik belgesine yönelik eğitim verme yetkisinin tanınması yükseköğretim kurumlarından eğitim alanlarla özel kurslardan eğitim alanları yeterlik belgesi almak bakımından aynı konuma getirecek bir düzenlemedir halbuki yükseköğretim kurumlarında eğitim alanlarla özel öğretim düzeyinde eğitim alanların müktesebatlarının aynı olamıyacağı ortadır bu durumun ek madde un birinci fıkrasının bendi ile ilgili anayasaya aykırılık gerekçesinde açıklanan nedenlerle anayasanın uncu maddesine aykırı düşeceğinde kuşku yoktur kaldı ki yükseköğretim düzeyinde eğitim verme olanağının ek madde un birinci fıkrasının bendinde gösterilen nitelikteki özel öğretim kurumlarına hem de ek madde un dördüncü fıkrasının bendindeki eğitim ilkeleri çerçevesinde verilmesi daha önce ek madde un birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılık gerekçesinde belirtilen nedenlerle anayasanın ve nci maddesi ile de çelişmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve inci maddelerinde belirtilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve nci maddelerine aykırı olan söz konusu bendinin iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı anayasanın inci maddesi yükseköğretim kurumlarının öğretim ve eğitimini planlamak düzenlemek yönetmek denetlemek görev ve yetkilerini yükseköğretim kuruluna vermiştir sayılı kanunun nci maddesinin sayılı kanuna eklediği ek madde ve ek madde da yer alan hükümler her düzeyde yeterlik belgesine yönelik eğitimin gerçek eğitim ve tüzel kişiler tarafından açılacak özel eğitim kurumlarınca verilebilmesine imkan tanımaktadır her düzeyde yeterlik belgesine yönelik eğitim kavramının yükseköğretim düzeyini de içereceği açıktır anayasanın uncu ve nci maddelerindeki koşullara uygun olmayan kurumların yükseköğretim düzeyinde yeterlik belgesine yönelik eğitim vermelerine imkan tanımanın anayasanın ve nci maddelerine aykırı düşeceği yukarıda iptali istenen diğer hükümlerin anayasaya aykırılık gerekçelerinde ifade edilmiştir aynı aykırılık gerekçelerinde yükseköğrenim düzeyinde yeterlik belgesine yönelik eğitimi üniversitelerin ve yükseköğretim kurumlarının yanısıra özel öğretim kurumlarının da vermesinin anayasanın uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesiyle çelişeceği de belirtilmiştir bu tür yükseköğretim düzeyinde yeterlik belgesine yönelik eğitim veren kurumların denetiminin anayasanın inci maddesine uygun ayrık bir düzenleme yapılmaksızın denizcilik eğitimi denetleme kuruluna verilmesi de anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilmiş olan hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmaz yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve nci maddelerine aykırı olan söz konusu birinci fıkranın iptali gerekmektedir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in beşinci fıkrasının anayasaya aykırılığı ek madde in beşinci fıkrasında denizcilik eğitimi denetleme kurulunun üyelerinin görev süreleri görevlerinin sona ermesi denetleme görevi yerine getireceklerin seçimi görev ve yetkileri denetlemenin esas ve usulleri denetleme ücretleri ve diğer giderlerinin mali hususlarda maliye bakanlığının görüşü alınmak suretiyle denizcilik müsteşarlığınca hazırlanacak yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiş ancak yönetmelikleesas sayısı karar sayısı belirlenecek hususlara ilişkin herhangi bir ilke ve esas gösterilmemiş yani asli düzenleme yapılmamıştır anayasanın inci maddesi yürütmenin anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilecek bir görev ve yetki olduğunu göstermektedir anayasanın üncü maddesinde de ibarenin görev ve yetkilerinin kanunla gösterileceği belirtilmiştir bu hükümler anayasada gösterilen ayrık haller dışında yürütmenin idarenin asli düzenleme yetkisinin olmadığını ortaya koymaktadır asli düzenleme yetkisi anayasanın nci maddesine göre yasamanındır ve devredilemez devredildiği taktirde anayasadan kökenlenmeyen bir yetki görünümüne girer ve anayasanın ncı maddesine aykırı bir nitelik taşır i̇ptali istenen düzenlemede yönetmelikle düzenlenecek alanla ilgili temel unsur ilke ve esasları gösterilmeden yürütmeye düzenleme yetkisi verildiği için bu yetki asli düzenleme yetkisi niteliği taşımaktadır ve anayasanın ve inci maddelerinin yanısıra ncı maddesine de aykırı bir yetki devri yapılmış olmaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde belirtilmiş olan hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da mümkün değildir yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu beşinci fıkranın iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kanununun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde in altıncı fıkrasındaki özel öğretim kurumlarının milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili oldukları mevzuat hükümlerine göre denetimine i̇baresinin anayasaya aykırılığı ek madde in altıncı fıkrasında üniversitelere bağlı fakülte ve yüksekokulların denetiminde tabi oldukları mevzuatın geçerli olacağı ve yine her düzeyde yeterliğe yönelik gemi adamı eğitimi veren özel öğretim kurumlarının da milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili mevzuat hükümlerine göre denetleneceği ifade edilmiştir söz konusu ek madde ve hükümlerine göre özel öğretim kurumlarına her düzeyde yeterliğe yönelik gemi adamı eğitimi vermek imkanı tanındığı için bu kurumlar yükseköğretim düzeyinde ehliyete yönelik eğitim de verebileceklerdir yükseköğretim düzeyinde eğitim verilmesine imkan tanınan özel eğitim kurumlarının anayasanın ve nci maddelerindeki esaslar dışında kurulabilmesine imkan tanınması kadar bu düzeyde eğitim yerlerinin denetiminin yukarıda belirtilen anayasanın inci maddesine rağmen milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığı tarafından yapılmasına izin verilmesi de anayasaya ve anayasanın inci maddesine aykırıdır hatta bu durumun anayasanın uncu maddesinde belirtilen üniversite özerkliğine müdahale niteliği taşıyacağı ve bu nedenle anayasanın uncu maddesiyle çelişeceği de belirtilmelidir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve inci maddelerinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşmazesas sayısı karar sayısı yukarıda belirtilen gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan ek madde in altıncı fıkrasındaki söz konusu ibarenin iptal edilmesi gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen ek madde un birinci fıkrasının bendinin uygulanması halinde anayasanın ve nci maddelerine aykırı biçimde özel öğretim kurumları da yükseköğretim düzeyinde yeterliğe yönelik eğitim verebileceklerdir yükseköğretim özel yapısal nitelikte öğretim kurumları tarafından verilmesi gereken bir eğitimdir bu nitelikte olmayan eğitim kurumların yükseköğretim düzeyinde yeterliğe yönelik eğitim vermeleri anayasaya aykırı bir durumdur bu tür bir uygulamaya imkan tanınması aynı zamanda daha önce verilmiş mahkeme kararlarını da değiştirme sonucu vermektedir anayasanın ve inci maddelerine aykırı bu düzenlemenin uygulanması halinde giderilmesi olanaksız hukuki durum ve zararlar ortaya çıkacaktır ek madde un birinci fıkrasının birinci cümlesi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olarak yetki devri yapmaktadır bu yetkinin kullanılmasına maddenin uygulanmasına engel olunmayarak imkan tanınması halinde giderilmesi olanaksız hukuki durum ve zararlar doğacaktır aynı durum anayasanın ve inci maddelerine aykırı yetki devri yapmış olan ek uncu maddenin üçüncü fıkrası ve ek inci maddenin beşinci fıkrası için de söz konusudur ek uncu maddenin dördüncü fıkrasının bendi yükseköğretim düzeyindeki yeterliğe yönelik eğitim veren özel öğretim kurumlarının eğitim programlarını da milli eğitim bakanlığının onayına tabi tutarak anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir durum yaratmıştır maddenin yürürlüğü halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacak yükseköğretim düzeyinde gemi adamlığı eğitimi anayasa çizgisi dışında yürütülecektir ek madde in birinci fıkrası anayasanın ve nci maddelerine aykırı biçimde yükseköğretim düzeyinde yeterliğe yönelik eğitim veren özel öğretim kurumlarını denizcilik eğitimi denetleme kurulunun denetimine tabi tutmuştur aynı durum ek madde in altıncı fıkrasındaki ile özel öğretim kurumlarının milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili oldukları mevzuat hükümlerine göre denetimi ibaresi için de söz konusudur bu ibare ile de anayasanın ve inci maddelerine aykırı biçimde yükseköğretim düzeyinde yeterliğe yönelik eğitim veren özel öğretim kurumları verdikleri eğitimin niteliğine bakılmaksızın milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığının denetimine tabi kılınmıştır bu hükümlerin yürürlüğü halinde anayasaya aykırı durumlar sonradan giderilemeyecek durum ve zararlar doğacaktır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı kanunun nci maddesinin sayılı kanun hükmünde kararnameye eklediği ek madde un birinci fıkrasının anayasanın ve inci maddesine aykırı olan bendinin ek madde un birinci fıkrasının anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesininesas sayısı karar sayısı ek madde un üçüncü fıkrasının anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan üçüncü fıkrasının ek madde un dördüncü fıkrasının anayasanın ve nci maddelerine aykırı olan bendinin ek madde in anayasanın ve nci maddelerine aykırı olan birinci fıkrasının ek inci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan beşinci fıkrasının ek inci maddesinin altıncı fıkrasındaki anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan ile özel öğretim kurumlarının milli eğitim bakanlığı ve denizcilik müsteşarlığınca ilgili olduğu mevzuat hükümlerine göre denetimi ibaresinin iptallerine ve iptal kararı verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,213 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ türkiye büyük millet meclisi üyeleri kemal anadol ve haluk koç ile milletvekili tarafından verilen günlü dava dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe i̇ptali istenen düzenlemeler ile kanun gereği tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel seçimlerinde kalkacak olan yerel yönetimlerin mevcut planlarda yapılması zorunlu görülen değişiklikleri yapma ve her türlü imar uygulamasını yapma ehliyetleri katılınacakbelediyenin uygun görüşünün alınmasına diğer bir anlatımla onayına bağlanmak suretiyle sınırlandırılmaktadır böyle bir sınırlandırma yapılmasının nedeni ise kanunun genel gerekçesinde kamu yararına dayandırılmış ve aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir kanunun bu düzenlemesi geçici de olsa bu süre içinde her türlü konuda yetkili olacak olan birimlerin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasının gerekçesi olan sebepler göz ardı edilerek ileriye dönük alt yapı ve imar bütünlüğü bozacak kararların alınmasını güncel rant düşüncesi ile sahip oldukları değerli taşınmazların elden çıkarılmasını veya çok uzun vadeli borçlanma yapılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır bu nedenle tüzel kişiliği kalkacak olan bu yerlerde kanunun amaçladığı hizmetlerdeki etkinlik ve verimliliğin ortadan kalkmasına sebep olacak kararlar alınarak kamu yararı göz ardı edilebilecektir yasakoyucunun anayasada belirtilen amacı ya da kamu yararını gerçekleştirmek için siyasi tercihlerine uyan çözümleri benimsememekte serbesttir ancak bunu anayasaya ve evrensel hukuk ilkelerine uygunluğu gözeterek yapmalıdır çünkü anayasamızın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu ifade edilmiştir hukuk devleti tüm etkinliklerinde hukuka anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına ve ilkelerine uyan devlettir mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve her türlü imar uygulaması için katınılacak belediyenin uygun görüşünün alınması zorunluluğunun katılma sonucu tüzel kişiliği ilk mahallî idare seçimlerine kadar devam edecek olan mahalli idareler üzerinde katınılacak belediyeye idari vesayet yetkisi tanındığı anlamına geleceği açıktır i̇darî vesayetin tanımı anayasamızda yapılmamıştır tanım i̇dare hukukunda önemli yeri olan öğreti ile geliştirilmiştir anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usulleresas sayısı karar sayısı dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir denilmek suretiyle idarî vesayetin ne olduğu değil amacı ve kanuni niteliği vurgulanmıştır sıddık sami onarın tanımına göre idarî vesayet merkezin ademi merkeziyet idarelerinin icrai kararlarını idarî fiil ve hareketlerini murakabe etmek ve bu kararları bozabilmek salahiyetidir bkz i̇dare hukukunun umumi esasları i̇stanbul cilt georges vedel ise şöyle tanımlamaktadır devlet yetkililerinin yersel yönetim ve kamu hizmeti yönetimi tüzelkişilerinin organlarının işlemleri üzerinde kanuna saygıyı temin etmek kamu yararı dışında ve yetki kötüye kullanılarak yapılması mümkün işlemlerden kaçınmak ve yersel ve teknik çıkarları korumak için yaptıkları deneyimdir bkz droitadministratif georges vedel paris metin gündayın tanımına göre devletin bütünlüğünü ve kamu hizmetlerinin tüm ülke düzeyinde uyumlu bir biçimde yürütülmesini sağlamak için devlet tüzelkişiliğinin ve bu tüzelkişiliği temsil eden merkezi idarenin yerinden yönetim kuruluşları üzerinde sahip olduğu denetim yetkisine idarî vesayet denir bkz metin günday i̇dare hukuku ankara sabri coşkun idarî vesayeti konu yaptığı kitabında yönetsel vesayeti şöyle tanımlamaktadır kamu düzenini yurt bütünlüğünü sağlamak için kamu yararı amacıyla kanunların verdiği yetkiye dayanarak merkezi yönetim örgütünün yersel yönetim ve kamu hizmeti yönetimi tüzel kişilerinin organları işlemleri ve parasal kaynakları üzerindeki denetimdir bkz sabri coşkun i̇darenin i̇darî denetiminde i̇darî vesayet ankara bu tanımlardan anlaşıldığı gibi idarî vesayet devletin bütünlüğünü korumak ve kamu hizmetlerinin tüm ülke düzeyinde dengeli biçimde yerine getirilmesi için merkezi yönetim organlarının yerinden yönetim kuruluşlarının organları işlemleri ve parasal kaynakları üzerinde kanunların verdiği yetki dahilindeki denetim yetkisidir anayasanın nci maddesinin beşinci fıkrasının öngördüğü idari vesayet de merkezden yönetimin yerel yönetimler üzerinde yapabileceği ve yasa ile düzenlenmesi gereken bir denetim yetkisidir halbuki i̇ptali istenen düzenlemeler ile bu denetim yetkisi merkezi idareye değil katınılacak belediyeye verilmektedir anayasanın ncı maddesinde hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı belirtilmiş nci maddesinde ise kamu tüzelkişileri olan yerel yönetimlerin kuruluş görev ve yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasa ile düzenleneceği belirtildikten sonra aynı maddenin beşinci fıkrasında merkezi idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir hükmüyle de sadece merkezi idareye mahalli idareler üzerinde idari vesayet yetkisi tanınmış bir mahalli idareye diğer bir mahalli idare üzerinde idari vesayet yetkisi verilmemiştir diğer yandan iptali istenen düzenlemenin anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yerinden yönetim ilkesiyle bağdaştığı da söylenemez yerinden yönetim ilkesinin içeriği anayasa mahkemesinin kararları ve uluslararası sözleşme hükümleri ile somutlaşmıştır ve bu ilkenin dayandığı en temel unsurun yerinden yönetim idaresinin yetkilerini kendi organları aracılığı ile kullanması ve kararlarını kendi organlarının alması olduğu görülmektediresas sayısı karar sayısı yerinden yönetim ilkesinin içeriğini somutlaştıran en önemli sözleşme avrupa yerel yönetimler özerklik şartıdır bilindiği gibi sayılı avrupa yerel yönetimler özerklik şartının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tarihinde kabul edilerek tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır bakanlar kurulu avrupa yerel yönetimler özerklik şartını de sayılı karar ile onaylamış ve bakanlar kurulu kararı tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır avrupa yerel yönetimler özerklik şartının yerel makamların faaliyetlerinin idarî denetimi başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasında yerel makamların her türlü idarî denetimi ancak kanunlarla veya anayasa ile belirlenmiş durumlarda ve yöntemlerle gerçekleştirilebilir denilmiştir yukarıda da açıklandığı üzere anayasamızın nci maddesinin beşinci fıkrasının öngördüğü idari vesayet merkezden yönetimin yerel yönetimler üzerinde yapabileceği ve yasa ile düzenlenmesi gereken bir denetim yetkisi olup yerel yönetimlere tanınmış bir yetki değildir yine avrupa yerel yönetimler özerklik şartının özerk yerel yönetim kavramı başlıklı üncü maddesinde özerk yerel yönetim kavramı yerel makamların kanunlarla belirtilen sınırlar çerçevesinde kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır bu hak doğrudan eşit ve genel oya dayanan gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen meclisler veya kurul toplantıları tarafından kullanılacaktır bu hüküm mevzuatın olanak verdiği durumlarda vatandaşlardan oluşan meclislere referandumlara veya vatandaşların doğrudan katılımına olanak veren öteki yöntemlere başvurulabilmesini hiç bir şekilde etkilemeyecektir kuralına yer verilmiştir bu durumda katılan yerel yönetimlerin tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel seçimlerin yapılacağı tarihe kadar devam edeceğinden yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanının da bu yönetimlere ait olması ve bu hakkın ancak katılan yerel yönetimlerin seçtiği üyelerden oluşan ve kendilerine karşı sorumlu yürütme organlarına sahip olabilen meclisler veya organları tarafından kullanılması i̇ptali istenen düzenlemeler ise kanun gereği tüzel kişilikleri ilk mahalli idareler genel seçimlerinde kalkacak olan yerel yönetimlerin mevcut planlarda yapılması zorunlu görülen değişiklikleri yapma ve her türlü imar uygulamasını yapma ehliyetlerini ve yetkilerini katılınacak belediyenin uygun görüşünün alınmasına diğer bir anlatımla onayına bağlamak suretiyle sınırlandırdığından söz konusu uluslar arası andlaşmaya anayasanın ncı maddesi ile nci maddesindeki yerel yönetim ilkesine aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşması düşünülemez anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf üçüncü fıkranın iptali istenen son cümlesi de katılman belediyenin uygun görüş vermemesi halinde plan değişikliğinin yapılamayacağı doğrultusunda bir düzenleme getirdiği için katılan yerel yönetim biriminin uygun gördüğü plan değişikliğini kendi iradesi doğrultusunda gerçekleştirmesine yetkilerini iradesi doğrultusunda kullanmasına imkan bırakmamakta yukarıda açıklanan nedenlerle yerel yönetim ilkesine ve dolayısıyla anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı düşmektedir açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı büyükşehir belediyesi kanunu belediye kanunu i̇l özel i̇daresi kanunu ve mahalli i̇dare birlikleri kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin tarihli ve sayılı belediye kanununun nci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere eklediği üçüncü fıkranın ilk cümlesindeki mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklik ve her türlü imar uygulaması katınıiacak belediyenin uygun görüşü alınarak yapılır ibaresi ile bu fıkranın son cümlesi anayasanın nci nci inci ve nci maddeleri hükümlerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ yukarıda anayasa açıkça aykırı olduğu belirtilen kuralların uygulanması halinde mevcut planlarda yapılması gereken zorunlu değişiklikler ile her türlü imar uygulamasının yerinde ve zamanında yapılması engelleneceğinden belirtilen kamu hizmetleri aksayabilecektir yerel yönetimlerde ise bu tür aksamaların sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlara yol açabileceği kuşkusuzdur bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır | 1,331 |
esas sayısı karar sayısı anayasanın üncü ve sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun inci maddeleri uyarınca radyo ve televizyon üst kurulu üyeden oluşmaktadır dönemde siyasi partilerin üye sayılarına göre ak partiye chpye mhp ve hdpye er üyelik düşmüştür haziran günü gerçekleştirilen dönem milletvekili genel seçimlerinin sonucunda adalet ve kalkınma partisi cumhuriyet halk partisi halkların demokratik partisi milliyetçi hareket partisi de milletvekili ile tbmmde temsil edilme hakkı kazanmıştır bu sonuçlar itibariyle rtükte boşalan üyelikten biri akpye diğeri ise mhpye düşmekte eşit milletvekili sayısı nedeniyle üyeliğin ise kura yöntemi ilehdpve mhp gruplarından hangisine düşeceğinin belirlenmesi gerekmektedir tbmmnin yerleşik uygulamaları incelendiğinde komisyonların ve başkanlık divanının oluşumuna ilişkin olarak milletvekili sayıları eşit olan partiler arasında kura çekme yönteminin dışında herhangi bir usule başvurulmadığı görülmektedir tbmm başkanlığının prof dr ergun özbudundan rtük üyelerinin dağılımına ilişkin olarak istemiş olduğu aşağıda aynen yer verilen görüşte de bu durum vurgulanmıştır görülüyor ki partilere düşen üye sayısının belirlenmesinde tek kriter siyasi partilerin gruplarının üye oranıdır bunun dışında herhangi bir kriter mesela üyeliklerin dağılımının dhondt usulüne başvurulması ya da milletvekili sayısında eşitlik halinde oy oranlarına bakılması anayasanın bu hükmüne açıkça aykırıdır üye sayısı deyimi anlamı üzerinde herhangi bir tartışmaya imkan vermeyecek derecede açık bir ifadedir somut olayda kurulda bir münhal üyelik olması ve iki partinin eşit sayıda milletvekiline sahip bulunması durumunda bu iki parti arasında kura çekilmesi zorunludur seçimlerdeki oy oranı gibi anayasada hiçbir dayanağı olmayan yeni bir kriter ihdas edilmesi mümkün değildir tbmm başkanlığı rtükte boşalan üyelik için başvuran adayları ilan etmiş bu duyuruda üyenin ak partinin göstereceği üye arasından üyenin mhpnin göstereceği üye arasından üyenin isehdp ve mhp bildirdiği üye arasından seçileceği belirtilmiştir bu duyuru çerçevesinde tbmm genel kurulu siyasi partilerin gösterdiği adayların seçimi gündemi ile temmuz salı günü toplanmıştır oturumu yöneten başkanın adayları okutmasının ardından hdp ve mhpye düşen üyelik için adayların belirlenmesine yönelik yöntem konusunda başkanlığın tutumu üzerinde usul tartışması açılmıştır usul tartışması sonucunda oturumu yöneten başkan siyasi parti grubu arasında eşit üye oranının söz konusu olduğu üyelik için üyeliğin her siyasi parti grubuna birden düştüğü varsayılarak her grubun bildirdiği ikişer aday arasından üyenin seçiminin yapılması tbmm başkanlığınca uygun bulunmuştur seçim bu şekilde gerçekleştirilecektir başkanlığın tutumunda herhangi bir değişiklik yoktur açıklamasında bulunarak seçimlere geçmiştir seçimlerde kullanılan bir örneği ekte yer alan radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanuna göre düzenlenen radyo ve televizyon üst kurulundaki üyelik i̇çin yapılacak seçime ait birleşik oy pusulasında hakların demokratik partisi ve milliyetçi hareket partisi grupları aday listesi başlıklı alanın altına üye mhp grubu üye de hdp grubunun bildirdiği kişinin adına yer verilmiştir tbmm başkanlığının kura yöntemi ile önce aday gösterme hakkına sahip siyasi parti grubunu belirlemek yerine her iki partinin gösterdiği adayları seçimlerde aday olarak belirlemesi anayasanın üncü maddesi ile sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayın hizmetleri hakkında kanunun inci maddesine aykırılık taşıdığından yapılan işlem yeni bir i̇çtüzük kuralı ihdası niteliğindedir tbmm başkanlığının seçimlere ilişkin yeni bir i̇çtüzük kuralı ihdası niteliği taşıyan işlemi sonucunda bu işlemle bağlantılı ve bu işleminesas sayısı karar sayısı ayrılmaz parçası niteliğindeki tarihli ve sayılı radyo ve televizyon üst kurulu üyelikleri i̇çin yapılan seçime dair kararın arif fırtınanın radyo ve televizyon üst kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin bölümü de yeni bir i̇çtüzük kuralı ihdası niteliğindedir tbmm başkanlığının işlemi ile şekillenen ve bu işlemden sonra gerçekleştirilen rtük üyesi seçme işlemi bir meclis kararıdır tbmm i̇çtüzüğü tbmmnin çalışmasını düzenleyen yazılı kurallar bütünü olarak tanımlanabilir i̇çtüzükte tbmm faaliyetiyle ilgili uygulanacak bir norm olmadığı takdirde uygulamayla yeni bir kural öngörülmesi ve i̇çtüzükte bulunan bir kurala aykırı bir uygulamayla farklı bir yol benimsenmesi halleri eylemli içtüzük değişikliği olarak adlandırılmaktadır tbmm i̇çtüzüğünde rtük üye seçimine ilişkin bir hüküm olmadığı halde anayasanın üncü ve sayılı yasanın inci maddesine aykırı olarak siyasi parti gruplarına tanınmış olan aday gösterme hakkının diğer siyasi parti grupları tarafından engellenmesine olanak tanıyacak bir karar alınması açıkça tbmm i̇çtüzüğünün eylemli olarak değiştirilmesi anlamına gelmektedir anayasa mahkemesi anayasanın inci maddesiyle kendisine verilmiş olan i̇çtüzüğün anayasaya şekil ve esas bakımından uygunluğunu denetleme yetkisini kullanırken yalnızca ilgili işlemin tasarrufta bulunan organ tarafından nasıl nitelendirildiğine nasıl adlandırıldığına veya bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığına bakmakla yetinmeyerek yapılış yöntemi ve adı ne olursa olsun hukuksal niteliği etkisi ve doğurduğu sonuçları da gözetir buna uygun olarak anayasa mahkemesi hukuksal nitelikleri etkileri ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından anayasaya uygunluk denetimine tabi tutulan kanun khk ve tbmm i̇çtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de belirtilen işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip hukuki varlık kazanması gereken bazı yasama tasarrufları farklı yöntem ve isimlerle hukuk sistemine dahil edilerek anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı dışına çıkarılabilir endişesiyle adı yeni bir i̇çtüzük düzenlemesi veya değişikliği olmadığı ve i̇çtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem uygulanmadığı halde değer ve etkisi bakımından birer i̇çtüzük kuralı niteliğinde olan tbmm kararları anayasal denetime bağlı tutulabilir demektedir k kt anayasa mahkemesinin günlü ve ve sayılı kararında anayasanın inci maddesi uyarınca sadece tbmm üyelerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ya da üyeliklerinin düşmesine ilişkin tbmm kararlarının denetiminin yapıldığı vurgulandıktan sonra aynen şu yoruma yer verilmiştir dava dilekçesinde günlü tbmm kararının iptali istenildiğine ve bu karar dokunulmazlığın kaldırılması ya da üyeliğin düşürülmesiyle ilgili olmadığına göre iş bir içtüzük düzenlemesi niteliğinde ise kuşkusuz anayasa mahkemesince denetlenebilecektir bu durumda anılan kararın içeriğinin içtüzük düzenlemesi niteliğinde olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir tbmm kararının i̇çtüzük düzenlemesi niteliğinde sayılabilmesi için kararın meclisin çalışmasıyla ilgili yöntem ve esaslara ilişkin olması gerekir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır buna göre çalışma yöntem ve esaslarına ilişkin konuları içeren kararlar içtüzük düzenlemesi niteliğinde olup bunun dışındakiler ise bu nitelikte değildir kararın devam eden bölümlerinde şu yorum yapılmıştır i̇çtüzüğün yasa tasarılarının görüşülmesine ilişkin öngördüğü yöntemden farklı bir biçimde oluşturulan dava konusu tbmm kararı doğrudan meclisin çalışma yöntem ve esası ile ilgili bulunmakta ve maddeyi değiştirir nitelik taşımaktadır böyle bir uygulamanınesas sayısı karar sayısı içtüzük değişikliği olarak görülmemesi tbmmnin çalışmalarında içtüzükteki kurallara uyma zorunluluğunu giderek zayıflatacak ve bu da eylemli uygulamaların yerleşik duruma geçmesine neden olacaktır denilerek tbmm kararının eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğinde olduğu kararına varmıştır dolayısıyla yüce mahkeme eylemli bir içtüzük değişikliği niteliğinde olan tbmm kararlarının anayasa mahkemesinin denetimi kapsamında olduğuna karar vermiştir anayasa mahkemesinin meclis kararlarının denetimine dair verdiği bir başka karardaaçıkça kural iradesinin meclis kararı örtüsü altında gerçekleştirilmesi hukuk devleti ve özgürlükler bakımından kimi zararlar doğurabilir denmekte ve meclis kararlarının bu nitelikleri haiz olduğu hallerde denetlenme zorunluluğunun altı çizilmektedir böylelikle mahkeme kendi ifadesiyle anayasayı dolanma girişimlerinin hukuksal korumadan faydalanma imkanının önüne geçmek istemiştire kt anayasa mahkemesi bu tavrı anayasası döneminden beri benimsemiştir mahkeme görev hususunu değerlendirirken bu nokta üzerinde durmaktadır anayasanın üncü maddesinde radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek ve denetlemek amacıyla kurulan radyo ve televizyon üst kurulunun dokuz üyeden oluşacağı üyelerin siyasi parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasi parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçileceği ile radyo ve televizyon üst kurulunun kuruluşu görev ve yetkileri üyelerinin nitelikleri seçim usulleri ve görev sürelerinin yasayla düzenleneceği kurala bağlanmıştır tbmm başkanlığının anılan işlemi ile bu işlemin ayrılmaz parçası olan sayılı tbmm kararının arif fırtınanın seçilmesine ilişkin bölümü seçimlerin ilkelerinin belirlendiği anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan üyeler siyasî parti gruplarının üye sayısı oranında belirlenecek üye sayısının ikişer katı olarak gösterecekleri adaylar arasından her siyasî parti grubuna düşen üye sayısı esas alınmak suretiyle türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçilir hükmünün ihlali niteliğindedir bu noktada önce ilgili normların lafzı ardından ruhu dikkate alınmalı ve bu iki yorum birlikte değerlendirilerek anayasanın amacına uygun bir sonuca varılmalıdır yukarıda izah edildiği gibi normların lafzı hiçbir şüpheye yer bırakmayacak açıklıkla oy oranını değil siyasi parti grubuna düşen üye sayısını esas almaktadır anayasanın ve ilgili kanun hükmünün ruhunu incelediğimizde ve böyle bir düzenleme getirmekle neyi hedeflediğine baktığımızda şu tabloyla karşılaşılmaktadır kanun tasarı metninde belirtildiği gibi genel olarak avrupa birliği mevzuatı ve özelde avrupa birliği görsel i̇şitsel hizmetler direktifiyle uyumluluğu gözetilerek ihdas edilen sayılı kanun yayıncılık esaslarını düzenlerken bunları denetlemekle görevli kamu otoritesinin kamunun farklı tüm dil din cins eğilim kanaatlerine saygılı bir biçimde teşkilini hedefler bu açıdan yayıncıyı denetlemekle yükümlü olan kamu otoritesi bu denetim faaliyetini yürütürken ayrıksı eleştirel hatta şok edici fikirlerin hakim siyasi görüş lehine törpülenmesini değil aksine bunların anayasayla ve diğer uluslararası insan hakları mevzuatıyla da korunan ifade özgürlüğü ve yayın hakkı çerçevesinde korunmasını sağlamakla yükümlüdür bu meyanda rtük faaliyeti bir kamu hizmetidir ve demokratik devlet ilkesine uygun olarak icra edilmelidir anayasa düşünce ve ifade özgürlüğü yayın özgürlüğü ve hakkı gibi hükümleriyle beraber düşünüldüğünde rtükün teşkilinde bu dengeyi gözetmektedir anayasanın rtük üye seçimlerinde her siyasi parti grubuna düşen kişi sayısını esas alması ülkede yayıncılıkesas sayısı karar sayısı faaliyetlerini denetlemekle yükümlü kamu otoritesinin hakim siyasi görüş boyunduruğuna girmesinin önüne geçme amacı güttüğünü bize gösterir böylelikle mecliste temsil imkanı bulan her siyasi parti rtükte de temsil edilecek anayasanın öngördüğü çoğulculuk esasına bu şekilde yaklaşılacaktır tam da bu nedenle boşalan yerin hangi siyasi parti tarafından doldurulacağına karar vermek meclisin kahir ekseriyetine bırakılmamalıdır bırakıldığı takdirde mecliste hakim olan çoğunluk kendi partisinden olmasa da savunduğu siyasi ilkeler lehine bir tercihte bulunarak kendi görüşünü veya kendine yakın görüşü benimseyen bir kimseyi bu göreve atayacaktır böylelikle rtükteki temsili eşit şekilde hak eden iki parti arasındaki denge siyasi hakim irade lehine bozulacaktır bu durum açıklanan sebeplerle uluslararası mevzuata anayasanın ve ilgili kanunun lafzına ve ruhuna uygun değildir öte yandan boşalan üyeliğin yerine doğrudan parlamentoda çoğunluğu elde bulunduran siyasi partinin ve dolayısıyla siyasi iktidarın tercih etmeyeceği bir adayın yerleştirilmesi için de herhangi bir hukuki dayanak bulunmamaktadır anayasanın inci maddesinde türkiye büyük millet meclisinin çalışmalarını kendi yaptığı içtüzük hükümlerine göre yürüteceği kurala bağlanmıştır tbmm i̇çtüzüğünde radyo ve televizyon üst kurulu üyeliklerinin seçimi sürecinde siyasi parti gruplarının üye sayısının eşitliği halinde hangi yöntemle üyelik seçiminin gerçekleştirileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır tbmm i̇çtüzüğünün ‘i̇çtüzüğün değiştirilmesi başlıklı inci maddesinde madde i̇çtüzükte değişiklik yapılmasını öngören teklifler milletvekillerince yapılabilir bunlar hakkında kanun teklifleri hakkındaki hükümler uygulanır bu teklifler anayasa komisyonunda incelendikten sonra bu komisyonun raporu esas olmak üzere genel kurulda görüşülür ve sonuçlandırılır anayasa komisyonu i̇çtüzükte gördüğü boşluk ve aksaklıkları ve bunların doldurulması ve düzeltilmesi için uygun gördüğü tedbirleri bir rapor halinde meclis başkanlığına sunar bu rapordaki görüşler başkanlık divanınca da benimsenirse meclis başkanı i̇çtüzükte gerekli değişiklik tekliflerinin yapılması için genel kurulu uyarır i̇çtüzük değişiklikleri türkiye büyük millet meclisi kararı olarak resmî gazetede yayımlanmakla yürürlüğe girer kararda ileriye ait başkaca bir yürürlük tarihi de gösterilebilir hükmüne yer verilmiştir i̇çtüzükteki boşlukların nasıl doldurulacağı ve i̇çtüzüğün nasıl değiştirileceği yine i̇çtüzükte açıkça düzenlenmiştir tbmm başkanlığı başvuru konusu işlem ve kararla i̇çtüzükteki bir boşluğu yine i̇çtüzüğe aykırı olarak ve eylemli biçimde doldurmuşdeğiştirmiştir anayasasının inci maddesinde yasaların yasa hükmünde kararnamelerin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamak anayasa mahkemesinin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır başvuru konusu tbmm başkanlığı işlemi ile bu işlemin ayrılmaz parçası olan sayılı tbmm kararının arif fırtınanın seçilmesine ilişkin bölümüesas sayısı karar sayısı anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırıdır bu nedenle öncelikle tbmm kararının anılan bölümü yürürlüğü durdurulmalı daha sonra tbmm başkanlığının işlemi ile sayılı tbmm kararının arif fırtınanın seçilmesine ilişkin bölümünün iptaline karar verilmelidir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ kamu hukukunda yürütmeyi durdurma kararı verilebilmesi için bir düzenlemenin uygulanması hâlinde telâfisi güç veya imkânsız zararların doğması ve bu düzenlemenin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir dava konusu olayda sayılı radyo ve televizyon üst kurulu üyelikleri i̇çin yapılan seçime dair kararın arif fırtınanın radyo ve televizyon üst kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin bölümü yönünden bu iki şart birlikte gerçekleşmiştir anayasanın rtük üye seçimlerinde her siyasi parti grubuna düşen kişi sayısını esas alması ülkede yayıncılık faaliyetlerini denetlemekle yükümlü kamu otoritesinin hakim siyasi görüş boyunduruğuna girmesinin önüne geçme amacını taşımaktadır sayılı meclis kararının temmuz tarihli resmi gazetede yayımının ardından temmuz tarihinde rtük başkanının belirlenmesine ilişkin yapılan seçimde hiçbir aday yeterli oy alamamıştır bu nedenle temmuz çarşamba günü saat da başkanlık seçimi için yeniden toplanılmasına karar verilmiştir bu bakımdan sayılı radyo ve televizyon üst kurulu üyelikleri i̇çin yapılan seçime dair kararın arif fırtınanın radyo ve televizyon üst kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin bölümünün yürürlüğünün durdurulması başkanlık seçiminde ortaya çıkacak iradeyi belirlemesi açısından telâfisi güç veya imkânsız zararların doğmasına neden olacaktır kurulun diğer kararları açısından da değişik bir iradenin ortaya çıkmasına neden olacağından anayasanın üncü maddesinde öngörülen amaçlar bakımından da telâfisi güç veya imkânsız zararların doğması kaçınılmaz olacağından yürürlüğün durdurulması talebinde bulunulmuştur sonuç ve i̇stem tbmm genel kurulunun temmuz tarihli birleşiminde açılan usul tartışması sonucunda ortaya çıkan radyo ve televizyon üst kurulunda boşalacak halkların demokratik partisi grubu ile milliyetçi hareket partisi grubunadüşen üyelik için yapılacak seçimde her iki partiden de ikişer adayın adına birleşik oy pusulasında yer verilmesine ilişkin eylemli i̇çtüzük değişikliği niteliğindeki tbmm başkanlığı işlemi ile bu işlemin ayrılmaz parçası ve eylemli i̇çtüzük değişikliğinin devamı niteliğindeki tarihli ve sayılı radyo ve televizyon üst kurulu üyelikleri i̇çin yapılan seçime dair kararın arif fırtınanın radyo ve televizyon üst kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin bölümü anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan şekil bakımından iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar sayılı radyo ve televizyon üst kurulu üyelikleri i̇çin yapılan seçime dair kararın arif fırtınanın radyo ve televizyon üst kurulu üyeliğine seçilmesine ilişkin bölümünün yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz | 2,142 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkeme günlü başvurma kararının gerekçesinde davaya konu işlemin ölçümleme borcundan doğduğu anlaşılmaktadır ölçümleme yasal nedenlerin varlığı durumunda sigorta primleri hesabına esas tutulacak kazançlar toplamının bulunmasına ilişkin bir işlemdir ölçümlemenin belirleyici ve ayırıcı özelliklerinden birisi ölçümlemenin kazançlar toplamının bulunmasına ilişkin bir işlem oluşudur buradaki kazançlar toplamındaki maksat sigortalıların sigorta primleri hesabına esas ücretler toplamıdır ölçümlemenin yasal koşulları sayılı ssk nun maddesinde sınırlı olarak belirlenmiştir bunlardan biride işverenin ölçümleme döneminde sigortalı çalıştırması ve ücret ödemesidir ölçümleme prim kaçağına engel olacak bir işlem olarak yasaca öngörülmüştür bunun için ssk nun maddesinde yapılacak işlemler gösterilmiştir çalıştırılan işçilerin primlerinin ve kazançlar toplamının yapılan işe göre eksik bildirildiğinin anlaşılması halinde kurumca prime esas tutulacak kazançlar toplamının belirlenmesi amacı ile ölçümleme işlemi yapılarak çalıştırılan işçi sayısına göre kazançlar toplamı ile alınması gereken primler belirlenmektedir bu primlerin belirlenip alınması hali işçilerin durumunu da etkilemektedir şöyle ki ssk nun maddesinde çalışma sürelerinin tesbitinde yıllık hak düşürücü süre kabullenilmiştir ancak yargıtay huk dairesinin gün ve sayılı kararında belirtildiği gibi işverene ait işyerinde işçi çalıştırılması nedeni ile ölçümlerine yapılıp prim alacağı tahsil edilmiş bulunduğuna göre bu dönem için ssk nun de yazılı hak düşürücü süre uygulanamaz denilmektedir yine aynı dairenin gün ve sayılı kararında yıllık hak düşürücü süre içinde kurumun anılan işyerinde ölçümleme yaptığı giderek davacının çalışması nedeni ile ödenmesi gereken primleri tahsil ettiği saptandığı takdirde hak düşürücü süreden bahsedilemez denilmektedir bu kararlardan görüleceği şekilde ölçümleme işleminin işçilerle doğrudan doğruya ilişkisi bulunmaktadır ölçümleme işlemi çalıştırılan işçilerin bir kısmını ve dolayısı ile bunlarla ilgili kazançlar toplamının ve primlerin ödenmesinin kaçınılmasına engel olan bir işlemdiresas sayısı karar sayısı i̇şverenin sigortasız işçi çalıştırmasına ve dolayısı ile bir kısım işçilerin sosyal güvenlik haklarından mahrum kalınmasına engel olunabilmesi için yasa koyucu tarafından ölçümleme işlemi yasaya konulmuştur şöyle ki primi ödenmeyen hiçbir gün sigortalının çalışma gün sayısına eklenemez ssk nun ilgili maddeleri incelendiğinde prim ve prim gün sayısının önemi anlaşılabilmektedir ssk nun maddesinde iş kazaları ile meslek hastalıkları hastalık analık malûllük yaşlılık ölüm sigortalarının gerektirdiği her türlü yardım ve ödemelerle her çeşit yönetim giderlerini karşılamak üzere kurumca bu kanun hükümlerine göre prim alınacağı belirtilmiştir yasanın belirlediği ssk olaylarının gerektirdiği yardım ve ödemelerle bunları sağlamakla yükümlü kurumun yönetim giderlerinin karşılığı olarak zorunlu biçimde sigortalıca ve onun için işverence sigortalının kazancı üzerinden belli yüzde hesabı ile aylık ve ayı izleyen ayın sonuna kadar ödediği para yani ssk ücretinin yasaca ismi prim alacağı olmaktadır ssk primi yasa gereğince sigortalı ile kurum arasında zorunlu olarak kurulmuş bulunan ssk ilişkisinde sigortalının borcudur bu borcun yasanın belirlediği biçimde yerine getirilmemesi birçok sosyal sigorta yardımından yararlanmama ve bazı sigortaların uygulanmasında sigortalılık niteliğinin yitirilmesi sonuçlarını doğurur gerçi primlerin önemli bir kesimi işverence ödenmektedir ne var ki bu ödeme yasanın öngördüğü bir zorunlulukla sigortalı adına ve hesabınadır toptan ödemelerde sigortalıya ve ölümü durumunda yakınlarına hem kendisinin hem işverenin ödediği primlerin ayrımsız verilmiş bulunması bunun sonucudur zira işveren eğer primi kendi adına ve hesabına ödemiş olsa idi toptan ödemede işveren payının da sigortalıya veya yakınlarına verilmemesi gerekir idi nitekim ssk maddesinde yer alan yanlış ve yersiz prim ödemelerinde sigortalı adına ve hesabına zorunlu bir prim ödeme zorunluluğu bulunmadığı için işveren ödemiş olduğu primi kendisi alır bunun için yürürlükte bulunan hükümlere göre ssk primi ssk aracılığı ile sağlanan ssk güvenliğinin karşılığı olup bir tür sigorta ücretidir bu nedenle temelde özel sigortalardakinden ayrımsızdır prim ödeme yükümü kişisel olup devrolunamaz bilindiği üzere ssk primleri sigortalı ve işveren paylarından oluşmaktadır sigortalı anılan paydan sorumlu ancak bu payı kuruma ödemekle yükümlü değildir i̇şveren kendi prim payı ile beraber sigortalının payını da kuruma yatırmakla yükümlü bulunduğu için aynı zamanda sigortalının prim payını ücretinden kesmekle de yükümlü tutulmuştur prim kesmenin işveren için bir yüküm niteliğini taşımasının başta gelen sonucu kesmediği sigortalı prim payımda kuruma bizzat ödemek zorunda bulunuşudur yoksa kurum işverenin kesmediği ve kendisine ödemediği sigortalıya ait prim payını sigortalıdan isteyemezesas sayısı karar sayısı prim kesmenin yüküm niteliğinde oluşu işverenle kurum ilişkileri açısındandır yoksa prim kesme işveren ve sigortalı bakımından bir yasal yetki niteliğindedir bu nedenle sigortalı işverene karşı prim payını kesemeyeceği yollu bir iddiada bulunamaz i̇şveren yalnız kendi prim payını değil sigortalının ücretinden kestiği ona ait payıda kuruma yatırmakla yükümlüdür kurumun asıl gelir kaynağı primlerden oluşmaktadır bu yönden kurum için primleri zamanında tahsil etmek yaşamsal önemdedir bunun tersi durumlarda kurumun özellikle sigortalıların yasaca tanınan ve güven altına alınan sosyal haklarını kurumun sağlayamaz bir duruma düşmesi kaçınılmazdır kurumun gelirleri esas olarak işçi ve işveren primlerinden oluşmaktadır ssk nun maddesinde gösterilen diğer kaynaklar uygulamada bir önem taşımamaktadır maddede genel bütçeden yapılacak yardımlardan söz edilmesini ameli yönden devlet güvencesi anlamında değerlendirmek gerekmektedir davalı ssk sayılı yasanın muaflıklar başlıklı maddesinde belirtilen ve bu kanun kapsamına giren ve inşaası tamamlanan yapılara ssk prim ve cezaları uygulanamaz hükmünün yukarıda belirtildiği şekilde anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmektedir anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri arasında toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak ve sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette refah huzur ve mutluluğu sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak ve insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü getirilmiştir yine anayasanın maddesinde hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde ise herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar denilmektedir yine anayasanın maddesinde devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir denilmektedir bir toplumu teşkil eden fertlerin refah huzur ve mutluluk içerisinde bulunabilmeleri için geleceklerinin ve sosyal güvenliklerinin teminat altında bulunması şarttır fertlerin geleceklerinden ve ilerideki yaşam tarzlarından huzursuzluk duymaları ve çalışamayacakları dönem ve olaylar için yaşam tarzlarının garanti altına alınmamasının bir şahsın veya toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamadığı ve sağlayamayacağı bilinen bir husustur fertlerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak anayasanın maddesine göre devletin temel amaç ve görevi olup bu refah huzur ve mutluluğun devamlı olarak sağlanabilmesi için fertlerin geleceklerinin güvenlik altına alınması gerekçesi ile anayasanınesas sayısı karar sayısı maddesinde devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp teşkilât kuracağı açıkça belirtilmiştir devlet bir kısım fertlerinin sosyal güvenlik haklarını sağlamak için gerekli tedbiri alıp ssk nü meydana getirmiştir anayasanın maddesinde belirtildiği şekilde devlet sosyal görevini mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği belirtilmiş olup devlet anayasanın bu maddesine aykırı olarak sosyal görevini yerine getirebilmesi için kurmuş olduğu sosyal güvenlik teşkilâtının mali kaynaklarının yeterliliğini ortadan kaldırmak hakkına sahip değildir yine anayasanın maddesinde belirtildiği şekilde devlet insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmakla sorumlu olup bu şartların gelişmesi için kurulan sosyal güvenlik kuruluşlarının kaynaklarının azaltılması gibi bir yetki anayasaca devlete verilmemiştir sayılı yasanın maddesinde belirtildiği şekilde sskna prim ve cezalarının alınmayacağı şeklindeki bir hüküm devletin sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve geliştirmek işlerini bir tarafa bırakmasının karşılığı anlamındadır yukarıda belirtildiği şekilde sosyal güvenlik kuruluşu olan ssknun temel gelir kaynağı primler olup bu primlerin alınmama yönüne gidilmesi ve sayılı yasanın maddesinde belirtilen hususun yasalarla genişletilmesi halinde sosyal güvenlik görevini yerine getirmeye çalışan ve görevini anayasanın maddesinden alan ssknun görevini yapamaz veya eksik yapar gibi bir duruma düşürülmesi sonucuna ulaşılacaktır yine anayasanın maddesinde belirtildiği gibi herkes kanun önünde eşit olup hiçbir kişiye imtiyaz tanınamaz yine aynı maddenin son fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir sayılı yasanın maddesinin konuya esas alınan hükmünde görüleceği şekilde yasaya aykırı olarak bina inşa etmiş olan şahısların borçlu oldukları prim ve cezaların uygulanması önlenmekte ve buna karşılık tamamen devletin çıkarttığı yasalara uygun olarak yapılan inşaatlarla ilgili primlerin ve cezaların uygulanacağı şeklinde kişiler arasında anayasaya aykırı olarak bir ayrım yapılmaktadır yine ilgili maddenin son fıkrasında müteahhit veya taşeron vasıtası ile yaptırılan kamu inşaatları için bu madde uygulanmaz denilmektedir görüldüğü şekilde kamu inşaatını yapan bir müteahhit veya taşeron prim ve gerektiğinde cezasını ödeyecek ve yine imar yasası içerisinde ve yasaya uygun olarak inşaat yapan bir işveren yine prim ve gerektiğinde cezasını ödeyecek ve buna karşılık tamamen yasadan kaçarak iş yapan ve kaçak işçi çalıştıran ve bu işçilerin ücretlerinden kestiği primleri sosyal güvenlik kuruluşuna yatırmayan işveren prim ve cezasını ödemeyecektir bu durumların anayasanın maddesinin tüm fıkralarına aykırı olduğu yönünde herhangi bir tereddüt bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı devlet organı olan ssk bu yasanın mevcudiyeti karşısında işlem yaparken kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket edemeyecek ve anayasanın maddesine aykırı bir durum yaratacağından ssknun ilgili hükmün anayasaya aykırı olduğu yönündeki iddiası ciddi ve temel görevleri arasında görülmüştür yukarıda belirttiğimiz şekilde fertlere sosyal güvenlik haklarının tanınması için primlerin ödenmesi şart olup çalışma süreleri kuruma bildirilmeyen işçilerin çok seneler sonra sosyal sigortalar kurumunun sağladığı haklardan faydalanabilmek için kuruma başvurmaları halinde eksik kalan sürelerinin karşılığı olarak ölçümleme yapılıp prim tahakkuk ettirilmiş ise bu durumda bu fertlere sosyal güvenlik hakları tanınacak ve fertler sosyal güvenlik haklarından istifade edebileceklerdir bu husus dahi konunun anayasanın ve maddelerine ne kadar aykırı olduğunu açıkça göstermektedir yukarıda belirttiğimiz hususlar mahkememizde görülen davanın konusu ile ilgili bulunduğundan ve ssknun sayılı yasanın maddesinin inşaası tamamlanan yapılara ssk prim ve cezalan uygulanmaz hükmünün anayasanın ilgili maddelerine aykırı olduğu yönündeki iddia ve savunmalarına mahkememizce de değer verilmiş ve ilgili hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gerekçesi ile konunun anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş olup sayılı yasanın maddesinin bu kanun kapsamına giren ve inşaatı tamamlanan yapılara ssk prim ve cezaları uygulanmaz hükmünün anayasanın yukarıda belirtilen maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiğini öne sürmüştür | 1,532 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel numaralı taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile tl zararın ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,876 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına i̇lişkin yasaların anayasal denetimi dava konusu maddenin yer aldığı sayılı yasa bir uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdır konu daha önce anayasa mahkemesi tarafından incelenmiş ve tarihli k sayılı kararda anayasanın milletlerarası andlaşmaları uygun bulma başlığını taşıyan ıncı maddesinin birinci fıkrasında andlaşmaların onaylanması türkiye büyük millet meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır denilmekte maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında da kimi durumlarda önceden bir yasa ile uygun bulma zorunluluğu olmaksızın andlaşmaları yürürlüğe koyma yetkisi yürütme organına verilmektedir maddenin dördüncü fıkrasında da türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır denilerek onaydan önce bir yasayla uygun bulma koşulu aranmayan andlaşmalar yasalarda değişiklik gerektiriyorsa bunlar için de onaylamadan önce tbmmnden uygun bulma yasasının çıkarılması öngörülmektedir anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde uygulamada iyi işlediği ve ihtiyacı karşıladığı için anayasasındaki kuralın aynen alındığı belirtilmiştir bu nedenle anayasasının yasalaşma evresine bakılarak anayasasının ıncı maddesinin kabulünü gerektiren gerekçeleri saptamak olanaklıdır kurucu meclis tarafından oluşturulan anayasa komisyonunca hazırlanan metinde andlaşmaların anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini önleyici bir usul benimsenmiş madde gerekçesinde de milletlerarası andlaşmaların anayasaya uygunluğunun murakabesi konusunda kanunlarla ilgili murakabeye nazaran farklı bir usul getirilmektedir gerçekten bir anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra anayasaya aykırılığı dolayısıyla iptalinin devletin milletlerarası sorumluluğunu doğurmaması için bu murakabenin teşri organın tasvibinden geçmeden önce tahkik edilmesi ve sonuçlandırılması zaruridir denilmiştir millî birlik komitesi tarafından yapılan incelemede tasarının ikinci fıkrasında yer alan yukarıda sözü edilen hüküm maddeden çıkarılmış ve maddenin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında uncu ve inci maddeler gereğince anayasa mahkemesine başvurulamaz biçiminde düzenlenmiştir anayasanın ıncı maddesinin aynı olan anayasasının inci maddesinin gerekçesinden milletlerarası ilişkilerin siyasî yönünün ağır basması nedeniyle dış ilişkilerin sürekliliği bakımından doğabilecek sakıncaların önlenmesi amacıyla milletlerarası andlaşmaların iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasının engellendiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz denilmektedir uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlama amacı gözeterek getirilen andlaşmaların yargı denetimi dışında tutulmasına ilişkin bu kuralla anayasal denetimin dışında tutulmak istenen yöntemince yürürlüğe konulmuş olan uluslararası andlaşmalardır bu nedenle andlaşmadan bağımsız olarak onay yasalarına karşı anayasa mahkemesine başvurulabilir denilmiştir aynı gerekçeyle sayılı yasanın inci maddesinin anayasa mahkemesi tarafından incelenmesinde bir sorun bulunmamaktadır tarihli ve sayılı uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı i̇slam kalkınma bankası i̇kb bünyesinde yer alan ticaretin finansmanı ile ilgili muhtelif programların birleştirilerek ayrı bir tüzel kişiliği haiz olmak üzere uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu adı ile yeni bir kurum kurulmasına ilişkin kurucu antlaşma yılı başında i̇kb tarafından hazine müsteşarlığına iletilerek türkiyenin oyunu yazılı olarak vermesi istenmiştir uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmasının kabulüne dair karar taslağına ilişkin ülkemizin olumlu oyu anayasamızın ve taraf olduğumuz uluslararası anlaşmaların hükümlerinin saklı tutulduğu kurucu antlaşmanın bu anlayışla imzalanacağı ve onaylanacağı kaydı konularak mart tarihinde i̇kbye iletilmiştir bahse konu kurucu anlaşma mayıs tarihlerinde kuveytte yapılan i̇kb grubu yıllık toplantısı sırasında üye ülkelerin imzasına açılmış türkiye cumhuriyeti adına mayıs tarihinde imzalanmış ve iptali istenen yasa ile de tbmm tarafından onaylanması uygun bulunmuştur sayılı yasanın inci maddesiyle türkiye cumhuriyeti adına mayıs tarihinde kuveyt şehrinde imzalanan uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanması anlaşmanın giriş bölümünün birinci ve üçüncü paragrafları ile inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi ve inci maddesine anayasamız kanunlarımız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmak üzere uygun bulunmuştur maddeden hükümetin uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın anlaşma bazı maddelerinde anayasaya yasalara ve türkiyenin bağlı olduğu uluslararası anlaşmalara aykırı noktalar gördüğü ve bu nedenle bu konuda ihtirazi bir kayıt derpiş etme gereksinimi duyduğu ortaya çıkmaktadır bunun nedeni ihtirazi kayıt derpiş olunan maddeler incelendiğinde anlaşılmaktadır anlaşmanın ihtirazi kayıt derpiş olunan giriş bölümünün birinci paragrafı i̇slam kalkınma bankasının hedefinin şeriat ilkelerine uygun olarak üye ülkelerdeki ekonomik kalkınmayı ve sosyal gelişmeyi güçlendirmek olduğunu onayladiğindan giriş bölümünün üçüncü paragrafı i̇slam kalkınma bankasının üyeleri vasıtasıyla i̇slamî ticaret finansmanı için geniş bir potansiyel piyasanın varlığını ve modern i̇slamîesas sayısı karar sayısı bankacılık ürünleri vasıtasıyla ticari işletmelerini finanse etmek için müşterilerin isteklerini di̇kkate aldiğindan inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi i̇slam konferansı örgütü üyesi ülkelerin hükümetleri ve kuruluşlarından mevduat kabul edebilir ve şeriat ilkelerine uygun olarak çeşitli enstrümanlarla ticaret finansmanı için fon toplayabilir ve toplanan fonların veya kurum tarafından verilen garantilerin ödenmemiş toplam tutarı uluslararası geçerli standartlara ve uygulamalara uygun olarak yönetim kurulu tarafından belirlenmek üzere bu amaçla kurumun kararlaştıracağı şekilde teminat veya benzeri garanti sağlayabilir inci maddesi kurumun tüm aktiviteleri ve faaliyetleri şeriat ilkeleri ile uyumlu olacaktır şeklindedir yukarıda sayılan ve çekince koyulan hükümlerin türkiye cumhuriyetinin lâik devlet ilkesini değiştirilemeyecek şekilde koruyan anayasa ile çelişki içinde olduğu açıktır anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü anayasal bir zorunluluk iken tüm aktiviteleri ve faaliyetleri şeriat ilkeleri ile uyumlu bir i̇slamî kurumun parçası olmak ve anlaşmadaki hususlar üzerinde anlaşmak hem hukuksal olarak hem de uygulamada mümkün değildir ancak çekince konulan hükümler i̇slamî kurumun temel niteliğini ve özünü oluşturmaktadır diğer deyişle kurum çekince konulmasına bakılmaksızın anlaşmada gösterilen temel niteliklere bağlı olarak çalışacaktır türkiyenin imzaladığı anlaşmanın niteliğini ve özünü aslında çekince konulan hükümler oluşturmaktadır uluslararası hukuka göre bir anlaşmanın özünü oluşturan konusuna ve amacına çekince konulması kabul edilmediği için türkiye tarafından konulan çekincenin kabul edilmeyerek etkisiz kılınması yanında çekinceler geçerli kabul edilse dahi anılan antlaşmanın fiilen türkiye cumhuriyetinin organ kurum kuruluş ve vatandaşlarına şeriat ilkeleri uyarınca uygulanmasına mani olmayacağı açıktır bu anlaşmanın inci maddesinde sözü edilen uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumunun tüm faaliyetlerinin şeriat ilkeleri ile uyumlu olacağı belirtilmektedir bu hüküm yalnız bu madde ile ilgili olmayıp kurumun tüm faaliyetlerine şamil bir nitelik taşımaktadır nedenle şeriat ilkelerinden bahseden bu maddeye ve şeriat hukukundan bahseden diğer maddelerine türkiyenin çekince koyması kurumun diğer maddelerde öngörülen faaliyetlerinin şeriat hukukuna uygun olmadan yürütülmesi sonucunu doğurmayacaktır yılında viyanada kabul edilen milletlerarası anlaşmalar hukuku hakkında sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre çekince bir devletin anlaşmayı imza onaylama kabul ve uygun bulunması durumunda anlaşmanın kimi kurallarının hukuksal etkisini kendisi hakkında kaldırmak veya değiştirmek amacıyla tek taraflı yaptığı bir bildirimdir oysa dava konusu kuralla kabul edilen anlaşmadaki çekince maddeleri söz konusu anlaşmanın özünü değiştirmemekte kimi kuralların hukuksal etkisini türkiye hakkında kaldırma veya değiştirme etkisini göstermemektedir tüm aktiviteleri ve faaliyetleri şeriat ilkeleri ile uyumlu bir kurum ile şeriat ilkelerine çekince konulduğunu belirterek karşılıklı ilişkide bulunmak kurumun niteliğini ve özünü değiştirmeyecektir bu durumda çekince somut belirli öngörülebilir açık ve net bir sonuç içermemekte eylemli olarak uygulanma olanağı bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı çekince konulan maddeler özellikle de inci madde uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumunun niteliğini oluşturmaktadır türkiyenin imzaladığı anlaşmanın özünü de bu maddeler oluşturmaktadır uluslararası hukuka göre bu anlaşmanın özüne türkiye tarafından konulan çekincenin geçerli olması ya da türkiye lehine hukuksal etki doğurması ihtimali fiilen bulunmayacağı için bu anlaşmanın çekincelerle de olsa uygun bulunması anayasamızın amir hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir anlaşmaya konulan ihtirazi kayıt açık ve net olarak anayasal güvenceyi sağlayacak nitelikte olmalıdır dava konusu olan yasa uluslararası bir anlaşmayı uygun bulma yasasıdır yasanın anayasaya aykırı maddeler taşıdığı bizzat hükümet ve tbmm tarafından da kabul edilmiş bunu önlemek amacıyla ihtirazi kayıt derpiş olunması öngörülmüştür i̇ptal davasının temel nedeni bu kaydın anayasaya aykırılığı önleyemeyeceği ve türkiyenin anayasanın nci maddesindeki ilkelere karşın şeriat hükümlerini uygulamak zorunda kalacağıdır bazı maddelerine ihtirazi kayıt derpiş olunan anlaşma ile kurulan i̇slâmi kurumun şeri hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir hüküm bulunmadığı gibi anlaşmanın bütünlüğünden türkiye tarafından konulan çekincenin kurumun faaliyetleri yönünden bir anlam ifade etmeyeceği de açıktır kaldı ki çekince konulan hükümler yönünden bir boşluğun ortaya çıkacağı bu boşluğun doldurulması konusunda yasal önlemin alınmadığı da açıktır bu açıdan sayılı yasanın anayasanın nci maddesinde açıklanan ve üncü maddesine göre değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek olan lâik devlet ilkesi ile bağdaşması olanaksızdır öte yandan anayasanın nci maddesi gereğince yasama yetkisi devredilemez bir yetki olduğuna göre tbmm yürütme organının kendini yasama organı yerine koyarak yorumlayabileceği muğlak bir düzenleme yapamaz çekince konulan hükümlerin ortaya çıkaracağı boşluğun kimin tarafından nasıl doldurulacağı böyle bir işlemin anlaşma taraflarınca kabul edilip edilmeyeceği de belli değildir uluslararası anlaşmaların anayasamız açısından taşıdığı farklılık bilinmektedir usulüne göre yürürlüğe konulmuş bir uluslararası anlaşmanın anayasaya aykırılık denetimi yapılamamaktadır anlaşmanın onaylanması ve yürürlüğe girmesi durumunda türkiye bundan geriye dönemeyecek ve i̇slami kurum ile ilişkilerini anayasaya aykırı olarak devam ettirmek yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda kalacaktır anlaşmanın özellikle üye ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerde ortak hedefleri belirleyen giriş bölümüyle ilgili çekinceler doğal olarak bütünü etkileyecek niteliktedir bunların sadece ilgili oldukları hükümlerle sınırlı bir uygulama alanına sahip oldukları düşünülemez onay yasasının uygun bulduğu anlaşmanın incelenmesi anayasanın ıncı maddesine göre olanaklı olmamakla birlikte anayasanın nci maddesine göre tbmmde olan yasama yetkisinin devredilip devredilmediği ve yasama organının kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanıp kullanmadığının saptanması da ancak uygun bulunan anlaşmanın anlam ve içeriğinden ortaya çıkacaktır yasama organı ıncı maddeye göre uygun bulma yasasını kabul ederken anayasa hükümlerine aykırı davranamaz anayasa bu tür yasaların kabulünde tbmmye anayasa dışına çıkma gibi bir istisnai yetki tanımamıştır anlaşmanın içeriğine bakmadan yasama organının anayasal sınırlar içinde kalıp kalmadığının saptanması mümkün değildir uygun bulma yasasının amacı aslında yasama organının anlaşma hükümlerinin anayasal denetimini yapmasıdır bu denetimin tamamlayıcısı ise anayasa mahkemesi denetimidir anlaşma hükümleri burada anayasaya aykırılığı ileri sürülen norm değil anayasaya aykırılığın denetlenebilmesi için gerekli destek norm niteliğindedir bu destek norm olmadan onay yasası somut ya da soyut olarak denetlenemez kaldı ki anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında sözü edilen ve anayasa aykırılık iddiası ile anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine başvurulamayan anlaşma usulüne göre yürürlüğe konulmuş olan anlaşmadır bir anlaşmanın onaylanmasının tbmmce onaylamayı bir yasayla uygun bulması anlaşmanın yürürlüğe girmesi için nihai koşul değil ön koşuldur anlaşmalar uygun bulma yasasının yürürlüğe girmesiyle yürürlüğe girmezler bu yönüyle de destek norm olarak kullanılan anlaşma hükümlerinin anayasanın ıncı maddesi kapsamında anayasal denetiminin yapılmaması kuralının ihlalinden söz edilemez çekince konularak kabul edilen maddeler yönünden inceleme yapabilen anayasa mahkemesinin aynı gerekçeyle çekince konulmayan maddeler yönünden de inceleme yapması mümkündür nitekim çekince konulan maddeler de uygun bulma yasasına alınmamış madde numaralarına gönderme yapmakla yetinilmiştir çekince konulmayan maddelerin tek tek gönderme yapılmadan kabulü ile çekince konulan maddelerin yasa metninde gösterilmesi arasında hukuksal yönden fark bulunmamaktadır çekince nedeniyle gönderme yapılan hükümler nasıl anlaşma metnine bakılarak yorumlanıyorsa çekince konulmayan maddeler de aynı şekilde yorumlanabilir çekince konulmayan maddeler tek tek sayılmasa bile tıpkı çekince konulan maddeler gibi uygun bulma yasasının içine yerleşmiştir çekince konulsa da konulmasa da anlaşma hükümleri uygun bulma yasasının içeriğinin belirlenmesi yönünden destek normdur çekince konulan maddeler anayasa mahkemesinin sayılı kararında olduğu gibi destek norm olarak görülebiliyorsa çekince konulmayan maddeler de destek norm olarak görülmelidir esasen böyle bir ayrımın yapılması da hukuk devleti yönünden doğru değildir her iki durumda da anlaşma maddelerinin dolaylı denetiminden söz edilemez aksi halde uygun bulma yasasının denetimi yapılamamış olur ki bu durum anayasa ile bağdaşmaz bu yönden bakıldığında anayasa mahkemesinin sayılı kararında incelemeyi çekince konulan ya da konulmayan şeklinde ayrıma tabi tutması çelişkilidir ve bu çelişkinin anayasanın inci maddesi kapsamında kabul edilmesi mümkün değildir anlaşma metninden destek norm olarak yararlanılmadığında uygun bulma yasasının denetiminin önü anayasaya aykırı olarak kapatılmış olur anayasal denetim yapılamaz hale gelir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti siyasal iktidarı hukukla sınırlayarak ve devlet etkinliklerinin düzenli sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturarak aynı zamanda istikrara da hizmet eder bu istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmalarına bağlıdır hukuk devleti yasaların kamu yararına dayanması ilkesini de içerir hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar ortada imzalanmış bir anlaşma olması uygun bulma yasasını kabul eden yasama organının kamu yararı ve lâik hukuk devleti ilkelerinin yok saymasını gerektirmez uluslararası anlaşmaların yürürlüğü imzalanmasına bağlı değildir yılında viyanada kabul edilen milletlerarası anlaşmalar hukuku hakkında sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre çekince bir devletin anlaşmayı imza onaylama kabul ve uygun bulunması durumunda anlaşmanın kimiesas sayısı karar sayısı kurallarının hukuksal etkisini kendisi hakkında kaldırmak veya değiştirmek amacıyla tek taraflı yaptığı bir bildirimdir ancak çekincenin çekince konulmayan maddelerin anayasaya aykırılığını ortadan kaldırması halinde anlamı vardır çekinceye rağmen aykırılık devam ediyorsa uygun bulma yasası da anayasaya aykırı hale gelir anayasanın başlangıç bölümünde türkiye cumhuriyeti devletinin dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğu aynı zamanda da millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı belirtilmiştir bu ilkeleri aynı zamanda anayasanın başlangıç kısmında hiçbir faaliyetin türk milli menfaatlerinin karşısında koruma göremeyeceği ilkesi ile birlikte değerlendirmek gerekir anayasadaki hukuk düzeni temel ilkeleri nci maddesinde gösterilen esaslar olup nci maddesine göre de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir ve devredilemez tbmmnin bu yetkisini kullanırken kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı da açıktır anayasanın ıncı maddesinde de bu kaynağın ve yetkinin istisnası gösterilmemiştir yasama organı nasıl herhangi bir alanı anayasaya uygun olmak koşuluyla düzenleyebilirse uygun bulma yasasını da aynı şekilde anayasaya uygun olmak koşuluyla kabul edebilir anayasanın nci maddesindeki demokratik lâik hukuk devleti ilkesi bu anlamda yasaların olduğu gibi uluslararası anlaşmaların da çerçevesini çizer nasıl yasalar lâik hukuk devletine aykırı olamazsa uluslararası anlaşmalar da olamaz bu değişmez değiştirilmesi teklif dahi edilemez kuralı gözetecek ve yaşama geçirecek olan mercii yasama organı kural ise uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdır sayılı yasayla anlaşmanın kimi hükümlerine çekince konulmasına karşın lâik hukuk devleti ilkesinin ihlali engellenememiştir lâik hukuk devletini ihlal eden anlaşmanın tbmm tarafından uygun bulunması anayasanın türkiye cumhuriyetinin lâik bir hukuk devleti olduğunu ifade eden nci ve yasama yetkisini belirleyen nci maddeleri ile bağdaşmaz lâik hukuk devleti yasal güvence altına alınmayarak anayasanın başlangıçı ve türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden üncü maddesi de ihlal edilmiştir anayasanın nci ve nci maddelerine ve başlangıç bölümüne aykırılığı açık bir uluslararası anlaşmaya konulan ihtirazi kayıt açık ve bağlayıcı olmadığı yürütme organınca değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olduğu için sayılı yasanın inci maddesinin uygulanması olanaksız hale gelmiştir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasanın başlangıçı ile nci üncü nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır dava konusu olan yasa uluslararası bir anlaşmayı uygun bulma yasasıdır yasanın anayasaya aykırı maddeler taşıdığı bizzat hükümet ve tbmm tarafından da kabul edilmiş bunu önlemek amacıyla ihtirazi kayıt derpiş olunması öngörülmüştür anayasaya aykırılık savının temel nedeni de bu ihtirazi kaydın anayasaya aykırılığı önleyemeyeceği ve türkiyenin zaman zaman anayasanın nci maddesindeki ilkelere karşın şeriat ilkelerini uygulamak zorunda kalacak olmasıdır anayasal denetim sırasında anlaşma hükümleri uygulanmaya başlarsa türkiye giderilmesi mümkün olmayan zararlarla karşılaşacağı yükümlülük altına girmiş olacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı uluslararası ticaret finansmanı i̇slami kurumu kurucu anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun inci maddesinin anayasanın başlangıçı ile nci üncü nci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptaline anayasaya açıkça aykırı olması ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 2,645 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay onuncu dairesinin başvuru gerekçesi şöyledir sayılı türkiye cumhuriyet merkez bankası kanunu sayılı bankalar kanunu sayılı tasarrufların teşviki ve kamu yatırımlarının hızlandırılması hakkında kanun sayılı toplu konut kanunu tarihli ve sayılı kanun sayılı sermaye piyasası kanununda değişiklik yapılması ve sayılı tütün tekeli kanununun bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılması ve kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi hakkında sayılı kanunun maddesinde tütün ve tütün mamullerinin üretimi ithalatı ve satışı ile ekici tütünlerin borsalarda veya yazılı sözleşme yapılarak satılabilmesine ilişkin usul ve esaslar ve üretilen tütün mamullerinde kullanılan tütün cinslerine göre fon alınması ve bu fonun kullanma usul ve esasları bakanlar kurulunca tespit edilir bu fonun denetimi başbakanlık yüksek denetleme kurulu tarafından yapılır hükmü yer almıştır dava konusu işlemle tahakkuk ettirilen tütün fonu alacağı aktarılan yasa hükmüyle verilen yetkiyi kullanan bakanlar kurulunun tütün ithalinde koyduğu mali yükümlülüğe ilişkindir tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararının maddesiyle tarih ve sayılı kararname eki kararın maddesi değiştirilmiş ve yabancı tütün ve yurt içinde harmanlanmış ve imal edilmiş blended sigaraların bünyesine giren yabancı tütünün ithali sırasında cif bedel üzerinden ton fon alınır hükmü getirilmiştir kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı ve dava konusu işlemle tahakkuk ettirilen ek mali yükümlülüğün dayanağı olan sayılı yasanın maddesi son fıkrasındaki üretilen tütün mamullerinde kullanılan tütün cinslerine göre fon alınması ve bu fonun kullanma usul ve esasları bakanlar kurulunca tespit edilir bu fonun denetimi başbakanlık yüksek denetleme kurulu tarafından yapılır hükmünün anayasaya uygunluğunun davacının iddiası da dikkate alınarak incelenmesi gerekli görülmüştür anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş maddesinde vergi resim harca ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup değiştirileceği veya kaldırılacağı maddesinde de yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğu ve yetkinin devredilemeyeceği hükme bağlanmıştır yine anayasanın maddesi uyarınca dış ticaret işlemleri üzerine vergi ve benzeri yükümlülükler dışında ek mali yükümlülükler koymaya ve bunları kaldırmaya kanunla bakanlar kuruluna yetki verilebilecektir her ne kadar devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle yapılması esası yanında yasayla kalkınma planları ile ilgili yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usullerin konulabileceği hükmünü de içeren anayasanın maddesinde ek mali yükümlülükleri koyma veya kaldırma yolunda yasayla bakanlar kuruluna yetki verilebileceği yolunda açık ve ayrık bir kural yer almamakta ise de anayasa mahkemesi kararlarıyla belirlendiği üzere bu anayasa hükmüyle yıllık bütçenin sınırlı olanakları ve kendisine özgü bürokrasisi içinde çözümlenemeyecek veya uzun sürede çözümlenecek önemli sorunlara köklü ve kalıcı çözümler getirebilmek amacıyla kamu harcamalarının yıllık bütçeler dışında da yapılabilmesi ve yıllık bütçe dışında gerçekleştirilecek bu kamu harcamalarının kaynaklarının belirlenmesi için yasal düzenleme yapılmasına olanak tanınmıştır dolayısıyla vergi ve benzeri mali yükümlülükleresas sayısı karar sayısı dışındaki ek mali yükümlülükler yasa konusu olabilecek ve yasayla mali yükümün esaslı unsurları belirlenerek bakanlar kuruluna bu sınırlar içinde düzenleme yetkisi verilebilecektir malî yüküm matrahı oran veya miktarı tahakkuk ve tahsil usulleri yaptırımları gibi esaslı unsurlardan oluşmaktadır bir mali yüküm koyan yasanın malî yükümünün esaslı unsurlarını da açık bir biçimde ve kesin çizgileriyle belirlemesi zorunludur yasayla sadece malî yükümün konusunun belirlenmesi mali yükümün yasayla konulduğu anlamına gelmeyecektir sonuçta dış ticaret işlemleri üzerine konulanlar dışındaki ek malî yükümlülükler yasayla esaslı unsurlarıyla açık ve yeterli biçimde belirlendikten sonra belirlenen bu sınırlar içinde bakanlar kuruluna düzenleme yapma yetkisi verilebilecektir yasanın ek mali yükümün sadece konusunu belirleyerek bakanlar kuruluna diğer esaslı unsurlarını belirleme yetkisi vermesi anayasanın maddesine güçler ayrılığı ilkesinin doğal sonucu olan maddesine ve maddesine aykırı olacaktır sayılı yasanın maddesinde ise sadece üretilen tütün mamullerinde kullanılan tütün cinslerine göre fon alınması ve bu fonun kullanma usul ve esaslarını belirleme konusunda bakanlar kurulu yetkili kılınmış malî yükümün esaslı unsurları belirlenmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesi son fıkrasındaki üretilen tütün mamullerinde kullanılan tütün cinslerine göre fon alınması ve bu fonun kullanma usul ve esasları bakanlar kurulunca tespit edilir bu fonun denetimi başbakanlık yüksek denetleme kurulu tarafından yapılır hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi | 637 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesince öne sürülen anayasaya aykırılık gerekçesinin özeti şöyledir türkiye cumhuriyeti anayasasının değişik maddesinin birinci fıkrasında yüksek hâkimler kurulu adliye mahkemeleri hâkimlerinin özlük işleri hakkında kesin karar verir bu kararlar aleyhine başka mercilere başvurulamaz ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı veya hakkında karar verilen hâkim isteyebilir hükmü yer almıştır bu hükmün gerekçesinde de mahkemelerin bağımsızlığının ve hâkimlik teminatının güçlendirilmesi ve dış etkenlerden tamamen korunması için yüksek hâkimler kurulunun hâkimlerin özlük işleri ve disiplin işlemleri hakkında kesin karar verebilmesi zorunlu görülmüştür esasen yüksek dereceli hâkimlerden meydana gelen bu kurulun kararlarına karşı başkaca teminat yolu düşünülmesine de ihtiyaç görülmemiştir bu sebeple kurul kararları aleyhine başka mercilere başvurulamıyacağı ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesinin adalet bakanı ve hakkında karar verilen hâkim tarafından işlenebilmesi hükme bağlanmıştır böylece hâkim ilk atanmasından emekliliğine kadar geçecek süre içinde yüksek hâkimler kurulu dışında bir makam ve mercie muhatap olmaksızın tam bir güven içerisinde görevini yapma imkânına kavuşmuş olacaktır disiplin ve meslekten çıkarma cezalarının bir defa daha incelenmesine ait istemin şekli ve süresi kanunla düzenlenecektir denilerek adlîye mahkemeleri hâkimlerinin özlük işleri ile ilgili idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu kapatılmıştır anayasa mahkemesi günlü esas karar sayılı kararında anayasada gösterilen başlıca şekil şartlarının anayasanın ve maddelerin de yer aldığı belirtilmiştir anayasanın maddesinde devlet şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez denilmektedir buna göre madde içeriği bakımından biçime ilişkin bulunan iki yönlü bir kuraldan meydana gelmektedir değişmezlik ilkesi sadece cumhuriyet sözcüğünü amaç almayıp cumhuriyeti oluşturan diğer ilke ve kuralları da kapsamaktadır bu itibarla değişmezlik ilkesi anayasanın ve maddeleri ile ikinci maddesinin göndermede bulunduğu anayasanın başlangıç bölümünde yer alan temel ilke ve kurallarla niteliği belirtilmiş cumhuriyet sözcüğü ile adlandırılan devlet sistemidir bu nedenle anayasanın öteki maddelerinde yapılan değişikliklerde doğrudan doğruya veya dolaylı yollardan bu ilkeleri değiştirmeyi amaç güden herhangi bir yasa önerilemez ve kabul edilemez anayasanın maddesinde cumhuriyet olduğu belirtilen türkiye devleti maddesinde açıklandığı üzere insan haklarına ve ayrıca anayasanın başlangıç bölümünde belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir halde yalnız cumhuriyet sözcüğünün değil türkiye devletinin dayandığı bu ilkelerin ve onun insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olarak tanımı yapılan niteliklerini değiştirmeyi öngören bir anayasa değişikliğinin teklif edilmesi anayasanın sözü geçen kuralı karşısında olanaksızdır çünküesas sayısı karar sayısı bunlarda yapılacak bir değişiklik yukarıda tanımlanan nitelikte bir cumhuriyet olan türkiye devletinin temel kuruluşunda ve işleyişinde değişiklik olması sonucunu doğurur anayasa değişikliğini teklif etmeyi düzenleyen anayasa hükümleri de birer biçim kuralları olduklarına göre bunu yasaklayan kuralın da biçim kuralı olduğunda kuşku yoktur günlü sayılı kanunun maddesi ile türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrası yüksek hâkimler kurulu adliye mahkemeleri hâkimlerinin özlük işleri hakkında kesin karar verir bu kararlar aleyhine başka mercilere başvurulamaz şeklinde değiştirilmiştir yapılan bu değişiklikle kişinin temel haklarından olan ve kişiye güvence sağlayan idarî yargı yerlerine başvurma hakkı yok edilmiştir anayasanın maddesinde herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir kuralı konulmuş insan hakları evrensel beyannamesinin ve maddelerinde bu ilkeye daha geniş bir biçimde yer verilmiş günlü sayılı yasayla onaylanmış olan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nin maddesinde de bu ilkeler benimsenmiştir söz konusu fıkra hükmü anayasanın cumhuriyetin insan hak ve hürriyetlerine dayalı olduğunu belirleyen başlangıç bölümü ile maddesinde gösterilen i̇nsan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayalı bir hukuk devleti olma niteliğine aykırı bulunduğundan anayasanın maddesindeki değişmezlik ilkesine ve dolayısiyle teklif yasağına aykırı düşmektedir bu bakımdan anayasanın maddesi kuralına biçim yönünden aykırı düşen bu hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir | 609 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal isteminin gerekçesi aynen şöyledir sanığın tcknun son maddeleri gereğince neticeten yıl ağır hapis hapis tl ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve memuriyetten müebbeden mahrumiyetine hakkında tcknun maddesinin tatbikine tarih ve karar sayılı ilamla hükmedilmiştir i̇ş bu ilam kesinleşmiş olup infaza verilmiş ve sanık vekilinin de belirttiği gibi infaz edilmektedir i̇nfazda da sayılı kanunun geçici maddesindeki oranındaki şartla tahliye hükmünün uygulanması tabiidir zira işlenen suç geçici maddenin fıkrasının bendi kapsamında yer alan devlet i̇daresi aleyhinde i̇şlenen cürümler faslında yer almaktadır mahkûm müvekkilinin sayılı kanunun geçici maddesindeki oranındaki şartla tahliye hükmünden yararlanmasını sağlamak amacıyla tarihli dilekçesini mahkememize vermiş bulunmaktadır bu dilekçe üzerine cumhuriyet savcısından yazılı mütalaa alınmış ve mütalaada sayılı kanunun geçici maddesinin bendinin anayasaya aykırı olmadığına dair kanaat serdedildiği görülmüştür bir kişi kesinleşmiş hükümle mahkûm olana kadar yargılanması sırasında sanık statüsündedir yargılama sırasında da suçu işleyip işlemediği ayrıca işlemiş ise işlediği suçun mahiyet ve önemi kamu üzerinde yarattığı tesir sanığın kişiliği suçun işlenmesindeki özellikler tartışılacak suçu işlediği sabit görülen her sanık eylemi ve kişiliği ile mütenasip ceza ile cezalandırılacaktır yani sanığın kişiliği ve eyleminin niteliği verilecek cezanın niteliğine ve süresine etkili olacaktır ancak hüküm verildikten ve kesinleştikten sonra bu kişiler mahkûm sıfatını alacaklardır bu aşamadan sonra uygulanacak infaz hükümlerinde ise artık işlediği suçun niteliğinin ve hükümden önceki kişiliğinin bir önem taşımaması gereklidir zira sanık hükümlülük statüsüne girmekle aynı durumda bulunan diğer hükümlülerle eşit muameleye tabi tutulmak hakkına sahiptir bu sebeple infaz sırasında sırf işlediği suça bakılarak diğer mahkûmlardan ayrı bir işleme tabi tutulması ve sırf işlediği suçun niteliği gözönüne alınarak hakkında değişik hükümlerin uygulanması hukukun genel ilkelerine ve hukuk devleti ilkesine aykırıdır zira işlediği suçun niteliği zaten yargılama aşamasında gözönüne alınıp cezası da işlediği suçun mahiyet ve önemine göre tayin edilmiştir i̇şlenen suçun niteliği ile ilgili bulunmayıp cezasının infazına kişinin topluma kazandırılmasına yönelik şartla salıverme kurumunun işlenen suça göre uygulanması hukuk vicdanına aykırı düşmektedir zira cezanın çektirilmesi işlenen suçun türüne bağlı olmaksızın suçlunun topluma uyum sağlamasını ve topluma yeniden kazandırılmasını amaçlar bu amacın gerçekleştirilmesi ise işlenen suça bağlı kalmadan ayrı bir proğramın uygulanmasını gerektirir bu da hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşerek suç ile ilişkisi kesilen ve hükümlü statüsüne giren kişilerin aynı koşullar içinde cezalarını çekmesini ve şartla salıvermenin aynı konum ve statüdeki tüm hükümlülere aynı biçimde uygulanmasını gerektirir bu sebeple infaz yönünden eşit ve aynı durumda bulunan hükümlüler arasında şartlı salıverme bakımından ayrı ayrı uygulama yapılmasının anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesine uygun düşmediği kanaatindeyiz ayrıcaesas sayısı karar sayısı bu çeşit bir uygulama hiç bir haklı hukukî gerekçeye dayanmadığından hukuk devleti ilkesine yani anayasanın maddesine de aykırı bulunmaktadır nitekim yüksek anayasa mahkememizde tarih ve esas karar tarih ve esas karar tarih ve esas karar sayılı ilamlarında bu aykırılığı açık bir biçimde tesbit etmiş ve başvuruları kabul ederek başvuru ile sınırlı şekilde iptal kararları vermiş bulunmaktadır bu kararlar dosyamız için de emsal karar teşkil etmektedir yukarıda açıklanan neden ve gerekçelerle sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasının bendinin mahkememizin baktığı ve neticelendirdiği tcknun madde ve fıkrası ile sınırlı olmak üzere anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve bu maddelerle bağdaşmadığı sonucuna ulaşılmış olmakla bu maddenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi | 519 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kınık cumhuriyet başsavcılığının tarihli iddianamesiyle evli çocuklu olan sanığın müştekiyi yılı temmuz ayından itibaren mektup ve telefonla bir çok kez rahatsız ederek kendisiyle ilişki kurmak istediği hareketlerinin sırnaşık bir hal aldığı müştekinin şikayetçi olduğu sanığın atılı bulunan sarkıntılık suçunu işlediği tck madde gereğince cezalandırılması istemi ile açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda sayılı türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen sarkıntılık ve söz atma suçunun metninde yer alan genç erkek tabirinin anayasaya aykırı olduğuna resen karar verildi madde metninde yer alan genç tabirinin anayasaya aykırılığı savına geçmeden önce suçun hukuki niteliği üzerinde durmakta yarar vardır anayasaya aykırılık savı suçun hukuki niteliğinin ardından ele alınmalıdır suçun hukuki nitelemesi madde kısmen tarihli eski ceza kanunundan alınmıştır kısmen diyoruz çünkü maddenin aslında sarkıntılık suçuna dair bir düzenleme yoktur sarkıntılık fiilini işleyenlerin cezalandırılmamaları yada maddeye göre cezalandırılmaları nedeniyle tarihli sayılı kanun ile sarkıntılık maddeye dahil edilmiştir cgknun kararlarında sarkıntılık şehvet hissi ile belirli bir kimseye karşı işlenen ve kişinin edep ve iffetine dokunan ani hareketler yönünden süreklilik ve kesiklik gösteren rahatsız edici edepsizce davranışlar olarak tanımlanmıştır kadınlara ve genç erkeklere söz atmak ve sarkıntılık etmek suçun maddi unsurudur maddede düzenlenen her iki suçta da failin erkek yada kadın olacağı konusunda tartışma vardır madde kaleme alınış tarzı itibariyle hem erkekler hem de kadınlar açısından düzenleme yapmış olsa da failin kim olacağını açıkça yazmamıştır gözübüyük ve bakıcıya göre fail hem erkek hem de kadın olabilir dönmezer ve öndere göre ise maddede belirtilen suçların faili ancak erkek olabilir uygulamada genellikle sarkıntılığın faili erkek mağduru kadındır genç erkeklere söz atmak ise pek karşılaşılan bir durum olmasa bile doktrine göre erkek de fail olabilir maddede yer alan genç erkek tabiri açık değildir cd gün ve sayılı kararında suç tarihi itibariyle yaşında olan mağduru genç erkek olarak kabul etmemiştir malkoç gülere göre mağdur erkek yaşın altındaysa genç erkek olarak kabul edilebilir yaşın üstündekiler genç erkek olarak kabul edilemez maddede yer atan genç erkek tabiri gözübüyüke göre isabetsiz bir tabirdir çünkü genç olmayan bir erkeğe de pek ala söz atılabilir yine aynı yazara göre genç erkek sarkıntılık suçunun da mağduru olabiliresas sayısı karar sayısı çağdaş ceza hukuku anlayışı korunan hukuki değerlerde mağdurun yaşına göre bir ayrım yapmamaktadır şehvet hissi ile belirli bir kimseye karşı işlenen ve kişinin edep ve iffetine dokunan ani hareketler yönünden süreklilik ve kesiklik gösteren rahatsız edici edepsizce davranışlara maruz kalan bir kişinin bu eylemlerden dolayı namus iffet ve edep hislerinin rencide olacağı aşikardır buna rağmen kanunda açıkça da belli olmayan bir yaş grubuna mensup olduğu için kendisini rencide eden eylemlerde bulunan failin cezasız kalması mümkün olmamalıdır bu nedenle türk ceza kanununun tasarısı da aynı suçu düzenleyen maddesinin gerekçesinde suçun mağdurunun genç olmasına gerek bulunmadığı genç olmayan erkeklerin de sarkıntılık suçunun mağduru olabileceğini belirtmektedir anayasaya aykırılık savı sayılı türk ceza kanununun maddesinde geçen genç tabiri anayasanın ve maddelerine aykırıdır maddeye aykırılık anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı hukuk devleti olduğundan bahsetmektedir tcknun maddesinde yer alan genç tabiri mağdurun yaşını açıkça belli etmemekle birlikte etmiş olsa dahi bu düzenleme ile adalet gerçekleşmiş olmayacak mağdur sarkıntılık eylemi ile toplumsal bazda ve kendi kişilik alanında yaptırımı olmayan bir saldırıya uğramış olacaktır maddeye aykırılık eşitlik ilkesini düzenleyen anayasanın maddesi herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacağını ifade etmektedir tcknun maddesinde geçen genç tabiri erkek mağdurları kendi arasında ayırıma tabi tutmaktadır sarkıntılık eylemi kişinin cinsel özgürlük alanına müdahale eden bir suçtur genç yada yaşlı her kadın gibi her erkeğin de kendine has dokunulmaz bir cinsel özgürlük alanı vardır belirli bir mağduru hedef alarak şehvet hissi ile yapılan cinsel içerikli edep dışı davranışlardan genç olmayan bir erkek de rahatsız olabilir erkeğin genç olmaması suçun mağduru olmamasını gerektirmez madde mevcut haliyle eşitlik ilkesine aykırıdır maddeye aykırılık anayasanın bu maddesi herkesin kişiliğine bağlı devredilemez vazgeçilemez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğunu belirtmektedir cinsel özgürlük de maddede anılan temel haklardandır cinsel özgürlük alanına saldırı sayılan sarkıntılık eyleminde mağdurun genç olmaması sanığın eyleminin cezasız kalmasını temin etmemelidir tck maddede düzenlenen suç belirtilen vasıfları ile kadın erkek ve yaş ayırımı yapmadan herkesi rencide edecek niteliktedir tck maddede geçen genç kelimesi suçun niteliği ve anılan gerekçelerle anayasanın belirtilen maddelerine aykırıdır hüküm somut olayımızda kınık cumhuriyet başsavcılığının tarihli esas sayılı iddianamesiyle sanık hakkında tck maddesiyle cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır tck maddede geçen genç kelimesinin anayasaya aykırılığına resen karar verilmekle anılan maddede geçen genç kelimesinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi gereğince dosyada bulunan esasa etkili evrakların onaylı suretlerinin çıkartılarak anayasa mahkemesine gönderilmesine her ne kadar sayılı yasanın maddesinde anayasa mahkemesine başvurulduktan sonra anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karar resmen vakıf oluncaya kadar davanın geri bırakılmasına karar verilir denilmiş olsa bile cmukda davanın geri bırakılması diye bir karar olmadığı için anayasa mahkemesinin vereceği karara resmen vakıf oluncaya kadar cmuk maddesi gereğince yargılamanın durdurulmasına verilen karar cmuk ve maddeleri gereğince hüküm olmadığından temyiz yolu kapalı olarak nolu ara kararı gereğince anayasa mahkemesine iptal kararı için başvurulmasına bu sebeplerle yargılamanın günü saat bırakılmasına karar verildi | 832 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı sağlıkla i̇lgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali talep edilen düzenleme tarihli ve sayılı tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı i̇crasına dair kanuna terör örgütlerine veya millî güvenlik kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan tabiplerden devlet hizmeti yükümlüsü olanlar çıkarılma veya göreve alınmama kararının verildiği tarihten itibaren tarihli ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek üncü maddesinin birinci fıkrasında üçüncü grup ilçe merkezlerine bağlı yerleşim yerleri ile dördüncü grup ilçe merkezleri için belirlenen devlet hizmeti süresinin sonunda mesleklerini icra edebilirler devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirirken kamu görevinden çıkarılanların hizmet süreleri bu süreden düşülür şeklinde ek yapmaktadır özetle yaptırım işleminin bir yargısal karar olmayışı bir yana icrai nitelikte bir idari karar özelliği bile bulunmamaktadır i̇ptal talebinin konusunu oluşturan madde birçok bakımdan anayasaya ve türkiyenin taraf olduğu uluslararası normlara aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali talep edilen düzenleme ile öncelikle devlet hizmeti yükümlüsü olan tabiplerden terör örgütlerine veya millî güvenlik kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmamış olanların kamu görevinden çıkarılmaları veya göreve alınmamalarına ilişkin kararı müteakip mesleklerini icra etmeleri hüküm altına alınmaktadır ayrıca iptali talep edilen düzenleme uyarınca devlet hizmeti yükümlülüğünü yerine getirirken kamu görevinden çıkarılanların hizmet süreleri bu süreden düşülecektir bir başka deyişle iptali talep edilen düzenleme terör örgütlerine veya millî güvenlik kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde kamu görevinden çıkarılan hekimlerden devlet hizmeti yükümlüsü olanlar ile güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan hekimlerden devlet hizmeti yükümlüsü olanlara ilişkindir bu hekimlerin görev yapabilmelerine ilişkin kapsamının ne olduğu belirsiz olan ilgili mevzuat doğrultusunda çıkarılma veya göreve alınmama kararının verildiği tarihi esas alınarak görev yapmaları düzenlenmektedir aşağıda ayrıntılı olarak açıklayacağımız gerekçelerimiz öncelikle olağanüstü hal dönemi ile hukuk düzenimize giren defaten yüce mahkemenize itiraz ettiğimiz belirsiz kavramlar ile usuli güvencelerden yoksun olarak yapılan ihraç kararlarının esas alınması ile başlamaktadıresas sayısı karar sayısı akabinde yine hukuk düzenimizde devlet memurları kanununa da eklenen güvenlik soruşturması hususu ile ilgili mevzuat kavramının belirsizliğinin evrensel hukuka ve anayasamıza aykırılığı ve bu hususların yaratacağı telafisi mümkün olmayan zararlar aktarılacaktır i̇ptali talep edilen düzenleme ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen tabiplere ilişkin başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın kamu görevinden çıkarılma veya güvenlik soruşturması sonucuna göre göreve alınmamasına ilişkin kararın esas alınarak mesleklerini icra edebilmeleri düzenlenmiştir terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı kavramı temmuz darbe girişiminin ardından mevzuatta yer verilen ve en çok kullanılan ibare olmuştur bu ibare olağanüstü hal süresince her meslek grubu için kamudan ihraç veya kamu hizmetine alınmamanın gerekçesi olarak müteaddid defa kullanılmıştır bu sebeple iptali talep edilen düzenlemenin geride kalan olağanüstü hal süreci ile bütüncül değerlendirilmesi gerekmektedir ohal sürecinde çok sayıda anayasal hak ihlal edilmiş avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi gibi türkiyenin uymakla yükümlü olduğu uluslararası düzenlemeler geçici süreli askıya alınmıştır bu süreçte en yaygın ve kapsamlı olarak ihlal edilen haklardan biri çalışma hakkı olmuştur sağlık emekçileri ve hekimler bu hak ihlalinden yoğun şekilde etkilenen meslek grubudur ohal döneminde çıkartılan khk ek listelerinde adlarına yer verilerek görevden uzaklaştırılan hekim sayısı si sağlık bakanlığından si tıp fakültelerinden olmak üzere toplam dür ayrıca güvenlik soruşturması nedeniyle atanmayan kadar yeni mezun tıp doktoru bulunmaktadır güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması ön şartı devam ettiği sürece bu sayının daha da artacağı öngörülmektedir aşikar olduğu üzere anayasanın maddesine göre olağanüstü hal süresince olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda khk çıkarılabilir ve bu nitelikteki khkler tbmm tarafından onaylanabilir yurttaşların kamudan ihraçlarına veya göreve başlatılmamalarına ilişkin düzenlemeler ohal khksi niteliği taşımadığı gibi olağan dönemde de alınması gereken ölçülü bir tedbir değildir nitekim iptali talep edilen düzenleme suç ve cezaların geçmişe yürütülemezliği ilkesi ve masumiyet karinesini de ihlal etmektedir suç ve cezaların geçmişe yürütülemezliği ilkesini ve masumiyet karinesi anayasanın maddesinde olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacak haklar arasında sayılmaktadır buna rağmen olağan dönemde anılan güvencelerin ortadan kaldırılması kabul edilemez düzenlemenin olağanüstü halde bile belirlenen sınırları olağan dönemde aştığının bir diğer göstergesi de anayasanın maddesinde kendini göstermektedir yukarıdaki paragrafta belirtilen nedenleri açıklamak gerekirse öncelikle anayasanın maddesine göre khk ile alınacak tedbirlerin olağanüstü halin neden ve amacıyla sınırlı olması gerekir cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından tarihinde anayasanın maddesi ile sayılı olağanüstü hal kanununun maddesinin bendine göre ülke genelinde tarihinden itibaren doksan gün süreyle olağanüstü hal ilan edilmesine milli güvenlik kurulunun tarihli ve sayılı tavsiye kararı göz önünde bulundurularakesas sayısı karar sayısı karar verilmiştir bu karar tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir tbmm olağanüstü halin ilanına ilişkin sayılı söz konusu bakanlar kurulu kararını tarihli birleşiminde onaylamıştır tbmm kararı tarihli resmi gazetede yayımlanmıştır daha sonra ohal yedi kez uzatılmıştır olağanüstü hal ilanının temmuz tarihinde fethullahçı terör örgütünün yaptığı belirtilen darbe girişimi nedeniyle şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin bozulması karşısında hukuk devletine vatandaşların hak ve özgürlüklerine yönelik olarak ortaya çıkan tehditlerin ortadan kaldırılması amacıyla karara bağlandığı anlaşılmaktadır anayasanın ve maddeleri uyarınca ohal döneminde çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin amaç ve kapsamı sayılı bakanlar kurulu kararıyla ilan edilen olağanüstü hal ilan sebebine uygun olmalı bu sebebi ortadan kaldırarak en kısa sürede olağan yönetime dönmeyi amaçlamalıdır bakanlar kurulunun sayılı kararıyla olağanüstü hal ilan edilmesinin sebebi ve amacı her türlü terörle mücadeleyi olağanüstü hal rejimi altında yürütmek değil fethullahçı terör örgütünün yaptığı belirtilen darbe girişimi sonucunda bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir bir başka ifadeyle olağanüstü hal başarısız darbe girişimine katılan bunu düzenleyen ve destekleyenlere karşı etkili ve hızlı önlem alma amacıyla ilan edilmiştir ohal khklerinin ana maddelerinden biri kamudan ihraçları ekli liste usulü düzenlenmesiydi ohal khkleri ve devamında bu khklerin kanunlaşmasıyla ilgili kanun maddelerinin de iptal istemlerinde belirtildiği üzere ilgili düzenlemelerde darbe girişimine katılan bunu düzenleyen ve destekleyenlerden söz edilmemekte terör örgütleriyle veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kişilerden söz edilmektedir dolayısıyla getirilen bu düzenlemelerin kapsamı olağanüstü halin ilan edilme amacından çok daha geniş tutulmuştu olağanüstü halin ilan edilme amacını aşan bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarıldığını söylemeye olanak bulunmamaktaydı bu nedenle kural anayasanın maddesine aykırılık taşımaktaydı diğer taraftan olağanüstü hal geçici süreli bir yönetim biçimi olup olağanüstü hal khkları ile alınan önlemlerin sadece olağanüstü hal süresince geçerli olması geçici yönetimin doğası gereğidir ancak kişiler hakkında alınan önlemler ohal süresiyle sınırlı olmamış aksine bu kişilerin ömür boyu statüsünü etkileyeceği anlaşılmıştır olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini devam ettirecek bu tedbirleri düzenleyen kuralların olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarıldığını söylemeye olanak bulunmamaktadır bu nedenle de anayasanın maddesine aykırıdır diğer taraftan ohal khkleri ile alınan önlemlerin ölçülü olması yani kamu düzeni için oluşan tehdidi ortadan kaldırmaya yönelik ve bu tehdidi ortadan kaldırmak için zorunlu olması gerekir alınan önlemlerin mevcut tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli ve daha hafif başka bir tedbir ile tehlikeyi bertaraf etmenin mümkün olmaması gerekir yukarıda belirtildiği gibi düzenleme kapsamına alınan kişilerin darbe teşebbüsü ile ilgisinin bulunması aranmadığı gibi kamu düzeni için herhangi bir tehdit oluşturacak görevlerde bulunmayan akademisyen doktor öğretmen imam ebe hemşire müstahdem hizmetli şoför teknisyen vb meslekleri icra edenlerde düzenlemeesas sayısı karar sayısı kapsamında kamu görevinden çıkarılmış ve ömür boyu kamu görevinde ve kamu hizmetinde çalışmaları yasaklandığı gibi pek çoğu için özel sektörde çalışmak da imkânsız hale gelmiştir belirtilen nedenlerle alınan önlemler ölçülülük ilkesini oluşturan üç öğeye aykırılık oluşturmaktadır önlem için müdahalenin zorunlu olması amaca ulaşmak için elverişli araç kullanılması ve kullanılan araç ile amaç arasında orantılı bir dengenin bulunması objektif tarafsız ve şeffaf bir soruşturma yapmadan ve ilgili kişilere savunma hakkı tanınmadan hangi ölçü ve delillere dayalı olarak alındığı belli olmayan bir karara dayalı olarak kişiler hakkında uygulanan bu yaptırımların kişilerin hayatını sürdürmesini olanaksız hale getirdiği açıktır ne kamu görevinden çıkarmaların ne de iadelerin hangi ölçülere göre yapıldığı nasıl bir usul uygulandığı bilinmemektedir hal böyle iken iptali talep edilen düzenlemede bu kararların esas alınması kabul edilemez i̇ptali istenen kural ile söz konusu kişilerin pek çok temel hakkına sınırlama getirildiği görülmektedir başta anayasanın maddesinde düzenlenen kamu hizmetine girme hakkı olmak üzere anayasanın maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağına maddede güvence altına alınan özel ve aile hayatına saygı hakkı maddede güvence altına suç ve cezaların geçmişe yürümezliği ve masumiyet karinesi ve maddelerde güvence altına alınan çalışma ve sözleşme özgürlüğüne doğrudan ya da dolaylı olarak sınırlamalar getirilmiştir ayrıca dolaylı olarak hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkına da önemli kısıtlamalar getirilmiştir i̇ptali istenen düzenleme terör örgütlerine veya millî güvenlik kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan tabiplerden devlet hizmeti yükümlüsü olanlar çıkarılma veya göreve alınmama kararının verildiği tarihi esas alarak belirlenen süreler doğrultusunda devlet hizmeti süresinin sonunda mesleklerini icra edebilecekleri düzenlenmektedir bu düzenleme adil yargılanma hakkı açısından bir ceza normu niteliği taşımaktadır belirtmek gerekir ki iptali istenen kuralın öngördüğü işleme benzer vakalar doğu avrupa devletlerindeki ayıklama lustration uygulamaları kapsamında ai̇hmin önüne gelmiş mahkeme özellikle polonya vakalarında gerçekleştirilen işlemleri yaptırımın niteliği ve ağırlığı gibi unsurlar çerçevesinde cezai isnat kapsamında değerlendirmiştir matyjek polonya dec no para ai̇hm bu değerlendirmeyi yaparken polonya ayıklama vakalarında izlenen muhakeme usulünün ceza muhakemesine yakın olması ile birlikte işlenen suçun niteliği ve verilen cezanın ağırlığını dikkate almıştır bu davalarda başvurucular hapis cezasına mahküm edilmediği gibi para cezasına da çarptırılmamıştır ne var ki komünist geçmişi ile ilgili yalan söylediği saptanan kişiler yıla kadar kamu hizmetinde çalışma ve siyasete katılma hakkından mahrum bırakılmıştır ai̇hm bu yaptırımları diğer unsurlarla birlikte değerlendirerek yaptırımların cezai bir isnat olduğu yönünde karar vermiştir diğer taraftan anayasa mahkemesi içtihatlarına da yansıdığı gibi disiplin suç ve cezaları da anayasanın ceza normları için öngördüğü kurallara tabidirler anayasanın maddesindeki suç ve cezalara ilişkin ilkeler hem ceza hukuku hem de disiplin hukuku kapsamındaki suçlar açısından geçerlidir anayasa mahkemesi pek çok kararındaesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesindeki ilkelerin disiplin suç ve cezaları için de geçerli olduğuna karar vermiştir bkz k kt kt i̇ptali istenen kuralda yer alan aidiyet iltisak ve irtibat kavramları yürürlükteki hukukumuza ilk defa temmuz tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı khknin maddesiyle girmiştir bu tarihten önce hukukumuzda bu fiiller tanımlanmadığı gibi suç ya da disiplin suçu olarak da düzenlenmiş değildir bu kavramların içeriği ne sayılı khkde ne de daha sonra çıkarılan khklerde tanımlanmamış herhangi bir kanunda da tanımlamaya yer verilmemiştir nitekim iptali istenen kuralda da tanımlanmamıştır hangi fiillerin bu kavramın kapsamına girdiğini açıklayan bir yargı kararı ya da alt bir düzenleme de bulunmamaktadır bu nedenle kurala tabi olanlar açısından hangi fiillerin yasaklanmış olduğunu öngörmek mümkün değildir bu yönüyle düzenleme kanunilik ilkesini ihlal ettiği gibi bu kurallar geçmişe yürürlü olarak da uygulanmıştır geçmişe yürürlülüğün de iki boyutu bulunmaktadır bir taraftan bu kavramlar hukukumuza ilk defa girdiği tarihinden önceki fiillere de uygulanmıştır diğer taraftan terör örgütü ya da milli güvenlik kurulunca milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı oluşum ve grupların tespiti açısından da geçmişe yürürlü olarak uygulanmıştır hukukumuzda bir örgütün terör örgütü olduğuna kesinleşmiş yargı kararı ile karar verildiği tarihten sonra üye olan ya da üyeliğini sürdürenler yaptırıma tabi tutulur aynı şekilde bir yapı oluşum veya grubun milli güvenliğe tehdit oluşturduğu milli güvenlik kurulunca tespit edildikten sonra hala bu yapılara üyeliğini devam ettirenler açısından yaptırım uygulanması gerekir bu tespit geçmişe yürürlü olarak uygulanmaz burada bir anayasal düzenlemenin yanlış kullanıma işaret etmek gerekir mgk icrai nitelikte idari karar almaya yetkili olmayıp sadece bakanlar kuruluna tavsiye niteliğinde karar almaya yetkilidir any md dolayısıyla bu kararlar uyarınca hekimlerin mecburi hizmetlerine ilişkin yapılan düzenlemeler anayasamıza aykırılık teşkil etmektedir sorunlu bir diğer alan da hakkında karar alınmış olan hekimlerin tespitinde açık bir soruşturma yürütülerek ilgililere savunma hakkı tanınmadığından bu kişilerin tespitinde sadece belirtilen tarihten sonraki fiillerin esas alınıp alınmadığı da anlaşılamamaktadır ai̇hm içtihadına göre eğer devam eden bir durum söz konusu ve kanundan önce ve sonra işlenmiş fiiller mevcut ise yargılama ve mahkûmiyetin sadece kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki eylemler için verildiği açıklanmamışsa maddenin ihlali ortaya çıkacaktır ecer ve zeyrektürkiye nos and para veeberestonya no no para puhkestonya no para dolayısıyla sadece belirtilen tarihten sonraki fiillerin esas alınarak yaptırım uygulandığı açıklanmadığına göre suç ve cezaların geçmişe yürürlü uygulandığını kabul etmek kaçınılmazdır i̇kinci olarak anayasanın maddesinde güvence altına alınan suçluluğu bir mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimsenin suçlu sayılamayacağı ilkesi de ihlal edilmektedir binlerce kişi ile ilgili herhangi bir soruşturma ve yargı kararı olmaksızın terör örgütü ile ilişkili oldukları şeklinde kararlar alınmıştır bu kararları esas almak haklarında hiçbir yargı kararı bulunmayan hatta pek çoğu hakkında herhangi bir idari ya da adli soruşturma olmayan kişilerin terör örgütleri ile ilişkili olmakla damgalanması anlamına gelmektedir bu şekilde masumiyet karinesine müdahale edildiği açıktıresas sayısı karar sayısı sonuç olarak anayasanın maddesinde öngörülen olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılmamış kapsamı süresi ve konusu itibariyle olağanüstü halin gereklerini aşmış olan kamudan ihraç kararlarını esas alarak yapılan düzenleme olağanüstü dönem için bile yetkisiz dokunulamayacak haklara müdahale niteliği taşıyan bir düzenlemedir avrupa konseyi parlamenterler meclisi yılında eski komünist totaliter sistemlerin mirasını ortadan kaldırmaya yönelik tedbirlere ilişkin sayılı kararı kabul etmiştir bu çerçevede demokratik bir hukuk devletinin totaliter komünist sistemden kurtulmak için hukuk devletinin usulü gereklerine uyması gerektiği aksi halde kurtulmaya çalıştığı totaliter sistemden farkının kalmayacağına işaret edilmiştir demokratik bir hukuk devletinin suçluları cezalandırarak adaleti sağlayacak yeterli imkânlara sahip olduğu ve öç alma arayışına giremeyeceği belirtilerek hukuk devletinde yöneticilerin geçmiş rejimde kendilerine tanınmayan adil yargılanma ve savunma temel haklarını yönetimdeyken kendilerine tanımayanlara da tanımaları gerektiği vurgulanmıştır bir hukuk devletinin komünist tehlikeyle hukuk devleti ilkelerine uyarak mücadele edebileceği bunun için ceza ve idare hukuku olanaklarının yeterli olduğu ifade edilmiştir ayrıca karar ekinde yer alan dokümanda arındırma yasaları ve benzer tedbirlerin hukuk devleti gereklerine uygunluğunu sağlayacak rehber ilkelere de yer verilmiştir sayılı dokümanın paragrafında ilke yer almaktadır bu ilkelerden başlıcaları şunlardır arındırma bağımsız bir komisyon tarafından gerçekleştirilmelidir arındırma yalnızca sağlıklı bir demokrasi kurulması için tehdit oluşturan ve bulunduğu pozisyon itibariyle insan haklarını ihlal edebilecek ya da demokratikleşmeyi engelleyebilecek konumda olanları hedef almalıdır arındırma cezalandırma ya da öç veya intikam alma amacıyla kullanılmamalı geçmiş fiiller için cezalandırma ancak olağan ceza yasalarına uygun olarak tüm usulü güvencelere uyulması suretiyle mümkün olmalıdır arındırma sadece demokrasi ve insan haklarına ciddi tehdit oluşturduğuna inanmak için yeterli sebep olan makamlarla sınırlı olarak uygulanmalıdır seçimle gelinen makamlar arındırmaya tabi tutulmamalıdır özel ve yarı özel kurumlar arındırmaya tabi tutulmamalıdır arındırmaya dayalı görevden uzaklaştırma beş yıldan daha uzun olmamalıdır ciddi insan hakları ihlali fiillerini işleyenler emir verenler ya da yardım edenler kamu görevinden yasaklanabilir hiç kimse işlendiği zaman hukuka uygun bir fiil ya da hukuka uygun olarak kurulmuş bir derneğe üyelik dolayısıyla arındırmaya tabi tutulmamalıdır gönüllü işbirlikçilerin arındırması yalnızca kamu görevine fiilen katılan kişiler için söz konusu olmalıdır fiili işlediği zaman yaşın altında olanlar arındırmaya tabi tutulmamalıdır usule ilişkin güvencelere ve savunma haklarına riayet edilmeden kimse arındırmaya tabi tutulmamalıdır haziran oturum tartışma oturum kabul hukuki i̇şler ve i̇nsan hakları komitesi raporu doc httpassemblycoeintnwxmlxrefxref xmlhtml enaspfileidlangen httpassemblycoeintnwxmlxrefxh xref viewhtmlaspfileidlangenesas sayısı karar sayısı avrupa konseyi parlamenterler meclisi tarafından benimsenen bu ilkeler yılında yeni bir akpm kararıyla tekrarlanmıştır sayılı akpm kararında totaliter komünist rejimlerin suçlarının kınanmasına ilişkin kararda yapılacak arındırmalarda sayılı karar ve eki dokümanda belirtilen ilkelere uyulması gerektiği vurgulanmıştır venedik komisyonu çeşitli ülkelerde hazırlanan arındırma yasalarıyla ilgili olarak verdiği görüşlerde yukarıda açıklanan ilkelere vurgu yaparak hazırlanan yasalarda yer alan bu ilkelere aykırı hükümlerin yasalardan çıkarılması yönünde görüş vermiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde kamu görevine girme hakkı düzenlenmemiş olmakla birlikte ai̇hm kamu görevinden çıkarmalarla ilgili şikâyetleri sözleşmenin maddesi kapsamında incelemiştir bu çerçevede temel usulü güvencelere ve savunma haklarına saygı göstermeden gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma işlemlerinin sözleşmenin maddesini ihlal ettiği yönünde karar vermiştir bkz niemietzalmanya no para sidabras ve džiautaslitvanya nos ve pfeifer avusturya no para özpınartürkiye no para dmt and dkibulgaristan no oleksandr volkovukrayna no para şahin kuştürkiye no kulykov ve diğerleriukrayna nos para ai̇hm aynı şekilde arındırma uygulamalarında müdahalenin usulü güvencelere uyulmaksızın gerçekleştirilmiş olması ya da müdahalenin hukuka uygunluğunu denetletmek için gerekli yargısal olanakların etkili ve yeterli bir şekilde sağlanmamış olması dolayısıyla hakkın ihlal edildiğine karar vermiştir mesela turek slovakia davasında başvurucunun adının işbirlikçi olarak tespiti aleyhine açtığı davanın çok uzun sürmesi açtığı davada belgelere ulaşmasına olanak tanınmamış olması ve iddialarını etkili bir şekilde mahkemeler önünde dile getirmesine olanak sağlanmamış olması dolayısıyla özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir birleşmiş milletler i̇nsan hakları komitesi slovakya aleyhine yapılan birkaç başvuruya ilişkin kararında arındırma konusunu inceleme olanağı bulmuştur söz konusu başvurular slovak i̇stihbarat servisinde çalışırken yeni çıkan arındırma kanunu kapsamında yılında amirleri tarafından istifaya zorlanan kişilerce yapılmıştır komite kararında özellikle insan hakları ve demokrasiye ciddi tehdit oluşturduğu gerekçesiyle kamu görevlilerinin devletten arındırılmasının kategorik olarak uluslararası medeni ve siyasi haklar sözleşmesine aykırı olmadığını belirtmiştir ancak bu uygulamaların sözleşmeye uygun olabilmesi için belli koşulların sağlanması gerekir httpassemblycoeintnwxmlxrefxref xmlhtml enaspfileidlangen venedik komisyonu arnavutluk makedonya ve ukrayna arındırma yasalarına ilişkin görüş vermiştir bu görüşlerde sayılı akpm kararı ai̇hm içtihatları ve ulusal anayasa mahkemelerinin içtihatlarına uygun olarak görüşlerini oluşturmuştur bkz venice commission cdl ad amicus curie on the law on the cleanliness of the figure of high functionaries of the public administration and elected persons of albania opinion no october venice commission cdl ad amicus curie brief on determining criterion for limiting the exercise of public office access to documents and publishing the co operation with the bodies of the state security opinion no december venice commission cdl ad final opinion on law on government cleansing lustration law of ukraine opinion no june turek slovakia application no february esas sayısı karar sayısı buna göre bu uygulamalar ancak meşru amaca ulaşmak için objektif ve makul ölçütlere dayalı olarak adil yargılanma güvencelerine uyularak yapılacak bireysel değerlendirme sonucu yapılabilir mk et al slovakia communication no §§ avrupa konseyi i̇nsan hakları komiseri muiznieks khkler ile ilgili olarak idare ve yürütmeden sorumlu kişilere sınırsız takdir yetkisi tanındığı uygulamada erkler ayrılığı hukukun üstünlüğü ve insan hakları temel ilkelerinden ayrıldığını tespit etmiştir khklerin uygulanmasındaki keyfiliğe dikkat çeken komiser ihraçların basmakalıp ve kişisel nedenler belirtilmeden yapıldığına dikkat çekmiştir komiser khklerin uygulanması ihraçlardaki hukuksuzluk ve keyfiliğe özellikle vurgu yapmıştır memorandum on the human rights implications of the measures taken under the state of emergency in turkey by nils muižnieks council of europe commissioner for human rights commdh venedik komisyonu ohal uygulamalarını değerlendirdiği raporunda ohal uygulamalarında çok ileri gidildiği alınan tedbirlerin türk anayasası ve uluslararası hukukun çok ötesine geçtiği kamu görevlilerinin atılmasına ilişkin kararların doğrulanabilir kanıtlardan yoksun olduğu ihraç listelerinin hazırlanma hızının işten çıkarmalarda asgari usul teminatlarına uyulmadığına işaret ettiği tespiti yapılmıştır turkey opinion on emergency decree laws n°s adopted follo wing the failed coup of july december cdl ad tüm bu tespitlere rağmen olağanüstü hal rejiminin sona erdiği dönemde ohal dönemi kararlarını esas alarak hekimlerin görev yapmalarının engellenmesi insan haklarına saygılı hukuk devleti ile bağdaşmaz anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmış ve maddesinde bu kuralın değiştirilmesi yasaklanmıştır hukuk devleti keyfi yönetimin karşıtı olup yönetimin hukuka tabi olması anlamına gelmektedir yöneticilerin tabi olacağı hukukun da yönetilenlere hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlayacak nitelikte olması gerekir bu çerçevede hukuk kurallarının bireyler açısından açık erişilebilir ve öngörülebilir olması hukuk devleti ilkesinin en temel gerekleri arasında yer almaktadır bu kuralın devamı olarak anayasanın maddesinde suç ve cezaların kanuniliği ilkesi düzenlenmiştir buna göre bireyler ancak işlendiği zaman yürürlükteki kanunların suç saydığı fiiller nedeniyle sorumlu tutulabilirler ve ancak fiil işlendiği zaman kanunda öngörülen ceza ile cezalandırılabilirler bu kuralın gereği olarak ceza ve ceza yerine geçen tedbirler ancak kanun yoluyla konulabilir kanun altı düzenlemeler hatta khkler ile ceza normu konamaz i̇kinci olarak suçlar ve cezalar geçmişe yürütülemezler aynı şekilde suç ve cezaların kanuniliğinden söz edilebilmesi için bunu düzenleyen yasa hükmünün bireyler açısından en azından bir hukukçunun yardımıyla anlaşılabilir olması yani bireylerin hangi fiillerin yasaklandığını ve yaptırıma tabi tutulduğunu öngörebilmesi gerekir yukarıda açıklandığı gibi iptali istenen düzenleme terör örgütlerine veya millî güvenlik kurulunca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen mk et al slovakia communication no §§ httpswwwmzvskdocumentsstanoviskovcbdboruosnprecbeuds kcaprcavaedc b bcfesas sayısı karar sayısı yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek ilgili mevzuat çerçevesinde kamu görevinden çıkarılan veya güvenlik soruşturması sonucuna göre kamu görevine alınmayan tabiplerden devlet hizmeti yükümlüsü olanlar çıkarılma veya göreve alınmama kararının verildiği tarihi esas alınarak görev yapmalarını düzenlemektedir bu bağlamda iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesini ihlal etmektedir i̇kinci olarak getirilen düzenlemenin içeriği belirsiz ve öngörülemezdir dava konusu kuralda suç olarak düzenlenmiş olan milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı oluşum ve gruplara ya da terör örgütlerine aidiyet veya iltisak ya da bunlarla irtibat fiilleri oldukça muğlâk olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkânsızdır hangi somut eylemlerin bu suçları oluşturduğu ve bu suçlar arasındaki farkın ne olduğunu ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır yine aynı şekilde ilgili mevzuat kavramı da belirsizdir oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur hangi fiilleri dolayısıyla bireylerin yaptırıma tabi tutulabileceklerini önceden öngörebilmeleri gerekir adı geçen kavramların içeriği ve ağırlığı belirli olmamakla birlikte uygulanacak yaptırımın ağırlığı bakımından da bir belirleme bulunmayıp tamamı aynı yaptırıma tabi tutulmuştur bu derece muğlâk ve belirsiz bir düzenlemenin öngörülebilir olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır bu nedenle de hukuk devletine temel hakların kanunla sınırlandırılması ilkesine ve suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırılık mevcuttur bir başka nokta da anayasanın maddesine göre olağanüstü hallerde temel hakları sınırlayıcı nitelikteki tedbirlerin durumun zorunlu kıldığı ölçüyü aşmaması gereğidir burada öngörülen ölçülülük ilkesi anayasanın maddesinde olağan dönemler için öngörülen ölçülülük ilkesine göre daha sıkı kurallara tabidir zira burada zaten olağan dönemde alınamayacak tedbirler alınmaktadır aşağıda ayrıca açıklanacağı gibi bireylerin itibar özel hayat çalışma kamu görevine girme gibi pek çok anayasal hakkını esaslı bir şekilde etkileyen ve yukarıda belirtildiği gibi oldukça muğlâk ve içeriği belirsiz bir düzenleme ile bu derece ağır bir yaptırımın öngörülmesi hiç bir şekilde olağanüstü halin zorunlu kıldığı bir tedbir olmadığı gibi olağan dönem açısından da kamu yararı ile birey hakları arasında makul bir denge gözettiğini söylemeye olanak yoktur bu nedenle iptali istenen düzenleme ve bu düzenleme çerçevesinde uygulanan kamu görevinden çıkarma işlemi ölçüsüz olup anayasanın maddesine aykırıdır öte yandan yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi iptali istenen kural ile anayasanın maddesinde öngörülen olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacak haklara müdahale edilmiştir hem ceza normlarının geçmişe yürütülmezliği hem de masumiyet karinesine müdahale edilmiştir diğer taraftan iptali istenen kural ile anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı da ihlal edilmiştir öncelikle belirtmek gerekir ki yukarıda açıklandığı gibi iptali istenen kural ile görevine son verilen ve diğer yaptırımlara tabi tutulan kişilerin yargıya başvuru hakkı ortadan kaldırılmıştır ve bu durum adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkını ihlal etmektedir diğer taraftan iptali istenen kural ile uygulanan yaptırımlar adil yargılanma hakkı kapsamında cezai yaptırım niteliği taşımaktadır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin sözleşmenin maddesine ilişkin içtihadına bakıldığında suç ve ceza kavramlarınınesas sayısı karar sayısı özerk yorumlandığı ve iç hukukta ceza hukuku alanında kabul edilmese bile suçlamaların niteliği uygulanan usul uygulanan yaptırımların ağırlığı vb unsurları dikkate alarak sözleşmenin ilgili güvenceleri kapsamında değerlendirdiği görülmektedir bu çerçevede kamu görevlilerinin görevine son verilmesi de suçlamanın niteliği ve yaptırımın ağırlığı dikkate alınarak sözleşmenin maddesi kapsamında değerlendirilmiştir matyjek polonya dec no para i̇ptali istenen düzenlemenin de göreve başlama süresinde esas alınacak kararların dayanağında hem suçlamanın niteliği hem de yaptırımın ağırlığı dikkate alındığında cezai nitelik taşıdığına kuşku bulunmamaktadır ancak söz konusu yaptırımlar uygulanırken ai̇hsin maddesinde yer alan ve anayasa mahkemesinin maddesi kapsamında değerlendirdiği usulü güvencelerden hiçbirine uyulmamıştır i̇lgili kişilere suçlamalar bildirilmemiş savunmaları alınmamış tarafsız ve bağımsız bir soruşturma süreci yürütülmemiş içeriği belirsiz ve muğlak ceza normu geçmişe yürütülerek uygulanmış ve sonuçta verilen karar için herhangi bir yargısal denetim olanağı tanınmamıştır bu nedenle adil yargılanma hakkı cezai boyutu yönünden bir bütün olarak ihlal edilmiştir aynı şekilde kamu görevinden çıkarma ve diğer yaptırımların sözleşmenin maddesi bağlamında kişilerin medeni haklarına müdahale teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır aynı usulü güvenceler medeni haklar bakımından da geçerli olup bu haklardan hiç birine riayet edilmemiştir bu nedenle adil yargılanma hakkı bir bütün olarak medeni haklar bakımından da ihlal edilmiştir sonuç olarak anayasanın maddesi hem mahkemeye erişim hakkı hem de medeni ve cezai yönden bir bütün halinde ihlal edilmiştir gerçek bir savunma hakkı verilmeden uygulanan işlemlerin ai̇hs ve ai̇hm içtihatlarına aykırı olduğu ve ilgili kişilerin anayasal temel haklarını ihlal ettiği açıktır sözleşmede kamu görevine girme hakkı düzenlenmemiş olmakla birlikte ai̇hm kamu görevinden çıkarmalarla ilgili şikâyetleri sözleşmenin maddesi kapsamında incelemiştir bu çerçevede temel usulü güvencelere ve savunma haklarına saygı göstermeden gerçekleştirilen kamu görevinden çıkarma işlemlerinin sözleşmenin maddesini ihlal ettiği yönünde karar vermiştir bkz niemietzalmanya no para sidabras ve džiautaslitvanya nos ve pfeifer avusturya no para özpınartürkiye no | 4,078 |
esas sayısı karar sayısı başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun maddesinde sayılı kanun ile getirilen değişikliğin amacının korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu başka bir deyişle tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ sit alanları yönünden resmi gazetede yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının kişilerin sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı belirtilen kuralların sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp aksi yöndeki kabulün sayılı kanunun amacına da ters düşeceği dolayısıyla sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescjl işlemleri bakımından tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına sit alanları tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği diğer yandan taşınmaz bir varlığın korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olarak tescil edilmesinin ya da bir bölgenin doğal tarihi ve kültürel özellikleri nedeniyle sit alanı olarak belirlenmesinin taşınmazın veya bölgenin özel bir statüye tabi tutulması gerektiği ve taşınmaz üzerinde ya da bölge içerisinde keyfi uygulamalarda bulunulamayacağı anlamına geldiği bu bakımdan kural olarak sayılı kanun değişikliği sonrası tebliğ yayım internette duyuru anılan değişiklik öncesi ise şerh ilan yöntemleri ile taşınmazın ya da bölgenin tescilinden ilgililerin haberdar olmalarının sağlanması gerektiği bununla birlikte türk medeni kanununda yer alan iyi niyet kuralının genel bir hukuk ilkesi olarak kabul edilip sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suç tiplerine yönelik sübut değerlendirmesinde de dikkate alınmasının zorunlu olduğu başka bir deyişle sayılı kanun değişikliği öncesinde yapılan tescil işlemleri yönünden taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde şerh bulunmayıp tescil kararı mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilmemiş olsa dahi failin taşınmazın ya da bölgenin tescilinden haberdar olduğuna dair beyanının göz ardı edilemeyeceği zira maliki olduğu taşınmazın korunması gerekli nitelik taşıdığını ya da sit özelliğiyle bölgesel bazda koruma altına alman bir alanda bulunduğunu bilen kişinin taşınmazı üzerinde dilediği zaman dilediği şekil ve kapsamda uygulama yapamayacağını taşınmazın ya da bölgenin özel statüsünün mümkün kıldığı ölçüde kamu kurumlarınca yürütülecek izin prosedürü çerçevesinde inşai ve fiziki müdahalelerde bulunabileceğini de bilmesi gerektiği yapı ya da bölge bazında tescil kararından haberdar olduğu halde ilgili kurumlara başvurarak gerçekleştirmeyi düşündüğü inşai uygulamaya yönelik izin almayıp keyfi hareket eden kişinin iyi niyetinden söz edilemeyeceği dolayısıyla taşınmazın ya da bölgenin niteliğini bilerek izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunan ya da başlangıçta bilmeyip kamu görevlilerince düzenlenen zabıt ve tutanaklar ile durumu öğrendiği halde müdahalesine devam eden failin hukuki koruma altına alınamayacağı bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde sanıkların i̇stanbul numaralı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunun tarih ve sayılı kararı ile derece doğal sit alanı olarak tescilli bölgede yer alan sanık ın adet konteynır ve kaçak yapı yaptığı tek katlı metrekare ebatlarında bina yaptığı sanık un bina inşa ettiği arazi etrafını metal levhalarla çevirdiği yine aynı mevkide değirmen sokak üzerindeki arazi içerisineesas sayısı karar sayısı dört adet konteynır tabir edilen yapı inşa ettiği ve bu eylemlerin inşai ve fiziki müdahale kapsamında olduğu sanıklar inşai ve fiziki müdahalede bulunduğu yerin aynı zamanda beykoz ilçesinin bağlı olduğu i̇stanbul büyükşehir belediye başkanlığı bünyesinde suç tarihi itibariyle faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunduğu gözetilerek eylemin niteliği dikkate alınmak suretiyle sanıkların sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesinin uygulanmasının şart olduğu ve yargıtay ceza dairesinin yerleşik içtihatlarının bu yönde olduğu sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesinde suçun maddi unsuru aynı kanunun maddesinin yedinci fıkrasına atıf yapılmak suretiyle düzenlenmiştir sözü edilen maddeye göre taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bunların koruma alanları ve sit alanlarında sayılı i̇mar kanununun maddesi kapsamına giren ruhsa ta tabi olmayan tadilat ve tamiratlar özgün biçim ve malzemeye uygun olarak bünyesinde koruma uygulama ve denetim büroları kurulmuş idarelerin izin ve denetimi ile yapılır bunların dışında her türlü inşai ve fiziki müdahale koruma bölge kurulunun izni ile yapılır koruma uygulama ve denetim bürosu kurulmamış yerlerfsl sayılı i̇mar kanununun maddesi kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratlar koruma bölge kurulu müdürlüğünün izin ve denetiminde yapılır görüldüğü gibi tamirat ve tadilat kapsamındaki faaliyetler söz konusu olduğunda izin vermeye yetkili mercii yönünden ikili bir ayrıma gidilmiştir koruma uygulama ve denetim bürosu kurulmuş ise bünyesinde anılan büroyu barındıran idareden kurulmamış ise koruma bölge kurulu müdürlüğünden alınacak izin ile tamirat ve tadilat işlerini yapmak mümkündür i̇zin alınmaksızın ya da izne aykırı olarak sözü edilen faaliyetler gerçekleştirilirse sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suç oluşur her ne kadar kanunun lafzından aksi yönde bir anlam çıkmakta ise de maddesindeki suçun oluşumu açısından önemli olan gerçekleştirilen eylemin niteliği olup idari teşkilatlanma nedeniyle izin alınacak mercinin değişmesi suç tasnifinde etkili değildir maddede taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları bunların koruma alanları ve sit alanlarında yapılacak tamirat ve tadilat faaliyetleri için hangi kurum ya da kurumla ra başvurulması gerektiği konusunda yol gösterilmektedir kanuna göre izin vermeye yetkili mercilerden izin alınmaksızın ya da izne aykırı ola rak tamirat ve tadilat yapılması sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için gerekli ve yeterlidir bununla birlikte maddenin uygulama alanı sadece tamirat ve tadilat kapsamındaki faaliyetler ile sınırlandırılmamıştır i̇zinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranların da aynı madde hükmüne göre cezalandırılmaları öngörülmüştür anılan düzenlemenin uygulamada karışıklığa yol açması kaçınılmazdır şöyle ki sayılı kanunun sayılı kanun ile değişik maddesine bakıldığında iki farklı fıkrada inşai ve fiziki müdahale ibaresine yer verildiği görülmektedir bunlardan birincisi maddesindeki koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale yapılmasına i̇kincisi maddesindeki bünyesinde koruma uygu lama ve denetim büroları kurulan idarelerden izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapılmasına ilişkin düzenlemelerdir sayılı kanunun maddesinde sayılı i̇mar kanununun maddesi kapsamına giren ruhsata tabi olmayan tadilat ve tamiratlar dışındaki her türlü inşai ve fiziki müdahalenin koruma bölge kurulunun izni ile yapılacağı hükme bağlanmıştır dolayısıyla tamirat ve tadilat boyutunu aşıp inşai ve fiziki müdahale niteliği taşıyan bütün faaliyeter ancak koruma bölge kurulunun izni ile yapılabilir kanuna göre başka bir kurumun bu konuda izin verme yetkisi yoktur sözü edilen düzenleme doğrultusunda sayılı kanunun maddesinde koruma bölge kurullarından izin alınmaksızın inşai ve fiziki müdahale de bulunulması yaptırım altına alınmıştır açıklanan kanun maddeleri birbiriyle uyumlu ve aralarında tutarlıdır ancak sayılı kanunun maddesinde yer alan izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar ibaresini değerlendirmek ve kanun koyucunun anılan düzenlemeyi getirmektekiesas sayısı karar sayısı amacını ortaya koymak bu kadar kolay değildir zira inşai ve fiziki müdahale ibaresi yukarıda da açıklandığı üzere birinci fıkrada tanımlanan ve esaslı nitelik taşıyan fiiller için kullanılan bir ibaredir bu ibarenin maddenin son fıkrasında da kullanılmış olması bizi şu sonuca götürmektedir inşai ve fiziki müdahale gerçekleştirilen idarenin bünyesinde koruma uygu lama ve denetim bürosu varsa sayılı kanunun maddesi sözü edilen büro yoksa aynı kanunun maddesi uygulanır başka bir deyişle esaslı müdahalede bulunulan taşınmaz koruma uygulama ve denetim bürosunun yetki alanı içinde ise maddesi yetki alanı dışında ise maddesi uygulama alanı bulur örneğin derece doğal sit alanı içerisine izin alınmaksızın villa tipi bir ev inşa edilmiş ve taşın mazın bulunduğu belediyede koruma uygulama ve denetim bürosu varsa fail altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacak buna karşılık yine derece doğal sit alanı içerisindeki eskiden mevcut evinin önüne beton dökerek merdiven yapan fail taşın mazın bulunduğu belediyede koruma uygulama ve denetim bürosu yoksa iki yıldan beş ila kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası yaptırımı ile karşılaşacaktır görüldüğü gibi inşai ve fiziki müdahale eylemleri yönünden idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunup bulunmamasını yasal sonuca bağlamak eşitliğe aykırı bir uygulamaya yol açmaktadır eylemin vasıflandırılması konusunda esas alınacak tek kriter niteliği olmalıdır esaslı inşai ve fiziki müdahale daha ağır bir yap tırım ile basit tamirat ve tadilat daha hafif bir yaptırım ile karşılanmalıdır koruma uygulama ve denetim bürosunun bulunduğu yerdeki inşai ve fiziki müdahale yi daha az ceza ile cezalandırmak aynı nitelik teki eylemlerin farklı yaptırıma tabi tutulmasına neden olmaktadır halbuki aynı nitelikteki eylemlere aynı yasal düzenleme uygulanmalıdır bu çerçevede yapılması gereken sayılı kanunun madde sinde yer alan izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar ibaresinin madde metninden çıkartılmasıdır zira sözü edilen ibare zaten aynı kanunun maddesinde tanımlanan suçun maddi unsurunu açıklamaktadır anılan ibareye maddesinde de yer verilmesi yukarıda izah edildiği üzere aynı eylemin bir yerde daha az başka bir yerde daha fazla cezalandırılmasına sebebiyet vermektedir sayılı kanunun maddesinde düzenlenmesi gereken tek suç basit tamirat ve tadilat kapsamındaki fiillerin izinsiz veya izne aykırı yapılması olmalıdır böylece eşitliğe ve hakkaniyete uygun bir düzenleme getirilmiş olacaktır anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı bulduğumuz bu düzenlemeden kaynaklanan sorunlar yargıtay uygulamaları ile giderilmeye çalışılmaktadır ancak kanun metninin açıklığı karşısında verilen kararlarda sınırların zorlandığı eleştirisi de getirilmektedir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri ‘belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılaresas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu fıkrada izinsiz inşai ve fiziki müdahalelerin hem sayılı yasanın hem de fıkrada düzenlendiği ayrıca bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunan yerlerde izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanlara sayılı yasanın fıkrasının uygulanacağı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmayan yerlerde ise sayılı yasanın fıkranın uygulanacağı bunun ise hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu bu nedenle iptali gerekmektedir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesinden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır bununla birlikte eşitlik aynı zamanda muhataplarını yani devlet organları ve idare makamları anayasal bir buyruk ile devlet yönetiminde benimsenmesi gereken egemen temel bir ilkeyi vurgulamaktadır eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın uncu maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa ‘‘imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır nitekim anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörüldüğü eşitlik ilkesinin aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabileceği aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmayacağı ifade edilmiştir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetiminde sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir bu kapsamda itiraz konusu fıkrada izinsiz inşai ve fiziki müdahalelerin hem sayılı yasanın hem de fıkrada düzenlendiği ayrıca bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunan yerlerde izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunanlara sayılı yasanın fıkrasının uygulanacağı bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmayan yerlerde ise sayılı yasanın fıkranın uygulanacağı bunun ise anayasanın maddesinde bahsedilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu bu nedenle iptali gerekmektedir sonuçesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektirdiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesi gereğince sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununun maddesinin fıkrasında yer alan ile izinsiz inşai ve fiziki müdahale hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptali ile anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde karar verildi | 2,009 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme itirazın dayanağını şöyle açıklamaktadır devletin askerî kuvvetlerini alenen tezyif ve tahkir etmek suçundan sanık gazetesi sorumlu müdür ve yazarı in sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun gün ve sayılı kanunla değişik maddesinin fıkrasındaki asker olmayan kişilerin devletin askerî kuvvetlerini tahkir ve tezyif suçlarını işlemeleri halinde askerî mahkemelerde yargılanmalarının gerekeceğine ilişkin hükmün ve askerî ceza kanununa sayılı kanunla eklenen ve anılan suçu askerî ceza kanunu kapsamına alan hükmün sayılı tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğuna ilişkin talebi üzerine konu incelenmiş olmakla askerî mahkemelerin görev sahaları tc anayasasının maddesinde hükme bağlanmış olup asker olmayan kişilerin hangi suçlarından ötürü askerî mahkemelerde yargılanacakları da anılan maddenin ikinci fıkrasında belirtilmiştir buna göre asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askerî suçlarına asker kişilerin kanunda gösterilen görevlerini yaptıkları sırada onlara karşı işlenen suçlarına kanunda gösterilen askerî mahallerde askerlere karşı işlenen suçlarına askerî mahkemelerde bakılabilecektir gün ve sayılı kanunla askerî ceza kanununa ilâve edilen ek madde ile devletin askerî kuvvetlerini alenen tahkir vs tezyif suçlarını işleyenlerin türk ceza kanununun maddesi gereğince cezalandırılacağı hükme bağlanmış ve dolayısıyle bu suça da atıf yoluyla askerî suç niteliği kazandırılmıştır sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun gün ve sayılı kanunla değişik maddesinin fıkrası da yukarda belirtilen suçu işleyen asker olmayan kişilerin askerî mahkemelerde yargılanmasını hükme bağlamıştır bu suçun basın yolu ile işlenmiş olması halinde de durum değişmemektedir her ne kadar basın kanununun maddesine nazaran basın yoluyla işlenmiş bütün suçlarından ötürü sivil şahısların umumi adliye mahkemelerinde yargılanmaları öngörülmüş ise de askerî ceza kanununa sayılı kanunla ilâve edilen ek madde nin son fıkrasındaki bu maddedeki suçun basın yolu ile işlenmesi halinde ceza arttırılarak verilir hükmünden kanun koyucunun bu suçun basın yolu ile işlenmesinde dahi askerî mahkemeleri görevli kıldığı anlaşılır ayrıca sayılı kanunun maddesinin bendinde anılan suçun basın yoluyla işlenmesi halinde genel kuraldan hariç tutulduğu hususunda bir açıklık bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı basın kanununun ve sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun her ikisi de özel kanundur i̇ki özel kanunun hükümleri arasındaki çatışma halinde ise yürürlük tarihi daha yeni olan özel kanuna uygulama önceliğinin tanınacağı genel hukuk prensiplerinin bir gereğidir sayılı kanun sayılı kanun da tarihlerinde yürürlük kazanmış olup basın kanununa nazaran daha yeni olmaları dolayısiyle bu kanun hükümlerinin uygulanacağı da izahtan varestedir bu nedenledir ki tc anayasasının maddesi askerî ceza kanununa sayılı kanunla eklenen ek madde ve sayılı kanunun maddesinin ifadelerine nazaran askeri mahkemelerin asker olmayan kişilerin devletin askerî kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif suçlarına bakmaya görevli oldukları anlaşılmakta ve sanığın anayasaya aykırılık iddiası bu yönlerinden ciddi görülmemektedir ancak durumu bir de anayasanın maddesinin ikinci fıkrasının özüne ruhuna ve keza askerî yargının maksadına göre değerlendirmek icap eder askerî hizmetlerin ahenk içinde ve aslî gayesine uygun olarak yürütülmesindeki özellikler disiplin anlayışı ve asker kişilerin birbirleriyle olan münasebetlerinin hususiyet arzetmesi karşısında genel yargı yanında bir de askerî yargıya ihtiyaç duyulmuş ve bu husus da anayasada hükme bağlanmıştır bunun bir neticesi olarak da türk ceza kanununda suç sayılmayan bazı eylemler askerî ceza kanununda suç sayılmış ve cezaî müeyyide altına alınmış ayrıca türk ceza kanununda suç olarak tavsifle müeyyide altına alınmış bazı eylemler de daha değişik bir ceza anlayışı ve unsurlarla askerî ceza kanununda düzenlenmiştir bu düzenleme yapılırken de askerî hizmetlerin özelliği ve disiplinin korunması ana prensip olarak benimsenmiştir bu prensiplere uygun düşmeyen ve türk ceza kanununda hükme bağlanmış bir suçun askerî ceza kanununa ithal edilerek buna askerî suç niteliğinin kazandırılması yukarıda açıklanan ana prensip ve gayeye ters düşmekte bir noktada anayasanın maddesi dolayısıyle kanun koyucunun esas maksadı zorlanarak genişletilmektedir bu nedenledir ki türk ceza kanununun maddesinde ifadesini bulan ve askerî hizmetin özellikleri ve askerî disiplin kavramı ile hiçbir ilgisi bulunmayan devletin askerî kuvvetlerini alenen tahkir ve tezyif suçunun askerî ceza kanununa ithal edilerek ona askerî suç niteliği kazandırmak c anayasasının askerî yargının görevini gösteren maddesine şekil yönünden uygun düşmesine rağmen anılan hükmün konuluş gayesine özüne ve ruhuna aykırı düşmekte ve bu noktalardan sanığın anayasaya aykırılık iddiası mahkemece de ciddi görülmektedir eşitlik ilkesi noktasına gelince türk ceza kanununun maddesinde çeşitli mercilere türkiye büyük millet meclisi hükümet bakanlıklar adliye gibi karşı işlenmiş tahkir ve tezyif suçları hükme bağlanmış olup aynı maddenin kapsamında bulunan ancak hedef alınan mercileri değişik olan aynı mahiyetteki suçu işleyen şahıslardan bir kısmının umumi adliye mahkemelerinde yargılanması sadece devletin askerî kuvvetlerini tahkir ve tezyif edenlerin ise askerî mahkemelerde yargılanmalarının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulunduğu kanaatına varılmakla sanığın bu husustaki anayasaya aykırılık iddiası da mahkemece ciddî görülmüştür yukarıdaki nedenlerle sanığın sayılı kanunun maddesinin sayılı kanunla değişik fıkrasının ve sayılı kanunla askerî ceza kanununa eklenen ek madde nin anayasanın ve maddelerine aykırılık iddiası mahkemece ciddi görülerek tc anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği kararaesas sayısı karar sayısı kadar davanın geri bırakılmasına bu nedenle suç dosyasının onaylı suretlerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmek üzere jandarma genel komutanlığı askerî savcılığına tevdiine günü oybirliğiyle karar verildi | 790 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ sayılı başvurunun gerekçe bölümü şöyledir a i̇tiraz konusu yasa kuralı davada uygulanması gereken günlü sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen günlü sayılı karayolları trafik kanununun maddesi görevli ve yetkili mahkeme madde değişik md i̇şleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür zarar görenin kamu görevlisi olması bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez düzenlemesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirilmiştir dayanılan anayasa kuralları başvurumuzda anayasanın ve maddelerine dayanılmıştır anayasaya aykırılığı iddia edilen düzenlemede sayılı kanundan doğacak olan sorumluluğa ilişkin hukuki uyuşmazlıklarla ilgili davaların tamamının kapsamına alması bakımından işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olan davaları da kapsamına alacak şekilde adli yargı mahkemeleri görevli mahkeme olarak belirlenmiştir bunun yanında cümlenin devamında ise bu kanundan doğan sorumluluk davalarının da tamamında yine adli yargı mahkemeleri görevlendirilmiştir ayrıca zarar görenin kamu görevlisi olmasının bu hükmün uygulanmasını önlemeyeceği belirtilmiştir sayılı kanunun maddesinde bu kanunun öncelikle karayollarında uygulanacağı belirtilmiş karayolunun tarifi ise maddesinde karayolu trafik için kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi köprüler ve alanlar olduğu şeklinde düzenlenmiş aynı kanun maddesinde ise karayolları genel müdürlüğünün görev ve yetkileri düzenlenerek mad yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak olarak kamusal hizmet niteliği ağır basan görevlendirme yapılmıştır vd maddelerinde ise hukuki sorumluluk ve sigorta düzenlenmiştir maddeside bu kısımda düzenlenip bu kısımdaki hukuki sorumluluk hükümlerinden dolayı açılacak davalardaki görevli ve yetkili mahkemeleri belirlemesi gerekirken kanunda bu kanundan doğan sorumluluk davaları denilerek adli yargı mahkemeleri hem sayılı kanunun vd maddelerinde hukuki sorumluluk kurumlarının düzenlendiği bölümde ve hemde kanunun tamamından doğacak sorumluluk ile ilgili bütün uyuşmazlıkları kapsayacak şekilde adli yargı mahkemeleriesas sayısı karar sayısı görevlendirilerek aynı kanunun maddesine göre kamu kurumu olan ve görevi kamusal hizmetlerin idari işlem ve eylemlerle yerine getirmek olan kara yollan genel müdürlüğünün görevinde kalan yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak görevlerinin yerine getirilmemesi veya kusurlu olarak yerine getirilmesinden doğacak sorumluluk halleride dolayısıyla uyuşmazlık mahkemesinin tarih k sayılı kararı gereğince anayasanın ve maddesine göre i̇dari yargı mahkemelerinin görevinde olması gerekirken bu anayasa hükümlerine aykırı olarak lf ve cüm mad kapsamında olduğu kabul edilerek adli yargı mahkemelerinin görevi kapsamında görülmüş mahkememizin aksı yöndeki yargı yoluna ilişkin görevsizlik kararı bu anayasaya aykırılığı ileri sürülen ve itiraza konu edilen maddedeki düzenleme dayanak gösterilerek kaldırılmıştır anayasanın nci maddesindeki düzenlemeye göre hukuk devleti olmak cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılmış inci maddesinde anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarım ve öbür kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu vurgulanmıştır bu kuralların doğal gereği olarak da inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ıncı maddenin birinci fıkrasında da hakimler ve savcıların adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yapacakları belirtilmiştir anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında danıştay idarî mahkemelerce yerilen ve kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar kurallarına yer verilmiştir anayasanın nci ıncı ve inci maddeleri birlikte incelendiğinde idari eylemlerin işlemlerin ve kamusal hizmetlerin yargısal denetiminin idarî yargının görev alanına girdiği sonucuna varılır anayasanın kanunî hakim güvencesi başlığını taşıyan ncı maddesinde ise hiç kimse kanunen tab olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz denilmektedir anayasanın kurallarına uygun yapılmayan yasal düzenlemelerin anayasaya aykırılık oluşturacağı açıktır anayasamız türkiye cumhuriyetinin demokratik bir hukuk devleti olduğunu vurgularken devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimine bağlı olmasını amaçlamıştır çünkü yargı denetim demokrasinin ‘olmazsa olmaz koşuludur anayasanın ‘idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır kuralıyla benimsediği husus da etki bir yargısal denetimdir anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan bu kural yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır kural olarak bunlardan kamu hukuku alanındaki eylem ve işlemler için idarî yargının özel hukuk alanındakiler için de adlî yargının görevli olduğu şüphe götürmez anayasa kurallarının açıkça belirleyip yetkilendirme yaptığı hallerde yasama organı idare hukuku alanına giren bir idarî eylem ya da işleme karşı adlî yargı yolunu seçme hakkına sahip değildir tersine bir düzenleme anayasanın ‘kanunî hâkim güvencesi başlığı altındaki nci maddesinin birinci fıkrasında ‘hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz biçimindeki buyurucu kurala aykırılık oluşturur bunun içindir ki anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında idarî uyuşmazlıkları çözümleme danıştayın görevleri arasına alınmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde anlamını bulan hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez ölçülerinden biri idarenin yargısal denetimidir i̇darenin yargısal özellikleri idarî uğraşın sınırları çizilemeyen görev alanı ve farklılıklar içeren denetimi ve uzmanlaşma ihtiyacı tarihsel gelişim içinde özel yargı yerlerini gerektirmiştir i̇darenin konumu yargısal denetimini yapacak hakim ve yargı yerlerinin adlî yargı alanı dışında oluşturulması gerçeğini doğurmuştur anayasada idari ve adli yargı ayrımı esas alınmıştır bu ayrımın ilkeleri anayasada gösterilmiş idari ve adli yargıda görev konusu yasa koyucuya bırakılmamıştır i̇dari yargının görev alanına giren uyuşmazlıkların çözümünü adli yargı yerlerine bırakan yasal düzenlemeler anayasanın belirlediği ayrıma aykırılık oluşturur niteliği gereği idari olan eylem ve işlemler ile yerine getirilen kamu hizmetlerinin ifasından dolayı idarenin sorumlu olduğu durumlarda ortaya çıkan maddi ve manevi zarar tazminine ilişkin davaların anayasa gereği idari yargı yerlerinde görülmesi gerekir anayasa mahkemesinin de emsal kararlarında belirttiği gibi anayasada idarî ve adlî yargının ayrılığı kabul edilmiştir bu ayrım uyarınca idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı özel hukuk alanına giren işlemleri de adli yargı denetimine tâbi olacaktır buna bağlı olarak idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir dava konusu olan sayılı kanun maddesindeki kural idari yargının görev alana giren aynı kanunun maddesine göre idari işlemlerle ve eylemlerle yerine getirilen kamu hizmetlerinden dolayı veya eksik ve ayıplı hizmet ifasından doğan hukuki uyuşmazlıkların çözümünü adli yargı yerlerine bırakmakla anayasanın belirlediği idari ve adli yargı ayrımına aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle günlü sayılı karayolları trafik kanununun günlü sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür zarar görenin kamu görevlisi olması bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez biçimindeki birinci ve ikinci cümlelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı başvurunun gerekçe bölümü şöyledir uygulanacak yasa kuralı sorunu bakılmakta olan davada mahkememizin görevli ve yetkili olup olmadığı yönünden anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa bu hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir anayasanın ve sayılı kanunun maddesine göre bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevineesas sayısı karar sayısı giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak olması gerekir sayılı karayolları trafik kanununun sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yapılan itiraz başvurusu hakkında anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin birinci fıkrasında bu kanundan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceği öngörülmektedir i̇tiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir gerekçesiyle aynı gün ve k sayılı kararlarında ise sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin birinci fıkrasında bu kanundan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceği öngörülmektedir i̇tiraz yoluna başvuran mahkemedeki bakılmakta olan dava ise itiraz konusu kural nedeniyle adlî yargıda görülebilecek bir davadır dolayısıyla bakılmakta olan dava itiraz başvurusunda bulunan mahkemenin görev alanına girmemektedir buna göre itiraz yoluna başvuran mahkemede yöntemine göre açılmış bir dava bulunmadığı gibi kuralın uygulanması sonucu görevsizlik kararı verilecek olması da bu durumu değiştirmemektedir gerekçesiyle başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddine kararı verilmiştir bakılmakta olan davada ise davacı şirkete sigortalı aracın tek taraflı olarak seyir halinde iken yolun sol şeridindeki refüj taşlarına çarparak hasarlandığını mahkememizin görevli olduğundan bahisle davanın açıldığı davanın derdest olduğu görev açısından uygulanacak yasa kuralının sayılı kanun olduğu anlaşılmıştır i̇tiraza konu yasa kuralı sayılı karayolları trafik kanununun tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı tebligat kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değişik görevli ve yetkili mahkeme başlıklı maddesinin işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür zarar görenin kamu görevlisi olması bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez hemzemin geçitte meydana gelen tren trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır şeklindeki fıkrasının iptali ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir dayanılan anayasa kuralları anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan danıştay idarî mahkemelerce verilen kanunun başka bir idarî yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar hükümleri yer almaktadır i̇tiraza konu yasa kuralının kapsamı ve sonuçları kapsamıesas sayısı karar sayısı i̇tiraza konu olan sayılı karayolları trafik kanununun sayılı kanunun maddesi ile değişik görevli ve yetkili mahkeme başlıklı maddesinin fıkrasında işleteni veya sahibi devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil bu kanundan doğan sorumluluk davaları adlî yargıda görülür zarar görenin kamu görevlisi olması bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez hemzemin geçitte meydana gelen tren trafik kazalarında da bu kanun hükümleri uygulanır hükmüne yer verilmiştir sayılı karayolları trafik kanununun amaç başlıklı maddesinde bu kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlamak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğuna yer verildikten sonra maddesinde karayolları genel müdürlüğünün görev ve yetkilerine yer verilmiş anılan maddede yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarına ilişkin hükümlere yer verilmiştir hangi yolların yapım ve bakımından sorumlu olduğuna ilişkin hükümlere ise sayılı karayolları genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinde belirtilmiş olup otoyol devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak yaptırmak emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak bakımını yaptırmak onarmak onarımını yaptırtmak işletmek işlettirmek karayolları genel müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır sonuçları yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarından ve hemzemin geçitte meydana gelen kazalar nedeniyle uğranılan maddî manevî zararların tazmini istemiyle açılan davalarda sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesi uyarınca adlî yargı yerleri görevli ve yetkili kılınmış değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren açılan davalar adlî yargı yerlerinde görülmeye başlanılmıştır konuyla ilgili uyuşmazlık mahkemesi kararları incelendiğinde tarih ve k sayılı kararı yol kusurundan kaynaklanan ölüm nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada yukarıda açıklanan nedenler ve sayılı yasanın tarihinde yürürlüğe giren maddesi gözetildiğinde meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan davanın adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır gerekçesiyle adlî yargının görevli olduğuna tarih ve k sayılı kararında aracın seyir halinde iken yolda bulunan çukura düşmesi sonucu uğranıldığı öne sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada yukarıda anılan kararda belirtilen gerekçe ile adlî yargının görevli olduğuna tarih ve k sayılı kararı resmî aracın seyir halinde iken yoldaki logar kapağına çarpması sonucu araçta oluştuğu öne sürülen maddi zararın tazmini istemiyle açılan davada yukarıda anılan kararda belirtilen gerekçe ile adlî yargının görevli olduğunaesas sayısı karar sayısı tarih ve k sayılı kararı hemzemin geçitte davalı belediye başkanlığına ait motosikletle trene çarpması sonucu ölümü nedeniyle oluştuğu ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada buna göre ve idare personelinin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu oluşan kişisel kusura değil de zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında kamu hizmeti yürüten davalı idarelerin hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan davada olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden sayılı yasanın maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idarî yargı yerlerinin görevli olduğu açıktır buna karşın sayılı yasanın günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesiyle değişik maddesinde gerekçesiyle adlî yargının görevi olduğuna tarih ve k sayılı kararı davacıya ait aracın davalı idarenin sorumluluğundaki yolda kaza yapması sonucu oluşan zararın tazmini istemiyle açılan davada i̇dare mahkemesi sayılı yasanın maddesinin fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin anayasaya aykırı olduğu kanısına varmış idare mahkemesinin bu iki cümlenin iptali istemiyle yaptığı başvuruyu inceleyen anayasa mahkemesi gün ve k sayı ve gün ve k sayılı aynı içerikli iki kararı ile sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin birinci fıkrasında bu kanundan doğan sorumluluk davalarının adlî yargıda görüleceği öngörülmektedir i̇tiraz başvurusunda bulunan mahkeme ise idare mahkemesi olup davaya bakmakta görevli ve yetkili mahkeme değildir başvurunun mahkemenin yetkisizliği nedeniyle reddi gerekir kararına varmıştır bu durumda sayılı yasanın tarihinde yürürlüğe giren maddesi ile anayasa mahkemesinin benzer bir konuda i̇dare mahkemesinin davaya bakmakla görevli bulunmadığı yolundaki kararları gözetildiğinde bahsi geçen kanun maddesinin karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve kanunun trafikle ilgili kuralları şartları hak ve yükümlülükleri bunların uygulanmasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usullerini kapsadığı dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adlî yargının görevli olduğu meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adlî yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır gerekçesiyle adlî yargının görevli olduğuna tarih ve k sayılı kararında meydana gelen trafik kazası nedeniyle olay mahallinde emniyet ve asayiş görevini yürütmek amacıyla bulunduğu sırada başka bir aracın çarpması sonucu kardeşinin şehit olması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada yukarıda anılan karardaki gerekçeyle adlî yargının görevli olduğuna karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı dolayısıyla idarî yargı yerlerinde açılan sayılı kanundan kaynaklanan sorumluluk davaları hakkında idarî yargı yerlerince idarenin hizmet kusuru yönünden herhangi bir değerlendirme yapılamayacaktır anayasaya aykırılık nedenleri i̇dari yargının görev alanına i̇lişkin anayasa mahkemesi kararlarının değerlendirilmesi anayasanın maddesinde askerî yargının açıkça düzenlenmesi ve görev alanının tanımlanmasına karşın idarî yargı yolunun kabul edildiği ve maddelerinde idarî yargının görev alanının tanımlanmaması ayrıca idarî yargının görev alanını koruyan hükümlere de yer verilmemesi nedeniyle yasakoyucu tarafından hukukî ihtilâflar hakkında idarî adlî yargının görev alanına yönelik yapılan değişiklikler hakkında anayasa mahkemesinin vermiş olduğu kararlar önem kazanmaktadır bu nedenle mahkemenin konuya ilişkin yaklaşımını gösterir kararların bakılan davada göz önünde bulundurulması gerekmektedir i̇darî yargının görevli olduğu yönündeki kararları tarih ve k sayılı kararı sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesinin birinci cümlesi hakkında tarih ve k sayılı kararı sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin dördüncü fıkrasının dördüncü cümlesi hakkında tarih ve k sayılı kararı sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesinin dördüncü fıkrasının üçüncü tümcesi hakkında adlî yargının görevli olduğu yönündeki kararları tarih ve k sayılı kararı sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinde yer alan bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür bölümü hakkında tarih ve k sayılı kararı sayılı kabahatler kanunu görevli yargı yeri belirleme kısmı hakkında tarih ve k sayılı kararı sayılı umuru belediyeye müteallik ahkâmı cezaiye hakkında nisan tarih ve numaralı kanunun bazı maddelerini muaddil kanunun maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesi hakkında anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararları değerlendirildiğinde yüksek mahkeme genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacağını kabul etmektedir ayrıca idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunmadığı da vurgulanmaktadır ancak idarîesas sayısı karar sayısı yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümünde haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasakoyucu tarafından adlî yargıya bırakılabileceğini kabul ettiği görülmektedir i̇darî yargının görev alanına i̇lişkin genel değerlendirme anayasanın ve maddeleri birlikte değerlendirildiğinde anayasa ile adlî idarî yargı ayrılığının açıkça benimsendiği görülmektedir bunun sonucu olarak da idarî uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle danıştay yetkili kılındığından idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idarî yargı özel hukuk alanına giren işlemleri de adlî yargı denetimine tabi olacaktır anayasa ile kabul edilen idarî adlî yargı ayrılığı nedeniyle idarî yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde ancak kabul edilebilir haklı neden bulunması halinde adlî yargının görevlendirilebileceği bunun dışında yasa koyucunun takdir hakkının bulunduğunu kabule olanak bulunmamaktadır doktrinde de idare hukukunun uygulanmasından doğan bir dava veya uyuşmazlığın adlî yargı yerine bırakılmasında yasakoyucunun takdir ve seçme serbestisinin bulunmadığı idarî davaların adlî yargının kapsamına sokulmasının anayasayla çeliştiği gibi kurduğu idarî yargı düzenin varlık sebebini ve işlevini reddetmesi anlamına geleceği güran sait yargı denetiminin kapsamı i̇hfm sulhi dönmezere armağan clii idarî yargının görev alanına girdiği açık ve seçik olan bir işte adliye mahkemelerinin görevli kılınması hâlinde anayasanın idare hukuku ilkelerine aykırılık oluşturacağı erkut celal i̇ptal davasının konusunu oluşturması bakımından i̇dari i̇şlemin kimliği danıştay yayınları ankara kabul edilmektedir aksi yöndeki anayasada idare hukukundan kaynaklanan davaların danıştayda veya idare mahkemelerinde çözümlenmesine ilişkin bir hüküm bulunmadığından hangi uyuşmazlıkların hangi esaslara göre çözümleneceği konusunda kanun koyucuyu sınırlayan herhangi bir kuralın bulunmadığı yönünde görüş gözler kemal kaplan gürsel i̇dari eylemlerden kaynaklanan zararlara i̇lişkin davalar adlî yargının görev alanına sokulabilir mi hmk ve tbk hakkında eleştiriler terazi aylık hukuk dergisi s bulunsa da bu durumun isabetsizliğine yönelik eleştirilerin bulunduğu ifade edilmiştir sonuç olarak anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarında da ifade edildiği üzere niteliği gereği idarî eylem ve işlemlere ilişkin davaların anayasa gereği idarî yargı yerlerinde görülmesi esastır yasaların belirsizlik ve kargaşa yaratması değil önlemesi esas olduğuna göre yasa koyucunun da anayasadaki idarî ve adlî yargı ayrılığını esas alması idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idarî yargı denetimine tabi olması anayasaya uygunluğun gereğidir i̇ptali istenen kuralla bu kanundan doğan sorumluluktan kaynaklanan maddî ve manevî zararların tazmini konusu kapsama alınmakta ve bu tazminat davalarına bakma görevi adlî yargıya verilmektedir i̇dare hukukunda var olan hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kavramları kişilerin gördüğü zararların tazmininde kullanılan ve kişilerin idare karşısında korunma kapsamını genişleten kavramlardır i̇dare hukukunda idarenin hiçbir kusuru olmasa da sosyal risk terör eylemleri fedakârlığın denkleştirilmesi gibi kusursuz sorumluluğa ilişkin kavramlara dayanılarak kişilerin uğradığı zararların tazmin edilmesi mümkündür özel hukukesas sayısı karar sayısı alanındaki kusursuz sorumluluk halleri ise belirli konular için düzenlenmiş olup sınırlıdır i̇darenin idare hukuku esaslarına dayanarak tesis ettiği tartışmasız bulunan eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerden kaynaklanan zararlara ilişkin davaların idarî yargı yerlerinde görülmesi gerektiği kuşkusuz olup idarî eylem işlem veya sorumluluk sebebinden kaynaklanan zararların tazminine ilişkin davaların farklı yargı yerlerinde görülmesinde kamu yararı ve haklı neden olduğu söylenemez belirtilen nedenlerle anayasanın yukarıda yer verilen ve maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır | 3,027 |
esas sayısı karar sayısı l i̇ptal gerekçeleri özeti usul bakımından iptal nedeni anayasa mahkemesi günlü sayılı kararı ile yüksek hâkimler kurulu kanununun ve sayılı hâkimler kanununun maddelerini anayasanın maddesine aykırı bularak iptal etmiştir i̇ptal kararına dayanak olarak adalet bakanlığında oluşan bir kuruldan düşünce alınmasının anayasanın maddesinde savcılar için öngörülen özlük işleri güvencesini sağlayıcı nitelikte bir kural olmadığı ilkesi ileri sürülmüştür şimdi iptali istenilen kurallar ile öngörülen ve savcıların atanmaları ve görev yerlerinin değiştirilmesi konularında karar veren kurulun dahi kuruluş bakımından eski kurul ile aynı biçimde olması dolayısiyle son çıkarılan yasa anayasa mahkemesi kararında ileri sürülen gerekçelere ve benimsenen hukukî görüşlere aykırıdır i̇ptali istenilen yasadaki kuralları kapsayan başka bir yasanın cumhurbaşkanlığınca anayasa mahkemesinin az önce anılan kararında gösterilen gerekçeler doğrultusundaki nedenlerle türkiye büyük millet meclisine geri çevrilmiş olması üzerine yasama meclislerinde çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisi bu doğru görüşleri önemsemediği gibi ankara üniversitesi hukuk fakültesinde kurulmuş bulunan bilimsel bir kurulun vermiş olduğu kesin raporda ve türkiye barolar birliğince yayınlanmış bulunan bildiride bu kuralların gerek anayasa mahkemesi kararma gerekse anayasa kurallarına açıkça aykırı olduğunun belirtilmesine karşın bu düşüncelere dahi hiçbir değer verilmemiştir böylece yasama meclisleri anayasanın kendileri için çizmiş olduğu yetki sınırlarını açıkça aşarak bu yasayı çıkarmışlardır oysa anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesi kararlan kesin olup yasama yürütme organları ile bütün kişileri bağlar bu demektir ki anayasa mahkemesi kararları gerek hüküm fıkrası gerekse gerekçeleri bakımından bağlayıcıdır kaldı ki bir iptal kararının ayrılmaz dayanağı olan gerekçeler genel hukuk kuralları gereğince de bağlayıcı niteliktedir ve iptal üzerine işlem yapacak devlet organlarının veya resmî yerlerin bu iptal kararının gerekçelerinde gösterilen görüşlere uygun biçimde işlem yapmaları zorunludur bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki dâva konusu yasa kuralları konulmamış yani yok hükmünde kurallardır anayasa mahkemesinin bu yokluk durumunu bir karar ile saptaması gerekir esasa ilişkin gerekçeler atama ve yer değiştirme kurulunda görev alanların çoğu hukukî durumca bakana karşı doğrudan doğruya idarî müratebe zinciri i̇çinde bulunan görevlilerdir böyle bir kuruldan kararın çıkmış olması anayasanın öngördüğü özlük işleri güvencesini sağlayacak bir etken sayılamazesas sayısı karar sayısı şu da belirtilmelidir ki kurul üyelerinin birinci sınıf hâkim ve savcı sayılmaları az önce anılan anayasa mahkemesi kararında da yazıldığı üzere bir teminat oluşturmaz çünkü bu kimselerin güvenceli oluşu emekliye ayrılmalarını ya da bakanlık buyruğuna alınmalarını olanaksız kılmakta ise de bulundukları idari görevlerden alınıp başka bir yere verilmelerini önleyememektedir atama ve yer değiştirme kurulu kararlarının kesin olup atama ve yer değiştirmeye ilişkin kararname taslağının son biçimini almasında esas tutulacağı deyimi dahi güvence sağlayan bir kural değildir burada bağlayıcıdır anlamına gelen bir deyim benimsenmediği gibi böyle olsa bile anayasa mahkemesinin daha önceki kararında açıklandığı üzere kuruluşu güvence sağlayacak nitelikte bulunmayan bir kurulun kararının bağlayıcı olması dahi herhangi bir güvence oluşturmaz bakanlık kararlarına karşı yargı yolunun açık bulunması dahi anayasa mahkemesinin önceki kararında da belirtildiği gibi güvence kurallarının konulmasını hiçbir zaman gereksiz kılmaz savcıların yargı alanı dışında kalan birtakım görevlerinin bulunması dahi bakanın onlar üzerinde salt biçimde etkili olmasını haklı göstermez anayasa mahkemesinin anılan kararında da belirtildiği gibi anayasa savcıların özlük işlerindeki güvençlerini onların yalnızca yargıyı ilgilendiren çalışma alanları ile sınırlandırmayıp salt olarak öngörmüştür yönetime ilişkin işlemlerle yargıya ilişkin işlemler bakımından özlük işlerini ilgilendiren güvence kurallarının bölünmesi hem eylem yönünden olanaksız hem de güvencenin zedelenmesine yol açılması bakımından çok sakıncalı bulunmaktadır ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinin ikinci fıkrasında adalet bakanının savcılara ceza dâvası açmaları yolunda buyruk verme yetkisini tanıyan kuralın anayasaya aykırı olmadığına ilişkin kararda ileri sürülen gerekçeler dahi savcıların salt biçimde bakanlığa bağlı birer görevli sayılmalarını doğru göstermez nitekim anayasa mahkemesinin yukarıdan beri dayanılan iptal kararının dokuzuncu bendinde anıldığı üzere anayasa mahkemesi ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinin ikinci fıkrasına ilişkin kararında savcılara uygulanan bütün kuralların anayasanın maddesinde öngörülen güvence ilkelerine uygun olduğu anlamına gelen bir düşünce birdirmiş değildir | 603 |
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın nedenini oluşturan vakıaların özeti muratpaşa belediyesi sayılı kamu i̇hale kanunu hükümlerine göre çeşitli şirketlerden temizlik hizmeti satın almaktadır davalı şirketlerden de temizlik hizmeti satın almıştır bu amaçla ile ile ile ve ile tarihleri arasında geçerli olmak üzere hizmet satın alma sözleşmeleri akdetmiştir dava dışı işçi anılan şirketlerin sigortalı işçisidir hizmet alımı sözleşmeleri uyarınca muratpaşa belediyesinde çalışmıştır i̇ş akdi da feshedilmiştir başvurusu üzerine muratpaşa belediyesi da üst işveren sıfatıyla adı geçen işçiye tl kıdem tazminatı ödemiştir muratpaşa belediyesi vekilide eldeki davayı ikame ederek belediye ile hizmet sunan şirketler arasında alt işveren üst işveren ilişkisi bulunduğunu hizmet sözleşmeleri ve eklerindeki şartnamelere göre hizmet sunan şirketlerin istihdam ettikleri işçilerin tüm işçilik haklarından sorumlu olduğunu açıklayarak ödedikleri kıdem tazminatı tutarının işçinin her bir alt işveren nezdinde geçen dönemi ile sınırlı olması kaydıyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir tahkikat devam ederken da sayılı sosyal hizmetler kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun kabul edilmiştir bu kanunun inci maddesi ile sayılı i̇ş kanununun nci maddesine beşinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez aynı kanunun inci maddesi ile ise sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez muratpaşa belediyesi vekili günlü oturumda sayılı kanunun ve inci maddelerinin anayasanın ve ncı maddelerine aykırı olduğunu açıklayarak anayasaya aykırılık iddialarının ciddiye alınmasını ve anayasa mahkemesine itiraz başvurusuesas sayısı karar sayısı yapılmasını istemiştir anayasaya aykırılık iddiasına havi dilekçesini de aynı oturumda ibraz etmiştir anayasaya aykırılık nedenleri özce rücu haklarının ortadan kaldırılması ve kanunun geçmiş sözleşmelere de etki etmesinin sağlanarak hak arama özgürlüklerinin ihlal edilmesi şeklindedir i̇tiraz başvurusunun şekli koşulları aanayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı inci maddesi şöyledir bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce i̇leri sürülmesi başlıklı ıncı maddesi şöyledir bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabiliresas sayısı karar sayısı genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır muratpaşa belediyesi vekilinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin anayasanın ve ve ıncı maddelerine aykırı olduğu yönündeki iddiası ciddi bulunmuştur ayrıca anılan normların anayasanın nuncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür da kabul edilen ve şubat tarihli ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun itiraz konusu maddeleri şunlardır madde tarihli ve sayılı i̇ş kanununun nci maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez madde sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez görülmekte olan davanın niteliği yargısal uygulama ilkeleri ve itiraz konusu olan normlarla ilişkisi ise şöyledir hizmet satın alan davacı muratpaşa belediyesi ile hizmet sunan davalı şirketlerin dava dışı işçi karşısındaki hukuksal konumları alt işveren üst işveren kurumlarına vücut vermektedir i̇şçilerin iş akdiyle çalıştıkları şirketler alt işveren işin sürdürüldüğü belediyeler ve diğer kamu kurumları ise üst işverendir üst işveren kavramı sayılı i̇ş kanununun inci maddesinde bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojikesas sayısı karar sayısı nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denir bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak bu kanundan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur şeklinde tanımlanmıştır buradaki sorumluluğun türü müteselsil sorumluluktur müteselsil sorumlulukta bir dış ilişki bir de iç ilişki mevzubahistir dış ilişkide işçi hakettiği işçilik alacaklarını müteselsil sorumlulardan birinden veya hepsinden isteyebilir türk borçlar kanununun üncü maddesi i̇ç ilişki ise müteselsil borçluların kendi aralarındaki ilişkidir ve bu da türk borçlar kanununun ve inci maddelerinde düzenlenmiştir paylaşım başlıklı inci maddedeki düzenleme aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır bu durumda borçlu her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir borçlulardan birinden alınamayan miktarı diğer borçlular eşit olarak üstlenmekle yükümlüdürler şeklindedir muratpaşa belediyesi hizmet sunan şirketlerle düzenledikleri sözleşmelerde istihdam edilen işçilerin her türlü işçilik haklarının istihdam eden şirketlerin sorumluluğunda olduğunu açıklayarak ödediği kıdem tazminatını işçiyi istihdam eden şirketlerden istemektedir i̇stemin dayanağı evvela sözleşme hükmü saniyen kanun hükmüdür sözleşmede herhangi bir hüküm olmasa bu takdirde muratpaşa belediyesi ödediği kıdem tazminatının yarısını kanun hükmü icabı işçiyi istihdam eden şirketlerden isteyebilecektir yargıtayın bu tür uyuşmazlıklardaki yerleşik uygulaması da bu minval üzeredir yargıtay bir kararında görüşünü şu şekilde açıklamıştır dava asıl işveren davacı kurumun davalı şirket tarafından çalıştırılan işçinin açmış olduğu dava sonrasında ödemek zorunda kaldığı miktarın rücuen tahsili istemine ilişkindir sayılı i̇ş kanununun maddesinde bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denir bu ilişkide asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak bu kanundan iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur hükmü bulunmaktadır dava konusu olayda da davacı ile davalı arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi mevcut olup davacı asıl işveren alt işverenin işçilerine karşı işyeri ile ilgili olarak i̇ş kanunundan kaynaklanan yükümlülükler nedeniyle alt işverenle birlikte müteselsilen sorumludur burada kanundan kaynaklanan bir teselsül hali söz konusu olup asıl ve alt işverenler dış ilişki itibariyle dava dışı işçiye karşı müseselsilen sorumludurlar bu düzenleme işçi alacağının güvence altına alınması amacıyla yapılmış olup sadece işçilere karşı bir sorumluluktur asıl ve alt işveren arasındaki ilişkide ise iş hukuku değil borçlar kanunu ve sözleşme hukuku esas alınacağından uyuşmazlığın taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre çözümlenmesi gereklidir alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular kendi aralarındaki iç ilişkide bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda bir anlaşma yapabilirler nitekim sayılı türk borçlar kanununun maddesinde düzenlenen aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır şeklindeki hükümde de müteselsil borçlulardan heresas sayısı karar sayısı birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu oldukları ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtilmiştir i̇şte müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki iç ilişkide bu konudaki sorumluluğun tamamen borçlulardan birine ait olacağı yönünde bir sözleşme yapılmış ise tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme hükümleri kendilerini bağlayacağından dış ilişkide kanundan doğan teselsül gereğince borcu ödemiş olan müteselsil borçlunun ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsilini talep edebileceği kabul edilmelidir yargıtay hukuk dairesi gün ve c i̇tiraz konusu kurallarla den sonra kurulan sözleşmelerde belediye ve diğer kamu idarelerinin kıdem tazminatını alt işverenlere rücu edebilmeleri sözleşmede açık hüküm bulunması koşuluna bağlanmıştır yine bu koşulun görülmekte olan tüm davalarda uygulanacağı bu davaların ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararlarıyla sonuçlandırılacağı öngörülmüştür muratpaşa belediyesinin dayandığı hizmet satın alma sözleşmelerinin hiç birinde kıdem tazminatının rücuuna dair açık bir düzenleme bulunmamaktadır davalı alt işverenlerle kurulan sözleşmelerin yukarıda gösterilen tarihlerine göre itiraz konusu kurallar görülmekte olan davada tatbik alanı bulmaktadır dolayısıyla başvuru koşulları gerçekleşmiştir iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür aanayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir banayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucunesas sayısı karar sayısı hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluşturur belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabiliresas sayısı karar sayısı aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yar yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur | 3,245 |
esas sayısı karar sayısı olayın özeti sanık hakkında diyarbakır cbs esas sayılı iddianamesiyle pkkkck terör örgütüne maddi destek verdiği ve eyleminin sayılı terörizmin finansmanını önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet suçunu oluşturduğu gerekçesiyle aynı kanunun maddesi gereğince cezalandırılması gereğince dava açılmış diyarbakır ağır ceza mahkemesinin ek sayılı kararıyla sanığın beraatine karar verilmiş dairemizin ek sayılı kararıyla istinaf başvurusunun esastan reddine dair cmknın maddesi gereğince kesin olarak karar verilmiş gaziantep bam başsavcılığının tarihli itiraz dilekçesiyle cmknın gereğince yapılan itiraz başvurusu üzerine gaziantep ceza dairesi başkanlar kurulunun ek sayılı kararıyla itirazın kabulüne karar verilerek dosya dairemize gönderilmiştir dairemizin kanaati cmknın maddesinin kesin nitelikli hükümlerinin sanık aleyhine değerlendirilmesinin adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu yönündedir dolayısıyla cmknın hükmü anayasaya ve ai̇hsnin adil yargılanma ilkesini düzenleyen maddesine aykırıdır şöyle ki cmknın kısmında olağan kanun yolları düzenlenmiş birinci bölümde itiraz cmknın ikinci bölümde istinaf cmknın üçüncü bölümde temyiz cmknın düzenlenmiş üçüncü kısımda olağanüstü kanun yolları düzenlenmiş birinci bölümde yargıtay cumhuriyet başsavcısının itiraz yetkisi cmknın ve bam cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi cmknın ikinci bölümünde kanun yararına bozma üçüncü bölümde yargılanmanın yenilenmesi cmknın düzenlenmiştir cmknın maddesi gereğince hakim kararlarıyla kanunun gösterdiği halllerde mahkeme kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir cmknın ve devamı hükümlerinde itirazın usulü itiraz üzerine verilebilecek kararlar belirlenmiştir cmknın maddesi gereğince merciin itiraz üzerine verdiği kararlar kesindir i̇kinci bölümde cmknın maddesi gereğince ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabileceği ancak yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerin resen inceleneceği belirlenmiştir aynı maddenin fıkrasında bir kısım hükümlerin kesin olduğu belirtilmiştir i̇stinaf istem ve süresi istinaf mahkemelerinin vereceği kararlar cmknın ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir cmknın maddesi gereğince bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışındaki kararlarının temyiz edilebileceği belirtilmiştir dolayısıyla kural olarak bozma hükümleri temyiz edilemez aynı maddenin fıkrasında bölge adliye mahkemesince verilen bir kısım kararların temyiz edilemeyeceği belirtilerek tüm kararların temyiz edilebileceği kuralına istisna getirilmiştir aynı maddenin fıkrasında ise belli suçlar sayılarak verilen ceza miktarı veya hüküm ne olursa olsun temyiz edilebileceği belirtilerek bölge adliye mahkemelerince verilen bozma dışındaki tüm kararların temyiz edilebileceği kuralına geri dönülmüştür nihai olarak bölge adliye mahkemelerince verilen bir kısım kararların temyiz edilemeyeceği bu kararların bir kısmının itiraza tabi olabileceği bir kısmının itiraza da tabi olmadığı anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı cmknın maddesi gereğince yargıtay başsavcılığının yargıtay ceza dairelerinden birinin vermiş olduğu kararlara karşı gün içinde ceza genel kuruluna itiraz edilebileceği belirtilmiştir sanığın lehine olan itirazlarda süre aranmaz verilen kararın bozma onama düzelterek onama vs herhangi bir karar olması mümkündür başsavcılığın itiraz yetkisi tüm kararlara karşı tanınmıştır bu durumda sanığın lehine olan bir kararın aleyhine dönme ihtimali mümkündür ancak bunun için ilk derece mahkemesince veya bölge adliye mahkemelerince verilen ve temyize tabi bir kararın olması gerekir dolayısıyla yargıtayın temyiz yolu ile inceleme yetkisi olan bir kararla ilgili vermiş olduğu herhangi bir karara karşı yargıtay başsavcılığı itiraz yoluna gidebilir ancak cmknın maddesinde belirtilen ve verildiği anda kesin olduğu kanunda belirtilen kararların temyiz yoluyla incelenmesi mümkün olmadığından bu kararların herhangi bir şekilde temyizi halinde yargıtayın temyizi kabil bir karar olmadığı gerekçesiyle vereceği karar yargıtay başsavcılığının itiraz yetkisinde değildir verildiği anda kesin olan bu kararın hukuka aykırılığının ileri sürülmesi ancak cmknın ve maddelerinde düzenlenen kanun yararına bozma kurumunun işletilmesiyle mümkündür buna göre bir mahkeme veya hakim tarafından verilen ve istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkündür sanığın aleyhine bir durumun kanun yararına bozma yoluyla düzeltilmesi de mümkündür davanın esasını çözüp de mahkumiyet dışındaki hükümlere ilişkin bir karar söz konusu ise kanun yararına bozma sanığın aleyhine sonuç doğurmaz ve sanığın yeniden yargılanmasını gerektirmez cmknın cmknın maddesi gereğince bam başsavcılığına verilen itiraz yetkisi ise bam ceza dairelerinin kesin nitelikli kararlarına karşı tanınan bir yetkidir buna göre bam başsavcılığı resen veya istem üzerine kararın kendisine verildiği tarihten itibaren gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir sanığın lehine itirazda süre aranmaz daire mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir görmezse dosyayı itirazı incelenmek üzere ceza daireleri başkanlar kuruluna gönderir i̇tiraz hakkında kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye kurula sunulmak üzere rapor hazırlar kurulun itirazın kabulüne dair kararları gereği için dairesine gönderilir kurulun verdiği kararlar kesindir görüldüğü üzere cmknın maddesinde bölge adliye mahkemelerinin kesin nitelikli kararlarına karşı bam başsavcılığına itiraz yetkisi tanınmıştır cmknın maddesi gereğince bozma ilamları temyiz edilemez yine aynı maddenin fıkrasında belirtilen hükümler aynı maddenin fıkrasında belirtilen suçlar dışında verilen hükümler temyiz edilemez cmknın maddesi kanaatimizce bu kararların kesin nitelikte kararlar olduğunu belirtmektedir uygulamada da başkanlar kuruluna giden dosyalar incelendiğinde aynı şekilde bam ceza dairelerinin bozma kararlarının ve cmknın maddesinde belirtilen hükümlere karşı itiraz yetkisinin kullanıldığı görülmektedir kanaatimizce cmknın maddesinde kesin nitelikli hükümlerden bahsettiği için bu hükmün sanığın lehine olması halinde başkanlar kurulunda verilecek bir karar ile aleyhe dönmesi adil yargılanma ilkesine aykırıdır şöyle bir örnekle açıklarsak cmknın maddesi kapsamında ilk derece mahkemesince kesin nitelikte verilen bir beraat kararına karşı cumhuriyet savcılığının veya katılanın ya da sanığın istinaf yoluna başvurma yetkisi yoktur kanun maddesinde açıkça bu hükme karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir dolayısıyla cmknın maddesi kapsamında verilen bir beraat kararının yargıtay başsavcılığının bam başsavcılığının talebiyle sanığın aleyhine dönmesi mümkün değildir bu şekilde yargıtay ve istinaf incelenmesinden geçmeden kesinleşen kararlara karşı ancak cmknın maddesi gereğince kanun yararına bozma yoluna gidilebilir kanun yararına bozma kararı ise mahkumiyet dışında bir karar ise aleyhe sonuç doğurmaz ve sanığın yeniden yargılanmasını gerektirmez cmk kapsamında bir kararın ilk derece sıfatıyla bamesas sayısı karar sayısı dairelerince de verilmesi mümkündür gerçekten istinafı kabil bir kararın bam dairelerince incelenmesi ve duruşma açılması neticesinde verilen hüküm cmk kapsamında kesin nitelikte bir hüküm olabilir bu durumda ilk derece mahkemesince sanık lehine verilen karar kanun yararına bozma sonrası dahi sanık aleyhine değişmez ve yeniden yargılanmasını gerektirmezken aynı kararın bam dairelerince verilmesi halinde bam başsavcılığının itirazı neticesinde sanık aleyhine değişmesi ve sanığın yeniden yargılanması sonucunu doğurması eşitlik ilkesine aykırıdır ayrıca dosyamızda olduğu gibi sanık hakkında istinafa tabi bir karar ile sanık hakkında beraat kararı verilebilir bu beraat kararına karşı istinaf yoluna başvurulunca bölge adliye mahkemesi yapacağı inceleme sonucu istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdiğinde cmknın maddesi gereğince bu karara karşı temyiz yoluna başvurulamaz dolayısıyla verilen beraat kararı sanık için kesin hükmündedir cmknın maddesinde kesin nitelikli tabirinin kullanılmış olması bu kararın kanun açısından kesin olduğu anlamına gelir gerçekten cmknın maddesi kapsamında verilen bir beraat kararının verildiği anda sanık açısından kesinlik arz eden bir karar olduğu cmknın ve maddesinden açıkça anlaşılmaktadır dosyamızda olduğu gibi sanık aleyhine sonuç doğurabilecek şekilde itiraz yetkisinin kullanılması başkanlar kurulunun sanık aleyhine bir karar vererek dosyayı daireye göndermesi devamında yapılacak bir yargılamada sanığın eyleminin sabit olması halinde sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulabilir bu da beraat eden ve hakkındaki hüküm istinaf kararıyla kesinleşen sanığın yeniden aynı eylemden yargılanması ve ceza alması anlamına gelir i̇lk derece mahkemesince verilen ve verildiği anda kesin olan bir hükmün sanık aleyhine herhangi bir şekilde değişmesi mümkün değil iken bölge adliye mahkemesinde verilen ve kesin olan bir hüküm cumhuriyet başsavcılığının itirazı üzerine sanık aleyhine değişmesi eşitliğe de aykırıdır cmknın maddesi aynı kanunun maddesiyle karşılaştırıldığında cmknın maddesinde yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı başsavcılığın resen veya istem üzerine itiraz yetkisi düzenlenmiştir dolayısıyla kesin tabiri burada kullanılmamıştır zaten cmk sisteminde yargıtay ceza dairelerinin temyiz incelemesi sonucu verdikleri kararlar kesin nitelikli değildir ve bir kısım kararlarına karşı mahkemelerin direnme yetkisi de bulunmaktadır kararın türü ne olursa olsun yargıtay başsavcılığın bütün kararlara karşı itiraz yetkisi vardır söz konusu karar mahkumiyete ilişkin olup onandığı için infaza verilmiş bile olsa başsavcılığın aleyhe yapacağı bir itiraz üzerine ceza genel kurulu veya itiraz edilen dairenin yeni bir kararıyla sanığın aleyhine bir karar verilmesi mümkündür zira cmknın maddesinde kesin nitelikli tabiri kullanılmamıştır ancak cmknın maddesinde bölge adliye mahkemelerine kesin nitelikli karar verme yetkisi tanınmıştır gerçekten bölge adliye mahkemelerinin vermiş olduğu bir kısım kararlar itiraza veya temyize tabiyken bir kısım kararlarına karşı temyiz yolu kapalıdır başsavcılığa bölge adliye mahkemelerinin kesin nitelikli kararlarına karşı itiraz yolu tanınmak isteniyorsa bunun sanık lehine tanınması gerekir sanık aleyhine itiraz yetkisinin tanınması kesin hükmün sanık aleyhine değişmesi sonucunu doğurabilir cmk a bu haliyle uygulandığında sanığın lehine verilen ve kesin nitelikli kabul edilen bir hükmün sanık aleyhine değişmesi hem eşitliğe hem de adil yargılanma ilkesine aykırıdır somut norm denetimi yoluyla bir hükmün anayasa mahkemesince incelenebilmesi için bu hükmün mahkeme dosyasında uygulanabilmesi gerekir dosyamızda açıkça anlaşıldığı üzere cmknın maddesi gereğince başkanlar kurulunun verdiği kabul kararı üzerine aynı maddede açıkça belirtilen kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları gereği için dairesine gönderilir kurulun verdiği kararlar kesindir hükmüne binaen beraat eden sanık aleyhine yeniden yargılama yapılması başkanlar kurulunun kararı doğrultusunda eksikliklerinesas sayısı karar sayısı giderilmesi ve sanık aleyhine hüküm tesisi mümkündür dolayısıyla kanun hükmünün dosyada uygulanma ihtimali bulunmaktadır sonuç olarak cmknın maddesi gereğince yapılan itiraz üzerine sanık hakkında verilen ve kesin nitelikli olan beraat kararlarının veya mahkumiyet kararlarının sanığın aleyhine olacak şekilde başkanlar kurulu kararıyla değişmesi adil yargılanma ve eşitlik ilkesine bu nedenle ai̇hsnin maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu için iptali gerektiği kanaatindeyiz gereği̇ düşünüldü gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı anayasasının maddelerine aykırılık teşkil eden sayılı ceza muhakemesi kanunun maddesinin iptali için sayılı anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina anayasaya açıkça aykırılığı hususunda güçlü belirtilerin bulunduğu türkiyede tüm bölge adliye mahkemelerinde benzer mahiyette başvuruların bulunduğu yürürlüğünün başlaması ile hukuk yargılamalarında uygulanmalardan doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için esas hakkında karar verilinceye kadar yukarıdaki kanun maddesinin önceli̇kle yürürlükleri̇ni̇n durdurulmasi hakkinda karar veri̇lmesi̇ anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için dosya içeriği ve belgelerin onaylı birer suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine sayılı anayasasının maddesinin hükmü gereği dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde karar verilmesinin beklenmesine bu süre içinde karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına oy birliğiyle karar verildi | 1,567 |
esas sayısı karar sayısı sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun maddesinin tc anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeni ile tc anayasanın maddesi gereğince iptali istemine yöneliktir i̇stinaf incelemesi hususunda dairemize gelen dosyada davacı ile davalı arasında tarihli futbolcu temsilcisi sözleşmesi akdedilmiştir davacı söz konusu sözleşme gereğince davalıdan alacaklı olduğunu ve bu alacağının ödenmediği gerekçesi ile davalı aleyhine bursa i̇cra müdürlüğünün esas sayılı dosya ile tarihinde icra takibi başlatmıştır davalının borca ve takibe itiraz etmesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine i̇lk derece bursa asliye hukuk mahkemesinin esas sayılı dosyasıyla görülen itirazın iptali davası açılmıştır i̇lk derece bursa asliye hukuk mahkemesi yaptığı yargılama neticesinde gün ve sayılı kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde tff uyuşmazlık çözüm kurulunun yetkili olduğu gerekçesi ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle hmk ve hükümleri uyarınca davanın usulden reddine yönelik karar tesis etmiştir i̇lk derece mahkemesinin kararına karşı davalı tarafından süresinde istinaf talebinde bulunulmuş ve dosya istinaf incelemesi hususunda dairemize gönderilmiştir i̇lk derece mahkemesinin kararma dayanak yapılan sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmü tc anayasa ek fıkra hükmü ile ncu ncu nci ncı ve nci maddelerine aykırılık teşkil etmektedir şöyle ki zorunlu tahkim bir uyuşmazlığın çözümünün tarafların iradesi dışında bir yasal düzenleme ile devlet mahkemeleri dışında belirlenen kişilere ya da kurullara bırakılmasını ifade eder tbmmde tarihinde kabul edilen ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılması hakkında sayılı kanun ile anayasanın ncu maddesine ek nci fıkra eklenmiştir bu fıkraya göre spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz hemen belirtelim ki bu hüküm ile spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin uyuşmazlıkların zorunlu tahkime götürülmesine anayasal dayanak oluşturulmuştur bu hükmün gerekçesi aynen şöyledir sporun kendine özgü yapısı hızlı ve süratli bir şekilde yönetimini disiplin yargılamasını ve denetimini beraberinde getirmektedir bu sürat spor faaliyetlerinin icra edilmesi için olmazsa olmaz şarttır belirli bir zaman diliminde yapılması planlanan spor faaliyetlerine ilişkin ihtilafların çok kısa bir zaman sürecinde kesin ve nihai olarak karara bağlanmaması halinde faaliyetin başarılı bir şekilde sonuçlandın i̇ması mümkün değildir spor faaliyetlerinin kendine özgü ihtiyaçları uzun zamana yayılan bir denetime müsaade etmemektedir bu ihtiyaçların çok kısa sürede çözümesas sayısı karar sayısı gerektiren yapılan bu faaliyetlerle ilgili ihtilafların süratle ve kesin olarak son uçlandın i̇masını gerektirmektedir anayasada yapılan bu değişiklikle sportif faaliyetlerin yönetilmesine ve disiplinine ilişkin ihtilafların süratle ve yargı denetimine tabi olmaksızın kesin olarak çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır bu çerçevede ilgili kurulların müsabakalarla kulüplerle sporcularla ve sporla ilgili diğer kişiler hakkında verdikleri müsabakadan men küme düşürme ligden ihraç ihraç seyircisiz oynama ve puan tenzili gibi kararlarına karşı süratli ve kesin bir denetim yolu öngörülmektedir bununla birlikte kulüpler ile sporcu ya da teknik adamlar gibi diğer kişiler arasındaki alacak uyuşmazlıkların bu şekilde çözüme kavuşturulmasına dair bir zorunluluk bulunmamaktadır dolayısıyla spor kulüpleri ile sporcu teknik adam ve sporla ilgili diğer kişiler arasındaki alacak haklarına dair uyuşmazlıklar yetki ve göreve ilişkin genel hükümler çerçevesinde adli yargı yerlerinde görülecektir böylece sporla ilgili hizmet vekalet veya benzeri diğer sözleşmelerden kaynaklanan ifa ifa etmeme fesih ve tazminat gibi uyuşmazlıklar ile diğer alacak hakları genel hükümlere tabi alacaktır anılan hüküm ve gerekçesinden anlaşıldığına göre yalnız spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı zorunlu tahkim yoluna başvurabilecektir bunun dışında kalan ve kulüpler ile sporcular teknik direktörler antranörler oyuncu temsilcileri sağlık personelleri müsabaka organizatörleri gibi ilgili kişiler arasındaki spor sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklar ise zorunlu tahkimin kapsamı dışında tutulmuştur anayasanın bu hükmüne rağmen sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanunun i̇lk derece hukuk kurulları kenar başlıklı de tffnin i̇lk derece hukuk kurullarının uyuşmazlık çözüm kurulu disiplin kurulları kulüp lisans kurulu ve etik kurulundan oluşacağı de ise i̇lk derece hukuk kurulları kulüp lisansı ile ilgili kararlar almaya veya bu kanun tff statüsü tffnin diğer talimat ve düzenlemeleri ile diğer yetkili tff kurul ve organları tarafından alınacak kararlara ilişkin olarak çıkacak ihtilaflarda karar vermeye münhasıran yetkili kılınmıştır tff sayılı yasa hükmüne dayanarak tarihli ve sayılı resmi gazetenin çeşitli i̇lanlar başlığı altında yayınlanan tarihli genel kurul kararı ile tffnin statüsüne ilişkin nci ve ncı maddelerini değiştirmiştir bu gk karan ile değişik ncı madde ile uyuşmazlık çözüm kurulunun görev ve yetkileri düzenlenmiştir bu yeni düzenlemeye göre kulüpler ile futbolcular profesyonel teknik adamlar antranörler futbol menejerleri futbol menejerleri ile futbolcular profesyonel teknik adamlar antranörler arasında sözleşmeden doğan futbolla ilgili tüm uyuşmazlıkları tarafların başvurusu üzerine münhasıran görevli ve yetkili olarak inceler ve karara bağlar olarak düzenlenmiştir değişiklik uyarınca uyuşmazlık çözüm kurulu talimatı yeniden hazırlanmış ve tarihinde yürürlüğü girmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılması hakkında sayılı kanun ile anayasanın ncu maddesine eklenen nci fıkra gereğince ancak spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlara karşı zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir bu nci fıkranın gerekçesinden de anlaşıldığına göre spor kulüpleri ile sporcu teknik adam ve sporla ilgili diğer kişiler arasındaki alacak haklarına ilişkin uyuşmazlıklaraesas sayısı karar sayısı dayalı açılacak davalar yetki ve göreve ilişkin genel hükümler kapsamında adli yargı yerlerinde görülecektir başka bir ifade ile sporla ilgili hizmet vekalet vb sözleşmelerden kaynaklanan alacak sözleşmenin feshi ve tazminat gibi davalar genel hükümlere tabi olmalıdır bu durumda hem tff statüsüne ilişkin ncı ve ncı maddelerini değiştiren tff genel kurulunun tarihli kararına hem de istinaf edilen mahkeme kararına dayanak gösterilen türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkındatffkgh sayılı kanun f hükmü tc anayasa ek ve hükümlerine aykırıdır nitekim öğretide de bu hususun anayasaya aykırı olduğu görüşü kabul edilmektedir bkz ekşi nuray spor tahkim hukuku beta yayınlan i̇stanbul tekrar etmek gerekirse futbola ilişkin sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların zorunlu tahkime tabi tutulması anayasanın maddesine eklenen ek nci fıkra hükmüne yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını düzenleyen anayasa hükmüne anayasanın ncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine anayasanın ncı maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğü ilkesine anayasanın nci maddesinde düzenlenen anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ilkesine ve anayasanın nci maddesinde düzenlenen mahkemelerin kuruluşunun kanunla olacağı ilkesine aykırıdır yukarıda açıklana ve resen gözönüne alınacak nedenlerle sayılı türkiye futbol federasyonu kuruluş ve görevleri hakkında kanun madde fıkra hüküm ile tc anayasa md ek m ve hükümlerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur | 997 |
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ni̇n özeti̇ türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini genel olarak belirleyen anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile devletin bütçe ve kesin hesap tasarılarını görüşmek ve kabul etmek görevlerini ayrı ayrı saymış bulunmaktadır öte yandan iktisadi devlet teşekkülleriyle müesseselerinin ve iştiraklerinin kendi özel kanunları vardır kamu iktisadi teşebbüsleri hisselerinin satışının bütçe kanununa bir madde konarak yapılması tamamen yasalara ve usullere ters düşer bu nedenle yılı bütçe kanununun maddesi anayasanın maddesine aykırıdır bütçe kanunları ile diğer kanunların türkiye büyük millet meclisinde görüşülmeleri ve kabul edilmeleri anayasanın ve maddeleri ile tamamen değişik yöntemlere bağlanmıştır buna göre dava konusu maddedeki hükmün bütçe kanununda yer alması ve anayasa nın maddesinde gösterilen usulle meclislerden geçirilip kanunlaşması gerekirdi böyle yapılmamış olması anayasanın maddesine aykırı düşer anayasanın maddesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralını getirmiştir bütçe ile ilgili hüküm deyiminden ise bütçenin uygulanması i̇le ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı tamamlayıcı ya da kanun konusu olabilecek yeni bir hüküm olmamak şartıyle açıklayıcı nitelikteki hükümleri anlamak gerekir madde hükmü ise bu kuruluşların kanunlarında değişiklik yapan bir hükümdür bu nedenle anayasanın maddesinin son cümlesine açıkça aykırıdır sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak toplumun bütün kesimlerinin katkılariyle kurulmuş olan kamu iktisadi teşebbüslerine ve bunların ortaklıklarına ilişkin payların bir bölümünün özel girişim sahiplerine satılmasının kamu yararı ve sosyal devlet kavramlarıyle bağdaşır yanı yoktur devlet anayasanın üçüncü bölümünde belirtilen iktisadi ve sosyal amaçlara ulaşma ödevlerini önemli oranda kamu iktisadi teşebbüsleriyle yerine getirebilecektir bunların satılması halinde ise mali kaynaklar büsbütün yetersiz hale getirilmiş olacaktır kamu yararının gerektirdiği hallerde devletleştirme için maddeyi getiren anayasa kamu iktisadi teşebbüslerinin satılması ve bunun sınırları konusunda herhangi bir madde getirmemiştir çünkü kamu iktisadi teşebbüslerinin satışını istememiştir bunların satışına girişmek anayasanın ruhuna ve düzenlemesine ters düşer sonuç olarak yılı bütçe kanununun maddesi esas bakımından anayasanın sosyal devlet ilkesine ve çeşitli maddelerine dağılmış hükümlerine ve ve maddesinin son cümlesine aykırı olduğundan iptal edilmelidir | 313 |
esas sayısı karar sayısı davalı idarede uzman yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından mali ve sosyal haklarının tarihinden önce işe başlayan sermaye piyasası kurulu meslek personeli ile eşitlenmesi talebiyle yaptığı günlü başvurunun reddine dair gün ve sayılı işlemin iptali istemiyle sermaye pi̇yasasi kuruluna karşı tarihinde açılan davada dava konusu işleme dayanak teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesi ile oluşturulan düzenlemenin anayasanın maddeleri ile sayılı yetki kanunu kapsamında olmadığından maddesine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunarak anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir anayasaya aykırılık olduğu iddia edilen düzenleme sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek madde maddesi olup ilgili düzenleme bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ile türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanacak personel için uygulanacak ek gösterge ve makam tazminatları bu kanun hükmünde kararnameye ekli iv ve sayılı cetvellerde belirlenmiştir bunların zam ve tazminatları hizmet sınıfı kadro unvan ve derecesi dikkate alınmak kaydıyla sayılı kanunun nci maddesi uyarınca bakanlar kurulu kararıyla aynı hizmet sınıfındaki aynı veya benzer unvanlı kadrolar için belirlenen puan ve oranlar aşılmamak kaydıyla ilgisine göre cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ve türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanı tarafından belirlenir sayılı kanuna ekli iii sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlar ile tasarruf mevduatı sigorta fonunun kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdi ödemelerin bir aylık toplam net tutarı kurul başkanı için bakanlık müsteşarı kurul üyesi için bakanlık müsteşar yardımcısı başkan yardımcısı için bakanlık genel müdürü murakıp ve uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez ve bunlar emeklilik hakları bakımından da emsali olarak belirlenen personel ile denk kabul edilir değişik bent sk md türk akreditasyon kurumu genel sekreterliği ulusal bor araştırma enstitüsü başkanlığı küçük ve orta ölçekli i̇şletmeleri geliştirme ve destekleme i̇daresi başkanlığı türk standardları enstitüsü başkanlığı kalkınma ajansları ve mesleki yeterlilik kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan genel müdür genel sekreter genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı genel müdür ve genel sekreterler için bakanlık genel müdürü genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemezesas sayısı karar sayısı değişik bent sk md ve bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı ilgili kurumun önerisi devlet personel başkanlığının görüşü ve maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca belirlenecek emsali devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla sayılı kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya benzer kadro unvan veya derecesi dikkate alınır değişik bent sk md millî güvenlik kurulu genel sekreterliği kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanacak personelin zam ve tazminatları hakkında sayılı kanunun nci maddesi uyarınca yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararı hükümleri uygulanır değişik fıkra sk md diğer mevzuatın bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz şeklinde iken anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile bendinde yer alan murakıp ve ibareleri tarihli ve sayılı kararı ile de sırasıyla ile uzman unvanlı meslek personeline uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına ibareleri iptal edilmiştir somut olayda uygulanacak hükmün tespiti davacı sayılı kanuna ekli iii sayılı cetvelde sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumlardan biri olan sermaye piyasası kurulunda uzman yardımcısı olarak görev yapmaktadır sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek madde maddesinin birinci fıkrasının bendinde anayasa mahkemesinin yukarıda tarih ve sayıları belirtilen iptal kararlarından önceki hali ilk defa veya yeniden atanan kurul başkanı kurul üyesi ve başkan yardımcısı ile murakıp ve uzman unvanlı meslek personeline denilmek suretiyle hangi meslek personeline ne kadar ödemenin yapılacağı tahdidi olarak belirlenmiştir maddenin bendinde ise b ve bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele denilmek suretiyle bendinde emsali belirlenmemiş personelin ne kadar ödemeden faydalanacağı düzenlenmiştir maddenin devamında ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı ilgili kurumun önerisi devlet personel başkanlığının görüşü ve maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca belirlenecek emsali devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla sayılı kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynıesas sayısı karar sayısı veya benzer kadro unvan veya derecesi dikkate alınır hükmü düzenlenmek suretiyle kullanılacak yetkinin çerçeveleri çizilerek bu yetkiyi bakanlar kuruluna bırakmıştır davacının uzman yardımcısı olarak görev yapması bendinde de uzman yardımcılarının emsali belirlenmemesi nedeniyle dava konusu uyuşmazlıkta uygulanacak hüküm bendidir bu nedenle anayasaya aykırılık oluşturan hüküm b ve bentlerinde yer alan idarelerde istihdam edilen personelden anılan bentlerde emsali belirlenmemiş olan personele ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutarı ilgili kurumun önerisi devlet personel başkanlığının görüşü ve maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca belirlenecek emsali devlet memuruna ilgili mevzuatında kadrosuna bağlı olarak malî haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarını geçemez emsal alınacak memur unvanlarının tespitinde kadro veya pozisyon unvanları ile ifa ettikleri görevler itibarıyla sayılı kanuna göre girebilecekleri sınıflardaki aynı veya benzer görevlerin aynı veya benzer kadro unvan veya derecesi dikkate alınır düzenlemesidir sayılı tc anayasasının maddesinin fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmüne fıkrasında ise devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir yine anayasanın maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmü maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükmü maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmü maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hükmü yer almaktadır gün ve sayılı bakanlar kurulu kararı uyarınca gün ve sayılı resmi gazetede yayınlanan birleşmiş milletler i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde herkesin çalışma işini serbestçe seçme adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardıresas sayısı karar sayısı herkesin herhangi bir ayrım gözetmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır hükmü yer almaktadır mahkememiz nezdindeki ihtilaf konusu işleme dayanak alındığı görülen itiraz konusu kural uyarınca sermaye piyasası kurulunda uzman yardımcısı olarak görev yapan davacının tarihinden önce işe başlayan aynı unvan ve sorumluluklara sahip kişilerden çok daha az maaş aldığı bu nedenle ücrette farklılık getiren düzenlemenin anayasanın ve maddelerine kamu hizmetinin eşit iş yapılarak verilmesine karşın aynı ücreti alamayan çalışanların motivasyon ve verimliliğini olumsuz etkilemesi nedeniyle de çalışma barışının sağlanmasını öngören anayasanın maddesine ayrıca yukarıda yer verilen i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde yer alan eşit işe eşit ücret ilkesine aykırılık taşıdığı anlaşılmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı tc anayasasının maddelerine ve i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesine aykırılık teşkil eden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddesinin fıkrasının bendinin iptali için anayasa mahkemesine başvurmak gerektiğine sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ay süreyle anayasa mahkemesi kararının beklenmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,492 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı yükseköğretim kanunu i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçi̇ci̇ madde nin birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen madde ile sadece i̇lahiyat ön lisans programlarından mezun olanlara ilahiyat ve aynı programı uygulayan fakültelerde lisans tamamlama yaptırılacağı hükme bağlanmıştır bu eğitimin usul ve esasları ile ilgili düzenleme yetkisi de yükseköğretim kuruluna bırakılmıştır getirilen bu düzenleme sadece ilahiyat önlisans mezunlarına yönelik olması nedeniyle anayasa ve kanunlarda tanımlanmış olan eşitlik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine aykırıdır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir bu maddede yer verilen eşitlik ilkesi ile hukuksal durumları aynı olanlar için ayrı uygulama yapılamayacağını kesin olarak açıklanmaktadır eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır ayrımcılık isteyerek veya istemeyerek icrai ya da ihmali biçimde bir hukuk sisteminde eşit durumda olduğu kabul edilen kişilere bir hak veya yükümlülükle ilgili olarak aralarında geçerli bir neden olmaksızın eşit davranılmaması olarak tanımlanabilir başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik i̇lkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir lisans programları olan önlisans programlarının tamamı aynı durumda bulunmaktadır örneğin adalet meslek yüksekokulu mezunları hukuk fakültesine geçebilmek için dikey geçiş sınavına girmektedirler bu sınavda başarılı olanlara hukuk fakültesine devam edebilme hakkı tanınmaktadır ayrıca ilahiyat önlisans mezunları dışındaki öğrenciler lisans tamamlamak için sınava girerken sadece ilahiyat önlisans mezunlarına hiçbir şart aranmaksızın lisans tamamlama hakkı verilmesi tamamen ayrıcalıklı bir sınıf oluşmasına neden olacaktır ai̇hsnin üncü maddesinde bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma cinsiyet ırk renk dil din siyasal veya diğer kanaatler ulusal veya toplumsal köken ulusal bir azınlığa aidiyet servet doğum başta olmak üzere herhangi başka bir duruma dayalı hiçbir ayrımcılık gözetilmeksizin sağlanmalıdır denmiştir maddede yer alan yasaklar ve taraf devletlerin yükümlülükleri bu sayılanlarla sınırlı tutulmamıştır madde metninde veyaesas sayısı karar sayısı diğer statüler gibi herhangi bir temelde ifadesine yer verilmesi ile birlikte ayrımcılığın yasaklandığı temeller madde metninde geçen ifadelerle sınırlı olarak kabul edilmemiştir anayasanın maddesinin son fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklinde bir cümleye yer verilmiştir bu ifade sonucunda öncelikle yasama yürütme ve yargı organları ve idari makamlar açısından bir yükümlülük ortaya çıkmıştır i̇ptali istenen düzenleme de de doğrudan ayrımcılık yapıldığı görülmektedir bu düzenleme ile hukuksal durumları aynı olan önlisans mezunlarına ayrı uygulama yapılarak anayasanın ve maddesi çiğnenmiştir ayrıca ilahiyat önlisans mezunlarının lisans programlarına geçişleri ile ilgili hükümler kanun metninde tam olarak açıklanmamıştır belirsizlik içermektedir anayasa tbmmye yasama erkini netice itibariyle kamu yararını sağlamak üzere vermiştir yapılan yasama işlemlerinin kamu yararı amacına değil öznel subjektif amaçlara yönelik olarak yapılması halinde ise yasama yetkisinin saptırıldığı belirtilmektedir madde metninde belirsizlik hakimdir halbuki hukuk devleti olmanın birincil koşulu düzenlemelerin belirli olması anlamına gelmektedir bir başka deyişle hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de belirlilik ilkesidir önlisans programından lisans programına geçiş koşullarının şekli net olarak açıklanmamıştır bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirli ve öngörülebilir kurallara bağlanmaksızın verilen yetkiler hukukî güvenlik sağlayamayacağı için anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir bunun yanı sıra kanunlar nihayetinde devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturmak kamu yararını gerçekleştirmek ve uygulanmak amacıyla çıkarılır devlet etkinliklerinin düzenle sürdürülmesine engel olan kamu yararına amacı taşımayan kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan hak hukuk ve adalet anlayışına aykırı makul olmayan ve uygulanabilirliği bulunmayan bir düzenlemenin anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile de bağdaştırılması imkansızdır anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini hukuk güvenliği kamu yararı yasaların öngörülebilir olmaları ölçütleriyle birlikte açıkladığı kararında şu tespitlerde bulunmuştur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu güçlendirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimsemeyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mahkemesi kararı tarih bu açıdan da bakıldığında yapılan düzenlemelerin anayasaya aykırılık içermemesi gereklidir i̇lahiyat önlisans mezunlarına lisans tamamlama hakkı verilmesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile de çelişmektedir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir düzenleme anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır iptali gerekiresas sayısı karar sayısı maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde un ikinci fıkrasının bendinde yer alan selçuk üniversitesine bağlı mühendislik fakültesinin adı ve bağlantısı değiştirilerek rektörlüğe bağlanan mühendislik ve doğa bilimleri fakültesinden selçuk üniversitesine bağlı mimarlık fakültesinin adı ve bağlantısı değiştirilerek rektörlüğe bağlanan mimarlık ve tasarım fakültesi ibaresi ile bendinin anayasaya aykırılığı i̇ptali talep edilen düzenleme selçuk üniversitesinin bölünmesini hedeflemektedir bölünme özellikle selçuk üniversitesinin mühendislik fakültesinin adı ve bağlantısı değiştirilerek rektörlüğe bağlanan mühendislik ve doğa bilimleri fakültesi selçuk üniversitesine bağlı mimarlık fakültesinin adı ve bağlantısı değiştirilerek rektörlüğe bağlanan mimarlık ve tasarım fakültesi ile selçuk üniversitesine bağlı iken bağlantısı değiştirilerek rektörlüğe bağlanan teknik bilimler meslek yüksekokulunu kapsamaktadır ancak bir üniversitenin bazı bölümlerinin ayrılarak bir başka üniversite oluşturulmasını bütüncül değerlendirmek gerekir kamuoyu nezdinde üniversitelerin bölünmesini hedefleyen bu düzenleme bilim özgürlüğüne doğrudan bir müdahaledir bilim özgürlüğü sanat özgürlüğü ile birlikte anayasanın maddesinde düzenlenmiştir bilim özgürlüğü üniversiteler dışında ve içinde bilimsel faaliyette bulunan herkesi koruma alanı içine almaktadır nitekim maddenin formülasyonunda herkes ibaresi kullanılmıştır bir başka deyişle anayasamız herkes için bilim özgürlüğünü güvenceye almıştır bir özgürlük alanı olarak güvenceye alınan bilim araştırma ve öğreti ögelerinden oluşmaktadır bilimin iki ortaya çıkış biçimi olan araştırma ve öğretinin içeriği devlet tarafından katı kurallara bağlanamaz ve onların devlet tarafından bilimsel denetimi yapılamaz maier staats und verfassungsrecht md achim devlet tarafından denetim yapılmaması aslında bilimsel özerkliğe dairdir anayasamızda yer alan bilim ve sanat özgürlüğüne ilişkin madde eğitime ilişkin madde ve üniversitelere dair madde bütüncül değerlendirildiğinde devlet ile bilim arasındaki bir ilkenin belirgin olarak anayasa koyucu tarafından düzenlendiği ve vurgulandığı kolaylıkla tespit edilmektedir bu ilke devletin personel ve finansal kaynakların sağlanması yoluyla fonksiyon yeteneğine ve bilimsel özerkliğe sahip bir bilim örgütünü güvence altına alma yükümlülüğüdür her ne kadar değişikliği ile soyut niteliğe bürünmüş olsa da anayasasında açıkça herkesin bilim ve sanatı serbestçe öğrenme ve öğretme açıklama yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmıştır ayrıca anayasanın bütünlüğü ilkesi dikkate alınarak yapılan sistematik yorum ile anayasasının bilimsel özerkliği güvence altına aldığını belirtmek yerinde olacaktır nitekim sistematik yorum normun anlamının araştırılmasında salt norm metnine değil normun diğer normlarla birlikte oluşturduğu bağlamdan çıkan anlama odaklanmayı ifade eder oder bertil emrah anayasa yargısında yorum yöntemleri kasım i̇stanbul hukuksal normların oluşturduğu bağlamla birbirini tamamladığı bir kurgudur ve bu kurgu normatif bir bütünlük oluşturur söz konusu normatif bütünlük onların anlamlarını ortaya çıkmasında belirleyicidir üniversitelerin bölünmesini bilimsel özerklik ve bilim özgürlüğü bağlamında değerlendirirken de bu normatif bütünlük esas alınmalıdır sistematik yorumun hiyerarşik bakımdan eş düzeydeki normlar esas alınarak yapılması zorunludur bu sebeple anayasa madde de düzenlenen bilim özgürlüğünün eğitimesas sayısı karar sayısı özgürlüğü ve üniversitelere daire düzenlemeler ile beraber yorumlamak sistematik yorumun doğası gereğidir nitekim temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasa normlarını yorumunda sistematik yorum çerçevesinde kanunlara uygun yorum esas alınamaz ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir anayasa normunun yorumunda normun kendi maddesinde güvence altına alınan özgül nitelikleri anayasanın sınırlama ve sınırlamanın sınırına ilişkin oluşturduğu ölçütler ilgili normun diğer normlar ile oluşturduğu bağlam ve özellikle normun diğer hak ve özgürlük normları ile ilişkisi dikkate alınmalıdır yukarıda belirtildiği üzere bir temel hak ve özgürlük olan bilim özgürlüğünün yorumunda bilim özgürlüğüne getirilecek sınırlamalar maddede güvenceye alınan özgül nitelikler ile anayasanın sınırlama ve sınırlamanın sınırına ilişkin oluşturduğu ölçütler de değerlendirilmelidir bu bağlamda anayasanın bilimsel araştırma ve yayın da bulunma serbestliğine getirdiği tek sınırlamayı maddenin ikinci fıkrasındaki sınırlama oluşturmaktadır söz konusu bilim özgürlüğünü üniversiteler bağlamında değerlendirdiğimizde üniversitelerin evrenseli aramak ve öğretmek gerekçesi karşısında geçersizleşir bu sınırlama düşünceye değil eyleme yöneliktir gören zafer anayasa hukukuna giriş i̇zmir bilim özgürlüğü üniversitelerin bilimsel özerkliği birlikte değerlendirilmelidir günümüzde bilimsel özerkliği korumak daha fazla özeni gerektirmektedir çünkü yükseköğrenim kurumlarının teşkilat ve denetimine ilişkin anayasal düzenlemeler yasal düzenlemelerle birlikte ayrıntılı bir sınırlama korsesi oluşturmaktadır bilim özgürlüğü devletin desteğine diğer özgürlüklerden daha çok gereksinim duyar nitekim siyasal etki tehlikesi bilim özgürlüğünü zayıflatır bilimsel özerkliğe müdahale niteliği taşıyabilecek herhangi bir düzenleme bu bağlamda bilim özgürlüğünün sınırı olarak değerlendirilemez nitekim üniversitelerin üniversite vasfı taşıyabilmesi ancak bilimsel özerkliğe sahip olmaları ile mümkündür anayasası bağlamında anayasa mahkemesi üniversitelerin sahip olması gereken ilkeleri şu şekilde belirlemiştir anayasa açısından üniversite kavramını belirleyecek ölçülerden birisinin yasa ile üniversite adı altında kurulmuş bulunma ölçüsü olduğu yasa ile kurulmuş olsalar bile üniversite adı altında kurulmuş bulunmayan yükseköğretim ve eğitim kurumlarının üniversite sayılamayacağı ileri sürülebilir şunu belirtelim ki yasalarla üniversite adı altında ve anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda kurulan kurumların anayasa açısından üniversite sayılacakları herkesin tartışmasız kabul edeceği bir gerçektir ancak bunun dışında kalan belli nitelikteki bir takım yükseköğretim kurumlarının dahi üniversite sayılıp sayılmayacaklarının belirlenmesi için anayasanın maddesindeki ilkelerin neye dayanılarak konulmuş bulundukları araştırılmalıdır çağdaş uygarlığın temeli insanların davranışlarında eylemlerinde aklı egemen kılmalarıdır bunun yolu ise bilimsel çalışma yoludur bu yolun kılavuzu olan ilke de bilimin insanların yaşamasında gerçek yol gösterici sayılması ilkesidir bu ilkenin eylemli olarak uygulanabilmesi için toplumun yapısının kilit yerlerinde bilimsel gerçeği arayıp bulabilecek uygulayabilecek ve bütün düşünce ve davranışlarında bilimsel gerçeğin isterlerinden ayrılmayacak kişilerin bulunması bunun sağlanması için de bu nitelikte kişilerin yetiştirilmiş olması zorunludur bilimsel çalışma yalnız aklın ve gözlemin biçimlendirdiği bir çalışma olması dolayısıyla böyle bir çalışmaya ve bilimsel yolda eyleme yönelecek kişilerin bilimselesas sayısı karar sayısı gerekler dışında bir etki ile karşılaşmaksızın yetiştirilmeleri temel bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır yalnızca bilimsel ve nesnel ölçülere göre biçimlendirilmiş bir öğretim ve eğitimin gerçekleştirilmesi toplumsal açıdan büyük önem gösteren alanlardaki yükseköğretim ve eğitimin gerek siyasal çevrelerin ve özellikle siyasal iktidarın gerekse toplumdaki çeşitli kümelerin etkilerinin dışında tutulmuş bir öğretim ve eğitim düzeni ile olabilir bu düzenin gerçekleştirilmesi düşüncesi üniversitelerin devletçe ve yasa ile kurulması ve üniversitelerin yönetimsel ve bilimsel özerklikle donatılması ilkelerinin ortaklaşa gerekçesidir aşağıdaki bendinde devletçe kurulma ilkesine başka deyimle devlet tekeli ilkesine bendinde özerklik ilkesine temel olan özel gerekçeler açıklanacaktır toplumdaki çeşitli kümelerin toplum açısından önemli alanlardaki yükseköğretimi etkilemesini önlemek için anayasanın maddesinde üniversitelerin ancak devlet eli ile ve yasa ile kurulması öngörülmüştür gerçekten üniversitelerin ancak devletçe ve yasa ile kurulabileceği ilkesi özel kişilerin üniversite açmalarını yasaklamakta ve böylelikle bir takım yarar veya düşünce topluluklarının kendi çıkarlarına uygun ve tek yanlı bir yüksek eğitim ve öğretim vermelerini önlemektedir temsilciler meclisindeki görüşmelerden anlaşıldığı üzere temsilciler meclisi tutanak dergisi cilt ve üniversite açılmasının devlet tekeline verilişinin bir gerekçesi de yabancıların türkiyede yüksek eğitim yerleri açma yolu ile türk kültürünün zararına ve kendi kültürleri yararına işleyen bir eğitim ve öğretim sağlamalarım önlemektir üniversitelere yönetim ve bilim açısından özerklik tanınmasının gerekçesi ise siyasal çevrelerin ve özellikle iktidarın üniversite çalışma öğretim ve eğitimini etkisi altında bulundurması yolunu kapamak ve üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini her türlü dış etkiden uzak bir ortam içinde sürdürmektir her siyasal kuruluşun kendisine göre birtakım görüşleri ve anlayışları vardır ve bu kuruluşlar eğitim ve öğretimi kendi görüş ve anlayışları doğrultusunda etkileme eğilimini gösterebilirler oysa toplumsal açıdan çok önemli bulunan alanlarda görev alacak yetenekli kimselerin yetiştirilmesi az yukarıda da belirtildiği gibi bunların yalnızca nesnel ve bilimsel düşüncelere dayanan bir eğitim ve öğretimden geçmiş bulunmalarına bağlıdır her ne kadar bilimin ilerlemesi ile bilimsel gerçeklerde de birtakım değişmeler olabilmekte ve olmakta ise de bu değişmelerin nedeni siyasal çevrelerin ve özellikle iktidarların ya da çeşitli kümelerin düşünceleri değildir ve bu türlü değişmeler toplum için zararlı değil ancak yararlı olabilir anayasanın nci maddesindeki üniversitelerin devletçe ve yasa ile kurulması yönetim ve bilim yönlerinden özerk olması ilkelerinin bilimsel gerekler dışındaki etkilerden uzak tutulmuş bir çalışmayı öğretimi ve eğitimi sağlamak ereği ile benimsendiği anayasa mahkemesinin bundan önce vermiş olduğu iki kararının gerekçelerinde de açıkça bildirilmiştir esas karar sayılı günlü karar resmî gazete sayı gün anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı ve sonra esas karar sayılı günlü karar resmî gazete sayı gün anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı ve sonrası böylece anayasa mahkemesinin bu konuda şimdiki kararda belirtilen görüşü bundan önce belirtmiş olduğu düşüncelerinin aynıdır anayasanın nci maddesindeki devlet tekeli ve özerklik ilkelerinin benimsenmesine temel olan düşünce toplum yapısının kilit yerlerinde görev alacak kişilerin yalnızca bilimsel gereklere uygun biçimde ve bilimsel isterler dışında kalan etkilerden uzakesas sayısı karar sayısı olarak yetiştirilmesi olunca toplumun kilit yerlerinde görev alacak kişileri yetiştiren ve fakat adı üniversite olmayan bütün kurumların anayasanın nci maddesine göre üniversite niteliğinde sayılması gerekir başka deyimle üniversite diye anılmayan ancak verdiği yükseköğretim nitelikçe üniversite öğretimi olan veya bu öğretimin sonuçlarını sağlayan bütün kurumlar anayasanın nci maddesi açısından üniversite kavramı içinde sayılmak gerekir hukuk düzeni bir kurum için kural koyarken bu kurumu tanımlamazsa koyduğu kurala kurumun toplumsal alanda geçerlikte bulunan tanımını temel tutmuş ve kurumun toplum içindeki görevini yapan bütün kurumlan kurala bağlamak istemiş demektir gerçekten hukuk kuralları toplumsal ilişkileri düzenleyen ve genellikle yaptırıma bağlayan kurallardır öğretim ve eğitim kurumlarının toplumsal görevi ise genellikle nitelikli adam yetiştirmek ve yetişenlere belli yetkiler sağlayan belgeler vermektir nitelikli adam yetiştirilmesi belli dersleri okutmak belli uygulamaları yaptırmak yoluyla yetişenlere belge verilmesi ise belli öğretim dönemi içinde ve sonunda öğrencileri belli kuramsal ve uygulamaya ilişkin sınavlardan geçirmek ve sınavların sonucunda başarıyı saptamak yolu ile olur eğitim ve öğretim kurumlarının toplumsal görevi belli dersleri okutmak ve belli sınavlardan geçirdikten sonra belli yetkiler sağlayan belgeler vermek olduğuna anayasanın nci maddesinde üniversitenin her şeyden önce bir öğretim kurumu olarak göz önünde tutulmuş bulunduğuna ve onun tanımının ancak toplumsal görevine bakılarak yapılmasının zorunlu olmasına göre anayasanın nci maddesince üniversite demek yalnız üniversite adını taşıyan kurumlar demek değildir üniversitelerin toplumsal görevini yapan başka deyimle hiç olmazsa temel çizgileri bakımından üniversite öğretim ve eğitimini sağlayan üniversite diplomasına eşit değerde diploma veren ve ancak adı üniversite olmayan yüksek öğretim ve eğitim kurumları da bu tanımın kapsamına girmektedir anayasa mahkemesi kararı tarih anayasa mahkemesi anayasasının yürürlükte olduğu dönemde oluşturduğu bu çerçeveyi defaten vurgulamıştır anayasasının yükseköğretim kurumları başlıklı maddesinin birinci fıkrası çağdaş eğitim öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim öğretim bilimsel araştırma yayın ve danışmanlık yapmak ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler devlet tarafından kanunla kurulur şeklindedir anayasasının yükseköğretim kurumları başlıklı maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak devlet eliyle ve kanunla kurulabileceği ilkesi getirilmiştir üniversitelerin devletin gözetim ve denetimi altında kendi organları eliyle yönetilmesi öğretim üye ve yardımcılarının göreve alınmaları yükseltilmeleri ve görevlerine son verilmesinin kendi organları tarafından yürütülmesi de bilimsel özerkliğin bir gereği olarak belirtilmiştir üniversitelerde öğretim ve eğitimin özgürlük ve güvenlik içinde yürütülmesi yurt düzeyinde yaygınlaşan üniversitelerin öğretim üye ihtiyaçlarının dengeli biçimde ülke ihtiyaçları ve kalkınma planı gerekleri dikkate alınarak karşılanması konularının ve genel olarakesas sayısı karar sayısı devletin üniversiteler üzerindeki gözetim ve denetim yetkilerinin düzenlenmesi konuları bilimsel özerklik dikkate alınmak suretiyle kanun koyucuya bırakılmıştır getirilen düzenleme ile üniversiteler ve diğer yükseköğretim kurumlan atatürk inkılapları ve ilkeleri doğrultusunda türk milletinin millî değerleri ile çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun eğitim ve öğretime hizmet eden kurumlar olarak düşünülmekte türkiye cumhuriyeti devleti hizmetinde hür bilimsel düşünme yeteneğine ve geniş dünya görüşüne sahip bir kuşak yetiştirilmesi amaçlanmaktadır bu bağlamda anayasanın maddesinin birinci fıkrasında amacı ve işlevi belirtilen üniversitelerin taşıması gereken zorunlu niteliklerin yine bu fıkrada şu şekilde yer aldığını söylemek yanlış olmayacaktır değişik birimlerden oluşmak kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olmak devlet tarafından ve yasayla kurulmak bir yapının yasa ile kurulup adına üniversite denilmesi ile yapı üniversite niteliği taşımaz ancak iptali talep edilen düzenlemede oluğu gibi üniversiteleri bölerek bir başka deyişle nitelikleri değiştirilerek sahip oldukları köklü üniversite vasıfları siyasal erk tarafından yok edilmektedir yasama organındaki sandalye sayısındaki çoğunluğun oylamasıyla ülkenin bilimsel teknik ekonomik sosyal kültürel ve hukuki gelişmesine katkıda bulunan üniversitelerin yok edilmesi en hafif ifade ile kamu yararının gözetilmemesi anlamına gelmektedir nitekim üniversiteler sadece günlük teknik gereksinmeleri karşılayan bir yüksekokul durumunda da değildirler ülkenin içindeki ve dışındaki bilimsel hareketleri ve gelişmeleri izlemek ve incelemek kurumlar hakkında bilimsel araştırmalar değerlendirmeler ve eleştiriler yapmak böylece ülkenin bilimsel teknik ekonomik sosyal kültürel ve hukuki gelişmesine katkıda bulunmak zorundadırlar bu günün üstüne çıkamayan yurttaki hareketleri izleyip eleştirmeyen bilimsel verileri yayınlama gücünden yoksun ve sadece olanı öğretmekle yetinen yaratıcılık gücü olmayan kuruluşlar adı ne olursa olsun gerçek anlamda üniversite sayılamazlaranayasa mahkemesi kararı tarih anayasa mahkemesi daha yakın tarihli bir kararında üniversiteler ve bilimsel özerkliği şu şekilde yorumlamıştır anayasanın maddesi üniversitelerin yine bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliğiyle yer almasını istemiş üniversitelerin öğretim üyeleri ve yardımcılarını kapsayan kendine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı düşünmüş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır anayasanın maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin siyasal çevrelerin özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başkaesas sayısı karar sayısı herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku yoktur anayasa üniversitelere bilimsel özerklik tanımıştır üniversitelerin anayasal ilke ve gereklere bağlı olacaklarından devrim yasalarına bu arada özellikle öğretim birliği yasasına özenle uyacakları kuşkusuzdur üniversitelerin bilimsel özerkliği benimsenirken güdülen erkek üniversite öğretimi niteliğindeki yükseköğretimi siyasal çevrelerin ya da çeşitli çıkar veya düşünce kümelerinin dışında tutmaktır her türlü bilimsel görüş ve düşüncelerin öğrenilmesi ve öğretilmesi bunun yayılması ve özgürlük olarak demokratik düzende yerini bulmuş ve düşünce özgürlüğünün varlığım ortaya koymuştur eğitim ve öğretim özgürlüğü düşünce özgürlüğünün bir bölümünü oluşturmaktadır anlaşılmaktadır ki devletin sadece eğitim ve öğretim özgürlüğünü kabul etmesi yeterli bulunmayıp bu özgürlükten bütün kişilerin yararlanabileceği bir düzen kurmakla yükümlü kılınması öngörülmüştür anayasanın maddesinde açıklanan bu hükümler maddenin birinci fıkrasında sayılan amaçlar ile yasayla kurulma kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olma üniversitelerin ülke sathına dengeli bir biçimde yayılmasının gözetilmesi kuralları ve üniversite elemanlarının serbestçe her türlü bilimsel araştırma ve yayında bulunabilmeleri ve bunun sınırı üniversite yönetim ve denetim organlarının ve öğretim elemanlarının yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılmayacaklarına ilişkin güvence ile yükseköğretim kurumlarının örgütlenmeleri ve işleyişleriyle ilgili olarak maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan konuların da yasayla düzenlenmesi zorunluluğu olarak gösterilebilir bu ilkeler ister devlet isterse vakıflar tarafından kurulsun tüm yükseköğretim kurumlarına yönelik kurallardır anayasanın maddesi üniversite çalışmalarını eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortam içinde yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlenmiştir anayasada üniversiteler konusunda yasama organını bağlayan ilkeler ve hükümler maddede öel olarak belirtilmiştir bu ilkelere dayanarak kurulan ve devlet yapısıyla bilim kuruluşları içinde yer alan üniversiteye devletin herhangi bir yönetim kademesinin bu kurallarla bağdaşmayacak müdahaleler yapmasına ve böyle bir karışmaya olanak verecek yasal düzenlemelerde bulunulmasına yer yoktur anayasa mahkemesi kararı tarih anayasanın maddesinin birinci fıkrasında üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin siyasal çevrelerin özellikle iktidarların ve ayrıca değişik baskı gruplarının üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilme yolunu kapatmak ve bu çalışmaların bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku bulunmamaktadır anayasa mahkemesi kararı tarih ancak iptali talep edilen düzenleme tam olarak siyasal iktidarın bilimsel gerekler ve gereksinimleri dikkate almadan bilimsel özerkliği yok sayarak bilim özgürlüğüne müdahaledir bilimsel özerklik kuruluştan işleyişe değin bilimin gerektirdiği özgürlük ortamının tüm çalışmalarla yönetimde bir yaşam biçimi olarak sağlanmasıdır üniversiteler en üst düzeydeki bilim kuruluşlarıdır özgür toplumun bilim alanındaki simgeleridir yönetim yapısı ve biçimi üniversitenin niteliğini açıklar bilgi edinme bilgi üretme ve insan yetiştirme amacının ortaya çıkardığı yapının araştırma deneyim ve tüm çabalarla gerçeği bulma ereğine özgün bir kurumesas sayısı karar sayısı olduğu göz ardı edilemez özetlenen bu özellikleriyle üniversite bilimi yaşama katan usun öncülüğünü düşüncenin aydınlığını somutlaştıran kurumlardır varlığının temeli kendi toplumu olmakla birlikte amaç ve işlevinin gerektirdiği atılımlar ve devingenlikle onun önünde yürürler kurumlaşmış gelenek ve ilkeleriyle toplumun itici gücüdürler anayasa gerekleriyle uyumsuz bir üniversite yapısına geçerlik tanınamaz üniversitede devlet yönetimindeki sıralama türünde bir yönetim biçimi düşünce üretimine özgür düşünce ve özgür çalışmaya elverişli bir ortama engeldir bilimsel çalışmalarının bilimsel yönetim ve bu özelliğe uyumlu olmak gerekir danışmanın dayanışmanın ve kimi günde yarışmanın yerini akçalı olanaklara dayanan biçimsel üstünlük çabaları alırsa bilgi ve bilim yerine görüntü egemen olur nesnel kurallara uymayıp öznel kuralları yeğleyerek özel konumlu üniversite oluşturmak anayasanın öngördüğü üniversite yapısıyla bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi kararı tarih yaygın olarak kabul gören oecdnin belirlediği üniversite özerkliği kriterleridir buna göre bir üniversitenin özerkliği şu koşullara bağlıdır gayrimenkul ve diğer donanımların mülkiyetine sahip olabilmek borçlanarak fon yaratabilmek yaratılan kaynakları kendi amaçları doğrultusunda bağımsız harcayabilmek akademik program ve ders içeriklerini belirleyebilmek akademik personelin işe alınmasına ve işten çıkarılmasına karar verebilmek çalışanların ücretlerini belirleyebilmek öğrenci kontenjanlarını belirleyebilmek öğrenci harçlarını belirleyebilmek avrupa konseyi parlamenter meclisi akademik özgürlük ile üniversite kurumsal özerkliğinin birbirinden ayrılmaz unsurlar olduğunu saptamış ve özerkliği şu ilkeler çerçevesinde tanımlamıştır avrupa konseyi parlamenter meclisi academic freedom and university autonomy rapor doc haziran araştırma ve eğitimde akademik özgürlük ifade ve eylem özgürlüğünü bilgi yayma özgürlüğünün yanında bilgi ve hakikatin peşinde ve dağıtımında sınırsız sorgulama özgürlüğünü garanti etmelidir üniversitelerin kurumsal özerkliği üniversitelerin geleneksel ve temel kültürel ve sosyal misyonuna bağlılık demektir üniversitelerin entelektüel üretimlerine ilişkin faydalı politika ile iyi ve etkin yönetim de bu bağlılıktan doğan kurumsal bağımsızlıkla bir anlam kazanabilir tarih akademik özgürlük ve üniversite özerkliğine yönelik ihlallerinin her zaman entelektüel seviyedeki düşüşe ve bunun sonucu olarak sosyal ve ekonomik durgunluğa neden olduğunu kanıtlamıştır bu noktada üniversite özerkliği kavramı ile kamu yararı kavramı arasındaki ilişkiye değinmek gerekir yükseköğretim bağlamında kamu yararı yükseköğretim çıktılarının eğitim ve araştırma daha iyi entelektüel kapasitesi gelişmiş ve etkin bir şekilde üretilmesi ve bununesas sayısı karar sayısı da toplumun tüm kesimleri tarafından ulaşılabilirliğinin sağlanması olarak özetlenebilir rapor bu çerçevede kamu yararıyla üniversite özerkliği arasındaki dengeyi şu şekilde incelemektedir kimi dönemlerde ortaya çıkan zorlayıcı koşullar üniversitelerin kendilerini fildişi kulelerine hapsetmelerine ve eğitim ve gelişimine katkı sağlamaları gereken toplumun değişen ihtiyaçlarını karşılayamamalarına neden olabilmektedir bu üniversiteler temel sorunların çözülmesine katkıda bulunabilecek kadar topluma yakın olmalı ancak daha uzun vadeli bir bakış açısı elde edebilmek ve kritik bir mesafeyi koruyabilmek için de toplumdan bağımsız olmalıdır akademik misyonun modern dünyanın ve çağdaş toplumların gereksinimlerini ve ihtiyaçlarını karşılayabilmesi üniversiteler ahlaki ve entelektüel anlamda tüm siyasi veya dini otoritelerden ve ekonomik güçlerden bağımsız olursa en iyi şekilde gerçekleştirilebilir üniversitelerin akademik özgürlük ve özerkliği tarih boyunca gelişimini sürdüren bir kurumun özgüllüğü ve özgünlüğüne duyulan güven ve saygıyla doğrudan alakalıdır ancak bu kavram akademik dünya ile toplum arasında ortaklık ruhuyla sürekli ve açık bir diyalogun konusu olarak kalmalıdır üniversitelerin belli toplumsal ve politik hedefleri karşılayabilmesi ve hatta piyasa ve iş dünyasının belirli taleplerine uyması beklenebilir fakat bu üniversitelerin her şeyden önce toplumdaki kısa ve uzun vadeli hedeflerini gerçekleştirme yolunda hangi araçların seçileceğine dair karar verme yetkisine de sahip olmaları gerekir rapor üniversitelerin gelenek ve kurumsal hafızalarının da özerkliklerinin ayrılmaz bir parçası olduğunun altını çizmiştir bir üniversite bünyesinde her nesil kendinden önce gelenlerin topladığı bilgi birikimini kendi bakış açısıyla yeniden organize etmek için tekrar gözden geçirir yeni anlamlar için yapılan bu arayış genellikle ilmiye olarak adlandırılır dünya için üniversiteler somut bilgi ve verilerin yığıldığı arşivler değildir aksine dünya için bilgiyi bir bütün içinde anlamlandıran belleğidir bu ilkeler de dikkate alındığında üniversitelerin kanunla kurulacağı ilkesinin aynı zamanda yasama organının istediği üniversiteyi istediği zaman kapatabileceği ya da üniversitenin bazı fakülte bölüm ve enstitülerini tüm öğretim üyesi personeli ve öğrencisiyle birlikte başka üniversitelere nakledebileceği anlamına gelmez bu tür müdahaleler üniversite özerkliğini ortadan kaldırır siyasal iktidarın bu müdahalesi aslında toplumun çağdaş yaşam biçimine müdahaledir tüm bu açıklanan sebeplerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil eder iptali gerekir maddesi ile sayılı kanuna ek | 3,947 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü özetle şöyledir konunun analizi her iki kanun hükmünde kararname khknin ilk paragraflarında bunların anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen khklerden oldukları belirtilmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına göre çıkartılan khklere ilişkin olarak anayasanın maddesinde ancak olağanüstü hallerde sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkartılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiası ile anayasa mahkemesinde dava açılamaz denilmektedir oysa ve sayılı khkler anayasanın maddesinin öngördüğü ve yine anayasanın maddesi ile anayasa mahkemesinin denetimi dışına çıkartılan khk niteliğini taşımamaktadırlar bunların giriş paragraflarında anayasanın maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılmıştır denilmesi bu khklerin anayasanın maddesinin öngördüğü ve yine anayasanın maddesi ile anayasa mahkemesinin denetimi dışına çıkartılan khk niteliği kazanmalarına yetmemektedir bunlar anayasanın maddesinin tanımladığı khklerden değildir ve sayılı khkler anayasanın maddesinde öngörülenin dışında bir amacı gerçekleştirecek biçimde düzenlenmiştir khkler konu bakımından yalnızca olağanüstü hal durumunun gerektirdiği pratik önlemleri içermeleri gerekirken yasa veya khk değiştirmenin ve bunlara ekler yapmanın bir aracı olarak kullanılmışlardır khkler yalnızca olağanüstü hal rejimi uygulamasına neden olan şiddet olaylarının ortaya çıktığı bölgelerde değil olağanüstü hal durumuna tümüyle yabancı olan bu durumla ilgisi bulunmayan bölgelerde de olağanüstü durumlara ilişkin uygulamalar yapılmasını bölgelerde de temel hak ve özgürlüklerin kısmen veya tamamen durdurulabilmesi düzenlemesini getirmektedirler bu ve buna benzer durumlar nedeniyle ve sayılı khkleri anayasanın maddesinde tanımlanan ve anayasanın maddesine göre hakkında anayasa mahkemesine iptal için başvurulamayacak khkler yerine koymak olanaksızdır anayasanın maddesi anayasanın olağanüstü hallerle ilgili düzenleme başlığını taşıyan maddesinin birinci fıkrası olağanüstü hale karar verilmesi ve kararla birlikte yapılması gereken işlemleri belirlemektedir maddenin ikinci fıkrasında olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın inci maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibiesas sayısı karar sayısı değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim biçimleri olağanüstü hal kanununda düzenlenir denilmektedir görülüyor ki bu paragrafta ayrı ayrı açık ve net biçimde belirtilen konular ancak yasayla düzenlenebilecektir anayasanın ve maddelerini değerlendirdiğimiz zaman görüleceği gibi maddelerin metinlerinde ve gerekçelerinde belirlenen görüşler nedeniyle maddenin ikinci fıkrasında belirlenen konular maddede yasayla düzenleneceği belirtilmemiş olsaydı dahi yine de anayasanın ve madde hükümlerine göre bu konuların yasayla düzenlenmesi gerekecekti kaldıki maddede belirtilen konuların yasayla düzenleneceğinin açıkça belirtilmiş olması konuyu tartışılmaz duruma getirmiştir bu durumlar karşısında anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen khknin konusu olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olarak saptanmış ve sınırlandırılmıştır anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının aynı madde içinde düzenlendiğini dikkate alarak diyebiliriz ki üçüncü fıkrada sözü edilen khk olağanüstü hal yasası çerçevesinde olayın niteliğine göre ancak somut önlemleri düzenleyecek ve saptayabilecektir anayasanın maddesindeki olağanüstü hal süresince cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılacak khkye başkaca işlevler tanımak olanaksızdır böyle bir durum her şeyden önce anayasanın maddesinde yasayla düzenlenecek konuların tek tek belirlenmesini tümüyle anlamsız kılacaktır ayrıca anayasanın ve maddeleri ile bunların gerekçelerinde belirtilen esasları da inkâr etmek gibi bir sonuç doğacaktır ve sayılı khkler anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen konulan değil maddesinin ikinci fıkrasında yasayla düzenlenmesi açıklanan konuları düzenlemişlerdir bu nedenle khkler anayasanın maddesinin de üçüncü fıkrasında öngörülen kararnameler niteliğini taşımamaktadırlar anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen khknin çıkartılma yöntemi ve konusu bir bütündür khknin başlığına anayasanın maddesine göre çıkartılmıştır tümcesi yazılarak yine aynı paragrafta gösterilenlerden başka konulan düzenlemek ve böylece anayasa mahkemesinin denetiminden kaçmak olanaklı değildir khklerin anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki yasayla düzenlenmesi gereken konuları içerdikleri tartışma götürmeyecek biçimde açıktır daha önce yürürlüğe konulan sayılı khknin ilk üç maddesi sayılı khk yürürlükten kaldırıldıktan sonra yeniden sayılı khkye alınmıştır bu üç madde sayılı khknin maddesi olarak düzenlenmiştir böylece olağanüstü hal yasasına eklenen bu üç madde daha sonra bu yasadan çekilerek sayılıesas sayısı karar sayısı khkye eklenmiştir öncelikle bu durum dahi sayılı khknin maddesi ile düzenlenen konuların yasayla düzenlenmesi gerekli olan konular olduğunu göstermektedir sayılı olağanüstü hal yasasının maddesi şiddet hareketlerinde alınacak tedbirler başlığını taşımaktadır yasanın bu maddesi anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki yasayla düzenlenmesi öngörülen konulardan halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı biçimindeki bölümün gösterdiği konuları içermektedir bir başka deyişle sayılı yasamam maddesi anayasanın maddesinin ikinci fıkrası gereği olarak düzenlenmiştir gereği karşılamak üzere çıkartılmıştır tamamen anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki konu yasanın maddesindeki düzenleme ile karşılanmış ve gerçekleştirilmiştir görüldüğü gibi sayılı khknin maddesi sayılı yasanın maddesini doğrudan ilgilendirmektedir bu nedenler karşısında görülmektedir ki sayılı khk anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında belirlenenler dışında ve yasayla düzenlenmesi zorunlu olan konuları düzenlemiştir sayılı khknin maddesi sayılı khkde değişiklikler yapmaktadır i̇şin gerçeğinde sayıl khknin düzenlediği konular da yasayla düzenlenmesi gereken konulardır bu konular olağanüstü yönetim usullerine ilişkin olup anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yasayla düzenlenmesi öngörülen konuları kapsamaktadır alınması gereken önlemlerin çerçevesini çizmek belli konularda olağanüstü hal yönetimini yetkilendirmek yetkinin konularını ve sınırlarını çizmek ayrı bir konu bu yetkiler çerçevesinde pratikteki duruma göre yapılacak işleri somut olarak saptamak ayrı bir konudur sayılı khknin diğer hükümleri olağanüstü hal bölge valiliği ihdası hakkında kanun hükmünde kararnameye ek ve değişiklikler yaparak olağanüstü hal yönetimine verilen yetkileri belirlemektedir oysa ki anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü hal kanununda düzenlenir denilmektedir görülüyor ki bu konular da yasayla düzenlenmesi gereken konulardır sayılı khknin ve maddeleri sayılı olağanüstü hal kanununda değişiklikler yapmaktadır bu değişikliklerin doğrudan doğruya yasayla yapılması gerekirdi kararnamenin maddesi sayılı khkde değişiklik yapmaktadır maddenin düzenlediği konu olağanüstü yönetim usullerine ilişkin olup anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yasayla düzenlenmesi gereken konular kapsamındadır ye sayılı khklerin tüm hükümleri olağanüstü hal yasasında daha öncede düzenlenmemiş hususlardır getirilen bu hükümler olağanüstü hal dışında yeni sınırlamalar ve sistem oluşturduğu gibi yasanın öngördüğü kısıtlamalardan çok daha ağır kısıtlamaları içermektediresas sayısı karar sayısı bu durum ve sayılı khklerin düzenledikleri konuların yasayla düzenlenmesindeki zorunluluğu ortaya koymaktadır sunulan tüm bu nedenler karşısında ve sayılı khkler anayasanın maddesinde belirlenen khk niteliğini taşımadıklarından anayasa mahkemesinin denetimine bağlıdırlar anayasaya aykırılık gerekçeleri anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçesi yukarıda da belirtildiği her iki khknin ilk paragraflarında anayasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar aştırıldığı belirtilmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası ve sayılı yasanın maddesine göre olağanüstü hallerde kararlaştırılacak olan khknin düzenleme konusu olağanüstü halin gerekli kıldığı konulardır sayılı yasanın maddesi ile anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası arasında konu yönünden bir farklılık yoktur yasanın maddesi anayasadaki sözcükleri aynen yinelemektedir demek ki sayılı yasanın maddesi de olağanüstü hal yönetimi ve olağanüstü hal yönetiminin yetkileri ile ilgili başkaca bir düzenleme getirmemektedir oysa ve sayılı khkler düzenlediği konular yukarıda da belirtildiği gibi anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirlenen ve tümüyle olağanüstü hal yönetimi ve olağanüstü hal yönetiminin yetkileri ile bu yetkilerin genel çerçevesi ve genel kapsamı ile ilgili bulunmaktadır kaldıki sayılı yasanın maddesi anayasanın maddesinde belirlenen yetki yasası niteliğini de taşımamaktadır bu nedenle khkler anayasanın maddesine aykırı olduğu gibi anayasanın maddesine de uygun bulunmamaktadır sayılı yasanın maddesinde anayasanın maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın sözcükleri yer almaktadır anayasanın ve maddelerinde cumhurbaşkanının başkanlığında çıkartılacak khknin bir yetki yasasına dayanmayacağı konusunda bir hüküm yoktur anayasada böyle bir hüküm bulunmadığına göre maddenin getirdiği nitelikte bir yetki yasasına dayanmayan ve sayılı khklerin maddeye aykırı biçimde oluşturulmaları nedeniyle iptal edilmeleri gerekir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen khrun tamamen ivedi ve özel bir durumla ilgili ve anayasanın ayrı bir maddesi ile sağlanan bir yetki olması nedeniyle herhangi bir yetki yasasına dayanması gerekmediği ayrıca anayasanın maddesinde yer alan sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlaresas sayısı karar sayısı kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarmasına ilişkin hükümleri saklıdır biçimindeki hükmü yorumlanarak anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen kanun hükmünde kararnamenin maddeye aykırılık oluşturduğu söylenebilir durumda anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında sözü edilen khkyi bu ayrıklığın tüm öğelerini anayasal dayanaklarını dikkate alarak değerlendirmek gerekir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın maddesindeki kararnameler resmi gazetede yayımlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur tümcesi yerine bu kararnameler resmi gazetede yayımlanır ve aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur biçimindeki bir anlatımı benimsemiştir türkiye büyük millet meclisine sunulur tümcesi ile türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur tümcesi birbirinden çok farklı anlam ve nitelik taşımaktadırlar onay kamu hukukunda işlemi tamamlayan işlemi gerçekleştiren bir olaydır onaydan önce yönetsel işlem meydana gelmez ve geçerlilik kazanmaz anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına göre çıkartılan khklerin kararlaştırılmaları öncesinde tbmmnin bir rolü ve katkısı olmadığı için yürürlüğe konduktan sonra artık tbmmnin kesin onayına gereksinim vardır bu khklerin kararlaştırılıp yayımlanmasından sonra tbmmnin iradesinin devreye sokulmaması durumunda khkler yasa hükmünde ve bağlayıcı olma niteliği kazanamaz işte bu nedenlerle tbmmnin onayına sunulur esası getirilmiştir yine anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında bunların meclisçe onaylanmasına ilişkin süre ve yöntemin içtüzükte belirleneceği öngörülmektedir ayrıca maddede yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ivedilikle görüşülür denilmesine karşın anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası bu maddeye göre çıkartılacak khklerin onaylanmasını sağlayacak ve bu onayın belli bir süre içerisinde gerçekleştirilmesini olanak verecek özel bir yöntem öngörmektedir bu yöntem temel hak ve özgürlükler yönünden son derece önem taşıyan bir düzenlemenin tbmmnce en kısa zamanda karara bağlanmasına olanak vermek amacıyla oluşturulan tamamen özel bir yöntemdir bunların mecliste onaylanmasına ilişkin süre kuşkusuz bu onaylanmayı gerçekleştirmeye yeterli bir süre olacaktır ancak ve sayılı khklerin onay işlemlerinin gerçekleşmesini sağlayacak uygun süre çoktan aşılmıştır ve sayılı khkler doğrudan tbmmnin onayına sunulacağı yerde tbmmnin i̇çişleri komisyonuna sevk edilmek suretiyle diğer khk yöntemine bağlı tutulması ve halen komisyonlarda bekletilmesi anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında öngörülen yöntem ve amaca olayın özelliğine ve niteliğine tümüyle aykırıdır tüm bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine her koşulda aykırı düşen ve sayılı khklerin iptaline karar verilmesi gerekir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçesi anayasanın maddesinden açıkça anlaşılacağı üzere olağanüstü hal bölgesi anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmayaesas sayısı karar sayısı yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıktığı veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulduğu bölgelerdir yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir bölgede olağanüstü hal rejimi uygulamasının ne gerekçesi ne de hukuksal dayanağı vardır anayasanın maddesinde ayrıca yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde denilerek olağanüstü hal rejiminin duruma göre coğrafi sınırları da çizilmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda denilerek alınacak önlemleri bir bakıma olağanüstü hal bölgesi ile sınırlanacağını belirlemektedir olağanüstü hal rejiminin olağanüstü hal taşımayan bölgelere uygulanması böyle bir durumun sözde neden sayılarak ülkenin tümünü olağanüstü hal rejimi ile yönetmek kapısını açar ki bu durum anayasaya aykırılıktan öte doğrudan doğruya anayasayı bozma niteliğini kazanır böyle bir yetkinin anayasal dayanağı olduğu biçiminde bir savda bulunmaya olanak yoktur nedenle böyle bir durum hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz denilen anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın devletin temel amaç ve görevleri başlığım taşıyan maddesi devlete cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevini vermiştir oysa yukarıda sunulan anlayış demokrasiyi korumak değil her olanaktan yararlanarak demokrasiden uzaklaşmayı adeta amaçlamıştır bu nedenle böyle bir durum anayasanın maddesine de aykırıdır sayılı khk olağanüstü hali yaratan şiddet hareketlerinin ortaya çıktığı veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulduğu ve bu nedenle olağanüstü hal uygulaması yapılan bölge dışında da olağanüstü hal kurallarını uygulama esasını getirmektedir khk mücavir alan diye bir bölge yaratmaktadır oysa anayasa olağanüstü hal rejimi uygulaması yapılacak bir mücavir alan öngörmemiştir mücavir alan kuşkusuz şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir alandır öyle olsaydı bu alanda ela şiddet hareketleri nedeniyle olağanüstü hal ilân edilirdi ünlem düşüncesi ile de olsa şiddet hareketlerinin ortaya çıkmadığı bir bölgede olağanüstü hal rejiminin uygulanması yetkisini anayasa vermemektedir sayılı khk mücavir alanın kimler tarafından saptanacağı konusunda bir hüküm getirmiştir bunlar diledikleri her alam mücavir alan ilân ederek oralarda olağanüstü hal rejiminin uygulanmasını sağlayabilirler böyle bir durum tüm anayasal sistemi temel hak ve özgürlükleri etkisiz kılabilecek ve hiç bir güvencesi olmayan bir yöntem oluşturur sayılı khknin ve maddelerinde öngörülen olağanüstü hale ilişkin kurallar yine bu maddelere göre mücavir alanda da uygulanacaktır anayasanın maddesi yasama yetkisinin devredilmeyeceğini vurgulamaktadır oysa böyle bir içerik taşıyan khk ile ülkenin tümünde de olağanüstü hal sözkonusu olmadığı durumlarda tüm ülkeyi olağanüstü hal rejimi ile yönetmek olanağı doğacaktır bu durum ise yasama yetkisinin devredilemezliğinin anlam ve etkisini tüketebilecektiresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle sayılı khknin ve maddeleri anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptal edilmeleri gerekir sayılı khk olağanüstü hal bölgesinde hasınla ilgili olarak uygulanacak olağanüstü hal rejiminin ülke düzeyinde olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulama esasını getirmektedir khknin maddesinde bunların bölge içinde veya bölge dışında basılmış olup olmadıklarına bakılmaksızın basılmalarını çoğaltılmamalarını yayımlanmalarını dağıtılmalarını süreli veya süresiz yasaklamak gerektiğinde bunları basan matbaaları kapatmak denilerek maddesiyle getirilen olağanüstü hale ilişkin uygulamaların olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanacağını açıkla belirlemektedir sayılı khknin maddesi bu yönden anayasanın maddelerine aykırı olduğu gibi anayasanın basın hürriyetine ilişkin ve maddesine de aykırı bulunmaktadır daha ileride de vurgulayacağımız gibi anayasanın maddesi düşünce özgürlüğü ile ilgili olarak bu tür bir khknin çıkarılamayacağını öngörmektedir basın özgürlüğü düşünce özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasını oluşturmaktadır bu nedenle khk ile böyle bir düzenleme yapmanın anayasal bir dayanağı yoktur sayılı khknin b maddesi olağanüstü hal bölgesi dışında zorunlu yerleşim yaptırımını getirmektedir bir kimse olağanüstü hal bölgesi dışına çıkarılmış ise artık kişiye zorunlu yerleşim uygulamak olanağı kalmayacaktır artık kişiye bölgede olağanüstü hal yaptırımı ve rejimi uygulanması anayasanın temel düzeni karşısında olanaksızdır bu nedenle bu khknin maddesi de anayasanın maddelerine aykırı olduğu gibi anayasanın yerleşme seyahat hürriyeti başlığını taşıyan maddesine de aykırı bulunmaktadır tüm bu nedenler karşısında anayasaya aykırı olan bu hükmün de iptali gerekir sayılı khknin maddesi türk medeni kanunu ve borçlar kanununa göre hükmedilmedi gereken manevi tazminat miktarını olağanüstü hal için yeniden düzenlemekte bunun olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanması esasını getirmektedir yukarıdaki nedenler karşısında sayılı khknin maddesi de anayasanın maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı khknin maddesi kimi suçlarla ilgili olarak yeni cezalar getirmekte ve bu cezaların olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanmalarını öngörmektedir böylece khknin maddesi yasa ile düzenlenmesi gereken bir konuda düzenleme yapmaktadır oysa ceza yaptırımı ancak ve ancak bir yasa ile olanaklıdır bütün bu nedenler karşısında sayılı khknin maddesi bu yönden de anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu gibi anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığını taşıyan maddesindeki ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmüne de açıkça aykırı bulunmaktadır iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesiesas sayısı karar sayısı anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlığını taşıyan maddesinin fıkrasında temel hak ve hürriyetler devletin ülkesi ve milletiyle bölünme bütünlüğünün milli egemenliğin cumhuriyetin milli güvenliğin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amacıyla ve ayrıca anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir denilmektedir bu fıkra temel hak ve özgürlüklerin genel nitelikte olan sınırlama nedenlerini belirttiği gibi temel hak ve özgürlüklerin özel maddelerinde gösterilen nedenlerle de sınırlanabileceğini öngörmektedir maddenin gerekçesinde temel hak ve hürriyetler genel sınırlama nedenleri yanında ve bunlara ilâveten her bir hak veya hürriyeti mahsus özel maddede açıkça öngörülen özel sebeplerle de sınırlanabilecektir meselâ düşünce açıklama ve yayma hürriyeti genel sınırlama nedenlerine eklenmek suretiyle suçların önlenmesi meslek sırrının korunması yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesi nedenleriyle de sınırlanabilecektir bu maddenin birince fıkrasında yer alan korunması amacıyla ve aynı zamanda anayasanın diğer maddelerinde gösterilen özel sebeplerle ve ancak kanunla sınırlanabilir ibaresinin anlamı budur ayrıca ilâve etmek gerekir ki yukarıda belirtildiği gibi özel sınırlama sebebi yalnız bir hak veya hürriyetle ilgili maddede değil anayasanın herhangi bir maddesinde de yer alabilecektir maddenin birinci fıkrasında ancak kanunla denilmek suretiyle hak ve hürriyet sınırlamalarının münhasıran kanun konusu olduğu yani yasama tasarrufundan başka bir düzenleyici tasarrufla tüzük yönetmelik vb hak ve hürriyetlerin sınırlanmayacağı belirtilmiştir hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında mümkün tek amaç olarak kanun yani yasama tasarruflarının seçildiğini gösteren bu hüküm dahi genel niteliktedir diğer bir deyimle hak ve hürriyetlere ait bütün maddelere sâri bir genel hükümdür bu nedenle herhangi bir hak veya hürriyete ait maddede hak ve hürriyetin kanunla sınırlanabileceğini ayrıca belirtmeye ihtiyaç yoktur ve maddelerin yazımında bu hususa sadık kalınmıştır denilmektedir ve sayılı khklerin içerdikleri konular temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması ile ilgili oldukları gibi bu khklerin dayanağını teşkil ettiği belirtilen anayasanın maddesi ve özellikle konumuz yününden ilgisi dolayısıyla üçüncü fıkrası esasında bir temci hak ve özgürlük sınırlandırılması yöntemi ve hükmünden ibarettir bu nedenle anayasanın maddesinin ve bu maddenin gerekçesinin belirlediği ve yukarıda sunduğumuz ilkeler anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası ve haliyle ve sayılı khklerin konuları için de geçerlidir yine maddenin gerekçesinde maddenin fıkrası son satırı hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında öngörülen genel ve özel nedenlerin belli amaçlara yönelik bulunduğu binnetice ancak bu amaçları gerçekleştirmek için bu nedenlerin öngörüldüğünü vurgulamaktadır öngörülen amaçlar nedenler bahane edilerek başka bir amaca ulaşmak için hak ve hürriyetler sınırlanmayacak yahut meşru amaç güdülerek sınırlanmış olsalar bile getirilen sınırlama bu amacın zorunlu yahut gerekli kıldığından fazla olmayacaktır diğer bir deyimle amaç ve sınırlama orantısı her halde korunacaktır denilmektediresas sayısı karar sayısı oysa ve sayılı khkler anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasındaki amacı gerçekleştirmek için öngörülmüş olmasına karşın bu amacın zorunlu veya gerekli kıldığından çok fazla sınırlamalar getirilmekte amaç ve sınırlama orantısı ortadan kaldırılmaktadır yine şunu da vurgulamak gerekir ki anayasanın maddesinde genel veya özel sebeplerle yapılacak kısıtlamaları anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanacağını ve bu sınırlamaların demokratik toplum düdeninin gereklerine aykırı olmayacağı vurgulanmakladır bütün bu nedenler karşısında ve sayılı khkler hem içerikleri ve hem de çıkarılma yöntemleri bakımından anayasanın maddesine açıkça aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması başlığını taşıyan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir denilmektedir maddeden anlaşıldığı gibi olağanüstü durumlarda temel hak ve özgürlüklerin kısmen veya tamamen durdurulması durumun gerektirdiği ölçüde olacaktır bu durum gerekçede daha da açık anlatılmakta ve fıkra içinde öngörülen ağır tedbirlerin durdurma yahut güvencenin kaldırılması sınırı da gösterilmiş bu suretle bunların hak ve hürriyetler için dayanaksız bir tehdit teşkil etmeleri önlenmek istenmiştir ezcümle hak ve hürriyetlerin durdurulması yahut bunlar için öngörülen güvencelere aykırı tedbirler getirilmesinde durumun gerektirdiği ölçü içinde kalınacak yani istisna da orantı korunacak aynı zamanda hak ve hürriyetlere getirilecek istisnalar uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlâl etmeyecektir denilmektedir yine maddenin gerekçesinde savaş veya sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilanında uyulacak hükümler bu durumlarda sahip bulunulan olağanüstü yetkiler kısaca bu durumlara ilişkin temel hükümlerin anayasada ayrıntıların ise özel yasalarda gösterileceği belirtilmektedir şu hususu da önemle vurgulamanın gereğine inanmaktayız anayasa nın maddesi savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hal durumlarında dahi kimsenin din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacağını ve bundan dolayı suçlanamayacağını belirtmektedir bunlar yani anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen hususlar hiç bir biçimde geçilemeyecek aşılamayacak sınırları oluşturmaktadır ve sayılı khkler basın özgürlüğüne ilişkin olarak geniş kısıtlama olanakları getirdiği gibi yorum yapmayı dahi yasaklayan ve suç sayan hükümler içermektedir bütün bu durumlar karşısında ve sayılı khkler anayasanın maddesinde belirtilen şuurları da aşan düzenlemeler yaparak anayasanın maddesine açıkça aykırılık oluşturmakla ve im madde ile de çatışmaktadırlar iptal edilmeleri gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmektedir hukuk devleti ile bağdaşmayan düzenlemeleri anayasanın herhangi bir hükmünü şu veya bu şekilde yorumlayarak anayasaya dayalı bir işlem gibi sunmaya meşru ve geçerli kılmaya olanak yoktur hukukun temel ilkelerine dayanmayan hukuk devletinin varlığı ve aman ile bağdaşmayan ve cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkartılan ve sayılı khkleri hukuk devletinin tasarrufu niteliğinde saymak olanaksızdır anayasa mahkemesinin hukuk devleti tanımında arıkça belirtildiği üzere hukuk devleti bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı bulunan devlet demektir sayılı khknin maddesinde bu kanun hükmünde kararname ile içişleri bakanlığına olağanüstü hal bölge valisine ve il valilerine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili her türlü karar ve tasarruflarından dolayı bunlar hakkında cezai mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz denilmektedir sayılı khknin maddesinde ise en kanun hükmünde kararname ile olağanüstü hal bölge valisine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili idari işlemler hakkında iptal davası açılamaz denilmektedir sayılı khknin maddesinde sayılı kanunun ek maddesini değiştiren bölümde ek madde olağanüstü hal kanununun verdiği yetkilerin kullanılmasından dolayı tazminat görevlisine şahsi kusurdan dolayı rücu edebilmesi şalisi kusurun çok açık ve ağır olmasına tâbidir i̇çişleri bakanının uygun görüşü olmadıkça rücu davası açılamaz denilmektedir burada rücu davası kişisel kusurun çok ağır ve çok açık olmasına ve i̇çişleri bakanının uygun görüş bildirmesine bağlanmıştır kişisel kusurun çok açık çok ağır olması öznel değerlendirmeye olanak vereceği gibi i̇çişleri bakanının uygun görüş bildirmesi de takdirine bırakılmıştır bunlar rücu davası açılmasını her zaman engelleyebilecek koşullardır bu hükümle rücu davası açılması değil de sanki açılmaması öngörülmektedir sayılı khknin maddesinin bölümünde bölgedeki faaliyetleri yanlış aksettirmek veya gerçek dışı haber ve yorumlar yapmak suretiyle bölgedeki kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına veya bölge halkının heyecanlanmasına neden olacak veya güvenlik kuvvetlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini engelleyecek biçimde yayımlanan basılmış eserlerin yasaklanması öngörülmektedir maddedeki kavramlar içeriği kapsamı ve sınırlan belli olmayan öznel değerlendirmelere tamamen elverişli olan kavramlardır bu hükmün olağanüstü hal bölgesi dışında da uygulanacağı düşünülürse bunun hukuk devleti açısından tehlikesi daha da açık bir biçimde ortaya çıkacaktır böyle bir düzenleme hiç bir hukuksal esasa bağlı olmadan dilediği gibi uygulamaları yönünden yetkililere olanak verenesas sayısı karar sayısı ve tümüyle keyfiliği getiren bir düzenlemedir keyfilik hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmaz bu nedenle bu hüküm anayasanın maddesine de aykırıdır iptali gerekir sayılı khk ile yürürlükten kaldırılan sayılı khk içerik olarak hemen hemen ve sayılı khklerle aynı hükümleri taşımakta idi sayılı khknin pek çok hükmü olağanüstü hal yasasında değişiklik veya yasaya ek yapmak için düzenlenmişti yasayla düzenlenecek konuları düzenlemesi ve getirilen hükümlerin hukuk demokrasi ve anayasa ile bağdaşmadığı dikkate alınıp sayılı khk yürürlükten kaldırılarak ve sayılı khkler oluşturulmuştur belirtilen tüm durumlar karşısında hem içerik ve hem de yöntem açısından her iki khk hukuk devletine ilişkin olarak yukarıda sunduğumuz tanımlama ve değerlendirmelere ters bulunduğundan ve sayılı khkler anayasanın maddesi ile de çelişki ve çatışmaktadır anayasanın bu maddesine de aykırıdır iptali gerekir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçesi yukarıdan beri sunduğumuz durumlar karşısında görülmektedir ki khklerin gerek yöntemi ve gerekse içeriğini düzenleyen anlayış hukuk devletine hukukun üstünlüğüne ters düşen demokrasiyi yadsıyan bir anlayışın ürünüdür böylesine hukuk demokrasi ve anayasa dışı bir düzenlemeye cumhurbaşkanı imza koymuştur cumhurbaşkanı görevine başlarken anayasanın maddesine göre cumhurbaşkanı sıfatı ile anayasaya hukukun üstünlüğü demokrasiye lâik cumhuriyet ilkesine bağa kalacağına adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağına büyük türk milleti ve tarih huzurunda namusu ve şerefi üzerine and içmiştir cumhurbaşkanının ceza sorumluluğu yüktür ancak demokrasinin hukuk üstünlüğünün ve anayasanın temel kuralları ile bağlı bulunmaktadır diğer taraftan anayasanın görev ve yetkileri başlığını taşıyan maddesinde cumhurbaşkanı devletin başıdır anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir denilmektedir hukuk devleti yönünden içeriği ve çıkarılma yönteminin ne denli sakıncalar taşıdığı yukarıdan beri sunulan ve sayılı khklere cumhurbaşkanının imza koyması içtiği and ve yükümlü bulunduğu görevle ilgili anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır belirtilen nedenlerle bu khkler anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturmaktadırlar iptalleri gerekir | 3,696 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasındaki denetim hizmetleri başkanı i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasında bakanlık merkez teşkilatında kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür strateji geliştirme başkanı bakanlık müşaviri hukuk müşaviri genel müdür yardımcısı daire başkanı özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri aile ve sosyal politikalar uzmanı hukuk müşaviri aile ve sosyal politikalar uzman yardımcısı kadrolarına atanacaklar arasında denetim hizmetleri başkanına da yer verilmiştir aynı fıkrada bu şekilde çalıştırılacak personele bu kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde unvanlar itibarıyla yer alan taban ve tavan ücretleri arasında kalmak üzere bakanın onayı ile belirlenecek tutarda aylık brüt sözleşme ücreti ve sözleşme ücretine ek olarak ocak nisan temmuz ve ekim aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarında ikramiye ödeneceği ile bunlardan üstün gayret ve çalışmaları sonucunda emsallerine göre başarılı çalışmalar yaptıkları tespit edilenlere bakanın onayı ile haziran ve aralık aylarında birer aylık sözleşme ücreti tutarına kadar teşvik ikramiyesi ödeneceği hükümleri dikkate alındığında bakanlık personeli arasında yıllık ücret kazançları farklılaştırılarak artırılan söz konusu personel arasına denetim hizmetleri başkanının dahil edilmesinin nedeninin aynı statüde olduğu varsayılan strateji geliştirme başkanı ile arasında ücret eşitliğini sağlamaya yönelik olduğu anlaşılabilmektedir ancak strateji geliştirme başkanlığı sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun inci maddesinde belirtilen hiyerarşik kademe ve birim unvanları arasında yer alırken denetim hizmetleri başkanlığı ise hiyerarşik kademe ve birim unvanları arasında yer almayıp doğrudan bakana bağlı olarak görev yapmakta ve müfettişlik mesleği ise kariyer mesleğin prototipini oluşturmaktadır dolayısı ile strateji geliştirme başkanı ile denetim hizmetleri başkanı aynı statüde olmadığı gibi ücrette adaletin sağlanmasının yolu da denetim hizmetleri başkanını görev güvencesinden yoksun kılmak amacıyla kadro karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılmasından geçmemektedir kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen denetim hizmetleri başkanları ile müfettişlerin tamamının statülerine ve yaptıkları görevin önemi ile kullandıkları yetkinin gereklerine uygun mali ve sosyal haklara kavuşturulması bu alanda bütünü kapsayıcı bir yasal düzenleme yapmaktan geçmektedir anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında bakanların başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı kuralı getirilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın bu emredici kuralına dayalı olarak sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında bakanın bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş ikinci fıkrasında bakanların bakanlık hizmetlerini mevzuata hükümetin genel siyasetine milli güvenlik siyasetine kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş üçüncü fıkrasında ise her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup bakanlık merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır aynı hükümler sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khknin üncü maddesinde değişik ifadelerle yinelenmiştir sayılı kanunun nci ve sayılı khknin üncü maddesinde belirtilen bakanlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre bu işleri doğrudan bakana bağlı olarak ve bakan adına yapmak üzere sayılı khknin nci maddesiyle denetim hizmetleri başkanlığı kurulmuştur sayılı khknin nci maddesinde yazılı olan ve doğrudan bakana bağlı olarak bakan adına yürütülen hizmetin niteliği ile görevin özelliği denetim hizmetleri başkanının görevini tarafsız bağımsız ve hukuki güvenlik içinde yapmasını bunun için de görev güvencesine sahip olmasını gerekli kılmaktadır dolayısıyla bakanların anayasanın nci maddesinde yer alan sorumluluklarını hukuka ve kamu yararına uygun olarak yerine getirebilmeleri denetim hizmetleri başkanının her türlü etki ve yönlendirmeden uzak bir şekilde görev yapmasına olanak sağlayacak görev güvencesinden geçmekte aksine düzenleme anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır öte yandan anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasakoyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir anayasaya uygunluğun sağlanmasında yasa koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil konulan kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı önem taşımaktadır yurttaşlardan sağlanan kaynaklarla finanse edilen kamu hizmetlerinin süreç ve sonuçlarının yasal düzenlemelere önceden belirlenmiş amaç ve hedeflere performans ölçütlerine ve kalite standartlarına göre analiz edilmesi karşılaştırılması kanıtlara dayalı olarak değerlendirilmesi hataların önlenmesi yönetim ve kontrol sistemlerinin geçerli güvenilir ve tutarlı olmasının sağlanması kamusal faaliyetlere rehberlik edilmesi ve iyi uygulama örneklerinin ortaya çıkarılarak teşvik edilmesi görevlerinin görev güvencesine sahip kamu görevlilerince yürütülmesinde kamu yararı olduğu buna karşın görev güvencesinden yoksunluğun bağımsızlık ve tarafsızlığın yitirilerek hizmetten yararlananlar ile hizmeti finanse edenler aleyhine ve çıkar grupları lehine sonuçlar doğuracağı inkar edilemez bir gerçektir bu bağlamda denetim hizmetleri başkanının sözleşmeli olarak görev güvencesinden yoksun biresas sayısı karar sayısı şekilde çalıştırılmasını öngören düzenleme anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasında yer alan denetim hizmetleri başkanı ibaresi anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının b ç ve bentlerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde sayılı khk ile çocuk hizmetleri genel müdürlüğüne dönüştürülen sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünde genel müdür ile şube müdürü arasındaki kadrolarda ve bendi ile taşra teşkilatında il müdürü ve il müdür yardımcısı kadrolarında bendinde özürlü ve yaşlı hizmetleri genel müdürlüğüne dönüştürülen özürlüler i̇daresi başkanlığında başkan ile şube müdürü arasındaki kadrolarda bendinde ismi aynı kalan kadının statüsü genel müdürlüğünde genel müdür ile şube müdürü arasındaki kadrolarda bendiyle aile ve toplum hizmetleri genel müdürlüğüne dönüştürülen aile ve sosyal araştırmalar genel müdürlüğünde genel müdür ile şube müdürü arasındaki kadrolarda bendinde sosyal yardımlar genel müdürlüğüne dönüştürülen sosyal yardımlaşma ve dayanışma genel müdürlüğünde genel müdür ile müdür arasındaki kadrolarda bendinde ise sayılı kanunun sayılı khknin inci maddesinin numaralı bendiyle yürürlükten kaldırılan inci maddesindeki primsiz ödemeler genel müdürlüğünde genel müdür ve daire başkanı kadrolarında bulunanların görevlerinin hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği bunlardan döner sermaye merkez müdürü müşavir şube müdürü müdür özel kalem müdürü i̇l müdürü i̇l müdür yardımcısı kadrolarında bulunanların ekli sayılı listede ihdas edilen araştırmacı kadrolarına diğerlerinin ise aynı listede ihdas edilen bakanlık müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacakları hükme bağlanmaktadır özetle aile ve sosyal politikalar bakanlığı altında birleştirilen kurum başkanlık ve genel müdürlüklerin müdür yardımcısı ve üstü kadrolarının tamamı yasayla boşaltılmakta müdür ve müdür yardımcıları bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen araştırmacı kadrolarına daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanlar ise bakanlık müşaviri kadrolarına atanmaktadır anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haktır kişilerinesas sayısı karar sayısı hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir sayılı kanunun temel ilkeler başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde kariyer devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde liyakat ise devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır primsiz ödemeler genel müdürlüğü dışında kalan kurum başkanlık ve genel müdürlükler kapatılmayıp ismi değiştirilerek aile ve sosyal politikalar bakanlığı altında genel müdürlükler olarak teşkilatlandırıldığına ve ismi değiştirilen ve değiştirilmeyen söz konusu teşkilatlardaki başkan başkan yardımcısı genel müdür genel müdür yardımcısı daire başkanı müdür ve benzeri üst düzey kadrolara kamu görevlileri sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu kurumların kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla ilgisine göre bakanlık müşavirliği ve araştırmacı gibi pasif görevlere atanmaları yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının ellerinden alınması demektir dolayısıyla kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan geçici üncü maddenin numaralı fıkrasında kapatılan başkanlık ve genel müdürlüklere ait kadrolarda istihdam edilen personelden bu madde uyarınca bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve sözleşme ücretleri ile diğer malî hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarının atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve ücretleri ile diğer malî hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek atamaları bu şekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır ancak fıkrada toplamının net tutarının ibaresinden sonra parantez içinde bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır ifadesine yer verilerek kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir bu durumda örneğin genel müdürün en son aldığı net maaşı tl ve bakanlık müşavirinin maaşı ise tl ise aradaki tl içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaşı yine tl olacak örneğin yıllık oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay genel müdür maaşı tl bakanlık müşaviri maaşı da tl olduğunda ise net maaş sabitlendiğinden dolayı genel müdür iken yasayla bakanlık müşavirliği görevine atanan kişiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak kişinin maaşı nominal olarak yine tl olurken reel olarak tlye gerileyecektir dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptaliesas sayısı karar sayısı istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır diğer yandan yasa ile hem genel müdür hem daire başkanı bakanlık müşavirliği görevine atanırken müdür de müdür yardımcısı da araştırmacı görevine atanmaktadır anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez statü hukukunda genel müdür ile daire başkanlığı müdür ile müdür yardımcılığı farklı hiyerarşik kademe ve kadro unvanlarına karşılık geldiği halde bunlar bir aynı ve eşitlermiş gibi genel müdürden daire başkanına kadar olanların yasayla bakanlık müşaviri müdür ve müdür yardımcılarının ise araştırmacı görevlerine atanmaları anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın ncı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu inci maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir kamu görevlilerinin sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları genel müdür başkan genel müdür yardımcısı başkan yardımcısı daire başkanı müdür ve benzeri kadro unvanlarından bakanlık müşavirliği ve araştırmacı görevlerine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının b ç ve bentleri anayasanın nci uncu ncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptalleri gerekir tarihli ve sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici uncu maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici uncu maddesinin numaralı fıkrasıyla kapatılan sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personeli borç ve alacakları tüm varlıkları araç gereç ve taşınırları bakanlar kurulu kararıyla belirlenecek esaslar çerçevesinde il özel idarelerine devredilmekte ve maddenin diğer fıkralarında ise devire ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır kapatılan sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünün taşra teşkilatı il sosyal hizmetler müdürlükleri sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genelesas sayısı karar sayısı müdürlüğüne ek olarak özürlüler i̇daresi başkanlığı kadının statüsü genel müdürlüğü ve aile ve sosyal araştırmalar genel müdürlüğünün taşra teşkilatına ilişkin görev ve hizmetlerini yürütme taşra teşkilatına ait sosyal hizmet kuruluşlarını yönetme görevini de sürdürüyordu dolayısıyla anılan genel müdürlüğün taşra teşkilatının il özel idarelerine devri diğer birimlerin taşra teşkilatının da devri anlamına geliyor anayasanın nci maddesinde sosyal hukuk devleti ilkesinin cumhuriyetin nitelikleri arasında olduğu belirtilmiş inci maddesinde devletin temel amaç ve görevinin kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesini sağlamaya çalışmak olduğu kabul edilmiş uncu maddesinde çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak önlemlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı inci maddesinde devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocuğun korunması için gerekli tedbirleri alacağı ve teşkilatı kuracağı her çocuğun korunma ve bakımdan yararlanma hakkına sahip olduğu devletin her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacağı inci maddesinde devletin harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle malul ve gazileri koruyacağı ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesini sağlayacağı devletin sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı önlemleri alacağı yaşlıların devletçe korunacağı yaşlılara devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıkların kanunla düzenleneceği devlet korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alacağı ve bu amaçla gerekli teşkilat ve tesisleri kuracağı kuralları yer almıştır öte yandan anayasanın nci maddesinde mahalli idarelerin il belediye ve köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan kamu tüzelkişileri olduğu ve mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenleneceği kuralına yer verilmiştir mahalli müşterek ihtiyaç herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi aile zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı yoğunlaştırdığı ve sürekli güncelleştirdiği özünde etkinlik ölçek ve sağladığı yarar bakımından yerel sınırları aşmayan yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir anayasanın nci inci uncu inci ve inci maddelerinde devlete görev olarak verilen yükümlülükler yöreselliği bulunmayan yöreye özgü özelliklerden kaynaklanmayan etkinlik ölçek ve sağladığı yarar bakımından da yerel sınırları aşan niteliklere sahip olduğu için sosyal hizmet kuruluşları merkezi idare içinde teşkilatlandırılmışlar ve merkezi idarenin taşra kuruluşları tarafından yürütülmüşlerdir sayılı khk ile ise devletin anayasal görevleri bağlamında kurduğu sosyal hizmet kuruluşları personeli borç ve alacakları tüm varlıkları araç gereç ve taşınırları ile birlikte il özel idarelerine devredilmektedir sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun i̇l özel idaresinin görev ve sorumlulukarı başlıklı ncı maddesinin beşinci fıkrasında hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırasının il özel idaresinin malî durumu hizmetin ivediliği ve verildiği yerin gelişmişlik düzeyi dikkate alınarak belirleneceği hüküm altına alınırken tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan mahalli i̇dareler bütçe ve muhasebe yönetmeliğinin uncu maddesinin esas sayısı karar sayısı numaralı fıkrasında ise bütçe denkliğinin sağlanmasında bütçe gelirleri esas alınır gelirlerin giderleri karşılamaması halinde aradaki fark ilk olarak gider bütçesinde öngörülen tertiplerden indirim yapılması ya da yeni gelir kaynakları bulunması suretiyle giderilmeye çalışılır buna rağmen denklik sağlanamamış ise borçlanma yoluna gidilerek veya varsa önceki yıldan nakit devri yoluyla bütçe denkliği sağlanır denilmiştir bu hükümlere göre il özel idarelerinin gelirlerinin yetmediği durumlarda özel idarelerin merkezi idare gibi vergi ve benzeri mali yükümlülükler koyma belirlenmiş vergi oranlarını artırma vb yetkileri olmadığından sosyal hizmet harcamalarından kesintiye gitme yoluna başvurabileceklerdir böylece mahalli müşterek niteliği bulunmayan ve dolayısıyla merkezi idare tarafından yürütülmesi anayasal bir zorunluluk olan sosyal hizmet görevlerinin il özel idarelerine devri gelir kısıtı nedeniyle gereği gibi yürütülmemesi gibi bir sonuca yol açabilecektir sosyal hizmet görevlerinin gereği gibi yerine getirilmemesi anayasanın nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesi ile inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevleriyle bağdaşmamakta ve devletin anayasanın uncu inci ve inci maddelerinde yer alan anayasal görevleri bağlamında söz konusu maddelere aykırılık oluşturmaktadır öte yandan söz konusu devir yapılırken sosyal hizmet kuruluşlarının temel nitelikleri özellikleri ve işlevleri gözetilmeden toptancı bir anlayışla korunmaya muhtaç yaş arası çocuklara yatılı hizmet veren çocuk yuvaları korunmaya muhtaç yaş arası çocuklara yatılı hizmet veren yetiştirme yurtları yaş arası çocuklara gündüz hizmet veren kreş ve gündüz bakımevleri muhtaç yaşlı kişilere yatılı hizmet veren huzurevleri bedensel ruhsal ve zihinsel özürlülere yatılı hizmet veren bakım ve rehabilitasyon merkezleri sokak çocuklarına yatılı hizmet veren çocuk ve gençlik merkezleri i̇stismara uğrayan kişilere geçici yatılı hizmet veren kadın ve erkek konukevleri toplum ve aile danışma merkezleri aile danışma ve rehabilitasyon merkezleri çok amaçlı sosyal hizmet kuruluşları yanında suça yöneldikleri tespit edilen çocukların davranış bozukluklarını gidermek amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre bakım ve korunmalarının sağlandığı bu süre içerisinde aile yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü yaş kız ve erkek çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşları olan koruma bakım ve rehabilitasyon merkezleriesas sayısı karar sayısı duygusal cinsel veveya fiziksel istismara uğramış çocukların olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma veveya davranış bozukluklarını giderme amacıyla rehabilitasyon süreci tamamlanıncaya kadar geçici süre bakım ve korunmalarının sağlandığı bu süre içerisinde aile yakın çevre ve toplum ile ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü kız ve erkek çocuklara yönelik ayrı ayrı yapılandırılacak yatılı sosyal hizmet kuruluşları olan bakım ve sosyal rehabilitasyon merkezleri mahkemece korunma kararı alınan korunmaya muhtaç çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi için kurumun denetim ve gözetiminde bir koruyucu aile tarafından da yerine getirilmesine ilişkin koruyucu aile hizmetleri ve evlat edindirme hizmetlerinin i̇l özel i̇darelerine devredildiği görülmektedir ülkemizin bazı il ve bölgelerinde ekonomik sosyal siyasal ve kültürel nedenlerle suça yönelen çocuk aile içi şiddet cinsel istismar ensest ilişki vb olumsuzlukların daha yoğun yaşandığı ve hatta bunların gelenek görenek ve töre gibi yöresel değerler sistemi içinde yaptırımı ile birlikte meşrulaştırıldığı gözlenmektedir aile içi şiddete cinsel istismara ve ensent ilişkiye muhatap olmuş çocukların olumsuz yaşam deneyimlerinden kaynaklanan travma veya davranış bozukluklarını ortadan kaldırmak veya faillerinden uzaklaştırmak veya suça yönelmiş çocuğu yaşadığı çevrenin dışına taşımak için başka il veya bölgelerdeki merkezler de veya koruyucu aile de rehabilitasyona tabi tutmak gerekebilmektedir öte yandan çocukların suça yönelmesi ile kadın ve çocukların aile içi şiddete cinsel istismara ensent ilişkiye vb olumsuzluklara maruz kalması bazı il veya bölgelerde yoğunlaşmış ve bunlar gelenek görenek ve töre gibi yöresel değerler sistemi içinde yaptırımı ile birlikte meşrulaşmış ise söz konusu merkezlerin karar organı yörede yaşayanlardan oluşan il özel idarelerine devri kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici uncu maddesi anayasanın nci inci uncu inci inci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasaya aykırılığı parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından bu yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı aile veesas sayısı karar sayısı sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı aile ve sosyal politikalar bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin nci ve geçici üncü maddesinde anayasaya aykırı düzenlemeler yapılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesinin numaralı fıkrasında bakanlık merkez teşkilatında kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sayılı kanun ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli olarak çalıştırılabilecek kadro görev unvanları arasında denetim hizmetleri başkanına da yer verilerek doğrudan bakana bağlı olarak bakan adına yürütülen denetim hizmetinin niteliği ve görevin özelliği ile bağdaşmayan denetim hizmetleri başkanının görevini tarafsız bağımsız ve hukuki güvenlik içinde yapmasını görev güvencesinin yok edilmesi üzerinden ortadan kaldıran bu yanıyla da kamu yararına aykırı olmanın yanında anayasanın nci maddesine de aykırılık oluşturan düzenleme yapılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının b ç ve bentlerinde ise aile ve sosyal politikalar bakanlığı altında birleştirilen kurum başkanlık ve genel müdürlüklerin müdür yardımcısı ve üstü kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boşaltılması müdür ve müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen araştırmacı kadrolarına daire başkanı ve üstü kadrolarda bulunanların ise bakanlık müşaviri kadrolarına atanmaları öngörülerek kazanılmış hakları ortadan kaldıran yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmayan ve kişilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan anayasaya aykırı kurallar yasallaştırılmıştır denetim hizmetinin görev güvencesinin ortadan kaldırılması üzerinden bağımsızlık ve tarafsızlığının zedelenmesi telafisi olmayan sonuçlara yol açabilecek ve devlete güven duygusunu ortadan kaldırabilecek yakın bir tehlikedir öte yandan sayılı khk yürürlüğe girdiğinden aile ve sosyal politikalar bakanlığının yasayla boşaltılmış bulunan müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapılırken bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadırlar sayılı khknin geçici uncu maddesiyle sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünün taşra teşkilatında yer alan sosyal hizmet kuruluşları ile bu kuruluşların personeli borç ve alacakları tüm varlıkları araç gereç ve taşınırları anayasaya aykırı olarak il özel idarelerine devredilmektedir bu devirden dolayı devletin sosyal koruması altında | 4,109 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme kararında daha önce başka bir sanık hakkında türk ceza yasasının maddesinin bentlerinin uygulanması isteğiyle açılarak aynı mahkemede görülmekte olan bir kamu davasında sanıkla vekillerinin söz konusu maddenin bendleri hükümlerinin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmeleri üzerine mahkemece bu savın ciddi olduğu kanısına varılarak anılan hükümlerin iptalleri için günlü esas sayılı kararla anayasa mahkemesine başvurulduğu belirtilmekte ve övülen eylemleri suç olarak niteleyen kanun hükümlerinin anayasaya aykırı oldukları iddiasının ciddiliği kanısına varılarak iptalleri için daha önce dava açılmış bulunduğuna göre bu eylemleri sadece övmeyi suç sayan kanun hükmünün de anayasaya aykırı olduğunun kabulü gerekeceği yolundaki gerekçeye dayanarak uygulanması istenen yasa hükmünün de anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu savıyla iptaline karar verilmesi istenmektedir | 119 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru gerekçesi şöyledir uyuşmazlık türk ticaret bankası aşnin tasarruf mevduatı sigorta fonuna devrine ilişkin işlem ile bu işlemin sonucu olarak hisse senetleri mülkiyetinin fona intikaline ilişkin işleme ilişkindir uyuşmazlık konusu olayın çözümünde anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı ile tümü iptal edilen tarihli ve sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak bakanlar kurulunca tarihinde kararlaştırılan ve tarihli resmî gazetede yayımlanan sayılı bankalar kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanunun sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik maddesinin değişik fıkrasında yukarıdaki tedbirlerin alınmasının istenilmesine bağlı olmaksızın bakan banka yönetimini türkiye cumhuriyet merkez bankasının da görüşünü alarak tasarruf mevduatı sigorta fonuna tevdi etmeye veya banka hakkında madde hükümlerinin uygulanmasını talep etmeye yetkilidir hükmünün yanısıra aynı khknin maddesi ile aynı kanunun maddesinin değişik bendinde sigorta kapsamında bulunan mevduat tutarını aşmamak ve sermayenin asgari ine sahip olmak kaydıyla bankanın zararlarını devralmak fıkrasında ise bendi çerçevesinde yapılacak ödemelere tekabül eden tutarlar karşılığını temsil eden hisse senetlerinin mülkiyeti başka bir işleme gerek kalmaksızın fona intikal eder bu takdirde ortakların payları fona devredilen hisseler oranında azaltılır hükümleri yer almıştır uyuşmazlığın çözümlenmesinde uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin yukarıda yer alan ilgili hükümlerinin ve sayılı khknin dayanağı olan sayılı bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına i̇lişkin yetki kanununun anayasa mahkemesi tarafından tümünün iptal edilmesi karşısında dayanağı kalmaması nedeniyle anayasaya aykırı olduğu yönünde davacı vekilinin ileri sürdüğü iddianın mahkememizce ciddi olduğu kanısına ulaşılmış ve söz konusu hükümlerin anayasaya aykırı olduğu görülmüştür nitekim anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre yetki yasası iptal edilen kanun hükmünde kararnamelerin de dayanağı kalmaması nedeniyle anayasaya aykırı olduğuna karar verilmekte olup sayılı bankalar kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun hükmünde kararname anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı ile söz konusu gerekçe gösterilerek iptal edilmiştir anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı yasanın değişik maddesinin fıkrası ile maddesi ile sayılı yasanın değişik maddesinin bendi ve fıkrası hükümlerinin anayasanın başlangıçında yer alan egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı maddesindeki hukuk devleti maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz ilkeleriyle khk çıkarma yetkisine ilişkin maddesine aykırı olması ve dayanağı olan günlü ve sayılıesas sayısı karar sayısı yetki yasasının anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunması nedenleriyle anayasaya aykırı görüldüğünden dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneği ile sözkonusu kararname hükümlerinin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına günü oybirliği ile karar verildi | 433 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tüketici hakları derneği vekili tarafından sayılı i̇stanbul su ve kanalizasyon i̇daresi genel müdürlüğü kuruluş yasasının maddesine dayanılarak düzenlenen ve tarihli genel kurulda kabul edilen tarifeler yönetmeliğinin maddesindeki su satış ve atıksu tarifesinin belirlenmesinde rol oynayan iki ana faktörden birincisi yönetim ve işletme giderleri ile amortismanlar aktifleştirilemeyen yenileme iyileştirme ıslah ve genişletme tevsi giderleri ikincisi ise dan aşağı olmayacak nispette kar oranıdır maddesinde yer alan dan aşağı olmayacak nispette kar oranıdır ifadesi ile aynı yönetmeliğin maddesinde yer alan konut işyeri sanayi vb abonelerine uygulanacak su satış tarifesi ve maddelerde belirtilen gider ve kayıplar ile en az kar sağlayabilecek seviyede tespit edilir maddesinde yer alan en az kar sağlayabilecek seviyede tespit edilir ifadesinin iptali istemiyle ankara su ve kanalizasyon i̇daresi genel müdürlüğüne karşı açılan davada mahkememizce türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi kapsamında görülmekte olan davada uygulanacak kanun hükmü olarak nitelendirilen sayılı i̇ski̇ kuruluş yasasının ek madde hükmü uyarınca söz konusu kanunun diğer büyükşehir belediyelerini de kapsamına dahil etmiştir tarife tespit esasları başlıklı maddesindeki tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile amortismanları doğrudan gider yazılan aktifleştirilmeyen yenileme ıslah ve tevsi masrafları ve dan aşağı olmayacak nispetinde kar oranı esas alınır maddesindeki dan aşağı olmayacak nispetinde kar oranı esas alınır tümcesinin aşağıda sıralanan gerekçelerle tc anayasasına aykırı olduğu düşünülmektedir tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesini genel olarak insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet şeklinde tarif etmektedir anayasa mahkemesince hukuk devleti kavramı tanımlanmamakta sadece bu kavramın temelini oluşturan unsurlar sıralanmaktadır ancak anayasa mahkemesinin sonraki kararlarında da belirginleştiği üzere hukuk devleti ilkesini oluşturan unsurlar zamanla değişmekte ve çağın gelişimine göre yeni şartlar eklenebilmektedir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılaresas sayısı karar sayısı yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir öngörülebilirlik şartı olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasanın uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngörebilecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır belirlilik kişilerin hukuk güvenliğini korumakla birlikte idarede istikrarı da sağlar bu açıklamalar ışığında söz konusu yasanın anayasaya aykırı olduğu düşünülen tümcesine bakıldığında türkiyedeki tüm büyükşehir belediyelerini kapsamına alan ve söz konusu belediyeler tarafından hazırlanacak olan su tarifelerindeki esasları ortaya koyan yasanın maddesinde su tarifelerinin belirlenmesindedan aşağı olmayacak nispetinde kar oranı esas alınır tümcesine yer verilmiş bulunulmaktadır bu hükme göre büyükşehir belediyeleri kendi sınırları içerisinde yer alan yerleşim birimlerinde uygulayacakları su tarifelerini belirlerken en az oranında kar uygulamak zorundadırlar ancak anılan yasa tarafından bu kar oranının azami olarak ne miktarda olması gerektiğine yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiştir yukarıda da anlatıldığı üzere hukuk devleti nin zorunlu bir unsuru da yasaların belirli olması ilkesidir bu ilke hukuki güvenlik ilkesinin doğal bir sonucudur buna göre söz konusu yasada belirlenecek olan tarifede kar oranının azami olarak ne nispette olması gerektiğine yer verilmemiş olması ve en az dan aşağı olmayacak şeklinde bir düzenlemeye gidilmiş olması idarelere geniş sınırsız ve ölçüsüz bir takdir yetkisi vermek sonucunu doğurmuştur ayrıca idarelerin söz konusu su tarifelerindeki kar oranlarını belirlerken hangi ölçütleri esas alacakları açık belirgin ve somut olarak yasada yer almamıştır yasa kuralı bu anlamda belirli ve öngörülebilir değildir dolayısıyla da anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken kural niteliği taşıyan sayılı i̇ski̇ genel müdürlüğü kuruluş yasasının maddesinde yer alan dan aşağı olmayacak nispetinde kar oranı esas alınır tümcesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usûlleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına ve uyuşmazlığın çözümünün anayasa mahkemesi kararına kadar anayasanın maddesi uyarınca geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi | 761 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacıların mahkememize sundukları tarih havaleli dava dilekçesiyle van merkez kıratlı köyü köyüstü mevkiinde bulunan nolu parselde hissenin davalı adına kayıtlı iken hissesini nolu parseldeki hissesini de sattığını satış bedelinin nakden tamamen ve peşin olarak ödendiğini aradan yıl geçmesine rağmen tapuda devir yapamadıklarından bahisle nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle mahkememize dava açılmış olmakla dosya incelendi gereği̇ düşünüldü davacıların mahkememize sundukları tarih havaleli dava dilekçesiyle van merkez kıratlı köyü köyüstü mevkiinde bulunan nolu parselde hissenin davalı adına kayıtlı iken hissesini nolu parseldeki hissesini de sattığını satış bedelinin nakden tamamen ve peşin olarak ödendiğini aradan yıl geçmesine rağmen tapuda devir yapamadıklarından bahisle nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle mahkememize açılan davada davalı tarihli duruşmada davayı kabul etmesine rağmen mahkememizce dava konusu taşınmazlarda tarihli keşifte dinlenen ziraat yüksek mühendisinin mahkememize sunduğu tarih havaleli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların mutlak tarim arazi vasfında olduğunu belirttiği buna göre mahkememizce dava konusuyla ilgili uygulanması gereken tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrası ve maddesinin fıkrasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi maddesi maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek protokolün maddesinde belirtilen mülkiyet hakkının korunması ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılması sonucunda usuli̇ i̇nceleme davacıların mahkememize sundukları tarih havaleli dava dilekçesiyle van merkez kıratlı köyü köyüstü mevkiinde bulunan nolu parselde hissenin davalı adına kayıtlı iken hissesini nolu parseldeki hissesini de sattığını satış bedelinin nakden tamamen ve peşin olarak ödendiğini aradan yıl geçmesine rağmen tapuda devir yapamadıklarından bahisle nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin nolu parseldeki adına kayıtlı hissenin adına tapuya tesciline karar verilmesi istemiyle mahkememize açılan davanın anayasanın maddesi gereğince bakılmakta olan dava olması nedeni ile anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir i̇ptali̇ i̇stenen yasalarin i̇lgi̇li̇ maddeleri̇esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrası ve maddesinin fıkraları madde değişik madde skmad fıkra belirlenen parsel büyüklüğü mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde hektar dikili tarım arazilerinde hektar örtü altı tarımı yapılan arazilerde hektar ve marjinal tarım arazilerinde hektardan küçük olamaz tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemez bölünemez veya küçük parsellere ayrılamaz ancak çay fındık zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilir fıkra bakanlığın uygun görüşü ile kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazileri belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemez bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu araziler ifraz edilemez payları üçüncü şahıslara satılamaz devredilemez veya rehnedilemez bu araziler hakkında sayılı türk medenî kanununun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır hükmü yer almaktadır anayasanin i̇lgi̇li̇ hükümleri̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmü yer almaktadır anayasanın maddesinin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine başvurulamaz ek cümle skmad usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmü yer almaktadır avrupa i̇nsan haklari sözleşmesi̇ni̇n i̇nsan haklari ve ana hürri̇yetleri̇ korumaya dai̇r sözleşmeye ek protokolün maddesi̇ her hakiki veya hükmi şahıs mallarının masuniyetine riayet edilmesi hakkına maliktir herhangi bir kimse ancak âmme menfaati icabı olarak ve kanunun derpiş eylediği şartlar ve devletler hukukunun umumi prensipleri dâhilinde mülkünden mahrum edilebilir yukarıdaki hükümler devletlerin emvalin umumi menfaate uygun olarak istimalini tanzim veya vergilerin veyahut sair mükellefiyetlerin veyahut da para cezalarının tahsili için zaruri gördükleri kanunları yürürlüğe koymak hususunda malik bulundukları hukuka halel getirmez hükmü yer almaktadır mevzuat yönünden esastan i̇nceleme anayasasının maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi kapsamında hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan hukuk kurallarına ve anayasaya uygun davranan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir bu nedenle devlet anayasada ve i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi kapsamında düzenlenen mülkiyet hakkını güvence altına almakla yükümlüdür anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü karşısında mevcut yasal düzenlemeler yapılırken mülk sahipleri açısından eşitsizlik yaratacak bir durum ortaya çıkarmamalıdır anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarının idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü gereğince mevcut kanunların anayasada ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi kapsamında düzenlenen ve güvence altına alınan mülkiyet hakkını ihlal edici nitelikte olmamalıdır anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmü nedeniyle mülkiyet hakkının kullanımını sınırlandıran kanunların mülkiyet hakkının kullanılmasını tamamen engelleyecek nitelikte olmamalı mülkiyet hakkını sınırlandıran tedbirlerin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge gözetmesi şarttır bireysel mülk sahibini bireysel ve aşırı bir yük altına sokmamalıdır anayasanın maddesinin son fıkrası gereğince usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz ek cümle skmad usulüneesas sayısı karar sayısı göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır hükmü nedeniyle mevcut yasaların avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi mülkiyet hakkını güvence altına alan hükmüne aykırı olmamalı kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesi gözetmeli müdahale keyfi olmamalı ve hukuka uygun bir şekilde yapılmalıdır avrupa i̇nsan haklari sözleşmesi̇ nolu ek protokolün maddesi̇ kapsaminda mülki̇yet hakki ve avrupa i̇nsan haklari mahkemesi̇ uygulamalari avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi mülkiyet hakkını güvence altına almaktadır i̇nsan hakları evrensel beyannamesi gibi diğer uluslararası insan hakları belgeleri de mülkiyet hakkını tanımaktadırlar bununla birlikte i̇nsan hakları evrensel beyannamesine hukukî bağlayıcılık kazandıran ne medeni ve siyasi haklar uluslararası sözleşmesi ne de ekonomik sosyal ve kültürel haklar uluslararası sözleşmesi mülkiyetin korunmasına ilişkin herhangi bir özel hüküm getirmemektedirler benzer bir şekilde avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin sözleşme metni kaleme alınırken devletler bu konuda herhangi mutabakata varamamışlardır nihayetinde birinci protokol tarafından kabul edilen bu formül devletlere bu hakla birlikte daha geniş bir müdahale etme yetkisi tanıyarak oldukça nitelikli bir mülkiyet hakkı sağlamıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi mahkeme ilk defa marckx belçikaya karşı davasında nolu ek protokolün maddesini belçika kanunlarının gayrimeşruluğu bağlamında değerlendirerek şu sonuca varmıştır madde herkesin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkını tanıyarak mülkiyet hakkını esastan güvence altına almaktadır bu açık anlam mal ve mülk ve mülkiyetin kullanımı fransızcada biens propriete usage des biens kavramlarından çıkarılmaktadır travaux preparatories kavramıda bunu çok açık bir şekilde teyit etmektedir taslağı hazırlayanlar şu anki maddenin ilk tasarısında mülkiyetin hakkı veya mülkiyet hakkı kavramlarını kullanmışlardır aslında birinin mülkiyetini kullanma hakkı mülkiyet hakkının geleneksel ve temel boyutunu oluşturmaktadır mahkeme bu kararında nolu ek protokolün maddesinin kapsamını tanımlamıştır mahkeme bu maddeyi yalnızca hali hazırda mevcut bulunan mal ve mülklere uygulamakta ve mal ve mülk elde etme hakkının garanti altına almadığını belirtmektedir nolu ek protokolün maddesi özel ve tüzel kişilere ait mal ve mülke devlet tarafından yapılabilecek herhangi bir keyfi müdahaleye karşı korumaktadır öte yandan bu madde devlete özel ve tüzel kişilere ait olan mülkiyetleri yasalarda belirtilen koşullar altında kullanma ve hatta bu kişileri bunlardan mahrum etme hakkını da tanımaktadır sözleşme kurumlarının mülkiyet hakkına yapılacak olan herhangi bir müdahalenin genel veya kamu yararı sağlamak amacıyla yapılıp yapılmadığından emin olmaları gerekmektedir özellikle kamu otoriteleri mülkiyetin kullanımını vergilerin veya diğer harçların veya ceza ödemelerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla kontrol edebilir kamu yararı ile bireysel yarar arasındaki orantılılık ilkesini gözetmek üzere müdahalenin keyfi olmaması ve hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir bununla birlikte müdahalenin gerekliliğine ilişkin olarak mahkeme ve eski avrupa i̇nsan hakları komisyonu genelde devletlere geniş bir takdir yetkisi tanımaktadırlar nolu ek protokolün maddesi mülkiyetin malikten alınması veya diğer müdahaleler için herhangi bir tazminat hakkını açıkça düzenlememekle birlikte uygulamada dolaylı olarakesas sayısı karar sayısı bunu gerekli kılmaktadır holy monasteries kutsal manastırlar yunanistana karşı davası yalnızca almanyanın birleşimi gibi istisnai durumlarda olduğu gibi tazminat ödenmemesi haklı gösterilebilir jahn ve diğerleri almanyaya karşı davası nolu ek protokolün maddesi gerçek kişiler arasındaki sözleşme temelindeki doğal ilişkiyi dikkate almaktadır bu nedenle bir mahkeme bireyin mülkünü başka birisine teslim etmesine hükmedebilir örneğin sözleşmeler hukuku uygulama sırasında mülke el konulması ve mülkün satılması haksız fiil veya aile hukuku miraslı malların evlilik yoluyla elde edilmiş mülkün bölüşülmesi ilgili uygulanabilecek yasalar genel olarak nolu ek protokolün maddesinin kapsamı dışında kalmaktadır ancak bireyler arasındaki mülkiyete ilişkin hukukî ilişkilerin etkisi belirlenirken sözleşme organlarının kanunun bir kişinin keyfi ve haksız olarak mülkünden mahrum bırakılarak bu mülkün başkasına devredilmesi şeklinde bir eşitsizlik yaratmadığı hususunda emin olması gerekmektedir bununla birlikte belirli durumlarda devlet gerçek kişilerin hareketlerini düzenlemek için müdahalede bulunma yükümlülüğü altında olabilir neticede nolu ek protokolün maddesi genel olarak devletlerin kendilerinin mülkiyet hakkına yapmış olduğu müdahalelerde veya üçüncü bir tarafın bunu yapmasına izin verdiği hallerde uygulanmaktadır mülki̇yet hakkinin kapsami nolu ek protokolün maddesinin ihlali ancak söz konusu ihlalin bu madde anlamında kendi mülkiyetine yönelik olduğu durumlarda ileri sürülebilir mal ve mülk kavramı iç hukuktaki resmi tanımdan bağımsız olarak özerk bir anlama sahiptir mal ve mülk kavramının mahkeme kararlarında çok geniş yorumlandığı iddia edilmektedir zira bu hak sadece mülkiyet hakkını içine almamakta ayrıca hisseler patentler tahkim kararları emeklilik maaşı hakkı kira hakları gibi bütün maddi hakları kapsamaktadır ve hatta bu haklar bir mesleği icra etmekten de kaynaklanıyor olabilmektedir bu geniş yorumlama nolu ek protokolün maddesinin fransızca olan versiyonunda yer alan biens kelimesinin kullanılması ile zorunlu bir hale gelmiştir fransız hukuk terminolojisinde biens kavramı bütün miras yoluyla geçen hakları örneğin maddi haklar ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır bunu söylemek çok şaşırtıcı olmamalıdır zira gayrimenkul ve menkul mal sahipliğinden başka örneğin hisse telif hakları kesinleşmiş tahkim kararları ve bir sözleşmeden doğan kiralama hakkına sahip olmak da nolu ek protokolün maddesi anlamında mal ve mülktür ancak bu madde kapsamında sağlanan koruma söz konusu iddia belirli bir mülke dayanmadıkça uygulanmamaktadır yukarıda belirtildiği gibi nolu ek protokolün maddesi mülk edinme hakkını garanti altına almamaktadır devleti̇n negati̇f ve pozi̇ti̇f yükümlülükleri̇ nolu ek protokolün maddesi kapsamındaki mülkiyet hakkına saygı zorunluluğu negatif ve pozitif her iki yükümlülüğü de kapsamaktadır bu hükmün asıl hedefi bireyi devlet tarafından kendi mal ve mülküne yapılacak olan haksız müdahaleler karşısında korumaktır negatif yükümlülük negatif yükümlülük hususu örneğin mülke elkonulması veya mülkün tahrip edilmesi kadar planlanmış sınırlamalar kira kontrolleri ve mülkün geçici süreyle elde tutulması durumlarını da içine alarak gündeme gelmektedir pressos compania naviera sa ve diğerleri belçikaya karşı davasında ilgili devletin başvurucunun mevcut şikâyetlerini geriye yürüyen yasayla ortadan kaldırmak noktasında sorumlu olduğu kararına varılmıştır öte yandan sözleşmenin maddesi uyarınca hakkın etkili kullanımını güvence altına alan nolu ek protokolün maddesi sadece devletin müdahale ile ilgili yükümlülüklerine bağlı değildir fakat ilgili madde özellikle devletten başvurucunun mal ve mülkünü etkiliesas sayısı karar sayısı kullanması ile otoritelerden meşru beklentileri arasındaki doğrudan bir bağlantıyı koruyacak pozitif önlemleri almasını talep edebilir mülki̇yet hakkinin i̇çeri̇ği̇ nolu ek protokolün maddesi üç farklı kuralı kapsayacak şekilde düzenlenmiştir bu değerlendirme ilk olarak bu madde ile ilgili en önemli mahkeme kararlarından biri olan sporrong ve lönnroth i̇sveçe karşı davasında ortaya konulmuştur bu kurallar şu şekilde tanımlanmıştır birinci paragrafın ilk cümlesinde belirtilen ilk kural genel nitelik taşımaktadır ve mülkiyet dokunulmazlığına saygı gösterilmesi ilkesini ortaya koymaktadır ilk paragrafın ikinci cümlesinde vurgulanan ikinci kural mal ve mülkten yoksun bırakma konusunu ele alır ve bunu belli koşullara bağlar üçüncü kural ise ikinci paragrafta belirtildiği üzere devletlerin diğer hususlar arasında genel yarara uygun olarak gerekli kanunları çıkararak mülkiyetin kullanımını da kontrol etme hakkına sahip olduğunu kabul eder avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nolu ek protokolün maddesinin ihlal edilip edilmediğine karar verirken ilk olarak bu bölüm kapsamına giren bir mülkiyet hakkının bir mal ve mülkün mevcut olup olmadığını inceleyecektir i̇kinci adım ise bu mülkiyete bir müdahalenin gerçekleşip gerçekleşmediğini ve son adım ise bu müdahalenin niteliğini incelemek olacaktır örneğin bu üç kuralın hangisinin uygulanacağı bununla birlikte şu da unutulmamalıdır ki bu üç kuralın birbirinden farklı olması birbirleriyle ilgili olmadıkları anlamına gelmemektedir i̇kinci ve üçüncü kurallar belirli durumlardaki mülkiyet dokunulmazlığına müdahale durumlarıyla birlikte dikkate alınmaktadır ve bu yüzden birinci maddede zikredilen genel prensipler ışığında yorumlanmalıdırlar mal ve mülk dokunulmazliğina saygi gösteri̇lmesi̇ i̇lk kural birinci kuralın genel nitelik taşıdığı ve bireyin mülkiyet hakkına müdahalenin söz konusu olduğu fakat müdahalenin mülkiyetten yoksunluk veya mülkiyetin kullanımının kontrolünün ortaya çıkmadığı her durumu kapsadığı sık sık dile getirilmektedir bir durumun bu husus kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceğine karar verilirken mahkeme normalde ikinci ve üçüncü kuralın uygulanıp uygulanamayacağını belirler ki bu kurallar mal ve mülk dokunulmazlığına belirli müdahale kategorilerini içermektedirler bu kurala ilişkin çok geniş bir yorum yapılmış olsa da diğer iki kuralın uygulanabilirliğine ilişkin beklendiği kadar geniş bir yorum yapılmıştır özellikle de mülkiyetin kullanımının kontrolü hakkına ilişkin sporrong ve lönnroth i̇sveçe karşı davasında mevcut kamulaştırma kurallarının bir sonucu olarak söz konu mülk satılırken değer kaybetmiştir bununla birlikte başvurucular mülklerinin maliki olmaya devam etmiş ve istemeleri durumunda mülklerini her an satabilecek durumda olmuşlardır davanın bu kısmı bu nedenle mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkını güvence altına alan birinci kural genel uyarınca ele alınmıştır stran greek rafineries ve stratis andreadis yunanistana karşı davasında başvurucunun lehine hükümsüz ve uygulanmaz olan tahkim kurulu kararını öngören mevzuat birinci kural uyarınca ele alınmıştır solodyuk rusyaya karşı davasında başvurucunun emeklilik maaşı yüksek enflasyon nedeniyle geç ödenmiş ve bunun sonucu olarak ödenen miktarın değeri çok belirgin bir şekilde düşmüştür dava bu nedenle genel kural uyarınca incelenmiştir mülki̇yetten yoksunluk i̇ki̇nci̇ kuralesas sayısı karar sayısı malikin hukukî haklarının ihlal edilmesi mülkten yoksunluğun esasını oluşturmaktadır fakat daha genel olarak mahkeme sadece resmi bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığını veya mülkiyetin kazanımını değil aynı zamanda fiili de facto bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığının tespiti için durumun özgül koşullarını da inceleyecektir papamichalopoulos yunanistana karşı davasında başvurucuların değerli arazisi yılında diktatörlük döneminde devlet tarafından alınarak donanmaya tahsis edilmiş ve donanma da sonradan bu arazide bir donanma üssü inşa etmiştir bu tarihten itibaren başvurucu mülkünü etkin bir şekilde kullanamamış ya da satamamıştır mahkeme davalı devleti fiili de facto kamulaştırmadan ötürü sorumlu tutmuştur brumarescu romanyaya karşı davasında başvurucu yılında ebeveynlerinden alınarak kamulaştırılan evin mülkiyetini ilk derece mahkemesinden lehine çıkan karara dayanarak geri kazanmıştır bunun akabinde yüksek mahkeme başvurucunun söz konusu evi artık kullanma hakkının olmadığı gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur mahkeme ilk derece mahkemesinin kararını nolu ek protokolün maddesi kapsamında başvurucunun mülkiyet hakkı olarak değerlendirmiş ve davayı bu bölümdeki ikinci kural uyarınca incelemiştir mülki̇yeti̇n kullaniminin kontrolü üçüncü kural bir tedbir eğer mülkiyetin kullanımının kontrolünü genel yarar veya vergilerin veya diğer harçların veya cezaların ödenmesini güvence altına alması gibi nedenlerle devlete veriyorsa bu kural kapsamına girmektedir müsaade edi̇len kisitlamalar müdahale yukarıda belirtildiği gibi mülkiyetin korunması hakkı mutlak bir hak değildir bu hak nolu ek protokolün maddesinde açıkça öngörülmüş kısıtlamalara tabidir mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahaleye şu durumlarda izin verilmektedir kanun tarafından öngörülmüş olmalı kamu yararını amaçlamalı demokratik bir toplumda gerekli olmalı bu her üç şartın da birlikte yerine getirilmiş olması gerekmektedir bu şartlardan birinin dahi yerine getirilmemiş olması sözleşmenin ihlal edildiği anlamına gelmektedir ayrıca sözleşmenin maddesinin esasına uygun olarak savaş ve diğer olağanüstü durumlarda devlet mülkiyet dokunulmazlığı hakkına saygı yükümlülüğünü sadece durumun zorunlu kıldığı hallerde askıya alabilir bu tedbirler devletin diğer uluslararası belgelerden doğan yükümlülükleriyle çelişik olmamalıdır kanuni̇li̇k i̇lkesi̇esas sayısı karar sayısı mülkiyet hakkına müdahale öncelikle kanunilik ilkesine uygun olmalıdır her ne kadar nolu ek protokolün maddesinin ilk paragrafının ikinci cümlesinde açıkça ifade edilmiş olsa da kanunda öngörülmüş şartlara tabi kanuni katiyet ilkesi demokratik toplumun en temel ilkesi olarak sözleşmede bir bütün olarak kabul edilmiş ve bu nedenle üç kuraldan hangisi uygulanırsa uygulansın bu şart yerine getirilmelidir kanun kavramı sözleşmede özerk bir anlama sahiptir kanun sadece resmi anlamda bir kanunu ifade etmemektedir bu kavram aynı zamanda başka bir kanunu örneğin tüzük anayasa devletin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve avrupa topluluğu hukukunu da kapsamaktadır hukukî işlem için sadece mülkiyet dokunulmazlığına saygı yükümlülüğüyle ilgili olarak devletin iç hukuk anlamında resmi bir hukukî kaynak ile sınırlandırılmış olması yetmez bunun yanı sıra keyfi muamelelere karşı bu sınırın belirli nitelik belirleyici karakterlere sahip olması ve uygun yasal güvencelerinin bulunması gerekmektedir örneğin james birleşik krallığa karşı davasında mahkeme şu görüşümü yinelemiştir tutarlı bir şekilde karara varılmıştır ki sözleşmede geçen kanun veya kanunilik terimleri sadece iç hukuku ifade etmemekte ayrıca kanunun nitelik olarak hukukun üstünlüğü ilkesiyle bağdaşır olması anlamına gelmektedir buna göre kanunun erişilebilir yayınlanmış olması ve kanunun bölümlerinin eylemin neticelerinin belirli bir işlemi gerektireceği ve hareketlerini düzenleyeceği şartlara göre ilgili kişiler tarafından makul bir dereceye kadar öngörülebilmelerini sağlayacak kesin ve açık bir dille ifade edilmiş olması gerekmektedir bu durum kanunların uygulanmasında gerekli olan yorumu dışta bırakacak bütün bir kesinliği gerektirmemektedir mamafih söz konusu hukukî belgenin içeriğine kapsadığı alana hitap ettiği kişilerin sayı ve statülerine göre değişebilen öngörülebilirlik belirli bir dereceye kadar gerekmektedir mahkemenin mülkiyet hakkına müdahalenin kanuna uygun olmadığına karar verdiği durumlarda devletin amacının meşruluğunu veya orantılılık ilkesini dikkate alması gerekmemektedir böylesi bir durumda otomatik olarak nolu ek protokolün maddesinin ihlali söz konusu olacağından mahkeme böylesi bir haksız müdahalenin meşru bir amaca hizmet edip etmediğini ya da orantılı olup olmadığını değerlendirmeyecektir genel yarar bunun yanı sıra bireyin mülküne yapılan kanuni müdahalenin genel kamu yararı içindeki meşru bir amaca hizmet nedeniyle bu işlemi haklı gösteren hukukî geçerlik nedenlerinin ileri sürülmesi gerekmektedir bu yükümlülüğün mülkiyetten yoksunluk kamu yararı ve mülkiyetin kullanımının kontrolü genel yarar ile ilgili bağlantısı açık bir şekilde ifade edilmiştir mamafih hangi kural uyarınca olursa olsun mülkiyet hakkına yapılan müdahale kamu veya genel yararına hizmet amacıyla yapılıyor olmak kuralına uymalıdır kamu yararı kavramı niteliği gereği kapsamlı bir kavramdır zira yerel makamlar kendi toplumlarını ve onların ihtiyaçlarını daha iyi tanımakta ve bu nedenle mahkemeden daha iyi bir şekilde kamu yararını tanımlayabilecek durumdadırlar mahkeme bu nedenle karar açık bir şekilde makul bir temelden mahrum olmadıkça yerel makamların neyin kamu yararına olduğu konusundaki kararına saygı göstermektedir orantililik mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahale eden bir tedbirin meşru bir amacın gerçekleştirilmesi hedefiyle demokratik bir toplumda gerekli olması gerekmektedir bu tedbirin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil biresas sayısı karar sayısı denge gözetmesi şarttır böylesi adil bir denge bireysel mülk sahibinin bireysel ve aşırı bir yük altına sokulduğu durumlarda gerçekleşmiş olmayacaktır bununla birlikte ülkelerine şekil veren sosyal süreç ile olan doğrudan temasları dikkate alınarak devlet yetkililerinin müdahalenin gerekliliği ve zarureti varlığına yaklaşımları konusunda daha iyi bir yerde olduklarını düşünerek mahkeme taraf devletlere yaygın ifadesiyle takdir yetkisi gibi belirli bir ölçümleme ve uyarlama yetkisi vermektedir bu nedenle belirli bir amacın gerçekleştirilmesi amacıyla seçilen tedbire göre sözleşmede güvence altma alınan hakları daha az kısıtlayan bir tedbirin bulunması halinde her iki tedbir de devletlerin takdir yetkisi kapsamında olduğu sürece prensip olarak sözleşmenin ihlali söz konusu olmayacaktır öte yandan mahkeme müdahalenin hizmet edilen amaca uygun olarak orantılı olup olmadığını incelerken alternatif çözümlerin varlığını da dikkate alarak karar verecektir takdir yetkisi ayrıca mahkemenin sözleşmede güvence altına alınan hakların gerçekleştirilmesindeki ikincil rolünden de kaynaklanmaktadır bununla birlikte bu yetki sınırsız değildir fakat sözleşmece öngörülen mahkemenin tetkiki ile el ele gitmektedir bu yüzden mahkeme devletlerin aldıkları tedbirleri sorgulamaktan kaçınmayacak ve söz konusu tedbirleri takdir yetkisi kapsamında görmeyecektir bu eleştirinin kapsamı davanın şartlarına sözleşmece güvence altına alınan hakların niteliğine müdahalenin yoğunluğu kadar müdahale ile amaçlanan meşru amaca göre değişecektir hentrich fransaya karşı davasında başvurucu bir miktar arsa satın almış ve bunun akabinde devlet makamları bu arazi üzerindeki şufa haklarını kullanmak istemişlerdir devlet tarafı söz konusu davadaki kamu yararının vergi kaçakçılığının önlenmesi olduğunu ileri sürmüştür mahkeme ilk olarak devlet tarafından şufa hakkının keyfî bir şekilde ve seçerek uygulanmasının yanı sıra öngörülebilirlikten uzak olduğu sonucuna varmıştır değerlendirmenin ardından mahkeme başvurucunun seçilmiş bir mağdur olarak bireysel ve aşırı bir yük ile sıkıntıya sokulduğu sonucuna varmış ve bu tedbirlerin eğer başvurucuya aleyhinde alınan tedbirlere karşı etkili bir itiraz hakkı tanınmış olsaydı ki başvurucuya tanınmamıştır meşru kabul edilebileceğine hükmetmiştir mülkiyet hakkının korunması ve kamu yararı arasında gözetilmesi gereken adil denge bu nedenle zarar görmüştür i̇ptali̇ i̇stenen kanun kapsaminda esastan i̇nceleme tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrasına göre belirlenen parsel büyüklüğü mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde hektar dikili tarım arazilerinde hektar örtü altı tarımı yapılan arazilerde hektar ve marjinal tarım arazilerinde hektardan küçük olamaz tarım arazileri bu büyüklüklerin altında ifraz edilemez bölünemez veya küçük parsellere ayrılamaz ancak çay fındık zeytin gibi özel iklim ve toprak istekleri olan bitkilerin yetiştiği yerler ile seraların bulunduğu alanlarda yörenin arazi özellikleri daha küçük parsellerin oluşmasını gerekli kıldığı takdirde bakanlığın uygun görüşü ile daha küçük parseller oluşturulabilir fıkrasında ise bakanlığın uygun görüşü ile kamu yatırımları için ihtiyaç duyulan yerler hariç olmak üzere tarım arazileri belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemez bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu araziler ifraz edilemez payları üçüncü şahıslara satılamaz devredilemez veya rehnedilemez bu araziler hakkında sayılı türk medenî kanununun özgülemeye ilişkin hükümleri kıyasen uygulanır hükümleri nedeniyle davacılar bedelini peşin ödedikleri ve zilyetliğini devralarak fiilen ekip biçtikleri ve kullandıkları taşınmazlardaki hisseyi kendi adlarına tescil ettirememektedirler bu hükümlere göre mahkememiz dosyasında davaya konu van merkez kıratlı köyü köyüstü mevkiinde bulunan nolu parsel ve nolu parselin mutlak tarım arazisi olmalarıesas sayısı karar sayısı nedeniyle taşınmazlardakiifraz bölünme küçük parsellere ayrılma payların üçüncü şahıslara satılması devredilmesi ve rehnedilmesi yasaklanmıştır özellikle dünyadaki son yirmi yıldaki ekonomik gelişmeler ve özelleştirme uygulamaları dikkate alındığında devletin stratejik öneme sahip limanlar iletişim ve haberleşme şirketleri çok büyük kapasiteli fabrikalar arsalar kurumlar özel şahıslara satılırken devletten çok birey ön plana çıkarılırken ekonomik ve stratejik öneme sahip olmayan bir köy yerinde bulunan mutlak tarım arazisi niteliğindeki ve hektar altındaki taşınmazdaki ifraz bölünme küçük parsellere ayrılma payların üçüncü şahıslara satılması devredilmesi ve rehnedilmesini yasaklamak birbiriyle çelişen uygulamalardır bu durum yukarıda açıklanan mülkiyet hakkına müdahale edilirken bu müdahale kanun tarafından öngörülmüş olma kamu yararını amaçlama ve demokratik bir toplumda gerekli olma koşullarına aykırılık teşkil etmektedir ayrıca bu şekilde mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahale eden bir tedbirin meşru bir amacın gerçekleştirilmesi hedefiyle demokratik bir toplumda gerekli olması gerekmektedir bu tedbirin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge gözetmesi şarttır böylesi adil bir denge bireysel mülk sahibinin bireysel ve aşırı bir yük altına sokulduğu durumlarda gerçekleşmiş olmayacaktır i̇ptali talep edilen tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrası ve fıkrasındaki düzenleme ve yasaklamalar mülk sahibini bireysel ve aşırı yük altına sokmuş ve toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge kurulması noktasında mülk sahibi aleyhine sonuç doğurmuş ve bu denge mülk sahibi aleyhine bozulmuş olmaktadır bu nitelikteki düzenleme ile müdahale hizmet edilen amaca uygun olarak orantılı olduğu söylenemez iptali istenen kanun kapsamına girmeyen özellikle imar planı içerisinde kalan ekonomik ve stratejik olarak çok daha büyük öneme sahip taşınmazlar yönünden böyle bir kıstlama ve müdahale yok iken ekonomik ve stratejik öneme sahip olmayan bir köy yerinde bulunan taşınmazlara bu nitelikteki yasaklama ve müdahale mülk sahipleri acısından anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır bu kanun uygulandığında mülkiyet hakkının açıkça ihlal edilmesi nedeniyle avrupa i̇nsan hakları mahkemesinde devletimizin tazminata mahkum edilmesi sonucu doğuracağı kuşkusuzdur yukarda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrası ve maddesinin fıkrasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi maddesi maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek protokolün maddesinde belirtilen mülkiyet hakkının korunması ilkesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından iptalinin gerektiği anlaşılmakla iptali için başvurmak gerekmiştir gereği̇ düşünüldü gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere buna göre davaya konu olan tarih ve sayılı yasanın maddesi ile değişik tarih ve sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin fıkrası ve maddesinin fıkrasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi maddesi maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin i̇nsan hakları ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeye ek protokolün maddesinde belirtilen mülkiyet hakkınınesas sayıs | 4,111 |
esas sayısı karar sayısı motorlu taşıt sürücü kursu adayları hakkında uygulanan sınavların dosya içerisinde bulunan ösymnin bila tarihli yazısı cevabı içeriğine göre sayılı yasa anlamında ösym başkanlığınca uygulanan sınavlardan olmadığı açıktır yargılama konusu iddianameye göre sanıkların ösym başkanlığınca uygulanmayıp ilgili bakanlıkça uygulanan sınav sebebiyle iddianamede tarif edilen eylemleri sebebiyle cezalandırılmaları talep edilmiştir i̇ddianamede yazılı değilse de somut yargılama konusu eylemlerin sübutu halinde sanıkların sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin ek madde hükmü delaletiyle sayılı yasanın uyarınca tecziyeleri gerekmektedir belirtilen kanun hükmündeki kararnamedeki atıf hükmü ceza içeren bir kanundaki hükme yöneliktir konu ile ilgili ceza öngören hükmün kanun tanımlamasına uymamakla birlikte kanunun herkese karşı aleniyeti ilkelerine de uygun düşmemektedir yukarıda belirtilen ilgili mevzuat hükümleri dikkate alındığında ilgili bakanlıklar tarafından uygulanan sınavlarda kanun hükmündeki kararname ek madde delaletiyle sayılı yasanın uyarınca ceza öngörülmesinin ceza ve ceza yerine geçen güvenlik ceza konulamayacağına dair temel ve anayasal ceza hukuku ilkeleri ile bağdaşmadığı mahkememizce değerlendirilmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere suçlamaya konu olayla ilgili cezalandırılması talep edilen kanun maddesine delalet eden sayılı yasanın maddesi ile eklenen sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin ek madde hükmünün fıkrasında yazılı bulunan maddesi hükümleri bakanlıkça yapılan merkezi sınavlar hakkında da uygulanır şeklinde hükmün anayasaya aykırı olduğu kanaatiyle sayılı yasanın uyarınca tüm dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine dizi pusulasının oluşturulmasına i̇ş bu dosya için geçici dosya oluşturulmasına sayılı yasanın hükmü uyarınca anayasa mahkemesince yapılacak incelemenin iş bu dosya için bekletici mesele yapılmasına esasın bu şekilde kapatılmasına anayasa mahkemesince konu ile ilgili değerlendirme yapıldıktan sonra dosyanın yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmesine dair sanıklar yokluğunda hükmün mahiyeti gereği iş bu esas bakımından kesin esasa ilişkin anayasa mahkemesince değerlendirilmek üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı | 285 |
esas sayısı karar sayısı muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdıresas sayısı karar sayısı hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlar i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yar yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamazesas sayısı karar sayısı den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunuresas sayısı karar sayısı davacı muratpaşa beledi̇ye başkanliği tarafından davalılar şirketi şirketi şirketi şirketi şirketi aleyhine açılan tazminat rücuen tazminat ilişkin davanın yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin anayasa mahkemesine başvuru talepli dilekçesi ile bu dilekçe hususunda tarihli celse de verilen nolu ara karar kapsamında dosya ele alındı davacı vekili anayasa mahkemesine başvuru talepli dilekçesinde özetle tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesine sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez ibaresinin aynı kanunun inci maddesi ile ise sayılı kanuna geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez ibaresinin eklendiğini ancak her iki düzenlemenin de anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ve bu kapsamda hukuki güvenlik ilkesi öngörülebilirlik ilkesi meşru beklenti ilkesi kazanılmış hakların korunması ilkesi kanunların geriye yürümezliği ilkesi ile maddesinde yer alan devletin temel amaç ve görevlerini ifa ederken uyması gereken ilkelere yine maddesi kapsamındaki ölçülülük ilkesine maddesindeki hak arama hürriyetine ilişkin ve bu kapsamda adil yargılanma ilkesine maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı düzenlemesi ve bu kapsamda yasama yoluyla mahkemenin hukuki denetim yetkisinin kısıtlanmaması ilkesine ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu zira yapılan bu düzenlemelerin müvekkili idare üst işveren sıfatıyla sayılı kamu i̇hale kanunu kamu i̇hale genel tebliğ hizmet alımları uygulama yönetmeliği ve eki hizmet i̇şleri genel şartnamesi hükümleri dikkate alınarak davalı işverene karşı dava dışı işçiye yapılan ödemenin işverenden rücuen tahsili istemiyle mahkeme masraflarına da katlanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini ancak bu aşamada yargıtay uygulamalarına göre kazanacağı iş bu davayı iptali talep edilen kanun hükümleri nedeniyle kaybedeceğini düzenlemenin dava tarihindeki koşullar itibariyle açılan davada menfaati yok saymak taraflar arasındaki sözleme ilişkisinden kaynaklı vekil eden müvekkilinin davalıya karşı ileri sürebileceği hakkı da ortadan kaldırması nedeniyle anayasanın maddesin de yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu belirterek bu iddiaların ciddi bulunmasını ve anayasa mahkemesine bu normların iptali için itiraz başvurusu yapılmasını beyan etmiştir tarihinde ikame edilen davanın tahkikatı sürdürülürken da sayılı kanun kabul edilmiş ve şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştiresas sayısı karar sayısı bu kanunun inci maddesi ile sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin inci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez aynı kanunun nci maddesi ile ise sayılı kanuna geçici madde numarasıyla aşağıdaki madde eklenmiştir bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez davacı muratpaşa belediyesi vekili günlü dilekçesi ile eldeki uyuşmazlıkta tarihinden sonra kurulan sözleşmeler de bulunduğundan dolayısıyla sayılı kanunun ve inci maddelerinin bu uyuşmazlıkta kısmen uygulama alanı olduğundan ancak anılan her iki düzenlemenin de türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesiyle ncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesine aykırılık oluşturduğundan söz ederek anayasaya aykırılık iddialarının ciddi bulunmasını ve anayasa mahkemesine bu normların iptali için itiraz başvurusu yapılmasını talep etmiş olup dilekçede yer alan açıklamalardan özellikle üst işveren konumundaki kamu idarelerinin müteselsil sorumluluk kurallarına göre ödedikleri bedelleri diğer müteselsil sorumlulara rücu imkanlarının ortadan kaldırılmasıyla anayasanın inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin kanunun geçmişe yürütülerek daha önce ikame edilen ve derdest olan davalarda kamu idarelerinin ulaşmak istedikleri hukuki yarara ulaşılmasının önlenmesiyle anayasanın ncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesinin keza müteselsil borçluluk için türk borçlar kanununda öngörülen genel kurallardan farklı bir rejim öğürülmesiyle anayasanın uncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlali niteliğinde sonuçların doğabileceği düşünülmüştür açıklanan nedenlerle gereği̇ düşünüldü davacı muratpaşa belediyesinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmasına sayılı kanunun ve maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırılık sebebiyle iptalleri için anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunmasına mahkememiz dosyasının onaylı suretinin itiraz başvurusu ile birlikte anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesi başkanlığına gönderilmesine dair dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildiesas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yaran bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilikesas sayısı karar sayısı sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumlan iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yaran amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yan yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlaresas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluşturur belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi bir çok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yan yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatım alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal eder anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı nci maddesi ise şöylediresas sayısı karar sayısı herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği a kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatım onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoglu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın nci maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu i̇le bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunuresas sayısı karar sayısı davacı muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkememizce itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair bir çok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı | 4,100 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı hayvanları koruma kanunu ile türk ceza kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen madde anın fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı hayvanları koruma kanununa adli cezaları düzenleyen maddesi eklenmiştir suç ve cezaya ilişkin anılan amir hükmün fıkrası cezai soruşturmanın usul ve esaslarını düzenlemektedir buna göre sahibi tarafından işlenen suçlar da dahil olmak üzere anılan maddesinde belirtilen suçların işlenmesi ha linde soruşturma yapılması tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlı olacaktır bu başvuru mu hakeme şartı niteliğinde olacaktır suçüstü halinde ise soruşturma genel hükümlere göre yapı lacaktır anılan maddesinin ikinci üçüncü dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilen suç ların başka bir kişi tarafından sahipli hayvana karşı işlenmesi halinde hayvan sahibinin şikayeti üzerine de soruşturma yapılacaktır ancak anılan maddesinin fıkrasının ‘‘sahibi tara fından işlenen suçlar da dahil olmak üzere bu maddede belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılmasının tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlı olduğu hükmünü havi bi rinci cümlesi anayasaya aykırıdır öncelikle belirtmek gerekir ki kanun koyucu hayvanlara yönelik işlenen sayılı suçların sözgelimi nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldürme soruşturma usulünde ge nel hükümlerden saparak bu sapmayı haklı kılacak neden olmaksızın yeni bir muhakeme şartı ihdas etmiştir şöyle ki kural olarak ceza yargılamasının temel normlarını içeren sayılı ceza muhake mesi kanununun ve maddeleri mucibince cumhuriyet savcısı ihbar veya şikayet üzerine ya da resen bir suç isnadıyla ilgili olarak harekete geçmektedir kanun koyucu hayvanlara yönelik sayılı suçlarda cumhuriyet başsavcılığının so ruşturma yapabilmesi için öncelikle tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri nin yazılı başvuruda bulunmasına yönelik muhakeme şartının varlığını aramaktadır diğer bir deyişle cumhuriyet savcısı iptali talep edilen cümle nedeniyle resen harekete geçemeyecek sözgelimi hayvanlara cinsel saldırıda bulunma fiilinin gerçekleştiğine dair emarelere tanık olan bir kimse bu durumu cumhuriyet savcılığına ihbar edemeyecektir öte yandan her ne kadar iptali talep edilen cümlenin devamında bu istisna hükmüne bir istisna getirilerek suçüstü halinde soruşturmanın genel hükümlere göre yapılması belirtilen suçların başka bir kişi tara fından sahipli hayvana karşı işlenmesi halinde hayvan sahibinin şikayeti üzerine de soruşturma yapılabilmesi genel kurala dönülse de suçüstünün olmadığı ve sahipli olmayan hayvana bu fiillerin yöneldiği durumların fazlalığı iptali talep edilen cümlenin uygulama alanının çok kap samlı olacağına delalettir devletin temel amaç ve görevleri yaşam hakkı çevre hakkı tabiat varlıklarının ko runması ve hayvan hakları bakımından her ne kadar sözgelimi i̇sviçre federal anayasasının ‘‘hayvanları koruma başlıklı maddesinde olduğu gibi hayvanlar anayasada sui httpswwwfedlexadmincheliccfr erişim tarihi esas sayısı karar sayısı generis hak öznesi olarak konumlandırılmasa ve hayvan tanımı yapılmasa da yine anayasanın lafzında sözgelimi anayasanın ve maddelerinde insan merkezci bir perspektifle ve araçsal bakış açısıyla ‘‘hayvancılık hayvansal gibi sözcükler kullanılmak suretiyle türevsel bir terminoloji benimsense de çevre hakkının himaye ettiği flora fauna ve homo sapiens biri diğerinden daha az önemli olmayan tüm canlılar arasındaki ekolojik ilişki bağlamında hayvan ların onura hakka sahip olduğuna ve habitatlarında hayvan refahını temin etmek onları koru mak adına devletin birtakım yükümlülükleri bulunduğuna yönelik anayasal yorum yapmak mümkündür nitekim çevre hakkına dayanan çevre hukuku ‘‘her şeyden önce ‘‘doğal ortam ları koruma altına alma işlevine sahiptir bu nedenle doğa hukuku veya doğayı koruma hu kuku ilk boyutu olarak belirtilebilir doğa hukuku hayvan türlerinin korunması doğal türlerin korunması ile seyrek ve hassas doğal türlerin muhafazasını kapsamına alır yine anayasanın maddesinde temelini bulan manevi varlığını geliştirme hakkı ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve anayasanın maddelerinde hüküm altına alınan çevre hakkı birlikte ele alındığında ortaya çıkacağı üzere herkesin sağlıklı dengeli ve yaşanı labilir planlı bir çevrede yaşama hakkı vardır anılan maddeler ve anayasanın maddesi gereğince devlet sağlıklı dengeli ve yaşanılabilir planlı bir çevrede yaşama hakkının standar dının sağlanması için gerekli tedbirleri almalıdır türkiyenin de taraf olduğu tarihli eko nomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme b sağlık hakkının bir unsuru olarak ve dolaylı şekilde sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına atıf yapmaktadır stockholm birleşmiş milletler i̇nsan ve çevre konferansı bildirgesinin maddesine göre i̇nsan çevresinin korunması ve geliştirilmesi dünyamızın her yerinde insanların refahını ve kalkınmasını etkileyen önemli bir konu bütün insanların özlemi ve bütün hükûmetlerin görevi dir de rio de janeiroda ilan edilen rio bildirgesinin maddesi uyarınca i̇nsanların tabiatla uyum içinde sağlıklı ve üretken bir yaşam hakları vardır avrupa i̇nsan hakları mah kemesi de içtihatlarında devletin bireyin sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşamasını sağlamak için gerekli önlemleri almaya dair kesin bir yükümlülüğü olduğunu vurgulamaktadır nitekim mahkemeye göre tabiatla ormanların ve daha genel olarak çevrenin korunması savunul ması kamuoyunda ve bunun sonucunda da kamu makamlarında devamlı ve güçlü bir ilgi doğu ran bir değer oluşturmaktadır ekonomik gereklilikler ve hatta mülkiyet hakkı gibi bazı temel haklara özellikle de devlet bu konuda yasa yaptığında çevrenin korunmasına ilişkin düşünce ler karşısında öncelik verilmemelidir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ta rihli ve başvuru nolu turgut ve diğerleritürkiye kararı ayrıca anayasa maddesiyle de devlete tabiat varlıklarını ve değerlerini koruma yükümlülüğü yüklemiştir devletin aldığı insanların sağlıklı dengeli yaşanabilir planlı bir çevrede yaşamasını tabiat varlıklarının korunmasını sağlayan tedbirlerden biri de çevre hukuku mevzuatıyla öngö rülen hayvanlara karşı yöneltilen suçların adli makamlarca etkin bir şekilde soruşturulması ve kovuşturulması ve adil bir yargılama sonucunda faillerin cezalandırılmasıdır sağlıklı ve den geli çevrenin üç ana ayağından birisini oluşturan hayvanların ceza hukuku araçlarıyla etkili ve somut şekilde korunmadığı bir ortamda anayasanın ve maddelerine saygı gösterildiği söylenemez kaboğlu i̇brahim özden çevre hakkı cep üniversitesi yeni yüzyıl kitaplığı i̇letişim yay esas sayısı karar sayısı halde hem canlılar arasında tür bazlı ayrım yapmaksızın hayvanların onura sahip sui generis hukuki varlık olduğunun anayasal yorumla kabulü halinde hem de insan türü tarafından temin edilmesi talep edilen çevre hakkı bağlamında sağlıklı ve dengeli bir çevrenin oluşturul ması bakımından hayvanların zorunlu ve ikame edilemez rolü gözetildiğinde devlet hayvan ların korunmasına ve refahının sağlanmasına yönelik yükümlülüklere sahiptir ancak kanun koyucu iptali talep edilen cümleyle bir suçun soruşturulmasına yönelik usuli işlemleri başlata cak özneyi tekile indirgeyerek belirtilen suçların işlendiğine dair kanısı oluşan herkes veveya resen savcılık makamı yerine sadece tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına başvuru yapılabilmesine ilişkin hüküm getirerek anı lan yükümlülüğüne aykırı davranmış hayvanların koruma alanının kapsamını onlara yönelik işlenen suçların soruşturulması imkanını aşırı ölçüde daraltmıştır i̇htilaflı muhakeme şartını içeren iptali istenen kural bu açıdan hayvanların korunması yönünde ihdas edilen suç tiplerin den beklenen kamusal faydayı ortadan kaldırmaktadır tüm bu nedenlerle iptali talep edilen cümle anayasanın ve maddelerini ihlal etmektedir temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının sınırları adil yargılanma hakkı te mel hak ve hürriyetlerin korunması dilekçe hakkı bakımından yargıtaya göre şikayet hakkı diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü anayasanın maddesinde ‘herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir şeklinde yer almıştır hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup kişiler gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir yargıtayın tarihli ve sayılı kararı yine anayasanın madde sinin amir hükmüne göre anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir buna ilave olarak anayasanın maddesinin amir hükmüne göre vatandaşlar ve karşılıklılık esası göze tilmek kaydıyla türkiyede ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikayetleri hakkında yetkili makamlara ve türkiye büyük millet meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir anayasa mahkemesine göre de ‘‘anayasanın ve maddeleri bir likte değerlendirildiğinde hak arama hürriyeti sadece yargısal başvuru yollarını değil idari başvuru yollarını ve duruma göre türkiye büyük millet meclisine başvuruyu da içeren siyasi başvuru yollarını kapsamaktadır anayasa mahkemesinin tarihli ve başvuru nolu ali abbas yalman kararı öte yandan ‘‘ hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının öte sinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korun masını sağlayan en etkili güvencelerden biridir anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı halde hayvan hakları bağlamında çevre hakkının korunması hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkının dilekçe hakkının etkin kullanımıyla mümkündür diğer bir deyişle muhakeme şartı niteliğinde olan ve iptali istenen yazılı başvuru şartı yurttaşların yargı makamları nezdinde ve hayvanları koruma bağlamında çevre haklarını arayamamasına neden olacak kamu davası nın açılmasına mani olacak ve kişinin çevre hakkını bireylerarası yatay ilişkilerde dolaylı httpskarararamayargitaygovtryargitaybilgibankasiistemciweb erişim tarihi esas sayısı karar sayısı olarak ihlal eden failler cezalandırılamayacaktır öte yandan iptali talep edilen cümle bağım sız ve tarafsız olan savcılık makamının kamu düzeninden olan bu konu üzerinde resen harekete geçmesine de engel olacaktır kaldı ki soruşturmanın başlatılması için idari merci olan müdür lükler tarafından adli merci olan savcılığa yazılı başvuruda bulunulması şartının aranması adli sürece idari müdahale edilmesine imkan verecektir yurttaşların şifahen yahut yazılı olarak di lekçe vererek hayvan hakları hususunda yetkili makama savcılığa geciktirilmeden başvurma imkanı ortadan kaldırılmıştır tüm bu nedenlerle anayasanın maddesinde düzenlenen te mel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının sınırlarının gerekleri karşılanmayarak çevre hak kını koruyucu dilekçe hakkına ve adil yargılanma hakkına istinaden usuli güvenceler savcı lığın resen harekete geçmesi savcılık makamına ilgililer barolar hayvan hakları dernekleri vd tarafından şikayette bulunulması bertaraf edilmek suretiyle hakkın özüne dokunularak ana yasanın ve maddeleri ihlal edilmektedir hukuk devleti ve idarenin kanuniliği ilkeleri bakımından anayasanın madde sinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı anayasanın maddesinde yer alan idarenin kanuniliği ilkesinin iki boyutu bulunmaktadır i̇lk boyutu idarenin secundum legem özelliğidir kanuna dayanma ilkesidir bu ilkeye göre idarenin düzenleme yetkisi kanundan kaynaklanır i̇kinci boyutu idarenin intra legem özelliği dir kanuna aykırı olmama ilkesidir bu ilkeye göre idarenin işlem ve eylemleri kanunun çiz diği sınırlar içinde kalmalıdır bu nedenle merkezi idari teşkilat içinde yer alan tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlüklerinin sayılı suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması için cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunurken kanuna dayanması ve aykırı olmaması için ka nunda hangi hallerde yazılı başvuru yapılacağının genel çerçevesinin net açık anlaşılabilir şe kilde çizilmesi gerekir buna rağmen iptali talep edilen cümle hükmünde yazılı başvuruda bu lunma yetkisi kanun düzeyinde hiçbir objektif kıstas getirilmeksizin sadece bakanlığın mü dürlüklerin uhdesine bırakılmıştır diğer bir deyişle yargısal bir yetkinin kullanılması savcı tarafından soruşturma yürütülmesi idari yetkinin kullanımına il veya ilçe müdürlükleri tara fından yazılı başvuruya yönelik muhakeme şartının gerçekleştirilmesi bağlanmış ve fakat bu idari yetki hiçbir koşulla kayıtlanmamıştır halbuki il veya ilçe müdürlüklerinde istihdam edi len personelin sayılı suçların sübut ettiğini tayin edecek yeterli düzeyde teknik bilgilerinin bu lunmaması ve söz konusu başvurunun gerekliliğini takdir edecek bir konumda bulunmamaları kuvvetle muhtemeldir halde iptali talep edilen cümle hükmünde bakanlığın müdürlüklerin yazılı başvuru şartına ilişkin yetkisini kullanırken temel alacağı genel çerçeve ve keyfi davran masını önleyecek kanuni objektif kıstaslar düzenlenmediğinden ve hangi durumun tekamül etmesiyle bu yazılı başvurunun yapılacağı belirli ve öngörülebilir olmadığından anayasanın ve maddeleri ihlal edilmiştir yasama yetkisinin devredilmezliği bakımından anayasanın maddesinde teme lini bulan yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine göre yasama yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisine aittir bu nedenle idareye düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının temel ilkeleri ortaya koyması ve çerçeveyi çizmesi gerekir diğer bir deyişle idareye sınırsız ve belir siz bir düzenleme yetkisi bırakılamaz nitekim idarenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile dü zenleme anlamını taşımamaktadır anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı i̇ptali talep edilen cümle hükmünde olduğu gibi temel ilkeleriesas sayısı karar sayısı belirlenmeksizin ve çerçevesi çizilmeksizin idareye tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlüklerine belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması için cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunma yetkisi veren bir yasa anayasanın maddesine aykırılık oluşturur eşitlik ilkesi bakımından anayasanın ‘‘genel esaslar başlıklı birinci kısmında yer alan maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi anayasal bir norm şeklinde düzenlenmiş olup mutlak ve nispi olmak üzere iki anlam taşır anayasanın maddesinin ilk fıkrası mutlak eşitliği başka bir deyişle kanunların herkese eşit şekilde uygulanmasını düzenler nispi eşitlik ise aynı durumda bulunanların aynı işleme ve farklı durumlarda bulunanların farklı işlemlere tâbi tutulabilmesini ifade eder anayasa mahkemesi mutlak eşitlik anlayışının yanında nispi eşitlik anlayışını da benimseyerek ‘‘eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı hükümlere bağlı olması gerektiği anlamına gelmez bu ilke ile güdülen amaç benzer koşullar içinde olan özdeş nitelikte bulunan durumların yasalarca aynı işleme uyruk tutulmasını sağlamaktır şeklinde hüküm kurmuştur anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı eşitlik ilkesinin ihlal edilip edilmediği hususunun tespiti ise somut olayda ‘‘haklı ne denin var olup olmadığına göre yapılır ancak idareye tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlüklerine belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması için cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvu ruda bulunma yetkisinin hiçbir koşulla kayıtlanmadan bırakılması aynı suçun sübut ettiği iki durum arasında ayrımcılıkkayırma yapılmasına neden olabilecektir diğer bir deyişle iptali ta lep edilen cümlenin idareye bakanlığa müdürlüklere verdiği keyfi uygulamalara sebep ola bilecek sınırsız yetki hayvanlara yöneltilen ve aynı niteliğe sahip iki suçtan biri hakkında mü dürlükler tarafından yazılı başvuru yapılmasına ve diğeri hakkında yapılmamasına ilişkin haklı nedeni somutlaştırmaya elverişli değildir bu nedenle tüm hayvanlar kanun nazarında eşit ko rumaya sahip olamayacak ve bu suçların aynı konumda bulunan failleri hakkında her somut olayın kendine özgü koşullarının da göz önünde bulundurulmasıyla aynı ceza tayin edileme yecek dahası faillerin filleri soruşturmaya konu olamayabilecek ve cezasızlık doğabilecektir kaldı ki sınırlı sayıda olan müdürlük personelinin hayvanlara yöneltilen suç teşkil eden ve sıklıkla karşılaşılan söz konusu fiillerin tamamının farkında olması da mümkün değildir bu rada anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinin tespiti için ihti laflı kanuni düzenlemenin suç teşkil eden aynı fiili işleyen failler arasında haklı bir neden ol maksızın ayrım yapılmamasını temin edecek hayvanlara eşit koruma sağlayacak ve idareyi bağlayacak güvencelerin öngörülmemiş olduğunu belirlemek yeterlidir tüm bu nedenlerle ip tali talep edilen cümle anayasanın maddesini ihlal etmektedir buna ek olarak ihtilaflı muhakeme şartı ceza hukuku anlamında suç oluşturan fiiller den hayvanlar üzerinde işlenen ilgili fiillere ilişkin olarak tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe müdürlüklerinin yazılı başvurusu muhakeme şartı olarak öngörmek suretiyle bu fiil lerin failleriyle diğer bütün ceza hukuku fiillerinin faiilleri arasında bir muamele farklılığı do ğurmaktadır hayvanlara karşı işlenen söz konusu suçlar ile bu suçlar dışında yürürlükteki mevzuatta öngörülen diğer tüm suç tiplerinin her birisi arasında söz konusu türdeki bir muha keme şartının yalnızca birinci kategori bakımından öngörülmesini haklı kılacak genel geçer bir haklı neden bulunmamaktadır i̇htilaflı muhakeme şartı sebebiyle hayvanlara karşı suç işleyen faiiller diğer suçların faiillerinden farklı olarak sıklıkla mahkeme önüne çıkarılmayacak ve cezalandırılmayacaktır ceza hukukunun farklı suç tiplerinin faiilleri arasında yargılanma ve cezalandırılma bakımından bu ölçüde kapsamlı ve belirgin bir ayrımın yapılması anayasanın yasa önünde eşitlik ilkesini öngören maddesini ihlal etmektediresas sayısı karar sayısı kamu yararı bakımından anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi gere ğince yasama işlemlerinin kişisel yararları değil kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla ya pılması zorunludur anayasa mahkemesinin tarihli sayılı kararı ancak iptali talep edilen cümleyle bir suçun soruşturulmasına yönelik usuli işlemleri başlatacak özne tekile indirgendiğinden belirtilen suçların işlendiğine dair kanısı oluşan herkes veveya resen savcılık makamı yerine sadece tarım ve orman bakanlığının il veya ilçe mü dürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına başvuru yapılabileceğinden suçun yöneldiği hayvanları koruma amacı gerçekleştirilemeyecektir diğer bir deyişle tarım ve orman bakan lığının il veya ilçe müdürlüklerinin keyfi uygulamaları bu suçların failleri üzerinde caydırıcı etki oluşturmayacak bu nedenle hayvan refahını temin edilemeyecektir gerçekten de ihtilaflı muhakeme şartı hayvanları korumaya yönelik suç tiplerinin ratio legislerini oluşturan kamu sal yarar hedefi bakımından büyük ölçüde etkisiz hale gelmelerine yol açacaktır söz konusu muhakeme şartının gerekliliğine ilişkin hiçbir meşru ve haklı neden bulunmadığı gibi hayvan ların korunmasının idarenin keyfî kararlarına terk edilmesi hayvanları koruyucu söz konusu suç tiplerinin sıklıkla göstermelik ve uygulaması olmayan hükümlere indirgenmesine sebebiyet verecektir hayvanları koruyucu söz konusu suç tiplerinin öngörülmesiyle bu normlara ilişkin ihtilaflı muhakeme şartının bu yaygın ve kapsamlı etkisiz kılıcı potansiyeli arasında aşikar bir tezat vardır oysa çelişki yokluğu ve normatif tutarlılık hukuki güvenlik alt ilkesini de içeren hukuk devleti ilkesinin asgari bir gereğidir kaldı ki kamuoyunun hayvanlara yöneltilen suç teşkil eden fiiller üzerinde duyarlılığı ve farkındalığı yüksek olduğundan cumhuriyet başsavcılığına asılsız ihbar yapılması olasılığı da düşüktür maalesef vicdanları yaralayan ve toplumda infial yaratan bu türden eylemlere son zamanlarda sıklıkla rastlanılmaktadır öte yandan belediyelerin baroların hayvan hakları der neklerinin ve diğer kurum ve kuruluşların kuruluş amaçları ile görev ve yetkilerinin niteliği hilafına cumhuriyet başsavcılığına müracaat hakkının ortadan kaldırılması bunların ceza yargılamasında kamu davasına müdahil olamamasına da sebebiyet verebilecektir i̇lişkin olduğu normları genel olarak etkisiz kılacak yaygınlık ve kapsamda uygulanma ihtimali bariz olan ve ilişkin olduğu suç tiplerinin ratio legisiyle açıkça çelişki içerisinde bu lunan ihtilaflı kural anayasanın hukuk devleti ilkesine aykırıdır tüm bu nedenlerle iptali talep edilen cümle anayasanın maddesini ihlal etmektedir uluslararası anlaşmaların iç hukuka etkisi bakımından anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlüklere ilişkin usulüne göre yürürlüğe konmuş uluslararası anlaşmalar kanunlara nazaran hakkı koruyucu kullanımını genişletici hükümler barındırması kaydıyla normlar hiyerarşisinde kanunun üstündedir i̇ptali talep edilen cümle hayvanların korunması bağlamında yaşam çevre ve adil yargılanma haklarına ilişkin avrupa sözleşmeleri ile avrupa ‘ türkiye hayvanların korunması konusunda oluşturulan nolu ev hayvanlarının korunmasına dair avrupa sözleşmesini kasım tarihinde imzalamış kasım tarihinde ise onaylamıştır nolu deney ve diğer bilimsel amaçlarla kullanılan omurgalıların korunmasına dair avrupa sözleşmesini eylül tarihinde imzalamıştır nolu yetiştirme amaçlarıyla muhafaza edilen hayvanların korunması hakkındaki avrupa sözleşmesini haziran tarihinde imzalamıştır nolu hayvanların uluslararası taşıma sırasında korunmasına i̇lişkin avrupa sözleşmesi ve sayılı ek protokolüne sırasıyla aralık ve mayıs tarihlerinde onaylamıştıresas sayısı karar sayısı i̇nsan hakları sözleşmesinin ve maddelerini i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin ve maddelerini ve hayvan hakları evrensel bildirgesini ihlal ettiğinden ana yasanın maddesine de aykırıdır unutulmamalıdır ki uluslararası hukuk çevre hakkının korunması bakımından devletlerin taraf olmadığı antlaşmaların dahi söz gelimi türkiye cum huriyeti devleti bakımından çevresel konularda bilgiye erişim çevresel karar verme süre cine halkın katılımı ve yargıya başvuru sözleşmesiaarhus sözleşmesi onlar bakımından yükümlülük doğuracağı yönünde gelişmektedir tüm bu nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen madde anın fıkrasının birinci cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır anılan cümlenin iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarihli ve sayılı hayvanları koruma kanunu ile türk ceza kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun ile getirilen iptali talep edilen düzenleme ta rihli ve sayılı hayvanları koruma kanununda anayasaya aykırı yönde değişiklik yap maktadır kamu yararına aykırı olan telafisi mümkün olmayacak sonuçlara yol açacak bu dü zenlemenin iptal davası sonuçlanana kadar yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir nitekim anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arın dırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleye cektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi ola naksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istene rek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı hayvanları koruma kanunu ile türk ceza kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanuna eklenen madde anın fıkrasının birinci cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz nolu kesim sırasında hayvanların korunmasına dair avrupa sözleşmesi eylül tarihinde imzalamıştır c avrupa birliği bakanlığı hayvan hakları hayvanların korunması ve refahı avrupa birliğinde hayvanların korunması ve hayvan refahı mart ankara | 3,158 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında iddianame ile açılan davada sivas valiliğinin göndermiş olduğu tarihli ve sayılı tamimine göre sanık ve oğlunun dahi kapsamında bulunan işlemlerden dolayı açıkta dosya niteliğine göre kadehle veya açık şişede içki sattıkları halleride kapsamına almak üzere sayılı i̇l i̇daresi kanununun ve tcknun maddesine göre dava açılması kaydı ile emir ve talimatta bulunulduğu emniyetin düzenlendiği belgelerle birlikte dava açıldığı anlaşılmaktadır sanık savunmaları i̇nkara dayanmakta olup dosya niteliğine göre bu şahısların içki satış ruhsatlarının olduğu ve içki satış ruhsatını baba durumundaki bekir bozdağ üzerinde bulunduğu bilirkişi raporuna göre belirli ticaret saatleri içerisinde alkollü içkilerin satışlarının yapıldığı meyhane durumunda olmadığı sadece tekel bayiliği olarak ruhsatının bulunduğu anlaşılmaktadır mevzuat hükümleri olarak sayılı kanunun dosya niteliğinde görüldüğü gibi gün ve sayılı gıdaların üretimi ve tüketimi ve denetlenmesine dair kanun hükmündeki kararnamenin maddesinin paragrafı ile adli mahkemelerin bu husustaki cezai ve hukuki durumları kaldırılmakta mahkemelerin verecekleri karar kanun hükmündeki kararnameye göre doğrudan doğruya sanıklar hakkında idari nitelikteki sayılı kanunun ve maddesine sokulmaktadır bu polis vazife selahiyet kanunu hükümlerine göre mülki amirleri iş yerlerini belirli yetkiler içerisinde kapatmasına yönelik olan kanundur bu hususta destekleyici hüküm mahkememizin esasına kayıt olup karar sayısı ile yargıtay ceza dairesinin karar sayılı kararıdır yargıtay başsavcılığı kararda sayılı kararnamenin sayılı yasanın maddesindeki yaptırımın senesinde yürürlüğe giren sayılı kararnamenin maddesi ile sayılı yasanın maddesinin i̇ller kanunu hükümlerine göre yürürlükten kaldırdığı yani artık sayılı kanuna göre hüküm verilemeyeceği ve kanun koyucunun kamu düzeni ve asayişi ile ilgili olan hükümleri idari makamlar tarafından yerine getirilmesi lüzumuna uyularak daire tcknun maddesine göre mahkumiyet hükmü verilemeyeceğinden bahisle mahkememiz kararını bozmuştur buna dair yine bu sanığın aynı mahiyette bozma kararı olup ilk bozma kararının aşağıda belirtilen gerekçelere göre yargıtay başsavcısının görüşü ile birlikte yargıtay kararını gerekçe olmak üzere dosya konulmasına karar verilmiştir üzerinde durulan cihet tarihinde çıkartılan tc anayasasının maddesi ile birlikte maddesine göre sayılı kararnamenin sayılı kanunun maddeyi nasıl kaldırdığı şeklinde düşünce eleştiri tarzının gündeme getirilmesini gerektirdiği şeklindedir bu hususta önce mahkemece yargıtay başsavcılığının müracaatı beklenmiştir tc anayasasının maddesinde türkiye büyük millet meclisinin ilk görevinin kanun koymak olduğu belirlenmiştir zorunluluklara dayanarak anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümünde yer alan temel haklar kişi hakları siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararname ile düzenlenemeyeceği şeklindedir i̇kinci bölümde temel haklar ve ödevlerin belirlenmesinde tc milli güvenliğinin egemenliğinin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel sağlığın genel ahlakın korunmasının kanunla sınırlanabileceği belirlenmiştir anayasanın maddesi ile maddesi arasında paralellik vardır i̇çki satmakesas sayısı karar sayısı ticari özgürlüğün sınırları içerisinde kaldığı gibi bunun kötüye kullanılması ve çeşitli nedenlerle kolluk ve idari tarafından denetlenmemesi veya gözden kaçması halinde meydana gelecek problem kamu düzenini ilgilendirir i̇çki bayilerinin satışa gelen müşteri durumundaki şahısların hiçbir zaman kimliğine bakarak yaşından küçük olup olmadığı araştırılmaksızın bu şahıslara içki satmaktan çekindikleri sosyal hayatta hiç görülmemiştir bilakis amaç para kazanmaktır nüfuzlu olan ticaret erbabının üzerine bu şahısları denetleyecek kolluk birimlerinin gideceği de şüphelidir siyasetin en üst düzeyde olduğu memleketimizde bu şekilde bir kararname çıkartmak anayasanın maddesine son derece aykırıdır ve maddeyi ihlal eder şeklindedir bu hususta bakanlar kurulu adeta genel felaket haline gelmeye başlamış bulunan içki salgınının ticari sınırlar içerisinde denetlenmesi sorumluluğunu meclisle paylaşması gerekmektedir türkiye büyük millet meclisi sayılı kanunun bu şekilde etkisiz bırakacaksa yasa tatbikçisi olarak buna saygı duyulacaktır ancak kanun hükmünde kararname ile sayılı kanunun bu maddesi sosyal ve hukuki nedenlerle anayasa hükümlerine aykırı olduğundan dosya aşağıdaki şekilde hükme bağlanmıştır yukarıda açıklanan nedenlerle resmi gazetenin sayılı sayısında basılan tarihli gıdaların üretim ve tüketimi denetlenmesine dair kanun hükmündeki sayılı kararnamenin sayılı kanunun maddesini tadil eden ve kaldıran bütün hükümleri ile birlikte anayasanın maddelerine aykırı olduğundan iptali için konunun anayasa mahkemesine götürülmesine sayılı kararnamenin iptalinin istenmesine esasın bu şekilde kapatılmasına yargıtay karar ve cumhuriyet başsavcılığı görüşünün fotokopi halinde dosyaya konulmasına dair sanıkların yokluğunda ve bekletici mesele yapılarak esas hakkında bir hüküm verilmeksizin dosya hükme bağlandı | 627 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe kısmı şöyledir değerlendi̇rme sayılı sosyal sigortalar kanunu ile getirilen sistem hizmet akdine göre çalışanların çeşitli sigorta risklerine karşı korunması esasına dayanmaktadır bu prensibin iki istisnasını aynı kanunun maddesinde ifadesini bulan i̇steğe bağlı sigortalılık ve maddesinde düzenlenen topluluk sigortası düzenlemeleri teşkil etmektedir madde ile prim ödeyenler yani sosyal sigorta kurumu ile ilişkide bulunanlar maddede de ise hizmet akdi ile ilişkide olmayan avukat ve noterlere bir kısım sigorta kollarından sigortalanma olanağı getirilmiştir sayılı kanunda sigortalıların isteğe bağlı sigortalıların veya topluluk sigortası sigortalılarından muhtemel risk içine alınacak paranın tanımlanmasında herhangi bir fark gözetilmemiş tam tersine alınacak meblağ sigorta primi olarak tanımlanmıştır diğer bir ifade ile bu grup kurumla ilgileri bakımından farklı ve fakat borçlandırmaları bakımından ve faydalandırıldıkları sigorta kolları bakımından aralarında bir farklılık bulunmamaktadır ki bu hal kanun önünde eşitlik prensibinin doğal bir sonucunu teşkil etmektedir tarihli ve sayılı sosyal sigortalar kurumu kanununun dava konusu olan geçici maddesinin bendi ile kurum alacakları yeniden yapılandırılarak ödeme kolaylığı sağlanmıştır bendinin ilk fıkrası ile sigortalı işçi çalıştıran işverenlere son fıkrası ile de sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesine göre isteğe bağlı sigortalıların prim gecikme zammı ve faiz borçlarının yeniden yapılandırılması için olanak tanınmasına rağmen sayılı sosyal sigortalar kanunundan yararlanmakta olan topluluk sigortası sigortalıları bakımından farklılık yaratılmış haklardan yararlanmada fark kapsamındakilere prim borcunun yeniden yapılandırılması olanağı tanınmamıştır o u anayasamızın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesinin sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesine göre topluluk sigortası sigortalıları bakımından da sağlanabilmesi için geçici maddenin bendi son fıkrasında yer alan sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olarak devam eden ve metindeki tüm isteğe bağlı ibarelerinin anayasamızın maddesine aykırılığı iddiası ciddi görüldüğünden anayasaya aykırılık iddiası konusunda bir karar verilmek üzere dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde karar verilmiştir | 293 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme nin bu konudaki kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir dava davalı idarenin sayılı yasanın maddeye dayalı olarak yaptığı düzenleme işlemlerinin anayasa ve i̇mar yasası na aykırı olduğu ileri sürülerik iptali istemiyle açılmıştır davalı idarece belediyelerin kamu yararını hedef tutarak imar planı yapmak zorunda oldukları bu yükümlülükler yerine getirilirken sayılı yasanın maddesinden faydalandıkları bu maddeye kamulaştırma yapmaksızın uygulamadan doğan sorunların çözümlenmeye çalışıldığı böylelikle idarelerce düzenleme ortaklık payı alındığı gibi kişilerinde arsalarında meydana gelen değer artışı ile fayda sağlayacakları dolayısıyla anayasanın maddesine kamulaştırma için zorunlu kılınan karşılıkları peşin ödenmek şartıyla hükmünün yerine getirildiği ortada anayasa ya aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır sayılı yasanın maddesinde imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleriyle yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye bunları yeniden imar ylanına uygun veya parsellere ayırmaya müstakil hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtım sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşülebilir ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçmez düzenleme ortaklık payları düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol meydan park otopark çocuk bahçesi yeşil saha cami ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz düzenleme ortaklık paylarının toplamıyukarıdaki fıkrada sözü geçen umumi hizmetler için yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır bu fıkra hükümlerine göre herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz ancak bu hüküm parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmezesas sayısı karar sayısı bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlardan bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmaz üzeride bina bulunan hisseli parsellerde şüyulandırma sadece zemine ait olup giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır düzenleme sırasında plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı ancak bir imar parseli içinde bırakılabilir tamamının veya bir kısmının plan ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülmeyen yapılar ise birden fazla imar parselinede rastlayabilir hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plan ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imar planı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastrol parsellere plana göre inşaat ruhsatı verilebilir bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafatatı halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık plan ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliği ait sahalardan yer verilebilir veraset yolu ile intikal eden bu kanun hükümlerine göre şüyulandırılan kat mülkiyet kanunu uygulaması tarım ve hayvancılık turizm sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz şeklinde hüküm altına alınmıştır şehircilik uzmanlarınca imar konusunda kamu yönetiminin sahip olduğu bölgeleme parselleme vergilendirme yetkilerinin birlikte kullanılmasına olanak sağlayan türü kendine özgü bir yetki şeklinde tanımlanan ve frankfurt eski belediye başkanlarından birinin adı ile addikes yasası olarak bilinen ve i̇mar yasasının maddesi ile hukuk sisteminde yerini alan hamur tarla kuralı kamulaştırma işlemleri oluşturmaksızın bunun sonucunda da kamulaştırma bedeli ödenmeksizin yönetime kent planlamasında farklı bir denetim yetkisi vermektedir yılında çıkarılan yollar ve yapılar tüzüğünde bu konudaki ilk yasal düzenlemeler yer almakta yılındaki yapılar yasası daha ayrıntılı hükümler içermektedir buy yasanın maddesinde de yol genişletmek için ayrılması gereken yerlerin yüzölçümünün dörtte birini geçmemesi koşuluyla sahibi tarafından parasız olarak bırakılacağı belirtilmiştir yapılara ilişkin yasada yılında sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile belediye bölgesinde den çok yapının yanmış olduğu komşuluklar ile bunların bitişiğindeki bostan bağ bahçe ve arsa gibi yerler tarla sayılmıştıresas sayısı karar sayısı i̇lgili plan ve haritaların bir yılın içinde bitirilmesi öngörülmüştür ankara şehri imar müdürlüğünün kuruluş görevlerine ilişkin sayılı yasaya günlü sayılı yasa ile eklenen maddelerle yangın yerleriyle bağlı olmaksızın ankara i̇mar müdürlüğüne her türlü toprak üzerinde birleştürme ayırma ve eksiğiyle dağıtma yapabilme yetkisi tanınmıştıböylece hamur kuralının uygulanma alanı yangın yerleri dışındaki arsaları da içerecek biçimde genişletilmişti te yürürlüğe giren ve sayılı i̇mar yasası çıkarılıncaya başında değin yürürlükte kalan sayılı belediye yapı yolları yasası her türlü arsaların plan gereklerine göre belediyelerce birleştirilmesi ve eksiğiyle dağıtılması yetkisini öngörüyordu böylece hamur yetkisi ankara dışındaki belediyelere de tanınmıştı sayılı i̇mar yasasının konuyla ilgili maddesi kamu hizmetleri için ayrılan yerler için arsa başına tanınan eksik dağıtım payını çıkarmıştır ancak anayasa mahkemesinin günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesi imar ve yol istikamet planları sınırı içinde kalan özel ve tüzel kişilere ait taşınmaz malların plana uygun şekilde inşaata elverişli hale getirilmesi için sahiplerinin rızası aranmaksızın birbirleriyle ve yol fazlası ile birleştirilerek plan gereklerine göre bağımsız veya paylı olarak parsellere ayırmaya ve bunları yüzde yirmibeşe kadar noksanı ile sahiplerine dağıtmaya belediyeleri yetkili kıldığından tarla veya hamur kuralı adı verilen bu yöntem sonucu dolayısıyla kamulaştırma durumu ortaya çıktığından anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre gerçek karşılığı peşin ödenmedikçe kamulaştırma yapılamayacağı belirtilmiş sayılı yasanın maddesinde yer alan ve taşınmaz malın gerçek karşılığı verilmeksizin yüzde yirmibeşe kadar noksanıyla sahiplerine dağıtılabileceğini kapsayan kural anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptal edilmiştir sayılı yasada sayılı yasayla yılında anayasa mahkemesince iptal edilen hamur ilkesine ilişkin maddeye yeni bir nitelik verilmiş hamur kuralı ile ilgili işlemler yeniden düzenlenmiştir yeni biçimiyle madde belediyeye düzenlemeye bağlı tutulan arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinde yetence bir alanı düzenleme nedeniyle doğan değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşme yetkisini vermektedir düzenleme ortaklık payının düzenlenen arsalar yüzölçümünün yüzde yirmibeşini geçmiyeceği yasada belirtilmiştir yasa düzenleme ortaklık paylarının yüzölçümleri toplamı tutarındaki alanın düzenlenen yerlerde gereksinme duyulan yol meydan park otopark çocuk bahçesi yeşil alan gibi genel kamusal hizmetlerden bunlarla ilgili kuruluşlardan başka amaçlarla kullanılmasını yasaklamıştır böylelikle değiştirilmeden önceki maddede şüyulandırılan taşınmazların gerçek karşılığı verilmeksizin yüzde yirmibeşe kadar noksanı ile sahiplerine dağıtılabileceği hüküm altına alınmış değişiklikten sonraki maddede ise yüzde yirmibeş oranındaki noksan dağıtım düzenleme ortaklık payı olarak isimlendirilmiştir ve aynı nitelikteki işlemlerin yasal dayanığı olarak ortaya konmuştur sayılı yasayı yürürlükten kaldıran sayılı yasada yılında yapılan değişiklik aynı şekilde yer almış ve yüzde yirmibeş oranındaki düzenleme ortaklık payı yüzde otuzbeşe çıkarılmıştır ve bu payın meydana gelen değer artışı olduğunda hüküm altına alınmıştır her ne kadar belediyeler gerçek karşılığını vermeksizin aldıkları arsaları özel amaçları doğrultusunda değil kamu yararına yönelik bir amaç için ayırmakta iselerde bu durum arsaesas sayısı karar sayısı sahibinin iradesi dışında yapılan işlemler sonucu gerçek anlamda fakirleşmesine yol açmaktadır yasa koyucu arsa sahibinin taşınmazının düzenleme nedeniyle değerinin artacağı ve bu değer artışının çevredeki arsalara değer dalgası biçiminde yayılacağını dolayısıyla bu değer artışına karşılık arsasında yüzde otuzbeşlik eksilmeyi hukuken mümkün kılmışsada bu durumun her arsa için geçerli olabileceği düşünülemiyeceği gibi yapılan iş karşılığı ödenmeyen kamulaştırma olduğundan en azından kamulaştırma yasasının maddesine benzer bir yol izlenerek anayasanın maddesinde ifade edilen karşılıkları peşin ödenmek şartıyla kamulaştırma yapılması sağlanmış olabilirdi anayasamızın kamulaştırmayı düzenleyen maddesinin birinci fıkrası devlet ve kamu tüzelkişilerinin kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifak kurmaya yetkili olduklarını öngörmektedir bu durumda i̇mar yasasının maddesine göre düzenleme sırasında düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışı karşılığında arazi ve arsaların yüzölçümünün yüzde otuzbeşini geçmemek şartıyla düzenleme ortaklık payının alınması anayasanın maddesinde kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mültiyette bulunan taşınmaz malları kumalaştırmaya devlet ve kamu tüzelkişileri yetkili kılındıkları halde kamulaştırma yapılmaksızın ve arsa sahibinin onayını almaksınız tek yanlı doğrudan hareketle bedelsiz olarak alınmasına olanak verdiğinden anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddiye alınmıştır sonuç olarak i̇mar yasasına göre düzenlenen taşınmazların gerçek karşılığı verilmeksizin meydana gelen değer artışı nedeniyle yüzde otuzbeşine kadar noksanı ile sahiplerine dağıtılabilmesinin anayasaya aykırılığı nedeniyle sayılı yasanın maddesi uyarınca dosya kapsamının tebliğ alındıları ile birlikte tastikli örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 1,402 |
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur | 454 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir tcknun maddesinde yasa koyucu anayasanın maddesine aykırı olarak köy sınırları içerisinde yaşayan vatandaşların bir kez bile olsa meraya tecavüz eylemlerini cezalandırırken belediye sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlara bir ayrıcalık ve imtiyaz tanımak suretiyle aynı kurala tâbi tutmamıştır bu farklılık şüphesiz kuralda yer alan köy ve köylünün sözcüklerinden kaynaklanmaktadır hâl böyle olunca belediye sınırları içerisinde yaşayıp mera ve benzeri yerlere zaptetmek amacıyla tecavüz eden mütecavizler için tek yaptırım sayılı taşınmaz mal zilyetliğine yapılan tecavüzlerin önlenmesine dair kanunun maddesidir bu yasanın konuluş amacı ise idari otoritenin gücünü ve etkinliğini artırmak olduğundan belediye sınırları içerisinde orta malını korumak ve tahsis amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak mümkün olamamaktadır i̇tiraz konusu kuraldaki düzenleme nedeniyle bir taraftan köy sınırları dışındaki meralar korumasız kalırken öte yandan aynı eylemin failleri arasında meranın köy sınırları içerisinde veya dışında kalma durumuna göre farklılık yaratılmaktadır bu durum açıkça anayasamızın eşitlik ilkesine aykırıdır ülkemiz hayvancılığının gelişmesinde çok önemli bir yere sahip olan ve kaba yem ihtiyacının büyük kısmını sağlayan meraların ıslahı ve korunması amacıyla çıkartılan sayılı mera yasasının maddesi köy muhtarlarına ve belediye başkanlarına buraların korunması ve amacına uygun kullanmaları için herhangi bir ayrım yapmaksızın aynı oranda sorumluluk vermişken tcknun maddesinin itiraz konusu fıkrası korumayı sadece köy hudutları ile sınırlı tutmuştur anayasamızın maddesi incelendiğinde çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önleme konusunda köy merası yada belde merası diye bir ayrıma gidilmemiş ve bütün mera otlakiye ve yaylak gibi yerler sadece orta malı olarak kabul edilmiş ve herhangi bir istisna yada ayrıcalık getirilmemiştir dolayısıyla itiraz konusu kural bu yönü ile de açıkça anayasanın bu maddesine de aykırıdır anayasamızın maddesinde düzenlenen özel mülkiyet hakkının kazanılmasında getirilen sınırlamalardan birisine göre zilyed yılı aşkın süredir çekişmesiz ve aralıksız zilyet olduğunu ispatlasa dahi öncesinin orta malı olduğu anlaşılan taşınmazın mülkiyetini kazanamaz bu düzenlemenin amacı da hayvancılığı geliştirmek ve verimliliğini artırmaktır halbuki tck maddesinin fıkrası ile belediye sınırları içerisindeki mera ve otlakiyelerin tahsis amacına uygun olarak kullanılmasına aykırı olarak bir anlamda belde halkına bağışlanarak tarım arazisine dönüştürülmesine göz yumulmakta ve bir sınırlama getirilmemektedir bu nedenle göz göre belde mera ve otlakiyeleri daralmakta ve mera vasfını kaybetmektedir kural bu yönüyle de anayasanın ve planlamaya ilişkin maddelerine de aykırıdıresas sayısı karar sayısı belirtilen ve yüksek mahkemenizce resen nazara alınacak diğer nedenlerle itiraza konu tck maddesinin fıkrasının yukarıda anılan anayasamızın ve maddelerine aykırı olmaları nedeniyle anayasanın maddesi gereğince itirazen iptaline karar verilmesi arz ve itiraz olunur | 399 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen yasa maddesinin ‘hukuk devleti i̇lkesine ve bu bağlamda ‘masumiyet karinesi i̇lkesine ve ‘adil yargılanma hakkına aykırı olduğu düşünülmektedir çünkü hem ‘masumiyet karinesi hem de ‘adil yargılanma hakkı cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesinin yapı taşlarındandır hukuk devleti ise insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasakoyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birisi olan aklanmayı i̇steme hakkına bağlı olarak suçsuzluğunu ispatlamak isteyen herkese aleyhine kurulan hükmü i̇stinaf veya temyiz yasa yollarına götürebilme ve bu sayede iki dereceli yargılanma hakkından faydalanma imkanı tanınmalıdır her ne kadar sayılı yasanın ‘inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesine karşı itiraz yasa yoluna başvurma imkanı bulunmaktaysa da bu itiraz incelemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanabilmesi için yasada aranan şartların bulunup bulunmadığı hususlarıyla ilgili usulü ve sınırlı bir inceleme olduğu bilinmektedir yine yargıtay bu usulü incelemenin uygulamada sebep olduğu sorunların çözümü için itiraz mercinin inceleme yetkisini genişleten içtihatlar oluşturmaktaysa da yargıtay daireleri arasındaki içtihat farklılıklarının veya gelecekte içtihat değişikliklerinin ortaya çıkma ihtimalinin her zaman bulunması düşünüldüğünde aklanmayı i̇steme hakkının yasal zeminde koruma altına alınması zorunluğu kendisini göstermektedir i̇şte bu hakkı yasal zeminde koruma altına alma düşüncesiyle hareket eden yasa koyucu da sayılı yasanın ‘inci maddesinin ncı fıkrasına sayılı yasa ile sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez hükmünü eklemiştir görüldüğü gibi yasakoyucunun sayılı yasa ile ortaya koyduğu hassasiyetin iptali istenen düzenlemede göz ardı edildiği açıktır zira iptali istenen emredici nitelikteki madde verilir ibaresi uyarınca sanık istemese dahi aleyhine kurulan hükmün açıklanması geri bırakılmaktadır i̇ptali istenen düzenlemenin ortaya çıkardığı diğer bir sorun ise suçsuz olduğunu düşünmesine karşın aklanmayı i̇steme hakkı elinden alman ve istemediği bir denetim süresine yaş durumuna göre veya yıl boyunca tabi tutulan kişinin aleyhine tesis edilen bu denetim süresi içerisinde yeniden suç işleme ihtimalinin bulunmasıdır şayet istemediği halde denetim süresine tabi tutulan kişi denetim süresi devam ederken gerçekleştirdiği bir fiil nedeniyle ceza mahkemesinde yargılanacak olursa bu sefer istemesine rağmen sayılı yasanın ‘inci maddesinden bu maddenin inci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca faydalanamayacak ve adli sicil kaydına işlenen ilk hüküm yüzünden sayılı yasanın nci inci ve nci maddelerindeki gibi lehine olan yasal düzenle hiçbirisinden faydalanamama tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır i̇şte iptali istenen yasa maddesinin kişi üzerinde neden olduğu bu endişenin de giderilmesi gerekmektedir i̇şte bütün bu nedenlerle iptali istenen yasa maddesi türkiye cumhuriyeti anayasasının nci ve nci maddeleri ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı mahkememizde görülmekte olan davada uygulama yeri bulunan ve mahkememizce türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu düşünülen sayılı yasanın ‘inci maddesinin inci fıkrasında yer alan verilir ibaresinin i̇ptali̇ne karar verilmesi türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesine göre türk milleti adına yargı yetkisini kullanan bağımsız i̇stanbul anadolu çocuk ağır ceza mahkemesi tarafından arz ve talep olunur | 519 |
esas sayısı karar sayısı dava yersiz olarak yapılan sağlık giderlerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istemine ilişkindir davacı kurum tarafından tahsis numarası ile kendisine yaşlılık aylığı bağlanan davalının emeklilik işlemleri sırasında yılı dönemine ilişkin günlük hizmetinin sigorta sicil nolu adındaki sigortalıya ait olan günlerinin davalıya maledilmesi nedeniyle yaşlılık aylığı bağlanması koşulları oluşmadan davalıya yaşlılık aylığı bağlandığı bu durumun fark edilmesi üzerine bağlanan yaşlılık aylığının iptaline karar verildiği bu itibarla tarihleri arasında kendisi hakkında yapılan tl tutarındaki sağlık yardımının yersiz olduğu iddiası ile sayılı yasanın maddesi gereğince davalıdan tahsili amacıyla davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı davalının takibe itirazı neticesinde takibin durduğu bildirilerek anılan yasa hükmü gereğince davalının ödemekle yükümlü olduğu sağlık giderlerinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesi istenilmiştir yukarıda izah edilen talebe dayanak teşkil eden tarihli ve sayılı ve sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen bendinin tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu anlaşılmıştır anayasanın ve maddeleri ile anılan yasa maddesinin anayasanın bu maddelerine hangi yönlerden aykırı olduğu aşağıda açıklanacaktır sayılı kanun madde kurumca işverenlere sigortalılara isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu kanun kapsamındaki her türlü ödemeler kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte ilgililerin kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır anayasa madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir aykırılık gerekçesi hukuk devleti ilkesi kısaca devletin hukuka tabi olması ve kamu gücünün kullandığı her işlemin hukuka dayanması olarak açıklanabilir bu ilkenin yöneldiği amacın gerçekleştirilmesi için pek çok araç anayasada yer bulmuştur hukuk devleti bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunun zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerekir vatandaşların devlete karşıesas sayısı karar sayısı güven duyabilmeleri maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri hukuk güvenliğinin sağlandığı bir sistem içinde olanaklıdır hukuk devleti kanun devleti demek değildir hukukun vatandaşlara öngörülebilirlik ve güven sağlaması gerekir keyfi şekilde düzenlenen yaptırımlar ve vatandaşa yüklenen ağır yükler hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasa madde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir aykırılık gerekçesi önceden yapılmış ödemelerin geri alınmasına ilişkin olmakla iptali istenen kanun maddesi mülkiyet hakkını ihlal eder niteliktedir bir an için sosyal güvenlik kurumunun geri ödeme talebinin hukuka uygun olduğu kabul edilse dahi anayasa madde de öngörülen ilkeler çerçevesinde hakka daha az zarar verecek şekilde ölçülülük ilkesine uygun bir yol izlenmelidir oysa kanun hükmü mülkiyet hakkım tamamen ortadan kaldıracak şekilde düzenlenmiştir emeklilik işleminin sgk tarafından hatalı yapılması nedeniyle yapılacak geri ödeme talepleri iptali istenen madde öncesinde genel hükümler çerçevesinde yapılmaktaydı borçlar kanununun ilgili düzenlemeleri gereğince sebepsiz zenginleşme kapsamında kusur incelemesi yapılmaktaydı i̇yi niyetli kişilerin anayasal ve yasal yükümlülüklerini icra edemeyen ya da eksik icra eden idarenin kusuru nedeniyle ağır yaptırımlara maruz bırakılması anayasanın maddesi ile çizilen yola aykırıdır anayasa madde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar aykırılık gerekçesi anayasa bu düzenleme ile devletin bu alanda sorumluluğunu belirlemiştir kendi görevlilerinin kusuru ve mevzuatındaki eksikliklerden kaynaklanan durumlarda dahi devletin adeta özel hukuk kişisi gibi alelade bir alacak takibi yapar durumda olması kabul edilemez kurum görevlilerinin günlük sigortalılık süresinin ihmal sonucu davalıya maledilmesi nedeniyle davalıyı ağır bir yük altına sokan tek taraflı emeklilik statüsünün iptal edilmesi devlete yüklenen yükümlülüklere aykırıdır konunun uzmanı kişiler tarafından bile karmaşık olarak nitelendirilen sosyal güvenlik mevzuatı ve teşkilatının yanlış ya da eksikliği nedeniyle ortaya çıkacak zararın vatandaşlar üzerinde bırakılması düşünülemez en basit işlemlerin yapılması için bile danışman uzman ve bilirkişi adı altında kişilerin faaliyette bulunduğu bu alanda yapılan hatalı işlemlerden dolayı vatandaşın sorumlu tutulması kısıtlanmalıdır i̇lgili düzenleme idarenin kendi teşkilatını kontrol etme becerisi göstermemesi nedeniyle doğan zararların vatandaşın sırtına yüklenmesi sonucunu doğurmaktadır ki bu durum da kabul edilemez anayasa madde i̇darenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır aykırılık gerekçesi uyuşmazlık mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıkları adli yargıda görülmesi gerektiğini kabul etmektedir dava konusu edilen olayda idarenin hatalı işlemi nedeniyle maruz kalınan zarardan dolayı davacının talepte bulunması gerekirken idarenin davalıdan talepte bulunmasına anılan ve iptali istenen yasa hükmü neden olmaktadır i̇darenin kusuru nedeniyle hatalı olarak tesis edilen işlemden kaynaklanan ödemelerin geri alınması iptali istenen yasa hükmü ile ve i̇ş mahkemeleri aracılığı ile sağlanmıştır bu aşamada davalının hatalı işlem nedeniyle uğradığı zararın kurumdan tahsili istemi yine anılan yasal düzenleme karşısında sonuçsuz kalacaktıresas sayısı karar sayısı ü ü gerekçesi yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere tarihli ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin birinci fıkrasının tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen bendinin iptaline karar verilmesi istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli başvuru karan ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi numaralı fıkrasında belirtilen belgelerin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine dair davacı kurum vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda karar verildi | 906 |
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti sayılı orman kanununun maddesinin dördüncü fıkrasındaki hükümle kaçak orman mallarının taşınmasında kullanılan canlı ve cansız taşıtların kime ait olursa olsun idarece zapt edilmesi ve mahkemelerce de zoralıma karar verilmesi öngörülmüştür fıkradaki kime ait olursa olsun deyimi hükme genel müsadere cezası niteliğini vermekte ve masum kimselerin başkaları yerine zarar görmelerine ve cezalandırılmalarına yol açmaktadır çünkü zoralım da aslında bir cezadır oysa anayasa maddesinin beşinci fıkrasiyle ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesini kabul etmiştir öte yandan yine bu hüküm anayasanın maddesinin son fıkrasında yer alan genel müsadere cezası konulamaz kuralına aykırıdır | 97 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararname de diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bırakarak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmünde kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedirki anayasanın maddesinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız | 1,237 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir dava konusu vezirköprü ilçesi göllüalan köyü ada parsel kadastro tesbitinde olarak davalı adına tesbit görmüştür davacı orman i̇daresi tarafından süresi içerisinde kadastro tespitine itiraz davası açılmıştır taşınmazın sinin orman olduğu ileri sürülmüştür delil olarak keşif ve bilirkişi beyanlarına dayanılmıştır nizalı yerden yılında orman tahdidi geçmiştir yapılan tahdit kesinleşmiştir yüksek yargıtayın yerleşik uygulamasına göre kesinleşmiş orman tahdit haritası bulunan yerlerde bir yerin orman olup olmadığının kesinleşmiş orman tahdit haritasının fen memuru ve serbest orman mühendisi eliyle zemine uygulanması suretiyle belirlemek gerekmektedir mahallinde gününde yapılan keşifte fen memuru ve serbest orman mühendisi ile kesinleşmiş tahdit haritası zemine uygulanmıştır keşif sonucu hazırlanan bilirkişi raporlarından görüleceği üzere nizalı yerin ile gösterilen msinin orman arazisi olduğu ile gösterilen kısmın ise kültür arazisi olduğu anlaşılmıştır bu şekilde bilirkişi raporlarıyla nizalı yerde orman arazisinin olduğu görülmüştür davacı orman idaresi ise bu talepten daha az olmak üzere yer hakkında dava açmıştır davacı orman i̇daresi vekilince günlü ıslah dilekçesi verilerek olarak belirttikleri talep miktarını olarak artırdıklarını davanın bu şekilde ıslah edilmesini talep etmişlerdir ayrıca aynı dilekçe ile humk madde son cümlede yer alan ıslah ile netice talebin artırılamayacağına dair kanun hükmünün anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu hak arama hürriyetini daralttığı ve davaların süratle adil olarak sonuçlandırılmasına engel olduğu ileri sürülmüştür bu nedenle son cümlenin iptali için anayasa mahkemesine müracaat edilmesi hüküm iptal edilirse ıslah taleplerinin kabul edilmesi ve taleplerinin ye çıkartılarak bu miktar yerin orman niteliğiyle hazine adına tescili istenmiştir islah dilekçesinin davacı tarafından harçlandırıldığı görülmüştür davalı ise konuyu mahkemenin takdirine bırakmıştır davada uygulanacak kanun maddesi davacı vekilinin talebini artırmakla yaptığı işlem humk madde arasında düzenlenen davanın ıslahı işlemidir ancak usul kanunumuzun sistemine göre ıslah yoluyla sadece iddia ve savunmanın değiştirilmesi mümkündür humkmadde son cümle hükmü uyarınca ise ıslah yoluyla netice talebin artırılmasına imkan bulunmamaktadır bu düzenlemenin kanunumuzun sistematiğine ve bütünlüğüne uymadığı düşünülmektedir çünkü iddia ve savunmalar karşı tarafın muvafakatine bağlı olmak üzere zaten her zaman değiştirilebilmektedir islah yoluyla ise karşı tarafın muvafakat etmediği iddiaesas sayısı karar sayısı ve savunmalar yanında netice talebin de değiştirilebilmesi usul hukukumuz açısından daha uygun olacaktır i̇ptale konu kanun hükmünün tarihi boyutu ülkemizde ilk defa yürürlüğe giren usul kanunu hicri tarihli usulü muhakematı hukukiye kanunudur bu kanun fransa usul kanunundan iktibas edilmiştir yılına kadar çeşitli değişikliklerle yürürlükte kalmıştır kanunun ilk yürürlüğe girdiği metinde iptale konu hüküm bulunmamaktaydı ancak mart de yapılan değişiklikle kanunumuza girmiştir yılında yapılan hukuk reformları ile yeni medeni kanun ve borçlar kanunu kabul edilince usulü muhakematı hukukiye kanunu yetersiz hale gelmişti bu yüzden yeni bir usul kanununun yapılması ihtiyacı duyuldu yeni usul kanunu neuchatel usul kanunu fransa usul kanunu ve almanya usul kanunları ve ülkemizin ihtiyaçları ile eski kanun hükümleri dikkate alınarak hazırlanmıştı bu şekilde hazırlanan sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu de yürürlüğe girdi i̇ptale konu hüküm iptal edilen usulü muhakematı hukukiye kanununun maddesinde bulunmaktaydı yeni usul kanunumuza da aynen muhafaza edilerek alındı mehaz fransa almanya ve neuchatel usul kanunlarında ise benzer bir hüküm bulunmamaktadır sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu bu şekilde yılında yürürlüğe girmiş olup zaman içinde kökten değiştirme çalışmaları olmuştur son olarak adalet bakanlığınca yılında hazırlanan tasarının inci maddesinde iptale konu hükmün tam zıttı anlamında davacı ıslah yoluyla dava olunan şeyin miktarını da artırabilir hükmü kabul edilmişti ancak siyasi istikrarsızlıklar sebebiyle bu tasarı kanunlaşamamıştır i̇ptale konu hükmün uygulamada yarattığı sorunlar i̇ptale konu humk madde son cümle hükmü uyarınca dava açmak üzere mahkemeye müracaat eden kişilerin ve çok dikkatli davranmaları gerekmektedir i̇ddia ettikleri haklarını tam olarak belirlemeleri ve asla hata yapmamaları gerekmektedir eğer gerçek haklarından daha az talepte bulunmuşlarsa belirlenen gerçek haklarına göre taleplerini artıramamaktadırlar bu durumda mahkeme talep edilen kısım hakkında karar vermekte davacılar da geri kalan hakları için ikinci bir dava açmak zorunda kalmaktadırlar oysa çoğunlukla davacı daha davanın başlangıcında gerçekte haklı olduğu miktarı tam olarak bilememektedir davanın başlangıç safhasında ne davacı ne davalı ne de mahkeme gerçek hak miktarını tam olarak bilemezler çok defa davacının hakkının ne kadar olduğu uzun süren yargılama safahatı sonunda bilirkişi raporları tanık beyanları ve ibraz edilen diğer yazılı delillerle belirlenebilmektedir bu sebeble her zaman gerçek haktan daha az miktar hakkında dava açılması mümkündür bu durumda delillerin toplandığı mahkemede davanın ıslah edilmesine ve mahkemenin gerçek hakka karar vermesine engel olarak davacıya aynı konuda ikinci bir dava daha açmaya zorlamak hem boş yere emek masraf ve zaman harcanmasına sebeb olmakta hem de mahkemelerin iş yükünü artırmaktadır özellikle kadastro davalarını aylık askı ilanı süresi içinde açmak zorunluluğu bulunmaktadır bir köyden kadastro geçtiğinde binlerce taşınmazın kadastrosu yapılmaktadır bir aylık dava açma süresi içinde binlerce taşınmazın yeterli bir dikkatle incelenmesi mümkün değildir bu nedenle davacı orman i̇daresinin binlerce taşınmazı incelerken hata yapması normaldir normal olmayan ise ıslah yolu ile hatadan dönme imkanının tanınmamış olmasıdır islah yolu ile talebin artırılması mümkün olsa başkaca araştırma yapmadan hakkın tamamıesas sayısı karar sayısı konusunda karar vermek mümkün olacaktır bu şekilde elde edilen sonuç kuşkusuz daha adil olacaktır mahkememizde orman i̇daresinin açtığı ayrı davada daha aynı şekilde miktarda hata yapıldığından ıslah talebinde bulunulmuştur bu davalarda da bekletici mesele yapılmış olup yüksek anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karar beklenmektedir anayasaya aykırılık sebepleri anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır anayasanın maddesinde herkesin meşru yollardan davacı ve davalı olma iddia ve savunmada bulunma hakkı olduğu belirtilmiştir maddede de temel hak ve hürriyetlere dokunulamayacağı belirtilmiştir bu hükümler uyarınca devletin hak arama hürriyetini daraltan bütün sınırlamaları kaldırması adaletin tam olarak gerçekleşmesini sağlaması gerekmektedir humk madde son cümle hükmü ile meşru yollardan hak arama hürriyeti sınırlandırılmaktadır aynı davada ıslah hakkı tanınmadığından tarafların aynı konuda ikinci defa dava açmaları yeniden emek masraf ve zaman harcamaları gerekmektedir delillerin toplandığı mahkemede ıslah yolu ile belirlenen hakkın tamamı konusunda karar verilmesini sağlamak kuşkusuz daha adil olacaktır bu nedenle hükmün iptal edilmesinin yargılamayı daha adil hale getireceği düşünülmektedir anayasanın maddesinde yargılamanın en az giderle ve mümkün olan süratle bitirilmesinin gerektiği belirtilmiştir davacıya talep ettiği miktardan fazla olan hakkı için ıslah imkanı vermeyerek ikinci bir dava açmaya zorlamak mahkemelerin iş yükünü gereksiz yere artırmakta ve boş yere ikinci defa emek zaman ve para harcanmasına sebep olmaktadır bu nedenle humk madde son cümle hükmünün anayasanın inci maddesine de aykırı olduğu düşünülmektedir | 999 |
esas sayısı karar sayısı a yasa hükmünün anlamı sayılı sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurumları ile esenlendirme rehabilitasyon tesislerine verilecek döner sermaye hakkında kanunun günlü sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik maddesinin fıkrası ile döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında elde edilen döner sermaye gelirlerinden kimlere ek ödeme yapılabileceği hükme bağlanmış ve döner sermaye ek ödemelerinin oranının esas ve usullerinin belirlenmesinde yürütme organınca dikkate alınacak unsurlar tespit edilmiştir bu kapsamda anılan fıkranın ilk cümlesinde döner sermaye gelirlerinden döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir kuralına yer verilmiştir böylelikle döner sermayeli bir sağlık kurum veya kuruluşunda görev yapan herhangi bir personele döner sermaye ek ödemesi yapılabilmesi için bu personelin şu üç hukukî statüden biri kapsamında görev yapması zorunlu hale getirilmiştir memurlar sözleşmeli personel açıktan vekil olarak atananlar aktarılan yasa hükmü uyarınca döner sermayeli sağlık kurum veya kuruluşlarında görev yapan personel fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sunmuş olsa dahi eğer istihdam edildiği hukukî statü memur sözleşmeli personel veya açıktan vekil olarak atanan kapsamında değilse ek ödeme alamayacaktır diğer bir ifadeyle yasa koyucu sayılı kanunun maddesinin fıkrasında döner sermaye gelirlerinden döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir şeklinde bir kural öngörerek döner sermaye ek ödemelerinden yararlanacak kimselerin belirlenmesinde sağlık kuruluşunda çalışıp çalışmama döner sermaye gelirlerine fiilen katkı sunup sunmama gibi bir kriter benimsemek yerine takdir yetkisini döner sermaye gelirlerinden döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir biçimindeki hükümden yana kullanmış ve döner sermaye ek ödemelerinden yararlanacakların hukukî statü ölçütüne göre saptanmasını tercih etmiş bulunmaktadır anayasaya aykırılık nedenleri anayasanın maddesi yönünden anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayınlanan günlü k sayılı kararında ifade edildiği üzere anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğuesas sayısı karar sayısı belirtilmiştir bu ilke birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz sayılı kanunun maddesinin fıkrasında döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında elde edilen döner sermaye gelirlerinden kimlere ek ödeme yapılabileceği hükme bağlanmış ve döner sermaye ek ödemelerinin oranının esas ve usullerinin belirlenmesinde yürütme organınca hangi unsurların dikkate alınacağı belirlenmiştir şüphesiz bu hükmü düzenlerken yasama organının döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan tüm personele hiçbir âyrım gözetilmeksizin eşit oranda ödeme yapılmasını düzenleme gibi bir zorunluluğu bulunmamakta olup yasa koyucunun bu konuda anayasa hükümleriyle belirlenen çerçeve içerisinde takdir yetkisine sahip olduğu tabidir bununla birlikte yasama organı bu takdir yetkisini kullanırken anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine uygun hareket etmekle dolayısıyla aynı durumda bulunan durumları özdeş olan kimi kişilere ayrı kurallar uygulayarak kanun karşısında eşitlik ilkesini ihlal etmemekle diğer bir ifadeyle aynı hukuksal durumları farklı kurallara bağlı tutmamakla yükümlü bulunmaktadır döner sermaye gelirleri kamu kurum ve kuruluşları tarafından sunulan ticari nitelikteki mal ve hizmetlere benzer mal ve hizmetler karşılığında bunlardan yararlananlardan alınan bedeller ile söz konusu mal ve hizmetler için katlanılan maliyet arasındaki farkı ifade eden kârlardan devlet yardımlarından ve bağışlardan oluşmaktadır dolayısıyla döner sermaye gelirlerinden bir kısmının sağlık kurumlarında çalışan personele dağıtılması esasen sağlık kuruluşunda çalışıp kuruma gelir kazandıran mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan böylelikle döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine emeği ile vesile olan personele söz konusu katkılarının karşılığında bir miktar ödeme yapılmasıdır bu kapsamda sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personelin her birinin döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine yapmış olduğu katkı personelin eğitimi mesleki unvanı icra ettiği iş gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak farklılık arz etmektedir bu nedenle söz konusu faktörlerden hareketle personel arasında bir ayrıma gidilerek her bir personelin döner sermaye gelirlerinden alacağı payın farklı şekilde belirlenmesi farklı hukuksal durumda olan kimselere farklı hukuk kurallarının uygulanması anlamına gelecek ve eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmayacaktır nitekim itiraz konusu yasa maddesinin fıkrasının cümlesinde döner sermaye ödemelerinden yararlanacak olanlara yapılacak ödemenin oranının personelin unvanı görevi çalışma şartları ve süresi hizmete katkısı performansı tetkik eğitim öğretim ve araştırma faaliyetleri ile muayene ameliyat anestezi girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar doğrultusunda farklı şekilde belirlenmesi öngörülerek hakkaniyet ilkesi ile anayasanın maddesine uygun bir düzenleme yapılmıştır ancak sayılı kanunun maddesinin fıkrasında döner sermaye gelirlerinden yararlanabilecek personel istihdam edildikleri hukukî rejime göre belirlenmiş memur sözleşmeli personel ve açıktan vekil olarak atanan statüleri dışında bir başka hukukî rejime göre istihdam olunan personelin döner sermaye gelirlerinden yararlanması engellenmiştiresas sayısı karar sayısı oysa döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında görev icra ederek bu gelirlerin elde edilmesine katkı sağlayan memurlar sözleşmeli personel ve açıktan vekil olarak atananlar ile aynı yerde fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin kazanılmasına katkı sunan diğer personel döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlamak bakımından aynı hukukî durumdadırlar diğer bir ifadeyle döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında memur ya da sözleşmeli personel olarak veya açıktan vekil olarak atanmak suretiyle fiilen görev yapıp döner sermaye geliri elde edilen mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan personel ile döner sermaye gelirlerinin elde edildiği sağlık kurum ve kuruluşlarında memur sözleşmeli personel veya vekil personel dışında başka bir hukuki statüde fiilen görev yapıp döner sermaye geliri elde edilen mal ve hizmetlerin üretim sürecine katılan personel döner sermaye gelirlerine katkı sağlamak açısından özdeş durumdadırlar ve bu nedenle aynı konuda yani fiilen katkı sundukları döner sermaye gelirlerinden pay alıp almamak hususunda her iki personel grubu arasında ayrım yapılması anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelmektedir her ne kadar bahsi geçen iki personel grubunun hukukî statüleri bu çerçevede mesleğe alınma koşulları mesleki becerileri yaptıkları işin niteliği gibi hususlar farklılık arz etmekte ise de döner sermaye gelirlerinin ne oranda ödeneceğinin belirlenmesi noktasında her bir personel grubu hakkında farklı hükümler ihdasını hukuken mümkün kılan bu durum ödeme oranındanmiktarından bağımsız olarak döner sermaye gelirlerinden yararlanıp yararlanmamanın belirlenmesi noktasında aynı sağlık kurumundakuruluşunda çalışan personel hakkında farklı kurallar öngörülmesini haklı kılan bir sebep olarak nitelendirilemeyecektir sonuç olarak bir sağlık kurumunda ya da kuruluşunda fiilen çalışarak döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sunmak açısından aynı hukuki durumda bulunan personel arasında haklı bir nedene dayalı olmaksızın ayrıma giderek bir grup personele değişik oranlarda döner sermaye ek ödemesi yapılmasını öngörürken diğer bir grup personeli katkı sundukları döner sermaye gelirlerinden yapılan ek ödemeden tamamen yoksun bırakan itiraz konusu kural yasa önünde eşitlik ilkesini ihlal etmektedir ve dolayısıyla anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ve maddeleri yönünden anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayınlanan günlü k sayılı kararında ifade edildiği üzere anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir birleşmiş milletlerin başlıca adlî organı olarak kurulan uluslararası adalet divanının statüsünde bahsi geçen ve uluslararası hukuka ilişkin uyuşmazlıkların çözümündeesas sayısı karar sayısı ölçü norm olarak değerlendirilen uygar uluslar tarafından kabul gören genel hukuk ilkelerinin c anayasa mahkemesince hukuk devleti ilkesi kapsamında olduğu belirtilen hukukun üstün kuralları arasında kabul edilmesi gerekmektedir bu çerçevede tarihinde birleşmiş milletler genel kurulunda aralarında türkiyenin de bulunduğu üye devletin olumlu oyu ile kabul edilen resmi türkçe çevirisi günlü sayılı resmi gazetede yayınlanan insan haklarının tanınması ve korunması konusundaki önemi çok sayıda demokratik devlet tarafından kabul edilen ve bu kapsamda birçok anayasanın insan haklarına ilişkin hükümlerine ve insan hakları ile ilgili kendisinden sonra hazırlanan uluslararası sözleşmelerin neredeyse tamamına esin kaynağı oluşturan i̇nsan hakları evrensel bildirgesi hükümlerinin uygar uluslar tarafından kabul gören genel hukuk ilkelerinden bir kısmını yansıttığı ifade edilebilecek olup söz konusu bildirgenin maddesinin fıkrasında herkesin herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır kuralına yer verilmiş bulunmaktadır dolayısıyla anayasada öngörülen hukuk devleti ilkesi kapsamında yasama organının çalışanların ücret rejimleri ile ilgili düzenleme yaparken uygar uluslarca kabul gören bir genel hukuk ilkesi olarak eşit işe eşit ücret ilkesine uygun şekilde hareket etmesi gerekmektedir diğer taraftan eşit işe eşit ücret ilkesi anayasanın sadece maddesiyle değil ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükmünü içeren maddesiyle de doğrudan bağlantılı bulunmaktadır nitekim anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayınlanan günlü k sayılı kararının karşı oy yazısında isabetle belirtildiği üzere anayasanın ‘ücrette adalet sağlanması başlıklı maddesinde çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için devletin gerekli önlemleri alacağı öngörülmüş madde gerekçesinde ‘bu madde bütün çalışanlara çalışmalarının karşılığı olarak ödenecek olan ücret aylık ikramiyeler ve sosyal yardımların belli esasa dayandırılmasını öngörmektedir bu esaslardan ilki ücret aylık ikramiye ve sosyal yardımlar ancak ‘fiilen çalışma karşılığı olarak ödenecektir bunun için de iş süreleri işin verimi değeri ve niteliği dikkate alınacaktır denilmiştir anayasasının maddesinde yer alan ücrete ilişkin kuralın dayanağı i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesidir sözü edilen bildirgenin maddesinin nolu bendinde ‘herkesin herhangi bir ayırım gözetilmeksizin eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır denilmiş avrupa sosyal şartının maddesinin nolu çalışanların temel sosyal hakları topluluk şartının i̇ ve i̇i̇i̇ maddelerinde de eşit ve adil ücret hakkına ilişkin kurallara yer verilmiştir eşit işe eşit ücret ilkesi kamu çalışanlarının aylıklarının belirlenmesinde yaşamsal bir ölçüt olarak alınmalı anayasa ve uluslarüstü normlarda öngörülen biçimde ücret ödenmesini sağlayacak yasal kurallar getirilmelidir kuşkusuz ki i̇lo sözleşmesinde öngörüldüğü gibi ücret deyimi her türlü ek ödemeyi de kapsamaktadır bakılmakta olan davada uygulanacak norm olan sayılı kanunun maddesinin fıkrasının iptal istemine konu hükmü ise döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlayan bir kısım personele bu gelirlerden değişen oranlarda yararlanma olanağı verirken sayılı kanunun maddesi uyarınca çalışan geçici personel gibi bir kısım çalışanı bu haktan yoksun bırakıpesas sayısı karar sayısı emeklerinin karşılığını vermeyerek eşit işe eşit ücret ilkesine ücretin emeğin karşılığı olduğu prensibine ve çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etme haklarına ayrıca döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı sağlamakla birlikte bu gelirlerden ek ödeme almayan personelin emeklerinin karşılığının onlar dışındaki başka personel arasında paylaşılmasına izin vererek diğer bir ifadeyle belli bir hukukî statü kapsamında çalışanların emeğini de içinde barındıran gelirlerin bu çalışanlar dışındaki diğer personel arasında dağıtılmasını öngörerek yine eşit işe eşit ücret ilkesine ücretin emeğin karşılığı olduğu prensibine ve çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etme haklarına aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle itiraz konusu kural anayasanın ve maddelerine de aykırıdır yukarida açiklanan gerekçelerle günlü sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı sağlık bakanlığına bağlı sağlık kurumları ile esenlendirme rehabilitasyon tesislerine verilecek döner sermaye hakkında kanunun günlü sayılı kanun hükmünde kararname ile değişik maddesinin fıkrasının cümlesinin memurlar ve sözleşmeli şeklindeki bölümünün anayasanın maddesi ile ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından söz konusu yasa hükmünün iptali için itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı kanunun maddesi uyarınca başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesinin davayı açan belgelerin ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar beş ay süreyle dava dosyasının bekletilmesine tarihinde karar verildi | 1,871 |
esas sayısı karar sayısı i anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden değerlendi̇rme anayasanın inci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasa ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlet olarak tanımlanmaktadır hukuk devleti ilkesi gereği yasaların kamu yararına dayanması kuralların herkes için konulması bu kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçütlerinin de göz önünde tutulması gerekmektedir hukuk devletinde ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar ülkenin ceza politikasına göre belirlenecektir ceza politikasının belirlenmesinde ise ceza hukukunun ana ilkeleri anayasanın konuya ilişkin kuralları başta olmak üzere ülkenin sosyal kültürel yapısı etik değerleri ve ekonomik hayatın gereksinmeleri göz önüne alınacaktır bununla birlikte hukuk devletinde hangi eylemlerin suç sayılacağı ve bu suçları işleyenlere ne tür ve miktarda ceza verileceği nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği ve ceza sistemini tamamlayan müesseselerin neler olacağı konusunda yasa koyucu takdir hakkına sahiptir fakat yasakoyucunun bu takdir hakkını anayasa ve ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olmamak koşulu ile kullanması gerekmektedir görüleceği üzere hukuk devleti olmanın olmazsa olmaz gereklerinden biri adaletli bir hukuk düzeni kurmaktır yasakoyucu adaletli bir hukuk düzeni oluştururken ceza politikasının bir gereği olarak ceza yaptırımı belirleyeceği sırada ülkenin sosyal kültürel yapısını ve etik değerlerini göz önünde bulundurucaktır yine yapılan yasaların kamu yararına dayandırılması yasa yapımı sırasında adalet ve hakkaniyet ölçülerinin gözetilmesi ve ceza yaptırımı belirlerken ceza hukukunun temel ilkelerinin ve anayasanın konuya ilişkin kurallarının göz önünde bulundurması da hukuk devleti olmanın zorunluluklarındandır mahkememizde yargılaması yapılan somut olay çizilen anayasal çerçeve kapsamında incelendiğinde uygulanacak hukuk kuralının belirlenen teorik çerçeveye uygun olmadığı kanaatine varılmıştır bu kanaatimize dayanak teşkil eden aykırılıklar aşağıda bentler halinde belirtilmiştir yasa yapımı sırasında ülkenin sosyal kültürel yapısı ve etik değerleri göz önünde bulundurulmamıştır öncelikle çocuk yaşta gerçekleştirilen evliliklerin önüne geçilmesinin ve çocuklara karşı cinsel istismarın önlenmesinin her hukuk düzenin nihai amacı olması gerektiği tespitinin yapılması gerekmektedir bu amaca ulaşılabilmesi için atılması gerekli hukuki idari yapısal her türlü adımın desteklenmesi gerektiği konusunda kuşku bulunmamaktadır mahkememizin iptal başvurusu yaparkan amaçladığı netice de bu amacın gerçekleştirilmesi çabasıyla çelişmemektedir zira mahkememiz bu yüce amacın gerçekleştirilmeye çalışılması sırasında ezilen çimlerin dikkate alınması gerektiği kanaatindediresas sayısı karar sayısı ülkemizin özellikle doğu bölgelerinde kız çocuklarının henüz reşit olmadan hatta evlilik çağına gelmeden evlendirildikleri bir vakıadır bu durumun öteden beri süregelen ve terkedilmesi gerektiği konusunda kuşku bulunmayan toplumsal bir hastalık olduğu da izahtan varestedir bir takım toplumsal yanlışların ceza politikası ile izale edilmesi bir yöntem olarak kabul edilebilir hatta cinsel suçlara ilişkin sayılı yasada bulunan bir takım hükümlerin sayılı yasaya alınmaması bu tavrın bir gereği olarak görülmelidir fakat tüm bu zorunluluklara rağmen evlilik birliği halen devam eden ve hatta bu birlik içerisinde çocuk sahibi olan ailelerde küçük yaşta evlenilmiş olması nedeniyle babanın ceza yaptırımına tabi tutulmuş olması halinde söz konusu yasanın yapımı sırasında ülkenin sosyal ve kültürel yapısının göz önünde bulundurulduğunu söyleme olanağı bulunmadığı sonucuna varılmıştır i̇ptali istenilen ceza yaptırımı belirlenirken kamu yararı gözetilmemiştir tcknın üncü maddesinde cinsel istismar suçunun yaptırımı belirlenirken halen evli olan şahısların durumları için farklı bir yaptırım belirlenmediği için kutsal aile kurumunun korunması imkanı ortadan kaldırılmıştır çocuk yaşta bir kadınla evlenen babayı alt sınırı en az yıl olan ceza yaptırımına çarptırırken onun korumasına gözetmesine desteğine ve hatta sevgisine muhtaç olan çocukların durumu düşünülmemiştir yine eşini sevdiğini söyleyen ve dosyamıza konu olan olayda olduğu gibi yargılama sırasında reşit olan bir insanın yuvasının dağılacağı ihtimali göz önünde bulundurulmaksızın yasa yapılması yoluna gidilmiştir tüm suçların nihai mağduru toplumdur şahsa karşı işlenen suçların doğrudan mağduru ise suçun üzerinde icra edildiği kişidir mutlu bir evliliğin devam ettiği birlikteliklerde suçun mağduru olan reşit kişinin iradesi uygulanması gereken yasa hükmüyle çelişmektedir yine suçun nihai mağduru olan toplumun yararı ile birliktelikten meydana gelen çocukların yararları karşılaştırıldığında çocukların yararının üstün tutulması gerektiği kanaatimizce ortak vicdan tarafından da istenilecektir hal böyle iken küçük yaşta bir kıza zorla tecavüz eden adi bir suçlu ile toplumsal alışkanlıkları gereği ve halisane bir niyet ile geleneklerine göre evlenen ve hatta çocuk sahibi olan iyi bir aile babasının aynı ceza yaptırımına tabi tutulmasının doğru olmayacağı değerlendirilmiştir aynı zamanda böyle bir ceza yaptırımının belirlenmesi sırasında kamu yaranının gözetildiğini söyleme imkanı da bulunmadığı değerlendirilmiştir toplumun temel taşı olan aile kurumunu dağıtacak sonuçlara gebe olan yasa maddesinin uygulanması halinde babanın cezaevine girmesi annenin eşsiz ve desteksiz kalması çocukların babasız parasız ve sevgisiz kalması sonuçlarının doğmasına neden olunacaktır mahkememizce böyle bir sonucun kamunun ne şekilde yararına olacağı sorusunun iptal başvurusu değerlendirilirken dikkate alınması gerektiği sonucuna varılmıştır yasa yapımı sırasında adalet ve hakkaniyet ölçüleri gözetilmemiştir hukuk devletinde yapılan yasaların herkese eşit uygulanması gerekmektedir ancak bu eşitliği mutlak eşitlik olarak algılamamak gerekir kastedilen eşitlik benzer durumda olan şahıslara aynı yasa maddesinin uygulanmasıdır oysa tcknın üncü maddesi birbirinden farklı olarak değerlendirilmesi gereken maddi vakıalar için farklı hükümler öngörmediği için yasanın mutlak olarak her durumdaki kişilere aynı şekilde uygulanması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır bu sayede örneğin evli olan fakat buna rağmen yaşının küçük olduğunu bildiği birisine karşı cinsel istismar fiilini işleyen birisi ile geleneklerine göre yuva kurma gayesiyle ve kutsal bir amaç uğruna evlenen ve hatta çocuk sahibi olan şahısların aynı ceza yaptırımına tabi tutulması sonucu ortaya çıkmaktadır dolayısıyla yasa yapımı sırasında adalet ve hakkaniyet ölçüleri gözetilmediği için adaletsiz sonuçların ortaya çıkmasına zemin hazırlanmış olmaktadıresas sayısı karar sayısı mahkememizin bu açıklamalarından küçük yaşta birisiyle evlenen şahısların cezalandırılmaması gerektiği kanaatinde olduğu sonucunun çıkarılmaması için açıkça vurgulamak isteriz ki dikkat çekmek istediğimiz nokta mevcut haliyle yasanın uygulanması halinde adaletsiz bir durumun ortaya çıkacağıdır belki bu durumun ortadan kaldırılması için başka bir yaptırım veyahut daha hafif bir yaptırım ile daha adaletli bir sonuca ulaşabilmek mümkün olacaktır yasa yapımı sırasında anayasanın konuya ilişkin hükümleri gözetilmemiştir anayasamızın inci maddesinde aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilâtı kurar her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır hükümleri bulunmaktadır dolayısıyla anayasamız ailenin toplumun temeli olduğu saptamasında bulunduktan sonra devletin ailenin korunması bakımından gerekli tedbirleri alacağı ve her çocuğun ana babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahip olduğu hüküm altına almıştır anayasamızın ailenin ve çocukların korunmasına ilişkin yukarıda açıklanan ve başka türlü açıklanması mümkün olmayan amir hükümlerine rağmen küçük yaşta evlendiği eşinden çocuk sahibi olan ve mutlu bir evlilik sürdüren şahısların diğer adi suçlularla aynı yasa maddesine tabi olacak şekilde yargılanmalarını öngören tcknın üncü maddesinin anayasa ile uyarlılığının bulunduğunu söyleme imkanı olmadığı kanaatine varılmıştır bu bölümde izaha çalışılan hususlar birlikte değerlendirildiğinde kanunlaştığı sırada ülkedeki sosyal ve kültürel yapı ile bağı göz önünde bulundurulmadan kamu yararı gözetilmeden hakkaniyet ölçüleri nazarı dikkate alınmadan ve anayasanın ilgili hükümlerine dikkat edilmeden hazırlanan tcknın üncü maddesinin anayasanın inci maddesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir anayasanin uncu maddesi̇ yönünden değerlendi̇rme anayasamızın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hükmü bulunmaktadır bu hükme göre devlet eşitliğin sağlanması için gerekli önlemleri alacaktır çocuklar ve kadınlar bakımından bu eşitliğin sağlanması için atılacak adımların eşitlik ilkesine aykırılık olarak yorumlanamayacağına ilişkin hüküm devletin eşitliğin sağlanması için pasif görevinin dışında aktif bir işlevinin de bulunduğu anlamına gelmektedir zaten ailenin korunmasına ilişkin haklar pozitif statü hakları olduğundan devletin bu hakların tam olarak temini için gerekli adımları atmasını zorunlu kılmaktadır devletin pozitif statü haklarının temini için atacağı adımlar elbette yalnızca ekonomik bir takım girişimlerden ibaret olmayacaktır bu haklara ilişkin uluslararası bir yasal çerçeve çizilmesi de bu çalışmaların olmazsa olmazıdır i̇ptale konu edilen yasa maddesi evlilik birliği içerisindeki kadının ve çocuğun haklarını ağır derecede zedelemektedir yasakoyucunun farklı durumları göz önünde bulundurmayarak oluşturduğu yasa maddesi eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır bu nedenle söz konusu yasa maddesinin anayasanın uncu maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştıresas sayısı karar sayısı iii anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden değerlendi̇rme i̇ptali istenilen tcknın üncü maddesinin dosyamızda yargılamaya konu olan olay özelinde değerlendirildiğinde anayasamızın inci maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasanın söz konusu aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilâtı kurar her çocuk korunma ve bakımdan yararlanma yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir devlet her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır hükmünün başka şekilde tevili imkanı bulunmadığı sonucuna varılmıştır belki tcknın üncü maddesinin dosyamıza yansıyan hali dışında herhangi bir aykırılığının bulunmadığı ileri sürülebilecek olsa da yasakoyucunun her türlü ihtimali düşünerek adil ve hakkaniyetli kural vaz etme zorunluluğu nedeniyle farklı durumlara uygulanması durumunda adil olmayan sonuçlar doğuracağı muhakkak olan yasa hükmünün iptali gerektiği kanaatine ulaşılmıştır sonuç yukarıda açıklanan gerekçeye dayanılarak mahkememizce sayılı tcknun maddesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının nci uncu ve inci maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın ve maddeleri gereğince dosyanın içinde bulunan bütün evrakların onaylı suretleri çekildikten sonra ve anayasaya aykırılık hususundaki gerekçeli kararımız ile birlikte dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine bu nedenle anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına oy çokluğuyla karar verilmiştir | 1,575 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçelerinde özetle orman genel müdürlüğünün verilerine göre ülkemizde bin hektar kestane ve kızılağaç ormanı bulunduğu kızılağaç biyolojisi gereği diğer orman ağaçlarıyla birlikte ya da dağınık kümeler biçiminde varlığını sürdürebildiğinden sözü edilen bu bin hektar orman alanının da buna koşut olarak dağınıklık gösterdiği kestane ağacının birinci derece toprak kaymasına açık yörelerden olan doğu karadeniz bölgesinin asli ağaç türü olup odunundan kereste olarak yararlanıldığı kızılağaç ve kestane ağacı örtüsünün ölçüsüz bir şekilde kullanıma açılmasının olumsuz sonuçlarının kısa sürede ortaya çıktığı böylece bunların hızla yok olmasıyla daha da bozulan su ve toprak dengesi yüzünden toprak kaymaları ile kayıplarının yaygınlaşıp yoğunlaşacağı anayasanın maddesiyle devlete toprağın erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli önlemleri alma görevi verildiği kaybedilen toprak örtüsünün yeniden oluşması için binlerce yılın geçmesi gerektiği toprakla birlikte doğal besin maddelerinin de kaybolduğu erozyonla sürüklenen toprakların barajları doldurarak onların ekonomik ömürlerini kısalttığı bitki örtüsü ve toprağın olmadığı yüzeylerde sel ve çığ felaketlerinin arttığı iklim değişikliği ve bozulan denge sonucunda doğal kaynaklar kaybedildiğinden toprağın aşındığı bu nedenle toprak kayıplarının artmasına yol açacak olan söz konusu düzenlemenin anayasaya uygun düşmediği anayasanın maddesinde de herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla ve yasayla sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı biçimde kullanılamayacağının belirtildiği türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun kabul ettiği tarih ve sayılı orman kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunnun cumhurbaşkanınca ve maddeleri anayasaya aykırı bulunarak yayımlanması uygun görülmediğinden bir kez daha görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine geri gönderildiği cumhurbaşkanının geri gönderdiği ancak tbmm genel kurulunun aynen kabul ettiği sayılı kanunun sayılı orman kanununun maddesinde yaptığı değişiklikle kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin maddenin fıkrasının kapsamından çıkartılarak fıkrası kapsamına sokulduğu böylece kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin orman ağacı kapsamından çıkarılarak meyveli ağaç kapsamına alındığı dolayısıyla orman alanlarının büyük ölçüde daraltıldığı sayılı orman kanununun maddesinde yapılan değişiklikle de kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin sahiplerinin kullanım koşullarının değiştirildiği ve köy muhtarlarınca düzenlenen belge ile kesim yapılmasının olanaklı hâle getirildiği bu suretle kızılağaçlıklar ve aşılı kestaneliklerin üzerinde bulundukları arazi sahiplerinin kullanımına açılırken anayasadaki ormanların devletçe gözetilmesi ve denetlenmesi ilkesinden vazgeçildiği bu arada sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önce orman sayılmayan özel mülkiyetteki tapulu arazide ormanlarda doğal olarak yetişen ağaçlar fıstık çamları ya da palamut meşelerinden birinin orman yönetiminden izin almadan kesilmesini suç sayan orman yasasının maddesinin bendinin anayasanın maddesindeki mülkiyet hakkı ile bağdaşmadığı ileri sürülerek itiraz yoluyla anayasa mahkemesinde dava açıldığı bu başvuru üzerine anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında itiraz konusu kuralın mülkiyet hakkını sınırladığının kuşkusuz olduğu orman sayılmayan sahipli yerlerdeki fıstık çamları üzerindeki mülkiyet hakkına getirilen sınırlamanın konusunun bu ağaçları kesmeden önce yerel orman idaresine haber vermek ve bir tutanakla belgelendirmek olduğu kamu yararı amacıyla getirilen bu sınırlama hakkın kullanılmasını ortadan kaldıran veya önemli ölçüde zorlaştıran bir nitelik taşımadığından demokratik toplum düzeninin gereklerine de aykırılık oluşturmadığının belirtildiği öte yandan anayasanın ormanların korunması ve geliştirilmesi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında ormanların korunmasıesas sayısı karar sayısı ve alanlarının genişletilmesi için gerekli yasaları çıkarıp önlemler almak ve yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirmek ve onları gözetmek görevinin devlete verildiği dördüncü fıkrasında da orman olarak korunmasında bilim ve fen bakımından yarar görülmeyen tersine tarım alanlarına dönüştürülmesinde yarar olduğu saptanan yerler ile tarihinden önce bilim ve fen yönünden orman niteliğini tam olarak yitiren tarla bağ meyvelik zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında ya da hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu saptanan arazilerin şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamayacağının kurala bağlandığı bu nedenlerle dava konusu kuralların anayasanın ve maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması gerektiği ileri sürülmektedir | 578 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin günlü iptal isteminin gerekçesi aynen şöyledir çağdaş hukuk düzeninde suç faili olabilmek için iki temel şartın bulunması gerekli bulunmaktadır bunlardan birincisi insan olmak ikincisi hayatta bulunmaktır i̇nsan olmak şartından anlaşılacağı veçhile insandan sayılmayan eşya veya canlılar suç faili olamazlar ayrıca önemli bir husus da isnat kabiliyetiyle kusurluluğu etkileyen hallerin sadece gerçek kişiler hakkında geçerli olabileceğidir tarihli anayasamızın fıkrasında da kabul edilen esasa göre ceza sorumluluğu şahsi̇di̇r hukuk mevzuatımızda ve özellikle ceza kanunumuzda tüzelkişilerin suç faili olabilecekleri kabul edilmiş değildir ceza kanunumuzun sistemine göre suç faili olarak çeşitli maddelerde sözü geçen her kim kimse gibi deyimler daima gerçek kişileri ifade etmiştir tüm bu nedenlerle sayılı çek hâmillerini koruma kanununun maddesinin hüküm itibariyle anayasamızın fıkrasının ceza sorumluluğu şahsi̇di̇r âmir hükmüne aykırı olduğuna mahkememizce kanaat edilmiştir bu nedenle mezkûr yasanın belirtilen maddesinin iptali cihetiyle anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere iddianame suretiyle ekli olarak cumhuriyet savcılığına gönderilmesine cmuknun maddesi uyarınca muvakkaten davanın durdurulmasına anayasa mahkemesinden cevap geldiğinde dosyanın günsüz ele alınmasına cevap gelmemesi halinde ayın hitamında mahkemece dosyanın resen ele alınmasına karar verildi | 179 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın çalışma hürriyeti ve kişilerin öğrenim ve mesleklerini seçme hakları ve temel insan hakları çerçevesinde kişilerin tercih ederek mezun oldukları yüksek öğretim kurumunun salt mezun olunması nedeniyle sağladığı serbest meslek statüsünün avukat doktor diş hekimi veteriner eczacı mühendis kimyager vb engellenmesi mümkün değildir i̇lgililer mezun oldukları okulun kendileri için sağladığı mesleki unvan nedeniyle serbest veya kamuda çalışmak isteyebilirler kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmak isteyenlerin ilgili kurum mevzuatı ile belirlenen objektif ölçütler ve mevzuatla getirilen koşulları taşımaları özel ve serbest olarak mesleklerini icra etmek isteyenlerin ise meslek odalarınca belirlenen staj vb koşulları yerine getirmeleri esas olup bu esasları yerine getirerek meslek unvanını ve bu unvanın sağladığı hakları elde edenlerin serbest olarak mesleklerini istedikleri yerde icra edebilmeleri anayasal bir haktır dava avukat olan davacının denizli barosundan ankara barosuna nakil talebinin reddine ilişkin türkiye barolar birliği yönetim kurulunun tarihli ve k sayılı işleminin iptali ve sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır anayasanın maddesinde kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmüne maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü ve maddesinde herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir hükmüne maddesinde herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır hükmüne maddesinde ise çalışma herkesin hakkı ve ödevidiresas sayısı karar sayısı devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır hükmüne yer verilmiştir sayıl avukatlık kanunun maddesinde nakil isteği ile başvurulan baronun yönetim kurulu istekte bulunan avukat hakkında gerekli gördüğü her türlü inceleme ve işlemleri yapar ve özellikle avukatın disiplin kovuşturması altında olup olmadığını ödenecek borcu bulunup bulunmadığını levhasına yazılı olduğu barodan sorar disiplin kovuşturmasının sonuçlanmasından veya avukatın baroya borçlarını ödemesinden evvel hiçbir işlem yapılamaz hükmü yer almaktadır yukarıda açık hükmüne yer verilen yasal düzenleme incelendiğinde serbest avukat olarak çalışanların bir barodan başka bir baroya nakil talebinde bulunması halinde başvurularının haklarında varsa disiplin kovuşturmasının sonuçlanmasından veya avukatın baroya borçlarını ödemesinden evvel hiçbir işlem yapılamayacağı yolundaki yasal düzenlemenin avukatların ülkenin her yerinde iş alabilecekleri her bir baronun üyeleri üzerinde aynı yetkilere sahip olduğu göz önüne alındığında anılan kanun maddesinin disiplin kovuşturmasının sonuçlanmasından veya avukatın baroya borçlarını ödemesinden evvel hiçbir işlem yapılamaz yolundaki hükmü anayasanın ve maddelerine aykırıdır zira maddenin anılan hükmü ile serbest avukatlık yapanlara çalışma yerini istediği zaman değiştirmesine engel getirilmek suretiyle anayasanın çalışma hürriyetine ilişkin tanıdığı haklar ile maddesi ihlal edilmiş olmaktadır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır yasa ile barolar arası nakillere kısıtlama getirilmesi kamusal gereklilik içinde değerlendirilse dahi disiplin kovuşturmasının sonuçlanmasından veya avukatın baroya borçlarını ödemesinden evvel hiçbir işlem yapılamaz yolundaki düzenleme amaca ulaşmak için ölçülülük ilkesinin de ihlalini oluşturmaktadır anayasa yargısı kararlarında da değinildiği üzere temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalarda orantılılık ilkesi açısından aracın kullanılması amaca ulaşmak için elverişli olmalıdır ayrıca aracın kullanılması amaca ulaşmak için zorunlu olmalıdır yani yasa ile temel hak ve özgürlüklere yapılan müdahale ile yaratılan durum dışında amaca ulaşmak için başka bir yol bulunmaması gerekir olayda ise nakil talepleri hakkında hiç bir işlem yapılamaması biçimindeki uygulama serbest meslek yoluyla avukatlık hizmeti sunumunda son ve zorunlu tek seçenek olarak kalan bir uygulama olmayıp türkiye barolar birliği tarafından tercih edilerek avukatların temel hak ve özgürlüklerini ihlal eden bir uygulamadır | 719 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal nedenleri̇ davalı vekili davalının sskya yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu sırada tarihinde beyan ve taahhüt belgesi imzalarken tc emekli sandığından tahsis numarası ile aylık aldığını açıkça bildiğini davalının kurumu yanıltma gibi bir kastı yada kusurlu davranışı olmadığını ayrıca herhangi bir hataya mahal vermemek adına bu durumu ihbar ettiğini ihbar etmesine rağmen kendisine yaşlılık aylığı bağlandığını bunun yargıtay hukuk dairesinin günlü ve sayılı bozma ilamına konu yaptığı sayılı yasanın yersiz ödemelerin geri alınmasını düzenleyen maddesinin bendi sayılı tc anayasasının maddesine açıkça aykırı olduğunu dava dosyasına konu çekişmede davalının tarihinden itibaren tc emekli sandığına bağlı tahsis dosyası ile muhtaçlık aylığı almakta iken sayılı yasa kapsamında çalışarak yasanın öngördüğü prim ödeme gün sayısı ve hizmet süresi yönünden yaşlılık aylığı almaya hak kazandığından tarihinde ssk beyan ve taahhüt belgesinde bu hususu açıkça beyan ettiğine ilişkin bir uyuşmazlık olmadığını davalının bu açık beyanına rağmen tarihinden tarihine kadar hem tc emekli sandığından hem de ssk başkanlığından aylıklar aldığı konusunda da bir uyuşmazlık bulunmadığını ancak davalının açık beyanına rağmen ödenen aylıkların yargıtay hukuk dairesinin bozma ilamına göre sayılı yasanın maddesinin sebepsiz zenginleşmenin özel bir hali olduğu görüşüyle bu ödemelerin sayılı borçlar kanunu hükümlerine göre geri istenemeyeceği konusunda uyuşmazlık bulunduğunu yersiz ödemelerin geri alınmasını düzenleyen maddenin bendinin yer aldığı sayılı yasa dava konusu olayın vukuundan çok sonra tarihli yürürlüğe girdiğini bu tarihte yürürlüğe giren yasanın maddesinin bendinin uygulaması olarak devletine ve devletinin işlemlerine güvenen davalının açık beyanına rağmen yıl boyunca aylık ödenmeye devam ettikten sonra kurumun hatasından kaynaklanan yersiz ödemelerin yıl geriye doğru sigortalıya tebliğ tarihinden itibaren ay faizsiz sonrasında yasal faizi ile talep edilebilmesi aynı zamanda kazanılmış haklara saygı ilkesine de açıkça aykırı olduğu da şüphesizdir beyanında bulunmuş olup belirtilen gerekçeler mahkememizce ciddi bulunarak sözkonusu talebin değerlendirilmesi için anayasa mahkemesine başvurmak gerekmiştir i̇tirazın konusu sayılı yasanın md bendi hatalı işlemin tespit tarihinden itibaren geriye doğru düzenlemesinin sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önceki döneme ilişkin ihtilaflarda uygulama alanı sağladığı bu nedenle anayasanın md kanunların geriye yürümezlik ilkesine aykırılık iddiası yönünde değerlendirmesi için iptal istemidir sonuç ve i̇stem anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmekle sayılı yasanın bendinin anayasanın kanunlarının geriye yürümezliği ilkesinin anayasaya aykırılığı iddiasının değerlendirilmesi arz ve talep olunur | 355 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ptt genel müdürlüğü bünyesinde sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmekte iken tarihinde emekli olan davacının emekli olmadan önce gün kesintisiz işe gelmediğinin belirlendiğinden bahisle sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendi uyarınca tarihi itibariyle sözleşmesi feshi yoluna gidildiği buna karşın davacı açısından sabit görünen i̇zinsiz veya kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın kesintisiz gün veya bir sözleşme dönemi içinde kesintili gün göreve gelmemek fiilinin sayılı yasadaki karşılığının maddesinin bendinin alt bendine göre kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olduğu buna göre davalı idare bünyesinde davacı ile aynı işi yapmasına karşın sayılı yasa kapsamında istihdam edilen bir personelin aynı fiili işlemesi durumunda muhatap olacağı cezanın kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olacağı bunun ise anayasanın maddesinde yer alan herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önündeeşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerindekanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde yer alan herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar şeklindeki hükümlere aykırı olacağı düşünülmektedir her ne kadar davacının sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmesi nedeniyle sayılı yasa kapsamında istihdam edilen diğer kamu görevlileriyle aynı konum ve statüde olmadığı farklı statüde olan kamu görevlilerine farklı hükümler uygulanmasın doğal olduğu dolayısıyla ortada eşitlik ilkesine aykırı bir durum bulunmadığı düşünülebilir ise de aynı kurumda görevli ve aynı işi yapan iki kamu görevlisinden sayılı yasa kapsamında istihdam edilenin gün kesintisiz ve mazeretsiz işe gelmemiş olması ile sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilenin gün kesintisiz ve mazeretsiz işe gelmemiş olmasının kurumun disiplin ve düzenini bozma açısından farklı etkiler doğuracağının kabulüne olanak bulunmamaktadır elbette istihdam şekillerinin farklı olmasından dolayı özlük hakları vb ekonomik konularda farklı hükümlere tabi tutulacaklardır ancak disiplin hükümleri bakımından farklı hükümlere tabi tutulmalarının iptali istenilen hüküm dışında bir dayanağı bulunmamaktadır bu uygulamanın kabulü halinde anayasanın maddesinde yer alan devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları yönündeki anayasal hükme aykırı hareket edilmiş olacaktır ki bunun da demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyetinde kabulü mümkün değildir uyuşmazlık konusu olayda olduğu gibi bu iki grup kamu görevlisine farklı disiplin hükümlerinin uygulanması durumunda bunun sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında olan açısından tek sonucunun disiplin cezası ile cezalandırılmış olması olmadığı sözleşmenin feshi cezasının sonucu olarak sosyal güvenlik hakkının bir parçası olan kıdem tazminatı vb sosyal haklardan da mahrumiyeti sonucunun doğacağı oysa aynı disiplinsizlik eylemini ika eden sayılı yasa kapsamındaki personelin muhatap olacağı yaptırımın kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olduğu bu cezanın ise davacınınkinden farklıesas sayısı karar sayısı olarak sosyal güvenlik hakkına bir etkisi bulunmadığı gibi kurumla ilişiğinin kesilmesini dahi gerektirmeyen bir ceza olduğu açıktır bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinde yer alan ve sözleşmenin feshi cezasını gerektiren haller arasında sayılan i̇zinsiz veya kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın kesintisiz gün veya bir sözleşme dönemi içinde kesintili gün göreve gelmemek şeklindeki ibarenin anayasanın maddesinde yer alan herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne ve maddesine yer alan herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar şeklindeki hükümlerine aykırı olduğundan iptali için anayasanın maddesi gereğince itirazen anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina tarafların anayasaya aykırılık sorunuyla ilgili olarak iddia ve savunmaları da alındığından dosyadaki belgelerin onaylanmış örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 601 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren tarih ve sayılı dernekler kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle sayılı dernekler kanununun maddesinin birinci ve ikinci fıkraları değiştirilerek türkiye kızılay derneği kuruluş amacına ve uluslararası anlaşmalarla tayin edilen nitelik ve durumuna göre türk hava kurumu ise kuruluş amacına göre düzenlenen tüzüklerine ve kanunların verdiği görev ve yetkilere uygun olarak teşkilatlanır ve yönetilir bakanlar kurulu türkiye kızılay derneği ve türk hava kurumunun genel kurullarının kararı üzerine tüzüklerini onaylamaya denetleme yetkileri bulunan mercilerin raporları üzerine organlarının görevlerine son vermeye ve bunların görevlerini yerine getirmek üzere geçici kurullar oluşturmaya tüzüklerini değiştirmeye yürürlükten kaldırmaya ve yeniden düzenlemeye yetkilidir hükümleri getirilmiştir dayanılan anayasa kuralları madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz madde herkes önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz dernek kurma hürriyeti ancak millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösteriliresas sayısı karar sayısı dernekler kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir ancak millî güvenliğin kamu düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa kanunla bir merci derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir bu merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur hâkim kararını kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar uyuşmazlık konusu olay dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden mülkiye başmüfettişi tarafından hazırlanan araştırma raporunda kızılay genel başkanı yönetim kurulu üyeleri ve personeli tarafından yapılan işlemlerle ilgili sorumluluklar tespit edildiği sözkonusu tespitlerden türkiye kızılay derneğinin iyi yönetilmediği sonucuna varıldığı ve bu nedenle sayılı dernekler kanununun değişik maddesine göre türkiye kızılay derneğinin genel merkez kurulu genel merkez yönetim kurulu genel merkez denetçiler kurulunun görevlerine son verilmesi ve bunların yerlerine geçici kurullar oluşturulmasına karar verilmesinin tarih ve sayılı i̇çişleri bakanlığı yazısı ile istenmesi üzerine tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile türkiye kızılay derneği genel merkez kurulu genel merkez yönetim kurulu ve genel merkez denetçiler kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve organların görevlerini yerine getirmek üzere ekli listelerde belirtilen geçici kurulların oluşturulmasına karar verildiği anlaşılmıştır anayasaya aykırılığın irdelenmesi türkiye kızılay derneği sayılı dernekler kanunu hükümlerine tabi kamu yararına çalışan bir özel hukuk tüzel kişisidir anayasada kamu yararına çalışan dernekler ile diğer dernekler için farklı düzenlemeler yapılmamıştır türkiye kızılay derneği de kanunla düzenlenmiş olan özel durumlar dışında sayılı dernekler kanununun genel hükümlerine tabidir derneklerin nasıl kurulacağı dernek kurma hürriyetinin hangi sebeplerle ve ne şekilde sınırlanabileceği anayasanın maddesinde hükme bağlanmış olup derneklerin kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabileceği veya faaliyetten alıkonulabileceğiancak milli güvenliğin kamu düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa kanunla bir merciin derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebileceği bu merciin kararının yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulacağı hakimin kararını kırksekiz saat içinde açıklamaması halinde bu idari kararın kendiliğinden yürürlükten kalkacağı öngörülmüştür türk medeni kanunu ve dernekler kanunu uyarınca en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelmesi ve tüzüğünü yetkili makama vermesiyle tüzel kişilik kazanan ve organları oluşturulan derneğin yetkili organlarının bir kararı olmadan sayılı yasanın sayılı kanunla değişik maddesinin fıkrasının bendi ile bakanlar kuruluna denetlemeye yetkili mercilerin raporları üzerine organlarının görevlerine son vermeye ve bunların görevlerini yerine getirmek üzere geçici kurullar oluşturmaya yetki verilmesinde anayasanın maddesinde öngörülen dernek kurma hürriyetini ortadan kaldırması nedeniyle anayasanın anılan maddesine ve maddesine aykırılık bulunduğu sonucuna varılmıştıresas sayısı karar sayısı derneklerin kurucu unsurları olan organlarının görevlerine bakanlar kurulunca son verilmesi dernek kurma hürriyetini ortadan kaldırıcı nitelik taşıması nedeniyle demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen günlü sayılı dernekler kanununun maddesinin fıkrasının sayılı bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün yürürlüğün durdurulması istemli olarak iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 723 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal davasinin gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinde iptal nedenleri şöyle açıklanmaktadır i̇ptal konusu c resmî gazetesinin ağustos tarih ve sayısında yayınlanmış bulunan tarih ve numaralı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanunu nun nci maddesinin son tümcesinin ve üncü maddesinin ikinci tümcesinin iptaline karar verilmesi isteminden ibarettir bi̇çi̇m yönünden her ne kadar sayılı yasanın ve maddelerinin iptali istemiyle günlü dilekçemizle yüksek mahkemenizin esasında kayıtlı dava açılmış ise de başkanlığınızın günü alınan günlü yazısı ve günlü kararı doğrultusunda gün içerisinde eksiklikleri tamamlayan işbu dilekçemiz takdim edilmekle süre yönünden davaya bakılabilir a davanın açılmasına yetki veren ü senatosunun günlü ve sayılı kararının bir suretiyle senatoyu oluşturanların listesi dava dilekçemize ekli olarak takdim edilmişti yasal bir zorunluk olmamakla beraber yüksek mahkemenizin kararı ve başkanlığınızın yazısı doğrultusunda eksikliklerin tamamlanması hususunda üniversite senatosundan oybirliği ile alınan tarih ve sayılı kararın bir sureti ile senatoyu oluşturanların imza cetveli ilişikte sunulmuş olup bu kararda da sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki üye tam sayısının salt çoğunluğu fazlasıyle vardır ek karar sureti liste fotokopisi açiklama yüksek mahkemenizin günlü kararı ve başkanlığınızın günü alınan günlü yazısı ve ankara üniversitesi senatosunun gün ve sayılı kararı doğrultusunda günlü dilekçemizdeki eksikliklerimizi arz ve takdim ediyoruz tarihinde kabul edilerek gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanmış bulunan sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanunu nun nci maddesinin son ve üncü maddesinin nci tümcesindeki senato fakülte ve fakülteler sözlerinin içerdikleri anlamlar kurdukları hukukî bağlantılar ve güttükleri amaçlar tc anayasasının nci ncı nci ve üncü maddelerine esas yönünden aykırı bulunmaktadır i̇lgili yasa hükümleri günlü sayılı resmî gazetede yayımlanarak yayım tarihinde yürürlüğe giren günlü ve sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanunu nun nci ve üncü maddelerinde aşağıdaki hükümler yer almıştır madde i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademilerinin öğretim üye ve yardımcılarının kadroları bu kanuna bağlı sayılı cetvelde gösterilmiştir ancak bunlardan bağlı sayılıesas sayısı karar sayısı cetvelde gösterilenler bu kanunun yürürlüğe girdiği malî yılda kullanılamaz bu kadrolar akademi sanotsunun teklifi üzerine maliye bakanlığınca serbest bırakılır madde profesörler kurulu sayılı cetveldeki kadroları ihtiyaca göre bölüm kürsü yüksek okul ve enstitülere tahsis edebilir akademilerarası kurul kararı ile sayılı kanunun üncü maddesi hükmüne uygun olarak sayılı kanunun nci maddesi gereğince fakülte haline getirilen bölümlerin kadroları fakültelere aktarılır öğretim birimlerine tahsis edilen kadrolarda boş bulunmadıkça öğretim birimine atama yapılmaz sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanununun üncü maddenin nci tümcesiyle atıfta bulunduğu sayılı kanunun üncü ve sayılı kanunun nci ve nci maddeleri ve sayılı kanunun değişiklikten önceki maddesinin fıkrası hükümleri şöyledir günlü sayılı üniversiteler kanunu madde biri profesör olmak üzere en az yedi öğretim üyesi en az iki yıl için görevlendirilmiş bulunmadıkça bir fakültenin kuruluşu tamamlanmış sayılmaz ve fakülte faaliyete geçemez i̇ki fakülte faaliyete geçmedikçe bir üniversite kuruluşunu tamamlamış olmaz günlü sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun madde sayılı kanunun inci maddesinin fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde a akademide bölümkürsü enstitü kurmak ve akademiye bağlı yüksek dereceli öğretim eğitim ve araştırma kurumları açmak bu kurumları birleştirmek kaldırmak veya mevcut kurumları akademiye bağlamak vesair her türlü akademik çalışmalarla ilgili hususlar hakkında karar vermek günlü sayılı iktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kanunu madde a akademide kürsü ve enstitülerin kurulması kaldırılması veya birleştirilmesi vesair her türlü akademik çalışmalarla ilgili hususlar hakkında karar vermek günlü sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanununun metinleri yukarıda açıklanmış olan nci ve üncü maddelerindeki senato fakülte ve fakülteler sözlerinin içerdikleri anlamlar kurduktan hukukî bağlantılar ve güttükleri amaçlar c anayasasının nci ncı nci ve üncü maddelerine esas yönünden aykırıdır gerekçesi aşağıda ayrıntılı biçimde sunulmuş olan bu anayasal aykırılıklar ankara üniversitesinin kendi varlık ve görevi ile ilgili bulunduğundan anayasanın değişik uncu ve nci günlü sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun ve maddelerine dayanarak sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanununun nci maddesinin son ve üncü maddesinin nci tümcesinin iptalini istememiz gerekmiştir i̇ptal sebepleri̇ i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademilerinin birer üniversite olduklarını belirten ve bu eğitim öğretim ve araştırma kurumlarının organları arasında üniversiteler gibi bir senatoesas sayısı karar sayısı sunun ve yine üniversitelerdeki gibi fakülte lerinin bulunduğunu gösteren ve onları bu adlar altında organlar ve kuruluşlar kurmaya yetkili kılan ne kendi kuruluş ve örgütleniş yasalarında ne de bir başka yasada herhangi bir hüküm mevcut değildir nitekim sayılı iktisadî ve ticarî ilimler akademileri kanunu bu kurumların öğretim ve yönetim işlerinin hangi organlar ve idarî birimler eliyle yürütüleceğinin üncü maddesinde tahdidi biçimde açıklanmıştır sayılı iktisadî ve ticarî ilimler akademileri kanununun sözü edilen maddesi şöyledir madde i̇ktisadî ve ticarî ilimler akademilerinin öğretim ve idare işleri profesörler meclisi i̇dare heyeti akademi reisi akademilerarası heyeti tarafından görülür bu kuruluş ve işleyiş maddesinin hükmünden de açıkça anlaşılıyor ki iktisadî ve ticarî i̇limler akademilerinin tahdidi yasal kuruluşlar arasında sayılı kadro kanununun nci maddesinin son tümcesinde sözünü ettiği gibi bir akademi senatosu bulunmamaktadır tersine senato ya bir üniversite organı olarak sayılı üniversiteler kanununun inci maddesinde yer verilmiştir sayılı kanunun nci maddesi son tümcesi hükmiyle hukukî yapıları işlemleri organları başka başka durumlarda olan ve başka başka yasal adlar taşıyan kuruluşlara bu özellikleri dolayısıyle ayrı ayrı kurallar uygulanacağı yerde benzer kurallar uygulanmış ve onun için de anayasanın nci maddesine aykırı düşen eşitsiz bir durum ortaya çıkmıştır oysa yasa koyucunun sayılı kanunun nci maddesinin son tümcesindeki sanato ve üncü maddesinin nci tümcesinde de fakülte ve fakülteler deyimlerini kapsamışını haklı gösterecek hukukî ve yasal bir neden de bulunmamaktadır bundan başka sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesinde atıfta bulunduğu sayılı kanunun üncü maddesi hükmü akademilerle değil yeni üniversite ve fakültelerin faaliyete geçmesi ile ilgilidir bunun gibi yine sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesinde dayandığı sayılı kanunun inci maddesinde fakülte ya da fakülteler den değil akademiye bağlı yüksek dereceli öğretim eğitim ve araştırma kurumları nın açılmasından söz edilmektedir bu öğretim ve eğitim kurumlarından hiçbiri anayasanın ve üniversiteler kanununun içerdikleri amaçladıkları anlamda fakülte sayılamıyacağı halde sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesiyle akademi bölümlerini sayılı kanunun inci maddesiyle fakülte haline getirilmiş sayarak bu bölümlere kadrolar tahsis etmektedir başka söyleyişle sayılı kadro kanunu sayılı kanunun inci maddesinde varolmayan bir kuruluşu fakülteyi akademilerin hizmet birimleri içine sokarak akademilere kendilerine bağlı olarak fakülteler kurdurmak istemektedir ne var ki sayılı kanun adından ve düzenlediği konudan da amacım belirleyecek biçimde anlaşılacağı gibi bir kadro yasasıdır kadro yasaları incelendiğinde bunların amaçlarının tahsisten ibaret oldukları görülür başka deyişle kadro yasalarının idarenin mali hacmini belirlemekten ve idareye personeli görevlileri için tahsisat bağlamaktan öte bir amaçlan yoktur bu bakımdan kadro kanunlarının kadro ile ilgili hükümlerle yetinmesi ve bunlar dışında hiçbir hüküm getirmemesi gerekir oysa akademilere kendilerine bağlı fakülteler kurma yetkisi veren sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesi görünüşte kadro tahsis etmekte gerçekte ise kadro tahsisi ile hiç bir ilgisi olmayan kurucu bir yetkiyi düzenlemektedir onun için de sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesi bu haliyle anayasanın nci maddesinin özüne ve ereğine aykırı düşmekte ve iptali gerekmektedir esas sayısı karar sayısı üniversiteler fakülteleri ile bir bütündür üniversiteler ile fakülteler arasında sıkı bir organik bağlantı vardır fakülteleri üniversiteler kurar tek başına bir fakülte bir başka fakülte kuramaz anayasa koyucu anayasanın nci maddesinde üniversitelerle onlara bağlı fakülte sözlerini kullanmakla üniversite ile fakülte arasındaki bu hukukî bağlantıyı göstermiş ve dolayısiyle üniversitenin en başta fakültelerden oluştuğunu belirlemiştir öte yandan anayasa nci maddesiyle üniversitelerin ancak devlet eliyle ve kanunla kurulacağını hükme bağladığı ve üniversitelere bu yoldan hukukî güvenceler sağladığı halde sayılı kadro kanunu maddesinin nci tümcesiyle devletin merkez yönetim örgütlerinden millî eğitim bakanlığına bağlı akademilere kadro tahsisi amacını aşarak fakülteler kurdurmakta ve böylece devlete anayasanın üniversitelere ve fakültelere bağladığı hukukî güvence ve korumayı ortadan kaldırma imkânını tanımaktadır ayrıca sayılı kanunun üncü maddesinin nci tümcesi ile akademilere yani kendine devlete bağlı kuruluşlara fakülte kurdurmakla bir organa kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanma fırsatını vermekte ve bu yönüyle hem anayasanın nci maddesine hem de üncü maddesine aykırı düşen bir kural koymuş olmaktadır onun için anayasa üstünlüğünün yap ya da yapma biçiminde ilgili organlar karşısında iki türlü ortaya çıkan pozitif ve negatif üstünlük ve bağlayıcılığının kesin ve temel ilkesi olan anayasanın inci maddesi hükmü karşısında günlü sayılı i̇ktisadî ve ticarî ilimler akademileri kadro kanununun nci maddesinin son ve üncü maddesinin nci tümcesi anayasaya aykırı olup bunların iptalleri gerekmektedir sonuç yukarıdaki ve yüksek mahkemece takdir olunacak başka sebeplerden ötürü gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanan gün ve sayılı i̇ktisadî ve ticarî i̇limler akademileri kadro kanunu nun maddesinin son tümcesinin ve maddesinin nci tümcesinin anayasaya aykırı bulunduğuna ve bundan dolayı iptallerine karar verilmesini saygı ile dilerim | 1,364 |
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun ila maddelerinde hükümlü ve tutuklular hakkında uygulanacak disiplin suçları ile bu suçların karşılığı olan yaptırımlar düzenlenmiştir somut olayda ceza infaz kurumu idaresi tarafından yapılan tarihinde yapılan rutin aramada şikayetçi hükümlünün de bulunduğu koğuşta üç hükümlünün el yapımı kartlarla kumar oynadıkları şeklindeki bir tespit üzerine disiplin soruşturmasına başlanmış ve şikayetçi hükümlünün de aralarında bulunduğu üç hükümlüye sayılı kanunun maddesi uyarınca kumar ve benzeri oyunlar oynamak veya oynatmak fiilinden ötürü ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası verilmiştir tarihli olay tutanağında arama yapılan koğuşta kumar oynandığı yönünde bir ihbar olduğuna dair kayıt bulunmamakta aramanın rutin bir arama olduğu ve hükümlülerin kartlarla oyun oynadıklarının arama sırasında tesadüfen tespit edildiği anlaşılmaktadır sayılı kanunda kumar fiilinin tanımı bulunmamakta buna karşılık kumar oynamak için yer ve imkan sağlamak suçunu düzenleyen türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında ceza kanununun uygulanması anlamında kumar kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlardır şeklinde tanımlanmıştır bu tanıma göre bir oyunun kumar olarak nitelendirilebilmesi için mutlak surette kazanç amacına yönelik olması gerekir dosya kapsamında hükümlülerin el ile yapılan oyun kartları ile oynadıkları oyunun kazanç amacına yönelik olduğuna dair bir tespit ve bu yönde bir ihbar olmadığı sadece hükümlülerin el ile yaptıkları kartlarla oyun oynadıklarının tespit edildiği bu oyunun kumar mı yoksa eğlence amaçlı bir oyun mu olduğunun disiplin kurulunca tartışılmadığı hükümlülerin tüm beyanlarda eğlence amaçlı bir oyun oynadıklarını beyan ettikleri ancak sayılı kanunun maddesinin sadece kumarı değil ona benzeyen oyunları da disiplin suçu olarak öngörmesi nedeniyle bu ayrıma gerek duyulmaksızın disiplin cezası tatbik edildiği görülmüştür bu düzenleme uyarınca sadece kumar değil kumara benzeyen her türlü oyunun disiplin suçu oluşturduğu sonucu çıkmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararında disiplin suç ve cezalarında kanunilik ilkesinin geçerli olduğu kabul edilmiştir bu itibarla disiplin suçları ve cezalarında kıyas yapılması mümkün değildir kanunda kumar oynamak ve oynatmak filleri disiplin suçu olarak düzenlenmiş ancak bunun yanında kumar benzeri oyunlar da aynı kapsama alınmıştır hangi eylemlerin kumar benzeri oyun kapsamında kaldığına dair kanunda bir açıklık olmadığı gibi bunun yargısal yorum ile de giderilmesi mümkün değildir bu düzenlemeye göre hükümlülerin eğlence amacıyla oynadıkları birtakım oyunların da kumar benzeri oyun kapsamına alındıkları görülmektedir bu nedenle iptali talep edilen ibareler suç ve cezalarda kanunilik ilkesini ihlal eder niteliktedir ve anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır i̇ş bu sebepler ve yüksek mahkemenizin resen göz önüne alacağı diğer sebeplere binaen sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan ve benzeri oyunlar ibaresinin iptaline karar verilmesi anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca yüksek mahkemenizden arz ve talep olunur | 418 |
esas sayısı karar sayısı davacılar vs ile davalı yalova belediye başkanlığı arasında mahkememizde görülmekte olan munzam zarar ya da faiz alacağı davasında anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasını ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmektedir davacı vekili dava dilekçesinde özetle davacılar ile dava dışı adına kayıtlı eski kayıtlara göre yalova ili fevzi çakmak mah eski pafta ada nolu parselde bulunan taşınmazın kamulaştırılması amacıyla davalı yalova belediye meclisine tarih ve sayılı kararı ile sayılı kamulaştırma kanununun sayılı kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kamulaştırma kararı alındığını taraflar arasında taşınmazın kamulaştırma bedeliyle ilgili idarece yapılan teklifin düşük olması nedeniyle uzlaşma sağlanamaması üzerine davalı tarafından davacı müvekkilleri aleyhine kamulaştırma bedelinin tespiti davası açıldığını mahkemece taşınmazın kamulaştırma bedeli olarak tl tespit edildiğini tarihinde davalı tarafça kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edildiğini ve bu bedel üzerinden mahkemece tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini yerel mahkeme kararının bedel yönünden temyiz edildiğini ve kararın yargıtay hukuk dairesinin esas karar sayılı tarihli ilamı ile bozulduğunu bozma sonrası yalova ahm nin esas sayılı dosyasında taşınmazın kamulaştırma bedelinin bu defa toplam tl olarak tespit edildiğini daha önce ödenen tl nin düşülmesi ile bakiye tl ek kamulaştırma bedelinin tarihinde bankaya bloke edildiğini mahkemece verilen kararın davacılar tarafından temyiz edilmesine üzerine kararın yargıtay hukuk dairesinin esas ve karar sayılı tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiğini ancak davalı idarenin henüz bu tespit ve tescil davasının derdest olduğu sırada dava konusu ada parsel sayılı taşınmazla ilgili yıl içerisinde kamulaştırma gayesine uygun herhangi bir işlem veya tesisat yapılmadığını ve davalı idarece kamulaştırma kararına aykırı şekilde tamamen kötü niyetli olarak dava dışı ve parsellerle birleştirilerek ada nolu parsel şeklinde yeni parsel ihdas edildiğini dava konusu taşınmazla ilgili yıl içerisinde hiçbir işlem yada tesisat yapılmayıp tespit tescil davası derdest iken ihale öncesi ve ihale işlemleriyle ilgili olarak müvekkillerine hiçbir bildirim yapılmadan yeni imar uygulaması ile oluşturulan miktarlı taşınmazın tarihli encümen kararıyla tl kdv bedelle arasta yatırım i̇şletme i̇nşaat ticaret aş ye ihale suretiyle satıldığını müvekkillerinin mülkiyet hakkının gerek anayasanın maddesi ve gerekse avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine aykırı olarak taşınmazı kamulaştırma amacına aykırı şekilde satarak müvekkillerinin mülkiyet haklarının ihlal edildiğini müvekkillerine ait eski ada parsel sayılı taşınmazın imar durumunun davalı yalova belediye başkanlığı tarafından tekrar değiştirilerek arasta yatırım i̇şletme i̇nşaat ticaret aş ye ihaleden satılması suretiyle müvekkillerinin geri alma taleplerinin hukuken ortadan kaldırıldığını bu durumun kamulaştırma hak ve yetkisinin davalı idarece kötüye kullanıldığının en somut delilli olduğunu taşınmazın iade edilebilirlik şartlarından olan yılın sonuna kadar kullanılması gerektiğini yasanın amir hükmü olması nedeniyle kamulaştırma dava dosyasının kesinleşme tarihi olup bu tarihten itibaren yıl içerisinde iade davasının açılması gerektiğinin açık olduğunu ancak aynen iade davasını açma hakkının davalı yalova belediye başkanlığınca muvazaalı ve hukuka aykırı işlemlerle ortadan kaldırılması nedeniyle bu defa kaim değer olarak öncelikle munzam zarar tazminatının ödenen kamulaştırma bedelinin müvekkillerine ödeme tarihlerinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ettiğiesas sayısı karar sayısı munzam zarar tazminatı ile ilgili mahkemede aksi kanaat hasıl olması halinde ödenen kamulaştırma bedelinin ödeme tarihlerinden itibaren faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak üzere şimdilik tl munzam zarar tazminatı alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini mahkemede aksi kanaat hasıl olması halinde ise tl faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi amacıyla iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır davalı vekili cevap dilekçesinde özetle fevzi çakmak mah eski pafta ada parsel sayılı taşınmazın çöp toplama alanında kaldığından belediye meclisinin tarih ve sayılı kararı ve sayılı kamulaştırma yasasının ilgili hükümleri gereğince kamulaştırılmasına karar verildiğini ve davacılar ile dava dışı olan adlı maliklerle dava konusu nolu parselin bedeli üzerinde anlaşma sağlanamayınca yalova asliye hukuk mahkemesinde açılan tescil davasının kabulüne karar verilerek taşınmazın yalova belediyesi adına tesciline karar verildiğini dava her ne kadar bedel devam etse de tarihinde taşınmazın tapuda tescili yapıldıktan sonra söz konusu parselin müvekkili belediye tarafından çöp depolama alanı olarak kullanılmaya başlandığını yalova belediye meclisince taşınmazın tapuda tescili yapıldıktan sonra çöp depolama alanı olarak kullanılan parsel de dahil olmak üzere pafta parsel ve parseller üzerinde afet i̇şleri genel müdürlüğünce tarihinde onaylanan imar değişikliği ve revizyon onayı ile birlikte tarih ve karar no ile konut dışı kentsel çalışma alanı olarak imar uygulaması yapılmasına karar verildiğini ve söz konusu imar uygulamasının tarihleri arasında i̇mar kanununun amir hükmü uyarınca ilgililerin itiraz etmeleri açısından askıya çıkarıldığını ancak söz konusu davalıların bu konuda belediyeye yaptıkları hiçbir itiraz bulunmadığını davacıların belediyeye ve i̇dare mahkemesine itiraz hakları varken bunu hiçbir suretle kullanmadıklarını i̇mar uygulamasında amacın muvazaalı bir satış değil konut dışı kentsel çalışma alanı oluşturmak olduğunu davacılar vekilinin yapılan i̇mar uygulaması neticesinde elde edilen ada parselin sanki davacılara aitmiş izlenimi verilmekte ve lik bir alanı belirttiğini oysaki dava konusu edilen parselin yalnızca den oluştuğunu dava dışı kişilerin hisseleri çıkarıldığında lik alan kaldığını davacıların davası kabul olsa dahi yalnızca bu alana isabet eden bedelle sınırlı olmak üzere idareden talep hakkına sahip olduklarını kötü niyet ile taşınmazın kişilere satılarak davacıların geri alım hakkının kullandırılmamasına yönelik iddiaları kabul etmemekle birlikte davanın karar verilmesini talep etmiştir davacılar tarafından tarihinde mahkememize fazlaya ilişkin talep ve dava haklarını saklı tutarak açtıkları munzam zarar olmaz ise faiz alacağının tahsili talepli davası ile açılan davada sayılı kanunda sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen ve tarihinde yürürlüğe giren maddesinin fıkrasındaki değişiklik hükmü ile maddesi ile eklenen ve tarihinde yürürlüğe giren geçici madde maddesinin anayasaya aykırı olduğu mahkememizce görülmüş davacı tarafça da ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu sonucuna varılmıştır açılan dava dosyasının konusu idarenin kamulaştırdığı taşınmaz için ihtiyacın ortadan kalkması nedeniyle önceki maliklerine geri alım hakkı tanıması gerekirken bu hakkı kullandırmadan taşınmazı kişiye satması nedeniyle munzam zarar tazminatı kabul edilmediği takdirde faiz alacağı davasıdır bu davada yalova i̇li fevzi çakmak mahallesi pafta ada nolu parsel çöp depolama alanı olarak davalı idare tarafından kamulaştırılmış ancak ay sonra kamulaştırma amacına aykırı şekilde davalı idare tarafından üçüncü şahsa ihale ile satılmış bu satıştan çok kısa bir süre sonrada dava konusu taşınmazın imar durumu parkesas sayısı karar sayısı alanından konut dışı kentsel çalışma alanına dönüştürülmüştür davacılar da davalı idarenin kamulaştırılan dava konusu taşınmazın kişiye satışından önce kendilerine sayılı kanunun ve maddeleri kapsamında hukuka aykırı olarak geri̇ alim hakkini kullandırmaması nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri zararla ilgili olarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik tl munzam zarar tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsilini mümkün görülmediği takdirde ise şimdilik tl faiz alacağının davalı idareden tahsilini tarihinde talep ve dava etmişlerdir sayılı kanun maddesi ile sayılı kanun maddesinin fıkrasında değişiklik yapan yeni hükümler ile anayasaya aykırı olduğu düşünülen kamulaştırmayı yapan idarenin kamulaştırdığı taşınmazı en az yıl kamulaştırma amacına uygun olarak kullanma zorunluluğu kaldırılması amaçlanmış olup yine anayasaya aykırı olduğu düşünülen sayılı kanun maddesi ile sayılı kanun geçici madde maddesindeki değişik yeni hüküm ile bu değişikliğin yürürlük hükmüne göre daha önceden açılan davalara da uygulanmasına ilişkin hüküm getirildiğinden davada uygulanır hüküm olduğu sabittir i̇tiraz konusu yasa kuralları davada uygulanması gereken tarihinde kabul edilip tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı kamulaştirma kanunun maddesinin fıkrasına göre kamulaştırmanın kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde keyfiyet idarece mal sahibi veya mirasçılarına sayılı tebligat kanunu hükümlerine göre duyurulur yine tarihinde kabul edilip tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile eklenen sayılı kamulaştirma kanunun geçici madde maddesine göre bu maddeyi ihdas eden kanunla değiştirilen veya eklenen bu kanunun nci maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle kamulaştırılan taşınmaz malların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmaz malların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanır bu maddenin uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderleri davalı idare tarafından ödenir şeklindeki sy knun maddesinin fıkrasında kamulaştırmayı yapan idarenin kamulaştırdığı taşınmazı en az yıl kamulaştırma amacına uygun olarak kullanma zorunluluğu kaldırılması ve geçici madde maddesindeki değişikliğin öncesinde açılan davalara da uygulanmasını emreden düzenlemelerin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirilmiştir dayanılan anayasa kuralları başvurumuzda anayasanın ve maddelerine dayanılmıştıresas sayısı karar sayısı anayasaya aykırılığı iddia edilen düzenlemelerle sy ile kamu idarelerine tanınan kamu hizmeti için ihtiyaç duydukları taşınmazları kamu yararı amacıyla bedelini ödeyerek el atma hakkının idarenin keyfi tutum ve davranışlarla belli kişi veya zümreler lehine olarak kullanmasının önü açılmış olmaktadır zira kamu idaresinin kamu hizmeti için kamulaştırdığı bir taşınmazı asgari ki değişiklikten önce bu süre yıldır bir süre dahi kamulaştırma amacına uygun kullanmadan tasarruf etmesi sağlanmış ayrıca bu hükmün düzenlemeden önce açılan davalara da uygulanacağı belirtilmiştir anayasamızın maddesinde öngörülen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasa ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm faaliyetlerinde hukukun egemen olmasını amaçlar bu amacın gerçekleşmesi için çıkarılan yasalarla konulacak kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerinin göz önünde tutulması gerektiği gibi hukuk güvenliğinin de sağlanması gerekir bu nedenle hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukuk güvenliği ilkesi hukuk devletinde uyulması zorunlu temel ilkelerden birini oluşturmaktadır anayasada öngörülen temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının ön koşulu olan hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir anayasamızın maddesinde ise kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devletini ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır anayasamızın maddesinde ise mülkiyet hakkı düzenlenmiş olup herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kapsamı içinde idarenin kişilerin mülkiyet hakkına saygı göstermesi kamu yararı dışında keyfi davranışlarla kişilerin mülkiyet hakkını zedelememesi ve kişilerin mülkiyet hakkının korunmasını devletten beklemesi ve bu konuda güvenmesi esastır anayasamızın maddesinde ise hak arama hürriyeti düzenlenmiş olup herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarakesas sayısı karar sayısı iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir adil yargılanma hakkının kapsamı içinde yargılamalarda hukuki güven ve hukuki belirlilik esastır kişilerin yargılama sonucunda elde ettikleri kazanımların istisnalar dışında kaybedilmesini sağlayacak bu kararları etkisiz kılacak şekilde aleyhe düzenlemelerin geçmişte açılan davalara da uygulanabilirliğini zorunlu kılmak adil yargılanma hakkına aykırılık oluşturacaktır buna göre de kanunlar kamu yararına ve kamu düzeninin gerektirdiği özel durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır ve daha önceki olay işlem ve eylemler kanunun etki alanı dışında kalır sonradan yürürlüğe giren kanunların daha önceki ve kesinleşmiş hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir açıklanan ilkeler ışığında bakıldığında sayılı kanun maddesi ile değişik sayılı kanun maddesinin fıkrasının kamulaştırmanın kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde şeklindeki değişiklik getiren hükmünün kamu idarelerine kamulaştırdıkları taşınmazları asgari bir süre ile kamu ihtiyacında kullanmadan üzerlerinde tasarruf edebilmelerini ve böylece kamu idarelerinin kamulaştırma işlemlerinde keyfi davranabilmelerine olanak sağlanması ve yine sayılı kanun maddesi ile değişik sayılı kanun geçici madde maddesinin bu maddeyi ihdas eden kanunla değiştirilen veya eklenen bu kanunun nci maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle kamulaştırılan taşınmaz malların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmaz malların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanır bu maddenin uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderleri davalı idare tarafından ödenir şeklindeki değişiklik getiren hükmünün değişiklik tarihinden önce açılan ve kesinleşmemiş tüm davalar bakımından uygulanmasının temini için getirilen bu düzenlemeler anayasamızın ve maddelerine aykırı olmaktadır sonuç talep davada uygulanması geren sayılı kanun maddesi ile değişik sayılı kanun maddesinin fıkrasının kamulaştırmanın kesinleşmesinden sonra taşınmaz malların kamulaştırma amacına veya kamu yararına yönelik herhangi bir ihtiyaca tahsisi lüzumu kalmaması halinde şeklindeki hükmü ile yine sayılı kanun maddesi ile değişik sayılı kanun geçici madde maddesinin bu maddeyi ihdas eden kanunla değiştirilen veya eklenen bu kanunun nci maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri ile üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle kamulaştırılan taşınmaz malların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmaz malların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanır bu maddenin uygulanması nedeniyle reddedilen davaların yargılama giderleri davalı idare tarafından ödenir hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna kanaat getirildiğinden anayasanın maddesi gereğince i̇ptal isteminde bulunulmasına karar verilmiş dosyamızın onaylı bir sureti yazımız ekinde gönderilmiştir gereği takdirlerinize arz olunur | 2,182 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir abant i̇zzet baysal afyon kocatepe cumhuriyet dicle düzce fırat gaziosmanpaşa harran kafkas kahramanmaraş sütçü i̇mam mustafa kemal yüzüncü yıl ve zonguldak karaelmas üniversitelerine bağlı tıp fakültelerinin anabilim ve bilim dalı bazında öğretim üyesi ihtiyaçlarının sayılı yükseköğretim kanununun maddesi uyarınca öğretim yılı sonuna kadar ve en az bir yıl süre ile karara ekli listede belirtilen üniversitelerin tıp fakülteleri tarafından karşılanmasına ilişkin yükseköğretim yürütme kurulunun günlü sayılı kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davada danıştay sekizinci dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin günlü sayılı karara davalı idarenin itiraz etmesi üzerine açılan dosya incelendi davaya konu olay ve davacının i̇stemi yükseköğretim kurulu başkanlığının günlü sayılı yazısıyla sayılı yasanın maddesi gereğince tıp fakültelerinin öğretim üyesi ihtiyaçlarının karşılanması düşünüldüğünden tıp fakültelerinde öğretim üyesine ihtiyaç duyulan anabilim ve bilim dallarının bildirilmesinin onbeş üniversite rektörlüğünden istenildiği ilgili üniversitelerce yanıt verilmesi üzerine yükseköğretim kurulu başkanlığı yürütme kurulunun davaya konu günlü sayılı kararıyla abant i̇zzet baysal afyon kocatepe cumhuriyet dicle düzce fırat gaziosmanpaşa harran kafkas kahramanmaraş sütçü i̇mam mustafa kemal yüzüncü yıl ve zonguldak karaelmas üniversitesi rektörlüklerinin ihtiyaç talep yazıları üzerine bu üniversitelere bağlı tıp fakültelerinin anabilim ve bilim dalı bazında öğretim üyesi ihtiyaçlarının sayılı yükseköğretim kanununun maddesi hükümleri uyarınca öğretim yılı sonuna kadar ve en az bir yıl süre ile aşağıda belirtilen üniversitelerin tıp fakülteleri tarafından karşılanmasına bu çerçevede görevlendirilen öğretim üyelerinin kadrosunda bulundukları üniversite rektörlüklerince yükseköğretim kurulu başkanlığına bildirilmesine bu öğretim üyelerine kadrosunda bulundukları üniversitedeki akademik yükselmelerde sayılı kanun hükümlerine aykırı olmamak koşuluyla öncelik verilmesine karar verilmiş kararın ekinde ise öğretim üyesi ihtiyacı bulunan üniversitelerin anabilimbilim dalları ve öğretim üyesi ihtiyacını karşılaması uygun görülen üniversiteler liste halinde belirtilmiştir davacı tarafından sayılı yasanın ilgili düzenlemeleri gereğince kadro ihtiyaçları gözetilerek üniversite kurulması gerekirken bu zorunluluğa uyulmadığı sayılı yasanın maddesinin yükseköğretimin sürdürülebilmesi için görevlendirmeyi düzenlediği halde dava konusu işlem ile sağlık hizmetinin yürütülmesi için görevlendirme yapıldığı dava konusu işlemin uygulanması halinde öğretim üyesi gönderecek tıp fakültelerinde eğitim sağlık hizmeti ve bilimsel araştırmaların aksayacağı ihtiyaç bulunan kadrolara atama yapılması gerekirkenesas sayısı karar sayısı geçici görevlendirme yoluna gidilmesinin hukuka aykırı olduğu gitmeyen öğretim üyelerinin müstafi sayılacakları için bunun bir zorla çalıştırma yasağı kapsamına girdiği öğretim üyelerinin çalışmalarının kesintiye uğrayacağı ailevi ve kişisel yaşamlarında ciddi sorunlara yol açacağı ve mali haklarında da ciddi kayıplara neden olacağı ihtiyacın ortaya çıkmasının nedenlerinden birinin ilgili üniversitelerdeki öğretim üyelerinin sağlık bakanlığı hastanelerindeki şef ve şef yardımcılığı kadrolarına atanmaları olduğu iddia edilerek bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır yasa kuralları sayılı yükseköğretim kanununda öğretim elemanlarının görevlendirilmesi konusu ve maddelerde düzenlenmiştir bunlardan kurumlararası yardımlaşma başlıklı maddede öğretim üyelerinin ihtiyacı olan üniversitenin isteği ve kendi arzusu ile görevlendirilecekleri öngörülürken öğretim üyesi ihtiyacının karşılanması başlıklı sayılı yasayla değişik maddede yükseköğretim kurulunca bu kanun kapsamındaki devlet yükseköğretim kurumlarının çeşitli bilim ve sanat dallarındaki öğretim üyesi ihtiyaçları ve bu öğretim üyesi ihtiyaçlarının hangi yükseköğretim kurumlarından karşılanacağı öğretim üyesi mevcutları dikkate alınarak tespit edilir ve ihtiyaçlar karşılanmak üzere ilgili üniversitelere bildirilir bu üniversitelerin rektörleri yükseköğretim kurulunca ihtiyaç listelerinin kendilerine intikal ettirilmesi tarihinden itibaren en çok iki hafta içinde ihtiyaçları karşılamak üzere hangi öğretim üyelerini görevlendirdiklerini yükseköğretim kuruluna bildirirler bu görevlendirmeler bir yarı yıldan az dört yarı yıldan fazla olmamak üzere kadroları kendi üniversitelerinde kalmak kaydıyla yapılır bu madde hükümlerine göre veya ıncı maddenin fıkrası hükmüne göre yapılan görevlendirmelerde tebligat işten ayrılma mehil müddeti ve işe başlama konularında devlet memurlarına ilişkin hükümler uygulanır bu madde veya bu kanunun ıncı maddesinin fıkrası hükümlerine göre yapılan görevlendirmelerde görevlendirme kararında görev süreleri belirtilir bunlara özlük hakları kurumlarında devam etmek kaydıyla görev yapacağı kurumun bulunduğu yer ve özelliklerine göre kurum kadrolarında çalışanların yararlandıkları ödenek ve diğer haklar ve sayılı harcırah kanununa göre geçici görev yolluğu görev yapacağı üniversite bütçesinden ödenir bu maddede veya bu kanunun ıncı maddesinin fıkrasında belirtildiği şekilde görevlendirildikleri kendilerine tebliğ edilenlerden kanuni süresi içinde göreve başlamayanlar istifa etmiş sayılır bu şekilde istifa etmiş sayılanlar bu hizmeti yerine getirmedikçe herhangi bir yükseköğretim kurumunda yeniden görevlendirilemezler ve diğer kamu kuruluşlarında çalıştırılamazlar düzenlemesine yer verilmiştir maddede yükseköğretim kurulu tarafından belirleme yapılırken öğretim üyesi mevcudunun dikkate alınması öngörülmüş olmasına karşın rektörlerin görevlendirmede uygulayacakları esaslar konusunda bir düzenlemeye yer verilmemiştiresas sayısı karar sayısı değinilen maddenin yılında sayılı yasayla yeniden düzenlemeden önceki ilk halinde öncelikle istekli olanların görevlendirileceği istekli çıkmaz veya yeterli sayıda olmazsa ad çekme yöntemi ile belirleneceği düzenlenmişken sayılı yasayla yapılan mevcut düzenleme sonucu görevlendirileceklerin tespitinde tek yetkili rektör olarak belirlenmiş ancak yukarıda da değinildiği gibi rektörlerin hangi esaslara göre belirleme yapacakları konusuna yasada yer verilmemiştir buna göre sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının ilk tümcesi ile yükseköğretim kuruluna öğretim üyesi ihtiyacı bulunan üniversiteler ile bu ihtiyacı karşılayacak üniversiteleri öğretim üyesi mevcutlarını dikkate almak suretiyle tespit etme yetkisi verilmiş ve yükseköğretim yürütme kurulunca da bu yetki kullanılarak davaya konu karar alınmış ise de dava konusu işlemin kısmı uyarınca yapılan bu belirlemenin aynı zamanda görevlendirme yapma hususunda üniversite rektörlerine yönelik bir direktif niteliğinde olduğu ve ilgili rektörlerin bu direktifin aksine hareket edebilmelerinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır bunun zorunlu sonucu olarak aynı fıkranın ikinci tümcesi hükmü nedeniyle üniversite rektörleri ihtiyacı karşılamak üzere görevlendirilecek öğretim üyelerini onbeş gün içinde belirleyip yükseköğretim kuruluna bildirmekle yükümlü tutulmuşlardır bu durumda sayılı yasanın maddenin birinci fıkrasının ikinci tümcesi olayda uygulanacak kural niteliğindedir bu nedenle sayılı yükseköğretim kanununun öğretim üyesi i̇htiyacının karşılanması başlıklı sayılı yasayla değişik maddesinin birinci fıkrasının bu üniversitelerin rektörleri yükseköğretim kurulunca ihtiyaç listelerinin kendilerine intikal ettirilmesi tarihinden itibaren en çok iki hafta içinde ihtiyaçları karşılamak üzere hangi öğretim üyelerini görevlendirdiklerini yükseköğretim kuruluna bildirirler hükmünü taşıyan ikinci tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiasıyla başvurulmaktadır değinilen yasa kuralının anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın ve maddeleri yükseköğretim kurum ve kuruluşlarını düzenlemektedir anayasakoyucu anayasanın maddesiyle üniversiteleri bir anayasal kuruluş olarak kabul etmiş ve üniversitelerle ilgili başlıca kuralları belirtmiş üniversitelerin kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip olmalarını öngörmüştür anayasanın maddesi üniversite çalışmalarını eğitim ve öğretimin her türlü dış etkiden uzak bilimin gerektirdiği yansız ve baskısız bir ortamda yapılmasını sağlayacak biçimde düzenlemiştiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi bilimsel özerklik geniş bir kavramdır anayasa bu ilkesiyle üniversiteleri maddesinde yer alan temel niteliklere sahip bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde öğretim araştırma ve yayın konularını belirlemek ve yürütmek serbestliğine sahip kılmış bulunmaktadır anayasanın maddesi üniversitelerin yine bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliğiyle yer almasını istemiş üniversitelerin öğretim üyeleri ve yardımcılarını bir meslek sınıfı olarak düşünmüş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır nitekim anayasanın maddesinin dokuzuncu fıkrasında yükseköğretim kurumlarının kuruluş ve organları ile işleyişleri ve bunların seçimleri görev yetki ve sorumlulukları üniversiteler üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkını kullanma usulleri öğretim elemanlarının görevleri unvanları atama yükselme ve emeklilikleri öğretim elemanı yetiştirme üniversitelerin ve öğretim elemanlarının kamu kuruluşları ve diğer kurumlar ile ilişkileri öğretim düzeyleri ve süreleri yükseköğretime giriş devam ve alınacak harçlar devletin yapacağı yardımlar ile ilgili ilkeler disiplin ve ceza işleri malî işler özlük hakları öğretim elemanlarının uyacakları koşullar üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi öğrenimin ve öğretimin hürriyet ve teminat içinde ve çağdaş bilim ve teknoloji gereklerine göre yürütülmesi yükseköğretim kuruluna ve üniversitelere devletin sağladığı malî kaynakların kullanılması kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmek suretiyle maddede belirtilen diğer kimi konuların yanı sıra üniversitelerarası ihtiyaçlara göre öğretim elemanlarının görevlendirilmesi konusunun da yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür anayasanın maddesi üniversite öğretim üyelerine belirli haklar ve yetkiler tanımıştır bilimsel özgürlük serbestçe araştırmada ve yayında bulunabilme öğrenim ve öğretimi özgürlük ve güvence içinde sürdürebilme hak ve yetkileri bunlara örnek olarak gösterilebilir buna göre belirtilen güvencelerin sağlanabilmesi hukuki güvenliğin oluşturulabilmesi için öğretim üyelerinin diğer üniversitelerde görevlendirilmesinde uygulanacak usul ve esasların yasada düzenlenmesi gerekirken sadece yetkili makamı belirleyen ancak yetkili makamca görevlendirmenin hangi kriterlere göre yapılacağını düzenlemeyen maddenin birinci fıkrasının ikinci tümcesinin anayasanın maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır anayasanın maddesine aykırılık oluşturan kural kuşkusuz aynı zamanda anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti i̇lkesine de aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin ikinci fıkrası gereğince sayılı yükseköğretim kanununun maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi | 1,465 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 17 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasal eşitlik aynı veya denk sayılan hukuki durumdakilerin biri diğerine göre olumsuz yönde farklı işleme tabi tutulmamalarını ifade eder pozitif yöndeki ilerlemeci bakış açısıyla farklı muameleye tabi tutulmak ise eşitliğe aykırı olmayacaktır cezalandırmaya yönelik hükümlerin tabiatı gereği kişilerin negatif yönde ayrımcılığa tabi tutulmaları ise en açık eşitlik kuralı ihlalidir tartışılması gereken kasten yaralama suçunun konusu ve koruduğu hukuki değer yönünden zincirleme suç kapsamında düşünülen sair benzer suçlarla genel geçer bir cezalandırma farklılığını gerektirecek bir nitelikte olup olmadığını açıklığa kavuşturmaktır kişilik hakkı kişinin maddi ve manevi tüm olarak varlığını korumayı hedefleyen mutlak bir hakkıdır bu hakkın sayılı türk medeni kanununun maddesinde devredilemez ve vazgeçilemez niteliği açıkça vurgulandığı gibi kişinin maddi ve manevi varlığının bütünlüğü ve bunun masuniyeti anayasasının maddesinde açıkça en temel hak olarak düzenlenmiştir vücut dokunulmazlığı cinsel dokunulmazlık kişi şeref ve saygınlığı gibi unsurlar kişilik hakkının parçalarıdır aynı bütünün değişik görünümleridir hepsinde korunan hukuki değer insanın kişilik hakkıdır yine anayasanın maddesinde belirttiğimiz eşitlik ilkesini düzenlemektedir hiçbir tasavvurun yasa haline gelse dahi negatif ayrımcılığa neden olamayacağını vurgulayan bu madde farklı muamele ayrımcılık ve imtiyaz uygulamasını men etmiştir eşitlik anayasa mahkemesinin kararlarıyla soyut bir kavram olmaktan ziyade somut ölçü olarak birçok kararıyla tespit edilmiştir soyut bir ilke olmaktan çıkarılıp somut bir ölçü norm olarak yaşama geçirilen eşitlik ilkesi öğretide ve idealde yarınlarda gözetilecek bir kavram değil anayasal bağlamda her durumda dayanılacak hukuksal bir olgudur aym k kt yine mahkemenin müstakar tanımına göre anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara aynı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez aym eşitlik ilkesinin anlaşılması yönünde geliştirilen bir diğer kavram ise ayrımcılık yasağıdır ayrımcılık türk anayasa mahkemesi nazarında hukuksal durumu aynı olan kişilerin farklı hukuksal işlem ve sonuca tabi tutulmaları anlamına geldiği anlaşılmaktadır pragmatik ve eğitimsel amaçlarla veya müessesenin anlaşılması yönünde soyutlama çalışmaları yaptırım boyutunda bütünlenemediğinde faydacılığı kalmadığı gibi adil olmayan ceza tayinine de sebep olmaktadır bu kabilden insanın vücut masuniyetinin korunan değerler yönünden farklı cephelerden ele alınması bu bütüne yönelik haksızlıklara ilişkin yaptırımlarınesas sayısı karar sayısı düzenlenmesinde zorunlu olarak farklılık yapılmasını gerektirmeyeceği gibi kişi hürriyetine doğrudan müessir olan ceza gibi bir yaptırımın haklı olmayan tatbikinin karşı haksızlık meydana getireceği de muhakkaktır suçun niteliğinden kaynaklanan suçun ağırlığı ve nitelikli hallerine ilişkin nevine özgü düzenlemeler hariç ortak uygulama ve cezalandırma koşullarında nesnel farklılık olmadan hukuk dışı kabullerle ayrı düzenlemeye gidilmesi eşitliğe aykırıdır vücut dokunulmazlığı kısaca kişinin vücuduna meşru rızası olmadan herhangi müessir eylemde bulunulamayacağını ifade etmektedir bu kabilden yaralama işkence eziyet gibi eylemler suç olarak düzenlenmiştir kişinin cinsel dokunulmazlığı da meşru rıza dışı cinsel iradeyi engelleyen değişik boyutta cinsel davranışları yasaklamaktadır bu haliyle cinsel davranışın kamu ahlakı açısından önemi düşünülerek cinsel etkili eylemler türk ceza kanunda farklı bir bölümde düzenlenmiştir bu farklılık hukuki değerlerin farklılığından değil fakat suç konularının farklılığından toplumun bu suçlara ilişkin algısından suçun mağdur toplum ilişkisini de bozmasından kaynaklanmaktadır cinsel etkili eylemler ile vücut dokunulmazlığına etkili eylemler arasındaki bu organik aynılık cinsel suçlara ilişkin düzenlemelerde de açıkça görülmektedir nitekim türk ceza kanunun ve maddelerinde suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır ve cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması halinde ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır ibareleriyle kasten yaralama suçu ile cinsel saldırının nasıl birliktelik içinde olduğu birbirlerine nasıl eklemlendiklerini göstermektedir bu düzenlemeden anlaşılmaktadır ki basit yaralama seviyesindeki bir cebir zaten cinsel saldırının tanımında yer almakta ve cezasında karşılık bulmaktadır cinsel saldırının bir parçası olarak tanımlanan cebir veya yaralama cinsel saldırı suçunun içinde erimiştir ancak bu cebir veya yaralama basit yaralama tanımının dışında ve üstünde bir neticeyi sonuçlarsa ayrıca cezalandırma nedeni olarak düzenlenmiştir eşitlik ilkesinin aynı hukuki duruma ilişkin olduğu nazara alındığında anayasaya aykırılık iddiasına esas aldığımız yasal düzenlemede iki yönden eşitliğe aykırılık söz konusudur maddenin hukuki mahiyeti gereğince hukuksal durumu ne olursa olsun kasten işlenebilen tüm suçlara mümas olması ve bu uygulama yönünden sanıklar arasında nesnel bir ayrımcılığa gitmenin hukuken mümkün olmayacağı ve bu nedenle bir kısım suçların ayrık tutulmasının eşitliğe aykırı olması cinsel saldırı suçu ve yaralama suçu hukuki değer olarak aynı hukuki değeri korudukları halde ki sayılı yasa zımnen her iki suçun özdeş olduklarını maddelerinde izhar etmiştir her iki suçun faillerinin ortak hüküm yönünden farklı işleme tabi tutulmalarının yani aynı hukuki durumdakilerin farklı işleme tabi tutulmalarının eşitliğe aykırı olması zincirleme suç hükümleri sübjektif temele dayanmadığından anayasaya aykırılık teşkil etmekle birlikte bir de bir kısım suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması ceza hukukunun fiil algısını daha çok bozmuş ve katmerli adaletsizlik yaratmıştır bu hususta edremit asliye ceza mahkemesinin esas ve karar sayılı kararı ile anayasa mahkemesine iptal başvurusunda bulunulmuştur esasında yasanın ayrık tuttuğu suçlarda zincirleme suçun oluşmasının fiili imkansızlığı yoktur yasa koyucu başkaca mülahazalarla cezalandırmada farklılık yaratmıştır ancak yasa koyucunun bunu yaparken cezalandırma gibi temel bir yargısal kamu faaliyetinde nesnel bir eşitlik algısıyla hareket etmesi gerekmektedir negatif statü haklarında devlet daha çok dokunmamakla yükümlüdüresas sayısı karar sayısı suç ve ceza siyaseti gereği suçların tanımlanmasında ve karşılığı olan ceza tür ve miktarını belirlemede farklılık yaratılması kural olarak nesnel bir temele dayanmak şartıyla eşitliğe aykırı bulunmamakla birlikte cezadan kurtarıcı mahiyetteki veya cezayı hafifletici genel düzenlemelerde ayrıksı uygulamalar yaratmak eşitliği zedeleyici mahiyette olacaktır sayılı yasa ile sayılı yasanın maddesinde yapılan değişiklikte kanun koyucu bir hukuk devletinden beklenemeyecek bir gerekçeyle sayılı yasa ile getirilen değişikliğin yapıldığını ifade etmiştir sayılı yasanın gerekçesinde kullanılan ifade şudur ancak cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçlarının aynı kişiye karşı müteaddit defa işlenmesi halinde gerçek içtima uygulanması gerektiği yönündeki düzenleme başta yargıtay olmak üzere hakim ve savcılarda ispat sorunu ve ölçüsüz ceza miktarlarının ortaya çıkması bakımından ciddi endişelere neden olmuştur bu endişeleri gidermek amacıyla maddenin üçüncü fıkrasında yer alan cinsel saldırı çocukların cinsel istismarı ibaresi metinden çıkarılmıştır neresinden bakılırsa bakılsın bu ifadeyle hukuk ve adalet şuuruna aykırı bir gerekçeyle işaret ettiğimiz eşitlik ilkesinin ihlal edildiği ortaya konulmuştur i̇spat sorunu ceza muhakemesinde tartışılacak bir konudur ceza hukukuna müessir değildir ceza hukukunda ispatlanmış vakıaların değerlendirmesi yapılmaktadır i̇spatlanamayan hususun ceza muhakemesindeki karşılığı sanığın beraatına hükmetmek veya ispatlanamamış aleyhe durumu sanığın lehine yorarak hükme uygulama imkanı tanımamaktır halde bir vakada birden fazla cinsel ilişki ispatlanamıyor ve fakat cinsel ilişkinin varlığı ispatlanıyorsa şüpheyi sanık lehine yorumlayıp durumu gerekçeli kararda tartışıp tek ceza verilerek bu engel aşılabilirdi gerekçede belirtilen ölçüsüzlüğün yasa koyucuya yönelik bir takdir kusuru atfı değil bir yargılama endişesi olduğu çok açık görülüyor halde şunu sormak gerekiyor bu yasa değişikliği teorik olarak hakimler nazarında ispat sorununu kaldırabilmiş midir daha açıkçası bu değişiklik gerekçesinde belirtilen ispat endişesini yasada gideren nedir yine endişe kaldırmamıştır aksine sorun derinleştirilmiştir ayrı ayrı bir çok ceza terettüdü yerine bir cezadan ispat sorunu baki kaldığı halde bir miktar artırım yapılıp geçilecektir yoksa cinsel saldırı suçlarında zincirleme suça cevaz vermekle ispat sorununun çözüldüğü hiçbir mantık kaidesiyle açıklanamaz peki bu şekilde adalet tesis edildiğini varsayalım istisna bırakılan diğer suçlarda ölçüsüzlük ve ispat sorunu doğmayacak mıdır doğacaksa bu nasıl halledilecektir özellikle nitelikli yaralamada zincirleme suç hükümlerine izin verilmezken cinsel saldırı suçu ile nitelikle yaralamanın birleştiği halde tck ispat sorunu ne şekilde halledilecektir nitelikli yaralamanın veya içinde birçok yaralama bulunan bir davranış serisinin cinsel saldırı ile birleştiği halde cinsel saldırıda zincirleme suç uygulanırken hangi mantıklı hukuki zeminde yaralamada zincirleme suç uygulanmayacaktır bu sorulara eleştirimiz ölçüsüyle bakıldığında eşitlik ilkesini çiğnemeden verilebilecek bir cevap yoktur aykırılık iddiasına konu zincirleme suç hükümlerine uygulama sınırı getiren düzenleme yargıtay uygulamasında olanaksızlık değerlendirmesine kapı açmıştır yasa koyucu bu madde uygulamasında bir tercih gereğince bir kısım suçları hariç tutmuştur buradaki hariç bırakma bir imkansızlığı ifade etmez nitekim sonradan cinsel suçlarda uygulama yolu açılmıştır evrensel mantık gereğince elbette imkansız olan bir şey bir anda imkana kavuşmamıştır bir fiil olumsuzuyla birlikte bir olanağı ortaya koyar olanaksız belirlenebilir bir yükleme sahip değildir hegel büyük mantıkta şöyle ifade ediyor edimsel olan olanaklıdırolanak karşıt olanın da olanaklı olduğunu imler mantık bilimi gwf hegel aziz yardımlı i̇dea yayınevi yasada belirtilen uygulanmaz tck yüklemi anlam derinliğinde uygulanabilirliği dışlayan ve fakat uygulanabilir olanı gerektirir yasa fizik alemde imkansız olandan bahsetmemektedir sadece imkan dahilindeki bir uygulamaya izin vermemektedir aksi düşüncedeki kişiler bu kapsamdaki suçlar için değişik mülahazalar geliştirmişlerdir örneğin bir kişi birden fazla öldürülemeyeceğine göre yasadaki anlatım bir imkansızlığı ifadeesas sayısı karar sayısı etmektedir demektedirler oysa yasa koyucu elbette bir kişinin birden fazla öldürülemeyeceğini bilmektedir ancak bir kişi çeşitli nedenlerle aynı suç kararı kapsamında birkaç defa öldürmeye teşebbüs edebilecektir yargıtayda hakim olan adam öldürme suçlarında bir kişinin her ayrı teşebbüsü ayrı suç işleme kararıdır gibi bir karine i̇nsan haklarının teminatı fonksiyonunu üstlenmiş çağdaş ceza hukukunda yaratılamaz nitekim bir yazar şöyle demektedir bir kişinin öldürülmek istenip suçun kalkışma aşamasında kalmasından sonra yeniden öldürülmek istenmesi veya öldürülmesinde zaten zincirleme suçun oluşması olanaksızdır çünkü aynı suç işleme kararından söz edilemez sayılı yasa kapsamında ceza hukuku genel hükümleri sedat bakıcı adalet yayınevi ankara adam öldürme gibi bir suçtaki kast yoğunluğu düşünülürse çok yakın zaman sürecinde gelişen insan ilişkilerinde insanın her defasında bir başka sebepten suç işleme kararına ulaştığı varsayılamaz aynı gün içinde iki defa karşılaştığı hasmını ikisinde de öldürememiş bir kişiye iki defa öldürmeye teşebbüsten iki ayrı ceza terettüp edilip zincirleme suç hükümleri uygulanmazken bir eve kapattığı mağdura her arzusu kabardıkça birkaç defa cinsel saldırı gerçekleştiren ve kendini tatmin eden sanığa zincirleme suç hükmü uygulanması çelişkidir tam aksine cinsel arzu gibi her defasında kaynaklanması gereken somut bir sebebin olmadığı çok çabuk yenilenen ve çok çabuk tükenen temel bir güdünün zeminine oturan bir suçta her defasında yeni bir suç işleme kararının oluştuğu tereddütsüz söylenebilir zira her arzu atağı cinsel eylemle hemen tükenir ama en sosyal uyumsuz kişilerde dahi hemen her sebep ve saikle adam öldürme kararına her defasında ulaşılamaz hal böyleyken tabiatı icabı her an suç kararı yenilenebilir cinsel saldırı suçunda fail lehine yorumla tek suç işleme kararına varılabiliyorken adam öldürme suçunda her defasında ayrı suç kararı vardır demek herhangi bir mantık temeline dayanamaz keyfiliktir ceza hukukunda fail aleyhine karineler yaratılamaz i̇lle de bir karine yaratılacaksa bu karine bir mantık ve olabilirlik temeline oturtulmalıdır i̇çtihattaki bu algılama mantığa ve insan tabiatına uymamaktadır buna rağmen olanaksızlık yargısı kadar keskinleşmiştir ki bu itibarla maddenin üncü fıkrası bir yenilik getirmemektedir yürürlükten kaldırılması veya yürürlükte olması uygulamayı etkilemeyecektir denebilmiştir sayılı yasa kapsamında ceza hukuku genel hükümleri sedat bakıcı adalet yayınevi ankara zincirleme suç hükümlerinin kasten yaralama suçunda uygulanmaması açıkça çelişkidir bir kişinin anlık gelişen bir sebepten dolayı dövüldükten sonra kaçması izini kaybettirmesinden sonra hasımlarının arayıp bir veya birkaç saat sonra onu bularak birkaç defa daha darp etmeleri varsayımında hangi somut nedene dayanılarak farklı suç işleme kararından bahsedilecektir faile rağmen fiil oluşturma gayretinin sonucu olarak fail kastetmediği halde fiil sayısını arttırmak cezada şahsilik ilkesini ihlal etmek demektir cezalandırma bu şekilde kusur zemininden kayacaktır ki bu hal de kusursuz ceza olmaz prensibinin ihlali anlamına gelecektir tüm bu açıklamalar nazara alındığında tüm suçlara şamil olması gereken ceza sorumluluğunu teminat altına alan zincirleme suç gibi ortak bir düzenlemede nesnel olmayan ayrımcılık uygulanması hukuk devleti güvencesine ceza adaletinde eşit muamele görme hakkına da aykırıdır anılan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki kasten yaralama ibaresinin anayasaya aykırılığını ileri sürmek ve iptali için itiraz yasa yoluna başvurmak gerekmiştir hükümgerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin fıkrasındaki kasten yaralama ibaresinin bir kısım suçları ayrık tutmak suretiyle ceza sorumluluğunda eşit muamele görme hakkı yönünden nesnel olmayan cezalandırılma siyaseti uygulandığı için hukuki güvence sağlama yükümüesas sayısı karar sayısı altındaki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğundan anayasanın maddesine ve anayasanın maddesine aykırılığı kanaatine ulaşılmakla sayılı yasanın maddesi gereğince itiraz yolu ile anayasaya aykırılığının tespiti ve iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına sayılı yasanın maddesi gereğince keyfiyetin bekletici mesele yapılmasına sayılı yasanın maddesi gereğince kamu davasının durmasina dair durma kararına karşı tefhiminden itibaren gün içerisinde itiraz yasa yolu açık olmak üzere verilen karar suç müdafi av katılan sanık müdafi av ve katılan sanık müdafi av ın yüzüne karşı cumhuriyet savcısının huzurunda açıkça okunup anlatıldı yasaya ve usule uygun tefhim olundu | 2,008 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı motorlu taşıtlar vergisi kanununda sayılı kanun ile yapılan değişiklikler sonucu vergileme ölçüleri oranları ve vergi tarifeleri yeniden düzenlenmiştir sayılı tarifede yer alan motorlu taşıtlar iki kritere göre vergilendirilmektedir bu kriterler motorlu aracın yaşı ve silindir hacmidir sayılı tarifede yer alan motorlu taşıtlardan minibüste aracın yaşına panelvan ve motorlu karavanlar yaş ve silindir hacminin cm aşağı ve yukarı olmasına otobüs ve benzerlerinin yaş ve oturma yerine kamyonet kamyon çekici ve benzerleri aracın azami toplam ağırlığı ve yaşına göre vergilendirilmektedir bu iki tarife karşılaştırıldığında iki tarifenin de yaş hariç vergilendirmede esas alınan kriterlerin araçların üretim ve kullanım amaçlarına göre düzenlendiği binek araçların silindir hacmine göre ticari olarak yolcu taşıyan araçların koltuk sayısına yük taşımaya elverişli araçların ise azami ağırlığına göre vergilendirmeye esas alındığı görülmektedir vergilendirmede kullanılan bu kriterler dikkate alınarak arazi taşıtı tanımı ve kavramının anayasaya aykırılık sorunu irdelenmelidir arazi taşıtının tanımından motorlu taşıtın bütün tekerlerinin motordan güç alması aracın arazi taşıtı olarak sayılması için yeterli görülmüştür motorlu taşıtın bütün tekerlerinin motordan güç alması halinde aracın sınıfının otomobil kaptı kaçtı minibüs panelvan otobüs kamyon kamyonet ve çekici olmasına yönelik ayrımın bir önemi kalmamaktadır yani diğer bir anlatımla trafikte teknik belgesine uygun bir şekilde tescil edilmiş motorlu taşıt sayılı tarifede yer alan bir araç tanımlamasına girse de eğer bütün tekerleri motordan güç alıyorsa bu araç arazi taşıtı sayılacak ve sayılı tarifeden vergilendirilecektir kanun tarafından getirilen diğer bütün tanımlar ve tarife ayrımları yok sayılacaktır buna bağlı olarak ta yolcu ve yük taşımacılığına elverişli olan otobüs ve kamyonet gibi araçlar yüksek silindir hacmine sahip olduklarından sayılı tarifenin de en üst diliminden vergilendirilerek ve araç sahipleri mali güçlerini aşan bir vergi yüküyle karşı karşıya bırakılmaktadırlar nitekim kamyonet olarak tescil edilen ve cm silindir hacmine sahip bir aracın sayılı tarife uyarınca yılında ödeyeceği vergi tl iken bu aracın bütün tekerlekleri motordan güç aldığı takdirde arazi taşıtı kabul edileceğinden yılında ödeyeceği vergi ise tldir öncelikle arazi taşıtına getirilen tanım üretici firmaların aracın zorlu yol koşullarında rahat kullanılabilmesi için geliştirilmiş aracın daha rahat kullanımına yönelik bir sistemdir vergilendirmeye esas alınabilecek nitelikte aracın kullanım amacında değişiklik yapabilecek kamyon kamyonet ve otobüsün otomobil sınıfında vergilendirilmesine esasesas sayısı karar sayısı olabilecek nitelikte bir sistem değildir bu sistem üretilen bütün modellerde sunulmamakta aynı marka ve modelin her üretiminde bulunmamaktadır kaldı ki dediğimiz bütün tekerlekleri motordan güç alan araçlar gibi aynı marka ve modele ait denilen iki tekerin motordan güç aldığı sisteme sahip araçlarda mevcuttur yine aynı aracın tekerleri motordan güç olmayan modelleri de üretilebilmektedir bu durumda arazi taşıtı tanımının motorlu taşıtlar vergisi yönünden yol açtığı durumu ihtilafa konu araç modeli üzerinde örnekle açıklarsak dodge marka as wd açık kasalı kamyonet için yılında ödenecek motorlu taşıtlar vergisi tldir dodge marka as wd iki tekeri motordan güç alan açık kasalı kamyonet için yılında ödenecek motorlu taşıtlar vergisi tldir dodge marka as wd bütün tekerleri motordan güç alan ve arazi taşıtı kavramına giren açık kasalı kamyonet için yılında ödenecek motorlu taşıtlar vergisi tldir anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür denilerek kamu giderlerini karşılamak üzere ödenen verginin malî güce göre alınması ve genelliği ilkeleri benimsenmiştir genellik ilkesi malî gücü olan herkesin vergi yükümlüsü olmasını ve ayırım gözetilmeksizin gelir servet veya harcamaları üzerinden vergi ödemesini gerektirir malî güce göre vergilendirme ise verginin yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke malî gücü fazla olanın az olana oranla daha fazla vergi ödemesi gereğini belirtir malî güç genellikle ödeme gücü anlamında kullanılmaktadır kamu maliyesi yönünden gelir servet ve harcamalar malî gücün göstergesidir verginin herkesten malî gücüne göre alınması aynı zamanda eşitlik ilkesinin vergilendirme alanına yansımasıdır anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlayarak yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğundan bu ilkenin vergi yükünün dağılımında gözetilmesi gereken temel bir unsur olduğu kuşkusuzdur malî gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan da farklı tutarda vergi alınması vergide eşitlik ilkesinin esasını oluşturur bu bağlamda maddenin ikinci fıkrasında da vergi yükünün adaletli ve dengeli bir biçimde dağılımı öngörülerek eşitlik ve hukuk devleti temelinde maliye politikasının sosyal amacı vurgulanmıştır motorlu taşıtlar vergisi konusu motorlu kara hava ve deniz taşıtları olan bir servet vergisi niteliğindedir servet genelde ekonomik bir anlam taşır ekonomik anlamda servetin vergilendirilmesinde servetin değerini aşan bir ölçünün hukuk devleti mali güç ve eşitlik ilkesine uygun olduğu düşünülemez trafikte kamyon veya kamyonet olarak tescil edilmiş olan ve yük taşımaya elverişli bulunan araçlara ait motorlu taşıtlar vergisi sayılı tarife üzerinden ödenirkenesas sayısı karar sayısı aynı araçların özelliği bulunan modellerinin sayılı tarife üzerinden vergilendirilmesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır vyürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ uygulamada sayılı tarife üzerinden vergilendirilmesi gereken motorlu taşıtların arazi taşıtı kabul edilerek sayılı tarife üzerinden vergilendirilmesi sonucu araç sahipleri araçlarının değerini aşan bir vergi yüküyle karşı karşıya kaldıklarından bu durum telafisi güç ve imkansız zararlara neden olacağından bu zararların oluşmasını engelleyebilmek için iptal davası sonuçlanıncaya kadar iptali istenilen hükümlerin yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir hüküm tarih ve sayılı motorlu taşıtlar vergisi kanununun tarih ve sayılı kanunla değişik nci maddesinin nci bendinin arazi taşıtı karayollarında yolcu veya yük taşıyabilecek şekilde imal edilmiş olmakla beraber bütün tekerlekleri motordan güç alan veya alabilen motorlu araçtır ibaresinin kanunun tarih ve sayılı kanunla değişik inci maddesindeki sayılı tarifede yer alan arazi taşıtları ibaresinin anayasanın ve üncü maddelerine aykırı oldukları gerekçesiyle anayasanin nci̇ maddesi̇ uyarinca i̇ptali̇ ve yürürlükleri̇ni̇n durdurulmasi hakkinda karar veri̇lmek üzere dosyanin onayli bi̇r örneği̇ni̇n anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne bu konuda bir karar verilinceye kadar ve en fazla kararımızın anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay süre ile dosyanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 919 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava devam ederken yürürlüğe giren sayılı yasanın geçici maddesinin davamızda uygulanması muhtemeldir bu maddede vakıf şerhleri ile ilgili devam etmekte olan davalarda diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümler bu kanun açısından uygulanmaz denilmektedir anayasanın maddesinde herkes din ırk renk siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı belirtilmiştir ancak iptali istenen maddede böyle bir ayrım yapılarak diğer kişiler açısından uygulanan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümleri vakıf şerhlerinin terkini ile ilgili davalarda uygulanmayacağı belirtilmiştir bu durum anayasanın eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır | 112 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada adana i̇li seyhan i̇lçesi kanalüstü mahallesi ada parselde kayıtlı taşınmazda pay sahibi davacılara ait taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle fazlaya ilişkin dava ve talip hakkı saklı kalmak kaydıyla tl tazminat ve ayrıca kamulaştırmasız elatma işlemi tarihinden itibaren işleyecek faiziyle ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,888 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan diyarbakır sıkıyönetim komutanlığı askeri mahkemesinin anayasaya aykırılık savının gerekçesi şöyledir mahkememizce sıkıyönetim bölgesi dışında işlenen suçlar bakımından mevcut yasa kurallarına göre sıkıyönetim mahkemelerinin hangi hallerde madde itibariyle yetkili olabileceği irtibat hal dışında dahi sıkıyönetim askerî mahkemelerinin görevli sayılabilmesine yol açan yasa kurallarının anayasaya ve hukukun temel ilkelerine uygunluk derecesinin tartışılmasında ve bu hususta özellikle anayasa mahkemesinin yol gösterici yorum ve görüşünün alınmasında zaruret görülmüştür gerçekten sayılı kanunun sayılı yasayla değişik üncü maddesi hükmüne göre sıkıyönetim ilânına sebep olan suçları sıkıyönetim ilânından evvel işlemiş olanlara sıkıyönetim askerî mahkemelerinin el koyduğu herhangi bir suçla umumi ve müşterek gaye içerisinde irtibatlı bulunan suçları işleyenlerin davalarına suç sıkıyönetim bölgesi dışında işlenmiş olsa dahi sıkıyönetim askerî mahkemesinde bakılır şu halde öncelikle sıkıyönetim ilânına sebep olan suç kavramının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir siyasal ve ideolojik amaçlı suçlar bunun yanında şiddet eylemi niteliğindeki suçlar her zaman ve her yerde işlenebilecek suçlardandır bu hali ile bu suçlar sıkıyönetim askerî mahkemelerini ilgilendirmezler zira bu kabil suçlar ancak belirli bir bölgede yaygınlık kazanmaları dolayısıyla vahamet arzetmeleri sebebiyle sözü geçen belirli bölgede tc anayasasının üncü maddesi uyarınca sıkıyönetim ilânına sebep olabilirler bu sebeple örneğin siyasal ve ideolojik amaçla adam öldürme suçu sıkıyönetim bu gerekçe ile ilân edilmiş ise sıkıyönetim idaresi altında bulunan ili içinde sıkıyönetim ilânına sebep olan suçlardan sayılabilir ise de tersine aynı mahiyetteki suç sıkıyönetim idaresi altında bulunmayan ili içinde izlendiği takdirde sıkıyönetim ilânına sebep olan suç kavramı içinde mütalâa edilemez bu sebeple olayımızda olduğu gibi van ilinde işlenen siyasal amaçlı adam öldürme suçu kuşkusuz bir şiddet eylemi ise de sıkıyönetim ilânına sebep olan suçlardan sayılamaz zira öyle olsaydı suç tarihinde veya daha sonra van ilinde de sıkıyönetim ilân edilmiş olmak gerekirdi mesele aslında çok geniş bir alanda örgütlü olarak işlenen suçlarla ilgili soruşturma ve davaları birleştirilerek soruşturma ve davaların bütünlüğünün sağlanması suretiyle daha sağlıklı ve doğru bir sonuca ulaşılması amacını güden irtibat haline ilişkin yasa kurallarının bu amacı aşar şekilde yorumlanmasından doğmaktadır oysa sıkıyönetim olağanüstü bir idaredir belirli bir mülki sınır ile kısıtlıdır bu bölge içinde sanıklar askerî mahkemelerce ve savaş hali hükümlerine göre muhakeme edilmektedirler şu halde nerede işlenmiş olursa olsun bazı suçlar herhalde sıkıyönetim ilânına sebep olan suç kavramı içinde düşünülerek bu suçların davalarına sıkıyönetim askerî mahkemelerinde bakılır yahut sıkıyönetim askerî mahkemelerinde görülmekte olan bir dava ile birleştirilmesinde fayda bulunan davalar dışında umumî ve müşterek gaye içinde irtibat kavramı sınırsız şekilde geniş düşünülerek bu sınır içine alınan bütün suçlar da sıkıyönetim askerî mahkemelerinin görevi içine dahil edilirse zaman bütün yurtta fiilen sıkıyönetim ilân edilmiş olacağının netice olarak kabul edilmesi gerekir böyle biresas sayısı karar sayısı sonuç ise kuşkusuz sıkıyönetim askerî mahkemelerinin yetkilerinin tabii hakim ilkesine ve kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olarak genişletilmesi sonucunu doğurur esasen bilindiği gibi belli bir sıkıyönetim askerî mahkemesinde görülmekte olan bir davaya irtibat hali dışında sıkıyönetim bölgesi dışında işlenmiş suçlar için konulmuş bir yetki kuralı dahi bulunmamaktadır örneğin işbu davada van ağır ceza mahkemesinin hangi yasa kuralına istinaden dava dosyasını şayet sıkıyönetim askerî mahkemesi görevli kabul edilse bile elazığ sıkıyönetim askerî mahkemesine değilde diyarbakır sıkıyönetim askerî mahkemesine gönderdiği belli değildir anayasa mahkemesince sayılı kanunun üncü maddesindeki yetki kuralları yukarda arz edilen şekilde mahkememizce düşünüldüğü gibi yorumlanarak netice itibariyle mahkememizin bu davada esasen görevli olmadığı belirtilip başvurumuz mahkememizin bu sebeple yetkili olmadığı gerekçesi ile reddedildiği takdirde sorun aydınlığa kavuşmuş olacaktır ancak mahkememizin görevli sayılması halinde de mahkememizce öne sürülen aynı gerekçeler karşısında sonuç olarak siyasal veya ideolojik amaçla işlenmiş her suçu sıkıyönetim bölgesi dışında dahi işlenmiş olsa sıkıyönetim askerî mahkemesinin görev ve yetkisi içine sokma sonucunu doğuran yasa kuralları kanunî yargı yolu ilkesine kanun önünde eşitlik ilkesine ve sıkıyönetim idaresinin olağan üstünlüğü itibariyle anlamına amacına ve sınırlı olması gerekliliğine aykırı olduğundan sayılı kanunun sayılı kanunla değişik üncü maddesinin başlangıcında yer alan sıkıyönetim ilânına sebep olan suçları sıkıyönetim ilânından evvel işlenmiş olanlarla ibaresinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması zorunluluğu doğmuştur tereddütleri gidermek bakımından bir hususun daha açıklanmasında fayda görülmüştür sözü geçen ibare iptal edildiği takdirde sayılı kanunun inci maddesinde sayılan suçlardan olmayan ve fakat bugünkü sıkıyönetim askerî mahkemelerinin asıl görevini teşkil eden bazı suçlara sayılı kanunun üncü maddesinde yer alan sıkıyönetim ilânına sebep olan suç kavramı içinde yer verilmek suretiyle sıkıyönetim askerî mahkemelerinde bakılmaktadır i̇ptal halinde bu olanak kalmayacaktır ancak bu durum yine hatalı yasal düzenlemenin sonucu olmaktadır sıkıyönetim askerî mahkemelerinin asıl görevini zaten sıkıyönetim ilânına sebep olan suçlar teşkil edeceği bunun yanında bir mahkemenin belli suçlar bakımından görevi saptanırken suç tarihine göre bir kural konulamayacağı halde sayılı kanunun inci maddesindeki yasa kuralları düzenlenirken bu hususlar dikkate alınmayarak asıl görev maddesi noksan bırakılmıştır bu maddenin üncü maddedeki hükmün iptali halinde yeniden düzenlenebilmesi bakımından yasama organına süre tanınması ve bu suretle bir iptal kararı verilmesi kuşkusuz doğacak boşluğu önleyecektir | 772 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir deyiş yerinde ise bu ceza siyasetine ilişkin bir meseledir devletin kendi kurallarını farklı hukuk dallarına ait kurallarla düzenleme hakkı vardırkuhne hans heiner i̇dari ceza hukuku sempozyumu seçkin yayınevi ankara anayasa mahkemesinin son yıllardaki yerleşik ve doktrinde kabul görmüş uygulamasına tarih ve esas karar sayılı tarih ve esas karar sayılı tarih ve esas karar sayılı kararları göre anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından idari para cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir öğretide anayasanın maddesinin kabahat türünden olan cezalar yönünden uygulanmayacağını düşünen yazarlar dahi cezaların kişiselliği kuralının kabahatler yönünden de uygulanması gerektiğini belirtmişlerdirsancakdar oğuz i̇dari ceza hukuku sempozyumu seçkin yayınevi ankara başka ve daha açıklayıcı bir deyişle bu konuda gerek uygulamada gerekse de öğretide fikir birliği vardır adli ceza yaptırımları gibi şüphesiz kabahatler de kişi hak ve özgürlükleriyle ilgilidir xiv uluslararası ceza kongresinin i̇dari ceza hukuku ile ilgili kabul ettiği ilkelerden birisi de i̇dari ceza hukukuna ilişkin suçlarda ceza hukuku müeyyideleri gibi kanunilik ilkesine uyularak belirlenmelidir avrupa konseyi bakanlık komitesi idari yaptırımlarla ilgili olarak yayınladığı tavsiye kararında idari cezaların da kanunla konulması zorunluluğundan bahsetmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz üçüncü fıkrasında ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek suçun ve cezanın kanuniliği esası benimsenmiş yedinci fıkrasında ise ceza sorumluluğunun şahsi olduğu belirtilerek herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı cezalandırılamayacağı başka ve hukuki bir deyişle objektif sorumluluk esaslarına göre kimseye bu anlamda yaptırım uygulanmayacağı kabul edilmiştir vatandaşların özgürlüklerinin sınırlarını kanunla göstermekle beklenilen bütün faydalar suç sayılan hareketlerin de kanunla gösterilmesini gerektirmektedir bu suretle suçesas sayısı karar sayısı sayılan hareketin tespitinde keyfi ve sübjektif davranılmasının önüne geçilebilir bunların açık olarak gösterilmesi suretiyle de vatandaşların yasak hareketlerden çekinmeleri sağlanmış olacaktır bu ilke insanlık tarihinde oldukça uzun bir süreçten sonra kabul edilmiştir hiçbir kanunun suç olarak kaydetmediği fiillerden dolayı kimse cezalandırılamaz belli bir tarihsel süreçten sonra bütün medeni ülkelerin ceza kanunlarına ve anayasalarına giren bu ilke i̇nsan hakları evrensel beyannamesi ve daha sonra da avrupa i̇nsan hakları ve ana hürriyetlerini koruma sözleşmesine de girmiştir bu ilke sayesindedir ki vatandaşların keyfi olarak cezalandırılmasının önüne geçilmiş yasak edilen fiillerin önceden gösterilmesi ile suç işlemekten kendilerini alıkoymaları sağlanmıştır tosun öztekin suçların kanuniliği prensibi aleyhindeki cereyan i̇ühfm xxvii s bu maddede belirtilen kanunilik ilkesi suçların kanunla tespiti cezaların da kanun tarafından belirlenmesi kişilerin yasak eylemleri önceden bilmelerini sağlayarak hareketlerini düzenleme imkânını tanınır bu ilkenin bir parçası olan ceza sorumluğunun kişiselliğine göre ise de ancak kanunla yapılan düzenlemeler sayesinde kişiyi işlemiş olduğu fiilden dolayı kusurlu saymak mümkün olabilir öte yandan kişisellik kuralı gereğince kişi kendi kusurlu eyleminden sorumlu tutulur başka bir anlatımla bu ilkeye göre kişinin kusurlu sayılan iradi hareketiyle nedensel bağı bulunan hukuka aykırı fiil neticesinden sorumlu olması gerekir objektif sorumluluk istenmeyen neticeten sorumluluk salt irade nedeni ile sorumlu türleri kişisellik kuralı ile çelişir ve anayasaya aykırı olur anayasamızda ceza sorumluluğunun cezaların kişiselliği vurgulanarak ancak kusurlu hukuka aykırı eylemden sorumluluk doğabileceği belirtilmiştir özek çetin türk ceza yasası tasarısına i̇lişkin düşünceler i̇ühfm profdrhıfzı veldet veli̇dedeoğluna armağan sayısı i̇ptali talep edilen kuralda trafik kurallarına aykırı hareket edilen ancak sürücüsü tespit edilemeyen durumlarda tescil plakasına ceza tutanağı düzenleneceği belirtilmiş araç sahibinin kusurunun bulunup bulunmadığı esnada aracı süren kişi olup olmadığı aracı trafik kurallarına aykırı olarak kullanan kişiye bilerek verip vermediği aracın üçüncü kişilerce sahibinin rızası ile alınıp alınmadığı değerlendirilmeden idare tarafından yaptırım uygulanmaktadır bu durum ise yukarıda uzun uzadıya açıkladığımız ve ilkel ceza hukukunun kalıntılarından olan başkasının fiilinden sorumlu olma anlamına geleceği açıktır fiilsiz suç olmaz ilkesi de gözetildiğinde talep konusu kuralda tescil plakasını sahibinin hangi eyleminin suç sayıldığı açık bir şekilde gösterilmediği gibi kanunilik ilkesine aykırılık plaka sahibi ile suç arasında illiyet bağının ne surette oluştuğu da belli değildir deyiş yerinde ise iptali talep edilen madde ile idare kendi üzerine düşen ispat külfetinden kurtarılarak ispat yükü ters çevrilmek suretiyle vatandaşların yargı organları önünde kusurlu bir fiil işlemediklerini masumiyetlerini ispata zorlandığı anlaşılmaktadır bir kanun devletinde görülebilecek ve fakat hukuk devletinde olmaması gereken vatandaşların etiketlenmelerine lekelenmelerine sebep olacak bu hükmün anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu açıktır bu nedenlerle günlü sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin birinci fıkrasının trafiği tehlikeye düşürecek engel olacak şekilde veya yasaklanmış yerlerde park etmiş araçlara veya trafik kural ve yasaklarına aykırı davranışları belirlenmiş bulunan karayolları ağırlık kontrol mahallerinde işaret ışık ses veya görevlilerin ikazına rağmen tartı sistemine girmeden seyrine devam eden ve sürücüsü tespit edilemeyen araçlara tescil plakalarına göre ceza veya suç tutanağı düzenlenir hükmünün anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanısına varılarak iptali için yüksek mahkemenize başvurmak gerekmiştiresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı anayasasının ve nci maddelerine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilen sayılı karayolları trafik kanununun maddesinin iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri gereğince anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için gerekçeli başvuru kararının aslı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği ve dava dilekçesi ile dosyanın diğer ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı yazısı dikkate alınarak uyap doküman yönetim sistemi üzerinden anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasasının maddesinin amir hükmü gereğince dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde karar verilmesinin beklenilmesine bu süre içerisinde karar verilmezse davanın yürürlükte kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına dair yapılan inceleme sonucunda karar verildi | 962 |
esas sayısı karar sayısı mahkemenin gerekçesi özeti önceleri sorgu hâkimliği görevi yeterli hukuk bilgisi bulunmayan mahkeme başkâtiplerine de gördürülebiliyordu bu gün ise bu görevi yerine getirenler meslekten yetişmiş hâkimlerdir sorgu hâkimleri sorgu hâkimliği görevinin yanı sıra öteki hâkimlere ilişkin işleri de yürütmektedirler sorgu hâkimleri ile öteki hâkimler arasında nitelik ve nicelik bakımından hiç bîr fark yoktur hâkimlerin verdikleri kararlar ancak kanun yollarına başvurularak denetlenebilir oysa ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesinde yer alan usul bir kanun yolu değildir sorgu hâkiminin kararını asliye ceza hâkiminin onamaması sorgu hâkimine vicdanî kanısına uymayan bir karar verme zorunluğunu yüklediği için söz konusu maddenin ikinci fıkrasının anayasanın maddesine aykırılığı açıktır | 104 |
esas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı ıncı maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır esas sayısı karar sayısı hükümlerine yer verilmiş ve sayılı sayıştay kanununun daireler başlıklı üncü maddesindeki bir başkan ile altı üyeden kurulu daireler birer hesap mahkemesidir daireler bir başkan ve dört üye ile toplanır hüküm ve kararlar oy çokluğuyla verilir hükmü ile de sayıştay dairelerinin birer mahkeme olduğu açıkça ifade edilmiştir dolayısıyla sayıştay daireleri de yargılama sırasında uygulayacağı bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görür veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa hükümlerin iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir bu çerçevede mesleki yeterlilik kurumu yılı ek yargı raporunun uncu maddelerinin dairemizde görüşülmesinde raporu hazırlayan denetçi tarafından inci maddede mali ve sosyal haklar bakımından sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında bulunan kurum personeline ilave tediye ödenmesi nedeniyle söz konusu bent ile öngörülen aylık azami ödeme sınırının aşılması sonucu tl nci maddede sayılı mesleki yeterlilik kurumu kanununun mali haklar başlıklı inci maddesi uyarınca yönetim kurulunun kararı ve genel kurulun onayı ile devlet memurlarına yapılan zamların kurum başkam ücretine aynen diğer personel ücretlerine ise belli oranlarda yansıtılması öngörülmüş olmasına rağmen kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara i̇lişkin ve yıllarım kapsayan dönem toplu sözleşmedin nci maddesinde belirlenen seyyanen zammın kurum başkam dışındaki personele de oranlama yapılmadan aynen ödenmesi sonucu tl üncü maddede mali ve sosyal haklar bakımından sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında bulunan kurum personeline fazla çalışma ücreti ödenmesi nedeniyle söz konusu bent ile öngörülen aylık azami ödeme sınırının aşılması sonucu tl üncü maddede sayılı kanunun inci maddesinde kurum başkanı dahil tüm personelin ücret mali ve sosyal haklan toplamı için öngörülen üst sınırın bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeler toplamı olmasına karşın söz konusu maddenin vermiş olduğu yetki çerçevesinde alınan yönetim kurulu karan ile bahsi geçen üst sınırın bakanlık genel müdürünün ocak ayı geliri şeklinde sabitlenerek genel müdüre yapılan ödemelerde gelir vergisi dilimindeki değişiklikten kaynaklanan azalmaların dikkate alınmaması ayrıca kurum başkanına ödenen maaş ilave tediye ve fazla çalışma ücretleri toplamının gerek anılan kanun maddesi gerekse yönetim kurulu karan ile öngörülen aylık sının aşması sonucu tl inci maddede mali ve sosyal haklar bakımından sayılı kanunun inci maddesi kapsamında bulunan kurum personeline ilave tediye ödenmesi nedeniyle söz konusu maddenin vermiş olduğu yetki çerçevesinde alman yönetim kurulu kararıyla öngörülen ücret tavanının aşılması sonucu tlesas sayısı karar sayısı ncı maddede mali ve sosyal haklar bakımından sayılı kanunun inci maddesi kapsamında bulunan kurum personeline fazla çalışma ücreti ve ilave tediye ödenmesi nedeniyle söz konusu maddenin vermiş olduğu yetki çerçevesinde alman yönetim kurulu kararıyla öngörülen ücret tavanının aşılması sonucu tl uncu maddelerde de mali ve sosyal haklar bakımından sayılı kanunun inci maddesi kapsamında bulunan kurum personeline ilave tediye ödenmesi nedeniyle söz konusu maddenin vermiş olduğu yetki çerçevesinde alman yönetim kurulu kararıyla öngörülen ücret tavanının aşılması sonucu sırasıyla tl tl tl ve tl kamu zararına neden olunduğunun iddia edildiği söz konusu iddialara ilişkin olarak sorumlularca gönderilen ortak mahiyetli yazılı savunmalarda ise özetle kurum personelinin işçi statüsünde olup sayılı i̇ş kanunu sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunu ile sayılı devlet ve ona bağlı müesseselerde çalışan i̇şçilere i̇lave tediye yapılması ve sayılı kanunla sayılı kanunun nci maddesinin kaldırılması hakkında kanunun kapsamında bulunduğu anayasa ve kanun tarafından verilmiş olan yetki çerçevesinde işçi ve işveren sendikası arasında toplu iş sözleşmesi görüşmeleri yapılarak anlaşmazlık çıkan bazı maddeler için yüksek hakem kuruluna başvurulduğu ve anılan kurul kararıyla söz konusu maddelerin belirlendiği kamu zararına sebebiyet verildiği iddia edilen ilave tediye fazla çalışma ücreti ve seyyanen zam ödemelerinin de hem yüksek hakem kurulu kararıyla belirlenen toplu i̇ş sözleşmesi maddelerine hem de düzenlendikleri kanunlara uygun olarak yapıldığı yüksek hakem kurulu kararlarının gerek anayasa gerekse sayılı kanun uyarınca kesin ve toplu iş sözleşmesi hükmünde olup tarafları bağlayıcı niteliği bulunduğu sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca da toplu iş sözleşmesinden doğan ücret ödemelerini süresi içerisinde kasten ödemeyen veya eksik ödeyen işveren işveren vekili ve üçüncü kişiye her işçi ve her ay için idari para cezası uygulanacağı hüküm altına alındığından gerek sayılı kanunun inci maddesinin vermiş olduğu yetki çerçevesinde yönetim kurulunca belirlenen gerekse sayılı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde öngörülen mali ve sosyal haklar sınırlamasının kanunlardan ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ödemeler için uygulama kabiliyetinin bulunmadığı zira kurumun yılı hesabına ilişkin olarak sayıştay temyiz kurulunca verilen tarihli ve tutanak nolu kararda kısaca anayasanın üncü ve sayılı kanunun inci maddeleri çerçevesinde kesin ve toplu iş sözleşmesi hükmünde olan tarihli ve k sayılı yüksek hakem kurulu kararının uygulanması nedeniyle ilgililere sorumluluk yüklenemeyeceğinin belirtilmiş olduğu yine sayıştay temyiz kurulunun bazı kararlarında kanunlarla çalışma şartlan konusunda getirilen hükümlerin mutlak değil nispi emredici hukuk kuralları olup hizmet sözleşmeleri ve özellikle de toplu iş sözleşmeleriyle kanun hükmüne nazaran daha çok işçi lehine hükümler getirilmesi halinde kanun hükmü yerine toplu iş sözleşmesindeki hükümlerinesas sayısı karar sayısı uygulanması gerektiği söz konusu durumda toplu iş sözleşmesindeki ilgili hükümlerin kanunlara aykırılığından söz edilemeyeceği ve esasen anayasanın üncü maddesinde kaynağım bulan toplu iş sözleşmesi özerkliği ya da toplu iş sözleşmesiyle düzenleme yapabilme yetkisi denilen kavramların işlevi ve içeriğinin de bu olduğu hususlarına değinildiği ayrıca sayılı khknın bahsi geçen maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırılık teşkil ettiği şeklinde ifadelere yer verildiği tespit edilmiş ve duruşmaya katılan sorumlu tarafından ayrıca sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması yönünde sözlü talepte bulunulmuş olup gerek söz konusu denetçi iddiaları ile savunmalar gerekse dosyada mevcut bilgi ve belgeler ilgili mevzuat çerçevesinde değerlendirilmiştir sayılı mesleki yeterlilik kurumu kanununun mesleki yeterlilik kurumu başlıklı üncü maddesinde bu kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek ve kanunda belirtilen hususlar dışında özel hukuk hükümlerine tâbi olmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz idari ve mali özerkliğe sahip ve özel bütçeli mesleki yeterlilik kurumu kurulmuştur personelin atanma şartlan ve statüsü başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasında kurum hizmetleri is mevzuatı hükümlerine göre istihdam edilen uzman yardımcısı uzman ve diğer personel eliyle yürütülür ve yedinci fıkrasında kurum personeli emeklilik ve sosyal güvenlik yönünden tarihli ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasının bendine tabidir hükümlerine yer verilmiştir dolayısıyla kurum personeli sayılı i̇ş kanunu hükümlerine tabi olarak sürekli işçi statüsünde istihdam edilmekte ve sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun sigortalı sayılanlar başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar kapsamında sigortalı kabul edilmekte olup bu bağlamda da amacı işçi ve işveren sendikaları ile konfederasyonların kuruluşu yönetimi işleyişi denetlenmesi çalışma ve örgütlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına uyuşmazlıkları barışçı yollarla çözümlemelerine grev ve lokavta başvurmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olarak öngörülen sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununun ve ilgili mevzuatının kapsamı dahilinde bulunmaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının a toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı başlıklı üncü maddesinde de i̇şçiler ve işverenler karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarım ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler toplu iş sözleşmesinin nasıl yapılacağı kanunla düzenlenir hükmü yer almış ve bu hükümden hareketle yayımlanan sayılı kanunun toplu iş sözleşmesi ve çerçeve sözleşmenin içeriği başlıklı üncü maddesinde toplu iş sözleşmesi iş sözleşmesinin yapılması içeriği ve sona ermesine ilişkin hükümleri içeriresas sayısı karar sayısı toplu iş sözleşmesi tarafların karşılıklı hak ve borçlan ile sözleşmenin uygulanması ve denetimini ve uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yollan düzenleyen hükümleri de içerebilir toplu iş sözleşmeleri ve çerçeve sözleşmeler anayasaya ve kanunların emredici hükümlerine aykırı düzenlemeler içeremez denilmiş olup böylelikle işçiler ile işverenlere karşılıklı hak ve borçların anayasa ve kanunların emredici hükümlerine uygun olarak serbestçe tayin edebilme yetkisi tanınmıştır toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde ise gerek sayılı kanunun yüksek hakem kuruluna başvurma başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasındaki grev oylaması sonucunda grev yapılmaması yönündeki kararın kesinleşmesinden itibaren altı iş günü içinde işçi sendikası grev ve lokavtın yasak olduğu uyuşmazlıklarda nci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen tutanağın tebliğinden ya da erteleme süresinin uyuşmazlıkla sonuçlanması hâlinde sürenin bitiminden itibaren taraflardan biri altı iş günü içinde yüksek hakem kuruluna başvurabilir hükmü gerekse türkiye cumhuriyeti anayasasının b grev hakkı ve lokavt başlıklı üncü maddesindeki grev ve lokavtın yasaklandığı hallerde veya ertelendiği durumlarda ertelemenin sonunda uyuşmazlık yüksek hakem kurulunca çözülür uyuşmazlığın her safhasında taraflar da anlaşarak yüksek hakem kuruluna başvurabilir h k ü uyarınca yüksek hakem kuruluna başvurulabilmekte ve kurulca verilen kararlar sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında ve anayasanın bahsedilen üncü maddesinin devamında yüksek hakem kurulunun kararlan kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir denilmiş olmasından hareketle bağlayıcı kabul edilmektedir ayrıca sayılı i̇ş kanununun ücret ile ilgili hükümlere aykırılık başlıklı nci maddesinde bu kanunun nci maddesinde belirtilen ücret ile işçinin bu kanundan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücret ödemelerini süresi içinde kasden ödemeyen veya eksik ödeyen uncu maddesinde belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen ücret prim ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakım zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına ödemeyen işveren işveren vekili ve üçüncü kişiye bu durumda olan her işçi ve her ay için yüzyirmibeş türk lirası idari para cezası verilir hükmü yer almaktadır kurumca yapılan ilave tediye ve fazla çalışma ücreti ödemeleri ile seyyanen zammın yukarıda yer verilen hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi durumunda da sayılı devlet ve ona bağlı müesseselerde çalışan i̇şçilere i̇lave tediye yapılması ve sayılı kanunla sayılı kanunun nci maddesinin kaldırılması hakkında kanunun inci maddesinde umumi mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler sermayesinin yansından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeleresas sayısı karar sayısı ve bunlara bağlı teşekküller ve sayılı kanunların şümulüne giren i̇ktisadi devlet teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum banka ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan i̇ş kanununun şümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan ve i̇ş kanununun muaddel birinçi maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere ücret sistemleri ne olursa olsun her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır hükmüne yer verilmek suretiyle işçi statüsünde çalışan personele söz konusu ödemenin yapılacağının açıkça yasal düzenlemeye konu edilmiş olduğu sayılı i̇ş kanununun fazla çalışma ücreti başlıklı inci maddesinde yer alan ülkenin genel yararlan yahut işin niteliği veya üretimin artrılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir fazla çalışma kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir haftalık çalışma süresinin sözleşmelerle kırkbeş saatin altında belirlendiği durumlarda yukarıda belirtilen esaslar dahilinde uygulanan ortalama haftalık çalışma süresini aşan ve kırkbeş saate kadar yapılan çalışmalar fazla sürelerle çalışmalardır fazla sürelerle çalışmalarda her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde yirmibeş yükseltilmesiyle ödenir fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışmaların ne şekilde uygulanacağı çıkarılacak yönetmelikte gösterilir hükmü ve mesleki yeterlilik kurumu personel yönetmeliğinin ‘fazla çalışma ücreti başlıklı nci maddesinde yer alan kurum ihtiyaç duyduğunda personele fazla süreli çalışma ya da fazla çalışma yaptırabilir personele ödenecek fazla süreli çalışma veya fazla çalışma ücreti sayılı i̇ş kanunu hükümlerine göre tespit edilir hükmü ile işçi statüsünde çalışan personele yapılacak söz konusu ödemenin açıkça hukuki temele dayandırıldığı kamu görevlilerinin geneline ve hizmet kollarına yönelik mali ve sosyal haklara i̇lişkin ve yıllarını kapsayan dönem toplu sözleşmenin nci maddesindeki sayılı kanun hükmünde kararnameye ekli ve i̇ü sayılı cetvellerde yer alan ücret göstergeleri rakamının eklenmesi suretiyle uygulanır hükmü ile devlet memurlarına seyyanen zam yapıldığı mesleki yeterlilik kurumunu temsilen kamu i̇ş işveren sendikası ile işçileri temsilen tez koop i̇ş işçi sendikası arasında toplu iş sözleşmesi hazırlandığı ancak tarafların bazı maddeler özerinde uyuşmazlığa düşmesi sonucu öncelikle grev karan alındığı ardından ise grev karan ertelenerek söz konusu uyuşmazlıkların çözümü için saydı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki hükmü ile anayasanın üncü maddesindeki hükmü uyarınca yüksek hakem kuruluna başvurulduğu ve anılan kurulca verilen tarihli ve k sayılı kararın yine sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası ile anayasanın üncü maddesi çerçevesinde bağlayıcı kabul edilerek sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücret ödemelerini süresi içinde kasden ödemeyen veya eksik ödeyen işveren işveren vekili ve üçüncü kişi için idari para cezası öngören hükmü nedeniyle aynen yerine getirildiğiesas sayısı karar sayısı zira kurumca yapılan ilave tediye ödemelerinin toplu i̇ş sözleşmesinin yüksek hakem kurulu kararıyla belirlenen ve saydı kanuna uygun olan i̇lave tediye başlıklı inci maddesindeki üyelere saydı kanunda belirtilen usul esas ve miktarlarda hesaplanmak ve bu kanuna göre belirlenen tarihlerde ödenmek üzere ilave tediye yapılır hükmüne fazla çalışma ücreti ödemelerinin toplu i̇ş sözleşmesinin yüksek hakem kurulu kararıyla belirlenen ve sayılı kanun ile mesleki yeterlilik kurumu personel yönetmeliğine uygun olan fazla çalışma başlıklı ncı maddesindeki haftalık saatlik normal çalışma süresinin üzerinde yapılan çalışmalar fazla çalışmadır memleketin genel yararlan ya da işin niteliği gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir fazla çalışma birim yöneticilerinin talimatıyla gerçekleştirilebilir fazla çalışmaların ücreti yüzde elli zamlı ödenir zorunlu nedenlerle yasal sürelerin üzerinde fazla çalışma yaptırılması durumunda da bu çalışmaların ücreti ödenir hükmüne ve seyyanen zam ödemelerinin de yine toplu i̇ş sözleşmesinin yüksek hakem kurulu kararıyla belirlenen ve toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışan işçiler için uygulanacak zamda emsali devlet memurlarına yapılan zam oranlan ile göstergelerinin dikkate alınacağını öngören ücret sistemi başlıklı üncü maddesine dayandığı ayrıca ilave tediye ve fazla çalışma ücretine ilişkin söz konusu toplu i̇ş sözleşmesi maddelerinin ücret sistemi başlıklı üncü maddeden ayrı düzenlendiği ve hiçbir sınırlayıcı hükmü ihtiva etmediği böylelikle de gerek davetiye ödemelerinin gerekse fazla çalışma ücreti ödemelerinin aşağıda bahsedilen saydı kanun hükmünde kararname ve saydı kanun ile öngörülen sınırlamalara tabi tutulmadığı diğer taraftan gerek sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesiyle değişen saydı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendindeki türk akreditasyon kurumu genel sekreterliği ulusal bor araştırma enstitüsü başkanlığı küçük ve orta ölçekli i̇şletmeleri geliştirme ve destekleme i̇daresi başkanlığı türk standartları enstitüsü başkanlığı kalkınma ajansları ve mesleki yeterlilik kurumu kadro ve pozisyonlarına ilk defa veya yeniden atanan genel müdür genel sekreter genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcısı unvanlı personel ile uzman unvanlı meslek personeline ilgili mevzuatı uyarınca ödenen her türlü maaş aylık ücret ek ücret prim zam tazminat ikramiye fazla çalışma ücreti kâr payı ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemeler ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılan bütün ayni ve nakdî ödemelerin bir aylık toplam net tutan genel müdür ve genel sekreterler için bakanlık genel müdürü genel müdür yardımcısı ve genel sekreter yardımcıları için bakanlık genel müdür yardımcısı uzman unvanlı meslek personeli için başbakanlık uzmanlarına mevzuatında kadrosuna bağlı olarak mali haklar ile sosyal hak ve yardımlar kapsamında yapılması öngörülen ödemelerin bir aylık toplam net tutarım geçemez hükmü gerekse sayılı kanunun mali haklar başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasındaki başkan yönetici personel ve diğer personelin ücret mali ve sosyal haklan bakanlık genel müdürüne yapılan ödemeleri aşmamak kaydıyla yönetim kurulunun karan ve genel kumlun onayı ile belirlenir hükmüyle işçi statüsünde olan ve toplu iş sözleşmesi üe hak ve borçlarını belirleme yetkisi bulunan personelin tüm mali ve sosyal haklan sınırlandırılarak gerek kanunlardan gerekse yüksek hakem kurulu karan ile kesin ve yürütülmesi zorunlu olarak belirlenen toplu i̇ş sözleşmesi hükümlerinden kaynaklı ödemelerini alamama durumuyla karşı karşıya bırakıldığı ancak bu durumun gerek ve sayılı kanunların yukarıda yer verilen hükümlerine gerekse türkiye cumhuriyeti anayasasının yine yukarıda yer verilen a topluesas sayısı karar sayısı iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı başlıklı üncü maddesi ile b grev hakkı ve lokavt başlıklı üncü maddesine aykırı bulunduğu zira sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile sayılı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin işçi statüsünde olan mesleki yeterlilik kurumu personelinin anayasanın üncü maddesinde kaynağını bulan ve sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanunu ve ilgili mevzuatı ile uygulamaya konulan toplu iş sözleşmesi özerkliğini ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklı ödemelerden yararlandırılmasını fiilen ortadan kaldırıp anayasanın üncü maddesi ile hukuksal koruma altına alman yüksek hakem kurulu kararlarının uygulanmasını fiilen engellediği ayrıca sayılı khknın söz konusu maddesinin kurumda istihdam edilme tarihlerine göre personelin ücret ile diğer mali ve sosyal haklarında farklılaşmaya sebebiyet vererek aynı unvanda yer alan personeli farklı ücret sistemlerine dahil ettiği ayrıca sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde i̇ş kanunundan toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden kaynaklı bir ödemenin yapılmaması halinde idari para cezası uygulanacağı hüküm altına alındığından sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile sayılı khknın mesleki yeterlilik kurum una yönelik düzenlemelerinin uygulama kabiliyetinin de bulunmadığı son olarak sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ve sayılı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile öngörülen mali ve sosyal haklar sınırlamasının türkiye cumhuriyeti anayasasının sadece ve üncü maddelerine değil aynı zamanda a çalışma hakkı ve ödevi başlıklı uncu maddesindeki devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır vii ücrette adalet sağlanması başlıklı inci maddesindeki ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükümlerine de aykırı olduğu zira işçi statüsünde bulunması nedeniyle çeşitli kanunlar ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklı haklan olan personelin söz konusu haklarından mahrum bırakılmasının hem adaletsizliğe hem de çalışma barışını engellemeye sebebiyet vereceği anlaşılmış ve tüm bu gerekçelerle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile sayılı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendindeki hükmün mesleki yeterlilik kurumu açısından iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına gerek görülmüştür bu itibarla anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu görülen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası ile sayılı khknın ek inci maddesinin birinci fıkrasının bendindeki hükmün mesleki yeterlilik kurumu açısından iptali içinesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası ile sayılı kanunun ıncı maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine sayılı kanunun ıncı maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ek yargı raporunun uncu maddelerine ilişkin hükümlerin geri bırakılmasına dairemizin tarih ve karar sayılı tutanağıyla oy birliğiyle karar verildi | 3,234 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmüştür i̇ptali istenen hüküm üst sınıflardaki noterliklere yükselebilmek için yıllarca ağır koşullarda çalışmış bulunan noterleri bir yana bırakarak daha önce bu meslekte çalışmamış kimi kişilerin hiçbir koşula bağlı olmaksızın bu noterliklere atanmasına olanak tanımaktadır böylece noterliğe atanmada imtiyazlı bir grup yaratan bu hükmün haklı görülecek bir gerekçesi ve kamu yararına uygun düşen bir yönü bulunmadığı gibi sözü geçen hakkın hangi nedenle öteki hukukçulara tanındığı da maddenin gerekçesinden anlaşılamamaktadır bu bakımdan iptal konusu hüküm anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ne aykırıdır i̇ptali istenen hüküm uyarınca üst sınıflardaki noterliklere dışardan atama yapılması aşağı sınıflarda yıllarca çalışmış olan noterlerin meslekte ilerleme olanaklarını ellerinden alarak kazanılmış haklarını zarara uğratmaktadır söz konusu hükümden yararlanacak kişilerden bir kesiminin adalet bakanlığında çalışmakta olması da bu durumu değiştirmez çünkü noterliklerle ilgisi olsa bile adı geçen bakanlıktaki görevler noterlik mesleği için gerekli deneyimi kazandıracak nitelikte değildir ayrıca bu hüküm noterlerin yükselme olanağını ellerinden aldığından alt sınıflardaki noterliklerin mahkeme kâtiplerince çalıştırılması sonucunu doğuracak bundan hazinenin kaybı olacak toplum zarar görecektir hüküm bu yönden anayasanın maddesine aykırı düşmektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrası devleti bireylerin dirliğini sağlamak sosyal adalet ve hukuk devleti ilkelerine bağlı kalmak vatandaşların maddî ve manevî varlıklarının korunması ve gelişmesi için gerekli bulunan siyasal ekonomik sosyal malî ve hukuksal önlemleri almak ve uygulamakla yükümlü kılmıştır i̇ptali istenen hüküm bu anayasa kuralına aykırı düşmektedir üst sınıflardaki noterliklere meslek dışından bir grup kişinin hiç bir sınırlama ve koşulla bağlı olmaksızın atanmaları meslekteki noterlerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirme haklarını ellerinden almaktadır bu durum anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırıdır i̇ptali istenen hüküm belli kişilere üstün bir hak tanıyarak meslekteki noterlerin haysiyet ve onurlarını kırmıştır bu yönüyle anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı düşmektedir i̇ptali istenen hükmün uygulanması sonucu aşağı sınıftaki noterliklere atanma istekleri azalacak kimi noterler de meslekten ayrılmayı yeğleyeceklerdir böylece noterlerinesas sayısı karar sayısı çalışma yaşamları kararsızlık içine itilip mesleğin gelişmesi engelleneceğinden hüküm anayasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı düşmektedir anayasanın maddesinde geçen adaletli ücret kişinin mesleğe başladığında daha az eskilik ve yeterliği arttıkça daha çok ücret alması demektir alt sınıflardaki noterler üst sınıflara dışardan yapılacak atamalar sonucu daha az ücret almaya zorlanacaklar öte yandan emekli aylığına hak kazanmış kimi kişiler üst sınıflardaki noterliklere atanarak adaletli ücret ilkesine aykırı biçimde daha çok ücret alacaklardır bu durum anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre yasa temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunamaz i̇ptali istenen hüküm kimi temel hakların kullanılmasını zorlaştırdığı ve hatta ortadan kaldırdığı için temel hakların özüne dokunmuştur îptali istenen hükmün uygulanmasında açılan ya da boşalan üst sınıf noterlikler ilân edilmeyecek ve bu hükmün kapsamına giren kişiler hiç bir noterin haberi ve bilgisi olmadan atanacaklardır böylece atama işlemine karşı noterlerce iptal davası açılması olanağı ortadan kalkacaktır bu durum davacı olma hakkını ortadan kaldırdığından anayasanın maddesine idarenin kimi işlemlerinin yargı denetimi dışında kalması sonucunu doğurduğundan anayasanın maddesine aykırılığa neden olmaktadır | 476 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru gerekçesi şöyledir günlü sayılı kanunun ek maddesi ile ek maddesi anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla günlü sayılı kanunun ek ek ve ek maddeleri anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla günlü sayılı kanunun geçici geçici geçici ve geçici maddeleri anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin her üç iptal kararında da yasama organı üyelerinin iştirakçi oldukları bir sosyal güvenlik kuruluşundan diğer iştirakçilerle eşit koşullarda yararlandırılmaları gerekirken diğer iştirakçilerin hiçbiri için söz konusu olmayan kimi ayrıcalıklarla donatılmalarının savunulması mümkün olmayan bir eşitsizlik ve adaletsizliğe yol açtığı ve bu durumun anayasanın maddesindeki hukuk devleti ve maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırı olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin anılan iptal kararlarına ve bu kararlarda belirtilen gerekçelere aykırı olarak sayılı kanun ile milletvekilleri ile dışarıdan atanan bakanların emeklilik hakları düzenlenmiş ve böylece milletvekillerine ve dışarıdan atanan bakanlara emekli sandığının diğer iştirakçilerinden ayrıcalıklı haklar sağlanmış olduğundan davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmüştür açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiası mahkememizce ciddi görülerek sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin bendinde belirtilen belgelerin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 196 |
esas sayısı karar sayısı a sayili khknin tümünün anayasanin geçi̇ci̇ maddesi̇ni̇n fikrasina aykiriliği tarihli ve sayılı nükleer düzenleme kurumunun teşkilat ve görevleri ile bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin anayasaya aykırılık savının anlatılabilmesi için öncelikle değişikliğinin yürürlüğe girmesinden önce kanun hükmünde kararnamelerin khk anayasal konumu üzerinde durulması bu yöndeki anayasal ilkelerin değerlendirilmesi gerekmektedir anayasanın maddesinde türk milletinin egemenliğini yetkili organları eliyle kullanacağı maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu ve devredilemeyeceği maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği maddesinde de yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafına göre kuvvetler ayrılığı devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli bir devlet yetkisinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı bir işbölümü ve işbirliğidir üstünlük ancak anayasa ve yasalardadır yetki yasası ve khklerle ilgili hükümler anayasanın ve maddelerinde yer almaktadır maddede bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisinin verilmesi tbmmnin görev ve yetkileri arasında sayılmış maddede khk çıkarılmasına yetki veren yasada bulunması zorunlu öğeler belirtilmiştir buna göre yetki yasasında çıkarılacak khknin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağının belirtilmesi gerekir bakanlar kuruluna verilen yetki yasada öngörülen konu amaç kapsam ilke ve süre ile sınırlı bir yetkidir bu nedenle yetki yasasının anayasanın belirlediği öğeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi açıkça belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeve çizmesi gerekir anayasanın ve maddeleri birlikte değerlendirildiğinde yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olduğu ve tbmmne ait olup devredilemeyeceği göz önüne alındığında khk çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve istisnai bir yetki olduğu anlaşılmaktadır bu nedenle bu yetki yasama yetkisinin devri anlamına gelecek şekilde genelleştirilmemelidir khk çıkarma yetkisi ancak ivedilik gerektiren belli konularda tbmmnin hızlı hareket edemeyeceği durumlarda zorunlu düzenlemeler için kullanılmalıdır maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanmıştır anayasada bazı konuların khklerle düzenlenmesi yasaklanmıştır maddenin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın i̇kinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiş maddede ise bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez denilmiştir bu açık istisnalarınesas sayısı karar sayısı dışında anayasanın kanunla yapılabileceğini düzenlediği konularda da khk çıkarılamayacağı açıktır her ne kadar anayasa mahkemesi tarihli ve k sayılı kararının paragrafında anayasa açıkça khk ile düzenlenmesini yasaklamadıkça kanunla düzenleneceği belirtilen konularda khk çıkarılması anayasaya aykırılık oluşturmaz diyerek bazı eski içtihatlarına aykırı bir karar vermişse de bu yorumun dayanaklarını açıklamamıştır anayasa mahkemesi geçmişte müteaddit defalar anayasada kanunla düzenleneceği belirtilen konularda khk ile düzenleme yapılamayacağına karar vermiştir bu çerçevede suç ve cezaların kanunla konulması ilkesine ya da vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulması ilkesine aykırılık dolayısıyla bazı iptal kararları vermiştir k kt k kt ancak anayasanın geçici maddesinin fıkrasındaki düzenleme herhangi bir yasayla düzenleme kuralı da değildir bu maddede açıkça uyuma ilişkin yasal düzenlemelerin türkiye büyük millet meclisi tarafından yapılacağından söz edilmektedir dolayısıyla bu anayasanın herhangi bir maddesinde yer alan yasayla düzenleme kuralından oldukça farklı özel bir düzenlemedir bağlayıcı ve emredici niteliktedir anayasa koyucunun parlamentonun açık müzakere yoluyla kabul etmesi gereken konularda khk çıkarma yetkisi tanımamak suretiyle temel hakların sınırlanması ve bütçe gibi konuların ne kadar acil olursa olsun ancak tbmm tarafından farklı siyasi partilerin temsilcilerinin katılımıyla ve müzakere edilerek karara bağlanabileceğini kabul ettiği görülmektedir aynı şekilde burada da ülkenin siyasal rejimini köklü bir şekilde değiştiren anayasa değişikliğine uyum sağlayacak yasaların da anayasa koyucu tarafından tbmm tarafından çoğulcu bir müzakere ile kabul edilmesinin öngörüldüğü bu nedenle özel bir hükme yer verildiği açıktır khk çıkarma yetkisinin bu istisnai niteliği dikkate alındığında yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin açık bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir burada belirlenme ile kastedilen şey bakanlar kuruluna tanınan yetkinin neleri kapsadığının net bir şekilde açıklığa kavuşturulması ve sınırlarının açık bir şekilde çizilmiş olmasıdır yetki kanununun çerçevesinin muğlâk çizilmiş olması durumunda anayasanın maddesine aykırı olarak yasama yetkisinin bakanlar kuruluna devredilmesi sonucu doğacaktır yetki kanununun amaç kapsam ve ilkelerinin belirsizliği khkların denetimsizliği sonucunu doğuracaktır zira bir khknın anayasaya uygunluğundan söz edebilmek için öncelikle yetki kanununa uygun olması yetki kanununun kapsamını aşmaması gerekir yetki kanunundaki muğlâklık anayasaya aykırı olacağı gibi denetimi de zorlaştıracaktır bu yasama yetkisinin devri anlamına gelir böylece yasama yürütme ve yargı erki arasındaki denge bozularak yürütme yasama organına karşı üstün duruma gelir nisan tarihli referandum ile kabul edilen sayılı anayasa değişikliği kanunu ile anayasada köklü değişiklikler yapılmıştır bu değişikliklerle hükümet sistemi tamamen değiştirilmiş ve parlamenter hükümet sistemi yerine cumhurbaşkanlığı sistemi denilen yeni bir sistem getirilmiştir böylece iki kanatlı yürütme organı ortadan kaldırılmış ve yürütme yetkisi ve görevi tek başına cumhurbaşkanına verilmiştir bu ülkedeki tüm idari sistemin kökten değişikliğini gerektirdiğinden anayasa koyucu bu değişikliğe uyumun nasıl sağlanacağını ve uyum yasalarının nasıl çıkarılacağını özel olarak bir geçici maddede düzenleme ihtiyacı duymuşturesas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile anayasaya eklenen geçici maddenin fıkrasında aşağıdaki hüküm yer almaktadır bu kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde türkiye büyük millet meclisi bu kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği meclis i̇çtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri yapar cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtilen değişiklikler ise cumhurbaşkanının göreve başlama tarihinden itibaren en geç altı ay içinde cumhurbaşkanı tarafından düzenlenir söz konusu madde hükmüne göre anayasa değişikliğinin gerektirdiği kanuni düzenlemelerin tarihinden itibaren ay içerisinde tbmm tarafından yapılması öngörülmüştür bu hükmün iki yönden önem taşıdığı görülmektedir i̇lk olarak anayasa uyum yasalarının tbmm tarafından çıkarılacağını açık bir şekilde düzenlemektedir bunun anlamı anayasa değişikliğinin gerektirdiği uyum yasalarının khk ile yapılamayacağıdır bu hususa aşağıda yeniden dönülecektir i̇kinci olarak anayasa koyucu bu düzenlemeler için belli bir süre öngörmüştür buna göre uyum için gerekli olan içtüzük değişikliği ve diğer yasal düzenlemeler altı ay içinde çıkarılmalıdır aynı maddede cumhurbaşkanlığı ve tbmm seçimlerinin yılı kasım ayında birlikte yapılacağı yönünde bir hükme yer verilmişken yasaların yılı içinde çıkarılmasının öngörülmesi ve altı aylık bir süre sınırının konulması da dikkate alınmalıdır her ne kadar anayasa koyucu tbmm kararıyla seçimlerin erkene alınabileceğini öngörerek aynı geçici maddenin son fıkrasına maddede yer alan seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağı kuralının ilk seçimlerde uygulanmayacağına dair bir istisna koymuş ise de uyum yasalarının bir an önce çıkarılmasını istemesinin temel nedeninin yeni sisteme geçmeden önce sistemin altyapısının parlamento tarafından kamuya açık bir tartışma yoluyla hazırlanmasını sağlama iradesi olduğu açıktır ne yazık ki parlamento anayasa tarafından kendine verilen ödevi yapmamış ve uyum yasalarını zamanında çıkarmamıştır anayasanın takdir yetkisi tanımayan bu emredici hükmün süresi içinde gereğini yerine getirmemek ihmal yoluyla anayasaya aykırılık oluşturmuştur ancak bu uyum yasalarını çıkarma yetkisinin parlamentonun elinden alınabileceği ve seçim kararı alan bir parlamentonun çıkaracağı kapsamı belirsiz bir yetki kanunuyla bütün düzenlemelerin yapılmasına dair yetkinin kısa süre sonra ortadan kalkacak olan bir kurula bakanlar kuruluna devredilebileceği anlamına gelmemektedir anayasanın kendine tanıdığı altı aylık sürenin iki katı kadar zaman geçtikten sonra erken seçim kararı alan parlamento kabul ettiği yetki kanunuyla anayasaya aykırı bir biçimde uyum yasalarını çıkarma yetkisini bakanlar kuruluna vermiştir yetki kanunu aleyhine açtığımız iptal davasında bu kanunun anayasaya aykırı olduğu açık bir şekilde ortaya konulmuştur türkiye büyük millet meclisi genel kurulunun tarihli birleşiminde seçim tarihi öne çekilerek cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekili genel seçimlerinin haziran pazar günü yapılmasına karar verilmiş söz konusu karar resmi gazetenin tarih ve sayılı mükerrer nüshasında yayınlanmıştır yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı ise genel seçim kararının alınmasından gün sonra tarihinde başbakanlıkça tbmm başkanlığına sunulmuş tasarı tarihinde ana komisyon sıfatıyla plan ve bütçe komisyonuna sevk edilmiş tarihinde sabah oturumunda plan ve bütçe komisyonunda aynı gün öğleden sonra tbmm genel kurulunda görüşülüp kabul edilerek yasalaşmıştıresas sayısı karar sayısı yetki yasasını tbmm gündemine taşıyan iktidar partisi bu yasama döneminde olağan çalışma sürecini sürdürmüş ancak hiçbir gerekçe yokken anayasa değişikliğinin gerektirdiği uyum yasalarını tbmm gündemine getirmekten anayasal zorunluluk olmasına karşın imtina etmiştir yürütme organı temsilcileri bakanlar cumhurbaşkanlığı sistemine uyum yasalarını anayasada belirtilen aylık süre boyunca düzenlemeyip yasama organının gündemine getirmemek suretiyle görevlerini ihmal etmişlerdir aynı şekilde tbmm de kendisine anayasa ile verilen görevi yapmayarak görevini bir başka deyişle anayasal yükümlülüğünü ihmal etmiştir ancak bu yukarıda belirtildiği gibi anayasa ile tbmmye verilen uyum yasalarını çıkarma yetkisinin ortadan kalktığı anlamına gelmemektedir nisan tarihinde yapılan halkoylamasında kabul edilen sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile anayasaya eklenen geçici maddenin fıkrasıyla bu kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde türkiye büyük millet meclisine bu kanunla yapılan değişikliklerin gerektirdiği meclis i̇çtüzüğü değişikliği ile diğer kanuni düzenlemeleri bizzat yapma görevi verilmiştir geçici madde ile tbmmye verilen bu yetki özel ve münhasır bir yetkidir ve özel bir hükümle tbmmye verilmiştir anayasanın kanunla yapılmasını emrettiği hususlarda khk çıkarılamaz mesela anayasanın maddesine göre vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir ve kaldırılır aynı şekilde maddeye göre ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulabilir anayasada kanunla yapılacağı belirtilen konularda khk çıkarılamaz aynı şekilde geçici maddenin fıkrasında uyum yasalarının yapılması münhasıran tbmmye tanınan bir yetki olduğundan maddenin genel hükümlerine dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelere bırakılamaz özel hükmün olduğu yerde genel hüküm uygulamasına gidilemez yukarıda belirtildiği gibi geçici maddenin fıkrası herhangi bir yasayla düzenleme kuralından oldukça farklı özel bir kuraldır burada özel bir anayasal kural ile uyum yasalarını çıkarma görevi ve yetkisi tbmmye verilmiştir dolayısıyla sonraki özel kural niteliğinde olan geçici madde maddedeki istisnaya bir müstesna hüküm getirerek uyum yasalarının bizzat tbmm tarafından çıkarılmasını emretmektedir anayasa koyucu böyle özel bir düzenleme yaparak anayasada yapılan değişiklerin gerektirdiği yasal düzenlemeleri yapma yetkisini münhasıran tbmmne tanımıştır bunun anayasa koyucunun bilinçli bir tercihi olduğu açıktır anayasa koyucu basitçe anayasa değişikliğinin gerektirdiği uyuma ilişkin kanuni düzenlemeler belli süre içinde yapılır dememiş uyum kanunlarının tbmm tarafından çıkarılacağını belirtmiştir aynı şekilde cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi gereken konuları da açıkça belirterek bu düzenlemelerin cumhurbaşkanının seçiminden sonraki altı ay içinde yapılmasını öngörmüştür dolayısıyla bu maddede sözü edilen yetki genel bir yasama yetkisi olmayıp uyum yasalarının çıkarılmasına ilişkin özel bir yetkidir bu nedenle de anayasada yapılan değişikliklerin gerektirdiği yasal düzenlemelerin bir yetki kanununa dayanarak bakanlar kurulunca khk şeklinde yapılamayacağı açıktır anayasa bu özel alanın özellikle tbmm tarafından kanunlarla düzenlenmesini öngörmüştür düzenleme emir kipindedir türkiye büyük millet meclisi bu kanunla yapılan değişikliğin gerektirdiği diğer kanuni düzenlemeleri yapar anayasanın tbmmye verdiği kanuni düzenleme yapma emrinin bir yetki kanunu çıkarmak olmadığı açıktır tbmmnin aradan ay geçmesine rağmen uyum yasalarını çıkarma yerine bir yandan seçimleri anayasada öngörülen tarihin ay öncesine alınması öte yandan münhasır yetkisini yürütme organına devretmesi eylemli anayasaya aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı esasen bu hüküm anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan demokratik hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir ülkenin hükümet sistemini değiştiren ve böylece kamusal yetkilerinin dağıtımını ve denetimini yeniden düzenleyen uyum yasalarının ulusal iradenin temsilcisi olan parlamentoda tüm toplum kesimlerinin ve siyasi partilerin katılımı ve tartışmasıyla çıkarılması demokratik devlet ilkesinin gereğidir anayasa koyucu da bu gerekliliğe uygun olarak anayasaya geçici hüküm koyarak bu yetkiyi bizatihi tbmmye tanımıştır anayasanın geçici maddesinde yer alan düzenleme özel bir düzenleme olup anayasanın maddesinde yer alan genel düzenlemeye istisna getirmektedir özel düzenlemenin olduğu yerde genel kural uygulanmaz lex specialis derogat legi generali özel kanun genel kanunları ilga eder ilkesi gereği sayılı kanunla anayasada yapılan değişikliklerin gerektirdiği yasal düzenlemelerin bizzat tbmm tarafından yerine getirilmesi icap etmektedir anayasanın geçici maddesinde yer alan düzenleme mevcut iken anayasada yapılan değişikliklerin gerektirdiği yasal düzenlemelerin anayasanın maddesi dayanak yapılarak yetki kanunu konusu yapılması ve bu şekilde bakanlar kurulunca khklarla gerçekleştirilmesi tbmmne ait yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmektedir bu anayasal emrin açık bir şekilde ihlaline vücut vermiştir uyum kanunlarının çıkarılmamış olması ihmal yoluyla anayasaya aykırılık oluşturduğu gibi buna rağmen herhangi bir haklı gerekçeye dayanmaksızın erken seçim kararının alınmış olması ve uyum düzenlemelerinin khk yoluyla hükümete devredilmiş olması eylemli olarak anayasaya aykırılık oluşturmuştur böylece anayasaya aykırılıklar zinciri katlanarak devam etmiştir ay içinde düzenleme yapmamak uyum kanunları çıkarılmadığı halde erken seçim kararı almak erken seçim kararı ardından düzenlemenin hükümet tarafından yapılmasına olanak tanınması bu zincirin halkalarını oluşturmuştur haliyle hükümet de khk yoluyla bu zincirleme anayasaya aykırılıklara yeni bir halka eklemiştir oysa nasıl ki cbk için seçimden sonra aylık bir düzenleme dönemi tanınmış ise pek ala bu yetkiye paralel bir yetki olarak dönem tbmm öncelikli olarak böyle bir yetkiyi kullanarak uyum yasalarını çıkarabilirdi bunun sonucu olarak dava konusu sayılı khknın tümü anayasanın geçici maddesinin fıkrası başta olmak üzere khkların hukuki çerçevesini belirleyen maddelerine de açıkça aykırıdır iptal edilmesi gerekir sayılı khknin tümünün yetki̇ kanunu ve anayasanin di̇ğer maddeleri̇ne aykiriliği anayasanın maddesine göre yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir kanun hükmünde kararnamelerin anayasallık denetimi yapılırken bunların hem yetki kanununa hem de anayasaya uygunluğunun incelenmesi gerekir yetki kanununun kapsamına girmeyen bir konuda khk ile düzenleme yapılması mümkün değildir böyle bir düzenleme yapması halinde bakanlar kurulu kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanarak doğrudan yasama yetkisi kullanmış olur ki bu başta kuvvetler ayrılığı ilkesini düzenleyen anayasanın başlangıcı olmak üzere ve esas sayısı karar sayısı maddelere aykırılık teşkil eder bu nedenle bir khknın öncelikle yetki kanunu kapsamına giren hususlarda düzenlemeler içermesi gerekir bu açıdan değerlendirildiğinde nükleer düzenleme kurumunun ihdasına ilişkin düzenlemeler içeren sayılı khknın sayılı yetki kanununun kapsamında olmayan alanlarda düzenleme içerdiği görülmektedir sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı maddesinin birinci fıkrası şöyledir amaç ve kapsam madde bu kanunun amacı tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun ile tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında yapılan değişikliklere uyum sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş teşkilat görev ve yetkilerinin düzenlenmesi kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan tüzük bakanlar kurulu i̇cra vekilleri heyeti i̇cra vekilleri heyeti kararı bakanlar kurulu kararı bakanlar kurulu yönetmeliği hükümet başbakan başvekil başbakanlık başvekalet sıkıyönetim nizamname kanun tasarısı gibi bazı ibarelerin değiştirilmesi yürürlükten kaldırılması veya bu çerçevede kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan ilgili hükümlerin yeniden düzenlenmesi mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi uygulama imkânı kalmayan kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin yürürlükten kaldırılması kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan bakanlıkların kamu kurum ve kuruluşlarının kurulması kaldırılması görevleri yetkileri personeli ve teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması ve üst kademe kamu yöneticilerinin atanmaları ile görevlerine son verilmesine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesinin sağlanması cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin hususlara dair hükümlerin düzenlenmesi ile bu bent kapsamındaki ilgili hükümlerin değiştirilmesi veya yürürlükten kaldırılması için çeşitli kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hususunda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir maddenin ikinci fıkrasında ise birinci fıkrada yer alan amaç ve kapsam doğrultusunda değişiklik yapılacak bazı kanun ve khklara yer verilmiştir görüldüğü gibi yetki kanununun amacı tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun ile tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında yapılan değişikliklere uyum sağlamaktır dolayısıyla bu yetki kanununa dayanarak çıkarılacak khkların bu amaca uygun olması gerekir yetki kanununun kapsamı amacından bağımsız değerlendirilemez bu çerçevede yetki kanununun maddesinin numaralı fıkrasında bentler halinde sayılan kapsama ilişkin düzenlemeler ancak maddenin başında yer alan amaç ile uyumlu olarak yorumlanabilir dolayısıyla bendinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının kuruluş teşkilat görev ve yetkilerininesas sayısı karar sayısı düzenlenmesi ibaresi anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacından bağımsız değerlendirilemez sayılı yetki kanununun ilkeler ve süre başlıklı maddesinin numaralı fıkrasında da bakanlar kurulunun kendisine tanına yetkiyi kullanırken yürürlükteki kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin ilgili hükümlerinin sayılı kanun ile türkiye cumhuriyeti anayasasında yapılan değişikliklerle uyumlu hale getirilmesi ilkesini gözeteceği hükmüne yer verilmiştir bu da açıkça göstermektedir ki yapılan anayasa değişikliğine uyum amacı taşımayan bir düzenleme bu yetki kanununa dayanarak yapılamaz sayılı anayasa değişikliği kanunu ile anayasada öngörülen hükümet sistemi değiştirilerek parlamenter hükümet sisteminin yerine cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen bir sistem kabul edilmiştir bu çerçevede iki kanatlı yürütme organı ortadan kaldırılmış parlamento içinden ve parlamentonun onayına ve güvenine dayalı olarak kurulan bakanlar kurulu kaldırılmış ve tüm yürütme yetki ve görevi doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanına verilmiştir böylece tüm kamu idaresinin yapısı değişmiştir ancak bu ülkedeki nükleer faaliyetleri düzenlemek üzere oluşturulacak yeni bir nükleer düzenleme kurumunun sayılı yetki kanununa dayanarak khk ile düzenlenebileceği anlamına gelmemektedir bu kurum tamamen yeni kurulan bir kurum olup sıfırdan oluşturulmaktadır dolayısıyla bu kurumu bütün nükleer enerjiye ilişkin faaliyetlerde uyulması gereken ilkelerle birlikte yeni baştan oluşturan bir düzenlemenin sayılı anayasa değişikliği kanunu ile yapılan anayasa değişikliklerine uyum sağlanması ile her hangi bir ilişkisi bulunmamaktadır böyle bir kurum oluşturulmak isteniyorsa yeni sistem yürürlüğe girmeden önceki dönemde bunun ancak kanun yoluyla yapılması mümkün idi diğer taraftan dava konusu sayılı khk temmuz tarihli resmi gazetenin mükerrer sayısında yayınlanmıştır aynı tarihte cumhurbaşkanı yemin ederek görevine başlamış ve anayasa değişiklikleri yürürlüğe girmiştir yetki kanununun süresi de aynı tarihte sona ermiştir yetki kanununun süresinin dolduğu gün yayınlanan bir khknın süre bakımdan yetki kanununun kapsamında olup olmadığı da ayrıca tartışılmalıdır sayılı yetki kanununun maddesinin numaralı fıkrasında bakanlar kuruluna verilen yetki bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren türkiye büyük millet meclisi ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda cumhurbaşkanının andiçerek göreve başladığı tarihe kadar geçerlidir hükmüne yer verilmiştir cumhurbaşkanı temmuz tarihinde yemin ettiğine göre bu tarihte bakanlar kurulunun varlığı sona ermiş daha da önemlisi bakanlar kuruluna verilen yetki bu tarihte sona ermiştir kanun cumhurbaşkanının yemin ettiği saate kadar demediğine göre yetkinin süresi yeminin edildiği gün başında sona ermiştir ve tarihteki işlemler yetki kapsamı dışındadır zira günün belli bir yarısında bakanlar kurulunun khk çıkarma yetkisinin bulunduğu diğer yarısında ise bu yetkinin ortadan kalktığını kabul etmek olanaklı değildir sonuç olarak sayılı khk hem amaç ve ilkeler hem de süre bakımından sayılı yetki kanunu kapsamında yer almamaktadır bu nedenle yetki kanunu kapsamında olmayan sayılı kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekli listeler anayasanın başlangıcı ve maddelerine aykırıdır ve iptal edilmeleri gerekiresas sayısı karar sayısı son olarak ifade edilmelidir ki anayasanın khkları düzenleyen hükümleri cumhurbaşkanı seçimi sonucu yemin ederek göreve başladığı temmuz tarihinde yürürlükten kalkmıştır ancak bu söz konusu khkların çıkarıldığı tarihte yürürlükte olan hükümlerin denetiminde uygulanamayacağı anlamına gelmemektedir khk yetkisini düzenleyen hükümler yürürlükten kalmış olmasına rağmen khklar yürürlükte kalmaya devam ettiğine göre bu khkların geçerlilik koşullarını tanımlayan hükümler sonradan yürürlükten kaldırılmış olsa da denetimde ölçü norm olarak kullanılmaya devam edeceklerinde herhangi bir kuşku bulunmamaktadır sayili khknin belli̇ maddeleri̇ni̇n esastan anayasaya aykiriliği maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alan ekonomik ve sosyal ibaresi ile mümkün ve makul olan ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı khknin maddesi ile genel ilkeler belirlenmektedir anılan madde ile sayılı kanun hükmünde kararname kapsamına giren ve çalışanların halkın çevrenin ve gelecek nesillerin radyasyona maruz kalma riskini içeren her türlü faaliyette faaliyetin bireysel veya toplumsal açıdan fayda sağlaması faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının çevresel ekonomik ve sosyal faktörler de dikkate alınarak mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının kurum tarafından belirlenen doz sınırlarını aşmaması ilkelerinin esas alınacağı düzenlenmiştir khkde genel ilkelere yer verilmesi aslında halkın çevrenin nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona karşı koruma güvenceleri bir nevi genel kısıtlamaları belirlemektir bir başka deyişle bu alanda yapılacak faaliyetlerin tamamı anayasa usulüne göre onaylanmış uluslararası sözleşmeler ilgili diğer kanunlarda yer alan güvencelerin yanı sıra kanun hükmünde kararnamede yer alan ilkelere de uygun olmak zorundadır i̇ptali talep edilen düzenleme faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarında çevresel faktörlerin yanı sıra ekonomik ve sosyal faktörlerin de dikkate alınmasına ilişkindir faaliyet nedeniyle maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının mümkün ve makul olan en düşük düzeyde tutulması için ekonomik ve sosyal faktörlerin dikkate alınmasının belirlenmesi bir ilke olarak kabul edilememektedir nitekim bir normun genel güvence hükmü niteliği taşıyabilmesi için öncelikle belirli olması gerekmektedir normun belirli olması hukuk devleti olmanın gereğidir aynı belirsizlik normda yer alan mümkün ve makul olan ibaresi bakımından da geçerlidir mümkün ve makul olan miktarın ne olduğunun yurttaşlar tarafından bilinebilir öngörülebilir olması gerekmektedir her iki hususta da ayrı ayrı belirliliğin olmaması normun çevre ve halk bakımından güvence sağlamasından çok idareye keyfi uygulamalar için zemin yaratma sonucunu doğurmaktadır anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirliliktir belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılıdır birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar bu bağlamda belirlenecek olan gerek ekonomik veesas sayısı karar sayısı sosyal faktörün belirlenmesinde gerek mümkün ve makul olan en düşük seviyenin ne olduğu hususları bireyler ve idare bakımından öngörülebilir nitelikte değildir anayasa mahkemesinin kararlarında anayasanın maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlet olarak tanımlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda kanunların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k rg tarih sayı i̇ptali talep edilen ibareler nükleer enerji faaliyetleri ve iyonlaştırıcı radyasyona dair maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının sınırları aşmaması konusunda güvence sağlamaktan ziyade keyfi ve çevre ile bireylerin aleyhine uygulamalar yaratabilecek bir muğlaklık taşımaktadır ve hatta somutlaştırmak gerekirse bireylerin maruz kalacağı radyasyon seviyeleri belirlenirken kişi kurum veya şirketlerin ekonomik menfaatlerinin belirleyici olmasını esas almaktadır ekonomik ve sosyal faktörlerin bir kıstas olarak kabul edilebilmesi için ne olduğunun somut olarak kanun hükmünde kararnamede yer alması gerekirdi yine aynı şekilde radyasyon dozlarının dünya sağlık örgütü ve uluslararası atom enerjisi kurumu gibi uluslararası otoritelerin belirlediği sınır değerlerin de altında olacak şekilde normda açık bir şekilde yer alması gerekirken bu uluslararası standartlara herhangi bir atıfta bulunmaksızın tamamen belirsiz ve muğlak kavramlarla maruz kalınabilecek radyasyon dozlarının düzenlenmesi başta bireylerin yaşam hakkı olmak üzere pek çok temel hakkına keyfi müdahale sonucu doğurmaktadır radyo aktif maddelerin insan yaşamı ve çevre için oluşturduğu riskler ortadadır buna rağmen anayasanın ve maddelerinde güvence altına alınan bireylerin yaşam hakkını ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını ağır bir şekilde tehdit eden riskli bir faaliyetin sınırlarının belirlenmesinde muğlak düzenlemelere yer verilmesi kanunilik ilkesini de ortadan kaldırmaktadır anayasanın maddesi uyarınca temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz ancak iptali talep edilen düzenleme yaşam hakkının özüne dokunur niteliktedir açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen ibareler anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir iptali gerekir maddesinin dokuzuncu fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan kurum tarafından yetkilendirilen özel hukuk tüzel kişilerinden kurumun belirlediği usul ve esaslar kapsamındaesas sayısı karar sayısı ayrıca denetim hizmeti alır ibaresi ile on beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan uygulanmaz ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı khknin dördüncü maddesi yetkilendirme ve denetimi düzenlemiştir sayılı kanun hükmünde kararname kapsamındaki bir faaliyeti yürütmek isteyen gerçek veya tüzel kişilerin nükleer düzenleme kurumundan faaliyet için gerekli yetkiyi alması bildirim ve lisansa ilişkin düzenlemelerin çerçevesi ve denetim iş bu dördüncü madde ile düzenlenmiştir maddenin dokuzuncu fıkrası nükleer düzenleme kurumu tarafından yetkilendirilen tüzel kişilerin sorumlulukları görev ve yetkileri ile denetime ilişkin hususları düzenlemektedir düzenleme uyarınca yetkilendirilen tüzel kişiler tesisi oluşturan yapı sistem ve bileşenlerin inşa imalat ve montaj süreçlerinin denetimine yönelik olarak kurum tarafından yetkilendirilen özel hukuk tüzel kişilerinden kurumun belirlediği usul ve esaslar kapsamında ayrıca denetim hizmeti alacaktır i̇ptali talep edilen düzenleme nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin her türlü faaliyette yetkilendirilen tüzel kişilerin kurum tarafından yetkilendirilen özel hukuk tüzel kişilerinden denetim hizmeti almasını zorunlu kılmıştır düzenleme bütüncül değerlendirildiğinde birkaç bakımdan sorunludur öncelikle denetimi yapmaya yetkilendirilecek özel hukuk tüzel kişilerinin kimler olduğu belirlenme kriterlerinin ne olduğu yapacakları denetimin nükleer düzenleme kurumu tarafından belirlenen usul ve esaslara ne derece uygun olduğunun değerlendirilmesinin düzenlenmemiş olması gibi unsurlar denetimi formaliteden ibaret bir uygulamaya dönüştürmekte ve düzenlemedeki bu belirsizlikler nedeniyle anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirliliktir belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılıdır birey yasadan belirli | 4,019 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir usul yönünden anılan kanun maddesi sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı devlet memurları kanununa eklenmiş bulunmaktadır sayılı kanun hükmünde kararname ise gün ve sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır sayılı yetki yasası ise anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırılığı nedeniyle anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiş bulunmaktadır bu durumda sayılı kanun hükmünde kararnamenin yasal dayanaktan yoksun kaldığı açık ve tartışmasızdır şu halde anayasanın maddesi uyarınca kanun hükmünde kararnameler yasal meşruiyetini meclisin verdiği yetki yasasından aldıklarından dava konusu kanun hükmünde kararnamenin dayanağı yetki yasası da iptal edildiğinden yasal dayanağı kalmayan kanun hükmünde kararname ile getirilen ve yukarıda belirtilen düzenlemenin iptali gerekmektedir esas yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış olup maddesinde de herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir demokratik sosyal bir hukuk devletinde devletin buna yasama organı da dahil her tür faaliyeti sırasında kazanılmış hakları gözeteceği sarfedilen emek ve çalışmanın eşitlik ilkeleri gözardı edilmeden karşılığının verilmeye çalışılacağı kuşkusuzdur bu bağlamda sözkonusu yasa hükmü değerlendirilecek olursa anılan düzenlemeye göre görevde iken üst öğrenimini bitiren kişinin tarihe kadarki tüm çalışmaları derece ve kademe olarak değerlendirilip intibak hesabı yapılmakta olup düzenlemede bu haliyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır ancak maddenin ilk cümlesinde ifade edilen emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla kuralı intibak işlemini netice itibariyle yukarıda anılan anayasal ilkelere aykırı hale getirmektedir çünkü buna göre öğrenime hiç ara vermeden devam edip göreve başlayan farazi emsal esas alınmakta olup ilgilinin hem çalışıp hem okumak şeklindeki fazla emek ve çabası gözardı edilmektedir dolayısıyla devlete verdiği emek yok sayılarak hiç devlet hizmeti olmayanla eşit kabul edilerek aslında eşitlilik ve hakkaniyete aykırılığa sebep olunmaktadır örneğin davacının yıllık hizmeti bulunmakla birlikte normal bir intibaktan derecenin kademesinde ay gün kıdemli sayılması gerekirken soyut emsal sebebiyle derecenin kademesine getirilebilmiş olup yıllık devlet hizmeti intibakta yok sayılmıştır bu sonuç ise yukarıda anılan hukuk devleti sosyal devlet ve kanun önünde eşitlik ilkeleriyle bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu bağlamda sayılı yasanın maddesinin d fıkrasının emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle esas yönünden de iptali gerekmektedir sonuç açıklanan nedenlerle sayılı devlet memurları kanununun maddesinin d fıkrasının emsallerinin ulaştıkları derece ve kademeyi aşmamak kaydıyla ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle ve iptali talebiyle anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretlerinin dosya oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren beş ay karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 449 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçelerinde özetle sayılı türk ceza kanununun maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin karşılıksız yararlanma gibi doğrudan adli para cezası verilebilecek suçlar yanında yağma suçu gibi daha ağır nitelikte yaptırıma bağlanmış olan suçları da kapsam içine almasına karşın suç eşyasını satın alma suçunun kapsam dışında tutulduğu oysa suç eşyasını satın alma suçunun unsurları sonuçları başkalarını etkileme gücü vb yönlerden ele alındığında etkin pişmanlık hükmü kapsamı dışında tutulmasının makul hukuki bir nedeninin bulunmadığı daha ağır yaptırıma bağlanmış olan suçlara etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması sonucunda suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan daha az ceza verilmesinin söz konusu olabileceği türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin mal varlığına yönelik suçlardan olan hırsızlık mala zarar verme güveni kötüye kullanma dolandırıcılık hileli iflas taksirli iflas ve karşılıksız yararlanma suçları bakımından uygulanırken yine aynı bab ya da fasıl içinde düzenlenmiş olan ve mal varlığı aleyhine suçlar grubunda yer alan cürüm eşyasını bilerek satın alma veya kabul etme suçuna uygulanmamasının adalet ve eşitlik ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 179 |
esas no karar no mahkemeni̇n gerekçesi̇ özeti̇ sayılı orman kanunun inci maddesinin birinci fıkrası kerestelik olmayan ağaçları keserek odun yapanlar hakkında hapis cezası ile birlikte odunun beher kentali için lira para cezası verileceğini emretmektedir ancak adı geçen maddenin birinci fıkrasının dördüncü cümlesi bu suretle verilecek para cezasının liradan aşağı olamıyacağı hükmünü taşımaktadır anayasanın nci maddesi yalnızca dil ırk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din ve mezhep ayrımının söz konusu edilemiyeceği alanlarda eşitlik sağlayan bir hüküm olmakla kalmamakta yasaların her ne suretle olursa olsun eşit bulunmayan durum ve sonuçlar ortaya çıkarmasının da önüne durmaktadır hal böyle iken sözü edilen hüküm kilo odun yapanlar kiloya kadar değişik miktarda odun yapmış olanları bir hizada tutarak aynı miktarda para cezası ile sorumlu tutmaktadır bu durum eşitsizlik ve haksızlıktır bu hüküm yalnız kerestelik olmayan ağaçların kesilmesi halinde uygulanmaktadır hapis cezasının yukarı haddinin daha yüksek olması bakımından daha ağır olan kerestelik ağaç kesilmesi eylemini kapsamına almamıştır bunun sonucu olarak da kerestelik olmayan ağaçların kesilmesi halinde para cezası liradan aşağı olmadığı halde kerestelik ağaçların kesilmesinde kesilen ağaçların hacmi üzerinde belirli bir birime göre hesap edilerek bulunacak para cezası bazan liradan aşağı olabilmektedir eşit olmayan bu durumu kerestelik ağaç kesme suçu için konulmuş olan para cezasının üst düzeyine yaklaşarak uygulama yapılması suretiyle ortadan kaldırmak mümkün olsa bile kanunun kabul ettiği cezanın alt düzeyinin suçlulardan tüm olarak esirgenmesi de ayrı bir eşitsizlik ve haksızlık teşkil edecektir bu nedenlerle iptali istenen hüküm anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇tiraz konusu hükmü kapsayan sayılı kanunun inci maddesi üncü maddenin ve bentleriyle yasak edilen fiillerden kerestelik ağaçları kesenler aya kadar hapis ve kereste veya tomruğun beher metreküpü için liradan liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar ancak santimetre kutrundan aşağı olanlar için bu para cezası bir misli artırılarak hükmolunur üncü maddenin ve bentleriyle yasak edilen fiillerden kerestelik olmayan diğer ağaçları keserek odun veya kömür yapanlar bir aya kadar hapis ve odunun be her kentali için lira kömürün beher kentali için lira ağır para cezasiyle cezalandırılırlar bu suretle verilecek para cezası liradan aşağı olamaz üncü maddenin bendinde yazılı yetişmiş ve yetiştirilmiş fidanları kesmek sökmek ekim sahalarını bozmak ağaçları kesmek boğmak ağaçlardan yalamuk pedavra hartama çıkarma fiilleri için verilecek cezalar beş misli artırılarak hükmolunur üncü maddenin ve bentleriyle yasak edilen ve yukarıdaki fıkralarda yazılı bulunmayan fiilleri işleyenler aya kadar hapis ve liradan lira kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlaresas no karar no üncü maddenin bendinde yazılı fiilleri işleyenler liradan liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılırlar bu kanunun üncü maddesinina ve bendine muhalif hare ket edenler orman sahipleri ise yapılan zararın miktarına göre aya kadar hapis veya liradan liraya kadar ağır para cezasiyle cezalandırılırlar ancak kendi arazisi dahilinde tohum ekmek veya fidan dikmek suretiyle yetiştirilecek ormanların sahipleri yukarıdaki fıkra hükmüne tabi değildir üncü maddedeki suçları hayvan beslemek için işliyenler hakkında yukarıdaki cezalar misli artırılır anayasanın nci maddesi herkes dil ırk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz | 485 |
esas sayısı karar sayısı dava yaşlılık aylığı tahsisi ve aksi yöndeki kurum işleminin iptali istemine ilişkindir anayasasının maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmiştir sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesi mahkememizde görülmekte olan davada uygulanacak davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılmasında olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bir kanun hükmüdür şöyle ki davacının tarihinde sayılı kanun kapsamında sayılı kanunla yürürlükten kaldırılan sosyal sigortalar kanunu ilk olarak çalışmaya başladığı davacı hakkında verilen yaş tashihi kararının ise tarihinde kesinleştiği dosyada bulunan nüfus kaydından ve hizmet cetvelinden anlaşılmaktadır sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesinde yer alan kişiler hukuku aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe yerine getirilemez hükmü gereği yaş tashihi kararının kesinleşmeden yerine getirilmesi mümkün değildir ayrıca bkz sayılı nüfus hizmetleri kanunu maddesi ve yargıtay hukuk genel kurulu tarih esas karar sayılı ilamı bu durumda yaş düzeltmenin gerçekleştiği tarih hükmün kesinleştiği tarih olan tarihidir ve bu tarih davacının ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonrasına tekabül etmektedir nitekim sosyal güvenlik kurumu trabzon sosyal güvenlik i̇l müdürlüğü karadeniz sosyal güvenlik merkezinin tarihli yazısından davacının yaşlılık aylığı tahsis talebinin bu gerekçeyle reddedildiği anlaşılmaktadır mahkememizin tarihli müzekkeresine kurum tarafından verilen cevaptan anlaşıldığı üzere doğum tarihinin mahkeme kararı sonrasında oluşan kayıt olarak kabulü halinde davacı tarihi itibariyle emekli olabilecektir mahkemelerce itiraz yoluna başvurulabilmesi için iptali istenen kanun hükmünün görülmekte olan bir davada uygulanacak olması ve iptali talep edilen yasal düzenleme hakkında son on yıl içerisinde anayasa mahkemesi tarafından işin esasına girilerek verilmiş bir ret kararının bulunmaması gerekmektedir sayılı kanunun maddesi mahkememizde görülmekte olan davada uygulanacak bir kanun hükmü olup yapılan araştırmada söz konusu kanun hükmüne ilişkin anayasa mahkemesince son on yıl içerisinde işin esasına girilerek verilmiş bir karara rastlanmamıştır bu itibarla somut norm denetimi koşullarının gerçekleştiği sonucuna ulaşılmış ve aşağıda yer verilen gerekçelerle mahkememizce resen anayasaya aykırı görülen kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmuştur sayılı kanunun yaş başlıklı maddesinin fıkrası i̇ş kazası meslek hastalığı malûllük yaşlılık ve ölüm sigortalarından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye değerinin hesabında iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların bu kanuna ve bu kanunla yürürlükten kaldırılmış kanunlara tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş düzeltmeleri dikkate alınmaz hükmünü içermektedir i̇tiraz konusu hüküm esas itibariyle emeklilik hakkının kazanılmasında ve malûllük ile ölüm sigortalarına ilişkin diğer bazı haklardan yararlanılmasında sigortalı olarak çalışmaya başlanılan tarihten sonraki yaş düzeltmelerinin dikkate alınmayacağına ilişkindiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi aykırılık gerekçesi anayasanın maddesinde yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez düzenlemesi mevcuttur sayılı türk medeni kanununun tmk maddesi uyarınca mahkeme kararı olmadıkça kişisel durum sicilinin hiçbir kaydında düzeltme yapılamamaktadır emredici nitelikteki bu hüküm kişisel durum kayıtlarını etkin bir koruma altına almıştır tmknın bu hükmüyle uyumlu olarak sayılı nüfus hizmetleri kanununun nhk maddesinde kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir ifadesine yer verilmiştir nüfus davalarına ilişkin usul hükümlerinin yer aldığı sayılı nhknın ve maddelerinde kayıt düzeltme davalarının nüfus müdürü veya görevlendireceği memur huzurunda görüleceği ve genel müdürlük ile nüfus müdürlüklerinin kanun yollarına başvurma yetkisinin bulunduğu ifade edilmiştir tüm bu düzenlemeler nüfus kayıtlarının katı bir disipline tabi olduğunu göstermektedir nitekim yargıtay kararlarında da kuşku ve duraksamaya yer verilmeksizin doğru sicil oluşturulması zorunluluğundan söz edilmektedir ayrıca sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kovuşturma evresinde mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde mahkeme ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü verir düzenlemesiyle ceza mahkemelerine kovuşturma aşamasında yaş düzeltme yetkisi verilmiştir ceza mahkemelerince verilen yaş düzeltme kararıyla cezai sorumluluğun kapsamı genişletilebilmekte yaş düzeltme kararı sonrasında verilecek cezada artış söz konusu olduğu gibi ceza infaz rejimi de değişebilmektedir görüldüğü üzere istisnai durumlar haricinde yaş düzeltme işlemi ancak kesinleşmiş mahkeme kararıyla yapılabilmektedir i̇ptali talep edilen sayılı kanunun maddesi bu maddeyi uygulamak durumunda olan idari makamlara yaş tashihine ilişkin mahkeme kararlarını uygulamama görev ve yetkisi tanıdığından mahkeme kararlarına uyma zorunluluğunu düzenleyen anayasanın maddesinin ihlaline yol açmaktadır bu sorunun ele alındığı anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararında devletin personel politikasını belirlemede büyük önemi olan emeklilik düzenini aktüeryal dengeleri gözeterek bilimsel verilere göre belirlemesi ve buna göre gerekli yasal düzenlemeleri yapması doğaldır devletin bilimsel verilere dayanarak kurduğu bu düzenin korunması anayasanın maddesinde yer alan sosyal güvenlik hakkının güvenceye alınması için de zorunlu bir gerekliliktir nesnel ve sürekli kurallarla sağlam ve sağlıklı temellere oturtulmayan bir sosyal güvenlik kuruluşunun mahkeme kararları ile alınan yaş düzeltmeleri sonucu ortaya çıkan erken emeklilik gibi nedenlerle aktüeryal dengesinin bozulması sosyal güvenlik sisteminin sürdürülemez bir duruma gelmesine sebep olabilir sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak çalışılmaya başlanıldığı tarihten sonraki yaş düzeltmelerinin dikkate alınmayacağını öngören itiraz konusu kuralın sosyal güvenlik sisteminin kimi aksaklıklara yol açmadan sürdürülmesi amacına yönelik olarak düzenlendiği kuşkusuzdur burada yargı kararı hukuksal olarak değerini ve geçerliliğini korumakta sadeceesas sayısı karar sayısı emeklilik yönünden sonuç doğurmamaktadır gerekçesine yer verilmiş ise de tarihli esas karar sayılı anayasa mahkemesi kararında üye serruh kaleli̇nin karşıoyunda sosyal sigortalar kurumu üyesi yönünden sosyal sigortacılık yapmaktadır prim alıp hak ettiğinde ödemeler yapmaktadır tüm aktüeryal hesaplar hata dahil tüm olasılıkları da içinde barındırır istatistiksel matematik mutlak doğru değildir risk analizleri hesap yöntemi içerisinde olmaz ise sosyal görev laiki ile yerine getirilmiş sayılamaz bu düşünceler ile sosyal güvenlik sisteminde muhtemel aksaklığın bertarafı için hukukun ve yargı kararının üstünlüğü ve tanınma zorunluluğunu kaldıran düzenleme anılan nedenler ile anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünüldüğünden çoğunluk görüşüne katılınmamıştır sözleriyle ifade ettiği üzere aktüeryal dengelerin mahkemelerce verilen yaş düzeltme kararları öngörülerek bilimsel verilere dayanılarak yapılması mümkündür günümüzde mahkemeler nezdinde görülen yaş düzeltme davalarının sayısı mahkemelerin karar eğilimleri kolaylıkla tespit edilebilecek ve istatistik hesaplara dahil edilebilecektir anayasa mahkemesinin tarihli kararında yargı kararı hukuksal olarak değerini ve geçerliliğini korumakta sadece emeklilik yönünden sonuç doğurmamaktadır denilmekteyse de yargı kararının geçerliğinin kabulü halinde yargı kararına göre oluşan kişisel durum siciline göre işlem yapılması gerekmektedir kararın sadece emeklilik yönünden sonuç doğurmamasından söz edilmekteyse de bu durum zaten anayasaya aykırılığın gerekçesini oluşturmaktadır anayasaya aykırılığı ileri sürülen durumun istisna tutulmasının bir başka anayasal gerekçesi bulunmalıdır diğer taraftan sosyal güvenlik alanında birçok değişiklik yapıldığı başlangıçta birbirinden ayrı şekilde teşkilatlanan sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplandığı sosyal güvenlik mevzuatının sayısız değişikliğe uğradığı bilinmektedir aktüeryal denge ve emeklilik düzeni bozulmaksızın uygulama kapsamı çok daha geniş olan mevzuat değişiklikleri gerçekleştirilebiliyorsa günümüzde hukuksal verilere erişimin kolaylığı nazara alındığında yaş düzeltmeleri öngörülerek sosyal güvenlik sisteminin yapılandırılmasının prim miktarlarının ve diğer hesaplamaların yapılmasının mümkün olduğu düşünülmektedir sonuç olarak sigortalıyı haksız ve eşitsiz bir fedakarlığa katlanmaya zorlayan devletin sosyal güvenlik sistemini hatalı işlem ve kayıtlar üzerine bina eden yargı kararıyla tesis edilmeye çalışılan adaleti göz ardı eden yasal düzenlemenin yukarıda belirtilen gerekçelerle anayasa maddesine aykırı olduğu değerlendirilmektedir anayasanın maddesi aykırılık gerekçesi anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi kararlarında hukuk devleti ilkesinin anlamı açıklanmıştır anayasa mahkemesinin sayılı kararında hukuk devleti ilkesi anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir sözleriyle açıklanmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun itiraz konusu maddesi mahkemelerce verilen yaş düzeltme kararlarının geçersiz sayılması konusunda anayasada yer almayan bir yetkinin yasama organına verilmesine yol açması bakımından kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil etmektedir kesinleşmiş mahkeme kararlarının bazı olay ve işlemlere uygulanması bazı olay ve işlemler bakımından ise geçerli sayılmaması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır örneğin yaş düzeltme kararı ile memuriyete girmek siyasi hakları kullanmak belli görevlere atanmak mümkün iken maddesinde öngörülen durumlarda mahkeme kararı geçerli sayılmayacaktır ya da ceza mahkemesince verilecek yaş düzeltme kararı ile cezai sorumluluğun kapsamı genişletilebilecek ceza miktarı arttırılabilecek ve hatta infaz rejimi değiştirilebilecek iken aynı mahkeme kararının sosyal güvenlik kurumunun bir takım işlemlerinde uygulanmayacağını kabul etmek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi adalete dayanan bir hukuk düzeni iddiasıyla da çelişecektir bu maddenin amacının kötüye kullanımları engellemek sigortalıların mahkemelerden gerçeğe aykırı yaş düzeltme kararı almalarını ve hak ettikleri tarihten önce sosyal güvenlik haklarından faydalanmalarını önlemek olduğu ileri sürülebilir öncelikle böyle bir kabul mahkeme kararlarına güvenilmediğinin peşinen kabulü manasına gelir mahkeme kararlarına güven duyulmadığı gerekçesiyle mahkeme kararlarının sonuç doğurmasını engelleyecek yasal düzenlemeye başvurulması ise yargının meşruiyetinin bizzat yasama organı tarafından yok sayılması anlamına gelir yasama organının güvenilemeyeceğini öngördüğü hakkın kötüye kullanılmasına vasıta olabileceğini kabul ettiği yargı mercilerine yurttaşların güvenmemesi de olağan kabul edilmelidir bu durumda yaşı büyütülerek cezası arttırılan bir yurttaşa kesinleşmiş mahkeme kararı dayanak gösterilirken aynı mahkeme kararının bir kısım sgk işlemleri karşısında hangi gerekçe ve amaçla olursa olsun geçersizliğinin izahı oldukça güç olacaktır yurttaşların ve anayasa gereği bütün devlet organlarının uymakla yükümlü olduğu yargı kararlarının sgk işlemleri açısından sonuç doğurmayacağını ifade eden kanuni düzenlemenin hukuk devleti ilkesine uygunluğundan söz edilemeyecektir şayet bazı haklardan yararlanmak amacıyla hakikate aykırı şekilde yaş düzeltme yoluna başvurulmakta ise yapılması gereken hukuk sisteminin temelini sarsacak şekilde mahkeme kararlarını geçersiz saymak değil konuya ilişkin etkin tedbirler almak olmalıdır sayılı nüfus hizmetleri kanununun yukarıda değinilen maddesinde tescil esnasında yapılan maddi hataların dayanak belgesine uygun olarak nüfus müdürlüğünce düzeltileceği öngörülmüştür böyle bir durumda dayanak belge olması koşuluyla mahkeme kararına gerek duyulmamaktadır nüfus kaydında maddi hatanın ilk işe başlama tarihinden sonra düzeltilmesi halinde maddesi gereğince yaş düzeltme işlemi dikkate alınmayacaktır oysa ki tmknın maddesinde kişisel durum sicili devletçe atanan memurlar tarafından tutulur sicil kayıtlarını tutmak ve örnek vermek bu memurların görevidir hükmü maddede ise kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlar kusurlu memura rücu edilmek kaydıyla devletçe tazmin edilir düzenlemesi mevcuttur görüldüğü üzere yaş düzeltme kararlarına konu olan kayıtları tutmak kamu makamlarının yükümlülüğündedir kamu makamlarının bu yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle oluşan hatalar mahkeme kararlarıyla giderilmektedir kamu makamlarının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle oluşan bir hatanın sorumluluğunu yurttaşa yüklemek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi anayasanın maddesinde yer bulan sosyal devlet ilkesiyle de çelişmektediresas sayısı karar sayısı ayrıca şunu belirtmek gerekir ki mahkeme kararıyla yaşı tashih edilen veya nhknın maddesi gereği dayanak belgeyle nüfus kaydındaki maddi hata düzeltilen bireylerin kişisel durum bilgilerindeki hata oranı söz konusu kayıtların yargılama ve inceleme konusu olması nedeniyle diğer kayıtlara nazaran daha düşük olabileceği gözetilmelidir hakikate ve doğruluğa uygun işlem yapma gayesi güdülmekteyse bu durumda yaş düzeltme işlemi yapılanların kayıtlarının daha doğru olduğunun kabulü hukuka ve yargıya olan güvenin gereğidir mahkeme kararına veya dayanak belgeyle yapılan düzeltmeye rağmen sosyal güvenlik kurumunun hatalı olduğu sabit olan bir kaydı esas alarak işlem ve kararlarını yürütmesinin izahı güçtür i̇stikrar ve devamlılığın adalet ve doğruluk üzerine olması gerekir anayasanın maddesi aykırılık gerekçesi anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü bulunmaktadır yaş düzeltmeye ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararlarının uygulanmaması adil yargılanma hakkının bir parçası olan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenebilecektir anayasanın maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biri olmakla birlikte aynı zamanda toplumsal barışı güçlendiren bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme uğraşının da aracıdır hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır aym k adil yargılanma hakkının unsurlarından biri de mahkemeye erişim hakkıdır mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme ve aynı zamanda mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme haklarını da kapsar mahkeme kararlarının uygulanması yargılama sürecini tamamlayan ve yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan bir unsurdur karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır hornsbylyunanistan no § ai̇hm kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının lehine karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda sözleşmenin maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir anlam ifade etmeyeceğini vurgulamaktadır hangi yargı makamı verirse versin bir yargı kararının veya hükmünün infaz edilmesi madde anlamında davanın tamamlayıcı unsuru olarak değerlendirilmelidir burdovrusya no ai̇hm sözleşmenin maddesi kapsamında bir yargı yerine ulaşma hakkının sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil aynı zamanda yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de koruduğunu kabul etmiştir apostolgürcistan no § anayasa mahkemesi i̇kinci bölüm temel yeğin başvurusu başvuru numarası karar tarihi kararda yukarıdaki anlatıma yer verildikten sonra bu noktada kesin hüküm niteliğini haiz bir yargı kararının yerine getirilmesi sonucunda oluşan yeni durumların bazı hukuki konular yönünden sonuç doğurmamasının bu yargı kararının uygulanmadığı anlamına gelmeyeceğinin dikkate alınması gerekir zira bir dava sonunda yargıesas sayısı karar sayısı merciince verilen karardaki hükmün yerine getirilmesiyle birlikte bu karar icra edilmiş yani uygulanmış olacaktır kararın icrasına bağlı sonuçların bu davayla ilgili olmayan kişiler veya konular yönünden sonuç doğurmaması bu kararın uygulanmadığı şeklinde yorumlanamaz başvurucu yaşının düzeltilmesine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının emeklilik işlemlerinde dikkate alınmamasıyla bu kararların uygulanamamış olduğunu ileri sürmektedir başvurucunun iddiasına konu mahkeme kararı nüfus kütüğündeki kaydın düzeltilmesine ilişkin olup bu davada nüfus kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır somut olay açısından mahkemece başvurucunun nüfus kaydındaki doğum tarihinin gerçek durumuna uygun şekilde düzeltilmesine karar verilmiş bu kayıt nüfus idaresince karar doğrultusunda değiştirilmiş ve bu şekilde anılan karar icra edilmiştir başvurucunun yaşının düzeltilmesine ilişkin mahkeme kararının sayılı kanunun ve sayılı mülga kanunun maddelerinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca emeklilik işlemlerinde sonuç doğurmaması kararın uygulanmadığı ya da hukuksal değerini ve geçerliliğini kaybettiği anlamına gelmez emeklilik işlemlerinde sskya tabi olarak çalışılmaya başlandığı tarihteki nüfus kütüğünde kayıtlı olunan doğum tarihinin esas alınmasını öngören anılan kuralların emeklilik düzeninin aktüeryal dengeler gözetilerek bilimsel verilere göre belirlenmesi ve sosyal güvenlik sisteminin birtakım aksaklıklara yol açmadan sürdürülmesi amacına yönelik olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır burada yargı kararı hukuksal olarak değerini ve geçerliliğini korumakta sadece emeklilik yönünden sonuç doğurmamaktadır bu değerlendirmeler neticesinde başvurucunun yaşının düzeltilmesine ilişkin mahkeme kararı doğrultusunda nüfus idaresinin nüfus kaydını düzeltmesiyle birlikte anılan kararın icra edilmiş olduğu bu kararın ilgili mevzuat hükümleri uyarınca emeklilik işlemlerinde sonuç doğurmamasının kararın uygulanmadığı ya da hukuksal değerini ve geçerliliğini kaybettiği şeklinde yorumlanamayacağı sonucuna ulaşılmıştır gerekçesiyle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar vermiştir öncelikle kişisel kayıtlar üzerinde yapılan düzeltmeler sadece bu kayıtları tutmakla yükümlü olan kamu makamlarını değil tüm resmi ve özel kurumları bağlayacaktır yaş düzeltme ad değişikliği cinsiyet değişikliği veya boşanma kararlarının sadece davanın taraflarını bağlayacağı üçüncü kişi durumundaki gerçek ve tüzel kişileri bağlamayacağı savunulamayacaktır ayrıca sayılan hususlarda verilen mahkeme kararları kişisel durum sicilindeki değişikliklerin gerçekleşmesi için zorunlu nitelikte kararlar olup anılan mahkeme kararlarının icrasıyla yeni bir kişisel durum oluşmaktadır dolayısıyla anayasa mahkemesi kararında belirtildiği üzere mahkeme kararı doğrultusunda nüfus idaresinin nüfus kaydını düzeltmesiyle birlikte anılan kararın icra edilmiş olduğu kabul edilmekteyse bu durumda diğer kamu makamlarının da icra edilen bu karar sonucunda oluşan yeni hukuksal durumu kabul etmeleri gerekmektedir aksi kabul edilerek mahkeme kararına rağmen mahkeme kararından önceki hatalı kayıtların esas alınması mahkeme kararının icra edilmediği anlamına gelecek ve anayasa mahkemesi kararında kesinleşmiş ve bağlayıcı bir yargı kararının lehine karar verilen tarafın zarar görmesine rağmen infaz edilmemesi durumunda sözleşmenin maddesinin teminat altına aldığı mahkemeye erişim hakkının bir anlam ifade etmeyeceği karar uygulanmazsa yargılamanın da bir anlamı olmayacaktır ai̇hm sözleşmenin maddesi kapsamında bir yargı yerine ulaşma hakkının sadece teorik olarak bu hakkın tanınmasını değil aynı zamanda yargı yerinden alınan nihai kararın icrasına yönelik meşru bir beklentiyi de koruduğunu kabul etmiştir sözleriyle ifade edildiği şekilde mahkemeye erişimesas sayısı karar sayısı hakkının ve adil yargılanma ilkesinin ihlali sonucunu doğuracaktır i̇ptali talep edilen madde bu yönüyle anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir ayrıca kesinleşen mahkeme kararıyla oluşan kişisel durum sicilindeki bilgilerin kamu makamlarınca göz ardı edilmesi ai̇hs maddede yer alan özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkının ihlalini de gündeme getirebilecektir keza sayılı kanunun maddesi gerçeğe aykırı yaş düzeltmeleri engellemek amacıyla getirilen bir düzenleme ise bu amacın gerçekleştirilmesi için kullanılan aracın ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olmadığı değerlendirilmektedir söz konusu amaca ulaşmak için işe başlama tarihinden sonra gerçekleşen yaş düzeltme işlemlerinin tamamının yok sayılması anayasaya aykırılığın yanı sıra adaletsizliklere yol açmaktadır somut olay bakımından çalışmaya gün geç başlamış olsa tarihinde yaşlılık aylığı almaya hak kazanacak olan davacının hali hazırda tarihine kadar beklemek zorunda olması bunun somut bir örneğidir anayasanın maddesi aykırılık gerekçesi anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar düzenlemesi bulunmaktadır anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararında öte yandan yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez i̇tiraz konusu kural herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olarak çalışanlardan ilk defa çalışmaya başladıkları tarihten sonra yaş düzeltmesi yaptıranlar arasında farklılık yaratmadığından eşitlik ilkesine aykırılık görülmemiştir gerekçesine yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı öncelikle bir eşitlik değerlendirmesinin yapılabilmesi için karşılaştırılacak unsurların belirlenmesi gerekmektedir yaş düzeltme kararı ile kişinin belli bir yaşta örneğin yaşında olduğu tespit edilmektedir böylece eylemli bir durum hukuksal olarak da tescil edilmektedir bu durumda eşitlik karşılaştırması yapılması gereken kişi yaşındaki diğer kişilerdir sigortalıların aynı yaşta olan akranlarından farklı muameleye tabi tutulmaları eşitlik ilkesinin ihlaline yol açacaktır eşitsizliğin daha fazla kişiye uygulanması çok sayıda kişinin eşitsiz bir muameleye maruz bırakılması eşitsizliğin derinleşmesi haksızlık düzeyinin artması sonucunu doğuracaktır haklarında yaş düzeltme kararı verilen ve verilen kararları sosyal güvenlik kurumunca dikkate alınmayan kişiler aynı eşitsizliğe maruz bırakılmış kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen eşit durumda oldukları akranlarından farklı muameleye tabi tutulmuş kişilerdir tabi tutuldukları hukuksal muamele aynıdır ancak eşitlik değerlendirmesi yapılırken bakılması gerekenler emeklilik vs hakkını elde eden aynı yaştaki diğer kişilerdir örneğin tck cmkya eklenecek hükümlerle suç tarihinden sonra gerçekleşen yaş düzeltmelerin dikkate alınmayacağı öngörülmüş olsa bu durumda da eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır çünkü kişilere aynı yaştaki akranlarına göre daha fazla veya daha az ceza verilmiş olacaktır bu kuralın yaşı düzeltilen herkese uygulanması eşitsizliğin derecesine ilişkin olup eşitlik sağlamaya matuf değildir anayasanın maddesinde yer alan çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz ibaresi gözetildiğinde yaşlılık aylığı konusunda sigortalılar aleyhine yaratılan eşitsizliğin ağırlığı artmaktadır ayrıca anayasanın maddesinde yer alan herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar maddesinin ihlal edildiği sonucuna varılması da mümkündür karar gerekçesi yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin iş kazası meslek hastalığı malullük yaşlılık ve ölüm sigortalılığından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye değerinin hesabında iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya sigortalıların bu kanuna ve bu kanunla yürürlükten kaldırılmış kanunlara tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki yaş düzeltmeleri dikkate alınmaz hükmünün anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından iptaline karar verilmesi istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli başvuru kararı ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesinde belirtilen belgelerin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesine gönderilmesine dair davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı karar verildi | 3,303 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ balıkesir ağır ceza mahkemesinin günlü sayılı müteferrik karar ında itirazın dayanağını oluşturan nedenler şöyle açıklanmaktadır balıkesir kapalı ceza ve tevkifevinde müebbet ağır hapis cezasına hükümlü bulunan savcılığına verdiği günlü dilekçesi ile sayılı kanun ile aftan yararlanmasının yıl üzerinden yapılması gerektiği halde sayılı af yasasının bu hakkım kısıtladığını ve anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırı bir durum yaratıldığını iddia etmiştir balıkesir savcılığı gün ve sayılı yazıları ile konuyu m k nun maddesinde belirtilen infazda tereddüt hükmüne binaen değerlendirmiş ve m k nun maddesi uyarınca hükümlü ile balıkesir savcılığı arasında infaz yönünden tereddüt ve uyuşmazlık doğduğu anlaşılmıştır i̇cabi düşünüldü anayasa mahkemesinin sayılı kararına göre bakılmakta olan bir davanın varlığının kabul şartları arasında hükümlü ile savcısı arasında cezanın yerine getirilmesi sırasında m k nun maddesi önünde c anayasasının ve sayılı kanunun maddesinde belirtilen ve savcısının hükümlü ile birlikte ileri sürdüğü aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi olduğu kanısına varılmıştır gerçekten gün ve sayılı af kanununun maddesi muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalardan müebbet ağır hapis cezası ile öteki muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalar arasında ikilik eşitsizlik ayrıcalık yaratmış bulunmaktadır örnek olarak olayda dilekçi bulunan ve balıkesir ağır ceza mahkemesinin gün ve esas sayılı kararı ile müebbet ağır hapis cezası ile mahkûm olup yargıtay ceza dairesinin gün ve esas nolu kararı ile onanan hükmü balıkesir ağır ceza mahkemesinin gün sayılı müteferrik kararı ile sonuç itibariyle sene ağır hapis cezasına mahkûmiyeti teslim edilen kepsut i̇lçesi mahmudiye köyünden kızı den doğma doğumlu hakkında sayılı yasanın bendinde uygulanan indirimler yıllık zararına etken olmuştur bu maddeye göre müebbet ağır hapis cezaları yıl ağır hapse çevrilenlerin şartlı salıverilmelerinde dışarda geçirecekleri süre çevrilen bu cezaları üzerinden yapılır demektedir bu hale göre hükümlü in sayılı af kanununun ld maddesi uyarınca müebbet ağır hapis cezası yıl ağır hapse çevrilmiştir sayılı kanunun maddesi uyarınca süre çevrilen bu cezası üzerinden yani seneden sekiz sene indirilmek suretiyle sonuç itibariyle yıl muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm ve bu cezasını çekmeğe zorlanmış bulunmaktadır oysa öteki hürriyeti bağlayıcı cezalardan af kanunu ile gerekli indirimden yararlananların şartla salıverilmelerinde dışarıda geçirecekleri oranındaki süre af ile yapılacak indirimden önceki esas ceza miktarı üzerinden yapılır demektedir örneğin içtima sonucu ya da bağımsız olarak yıl ağır hapis cezasına doğrudan doğruya hükümlü olsaydı dilekçe önce sayılı yasanın lc maddesi uyarınca cezasından yılesas sayısı karar sayısı düşülecek ve gene sayılı yasanın bendi uyarınca sayılı yasa önünde şartla salıverilmeden yararlanma süresi olan oranındaki ceza af ile yapılacak indirimden önceki esas ceza miktarı yani sene üzerinden indirilmek gerekecek sonuç itibariyle yıl ağır hapis cezasını çekmeğe konu olacaktı oysa maddesi müebbet ağır hapis cezası ile muvakkat hürriyeti bağlayıcı öteki cezalar arasında açık bir eşitsizlik ikilik ayrıcalık yaratmakla dilekçe ve hükümlü ın yıl daha fazla hürriyetinden yoksun bırakılması sonucu doğmuş bulunmaktadır gerek tck nun son ve gerekse sayılı kanunun maddesi müebbet ağır hapis cezalarının infazı sırasında yapılacak değerlendirmelerin yıl üzerinden işlem görmesini ilke olarak benimsemiş iken sayılı yasa maddesi ile cezalar arasında kanuni ilke ve güvence durumuna da ters düşmüştür sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı cumhuriyetin yılı nedeniyle bazı suç ve cezaların affı hakkında kanunun bendi c anayasasının ve sayılı yasanın maddeleri önünde c anayasasının eşitlik ilkesini dile getiren temel hak ve hürriyetlere getirilecek sınırlamaların özüne kanunun dokunamaması ilkesini belirten c anayasasının ve maddelerine cezaların yasal güvencesini belirten maddesine ve hepsini kapsamak üzere demokratik hukuk devleti ilkesine c anayasasının ikinci maddesine aykırı bulunan sayılı yasanın maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına oybirliğiyle karar verildi | 557 |
esas sayısı karar sayısı yalvaç asliye ceza mahkemesinin gün esas ve karar sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir asliye ceza mahkemesince tarafların beyanları alınmış ve farklı yargı çevrelerinde yaşayan tanıkların beyanları istinabe yoluyla alınmıştır yalvaç asliye ceza mahkemesi tarafından tensip zaptının düzenlendiği tarihinden görevsizlik kararının verildiği tarihine kadar yaklaşık on aylık bir süre geçmiştir sayılı ceza muhakemesi kanununun görevli olmayan hâkim veya mahkemenin işlemleri başlıklı maddesi yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür emredici hükmünü içermektedir bu hüküm nedeniyle mahkememizce daha önceki mahkeme tarafından alınmış olan katılan sanık mağdur tanık ve sair taraf beyanları yeterli görülse dahi yenilenecek farklı yargı çevresinde oturan taraf ve tanık beyanları hakkında tekrar istinabe kararı verilecek varsa yapılan keşif işlemi bilirkişi ve sağlık raporları gibi yenilenmesi mümkün olan sair muhakeme işlemleri tekrar edilecektir böylece görevsiz mahkemede yapılan işlemler bu işlemler nedeniyle harcanan emek mesai ve geçen zaman yok sayılacaktır bu durum davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması hususunda yargı makamlarını görevlendiren anayasanın son maddesine açıkça aykırıdır somut dosya üzerinden örneklendirecek olursak dosya görevsiz olan asliye ceza mahkemesinde iken örneğin tanık anın ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı şarkikaraağaç gibi bir ilçede ikamet etmesi halinde cmk maddesi uyarınca tanık anın beyanının alınması için yazılan istinabe sonucunda şarkikaraağaç asliye ceza mahkemesince tanığın beyanı alınacaktır ancak dosya görevsizlik kararı ile gelen mahkememizce tanığın beyanı yeterli görülse dahi iptali istenen yasa maddesi uyarınca tanık beyanı yenilenmesi mümkün bulunduğundan aynı mahkemeye tekrar istinabe evrakı yazılacak tanık aynı mahkemeye tekrar davet edilecek gelmemesi halinde zorla getirme emri düzenlenecek ve tekrar beyanda bulunacak bu işlemler diğer tanık ve taraflar bakımından da yinelenecektir esasen istinabe edilen mahkeme ve tanık açısından yapılacak iş ve işlemler bakımından istinabe talebinde bulunan mahkemenin asliye ceza mahkemesi veya ağır ceza mahkemesi olması konusunda bir fark yoktur zira istinabe olunan mahkeme kendisine istinabe talebinde bulunan mahkemenin sıfatıyla bağlı kalmayıp aynı işlemleri yapacak beyanı alınan tanık ise gerçeği söyleme yükümlülüğü nedeniyle sırf istinabe talebinde bulunan makamın sıfatından dolayı farklı bir beyanda bulunmayacaktır bu konuda ağır ceza mahkemesinin asliye ceza mahkemesine göre üst dereceli mahkeme olduğu ve delilleri daha farklı değerlendirip takdir edebileceği ileri sürülebilecek olursa da somut olayda ağır ceza mahkemesi maddi gerçeğe ulaşmak ve çelişkileri giderebilmek için her zaman tanık veya tarafların beyanlarına başvurabilecektir ancak ağır ceza mahkemesince bu beyanın yeterli görülmesi halinde iptali istenen yasa hükmü uyarınca bu mümkün olmayıp yeniden istinabe işlemleri tekrarlanarak emek zaman ve masraf israfına yol açılacaktır i̇ptali istenen cmknın maddesi cmknın maddesinde düzenlenen i̇stinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa yeniden verilen hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz hükmü ile de çelişmektedir görev hususu yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulabileceği için örneğin istinaf aşamasında istinaf merciinin karar veren mahkemenin görevsiz olduğunu belirleyerek dosyayı geri göndermesi halinde görevsizlik kararı ile dosya kendisine gelen görevli mahkemece cmknın maddesi uyarınca yenilenmesi mümkün olan bütün işlemler yenilenecek ancak görevsiz mahkeme tarafından verilen önceki hüküm için sadece sanık lehine olarak istinaf yoluna başvurulmuşsa görevli mahkeme yeniesas sayısı karar sayısı hükmü verirken görevsiz mahkeme tarafından verilen hükmün sanığın lehine olması halinde cmknın maddesi uyarınca eski hükmü geçersiz saymayacak cmknın maddesi uyarınca lehe değerlendirmede bulunacaktır bu durum bile başlı başına mahkememizce iptali istenen cmknın maddesinin sorunlu yönlerini ortaya koymaktadır yine görevsiz mahkeme tarafından bizatihi huzurda yapılan tanık dinleme sorgu taraf beyanlarını dinleme bilirkişi beyanının alınması gibi işlemler tekrarlanacak bu durum ceza muhakemeleri kanununumuzla getirilen usul sistemini alt üst edecektir konunun daha iyi anlaşılması açısından örnek verecek olursak asliye ceza mahkemesince huzurda üç tanık dinlenmesi halinde cmk maddesindeki her tanık ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir hüküm uyarınca öncelikle tanık dinlenecek daha sonra tanık dinlenecek en son ise tanık dinlenecektir bu kuralın amacı sonraki tanığın kendisinden önce dinlenen tanığın beyanlarını ve tanığa sorulan soruları duyarak ifadesini değiştirmemesini ve maddi gerçeğin ortaya çıkmasına engel olmamasını sağlamaktır ancak iptali istenen hüküm nedeniyle asliye ceza mahkemesince beyanları alınan tanıklar ağır ceza mahkemesince tekrar dinlenecek söz gelimi tanık anın ifadesinde görevsiz asliye ceza mahkemesinde verdiği ifade ile bir çelişki bulunması halinde ilk ifadesi cmk maddesi uyarınca hükümsüz sayılacağından bu çelişki giderilemeyecektir aynı durum görevsiz mahkeme tarafından ifadesi alınan sanık bakımından da geçerlidir görevsiz mahkemede tanık ve taraf beyanlarını öğrenen sanık ilk beyanların hükümsüz olması nedeniyle yeni ifadesinde farklı ifade vermek surtiyle maddi gerçeğin ortaya çıkmasına engel olabilir oysa ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır anılan nedenlerle cmknın maddesi anayasanın maddesinde hüküm altına alınan hukuk devleti ilkesine de aykırıdır ayrıca görevsiz asliye ceza mahkemesi tarafından yapılmış olan keşif işleminin tekrarlanması gerekecektir bu durumda keşif mahalline yeniden tayin edilmiş bilirkişi ile gidilerek keşif işlemi tekrarlanacak yeniden bilirkişi raporu aldırılacaktır görevsiz mahkeme tarafından mağdur veya katılanın adli tıp kurumu veya herhangi bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek raporu aldırılmış olması halinde dahi iptali istenen cmknın maddesi uyarınca bu işlemlerde yenilenmesi mümkün olan işlemlerden sayılacağı için yenilenmesi gerekecektir oysa sağlık raporu aldırılması yahut bilirkişi raporu aldırılması hususları tek başına görevli veya görevsiz mahkemenin etkisi ile netice doğuran işlemler değildir bu işlemler bakımından ilgili sağlık kuruluşu veya teknik bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından mevcut durumun tespitinden ibaret bir işlem söz konusudur bu durumda görevli mahkeme sırf kanuni zaruretten dolayı yeniden bu işlemleri tekrarladığında yargılama pratiğimizde adli tıptan rapor aldırma işleminin en iyi koşullarda dahi minimum üç aylık süre aldığı göz önünde bulundurulursa yargılama süresinin ne kadar uzayacağı ortadadır bu işlemlerin tekrarlanması aynı işlemlere yeni baştan maruz kalan muhatapların yargıya olan güvenini zedeleyecektir bilindiği üzere gecikmiş adalet adalet değildir kuşkusuz davaların makul sürede bitirilmesi adil yargılanma hakkının bir görünümüdür i̇ptali istenen cmknın maddesi uyarınca tekrarlanan işlemler dolayısı ile yargılama süreci uzayacak ve bu durum anayasanın maddesi ile hüküm altına alınan adil yargılanma hakkını ihlal edecektir dolayısıyla cmknın maddesi anayasanın maddesine aykırıdır cmknın maddesindeki düzenleme mevcut yargı pratiği açısından mantık kurallarına da aykırıdır konuyu örneklendirecek olursak görevsiz olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı vererek dosyayı yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine gönderen asliye ceza mahkemesi hakiminin görevsizlik kararı vermeden önce gerçekleştirmiş olduğu sanık sorgusunu yapma işlemi cmk maddesi uyarınca ağır ceza mahkemesince tekrarlanacaktır ancak sanık sorgusunu yapacak ağır ceza mahkemesinin başkan veya üyelerinden birisininesas sayısı karar sayısı izin tayin rapor vs bir nedenden dolayı mahkemede görevli bulunmaması nedeni ile görevsiz asliye ceza mahkemesi hakiminin ağır ceza mahkemesindeki başkan veya üyelerden birinin yerine görevlendirilmesi halinde asliye ceza mahkemesinde görevsiz olarak sorgusunu yaptığı sanığın bu defa ağır ceza mahkemesinde sorgusunu yapmasında hukuken bir sorun bulunmayacaktır esasen aynı işlemin aynı hakim tarafından tekrarlanmasından ibaret bu kuralın pratik herhangi bir faydası da bulunmamaktadır anayasanın maddesinde kişilerin temel hak ve hürriyetlerine adalet ilkesi ile bağdaşmayacak şekilde sınırlayan engellerin kaldırılması devletin amaç ve görevleri arasında sayıldığından anılan gerekçelerle cmknın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır neti̇ce ve talep yukarıda arz olunan sebep ve gerekçelerle sayılı cmknın maddesindeki yenilenmesi mümkün olmayanlar dışında görevli olmayan hâkim veya mahkemece yapılan işlemler hükümsüzdür hükmünün anayasanın son maddelerine aykiriliğinin tespi̇ti̇ ve i̇ptali̇ hususu arz ve talep olunur | 1,124 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ayrı bir gerekçeli başvuru kararı göndermeyen yerel mahkemenin anayasa mahkemesine başvurmaya ilişkin ara kararı aynen şöyledir davacının sayılı kanunun geçici maddesi gereğince borçlandırılarak üst dereceden yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği bu maddenin belli bir dereceye yükselen sigortalılara ayrıcalık tanıdığı ve bu niteliği ile anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki eşitlik maddesindeki ücrette adalet ilkelerine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın tasdikli sureti veya fotokopisinin anayasa mahkemesine gönderilmesine suret veya fotokopi masrafı ile posta masraflarının davacıca karşılanmasına dosya anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki kanunlara göre madde ele alınıp yürütülmesine davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı | 124 |