petition
stringlengths 136
32.8k
| petition_length
int64 17
4.44k
|
---|---|
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesindeki iptal gerekçeleri aynen şöyledir sayılı yasa terörle mücadele kanunu adını taşımakta ise de birbirleri ile organik ve hukuksal hiçbir bağı olmayan birçok konuyu düzenlemiş bir torba kanun niteliğindedir bir yandan terör suç ve cezaları kural altına alınmış iken öte yanda şartla salıverme koşullarının iyileştirilmesini içeren hükümlere yer verilmiş cezaevlerinin yapımı hakkında düzenlemenin yanında terörle mücadelede görevlilerin ve diğer kişilerin ödüllendirilmesine dair hükümler getirilmiştir böylece yasa yapma tekniğine ve ilkelerine uyulmamış olması mevzuat kargaşasına neden olmuş ve uygulamada da çelişkili sonuçlara zemin hazırlanmıştır hukuk devletinin varlığı ve korunması yönünden terörle mücadele kadar bu mücadelenin hukuki yollarla yapılması demokratik hukuk kurallarının dışına çıkılmaması da önemlidir her sanık suçlu değildir her terör sanığı da suçlu değildir aksine her sanığın cezalandırılmasını sağlayacak düzenlemeler getirmek bir başka teröre yani devlet terörüne veya adli teröre yol açar sayılı yasa hukukun genel kuralları ve demokratik siyasal yaşam ilkeleriyle çatışan birçok hükümleri anayasaya aykırı olan çeşitli olumsuzlukları ve çelişkileri bünyesinde taşıyan özelliktedir bu nedenle yasanın hangi hükmünün hangi anayasa maddesine aykırı nitelik taşıdığı gerekçelerde açıklanarak aşağıda sergilenmiş ve sonuçta yüce mahkemenize bu iptal davasını açma gereği doğmuştur terörle mücadele kanununun maddeleri suçta kanunilik ilkesinin yer aldığı anayasa kuralına aykırıdır madde ve anayasanın maddesi sayılı yasanın maddesinde yer alan terör tanımı niteliği belirgin olmayan yasalarda unsurları belirtilmiş suç olarak tanımı yapılmamış her türden eylemin terör suçu olarak kabul edilmesini zorunlu kılacak niteliktedir tanımda kullanılan sözcük ve terimler kaypak kapsamı ve yasalhukuksal çerçevesi belli olmayan bilimsel ve hukuksal olarak terör kavramı ile ilgisiz ve herhangi bir suç tipine uygun bulunmayan eylemineylemlerin dahi terör suçu sayılması olasılığını yaratacak nitelikte sözcük ve terimlerdir terör şiddet kullanılmak suretiyle işlenen eylemdir ocak tarihli tehdişçiliğin tenkili hususundaki avrupa sözleşmesi uluslararası ortak bir terör tanımı getirmiştir türkiye de bu sözleşmeyi imzalamıştır şiddet kavramının hukuksal belirgin bir anlamı vardır sayılı yasanın maddesinde ise korkutma baskı yıldırmaesas sayısı karar sayısı sindirme gibi sözcükler kullanılarak cebirşiddet kavramı da genişletilmiş bu açıdan da sınırları unsurları kapsamı yasal tanımı belli olmayan bir terör suçu kavramı yaratılmıştır ceza hukukunda bu tür düzenlemelerde ya cebirden veya şiddet ve tehditden söz edilir çünkü cebir genel bir kavramdır ve maddi cebir veya manevi cebir şeklinde ortaya çıkar maddi cebir şiddet deyimi ile manevi cebir tehdit deyimi ile ifade edilir bu nedenle maddede şiddet ve tehditten söz ettikten sonra ikisini birlikte ifade eden cebir deyimine gerek olmadığı gibi baskı korkutma yıldırma ve sindirme sözcüklerine yer verilmesine de gerek yoktur zira ya bu sonuncular şiddet veya özellikle tehdit kavramına dahildirler veya yukarıda açıklandığı gibi ne anlama geldikleri belli değildir terör tanımında sayılan amaçlar terörün yöneldiği varlık ve değerler de son derece belirsiz ve uygulama duraksamalara hatta keyfi yorum ve uygulamalara neden olabilecek niteliktedir bu varlık ve değerlerin daha önce hiçbir yasada tanımı yapılmamış olduğu gibi maddede de tanım denilebilecek unsurları ve kapsamı sayılmamış ve belirtilmemiştir her ne kadar maddede terörün tanımı verilmekte ise de bu madde madde ile birlikte nazara alındığında soyut bir terör tanımı olarak kalmamakta bir suç tanımı yani terör örgütü kurma suçu tanımı haline gelmektedir bu açıklamalar ışığında maddede yapılan terör tanımı ve madde ile düşünüldüğünde ortaya çıkan suç anayasanın maddesindeki kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz şeklinde ifade edilen kurala suçun kanuniliği bir başka deyişle kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırıdır bu anayasa kuralı ilkesinin esası anlamı yasanın ne gibi eylemleri suç sayıp yasaklamış olduğunun hiç bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirtilmesi ve buna göre cezanın da önceden yasa ile saptanmış olmasıdır kişinin yasak eylemleri ve bunların cezalarını önceden bilmesi temel hak ve özgürlüklerinin de güvencesini oluşturur amk esas karar rg suçun tüm unsurlarının iptali istenen maddede olduğu gibi belirtilmemiş kullanılan sözcük ve terimlerin kaypak yasalhukuksal çerçeve ve anlamı belirsiz yorum yoluyla ve takdirle suç yaratılmasına sebep olacak nitelikte olması suçun kanuniliği ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır bu nedenle maddenin iptali gerekir madde ve anayasanın maddesi sayılı yasanın maddesi terör suçlusu başlığı altında birinci maddede belirtilen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişiye terör suçlusu denilmektedir görüleceği üzere bir kimsenin terör suçlusu sayılması için öncelikle birinci maddedeki amaçlara ulaşmak için kurulmuş bir örgütün varlığı şarttıresas sayısı karar sayısı bir başka deyişle terör suçlusunu tanımlamak terör örgütünün varlığı ve tanımlanması ile mümkün olacaktır bu nedenle de terör ve terör örgütüyle ilgili yukarıda bölümünde ileri sürdüğümüz gerekçeler madde için de aynen geçerlidir bu gerekçeleri yinelemeksizin maddenin de anayasanın maddesine aykırı olduğu kuşkusuzdur maddenin fıkrasında yer alan ve terör örgütü mensubu olmadığı halde bu örgüt adına suç işleyenlerin terör suçlusu sayılacağı hükmü anlaşılması güç ve dolayısıyla uygulamada yanlışlıklara ve haksızlıklara yol açabilecek bir hükümdür geçmişte olduğu gibi tek başına hareket eden sanıklar ile terör örgütleri arasında yapay bağlantılar kurulması işkenceler yoluyla ikrarlar sağlanmasına yarayacak bulanık koşulları ve unsurları taşıyan bir kural niteliğindedir bu fıkrada böylece anayasanın maddesindeki suçun kanuniliği ilkesi ile bağdaşmamaktadır bu nedenle maddenin iptali gerekir madde ve anayasanın maddesi sayılı yasanın terör örgütleri başlıklı maddesi ve maddelerine sıralanan terör suçları terör amacı ile işlenen suçlar ve tcknun ve maddelerindeki suçlara ek olarak yeni bir suç ihdas etmektedir birinci fıkrada yasanın maddesinin kapsamına giren örgütleri her ne nam altında olursa olsun kuranlar bunların faaliyetlerini düzenleyenler yönetenler ve örgütlere girenler cezalandırılmaktadır yukarıda da söylendiği gibi madde de bu fıkranın gönderilmesi ile sadece terör örgütü tanımlanmamış ve madde birlikte bir suç oluşturmuştur maddenin iptali gerekçesi bu fıkra için de aynen geçerlidir öte yandan maddenin iptali durumunda suç olarak maddenin de iptali zorunlu olmaktadır i̇kinci fıkrada terör örgütü mensubuna yardım edenlerin cezalandırılacağı hükmü de kanunilik ilkesinin gerektirdiği açıklığa ve netliğe sahip değildir yardımın yardım edilenin örgüt üyesi olduğunu bilerek yapılması ve onun örgütsel faaliyetine ilişkin bir yardım şeklinde gerçekleşmesi halinin suç unsuru olarak belirtilmesi gerekirken böyle bir düzenleme yapılmamış olması suçun kanuniliği ilkesine uyulmadığını göstermektedir nitekim bazan bu kişilere yardım etmek insani bir zorunluluk olabilir ve böyle bir yardımı cezalandırmak düşünülemez örneğin yaralı ve ölmek üzere olan bir örgüt üyesini hastaneye getirmek ve tedavi etmek veya açlıktan ölmek üzere olan örgüt üyesine yiyecek vermek gibi öte yandan sayılı kanunun ve maddeleri ile tcknun yürürlükten kaldırıldığı ifade edilen ve maddeleri birlikte değerlendirildiğinde söz konusu maddelerde belirtilen amaçlara yönelik cemiyetleri kurma bunların faaliyetlerini düzenleme ve idare etme fiillerinin suç olmaktan çıkarıldığını savunmak zordur aynı fiiller daha geniş ve belirsiz amaçlarla ve tanımlarla yeniden suç haline getirilmiştir burada baskı cebir ve şiddet korkutma yıldırma sindirme ve tehdit gibi yöntemlerin şart koşulması büyük bir önem taşımaz zira bu yöntemlerin son derece belirsiz oldukları bir yana uygulamada bir kısım örgütler yönünden bunlar çoğu defa esasen var farzedilmektedir açıklanan nedenlerle maddenin ve fıkraları da anayasaya aykırıdır iptali gerekiresas sayısı karar sayısı basın yoluyla i̇şlenen fiillerin cezalandırılmasına i̇lişkin sayılı yasanın ve maddelerinin son fıkraları eşitlik anayasa madde cezaların kanuniliği anayasa madde ceza sorumluluğunun şahsiliği anayasa madde kurallarına aykırı olup basın özgürlüğü anayasa madde sınırlandırılmaktadır sayılı yasanın ve nci maddelerinin son fıkraları söz konusu maddelerdeki eylemlerin basın yoluyla işlenmesi durumunda süreli ve süresiz yayın sahiplerinin para cezası ile cezalandırılmasını öngörmektedir para cezasının hesaplanmasında da süreli yayınların bir ay önceki ortalama satış gelirleri ölçü olarak alınmıştır yeni yayına giren süreli yayınlar ile süresiz yayınlar açısından ise en yüksek tirajlı süreli yayının bir ay önceki ortalama satış gelirine göre para cezasının saptanması kabul edilmiştir sorumlu müdürlerin ise süreli yayın sahibine verilecek para cezasının yarısı ile birlikte hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür belirtilen cezalandırma sistemi ceza sorumluluğunun genel ilkelerine aykırı olduğu gibi anayasanın aşağıda belirtilen kurallarına da aykırıdır belirtilen cezalandırma sistemi eşitlik ilkesine aykırıdır suç teşkil eden eylemin cezalandırılmasında ölçü eylemin korunan hukuksal değer açısından yarattığı zarar veya zarar tehlikesi ağırlığıdır eyleme göre saptanacak cezanın failin sübjektif durumuna göre ferdileştirilmesi de cezanın artırılıp azaltılması sonucunu yaratır fakat yasalar temel cezayı aynı eylemi işleyenler için eşit genel ve objektif olarak belirler aynı eylem için kişiler açısından ayrı ayrı sonuçlar yaratacak ceza belirlemesine yönelik yasal düzenleme yapılamaz kişilerin aynı eylemi işlemeleri durumunda değişik cezalarla cezalandırılmaları ancak bu kişilerin fiile iştirak derecesi kişisel durumları isnat kabiliyetleri nedeniyle söz konusu olabilir bu durumda dahi yasanın işlenilen suç açısından öngördüğü temel ceza bütün sanıklar açısından aynıdır sayılı yasanın basın yoluyla işlenilen suçlar açısından öngördüğü ceza sistemi ise eylemin ağırlığına göre saptanmış değildir ceza suç oluşturan eyleme yabancı bir unsur olan basılmış eserin aylık ortalama gelirine göre belirlenmektedir böyle bir ceza ölçüsünün benimsenmesi ceza sorumluluğunun temel ilkelerine ceza müeyyidesinin nitelik ve amacına aykırı olduğu gibi anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik kuralına da aykırıdır zira aynı eylemi işleyen süreli yayın sahipleri eylemleri aynı olduğu halde yayınlarının satışına göre başka başka cezalarla cezalandırılacaklardır bir yayının gelirinin çokluğu tirajının yüksekliği ve dolayısıyle etkinliğinin çokluğu anlamına da gelmemektedir gerçekten tirajı daha az olan bir süreli yayının satış fiyatı yüksek olduğu için tirajı daha yüksek süreli yayına oranla aylık ortalama gelirinin daha fazla olması mümkündür bu açıdan da yüksek gelirin yüksek tirajı ve bu açıdan etkinliğinin fazlalığı da öngörülemez belirtilen nedenle aynı konumda bulunan ve aynı fiili işleyen kişilerin başka başka cezalarla cezalandırılmasına yol açan sayılı yasanın ve maddelerinin son fıkraları eşitlik kuralına ve dolayısıyle anayasanın uncu maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı söz konusu maddeler üçüncü şahsın fiilinden sorumluluk öngörmektedir ve bu nedenle ceza sorumluluğunun şahsiliğini öngören anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın söz konusu maddelerinde süresiz yayın sahipleriyle yeni yayına başlayan süreli yayın sahiplerinin en yüksek tirajlı süreli yayının bir ay önceki ortalama gelirine göre cezalandırılması öngörülmektedir halbuki en yüksek tirajlı gazetenin satış bedeli ve tirajı suçlu görülen süresiz yayının ve yeni yayınlanmaya başlayan süresiz yayının sahibi tarafından saptanmış değildir bu durumda ceza sanık durumundaki kişilerin irade ve kararları dışında kalan üçüncü şahsın karar ve tutumuna göre belirlenmektedir kişinin kendi iradi hareketi ile yarattığı sonuçtan sorumlu tutulması ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının gereğidir bu durumda kişinin başkasına ait bir süreli yayının ortalama gelirinin ölçü alınması suretiyle cezalandırılması ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralına dolayısıyle anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın öngördüğü ceza ölçüsü cezaların kanuniliği kuralına ve dolayısıyle anayasanın maddesine aykırıdır anayasamızın maddesi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur hükmünü içermektedir bu kural cezada kanunilik kuralı olarak isimlendirilir cezada kanunilik kuralı öğretide suçda kanunilik kuralından daha önemli bir kural olarak kabul edilir kişinin işlediği fiilin sonuçlarını bilmesi kişi güvenliğinin sağlanması açısından zorunlu bir koşuldur bu nedenledir ki kanun hükmünde kararnamelerle ceza ihdas edilemeyeceği kabul edilmiştir cezanın kanunla konulması kuralının mantığı cezanın belirginliğini de gerektirir belirgin olmayan bir cezalandırma sistemi suçda kanunilik ilkesiyle bağdaşmaz cezalar kanun tarafından konulunca kanunun genel objektif ve anonim olma niteliği bunlarda yer alan cezaların da kim olursa olsun suçlular hakkında eşit olarak uygulanmasını gerektirir cezada hukuki eşitlik kuralı yasalarda dahi belirtilmiştir fransız ceza kanunu bu konuda örnek gösterilebilir dönmezer erman nazari ve tatbiki ceza hukuku i̇stanbul nitekim süresi miktarı belli olmayan hüküm sisteminin cezada kanunilik kuralına aykırı olduğu ileri sürülebilmektedir dönmezer erman cezaların fiilin ağırlığı ile orantılı olması da hukukun genel kuralı olduğu kadar ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının da bir sonucudur ceza işlenilen hukuka aykırı bir fiilin yarattığı zarar veya tehlikenin karşılığı olarak uygulanan bir müeyyide türü olduğuna göre ceza ile fiilin yaratacağı zarar veya tehlikenin ağırlığı arasında bir oran uyumluluk bulunması zorunludur ceza kanunları düzenlenirken suçların korunan hukuki değere göre belirlenmesinin mantığı da budur suç teşkil eden hukuka aykırı fiilin yarattığı zarar veya tehlike ile uyumlu olmayan bir cezalandırma sistemi devlet faaliyetinin esasını teşkil eden her türlü manevi adalet kavramını bir yana bırakmak demektir dönmezer erman böyle bir sistem ceza adaleti ilkesi ve cezada bulunması gereken nitelikler ile uyumsuzluk yaratır cezanın şahsa değil fiile göre tertibi ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının da doğal sonucudur dönmezer erman iiesas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesi de tarih ve sayılı kararında aynı esasları benimsemiş ceza ile fiilin kamunun huzur ve sükununu güvenini bozucu etkisi arasında oran bulunmasını zorunlu görmüştür rg nisan no kısaca değinilen ilkeler ışığında sayılı yasanın oluşturduğu cezalandırma sistemi değerlendirildiğinde şu sonuçlara varılabilir ceza fiilin ağırlığına göre mevkutenin ortalama tirajına göre saptanmaktadır fiilin yaratacağı zarar ve tehlike gözönünde bulundurulmaksızın mevkutenin ortalama satış tutarının bedeli ceza ölçüsü olarak kabul edilmiştir bu ceza ölçüsü fiilin ağırlığı ceza dengesini zorunlu kılan ceza sorumluluğunun anayasal ilkelerine aykırıdır suç sayılan fiilin cezası kanun tarafından saptanmış değildir cezanın alt sınırı sabit olarak saptanmıştır üst sınır ise suçlanan mevkutenin ortalama satış tutarıyla satış fiyatının çarpılmasıyla bulunacaktır bu durumda cezanın yukarı sınırı mevkutenin tirajı ve satış fiyatı arttıkça yükselecektir böylece mevkute sahibi kendi cezasını saptamış olmaktadır bu durumda ceza kanunla saptanmamış cezalandırmanın ölçüsü belirlenmiş bulunmaktadır belirtilen cezalandırma cezada kanunilik kuralına ve dolayısıyla anayasanın maddesine aykırıdır yukarıda belirtilen nedenlerle sayılı yasanın ilgili maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir mevkute sahibinin suç faili olarak kabulü ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralına ve dolayısıyla anayasanın inci maddesine aykırıdır basın yoluyla işlenen suçlardan dolayı kimin sorumlu olacağı basın kanununun maddesinde belirtilmiştir basın kanununun maddesi mevkute sahibinin ceza sorumluluğunu kabul etmemiştir mevkute sahibi basın kanununun maddesine göre istihdam eden olarak sadece manevi tazminat açısından sorumlu tutulabilmektedir sayılı yasanın ve inci maddelerinin son fıkra hükümlerine göre ise mevkute sahibinin ceza sorumluluğu kabul edilmektedir belirtilen sorumluluk sistemi genel olarak ceza sorumluluğu politikasıyla kişinin kendi kusurlu fiilinden sorumlu tutulması ilkesiyle ve fiilin ağırlığı ile sorumluluk arasında denge gereksinmesiyle çelişmektedir bu çelişki ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesinin ihlal edilmesi demektir ceza sorumluluğunun şahsiliği anayasanın maddesinde yer almış anayasal bir kuraldır mevkute sahibinin ceza sorumluluğunun kabul edilmesi bu açıdan anayasanın inci maddesine aykırı düşmektedir nitekim haziran tarihli ve sayılı yasayla basın kanununun maddesi değiştirilerek mevkute sahiplerinin ceza sorumluluğu kabul edildiğinde büyük siyasal tepki doğmuş ve belirtilen yasa zamanın iktidarının anayasayı ihlal ile suçlanmasının nedenlerinden biri olarak kabul edilmiştir mayıs sonrasında çıkartılan sayılı yasayla da madde yeniden değiştirilerek mevkute sahibinin ceza sorumluluğu kaldırılmıştır basın kanununun maddesini değiştiren sayılı yasa da mevkute sahibinin ceza sorumluluğunu öngörmemiştiresas sayısı karar sayısı nitekim ceza sorumluluğu şahsidir kuralını içeren anayasasının maddesinin temsilciler meclisi komisyonu gerekçesinde ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralının kabul edilmesiyle basın davalarından yazı ve karikatürün müellifinden ve haberin vericisinden gayri kimselerin gazete sahip ve yazı işleri müdürlerinin rastgele cezalandırılmasını derpiş eden kanun hükümleri bertaraf edilmiş olacaktır denilmektedir öztürk türkiye cumhuriyeti anayasası ankara anayasasındaki hüküm aynen anayasasının maddesinde de yer almıştır bu açıdan anayasasının ceza sorumluluğunun şahsiliği ile ilgili gerekçesi yeni anayasa için de geçerlidir kaldı ki anayasasının danışma meclisi gerekçesinde de beşinci fıkra ceza sorumluluğunun şahsi olduğu yani failden gayri kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılamayacağı hükmünü getirmektedir bu ilke dahi ceza hukukuna yerleşmiş ve kusura dayanan ceza sorumluluğu ilkesine dahil terki mümkün olmayan bir temel kuraldır denilmektedir tc anayasası komisyon raporları ve madde gerekçeleri ankara böylece anayasası gerekçesi de kusursuz sorumluluk temeline dayanan ceza sorumluluğunun anayasanın maddesinde yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olduğunu açıkça ifade etmektedir belirtilen durumda mevkute sahibinin fiile iştiraki bulunmadığı ve fiilen yayını idare etmediği halde ceza sorumluluğunu öngören cezalandırma sisteminin ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralına aykırılığı açıktır özellikle mevkute sahibinin tüzel kişilik olması durumunda tüzelkişiliğin ceza sorumluluğunun kabulü kesinlikle sorumluluğun şahsiliği ilkesiyle bağdaşmaz gerçekten ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralı kişinin kendisine ait kusurlu fiilinden sorumlu tutulması anlamına gelmektedir basın kanununun maddesi sorumlu yazı işleri müdürünü salt gördüğü görev sebebiyle ve kusurunu aramaksızın sorumlu tutarak üçüncü şahsın fiilinden kusursuz sorumluluk hali yaratmıştır böyle bir sorumluluk şekli objektif sorumluluğun kabul edilmesi anlamına gelmektedir objektif sorumluluk sistemi ise kusur aranmadığı için ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırıdır ceza sorumluluğunun şahsiliği sadece maddi fiilin faile ait olması anlamına gelmektedir ayrıca kusurunun aranmasının gerekli bulunduğunu ifade etmektedir nitekim tcknun maddesi de kişinin ancak kendi fiilinden kast derecesinde kusurlu olması durumunda ceza sorumluluğunun doğacağını belirtmek suretiyle objektif sorumluluğun kabul edilmediğini göstermektedir dönmezer erman basın yoluyla işlenilen suçlarda ise sorumlu yazı işleri müdürünün kusuru aranmadığı ve eseri kendisi yaratmadığı halde ceza sorumluluğu öngörülerek ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı bir düzenlemeye gidilmiştir bu konuda özek türk basın hukuku i̇stanbul sorumlu yazı işleri müdürünün objektif sorumluluk durumunu anormal sorumluluk olarak görüp sorumluluğu bir ölçüde subjektif temele oturtmaya çalışan cezacılar salt bu anormal sorumluluk biçimini yumuşatmak amacındadırlar bu nedenle sorumlu müdürün yazı işlerini idare etmesi açısından hukuka aykırı netice ile nedensellik bağı içinde kalan fiilinin var olduğunu nedensellik bağının ise taksir derecesinde kusuru ifade ettiğini belirtmektedirler bu görüşte olanlar dahi bu sorumluluk şeklini objektif sorumluluk olarak nitelemekte ve eleştirmektedirler bu görüş için dönmezer erman nitekim aynı nedenle basın kanununun maddesi değiştirilerek sorumlu yazı işleri müdürünün para cezası ile cezalandırılması sistemi benimsenmiştir yayını fiilen idare etmesi gereken sorumlu yazı işleri müdürünün ceza sorumluluğu dahi bunca tartışmaya yol açıp anormal bir ceza sorumluluğu olarak kabul edilirken yayınıesas sayısı karar sayısı fiilen idare eden kişinin ceza sorumluluğu ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı bulunan mevkute sahibinin ceza sorumluluğunun anayasanın maddesinde yer alan ceza sorumluluğunun şahsiliği kuralıyla bağdaşabileceğini kabul etmeye imkan yoktur mevkute sahipleri de genellikle yayınla fiilen ilgilenmemektedir yayın fiilini gerçekleştiren kişi mevkute sahibi değildir belirtilen durumda mevkute sahibinin kendisine ait kusurlu fiili mevcut bulunmamaktadır bu durumda fiile iştirakı kanıtlanmamış mevkute sahibinin kendisine ait kusurlu bir fiili bulunmamasına rağmen ceza sorumluluğunu öngören sayılı yasanın ve maddeleri ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine ve dolayısıyla anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir öngörülen para cezası düşünce ve kanaatlerinde serbestçe yayınlanmasını engelleyici ekonomik ve mali engel yaratmaktadır anayasanın maddesi süreli ve süresiz yayın hakkının sağlanabilmesi açısından siyasal iktidarın otoritesini sınırlayıcı nitelik taşımaktadır maddede yer alan kanun haber düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayınlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcıekonomik ve mali şartlar koyamaz demektedir ve bu kural da özgür yayın hakkının sağlanmasına yöneliktir bu kural salt yayın yapmak hakkına başlamak açısından değil sürdürmek açısından da geçerlidir sayılı yasanın öngördüğü ceza ölçüsü ile hükmedilebilecek para cezaları ise yayın yapabilmek olanaklarını ortadan kaldıracak rakkamlara ulaşabilir gerçekten basılmış eserin ortalama satış bedelinin süreli ve süresiz yayın sahibi açısından para cezası ölçüsü olması genellikle sorumlu yazı işleri müdürü için öngörülecek para cezasının da süreli yayın sahibi tarafından ödenmesi süreli ve süresiz yayın sahibinin gerçekleştiremeyeceği büyük para cezaları ödemesi zorunluluğunu yaratacaktır özellikle sayılı yasanın suçluluk olasılığını yayınlaştıran düzenlemeleri gözönünde bulundurulacak olursa sürelisüresiz yayınların haber vermek hakkını kullanmaları nedeniyle sık sık büyük para cezaları ödemek zorunda kalmaları sonucunu yaratacaktır böylece yayın sahiplerinin ödemek zorunda kalacakları para cezaları yayın hakkını engelleyici hiç değilse zorlaştırıcı nitelik taşımaktadır bu tür cezaların ulaşacağı miktar tüzel kişi olsun gerçek kişi olsun yayıncının yayına devamını haber vermek görevini sürdürmesini toplumun doğruyu öğrenme hakkını engelleyecektir belirtilen nedenle sayılı yasanın ve inci maddelerinin son fıkraları anayasanın maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir iii sayılı yasanın uncu maddesi anayasanın uncu ve ncı maddesine aykırıdır sayılı yasanın uncu maddesi anayasa tarafından güvence altına alınmış bulunan kutsal savunma hakkını sınırlamakta ve kısıtlamaktadır maddenin bendinde sanık ve müdahil en fazla üç avukat tarafından temsil edilir denilerek kişilerin iddia ve savunma hakkını kullanabilmek açısından avukat görevlendirme olanağı daraltılmakta savunma hakkının kullanılmasını önleyici engeller getirilmektediresas sayısı karar sayısı terör suçundan sanık veya sanıklar en fazla üç avukatla sınırlı olarak güvence altına alınmış bulunan savunma hakkını kullanmak zorunda iken başka suçtan sanık olan kişiler hakkında böyle bir sınırlama getirilmemiş olması anayasanın uncu maddesindeki eşitlik kuralına aykırıdır suçun niteliği veya suçun yarattığı zarar düzeyi kendini yasa tarafından tayin edilen ceza miktarında gösterir böyle bir gerekçe savunma hakkının kısıtlanmasında neden olamaz kanun önünde eşitlik kuralı bozulduğunda ve savunma hakkı sınırlandırılmış olduğunda uncu maddesinin bendi anayasanın uncu ve ncı maddesine aykırıdır iptali gerekir uncu maddenin bendi tutuklu sanık veya hükümlünün avukatı ile tutukevi veya cezaevi görevlilerinin nezaretinde görüşme yapabileceklerini kural altına almıştır öncelikle bu düzenleme savunma hakkı kapsamında görülmesi gereken savunma gizliliğini ortadan kaldırmaktadır bu hüküm cmuknun üncü maddesi ile yargıcın takdirine bırakılan sanığın müdafii ile görüşmesinde hazır bulunma durumunu terör suçundan sanık olanlar yönünden zorunlu hale getirmekle kalmamakta bu durumu terör suçlarından hüküm giyenlerede teşmil etmekte ve hazır bulunma işinin takdirini yargıçtan alarak tutukevi veya cezaevi görevlilerine vermektedir bilindiği gibi ceza yargılaması kollektif faaliyet ile yürütülür i̇ddiayı yapan savcı ile savunma arasında diyalektik bir ilişki vardır bu ilişki çerçevesinde yürütülen yargılama faaliyeti sonucunda yargıç yargıya varacaktır savcı iddiayı hazırlarken delilleri yaptığı soruşturmanın verilerini ve dosya içeriğini gizli tutabiliyorsa aynı olanaklardan yararlanması gereken sanığında savunma olanaklarını kanıtlarını ve savunma yöntemi gizli tutması hakkıdır bu nedenledir ki sanığın avukatı ile görüşmesinin gizliliği hem ceza yargılamasının yapısından kaynaklanmaktadır hem de savunma hakkının doğal gereğidir bu bentteki düzenleme ile iddia ile savunma arasında varlığı zorunlu eşitlik olanakların ayrılığı ve dolayısıyle savunma hakkını ortadan kaldırmış olmaktadır i̇ddia ve savunma her türlü etkiden ve kaygıdan uzak olarak serbestçe kullanılabilmeli ve güven içinde olmadır anayasanın ncı maddesindeki hak arama özgürlüğünün anlamı budur hak arama özgürlüğünü düzenlemek onun daha etkin ve güvenceli kullanılmasını sağlamak devletin ödevidir yoksa onu kaldırıcı ve daraltıcı düzenlemeler aykırılık oluşturur ayrıca bu düzenleme tutuklu sanık ile tutuksuz sanık arasında savunma hakkını kullanabilme açısından da farklılıklar getirmektedir öyle ki aynı suça katılan sanıklardan bir kısmı bir tedbir olan tutuklamaya maruz kalmış ise diğerinden hak arama özgürlüğü açısından farklı konumda olacak ve özgürlükten yoksun bırakılacaktır sonuçta terör suçu sanıkları ile diğer sanıklar terör suçu sanığı olup tutuklananlar ile tutuklanmayanlar arasında bir eşitsizlik ortaya çıkmaktadır bu konuyu bitirirken kollektif ceza yargılamasındaki üç temel ayaktan biri olan savunma görevini üstlenen avukatların terör sanıkları ile işbirliği yaptıkları adeta onların suç ortağı oldukları varsayımına dayanıldığı görülmektedir oysa savunmanlık görevi avukatlık hizmeti bir kamu görevi olarak kabul edilmiş anayasanın inci maddesi ile de meslekiesas sayısı karar sayısı faaliyetleri kolaylaştırmak şeklinde ifade edilen devletin yükümlülüğü gözardı edilerek her şeyden öte aşağılayıcı bir düzen getirilmiş olduğunu belirtmekte de yarar vardır açıklanan nedenlerle uncu maddenin bendi de anayasanın uncu ve ncı maddelerine aykırılık taşıdığından iptali gerekir iv sayılı yasanın üncü maddesi anayasanın uncu maddesine aykırıdır sayılı yasanın üncü maddesi terör suçlarından dolayı verilen cezaların para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemeyeceğini ve ertelenemeyeceğini hükme bağlamıştır bir başka deyişle sayılı cezaların i̇nfazı hakkında kanunun ve ncı maddeleri terör suçu işleyenler açısından zımnen ve tümüyle yürürlükten kaldırılmış olmaktadır hürriyeti bağlayıcı cezaların para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesi yahut ertelenmesi suçlunun kişiliği ile ilgili bir olgudur yani fiile yönelik değildir tamamen suçluların iyileştirilmesi amaçlanmıştır bu olgu ve amaçlar gözönüne alındığı takdirde suçlunun terör suçlusu olması veya başka bir suçtan hüküm giymiş olması ayrıcalık tanımaya gerekçe olamaz ancak üncü maddede ise terör suçluları ile diğer suçlular arasında anayasanın uncu maddesine karşın eşitliği bozucu ayrıcalık tanıyıcı bir düzenleme getirilmiştir bu nedenle üncü maddenin iptali gerekir sayılı yasanın inci maddesi anayasanın başlangıç bölümünün ve maddelerine aykırıdır inci maddenin ilk fıkrasında terörle mücadelede görev alan istihbarat ve zabıta amir ve memurları ile bu amaçla görevlendirilmiş diğer personelin bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen suçlardan dolayı haklarında açılan kamu davası sonuçlanıncaya kadar tutuksuz yargılanır hükmü getirilmiştir tutuklama bir tedbirdir bu tedbirle suç işlediği ileri sürülen kişinin kaçması delilleri yok etmesi veya değiştirmesi önlenmek istenmiştir bunun takdiri de yargıca bırakılmıştır bu takdir hem tutuklamayı hem de tutuklamamayı kapsamına almaktadır maddenin inci fıkrası ile getirilen tutuklamama zorunluluğu anayasanın başlangıç bölümünde ve uncu maddesinde yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırıdır ve yargının görevine müdahale edilerek de anayasanın uncu maddesi ile bağdaşmayan bir düzenleme olmaktadır terörle mücadelede istihbarat ve kolluk mensuplarına görevlerinin gereği olarak bazı olanaklar sağlanması kabul edilebilir ancak burada sözkonusu edilen herhangi bir istihbarat ve kolluk görevlisi değil kanunları ihlal etmiş dolayısıyle suç işlemiş ve çoğu defa bu suçu kişilere işkence etmek olan bir istihbarat ve kolluk görevlisidir bu şekilde bir koruma işkence ve eziyet yapanlara cesaret vermekte hukuka aykırı yöntemlere ve işlemlere prim tanımaktadır devleti korumak ve terörü önlemek amacı ile de olsa bu hukuka aykırı yöntemler kabul edilemez demokratik hukuk devleti özellikleriyle de bağdaştırılamaz anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti uncu maddesindeki eşitlik nci maddesinin fıkrasındaki kimseye işkence ve eziyet yapılamaz ilke ve kuralları böylece ihlalesas sayısı karar sayısı edilmiş bulunduğundan inci maddenin fıkrası anayasaya aykırılık taşıdığından iptali gerekir inci maddenin fıkrasında terörle mücadelede görevli kişilerin suç işlemeleri halinde aleyhlerine açılan davalarda en fazla üç avukatla savunulacaklarına dair kural yukarıda savunma hakkının sınırlanmasına ilişkin iii bölümünde sergilenen gerekçelerle anayasanın ncı maddesine aykırıdır yine bu fıkrada terörle mücadelede görevli kişilerin tutacakları avukatlara ücretin devlet tarafından karşılanması anayasanın uncu maddesindeki eşitlik kuralına aykırıdır bu nedenle inci maddenin fıkrası anayasanın uncu ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir maddenin son fıkrasında terörle mücadelede görev alan istihbarat zabıta amir ve memurları ile bu amaçla görevlendirilmiş kamu görevlilerinin bu görevlerinin ifasından doğduğu iddia edilen adam öldürmek ile adam öldürmeye teşebbüs suçlarından doğrudan doğruya kamu davası açılarak yargılanmalarını aynı görev sırasında ve görev nedeniyle işlemiş oldukları diğer suçlardan ötürüde memurin muhakematı hakkında kanun hükümlerinin uygulanmasını öngören farklı düzenlemenin nedenini saptamak ve gerekçesini bulmak mümkün değildir tüm özellikleri aynı olan suçların değişik yargılama usulüne tabi olması ancak hukuki bir dayanak ve nedenle izah edilebilir burada hukuka aykırı bir koruma görülmektedir bu maddede sözü geçen suçlar kolluk mensuplarının adli görevi sırasında işlemiş oldukları suçlar grubuna girmektedir genel ilke bu suçlardan cmukna göre yargılamanın yapılacağı şeklindedir bu fıkrada ise aynı nitelik ve özellik taşıyan suçların bir bölümü cmukna yargılanması bir kesimin ise memurin muhakematı kanununa tabi tutulması hukuka aykırılığı açıkça yansıtan bir olgudur böylece maddenin son fıkrası da anayasanın maddesindeki hukuk devleti ve uncu maddesindeki eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturduğundan iptali gerekir vi sayılı yasanın nci maddesi anayasanın nci ve uncu maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesi terör suçluları için şartla salıverme koşullarını ve sürelerini ağırlaştırmıştır böylece hükümlünün daha uzun süre cezaevinde kalması sonucu yaratılmıştır yukarıda da söylendiği gibi şartla salıverme hukuksal nitelik açısından eylemle değil faille ilgili bir sistemdir ölçü eylem olmayıp failin iyi halidir esasen sistemin amacı da faillerin iyi halinin sağlanmasıdır şartla salıvermede hükümlü mahkum edildiği hürriyeti bağlayıcı cezasının kanunla gösterilen bir kısmını iyi hal ile kurallara tam uyarak geçirmiş ise şartlara uymadığı | 4,141 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mevzuattaki düzenlemelere göre idari yaptırıma karşı yapılan ve usulden kabul edilen bir başvuruya karşı yargılama makamı işlem dosyasını ve cevap dilekçesini celp edip dosyada bulunan delilleri değerlendirmek suretiyle başvurunun esası hakkında bir karar verecektir i̇ptali talep edilen yasa maddesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağını düzenleyen maddesine maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ve adil yargılanma ilkesine maddesinde düzenlenen ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine açıkça aykırıdır y y da bulunan olaya ilişkin hukuki düzenlemeler değerlendirildiğinde sy da tescil plakasına idari para cezası düzenlenmesinin istisnai bir durum olup bu koşullar sy ll maddede sınırlı olarak sayılmıştır oysa fahri trafik müfettişliğinin çalışma usullerini düzenleyen yönetmeliğin ilgili hükümleri incelendiğinde çalışma şeklinin tamamen ll madde kapsamında yapılacağı anlaşılmaktadır sy yüze karşı tutanak düzenlenmesini esas olarak kabul etmiştir bu da anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin gereğidir i̇dari yaptırım uygulanırken imkân olması durumunda ilgili kişinin yüzüne karşı ve ihlali kim yaptıysa onun hakkında yaptırım düzenlenmesi buna göre asıl kuraldır bu durumda ihlali yaptığı iddia edilen her kimse onun hakkında yaptırım düzenlenecek ihlali kim yaparsa yapsın tescil plakasına yaptırım düzenlenmesi söz konusu olmayacaktır ayrıca bu şekilde bir uygulama anayasada düzenlenen suç ve cezaların şahsiliği ilkesine uygun bir uygulama olacaktır sürücüsü bilinmeyen bir aracın tescil plakasına ceza tutanağı düzenlenmesi hukuk devleti ve cezaların şahsiliği ilkeleri gereğince ancak zorunlu hallerde başvurulması gereken uygulama olmalıdır i̇dari cezanın ayrıca yüze karşı düzenlenmesi ilgili kişinin olay anında olayla ilgili bilgi sahibi olmasını sağlayacağından başvuran kişilerdeki belirsizliği de kısmen ortadan kaldıracaktır olay anında olayı öğrenen ilgili olayda bir kusurunun olup olmadığını daha sağlıklı olarak değerlendirip ya başvuru yolunu kullanmayacak ya da somut ve bizzat tanık olduğu olaya ilişkin savunma hakkını daha iyi ortaya koyabilecektir başvuruda bulunanın ya da kabahat eylemini gerçekleştiren kişinin yüzüne karşı ve eylemi gerçekleştiren kişiye cezaların şahsiliği ilkesi gereğince idari yaptırım düzenlemek gerekirken ve buna fiilen olanak varken tescil plakasına yaptırım uygulamak açıkça cezaların şahsiliği ilkesine aykırıdır syda tescil plakasına yaptırım uygulama şeklinde bir düzenleme bulunmakta ise de yasa incelendiğinde fahri müfettişlik müessesesi dışında bunun çok sınırlı tutulduğu sürücüsünün kim olduğunun tespit edilemediği hallerde uygulanan bir kural olduğu anlaşılacaktır hâlbuki bahsedilen ve iptali istenen hukuk kuralı gereğince sürücüsü belli olan bir aracın plakasına tutanak düzenlenebilmektedir aracı durdurup sürücüyü tespit edip tutanak düzenlemek imkân fiili olarak bulunsa dahi fahri müfettişlik kurumunun çalışma usullerine göre bu kişilerin aracı durdurma yetkileri olmadığından aracın sürücüsünün de kim olduğunun da bu şartlarda tespit edilmesi olanaklı değildir dolayısıyla ihlali yapanın kim olduğu tespit edilemeyeceğinden tescil plakasına yaptırım uygulanacaktır bu da belirtildiği gibi cezaların şahsiliği ilkesine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı fahri trafik müfettişlerinin çalışma usul ve esasları değerlendirildiğinde yaptırımın belgeye dayalı değil ihlalin tespiti üzerine yapılan ihbara istinaden düzenlenen bir idari yaptırım olduğu dayanağının da sadece ihbar tutanağı olduğu anlaşılmaktadır hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine açıktır anayasada düzenlenen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma ilkelerinin ilgili kişinin hukuk kuralları karşısındaki durumunun kesin ve somut olarak ortaya konulmasını isteme hakkını içermesi de gerekmektedir hak arama hürriyeti sadece başvuru yapma hakkıyla sınırlandırılmamalıdır başvuran kişinin hukuksal durumunun hukuka uygun delillerle net olarak ortaya konulmasını da gerektirir sayılı yasa başvuru konusundaki incelemelerin nasıl yapılacağını düzenlemiş olmakla birlikte fahri müfettişlik kurumunun mevzuatının bu denetlemeye imkân vermediği anlaşılmaktadır bu durum hem anayasada düzenlenen hukuk devleti ilkesine anayasanın maddesinde düzenlenen hak arama hürriyetine ve kanunların anayasaya aykırı olamayacaklarını düzenleyen maddesine açıkça aykırıdır tüm bu bahsedilen gerekçelerle sayılı yasanın maddesiyle eklenen sy ek maddesinin fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptali istemiyle yüksek mahkemenize başvurmak gereği ortaya çıkmıştır başvurunun kabul edilerek sayılı yasanın maddesiyle eklenen sy ek maddesinin fıkrasının iptal edilmesi arz olunur | 602 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir ii i̇ptali̇ i̇stenen maddeleri̇n anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ i̇ptali istenen maddelerin anayasaya aykırılık gerekçelerine yer verilmeden önce parlamentonun ortaya çıkışı hukuk sistemleri ve diğer ülkelerdeki sayıştaylar ile tc sayıştayının anayasal konumu ve işlevleri hakkında genel açıklamalara yer verilmesi uygun olacaktır parlamento ve bütçe hakkı parlamentolar savurgan ve keyfi harcamalarda bulunan yürütme makamlarına karşı vergi mükelleflerinin temsilcileri olarak doğmuş ve bu işlevlerini kabul ettirerek var olabilmişlerdir günümüzün temsili demokrasilerinin temelinde halkın temsilcilerinin kamu gelir ve giderlerinin saptanmasında söz ve karar sahibi olabilmek için yürütme makamlarına karşı sürdürdükleri mücadele yatmaktadır klasik örneği yılında i̇ngiltere kralı yurtsuz jonh ile papa iii innocent ve baronlar arasında imzalanan büyük özgürlükler sözleşmesi magna carta libertatumdir i̇ktidar odağı egemenler arasında imzalanan sözleşmenin temel özelliği kralın sorgulanamaz kabul edilen yetkilerinin sınırlandırılması ve vergi toplama yetkisinin ise kilise ile baronların ortak kararına bağlanmasıdır bu kararı alacak olan heyet parlamentonun ilk nüvesidir i̇lk nüvenin uç vererek parlamentonun ortaya çıkmasıyla birlikte i̇ngilterede yılında petition of rights ile dolaysız vergilerin yılında bill of rights ile bütün vergi harç ve resimlerin ihdası parlamentonun kabulü şartına bağlanmış yılında ise kamu gelirlerinin harcanması parlamentonun kontrolüne tabi kılınmıştır halkın siyasal bir aktör olarak sürece dahil olması fransız ulusal meclisinin ağustos tarihinde açıkladığı i̇nsan ve yurttaş hakları bildirgesi declaration des droits de ihomme et du citoyen ile gerçekleşmiştir söz konusu bildirgenin üncü ve üncü maddelerinde tüm yurttaşların bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla yurttaşların tamamından olanakları ölçüsünde eşit olarak alınacak vergilerin cinsini miktarını matrahını tahakkuk biçim ve tahsil sürelerini belirlemeğe vergi gelirlerinin kullanılmasını gözlemeğe hakları olduğu belirtildikten sonra inci maddesinde aynen toplumun tüm kamu görevlilerinden görevleriyle ilgili olarak hesap sorma hakkı vardır denilmiştir bildirgenin ülkemiz gündemi açısından bir başka önemli özelliği ise bildirgenin ncı maddesinde hakların güven altına alınmadığı kuvvetler ayrılığının yapılmadığı bir toplumda anayasahukuk yoktur denilmiş olmasında yatmaktadır sayıştaylar ise parlamentoların ortaya çıkarak bütçe hakkının parlamentolara geçmesiyle birlikte yürütmeye bütçe kanunlarıyla tahsis edilen kaynakların parlamento adına denetlenmesi ihtiyacından doğmuş uzman kuruluşlardır hukuk sistemleri ve devlet örgütlenmesiesas sayısı karar sayısı dünya uygulamasına bakıldığında dünyada kıta avrupası ve anglo sakson olmak üzere iki farklı hukuk sistemi buna dayalı olarak da iki farklı devlet örgütlenmesi ve iki farklı sayıştay tipi bulunmaktadır sanayi devrimi i̇ngilterede başlamıştır sanayileşme sürecine sonradan katılan özellikle almanya fransa ve i̇talya gibi ülkeler i̇ngiliz sanayi mamullerinin rekabeti karşısında korumacı politikalara yönelmek zorunda kalmışlar ve endüstriyel dönüşümün gerçekleştirilerek i̇ngiliz sanayi mamulleriyle rekabet edebilir bir ekonominin kurulması görevini devlete vermişlerdir devlete verilen bu görev özel hukuk kamu hukuku ayrımına dayanan roma hukuku geleneği ile birleşerek kıta avrupası hukuk sistemini ortaya çıkarmıştır buna göre yurttaşlar arasındaki eşitler arası uyuşmazlıklarda özel hukuk yurttaşların kamuyla ve kamu kuruluşlarının birbirleriyle olan kamunun ve dolayısıyla kamu yararının üstün olduğu uyuşmazlıklarda ise kamu hukuku kurallarının uygulanması öngörülmüştür özel hukuk kamu hukuku ayrımından adli yargı idari yargı ayrımı doğmuş ve adli yargının meslekten yargıçlar tarafından idari yargının ise üst düzey idari görevler yürüten veya bu görevlerden gelen kamu hizmeti bilgi ve deneyimine sahip yüksek memurlar tarafından yürütülmesi esası benimsenmiştir devlete teknolojik dönüşümün gerçekleştirilerek kalkınmanın sağlanması görevinin verilmesi ve hukukun yazılı metinlerden oluşması erken dönemde kameralizm olarak prusyada sonrasında ise fransada kamu hukuku çizgisinde ilerleyen ve siyaset bilimi ile kesişen yönetim bilimi kürsülerinin doğmasına yol açmıştır üniversitelerin bu kürsülerinde kamu hizmetlerinin kapsam ve nitelikleri ile verimli ve etkin yürütülmesini sağlayacak teşkilatlanma modelleri hizmet üretme süreçleri ve personel istihdam sistemleri konularında bilimsel çalışmalar yapılmıştır bu çalışmalar bir yandan siyasal karar organlarına yasama ve yürütme hukuk oluşturma sürecinde kaynaklık ederken diğer yandan idari yargının doktriner esasta gelişmesini sağlamıştır kamu hizmetlerinin kapsam ve niteliği yanında verimli yürütülmesinin esas ve usulleri siyasal karar organları tarafından kanun tüzük ve yönetmeliklerde en ince ayrıntısına kadar düzenlenerek yazılı hukuk metinleri haline getirilmiş ve kamu hizmetlerinin verimli ve kamu yararına yürütülmesine güvence oluşturmak üzere ise liyakat uzmanlık ve kariyer ilkelerine dayanan ve tarafsız çalışması güvence altına alınan personel sistemleri öngörülmüştür nitekim bu ilke i̇nsan ve yurttaş hakları bildirgesinin ncı maddesinde tüm yurttaşlar yasa önünde eşit olduklarından yeteneklerine göre her türlü kamu görevi rütbe ve mevkiine eşit olarak kabul edilirler bu konuda yurttaşlar arasında erdem ve yeteneklerinden başka bir ayırım gözetilmez biçiminde yer almıştır hukukun siyasal karar organları tarafından oluşturulması kamu örgütü kamu hizmeti ve kamu faaliyetleri ile bunların teşkilatlanma çalışma ve yürütülme süreçlerinin anayasa yasa tüzük yönetmelik ve genelgelerle en ince ayrıntısına kadar yazılı hukuk metinleri haline getirilmesi kamu hukuku özel hukuk ayrımına dayalı olarak idari yargı adli yargı ayrımına gidilmesi özel çıkara karşı kamu yararının üstün tutulması ve sayıştaylara kamunun mali hesap ve işlemleri üzerinde yargı yetkisi tanınması kıta avrupası hukuk sisteminin temel özellikleridiresas sayısı karar sayısı hukukun örf ve adetlerle mahkeme içtihatlarından oluştuğu anglo sakson hukuk sistemi ise yargı birliğine dayanır kamu hukuku özel hukuk idari yargı adli yargı ayrımı ve sayıştayların yargı yetkisi yoktur kamu yararına üstünlük tanınması söz konusu değildir mahkemelerde davacı iddiasını ispatla yükümlüdür ve hakimin gerçeği araştırma gibi bir yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır sayıştaylar ülkelerin tabi oldukları hukuk sistemine göre dünyada yargı tipi ve ofis tipi olmak üzere iki farklı tür sayıştay bulunmaktadır sayıştaylara yürütmenin yasamaya hesap verme sorumluluğu çevriminde ülkelerin tabi oldukları hukuk sistemine göre farklı görev ve işlevler yüklenmiştir fransa belçika i̇spanya portekiz i̇talya yunanistan gibi kıta avrupası hukuk sisteminin geçerli olduğu ülkelerin yargı tipi sayıştaylarının başlıca iki görevi vardır birincisi parlamentonun yürütmeye bütçe kanunlarıyla tahsis ettiği kamu fonlarının parlamento adına denetlenmesi ve bütçe uygulama sonuçlarının parlamentoya raporlanması ikincisi ise yürütmenin bütçe ödeneklerini teslim ettiği kamu görevlilerinin hesap ve işlemlerinin önceden belirlenmiş kurallara mali mevzuata uygunluğunun hesap yargılaması yoluyla karara bağlanmasıdır i̇ngiltere abd avustralya kanada yeni zelanda i̇sveç gibi anglo sakson hukuk sisteminin geçerli olduğu ülkelerin ofis tipi sayıştayları ise parlamentonun bütçe kanunlarıyla yürütmeye tahsis ettiği kaynakların denetimi ve denetim bulguları ile bütçe uygulama sonuçlarının parlamentoya raporlanması görevlerini yapmaktadır sayıştaylar arasında hukuk sisteminden kaynaklanan bu farklılık örgütlenme modelinden denetim metodolojisine uzanan bir dizi farklılığa yol açmıştır kıta avrupası hukuk sisteminin yargı tipi sayıştaylarında yüksek mahkemeler esas alınarak sayıştayın işleyişinden sorumlu başkan idari görevlerinde başkana yardımcı olan genel sekreter ve karar organı olarak yargısal kurullar şeklinde bir örgütlenmeye gidilirken anglo sakson hukuk sisteminin ofis tipi sayıştaylarında ise hizmet kuruluşları esas alınarak sayıştayın faaliyetlerinden sorumlu başkan ve başkanlığı altındaki denetçilerle fiilen denetim faaliyeti yürüten başkan yardımcılarından oluşan monokratik tekçi örgütlenme modeli benimsenmiştir almanya hollanda slovakya gibi ülkelerin sayıştayları ise yargı yetkisine sahip olmamakla birlikte mahkemeler gibi kurullar şeklinde teşkilatlandıklarından ara model durumundadırlar avrupa birliği sayıştayının european court of auditors adında court mahkeme sözcüğü yer almasına rağmen yargı yetkisi bulunmamakta court sözcüğü sayıştay kararlarının mahkemeler gibi kurullar tarafından alınmasına vurgu yapmaktadır kıta avrupası ülkelerinin yargı tipi sayıştayları hesap ve işlemleri yargılama yetkisine sahip olduğundan bunlarda hukuka uygunluğu saptamaya elverişli denetim yöntem ve teknikleri öne çıkarken anglo sakson ülkelerinin ofis tipi sayıştaylarında ise işletmecilik ilkelerine uygunluğu araştırmaya yönelik denetim metodolojileri önem taşımaktadır bu farklılıklarla birlikte ister yargı tipi ister ofis tipi olsun tüm sayıştayların ortak özellikleri vardır bu özelliklerin başında sayıştayların ve mensuplarının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile denetimin nasıl yapılacağı ve sayıştayın parlamentoya sunacağı raporlaresas sayısı karar sayısı hakkında son sözü söyleme yetkisinin sayıştayların en üst ve en yetkili karar organında olması gelmektedir en üst ve en yetkili karar organı ofis tipi sayıştaylarda başkan yargı tipi sayıştaylar ile yargı yetkisi olmamakla birlikte mahkemeler gibi kurullar şeklinde teşkilatlanan sayıştaylarda ise başkan ve üyelerin tamamından oluşan genel kuruldur ofis tipi sayıştayların işletmecilik ilkelerine uygunluğu araştırmaya yönelik denetim metodolojisinin amacın gerçekleşmesinde yetersiz ve etkisiz kalması üzerine performans denetimi olarak nitelendirilen yeni bir denetim türü ve metodolojisi ortaya çıkmıştır performans denetimi çoğu ülkede kamu kesiminin ekonomi içinde ağırlığının artarak kamusal fonların özel kesimin kullanabileceği kaynaklar üzerinde baskı yaratması üzerine lerde kendiliğinden başlamış yetki veren yasal düzenlemeler fiili duruma hukuksallık kazandırmak amacıyla sonradan gelmiştir örneğin i̇ngilterede performans denetimi lerin sonlarında başlamakla birlikte yoğunlaşması yılında ulusal denetim yasası national audit act ile yetki verilmesinden sonra olmuştur performans denetiminin süreç içinde ofis tipi yargı tipi ayrımı olmaksızın tüm sayıştaylarda yaygınlaştığı gözlenmektedir denilebilir ki günümüzde ofis tipi yargı tipi sayıştay ayrımı devam etmesine rağmen sayıştaylar tarafından parlamento adına yapılan yüksek denetimin metodolojisi arasında fark kalmamıştır bu noktaya gelinmesinde iki faktör belirleyici olmuştur bunlardan birincisi sayıştayların uluslararası ve bölgesel düzeyde örgütlenmeleri ikincisi ise yılında patlak veren enron skandalının sonuçlarının mali denetim metodolojisinde yol açtığı değişikliklerdir uluslararası sayıştaylar organizasyonu international organisation of supreme audit intosai küba sayıştay başkanı dr emilis fernandez camusun girişimi üzerine yılında kübada yapılan intosai kongresine katılan sayıştay başkanı tarafından kurulmuştur intosaiye günümüz itibariyle ülke sayıştayı üyedir intosai farklı ülkelerin sayıştayları arasında ilişkileri güçlendirerek kamu kaynaklarının denetiminde fikir ve deneyim alışverişini geliştirmek amacıyla kurulmuştur bu amaç intosainın mühründe kısa ve öz olarak şöyle ifade edilmiştir experientia muta omnibus prodests karşılıklı tecrübe herkes i̇çin yararlıdır intosai üye ülke sayıştayları arasında denetim yöntem ve teknikleri konusunda birliktelik sağlanması amacıyla yılında denetim standartları komitesi kurmuştur komite tarafından hazırlanan standartlar haziran da berlinde toplanan intosai kongresinde görüşülmüştür kongrede denetim standartlarının mahkeme şeklinde kurulmuş sayıştayların özelliklerinden kaynaklanan ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden düzenlenerek eksikliklerin giderilmesi önerilmiş ve öneriler doğrultusunda hazırlanan intosai denetim standartları intosai yönetim kurulunun ekim de washington dc de yaptığı toplantıda onaylanarak yürürlüğe girmiştir yılında mısır kahirede yapılan xv intosai kongresinde ise revize edilerek bugünkü halini almıştır yaşayan canlı bir belge niteliğindeki intosai denetim standartları tüm dünya sayıştayları tarafından benimsendiği ve üye ülke sayıştayları açısından bağlayıcı nitelikteki temel uluslararası düzenleme olduğu için üye ülkelerin denetim yöntem ve tekniklerini birbirine uyumlaştıran bir işlev görmüş ve görmektediresas sayısı karar sayısı bu uyumlaştırmalar sayesinde almanya i̇talya ve i̇spanya sayıştayları avrupa savaş uçağı programını i̇sveç i̇ngiltere ve hollanda sayıştayları ise yardım programı yönetimini birlikte denetleyebilmişlerdir öte yandan ekim de patlak veren enron skandalı tasarruf sahipleri ile kreditörler için mali tabloların tam doğru ve denk olması kadar mali tabloların dayanağını oluşturan işlemlerin hukuka uygunluğunun da vazgeçilmez derecede önemli olduğunu ortaya koymuştur karar alma süreçlerinde bağımsız dış denetim raporlarını kullanan tasarruf sahibi kreditör devlet kuruluşu alıcı ve satıcı zinciri kuran holding gibi aktörlerin talepleri özel sektör dış denetiminde otorite kabul edilen merkezi amerikada bulunan uluslararası bağımsız muhasebeciler federasyonu ifac standartlarında değişikliğe gidilmesi ve mali tabloların denetimi ile sınırlı olan malifinansal denetimin işlemlerin hukuka uygunluğunu kapsayacak şekilde genişletilmesiyle sonuçlanmıştır ifac standartlarında ki bu gelişme yargı yetkisi bulunmayan ofis tipi sayıştaylara yansımış li yıllarla birlikte ofis tipi sayıştaylar da mali denetim kapsamında hukuka uygunluk denetimi yapmaya ve denetim bulgularını parlamentoya raporlamaya başlamışlardır bu bağlamda yargı tipi sayıştaylar ile ofis tipi sayıştaylar birbirine yaklaşmış ve orijinde hukuk sistemine dayalı olarak var olan farklılıklar devam etmekle birlikte denetimin nasıl yapılacağına ilişkin farklılıklar metodolojik düzeyde büyük ölçüde ortadan kalkmıştır tc sayıştayı sayıştay türkiyenin osmanlıdan cumhuriyete uzanan köklü kurumlarından biridir mayıs tarihli arz tezkeresi ile divan ali muhasebe adıyla kurulmuş ve ilk anayasamız olan tarihli kanuni esasinin inci ncı ve nci maddelerinde anayasal bir kurum olarak düzenlenmiştir anayasasına göre hazırlanan ve sayıştayın teşkilat ve görevlerinin düzenlendiği tarihli kararname ise fransız genel muhasebe kararnamesinin sayıştaya ilişkin inci faslının inci ve onu izleyen maddelerinin çevirisinden oluşmuştur teşkilat esasiye kanununun üncü ve inci anayasasının nci ve inci anayasasının ise ıncı ve üncü maddelerinde tbmm adına denetim yapmakla görevli anayasal yüksek denetim kurumu ve hesap mahkemesi olarak düzenlenen sayıştay bu özellikleriyle kıta avrupası hukuk sisteminin yargı tipi sayıştayları arasında yer almaktadır tarihli ve sayılı anayasanın tarih ve sayılı kanunun nci maddesiyle değişik ıncı maddesine göre sayıştay merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak kanunlarla verilen inceleme denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmak mahallî idarelerin hesap ve işlemlerini denetlemek ve kesin hükme bağlamakesas sayısı karar sayısı görevlerini üncü maddesine göre ise bakanlar kurulunca türkiye büyük millet meclisine sunulan kesinhesap kanunu tasarısı hakkında türkiye büyük millet meclisine genel uygunluk bildirimini sunmak görevini yapmakla görevlidir sayıştay denetimine tabi kamu idarelerinin gelir gider ve mallarının türkiye büyük millet meclisi adına denetimini yılına kadar düzenlilik denetimi metodolojisiyle sınırlı bir şekilde yapmış ve denetim sonuçlarını anayasanın üncü maddesine göre genel uygunluk bildirimi ile türkiye büyük millet meclisine sunmuştur böylece söz konusu idarelerin tbmm tarafından denetimi sayıştayın düzenlilik denetimi metodolojisi kapsamında sunduğu mali denetim sonuçlarına ilişkin raporlarla sınırlı kalmıştır oysa aynı yıllarda gelişmiş gelişmekte olan ve hatta geri kalmış birçok ülke sayıştayı parlamentolarına performans denetimi raporları da sunmaktaydılar sayılı sayıştay kanununa tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen ek uncu maddeyle mümkün olabilmiştir sayıştay performans denetimi yetkisini aldıktan sonra performans denetimi raporu inceleme raporu olmak üzere toplam adet rapor üreterek tbmmye sunmuştur denetimi tamamlanmış adet performans denetimi raporu da tbmmye sunulma aşamasındadır sayıştaya performans denetimi yapma yetkisinin verildiği yılından sonra dünya bankasından sağlanan kredi sayıştay denetimini geliştirme bölümüne tahsis edilmiş bu tahsisten önce de projenin hazırlık çalışmaları için db tarafından sayıştaya bin dolarlık japon hibesi sağlanmıştır keza ab müktesebatına uyum sağlamak için sayıştayın denetim kapasitesinin güçlendirilmesi başlıklı bir eşleştirme projesi hazırlanmış ve avrupa komisyonu yönlendirme komitesinin mart tarihli koşulsuz onay kararı ile proje hukuki geçerlik kazanmıştır abnin euro fon tahsis ettiği proje mart tarihinde başlamıştır i̇ngiltere ofis tipi ve i̇spanya yargı tipi sayıştayları ile yürütülecek proje kapsamında sayıştayın stratejik gelişim planının hazırlanması mali denetim ve performans denetimi rehberlerinin geliştirilmesi pilot denetimler aracılığıyla rehberlerin test edilmesi faaliyetlerinin yapılması öngörülmüş ve proje öngörülen süre içinde tamamlanmıştır öte yandan türk sayıştayı yunanistan hollanda i̇talya malta güney kıbrıs rum yönetimi ve i̇ngiltere ile birlikte eurosai çatısı altında kararlaştırılan metodoloji ve ortak kriterler temelinde gemilerin denizleri ve limanları kirletmesini önleme ve kirlilikle mücadele etme konulu performans denetimini yürütmüş ve raporunu yılında tbmm başkanlığına sunmuştur katılımcı ülke sayıştaylarının da kendi ulusal raporlarınıesas sayısı karar sayısı parlamentolarına sunmalarının ardından hollanda sayıştayı tarafından gemilerden kaynaklanan deniz kirliliği ulusal denetimlere dayanan ortak rapor yayımlanmıştır tc sayıştayı intosai yanında eurosai avrupa sayıştayları birliği ecosai ekonomik i̇şbirliği teşkilatı ülkeleri sayıştaylar birliği ve asosai asya sayıştayları birliği üyesidir ve iki dönem ecosai bir dönem de asosai başkanlığını yürütmüştür tc sayıştayı çok yönlü uluslararası ilişkilerinden dolayı yer aldığı ortak performans denetimi projelerinin yanında performans denetimi konulu uluslararası toplantılara katılmış bildiriler sunmuş deneyimlerini paylaşmış birçok ülke sayıştayına denetçilerini göndermiş ve özellikle performans denetimi konusundaki temel dokümanları dilimize kazandırarak kamu mali yönetimi ve iç kontrol ile dış denetim alanında türkiyenin tek ve en geniş yayınına sahip kurumu özelliğini taşımaktadır sayıştayın bu çok yönlü ilişkileri sürmektedir bu açıklamalardan sonra iptali istenen hükümlerin anayasaya aykırılık gerekçelerine geçilebilir tarihli ve sayılı sayıştay kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasının bendi ile ncı maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı sayıştay kanununun tanımlar başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde performans denetimi hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesini şeklinde tanımlanırken ncı maddesinin numaralı fıkrasında ise performans denetimi hesap verme sorumluluğu çerçevesinde idarelerce belirlenen hedef ve göstergelerle ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi suretiyle gerçekleştirilir denilmiştir buna karşın sayılı sayıştay kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinde kamu idarelerinin etkili ekonomik verimli çalışması kanunun amacı arasında sayılmış sorumlular ve sorumluluk halleri başlıklı nci maddesinin numaralı fıkrasında her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur bu sorumluluğun yerine getirilip getirilmediği türkiye büyük millet meclisine sunulacak sayıştay raporlarında belirtilir denilirken numaralı fıkrasında bakanlar kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli kullanılması ile hukuki ve mali konularda başbakana ve türkiye büyük millet meclisine karşı sorumludurlar denilmiş denetimin genel esasları başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasında ise denetimin genel esasları şunlardır denildikten sonra bendinde denetim kamu idarelerinin hesap mali işlem ve faaliyetleri ile iç kontrol sistemlerinin incelenmesi ve kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasının değerlendirilmesidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabiliresas sayısı karar sayısı ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir kanunlar okuyan herkesin aynı şeyi anlayacağı açıklıkta olmalıdır yukarıda yer alan hükümler arasında bırakınız açıklığı konunun uzmanı olanlar tarafından dahi anlaşılması mümkün olmayan karmaşa tutarsızlık ve belirsizlikler vardır sayılı sayıştay kanununun maddesinde denetim düzenlilik ve performans denetimi olarak ikiye ayrılıyor ve maddesinde düzenlilik ve performans denetimini kapsayacak şekilde denetim kamu idarelerinin hesap mali işlem ve faaliyetleri ile iç kontrol sistemlerinin incelenmesi ve kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasının değerlendirilmesidir şeklinde bir tanım yapılıyor ise denetimin bir türü olan performans denetimi tanımının da bu genel tanıma uygun olması veya en azından bu genel tanımdan uyarlanması gerekir öte yandan sayılı kanunun maddesine göre kamu kaynaklarının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik ve verimli elde edilmesi ve kullanılmasından sorumlu olacaklar ve bu sorumluluğun yerine getirilip getirilmediği tbmmye sunulacak sayıştay raporlarında belirtilecek ise sayıştay tarafından yapılacak performans denetiminin idarelerce belirlenen hedef ve göstergeler ile ilgili olarak faaliyet sonuçlarının ölçülmesi şeklinde değil intosainin performans denetimi metodolojisi temelinde denetimi yürüten ekip tarafından belirlenecek kriterler eşliğinde kamu kaynaklarının etkin ekonomik ve verimli kullanılıp kullanılmadığının denetimi şeklinde yapılması gerekir bu bağlamda sayıştay tarafından performans denetimi yapılacak ise performans denetiminin üst yöneticiler ile bakanların kamusal kaynakların etkin ekonomik ve verimli elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin yönetsel ve siyasal hesap verme sorumluluklarına taban oluşturacak şekilde ve intosai denetim standartlarında öngörüldüğü biçimde yapılması kanunun ve maddelerinde belirtildiği biçimde yapılacak ise bu durumda da kanunun amaç ve kapsam maddesinde performans denetimi ile özdeşleşmiş bulunan etkili ekonomik verimli kavramlarından söz edilmemesi ve kanunun ve ve benzer diğer maddelerinin sayılı kanunda yer almaması gerekmektedir bunların hepsinin bir arada birlikte ve birbirinden kopuk bir şekilde yer alması karmaşa ve tutarsızlığın ötesinde sayıştayın neyi niçin ne şekilde yapacağı ve neyi neden yapmayacağıyapamayacağı konularında büyük bir belirsizliğe yol açmaktadır bu karmaşa tutarsızlık ve belirsizlik ise uluslararası denetim terminolojisi ve standartlarında performans ölçümüdeğerlendirmesi olarak nitelendirilen kavramın sayılı kanunda performans denetimi olarak tanımlanmasından kaynaklanmaktadır sayıştayımız intosainin üyesinden biridir sayıştaylar tarafından yapılacak denetimlere ilişkin uluslararası standartlar intosai yönetim kurulu tarafından yılında intosai denetim standartları adıyla kabul edilmiş ve tüm üye sayıştaylar gibi türk sayıştayı da söz konusu standartları benimsemiştir intosai denetim standartlarının nolu denetim standardı ds sayıştay denetiminin kapsamı düzenlilik ve performans denetimini içeriresas sayısı karar sayısı nolu ds düzenlilik denetimi şunları içerir sorumlu kurumların mali hesap verme sorumluluklarının mali kayıtların incelenmesi değerlendirilmesi ve mali tablolar hakkında kanaat görüş belirtilmesi de dahil olmak üzere doğrulanması tasdik edilmesi bir bütün olarak devlet yönetiminin mali hesap verme sorumluluğunun doğrulanması mali sistemlerin ve işlemlerin ilgili kanun ve düzenlemelere uygunluğunun değerlendirilmesi de dahil olmak üzere denetimi i̇ç denetimin ve iç kontrol fonksiyonlarının denetimi denetlenen kuruluşlarca alınan idari kararların doğruluk ve uygunluğunun denetimi denetimden doğan veya denetimle ilgili olan ve sayıştayca açıklanması gerekli görülen konuların rapor edilmesi nolu ds performans denetimi verimlilik etkinlik ve tutumluluğun denetimi ile ilgili olup şunları kapsar i̇dari faaliyetlerin tutumluluğunun sağlıklı idari prensip ve uygulamalar ile yönetim politikalarına göre denetlenmesi i̇nsan mali ve diğer kaynakların kullanımındaki verimliliğin bilgi sistemleri performans ölçüleri ve gözetim düzenlemeleri ve denetlenen kurumlarca belirlenen eksikleri gidermek için izlenen yöntemlerin incelenmesi de dahil olmak üzere denetlenmesini denetlenen kuruluşların hedeflerine ulaşma yönündeki performanslarının etkinliğinin ve kurum faaliyetlerinin yarattığı gerçek etkinin amaçlanan etkiyle kıyaslanmak suretiyle denetlenmesi nolu ds sayıştaylar aynı zamanda denetlenen kurumlara ölçülebilir açıkça belirlenen hedefler seçmelerini ve bu hedefler için performans hedefleri koymalarını tavsiye etmelidir nolu ds temel denetim prensipleri ‘sayıştaylar performans ölçülerinin geçerliliğini denetleyecek teknikler geliştirmelidir şartını koyar şeklindedir intosai denetim standartları komitesince hazırlanarak intosai implementation guidelines for performance auditing adıyla yılında yayınlanan ve sayıştay denetçileri derneği sayder tarafından dilimize kazandırılan intosai performans denetimi uygulama rehberinin intosaiye göre performans denetimi nedir başlığı altında performans denetimi devlethükümet faaliyetlerinin undertakings programlarının veya organizasyonlarının verimliliğinin ve etkinliğinin ekonomiklik ve iyileştirme sağlama amacı gözetilerek bağımsız bir şekilde incelenmesidir tanımı yapılırken performansesas sayısı karar sayısı denetiminin performans ölçümü ve program değerlendirmesiyle nasıl bir i̇lişkisi bulunmaktadır başlığı altında yer alan performans ölçümü kısmında ise aynen performans ölçümü genellikle program gerçekleşmelerinin özellikle de önceden belirlenmiş hedeflere doğru bir gelişme kaydetmenin izlenmesine ve raporlanmasına yönelik devamlı bir süreç anlamına gelir performans ölçüleri yürütülen program faaliyetlerinin türüne veya düzeyine süreç program tarafından sunulan ürün ve hizmetlere çıktılar veveya bu çıktıların nihai durumuna sonuçlar yoğunlaşabilir performans ölçümü bir programın ölçülebilir performans standartlarıyla ifade edilebilen hedeflerinin ya da isterlerinin gerçekleşip gerçekleşmediğine odaklanır performans ölçümü devamlılık arz eden karakteri gereği yönetim açısından erken bir uyarı sistemi ve kamuoyuna yönelik hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesi için bir araç vazifesi görür bir hükümet programının ya da kuruluşunun belirlenmiş olan hedeflere ulaşmış olduğunun tespitine yönelik olarak devamlılık gösteren süreç dış denetçilerin değil yönetimin ve iç kontrolün meselesidir hesapların doğruluğunu teyit etmek ise performans denetçilerinin değil mali denetçilerin sorumluluğudur ancak performans ölçümü alanında yani yürütme tarafından yasama için üretilen performansa yönelik bilginin kalitesinin kontrolünde hem mali denetçiler hem performans denetçileri ayrı ya da ortak denetimlerle işin parçası olabilirler performans göstergeleri bazen tekil performans denetimlerini planlarlarken de gösterge veya referans olarak kullanılabilir performans denetiminin ele aldığı bir diğer konu da hükümetdevlet programlarındaki performans ölçüm sistemlerinin verimli ve etkin olup olmadığıdır örneğin performans göstergelerinin doğru şeyleri ölçüp ölçmediğini ya da mevcut performans ölçüm sistemlerinin güvenilir ölçülmüş sonuçlar sağlamaya elverişli olup olmadığını gösteren sorular hazırlanabilir denilmektedir yukarıda ilgili kısımlarına aynen yer verilen intosai denetim standartları ile intosai performans denetimi uygulama rehberine göre performans ölçümüdeğerlendirmesi bir kamu idaresinin program ya da faaliyetlerinin idarece önceden belirlenmiş ölçülebilir performans göstergeleriyle ifade edilebilen hedeflerinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin ölçülmesi ve değerlendirilmesidir performans ölçümüdeğerlendirmesi devamlılık arz eden karakteri gereği yönetim açısından erken bir uyarı sistemi ve kamuoyuna yönelik hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesi için bir araç vazifesi görür bu yanıyla da dış denetimin sayıştayın değil yönetimin ve iç kontrolün meselesidir bununla birlikte kamu kurumlarının devamlılık gösteren düzenli performansfaaliyet raporlarındaki bilgilerin doğruluğu üzerine görüş bildirme mali denetimin ve mali denetçilerin performans ölçüm sistemlerine yönelik derinlemesine ve özel amaçlı çalışmalar yaparak bilgilerin kalitesinin kontrolü ile performans sistemi ve ölçülerinin geçerliliğinin değerlendirilmesi ise performans denetiminin ve performans denetçilerinin işlerinin bir parçası olabiliresas sayısı karar sayısı performans denetimi ise devlethükümet faaliyetlerinin programlarının veya organizasyonlarının verimliliğinin ve etkinliğinin ekonomiklik ve iyileştirme amacı gözetilerek bağımsız bir biçimde incelenmesidir bu bağlamda bir ya da birden çok kamu kurumunun sorumluluğunda yürütülen kamu faaliyetlerini konu alan performans denetimlerinde denetim ekibinin belirlediği kriterlere ek olarak idarelerin belirlemiş oldukları performans ölçülerinin de gösterge veya referans olarak kullanılabilmesi mümkündür öte yandan idarelerin oluşturdukları performans ölçüm sistemlerinin etkinliği ve verimliliği performansın her açıdan ölçülüp ölçülmediği amaç hedef performans ölçüleri ve çıktısonuçların birbirleriyle bağlantı derecesi hedeflerin uygunluğu ve somutluğu performans bilgisinin güvenirliği performans ölçülerinin geçerliliği ve elverişliliği vb yönlerden performans denetimlerine konu oluştururlar bunun içindir ki intosai denetim standartlarının nolu standardı sayıştaylara performans ölçülerinin geçerliliğini denetleyecek teknikler geliştirme şartını temel denetim prensibi olarak ortaya koyarken nolu standart ise performans denetimleri sonucunda sayıştayların denetlenen kurumlara ölçülebilir somut uygun ve açıkça belirlenen hedefler seçmelerini ve bu hedefler için performans ölçüleri koymalarını önermesini denetim standardı olarak getirmektedir özetle sayıştay tıpkı diğer kamu faaliyetleri gibi hükümet programlarındaki performans ölçüm sistemlerinin verimlilik etkinlik ve tutumluluk ölçümü için yeterli olup olmadığını performans raporlarının kurum performansının sergilemesi için yeterli bilgi içirip içermediğini konu alan performans denetimi çalışmaları da yapabilir sayıştaylarca gerçekleştirilen performans denetimi ile kamu kurumlarının bir faaliyeti olan performans ölçümünün ilişkisi bundan ibarettir kamu kurumlarının performans ölçüm sistemlerinin ve performans raporlarının performans denetimi yoluyla incelenmesi denetimin konu seçimi çalışmaları kapsamında değerlendirilebilecek ve tıpkı diğer kamu faaliyetleri gibi performans denetimi yapılabilecek yüzlerce kamu faaliyetinden birisidir bu açıklamalar göstermektedir ki performans ölçümüdeğerlendirmesi dış denetime sayıştay denetimine değil yönetime ve iç kontrole konu oluşturmaktadır bununla birlikte kamu idarelerince düzenli olarak hazırlanarak her yıl parlamentolara sunulan performansfaaliyet raporlarındaki bilgilerin doğruluğu üzerine görüş bildirme mali denetimin konusu ve mali denetçilerin yürütmesi gereken bir iş olabilir ancak bu görüş performans denetimi metodolojisi temelinde derinlemesine yapılan incelemeler sonucunda süreçlerin sonuçların etkilerin ve etkinliğin değerlendirilmesini içeren kapsamlı bir performans denetimi sonucunda edinilen bir görüş değil idarelerin hazırladığı performans ölçü ve göstergelerine göre performansfaaliyet raporlarındaki bilgil | 3,889 |
esas sayısı karar sayısı i davacinin i̇ptal gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinde belirtilen gerekçeler aynen şöyledir biçim yönünden iptali gerektiren aykırılıklar i̇ptali istenen kanun trt genel müdürlüğü görevini istisnaî memuriyetlerden sayan tarih ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ve bu hükümleri içine alan tarih ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen ek geçici ncu maddesinin bendini değiştiren hükümlerinin red ve iptalini içermektedir bu nedenle adı geçen kh kararnamenin görüşüldüğü millet meclisi ve cumhuriyet senatosu plân komisyonlarının anayasa ve yasa hükümleri karşısındaki kuruluş biçimleri üzerinde öncelikle duracağız cumhuriyet senatosu ve millet meclisi plân komisyonlarının kuruluş biçimi yönünden anayasa ve yasa hükümlerine aykırılıklar yukarıda adı geçen komisyonların kuruluş biçimini gösteren kanun uzun vadeli plânın yürürlüğe konması ve bütünlüğünün kovulması hakkındaki tarih ve sayılı kanundur bu kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre bu komisyonlar anayasanın maddesine göre seçilen b meclisi bütçe karma komisyonu üyelerinden kurulur aynı kanunun maddesinin ikinci bendi her iki komisyonun kuruluş biçimi ve görevlerini kesinlikle belirtmiştir sayılı kanun hükmündeki kararnamenin görüşüldüğü cumhuriyet senatosu ve millet meclisi plân komisyonları anayasanın ve sayılı kanunun ve maddelerine aykırı olarak kurulmuştur önce millet meclisi genel kurulundan aaralık tarihinde birleşimde daha sonra cumhuriyet senatosu genel kurulundan tarih ve birleşimde alınan kararlarla adı geçen komisyonların anayasa nın maddesine göre değil de maddesine göre kurulması yoluna gidilmiş ve bu maddenin öngördüğü şekilde komisyonların kuruluşu saplanmıştır her iki komisyonun arz ettiğimiz biçimde kurulması anayasanın özüne ve sözüne açık ve kesin olarak aykırı düşmektedir şöyle ki maddenin anayasaya konuluş ereği maddenin içeriği ile açıkça belirlenmiştir siyasî parti gruplarının meclislerin bütün faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılmalarını amaçlar yasama meclisleri i̇çtüzüklerinin bu amacı gerçekleştirecek şekilde düzenlenmesini zorunluğa bağlar nitekim yasama meclisleri i̇çtüzükleri anayasa buyruklarına göre düzenlenmiştir bu gereklidir ki komisyonlarda siyasî partiler kuvvetleri oranında temsil edilirler madde kuvvet ölçüsüne dayanmayan çoğunluğu önler maddenin anayasaya konuluş ereği nedir tbmm bütçe karma komisyonunda iktidar gurubu veya gruplarına elli üyelik komisyonda en az otuz üyelik vererek çoğunluğa sahip olmasını sağlamaktır bu temel kuralın bugünkü biçimi almasında anayasa koyucu kurucu meclis özen göstermiş maddede bulunan hükümet çoğunluğu deyimini yeterli görmemiş bu komisyonda hükümet çoğunluğunun olamayacağı ihtimalini de gözönündeesas sayısı karar sayısı tutarak bunun yerine iktidar grup veya gruplar deyimini koyarak çoğunluğa özel bir boyut kazandırmıştır anayasada yer alış ereklerini açıklamaya çalıştığımız iki madde içeriği bakımından birbirinin tam tersine iki temel kuralı biçimlendirmektedir bu nedenlerle birinin yerine diğerini ikâme etmenin hukuk ve yasa açısından olanağı yoktur çünkü madde ile anayasamız ister iktidarda ister muhalefette olsunlar demokratik siyasî hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasî partilerin meclis faaliyetlerine kuvvetleri oranında katılacakları kuralını getirmiş ve çoğunluk egemenliğine engel olmak istemiştir madde ise iktidar grup veya gruplarından gücünü alan yürütmeye etkinlik kazandırmak için bütçe karma ve plân komisyonlarında bir çoğunluğa dayanmasını zorunlu saymıştır kısaca ve maddeler yasama çalışmalarında anayasanın genel ilkeleriyle ilişkili denge öğeleridir bu nedenle uygulamada erekler esas tutulmak suretiyle bu temel kuralların yerinde kullanılması anayasanın açık hükümlerine ve genel esprisine sadakat yününden de şarttır birçok devlet anayasaları gibi anayasamız da güven oyu almamış hükümetleri işbaşında kalmaları için özel yetkilerle donatmak yolunu benimsememiştir hatta üzerinde durmayacak ve düşünmeyecek kadar benimsememiştir koyduğu kurallar ile hükümetlerin kurulmalarının kolaylaştırılması düşmelerinin zorlaştırılması ilkesinin doğal gereği de budur anayasamız güven oyu alamamış bir hükümetin parlamentodan güven oyu alacak bir hükümete yerinin devredilmesini demokratik rejimin zorunlu sonucu olarak kabul etmiştir parlâmentodan soyutlanmış bir hükümetin sürekliliği anayasanın öngörmediği bir durumdur anayasanın maddesi yerine maddesini ikâme ederek komisyonlar kurulması anayasamızın öngörmediği bir durumu bir oldu bitti olarak i̇hdas etmektir öte yandan anayasa hükümleri yasama organlarım da bağlayan temel hukuk kurallarıdır bu anayasa gereğidir yine hiçbir organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz anayasanın hakkında özel hüküm koyduğu bir organın komisyonun oluşumuna ait gereklere uymayan kurulması halinde bu organın yetkili olacağı düşünülemez arz ettiğimiz nedenlerle cumhuriyet senatosu ve millet meclisi plân komisyonları anayasaya aykırı olarak kurulmuştur kaynağını anayasadan almayan bir kuruluştur bu nedenle sayılı kanun hükmünde kararnameyi görüşmeye ve karara bağlamağa yetkili değildir anayasaya uygulamadan kurulan millet meclisi plân komisyonunda sayılı h kararnamenin görüşülmesi sırasında anayasa ve i̇çtüzük hükümlerine aykırılıklar kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesine göre öncelik ve ivedilikle görüşülerek karara bağlanması gerekmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin görüşülmesinde bu kurala uyulmamıştır şöyle ki adı geçen kararnameden daha önce b m ne sunulmuş ve plân komisyonuna sevkedilmiş ve halen görüşülmemiş olan sayılı kanun hükmünde kararnameler vardır sevk tarihi itibariyle bu kararnamelerin önceliğinin anayasal oluşuna bakılmaksızın sayılı kanun hükmünde kararnameye özel bir öncelik tanınmıştır önceliğin önceliği diye tanımlanacak yeni bir usuldür cumhuriyet senatosu ve millet meclisi i̇çtüzüklerinde böyle bir usul yoktur maddenin dördüncü fıkrası tbmm ne sunulan kararnamelerin anayasanın ve yasama meclisleri i̇çtüzüklerinin kanunların görüşülmesi için koyduğu kurallara göre görüşülüp karara bağlanacağım buyruk haline getirmiştir komisyon çoğunluğu anayasanın ve i̇çtüzük gereklerinin dışına çıkarak siyasal tercihlerde bulunamaz anayasadan doğan önceliğin önüneesas sayısı karar sayısı geçilerek kötüye kullanılması gün için ortaya çıkan çoğunluğun kararı ile mümkün olan yeni bir usul yaratıp öncelik kuralına uyul düğü savı ileri sürülemez yine komisyon görüşmeleri sırasında millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesine açık ve kesin biçimde uyulmamıştır sayılı h kararnamenin tümü üzerinde komisyon görüşmeleri sonunda yapılan oylama ile kararnamenin tümü çoğunluk oyları ile reddolunmuştur yıllık uygulama ile de saptandığı gibi komisyonun red karan bir rapora bağlanarak kararnamenin millet meclisi genel kuruluna gönderilmesi gerekmektedir içtüzüğün maddesine göre adı geçen kararnamenin red raporu genel kurulca benimsendiği takdirde kararname reddolunmuş olur rapor benimsenmezse komisyona geri verilir ancak raporun benimsenmemesi halinde komisyon maddelere geçerek kararnamenin maddelerini görüşebilir anayasanın maddesi h kararnameler içinde aynı yollara başvurulacağını kesinlikle belirtmiştir millet meclisi plan komisyonu kararnamenin tümünü reddettikten sonra maddelere geçilmesi yolunda verilen bir önergeyi kabul etmiş ve fakat maddeler hususunda hiçbir karar almamıştır daha sonra sıra sayısı ile millet meclisi gündemine giren rapora komisyon başkam tarafından maddeler ilâve edildiği bu maddeler arasına sayılı h kararnamede bulunan sayılı kanuna sayılı kanunla eklenen ek geçici maddenin fıkrasını değiştiren hükmün de yürürlükten kaldırıldığını gösteren maddenin eklendiği görülmüştür komisyon görüşmelerine ait millet meclisi başkanlığından alınan tasdikli zabıt suretleri eklidir komisyon başkanı hakkında bu tutumundan dolayı kovuşturma açılması istemi ile millet meclisi başkanlığına şikâyet yapılmıştır millet meclisi genel kurulunda yapılan görüşmelerde i̇çtüzüğe aykırı usulsüzlükler sayılı h kararnamenin millet meclisinde görüşülmesi akılcı meclisi i̇çtüzüğünün ve maddelerine aykırı olarak başlamış ve aynı gün bitirilmiştir millet meclisinin günlü birleşim ve oturum tutanaklarında oturumu yöneten başkanvekilinin beyanları ile de saptandığı gibi i̇çtüzüğün maddesine göre çalışma süresinin sona erdiği saat olan dan soma sayılı h kararnamenin görüşülmesine ve çalışma süresinin görüşülmelerin tamamlanmasına kadar uzatılmasına karar verilmiştir millet meclisi içtüzüğünün maddesinin ikinci fıkrası zorunlu hallerde birleşim için geçerli olmak kaydı ile ve sona ermek üzere olan işlerin tamamlanması amacı ile oturumun uzatılmasına genel kurulca karar verilebilir hükmü nazara alınmamıştır başlayıp sona ermek üzere olan bir konu yoktu üstelik görüşülmeye başlanması i̇stenen bir konu vardı bu suretle anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasının i̇çtüzük hükümlerine uyularak görüşme yapılacağına ilişkin emredici hükmü de yerine getirilmemiştir sayılı h kararnamenin görüşüldüğü günlü birleşiminde millet meclisini başkanvekillerinden sayın rasim hancıoğlu yönetmiştir bu tarihten kısa bir süre önce sayın hancıoğlu msp genel kongresi tarafından partisinin genel i̇dare kuruluna üye seçilmiş bulunuyordu tarihinden önce millet meclisi başkanı tarafından anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bu iki görevden birisinden istifa etmesine ilişkin yazı sayın hancıoğluna ulaştırılmıştı buna rağmen sayın hancıoğlu günü millet meclisi birleşimine bu iki sıfatı ile ve anayasanın maddesinin açık hükmüne rağmen bağlı olduğu partisinin bir yöneticisi olarak başkanlık etmekte bir sakınca görmemiş ve anayasaya aykırıesas sayısı karar sayısı bir tutuma girmiştir sayın hancıoğlu partisinin yöneticiliğinden birkaç gün sonra istifa suretiyle ayrılmıştır millet meclisinde sayılı h kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler sonunda birleşimi yöneten başkan maddelere geçilmesini oya sunmuş ve kabul edilmiştir maddelerin görüşülmesine geçilmesinin kabul edilmesi komisyon raporunun kabulü anlamındadır adı geçen kararname hakkında millet meclisi plan komisyonunun raporu red istemini ihtiva etmektedir genel kurulun kabul ettiği red isteminden sonra maddelerin görüşülmesi olanağı kalmamıştır millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesine göre işlem yapılması ve başkan tarafından komisyon raporunun red yolunda düzenlenmiş olduğunun genel kurula bildirilmesi gerekirken bu da yapılmadan maddelerin görüşülmesine geçilmesinin oylanması oylamanın muteber olmadığını ortaya koymaktadır öte yandan başkan red raporu genel kurulca benimsenmiş i̇çtüzüğün maddesine göre genel kurul tarafından yapılacak işlem kalmamış h kararnamenin komisyonca düzenlenen red raporunda da yeni maddeler düzenlendiği ifade edilmemesine rağmen komisyon başkanı tarafından eklenen maddelerin görüşülmesine geçmiştir böyle bir uygulamanın elli yılı aşkın cumhuriyet tarihimizde ilk defa yapıldığını sanmaktayız i̇çtüzük hükümleri gözönünde tutulmamış riayet düşünülmemiş ne pahasına olursa olsun sonuç almak amaç olmuştur cumhuriyet senatosunda yapılan görüşmelerde i̇çtüzüğe aykırı usulsüzlükler kararnamenin cumhuriyet senatosu genel kurulunda yapılan görüşmelerinde de cumhuriyet senatosu i̇çtüzüğüne uymak zorunluğu duyulmamıştır özellikle madde üzerinde görüşmelerin tamamlanmasından sonra verilen bir önerge üzerinde yapılan işlem ile usulsüzlük zincirine önemli bir halka daha eklenmiştir verilen önerge maddenin değiştirilmesi ve maddenin metinden çıkarılmasını önermektedir önergeyi oylayan ve kabul edildiğini açıklayan başkan madde metni önergede kabul edilen şekilde düzeltilecektir demek suretiyle ve maddeler üzerindeki işlemleri tamamlamış ve maddeyi görüşmeye geçmiştir bu işlem ile ne madde ve ne de madde cumhuriyet senatosunda karara bağlanmamıştır çünkü yapılması gerekli olan işlemler yapılmamıştır madde üzerinde verilen ve değişikliği içeren önerge kabul edildiğine göre yapılan değişiklikle maddenin oya sunularak kabul edilip edilmediğinin saptanması gerekmektedir cumhuriyet senatosu i̇çtüzüğünün ve maddeleri de bu işlemin yapılmasını zorunlu saymaktadır verilen önergenin içeriği itibariyle iki oylamaya tabi tutulması lâzımdır biri maddenin değişikliği diğeri maddenin metinden çıkarılmasıdır birinci kısmin kabulünden sonra ikinci kısmın sırası geldiği anda yani maddeye gelindiğinde oylanması gerekmektedir yapılan işlem ile madde üzerinde görüşme açmak olanağı ortadan kaldırılmıştır zira madde üzerinde görüşmeler tamamlandıktan sonra verilen değiştirme önergelerinin işleme konulması gerekmektedir önergeler ait olduğu maddelerde işleme konmadığı gibi önerge ile değiştirildiği iddia olunan maddenin değişik şekli ile cumhuriyet senatosu tarafından kabul edildiğine değin bir karar da bulunmamaktadır zira madde oya sunulmamıştır bu sonuç açık bir biçimde içtüzük hükümlerine aykırıdır cumhuriyet senatosu tutanakları tarih birleşim oturum sahife esas sayısı karar sayısı cumhuriyet senatosu tarafından yapılan değişiklik nedeniyle millet meclisindeki görüşmelerde i̇çtüzüğe aykırılıklar bu görüşmeler sırasındaki usulsüzlüklerin anlaşılması için zorunlu bir açıklama yapmakta yarar olacaktır bu arada yeni hükümet kurulmuştur anayasanın maddesi gereğince bütçe karma komisyonu ve buna bağlı olarak millet meclisi plân komisyonu da yeniden kurulmuştur millet meclisi plân komisyonu günü toplanarak başkanlık divanını kurmuştur kararnamenin millet meclisinde görüşülmesi günü yapılmıştır millet meclisi içtüzüğünün maddesine göre millet meclîsi plân komisyonu kendisine düşen görevi yapmamıştır madde de gösterilen bir aylık süre geçmemiştir seçimi yenilenen komisyonun aynı komisyonca daha evvel verilmiş rapor hakkında benimseyip benimsemediği yolunda bir karar vermesi gerektiği halde bunu yapmamıştır i̇çtüzüğün maddesi bu görevi komisyona vermiştir komisyon başkanına vermemiştir i̇çtüzük bir aylık sürenin başlangıcını görev bölümünün yapıldığı tarihten başlamak suretiyle komisyonların başkanlar tarafından toplantıya çağrılacağı ve konunun komisyonca bir karara bağlanması esasını getirmiştir komisyon bu işlemi kendiliğinden yapamayacağına göre süre geçmeden başkanın komisyonu toplayarak bu konuda millet meclisinde görüşülecek ve daha önce aynı komisyondan geçen raporlar hakkında görüş saptaması ve gerekiyorsa millet meclisi başkanlığına bildirmesi gerekirdi nitekim millet meclisinde yapılan görüşmeler sırasında komisyon başkanı bir aylık süre geçmemiş olmasına rağmen kararname hakkında daha önce aynı komisyon tarafından verilmiş raporun benimsenip benimsenmediğine ilişkin komisyonun saptanmış bir görüşü olup olmadığını bildirememiştir çünkü bu konuda komisyonun görev yapmasına olanak hazırlamamış toplantıya çağırmamış görüşmeler sonunda bir görüşün belirmesine taraftar olmamıştır bu arada i̇çtüzük hükümlerine göre üyelerin komisyonu toplantıya çağırması olanağının bulunmadığını belirtmekte yarar vardır ancak buna rağmen onbir üye millet meclisi başkanının komisyonları denetleme görevi nedeni ile komisyonun madde gereklerini yerine getirmesi için komisyonun toplantıya çağrılmasını istedikleri halde bu müracaat da sonuçsuz kalmıştır oturumu yöneten başkan i̇çtüzüğün maddesinin gereklerinin yerine getirilmesini aramamıştır gerek komisyon başkanının komisyonun maddeye göre görüşünü saptamasına olanak hazırlamamış olması ve gerekse meclisi yöneten başkanın madde gereklerinin yerine getirilip getirilmediğini aramadan görüşmelere devam etmesi i̇çtüzüğe aykırı olmuştur esas yönünden anayasaya göre iptali gerektiren aykırılıklar gün ve sayılı resmî gazete ile yayımlanan tarih sayılı kanunun maddesinde yer alan yetki dışı çıkarıldığı savını içeren deyimin anayasa gerekleri yasa tekniği ve hukuk açısından üzerinde durmakta yarar görüyoruz sayılı kh kararname tarihinde çıkarılmıştır sayılı yetki kanununa dayanılarak düzenlenmiştir anayasanın son maddesine göre anayasa mahkemesi bu kararnamelerin anayasaya uygunluğunu denetler hükmünü koymuştur kararnamenin çıktığı tarihten şu ana kadar adı geçen kararname hakkında iptal istemi ile anayasa mahkemesineesas sayısı karar sayısı yetkili hiçbir kuruluş dava açmamıştır bu deyimin haklılığını ortaya koyan bir yargı kararı da yoktur görüşmeler sırasında ileri sürülen görüşlere bakılırsa sayılı yetki kanununda trt genel müdür ve yardımcılarının atanmaları ile ilgili sayılı kanunun maddesinin değiştirileceğine ilişkin açık hüküm aranmaktadır öte yandan aynı yetki kanununda sayılı kanunun istisnaî memuriyetlerle ilgili maddesinin değiştirileceğine dair açıklık vardır biçim yönünden anayasa ve içtüzük hükümlerine aykırılıklar sırasında açıkladığımız nedenlerle m nin bu konuda iradesi ortaya çıkamamıştır zira sayılı h kararnamenin görüşülmesinde tbm meclisi sayılı kanuna bağlı kamu iktisadi kuruluşları genel müdürlerini ve yardımcılarını sayılı kanunda sayılı kanunun genel müdürlerle ilgili maddesinin değiştirileceği yolunda bir hüküm bulunmamasına rağmen sayılı kanunun değiştirilen ek geçici madde siyle istisnaî memuriyetlerden sayılmasına karar vermiş ve bu karar bugün kanunlaşmıştır bir rastlantı sonucu her iki h kararname biri millet meclisinde diğeri cumhuriyet senatosunda aynı günde kanunlaşmıştır kaldıki anayasanın maddesine dayanılarak çıkarılan yetki kanunları ile hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verildikten sonra b m ni hükümetin çıkardığı kararnameler üzerinde neler yapabileceği de yine anayasanın maddesi ile açık bir biçimde saptanmıştır anayasa denetimi bu kararnameler için de açık tutulmuştur anayasa kanun hükmündeki kararnameleri yasama meclislerini ancak kabul değiştirerek kabul veya red edebileceklerini hükme bağlamıştır sayılı kanun hükmünde kararname için yukarıda açıkladığımız işlerde saptanacağı gibi yeni bir yola gidilmiştir adı geçen kararname b m tarafından değiştirilerek red ve iptal edilmiştir böyle bir işlemin kanun hükmündeki kararnameler üzerinde b m ce yapılabileceği anayasanın maddesinde gösterilmemiştir bu sonuç biçim yönünden anayasa yasalar ve içtüzük hükümlerine aykırılığın ürünü olarak ortaya çıkmıştır doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından yetki tecavüzlerine kadar uzanmaktadır kanunun maddesinin bütün sonuçlan ile red ve iptal edilmiştir deyimini yetki dışı çıkarılmakla ibaresiyle birleştirerek değerlendirdiğimiz zaman yasama organı olarak sadece kanun hükmünde kararname üzerinde red yetkisini kullanmakla kalmayıp yargı ve yürütme organlarına tanınan yetkilerin de kullanıldığı sonucu ile karşı karşıya gelmekteyiz kanun hükmünde kararnameyi iptal yetkisi anayasanın maddesinin son fıkrasına göre anayasa mahkemesine aittir anayasanın maddesi gereğince bu hüküm yasama organını da bağlayan temel hukuk kuralıdır yasama organı bu temel hukuk kuralına bağlı kalmadan anayasanın anayasa mahkemesine tanıdığı yetkiyi kullanarak kanun hükmünde kararname üzerinde anayasaya uymayan bir işlem yapmıştır öte yandan anayasanın maddesine göre kanun hükmünde kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün yürürlüğe girerler tbmm tarafından reddolunan kararnameler red kararının resmî gazetede yayımlandığı gün yürürlükten kalkarlar kanunun maddesi anayasanın adı geçen maddesinde belirlenen kanun hükmündeki kararnamenin hükümet tarafından çıkarıldığı ve resmî gazete ile yayınlandığı günden itibaren yürürlüğe gireceği esasını ortadan kaldırmaktadır zira kanunun adı geçen maddesi kanun hükmündeki kararnamenin bütün sonuçlan ile red ve iptalini içeren hükmüne itibar edildiğinde anayasanın maddesine göre kanun hükmündeki kararnamelerin tbmm tarafından reddolununcayaesas sayısı karar sayısı kadar yürürlüğü bahis konusu olmayacaktır bu sonuç anayasanın kanun hükmünde kararnameler için tanıdığı geçerliğin ortadan kaldırılması anlamındadır bu nedenle de anayasaya aykırı olmaktadır bir diğer yönü ile hükümet tarafından yetkiye dayanarak kanun hükmünde kararnamenin uygulanması sonucu ortaya çıkan işlemlerin i̇dare hukuku esasları dairesinde geri alınması ilkesini de tümü ile yok eden bir yasama tasarrufu ile karşılaşmış bulunuyoruz anayasanın tanıdığı kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal gereği olan yürütmenin işlemlerine yasama organının müdahale etmemesi gerekmektedir kanunun maddesi yürütme organının yetkilerine tecavüzü yasalaştırmış olması bakımından anayasanın özüne ve sözüne aykırı olarak düzenlenmiştir adı geçen kanun tümü ile anayasanın ve maddelerine aykırıdır sonuç ve istem yukarıda arzettiğimiz nedenlerle hukuka bağlı devlet ilkesinin doğal sonucu olarak anayasa hükümlerinin yasama meclislerini bağlayan temel hukuk kurallarından hareketle yetki kanunlarına dayanarak hükümet tarafından çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin anayasa gerekleri yerine getirilerek tbmm ce yasaların görüşülmesindeki kurallara uyularak karara bağlanması gerekirken biçim ve esas yönünden anayasa yasalar ve cumhuriyet senatosu ve millet meclisi i̇çtüzükleri hükümlerine bağlı olmaksızın sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı kanunla değişik sayılı devlet memurları kanununun maddesine sayılı kanun hükmünde kararname ile eklenen aynıkonuda bendinin red ve iptaline dair mayıs gün ve sayılı resmî gazete ile yayınlanan tarih ve sayılı kanunun iptalini saygı ile arz ve talep ederiz | 2,579 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayıştay daire başkanı olarak görev yapmakta iken emekli olan davacı tarafından sayılı devlet memurları kanununun ek maddesinde öngörülen makam tazminatının tamamı ile tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı eki hizmet sözleşmesi esaslarının maddesinin üçüncü fıkrası ve sayılı kanun hükmünde kararname gereğince taban aylığı ve kıdem aylığından doğacak parasal farklarının yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle sayıştay başkanlığına karşı açılan davada dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü anayasanın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esasesas sayısı karar sayısı hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmüne yer verilmiştir bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kuralın da davada uygulanacak olması gerektiği hususu anayasa mahkemesinin istikrar kazanmış yerleşik kararlarında açıkça vurgulanmıştır bu nedenle bakılan davada uygulanacak kanunun ilgili maddesi sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin ikinci fıkrasının bendi ile sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin beşinci fıkrasına ilişkin olarak incelenmesi gerekli görülmüştür bakilan davada uygulanacak kanun kurali tarihli ve sayılı hakimler ve savcılar kanununun amaç başlıklı maddesinin birinci fıkrasının bendinde bu kanunun amacı yargıtay ve danıştay başkan ve üyelerinin aylık ve ödenekleri ile diğer mali sosyal hak ve yardımlarını düzenlemektir hükmüne kapsam başlıklı maddesinde bu kanun adli yargı hakim ve cumhuriyet savcıları ile idari yargı hakim ve savcıları hakkında uygulanır yargıtay ve danıştay başkan ve üyeleri de inci maddenin bendinde sayılan özlük hakları bakımından bu kanun hükümlerine tabidirler hükmüne mali haklar başlıklı maddesinde bu kanunun nci maddesinde belirtilenlerin aylık ve yargı ödeneği toplamından oluşan malî hakları bu kanun hükümlerine tâbidir bu kanunda geçen kıstas aylık en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarını yargı ödeneği görevin niteliği ve gereği olarak brüt aylığın ncı maddede gösterilen oranda hesaplanan tutarını ifade eder hükmüne maddesinin beşinci fıkrasında ise bu maddeye ve üncü maddeye göre ödeme yapılanlara sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında yapılan ödemeler i̇ptal bölüm anayasa mahnin tarihli ve sayılı kararı ile ile temsil makam ve yüksek hâkimlik tazminatları ödenmez ve sayılı devlet memurları kanununun nci maddesi uyarınca ödeme yapılmaz ancak hakim ve savcı adaylarına sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinde öngörülen taban aylığının ödenmesine devam olunur hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun sözleşmeli personel başlıklı maddesinde başbakanlık merkez teşkilatında müsteşar kadrolarına atananlar atandıkları kadrolarda sözleşmeli olarak da sayılı devlet memurları kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın çalıştırılabiliresas sayısı karar sayısı mülga ikinci fıkra khk md ek khk md mülga üçüncü fıkra khk md ayrıca başbakanlık merkez teşkilatında ihtiyaç duyulacak unvanlarda ve devlet arşivleri genel müdürlüğünde osmanlıca dil ve yazı ile yazılan her türlü arşiv malzemesinin türkçeye çevrilmesi tasnifi değerlendirilmesi gibi özel bilgi ve ihtisası gerektiren işlerde kadro aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın yerli ve yabancı elemanlar sözleşmeli olarak çalıştırılabilir ancak devlet arşivlerinde çalıştırılacaklarda yaş haddi aranmaz varsa emekli aylıkları kesilmez bu suretle çalıştırılacakların sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemeler bakanlar kurulunca tespit edilir sözleşme ile çalıştırılacak personel istekleri üzerine tc emekli sandığı ile ilgilendirilir hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı sayıştay kanununun sayıştay mensuplarının hakları başlıklı maddesinde aylık ödenek mali sosyal emeklilik ve diğer hakları ile teminatları bakımından sayıştay başkanı daire başkanları ve üyeleri sırasıyla yargıtay birinci başkanı daire başkanları ve üyeleri hakkındaki hükümlere tabidir ek göstergelere ilişkin olarak birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar için aranan yargıtay ve danıştay üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş olmak şartı sayıştay denetçileri için birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş olmak şeklinde uygulanır meslek mensuplarının aylık ödenek mali sosyal emeklilik ve diğer hakları ile diğer hususlara ilişkin olarak bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde sayılı kanunun ilgili hükümleri uygulanır hükmüne yer verilmiştir anayasal düzenlemeler anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yasama yetkisi başlıklı maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüneesas sayısı karar sayısı kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümlerin yer aldığı genel ilkeler başlıklı maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ancak malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükmüne yer verilmiştir anayasaya aykiriliğinin değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi hukuk devleti ilkesini maddesi ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini düzenlemektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmaktadır maddede sözü edilen diğer kamu görevlileri kavramı memurlar ve işçiler dışında kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde kamu hukuku ilişkisiyle çalışanları kapsamaktadır devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde memur veveya diğer kamu görevlilerinden hangisinin çalıştırılacağına ilişkin tercih yasa koyucunun takdir alanı içinde olup kamu hizmeti geniş tanımıyla devlet ya da diğer kamu tüzelkişileri tarafından ya da bunların denetim ve gözetimleri altında ortak gereksinimleri karşılamak ve kamu yararını sağlamak için topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinliklerdir sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanun ile başbakanlık merkez teşkilatında bazı personelin sözleşmeli olarak da çalıştırılabileceği hüküm altına alındıktan sonra bu suretle çalıştırılacakların sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemelerin tespitiyle de bakanlar kurulunun yetkilendirildiği anlaşılmaktadır anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi kural olarak idarenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yasama organının yasayla düzenlediği bir konuda idareye genel sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisi vermesi yasama yetkisinin devri anlamını taşıyacaktır yasama organı anayasanın maddesine göre kanunla düzenlenmesi gereken konularda temel ilke ve esasları koyup konunun çerçevesini çizdikten sonra sınırlı belirli konuları ölçütlerini belirlemek suretiyle idarenin düzenlemesine bırakabilir öte yandan anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun ve insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimlerine açık olan devlet olup hukuk devletinin temel ilkelerinden birisi ise belirlilik ilkesihukuk güvenliği ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması gereklidir bu ilke aynı zamanda kanunun lafzına ilişkin tüm kuşkuları baştan engelleyen boşluksuz bir algılayışı ifade etmektediresas sayısı karar sayısı bakılan davada sayılı sayıştay kanununun maddesine göre sayıştay daire başkanı ve üyelerinin aylık ödenek mali sosyal emeklilik ve diğer hakları ile teminatları bakımından yargıtay daire başkanları ve üyeleri hakkındaki hükümlere tabi olmaları yargıtay daire başkanı ve üyelerinin mali ve özlük haklarının sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesi ile maddesinde düzenlenmesi sayılı kanunun maddesinde hakim ve savcıların mali hakkını oluşturan unsurlardan bir tanesinin kıstas aylık olduğu kıstas aylığın ise en yüksek devlet memuruna malî haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarını ifade ettiği tanımlaması yapılmış olduğundan sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesi ile sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin davada uygulanacak kural niteliğinde oldukları açıktır dava konusu bağlamında sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alan kıstas aylık en yüksek devlet memuruna malî haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarını ifade eder ibaresinin açık net ve anlaşılabilir nitelikte bulunmaması hakim ve savcıların aylıklarının doğru bir şekilde kendilerine ödenmediği şeklindeki düşünce çerçevesinde bu güne kadar çokça davanın açılmasının da bu duruma bir karine teşkil ettiği sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin beşinci fıkrasında yer alan bu suretle çalıştırılacakların sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemeler bakanlar kurulunca tespit edilir ibaresinin ise başbakanlıkta sözleşmeli çalıştırılacak başbakanlık müsteşarının ücret miktarı ve her çeşit ödemelerinin bakanlar kurulunca saptanacağı belirtilmekle kanunla düzenlenmesi gereken konuları bakanlar kurulunun idari düzenlemesine bırakan yasama yetkisinin devri niteliğini taşıması nedeniyle sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının bendi ile sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrasının başbakanlık müsteşarına ilişkin ücret miktarı ve her çeşit ödemelere yönelik kısmı anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaktadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın tarihli ve sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yer alana kıstas aylık en yüksek devlet memuruna mali haklar kapsamında fiilen yapılmakta olan her türlü ödemeler toplamının brüt tutarını ifade eder şeklindeki düzenlemenin anayasanın maddesine tarihli ve sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin beşinci fıkrasında yer alan bu suretle çalıştırılacakların sözleşme usul ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşitesas sayısı karar sayısı ödemeler bakanlar kurulunca tespit edilir şeklindeki düzenlemenin başbakanlık müsteşarına ilişkin ücret miktarı ve her çeşit ödemelere yönelik kısmının ise anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi | 1,866 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir nisan tarihinde yapılacak türkiye cumhuriyeti devlet demiryolları tcdd taşınmaz satışı ihalesi müzayedesi ile bu işlemin dayanağı olan kasım tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve tarihli ve sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlandığı belirtilen türkiye cumhuriyeti devlet demiryolları işletmesi genel müdürlüğüne ait taşınmazların satışı ve değerlendirilmesi hakkındaki yönetmeliğin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davaya ait dosya incelendi tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi tc devlet demiryolları i̇şletmesi genel müdürlüğü mülkiyetindeki işletmecilik fazlası taşınmazların satılarak veya devredilerek satış veya devir bedellerinin yeni demiryolu inşaatı ve mevcut demiryollarının bakım ve onarımı ile iyileştirilmesinde kullanılması kaydıyla taşınmazların satış veya devrine tc devlet demiryolları genel müdürlüğü yönetim kurulu yetkilidir özelleştirme yüksek kurulunca özelleştirme programına alınan türkiye cumhuriyeti devlet demiryolları tcdd i̇şletmesi genel müdürlüğü kullanımındaki liman sahaları içinde kalan hazineye ait taşınmazlar talep edilmesi halinde bedelsiz olarak tcdd genel müdürlüğüne devredilir devri mümkün olmayan taşınmazlar ile liman sahasında kalan devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde tcdd genel müdürlüğü lehine bedelsiz olarak yıllığına sınırlı ayni hak tesisine veya bedelsiz kullanma izni verilmesine maliye bakanlığı yetkilidir liman sahasında kalan hazinenin özel mülkiyetindeki taşınmazlar ile devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin kullanımına ilişkin olarak tcdd genel müdürlüğü adına tahakkuk ve tebliğ edilen ecrimisillerin tahsilinden vazgeçilir daha önce tahsil edilmiş ecrimisil bedelleri iade edilmez tc devlet demiryolları i̇şletmesi genel müdürlüğü taşınmazların alımı kamulaştırma parselasyon tevhid ifraz irtifak hakkı tesisi ve terkini işlemleri katma değer vergisi hariç her türlü vergi resîm harç döner sermaye ve hizmet ücretlerinden muaftır satışı ve değerlendirilmesi yapılacak taşınmazların ilgili kuruluşların ve belediyelerin görüşlerini almak ve çevre imar bütünlüğünü bozmamak kaydıyla her ölçekte imar planı ve parselasyon planı yapımı ve bunlara ilişkin onama işlemleri sayılı i̇mar kanununun uncu maddesine göre bayındırlık ve i̇skan bakanlığı tarafından askı sürelerine tâbi olmaksızın resen yapılır i̇lgili kuruluş ve belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirmek zorundadır tcdd genel müdürlüğü taşınmazlarının satışı ve değerlendirilmesi uygun görülen yerler için tarihli ve sayılı kanuna tâbi olmaksızın tarihli ve sayılı kanuna tâbi ekspertiz şirketlerine rayiç bedel tespit ettirmeye gerçek ve özel hukuk kişilerineesas sayısı karar sayısı her ölçekteki imar planlarını yaptırmaya ilan reklam proje kontrollük danışmanlık veya pazarlama gibi konularda hizmet satın almaya ve bütün bu giderler için satılan ve değerlendirilen taşınmazların tahsil edilen bedellerinin sini geçmemek üzere bu bedellerden ödeme yapmaya yetkilidir hükmünü taşımaktadır sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinde kamu iktisadi teşebbüsünün iktisadi devlet teşekkülü ile kamu iktisadi kuruluşunun ortak adı olduğu belirtilmiş aynı maddenin bendinde ise kamu iktisadi kuruluşu kuruluş sermayesinin tamamı devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsü olarak tanımlanmıştır tcdd i̇şletmesi genel müdürlüğü anılan kanun hükmünde kararnamenin kamu i̇ktisadi kuruluşları cetvelinde kamu iktisadi kuruluşu olarak yer almaktadır bu haliyle tcdd i̇şletmesi genel müdürlüğü kamu yararını gözeterek tekel niteliğinde mal ve hizmet üreten ve pazarlayan gördüğü bu hizmetleri imtiyaz sayılan kamu iktisadi kuruluşudur anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında devletin kamu iktisadî teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan işletme ve varlıkların özelleştirilmesine ilişkin esas ve usulun kanunla gösterileceği aynı maddenin dördüncü fıkrasında devlet kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceğinin veya devredilebileceğinin yasayla belirleneceği kuralı yer almakta olup anayasa kamu iktisadî teşebbüslerinin gerek işletme ve varlıklarının özelleştirilmesine ilişkin usul ve esasların gerek yatırım ve hizmetlerin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek ve tüzel kişilere yaptırılmasının veya devredilmesinin yasayla düzenlenmesini öngörmekte bu konuda izlenecek yöntemi de belirlemektedir sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun maddesinin son fıkrasında sayılı kanun hükmünde kararnamede tanımlanmış bulunan kamu iktisadi kuruluşlarının ve bunların müessese bağlı ortaklık işletme işletme birimleri ve varlıklarının mülkiyetin devri dışında kalan yöntemler ile özelleştirilmesinin bu kanun hükümlerine tabi olduğu ancak bu kuruluşların mülkiyetinin devrine ilişkin hususların kuruluşların gördükleri kamu hizmetinin esaslarına ve özelliklerine göre ayrı kanunlarla düzenleneceği belirtilmiştir aynı yasanın maddesinin bendinde bendinde yer alan özelleştirme yöntemlerinin ihale ile yapılacağı öngörülmüş maddesinde de limanlar hakkında mülkiyetin devri suretiyle özelleştirme yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır yukarıda yer alan kurallar uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamede tanımlanmış bulunan kamu iktisadi kuruluşlarının ve bunların müessese bağlı ortaklık işletme işletme birimleri ve varlıklarının mülkiyetinin devrine ilişkin hususların kuruluşların gördükleri kamu hizmetinin esaslarına ve özelliklerine göre ayrı kanunlarla düzenlenmesi ve bu kanunlarda usul ve esasların ayrıntılı olarak gösterilmesi gerektiği kuşkusuzdur bu bağlamda tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesindeki taşınmazların mülkiyetin devri yoluyla satışı bir özelleştirme uygulaması olduğuna göre taşınmazların satış ve devrine ait esas ve usullerinin bu kanunda gösterilmesi anayasal bir yükümlülüktür kanunda taşınmazların satış ve devrine ilişkin esas ve usullerin belirlenmeyip yalnızca yönetim kuruluna yetki verilmesi ile yetinilmesi ve bunun sonucundaesas sayısı karar sayısı kanun da belirlenmeyen hususların yönetmelikte düzenlenmesi anayasanın maddesine ve idarenin kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır sayılı kanunun maddesinde satış ve devir işlemlerinin temel ilke ve esasları konulup çerçevesi çizilmeden ve sınırları gösterilmeden satış ve devir konusunun maddesinin birinci fıkrası ile tcdd yönetim kuruluna bırakılmasına ilişkin düzenleme anayasanın öngördüğü esas ve usuller kanunla gösterilir kuralına uygun bir düzenleme olarak görülmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin birinci bendi gereğince sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısıyla iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına anılan yasaya dayanılarak yayımlanan yönetmelik uyarınca yapılacak satış ihaleleri ile kamu mülkiyetindeki taşınmazların özel mülkiyete geçeceği gözönüne alınarak esas hakkında karar verilinceye kadaryürürlüğün durdurulmasına karar verilmesinin istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 952 |
esas sayısı karar sayısı hâki̇mi̇n reddi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschoriginhtml yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını kara vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığınıönüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin uncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın nci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde sürdürülen güncel siyasi tartışmalar esnasında sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir dolayısıyla herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanlar da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partilerdir anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefet partisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefet partisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarakesas sayısı karar sayısı açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidir öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılıesas sayısı karar sayısı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin ekim perşembe günü yapılan oturumunda üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirler hükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruz iii gerekçeler tarihli ve sayılı gümrük ve ticaret bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddelerinin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organınesas sayısı karar sayısı kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan esas sayısı karar sayısı sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez dava konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir dava konusu hukuki olayda ise türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçim tarihinin öne alınarak genel seçimin haziran tarihinde yapılmasına karar verilmiştir bundan gün sonra yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevkesas sayısı karar sayısı edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasının çıkarılmasındaki öncelikli anayasal sorun ivedilik ile ilgilidir i̇vedilik önemli ve zorunlu konunun khk yoluyla düzenlenmesinin olmazsa olmaz koşuludur ve yasama dahil bütün süreçleri kapsamaktadır yasama organı çıkardığı yasanın ivediliğine inanıyorsa söz konusu yasanın ivedi olarak yürürlüğe girmesi için gereğini yerine getirmek durumundadır tbmm genel kurulunda tarihinde kabul edilen sayılı yasa gün tbmmde bekletilmiş ya da unutulmuş ancak tarihinde cumhurbaşkanlığına gönderilebilmiştir bu nasıl ivediliktir ki hiçbir yasanın başına gelmeyen durum ivediliği anayasal ilke olan yetki yasasının başına gelebilmiştir burada yetki yasasının çıkarılmasındaki ilkelerle birlikte kamu yararı ilkesinin de ihlal edildiği yadsınamaz bir gerçektir öte yandan genel seçim şekli bakımından anayasal iki yetkili organın yasama ve yürütme organlarının birbirlerine bağlı olarak yenilenmesi özü bakımından da anayasayı değiştirme yetkisi de bulunan kural koyucu organın ve buna bağlı olarak ülkenin hukuksal yapısının ve yönetim programının belirlendiği en önemli ve etkin demokratik müessesedir seçim kararı almak demokratik toplum düzeninin gereklerini yerine getirme yönünden egemenliğin sahibi iradeye başvurmaktır anayasanın nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesi demokratik toplum düzeninin ve bir yaşam biçimi olan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinin adaletli bir hukuk düzeni ve hukuk güvenliği içinde gerçekleşmesini aynı zamanda da devlete duyulan güveni içerir ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak ve aynı zamanda da gelecek yasama organını ipotek altına alacak şekilde bakanlar kuruluna ay süreyle khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ve ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte khklere ilişkin önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarınaesas sayısı karar sayısı bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluşları kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştir oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılaresas sayısı karar sayısı tüm bunlara ve anayasa mahkemesinin içtihat haline gelmiş yerleşik kararlarına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin ekim perşembe günü yapılan oturumunda üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir gerekçeli karar yayınlanmadığı için yüksek mahkemenin içtihat haline gelmiş yerleşik kararlarından dönme gerekçelerini bilemiyoruz ancak söz konusu dönmenin anayasanın ncı ve nci maddelerinde tarihli ve sayılı yasanın ncı ve nci maddeleri ile yapılan değişiklikler ve anayasaya sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen geçici inci maddesiyle yüksek mahkemenin üye yapısının siyasal iktidar tarafından değiştirilmiş olmasıyla uzaktan veya yakından herhangi bir ilgisinin olmamasını da demokrasimizin geleceği ve anayasamızdaki kuvvetler ayrılığı ile yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri bağlamında temenni ediyor ve önemsediğimizi belirtiyoruz bakanlar kurulu tarafından sayılı yetki yasasına dayanılarak sayılı khkye kadar adet khk çıkarılmıştır yazılı | 4,158 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir | 64 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu görüşünü açıklayan kararı şöyledir sanığın bakkaliye faaliyeti sebebiyle nevşehir vergi dairesine kayıtlı vergi mükellefi olduğu ve geliri itibarı ile ödeme kaydedici cihaz kullanması gerektiği halde bunu kullanmadığından ve bu suretle kaçakçılığa teşebbüs ettiğinden bahisle hakkında düzenlenen iddianame ile sayılı yasanın maddesi gereğince cezalandırılması istemi ile dava açılmış yapılan yargılama sırasında cumhuriyet savcısı tarihli oturumda verdiği esas hakkındaki mütealasında sanığın iddianamede belirtilen maddeler gereğince cezalandırılmasını talep etmiş aynı oturumda sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı yasanın maddesinin tarih ve sayılı yasanın maddesi ile eklenen kaçakçılığa teşebbüs nedeniyle hükmolunan hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde para cezası tutarının hesabında hapis cezasının beher günü için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısı esas alınır hükmünün anayasaya aykırılık yönünde görüşü sorulan cumhuriyet savcısı yasa maddesinin anayasaya uygun olduğunu ve sanık hakkında uygulanmasını talep etmiştir müdahil vekili anayasaya aykırılık yönünden iddia makamının mütalaasına katılmıştır sanık ise eski savunmalarını tekrar ile başkaca diyeceğinin olmadığını beyan etmiştir mahkeme vermiş olduğu ara kararı ile sayılı yasanın maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen kısmın anayasanın maddelerine aykırı olduğu cihetle anayasa mahkemesi başkanlığına müracaat edilmesine karar vermiştir anayasanın maddesi türkiye cumhuriyetinin sosyal ve hukuk devleti olduğunu belirtmiştir anayasanın maddesi ise yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir anayasanın maddesi ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur şeklindedir yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine karşı iptali istenilen sayılı yasanın maddesine eklenen fıkra genel itibari ile hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde günlük cezanın yürürlükteki asgari ücretin bir aylık tutarının yarısını esas alacağı hükmünü taşımaktadır aynı maddede suçun sübutu halinde verilecek cezanın bir aydan bir yıla kadar hapis ve bu kadar müddet ticaret sanat ve meslek icrasından mahrumiyet olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı kanun maddesinin asgari had üzerinden uygulanması halinde sayılı kanunun maddesi gereğince bir ay ve daha az hapis cezalarının mutlaka paraya çevrilmesi gerekeceği de nazara alındığında sanık hakkında cezanın bir aylık ceza karşılığı tutarı tlsıdır anayasamız suçta kanunilik prensibini esas almıştır suçlar her yönden doğrudan doğruya kanun tarafından tesbit edilmesi yine anayasa gereği cezalarda da kanunilik esastır yasama organı yürütme mercilerine niyabet veremez ancak kanunla düzenlenen hususlarda düzenleme yetkisi verebilir bu halde yasama yetkisi devredilmiş olur cezaların kanun tarafından tayin olunması yani cezada kanunilik ilkesi anayasanın gereği olması karşısında yürütme gücüne kanunların uygulanması maksadı ile tanzim yetkisi de tanınmıştır i̇dare yönetmenlik karar ve sirküler gibi tanzim tasarrufları ile yasak ve mükellefiyetler yaratabilir fakat buna dayalı ceza koyamaz cezanın konulması mutlaka kanun ile olmalıdır i̇tiraza konu olan sayılı yasanın maddesinde paraya çevrilmede sayılı i̇ş kanunun maddesine göre düzenlenecek asgari ücret esas alınmaktadır sayılı i̇ş kanunun maddesi gereğince tayin edilecek asgari ücretin esas amacı işçilerin ekonomik ve sosyal durumlarının düzeltilmesidir bu tesbit komisyonunun kuruluş şekli ve aynı maddede belirtilmiş olup asgari ücret tesbit komisyonu çalışma bakanlığının çalışma genel müdürü veya yardımcısı işçi genel müdürü veya yardımcısı devlet i̇statistik enstitüsü ekonomik istatistikler dairesi başkan veya yardımcısı sanayi ve ticaret bakanlığı konjonktür veya yayın dairesi müdürü veya yardımcısı devlet planlama teşkilatından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetkilisinin vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçi bulunduran en üst işçi teşekkülünden değişik iş kolları içinden seçilecek kişi ile bünyesinde en çok işvereni bulunduran en üst işveren teşekkülünden değişik iş konuları ile ilgili kişiden oluşacağı hükmünü getirmektedir bu kural idari bir kuruldur bu kurulun kararı kesindir asgari ücret komisyonu genelde ücretin yükseltilmesi esasına göre çalışmalar yaptığı cihetle ileriye dönük kararlar vermek zorundadır ücretin tesbitinde çeşitli unsurlar gözönüne alınırken bunun başka bir yasada ceza hükmünü taşıyacağı hususları göz önüne alınmaktadır ayrıca verilen kararlar genelde kurulun yapısı itibarı ile oy çokluğu ile çıkmaktadır bu kararlara işçi veya işveren temsilcileri genellikle karşıoy kullanmakta birde buna temenniler eklenmektedir bu şekilde oy çokluğu ile karşıoyla temenni ile tesbit edilen bir ücretin ceza tayininde esas alınması anayasaya aykırıdır yine cezanın tayinine esas olan unsur asgari ücret tesbit komisyonu kararı olup bir kanun değildir her ne kadar sayılı i̇ş kanununa dayalı olarak tanzim edilmişse de idare tarafından verilmiş bir karardır bu sebeplerle anayasaya aykırıdır diğer yandan asgari ücretin tesbit ve tayini için belirli bir süre yoktur sayılı i̇ş kanunu hükümleri gereği asgari ücret gerekli görülen hallerde çıkartılmakta olup son asgari ücret kararı bir öncekinden sekiz ay sonra çıkartılmış olup belirli bir uygulama süresi de yokturesas sayısı karar sayısı i̇darenin ve tarafların talebi ile bir ay sonra dahi yeniden toplanan ücretin değiştirilmesi mümkündür bu hali ile dahi tesbit edilen ücretin bir cezada uygulanması anayasaya aykırıdır yukarıda belirtildiği gibi sayılı yasanın maddesine bir fıkra ekleyen tarih ve sayılı yasanın maddesi anayasanın maddelerine aykırı olduğu cihetle bu hususun yüksek mahkemenizce incelenmesi yönünden itiraz ve iptal talebimizin kabulü ile yasa maddesinin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi istenilmektedir | 792 |
esas sayısı karar sayısı yasal mevzuat sayılı mesleki eğitim kanunu madde aday çırak ve çıraklar ile işletmelerde mesleki eğitim gören staj veya tamamlayıcı eğitime devam eden öğrencilere işletmeler tarafından ödenecek ücret ve bu ücretlerdeki artışlar düzenlenecek sözleşme ile tespit edilir ancak işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumlarında staj veya tamamlayıcı eğitim gören öğrencilere asgari ücretin net tutarının yirmi ve üzerinde personel çalıştıran işyerlerinde yüzde otuzundan yirmiden az personel çalıştıran işyerlerinde yüzde onbeşinden aday çırak ve çırağa yaşına uygun asgari ücretin yüzde otuzundan aşağı ücret ödenemez bu amaçla kamu kurum ve kuruluşları gerekli tedbirleri alır staj yapacak işletme bulunamaması nedeniyle stajını okulda yapan ortaöğretim öğrencileri ile yükseköğretim kurumları ve birimlerinde yapan yükseköğretim öğrencilerinin yaptıkları stajlar bu fıkra hükmü kapsamı dışındadır aday çırak çırak ve öğrencinin eğitimi sırasında işyerinin kusuru halinde meydana gelecek iş kazaları ve meslek hastalıklarından işveren sorumludur aday çırak çırak ve öğrencilere ödenecek ücretler her türlü vergiden müstesnadır aday çırak çıraklar işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler ile mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumlarında okumakta iken staja tamamlayıcı eğitime veya alan eğitimine tabi tutulan öğrencilerin sigorta primleri asgari ücretin yüzde ellisi üzerinden bakanlık ile mesleki ve teknik eğitim yapan yükseköğretim kurumlarının bağlı olduğu üniversitelerin bütçesine konulan ödenekten karşılanır tc anayasasi madde hiç kimse zorla çalıştırılamaz angarya yasaktır madde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır başlangıç her türk vatandaşının bu anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu somut dava eldeki derdest davada davacı vekili meslek lisesi öğrencisi olan müvekkilinin lise sınıfta gördüğü zorunlu işletme stajına ilişkin olarak yaptığı çalışmanın sayılı yasanın maddesi uyarınca ödenmesi talep etmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı mesleki eğitim kanunu ve mesleki ve teknik eğitim yönetmeliğinde mesleki eğitim beceri eğitimi staj sosyal güvenlik ve ücret hususları tanımlanmıştır staj ve beceri eğitimi ile ilgili olarak yasal düzenlemelerdeki tanımlamalar farklı olsa da özü itibarıyla mesleki ve teknik eğitim veren kurumlarda okuyan öğrencilerin teorik bilgilerinin yanısıra uygulamalı teknik eğitim almaları ileride icra edecekleri meslek konusunda deneyim ve beceri kazanmaları ve genellikle de okul dışında yapılan eğitimi ifade etmektedir mesleki eğitim kanununda yapılan tanımlamalarda bu eğitimin işletmelerde mesleki eğitim olarak yönetmeliğinde ise staj olarak tanımlanmıştır esas olarak okul kurum dışında bir işletmede okul hastane eğitim merkezi vb yapılması öngörülen bu staj için yukarıda anılan sayılı yasanın maddesi uyarınca stajyer öğrenciye ücret ödemesi yapılacağı öngörülmüştür ancak aynı maddenin devamında bu stajını işletme olmaması sebebiyle okul bünyesinde yapan öğrencilerin bu madde kapsamı dışında olacağı belirtilmiştir bu düzenleme yukarıda anılan anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir zira bu düzenlemede öğrencinin okul bünyesinde uygulama sınıfında yaptığı staja rağmen ücret ödenmeyeceği sonucu çıkmaktadır kaldı ki davalı kurum verdiği cevapta da bu gerekçeyle ücrete hak kazanmadığı savına dayanmıştır aynı okulda okuyan iki öğrenciden birinin dışarıda işletme stajı yaptığında ücret alması diğerinin ise işletme bulunamaması sebebiyle okulda uygulama sınıfında staj yapması halinde bu yasal düzenleme uyarınca ücret alamaması durumu doğmaktadır somut olayda da davacının okulun uygulama sınıfında kurum bünyesinde stajını yapmış olduğu anlaşılmıştır sözkonusu yasal düzenleme uyarınca kurum bünyesinde staj yapıldığı için ücret ödemesi mümkün değildir ancak davacının bu stajda emek sarfettiği fakat ücret almadığı ve anılan yasal düzenleme uyarınca da alamayacağı bunun anayasanın zorla çalıştırma yasağına md aykırı olduğu aynı işi kurum dışında yapanlara ücret ödenirken kurum bünyesinde yapanlara ücret ödenmemesinin anayasanın eşitlik ilkesine ve ücrette adaletin sağlanması ilkesine md aykırı olduğu tüm sebeplerle bu yasal düzenlemenin iptalinin gerektiği anlaşılmış ve aşağıdaki şekilde ara karar kurulmuştur hüküm açıklanan delil ve sebeplerden sayılı mesleki eğitim kanununun maddesinin paragrafının son cümlesi olan staj yapacak işletme bulunamaması nedeniyle stajını okulda yapan ortaöğretim öğrencileri ile yüksek öğretim kurumları ve birimlerinde yapan yüksek öğretim öğrencilerine yaptıkları stajlar bu fıkra hükmünün kapsamı dışındadır düzenlemesinin anayasanın eşitlik zorla çalıştırma yasağı ve eşit ücret ilkelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından söz konusu düzenlemenin iptali için anayasa mahkemesine anayasanın maddesi uyarınca yürütmeyi̇ durdurma i̇stemli̇ olarak başvuruda bulunulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri̇ birakilmasina dair tarihli duruşmada ara karar olarak karar verildi | 691 |
esas no karar no daniştay dâva dai̇releri̇ kurulunun gerekçesi̇ danıştay dâva daireleri kurulunun günlü esas sayılı karârında itirazın gerekçesi şöyle açıklanmaktadır döner sermaye sorumlu saymanı tarafından döner sermaye saymanlığının yılı idare hesabının sayıştayca tetkiki sonunda verilen ve davacı ile hastane baştabibinden liranın tazminen tahsiline dair gün ve sayılı ilâmın kaldırılması talebiyle maliye bakanlığı aleyhine açılan dâva dosyasının incelenmesi sırasında dâva sebebiyle uygulanacak olan sayılı sayıştay kanununun maddesinin son fıkrasında yer alan sayıştayca verilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamaz hükmünün anayasaya aykırı görülmesi üzerine gereği görüşüldü gerçekten sayılı c anayasasının maddesinde sayıştayın genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarının türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli olduğu belirtilmiştir anayasanın cumhuriyetin temel kuruluşu başlığını taşıyan üçüncü kısmının yürütme başlığını taşıyan ikinci bölümünün i̇ktisadî ve malî hükümler başlığı altındaki mezkûr maddesi sayıştayı kuruluşunu ve görevlerini belirtmek suretiyle yürütme organları arasına sokmuş bulunmaktadır anayasanın kurucu mecliste görüşülmesi sırasında sayıştayın yargı organları arasına alınması hususunda verilen önergenin reddedilmiş olması da sayıştaya nihaî hüküm veren bir yargı organı olmak yetkisinin tanınmadığını göstermiştir kaldı ki anayasanın maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını maddesinin ikinci fıkrası anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğunu ve madesinin son fıkrası da hiç bir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki dâvaya bakmaktan kaçınamıyacağını kesin olarak hüküm altına almıştır anayasanın bu esas kuralları muvacehesinde anayasanın idare bölümünde yer alan türk milleti adına hüküm vermeyen sayıştayı nihaî hüküm vermeye yetkili bir yargı organı olarak kabule imkân yoktur diğer taraftan anayasanın maddesinde idarenin hiç bir eylem ve işleminin hîç bir halde yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamıyacağı hükmü de yer almış bulunmaktadır sayıştayca tesis edilmiş olan işlemlerin de bu işlem gerek olayın cereyan ettiği tarihte yürürlükte bulunan sayılı kanun gerekse gününde yürürlüğe giren sayılı kanunla tespit edilen usullere göre muhasipler ve diğer ilgililer hakkında zimmete hükmeden ilâmlar şeklinde dahi olsa sübjektif hakların ihlâli mahiyetinde bulunan bu tasarrufların yargı denetiminin dışında kalacağını kabul etmek yukarıda açıklanan esaslar muvacehesinde mümkün bulunmamaktadır bir an için sayıştayın yargı yetkisini haiz bir merci olduğu kabul edilse dahî anayasanın danıştayı yüksek mahkemeler meyanına alan maddesinin danıştayı kanunların başka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece mahkemesi olarak tarif etmiş olması karşısında sayıştayca verilen kararların danıştayda temyizen incelenmesi gerekmektedir aksi takdirde anayasanın bu açık hüküm ve tarifi hilâfına idarî dâvalarda sayıştayın da bir üst derece mahkemesi olarak kabulü gerekir kiesas no karar no bu durumda anayasanın kabul etmediği yeni bir yüksek mahkeme kurulmuş olacağı gibi anayasa ile kabul edilen adlî idarî ve askerî kazanın dışında yeni bir yargı daha ortaya çıkmış bulunacaktır anayasanın tayin etmiş olduğu bu üçlü yargı sisteminden ayrı bir yargı yolunun daha kanunla kurulmasına hukuken imkân bulunmamaktadır anayasa ile tesbit edilen durumunun böyle olmasına rağmen davacının hakkındaki sayıştay ilâmının iptali talebiyle açmış olduğu bu dâva sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanunun maddesinin son fıkrasında anayasa hükümlerine aykırı olarak sayıştayca verilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamıyacağı hükmü yer almış bulunmaktadır bu hüküm aynı kanunun maddesinde dairelerin hesap mahkemesi olarak nitelendirilmesinde olduğu gibi sayıştayın anayasa ile belirtilen esaslara aykırı olarak bîr yargı organı olduğu ve kararlarının temyizen tetkinin de kendi genel kurulunda yapılması suretiyle aynı zamanda bir yüksek mahkeme sıfatını haiz bulunduğu görüşünden hareket edilerek konulmuş bulunmaktadır açıklanan bu sebeplere binaen mezkûr hükmün anayasa ile vazedilen esaslara aykırı olduğu sonucuna varıldığından bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar dâvanın geri bırakılmasına ve bu kararla dosya muhtevasının tasdikli suretlerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi | 591 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yapılan yeni düzenleme anayasaya ve anayasamızın madde hükmü doğrultusunda anayasa mahkemesinin kararlarına uygunluğu açısından incelendiğinde sayılı yasanın maddesinin bendinin anayasa mahkemesince değerlendirme metodlarının yalnızca adının sayıldığı duruma göre idareye bunlardan birini seçme olanağının verildiği bu nedenle gerçek değere ulaşmayı zorlaştıran belirsizlikler olduğu özelleştirme kapsamına alınan kuruluşların gerçek ve tüzel kişilere satışında uygulanacak değerlendirme esaslarının gerçek değeri yansıtacak nitelikte olması gerektiği devletleştirmede gerçek değeri esas alan anayasa koyucunun bunun tersi olan özelleştirmede kamu varlıklarını korumasız bıraktığının düşünülemeyeceği öte yandan değer saptama yetkisi olan birimlerin hiçbir etki altında kalmadan çalışabileceği bir yapıya kavuşturularak gerçek değerin bulunabilmesi için hukuksal alt yapının oluşturulması gerektiği sayılı yasanın maddesi uyarınca başbakana bağlı olan özelleştirme i̇daresi başkanının maddeye göre oluşturacağı değer tespit komisyonlarının tam bir bağımsızlıkla görev yapabilmesinin oldukça güç olduğu sayılı yasanın maddesindeki değer tespit yöntemleri ile bunu uygulayacak değer tespit komisyonlarının oluşum biçimi görev ve yetkilerinin yasama organınca belirlenmesi gerektiğinden bahisle bendinin ise ihale usullerinin tamamı sayılarak özelleştirme idaresine işin gereğine göre bunlardan birini veya birkaçını uygulama olanağı verildiği ihale işlemlerinin i̇dare başkanının onayı ile beş üyeden oluşacak ihale komisyonları tarafından yürütüleceğinin öngörüldüğü ihale usullerinin kamu idarelerinin satacağı mal ya da göndereceği işlerde rekabet koşulları içinde en uygun teklifin oluşmasını gerçekleştirecek yöntemler olması gerektiği bu nedenle yasada yalnız yöntem türlerinin belirlenmesi değil durum ve konuma göre hangilerinin uygulanacağının açıkça saptanmasının gerektiği ihale komisyonlarının hiçbir etki altında kalmadan çalışabilecekleri ortamın sağlanmasının da doğabilecek kimi sakıncaları ortadan kaldırabileceğinden bahisle yukarıda tarih ve sayısını verdiğimiz kararla iptal edildiği görülmektedir anayasa mahkemesinin anılan kararı resmi gazetede yayınlanmadan önce sayılı kanunun anayasa mahkemesince incelenmesi neticesinde sayılı kanunun maddesinin ve bentleri bakımından saptanan anayasaya aykırı hususların yeniden düzenlenmesi amacını taşıyan işbu itiraza konu sayılı kanun ile değişik ve bentleri incelendiğinde anayasaya aykırılığı saptanarak iptal edilen eski hükümlerden farklı olarak bazı değişiklikler yapıldığı görülmekte ise de anayasa mahkemesinin anılan kararları ile anayasaya aykırılık nedeni olarak belirttiği değer tespit yöntemleri ile i̇hale usullerine ilişkin belirsizliğin giderilmemesi ve değer tespit komisyonları ile ihale komisyonlarının oluşumu ile görev ve yetkilerinin yasama organınca düzenlememesinin yasama yetkisinin yürütmeye devri niteliğinde olup anayasanın maddesine aykırı olduğu yolundaki gerekçesiyle tespit ettiği aykırılıkların özde giderilmediği görülmektedir şöyle ki yukarıda yer verdiğimiz sayılı yasanın maddesinin sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen bendinin alt bendi ile eski düzenlemeden farklı olarak değer tespit komisyonunun daha önce en az beş olan üye sayısı bu kez beş ile sınırlanmış ancak yedek üyelik getirilmiş anayasa mahkemesi kararına biçimsel uygunluk sağlamak için komisyon üyelerinin görev unvanları sayılmış komisyon i̇dare başkanınınesas sayısı karar sayısı teklifi ve başbakanın onayı ile göreve başlar hükmüne yer verilmiş ancak esasa ilişkin değişiklik getirilmemiştir görev unvanları sayılan komisyon üyeleri incelendiğinde tümünün sayılı yasanın maddesine göre özelleştirme i̇daresi başkanı tarafından resen göreve getirilip görevden alınabilmeleri karşısında anayasa mahkemesinin anılan kararlarında belirtildiği şekilde tam bir bağımsızlıkla görev yapabilecek duruma getirildiğinden bahsetmeye olanak yoktur bir başka ifadeyle değer tespit komisyonlarının oluşum biçimi biçimsel olarak yasama organı tarafından düzenlenmiş görülmekle birlikte aslında yine yetki özelleştirme i̇daresi başkanına devredilmiştir aynı maddenin değişik bendinin değer tespit komisyonlarının görevlerini belirleyen alt bendinin birinci cümlesinde iptal edilen hükmün aksine bu kez uygulanacak yöntemlerin yan yana sıralandığı ve en az üçünün uygulanacağı koşulunun getirildiği ancak değer tespit komisyonunca bu yöntemlerin hangi durumlarda niçin kullanılacağı ve elde edilen sonuçların ne şekilde değerlendirileceği bir başka ifadeyle en fazla bulunan değerin mi ortalamalarının mı alınacağı hususunda somut bir belirleme olmadığı görülmüş olup nitekim mahkememizde açılan dava dosyasının incelenmesinden özelleştirmeye konu işletme bakımından yöntemin seçildiği sonuçlar alındıktan sonra komisyon kararı ile tasfiye değeri yöntemi ile bulunan değerin uygun bir kriter olamayacağı geri kalan defter değeri ve ekspertiz değeri yöntemi ile bulunan değerlerin işletme değerleri olarak esas alınmasının uygun olacağına karar verildiği görülmüştür bu nedenle yine anılan anayasa mahkemesi kararları ile belirlenen değer tespitinin gerçeğe en yakın şekilde hesaplanmasını sağlayacak objektif kriterlere dayalı bir çerçeve çizilmediği seçilecek yöntemlerin sadece sayısının artırıldığı ancak bunların hangi kriterlere göre seçileceği ve uygulanmaları sonucu bulunacak birbirinden farklı üç değerin ne şekilde değerlendirmeye tabi tutularak işletmenin gerçek değerinin bulunacağı konusunun soyut kaldığı komisyon kararı ile kolaylıkla değerlendirme sonucu yine tamamen komisyonun takdirinde olarak uygulanan üç yöntemden herhangi birinin en az veya en çok değeri veren seçilebileceği açıktır bu durum da yasama yetkisinin devri niteliğini taşımaktadır yine bendinin alt bendinin ikinci cümlesi ile getirilen değer tespit sonuçlarının kuruluşun özelleştirilmesine ilişkin ihale sonuçlarının onaylanmasına müteakip idare tarafından kamu oyuna duyurulacağı şeklindeki düzenlemenin gerçek değere ulaşmayı engelleyeceği açıktır alt bendinin son tümcesi ile getirilen özelleştirme programındaki kuruluşun özelleştirme işlemlerini bu kanununun maddesinin son fıkrasına istinaden yürütmesi durumunda değer tespiti işlemleri ilgili kuruluşun karar almaya yetkili organlarının kararı ile kuruluş ita amirinin başkanlığında oluşturulacak komisyon tarafından bu bentte belirtilen esaslar çerçevesinde yapılır düzenlemesi incelendiğinde kanunun özelleştirme i̇daresi başkanlığının kuruluş ve görevleri başlıklı maddesinin son fıkrasının i̇dare hizmetin ifası için yarar gördüğü hallerde usul ve esaslarını açıkça belirlemek kaydıyla bu maddenin b ve bentlerinde yazılı konularda özelleştirme programındaki kuruluşlara yetki verebilir şeklinde olduğu görülmektedir dördüncü maddenin bendi ile kurul kararlarını uygulamak bendi ile kurul tarafından verilen görev ve yetkilerle ilgili konularda karar vermek ve gerekli işlemleri yürütmek özelleştirme i̇daresi başkanlığının görevleri arasında sayılmıştıresas sayısı karar sayısı kanunun itiraza konu maddesinin bendinin alt bendinin bu son tümcesi ile anayasaya uygunluğu tartışmalı bir şekilde özelleştirme i̇daresi başkanlığına verilen bir yetki daha alt düzeylere devredilebilmekle kalmayıp bendinin alt bendinde belirtilen komisyon hiç kurulmadan özelleştirme yüksek kurulunun alacağı bir karar ile özelleştirme idaresi başkanlığı özelleştirme idaresi başkanının oluru ile de her seferinde ilgili kuruluş tarafından değer tespiti yaptırılabilecektir böylece ilgili kuruluşun yetkili organlarının kararı ile ne olduğu ve kimlerden oluşacağı bile belli olmayan bir komisyon tarafından değer tespiti yapılmasına olanak verilmektedir ki bu da anayasamızın maddesi hükmüne ve anayasa mahkememizin anılan kararlarına aykırılık taşımaktadır sayılı yasanın maddesinin itiraza konu bendini incelediğimizde ise anayasa mahkemesince saptanan hususlara şeklen değişiklik yapılarak uyulduğu izlenimi verilmesine rağmen özde yine anayasamızın maddesine aykırılığın devam ettiği görülmektedir şöyleki maddenin bendinin alt bendi incelendiğinde ihale komisyonlarının oluşumunda eski düzenlemelerden farklı olarak komisyonda görev alacakların görev unvanlarının sayıldığı ve başbakanın onayının getirildiği görülmekte ise de fiilen komisyon yine özelleştirme i̇daresi başkanı tarafından oluşturulmaktadır yasada sayılan beş üyeden dördü sayılı yasanın maddesi gereğince özelleştirme i̇daresi başkanı tarafından resen göreve atanmakta ve görevden alınabilmektedir özelleştirme i̇daresinin özelleştirme işlemlerinden sorumlu proje grubunun bağlı bulunduğu başkan yardımcısı da başkanın teklifi ve başbakanın onayı ile başkan yardımcılığına gelmekte ancak görevlendirilmesi yine özelleştirme i̇daresi başkanı tarafından yapılmaktadır bu nedenle bu hüküm anayasamızın maddesine ve maddesi doğrultusunda anılan anayasa mahkemesi kararlarına aykırılık taşımaktadır bendinin alt bendi incelendiğinde önceki düzenlemeden farklı olarak açık teklif usulünün metinden çıkarılarak alt alta sıralanmış yöntemlerin bu kez açıklandığı görülmektedir anayasa mahkemesinin anılan kararlarında belirtildiği gibi yöntem türlerinin belirlenmesi yetmez durum ve konuma göre hangilerinin uygulanacağının saptanması gerekir ancak bu yine yapılmamış öi̇b bünyesinde oluşturulan ihale komisyonlarına duruma göre bir yöntemden başlayıp diğerine geçme ve değişiklik yapma yetkisi tanınmıştır buna ek olarak belirli istekliler arasında kapalı teklif usulünde sıralanan koşullar her yöne çekilmeye uygun koşullardır sınırlanmamıştır hepsi birden veya aralarından bir teki uygulanarak tek istekliden teklif alınması biçimine dönüştürülebilecektir bu nedenlerle bu hüküm anayasamızın ve maddesi doğrultusunda anayasa mahkemesi kararlarına aykırıdır aynı bendin alt bendi incelendiğinde varlık satışı suretiyle yapılacak özelleştirme uygulamalarına ilişkin ihalelerin düzenlendiği alt bentte üç yöntemin birden sayıldığı kapalı teklif pazarlık ve açık artırma ve hangi yöntemin uygulanacağına idarenin tekliflerin alınmasından sonra pazarlık veya açık artırma usulüyle devamına da ihale komisyonlarının karar vereceğinin belirtildiği görülmektedir ancak idare ve komisyonun bu yetkiyi kullanırken hangi yöntemi hangi durum için kullanacağı düzenlenmemiştiresas sayısı karar sayısı metinde sınırlama gibi gösteren varlığın niteliği ve değer tespit sonuçları ise idare tarafından yukarıda belirttiğimiz nedenlerle anayasaya uygunluğu tartışmalı yöntemlerle yapılan tespitlere dayanmaktadır bu nedenlerle objektif bir düzenleme içermeyen alt bendi de anayasanın maddesine ve anayasa mahkemesi kararlarına uymadığı için maddesine aykırıdır aynı bendin alt bendi incelendiğinde satış yöntemi dışındaki yöntemlerle yani maddenin bendinde sayılan kiralama işletme hakkının verilmesi mülkiyetin gayri ayni hakların tesisleri gelir ortaklığı modeli ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemleri yapılan özelleştirme uygulamalarına ilişkin ihalelerde pazarlık veya açık artırma usullerinden idarece belirlenecek usulün uygulanacağının belirtildiği görülmekte olup pazarlık usulüne göre zaten ihalelere birden fazla teklif sahibinden kapalı zarf içinde teklif almak şartıyla yani kapalı zarf usulü ile başlanabildiği için idare üç yöntemi de uygulayabilecektir düzenlemeye göre idare buna özelleştirilecek kuruluşa ait varlığın niteliği gördüğü hizmetin özelliği yapısı hukuki durumu ile değer tespit sonuçlarını dikkate alarak karar verecektir bu da bir sınırlama değil yetki genişletilmesi olup anayasanın maddesine aykırıdır sonuç itibariyle sayılı yasanın maddesinin sayılı yasa ile değişik ve bentlerinin tc anayasasının yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına maddesiyle düzenlenen devletleştirme ile ilgili hükümlerin özelleştirme içinde kullanılacağı yolundaki anayasa mahkemesi kararları karşısında gerçek değer üzerinden yapılma ve kanunla düzenlenme mecburiyetinin getirilmiş olmasına ve maddesi ile anayasa mahkemesince verilmiş kararların yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağına ilişkin hükme aykırı olduğu kanısına varıldığından söz konusu sayılı yasanın maddesinin sayılı kanun ile değişik ve bentlerinde yer alan hükümlerin iptali gerekeceği görüşü ile konunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine kararla birlikte dava dosyasının anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tc anayasasının sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca gününde oybirliği ile karar verildi | 1,510 |
esas sayısı karar sayısı başvuru kararındaki gerekçe mahkememizin tarih esas ve sayılı kararı ile hükümlü yunus uçarın yıl ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin ay gün süre ile geri alınmasına karar verilmiş karar kesinleştirilerek infaza verilmiş olup i̇nfaz aşamasında hükümlü vekili av i̇hsan orhan dizman dilekçesinde kocaeli denetimli serbestlik şube müdürlüğünün tarih ve ds sayılı yazıları ile müvekkilinin ehliyetine tarihinde fiilen savcılıkça el konulduğunu daha sonra bu sürenin dolduğunu dosyada daha sonra alınan infaz erteleme kararı mevcutken ve bu müddet içerisinde iken ehliyetin geri alınması ile ilgili cezanın infazın gerçekleşmesine rağmen tck maddesi son cümlesi uyarınca ehliyetin iade edilmediğini ehliyetin iade edilmemesini hukuka aykırı olduğunu bildirerek sürücü belgesinin müvekkiline iadesini talep etmiş olup dosya kocaeli i̇nfaz hakimliğinin tarih ve esas sayılı görevsizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir sanık hakkında uygulanması gereken kanun maddelerinin analizinde ehliyetin geri alınması cezası ile ilgili olarak tcknun maddesinin son cümlesinde yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar demektedir bu haliyle ehliyetin iadesine ilişkin ceza hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girecek ehliyet geri alınacak ama infazına en son diğer tüm cezaların infazından itibaren başlanacaktır örneğin sanık hakkında tcknun maddeleri uyarınca toplam tl para cezası ve ay süreyle ehliyetin geri alınmasına karar verilip para cezası yönünden ay taksit yapıldığında ehliyet kararın kesinleşmesiyle sanıktan alınacak ve taksitlerin tümü ödendikten sonra yani ay geçtikten sonra ay daha beklenilip ehliyet ile ilgili ceza infaz edildikten sonra sanığa iade edilecektir yani bu durumda sanığın ehliyetinin geri alınması cezası kararda ay oylasına rağmen fiili olarak ay olacaktır tüm türkiyede savcılıklarca uygulama bu şekildedir yine yargıtay uygulaması da aynı şekilde olup yargıtay ceza dairesinin tarih ve esas ve karar sayılı ilamında taksirle ölüme neden olmak suçundan sanık i̇smail karanın sayılı türk ceza kanununun maddeleri gereğince yıl ay hapis cezası ile cezalandırılmasına cezasının aynı kanunun maddesi uyarınca ertelenmesine aynı maddenin fıkrası uyarınca yıl ay süreyle denetim süresi altında bulundurulmasına denetim süresinin iyi halli olarak geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılmasına sürücü belgesinin madde uyarınca yıl süreyle geçici olarak geri alınmasına ilişkin erzincan asliye ceza mahkemesinin tarihli ve sayılı kararının infazı sırasında hükümlünün sayılı ceza muhakemesi kanununun ve sayılı türk cezaesas sayısı karar sayısı kanununun maddesine göre hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebi üzerine asıl cezanın infaz edilmiş sayıldığından talebin reddine feri ceza olan sürücü belgesinin geri alınması cezasının infazının durdurulmasına ve sürücü belgesinin sanığa iadesine dair aynı mahkemenin tarihli ve sayılı ek sayılı kararı ile ilgili olarak tüm dosya kapsamına göre sayılı türk ceza kanununun maddenin fıkrasındaki denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde ceza infaz edilmiş sayılır aynı kanunun maddenin fıkrasındaki belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar hükümleri birlikte değerlendirildiğinde sanığın erzincan asliye ceza mahkemesinin tarihli ve sayılı kararıyla sayılı türk ceza kanununun maddesine göre verilen yıl ehliyetinin geri alınmasına ilişkin güvenlik tedbirinin infazının erteli mahkumiyetinin yerine getirilmesinden sonra başlayacağı cihetle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle sayılı cmknın maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yüksek adalet bakanlığının gün ve sayılı kanun yararına bozma talebine atfen yargıtay cumhuriyet başsavcılığının gün ve sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü sayılı tcknın maddesi uyarınca koşullarının bulunması halinde sadece hapis cezaları ertelenebilir olup güvenlik tedbirlerinin ertelenmesine olanak bulunmadığı sayılı tck uygulamasında kabul edilen feri cezanın sayılı tck uygulamasında mevcut olduğunun ileri sürülemeyeceği sayılı tcknın maddesinde taksirli suçlar bakımından öngörülen sürücü belgesinin mahkumiyet hükmüne bağlı olarak uygulanabilecek bir güvelik tedbiri olup ertelenmesinin mümkün bulunmadığı kaldı ki infazı yapılmakta olan erzincan asliye ceza mahkemesinin tarih ve sayılı kararında da yıl ay hapis cezası ertelendikten sonra sürücü belgesinin geri alınmasına hükmedilmek suretiyle bu güvenlik tedbirinin açıkça erteleme dışı bırakıldığı sayılı tcknın maddesinin fıkrasının yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar şeklindeki son cümlesi gereğince hükmün kesinleşmesiyle sürücü belgesinin denetimli serbestlik ve yardım merkezi şube müdürlüğünce yöntemine uygun olarak teslim alınması denetim süresi boyunca sürücü belgesinin şube müdürlüğünde kalması denetim süresinin yükümlülüklere uygun ve iyi halli olarak geçirilmesi sonucu hapis cezasının infaz edilmiş sayıldığı tarihten itibaren infaza esas ilamda yazılı olan sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin sürenin başlatılması ve bu sürenin sonunda infazının tamamlanmış sayılması gerektiği anlaşılmakla kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran bu gerekçeyle yerinde görüldüğünden erzincan asliye ceza mahkemesinin tarih ve sayılı ek kararının cmknın maddesi uyarınca bozulmasina karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı bu durumda sanığa kanunda ve mahkeme kararında yazılı olandan başka bir ekstra bir ceza verilmesi mümkün hale gelmiş durumdadır ehliyetin diğer cezaların infazından sonra hükümlüden alınacağı da kanunda yazılmamış aksine hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe gireceği bildirilmiştir konu ile ilgili anayasa normları incelendiğinde türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi madde kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denmektedir bu haliyle somut olayda uygulanacak tck son cümlenin anayasanın maddesinin fıkrasına açıkça aykırı olduğu zira kanunda yer alan cezadan daha fazlasının tcknun maddesinin uygulaması ile mümkün hale geldiği ehliyetin geri alınması cezasının hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girmesi ile idareye ehliyeti derhal geri alınması hususunda yetki verildiği ancak geri alma cezasının süresinin diğer bütün cezaların infazından sonra başlaması nedeniyle sanığa kanunda ve mahkeme kararında belirtilmeyen bir ceza uygulamasına neden olacağı dikkate alındığında uygulanacak kanun maddesinin hukuka ve anayasaya açıkça aykırı olduğu sonucuna varılmış dosyanın iptal istemiyle anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur gerekçesi ayrıntılı kararda açıklanacağı üzere tc anayasasının b maddesi gereğince somut olayda uygulanması gereken tcknun maddesinin son cümlesinin yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu dikkate alınarak iptal istemiyle dosyanın anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne dosyanın anayasa mahkemesinden dönüşünün beklenmesine kararın ilgilisine tebliğine dosyanın gönderilmesine müteakip aylık süre sonunda gelmemesi durumunda yeniden ele alınarak mevcut mevzuata göre karar verilmesine dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi | 1,043 |
esas sayısı karar sayısı a sayılı kanun hükümlerinin anayasaya aykırılık gerekçesi sayılı kanun hükümlerinin anayasaya aykırılık gerekçesi sayılı kanunun nci maddesiyle sayılı kanununun ek inci maddesine eklenen fıkrada yer alan sırf askerî suçlar ile hapis cezasının üst sınırı üç ayı geçen askerî suçlar hakkında ibaresinin anayasaya aykırılığı önödeme uzlaşma dışında kalan ve sadece adli para cezası veya üst sınırı altı ayı aşmayan hapis cezası içeren suçları işlediği iddia edilen fail bakımından kanundaki usullere göre belirlenen bir miktar paranın devlet hazinesine ödenmesi ile kamu davasının açılmamasını veya açılmış olan davanın düşmesini doğuran devlet ile bireyin uzlaşması olarak nitelendirilebilecek bir kurumdur müessese işlendiği iddia olunan fiilin karşılığını oluşturan yaptırımın azlığı sebebiyle devletin soruşturma ve kovuşturma safhalarında maddi gerçeğe ulaşmak adına yapacağı masraflar ile şüpheli ya da sanığın kendisini savunmak adına harcayacağı zaman ve giderler gözetildiğinde sorunu sulh yoluyla çözmenin her iki taraf açısından daha ekonomik olduğu gerçeğine dayanır müessese kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaları önlemek konusunda da bir işlev görmektedir önödeme suç niteliğindeki bir fiilin işlenmesi sonucu devlet ile fail arasında meydana gelen ceza ilişkisini sona erdirmektedir kurumun temel amacı alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak basit suçları yargı önüne taşımadan sistemden elemek bu manada mahkemelerin iş yükünü azaltmaktır önödeme muhakeme hukukundaki anlamı ve sonuçları itibariyle bir dava yahut yargılama şartı niteliği taşımaktadır ancak önödemenin işlenen fiili yargılama dışı bırakmasının yanı sıra birey üzerindeki etkileri de nazara alınmalıdır bu yönden bakıldığında birey henüz kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan kendisine isnat olunan suçun soyut yaptırımı üzerinden hesaplanan bir parayı devlet hazinesine yatırmakta ve böylece ileride ortaya çıkabilecek mahkumiyetin sonuçlarından kurtulmaktadır önödeme uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere yalnız adli para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçlar bakımından tatbik imkânı bulan bir müessesedir tckm bu itibarla kapsamın belirlenmesinde soruşturma yahut kovuşturmaya konu suçun yaptırımının niteliği ve miktarı önem arz eder sayılı kanunun nci maddesiyle kurumun tatbik sahası genişletilmiştir soruşturma safhasında kişinin süresi içerisinde cumhuriyet savcılığına müracaat ederek belirtilen meblağı mal müdürlüğüne yahut defterdarlığa yatırması ile birlikte hakkında kamu davası açılmaz kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir tck kovuşturma safhasında ise önödemenin gerçekleşmesi ile düşme kararı verilir tckm önödemenin kabul edilmemesi halinde kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma devam eder sayılı kanunun nci maddesiyle sayılı kanununun ek inci maddesine eklenen fıkra uyarınca sırf askerî suçlar ile hapis cezasının üst sınırı üç ayı geçen askerî suçlar hakkında önödeme hükümleri uygulanmayacaktır böylece askeri ceza kanununun kapsamına giren sırf askeri suçlar ile diğer askeri suçların karşılığı yaptırım inci maddedeki koşulları sağlasa da şüpheli yahut sanıklar hakkında bu kurum tatbik edilemeyecektir kanunkoyucu hem sırf askeri suçlarda ki bunlar niteliği ve yaptırımı itibariyle çok basit fiilleresas sayısı karar sayısı olabilir örneğin askeri ceza kanunu hem de türk ceza kanununun maddesinden farklı olarak üst sınırı üç ayı geçen dğer askeri suçlarda önödemeyi yasaklamıştır önödeme kurumu yukarıda belirttiğimiz üzere hem yargının iş yükünün azaltılmasına katkı sağlarken hem de nispeten basit suçlar dolayısıyla bireylerin lekelenmemesini kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalardan kaynaklanan mahzurları ortadan kaldırmayı hedefler ceza hukukunun önemli problemlerinden biri olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar süreleri itibariyle ıslaha elverişli olmadıklarından sadece cezalandırma ile ortaya çıkan kefaret ve lekelenme ile topluma yeniden kazandırma anlamında faydadan çok zarar getirmekte bu sebeple alternatif seçenek kurumlarla önüne geçilmeye çalışılmaktadır bireyselleştirme temelli bazı yaklaşımlarla örneğin şüpheli yahut sanığın adli geçmişinin dikkate alınması gibi ya da askerlik hizmetinin gerekleri kapsamında fiilin barış zamanında seferberlik zamanında yahut savaş zamanında işlenmiş olmasına göre ağırlık derecesinin tayini sınırlandırma mümkünse de sadece hükmün kapsamına girmesine rağmen genel bir bakış açısıyla suç türü gerekçesiyle önödeme kurumuna sınırlama getirme eşitlik prensibine uygun ve ölçülü değildir bilindiği üzere anayasanın maddesi uyarınca vatan hizmeti her türk vatandaşının hakkı ve ödevidir bu itibarla askeri ceza kanunu kapsamına giren suçlar hayatı boyunca askerlik mesleğini icra eden ve edecek olan muvazzaf askeri personel tarafından işlenebileceği gibi askerlik yükümlülüğünü yerine getirmek üzere silah altına alınan bir kimse tarafından da işlenebilir dolayısıyla askerlik hizmetinin gerekleri denildiğinde bu dengenin de korunması zaruridir devlet suçların önlenmesinde siyasetin gereği olarak ihlal edilen hukuksal değerlere verilen önem çerçevesinde fiilin suç teşkil edip etmeyeceğini suç teşkil edecekse onun bu değerleri ne ölçüde ihlal ettiğini dikkate alarak uygulanacak yaptırımın türünü veya ağırlığını takdir ve tayin edebilir yaptırımın ve sonuçlarının belirlenmesinde sadece caydırıcılık ve kefaret teşkil etme değil daha da önemlisi suçlunun topluma uyum sağlamasını ve yeniden kazandırılmasının amaçlanması şarttır hukuk devleti ilkesi anayasasının maddesinde düzenlenmiştir i̇şlemlerinde hukuk kurallarına bağlı olan vatandaşlarına hukuki güvence sağlayan devlete hukuk devleti denilir bu ilke bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlilik koşulu sayan adaletli bir hukuk düzeni kurmayı hedefleyen temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinden uzaklaşmayan devleti ifade eder hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını ifade eder anayasa mahkemesi kararı hukukun üstünlüğü ilkesi yürütme ve yargı organlarını olduğu gibi yasama organını da bağlamaktadır hukukun evrensel ilkeleri uluslararası sözleşmelerde ve anayasada kabul edilen evrensel kural ve ilkeler hukukun üstünlüğü ilkesinin hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynar bu sebeple hukukun üstünlüğünün geçerli olduğu bir hukuk devletinde yasa koyucu anayasa hükümlerine sadık kalarak onun özüne ve ruhuna aykırı düzenlemelerden kaçınmalıdır bu yönüyle anayasada belirtilen temel ilke ve kaideler yasa koyucunun yasama yetkisinin sınırını oluşturmaktadır yasa koyucu keyfilikten uzak anayasal sınırlar dahilindeesas sayısı karar sayısı yasama yetkisini kullanmalıdır bu sınır aşıldığı takdirde anayasanın nci maddesinde gösterilen hukuk devleti ilkesine aykırı hareket edilmiş olur kişi hak ve özgürlüklerine en çok müdahalede bulunan hukuk dallarından biri olan ceza hukukunun kişilere karşı kötüye kullanılmasının engellenebilmesi için hukuk devletine ihtiyaç bulunmaktadır bu itibarla hukuk devleti en fazla ceza hukuku alanında kendini gösterir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir hukuk devleti olmak yönetilenlere hukuk güvencesini sağlar bu güvence yasama yargı ve yürütme organlarının tüm işlemlerinin hukuk kuralları içinde kalması ile gerçekleşebilir hukuk devletinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ve eşitlik ilkesi vardır cezaların suçların ağırlık derecelerine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir anayasa mahkemesi kararı nitekim hukuk devletinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi de vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnızca özel çıkarlar için veya yalnızca belli kişiler yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır hukuk devletinin ana ilkelerinden birisi de eşitliktir sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani gerçek adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir hukuk devletinin amaç edindiği kişiliğin korunması toplumda sosyal güvenliğin sağlanması yolu ile gerçekleştirilebilir sözü edilen sosyal hukuk devleti bireyin huzur ve refahını gerçekleştiren güvence altına alan adaletli bir hukuk düzeni oluşturup bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayarak kişi ile toplum arasında denge kuran devlettir toplum yararı bir kenara bırakılarak yalnız kişi yararlarının esas alınması anayasanın amacına ve adaletli hukuk düzeni kavramına da ters düşer suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu oransallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasakoyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır ceza kendiliğinden haklı olmalıdır cezaların suçların ağırlık derecelerine göre önleme ve iyileştirme amaçları da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içinde konulması ceza hukukunun temel esaslarındandır anayasa mahkemesi kararı şu halde çağdaş ceza hukukunda suç ve ceza siyaseti açısından düzenleme yapılırken suçlunun ıslahı yeniden suç işlemesinin ve toplum için sürekli bir tehlike olmasının önüne geçme ve dolayısıyla topluma tekrar yararlı bir birey haline getirilmesini sağlama temel hedeftir sayılı kanunla yapılan değişikliklerle bir yandan önödemenin tatbik alanı genişletilirken diğer yandan askeri ceza kanunu kapsamındaki suçlar için uygulanma imkanı ortadan kaldırılmıştır suçu işleyen kimsenin özelliklerini dikkate almaksızın bizatihi suç türü itibariyle orantısız ölçüsüz ve elverişli olmayan bir sınırlama getirilmiştir yukarıdaki kararlarda da işaret edildiği üzere devletin suç ve ceza siyasetini belirlerken adaletli bir düzen oluşturmayı hedeflemesi şarttır keza iptali istenen bu düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesineesas sayısı karar sayısı aykırılık oluşturmamakta hatta durumlarındaki ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmaktadır anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumların aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir aym anayasanın nci maddesi dikkate alındığında getirilen düzenleme ile sırf askeri suçlar ile hapis cezasının üst sınırı üç ayı geçen askeri suçlarda önödeme imkanının ortadan kaldırılması inci maddede kabul edilen hapis cezasının üst sınırı altı ayı geçmeyen suçlar kapsamının askeri suçlar yönünden kabul edilmemesi aynı yaptırımı gerektiren suçların failleri arasında makul ve ölçülü olmayan bir ayırım ortaya çıkarmaktadır bu ayırım bireyselleştirme temelli yahut askerlik hizmetinin gerekleri yönünden bir gerekçeye de bağlanmış değildir anayasa mahkemesi yine askeri ceza kanununun ek inci maddesi ile ilgili izin tecavüzü suçu yönünden verdiği tarih ve esas
karar rg sayılı kararında bu prensiplere işaret emiştir ceza hukukunun toplumun kültür ve uygarlık düzeyi sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici tutum ve davranışların neler olacağı hangi cezaların seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya ertelenebileceği ve hangi suçların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında kalacağı gibi konularda takdir yetkisine sahiptir bu takdir yetkisinin kullanılmasında suçun askeri suç olup olmamasının da dikkate alınacağı açıktır askerlik hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı sivil yaşamda suç oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektiren kimi eylemlerin askeri suç olarak kabul edilmelerini ve ağır yaptırımlara bağlanmalarını gerekli kılabilmektedir ancak askeri ceza hukuku alanında da suç ile suça karşılık gelen yaptırımlar ve tedbirler arasında makul kabul edilebilir amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir çağdaş̧ ceza hukukunda ceza yaptırımlarının belkrlenmeskndekk temel amaç kse suçlunun ıslahı yeniden suç islemesinin ve toplum için sürekli bir tehlike olmasının önüne geçme ve dolayısıyla topluma tekrar yararlı bir birey haline getirilmesini sağlamaktır bu nedenle günümüzde suçlar için ceza yanında ya da yerine bir kısım tedbirler uygulanması söz konusu olmaktadır yine sanık hakkında hükmolunacak olan hapis cezasının ertelenebilmesi ile suçlunun toplum içinde özgürlüğü kısıtlanmadan cezaevlerinin olumsuz etkilerinden de kurtarılarak toplumla sosyal bağları koparılmadan ve her şeyden de önemlisi hayatın normal akışı değişmeden ıslah edilmesi amaçlanmaktadır cezaların kişiselleştirilmesine yönelik bu düzenlemeler kamu yararının da bir gereğidir i̇tiraz konusu kuralın gerekçesinde maddede belirtilen suçlar nedeniyle hükmolunacak kısa süreli hapis cezalarının para cezası ya da diğer seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi yahut ertelenmesinin bu suçların etkili bir şekilde cezalandırılmasını engelleyeceği kişilerin suç işleme yönündeki eğilimlerini artıracağı ve disiplini bozacağı bu nedenle söz konusu kısıtlamanın gerekli olduğu belirtilmişse de yasa koyucu askeri ceza hukukunda erteleme kurumunu düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önleminesas sayısı karar sayısı ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesiyle devlet cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür askeri disiplinin tesisinde zafiyeti önlemek amacıyla getirilen kural ve gerekçesi dikkate alındığında belirli suçlar açısından askeri disiplinin tesisinin suçluların yalnızca hapis cezasıyla cezalandırılmalarıyla sağlanabileceği şeklinde bir yaklaşımın benimsendiği görülmektedir yasa koyucunun sayılı kanunda erteleme kapsamı dışındaki suçları belirlerken suçların niteliğini işleniş şekillerini ağırlığını askerk dkskplkn üzerkndekk etkksknk öngörülen ceza mkktarlarını ve suçla korunan hukukk yarar gkbk etkenlerk gözeteceğk açıktır oysa ktkraz konusu kuralla erteleme kapsamının dışında tutulan suçlar arasında savaş̧ ve seferberlkk halknde kşlenen suçlar kle ceza üst sınırı on yıl hatta müebbet hapis cezası olanlarla birlikte cezası çok hafif olan suçlar da bulunmaktadır bu yaklaşım daha hafif suçlar açısından suçla yaptırım arasında olması gereken adil dengenin çağdaş ceza hukukundaki ceza ve ceza yerine uygulanabilecek olan alternatiflerin ve cezanın şahsileştirilmesi ilkesinin göz ardı edildiğini göstermektedir bu durumda kzkn tecavüzü suçunun ağırlığı düzenlenkş̧ amacı ve askerk dkskplkn üzerindeki etkisi dikkate alındığında itiraz konusu kuralın kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığından ölçülülük ilkesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural izin tecavüzü suçu yönünden anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir bu ilke ve prensipler anayasa mahkemesinin askeri ceza kanununda yapılan benzer düzenlemeler sebebiyle verdiği tarih ve esas
karar sayılı iptal kararında da vurgulanmıştır tüm bu açıkladığımız sebeplerle sayılı kanunun nci maddesiyle sayılı kanununun ek inci maddesine eklenen fıkrada yer alan sırf askerî suçlar ile hapis cezasının üst sınırı üç ayı geçen askerî suçlar hakkında ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasına eklenen bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının uncu ve inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi sayılı türk ceza kanununun nci maddesinin üncü fıkrasına makamlara ibaresinden sonra gelmek üzere veya sağlık kuruluşlarına ibaresi ile ek bir cümle getirilmesini öngörmektedir türk ceza kanununun maddesinin dördüncü fıkrasında suç politikasının gereği olarak uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanan kimseler yönünden etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir değişiklikten önce maddenin üncü fıkrası uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veyaesas sayısı karar sayısı bulundurmaktan dolayı soruşturma başlatılmadan önce resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini isterse cezaya hükmolunmaz şeklindeyken sayılı kanun ile getirilen düzenleme uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan suç faili savcılık emniyet jandarma teşkilatı gibi resmi makamların yanı sıra sağlık kuruluşlarına da başvurarak tedavi ettirilmesini isteyebilecek ve diğer şartları da varsa etkin pişmanlıktan yararlanabilecektir maddenin dördüncü fıkrasında yer verilen etkin pişmanlık hükmünün getiriliş amacı uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişilerin haklarında henüz maddedeki suçtan dolayı soruşturma başlatılmadan önce bizzat pişmanlık duyup tedavi edilme isteklerine yanıt vermek ve böylelikle suç politikası gereği bu şekilde pişman olup resmi makamlara başvuran kişilerin bu pişmanlıklarına bir değer atfetmektir kendi iradesiyle işlediği uyuşturucu madde kullandığını resmi makamlara bildiren kişinin inci maddedeki suçtan dolayı cezalandırılmasında kamusal bir menfaat bulunmadığı gibi uyuşturucu madde kullanan kişilerin resmi makamlara başvurarak tedavi ettirilmesini istemeleri toplum sağlığının da korunmasına hizmet edecek bir davranıştır bu sebeple kanun koyucu bu tarz durumlara münhasır olarak fail hakkında inci maddedeki suçtan cezaya hükmolunmamasını kabul etmiştir madde te yer alan etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi bakımından önemli olan failin bizzat pişmanlık göstererek kendisinin tedavi ettirilmesini yetkili olduğunu düşündüğü kurumlardan talep etmesi bu yöndeki iradesini resmi makamlara bildirmesidir failin isteği uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımından veya bağımlılığından kurtulma arınma iradesini içermelidir failin açıkça tedavi olmak istiyorum beni tedavi edin ettirin şeklinde beyanda bulunması şart değildir herhangi bir şekilde failin uyuşturucu veya uyarıcı maddeden kurtulma isteğini içerir beyan veya talebini resmi makamlara bildirmesi yeterlidir burada bahsi geçen maddelerin bireyin psikolojisi üzerinde yaptığı etki de nazara alındığında açıkça bu tarz beyanları aramamak gerekir tedavi isteğinden bulunan failin tıbbi olarak tedaviye ihtiyacının olmadığı belirlense de kişi gönüllü olarak böyle bir talepte bulunduğundan ve pişmanlık iradesini ortaya koyduğundan etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmalıdır kanun koyucunun te yer alan hükmü getirirken ki amacı bir yandan inci maddedeki suçu işleyen faillerin uyuşturucu madde kullandığını bildirerek kendi işledikleri suçu açığa çıkarmalarını sağlamak hem de gönüllü olarak böyle bir bildirimde bulunan failin tedavi edilerek eski sağlıklarına kavuşmalarına olanak tanımaktır dolayısıyla söz konusu etkin pişmanlık hükmü bir yandan uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarıyla mücadeleye hizmet ederken bir taraftan da toplum sağlığına katkıda bulunan bir düzenlemeyi ihtiva etmektedir sayılı kanunun nci maddesi ile türk ceza kanununun maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmüne bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının uncu ve inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz şeklinde ek bir cümle getirilmiştir getirilen bu düzenleme maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan etkin pişmanlık hükmünün konuluş gayesi ile çelişmekte ve hükmün getiriliş amaçlarını tamamen ortadan kaldıran bir mahiyet arz etmektedir zira uyuşturucu madde kullanan kişilerin tedavi edilmek üzere resmi makamlara ve sağlık kuruluşlarına başvurduklarında ilgili kamu ve sağlık personelinin suçlarınesas sayısı karar sayısı soruşturulması için yetkili makamlara bildirimde bulunma yükümlülükleri diğer bir anlatımla işlendiğini öğrendikleri inci maddedeki suçu yetkili makamlara bildirme yükümlülükleri ortadan kaldırılmakta bu tarz durumlara münhasır kamu ve sağlık personeli açısından bir şahsi cezasızlık hükmüne yer verilmektedir halbuki etkin pişmanlık hükmünün koşullarını değerlendirmesi gereken sağlık mesleği mensupları değil adli mercilerdir devletin işlenen suçlardan hukuka eylemlerden haberdar olmasında kamusal menfaat bulunduğu gibi uyuşturucu kullanımı ile mücadele açısından da bu zaruridir anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde belirtilmiştir i̇ptali talep edilen düzenleme kişilerin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya hizmet etmemekte hatta kişilerin temel hak ve hürriyetlerini tam tersine koruyucu işlevi olan bir mekanizmayı ortadan kaldırmaktadır aynı şekilde insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışma yükümlülüğü ile de çelişmektedir devletin temel görevleri arasında suç politikası çerçevesinde toplumda cezalandırmasına ihtiyaç duyulan davranış biçimlerini yasalarda suç olarak düzenleyerek yaptırıma bağlamak suçun işlenmesini önlemek suç işlendikten sonra ise adil bir muhakeme yürüterek bun davranışlaraa kanunda karşılığı gösterilen yaptırımı uygulamaktır fakat suç ve ceza politikası çerçevesinde devletin belirli hallerde cezasızlık halleri öngörmesi de mümkündür getirilen düzenlemeyle kamu ve sağlık personeli yönünden suçu bildirme yükümlülüğü ortadan kaldırılarak hem etkin pişmanlık hükmünün konuluş amacına aykırı hareket edilmekte hem de uyuşturucu ve uyarıcı madde suçlarının ortaya çıkarılması ve önlenmesi bakımından zafiyet meydana getirebilecek bir düzenlemeye yer verilmiş olmaktadır burada sağlık mesleği mensuplarının sır saklama yükümlülüklerine atıf yapılabilirse de özellikle türk ceza kanununun maddesinde daha basit ve toplumsal açıdan daha az vahim sonuçlara yol açan pek çok suç yönünden bildirim yükümlülüğü getirilmiştir i̇ptali talep edilen düzenleme anayasada yer alan devletin amaç ve görevleri ile uyumlu değildir açıklanan gerekçelerle iptali talep edilen düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder iptali gerekir sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı cmknın uncu maddesine eklenen üncü fıkrada yer alan fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle karar verebilir ibarelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı ceza muhakemesi kanununun uncu maddesinin başlığı davanın nakli ve duruşmanın başka yerde yapılması şeklinde değiştirilmiş ve maddeye üncü fıkraya karşılık gelmek üzere mahkeme fiili sebepler veya güvenlik gerekçesiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına karar verebilir bu karara karşı itiraz yolu açıktır şeklinde bir fırka eklenmiştir davanın nakli halinde bir başka mahkemenin davaya bakması ceza muhakemesinde mahkemelerin yer yönünden yetkisinin istisnalarından birini oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı muhakemenin nakli iki halde söz konusu olur bunlardan ilki genel nakil ikincisi kamu güvenliği nedeniyle nakildir yetkili hâkim veya mahkeme hukukî veya fiilî sebeplerle görevini yerine getiremeyecek hâlde bulunursa yüksek görevli mahkeme davanın başka yerde bulunan aynı derecede bir mahkemeye nakline karar verir ceza muhakemesi kanununun maddesinin birinci fıkrası uyarınca davanın nakledilebilmesi için yetkili hâkim veya mahkemenin hukuki sebeplerle örneğin hâkimin reddedilmiş olması nedeniyle mahkemenin teşekkül edememesi ya da fiili sebeplerle örneğin hâkimin hastalanması ölmesi vb görevini yerine getiremeyecek durumda olması gerekir hukuki ya da fiili bir sebebe dayalı olarak yetkili hakim veya mahkemenin görevini yerine getiremeyecek durumda olması halinde tarafların istemi üzerine yüksek görevli mahkemece davanın başka yerde bulunan aynı dereceli bir mahkemeye nakledilmesine karar verilir yargılamanın kamu güvenliği nedeniyle de nakli mümkündür ceza muhakemesi kanununa göre kovuşturmanın görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılması kamu güvenliği için tehlikeli olursa davanın naklini adalet bakanı yargıtaydan ister bir davanın asıl yetkili mahkemesinde görülmesinin kamu düzeni bireylerin can ve mal güvenliği açısından sakınca oluşturabileceği ve bu tehlikenin olağan güvenlik önlemlerine rağmen kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehdit oluşturabileceğinin anlaşılması durumunda istisnai bir uygulama olarak davanın nakline karar verilebilir sayılı kanun ile getirilen düzenleme ise yetkili mahkemeye fiili sebeplerle ve güvenlik gerekçesiyle yargılamanın aynı il sınırları içerisinde adliye dışında bir başka yerde yapılmasına karar verme yetkisi tanımaktadır halbuki duruşmanın aynı il sınırları içerisinde olsa da adliye dışında başka bir yerde yapılması kararı asıl yetkili mahkeme tarafından verilebilecek bir karar olmamalıdır nitekim ceza muhakemesi kanunu genel nakilde fiili ve hukuki sebeplerle davanın nakli kararını yüksek görevli mahkemeye kamu güvenliği sebebiyle nakil durumlarında ise yargıtaya vermiştir bu bakımdan istisnai bir durum ortaya koyan nakle asıl yetkili mahkemenin karar vermesi müessesenin amacı ve niteliği ile bağdaşmamaktadır i̇tiraz kanunyolunun öngörülmesi de bu mahzuru ortadan kaldıracak bir nitelik arz etmemektedir i̇kinci olarak mahkeme duruşmanın adliye dışında bir başka yerde yapılmasına karar verme adına çok geniş bir takdir yetkisine sahiptir yasada fiili sebepler veya güvenlik gerekçesinden bahsedilmiş ancak bu kavramların içi doldurulmamıştır fiili sebeplerin neler olduğu sayılmadığından yetkili mahkeme herhangi bir gerekçeyle davanın adliye dışında bir başka yerde görülmesine karar verebilecek bu durum istisnai bir kaideyi kural haline getiren bir uygulama hatasına dönüşebilecektir keza güvenlik kavramı da oldukça geniş olup yargılamanın adliye içerisinde yapılmasının güvenlik açısından ne gibi sakıncalarının olduğu hususunda yargısal makama soyut ve keyfi bir takdir yetkisi tanınmaktadır hukuk devletinde devlet erklerinin keyfi şekilde hareket etmesi kabul edilemez anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletliesas sayısı karar sayısı bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym i̇ptali talep edilen düzenleme yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere mevcut ceza muhakemesi sistemi ile uyumlu değildir bunun yanı sıra iptali talep edilen düzenleme bir belirsizlik yaratmaktadır davanın naklinin zorunluluk yerine idarenin keyfi tercihlerine imkan tanıyan düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesi ile çelişir davanın nakli konusunda keyfi uygulamalara kapı aralayabilecek bu düzenleme doğal hakim ilkesi ile de yakından irtibatlıdır herkes fiil öncesinde yasayla kurulmuş yetki ve görevi yasayla belirlenmiş mahkeme önünde yargılanma hakkına sahiptir kanuni hakim güvencesinin düzenlendiği anayasanın nci maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz denilmektedir suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ceza yargılamasındaki görünümü olan doğal hakim ilkesi vatandaşların ülkenin herhangi bir yerinde herhangi bir mahkeme hakim tarafından yargılanması ihtimalini ve tehdidini bertaraf eden bir güvenceyi ihtiva etmektedir diğer bir ifadeyle doğal hakim ilkesi kişinin daha önceden fiil öncesi kanun tarafından belirlenen mahkeme önünde yargılanması hususunda bir teminat sağlamakta bu yönüyle bireylerin hukuki güvenliğinin en önemli unsurunu oluşturmaktadır doğal hakim ilkesi bireylere kanuni hakim prensibinden daha geniş bir güvence sağlamaktadır bizatihi mahkemelerin görev ve yetkilerine ilişkin kuralların kanunla yapılmasının öngörülmesi gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli bir güvence değildir ceza muhakemesi hukukunda doğal hâkim ilkesi anayasa hukuku ilkeleri yönünden hukuk devleti ve bu bağlamda hukuki güvenlik ilkesinin teminatını sağlamakta ceza muhakemesi ilkeleri yönünden ise adil yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır bu yönüyle doğal hâkim ilkesinin ceza muhakemesi hukukunun en temel ilkelerinden biri olduğunda kuşku yoktur nitekim aşağıda temas edeceğimiz üzere bu ilke gerek anayasa mahkemesi gerekse avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararlarında adil yargılanma hakkı çerçevesinde anayasa ai̇hmm ele alınmıştır doğal hâkim ilkesi anayasa mahkemesinin kararlarına konu olmuştur anayasanın maddesinde düzenlenmiş olan yasal yargıç güvencesi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve anayasanın maddelerinde ifade edilen adil yargılanma hakkının en önemli ögesi olan kanuni bağımsız ve tarafsız bir mahkeme önünde yargılanma hakkının temelini oluşturmaktadır hukuk devletinde yasal yargıç doğal yargıç tabii hakim olarak anlaşılmalıdır anayasa mahkemesinin daha önceki kararlarında da belirtildiği gibi doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından önce davayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır başka bir anlatımla doğal yargıç ilkesi yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonraesas sayısı karar sayısı kurulmasına veya yargıcın atanmasına engel oluşturur sanığın veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermez anayasa mahkemesi doğal hakim ilkesine aykırı uygulamaların yapıldığı yönündeki bireysel başvuruları adil yargılanma hakkı kapsamında değerlendirmiştir başvurucu hakkındaki davanın tabii hâkim ilkesine aykırı olarak olağanüstü bir mahkeme tarafından görüldüğünden şikâyet etmiştir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrası ve tarih ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanununun maddesinin numaralı fıkrası gereğince anayasa mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından müdahale edildiği iddia edilen hakkın anayasada güvence altına alınmış olmasının yanı sıra avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ai̇hs ve türkiyenin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir bir başka ifadeyle anayasa ve ai̇hsnin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ih | 4,113 |
esas sayısı karar sayısı bandrol suçlarını düzenleyen sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesi sayılı kanun ile değiştirilmiş ve maddenin fıkrasında özel bir fikri içtima düzenlemesi yapılmıştır yargıtay uygulamaları karşısında bu madde aşağıdaki nedenlerden dolayı anayasamıza aykırıdır öncelikle ihlale konu hakları tanımak ve yargıtayın neden hatalı uygulama yaptığını açıklamak gereklidir mahkememiz yargıtayın benzer nitelikteki birçok bozma kararlarına direnirken genel olarak şu görüşü savunmuştur yayma hakkının ihlali sayılı kanunun maddesinde bandrole tabi eserleri bandrolsüz yayılması maddesinde yargıtay ceza genel kurulunun tarih esas karar sayılı kararına göre bu eserlerin bandrolsüz yayılması halinde aslında madde de ihlal edilmektedir düzenlenmiştir sayılı kanunun maddesinin fıkrasında bandrole tabi bir eseri bandrol yükümlülüğüne aykırı ya da bandrolsüz olarak yaymak cezalandırılmıştır bu suça sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun ve bentlerinin yürürlükte olduğu dönemde bandrolsüz yayma denmekteydi maddenin yürürlüğe girmesinden sonra yargıtay ve ceza dairesi maddeyi bandrol yükümlüğüne aykırılık olarak adlandırmıştır bu adlandırma yüzünden yargıtay ceza dairesi halen maddenin fıkrası bandrole tabi bütün eserler bakımından uygulanmalıdır görüşündedir muhtemelen yargıtay ceza genel kurulunun tarih esas karar sayılı kararı dolayısıyla bu görüşe varmıştır oysaki aynı genel kurul kararının yayımlanan içtihat metninin başlığı çok doğru olarak bandrolsüz yayın çoğaltma ve yayma olarak gösterilmiştir kararda fail yönünden suç özgü suç değildir bandrol yükümlüsü olanlar ile bandrol yükümlüsü olmayanlar suçun failidirler denmiştir bu görüş sadece eski ve yeni maddedeki suç için geçerlidir madde bakımından aynı kriteri uygulamak mümkün değildir maddenin fıkrası açıkça bandrol yükümlülerini esas almıştır aslında maddenin fıkrası yılındaki ceza genel kurulu kararındaki görüşü kanunlaştırmıştır bandrol uygulaması hakkında yönetmeliğin maddesinde bandrol yükümlülerinin bandrolsüz yayma suçunu işlemeleri halinde kanunun maddesine göre cezalandırılacakları belirtilerek bandrol yükümlüleri ile bandrol yükümlüsü olmayanların suç faili oldukları ifade edilmiştir yani hem bandrol alma hak ve yetkisine sahip olan bandrol yükümlüleri bandrol yönetmeliğine göre bunlar müzik ve sinema eseri sahipleri ilim edebiyat eseri sahipleri onlardan çoğaltma ve yayma hakkını devralan yayıncılar yapımcılardır ile bandrol yükümlüsü olmayan yayma hakkını ihlal eden diğer kişiler bu suçun failidirler denmiştir öyleyse bandrol yükümlüsü olanlar için bandrol yükümlülüğüne aykırılık bandrol yükümlüsü olmayanlar için bandrolsüzlük bandrol zorunluluğuna aykırılık hali söz konusudur bandrol yükümlüsü olanlar ile bandrol yükümlüsü olmayanların her ikisi de bandrolsüz yayma eyleminin failidirler gerçekte bu suçun adı bandrolsüz yaymadır fikir ve sanat eserleri hukukunda asıl olan eser sahibinin haklarıdır sayılı kanunda eser sahibinin hakları mali haklar ve manevi haklar olarak ikiye ayrılmıştır manevi haklar umuma arz madde adın belirtilmesi madde eserde değişiklik yapılmasını önleme madde dır mali haklar işleme madde çoğaltma madde yayma madde temsil madde umuma iletim madde i̇şleme madde dir eser sahibi bu haklarını kanunun maddesi uyarınca yazılı sözleşme ile başkalarına kullandırabilir bu kullandırma tam ruhsat veya basit ruhsat vererek olabilir basit ruhsatta eser sahibi bu hakkıesas sayısı karar sayısı sadece kişiye değil başkalarına da kullandırabilir tam ruhsatta ise eser sahibi hakkı eser sahibinden ruhsat alan dışındaki başka kişilere kullandıramaz eser sahibi eser üzerindeki mali haklarının tamamını veya bir kısmını sayılı kanunun maddesine göre kendisinde hak bırakmayacak şekilde başkasına devredebilir eser sahibinin manevi hakları başkasına devredilemez sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesi eser sahibinin mali ve manevi hakları veya hakları devralanların mali hakları ile eser sahibinin haklarına bağlantılı haklara tecavüzü düzenlemektedir maddenin fıkrasının birinci bendi iki bölümden oluşmaktadır fıkradaki ya da bağlacına kadar olan birinci cümle eser sahibinin izni olmadan bir eseri icrayı fonogramı veya yapımı işlemeyi madde temsil etmeyi madde çoğaltmayı madde değiştirmeyi madde dağıtmayı madde her türlü işaret ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletmeyi madde yayımlamayı madde suç saymıştır ya da bağlacından sonra gelen ikinci cümle ise başkasının hukuka aykırı olarak işlediği madde veya çoğalttığı madde eserleri satışa arz etmeyi satmayı kiralama veya ödünç vermek suretiyle ya da sair şekilde yaymayı ticari amaçla satın almayı ithal veya ihraç etmeyi kişisel kullanım amacı dışında elinde bulundurmayı ya da depolamayı madde suç saymıştır yayma hakkı sayılı kanunun maddesinde düzenlenmiştir kanunun maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinin birinci cümlesindeki yayma hakkını ihlal eden dağıtma dışında birinci cümlede başka bir yayma hakkı ihlali düzenlenmemiştir ancak birinci fıkranın birinci bendinin ikinci cümlesi tamamıyla başkasının izinsiz çoğalttığı eseri yaymayı düzenlemektedir bu hali ile aslında ihlal edilen hak eser izinsiz çoğaltıldığı için çoğaltma ve izinsiz yayıldığı için yayma hakkıdır i̇zni verecek olan eser sahibidir eylem sadece çoğaltmadan ibaret ise eser bandrole tabi bile olsa eylem sayılı kanunun maddesinin kapsamında kalmaya devam eder sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi genel bir düzenlemedir sayılı kanunun maddesi sayılı kanunun maddesinin fıkrasının birinci bendinin ikinci cümlesindeki yayma hakkının ihlali halini ihlal şeklini daraltarak bir kez daha düzenlemiştir yani bazı eserleri bandrole tabi tutmuş yayma olan hareketlerin bir kısmını bu suçun unsuru haline getirmiştir bandrole tabi eserler belirli bir materyale tespit edilmiş müzik eserleri sinema eserleri ve süresiz yayın haline getirilmiş ilim edebiyat eserleridir maddenin fıkrasına göre müzik eserleri ile sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshalarına ve süreli olmayan yayınlara bandrol alınması ve bunların bandrollü olarak yayılması zorunludur öyle ise sayılı kanunun maddesi de eser sahibinin çoğaltma ve yayma hakkını bandrol ile korumaktadır böylece hak takibi kolaylaştırılmakta eylemin takibi şikayete bağlı olmaktan çıkarılmaktadır yayma hakkının ihlali hem maddenin fıkrasının birinci bendinde hem de maddenin fıkrasında suç olarak düzenlenmiştir eser bandrole tabi değil ise maddenin fıkrası bandrole tabi ise maddenin fıkrası uygulanır fakat yayma hakkı her iki madde ile korunmaktadır sayılı kanunun maddesi eser satışa sunulmamışsa çoğaltma halinde uygulanamaz bu takdirde madde uygulanır bir eser izinsiz çoğaltılıp bandrolsüz satışa sunulur satılır dağıtılırsa veya bandrolsüz olarak ticari amaçla satın alınırsa ya da kabul edilirse maddenin fıkrası uygulanır burada yayma hakkının tezahür şekillerinden biresas sayısı karar sayısı kısmına yer verilmiş bir kısmına yer verilmemiştir örneğin ödünç verme bedelsiz yayma buraya değil maddeye girer sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinin değişiklikten önceki hali sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun ve maddesinde düzenlenmişti sayılı kanunun maddesinin başlığı haklara tecavüzün önlenmesi idi sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinin başlığı da aynıdır her iki madde eser sahibinin yayma haklarını korumaktadır sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinde bandrol zorunluluğuna ya da bandrol yükümlülüğüne aykırılık eylemleri suç olarak düzenlenmiştir madde ya da diyerek iki ayrı suç işleme şeklinden failinden bahsetmektedir sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinde bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı eser ile ilgili olarak mali ve manevi hak ihlali suçu ile birlikte işlenmesi halinde fikri içtima hükümlerinin uygulanacağı aynı kanunun maddesine göre verilecek olan cezanın maddesi uyarınca oranında arttırılacağı öngörülmüştür kanun koyucu bu seçimi bilinçli yapmış bandrolsüz olarak dememiş gerçek hak sahibi olan kişilerin bandrol yükümlülüğünü ihlal ederken aynı zamanda yayma dışındaki mali hakları da ihlal etmesi halinde daha ağır cezalandırılmalarını istemiştir sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinde bandrol zorunluluğu maddesinde bandrol yükümlülüğü düzenlenmiştir bandrol alabilecek kişilerden olmayan sanık bandrol yükümlüsü değildir yargıtay ceza dairesi ve yargıtay ceza genel kurulu istikrarlı olarak sayılı kanunun maddesindeki ya da bağlacına rağmen şikayetin varlığı halinde bandrol yükümlüsü olmayan kişiler hakkında sayılı kanunun maddesinin yollaması ile maddesinin uygulanacağı görüşündedir maddede sadece bandrol yükümlüsü olanların işlediği bandrolsüz yayma haline maddedeki çoğaltma ve yayma dışındaki hakların ihlali de eklenirse cezanın artırılacağı düzenlenmiştir sanık sadece bandrol yükümlüsü olmayanın işlediği bandrolsüz yayma eylemini gerçekleştirmiştir sanık aynı zamanda maddedeki genel yayma eyleminin de failidir sanık bandrol yükümlüsü olmadığı ve bandrolsüz yayma aynı zamanda genel yaymayı da içerdiği için sanık daha ağır cezayı gerektiren ve genel yaymaya göre daha nitelikli olan bandrolsüz yayma suçu dolayısı ile maddeden artırma yapılmaksızın sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesi ile cezalandırılmalıdır eser bandrole tabi olunca yalnızca madde uyarınca ceza verilmesi ile yetinilmesi gerekirken madde ile maddeye göre verilen ceza artırılmaktadır bu adil olmayan sonucu nasıl izale edebiliriz maddeyi sadece bandrol yükümlülerine hasredip yollamanın da maddenin yayma hakkı ihlali dışındaki diğer hakların ihlali haline yönelik kabul edersek bütün adaletsizlikler ortadan kalkacaktır ne var ki yargıtay önceleri ve daha sonra ceza dairesi suçu bandrol yükümlülüğüne aykırılık olarak isimlendirmişler bandrol yükümlülüğünün bandrol yükümlüsü olmayanların eylemini de içerdiğini ve bandrol yükümlüsü olmayan failler hakkında da maddesinin uygulanması gerektiğini içtihat etmişlerdir mahkememiz yaklaşık on yıldır direnme kararları ile bu kabulü değiştirmeye çalışmaktadır yargıtay ceza dairelerinin kararları yerleşmiş ve son olarak yargıtay ceza genel kurulu da tarih esas karar tarih esas karar sayılı kararları ile ceza dairelerinin görüşünü benimsemiştir yargıtay ceza dairesi ve ceza genel kurulu esas sayısı karar sayısı maddedeki suçun özgü suç olmadığını bandrol yükümlülüğü ifadesinin bandrolsüzlüğü de içerdiğini ve maddenin bandrol yükümlüsü olmayanlara da uygulanacağını içtihat etmiştir böylece yorum yoluyla bandrol yükümlüsü olmayanların eylemi de fikri içtimaya dahil edilmiştir maddedeki suç kısmen özgü suçtur böyle olmasa bile maddedeki artırım sadece bandrol yükümlülerine uygulanabileceğinden bu hali ile özgülük söz konusudur çoğaltma ve yayma hakkının ihlali sayılı kanunun maddesinde suç olarak düzenlenmiş iken kanun koyucu bazı eser içeren yayın ve materyaller bakımından daha farklı bir ceza vermek istemiş ve maddeyi düzenlemiştir bazı eserler bandrole tabi olunca artık maddenin eserler yönünden uygulanmasına olanak kalmamıştır bandrolsüz yayma suçu genel yayma suçunun nitelikli halidir bir suçun nitelikli halinden açılan kamu davasına basit halinden zarar görenlerin yapacağı şikayetle suçun cezasının artması şeklindeki yargıtay uygulaması karşısında türk hukuk düzeninde varlığını koruyan ve haksız uygulamalara yol açan sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesindeki kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez hükmüne bandrol yükümlüsü olmayanların da cezasının artırılması gerektiği şeklinde bir yorumla ceza verilmesine yol açtığı için anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine bir eylemin nitelikli şekline ceza verilmesi yeterli iken bir kez de basit şeklinin ihlali dolayısı ile cezanın artırılmasını sağladığı için anayasanın maddesindeki ölçülülük ilkesine aykırıdır i̇leriki tarihlerde sayılı kanunun maddesinde bir değişiklik yapılırsa madde metnindeki bandrol yükümlülüğüne aykırılığın ifadesinin yanına bandrolsüzlüğün sözcüğünün eklenmesi ve cezanın da maddeye göre verilip oranında artırılması halinde dahi bir suça üç ayrı ceza verilemeyeceğinden anayasaya aykırılığın devam edeceği görüşündeyiz çünkü basit yayma maddede nitelikli hal olan bandrolsüz yayma maddede zaten suç iken kamu davasına katılma var denilerek bir kez de madde ile cezanın artırılması orantılılığıölçülülüğü ortadan kaldırmaktadır ayrıca genel kanun yapma tekniğine aykırı olduğundan hukuk devletini de zedelemektedir örneğin basit yaralama suçunu da içeren nitelikli yaralama suçundan dolayı mağdurun şikayetçi olmaması halinde artırımsız olarak nitelikli yaralamadan şikayetçi olması halinde ise belli bir oranda cezanın artırılması suretiyle nitelikli yaralamadan ceza verileceğine ilişkin bir düzenleme nasıl kabul edilemez ise maddedeki düzenleme de kabul edilemez böyle bir düzenleme yapma şekli çağdaş ceza hukukunun evrensel ilkelerini ihlal eder ve anayasamıza göre de kanun koyucunun böyle bir takdir hakkının olmaması gerekir bu düzenleme dolayısı ile fikri ve sınai hak suçlarına bakmakla görevli olan yargıtay ve daha sonra ceza dairesi ve yargıtay ceza genel kurulu sayılı kanunun maddesinin fıkrasının cezasına atıf yaptığı sayılı kanunun maddesinde seçimlik ceza bulunduğunu ve yerel mahkemenin maddedeki para cezasını seçebileceğini maddenin özgü suç olmadığını failin herkes olduğunu içtihat etmiştir bu davada aleyhe temyiz yoktur yargıtay ceza dairesinin ve ceza dairesinin bozma kararlarının nedeni kamu davasına katılma vardır mahkeme maddedeki seçimlik cezalardan para cezasını seçerek daha lehe bir ceza verebilir anlayışıdır sayılı kanunun maddesinin uygulanması gerekseydi dahi hiç bir zaman maddedeki para cezası seçilemezdi çünküesas sayısı karar sayısı yargıtay ceza dairesi ve yargıtay ceza genel kurulu örneğin bir sureti ekte sunulan tarih esas karar sayılı ve kararı ve örneği sunulmayan tarih esas ve karar sayılı kararı tcknin maddesinde belirtilen fikri içtimanın kendisine özgü en ağır cezayı gerektiren maddeye göre ceza tayin edileceği kuralını dikkate almamaktadır sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun ve maddeleri özel bir fikri içtima düzenlemesidir benzer düzenleme tcknin maddelerinde de bulunmaktadır bandrol yükümlüsü olup suç işleyen kişiler aleyhine şikayet veya kamu davasına katılma halinde en ağır sonuç doğuran cezanın belirlenmesi ve ona göre ceza verilmesi gerektiği halde yargıtay ceza dairesinin ve ceza genel kurulunun yaptığı yorum fikri içtima kurallarını bertaraf etmekte şikayet olmasa daha fazla ceza alacak olan fail bakımından af sonucunu doğurmaktadır çünkü şikayet konusu olmayan diğer bandrolsüz eserler bakımından hala maddenin uygulanması gerekir bozma doğrultusunda karar verilirse şikayet konusu olmayan başka eserler bakımından uygulanması mümkün olan sayılı kanunun maddesindeki hapis cezası ortadan kalkmaktadır oysa maddedeki suç ile birlikte sayılı kanunun maddesindeki suçun aynı eser bakımından birlikte işlenmesi durumunda cezanın nasıl tayin edileceği kanun tarafından belirlenmiştir bu ceza hiçbir zaman sayılı kanunun maddesindeki para cezası olamaz fikri içtima kurallarına göre tcknin maddesi uyarınca ceza tayin edilirken içtimaya dahil olan suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç hangisi ise ona göre ceza tayin edilir ancak kanun koyucu burada en ağır cezayı içeren sayılı kanunun maddesini değil maddedeki hapis cezasını yok etmeyecek şekilde sayılı kanunun maddesine göre ceza verilmesini ve cezanın sayılı kanunun maddesi uyarınca arttırılmasını öngörmüştür uygulanacak kanun maddesinin seçimini hakime bırakmamıştır böylece tcknin maddesinin nasıl uygulanacağını kendisi belirlemiş ve maddeye istisna getirmiştir bu yüzden içtimaen ceza tayin edilirken sayılı kanunun maddesindeki seçimlik cezalardan para cezasının tercih edilmesi mümkün değildir çünkü içtimaya dahil olan sayılı kanunun maddesinin yaptırımı olan hapis cezası yok edilemez lehe kanun belirlenirken yapılacak karşılaştırmada sayılı kanun ile değişik sayılı kanunun maddesinin uygulanması gerekseydi dahi maddedeki para cezası seçilerek ceza tayin edilmesi tcknin benimsediği fikri içtima kuralına aykırı olacaktır mahkemeler tarafından verilen sayılı kanunun maddesi uyarınca para cezasının seçilmesi ve cezanın madde uyarınca oranında artırılması şeklindeki kararlar yargıtay ceza dairesi tarafından onanmaktadır nitekim bakırköy fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında sayılı kanunun maddesindeki para cezası seçilmiş ceza madde ile artırılmıştır yargıtay cdnin tarih esas karar sayılı kararı ile bu karar onanmıştır yine ankara fikri ve sınai haklar ceza mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında da sayılı kanunun maddesindeki para cezası seçilmiş ve yargıtay cdnin tarih esas karar sayılı kararı ile bu karar onanmıştır karar örnekleri ektedir yargıtayın aynı maddenin uygulandığı başka davalardaki yorumuna göre iki ayrı tarihte işlenen suç nedeniyle eyleme tcknin maddesinin uygulanması sırasında da adil olmayan sonuçlar doğmaktadır çünkü yargıtaya göre maddedeki suçun mağduru toplumu oluşturan herkestir bandrolsüz yayma suçu işlendiğinde maddedeki basit yayma suçundan mağdur olanların mağdurluk sıfatının bir önemi yoktur i̇ki ayrı tarihte bandrolsüzesas sayısı karar sayısı yayma suçu işlendiğinde ister iki ayrı dava açılsın ister tek dava açılsın bir çok farklı çoğaltma ve yayma hakkı sahibi şikayetçi olduğunda da yine sayılı kanunun maddeleri uygulanarak ceza verilecektir bu bizi bandrolsüzlük varsa eyleme asla başka bir madde uygulanamaz sonucuna götürmektedir maddedeki suçun belirli bir mağduru vardır da eser sahibi ve ondan çoğaltma ve yayma haklarını sözleşme ile devralanlardır yargıtay ceza dairesi farklı tarihlerde aynı mağdura karşı bandrole tabi olmayan eserler yönünden yayma temsil umuma iletim hakkının ihlali halinde ve maddenin uygulanması gerektiği farklı tarihlerde ayrı mağdurlara karşı yayma hakkı ihlal edilirse maddenin uygulanamayacağı gerçek içtima uygulanması gerektiği görüşünde iken bandrolsüz yayma suçlarındaki çoğaltma ve yayma hakkı ihlal edilenlerin şikayetçi olması veya kamu davasına katılması halinde bunların farklı gerçek veya tüzel kişiler olmasının bir öneminin olmadığını mağduru belli bir kişi olmayan bandrolsüz yayma suçunun esas alınacağını tcknin maddenin uygulanabileceğini içtihat etmektedir sayılı kanunun tcknin ve maddeleri asgari hadden uygulandığında fail en fazla yıl ay gün hapis cezası alacaktır oysa farklı mağdurlara karşı farklı tarihlerde mali hak ihlali suçu işlendiği için bandrolsüz yayma suçunun değil genel mali hal ihlali suçunun esas alınması gerekeceğinden tck maddesinin uygulanmasının koşulları yoktur ayrı ayrı sayılı kanunun tcknin maddeleri uygulanmalı ve asgari hadden ceza verildiğinde faile eylem sayısı kadar ay hapis ve gün karşılığı tl adli para cezası verilmelidir hatta yargıtayın eyleme maddesinin uygulanması gerektiği görüşünden hareketle hem bandrol suçu hem ayrı hak sahiplerine yönelik yayma hakkı ihlali suçu işlenmiş ise sayılı kanunun tcknin maddeleri ayrı ayrı uygulanmalı bu durumda da iki kere yıl ay gün hapis cezası verilmelidir yargıtayın uygulaması yüzünden farklı mağdurlara karşı farklı tarihlerde çoğaltma ve yayma hakkını ihlal eden faillerin aynı zamanda bandrolsüz yayma suçunu da işlediği kabul edilmekte ve bandrolsüz yayma suçunun cezası esas alınarak daha az ceza verilmesine neden olunmaktadır örneğin mahkememizin tarih esas karar sayılı kararı yargıtay cd tarafından tarih esas karar sayılı kararı ile bozulmuştur bir başka uygulama ile ise aynı anda farklı kişilere ait mali hak ihlali halinde tcknin maddesinin uygulanması gerektiğini içtihat eden yargıtay bu keza bandrol suçu ile mali hak ihlali birleştiğinde tcknin maddesinin uygulanamayacağını içtihat etmektedir örneğin mahkememizin tarih esas karar sayılı kararı yargıtay cd tarafından tarih esas karar sayılı kararı ile bozulmuştur bu yüzden de faile eksik ceza verilmektedir bandrol yükümlüsü olmayan faillerin eylemine maddesinin uygulanması tcknin maddesi gereğince zamanaşımı süresini uzatmakta ve bu yönüyle de bandrol yükümlüsü olmayan faillerin aleyhine sonuç doğurmaktadır sayılı kanunun maddesinin fıkrası öyle bir düzenlemedir ki yargıtayın yorumu ve uygulaması yüzünden daha fazla ceza alması gereken faillerin cezasını hafifletmekte daha az ceza alması gereken faillerin cezasını artırmaktadır sayılı kanunun maddesinin yalnızca bandrol yükümlüleri hakkında ve yayma suçu dışında kalan mali hak ihlalleriyle sınırlı olarak uygulanması gerekirken bandrol yükümlüsü olmayan faillere de uygulandığından ayrıca madde yayma suçunun basit şeklinden mağdur olanların şikayeti halinde cezanın artırılmasına neden olduğundanesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki ölçülülük ilkesine ve maddesindeki kanunilik ilkesine aykırıdır yayma hakkının ihlali ile birlikte bandrol suçu işlendiği zaman sayılı kanunun fikri içtima halinde para cezasının seçilmesi suretiyle daha fazla ceza alması gereken faillere daha az ceza verilmesine yol açan sayılı kanunun maddesi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine yargıtayın yorumu ve uygulaması karşısında anayasanın maddesindeki ölçülülük ilkesine aynı fiili işleyen ve şikayet veya kamu davasına katılma halinde bir fail için para cezası başka bir fail için hapis cezası verilmesini sağladığından anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır aynı anda birden fazla mali hak sahibinin mali hakları da ihlal edildiği hallerde eyleme tcknin maddesinin uygulanması suretiyle cezanın artırılması gerektiği halde yargıtayın buna izin vermemesi şeklindeki uygulama ile ayrı tarihlerde farklı mağdurlara karşı mali hak ihlali suçu işlendiği hallerde tcknin maddesinin uygulanmaması ayrı cezalar verilmesi gerektiği halde bandrol suçunun mağduru bütün toplumdur görüşünden hareketle sadece bandrolü esas alan mali hak ihlalini yok sayan yargıtay uygulaması tcknin maddesindeki ölçülülük ve tcknin maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki kanunilik ilkesine aykırıdır deli̇ller dava dosyasının konuya ilişkin kısımlarının onaylı örnekleri bilimsel görüşler anayasa mahkemesinin örnek kararları diğer deliller hukuki̇ sebepler anayasanın maddeleri ile sayılı yasanın maddesi ve ilgili diğer hükümleri sonuç mahkememizin bakmakta olduğu davada uygulamak zorunda kalacağı sayılı kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi saygı ile arz olunur | 2,925 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmakta bu kişiler olağanüstü hal kapsamında kamu görevinden ihraç edilenlere uygulanan yaptırımlara tabi tutulmakta olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile daha önce kamu görevinden ihraç edilmesine karşın sonradan terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmadığı saptanan kişiler kamu görevine iade edilmekte söz konusu iade sürecine ilişkin geçiş hükümleri ve bir derneğin durumu yeniden düzenlenmekte terör örgütlerine veya milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan kişilerin madalyaları geri alınmakta ayrıca rütbesi alınan emekli türk silahlı kuvvetleri personeli ile sayılı ecnebi memleketlere gönderilecek talebe hakkında kanuna tabi olarak yurt dışında öğrenim gören öğrencilerin durumlarının düzenlemesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamınaesas sayısı karar sayısı gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age esas sayısı karar sayısı öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkçaesas sayısı karar sayısı göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa esas sayısı karar sayısı anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordu mgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanınesas sayısı karar sayısı askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırıresas sayısı karar sayısı khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak esas sayısı karar sayısı ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleriesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütm | 4,076 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava konusu tarihli ve sayılı genel yazıda sayılı yasanın maddesine göre kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atanan personelin aylık ve diğer mali haklarına ilişkin olarak açıklama yapılmasının gerekli görüldüğü belirtildikten sonra anılan yasanın maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen şahsa bağlı hakları tarihinden itibaren üç yıl saklı tutulan personelin şahsa bağlı haklarının tarihinde sona erdirileceği belirtilmiştir sayılı yasanın geçici maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinde tarihli ve sayılı kanunun geçici nci maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları tarihinden başlayarak üç yıl süreyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı hakları tarihinde sona erer hükmü yer almıştır bir statü hukuku olan memur hukuku memurluğun koşulları ile hak ve yükümlülüklerinin önceden düzenleyici işlemlerle belirlenmesini gerektirir yönetimin tek yanlı iradesi ile yaptığı düzenlemelerle getirilen kuralların yönetimin yine tek yanlı iradesi ile değiştirilmesinde hukuk devleti ilkelerine uyulmasının ve hukuk düşüncesine sıkı sıkıya bağlılığın varlığı esastır hukuk devletinin gereklerinden biri hukuksal güvenlik ilkesine uyulması bir başka anlatımla hukuk kurallarının belirlilik ve öngörülebilirlik niteliklerini taşımasıdır hukuksal güvenlik kişilerin gelecekle ilgili plan düşünce ve kararlarında var olan hukuk kurallarına güvenerek hareket etmelerinin hukuken korunması gereğini ifade eder bu durum hukuk devleti anlayışının bir gereği olduğu kadar anayasanın maddesiyle devlete yüklenen vatandaşların refah huzur ve mutluluk içinde yaşamalarını sağlama maddi ve manevi varlıklarını geliştirmek için gerekli ortamı hazırlama ödevinin de bir sonucudur hukuk güvenliği diğer bir deyişle güvenin korunması ilkesi var olan hukuksal durumun süreceğine olan güvenin boşa çıkarılmaması anlamına gelir güvenin korunması her yasal düzenlemede göz önünde bulundurulması gereken bir husustur yasalar yürürlükte bulundukları sıradaki olayların hukuki sonuçlarını belirler sonra çıkarılan yasaların önceki yasalarla belirlenen hukuki sonuçları hükümsüz saymaları hukuki güven ilkesine olduğu kadar mantığa da aykırılık oluşturur zira kimseden gelecekte yürürlüğe girecek bu günden bilinmeyen kurallara uygun davranış beklenilemez geriye yürümezlik hukukun genel ilkesidir bu kabul bireyin hukuka duyduğu güveni sarsmama biçimindeki yönetsel ahlak anlayışının da bir sonucudur sayılı yasanın maddesinde şahsa bağlı hak uygulamasına yer verilmiş olup maddenin şahsa bağlı hak uygulamasını getiren kuralının tarihine kadar yürürlükte kalan ilk şeklinde bu uygulamayı zaman bakımından sınırlandıran bir düzenleme yer almamıştıresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesi yeniden düzenlenerek şahsa bağlı hak uygulamasına sınır getirilmiş sayılı yasanın geçici maddesinin birinci tümcesinde ise sayılı yasanın yayımı tarihinden önce sayılı yasanın maddesi gereğince şahsa bağlı hakları saklı tutulan ve halen bu haktan yararlanan personelin şahsa bağlı haklarının sayılı kanunun yayımı tarihinden başlayarak üç yıl sonra sona ereceği kurala bağlanmıştır öte yandan sayılı yasanın maddesi sayılı yasanın maddesiyle yeniden düzenlenmiş aynı kanunun maddesiyle sayılı yasaya eklenen geçici maddenin birinci fıkrasının tümcesinde de sayılı yasanın geçici maddesi uyarınca şahsa bağlı hakları tarihinden başlayarak üç yıl süreyle saklı tutulan personelin şahsa bağlı haklarının tarihinde sona ereceği kurala bağlanmıştır şahsa bağlı hak uygulamasına üç yıllık sınır getirilmesinden önce ataması yapılanlarla tc ziraat bankası ve halk bankasında görev yapmaktayken ihtiyaç fazlası personel sayılanların söz konusu sınırlamanın getirileceğini beklemedikleri ihtiyaç fazlası personel sayılma ve atama işlemlerine karşı dava açıp açmama konusunda mevcut düzenlemeleri göz önüne alarak karar verdikleri geleceğe ilişkin planlarını şahsa bağlı hak uygulamasının süreceğini düşünerek yaptıklarında kuşku bulunmamaktadır davacıların da tarihinden önce sayılı yasa gereğince atanmış olmaları ve atama öncesinde yürürlükte olan kurallarda şahsa bağlı hak uygulamasının zaman bakımından sınırlandırılmamış olması nedeniyle bu uygulamaya zaman içinde sınırlama getirileceğini beklemeyeceği açıktır atandıkları ya da ihtiyaç fazlası personel sayıldıkları tarihte yürürlükte olan yasa kuralında tanınan hakkın atandıktan sonra sınırlandırılması davacıların durumunda olanların devlete hukuka ve adalete olan inancını ve güvenini sarsacaktır devlet düzeninin ayakta kalmasını ve yasaların uygulanmasını sağlayan en önemli öğeler bunlara duyulan gereksinimle birlikte devlete ve yasalara olan güvendir devletin yönetilenlerin beklentilerini beklenmedik bir biçimde boşa çıkarmak suretiyle kendisine ve yasalara olan güven ve inancı sarsması devlet düzeninin de zamanla yıpranmasına yol açabilecektir bu nedenle dava konusu düzenlemenin dayanağı olan sayılı yasanın geçici maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın geçici maddesinin birinci fıkrasının ikinci tümcesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 665 |
esas sayısı karar sayısı kanun numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı inci maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddediliresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükümlerine yer verilmiştir yukarıda anılan hükümler gereğince mahkeme bakmakta olduğu davada uygulayacağı kanun ya da kanun hükmünde kararname hükümlerini anayasaya aykırı görür veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmaya yetkilidir bu çerçevede düzce üniversitesi yılı yargı raporunun uncu maddesinin sayılı sayıştay kanununun üncü maddesinde hesap mahkemesi olarak tanımlanan sayıştay dairemizde görüşülmesinde raporu hazırlayan denetçi tarafından düzce üniversitesi döner sermaye saymanlık müdürlüğü ile döner sermaye i̇şletme müdürlüğünde görevli personele sayılı yükseköğretim kanununun döner sermaye başlıklı inci maddesine aykırı bir surette ek ödeme yapılması sonucu kamu zararına neden olunduğunun iddia edildiği görülmüştür yargı raporunun uncu maddesinde sayıştay denetçisi tıp fakülteleri ile bunlara bağlı hastanelerde elde edilen döner sermaye gelirlerinden döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık müdürlüğü personeline ek ödemede bulunulması evvelce mümkün iken tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle bunu mümkün kılan ibarenin yürürlükten kaldırılmış olması ve fakat anayasa mahkemesinin sayılı kararı ile sayılı khk ile sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının ikinci bendinde yapılan bu düzenlemenin iptal edilmiş olması sonrasında da yeni bir düzenleme yapılmamış olması nedeniyle ilgili kanun metninin son halinde adı geçenlere ek ödemede bulunulmasına imkan veren herhangi bir ibare yer almadığından sözkonusu personele ek ödeme yapılması sonucu kamu zararına sebebiyet verildiği iddiasında bulunmaktadır sorumlular ise savunmalarında döner sermaye saymanlık müdürlüğü ve döner sermaye i̇şletme müdürlüğü personeline sayılı yükseköğretim kanununun inci maddesinin fıkrası ile döner sermaye katkı payı ödenmekte iken sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek nci maddenin nci fıkrasının bendi ile döner sermaye i̇şletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık müdürlüğü personeline katkı payı ödemesine son verildiğini sayılı kanun hükmünde kararnamenin sözkonusu hükmünün anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve k sayılı kararı ile iptal edilmesi sonucu sayılı kanun hükmünde kararnameyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek nci maddesinin nci fıkrasının bendinin kaldırıldığını dolayısıyla döner sermaye i̇şletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık müdürlüğü personeline katkı payı ödenmesine son veren sayılı kararnamedeki düzenlemenin hükümsüz hale geldiğini anayasa mahkemesinin kararı ve konuya ilişkin i̇dare mahkemesi kararlarının değerlendirilmesi sonucu bu kararın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle hak kaybına uğrayan döner sermaye i̇şletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık müdürlüğü personeline döner sermaye ödemesi yapılması gerektiğine karar verildiğini ve bu çerçevede ödeme yapıldığım ifade etmişlerdiresas sayısı karar sayısı sorumluların savunmaları üzerine yazılan raporun sonuç bölümünde sayıştay denetçisince savunmalar uyarınca konu hakkında ilişik kalmadığı ve yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğu belirtilmekte ise de konunun dairemizce incelenmesi neticesinde sayılı kanun hükmüne kararnamenin anayasa mahkemesi kararı ile iptal edilen ve başvuru konusu olmaması nedeni ile iptal edilmeyen hükümlerinin uygulamada çeşitli tereddütlere yol açtığı görülmüş kararnamenin konuyla ilgili doğrudan mali sonuç doğuran diğer bazı hükümlerinin de sayılı yetki kanununa ve anayasanın inci maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır sayılı yükseköğretim kanununun döner sermaye başlıklı inci maddesi fıkrasının sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değiştirilmeden önceki halinde aynen tıp ve diş hekimliği fakülteleri ile sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinin hesabında toplanan döner sermaye gelirleri bakiyesinden bu yerlerde gelir getiren görevlerde çalışan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine aylık ek gösterge dahil yan ödeme ödenek geliştirme ödeneği hariç ve her türlü tazminat tarihli ve sayılı kanunun geçici üncü maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ödenen tazminat dahil makam temsil ve görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç toplamından oluşan ek ödeme matrahının yüzde iinü araştırma görevlilerine ise yüzde ünü bu yerlerde görevli olmakla birlikte gelire katkısı olmayan öğretim üyesi ve öğretim görevlilerine yüzde ünü araştırma görevlilerine ise yüzde ünü diğer öğretim elemanlarına ve sayılı devlet memurları kanununa tabi personel döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil ile aynı kanunun üncü maddesinin bendine göre sözleşmeli olarak çalışan personele ek ödeme matrahının uzman tabipler için yüzde ünü hastaneler başmüdürü ve eczacılar için yüzde sini başhemşireler için yüzde ünü diğer öğretim elemanları ile diğer personel için yüzde sini işin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım doğumhane yeni doğan süt çocuğu yanık diyaliz ameliyathane enfeksiyon özel bakım gerektiren ruh sağlığı organ ve doku nakli acil servis ve benzeri sağlık hizmetlerinde çalışan personel için yüzde ünü geçmeyecek şekilde aylık ek ödeme yapılır sözleşmeli personele yapılacak ek ödeme matrahı sözleşmeli personelin çalıştığı birim ve bulunduğu pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer unvanlı memur kadrosunda çalışan hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan emsali personel dikkate alınarak belirlenir emsali bulunmayan sözleşmeli personelin ek ödeme matrahı ise brüt sözleşme ücretlerinin yüzde ini geçemez hükmü bulunmaktaydı sayılı kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinde ise aynen tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye aşağıdaki ek maddeler eklenmiştir ek madde aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu ile sayılı yükseköğretim personel kanununa göre almakta olan personele sayılı kanun hükmündeesas sayısı karar sayısı kararnameye ekli sayılı cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personele subay sözleşmeli subay astsubay sözleşmeli astsubay sözleşmeli subay ve astsubay adayları ile uzman jandarma ve uzman erbaşlara mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarı dikkate alınmak suretiyle aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla en yüksek devlet memuru aylığına ek gösterge dahil ekli sayılı cetvelde yer alan kadro ve görev unvanlarına karşılık gelen oranların uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda ek ödeme yapılır birinci fıkra kapsamına giren personelden tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin ve fıkraları ve tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesi kapsamında döner sermayeden ek ödeme yapılan personele tarihli ve sayılı kanunun ek nci maddesinin fıkrası uyarınca sağlık hizmetleri tazminatı ödenen personele tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin sekizinci fıkrası ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca ödeme yapılan personele sözkonusu mevzuat hükümlerine göre ödeme yapılmaya devam olunur ve bunlara bu maddeye göre ayrıca ek ödeme yapılmaz bu fıkra kapsamında yer alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusu mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz ek madde tarihinden geçerli olmak üzere g tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinde yer alan döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinde ise tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinin fıkrasının ikinci paragrafı bu maddenin ve fıkraları kapsamında bulunanlar dışındaki sayılı devlet memurları kanununa tabi memurlar ileesas sayısı karar sayısı aynı kanunun üncü maddesinin fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalışan personele sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek uncu maddesi kapsamında ödeme yapılır ve bunlara bu madde uyarınca ayrıca ek ödeme yapılmaz şeklinde değiştirilmiştir denilmişti yapılan bu değişiklikler ile sayılı kanun hükmünde kararname öncesinde sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendine göre döner sermaye gelirlerinden kendilerine ödeme yapılan döner sermaye işletme müdürlüğü ve saymanlık müdürlüğü personelinin madde metninde yer alan döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılacak olan sayılı devlet memurları kanununa tabi personel içinde sayılmasını mümkün kılan parantez içi döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık personeli dahil hükmü sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle sayılı khkya eklenen ek nci maddesinin bendi ile kaldırılmak suretiyle sözkonusu personele döner sermaye gelirlerinden ödeme yapılmak yerine sayılı khkya sayılı khk ile eklenen ek uncu maddeye göre ek ödeme yapılmaya başlanmıştır türkiye büyük millet meclisi üyeleri tarafından günlü sayılı kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırılıkları ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle açılan davanın görüşülmesi neticesinde verilen ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve esas karardaydı anayasa mahkemesi kararının iv esasın i̇ncelenmesi başlıklı kısmında sayılı khknin maddesiyle sayılı khkye eklenen ek maddenin numaralı fıkrasının bendi dışında kalan bölümünde öngörülen mali haklara ilişkin hükümlerin mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmadığı doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme niteliğinde olduğu belirtilerek sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığı anlaşılan bu hükümlerin anayasanın maddesine aykırılığı nedeniyle iptali gerektiği ifade edilmiştir kararın sonuç bölümünde ise aynen günlü sayılı kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle günlü sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde nin b numaralı fıkrasınınesas sayısı karar sayısı aa bendi günlü başvuru tarihinden önce yürürlüğe giren günlü sayılı türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı kanununun maddesiyle yürürlükten kaldırıldığından bu bende yönelik iptal isteminin başvuranın yetkisizliği nedeniyle reddi̇ne oybi̇rli̇ği̇yle bb kalan bölümü sayılı yetki kanunun kapsamında olmadığından bu bölümün anayasa ‘ya aykırı olduğuna ve i̇ptali̇ne oybi̇rli̇ği̇yle d maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek madde nin yürürlüğüne ilişkin maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan inci maddesiyle sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek nci madde ibaresi sayılı yetki kanunu kapsamında olmadığından bu ibarenin ek madde nin numaralı fıkrası ve numaralı fıkrasının bendi dışında kalan bölümü yönünden anayasa ‘ya aykırı olduğuna ve i̇ptali̇ne oybi̇rli̇ği̇yle f anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasıyla sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı kanım hükmünde kararnameye eklenen ek madde nin numaralı fıkrası ve numaralı fıkrasının iptal edilen hükümleri ile bunların yürürlüğüne ilişkin iptal hükmü dışındaki diğer iptal hükümlerinin kararin resmî gazetede yayimlanmasindan başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe gi̇rmesi̇ne oybi̇rli̇ği̇yle gününde karar verildi denilmiştir söz konusu karar ile sayılı khknın inci maddesiyle sayılı khkya eklenen ek madde nin numaralı fıkrasının bendindeki sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasının numaralı bendinde yer alan döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner sermaye saymanlık müdürlüğü personeli dahil ibaresinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin hükmün iptal edilmesi ve fakat sayılı kanunun inci maddesinin fıkrasına ilişkin hüküm getiren bir başka maddesi olan sayılı khkyla sayılı khkya eklenen ek madde un üçüncü paragrafında yer alan bu fıkra kapsamında yer alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusu mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz hükmünün anayasaya aykırılığı iddiası ile iptali için başvuruda bulunulmaması nedeniyle yürürlüğünün devam etmesi uygulamada bu iki müdürlük personelinin ek ödemelerden hangisinden faydalanacaklarına ilişkin tereddüt yaşanmasına ve değişik üniversitelerde döner sermaye işletme müdürlüğü personeline döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılırken döner sermaye saymanlığı personeline ek ödeme yapılmaması her iki gruptaki personele ek ödeme yapılması veya her iki gruptaki personele döner sermaye gelirlerinden ek ödeme yapılmaması yönünde farklı uygulamaların ortaya çıkmasına neden olmaktadır oysa yürürlüğü devam eden sayılı khkyla sayılı khkya eklenen ek madde un üçüncü paragrafında yer alan bu fıkra kapsamında yeresas sayısı karar sayısı alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusu mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz hükmünün anayasa mahkemesi kararı ile iptal edilen sayılı khknın inci maddesiyle sayılı khkya eklenen ek madde nin numaralı fıkrasının bendi hükmüne benzer olarak sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığı dolayısıyla anayasanın inci maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır anayasanın e kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı inci maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir denilmektedir bu hükme dayanılarak çıkartılan sayılı yetki kanununun amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde bu kanunun amacının kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olduğu numaralı fıkrasının bendi ve bu bendin numaralı alt bendinde ise bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak hangi kanun veya kanun hükmünde kararnamelerde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsayacağı belirtilmiştir sayılı yetki kanununun söz konusu hükümlerinde bakanlar kuruluna memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklik ve yeni düzenleme yapma yetkisi verildiğinden sayılı khkyla sayılı khkya eklenen ek madde un üçüncü paragrafında yer alan doğrudan ve sadece mali hüküm içeren bu fıkra kapsamında yer alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusıı mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz hükmünün anayasanın inci maddesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştıresas sayısı karar sayısı bu itibarla bahse konu düzenlemenin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına ve yargı raporunun uncu maddesine ilişkin hükmün geri bırakılmasına karar vermek gerekmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasındaki bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü ile sayılı kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı inci maddesi gereğince tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle sayılı khkya eklenen ek madde un üçüncü paragrafında yer alan bu fıkra kapsamında yer alan idarelerin döner sermaye saymanlık hizmetlerini yürüten personele sözkonusu mevzuat uyarınca döner sermaye gelirlerinden herhangi bir ödeme yapılmaz ibaresi anayasanın inci maddesine aykırı görüldüğünden iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina ve ilgili belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne sayılı kanunun ncı maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar yargı raporunun uncu maddesine ilişkin hükmün geri̇ birakilmasina dairemizin tarih ve sayılı tutanağıyla oybirliğiyle karar verildi | 2,586 |
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur | 454 |
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi kartal asliye hukuk mahkemesinin itiraza ilişkin olarak günlü yazısında açıkladığı gerekçe şöyledir bozmaya uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili tarafından verilen tarihli dilekçe münderecatına ve davacının murisleri ile kendisine tarihli tevhidi arazi talimatnamesi gereğince iddialı yerin devletçe verilip dosyada mevcut kayda dayanan tarih ve sıra numaralı tapu kaydı münderecatına ve mahkememizin talebi üzerine anayasa mahkemesinden verilen tarih esas karar sayılı ve gün ve sayılı resmi gazete de yayınlanan içtihadına davacıya iddialı gayrimenkulun bir kısmı iskândan verilip diğer kısmının da murislerine yine iskândan verilerek bunlardan geldiğine ve anayasanın maddesi hükmüne göre herkes mülkiyet ve miras haklarına sahip olup bu haklar ancak kamu yararı amacı ile kanunla sınırlarıdırılabileceğine mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamayacağına göre zikri geçen sayılı kanunun inci maddesi anayasamızın maddesine aykırı olduğu gibi tapu kütüğünün tutulması ve yazılması gerek eski ve gerek yeni hukuka göre devletin vazifeleri cümlesinden olup bu görevin gereği gibi yerine getirilmemesinden ve iddialı yerin tapulaması yapılırken eski tapu kayıtlarının tapulama memurlarına komisyonlarına ve mahkemelerine yerinde ve zamanında ibraz edilmemesinden doğan hatalardan doğrudan doğruya devletin mesul olacağına göre devletin mesul olduğu karışık durumdan faydalanarak mal sabibi olmasına kanunla müsaade edemiyeceğine ve anayasanın ve maddeleri bu esası teyit etmesine medeni kanunun maddesi açıklamasına iddiaya ve olayın oluş şekline nazaran medeni kanunun ve maddelerinin de olayda uygulanmasına imkân olmayıp borçlar kanununun maddesi ile sonra gelen maddeleri de aynı hak davalarında uygulanamayacağına ve nihayet anayasanın maddesi açıklamasına göre davalı vekilinin talebi ciddi görüldüğünden anayasanın adı geçen maddelerine aykırı görülen sayılı tapulama kanununun maddesinin tapulu gayrimenkuller yönünden anayasaya aykırı görüldüğünden iptaline karar verilmesi istemi ile işbu karar örneğinin sayılı kanunun maddesi gereğince anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi | 276 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçeleri̇ şöyledi̇r sayılı ve tarihli resmî gazetede yayınlanan sayılı kamu i̇ktisadî teşebbüslerinin b m since denetlenmesinin düzenlenmesi hakkındaki numaralı kanunun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bir geçici madde eklenmesine dair kanun tarihinde kabul edilmiştir bu kanunun maddesine üçüncü fıkra başlığı ile bir fıkra eklenmiştir i̇ptali istenen madde ve fıkra başlığının son fıkrası olan ki̇t personeline sayılı kanunun maddesiyle geçici maddesinde öngörülen hakların verilebilmesi için b m since bu teşebbüslerin bilânçolarıyle netice hesaplarının tasvip edilmiş genel görüşmeye tabi olanların görüşmelerinin tamamlanmış olması gerekir hükmünden ibarettir belirtilen fıkra ile kamu i̇ktisadî devlet teşebbüslerinde çalışan personele ikramiye verilmesi geleceğe gayri muayyen zamana ve enfilasyonist ekonomi içinde aşınmış hatta noksanlaşmış tediye esası getirmektedir i̇tirazlarımız usul bakımından i̇ptali istenen kanun anayasanın maddesi gereğince senatoda görüşme imkânı olmadan kesinleşmiş bulunmaktadır böylelikle normal yasama faaliyetleri zinciri içinde incelenmekten mahrum kalmıştır millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesi ihlâl edilmiştir şöyle ki görüşülen kanun numaralı kanunun bazı maddelerinden ibarettir oysaki getirilen hüküm sayılı kanunun tanzim sahasına giren bir hükmü değiştirmekte en azından yeni bir tanzim tarzı getirmektedir millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesi gereğince meclis görüşmelerinde sadece numaralı kanuna ait bir düzenleme getirilebilirdi oysaki sayılı kanun içinde sayılı kanun adeta düzenlenmektedir meclis müzakerelerinde muhalefet şerhi bulunmayan üyelere aleyhte söz verilmesi mümkün değildir komisyon başkanı durumunda bulunan önergedeki ilk imza sahibi ve diğer önerge mümzileri getirdikleri kanun tadil metnini verdikleri önerge ile adetâ aleyhine fonksiyon icra etmişlerdir bu durumda bir içtüzük ihlâlidir esas bakımından anayasamızın maddesinin ikinci fıkrası devlet çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal iktisadî ve malî tedbirleri alır hükmünü getirmektedir sözü geçen iptali istenen madde ile çalışanların iktisadî gelişmelerindeki kararlılık ihlâl edilmektedir her yıl periyodik olarak ödenen ikramiyeler gayrı muayyen belirsiz tesadüfi geleceğe terk edilmektedir bu durumdaki ki̇t personeli düzenli bir bütçe yapmak imkânından mahrum kalmaktadıresas sayısı karar sayısı türk parasının hızlı enflasyonla yıprandığı eksildiği bir gerçektir bu sebeple ki̇t personeline verilecek ikramiye yıllık lik enflasyona maruz eksik değerdeki para ile iki yıllık gecikme halinde daha fazla gecikme ile ziyade bir şekilde menfaati haleldar olmaktadır bu durum kazanılmış hakkı eksik daha doğrusu çok eksik vermekten başka bir şey değildir millet meclisi hesapları inceleme komisyonu şimdiye kadar yaptığı çalışmalarda geçmiş on yıl öncesi hesaplarını bile inceleyebilmiş değildir bu durumda yakın bir zamanda en az yıllık bir rötar daha ilk tahmin olarak ifade edilebilir bu rötarın büyümesi milletimizin meclisimize güvenini sarsacaktır bu bakımdan sayılı kanuna göre yapılacak ödeme ve ikramiyelerdeki kanunî eksik fazla veya hata kamu personeli yöneticilerinin mesuliyeti ile alâkalıdır kamu personeli yöneticileri kurumları ekonomisinin gereği olarak personelinin şevk ve hizmet arzusunu artırmak için düşündüğü ödemeyi yapamaması onun mesuliyetine müdahale olduğu kadar başarısına da engel sayılır i̇kramiye verilmesinin meclis hesaplarını inceleme komisyonunun denetiminden sonra olması tabiri belirsiz tarihlere atıfta bulunan bir sistem getirmektedir hakkaniyete aykırıdır esasen kamu statülerindeki yenilikler iyileştirici hükümler getirir aleyhteki hükümler kamu statülerinde tatbik kabiliyetinden mahrumdur makable yani eskiye uygulanmaz kazanılmış hakların ihlâli mümkün olamaz yeni sayılan kamu statülerinde lehdeki hükümler uygulanır bu hususta tereddüt olursa kamu personeli kendi lehindeki hükümleri terci hakkına sahiptir şimdiye kadar ki̇t personeli adına yapılan kamu açıklamalarında iptali istenen kanun non grata istenmez kanun olarak ilân edilmiş bulunmaktadır sayılı kanun sayılı kanuna ek bir kanundur ama husule getirdiği neticeler bakımından adeta sayılı kanuna ek bir kanun gibi gözükmektedir netice ve talep arzolunan izahat muvacehesinde usul ve kanunlara ve anayasamızın mana ve ahkâmına aykırı bulunan sayılı kanunun madde son fıkrasının iptalini hürmetlerimizle talep ve rica ederiz hukuki sebepler i̇lgili kanun ve maddeleri deliller kanunî deliller resen nazara alınacak bilcümle delail anayasa madde ve diğer kanun maddeleri | 581 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mart gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gün ve sayılı vakıflar genel müdürlüğü yılı bütçe kanununun maddesi hükmü şöyledir sayılı kanunla öngörülen taviz bedelleri sayılı kanun gereğince verilen beyannamelerdeki değerlere göre hesaplanır sözü edilen sayılı kanun emlak vergisi kanunu olup maddesinde beyannamelerde vergi değerinin gösterileceği maddesinde de verği değerinin emlak vergisinin mevzuuna giren bina ve arazinni rayiç bedeli olduğu rayiç bedelin de beyanname tarihindeki normal alım satım bedeli bulunduğu yazılıdır davalı idare bütçe kanununun maddesi hükmüne dayanarak taviz bedelini emlak vergisi yönünden verilen beyannameye göre hesaplanmıştır bu hale nazaran kanun koyucu sözü edilen bütçe kanununa bütçe ile ilgili olmayan bir hüküm getirmiş ve sayılı yasayı etkileyecek hükümler koymuştur herşeyden önce anayasanın maddesinin son cümlesine göre bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bundan dolayı sayılı vakıflar genel müdürlüğü yılı bütçe kanununun maddesine bütçe ile ilgili hükümler dışında hüküm konulduğundan önce bu madde bu nedenle anayasaya aykırıdır tc anayasasının tbmm görev ve yetkilerinden bahseden maddesinin birinci fıkrası kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak işi ile devletin bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşüp kabul etmek işini ayrı nitelikte yetki alanları saydığından değişik biçimde belirlemek yolunu seçmiştir oysa sözü edilen sayılı bütçe kanununun niteliği açıklanan maddesi kanun ile düzenlenmesi gereken konuların bütçe kanunu ile düzenlenmesi ve değiştirilmesi yöntemini uygulayarak bütçe kanununda yer almıştır bundan dolayı bu madde anayasanın maddesine de aykıdır bütçe kanunları ile diğer kanunların amaçları birbirinden tamamıyla farklı olduğu gibi meclislerde kabul ediliş şekilleri de birbirinden tamamıyla farklıdır bundan dolayı diğer kanunlarda yer alması gereken hükmün sayılı bütçe kanununun maddesinde yer alması bu yönden dahi anayasaya aykırıdır | 264 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihli trafik suç tutanağı ile sanık ömer ve sevilden olma doğumlu ahmet can hakkında ehliyetsiz olarak motorlu bisiklet kullanırkenyakalandığı ve hakkında düzenlenen suç tutanağı gereği sanığın yapılan yargılamasında kez ehliyetsiz olarak motorlubisiklet kullanırken yakalandığından bahisle sayılı yasanın maddesi gereği ön ödeme ihtaratı yapılmış sanığın süresinde ön ödeme ihtaratına uymadığı ancak sayılı yasanın maddesinde araç ayrımı yapılmaksızın otobüs kamyon otomobil veya mobilet ehliyetsiz veya yetersiz ehliyet ile aynı yasanın son mad araç kullanılması halinde aynı miktar cezanın öngörüldüğü özellikle ehliyetsiz mobilet kullanmaktan haklarında dava açılan şahısların duruşmada ve ön ödeme ihtaratıyapılırken gözlemlenen mağduriyetleri yasaya karşı eşitsizliğe aykırı olduğu yönünde görülen serzenişleri haklı olduğu kanaatine varılmakla sayılı yasanın maddesi ile son maddesinin araçlar yönünden bir ayrım yapmaksızın aynı cezai müeyyideyi öngörmesi nedeni ile anayasanın maddesinde sözü edilen adalet sosyal hukuk devleti maddede belirtilen eşitlik ilkesine aykırı olduğu örneğin ehliyetsiz otobüs kullanan ile mobilet kullananın aynı yaptırıma tabii olduğu oysa yasanın amaçladığı ehliyetsiz araç kullanmama kuralının ihlali sonucu oluşan tehlike ve vehametin yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere farklı sonuçlar doğurduğu bununda yukarıdaki düşüncemizi desteklediği toplumda adalete olan güveni zedelediği kanaatine varıldığından iptali talebi ile dava dosyası ekte sunulmuştur arzolunur | 196 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizin esas sayılı dosyasının yargılama sırasında somut olayda uygulama yeri bulunduğu düşünülen sayılı khknın maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olduğu düşünülerek anayasanın maddesi gereğince itiraz yoluyla yüksek mahkemenize iptal başvurusunun yapılması gerekmiştir dava konusu uyuşmazlık asıl dava yönünden davacıya ait markaya tecavüzün durdurulması maddi ve manevi tazminat ve davalı adına tescilli nolu markanın hükümsüzlüğü ve ilan taleplerine ilişkin olup karşı davada ise davacının nolu markasının kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü dava edilmektedir mahkememizce tarihinde asıl davanın kısmen kabulüne ve davalı adına tescilli nolu markanın hükümsüzlüğüne sair taleplerin reddine karşı davanın kısmen kabulüne ve karşı davada davalı adına tescilli nolu markanın kullanmama nedeniyle sınıftaki kremler emtiası dışında kalan tüm emtia bakımından hükümsüzlüğüne krem emtiası yönünden hükümsüzlük talebinin reddine karar verilmiş ancak yargıtay hukuk dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi sonucunda karşı davada davacının markasının krem emtiası dışındaki sınıf emtialarda ve diğer sınıflarda hükümsüzlüğüne karar verilmiştir bu durumda mahkemece davacı markasında sadece hükümsüz kılınmayan krem emtiası ile davalı markası kapsamındaki emtiaların karşılaştırılması suretiyle iltibas bulunup bulunmadığı hususunda ek rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir gerekçesi ile bozulmuş ve bu bozma kararında kullanmama nedenine bağlı hükümsüzlük hali geçmişe etkili olarak sonuç doğurduğundan hareketle davacının nolu markasının geçmişe etkili olacak şekilde hükümsüz olacağı kabul edilmiştir yüksek mahkemenin bu kabulü sayılı khknın maddesinde iptal yaptırımı ile düzenlenen kullanmama halinin khk mn maddesinde bir hükümsüzlük sebebi olarak düzenlenmesi ve khknın maddesi gereğince hükümsüzlük kararının geçmişe etkili sonuç doğurmasına dayalıdır yüksek mahkemenin bozma ilamına uyulması ve davacının nolu markasının geçmişe etkili olarak hükümsüz kılınması durumunda davacı önceki marka sahibi konumundan sonraki marka sahibi konumuna düşeceğinden esasen hükümsüzlük kararının kesinleşmesinden itibaren hüküm ifade etmesi gereken yaptırım bundan çok daha geriye ve başvuru tarihine kadar geri gidebileceğinden davacının özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı geçmişe etkili olacak şekilde ihlal edileceğinden sayılı khknın maddesi somut olayda uygulama yeri bulunan bir yasa hükmü olup bu nedenle itiraz yoluyla başvuruda iptali istenen yasa hükmünün somut olayda uygulanma ihtimali bulunması gerektiğine dair şekli şartın gerçekleştiği düşünülmüştür somut olayda uygulama yeri bulunduğu ve anayasaya aykırı olduğu düşünülen yasa hükmü sayılı khknın maddesi olup madde başlığı hükümsüzlük halleri olan bu maddenin fıkrasının bendi aşağıdaki gibidir maddeye aykırılık ancak yılın dolması ile davanın açıldığı tarih arasında ciddi biçimde kullanma hükümsüzlük nedeni sayılmaz dava açılacağı düşünülerek kullanma gerçekleşmiş ise mahkeme davanın açılmasından önceki ay içerisinde gerçekleşen kullanmayı dikkate almazesas sayısı karar sayısı markanın kullanılmamasının bir hukuki yaptırıma bağlanması doğru ve gereklidir ancak öğretide de kabul edildiği gibi bu yaptırım hükümsüzlük değil iptal olmalıdır dr aslan kaya marka hukuku sh prof hamdi yasaman marka hukuku cilt sh nitekim anayasaya aykırılık sorunu da markanın kullanılmamasının bir iptal sebebi olarak değil bir hükümsüzlük sebebiolarak düzenlenmesinden ve khknın maddesi gereğince hükümsüzlük kararlarının geçmişe etkili olacak şekilde hüküm ifade etmesinden kaynaklanmaktadır markanın kullanılmaması gerek uluslararası düzenlemelerde gerek ab mevzuatında gerekse birlik ülkeleri mevzuatında biriptal sebebi olarak düzenlenmektedir ve baştan itibaren gerçersizlik söz konusu değildir türkiyenin de taraf olduğu trips anlaşmasının ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları anlaşması maddesine göre markanın kullanılmamasının yaptırımı iptaldir buna göre kullanılmayan marka ancak yıllık minimum süre geçtikten sonra iptal edilebilir ab marka direktifinin ec maddesinde ve topluluk marka tüzüğünün maddesinde de markanın kullanılmamasının yaptırımı hükümsüzlük değiliptaldir aynı şekilde i̇ngiltere markalar kanununun maddesinde alman markalar kanununun maddesinde i̇talyan marka kanununun maddesinde ve fransız fikri mülkiyet kanununun maddesinde de kullanmama hali birer iptal sebebi olarak düzenlenmiştir sayılı khknın hükümsüzlüğün etkisi başlıklı maddesi gereğince markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde kararın sonuçları geçmişe etkilidir maddenin fıkrasında geçmişe yönelik etkinin istisnaları arasında kullanmama nedeniyle hükümsüzlük kararı verilmesi durumunda kararın aslında yıllık surenin dolmasından itibaren hüküm ifade edeceği hususu yer almamaktadır oysa kullanmama nedeniyle hükümsüzlük hali sonradan ortaya çıkan bir iptal hali olduğu için kullanmama nedeniyle verilecek karar marka tescil başvuru anına kadar değil marka tescilinden sonra yıllık sürenin geçmesinden itibaren ve nihayet dava tarihine kadar geriye gidebilmelidir buna karşılık sayılı khkda kullanmama hali avrupa birliği marka direktifi ve topluluk marka tüzüğünden farklı olarak bir iptal sebebi değil bir hükümsüzlük sebebi olarak düzenlenmiş ve khknın maddesinde isabetli bir şekilde kullanılmayan markanın iptal edileceği yazılı iken maddede bu durum diğer hükümsüzlük sebepleri arasında sayılarakhükümsüzlük yaptırımına tabi tutulmuştur marka hukukunda hükümsüzlük halleri sonradan ortaya çıkan haller olmayıp markanın tescil başvurusu anında mevcut olan hallerdir bu nedenle başlangıçta mevcut olan bu sebeplerden dolayı hükümsüzlük kararı verilmesi durumunda hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olması ve tescil başvuru anından itibaren hüküm ifade etmesi doğrudur buna karşılık aslında bir iptal sebebi olankullanmama hali başlangıçta mevcut bir hal olmayıp yıllık kullanmama süresinin sonunda ortaya çıkan bir iptal sebebidir bu nedenledir ki kullanmama nedeniyle markanın iptal edilmesi durumunda bu kararın etkisi tescil başvuru anına kadar geri gitmeyecek yıllık sürenin bitmesinden ve hükümden sonra hukuki sonuç doğuracaktır buna rağmen özünde bir iptal sebebi olan kullanmama halinin yaptırımının iptal biçiminde değil khknın maddesinde yazılı olduğu üzere bir hükümsüzlük sebebi olarak düzenlenmesi durumunda verilecek hükümsüzlük kararı marka tescil başvurusu anına kadar geriye etkili olabileceğinden kullanılmadığı için hükümsüzlüğüne karar verilen marka karıştırma ihtimali incelemesi şırasında hiç dikkate alınmayacak adeta yok sayılacaktır nitekim yargıtay hukuk dairesi dosya içerisinde bulunan tarih ve esas karar sayılı bozma ilamının bendinin paragrafında bu hususa işaret ederek hükümsüz kılınanesas sayısı karar sayısı emtia bakımından benzerlik incelemesi yapılamayacağınıbelirtmektedir bu durumda davacının tarihli markası kullanılmayan ve bu nedenle hükümsüz sayılan emtia yönünden benzerlik ve karıştırma ihtimali incelemesinde dikkate alınmadığı takdirde davacının aslında önceki tarihli markası kullanılmayan mallar bakımından hükümden düşmüş gibi değerlendirilip yok sayılacaktır böylece sözgelimi somut davada davacı taraf önceki marka sahibi iken sonraki marka sahibi konumuna düşecektir zira davacının tarihli markasından sonra ikinci markası tarihli iken davalı karşı davacının markası tarihini taşımaktadır bu şekilde davacı taraf sonraki marka sahibi konumuna geçirildiği ve sayılı khknın maddesi çerçevesinde karıştırma ihtimali incelemesi yapılır iken önceki marka sahibi konumunda kabul edilmediği takdirde daha sonradan aynı ibareyi marka olarak tescil ettiren kimse önceki marka sahibi gibi görülecek ve benzer marka incelemesi sırasında tescil tarihi eski olan marka nedeniyle tescil tarihi daha yeni olan marka hükümsüz kılınacağından aslında marka tescil tarihi daha sonra olan taraf avantajlı konuma geçecektir buna bağlı olarak sözgelimi somut davada kullanmama nedeniyle davacının nolu markası yönünden hükümsüzlük kararı tescil başvuru anına kadar geri götürüldüğü takdirde davacının marka hakkı geçmişe doğru yıl daha erken bir süre ile ortadan kaldırılmaktadır oysa sayılı avrupa birliği marka tüzüğünün maddesi ile ec sayılı avrupa birliği marka direktifi maddesinde olduğu gibi gerçekte sonradan ortaya çıkan bir iptal sebebi olmasından dolayı kullanmama hali bir hükümsüzlük sebebi değil olması gerektiği gibi bir iptal sebebi olarak kabul edilse idi bu iptal kararı marka tescil başvuru anına kadar geri gitmeyecek ve bu nedenle davacının nolu markası kullanılmayan mallar bakımından hükümsüz kabul edilerek eski tarihli markasının karıştırma ihtimali incelemesinde yok sayılması söz konusu olmayacak ve davacı taraf karıştırma ihtimali incelemesi bakımından önceki marka sahibiolmaktan çıkıp sonraki marka sahibi konumuna düşmeyecektir mevcut düzenleme uygulandığı takdirde ise davacının sayılı markasının kullanmama nedeniyle hükümsüz hale geldiği kabul edilen emtiası karıştırma ihtimali incelemesinde dikkate alınmayacak ve bu nedenle davacının özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı hukuka aykırı bir şekilde geçmişe etkili olacak ve kazanılmış hakları ihlal edecek biçimde ortadan kaldırılabilecektir bu durum hukuki i̇şlem güvenliği ve kazanılmış hakların korunması yönünden türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile marka hakkı soyut bir mülkiyet hakkı olduğundan türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki mülkiyet hakkının korunması hükümlerine aykırıdır böylece anayasaya aykırılık markanın kullanılmamasının yaptırımının iptal değil hükümsüzlük biçiminde düzenlenmiş oluşu sonucunda ortaya çıkmaktadır buna karşılık markanın kullanılmamasının yaptırımının iptal olarak öngörülmesi durumunda marka hakkı geçmişe doğru ortadan kalkmayacağından geçmişe etkili şekilde mülkiyet hakkına müdahale edilmemiş olacak kazanılmış haklara dokunulmayacak ve böylece hukuk devleti ilkesine aykırılık ve mülkiyet hakkı ihlali söz konusu olmayacaktır dolayısıyla tescilli bir markanın kullanılmamasının yaptırımının sayılı khkde iptal yerine hükümsüzlük biçiminde düzenlenmiş oluşu takdir sınırlarını aşarak anayasaya aykırılık hali meydana getirmektedir bu nedenle yüksek mahkemenizce yapılacak inceleme yerindelik denetimi değildir nihayet sayılı khknın maddesi gereğince kullanılmayan marka geçmişe etkili olacak biçimde hükümsüz kabul edildiğinden marka sahibinin mülkiyet hakkına sınırlama getirilmekte olup özünde bir mülkiyet hakkı olan marka hakkı ancak yasa ileesas sayısı karar sayısı sınırlanabilecek iken türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı şekilde kanun hükmünde kararname ile marka hakkının sınırlanması türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırı olup bu nedenle dahi anılan khknın maddesinin iptali gereklidir yukarıda açıklanan nedenler ile türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ile sayılı yasanın maddesi gereğince sayılı markaların korunması hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin iptali konusunda yüksek mahkemenizin takdir ve gereği arz olunur | 1,381 |
esas sayısı karar sayısı kanun itiraza konu hakkın etkili biçimde kullanılmasını sağlamak için toplu iş sözleşmesini akdeden sendikaya üye olmaksızın toplu iş sözleşmesinden faydalanma hakkını sağlamak üzere dayanışma aidatı kurumunu düzenlemiştir dayanışma aidatını ödeyerek ti̇sten faydalanma imkanı sunulması bireylerin istedikleri sendikaya üye olma ya da üye olmama haklarının garantisidir bireyin işverene toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödeyerek faydalanma talebini ilettiği andan itibaren yani kendi iradesi ve ekonomik yükümlülüğü kabul etmesiyle sendikalı sendikasız işçi ayrımı kalkmalıdır esasen sayılı kanunun tüm sistematiği bu şekilde düzenlenmiş olmasına rağmen anılan kanun metni ile talebin geçerliliğinin imza tarihi olarak belirlenmesiyle sendikal tekelleşmeye sebebiyet verilmiş ve sendikal özgürlük ortadan kaldırılmıştır i̇şçi sendikaları toplu iş sözleşmesi imzaladıkları işyerinde çalışanların başka bir sendikaya üye olması veya sendikaya üye olmamak istemesi konusunda söz konusu yasal düzenlemeyi işçileri üyeliğe zorlamak için kullanabileceklerdir dolayısıyla sayılı kanunun toplu iş sözleşmesinden yararlanma başlıklı maddesinin fıkrasında yer alan i̇mza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur cümlesi anayasanın maddesine aykırı olup sendikal özgürlüğü ihlal etmektedir açıklanan tüm bu nedenlerle sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununun maddesinin fıkrasında yer alan i̇mza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi gereğince iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir sonuç ve i̇stem sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununun maddesinin fıkrasında yer alan i̇mza tarihinden önceki talepler imza tarihi itibarıyla hüküm doğurur cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur | 237 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan danıştay beşinci dairesinin günlü esas karar sayılı kararında anayasaya aykırılık savının gerekçesi olarak şunlar ileri sürülmektedir sayılı muhasebei umumiye kanununun maddesinde her mali yılda devletin varidat ve mesarifinin bütçe kanunu ile tayin olunacağı belirtildikten sonra maddesinde bu kanunun bir metinden ve maddede belirtilen cetvellerden terekküp edeceği hükme bağlanmıştır bu hükümler karşısında bütçe kanuna ekli bütün cetvellerin de kanun hükmünde cetveller olduğunu kabul etmek gerekir diğer taraftan anayasanın bütçe ile ilgili maddesinin son fıkrasında bütçe kanuna bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz denilmektedir bu fıkra hükmünden bütçe ile ilgili hükümler deyiminden ne anlaşılmak gerektiği anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında bütçe ile ilgili hükümler deyimini malî nitelikte hüküm anlamında değil bütçenin uygulanması ile ilgili bütçenin uygulanmasını kolaylaştırıcı veya kanun konusu olabilecek yeni bir kurallı kapsamamak koşulu altında açıklayıcı nitelikte hükümler olarak düşünmek zorunludur şeklinde açıklanmış bulunmaktadır metni aynen yukarıya alınan yılı bütçe kanununun cetvelindeki hüküm ise memurun maaşından kesinti yapılmasını öngören bir hüküm olması dolayısiyle yeni bir malî yükümlülük getiren ve böylece ayrı bir kanun konusu olabilecek nitelikte bir hüküm olup bütçenin uygulanması ile ilgili açıklayıcı bir hüküm niteliğinde değildir bu durumda yılı bütçe kanununun cetvelinin gayrimenkul kiraları bölümü yeni bir malî yükümlülük getirdiği ve anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğu görüşü ile danıştay beşinci dairesinin sırasına kayıtlı dosyasının anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usûlleri hakkındaki sayılı kanunun maddesi gereğince bu konuda karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 241 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının maliki olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi kireçocağı mahallesi ada parsel sayılı taşınmazın imar planlarında ağaçlandırılacak alan olarak planlanmasına rağmen kamulaştırılmadığı bu nedenle davacının mülkiyet hakkı kısıtlanarak zarara uğratıldığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tl tazminat ve ayrıca kamulaştırmasız elatma işlemi tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,895 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik görüşüne i̇li̇şki̇n gerekçe sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasını anayasaya aykırı gören danıştay sekizinci dairesinin gerekçesi özeti şöyledir anayasanın maddesine göre vergi resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur bir malî yükümün kanunla konulmuş sayılabilmesi için kanını yoluyla yükümün belirlenmesi yeterli değildir yükümün hiç değilse en yüksek sınırım da yasama tasarrufu ile saptanması gerekir sayılı kanunun maddesindeki çiftçilik ve çiftçi tanımlanması kapsamına girenlerin odaya üye yazılmaları ve yıllık aidat ödemeleri zorunludur bu durum yıllık aidata anayasanın maddesindeki ve benzeri malî yükümler niteliğini vermektedir sayılı kanun madde yalnızca odalara ilk yazılacaklardan giriş ücreti ve yazılı olanlardan yıllık aidat alınacağını hükme bağlamış bunlara ilişkin tarifelerin tüzükte belirtilecek usullere göre saptanacak dereceler üzerinden düzenlenmesi işini oda yönetim kurullarına ve meclislerine bırakmıştır böylece davacıdan istenen yılık aidatın matrahı oranı en düşük ve en yüksek sınırı kanunda yer almamakta idari bir tasarruf demek olan tüzüğün ve maddeleriyle düzenlenmektedir sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasıbu durumuyla anayasanın maddesine aykırıdır | 160 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesi şöyledir dâva dosyasının incelenmesinden davacının tarihli dilekçesiyle babasından dolayı yetim aylığı bağlanması isteminde bulunduğu bu isteminin sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinin bendi ölüm tarihinde yaşını ortaöğrenim yapmakta ise ve yüksek öğrenim yapmakta ise yaşını doldurmamış erkek çocuklara aylık bağlanır bendi ise ölüm tarihinde iyileştirilmesi olanaksız hastalıklarının veya sakatlarının çalışmalarına engel olduğu sağlık kuruluna onaylanacak raporla tespit edilenlere muhtaç olmaları şartıyla ölüm tarihindeki yaşları ne olursa olsun ölüm tarihini izleyen aybaşından sonradan bu şekilde malûl ve muhtaç duruma düştükleri anlaşılanlara kendileri veya veli veyahut vasileri tarafından sandığa müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır hükmünü amirdir ankara numune hastanesince verilen günlü sağlık kurulu raporunun sandık sağlık kurulunca günü incelenerek malûliyeti kabul edilmiş olmakla birlikte ankara yenimahalle i̇lçe i̇dare kurulunca sskdan emekli aylığı alması nedeniyle muhtaç olmadığına karar verildiğinden aylık bağlanmasına imkan bulunmadığı belirtilerek dava konusu işlem ile reddedilmesi üzerine davanın bu işlem ile dayanağı sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır davacı mahkememizde tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde yetim aylığı bağlanmasında kız erkek çocuk ayrımı getiren dava konusu işlemin dayanağı olan sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu ileri sürmektedir sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinde ölüm tarihinde yaşını ortaöğrenim yapmakta ise ve yüksek öğrenim yapmakta ise yaşını doldurmamış erkek çocuklara aylık bağlanır ölüm tarihinde yaşını doldurmuş ve öğrenci olmamaları nedeniyle aylık bağlanmamış erkek çocuklara öğrenim durumlarına göre yukarıdaki bentte belirtilen yaşları geçmemek şartıyla aylık bağlanır yetim aylığını almakta iken öğrenim durumlarına göre yukarıda belirtilen yaşları doldurmaları veya öğrencilik durumlarının sona ermesi nedeniyle aylıkları kesinlen veyahut ortaöğrenimde yaşını doldurmuş olmaları nedeniyle aylık bağlanmamış erkek çocuklardan yukarıda belirtilen yaşları geçmemek şartıyla yeniden veya ilk defa öğrenci olanlara öğrenci oldukları tarihi takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır ortaöğrenimi bitirdikten sonra ve yaşını doldurmadan önce ilk ders yılında yükseköğrenime başlayan erkek çocukların aylıkları aralıksız ödenir ortaöğrenimi bitirdikten sonra yükseköğrenime devam edebilmek için yurt dışında yabancı dil öğreniminde geçen sürenin en çok bir yılı ile master ve lisans üstü uzmanlık öğrenimlerinde geçen sürelerin tamamı yükseköğreniminden sayılıresas sayısı karar sayısı bir yükseköğrenim bitirilmesinden sonra ikinci bir yükseköğrenimde geçen süreler ile doktora ve ikinci defa yapılan master veyahut lisans üstü uzmanlık öğrenimde geçen sürelerde aylık ödenmez ölüm tarihinde iyileştirilmesi olanaksız hastalıklarının veya sakatlıklarının çalışmalarına engel olduğu sağlık kurulunca onaylanacak raporla tesbit edilenlere muhtaç olmaları şartıyla ölüm tarihindeki yaşları ne olursa olsun ölüm tarihini izleyen aybaşından sonradan bu şekilde malul ve muhtaç duruma düştükleri anlaşılanlara kendileri veya veli veyahut vasileri tarafından sandığa müracaat tarihlerini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır aylık almakta iken yukarıdaki bent kapsamına girdikleri aynı şekilde anlaşılanların aylıkları yaşları dolayısıyla aylıklarının kesilmesi gereken tarihte kesilmeyerek ödenmeye devam edilir hükmü yer almaktadır davacının maluliyeti kabul edilmiş olmakla birlikte ankara yenimahalle i̇lçe i̇dare kurulunca sskdan emekli aylığı alması nedeniyle muhtaç olmadığına karar verildiği için istemi reddedilmiş bulunduğundan yetim aylığı bağlanmamıştır bu duruma sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinin iş bu dava sebebiyle uygulanacak hüküm olduğunda duraksama bulunmamaktadır tc anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmektedir anayasanın metni yukarıya alınan kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin anlamı ve kapsamı anayasa mahkememizin bir çok kararında vurgulanmıştır anayasa mahkememize göre anayasanın maddesi aynı hukuksal durumunda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayrımı önlemeyi amaçlamıştır bu madde eylemli eşitliği değil hukuksal eşitliği öngörmekte aynı durumda olanların ayrı kurallara bağlı tutulmasına sakıncalı kılmaktadır eşitlik ile güdülen amaç aynı koşullar içinde özdeş nitelikli olanların yasalarca aynı işleme tabi tutulması başka bir deyişle eşitler arasında eşitliğin sağlanmasıdır anayasanın maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde eşitlik yani hukuki eşitlik kastedilmiştir görüldüğü üzere anayasa mahkememizin aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında hukuken geçerli haklı bir nedene dayanmayan ayrımların anayasanın maddesinde öngörülen ve anayasada yer alan en önemli kavramlardan biri olan yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı düşeceği kabul edilmektedir sayılı tc emekli sandığı kanununun maddesinde kız çocukları için yaş malûliyet ve muhtaçlık şartı aranmaz iken aynı hukuksal durumda olmalarına karşın erkek çocukları için şart öngörülmesinde anayasanın maddesi hükmüne aykırılık açık olduğu gibi anayasanın maddesinde yer alan anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz ve maddesinde yer alan devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır maddesi hükümlerine de aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak tc emekli sandığı kanununun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın ve sayılı yasanın maddeleri uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara değin davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ekleri ve savunma dilekçesinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi | 785 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir a genel i̇ptal sebepleri̇ tarih ve sayılı kanun günlü ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir söz konusu kanun genel olarak anayasanın başlangıç bölümünün ve inci paragrafı ile ve üncü maddelerine aykırıdır şöyle ki yılında çıkartılan sayılı sermaye piyasası kanununda yılında sayılı kanunla yılında ise sayılı yetki kanununa dayanılarak sayılı kanun hükmünde kararname ile bir dizi değişiklikler yapılmıştır yüksek mahkemenizin gün esas ve sayılı kararıyla sayılı yetki kanunu ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin iptal etmesiyle ortaya çıkan hukuki boşluğu doldurmak gerekçesiyle hazırlanan ve iptal edilmiş bulunan khk ile hemen hemen benzer hükümleri ihtiva eden ve anayasamıza aykırılığı nedeniyle iptali istenilen bu kanuna bir bütün olarak bakıldığında tamamıyla bir tepki niteliği taşıdığı herhangi bir reform özelliğinin bulunmadığı sermaye piyasasının gelişimine katkı sağlayacak herhangi bir düzenleme içermemektedir sermaye piyasasında hızlı değişim olduğu ve buna bağlı olarak da değişiklik yapma gereği doğduğu ifade edilmektedir yapılan düzenlemeler genelde aracı kurumlarla ilgili olup tedricî tasfiye ile yatırımcıları koruma fonu ve vadeli işlem piyasası düzenlenmektedir anayasada yer alan temel ilkelere ayrılıklar taşıması yanında bu kanunla yapılan en büyük yanlış kobi̇lerin halka açılma ve menkul kıymet ihraçlarının basitleştirilmesi yönünde önemli ve reform niteliğinde ciddi bir hüküm içermemesidir halbuki kanunun genel gerekçesinde bahsedilen gelişmeler halka açık şirketlerin faaliyetleri sayesinde gerçekleşmiştir kanunun hem genel gerekçesinde hem de maddelerin gerekçelerinde sıkça abd ve batı avrupa ülkelerinin uygulamalarına atıfta bulunulmaktadır halbuki bu ülkelerin hepsi kobi̇lerin sermaye piyasasından yararlanmaları için kendi içlerinde sermaye piyasasına girişlerini kolaylaştırıcı tedbirler almışlardır bu kanun hükümleriyle halka açık ortalıkların yükümlülüklerini artırmakta kobi̇lerin sermaye piyasasına girişleri daha da imkansız hale getirilmektedir halka açık ortalıklar yönünden getirilen düzenlemeler basitleştirici ve kolaylaştırıcı olmak bir yana sermaye piyasası kurulunun şimdiye kadar mevcut kanuna aykırı olarak ve yasal dayanaktan yoksun bir şekilde keyfi ve haksız uygulamalarının anayasamıza aykırı bir şekilde oluşturulan metinlerle yasal düzenlemeye kavuşturulması yanlış eylemlerine hukuki formal kılıf hazırlanması gayretinden başka bir şey değildiresas sayısı karar sayısı ülkemiz sermaye yetersizliği nedeniyle en çok yerli veveya yabancı sermayeye ihtiyaç duyulan bir ülkedir i̇şsizlik ve gelir dağılımında adaletsizlik sorunu ancak yerli ve yabancı sermayenin yatırımaüretime yönlendirilmesi ve kobi̇ler olarak nitelenen küçük ve orta boy çok ortaklı şirketlerin teşviki ile sağlanabilir anayasanın ve inci maddelerinde gösterilen kurallar çerçevesinde bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilirken dahi bu yetkinin belirlenmiş ve yetki yasasında belirtilen amaç kapsam ve ilkelere uygun olması gerekmektedir yasanın öngörmediği bir konuda düzenleme yapan khknin anayasaya aykırı olacağı hususunda yüksek mahkemenizin yerleşik içtihatları bulunmasına ve anayasanın maddesinde öngörülen yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine rağmen kanunla düzenlenmesi gereken pek çok konu iptalini istemiş olduğumuz sayılı kanun hükümleriyle sermaye piyasası kuruluna devredilmektedir bu kanunun ileride maddeler halinde değineceğimiz ilgili hükümlerinin tetkikinden de görüleceği üzere sermaye piyasası kuruluna usul ve esasları tespit etmek şeklinde belirsiz görevler izafe edilmesi ya da her türlü tedbiri alır şeklinde hudutsuz yetkiler verilmesi anayasanın maddesinde yer alan türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak hükmüne ve temel insan haklarının ancak kanunlarla ve anayasa ilkeleri dahilinde sınırlandırılabileceği kurallarına aykırıdır bir taraftan yabancı sermayenin teşvikine imkan sağlamak gerekçesiyle anayasada değişiklik yapılarak tahkim kanunu çıkartılırken diğer taraftan bu kanun hükümleriyle anayasanın belirtilen maddelerine aykırı bir şekilde yapılan düzenlemelerle yerli sermayenin önüne adeta aşılamaz engeller getirilmesi iktisadi düşünce sistemi bakımından da büyük bir çelişki teşkil etmektedir hukuk devleti anlayışı içersinde aslolan anayasamızın ve inci maddelerinde yer alan ilkeler doğrultusunda kanun kurallarının yasama organı marifetiyle düzenlenmesidir sermaye piyasası kurulunun yetkilerini belirsiz ve sınırsız bir şekilde artıran ve tümüyle iptalini talep ettiğimiz sayılı kanun anayasanın başlangıç bölümünde yer alan ve inci paragrafı ile ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir maddeleri̇ i̇ptal sebepleri̇ sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır söz konusu madde aynen şöyledir sermaye piyasası kanununa ilave edilen bu ek madde anayasanın maddesine aykırıdır çünkü anılan maddenin fıkrasındaesas sayısı karar sayısı merkezi kayıt kuruluşunun kuruluş faaliyet çalışma ve denetim esasları bakanlar kurulunca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir denilmekte fıkrasında ise sermaye piyasası araçlarının nama veya hamiline yazılı hesaplarda kayıt esasları ile kayıtların nasıl tutulacağı ve kayıtların tutulmasında yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esaslar kurulca bir tebliğ ile belirlenir hükmü yer almaktadır i̇şte bu hükümler bütün kanunlar uygulama için çıkarılır kanunun nasıl uygulanması gerektiğini belirleyici ancak tbmmdir onun dışında başka bir merciin tarifine gerek yoktur şeklindeki genel kabul görmüş hukuk kuralına aykırı bir düzenlemedir maddenin fıkrası ile bakanlar kuruluna fıkrası ile de spkna verilen görev ve yetkilerin sınırları açıkça belirtilmemiş kanunun uygulanmasına ait usul ve esaslar şeklinde genel bir ifade ile bakanlar kuruluna ve kurula tbmmnin anayasanın maddesinden kaynaklanan kanun yapma yetkisi devredilmiştir bakanlar kurulu ile sermaye piyasası kurulu spknun kanunda belirlenmeyen hususları özellikle de temel sosyal ve ekonomik hakları çıkaracağı yönetmelik ve tebliğlerle düzenleme yoluna gitmesine imkan sağlanmıştır oysa anayasanın hangi alanlarda tüzük çıkarılabilir konusunu düzenleyen ve yine hangi alanlarda yönetmelik çıkarılır konusunu düzenleyen üncü maddelerine bakıldığında sırf kanun muhtevasının şekli bakımdan uygulanmasına dair olan konularda anılan hukuk metinlerinin çıkarılacağı vurgulanmakta temel hak ve özgürlükler ile temel sosyo ekonomik konular bunlar içerisine girmemektedir onlar ancak any gereği yasama organınca düzenlenmekte ve bu haklar ancak yargı kararı ile kısıtlanabilmektedir nitekim anayasa mahkemesi değişik zamanlarda verdiği kararlarında temel hal ve özgürlüklere yalnızca yasalarla konulacak sınırlandırmalar için söz konusu olduğundan anayasanın öngördüğü bir temel hak ve özgürlüğün yine anayasaca sınırlandırılması durumunda anayasanın üncü anayasası mad maddesinin uygulanma yeri olamaz denilmek suretiyle temel haklardaki sınırlamada en aşağı metin kanundur ondan daha aşağısı düşünülemez ama burada durum hiç de öyle olmamıştır i̇şin sınırlandırılması hükümet kararına ya da bir kamu kurumunun çıkaracağı tebliğe iç düzenlemeye bırakılmıştır bak amk amkd sayı eözbudun örneğin kanun ve de başvuru süreleri açıkça belirtilmemiş iken bakanlar kurulu ya da sermaye piyasası kurulu spk yayımlayacağı yönetmelik ve tebliğlerle süre belirleme ya da başvuruları süresiz bekletme imkanı verilmektedir bu ve benzeri nedenlerle kanun sp kanunu ek a fıkra ve hükümleri anayasa ye aykırıdır aynı zamanda bu hüküm vergi̇ usul kanunu mükerrer madde ek m hükmü ile de çelişmektedir anılan madde hükmü şöylediresas sayısı karar sayısı mükelleflerin sattıkları emtia veya yaptıkları işler nedeniyle ortaya çıkan alacak ve borçları için bono veya poliçe düzenlemeleri halinde bu poliçe veya bonoların türk ticaret kanunu uyarınca bulunması gereken bilgilerin yanı sıra aşağıdaki hususları da ihtiva etmesi zorunludur müteselsil seri ve sıra numarası alacaklı ve borçlunun adı adresi bağlı olduğu vergi dairesi ve hesap numarası bono poliçe çek senet tahvil hisse senedi finansman bonosu kar ortaklığı belgesi ve benzeri kıymetli evrakın vergi belge düzenini sağlamak açısından ihtiva edeceği bilgileri belirlemeye maliye ve gümrük bakanlığı yetkilidir şimdi burada mükellefler bir konuda iki ayrı hüküm ve iki ayrı kurum ve uygulamayla karşı karşıyadırlar i̇şte bu durum hukuk normları toplumda güven ve istikrarı sağlamak için vardır genel ilkesine de ters düşmektedir nitekim madde hükmüne göre kaydi sistemin ana kuruluşu merkezi kayıt kuruluşu mkk dur sermaye piyasası araçları üzerindeki mülkiyet intifa rehin gibi haklar bu kuruluş tarafından yapılacak kayıtla ihdas edilecek ve ihtiyati tedbir ve haciz gibi yargı kararları ile birlikte üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilecektir mkk kayıtları adeta sermaye piyasası araçlarının tapu sicili kaydı niteliğinde olacaktır hukuken bu derece önemli olan kayıtlar için dayanak olarak yeterli belge yerine sadece bir bildirimden söz edilmesi bu bildirimin kimler tarafından ve ne şekilde yapılacağının belirtilmemesi ve bütün bu belirsizlikler üzerine yapılacak olan mülkiyet rehin intifa ihtiyati tedbir ve haciz kayıtlarının üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi çok önemli hukuki sorunlar doğuracaktır mkkna kaydedilen sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde kuruluşa yapılan bildirim tarihinin esas alınacağına dair hüküm de bildirimin kimin tarafından ne şekilde yapılacağının kanunda belirtilmemiş olması nedeniyle kimin hangi şekilde yapacağı bildirim tarihinin esas alınacağı kabul edildiğinde uygulamada sorunlar çıkmasına yol açacağı muhakkaktır hukuk güvenliği açısından sermaye piyasası araçları üzerinde kurulacak olan mülkiyet intifa rehin hakları ile konulacak olan ihtiyati tedbir ve hacizlerin ihdas tadil ve kaldırılma ve ileri sürülebilme esaslarının kanunla düzenlenmesi gerekirken yukarıdaki hususların bankalar kurulunca çıkarılacak yönetmelik ile spknun tebliğlerine bırakılması çok yönlü sakıncalar içermektedir ayrıca hukukumuzda tapu sicili ticaret sicili gemi sicili gibi resmi siciller etraflı bir kanuni altyapıya dayalı olarak tüzükle düzenlenmiştir kayıtların nasıl tutulacağı ve kayıtların tutulmasında yapılacak işlemlere ilişkin usul ve esasların kanun veya tüzük yerine sermaye piyasası kurulu spk tebliğleri ile düzenlenmesi hukuk devleti ve hukuk devletinin temel özelliği ile hukukun her nevi güvenliği sağlaması temel ilkeleri açısından sakıncalıdır ayrıca sermaye piyasası araçları üzerinde kurulan maddi hukuka ilişkin hakların ihdası tadili sona ermesi gibi hususların bakanlar kurulunca çıkarılması öngörülen yönetmeliğe ve sermaye piyasası kurulu spk tebliğlerine bırakılması sık sık bu yönetmelik ve tebliğlerde yer alacak hükümlerin türk ticaret kanunu medeni kanun borçlar kanunu veesas sayısı karar sayısı i̇cra ve i̇flas kanunu gibi ana kanunların taşınır mallar ve haklarla ilgili hükümlerine aykırılıkları nedeniyle geçersizliklerinin ileri sürülmesine yol açacaktır bu da hukuk güvenliğini ve hukukun toplumda istikrarı sağlayacağı genel ilkelerini ihlal edici zihinlerde kuşkular acabalı sorular uyandırıcı genel ilkeleri zedeleyici bir durumdur madde fıkrasındaki kayıt edilen hakların spk uyarınca senede bağlanma zorunluluğu yoktur hükmü maddede benimsenen kaydi sistemle bağdaşmamaktadır bu hükümle kaydi sistem yanında senet düzenlemesine ve tedavülüne imkan verilmek suretiyle sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların hem merkezi kayıt kuruluşu kayıtlarıyla ve hem de kıymetli evrak niteliğindeki senetlerle ileri sürülebilmesi gibi çelişkili ve hukuk güvenliğini ortadan kaldıran bir ikileme yol açılmış olacaktır kaldı ki anılan hüküm kanunun geçici hükmü karşısında gereksizdir merkezi kayıt kurulu mkk ile ihraççıların ve aracı kuruluşların tuttukları kayıtların yanlış tutulmasından dolayı hak sahiplerine karşı kusurları oranında sorumlu tutulacaklarına dair olan hüküm de eksik ve hukuken yanlıştır çünkü bir kere mkknun tuttuğu kayıtlar esas olduğuna veya olması gerektiğine ve sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesinde bu kayıtlar esas alındığına göre sermaye piyasası araçları üzerindeki hakların ileri sürülebilmesi bakımından esas alınmayan aracı kuruluş kayıtlarının sorumluluğa esas alınmasını anlamak mümkün değildir i̇kinci olarak kaydi sisteme ve merkezi kayıt kuruluşuna düzenleme olanağı kuruluşu oluşturma ve denetim bakımlarından egemen bulunan spknun kayıtları yanlış tutulmuş olması nedeniyle doğacak zararlardan dolayı neden sermaye piyasası kurulunun sorumlu tutulmadığını anlamak da mümkün değildir üçüncü olarak kayıtların yanlış tutulmuş olmasından doğan sorumluluğun mkk ihraççılar ve aracı kuruluşlar arasında kusurları oranında taksimi uygulamada kayıtların yanlış tutulmuş olmasından dolayı zarar gören hak sahiplerinin haklarını elde edebilmelerini fevkalade zora sokacaktır dördüncü olarak sorumluluk nedeninin sadece kayıtlarının yanlış tutulmuş olmasına inhisar ettirilmesi de hatalı olacaktır kayıtlar yanlış değil de eksik tutulmuşsa sorumluluk söz konusu olmayacak mıdır nihayet kayıtların yanlış ve eksik tutulmuş olmasından doğan sorumluluğun kusura bağlanması da vahim bir hukuki hatadır bu gibi durumlarda adil olan kusursuz sorumluluktur örneğin devlet tapu sicillerinin tutulmasından doğan tüm zararlardan kendisi memurunun herhangi bir kusuru olsa da olmasa da sorumludur eğer memurun kusuru varsa ödediği tazminat için ona rücu edebilmektedir mk işte burada da öyle bir objektif kusur sorumluluğu getirilmeli idi kayıtların iyi tutulmamasından veya yanlış tutulmasından merkezi kayıt kurulu ile sermaye piyasası kurulu müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalı ve kusurları varsa ihraççılara aracı kuruluşlara ve diğer ilgililere rücu edebilmelidir daha önce de belirtildiği üzere kaydi sisteme geçirilmesi çok yararlı olmakla beraber kanunun bu ek a hükmü sakıncalar içermektedir bu maddenin gerekçesinde de belirtildiğine göre i̇ngiltere yılından beri bu sistemi kurmaya çalışmaktadır kanaatımızcaesas sayısı karar sayısı kaydi sisteme geçilmesi aceleye getirilmiş ve bu alanın uzmanlarının görüşleri alınmadan ek a kanunlaştırılmıştır nihayet sp kanununa eklenen md hükmü yukarıda belirtilen tüm yetersizliklerine rağmen olduğu gibi bırakıldığından bu kez geçici gereğince tarihinden itibaren artık hisse senedi çıkarılması söz konusu olamayacağına ve bu tarihten önce çıkarılmış olan hisse senetlerinin de tarihine kadar ihraççı kuruluşlara bunların yetkili kıldığı aracı kuruluşlara veya merkezi kayıt kuruluşuna teslim edilmesi zorunlu bulunduğuna göre sp kanunu fıkrasının sermaye artırımının ticaret siciline tescilinden önce hisse senedi çıkararak halka verilmesini öngören ve bu haliyle türk ticaret kanununun ttk sistemine aykırı ve çok sakıncalı olan hükmünün yürürlükten kaldırılması gerekirdi sonuç olarak maddedeki düzenleme anayasa md de düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı hükümlerine de aykırılıklar içerdiği gibi özel teşebbüs kurma özgürlüğünü kısıtlamaktadır özellikle hamiline yazılı hisse senetlerinin teslim ile nama yazılı hisse senetlerinin de ciro ile el değiştirmesini önleyen bu düzenleme sözleşme özgürlüğünü kısıtlamakta ve serbest piyasa ekonomisi koşul ve kurallarına aykırı düşmektedir anılan yasal düzenlemeyle mkknda meydana gelebilecek bir hatanın ve yolsuzluğun pay sahiplerinin haklarını tamamen yok edebileceği gözetilmemiştir bu düzenleme anayasa mülkiyet hakkı kenar başlığını taşıyan madde de ifadesini bulan herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmüne aykırıdır bu hakkı kısıtlayıcı hükümler içermektedir ülkemizdeki tüm şirketlere ait ortaklık paylarının tek merkezde toplanmak istenmesi şirketleri yatırımcıları ve hak sahiplerini bürokrasinin insafına ve idarenin keyfiliğine terk eden bir düzenleme olmakla özünde anayasanın ruhuna ve temel insan haklarını düzenleyen uluslararası metinlere aykırılıklar da vardır yine bu hak sınırlamaları de ifade edildiği gibi ancak kamu yararı nedeniyle ve yine çıkarılacak kanunla olmaktadır daha aşağı bir metinle bunu düzenlemek mümkün görülmemiştir bu nedenle kaydileştirme öncelikle kamu menkul kıymetleri için yapılanlı banka ve aracı kurumların fiktif repo yapmalarının önüne geçilmelidir kaldı ki yatırımcı bazında saklama işlemlerine mevcut yasa hükümleriyle geçilmiştir yani yasal yetkisizlik söz konusu olmadığı halde piyasanın ının kaydi sistem dışında tutulması ve gibi bir azınlık için yasal düzenlemeye gidilmesinin maksadı anlaşılamamaktadır böyle bir düzenleme anayasanın imkan ve fırsat eşitliği ilkesini hükme bağlayan hükümlerine aykırılıklar içermektedir diğer taraftan mkknun kayda aldığı sermaye piyasası araçları hisse senetleri vb üzerinde haklar oluşturması bu hakları kaldırması veya sınırlamalar getirmesi gibi konuların kanunda açıkça belirlenmesi gerekirdi bu yetkilerin çıkarılacak yönetmelikle bakanlar kuruluna ve tebliğle spkna bırakılması hukukun temel ilkelerine ve anayasa yasama yetkisi yan başlığını taşıyan deki yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır mkk tarafından kayda alınacak hakların senede bağlanması mükellefiyeti ortadan kaldırılırken hisse senedi ve pay devirlerinin nasıl yapılacağına ilişkin olarak kanunda yer verilmeyen yasal düzenleme yetkisi çıkarılacak tebliğle spkya bırakılmaktadıresas sayısı karar sayısı ayrıca üçüncü şahıslara karşı ileri sürülebilmesi için mkk na yapılacak bildirimin kimler tarafından ve nasıl yapılacağı hususunda da hiçbir açıklık bulunmadığı gibi bu kayıtların tapu kayıtları gibi aleni olduğu yönünde bir hüküm bulunmaması uygulamada pek çok hukuki ihtilaflara yol açabilecektir sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır anılan madde aynen şöyledir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sermaye piyasası kanununun maddesinin ve fıkraları anayasanın yasama yetkisi başlığını taşıyan nci maddesine çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenliyen inci maddesine cumhuriyetin niteliklerini belirleyen nci maddesindeki demokratik devlet ilkelerine aykırıdır söz konusu fıkralar aynı zamanda i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin ve maddelerine de aykırıdır bilindiği gibi i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin ve maddeleri şöyledir madde de yer alan herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz hükmü ile madde herkesin çalışma işini serbestçe seçme adaletli ve uygun koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddenin belirtilen fıkraları ile halka açık olmayan ve spk nun koyduğu niteliklerde bulunmayan kişilik bir aile şirketinin hisse senetlerinin bir şekilde el değiştirmesi ikinci el piyasa oluşması halinde dahi hiç ilgisi olmadığı halde böyle bir yolla halka açık anonim şirket sayılması sağlanmaktadır burada özellikle üzerinde durulması gerekli olan husus halka açık şirketin hisse senetlerinin hangi oranda alındığı takdirde bir aile şirketinin halka açık sayılacağının kanunda belirtilmeyip spknun takdir ve yetkisine bırakılmasıdır bu kişilik aile şirketinin hisse senetlerinin bir şekilde kişilere devri suretiyle el değiştirmesi dolayısıyla birdenbire halka açık şirket sayılması çok önemli bir olaydır yasada fıkra kurulca yapılan incelemelerde bu kanuna tabi ortaklıkların menkul kıymetlerinin ikinci el piyasasının oluştuğu anlaşıldığı taktirde kurul bu ortaklıkların menkul kıymetlerine borsada işlem görme şartı getirebilir hükmüne de yer verilmiş olup ikinci el piyasanın oluşmasından neyin anlaşılması gerektiğine açıklık getirilmemiş ve kişilik hakları ile çalışma ve sözleşme özgürlüğü kısıtlanmıştır vergi kanunları veya diğer maddi yükümlülüklere ait konularda çıkartılmış kanunlarda vergi nispet ve miktarının alt ve üst sınırları açıklanmakta ve bu taban ve tavan arasında takdir hakkı bakanlar kuruluna verilmektedir burada ise kişilik haklarına dokunan böyle bir olayda hisse almak suretiyle kurulacak ortaklık oranının alt ve üst sınırları bile belirtilmeden oranesas sayısı karar sayısı tespitinin ve ikinci el piyasasının oluştuğu olgusu tespitinin doğrudan doğruya spkna bırakılması anayasaya aykırıdır maddedeki ortaklık hisse oranının kanunla tayin edilmeyip bu yetkinin spkna devredilmesi ve ikinci el piyasasından neyin anlaşılması gerektiğine açıklık getirilmemiş olması ve bir aile şirketinin birkaç hissesinin şu veya bu şekilde el değiştirmesi gibi sıradan bir işlemde dahi bu aile şirketinin menkul kıymetlerine borsada işlem görme şartı getirilmesi anayasa hükmüne aykırılık oluşturur bu maddenin uncu fıkrasında halka açık anonim ortaklıkların esas sözleşmelerinin değiştirilmesi için sanayi ve ticaret bakanlığına başvurulmadan önce kurulun uygun görüşünün alınması zorunludur hükmü yer almaktadır halbuki bu konuda ana sözleşme değişikliğinin yapılacağı genel kuruldan evvel sanayi ve ticaret bakanlığından ttk hükümlerine göre ön izin alınmaktadır spkyı hiç ilgilendirmeyen ve genel kurulun takdiri ile yapılan değişikliklerin idare organlarının takdirine ve onayına bırakılması bu suretle de şirketlerin genel kurullarını yapamaz hale düşürüp organsız kalmaları anayasa de yer alan çalışma ve sözleşme hürriyeti ile cumhuriyetin niteliklerini belirleyen deki demokratik devlet ilkelerine aykırılıklar taşımaktadır yapılan değişiklikle ortak sayısı den fazla olan anonim ortaklıklar halka açık anonim ortaklık olarak kabul edilmiştir fakat den fazla ortağı olduğunu tespit eden ortaklıklara kurul kaydına alınmak için başvuru mecburiyeti getirilmekle beraber ortaklığın bu müracaatından sonra spknın bu başvuruyu ne kadar bir sürede değerlendirip nasıl bir işlem yapması gerektiği kurul kaydına ne kadar sürede alınacağı hususlarında bir belirleme yapılmamıştır yasanın değişiklik maddelerinde belirtildiği üzere ortaklıkların yerine getirmeleri gereken pek çok mükellefiyetleri varsa kurulun da sorumluluğunun belirlenmesi gerekirdi bir tarafa onca külfetler getirilirken karşı tarafa aynı doğrultuda işlere ivme kazandıracak kurallar getirilmemiştir belli bir zaman geçtikten sonra başvurunun kabul edildiği sükutun ikrardan geldiği ikrar sayıldığı prensibi artık yasalarımıza yerleştirilmelidir halen ülkemizde yürürlükte olan kurallarda başvuru süre içerisinde cevaplanmadığında reddedilmiş kabul edilir mantığı bu yasada da geçerliliğini sürdürmektedir aslında yapılacak kısa bir incelemeyle tesbiti mümkün olan işler mevcut uygulamada kurulun yapılan müracaatları bir yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen değerlendirme yapmadan beklettiği basit bir soruşturmayla görülecektir bu bekletmenin hesabını vermesi sermaye piyasası kurulu spknun en tabii bir görevi ve sorumluluğu iken bu durumu kimse sormamakta ve istememektedir kurul kaydına almanın belli bir süre içerisinde sonuçlandırılması mecburiyetinin konulması ortaklığın biran evvel kurul denetimine girmesi bakımından yararlı olacağı gibi kayıt işleminin çabuklaştırılması halinde şirket yatırımcılarının ve piyasanın zarar görmesi önlenmiş olacaktır menkul kıymetlerin borsada işlem görmesi ilgili şirketlerin temel politikalarıyla ilgili bir karar olup bu karara idare organlarının müdahalesi serbest piyasa ekonomisi kurallarınaesas sayısı karar sayısı i̇mkb kotasyon yönetmeliği ile ttknun genel hükümlerine ve nihayet anayasanın demokratiklik ve teşebbüs özgürlüğü ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir belirtmek gerekir ki böyle bir düzenleme şirketlerin zaman kaybına yol açacak ve spk tarafından kolaylıkla kötüye kullanılabilecektir durum ttk ilkelerine ve akid serbestisine aykırıdır sanayi ve ticaret bakanlığının yetkisini anlamsızlaştıracak çağ dışı bir değişikliktir yasal yetkisi yokken olmayan yetkiyi varmış gibi kullanan sermaye piyasası kurulu spknun böyle bir düzenleme ile rekabet eşitliğini bozan veya siyasi nedenlerle bir şirketi kayına veya zora sokan işlemler yapması kuvvetle muhtemeldir kanun ile düzenlenmesi gereken konuları spknun tebliğlerine bırakan bu madde tümüyle anayasanın yasama yetkisi başlığını taşıyan nci çalışma ve sözleşme hürriyeti başlığını taşıyan inci maddesi hükümlerine aykırıdır sayılı kanunun maddesi anayasaya aykırıdır bu madde ile sermaye piyasası kanununun nci maddesinin anayasa mahkemesince iptal edilen altıncı fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir bu yeni düzenleme anayasanın kişilik haklarını ve çalışma hürriyetini düzenleyen ve uncu maddelerine anayasanın hak arama özgürlüğü ile ilgili inci maddesine aykırıdır şöyle ki yasanın fıkrasında yapılan düzenleme ile mevcut hükümdeki üncü maddede belirtilen hususlara aykırı kararlar ibaresi kaldırılarak yerine bu maddedeki esaslar çerçevesinde aldığı kararlar gibi çok genel bir anlamda düzenleme yapılmak suretiyle mala dayalı olanlar dahil her türlü vadeli işlem borsalarının halka açık anonim ortaklıkların sermaye piyasası kuruluşlarının yönetim ve denetim kurulları baskı altına alınmaktadır düzenleme tamamiyle bir keyfilik ve antidemokratik uygulama içermektedir bu düzenlemeyi anayasanın kişilik haklarını ve çalışma hürriyetini düzenleyen hükümleriyle bağdaştırmak mümkün değildir bu fıkra nın son cümlesinde yer alan şirket davanın açıldığını öğrendiği tarihi izleyen üç işgünü sonuna kadar durumu kurula bildirmekle yükümlüdür ifadesindeki süre çok kısa olup tüm önemli işleri bir yana bırakarak bu yükümlülüğü yerine getirmek bile en az on günlük bir zamanı alır adli idari veya cezai hangi alanda olursa olsun davanın taraflarına bu kadar bir kısa sürede cevap hakkı tanınması işlemi yerine getirme zorunluluğu söz konusu değildir basit bir günsüz ihzar işleminde dahi ihzar kesilen kişi acil işleri var ise onları ayarlasın düşüncesi ile kendisine saatlik bir süre tanınmaktadır buradaki iş işlemden daha mı önemsiz ya da daha mı basit asla nedenle usul hukukundaki makul bir süre ilkesine ve özgür makul ortamda savunma hakkı kullanımına ters düşmektedir yürürlükten kaldırılan hükümde yönetim kurulu aleyhine dava açıldığının öğrenildiği tarihten itibaren gün içinde durumu kurula bildirmekle yükümlü iken bu süre işgünü olarak düzenlenmiştir sürenin kısaltılması haklı bir gerekçeye de dayanmamaktadıresas sayısı karar sayısı maddedeki değişiklik anayasanın hak arama özgürlüğü ve kişilik haklarını çalışma hak ve hürriyetini düzenleyen hükümlerine tamamen aykırıdır sayılı kanunun maddesi de anayasaya aykırıdır anılan madde ile sermaye piyasası kanununun maddesinin son fıkrası yeniden düzenlenmiştir söz konusu madde şöyledir kanunun bu hükmü anayasanın mülkiyet hakkını düzenleyen ve fıkralarına çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen fıkrası hükümlerine aykırıdır şöyle ki burada getirilen kısıtlama sonucu özel girişimciliğe ve mülkiyet hakkına önemli bir müdahale söz konusudur zira zamanda meydana gelecek değer artışları nedeniyle bile olsa rehin gösterilen bir mal durağan bir borcun dışında bir başka mal için teminat gösterilememesi müteşebbisleri önemli ölçüde sıkıştırıcı olacaktır hareket ve yatırım özgürlüğünü kısıtlayacaktır nedenle bu hüküm de anayasa md ve hükümleri ile mk da yer alan özel hukuk ilkelerine aykırılık içermektedir sayılı kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır anılan madde şöyledir sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sermaye piyasası kanununun maddesinin ve fıkraları anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyetini düzenleyen çalışma hakkı ve ödevini düzenleyen türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini genel olarak düzenleyen maddelerine aykırıdır söz konusu madde aynı zamanda i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin ve maddelerine de aykırıdır çünkü işbu madde ile kayıtlı olmayan aşler ile kayıtlı olanlar arasında eşitsizlik meydana getirilmiştir bu eşitsizlik kayıtlı olmayan aşlerin lehine bir görünüm arzetmektedir bu durum rekabet şartını engelleyicidir zira borsa şirketleri kâr dağıtamamakta halka açık anonim ortaklık şeklinde bir yapı kazandırılmakta ancak hisse senetleri borsada işlem görmeyen şirketlere göre daha fazla kaynak kullanma zorunda bırakılmaktadırlar dağıtılmayan kâr payları da hisse senedi fiyatlarına yansıtılmaktadır halka açık anonim ortaklıkların hisse senetleri borsada hisse senetleri işlem görmeyen şirketlere nispetle hem mayıs ayı sonuna kadar kâr dağıtmak hem de dağıtılan kârları üzerinden gelir vergisini bir defada ödemek zorunda bırakılmışlardır böylece hem kâr dağıtımı hem de vergi ödemesi işlemleri halka açık şirketlerin kaynaklarını azaltmaktadır böyle bir durum da şirketleri kredi arayışına girmek ve kredi bulabilenleri de yüksek faiz ödemek zorundaesas sayısı karar sayısı bırakacaktır bu durum da yeniden sermaye artırımına gitmelerine ve hisse senedi fiyatlarının düşmesine neden olacaktır borsa şirketlerinden bazılarının kâr dağıtımı mecburiyeti getirilmesinde spknın yetkili olması benzer şirketler arasında farklılığa rekabet eşitliğini bozucu etkilere yol açacaktır bir tarafta sermaye piyasası kurulu spknca kayrılan diğer tarafta sermaye piyasası kurulu spknca zorlanan ve cezalandırılan şirketler grubu ortaya çıkacaktır bunun uygulamada pek çok örneği vardır mesela tire kutsan ve kartonsan bunlara örnektir maddenin fıkrasında getirilen değişiklikle kanunla düzenlenmesi gereken konularda kurula serbest piyasa ve rekabet kurallarını ihlal edebilecek nitelikte keyfi kararlar alma ve tebliğler çıkartma yetkisini tanımaktadır bu da bir bakıma yasama yetkisinin bir başka kuruma devri ya da yetki gasbı demektir adı ne olursa olsun evrensel insan haklarına girişim özgürlüğüne önemli bir müdahaledir ve anayasanın yukarıda değinilen maddelerine aykırıdır anayasasında yasama yetkisi tbmmne bırakılmıştır kanunla düzenleme alanının konu itibariyle sınırlandırılmamış olması anayasaya aykırı olmamak şartıyla her konunun kanunla düzenlenebileceğini ifade eder anayasa sınırları içerisinde devletin hukuk düzeninin yaratıcısı yasama organı tbmmdir bir sosyal ilişki alanını kanunla düzenleyerek devletin faaliyet alanı içine almaya veya devletin faaliyet alanı içindeki bir ilişkiyi bu alandan çıkarmaya yetkilidir i̇şte şimdi böyle bir önemli yetki ve düzenleme işi bu kanunun değişik maddeleriyle bakanlar kuruluna ve de sermaye piyasası kurulu spkna bırakılmaktadır yasama yetkisinin genelliği yürütme organına bırakılmış mahfuz bir düzenleme yetkisinin bulunmadığını da ifade eder yasama yetkisinin genelliği aynı zamanda yasama organının bir konuyu dilediği ölçüde ayrıntılı olarak düzenleyebileceği anlamına da gelir hal böyle olunca sp kanununda önemli değişiklikler ve eklemeler içeren bu sayılı kanunda bu türlü mahfuz düzenleme yetkisi nasıl olur da yürütmeye ya da bir kuruma bırakılabilir eözbudun maddenin fıkrasında halka açık anonim ortaklıklar sermaye piyasası mevzuatına uygun olarak düzenlenmiş ve bağımsız denetimden geçmiş üçer aylık ara dönemler itibariyle hazırladıkları mali tablolarında yer alan kârlarından temettü avansı dağıtabilirler denilmektedir ttknun bilânço ve gelir tablosunun kabulüne ve kârın dağıtılmasına ilişkin olup bu madde hükmüne aykırı olan hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilirken kanunun bu maddesi ile gerekçesi arasında açık çelişkiler bulunmaktadır temettü avansı dağıtımı piyasalarda beklentilere dolayısıyla da spekülasyona yol açabilecektir bu nedenle yetkilerin sermaye piyasası kurulu spkna bırakıldığı bir tebliğle düzenlenmesi yerine kârın dağıtım tarihleri dağıtım oranı kapsamındaki şirketlerin tanımı gibi kavramların çok net bir şekilde kanunla belirlenmesi gerekmektedir temettü avansı dağıtımı piyasada beklentilere ve dolayısıyla spekülasyonlara yol açabilecek bir düzenlemedir fiyat hareketlerinde şiddetli dalgalanmalara yol açabilecek bir beklenti olduğundan yararı yanında zararlarının da değerlendirilmesi gerekirdi dağıtım tarihleri dağıtım oranı kapsamdaki şirketlerin kimler olacağı çok net olarak ortaya konulmamıştır fıkra anayasanın hükümleri ile ttknun bu konuda ilke ve kurallarına aykırılık içermektedir nedenle de bu müphem hükmün iptali gerekmektedir madde fıkrası son cümlelerinden birisinde kurul yasalardan kaynaklanan yükümlülüklerin doğruluk incelemesi dahil bilânço ve gelir tablolarını denetleme ve düzeltmeye yetkilidir denilmektediresas sayısı karar sayısı i̇şte bu hüküm ile spkna vergi usul kanununa aykırı olarak şirketlerin anılan işlemlerin incelemedüzeltme yetkisi verilmesi ttk uyarınca şirketin genel kuruluna tanınmıştır bilânço düzenlemedeğiştirme görev ve yetkisinin sermaye piyasası kurulu spknca kullanılmas | 4,148 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ ankara asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararında özetle davacının türk i̇dareciler vakfına üye olmak için yaptığı başvurunun reddine ilişkin genel kurul kararının mahkemelerince iptal edildiği ancak yargıtayca sayılı yasanın maddesinin vakıflarda üyelik olmaz biçimindeki üçüncü fıkrası uyarınca anılan kararın bozulduğu bozma kararına uyularak yapılan yargılama sırasında davacının bu fıkranın anayasaya aykırılığı yönündeki iddiasının ciddi görüldüğü ülkemizde yeni vakıfların tarihli sayılı kanuna göre kurulmaya başlandığı bu vakıfların hemen tamamında vakıf üyeliği bulunduğu bu şekilde kurulmuş olan vakıfların varlığını sürdürmesinin yeni üye kayıtlarının yapılmasına bağlı olduğu anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkesin önceden izin almaksızın dernek kurma bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahip olduğu ve son fıkrasında bu madde hükümlerinin vakıflarla ilgili olarak da uygulanacağının belirtildiği ancak tarihinde yürürlüğe giren sayılı türk medeni kanununun maddesinin üçüncü fıkrasının vakıflara üyelik hakkını kullanılamaz hale getirdiği vakıf ve dernekler arasında üyelik yönünden varolan eşitliği ortadan kaldırdığı tek başına vakıf kurma imkanı olmayan fakat bir vakfa üye olarak topluma ve kamuya maddi yardımda bulunmak veya ismini üye olacağı vakıf içerisinde yaşatmak isteyen gerçek ve tüzel kişilerin bu anayasal hakkını kullanmalarını engellediği vakıf kurucularının da vakıflarına üye alma istek ve iradelerinin önüne kanunen engel konulduğu hayatiyetleri yeni üyelerin varlığına bağlı vakıflarda üyeliğin kaldırılmasının vakfın tasfiyesi sonucunu doğuracağı bu durumun vakıfların hükmi şahsiyetlerinin devamlılığı ilkesiyle bağdaşır bir tarafının bulunmadığı vakıflarda üye kaydının vakıf kültürü ve vakıf medeniyetinin daha da güçlü ve kalıcı olmasını sağlayacağı ve vakıfların her geçen gün daha çok önem kazanan gönüllü kuruluşlar arasında yerini almasına yardımcı olacağı ayrıca anılan fıkranın sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihinden önce kurulmuş olan vakıflarla bu tarihten sonra kurulmuş ve kurulacak olan vakıflar arasında imkan ve işleyiş itibariyle farklılığa sebep olacağı fıkranın gerekçesinin de vakıflardaki üyeliğin kaldırılmasına mesnet olmayacağı vakıflara üye olmanın vakıfların işlevini ve anlamını değiştirmeyeceği belirtilen nedenlerle kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği ileri sürülmüştür gaziantep asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararında özetle davacı vakfın vakıf senedinde yapılan tadilatın tescili istemiyle dava açtığı mahkemelerince vakıf senedinin eski ve yeni metinleri vakıflar genel müdürlüğüne gönderilerek bu tadilatın tesciline engel bir durum olup olmadığının sorulduğu genel müdürlüğün yeni üye alımını içeren kısmın sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca metinden çıkarılması gerektiğini belirttiği yargılama sırasında davacının anılan fıkranın anayasaya aykırılığı yolundaki iddiasının ciddi görüldüğü anayasanın maddesinde herkesin önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahip olduğunun hiç kimsenin bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamayacağının ve maddenin son fıkrasında da bu madde hükümlerinin vakıflarla ilgili olarak da uygulanacağının belirtildiği böylece anayasanın maddesinde derneklerle ilgili yapılan düzenlemenin vakıflar hakkında da uygulanacak anayasa hükmü haline geldiği anayasanın maddesinde de kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmünün yer aldığı vakıf ve derneklerin sayılı türk medenî kanununun kısmındaki maddeden itibaren yapılan düzenleme ile tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar olduğu aynı kanunun ve maddelerindeki tariflerde de belli bir amaca göre örgütlenmiş ve özgülenmiş kişi ve mal toplulukları olan dernek ve vakıfların kamu menfaatine çalışan kâr amacı olmayan tüzel kişiler olduğunun açıkçaesas sayısı karar sayısı vurgulandığı yine aynı kanunun maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sürekli amaç ın devam edebilmesi için vakıf kuruluşuna da üye olunmasının kuruluşun devamı için zorunluluk arzettiği bu nedenlerle vakıflarda üyelik olmaz biçimindeki kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği ileri sürülmüştür | 532 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz yoluna başvuran mahkemeni̇n gerekçesi̇ özeti̇ yse inci mıntıkasına dahil keban içme suyu tesisatının yaptırılması sırasında bu yerlere ait su borularının bir kısmının tahrip edildiği ve mahallî zabıtaca yapılan soruşturmada suçun kimin tarafından işlendiği tesbit edilemediği gibi suçun maznunlar tarafından işlendiğine dair kesin delil bulunamadığı bizzat ağın savcısı tarafından yürütülen soruşturma sonucunda da anlaşılmış olduğundan tarih esas iddia sayılı iddianamenin olay kısmında eylül başında suçun işlendiği ve esas faili meçhul olduğu zararın vuku bulduğu belirtilerek sanıkların sayılı kanunun maddesi gereğince cezalandırılmaları istenilmiştir bu durumdan anlaşılmaktadır sözü geçen maddenin son fıkrasındaki bu kanun hükümlerine aykırı hareket eden fail bulunmadığı takdirde bozulan kısım yaptırılır ve masraf bozulan yer hangi köyün hududu içinde ise köye tazmin ettirilir hükmü ise şu nedenlerle anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesi ceza sorumluluğu şahsidir demek suretiyle kişiye ancak kendi fiilinden dolayı ceza verilebileceğimi başkalarının fiilinden dolayı ceza verilemiyeceğini öngörmüştür bu fıkra sanıklara uygulandığı takdirde kuvvetli delil ve emare bulunmadığı halde kendilerinin cezalandırılmaları cihetine gidileceğinden hükmün anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına varılmıştır ceza hukuku bakımından bu fıkra kanunsuz suç ve ceza olamaz prensibine ve cezaların genel niteliklerinden biri olan cezaların ferdileştirilmesi ilkesine de aykırıdır çünkü cezaların suçlulara uygulanması gerekir oysa suçun işlendiğine dair delil ve emare mevcut değildir bu durum karşısında sayılı kanunun maddesinin son fıkrası gereğince fail bulunmadığı zaman zarar hangi köy sınırı içerisinde yapılmış ise köye tazmin ettirilecektir görülüyor ki suçu işleyen kişi bulunmadığı takdirde suçla ilgisi olmayan ferde doğrudan doğruya ceza verilebilecektir | 240 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ptali istenen yasa anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali istenen sayılı esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar sosyal sigortalar kanununda değişiklik yapan ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesiyle kanunun ek maddesine üçüncü fıkra olarak eklenen hüküm yasalaşarak yürürlüğe girmiştir maddenin başlangıç kısmında yer alan diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve maluliyet aylığı bağlananlardan ibaresi maddenin bütünü içinde dikkate alındığında anayasanın maddelerine aykırı bulunmaktadır maddenin sonuna konulmuş bulunan sosyal güvenlik destek primi ödenmiş süreler bu kanuna göre sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ödenen primler uncu madde hükmüne göre toptan ödeme olarak iade edilmez ve bu sürelerle ilgili olarak tarihli ve sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanun hükümleri uygulanmaz hükmü bu kesintinin herhangi bir nedeni bulunmadığını ifade etmektedir anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir doktrinde ve anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu bilen her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir hukuk devletinin temel özelliği bütün vatandaşlar hatta vatandaş olmasa bile ülkesindeki tüm insanlara hukuki güvence sağlamasıdır gerekçesi tam olarak açıklanmayan ve sadece devletin otoritesine dayanarak vatandaşından karşılıksız olarak alınan her türlü vergi resim harç ve sair talepler hukuk devleti ilkesi ile birleşemez i̇ptali istenilen yasa maddesi anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesi vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılıresas sayısı karar sayısı anayasamız devletçe konulan vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerde adaletli ve dengeli bir dağılımı öngörmektedir oysa konulan prim mükellefiyeti adaletli olmadığı gibi devletin açığını kapatmak üzere düzenlenmiş ve sosyal bir amaca yönelik bulunmayan bir mükellefiyettir yasanın hükümet tasarısının genel gerekçesi aynen şöyledir görüldüğü gibi kurum başlangıcından itibaren birçok olumsuzluğu bünyesinde taşıyan hatalı bir zemin üzerine oturtulmuştur acil önlemler alınmadığı takdirde bağ kurun finansman açıkları artarak devam edecektir bu nedenle kurumun gelir ve giderlerini düzenleyici ve prim tahsilatını artırıcı bir dizi tedbirin hem sayılı kanunda hem de sayılı kanunda yapılacak değişiklikle yürürlüğe konulması bir zorunluluk halini almıştır yasanın hükümet tasarısının genel gerekçesinde belirtilen husus ileride bir eşitliğin teessüs etmesine değil tamamen kuruma gelir sağlamaya yönelik olduğu görülmektedir bu gerekçeye bir ölçüde katılmak mümkündür ancak bunun hukuk ve sosyal devlet ilkeleri içinde uygulanması gerekeceği düşünülmektedir kuruma gelir sağlamak amacıyla sigortalılığın yaygınlaştırılması sosyal güvenlik şemsiyesinin genişletilmesi ve kaçak sigortalılığın önlenmesi yollarına gidileceği yerde en kolay yol seçilmiş ve karşılıksız hiçbir risk göze alınmadan vatandaştan prim kesilmesi yolu tercih edilmiştir zira maddenin son kısmında yer alan sosyal güvenlik destek primi ödenmiş süreler bu kanuna göre sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ödenen primler uncu madde hükmüne göre toptan ödeme olarak iade edilmez ve bu sürelerle ilgili olarak tarihli ve sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanun hükümleri uygulanmaz hükmü bu kesintilerin hiçbir karşılığı olmadığını açıkça göstermektedir i̇ptali istenen yasa maddesi anayasanın maddesine aykırıdır anayasamızın maddesi açıkça angaryayı yasaklamıştır i̇ptali istenen maddenin bütünü içinde yapılan düzenleme anayasanın angarya yasağına aykırılık teşkil etmektedir yasa koyucu davacıya dayanışma destek primi ödeme zorunluluğu getirirken bunun hiçbir karşılığı olmadığını sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyeceğini toptan ödeme olarak iade edilmeyeceğini sayılı sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetlerin birleştirilmesi hakkında kanun hükümleri uygulanmayacağını belirtmektedir yani karşılıksız bir paranın tahsili söz konusudur yasa kendi lafzı içinde davacıdan prim tahsil edeceğini ancak bunun hiçbir şekilde karşılanmayacağını karşılığında bir hizmet veya mütekabil bir semere hakkı tanınmayacağını açıkça belirtmiştir bunun anayasanın angarya kavramı içinde olduğu ve açıkça yasaklanmış bulunduğu düşünülmüştür i̇ptali istenen yasa maddesi anayasanın maddelerine aykırıdır madde devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliğiesas sayısı karar sayısı önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır madde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar madde değişik madde sk md devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir anayasa bu düzenlemeleri ile devletin sosyal devlet yönünü açığa çıkarmış ve devletin çalışanların hayat seviyelerini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek ve çalışanları korumak için düzenlemeler yapmak ve gerekli teşkilatları kurmak görevini belirtmektedir oysa yapılan bu yasal düzenleme ile devlet işin sosyal boyutunu ihmal ederek adeta emekli olarak çalışanları cezalandırma yoluna gitmektedir ayrıca yasa ile devlet prim almasına karşın anayasa tarafından kendisine verilen ve yukarıda sayılan görevlerini yapmayacağını maddenin sonunda açıkça belirtilmiştir emekli sandığının şimdilik yaşlılık aylığı alıp ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlardan sosyal destek primi kesilmesi konusunda bir uygulaması yoktur ancak böyle bir uygulamanın başlaması ile davacının bu kez iki kuruma birden ödeme yapmak zorunluluğunda bırakılacaktır bağ kuru güçlendirmek için ssk ve emekli sandığı emeklilerinden kesinti yapılması anayasaya aykırıdır ssk emeklileri kendi kurumlarına sosyal destek primi ödemektedirler bu uygulama ile birde bağ kura ödeme yapmaktadırlar emekli sandığının da bu uygulamaya geçmesiyle müvekkilimizin bu defa iki kuruma birden ddp ödemesi söz konusu olacaktır nitekim yasada meslek ayrımı yapılmamış sadece diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve maluliyet aylığı bağlananlardan ibaresi konulmuştur ssk dan emekli olan bir avukat serbest çalışmasına devam etmekte ise kendi kurumuna diğer işçiler gibi dayanışma destek primi öder ancak maddenin devamında gelen ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar ibaresi ile bu defa bu avukatın kendi kurumu yanında bir de bağ kura mükerrer prim ödemesi söz konusu olacaktır bunun sosyal adalet ilkesine aykırı bir tutum olduğu mahkememizce dikkate alınmıştır gerekçe bölümünde etraflıca anlatıldığı biçimde davacı vekili tarafından ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi bulunarak davacının bir kamu kurumunda eczacı olarak çalışmasından sonra tc emekli sandığından emekli olduğu serbest meslek olarak kendi adına ve hesabına bağımsız olarak çalışmaya başlaması sonucu anayasaya aykırılığı iddia edilen yasa maddesi gereği kendi sosyal güvenlik kurumundan farklı olan bağ kura destek primi ödemek zorunda bırakıldığı ödenen prim karşılığında sağlık hizmeti hizmetlerin birleştirilmesi ve hizmet artırımı gibi sosyal hak ve hizmetlerden yararlanamayacak olması evrensel hukuk kuralları anayasamızın temel prensiplerine aykırı olduğu bu nedenleesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun ek maddesinin üçüncü fıkra olarak eklenen diğer sosyal güvenlik kanunlarına göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlananlardan ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar çalışmaya başladıkları ayı takip eden aybaşından itibaren çalışmalarının sona erdiği ay dahil bu kanunun maddesine göre belirlenen gelir basamağının oranında sosyal güvenlik destek primi öderler hükmünün anayasanın maddelerine aykırılığı nedeni ile iptali için anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina verilecek karara kadar davanin geri̇ birakilmasina karar veri̇lmi̇şti̇r | 1,150 |
karar sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ davacının ileri sürdüğü iptal isteminin gerekçesi özet olarak şöyledir normal ve olağan bir üniversite hizmetinin temelinde üniversitenin öğrenci ile olan ilişkileri yer alır bu ilişkilerin düzenlenmesinin yalnız üniversitelerin yetki alanı içinde kalması zorunluluğu vardır öğrencisi ile olan ilişkilerini kendisi düzenleyemeyen bir üniversitenin ne yönetimsel ve ne de akademik özgürlüğünden sözetmek olanağı vardır oysa sözü edilen bendi üniversitenin yönetimsel özgürlüğüne açık bir müdahaledir üniversiteden işledikleri disiplin suçları nedeniyle ve disiplin yönetmeliklerinin uygulanması yoluyla çıkarılmış bulunan öğrencilerin de üniversiteye yeniden dönmelerine olanak tanınması üniversitenin kendi öğrencisi üzerindeki disiplin yetkilerine üniversite dışı bir organın müdahalesi anlamını taşır kanun koyucu üniversitenin verdiği disiplin cezalarını fiilen iptal etmek suretiyle üniversite yönetimine müdahale etmiş olmaktadır böyle bir yasa anayasanın maddesinin sözüne ve özüne aykırıdır kaydı silinmiş öğrenciler kanun hükmü uyarınca ayrıldıkları sınıf ya da sömestreye sanki hiç sınıfta kalmamış gibi kaydolunacaklar aynı sınıf ve sömestrede okuyan öğretim süresi ve sınav hakkını hiç kaybetmemiş olan öğrencilerin statüsüne tabi tutulacaklar ve böylece aynı sınıf ya da sömestrede yıl ve sömestre kaybetmiş öğrencilerden ayrıcalıklı bir duruma getirileceklerdir bu durum anayasanın maddesine aykırıdır | 181 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi ve gerekçesi̇ anayasaya aykırılığı itiraz yoluyla ileri sürülen hüküm somut olayda mahkememiz önündeki uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan ve fakat anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen hüküm sayılı khknin madde ve bendidir sayılı khknin maddesinde sayılan tescil engelleri kamu düzeni ile ilgilidir ve mutlak ret nedenleri olarak adlandırılırlar bu nedenle tpe tescil sürecinde mahkemeler ise yargılama sürecinde resen dikkate almalıdır yasaman marka hukuku bası i̇stanbul i zira bu nedenler herhangi bir ayırt edici gücü bulunmayan ya da ticaret alanında herkesin kullanımına açık tutulması gereken yanıltıcı kamu düzenine toplumun dini ve ahlaki değerlerine aykırı olduğu kabul edilen işaretlerin tescil edilmemesi amacını taşırlar hd ve mutlak red nedenleri arasında öngörülen sayılı khknin bendi ise sahibi tarafından izin verilmeyen paris sözleşmesinin inci mükerrer ncı maddesine göre tanınmış markaların tescil edilemeyeceği hükmünü amirdir bu düzenlemeden hareketle türk marka hukukunda paris sözleşmesinin inci mükerrer ncı maddesine göre tanınmış markaların tpe tarafından aynı veya benzer mallar için tescil edilmeyeceği bir başka ifadeyle resen korunacağı kabul edilir yasaman age bu nedenle tpe başvuruyu mutlak red nedenleri yönünden incelerken khknin bendini de gözetir diğer taraftan bu mutlak red nedeninin varlığı tpe tarafından bir şekilde atlanmış ve başvuru tescil edilmiş ise kknin maddesi uyarınca tanınmış marka sahibi hükümsüzlük davası açarak tescil edilen sonraki markayı terkin ettirebilir bilindiği gibi ülkemizin de taraf olduğu paris sözleşmesinin inci mükerrer ncı maddesi birlik ülkeleri tescilin talep edildiği ülkenin yetkili makamları tarafından söz konusu ülkede bu anlaşmadan yararlanacağı kabul olunan bir şahsa ait olduğu aynı veya benzer ürünlerde kullanıldığı herkes tarafından iyi bilindiği mütalaa edilen bir markanın karışıklığa meydan verebilecek surette örneğini taklidini veya tercümesini yapan bir fabrika veya ticaret markasının tescilini gerek mevzuatı izin verdiği taktirde doğrudan doğruya gerekse ilgilinin isteği üzerine ret veya hükümsüz kılmayı taahhüt eder hükmünü taşımaktadır paris sözleşmesinin mükerrer maddesinde düzenlenen herkes tarafından bilindiği kabul edilen marka birliğe üye bir ülkede maruf tanınmış hale gelmiş markayı ifade eder dolayısıyla dünya çapında tanınmışlık aranmaz sözleşmeye üye ülkelerden en az birinde veya bir kısmında tanınmış olma yeterlidir bu tür markaların paris sözleşmesinin mükerrer maddesinden yararlanabilmesi için koruma talep eden markanın türkiyede herkes tarafından bilindiğinin kabul edilmesi yeterli olup markanın ülkemizde fiilen kullanılması başka bir deyişle bu marka ile üretim ve pazarlama yapılması zorunlu değildir yukarıda ifade edildiği üzere bu tescil engeli maddede düzenlendiğinden mutlak red nedenleri arasında yer alır ve resen gözetilir paris sözleşmesinin anılan hükmü ile getirilen korumanın kapsamı tanınmışlığın kabul edildiği aynı veya benzer mallar ile sınırlıdıresas sayısı karar sayısı bununla birlikte ülkemizin yılından bu yana taraf olduğu ticaretle bağlantılı fikri mülkiyet hakları tri̇ps anlaşmasının cümle hükmü paris sözleşmesinin mükerrer maddesinin gerekli değişiklikler yapılmış olarak hizmetlere de uygulanacağını hükmü ise korumanın uygun bulunduğu ölçüde markanın tescil edildiği mal veya hizmetlere benzemeyen mal veya hizmetlere de uygulanacağını belirterek koruma kapsamını genişletmiştir ancak tanınmış markalara farklı sınıflardaki mal hizmetler yönünden tanınan bu genişletilmiş korumanın uygulanabilmesi tanınmış markanın her şeyden önce türkiyede tpede tescil edilmiş olmasını gerektirir i̇kinci olarak sonraki başvuru veya markanın bu mal veya hizmetlerle ilgili kullanımının tescilli tanınmış markanın sahibi ile bir bağlantı olduğu ve kullanımın tanınmış marka sahibinin menfaatlerine zarar verme olasılığının bulunması aranır diğer taraftan tri̇ps madde cümle hükmü herkesçe biliniyor olma değerlendirmesinde halkın ilgili kesiminin dikkate alınmasının gerekli ve yeterli olduğunu kabul etmiştir şu halde sayılı khknin ve madde hükümleri paris sözleşmesinin mükerrer ve bu sözleşmeyle getirilen korumanın sınırlarını genişleten tri̇ps madde hükümleri ile birlikte yorumlanmalıdır gerçekten de khknin hükmü bir markanın aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder ancak tanınmış markalar bu ilkenin istisnasını oluşturur buna göre toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla tescilli bir markanın aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda itiraz üzerine ret edilir şu halde bir markanın toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşması tek başına khk hükmü anlamında bir başvurunun reddi için yeterli değildir ayrıca başvuruya konu işaret ile tanınmış markanın aynı veya benzer bulunması ve anılan maddede sayılan üç halden en az birinin gerçekleşmesi gerekir bu haller markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlanabilmesi şöhretini sömürmesi i̇tibarına zarar verebilmesi ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurması bir başka deyişle sulandırmasıdır oysa çağdaş marka hukuku ve sayılı khkya mehaz teşkil eden ab marka direktifi council directive eec of december to approximate the laws of the member states relating to trade marks ve ilgili düzenleme itibariyle aynı içeriğe sahip olan anılan direktifi değiştiren ec sayılı direktifte khk madde ve bendinin bir karşılığı yoktur zira marka başvuru ve tescili ile önceki marka ya da hak sahiplerinin bir başvuruya yönelik itiraz konuları artık günümüzde tamamen liberal ve serbest piyasa koşullarının ihtiyacına göre tc anayasasının maddesi kapsamında çalışma ve sözleşme hürriyeti çerçevesinde düzenlenmektedir bu nedenle tanınmış markalara ilişkin sadece sayılı khknin hükmünün karşılığı direktifte önceki haklara dayalı diğer red veya hükümsüzlük nedenleri başlığı altında maddenin bendinde ve nisbi red nedeni bir başka ifadeyle önceki marka veya başvuru sahibinin itirazı halinde incelenebilecek bir itiraz gerekçesi olarak düzenlenmiştir esasen bu düzenleme biçimi devletin tpenin kime hangi markanın verileceğini ya da devredileceğini temel hak ve hürriyetlerin serbest piyasa ekonomisi ilkelerinin önüne geçerek kamusal yönü bulunmayan nisbi red nedenlerine dayalı olarak belirleme hiç bir görev ve yetkisi olmadığı halde tescil edilmiş bir kısım markaları koruma ya da korumama dahasıesas sayısı karar sayısı tüm bu uygulamaları sayılı khk ile yapılmış ve tbmmnin onayından geçmeyen idari bir tasarruftan ibaret düzenlemeye dayalı olarak yılından bu yana yaklaşık yıldır devam ettirilmesi sonucunu doğurmuştur somut uyuşmazlıkta da tpe başvuruyu önceki tanınmış markaya işaret olarak benzer olduğundan bahisle ve farklı sınıflarda da olsa tescil istemini içeren başvuruya konu sınıftaki restoran hizmetlerini sınıflardaki mallarla benzer bularak reddetmiştir mahkememiz sayılı khknin somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan i hükmünün birbiriyle bağlantılı temelde üç noktada anayasaya aykırı olduğu kanaatindedir bunlar mülkiyet hakkı kapsamında bulunan ve bir sınai hak türü olan marka hakkına ilişkin düzenleme ve sınırlandırmaların kanun yerine bir kanun hükmünde kararname ile yapılmış olması marka hakkının doğumu sınırlandırılması ve korunması hususlarıyla ilişkili nisbi nedenlerin mutlak red nedeni olarak düzenlenmesi suretiyle hukuk devleti ilkesine aykırılık yapılması ile çalışma ve sözleşme hürriyeti ilkelerine aykırılıktır dolayısıyla sayılı khknin bendine ilişkin düzenlemenin anayasaya aykırılığı iki başlık altında açıklanacaktır temel hak ve hürriyetlerden olan marka hakkına i̇lişkin düzenlemenin khk ile düzenlenmesi tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesi türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu belirler dolayısıyla hukuk devleti olma vasfı cumhuriyetin insan haklarına saygılı demokratik laik ve sosyal bir devlet olmasının temeli ve teminatıdır zira bir devlet hukuk devleti olduğu takdirde hangi yetkinin hangi otorite tarafından ve nasıl kullanılacağı açık denetlenebilir ve öngörülebilir adalet ve eşitlik ilkelerine uygun şekilde hukuk kuralları ile belirlenir dolayısıyla dayanağını anayasa ve yasalardan almayan hiç bir yetki kullanılamaz yasama yetkisi de türk milleti adına türkiye büyük millet meclisi tarafından kullanılır bu yetki devredilemez ay bununla birlikte ay uyarınca sınırlı ve belirli hallerde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir kanun hükmünde kararname çıkartma yetkisi verilemeyecek konular ise maddede sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler olarak belirlenmiştir dolayısıyla anayasanın ikinci kısmının birinci bölümünde düzenlenen temel haklardan mülkiyet hakkının aym bir türü olan marka ve markadan doğan hakların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi mümkün değildir salt bu nedenle somut uyuşmazlığa uygulanması söz konusu olan sayılı khknin bendi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptalinin talep edilmesi gerekmiştir nitekim bu husus sayılı khknin hükmünün iptaline ilişkin aymnin tarih ve esas karar sayılı kararı ile de benimsenmiştir iii hukuk devleti i̇lkesine ve mülkiyet hakkına aykırılık yukarıda belirtildiği üzere hukuk devleti ilkesine tc anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlığını taşıyan maddesinde yer verilmiştir bu ilke devletin her türlü eylem ve işlemlerinde uyması gereken hukuk kurallarının olduğu böylece vatandaşlar yönünden tam bir hukuki belirliliğin ve güvencenin sağlandığı bir toplum düzenini ifade eder ancak hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp ilkenin hayata aktarılması bazı somutesas sayısı karar sayısı koşulların gerçekleştirilmesine bağlıdır anayasa mahkemesi hukuk devleti ilkesi bir kararında tanımlamıştır buna göre anayasanın maddesine göre cumhuriyetin temel ilkeleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir böyle bir düzenin kurulması yasama yürütme ve yargı alanına giren tüm işlem ve eylemlerin hukuk kuralları içinde kalması temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye bağlanmasıyla olanaklıdır anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı şu halde hukuk devleti ilkesinin salt anayasada yer alması yeterli olmayıp devletin tüm organlarının yetkileri yaptığı işlem ve aldıkları kararların yasalarda objektif açık ve herkese eşit uygulanabilir bir biçimde düzenlenmesi gerekir aksi halde vatandaşlar yönünden hukuki güvenliğin yeterince sağlandığını söylemek olanaklı değildir bunun yanında öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır nitekim aynin maddesi devletin temel amaç ve görevleri arasında kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı da saymıştır maddesinde ise temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğini bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağını belirtmiştir temel hak ve hürriyetlerden birisi olan marka hakkına ilişkin düzenlemelerde bu hakkın elde edilmesine getirilen sınırlandırmalar açık net denetlenebilir herkese eşit uygulanabilir ve ölçülülük ilkesi ile bağdaşır bir düzenleme ile yapılmak gerekir somut uyuşmazlıkta uygulanması söz konusu olan khknin hükmü ile yapılan düzenleme anılan bu ilkelere tamamen aykırıdır zira madde ile nisbi red nedeni olarak önceki marka veya tanınmış marka sahiplerince tpe veya mahkemeler önüne getirilmesi gereken bir hususun mutlak red nedeni olarak öngörülmesi suretiyle amaca uygun bu amaçla sınırlı ve ölçülü öngörülebilir ve tüm marka başvurusunda bulunan vatandaşlara eşitlik ve adaletli bir şekilde uygulanabilir bir düzenleme yapıldığını kabule imkan yoktur oysa sayılı khknin bendi tanınmış markalara esas olarak aynı aynı tür benzer veya ilişkili mal ve hizmetler yönünden koruma sağlamaktadır bu tür bir düzenleme kamusal hiç bir yönü olmayan bu nedenle nisbi önceki tanınmış marka sahiplerinin itirazı üzerine verilmesi gereken bir korumanın oldukça geniş ve amacı aşar şekilde sağlanması anlamını taşımaktadır nitekim bu geniş koruma tpenin marka başvurularının i̇ncelenmesine uygulanması beklenilen kılavuzda da kabul ve önceki markanın tanınmışlık düzeyi ve ayırt edicilik gücü dikkate alınarak karışıklığa neden olabilecek mal ve hizmetlerin kapsamı geniş tutulabilir şeklinde açıkça ifade edilmiştir anılan değerlendirme ise somut olayın tüm koşulları çekişmeli mal ve hizmetlerin niteliği ve ortalama tüketicilerinin algısına göre yapılması gereken ve daha önemlisi tarafların eşit koşullarda görüş ve delillerini sunabildiği bir itiraz incelemesi sonrası yapılabilecek bir değerlendirmedir bu nedenledir ki uygulamada bir başvurunun khk bendindeki tescil engeline takılıp takılmayacağı tamamen incelemeyi yapan görevlinin sübjektif değerlendirme ve tutumuna bağlı olarak gerçekleşmektedir bu durum başvuru sahipleri bakımından nisbi redesas sayısı karar sayısı nedeni olarak ve itiraz halinde tartışılması gereken durumları kamu otoritesinin resen ve ilgili tarafların görüş ve kanıtlarını dahi dikkate almadan başvuruyu reddetmesi anlamına gelmekte marka hakkının elde edilmesi sürecinde hakkın özünü zedeleyen ölçüyü aşan kişi hak ve hürriyetlerine demokratik bir ülkede beklenebilecek müdahaleyi aşan bir sınırlamaya zemin oluşturmaktadır oysa somut olayın şartlarına ve takdire bağlı iltibas ve tanınmış markalara farklı sınıfları da kapsayacak daha geniş koruma sağlanması konuları khk ve hükümlerinde düzenlenmiş olan bir nisbi red nedeni sorunudur anılan red nedeninin değerlendirilebilmesi için de önceki bir marka veya hak sahibinin itirazının bulunması gerekir esasen khk bendinin benzer işaretlerle benzer mal ve hizmetleri de içerecek şekilde nisbi red nedenleri alanına taşan genişletilmiş bir mutlak red gerekçesine yer vermesi ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü gibi başvuru sahipleri bakımından da belirsiz öngörülemeyen hukuki güvenlikten yoksun bir uygulama anlamını taşımaktadır görüldüğü üzere demokratik ve insan haklarına saygılı bir ülkede kamu otoritesinin markaların verilmesi sürecine maksadını aşar şekilde müdahalesine gerekçe ve zemin oluşturan bu düzenlemenin esasen mehaz ab marka direktifinde öngörülmemesi yeni marka hukuku anlayışı ve sistematiği ile ilgili bir durumdur dolayısıyla tarihinde kabul edilen sayılı khk ile benimsenen yeni marka sitemiyle de çelişen bu düzenleme anayasanın ve maddelerine de aykırıdır ve iptali gerekir yukarıda açıklanan gerekçelerle tc anayasasının maddesi uyarınca somut olayda uygulanması söz konusu olan sayılı khknin hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşılmakla anılan maddelerin itiraz yoluyla iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına yapılan başvuruya esas olmak üzere tüm belgelerin birer örneği ile yazılacak gerekçeli kararın anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tahkikat duruşmasının aylık süre dolduktan sonra devam edilmesine karar vermek gerekmiştir karar tc anayasasının maddesi uyarınca somut olayda uygulanması söz konusu olan sayılı khknin hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşılmakla anılan maddelerin itiraz yoluyla iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına nolu bent uyarınca yapılan başvuruya esas olmak üzere tüm belgelerin birer örneği ile yazılacak gerekçeli kararın anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve nolu bent sonucuna göre tahkikat duruşmasının aylık süre dolduktan sonra devam edilmesine karar verildi | 2,131 |
esas sayısı karar sayısı a i̇ptal gerekçesi̇ni̇n özeti̇ dâva dilekçesine ve davacının günlü açıklama dilekçesine göre dâva konusu yasa ile yüksek mühendislik ve mimarlık akademisi adı akında kurulan yüksek öğretim kurumları gerek benimsedikleri öğretim yöntemi gerekse bunları bitireceklere sağladıkları haklar ve olanaklar bakımından üniversite görevini yerine getiren örgütlerdir ancak bunlar anayasanın nci maddesine aykırı olarak yönetim özerkliğinden yoksun bırakılmışlardır bu nedenle yasanın tümü anayasanın nci maddesine aykırı bulunmakta ve iptali gerekmektedir yasanın ve nci maddeleri anayasanın nci maddesindeki yönetim özerkliği ilkesine aykırıdır yasanın inci maddeleri akademi bölümlerine ve akademilerin organlarını ve bunların yetkilerini göstermekte olup bu organlara öneride veya dilekte bulunmaktan başka yetkiler tanınmış değildir anayasanın nci maddesi uyarınca bu organların örgütlerin yönetim ve işlemesi konularında örgüt dışında herhangi bir etki söz konusu edilmeksizin geçerli kararlar verme yetkisiyle donatılmış olması gerektiğinden söz konusu maddeler anayasaya aykırıdır yasanın nci maddesi üniversiteler yasasındaki üniversitelerarası kurula karşılık olan akademilerarası kurulu düzenlemektedir ancak bu kurala katılanların niteliği bakımından bunun kuruluşu anayasanın nci maddesindeki üniversitelerin kendilerince seçilen üyelerden kurulu organları eliyle yönetilmesi ilkesine aykırı bulunmaktadır yasanın inci maddeleriyle geçici ve uncu maddeleri profesörlük ve doçentlik konularını düzenlemektedir anayasanın nci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları birlikte incelendiğinde anlaşılacağı üzere öğretim üyeliği başka deyimle doçentlik ve profesörlük sanlarının ancak bilim ve yönetim özerkliği bulunan üniversitelerce verilebilmesi öngörülmüşken buradaki düzenlemede bu sanların verilmesi sonuçta millî eğitim bakanlığına bırakılmıştır ayrıca geçici kurallarla kendilerinde öğretim üyeliği niteliği bulunmayan kimselere dahi bu sanların verilmesi öngörülmüştür bundan dolayı anılan kurallar anayasanın nci maddesine aykırıdır yasanın ve üncü maddesi asistanlık konusunu anayasal deyimle öğretim üyesi yardımcılarının hukukî durumlarını düzenlemektedir bu düzenleyiş dahi yukarıdaki bentte anılan gerekçelerden ötürü anayasanın nci maddesine aykırıdır yasanın geçici üncü maddesinde üniversiteyi bitirmiş olanlara başka deyimle yüksek mühendis ve yüksek mimarlara özgü olan haklar üniversite niteliğinde bulunmayan akademileri bitirmiş olanlara da tanınmış ve böylece anayasanın nci maddesinin ereğine aykırı bir durum yaratılmıştır yukarıdaki bentlerde anılanların dışında kalan maddeler yukarıda sıralanan maddeler iptal edildiğinde uygulanamaz duruma gireceklerinden yan kuralları kapsayan bütün bu maddelerin dahi iptali gerekecektiresas sayısı karar sayısı | 329 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan kararı şöyledir i̇ptali istenen sayılı vuknun sayılı yasa ile değişik maddesinin ikinci fıkrasında kaçakçılığa teşebbüs nedeniyle hükmolunan hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde para cezası tutarının hesabında hapis cezasının her bir günü için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgarî ücretin bir aylık tutarının yarısı esas alınacağı belirtilmekte sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin numaralı bendinde ise kabahatlerde beher gün karşılığı üçbin ila beşbin lira hafif cürümlerde beşbin ila onbin lira hesabıyla ağır para cezasına çevrilebilir denilmektedir sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrası kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların paraya ve sair tedbirlere çevrilmesinde belli koşullar altında suçlunun kişiliğine sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklerine göre mahkemeye takdir hakkı tanımıştır sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında aynen suç tarihinden önce para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında hükmolunan otuz güne kadar otuz gün dahil hürriyeti bağlayıcı cezalarla suç tarihinde yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıdaki bendlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir denilmektedir bu madde de yasakoyucu belli şartlar taşıyan sanığa verilen otuz günlük hürriyeti bağlayıcı cezayı paraya ya da sair tedbirlere çevirmede mahkemeye takdir hakkı tanımayıp emredici hüküm altında zorunlu kılmıştır bu durum karşısında sayılı vuknun maddesinin birinci fıkrasıyla mahkum edilen kimse şayet cezanın aşağı haddinden cezalandırılmış ise ve sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki şartları da taşıyorsa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya ya da sair tedbirlere çevrilmesi zorunlu olmaktadır sayılı vuknun maddesinde hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesi halinde hapis cezasının her bir günü için sanayi sektörü için belirlenen asgari ücretin aylık tutarının yarısının esas alınması gerekmektedir örnek vermek gerekirse halen yürürlükteki sanayi sektörü için asgari ücret tlsıdır dolayısıyla hapis cezasının beher günü tlsı üzerinden paraya çevrilecektir sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesindeki gün hapis cezasına karşılık tespit edilen beşbin ila onbin tlsı ile sayılı yasanın maddesindeki gün karşılığı hapis olan tlsının arasında fahiş bir fark görülmektedir anayasanın maddesi eşitliği tarif etmiş ve maddesinde de yasaların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiştir sayılı yasanın maddesini değiştiren sayılı yasanın genel gerekçesinde cezaların ferdileştirilmesi prensibinin infaz hukukumuzda mümkün olabilecek en geniş bir çerçeve içinde uygulanması suç ve ceza arasında bulunması gereken hassas dengenin yeniden tesis edilmesi amaçlanmaktadır denilmiştiresas sayısı karar sayısı yasakoyucu gerek ceza kanununda gerekse özel yasalarda suç kabul edilen eylemlerle ilgili olarak çeşitli cezalar öngörmüş ve çağın gelişen koşulları doğrultusunda yaptığı yasa değişiklikleri ile belli suçların cezalarında indirim ya da artırım yapmıştır cezaların şahsiliği prensibinden hareketle cezaların suç tipleri için hal ve şartlara göre tayin ve tespiti doğaldır ancak suç tiplerinden ayrı olarak hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesinde eşitliğin bulunmaması anayasaya ayrılık teşkil etmektedir örneklemek gerekirse tcknun maddesi kapsamındaki hakaret suçundan bir ay hapis cezasına mahkum olan kişinin cezası paraya çevrildiğinde son değişiklik ile beher günü tl üzerinden tl ile tl arasında ağır para cezası iken vuknun maddesi gereğince bir ay hapis cezasına mahkum olan kişinin cezası paraya çevrildiğinde beher günü tl üzerinden çok daha fazla ağır para cezasına mahkûm olmaktırki bu da anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır kaldi ki vuknun maddesinde ve maddesinde paraya çevrilme hususunda maddesinde belirtilen ayrıcalıklı husus belirtilmemiş olup dolayısıyla aynı yasanın farklı maddeleri gereğince hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olan kişilerin cezaları paraya çevrilmesinde de eşitsiz bir durum ortaya çıkmaktadır yukarıda izah olunan gerekçelerle herhangi bir suç için tespit edilen hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesinde farklı kıstaslar esas alındığında bu durumun anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olacağı kanaatine varılmıştır denilerek sayılı vergi usul yasasının maddesinin ikinci fıkrasının iptaline karar verilmesi istenilmiştir | 577 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir davacı hazine aleyhine tapu iptali ve tescil davasını on yıllık hak düşürücü süre ile sayılı yasanın geçici maddesinde gösterilen ek süre geçtikten sonra açtığından olayda mahkemece anayasaya aykırılığı iddia edilen sayılı kadastro kanununun maddesinin üçüncü fıkrası uygulanacaktır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde herkesin mülkiyet hakkına sahip bulunduğu bunun yalnızca kamu yatarı amacıyla yasa ile sınırlanabileceği ve maddesinde de herkesin istediği yere yerleşip seyahat edebileceği öngörülmüştür dava konusu taşımaza davacı kadastro tespitinden önce gün ve sayılı tapu ile malik olmuş kendisi ilçeye uzak bir köyde iki met ederek taşınmaz üzerindeki dükkânı kiraya vermiş yılı ağustos ayına kadar kiralarını almış böylece asli zilyet olmuştur ancak yılında kadastro tespiti yapılırken komisyonca sahibi bilinmediğinden taşınmaz hazine adına tespit ve tescil edilmiştir tapu kayıtlarının açıklığı ilkesi uyarınca hiç kimse ve bilhassa tapu kayıtlarını tutmakla yükümlü olan devlet tapu kaydını bilmediği savıyla kendisine hak sağlayamaz esasen anayasanın maddesi karşısında davacının taşınmazının bulunduğu yerde ikamet etmesi istenemez anayasanın maddesinde güvenceye bağlanan mülkiyet hakkı gereğince sahip olduğu taşınmazın sahibi bilinmiyor gerekçesi ile hazine adına tespit edilerek on yıl geçtikten sonra gerçek mal sahibinin dava açmasını engellemek sosyal hukuk devleti ilkeleri ve mülkiyet hakkı ile bağdaşmaz bu durumda devletin kendi kusurundan dolayı hak sahibi olması sağlanarak hukuk devleti ve mülkiyet hakkı ilkeleri zedelenerek anayasa koyucunun istemediği bir sonuç oluşur öte yandan aynı hükmü içeren yürürlükten kaldırılmış gün ve sayılı kadastro ve tapu tahriri kanununun maddesi de anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararıyla iptal edilmiş olduğundan anayasa değişmiş ise de bu konudaki maddelerinin içerikleri değişmediğinden aynı biçimde yasa çıkarılması da anayasanın maddesinin son fıkrasına aykırıdır bütün bu nedenlerle sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasının kadastro tespitinden önce tapulu olan ve sahibi belirlenemediğinden hazine adına tespit ve tescil edilen taşınmazlar yönünden anayasa nın maddeleri ile maddesinin son fıkrasına aykırı olduğu kanısına varılmıştır | 310 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davalarinin konusu günlü sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanunun kimi maddelerini değiştiren günlü sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında kanun basın kanunu gelir vergisi kanunu ile kurumlar vergisi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen günlü sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasının b bendinin veya toplumda nefret duyguları oluşturan bölümünün k bendinin veya korku salacak bölümünün r bendinde yer alan ile ilgili sözcüğünün v bendinde yer alan yayınların karamsarlık umutsuzluk eğilimlerini körükleyici nitelikle olmaması bölümünün maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının b ve bentlerinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin son fıkrasının maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında yer alan üncü maddede belirtilen idari para cezaları da cezaların tahakkukunu müteakip ilgili yayın kuruluşları tarafından ödenir bölümünün maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkralarının maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin altıncı fıkrasının ve sekizinci fıkrasının dördüncü tümcesinde yer alan tazminat miktarı on milyar liradan az olmamak üzere ibaresi ile altıncı tümcesinde yer alan tensip kararı ile birlikte bilirkişiyi de tayin eder ve ibaresinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin ve bentlerinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci ikinci ve beşinci fıkralarınınesas sayısı karar sayısı maddesiyle sayılı kanuna eklenen ek madde ek madde ek madde ün birinci fıkrasının bendinin maddesinde yer alan inci maddesinin bendi ile ibaresinin maddesiyle değiştirilen günlü sayılı basın kanununun maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının iki ve dördüncü tümcelerinin maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin sayılı kanunun kimi maddelerindeki para cezası miktarlarını değiştiren maddesinin geçici maddesinin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve kimi maddelerinin de yürürlüklerinin durdurulması istemidir i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçeleri̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren ve cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer tarafından verilen günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir l sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında yasanın maddesinde radyo televizyon ve veri yayınlarında uyulması gereken yayın ilkelerine yer verilmiştir anılan maddenin ikinci fıkrasının k bendinde korku salacak yayın yapılmaması v bendinde de yayınların karamsarlık umutsuzluk eğilimlerini körükleyici nitelikte olmaması yayın ilkeleri arasında sayılmıştır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında hiç kimsenin yasanın suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçecek güvenlik önlemlerinin ancak yasayla konulabileceği kurala bağlanarak ceza hukukunun temeli olan kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesi benimsenmiştir bu ilkenin gereği olarak yasaklanan ve yaptırım öngörülen eylemlerin öğelerinin yasada açık biçimde belirtilmesi ve bu eylemlerin kuşkuya yer bırakmayacak belirginlikte düzenlenmesi zorunluduresas sayısı karar sayısı oysa yukarıda belirtilen bentlerde düzenlenen yayın ilkeleri başka bir anlatımla yasaklar açıkça tanımlanmamış içeriği tartışmalı genel kavramlarla anlatılmıştır gerçekten bir yayının korku salacak ya da karamsarlık ve umutsuzluk eğilimlerini körükleyici nitelikte olması kişilere göre değiştiğinden bu ilkeler belirgin ve açık olmayan nesnel içerikten yoksun ve soyut ilkelerdir üstelik sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinde yukarıda belirtilen ilkelere aykırı olarak yapılan yayınlar için uyarıdan programın yayından kaldırılmasına yayın ilkesi ihlalinin yinelenmesi durumunda yüksek tutarlarda idari para cezasına ve son aşamada yayının durdurulmasına kadar varan ağır yaptırımlar öngörülmüştür bu tür ağır yaptırımların yargı organlarınca hükmolunan cezalarla benzer etki ve sonuç yaratacağı kuşkusuzdur bu nedenle söz konusu bentlerdeki anılan kurallar anayasanın maddesindeki kanunsuz suç ve ceza olamayacağı ilkesine aykırı düşmektedir anayasanın maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtilmiş maddesinde düzenlenen düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile maddesinde düzenlenen basın özgürlüğüne temel hak ve özgürlükler arasında yer verilmiştir anayasanın maddesinde herkesin düşünce ve kanaatlarını söz yazı resim ya da başka yollarla tek başına ya da toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu bu özgürlüğün resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber ya da görüş almak ya da vermek serbestliğini de kapsadığı vurgulanmıştır yine anayasanın maddesinde basının özgür olduğu belirtilmiş devlete basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alma görevi verilmiştir öte yandan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile basın özgürlüğünün sınırları anayasanın ve maddelerinde gösterilmiştir maddenin değişik ikinci fıkrasına göre düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün kullanılması ulusal güvenlik kamu düzeni kamu güvenliği cumhuriyetin temel nitelikleri ve devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünün korunması suçların önlenmesi suçluların cezalandırılması devlet sırrı olarak yöntemince belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması başkalarının şöhret ve haklarının özel ve aile yaşamlarının ya da yasanın öngördüğü meslek sırlarının korunması ya da yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlandırılabilecektir maddesinde de basın özgürlüğünün sınırlandırılmasında madde kurallarının uygulanacağı belirtilmiştir bu anayasal kurallar basın ve yayın kuruluşlarının yukarıdaki sınırlamalar dışında halkın haber alma özgürlüğüne uygun çalışma koşullarında hizmet vermelerini gerektirmektedir oysa yukarıda da belirtildiği gibi açık belirgin ve nesnel olmayan ilkelere uyulması zorunluluğu yayın kuruluşlarında tedirginlik yaratacağından radyo ve televizyonların doğru ve yansız yayın yapmalarına yurt ve dünya gerçeklerinin halka duyurulmasına engel oluşturacaktır böylece toplumun doğru ve yansız haber alma hakkı zedelenmiş olacaktıresas sayısı karar sayısı bu nedenle anılan bentlerdeki düzenlemeler anayasanın maddesindeki haber alma ve maddesindeki basın özgürlüklerine ilişkin kurallarla da bağdaşmamaktadır sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında yasanın maddesinin birinci fıkrasında üst kurul en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş meslekleriyle ilgili konularda kamu veya özel kuruluşlarda en az on yıl görev yapmış mesleki açıdan yeterli bilgiye deneyime ve devlet memuru olma niteliğine sahip otuz yaşını doldurmuş kişiler arasından siyasi parti gruplarınca türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanı oluşum formülüne göre belirlenecek kontenjan doğrultusunda gösterilecek ve türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçilecek beş kişiden olmak üzere üyeden oluşur sayılı yasanın geçici maddesinde de radyo ve televizyon üst kurulunun türkiye büyük millet meclisince seçilecek beş üyesi siyasi parti gruplarınca türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanı oluşum formülüne göre belirlenecek kontenjan doğrultusunda türkiye büyük millet meclisi başkanlığına bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde bildirilir siyası parti gruplarınca gösterilen adayların türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca işaret oyuyla ayrı ayrı oylanmaları suretiyle seçimleri yapılır seçilemeyen adaylar yerine ilgili siyasi parti gruplarınca yeni adaylar bildirilir denilmektedir görüldüğü gibi sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilen maddesinin birinci fıkrasında dokuz üyeden oluşan radyo ve televizyon üst kurulunun beş üyesinin türkiye büyük millet meclisince seçilmesi öngörülmekte sayılı yasanın geçici maddesinde de yapılacak ilk seçimin yöntemi belirtilmektedir anayasanın değişik maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerinin yasa koymak değiştirmek ve kaldırmak bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek bakanlar kuruluna belli konularda yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi vermek bütçe ve kesinhesap yasa tasarılarını görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek uluslararası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özel af ilânına mahkemelerce verilip kesinleşen ölüm cezalarının yerine getirilmesine karar vermek ve anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmek olduğu belirtilmiştir görüldüğü gibi türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri maddede tek tek sayılmıştır türkiye büyük millet meclisinin bu görev ve yetkilerin dışına çıkması olanaklı görülmemektedir nitekim maddenin gerekçesinde anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanma ve görevleri yerine getirme şeklindeki hükümlerin genel nitelikteki görevleri düzenleyen bu maddeye alınması uygun görülmüştür zira bu türkiye büyük millet meclisinin anayasada gerek bu maddedeesas sayısı karar sayısı gerek diğer maddelerinde düzenlenmiş olan bütün görev ve yetkilerini kapsayacak şekilde düşünülmüştür denilerek tüm görev ve yetkilerin bu maddede belirtildiği vurgulanmıştır anayasanın bu maddesinde ve diğer maddelerinde türkiye büyük millet meclisine kamu görevlilerini seçme ya da atama görev ve yetkisi veren açık bir kural bulunmamaktadır bu durumda anayasada türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmayan kamu görevlisini seçme ya da atama konusunun yasa ile verilmesinin uygun olup olmadığının tartışılması gerekmektedir anayasa mahkemesinin günlü sayılı tarih ve sayılı sayıştay kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bir ek madde eklenmesine dair kanunun kimi maddelerinin iptali istemiyle açılan dava sonunda verdiği günlü k sayılı kararı bu konuya ışık tutacak niteliktedir anayasa mahkemesinin söz konusu kararında sayıştay yasasının başkan ve üyelerin seçimine ilişkin ve maddeleri anayasanın maddesi yönünden incelenirken anayasanın tbmmnin görev ve yetkilerini belirleyen maddesi ile sayıştayın görev ve yetkilerini düzenleyen maddesinde sayıştay başkan ve üyelerinin seçimleri ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmemiştir anayasada türkiye büyük millet meclisinin görevleri arasında sayılmayan bir konunun bir yasa ile meclise verilmesinin anayasaya uygun olup olmayacağı öncelikle belirlenmelidir aa anayasanın maddesinde sayıştayın türkiye büyük millet meclisi adına denetleme yapacağı öngörülmüştür tbmm ile sayıştay arasındaki bu ilişki sayıştayın kuruluşunu üyelerinin seçimini denetiminin kapsamını ve böylece hukuksal yapısını belirler anayasa sayıştay başkan ve üyelerinin seçimi konusunda açık bir kural koymamıştır ancak bu konuda yasa ile yapılacak düzenlemenin de sayıştaya ilişkin anayasanın maddesi ile tbmmnin görev ve yetkilerini sayan maddesinin özüne ve sözüne uygun olması gerekir türkiye büyük millet meclisi adına denetim yapan anayasal bir organın başkan ve üyelerinin seçimi anayasada gösterilmemiş ise de bu seçimlerin tbmm genel kurulunca yapılması anayasal sistemin diğer bir anlatımla tbmm ile sayıştay arasındaki doğal ilişkinin sonucudur yargısına varılmıştır anayasa mahkemesinin bu kararında türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerinin anayasanın maddesinde tek tek sayıldığı bu görev ve yetkiler arasında yasama dışındaki organlara üye seçme görev ve yetkisinin bulunmadığı böyle bir görev ve yetkinin yasa ile verilmesinin de ancak organla türkiye büyük millet meclisi arasında anayasal sistemden kaynaklanan bir ilişkinin olması durumunda anayasaya uygun görülebileceği kabul edilmiş olmaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı yasa ile izin sisteminin gereği olarak radyo ve televizyon yayıncılığı ve bu yayınların iletiminde düzenleyici ve denetleyici olmak üzere bağımsız ve yansız bir radyo televizyon üst kurulu oluşturulmuştur bu üst kurulun yürütme erki içinde yer aldığı kuşkusuzdur türkiye büyük millet meclisi ile adı geçen üst kurul arasında anayasa mahkemesinin yukarıda değinilen kararında söz edildiği gibi anayasal sistemden kaynaklanan doğal ve zorunlu bir ilişki bulunmamaktadır bu nedenle sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının bendindeki radyo ve televizyon üst kurulu üyelerinden beşinin türkiye büyük millet meclisi başkanlık divanının oluşum formülüne göre belirlenecek kontenjan doğrultusunda siyasi parti gruplarınca önerilerek türkiye büyük millet meclisi genel kurulunca seçilmesini öngören kural ile sayılı yasanın geçici maddesindeki türkiye büyük millet meclisinde yapılacak ilk seçimin yöntemini gösteren kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında yasanın maddesinin sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sekizinci fıkrasında gerçek ve tüzel kişilerin ayrıca genel hükümlere göre ilgili yayın kuruluşuna karşı tazminat davası açma hakkı saklıdır yayın kuruluşu ile birlikte şirketin yönetim kurulu başkanı da müştereken ve müteselsilen sorumludur zarar doğurucu fiilin işlenmesinden sonra yayın kuruluşunun devredilmesi başka bir kuruluşla birleşmesi veya sahibi olan şirketin herhangi bir surette değişmesi halinde yayın kuruluşunu devralan birleşen ve her ne suretle olursa olsun yayın kuruluşunun sahibi veya hissedarı olan şirket ve şirketin yönetim kurulu başkanı da bu fiil nedeniyle hükmedilen tazminattan yayın kuruluşu ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur tazminat talebinin haklı görülmesi halinde tazminat miktarı on milyar liradan az olmamak üzere fiilin ağırlık derecesine göre belirlenir on milyar liralık alt sınır her yıl maliye bakanlığınca ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılır bu maddeye göre açılacak manevi tazminat davalarında hâkim tensip kararı ile birlikte bilirkişiyi de tayin eder ve davayı en geç altı ay içinde karara bağlar denilmektedir görüldüğü gibi anılan fıkrada tazminat talebinin haklı görülmesi durumunda tazminat tutarının on milyar liradan az olmamak koşuluyla fiilin ağırlık derecesine göre belirleneceği bu maddeye göre açılacak manevi tazminat davalarında yargıcın uygunluk tensip kararı ile birlikte bilirkişiyi de atayacağı belirtilmiştir yapılan değişiklikte hüküm altına alınacak tazminatın alt sınırı yasa ile belirlenmiş böylece yargıcın takdir hakkı sınırlandırılmış hatta tümüyle ortadan kaldırılmıştır kişinin kişilik değerlerine saldırıyla oluşacak zarar tutarının yasa ile belirlenmesi sorumluluk konusunu düzenleyen hukukun temel kurallarıyla bağdaşmamaktadır manevi tazminat tutarı her somut olayın özelliği ve istem gözetilerek yargıç tarafından takdir edilmektedir manevi tazminat davasına yol açan yayının gerçek olmasına karşın kullanılan sözlerle sınır aşılmış olabilir ve bu aşma derecesi her olayda farklılık gösterebilir yine böyle bir yayına zarar görenin davranışı da neden olabilir bütün bu olgular istenecek ve hüküm altına alınacak tazminat tutarının belirlenmesinde önemli etkenlerdir bu nedenleesas sayısı karar sayısı hükmedilecek tazminat tutarının alt sınırının yasayla belirlenmesi hukuk devleti ilkesine uygun düşmemektedir ayrıca kişilik haklarına saldırıya ilişkin tazminat davaları borçlar yasasının maddesinde düzenlenmiştir dava özel hukuk alanında açılmış bir tazminat davası niteliğindedir türk hukukunda özel hukuk alanındaki tazminat davalarına yasakoyucunun karışması ve alt sınırı belirlemesi yolunda bir uygulama yerleşmemiştir bu tür alt sınır tutarını belirlemek ceza hukukuna özgü bir uygulamadır ve devletin cezalandırma hakkından kaynaklanmaktadır özel hukuk alanındaki bu düzenleme tazminat yaptırımını gerçek zararı ve kimi durumlarda zarar gören kişinin istemini de aşan ve haksız zenginleşmeye neden olan bir tür ceza yaptırımı niteliğine büründürecektir öte yandan yapılan değişiklikler tazminat davalarında yargıca bilirkişi atama zorunluluğu getirmektedir oysa teknik bir konuda da olsa bilirkişilerin görüşü yargıcı bağlamamaktadır hukuk usulü muhakemeleri yasasının maddesine göre yargıçlık mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuksal bilgi ile çözümlenmesi olanaklı konularda bilirkişi incelemesi yaptırılamaz bu nedenle hükmedilecek tazminatın alt sınırını belirleyen ve tazminat davalarında bilirkişiye başvurulmasını zorunlu kılan fıkra kuralı anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca gerekli olmamasına karşın zorunlu bilirkişi atamasına ilişkin kural anayasanın maddesinin son fıkrasındaki davaların en az giderle sonuçlandırılacağı yolundaki ilkeye de uygun düşmemektedir sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında yasanın radyo ve televizyon yayın izni verilen ya da verilecek anonim şirketlerin pay oranları ve şirket yapısıyla ilgili uyulması gereken diğer konuları düzenleyen maddesinin ve bentlerinde d üst kurul tarafından düzenlenecek yönetmeliğe uygun olarak her yıl yapılacak yıllık ortalama izlenme oranı ölçümlerine göre yıllık ortalama izlenme veya dinlenme oranı yi geçen bir televizyon veya radyo kuruluşunda bir gerçek veya tüzel kişinin veya bir sermaye grubunun sermaye payı yi geçemez gerçek kişinin hisselerinin hesaplanmasında üçüncü derece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sihrî hısımlara ait hisseler de aynı kişiye aitmiş gibi hesaplanır bir gerçek veya tüzel kişi veya bir sermaye grubu den fazla hissesine sahip olduğu bir televizyon veya radyonun yıllık ortalama izlenme veya dinlenme payı yi geçerse üst kurul tarafından yapılan bildirimden itibaren doksan gün içinde ortağı bulunduğu televizyon veya radyodaki hisselerinin bir bölümünü halka arz ederek veya bir kısım hisselerini satarak sermaye payını nin altına indirir yıllık izlenme veya dinlenme oranının aşımı birden fazla televizyon ve radyodaki hisselerin toplamı nedeniyle meydana gelmişse bu oranı nin altına indirecek biçimde yeterli sayıda şirketi satar bu yükümlülüğün ihlâli durumunda kuruluşun yayın izni iptal edilir denilmektediresas sayısı karar sayısı maddenin değiştirilmeden önceki metninde aynı özel radyo ve televizyon kuruluşunda bir ile üçüncü dereceye kadar dahil kan ve sihrî hısımların aynı zamanda pay sahibi olamayacakları bir hissedarınbir kuruluştaki pay tutarının ödenmiş sermayenin sinden ve birden fazla kuruluşta pay sahibi olanların bu kuruluşlardaki tüm paylarının toplamının da den fazla olamayacağı bu kuralın hissedarın bir ile üçüncü dereceye kadar dahil kan ve sihrî hısımları için de uygulanacağı belirli bir özel radyo ve televizyon kuruluşunda dan fazla payı olanların devletten diğer kamu tüzel kişilerinden ve bunların doğrudan ya da dolaylı olarak katıldıkları teşebbüs ve ortaklıklardan herhangi bir taahhüt işini doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak kabul edemeyecekleri ve menkul kıymetler borsalarında işlem yapamayacakları kurala bağlanmıştı metinden çıkarılan kurallar ve yapılan yeni düzenlemeler ile sahip oldukları televizyon kanalları ya da radyoların yıllık ortalama izlenme ve dinlenme oranı yi geçmemek koşuluyla bir gerçek ya da tüzel kişi ya da sermaye grubuna bir ya da birden fazla televizyon ya da radyo kuruluşunun tümüne ya da bir kısmına sahip olabilme televizyon ya da radyo kuruluşu sahiplerine kamu ihalelerine girebilme ve menkul kıymetler borsalarında işlem yapabilme olanağı sağlanmaktadır sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı yasanın maddesinin anılan bentlerindeki kurallar özellikle büyük sermaye gruplarının radyo ve televizyon alanında tekelleşmelerine yol açacak içeriktedir sermayenin belli kişi ya da grupların elinde toplanmış olduğu gerçeği bu kişi ya da grubun çok sayıda televizyon ve radyo kuruluşunu sahiplenebilme olanağı ve ölçüsüz para cezaları uygulaması ile görsel ve işitsel medya alanında tekellerin oluşması kaçınılmaz olacaktır anayasanın maddesinde devletin para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici önlemleri alacağı piyasalarda eylemli ya da anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önleyeceği belirtilmiştir anayasanın anılan kuralı ile tekelleşme ve kartelleşme yasaklanmakla kalmamış devlete de bunu engelleyici önlemleri alma görevi verilmiştir sayılı yasa ile yapılan ve yukarıda belirtilen düzenlemelerle görsel ve işitsel medya alanında tekelleşme ve kartelleşmenin önlenmesi olanaksızdır düzenlemeler tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemek bir yana dolaylı olarak olanaklı kılacak niteliktediresas sayısı karar sayısı gerçi televizyon ya da radyo kuruluşunun yıllık ortalama izlenme oranının yi geçmesi durumuna bağlı olarak bir sınırlama getirilmiştir ancak bir televizyon kanalı ya da radyo yayını için getirilen yıllık ortalama izlenme ya da dinlenme oranı kuramsal olarak olanaklı bulunsa da uygulamada ulaşılması çok güç bir orandır yapılan araştırmalar türkiyede en yüksek izlenme oranının dolayında olduğunu ve bu orana da yalnızca bir yayın kuruluşunun ulaştığını ortaya koymaktadır ölçümleme güçlükleri de gözönünde bulundurulduğunda getirilen sınırın uygulanabilir olmadığı açıkça anlaşılacaktır bu nedenledir ki batılı ülkelerde yayının ulaştığı kişi sayısı ölçü olarak alınmış ya da bir kişinin sahip olacağı kanal sayısı sınırlandırılmıştır yayın izleme oranını ölçü alan ülkelerde ise bu oran çok düşük tutulmuştur söz konusu oranın yüksek tutulması ve hiçbir televizyon ya da radyo kanalının bu izlenme oranına ulaşamayacağı gerçeği karşısında bu sınırlamanın tekelleşme ve kartelleşmeyi önlemesi olanaklı görülmemektedir tekelleşen ya da kartelleşen görsel ve işitsel medya bir yandan ekonomik alanda haksızlık yaratabilecek bir güce ulaşırken öte yandan da haber alma özgürlüğünü kısıtlayabilecektir yukarıda lb ve bölümlerinde de belirtildiği gibi anayasanın maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün haber almak ve vermek özgürlüğünü de kapsadığı maddesinde de basının özgür olduğu devletin basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak önlemleri alacağı vurgulanmıştır basın özgürlüğü düşünce ve kanaat özgürlüğünü tamamlayan ve onun kullanılmasını sağlayan bir özgürlüktür düşünce özgürlüğü düşüncelerin özgürce açıklanması yanında bunların yayılması ve öğrenilmesi özgürlüğünü de içermektedir bu nedenle basın özgürlüğünün okuyucuların izleyicilerin ya da dinleyicilerin haber alma ve görüşleri öğrenme olanağından yoksun kalmaları yönünden de değerlendirilmesi gerekir haber alma ve verme hakkı ya da haberlere ulaşma özgürlüğü izleyici ya da dinleyicinin bireysel hakkı olarak düşünülemez ve düzenlenemez bunlar izleyicilerin ve dinleyicilerin kollektif hak ve özgürlükleridir basın özgürlüğü kamu güçleri karşısında olduğu kadar özel güçlere karşı da korunmalıdır bu bağlamda medya tekelinin oluşmasına karşı gerçek sınırlamalar koymak medyanın çoğulculuğunu koruyucu önlemler almak devlete düşen bir ödevdir bağımsız ve yansız yayıncılığın sürdürülebilmesi için alınacak önlemler de bu ödev kapsamındadır sosyal görevini yerine getirebilmesi için basın özgürlüğü ile donatılan medyanın sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gereklidir tekelleşerek sorumluluk bilincinden uzaklaşacak bir medya her sorumsuz güç gibi er geç amacından sapabilecek ve toplum yaşamını ulusal güvenliği tehlikeye sokan bir güç durumuna gelebilecektir bunu önlemek de devletin görevidir öte yandan yapılan düzenlemeyle bir gerçek ya da tüzel kişiye ya da sermaye grubuna bir radyo televizyon kuruluşunun tümüne ya da birden çok radyo televizyon kuruluşuna sahip olabilme olanağının yaratılmasının yanı sıra bu kişi ya da sermaye grubuna kamu ihalelerine girme ve menkul kıymetler borsalarında işlem yapma yasağının getirilmemesi medya gücününesas sayısı karar sayısı kullanılarak ihalelerde haksız rekabete borsada çeşitli işlem oyunları yapılmasına neden olabilecektir her ne kadar sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı yasanın maddesinin yayın ilkelerine yer verilen ikinci fıkrasında c yayıncılığın gerek yayın organı gerekse hisse sahipleri ve üçüncü derece dahil olmak üzere üçüncü dereceye kadar kan ve sihrî hısımları veya bir başka gerçek ve tüzel kişinin haksız çıkarları doğrultusunda kullanılmaması yayıncılığın haksız bir amaç ve çıkara alet edilmemesi ve haksız rekabete yol açılmaması denilerek medyanın haksız rekabete neden olabilecek gücü engellenmeye çalışılmış ise de bu soyut anlatımlı ilkelerin kamu ihalelerinde yaratılabilecek haksız rekabeti ve borsa işlemlerinde oynanacak oyunları engellemesi olanaksızdır ayrıca düzenlemelerin karşıt kavramından yayın kuruluşlarının haklı çıkarları destekleyici içerikte yayın yapabileceği sonucuna varılmaktadır konuya yayın kuruluşlarının kamu ihalelerine giren sahipleri yönünden bakıldığında bu tür destekleyici yayınların haklı çıkarı savunduğu kolaylıkla öne sürülebilecektir böylece kamu hizmetleri sözkonusu olduğunda kamu çıkarını ön planda tutması gereken medyanın bireysel çıkarlara hizmet edecek ticari nitelik kazanmasının önündeki tüm engeller kaldırılmıştır oysa günümüzde medya serbest piyasa ilişkilerinin demokrasiler için yozlaştırıcı tehlike ve tehditlerinden sözedilmektedir ülkemizde olduğu gibi henüz demokrasisi yeterince gelişmemiş sağlam temellere oturmamış özelleştirmesini tamamlayamamış ülkelerde medya sahiplerinin devlete karşı yüklenmeye girememesi yaşamsal önem taşıyan bir ilke olarak görülmektedir devletle ticari ilişkilere giren medya sahiplerinin siyasal iktidar lehine yayın yaparak ya da tam tersine baskı oluşturarak kamu ihalelerini alma avantajını sağlayabileceği kuşkusu yukarıda sözü edilen ilkenin korunmasının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır serbest piyasa ekonomisinin en büyük özelliği rekabet ortamının yaratılmasıdır bir çok radyo ve televizyon kuruluşuna sahip olan kişi ya da sermaye grubuna kamu ihalelerine girebilme hakkının tanınması bu özellikle de bağdaşmamaktadır görsel ve işitsel medyanın kamuoyunu etkileme gücü dolayısıyla bu gücün kötüye kullanılması olasılığının yüksekliği batılı ülkelerde medya sahipliğinin diğer iş alanlarından ayrılmasına bu ayrımı sağlayacak önlemler alınmasına neden olmuştur medya gücünü kötüye kullanma olasılığı kamu yararı ve kamu düzeni ile doğrudan ilgilidir devletin bu gücü dengeleyecek önlemleri alması kamu yararı ve düzenini sağlamanın gereğidir sayılı yasanın maddesinin değişiklikten önceki onuncu fıkrasında yer verilen özel radyo ya da televizyon kuruluşlarında belli oranın üzerinde pay sahibi olanların kamuesas sayısı karar sayısı ihalelerine girebilme ve menkul kıymetler borsalarında işlem yapabilmesine ilişkin yasağın korunması gerekirken tümüyle kaldırılmış olması yasaların kamu yararı amacıyla çıkarılması gerektiği ilkesiyle bağdaşmamaktadır bu nedenlerle sayılı yasa ile değiştirilen sayılı yasanın maddesinin ve bentleri anayasanın maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkesine maddesindeki haber alma ve maddesindeki basın özgürlüklerine ilişkin kurallara tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi yasaklayan maddesine aykırı düşmektedir sayılı yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı radyo ve televizyonların kuruluş ve yayınları hakkında yasanın maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında üst kurul öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen izin şartlarını ihlâl eden yayın ilkelerine ve bu kanunda belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyarır veya aynı yayın kuşağında açık şekilde özür dilemesini ister bu talebe uyulmaması veya aykırılığın tekrarı halinde ihlâle konu olan programın yayını bir ilâ oniki kez arasında durdurulur bu süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusu hiçbir ad altında başka bir program yapamaz yayını durdurulan programların yerine aynı yayın kuşağında ve reklamsız olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına üst kurulca hazırlattırılacak eğitim kültür trafik kadın ve çocuk hakları gençlerin fiziksel ve ahlakî gelişimi uyuşturucu ve zararlı alışkanlıklarla mücadele türk dilinin güzel kullanımı ve çevre eğitimi konularında programlar yayınlanır aykırılığın tekrarı halinde ulusal düzeyde yayın yapan kuruluşlara ihlâlin ağırlığına göre yüzyirmibeş milyar liradan az olmamak kaydıyla ikiyüzelli milyar liraya kadar yerel bölgesel ve kablo ortamından yayın yapan kuruluşlara kapsadığı yayın alanı itibariyle bir milyondan fazla nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara ihlâlin ağırlığına göre altmış milyar liradan az olmamak kaydıyla yüz milyar liraya kadar kapsadığı yayın alanı itibariyle beşyüz bin ilâ bir milyon arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara ihlâlin ağırlığına göre otuz milyar liradan az olmamak kaydıyla altmış milyar liraya kadar kapsadığı yayın alanı itibariyle ikiyüzelli bin ilâ beşyüz bin arasında nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara ihlâlin ağırlığına göre yirmi milyar liradan az olmamak kaydıyla kırk milyar liraya kadar kapsadığı yayın alanı itibariyle ikiyüzellibinden az nüfusa ulaşan il ve ilçelere yayın yapanlara ihlâlin ağırlığına göre beş milyar liradan az olmamak kaydıyla on milyar liraya kadar radyo yayınları için yukarıdaki miktarların yansı kadar i̇dari para cezası uygulanır denilmektediresas sayısı karar sayısı maddenin birinci fıkrasında üst kurulun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen izin koşullarına uymayan yayın ilkelerine ve bu yasada belirtilen diğer esaslara aykırı yayın yapan özel radyo ve televizyon kuruluşlarını uyaracağı ya da aynı yayın kuşağında açık biçimde özür dilemesini isteyeceği bu isteme uyulmaması ya da aykırılığın yinelenmesi durumunda ilgili programın yayınının bir ile oniki kez arasında durdurulacağı bu süre içinde programın yapımcısı ve varsa sunucusunun hiçbir ad altında başka program yapamayacağı kurala bağlanmıştır bu düzenlemede uyarının içeriği konusunda bir açıklığa özür dileme konusunun ayrıntılarına yer verilmemiştir bu belirsizlik uygulanan yaptırımın onur kırıcı ve teşhir edici bir özellik taşımasına neden olabilecektir fıkraya göre üst kurulun özür istemine uyulmaması durumunda programın yayını bir ile oniki kez arasında durdurulabileceği gibi bu süre içinde programın yapımcı ve sunucusu hiçbir ad altında başka program yapamayacaktır katkısı başkalarınca hazırlanmış bir programı sunmaktan ibaret olan sunucu hakkında böyle bir yaptırım öngörülmesi haksız uygulamalara yol açacak niteliktedir bu düzenlemelerle idari nitelikteki üst kurula basın ve haber alma özgürlüğünü sınırlayıcı yetkiler verilmekte yargı alanına giren konularda yönetim yetkili kılınmaktadır yönetimin düzenleme ve denetleme alanındaki konularda kamu düzeni genel güvenlik kamu yararı genel ahlak genel sağlık ekonomik ve sosyal ilişkilerin düzenli yürütülmesini sağlama gibi amaçlarla idari para cezası uygulama ya da kişi özgürlüğünü kısıtlayıcı yaptırımlar dışında çeşitli yasaklar koyma yetkisine sahip olmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır ancak düşünceyi açıklama ve yayma basın ve haber alma gibi temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması söz konusu olduğunda yönetime tanınacak yetkinin anayasada bu kavramlara verilen değerler çerçevesinde belirlenmesi gerekmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler bunların yayımını engellememek kaydıyla düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz maddesinin ikinci fıkrasında da devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır denilmektedir aynı doğrultudaki kural tüm özgürlükler için anayasanın maddesinde yer almaktadır maddede devletin temel amaç ve görevinin kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak biçimde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamaya çalışmak olduğu belirtilmiştir ayrıca anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasında yasada haber düşünce ve kanaatlerin özgürce yayımlanmasını engelleyici ya da zorlaştırıcı koşullar konulamayacağı maddesinde de basın işletmelerinin devlet bütünlüğüne yönelik kimi suçlar dışında işletilmekten alıkonulamayacağı öngörülmektedir bu kurallar genelde yazılı basına yönelik olmakla birlikte amaç düşünceyi yayma ve haber alma özgürlüklerinin güvence altına alınması olduğuna göre aynı ilkelerin görsel veesas sayısı karar sayısı işitsel medya yönünden de geçerli olması ve yönetime bu araçların kullanılmasını engellemeye varan nitelikte önlemler alma yetkisi verilmesinden olabildiğince kaçınılması gerekmektedir bu nedenle yasanın maddesiyle değiştirilen sayılı yasanın maddesinin birinci f | 4,140 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özet olarak şöyledir türk ceza yasasının maddesinin tümü sayılı yasa ile değiştirilirken yapılan değişikliklerden biriyle maddenin ilk dört fıkrasında yazılı suçlara ilişkin cezaların ertelenememesi ve sayılı yasanın maddesinde belirtilen ceza ve tedbirlere çevrilmemesi öngörülerek aynı türden ve eşit süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara çarptırılan kişilere uygulanacak kurallar yönünden eşitsizlik yaratılmıştır bu durum anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır örneğin sahtekârlık dolandırıcılık hırsızlık rüşvet irtikâp ihtilâs gibi yüz kızartıcı suçlardan dolayı hükümlendirilen kişilere verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların sayılı yasanın maddesinde yazılı koşulların oluşması halinde ertelenmesi maddesinde yazılı koşulların oluşması halinde de ceza tedbirine çevrilebilmesi olanağı vardır belirli bir suç yönünden bu olanağı kaldıran itiraz konusu yasa kuralı yasaların objektif olma niteliği ile bağdaşmadığı gibi hâkimin takdir yetkisini kısıtlamakta ve bu niteliği ile yargı yetkisine el atmaktadır bundan başka kaçakçılığın men ve takibine dair sayılı yasanın maddesinde yer alan anılan yasaya göre verilecek cezaların ertelenemeyeceğine ilişkin kural anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görülecek sayılı yasa ile yürürlükten kaldırıldığı halde aynı yasanın bu kez türk ceza yasasının maddesinde cezaların ertelenmesini öngörmesi hak adalet ve insaf kuralları ve yasaların objektifliği ile çelişmektedir | 185 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararında yer alan itiraz isteminin gerekçeleri aynen şöyledir davacının üst gösterge tablosundan yaşlılık aylığı aldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur uyuşmazlık üst gösterge tablosunun hangi derece ve kademesine tekabül eden göstergeden aylık alması gerektiği ve bu gösterge rakamının sayılı geç çevresinde hangi rakam olarak belirleneceği ve sk ve uyarınca üst gösterge tablosundan aylık alanlara ödenen sosyal yardım zammının diğer gösterge tablosundan aylık alanlardan farklı biçimde belirlenip belirlenemeyeceği ve miktarının ne olacağı konusundadır üst gösterge tablosunun rakamına intibak ettirilerek yaşlılık aylığının buna göre tesbitine ilişkin uyuşmazlığın çözümünde tarih ve numaralı sayılı sosyal sigortalar kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna ek ve geçici maddeler eklenmesine dair kanunun üncü maddesi üncü maddeyle değiştirilen ek l ek ve ncı maddesiyle eklenen ek ve ve nci maddeyle eklenen geçici üncü maddeleri davada uygulanacak hüküm niteliğini taşımaktadır çünkü davacının hangi göstergeden ve ne miktarda yaşlılık aylığına hak kazandığı yönü bu maddelerin uygulanmasıyla belirlenecek ve uyuşmazlık bu maddeler tatbik edilerek çözülecektir gerçekten sayılı kanun ile değişik sayılı kanun de günlük kazanç üst sınırı üst gösterge tablosundaki en yüksek göstergenin katsayı ile çapımının ludur sözcükleri kullanılmıştır sayılı kanun ile değiştirilen ek lde göstergeler derece ve kademeler halinde gösterge ve üst gösterge tablolarında belirtilir ve aynı maddenin üncü fıkrasında esas gösterge ve üst gösterge tabloları çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca tesbit edilir denilmiştir ek de gösterge tesbit ve üst gösterge tesbit tablolarının düzenlenme biçimi anlatılmıştır bağlanacak gelir ve aylıkların hesabına esas alınacak göstergeler bakımından ek de ek nci maddeye atıf yapılmıştır sayılı kanun ile sayılı kanuna eklenen ek de kanunla kurulan sosyal güvenlik kuruluşları ile geçici nci madde kapsamındaki sandıklarla ilk defa tarihinden sonra ilgilendirilenlerin aylıklarının hesabına esas olacak göstergenin tesbiti sırasında üst gösterge tablosuna yer verilmiştir ek ile de üst gösterge tablosunun tavanı ile daha aşağıdaki derece ve kademelerden aylık alacakların aylık bağlama oranlarının farklı olması öngörülmüştür ile sayılı kanuna eklenen geçici de tarihinden itibaren takvim yılından az süre için düzenlenecek üst gösterge tesbit tablolarının oluşturulma biçiminden söz edilmiştir şöyle ki bilindiği gibi sigortalılara farklı göstergeler uygulanması ve farklı aylıklar hesaplanması ve bağlanmasına sayılı kanunla başlanılmıştır zira sayılı kanundan beri mevcut normal gösterge cetveline üst gösterge geçici gösterge birleşik gösterge tabloları bu kanunla eklenmiştir böylece farklı göstergeler ortalamalar aylık oranlan sosyal yardımesas sayısı karar sayısı ödenekleri ve hattâ anayasa mahkemesince iptal edilen sınırlı ve elverişli borçlanma yöntemleri sonucu düşük aylıklı büyük bir sigortalı topluluğuna karşın kimi sigortalılara tc standartlarına göre aşırı farklı ve yüksek yaşlılık malûllük ölüm aylığı bağlanması bu kanunla mümkün olmuştur üst gösterge tablosundan aylık almayı mümkün kılan ve sayılı kanunla kurulan ve uygulamada süper emeklilik adıyla anılan sistem bir bütündür ve sayılı kanunun bu konudaki hükümleri bir bütünün vazgeçilmez sıkı ilişkili parçaları niteliğindedir bu sistemle sigortalılar normal geçici üst gösterge tablosuna tâbi olanlar şeklinde gruba ayrılmışlardır geçici gösterge aylığına tâbi olanlara ilişkin sayılı kanun geç anayasaya aykırı bulunarak anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararıyla iptal edilmiştir ancak iptal kararından önce geçici gösterge aylığı bağlanmış olanların haklan sayılı khk ve sayılı kanunla korunmuş olduğundan bu grup pasif sigortalılar varlıklarını sürdürmektedirler enflâsyonist baskılara maruz ekonomilerde katsayı esasına dayalı gösterge tablosu sistemi aylıkların bağlanması ayarlanması yükseltilmesi ve primlerin toplanmasında nisbi bir kolaylık sağladığından daha önceki taban ve tavan rakamlarından oluşan uygulamaya göre ileri bir kurum sayılabilir sosyal sigortalarda ücretin prim alınacak kısmı sosyal güvenliğin genel ilkeleri çevresinde belirlenmelidir buna göre kazancın prim kesilecek kısmının bir alt birde üst sınırı olur kazanç alt sınırdan az olsa da bu alt sınır üst sınırdan çok olsa da üst sınırla kayıtlı olarak prim kesilir ve aylık bağlanır yani alt sınırdan az düşük kazanç üst sınırdan çok yüksek kazanç nazara alınmaz anayasanın inci maddesinde yazılı devletin mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde alt ve üst sınır belirlenir alt sınır sigortalıya asgari geçim seviyesi sağlayabilecek miktarda belirlenecektir üst sınır ise kurumun aktüeryasını bozmayacak ölçüde ve alt ve üst dereceler ve kademeler arasında uçurum yaratmayacak bir seviyede ve dengeli bir sosyal güvenliği kuracak biçimde ve sosyal adalet ilkeleri çevresinde tesbit edilecektir alt sınırdan az ve üst sınırdan çok kazançlar primlendirme ve aylık bağlamada dikkate alınmayacaktır sosyal güvenliğin sigortalılar arasındaki dayanışma ve riziko iştirakine dayanması passif sigortalıların gelir ve aylıklarının büyük oranda aktif sigortalıların primleriyle karşılanması bu sınırlamayı zorunlu kılar örneğin kimi sigortalılar milyon aylık ücretle çalıştıklarım herhangi bir şekilde belgeleseler ve bu miktar ücretten prim ödeseler ve ortalama bu miktardan oluşsa bu miktar tavan kabul edilse ve aylık bağlansa düşük kazançlı sigortalılar bu gibilerin aylıklarını bir çeşit finanse etmiş olacaktır büyük bir çoğunluk küçük bir azınlığı yararlandırmış olacaktır sayılı kanunun anılan maddeleri ile kurulan sistem bu ilkelere uygun değildir sayılı kanunla sayılı kanuna eklenen geçici üncü maddeye göre tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla kabul edilen normal gösterge tablosu tarihinden beri uygulanmakta olup taban tavan rakamı arasında derece ve kademe halinde ve her kademe arasında rakamlık en alt kademe ile en yüksek kademe arasında bir kat fark olmak üzere düzenlenmiş olduğu halde tarih ve sayılı kararname ile yürürlüğe konulan üst gösterge tablosu taban tavan rakamları arasında derece ve kademeden oluşturulmuştur kademeler arasında şer puan taban ve tavan arasında kat fark vardır bu gösterge tablosunun tabanı bile normal gösterge tablosunun tavanından puan yüksektiresas sayısı karar sayısı aynı kararnameyle yürürlüğe konulan geçici gösterge tablosunun ise taban rakamı tavan rakamı olup bu sayılar arasında derece ve kademeyi içermekte ve kademeler arasında şer puan ve tavan ile taban arasında kat fark bulunmaktadır görülüyor ki bu cetveller prim matrahı ve aylık bağlama için bir alt ve üst sınır belirlerken sigortalılar arasındaki dengeyi koruyamamış aşırı farklılıklara yol açmış uyum sağlayamamış düşük kazançlıların statülerini korurken yüksek kazançlı kimi sigortalılar yararına kurumun aktüeryal dengesini altüst edecek nitelikte bir uçurum yaratmış düşük kazançlı sigortalıları kimi yüksek kazançlı sigortalıların gelir ve aylıklarının finansörü mesabesine indirmiştir sosyal sigortaların sigortalılara yaşlılık malûllük ölüm riskinin gerçekleşmesinden önceki yaşam düzeylerini aynen sağlamak şeklinde bir fonksiyonu yoktur aslında bu mümkünde değildir bu nedenle sosyal sigortalar sigortalıların serbest kazancını değil kendi normlarına göre taban ve tavan gösterge ile sınırladığı kazançlarını gerek prim tahsili gerek aylık ve gelir ödemelerinde esas kabul etmeye ve bu sınırların alt ve üstündeki rakamları dikkate almamaya mecburdur fakat bunu yaparken tabanı ve tavanı ve bu rakamlar arasındaki derece ve kademeleri adil bir şekilde düzenlemeye aşırı farklılıklar ve ayırımlardan kaçınmaya sosyal devlet ilkesine uygun ölçüyü ve insaflı davranışı gözönünde tutmaya da mecburdur aylıktan yararlanma konusunda sigortalılara yükletilen edimler açısından da bir denge kurulması zorunludur oysa yukarıda sözü edilen geçici ve ek maddelerde bu dengenin kurulmadığı sosyal adalet ve eşitlik kurallarına uygun bir düzenleme yapılmadığı anlaşılmaktadır öte yandan sözkonusu maddelerle yapılan düzenlemeyle getirilen sistem diğer sosyal güvenlik kurumlarından örneğin tc emekli sandığında da yoktur böylece sosyal güvenlik kurumları arasında da bir eşitsizlik ve farklılık yaratılmıştır tc emekli sandığında tavan sosyal sigortalar kurumundakinden düşüktür kadarki sosyal sigortalar kurumunun tavan aylığı tc emekli sandığındaki tavan aylığının katına çıkmıştır ayrıca tabandan aylık alanla tavandan aylık alan arasındaki denge de bozulmuştur tc emekli sandığında tayan aylık taban aylığın katı iken sosyal sigortalar kurumunda katı olmuştur böylece bu sistem hem sosyal sigortalar arasındaki dengeyi hem de kurumlar arasındaki dengeyi aşırı biçimde bozmuştur tek ve normal gösterge tablosu ile yetinmek ve gerektiğinde onu ıslah edip geliştirmek yerine çeşitli gösterge tabloları ihdas ederek ve kazancı düşük büyük bir sigortalı kütlesini bu yeni tablolardan yararlandırmamaya karşın yüksek kazançlı kimi sigortalıları faydalandırmak ve sistemin yükünü dışlananlara çektirmek adalet eşitlik ve nesafet ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmaz ve kurumu ağır malî külfet altına sokar aktüeryal dengesini bozar ve onu diğer aktif ve passif sigortalılara karşı görevlerini yapamayan göstermelik bir kurum haline getirir uygulanan finans sistemi icabı yükün büyük bölümünü üst gösterge tablosundan yararlanmayan sigortalılar topluluğuna çektirmek yoluyla yüksek gelir seviyesindeki kimi sigortalıların aylıklarının artırılması suretiyle anayasa ve sosyal güvenlik ilkelerine ters düşen bir düzenleme yapıldığı sonucuna ulaşmak zorunludur aylık tesbitine ilişkin ortalamalar bakımından da sigortalılar gruba ayrılmıştır bunlardan birinci grup sayılı kanun ile sayılı kanuna eklenen ek l uyarınca tarihinde sonra sigortalı olanlardır bunlar için tüm sigortalı hizmetesas sayısı karar sayısı sürelerine göre ortalama yıllık kazanç bulunacak ve malûllük yaşlılık ölüm aylığının hesabına esas alınacak gösterge buna göre tesbit edilecektir i̇kincisi emekliliğine yıldan fazla süre bulunanlarda üst gösterge tablosu uyarınca aylık bağlanacaklardır ki bunların yıllık ortalaması tarihinden sonra malûllük yaşlılık ölüm sigortası primi ödenecek tüm süre dikkate alınarak hesaplanacaktır üçüncü grup emekliliğine yıldan az süre kalanlar özellikle tarihine pek yakın bir tarihte malûllük yaşlılık ölüm sigortası aylığı istemeye hak kazanacaklar ile tarihi itibariyle malûllük yaşlılık ve ölüm aylığı isteme koşulları oluştuğu halde aylık bağlanmasını istemeyenler veya tarihinden sonra isteyenler olup göstergeleri sayılı kanun ve ile sayılı kanun ün sayılı kanuna eklediği ek a ve bb ve ek b uyarınca aylık talep veya ölüm tarihinden önceki prim hesabına esas azami günlük kazançların yıllık tutarının yıllık ortalamasına göre hesaplanacaktır dördüncü grup sigortalılarda ise yılları arasında takvim yılından daha az süreler için ek bye göre düzenlenecek üst gösterge tablosunun tesbitinde sayılı kanun ile sayılı kanuna eklenen geçici üncü madde uyarınca tavan sayısının tesbitine esas olan sigortalının aylık talep ve ölüm tarihinden önceki takvim yılında üst gösterge tablosunun en yüksek göstergesi üzerinden hesaplanacak günlük kazançların yıllık tutarının ortalaması inci takvim yılı için nci takvim yılı için üncü takvim yılı için üncü takvim yılı için yıllık tutarlarının yıllık ortalaması alınmak suretiyle saptanacaktır beşinci grup geçici inci maddenin kapsamına giren passif emekliler aylık alanlar veya tarihi itibariyle aylık bağlanması için başvuranlardır gerçekten sayılı m ile sayılı kanuna eklenen geçici inci madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihinde malûllük yaşlılık ve ölüm sigortalarından gösterge tablosunun en üst göstergesinden aylık almakta olanlar ile aylık talebinde bulunmuş olup henüz işlemleri tamamlanmamış olanlardan gösterge tablosunun en üst göstergesinden aylık bağlanmaya hak kazananlara yeni bir borçlanma olanağı tanımakta borçlanmanın koşullarını borçlanma primlerini ödeyenlerin geçici göstergelerini saptamakta ve bunlara nasıl aylık bağlanacağını düzenlemekte idi bu beşinci gruba ilişkin geçici bilindiği gibi anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş ve bu yönden grup sayısı inmiştir ne var ki sistemi oluşturan öteki maddelerin incelenmemesi ve iptal edilmemesinden ötürü yukarıdaki grup halindeki ayırım kaldığı gibi halen çalışan sigortalılar belirli bir süre sonra ve belirli koşullarla üst gösterge tablosundan yararlanabilir iken eski emekliler ile tarihi itibariyle emeklilik için başvuranların üst göstergeye göre yaşlılık aylığı bağlanması sisteminden yararlanmaması şeklinde bir sonuç ortaya çıkmıştır bu durum tam bir eşitsizliği meydana getirmektedir malûllük yaşlılık ölüm sigortalarından yararlanan veya yararlanacak olanları normal emekli süper emekli şeklinde ayırmak ve süper emekliliği mali gücü olanlara tanımak sigortalılık aylık hesabına ilişkin ortalama kazançlar bakımından ve ayrıca aylık oranlarıesas sayısı karar sayısı açısından sonuçları değişik bölümlere taksim etmek değişik gösterge tabloları ihdas ederek ve aşırı farklılıklar yaratarak benzer durumda ve aynı sigorta kollarından yararlanacak olan sigortalılar arasında eşitsizliğe yol açmak anayasal eşitlik kuralına ters düşmektedir anayasanın uncu maddesine açıkça aykırıdır i̇ptali istenilen maddelerle getirilen düzen sigortalıları bölmüş ve normal ve süper sigortalıları ve bunlar içerisinde yaratılan grupları adeta birbirine düşman etmiştir böylece toplumsal huzur millî dayanışma ve adalet anlayışı ve sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayan bir durum ortaya çıkmıştır bu nedenlerle anılan düzenlemeler anayasanın nci maddesine de aykırıdır bu maddeler devletin herkesin sosyal güvenlikten eşit şekilde yararlanmasını sağlayacak nitelikte olmadığı ve büyük bir sigortalı çoğunluğunun düşük aylık ve gelirlerine karşın bunlara kıyasen çok düşük sayı ve orandaki varlıklı sigortalılara imtiyaz mertebesinde ayırımlı büyük menfaatler sağlayarak herkesin sosyal güvenliğini sağlayacak tedbirleri gereken biçimde aldığını gösterir bir içerik taşımamasından dolayı anayasanın inci maddesine de aykırı düşmektedir öte yandan bu maddelerle getirilen sistemin kurumun aktüeryal dengesini bozduğu kaynaklarım haksız bir biçimde tükettiği ve giderek onu göstermelik bir hale getireceği anlaşılmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında belirtildiği gibi sosyal sigortalar kurumu tüzel kişiliği olan ve kendi kanunundaki hükümler dışında özel hukuk hükümlerine tabi bulunan malî ve idarî bakımdan özerk bir devlet kurumudur yürütme içinde yer alır ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığına bağlıdır finansmanı işçi ve işverenlerden alınan ikili prim sistemiyle olmaktadır sayılı kanun da genel bütçeden yapılacak yardımlardan sözedilmekte ise de bunun kurumun görevini yerine getirmesini engelleyecek bir durumla karşı karşıya kalması halinde devletin yükümlülüğünü belli eden bir hüküm olarak anlamak gerekir uygulamada şimdiye kadar genel bütçe yardımı gerçekleşmemiştir gerçekleşmesi de yakın bir gelecekte olanaklı görülmemektedir sosyal sigortalar kurumu aktüeryasında uygulanan kapitalizasyon yöntemi de fonların mevcut enflasyondan büyük çapta etkilenmesi de sistemin aktüeryal dengeyi bozucu etkisini de artırmaktadır bu durum sistemin devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini ekonomik istikrarın korunmasını gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir diyen anayasanın inci maddesine aykırı olduğu ve bununda öteki tüm sigortalıların aleyhine olarak onların sosyal güvenliğini tehlikeye düşürme olasılığım yarattığı ortadadır halde sözkonusu maddelerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmalıdır sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı görülen sayılı kanun üncü maddesiyle değiştirilen ek l ek ve ncı maddesiyle eklenen ek nci maddesiyle eklenen geçici üncü maddesinin iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca resen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 2,092 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davasi ve yürürlüğün durdurulmasi i̇le i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması i̇stemlerini i̇çeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve i̇kinci cümlelerinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının iptali istenen birinci ve ikinci cümlelerinde üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında hamilin şikâyeti üzerine her bir çekle ilgili olarak binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur ancak hükmedilecek adlî para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz denilmek suretiyle yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüklere aykırılık nedeniyle özgürlüğün kısıtlanması yasağı borç için hapis yasağı getiren anayasanın inci maddesine aykırı bir düzenleme yapılmıştır hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz kuralı sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrası ile anayasamızın inci maddesine eklenmiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ek nolu protokolün inci maddesinden aynen alınmış olan bu kural bir kimsenin yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğünü yerine getiremediği için özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı bunun insan özgürlüğüne ve onuruna aykırı olacağı düşüncesine dayanmaktadır borç için hapis yasağının anayasaya eklenmesiyle birlikte mevzuatımızda yer alan bazı suçların bu hükme aykırı hale gelip gelmediği tartışılmaya başlamış bu tartışmalara sebep olan suçlardan biri ve belki en çok gündemde kalanı sayılı çek kanununda bağımsız bir suç olarak düzenlenen karşılıksız çek keşide etme suçu ve bu suç karşılığında uzun süre uygulanmış olan hapis cezası olmuştur söz konusu anayasa değişikliğinden sonra sayılı kanunda da bu hükme paralel olarak bir değişiklik yapılması gerektiği yönünde görüşler ortaya atılmıştır hatta çek kanununun yürürlüğe girdiği ilk günlerden itibaren karşılıksız çekin hapis cezası ile cezalandırılması eleştirilmiş ve bu yaptırımla ceza hukukunda çağdışı kalmış bulunan borç için borçlunun hapsi sistemine geri dönüldüğü haklı olarak ileri sürülmüştür gerçekten çek kanunu temelde özel hukuk alanında karşılıksız çek keşide etmekten kaynaklanan bir borcu eylemi dolandırıcılık ve benzeri bir suç da oluşturmayan keşidecinin sırf çekten doğan borcunu ödemesini sağlamak için özgürlüğü bağlayıcı ceza yaptırımı öngören bir hüküm getirmiştir bundan sonra sayılı kanunla ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi gerekçe gösterilerek suç karşılığında öngörülen hapis cezası suçu ilk kez işleyenler bakımından kaldırılmış ve çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi ve tekerrür halinde hapis cezası öngörülmüştür bu defa tarih ve sayılı çek kanunu ile tekerrür halinde hapis cezası uygulanması kaldırılmış ancak iptali istenen kurallar ile adli para cezası verilmesi öngörülmüştür ancak türk ceza kanununun nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın devlet hazinesine ödenmesi olan adli para cezası ödemeesas sayısı karar sayısı emrine rağmen ödenmediği takdirde sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun adli para cezasının i̇nfazı başlıklı ncı maddesi uyarınca hapse çevrildiğinden iptali istenen kurallar borç için hapis yasağını öngören anayasanın inci maddesi ile bağdaşmamaktadır bu arada karşılıksız çek keşide etmek suçu ile ilgili açılan davada sayılı yasanın ncı maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırı olduğu kanısına varan mahkeme iptali için anayasa mahkemesine başvurmuştur anayasa mahkemesi tarihli ve k sayılı kararında çeklerin sözleşme olmadığını bu nedenle sözleşmeden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile hapis cezası verilemeyeceğini emreden anayasanın inci maddesi dışında kaldığını ve karşılıksız çeke hapis cezasının doğru olduğunu oyçokluğu ile açıklamıştır anayasa mahkemesinin bu kararının gerekçesinde aynen türk ticaret kanununda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmamasından bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir hatır senetlerinde olduğu gibi taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda çek başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir ayrıca haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keşide edilebilmektedir çeki elinde bulunduran hamil keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir alacağı değil doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir halde çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu değildir temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur borçlu temel ilişki ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır i̇tiraz konusu kuralın anayasanın inci maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir bu nedenlerle kural anayasanın inci maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir denilmiştir ancak anayasa mahkemesinin bu kararı isabetli ve yerinde değildir şöyle ki çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğunu dolayısıyla ilişkinin sözleşmeden doğduğu çeşitli yasa hükümleri ile düzenlenmiştir çekler dahil kıymetli evrakı tarif eden türk ticaret kanunun nci maddesi kıymetli evrak öyle senetlerdi̇r ki̇ bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez şeklinde olup çekin senet olduğu açıkça hükme bağlamaktadır çekin sekil şartlarını düzenleyen türk ticaret kanunun nci maddesinin nci bendine göre çek kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havale diresas sayısı karar sayısı borçlar kanunun nci maddesine göre de havale bi̇r aki̇tti̇r sözleşmedir türk ticaret kanununun üncü maddesi hükmü de çeklerin havale senedi̇ olduğunu tekrarlamıştır hususî ve resmî evrakta sahtekarlık suçlarını cezalandıran türk ceza kanununun uncu maddesinin ikinci bendi de ttk gereğince çekleri de kapsayan emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen kambi̇yo senetleri̇ ni daha ağır cezalara tabi tutmuş ve çekleri̇ de senet ve sözleşme saymıştır kambi̇yo senetleri̇ çek poli̇çe ve emre muharrer senet hakkindaki̇ hususi̇ taki̇p usulleri̇ ni düzenleyen i̇cra ve i̇flas kanununun hükümleri de çekleri senet ve sözleşme saymış ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmuştur maddeden oluşan tarihli milletler yeknesak çek kanunu loi uniforme concernant le cheque de inci ve üncü maddelerinde çekin bir banka üzerine yazılan özel bir havale sözleşmesi olduğunu açıklamıştır çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğu doktrinde de ağırlıklı olarak kabul edilmiştir hayri̇ domani̇ç de yayimi kiymetli̇ evrak hukuku adli kitabının uncu sahifesinde çek münhasıran bir bankaya hitaben yazılabilen kanuni şekil şartlarına tabi kıymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir havale senedi̇di̇r şeklinde bir tarif yapmış çekin bir senet ve sözleşme olduğunu belirtmiştir ord prof dr halil arslanlida yayımı ticari senetler adlı eserinde çeki̇n bi̇r havale sözleşmesi̇ ürünü olduğunu belirtmiştir prof dr reha poroy ile prof dr hamdi yasamanin müşterek eseri kiymetli evrak hukuku adli kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir ziraat bankasının yayımı tevdiat ve banka hizmetleri mevzuatı adlı kitapçığının ve nci sayfalarında da çek bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir yargıtay i̇çtihadı birleştirme büyük genel kurulunun tarihli ve k sayılı kararında da rg sa çek türk ticaret kanununa göre kıymetli evrak mahiyetinde bir kambiyo senedidir ve hukuki niteliği itibariyle bir havaledir bu havalenin yazılı şekilde yapılması belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir denilerek çekin bir havale ve sözleşme senedi olduğu açıkça belirtilmiştir özetle çekin sözleşme niteliğinde bir havale ve senet olduğu yasanın yargının ve doktrinin ortak görüşüdür bir kimsenin diğer bir kimseye çek vermesinde amaç çek lehtarına olan bir borcun ödenmesi veya çek lehtarına bir miktar paranın borç verilmesi veyaesas sayısı karar sayısı çek lehtarının ileride teslim etmeyi taahhüt ettiği mal ve hizmetlerden doğacak borçların karşılanması gibi hukukî sebeplere dayalı ve yönelik olabilir borcun sebebini ihtiva etmemiş olsa bile borç ikrarı muteberdir şeklindeki borçlar kanununun nci maddesine dayalı tüm bu hukuki sebepler de yazılı veya sözlü sözleşmelere dayalıdır dolaysıyla binbeşyüz güne kadar adlî para cezasını ve hükmedilecek adlî para cezasının çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağını öngören ve sonuçta ödeme emrine rağmen ödenmediği takdirde hapis cezası getiren iptali istenen kurallar anayasanın inci maddesinde yer alan ve hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz diyen emredici kuralın kapsamındadır yukarıda etraflıca açıklandığı üzere çek borç sebebini ihtiva etmemiş olsa bile muteber bir borç ikrarına muhtevi bir havale ve sözleşme senedi olduğundan bu sözleşmeden doğan yükümlülüğünü getirmeyen kimse çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi özgürlüğünden alıkonulamayacağından iptali istenen kurallar anayasanın inci maddesine aykırıdır diğer taraftan tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının iptali istenen birinci ve ikinci cümleleri anayasanın ıncı maddesine de aykırıdır i̇nsan hakları ve ana hürriyetlerinin korunmasına dair avrupa sözleşmesine ek birinci protokolde tanınmış bulunan haklardan ve özgürlüklerden başka haklar ve özgürlükler tanıyan numaralı protokol eylül tarihinde strasbourgda imzaya açılmış ve nci madde uygun olarak mayıs tarihinde yürürlüğe girmiştir türkiye numaralı protokolü ekim de imzalamış ve şubat tarihinde onaylamıştır sayılı onay kanunu şubat gün ve sayılı resmi gazetede yayınlanmış ancak türkiye onay tarihinin üzerinden yıl geçmiş olmasına karşın henüz onay belgesini avrupa konseyi genel sekreterine tevdi etmemiştir prof dr mehmet semih gemalmaz i̇nsan hakları belgeleri kitabında boğaziçi üniversitesi yayınevi i̇stanbul onay belgesinin tevdi edilmemesiyle ilgili olarak bu durumun hukuksal ve siyasal açıdan makul ve kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır üstelik ilgili uygun bulma kanun ve onun içeriğini teşkil eden protokol metni rgde yayımlandığına göre bu metin aslında iç hukuk bakımından yürürlüğe girmiştir ve uygulanması mümkün daha doğrusu gerekli bulunmaktadır daha açık deyişle bu belgede düzenlenen haklar iç hukukun bir parçasıdır ve bundan doğabilecek uluslararası yükümlülükten bağımsız olarak iç hukukta sonuçlarını doğurmak durumundadır değerlendirmesini yapmıştır gemalmaz bu konuyu tarihli cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalesinde de işlemiştir anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler taşımaları halinde andlaşmaya uyulacağının ifade edildiği göz önünde tutulduğunda iç hukuk bakımından yürürlüğe giren milletlerarası andlaşmaya aykırı bir düzenlemenin anayasanın ıncı maddesi ile çeliştiğini de söylemek gerekmektediresas sayısı karar sayısı öte yandan iptali istenen kuralların anayasanın nci maddesinde öngörülen hukuk devleti ilkesinin yasaların kamu yararına dayanması öğesi ile bağdaştırılması da mümkün değildir bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumları benimseyen hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir yasaların kamu yararına dayanması gereği kuşkusuz hukuk devletinin temel değerlerinden birini oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı karşılıksız çek keşide etmenin bağımsız bir suç olarak düzenlenmesinin en önemli sonucu karşılıksız çek keşidesini azaltmayıp tam aksine artırdığıdır karşılıksız çek keşide etme suçunun olmadığı zamanlarda çeki yalnızca alelade bir ödeme aracı olarak gören ve kurulan ticari ilişki kapsamında ödemelerin çekle yapılmasını kabul edip etmemekte dikkatli davranan hamilin karşılıksız çek keşide etme suçunun varlığı nedeniyle oluşan yapay güven ortamı nedeniyle kendisine yapılacak ödemelerde çeki çok daha kolay kabul edebilmesi ve böylelikle kötü niyetli keşideciler tarafından deyim yerindeyse çok daha aldatılabilir hale gelmesidir böyle bir durumun ise kamu yararına dayandığını söylemenin mümkün olamayacağı çok açıktır tarihsel süreç içinde önce doğrudan hapis cezası daha sonra da ödenmeyince hapis cezasına dönüşen adli para cezası sistemi ile karşılıksız çek keşide etme engellenememiş tersine artan bir seyir izlemiştir adalet bakanı sadullah erginin mhp kütahya milletvekili alim işıkın soru önergesine ek verdiği yanıt da ek adli sicil ve i̇statistik genel müdürlüğü ile bilgi i̇şlem dairesi başkanlığına ait istatistiklere dayanarak verdiği bilgilere göre yılında bin dava açılırken bin kişi yargılandı yılında bin dava açılırken yargılanan kişi sayısı bin oldu yılında bin dava açılırken bu davalarda bin kişi hakim karşısına çıktı yılında bin dava açıldı ve bin kişi yargılandı yılında açılan bin davada bin kişi yargılanırken yılında bin dava açıldı ve yargılanan kişi sayısı bin oldu yılında ise açılan dava sayısı yeniden artarak bin ulaştı ve bu davalarda bin kişi yargılandı yılında bin dava açıldı bin kişi yargılandı yılında açılan dava sayısı bin düşerken yargılanan kişi sayısı da bin oldu yılında açılan bin davada bin kişi hakim karşısına çıktı yılında bin gerileyen çek davalarında bin kişi yargılandı yılında yeniden artış eğilimi gösteren davalarda bin kişi yargılandı ve bin dava açıldı yılında ise bin davada bin kişi yargılandı yılında da ceza mahkemelerinde açılan dava sayısı bin olurken bu davalarda bin kişi yargılandı un ilk altı ayında karşılıksız çek nedeniyle ceza mahkemelerinde bin dava açıldı bu davalarda bin kişi hakim karşısına çıktı un altı ayında çek davaları nedeniyle bin kişi hapse girdi bunlardan ini çekle ilgili ihtara ve yasaklamaya uymama sini çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki kanuna muhalefet diğerlerini de karşılıksız çek keşide etme suçu oluşturdu ülkemizin ve yargının çok daha önemli ve öncelikli sorunlarının bulunmasına karşın birçok cumhuriyet savcısı ve hakimin zamanını bu suçlara ayırmak zorunda kalmasının kamuesas sayısı karar sayısı yararı ile bağdaştırılamayacağı kuşkusuzdur nitekim yargıtay birinci başkanlığının tbmm adalet komisyonu başkanlığına gönderdiği tarih ve cybb sayılı yazıda da çek kanunu tasarısına ilişkin yargıtayın görüşü açıklanmış ve yargıtay başkanlığının öncelikli ve birinci önerisi karşılıksız çek suçları gerçek ve tüzel kişilerin ticari ilişkilerinden kaynaklanan ve edimin yerine getirilmesine yönelik yaptırımları içermektedir bir ticari ilişkiden kaynaklı borcun yerine getirilmemesi ve suç olarak tanımlanması mümkün görülmemektedir suç genel teorisindeki sorumluluk esaslarına aykırı bir şekilde suç tipi tarif edilmektedir karşılıksız çıkan çek nedeniyle milyonlarca şikayet ve soruşturma sonucu kamu davası açılmaktadır bu durum cumhuriyet savcılarının ve mahkemelerin ağır iş yükü altında kalmasına sebebiyet vermektedir bu nedenle çekin karşılıksız çıkması ile ilgili sorumluluk suç olmaktan çıkarılarak idari para cezasını veveya idari tedbiri gerektiren bir kabahat olarak düzenlenmelidir şeklinde açıklanmıştır ek i̇ptal başvurumuz anayasanın nci maddesindeki yasaklama süresine tabi değildir anayasanın nci maddesinin son fıkrası anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne amirdir anayasa mahkemesinin yukarıda açıklanan tarihli ve k sayılı kararı günlü sayılı çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasının i̇braz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce üncü maddeye göre ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar kuralına ilişkindir i̇şbu iptal başvurumuz ise tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında hamilin şikâyeti üzerine her bir çekle ilgili olarak binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur ancak hükmedilecek adlî para cezası çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz kuralına ilişkin diğer bir anlatımla farklı bir yasanın farklı bir kuralı hakkındadır diğer taraftan tarih ve sayılı kanunun nci maddesi ile anayasasının ıncı maddesinin son fıkrasına usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır cümlesi eklenerek başvurumuzun dayanakların birini oluşturan anayasanın ıncı maddesinin değişikliğe uğradığı da gözetildiğinde söz konusu kuralların iptal için başvuruda bulunulabileceğimiz kuşkusuzduresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümleleri anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin i̇kinci fıkrasının i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın inci maddesinin birinci fıkrasından çekle ilgili olarak karşılıksız işlemi yapılmasına neden olmak fiilinin cezalandırılmasının öngörüldüğü birinci fıkradan anlaşılmaktadır bu fıkrada eylemin failini belirlemek tanımlamak çok geniş kapsamlı olarak yapıldığından aynı maddenin ikinci fıkrasında failin tanımlanması ihtiyacı hissedilmiş hesap sahibinin birinci fıkrada tanımlanan fiili işleyecek kişi olduğu varsayılarak fail saptanmıştır i̇ptali istenen cümle ile hesap sahibi tüzel kişiyse ve eğer yönetim organı tarafından bir kişi bu konuda görevlendirilmişse kişi eğer görevlendirme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan kişi veya kişilerin tamamı eylemden dolayı ceza hukuku açısından sorumlu tutulmuştur bu düzenleme sonucu tüzel kişilerde yönetim organı üyesi olan kişilerin suça konu eylemi işlememesi ve hatta suça konu eylemden haberi olmaması halinde bile cezai hükümle karşılaşması mümkün olmuştur böyle bir kuralın cezaların şahsiliği prensibi ile bağdaştırılması mümkün değildir anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar kenar başlıklı inci maddesinin yedinci fıkrasında ceza sorumluluğu şahsidir hükmü yer almaktadır anayasanın bu hükmü gereğince bir kişi sadece kendisine ait kusurlu fiilinden sorumlu tutulabilir bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmaması diğer bir ifadeyle başkasının fiilinden sorumlu tutulmaması anayasanın inci maddesinin yedinci fıkrası gereğidir bu ilkeye göre asli ve feri failden başka kişilerin bir suç sebebiyle cezalandırılmaları olanaklı değildir kişiye ceza verme hakkının özünü adaletle sınırlandırılmış toplumsal yarar düşüncesi oluşturur bunun doğal sonucu olarak kanun koyucu bir düzenlemeye giderken kamu yararını en az kişi yararı kadar düşünmek ve gözetmek ve aralarında adaletli bir denge kurmak zorundadır suç işleyen kişileri cezalandırmak böylece bozulan düzeni iade etmek hukuk devletinin başta gelen ödevlerindendir anayasa ile de güvence altına alınan evrensel bir ceza hukuku normu olan şahsilik ilkesinin korunması için kanun koyucu suçludan başkasına ceza öngören kanun yapmamak ya da bu tür düzenlemeleri kanunlardan çıkartmakla görevlidir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi anayasanın inci maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin üçüncü fıkrasının i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci fıkrasında çek hesabı sahibi gerçek kişi kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez denilmiştir bu hükmün anlamı çek sahibi gerçek kişi adına vekaleten çek keşide edilemeyeceği yani çek keşidesi için vekalet verilemeyeceği diğeresas sayısı karar sayısı bir anlatımla çek keşidesi için verilen vekalet yetkisinin geçersiz olduğudur hal böyle iken iptali istenen cümlede gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir denilmek suretiyle hukuken geçersiz olan bir hukuki ilişkiye vekalet sözleşmesine dayandırılan çek keşidesinden çek hesabı sahibi hukuken ve cezaen sorumlu tutulmuştur borçlar yasasının inci maddesi gereğince vekilin kambiyo taahhüdünde bulunabilmesi için özel yetkiyi haiz olması gerektiği gibi ticari vekilin böyle bir taahhüt altına girmesi de aynı kanunun üncü maddesinde özel yetkinin bulunması koşuluna bağlanmıştır durum böyle olmasına ve birinci fıkra hükmü ile de vekaleten çek keşidesi yasaklanmış olmasına karşın vekaleten çek keşide edeni değil çek hesabı sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğuna gidilmesini öngören iptali istenen kuralın hukukun temel i̇lkelerine ve ceza kurallarına ters düştüğü ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine de aykırı olacağı kuşkusuzdur açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı çek kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi anayasanın nci maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki gerçek ve i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasında adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında emniyet tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmesi öngörülmüştür vekaleten çek keşidesi yasaklanmış olmasına karşın vekaleten çek keşide edeni değil çek hesabı sahibinin hukuki ve cezai sorumluluğuna gidilmesini öngören sayılı çek kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi yukarıda numaralı başlık altından belirtilen nedenlerle anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan adına vekaleten çek keşide edilen gerçek kişi hakkında emniyet tedbiri uygulanmasını öngören iptali istenen kural da aynı nedenlerle anayasaya aykırıdır bu nedenle tarihli ve sayılı çek kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki gerçek ve ibaresi anayasanın nci maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı çek kanunun inci maddesinin dokuzuncu fıkrasında karşılıksız çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturmaya ilişkin düzenlemeler yapılmıştır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasında yasanın belirli kurallarının iptali diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da anayasa mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektediresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle iptali halinde inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının da uygulanma olanağı kalmayacağından sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptali gerekir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin onbirinci fıkrasının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı çek kanunun inci maddesinin onbirinci fıkrasında birinci fıkrada tanımlanan suça ilişkin kamu davasıyla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasında yasanın belirli kurallarının iptali diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da anayasa mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle iptali halinde inci maddenin onbirinci fıkrasının da uygulanma olanağı kalmayacağından sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptali gerekir tarihli ve sayılı çek kanununun ncı maddesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı çek kanunun ncı maddesinde adli para cezası ve bu cezanın ödenmemesi halinde hapis cezası ile müeyyidelendirilen karşılıksız çek keşide etmek suçu ile ilgili soruşturma kovuşturma ve mahkumiyet gibi yargılama evlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasında yasanın belirli kurallarının iptali diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da anayasa mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir tarihli ve sayılı çek kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle iptali halinde ncı maddenin de uygulanma olanağı kalmayacağından sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptali gerekir tarihli ve sayılı çek kanununun nci maddesinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı çek kanunun diğer ceza hükümleri başlıklı nci maddesinde karşılıksız çek keşidesiyle ilgili olarak bir kısım fiiller için çeşitli hapis ve adli para cezaları öngörüldüğünden iptali istenen bu kural da yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle bu madde de anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı çek kanununun geçici madde inin üçüncü ve dördüncü fıkralarının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı çek kanununun geçici madde inin üçüncü ve dördüncü fıkralarında bu yasanın uncu maddesi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanun hükümlerinin bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak uygulanmasına devam olunacağı ve bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sayılı kanunun ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından da asliye ceza mahkemesinin görevinin devam edeceği öngörülmüştür sayılı yasanın ncı maddesinde karşılıksız çek keşide etme fiili için çek bedeli kadar ağır para cezası verilmesi bu suçtan mükerrirlere de bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilmesi öngörülmüştür bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak uygulanmasına devam olunacağı öngören üçüncü fıkra hükmünün anayasanın inci maddesinin hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmü ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ek nolu protokolün inci maddesi ile çeliştiği açıktır bu nedenle iptali istenen üçüncü fıkra hükmü yukarıda numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı kanunun ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından da asliye ceza mahkemesinin görevinin devam edeceğini öngören dördüncü fıkranın da üçüncü fıkranın iptali halinde uygulama olanağının kalmayacağı açıktır ve dolayısıyla bu fıkranın da sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptali gerekir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kurallar anayasa hükümlerine açıkça aykırı olduğu gibi hukukun temel i̇lkelerine ve evrensel ceza kurallarına ters düştükleri için uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen kuralların iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı çek kanunununesas sayısı karar sayısı inci maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduklarından inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesinin anayasanın inci maddesine aykırı olduğundan inci maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinin anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki gerçek ve ibaresinin anayasanın nci maddesine aykırı olduğundan inci maddesinin dokuzuncu fıkrasının sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince inci maddesinin onbirinci fıkrasının sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince ncı maddesinin sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince nci maddesinin anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan geçici madde in üçüncü fıkrasının anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan dördüncü fıkrasının sayılı yasanın uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir tarih sayılı çek kanununun tarihinde yürürlüğe girmesiyle sayılı çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki kanun mülga edilmiş ise de sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrasında bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleri ile ilgili olarak sayılı kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur tarih ve sayılı türk ceza kanununun madde hükmü saklıdır hükmü yer almıştır mülga sayılı yasanın soruşturma ve kovuşturma usulü görevli ve yetkili mahkeme başlıklı maddesinde maddede ön görülen suçlardan dolayı asliye ceza mahkemesinde bakılır sayılı yasanın maddesinde mahkemelerin görevi kanunla belirleniresas sayısı karar sayısı suçun işlendiği tarih sayılı yasanın yürürlük tarihinden önce olup sanık hakkında sayılı tcknun maddesi hükmü de dikkate alınarak sayılı kanun hükümlerinin uygulanacağı kuşkusuzdur hal böyleyken yasanın geçici maddesinin fıkrasında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar sayılı kanunun maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder hükmüne istinaden sanık hakkında suçun işlendiği tarihe bakılmaksızın synın yürürlüğe girdiği tarihten sonra mahkememize kamu davası açılmış olup karşılıksız çek keşide etmek suçundan sayılı yasanın yürürlük tarihine kadar açılmış davası bulunanlar alt dereceli mahkemelere göre daha güvenli üst dereceli mahkemelerde yargılanmaları devam ederken yargıtay ceza genel kurulunun tarih ve sayılı içtihattında belirttiği üzere üst dereceli mahkemeler alt dereceli mahkemelere göre daha güvenli mahkemelerdir eşit durumda olan ancak sayılı yasanın yürürlük tarihinden sonra mahkememize açılan bu dava nedeniyle alt dereceli mahkememizde yargılanmasının anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzer sebeplerle ayrım gözetmeksizin yasalar önünde eşittir ilkesiyle maddede herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ilkesiyle bağdaşmayacağı anlaşıldığından yas | 4,248 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ olay anayasa mahkemesi tarihinde sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun emeklilik yaşını ten düşüren hükümlerinin esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar vermiştir hükümet anayasa mahkemesinin bu kararı sonucunda sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda türkiye cumhuriyeti emekli sandığı iştirakçilerinin zorunlu emeklilik yaş haddine ilişkin bir düzenleme kalmadığını ve kamu düzenini ihlâl edecek nitelikte bir hukuksal boşluk doğduğunu ileri sürerek yeni bir kanun tasarısı hazırlamıştır anayasa mahkemesinin konuyla ilgili iptal davası hakkında vereceği kararın gerekçeleri görülmeden bu gerekçelere göre yeni bir düzenleme yapma gereği duyulmadan hazırlanan bu tasarı pek çok bakımdan hakkında iptal davası açılmış olan sayılı kanuna benzemektedir bu tasarıda da zorunlu emeklilik yaş haddi olarak belirlenmiş yaşını dolduranlar ile yaş arasında olanların aydan aya kadar değişen süreyle yaşını doldurmalarına ay ile ay kalanların ise aydan aya kadar değişen süreyle görevde kalabilmeleri öngörülmüştür bu tasarı tbmmde tarihinde kabul edilmiş ve cumhurbaşkanınca sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun olarak tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı kanunda anayasaya aykırı hükümler yer almaktadır anayasaya aykırı olan bu hükümlerin iptali ve uygulanmaları durumunda giderilmesi olanaksız hukukî durum ve zararlar ortaya çıkacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulması istemi ile anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır aşağıda önce sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun söz konusu dava çerçevesinde iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra anayasaya aykırılıklarının genel gerekçeleri ortaya konulmuş ve daha sonra da iptali istenen hükümlerle ilgili olarak genel gerekçe dışındaki aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir i̇ştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi yaşını doldurdukları tarihtir yaşını dolduranların açıktan ve naklen tayinleri yapılamaz ancak personel kanunlarındaki yaş hadlerine ilişkin hükümler ile üncü madde hükmü saklıdır sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin sayılı kanuna eklediği geçici madde in birinci fıkrası geçici madde in birinci fıkrası aynen şöyledir geçi̇ci̇ madde ıncı madde kapsamında bulunan iştirakçilerden bu kanunun yayımı tarihinde yaşını doldurmuş olup yaşını doldurmamış olanlar kanunun yayımı tarihinden itibaren ay yaşını doldurmuş olup yaşını doldurmamış olanlar kanunun yayımı tarihinden itibaren ay yaşını doldurmuş olup yaşını doldurmamış olanlar kanunun yayımı tarihinden itibaren ay yaşını doldurmuş olup yaşını doldurmamış olanlar kanunun yayımı tarihinden itibaren ay bu kanunun yayımı tarihinde yaşını doldurmalarına ay ve daha az süre kalanlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay aydan fazla ay ve daha az süre kalanlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay aydan fazla ay ve daha az süre kalanlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay aydan fazla ay ve daha az süre kalanlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay aydan fazla ay ve daha az süre kalanlar yaşını doldurdukları tarihten itibaren ay süreyle ve yaşını doldurdukları tarihi geçmemek üzere görevlerinde kalırlar iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçesi̇ genel olarakesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur bir hukuk devletinde kişinin hak ve özgürlüklerinin sınırları ve bunlar üzerinde yasakoyucuya tanınan sınırlandırma yetkisinin sınırlarının kapsamının açık ve seçik bir biçimde hukuk kurallarıyla özellikle anayasa ile belirlenmesi gerekir anayasamızın üncü maddesinde bu konu temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz ilkeleri ile hükme bağlanmıştır anayasanın ve uncu maddelerinde düzenlenen çalışma hak ve özgürlükleri ile anayasanın ıncı maddesinde düzenlenen sosyal güvenlik hakkının sınırlandırılmasında da bu hükme uyulması hukuk devleti ilkesi kadar anayasanın nci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesinin de gereğidir bu sınırlandırmalarda ve düzenlemelerde gözetilecek önde gelen hususlardan birisi de anayasanın uncu maddesinde ifade edilmiş olan kanun önünde eşitliktir anayasanın inci maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde sosyal güvenlik hakkının çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştir sosyal güvenlik bireylere ekonomik güvence sağlayan onu belli olası zararlara karşı koruma işlevini üstlenen sosyal zararlara karşı ekonomik yönden güçlü kılmayı amaçlayan kurumlar bütünüdür sosyal güvenliğin sağlanması çağdaş toplumlarda insanların geleceğini güvence altına almaya gönencini huzurunu ve mutluluğunu sağlamaya yönelik etkinliklerin en önemlilerindendir sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası ile çerçeve nci maddesinin sayılı kanuna eklediği geçici madde in birinci fıkrasında getirilen hükümler anayasanın yukarıda belirtilen nci inci uncu inci üncü inci uncu ve ıncı maddelerine açıkça aykırıdır sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasında yapılan düzenleme ile türkiye cumhuriyeti emekli sandığı iştirakçilerinin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş haddi yaşını doldurdukları tarih olarak belirlenmiştir bu düzenleme anayasanın pek çok maddesine açıkça aykırıdır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan devlettir sosyal hukuk devleti toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bîr hukuk düzeni kurmak durumundadır böyle bir hukuk düzeni ise her alanda olduğu gibi sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de eşitlik hukuk istikrarı hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur yaşlılık gerçekleşmesi yönünden diğer sosyal risklerden ayrı bir özelliğe sahiptir yasalarda emeklilik yaşının kesin olması nedeniyle sigortalı yarınını bu güvenlik içinde planlamaktadır sosyal devlet sosyal adaletin refahın ve güvenliğin gerçekleşmesini sağlayan devlettir sosyal güvenlik kuruluşları çalışanların geleceğine ilişkin güvenini sağlamak durumundadır bu sağlanamadığı takdirde sosyal güvenlik kavramından da bahsedilemez bu nedenle sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil makul ve ölçülü olması zorunludur kişilerin koşulları kanunla belirlenmiş bir statüye devlete ve hukukî istikrara güvenerek girmelerinden ve kamu görevlisi olmalarından sonra bu statüde kanunla makul nedeni olmayan ve ölçüsüz biçimde hakları kısıtlayıcı değişiklikler yapılması hukuk güvenliğine kazanılmış haklara ve dolayısı ile hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir bu tür düzenlemeleri yapan kanunların ancak yayınlandıkları tarihten itibaren işe girecekler için uygulanması veya getirdikleri yeni statüye kazanılmış hakları koruyacak makul adil ve ölçülü bir geçiş sağlanması halinde değinilen aykırılıklar giderilebilir söz konusu ıncı maddenin değiştirilen birinci fıkrasında ise zorunlu emeklilik yaş sınırının halen çalışmakta olanları da kapsayacak biçimde ve yeterli bir kademeli geçiş olanağı sağlanmadan indirilmiş olması aynı zamanda yapılan düzenlemenin makul adil ve ölçülü olmaktan uzak bulunması hukuk güvenliği sosyal adalet sosyal güvenlik ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır anayasanın inci maddesinde ise kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştıresas sayısı karar sayısı herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde sosyal güvenlik hakkının çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştir devlet sosyal güvenlik işlevini türkiye cumhuriyeti emekli sandığı sosyal sigortalar kurumu ve bağ kur gibi sosyal güvenlik kurumları aracılığı ile yerine getirmektedir kuşkusuz sosyal güvenliği sağlamak için kurumsal yapılaştırmayı gerçekleştiren devlet onu korumakla da yükümlüdür devletin sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi yasama organının kanunları kabul ederken sosyal güvenlik kurumlarını güçlü bir malî yapıda tutmasını ve aktüeryal denge hesabını gözetmesini zorunlu kılmaktadır anayasa mahkemesinin k sayılı kararında türkiyenin demografik yapısı konusunda veri olarak kabul edilen resmi belgelerde ortalama yaşam süresinin yükseldiği buna karşın sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olarak çalışanların emeklilikleri için öngörülen yaş haddi ve prim ödeme gün sayısının düşürülmesinin kurumların finansman sorununun daha da büyümesine yol açtığı sosyal güvenlik kuruluşlarının işlevlerini yerine getirebilmeleri için belirtilen olumsuzlukların ortadan kaldırılması amacı ile çalışanların emekli yaş haddi ve prim ödeme gün sayılarının belirli bir ölçü ve denge gözetilerek yükseltilmesinin sosyal güvenlik hakkını ortadan kaldıran veya onu kullanılamayacak ölçüde sınırlayan bir düzenleme olarak nitelendirilemeyeceği hususlarına dikkat çekilerek emeklilik yaş sınırının yükseltilmesinin anayasaya uygun olduğuna karar verilmiştir sayılı kanun ise anayasa mahkemesi kararında ifade edilen görüşlere ters bir yaklaşımla bu kez de evvelce olan zorunlu emeklilik yaş haddini indirmektedir bu düzenlemenin türkiye cumhuriyeti emekli sandığının finansman sorununun daha da büyümesine yol açacağı bu durumun ise anayasanın inci maddesindeki devletin sosyal güvenlik sistemini ve kurumlarını koruma görevi ile bağdaşmayacağı açıktır çünkü resmî istatistikler türkiyede nüfusun giderek yaşlanmakta olduğunu ve önümüzdeki yıllarda yaş üstü nüfusun toplam nüfustaki payının yakın geçmişle karşılaştırılamayacak kadar yükseleceğini ortaya koymaktadır bunun sonucunda da yaşlanan nüfusun sosyal güvenlik harcamalarına getireceği yük zorunlu emeklilik yaş sınırının düşürülmesi ile daha da artacaktır böyle bir durumun türkiye cumhuriyeti emekli sandığının aktüeryal dengelerini hızla bozacağı ortadadır zorunlu emeklilik yaş sınırının makul adil ve ölçülü bir kademeli geçiş sağlanmadan aniden düşürülmesinin kamu yönetimindeki insan kaynağının yetiştirilmesi hizmette aksama ve yönetim boşluğu olmaması amacıyla yürütülen plan ve programların kesintiye uğramasına neden olacağı da yadsınamaz ülke yönetiminde görev ve sorumluluk üstlenmiş her meslek kesiminden deneyimli kamu görevlilerini söz konusu kanunla daha erken emekli olmaya zorlamanın ülkenin içinde bulunduğu iç ve dış koşullar ülke çıkarları ve kamu hizmetlerinin gerekleri dolayısı ile kamu yararı ile bağdaştırılması da olanaksızdır i̇ktidar partisi yöneticilerinin yapmış olduğu bazı açıklamalar bu düzenlemenin arkasında kamu yararından çok iktidarın dünya görüşüyle uyumlu bir kadrolaşmayı gerçekleştirmek amacı bulunduğu kuşkusunun doğmasına yol açmaktadıresas sayısı karar sayısı başbakan ve adalet ve kalkınma partisi genel başkanı recep tayyip erdoğanın nisan tarihinde ankara sanayi odası genişletilmiş meclis toplantısında yaptığı konuşmada sarfettiği bizim şu anda düşündüğümüz gerçekleştirebilirsek olması gereken siyasi iktidar üst bürokrasisi ile gelmeli üst bürokrasisi ile gitmelidir olması gereken budur niye benim frekansım tutacak ilkeleri paylaşacağız hangi iş yerinde bir yönetim istemediği bir adamı allahaşkına barındırır vücut dilini yakalayabilecek hani anadolu tabiriyle leb demeden leblebiyi anlayacak yöneticiyi yanında bulundurur bunun dışındakini oraya sokmaz sözleri de iktidarın bürokrasi ile ilgili emel ve düşüncelerini bu tür kuşkuları doğrular biçimde ortaya koymaktadır söz konusu düzenlemenin kamu yararı amacı ile bağdaştırılmasını engelleyen bir husus da bu düzenlemede tıpkı sayılı kanunun değiştirilen ıncı maddesinin fıkrasında yapıldığı gibi temininde güçlük çekilen meslek gruplarından gelenler örneğin tıp doktorları ve üniversite öğretim üyesi sıfatını taşımayan üniversite öğretim elemanları bilgi ve deneyimine ihtiyaç duyulan örneğin büyükelçi ve daimi temsilci sıfatıyla görevde bulunmayan dışişleri bakanlığı ve diğer bakanlıkların üst düzey bürokratları valiler toplumsal yaşama katkıları asla yaşla ölçülemeyecek olan sanatçılarımız ve benzerleri için zorunlu emeklilik yaş sınırını den yukarıya çeken özel hükümler getirilmemesidir çünkü toplumun gereksinimini bugün bile karşılayamayacak sayıda az eleman bulunan bu tür meslek gruplarından gelenlerin erken emekliliğe sevk edilmesinden en büyük zararı toplum görecektir diğer yandan iştirakçilerin görevleri ile ilişkilerinin kesilmesini gerektiren yaş sınırının ten indirilmesi nedeniyle anayasamızın ve uncu maddesindeki çalışma hak ve özgürlüklerinin anayasanın üncü maddesine aykırı bir biçimde sınırlandırıldığının da söylenmesi gerekmektedir bu düzenleme demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırıdır çağdaş demokrasilerde görülen zorunlu emeklilik yaş sınırının altında bir yaş sınırı belirlenerek kişilerin çalışma hak ve özgürlüğü ölçüsüzce sınırlandırılmaktadır bu sınırlandırma aynı zamanda anayasada söz konusu hak ve özgürlüklerle ilgili maddelerde gösterilen sınırlandırma nedenlerine de uygun değildir ayrıca anayasanın üncü maddesi hak ve özgürlüklerin ancak anayasanın sözüne ve ruhuna uygun biçimde sınırlanabileceğini ifade etmektedir anayasada yer alan ilkelerden biri de kanun önünde eşitliktir bu ilkenin düzenlendiği anayasanın uncu maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı bildirilmektedir sayılı kanunla zorunlu emeklilik yaş sınırının indirilerek çağdaş demokrasilerde görülenlerden daha aşağı bir yaş sınırı belirlenmesi bir yerde çalışma hak ve özgürlüklerinin ölçüsüz bir yaşa dayalı ayırım anlayışıyla anayasanın uncu maddesine aykırı biçimde sınırlandırıldığını da göstermektedir avrupa birliğinin ec sayı ve kasım tarihli konsey direktifinin sayılı paragrafında iş yaşamındaki yaşa dayalı ayrımcılığın kaldırılmasının gerekliliği ifade edilirken söz konusu direktifin inci maddesinde de üye devletlere bu konuda yılı sonuna kadar önlem almak görevi verilmiştiresas sayısı karar sayısı avrupa birliği üyeleri bu direktifler doğrultusunda gerekli önlemleri almaya ve düzenlemeleri yapmaya başlamışlardır bu bağlamda zorunlu emeklilik yaş sınırı düşük olan kimi ülkelerde örneğin i̇ngilterede bu sınırın yükseltilmesi yoluna gidilmektedir bu gelişmeler zorunlu emeklilik yaş sınırının indirilmesinin çağdaş demokrasiler bakımından gerekli ve olumlu bir davranış olarak algılanmadığını da göstermektedir sayılı kanunun değiştirilen ıncı maddesinin birinci fıkrasının anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı olması anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerinin ve dolayısı ile anayasanın inci maddesinin de ihlâli sonucuna yol açmaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrası anayasanın ıncı maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerine uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine üncü maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülüğe uygun olarak sınırlandırılabileceği ilkesine inci maddedeki çalışma ve sözleşme hürriyetine uncu maddedeki çalışma hakkına ve ıncı maddesindeki sosyal güvenlik hakkına aykırı olduğundan iptali gerekmektedir sayılı kanunun çerçeve nci maddesinin sayılı kanuna eklediği geçici madde in birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı geçici madde in birinci fıkrasındaki düzenlemeye göre yaşını dolduranlar ile yaş arasında olanlar aydan aya kadar değişen süreyle yaşını doldurmalarına ay ile ay kalanlar ise aydan aya kadar değişen süreyle görevde kalabileceklerdir anayasa mahkemesinin kimi hükümlerinin yürürlüğünü durdurduğu sayılı kanundan farklı olarak sayılı kanunda emekli edilecekler için kademeli geçiş öngörülmüştür ancak öngörülen süreler makul ölçülü ve adil değildir kademeli geçiş için öngörülen süreler fevkalade kısa tutulmuştur getirilen düzenlemeyle yaşını dolduranlar ile yaş arasında olanlar aydan aya kadar değişen süreyle yaşını doldurmalarına ay ile ay kalanlar ise aydan aya kadar değişen süreyle görevde kalabileceklerdir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan tüm işlem ve eylemlerinde hukuk kurallarına bağlı her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu hukukun temel ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinden uzaklaşmayan devlettir hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur anayasanın inci maddesinde ise kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu öngören anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde sosyal güvenlik hakkının çalışanların yarını ve güvencesi olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı diğer taraftan sosyal güvenlik kuruluşları çalışanların geleceğine ilişkin güvenini sağlamak durumundadır bu nedenle sosyal güvenlik sisteminde yapılan değişikliklerin hukuk devletinde olması gereken hukuk güvenliğini zedelemeyecek biçimde adil makul ve ölçülü olması zorunludur bu gerçeklere karşın söz konusu sayılı kanunla sayılı kanunda yapılan değişikliklerle zorunlu emeklilik yaşı aniden den indirilmiş hukuk güvenliği açısından makul ve ölçülü bir geçiş dönemi öngörülmemiş halen görevde olanlar da yeni düzenlemenin kapsamına alınmıştır getirilen kademeli geçişe ilişkin süreler herkesin makul bulacağı adil süreler değildir aydan aya veya aydan aya kadar değişen sürelerle ölçülülüğün sağlanamayacağı açıktır söz konusu fıkranın makul ve ölçülü bir düzenleme getirmeyişi anayasanın ve uncu maddelerinde yer alan çalışma hakkının da anayasada yer almayan nedenlerle ve ölçüsüzce anayasanın üncü maddesine aykırı olarak sınırlandırılması sonucunu doğurmuştur getirilen düzenleme ile hukukî statüleri kanunla oluşturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin kazanılmış hakları sosyal güvenlik beklentileri ve sosyal durumları zedelenmiştir böyle bir durumun sosyal bir hukuk devletinde olması gereken istikrar kazanılmış haklara saygı hukukî belirlilik ve hukuk güvenliği nitelikleriyle bağdaşmayacağı da açıktır kamu alanında kamu görevlilerinin kamu görevlisi statüsüne girdikten sonra özlük haklarını kısıtlayan düzenlemelerin ancak yürürlüğe girdikleri tarihten sonra işe gireceklere uygulanması hukuk istikrarı ve hukuk güvenliğinin gereğidir ancak sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrasında halen çalışmakta olanlara da yeni yaş haddi uygulanmakta ve böylece hukuk güvenliğine hukuk istikrarına sosyal güvenliğe ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkmaktadır yılında sayılı kanunun ıncı maddesiyle sayılı kanuna geçici ve ncı maddeler eklenmiş ve kadın iştirakçilerden erkek iştirakçilerden fiili hizmet yılını dolduranlara istekleri üzerine emekli aylığı bağlanacağı hükme bağlandıktan sonra emeklilik hizmet sürelerini doldurmaya yıldan az kalan iştirakçilerle yıldan az kalan iştirakçiler için den yaşına kadar değişen yaşları doldurmaları ve kadın iştirakçilerin erkek iştirakçilerin fiili hizmet sürelerini tamamlamaları halinde istekleri üzerine emekli aylığı bağlanacağı kuralı getirilmiştir anayasa mahkemesi yapılan kademeli geçişe ilişkin bu düzenlemeyi makul adil ve ölçülü görmeyerek anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı bulmuştur tarihli anayasa mahkemesi kararı geçici madde de yapılan kademeli geçişe ilişkin düzenleme de söz konusu iptal kararının dayandığı gerekçeler çerçevesinde makul adil ve ölçülü olmadığından anayasanın ve ıncı maddelerine aykırıdır anayasanın çeşitli maddelerine aykırı bir düzenlemenin ise anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve bu ilkelerin yer aldığı anayasanın maddesi ile çelişeceği açıktır sayılı kanunun çerçeve nci maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici madde in birinci fıkrası yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesindekiesas sayısı karar sayısı sosyal hukuk devleti ilkesine inci maddesindeki devletin temel amaç ve görevlerine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine üncü maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ölçülülük ilkesi doğrultusunda ve bu hak ve özgürlüklerle ilgili maddelerde gösterilen nedenlerle sınırlandırılabileceği ilkesine çalışma hak ve özgürlüklerini düzenleyen anayasanın ve uncu maddelerine ve ıncı maddesindeki sosyal güvenlik haklarına aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasa mahkemesinin sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun emeklilik yaşını ten düşüren hükümlerinin esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına ilişkin kararı yayınlanana kadar yaşını doldurdukları için emekli edilen kamu görevlileri büyük mağduriyetlere uğramışlardır bunların mağduriyetleri anayasa mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararından sonra sona ermiştir tarih ve sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun ıncı maddesinin anayasanın ve inci maddelerine açıkça aykırı olan birinci fıkrasının ve yine sayılı kanunun çerçeve nci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde in anayasanın ve ıncı maddelerine açıkça aykırı olan birinci fıkrasının uygulanması da yine ileride giderilmesi güç hatta olanaksız bir takım hukuki durum ve zararlara neden olabilecektir bu durum ve zararların oluşmasını engelleyebilmek ve kamu görevlilerini görevlerinin son yıllarında hiç haketmedikleri sıkıntıları yaşamaktan kurtarabilmek için iptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu hükümlerin yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanunun ıncı maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline çerçeve nci maddesinin sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununa eklediği geçici madde in birinci fıkrasının anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olduğu için iptaline tarih ve sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun çerçeve inci maddesinin değiştirdiği sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun ıncı maddesinin birinci fıkrası ile sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununa eklediği geçici madde in birinci fıkrasının açıkça anayasaya aykırı olup uygulanmaları halinde giderilmesi hukukî zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz esas sayısı karar sayısı | 3,234 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir ekim tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren tc anayasası son fıkrasının hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirilmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz hükmü karşısında tcknun faslında karşılıksız yararlanma başlığı altında düzenlenmiş olan maddesinde yer alan ve özgürlüğü bağlayıcı ceza ihtiva eden hüküm anayasaya aykırı hale gelmiştir zira maddesinde yer alan hükümler ile sözleşmeden doğan yükümlülükler korunmakta sözleşmeden doğan alacak haklarını dolayısı ile mal varlığını korumaktadır maddenin konuluş gerekçesinde de madde de yer alan suçların ne hırsızlık ne dolandırıcılık ve ne de inancı kötüye kullanma suçlarını oluşturmayacaklarını ve mağdurların hukuk davası açmak suretiyle haklarına kavuşmalarının zorluğundan bahsedilerek bu maddenin ihdas edildiği açıklanmıştır tüm bu sebeplerle anılan maddede mevcut özgürlüğü bağlayıcı ceza ihtiva eden kısım tc anayasasının son maddesine aykırıdır ve iptali gerekmektedir | 131 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir sayılı yasanın inci maddesinde bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır denilerek yeni ceza politikasının getirmiş olduğu kuralların ceza öngören diğer yasalar hakkında da uygulanmasının zorunluluk arz ettiği ifade edilmiştir bundan başka sayılı yasa yürürlüğe girmeden önce sayılı askeri ceza kanunu ile yeni türk ceza yasasının genel hükümleri arasında ortaya çıkabilecek olası problemleri aşmak maksadıyla sayılı yasaya ek konulmuştur sayılı yasanın inci maddesi ile getirilen ek inci madde de tarihli ve sayılı türk ceza kanununun genel hükümleri bu kanunda yer verilen suçlar hakkında da uygulanır ancak bu kanunun ferî askerî cezalara ve cezaların ertelenmesine ilişkin hükümleri ile zamanaşımına ilişkin uncu maddesinin bendi hükümleri saklıdır sırf askerî suçlar ile bu kanunun üçüncü babının dördüncü faslında yazılı suçlar hakkında kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile ön ödeme hükümleri uygulanmaz denilmektedir görüleceği üzere kanun koyucu feri askeri cezalar cezaların ertelenmesi ve zamanaşımı konusunda sayılı yasanın özel hükümlerinin uygulanmasına devam edilmesi yönündeki iradesini açıkça ortaya koymuş fakat tekerrür bahsini anılan kanuna konu etmeyerek bu hususta sayılı yasanın uygulanmasını amaçladığını zımnen ortaya koymuştur tarihinde yürürlüğe giren türk ceza kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun geçici nci maddesi ile diğer kanunların sayılı türk ceza kanununun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç aralık tarihine kadar uygulanır denilmek suretiyle özel ceza yasalarında yer alan ve yeni türk ceza yasasının genel hükümlerine aykırı olan düzenlemelerin belli bir süre daha uygulanmaya devam edilmesine imkan tanınmıştır bu hüküm ile sayılı yasanın inci maddesinde ifade edilen zorunluluğa diğer yasalarda yer alan ve yeni ceza yasası ile uyumlaştırılamayan hükümler için bir istisna getirilmiştir söz konusu geçici maddenin aralık tarihine kadar uygulanabileceği ifade edilerek bu tarihe kadar özel ceza yasalarında yer alan ayrıksı hükümler hakkında yasal düzenleme yapılması amaçlanmıştır sayılı yasanın geçici birinci maddesinde geçen aralık ibaresi tarih ve sayılı yasanın nci maddesi ile değiştirilmiş ve diğer kanunların sayılı türk ceza kanununun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç aralık tarihine kadar uygulanır şeklinde bir düzenlemeye dönüştürülmüştür dolayısıyla özel ceza yasalarında yer alan ve sayılı yasanın genel hükümlerine aykırılık teşkil eden kuralların ilgili kanunlarda yasal değişiklikler yapılıncaya kadar ve en geç tarihine kadar uygulanmasına devam edilmesi sağlanmıştıresas sayısı karar sayısı i̇ptal istemine konu olan dava dosyasında önceki hava değişimi tecavüzü suçundan sonra bu suça tekerrür teşkil edebilecek nitelikte olan izin tecavüzü suçu işlendiğinden askeri ceza kanununun nci ve nci maddeleri uyarınca sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması ve cezasının arttırılması gerekmektedir oysa yukarıda açıklandığı üzere yeni türk ceza yasası ceza politikasının bir gereği olarak tekerrür halinde ceza artırımı yönteminden vazgeçmiştir ayrıca inci maddesi ile genel hükümlerinin ceza içeren özel ceza kanunları hakkında da cari olacağı hükmünü düzenlemiştir dolayısıyla kanun ceza içeren diğer özel kanunların tatbiki sırasında da sayılı yasanın ila inci maddelerinin amaçladığını ifade etmiştir sayılı yasaya eklenen ek inci hükümleri bakımından bir istisna getirmemiştir fakat özel ceza yasalarında sayılı yasaca ortadan kaldırılan değiştirilen hükümler bulunduğu gibi anılan yasaca ihdas edilen fakat özel ceza yasalarında bulunmayan kavramlar kurallar ve yargılama argümanları da bulunmaktadır sayılı yasanın inci maddesinin özel ceza yasalarının sayılı yasaya uyumlaştırılması için gerekli çalışmalar yapılmadan uygulanmasının ortaya çıkaracağı karışıklıktan çekinen yasa koyucu sayılı yürürlük yasası ile inci maddenin yürürlüğünü süreli olarak ertelemiş ve bu süre içerisinde özel ceza yasalarının sayılı yasa ile uyumlaştırılması için gerekli çalışmaların yapılmasını amaçlamıştır ancak bu durum sayılı yasanın nci maddesinin muhatapları bakımından bir eşitsizliğin ortaya çıkmasına imkan sağlamıştır zira yeni yasanın tekerrür konusundaki siyasi seçiminin ceza artırımı yönünde olmadığı ortadadır yine bu seçimin özel ceza yasaları bakımından da uygulanmasını amaçladığı aşikardır hal böyle iken ceza yasalarında yapılması gereken ama tamamlanamayan bir takım düzenlemelerin faturasının nci maddenin muhataplarına kesilmesi kanun önünde eşitlik ilkesine açık aykırılık teşkil etmektedir ceza kanunlarının genel hükümleri ülkede ceza uygulaması yapılırken göz önünde bulundurulacak en temel ilkeleri açıklayan hukuk kurallarıdır siyasi irade kanun yapımı sırasında tekerrür konusunda doktrinsel tartışmalardan etkilenerek veya etkilenmeyerek siyasi bir seçim yapmış ve mükerrirlik durumunda ceza artırımına gidilemeyeceğini soyut hukuk kuralı haline getirmiştir bununla da yetinmeyen yasa koyucu yeknesak uygulamaya temin için inci maddeye özel hükmü koymuş ve taraftarı olduğu ceza politikasının tüm vatandaşları hakkında uygulanmasını sağlamak istemiştir sayılı yasanın geçici inci maddesi bu aykırılığı ortadan kaldıracak nitelikte bir hüküm değildir zira sayılı yasanın maddesinde açıkça kanun koyucunun iradesine aykırı ve ceza politikası gereği yaptığı seçime zıt bir hüküm bulunmaktadır başkaca özel yasalarda bulunan fakat eşitlik ilkesine aykırılık taşımayan hükümler bakımından uygulama kabiliyetini haiz olabilecek hükmün anılan yasa maddesi için açık aykırılık teşkil ettiği ortadadır örneğin orman yasasının inci maddesinde özel müsadere hükmü düzenlenmiştir bu hüküm sayılı yasanın üncü maddesine aykırılık teşkil etmektedir fakat sayılı yasanın geçici inci maddesi uyarınca aralık tarihine kadar uygulanması yasa hükmü gereğidir görüleceği üzere izaha çalıştığımız durumda bundan çok farklı ve hak kaybına yol açıp eşitsizlik yaratan özel bir durum vardır belki sayılı yasanın maddesinin genel hüküm niteliğinde olmadığı eski yasanın ve yeni yasanın inci maddeleri kapsamında açıklanan tekerrür kavramınıesas sayısı karar sayısı içermediği bu maddenin sadece suçu ağırlaştıran bir sebep olduğu ileri sürülebilir ancak bu fikrin bizce makul karşılanamayacak tarafları bulunmaktadır birincisi bu yasa maddesinin uygulanması aynı yasanın nci maddesinin düzenlemeleri ile mümkündür tekerrür hükümlerinin nasıl algılanıp uygulanacağını düzenleyen nci madde genel hüküm niteliğindedir ve sayılı yasanın inci maddesinin kapsamına girmektedir nci madde yürürlükte olmadan maddesi uygulanamayacaktır dolayısıyla ncı maddenin sayılı yasanın inci maddesiyle ve dolayısıyla nci maddesiyle izaha çalışılan hususlar yönünden çeliştiği sonucuna varmak gerekmiştir i̇kinci olarak sayılı yasa zamanında da maddesinde olduğu gibi özel tekerrürden bahsedilen haller bulunmaktaydı yargıtay bu hali suçu ağırlaştıran bir sebep olarak kabul etmiyordu sadece özel tekerrür hükmü bulunduğu için yasanın inci maddesinin değil özel yasa hükmünün uygulanması gerektiğini ifade ediyordu örneğin sayılı karayolları trafik kanununun ncı maddesinde böyle bir hüküm bulunmaktaydı yasa sürücü belgesi olmadan trafiğe çıkanların cezasını belirttikten sonra tekrarı halinde şu kadar ceza verilir demek suretiyle sayılı yasanın maddesinde yer alan tarife benzer bir durum yaratmakta idi yargıtay bu durumu ilişkin kararlarında suçun tekrarı halinde ceza yasasının inci maddesinin fail hakkında uygulanamayacağını zira ncı maddenin özel tekerrür maddesi olduğunu ve inci madde karşısında öncelikle uygulanması gerektiğini ifade etmiştir görüleceği üzere yargıtay benzer olayda ncı maddeyi suçu ağırlaştıran hal olarak değil genel tekerrür hükümlerinin tatbikini gerektiren bir durum olarak görmüş fakat özel hüküm nedeniyle genel hüküm olan inci maddenin tatbik edilemeyeceğini söylemiştir zaten sayılı yasa ncı madde türünden bir istisna da getirmemiştir sayılı yasanın ncı maddesi ise sayılı yasa ile kabahate dönüştürüldüğünden adli sahadan çıkmıştır sayılı yasanın ve nci maddelerinde de aynı duruma rastlamak mümkündü anılan maddelerde zikredilen kabahat fiillerinin tekrarı halinde cezanın alt ve üst sınırlarının ağırlaştırıldığı bir fıkra bulunmakta idi yasanın uygulandığı süre boyunca bu fıkraların özel tekerrür hükmü olduğu ve inci maddeye tercihen uygulanması gerektiği yönünde doktrinde ve uygulamada görüş birliği bulunmaktaydı sonuç sayılı yasanın tekerrür bahsini düzenleyen inci maddesi ceza kanununun genel hükümlerinin diğer özel ceza yasalarında da uygulanacağına dair inci maddesi yargıtayın sayılı yasanın lehe olduğu durumlarda dahi tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin ilamları ve yeni ceza politikasının bir gereği olarak tekerrür sebebi ile ceza artırımı yapılamayacağının anlaşılması karşısında sayılı yasanın ve maddelerinin kanun koyucunun iradesine aykırı olarak ve geçici bir madde ile uygulanmasına devam edilmesinin anayasanın uncu maddesinde düzenlenen herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur | 1,255 |
esas sayısı karar sayısı i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi sayılı kanunun maddesinde faili suçu işlediği esnada veya pek az sonra yakalanan ağır ceza mahkemesinin vazife gördüğü yerlerdeki belediye sınırlan içinde işlenen ağır cezalı meşhut cürümler ile asliye teşkilâtı olan yerlerdeki belediye sınırları içinde ve panayırlarda işlenen ağır ceza mahkemelerinin vazifeleri dışındaki meşhut cürümlerin ve bu bentte sayılan kabahatlerin takip ve duruşmalarında bu kanun hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır kanunun maddede belirtilmiş sınırlar dışındaki yerlerde işlenen suçlara uygulanması mümkün değildir suç üstü hükümlerinin uygulanması olayın müştekileri yararınadır kanunun maddesinin bendine giren suçlarda şahsî davacıların zabıtaya şikâyette bulunmalariyle şahsî dâva hemen kamu dâvası niteliğini kazanmaktadır bunlar şahsî dâva külfetlerinden kurtularak şahsî haklarını kolayca elde ediyorlar resen takip edilen suçların müştekileri de müdahil sıfatını aldıklarında kişisel haklarını süratle kazanıyorlar suçüstüne göre yapılan yargılamalarla genel hükümlere bağlı yargılamalar sanıklar bakımından da değişik durumlar yaratmaktadır kısa süreli zaman aşımına bağlı suçların genel hükümler uyarınca yapılan yargılamalarında iş uzamakta ve sonunda zamanaşımı dolayısiyle kamu dâvasının ortadan kaldırılması gerekmektedir öte yandan suçüstü usulünde sanıkların masumiyetlerini daha çabuk ispat ederek temize çıkmaları olanağı vardır şu duruma göre sayılı kanunun maddesi anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesini koyan maddesine aykırıdır | 188 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin başvuru kararındaki gerekçe özetle şöyledir türk ticaret yasasının hukuksal yönden borçlar yasasının bir parçası olduğu borçlar hukukunun temel ilkelerinin ticaret hukuku içinde geçerli bulunduğu borçlar hukukunda kişilerin iradelerine çok önem verilmiş olup ancak kamu düzeni genel ahlak ve adaba aykırı hallerde iradelerin kanunla sınırlanabileceği türk ticaret yasasının maddesinin bankaya sonradan ibraz edilmek üzere önceden çek keşide etmeyi engellediği ve bu durumun çek keşide edenlerin yakınmalarına neden olduğu anılan yasa hükmünün temel hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılabileceği halleri düzenleyen anayasanın maddesi ile sözleşme serbestisine ilişkin maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesi istenilmiştir | 103 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir genel hukuk i̇lkeleri açısından i̇ptalini istediğimiz sayılı kanun ile ilgili görüşlerimizi belirtmeden önce söz konusu kanuni düzenlemenin getirdiklerini şöylece özetleyebiliriz hakimler ve savcılar yüksek kurulunun atama ve nakillere ilişkin kararlarının müşterek kararnameye gerek kalmadan resmi gazetede yayınlanması adalet bakanlığı üst düzey kadrolarındaki görevlere atamaların bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile yapılması bakanlık müşavirliklerine bakan onayı ile atama yapılabilmesi bakanlık merkez kuruluşundaki hizmetlerde çalışan birinci sınıf hâkim ve savcılar ile diğer sınıflara mensup hâkim ve savcıların adalet bakanının teklifi üzerine idari yargıdan gelmiş olanlar idari yargıda adli yargıdan gelmiş olanlar adli yargıda durumlarına göre hakimler ve savcılar yüksek kurulunca uygun görülecek hâkimlik ve savcılık görevlerine teklif tarihinden itibaren en geç bir ay içinde atanmaları bakanlık üst kademelerine birinci sınıfa ayrılmış ve yüksek mahkemeler üyeliğine seçilme koşullarını taşıyan hâkim ve savcılar arasından muvafakatları alınmak sureti ile bakanın teklifi başbakanın onayı ile atama yapılması birinci sınıfa ayrılmış ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren altı yılını doldurmuş yüksek mahkeme üyeliklerine seçilme hakkını yitirmemiş hâkim ve savcıların birinci sınıf hâkim sayılmaları ve bunların birinci sınıf hâkim ve savcıların istifade ettikleri her türlü mali hak ve ödeneklerden yararlanmaları bakanlık merkez teşkilatında onbeş adet bakanlık yüksek müşavirliği ihdas edilmesi ve buraya bakanlık teşkilatındaki birinci sınıf hâkimlerin atanması genel i̇dare hizmetleri sınıfına mensup ve bakanlık makamına bağlı onbeş adet bakanlık müşavirliği ile basın ve halkla i̇lişkiler müşavirliği ihdas edilerek yüksek müşavirliklere bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile bakanlık müşavirliğine sadece bakanın onayı ile atama yapılması bakanlık teşkilatında yayın i̇şleri daire başkanlığı ve teknik i̇şler daire başkanlığı adı ile iki yeni yardımcı birim kurulması sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi değiştirilerek askeri hakimler için emeklilik statüsünde hayatta oldukları sürece yarısı ödenen yüksek hakimlik tazminatının tama iblâğı kıdemli albaylar yerine albayların ikamesi ve yüksek askeri yargı organları dışındaki görevlerde bulunan askeri hakim sınıfı general ve amirallerin askeri yargıtay ve askeri yüksek i̇dare mahkemesi başkanı seviyesinde yüksek hakimlik tazminatıesas sayısı karar sayısı almaları öngörülmüş ayrıca sayılı yasaya bağlı ve sayılı cetvellerde değişiklik yapılarak birinci sınıf hakimler arasından yargıtay birinci başkanlığı i̇kinci başkanlığı cumhuriyet başsavcılığı ve vekilliği yargıtay daire başkanlığı ve yargıtay üyeliği danıştay başkanlığı başkanvekilliği başsavcılığı daire başkanlığı ve üyeliği çıkarılmıştır bir ülkenin medeniyet seviyesini ülkede adaletin tevzi ediliş şekli ile ölçmenin mümkün olacağı hakkındaki sözün büyük bir gerçeği ifade ettiğine şüphe yoktur bilindiği gibi topluluk içinde adaleti temin devletin en başta gelen görevlerinden birini teşkil eder i̇yi adaletin başlıca şartı ise onu tevzi edenlerin yani hâkimlerin bağımsızlığıdır herhangi bir otoritenin baskı veya tesiri altında hüküm veren hâkimin adaleti yerine getiremeyeceğini söylemek bilinen bir gerçeği tekrar etmektir bu gerçeği kabul etmiş bulunan bütün hukuk devletlerinde hâkimlerin bağımsızlığı bir temel prensip ve kaide olarak kabul edilmektedir hukukun üstünlüğünü gerçekleştirmenin hukuk devletini oluşturmanın temel hak ve özgürlüklerin güvencesini sağlamanın en önemli aracı olan kuvvetler ayrılığı demokratik rejimle yönetilen devletlerin çoğunun anayasalarında kabul edilen bir ilkedir bu ilkenin esası egemenlik hakkının millete ait olduğudur egemenlik kudretini oluşturan yasama yürütme ve yargı organları yetkilerini kullanırlarken bir taraftan birbirlerini sınırlandırırlar bir yandan da birbirlerini denetlerler anayasamızdaki ifadesi ile kuvvetler ayrımı devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kulanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliğinden ibarettir kuvvetler ayrılığı yargı bağımsızlığı hakimlik teminatı müesseseleri birbirine bağlı birbirini tamamlayan biri olmadan diğerinden söz edilmesi mümkün olmayan hukuk müesseseleridir bunlardan birinin zaafa uğraması hukuk devletinin de zedelenmesi sonucunu doğuracaktır bizim anayasamız da yukarıda belirttiğimiz gibi kuvvetler ayrımı ilkesine yer vermiş yasama yürütme ve yargı yetkisini hangi organların kullanacağını açıkça belirlemiştir yasama başlıklı maddesi yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez yürütme başlıklı maddesi yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir yargı yetkisi başlıklı maddesinde ise yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükümleri yer almıştır bağımsız mahkeme denilince hakimlik teminatı akla gelir yargı bağımsızlığı ve hakim teminatı diğer kamu görevlilerine tanınmayıp sadece hakimlere tanınan bir hak ve kurumdur yargı bağımsızlığı hâkimlerin gerek yürütme gerek yasama organına bağlı olmadıkları onlardan müstakil oldukları bu iki organın hâkimlere talimat veremeyeceği ve tavsiyelerde bulunamayacağı anlamına gelir hakimlik teminatı ise hâkimlerin bağımsızlığını korumaya hizmet eden müesseselerden sadece biri ve fakat en önemlisidir baki̇ kuru hakim ve savcıların bağımsızlığı ve teminatı aühf yayını alman anayasa hukukunda hâkim bağımsızlığının üç aşamasından biri şahsi̇ bağimsizlik olarak nitelendirilmiş olup görevden alınamama başka bir görev üstlenmesinin istenememesi nakledilmeme ve emekliye ayırmama gibi esaslar şahsi bağımsızlığın kapsamına giren konular olarak yer almıştıresas sayısı karar sayısı ayrıca yüce mahkemenizin bir kararında da hakimlik teminatı hâkimleri korumak için değil yargı organını bağımsızlığa kavuşturmak yolu ile adaletin gerçekleşmesini sağlamak için kabul edilmiştir bir taraftan idare diğer taraftan yüksek hakimler kurulu kararları ile mesleğini kaybedeceği endişesine kapılacak bir hâkim görevini adalet icaplarına uygun şekilde yapmakta güçlüğe düşebilir bağımsızlığını kaybedebilir sadece bir hâkimin bu duruma düşebilmesi ihtimali dahi mahkemelerin bağımsızlığı esasının zedelenmesi için yeterlidir denilmektedir çok eski bir kurala ve geleneğe dayanan hâkimlik teminatı sadece hâkimlerin azlolunmaması ile sağlanamaz eğer yürütme veya yasama organı azil dışında çeşitli yollarla bir hâkimin mesleki hayati ve özlük hakları üzerinde etkili olabiliyorsa hâkimlik teminatı etkinliğini kaybeder anayasasını bu konuda sürekli eleştiren yargı bağımsızlığının korunmadığını her vesile ile iddia eden iktidar ortakları getirdikleri düzenleme ile hem yargıyı hem yürütmeyi anayasanın açık hükmüne rağmen kendi tasarruflarına alet etmeye çalışmışlardır söz konusu kanun parlamenter hukuk sistemimizde telafisi mümkün olmayacak tahribatlara yol açabilecek unsurları da beraberinde getirmiştir yargı bağımsızlığının yanı sıra yürütmenin başı olan cumhurbaşkanlığı makamını da zedeleyici hükümler taşıyan kanun anayasanın lafzına ve ruhuna aykırı hükümleri içermektedir şöyleki anayasası hazırlanırken özellikle güçlü bir yürütmenin gerekliliği üzerinde çeşitli vesilelerle açıklamalar yapılmış yürütmenin güçsüz bırakılması idarenin zaafa uğraması sonucunu doğuracağından toplamda huzur ve güvenin devlete olan inancın temini bakımından güçlü bir yürütmeyi teessüs ettirmek zorunluluğu vurgulanmıştır bu düşünce ile yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının yetkileri de arttırılarak anayasasına göre daha güçlü ve aktif yetkileri içeren madde anayasasına aktarılmıştır yani anayasasının ruhu ve lafzı güçlü bir icradan ve icranın başı olarak nitelendirdiği güçlü bir cumhurbaşkanlığı makamından yanadır gerek anayasanın yürütme başlıklı maddesinde gerekse görev ve yetkiler başlıklı maddesinde açıkça yer alan bu husus madde gerekçelerinde de belirtilmiştir madde yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından yerine getirileceğini madde ise cumhurbaşkanının yetki ve görevlerini yasama yürütme ve yargı ile ilgili olmak üzere üç bölümde düzenlemiştir yani cumhurbaşkanının devletin başı olduğu bu sıfatla türkiye cumhuriyetini ve türk milletinin birliğini temsil ettiği anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği vurgulanmıştır burada açıkça görüldüğü üzere cumhurbaşkanı icra selahiyetin sahibi olan yürütme erkinin asli unsuru olup onun başıdır cumhurbaşkanı bu konumu ile idarede istikrarın en önemli teminatıdır genel idare esaslarına göre yürütülen önemli kamu hizmetlerine yapılacak atamaların cumhurbaşkanının tasvibine sunulmaması anayasanın maddesi ile özellikle maddesinin kararnameleri imzalamak paragrafına aykırı olduğu gibi anayasamız kadar önemli olan müesses tatbikatımız ve teamüllerimizle de bağdaşmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu yasa anayasanın ilgili maddeleri yanında eşitlik ilkesini de zedeleyici unsurları içermektedir zira hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar herhangi bir bakanlıkta görev yapan idari görevlilerden bile teminatsız hale getirilerek idari yargıya başvurma hakları dahi bulunmamaktadır yasama yürütme ve yargı organları arasındaki ilişkiler ve bunlara ait görev ve sorumluluklar teorik olarak her zaman tartışılabilir özellikle hızla gelişen dünyamızda hukuk kurallarının da statik bir yapıda kalması düşünülemez parlamenter hukuk sistemimizin temel dayanağı olan anayasa çizgisinde kalarak yasal düzenlemelere gitmek onları dinamik bir yapıya kavuşturmak hukukun üstünlüğü prensibinin gereğidir yürürlükte bulunan anayasayı eleştirmek daima mümkündür ancak bu eleştiriler hiçbir zaman onu ihlal edici boyutlara ulaşmadan hukuk içinde cereyan etmelidir hiç kimse işine geldiği vakit anayasal kurallara sığınıp işine gelmediği vakit bu anayasanın çağdaş olmadığını öne sürerek kendi düşünceleri doğrultusunda yasaları yorumlayamaz bunu hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmak mümkün değildir beğeniriz veya beğenmeyiz ancak yürürlükte olduğu sürece mevcut anayasa kurallarına bağlı hareket etmek zorundayız keyfi bir takım kural ve yorumlarla anayasal düzen savunulamaz müesseseler kalıcı şahıslar gidicidir kişisel husumetlerle müesseseleri tahrip ederek hukuk devletini geliştirmek mümkün değildir anayasanın başlangıç bölümü ve maddeleri açısından anayasanın başlangıç bölümünün beşinci ve altıncı fıkraları millet iradesinin üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu hükümlerini amirdir i̇ptali istemi ile başvurduğumuz sayılı kanun aşağıda maddelere ilişkin aykırılık gerekçelerinde de görüleceği üzere genel olarak anayasanın özüne ve başlangıcında belirtilen temel ilkelere aykırılığı beraberinde getirmektedir bu nedenle iptali gerekmektedir kanunun ve maddelerinin anayasaya aykırılığı söz konusu yasa ile anayasa ve parlamenter sistem gereği yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının atamalara ilişkin bir kısım kararnamelerdeki imza yetkisi bertaraf edilmek istenmektedir şöyleki yasanın birinci maddesi hakimler ve savcılar yüksek kurulunun atama ve nakillere ilişkin kararlarının müşterek kararnameye gerek kalmadan resmi gazetede yayımlanması üçüncü maddesi adalet bakanlığı üst düzey kadrolarındaki görevlere atamaların bakanın teklifi başbakanın onayı ile yapılmasıesas sayısı karar sayısı sekizinci maddesi genel i̇dare hizmetleri sınıfına mensup ve bakanlık makamına bağlı onbeş adet bakanlık müşavirliği ile basın ve halkla i̇lişkiler müşavirliği ihdas edilerek yüksek müşavirliklere bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile bakanlık müşavirliğine sadece bakanın onayı ile atama yapılması onikinci maddesi adalet bakanlığında hakim ve savcı dışında kalan personelin atanmasının bakan tarafından yapılması gibi anayasamızın ruhuna ve özüne ters idari hukuk sistemimizi tahrip edici unsurlar içeren hükümleri getirmiştir anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eli ile kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir suretle hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz sekizinci maddesine göre yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir maddeye göre kararnameleri imzalamak cumhurbaşkanının yürütme ile ilgili görev ve yetkileri arasındadır bu maddedeki kararnameler den anlaşılan nedir madde gerekçesinde bu açıklanmamıştır bilindiği üzere hükümet dediğimiz bakanlar kurulu kararları ile cumhurbaşkanı başbakan ve ilgili bakan veya bakanların imzalarını taşıyan veya sadece cumhurbaşkanının veya cumhurbaşkanı ile başbakanın imzasını taşıyan kararnameler vardır anayasamız bunların hangisini öngörmüştür bu durumda karşımıza bir yorum sorunu çıkmaktadır türk hukuk lügatında kararname hükümet kararları olarak tanımlanmıştır bu manada bir yorum dar anlamda olup anayasanın maddesi ile bağdaşmaz bu maddenin gerekçesinde devlet başkanının cumhurbaşkanı kararlarının uygulanabilmesi için tbmm önünde işlemin sorumluluğunu kabul edip savunacak birinin bulunması gerekir bu da başbakan ile ilgili bakandır her ikisi de gerektiğinde bütün bakanlar kurulunun devlet başkanının kararlarını imzalamaları gerekir esasen bu zorunluluktan dolayı kararlar bakanlar kurulu veya bakan tarafından alınır ve devlet başkanı tarafından imzalanır denmek suretiyle kararnameden maksadın sadece bakanlar kurulu kararı olmadığı vaki ve ikili kararnameleri de kapsadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde açıklanmış bulunmaktadır uygulama parlamenter sistemin gerekleri ve tc devletinin gelenekleri de bu doğrultudadır cumhurbaşkanını devre dışı bırakmak anayasanın maddesinde açıklanan anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetmek görev ve yetkisini de kısıtlamak demektir kanunun iptalini istediğimiz söz konusu maddeleri ile anayasanın açık hükmüne rağmen kararnameler cumhurbaşkanının imzası olmadan yürürlüğe konulmaktadır nitekim anayasayı tanzim eden irade cumhurbaşkanına kararnameleri imzalamakla ilgili bu yetkiyi verince aynı irade hakim ve savcıların atamalarıyla ilgili kararlarda da cumhurbaşkanının imzasını şart görmüştür diğer taraftan bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne ilişkin sayılı kanunun ekli cetvellerinde müsteşarlar müsteşar yrd genel müdürler genel müdür yrdesas sayısı karar sayısı bakanlık müşavirleri bakanlık daire başkanları cumhuriyet savcıları ve savcı yardımcıları cumhurbaşkanı imzasıyla ataması yapılabilecek makamlar olarak gösterilmiş olup bu sıralama i̇l şube müdürlerini dahi cumhurbaşkanı kararnamesi kapsamına almaktadır tarihte henüz yeni anayasa yapılmamış bulunduğundan cumhurbaşkanının yetki ve görevleri arasında kararname imzalamak sayılmamıştır buna rağmen kanun ile kararnameler cumhurbaşkanınca imzalanmakta idi anayasasıyla getirilen değişiklikle kararnameler cumhurbaşkanının imzasına sunulmak zorunluluğu doğmuş hakim ve savcılar kurulunun atamaya ilişkin bütün kararnameleri cumhurbaşkanınca imzalanacak kararnameler arasında tabi olarak müteala ve buna göre kanunlar anayasaya paralel tanzim edilmiştir kararnameler sayılı kanun ile sayıldığı gibi hukukumuzda çok eski bir teamül olarak yerleşmiştir i̇l şube müdürlerinin kararnamelerinin cumhurbaşkanınca imzalandığı bir hukuk sisteminde hâkim atamalarının adalet bakanlığı müsteşar ve genel müdür atamalarının bunun dışında tutulmasının mantıklı bir izahı olamaz maddenin bu açık hükmü dışında yargı bağımsızlığı açısından da cumhurbaşkanının imzası bir teminattır siyasi bir makam olan bakana taraf olan iktidara ve başbakana nazaran tarafsız olan cumhurbaşkanının imzası yargı sınıfı için bir teminattır hele bir müsteşar ve genel müdür için ister atamada ister görevden almada hem teminattır hem bir onur meselesidir kanunun anayasanın maddesine ve genel hukuk ilkelerine aykırılığı konusunda iktidarın da endişeleri olduğu inancındayız nitekim daha önceki açık beyanları dışında i̇ktidar partisi grupları adına konuşan bir milletvekilinin meclis kürsüsünde mevcut müsteşardan şikayet ederek onu almak için başka çare bulunmadığını ifade etmesi ve yine bir i̇ktidar milletvekilinin bu cumhurbaşkanı bunu haketti bu kanunu bizde içimize sindiremiyoruz ama oyumuzu verip kanunlaştıracağız zata haddini bildireceğiz mealinde meclis kürsüsünde sözler sarfederek kanunun tamamen şahsa yönelik şahsi düşmanlığa dayandığını kanuna hukuka aykırılığına rağmen kanunlaştıracaklarını zımmen de olsa ikrar etmişlerdir kanun kanunlarda bulunması gereken nesnellik objektiflik ilkesine aykırı bir görünüm içindedir yasalar sürekli uygulama durumunda olduğundan belli kişileri tasfiye etmek için değil sürekli ihtiyaçları karşılamak için hazırlanır bu nedenle uygulanabilir ve objektif olmak zorundadır maddelerin gerekçesinde ise bakana kendi kadrosunu kurma imkanı sağlamak için bu tasarının hazırlandığı ifade edilmektedir yukarda da izah edildiği üzere kişisel husumetlerle müesseseleri tahrip ederek hukuk devletini korumak ve geliştirmenin mümkün olamayacağını belirtmek isteriz kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı kanunun dördüncü maddesinde öngörülen bakanlık merkez kuruluşundaki hizmetlerde çalışan birinci sınıf hâkim ve savcılar ile diğer sınıflara mensup hâkim ve savcıların adalet bakanının teklifi üzerine idari yargıdan gelmiş olanlar idari yargıda adli yargıdan gelmiş olanlar adli yargıda durumlarına göre hakimler ve savcılar yüksek kurulunca uygun görülecek hâkimlik ve savcılık görevlerine teklif tarihinden itibaren en geç bir ay içinde atanırlar hükmü anayasanın egemenlik başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasına yargı yetkisi başlıklı maddesine anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı maddesine mahkemelerin bağımsızlığı başlıklı maddesine hakimlik ve savcılık teminatı başlıklıesas sayısı karar sayısı maddesine hakimlik ve savcılık mesleği başlıklı maddesine hakimler ve savcılar yüksek kurulu başlıklı maddesine ve anayasanın başlangıç ilkelerine aykırı olduğundan iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesinin üçüncü fıkrasına aykırılık egemenlik başlıklı bu maddenin üçüncü fıkrasında hiçbir kimsenin ya da organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı öngörülmektedir anayasa kendisi düzenlemedikçe açıkça olur vermedikçe ya da bir yasa ile düzenlenebileceğini belirterek bu yolların kullanılacağını bildirmedikçe bir organ ya da kişi bir devlet yetkisini kullanamaz anayasaya dayanmayan anayasadan kaynaklanmayan devlete ilişkin yetki söz konusu olamayacağından böyle bir yetkinin de kullanılması düşünülemez sayın mahkemenin esas karar sayılı kararında da belirtildiği gibi herhangi bir nedenle herhangi bir anayasa maddesine aykırılık her zaman anayasanın maddesine aykırılık oluşturmazsa da yetki kullanımına ilişkin bir aykırılık maddeye aykırı olur denilmektedir bu nedenle söz konusu kanun anayasanın maddesine aykırı hükümleri taşıdığından iptali gerekmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır demektedir i̇ptalini istediğimiz kanunun maddesi ile hukuk devletinin temelini oluşturan yargı bağımsızlığı ilkesini hâkimlik teminatı ve mahkeme bağımsızlığını ortadan kaldıran bir düzenleme getirilmiştir böylece anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kanunlar anayasaya aykırı olamaz hükmü de ihlal edilmiş olmaktadır bu nedenlerle yasanın maddesinin iptali gerekmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık kanunun maddesi anayasanın başlangıç kısmına maddelerine aykırı bulunmaktadır bu maddeyle yüksek kurul bakanlık merkez teşkilatında çalışan hâkimler bakanlık sekreteryası haline gelmektedir bakanlıkta çalışan bütün hâkim ve savcılar bakanın talimatı üzerine bir ay içerisinde görevden alınmaktadırlar bir taraftan kurul talimatla çalışır hale gelirken diğer taraftan müsteşar dahil bütün bakanlık üst düzey görevlileri başbakan ve cumhurbaşkanı devre dışı bırakılarak atamalardaki genel usul terk edilip görevden alınabilmektedirler şu anda yalnız tetkik hâkimleri için bakanın teklifi bir zamanla bağlı kalmaksızın kurul tarafından değerlendirilebilmektedir bunların idari yargıya gitme hakları yoktur hakim teminatından da istifade edememektedirler tamamen bakanın insiyatifinde görev yapmaktadırlar aynı bakanın on gün önce göreve getirdiği tetkik hâkiminden müsteşara kadar bir görevliyi on gün sonra görevden uzaklaştırması ve hiçbir teminattan yararlandırılmaması sonucunu getiren bir sistem hani yargı bağımsızlığı hani hâkim teminatı hani yüksek hakim ve savcılar kurulunun bağımsız çalışması nitekim kanun tasarısının gerekçesinde hükümet adalet sınıfında çalışan hâkimleri hâkim sınıfında saymamakta idari görevli demektedir bu gerekçe doğru ise bu görevlere hâkim atamak zaruri olmamalıdır halbuki başlangıçdan beri zorunludur ve anayasamızın maddesinin son fıkrası bakanlık merkez teşkilatında çalışan hâkim ve savcıların hâkim sınıfından olduğu ve teminattan istifade edeceği yazılıdır buna rağmen kanun tasarısının gerekçesi anayasanın bu hükmü ile açıkça çelişki halindedir hükümetin kanun tasarısındaki görüşü budur bunlar hakim sınıfındanesas sayısı karar sayısı sayılmazlar anayasa ise maddede bunlar hakimdir diyor anayasanın bu maddesinin milli güvenlik konseyi anayasa komisyonu gerekçesinde ve müzakerelerinde ele alınış tarzı çok daha net olarak sayılı kanunla taban tabana zıttır bu suretle tek teminatları adalet bakanının insaf ve takdiri olan adalet bakanlığı merkez teşkilatı hâkim ve savcıları da müsteşar gibi kurulun mutlak üyesi olan yokluğunda kurul teşekkül etmeyen bir makamın adalet bakanının günlük takdirine bırakılmakla her an görevden alınıp taşraya hâkim ve savcı olarak atanabilmektedir bu husus kurul açısından da düşündürücüdür hele bu iktidarın devamlı siyasi iktidarın adamı olan müsteşar kurul üyesi olmamalıdır yargı bağımsızlığı zedelenir iddiaları ile bu durumu nasıl kıyaslayacağız dün müsteşar altmışbeş yaşına kadar siyasi iktirara karşı teminatlı idi buna rağmen siyasi iktidarın adamı deniyordu şimdi ise bakanın günlük insiyatifindedir cumhurbaşkanı başbakan dahi devre dışıdır meclis müzakereleri esnasında iktidar kanadından şöyle bir iddia öne sürülmüştür efendim bunlar hâkim ve savcı değiller mi hakimlik ve savcılık mesleğini küçümsüyorlar mı bu görevlerden alınıp hâkim ve savcı yapılacaklar hâkimlik ve savcılık görevini beğenmeyen bakanlıkta çalışmasın müsteşar genel müdür olmasın bu düşünceye göre sağlık bakanlığındaki müsteşar doktor ise hastahanelere doktor olarak atandığında idari yargıda dava açamamalıdır en şerefli meslek doktorluktur doktorluğu beğenmeyenin sağlık bakanlığında görev alması haksızlıktır veya milli eğitim bakanlığında en şerefli görev öğretmenliktir çeşitli kademelerdeki idari görevlerde bulunan kimseler amirinin takdiri ile bu görevlerinden alınabilmelidirler bu düşünce her bakanlık için aynı şekilde ileri sürülebildiği gibi adalet bakanlığındaki her kademedeki hâkim ve savcıların türk bayrağının dalgalandığı her köşeye hiçbir şart ileri sürülmeksizin bakan tarafından atanabileceği sonucunu getirir bunun anayasal sistemimizde yeri olmadığı açıktır ve kesin bir demogojidir anayasadaki hâkimlik teminatı ve anayasanın maddesi ile uyuşması mümkün değildir nitekim yüce mahkeme esas karar sayılı kararında bu konuya ilişkin görüşlerini çok açık bir şekilde ifade etmiştir maddenin ikinci fıkrasındaki hâkimlerin mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev yapacakları kuralının anlam ve kapsamı anayasanın maddesinde düzenlenen mahkemelerin bağımsızlığı ile maddesinde düzenlenen hâkimlik ve savcılık teminatının anlam ve amacının belirlenmesiyle açıklık kazanacaktır çağımızda hem öz hem de yöntem olarak tanımlanan öğretide ve uygulamada en ileri yönetim türü olarak üzerinde birleşilen demokraside erkler ayrılığı ilkesinin yaşama geçirilişi yargının özel yerinin korunmasıyla değerini sürdürmektedir yargı erkinin varlığı yeterli olmayıp bağımsızlığı vazgeçilmez geçerli koşuludur yasama ve yürütme organlarına karşı bağımsızlığı korunan yargı genelde yönetime karşı yönetilenlerin güvencesidir adaleti sağlamakla görevli bilinen yargı gücü güven ve inanç sağlayarak kamusal düzeni koruyan hukuksal bir kaynaktır hukuk devletinin en belirgin özelliği güçler ayrılığına anlam kazandıran yargı bağımsızlığıdır hukuk devleti kendisini bağımsız yargısıyla korur günümüzde insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca güvencesi bağımsız yargıdır bağımsız olmayan yargı gerçek bir yargı olarak karşılanamaz bağımsızlık yargının karakteridir bu temel nitelikten yoksun olan yargı güdümlüdür ve öbür güçlerin yasama ve yürütmenin etkisinde egemenliğindedir devlet olmanın koşulu kabul edilen yargı bağımsızlığı uygarlık savaşının en önemli alanını oluşturmuştur demokrasinin öğesi durumuna yükselen yargı bağımsızlığı yasama ve yürütme organının etki alanı dışına çıkarılarak sağlanmıştır yürütmenin gözetim ve denetimi altında gerçek bir yargı bağımsızlığından söz edilemez bağımsızlık günlük devlet işlerinde yürütme karşısındaki durumla anlam kazanır ve adaletesas sayısı karar sayısı ideali ancak bağımsız yargıyla gerçekleşir bu düşüncelerden esinlendiği anlaşılan anayasa koyucu yargı bağımsızlığını koruyacak önlemleri de gerekli kurallarla anayasaya almıştır bağımsız yargı mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkim güvencesinin temeli bulunduğundan çoğunlukla birisiyle öbürü de anlatılır ya da özetlenir anayasanın maddesinde mahkemelerin bağımsızlığının maddesinde de hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarının öngörülmesi zaman zaman mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlerin bağımsızlığı kavramlarının eşanlamlı olduğu izlenimini vermektedir mahkemelerin bağımsızlığı yargının yasama ve yürütme organlarına karşı bağımsız yapısını yetkilerini kullanmayı görevlerini yerine getirmeyi anlatmaktadır hakimlerin bağımsızlığı ise yasama ve yürütme organlarına bağlı olmadan anayasaya yasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanılarına göre hüküm vermelerini amaçlar öğretide objektif bağımsızlık ve kişisel bağımsızlık olarak ikiye ayrılan hâkim bağımsızlığında kişisel bağımsızlık göreve ilişkin objektif bağımsızlığın güvencesi sayılmaktadır anayasa bu doğrultuda bağımsızlık ve teminatı ayrı başlıklar altında düzenlemişse de mahkemelerin bağımsızlığıyla hâkimlerin bağımsızlığı birbirini tamamlayan birbirinden ayrılması olanaksız biri olmayınca öbürü de olmayan birbirini anlatan hukuksal kurumlardır bağımsızlıkla teminat da birbirini var edip değerlendiren birbirine anlam veren ancak ikisi birlikte geçerlik kazanıp gerçekleşen iki anayasal ilkedir bağımsızlığın amacı her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak kalınarak adaletin dağıtılacağı güven ve inancını yerleştirmektir bu nedenle anayasa bağımsızlığı mahkemeler ve hâkimler için bileşim niteliğinde maddesiyle düzenlenmiştir objektif bağımsızlığın bu anlatımı yargılama çalışmalarında hâkimlerin hiçbir etki altında kalmamaları gereğine dayanmaktadır çekinme ve endişe duymadan anayasanın öngördüğü gereklerden başka hiçbir şeye bağlı olmadan yansız tutumla özgürce karar verme durumunu sağlayan bağımsızlık mahkemeler ve hâkimler için bütünlük taşıdığından maddenin başlığı mahkemelerin bağımsızlığıdır bağımsızlığın olumsuz yönde etkilenmesi kurallarla önlenmek istenmiştir maddenin getirdiği hiçbir organ makam merci ya da kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremeyeceği genelge gönderemeyeceği tavsiye ve telkinde bulunamayacağı görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamayacağı görüşme yapılamayacağı ya da herhangi bir beyanda bulunulamayacağı yönünden yasaklar bunlardan başlıcalarıdır yasama ve yürütme organlarıyla idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda tutulmaları bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştirememek ve yerine getirilmelerini geciktirmemekle yükümlü kılınmaları da yasaklarla önlenmek istenen sakıncaları tümüyle gidermeye yöneliktir bu durumlar anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında geçen bağımsızlığın anlamını açıkladığı gibi maddenin öngördüğü öbür düzenlemeler yaş sınırı yasada belirtilenler dışında resmi ve özel hiçbir görev alamamaları ilkeleriyle de bağımsızlık pekiştirilmektedir ayrıca anayasanın maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usullerinin yasayla düzenleneceğinin öngörülmesi de bağımsızlığı güçlendirmektedir hakimler ve savcılar yüksek kurulunun mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulup görev yapacağını öngören anayasanın maddesi de aynı amaca yönelik bulunmaktadır anayasa bağımsızlık konusunda duyarlı olmayı ve özen göstermeyi gerektirdiğinden ödün niteliğinde bir düzenlemeye geçerlik tanımak olanaksızdır hakimler ve savcılar yüksek kurulunun hâkimler ve savcılar için yetkili kılınması yasama ve yürütme organına karşı bağımsızlığın korunması amacına bağlıdır kurulun oluşum biçimi ve kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması anayasadan kaynaklandığı için bu durumlar anayasaya uygunluk denetiminde esas alınamaz i̇lgili kuralların tümünün birlikte belirlediği olgu bağımsızlığın mahkemeler ve hâkimler için en güçlü ilke bulunduğu gerçeğidiresas sayısı karar sayısı yüce mahkemenin bu ve diğer kararlarında ısrarla savunduğu yargı bağımsızlığı hâkimlik teminatı ve hâkim güvencesi prensiplerini açıkça ihlal eden bu kanunun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden iptal edilmesi gerekmektedir | 3,676 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava isimli davacının sağlık bakanlığına bağlı kayseri sağlık meslek lisesinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken sayılı yasa uyarınca aynı okula bulunduğu eğitim kurumu müdür yardımcılığı görevini vekaleten yürütmek üzere sağlık meslek dersleri öğretmeni olarak atanmasına ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle milli eğitim bakanlığına karşı açılmıştır davacı tarafından sözü edilen atama işlemi nedeniyle her yönüyle zarara uğradığı bu anlamda maddi haklarında azalmaya sebep olunduğu ve statü kaybının ortaya çıktığı işlemle memuriyet sınıfının da değiştiği ve genel idare hizmetleri sınıfından eğitim öğretim hizmetleri sınıfına geçirildiği sağlık bakanlığı bünyesinde önceki görevine eş değer bir kadroya hastane müdürlüğü müdür yardımcılığı şube müdürlüğü vs atanması mümkün olmasına rağmen isteği ve rızası dışında dava konusu işlemin tesis edildiği öte yandan yeni görevine asaleten atanmasını olanaksız kılan bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı yılından beri sürdürdüğü idarecilik görevinde edindiği tecrübe ve birikimin bir anda yok sayıldığı atamanın hukuk devletine ve kazanılmış hakların korunması ilkesine aykırılık teşkil ettiği bu yönüyle işlemin dayanağı olarak gösterilen sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya aykırı olduğu ve iptali için anayasa mahkemesine götürülmesi gerektiği ileri sürülmüştür davalı sağlık bakanlığınca davacının kayseri sağlık meslek lisesine öğretmen olarak atanmasının sayılı yasanın inci maddesi hükmünden kaynaklanan zorunluluk nedeniyle gerçekleştirildiği sözü edilen yasanın ilgililerin özlük ve diğer haklarını koruyucu mahiyette düzenlemeler getirdiği işlemin hukuka uygun olduğu ve davanın reddi gerektiği savunulmuştur kanun numaralı anayasasının nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükümlerine yer verilmiş belirtilen hükümlere paralel düzenlemeler sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesinde yer almış bulunmaktadıresas sayısı karar sayısı öte yandan anayasamızın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmıştır hukuk devleti en kısa ve öz tanımıyla faaliyetlerinde hukuk kurallarına bağlı olan vatandaşlarının hukuksal güvenliğini sağlayan devlet demektir anayasa mahkemesinin birçok kararında da hukuk devleti benzer bir şekilde yönetilenlere en güçlü en etkin ve en kapsamlı biçimde hukuksal güvencenin sağlanması tüm devlet organlarının eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması biçiminde tanımlanmaktadır bu haliyle anayasamızda yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurdur kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez öte yandan anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan tahakkuk etmiş ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş hak olarak tanımlanmış bulunmaktadır öte yandan danıştay i̇çtihatları birleştirme kurulunun tarih ve sayılı kararında ise gerek öğretide gerekse uygulamada kişilerin hukuki statülerini belirlemiş ve buna dayalı olarak da yeni hukuki durumların ve hakların elde edilmesine neden olmuş bir başka deyişle hukuki sonuçlarını yerine getirmiş olan durumların artık geriye dönülmez vazgeçilmez haklar olduğu yani kazanılmış hak teşkil ettiği belirtilmiştir anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı okulların millî eğitim bakanlığına devredilmesi i̇le bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasında ise devredilen okullar eğitim merkezleri ve kurslar ile döner sermaye işletmelerinde ekli sayılı listelerde yer alan kadrolar sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvelin ilgili bölümünden çıkarılarak iptal edilmiştir bu kanuna ekli sayılı listelerde yer alan kadrolar ihdas edilerek sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvelin millî eğitim bakanlığına ait bölümüne eklenmiştir okulların eğitim merkezlerinin ve kursların okul müdürü okul müdür yardımcısı müdür müdür yardımcısı turizm eğitim merkezi müdürü turizm aşçılık eğitimesas sayısı karar sayısı merkezi müdürü tapu ve kadastro meslek lisesi müdürü meteoroloji teknik lise müdürü meteoroloji teknik lise müdür yardımcısı unvanlı kadrolarında bulunanların görevleri bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer bunlar sayılı liste ile ihdas edilen öğretmen unvanlı kadrolara turizm eğitim merkezleri müdürleri turizm aşçılık eğitim merkezleri müdürleri tesis müdürü unvanlı kadrolara kadro ve görev unvanları değişmeyenler ise bu liste ile ihdas edilen aynı unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar hükmüne yer verilmiştir değinilen yasa hükmünün üçüncü cümlesi ile kamu kurum ve kuruluşlarına bağlı iken milli eğitim bakanlığına devredilen okullarda eğitim merkezlerinde ve kurslarda okul müdürü müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadrolarında görev yapmakta olanların bu görevlerinin sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihi itibariyle sona ereceği bunların sayılı liste ile ihdas edilen öğretmen unvanlı kadrolara atanacakları düzenlemesi getirilmiştir dava konusu olayda da davacı kayseri sağlık meslek lisesinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken sayılı yasanın yürürlüğe girmesi üzerine bu görevi sona erdirilmiş ve yasa gereği milli eğitim bakanlığına devredilmiş bulunan aynı okula kayseri sağlık meslek lisesine sağlık meslek dersleri öğretmeni olarak atanmış ancak tarih ve sayılı atama kararnamesinin atandığı görev yeri bölümüne parantez içinde bulunduğu eğitim kurumu müdür yardımcılığı görevini vekaleten yürütecektir ibaresine yer verilmiştir bilindiği üzere milli eğitim bakanlığı eğitim kurumları yöneticilerinin atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde yer verilen düzenlemelere göre genel idare hizmetleri sınıfındaki okul eğitim merkezi ya da kurs müdürlüğü ve müdür yardımcılığı görevleri yönetim kademesindeki görevlerden olup bu kadrolara değinilen yönetmelikte öngörülen genel ve özel şartlara haiz olanlar atanabilmektedir bu haliyle bakılmakta olan uyuşmazlık kapsamındaki müdür yardımcılığı görevi eğitim öğretim hizmetleri sınıfında yer alan öğretmenlik görevinin dışında unvanlı bir görev olarak karşımıza çıkmakta olup yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak bu kadrolara atananların başlangıçta aranılan atanma koşullarını kaybetmedikleri sürece belirtilen unvanların kendileri için kazanılmış hak teşkil ettiğini kabul etmek gerekmektedir anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen yasal düzenlemeyle getirilen uygulama sonucunda devredilen okul kurum ve eğitim merkezlerinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta olanların bu görevleri sona erdirilmiş bu kadrolarda görev yapanlar yasa öncesinde yönetici olarak görev yaptıkları okullara öğretmen olarak atanmışlardır ancak sayılı yasa ve ekinde yer alan ve sayılı listeler incelendiğinde devredilen eğitim kurumlarına ilişkin müdür müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadroları sayılı liste ile iptal edilmiş olmasına rağmen sayılı listede bu okullar için devir sonrasında yöneticilik kadrosuna ilişkin müdür müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadrolarının ihdas edilmediği görülmektedir oysa aynı kanun ile iptal edilen devredilen eğitim kurumlarındaki öğretmen kadroları sayılı liste ile yeniden ihdas edilerek milli eğitim bakanlığına ait kadrolara dahil edilmiş bulunmaktadır bu bağlamda sayılı yasa kapsamında bulunan okul eğitim merkezi ve kurslara ilişkin adet müdür müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadrosu ile adet öğretmen kadrosu ilgili kurumların kadro cetvelleri bölümünden çıkarılarak iptal edilmiş buna karşılık sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvelin milli eğitim bakanlığına ait bölümüne eğitim öğretim hizmetleri sınıfında adet öğretmen kadrosu ilave edilmiş bulunmaktadır sayılı yasa ile getirilen uygulama sonrasında milli eğitim bakanlığına devredilen eğitim kurumlarının eğitim öğretim faaliyetlerine devam edeceklerinde kuşku bulunmamaktadır bu nedenle sözü edilen eğitim kurumlarında devirden sonra da yöneticiesas sayısı karar sayısı sıfatıyla müdür müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadro unvanlarında görev yapacak personele ihtiyaç duyulacağı tartışmasızdır ancak sayılı yasa ve ekindeki listelere bakıldığında devredilen eğitim kurumları için milli eğitim bakanlığına müdür müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı kadrosunun tahsis edilmediği bu yönde bir kadro ihdasının sağlanmadığı görülmektedir öte yandan dava dilekçesinde de iddia edildiği üzere davacı yılından bu yana kayseri sağlık meslek lisesinde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta olup belirtilen tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uygun olarak atandığı bu kadro unvanının kendisi için kazanılmış hak teşkil ettiğini kabul etmek zorunludur bu unvanın kaybedilmesi ancak bu kadroya atanmak için mevzuatta öngörülen koşulların yitirilmesi veya görev yaptığı eğitim kurumunun kapatılması halinde mümkündür olayda ise davacının görev yaptığı eğitim kurumu kapatılmamış milli eğitim bakanlığına bağlı olarak faaliyetine devam etmek üzere anılan bakanlığa devredilmiş bulunmaktadır her şeyden önce yasa ile yapılan düzenlemelerde anayasanın kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkesine uygun hareket edilmesi ve ilgililerin kazanılmış haklarına dokunulmaması gerekir kazanılmış hakların korunması hukuk devleti ilkesinin gereğidir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında hukuk devletinde yasama organını da kapsayacak biçimde devletin bütün organları üzerinde hukukun ve anayasanın mutlak egemenliği vardır yasa koyucu her zaman hukukun ve anayasanın üstün kuralları ile bağlıdır hükmüne yer vermek suretiyle hukuka bağlılığın yasama organının da içerdiğini vurgulamış bulunmaktadır bütün bu açıklamalardan sonra anayasamızın nci maddesinde ifadesini bulan hukuk devletinin en temel öğelerinden biri olan kazanılmış hakların korunması ilkesi gereğince devre tabi kurumlarda yönetici pozisyonunda görev yapmakta olanların bu kapsamdaki kazanılmış haklarının devirden sonra da korunarak aynı isimle fakat başka bir bakanlık çatısı altında faaliyetlerine devam edecek olan kurumlara eski kadro unvanları ile atanmaları hukuk devleti ilkesine daha uygun düşecek olmasına rağmen belirtilen durumda olanların kadro unvanlarının iptal edilerek bu kişilerin eğitim öğretim hizmetleri sınıfındaki öğretmen kadrosu ile milli eğitim bakanlığına devredildikleri anlaşıldığından sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü tümcesinde yer alan okulların eğitim merkezlerinin ve kursların okul müdürü okul müdür yardımcısı müdür müdür yardımcısı turizm eğitim merkezi müdürü turizm aşçılık eğitim merkezi müdürü tapu ve kadastro meslek lisesi müdürü meteoroloji teknik lise müdürü meteoroloji teknik lise müdür yardımcısı unvanlı kadrolarında bulunanların görevleri bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sona erer bunlar sayılı liste ile ihdas edilen öğretmen unvanlı kadrolara turizm eğitim merkezleri müdürleri turizm aşçılık eğitim merkezleri müdürleri tesis müdürü unvanlı kadrolara atanmış sayılırlar biçimindeki ibarenin anayasamızın nci maddesine aykırı olduğu yargısına ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasamızın nci maddesinin birinci fıkrasında ifadesini bulan bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi gereğince sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü tümcesinin iptali için konunun ilgili belgelerin birer örneği ile birlikte itiraz yoluyla anayasa mahkemesine gönderilmesine sayılı kanunun inciesas sayısı karar sayısı maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi | 1,814 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin ci̇ddi̇ olduğu kanisinin dayandiği gerekçe ve karşioy özetleri̇ anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısının dayandığı gerekçe özeti sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun sayılı askeri ceza kanununun ve sayılı türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun maddeleri kurallarına göre uzman jandarma çavuşları asker kişilerdendir bunlar öteki asker kişiler gibi disiplin suçlarından dolayı sayılı disiplin mahkemeleri kuruluşu yargılama usulü ve disiplin suç ve cezaları hakkındaki kanunun maddesi uyarınca disiplin mahkemelerinde öteki askeri suçlar asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlar dolayısiyle de sayılı kanunun uncu maddesine göre askeri mahkemelerde yargılanmaktadırlar buraya kadar uzman jandarmalar öteki asker kişilerle bir tutuldukları halde ondan sonra ilkeden ayrılma görülmektedir şöyle ki askeri ceza kanununun ve maddelerine göre bir yıldan az hapis cczasiyle birlikte ihraç bir yıl veya daha az hapis cezasiyle birlikte rütbenin geri alınması feri cezaları hükmolunabilir başka deyimle bu cezaların verilip verilmemesi mahkemenin takdirine bırakılmıştıröte yandan sayılı çavuş ve uzman çavuş kanununun maddesi uzman çavuşlar hakkındaki ceza işlemlerini askeri ceza ve askeri muhakeme usulü kanunlarındaki kurallara bağlamıştır sayılı kanunun maddesi ise bunlara ters düşen bir ilke getirmektedir böyle olduğu için de uzman jandarmalar dışında öteki bütün asker kişiler askeri ceza kanununun maddesinin sayılı bendine göre amire veya üste hakaret suçunu işlediklerinde gün hapis cezası giyerek ihraç veya rütbenin geri alınması feri cezaları ancak mahkemenin takdirine göre uygulanabileceği halde bu durumdaki uzman jandarmanın kaydının sayılı kanunun maddesinin sayılı bendi uyarınca mutlaka silinmesi gerekmektedir sözü geçen kural böylece genellik ve eşitlik ilkelerine ve dolayısiyle anayasanın maddesine aykırı durumdadır karşıoy özeti sayılı jandarma efradı kanununda yer alan kural sayılı yasanın maddesinin sayılı bendinde aynen korunmuştur ortada yeni bir durum yoktur milli savunma bakanlığı emrinde sayılı kanuna göre görevlendirilen çavuş ve uzman çavuşlarla i̇çişleri bakanlığına bağlı jandarma uzman çavuşlarının durumları birbirine benzememektedir onun içindir ki bu iki ayrı bakanlık personeli için ayrı yasalar çıkarılması gerekli görülmüştür uzman jandarma çavuşlarının askeri ceza kanununun maddesine göre hüküm giymeleri halinde kayıtlarının silinmesine karşılık ayru suçtan hüküm giyen çavuş ve uzman çavuşların kayıtları da sayılı yasanın maddesi aracılığı ile maddesi gereğince silinebilmektediresas sayısı karar sayısı eşitlik aynı statüde aynı durumda bulunan personele ayrı işlemler uygulanmakla bozulur burada eşitsizliğe yol açılması söz konusu değildir | 369 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dâva dilekçesinde şöyle denilmektedir tarih ve mükerrer sayılı resmi gazete ile yayımlanan tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ve maddeleriyle maddesinin maddesinin c ve maddesinin son maddesinin maddesinin ve maddesinin maddesinin e ve fıkraları ile cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olarak düzenlenmiştir sayılı mali yılı bütçe kanununda anayasaya aykırı olarak yer alan maddeler ve düzenledikleri konular mali yılı bütçe kanun tasarısının dördüncü maddesinin fıkrasıyla sayılı devlet i̇hale kanununda bayındırlık ve i̇skan bakanlığına verilmiş bulunan yetkinin maliye bakanlığına devredilerek devlet i̇hale kanunu kapsamında yer alan ancak yapım ve hizmet işleri dışında kalan ve ilgili idarelerce tesbit edilmiş birim fiyatları bulunmayan işler konusunda birim fiyatların asgari ve azami miktar ve oranları ile benzeri standartların tesbitinde maliye bakanını yetkili kılmaktadır bu düzenleme sayılı devlet i̇hale kanununun tadili niteliğinde olup mezkur kanunda öngörülen yetkilerden bir kısmını maliye bakanına veya maliye bakanlığına devredilmesini öngören yetki devri niteliğini de taşımaktadır mali yılı bütçe kanun tasarısının maddesinin fıkrası resmi taşıtlar ile kiralanan taşıtların servis hizmetlerinde kullanılması halinde personelden belirli bir ücret alınmasını fıkrası resmi taşıtların şoför veya zatlarına tahsis edilenlerce kullanılmasını fıkrası da maddenin ve fıkralarına ilişkin usul ve esasların düzenleme yetkisini maliye bakanlığına tevdi etmektedir mali yılı bütçe kanununda yer alan ve aynı mahiyette olan bir hükmün anayasa mahkemesince bu nevi düzenlemelerin sayılı taşıt kanunu ile bakanlar kuruluna tanınan yetkiler meyanında bulunması bütçe kanunu ile getirilen bu hükümlerin taşıt kanununun tadili mahiyetini taşıması sebebiyle iptal edilmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesiyle devlet memurlarının ve diğer kamu görevlileriyle bunların dul ve yetimlerinin tedavileri esnasında kullanılacak malzemelerinin birim fiyatlarıyla kullanım sürelerinin ve ilgililerince hangi oran ve miktarlarda ödeme yapılacağı gibi hususlarda sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı hakim ve savcılar kanunu sayılı üniversite personel kanunu ile sayılı sosyal sigortalar kanununda yer alan hükümlere rağmen maliye bakanlığı yetkili kılınmaktadır bütçe kanununun bu maddesi yukarda sayılan kanunların konuya ilişkin hükümlerinin tadili niteliğini taşıdığı kuşkusuzdur mali yılı bütçe kanununun maddesi ile memur ve emeklilerin ödemekle yükümlü bulundukları ilaç katılım paylarını kadar artırma konusunda maliye bakanlığını yetkili kılmaktadır oysa bu konular ilgisine göre sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanunu ve sayılı tc emekli sandığı kanununun ilgili hükümleriyle düzenlenmiştir bütçe kanununun bu maddesiyleesas sayısı karar sayısı madde maliye bakanlığı kanun değiştirme veya meclis adına kural koymakla donatılmaktadır mali yılı bütçe kanununun maddesinde yapılan düzenleme ile genel ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin aylık gayri safi hasılatlarının nun genel bütçeye irad kaydedileceği öngörülmekte ve gerektiğinde bu oranın kadar yükseltilmesine maliye bakanına yetki verilmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasıyla da sayılı kadastro kanununun maddesine göre oluşturulan döner sermaye gelirlerinin harcama yerleri ve oranları sayılmakta ve bu kuruluşlarda çalışan personele ödenecek istisnai olarak ek ödemeler düzenlenilmektedir bu düzenleme sayılı kanunun döner sermaye kuruluşu ve gelirleriyle ilgili hükümlerini tadil edilmektedir nitekim mali yılı bütçe kanun tasarısının türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda görüşülmesi esnasında doğru yol partisince verilen bir önerge ile maddesinin aynı mahiyetteki fıkrası anayasaya aykırılık gerekçesiyle metinden çıkarılmıştır mali yılı bütçe kanununun maddesi kanun veya kanun hükmünde kararnamelerle kurulmuş bulunan ve değişik konu ve alanları kapsayan fonların her türlü gelirlerinin merkez bankasında hazine müsteşarlığı adına açılacak bir hesapta toplanması öngörülmektedir her fon ayrı bir kanun veya kanun hükmünde kararname ile kurulmuş olup bu mevzuatında gelirleri sarf yerleri ve hangi banka veya bankalarda hesap açacakları düzenlenmiştir bütçe kanunu ile getirilmek istenilen bu hükümle muhtelif kanun veya kanun hükmünde kararname ile kurulan fonların kuruluş statüleri değiştirilmektedir geçmiş yıllarda da bu yılda bütçe kanunu ile yapılan düzenlemeler anayasa mahkemesince iptal edilmiştir mali yılı bütçe kanununun ve maddeleri tarih ve sayılı kanuna rağmen yabancı ülkeler uluslararası kuruluşlar yabancı bankalar ve yabancı ülkelerde yerleşik finans kuruluşlarıyla temas müzakere ve borçlanma ikraz vesaire gibi konularda hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanı yetkili kılmaktadır bu düzenleme yap i̇şlet devret kanunu ile mezkur sayılı kanunu tadil niteliğinde olup bakanlar kuruluna ait bir yetkiyi sadece bir bakana ve dolayısıyla bir idareye devretmektedir bu düzenleme açıkca bir yetki devri niteliği taşımaktadır mali yılı bütçe kanununun maddesinin son fıkrasıyla yapılmak istenilen düzenleme ile hazine bonolarının faiz ve bedelleri ile bunlarla ilgili ödemelerin gelir ve kurumlar vergisi hariç olmak üzere her türlü vergi ve resimden muaf olacağı öngörülmektedir bu konu her şeyden önce vergi mevzuatımızı ilgilendiren bir konu olup bütçe uygulamaları ile bir ilgisi bulunmamaktadır vergi kanunlarının tadili niteliğindedir diğer taraftan mali yılı bütçe kanununda aynı mahiyetteki hüküm anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasıyla sayılı gümrük kanununun ve maddeleri değiştirilmekle birlikte hiç ilgisi bulunmadığı halde bu kanun gereğince elde edilen gelirlerden sadece gümrük müsteşarlığı memurlarına ödemeesas sayısı karar sayısı yapılması gerekirken kapsam genişletilerek maliye bakanlığı personeline de ödeme yapılması ve bu ödemelerden damga vergisi hariç herhangi bir vergi resim ve harcın kesilmeyeceği öngörülmektedir fıkrasıyla da hazine ile dış ticaret müsteşarlığı personeline başbakanlık kuruluş ve görevlerine ilişkin kanunda yer alan esaslar dahilinde fazla çalışma ücreti ödenmesi düzenlenilmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası ordu hasta bakıcı ve ebelerinin erler gibi kazandan iaşe edilmesine devam edilmesini mümkün olmaz ise yazılı müracaatları üzerine bedelin iaşelerini öngörmektedir bu düzenleme konuya ilişkin sayılı kanunun tadil eder niteliktedir bu konuda daha önce mali yılı bütçe kanununda yapılan bir düzenleme anayasa mahkemesince iptal edilmiştir mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasıyla sayılı devlet memurları kanunu ile öğrenci okutmaya ilişkin diğer kanunlarda yer alan burslu öğrenci ve mecburi hizmet yükümlülüğü hakkında muhtelif kanunlar değiştirilmekte müktesep haklar ihlal edilmektedir fıkrasıyla iş kanununda yer alan sakat ve eski hükümlülerin istihdamına ilişkin fıkrasıyla sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki kanun hükümleriyle fıkrasıyla da sayılı genel kadro ve usulü hakkındaki kanun hükmünde kararname değiştirilmektedir bu düzenlemelerin bütçe uygulamaları ile alakası bulunmadığı gibi yukarıda zikredilen kanunlarda değişiklik mahiyetindedir mali yılı bütçe kanununun maddesiyle sayılı katma değer vergisi kanununun geçici maddesi ile yıl çalıştırılması öngörülen geçici personelin çalışma süreleri uzatılmaktadır bu husus mezkur kanunda değişiklik niteliğinde olduğu kadar bütçe uygulamalarıyla da bir alakası bulunmamakla bütçe kanunu ile değil mezkur kanunda değişiklik yapılmasını gerektirmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesiyle sayılı muhasebe umumiye kanunuyla birlikte diğer ilgili mevzuatının saymanlara tahmil ettiği görev ve yetkilerden bir kısmının maliye bakanlığınca gerekli görülmesi halinde ilgili mevzuatına aykırı olarak müdür yardımcılarına devrini maddesiyle de bakanların merkezde hangi kademelere kadar yetki devrinde bulunabileceğini tesbite maliye bakanının yetkili kılınmasını öngörmektedir bu düzenleme açıkca sayılı kanunu değiştirdiği gibi kuruluşlara görev ve teşkilat kanunlarında değiştirilmesi niteliğini taşımaktadır keza mali yılı bütçe kanununun maddesi de aynı mahiyet ve nitelikte bir düzenleme getirmektedir bilindiği üzere bakanlıkların teşkilatlanmaları il ilçe bölge müdürlükleri kurmaları sayılı kanunla düzenlenmiş olduğundan ayrıca maddede zikri geçen bazı birimlerin kanunla kurulabileceğinden hem sayılı kanunu tadil eder nitelikte ve hem de kanun koyucunun iradesini kısıtlayıcı mahiyet taşımakla yasama yetkisine müdahale niteliği taşımaktadır mali yılı bütçe kanununun maddesi yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu ile ilgili mevzuatta değişiklik niteliği taşımaktadır mali yılı bütçe kanununun maddesi devlet memurlarının yurtdışında eğitimlerini düzenleyen sayılı kanunun ve maddeleri ve buna dayalı olarak bakanlar kurulu kararı ile yürürlüğe konulan yönetmelikleriesas sayısı karar sayısı öğretim elemanlarının yetiştirilmesini düzenleyen sayılı kanunun ve maddelerini öğrencilerin yurtdışında yetiştirilmelerini düzenleyen sayılı kanun hükümlerini askıya almakla birlikte bu mevzuatı değiştirici nitelik taşımaktadır mali yılı bütçe kanununun uygulanmayacak hükümler başlıklı maddesinin c e g i k ve fıkraları sayılı khk sayılı kaçakçılığın men ve takibi sayılı belediyelere ve i̇l özel i̇darelerine genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi tarih ve sayılı sayılı muhasebe umumiye sayılı devlet i̇hale sayılı sayıştay sayılı devlet memurları sayılı serbest bölgeler tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı kanunla değişik sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı sayılı gümrük sayılı orman genel müdürlüğü teşkilatı tarih ve sayılı sayılı harcırah tarih ve sayılı sayılı yüksek öğretim sayılı yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu kanunlarını tadil eder nitelikte bulunmaktadır bu tür hükümler geçmiş yıllara ait bütçe kanunlarında da yer almış ise de anayasa mahkemesince iptal edilmiştir sayılı mali yılı bütçe kanununda yer alan bazı maddelerin anayasa kurallarına genel olarak aykırılıkları sayılı mali yılı bütçe kanununun yukarıda bölümünde arzedildiği üzere maddesinin fıkrasıyla sayılı devlet i̇hale kanunu maddesinin c ve fıkralarıyla sayılı taşıt kanunu ve maddesiyle sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı tc emekli sandığı kanunu ile sigorta mevzuatı maddesiyle maddesinin fıkrası ile döner sermaye mevzuatı ile sayılı kadastro kanununda maddesiyle ayrı ayrı kanun veya kanun hükmünde kararnamelerle kurulmuş bulunan fonların kuruluş mevzuatında ve maddeleriyle tarihli ve sayılı kanunda maddesinin son fıkrasıyla vergi mevzuatında maddesinin ve fıkralarıyla sayılı devlet memurları kanunu ile vergi mevzuatı ve sayılı gümrük kanununda maddesiyle sayılı er kazanından iaşe edileceklere ilişkin kanun maddesiyle sayılı devlet memurları kanunu ile burslu öğrenci okutmaya ilişkin mevcut meri kanunlar yanında sayılı cezaların i̇nfazı sayılı i̇ş kanunu ve sayılı genel kadro ve usulü hakkında kanun hükmünde kararname hükümlerinde maddesiyle sayılı katma değer vergisi kanununda ve maddeleriyle sayılı muhasebe umumiye kanunu ile kuruluşların teşkilat ve görev kanunlarında maddesiyle sayılı yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu kanununda maddesiyle sayılı devlet memurları kanunu sayılı yüksek öğretim kanunu ve sayılı ecnebi memleketlere gönderilecek talebeler hakkındaki kanunda maddesiyle de yine yukarıda bölümünün fıkrasında beyan edilen ayrı kanunda değişiklik mahiyetinde düzenlemeler öngörülmektedir cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrası da sayılı kanunun değişik maddesini askıya almaktadır bu düzenlemelerle bir çok kanunun muhtelif hükümleri ya askıya alınmakta ya da zımnen ilga edilmekte veya belirli makam ve mercilere bırakılmış olan yetkiler maliye bakanlığında veya maliye bakanında toplanmak suretiyle yetki devri yapılmaktadır bu düzenlemeler bütünüyle anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektediresas sayısı karar sayısı zira anayasanın ikinci maddesi türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu vurgularken maddesi egemenliğin anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yetkili organlar eliyle kullanılacağını bunun hiç bir surette hiç bir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamayacağını ve hiç bir kimse veya organın da kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamayacağını öngörürken maddesi de yasama yetkisinin devredilemeyeceğini öngörmektedir oysa sayılı mali yılı bütçe kanununun yukarıda sayılan bir çok maddesi yine anayasanın ve maddeleri uyarınca müzakere edilerek değiştirilmesi zaruri ve anayasa gereği olan bir çok kanunu değiştirmekte ve yetki devirlerini kapsamaktadır anayasanın ve maddeleri muvacehesinde türkiye büyük millet meclisine ait olan bir çok yetkiyi maliye bakanlığına veya maliye bakanına tanımaktadır anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesi hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmelerini zorunlu görürken maddesi ücretin emeğin karşılığı olduğunu ve devletinde çalışanların adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alacağını düzenlemektedir yine anayasanın maddesi memurların aylık ödenek ve her türlü özlük haklarının kanunla düzenleneceğini maddesi herkesin gücü ve geliri oranında vergi mükellefi bulunduğunu ve bunun kanunla düzenleneceğini hükme bağlamışken bir kısım memurlara yukarıda arzedilen anayasa hükümlerine rağmen diğer memurların istifade etmediği bir biçimde ve vergiden de muaf olarak fazla çalışma ücreti ödenmesi yanında ilgili kanunlarında bulunmadığı halde döner sermaye gelirinden pay ayrılması eşitlik vergi adaleti ve adil ve eşit ücret anlayışıyla bağdaştırılamaz keza çalışanların veya emeklilerin ilaç katılım paylarının artırılması hususunda da bütçe kanunu ile yeni düzenlemeler yapılmasını ve bazı konularda maliye bakanlığının yetkili kılınmasını anayasanın maddesi yanında ve maddeleriyle de bağdaştırmak mümkün değildir bilindiği üzere anayasanın ve maddeleri uyarınca kanun yapma yetki ve görevi yine anayasanın maddesine göre türkiye büyük millet meclisine tevdi edilmiştir anayasanın ve maddeleri de kanunların teklif ve görüşme usul ve esaslarıyla yayımlanmasını düzenlemiş maddeside kanunlardan ayrı olarak bütçe kanunlarının görüşme usul ve esaslarını öngörmüştür bu iki ayrı düzenleme de göstermektedir ki kanunlarla bütçe kanunlarının görüşme usul ve esasları birbirinden farklıdır bir başka farklılıkta cumhurbaşkanına tanınan veto konusudur bilindiği üzere anayasanın maddelerine göre yapılan kanunlarda cumhurbaşkanının veto yetkisi vardır oysa madde çerçevesinde görüşülen bütçe kanunlarında böyle bir yetki de yokturanayasanın ve maddeleri uyarınca görüşülerek yürürlüğe konulan bir kanun hükümlerinin yine anayasanın maddesindeki usul ve esaslarla askıya alınması kaldırılması veya değiştirilmesi mümkün değildir çeşitli kanunlarda yer alan hükümleri tadil edecek nitelikteki düzenlemeleri bütçe kanunlarıyla getirmek yukarıda söz konusu edilen anayasa hükümleri dışında anayasanın ve maddelerine de aykırıdır zira geçmiş yıllarda bütçe kanunlarına konulan benzeri hükümler anayasaya aykırı bulunarak anayasa mahkemesince iptal edilmiştir i̇darelerin bu iptal kararlarına uymak mecburiyeti vardır kaldı ki anayasanın maddesindeki bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı yolundaki bu hükmünü mali nitelikte kurallar anlamında yorumlayarak başka kanunların öngördüğü kuralları kaldıran tadil eden veya askıya alan veya mevzuatının başka makam ve mercilere tanıdığı yetkileri maliye bakanına veya maliye bakanlığına devreden nitelikte anlamak mümkün değildir anayasanın bu hükmünü bütçe kanunlarının uygulamasını açıklayıcı niteliktekiesas sayısı karar sayısı hükümler olarak algılamak zorunluluğu vardır diğer taraftan anayasanın maddesi gereğince de idarenin ve bütün makamların anayasa mahkemesi kararlarına uymaları mecburidir bazı kamu kurum ve kuruluşlarının geçmiş yıllardan beri gerek burs vermek suretiyle ve gerekse özel kanunlarındaki hükümler uyarınca açtıkları mesleki okullarda yatılı olarak okutulan öğrenciler bulunmaktadır bu hükümler gereğince öğretim yılında da yeni öğrenciler alınmıştır burslu veya kendi özel okullarında okutulan öğrenciler ilgili kuruluşların belirli ihtiyaçlarından kaynaklanmaktadır diğer taraftan devlet bu öğrencilere angaje olmuş durumdadır bu konunun tasarıda yer aldığı şekilde düzenlenmesi devlet ciddiyetiyle ve hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırılamaz bu tutum hizmet akışını menfi yönde etkileyeceği gibi toplumsal problemlerinde doğmasına sebebiyet verecektir bu sebeplerle de sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasında yer alan hükmü öğretim yılında ve daha önceki öğretim yıllarında burs verilen ve özel kanunlarına göre kurulmuş bulunan okullara alınmış bulunan öğrencilerin müktesep haklarını zedeleyerek hukuk devleti anlayışıyla yine anayasamızın ikinci maddesinde ifadesini bulan sosyal devlet ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir diğer taraftan anayasanın maddesi esasları dahilinde idare kanunla kurulur bakanlıkların kuruluş esasları da yine kaynağını anayasanın maddesiyle maddesinden alan sayılı bakanlık ve idarelerin kuruluş ve görev esaslarını belirleyen kanunla bu kanun ve mezkur anayasa hükümleri muvacehesinde yürürlüğe konulan kamu kuruluşlarının teşkilat ve görev kanunlarında kuruluşların teşkilatlanma esasları il ilçe ve bölge kuruluşlarının nasıl teşekkül ettirileceği ve ayrıca bu kanunlarda kimlerin kimlere hangi hal ve şartlarda yetki devrinde bulunacağı açık olarak düzenlenilmiştir maliye bakanlığına veya maliye bakanına bu kanunlarla tanınan bir yetki yoktur maliye bakanlığı bir başka kuruluşun içerisinde yetki devrine müdahalede bulunamaz bütçe kanununa bu yönde bir hüküm konulamaz yasama organına ait yetkileri sınırlayıcı nitelikte hükümler keza bütçe kanunlarında yer alamaz mali yılı bütçe kanununun ve maddelerindeki bu yoldaki düzenlemelerin anayasaya aykırı olduğu düşünülmektedir bütün bu sebeplerle sayılı mali yılı bütçe kanununda yer alan hükümlere bakıldığında maddesinin fıkrasında maddesinin c ve fıkralarında maddelerinde maddesinin son fıkrasında maddesinin fıkrasında maddesinin ve fıkralarında maddesinin fıkrasında maddesinin e ve fıkralarında ve maddeleriyle cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrasında yer alan hükümlerin anayasanın ve maddelerinde yer alan ilke ve esaslara aykırı olduğu gerekçesiyle iptali gerektiği düşünülmektedir sayılı mali yılı bütçe kanunu ile düzenlenen muhtelif maddelerinin anayasanın maddeleri itibariyle anayasaya aykırılıkları sayılı mali yılı bütçe kanununun ve maddeleriyle maddesinin maddesinin c ve maddesinin son maddesinin maddesinin ve maddesinin ve maddesinin e ve fıkralarıyla cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırılığı anayasanın ve maddelerine ayrılıkesas sayısı karar sayısı anayasamızın maddelerinde ifadesini bulan türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti maddesindeki egemenlik hakkının ve yetkisinin anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yine anayasanın yetkili kıldığı organları eliyle kullanılır hükmü yanında yasama yetkisinin devredilemeyeceğini öngören maddesiyle maddesi kanun koyma kaldırma veya değiştirme yetkisini yine ve maddelerinde öngördüğü usul ve esaslar dahilinde türkiye büyük millet meclisine vermiştir anayasanın bu kuralları içerisinde yürürlüğe konulmuş bulunan ve her biri ayrı bir hizmet alanını düzenleyen bir çok kanunun muhtelif madde veya hükümlerini anayasanın yukarıda zikredilen maddelerinde öngörülen esas ve usullere uyulmaksızın ve cumhurbaşkanının da veto yetkisini aşacak bir tarzda bütçe kanunu ile düzenlemek suretiyle bir çok kanunun bir çok maddesini tadil eden veya askıya alan bir yol izlemek sayılı mali yılı bütçe kanununun iptal davasına konu edilen ve yukarıdaki bölümlerde sayılan madde ve fıkralarının tamamının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kuşkusuzdur zira anayasanın maddesi anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu ve bütün organları yasama yargı organlarıyla idare makamlarını anayasa mahkemesi kararlarına uymakla yükümlü kıldığı halde ve geçmiş yıllarda bütçe kanunlarına anayasanın maddesinde yer alan bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz şeklindeki amir hükmü muvacehesinde anayasanın bu hükmüne aykırı olarak bütçe kanunları ile yapılan düzenlemelerin anayasa mahkemesince defaatle iptal edilmiş olduğu gözönünde bulundurulursa mali yılı bütçe kanununda yer alan ve yukarıdaki bölümlerde arzedilen hükümlerin anayasanın bu hükümlerine de aykırı bulunduğu açık olup iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık sayılı mali yılı bütçe kanununun maddeleriyle maddesinin son fıkrası maddesinin fıkrası ile maddesinin ve fıkraları ile cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrası anayasanın yukarıda sayılan maddeleri yanında ve maddelerine de aykırıdır zira anayasanın maddesi hiç bir kişiye veya zümreye ayrıcalık tanınamayacağını maddesi ücrette adaleti maddesi sosyal devlet anlayışı içinde herkesin sağlığının devletçe korunacağı maddesi herkesin gücü oranında vergi mükellefi olacağı ve bu mükellefiyetin kanunla düzenleneceğini maddesi de devlet memurlarının hak ve yükümlülükleriyle aylık ve diğer özlük haklarının kanunla düzenlenmesini öngördüğü halde mali yılı bütçe kanununun bu bölümde sayılan maddeleriyle bir kısım gelirlerden vergi alınmayacağı öngörülerek vergi mevzuatı eşitlik ilkesini de zedeleyecek tarzda değiştirilmektedir bazı kuruluşların personeline devlet memurları kanununda öngörüldüğünün aksine ayrıcalıklı bir biçimde fazla çalışma ücreti ödemesini veya gümrük kanunu hükümlerine göre elde edilen gelirlerden hakkı da olmadığı ve bu alanda bir görev ve sorumluluğu da bulunmadığı halde yine ayrıcalıklı olarak ödeme yapılmasını öngörmektedir bu düzenlemeler anayasanın yukarıda sayılan maddelerine aykırı olup iptali gerektiği düşünülmektedir diğer taraftan devlet memurlarının tedavilerinde uygulanacak usul ve esaslar dava dilekçemizin ve bölümlerinde arzedildiği üzere ilgili mevzuatında sosyal devlet anlayışı içerisinde düzenlenmiştir bu defa bütçe kanununun ve maddeleriyle asli kanunlarındaki hükümler askıya alınarak bu konularda maliye bakanlığı yetkili kılınmaktadır bu düzenlemeyi anayasanın maddesiyle birlikte ve bölümünde zikrettiğimiz diğer anayasa kurallarıyla bağdaştırmak mümkün görülmemektediresas sayısı karar sayısı dolayısıyla mali yılı bütçe kanununun bu maddelerinin anayasanın yukarıda sayılan maddeleri yanında bu bölümde beyan edilen maddelerine de aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın maddesine aykırılık mali yılı bütçe kanununun ve maddeleri uluslararası kuruluşlarla yabancı ülkelerle anlaşmaları düzenlemektedir oysa uluslararası anlaşmaların nasıl yapılacağı anayasanın maddesiyle ve bu maddeye uygun olarak düzenlenmiş bulunan tarih ve sayılı kanunla düzenlenmiştir dolayısıyla bütçe kanununun bu üç maddesinin anayasanın yukarıda arzedilen diğer hükümleri yanında maddesine de aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir zira anayasanın maddesinin hükümete dahi tanımadığı yetkiler mezkur maddeler yerine göre sadece bir bakana veya bir bürokrata tanınmaktadır bu düzenleme anayasa kurallarını aşmak suretiyle aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi anayasa mahkemesi kararlarının yasama yargı ve yürütme organlarıyla idare makamlarını bağlayacağını amir bulunmaktadır anayasa mahkemesinin gerek anayasanın bu maddesi ve gerekse ve maddelerinde yer alan kuralları muvacehesinde bütçe kanunlarına konulan ve fakat bütçe ile ilgili bulunmayan hükümlerini bir çok defa iptal etmiş olması karşısında idarenin ve yasamanın bu kararlara uymadığı görülmektedir böylece de anayasanın maddesindeki kural askıya alınmış olmaktadır bu sebeple mali yılı bütçe kanununun dava konusu edilen madde ve fıkraları anayasanın yukarı bentlerde arzedilen hükümleri yanında maddesine de aykırılığı kuşkusuz olup iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamayacağını amir bulunmaktadır bütçe ile ilgili hükümler deyimi mali nitelikte kurallar anlamında olmayıp doğrudan doğruya bütçenin uygulamasını kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümler olarak alınmaktadır bu husus anayasa mahkemesinin bir çok iptal kararlarında da zikredilmektedir başka başka kanunların konusu olan düzenlemelerin bütçe kanunlarına konulamayacağı gerekli görülüyorsa ilgili mevzuatında ihtiyaç duyulan düzenlemelerin usulüne göre çıkarılacak kanunlarla yapılması gerektiği yolunda müesses kararları vardır diğer taraftan anayasanın maddesi bütçe kanununun görüşülmesini diğer kanunlardan ayrı olarak düzenlemiş ve keza cumhurbaşkanına diğer kanunlarda olduğu gibi veto hakkı tanımamıştır yani bütçe kanunu dışında kalan kanunların denetim yollarının bir kısmı bütçe kanunları için geçerli değildir cumhurbaşkanının veto yetkisine tabi olan bir kanunun veya bir maddesinin bütçe kanunlarıyla değiştirilmesi bu denetiminden kaçmayı oluşturur ve anayasanın ve maddesinde yer alan kurallarına aykırılık oluşturur dolayısıyla mali yılı bütçe kanununda yer alan ve iptali için başvurduğumuz maddeleri yukarıdaki bölümlerde arzedilen anayasa kuralları yanında ve maddelere de aykırılık teşkil etmekte ve iptal edilmesi gerektiği kanaatını taşımaktayızesas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem tarihli ve mükerrer sayılı resmî gazete ile yayımlanmış bulunan tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununda yer alan ve anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu geçmiş yıllar bütçelerinde de yer almaları dolayısıyla yüksek mahkemenizce de müteaddit defalar iptal edilmiş olmaları sebebiyle kuşkusuz olan ve maddeleriyle maddesinin maddesinin c ve maddesinin son maddesinin maddesinin ve maddesinin ve maddesinin e ve fıkralarıyla cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrasında yer alan hükümlerinin sayılı mali yılı bütçe kanununun mezkur maddelerinin düzenledikleri konu ve alanlarla ilgili olarak meri mevzuatımızda gerekli ve yeterli hükümlerin bulunması sebebiyle iptal edilmeleri halinde hukuki bir boşluk doğmayacağı gibi kanun koyucunun gerçek iradesiyle tedvin edilmiş asli kanun hükümlerine dönülmüş olacağından yürütmelerinin durdurulması i̇ptal gerekçelerimiz bölümünde açıklanan sebeplerle tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun ve maddeleriyle maddesinin maddesinin c ve maddesinin son maddesinin maddesinin ve maddesinin maddesinin e ve fıkralarıyla cetvelinin ek ders ücreti bölümünün fıkrasında yer alan düzenlemelerin anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmaları sebebiyle iptali talebinden ibaret olup anamuhalefet partisi anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına bu istikamette karar verilmesini arz ve talep ederiz günlü ek dava dilekçesinde de şöyle denilmektedir tarih ve sayılı iptal başvurumuzda yer alan gerekçeler de de izah edildiği gibi kanun yapma yetkisi tbmmnindir anayasanın ve maddeleri kanunların teklif edilme ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasına ilişkin hususları düzenlemiştir maddesi ise kanunlardan ayrı olarak bütçe kanunlarının görüşme usul ve esaslarını öngörmüştür bu iki ayrı düzenleme de göstermektedir ki kanunlarla bütçe kanunlarının görüşme usul ve esasları birbirlerinden farklıdır bir başka farklılık ise cumhurbaşkanına tanınan veto yetkisi konusundadır anayasanın maddelerine göre yapılan kanunlarda cumhurbaşkanına tanınan veto yetkisi madde çerçevesinde görüşülen bütçe kanunları için söz konusu değildir ayrıca değişik kanunlarda yer alan hükümleri tadil edecek mahiyetteki düzenlemelerin bütçe kanunları ile yapılması anayasanın maddesindeki bütçe kanununun bütçe ile ilgili hükümler dışında hiç bir hüküm konulamaz hükmüne de aykırıdır anayasanın maddesi ise anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesini emretmektedir geçmiş yıllarda yapılan benzeri düzenlemelerin yüce mahkeme tarafından iptal edilmiş olmaları karşısında idarenin bu iptal kararlarına uyma zorunluluğu mevcuttur aralık tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesine plan ve bütçe komisyonunda eklenen bir fıkra ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilgili mevzuatı gereğince genel bütçe gelirlerinden her ne ad ile olursa olsunesas sayısı karar sayısı aktarılan paraların veriliş amacına uygun olarak harcanıp harcanmadığını incelemeye amacına uygun harcama yapmadığı tesbit edilen kuruluşa aktarılacak tutarları gerektiğinde kesmeye ve durdurmaya maliye bakanı yetkilidir hükmü getirilmiştir anılan fıkrada adı söylenilmemekle birlikte kastedilen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları türkiye barolar birliği ve barolardır çünkü maliye bakanlığından kendilerine para aktarılan başkaca kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu bulunmamaktadır bilindiği üzere cmuknun maddesi uyarınca baro tarafından tayin edilen müdafilere ödenecek ücretler için maliye bakanlığınca türkiye barolar birliği hesabına para aktarılması zorunludur anayasanın maddesinin fıkrasına göre kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları kanunda gösterildiği şekilde devletin idari ve mali denetimine tabidir türkiye barolar birliği ve baroların devlet adına idari ve mali denetimi sayılı avukatlık kanununun ek maddesine göre adalet bakanlığı adalet müfettişlerince yapılmaktadır anayasanın maddesinde mali denetim için aranılan kanun koşulu böylece sayılı özel nitelikteki avukatlık yasası ile gerçekleştirilmiştir bütçe kanunu ile mali konuda ayrıca ve mükerreren maliye bakanlığının mali inceleme ve denetim yetkisi kullanılması anayasaya aykırıdır eğer herhangi bir değişiklik yapılması düşünülüyor ise bunun bütçe kanunu ile değil ilgili kanunda yapılacak bir tadilat ile düzenlenmesi uygun olacaktır sonuç yukarıda izah edilen gerekçelerle tarih ve sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı olduğundan iptali talebine ilişkin ek müracaatımızın kabulü ve bu doğrultuda karar verilmesini anamuhalefet partisi grubu adına arz ederim | 3,804 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ türkiye cumhuriyeti bir sosyal hukuk devletidir sosyal sınıflar arasında adil bir dengenin bulunmasında ve bu dengenin sürekliliğinin sağlanmasında üstün hukuk kuralları egemen olmalıdır kazanılmış hakkın korunması bu kuralların başında gelir böylece hukuk düzeninde kararlılık kurulabilir i̇tiraz konusu hüküm bu ilkeleri zedelemektedir anayasanın maddesinde devlet özel teşebbüslerin millî iktisadın gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlilik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır buyruğu yer almıştır itiraz konusu kural bu buyruğa aykırıdır çünkü böylece devletin korumakla zorunlu olduğu özel girişimler güvenden yoksun gelecekte çıkarılacak yasalarla kararlı çalışabilmekten endişeli bir hale getirilmişlerdir sayılı yasa tasarısının cumhuriyet senatosundaki görüşmelerde anayasa ve i̇çtüzüğe aykırı işlemler olmuştur bu nedenle yasa biçim yönünden de aksaktır görüşmelerde bütçe ve plân komisyonu raporu esas alınması gerekirken sağlık ve sosyal i̇şler komisyonu raporu esas alınmıştır içtüzüğün maddesine ve anayasanın maddesine aykırı işlem yapılmıştır | 141 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay altıncı dairesinin günlü esas sayılı kararı aynen şöyledir adana büyükşehir belediyesinde mülkiye baş müfettişince yapılan bir soruşturma sırasında düzenlenen rapor doğrultusunda günlü sayılı belediye meclisi kararı ile kabul edi len imar planı değişikliğinin sayılı yasanın maddesine göre iptali talebiyle dosyanın danıştaya gönderildiği ve anılan planın danıştay birinci dairesince iptaline karar verilmesinden sonra söz konusu karar gereğinin yerine getirilmesinin belediyeye bildirilmesi üzerine belediye tarafından planın iptaline ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davaya ait dosya incelendi sayılı belediye kanununun maddesinde adi ve fevkalade içtimalar haricinde veya vazife ve selâhiyeti kanuniye hilafına veya devlet kanun ve nizamnamelerine mugayir olarak ittihaz olunan mülhakat meclisi kararları valinin talebi üzerine vilayet idare heyeti tarafından vilayet merkezi olan mahallerde dahiliye vekilinin talebi üzerine devlet şurasınca tetkik olunarak tasdik veya iptal olunur kuralı yer almaktadır anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş maddesinde ise danıştayın idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı danıştayın davaları görmek başbakan ve bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek tüzük tasarılarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek idari uyuşmazlıkları çözümlemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevli bulunduğu açıklanmıştır öte yandan sayılı danıştay kanununun birinci dairenin görevlerini belirleyen maddesinin bendinde belediye kanunu ile danıştaya verilip idari dâvaya konu olmayan işleri inceleyerek gereğine göre karara bağlayacağı veya düşüncesini bildireceği belirtilmiş bulunmaktadır danıştay kanununun maddesinin yukarıda yer alan hükmü ile danıştay birinci dairesine verilen görevlerin anayasanın maddesindeki kanunla gösterilen diğer işleri kapsadığı ve söz konusu görevlerin yargısal nitelik taşımayıp idari görevler olduğu sonucuna varılmaktadır olayda ise davaya konu olan imar planı değişikliği danıştay birinci dairesinin kararı ile sayılı yasanın maddesine göre iptal edilmiştir hal böyle olunca artık yargı kararı niteliğini kazanan bu kararın iptal davasına konu edilmesi mümkün olmamaktadır hukuk devletinin başlıca amacı kamu gücü karşısında kişinin hak ve özgürlüklerini korumaktır bu amaca ulaşabilmek için kullanılan araçlar aynı zamanda hukuk devleti kavramının ögeleridir bunlardan en önemlileri devletin değişik işlevlerinin ayrı organlar eliyle yürütülmesi anlamına gelen kuvvetler ayrılığı ilkesi bağlamında idarenin hukuka bağlılığı ile zarar verici işlem ve eylemlerinden sorumlu tutulması ve yargı güvencesidir hukuk devle tinde yönetimin tüm eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu zorunlu dur bu nedenle hukuk devletinin vazgeçilmez koşullarından birisi i̇darenin yargısal denetimidiresas sayısı karar sayısı i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır kuralıyla anayasanın amaçladığı işte bu etkili yargısal denetimdir bu denetimin en önde gelen araçlarından birisi de iptal davasıdır i̇ptal davası sonucunda verilecek olan hüküm ile dava konusu işlem iptal edildiği takdirde bütün sonuçları ile birlikte tesis edildiği andan başlayarak hukuk aleminden çıkarılırken davanın reddi halinde ise işlemin hukuka uygunluğu yargısal bir kararla vurgulanmış olur bununla birlikte sayılı yasanın metni yukarıda yazılı maddesi ile danıştayca incelenerek tasdik veya iptal olunacağı öngörülen belediye meclisi kararlarının birinci dairece incelenmesinin yargısal denetimden geçmesi gerekli bir idari işleme karşı açılan davanın yargısal karar vermeye yetkisi bulunmayan anılan dairece karara bağlanması suretiyle yargı yolunun kapatılması sonucunu ortaya çıkarmaktadır bu durumda sayılı yasanın maddesinde devlet şurasınca tetkik olunarak ifadesinden sonra gelen tasdik veya iptal olunur sözcüklerinin yargı denetiminin ortadan kaldırılması sonucunu doğurması nedeniyle bu sözcüklerin anayasanın madde sine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptal istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve işin esasına ilişkin verilecek kararın anayasa mahkemesi kararının yayınlanmasına kadar ertelenmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 560 |
esas sayısı karar sayısı estonyatallin büyükelçiliğinde konsolosluk ve ihtisas memuru statüsünde ikinci katip olarak görev yapan davacı tarafından hakkında düzenlenen yılı dönem performans değerlendirmesi ile bu işlemin dayanağı olan tarihli bakan oluru ile yürürlüğe giren dışişleri bakanlığı personeli performans değerlendirme yönergesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dışişleri bakanlığına karşı açılan davada danıştay beşinci ve onaltıncı dairesi müşterek heyetince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin günlü sayılı karara davacının itiraz etmesi üzerine oluşturulan dosya incelendi sayılı devlet memurları kanunun başarı üstün başarı değerlendirmesi ve ödül başlıklı maddesinde görevli oldukları kurumlarda olağanüstü gayret ve çalışmaları ile emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle kamu kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında kamu zararının oluşmasının önlenmesinde ve önlenemez kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında kamusal fayda ve gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında veya sunulan hizmetlerin etkinlik ve kalitesinin yükseltilmesinde somut olaylara ve verilere dayalı olarak katkı sağladıkları tespit edilen memurlara merkezde bağlı veya ilgili bakan illerde valiler ilçelerde kaymakamlar tarafından başarı belgesi verilebilir ek cümle md türk silahlı kuvvetlerinde jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı hariç görevli devlet memurları için millî savunma bakanı bu yetkisini devredebilir üç defa başarı belgesi alanlara üstün başarı belgesi verilir üstün başarı belgesi verilenlere merkezde bağlı veya ilgili bakan ve illerde valiler tarafından uygun görülmesi hâlinde en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dâhil üne kadar ödül verilebilir bu maddeye göre bir malî yıl içinde ödüllendirileceklerin sayısı kurumun yılbaşındaki dolu kadro mevcudunun binde onundan gümrük müsteşarlığı millî eğitim bakanlığı ve emniyet genel müdürlüğü kadroları için binde yirmisinden fazla olamaz yıl içinde ödüllendirilen personel sayısı kurumlarınca izleyen yılın ocak ayı sonuna kadar devlet personel başkanlığına bildirilir kamu kurum ve kuruluşları yürütmekte oldukları hizmetlerin özelliklerini göz önünde bulundurarak memurlarının başarı verimlilik ve gayretlerini ölçmek üzere devlet personel başkanlığının uygun görüşü alınmak kaydıyla değerlendirme ölçütleri belirleyebilir hükmüne yer verilmiştir anılan hükme istinaden dışişleri bakanlığının merkez ve taşra teşkilatlarında sayılı devlet memurları kanununa tabi olarak çalışan devlet memurlarının mesleki yeterlilik ve yetkinliklerinin nesnel etkin ve mukayeseli bir şekilde değerlendirilmesi için performans değerlendirme sisteminin oluşturulması ve uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere dava konusu dışişleri bakanlığı personeli performans değerlendirme yönergesi tarihli bakan oluru ile yürürlüğe girmiş olup yönergenin maddesinde dayanak olarak sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasının gösterildiği anlaşıldığından sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasının uyuşmazlıkta uygulanacak kural haline geldiğinde kuşku bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesi hukuk devleti ilkesini maddesi ise yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğunu ve bu yetkinin devredilemeyeceğini düzenlemektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında da memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği kurala bağlanmaktadır anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçla belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı bu yetkileri kullanacak organlar olarak belirlenmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği açıktır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırları çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren bir kuralın anayasanın maddesine aykırı düşeceğinde kuşku bulunmamaktadır yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmeyeceği gibi yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi de maddenin bu şekilde değerlendirilmesini ve uygulamaya geçilmesini gerektirir sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasında yer alan düzenlemeye bakıldığında ise memurların başarı verimlilik ve gayretlerini ölçmek üzere değerlendirme ölçütleri belirleme bu konuda düzenleme yapma yetkisi bütünüyle yürütme organına bırakılmıştır yasama organı tarafından temel ilkeleri koyulmadan çerçevesi çizilmeden sınırsız belirsiz geniş bir alanı düzenleme yetkisinin yürütme organına bırakılması anayasanın maddesine aykırı olduğu gibi yasama yetkisininesas sayısı karar sayısı devredilemeyeceğine ilişkin anayasanın maddesine ve sonuçta anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır sonuç olarak sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasının düzenleme yetkisinin bütünüyle yürütme organına bırakılmış olması nedeniyle anayasanın maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğu ile karar verildi | 909 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ bergama asliye ceza mahkemesinin günlü başvuru kararı şöyledir bergama başsavcılığının tarih esas sayılı iddianamesi ile mahkememize kamu davası açılmış sanıkların yargılamasının yapılarak tck madde aracılığı ile sayılı markaların korunmasına dair khkde değişiklik yapan sayılı kanunun lb maddesi uyarınca cezalandırılmaları talep edilmiştir savcısı mütalaasında türkiye cumhuriyeti anayasasının tarih synın maddesi ile maddesine eklenen fıkrasında hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir hükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonamaz hükmü getirilmiştir khknin c maddesinin anayasanın maddesine ynın maddesi ile eklenen fıkrasının son cümlesine aykırı olduğunu belirtmiştir sanıklar hakkında her ne kadar iddianamede sayılı markaların korunması hakkındaki kanun hükmünde kararnamenin sayılı kanunla değişik lb maddesine göre kamu davası açılmışsa da sanıkların eylemlerinin adı geçen kanunun maddesinin bendinde marka sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları kişilere devir etmek şeklinde düzenlenen fiiline uygun düştüğü yine adı geçen kanun hükmünde kararnamenin kanunla değişik ceza maddesi c maddesine göre hukuki tavsifin yapılması gerektiği ve bu maddede sanıklara yıldan yıla kadar hapis ve tlden milyara kadar para cezasının öngörüldüğü dolayısıyla sanıklara yapılan isnadın bu madde kapsamında kaldığı kabul edilmiştir bu sebeple sanıklara ek savunma hakkı tanınması yönüne gidilmiştir ceza hukukunun bir fonksiyonunda diğer branşlardaki hukuki ilişkilerin hukuka uygun bir biçimde gelişmesini sağlayabilmek için kendi sert müeyyidelerinden bu hukuk branşlarını da yararlandırmak olduğu ceza müeyyidesine başvuran bu hukuk branşları günümüzde öylesine çoğalmıştır ki adeta bu branşlar sayısınca ceza hukukunun özel bir takım kısımlarının ortaya çıktığı herkesçe bilinmektedir konumuzla ilgisi olması nedeniyle ticari ceza hukuku terimi ticaret hayati ile bir suretle ilişkisi olupta ceza müeyyidesi ile korunan bütün hukuk kaidelerini kapsamına almaktadır böyle bir anlayış içerisinde vergi suçları iş kanunları sosyal sigortalar kanunlarında yer alan suçlar bankalar kanunu markalar kanunu gibi birçok kanunda düzenlen suçlar hep bu kategoriye girmektedir yine bu görüş sonucudur ki ekonomik suçlar hukuki açıdan ticari ve sınai bir işletmenin ticarî işlerinin hukuka uygun bir tarzda cereyan etmesi ve sözü geçen işletmenin bu işlerden doğan menfaatlerinin korunması maksadı ile cezalandırılan ve sadece böyle bir işletme mensupları tarafından islenilebilen fiiller şeklinde doktrinde tarif edilmiştir erman ticari ceza hukuk genel kısım sh xix yüzyılın kapitalizmi liberal ekonomi esaslarına sadık kalarak çalışma ve ticaret hayatını tamamı ile özel hukuk alanına bırakmış sadece bu alana vaki hukuka aykırı tecavüzleri ceza tehdidi altına almakla yetinmiştir bu sebepledir kî ceza müeyyidesine iktisadi ve ticari alanda ihtiyaç varsada bunu kullanmakta büyük bir dikkat ve itina gösterme ve bu müeyyideleri sağlam nazari temellere dayandırmak gerekir herhalde nazari esaslardan yoksun ya da genel prensiplere sırt çeviren ya da yönetimle adliye arasında gerekli iş birliğini kurmayan bir tatbikat semere veremez yahutesas sayısı karar sayısı sakat neticelere götürür herhalde kazanç maksadıyla işlenen ticari suçlarda en uygun müeyyidenin hürriyeti bağlayıcı cezalar olmayıp ticarî faaliyetten men ve para cezaları olduğu ve nispi para cezalarına üstünlük vermenin yerinde olacağını göz önünde tutmak gerekir bütün bunlara rağmen bazı prensipleri ihmal etmek ve bir kenara atmak caiz değildir bir hukuk dalı ceza hukukuna başvuruyorsa bu hukukun kaidelerini ve ana prensiplerini kabul etmek zorundadır ceza hukukunun bir kısmı olur ve ceza hukukuna has ana prensiplere uygun bir biçimde tefsir ve tatbik edilir bu konuda yaşama yetkisinin de suistimal edilmekte olduğu göze çarpmaktadır ekonomik suçlarla mücadele için süratle hareket etmenin zorunlu olduğu bahanesiyle kanun hükmünde olan ya da olmayan kararnamelerle bu alanın düzenlenmesine gidilmekte meclisin bu konuda yasama fâaliyetini yerine getirmek hususunda ehliyeti ve yetkisi elinden alınmaktadır halbuki ceza hukuku alanında yasama organının verdiği yetki ferdi hürriyetin en temel bir prensibi ile açık çelişki halindedir gerçekten her suç ferdin suç haline getirilmiş olan fiili işlemek hürriyetini ortadan kaldırır ve sınırlar suç konusu olayda olduğu şekilde suç konusu fiil sayılı khknin maddesinde düzenlenmiş kanuni bir düzenleme yapılmamıştır ancak müeyyidesi ise kanunla c maddesinde öngörülmüştür anayasanın maddesinde ifâdesini bulan suç ve cezada kanunilik prensibi ihmal edilmiştir bu şekildeki yolun kabul edilmesi halinde çok daha sakıncalı ve tehlikeli olduğu şüphesizdir çünkü bu şekildeki bir atıf yetki devrine müncer olmakta yürütme organına dilediği fiili suç hâline getirmek yetkisini veren beyaz hükümler ihtiva etmektedir bu şekildeki ikili durumda suç konusu fiilin yürütme organının tanzim tasarruflarını ile suç ihda etmesine imkan tanımaktadır ancak bu durum anayasanın maddesinde belirtildiği üzere tbmmnin yasama yetkisinin başka bir organa devredileceği ve maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla tahdit edilebileceğine yine maddesinde öngörülen suçların kanunla konulacağı ve maddesindeki kanun yapmak yetkisinin tbmmne tanıdığı ve madde khk ile suç ihdas edilemeyeceği yönündeki anayasa kurallarının ihlal anlamına gelmekte ve bu nedenle anayasaya aykırı sayılmasını gerektirmektedir ayrıca yukarıda sayılan hususlardan başka ekim tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı kanunun maddesi ile türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine eklenen son fıkra uyarınca hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonamaz hükmü ile getirilen düzenlemeye de iptali istenen khk hükümleri aykırı bulunmaktadır söz konusu suç sözleşme hukukundan doğmakta sözleşmede öngörülen yükümlülük ihlalinden kaynaklanmaktadır sözleşmeden doğan borçlar kapsamına para borcu bir şeyi verme yapma yapmama gibi taahhütler de girmektedir buna göre anayasanın maddesi sözleşmeden kaynaklanan borcunu yerine getirilmemesi durumunda hürriyetin kısıtlanamayacağı öngörülmekle bu duruma engel olunmak istenmiştir dolayısıyla yeni değişiklikle getirilen düzenlemeye aykırılık söz konusu olmaktır hüküm yukarıda yazılı nedenlerle belirtilen nedenlerle sayılı kamın hükmünde kararnamenin maddesinin bendi ile buna dayalı olarak sayılı kanunla değişik c maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından sayılı yasanın maddesinde öngörülen belgelerle birlikte anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde karar verildiesas sayısı karar sayısı | 886 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun inci maddesindeki yetkili kılınmış mercilere i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayı ve tarihli kanunun inci maddesinde hesap verme sorumluluğu düzenlenmiştir inci maddeye göre her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar kaynakların etkili ekonomik verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden kullanılmasından muhasebeleştirilmesinden raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur ve yetkili kılınmış mercilere hesap vermek zorundadır madde metnine bakıldığında yetkili kılınmış merciler in tanımı konusunda herhangi bir açıklık olmadığı görülmektedir halbuki anayasanın inci maddesi yürütme yetki ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını ve yerine getirileceğini ifade etmektedir anayasanın üncü maddesinde idarenin inci maddesinin ikinci fıkrasında ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin kanunla düzenleneceği ilkeleri yer almaktadır söz konusu inci maddede yetkili kılınmış merciler denilirken bu mercilerin hangi sıfatı taşıyan veya kimin tarafından ve nerede yetkilendirilmiş merciler olduğunun açıklanmamış olması anayasanın ve inci maddelerine aykırı düştüğü gibi idarede anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmayacak bir keyfiliğe de zemin hazırlamaktadır diğer yandan anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı olan bir hükmün anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşmayacağı da açıktır sayılı kanunun inci maddesinde yer alan ve yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan yetkili kılınmış mercilere ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun nci maddesinin anayasaya aykırılığı katma bütçe muhasebe umumiye kanununun öngördüğü ve yapımına izin verdiği bir bütçe türüdür ve söz konusu kanunun inci maddesinde tanımlanmıştır bu tanımlamaya göre bir kuruluşun katma bütçe ile idare edilebilmesi için kanun iki şart öngörmüştür kuruluşun masraflarını karşılayabilecek kendine özgü gelirlerinin olması ve genel bütçeden ayrı bir bütçe ile yönetilmesinde kamu yararı bulunması uygulamaya baktığımızda bu iki şartın ağırlıklarının değişkenlik gösterdiğini görmekteyiz katma bütçe kavramı yalnız muhasebe umumiye kanunundan kökenlenen biresas sayısı karar sayısı kavram değildir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında nci maddesinin birinci fıkrasında ve üncü maddesinde de katma bütçe kavramı yer almakta ve anayasada yer alan bu hükümler çerçevesinde katma bütçenin tanımı ve bütçe ile ilgili diğer hususlar hakkında muhasebe umumiye kanununda düzenleme yapılmaktadır sayılı kanunun nci maddesinde ise katma bütçeye bütçe türleri arasında yer verilmemekte ve maddenin birinci fıkrasında kamu idarelerince bunlar dışında herhangi bir ad altında bütçe oluşturulamayacağı bildirilmektedir bu düzenlemenin anlamı anayasanın ve üncü maddelerinde yer alan hatta anayasanın uncu maddesine göre üniversite bütçelerinin görüşülmesinde yürürlüğe konulmasında ve uygulamasında usullerine tabi olunacak olan katma bütçenin kaldırılmış olduğudur sayılı kanunun inci maddesinin bendi de bunu açıkça ifade etmektedir yasa ile bütçe türleri bakımından böyle bir düzenleme yapılırken anayasa düzeyinde de bir değişikliğe gidilerek katma bütçe kavramının anayasadan kaldırılmamış olması yasa ile yapılan düzenlemeyi anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bir konuma düşürmektedir anayasada yer alan bir kavramın bir bütçe türünün kaldırılması isteniyorsa bunun anayasa değişikliği ile yapılması zorunludur normlar hiyerarşisi kuramı ve anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri bunu gerektirmektedir sayılı kanunun nci maddesinde bütçe türleri arasında katma bütçeye yer verilmemesi bir başka deyişle katma bütçe türünün kaldırılması yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırıdır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir anayasaya aykırı bir hükmün anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da düşünülemez bu yüzden söz konusu düzenleme anayasanın inci maddesine de aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan sayılı kanunun nci maddesinin iptali gerekmektedir sayılı kanunun inci maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci cümlesindeki kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesindeki iptali istenen ibare anayasanın inci maddesine aykırıdır şöyle kiesas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinin son fıkrasında bütçe yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasalarının öteki yasalardan ayrı nitelikte olması nedeniyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı biçimde hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamamak koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesinin de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmesi gerekmektedir anayasa mahkemesinin birçok kararında açıklandığı üzere bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hüküm sayılmasına yetmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin eğitim savunma sağlık yargı tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasa koyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun inci maddesinin ikinci fıkrasında kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler yer alır şeklinde yapılan düzenlemeye dayanılarak bu hususlar olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlenirse anayasanın ve uncu maddeleri bu tür yasalar yönünden uygulanamaz duruma düşürülür anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa bu nedenle sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya bütçe ile ilgili olmayan hüküm konulmasına imkan hazırlayan birinci cümlesindeki iptali istenen ibare anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir anayasaya aykırı bir hükmün anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da düşünülemez bu yüzden söz konusu düzenleme anayasanın inci maddesine de aykırıdır sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesindeki kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun inci maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı yapılan bu düzenlemede harcama yetkililerinin görev unvanları itibariyle tespitine ve harcama yetkisinin devredilmesine ilişkin usul ve esasların maliye bakanlığınca belirlenmesi öngörülmektedir bu hüküm anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır anayasanın nci maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez bu kural uyarınca yasama organı herhangi biresas sayısı karar sayısı alanı anayasal sınırlar içinde düzenleyebilir kişinin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmekle görevli olan devlet gerektiğinde demokratik hukuk devleti kurallarından ayrılmamak ve temel hak ve özgürlükleri zedelememek koşuluyla ekonomik alanda düzenlemeler yapabilir ancak ekonomik olayların niteliğine zamanın gereklerine göre sık sık değişik önlemler alınmasına ve alınan önlemlerin kaldırılmasına ve yerine göre tekrar konulmasına gerek görülen durumlarda yasama organının yapısı bakımından ağır işlemesi ve günlük olayları zamanında önlemler almasının güçlüğü karşısında temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususların düzenlenmesi için yürütme organının görevlendirilmesi de yasama yetkisinin kullanılmasıdır bu gibi durumlar yasama yetkisinin devri anlamına gelmezanayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa anayasa mahkemesinin bu kararında temel kuralların yasama organı tarafından tespit edilmesi lüzumu açıkça vurgulanmış ve ancak bundan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususlarda yürütme organının görevlendirilebileceği belirtilmiştir sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde maliye bakanlığınca belirlenmesi öngörülen alanın ekonominin kendi kuralları içinde yürütülecek ve bunun dışına çıkıldığında ülkeyi büyük mali zararlara uğratabilecek olan ve teknik konuları kapsamamasının yanı sıra geciktirmeden zamanında önlemler alınması ve gerektiğinde derhal kaldırılması ve değiştirilmesi gereken bir alan olmadığı ve temel kuralların yasa ile gösterilmediği de çok açıktır anayasamızın inci maddesine göre yürütme yetki ve görevi anayasaya ve yasalara uygun olarak yerine getirilir yürütmenin anayasanın belirttiği ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur ve sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde belirtilen haller anayasanın ayrık olarak yürütmeye asli düzenleme yetkisi verdiği hallerden de değildir bu nedenle söz konusu cümlede yürütmeye verilen düzenleme yetkisi anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devridir yürütmeye verilen yetki anayasadan kaynaklanmadığı için anayasanın ncı maddesiyle de uyumsuzdur diğer taraftan yapılan düzenlemede harcama yetkililerinin görev unvanları itibariyle tespitine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi de maliye bakanlığına bırakılmıştır bu husus da anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri kanunla düzenlenir kuralına aykırıdır anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan bu düzenleme hukukun ve anayasanın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın ve inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrasının yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci cümlesinin iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun iptali istenilen nci maddesinin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesi ile genel bütçe kapsamındaki idarelerde maliyeesas sayısı karar sayısı bakanına diğer idarelerde üst yöneticilere ödenek ekleme yetkisi tanınmıştır bu kural anayasanın üncü maddesine aykırıdır şöyle ki bütçenin uygulanması sırasında ortaya çıkan ek ödenek ihtiyacının karşılanması konusunda türkiye büyük millet meclisinden izin alınması zorunludur nitekim anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında devletin ve diğer kamu kuruluşlarının bir yıllık gelir ve gider tahminleri ile bunların uygulanması gelirlerin toplanması giderlerin yapılması konusunda hükümete bütçe kanunlarıyla izin verilmektedir devlet hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların bütçedeki karşılıklarını ifade eden ödeneklerin miktarı türkiye büyük millet meclisinin onayından geçen bütçe kanunlarında gösterilir öngörülen bu ödeneklerin bütçe yılındaki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde belirtilmesi gerekir ancak söz konusu ödenekler tahmine dayalı olduğundan bunun çeşitli nedenlerle yıl içinde yetersiz kalması söz konusu olabilmektedir böyle durumlarda ortaya çıkacak ödenek ihtiyacı sayılı muhasebe umumiye kanunu ile yılı bütçesi kanunlarında yer alan usullere uygun olarak bütçenin kendi içinde gerçekleştirilecek ödenek aktarması yoluyla karşılanmakta bu şekilde ödeneğin karşılanamaması durumunda ise çıkarılacak bir ek ödenek kanunuyla yapılması gerekmektedir anayasanın bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esaslarını düzenleyen üncü maddesinde genel ve katma bütçelerle verilen ödeneğin harcanabilecek miktarın sınırını göstereceği belirtilmiş bu sınırın bakanlar kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamayacağı ve bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisinin verilemeyeceği açıklanmış yılı içinde tahsis edilen ödeneğin yetersiz kalması durumunda ise gereken ek ödeneğin öngörülen giderleri karşılayacak kaynağın gösterilmesi koşuluyla kanunla verilmesi esası benimsenmiştir böylece bütçenin uygulanması sırasında ortaya çıkan ek ödenek ihtiyacının karşılanması konusunda türkiye büyük millet meclisinden izin alınması zorunluluğu getirilmiştir denilmiştir halbuki nci maddenin üçüncü fıkrasının üçüncü cümlesinde bakana ve üst yöneticilere tbmmnin izni olmaksızın ödenek ekleme imkanı tanınmıştır anayasanın üncü maddesine aykırı olan bu düzenleme hukukun ve anayasanın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın ve inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle maliye bakanına ve üst yöneticilere ödenek ekleme yetkisi veren nci maddenin üçüncü fıkrasının anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan üçüncü cümlesinin iptali gerekmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin i̇kinci fıkrasının son cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde genel yönetim kapsamındaki idarelerde uygulanacak muhasebe ve raporlama standartlarını belirleyecek kurulun yapısı çalışma usul ve esasları ile diğer hususların maliye bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir anayasanın üncü maddesinde idarenin anayasanın inci maddesinde ise memurların ve diğer kamu görevlilerinin yetki ve görevlerinin kanunla düzenleneceği ifade edilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın kanunla düzenleneceğini bildirdiği bir hususta maliye bakanlığına yönetmelikle düzenleme yetkisi verilmesi anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır böyle bir durum anayasanın inci maddesinde ifadesini bulan yürütmenin kanuniliği ve ncı maddesinde yer alan hiç kimsenin kökenini anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı ilkesi ile de bağdaşmaz diğer yandan diğer hususlar adı altında sınırları ve ilkeleri yasada gösterilmeden yürütmeye verilen düzenleme yetkisinin asli bir düzenleme yetkisi niteliğini taşıyacağı ve anayasanın nci maddesinde tbmmne verilmiş asli düzenleme yetkisinin anayasanın açık hükmüne rağmen yürütmeye devredilmesi anlamına geleceği ortadadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı olan bir düzenlemenin hukukun ve anayasanın üstünlüğünü zedeleyeceği ve anayasanın ve inci maddeleri ile çelişeceği de açıktır sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan son cümlesinin iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki yetkileri ve diğer hususlar i̇barelerinin anayasaya aykırılığı inci maddenin son fıkrasında muhasebe mutemetlerinin görevlendirilmelerinin yetkilerinin ve diğer hususlara ilişkin usul ve esasların maliye bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir anayasanın inci maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenleneceği hükmü yer almaktadır anayasanın bu açık hükmüne rağmen muhasebe mutemetlerinin yetkileri ile ilgili düzenlemenin yönetmelikle yapılacağı yolunda bir hükmün getirilmesi anayasanın inci maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesine göre yürütme anayasa ve yasalar çerçevesinde yerine getirilen bir yetki ve görev olup diğer yandan anayasanın belirttiği sınırlı istisnai haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur yürütme ancak asli düzenlemeyi yasanın daha önceden yaptığı bir alanda düzenleme yapabilir asli düzenleme yetkisi anayasanın nci maddesine göre tbmmnindir ve devredilemez sınırları ve esasları yasada gösterilmeden diğer hususlar olarak ifade edilen bir alanda yürütmeye bırakılan düzenleme yetkisinin bir asli düzenleme yetkisi niteliği taşıdığından kuşku yoktur böyle bir yetkilendirmenin ise anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri niteliğini taşıdığı açıktır böyle bir yetki devri kaynağını anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de uyum halinde değildir anayasanın herhangi bir maddesine aykırı bir hüküm anayasanın ve hukukun üstünlüğü ilkelerini zedeler ve dolayısı ile anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir görünüme gireresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrasının son cümlesindeki yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan yetkileri ve diğer hususlar ibarelerinin iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun inci maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırılığı inci maddenin son fıkrasında kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği bildirilmiştir anayasanın inci maddesine göre yürütme yetki ve görevi anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir yürütmenin anayasanın belirttiği istisnai haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki anayasanın nci maddesinde tbmmne verilmiştir ve devredilemez inci maddenin son fıkrasında ise sınırları esasları ve ilkeleri yasada belirtilmeden tamamen asli bir düzenleme yetkisi niteliğinde olarak kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirleme yetkisi yürütmeye bırakılmıştır bu anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devridir ve kaynağını anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de bağdaşmamaktadır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve hukukun üstünlüğü ilkelerini zedeler ve dolayısı ile anayasanın ve inci maddelerine aykırı düşer sayılı kanunun inci maddesinin yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan son fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun geçici madde ünün birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı yapılan bu düzenlemede türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünde gerekli değişikliklerin tarihine kadar yapılması öngörülmüştür bilindiği gibi yasama meclislerinin kendi iç çalışmalarını düzenlemek amacıyla koydukları kurallara içtüzük denir anayasamızın inci maddesinin birinci fıkrası türkiye büyük millet meclisi çalışmalarını kendi yaptığı içtüzük hükümlerini yürütür demektedir yasama meclislerinin kendi içtüzüklerini bizzat yapmaları onların diğer devlet organları özellikle yürütme organı karşısındaki bağımsızlıklarının bir göstergesidir buna yasama meclislerinin yöntemsel bağımsızlığı denir anayasada açık bir hüküm olmasa bile meclislerin kendi içtüzüklerini yapma yetkisine sahip oldukları kabul edilmektedir bu yasama meclislerinin özerkliği ilkesinin bir sonucudur i̇ptali istenilen kuralı içeren yasanın üncü maddesinde de açıklandığı üzere bu yasayı yürütmekle görevli organ bakanlar kuruludur halde yasama meclisini içtüzük değişikliği konusunda zaman bakımından sınırlandıran yasa kuralının da yasama meclisinin yukarıda açıklanan yöntemsel bağımsızlığını zedelediği açıktır ve dolayısıyla anayasanın inci maddesine aykırıdır anayasanın inci maddesine aykırı olan bu düzenleme hukukun ve anayasanın üstünlüğü ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın ve inci maddeleriyle de bağdaşmamaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan geçici madde ün birinci fıkrasının iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun geçici madde inin son fıkrasının anayasaya aykırılığı geçici madde in son fıkrasında döner sermaye işletmeleri ve fonların tasfiyesine ilişkin esas ve usullerin yönetmelikle belirleneceği bildirilmiştir anayasanın üncü maddesi idarenin kanunla düzenleneceğini ifade etmektedir anayasanın inci maddesinde ise yürütme yetki ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği bildirilmektedir yürütme yetkilerini kanundan almakta anayasaya ve kanunlara uygun biçimde kullanmaktadır anayasanın kanunla düzenleneceğini belirttiği bir hususta yürütmenin yetkilerinin ve döner sermaye ile fonların tasfiyesinin yönetmelikle düzenlenmesine imkan tanımak anayasanın ve üncü maddelerine açıkça aykırıdır diğer yandan anayasanın açıkça belirttiği istisnai haller dışında yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki anayasanın nci maddesine göre tbmmnindir ve devredilemez halbuki geçici madde in son fıkrasında döner sermaye ve fonların tasfiyesine ilişkin esas ve hususları belirlemek konusunda yürütmeye asli bir düzenleme yetkisi tanınmıştır çünkü bir hususun yönetmelikle düzenleneceğine belirtmek yasa ile yapılacak asli düzenleme gereksinimini karşılamamaktadır bu nedenle de böyle bir yetkilendirme anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir yetki devri niteliğini taşımaktadır ve kökenini anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile de uyum halinde değildir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve hukukun üstünlüğünü zedeler ve dolayısı ile anayasanın ve inci maddelerine de aykırı düşer sayılı kanunun geçici madde inin yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan son fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun geçici madde ünün anayasaya aykırılığı anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış ncı maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiş yasama yürütme ve yargı yetkilerini kullanacak organlar da anayasanın ve uncu maddelerinde gösterilmiştir bu bağlamda anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği öngörülmüştür yasada temel kurallar konmadan ölçüsü ve sınırı belirlenmeden yürütme organına yetki verilmesi anayasanın nci maddesine aykırı düşer sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun geçici üncü maddesinde bir kamu idaresinin kuruluş kanununda belirlenmemiş olması halinde bu kuruluşun bütçesinin kanuna ekli cetvellerden hangisine dahil olacağını diğer bir anlatımla ne tür bütçeli bir kuruluş olacağını belirleme yetkisi doğrudan maliye bakanlığına verilmiştir bu hüküm ile esasen yasa ile düzenlenmesi gereken bir alanda yürütmeye kural koyma yetkisi verilmektedir ki böyle bir düzenleme de yasama yetkisinin devri anlamına geleceğinden anayasanın ve inci maddelerine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı kaldı ki anayasanın üncü maddesi idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğunu ve kanunla düzenleneceğini açıkça ifade etmekte bir kamu idaresinin hangi bütçede yer alacağının belirlenmesi ise anayasanın hiçbir hükmünde yürütmenin asli düzenleme yetkisi kullanacağı bir alan olarak gösterilmemiş bulunmaktadır bu nedenle söz konusu geçici madde de maliye bakanlığına verilen yetki anayasanın üncü maddesine de aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın ve hukukun üstünlüğünü zedeler ve dolayısı ile anayasanın ve inci maddelerine de aykırı düşer bu yetki dayanağını anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesi ile bağdaşması da beklenemez sayılı kanunun yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan geçici madde ünün iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun sayılı cetvelindeki devlet su i̇şleri genel müdürlüğü karayolları genel müdürlüğü köy hizmetleri genel müdürlüğü tarım reformu genel müdürlüğü orman genel müdürlüğü petrol i̇şleri genel müdürlüğü sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü i̇barelerinin anayasaya aykırılığı sayılı kanuna bağlı sayılı cetvelde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri yer almaktadır cetvelde yer alan adet kamu idaresinin bir bölümü eskiden de genel bütçeli idare olarak varlığını sürdüren kamu idareleridir buna karşılık sayılı cetvelde yer alan idarelerin bir bölümü ise eskiden katma bütçeli idare olarak varlıklarını sürdürmekte idiler sayılı kanuna bağlı sayılı cetveldeki devlet su i̇şleri genel müdürlüğü sayılı kanunla karayolları genel müdürlüğü sayılı kanunla köy hizmetleri genel müdürlüğü sayılı kanunla tarım reformu genel müdürlüğü sayılı kanunla orman genel müdürlüğü sayılı kanunla petrol i̇şleri genel müdürlüğü sayılı kanunla sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü sayılı kanunla kurulmuştur devlet su i̇şleri genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre dsi̇ bayındırlık bakanlığına bağlı tüzel kişiliğe haiz katma bütçeli bir kuruluştur karayolları genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre karayolları genel müdürlüğü bayındırlık bakanlığına bağlı tüzel kişiliğe haiz katma bütçeli bir kuruluştur köy hizmetleri genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre köy hizmetleri genel müdürlüğü tarım orman ve köyişleri bakanlığına bağlı katma bütçeli ve tüzelkişiliği haiz bir kuruluştur tarım reformu genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre tarım reformu genel müdürlüğü tarım orman ve köyişleri bakanlığına bağlı kamu tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli bir kuruluşturesas sayısı karar sayısı orman genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre orman genel müdürlüğü tarım orman ve köyişleri bakanlığına bağlı kamu tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli bir kuruluştur petrol i̇şleri genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun nci maddesine göre petrol i̇şleri genel müdürlüğü enerji ve tabii kaynaklar bakanlığına bağlı katma bütçeli ve tüzel kişiliğe haiz bir kuruluştur sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğünün kuruluşuna ait sayılı kanunun inci maddesine göre sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü başbakanlığa bağlı kamu tüzelkişiliğine sahip katma bütçeli bir kuruluştur kısaca ifade etmek gerekirse yukarıda sözü edilen kuruluşların hepsi de çeşitli bakanlıkların bağlı kuruluşu olup katma bütçeli ve tüzel kişiliği olan kuruluşlardır sayılı kanunun nci maddesinde genel yönetim kapsamındaki idarelerin bütçeleri merkezî yönetim bütçesi sosyal güvenlik kurumları bütçeleri ve mahallî idareler bütçeleri olarak tasnif edilmiştir aynı maddede merkezî yönetim bütçesinin bu kanuna ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluştuğu belirtilmiştir sayılı kanuna bağlı sayılı cetvelde genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri sayılı cetvelde özel bütçe kapsamındaki idareler iii sayılı cetvelde düzenleyici ve denetleyici kurumlar iv sayılı cetvelde sosyal güvenlik kurumları yer almıştır sayılı kanunun nci maddesinde genel bütçe devlet tüzel kişiliğine dahil olan ve bu kanuna ekli sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçesi şeklinde tanımlanmıştır aynı maddede özel bütçe de tanımlanmıştır özel bütçe bir bakanlığa bağlı veya ilgili olarak belirli bir kamu hizmetini yürütmek üzere kurulan gelir tahsis edilen bu gelirlerden harcama yetkisi verilen kuruluş ve çalışma esasları özel kanunla düzenlenen ve bu kanuna ekli sayılı cetvelde yer alan her bir kamu idaresinin bütçesidir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağının kanunla belirleneceği yazılıdır anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında ise bakanlar kurulunun genel ve katma bütçe tasarılarını mali yıl başından en az yetmişbeş gün önce türkiye büyük millet meclisine sunacağı hükme bağlanmıştır anayasanın nci maddesinin dördüncü fıkrasına göre türkiye büyük millet meclisi üyeleri genel kurulda bakanlık ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkında düşüncelerini açıklarlar anayasanın üncü maddesinin ilk cümlesine göre genel ve katma bütçelere verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterir anayasanın üncü maddesine göre idarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır yukarıdaki anayasa hükümlerinden de anlaşılacağı üzere anayasanın bütçe ile ilgili düzenlemelerinin hepsinde genel ve katma bütçe ibareleri vardıresas sayısı karar sayısı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu öncesinde bütçe sistemimizin önemli bir unsuru olan katma bütçe idarenin farklı işlevleri haiz bazı kamu kuruluşları için gerekli bir bütçe sistemi idi katma bütçeli kamu kuruluşları sistem gereği birer kamu tüzel kişiliğidir bu kuruluşlar devlet kamu tüzel kişiliğinin dışında ancak devletin tabi olduğu kurallara tabi ve yine devletin bir organı olarak sorumluluk taşırlar bağlı kuruluşlar hizmetleri sırasında bir gelir elde etmektedir bu kuruluşlar giderlerini bu gelirlerden karşılarlar gelir fazlası hazineye devir olur ancak gelirler kuruluşun giderlerini karşılayamazsa aradaki fark hazine yardımı ile kapatılır bu yüzden bu tür bütçelere katma bütçe denmektedir katma bütçe uygulaması muhasebe umumiye kanununda bütçenin genellik ilkesinin bir istinası olarak yer almıştır sayılı muhasebe umumiye kanununun inci maddesi katma bütçeleri giderleri özel gelirleri ile karşılanan ve genel bütçe dışında yönetilen kuruluş bütçeleri olarak tanımlamıştır katma bütçelerin açığı genel bütçelerin açığı fazlası da geliri sayılır sayılı muhasebe umumiye kanununun inci maddesine göre katma bütçeli kuruluşların hesapları ve işlemleri hakkında kendi özel kuruluş yasalarında yer alan hükümler uygulanır özel yasalarda hüküm olmayan durumlarda muhasebe umumiye kanunu geçerlidir sayılı muhasebe umumiye kanununun üncü maddesi taşınmaz malların yönetimi ile ilgilidir bu maddede devlete ait bütün taşınmaz mallar tapu i̇daresince hazine adına tescil edilir ve maliye bakanlığı tarafından yönetilir denmektedir bu düzenlemedeki devlet tabirinin özel manada kullanıldığı üncü maddedeki devlet tabirinden katma ve özel bütçeli kamu idarelerinden ayrı olan devlet tüzel kişiliğini anlamak gerekeceği çok eskilerde danıştay genel kurulunun tarih ve sayılı istişari kararında açıklığa kavuşturulmuştur danıştay genel kurulunun söz konusu kararında aynen şöyle denmektedir kanunun üncü maddesindeki devlet tabirinden katma ve özel bütçeli kamu idarelerinden ayrı olan devlet tüzel kişiliğini anlamak gerekir bu itibarla maddedeki devlet tabirinin katma ve özel bütçeli kamu idarelerini şumulü dışında bıraktığı anlaşılır bunların gayrimenkul iktisabı bakımından durumlarını özel kanunları düzenler ancak özel kanunlarında sarahat yoksa tüzel kişiliğe sahip bulunmaları sebebiyle medeni kanuna göre bütün tüzel kişiler gibi gayrimenkul iktisap edebilmek hakkını haiz olurlar bunun için de yine medeni kanunun üncü maddesine göre gayrimenkulün adlarına kaydı lazımdır bu suretle katma bütçeli idareler tarafından satın alınan gayri menkullerin hazine adına tescili bahis konusu olamayacağına göre bu gibi gayri menkullerin hazinece kirasız kullanılması da düşünülemeyeceği sonucuna varılmıştır maliye bakanlığı danıştay kararına uygun işlem yapılmasını tarih ve sayılı genelge ile teşkilatına duyurmuştur sayılı kanun bu kuruluşları sayılı cetvele alarak yani genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri arasına alarak bu kuruluşların ayrı tüzel kişiliklerine son vermiştir bu kuruluşların kendi kuruluş kanunlarından kaynaklanan tüzel kişiliklerinin sonaesas sayısı karar sayısı ermesi bunların devlet tüzel kişiliğinden ayrı olarak taşınmaz mal edinme veya taşınmaz mallar üzerindeki tasarruf haklarını da sona erdirmiştir sayılı kanunun taşınır ve taşınmaz satışı başlıklı ncı maddesinde genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin her türlü taşınır ve taşınmazlarının satışına maliye bakanlığının yetkili olduğu diğer kamu idarelerine ait taşınır ve taşınmazların elden çıkarılmasının özel kanunlar | 4,103 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesinin anayasaya aykırılık gerekçesi özetle şöyledir günlü sayılı vakıflar genel müdürlüğü yılı bütçe kanununun maddesi mazbut vakıflarda ilgililerin intifa hakları sayılı kanunun uncu maddesinin uygulanmasınıgösterir tüzükte değişiklik yapılıncaya kadar vakıflar nizamnamesine ek ve tarihli nizamnamelere göre ödenir hükmüne yer vermiştir söz konusu madde hükmünün bütçe ile bir ilgisi bulunmadığı ve ayrı bir kanun hükmüne konu olabileceği kuşkusuzdur gerek sayılı ve gerek sayılı anayasalar kanun konulması değiştirilmesi ve kaldırılması ile devletin bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarının görüşülmesi ve kabul edilmesini birbirinden ayırmış ve bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı kuralına yer vererek bu suretle bütçe uygulaması ile ilgisi bulunmayan konuların bütçe kanununda yer almasını önlemek istemiştir belirtilen bu nedenlerle günlü sayılı vakıflar genel müdürlüğü yılı bütçe kanununun maddesi söz konusu kanunun kabul edildiği ve yürürlüğe girdiği tarihteki sayılı anayasanın ve yine daha sonra yürürlüğe giren sayılı anayasanın aynı nitelikteki ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bakılan davanın geri bırakılmasına karar verilmiştir | 182 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir kanunun bütçe yasası ile düzenlenmesine veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur anayasanın ve maddelerinde yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisince görüşülmesi usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasa tasarılarının görüşülme ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiştir anayasanın maddesinde cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere geri gönderme yetkisi tanımazken maddesinde de bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiştir anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik biçimde düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak birinin konusuna giren bir işin ötekiyle ilgili yöntemin uygulanması ile düzenlenmesi değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir bu hüküm karşısında mevcut yasaların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirmesine olanak görülmeyen bütçe yasalarına ancak bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler konulabilir başka bir deyişle bütçe yasaları yasa konusu olabilecek kurallar içeremez gelir ya da giderle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın ve maddelerinin getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir malî yılı bütçe kanununun maddesinin bendi ise anayasanın maddesinde öngörülen kurala göre ayrı yasa konusu olabilecek tc devlet demiryolları i̇şletmesi genel müdürlüğü mülkiyetindeki işletmecilik fazlası taşınmazların satış veya devrine olanak tanımaktadır böylece bütçe yasası dışında ayrı yasa konusu olabilecek bir satış veya devir yetkisi bütçe yasası ile tanınarak anayasanın maddesinde öngörülen ayrım gözardı edilmiş ve maddeleri işlemez duruma getirilerek ve maddesinde öngörülen bütçe kurallarına da aykırı düzenleme yapılmıştır açıklanan nedenlerle malî yılı bütçe kanununun uncu maddesinin b bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığındanesas sayısı karar sayısı anılan hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına oybirliği ile karar verildi | 363 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ özeti̇ anayasa mahkemesi anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarını iptal etmiş ve bu karar yayımlanmıştır bu durumda kamulaştırma için aynı ilkeleri öngören sayılı toprak ve tarım reformu kanununun maddesinin üçüncü fıkrası hükmü anayasal dayanaktan yoksun bulunmaktadır bu hüküm mülkiyet hakkının özünü zedelemekte ve emlâk beyannamesi verenlerle vermeyenler arasında eşitsizlik yaratmakta olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal edilmelidir | 64 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 17 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı orman kanununun sayılı yasa ile değiştirilen maddesinin üçüncü fıkrasında turizm alan ve merkezleri dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesisler için gerçek ve tüzel kişilere tarım orman ve köyişleri bakanlığınca bedeli karşılığı izin verilebileceği öngörülmüş iken anılan hüküm anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin sözü edilen gerekçeli kararında özetle anayasanın maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur maddenin birinci fıkrasında devletin ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı bütün ormanların gözetiminin devlete ait olduğu ikinci fıkrasında devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı devlet ormanlarının kanuna göre devletçe yönetileceği ve işletileceği bu ormanların zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı üçüncü fıkrasında da ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme izin verilemeyeceği hükme bağlanmıştır anayasanın maddesinde ise yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir orman kanununun maddesinin üçüncü fıkrasının ilk tümcesi uyarınca anayasa ile korunan ve yasaklanan alanlar kapsam dışı bırakılmaksızın ve kamu yararının zorunlu kıldığı durumlarla ilgili herhangi bir çerçeve çizilmeksizin turizm alan ve merkezleri dışında kalan devlet ormanlarında kamu yararına olan her türlü bina ve tesis yapılması için orman bakanlığınca gerçek ve tüzelkişilere bedeli karşılığı izin verilebilmektedir bu durumda orman arazilerinin bedeli karşılığında tahsisi için sadece kamu yararının varlığı yeterli görülmekte ancak bu kavramın sınırlarının belirlenmemesi ve çerçevesinin çizilmemesi nedeniyle idareye çok geniş takdir yetkisi tanınmış olmaktadır anayasanın maddesinde öngörülen kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz tümcesine dayanılarak kamu yararının bulunduğu gerekçesiyle gerçek ve tüzel kişilere bina ve tesisler yapmak üzere orman arazileri tahsis edilemez devlet ormanlarının gerçek ve tüzelkişilere tahsisinin karayolları telefon elektrik su gaz petrol boru isale hatları savunma tesisleri sanatoryum gibi öncelikli kamu hizmetlerinin ormandan geçmesi ya da anılan bina ve tesislerin orman arazileri üzerinde yapılması zorunluluğu bulunduğu hallerle sınırlı olması gerekir başka bir anlatımla kamu yararının bulunması ve zorunluluk hallerinde devlet ormanları üzerinde ancak irtifak hakkı tesisine olanak tanınabileceği öte yandan anayasanın maddesiyle ormanların özel olarak korunduğu gözetilerek bu maddede geçen kamu yararı kavramının hangi durumları kapsadığının yasayla belirlenmesi gerekirken bu yola gidilmeyerek söz konusu kavramın kapsam ve içeriğinin tespitinin idareye bırakılması yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesiyle de bağdaşmamaktadır denilerek itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir hazineye ait olan yerlerde ormanların turizme ayrılması ve yatırımcılara tahsisi kiralanması ya da üzerine irtifak hakkı tesisinde yukarıda yer alan anayasa mahkemesi kararında belirtilen biçimde kamu yararı kavramının hangi durumları kapsadığınınesas sayısı karar sayısı belirtilmediği sınırlarının belirlenmediği ve çerçevesinin çizilmediği anlaşılmaktadır bu bağlamda turizm bina ve tesislerinin orman arazileri üzerinde yapılması amacıyla anılan tesislerin anılan yerlerde yapılması zorunluluğu bulunduğu hallerle sınırlı olarak ve ancak üstün kamu yararı bulunması halinde orman arazilerinin tahsisinin olanaklı olması belirtilen durumlar dışında ise orman arazilerinin turizm yatırımlarına ayrılmaması gerektiği açıktır sonuç olarak belirtmek gerekirse hazineye ait olan yerlerdeki ormanların hiçbir çerçeve çizilmeksizin ilgili kuruluşlarca yatırımlarda tahsisi kiralanması ve bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisinin hukuken olanaklı hale getirilmesi yukarıda sözü geçen anayasa mahkemesi kararında belirtilen ilkelere ve anayasanın maddesine aykırılık oluşturur başka bir anlatımla ormanların turizm amaçlı yatırımlara tahsisinin ancak üstün kamu yararı bulunması ve zorunluluk halinde mümkün olabilmesi aksi halde orman arazilerinin turizm yatırımlarına hiç ayrılmaması anayasal bir zorunluluk olduğu halde sayılı turizmi teşvik kanununun maddesinin bendiyle anılan yerlerin orman kanunundaki kurallara bile tabi kılınmadan ve hiçbir çerçeve çizilmeden turizm yatırımlarına tahsisine kiralanmasına ya da irtifak hakkı tesisine olanak tanındığından sayılı yasanın söz konusu hükmü anayasanın maddesine aykırıdır her ne kadar orman arazilerinin turizm yatırımlarına tahsisinde de kamu yararı bulunduğu düşünülebilirse de ormanların orman olarak korunmasındaki kamu yararının daha öncelikli ve üstün nitelikte olduğu açıktır öte yandan orman alanlarının turizm yatırımlarına tahsisine ilişkin olarak tesis edilen bireysel işlemlerin idari yargı yerlerinde denetlenebilecek olması anayasaya uygunluk denetiminin yapılabilmesine engel teşkil etmez zira idareye çok geniş takdir yetkisi tanıyan madde ormanlara özel bir önem veren ve bu konuda çok ayrıntılı hükümler içeren maddenin ruhuyla da bağdaşmaz çünkü sürdürülebilir ekolojik dengenin sağlanabilmesi için ormanların öncelikle orman olarak korunması anayasal bir zorunluluktur kaldı ki yasama organının ormanların hangi hallerde turizm yatırımlarına tahsis edileceğine ilişkin hiçbir belirleme yapmaksızın herhangi bir sınır koymaksızın konuyu idareye bırakması anayasanın maddesine de aykırıdır | 717 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mah sayılı kararı anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak kanunla sınırlandırılabileceği ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı düzenlenmiştir sayılı kanunda öngörülen düzenlemelerin amacı kamu alacaklarını en kısa sürede en az masrafla en etkili şekilde ve gerekirse zor kullanılarak tahsil edilmesi olup adnan gerçek kamu alacaklarının tahsil hukuku ekin yayınları baskı bursa bu nedenle devlet kamu alacağının tahsilini sayılı kanunda özel olarak düzenlemiştir kamu alacaklarının tahsilini farklı usullere tabi tutmanın nedeni kamu yararının özel yarardan üstün olması ilkesidir kamu hizmetlerinin mali kaynağını teşkil eden vergi resim harç gibi alacakların zamanında ve düzenli bir biçimde ödenmesi sağlanamaz veya tahsil edilemezse idarenin yerine getirmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinde aksamalar yaşanacak olması açıkça kamu yararına aykırı bir durumdur bu nedenle kamu mallarının ayrı bir hukuki rejime tabi tutularak korunmasında olduğu gibi kamu alacakları özel hukuk alacakları ayrımı yapılarak idarenin kamu alacakları için farklı bir hukuki takip ve tahsil rejimi öngörülmesi gerekir i̇smet giritlitayfun akgüner i̇dare hukuku dersleri filiz kitabevi i̇stanbul diğer taraftan bu konu hukuk devletinin alt ilkelerinden ölçülülük ilkesiyle de ilintilidir anayasa mahkemesinin bir kararında ölçülülük ilkesinin elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu elverişliliğin öngörülen sınırlamanın ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını gerekliliğin ulaşılmak istenen amaç bakımından sınırlamanın zorunlu olmasını diğer bir ifadeyle aynı amaca daha hafif bir sınırlama ile ulaşılmasının mümkün olmamasını orantılılığın ise hakka getirilen sınırlama ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade ettiği belirtilmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı ölçülülük ilkesine anayasanın ve maddelerinde ayrıca yer verilmiş olup temel hak ve özgürlüklerin maddede belirtilen şartlara uymak ve ölçülü olmak suretiyle sınırlanabileceği ve savaş seferberlik veya olağanüstü hallerde maddede belirtilen şartlara uymak ve durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının kısmen veya tamamen durdurulabileceği veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabileceği kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı olağanüstü durumlarda bile temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının tamamen veya kısmen durdurulmasına ancak durumun gerektirdiği ölçüde izin verildiğine göre bu ölçünün olağan dönemde evleviyetle geçerli olması gerekir danışma meclisi anayasa komisyonunun madde gerekçesinde de bu husus öngörülen amaçlar yahut nedenler bahane edilerek başka bir amaca ulaşmak için hak ve hürriyetler sınırlanmayacak yahut meşru amaç güdülerek sınırlanmış olsalar bile getirilen sınırlama bu amacın zorunlu yahut gerekli kıldığından fazla olmayacaktır diğer bir deyimle amaç ve sınırlama orantısı herhalde korunacaktır şeklinde açıkça ifade edilmiştir gerek anayasanın amir hükmü ve gerekse anayasa mahkemesinin yerleşik hale gelmiş kararları uyarınca kanunların hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz unsuru ölçülülük ilkesine aykırılık taşımaması gerekir haksız çıkma zammı ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği gibi hem hak arama hürriyeti hem de eşitlik ilkelerine de aykırılık taşımaktadır şöyle ki sayılı vergi usul kanununa tabi vergiler açısından verginin yanında tek kat veya üç kat vergi ziyaı cezası dışında vergilerin gecikmeli tahakkuk etmesi nedeniyle gecikme faizi ve gecikmeli olarak tahsil edilmesi nedeniyle gecikme zammı öngörülmüş olup sayılan cezalar ve gecikme faizi ile gecikme zammı vergi alacağını zamanında ödemeyen mükellefler yönünden oldukça ağır ve yeterli müeyyideler olup ayrıca ödeme emrine karşı açılan davanın esastan reddi sonrasında haksız çıkma zammı istenilmesinin korunmak istenen amaç ile kullanılan araç arasında mükellef aleyhine ölçüsüz şekilde bir müdahale olduğu düşüncesindeyiz diğer taraftan haksız çıkma zammı özel hukuk alacakları için öngörülen icra inkâr tazminatının kamu alacaklarına ilişkin bir benzer uygulaması olup sayılı kanunun maddesi uyarınca vergi resim harç ile benzeri mali yükümlere karşı dava açılmakla tahsil işlemleri kendiliğinden durmakta ve mahkemece davanın reddedilmesi durumunda düzenlenecek iki nolu ihbarname sonrasında ödeme emri düzenlenmektedir yani vergi alacağının bulunup bulunmadığı konusunda mahkemece verilen karar sonrasında düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın reddedilmesi durumunda haksız çıkma zammı hesaplanmakta olup dava açılmakla tahsil işlemleri durmayan vergi dışında kalan kamu alacakları ecrimisil para cezası vb yönünden ihbarnameye karşı dava açılması tahsil işlemlerini durdurmaması nedeniyle vade tarihinde ödenmeyen kamu alacağının tahsili amacıyla ihbarnameye karşı açılan davanın akıbeti beklenilmeden düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davaların tekemmül etmesi ve karara bağlanması aynı süreçte gerçekleşmekte ve vergi dışındaki kamu alacakları yönünden ihbarnameye ilişkin yargı süreci beklenilmeden düzenlenen yasal olarak bekleme zorunluluğu yok ödeme emirlerine ilişkin davanın reddi sonrasında haksız çıkma zammı uygulaması anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesi yönünden de aykırılık taşımaktadır dava açılmakla tahsil işlemleri durmayan kamu alacakları yönünden inkâr edilen bir borç değil ihtilaf konusu bir borç söz konusu olduğundan özel hukuk alacaklarına ilişkin icra inkâr tazminatına paralel nitelikteki haksız çıkma zammı uygulamasının kanunun amacıyla bağdaştığı da söylenemez öte yandan anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarakesas sayısı karar sayısı iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmüne maddesinin birinci fıkrasında ise i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır ifadeleri yer almaktadır i̇dari yargının varlık sebebi hukuk devleti ilkesinin gereği olarak idarenin hukuka uygun hareket edip etmediği yönünden yargısal denetimini sağlamak olup ölçüsüz olduğunu düşündüğümüz haksız çıkma zammı uygulamasının kamu borçlularının dava haklarını kullanırken bir kez daha düşünmelerini gerektiren bir müeyyide niteliğini haiz olması nedeniyle hak arama özgürlüğü açısından da bu hakkın kullanımını sınırlandırdığı ve dolayısıyla yargısal denetimin de önüne bir engel teşkil ettiği düşüncesindeyiz bu açıklamalar çerçevesinde kamu alacaklarına ilişkin haksız çıkma zammı uygulamasının mevcut haliyle vergiler açısından verginin yanında tek kat veya üç kat vergi ziyaı cezası gecikme faizi ve gecikme zammı dışında bir de haksız çıkma zammının istenilmesinin özellikle ölçülülük ilkesi yönünden vergi dışı kamu alacakları yönünden ise eşitlik ilkesi yönünden anayasaya aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle anayasasının ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilen sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesinin beşinci fıkra hükmünün iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için gerekçeli başvuru kararının aslı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği ve dava dilekçesi ile dosyanın diğer ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasasının maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereğince dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde karar verilmesinin beklenilmesine bu süre içerisinde karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,069 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı tedbirler alınması hakkında kanun hükmünde kararnamenin kabul edilmesine dair kanun ile olağanüstü hal kapsamında ihtiyaç duyulan bazı tedbirlere yönelik düzenlemeler yapılarak terör örgütleri veya milli güvenliğe karşı yapı oluşum ve gruplarla üyeliği mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve kanun hükmünde kararnameye ekli listede belirtilen kamu görevlilerinin ihraç edilmesi ve bunlar hakkında uygulanacak tedbirlerin düzenlenmesi terör örgütleriyle bağlantısı nedeniyle ihraç edilen ancak yapılan inceleme sonucunda bu örgütlerle bağlantılı olmadığı tespit edilen ve ekli listede belirtilen kişilerin kamu görevine iade edilmesi benzer şekilde öğrencilikle ilişikleri kesilenlerin ilgili listelerden çıkarılması ve haklarındaki tedbirlerin kaldırılması emekli emniyet genel müdürlüğü personelinden fetöpdy terör örgütüne aidiyet iltisak ve irtibatı olanların rütbelerinin ve polis kimliklerinin alınması ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle kamu görevinden ihraç edilenlere uygulanan yaptırımlara tabi tutulması adli soruşturma kapsamında kayyum atanan şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak soruşturmanın başladığı tarihten bu kanun hükmünde kararnamenin yayımlandığı tarihe kadar şirket ortakları tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemlerinin muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılması ve ticaret sicilinden resen terkin edilmesi amaçlanmıştır dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkılarak olağanüstü halin süresini ve kapsamını aşacak şekilde tedbirler alınarak anayasal yetkilerini tamamen aşarak bireylerin temel hak özgürlüklerine ömür boyu müdahale edecek şekilde kalıcı işlemler yapmıştır anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı nitelikte ve temel hak ve özgürlüklere müdahale yapma yetkisi verilmemiştir bu yargı organlarına ve idareye tanınan yetkilerin açıkça gaspı anlamınaesas sayısı karar sayısı gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemelerle olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age esas sayısı karar sayısı öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durduran düzenlemeler doğrudan ohal khkları ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksı ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksı ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkları ile temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkları ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir anayasa mahkemesine göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkçaesas sayısı karar sayısı göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksi adı altında bireylerin hukuki statüsünü kalıcı olarak değiştiren birel işlem niteliğinde düzenleme yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça yargısal yetkinin ve bireysel işlem yapma yetkisinin gaspı anlamına gelir khk çıkarma yetkisi her ne kadar yürütme organına tanınmış ise de özünde bir yasama yetkisidir ve yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesinin anayasa esas sayısı karar sayısı anayasadan kaynaklanan bir istisnasını oluşturmaktadır ne var ki bu khk çıkarma yetkisinin genel düzenleyici kural işlemler için kullanılması gereğini ortadan kaldırmamaktadır yürütme organı khk çıkarırken geçici olarak yasama yetkisi kullanmaktadır ve bir khknin nitelik olarak kanunlara benzemesi kaçınılmazdır yasama organının bireysel işlemler niteliğinde kanun çıkaramayacağı doktrinde kabul edilmektedir ergun özbudun bir kuralın somut olguya uygulanması niteliğindeki bireysel işlemlerin kural işlem şeklinde yapılması yetki gaspı anlamına gelir daha sonra tbmm tarafından onaylanarak yasalaşan sayılı kanun sayılı khknin maddesinde bu işlemlerin hangi kurumlar tarafından yapılacağı belirtilmiştir yasa ile kurumlara tanınan yetki yasanın uygulanması şeklindeki bireysel işlemlerin geçici yasama yetkisi kullanan cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunca ohal khksı şeklinde kullanılmıştır yukarıda açıklandığı gibi bu yola sırf söz konusu işlemleri yargı denetimi dışına çıkarmak amacıyla başvurulmuştur bu kötü niyetli ve yetkisiz işlem anayasanın maddesine açıkça aykırı olduğu gibi yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünü içeren anayasanın maddesine de aykırıdır bir bireyin terör örgütüne üye olup olmadığına karar verme yetkisi yargısal bir yetki olduğu gibi bir yapının ya da oluşumun terör örgütü olduğuna karar vermek de yargısal bir yetkidir yokluğunun tespiti talep edilen dava konusu düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle yargı organının yerine geçerek ek listedeki tüzel ve özel kişilerin terör örgütü üyesi vd olduğuna hükmetmektedir aynı şekilde anayasa md de düzenlenen milli güvenlik kurulunun icrai yetkilere sahip olmadığını sadece tavsiye niteliğinde kararlar alma yetkisiyle donatıldığını hatırlatmak gerekir ne var ki mart tarihinde yayınlanan kanunlara ekli ihraç listeleri terör örgütü üyeliği vd suçlarından hüküm kurma yetkisini mgkya vermektedir yani mgk tarafından terör örgütü olduğuna karar verilen yapı ve oluşumlarla ilişkili kişilerin kamu görevinden çıkarılmasını ve diğer yaptırımlara tabi tutulmasını aynı durumdaki kurumların ise kapatılmasını öngörmektedir kısaca mgk yargı organının yerine geçerek işlem yapmış ve hangi oluşumların terör örgütü olduğuna karar vermiştir oysa mgknun ohal ilanı için yaptığı tavsiye kararı ohalin anayasal çerçevesine vurgu yapıyor ve kamuoyu ile cb tarafından paylaşılıyordumgk üyeleri olarak yaptığımız kapsamlı değerlendirme sonunda terör örgütünün bertaraf edilebilmesi için anayasamızın maddesi uyarında ohal ilan edilmesini hükümete tavsiye etme kararı aldık bakanlar kurulumuz da türkiyede ay ohal ilan edilmesi kararını aldı bu uygulama kesinlikle demokrasiye hukuka özgürlüklere karşı değildir tam tersine bu değerleri koruma yükseltme geliştirme adınadır olağanüstü hal ilanının amacı ülkemizde demokrasiye hukuk devletine vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerine yönelik bu tehdidi ortadan kaldırmak için gereken adımları en etkin ve hızlı şekilde atabilmektir cb temmuz diğer taraftan dava konusu düzenleme ağır ve bariz yetki tecavüzü içermektedir anayasanın maddesine göre üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları yükseköğretim kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar buna rağmen dava konusu düzenleme ile çok sayıda öğretim elemanı görevden uzaklaştırılmıştır anayasanın üniversitelerin yetkili organlarına tanıdığı yetki cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafında kullanılmıştır ve bu ağır ve bariz yetki tecavüzü fonksiyon gaspı sonucunu doğurmaktadır aynı zamanda anayasanın açık hükümleri yok sayılarak bireysel temel hak ve özgürlüklere müdahale edilerek fiili yol oluşturulmuştur anayasanın ve maddelerinin açık bir şekilde yasakladığı müdahalelerin yapılması hukukun ve anayasanınesas sayısı karar sayısı askıya alınması dolayısıyla hukuk devletinin tamamen reddi anlamına gelmektedir bu anayasanın kuvvetler ayrılığını düzenleyen başlangıcına hukuk devletini güvence altına alan maddesine devlet yetkilerinin anayasadan kaynaklamasını öngören maddesine yasama yürütme ve yargı yetkilerini düzenleyen ve maddelerine anayasanın üstünlüğünü düzenleyen maddesinin de hiçe sayılması anlamına gelmektedir aşağıda açıklanacağı gibi bu aslında anayasanın fiilen askıya alınması ve anayasasızlaştırma sonucunu doğurmaktadır anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının geçici yasama yetkisi kullanan yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla fonksiyon gaspı suretiyle yapılan işlemler yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir ohal khklerinin hazırlanması ve çıkarılması sürecindeki şekil eksikliklerinin özellikle de işlem yapma iradesinin oluşup oluşmadığını anayasa mahkemesinin değerlendirmesi gerekir bilindiği üzere ohal khkleri için gerekli olan şekil ve usul koşulları anayasanın maddesinde belirtilmektedir buna göre kararnameler cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılmalıdır kararnameler resmî gazetede yayımlanır kararnameler aynı gün türkiye büyük millet meclisinin onayına sunulur kararnamelerin tbmm tarafından onaylanmasına ilişkin süre ve usul i̇çtüzükte belirlenir i̇çtüzüğün inci maddesine göre ise tbmm olağanüstü hâl khklerini otuz gün içinde görüşüp sonuçlandırıresas sayısı karar sayısı khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknın kapsamının genişliği ve ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak esas sayısı karar sayısı ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kâğıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklarını çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanın maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklara eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khkların altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektediresas sayısı karar sayısı yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇ç tüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklarının idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleriesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khkler biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkleri doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khkler ile ohal khklerinin tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khklerin tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme | 4,069 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili tarafından müvekkilinin türkiye cumhuriyeti vatandaşlığından çıkma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle i̇çişleri bakanlığına karşı açılan davada işin gereği görüşüldü anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır kuralı yer almaktadır öte yandan anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü maddesinin birinci fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmü aynı maddenin son fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir temel hak ve hürriyetler kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder hükmü maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmü maddesinde türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür türk babanın veya türk ananın çocuğu türktür vatandaşlık kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir hiçbir türk vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamazesas sayısı karar sayısı vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz hükmü maddesinde ise vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır sayılı türk vatandaşlığı kanununun türk vatandaşlığından çıkma başlıklı maddesinde türk vatandaşlığından çıkmak için izin isteyen kişilere aşağıdaki şartları taşımaları halinde bakanlıkça çıkma izni veya çıkma belgesi verilebilir ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanmış olmak veya kazanacağına ilişkin inandırıcı belirtiler bulunmak herhangi bir suç veya askerlik hizmeti nedeniyle aranan kişilerden olmamak hakkında herhangi bir mali ve cezai tahdit bulunmamak kuralı yer almaktadır dava dosyasının incelenmesinden türk vatandaşı olan davacının tarihinde aynı zamanda alman vatandaşlığını kazanması üzerine türk vatandaşlığından çıkma talebinde bulunduğu söz konusu başvurusunun sayılı kanunun maddesi uyarınca davacının bakaya olup askeri hizmet nedeniyle aranan kişilerden olduğundan bahisle reddedildiği bakılan davanın da söz konusu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir bu sınırlamanın da hakkın barındırdığı öze dokunmaksızın anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yapılması ve ayrıca bu sınırlamanın kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırı bir yön taşımaması gerekir anayasanın temel hak ve ödevlere ilişkin ikinci kısmının siyasi hak ve ödevlere ilişkin dördüncü bölümü içerisinde türk vatandaşlığı başlığı altında maddede uyuşmazlığın dayanağı anayasal düzenlemenin yer aldığı görülmektedir vatandaşlık kişiler için öncelikle bir hak olması yanında bu hakkın yanında bir takım ödevleri de barındırdığı kuşkusuzdur ancak vatandaşlığın öncelikle bir hak olarak düşünülmesi siyasi bir hak ve ödev olan vatandaşlığın özüne daha uygun bulunmaktadır zira bu haktan yararlanmak istemeyen kişilerin belli koşullar altında bu haktan yararlanmamayı tercih etmeleri en doğal haklarındandır davacı da sayılı kanunda vatandaşlıktan çıkmak için gerekli tüm şartları taşımasına karşın askerlik hizmetini yerine getirmemesi sebebiyle aranan kişilerden olduğu gerekçesine dayalı olarak vatandaşlıktan çıkma talebinin reddedildiği görülmektedir bu durumda temel bir hak niteliği olduğu hususunda tereddüt bulunmayan vatandaşlıktan çıkmanın yasayla askerlik hizmeti nedeniyle aranan kişilerden olmamak koşuluna bağlanması ile birlikte bir şekilde askerlik hizmeti nedeniyle aranmayan ancak askerlik hizmetini yerine getirmemiş şahısların vatandaşlıktan çıkmaları için bir engel öngörülmemesine karşın yine askerlik hizmetini yerine getirmemiş ve fakat bu hizmet nedeniyle aranan kişilerden olan şahısların vatandaşlıktan çıkmalarına engel bir durum olarak öngörülmesinin anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve maddesinde yeresas sayısı karar sayısı alan temel hak ve hürriyetlerin yasayla ve ancak özlerine dokunulmaksızın sınırlanabilir kuralına aykırı bir biçimde sınırlandırıldığı sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı türk vatandaşlığı kanununun maddesinin fıkrasının bendinde yer alan veya askerlik hizmeti ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının esastan görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar ay süreyle bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 789 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçesi şöyledir olay tarihli ve sayılı kanunun sayılı i̇mar kanununun ve sayılı kıyı kanununun uygulamalarında ve telekom aşnin özelleştirilmesi sırasında karşılaşılan sorunların giderilmesi amacıyla çıkarılan tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunda anayasaya aykırı düzenlemelere yer verilmiştir aşağıda önce sayılı kanunun iptali istenen hükümlerine yer verildikten sonra iptali istenen hükümlerle ilgili olarak anayasaya aykırılık gerekçeleri açıklanmıştır i̇ptali̇ i̇stenen hükümler tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde değişiklik yapan birinci fıkrasındaki devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra i̇baresi tarih ve sayılı kanunun iptali istenen ibareyi de içeren inci maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde yer alan değer tespit sonuçları kuruluşun özelleştirilmesine ilişkin ihale sonuçlarının onaylanmasını müteakip idare tarafından kamuoyuna duyurulur ibaresi değer tespit sonuçları kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur şeklinde değiştirilmiş bendinin alt bendinde yer alan pazarlık usulü ibaresi ile başlayan paragrafın birinci cümlesinin sonuna sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz ibaresi eklenmiş ve alt bendinin son paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir i̇ptali istenen devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra ibaresidir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde yer alan pazarlık usulü ibaresi ile başlayan paragrafın birinci cümlesinin sonuna eklediği sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz i̇baresiesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı kanunun iptali istenen ibareyi de içeren inci maddesinin birinci fıkrası aynen şöyledir sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde yer alan değer tespit sonuçları kuruluşun özelleştirilmesine ilişkin ihale sonuçlarının onaylanmasını müteakip idare tarafından kamuoyuna duyurulur ibaresi değer tespit sonuçları kuruluşun özelleştirme işlemi tamamlanarak devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra kamuoyuna duyurulur şeklinde değiştirilmiş bendinin alt bendinde yer alan pazarlık usulü ibaresi ile başlayan paragrafın birinci cümlesinin sonuna sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz ibaresi eklenmiş ve alt bendinin son paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir i̇ptali istenen sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz i̇baresidir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde tarih ve sayılı kanunun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde aynen şöyledir özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait veya bu kuruluşların müşterek maliki bulunduğu gayrimenkullerden varsa diğer malikler ile de anlaşarak sayılı kat mülkiyeti kanunundaki şartlar aranmaksızın i̇darenin talebi üzerine yirmi gün içinde tapu sicil müdürlüklerince tapuda kat mülkiyeti kütüğüne bağımsız bölümler halinde tescil edilir bu işlemin yapılması sırasında kat mülkiyetine geçiş için kadastro müdürlüğünce zemindeki fiili durumu tespit eden plân vaziyet plânı sayılır ve anılan kanunun nci maddesinin bendinde yazılı fotoğrafın kuruluş temsilcisince tasdik edilmesi yeterli görülür ve başka bir belge aranmaz tarih ve özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin tarihli ve sayılı i̇mar kanununa eklediği ek madde tarih ve sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı i̇mar kanununa eklenen ek madde aynen şöyledir özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifakkullanım hakkı alınmış arsa ve arazilerin sayılı kıyı kanunu ve sayılı turizmi teşvik kanunu kapsamında bulunması halinde bu yerlerde genel ve özel kanun hükümlerine göre imar plânlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kuruluşlardan bayındırlık ve i̇skân bakanlığının uygun görüşü ve diğer yetkili kuruluşlardan kültür ve turizm bakanlığı denizcilik müsteşarlığı belediyeler ve il özel idareleri görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte imar plânlan ve imar tadilatları ile mevzi imar plânları başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkanlığınca hazırlanarak özelleştirme yüksek kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer i̇lgili kuruluşlar bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarınıesas sayısı karar sayısı beş yıl süreyle değiştiremezler i̇lgili kuruluşlar görüşlerini on beş gün içinde bildirir bu plânlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler ilgili mevzuat çerçevesinde ilgili kurum ve kuruluşlarca verilir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinin tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin dördüncü fıkrasının bendinden sonra gelmek üzere eklediği bendinin ve bu fıkradan sonra gelmek üzere eklediği yeni fıkranın tarih ve sayılı kanunun üncü maddesinin tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin dördüncü fıkrasının bendinden sonra gelmek üzere eklediği bendi ve bu fıkradan sonra gelmek üzere eklediği yeni fıkra aynen şöyledir organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerinin kruvaziyer gemilerin bağlandığı günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin elektrik jeneratör su telefon internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve hatlarının sağlandığı yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı yeme içme tesisleri alışveriş merkezleri haberleşme ve ulaştırmaya yönelik üniteler danışma enformasyon ve banka hizmetleri konaklama üniteleri ofis binalar fonksiyonlara sahip olup kruvaziyer gemilerin yanaşmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve yat limanları özelleştirme kapsam ve programına alınan ve sahil şeridi belirlenen veya belirlenecek olan alanlar ile kıyı ve dolgu alanlarında yapılacak yat ve kruvaziyer limanlarının ihtiyacı olan yönetim birimleri destek birimleri bakım ve onarım birimleri teknik ve sosyal altyapı ve konaklama birimleri ile ilgili kullanım kararları ve yapılanma şartları imar plânı ile belirlenir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesinin sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği fıkradaki imar mevzuatındaki kısıtlamalara tabi olmaksızın i̇baresi tarih ve sayılı kanunun uncu maddesinin sayılı kanunun uncu maddesinin sonuna eklediği iptali istenen ibareyi de içeren fıkra aynen şöyledir sayılı kanun kapsamında gelir ortaklığı modeli ve işin gereğine uygun sair hukuki tasarruflar yöntemine göre özelleştirme işlemleri yapılan hizmet özelleştirilmesi niteliğindeki yatırımların yapılacağı yerlerde hazırlanan veya hazırlattırılan plânları özelleştirme i̇daresince değerlendirilmek ve sözleşmeye uygunluğu konusundaki görüşü de alınmak kaydı ile imar mevzuatındaki kısıtlamalara tâbi olmaksızın resen onaylamaya bayındırlık ve i̇skan bakanlığı yetkili olup her türlü ruhsatı ilgili belediye en geç iki ay içinde verir i̇ptali istenen imar mevzuatındaki kısıtlamalara tâbi olmaksızın ibaresidir iii gerekçeesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde değişiklik yapan birinci fıkrasındaki devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra i̇baresinin anayasaya aykırılığı değişiklikten önceki düzenlemede özelleştirme programına alınan kuruluşların değer tespit sonuçlarının kamu oyuna duyurulmasının ihale sonuçlarının onaylanmasını müteakip yapılması öngörülmekte iken sayılı kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası ile yapılan bu düzenlemeyle değer tespit sonuçlarının kamu oyuna duyurulması devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesi sonrasına bırakılmaktadır satış kiralama ve işletme hakkının verilmesi şeklindeki özelleştirme yöntemlerin uygulandığı bütün durumlarda özelleştirilen kuruluş devir işleminin bedel karşılığında yapılacağı sayılı kanun ve bu bedelin de doğal olarak devir sözleşmesinde yer alacağı açıktır devir bedelinin taksitlerle ödenmesinin öngörüldüğü ve bu taksitlerin çok uzun vadelere bağlandığı durumlarda devir sözleşmesinde yer alan ödeme yükümlüğü de son taksitin ödenmesinden sonra yerine getirilmiş olacak ve dolayısıyla değer tespit sonuçlarının kamu oyuna bildirilmesi de ancak bu tarihte gerçekleşebilecektir böyle bir durumun özelleştirme uygulamalarında mutlaka dikkate alınması gereken şeffaflık ilkesi ile bağdaşmayacağı açıktır nitekim sayılı kanunun i̇lkeler başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde özelleştirme işlemlerinin değer saptaması da dahil aleniyet içinde yürütülmesi özelleştirme uygulamalarında esas alınacak ilkeler arasında gösterilmiştir söz konusu düzenlemenin öncelikle bu hüküm ile çeliştiği açıktır diğer taraftan kamu paylarının devrinde şeffaflık ilkesinin özenle korunup gözetilmesi anayasanın nci maddesinde ifade edilen demokratik hukuk devleti olmanın da bir gereğidir şöyle ki bilindiği gibi denetim devletin asli görevleri arasında olup kamu adına yapılan vazgeçilmez bir görevdir kanun koyucu ne kadar iyi niyetli kanunlar da ne kadar mükemmel olursa olsun uygulayıcılar konulan kuralları doğru uygulamadığı sürece istenen verimin elde edilmesi belirlenen hedefe ulaşılması mümkün değildir hataları en aza indirmenin ve belirlenen hedefe ilerlemenin yegane yolu yapılanları gözden geçirmek denetlemek yanlışları bularak düzeltmek ve onları tekrarlamamaktır bu fert için de kurum için de millet için de aynıdır milletin demokratik denetim hakkını kullanması da ancak yapılanın kamu oyuna duyurulması ve bu suretle toplumun bilgilendirilmesiyle mümkün olabilir i̇ptali istenen düzenleme toplumun zamanında bilgilendirilmesine imkan bırakmayarak milletin kamu işlemlerini etkin bir biçimde denetlemesini engellemekte böylece anayasanın nci maddesinde ifade edilen demokratik hukuk devleti niteliğine aykırı düşmektedir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararı amkd sa shf esas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde değişiklik yapan birinci fıkrasındaki devir sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sonra ibaresi anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde yer alan pazarlık usulü ibaresi ile başlayan paragrafın birinci cümlesinin sonuna eklediği sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz i̇baresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen ibare anayasaya aykırı nitelikler taşımaktadır çünkü bu ibare sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde tek teklifle yetinilmesine imkan tanıyarak rekabet ortamının ortadan kaldırılmasına zemin hazırlamaktadır rekabet ortamının ortadan kaldırılmasının ise fiyatın daha düşük düzeylerde kalmasına neden olacağı ortadadır bu ise özelleştirmeden beklenilen kamu yararını engelleyici nitelikte bir husustur bir hukuk devletinde tüm kamu erklerinin kullanılmasında nihai amaç kamu yararıdır hiçbir kamu erki anayasa mahkemesinin de kararlarında belirttiği gibi kamu yararının gerçekleşmesini engelleyici biçimde kullanılamaz bu nedenle söz konusu iptali istenen ibare anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer yandan kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde uygulanacak kuralların kamu payı yüzde onbeşin üstünde olan iştirak hisselerin özelleştirilmesinde uygulanacak kurallardan farklı tutulması anayasanın uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerinde yer alan hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez bu nedenle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun inci maddesinin bendinin alt bendinde yer alan pazarlık usulü ibaresi ile başlayan paragrafın birinci cümlesinin sonuna eklediği ve anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan sermayesindeki kamu payı yüzde onbeşin altında olan iştirak hisselerinin özelleştirilmesinde birden fazla teklif alınması şartı aranmaz ibaresinin iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde ün anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklenen ek madde de özelleştirme programında bulunan kuruluşlara ait binaların ve sosyal tesislerin kat mülkiyeti kütüğüne bağımsız bölümler halinde tescil işlemlerinin sayılı kat mülkiyeti kanunundaki şartlar aranmaksızın yapılacağı öngörülmektedir yapılan bu düzenlemede söz konusu işlemler için zemindeki fiili durumu tespit eden planın yeterli görüleceği ve bunun vaziyet planı yerine geçeceği belirtilerek başka bir belge aranmayacağı ve sayılı kanunun nci maddesinin bendinde yazılı fotoğrafın kuruluş temsilcisince tasdikinin yeterli olacağı belirtilmektedir sayılı kat mülkiyeti kanununun nci maddesinde kat mülkiyetinin kurulması için gerekli olan belgeler etraflı bir şekilde düzenlenmiş olup vaziyet planı bunlardan sadece biridir bu düzenleme anayasanın uncu maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine aykırıdır anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde «eşitlik ilkesi»ne uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu yasak insan hakları belgelerinde olduğu gibi birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıca ve açıkça ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı özelleştirme programına alınmış kuruluşlar başka yönlerden farklı statüde bulunsalar bile sahip oldukları ana gayrimenkullerinin kat mülkiyetine çevrilmesi konusunda diğer bütün kişi ve kuruluşlar ile aynı hukuki durumda olduklarından söz konusu gayrimenkullerinin kat mülkiyetine çevrilmesinde uygulanacak işlemler ve gerekler açısından fark gözetilemez i̇ptali istenen kural özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ve dolayısıyla bunların sahip oldukları gayrimenkullerin paydaşlarına aynı hukuksal durumdaki diğer kişilerin hiç birisine tanınmayan ve adalet duygusuyla bağdaşmayan bir biçimde ayrıcalık getirmiş fotoğrafla kat mülkiyetine geçiş işlemlerinin yapabilmesine zemindeki fiili durumu tespit eden planın vaziyet planı yerine geçmesine imkan tanınmıştır halbuki özelleştirme programına alınmış kuruluşlar ve bunların sahip oldukları gayrimenkullerin paydaşları dışındakiler için kat mülkiyetine geçiş ve tapuda kat mülkiyeti kütüğüne kayıt için sayılı kanunda belirtilen tüm koşulların yerine getirilmesi gerekli görülmüştür anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ile bağdaşması da düşünülemez bu nedenle tarih ve sayılı kanunun uncu maddesi ile sayılı kanuna eklediği ek madde anayasanın ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda veesas sayısı karar sayısı bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin tarihli ve sayılı i̇mar kanununa eklediği ek madde ün anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi sayılı imar kanununa bir ek madde eklenmesini öngörmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin ilgili kuruluşlarından gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak ek ibare md imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumlarının başbakanlık özelleştirme i̇daresi başkanlığınca hazırlanarak özelleştirme yüksek kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını yıl değiştiremezler ilgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir şeklindeki hükmünün kapsamı sayılı kıyı kanunu ve sayılı turizm teşvik kanunu kapsamındaki yerleri de içine alacak şekilde genişletilmektedir anayasanın nci maddesinin ilk fıkrasıyla tanımı yapılan mahallî idareler il belediye veya köy halkının mahallî müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir bu hüküm ile mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması görevi belirtilen farklı nitelikteki mahalli idarelere verilmiştir bir başka ifade ile mahalli müşteri ihtiyaçları ancak mahalli idareler karşılayabilecek ve bu konudaki hizmetler mahalli idareler tarafından yürütülecektir sayılı kanunun ncı maddesinde imar planlarının nazım i̇mar planları ve uygulama i̇mar planları olarak hazırlanacağı belirtilmiş inci maddesinde de söz konusu imar planlarının tanımı yapılmıştır bu tanımlara göre nazım i̇mar planı varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini başlıca bölge tiplerini bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını gerektiğinde yapı yoğunluğunu çeşitli yerleşme alanlarının gelişme ve büyüklükleri ile ilkelerini ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır uygulama i̇mar planı tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını bunların yoğunluk ve düzenini yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere uygulama imar planlarının hazırlanmasına da esas alınan nazım imar planına kentin gelecekte alacağı biçimi gösteren plandır denilebilir bu nedenle imar planlarının yapılmasının mahalli müşterek ihtiyaçlardan olduğu kuşkusuzdur anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrası ise mahallî idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir kuralını getirmiştir anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen yerinden yönetim ilkesi yerel yönetimlerin özerkliğini pekiştirmektedir gerek bu fıkrada gerek üncü maddeninesas sayısı karar sayısı birinci fıkrasında sözü edilen görevler sözcüğünün yine anayasanın nci maddesinin birinci fıkrasında ifadesini bulan mahallî müşterek ihtiyaçları kapsadığı açıktır bu kavram herhangi bir yerel yönetim biriminin sınırları içinde yaşayan kişi aile zümre ya da sınıfın özel çıkarlarını değil aynı yörede birlikte yaşamaktan doğan eylemli durumların yarattığı yoğunlaştırdığı ve güncelleştirdiği özünde yerel ve kamusal hizmet karakterinin ağır bastığı ortak beklentileri ifade etmektedir bu gereksinimleri yerel planda karşılama olanak ve önceliklerini takdir yetkisinin yörede yaşayan halkın yasalara dayalı olarak oluşturdukları organlara bırakılması hem özerklik ilkesine hem de demokratik yaşam biçimine daha uygun bir yoldur halbuki iptali istenen ek madde ün birinci cümlesinde yer alan düzenleme ile imar planı yapma yaptırma ve onama yetkilerini düzenleyen yürürlükteki yasaları ve yasaların öngördüğü kurum ve kuruluşları bertaraf ederek özelleştirme programına alınmış kuruluşların mülkiyetinde ya da kullanımında arsa ve arazileri üzerinde her türlü imar planı yapma ve değiştirme yetkisi diğer bir anlatımla yerel ortak gereksinimlerin kapsam ve sınırının saptanması yetkisi imar mevzuatı ile hiç bir ilgisi ve konusu olmayan özelleştirme i̇daresine verilmektedir böyle bir durumda bu yetkinin siyasal yönlendirme kayırma ya da caydırma amacıyla da kullanılabileceği ve sübjektif takdir ve tercihlerle bölgeler arasında dengesizliklere yol açılabileceği açıktır özelleştirme i̇daresi başkanlığınca özelleştirme programına alınan taşınmazlarda yapılan ve yapılacak planlar bölgenin alanın veya belde halkının ihtiyaçlarına göre yapılmayacak söz konusu taşınmazlar gelir getirici bir unsur olarak görülecektir bu taşınmazlar üzerinde imar planı değişiklikleri ile sanayi alanları rant odaklı kullanımlara dönüştürülecek alışveriş merkezleri ticaret merkezleri konut dışı kentsel çalışma alanları gibi kentsel rant alanları yaratılacak kamunun ortak malı olan ve herkesin hakkı olan taşınmazlar kişilere rant amaçlı olarak aktarılacaktır kentin ihtiyaçları dikkate alınmayacak cazibe merkezi yaratılacaktır söz konusu taşınmazlar üzerinde bulunan planlarda yerel ve ülkesel kalkınmaya hizmet eden üretim yani sanayi alanları da yok edilecek istihdam ve kalkınmada ciddi zaafiyetler ortaya çıkacaktır bu durumda bazı yerlerde yerel halk bir kent etkilenecek kentlerin yaşamsal faaliyetleri durma noktasına gelebilecektir yapılan planlar farklı bir idare tarafından mülkiyete göre yapıldığından parçacı olacak planlama süreci çok parçalı hale gelecek kentlerin bütünlüklü planlama ve makro gelişmeleri çağdaş şehircilik anlayışına aykırı bir biçimde alt üst olacaktır açıklanan tüm bu nedenler iptali istenen ek madde ün birinci cümlesinde yer alan düzenlemenin kamu yararı dışındaki amaçlara yöneldiği ve hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri içinde yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bağdaşmadığını göstermektedir kamu yararına yönelik olmayan yasama eylemleri hukuk devleti anlayışı dolayısıyla anayasanın nci maddesi ile çelişir yukarıda belirtildiği gibi imar planları yapılması mahalli müşterek ihtiyaç niteliği taşıdığı ve bu nedenle belediyelerin görev alanı içinde kalması gerektiği halde iptali istenen düzenlemenin özelleştirme programına alınan taşınmazlar için imar planı hazırlama görevini merkezi idareye vermesi anayasanın nci maddesine de aykırıdır diğer yandan iptali istenen birinci cümle imar planları bakımından özelleştirme programına alınan taşınmazlarla bu niteliği taşımayan fakat aynı yerel yönetim alanında yeresas sayısı karar sayısı alan diğer taşınmazlar arasında anayasanın uncu maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir ayrım yapmaktadır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf bu nedenle tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı i̇mar kanununa eklediği ek madde ün birinci cümlesi anayasanın ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir ek madde ün ikinci üçüncü ve dördüncü cümlelerinde ise anayasaya aykırı olan birinci cümledeki ilkenin uygulaması ilgili hususlar düzenlendiği için bunlar da birinci cümlenin anayasaya aykırılığına ilişkin yukarıda belirtilmiş olan aynı gerekçelerle anayasanın ve nci maddelerine aykırıdırlar ve iptal edilmeleri gerekir tarih ve sayılı özelleştirme uygulamalarının düzenlenmesine ve bazı kanun ve kanunun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun üncü maddesinin tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin dördüncü fıkrasının bendinden sonra gelmek üzere eklediği bendinin ve bu fıkradan sonra gelmek üzere eklediği yeni fıkranın anayasaya aykırılığı sayılı kanunun üncü maddesiyle sayılı kıyı kanununun ncı maddesinin dördüncü fıkrasına bendinden sonra gelmek üzere eklenen bendiyle organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerinin kruvaziyer gemilerin bağlandığı günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin elektrik jeneratör su telefon internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve hatlarının sağlandığı yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı yeme içme tesisleri alışveriş merkezleri haberleşme ve ulaştırmaya yönelik üniteler danışma enformasyon ve banka hizmetleri konaklama üniteleri ofis binalar fonksiyonlara sahip olup kruvaziyer gemilerin yanaşmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve limanlarını kıyılarda yapılması öngörülmektedir yapılan bu düzenleme ile anayasa medeni kanun kıyı kanunu ve türk hukukunda kamu malları üzerinde kabul görmüş içtihatlara rağmen kıyı gibi herkesin kullanımına ve yararlanmasına açık doğal varlıklarımızın sırf ticari beklentiler uğruna kamu ve toplum yararı dışında kullanılması öngörülmektedir kıyılarda medeni kanunun inci maddesi eski tmk inci mdne göre sahipsiz mal olarak kabul edilen yerlerdendir ve devletin hüküm ve tasarrufu altındadır diğer bir anlatımla sahipsiz mallar doğal nitelikleri gereği özel mülkiyete elverişli olmayan kamu mallarıdır türk hukukunda egemen olan görüş devletin kamu malları üzerindeki hakkının medeni hukuk anlamında mülkiyet hakkı olmadığıdır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı türk medeni yasasının inci maddesinde sahipsiz şeylerle yararı kamuya ait olan mallar devletin hüküm ve tasarrufu altında kabul edilmiştir bu hüküm anayasasının uncu maddesinde tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufundadır bunların aranması ve işletilmesi hakkı devlete aittir biçiminde yer almıştı anayasası ise kıyı rejimini belirlerken kendisinden önce oluşturulan bu sistemi benimsemekle beraber kıyının hukuksal konumunu genel nitelikte doğal servet ve kaynaklarla ilgili maddeler dışında bağımsız ve ayrı bir maddede açıklamıştır anayasanın kıyılardan yararlanma başlıklı üncü maddesinde kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliğinin ve kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla düzenleneceği öngörülmüştür kıyılar doğal olarak deniz göl ve akarsuların devamı durumunda bulunduklarından bunlardan yararlanma ancak kıyının herkese açık olması ile olanak kazanabilecektir ayrıca anayasanın ncı maddesinin üçüncü fıkrasında kıyıların korunması amaçlı kamulaştırmadan söz edilmiştir öte yandan anayasanın ncı maddesi herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir kuralından sonra çevreyi geliştirmenin çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin ve vatandaşların ödevi olduğunu belirleyerek bu hükümle kıyıların korunmasına ilişkin üncü madde arasında yakın bir ilişki kurmuştur anayasanın inci maddesinde doğal servet ve kaynakların kıyılarla ilgili üncü maddede olduğu gibi devletin hüküm ve tasarrufunda olduğu belirlendikten ve bunların aranması ve işletilmesi hakkının devlette bulunduğu vurgulandıktan sonra bu hakkın gereğinde belli bir süre için gerçek ve özel kişilere devredilebileceği esası benimsenirken kıyılar yönünden bu tür bir devir yetkisine yer verilmemiştir anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı ile günlü esas karar sayılı kararlarında doğal servet ve kaynakların devletin hüküm ve tasarrufu altında olmasının ne anlama geldiği açıklanmıştır bu kararlara göre anayasa tabii servetleri ve kaynaklarını medeni kanunun hükümlerine bağlı özel mülkiyet düzeninin kapsamı dışında bırakmakta onlara devletin devlet olma niteliği ile eli altında tuttuğu nesneler düzeni içinde yer vermektedir her iki düzen başka başka koşullara ve kurallara bağlıdır değişik niteliktedir aralarında birbirlerine karıştırılmalarını önleyecek bellilik ve kesinlikte sınırlar vardır anayasa tabii servetlerin ve kaynakların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğunu açıklamakla aynı zamanda bunların mülkiyet konusu olamayacağını da hükme bağlamıştır aslında mülkiyet düzenine bağlı bulunmayan bir nesnede mülkiyetin devri de öncelikle söz konusu olamaz denilerek kıyının anayasal konumu etraflıca açıklanmıştır bu anayasal konuma göre kıyılar herkesin eşit ve özgür olarak ortaklaşa yararlanmasına açıktır oysa anılan düzenlemeyle getirilen kruvaziyer liman tanımı ile kıyıların kullanımı sınırlanmaktadır bu düzenleme ile anayasaya aykırı olarak ülkenin doğal servet ve kaynaklarından olan ve özenle korunması gereken kıyılar toplum ve kamu yararı dışında kullanılmaya açılarak kıyıların ve sahil şeritlerinin doğal servet ve kaynak niteliği kazandıran özelliklerinin yitirilmesine neden olunmuştur yabancı ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de sanayileşme ve kentleşmenin yoğunlaşması ile birlikte artan turizm ve dinlenme ihtiyacının karşılanması bakımından kıyılardan yararlanmaesas sayısı karar sayısı isteğinin artmış olması bu yerlerden sosyal adalet gereği çok sayıda kişinin yararlanmasını sağlamak ve ayrıca tabii servet ve kaynak olarak değerinin korunmasına yönelik önlemlerin alınmasını da beraberinde getirmiş olmasına karşın iptali istenen düzenleme ile kıyıda turizm amaçlı fonksiyonları kapsayan yeme içme tesisleri alışveriş merkezleri haberleşme ve ulaştırmaya yönelik üniteler danışma enformasyon ve banka hizmetleri konaklama üniteleri ofis binalarını kruvaziyer liman yapılmasının olanaklı kılınması sonucu kamu yararı gerçekleşmiş olmayacağından söz konusu kural anayasanın üncü maddesindeki temel amaçla bağdaşmadığından bu maddeye aykırı düşmektedir anayasanın herhangi bir kuralına a | 4,083 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇amiz müvekkilin tarihleri arasında yolcu naklinden dolayı vergi mükellefi kaydının olduğu yine tarihleri arasında niksar şoförler ve otomobilciler odasına kayıtlı olduğu yine tarihinden itibaren tokat esnaf sicil kaydının olduğu bilirkişi raporu ile doğrulanmıştır bu süre içinde kendi adına yolcu taşımacılığı yaptığı araç plaka kayıtlarıyla ortaya konmuştur buna göre müvekkil sayılı kanunun mdleri ve sayılı yasanın maddesi kapsamında bağ kur sigortalısı olma hakkını kazandığı anlaşılmaktadır bilirkişi raporu da bu görüştedir sayılı kanun zorunlu sigortalılık şemsiyesi altına alman esnaf ve sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlar için kanunda yazdı sosyal güvenlik hükümlerini uygulama amacı taşımakta olup mdsinde sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceğini ve kaçınılamayacağını bu kanuna göre sigortalı olarak başvuru halinde kayıt ve tescillerinin zorunlu olduğunu aksi halde kurum tarafından resen tescil işleminin yapılacağını hükme bağlamıştır tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunla sayılı kanunda yapılan değişiklikte de gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan gelir vergisi mükellefi olanlar mükellefiyetin başlangıç tarihinden itibaren gelir vergisinden muaf olanlarla vergi kaydı bulunmayanlar da esnaf ve sanatkar siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır bu kanun hükmüne göre müvekkil yasal şartlan yerine getirmekle bağ kur sigortalısı olma hakkım kazanmıştır müvekkilin kamu kuruntuna başvurmamış olması onun bağ kur sigortalısı olması durumunda bir değişiklik meydana getirmemesi gerekir zira söz konusu kanın kendiliğinden başvurmama halinde kuruma resen kayıt ve tescil etme mükellefiyeti yüklemektedir dolayisiyla müvekki̇l kanundaki̇ yazili şartlari taşimakla bi̇rli̇kte müktesep hak kazanmiştir bu hakkin daha sonra çikarilan bi̇r yasa i̇le ortadan kaldirilmasi müktesep hakkin ortadan kaldirilmasi dolayisiyla hak i̇hlali̇ ni̇teli̇ği̇ taşimaktadir bu nedenle de müktesep hakki ortadan kaldirici ni̇teli̇kte gördüğümüz sayili yasanin geçi̇ci̇ mdsi̇ni̇ anayasaya aykiri bulmaktayiz bu nedenle müvekkili mağdur duruma düşüren ve hak ihlaline yol açan söz konusu kanunun iptali gerekiresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın geçici mdsimüktesep hakkı ortadan kaldırması ve dolayısıyla hak ihlaline yol açması sebebiyle anayasaya aykırılık iddiamızın mahkememizce kabul edilerek anayasa mahkemesine söz konusu kanun hakkında anayasaya aykırılık iddiasında bulunmasını talep etmek gereği doğmuştur talep sonucu yukarda arz ve izah edilen ve resen gözetilecek nedenlerle saydı yasanın geçici mdsi müktesep hakkı ortadan kaldırıcı nitelikte olması ve dolayısıyla hak ihlaline yol açması sebebiyle anayasaya aykırılık iddiamızın mahkememizce kabul edilerek anayasa mahkemesine söz konusu kanun baklanda anayasaya aykırılık iddiasında bulunulmasını saygı ile arz ve talep ederim | 389 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçe yargıtay dördüncü hukuk dairesinin anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili gerekçesi özet olarak şöyledir anayasa genel esaslar bölümünün maddelerinde devlet kuruluşunu belirlerken yerinde bir ayırımla yasama yürütme yargı yetkisini ve bunların ayrılığı ilkesini benimsemiştir bu görüşe uygun olarak yargı başlığı altındaki üçüncü bölümünün yüksek mahkemeler başlığı altındaki bölümünde sırasıyle yargıtay danıştay askeri yargıtay ve uyuşmazlık mahkemesinin ve bölümünde de yüksek hâkimler kurulu ile anayasa mahkemesinin kuruluş biçimi ve görevlerini belirtmiştir konu yönünden önemli olan de sayılı yasa ile gerçekleşen değişiklikten önce ve sonra anayasanın ve maddelerinin kişiye verdiği ve onun özüne dokunulamıyacak haklarından olan hak arama hakkı ve özgürlüğünün gerçekleşme biçimine ilişkin kurallarının niteliği dayandığı ilkelerdir kuşkusuz hak arama hakkı ve özgürlüğü ve buna ilişkin yasa kuralları ancak anayasanın uygulamaya ilişkin ilkelerinde beliren yöntemlere uygun olan yasalarla sağlanacaktır şayet bu özgürlüğün nasıl gerçekleştirileceğini gösteren uygulama ve belirleme konusundaki anayasa kurallarının amacına ve sözüne aykırı bir kullanma biçimi getiren yasa kuralı varsa bu kural anayasa kurallarına aykırılığı ölçü ve derecesinde iptal edilebilirlik durumuna girecektir anayasa bu hak arama özgürlüğünün hangi yollardan hangi tür yargı organı önünde kullanılacağını göstermiş olmasına rağmen yasa bu yola aykırı bir yol getirmişse bu durumda anayasaya ve sözüne açık bir aykırılık var demektir fakat bu kullanmanın sözle veya sınırlı bir biçimde anayasada belirtilmiş olmamasına rağmen anayasanın kurallarının düzenleniş biçiminden veya dayandığı ilkelerden yahut hukukun genel esaslarından bu sonuca varılması gerektiği kuşkusuz olan durumlarda da yasa bunlara açıkça aykırı kural getirmişse yine ortada yasanın anayasaya aykırılığının benimsenmesi gerekir çünkü temel hak ve özgürlüklerin hangi amaç ve nedenlerle ve hangi koşullarla sınırlanabileceğini yine anayasamız göstermiştir maddesinde yer alan esasa göre bu sınırlama ancak anayasanın öteki maddelerinde gösterilen özel nedenlerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sağlanabilir halde sınırlama anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmaz veya anayasanın öteki maddelerinde gösterilen özel nedenler dışına taşarsa ortada anayasaya aykırı yasa var demektir saptanan bu görüşün ışığı altında olay incelenirse aykırılık belirgin biçimde ortaya çıkacaktır anayasası tartışmasız bir ön koşul olarak yargı organını kişilerin arasında doğacak uyuşmazlıkları inceleyip çözümlemek üzere adalet yargı organı ve idarenin yargısal denetimi için yüksek i̇dare mahkemesi danıştay ve askeri kaza organı olarak askerî yargıtay olmak üzere üçe bölmüştür anayasanın esinlendiği ve i̇stanbul tasarısı olarak tanımlanan ön tasarıda bu tasarının maddesi yönetimin yargısal denetimi konusunda aynı ilkeyi benimsemiştir temsilciler meclisi anayasa komisyonunun maddesinin sonradan yapılan görüşmeler sonucu madde numarası olmuştur gerekçesinde şu düşünce yer almıştıresas sayısı karar sayısı kazai merci vasfında olmayan mercilerin kararlarına karşı genel idare mahkemesi olarak kabul edilen üyeleri tam bir hâkimlik statüsüne kavuşturulan danıştaya müracaat hakkı kanunlarla önlenemeyecektir i̇dari eylem ve işlemlerden dolayı hak ve menfaatları muhtel olanların idarî yargı mercilerine başvurmalarında demek ki danıştay anayasanın amaç ve kurallarına göre idare mercilerinin kararları nedeniyle idareye karşı başvurulabilecek ve bu başvurma hakkı yasalarla önlenemiyecek bir yüksek idare mahkemesidir kuruluşun kurulmasının dayandığı bu ana düşünce tasarının görüşülmesi sırasında açıklanan düşüncelerle de benimsenmiştir bu esas değişiklikten önceki anayasasının maddesinde şöylece yer almıştır danıştay kanunların başka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece idare mahkemesidir yasaların başka idare yargı mercilerine bırakmadığı örneğin ilçe ve il idare heyetleri vergi itiraz ve temyiz komisyonları gümrük eksperler heyeti disiplin kurumlan gibi konularla görevlendirilmiş genel üst idare mahkemesidir anayasanın sayılı yasa ile eylül değişikliğinde madde ile maddenin dayandığı ilkeler yönünden yeni bir esas getirilmiş değildir ancak maddeye eklenen son fıkranın birinci cümlesiyle bir idare mahkemesi olan danıştayı ikiye bölmüş askerî idarenin eylem ve işlemlerinin denetimini danıştaydan alarak bir askeri yüksek i̇dare mahkemesi kurmuştur yeni kuruluşu öngören kural şöyledir asker kişilerle ilgili idarî eylem ve işlemlerin yargı denetimi askeri yüksek i̇dare mahkemesince yapılır anayasanın bu yeni kuralıyla meydana gelen tek değişim askerî i̇dare ile onun dışında kalan genel idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal denetiminin ayrılmasından ibaret olup bunun dışında anayasa değişikliği konumuz yönünden hiç bir yenilik getirmemiştir bu yön anayasa değişikliğinin hazırlık ve yasama çalışmalarının incelenmesinden de anlaşılmaktadır gerçekten sayılı yasanın sağladığı değişiklik meclisten imzalı bir öneri ile gelmiştir ne bu öneride ne de anayasa komisyonlarının genel gerekçesinde ışık tutacak bir açıklık bulunmamakla beraber maddenin gerekçesinde maddeye ilâve edilen son fıkra ile asker kişilerle ilgili idarî davaların askerî hizmetin özelliğinin gereği olarak askerî yargıtayda kurulacak özel bir dairede incelenmesi ve bu dairenin kuruluşu ile üyelerinin atanmalarının kanunla düzenlenmesi esası kabul edilmiştir ve maddenin gerekçesinde birinci fıkraya eklenen ve maddenin son fıkrasına uygun olan hükümle askerî nitelikteki idarî eylem ve işlemlerin yargı denetimi askerî yargıtay bünyesinde kurulacak özel bir daireye bırakılmıştır askerlik mesleğinin özelliği ve diğer mesleklerden farklı hiyerarşi düzeni dolayısiyle bu hükmün fıkraya eklenmesinde zorunluk görülmüştür denilmektedir burada açıklanan düşünceye göre askerî yüksek i̇dare mahkemesinin kurulmasının önerilmesi nedeni yine yukarıda bendinde açıklandığı gibi yalnızca askerî i̇darenin eylem ve işlemlerinin denetlenmesi olup bu hiyerarşide yönetici durumunda olanın kişisel kusurundan doğan ve tamamen özel hukuk kurallarının uygulanmasını gerektiren konular dışında ki işlem ve eylemleridir başka yönden öneri sayılı yasadaki hükmün kapsam ve sınırlarını değiştirmemiş fakat bu sınırlar içinde kalan yargısal denetim alanını ikiye bölerek iki ayrı yüksek yargı organını görevlendirmiştir önerinin maddesine ilişkin gerekçesinde de bu esası değiştirecek hiç bir aykırı düşünce ileri sürülmüş değildiresas sayısı karar sayısı yukarıdan beri ve bölümlerinde yapılan inceleme sonunda saptanan yön anayasanın maddesinin özel hukuk gerçek veya tüzel kişisine idarenin eylem ve işlemlerine karşı sağladığı hak arama hakkı ve özgürlüğünün bir tüm sayılı yasadaki biçimiyle danıştay katında gerçekleşebileceği idi oysa sayılı yasa değişikliği ile genel idare içinden bir bölüm ayrılarak askerî idarenin eylem ve işlemlerine karşı hak aranmasiyle askerî yüksek i̇dare mahkemesi fakat bunun dışında kalan idareye yönetilecek isteklerin eskisi gibi danıştayın görevli kılındığı ilkesinden ibaret olmaktadır anayasa bunun dışında bir kural getirmiş değildir buna karşın adalet mahkemeleriyle bu cümleden olan yargıtayın görev alanı yönünden anayasanın de kabul edilerek yürürlüğe konulduğu sırada tartışmasız biçimde benimsenen ilkelere hiç değinilmemiştir bu konuda hiç bir değişiklikten söz edilemez günlü sayılı askerî yüksek i̇dare mahkemesi yasası yukarıdan beri açıklananlara oranla bir yenilik getirmiş askerî yüksek i̇dare mahkemesinin ve organlarının görevleri başlıklı bölümünün maddesinin bendinde askerî hizmetin ifası dolayısiyle askerî görevin kural ve gereklerine uyulmadığı iddia edilerek üçüncü şahıslar tarafından asker kişiler aleyhine şahsî kusur isnadı ile açılacak tam yargı davalarına bu mahkemenin üçüncü dairesinde bakılacağını belirtmiştir bu kural açıkça bütün asker kişiler tarafından askerî hizmetin yapılması sırasında askerlik hizmetini düzenleyen yasa tüzük yönetmelik yönerge ve buyruklara uyulmayarak üçüncü kişilerin zarara uğratılması halinde açılacak davaların bu mahkemede görüleceğini buyurmaktadır asker kişinin görevini yaparken kişisel kusurlu davranışı halinde doğan zararın öteki idare organlarını yöneten kişilerin ayni durumdaki eylemlerinde farklı bir kaza organı önünde yargılanmasının aynı durumda ve ayni hukukî esaslara göre sorumlu olan kişilere göre bir eşitsizlik yarattığı ve bunun anayasaya aykırı bir durum gösterdiği de düşünülebilir konuyu doğrudan doğruya ilgilendirmemekle beraber öğretide belirlenen tam yargı davası kavramı karşısında kişiye karşı açılacak zararın ödetilmesi davasının da tam yargı davası olarak nitelendirilmesi olanaksızdır sayılı yasanın yasalaşma çalışmalarına göz atılacak olursa hükümet gerekçesi sayısı sh yüksek mahkemenin anayasanın maddesine eklenen fıkrada belirtildiği gibi asker kişilerle ilgili idarî eylem ve işlemlerden doğan uyuşmazlık ve davaların görülmesi için kurulduğu kuruluş nedeni asker kişiler için özel bir mahkeme teşkili değil sadece askerî hizmetin yürütülmesi için ilgili kurum ve komutanlıklarca tesis edilmiş işlem ve eylemlerin yargı denetiminde hizmet özelliklerinin de gözönünde tutulmasını sağlamaktadır bu nedenle bu mahkemenin görevi asker kişileri ilgilendiren ve askerî hizmetin yürütülmesini teminen askerî kuruluşlarca yapılan işlem ve eylemlerle kayıtlanmıştır denildiği görülmektedir bu yön yasanın birinci maddesinde de açıklanmıştır yasanın maddesinin gerekçesinde i̇dare eylem ve işlemlerin ne olduğu anayasanın ve sayılı kanunun maddelerinin gerekçelerinde belirtilmiş ve bugün danıştayın kararları ile tebellür etmiş olması nedeniyle fazla teferruata girişilmemiştir denildiği halde maddelerin gerekçesinde ayrıca şahsî kusur ve iddialarına müstenit olsa dahi asker kişiler aleyhine açılacak davalarının askerî hizmetle yakın ilişkisi nedeniyle askerî yüksek i̇dare mahkemesinde görüşülmesi esası benimsenmiştir burada görevin tayininde davalının kişiliği ve askerî hizmetlerden mütevellit oluşu karine olarak alınmıştır sözleriyle anayasanın maddesinin belirttiği görev sınırı aşılmıştır buna rağmen farksız sözler cumhuriyet senatosu geçici komisyon raporunda gerekçe olarak yer almıştıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesinin bendi anayasaya aykırıdır çünkü anayasanın maddesinde yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağını söylerken bunun ayrıntılarını ve uygulama biçimini maddelerinde belirtmiştir maddesiyle kurduğu danıştayın görevlerini sayılı yasa ile değişiklikten önceki biçimiyle sınırlandırmıştır bu sınırlı görev anayasanın maddesinde tanımlanan görevdir maddeye bu yasa ile eklenen fıkra ile kurulan askerî yüksek i̇dare mahkemesine yeni bir görev verilmiş olmayıp danıştayın görevlerinin bir bölümü aktarılmıştır bu da askerî idarenin eylem ve işlemlerinin denetlenmesidir söz konusu bendi maddeye eklenen fıkra ile sınırlanan alanı aşması itibariyle maddenin açık buyruğuna amacına aykırıdır i̇dare hukuku alanında tam yargı davası öteki koşullardan başka idareye karşı eylem ve işleminden doğan zararın giderilmesi amacıyla açılır özel hukuk gerçek kişilerine karşı tam yargı davası açılması öğretide benimsenen hukuk ilkelerine aykırıdır kişisel kusur ile işlenen haksız eylemlerden doğan ve kişilere yönelen tazminat davaları yine öğretide benimsenen ve pek eskiden beri yerleşmiş görüşlere göre genel mahkemelerde incelenir bütün ayrıntılariyle aynı biçimde işlenmiş bir haksız eylemden ötürü yasa kurallarının halele uğratılması durumunda haksız eylemi işleyenin hiç bir sıfatı yoksa eylemin incelenmesi adalet yargı yerinde eylem sivil bir idare kademesinde görevli kişi tarafından işlenmiş ise yine kişisel kusuru nedeniyle adalet yargı yerinde incelenecek fakat asker veya asker sayılan kişi tarafından kişisel kusurla işlenirse bu takdirde askerî yüksek idare mahkemesinde incelenecektir ki bu da farklı olmayan eylemleri işleyenlere karşı hak arama hakkı ve özgürlüğü açısından eşitsizlik doğuracaktır bu farklı işlemin bir imtiyaz olup olmayacağı tartışılabilirse de salt biçimde eşitsizlik doğurduğu bunun da anayasaya aykırı düştüğü kuşkusuzdur yukarıda açıklanan nedenler karşısında bu kuralın anayasanın maddesinde yer alan kanunen tabi olduğu mahkeme kuralına aykırı düşüp düşmediğinin tartışılmasına girişilmemiştir sonuç sayılı askerî yüksek i̇dare mahkemesi kanununun maddesinin bendinin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır | 1,573 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru gerekçesi şöyledir i̇tiraza konu kanun maddeleri olağanüstü bir yasal düzenleme olduğundan anayasanın nci maddesinde yer verilen hukuk devleti i̇lkesine aykırıdır cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana uygulamalarla kurulan bütçe geleneği özel yasaları bulunan vergilerin alınması toplanmasına her yıl bütçe yasalarıyla izin verildiğini kanıtlamaktadır ancak gün ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan ve günü kabul edilen sayılı mali yılı bütçe kanununun cetveli genel bütçenin gelirleri cetvelinin vergi gelirleri gelirden alınan vergiler bölümünde yalnızca gelir vergisi ve kurumlar vergisi kesimine yer verilmiş olup sayılı kanun ile konulan itiraz konusu net aktif vergisine ise yer verilmemiştir yılında yürürlüğe konulan sayılı muhasebe umumiye kanununun ncı maddesinde bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve giderlerinin tutarlarını gösteren ve bunların uygulanması ile yerine getirilmesine izin veren bir yasa olarak tanımlanmış ayrıca doktrinde gelecek yıl içinde toplanacak gelirlerin ve yapılacak giderlerin tahmin edilmesini tazammum eden bir tasarruf i̇smail ülkmen mahalli i̇dareler maliyesi ankara olan bütçeye aynı zamanda gelir ve gider ler ile kamu gelir ve giderleri kollektif gereksinimlerin saptanması ve karşılıklarının bulunması dışında ekonomik istikrarın kurulması ödemeler bilançosunun kişisel gelir dağılımının denkleştirilmesi iktisadi kalkınmanın sağlanması i̇smail türk maliye politikası amaçlar araçlar ve çağdaş bütçe teorileri ankara gibi fonksiyonlar yüklenmekte giderek bir mali denge aracı olmaktan çıkan bütçe ekonomik denge aracı olma yapısına bürünmektedir doğruluk samimiyet yıllık olma gibi ilkeleri bulunan bütçenin gelir türleri vergi gelirleri vergi dışı normal gelirler özel gelirler ve fonlardan oluşmakta ve mali yıl bütçesi için elde edilmesi tahmin edilen miktarlarla gelir bütçesinin cetvelinde yer almaktadır bu gelirlerin en önemlisi vergi gelirleridir devlet gelirlerinin her biri bir yasaya dayanır ancak bu gelirlerin tahsili bütçe yasası ile mali dönem içinde yapılabilir nitekim bütün devlet gelirlerinin yasal dayanağı bütçe yasalarının cetvelinde gösterilmektedir bütçe yasası ile cetvelinde görüldüğü ve tahmin edildiği miktarlarda gelirlerin toplanması sağlanır gelirlerin toplanmasına ilişkin esas ve ilkeler sayılı muhasebei umumiye kanunu tarih ve sayılı rg ile belirlenmiştir bu kanunun üçüncü fasıl varidat bütçesi başlıklı maddesinde kanuna müsait olmadıkça hiçbir vergi ve resim tarh ve tevzi ve tahsil edilemez vergi ve resimlere müteallik tarh ve cibayet usulleri kanun ve nizamlarına tabidir muvazene umumiye kanunu her sene vergi ve resimlerin tahsiline mezuniyet verir hükmü ile yürütme organı tarafınıdan gelir toplama yetkisinin ancak bütçe kanunuyla ve gelir doğuran kanuna göre yapılacağını belirtmiştir yine bunun yanı sıra sayılı kanunun maddesinde bir senei maliye içinde tahakkuk eden varidat ve hasılat sene bütçesinin varidatını teşkil eder ancak senei maliye gayesinde kalacak bakaya gelecek sene bütçesine mal edilir hükmüne yer verilmiş olup maddesinde ise muvazane umumiye kanuniyle verilen mezuniyet haricinde her ne nam ile olursa olsun devlet nam ve hesabına vergi ve resim cibayeti için emir verenler ve tahakkuk evrakı ve tarifeler tanzim edenler veesas sayısı karar sayısı fiilen tahsilat yapanlar ceza kanunu mucibince mücazat olunurlar hükmü ile bütçe yasasında öngörülmeyen bir verginin tahsili yoluna gidilemeyeceği vurgulanmıştır bütün bu düzenlemeler gereğince bir verginin ihdas edilebilmesi ve hukuki sonuçlar doğurabilmesi için mali yıl bütçesinin cetvelinde yer verilmesi ve dayanağının ise cetvelinde gösterilmesi zorunludur durum böyle iken gelirden alınan vergiler kesimine girebilecek yapı arzeden itiraz konusu sayılı kanunun net aktif vergisine ilişkin kısmına yukarıda da aktarıldığı üzere sayılı bütçe kanununda yer verilmediği tartışmasız bir şekilde açık olup sayılı kanunun nci maddelerinde düzenlenen net aktif vergisinin olağan bir yapıya haiz olduğu söylenemez demek ki mali yıl bütçesinde yer verilmeyen net aktif vergisi olağan bir düzenleme olmayıp olağanüstü bir vergidir i̇tiraz konusu sayılı kanunun genel gerekçesinde kamu finansman açıkları ekonomimizin en önemli konularının başında gelmektedir li yılların ikinci yarısından günümüze kadar kamu finansman açıklarında sürekli bir artış eğilimi görülmüştür bu durum iç finansman yapımızı bozmuş ve dış ticaret açıklarının büyüme eğilimine girmesine neden olmuştur yıllarca biriken sorunlar ve bozulan ekonomik dengeler bu konuda ciddi tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmıştır kamu finansman açıklarının hızla aşağılara çekilmesi enflasyonun düşürülmesi dış ticaret açıklarının kapatılması sağlıklı ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi kamunun ekonomi içindeki yerinin yeniden tanımlanması ve sonuç olarak ekonominin yeniden istikrara kavuşturulması amacıyla alınması gereken tedbirlerin en önemlilerinden birisi de vergi gelirlerini artırmaktır bu düşünceden hareketle bir defaya mahsus olmak üzere ilave bir vergi alınması için bu tasarı hazırlanmıştır tasarı tümüyle değerlendirildiğinde bir defaya mahsus olmak üzere alınması öngörülen vergilerin bu tasarı ekonomik darboğazın aşılmasında toplumdaki her kesimin mali gücüne göre özveride bulunmasını sağlayacağı gibi ekonomik istikrarın sağlanmasında da önemli bir etken olacaktır ekonomik denge i̇çin yeni vergiler i̇hdası i̇le bazı vergi kanunlarında değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı ve plan bütçe komisyonu raporu tbmm dönem yasama yılı sayısı denilmektedir görüldüğü gibi sayılı kanunun bozulan ekonomik dengeler bu konuda ciddi tedbirler alınması ekonominin yeniden istikrara kavuşturulması ekonomik dar boğazın aşılmasında ve ekonomik istikrarın sağlanması gibi gerekçelerle ihdas edilmiştir denilebilir ki sayılı kanunun konuluş gerekçeleri bahsedilen ifadelerin birleşme noktası olan ağır ekonomik bunalımın aşılması doğrultusundadır ekonomik bunalım hali olağan bir durum olmadığı gibi bu halin aşılması için olağan üstü düzenlemelere başvurulması kaçınılmaz olacağından anılan gerekçeyle ihdas edilen itiraz konusu verginin olağanüstü bir düzenleme olduğunda da tartışmaya mahal yokturesas sayısı karar sayısı yukarıda aktarılan itiraz konusu kanunun genel gerekçesinde ve itiraza konu kanunun net aktif vergisine ilişkin nci bölümü nci maddesinin nci fıkrasının son cümlesinde belirtildiği üzere net aktif vergisi bir defaya mahsus olmak üzere ihdas edilmiştir vergilemede özellikle gelir üzerinden alınan vergilerde olağan ve mutad olan vergilerin süreklilik arzetmesi ve belirlenen matrah üzerinden sürekli alınmasıdır oysa net aktif vergisi bir defaya mahsus olmak üzere alınmakla olağan ve mutat olmayıp aksi bir teknikle olağan dışı bir yöntemle mükelleflere yükümlülük getirmektedir bütün bunların sonucu olarak sayılı kanun ile getirilen yasal düzenlemenin olağanüstü hükümleri içerdiğine şüphe yoktur hukuk devleti kendi anayasasında yer verdiği hükümlere uyan ve bu anayasa ile çizilen hukuki yapıyı özümseyerek gerçek anlamıyla uygun davranan devlettir bu hukuk devleti ilkesinin zorunlu bir yansıması olmalıdır ancak hukuk devleti ilkesine anayasası bünyesinde yer veren bir devlette olağanüstü düzenlemelerin yeri olağanüstü halin ilanı durumunda gündeme alınabilir nitekim maddesi ile hukuk devleti ilkesini tescil eden anayasanın olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller tabii afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hal i̇lanı başlıklı maddesinde tabii afet tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir hükmüne yer verilerek ancak olağanüstü hal ilanından sonra olağanüstü düzenlemelere gidilmesinin anayasal çerçevesi çizilmiştir bunun yanı sıra ekim tarih ve sayılı olağanüstü hal yasasının maddesine göre cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu doğal afet tehlikeli salgın hastalık ya da ekonomik bunalım hallerinden birinin ya da birden fazlasının görülmesi durumunda olağanüstü hal ilan edebilir denilerek konuya açıklık getirilmiş ve yasal boyut belirlenmiştir ağır ekonomik bunalım nedeniyle olağanüstü hal ilan edildiği durumlarda ekonominin düzenlenmesi ve iyileştirilmesi amacı ile mal sermaye ve hizmet piyasalarını yönlendirici vergi para kredi kira ücret ve fiyat politikalarını belirleyici kanun hükmünde kararnameler çıkarılabilir aülkü azrak yurt ansiklopedisi fasikül olağanüstü halin uygulanmasında olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisi bir bölge valiliğine bağlı birden çok ili kapsıyorsa bölge valisi birden çok bölgeyi ya da bütün yurdu kapsıyorsa koordinasyon ve işbirliği başbakanlıkça sağlanmak üzere bölge valileri görevli ve yetkilidir denilerek olağanüstü halin çerçevesi oluşturulmuştur gerek anayasal gerekse yasal düzeyde ayrı ayrı belirlenen olağanüstü hal kurumu anayasa içi bir kurum olup hukuk devleti ilkesi ile şüphesiz bağdaşmaktadır ancak anayasa ve özel yasası ile öngörülmüş bulunan düzenlemeye uyulmak suretiyle i̇şte yukarıda belirtildiği üzere anayasa ile belirlenen ağır ekonomik bunalım durumunda olağanüstü halin ilanı gerekirken bu kurum işletilmeden yani ülke genelinde her ne kadar ülkenin bir kısmında terörün önlenmesi için olağanüstü hal uygulaması sürmekte iseesas sayısı karar sayısı de ağır ekonomik bunalım nedeniyle olağanüstü hal ilan edilmeden olağanüstü bir vergi olan sayılı ekonomik denge vergisi kanununun anılan maddeleri ile getirilen düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır davaya konu net aktif vergisine i̇lişkin sayılı kanunun ve inci maddeleri anayasanın üncü maddesine aykırıdır anayasanın üncü maddesinin inci ve nci fıkralarında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır hükmü yeralmaktadır ekonomi ve vergi politikasında malî gücün bilimsel göstergeleri gelir sermaye ve harcamalar olarak gösterilmiştir mali güç ödeme gücünün kaynağı dayanağı nedeni ve varlık koşuludur ekonomik değer düzeyini de kapsayan vergi ödeme gücünü ortaya koyan sahip olunan değerler toplamıdır yasakoyucu vergi salarken mali güç ve kişilerin ekonomik değer düzeyine göre kurallar koyar sayılı yasanın ncı maddesinde net aktif vergisinin bilanço esasına tabi olan mükelleflerin bilançolarının aktifinde diğer mükelleflerin envanterlerinde yeralan varlıkların net değeri veya bunların dönem içindeki gayrisafi hasılatları üzerinden hesaplanacağı varlıkların net değerinin vergi usul kanununa göre değerlenmiş varlıkların değerinden sadece aynı kanuna göre ayrılmış amortisman ve karşılıkların indirilmesi sonucu bulunan değer olduğu gayrisafi hasılatın ise toplam satış tutarından sadece satış indirimleri düşülmek suretiyle hesaplanacağı belirtilmiştir bu durumda net aktif vergisinin matrahı hesaplanırken ticari işletmenin bilançosunun aktif toplamından veya işletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin envanterlerindeki varlıklarından borçlar düşülmemekte bu suretle işletmenin borçları üzerinden de bu vergi alınmaktadır bunun sonucu olarak mükelleflerin bilançosunun aktif toplamından veya envanterindeki varlıklarından borçlar düşülmeyerek mali gücün göstergesi olarak kabul ettiğimiz gelir servet ve harcamalar net olarak ortaya çıkmadığından anayasanın üncü maddesinde belirtildiği üzere mali güçle orantılı bir vergilendirme yapılmamaktadır kaldı ki mükellefin yılındaki kazanç durumu zarar edip etmediğine bakılmaksızın yılı hesap dönemi sonu itibariyle düzenledikleri bilançolarında yer alan net aktifleri veya gayrisafi hasılatları esas alınarak anılan vergi alınacağından bu yönüyle deanayasanın vergilendirmenin mali güçle orantılı olarak yapılması gerektiği yönündeki hükmüne aykırıdır bunun yanında sayılı kanunun net aktif vergisinin konusu mükellefi ve sorumlusunu düzenleyen inci maddesinde net aktif vergisinin mükelleflerinin bilanço esasına göre defter tutmak mecburiyetinde bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleriyle işletme hesabı esasına göre defter tutan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri ve serbest meslek erbabı olduğu görülmektedir yukarıda belirtildiği üzere net aktif vergisinin mükellefi aynı zamanda gelir veya kurumlar vergisinin de mükellefidir sayılı gelir vergisi kanununun nci maddesi ile yıla ait gelir vergisi beyannamesinin ertesi yılın mart ayı içinde verileceği belirlenmiştir bu verginin mükellefleri dönem içerisinde mali güçlerine göre faaliyetlerini sürdürürler ve bu faaliyetleri sonucunda oluşan safi kazançlarını yıllık beyanname ile vergi dairesine matrah olarak beyan ederler maliesas sayısı karar sayısı gücü oranında vergisinin matrahını kanuni hükümler doğrultusunda belirleyen mükellef dönem sonunda işlemlerini tamamlamış ve mali gücünü matrah olarak yansıtmıştır vergilendirme dönemini kapatan mükellef vergi kanunlarında belirtilen yükümlülüklerini yerine getirerek vergisini ödemiş olup tarihinde kabul edilen sayılı kanunun itiraza konu maddeleri uyarınca aynı dönem gelirlerinden anılan kanunda belirtilen oranlarda ilave vergi alınması mükerrerlik doğurmaktadır bu durumda net aktif vergisinin matrahı hesaplanırken borçlar düşülmediği için işletmenin borçları üzerinden de vergi alınacağı diğer bir ifade ile mükellefin borcu ne kadar çok ise ödeyeceği vergi de kadar çok olacağından kapatılan bir dönemin ikinci kez vergilendirilmesi anlamına gelen ve mali gücü yansıtmayan bu düzenleme anayasanın üncü maddesine aykırıdır iii i̇tiraza konu kanun maddeleri kişinin hukuki güvenliğini düzenleyen anayasanın uncu maddesine aykırıdır devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına bağlı olması hukuk devletinin en önemli özelliğidir yalnız devlet değil idare edilenlerde önceden konmuş olan genel objektif ve soyut hukuk kurallarına uymak zorundadırlar hukuk devleti anlayışının idareye getirdiği bir ilke düzenli yönetim ilkesidir bu ilke ile anlatılmak istenilen idarenin üst hukuk kaynaklarının en başta anayasa ve yasanın kendi yetki ve takdirine bıraktığı konuları bunların nitelikleriyle eldeki olanakların izin verdiği ölçüde bazı objektif kurallarla düzenlenmiş olması ve bunun uygulamaya konulmasıdır böylesi bir hukuki düzenleme idarenin hem rasyonel işleyişine hem de yönetilenlere karşı hizmet dışı düşüncelere yer vermeyen eşit objektif ve güvenilir bir tutum gütmesine yarar diğer yandan düzenli devlet belirlilik ve geçmişe yürümezlik öğelerini içeren hukuki güvenlik ilkesine de uygun davranmak zorundadır anayasamızda geçmişe yürür vergi yasaları yayınlamayacağına ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte anayasa mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere geçmişe yürümezlik hukuk devleti ilkesinin en doğal ve zorunlu sonucudur nitekim danıştay vergi dava daireleri genel kurulunun gün ve k sayılı kararında vergilendirme dönemi başlamadan önce ihracat istisnası oranını belirleyen bakanlar kurulu kararı yayımlanarak ilgililere duyurulmuş ve buna göre işlem yapılmışken dönemin ilk yarısından sonra aynı oranın düşürülmesine ilişkin kararın hukuki güvenlik ilkesini zedeleyeceği danıştay dergisi yıl sayfa belirtilerek mükelleflerin önceden belirlenmiş mevcut hukuki düzenlemeye göre kendilerine yön verdikleri kapatılan bir dönem sonrasında geçmişe ilişkin olarak yeni bir düzenleme konulması mükellefin hukuki güvenliğini zedeleyeceği bir uygulama olduğu vurgulanmıştır konumuz açısından ise daha önceki açıklamalarda yer verdiğimiz gibi itiraz konusu sayılı kanun maddeleri ile kapatılan bir dönem olan takvim yılına yönelik olarak yılının ayından bir düzenleme getirilmiştir yani mükellef sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan tarihinden önceki dönemde yürürlükte olan hukuki düzenlemeye göre kendini ayarlamış ve vergisini ödemiştir mükellefin belirli bir dönemde ödeyeceği vergi miktarını bilmesi onun en doğal hakkıdır bu zaten hukukun var oluş nedenidir yine bu doğrultuda mükellef kendi öznel koşullarına uygulanacak hukuk normunu bilmek durumundadıresas sayısı karar sayısı i̇şte mevcut hukuki duruma göre kendine yön veren ve bu hukuki yapı uyarınca dönemini kapatan mükellefe dönem sonrasında geçmişe yönelik olarak yükümlülük getirecek bir hukuki düzenlemede bulunulması mükellefin hukuki güvenliğini zedeleyecek bir uygulamadır bu durumda kapatılan bir dönemin hukuki düzenlemesinden farklı olarak bu döneme uygulanmak üzere sonradan ihdas edilen sayılı kanun kişinin hukuki güvenliğini zedelediğinden anayasanın maddesine aykırıdır | 2,110 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal davasi ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ ile i̇ti̇raz başvurusunun gerekçeleri̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin dördüncü fıkrasını değiştiren maddesinde geçen kararın düzeltilmesi veya sözcük grubunun ibâresinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi bu düzenleme ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun i̇lk inceleme üzerine verilecek karar kenar başlıklı maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan kararın düzeltilmesi veya temyiz yoluna tek hâkim kararına karşı ise itiraz yoluna ibâresi ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna şeklinde değiştirilmiştir buna göre sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin dördüncü fıkrası i̇lk inceleme üzerine danıştay veya mahkemelerce verilen bu maddenin bendinde belirtilen idari yargının görevli olduğu konularda davanın görev ve yetki yönünden reddine ilişkin kararlarla bendinde yazılı gerçek hasma tebliğ ve bendindeki dilekçe red kararları dışında kararın düzeltilmesi veya temyiz yoluna tek hakim kararına karşı ise itiraz yoluna başvurulabilir biçiminde iken sayılı kanunun maddesiyle i̇lk inceleme üzerine danıştay veya mahkemelerce verilen bu maddenin bendinde belirtilen idari yargının görevli olduğu konularda davanın görev ve yetki yönünden reddine ilişkin kararlarla bendinde yazılı gerçek hasma tebliğ ve bendindeki dilekçe red kararları dışında ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna başvurulabilir şekline dönüşmekte ve böylece sayılı kanunun maddesinin bendi hükmünce sayılı kanunun maddesinin yürürlükten kaldırılmasını öngören aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerine yer verdiğimiz dava konusu düzenleme doğrultusunda ilk inceleme üzerine danıştay veya mahkemelerce verilen kararlar hakkında tarafların kararın düzeltilmesi yoluna gidebilme hakkı ortadan kaldırılmak suretiyle dava konusu ibârenin yer aldığı kural yeniden kodifiye edilmektedir bu meyânda yukarıda sayılı kanunun maddesi ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinin dördüncü fıkrasında madde metninden çıkarılan ve değiştirilen ibâreler içerisinde yer alan dava konusu ibâre tarafımızdan koyu ve italik yazılmıştır bu bapta dava konusu yaptığımız ibâre sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanununesas sayısı karar sayısı maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle anılan fıkra hükmünden çıkartılan kararın düzeltilmesi veya ibâresine münhasırdır şüphesiz dava dilekçemizin işbu bölümünde dava konusu yaptığımız ibârenin aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerini açıklamaya çalıştığımız sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesini yürürlükten kaldıran sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan dava konusu ve üncü ibâresi hakkında ileri sürdüğümüz anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerinin bu bapta dava konusu yaptığımız ibâreden ayrı düşünülebilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün değildir zirâ sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan ve sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin düzenleme hakkında yüksek mahkemenizce verilecek olası bir iptal kararı sayılı kanun hükümleri uyarınca sayılı kanunda yapılan kararın düzeltilmesi ile ilgili diğer değişiklikleri de etkileyecek mâhiyettedir bu bakımdan sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesini yürürlükten kaldıran sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan dava konusu ve üncü ibâresi hakkında aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında ileri sürdüğümüz anayasaya aykırılığı nedeniyle bütün iptal gerekçelerini dava dilekçemizin iş bu bölümünde dava konusu yaptığımız kararın düzeltilmesi veya ibâresi hakkında da aynen tekrar ediyoruz aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerini açıklamaya çalıştığımız üzere sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesi sayılı kanunun yayımı tarihinde tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır buna göre sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası uyarınca danıştay dava daireleri ve i̇dari veya vergi dava daireleri kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında taraflar kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların kararda karşılanmamış olması bir kararda birbirine aykırı hükümler bulunması kararın usul ve kanuna aykırı bulunması hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması hâlleri tahakkuk etse dahî bundan böyle kararın düzeltilmesini isteme yoluna gidemeyeceklerdir i̇şte bu yasal düzenlemenin zorunlu ve kaçınılmaz bir uzantısı olarak yasakoyucu bu kez ilk inceleme üzerine danıştay veya mahkemelerce verilen kararlar hakkında gidilebilecek kanun yolları bakımından sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan kararın düzeltilmesi veya temyiz yoluna tek hâkim kararına karşı ise itiraz yoluna ibâresini kararın düzeltilmesi yolunu kapatır biçimde sâdece ilgisine göre istinaf ya da temyiz yoluna gidilebilme şeklinde değiştirmektedir anayasanın hak arama hürriyeti kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veyaesas sayısı karar sayısı davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmekle herkesin gerekli araç ve yollardan yararlanarak yargı organları önünde davacı ya da davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmektedir buna göre hak arama özgürlüğünün en önemli iki öğesini oluşturan iddia ve savunma haklarının kısıtlanması bu hakların noksansız kullanımının ve âdil yargılanma hakkının engellenmesi anayasanın maddesine aykırılık oluşturur zirâ sayılı kanunun maddesinin bendinde öngörülen ve danıştay dava daireleri ve i̇dari veya vergi dava daireleri kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararlar ile bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine verdikleri kararlar hakkında tarafların kararın düzeltilmesini isteme haklarının ortadan kaldırılması biçiminde tezâhür eden bu yasal düzenlemenin zorunlu bir yansıması olarak ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı taraflara az yukarıda açıklanmaya çalışılan karar düzeltme tashihi karar yolunu kapatmak bu tür uyuşmazlıkların taraflarını hak arama hürriyetinden ve dolayısı ile hak arama hürriyetinin doğal bir yansıması olan âdil yargılanma hakkından mahrum etmek anlamına gelmektedir başka bir ifade ile davanın taraflarından kararın düzeltmesi yolunun esirgenmesi demokratik toplumların en temel değerlerinden olan hak arama hürriyeti ile âdil yargılanma hakkına yönelik ağır bir müdâhale anlamı taşımaktadır bu da şüphesiz hak arama hürriyetini ve âdil yargılanma hakkını güvence altına alan anayasanın maddesinin ihlâli sonucunu doğurmaktadır bu itibarla sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında sayılı kanunun maddesi ile değiştirilen dava konusu ibârenin yer aldığı kuralda aynı maddenin c ve bentlerine yapılan atıflar nedeniyle i̇lk inceleme üzerine danıştay veya mahkemelerce verilen bu maddenin sayılı kanunun maddesinin bendinde belirtilen görev ve yetki konusunda idarî yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine ilişkin kararlar bendinde yazılı husûmet yönünden davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması halinde dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine ilişkin kararlar ve bendindeki idarî davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı konusunda dilekçe red kararları dışında bundan böyle ilgisine göre yalnızca istinaf ya da temyiz yoluna başvurulabilecektir başka bir deyişle dava konusu ibârenin yer aldığı sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklik nedeniyle ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlara karşı kararın düzeltilmesi yoluna gidilemeyecektir anılan kararlara karşı kararın düzeltilmesi yoluna gidilememesi tarafların bu tür kararlar yönünden kararın düzeltilmesini isteme haklarını ortadan kaldırdığından hak arama özgürlüğünü sınırlamakta ve dolayısı ile anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır diğer yandan anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması kenar başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir dava konusu ibârenin yer aldığı sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında sayılı kanunun maddesi ile yapılan değişiklik ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar yönünden tarafların kararın düzeltilmesini isteme haklarını ortadan kaldırarak hak arama hürriyetinin özüne dokunması veesas sayısı karar sayısı idarî yargıda karar düzeltme yoluna gidememek suretiyle hak arama hürriyetinin kullanımını imkânsız hâle getirmesi nedeniyle demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmadığından mezkûr düzenleme anayasanın maddesine uygun bir sınırlama olarak kabûl edilemez anayasanın maddesinde hak arama hürriyeti anayasamız tarafından teminat altına alındığına göre kararın düzeltilmesi yoluna başvurmanın hak arama hürriyeti kapsamında davanın taraflarına tanınan bir hak olduğu âşikârdır kararın düzeltilmesi yoluna başvurmak suretiyle hak arama hürriyetinin kullanılması da hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir bu meyânda anayasamızda teminat altına alınan hak arama hürriyeti ile âdil yargılanma hakkı hakkının özüne dokunacak her türlü sınırlama ya da kısıtlamanın anayasanın cumhuriyetin nitelikleri kenar başlıklı maddesinde tanımlanan hukuk devleti ilkesini de zedeleyeceği âşikârdır zirâ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmiştir aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerine yer verdiğimiz sayılı kanunun maddesinin bendi hükmünce sayılı kanunun maddesinin yürürlükten kaldırılmasını öngören dava konusu düzenlemeye koşut biçimde kodifiye edilen ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar hakkında tarafların kararın düzeltilmesi yoluna gidebilme hakkını ortadan kaldıran sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında sayılı kanunun maddesi ile yapılan değişiklik kararın düzeltilmesini istemek suretiyle bir hakkın elde edilmesini zorlaştırdığından anayasamızın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır açıklamaya çalıştığımız sebeplerle ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar hakkında tarafların kararın düzeltilmesini isteme hakkını engelleyen sayılı kanunun maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikte geçen kararın düzeltilmesi veya ibâresi anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir şüphesiz anılan kuralda yer alan kararın düzeltilmesi veya sözcük grubunun ibâresinin sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesi hükmünden ayrı düşünülebilmesi mümkün değildir bu itibarla sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin olarak aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında ileri sürdüğümüz bütün anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçeleri dava dilekçemizin işbu bölümünde anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçelerini açıklamaya çalıştığımız sayılı kanunun maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikte geçen kararın düzeltilmesi veya ibâresi hakkında da geçerli olup kuralda yer alan bu ibâreye de sirâyet etmekte ve anılan bu düzenlemenin de yâni sayılı kanunun maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan dava konusu ibârenin yer aldığı değişikliğin de kaçınılmaz bir biçimde sakatlanması ve yine dava dilekçemizin işbu iv bölümünün numaralı başlığı altında ileri sürdüğümüz bütün iptal gerekçelerine binâen esas sayısı karar sayısı anayasanın ve maddelerine aykırılığı sonucunu doğurmaktadır zirâ sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesi ile bu bapta anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçeleri açıklanmaya çalışılan sayılı kanunun maddesinde yer alan dava konusu ibâre arasında âdetâ organik bir bağ mevcuttur az yukarıda da değinildiği gibi dava konusu yapılan ibâre sayılı kanunun mülgâ maddesinin zorunlu bir uzantısı mâhiyetindedir diğer yandan yüksek malûmları olduğu üzere sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun dosya üzerinden inceleme ve gerekçeyle bağlı olmama başlığını taşıyan maddesinin numaralı fıkrası aynen şu hükmü âmirdir başvuru kanunun kanun hükmünde kararnamenin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhine yapılmış olup da bu madde veya hükümlerin iptali kanunun kanun hükmünde kararnamenin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün diğer bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanamaması sonucunu doğuruyorsa keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla mahkeme uygulama kabiliyeti kalmayan kanunun kanun hükmünde kararnamenin veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir sayılı kanunun maddesinin bendi ile yürürlükten kaldırılan sayılı kanunun kararın düzeltilmesi kenar başlıklı maddesinin ilgâ olunmasına ilişkin sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan ve üncü ibâresi hakkında yüksek mahkemenizce verilecek olası bir iptal kararı sayılı kanunun maddesinde geçen dava konusu kararın düzeltilmesi veya ibâresinin de yâni ilk inceleme üzerine danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar hakkında tarafların kararın düzeltilmesini isteme hakkını engelleyen sayılı kanunun maddesinde öngörülen dava konusu düzenlemenin de uygulanamaması sonucunu doğuracaktır bu durumda şüphesiz takdir yüksek mahkemenize ait olmak üzere aşağıda dava dilekçemizin iv bölümünün numaralı başlığı altında dava konusu yapılan sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan ve üncü ibâresinin yüksek mahkemenizce iptal başvurumuz doğrultusunda iptali hâlinde sayılı kanunun maddesinde yer alan ve uygulama kâbiliyeti kalmayan dava konusu kararın düzeltilmesi veya ibâresinin de sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin dördüncü fıkrası hükmünce iptaline karar verilmesi gerekmektedir tarihli ve sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinde öngörülen kuralın anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal gerekçesi dava konusu kuralın anlam ve kapsamı bu düzenleme ile i̇darî yargılama hukukumuzda i̇vedi yargılama usûlü adı altında yeni ve istisnâi bir muhâkeme yöntemi getirilmektedir sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasında anılan yargılama yönteminin hangi işlemlerden doğan uyuşmazlıklarda uygulanacağı hükme bağlanmıştır buna göre i̇vedi yargılama usûlü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanıresas sayısı karar sayısı i̇haleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından tarihli ve sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden tarihli ve sayılı çevre kanunu uyarınca idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi çed sonucu alınan kararlardan tarihli ve sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından doğan uyuşmazlıklar hakkında bundan böyle ivedi yargılama usûlü adı verilen yeni ve istisnâi bir muhâkeme yöntemi uygulanacaktır i̇vedi yargılama usûlünün ne anlama geldiği ve kapsamına aldığı uyuşmazlıklarda nasıl bir yargılama rejimi getirdiği ise sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin ikinci fıkrasında açıklanmaktadır buna göre ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi çed sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında uygulanacağı öngörülen i̇vedi yargılama usûlünde sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre idare mahkemelerinde altmış gün olan dava açma süresi otuz güne düşürülmüştür sayılı kanunun i̇lgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilmesini öngören üst makamlara başvurma başlıklı maddesi hükümleri uygulanmayacaktır yedi gün içinde ilk inceleme yapılacak ve dava dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılacaktır savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olup bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabilecek savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle de dosya tekemmül etmiş sayılacaktır i̇vedi yargılama usûlüne tâbi olan uyuşmazlıklarda yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemeyecektir bu davalar dosyanın tekemmülünden itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanacak ara kararı verilmesi keşif bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılacaktıresas sayısı karar sayısı verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilecektir temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenecek ve tebliğe çıkarılacaktır kezâ sayılı kanunun danıştay dava dairelerinin nihâi kararları ile bölge idare mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı danıştayda yapılacak olan temyizin şeklini ve yöntemini düzenleyen temyiz dilekçesi başlıklı maddesinin sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanacaktır temyiz dilekçelerine cevap verme süresi on beş gün olarak belirlenmiştir danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda maddî vâkıâlar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukukî noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddî yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verebilecek aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verecektir ancak ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderecektir danıştayın temyiz üzerine verdiği kararlar kesin olacaktır temyiz istemi en geç iki ay içinde karara bağlanacak ve kararlar en geç bir ay içinde tebliğe çıkarılacaktır görüldüğü gibi sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümleri bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca idarî yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi çed sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında uygulanacağı öngörülen i̇vedi yargılama usûlünde dava açma açılan dava üzerine danıştay bölge idare veya idare mahkemesinin ilk inceleme savunma dosyaların tekemmülünden itibaren karara bağlama temyiz yoluna başvurma temyiz dilekçelerini inceleme ve tebliğe çıkarma temyiz dilekçelerine cevap verme ve temyiz istemini karara bağlama ve kararın tebliğe çıkarılma süreleri kısaltılmakta dava açanın idarenin savunmasına karşı cevap hakkı tamamen ortadan kaldırılmaktadır bunun yanında i̇vedi yargılama usûlünde sayılı kanunun maddesinde hükme bağlanan üst makamlara başvurma yolu kapatılmaktadır nitekim sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının bendinde sayılı kanunun maddesinin uygulanamayacağı kuralı getirilmekle ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklarda ilgililer dava açmadan önce idarî işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idarî dava açma süresi içerisinde isteyemeyecektir zirâ sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun üst makamlara başvurma kenar başlıklı maddesiesas sayısı karar sayısı i̇lgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebilir bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır i̇steğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır hükmünü âmirdir buna göre ilgililer ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca idarî yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi çed sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında idarî dava açmadan önce esâsa ya da usûle yönelik açık bir hukuka aykırılık belirlemiş olsalar dahî idarî işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idarî dava açma süresi içinde isteyemeyecektir i̇darî işlemdeki hukuka aykırılık telâfisi güç veya imkânsız zararlara yol açabilecek nitelikte olsa bile ilgililer idarî işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan talep edemeyecektir sözgelimi koordinat hatası yapılarak acele kamulaştırma konusu yapılması düşünülmeyen bir alan sehven acele kamulaştırma konusu yapılsa dahî ilgililer bu yanlış idarî işlemin kaldırılmasını geri alınmasını değiştirilmesini veya yeni bir işlem yapılmasını üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan isteyemeyecekler dava açmaya zorlanacaklardır başka bir deyişle idarî dava açılmadan önce idarî işlemin kaldırılması geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idarî dava açma süresi içinde talepte bulunma hakkı ortadan kaldırılmaktadır ömer aykul danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı hakkında i̇nceleme türkiye barolar birliği dergisi yıl sh diğer yandan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının bendinde yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemeyeceği hükme bağlanmaktadır buna göre sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları hükümleri bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca idarî yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi çed sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemeyecektir dava konusu kuralın anayasaya aykırılık sorunuesas sayısı karar sayısı aa sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının c f h ve bentlerinin anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçesi az yukarıda da açıklandığı üzere i̇vedi yargılama usûlünde sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına göre idare mahkemelerinde altmış gün olan dava açma süresi otuz güne düşürülmüş bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin dördüncü fıkrasının son cümlesi hükmünce onbeş gün olan ilk inceleme süresi yerine yedi gün içinde ilk inceleme yapılacağı ve dava dilekçesi ile eklerinin tebliğe çıkarılacağı öngörülmüş bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi hükmünce otuz gün olan savunma cevap süresi on beş güne düşürülmüş bu sürenin bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabileceği savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle de dosyanın tekemmül etmiş sayılacağı hükme bağlanmış anılan madde hükmünce davanın taraflarına tanınan davacının savunmaya karşı ikinci dilekçe verme ve davalının da davacının ikinci dilekçesine karşı ikinci savunma yapma hakkı ortadan kaldırılmış bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesi hükmünce dosyaların tekemmülünden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırılacağı kurala bağlanmış iken ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklarda dosyanın tekemmülünden itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanacağı ara kararı verilmesi keşif bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemlerin de ivedilikle sonuçlandırılacağı öngörülmüş bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası hükmünce temyiz süresi kararın tebliğinden itibaren otuz gün iken ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklarda temyiz süresi verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş güne düşürülmüş bendi uyarınca ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklarda temyiz dilekçelerinin ilgisine göre danıştay veya bölge idare mahkemesince üç gün içinde inceleneceği ve karşı tarafa tebliğe çıkarılacağı ve kezâ sayılı kanunun danıştay dava dairelerinin nihâi kararları ile bölge idare mahkemelerinin verdikleri kararlara karşı danıştayda yapılacak olan temyizin şeklini ve yöntemini düzenleyen temyiz dilekçesi başlıklı maddesinin sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmış bendi uyarınca sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesi hükmünce karşı tarafın tebliğ tarihini izleyen otuz gün içinde cevap verebilme süresi ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklarda on beş gün olarak belirlenmiş bendi uyarınca sayılı kanunun ve devamı maddeleri hükümlerinde temyiz isteminin danıştayca karara bağlanması konusunda herhangi bir âzamî süre öngörülmemiş iken ivedi yargılama usûlüne tâbi uyuşmazlıklar sonucunda verilecek kararlara karşı temyizesas sayısı karar sayısı isteminin en geç iki ay içinde karara bağlanması ve kararların en geç bir ay içinde tebliğe çıkarılması hükme bağlanmıştır görüldüğü gibi sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen i̇vedi yargılama usulü kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrası ile ikinci fıkrasının bu bapta anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçeleri açıklamaya çalışılan c f h ve bentleri hükümleri bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca idarî yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan uyuşmazlıklar hakkında uygulanacak olan i̇vedi yargılama usûlünde dava açma bendi açılan dava üzerine danıştay bölge idare veya idare mahkemesinin ilk inceleme dava dilekçesi ile eklerini tebliğe çıkarma bendi savunma bendi dosyaların tekemmülünden itibaren karara bağlama bendi temyiz yoluna başvurma bendi temyiz dilekçelerini inceleme ve tebliğe çıkarma bendi temyiz dilekçelerine cevap verme bendi ve temyiz istemini karara bağlama ve kararın tebliğe çıkarma bendi süreleri kısaltılmakta ve dahası dava açanın idarenin savunmasına karşı cevap hakkı tamamen ortadan kaldırılmaktadır i̇darî yargının amacı idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunu denetlemek yürütmenin hukuk devleti sınırları içerisinde kalmasını sağlamak ve idare karşısında zayıf olan yurttaşların hukukunu güvence altına almak iken sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının bu bapta anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçeleri açıklamaya çalışılan c f h ve bentleri hükümleri bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde bu düzenlemeler tam aksine yürütmeyi güçlendiren yürütme karşısındaki yurttaş haklarını daraltan düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır dilek taşören danıştay kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının değerlendirilmesi i̇stanbul barosu dergisi cilt sayı yıl sh dolayısı ile ivedi yargılama usûlü yurttaşların haklarını genişleten değil aksine hak arama hürriyetini ve âdil yargılanma hakkını daraltan birey hukukunu idare karşısında zayıflatan son derece sakıncalı bir düzenleme şekli olarak belirmektedir taşören agm sh sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin ikinci fıkrasının bu bapta anayasaya aykırılıkları nedeniyle iptal gerekçeleri açıklamaya çalışılan c f h ve bentleri hükümleri bir bütün kül hâlinde değerlendirildiğinde özellikle ihâle turizm acele kamulaştırma özelleştirme çevre hukuku ve şehircilik hukuku ile ilgili konularda idarenin yürütmenin hukuka uymasının değil bilâkis hukukun idareye yürütmeye uydurulmasının öngörüldüğü âşikârdır i̇hale işlemlerinden acele kamulaştırma işlemlerinden özelleştirme yüksek kurulu kararlarından sayılı turizmi teşvik kanunu uyarınca yapılan satış tahsis ve kiralama işlemlerinden sayılı çevre kanunu uyarınca çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlardan sayılı afet riski altındaki alanların dönüştürülmesi hakkında kanun uyarınca alınan bakanlar kurulu kararlarından kaynaklanan işlemlerin diğer kanunlara göreesas sayısı karar sayısı tesis edilen idarî işlemlerden herhangi bir farkı bulunmamaktadır zirâ genellikle her idarî işlemin kamu düzeni ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgisi vardır bu itibarla idarî işlemler aleyhine idarî yargı mercîlerinde açılacak idarî davalarda da sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin birinci fıkrasında sayılan işlem ve kararlardan kaynaklansın ya da kaynaklanmasın anayasanın maddesinde ifadesini bulan hukuk devleti ilkesi maddesinde somutlaşan hak arama hürriyeti ile âdil yargılanma hakkı ve maddesinde hükme bağlanan idarenin her türlü işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ilkesi her uyuşmazlığın çözümünde gözetilmelidir âdil yargılanma hakkını düzenleyen anayasanın hak arama hürriyeti kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes meşrû vasıta ve | 4,103 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itiraz gerekçesi şöyledir dava konusu parselin tarihli tesbit tutanağının dayanağı olan sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik geçici maddesinin bendinde tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini kayıp etmiş yerlerden şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları orman sınırları dışına çıkartılmış sayılır bu yerler hakkında bu kanun hükümlerine göre işlem yapılır hükmü getirilmiştir her ne kadar kadastro tesbit tutanağında dava konusu taşınmaz orman sınırları dışarısına çıkartılmamış ise de kadastronun yapılış nedeni ve beyanlar hanesindeki şerh bu hükme göre düzenlenmiştir buna göre tarihinden evvel orman niteliğini kaybetmiş yerler hakkında sayılı orman kanununun değişik maddesinin bendi gereğince orman sınırı dışına çıkartma işleminin yapılmasına gerek yoktur bu gibi yerlerde belediye veya valinin istemi üzerine sayılı kanun hükümleri uygulanarak tesbiti yapılacaktır akbaz belediyesinde bu kanuna dayanarak yasa gereği orman sınırları dışına çıkmış sayılan akbaz zafer mahallesinde fıkranın son cümlesinde belirtilen bu yerler hakkında bu kanun hükümlerine göre işlem yapılır hükmüne göre aynı yasanın maddesinin bendine göre kadastro çalışmalarının yapılmasını istemiş ve yapılan çalışma sonucunda dava konusu parselin tesbit tutanağı düzenlenmiştir sayılı kadastro ve sayılı orman yasalarının ilgili hükümleri orman sınırlandırılması kesinleşmiş yerlerde ikinci bir kez kadastro yapılamayacağı ayrıca bir yerin orman sınırları dışarısına çıkartılmasının orman tahdit komisyonlarınca gerçekleştirileceği kuralını getirmiştir bu durum karşısında yapılan tesbit tutanağının yasal dayanağı sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik geçici maddesinin bendidir aksi takdirde akbaz belediyesinin kadastro tesbit çalışmaları istemesi söz konusu olamayacağı gibi yapılan kadastro çalışmalarında sayılı yasanın sayılı orman yasasının ilgili hükümleri gereğince yasaya aykırı olacağından davanın bu yasalara göre değerlendirilmesi gerekecektir dava konusu taşınmazın bulunduğu yer çevresi ile birlikte maddenin bendinde belirtilen şekilde tarihinden önce toplu olarak konutlaştığından bilim ve fen bakımından orman niteliğini kayıp ettiğinden i̇mar kanununun hükümlerinin uygulanması gerekecektir anayasamızın maddesi ormanların zaman aşımı ile mülk edinilemeyeceği ilkesini getirmiş olup bu husus anayasa mahkemesinin sayılı yasanın maddesinin iptaline ilişkin esas karar sayılı kararı ile de teyit edilmiştir kadastro yasasının maddesinin birinci fıkrasına göre yıllık zaman aşımına hak kazanmış olmasına rağmen ormanların özel mülkiyete konu olması yukarıda belirtilen karar ile anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmesine rağmen sayılı yasanın sayılı yasaya göre değişik maddesine göre tarihinden önce üzerinde toplu yapılaşma meydana gelmiş yerlerin orman niteliğini kayıp edeceği belirtilerek bu yerler hakkında i̇mar kanununun diğer hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiş olup bu hükümlere göre ise de bu tür yerler üzerine gecekondu yapan şahıslar devredebilecektir bu sebeple iptali istenilen yasa maddesi anayasaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasamızın maddesi orman köylüsünün korunması başlığını taşımakta olup bu maddeye göre tarihinden önce orman niteliğini tamamen kayıp etmiş yerlerin orman sınırları dışına çıkartılması orman köyü halkının kısmen veya tamamen yerleştirilmesi için devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsis edildiği ilkesi getirilmiştir i̇ptali istenilen sayılı yasanın değişik geçici maddesinin birinci fıkrasına göre ise tarihinden önce orman niteliğini kayıp etmiş yerler hakkında i̇mar kanununun diğer maddelerinin uygulanması gerekir ve i̇mar kanununda bu tür yerlerden belediyelerce yapılacak çalışmalar sonucunda zilliyetlerine tapu belgesi verileceğini düzenlemektedir ülkemizde özellikle büyük şehirlerdeki gecekondulaşmanın hazine arazileri üzerindeki etkileri kamuoyunun sürekli gündeminde iken i̇mar kanununun iptali istenilen maddelerine göre gecekondulaşma hazine arazilerinden sonra ormanlar üzerinde de ormanların daraltılması ve yok edilmesi sonucunu doğuracaktır orman kanununun maddesinde göre orman niteliğini kayıp etmiş yerler orman kadastro komisyonları tarafından belirlenerek orman sınırları dışına çıkarılarak hazine adına tescil edileceği hükmünü getirmiştir bu maddeye göre ormanlara orman niteliğini kayıp edip etmediğinin incelenmesi uzman orman kadastro komisyonları tarafından yapılacaktır i̇ptali istenilen maddeye göre ise de tarihinden önce üzerinde toplu konutlaşma meydana gelen ormanlar hiç bir denetime tabi olmaksızın orman sınırları dışına çıkartılmış sayılacaktır ve bu yerler hakkında yerel yönetimler ve uzman olmayan komisyonlar tarafından i̇mar kanununun diğer hükümleri uygulanacaktır milli varlık olarak kabul ettiğimiz ormanların bu şekilde hiç bir denetime tabi olmaksızın daraltılması ve yerel yönetimlerin tasarrufuna bırakılması anayasaya aykırı olduğu açıktır yukarıda açıklanan sebeplerle ve anayasa mahkemesinin sayılı karar tarihli kararında ve karara konu olan mahkeme gerekçesinde de belirtilen sebeplerle sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir | 659 |
esas sayısı karar sayısı gülhane askeri tıp fakültesi nöroloji anabilim dalında öğretim üyesi olarak görev yapan davacı vekili av tarafından müvekkiline ödenen üniversite ödeneğinin ve sağlık hizmetleri tazminatının kesilmesine ilişkin işlemin iptaline ve söz konusu tazminatların tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle mi̇lli̇ savunma bakanliğina karşı açılan davada dava konusu işleme dayanak teşkil eden sayılı yükseköğretim kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi ile üçüncü fıkrasının anayasaya aykırı olduğu iddiası ciddi bulunarak işin gereği görüşüldü anayasaya aykırılığı iddia edilen düzenleme sayılı kanun geçici madde ek md tabip diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme ödenmez bu madde hükmü gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyeleri hakkında da uygulanır ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmez şeklindedir anayasamızın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinde ise herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda bulundukları kurala bağlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir diğer taraftan anayasa mahkemesi kararlarında vurgulandığı üzere eşitlik ilkesinin amacı hukuksal durumları aynı olanların kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarım sağlamak ve kişilere kanun karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaz dava dosyasının incelenmesinden davanın gülhane askeri tıp fakültesi nöroloji anabilim dalında öğretim üyesi olarak görev yaptığı mesai saatleri dışında mesleğini özel bir sağlık kuruluşunda emg tetkikleri yaparak icra ettiği tarihine kadar almaktaesas sayısı karar sayısı olduğu üniversite ödeneği ve sağlık hizmetleri tazminatının aynı tarihten itibaren sayılı kanunun geçici maddesi uyarınca kesilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı yükseköğretim kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde tabip diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme ödenmeyeceği üçüncü fıkrasında ise bu madde hükmünün gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyeleri hakkında da uygulanacağı ve bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmeyeceği hükme bağlanmıştır dava konusu üniversite ödeneğinin ve sağlık hizmetleri tazminatının kesilmesi işleminin dayandığı olan sayılı yükseköğretim kanununun geçici maddesinde yer alan söz konusu düzenleme anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır zira hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri olan hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılmaktadır kanunlara güvenerek hayatını yönlendiren hukuki iş ve işlemlere girişen bireyin bu kanunların uygulanmasına devam edileceği yolunda oluşan beklentisinin mümkün olduğunca korunması hukuki güvenlik ilkesinin gereğidir belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir tam zamanlı çalışan öğretim üyelerinin mesai saatleri sonrası serbest olarak çalışabilecekleri yönünde mevzuatımızda bir engel olmadığından bu öğretim üyelerinin üniversite dışındaki serbest çalışmalarını planladıkları ekonomik ve sosyal hayatlarını bu koşulları öngörmek suretiyle belirledikleri açıktır tam zamanlı çalışan ve mesai saatleri dışında serbest çalışmak suretiyle hayatlarını planlayan öğretim üyelerine çalıştıkları kurum tarafından üniversite ödeneği sağlık hizmetleri tazminatı adı altında ödenen maddi hakların devam edeceğine dair oluşan beklenti ve kanaat nedeniyle planladıkları faaliyet ve çalışmaları ile bunlar gereğince yaratılan hukuki durumlarım dava konusu kurallar gereğince ya sadece kurumda çalışmaya devam edilmesi ya da kurum dışında çalışılması halinde hak etmiş oldukları maddi haklardan mahrum kalmak zorunda bırakılacak şeklinde uygulanmasının hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilmektedir öte yandan sayılı yükseköğretim kanununun geçici maddesinde yer alan dava konusu düzenleme anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır zira anayasanın kanun önünde eşitlik başlığı altında düzenlenen maddesine göre devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar bahse konu düzenlemeyle aynı kurumda tam zamanlı olarak çalışan ve aynı işi yapan öğretim üyeleri arasında mesai saatleri dışında mesleklerini serbest olarak icra eden ve etmeyenler olarak farklı statüler yaratılmıştır somut olayda serbest çalışan davacı ile diğer öğretim üyeleri tamamen aynı mesai saatlerine ve aynı çalışma süresine tabi olduğu ve aynı görev ve sorumlulukları taşıdığı halde davacıya salt mesai sonrasında serbest çalışıyor olması nedeniyle sağlık tazminatı ve üniversite ödeneği ödenmemektedir yani tam zamanlı olarak tüm mesaisini kurumda harcadığı halde sırf mesai saatleri dışında ayrıcaesas sayısı karar sayısı mesleğini icra ettiği için farklı bir değerlendirmeye tabi tutularak kendisi ile aynı işi yapan ve aynı sorumluluklara sahip diğer öğretim üyelerine ödenen üniversite ödeneği ve sağlık hizmetleri tazminatı ödenmeyerek aylık ücretinde haksız bir kayba yol açılmaktadır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı yükseköğretim kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan tabip diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan öğretim üyelerinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla mesai saatleri dışında serbest meslek faaliyetinde bulunmakta veya özel sağlık kuruluşlarında çalışmakta olanlara bu faaliyetlerini sona erdirinceye kadar üniversite ödeneği ve ek ödeme ödenmez hükmü ile fıkrasında yer alan bu madde hükmü gülhane askeri tıp akademisi öğretim üyeleri hakkında da uygulanır ancak bu öğretim üyelerine üniversite ödeneği ile sağlık hizmetleri tazminatı ödenmez hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu hükümlerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oy birliğiyle karar verildi | 1,043 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçesi̇ sayılı kanunun birinci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun üncü maddesinin i̇kinci fıkrasının bendinin sonuna eklediği ve i̇darenin hak alacak ve borçları hakkında karar vermek i̇baresinin anayasaya aykırılığı özelleştirme yüksek kurulunun görevlerini belirleyen sayılı kanunun üncü maddesinin bendine eklenen ibare ile özelleştirme yüksek kuruluna i̇darenin hak alacak ve borçları hakkında karar verme görevi verilmiştir hükümet kanun tasarısında yaşanan ekonomik kriz nedeniyle alacaklıların ihtiyati tedbir kararı aldıklarını alacakların tahsilinin güçleştiğini alacakların tahsilini hızlandırmak amacıyla özelleştirme yüksek kuruluna i̇darenin hak alacak ve borçlarına ilişkin karar alma yetkisi verildiğini ileri sürmüştür özelleştirme yüksek kurulunun görevleri arasına bu hükmün ilavesiyle kurula özelleştirme ihaleleri sonrasında ihale şartlarını değiştirme yetkisi verilmiş olmaktadır kurumun hak alacak ve borçları hakkında karar vermek kesinleşmiş ihalelerle ilgili uyuşmazlıklar ortaya çıktığında uygulanan ihale usul ve esasları dışındaki süreçleri devreye sokarak kararlar alabilme ve belirli süreçlerin sonunda uyuşmazlıklar çözülemediğinde tarafların yargı yoluna başvurmasını engelleme anlamına gelmektedir kurula tanınan bu yetki özelleştirme ihalelerinde daha da önem kazanan rekabet ortamını tamamen ortadan kaldırıcı nitelikte bir yetkidir kurulun vereceği kararlarla ilgili farklı beklentilerin istekliler arasında haksız rekabet oluşturacağı şüphesizdir kurula tanınan bu yetkinin sınırları belirsizdir anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği gibi yürütme organına asli genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz ve takdir yetkisinin çok geniş olarak kullanılmasına yol açabilecek düzenleme yetkisi verilemez bunun nedeni böyle bir yetkilendirmenin yürütmeye yasama yetkisinin devredilmesi anlamına gelmesi ve böyle bir yetki devrine anayasanın inci maddesinin imkan tanımamasıdır yürütmeye devredilen yetkinin anayasaya uygun sayılabilmesi için yasada temel esaslar belirlenerek bir çerçeve çizilmesi yürütme organına da bunun içinde kalan konuların düzenlenmesinin bırakılması gerekmektedir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir yetki devrinin yasayla yapılmış olması da yasayla düzenleme anlamına gelmez anayasanın inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir biçiminde tanımlanan idarenin kanuniliği ilkesi de biresas sayısı karar sayısı konuda yapılacak düzenlemenin yasama yetkisinin devrine yol açmayacak belirginlikte olmasını gerektirir oysa dava konusu sayılı kanunun inci maddesinin sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinin sonuna eklediği ibareyle hak alacak ve borçlarla ilgili hangi konularda ne tür kararlar alınacağına dair örneğin idarenin yararına olmak üzere gibi hiçbir ölçüt ve koşul getirilmemiştir bu durumda özelleştirme yüksek kurulu borç alacak ve haklar konusunda herhangi bir sınırlamaya bağlı olmaksızın karar verebilecektir i̇dareye tanınan bu geniş yetkinin açık bir yetki devri oluşturduğunda duraksamaya yer yoktur anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve yasalarda bulunduğu nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu ncı maddesinde kayıtsız şartsız milletin olan egemenlik hakkının anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili kılınan organlar eliyle kullanılacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisinin ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği uncu maddesinde de yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı kurala bağlanmıştır böylece egemenliğin kullanılmasında yetkili organlar belirlenmiş ve kuvvetler ayrımı anayasanın temel ilkelerinden biri olarak kabul edilmiştir özelleştirme yüksek kuruluna tanınan bu yetki anayasanın kuvvetler ayrımı ilkesine de aykırıdır özelleştirme yüksek kurulunun kullanılacağı bu yetki yasamanın yürütmeye verdiği sınırlayıcı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetki olmadığı gibi hak arama özgürlüğünü de ortadan kısıtlayıcı nitelikte bir yetkidir anayasanın ncı maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hak arama özgürlüğünün en önemli öğesini oluşturan iddia ve savunma haklarını kısıtlayacak bu hakların eksiksiz kullanılmasını engelleyecek hükümler anayasaya aykırıdır hak arama özgürlüğü kişiler için olduğu kadar kamu tüzel kişileri için de söz konusudur kurula tanınan bu yetkinin kişilerin olduğu kadar kurumun hak arama özgürlüğünü de kısıtladığı çok açıktır anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettiresas sayısı karar sayısı anayasaya aykırı bir hükmün anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da düşünülemez bu yüzden söz konusu düzenleme anayasanın inci maddesine de aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinin sonuna eklediği i̇darenin hak alacak ve borçları hakkında karar vermek ibaresi anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafındaki kuvvetler ayrımı ilkesine nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ncı maddesindeki egemenlik hakkının anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili kılınan organlar eliyle kullanılacağı kuralına nci maddesindeki yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına inci maddesindeki idarenin kanuniliği ilkesine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine ve ncı maddesindeki hak arama hürriyetine aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin i̇kinci fıkrasının birinci ve i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı söz konusu maddenin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinde sayılı kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvele tabi personelle ilgili özel bir düzenleme yer aldığından birinci ve ikinci cümlelerdeki düzenleme esas olarak sayılı kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvele tabi personeli ilgilendirmektedir bu düzenleme çerçevesinde önceki kurumunda kazanılmış hak aylık derecesi üncü derecenin inci kademesi olan bir nci müdür veya şef üncü dereceli unvansız düz bir memur kadrosuna atanabilecektir birinci ve ikinci cümlelerde yer alan hükümlerle devlet personel başkanlığına personelin nakledileceği kadroların tespiti konusunda kapsamı sınırları koşulları belirlenmeden mutlak bir yetki verilmektedir kanunla getirilen tek koşul teklif edilen kadronun kazanılmış hak aylık derecesinden aşağı olmaması koşuludur oysa ataması yapılacak memurun statüsü ve görev unvanı kazanılmış hak aylığı kadar önemlidir söz konusu düzenlemeyle personelin nakledileceği kadronun saptanmasında devlet personel başkanlığına yasama organınca kullanılması gereken bir yetki verilmiştir oysa anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır anayasanın başlangıcının dördüncü paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve yasalarda bulunduğu ncı maddesinde kayıtsız şartsız milletin olan egemenlik hakkının anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili kılınan organlar eliyle kullanılacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisinin ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği yazılıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir yasama organı kanunla düzenleme yaparken anayasanın inci maddesi gereğince anayasanın diğer hükümlerine de uygun hareket etmek zorundadır sonuç olarak yukarıda belirtilen nedenlerle sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlesi anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafındaki kuvvetler ayrımı ilkesine nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ncı maddesindeki egemenlik hakkının anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili kılınan organlar eliyle kullanılacağı kuralına nci maddesindeki yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinde olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralına inci maddesindeki idarenin kanuniliği ilkesine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine ve yasa ile düzenlenmesi gereken fakat yasa ile düzenlenmemiş bir konuda devlet personel başkanlığına mutlak bir belirleme yetkisi verdiği için anayasanın inci maddesine aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin i̇kinci fıkrasının üçüncü cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun ncı maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinde değişiklik yapılmış olup yeni düzenleme bu personelden sayılı kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetveldeki kadrolarda istihdam edilmekte olanlar ile burada sayılan unvanlarla çalışan diğer statülerdeki personelin atama teklifleri araştırmacı unvanlı kadrolara yapılır şeklindedir bu düzenlemeye göre sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetvelde yer alan genel müdür genel müdür yardımcısı teftiş kurulu başkanı kurul başkanı daire başkanı müessese müdürü bölge müdürü fabrika müdürü i̇şletme müdürü şube müdürü müfettiş müfettiş yardımcısı bölge müdür yardımcısı ve şube müdür yardımcılarının atama teklifleri araştırmacı unvanlı kadrolara yapılacaktır kanun değişikliğinden önceki düzenleme bu bilgilerin devlet personel başkanlığına bildirilmesinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde bu başkanlığın teklifi üzerine ilgili personel kamu kurum ve kuruluşlarında durumlarına uygun boş kadro ve pozisyonlara atanırlar şeklinde idi görüldüğü üzere kanunun eski hali personelin durumlarına uygun kadrolara atanmasını gerekli kılarken yeni düzenleme farklı düzeydeki görevlilerin tümünün araştırmacı kadrosuna atanmasını öngörmektedir sayılı kanunun yayımı tarihinden itibaren aynı kurumda aynı unvanla çalışan personelden ataması sayılı kanundan önce yapılanların unvan ve statülerine uygunesas sayısı karar sayısı kadrolarda görevlendirilmesi yasal bir zorunluluk idi oysa ataması sayılı kanundan sonra yapılanlar unvan ve statülerini kaybederek görevlendirileceklerdir sayılı khk eki sayılı cetvelde yer alan personelin görev unvanları ile araştırmacı kadro görev unvanı arasında hiçbir benzerlik olmadığı gibi bu kadrolarla araştırmacı kadrosu arasında ek gösterge ve tazminat oranları bakımından da büyük farklılıklar vardır sayılı kanunda araştırmacı unvanlı kadroyla ilgili net bir tanımlama olmamasına karşın araştırmacı kadrosunun müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür genel müdür yardımcısı daire başkanı bölge müdürü bölge müdür yardımcısı şube müdürü şef gibi hiyerarşik kademe ve birimlerle ilgisinin olmadığı ve müfettişlik mesleği gibi bir kariyer meslek olmadığı konusunda hiçbir şüphe yoktur sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunda gösterilen hiyerarşik kademe ve birimler arasında araştırmacı unvanı yoktur öte yandan sayılı kanunun ek göstergeleri düzenleyen üncü maddesinde inci derecedeki müfettişlerin ek göstergesi olarak belirlenmiştir yine aynı maddede inci derecedeki banka şube müdürlerinin ek göstergesi olarak daire başkanlarının ek göstergesi olarak belirlenmiştir buna karşılık inci derecede araştırmacı kadrosunda görev yapanların ek göstergesi genel i̇dari hizmetler sınıfında olup da cetvelde sayılanların dışında kalanlar gibi olup dür benzer şekilde sayılı kanun hükmünde kararnamenin eki sayılı cetveldeki kadrolarda istihdam edilmekte olan personelin özel hizmet tazminatları ile araştırmacı kadrosunda görev yapanların özel hizmet tazminatları arasında da farklılıklar vardır örneğin daire başkanının özel hizmet tazminatı oranı iken araştırmacının özel hizmet tazminatı oranı dır bu farklılıklar nedeniyle sayılı kanunla değiştirilen söz konusu nci maddenin beşinci ve altıncı fıkrasında yapılan düzenlemeyle araştırmacı kadrosuna atananların eski görev aylıkları ile yeni görev aylıkları arasındaki fark kapanana kadar aradaki farkın tazminat olarak ödenmesi ancak fark ödemesine ilişkin tazminat ödemesinin yıl ile sınırlandırılması hükme bağlanmıştır anayasanın inci maddesi uyarınca memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasama organı kanunla düzenleme yaparken anayasanın inci maddesi gereğince anayasanın diğer hükümlerine de uygun hareket etmek zorundadır her şeyden önce yasa ile yapılan düzenlemelerde anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine hukuk devleti ilkesine uygun hareket edilmesi ve ilgililerin kazanılmış haklarına dokunulmaması gerekir kazanılmış hakların korunması hukuk devleti ilkesinin gereğidir hukuk devletinde bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması önemli ve temel bir ilkedir anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devletesas sayısı karar sayısı düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurdur kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir anayasanın uncu maddesinde öngörülen kanun önündeki eşitlik ilkesi yasama ve yürütmenin yetkilerini kullanırken uymak zorunda oldukları anayasa ve temel hukuk ilkelerinin en önde gelenlerindendir yasama ve yürütme idare edilenler yönünden hak yaratırken ve külfet getirirken bu ilkeye uygun davranmakla yükümlüdürler anayasanın uncu maddesi devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar şeklindeki amir hükmü ile bu hususu net olarak ifade etmektedir anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine göre kanunların uygulanmasında dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmeyecek ve bu nedenlerle eşitsizliğe yol açılmayacaktır birbirlerinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi ile hukukî statüleri kanunla oluşturulan ve bu statü kurallarına güvenerek geleceklerini tasarlayan kamu görevlilerinin kazanılmış hakları ve hukuk devletinin sağlamak istediği huzurlu ve istikrarlı bir ortamın sonucu olarak ortaya çıkan devlete güven ilkesi zedelenmiştir örneğin kamu bankalarında çalışan personel sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce kamu bankalarının yeniden yapılandırılarak özelleştirilmesini öngören kanun gereği özel hukuk hükümlerine göre çalışmayı kabul edip bankada kalma veya bunu kabul etmeyip başka bir kuruma nakledilme konusunda kararını verirken mevcut yasal düzenlemeleri dikkate almıştır başka bir deyişle sayılı yasanın nci maddesi gereği durumuna uygun boş kadro ve pozisyonlara atanacağı beklentisiyle karar vermiştir yani bu personel karar verirken yasalara ve hukuka güvenmiştir yürürlükteki bir kanuna göre gelecek hakkındaki kararını veren ve hak sahibi olan kişiler haklarını ilerde çıkacak bir kanunla kaybedecekleri kuşkusu içinde yaşarlarsa ne hukuksal güvenceden ne de hukuka ve devlete güvenden söz edilemez oysa anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi hukuk devletinin en önemli unsurlarından biri de güvenilir olmasıdıresas sayısı karar sayısı bu personelden müfettiş sıfatını taşıyanların mağduriyeti kanun önünde eşitlik hukuk devleti ilkesine uygunluk ve kazanılmış hakların korunması ilkeleri bakımından daha da belirgindir bilindiği gibi müfettişlik mesleği gerekli öğrenim şartını taşıyan ve mesleğe müfettiş yardımcılığı sınavı ile girebilen kimselerin uzun bir yetiştirme döneminden sonra yeterlik sınavı ile kazanabildikleri kariyer bir meslektir bizim idari sistemimizde müfettişlerin isteği dışında idari görevlere atanamayacakları yönetmeliklerle güvence altına alınmıştır bu konuyla ilgili çok sayıda yargı kararı yönetmelik ve genelge vardır sayılı kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte ataması yapılmış olan müfettişlerin kazanılmış hakları korunurken atama işlemleri tamamlanmayan müfettişler kazanılmış hakları dikkate alınmadan görev yetki ve sorumluluğu açıkça belli olmayan araştırmacı unvanlı pasif görevlere atanacaklardır daha açıkçası bir şekilde atama işlemini tamamlattıranlar hiçbir kayba uğramazken iyi niyetle kanunların uygulanmasını bekleyenler zarara uğratılmıştır sayılı kanun yürürlüğe girdiğinde aynı durumda olan müfettişlerden bir bölümünün ataması yapılmış bir bölümünün ataması yapılmamıştır ataması yapılmayanlar söz konusu kanuna göre hiçbir kusurları olmadığı halde pasif görevlere atanacaklardır bu durum anayasanın uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine ve inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır kanun önünde eşitlik ilkesine ve kazanılmış hakların korunmaması nedeniyle hukuk devleti ilkesine aykırılık müfettişler dışındaki diğer üst düzey kamu görevlileri için de söz konusudur bu görevlilerin çoğu özverili çalışmaları ve belli mesleki kariyerleri nedeniyle bu kadrolara atanmışlardır bunların birikimlerinin çalışma ve çabalarının ürünü olan unvanları bir kalemde ellerinden alınmakta gelecekteki yükselme şansları yok edilmektedir özelleştirilen kurumlarda görev yapanlara böyle bir fatura çıkarılması anayasanın sosyal hukuk devleti niteliği ile bağdaşmaz yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesi anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesindeki ikinci fıkra uyarınca atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak üzere üç yıl süre ile ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesindeki ikinci fıkra uyarınca atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak üzere üç yıl süre ile ibaresiyle başka kamu kurumlarına nakledilen personelin eski kadrolarına ait haklarının üç yıl süre ile sınırlı olmak üzere saklı tutulması öngörülmektedir sayılı kanun ile değişiklik yapılmadan önce yürürlükte olan hükümlere göre bu personelin hakları şahıslarına bağlı olarak atandıkları görevlerde kaldıkları sürece saklı tutulmakta idiesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun bu düzenlemesine göre sayılı kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvelde belirtilen personelin eski kadrolarına ait aylık ek gösterge zam özel hizmet tazminatı makam tazminatı temsil tazminatı ve görev tazminatı gibi hakları atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak üzere üç yıl süre ile şahıslarına bağlı olarak saklı tutulacak üç yıl sonra ise araştırmacı kadrosunun hakları geçerli olacaktır anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlarındandır kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez cumhuriyetin nitelikleri arasında yer alan hukuk devleti bütün işlem ve eylemlerinin hukuk kurallarına uygunluğunu başlıca geçerlik koşulu sayan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurmayı amaçlayan ve bunu geliştirerek sürdüren hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan insan haklarına saygı duyarak bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren anayasa ve hukuk kurallarına bağlılığa özen gösteren yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da uymak zorunda olduğu temel hukuk ilkeleri ile anayasanın bulunduğu bilinci olan devlettir sayılı kanunun ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesindeki ikinci fıkra uyarınca atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak üzere üç yıl süre ile ibaresi kazanılmış hakların korunmasına süre sınırlaması getirdiğinden anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın bağlayıcılığı ilkesini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşmayacağı da açıktır yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu ibarenin iptali gerekir sayılı kanunun geçici madde inin anayasaya aykırılığı geçici inci madde hükmü uyarınca bu kanunun yürürlük tarihinden önce sayılı kanunun nci maddesine göre devlet personel başkanlığınca atama teklifi yapılmış olmakla birlikte kurum ve kuruluşlarca tekemmül ettirilemeyen atama işlemleri hakkında sayılı kanunun bu kanunla değiştirilen nci maddesi hükümleri uygulanacaktır bir başka ifadeyle sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce atama teklifi yapılmış olanlardan işlemleri henüz tamamlanmayanlar da durumlarına uygun kadrolara değil araştırmacı unvanlı kadrolara atanacaklardır sayılı kanunla değiştirilmeden önce sayılı kanunun nci maddesi uyarınca kurumlar en geç kırkbeş gün içerisinde devlet personel başkanlığının teklifi üzerine ilgili personeli kamu kurum ve kuruluşlarında durumlarına uygun boş kadro ve pozisyonlara atamakla yükümlü idi uygulamada devlet personel başkanlığının atama teklifini yaptığı ancak bazı kurumların azami süre içinde bazı atama işlemini tamamlama yükümlülüğünü yerineesas sayısı karar sayısı getirmediği bilinmektedir bu konu hem basında yer almış hem de yasanın parlamentoda görüşülmesi sırasında dile getirilmiştir bir haktan yararlanmış olma kazanılmış hakkın ortaya çıkması için önemlidir danıştaya göre elde edilmiş bir hakkın bulunduğunun kabul edilebilmesi için objektif bir hukuksal kuralın kişi hakkında uygulanması veya kendiliğinden uygulanacak hale gelmesi gerekmektedir sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihte atama işlemleri tamamlanmayanlar bakımından farklı statüler olduğu görülecektir henüz hiç atama teklifi yapılmayanlar atama teklifi yapılan ancak süresi içinde atama işlemleri tamamlanmayanlar atama teklifi yapılan ve süresi geçtiği halde ataması yapılmayanlar vardır bu farklı statüler içinde durumlarına uygun kadrolara atama teklifi yapılan kişilerin bir bölümünün bu kadrolara atanmaları kendiliğinden uygulanacak hale geldiği halde kurumların iyi niyetli olmayan ve yasaya aykırı uygulamaları nedeniyle atamaları gerçekleşmemiştir yasal düzenleme yapılırken bütün bu farklı statüler dikkate alınmamıştır dikkate alınmadığı için de bu statüler arasında kazanılmış haklar bakımından farklılıklar olup olmadığı değerlendirilmemiştir anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlarındandır kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine göre kanunların uygulanmasında birbirlerinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması olanaksızdır aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez sayılı kanun yürürlüğe girdiğinde aynı durumda olan kamu görevlilerinden bir bölümünün ataması yapılmış bir bölümünün ataması yapılmamıştır ataması yapılmayanlar hiçbir kusurları olmadığı halde pasif görevlere atanacaklardır bu durum anayasanın uncu maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine ve nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı bazı kanunlarda ve milli piyango i̇daresi genel müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun geçici inci maddesi anayasanın uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırı olup iptali gerekir sayılı kanunun geçici madde sinin birinci cümlesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı geçici madde ile getirilen düzenlemeye göre bu kanunun yayımı tarihinden önce tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi gereğince şahsa bağlı hakları saklı tutulan ve halen bu haktan yararlanan personelin şahsa bağlı hakları bu kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıl sonra sona erer geçici madde ile sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce eski hükümlere göre başka kurumlara nakli yapılan ve eski kadrolarına ait şahsa bağlı hakları saklı tutulan personelin bu haktan yararlanmasına da kanunun yayımı tarihinden itibaren üç yıllık bir süre getirilmiştir sayılı kanunun geçici madde sinin birinci cümlesi ile getirilen düzenleme geriye yönelik atama işlemlerini kapsamaktadır eski kadrolarına ait kazanılmış haklarını atandıkları yeni görevde kaldıkları sürece almaya olanak veren eski hükümlere göre atama işlemleri tamamlanmış personeli de üç yıllık süre sınırlamasına tabi tutmak kazanılmış hakların korunması kanunların geriye yürümezliği ve dolayısıyla anayasanın hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz hukukun temelinde kanunların geriye yürümemesi ilkesi vardır her olay hangi kanun zamanında cereyan etmişse zamanki hükümlere tâbi olacaktır bu hukukun temel ilkelerinden biridir kanunların geriye yürümezliği ilkesi hukuk istikrarı ve kazanılmış hakların korunması amacını güden bir ilkedir kanunların geriye yürüyememesi geriye dönük sonuç doğurmaması hukuk devletinin gereği bulunan kazanılmış haklara saygıyı sağlamaktadır anayasada yer alan hukuk devleti ilkesi anayasanın temel ilkelerinden biridir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvenliği sağlayan adaletli bir hukuk sistemine dayanan devlet düzeninin adıdır hukuka güvenin kamu düzeninin ve istikrarın korunması da kazanılmış hakların korunması ilkesine bağlılık ile mümkündür kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlarındandır kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerini ifade eden anayasanın inci maddesi ile bağdaşması da beklenemez yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun geçici madde sinin birinci cümlesi anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine açıkça aykırı olup iptali gerekir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasaya açıkça aykırı olan sayılı kanunun birinci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinin sonuna eklediği ve i̇darenin hak alacak ve borçları hakkında karar vermek ibaresinin ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlesinin ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin ncı maddesinin değiştirdiği sayılıesas sayısı karar sayısı kanunun nci maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesindeki ikinci fıkra uyarınca atandıkları tarihi izleyen aybaşından geçerli olmak üzere üç yıl süre ile ibaresinin geçici madde inin geçici madde sinin birinci cümlesinin uygulanmasından sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğacaktır bu tür durum ve zararların önlenebilmesi için söz konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı bazı kanunlarda ve milli piyango i̇daresi genel müdürlüğü kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılması hakkında kanunun a birinci maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinin sonuna eklediği ve i̇darenin hak alacak ve borçları hakkında karar vermek ibaresinin anayasanın başlangıcının dördüncü paragrafı ile ve ncı maddelerine ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin birinci ve ikinci cümlesinin anayasanın başlangıcının dördüncü paragrafı ile ve inci maddelerine ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü cümlesinin anayasanın ve inci maddelerine ncı maddesinin değiştirdiği sayılı kanunun nci maddesinin altıncı fıkrasını | 4,060 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesinde sayılı yasanın maddesinde kastı veya suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ve sürekli iş göremezlik geliri verilmez sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımları yapılır denilmektedir maddede kastı sonucunda veya suç sayılır bir davranış yüzünden iş kazasına uğramaktan veya meslek hastalığına tutulmaktan söz edilmektedir yani kasıt eyleme yönelik olacak işçi kendisini yaralamak için böyle bir eyleme girecek veya suç işleyecektir suç denilince yalnız kasıtlı suçlar değil taksirli suçlar da söz konusu olmaktadır bu durumda taksirli suçta yüzde yüz kusurlu görülen işçiye olay iş kazası olsa da geçici iş göremezlik ve sürekli iş göremezlik geliri verilemeyecektir olayımızda olduğu gibi iki bacağını kaybeden bir işçi ve işçinin eşi çocukları onun bakımına muhtaç anası ve babası da geçimini sağlayamayacak ve açlığa mahkûm edilebilecektir oysa anayasanın başlangıç kısmının sekizinci fıkrasındaki sosyal adalet gereklerince yararlanması ve anayasanın maddesindeki devletin sosyal bir hukuk devleti olduğu ilkesine maddesindeki devletin temel amaç ve görevleri içinde yer alan kişinin temel hak ve hürriyetlerinin sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlama görevine davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasanın maddesindeki devletin ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli önlemlerin alınmasına ve teşkilâtının kurulmasına ilişkin açıklığa maddesindeki herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri almasının ve bu yönde teşkilât kurması gereğine maddenin ikinci fıkrasındaki devletin sakatların korunmalarını ve toplum yaşamına uyumlarını sağlayacak önlemleri alması için öngördüğü buyurucu kurala sayılı yasanın maddesinin tamamı aykırıdır sosyal sigortalar kurumu esprisi itibariyle bir güvenlik kuruluşudur ve üstelik işçiler yönünden bir güvenlik kuruluşudur i̇şçinin bu kuruluş içinde haklarının ve durumunun düzenlenmesi gerekir bu düzenleme yapılırken sayılı yasanın maddesi anayasanın yukarıdaki hükümleri düşünülmeden düzenlenmiştir anayasanın başlıca ayırıcı niteliği öngördüğü devletin sosyal bir hukuk devleti olmasıdır devlet kendi kusuru ile de olsa suç sayılır bir eylemi sonucunda malûl kalan bir kimseyi sosyal güvenlikten yoksun bırakamaz ve hele olayda hiçbir ilgisi bulunmayan eşini çocuklarını annesini ve babasını yakınlarını yani tüm ailesini böyle bir güvenceden yoksun bırakamaz i̇lgili sayılı yasanın maddesinde belirtilen durumda bulunan bir işçiyi ve ailesini bir tür cezalandırmaktadır esasen suç işleyen her kişi bir ceza yaptırımı ile zaten karşılaşmaktadır ayrıca maddedeki gibi ek bir ceza ile hem de sosyal bir ceza ile tecziye edilmesi anayasaya aykırıdır yerleşmiş yargıtay i̇çtihatlarına göre bir iş kazasından yüzde yaz kusurlu bulunan işçide kastı olmasa da veya suç sayılan bir eylem işlemese de sosyal sigortalar yasasının maddesi kapsamında düşünülmektedir bu durum karşısında hiç olmazsa taksirli suçlarda durumun ayrık tutulması gerekir eğer illâ bir ayrım yapılmak gerekiyorsa iş kazasına uğrayan işçinin sosyal sigortalar yasasının maddesinde bir değişiklik yapılarak asgarî yaşam ve geçim koşullarına uygun olarak kurumca gelir bağlanması düzenlenebilir her ne kadar diğer sosyal güvenlik kurum ve kuruluşları aracılığı ile başka düzenlemeler yapılabileceği ileri sürülebilir ise de işçiye en yakın güvenlik kuruluşu sosyal sigortalaresas sayısı karar sayısı kurumudur dolayısıyla sosyal sigortalar yasası yani sayılı yasasıdır bu yasa içinde yer alan madde yukarıda belirtilen nedenlerle yine yukarıda belirtilen anayasanın başlangıç bölümünün sekizinci fıkrası maddesi maddesi maddesi ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali gerektiği konusunda davacı vekilinin istemi ciddî bulunduğundan ve mahkememizce de aynı hususlar tesbit edildiğinden iptal istemi ile dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır denilmektedir | 553 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davamızda uygulanması gereken sayılı yasanın maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptali gerekmektedir zira iptali talep edilen sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasında bağışlanmaz kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan meslek hastalığına tutulan veya hastalanan sigortalıya verilecek işgöremezlik ödeneği veya sürekli işgöremezlik geliri bu kusurun derecesine göre kurumca yarısına kadar eksiltilebilir denmekte ikinci fıkrasında ise hangi hâllerin bağışlanmaz kusur olarak nazara alınması gerektiği belirtilmektedir davaya konu olan olayda davacının işyerinde çalışmakta iken tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralandığı ve kurumca kendisine tl masraf yapıldığı tl geçici işgöremezlik ödeneği verildiği ve kurumun bunun tahsili için işveren hakkında mahkememizde açılan sayılı dosyada yapılan yargılama sonunda davacının oranında kusurlu bulunduğu ve kurum zararının davalı işverenden kusuru oranında tahsiline karar verildiği ve kesinleştiği anlaşılmaktadır davalı kurum davacıdan bu olay nedeni ile kendisine yapılan yardımların maddeye göre sini talep etmektedir bu husus anayasanın öncelikle maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesine aykırıdır sosyal devlet çalışan sigortalı kişiden iş kazaları için prim tahsil etmektedir bu primlerin gayesi ilerde doğabilecek bu tür kazalara karşı işçiyi korumak ve onun sağlığına kavuşması için gerekli önlemleri almak ve yatırımları yapmaktır buna rağmen işçiden kazaya uğradıktan sonra senin bağışlanmaz kusurun var ben senden ödediğim gelirlerin bir kısmım alırım demek sosyal devlet ilkesine aykırıdır bu nedenle maddenin iptali gerekmektedir hüküm anayasanın maddesine de aykırı bulunmaktadır zira bu madde devlete kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlama görevini vermiştir çalışan işçinin geçirdiği kaza sonrası bağışlanmaz kusuru var diye gelirlerinin bir kısmını geri almak anayasanın bu maddesine de aykırılık teşkil etmektedir bu madde hükmü anayasanın maddesine de aykırıdır zira bu maddede herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu belirlenmiştir sosyal güvenlik hakkı devlet tarafından bu maddede koruma altına alınmıştır bu haliyle bağışlanmaz kusuru var diye kişinin sosyal güvenlik hakkını kısıtlanması açıkça maddeye aykırılık teşkil etmektedir tüm bu gerekçeler yanında sayılı yasanın maddesinin iptalini gerektiren esas neden yine sayılı yasanın maddesindeki suç sayılır bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya sürekli işgöremezlik geliri verilmemesi hükmünün anayasa mahkemesinin tarihli sayılı kararı ile iptal edilmiş bulunmasıdır yine anayasa mahkemesi tarih k sayılı kararında da sayılı yasanın maddesindeki suç sayılan taksirli bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneğinin verilmemesi hükmünü anayasanın belirtilen maddelerine aykırı bularak iptal etmiştiresas sayısı karar sayısı son olarak da yine anayasa mahkemesi tarih sayılı kararı ile aynı maddedeki hastalanan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği verilemeyeceğine dair hükmü iptal etmiştir görülüyor ki anayasa mahkemesi taksirli de olsa kusuru ile kazaya uğrayan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği sürekli işgöremezlik ödeneği ve hastalanan sigortalıya geçici işgöremezlik ödeneği verilmemesi yönündeki hükümleri iptal etmiş bulunduğuna göre bağışlanmaz kusura yüzünden sigortalıya bağlanan gelirler ile geçici işgöremezlik ödeneklerinin talep edilmesi yönündeki bu hükmün de iptalini gerektirmektedir zira daha ağır şartlara ve kusuru dayanan hükümlerin anayasaya aykırı bulunmuş olması daha hafif olan sayılı yasanın maddesindeki bağışlanmaz kusura dayanan bu hükmün de iptalini gerektirmektedir | 492 |
esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşüncesi ile bu maddenin iptali için itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvuru yapılmasına ve bekletici mesele yapılmasına karar verildi | 35 |
esas sayısı karar sayısı anayasanın son maddesi mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile kendi aralarında cumhurbaşkanının izni ile birlik kurmaları görevleri yetkileri maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir bu idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır şeklindedir sayılı veteriner hizmetleri bitki sağlığı gıda ve yem kanunu yasasının maddesinin ek cümlesinde ise bu esaslara uygunluk bakımından belediye veya il özel idarelerinin sorumluluğunda bulunan içme sularının türkiye halk sağlığı kurumu tarafından yapılacak veya yaptırılacak her türlü tetkik ve tahlil bedelleri ilgili belediye veya il özel idare since karşılanır belediyelerce ödenecek tetkik ve tahlil bedelleri sağlık bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına belediyelerce tahakkuk ettirilecek su kullanım bedellerinden mahsup edilir düzenlemesi bulunmaktadır tarafların duruşmalardaki yazılı ve sözlü beyanlarında davamıza konu fatura bedellerinin davalı il özel idaresinin talebi dışında gerçekleştirilip yukarıdaki kanun maddesindeki düzenlemeye istinaden davalı il özel idaresinden tahsilinin talep edilmiş olduğu ve değeri milyonla ifade edilen başka faturalar için de dava açma hazırlığında olunduğu anlaşılmakla davalı vekilinin somut norm denetimi yoluna gidilmesi talebi mahkememizce hukuka uygun bulunmuştur zira son maddesinde idarelere görevleri ile orantılı gelir kaynaklarının sağlanacağı belirtilmiş olduğu halde davalı il özel idaresine herhangi bir kaynak sağlanmadan davacı kurumun da sorumluluk görevinde olan halk sağlığı konusundaki su analiz ücretlerinin il özel idaresinin bilgisi ve talebi dışında tek taraflı olarak davacı tarafça yapılan su analiz ücretlerinin talep edilebilmesini sağlayan söz konusu kanun maddesinin mahkememizce anayasaya aykırı olacağı değerlendirilmiştir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin ek cümlesinde yer alan hükmün anayasanın son maddesine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur | 261 |
esas sayısı karar sayısı kocaeli ptt başmüdürlüğü dilovası merkez ptt müdürlüğü dağıtıcısı olarak görev yapmakta olan davacı tarafından hakkında verilen ay hapis cezasının kesinleşmesi üzerine işe giriş koşullarını kaybettiği ileri sürülerek sözleşmesinin feshine ilişkin tarihli ve toplantı no sayılı işlemin iptali istemiyle posta ve telgraf teşkilatı anonim şirketine karşı açılan dava sonucunda kocaeli i̇dare mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı ile davacı hakkında ay hapis cezası verildiği hükmedilen bu cezanın kesinleştiği ve infazına da başlanıldığı davacının işe giriş koşullarından birini kaybettiği dolayısıyla da işe giriş koşullarından birini kaybeden davacının sözleşmesinin feshine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenmesi istemi üzerine oluşturulan dosya danıştay onikinci dairesince dava konusu sözleşme feshi işleminin dayanağı olan sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde karanamenin i̇şe alınacaklarda aranılacak şartlar başlıklı maddesinin bendinde yer verilen taksirli suçlar hariç olmak üzere ağır hapis veya aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet ihtilas irtikap rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik inancı kötüye kullanma dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamaları hükmündeki aydan fazla ibaresinin anayasaya uygunluğu yönünden incelendi gereği düşünüldü mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının davacı tarafından temyiz edilerek bozulması istenen davada danıştay onikinci dairesinin davaya bakmakta olan mahkeme konumuna sahip olduğu açıktır anılan sayılı khknın i̇şe alınacaklarda aranılacak şartlar başlıklı maddesinin bendinde yer verilen aydan fazla ibaresinin anayasaya aykırı olduğu kanaati ile incelenmesi ve iptali için anayasa mahkemesine başvurulması dairemizce gerekli görülmüştür dayanılan anayasa kuralı madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadıresas sayısı karar sayısı i̇tiraz edilen yasa kuralı i̇tirazen iptali istenen sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde karanamenin i̇şe alınacaklarda aranılacak şartlar başlıklı maddesinin bendinde taksirli suçlar hariç olmak üzere ağır hapis veya aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet ihtilas irtikap rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik inancı kötüye kullanma dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamaları gerekir hükmüne yer verilmiştir yasa kuralının dayanılan anayasa kuralına uygunluğu anayasamn maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır denilmektedir bu yasak birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve topluluklar yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasamn öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz başka bir anlatımla kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz sayılı devlet memurları kanununun maddesinde türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar zimmet irtikâp rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak hükmüne yer verilmiştir sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde karanamenin i̇şe alınacaklarda aranılacak şartlar başlıklı maddesinin bendinde taksirli suçlar hariç olmak üzere ağır hapis veya aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile hükmüne yer verilmiştir her ne kadar sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilenler ile sayılı yasa kapsamında istihdam edilen diğer kamu görevlileriyle aynı konum ve statüde olmadığı farklı statüde olan kamu görevlilerine farklı hükümler uygulanmasının doğal olduğu dolayısıyla ortada eşitlik ilkesine aykırı biresas sayısı karar sayısı durum bulunmadığı düşünülebilir ise de aynı kurumda görevli ve aynı işi yapan iki kamu görevlisinden sayılı yasa kapsamında istihdam edilenin ceza mahkemesince yapılan yargılamada ay hapis cezası alması ile sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilenin ay hapis cezası alması ile sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilenin ay hapis cezası almasının kurumun disiplin ve düzenini bozma açısından tarkin etkiler doğuracağının kabulüne olanak bulunmamaktadır kuşkusuz istihdam şekilleri farklı olan kamu görevlileri hakkında özlük hakları vb ekonomik konularda farklı hükümlere tabi tutulmaları mümkün ise de sözleşme feshi ile göreve son verilmesi niteliğindeki işlemler bakımından farklı süreler içeren hükümlere tabi tutulmalarının itirazen iptali istenilen hüküm dışında herhangi bir dayanağı bulunmamakta olup anayasanın maddesinde yer alan devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları yönündeki anayasa hükmüne aykırı hareket edilmesi sonucunu doğuracaktır ki bu durumun da anayasanın üstünlüğü prensibi karşısında kabulü mümkün değildir i̇tiraz konusu kural anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine aykırıdır sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ile sayılı anaya mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri personel rejiminin düzenlenmesi ve sayılı kanun hükmünden kararnamenin bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun hükmünde karanamenin i̇şe alınacaklarda aranılacak şartlar başlıklı maddesinin bendinde yer verilen aydan fazla ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davacının temyiz isteminin anayasa mahkemesince karar verildikten sonra veya dosyanın anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay geçtikten sonra incelenmesine ve dosyadaki belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 1,055 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna maddeden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin birinci fıkrasındaki mektup ibaresinin ve maddesinin anayasaya aykırılık gerekçesi aynı olduğundan tek başlık altında aşağıda açıklanmıştır yasanın maddesi ile yurt dışı seçmenlerin oy vermesiyle ilgili genel ilkeler belirlenmiş maddesi ile de mektupla oy kullanma düzenlemiştir i̇ptali istenen maddesi göre yüksek seçim kurulunun özel olarak imal ettirdiği oy pusulası ile özel renkte bastırılmış oy zarflarını göndereceği yurt dışı i̇lçe seçim kurulu arkası kendi mührüyle işaretlenmiş oy pusulası ile oy zarflarını seçimlerin yapılacağı günün yetmişbeş gün öncesinden seçmenin yurt dışında kayıtlı olduğu adresine gönderecektir seçmene oyunu kullanmak üzere gönderilen özel zarflardan içine oy pusulasının konulduğu bir köşesi yurtdışı i̇lçe seçim kurulunun mührünü taşıyan küçük zarfın üzerinde yurtdışı i̇lçe seçim kurulu ankaratürki̇ye yazılı orta boy ikinci bir zarfa konacağı ve bu ikinci zarf da üzerinde seçmenin yurt dışı adresi yazılı üçüncü büyük zarfa yerleştirilecektir mektubu alan seçmen üzerinde kendi adresi yazılı zarfı açarak mühürlü küçük zarf içerisindeki oy pusulasında tercih ettiği siyasi parti sütunundaki daireyi veya cumhurbaşkanı seçimi ya da halkoylaması için düzenlenen oy pusulasındaki tercih ettiği bölümü işareti ile işaretledikten sonra sadece oy pusulasını küçük zarfa koyarak ve kapattığı bu zarfı üzerinde alıcısı yurt dışı i̇lçe seçim kurulu ankaratürki̇ye adresi yazılı ikinci zarfa koyarak seçim günü saat kadar yurt dışı i̇lçe seçim kurulunda bulunacak şekilde posta ile gönderecektir bir ülkedeki seçimin demokratik olarak kabul edilebilmesi için seçimin bazı evrensel koşulları taşıması gerekir bunlar serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesi eşitlik gizlilik genel oy açık sayım ve döküm dürüstlük ilkeleridir bu ilkeleri kısaca şöyle açıklayabiliriz serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesi oy verecek kişinin her türlü baskı ve etkiden uzak olarak özgürce oy vermesidir eşitlik ilkesi herkesin yalnızca bir oya sahip olması gizlilik ilkesi oy vermenin gizli olması tek dereceli seçim veya doğrudan oy ilkesi seçmenlerin bizzat ve doğrudan oy kullanmasıdır genel oy ilkesi herkesin seçmen olması yani her vatandaşın hiçbir ayrım yapılmaksızın seçimlerde oy verme hakkına sahip olması açık sayım ve döküm ilkesi oyların sayımının ve dökümünün alenî yapılmasıdır ve son olarak dürüstlük ilkesi seçimlerin dürüstlük kurallarına göre yapılması olup belirtilen ilkeleri kapsar anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında seçimler ve halkoylaması serbesteşit gizli tek dereceli genel oyaçık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır denilmek üzere seçimlerin temel ilkeleri açıklanmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde de dürüstlük ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında anayasanın maddesi yönünden inceleme bu madde seçimlerin genel yönetim ve denetimi başlığı altında yüksek seçim kurulunun görevlerini belirlerken seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma dan söz etmektedir böylece vurgulanan dürüstlük ilkesi maddede belirlenen ilkeleri kapsadığı gibi onları ön plâna çıkarmaktadır kaldı ki maddenin ikinci fıkrasındaki ilkeler de dürüstlük ilkesini özetlemekte onunla birleşmekte bütünleşmektedir denilmek suretiyle dürüstlük ilkesine açıklık getirilmiştir yurt dışı seçmenlerin mektupla oy kullanması yöntemi serbestlik ve gizlilik ilkeleri ile bağdaşmamakta ve dolayısıyla dürüstlük ilkesine de aykırı düşmektedir serbest oy veya seçimlerin serbestliği ilkesinin evrensel tanımı yukarıda verilmiş ve bu ilkenin oy verecek kişinin her türlü baskı ve etkiden uzak olarak özgürce oy vermesi olduğu açıklanmıştı serbest oy ilkesine göre yapılan seçimde seçmen oyunu açık ya da kapalı hiçbir baskıya ve bir müdahaleye uğramadan kullanır bu ilkenin zedelenmesi için oy verecek kişi üzerindeki baskının mutlaka fiili ve maddi olması da gerekmemektedir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan k sayılı kararında serbest oy esasına göre yapılan seçim seçmenin oyunu baskıya kanun dışı bir müdahaleye uğramadan kullanabildiği seçimdir ancak bir eylemin serbest oy esasını zedelemesi için baskının mutlaka fiili ve maddi olması gerekmez serbestlik ilkesi aynı zamanda seçmen iradesine dolaylı yollardan müdahalede bulunacak veya etki yapacak bir engel ve tedbirin seçmen karşısına çıkarılmamasını da zorunlu kılar denilmiş ve yüce mahkemenin gün ve k sayılı kararında da bu görüş yenilenmiştir yukarıda da açıklandığı üzere seçimler demokrasinin bir gereği ve anayasal bir zorunluluk olarak serbest ve gizli oy açık tasnif yöntemiyle yapılacaktır bunun sağlanması için seçmenin oyunu tek başına kullanması gerektiği açıktır nitekim sandıkla oy kullanma yönteminde sandık kurulundan zarf ve birleşik oy pusulasını alan bir seçmen oyunu kullanmadan önce başka bir yere gidemez başka bir kimseyle konuşup danışamaz hemen kapali oy verme yerine girerek oyunu kimse görmeden kullanır i̇ptali istenen kuralın getirdiği düzenlemeye göre ise yurt dışındaki seçmen yetmiş beş gün öncesinde başlayan bir süreç içinde kendisine mektupla zarf içinde gönderilen oy pusulası ile oyunu kullanacaktır bu şekilde oyunu kullanacak olan bir seçmenin tek başına ve toplum dışı bir yaşam sürdürdüğü varsayılamayacağından maddi ve manevi her türlü etkileşime açık olduğu kuşkusuzdur mektupla oyunu kullanacak seçmenin her şeyden önce birlikte karar verme isteğinin yönlendirmesiyle aile içi manevi bir baskı altında kalmasının öncelikli bir olasılık olduğu tartışmasızdır mektupla oy kullanacak seçmen aile baskısı dışında içinde bulunduğu çevrenin de her türlü baskısı altında kalabilecektir bu bağlamda mahalle içindeki çoğulcu potansiyel görmezlikten gelinemeyeceği gibi dini baskı da göz ardı edilemezesas sayısı karar sayısı kamusal alandan ve siyasal süreçten anayasal ve yasal kurallarla dışlanan din olsun feodal hemşerilik akrabalık ilişkileri olsun komşuluk ilişkileri olsun gündelik yaşamda kişinin içinde gömülü bulunduğu topluluk içinde ortaya çıkan ve kişiyi şekillendirici bir boyutu olduğu yadsınamaz aynı memleket şehir köy vb yerden olan kimse meydan larousse büyük lügat ve ansiklopedi ye hemşeri denir toplumumuzda akrabalık ilişkileri gibi hemşerilik ilişkileri de çok yaygındır anadoludan i̇stanbul ankara i̇zmire göç eden ya da yurt dışında çalışmaya giden bir kişi akrabalık ve hemşerilik bağlarından faydalanmaktadır özellikle yurt dışına çalışmaya gidenler yabancılık duygusunun da etkisiyle hemşerileri ve türk komşularıyla sıkı bir bağ kurmakta ve buradan da kaçılmaz bir sonuç olarak karşılıklı etkileşim doğmaktadır terör örgütleri hemşerilik ilişkilerinden de en iyi şekilde yararlanmaktadır yurt dışında kendini yalnız hisseden insanlarımıza ve özellikle de gençlerimize hemşerim sözcüğünün çağrıştırdığı anlamlar çerçevesinde yaklaşmaktadırlar ülkemizde faaliyet yürüten terör örgütleri eleman kazanmada sosyal yöntemlerin yanı sıra psikolojik yöntemleri de kullanmaktadır bu çerçevede arkadaş ilişkisi akraba ilişkisi hemşerilik sosyal ve kültürel faaliyetler ve dini değerleri kullanarak bireylerin fizyolojik psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bir grubun içerisine çekmektedirler grubun içerisine çektikleri bireylerin tutumlarında örgütün ideolojisi doğrultusunda gerekli değişikliği yapmakta algılama dünyalarına nüfuz etmekte bilinçaltı oluşturmakta ve bütün bunlarla birlikte bireye istediği siyasi kimliği ve kişiliği kazandırmaktadırlar oryantalizmin yani doğuculuğun etkisi altındaki demokrasilerde ismen var olan fakat içeriği doldurulmayan bir sistem gözümüze çarpmaktadır bu sistemde bireye haklarının ne olduğu konusunda bilgi verilirken birey bu haklarını şeyhlerin tarikat liderlerinin çizdiği sınırlar içerisinde kullanabilmektedir yani demokrasi kavramına dinin müdahale ettiğini ve özellikle de bu müdahalenin yurt dışında ağırlık kazandığını gözlemlemekteyiz tarih ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun genel gerekçesinde başta almanya olmak üzere birçok avrupa ülkesi ile kanada ve güney amerika ülkelerinde uygulanan mektupla oy verme yöntemi de tasarıda benimsenmiş ve esasları düzenlenmiştir bu yöntemle anayasamızın madde hükmüne uygun olarak seçmen iradesinin parlamentoya yansıtılması ve dış temsilciliklerin seçim süresince olağan çalışma düzeninin korunması sağlanmıştır denilmişse de bu gerekçede doğruluk payı olan tek nokta seçim süresince dış temsilciliklerin olağan çalışma düzenine rahatlık kazandırmadır zira batı toplumlarının ve devlet düzenlerinin laiklik doğrultusundaki evriminin özü devletin belli bir dini temsil etmekten çıkarılması din ve devlet ayrılığının sağlanması ve devletin her türlü inanç karşısında tarafsız ve eşit davranmasıdır laiklik doğrultusundaki bu evrimin ülkemizde tamamlandığını söylemek ne yazıktır ki mümkün bulunmamaktadır görüldüğü üzere yurt dışı seçmenlerin mektupla oy verme yöntemi oyunu kullanacak olan seçmenin gerek aile içi gerek toplumsal ve dini nedenlerden kaynaklanan fiili ve maddi olmayan çevresel baskılara açık olduğu bir yöntemdir bu yöntemin aşiret tarikat ilişkileri içindeki topluluklarda feodal ilişkilerde terör örgütü başta olmak üzere çeşitli örgütlerin nüfuz ettiği topluluklarda kimi siyasi partilerin oy karşılığı çıkar sağladığı koşullarda fiili ve maddi baskıların da söz konusu olabileceği dikkate alındığında serbestlik gizlilik ve dürüstlükesas sayısı karar sayısı ilkeleriyle bağdaşmadığı ve dolayısıyla anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu çok açıktır diğer taraftan anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında toplumsal istemlerin ve yeğlemelerin yasama organına tam olarak yansımasını sağlayacak yöntemleri içeren sistemlerin en uygununu en doyurucusunu başka bir anlatımla hiçbir yakınmaya yol açmayanını edinmek olanaksız ise de yakınmaya en az neden olanı yeğlemek olanaklıdır seçimlerde ideal bir sistem bulunmamış olmakla birlikte ülke koşulları ve anayasal gerekler karşısında yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek anayasaya en uygununu almak ya da aykırı olanını bırakmak gerekir denilmiştir yüce mahkemenin bu kararından da anlaşılacağı üzere yasama organı tarafından oy verme yöntemini belirlenirken ülke koşulları ve anayasal gereklerin dikkate alınarak anayasaya en uygun olanın alınması ya da aykırı olanın bırakılması gerekmektedir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının oy hakkını kullanabilmeleri amacıyla kanun uygulanabilir tedbirleri belirler hükmünün taşıdığı anlamda budur yukarıda etraflıca açıklandığı üzere iptali istenen kurallar ile yurt dışı seçmenler için getirilen mektupla oy verme yöntemi en uygun olan bir yöntem olmadığı gibi fiili maddi ve manevi her türlü baskıya açık bir yöntemdir yine bu yöntemde yargı yönetim ve denetiminin ne ölçüde sağlanabileceği de tartışmaya açık bir konudur bu nedenle mektupla oy vermenin bırakılması gereken bir yöntem olarak yurt dışı seçmenlerin oy kullanmalarında uygulanabilir bir tedbir niteliği taşımadığında hiçbir duraksamaya yer yoktur ve anılan yöntemi düzenleyen iptali istenen kurallar bu yönden de anayasanın maddesine aykırı düşmektedir öte yandan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın maddesinin yanısıra maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun uncu maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna üncü maddeden sonra gelmek üzere eklenen maddesinin birinci fıkrasındaki mektup i̇baresi ve maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptal edilmeleri gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ seçme ve seçilme hakkı demokratik devlet yönetiminin olmazsa olmaz koşullarındandır bu nedenle seçim özgürlüğünün anayasaya ve ona uygun olarak çıkarılacak bir yasaya uygun olarak kullanılmaması halinde demokratik hukuk devleti yönünden sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır bu nedenle anayasaya açıkça aykırı olan söz konusu kuralların yürürlüklerinin de durdurulması istemiyle iptal davası açılmıştıresas sayısı karar sayısı | 1,655 |
esas no karar no mahkemenin dayandığı gerekçe hilvan sulh hukuk mahkemesinin günlü kararında sayılı kanunun sayılı kanunla değişik inci maddesine konulan hükümlerle arazisi olmayan veya yetmeyen çiftçiler ile bu kanun gereğince topraklandırılmaları kabul edilenleri aileleriyle birlikte geçimlerini sağlayacak ve iş kuvvetlerini değerlendirecek ölçüde araziye sahip kılmak ve yurt topraklarının sürekli olarak işletilmesini sağlamak amacı güdülmüştür kanun yeter toprağı bulunmayan çiftçiye bir aileyi geçindirecek toprağın verilmesini öngörmüştür güney doğu bölgesinde bir ailenin geçiminin sağlanabilmesi için dönümlük bir toprak parçasına ihtiyaç vardır bu miktarın altında olan topraklar ailenin geçimini sağlamaya yetmediğinden ya kira yada ortakçılık yoluyla işletilmekte ve toprak sahibi ailesini geçindirebilmek için başka bir işte çalışmak zorunda kalmaktadır sayılı kanunun ncı maddesinin birinci cümlesinde bu kanunla verilen arazi ortakçılıkla işletilemez nci maddesinin inci fıkrasında veya ortakçılıkla veyahut özürsüz olarak kira ile işletilirse tarım bakanlığının gaynmenkullerin geri verilmesini mahkemeden istemeye hakkı vardır denilmektedir mahkememiz dâvanın isbatı halinde bu maddelere dayanarak tapunun iptaline ve hazine adına yazılmasına karar vermek zorundadır anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasında herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir ikinci fıkrasında da bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir denilmektedir sayılı kanun uyarınca toprak sahibi olan bir kimse yıl gibi uzun bir süre mülkiyet hakkını dilediği gibi kullanamayacaktır halbuki toprak sahibinin arazisini kira veya ortaklık yoluyla işletmesi halinde millî istihsalde bir azalma olmayacaktır çünkü arazi üretime hazırdır arazinin uzun bir süre kira ile veya ortakçılıkla işletilmesini önlemek suretiyle mülkiyet hakkının kısıtlanmasında kamu yararı düşünülemez öte yandan kamu yararının içinde kişinin yararı da saklıdır anayasanın inci maddesi aileyi türk toplumunun temeli saymıştır fert ailenin geçimini sağlamak için hem arazisini kiralamakta veya ortakçılıkla işletmekte hem de başka işte çalışarak ailesine ve bu yoldan türk toplumuna yararlı olmaktadır bu düşünceler karşısında sayılı kanunun ve nci maddeleri anayasanın ncı maddesinin ikinci fıkrasına aykırı görüldüğünden iptali gerekir denilmektedir sayılı kanunun inceleme konusu maddeleri şöyledir madde sayılı kanunla değişik bu kanunla verilen arazi ortakçılıkla işletilemez ve kiraya verilemez askerlik ve belgelendirilen uzun hastalık gibi makbul sebepler varsa dilediği şekilde işletebilir madde bu kanunla verilen arazi sahibi tarafından işletilmeyerek terk edilir veya ortaklçılıkla veyahut özürsüz olarak kira ile işletilirse tarım bakanlığının bu kanun gereğince ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere gayrimenkullerin geri verilmesini ve tapu kaydının silinerek hazine adına değiştirilmesini mahkemeden istemeye hakkı vardır bu işlerde basit muhakeme usulü uygulanır gayrimenkullerin geri alınması halinde ödenen taksitler ve yapılan zaruri faydalı giderlerle arazide elde edilmiş olan intifaın bedelleri karşılıklı olarak hesap edilir değerlerde ziyade varsa fazlası geri alınır arazinin işletilmeyen yıllara ait ecrimisli tazminat olarak kendisinden alınır | 407 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesinin günlü başvuru kararında itiraz gerekçesi aynen şöyledir haziran günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü sayılı yetki yasası bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesi hususunda bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermiştir bu yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış olan günlü sayılı kanun hükmünde kararname khk ile aralık günlü sayılı sigorta murakabe kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmıştır anılan khknin maddesiyle yasanın maddesi maddesiyle de yasanın maddesi kapsamlı bir şekilde değiştirilmiştir dava konusu edilen günlü sayılı resmî gazetede yayımlanarak gününde yürürlüğe giren sigorta acenteleri yönetmeliği maddesinde de açıklandığı üzere sayılı yasanın sayılı khk ile değişik bulunan ve maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır sayılı khknin dayanağını oluşturan günlü sayılı bankalar kanunu sigorta murakabe kanunu ve türk ticaret kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına i̇lişkin yetki kanunu ise anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiş ve konuya ilişkin gerekçeli karar da günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanmış bulunmaktadır bu duruma göre sayılı khknin anayasal dayanaktan yoksun kaldığı açıktır bu görüş anayasa mahkemesinin pek çok kararında benimsenmiş bulunmaktadır günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı khknin iptaline ilişkin bulunan günlü sayılı karar buna örnek gösterilebilir yukarıda açıklanan nedenlerle dairemizce dava konusu yönetmeliğin dayanağını oluşturan yasa maddelerini değiştiren sayılı khknin anayasanın başlangıç hükümleri ile ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan khknin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi | 232 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendini değiştiren hükmünün anayasanın başlangıç bölümüne nci ncı inci inci ve nci maddelerine aykırılığı i̇ptali istenen hüküm ile sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendi değiştirilmiştir söz konusu hükmün değişiklikten önceki şeklinde maliye bakanı «aynı kuruluş bütçesi içinde mal ve hizmet alımları tertipleri arasında fonksiyonel sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya» yetkili kılınmıştır burada maliye bakanına sadece mal ve hizmet alımları tertipleri arasında aktarma yetkisi verilmiş diğer bir anlatımla verilen yetki sınırlandırılmıştır yapılan değişiklikte ise kuruluş bütçe ödenekleri üzerindeki aktarma yetkisi sınırsız bir şekilde genişletilmiş ve ayrıca kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesindeki yedek ödenek tertibine aktarma yapılması konusunda da ek bir yetki verilmiştir yapılan bu değişikliğin anlamı tbmmnin birinci düzey fonksiyonlar halinde kabul ettiği kuruluş bütçesi üzerinde maliye bakanının istediği değişikliği yapabilmesi hatta kuruluştan tbmmnin tahsis ettiği ödeneği alıp kendi bütçesine buradan da diğer kuruluşların bütçesine aktarabilmesidir maliye bakanı bu yetki ile bütçe kabul edilip yasalaştıktan sonra tbmmnin yaptığı tahsisleri dilediği gibi değiştirme hakkını elde etmektedir ancak yukarıda da açıklandığı üzere demokratik yönetim biçimini benimseyen ülkelerde egemenlik hakkı millete ait olduğu ve bu hak seçilmiş milletvekillerinin oluşturduğu yasama organınca millet adına kullanıldığı için devlet gelir ve giderlerini onaylama hakkı da millete ait olan bir haktır yasama organının tbmmnin bu hakkı bütçe hakkını millet adına kullanmasının sınırlandırılması ve herhangi bir surette engellenmesi düşünülemeyeceğinden anayasada bu konuda gerekli kurallar da getirilmiştir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrası mali yıl başlangıcı ile genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağı kanunla belirlenir hükmüne amirdir bu hüküm çerçevesinde sayılı muhasebei umumiye kanununun inci maddesinin ilk cümlesinde meclis genel bütçe kanununun metnini madde madde gelir ve gider cetvellerini bölüm bölüm görüşür hükmüne yer verilmiştir bu madde bütçe kanunu tasarısı ile gelir cetveli ve gider cetveli cetvellerinin meclis genel kurulunda görüşülmesinde ve onaylanmasında kanun tasarısı metninin maddeler itibariyle ve cetvellerinin bölümler itibariyle ele alınacağını hükme bağlamaktadır yine anayasanın bütçenin görüşülmesi başlığını taşıyan nci maddesinin dördüncü fıkrasında genel kurulda bölümler üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunup oylanacağı belirtilmiştir sayılı mali yılı bütçe kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrasının bendinde bölüm deyiminin fonksiyonel sınıflandırmanın birinci düzeyine karşılık geleceği hükmü yer almıştır bu hükümlerden çıkan sonuç şudur yasama organı kuruluşların bütçe ödeneklerine ilişkin iradesini bölümler itibariyle ortaya koyduğundan bu bölümlerde örneğin bir kurum veya kuruluşun bütçesinin eğitimesas sayısı karar sayısı harcamalarına ilişkin bölümünde bir değişik yapılması ancak yasa yoluyla yapılabilir maliye bakanına böyle bir yetkinin verilmesi yasama organının daha önce tecelli eden iradesine ve dolayısıyla anayasaya aykırı düşer anayasanın başlangıçında millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı belirtilmiş nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir nci maddesinde ise hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükümlerine yer verilmiştir maliye bakanına tbmmnin kabul ettiği kuruluş bütçesi üzerinde istediği değişikliği yapabilme hatta bu kuruluştan tbmmnin tahsis ettiği ödeneği alıp kendi bütçesine aktarabilme yetkisinin verilmesinin anayasanın yukarıda açıklanan hükümleriyle bağdaştırılması da mümkün değildir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendini değiştiren hükmü anayasanın başlangıç bölümüne nci nci inci inci ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendini değiştirerek maliye bakanına kuruluş bütçe ödenekleri üzerinde sınırsız bir şekilde aktarma yapma ve yine kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesindeki yedek ödenek tertibine aktarma yapma yetkisi veren ve iptali istenen hüküm millete ait bütçe hakkını millet adına elinde bulunduran millet meclisinin elinden fiilen alınması sonucunu getirdiğinden giderilmesi güç yada olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir maliye bakanına verilen bu yetkinin yılının bitmek üzere olduğu bu günlerde esas olarak yılının son ayında kullanılabileceği de dikkate alınmalıdıresas sayısı karar sayısı arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu hüküm hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesinin fıkrasının tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun nci maddesinin fıkrasının numaralı bendini değiştiren hükmünün anayasanın başlangıç bölümüne nci ncı inci inci ve nci maddelerine aykırı olduğu için iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 896 |
esas sayısı karar sayısı tarafından davalı idare bünyesinde tarihinde gümrük ve ticaret müfettiş yardımcısı olarak göreve başlayan davacının sayılı kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenleme nedeniyle tarihinden önce aynı göreve atananlarla bu tarihten sonra atanan kendisi arasında oluşan mali hak farklılıklarının eşitlenmesi ve mali hakların yeniden hesaplanması istemiyle yaptığı tarihli başvurunun reddine ilişkin tarihli ve sayılı işlemin iptali ile idari işlemin tesis edildiği tarihten itibaren tüm mali sosyal hak ve yardımların yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle gümrük ve ticaret bakanlığına karşı açılan davada dava dosyası incelendi ve davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülerek işin gereği görüşüldü öncelikle usul yönünden sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin birinci fıkrasının bendinin ve ek maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasının tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile kanunlaştırıldığı görülmekte ise de sayılı kanunun maddesinin tarihinde yürürlüğe girdiği kanun hükmünde kararname maddesi bu tarihten itibaren yürürlükten kalkmış ise de iptal davalarının idari işlemin tesis edildiği tarihteki hukuki duruma göre çözüleceği ilkesi gereği bakılan davada uygulanacak kuralın mülga kanun hükmünde kararname hükmü olduğu dolayısıyla türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında yer alan bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yönünden anayasa mahkemesine başvuru yapılmasında usuli açıdan bir engel bulunmadığı sonucuna varılmaktadır i̇şin esasına yönelik olarak türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme başlıklı maddesinde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi haklan ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir bakanlar kurulunun istifası düşürülmesi veya yasama döneminin bitmesi belli süre için verilmiş olan yetkinin sona ermesine sebep olmaz kuralına yer verilmiştir anılan kural uyarınca kanun hükmünde kararnamelerin öncelikle yetki kanununa aykırı olmaması yetki kanunu ile belirtilen çerçeve ve sınırları aşmaması gerekmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin dayanağı olan tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesinin sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun maddesinde kanunun amacı kamu hizmetlerinin düzenli süratli etkin verimli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkiliesas sayısı karar sayısı kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek olarak belirtilmiştir görüleceği üzere sayılı yetki kanunu amaç kapsam ve ilkeleri bakımından kamu personelinin mali ve sosyal haklarına ilişkin olarak bakanlar kuruluna doğrudan bir düzenleme yapma yetkisi vermediğinden anılan yetki kanununa istinaden yürürlüğe konulan sayılı kanun hükmünde kararname ile mevcut bakanlıkların birleştirilmesi veya kaldırılması yeni bakanlıklar kurulması anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkileri mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesi veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesi söz konusu olmadığı sürece personelin mali haklarına ilişkin olarak doğrudan düzenleme yapılması mümkün bulunmamaktadır bakılan davada davalı idare bünyesinde tarihinde gümrük ve ticaret müfettiş yardımcısı olarak göreve başlayan davacı tarafından sayılı kanun hükmünde kararnameyle yapılan düzenleme ile tarihinden önce aynı göreve atananlarla bu tarihten sonra atanan kendisi arasında mali ve sosyal haklar yönünden farklılık oluşturulmasının eşitlik ilkesine ve hukuka aykırı olduğu bu eşitsizliğe sebep olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin yetki kanunu kapsamında olmadığı ve bu kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan müfettiş ibaresinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin birinci fıkrasında cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ve türkiye büyük millet meclisi başkanlığı i̇dari teşkilatı başbakanlık ve bakanlıklar ile bunların bağlı ve ilgili kuruluşları milli i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı toplu konut i̇daresi başkanlığı ile sayılı kanunun uncu maddesi ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek nci maddesi kapsamında bulunanlar hariç sosyal güvenlik kurumlan türkiye i̇nsan hakları ve eşitlik kurumu yükseköğretim kurulu üniversitelerarası kurul ve ölçme seçme ve yerleştirme merkezi başkanlığının merkez teşkilatlarında burada yer alan ‘merkez teşkilatlarında ibaresi anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla ‘uzman yönünden iptal edilmiş ve iptal kararının resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir dışişleri meslek memuru ve konsolosluk ve i̇htisas memurları özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe yardımcı veya stajyer olarak alınıp belirli süreli yetiştirme döneminden sonra özel bir yeterlik sınavı sonunda müfettiş uzman denetçi kontrolör aktüer ve stenograf unvanlı kadrolara mevzuatı uyarınca söz konusu kadrolara atananlar dâhil atananlar ve bunların yardımcı ve stajyerleri ile iç denetçilerden ekli iii sayılı cetvelde yer alan unvanlı kadrolarda bulunanlardanesas sayısı karar sayısı aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre almakta olanlara anılan cetvellerde kadro unvanlarına karşılık gelen gösterge rakamlarının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarlarda ücret ve tazminat verilir bu ödemelere hak kazanılmasında ve bunların ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanır ekli ve iii sayılı cetvellerde atandıkları kadro dereceleri esas alınarak belirlenen ücret ve tazminatlar sayılı kanunun inci maddesine göre atananlar ile haklarında aynı kanunun nci maddesi uygulananlar için kazanılmış hak aylık dereceleri dikkate alınarak ödenir tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz bu madde kapsamına giren personele bu kanun hükmünde kararnamenin inci maddesinin bendi nci inci ek inci ek üncü ve ek üncü maddeleri hariç olmak üzere diğer maddelerinde öngörülen her türlü ödemeler ile ek uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen mevzuat hükümlerine göre yapılan ödemeler tarihli ve sayılı kanunun ek inci maddesinde öngörülen ödeme sayılı kanunda ödenmesi öngörülen aylık ek gösterge zam ve tazminatlar ve makam tazminatı ile avukatlık vekalet ücreti ve temsil tazminatı ödenmez diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz bu maddenin uygulamasına ilişkin olarak ortaya çıkabilecek tereddütleri gidermeye ve uygulamayı yönlendirmeye maliye bakanlığı yetkilidir hükmü yer almış ek maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasında ise kapsama dahil idarelerin merkez teşkilatına ait genel idare hizmetleri sınıfında yer alan başmüfettiş müfettiş sayılı devlet memurları kanununun nci maddesinin ii tazminatlar kısmının a özel hizmet tazminatı bölümünün bendinde yer alanlardan merkez teşkilatına ait uzman unvanlı burada yer alan nün bendi ibaresi ‘gelir uzmanı yönünden ve merkez teşkilatlarına ait ibaresi anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararının resmi gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir kadrolarda bulunanların kadro derecesine göre yararlanacakları ücret ve tazminat göstergeleri belirlenmiştir sayılı kanun hükmünde kararname ile getirilen ve yukarıda aktarılan düzenlemelerin mevcut veya yeni ihdas edilen ya da bir başka bakanlıkla birleştirilen bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesiyle bağlantılı ve bunların zorunlu sonucu olmayıp doğrudan mali haklara ilişkin bir düzenleme niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır bu itibarla dava konusu olayda uygulanması gereken sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan müfettiş ibaresi ile ek maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasında yer alan müfettiş ibareleri sayılı yetki kanunu ile belirlenen çerçeve ve sınırları aşan nitelikte düzenleme olduğundan anayasaya aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrası ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesi ile sayılıesas sayısı karar sayısı kanun hükmünde kararnameye eklenen ek maddenin birinci fıkrasının bendinde yer alan müfettiş ibaresi ile ek maddenin birinci fıkrasının bendi kapsamında yer alan personelin ücret ve tazminat göstergelerinin belirlendiği iii sayılı cetvelin sırasında yer alan müfettiş ibarelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan hükümlerin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına davanın görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine kararın taraflara tebliğine tarihinde karar verildi | 1,398 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararındaki gerekçesi şöyledir davacı kanal radyo ve televizyon yayıncılığı ticaret anonim şirketinin ileri sürdüğü itirazı aşağıda özetlenmiştir sayılı yasanın maddesinde türkiye radyo ve televizyon kurumu bu kanunda öngörülen yayın ilke ve esaslarına uygun yayın yapmakla yükümlüdür yayın ilke ve esaslarının ihlali halinde türkiye radyo ve televizyon kurumu ihlalin niteliği ve ağırlığı açıkca belirtilerek üst kurulca uyarılır durdurmayı gerektirecek şekilde yayın yapılması halinde üst kurulun bu doğrultuda vereceği karar üzerine türkiye radyo ve televizyon kurumu genel müdürü ve yönetim kurulunun görevi düşer hükmüne yer verildiği aynı nitelikteki yayın kuruluşlarından birine aynı yasanın maddesi ile kapatma cezası öngörülmüş iken diğer yayın kuruluşu için çok daha hafif olan genel müdürün ve yönetim kurulunun görevinin düşürülmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğu öne sürülmüştür bakılmakta olan davanın usulüne uygun olarak açılmış görüm ve çözümü mahkememizin görev ve yetkisinde olduğu ve iptali istenen yasa kuralının bu davanın dayanağı olan kural olduğu saptanarak kuralın anayasaya aykırılık iddiasının ciddiyeti yönünden mevzuat incelemesine geçildi anayasanın temel hak ve hürriyetler ve haberleşme düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ilişkin maddeleri ile basın ve yayınla ilgili olan ve gerek yazılı basını ve gerekse görsel basını kapsamı içine alan maddelerinin bir bütün halinde tetkikinden basın hürriyetinin sınırlanmasında ve maddelerin dikkate alınacağı açıklanmak suretiyle basın hürriyetinin belirtilen bazı şartların gerçekleşmesi halinde sınırlanabileceği kabul edilmiştir ancak bu sınırlamaların yerine getirilmesinde gecikmesinde sakınca bulunan acil haller haricinde mutlaka hakim kararı aranmıştır gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de yine belli edilen süreler dahilinde hakimin kararı şart koşulmuştur oysa anayasaya aykırılığı öne sürülen sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrasında herhangibir şekilde bir mahkeme kararına gerek duyulmaksızın üst kurula görsel yayın kuruluşunu kapatma yetkisi verilmiştir kapatma kararları programın yayınlanmasından sonra verildiğinden programın yayın ilkelerine aykırılığının doğurduğu sakınca önlenmediği gibi hakim kararında gerek olmaksızın yayın izninin bir yıla kadar durdurulmasına veya iptaline ilişkin rtüke verilen geniş yetki demokratik toplum düzeni gereklerine uymamaktadır bu sebeple sayılı kanunun maddesinde yer alan ilkelerin çerçevesinin genişliği de gözönüne alındığında sayılı kanunun maddesinin ncı fıkrası ile rtük ne verilen yayın izni durdurulması veya yetkisi tc anayasası ile getirilen temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması haberleşme hürriyeti düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti basın hürriyeti ile ilgili genel temaya aykırıdıresas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanısına varılarak sayılı anayasa mahmesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi bendinde belirtilen belgelerin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 394 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesine i̇lişkin kanunun nci maddesinin birinci i̇kinci ve üçüncü fıkralarının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasında yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumunun yurt içinde yüksek öğrenim gören ve bu kanuna göre çıkarılacak yönetmeliklerle belirtilen usul ve esaslar dahilinde yeterlikleri ve ihtiyaçları tespit edilen öğrencilere burs ve kredi verilebileceği belirtilmiştir sayılı kanunda öğrencilerin yeterlik ve ihtiyaçlarının belirlenmesine ilişkin ilkeler konusunda her hangi bir düzenleme yer almamaktadır bu nedenle bu konudaki usul ve esasları belirleyen bir yönetmelik asli düzenleme yapmış olacaktır halbuki anayasaya göre anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur yürütme anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir anayasanın inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır anayasanın nci maddesine göre ise asli düzenleme yetkisi tbmmnindir ve devredilemez kanunda bir hususun yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesi hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına gelmez kanunla yapılmış bir düzenlemeden söz edilebilmesi için hususun en azından temel ilkelerinin kanunda gösterilmesi gerekir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrası yukarıda açıklanan nedenlerle yürütmenin kanuniliği ilkesine aykırı olarak yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasadan kökenlenmediği için anayasanın ncı maddesine aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir kuralın anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ve anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle de bağdaşması beklenemez sayılı kanunun nci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan birinci fıkrasının iptal edilmesi gerekmektedir sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlar ile belediyeler hariç tüm diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mevzuatları gereği burs kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi ve nakdi yardım adı altında doğrudan herhangi bir ödeme yapmaları yasaklanmakta ve ancak bildirimde bulunacakları yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu vasıtasıyla söz konusu ödemeleri yapabilmeleri hükme bağlanmaktadıresas sayısı karar sayısı yükseköğretim kurulu başkanlığının yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğüne gönderdiği bi̇mi̇ sayı ve tarihli yazıda tarih ve sayılı kanuna göre yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğünce yürütülen barınma burs ve kredi verme işlerinde üniversitelerin ciddi sıkıntılar yaşadığı ve sayısı bir buçuk milyonun üzerine çıkmış bulunan yüksek öğrenim öğrenci sayısı ile bu tür işlerin merkezi yöntemle karşılanmasının olanaksız hale geldiği belirtilerek bu işlerin üniversitelere bağlı vakıflar tarafından yerine getirilmesinde sayısız yarar olduğuna dikkat çekilmiştir yükseköğretim kurulu başkanlığının söz konusu yazısı ekte sunulmuştur aynı yazıda anayasanın uncu sayılı kanunun ve inci maddelerine atıfta bulunularak bu hükümlerin öğrencilerin barınma burs ve sosyal danışmanlık hizmetlerinin öğrencileri en iyi şekilde tanıyan üniversiteler tarafından karşılanmasını zorunlu kıldığı ve üniversitelerin anayasal ve yasal yetki ve görev alanında bulunan bu hizmetlere yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu tarafından müdahale edilmesinin üniversitelerimizin bilimsel ve idari özerkliğine müdahale anlamına geleceği de ifade edilmiştir yükseköğretim öğrencilerine burs kredi verilmesinde yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğünde merkezileşen tekelci bir sistemin sakıncalarının ve anayasaya aykırılığının yüksek öğretim kurulunca açıkça ifade edilmiş olmasına karşın sayılı kanunla böyle bir tekelci merkezi sistemin getirilmesi sayılı kanunun yöneldiği nihai amacın kamu yararı olup olmadığı hususunu tartışmaya açmaktadır sayılı kanun hükümetin üniversite ve kamu yönetimi üzerinde baskı ve hakimiyet kurma ve kadrolaşma emelleri doğrultusunda yeniden yapılandırma girişimleri çerçevesinde şekillendirilmiştir burs kredi gelir düzeyi düşük öğrenci için yaşamsal önem taşımaktadır ülkemizde ideolojik yaklaşımlarının laik cumhuriyet anlayışına uygunluğu tartışmalı birtakım örgütlerin burs vermek suretiyle öğrencileri ideolojik çizgilerine çekmeye çalıştıkları da yadsınamaz bir gerçektir burs ve kredilerin bu tür örgütler tarafından ve böylesi amaçlarla öğrencilere verilmesi kuşkusuz ülkenin ve gençlerimizin geleceği bakımından büyük bir tehlikedir ancak burs ve kredilerin dağıtımının iktidarın siyasal etkilerine yönlendirme ve baskılarına kendisini bu baskı ve etkilerden koruyacak özerk bir yapısı olmadığı için açık bir kurum tarafından ve tekel olarak verilmesinin de aynı ölçüde büyük bir tehlike oluşturacağı burslar aracılığı ile iktidarın gençleri siyasal baskı altına alarak yönlendirmesine imkan hazırlayacağı ortadadır kaldı ki getirilen düzenleme burs kredinin temel amacı olan eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaktan yoksulu korumaktan da uzak görünmekte anayasa hükümleri ile de çelişmektedir bütün bunlar sayılı kanunun kamu yararı amacına değil siyasal iktidarın siyasal sistemi ve toplumu etkisi altına alma amacını gerçekleştirmeye yönelik olduğunu göstermektedir bir yasama işleminin kamu yararını değil de siyasal iktidarın çıkarlarını karşılamak için yapılması durumunda ise yasama yetkisinin saptırıldığını söylemek gerekmektedir böyle bir yetki saptırması da hukuk devleti anlayışı ile bağdaşamazesas sayısı karar sayısı bu nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrası yöneldiği amaç bakımından anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekmektedir diğer yandan söz konusu ikinci fıkra hukuk kuralları arasında bir karmaşaya da yol açmaktadır anayasanın sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler bölümünde yer alan eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlıklı nci maddesinin yedinci fıkrasında devlet maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır hükmüyle eğitim ve öğretim hakkının devlete yüklediği ödevlerin konularını da belirtmiş olmaktadır anayasanın bu hüküm ile devletin eğitim ve öğretim alanında fırsat eşitliğini gerçekleştirme anlayışı ile hareket etmesi gerektiğini vurguladığını söylemek doğru olacaktır sabuncu anayasaya giriş ankara eğitim ve öğretim alanında fırsat eşitliği anlayışı ile hareket etmesi ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri alması devletin anayasal bir görevi olmakla birlikte devlet bu alanda tekel oluşturacak şekilde tek başına yetkili ve görevli kılınmamıştır maddede yapılan düzenleme bu yolda olmadığı gibi bu düzenlemeye sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler bölümünde yer verilmiş olması da konunun sosyal içeriğini ve sosyal dayanışma ihtiyacının göz önüne alınmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır nitekim fırsat eşitliğinin gerçekleştirilmesi konusuna çeşitli yasalarda yer verilerek değişik kamu kurum ve kuruluşlarına bu konuda görev ve yetki verilmiştir tarihli ve sayılı milli eğitim temel kanununun fırsat ve imkan eşitliği başlığını taşıyan inci maddesinde eğitimde kadın erkek herkese fırsat ve imkan eşitliği saklıdır maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık burs kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır denilmiştir tarihli sayılı yüksek öğretim kanununun üncü maddesinde yükseköğretimin amacı açıklanmış inci maddesinde yükseköğretim aşağıdaki ana i̇lkeler doğrultusunda planlanır programlanır ve düzenlenir denildikten sonra bendinde yükseköğretim kurumlarında ve bu kurumlara girişte imkan ve fırsat eşitliği sağlayacak önlemleri almak yükseköğretim kurulunun görevleri arasında sayılmıştır sayılı kanunun sosyal hizmetler başlıklı nci maddesinin bendinde kamu kuruluşları adına üniversitelerde okuyacak öğrencilere bu kuruluşlarca verilecek bursların bilim dallarına dağılımı ve sayısı insan gücü ihtiyacı ve öğretim elemanı yetiştirilmesi bakımından devlet kalkınma planları ilke ve hedeflerine göre yükseköğretim kurulu tarafından belirtilir burslu öğrencilerin harçları ile laboratuvar sınav ve diploma masrafları burs kapsamına girer hükmüne yer verilmiştir yine tarihli sayılı öğretmen ve eğitim uzmanı yetiştiren yükseköğretim kurumlarında parasız yatılı veya burslu öğrenci okutma ve bunlara yapılacak sosyal yardımlara i̇lişkin kanun ile de öğretmenlik mesleğini ve eğitim uzmanlığını cazip hale getirerek eğitimin kalitesini yükseltmek öğretmen ve eğitim uzmanıesas sayısı karar sayısı yetiştiren yükseköğretim kurumlarına talebi artırmak için milli eğitim bakanlığı adına mecburi hizmet karşılığı parasız yatılı veya burslu öğrenci okutmak ve bunlarla ilgili usul ve esaslar düzenlenmiştir sayılı kanun ile yukarıda belirtilen kanunlar ve belirtilen hükümleri yürürlükte bulunmalarına karşın bu kanunda mezkur kanunların veya bu kanuna aykırı hükümlerinin yürürlükten kaldırıldığına ilişkin hiçbir hükme yer verilmediği gibi önceki kanun sayılı kanun özel kanun olduğu için zımni ilga da söz konusu değildir bu kanunların hükümlerinin tam aksine düzenleme yapılmıştır zira kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasında sayılan kurum ve kuruluşlar ile belediyeler hariç tüm diğer kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili mevzuatları gereği burs kredi verilmesini öngördükleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi ve nakdi yardım adı altında doğrudan herhangi bir ödeme yapmaları yasaklanmakta ve ancak bildirimde bulunacakları yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu vasıtasıyla söz konusu ödemeleri yapabilmeleri hükme bağlanmaktadır yürürlükte olan bir kanun ortadan kaldırılmadan kanunda yer alan hususlar dikkate alınmaksızın ve yürürlükteki kanunun tamamen aksine bir hüküm getirilmesi bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek bir durumdur çünkü böyle bir durum hukuk düzeninden beklenen belirliliği engeller sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme bu bakımdan da anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme aynı zamanda sosyal devlet ilkesine de aykırıdır bir sosyal hukuk devleti kurmuş olan anayasamıza göre devlete düşen görev anayasada düzenlenen sosyal ve ekonomik haklardan kişilerin yararlanmasını sağlamak ve olanakları ölçüsünde bu hakların kapsamını genişletmektir nitekim devletin temel amaç ve görevleri başlığını taşıyan anayasamızın inci maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevlerinden olduğu belirtilmektedir sosyal devlet sosyal adaletin ve sosyal güvenliğin yaratılması ve korunması ile yükümlü olacaktır sosyal adalet paylaştırma ilkesidir toplumdaki her tabaka ve gruba ekonomik ve kültürel yaşam yeteneği uygun bir düzeyde garanti edilmiştir bu garanti eğitim ve öğrenimde meslek sahibi olmada özellikle rol oynayan kişiliğin serbestçe geliştirilmesi konusunda ekonomik sosyal şans eşitliğini de kapsamaktadır sosyal güvenlik bireye önleyici ve destekleyici olarak gerekli yardım ve tedarikleri güvence altına alan kurumların yaratılmasını istemektedir devlet bireye sosyal adalet ve sosyal güvenlik getirmek zorundadır olabildiğince kaliteli öğrenim olanaklarının sağlanması da bu bağlamda verilebilecek hizmetlerin başında gelmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanun sosyal devlet ilkesinin yukarıda açıklanan içeriğinin aksine bir düzenleme yapmıştır zira genel bütçeli idareler üniversiteler ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kendi mevzuatları dairesinde geniş bir fırsat eşitliği yelpazesi içinde ve bire bir ilişki kurularak yüksek öğrenim öğrencilerine burs ve kredi olanakları sağlanırken yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu devreye sokularak bu kurumun müdahalesinin önü açılmakla kalınmamış ayrıca bu kanun uyarınca ve siyasi iktidarın tercihlerine göre çıkarılacak yönetmelikle yapılacak belirlemeler çerçevesinde burs verilmesi öngörülerek fırsat eşitliği yelpazesi de daraltılmıştır bu durum getirilen düzenlemenin anayasanın nci maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesine ve anayasanın inci maddesinde açıklanan devletin temel amaç ve görevlerine aykırı olduğunu ortaya koymaktadır anayasa mahkemesinin tarihli k sayılı kararında amkds anayasanın uncu maddesi üniversitelerin bir hukuk devletinin üniversitesine yaraşır biçimde uygar ve evrensel karakterde öğretim eğitim araştırma ve yayın konularında bilimsel özerkliğe sahip bir kamu tüzelkişisi biçiminde kurulmasını ve cumhuriyetin temel organları içinde bu niteliği ile yer almasını istemiş ve buna göre düzenlemeler yapmıştır sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasında yapılan düzenleme üniversite özerkliğini de zedelemektedir ve anayasanın uncu maddesine de aykırı düşmektedir anayasanın uncu maddesinde üniversitelerin bilimsel özerkliğe sahip kamu tüzelkişileri olarak tanımlanması ve bunların ancak devlet tarafından yasayla kurulabileceklerinin saptanması ile güdülen ereğin siyasal çevrelerin özellikle iktidarların ve ayrıca çeşitli baskı gruplarının üniversite çalışmalarıyla öğretim ve eğitimini etki altında tutabilmeleri yolunu kapatmak ve bu faaliyetlerin bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak kalacak bir ortamda sürdürülmesini sağlamak olduğunda kuşku yoktur denilmiştir anayasaya uygunluk denetimi yapılırken anayasanın konuyla ilgili tüm hükümlerinden yararlanmak zarureti vardır çünkü her yasa gibi anayasa da bir bütündür ve tek bir kuralın yeterince açıklık getirmediği durumlarda bütün metnin göz önünde tutulması başka bir anlatımla sözün de açıklık olmayınca özüne gidilmesi ve bunun için de kuralların tümünün incelenmesi öz yönünden yorum yapılırken ileriye dönük ve gerçekçi bir yolun izlenmesi gerekir aym k rg sa anayasa mahkemesinin kararında açıkça vurgulandığı üzere anayasanın üniversiteler konusunda kabul ettiği temel ilke çağdaş öğretim ve eğitime uygun çalışmalarla belirgin bilimsel düzeyde insan gücü yetiştirmekle görevli üniversiteleri dışardan gelebilecek her çeşit baskı ve müdahaleden korumak üniversite eğitim ve öğretimini bilimsel gerekler ve gereksinmelerden başka herhangi bir dış etkiden uzak tutmaktır hal böyle iken ve üniversitelerin fırsat eşitliği çerçevesinde öğrencilerine burs vermelerinin üniversitelerin ihtiyaç duyabileceği bilimsel gereklerle herhangi bir bağ ve ilişkisi bulunmazken milli eğitim bakanlığının denetimine tabi yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumunun müdahalesine açık ve bu kuruma bağımlı bir duruma getirilmiş olmaları üniversitenin özerkliğini zedelemekte ve böylece anayasanın uncu maddesinin lafzına ve ruhuna aykırı düşmektedir böyle bir düzenlemeyi kamu yararı ile açıklamak da mümkün değildir çünkü gerekçede ifade edilen amaç yani mükerrer burs kredi tahsisinin önlenmesi üniversiteesas sayısı karar sayısı özerkliğini zedelemeyen yöntemlerle de sağlanabilir kaldı ki düzenlemenin yöneldiği amacın ne ölçüde kamu yararı ile ilgili olduğuna ilişkin değerlendirmeler de yukarıda yapılmıştır sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre kanunlarla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurumlarda kanunun kapsamına dahildir anayasanın uncu maddesinin ikinci fıkrasında kanunda gösterilen usul ve esaslara göre kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir denilmiştir bu çerçevede çeşitli vakıflar tarafından kanunla yükseköğretim kurumları üniversiteler kurulmuştur örneğin sayılı kanunla ankarada hacettepe çocuk sağlığı enstitüsü vakfı hacettepe tıp merkezi vakfı ve hacettepe üniversitesi vakfı tarafından sayılı yükseköğretim kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlerine tabi olmak üzere kamu tüzelkişiliğini haiz bilkent üniversitesi adıyla bir üniversite kurulmuştur vakıf üniversitelerinin kanunla kuruldukları için sayılı kanun hükümlerine tabi olacakları açıktır anayasanın uncu maddesinin son fıkrasında mali ve idari konular dışındaki akademik çalışmalar öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumlarını bağlayan anayasa hükümlerinin vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlarını da bağlayacağı belirtilmiştir görüldüğü üzere anayasa söz konusu hükmü ile mali ve idari konularda vakıf üniversitelerinin özerkliklerini pekiştirmişken mali bir konu olduğu yadsınamayacak bir husus olan yüksek öğrenim öğrencilerine burs verilmesi konusunda sayılı kanun ile yapılan düzenleme vakıf üniversitelerinin de özerkliğine ve dolayısıyla anayasanın uncu maddesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre türkiye radyo televizyon kurumunun özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır bu özerklik geniş bir kavramdır mali ve idari özerkliği içerir tarih ve sayılı türkiye radyo ve televizyon kanunun öğretim ve eğitim başlığını taşıyan üncü maddesinde türkiye radyo televizyon kurumu personeline görevleri arasına giren konularda yurt içinde ve dışında eğitim öğrenim ve ihtisas yapma imkanını sağlarlar bu maksatla kurslar açar ve kendi maksatları için personel yetiştirmek üzere kendi kadrolu personeline veya nisan tarih ve sayılı kanun hükümlerine göre öğrencilere burs verebilir sayılı kanunun nci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme mali ve idari özerkliğe sahip ve tarafsız bir kurum olan türkiye radyo ve televizyon kurumunun burs verme konusunda milli eğitim bakanlığının denetimine tabi yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumuna bağımlı bir konuma girmesine yol açtığı için anayasanın üncü maddesine de aykırıdır diğer taraftan anayasanın nci maddesinin birinci fıkrası devlet para kredi sermaye mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemesini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler kuralını içermektedir bu maddenin gerekçesinde piyasada fiili ve anlaşma sonucu tekelleriesas sayısı karar sayısı önlemenin devletin görevi olduğu belirtildikten sonra bu görev hem özel hem de kamu kesimi için öngörülmektedir denilmiştir yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesi veya nakdi yardım yapılması sosyal içerik ağırlıklı bir hizmetin topluma sunulmasıdır sayılı kanunun genel gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere söz konusu hizmete ilişkin dağıtım tek elden yapılacak yani bu hizmet kamu kesiminde belediyeler dışında tekel şeklinde sunulacaktır ancak yine nci maddenin gerekçesinde açıklandığı gibi tekelciliğin her türlüsünün zararından fertleri ve toplumu korumak toplumun huzur ve refahı ile de ilgilidir bu nedenle mezkur düzenleme anayasanın nci maddesi hükmüne de aykırıdır anayasanın inci maddesinde yükseköğretim kurulunun görev ve yetki alanı gösterilmiştir söz konusu nci maddenin ikinci fıkrasındaki düzenleme yükseköğretim kurulunun yetkilerine de doğrudan bir müdahale niteliğini taşıdığı için anayasanın inci maddesine de aykırıdır anayasaya aykırı bir hüküm anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine de aykırılık teşkil edecektir sayılı kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrası ise kredi burs dağıtımında yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasaya aykırı olan bir sistemin uygulaması niteliği taşıdığı için yine aynı gerekçelerle anayasaya aykırı düşmektedir yukarıda etraflıca açıklanan nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları hükümleri ile yapılan düzenleme anayasanın nci maddesindeki sosyal hukuk devleti ilkesine inci maddesinde belirtilen devletin temel amaç ve görevlerine inci maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine anayasanın uncu inci üncü ve nci maddeleri hükümlerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesine i̇lişkin kanunun ek ödeme başlığını taşıyan inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun inci maddesinde birinci cümlede devlet bütçesinden sağlanan ödenekler dışındaki yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu gelirlerinden karşılanmak üzere yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumunda çalışan sayılı devlet memurları kanununa tabi personele görev unvanı esas alınarak yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu yönetim kurulunca uygun görülen oran ve miktarlarda ek ödeme verileceği hususu hükme bağlanmıştır anayasanın inci maddesinde memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarının görev ve yetkilerinin hakları ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği ilkesi yer almaktadır sayılı kanunun inci maddesinde anayasanın inci maddesine göre kanunla düzenlenmesi gereken ek ödemelerin oran ve miktarının yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu yönetim kurulunun taktirine bırakılması anayasanın inci maddesine aykırıdır ayrıca kanunda herhangi bir asli düzenleme yapılmaksızın yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu yönetim kuruluna ek ödemelerin oran ve miktarını belirleme konusunda verilmiş olan yetki bir yasama yetkisi devri niteliğini taşımaktadır çünkü anayasanın inci maddesine göre yürütme anayasanın kanunlara uygun olarak kullanılan ve yerine getirilen biresas sayısı karar sayısı yetki ve görevdir yürütmenin anayasada gösterilen ayrık haller dışında asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki anayasanın nci maddesine göre tbmmnindir ve devredilemez bu nedenle yönetim kuruluna verilen söz konusu yetki anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğu gibi anayasadan kökenlenmediği için anayasanın ncı maddesi ile de çelişmektedir ayrıca nesnel yasa kuralları ile sınırları gösterilmemiş bir yetkinin keyfi uygulamalara yol açabileceği ve bu nedenle anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile de uyumlu olamayacağı açıktır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da beklenemez bu nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan söz konusu hükmün iptali gerekmektedir diğer yandan söz konusu inci maddenin birinci ikinci ve dördüncü cümlelerine göre yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumunun bir yılda toplam gelirlerinden bir yılda toplanan gelirlerin sını geçmemek ve her kişi için ayda sayılı devlet memurları kanununda tanımlanan en yüksek devlet memuru aylığının brüt tutarının unu geçmemek üzere kurum personeline ek ödeme yapılması imkanı getirilmiştir bu durumda yüksek öğrenim gören öğrencilere personele yapılacak ek ödeme kadar az burs az kredi verilmesi veya az nakdi yardımda bulunulacak demektir bunun anlamı ise genel gerekçede açıklanan hizmetlerin merkezde ihtisaslaşmış yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu çatısı altında toplanmasıyla daha fazla sayıda ihtiyaç sahibi öğrenciye yardım yapılmasının gerçekleşeceği şeklinde kanunun kabulünde öne geçen tüm sebeplerin göz ardı edilmesidir bu husus da anayasanın nci maddesinde ifade edilen sosyal devlet ilkesiyle çelişmektedir sayılı kanunun inci maddesinin üncü cümlesinde ise ek ödemeye ilişkin usul ve esasların yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu yönetim kurulunca belirleneceği bildirilmiştir söz konusu usul ve esaslara ilişkin ilkelerin kanunda düzenlenmemiş olduğu görülmektedir anayasanın inci maddesine göre bu hususların kanunla gösterilmesi gerekmektedir kanunla herhangi bir düzenleme yapılmadığı için yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu yönetim kuruluna verilen yetki asli bir düzenleme yetkisidir halbuki anayasanın inci maddesine göre yürütmenin kural olarak asli düzenleme yetkisi yoktur bu yetki tbmmnindir ve devredilemez devredildiği taktirde bu yetki kökenini anayasadan almayan bir yetki görünümüne girer bu nedenlerle söz konusu üncü cümlede yapılan düzenleme anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır diğer yandan bu düzenlemenin özellikle özerk kurumların bütçe esasları bakımından ciddi bir takım sorunlara yol açacağı ortadadır çünkü mali özerklikleri nedeniyle gelirlerini hangi giderlerine tahsis edeceklerini kararlaştırmak yetkisine sahip olan kurumlar burs kredi karşılığı olarak bütçelerinden ayırdıkları ve yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumuna yatırdıkları meblağın bir kısmı ile kurum personelinin ek ödemelerini karşılamış olacaklardıresas sayısı karar sayısı bu durum bütçenin genelliğine de aykırı düşecektir böyle bir durumu üniversiteler bakımından anayasanın uncu maddesinde ifade edilen katma bütçe ilkesi ile bağdaştırmakta mümkün değildir anayasanın uncu ve inci maddeleri üniversitelerin özerklik nitelikleri çerçevesinde kendilerine tahsis edilecek kaynakları üniversitelerin yerine getirecekleri kamu hizmetlerine nasıl sarfedeceklerini kararlaştırmak yetkisiyle donatıldığını göstermektedir üniversitelerin burs kredi karşılığı olarak ayırdığı bir kaynağın bir kısmının yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu personeline ek ödeme olarak kullanılabilmesine imkan tanıyan bir düzenleme üniversitelerin kararlarına ve mali özerkliğine bir müdahale niteliği taşımakta ve bu bakımlardan da anayasanın ve inci maddelerine aykırı düşmektedir aynı durum özerkliği anayasanın üncü maddesinde ifade edilen türkiye radyo televizyon kurumu için de geçerlidir anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine de aykırıdır sayılı kanunun yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olan inci maddesinin iptali gerekmektedir tarih ve sayılı yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesine i̇lişkin kanunun geçici madde ünün anayasaya aykırılığı sayılı kanunun geçici madde ünde öğretim yılında sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonundan ilk defa burs almaya hak kazanan öğrencilerin tarihinden itibaren burs ödemelerinin yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu tarafından yapılacağı hükme bağlanmıştır hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel unsurlarından birisi hukuki güvenliktir kanunlarla yapılan ve bu kanunların resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki zamana yönelik düzenlemelerin hukuki güvenliği zedeleyeceği ortadadır çünkü bir hukuk devletinde hukuka uymak zorunda olan kişi ve kurumların öncelikle hukukun ne olduğunu bilmeleri gerekir hukuk kurallarının geçmişe dönük olarak yapacağı düzenlemeler özellikle yeni görev ve sorumluluklar getiriyor ve düzeni değiştiriyor ise hukukun ne olduğunu bilmek olanağını ortadan kaldırır bu nedenle geçici madde de getirilen ve geçmişe yönelik olarak hukuk düzenini değiştiren hüküm anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir düzenleme anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesiyle de çelişiresas sayısı karar sayısı anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan bu hükmün iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesine i̇lişkin kanunun nci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun yürürlükle ilgili nci maddesinde bu kanunun tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği bildirilmiştir sayılı kanun tarihinde yayımlanmıştır hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminde temel unsurlarından birisi hukuki güvenliktir kanunların resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir tarihten başlayarak geçerlik kazanmaları hukuki güvenliği zedeler nci maddede getirilen düzenlemenin özellikle bir takım kurumların yükümlülükleri bakımından geçmişe dönük olarak hüküm ifade etmesi bu zedelemenin boyutlarının daha da genişlemesine yol açmıştır hukuku geçmişe yönelik olarak değiştiren ve bu nedenle anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olan bu hükmün anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi ile bağdaşması da beklenemez sayılı kanunun anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan nci maddesinin iptali gerekmektedir ivyürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı yüksek öğrenim öğrencilerine burs kredi verilmesine i̇lişkin kanunun iptali istenilen nci maddesinin birinci ikinci ve üçüncü fıkraları ile inci maddesinin geçici madde ünün ve nci maddesinin hükümlerinin uygulanması halinde başta üniversiteler olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının kendi mevzuatları dairesinde belirleyecekleri yüksek öğrenim öğrencilerine burs ve kredi verememelerinin nakdi yardımda bulunamamalarının uygulamada yaratacağı giderilmesi güç ve olanaksız durumları önlemek için bir tedbir olarak iptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu kuralların yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelere binaenesas sayısı karar sayısı a sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve inci maddelerine sayılı kanunun nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının anayasanın ve nci maddelerine sayılı kanunun inci maddesinin anayasanın ve üncü maddelerine sayılı kanunun geçici madde ünün anayasanın ve inci maddelerine sayılı kanunun nci maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğu için iptallerine i̇ptal davası sonuçlanıncaya kadar söz konusu hükümlerin yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz | 3,776 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi aynen şöyledir sayılı yasanın maddesinde bu kanun hükmünden yararlanmayacak olan yapıları belirlemiş olup sayılı yasa ile değiştirilen bendi ile getirilen kasım tarihinden sonra yapılan yapılar gecekondular ile inşaasına başlanan imar mevzuatına ruhsat ve eklerine aykırı yapılar ve i̇stanbul boğazı sahil şeridi ve öngörünüm bölgeleri ile çanakkale boğazında haziran tarihinden sonra yapılan gecekondular ekim tarihinden sonra inşaasına başlanan imar mevzuatına ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hükmü ile i̇stanbul boğazı sahil şeridi ve öngörünüm bölgeleri ile çanakkale boğazında haziran tarihinden önce yapılan gecekondular ekim tarihinden sonra inşaasına başlanan imar mevzuatına ruhsat ve eklerine aykırı yapıların bu kanundan yararlanacakları düzenlenmiştir dava konusu uyuşmazlık davacının tarihinden önce inşaasına başlandığı boğaziçi öngörünüm bölgesinde bulunan yapının imar affı kapsamına girip girmediği hususuna inhisar ettiğinden davanın karara bağlanmasında yukarıda yer alan sayılı yasanın maddesinin sayılı yasa ile değişik bendi hükmünün uygulanması gerekmektedir sayılı boğaziçi kanununun maddesinde yer alan bu kanunun amacı i̇stanbul boğaziçi alanının kültürel ve tarihi değerlerini ve doğal güzelliklerini kamu yaran gözetilerek korumak ve geliştirmek ve bu alandaki nüfus yoğunluğunu artıracak yapılanmayı sınırlamak için uygulanacak imar mevzuatını belirlemek ve düzenlemektir hükmüyle kültürel tarihi ve doğal önemi nedeniyle i̇stanbul boğaziçi alanındaki imar uygulamasının kamu yararı ilke olmak suretiyle boğaziçinin bu niteliklerini korumaya geliştirmeye ve nüfus yoğunluğunu arttıracak yapılanmayı sınırlamaya yönelik olacağı düzenlenmiştir buna uygun olarak getirilen anılan yasanın maddesinin bendinde boğaziçi kıyı ve sahil şeridinde ve öngörüm bölgesinde konut yapılamaz tevhit ve ifraz işlemleri yapılmasına izin verilemez hükmü sayılı yasa ile değiştirilmişse de bu değişikliğin anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla iptal edilmesi sonucunda yürürlükteki hükümleri itibariyle boğaziçi kanununda boğaziçi kıyı sahil şeridi ve öngörüm bölgesinde konut yapılmasına cevaz veren hüküm bulunmamasına rağmen sayılı yasayla sayılı yasanın maddesinin bendinde yapılan değişiklikle i̇stanbul boğazının sahil şeridi ve öngörüm bölgesinde ekim öncesinde inşaasına başlanmış olmak kaydıyla tüm yapılar herhangi bir sınırlama olmaksızın sayılı yasaesasları dahilinde af kapsamına alınmak suretiyle sayılı boğaziçi kanununun maddesinde belirtilen amaca aykırı olarak boğaziçi öngörünüm bölgesinin özel yapılanmaya açıldığı bu suretle kamu yararının gözetilmediği açıktır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı gün ve sayılı kararlarında sarahaten belirtildiği üzere çıkarılması için kamu yararı bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı düşecektir öte yandan anayasanın kıyılardan yararlanma başlıklı maddesinde yer alan kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetileceği hükmü karşısında i̇stanbul boğazı sahil şeridinde mevzuata aykırı olarak yapılanesas sayısı karar sayısı ve kamuya açık olmayan özel yapılanmalar için aftan yararlanma hakkı tanınmış olması anayasanın belirtilen maddesine de aykırı düşmektedir yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin bendinde değişiklik yapılmasına ilişkin sayılı yasanın maddesinde yer alan i̇stanbul boğazı sahil şeridi ve öngörünüm bölgeleri haziran tarihinden sonra yapılan gecekondular ekim tarihinden sonra inşaasına başlanan imar mevzuatına ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanaatına varıldığından konunun sayılı yasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 478 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇lgi̇li̇ yasa maddeleri̇ tcknun iftira suçunu düzenleyen maddesinde yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yolu ile işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını yada idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır hükmü getirilmiştir tck maddesinde yüklenen fiili işlemediğinden dolayı beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeni ile göz altına alınması veya tutuklanması halinde iftira eden ayrıca kişi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur tck maddesinde mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasını mahkumiyeti halinde yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına hükmolunur tck maddesinde mağdurun mahkum olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar arttırılır tck maddesinde i̇ftira sonucunda mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa iftira eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır tck maddesinde işlediği suç nedeni ile kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacı ile başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır hükümleri tarih sayılı türk ceza kanunu kapsamında konulmuştur gerekçe ve örnekler türk ceza kanununun maddesinde birinci ve ikinci fıkrada suçun unsurları ve yaptırımı belirtilmiş fıkralarda ise iftira sonucu mağdurun maruz kaldığı gözaltı tutuklama koruma tedbiri kısa süreli ve uzun süreli mahkumiyet ve hapis dışında adli veya idari yaptırım hususlarına bağlı olarak ceza miktarlarının düzenlenmesi yoluna gidilmiştir tck fıkrasında iftira nedeni ile mağdurun süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar sanık hakkında hapis cezasına hükmolunacağı belirtilmiştir tck maddesi gereğince süreli hapis cezasının kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan az ve yirmi yıldan fazla olamayacağı düzenlemesi karşısında sanığın bir mağdura suç eşyasını satın aldığı yolunda iftira da bulunması halinde mağdurun asgari altı ay hapis cezasına mahkum olması halinde sanığın tck maddesi gereğince mahkum olunan cezanın oranında cezaya mahkum edilmesi gerekeceğinden sonuçta ay hapis cezası ile cezalandırılması ve buna benzer sonuçta tck maddesi gereğince asgari bir ay hapisesas sayısı karar sayısı cezasını gerektiren suçlar nedeni ile iftirada bulunması ve sonuçta tck maddesi gereğince iftira edenin oranında ve neticeten gün hapis cezasından başlayan cezaları alması sonucu doğacaktır oysaki tck maddesi kapsamında suçun yalın hali itibari ile bir şahsın mağdura iftirada bulunması ve mağdur hakkında soruşturma veya kovuşturma başlamaması veya soruşturma veya kovuşturma başlayıp mağdur hakkında gözaltı tutukluluk veya koruma tedbiri uygulanmaması halinde sanığın bir yıl ila dört yıl arası hapis cezası ile cezalandırılması öngörülmüştür bu durumda iftira suçunu işleyen iki kişi düşünüldüğünde tck maddesi kapsamında suçun yalın hali ile iftirada bulunan bir sanık asgari bir yıl hapis cezası ile cezalandırılırken iftira ettiği başlangıçta anlaşılmayan ve mağdurun hapis cezasına mahkum olmasına sebebiyet veren sanık hakkında tck maddesi gereğince asgari günden başlayan hapis cezası uygulaması söz konusu olabilecektir yine tck maddesi gereğince bir mağdura iftirada bulunan ve mağdurun hapis cezasına mahkumiyetine sebebiyet veren bir sanığın tck maddesi gereğince asgari günden başlayacak hapis cezasına mahkumiyeti söz konusu iken bir mağdura iftira atan ve mağdur hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmasına sebebiyet veren sanık hakkında tck maddesi gereğince asgari yıl hapis cezası verilmesi gerekecektir buna ilişkin olarak yukarıda belirtildiği üzere bir mağdura iftira atan ve hapis cezası ile cezalandırılmasına sebebiyet veren sanık hakkında hapis cezasının henüz infaz edilmemiş olması şartı ile asgari günden başlayan hapis cezası verilmesi gerekecek ancak bir mağdura sadece idari para cezası verilmesini gerektiren suç isnat ederek iftira da bulunan sanık hakkında tck maddesi gereğince yıldan yıla kadar hapis cezası verilmesi sonucu doğacaktır yukarıda belirtilen gerekçelerle tck maddeleri ile tck maddesi arasında ve tck ile tck maddeleri arasında yaptırım miktarları bakımından dengesizlik bulunduğu bu durumun aynı suçun basit hali ile nitelikli hallerini işleyenler arasında hakkaniyete aykırı ceza uygulamalarına sebebiyet verdiği ve yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu suç ile ceza arasında bulunması gereken adil dengenin korunamadığı ve bu yönü ile adalet duygularını zedeleyen düzenlemenin demokratik hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaati ile yüksek anayasa mahkemesine başvurulması yoluna gidilmiştir sonuç ve i̇stem tcknun maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddelerine aykırılığı iddiası ile iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur | 707 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tck maddesinde kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır hükmü amirdir yasal düzenlemeye göre mühür bozma suçunun oluşumu için mührün kanunen veya yetkili makamın emrince konulmuş olması gereklidir yasada bulunan yetkili makamların emri ibaresi anayasanın maddesine aykırıdır çünkü yasada hangi yetkili makamın hangi şartlarda nerelerde nasıl hangi amaçla mühürleme yapabileceğinin belirtilmesi gerekirken bu hususlar belirtilmeksizin salt yetkili makamın emri şeklindeki düzenleme kanunilik ilkesine aykırıdır anayasa mahkemesi esas karar sayılı gerekçeli kararında anayasanın maddesine göre hangi eylemlerin suç sayılacağı ancak yasayla öngörülebilir anayasanın ve maddeleri gereğince yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisine ait olup bu yetki devredilemez anayasadaki açıklık karşısında yürütmenin suç oluşturabilmesi olanaklı değildir anayasanın maddesinde tbmmnce bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği öngörülmekte ve khk ile düzenlenemeyecek konular sayılmaktadır anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar başlığını taşıyan maddesi kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek yasak alan kapsamına girmektedir yürütme organının khk ile suç oluşturmasına anayasada izin verilmez iken düzenleme olanakları ve biçimleri khklere göre çok daha kolay olan ve hukuk kuralları hiyerarşisinde daha sonra gelen idari düzenlemelerle kimi eylemlerin suç sayılması açıklanan anayasa kurallarına aykırı düşer dayanağını anayasanın maddesinin oluşturduğu ve türk ceza yasasının maddesinde yer alan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin esası yasa tarafından suçun yani ne gibi eylemlerin yasaklandığının hiçbir şüpheye ver verilmeyecek biçimde belirtilmesinden ve buna göre cezanın yasayla belirlenmesinden ibarettir kişinin yasak eylemleri ve bunların cezalarını önceden bilmesi gerekir bu durum kişinin temel hak ve özgürlüklerinin güvencesidir bu nedenle de anayasanın kişinin temel hak ve ödevlerine ilişkin bulunan ikinci bölümünde bu güvenceye yer verilmiştir tüm bunlar suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılmasının yeterli olmadığı konulan kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belirli olması gerektiği sonucunu doğurmaktadır yasayı bilmemenin özür sayılmayacağı bir ceza hukuku ilkesi olduğuna göre yasanın herkesçe anlaşılacak ölçüde açık olması da bunun doğal sonucudur nitekim türk ceza yasasının maddesinde kanunun sarih olarak suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilmez denilerek bu husus vurgulanmıştır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlenmesine bırakmaması gerekir temel kuralları koymadan ölçüsünüesas sayısı karar sayısı belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren kural anayasanın maddesine aykırı düşer hususlarını belirtmiştir anayasa mahkemesi esas karar sayılı kararında suç ve cezaların yasayla belirlenmesi çağdaş ceza hukukunun temel ilkelerinden biridir günümüzde bu ilkeye uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de yer verilmektedir i̇lkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir bu bağlamda cezanın yasallığı ilkesi bir suça uygulanacak yaptırım türlerinin ölçülerinin hangi sınırlar içinde uygulanacağının nelerin hangi ölçüde hafifletici veya ağırlaştırıcı neden olacağının da yasa koyucu tarafından kurala bağlanmasını gerekli kılar toplu kaçakçılık suçlarında hapis cezası ile birlikte para cezası ya da sadece para cezası verilebilmesinin koşullarından olan mal veya eşyanın gümrüklenmiş piyasa değerinin otuz milyon lirayı geçmemesine ilişkin itiraz konusu kuralda yer alan otuz milyonluk miktarı hazine ve dış ticaret müsteşarlığı tarafından yayımlanan toptan eşya fiyatları yıllık i̇ndeksindeki artışlar oranında yükseltme yetkisi bakanlar kuruluna verilmiştir bununla yasakoyucunun ülkedeki enflasyonu dikkate aldığı kuşkusuzdur ancak burada önemli olan husus bakanlar kuruluna verilen bu yetkinin ne zaman kullanılacağının belli olmamasıdır söz konusu düzenleme ile toptan eşya fiyatları yıllık i̇ndeksindeki artış oranına paralel olarak belli aralıklarla bu miktarı yükseltme zorunluluğu getirilmediğinden bakanlar kurulu istediği zaman artırma yetkisini kullanabilecektir böylece cezada belirsizliğe yol açılmış olacaktır şeklinde iptal gerekçesini belirtmiştir anayasa mahkemesinin esas ve karar sayılı kararı da aynı ilkeleri tekrarlayan gerekçeler içermektedir tck maddesinde bulunan yetkili makamların emri uyarınca ibaresi anayasa mahkemesinin yukarıda özetlerini verdiğimiz kararlarında da belirtildiği üzere mühürleme yetkisinin temel ilkelerinin konması çerçevesinin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlenmesine bırakılmaması gerekirken bu yapılmayarak yürütmeye geniş bir düzenleme alanı bırakılması nedeniyle düzenlemeyi anayasanin maddesine aykırı hale getirmiştir yukarıda izah edilen nedenlerle tck maddesinde bulunan veya yetkili makamların emri uyarınca ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesini arz olunur | 698 |
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü yer almasına rağmen sayılı kanunun maddesinin fıkrasında ise özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında tüzel kişi kurucuların yönetim organlarında kurucu temsilcilerinde ve personelinin aynı maddede sayılan suçlardan hakkında kovuşturma bulunmaması denilerek henüz haklarında bir hüküm cezaya yönelik olmamasına rağmen kişinin suçluluğu sabit olmuş gibi değerlendirilmesini öngören bir düzenleme yapılmıştır bu anayasanın maddesine aykırıdır genel hukuk doktrininde masumiyet karinesi olarak bilinen bu durum avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de bir suç ile itham edilen herkes suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır şeklinde ifade edilmiştir masumiyet karinesi suçlu olduğu iddia edilen kişiyi yargılama öncesi veya yargılama sırasında ve hüküm kesinleşmesine kadar koruma amacı gütmektedir oysa sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer alan ve sayılan suçlardan haklarında kovuşturma bulunmamasını zorunlu kılan hüküm kişinin henüz yargılamasının tamamlanmadığı bir aşamada özel öğretim kurumlarında çalışmasını tamamen engeller niteliktedir dolayısıyla sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer olan veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması ifadesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin fıkrasında yer alan değişik birinci fıkra md özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında kurucu temsilcilerinde ve personelinde tarihli ve sayılı türk ceza kanununun maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar milli savunmaya karşı suçlar devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk zimmet irtikap rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama kaçakçılık suçları cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve tarihli ve sayılı suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi hakkında kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması terör örgütlerine ya da milli güvenlik kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı oluşum veya gruplara üyeliği mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır hükmünün veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması cümlesinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırı olduğu sonucuna varılması nedeniyle anılan ifadenin belirtilen sebeplerle yahut sayılı kanunun maddesi kapsamında değerlendirilebilecek başka nedenlerle iptaline karar verilmesi talebiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı dava dosyasının ve karara dayanak görüşme tutanağının onaylı bir örneği ile işbu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süre ile davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 445 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı i̇ş mahkemeleri kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır ibaresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı i̇ş mahkemeleri kanununun üncü maddesi ile bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak belirlenmiştir buna göre iş sözleşmesine dayalı alacak tazminat ve işe iade ile ilgili uyuşmazlıkların arabulucu önüne götürülmesi zorunlu hale getirilerek bu uyuşmazlıklarla ilgili doğrudan dava açma olanağı ortadan kaldırılmıştır bir davanın esastan görülüp karara bağlanmasını engelleyici bir işlevi yerine getiren davanın her aşamasında mahkeme tarafından resen gözetilmesi gereken taraflarca da davanın her aşamasında eksikliği ileri sürülebilen hususlara dava şartları denir tanrıver süha medeni usul hukuku ankara bu bağlamda dava şartı olarak arabulucuya başvurma zorunluluğunun belirlenmesini somutlaştırmak gerekirse kanuna bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabulucuya başvurmamak davanın esastan görülüp karara bağlanmasını engelleyici niteliktedir yine bu davalarda mahkeme davanın her aşamasında resen arabulucuya başvurulup başvurulmadığını değerlendirebilecektir taraflar da dava sürecinin herhangi bir aşamasında arabulucuya başvurulmamış olduğunu ileri sürebilecektir bir başka deyişle tüm dünyada alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olarak kabul edilen arabuluculuk allison jennifer alternative dispute resolution research harvard law school library iptali talep edilen düzenleme ile emsali görülmemiş şekilde türkiyede zorunlu tutulmuştur bu düzenleme aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacağı gibi sosyal devlet ilkesine aykırı olduğu gibi hak arama özgürlüğünü ve mahkemeye erişim hakkını ihlal edici niteliktedir sosyal devlet i̇lkesine aykırılık anayasanın nci maddesi devletin nitelikleri arasında sosyal hukuk devleti ilkesine yer vermiştir anayasa mahkemesinin defaaten değerlendirdiği üzere sosyal bir hukuk devletinin anlamı devletin güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği ve dolayısıyla toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü olmasıdır anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde sağlayan ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran toplumsal dayanışmayı üst düzeyde gerçekleştiren güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği sosyal adaleti ve millî gelirin adil bir biçimde dağıtılmasını sağlayan devlettir hukuk devletinde vergilendirmenin temel ilkelerinin gözetilmesi vergilendirmeye ilişkin yasalarda bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunması ve hukuk güvenliğinin sağlanması gerekir anayasa mahkemesi kararı tarihli ve k i̇ptali talep edilen düzenleme ile dava şartı haline getirilen arabulucuya başvuru zorunluluğu işveren karşısında daha güçsüz durumda olan işçileri işini kaybetme endişesiyle haklarından vazgeçmeye zorlayacak ve eşit güce sahip olmayan taraflar arasında adaletsizliğiesas sayısı karar sayısı arttırıcı işlev görecektir bu nedenle söz konusu düzenleme anayasanın nci maddesiyle düzenlenen sosyal devlet ilkesine aykırıdır i̇ptali talep edilen düzenleme ile arabulucuya başvurulması zorunlu tutulan uyuşmazlıkların tarafları işveren ve işçilerdir i̇şverenlerin sahip oldukları olanaklar bakımından güçlü işçilerin ise tek geçim kaynaklarının emekleri olması ve hayatlarını sürdürmek için çalışmak zorunda oldukları için güçsüz konumda bulunduğu evrensel bir gerçektir sosyal devletin işlevi eşit olmayanlar arasındaki iş ilişkisinde güçsüz durumda olan işçilerin sömürülmesini engelleyecek tedbirleri almaktır bu amaçla sosyal hukuk devletlerinde iş hukuku ve iş yargısı iki temel ilke üzerine inşa edilmiştir işçinin korunması ve işçi yararına yorum i̇ş hukuku düzenlemelerinin temelini işveren karşısında güçsüz konumda olan işçinin korunması oluşturur i̇ş yargısı alanında ise mevzuatta belirsizlik veya boşluk olduğunda işçi lehine karar alınmasını öngören işçi yararına yorum ilkesi geçerlidir i̇şçinin korunması ve işçi yararına yorum ilkeleri iş hukuku ve yargısını diğer hukuk dallarından ayrıştırır ve özgün hale getirir bu ilkeler anayasal sosyal devlet ilkesinin iş hukuku alanındaki yansımalarıdır arabuluculuk bir alternatif uyuşmazlık yöntemi olup bu tür çözüm yolları ancak tarafların eşit ve sözleşme serbestisinin geçerli olduğu hâllerde kendisinden beklenen faydayı sağlayabilir tarafların eşit konumda olmadığı iş hukukuna dair uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurunun dava şartı haline getirilmesi ile işçiler doğrudan işverenin karşısına çıkarılmaya zorlanmaktadır ampirik çalışmalar arabuluculuk gibi alternatif çözüm yollarıyla elde edilen işçi alacaklarının miktar olarak mahkeme önünde elde edilenlerden daha düşük olduğunu göstermektedir eşitler arasında olmayan ilişki zemininde arabulucuya başvurunun zorunlu olması işçinin uzlaşmaya anlaşmaya zorlanmasından başka bir anlam ifade etmemektedir i̇şten haksız olarak çıkarılan veya emeğinin karşılığını alamadığı için uyuşmazlık yaşayan işçiyi bir kez daha işverenin kabulüne mecbur bırakmaktadır arabulucuya başvuran işçi işverenin kendisini işe kabul etmesi için ya da alacağının en azından bir kısmını kurtarabilmek için hakkı olandan çok daha azına razı edilecektir oysa işçi alacak ve tazminatlarına dair davalarda mahkemeler alacak ve tazminat miktarının tespiti ve yapılan işlemlerin hukuka uygunluğu konularında bilirkişilere başvurarak objektif tespitler yaptırmakta ve bu objektif tespitler ışığında mahkemeler karar vermektedir i̇şçinin arabuluculuk sürecinde böyle bir tespit yaptırma imkanı olmadığından işverenin ekonomik gücü bilgi üstünlüğü ve işten çıkarma tehdidi karşısında haklarını koruma imkanı bulunmamaktadır i̇şe iade talebiyle açılan davalarda da aynı yöntem izlenmektedir eşitlik ancak aynı konumda olanların aynı kurallara tabi tutulması halinde güvence altına alınabilir aynı imkan ve koşullara sahip olmayanların aynı kurallara tabi tutulması eşitliği sağlamaz tam aksine eşitsizliği kurumsallaştırır aynı şekilde güçlü konumdaki işveren ile güçsüz konumdaki işçinin işçiyi koruma amacı taşıyan iş hukukundan kaynaklanan haklarını koruma güvencesi içermeyen ve işçi lehine yorum ilkesine tabi olmayan arabuluculuk mekanizmasına zorlanması işçi ve işverenin eşit koşullara tabi tutulması anlamına gelmemektedir tam aksine sosyal devlet ilkesinin gereği olarak iş hukukuna ve iş yargılama hukukuna hakim olan güvencelerin işlevsiz hale getirilmesi anlamına gelecektir zira işçi ve işveren arasındaki uzlaşmazlıklarda çoğu zaman işçinin kendi beyanından başka dayanabileceği belge dahi olmamaktadır i̇şçiler kendilerini güvencesiz emeğinin karşılığını alamamış ama bunun da ispatlamasının zor olduğunu düşündüğü bir ortamda yasa koyucu tarafından bir kez daha güvencesiz bırakılmaktadır aslında alternatif bir yol olmasıesas sayısı karar sayısı gereken arabuluculuğa zorlanarak alacağından daha azına razı olması beklenen işçiler bu durumda dava açamayacak hakkı olanı almak için yargıya başvuramayacaktır yasa tasarısının gerekçesinde usul ekonomisi ve uyuşmazlıkların dava sürecinde anlaşma ile neticeleniyor olmasından hareketle düzenlemenin amacının dava öncesi anlaşma ortamı yaratmak olduğu ileri sürülmüştür ancak bu argümanların gerçekçi olmadığı ve uygulamada işçi aleyhine sonuç doğuracağı yukarıda açıklanmıştır i̇şçi alacaklarına tazminatlarına ve işe iadelerine ilişkin davalarda işçilerin hakları bilirkişi raporlarına dayanan tespitler doğrultusunda kolaylıkla belirlenebilmektedir bu yaygın uygulama aslında anayasa tarafından güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün işçiler bakımından doğurduğu güvence mekanizmasının sonucudur arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık yöntemleri başvurulmasının iradi tarafların eşit ve sözleşme serbestisinin geçerli olduğu hâllerde kendisinden beklenen faydayı gösterebilecektir bu şartları sağlamayan işçi ve işveren arasındaki eşitsizliği daha da artıracak işçilerin hakkı olandan daha azına razı edileceği ve bunun da hukuken zorunlu tutulduğu bir düzenleme sosyal devlet ilkesi ile çelişmektedir i̇ptali talep edilen düzenlemenin gerekçesinde yer alan yargının iş yükünü azaltacağı uyuşmazlıkları uzlaşma ve sulh içinde çözeceği âdeta tüm sorunları bir çırpıda ortadan kaldıracağı değerlendirmeleri gerçeği yansıtmamaktadır kaldı ki emekçilerin hakkını aramak için dava yoluna başvuru haklarının yargının iş yükünün azaltılması gerekçesiyle ortadan kaldırılması anayasal güvenceler ile çelişmektedir nitekim emek salt bir ekonomik kavram değildir i̇şçinin emeğinin güvencesini devletin sağlaması gerekirken kanun koyucunun iradesini emeğin müzakere edilebilirliği yönünde kullanması kabul edilemez i̇ş yargısında arabuluculuğa bağlı müzakereci perspektif aynı zamanda sendikal haklar iş yerindeki ayrımcılık yasağı gibi temel hak ve özgürlüklerin de dolaylı olarak müzakereye açılmasını beraberinde getirecektir temel hak ve özgürlükler müzakere edilebilir vazgeçilebilir devredilebilir satın alınabilir nitelikte değildir kanun koyucu takdir yetkisini kullanırken belirli sınırlamalara tabidir bu sınırlamalardan ilki kanun koyucunun takdir yetkisini kullanırken kamu yararını gözetmesi zorunluluğudur kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukuk devletinde kanunların kamu yararı gözetilerek çıkarılması zorunludur kanun koyucu anayasaya ve hukukun genel ilkelerine aykırı olmamak kaydıyla her türlü düzenlemeyi yapma yetkisine sahip olup düzenlemenin kamu yararına başka bir anlatımla ülke koşullarına uygun olup olmadığının belirlenerek takdir edilmesi kanun koyucuya aittir anayasaya uygunluk denetiminde kanun koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil incelenen kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığı incelenebilir tarihli sayılı anayasa mahkemesi kararı ayrıca belirtilmesi gerekir ki hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı sayması sonucunu yaratan bir niteliktedir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemelerin yapılmasındaki takdir yetkisi sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkesiyle sınırlıdır kamu yararını gözetmeyen iptali talep edilen hüküm belirtilen nedenlerle anayasanın maddesi ile düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı ayrıca arabulucuya başvurunun zorunlu tutulması arabuluculuk müessesesinden beklenen faydanın sağlamasını da engelleyecektir eğer arabulucuya başvuru iradi olsaydı dava masrafları ve dava süreçlerini göz önüne alan işverenler işçinin dava açmak yerine arabulucuya razı olmasını sağlamak amacıyla işçi haklarını daha fazla gözeten önerilerle işçiye gidebilirdi böylece işçi dava açma imkanı ile arabulucuya başvuru arasında seçme hakkı olduğundan kendisini büyük bir baskı altında hissetmeden daha güçlü bir şekilde haklarını savunabilirdi oysa arabulucuya başvurunun zorunlu tutulmasıyla işçi işverenin insafına terkedilmiş ve sömürüye açık hale getirilmiştir bu şekilde adaletsiz sonuçlara katlanmak zorunda bırakılan işçilerin huzurlu bir çalışma yürütmesi ve iş barışını sürdürmesi zorlaşacak ve yeni uyuşmazlıklara kapı aralanacaktır bu da yasadan beklenen uyuşmazlık sayısını azaltma hedefine katkıda bulunmayacak tam aksine uyuşmazlık sayısını artıracaktır dolayısıyla yasa kamu yararı amacıyla çıkarılmamıştır bu nedenle de anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkına aykırılık hukuk devleti ilkesi anayasada güvence altına alınan diğer hakların gerçekleşmesi için bir nevi önkoşuldur hukuk devleti ilkesi kişiler lehine getirilen hak ve imkânların aynı zamanda erişilebilir olmasını da gerektirmektedir bu haklardan yararlanılmasını imkânsız kılan veya aşırı derecede zorlaştıran prosedür hakkın varlığını anlamsız kılacağından hukuk devleti ilkesine aykırı olur anayasa mahkemesi kararı tarihli hukuk devleti ilkesinin temel gereklerinden biri anayasada düzenlenen hak arama özgürlüğüdür anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz denilmektedir maddeyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisini oluşturmaktadır hak arama özgürlüğü hakları ihlale uğrayan bireylere yapılan haksız müdahalelerin önlenmesi ve varsa olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması amacıyla yetkili merciler ile yargı makamlarına başvurabilme imkânının tanınmasını gerekli kılar toplumu oluşturan bireylerin hak sahibi olmalarının anlamlı hâle gelebilmesi bunlara ilişkin kamu otoritesi tarafından oluşturulmuş koruma mekanizmalarının varlığına ve hak ihlalleri durumunda koruyucu sistemin harekete geçirebilmesine bağlıdır bu sebeple hak arama özgürlüğü genel olarak pozitif hukukça tanınmış hakların ön koşulu ve şekli bakımdan güvencesi olarak kabul edilmektedir denilmiştir anayasa mahkemesi kararı tarih ve anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesi ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesi ve zararını giderebilmesinin en etkili yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir mahkemeye erişim hakkı bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilen bir haktır anayasa mahkemesi kararı tarih ve para i̇ptali talep edilen düzenleme işçilerin hak arama özgürlüklerine ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına doğrudan bir müdahale anlamına gelmektedir arabulucuya başvurmanın dava şartı haline getirilmesi suretiyle bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemineesas sayısı karar sayısı başvuru zorunlu hale getirilmiştir bu düzenlemenin temel amacı işçilerin hak aramasını zorlaştırmak ve etkisiz hale getirmek suretiyle yargısal uyuşmazlık sayısını azaltmaktır arabuluculuk gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri tarafların eşit ve sözleşme serbestisinin geçerli olduğu hâllerde kendisinden beklenen faydayı gösterebilir tarafların eşit konumda olmadığı iş hukukuna dair uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurunun dava şartı haline getirilmesi hak arama özgürlüğünü ve mahkemeye erişim hakkını sınırlamaktadır eşitler arasında olmayan ilişki zemininde arabulucuya başvurunun zorunlu olması işçinin uzlaşmaya anlaşmaya zorlanmasından başka bir anlam ifade etmemektedir i̇şten haksız olarak çıkarılan veya emeğinin karşılığını alamadığı için uyuşmazlık yaşayan işçiyi bir kez daha işverenin kabulüne mecbur bırakmaktadır arabulucuya başvuran işçi işverenin yeniden kendini işe almasını sağlamak ya da alacağının en azından bir kısmını kurtarabilmek için hakkı olandan çok daha azına razı edilecektir i̇şçi ile işveren arasındaki uyuşmazlıklarda çoğu zaman işçinin kendi beyanından başka dayanabileceği bir belge dahi olmamaktadır kendini güvencesiz hisseden emeğinin karşılığını alamamış ama bunun da delilsiz ispatlamasının zor olduğunu düşünen işçi böyle bir ortamda yasa koyucu tarafından bir kez daha güvencesiz bırakılmaktadır alternatif bir çözüm yolu olan arabuluculuğa zorlanarak alacağından daha azına razı olması beklenmektedir anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür bu madde uyarınca yapılacak yargılamanın kişiler yönünden gerçek bir güvence oluşturabilmesi için aranacak nitelikler de maddesinde belirtilmiştir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil bir yargılamanın ön koşulunu oluşturur dava hakkının kullanılmasının haksız eşitsiz bir önkoşula bağlanması hakkın özüne müdahale anlamına gelmektedir yargı yetkisinin doğrudan kullanımının kısıtlanması ve yargısal olmayan bir yöntemin zorunlu hale getirilmesi bu bakımdan da anayasaya aykırıdır yargı yetkisinin kullanımında ara bir kurumun kararının yargı yolu için ön şart olarak konulmuş olması anayasamızın uncu maddesinde belirtilen kurala açık bir aykırılık oluşturmaktadır hukukun çağdaş ve evrensel ilkelerine uygun olarak temellerini anayasada bulan hukuk sistemimizde uyuşmazlıkların asıl çözüm yerinin bağımsız mahkemeler olduğu kabul edilmiştir mahkemenin dışında zorunlu olarak bir uyuşmazlık çözüm yeri belirlenmesi özünde eşitsiz bir ilişki olan iş ilişkilerinde ve özellikle iş akdinin feshinde yargı güvencesinin zedelenmesi anlamına gelmektedir bu nedenle sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır ibaresi anayasanın uncu maddesine aykırıdır ve iptali gerekir yine anayasanın ncı maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir çeşitli istihkakları tazminatları alacakları ödenmeyen veya iş sözleşmesi sebep gösterilmeden veya geçerli bir sebebe dayanmadan feshedilen işçinin iş mahkemesinde dava açma hakkı bulunduğu gibi hukuka uygun diğer çözüm yollarına başvurma hakkı da olduğu tartışmasızdır bu husus adil yargılanma hakkının yurttaşın iradesi ile şekillenmesi gereken bir hak türü olduğunu hiçbir kuşkuya kapılmaksızın betimlemektedir nitekim anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararıyla sayılı i̇ş kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinin toplu iş sözleşmesindeesas sayısı karar sayısı hüküm varsa veya bölümü iptal edilmiştir cümlenin devamında yer alan «taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür» ibaresinin iptal talebi ise reddedilmiştir anayasa mahkemesinin ret gerekçesi şu şekildedir i̇şçinin maddenin birinci fıkrasındaki uyuşmazlığı özel hakeme götürme konusunda işverenle anlaşabilmesi yalnızca kendi iradesine ilişkindir i̇şçi ancak özel hakeme gitme konusundaki iradesini kullandığında dava açma seçeneğinden vazgeçmiş olacağından anayasanın maddesine aykırılıktan söz edilemez anayasa mahkemesi ihtiyari hakem modelini anayasaya uygun bulurken işçinin iradesi dışı zorlayıcı sözleşme hükmünü ve dolayısıyla zorunluluğu anayasaya aykırı bulmaktadır i̇ptali istenen kural ise arabulucuya başvurmada işçiye özgür iradesiyle hareket etmek hususunda bir irade tanımamaktadır sayılı i̇ş mahkemeleri kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasında işçi alacakları tazminatları ve işe iade talebiyle açılacak davalarda arabulucuya başvurmayı bir dava şartı olarak belirlemek iradi tercihi ortadan kaldırmakta ve gayri iradi bir aşama eklemektedir bu da anayasa mahkemesinin belirtilen kararında da vurgulandığı gibi serbestçe ve özgür irade ile kullanılması gereken hak arama hürriyetinin zedelenmesi anlamına gelir hak arama özgürlüğü yalnız toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri değil aynı zamanda bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme haksızlığı önleme çabasının da aracıdır bu hakkın kullanılması yerine getirilmesi olabildiğince kolaylaştırılmalı olumlu ya da olumsuz sonuç almayı geciktiren güçleştiren engeller kaldırılmalıdır i̇ptali talep edilen düzenleme ise tam tersi işleve sahiptir tarafsızlığı ve bağımsızlığından kuşku duyulmayacak şekilde oluşturulmuş bir mahkemeye başvuru olanağının arabulucuya başvurma zorunluluğu ile kısıtlanmasının adil yargılama ilkesine de uygun olmadığının kabulü gerekir anayasanın maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında her temel hak ve özgürlüğün doğasından kaynaklanan sınırları bulunduğunu birlikte yaşamanın zorunlu sonucu olarak hak ve özgürlüklerin başkalarının aynı hak ve özgürlüklerden faydalanmasını engelleyici başkalarına zarar verici mahiyette kullanılmaması gerektiğini belirtmiştir diğer taraftan anayasanın başka maddelerinde yer alan kuralların da temel hak ve hürriyetin sınırını oluşturabileceği belirtilmiştir bu çerçevede adil yargılanma hakkının hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olmadığı ve hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu belirtilmiştir ancak bu sınırlamaların anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamayacağı bu kapsamda ölçüsüz olamayacağı ifade edilmiştir anayasa mahkemesi kararı tarih ve para bu nedenle iptali talep edilen düzenleme hak arama özgürlüğünü ölçüsüzce sınırlaması bakımından anayasanın maddesine açıkça aykırıdır anayasa mahkemesi hak arama özgürlüğü bağlamında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarını yılında verdiği bir kararda değerlendirmiştir yüce mahkeme anayasanın maddesine göre davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir bu görevin ağır iş yükü altında yerine getirilmesi zorlaştıkça yargının iş yükünün azaltılması adalete erişimin kolaylaştırılması ve usul ekonomisi gibi çeşitli nedenlerle yargıya ilişkin anayasal kuralların etkililiğinin sağlanması bakımından gerekli görülmesi durumunda uyuşmazlıkların çözümü için alternatif yöntemlerin yaşama geçirilmesi yasama organının takdir yetkisi içindedir alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuru zorunluluğu bu yollar sırf kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getirmek amacıyla oluşturulmuş etkisiz ve sonuçsuz yöntemler olmadığı sürece hak arama özgürlüğüne aykırı kabul edilemez tespitini yapmıştıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi kararı tarih ve sayılı kararı i̇şçi alacaklarına tazminatlarına ve işe iade talebine ilişkin arabulucuya başvurulma zorunluluğu yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere tarafların eşitsiz konumundan dolayı işçilere ölçülülük ilkesine aykırı aşırı bir yük getirmiştir yukarıda açıklandığı gibi getirilen arabuluculuk müessesesinin uyuşmazlık sayılarını azaltma ihtimali olmadığı gibi işçilerin hak aramasını da oldukça zorlaştırdığı neredeyse imkansız hale getirdiği açık bir gerçektir bu nedenle iptali talep edilen düzenleme yasada öngörülen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmadığı gibi birey hakları ile kamu yararı arasında makul bir denge gözetmekten de uzaktır bu haliyle iptali istenen düzenleme ile mahkemeye erişim hakkına getirilen kısıtlamanın demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü olmadığı açıktır hatta iptali talep edilen düzenleme hak arama özgürlüğünün özüne dokunur nitelikte olup hakkın kullanımını neredeyse tamamen imkansız hale getirmiştir bu haliyle düzenleme anayasanın ve maddelerine açıkça aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesi hak arama özgürlüğünü düzenlerken yargı mercileri vurgusu yanında hemen ikinci fıkrasında hiçbir mahkemenin davaya bakmaktan kaçınamayacağını belirtmiştir anayasa bununla da yetinmemiş maddesi ile hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağını öngörmüştür bu bakımdan yargı mercii kavramının içinde barındırdığı hukuksal konumun sözleşmelerle yapılan belirlemelerden çok önce yasalarla saptanmış bir statüyü uyuşmazlıkları çözen bir makamı öngördüğünü söylemek doğal bir sonuçtur anayasanın maddesinde ve yargı ile ilgili bölümünde mahkemelerden ve üst mahkemelerden söz edilmiş olması da anayasal yargı mercii kavramına yönelik bu belirlemeyi desteklemektedir anayasal bu görünüme karşın iptali istenen kuralla sonuç olarak yargı yolunun ve doğal yargıç ilkesinin bu yola başvurmadan önce yeni bir zorunlu aşama tanımlanarak sınırlanmasına neden olunmaktadır başka bir anlatımla yetkin bir yargı incelemesi hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucu olduğundan irade sergilenmesine bile fırsat tanınmadan hak arama özgürlüğünün boyutu ve kapsamının bu nedenle de daraltılamayacağı kuşkusuzdur açıklanan nedenlerle sayılı i̇ş mahkemeleri kanununun üncü maddesinin birinci fıkrasındaki arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır ibaresi anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan anayasanın üstünlüğü ilkesi gereği anayasa hükümleri yasama organını bağlayıcı nitelikteki temel hukuk kuralları olup kanunlar anayasaya aykırı olamaz bu çerçevede anayasanın maddesinde düzenlenen sosyal hukuk devleti ilkesine ve maddede güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ve mahkemeye erişim hakkına açıkça aykırı olan düzenlemenin yasalaşmasının sağlanması anayasanın maddesinde düzenlenen güvenceye de aykırılık teşkil etmektedir açıklanan tüm bu gerekçelerle düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil eder iptali gerekir tarihli ve sayılı i̇ş mahkemeleri kanununun üncü maddesinin nci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur i̇baresi ile son cümlesinde yer alan yargılama giderleri i̇baresinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen kuralların bulunduğu fıkrada taraflardan birinin ya da her ikisinin mazeretsiz olarak arabuluculuk toplantısına katılmaması dolayısıyla arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi halinde açılacak davada yargılama giderlerine nasıl hükmedileceği düzenlenmiştir buna göre toplantıya katılmayan taraf dava sonucunda kısmen ya da tamamen haklı çıksa bileesas sayısı karar sayısı yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulacak ve bu kişi lehine vekalet ücretine hükmedilmeyecektir diğer taraftan her iki tarafında toplantıya katılmamış olması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi halinde açılacak davada tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır bu kural arabulucuya başvuruyu zorunlu tutan birinci fıkra hükmünün devamı niteliğinde olup mazeretsiz olarak toplantıya katılmayarak arabuluculuk faaliyetinin sona ermesine neden olan tarafı açılacak dava kısmen veya tamamen kendi lehine sonuçlanmış olsa bile yargılama giderlerinin tamamının bu taraf aleyhine hükmedilmesi suretiyle cezalandırılmasını öngörmektedir anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesi ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesi ve zararını giderebilmesinin en etkili yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir mahkemeye erişim hakkı bireylerin iddia ve savunmalarını bir yargı mercii önünde ileri sürebilmelerine imkân sağlayan ve adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak kabul edilen bir haktır anayasa mahkemesi kararı tarih ve para anayasanın maddesinde hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında her temel hak ve özgürlüğün doğasından kaynaklanan sınırları bulunduğunu birlikte yaşamanın zorunlu sonucu olarak hak ve özgürlüklerin başkalarının aynı hak ve özgürlüklerden faydalanmasını engelleyici başkalarına zarar verici mahiyette kullanılmaması gerektiğini belirtmiştir diğer taraftan anayasanın başka maddelerinde yer alan kuralların da temel hak ve hürriyetin sınırını oluşturabileceği belirtilmiştir bu çerçevede adil yargılanma hakkının hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olmadığı ve hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu belirtilmiştir ancak bu sınırlamaların anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamayacağı bu kapsamda ölçüsüz olamayacağı ifade edilmiştir anayasa mahkemesi kararı tarih ve k sayılı hak arama özgürlüğünün bir unsuru olan mahkemeye erişim hakkı da mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir haktır bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların hakkın özünü zedeleyecek şekilde kısıtlamaması meşru bir amaç izlemesi açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı no § ulaşılmak istenen kamu yararının gerekleri ile bireylerin temel hakları arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozan ve başvuranlara çok yüksek bir külfet yükleyen düzenlemeler mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir anayasa mahkemesinin içtihadına göre kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hale getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir bno § avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm kararlarında da yargılama giderleri ile bireylerin mahkeme kanalıyla iddiasını ispat etme menfaati arasında iyi bir denge sağlanması gerektiği belirtilmiştir ait mouhoubfransa § bu çerçevede ai̇hm yargılama giderlerinin çok yüksek olduğu ve adli yardımın verilmediği durumlardaesas sayısı karar sayısı hakkın özünün zedelendiğine ve mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir sınırlama getirildiğine karar vermiştir bkz asya bakantürkiye § kabatürkiye § ülkemizde hukuk yargılama usulünde pek çok başka ülkede olduğu gibi kaybeden öder ilkesi geçerli olup tarafların yargılamadaki başarı oranına göre kazanılan veya kaybedilen değer oranında lehine veya aleyhine mahkeme masraflarına hükmedilmesi düzenleme altına alınmıştır hukuk muhakemeleri kanununun maddesine göre kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa mahkeme yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır aynı kanunun maddesinde dürüstlük kuralına aykırı hareket eden gereksiz yere davanın uzamasına veya gider yapılmasına sebebiyet vermiş olan tarafın davada lehine karar verilmiş olsa bile karar ve ilam harcı dışında kalan yargılama giderlerinin tamamını veya bir kısmını ödemeye mahkûm edilebileceği kuralına yer verilmiştir kaybeden öder ilkesinin amacı gereksiz başvuruları önlemek ve muhtemel davacıları mahkeme önüne abartılı talepler getirmekten vazgeçirmek olup böylece dava sayısının azaltılarak mahkemelerin fuzuli yere meşgul edilmesinin önlenmesi uyuşmazlıkların makul sürede çözülmesinin sağlanmasıdır ayrıca kural olarak dava açılmasına neden olan taraf davada haksız çıkan taraftır haksız çıkan tarafın yargılama giderlerini de ödemesi hakkaniyete daha uygundur anayasa mahkemesi ve ai̇hm bu ilkenin uygulamada kişilerin mahkemeye erişimini zorlaştırmakla birlikte tek başına adil yargılanma hakkı ile çelişmeyeceğine ancak her olayın somut koşulları içinde değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmişlerdir bkz anayasa mahkemesi kararı no § ai̇hm stankovbulgaristan § i̇ptali talep edilen kural ise kaybeden öder ilkesinden ayrılmış ve arabuluculuk görüşmesine katılmayan tarafın gereksiz yere dava açılmasına sebep olduğunu varsayarak dava kısmen veya tamamen lehine sonuçlanmış olsa bile yargılama giderlerinin tamamını ödemeye hükmedilmesini ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesini öngörmektedir her iki tarafın görüşmelere katılmaması durumunda ise davanın sonucundan bağımsız olarak tarafların yaptıkları masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasını öngörmüştür yukarıda birinci fıkraya ilişkin bölümde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi arabulucuya başvurunun dava şartı haline getirilmesi sosyal devlet ilkesinin gereği olarak iş hukukuna ve iş yargılaması hukukuna hakim olan işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkelerini işlevsiz hale getirdiğinden sosyal devlet ilkesine ve hak arama özgürlüğüne aykırılık oluşturmaktadır i̇şçi alacaklarına tazminatlarına ve işe iade talebine ilişkin arabulucuya başvurulma zorunluluğu getirilmesi tarafların eşitsiz konumundan dolayı işçilere ölçülülük ilkesine aykırı aşırı bir yük yüklemiştir bu anayasaya aykırı kuralın devamı olarak arabuluculuk görüşmesine mazeretsiz olarak katılmayarak görüşmenin sona ermesine sebep olan tarafın gereksiz yere dava açılmasına sebep olduğu gerekçesiyle tüm yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilmesi mahkemeye erişim h | 4,017 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti i̇lkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde yer bulan suç ve cezanın kanuniliği ilkesi anayasanın yasaklayıcı ve buyurucu kuralları ile gerek toplum yaşamı gerek kişi hak ve özgürlükleri yönlerinden getirdiği güvencelere aykırı olmamak koşuluyla bu konuda gerekli düzenlemeleri yapma yetkisinin yalnız yasa koyucuya ilişkin olmasını zorunlu kılar bu ilkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasayla konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir anayasanın maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından disiplin cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tabidir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik i̇lkesinin amacı ise aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olmaz sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasında gümrük müşavirleri için öngörülen dört ayrı disiplin cezasının tanımlamasının yapıldığı kınama cezasının meslek mensubuna görevinde ve davranışında kusurlu sayıldığının yazı ile bildirilmesi şeklinde tanımlandığı geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasının ise altı aydan az ve bir yıldan çok olmamak üzere mesleki sıfat saklı kalmak koşuluyla mesleki faaliyetten alıkonulma olarak tanımlandığı aynı maddenin fıkrasında ise hangi fiil karşılığında hangi cezanın verileceği hususunun düzenlendiği buna göre mesleki kurallara mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve harekette bulunanlarla görevin gerektirdiği güveni sarsıcı harekette bulunan meslek mensupları hakkında ilk defasında uyarma tekrarında ise kınama cezası uygulanacağının öte yandan görevini bağımsızlık tarafsızlık ve dürüstlükle yapmayan veya kusurlu olarak yapan ya da bu kanunda yer alan mesleğin genel prensiplerine aykırı harekette bulunan meslek mensupları için geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezası uygulanacağının kurala bağlandığı görülmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasında kınama cezası meslek mensubunun görevinde kusurlu sayılması şeklinde tanımlanmış olmasına karşın aynı maddenin fıkrasında görevin kusurlu yapılmasının geçici olarak mesleki faaliyetten alıkoyma cezasını gerektirdiği kurala bağlanmıştır ayrıca sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasının ilk cümlesinde mesleki kurallara aykırı fiil ve harekette bulunmanın ilk defasında uyarma tekrarında kınama cezasını gerektirdiğinin kurala bağlanmasına karşın aynı fıkranın ikinci cümlesinde sayılı kanunda yer alan mesleğin genel prensiplerine aykırı harekette bulunmanın mesleki faaliyetten alıkoyma cezasını gerektirdiği kurala bağlanmıştır bu arada gümrük müşavirliğinin mesleki kurallarının veya mesleğin genel prensiplerinin neler olduğu hususunda mevzuatta herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır görüldüğü üzere görevin kusurlu yapılması yahut aynı anlama gelen görevinde kusurlu sayılmanın hangi disiplin cezasını gerektirdiği hususunda kanunda bir netlik olmadığı gibi mesleki kurallara veya mesleğin genel prensiplerine aykırı harekette bulunanlara hangi disiplin cezasının uygulanacağı hususunda da bir karışıklık olduğu görülmektedir tüm bu veriler ışığı altında hangi fiile hangi disiplin cezası verileceği hususunun açık ve net bir biçimde ortaya konulmaması hukuki belirlilik ilkesini zedelediği gibi suç ve cezaların kanuniliği ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır bunun yanında idarenin aynı fiil için değişik disiplin cezası vermesinin kanunun bu haliyle mümkün olması karşısında ilgili kanun hükmü eşitlik ilkesine de ters düşmektedir | 625 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçeler sanık vekilinin gerekçesi özeti anayasaya aykırılık iddiasında sanık vekilinin ileri sürdüğü gerekçe özet olarak şöyledir anayasanın maddesi hiç bir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamıyacağı ilkesini koymuştur yine anayasanın maddesinin ikinci fıkrasına göre askerî mahkemeler asker olmayan kişileri ancak özel kanunda belirtilen askeri suçlarından dolayı yargılayabilirler anayasanın maddesi değiştirilerek devlet güvenlik mahkemelerinin kurulması öngörülünce askerî mahkemelerin yetkisinde bir daralma olmuştur çünkü asker olmayan kişilerin askerî suçları dahi devlet güvenliğini ilgilendiriyorsa sıkıyönetim ve savaş dışında güvenlik mahkemelerinin görevine girmektedir sanığa isnat olunan suç devlet güvenliğinin ihlâli iddiasını taşır anayasanın maddesinin ikinci fıkrası ve sayılı kanunun ve maddeleri kapsamı içindedir değişik maddenin son fıkrası güvenlik mahkemelerinin görev ve yetki alanının düzenlenmesini kanuna bırakmıştır mahkemelerin görevi konusu kamu hukukunu ve kamu düzenini ilgilendirir yasa koyucu yalnızca görevi saptayabilir suçun işlendiği tarihe ve bölgeye göre şu veya bu mahkeme bakar diye bir ayrım yapamaz sözgelimi günü işlenen bir casusluk suçunda askerî mahkemenin görevli olmasına de işlenen aynı nitelikteki suça ise beş hakimli devlet güvenlik mahkemelerinin bakmasına ve üstelik iki davanın ayrı temyiz mercilerine gitmesine yol açacak bir düzenleme anayasaya aykırı olur onun içindir ki sayılı kanunun geçici maddesi anayasanın maddelerine ters düşmektedir bu madde tabiî hâkimimize tâbiî mahkememize varacağımız yolu kapatmıştır sıkıyönetimin kaldırıldığı tarihte sıkıyönetim mahkemelerinde görülmekte bulunan davalar sonuçlandırılıncaya değin bu mahkemelerin görev ve yetkilerinin süreceğine ilişkin geçici madde anayasaya sayılı kanunla eklenmiştir maddede devlet güvenlik mahkemeleri kuruluşuna ilişkin değişikliği de aynı kanun oluşturmuştur anayasa koyucu askerî mahkemelerin elindeki devlet güvenliğini ilgilendiren işlerin yine askerî mahkemelerde sonuçlandırılmasını gerekli görseydi tıpkı böyle geçici bir düzenlemeye anayasada yer vereceğine kuşku yoktur demek oluyor ki bugün suçları devlet güvenliğini ilgilendiren sivil kişileri yargılama hakkının askeri mahkemelere tanınması anayasal bir kaynağa dayanmakta değildir sözkonusu kural anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırıdır askerî yargıtay daireler kurulunun gerekçesi özeti sayılı kanunun geçici maddesinin anayasaya aykırılığı iddiasının ciddî olduğu kanısına varılması gerektiği konusunda askeri yargıtay daireler kurulunun dayandığı gerekçe aşağıda özetlendiği gibidiresas sayısı karar sayısı anayasanın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisinin kullanılamaması herkesin kanun önünde eşit bulunması hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaması maddeler yolundaki kuralları ve mahkemelerin görevlerini düzenleyen kuralların kamu düzenini ilgilendirdiği için geçmişteki olaylara uygulanmasının zorunluğunu belirleyen genel hukuk ilkesi ve yine anayasanın maddeleri gözönünde bulundurularak konu ele alındıkta varılan sonuç şudur sayılı kanunun geçici maddesi sayılı kanun kurallarının bu kanunun yürürlüğe girdiği gününden başlayarak işlenen ve devlet güvenlik mahkemelerinin görevine giren suçlara uygulanmasını öngörmüştür böylece daha önce işlenmiş aynı nitelikteki suçlar için eski kovuşturma yöntemi sürdürülecektir bu belirli bir günden önce ve sonra aynı suçu işleyenlerin iki ayrı yargı yerinde yargılanmaları demektir anayasanın değişik maddesinin son fıkrası uyarınca çıkarılan sayılı kanunun maddesinin işaretli bendinde askeri ceza kanununun sanığın cezasının dayandırıldığı madde maddelerinde maddesinin son fıkrasında ve maddelerinde yazılı suçlar asker olmayan kişilerce müstakillen veya asker kişilerle birlikte işlendikte sanıkların tümünün devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmaları ilkesi benimsendiğine ve bu maddenin gerekçesinde bu gibilerin devlet güvenlik mahkemelerinde yargılanmalarının askerî yargıya istisnaî olarak bırakılmış bir görevin tabiî mahkemesine devri niteliğinde olduğu ndan söz edildiğine anayasa değişikliğinde eski i̇şler devlet güvenlik mahkemelerinin görevi dışında bırakılmak işlenseydi sıkıyönetim mahkemeleri için tanınan istisnaî görev gibi devlet güvenlik mahkemeleri yönünden de bir istisna kuralına anayasada yer verilmek gerekirken bu yola gidilmemesinin belirlediği üzere anayasa koyucunun böyle bir erek ve yönergesi bulunmadığına göre sayılı kanunun geçici maddesi anayasanın maddeleri ile çatışır ve çelişir durumdadır her ne kadar kamu davası günlü sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun maddesinin fıkrasına dayanılarak açılmışsa da görev sorunu mahkemece duruşmanın her evresinde gözönünde bulundurulabileceği ve anayasaya aykırılığı ileri sürülen geçici madde mahkemenin uygulayacağı bir kural olup iptal edildikte mahkemece görevsizlik karan verilebileceği için sanık vekilinin anayasanın maddesi uyarınca ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varılması gerekir | 621 |
esas sayısı karar sayısı davacı vekili av ve av tarafından silopi zırhlı tugay komutanlığı emrinde sözleşmeli er olarak görev yapmakta iken güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali istemiyle mi̇lli̇ savunma bakanliğina karşı açılan davada uyuşmazlığın konusu olan işlemin dayanağı olan sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmünün anayasa hükümlerine aykırı olduğu düşüncesi ile sayılı kanunun maddesinin bendi uyarınca anayasa mahkemesince somut norm denetimi yapılmak üzere anayasaya aykırılık itirazında bulunulması gerektiği sonucuna varılarak gereği görüşüldü i̇tirazın konusu sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmünün anayasaya aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile iptali istemidir anayasa mahkemesine başvuru şekli ve nedeni anayasanın maddesinin fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmiştir bakılan davada sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmü uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır i̇lgili anayasa maddeleri sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne maddesinin fıkrasında herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir hükmüne maddesinin fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir dava konusu olay davacının silopi zırhlı tugay kyrdlığı mknz komd tb mknz komd bölük komutanlığında piyade sözleşmeli er olarak görev yaptığı sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun maddesinin ıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmü gereğince davalı idare tarafından sözleşmesinin feshedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesinin fıkrasında fıkrasında herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir denilerek kişisel verilerin korunması özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulmuştur anayasanın maddesi uyarınca kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hâllerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir anayasanın maddesinde de temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne yer verilerek temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir anayasanın ve maddeleri uyarınca kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını sınırlamaya yönelik kanuni bir düzenlemenin şeklen var olması yeterli olmayıp yasal kuralların keyfîliğe izin vermeyecek şekilde belirli ulaşılabilir ve öngörülebilir düzenlemeler niteliğinde olması gerekir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında memurlar ve kamu görevlilerinin anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülükleri düzenlenmiştir belirtilen husus gözetilerek kamu görevinde çalıştırılacak kişiler bakımından güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir ancak bu alanda düzenleme öngören kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve muhtemel kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerekir bakılmakta olan davada güvenlik soruşturması mülga sayılı kanun kapsamında yapılmış iken anılan kanun tarihli ve sayılı güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması kanunuyla yürürlükten kaldırılması üzerine anılan faaliyet tarihinden itibaren sayılı kanun hükümlerine göre yürütülmeye devam edildiğinden itirazın konusu mülga tarihli ve sayılı kanun uyarınca yapılan güvenlik soruşturmasını kapsamaktadır i̇tiraz konusu kanun hükmünde güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması sözleşmeli erbaş ve erlerin ön sözleşmelerinin sözleşme süresinin bitiminden önce feshedilmesine imkan sağlamasına karşın güvenlik soruşturmasına konu edilecek kişisel veri niteliğindeki bilgi ve belgelerin ne şekilde kullanılacağına hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına bu bilgilerin ne suretle ve ne kadar süre ile saklanacağına ilgililerin söz konusu bilgilere itiraz etme imkânının olup olmadığına bilgilerin bir müddet sonra silinip silinmeyeceğine silinecekse bu sırada izlenecek usulün ne olduğuna yetkinin kötüye kullanımını önlemeye yönelik nasıl bir denetim yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturmasının yapılmasında elde edilecek verilerin kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin kuralla sadece güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması sözleşmeli erbaş ve erlerin ön sözleşmelerinin sözleşme süresi bitmeden feshine imkan tanımaktadır sonuç olarak sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmünün güvenlik soruşturması sonucunda kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına kullanılmasına işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği keza anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararıyla sayılı kanunun maddesinin nolu fıkrasının sayılı kanun yönünden iptaline karar verilmiş olması nedeniyle bakılan davada uygulanan hükümlerin de sayılı kanun yönünden anayasaya aykırı olduğu görüşüyle anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanmak hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm ekleriyle birlikte oluşturulacak suretinin anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 993 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir hacettepe üniversitesi devlet konservatuarında öğretim üyesi olarak görev yapmakta iken tarihinde kendi isteği ile emekliye ayrıldıktan sonra tarihinde vefat eden hikmet yasin şimşekten dolayı tarihinden itibaren dul aylığı bağlanan anılan şahsın eşi olan nihal şimşek tarafından dul aylığının oranında ödenmesi yönündeki davalı sosyal güvenlik kurumu başkanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davada sayılı yasanın geçici maddesi gereğince uygulanmaya devam edilen sayılı yasanın mülga maddesinde yer alan i̇ştirakçi karı veya koca eşinden yaş veya daha büyük ise ölümünde eşine yarı nispetinde aylık bağlanır ancak evlenme akdi en az yıl evvel yapılmış veya çocukları olmuş ise bu indirme yapılmaz hükmündeki eşinden yaş veya daha büyük ise eşine yarı nispetinde aylık bağlanır ibaresinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunduğundan işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesi ile mülga olan maddesinde i̇ştirakçi karı veya koca eşinden yaş veya daha büyük ise ölümünde eşine yarı nispetinde aylık bağlanır ancak evlenme akdi en az yıl evvel yapılmış veya çocukları olmuş ise bu indirme yapılmaz emekli olduktan sonra evlenenler hakkında dahi aynı hükümler uygulanır hükmü düzenlenmiştir öte yandan sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun sayılı kanuna ilişkin geçiş hükümlerini düzenleyen geçici maddesinin fıkrasında bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tarihli ve sayılı kanuna göre aylık tazminat harp malûllüğü zammı diğer ödemeler ve yardımlar ile tarihli ve sayılı kanunun inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil sayılı kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur ancak ilâ yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların aylık ve diğer ödemeleri bu kanunun nci üncü ve nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir hükmüne fıkrasında ise bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması artırılması azaltılması kesilmesi yeniden bağlanması toptan ödemeleri ilgi devamı ihya ve borçlanmaları diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil sayılı kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga sayılı kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti bütün faaliyetlerinde hukukun genel ilkeleri ile bağlayıcılığı ve üstünlüğü olan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır anayasanın maddesinde kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlandıran ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak yine anayasanın maddesinde sosyal hukuk devleti niteliği vurgulanan türkiye cumhuriyeti devletinin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştıresas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü maddesinde ise herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almıştır yukarıda değinilen sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesi ile mülga olan maddesinde yer alan i̇ştirakçi karı veya koca eşinden yaş veya daha büyük ise ölümünde eşine yarı nispetinde aylık bağlanır hükmünün anılan sayılı yasanın geçici maddesinin ve fıkrası gereğince uygulanmasına devam edildiği söz konusu hükümde yer alan eşinden yaş veya daha büyük ise ölümünde eşine yarı nispetinde aylık bağlanır ibaresinin eşler arasında yaş ve üzeri fark olması halinde evlenme akdinin en baştan muvazaalı olduğunu kabul ettiği oysa muvazaanın ancak yargı yerince verilecek kararlarla tespit edilebileceği ölüm halinde eşe bağlanacak aylık tutarında yaş farkına bağlı olarak farklı bir uygulama yapılmamasının mülkiyet hukukuna anayasanın maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesine ve maddesinde yer verilen kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununun maddesinde yer alan eşinden yaş veya daha büyük ise ölümünde eşine yarı nispetinde aylık bağlanır hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddeleri uyarınca söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 713 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde ileri sürülen iptal nedenleri aynen şöyledir tbmm genel kurulunun tarihli nci birleşiminde kültür bakanlığı bütçesinin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasıyla bölümlerine geçilmesine dair işlem usulüne uygun olarak oya sunulmuş ve adı geçen bütçe tasarısı reddedilmiştir bakanlık ve daire bütçeleriyle katma bütçeler hakkında tümü üzerinde görüşme yapılması yalnızca bir i̇çtüzük gereği olmakla kalmamıştır ayrıca anayasanın nci maddesinin ncü fıkrasına göre bir anayasa emridir tarihindeki kültür bakanlığı bütçesinin bölümlerine geçilmesine dair oylamaya yapılan shp ve dyp gruplarının ortak itirazının tarihli başkanlık divanı toplantısında görüşülmesi sırasında işaret oyunun red ve kabul şeklinde belirdiği hiçbir şüpheye yol açmayacak şekilde tesbit ve tescil edilmiştir ayrıca bu toplantıda alınan başkanlığın sunuşları bölümünde genel kurula sunulan sayılı kararda konuya ilişkin tutanaklara göre oturum başkanlık divanınca yapılan açık bir usulsüzlük görülmemekle birlikte denilerek bu oylamada usulsüzlük olmadığı i̇çtüzüğün ncü maddesi uyarınca teyit edilmektedir tarihinde red edilen kültür bakanlığı bütçe tasarısı anayasaya ve içtüzüğe göre düşmüştür bu işlem anayasanın ncı maddesine i̇çtüzüğün ve maddelerine hiçbir şüphe doğurmayacak şekilde uygun bir işlemdir tamamlanmış ve bitmiş bir iştir bundan sonra anayasamızın geçici ncı ve nci maddelerinin buyruğuna göre işleyen i̇çtüzüğün nci maddesinin yürütülmesi gerekmektedir ancak bu yapılmadığı gibi i̇çtüzüğün nci maddesinde yer alan reddedilmiş kanun tasan ve ya teklifleri red tarihinden itibaren bir tam yıl geçmedikçe millet meclisinin aynı yasama dönemi içinde yeniden verilemez hükmüne rağmen sözü edilen düşmüş bütçe tasarısı red tarihinden üç gün sonra tarihinde tekrar doğrudan başkan tarafından başkanlık divanı kararına dayalı olarak genel kurula sunulmuştur başkanlık divanının herhangi bir kanun tasarısını tbmm ye sunması hiç bir şekilde mümkün değildir alınan karar doğrudan veya sonuçlan itibariyle böyle bir durum yaratmıştır oysa anayasanın nci maddesi bütçe taşanlarım tbmm ye sunmaya yalnızca bakanlar kurulunu yetkili kılmıştır anayasanın nci maddesi kanun teklif etmeye bakanlar kurulu ve milletvekillerini yetkili kılmış başkanlık divanına böyle bir yetki vermemiştir başkanlık divanı herhangi bir sebep ve bahane ile sonucu ve etkisi tbmm ye teklif sunma ve kanunlaştırma olarak ortaya çıkacak bir işlemi anayasaya ve içtüzüğe göre yapamaz başkanlık divanı reddedilmiş ve düşmüş bir tasa nyı hiçbir sebeple inceleme konusu da yapamaz nitekim ne anayasada verilmiş bir görev vardır ne de i̇çtüzüğün ncü maddesinde sayılan görevler arasında böyle bir yetki bulunmaktadır kaldı ki i̇çtüzükte reddedilmiş bir metni görüşme görevi bulunsaydı bile bu durum anayasanın açık hükümlerine aykırı düşerdi anayasamızın ncı maddesi egemenliğin yetkili organları eliyle kullanılmasını hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını amirdir yetkisiz organ eliyle hukuken geçersiz bir kararla tbmm genel kuruluna ikinci defa sunulan red edilmiş kültür bakanlığı bütçe tasarısı yukarıdaki sebeplerden ötürü hukuken geçersiz ve yok sayılmalıdıresas sayısı karar sayısı başkanlık divanının red edilmiş ve düşmüş tasarıyı dolaylı yollardan yeniden oylatması teklifi genel kurulun tarihli oturumunda görüşmesiz oylanarak kabul edilmiştir genel kurulun bu karan anayasanın maddelerine ve i̇çtüzüğün ve diğer ilgili bükümlerine aykırı olarak yeni bir i̇çtüzük kuralı ihdası niteliğindedir yüksek mahkemenizin i̇çtüzük kuralı ihdası niteliğinde olan çok sayıda tbmm kararlarını inceleyerek bir karara vardığı bilinmektedir divanın i̇çtüzük metni etkisi ve sonucunu doğuracak bir teklifte bulunmaya yetkisi olmadığı gibi tbmm de anayasada belirtilen esaslara aykırı i̇çtüzük yapamaz ihdas niteliğindeki yeni i̇çtüzük kuralı aynı birleşimin aynı oturumunda hemen uygulanıp hukuken geçersiz olan ve yok sayılması gereken bir metin hakkında görevsiz ve yetkisiz başkanlık divanının red edilmiş eski teklifini oturum başkanı görüşmesiz oylatmış ve genel kurul bu oylamada iradesini kabul şeklinde belirlemiştir bu oylamanın sonucuyla tarihli oylama yani tbmmnin red kararının ortadan kaldırıldığı farz ve kabul edilmektedir oysa başkanlık divanı sayılı karan ile tarihli red kararının oylanmasında usulsüzlük olmadığını da tesbit ve tescil etmiştir kanun koyucunun kültür bakanlığı bütçe tasarısı metni hakkında anayasaya uygun ama birbirine zıt biri red diğeri kabul iki karan aynı anda veya peşi peşine alması mümkün ve hukuki değildir ayrıca böyle iki zıt karar konusunda yürütme ve yargının tutumları da belirsiz olacaktır tbmmnin tarihli kültür bakanlığı bütçesinin yeniden oylanması işlemi anayasanın maddelerine ve i̇çtüzüğün maddelerine aykırıdır ve iptali gereklidir savımıza göre kültür bakanlığı mali yılı bütçesi anayasaya aykırı olarak oluştuğundan hukuken geçersiz olduğu ve yok sayılması gerekeceği nedeni ile kültür bakanlığı olmayan bir bütçeyi harcama durumuna düşmüştür bu durum anayasanın maddesindeki devlet harcamalarının yıllık bütçe ile yapılacağı amir hükmüne aykırıdır ayrıca anayasanın ncı maddesine göre bütçelerle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterdiğinden hukuken olmayan herhangi bir bütçenin sının da tarif edilemeyeceğine göre bu durumda kültür bakanlığının harcama sının sıfır türk lirasıdır diğer bir ifadeyle kültür bakanlığının harcamaları anayasal değildir sonuç ve talep anayasamız nci maddesiyle kanunların görüşülmesini genel olarak kendi yapacağı içtüzüğe nci maddesiyle de genel çalışma esaslarının düzenlenmesini gene kendi yapacağı içtüzüğe bırakmakla birlikte bütçe kanun tasarılarının teklif edilmesi komisyonda ve genel kurulda görüşülmesi ve karara bağlanması ile ilgili temel hükümleri içtüzüğe bırakmayarak açıkça kendisi belirlemiştir hatta milletvekillerinin görüşmelerdeki hak ve yetkilerini bile anayasada sınırlamıştır gene anayasamız bütçe tasarılarının inceleneceği komisyonun üye sayısını siyasi grupların temsilini ve inceleme süresini açıkça belirleyerek içtüzüğe ve genel hükümlere bırakmamıştır ancak bu açık hükümlerin dışında kalan bazı i̇çtüzük hükümleri de değer ve etki itibariyle anayasa hükmü gibi sayılabilmelidir nitekim anayasanın nci maddesinde kanunların kabulü ve reddi ve reddedilen tasarının veya teklifin düşeceği açıkça yazılı obuasına karşın anayasası kanunların teklif edilmesi görüşülmesi ve kabulü konularının tümünü nci maddede hükme bağlayıp görüşülme esas ve usullerini içtüzüğe bırakmıştır bu durumda i̇çtüzüğün anayasa hükmü değer ve etkisinde olan hükümlerine aykırılığın anayasaya aykırılık sayılması düşünülebilmelidir bu sav kabul edilmediği takdirde kanunların yapılmasında anayasaya aykırılık denetimi anayasada yer alanesas sayısı karar sayısı bazı istisnai hükümler hariç yapılamaz hale gelir kanun koyucunun anayasada böyle bir gediği bulunduracağını varsaymak muhaldir anayasamızda tekriri müzakere ikinci görüşme iki veya daha çok sayıda oylama teşrii tefsir kurumlan yoktur divan kararında sözü edilen herhangi bir itirazın oylama üzerinde yaratacağı kuşku varit olmadığına göre ve bütçe taşanları ile kesin hesap kanun tasarının genel kurulda beraber görüşülerek karara bağlanması gereğinin anayasa madde ikinci oylamayı zorladığı yorumuyla işlem yapmaya anayasamız hiçbir şekilde cevaz vermediğine göre ikinci defa oylama yapılarak sözü edilen bütçenin kabulü işlemi yersiz gereksiz ve anayasaya aykırıdır başkanlık divanı oylamanın tekrarı halinde de sonucun red çıkması ihtimalini hesaba katar şekilde düşünüp görüşmediği ve karara varmadığı ve ayrıca shp ve dyp grup başkanvekillerinin yaşanan gerçeklere ve hukuka tamamen aykırı olan dilekçesini işleme koymakla tarafsızlık ilkesinden sapmıştır yüksek mahkemenizin esas sayısı karar sayısı olan günlü karannda başkanlık divanında herhangi bir partinin mutlak söz sahibi olması değil divanın tarafsızlık içinde çalışması ve tarafsızlığını koruyabilecek bir bünyede olması kuraldır denilerek tarafsızlık ilkesinin ne denli gerekli ve etkili olduğunu belirtmesinin önemi bir kere daha ortaya çıkmıştır başka bir ifade ile başkanlık divanı hem kendi yetki ve görev sınırlan dışına çıktığı gibi tarafsız da davranmamıştır oylamanın niteliğinden genel kurulda bulunmayan divan üyelerinin oya katılmalarından ve başkanın çekimser oy vermesinden de bu durum anlaşılmaktadır başkanlık divanı kanun ve bütçe hazırlayıcı teklif edici değiştirici kanun ve anayasa yorumlayıcı tekriri müzakere karan verici kurul olarak görev ifa edemez anayasa yasalar ve i̇çtüzüğün vermediği bir yetkiyi kullanamaz yalnız oylama ve seçi̇mlerdeki önemli bir sayısal yanlışlık hakkında görüşme yapabilir ve yol belirler yasama organının idari makamı sayılmakla anayasanın nci maddesine uymak zorundadır tbmm genel kurulu anayasaya yasalara ve içtüzüğe uygun olarak hazırlanıp sunulmayan herhangi bir metni görüşemez kanunlaştıramaz kaynağını anayasadan almayan hiçbir yetkiyi kullanamaz bütçe taşanlarının hazırlanması görüşülmesi ve kanunlaşmasına ilişkin açık anayasa hükümlerini gözardı edemez yukarıda açıklanan olaylar teshiller sebepler ve gerekçelerle resmi gazetenin mart gün ve sayılı mükerrer nüshasında yayımlanan mali yılı bütçe kanunu nün birinci maddesinin bağlı işaretli cetvelinde gösterilen kültür bakanlığı kısmı ile bu kısmın unsurlarım ve açıklamaları içeren ve aynı resmi gazetenin nci sayfalarında kültür bakanliği daire kurum başlığı altında yer alan tüm bölüm ve her türlü alt bölümlerinin anayasanın ve ncü maddelerine aykırılığı veya uygun olmaması nedenleriyle ve anayasanın nci maddesi gereğince iptaline yukarda bölümünde iptali talep edilen konuyla bağlantılı olan ve tbmm başkanlık divanının mart tarihli toplantısında aldığı sayılı kararın genel kurulun mart tarih inci birleşiminin birinci oturumunda oylanıp onaylanması suretiyle alınan tbmm kararının anayasanın maddelerine ve i̇çtüzüğün ve nci maddelerine aykırı bir i̇çtüzük kuralı ihdası niteliğinde olması bakımından anayasanın nci maddesi gereğince iptaline karar verilmesini arz ve talep ederizesas sayısı karar sayısı | 1,314 |
e sayısı sayısı b i̇ptal i̇steminin gerekçeleri özeti davacı parti genel başkanınca düzenlenip mahkeme kalemince te kaydedilmiş dâva dilekçesinde ileri sürülen iptal nedenleri şöylece özetlenebilir dâva konusu yasanın cumhuriyet senatosunda görüşülmesi sırasında senatonun başkanlık divanının kuruluş biçimi başkanın iki yıllık sürenin sonunda yeniden seçilmemiş olması nedeniyle anayasaya aykırı bulunduğundan böyle bir başkanlık divanının yönetimi altında görüşülüp kabul edilen yasanın anayasaya aykırı olduğu görülmektedir ve bu aykırılık iptali gerektirmektedir gerçekten başkan şevki atasagunun anayasanın üncü maddesinde öngörülen iki yıl için seçilmiş bulunması dolayısiyle iki yılın sonunda yeniden seçilecek başkanın görevi üzerine alması zorunlu iken iki yılın sona ermiş olmasına karşın yeni başkan seçilememiş ve eski başkan görevde kalmış dâva konusu yasa eski başkanın anayasaya aykın biçimde görev yaptığı sırada cumhuriyet senatosunca kabul edilmiş ve onun imzasiyle yasama işlemi tamamlanmıştır yasanın tümünün esas yönünden anayasaya aykırı olduğu görülmektedir gerek yazılı gerekçede gerekse meclislerdeki konuşmalarda yasanın ereğinin sendika bolluğunu önlemek güçlü sendikalar yaratmak sendikaların sömürmeye elverişli kuruluşlar olmasını engellemek olduğu bildirilmiştir oysa anayasa güçlü veya güçsüz sendika gibi herhangi bir ayırım gözetmeden çalışanlara sendika kurma hakkını salt biçimde öngörmüştür bu gibi koşulların işçilere karşı işleyecek ve iktidarlara göre ayarlanabilecek görüşlere yol açacağı açık olduğu içindir ki anayasa bu yolda bir sınırlandırmaya gitmemiştir nitekim bu yasada ele alınan ölçü sendikanın üye sayısıdır ki hiç bir zaman geçerli ve yeterli değildir çünkü üye sayısının çokluğu sendikanın gördüğü işler elde ettiği yararlar bakımından işçilerce tutulmasının sonucu ise güçlülüğün kanıtı olabilir yoksa yarışmacı kuruluşlar yasa ile kapatılmış veya kurulmaları engellenmiş ise ve bunun sonucunda bir sendikada üye sayısı çoğalmış ise bu çokluk sendika için güçlülük kanıtı olamaz kaldı ki üye sayısını saptama yöntemleri dahi bu işe elverişli değildir çünkü üve sayısını saptamada dolanları kötü düzenleri önleyici tedbirler öngörülmemiştir değişiklimin amacı tekelci sendikalara yasa gücü ile yol açmaktadır ki bu da eşit ve serbest sendikacılık ilkesine başka deyimle anayasanın ncı maddesine aykırıdır bu nedenlerle yasanın aşağıda anılacak kurallarının iptali gerekmektedir sayılı yasanın inci maddesindeki üncü maddesinin ve sayılı bentlerindeki ve nci maddesindeki birlik sözcükleri sayılı yasanın birinci maddesiyle yapılan değişiklik sonucunda metinlerden çıkarılmıştır bu değişikliğin gerekçesi olarak birlik sözcüğünün fedarasyon ve konfederasyonları anlattığı bu iki sözcük metinde geçtiğinden birlik sözcüğünün yersiz kaldığı ileri sürülmüştür oysa birlik sözcüğü sendikalar arasındaki her türlü birleşmeyi içerdiği gibi dar anlamıyla da aynı veya değişik iş kollarındaki sendikaların bölgesel birleşme biçimlerini dahi anlatmaktadır anayasanın ncı maddesinde geniş anlamıyla sendikalar birliklerinden söz edilerek her biçimde birliğin kurulabileceği ilkesi benimsenmiş kurucu meclis komisyon sözcüsü dahi bunu açıkça bildirmiştir değişiklik sonunda federasyon ve konfederasyondan başka birliklerin kurulmaları yasaklanmaktadır ki aykırıdır buna göre anılan maddelerin değişik biçimlerinin iptali ve düzenleme anayasanın ncı maddesinin birinci fıkrasına açıkca gerekire sayısı sayısı sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değiştirilen inci maddesinin sayılı bendinde bir işçinin sendika üyesi olabilmesi için sendikanın yetkili organının üyelik isteğini kabul etmesi koşulu öngörülmüştür ki bu koşul anayasaya aykırıdır çünkü bu kuralla işçinin sendikaya serbestçe girme yetkisi elinden alınmıştır sendikada üye olmayı engellemiyecek herhangi bir nedenle örneğin üye olmak isteğinin yetkili organdaki üyelerin hoşuna gitmemesi veya üye olmak isteğinin kendileriyle yarışmaya gireceğini ummaları nedeniyle inançlı ve bilgili bir işçiyi sendika üyeliğinden yoksun bırakmaları saplanmış olacaktır anayasa ncı maddesinde serbestçe üye olma hakkını tanımış buna bir sınırlandırma koymamıştır bu nedenlerle metindeki ve meslekî teşekkülün yetkili organının kabulü deyiminin iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değiştirilen ncı maddesinin sayılı bendinde üyelikten çekilmenin ancak noter önünde olabileceği kuralı benimsenmiştir anayasanın ncı maddesi sendikaya serbestçe girme ve sendikadan serbestçe çıkma hakkını tanımaktadır söz konusu kural sendikadan çıkma özgürlüğünü kaldırmaktadır çünkü notere gidebilmek için işçi üyeler gündeliklerinden olacaklar notere bir hayli para ödeyeceklerdir bu engeller çekilme olanağını eylemli olarak kaldırmaktadır hiç bir meslekten veya kuruluştan çekilmek için böyle ağır bir koşul öngörülmüş değildir bu nedenlerle kuralın iptali gereklidir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değiştirilen uncu maddesinin sayılı bendinin fıkrasında bir işçi sendikasının türkiye çapında çalışabilmesi için kurulu bulunduğu işkolunda çalışan sigortalı işçilerin en az ünü temsil etmesi fıkrasında ise işçi federasyonlarının kurulabilmesi için aynı işkolunda kurulmuş sendikalardan en az ikisinin bir araya gelmeleri ve işkolunda çalışan sigortalı işçilerin en az ünü temsil etmeleri gerektiği fıkrasında da işçi konfederasyonlarının kurulabilmesi için ve fıkralarına göre sendika ye federasyonlardan en az ünün ve türkiyedeki sendikalı işçilerin en az ünün üye olarak bir araya gelmelerinin zorunlu olduğu kurala bağlanmıştır bu değişiklik sayılı yasa ile getirilen değişikliklerin öz ereği ki i̇şçilerin üçte birini üye yazması olanağı bulunmadığına göre yapılan bu değişiklikle işçi yaranna çalışmaları sonucunda işkolunda zamanla işçilerin değil üçte birini belki üçte ikisini toplayabilecek bir sendikanın yeniden kurulup bir çok yerlerde şubeler açması önlenmekte ve böylece sendika kurma olanağı eylemli olarak yok edilmektedir konulan bu sınırlandırmaları ile yeni federasyon ve konfederasyonların kurulması da engellenmekte ve sendika birlikleri kurma özgürlüğü dahi kaldınlmıktadır bu kurala göre bugün türkiye çapında çalışan sendikaların işkolunda çoğunluğu temsil etmemesi durumunda ya çalışmalarına son vermesi gerekecek ya da sendika parçalanacak bir çok yerel ve güçsüz sendikalara bölünecektir ki bu durum dahi son yasanın konuluş ereği ile çelişkiler yaratacaktır çünkü sayılı yasanın çok sayıda güçsüz sendikalar kurulmasını önlemek ve güçlü sendikalar kurulmasını sağlamak ereği ile konulduğu savunulmaktadır tartışma konusu kurallar devrimci i̇şçi sendikaları konfederasyonunu disk dağıtmak ereğini gütmektedir nitekim türkiye i̇şçi sendikaları konfederasyonunun türk i̇ş genel kurul toplantısında çalışma bakanı bu yasa ile devrimci i̇şçi sendikaları konfederasyonunun ortadan kalkacağını açıkça söyleyerek yasanın konulmasiyle güdülen gerçek ereği belirtilmiş başka deyimle bu yasa türkiye işçi sendikaları konfederasyonunu ve onun yöneticilerini sonsuza değin korumak üzere çıkarılmıştıre sayısı sayısı bu maddenin tartışma konusu kuralları gereğince bir işkolunda her nasılsa çoğunluğu sağlamış bir sendika ona yakın çoğunluğa sahip öteki sendikaları sıra dışı edebilecektir öteki sendikalar çoğunluğa sahip olanın ileri sürdüğünden başka istekleri türkiye çapında ileri süremiyeceklerdir öbür sendikalardaki işçiler çoğunluğa sahip olanın imzaladığı toplu sözleşmeden ancak dayanışma ödentisi vererek yararlanacaklardır her işkolunda tek ve zorunlu bir sendika bulunması düzeni faşist bir görüştür anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır bir işkolunda bir sendikanın veya federasyonun çoğunluğu sağladığının saptanması da nesnel biçimde olamamaktadır uygulamadaki bir sürü dâvalar aksaklıklar bunu göstermiştir çoğunluğun varlığının saptanması ancak grevde uygulandığı üzere yargıç denetiminde oylamaya gidilmesiyle sağlanabilir bu görüş önerilmiş yasama meclisinde iktidar çoğunluğunca reddolunmuştur uncu maddenin sayılı bendinde işveren kuruluşları için benzer bir sınırlandırma öngörülmüş değildir i̇şçi kuruluşları için böyle bir sınırlandırma öngörülmesini haklı gösterecek akla uygun bir gerekçe yoktur bu nedenlerle anılan maddenin sayılı bendinin b fıkralarının iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik inci maddesinin sayılı bendinde işçi sendikası kurabilecek işçinin sendikanın kurulacağı işkolunda en az üç yıldan beri eylemli olarak çalışmış bulunması koşulu öngörülmüştür ülkemizde köyden kente doğru yönelen insan akını işçi sayısındaki sürekli artış sonucunda yeni işçilerin sayıca çokluğu ve bir işkolunda uzun süre çalışma durumunun zorluğu gözönüne alınırsa bu koşul ile işçilerin önemli bir çoğunluğu sendika kurmak yetkisinden yoksun kalacak demektir bu kural için gerekçe olarak sendikaların anayasadaki nitelik ve görevleri gözetilerek sendika kuruculuğu kurumuna güvenlik ve yeterlik kazandırılabilmek ereği ileri sürülmektedir oysa anayasada sendika kuruculuğu için herhangi bir sınırlandırma konulmuş değildir böyle bir sınırlandırmaya gerek yoktur ve bu sınırlandırma sendika kurma hakkının özüne dokunmakta böylelikle anayasanın ncı maddesine aykın bulunmaktadır sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilmiş inci maddesinin sayılı bendinin birinci fıkrasında türkiyede en çok işçiyi temsil eden işçi konfederasyonunun veya bu nitelikteki konfaderasyona bağlı sendikaların uluslararası meslek kuruluşlarına girebileceği öngörülmüştür bu sınırlandırma türkiye i̇şçi sendikalan konfederasyonunu türk i̇ş destekleme ve öteki sendikaları uluslararası dayanışmadan yoksun bırakma ereğine yönelmiştir anayasanın ncı maddesinde böyle bir sınırlandırma öngörülmüş olmadığından bu kural anayasaya aykırıdır ve iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değiştirilmiş olan üncü maddesinin sayılı bendinin fıkrasında lokavta karar vermek ve bunu yönetmek kuralı yer almıştır anayasanın nci maddesinde işçiler için grev hakkı öngörülmesine karşın işverenler için lokavt hakkı öngörülmüş değildir bundan ötürü lokavta ilişkin olan bu kural anayasaya aykırıdır ve iptali gerekire sayısı sayısı sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik üncü maddesinin sayılı bendinin fıkrasında işçi sendikalarına kooperatifler kurmak ve en çok üyesi bulunan işçi konfederasyonunun onayını alarak sınaî ve iktisadî işletmelere yatırımlar yapmak yetkisi tanınmıştır bu kuralın gerekçesi olarak alın terinin değerlendirilmesi gösterilmiştir i̇şçinin alın teri ancak işçinin emeğine karşılık olan iş parasını alması ile değerlendirilebilir bu bakımdan gösterilen gerekçe yersizdir bu kuralın gerçek ereği sendikaların üstü kapalı biçimde ticarî ortaklıklar durumuna girmesi ya da işverenlerin sermayesine ortak olması dar zamanlar için işçilerin verdikleri ödentilerin bir bölümünün sermaye piyasasına aktarılması ve sonuçta işçi sınıfının sınıfsal dayanışmasının ortadan kaldırılarak sermaye ile bütünleştirilmesinin sağlanmasıdır kesin bir gerçektir ki sendikaların ticaretle uğraşması onları sendikalıktan çıkarır nitekim sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik inci maddesinin birinci fıkrasında bu kanuna göre kurulan meslekî teşekküller ticaretle uğraşamazlar denilerek gerek sendikaların gerekse işveren kuruluşlarının ticaretle uğraşmaları yasaklanmıştır ancak bu fıkrası kuralı ile söz konusu yasak anlamsız duruma sokulmuştur anayasanın nci maddesinin gerekçesinde sendikaların derneklerin özel bir biçimi olduğu bildirilmiştir hukuk açısından dernek ile ticari ortaklık birbirinden büsbütün ayrı varlıklardır bu nedenlerle sendikaların ticaretle uğraşması ve yatırımlar yapması onları sendikalıktan çıkarır ve anayasaya aykırı duruma getirir bundan ötürü tartışma konusu fıkranın kooperatifler kurmak ve yatırımlar yapmak yetkisine ilişkin kuralının iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değişik üncü maddesinin sayılı bendinin fıkrasında sendikalara meslekleri için gerekli her türlü ham veya yan işlenmiş maddelerle araçları ve gereçleri üyelerine kiralamak ödünç vermek veya bağışlamak yetkisi tanınmıştır yukarı ki bentte anılan gerçeklerden ötürü bu kural dahi anayasaya aykırıdır ve iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değişik inci maddesinin ikinci fıkrasındaki üncü maddesinin sayılı bendinin fıkrasını saklı tutan kuralı ile anılan inci maddenin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki üncü maddenin inci bendinin fıkrası gereğince dağıtılacak risturnları saklı tutan kural az yukarda uncu bentte üncü maddenin sayılı bendinin fıkrası için ileri sürülen gerekçelerden ötürü anayasaya aykırı bulunmaktadırlar ve bundan ötürü iptalleri gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesiyle değiştirilmiş olan üncü maddesinin sayılı bendi ile işçiler üyesi olmasa dahi iş kolunda yetki almış sendikalara ödenti vermeye zorlanmakta buna karşılık işçilerin üyesi oldukları sendikaya ödenti vermeleri engellenmekte işçi serbestçe girdiği sendikayı desteklemekten alıkonulmakta istemediği bir sendikaya ödenti vermeye zorlanmaktadır böylece bu kural anayasanın ncı maddesine aykırı bulunmaktadır bundan ötürü metindeki kurulu bulunduğu işkolunda yetki almış sendikanın veya yetki alınmamış ise değiminin iptali gerekir sayılı yasanın sayılı yasanın inci maddesi ile değiştirilmiş bulunan uncu maddesine eklenen sayılı bent gereğince konfederasyonlar kendisine bağlı sendikalarla federasyonların gelirlerini giderlerini ve çalışmalarını denetlemeye yetkili kılınmışlardır bu kural anayasaya aykırıdır ve iptali gerekir çünkü asıl denetleme demokratik kurallar gereğince aşağıdan yukarıya üyeler ve temsilciler eliyle yapılmalıdır ve bununla ügili bir takım kurallar yasaiarda yer almıştır bunların dışındaki bir denetleme biçimi konfederasyonlarlae sayısı sayısı ona bağlı federasyon ve sendikaların aralarındaki anlaşmalara başka deyimle fedarasyon ve konfederasyonların tüzüklerine bırakılmak gerekir bu kuralda kamu düzenini ilgilendiren bir yön yoktur | 1,725 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin başvuru kararlarında özetle sayılı askeri ceza kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendiyle anılan kanunun üçüncü babının faslında düzenlenen suçlar nedeniyle hükmolunacak cezalara ilişkin erteleme tedbir ya da para cezasına çevrilme yasağı ile ve fasıllarda düzenlenen suçlara ilişkin erteleme yasağının ek maddenin ikinci fıkrası ile sırf askeri suçlar ile anılan kanunun üçüncü babının dördüncü faslında düzenlenen suçlar nedeniyle hükmolunacak cezalar hakkında sayılı türk ceza kanununun kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların uygulanamamasının ek maddenin ikinci fıkrasıyla da sayılı kanunda düzenlenen tüm suçlarla ilgili olarak sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin ila numaralı fıkraları arasında düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kuralların uygulanamamasının aynı hukuki durumda bulunan kişiler arasında eşitsizlik yarattığı mahkemelerce suça etki eden faktörlerin yeterince değerlendirilip failin ve fiilin özellikleri dikkate alınarak hükmolunacak cezanın şahsileştirebilmesi imkânını ortadan kaldırdığı ve ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil ettiği belirtilerek itiraz konusu kuralların anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 153 |
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir esasen sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesi bu iki maddede belirtilen hükümler çerçevesinde çıkarılmıştır bununla beraber genelde cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve özelde sayılı cknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıpesas sayısı karar sayısı yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir k bununla beraber aymnin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemezesas sayısı karar sayısı öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir aymye göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığıesas sayısı karar sayısı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı anlaşılır kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelikesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler aym denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır i̇kinci olarak ckler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştiresas sayısı karar sayısı ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyiesas sayısı karar sayısı belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösteriresas sayısı karar sayısı bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidiresas sayısı karar sayısı cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin aymnin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md sayili cknin bazi hükümleri̇ni̇n anayasa aykiriliği tarih ve sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin birinci maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı devlet denetleme kurulunun görev ve işlevleri anayasanın maddesi ile düzenlemiştir anayasanın maddesine göre kurulun amacı i̇darenin hukuka uygunluğunun düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan devlet denetleme kurulu cumhurbaşkanının isteği üzerine tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında kamuya yararlı derneklerle vakıflarda her türlü idari soruşturma inceleme araştırma ve denetlemeleri yapar bu söylemden anlaşılacağı gibi kurulun iki önemli işlevi bulunmaktadır bunlardan birincisi yönetimin hukuka uygunluğunun ikincisi ise düzenli ve verimli çalışmasının sağlanmasıdır devlet denetleme kurulunun görevleri de bu iki önemli işlev çerçevesinde tanımlanmıştır yönetimin hukuka uygunluğunun sağlanması hukuk devleti ve hukuka bağlı yönetim ilkelerinin vazgeçilemez unsurudur hiç şüphesiz ki devlet denetleme kurulunu düzenleyenesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin ana amacı da kişi hak ve özgürlüklerinin yönetim karşısındaki durumunu daha güvenceli zeminlere oturtmak ve bu yolla işleyecek koruma dizgesinin daha sağlıklı çalışmasını sağlamaktadır cumhurbaşkanının isteği üzerine harekete geçen örgütsel bakımdan ona bağlı devlet denetleme kurulu kamu makamlarının ve bu arada kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşları her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşları kamuya yararlı derneklerle vakıflarda hukuka ve yasaya uygunluğunu sağlarken yalnızca kamu hukuku usul ve kurallarını değil aynı zamanda özel hukuk usul ve kurallarını da göz önünde tutarak uygunluk denetimi yapmaktadır bir diğer deyişle bu düzenleme ile yönetimin her türlü eylem ve işleminin yargısal denetiminin yapıldığı faal idare yapısı ve etkisi dışında bağımsız yargı yerlerinin yapmakta olduğu hukuka uygunluk denetimi yanında cumhurbaşkanına bağlı yansız ve siyasal etkilerden uzak uzmanlar kurulu tarafından yasayla öngörülen olanaklar kullanılarak yapılacak hukuka uygunluk denetimi öngörülmüştür sayılı yasa ile yapılan anayasa değişikliklerinde devlet denetleme kurulunun görev ve işlevleri aynı şekilde kalmıştır sadece yapacağı işlere idari soruşturma eklenmiş askeri kurumlar görev alanı kapsamına alınmış ve cumhurbaşkanının kurulun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri hakkında kararname çıkarabilmesi düzenlenmiştir hal böyle iken sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin birinci maddesinin birinci fıkrasının bendi ile kurulun görevlerine anayasada tanımlanmamış bir görev eklenmiş ve kurula yeni bir görev eklenmiştir buna göre kurul kamu kurum ve kuruluşlarındaki teftiş kurulları ile soruşturmacının faaliyet yetki görev ve sorumluluk esaslarını belirleyecektir söz konusu düzenleme iki açıdan ele alınmalıdır birincisi kurulun anayasal bir kurul olması nedeniyle anayasanın maddesinde sayılan görevi dışında başka bir görev yüklenip yüklenemeyeceği hususudur i̇kincisi ise teftiş kurulları ile soruşturmacının faaliyetleri göre | 3,887 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran ankara nolu idare mahkemesinin gerekçesi aynen şöyledir sözü geçen vakfın vakıflar genel müdürlüğü yönetim kurulunun gün ve sayılı karan ile mazbut vakıflar arasına alındığı ve vakıf evlatlarına ve yıllarında yapılan ödemelerin gün ve sayılı vakıflar genel müdürlüğü mali yılı bütçe kanununun ncı maddesine dayandığı anlaşılmaktadır gerek sayılı ve gerekse sayılı kanunun ncı maddesinde mazbut vakıflarda ilgililerin intifa baklan saydı kanunun maddesinin uygulanmasını gösterir tüzükte değişiklik yapılıncaya kadar vakıflar nizamnamesine ek ve tarihli nizamnamelere göre ödenir hükmüne yer verilmiştir sayılı anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilerek bütçe kanununa bütçe ile ilgili olanlar dışında hüküm konulması yasaklanmış bulunduğundan ve yukarıda sözü edilen yasaların madde hükümleri ise bütçe ile ilgisi olmayıp ayrı bir kanun hükmüne konu edilebileceğinden bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı vakıflar genel müdürlüğü mali yılı bütçe kanununun maddesi ile sayılı vakıflar genel müdürlüğü mali yılı bütçe kanununun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptallerine karar verilmesi için anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında sayılı kanunun maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına ve ilgili belgelerin tasdikli örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde karar verildi | 194 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran danıştay dairesinin başvuru kararındaki gerekçe özetle şöyledir sayılı i̇mar yasasının maddesinde belediye ve mücavir alanları içerisinde nazım ve uygulama imar plânlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı ve belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır aynı yasanın maddesinde ise maddede sayılan hallerde plân yapma yetkisi istisnai olarak bayındırlık ve i̇skân bakanlığına verilmiştir sayılı yasanın bu maddesine daha sonra yürürlüğe giren sayılı yasa ile eklenen fıkra uyarınca gerekli görülen hallerde sayılı yasaya tabi belediyeler dahil imar plânı yapma hususunda belediyelere verilen yetkilerin başbakan onayı ile geçici olarak bayındırlık ve îskân bakanına verilebileceği kabul edilmiştir dava konusu başbakanlık işlemi ise anılan yetkiye dayanılarak resen plân yapma yaptırma değiştirme ve onama yetkisinin üç yıl süre ile bayındırlık ve îskân bakanı tarafından kullanılmasına ilişkin bulunmaktadır anayasanın maddesinde hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağı belirtilmiş maddesinde ise kamu tüzelkişileri olan yerel yönetimlerin kuruluş görev ve yetkilerinin yerinden yönetim ilkesine uygun olarak yasa ile düzenleneceği belirtildikten sonra aynı maddenin beşinci fıkrasında merkezî idare mahalli idareler üzerinde mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi kamu görevlerinde birliğin sağlanması toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir hükmüne yer verilmiştir bu hükümle merkezî idareye yerel yönetimler üzerinde yasada belirtilen esas ve usuller içinde idarî vesayet yetkisi verilmiş ancak merkezî idareye bu yetkinin ötesine geçerek yerel yönetimlere yasa ile verilen yetkileri bizzat kullanma izni verilmemiştir bilindiği üzere idarî vesayet merkezî yönetimin vesayet yetkisine bağlı diğer kamu tüzelkişilerinin yürütülebilir icraî kararlarını onaylama reddetme istisnai olarak da yerine geçerek karar verme yetkisidir îdarî vesayetten söz edilebilmesi için herşeyden önce idarî makamlarca oluşturulmuş bir işlem veya kararın bulunması gerekir oysa sayılı yasanın maddesine sayılı yasa ile eklenen fıkra hükmü merkezî idareye tanınan idarî vesayet yetkisinin sınırlarını aşarak belediyelere yasa ile verilen plân yapma yetkisinin başbakan tarafından merkezî yönetime aktarılması olanağını getirmektedir diğer bir anlatımla merkezî idare yerel yönetimin yerine konulmaktadır bu durumun merkezî yönetimin yerel yönetimler üzerindeki denetimini vesayetle sınırlayan anayasanın maddesine aykırılığı açıktır öte yandan anayasanın başbakanın görev ve sorumluluğunu düzenleyen maddesinde başbakanın bakanlar kurulunun başkam olarak bakanlıklar arasındaki işbirliğini sağlamak ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetmekle görevli olduğu belirtilmiştir başbakana verilen bu genel koordinasyon ve gözetim yetkisinin yerel yönetimlerin yasal görevlerinden olan imar plânı yapma yetkisinin merkezî idareye aktarılmasını kapsamayacağı açıktır üstelik yasa hükmü ile bayındırlık ve iskân bakanlığının şahsına geçici fakat belirsiz bir süre için parsel bazına kadar her ölçekli plânlarda resenesas sayısı karar sayısı değişiklik yapmaya yetki verilmektedir başbakanın yasa ile böyle bir yetki ile donatılması onun anayasa ile çizilen görev ve yetki sınırını asmaktadır bütün bu nedenlerle sayılı i̇mar yasasının maddesine sayılı yasa ile eklenen fıkranın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır | 452 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasamızın maddesinde devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde de herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükmüne yer verilmiştir dava konusu olayda kara kuvvetleri komutanlığı emrinde kdbnb olarak görev yapmakta iken tarihinde isteği ile emekliye ayrılan davacı yılı kasım ayında i̇zelman genel hizmetler temizlik i̇şleri özel eğitim reklam ve taşımacılık tic ltd ştinde sskna sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya başladığı söz konusu şirketin kuruluşundan tarihine kadar i̇zolaş aşne ise i̇zmir yayıncılık i̇zmir büyükşehir belediyesi yayıncılık ve tarım hizmetleri sanayi ve ticaret aşne ait iken i̇zmir i̇mar limited şirketi ve i̇zay i̇zmir i̇nşaat müşavirlik jeotermal kaynaklar sanayi ve ticaret limited şirketi ile birleşmesi sonucunda i̇zmir büyükşehir belediyesi hisse oranının yükseldiği bunun üzerine davacının emekli aylıklarının kesilerek tarihleri arası aylık farkları tutarının adına borç çıkarıldığı anlaşılmaktadır dava konusu işleme dayanak alınan sayılı ekmekli sandığı yasasının ek maddesinde aynen tc emekli sandığı kanununa tabi daire kurum ve ortaklar ile bunların sosyal sigortalar kanununa tabi daireler kurum ve ortaklar ile bunların sosyal sigortalar kanununa tabi işyerlerinde emekliye tabi olmayan ücretli geçici kadrolu veya yevmiyeli hizmetler tayin edilen emeklilerin buralarda çalıştıkları sürece emekli aylıkları kesilir bunları çalıştıranlar vazifeye başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde yazı ile tc emekli sandığına bildirirler şu kadar ki yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler ile mahiyeti itibariyle hizmetin görülmesi mücbir bir sebebe dayandığı ve özel bir ihtisası gerektirdiği ilgili bakanlığın teklifi ve maliye bakanlığının mütalaası alınmak suretiyle bakanlar kurulu kararı ile belirtilen yerlere tayin edilecekler hakkında fıkra hükmü uygulanmaz hükmü yer almakta ancak sayılı yasada söz konusu maddede belirtilenler dışında sosyal sigortalar yasasına tabi olarak çalışan emeklilerin emekli aylıklarının kesileceğine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır bu durumda sayılı yasanın ek maddesi emekli sandığına tabi emekli statüsünde olup sosyal sigortalar yasasına tabi iş yerlerinde çalışanlar arasında çalıştıkları işyerlerinin niteliklerine göre bir ayrıma yer verilmiş olmaktadır ki bu hususu anayasanın maddesinde yer alan yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır zira bu ilke ile aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa önünde eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır öte yandan sayılı yasanın ek madde hükmü ile emekli sandığına tabi emekli olanlardan söz konusu maddede belirtilen işyerlerinde çalışanların emekli aylıklarınınesas sayısı karar sayısı kesilmesinin öngörülmesi sosyal güvenlik hakkının kısıtlanması sonucunu doğurduğundan anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı emekli sandığı kanununun ek maddesindeki hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 448 |