petition
stringlengths 136
32.8k
| petition_length
int64 17
4.44k
|
---|---|
esas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanun larda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen somut delillere dayanan ibaresinin bendinin ve numaralı alt bentler yönünden anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesine ekle nen somut delillere dayanan ibaresi katalog suçlarda tutuklama kararı verilebilmesi için suçun işlendiğine dair somut delillerin bulunmasını şart koşmaktadır kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına ciddi ve ağır bir sınırlama getiren tutuklama kararının ancak başkala rının haklarının korunması ceza muhakemesinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve mu hakeme sonucu verilen cezanın sonuçsuz kalmaması gibi üstün kamu yararının bulun duğu hallere münhasır olarak verilmesi gerekir ceza muhakemesi kanununun cmk maddesinde tutuklama tedbiri düzen lenmiştir buna göre kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir i̇şin önemi verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde tutuklama kararı verilemez dolayısıyla tutuklama kararının verilebilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleş mesi gerekmektedir kuvvetli suç şüphesinin varlığı bir tutuklama nedeninin varlığı yasa ikinci fıkrada da tutuklama nedenlerinin neler olduğunu saymıştır buna göre aşa ğıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir şüpheli veya sanığın kaçması saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa şüpheli veya sanığın davranışları delilleri yok etme gizleme veya değiş tirme tanık mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa görüldüğü gibi yasa iki tutuklama nedeni öngörmüştür kaçma şüphesi ve delilleri karartma şüphesi her iki durumda da bu şüphenin somut olgulara dayanması gerekmek tedir maddenin üçüncü fıkrasında ise belli suçlar bakımından tutuklama kararı verilebil mesi için kuvvetli suç şüphesinin bulunması halinde tutuklama nedenlerinin bulunduğu nun varsayılabileceği belirtilmiştir getirilen değişiklik bu katalog suçlar bakımından da kuvvetli şüphenin somut delile dayanması zorunluluğudur ancak bu değişikliğin bir ye nilik getirdiğini söylemek mümkün değildir esasen birinci fıkrada kuvvetli şüphenin varlığı için şart koşulan somut delile dayanma zorunluluğu yapılan değişiklikle üçüncü fıkrada yeniden vurgulanmıştır bu değişikliğin uygulamadan kaynaklanan sorunlara çözüm üretme arayışının so nucu olduğu anlaşılmaktadır zira kanun tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunmasını zorunlu tutmasına rağmen uygulamada üçüncü fıkrada öngörülen katalog suçlar söz konusu olduğunda somut delil şartını ince lemeden otomatik tutuklama kararlarının verildiği sıklıkla görülmektediresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesi makul suç şüphesinin varlığını gösteren somut kanıt bulunmadan verilen tutuklama kararları dolayısıyla pek çok ihlal tespit etmişlerdir temel hak ve özgürlükleri ihlal eden bu tür kararları önlemek amacıyla söz konusu değişikliğin yapıldığı anlaşılmaktadır ancak söz konusu değişikliğin uygulamada bazı suçlar bakımından yeni sorunlara yol açma ve devletin temel hakları koruma pozitif ödevinin ihlaline neden olma ihtimali bulunmaktadır özellikle üçüncü fıkranın bendinin ve numaralı alt bentlerinde öngörülen suçlar bakımından bu tehlike mevcuttur numaralı alt bentte türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen cinsel saldırı birinci fıkra hariç suçu numaralı alt bentte de tcknın maddesinde düzenlenen çocukların cinsel istismarı suçu yer almaktadır her iki suç kategorisi de somut fiziki delilin elde edilmesinin son derece zor olduğu alanlara ilişkindir özellikle cinsel saldırı suçlarında olayın üzerinden belli bir zaman geç tikten sonra rızanın bulunup bulunmadığının somut delillerle ortaya konulmasının çok zor olduğu hallerde ceza soruşturma ve kovuşturmalarının çok titizlikle yapılması bütün çevresel delillerin çok dikkatli bir şekilde toplanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir bu suçlar bakımından toplumsal ön yargılar da gerçeğin ortaya çıkarılmasının ön lenmesi açısından çok önemli rol oynamaktadır öncelikle belirtmek gerekir ki söz konusu suçlar bireylerin beden bütünlüğüne ve özel hayatlarına müdahale teşkil eder fiilin ağırlığına göre bu müdahaleler anayasanın maddesinin birinci fıkrasına ya da üçüncü fıkrasına müdahale teşkil edebilir belli bir ağırlık eşiğini aştığında bu fiiller fiilin ağırlığına ve mağdur üzerindeki etkisine göre aşa ğılayıcı muamele gayri insani muamele ya da işkence olarak nitelendirilebilir bu fiillerin kamu otoriteleri dışında üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirildiği durumlarda devletin öncelikle bu fiilleri önleyecek hukuki bir çerçeve oluşturma somut tehdit halinde koruma ve fiil gerçekleştiğinde de etkili bir şekilde soruşturma yaparak faili tespit etme ve ceza landırma ödevleri bulunmaktadır bu yükümlülükler anayasanın maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları bakımından geçerli olduğu gibi anayasanın maddesinde güvence altına alınan özel hayatın korunması hakkı bakımından da geçerlidir ai̇hm de tecavüz suçlarının sözleşmenin ve maddeleri kapsamında incelen mesi gerektiği kanaatindedir mc bulgaristan no § mah keme sözleşmenin maddesi uyarınca yüksek sözleşmeci tarafların kendi yetki alan larındaki herkese sözleşmede tanımlanan hak ve özgürlükleri sağlama bu çerçevede madde ile güvence altına alınan işkence ve kötü muamele yasağı dahilinde üçüncü kişi lerden gelecek tehditlere karşı da devletin koruma ve etkili soruşturma pozitif ödevleri bulunduğuna karar vermiştir bkz birleşik krallık vi ve diğerleri birleşik krallık bd no §§ echr e ve diğerleri birleşik krallık no assenov ve diğerleri bulgaris tan raporlar viii devlet üzerindeki pozitif yükümlülükler madde kapsamında özel hayata etkin bir şekilde saygı gösterilmesi hakkının doğasında da vardır bu yükümlülükler bireylerin kendi aralarındaki ilişkileri alanında bile önlemlerin alınmasını içerebilir üçüncü kişile rin eylemlerine karşı koruma alanında maddeye uyumu güvence altına alacak araçların seçimi ilke olarak devletin takdir yetkisi dahilinde olmakla birlikte özel hayatın temelesas sayısı karar sayısı değerlerinin ve temel yönlerinin ihlal edildiği tecavüz gibi ağır eylemlere karşı etkili bir caydırıcılık söz konusu olmalıdır ve etkili ceza hukuku hükümleri gerekir özellikle ço cuklar ve diğer savunmasız bireyler etkili korumaya hak kazanırlar bkz ve hol landa seri no §§ ve august birleşik krallık kk no ayrıca mahkeme devletin madde kapsamındaki bireyin fiziksel bütünlüğünü korumaya yönelik pozitif yükümlülüğünün etkili bir cezai soruştur mayı da kapsadığını belirtmiştir bkz osman birleşik krallık raporlar viii ayrıca belirtmek gerekir ki cinsel saldırı suçlarının mağduru çoğunlukla kadınlardır ve kadınların toplumsal rollerine ilişkin geleneksel kabuller çoğunlukla söz konusu suçlar bakımından mağduru suçlama eğilimindedir bu tür eğilimler söz konusu suçlarla ilgili soruşturmalar bakımından da kendini göstermekte ve faillerin cezasızlığı sonucunu do ğurmaktadır bu nedenle cinsel saldırı suçlarının soruşturma ve kovuşturmalarına ilişkin pratikler anayasanın maddesinde güvence altına alınan eşitlik hakkını da tehdit et mektedir bu nedenle eşitlik hakkını güvence altına alan çeşitli uluslararası sözleşmeler kadınların cinsel şiddet dahil çeşitli şiddete karşı korunması bakımından geleneksel top lumsal cinsiyet kalıpları ile mücadeleyi eşitliği güvence altına almanın önemli bir boyutu olarak görmektedirler kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye dair avrupa konseyi sözleşmesinin i̇stanbul sözleşmesi maddesinde devletlerin cinsel saldırı suçlarını önleme yükümlülükleri düzenlenmiştir buna göre taraflar aşa ğıdaki kasten gerçekleştirilen eylemlerin cezalandırılmasını sağlamak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır başka bir insanla rızası olmaksızın herhangi bir vücut parçasını veya cismi kullanarak cinsel nitelikli bir vajinal anal veya oral penetrasyon gerçekleştirmek bir insanla rızası olmaksızın cinsel nitelikli diğer eylemlere girişmek başka bir insanın rızası olmaksızın üçüncü bir insanla cinsel nitelikli eylem lere girmesine neden olmak rıza mevcut koşullar bağlamında değerlendirilmek üzere şahsın özgür iradesi so nucunda gönüllü olarak verilmelidir taraflar fıkrada yer alan hükümlerin aynı zamanda iç hukukta kabul edilmiş olan eski veya mevcut eşlere veya birlikte yaşayan bireylere karşı gerçekleştirilmiş eylemler için de geçerli olmasının temin edilmesi için gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklar dır aynı sözleşmenin maddesinde de devletlerin genel yükümlükleri düzenlenmiş tir buna göre taraflar bu sözleşme kapsamındaki her türlü şiddet olayı ile ilgili soruş turma ve yasal işlemlerin bir yandan cezai işlemlerin tüm safhalarında mağdurun hakları dikkate alınırken gereksiz bir gecikme olmaksızın sürdürülmesini temin etmek üzere ge rekli yasal ve diğer tedbirleri alacaklardır taraflar temel insan haklarına uygun bir biçimde ve toplumsal cinsiyet temelli bir şiddet eylemi anlayışıyla sözleşme uyarınca belirlenen suçların etkili bir biçimde soruş turulup kovuşturulmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklar dıresas sayısı karar sayısı sözleşmenin maddesinde devletlerin şiddet riskini değerlendirme ve yönetme yükümlülüklerine yer verilmiştir buna göre taraflar riski yönetmek ve gerektiğinde koordineli bir biçimde emniyet ve destek temin etmek üzere tüm yetkili makamların ölüm riski durumun ciddiyeti ve şiddet eyleminin tekrarlanması riskini değerlendirmelerini te min etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır taraflar fıkrada belirtilen değerlendirmede soruşturmada ve koruyucu tedbirler uygulamasının her aşamasında bu sözleşme kapsamındaki şiddet eylemlerini gerçekleş tirenlerin ateşli silahlara sahip olduğunun göz önüne alınmasını temin etmek üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri alacaklardır bütün bu hükümler devlet tarafından cinsel saldırı suçlarının etkili bir şekilde so ruşturulmasını ve soruşturmalar sırasında mağdurların geleneksel cinsiyetçi kalıplardan olumsuz etkilenmemesini güvence altına almayı amaçlamaktadır kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi komitesi de kadınların ada lete erişimlerine i̇lişkin tavsiye kararında ceza hukukuna ilişkin olarak taraf devletlere şu tavsiyelerde bulunmuştur para a kadınlara karşı işlenen tüm suçların devletin aktörleri veya devlet dışı aktör lerce işlenmiş olmasına bakılmaksızın önlenmesi soruşturulması cezalandırılması ve tazmini için gereken özeni göstermeleri yasal sınırlamaların mağdurların çıkarlarına uygun olmasını sağlamaları d kadınları hak aramaya kendilerine karşı işlenen suçları yetkili makamlara bil dirmeye ve ceza hukuku süreçlerine aktif katılımlarını teşvik edecek destekleyici ortamlar oluşturmak üzere gerekli tedbirleri almaları ve adalete başvuran kadınlara misillemede bulunulmasını önlemek üzere tedbir almaları bu alanda mevzuat politika ve program geliştirirken kadın grupları ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerini almaları h özellikle kadına yönelik şiddet vakalarında kanıtlama kuralları ve bunların uy gulamasını gözden geçirmeleri mağdurların ve sanıkların ceza takibatında eşit yargı lanma hakkını göz önünde tutarak kanıt sunma gereklerinin aşırı kısıtlayıcı esnemez veya toplumsal cinsiyet kalıp yargıları etkisinde şekillenmiş olmamasını sağlamak üzere tedbirler alınmalıdır cedaw komitesi kadınlara yönelik şiddete ilişkin sayılı genel tavsiye ka rarında ttaraf devletlerin kadınların cinsel şiddete karşı etkin korunması için gerekli diğer önlemler arasında yasal tüm önlemleri almaları aile içi tecavüz cinsel sal dırı işyerindeki tacizleri içeren tüm şiddet biçimlerine karşı kadınları korumaya yönelik sivil çözümler ve cezai yaptırımları içeren etkili tedbirler almaları tavsiyesinde bulun muştur cedaw komitesi kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddete i̇lişkin sayılı genel tavsiye kararında da sayılı genel tavsiyede ve diğer uluslararası belgelerde geçen kadınlara yönelik şiddet kavramının bu şiddetin toplumsal cinsiyet kaynaklı olduğunu vurgulamaktadır buna göre bu belge kadınlara yönelik toplumsalesas sayısı karar sayısı cinsiyete dayalı şiddet ifadesini bu tür şiddetin toplumsal cinsiyet temelli neden ve et kilerini açık bir biçimde ortaya koyan daha kesin bir terim olarak kullanmaktadır söz konusu ifade bu şiddet türünün bireysel bir sorun olmaktan ziyade bilimsel olayların öte sinde kapsamlı tepkiler gerektiren bireysel uygulayıcıları ve mağdurları olan sosyal bir sorun olduğu anlayışını daha da güçlendirmektedir para komite kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti kadınların erkeklere kıyasla ikincil konumlarını ve basmakalıp rollerini kalıcı hale getiren temel sosyal siyasi ve ekonomik araçlardan biri olarak görmektedir komite bu çalışma boyunca bu şiddet türünün gerçek kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve kadınların sözleşme ile güvence altına alınan insan haklarından ve temel özgürlüklerden faydalanmaları önünde önemli bir engel olduğunu açıkça ortaya koymuştur para kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet tecavüz aile içi şiddet veya zararlı uygulamalar da dahil belli durumlarda işkence zalimane insanlık dışı ve aşağıla yıcı muamele ile eşdeğerdir para komite devletlerin üçüncü kişilerin eylemleri ve ihmalleri için gerekli özen due diligence yükümlülükleri ile ilgili olarak sözleşmenin maddesinin taraf devletlerin herhangi bir kişi kuruluş veya işletme tarafından kadınlara karşı ayrımcılık yapılmasını önlemek için tüm uygun önlemleri almaları gerektiğini açıkça belirtmektedir sıklıkla ge rekli özel yükümlülüğü olarak anılan bu yükümlülük sözleşmeyi bir bütün olarak des teklemektedir ve bu doğrultuda taraf devletler devlet dışı aktörlerin kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle sonuçlanan eylemleri veya ihmalleri için uygun ön lemleri almaz veya araştırmaz yargılamaz cezalandıramaz ve düzeltilmesini sağlayamaz ise bundan sorumlu olacaktır gerekli özeni gösterme yükümlülüğü bünyesinde taraf devletler devlet dışı aktörler tarafından gerçekleştirilen kadınlara yönelik toplumsal cin siyete dayalı şiddeti önlemek için farklı önlemler benimsemek ve uygulamakla yükümlü dür söz konusu şiddeti tespit etmek için yasalara kurumlara ve bir sisteme sahip olmaları gerekmektedir ayrıca taraf devletler bu işlevin etkili şekilde uygulanmasını ve tüm dev let teşkilatları ve kurumları tarafından desteklenip usulünce yerine getirilmesini sağla makla yükümlüdür devlet organları şiddet tehlikesini bildiğinde veya bilmesi gerekti ğinde taraf devlet kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerini önlemek için uygun önlemleri almazsa veya bu eylemlerin muhataplarının mağduriyetlerini tazmin etmek için bu eylemleri araştırmaz yargılamaz cezalandırmaz ve düzeltilmesini sağla mazsa kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemlerine örtülü izin vermiş veya teşvik etmiş olacaktır bu ihmaller veya ihlaller insan hakları ihlalleridir yargısal uygulamalarla ilgili olarak komite tüm yargı kurumlarının kadınlara karşı ayrımcılıktan veya kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet eylemleri veya uy gulamalarından kaçınması ve bu şiddeti cezalandıran tüm ceza hukuku hükümlerini tam anlamıyla uygulayarak kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet iddialarını kapsayan olaylarda tüm yasal prosedürlerin tarafsız ve adil olmasını toplumsal cinsiyet kalıp yargılarından veya uluslararası hukuk da dahil olmak üzere yasal hükümlerin ay rımcılığa yol açan şekilde yorumlanmasından etkilenmemesini sağlaması gerektiğini be lirtmiştir neyin kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti oluşturduğu kadınların bu şiddete tepkilerinin ne olması gerektiği peşin hükümlü ve kalıp yargılı yaklaşımlarla uygulandığında kadınların kanun önünde eşitlik adil yargılanma ve bu sözleşmenin ve maddelerinde düzenlenen etkili çözümlerden yararlanma hakkını etkileyebiliresas sayısı karar sayısı komite ayrıca tecavüz de dahil olmak üzere cinsel saldırıların kadınların kişisel güvenlik haklarına ve fiziksel cinsel veya psikolojik bütünlüklerine karşı bir suç olarak değerlendirilmesinin sağlanması gerektiğini belirtmiştir evlilik içinde veya birlikte olu nan kişi tarafından gerçekleştirilen tecavüz de dahil olmak üzere cinsel suçlar tanımımın özgür iradeyle rıza verilmemesine dayanması ve mecburi koşulları da göz önünde bulun durması sağlanmalıdır mağdurlarınşiddete maruz kalanların yasal işlem başlatması için herhangi bir ön koşul olmaksızın engelli mağdurlar için iletişim engellerini ortadan kaldırmak da dahil olmak üzere şiddetin bir daha yaşanmasını veyahut potansiyel şiddeti engelleyecek uy gun ve ulaşılabilir koruma mekanizmaları sağlanmalıdır bu gerektiğinde evden uzaklaş tırma koruma kararlarının şiddetin faili olduğu iddia edilen kişilere karşı sınırlayıcı veya olağanüstü yasaklayıcı kararların alınmasını bunların izlenmesini ve uyulmaması halinde yeterli yaptırımlar uygulanmasını ve geniş yelpazede etkin önlemleri içeren acil risk de ğerlendirmesi ve korumayı kapsar koruma tedbirlerinin kadın mağdurlaraşiddete ma ruz kalanlara aşırı bir mali bürokratik veya kişisel yük getirmesinden kaçınmalıdır şid detin failleri veya faili olduğu iddia edilenlerin yargılama sırasında ve sonrasındaki mal gizlilik çocuğun velayeti çocukla iletişim ziyaret hakları ve talepleri kadınların ve ço cukların yaşam hakkı fiziksel cinsel ve psikolojik bütünlüğü ışığında karara bağlanır bunu yaparken çocuğun üstün yararı ilkesi gözetilir mağdurların mahkemelere etkili bir şekilde erişimini sağlamak yetkililerin ceza hukuku hükümlerini uygulayarak ve şiddetin faili olduğu iddia edilen kişilerin adil ta rafsız zamanında ve hızlı bir şekilde yargılanması ve uygun cezaların uygulanması da dahil olmak üzere kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin her türüne yete rince yanıt vermesi sağlanmalıdır görüldüğü gibi anayasanın maddesinde güvence altına alınan eşitlik hakkı cin sel şiddet dahil her türlü şiddete muhatap olan kadınların toplumsal cinsiyet kalıplarının mağduru olmadan haklarının etkili bir şekilde korunmasını gerektirir bütün bu ilke ve uluslararası standartlar dikkate alındığında cinsel saldırı ve çocu ğun cinsel istismarı suçlarında faillerin tutuklanması için somut delil aranması koşulu devletin anayasanın ve maddelerinden kaynaklanan yükümlülüklerinin ihla line sebep olabilir özellikle somut delil kavramının dar yorumlanarak fiziki bulgu veya güvenilir tanık beyanı şeklinde anlaşılması halinde kural anayasanın belirtilen hükümlerine aykırılık teş kil edecektir ai̇hm mcbulgaristan kararında uygulamada bazen şiddet izleri veya doğrudan tanıklar gibi doğrudan tecavüz kanıtlarının yokluğunda rızanın olmadığını kanıtlama nın zor olabileceğini ancak yetkililerin yine de tüm çevresel koşulları değerlendirerek gerçekleri incelemesi ve karar vermesi gerektiğini belirtmiştir soruşturma ve sonuçları rızanın yokluğu konusuna odaklanmalıdır mahkeme somut olayda ulusal yargı otoritelerinin çevresel koşulları yeterince özenli değerlendirmediğini bunun temel nedeninin de yetkililerin tecavüzün doğrudan kanıtlarına aşırı vurgu yapmalarının sonucu olduğunu tespit etmiştir somut olayda yargı makamları olay anında yaşında olan mağdurun direnip direnmediğine odaklanmışlar esas sayısı karar sayısı dır para küçüklerin özel psikolojik durumları göz ardı edilmiş soruşturma gecik tirilmiş tanıkların beyanlarındaki tutarsızlıklar yeterince dikkatli bir şekilde sorgulanma mıştır para bu ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde dava konusu kuralın devletin anaya sanın ve maddelerinden kaynaklanan yükümlülüklerini ihlal edecek şekilde uygulanma potansiyeli çok yüksektir cinsel saldırı ve çocukların cinsel istismarı suçları bakımından somut fiziki delilin elde edilmesinin çok zor olmasına bağlı olarak bu alanda kuvvetli suç şüphesi kavramının zorunlu olarak taşıdığı hususiyet dikkate alındığında kuvvetli şüphe sebebinin somut delile dayanması gereğini öngören ihtilaflı kuralın anılan iki suç bakımından tutuklama sebebinin tespitini makul olmayan şekilde ve ölçüsüz bir biçimde engelleyeceği öngörülebilir korunan hukuki değerlerin anayasal önemi dikkate alındığında kadınlara ve çocuklara karşı cinsel şiddet suçlarına ilişkin olarak tutuklama sebebinin tespit usulünün bu suçlara ilişkin delil meselesinin özgüllüğünü dikkate alma ması devletin kadınları ve çocukları koruma pozitif yükümlülüklerini ihlal eder bu ne denle de anayasanın belirtilen ve maddelerine aykırı olan kuralın iptaline karar verilmesi gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanunlarda de ğişiklik yapılmasına dair kanunun iptali istenen hükmü yukarıda açıklandığı gibi ana yasanın ve maddelerine aykırıdır ve uygulanması halinde telafisi imkânsız sonuçlar doğuracağı açıktır i̇ptali istenen kural kadınların ve çocukların cinsel şiddete ve istimara uğraması halinde faillerin cezasız kalmalarına ya da tehlike hallerinin devamına ve yeni ihlallere neden olma ihtimali yüksektir yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi temel hak ve özgürlükleri hak sınırlama ölçütlerine aykırı şekilde sınırlandıran ihtilaflı kural anayasanın pek çok hükmünü ihlal etmektedir anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devletinin temel gereğidir anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstün lüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılama yacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır i̇ptali istenen kuralın uygulanmasından kaynaklanan ağır temel hak ihlallerinin bir an önce sona erdirilmesi ve daha ağır ve telafisi imkânsız sonuçlar doğurmasını engelle mek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükmün iptal davası sonuç lanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarih ve sayılı ceza muhakemesi kanunu ve bazı kanunlarda de ğişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesi nin üçüncü fıkrasına eklenen somut delillere dayanan ibaresinin bendinin ve numaralı alt bentler yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 2,874 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sanığın eylemine uyan müsnet firar suçunun unsur ve cezasını düzenleyen ascknın maddesinde öngörülen cezanın üst sınırı üç yıl hapis cezasıdır sayılı tcknın üncü maddesi gereğince beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda beş yıl geçmesiyle kamu davası ortadan kalkmaktadır sayılı tcknın inci maddesine göre dava zamanaşımı mahkûmiyet hükmü yakalama tutuklama celp veya ihzar müzekkereleri adlî makamlar huzurunda sanığın sorguya çekilmesi veya cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilmekte ve bu hâlde zamanaşımı kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlamakta ancak aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ilave edilecek süre öngörülen dava zamanaşımı süresinin yarısından fazla olamamaktadır sayılı tcknın üncü maddesi uyarınca dava zamanaşımı tamamlanmış suçlarda fiilin yapıldığı tarihten teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son fiilin yapıldığı tarihten mütemadi ve müteselsil suçlarda temadi ve teselsülün bittiği tarihten başlamaktadır kanun koyucu ascknın maddesinde bazı askerî suçlar yoklama kaçağı saklı ve firar bakımından dava zamanaşımının başlangıcı konusunda bütün askerî mükellefiyetlerin bitmesini esas almak suretiyle söz konusu askerî suçlar bakımından dava zamanaşımının hangi tarihte başlayacağı konusunda tckda belirlenen genel ilkelerden ayrılıp özel bir düzenleme yapma yoluna gitmiştir ascknın ek inci maddesinde tcknın genel hükümlerinin asckda düzenlenen suçlarda uygulanacağı belirtildikten sonra ascknın maddesindeki düzenleme istisna tutulmuştur dolayısıyla ascknın ada belirtilen suçlar bakımından dava zamanaşımının başlangıcı suçun temadisinin bittiği tarihten değil ilgili bütün askerî mükellefiyetlerinin veya bizzat girmiş olduğu taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlayacaktır somut olayda sanık on beş aylık askerlik yükümlülüğü kapsamında er statüsünde askerlik hizmeti yapmış olduğundan dava zamanaşımı süresinin hangi tarihten itibaren başlayacağını tespit edebilmek için öncelikle ascknın uncu maddesinde geçen bütün askerî mükellefiyetler teriminin ne anlama geldiğinin tarihli ve sayılı askerlik kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir zira bütün askerlik işlemleri ile erbaş ve erlerin mükellefiyetlerinin bitmesi olgusu ancak bu kanun hükümlerine göre belirlenebilmektedir sayılı askerlik kanununun askerlik çağına ve askerlik hizmetine ilişkin inci maddesinde askerlik çağı her erkeğin esas nüfus kütüğünde yazılı olan yaşına göredir ve yirmi yaşına girdiği sene ocak ayının birinci gününden başlayarak yaşına girdiği sene ocak ayının birinci gününde bitmek üzere en çok yirmibir sene sürer hükmünün üncü maddesinde askerlik çağı yoklama devri muvazzaflık devri ve yedeklik olmak üzere üç devre ayrılır hükmünün üncü maddesinde bu kanunun tespit ettiği esaslar dışında veya muvazzaflık hizmetini yapmadıkça hiç bir fert askerlik çağından çıkarılamaz hükmünün inci maddesinde muvazzaflık devrinin hitamından askerlik çağının nihayetine kadar olan kısım yedek devridir hükmünün yer aldığı görülmektediresas sayısı karar sayısı askerî yargıtay içtihatlarında askerî yargıtay daireler kurulunun tarihli nci dairesinin tarihli nci dairesinin tarihli inci dairesinin tarihli üncü dairesinin tarihli üncü dairesinin tarihli bütün askerî mükellefiyetler terimi askerlik çağı ile birlikte değerlendirilmekte ve askerlik çağının muvazzaflık ve yedeklik dönemlerinin bitiminde dava zamanaşımı süresinin başlayacağı kabul edilmektedir anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık kanunların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde kanun koyucu yalnız kanunların anayasaya değil anayasanın da hukukun evrensel temel ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukukun temel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesine anayasanın uncu maddesinde yer verilmiştir buna göre kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır kanun koyucunun suç ve cezaların belirlenmesinde takdir yetkisi olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ile ceza arasındaki adil dengeyi sağlaması ve öngörülen cezanın cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmede elverişli olması gibi esasları dikkate alması zorunludur dava ve ceza zamanaşımı ile ilgili kurallar dahi cezayı ağırlaştıran yahut suç koyan hükümler niteliğindedir dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin suçların ağırlığı kamu düzeni için oluşturduğu etki ve ceza siyasetinin gereği olarak belirlenmesinde kanun koyucunun takdiri anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleriyle sınırlıdır yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında sanığın doğumlu olması nedeniyle üzerine atılı firar suçu yönünden dava zamanaşımı süresinin ascknın maddesi uyarınca bütün askerî yükümlülüklerinin sona ereceği askerlik çağı dışına çıkacağı tarih olan tarihinden itibaren işlemeye başlaması ve tarihinde son ermesi gerekecektir ancak sağlık kurulu kararıyla tarihi itibariyle barışta ve seferde askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği için bu tarih itibariyle askeri yükümlülüklerinin son erdiği dolayısıyla dava zamanaşımı süresinin bu tarihten itibaren başladığı ve tarihinde sona ereceği görülmektedir halbuki ascknın maddesindeki istisnai düzenleme olmasaydı genel hükümler uyarınca sanığa isnat olunan firar suçunda askerî yargıtay bozma kararına karşı diyeceklerinin tespiti ve bilirkişi incelemesi yaptırılabilmesi maksadıyla hakkında sevk için tutuklama kararı verilmesi zamanaşımını kesen neden olarak kabul edilemeyeceğinden en son zamanaşımını kesen sebebin tarihinde mahkumiyet kararı olduğu göz önüne alındığında dava zamanaşımı tarihinde sona ermiş olacaktıesas sayısı karar sayısı firar suçu sadece asker kişiler tarafından işlenebilen mütemadi bir suç niteliğindedir ve ilgilinin yetkili amirlerinden izin almaksızın görevi gereği bulunması gereken yerden ayrıldığı andan itibaren suçun işlenme süreci başlar ve dehalet katılma veya yakalanma ile de sona erer kanun koyucu tarafından askerlik hizmetinin özellikleri nedeniyle ascknın maddesinde firar suçunda dava zamanaşımı süresinin bütün askerî mükellefiyetlerin bitmesinden itibaren işlemeye başlayacağı hükmünün konulduğu anlaşılmaktadır bir askerî birimde disiplinsizlik teşkil eden bir eylem yapıldığında faili olan asker kişinin eylemiyle orantılı bir şekilde ve en kısa sürede cezalandırılmamasının askerî disiplinin tesisinde zafiyete neden olacağı açıktır zorunlu askerlik hizmetinin bulunduğu ülkemizde bir asker kişinin yetkili amirlerinden izin almaksızın görevi gereği bulunması gereken yerden ayrılıp yedi günden fazla bir süre sonra yakalanması veya kendiliğinden katılması suretiyle oluşan firar suçunun failinin eylemiyle orantılı bir şekilde cezalandırılmaması askerî disiplinin tesisinde büyük bir zafiyete neden olacağından firar suçunun cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesi ertelenememesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılamaması ile askerî disiplinin tesisi maksadıyla failinin tutuklanabilmesi gibi sivil kişiler tarafından işlenen suçlarda uygulanamayacak bazı istisnai düzenlemeler yapılmasının bir gereklilik olduğunda tereddüt bulunmamaktadır ancak bu istisnai düzenlemelerin hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesine uygun olması gerekir kanun koyucu dava zamanaşımı kurumunu düzenlerken ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesiyle devlet cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür firar suçunda dava zamanaşımının başlangıcıyla ilgili kanuni düzenlemenin aylık askerlik yükümlülüğünü yerine getirmeyenler yönünden askerî disiplinin tesisinde zafiyeti önlemek amacına uygun olduğu söylenebilir ise de somut olayda olduğu gibi aylık askerlik yükümlülüğünü bitirmiş bir kişinin askerlik hizmetini yaptığı dönemde işlediği firar suçu nedeniyle çok uzun bir süre cezalandırılma tehdidi altında yaşamasının askerî disiplinin tesisine herhangi bir katkısının bulunmadığı ve dolayısıyla belirtilen amaca ulaşmada elverişli olmadığı ortaya çıkmaktadır firar suçunun düzenlendiği maddede unsurları düzenlenen firar suçuyla aynı miktarda ceza öngörülen ve firar suçuyla benzer nitelikte askerî disiplinin tesisinde zafiyetine sebep olan izin tecavüzü suçunda ascknın dava zamanaşımının genel hükümler çerçevesinde temadinin bittiği tarihten başlaması yine sadece asker kişiler tarafından işlenebilen ve askerî disiplinin zafiyetine sebep olabilecek nitelikte emre itaatsizlikte ısrar ascknın üste veya amire fiilen taarruz ascknın kendini askerliğe yaramayacak hale getirmek ascknın gibi suçlarda da dava zamanaşımının genel hükümler çerçevesinde temadinin bittiği tarihten başlaması hususları birlikte göz önüne alındığında mütemadi bir suç olan firar suçunda zamanaşımı süresinin failin yakalanmak veya kendiliğinden katılmak suretiyle askerî hiyerarşi ve disiplin altına girdiği tarihten değil de onun bütün askerî mükellefiyetlerinin bitmesinden yaşından itibaren başlatılmasının askerî disiplinin sağlanması açısından gerekli bir tedbir olduğu da söylenemez aynı zamanda failin lehine olan sayılı tckda en ağır cezayı gerektiren suçlarda bile zamanaşımı süresinin yıl olması karşısında öngörülen cezasının üst sınırı yıl olan firaresas sayısı karar sayısı suçunda dava zamanaşımının suçun temadisinin sona erdiği tarihe bakılmaksızın en erken bütün askerî mükellefiyetlerinin bitmesinden yaşından itibaren başlatılması suretiyle dava zamanaşımı süresinin yıldan fazla olmasının orantılı olmadığı da açıktır genel hükümlere göre suçun işlenip tamamlanmasından sonra işlemeye başlayan dava zamanaşımı süresi firar suçu işlenip tamamlanmış olsa bile işlemeye başlamamakta dava zamanaşımı süresinin başlangıcının tüm askerî mükellefiyetlerin bitmesi şartına tabi tutulması nedeniyle zamanaşımı süresi belirsizlik içermektedir çünkü dava zamanaşımı süresinin başlangıcında esas alınan sayılı kanunun nci maddesinde öngörülen askerlik çağına ilişkin belirlenen süre yürütme organınca genelkurmay başkanlığının göstereceği lüzum milli savunma bakanlığının teklifi ve bakanlar kurulu kararıyla yıla kadar uzatılabileceği veya kısaltabileceği gibi sayılı kanunun inci maddesi uyarınca muvazzaflık hizmetini yapmadıkça askerlik çağından çıkılamayacağından askerlik hizmetini tamamlamayan firar suçunun failleri hakkında dava zamanaşımı askerliğini yapıncaya veya yapmış sayılıncaya kadar işlememekte ve dolayısıyla da yaşından sonra askerlik hizmetini tamamlayanlar için dava zamanaşımının başlangıcı askerlik çağı olan yaşın üstüne de çıkabilmektedir bu nedenlerle firar suçunda dava zamanaşımının başlangıcı ile süresi konusunda belirsizlik olduğu ve bu belirsizliğin de hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu ortaya çıkmaktadır firar suçunu işleyen kişinin askerlik yükümlülüğünün bitmesinden itibaren dava zamanaşımının başlatılmasının askerî disiplinin tesisinde zafiyeti önleme amacına ulaşmaya elverişli askerî disiplinin sağlanmasında gerekli ve orantılı bir düzenleme olacağı göz önüne alındığında dava zamanaşımının başlangıcının en erken yedeklik döneminin bittiği yaşında başlatılmasına ilişkin ascknın maddesindeki düzenlemenin ölçülülük ilkesiyle çeliştiği anlaşılacaktır söz konusu kanuni düzenleme firar suçunun ağırlığını ona verilen cezanın süresini cezadan beklenen sosyal faydanın zaman içinde azalacağını dikkate almaması ve failin yargılamanın başında terhis olmuş olmasına ve askerî disiplini bozma durumunda olmamasına rağmen böyle bir gerekçeye dayanması sebepleriyle kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığı yönüyle de ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil etmektedir ascknın maddesindeki söz konusu düzenleme kişileri işledikleri suçla orantısız ve makul olmayan bir süre içinde davalarının ne şekilde sonuçlanacağı endişesiyle yaşamak durumunda bırakmaktadır nitekim somut olayda kamu davasının yılında açıldığı dikkate alındığında tarihi itibarıyla askerliğe elverişsiz olduğuna karar verilmiş olduğu için yıl askerliğe elverişsiz olduğuna karar verilmemiş olsaydı yıl boyunca sanığın hakkındaki isnatlar için ceza davası tehdidi altında kalması söz konusudur bu durum avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde düzenlenen makul sürede adil yargılanma hakkını da ihlal etmektedir kanun önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez bu yönüyle anayasa mahkemesi ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarında da belirtildiği üzere askerî hizmetin niteliği gereği askerî disiplinin tesisinde zafiyeti önlemek amacıyla farklı konumda bulunan asker kişiler ile sivil kişilerin farklı kurallara tabi tutulması anayasal eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmez askerlik hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı sivil yaşamda suç oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektirenesas sayısı karar sayısı kimi eylemlerin askerî suç olarak kabul edilmelerini ve ağır yaptırımlara bağlanmalarını zorunlu kılabilmektedir bu kapsamda firar suçunun vasıf ve mahiyeti itibarıyla aynı ceza öngörülen başka suçlardan farklı dava zamanaşımı süresinin öngörülmesi mümkündür ancak kanun koyucunun sadece asker kişiler tarafından işlenebilen izin tecavüzü gibi benzeri unsurlar ve cezalar içeren suçlar bakımından dava zamanaşımı süresi ve başlangıcı için genel hükümleri yeterli gördüğü halde firar suçunda dava zamanaşımının başlangıcı konusunda farklı bir düzenleme getirmesi anayasal eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasanın inci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmektedir bu düzenleme uyarınca bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenen kanun hükmünün de davada uygulanacak kural olması gerekmektedir uygulanacak kanun hükümleri davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır somut olayda anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen ascknın maddesinin sanık hakkındaki davayı sonuçlandırmada uygulanma niteliğinin bulunduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle ascknın maddesinde yer alan firar fiilleri hakkında dava müruru zamanı bütün askerî mükellefiyetlerin veya bizzat girmiş oldukları taahhüdün bitmesinden itibaren işlemeğe başlar ibaresinin anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğu değerlendirildiğinden iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir başkan hâkalb bak askerlik hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı göz önüne alındığında firar suçunun askerî disiplinin tesisinde çok önemli zafiyete neden olan bir fiil olması nedeniyle kanun koyucu tarafından dava zamanaşımının başlangıcı konusunda istisnai bir düzenleme yapılmasının anayasaya aykırı olmadığı gerekçesiyle çoğunluğun kararına katılmamıştır e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hukuk devleti i̇lkesine aykırılık anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil anayasanın da hukukun evrensel temel ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararıesas sayısı karar sayısı yasakoyucunun suç ve cezaların belirlenmesinde takdir yetkisi olmakla birlikte bu yetkisini kullanırken suç ile ceza arasındaki adil dengeyi sağlaması ve öngörülen cezanın cezalandırmada güdülen amacı gerçekleştirmede elverişli olması gibi esasları dikkate alması zorunludur dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin suçların ağırlığı kamu düzeni için oluşturduğu etki ve ceza siyasetinin gereği olarak belirlenmesinde yasakoyucunun takdiri anayasa ve ceza hukukunun temel ilkeleriyle sınırlıdır yasakoyucu zamanaşımı kurumunu düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir anayasa mahkemesinin tarihli ve k sayılı kararı askeri yargıtayın firar suçu nedeniyle dava zamanaşımının başlangıcına ilişkin yerleşmiş ve istikrar kazanmış içtihadına göre yaşına girildiği ocak ayının birinci günü zamanaşımı süresi başlamaktadır görülmekte olan davada haziran doğumlu olan sanığın hakkındaki firar suçları için öngörülen dava zamanaşımı süresi sanığın yaşına girdiği ocak ayının birinci günü olan ocak tarihinde işlemeye başlamıştır suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve sanığın lehine olan asli dava zamanaşımı sayılı tcknun üncü maddesine göre beş yıldır en fazla ise yıl ay olmaktadır yaşında askere alınan bir şahsın işlediği herhangi bir suçtan dolayı dava zamanaşımı süresinin genel zamanaşımı kuralının aksine suç işlendikten sonra başlamaması ve belki de suç işlendikten sonra yıl geçtikten sonra başlaması şeklindeki kuralın kamu yararı veya herhangi bir amaç bakımından gerekliliği ileri sürülemeyecektir i̇tiraz konusu kural suçun ağırlığını ona verilen cezanın süresini cezadan beklenen sosyal faydanın zaman içinde azalacağını dikkate almaması ve failin sivil kişi olmasına ve askeri disiplini bozma durumunda olmamasına rağmen böyle bir gerekçeye dayanması sebepleriyle kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığından ölçülülük ilkesine aykırılık içermektedir ayrıca sözkonusu kural genel zamanaşımı kuralları ile birlikte değerlendirildiğinde benzer suçlardan en ağırında dahi suç tarihinde yürürlükte olan tcknun inci maddesinde yıl olarak öngörüldüğünden düzenleme bu haliyle de orantılılık ilkesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır eşitlik i̇lkesine aykırılık hukukun temel ilkeleri arasında yer alan eşitlik ilkesi anayasanın uncu maddesinde düzenlenmiştir buna göre yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır askeri ceza kanununa göre firar suçu sadece asker kişiler tarafından işlenebilen bir suçtur asck firar ve aynı maddedeki izin tecavüzü suçları mütemadi bir suçesas sayısı karar sayısı niteliğindedir ve kendiliğinden birliğine katılma veya yakalanma ile sona erer hatta firardan dönmeyen ve askerlik yükümlülüğünü tamamlamayan şahıslar için zamanaşımı süresi hiç başlamamaktadır ve ölene kadar devam etmektedir kanun zorunlu askerlik hizmetinden kaçmayı tamamen engellemek istemiştir ancak zaten suçun mütemadi suç olarak kabul edilmesiyle bu engelleme sağlanmış olup işlenen suça ayrıca aşırı derecede uzun bir zamanaşımı süresi belirlenmesi ile orantısız bir düzenleme yapılmıştır suçun tamamlanma anı katılma veya yakalanmakla gerçekleştiğinden bu tarihten itibaren başlaması gereken zamanaşımının ölçü gözetilmeden bütün askeri mükellefiyetlerin bitmesinden sonra başlayacak şekilde düzenlenmesi eşitlik ilkesine aykırıdır ascknun maddesindeki dava zamanaşımı düzenlemesi uygulamada askeri yargıtay tarafından askeri ceza kanununun aynı maddesinde düzenlenen ve firara benzer şartlar taşıyan izin tecavüzü suçlarında kanunda açıkça firar fiilinin belirtilmesi gerekçesiyle uygulanmamaktadır askeri yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre firara çok benzeyen izin tecavüzü suçunda türk ceza kanunundaki genel zamanaşımı hükümleri uygulanmaktadır bu durumda benzer fiilleri işleyen ve aynı statüde olan asker kişilere eşitlik ilkesine aykırı olarak ölçülü olmayan oranda farklı zamanaşımı süresi ve dolayısıyla farklı ceza yaptırımlarının uygulanması sözkonusu olmaktadır i̇zin tecavüzü suçu sadece belli bir izin istirahat ve hava değişimi almak suretiyle birlikten ayrılan askeri şahıslarca işlenmektedir ancak her iki suç failinin amacı askerlikten ve kıtadan uzak kalmak olup bu suçların düzenlenmesiyle amaçlanan yarar türk silahlı kuvvetlerinin disiplinidir ve suç aynı statüdeki şahıslarca benzer şekilde işlenmekte olup sadece yargı içtihatlarıyla farklı bir suç tipi yaratılmıştır firar ve uygulamada yerleşik adıyla izin tecavüzü suçu aynı kanun maddesinde düzenlenmiş olup askeri yargıtay içtihatlarıyla maddenin inci fıkrası bendi haklı olarak zamanaşımı yönünden genel hükümlere tabi tutulmuş ancak kanunun diğer hükümleri zamanaşımı yönünden maddesi hükümlerine tabi olduğundan aynı durumda bulunan kişilere farklı kuralların uygulanması sonucuna yol açacak şekilde eşitliğe aykırı bir durum ortaya çıkmıştır şöyle ki izin tecavüzü eyleminden itibaren somut olayda yıl en fazla yıl geçen bir askeri şahıs genel zamanaşımı hükümlerinden faydalanabilecekken kanunun aynı maddesinde düzenlenen benzer fiili işleyen askeri şahıs ise dava konusu olayda olduğu gibi yıldan fazla bir süre ceza tehdidi altında kalacaktır bu şahısların farklı bir statü içerisinde olması da söz konusu değildir sivillerden farklı oldukları bu nedenle farklı hukuki kurallara tabi olacakları ileri sürülse bile kişiler aynı şekilde zorunlu veya ihtiyari olarak profesyonel askerler askerlik görevini yapmaktadırlar ve eşitlik ilkesinin bunlara aynı şekilde uygulanması gerekir hatta aynı statüde olan asker kişiler arasında da eşitlik ihlâl edilebilmektedir şöyle ki dava konusu olayda doğumlu olan sanık hakkında yılında tamamlanan suç için zamanaşımı süresi suçun temadisinin tamamlanmasından altı yıl sonra başlayacakken aynı yaştaki başka bir asker şahsın yılında işlediği firar suçunda zamanaşımı süresi suçun işlenmesinden yıl sonra başlayacak ve sırasıyla yıl ve yıl sonra zamanaşımı süreleri tamamlanabilecektir bu da aynı suçu işlemiş olmaları nedeniyle aynı hukuksal durumda olanlar arasında farklı hukukî sonuçlar doğurmak suretiyle eşitlik ilkesine aykırı olacaktır kanunilik i̇lkesine aykırılıkesas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde ifadesini bulan makul sürede adil yargılanma hakkı herkes cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir şeklinde düzenlenmiştir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde ifadesini bulan suç ve kanuniliği ilkesi hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez yine hiç kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez şeklinde düzenlenmiştir davada sanığın doğumlu olması nedeniyle ocak tarihinde başlayan asli dava zamanaşımı süresinin lehe yasa dikkate alındığında beş yıl sonra yani ocak tarihinde dolacağı anlaşılmaktadır söz konusu süre en fazla yarı oranında artırılarak haziran tarihinde zamanaşımı süresi dolacaktır askere alındığı mayıs tarihinden itibaren yıl hakkındaki kamu davasının yılında açıldığı dikkate alındığında dahi yıl boyunca sanığın hakkındaki isnatlar için ceza davası tehdidi altında kalması avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde ifadesini bulan makul sürede adil yargılanma hakkını ihlal edecektir firar suçu için dava zamanaşımı süresinin başlangıcının tüm askeri mükellefiyetlerin bitmesi şartına tabi tutulması nedeniyle eylemli olarak zamanaşımı süresi uzamaktadır dava zamanaşımı süresinin başlangıcına esas alman sayılı askerlik kanununun inci maddesinde öngörülen askerlik çağına ilişkin belirlenen sürenin genelkurmay başkanlığının göstereceği lüzum milli savunma bakanlığının teklifi ve bakanlar kurulu kararıyla beş yıla kadar uzatılabileceği veya kısaltabileceği öngörülmüştür bu durumun ise firar suçunun dava zamanaşımının başlangıcı ile süresinin yürütmenin tekeline bırakmak anlamına gelir ki bunun da avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nci maddesinde ve anayasanın inci maddesinde ifadesini bulan suç ve cezaların kanunla konulacağını düzenleyen amir hükmünün ihlali sonucunu doğuracaktır yukarıda üç başlık altında ayrı ayrı açıklanan gerekçelerle dava konusu kural anayasanın inci maddesindeki hukuk devleti uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ve inci maddesindeki suç ve cezaların kanuniliği ilkelerine ve dolayısıyla anayasaya aykırıdır i̇ptali gerekir yukarıda belirtilen gerekçelerle sayılı askeri ceza kanununun maddesinde düzenlenen firar fiilleri hakkında dava müruru zamanı bütün askeri mükellefiyetlerin bitmesinden itibaren işlemeğe başlar ibaresinin anayasanın hukuk devletini düzenleyen nci maddesi kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesi ile suç ve ceza esaslarını düzenleyen inci maddesine aykırılığı iddiasıyla ve iptali istemiyle çorlu nci kolordu komutanlığı askeri mahkemesince anayasanın ve sayılı kanunun ıncı maddeleri uyarınca anayasa mahkemesine itirazda bulunulmuştur i̇lgili hükmün yukarıda açıklanan veya sayılı kanunun üncü maddesi uyarınca resen görülecek gerekçelerle iptaline karar verilmesi arz olunur | 3,411 |
esas sayısı karar sayısı davacı i̇stanbul eczacı odası vekili av zehra şi̇mşek tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren türk eczacıları birliği yardımlaşma sandığı yönetmeliğinin maddesinin ve maddesindeki oda ve ibaresinin iptali ile sayılı türk eczacıları birliği kanununun maddesinin fıkrasında yer alan bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar cümlesinin anayasaya aykırı olduğu iddiası ile türk eczacıları birliğine karşı açılan davada davacı odanın anayasaya aykırılık iddiasının ve yasa kuralının anayasaya uygunluğu incelenerek işin gereği görüşüldü uygulanacak kural sayılı türk eczacıları birliği kanununun maddesinde türk eczacıları birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulur bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar değişik md kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esaslar türk eczacıları birliği merkez heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenlenir hükmüne yer verilmiştir davacı oda tarafından iptali istenilen türk eczacıları birliği yardımlaşma sandığı yönetmeliğinin maddesinde de anılan yasa kuralına paralel bir düzenleme yapılarak sayılı kanunun sayılı yasa ile değişik nci maddesine göre türk eczacıları birliğine kayıtlı bulunan ve bundan sonra kaydedilecek her eczacının sandığın doğal ve zorunlu üyesi olduğu ve yükümlülüklerini yerine getirmek zorunda olduğu belirtildikten sonra yine aynı yönetmeliğin maddesinde sandığa ait yılki yıllık aidatlarını ödeyemeyen üyelerin oda ve sandık hizmetlerinden yararlanamayacağı kuralı getirilmiştir davacı oda eczacıların sandığa üyeliğinin zorunlu kılınması ile davalı idarenin zaten görevi ve sorumluluğu kapsamında olan bir kısım hizmetlerin yerine getirilmesi için üyelerini ek yükümlülüğe maruz bıraktığı bu yükümlülükleri yerine getirmeyen üyelerini de oda ve sandık hizmetlerinden yararlandırmadığı ve böylece kendi kuruluş amacına aykırı hareket ettiği bu durumun anayasanın kişi hürriyeti örgütlenme özgürlüğü ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu iddiaları ile söz konusu yönetmelik maddelerinin iptalini istemektedir bu durumda bakılmakta olan davada iptali istenilen yönetmelik maddesinin dayanağını oluşturan sayılı yasanın maddesinin uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kural olduğu sonucuna varılmaktadır sayili türk eczacilari bi̇rli̇ği̇ kanununun maddesi̇ni̇n bi̇ri̇nci̇ fikrasinin anayasaya aykiriliği anayasanın kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları başlıklı maddesinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşlarının belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri olduğu hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı türk eczacıları birliği kanununun birliğin kuruluş amacının ve görevlerinin düzenlendiği maddesinde türkiye sınırları içinde meslek ve sanatlarını yürütmeye yetkili olup da özel kanunlarında üye olamayacakları belirtilenler hariç sanatlarıyla uğraşan ve meslekleriyle ilgili hizmetlerde çalışan eczacıların katılmasıyla eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak eczacıların birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla tüzelkişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde türk eczacıları birliği kurulacağı hüküm altına alınmıştır aynı yasanın maddesinde de türk eczacıları birliğince bir yardımlaşma sandığı kurulacağı bu sandığa birlik azasının hepsinin kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecbur oldukları kurulacak yardımlaşma sandığının işleyişi yardımlaşma aidatları ve yapılacak yardımlarla ilgili usul ve esasların türk eczacıları birliği merkez heyeti tarafından çıkartılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almaktadır söz konusu yasa maddesi uyarınca tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan türk eczacıları birliği yardımlaşma sandığı yönetmeliğinin maddesinde sandık üyelerinin tasarrufta bulunmalarını sağlamak sandık üyesi olan eczacıların sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup geliştirici çalışmalarda bulunmak bazı durumlarda üyelerine yardımda bulunmak sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek sandığın amaçları olarak sayılmıştır türk eczacıları birliği kuruluş yasasında da belirtildiği üzere türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icra etmek isteyen eczacıların katılmasıyla eczacıların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak eczacılığın genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak eczacıların birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadıyla kurulmuştur birliğe üye olmak eczacılık mesleğinin ifası için zorunlu bir husustur ancak anayasaya aykırılığı ileri sürülen yasa maddesi ile eczacı odasına kaydolan eczacı iradesi dışında kendiliğinden yardımlaşma sandığına da üye kaydedilmektedir öte yandan zorunlu olarak kayıt edilen eczacılar üyelik aidatlarını ödemedikleri takdirde sandık hizmetlerinin yanında oda hizmetlerinden de yararlandırılmamaktadır mülkiyet hakkı kişiye sahibi olduğu şey üzerinde yasalar çerçevesinde dilediği gibi tasarruf olanağı vermektedir tasarruf tanımı gereği istediği gibi kullanma yetkisini içerdiği gibi iktisadi olarak elde edilen yani menkul mülkiyetine konu olan gelirin tükenmeyen kısmını ifade etmektedir toplum yararına aykırı olmamak kaydıyla malik sahibi olduğu şeyi dilediği biçimde kullanır bu nedenle üyelik kapsamında zorunlu olarak ödenen aidatlar üzerinde kişilerin mülkiyet hakkı bulunmaktadır anayasanın maddesinde herkesin mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu ve bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür sayılı yasanın maddesi ile birliğe üye eczacıların mesleklerinin ifası ile doğrudan ilgili olmayan bir hususta isteklerine bakılmaksızın sandığa üye olmaya mecbur tutulmakta üyelik kapsamında yıllık aidatlarını ödeme yükümlülüğü getirilmekte bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlerin oda hizmetlerinden de faydalandırılmaması öngörülmektedir konunun anayasa ile güvence altına alınmış mülkiyet hakkını daesas sayısı karar sayısı ilgilendirdiği dikkate alındığında anayasanın yukarıda belirtilen maddesine aykırılık bulunmaktadır sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasında anayasaya aykırılığı ileri sürülen bu sanığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar kuralı ile serbest çalışan eczacıların gelirlerinin bir kısmının kendileri tarafından değerlendirilmesi yerine sandığa aidat adı altında zorunlu olarak istenilmesi ve böylece menkul mülkiyet haklarının ellerinden alınmasında kamu yararı da bulunmamaktadır nitekim anayasa mahkemesi kararlarıyla da belirtildiği üzere hukuk devletinde yasama faaliyetlerinin kamu yararının teminini amaçlaması şarttır bir yasa çıkartıldığı zaman kamu yararına dayanıyor olsa dahi koşulların değişmesi sonucunda kamu yararını karşılayamaz duruma geldiğinde anayasanın maddesi kuralına aykırı nitelik kazanır kamu yararını sağlamayan sayılı yasanın söz konusu hükmünün bu yönüyle de anayasaya aykırılığı bulunmaktadır öte yandan türkiye sınırları içerisinde mesleklerini ve sanatlarını icra etmek isteyen eczacıların birliğe üye olmaları zorunlu olmakla birlikte mesleğin ifası için zorunlu olmayan sandığa üye yapılmasının ve yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde oda hizmetlerinden de faydalandırılmamasının anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine maddesinin birinci fıkrasında belirtilen herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hükmüne de aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesi kapsamında kurulan kamu kurumu niteliğindeki diğer meslek odalarının mevzuatlarında yardımlaşma sandığı ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmamaktadır yalnızca sayılı avukatlar yardımlaşma kanununun maddesinde sandığa üye olmanın isteğe bağlı olduğu yönünde kural bulunmaktadır esasen aykırılığı iddia edilen yasa maddesi ile kurulan yardımlaşma sandığının amaçlarının sandık üyelerinin tasarrufta bulunmalarını sağlamak sandık üyesi olan eczacıların sosyal ve ekonomik çıkarlarını koruyup geliştirici çalışmalarda bulunmak bazı durumlarda üyelerine yardımda bulunmak sosyal ve ekonomik dayanışmayı güçlendirmek olduğu göz önüne alındığında sandığa üyeliğin ihtiyari olabileceği ancak itiraz konusu kuralla sandığa birlik üyesi eczacıların hepsinin kaydedilmesi ve vecibelerini yani üyelik aidatlarını yerine getirmeye mecbur bırakılmaları üyelik aidatlarının ödenmemesi halinde oda hizmetlerinden de yararlandırılmaması suretiyle eczacılık faaliyetlerinin engellenmesinin anayasanın maddesinde öngörülen özel teşebbüslerin çalışma özgürlüğünün sınırlandırılması sonucunu doğurduğu açıktır iii sonuç ve i̇stem yukarıda yapılan açıklamalar ışığında sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı iddia edilen bu sanığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar cümlesinin anayasa ile güvence altına alınan mülkiyet hakkını çalışma özgürlüğünü ve kişi hürriyetini zedelediği aynı zamanda hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinin bu sandığa birlik azasının hepsi kaydedilmeye ve vecibelerini yerine getirmeye mecburdurlar anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 1,204 |
esas sayısı karar sayısı mahkememizde görülmekte olan esas sayılı kamulaştırma bedel tespiti ve tescili davasında davalı havale tarihli dilekçe ile sayılı kamulaştırma kanununun sayılı devlet su i̇şleri genel müdürlüğünün teşkilat ve görevleri hakkında kanun ile bazı kanunlarda ve gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen maddesi ile değiştirilen maddesi ve maddesiyle değiştirilen maddesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunduğu bu nedenle bu maddelerin iptali istemi ile dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi talebinde bulunduğu görüldü mahkememizce davalı vekilinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu ve anılan yasa maddelerinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılarak talebin kabulüne karar verilmiş ve dosyanın onaylı bir suretinin anayasa mahkemesine gönderilerek anılan yasa maddelerinin iptali isteminde bulunulmasına karar verilmiştir i̇tirazın konusu sayılı kamulaştırma kanununun sayılı yasa ile değişik ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiası ile iptal istemidir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma kanununun sayılı yasa ile değişik ı ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur | 169 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin konuya ilişkin açıklamalarının yer aldığı günlü ara kararında davacı vekilinin günlü dilekçesinde belirtilen nedenler dayanak yapılmak suretiyle sayılı ve sayılı kanunlarla kabul edilen sistem ile milli savunma bakanlığı işyerlerinde çalışanlarla aynı şartlarda çalışan azotlu gübre sanayii kolundaki işçiler arasında inandırıcı ve makul gerekçelerle açıklanması mümkün olmayan bir ayırım yapılmıştır aynı şartlarda hatta daha ağır şartlarda çalışmasına rağmen her iş kolundaki işçiler ek birinci maddede bu iş kolu sayılmadığı için itibari hizmet süresinden yararlanamamaktadırlar bu da anayasanın maddesinde açıklanan eşitlik ilkesine ve sosyal hukuk ilkesine aykırı düşmektedir bu durum karşısında mahkememiz söz konusu cümleleri anayasanın maddesine ve cumhuriyetin niteliklerini belirten anayasanın maddesinde yazılı sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı bulmuştur açıklanan gerekçe uyarınca davacı vekilinin anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddi bulunarak ve eksiklikler giderilerek söz konusu cümlelerin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi denilerek sözkosunu dilekçenin sonuç kısmında belirlendiği biçimde sayılı yasanın maddesinin sigortalılar başlığı altındaki birinci sütununda yer alan iii ve iv bentlerin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan söz edilerek iptali istenmiştir i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin içerdiği anayasaya aykırılık savlarını ciddi bulduğu davacı vekilinin günlü dilekçesinde aykırılık gerekçesi sonuç ve i̇stem başlıkları altında aynen aykirilik gerekçesi̇ sosyal güvenlik hukukunun aynı koşullara sahip şahıslara eşit bir biçimde uygulanması bu hukuk dalının temel ilkelerindendir hd ykd oysa sayılı ve sayılı yasalarla kabul edilen sistem nedeni ile örneğin gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren milli savunma bakanlığı işyerlerinde çalışanlar ile aynı koşullarda çalışan azotlu gübre sanayii işkoluna mensup işçiler arasında anlamsız makul gerekçelerle açıklanması mümkün olmayan bir ayrım yapılmaktadır zira aynı koşullarda hatta daha ağır koşullarda çalışmasına rağmen harb i̇ş kolu mensubu işçi sırf ek maddede bu işkolu sayılmadığı için itibari hizmet süresi uygulamasının dışında kalmaktadır böyle bir uygulamaya meydan veren yasa hükmünün anayasaya ve anayasanın maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine ve yukarıda açıkladığımız sosyal sigorta hukuku ilkelerine aykırı olduğu aşikârdır bazı işçilere itibari hizmet süresi tanınmasının iki gerekçesi olabilir bunlardan birincisi özendirme diğeri ise çalışma gücü ve hayat süresini alabildiğine kısaltan ağır ve yıpratıcı işlerde çalışanların bu özel durumlarına göre özel emeklilik yaşı saptamak erken yıprananlara erken dinlenme olanağı sağlamaktıresas sayısı karar sayısı ve sayılı yasalar hangi gerekçeye ağırlık vermiş olurlarsa olsunlar aynı koşullarda çalışan işçiler arasında çalıştıkları işkolları yönünden ayrım yapmaları ile bir anlam taşımamaktadırlar şayet özendirme gerekçesi ağırlıkta ise neden özendirme açısından savunma sanayii sektörünün şeker sanayi i̇şkolundan daha az önemli sayıldığını anlamak basm i̇ş sektörünün neden demir çelik i̇şkolundan daha önemli sayılması gerektiğini açıklamak mümkün değildir kaldı ki ve sayılı yasalarda amaç özendirmeden çok çalışma gücünü hızla azaltan ve ömrü kısaltan ağır tehlikeli ve yıpratıcı işlerde çalışanlara nisbeten daha rahat işlerde çalışanlara nazaran özel himaye sağlamaktadır her iki yasanın gerekçesinde bu amaca ağırlık verildiği görülmektedir amaç özel himaye sağlamak olunca eşitsizlik daha da çarpıcı bir hale gelmektedir yasa gerekçeleri incelendiğinde özellikle sayılı yasanın gerekçesinde sosyal sigorta hukuku ilkelerine aykırı düşüncelerle hareket edildiği anlaşılmaktadır örneğin sayılı yasanın gerekçesinde kontak anahtarını kapatan şoför kazmasını bırakan işçi için dinlenme ve istirahate çekilme imkanı vardır fakat gazetenin fikir işçisi toplumda duyduğu düşündüğü gördüğü için mesleğin bu sürekliliğine durmazlığma mukabil bir de gerilimi vardır ki fiziki ve ruhi çöküntülere sebep olduğu tıbbi deneylerle sabittir denilmektedir sorun dinlenme fırsatı bulmak ya da bulamamak sorunu değildir gün boyunca zehirli gazların etkisi altında kalan ya da jet bakım atölyesinde yüksek gürültüye ve sarsıntıya maruz kalan işçinin bu iş özellikleri nedeni ile bünyesinde meydana gelen tahribatın uyumak ya da istirahat etmekle geçip geçmiyeceğidir bu tahribatın uyumakla geçmiyeceği de açıktır sayılı yasanın gerekçesinde ise işkolu ölçütünü haklı göstermeyen bir gerekçeye yer verilmektedir sosyal güvenlik sistemlerinde itibari hizmet süresi ve fiili hizmet zammı gibi uygulamalara vücudu yıpratıcı dolayısı ile çalışma gücünü ve hayat süresini azaltıcı işyerlerinde çeşitli tehlikelere açık olarak çalışanlar için yer verilmektedir sayılı yasanın gerekçesinde ayrıca sayılı yasanın gerekçesinde yapıldığı gibi anayasanın eşitlik ilkesine ve hak ve hakkaniyet öğelerine yollama yapılmakta ancak eşitlik sağlamak amacıyla çıkartılan yasa başka ve daha büyük eşitsizliklere yol açmaktadır sözkonusu ağır ve yıpratıcı işlerde fiziki ruhi ve fizyolojik bakımlardan insan sağlığını olumsuz yönde etkileyen şartlar altında çalışanların tümünün itibari hizmet süresinden yararlandırılmaları gerek anayasanın eşitlik ilkeleri ve gerekse sosyal güvenliğin temel prensiplerine uygun düşeceği için zorunlu görünmektedir böyle bir gerekçeden sonra itibari hizmet süresinden yararlandırılacakların işkolu itibariyle belirlenmesi gerekçeye aykırı olduğu gibi bu gerekçede haklı olarak zikredilen eşitlik ilkesi ve sosyal güvenlik hukukunun temel prensiplerine aykırıdır nitekim itibari hizmet süresi uygulamasına işkolu açısından sınırlama getirilmesinin yarattığı adaletsizlik sayılı yasanın tbmmdeki müzakereleri sırasında hissedilmiş milletvekilleri yasa maddesine çeşitli işkollarının eklenmesini önermişlerdir ek tbmm tutanak dergisi vdesas sayısı karar sayısı oysa itibari hizmet süresi uygulamasında eşitsizliği önlemenin yolu ek maddede sayılan işkolları sayısını arttırmak değil işkolu şartını tamamen kaldırıp itibari hizmet süresinden yararlandırılacak işçileri maruz kaldıkları yıpratıcı yaşam süresini ve çalışma gücünü azaltan hizmet yerleri itibariyle belirlemektir anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında anayasada yer alan eşitlik ilkesini uygulamıştır örneğin gün ve sayılı kararda anayasa mahkemesi dergisi sayı vd kanun önünde eşitlik ilkesi bir temel kural olarak tc anayasasının maddesinde yer almıştır tarih boyunca toplum hayatlarında çok ağır basan etkenlerden olmaları dolayısıyle dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayırımlarının eşitsizliğe yol açmıyacağı başka ülkelerin anayasa ve insan hakları belgelerinde olduğu gibi burada da özelikle kesin bir dille belirtilmektedir köyde oturan çiftçileri zor alımdan bağışık tutan ve onlara bir ek para cezası verilmesi ile yetinilmesini öngören hüküm anayasanın bu maddesi ile karşılaştırılıp ölçüye vuruldukta aykırılık hemen kendini gösterir i̇nceleme konusu hüküm köylerde oturan çiftçileri ceza bakımından belediye sınırları içinde oturanlarınkine eşit olmayan haklardan yararlandırmakta imtiyazlı zümre durumuna getirmektedir açıklamasına yer verilmektedir keza gün ve sayılı kararda anayasa mahkemesi dergisi sayı sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve böylece toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir çağdaş uygar görüşe ve anayasanın temel yapı ve felsefesine göre gerçek hukuk devleti ancak toplumsal devlet anlayışı içinde ise bir anlam kazanır hukuk devletinin amaç edindiği kişiliğin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yolu ile gerçekleştirilebilir özetlenecek olursa üniversite öğreniminin paralı olması anayasa hükümleri ile bağdaşmamakta mali durumu iyi ve kötü öğrenciler arasında eşitsizlik yaratmakta fırsat eşitliği ilkesini ortadan kaldırmaktadır denilmektedir anayasa mahkemesi bu iki kararı ile eşitlik ilkesini dar anlamı ile değil geniş anlamı ile uygulamakta prof dr bülent nuri esenin anayasa mahkemesine göre türk anayasa hukuku anlayışı isimli eserinin ankara sayfasında tanımladığı eşitlik ilkesini gerçekleştirmektedir prof dr bülent nuri esen bu eserinde eşitlik ilkesini şöyle tanımlamaktadır klasik manada eşitlik kanun önünde eşitliktir yalnız anayasası bir başka eşitliği daha ortaya koymuştur maddenin fıkrasında bunun ifadesini görüyoruz bu hükme göre ferdin fiilen eşitliğini mümkün kılacak iktisadi ve sosyal şartların sağlanması gerekmektedir sosyal adalet fikri bu gelişmeyi işaret eder bir başka kararında anayasa mahkemesi gün anayasa mahkemesi dergisi cilt eşitlik ilkesini olumsuz yönden tanımlamış ve anayasanın maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi ancak birbirine benzeyen durumlarda ya da kurallardaki aykırılığı haklı kılan bir gerekçe bulunmayan hallerde çiğnenmiş olabileceği gibi yasaların genelliği ve dolayısı ile de anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine dayanılması yalnızca benzer durumlarda benzer yararların düzenlenmesinde söz konusu olabilir hükmünü vermiştir benzer karar için bkz rg esas sayısı karar sayısı olayımızda ise bu kararlarda belirtilenin aksine benzer çıkarların farklı düzenlenmesi söz konusudur ve farklı bu düzenlemenin makul bir gerekçesi haklı ve adil bir dayanağı yoktur bu kararlarda işlenen görüşlerin ışığı altında konumuzu oluşturan ek madde ele alındığında yapay ışık altında çalışan ya da fazla gürültü ihtizaz yapan makinalarla çalışan işçiler arasında mensup oldukları işkolu yönünden yaratılan farkılılığın makul bir gerekçesi olamaz diye düşünmek mümkündür şimdi burada anayasa mahkemesinin iptal yoluyla yasa kapsamını genişletemiyeceğine dair kararlan özellikle gün ve sayılı kararı anayasa mahkemesi dergisi sayı sayfa üzerinde durmak gerekmektedir anayasa mahkemesi sayılı i̇ş kanununun uygulama sınırlarını belirleyen maddesinin iptali istemiyle açılan davada halbuki anayasa mahkemesinden ancak anayasaya aykırı olan bir kanun hükmünün uygulama alanından kaldırılmasını sağlamak için iptal kararı istenebilir yoksa bir hükmün uygulama alanının genişletilmesi amacı ile değiştirilmesini sağlamak için iptali istenemez zira bu yolda bir istemde söz konusu hükmün iptal değil daha geniş bir alana yayılmak sureti ile uygulamada kalması amacı bulunmaktadırki gerekçesi ile iptal isteminin reddine karar vermiştir olayımızda bu davadaki olayın özellikleri yoktur biz ek maddenin tümünün değil sadece işkoluna ilişkin bölümlerinin iptalini talep etmekteyiz bu iptal yasanın düzenlenme biçiminden kaynaklanan adaletsiz ve anayasaya aykırı bir durumu ortadan kaldıracaktır maddenin işkoluna ilişkin hükümlerinin iptali halinde sol tarafta yer alan ve hizmetin geçtiği yer belirlemesi yürürlükte kalacak ve böylece eşitsizlik ve adaletsizlik giderilmiş olacaktır sonuç ve i̇stem davamızda uygulanması gereken madde sayılı yasaya sayılı yasayla eklenen ve sayılı yasayla değiştirilen ek maddedir maddenin işkollarım belirleyen cümleleri olan basım ve gazetecilik işyerlerinde sayılı kanun ve değişikliklerine göre çalışan sigortalılar iii gemi adamları gemi ateşçileri kömürcüler dalgıçlar iv azotlu gübre ve şeker sanayiinde fabrika atölye havuz ve depolarda trafo binalarında çalışanlar cümleleri anayasamızın maddesinde kabul edilen ilkelere aykırıdır iii kısaca açıklamaya çalıştığımız bu nedenlerle anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunun maddesi gereğince konunun itiraz yolu ile anayasa mahkemesine sunulmasını ve bu yolla maddenin anayasaya aykırı cümlelerinin iptalinin sağlanmasına karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim denilmektedir | 1,476 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan bu fıkranın birinci cümlesinde sayılanlardan aylıksız iznin bitiminden sonra türk telekomun tâbi bulunduğu mevzuata ve bu fıkraya istinaden akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erenler bu madde hükümlerine göre işlem yapılmak üzere iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde sözleşmenin sona erdiği yılın ocak tarihindeki üçüncü fıkraya göre hesaplanan ücretleriyle devlet personel başkanlığına bildirilir ve bunların bildirim tarihine kadar geçen süre içindeki aylık ücret harcırah sağlık giderleri cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer malî ve özlük hakları türk telekom tarafından karşılanır cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı telgraf ve telefon kanununun ek nci maddesi gereğince tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile şirket hisselerinin inin blok olarak satılması ve bu çerçevede tarihine kadar ihale ilanına çıkılması hükme bağlanmış tarihli ve sayılı resmi gazetede yatırımcılara davet başlığı altında verilen ilanla da resmi olarak ihale süreci başlatılmıştır tarihinde yapılan ihalenin kesinleşmiş sonuçları tarihli ve sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı bakanlar kurulu kararıyla onaylanmıştır bu ihalenin bir gereği olarak tarihinde hissedarlar sözleşmesi hisse rehni sözleşmesi ve telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine i̇lişkin i̇mtiyaz sözleşmesi imzalanarak yürürlüğe girmiştir aynı tarihte yapılan şirket üncü olağanüstü genel kurul toplantısında şirket ana sözleşmesi değiştirilmiş yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeliklerine atamalar yapılmıştır bu bağlamda ihale sürecinin bir gereği ve ihale sürecine uygun olarak türk telekomun oranında hissesinin devir süreci tarihi itibariyle tamamlanmış ve bu tarih itibariyle türk telekomdaki kamu payı nin altına inmiş bulunmaktadır tarihi itibariyle türk telekomun nakle tâbi personelinin başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakline ilişkin olarak sayılı kanunun ek uncu maddesinde öngörülen süreç de başladıktan sonra tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak bu tarihte yürürlüğe giren tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun ile sayılı kanunun ek uncu maddesinde yapılan değişiklik türk telekomun personelinin başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakline ilişkin yeni hükümler getirmiştir bu bağlamda sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasındaki iptali istenen cümle ile türk telekom personelinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil hakkı bulunanlardan nakil talebinde bulunmayarak türk telekomda çalışmaya devam edenlerin hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmeleriesas sayısı karar sayısı herhangi bir nedenle sona erdiğinde iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde devlet personel başkanlığına başvurmaları halinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmelerine imkan sağlanmıştır nakle tabi personelin kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmeleri konusunda sağlanan böyle bir güvencenin türk telekomda çalışma imkânlarını cazip hale getireceği kuşkusuzdur nitekim sayılı kanunun genel gerekçesi nde de yapılan bu düzenlemenin amacı söz konusu personelin türk telekomla imzalayacakları iş sözleşmesine istinaden türk telekomda çalışma imkânlarının da cazip hale getirilmesi olarak açıklanmıştır öte yandan türk telekom personelinden diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakil hakkı bulunanlardan nakil talebinde bulunmayarak türk telekomda çalışmaya devam edenlerin iş sözleşmesinin hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde herhangi bir nedenle sona erdirilmesi imkânının oger telecoms ortak girişim grubuna verilmiş olması da bu gruba tanınan bir ayrıcalık olup tamamlanan ihale sürecinden sonra ihale şartlarının bu grup lehine değiştirilmesi anlamını taşımaktadır bu durumda tarihinde hissedarlar sözleşmesi hisse rehni sözleşmesi ve telekomünikasyon hizmetlerinin yürütülmesine i̇lişkin i̇mtiyaz sözleşmesi imzalanarak yürürlüğe girdikten sonra türk telekomda çalışma imkânları cazip hale getirilerek türk telekomun hissesinin devri devir alan oger telecoms ortak girişim grubu lehine değiştirilmektedir böyle bir düzenlemenin türk telekomünikasyon anonim şirketi türk telekomnin oranındaki hissesinin blok olarak satışına ilişkin ihale işlemleri tamamlanıp nihai devir işlemleri yapıldıktan sonra ihale ve hisse satış şartlarının değiştirilmesi anlamını taşıdığı çok açıktır çünkü söz konusu ihale ve satış işlemleri bu işlemlerin yapıldığı tarihteki yasa hükümleri dikkate alınarak gerçekleştirilmiş ve dolayısıyla teklif sahipleri de türk telekomun hissesi için tekliflerini sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilmezden önceki şeklini esas alarak yapmışlardır türk telekomun hissesi için adet teklif gelmiştir i̇hale komisyonu öncelikle iş planlarını incelemiş ve değerlendirme sonucu üzerinden in üzerinde puan alan teklif sahibi temmuz tarihinde finansal tekliflerin açılması için davet edilmiştir tarihinde finansal teklif zarfları açılarak yapılan toplu pazarlık görüşmeleri sonucunda türk telekomun hissesi için oger telecoms ortak girişim grubu abd doları etisalat ortak girişim grubu ise abd doları tutarında teklif vermişlerdir türk telekomda çalışma imkânlarını cazip hale getiren iptali istenen düzenleme yani sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasında yapılan söz konusu değişiklik teklifler yapılıp ihale süreci tamamlanmadan önce yapılmış olsaydı diğer teklif sahiplerinin de bu durumu dikkate alarak tekliflerini buna göre daha farklı bir şekilde öne sürebilecekleri hiçbir şekilde yadsınamaz çünkü iptali istenen kural türk telekom personeline beş yıl daha işyerinde kalma hakkını vermemekte alıcı şirkete bu personeli beş yıla kadar istediği süre çalıştırabilme hak ve imtiyazı vermektedir böyle bir durum hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir bu maddede belirtilen sosyal hukuk devleti temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten kişi ve toplum yararı arasında denge kuran devlettiresas sayısı karar sayısı sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasındaki iptali istenen cümle kişi ve toplum yararı arasında gerekli dengeyi kuramamış doğrudan türk telekomun hissesini devralan oger telecoms ortak girişim grubu lehine düzenleme getirmiş olduğundan anayasanın hukuk devleti ilkesine ve dolayısıyla nci maddesine aykırı düşmektedir sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istenen sök konusu cümlesi ile türk telekomda çalışmaya devam edenlerin hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erdiğinde söz konusu personelin iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde devlet personel başkanlığına başvurmaları halinde diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmelerine imkan sağlanmıştır bu hükümde iş sözleşmesinin sona erme nedeni açıkça belirtilmemiş iş sözleşmesinin sona erme nedeni her hangi bir neden olarak ifade edilmiştir bu durumun kuralda belirsizlik yarattığı açıktır gerek bu kural gerek teklifler yapılıp ihale süreci tamamlandıktan sonra yasa değişikliği yapılması kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik ilkesine de ters düşmektedir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir zira ekonomik yaşam belirlilik ve kararlılık ister bu nedenle de iptali istenen kural anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasındaki söz konusu cümleanayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen ve hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içerisinde iş sözleşmesi sona eren ve devlet personel başkanlığına bildirimi yapılan personele i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen ve yine iptali istenen ibare ile hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içerisinde iş sözleşmesi sona eren ve devlet personel başkanlığına bildirimi yapılan personele de iş mevzuatına göre herhangi bir tazminat ödenmeyecek diğer bir anlatımla türk telekomun hissesini devir alan oger telecoms ortak girişim grubu söz konusu personeli yıllarca şirketinde çalıştıracak olmasına karşın bu kapsamdaki personele kıdem tazminatı ödemeyecektir buna karşın nakledilen personelin önceden kıdem tazminatı ödenmiş süreleri hariç kıdem tazminatına esas olan geçmiş hizmet süreleri sayılı türkiyeesas sayısı karar sayısı cumhuriyeti emekli sandığı kanunu hükümlerine göre emekli ikramiyelerinin hesabında dikkate alınacaktır ek madde dördüncü fıkranın son cümlesi anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir yasalar sonuçta kamu yararını gerçekleştirmek amacıyla çıkarılır bir yasa kuralının konulmasında kamu yararının bulunduğunun kabulü için de yasanın yalnızca özel çıkar veya belli kişilere yarar sağlamayı değil toplumun geneline yönelik yararlar sağlamayı amaçlaması gerekir denilmiştir i̇ptali istenen kural kamu yararına uygun olarak mücerret şahsi olmayan genel hukuk kuralı koymadığı aksine olarak alıcı şirkete oger telecoms ortak girişim grubu yarar sağlamayı amaçladığından kamu yararının bulunduğunun kabulünün mümkün olmadığı bu nedenle de anayasanın nci maddesine aykırı düştüğü açıktır diğer yandan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenle tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen ve hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içerisinde iş sözleşmesi sona eren ve devlet personel başkanlığına bildirimi yapılan personele ibaresi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kurallar hukuk güvenliği ilkesine ters düştüğü ve kamu yararına uygun olarak mücerret şahsi olmayan genel hukuk kuralları niteliği taşımadığı ve anayasaya açıkça aykırı düştüğü için uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğabilecektir diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu ibareler hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştıresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı telgraf ve telefon kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin birinci fıkrasındaki bu fıkranın birinci cümlesinde sayılanlardan aylıksız iznin bitiminden sonra türk telekomun tâbi bulunduğu mevzuata ve bu fıkraya istinaden akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erenler bu madde hükümlerine göre işlem yapılmak üzere iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde sözleşmenin sona erdiği yılın ocak tarihindeki üçüncü fıkraya göre hesaplanan ücretleriyle devlet personel başkanlığına bildirilir ve bunların bildirim tarihine kadar geçen süre içindeki aylık ücret harcırah sağlık giderleri cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer malî ve özlük hakları türk telekom tarafından karşılanır cümlesinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesi ile sayılı telgraf ve telefon kanununun ek uncu maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen ve hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içerisinde iş sözleşmesi sona eren ve devlet personel başkanlığına bildirimi yapılan personele ibaresinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 1,848 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir dava ttk ile i̇i̇k ve maddelerine göre açılmış iflasın bir yıl süre ertelenmesi davasından ibarettir i̇flasın ertelenmesi müessesesi ttk ve i̇i̇knın ve maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır ttk maddesine göre şirketin adi halinde bulunduğu şüphesini uyandıran emareler mevcutsa idare meclisi aktiflerinin satış fiatları esas olmak üzere bir ara bilançosu imza eder esas sermayenin si karşılıksız kaldığı takdirde umumi heyet bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan sermaye ile ittifaya karar vermediği takdirde şirket fesh edilmiş sayılır şirketin aktifleri şirket alacaklarının alacakları karşılamaya yetmediği takdirde ihale meclisi bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur mahkeme bu takdirde şirketin iflasına hükmeder şu kadar ki şirket durumunun ıslahı mümkün görünüyorsa idare meclisi veya bir alacaklının talebi üzerine mahkeme iflas kararının tehir edebilir bu halde mahkeme envanter tanzimi veya bir yedi emin tayini gibi şirket malların muhafazası için lüzumlu tedbirleri alır konu ile ilgili olarak i̇i̇k maddesine göre de sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsili ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket yada koop tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir şu kadar ki idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya alacaklılardan biri şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar verir iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur mahkeme gerekli görürse idare ve temsile vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir i̇flasın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır ve yine i̇i̇k maddesine göre iflasın ertelenmesine karar veren mahkeme şirketin ve kooperatifin mal varlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyum atamasına karar verir mahkeme yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyuma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyumun onayına bağlı kılmakla da yetinebilir kararda kayyumun görev ve yetkileri ayrıntılı olarak gösterilir mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını maddesinin fıkrasındaki usul ile ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar bu yasal düzenlemelerin yapılmasının gerekçesinde şirketlerin iflaslarının önlenmesi bu durumdaki şirketlerin ekonomiye kazandırılması ve istihdamın korunması amacını taşımaktadır bu düzenlemelere göre şirketlerin mahkemelere başvurdukları ve mahkemelerce de başvuru üzerine şirket kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı ve alınan raporlara göre şirketin iyileştirilmesinin mümkün olduğunun raporla bildirilmesi halinde ise mahkemece özellikle ihtiyati tedbir kararı verilerek şirket hakkındaki takiplerin durdurulması ve sonra da erteleme kararı verildiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı somut dosya kapsamına göre davacı vekili günlü dilekçe ile mahkemeye başvurmuş mahkemece tensip ile birlikte şirket kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş ve yeminli mali müşavir yılmaz uçak makine müh veli kuzucu ve av tufan kurt tarafından hazırlanan günlü rapora göre şirketin mevcut aktif ytl olup mevcut borcun ytl olduğu ve öz varlığın kaybolduğu ve ytl olan sermayenin yitirildiği gibi ytl borçlanması muvacehesinde mali bakımdan acz içerisine düştüğü ve borca batık olduğu ancak şirketin mersinde çevik kuvvet inşaat yaptığı tahmini kârlar nazara alındığında şirketin mali bünyesini düzelterek borçlarını ödeyebileceği anlaşılmıştır bu rapordan sonra mahkemece şirket malları üzerine gerekli ihtiyati tedbir kararı verilmiş muhafaza tedbirleri uygulanmış bu işlemlerin tamamlanmasından sonra da ihtiyati tedbir kararı verilerek takiplerin durdurulmasına karar verilmiş istihkakların davacıya ödenmesi sağlanması ve ekonomik faaliyette bulunması temin edilmiştir i̇flasın ertelenmesi müessesesinin bu şekilde düzenlenmiş olması anayasanın maddesinde gösterilen eşitlik ilkesine ve maddesinde gösterilen sözleşme hürriyeti ile ilgili maddeye aykırı olduğu müdahillerce iddia edilmiş olup mahkemece de bu hususlar ciddi kabul edilerek anılan maddelerin anayasaya aykırı olduğundan anayasa mahkemesine iptali için başvurulması gerekmiştir i̇flasın ertelenmesi müessesesini bu şekilde düzenlenmiş bulunması anayasanın maddesinde öngörülen eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesine göre herkes kanun önünde eşittir ancak müessesenin bu şekilde düzenleniş biçimine göre borçlu ve alacaklılar arasında eşit bir denge kurulamamaktadır davacının müracaatı üzerine mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmakta ve alınan raporlara göre şirketin durumunun iyileşmesinin mümkün görünmesi halinde öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilerek şirket hakkında takipler durdurulmakta bu şekilde davacı şirket mallarının satışlarının önlenmesi ve şirketin faaliyetine devam etmesi hususu sağlanmaktadır mahkemece ihtiyati tedbir olarak da şirket malları üzerine yine tedbir konularak muhafaza tedbirleri alınmakta bunlar yöneticilere teslim edilmekte ve şirket faaliyetini bu şekilde sürdürebilmektedir i̇htiyati tedbir kararı verilerek davacı şirket hakkında yapılan takiplerin durdurulmasına karar verilmesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır tedbir kararları verilirken çoğu zaman alacaklılar dinlenmeden karar verilmekte ve alacaklıların rızası olmadan bu şekilde tedbir kararı verilmektedir i̇htiyati tedbir kararı verilmesi nedeniyle alacaklılar alacaklarını tahsil edememekte icra takibine devam edememekte ve icra takipleri erteleme süresi boyunca durmaktadır bu duruma göre iflasın ertelenmesi müessesesi sadece davacıyı korumakta olduğundan tedbir kararı ile alacaklıların haklarının alınması engellendiğinden dolayı alacaklılar korunmamakta bu durumda menfaat dengesi davacı borçlular lehine olarak değişmektedir davacıdan alacaklı olan firmalar takip için başvurduklarında tedbir nedeniyle alacaklarını tahsil imkanından yoksun kalmaktadırlar dosya kapsamına göre davaya müdahil olarak giren firmaların davacı şirket hakkında icra takipleri bulunmaktadır bunlardan ceylan elek ltd ştinin takip talepnamesine göre davacı şirketten milyar tl alacağı bulunmaktadır ancak mahkeme verdiği ihtiyati tedbir kararı nedeniyle bu şirket ve diğer şirketler alacaklarını tahsil edememektedirler bu durumda da alacağını tahsil edemeyen müdahil şirketlerin bu alacaklarını tahsil etmeden kendi varlıklarını sürdürmeleri mümkün müdür müdahil şirketlerin alacaklarını alamamaları nedeniyle zor duruma düşecekleri taahhütlerini yerine getiremeyecekleri ve önceden programlanmış borçlarını ödemede zorlanacakları tabi bulunmaktadır şu duruma göre bir tek davacı şirketin kurtarılması ve iyileştirilmesi gerekçesi ile pek çok alacaklı şirketler zor durumda kalmaktadırlar alacağını tahsil edemeyen şirketlerin de bu şekilde iflasa tabi olacakları bunların da zor durumda kalacakları ekonomik hayatın tabi bir neticesi olarak görülmektedir buesas sayısı karar sayısı nedenle iflasın ertelenmesi müessesesi sadece davacı şirketin iyileştirilmesine yönelik olarak düzenlenmiş bulunduğundan ve alacaklıların menfaati ise düşünülmediğinden dolayı anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır bu nedenle iflasın ertelenmesi müessesesini düzenleyen yasa maddesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı görüldüğünden bu nedenle bu yasa maddelerinin iflasın ertelenmesi ile ilgili bölümlerinin iptali gerekir i̇flasın ertelenmesi müessesesinde sistem kendi içerisinde ayrıca zafiyet taşımaktadır yasa maddesine göre şirketin idaresinin kısmen veya tamamen kayyumlar vasıtasıyla idare edilmesi öngörülmektedir mahkemelerce kayyum olarak şirketler mali müşavir veya avukat tayin edilmekte bunlara veya milyar arasında ücret takdir edilmektedir kayyumlar önce kendi işlerini takip etmekte ve daha sonra boş kalan vakitlerinde kayyum tayin edildikleri şirketi idare etmektedirler şirketin bu şekilde idaresi ve erteleme müddetinin yıl olması ve bununda yıla kadar uzatılması yasal olarak mümkün olması sebebiyle rasyonel bir idare tarzı teşkil etmemektedir kayyumlar şirket ile ilgili olarak önemli hususları yeterince çabukluk ve ekonominin gereklerini anında yapılması gerekli tedbirlerin alınması hususunda tereddüt etmekte ve alınacak kararlarda yeterli çabukluk ve sürat sağlanamamaktadır bir örnek vermek gerekirse mahkememizde görülen bir başka şirket yönetiminin azli ve şirkete kayyum tayini davasında şirketi içme suyu imal ve satışı yapmaktadır ancak ürettiği sular ltlik damacanalarda satılmaktadır bir grup hissedar kayyuma başvurarak işletmeye başka bir makina alınarak yarım lt lik pet şişeler halinde üretim yapılması halinde küçük ebatlı olmaları nedeniyle satışının daha kolay olacağı şirketin daha fazla satış yapacağını bildirerek bu makinanın satın alınmasını istemiştir ancak bir grup hissedarlar şirketin borca gireceğinden bahisle buna karşı çıkmıştır bunun üzerine şirkete tayin edilen kayyum mahkemeye müracaat ederek satın alınmak istenen makina aksamları kapsamlarının şirketin satışını artıracağı gerekçesiyle bunun satın alınması için mahkemeye izin talebinde bulunmuştur mahkemece de kayyum tarafından istenen bu talebin şirketin ekonomik durumunu geliştirip geliştirmeyeceğini ve bu aksamın alınmasının şirket lehine olup olmadığının tahkiki için fabrika üzerinde bilirkişi tahkikatı yaptırılması kararı verilmiş mahkemece makina mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre de yarım ltlik su üretilmesi halinde bu durumun şirket satışlarını arttıracağı ve şirketin lehine olacağının rapor edilmesi üzerine de kayyuma satın alma hususunda yetki vermiştir ancak mahkemece kayyumun başvurusu alınmış taraflar duruşmaya çağrılmış tarafların görüşleri alınmış keşif tetkikatı yaptırılmış ve raporlardan sonra alınacak makina parçasının şirket lehine olacağı anlaşıldıktan sonra satın alınmaya izin verilmiştir bu işlerin sürmesi keşif yapılması raporların tebliğine karar verilmesi ay gibi bir zaman almıştır bu emsali çoğaltmak mümkündür mahkememizde kayyumla idare edilen diğer dava dosyalarında da benzer hususlar yaşanmakta kayyumlar aynı muamelelerden şikayet edilmekte mahkemeler bu şikayetleri karara bağlamakta ancak bu işler vakit almakta olup ekonomi gereği anında isabetli ve süratli karar verebilme imkanı ortadan kaybolmaktadır bu nedenle iflasın ertelenmesi müessesesinde kayyumlara bu şekilde görev verilmeleri kayyumların marifetiyle bu şekilde şirketin idare edilmesi şirket için rasyonel olmamaktadır bu nedenle şirketlerin kayyumların marifetiyle idare edilmesine dair bu düzenlemede bu müessese içinde bir zafiyet teşkil etmekte pek çok kere şirket ekonomi kurallarına göre idare edilmemektedir bu nedenle şirketin mevcut aktifleri de zaman içerisinde azalmakta ve bu durumdan da alacaklılar zarar görmektedirler amaç davacı şirketin durumunu iyileştirme olarak düşünüldüğünde bu durum alacaklıların aleyhine olduğundan eşitlik ilkesi bu şekilde zedelenmektedir bu yönden de bu yasa maddesinin iptali gerekir somut dosyamız kapsamına göre mahkemece şirket yetkililerinden mehmet işık ile mali müşavir mehmet şahin şirketi temsile yetkili kılınmıştır ve mehmet şahin şirkete kayyum tayin edilmiştir daha sonra itiraz üzerine ersin parlat yönetici kayyum olarak tayin edilmiş ancak dahaesas sayısı karar sayısı sonra av ersin parlat kayyumluktan istifa ettiğine dair tarihinde mahkememize dilekçe vermiştir yine bu dosyaya göre her bir müdahil vekili ayrı ayrı dilekçe vererek kayyum muamelelerini şikayet ettiğini ve bu şikayetlerini duruşmalarda incelendiğini bunlarla ilgili kararlar verildiği anlaşılmıştır şu duruma göre her zaman şikayet edilen ve her muamelesi şikayet edilen kayyumlar nezaretinde şirketin idare edilmesinin rasyonel olmamaktadır bu nedenle şirketin kayyumlar nezaretinde faaliyetini sürdürmesi hususu şirket zararına olduğundan ve mevcut aktiflerin azalmasına yol açtığından bu durum menfaat dengesi alacaklının aleyhine olarak değiştiren bu uygulamanın da anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir bu maddelerin bu şekilde düzenlenme biçimi anayasanın mad öngörülen sözleşme hürriyetine de aykırılık teşkil etmektedir somut dosya kapsamına göre müdahiller davacı firmaya mal vermişler alacaklarını alamamışlar bu nedenle borçlar kanunu ve devam eden mad göre yasal haklarını kullanarak sattıkları malların bedellerinin tahsili için icra takibinde bulunmuşlardır alım satım aktinden dolayı asıl olan malların teslime ve bedelinin de satıcıya ödenmesidir nitekim taraflar arasında mal alım satımı konusunda sözleşme yapılmış mallar davacı firmaya verilmiş karşılığında senet çek alınmış ve ödenmediği için de davacı şirket hakkında icra takibi yaptırmış ancak mahkemece i̇htiyati tedbir kararı verilerek bu takipler durdurulmaktadır bu şekilde verilen bir tedbir kararı hakimin sözleşmeye müdahalesi anlamı taşımaktadır hukukun genel kurulunun gün ve esas sayılı kararlarında da açıklandığı üzere hukukumuzda sözleşmeye bağlılık ilkesi ahde vefa pocta servanda yanında sözleşme serbestisi ilkeleri kabul edilmiştir bu ilkelere göre kişiler özel hukuk alanında özel ve tüzel kişilerle olan ilişkilerini var olan hukuk düzeni içinde kalmak koşuluyla diledikleri gibi düzenlemek diledikleri konuda diledikleri ile diledikleri tipte sözleşme yapma hak ve özgürlüğüne sahiptirler bu olanak borçlar kanununda öngörülen sözleşme serbestliği ilkesinin bir sonucudur ve bu hak idare özerkliği sözleşme hürriyeti ile kavramı anayasa tarafından teminat altına alınmıştır halde kişiler sözleşme serbestliği ilkesine göre kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşme tiplerinden ayrı karma veya nevi şahsına münhasır sözleşmeler yapmak ve bunların koşullarını diledikleri gibi tespit etmek hukuka ahlak ve adaba aykırı olmamak şartıyla kanun tarafından düzenlenmiş olan sözleşmelerin fizyolojisini deriştirmek ve konusunu yasal sınırlar içinde serbestçe tayin etmek hakkına haiz bulunmaktadır ancak iflasın ertelenmesi müessesesinde esaslı bir unsur olan ihtiyati tedbir yoluyla davacı şirket hakkındaki tüm takiplerin durdurulması şeklinde karar haliyle sözleşme serbestisi kuralını ihlal edici mahiyettedir borçlar kanunu ve devamı maddelerine göre satış bedelini tahsil etmek alacaklının en tabi hakkıdır ancak ihtiyati tedbir kararı nedeniyle takipler durmakta ve taraflar arasında yapılan alım satım akti tedbir kararı nedeniyle uygulanmamakta ve sözleşmeye alacaklının rızası hilafına müdahale edilmektedir bu nedenle iflasın ertelenmesi müessesesinin bu şekilde düzenlenmiş olması anayasanın maddesinde öngörülen sözleşme hürriyetine aykırı bulunmaktadır hakimin sözleşmeye müdahalesi yargıtayca da kabul edilmemektedir örneğin yargıtay hukuk dairesinin bir uyarlama davası neticesinde vermiş olduğu tarih ve sayılı kararlarında açıklandığı üzere mahkemece taraflara sunulan kanunlara göre nisan ekonomik kararları soncunda açılan uyarlama davaları yargıtayca kabul edilmiş ise de yılı ile yılı arasındaki yıllık süre içerisinde ülkemizde sürekli ortalama seviyesinde bir enflasyonun varlığı ayrıca döviz kurlarında sürekli artışların olduğu ve olacağının herkesçe bilindiği ekonomisi yaşandıktan sonra her insanın aylık bir sürede değil aylık haftalık hatta günlük süreler içinde dövizdeki artışın ne durumda olacağını bilmemesinin doğal olduğu ekonomistlerin dahil kesin tahminler yapamadığı bu durumda aylık dm ödeme gücünde olan dm borçlanmayı göze alan davacının yaptığı sözleşmenin sonuçlarını görebilmesi gerektiği bu arada davalı bankanın krediesas sayısı karar sayısı yükseldiğini davalının satın aldığı taşınmazın değerinin de yükseldiği davalının haksız zenginleşmesinin meydana gelmediği bu nedenle uyarlama şartları bulunmadığı şeklinde kararları nazara alındığında yüksek yargıtayın da hakimin sözleşmeye müdahale şartların kabul etmediği anlaşılmaktadır somut olayımızda da davacı basiretli bir tacir gibi şirketi yönetememiş pasiflerin aktifleri geçtiği raporlardan anlaşılmıştır ttk mdne göre tacirler her türlü borçlarından dolayı iflasa tabi oldukları gibi kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya işletmelerini ticaret siciline kaydetmeye ve ticari defterlerini tutmaya mecburdurlar her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi lazımdır şu duruma göre basiretli bir tacir gibi yönetilmeyen bir şirketin iyileştirilmesi için sözleşmeye müdahale edilmesi eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi sözleşmeye aykırı olduğu görülmektedir bu nedenle bu düzenleme anayasanın mdne aykırı görülmektedir benzer bir müessese olan konkordato ile ilgili olarak i̇i̇k md göre konkordato kaydedilmiş olan alacaklıların yarısının ve alacaklarının ünü aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmişse kabul edilmiş sayılır ancak iflasın ertelenmesi müessesesinde ise bu şekilde alacaklıların herhangi bir rızası alınmamaktadır alacaklıların rızası alınmadan tedbir kararı verilerek sözleşmeye müdahale edilmiş olması da yine sözleşme hürriyetine engel teşkil etmektedir anayasanın md göre ekonomik sosyal ve kültürel kalkınmayı özellikle sanayi ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu bir biçimde hızla gelişmesini ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak bu amaçla gerekli teşkilatı kurmak devletin görevidir i̇flasın ertelenmesi müessesesinde alacaklıların yaptıkları icra takiplerinin tedbiren durdurulması ekonomik verilerle bağdaşmamaktadır davacı firmalardan tl veya tl ve daha fazla alacaklı olan firmalar çıkabilir yüksek miktarda alacaklı olan firmaların bu alacaklarına kavuşamamaları ve yaptıkları takibin de durdurulması nedeniyle bu firmaların da iflasa sürüklenebileceği ve ekonomik faaliyetlerine son verilmesi muhtemel görülmektedir müessesenin gayesi davacı firmaların ekonomik yönden ayakta durmasını sağlamak ve istihdamı korumak olduğu anlaşılmaktadır ancak aynı hususlar alacaklı şirketler hakkında da geçerli bulunmaktadır müdahil firmalar da ticaret yapmakta ve istihdam yaratmaktadır bu durumda tek bir firmanın kurtarılması maksadıyla pek çok alacaklı şirketin ekonomik yönden zor duruma sokulması yeni iflasların doğmasına neden olabilecektir bu nedenle anılan düzenleme ve maddeler anayasanın md de uygun düşmemektedir netice itibariyle iflasın ertelenmesi ile ilgili olarak ttk i̇i̇knın ve maddelerinin uygulanması sadece davalı şirketin menfaatine olup alacaklıların hakları korunmadığından anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan bu maddelerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulması uygun görülmüştür bu itibarla hüküm dava ile ilgili olarak uygulanması gereken ttknın i̇i̇knın ve maddeleri anayasanın başlangıcında gösterilen hukuk devleti ilkeleri ve aynı yasanın maddeleri hükümlerine aykırı görüldüğünden bu maddelerin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine göre başvuru sonucuna kadar başvuru sonucunun beklenmesine dosyanın bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine masrafın müdahil vekillerinden alınmasına müdahillerin tedbire itirazlarının şimdilik reddine ancak tedbir acil mevattan olması nedeniyle sadece kayyum işlerin hasren duruşma yapılmasına dair davacı vekili ile müdahil vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı | 2,424 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir genel i̇ptal sebepleri̇ malî yılı bütçe kanununun inci maddesinin dava konusu olan bendi aynen şöyledir sayılı petrol kanununun üncü maddesi gereğince yapılan transferler nedeniyle ve malî yılları bütçe kanunlarının ilgili harcama kalemlerinden ve yıllarında yapılan kur farkı ödemelerinin ilgililer adına kişi borçları hesabına alınarak terkin edilmesine hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir hemen ilk bakışta anlaşılacağı gibi sayılı malî yılı bütçe kanununun bu mb hükmü anayasanın ve nci maddelerine açıkça aykırıdır çünkü bu hükmün konusu bütçe kanunu ile değil normal bir kanunla düzenlenmesi gereken bir konudur şöyle ki anayasa mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği gibi türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri anayasanın nci maddesinde belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapılmıştır bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile değiştirilmesine ve kaldırılmasına olanak yoktur anayasanın inci ve uncu maddelerinde yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşme usul ve esasları ile yayımlanması düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları nci maddede ayrıca belirtilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş uncu maddesiyle cumhurbaşkanına bütçe yasalarının bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamış üncü maddesinde de bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları belirlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilmemiştir anayasada birbirinden tümüyle ayrı düzenlenen bu iki yasalaştırma yönteminin doğal sonucu olarak genel yasalarla düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır anayasanın inci maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bütçe yasaları öteki yasalardan ayrı olması nedeniyle bir yasa kuralı nasıl aynı nitelikte bir yasa kuralıyla değiştirilebilirse bütçe yasaları da aynı yöntemle hazırlanmış ve kabul edilmiş bir bütçe yasası ile değiştirilebilir yasa konusu olabilecek bir kuralıesas sayısı karar sayısı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi de bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir yasa kuralının bütçeden harcamayı ya da bütçeye gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasına yetmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin yargı savunma eğitim sağlık tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların bütçeyle ilgili hükümler içerdiği kabul edilirse bu konulardaki yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hükümler koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçe yasalarından tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirilmesi gereken yasama işlemleridir inci maddedeki bütçe ile ilgili hüküm ifadesine dayanılarak gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın inci ve uncu maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın inci maddesinin getiriliş amacı bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir k öte yandan anayasanın inci maddesinin son fıkrasına göre yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez anayasanın bu açık ve kesin hükmüne rağmen malî yılı bütçe kanununun maddesinin amacı bugünkü kur üzerinden altmışsekiz trilyon liralık bir yolsuzluğu belgeleyen sayıştay ilamlarını etkisiz kılmaktadır kısaca malî yılı bütçe kanununun maddesi anayasanın ve nci maddelerine açıkça aykırıdır yürürlüğü durdurma sebepleri̇ malî yılı bütçe kanununun maddesi anayasaya açıkça aykırıdır dava konusu maddenin yürürlüğünün durdurulmaması halinde ülkemiz için telafisi imkansız bir takım zararlar doğuracağı gayet açık ve kesindir mezkur madde için yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi durumunda ülkemizde hukuki bir boşluk doğmayacaktır sonuç anayasanın ve inci maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması halinde telafisi imkansız zararlar doğuracağı kesin bulunan tarih ve sayılı malî yılı bütçe kanununun maddesi hakkında acilen yürürlüğün durdurulması ve iptal kararı verilmesini saygılarımla arz ederim | 638 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran nevşehir asliye ceza mahkemesinin anayasaya aykırılık gerekçesi şöyledir sayılı özel öğretim kurumları kanununun maddesi dersane ve özel kursların millî eğitim bakanlığının denetim ve gözetimi altında olduğunu belirtmiştir aynı kanunun maddesinde ise özel öğretim kurumlarına yönetici ve öğretmenlerin suç işlemeleri halinde veya görevlerinden ötürü kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı sayılı tcknun uygulanmasında memur sayılacağı hükmünü getirmiş bulunmaktadır buna karşılık anayasanın maddesi kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri memurlar ve diğer kamu görevleriyle yapılabileceği hükmünü taşımaktadır yine anayasamızın maddesinde memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işlediklerini iddia edilen suçlardan ötürü ceza koğuşturması açılması kanunda belirtilen istisnalar dışında kanunun gösterdiği idari merciinin iznine bağlıdır olayımızda açıkça görüldüğü gibi sosyal sigortalar kanun hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan özel öğretim kurumlarının yönetici ve öğretmenlerinin devlet memuru gibi ceza koğuşturmasına tabi tutulması anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğundan sayılı yasanın maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı hususunun yüksek mahkemenizce incelenmesi yönünden itirazen iptal talebimizin kabulü ile bu yasa maddesinin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur | 170 |
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından davalı sosyal güvenlik kurumu aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda bakırköy i̇ş mahkemesinin tarih esas ve sayılı kararı ile verilen red kararının duruşma istemli temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi kabul edilerek dosya incelendi davacı tarafından özetle kendisine kurum tarafından maluliyet aylığı bağlandığı i̇ş ve i̇şçi bulma kurumu aracılığıyla iş bulunması üzerine maluliyet aylığı alırken çalışmaya başladığı yaklaşık yıl geçtikten sonra çalışmaya başlaması gerekçesiyle maluliyet aylığının kesildiği kurum tarafından kendisine ödenen aylıkların faiziyle birlikte geri istenmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir davalı kurum tarafından özetle yapılan işlemin sayılı yasanın maddesine uygun olduğu ve davanın reddinin gerektiği savunulmuştur davacının yılında sayılı yasa kapsamında sigortalılığının başladığı yılında görme yeteneğini kaybetmesi nedeniyle kendisine maluliyet aylığı bağlandığı bir süre sonra i̇ş ve i̇şçi bulma kurumuna başvurarak iş talebinde bulunduğu müracaatı sırasında malullük aylığı aldığını beyan ettiği i̇ş ve i̇şçi bulma kurumu tarafından sigortalının engelli kadrosunda özel hastanesine yönlendirildiği bu işyerinde çalışmaya başladığı ve çalışmasının usulüne uygun olarak bildirildiği çalışması nedeniyle sosyal güvenlik destek primi kesildiği yedi yıl bu şekilde çalıştıktan sonra davalı kurum tarafından tarihinde bildirimde bulunulmadan malullük aylığının kesildiği ödenmiş olan tl aylıkların yersiz ödendiği gerekçesiyle tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istendiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır uyuşmazlık kurum uygulamasının sayılı yasanın maddesine ve sigortalının çalışmaya başladığı tarihte yürürlükte olan ve halen uygulanan sayılı yasanın maddesine uygun olup olmadığı noktasında olup ilk derece mahkemesi tarafından kurum uygulamasının kanuna uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir somut olaya uygulanan sayılı yasanın maddesinde yer alan malullük aylığı almakta iken bu kanuna göre veya yabancı ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malullük aylıkları çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir düzenlemesi ile uyuşmazlık tarihi itibariyle uygulanması gereken sayılı yasanın maddesinde yer alan malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malullük aylıkları çalışmaya başladıkları tarihten başlayarak kesilir düzenlemesinin dairemiz tarafından devletin temel amaç ve görevleri başlıklı anayasanın maddesinde mevcut devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığının ve bütünlüğünün ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak suretle sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan çocuklar yaşlılar özürlüler hak ve vazife şehitleri dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz anayasanın temel hak ve hürriyetleri başlıklı maddesinde mevcut temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızcaesas sayısı karar sayısı anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bir sınırlamalar anayasasının sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkelerine aykırı olamaz anayasanın çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı maddesinde yer alan herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir çalışma hakkı ve ödevi başlıklı maddesinde mevcut çalışma herkesin hakla ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlıklı maddenin ikinci fıkrasında mevcut devlet sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır şeklindeki düzenlemelere aykırı olduğu kanısına varılmıştır sosyal güvenlik hakkı uluslararası hukuk belgelerinde ve çağdaş anayasalarda temel hak niteliğinde görülerek ekonomik ve sosyal haklar kategorisinde düzenlenmiştir toplumun tüm bireylerini kapsamına alma çabalarının bir sonucu olarak sosyal güvenlik temel insan hakkı niteliği kazanmıştır bkz sosyal güvenlik hukuku güzel okur ar caniklioğlu sh vdsosyal güvenlik hakkı sigortalıya bireysel ekonomik güvence de sağlamalıdır bu bağlamda çalışma hakkı bireye ekonomik güvence sağlayan temel bir hak olup sosyal güvenlik hakkı ile birlikte değerlendirilmelidir bireyin ekonomik güvencesini sarsan riskler arasında malûllük de bulunmaktadır herkes toplumun bir bireyi olarak sosyal güvenlik hakkına sahiptir i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinde sosyal güvenlik bireyin onuru kişiliğinin geliştirilmesi için kaçınılmaz ekonomik sosyal ve kültürel hakların tatmin edilmesi esasına dayanır denmek suretiyle sosyal güvenlik politikalarının temelinde kişiliğin geliştirilmesi ve insanın mutluluğunun yer alması gerektiği vurgulanmıştır uluslararası çalışma örgütünün nolu sözleşmesi de benzer ilkeleri gözeterek sosyal güvenlik sisteminin asgari normlarını belirlemiştir yukarıda ilke ve düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde sigortalı görme engelli olup çalışma gücünün sini kaybetmiş ise de halen çalışabilecek durumdadır hal böyle olduğu içindir ki i̇ş ve i̇şçi bulma kurumu tarafından sigortalıya engelli kadrosunda iş bulunmuştur anayasanın maddesinde engelli ve malullerin korunacağı maddesinde ise koruma tedbirlerinin alınacağı hüküm altına alınmış iken mevcut düzenleme ve uygulama ile aleyhe durum sürdürülmekte olup bu husus anayasanın ve maddesine aykırılık teşkil etmektedir kaldı ki sigortalı tarafından sosyal güvenlik destek primi de ödenmiştir mevcut uygulama ile sosyal güvenlik destek primi ödeyerek dahi çalışma hakkı sigortalıya tanınmamakta olup bu husus eşitlik ve ölçülülük ilkelerine aykırıdır anayasanın maddesinde kısıtlamaların ölçülülük ilkesine uygun olması gerektiği emredilmiştir mevcut düzenleme ile sigortalının çalışma özgürlüğü de kısıtlanmaktadır bu durum ise çalışma özgürlüğünü düzenleyen anayasanın ve maddelerine aykırıdır devletin mevcutesas sayısı karar sayısı uygulamayı davalı kurum eli ile sürdürerek insanın maddi ve manevi gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak yükümlülüğünü yerine getirmemektedir bu durum anayasanın maddesine aykırıdır sigortalının temerrüde düşürülmeden ve hiç bir kusuru yokken yıl geriye dönük olarak faizi ile birlikte yersiz ödemelerin geri istenmesi ise ölçülülük ilkesine aykırıdır açıklanan nedenlerle yüksek özel dairemizce bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararıyla anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı yasanın maddesinde yer alan malullük aylığı almakta iken bu kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malullük aylıkları çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ile sayılı yasanın maddesinde yer alan malullük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları çalışmaya başladıkları tarihten başlayarak kesilir düzenlemelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı nedeniyle uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğurabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 987 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesinde bu kanun hükümlerine aykırı olarak maddede yazılı olan bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini satanlar satmaya aracılık edenler satın alanlar taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında aydan yıla kadar hapis ve günden az olmamak üzere adli para cezasına hükmolunur cezası yer almaktadır maalesef daha çok bu maddenin uygulandığı sustalı bıçaklar çarşı pazarda rahatlıkla satılabilmekte gençlerimiz de bunları bilmeden alıp taşımaktadır bu konuda ne satıcının ne de alıcının cezai müeyyidesinden haberdar olduğu söylenemez bir çok gencimiz küçük yaşta bu nedenlerle sabıkalı duruma gelmektedir sadece sustalı bıçak taşımanın müeyyidesi asgari ay hapisten başlamasına karşılık bıçakla kasten yaralamanın müeyyidesi de basit tıbbi müdahale ile giderilebilen durumlarda yine ay hapis veya adli para cezası ile müeyyidelendirilmiştir evrensel hukuk kuralları gereği suç ve cezaların orantılı olması gerektiği piyasada rahatlıkla alınıp satılabilen ve yeterince denetimi olmayan ve gençlerin bu bıçakları rahatlıkla çarşıda bulup satın alabilecekleri bir ortamda nitekim sanık savunmalarından yola çıkılarak bu bıçakların eskişehir ilinde görev yapılan diğer şehirlerde rahatlıkla alınıp satılabildiği beyanları ve gözlemleri nedeniyle eskişehir emniyet müdürlüğüne bu konuda arama yapılması dikkat edilmesi konusunda yılının sonlarında mahkememizce yazı yazılmış olup bu yazıya rağmen mart tarihinde eskişehir valiliğine metre mesafede anahtar bıçak vs satan bir dükkânda yine sustalı bıçakların rahatlıkla satıldığının gözlemlendiği dolayısıyla yeteri denetimin tüm türkiyede yapılmadığının anlaşıldığı gençlerimizin ise bu konuda bilinçlendirdiğimizi söylemenin zor olduğunu kanunu bilmemek mazeret sayılmaz kılıfına sığınarak bilinçsiz gençliği alt sınırı aydan başlayan hapis cezası ile mahkum etmenin suç ve cezaların orantılılığı ile hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır yukarıda anılan nedenlerle sayılı yasanın maddesindeki müeyyidenin anayasanın maddesindeki hukuk devleti maddesinde öngörülen eşitlik ilkesi eşit suça eşit ceza ilkesine aykırılık ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesindeki adil yargılama hakkına aykırı olduğu kanaati ile anayasanın maddesi gereği sayılı yasanın maddesinin iptali gerektiği kanaati ile anayasa mahkemesine başvurulmuştur | 301 |
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi ile sayılı millî eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnameye eklenen geçici maddede yer alan kamu personel seçme sınavına girme şartı hariç ibaresi ile sözlü sınavda başarılı olanlar ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile sayılı millî eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnameye geçici maddenin eklenmesi öngörülmüştür kalkınmada öncelikli yörelerde sözleşmeli öğretmen istihdamı düzenleyen bu madde uyarınca tarihli ve sayılı özel öğretim kurumları kanunu kapsamında faaliyet gösteren dershaneler ile öğrenci etüt eğitim merkezlerinde tarihi itibarıyla eğitim personeli olarak çalışmakta olan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olup bu iş yerleri üzerinden sigorta primi ödenmiş çalışma süresi tarihi itibarıyla en az altı yıl olanlardan kamu personel seçme sınavına girme şartı hariç öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartlar ile sayılı kanunun maddesinde öngörülen genel şartları taşıyanlar arasından bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak sözlü sınavda başarılı olanlar başarı sırasına göre ek madde kapsamında istihdam edilmek üzere kalkınmada birinci derecede öncelikli yörelerdeki boş sözleşmeli öğretmen pozisyonlarına atanabilir anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir krg sayılı kanunun maddesi ile sayılı khkya eklenen geçici madde kapsamında yapılacak öğretmen atamalarında kamu personel seçme sınavına girme şartı hariç öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartlar ile sayılı kanunun maddesinde öngörülen genel şartları taşıyanlar arasından bakanlıkça belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde bir defaya mahsus olmak üzere yapılacak sözlü sınavda başarılı olma ölçütünün öngörülmesi atamaların siyasal iktidar tarafından liyakat ölçütü gözetilmeden keyfi biçimde yapılmasına kanuni bir zemin oluşturması nedeniyle anayasanın demokratik hukuk devletini düzenleyen maddesine aykırıdır getirilen düzenleme uyarınca sözlü sınava girecek kişilerin belirlenmesinde kamu personel seçme sınavı şartının dahi aranmaması hiçbir objektif liyakat ölçütünün bu tespitte kullanılmaması anlamına gelmektedir başka bir ifadeyle sadece sözlü sınavın yapılması ve bundan sonraki aşama itibariyle değil sözlü sınava girecek kişilerin belirlenmesi aşaması da kamu personel seçme sınavı şartı devre dışı bırakılarak objektif kriterlerden yoksun hale getirilmiştir bu şekliyle hem bizatihi sözlü sınavın yapılmasının öngörülmesi hem de bu sınava girecek kişilerin de sübjekti ölçütlere göre tayin edilecek olması düzenlemenin liyakat sınav performansı gibi objektif ölçütleri dışlayan siyasi şahsi ilişkilerin etkili olduğu keyfi tercih ve uygulmalara kapı arayabileceğini açık bir şekilde ortaya koymaktadır i̇ptali istenenesas sayısı karar sayısı bu düzenleme bu yönüyle anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanılarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamakta hatta durumlarındaki ve konumlarındaki özellikleri kimi kişi ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılmaktadır anayasa ile eylemli değil hukuki eşitlik amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumların aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir aym söz konusu düzenlemede sözlü sınava girecek kişilerin belirlenmesinde kamu personel seçme sınavı şartının devre dışı bırakılması bu belirlemenin objektif ölçütlerden uzak bir şekilde yapılması sonucunu doğuracaktır böylelikle liyakat ve sınav başarısına göre aynı durumda bulunanlar arasından ya da daha başarılı durumda bulunması dolayısıyla tercih edilmeyi hak eden kişilerden bir bölümü sözlü sınava giremezken objektif ölçütlere göre daha düşük başarı durumu bulunan kişiler öngörülen sübjektif değerlendirme ölçütünden faydalanarak sözlü sınava girmeye hak kazanabileceklerdir bu da eşitlik ilkesine aykırı bir uygulama yapılması anlamına gelmektedir bu sebeple sayılı kanunun maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın ve maddelerie aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinin dokuzuncu fıkrasına eklenen ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ibaresi ile yeni eklenen fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile sayılı ceza muhakemesi kanununun taşınmazlara hak ve alacaklara elkoyma koruma tedbirinin düzenlendiği maddesinin fıkrasına elkoymaya ibaresinden sonra gelmek üzere ve onuncu fıkra uyarınca kayyım atanmasına ibaresi eklenmiş ayrıca yeni bir fıkra olarak fıkra eklenmiştir fıkraya göre bu madde uyarınca elkonulan taşınmaz hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabilir bu durumda madde hükümleri kıyasen uygulanır ceza muhakemesi kanununun maddesindeki düzenlemeye göre maddede sınırlı sayıda belirtilen katalog suçlar kapsamında yürütülen bir soruşturmada ilgili suçun işlendiğine ve bu suçtan bir malvarlığı değeri elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebepleri bulunması durumunda şüpheli ve sanığa ait maddede belirtilen malvarlığı değerlerine el konulabilir maddede düzenlenen koruma tedbirinin temel amacı maddeden farklı olarak malvarlığı değerlerinin yargılama makamlarının elinin altında bulunmasından ziyade suçla irtibatlı bulunan hak ve alacaklar ile taşınmazlar üzerinde şüpheli yahut sanığın veya bunların nezdinde bulunduğu üçüncü kişilerin hukuki tasarruf imkânlarını sınırlamak bu yolla ileride çıkacak olası mahkûmiyet kararı çerçevesinde verilen kararın icra edilebilmesini kazanç müsaderesi sağlayabilmektiresas sayısı karar sayısı kanun koyucunun madde dışında böyle bir kuruma ayrıca yer vermesinin sebebi bu değerlerin fiziksel elkoymaya tabi tutulmasının hem çoğu kez hukuken imkân dâhilinde bulunmaması hem de ölçülü olmayacağı düşüncesidir maddede düzenlenen koruma tedbirinin konusunu gerçek kişi olan şüpheli veya sanığa ait malvarlığı değerleri oluşturmaktadır ancak katalogda yer verilen suçların işlendiği iddiasıyla şüpheli veya sanığın tüm malvarlığına yönelik bu tedbire müracaat edilmesi mümkün değildir tedbirin uygulanmasında önemli olan elkonulacak malvarlığı değerinin suçla irtibatının tespit edilmesidir ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen koruma tedbirinin tatbiki dört şartın varlığına bağlıdır i̇lk olarak taşınmazlara hak ve alacaklara elkoyma koruma tedbiri maddenin fıkrasında yer verilen katalog suçlara ilişkin soruşturma veya kovuşturmalar kapsamında uygulanabilir i̇kinci olarak maddenin fıkrasında yer verilen katalog suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli suç şüphesi bulunmalıdır üçüncü olarak tedbire konu malvarlığı değerlerinin katalogda öngörülen suçlardan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebepleri bulunmalıdır şüpheli veya sanık hakkında ceza muhakemesi kanununun mde düzenlenen tedbirinin uygulanabilmesi için mde sayılan suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı yeterli olmamakta ayrıca elkonulacak malvarlığı değerlerinin bu suçlardan elde edildiğine dair kuvvetli şüphe sebeplerinin de bulunması gerekmektedir elkoymaya konu oluşturan malvarlığı değerinin belirli suçların işlenmesi suretiyle elde edildiğine dair somut vakıalara dayalı kuvvetli şüphe sebepleri bulunmalıdır şüpheli veya sanığın herhangi bir malvarlığı değeriyle işlenen suç arasında bir irtibat kurulamıyorsa ya da bu hususta tahmine izlenime dayanan ancak kuvvetli şüphe boyutuna varmayan şüphe söz konusu ise malvarlığı değerleri ile ilgili olarak elkoyma kararı verilemez suçla ilgisi bulunmayan suçun işlenmesi suretiyle elde edilmediği bilinen malvarlığı değerlerine elkonulması bu hükmün konuluş amacına aykırıdır son olarak maddenin fıkrasına tarih ve sayılı yasanın maddesiyle getirilen ek cümle uyarınca madde kapsamında elkoyma kararı alınabilmesi için ilgisine göre bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu sermaye piyasası kurulu mali suçları araştırma kurulu hazine müsteşarlığı ve kamu gözetimi muhasebe ve denetim standartları kurumundan suçtan elde edilen değere ilişkin rapor alınması gerekir maddedeki tedbire ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle karar verilir ve itiraz üzerine bu tedbire karar verilebilmesi için de oy birliği aranır taşınmazlara hak ve alacaklara elkoyma koruma tedbiri işlendiği iddia olunan suçla irtibatlı olduğu tespit edilen malvarlığı değerleri üzerinde şüpheli veya sanığın hukuki tasarruf imkânının ortadan kaldırılması suretiyle icra edilen özel bir elkoyma tedbiridir bu tedbir basit elkoyma tedbirinde olduğu gibi eşya ya da kazanç müsaderesinin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine fiilen elkonulması şeklinde uygulanmaz kanunumuzun açık düzenlemesi karşısında elkoymaya konu teşkil eden taşınmaz nakil aracı hisse senedi hak ve alacağın soruşturma konusu suçların işlenmesiyle elde edilmiş olması gerekir kişilerin işlendiği iddia olunan suçtan bağımsız olarak malvarlığı değerleri üzerinde böyle bir tasarruf kısıtlamasına gidilmesi mülkiyet hakkının özüne dokunan bir müdahale teşkil eder aym esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi ile ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen koruma tedbirinin uygulanması kapsamında elkonulan taşınmaz hak ve alacakların idaresi gerektiğinde bu malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla kayyım atanabileceği ve bu durumda madde hükümlerinin kıyasen uygulanması öngörülmüştür anayasanın maddesinde mülkiyet hakkı güvence altına alınmış olup maddede herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz denilmektedir yukarıda belirtildiği gibi ceza muhakemesi kanununun maddede düzenlenen koruma tedbirinin temel amacı suçla irtibatlı bulunan hak ve alacaklar ile taşınmazlar üzerinde şüpheli yahut sanığın veya bunların nezdinde bulunduğu üçüncü kişilerin hukuki tasarruf imkânlarını sınırlamak bu yolla ileride çıkacak olası mahkûmiyet kararı çerçevesinde verilen kararın icra edilebilmesini kazanç müsaderesi sağlayabilmektir yoksa bu tedbirle anılan malvarlığı değerleri üzerinde kayyım yetkisine sahip kişilerce tasarruflarda bulunmak değildir çünkü böyle bir yetkinin tanınması mülkiyet hakkının özüne dokunmak anlamına gelir bu şekilde bireylerin malvarlığı değerleri üzerinde kayyım atanarak mülkiyet hakkının özüne dokunacak tarzda tasarruf yetkisinin tanınması anayasanın maddesinde belirtilen temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmüne aykırılık oluşturmaktadır koruma tedbirleri bir mahkumiyet hükmüne bağlı olarak uygulanan ceza değil ceza muhakemesinin amaçlarının gerçekleştirilebilmesi bakımından araç niteliği taşıyan ve geçici surette uygulanan tedbirlerdir maddedeki tedbirin konusunu oluşturan malvarlığı değerlerine kayyım atanması kayyım tarafından bu malvarlığı değerlerinin idare edilmesi gerektiğinde bunların yönetilmesi yani bu değerler üzerinde çeşitli tasarruflarda bulunulması yetkisi tanınması koruma tedbirinin düzenleniş amacıyla bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir birinci fıkrada belirlenen durumlarda da savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında kişinin yaşama hakkına maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz kimse din vicdan düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz suç ve cezalar geçmişe yürütülemez suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmü yer almaktadır bu hüküm uyarınca kişilerin maddi varlığının bütünlüğüne olağanüstü hallerde dahi dokunulamayacağı açıktır i̇ptali talep edilen iş bu düzenleme açıklanan sebeple anayasanın maddesine aykırılık teşkil eder taşınmaz hak ve alacaklara elkoyma tedbirinde kişilerin malvarlığı değerleri üzerindeki tasarruf yetkileri kısıtlanmış olmakla birlikte esasen kişinin bu değerlerden faydalanma hakkı ortadan kalkmış olmaz ancak getirilen düzenleme ile söz konusu malvarlığı değerlerinin yönetimi için kayyım atanmak suretiyle tedbirin düzenleniş amacına ve yapısına aykırı bir sınırlama getirilmekte ve kişilerin sadece tasarruf yetkileri değil aynı zamanda malvarlığı değerlerinden faydalanma hakkı da ölçüsüz bir şekilde kısıtlanmış olmaktadır buesas sayısı karar sayısı durum hakkın özüne dokunulması ve ölçüsüz bir şekilde sınırlandırılması anlamı taşıdığından anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır bu sebeple sayılı kanunun maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinin fıkrasına eklenen cümlede yer alan kurum dışına çıkmaları cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasına şu cümle eklenmiştir maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların ceza infaz kurumu düzeni ile toplum güvenliğini tehlikeye düşürebileceği terör örgütü veya diğer suç örgütü üyelerinin örgütsel amaçlı faaliyet ve haberleşmelerine imkân sağlayabileceği yol kalınacak ceza infaz kurumu ya da sınav merkezi veya okulda güvenlik açısından sakınca bulunabileceği değerlendirildiği takdirde kurum dışına çıkmaları cumhuriyet başsavcılığı tarafından kısıtlanabilir sayılı kanunun maddesinin fıkrasında hükümlü izin hastaneye cumhuriyet başsavcılığına veya duruşmaya sevk eğitim öğretim işyurdu cezanın ertelenmesi salıverilme nakil deprem sel gibi doğal afet ve yangın hâlleri dışında ve yetkili makamca verilmiş yazılı bir emir olmadıkça kapalı kurumun dışına çıkarılamaz hükmü yer almaktadır görüldüğü gibi kanuni bu hallerde hükümlülerin kurum dışına çıkarılmasına müsaade etmiştir sayılı kanun ile kabul edilen düzenleme uyarınca belirli suçlardan hükümlü veya tutuklu olanların belirli hallerde yasal bir hak olan ceza infaz kurumu dışına çıkma hakları güvenlik sakıncasının varlığı gerekçe gösterilerek engellenebilecektir esasen sosyal hukuk devleti olmanın bir gereği olarak bu tarz durumlarda hükümlü ve tutuklularının kendilerine tanınan yasal hakları kullanabilmelerinin önünün açılması gerekmektedir bilhassa hükümlü ve tutukluların kurum dışına çıkarılma hakkının bulunduğu durumlarda ceza infaz kurumu sınav merkezi okul gibi yerlerin güvenliği idare tarafından sağlanmak zorundadır bu gibi durumlarda devletin üzerine düşen güvenliği sağlama yükümlülüğünü ifa etmesi beklenir ancak öngörülen düzenleme devletin bu yükümlülüğünü gözardı ederek güvenlik açışınsan sakınca bulunduğu gerekçesiyle tutuklu ve hükümlülerin kurum dışına çıkarılma haklarının kısıtlanması öngörülmekle eğitim hakkının nasıl kullanılebileceğine ilişkin hiçbir alternatif yol önermemektedir halbuki bu durumdaki hükümlü ve tutukluların eğitimlerinin parçası olan sınavlara girebilmelerinin imkan ölçüsünde kurum dışına çıkarılmaları güvenlik açısından sakıncalı ise kurum içerisinde eğitim kuruluşları ile koordineli olarak tanınması gerekir düzenlemede ise hiçbir alternatif imkan yol aranmaksızın peşinen kısıtlamaya yer verilmiştir bu sebeple düzenleme hukuk devleti ilkesine aym aykılık oluşturmaktadır anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir k rg esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesine eklenen cümle uyarınca cumhuriyet başsavcılıkları belirli suçlardan hükümlü ve tutuklu olanların eğitim sebebiyle kurum dışına çıkarılacağı durumlarda bunun güvenlik açısından sakıncalı olabileceğini değerlendirerek hükümlü ve tutukluların kurum dışına çıkarılmalarını engelleyebilecek böylelikle hükümlü ve tutuklular bakımından insancıllık ilkesinin bir gereği olarak öngörülen eğitim öğrenim hakkı ve imkanı ölçüsüz sınırlandırılmış olacaktır devlet bireyin eğitim hakkını güvence altına almakla ve bu hakkın kullanılmasının önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür anayasanın maddesinde zikredildiği üzere türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir sosyal hukuk devleti olmanın gereği eğitim ve öğrenim hakkını korumak buna ilişkin kısıtlamaları ise ortadan kaldırmaktır bireylerin eğitim ve öğrenim hakkı anayasanın maddesinin fıkrasında kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz denilmek suretiyle güvence altına alınmıştır belirtelim ki güvenlik gerekçesi bir an için makul kabul edilse bile hükümlü ve tutukluların rehabilitasyonu ile topluma kazandırılmaları idealine yönelen bir ceza infaz sisteminde eğitim ve öğrenim hakkına değer veren bir devletin bu ihtimalde makul ölçülerde alternatif bir hükme yer vermesi gerekirdi hükümlü ve tutukluların eğitim hakkı uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınmıştır birleşmiş milletler i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinin fıkrasının cümlesinde herkes eğitim hakkına sahiptir denilerek bu hak düzenlenmiştir bildirgenin maddesine göre de herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma güzel sanatlardan yararlanma bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir tarihinde yürürlüğe giren mahpuslara muamelenin temel i̇lkelerinin ncı maddesinde ise bütün mahpuslar kişiliklerinin tam gelişmesi için gerekli eğitim ve kültürel faaliyetlerden yararlanma hakkına sahiptirler hükmüne yer verilmiştir keza i̇nsan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasına i̇lişkin sözleşmeye ek nolu protokolün maddesinde de hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz devlet eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterir düzenlmesine yer verilmiştir ayrıca avrupa konseyi bakanlar komitesinin üye devletlere avrupa cezaevi kuralları hakkında rec sayılı tavsiye kararının maddesinde bent halinde mahpusların eğitim hakkına ilişkin temel ilkelere yer verilmiştir tüm bu uluslararası metinler uyarınca hükümlü ve tutuklular için eğitimin temel bir hak olduğu ruhsal fiziksel sosyal ve eğitsel açıdan gelişmeleri müzik tiyatro satranç ve rekreasyon gibi sosyal ve kültürel faaliyetlerden yararlanmaları eğitimlerinin dış dünya ile uyumlu olması olabildiği ölçüde kurum dışı eğitim seçeneklerinin dikkate alınması ve sivil toplumun katılımının sağlanması eğitimlerinin tahliye sonrası toplumsal yaşama dönüşü hazırlamaya yönelik olması eğitimin desteklenmesi teşvik edilmesi ve eğitime katılanların eğitime katılmayanlara göre başta malî menfaatleri olmak üzere diğer yararlarının olumsuz etkilenmemesi cezaevindeki eğitimin ülkenin eğitim sistemiyle bütünleştirilmesi hükümlü ve tutukluların kendilerini ifade edebilmeleri için her türlü sosyal kültürel ve sanatsal çalışmaya erişebilmelerinin olabildiğince sağlanması öngörülmektedir dolayısıyla ilgili eğitim kuruluşları ile koordineli bir şekilde hükümlü ve tutukluların haklarından faydalanma imkanları gözetilmeksizin sadece sınırlama ortadan kaldırma mantığı ile kaleme alınan düzenleme kabul edielemez bu hüküm ile keyfi uygulamalara da yol açılmış oluresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle getirilen düzenleme bu bakımdan anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır yukarıda belirtilen sebeplerle sayılı kanunun maddesi ile getirilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan özel kanunlar kapsamında kalan yerlerde bu kanunlardaki kısıtlamalara tabi olmaksızın ibaresinin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan özel kanunlar kapsamında kalan yerlerde bu kanunlardaki kısıtlamalara tabi olmaksızın ibaresi ile özel kanunlar ile koruma altına alınan tüm yerlerde bu kanunlardaki hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın ceza infaz kurumlarının yapılabilmesine yasal dayanak oluşturulmaktadır kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir aym kararı k i̇ptali istenen düzenlemede özel kanunlar ibaresinin hangi kanunları içerdiğine yer verilmediği için düzenleme belirsizlik içermektedir ayrıca diğer tüm kanunlardaki kısıtlamalara tabi olmaksızın her türlü arazide ceza infaz kurumu yapılmasına olanak tanınmasının özel kanunlarda öngörülen kamu yararının hayata geçirilmesine de engel teşkil edeceği açıktır bu nedenle kamu yararı ölçütü taşımayan düzenleme anayasanın maddesi ile düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırıdır hukuk devleti olabilmenin en temel göstergesi de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı yasa koyucu iptali istenen kural ile ceza infaz kurumları açısından özel bir düzenleme gerçekleştirerek yasaların genelliği ilkesinden ayrılmış olunduğundan yapılan bu düzenleme anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır belirtilen gerekçelerle söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin tabi olduğu usule göre ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanuna göre yapılacak ihalelerde açık ihale usulü ile belli istekliler arasında ihale usulü temel usul olarak öngörülmüş diğer ihale usullerinin kanunda belirtilen özel hallerde kullanılabilmesi amaçlanmıştır sayılı kanunun maddesinde pazarlık usulüesas sayısı karar sayısı bu kanunda belirtilen hallerde kullanılabilen ihale sürecinin iki aşamalı olarak gerçekleştirildiği ve idarenin ihale konusu işin teknik detayları ile gerçekleştirme yöntemlerini ve belli hallerde fiyatı isteklilerle görüştüğü usul şeklinde tanımlanmıştır sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasında pazarlık usulü ile yapılacak ihaleler tek tek sayılmış yapılacak işler fıkrada belli şartların varlığına bağlanmış ve ihtiyacın başka türlü giderilememesi zorunluluğuna dayandırılmıştır buna göre maddenin bendinde doğal afetler salgın hastalıklar can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olduğu durumlarda pazarlık usulünün uygulanabilmesine olanak tanınmıştır maddenin ikinci fıkrasında b ve bentlerinde belirtilen hallerde ilan yapılması zorunlu değildir i̇lan yapılmayan hallerde en az üç istekli davet edilerek yeterlik belgelerini ve fiyat tekliflerini birlikte vermeleri istenir denilirken son fıkrasında ise yine b ve bendi kapsamında yapılan mal alımlarında malın sözleşme yapma süresi içinde teslim edilmesi ve bunun idarece uygun bulunması halinde sözleşme yapılması ve kesin teminat alınması zorunlu değildir hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin tabi olduğu usule göre ibaresi ile ceza infaz kurumları yapım işi ihalelerinin pazarlık usulüne tabi kılınması öngörülmektedir ceza infaz kurumu yapım işlerinin doğal afetler salgın hastalıklar can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen olaylar kapsamında ele alınması hukuki dayanaktan yoksundur anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin önemli ilkelerinden biri devletin her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurması ve bunu geliştirerek sürdürmesi bir diğeri de kanunların kamu yararı amacıyla çıkarılmasıdır kamu harcamalarında sayılı kanunun uygulanmasını zorunlu kılan bir anayasa kuralı bulunmadığı için yasa koyucunun bazı mal ve hizmetler ile yapım işleri yönünden farklı usuller benimsemesinde anayasal bir engel olmadığı doğrudur ancak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin sayılı kanunda öngörülen saydamlık rekabet eşit muamele güvenirlilik gizlilik ve kamuoyu denetimi esas alan temel ihale usullerinin dışına çıkarılmasında hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan her alanda adaletli hukuk düzeni kurma ve bunu geliştirerek sürdürme ile kamu yararı amacının gözetilmesi gerekeceği de açıktır bu açıdan ceza infaz kurumu yapım işlerinin temel ihale usullerinden ayrık olacak şekilde plan ve projeye dayandırılmadan yaklaşık maliyeti hesaplanmadan ilan edilmeden saydamlık rekabet eşit muamele ve kamuoyu denetimi sağlanarak ihale edilmeden aceleye getirilip hemen karşılanmasında kamu yararı bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu derece kapsamlı büyük ve yüksek maliyetli yatırımların ortada zorunlu kılacak bir sebep de yok iken ilan edilmeden üç istekli davet edilerek yeterlik belgelerini ve teklif fiyatlarını birlikte vererek yapılması ve dolayısıyla işlerin saydamlık rekabet eşit muamele güvenirlilik ve kamuoyu denetimi sağlanmadan istekliler arasında paylaştırılarak kamuya maliyetlerinin yüksek ve bazı firmaların kayırılmasına yol açacak şekilde sonuçlandırılacak olması hukuk devletinin her alanda adaletli hukuk düzeni kurma ve bunu geliştirerek sürdürme ile kamu yararı ilkeleriyle bağdaşmadığından iptali istenen düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır belirtilen gerekçelerle tarihli ve sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendinin tabi olduğu usule göre ibaresi anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddenin fıkrasında yer alan sayılı kanun hükümlerine tabi olmaksızın ibaresinin anayasanın ve maddelerine i̇ptali istenen düzenleme ile ceza infaz kurumlarının mera kanunu kapsamında kalan yerlere yapılabilmesine yasal dayanak oluşturulmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devlete tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önleme görevi verilmiştir anayasanın maddesi uyarınca hazırlanarak yürürlüğe giren tarihli ve sayılı mera kanununun maddesinde çayır taban suyunun yüksek bulunduğu veya sulanabilen yerlerde biçilmeye elverişli yem üretilen ve genellikle kuru ot üretimi için kullanılan yeri mera hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri yaylak çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri kışlak hayvanların kış mevsiminde barındırılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri tahsis çayır mera yaylak ve kışlakların kullanımlarının verimlilik ve sosyal adalet ilkelerine uygun şekilde düzenlenerek münferiden ya da müştereken yararlanılmak üzere bir veya birkaç köy ya da belediyeye bırakılmasını şeklinde tanımlanmıştır sayılı mera kanununun mera yaylak ve kışlakların hukuki durumu başlıklı maddesinde mera yaylak ve kışlakların özel mülkiyete geçirilemeyeceği amacı dışındaesas sayısı karar sayısı kullanılamayacağı zaman aşımı ile kazanılamayacağı sınırlarının daraltılamayacağı sadece kullanım hakkının kiralanabileceği belirtilmiştir yine mera kanununun i̇nşaat yasağı başlıklı maddesinde yaylak ve kışlaklarda sayılı köy kanununda öngörülen inşaatlar ile valiliklerden izin alınmak suretiyle imar mevzuatına göre yapılacak kullanma amacına uygun mandıra suluk sundurma ve süreklilik göstermeyen barınak ve ağıllar ile turizm bakanlığının talebi üzerine turizme açılması uygun görülen bölgelerde ahşap yapılar dışında ev ahır ve benzeri inşaatlar yapılamaz denilerek yaylak ve kışlaklarda geleneksel kullanım amacıyla yapılacak inşaatlar sayma suretiyle sınırlanırken meralar ise tamamen inşaat yasağı kapsamına almıştır oysa iptali istenen düzenlemede mera yaylak ve kışlakların tahsis amacının değiştirmesi ve tapuda hazine adına tescil edilerek ceza infaz kurumu yapılmak üzere adalet bakanlığına tahsis edilmesi öngörülmektedir anayasanın maddesinde devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır denilmiştir bu hükümden de anlaşılacağı üzere tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek görevi devlete verilmiştir hal böyle iken mera yaylak ve kışlakların yapılaşmaya açılmasının devlete verilen görev ile bağdaşması mümkün olmadığından iptali istenilen düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır hukuk devleti olabilmenin en temel göstergesi de yasalarda genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı yasa koyucu iptali istenen kural ile ceza infaz kurumları açısından özel bir düzenleme gerçekleştirerek yasaların genelliği ilkesinden ayrılmış olunduğundan yapılan bu düzenleme anayasanın maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır yukarıdaki gerekçelerle anılan düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile sayılı yükseköğretim kanununa eklenen ek maddenin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile tarih ve sayılı yükseköğretim kanununa ek madde eklenmiştir buna göre öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamında maddenin fıkrası uyarınca araştırma görevlisi kadrosuna atanmış olup bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte araştırma görevlisi kadrosunda bulunanların statüleri herhangi bir işleme gerek kalmaksızın maddenin birinci fıkrasının bendinde belirtilen statüye dönüştürülmüş sayılacak ve bunlar hakkında söz konusu bendi hükümleri uygulanacaktır bu şekilde statüleri değiştirilen araştırma görevlilerinden maddenin fıkrasına göre yeniden ataması yapılmayanların mecburi hizmet yükümlülükle | 4,035 |
esas sayısı karar sayısı başvuru kararındaki gerekçe sayılı dernekler kanununun inci maddesinin bendinin birinci cümlesi aynen şöyledir derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları tutmayan veya tasdiksiz defter tutan dernek yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır söz konusu madde tarihli düzenleme ile yürürlüğe girmiştir i̇lgili maddenin değişiklikten önceki hali şöyledir derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları tutmayan dernek yöneticileri beşyüzmilyon lira idari para cezası ile cezalandırılır görüldüğü üzere maddenin önceki halinde isnat edilen suç konusu eylemin karşılığı idari para cezası iken yılında yapılan değişiklikle aynı eylem hapis veya adli para cezasına dönüştürülmüştür yılında yapılan düzenleme ile tasdiksiz defter tutmanın yaptırımı kabahat olmaktan çıkarılarak suç kapsamına alınarak ağırlaştırılmıştır adli para cezasının ödenmemesi verilen cezanın hapis cezasına dönüşmesine dolayısıyla özgürlüğü kısıtlayıcı sonuçlara yol açabilmektedir anayasanın öngördüğü temel ve vazgeçilmez bir hakkın kullanılması sırasında bu hakkı kullananlar her hangi bir suç işleme kastı olmaksızın sırf dikkatsizlik veya ihmalden kaynaklanmış olsa bile gerçekte kabahat sayılması gereken eylemleri nedeniyle hapse girme olasılığı ile karşı karşıya kalabileceklerdir bu ise suç ile buna verilen ceza arasında bir orantısızlık demektir anayasa madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa madde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamazesas sayısı karar sayısı mahkememiz dernekler kanunu bendinin özellikle anayasanın maddesinin atıf yaptığı ilkelere aykırılığının açık ve net olduğu kanaatindedir örgütlenme özgürlüğü ve hakkı modern ve demokratik toplumun en vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklerinden biridir dolayısıyla bu hakkın sınırlandırılmasında maddenin atıf yaptığı demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gerekleri ölçümüz olmalıdır kabul edelim ki dernekler kanunu bendindeki düzenleme halkın örgütlenmesinden çekinen bir yerde sivil alandaki toplumsal örgütlenmeyi tehlikeli ve engellenmesi gereken bir girişim olarak gören bir zihniyetin ürünüdür vatandaşlarımızın herhangi bir derneğin yönetiminde bulundukları ve bazı idari işlemleri usulüne uygun yapmadıkları için hapis cezası ile karşılaşma riski altında bulunmaları hakkın kullanılmasının önünde büyük bir engeldir üstelik bu yaptırım sadece dernek başkanı veya derneğin sorumlu kıldığı kişi için değil bütün yönetim kurulu üyeleri için söz konusudur şüphesiz ki bu alanda belli düzenlemeler getirilebilir ancak bu hapis cezası değil örneğin maddenin önceki halinde olduğu gibi özellikle sorumlu olan kişi hakkında idari yaptırım şeklinde olabilir anayasa madde değişik md herkes önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz dernek kurma hürriyeti ancak millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir dernekler kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir ancak millî güvenliğin kamu düzeninin suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa kanunla bir merci derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir bu merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur hâkim kararını kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar birinci fıkra hükmü silahlı kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır dernekler kanunu bendindeki düzenleme modern ve demokratik bir toplum için vazgeçilmez temel bir hak olan anayasanın maddesinde formüle edilen örgütlenme ve dernek kurma özgürlüğü açısından bu temel hakkın kullanımını zorlaştırıcı ve caydırıcı bir düzenlemedir her hangi bir türk vatandaşı hapis cezası riski bulunan bir durumda bırakın bir derneğin yöneticisi olmasını derneğin önünden dahi geçmez bu dediğimiz hususu halkın örgütlenme çabaları karşısında devletimizin geleneksel refleksi ve bu refleksin örnekleriyle dolu olan devletin tarihiyle birlikte düşünürsek demek istediğimiz daha iyi anlaşılır arz ve talep esas sayısı karar sayısı yukarıda yapılan açıklamalar karşısında mahkememizin esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada dernekler kanununun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin derneğe ait tutulması gereken defter veya kayıtları tutmayan veya tasdiksiz defter tutan dernek yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır hükmünün öncelikle anayasanın üncü maddesindeki anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine anayasanın üncü maddesindeki dernek kurma hürriyetine ve uncu maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi yüksek mahkemenizden arz ve talep olunur | 793 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ptali istenen taşınmazların tapulu olduğu bu tapuların devletin yetkili organlarınca yetkileri dâhilinde düzenlenerek tapuya davalı özel şahıslar adına kaydedildiği noktasında bir ihtilaf bulunmamaktadır davalılar adına devletin yetkili organlarınca oluşturulan bu kayda rağmen yine yürütme organlarınca bu tapuların bu kez kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle iptalinin istenmesi anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına açıkça aykırılık teşkil etmektedir aynı şekilde bu şekilde yapılacak bir iptal avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ek protokol maddesinde düzenlenen mülkiyet haklarının da ihlali sonucunu doğuracaktır böyle bir halde davalı tarafların avrupa i̇nsan haklarına mahkemesine başvurusu halinde belirtilen maddenin ihlali nedeni ile ülkemizin tazminatla sorumlu tutulacağı ek protokol maddenin açıklığı karşısında izahtan varestedir ülkenin bu şekilde bu tip davalarla mahkûm edilmesi avrupa ülkeleri nezdinde ülkemizin itibarını kaybetmesine neden olmaktadır mknun maddesine göre tapuda malik olarak gözüken kişinin gerçekte tapu maliki olmaması halinde dahi kişinin tapuda kayıtlı olan malikin bu durumunu bilmeden iyi niyetli olarak bu tapuyu iktisap etmesi halinde dahi iyi niyeti korunarak tapudaki malikliği geçerli olmaktadır bu halde gerçek tapu malikinin mk nun maddesi gereğince devlete başvurarak zararlarını isteme hakkı olduğu halde bizzat tapunun iptalini isteyememektedir bu düzenlemede anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına dayanmaktadır mahkememize açılan dava dosyasında davalı taraflara dava konusu yerin kendilerine ait olduğuna ilişkin tapu kaydı devletin yetkili organlarınca verilmiştir bir kısım tapuların bu kayda istinaden ilk malikleri tarafından davalı taraflara da devredildiği anlaşılmaktadır yukarıda örneklenen halde iyi niyetli kişinin iktisabı korunurken mahkememize açılan dava dosyasında böyle bir iyi niyet korunmamaktadır oysa ki davalı taraflar devletin kendilerine vermiş olduğu tapuya güvenerek işlem yapmakta mülkiyet hakkının kendilerine verdiği hakları kullanarak bu taşınmazlar üzerinde bina yapmakta yerleşmekte ve bu kullanımları bir çok dava dosyasında görüleceği üzere uzun yıllar boyu sürmektedir vatandaşların yıllar boyu süren bu kullanımlarına rağmen açılan bu tip davalarla tapuları iptal edilmekte bu durum ise toplum içerisinde bir karışıklığa sebebiyet vermektedir kanunlar toplumda düzenin sağlanması için yürürlüğe konulmaktadır oysa ki verilen tapulara rağmen bu tapuların yine yürütme organlarınca yıllar süren iyi niyetli kullanmaya rağmen iptalinin istenmesi ülke vatandaşları arasında büyük sıkıntılara sebebiyet vermekte vatandaşın devlete olan güveninin azalmasına sebebiyet vermektedir anayasanın maddesi gereği pek tabi ki kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmaktadır ve tüm toplumun yararlanmasına açık halde bırakılması gerekmektedir ancak bir şekilde devletin yetkili organlarınca gerek ihmal gerekse yeterli araştırma yapılmaması nedeni ile bu tip yerlerin tapu verilerek özel şahıslar adına tapulanması ve bu işlemin kesinleşmesi halinde yürütme organları ancak tazminatını vererek başka bir deyişle kamulaştırarak bu tapuların iptalini isteyebilir aksi hal devlet ciddiyeti ile bağdaşmadığı gibi toplum içerisinde kişilerin devlete olan güvenini de sarsmaktadır sonuçesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle açıkça anlaşılacağı üzere sayılı kıyı kanunun maddesinin uygulanmasının anayasanın ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ek protokol maddesine aykırı olduğu belirlendiğinden kıyı kanunun maddesinin yüksek mahkemenizce resen yapılacak araştırma sırasında belirlenebilecek diğer nedenlerle iptaline karar verilmesi talep olunur | 469 |
esas sayısı karar sayısı ll i̇ti̇razin gerekçesi̇ ayrı bir gerekçeli başvuru kararı göndermeyen yerel mahkemenin anayasa mahkemesine başvurmaya ilişkin ara kararı aynen şöyledir davacının sayılı kanunun geçici maddesi gereğince borçlandırılarak üst dereceden yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği bu maddenin belli bir dereceye yükselen sigortalılara ayrıcalık tanıdığı ve bu niteliği ile anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki eşitlik maddesindeki ücrette adalet ilkelerine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın tasdikli sureti veya fotokopisinin anayasa mahkemesine gönderilmesine suret veya fotokopi masrafı ile posta masraflarının davacıca karşılanmasına dosya anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki kanunlara göre madde ele alınıp yürütülmesine davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı | 125 |
esas sayısı karar sayısı büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin tarih esas ve karar ek sayılı dosyasından verilen birleştirme kararı doğrultusunda çelişkili kararların önüne geçme yönünde hukuki zorunluluk oluşturduğu gerekçesi ile esasın kapatılarak dosyanın mahkememizin esas ek sayılı dosyasına gönderildiği her iki dava dosyasının incelenmesinde dava konularının birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiği zira mahkememizin esas sayılı dosyasından tapu iptali ve tescil ile mahrum kalınan kira bedelinin tescilin mümkün olmaması halinde taşınmaz bedellerinin tahsilinin talep edildiği mahkememizce taşınmazlar başında keşif icra edilerek bilirkişi raporu aldırıldığı büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin esas sayılı dosyasından ise adi ortaklığın tasfiyesi ve feshi ile davacıya düşen ortaklık payının ödenmesinin talep edildiği mahkemece dava konusu taşınmazlar başında keşif icra edilerek rapor aldırıldığı her iki dava dosyasından ayrı ayrı keşif yapıldığı bağımsız olarak bilirkişi raporları aldırıldığı ve dosyaların tahkikat aşamasında olduğu nitekim mahkememiz dosyası ile büyükçekmece asliye hukuk mahkemesi dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunmadığı tesis edilecek hükümlerin birbirini etkileyecek nitelikte olmadığı bu sebeple hmk maddesindeki koşulları karşılamadığından birleştirme ile gelen büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin esas sayılı dosya tefrik edilerek mahkememizin esas ek sırasına tevzii edilip anılan gerekçe ile büyükçekmece asliye hukuk mahkemesine iade edildiği dosyanın büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin esas ek sırasına kaydedildiği bu kez tefrik edilen dosyaya tefrik kararı veren mahkeme tarafından bakılacağı birleştirme kararı hususunda istinaf kararı bulunmadığı gerekçesi ile dosyanın mahkememize iade edilerek mahkememizin esas sırasına kaydının yapıldığı görüldü tarihli ve sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi fıkrası son cümlesi aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar hükmünü havidir hukuk yargılamasının amacı kamu düzeninden olan usul ekonomisi ilkesi gözetilerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın en kısa sürede en az masrafla halledilerek maddi hakikate ulaşmak ve hukuki himaye talep eden kişinin hakkının varlığı halinde subjektif hakkını himaye etmektir dolayısıyla hak hukuken korunan bir menfaat olarak yargılamaya taşınıp şekli ve maddi anlamda kesinleşmesi ile artık her türlü müdahaleden masun bir hukuki kimlik kazandığından hükmün taraflara bahşettiği hakların hiç kimse tarafından inkar ihmal ve ınkıtaya uğramaması asıldır mahkemeler marifeti ile yürütülen yargılama sonunda kesinleşen hüküm tarafların hukuki istikrarını ve barışını mutlak manada sağlamalıdır yargıtay da ülke genelinde hukukun yeknesak uygulanması ve yargıda birlik için temyiz mahkemesi sıfatı ile hukukun gelişimine katkı sağlayarak hukuki barış ve istikrarı sağlamaktadır bu bağlamda aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan davaların da aynı mahkemede görülmesi ve çelişkili kararlara sebebiyet verilmemesi için kanun koyucu tarafından davaların birleştirilmesi öngörülmüştür ancak birleştirme kararı zorunlu hukuki ve fiili bağlantının bulunduğu ve çelişkili kararların önüne geçmek için verilmiş istisnai bir düzenlemedir tarafların talebi ile bağlı olmaksızın hakim söz konusu kararı resen takdir etmelidir zira hukuk yargılamasının asıl amacı tarafların malumu mahkemenin yabancı olduğu uyuşmazlığı genel hükümlereesas sayısı karar sayısı göre değerlendirip dosyaya giren maddi bilgiler ve deliller ışığında çözüme kavuşturmak olup yargılamanın amacı olan gerçeğe ulaşılmakla hukuk düzeninin korunması hukuksal barışın sağlanması maddi hukuktan kaynaklanan hakların yerine getirilmesi ve tespit edilmesi ile hukuki güvenlik zaten temin edilmiş olacaktır bir diğer ifade ile diğer amaçların gerçekleşmesi medeni yargılamada hakikatin bulunması amacına bağlıdır aksi halde yargılama hakkı teslim sureti ile içtimai düzen ve barışın zemini olmaktan ziyade hayat olayını ilişkiler yumağı hasır altı etme kolaycılığı anlamında içtimai meselelerin ne pahasına olursa olsun defi hacetinin kanalizasyon şebekesi olarak salt bir tasfiye mekanizmasına dönüşmesine sebebiyet verir dolayısıyla aynı sebepten doğup biri hakkında verilecek kararın diğerini de etkileyecek mahiyette olması ile uygulamada birlik ve maddi gerçeğin tespiti bakımından uyuşmazlıklarda yeknesak çözüm ve hukuki barış ve istikrarın sağlanması ilkesi uyarınca usul ekonomisi de gözetilerek her iki dava dosyasının birleştirme şartları dahilinde birleştirilmesi usul hukukunun amacına hizmet edecektir hukuk muhakemeleri kanununun maddesi fıkrası son cümlesi evvela anayasanın maddesinde vücut bulan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırıdır nitekim hukuk devleti üst kavram olarak bünyesinde birçok hususu da barındıran bir niteliği haizdir bu bağlamda hukuk devleti ilkesi hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini de tazammun eder bireyin devlete güven duyması ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olacaktır hukuk devletinde devlet faaliyetleri önceden hukuk kuralları ile tanzim edilmiştir hukuk devletinde hukuk kuralları yeknesak ve hukuki güven ve barış ile istikrar sağlanarak tesis edilecektir yasal düzenlemelerde hukuka ve devlete olan güveni zedeleyici hususlardan kaçınılmalıdır dolayısıyla hukuk devletinin unsurlarından olan hukuki güvenlik ilkesi gereği devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir öngörülebilir olması gerekmekte olup takdir yetkisini zorlayan ve keyfiliğe yol açan kurallara yer verilmemeli belirlilik ilkesi gereği ise maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz şekilde bertaraf etmeyecek düzenlemeler yapılmasını gerektirir anayasa maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmünü havidir anayasa maddesi ise hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz amir hükmüne münderiçtir sayılı hukuk muhakemeleri kanununda hâkimin yasaklılığı hmk ve reddi hmk sebebi ile çekinmeleri dışında birleştirme şartları bulunmamasına rağmen mahkemelerce birleştirme kararı verilmesi marifeti ile hakimlere yasaklılık ve red dışında dosyadan el çekme hakkına tevessül ettiren üçüncü bir işten el çektirme imkanı bahşedilmektedir nitekim birleştirme kararlarının itiraz ve kanun yolundan vareste kılınarak birleştirme kararının birleştirilen dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlayacak olması da hakimlere keyfiyet imkanı sunmakla yargılamanın doğal akışını ve mecrasını değiştirerek başka mahkemelerde görülmesini sağlayacaktır dolayısıyla birleştirilen dava dosyası ile kanunda belirtildiği şekilde hukuki ve fiili irtibat bulunmayan birleştirme kararlarının anayasada teminat altına alınan doğal hakim ilkesini ay alenen zedeleyeceği gibi tarafların ve vekillerin anlaşarak kanunenesas sayısı karar sayısı tabi olduğu mahkemeyi değiştirmesine sebebiyet verecektir öteki ifade ile birleştirme kararlarının itiraz ve kanun yoluna tabi olmaması kötü niyetli taraflar için mahkemeye sunacakları birleştirme talebi ile aralarında zorunlu hukuki ve fiili bağlantı bulunmayan davaların kanunen tabi olduğu mahkeme dışında taraflara uygun görecekleri bir mahkemede yargılamanın yürütülmesi imkan ve ihtimalini sunacaktır somut olayda mahkememizin esas sayılı dava dosyasından vekaletin kötüye kullanılmasından dolayı tapu iptali ve tescil ile mahrum kalınan kira bedelinin tescilin mümkün olmaması halinde taşınmaz bedellerinin tahsilinin talep edildiği davacının davalıların ve olduğu birleştirme kararı verilen büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin esas sayılı dosyasında ise adi ortaklığın tasfiyesi ve feshi ile davacıya düşen ortaklık payının ödenmesinin talep edildiği davacının ve davalının olduğu dolayısıyla davanın doğum sebebi ile netice talep farklı olup yargılaması tahkikatı ve delillerin bağımsız değerlendirilmesi gereken bir davanın birleştirme kararı ile işten el çekilmesi yargılamaya hizmet edip çelişkili karar vermekten ziyade bilakis yargılamayı uzatacağı ve ortak tahkikata mecbur bırakılması maddi gerçeğe ulaşılmasını engelleyecektir örnek kabilinde murisleri ortak olan birden fazla mirasçının mirasın hükmen red davasında netice talep ve dava sebebi yani borcun terekeye batık olması özdeş olsa dahi taraflarının farklı olmasından dolayı verilecek birleştirme kararının aynı tahkikata tabi tutulması yargılamaya hizmet vermeyeceği gibi birleştirilen mahkemenin de yükünü arttırıp farkı tahkikatlara ve delillerin bağımsız değerlendirilmesine tabi davaların birleştirme kararı marifeti ile yargılamayı müşkilata uğratıp ortak tahkikata maruz bırakılması çelişkili kararlar bağlamında da yargılamaya hiçbir katkı sunmayacaktır zira her bir mirasçının terekeye karışma işlem eylem ve davranışlarının farklı değerlendirilip yürütülmesi esastır ek mahkememiz ile birleştirilen büyükçekmece asliye hukuk mahkemesinin esas ve karar sayılı dosyası keza hukuk muhakemeleri kanununun maddesi aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalardan aralarında bağlantı bulunanların birleştirilmesinden bahsetmesine karşın birleştirme kararının itiraz ve kanun yolundan azade kılınması mahkemelere keyfiyet içinde aynı sıfat ve düzeyde bulunmayan mahkemelere de birleştirme kararı verme imkanı bahşetmiştir örnek kabilinde mahkememizin esas ve karar ek sayılı alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasına bakırköy tüketici mahkemesinin esas sayılı dosyasında ipotek ve hacizlerin terkinine ilişkin talebi aynı sıfat ve derecede olmamasına rağmen dosya mahkememiz ile birleştirilmiştir kaldı ki böyle bir birleşme özel bir mahkeme sıfatı ile tüketici mahkemesinde birleştirilmelidir ek bakırköy tüketici mahkemesinin esas sayılı dosyası nitekim birleştirme kararı veren mahkemenin işten el çekmesi sonucunu doğuran usule ilişkin bir itiraz olup hiçbir itiraz ve kanun yoluna tabi değil iken hukuk muhakemeleri kanununun maddesi ile adli yardım talebinin incelenmesi sonucunda adli yardım talebinin reddine ilişkin karar işten el çektirmeyen ara karar mahiyeti olmakla birlikte kanun koyucu tarafından itiraz hakkı tanınmış iken daha ağır sonuçlar doğuran ve kişiyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mahkeme önüne çıkarma zorunluluğu intaç eden birleştirme kararının hiçbir itiraz ve kanun yoluna tabi olmaması mahkemelere keyfiyet bahşettiği gibi tarafların da hukuki güvenliğini tehlikeye soktuğu her türlü izahtan varestedir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi dahilindeki davaya bakmaktan kaçınamaz ay hiç kimse kanunun tabi olduğu mahkemenin dışında başka bir mahkeme önüne çıkartılamaz ay yine anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi gözesas sayısı karar sayısı önüne alındığında hukuk muhakemeleri kanununun maddesindeki birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkeme ile verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar cümlesindeki diğer mahkemeyi bağlar ibaresi hiçbir itiraz ve kanun yoluna tabi olmadığından dolayı yukarıda bahsettiğimiz anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünüldüğünden iptali sureti ile anayasa mahkemesine başvurma zarureti hasıl olmuştur neti̇ce i̇ talep yukarıda arz ve izah edilen sebepler dairesince ve yüksek mahkemenizce resen dikkate alınacak amiller muvacehesinde tarihli ve sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi fıkrası son cümlesi aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir birleştirme kararı ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar diğer mahkemeyi bağlar ibaresinin anayasanın ve maddelerine açıkça aykırılık oluşturduğundan anılan maddenin iptaline karar verilmesini saygıyla talep ve dava ederiz | 1,553 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir otel işletmeciliği yapan davacı şirket adına tarih ve sayılı ihbarname ile yılı için sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun maddesinin bendi uyarınca idare payı tarh edilmiştir tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun devir sicil ihale harç teminat ve idare payı başlıklı maddesinin bendinde i̇dare payı akışkanın doğrudan veveya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayrisafi hasılatının tutarında idare payı her yıl haziran ayı sonuna kadar idareye ödenir tahsil edilen tutarın beşte biri idare tarafından kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine bir ay içerisinde ödenir kuralına yer verilmiştir davacı tarafından sayılı yasanın tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği dönemi için tarhedilen idare payının kanunların geriye yürümeyeceği yolundaki ilkeye aykırı olduğu sayılı yasanın maddesi uyarınca kendisine iki aylık süre verilmeden ihbarname düzenlendiği iddialarıyla adına tarhedilen idare payının kaldırılması istemiyle dava açılmıştır yasa kuralları tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun tanımlar başlıklı maddesinin fıkrasında bu kanunda geçen gayrisafi hasılat i̇şletmenin toplam yıllık cirosu olup işletmelere ait tahakkuk eden her türlü mal ve hizmet satış bedelleri faizler ile yapılan kiralamaların dâhil olduğu miktarı ifade eder hükmüne yer verilmiştir sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun devir sicil ihale harç teminat ve idare payı başlıklı maddesinin bendinde i̇dare payı akışkanın doğrudan veveya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayrisafi hâsılatının tutarında idare payı her yıl haziran ayı sonuna kadar idareye ödenir tahsil edilen tutarın beşte biri idare tarafından kaynağın bulunduğu belediye veya köy tüzel kişiliğine bir ay içerisinde ödenir kuralına yer verilmiştir davalı idarece sayılı yasanın ve maddeleri uyarınca tarh edilen idare payının kaldırılması istemiyle açılan davada belirtilen yasa maddeleri uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kural niteliğindedir sayılı yasanın maddesinde yer alan kuralın anayasaya aykırı olduğu görüşüyle kuralın iptali için itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmaktadır anayasaya aykırılığın değerlendirilmesiesas sayısı karar sayısı kişi ile devlet arasında vergiden kaynaklanan hukuksal ilişki sadece alacak borç ilişkisi değil aynı zamanda anayasanın maddesinin niteliği gereği bir ödev ilişkisidir anayasanın maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği ve kaldırılacağı öngörülerek anayasanın maddesinde nitelikleri belirtilen hukuk devleti ilkesi vergilendirme ilkeleri yönünden somut biçimde dile getirilmiştir hukukun egemen olduğu insan haklarına saygılı temel hak ve özgürlükleri koruyan eylem ve işlemleri hukuka uygun olan vatandaşlarının hukuki güvenceye sahip bulunduğu devlet hukuk devletidir vergilendirme ile ilgili düzenlemeler de tüm temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren yasama işlemlerindendir çünkü vergi yoluyla devlet hak ve özgürlükleri kullanma ve yararlanmayı olanaklı ya da olanaksız kılabilmektedir anayasanın maddesinde yer alan verginin mali güce göre alınması ve genelliği ilkeleriyle vergilendirmede eşitlik ve adaletin gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır ekonomi ve vergi hukuku alanında mali güce ilişkin göstergelerin gelir sermaye ve harcamalar olduğu kabul edilmektedir mali güç ödeme gücünün kaynağı dayanağı nedeni ve varlık koşuludur yasa koyucunun vergilendirmede kişilerin sahip olduğu ekonomik değer ile mali güçlerini göz önünde bulundurması gerekir malî güce göre vergilendirme yükümlülerin ekonomik ve kişisel durumlarına göre alınmasıdır bu ilke aynı zamanda vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olup mali gücü fazla olanın mali gücü az olana göre daha fazla vergi ödemesini gerektirir vergide eşitlik ilkesi ise mali gücü aynı olanlardan aynı farklı olanlardan ise farklı oranda vergi alınması esasına dayanır diğer bir anlatımla yükümlülerin genel vergi yüküne kendi ödeme güçlerine göre katılmalarını ifade eder sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun maddesinin bendinde tanımı yapılan ve vergi benzeri mali yükümlülük niteliğinde olan idare payının akışkanın doğrudan veveya dolaylı kullanıldığı tesislerin gayrisafi hasılatının tutarında hesaplanması öngörülmüştür anılan yasa bendinde akışkanı çok az kullanan işletmeler ile daha yüksek miktarda kullanan işletmeler arasında bir ayırım yapılmamaktadır i̇şletmelerin elde etmiş oldukları gayrisafi hasılatın bir bölümünün akışkanın kullanımı ile alakasız olabileceği ihtimali de dikkate alındığında kullanılan akışkan miktarı dikkate alınmadan işletmenin gayrisafi hasılatı üzerinden yapılan hesaplama idare payının mükellefleri yönünden haksızlığa ve eşitsizliğe yol açacak sonuçlar doğurmaktadır sayılı yasada sözü edilen akışkanlar çok farklı işletmeler tarafından kullanılmaktadır otelleri konaklama tesislerini tatil köylerini seraları ve benzerlerini bunlar arasında sayabiliriz bu işletmelerden bazısı kanunda belirtilen akışkanı çok yoğun olarak kullanmakta iken bazıları birçok faaliyetin yanında jeotermal kaynakları da kullanabilmektedir örneğin konaklama tesislerinde restoranlar toplantı salonları gazino gece kulübü vb gibi faaliyetler gerçekleştirilmektedir bu faaliyetlerden çok azında jeotermal kaynaklar kullanılmasına karşın işletmede elde edilen hasılat üzerinden yüzde bir oranında idare payı alınırken sadece jeotermal kaynağı kullanarak faaliyette bulunan işletmelerden de yüzde bir oranında idare payı alınmaktadır bu nedenle itiraz konusu yasa kuralı anayasanın ve maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı sonuç olarak tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun maddesinin bendinin anayasanın maddeleri ile maddesinin fıkrasına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı jeotermal kaynaklar ve doğal mineralli sular kanununun maddesinin bendinin anayasanın ve maddesinin fıkrasına aykırı olduğu görüldüğünden anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin ve bu kararın aslının anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi | 862 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne fıkrasında ise anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır kuralına yer verilmiştir bakılan davada dava konusu işlemin kırıkkale polis meslek yüksek okulunda aday teknisyen yardımcısı olarak görev yapan davacının almış olduğu disiplin cezası nedeniyle memuriyetten ilişiğinin kesilmesine ilişkin olması nedeniyle davada mahkememiz açısından uygulanacak kanun hükmünün sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasında yer alan adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir hükmü olduğu sonucuna varılmıştır sayılı devlet memurları kanununun maddesinde sınavlarda başarılı olanlardan devlet memurluğuna girmek isteyenler başarı listesindeki sıraya ve maddeye maddeye göre ilan edilen kadro sayısı kadar kurumlarınca memur adayı olarak atanırlar aday olarak atanmış devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz hükmü maddesinde adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmıyacak durumları göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir i̇lişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal devlet personel başkanlığına bildirilir hükmü ile maddesinde adaylık devresi içinde eğitimde başarılı olan adaylar disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile onay tarihinden geçerli olmak üzere asli memurluğa atanırlar asli memurluğa geçme tarihi adaylık süresinin sonunu geçemez hükümleri yer almaktayken maddesinde adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir i̇lişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal devlet personel başkanlığına bildirilir adaylık devresi içinde veya sonunda ncı ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler sağlık nedenleri hariç yıl süre ile devlet memurluğuna alınmazlar düzenlemesi bulunmaktadır maddenin fıkrasında yer alan söz konusu hüküm tarih ve sayılı mük sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve sayılı kanununun maddesi ile birinci fıkrada yer alan adaylardan en geç iki yıl içinde devlet memuru olabilmeleri için olumlu sicil alamayanların sicil amirlerinin teklifi ibaresinin adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi olarak değiştirilmesi suretiyle getirilmiştir diğer taraftan sayılı kanunun disiplin cezalarını düzenleyen maddesinde devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil veesas sayısı karar sayısı haller sayılmış uyarma cezası memura görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesi kınama cezası memura görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesi aylıktan kesme cezası memurun brüt aylığından arasında kesinti yapılması kademe ilerlemesinin durdurulması cezası fiilin ağırlık derecesine göre memurun bulunduğu kademede ilerlemesinin yıl durdurulması devlet memurluğundan çıkarma cezası ise bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarma olarak tanımlanmıştır sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir yasa koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir hukuk devletinin unsurlarından olan ölçülülük ilkesi nedeniyle devlet kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır sayılı devlet memurları yasasında devlet memurluğuna ilk girişte aday memur olarak atanmanın öngörüldüğü ve bu sürecin başarıyla tamamlanması halinde asli memurluğa atanmanın söz konusu olabileceği görülmektedir adaylık döneminde memur adayının bir yandan denenmesi bir yandan da alacağı eğitimlerle yetiştirilmesi amaçlanmıştır yasanın maddesinde aday memurun verilecek eğitimlerle ne şekilde yetiştirileceği düzenlenmekte olup maddede ise eğitimler ve staj devreleri sonucunda başarısız olanların yanısıra hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları ile göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin ilişkilerinin kesileceği belirtilmiştir dolayısıyla aday memurun denenmesi ile ilgili olarak burada adayın hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumunun bulunup bulunmadığı ile göreve devamlığı hususlarının kıstas olarak getirildiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı diğer yandan sayılı yasanın maddesinde devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller sayılmış bu cezaların en ağırı olarak devlet memurluğundan çıkarma cezası getirilmiştir i̇tiraz konusu kuralın sayılı kanunla yapılan değişiklikle ve aynı kanun değişikliğiyle memurlar hakkında sicil raporu doldurulmasından vazgeçilmesi nedeniyle maddede yer alan sicildeki olumsuzluk kıstasının yerine getirildiği görülmektedir anılan madde hükmü aday memurun almış olduğu disiplin cezasının türüne veya ağırlığına bakılmaksızın ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğurmaktadır i̇tiraza konu kural gereklilik ilkesine göre değerlendirildiğinde aday memurun denenmesi süreciyle ilgili olarak sayılı yasanın maddesinde düzenleme getirilmiş ve yaptırımı ilişiğinin kesilmesi olan durumlar ortaya konulmuştur ayrıca yasanın maddesinde yer alan disiplin cezalarının da sayılan fiillerin işlenmesi halinde aday memura uygulanacağı muhakkak olup dolayısıyla aday memurun uyarma cezasından devlet memurluğundan çıkarılmasına kadar yaptırımlarla karşılaşabileceği de bellidir hal böyle iken yasanın maddesinde aday memurun ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğuran hal ve durumların zaten sayılmış olması ayrıca aday memurun işlemiş olduğu bir fiili nedeniyle disiplin cezası yaptırımıyla karşılaşmasının yanında bir de memuriyetten ilişiğinin kesilmesi sonucunu doğurması karşısında itiraza konu hükümde yer alan önlemin ulaşılmak istenen amaç yönünden gerekli bulunmadığı sonucuna varılmaktadır bunun yanında itiraza konu kuralın aday memurun adaylık sırasında alabileceği her türlü disiplin cezası sonrasında uygulanacağı görülmekte olup uyarma kınama gibi az kusurlu eylem ve fiillerin karşılığında uygulanacak olan disiplin cezalarının sonrasında da aday memurun ilişiğin kesilmesi gibi ağır bir yaptırıma meydan verilmesi nedeniyle bu hüküm orantılılık ilkesiyle de bağdaşmamaktadır bu durumda yukarıda aktarılan açıklamalar ışığı altında itiraza konu yasa hükmünün ölçülülük ilkesine ve bu bağlamda anayasanın maddesine uygun olmadığı ve iptali gerektiğinden başvuru zorunluluğu doğmuştur açıklanan nedenlerle sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasında yer alan adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaati ile iptalinin talep edilmesine başvuru kararının aslıyla birlikte dava dosyasındaki ilgili belgelerinin onaylı suretlerinin oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,141 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı cetvel sayılı liste sayılı liste sayılı liste ve sayılı listenin anayasaya aykırılığı sayılı khknin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki cetvelin anayasaya aykırılığı öncelikle yasalaşma süreciyle ilgilidir türkiye büyük millet meclisinin tarihli ncü birleşiminde genel seçim tarihinin öne alınarak genel seçimin haziran tarihinde yapılmasına karar verilmiştir bundan gün sonra ise yetki yasasına ilişkin yasa tasarısı başbakanlıkça tarihinde türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulmuştur başka bir anlatımla yetki yasa tasarısı genel seçime ay kala tbmmye sevk edilmiş siyasal iktidarın tbmmdeki sayısal çoğunluğuna dayalı olarak da tarihinde kabul edilmiştir tbmmde tarihinde kabul edilen yetki yasası gün tbmmde bekletildikten sonra cumhurbaşkanlığına tarihinde sunulabilmiştir sayılı yetki yasasıyla kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesi bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşların kapatılması birleştirilmesi ve yenilerinin kurulması kapsamdaki tüm bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile her statüdeki personeliyle ilgili her türlü düzenlemenin yapılmasına ilişkin kanun ve khklerde değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılmasına ilişkin olarak bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmiş kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasında dağılımının yeniden belirlenmesine yönelik olarak yetki yasasının inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde alt bent halinde yasa ve khk sayıldıktan sonra numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerne ilişkin hükümlerinde denilerek adeta tüm kamu kurum ve kuruluşları kapsama alınmak istenmiş ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen personele ilişkin olarak ise bendinde alt bent halinde yasa ve khk sayıldıktan sonra numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmek istenmiştir tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununa dayanılarak bakanlaresas sayısı karar sayısı kurulunca hazırlanan tarihli ve sayılı çevre orman ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ise tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir genel seçime gün kala sadece sayılı khk değil bununla birlikte khk daha yürürlüğe girmiştir sayılı khk bir ay dahi yürürlükte kalmadan çevre orman ve şehircilik bakanlığı bu defa çevre ve şehircilik bakanlığı orman ve su i̇şleri bakanlığı şeklinde ikiye bölünerek yine sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca tarihli ve sayılı çevre ve şehircilik bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname çıkarılmış ve söz konusu khkler tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacınıkapsamınıilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendisine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır maddenin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasakesas sayısı karar sayısı alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve yüksek mahkeme günlü ve sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır genel seçim şekli bakımından anayasal iki yetkili organın yasama ve yürütme organlarının birbirlerine bağlı olarak yenilenmesi özü bakımından da anayasa değiştirme yetkisi de bulunan kural koyucu organın ve buna bağlı olarak ülkenin hukuksal yapısının ve yönetim programının belirlendiği en önemli ve etkin demokratik müessesedir seçim kararı almak demokratik toplum düzeninin gereklerini yerine getirme yönünden egemenliğin sahibi iradeye başvurmaktır anayasanın nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesi demokratik toplum düzeninin ve bir yaşam biçimi olan demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinin adaletli bir hukuk düzeni ve hukuk güvenliği içinde gerçekleşmesini aynı zamanda da devlete duyulan güveni içerir ortada khklerle düzenlemelere gidilmesi yönünde önemli zorunlu ve ivedi durum yok ve yasama organının ve dolayısıyla yürütme organının yenilenmesine karar verilmiş iken hem mevcut bakanlar kurulunu hem de seçimden sonra kurulacak bakanlar kurulunu kapsayacak aynı zamanda da gelecek yasama ve yürütme organlarını ipotek altına alacak şekilde ay süreyle khk çıkarma yetkisinin verilmesi anayasanın demokratik hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı gibi yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir aylık sürenin uzunca bir bölümü henüz kurulu olmayan ne zaman kurularak göreve başlayacağı belli olmayan bir bakanlar kurulunu kapsamaktadır ki burada da hukuk devletinin belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle birlikte önemli zorunlu ve ivedi durum ilkesinin ihlali söz konusudur parlamenter demokrasi ve kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul eden anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk ulusu adına tbmmne verilmiş ve bu yetkinin devredilemeyeceği açıkça belirtilmiştir bunun tek istisnası anayasanın inci maddesinde bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesidir bu istisnai yetkinin yetki devri niteliğine bürünmemesi için anayasa mahkemesince de belirtildiği üzere khk çıkarma yetkisinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarda verilmesi ayrıca bu koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir her şeyden önce tek parti çoğunluğunun yasama organına egemen olduğu i̇çtüzük uyarınca muhalefetin yeterince konuşamadığı ve bu nedenlerle neredeyse günde yasa çıkarılabildiği bir ortamda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasal kuralın amacı ve özüyle bağdaşmamaktadır sayılı khk nisan günlü sayılı yetki yasasına dayanılarak bakanlar kurulunca kabul edilmiştir sayılı yetki yasası mayıs günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir anamuhalefet partisi chp tbmm grubu tarafından buesas sayısı karar sayısı yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine dava açılmıştır anayasa mahkemesi dayandığı yetki yasası anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen khkleri haklarında dava açılması durumunda içeriğine girmeden salt yetki yasaları iptal edildiği için aşağıdaki gerekçeyle iptal etmiştir olağanüstü hal khkleri dayanaklarını doğrudan doğruya anayasadan alırlar bu tür khklerin bir yetki yasasına dayanması gerekli değildir buna karşılık olağan dönemlerdeki khklerin bir yetki yasasına dayanması zorunludur bu nedenle khkler ile dayandıkları yetki yasası arasında çok sıkı bir bağ vardır khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanması geçerliliğinin önkoşuludur bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kurallarının içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemez bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya yetki yasasının kapsamı dışında kalan ya da dayandığı yetki yasası iptal edilen khklerin anayasal konumları birbirinden farksızdır böyle durumlarda khkler anayasal dayanaktan yoksun bulunduklarından içerikleri anayasaya aykırı bulunmasa bile dava açıldığında iptalleri gerekir bu nedenlerle iptaline karar verilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılan khklerin anayasanın başlangıcındaki hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleriyle ncı maddesindeki hiç kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz kuralı ve khk çıkarma yetkisine ilişkin inci maddesiyle bağdaştırılmaları olanaksızdır anayasa mahkemesi yukarıda yer verilen gerekçelerle dayandıkları sayılı yetki yasası günlü k sayılı kararla iptal edilen sayılı khkleri içeriklerine girmeden salt anayasal dayanaktan yoksun kaldıkları için anayasanın başlangıcı ile ncı ve inci maddelerine aykırı duruma geldiklerini belirterek iptal etmiştir sırasıyla kararlar k k k k k k k k k bu itibarla sayılı yetki yasası iptal edildiğinde sayılı kanun hükmünde kararname yasal dayanaktan yoksun kalacağından tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eklerinin anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine göre iptali gerekir tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı khknin uncu maddesinin numaralı fıkrasında müfettiş yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının müfettişliğe yükselmelerinin görev yetki ve sorumluluklarının başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı nci maddesinin ikinci fıkrasında her bakanın başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden sorumlu olacağı inci maddesinin ikinci fıkrasında memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hüküm altına alınmıştır öte yandan sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasında bakanın bakanlık teşkilatının en üst amiri olduğuna yer verilmiş ikinci fıkrasında bakanların bakanlık hizmetlerini mevzuata hükümetin genel siyasetine milli güvenlik siyasetine kalkınma planlarına ve yıllık programlara uygun olarak yürütmekle ve bakanlığın faaliyet alanına giren konularda diğer bakanlıklarla işbirliği ve koordinasyonu sağlamakla görevli ve başbakana karşı sorumlu oldukları belirtilmiş üçüncü fıkrasında ise her bakanın ayrıca emri altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden de sorumlu olup bakanlık merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşların faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetlemekle görevli ve yetkili olduğu açıkça hüküm altına alınmıştır aynı hükümler sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında khknin üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde de değişik ifadelerle yinelenmiştir sayılı kanunun inci ve sayılı khknin üncü maddesinde belirtilen bakanlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatı ile bağlı ve ilgili kuruluşlarının faaliyetlerini işlemlerini ve hesaplarını denetleme görev ve yetkisini bakan kendi eliyle yapamayacağına göre bu işleri doğrudan bakana bağlı olarak ve bakan adına yapmak üzere sayılı khknin uncu maddesiyle rehberlik ve teftiş başkanlığı kurulmuş ve numaralı fıkrasının bendiyle başkanlığa bakanlık teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak teftiş inceleme ve soruşturmalar yapmak görevleri verilmiştir bakanın anayasal sorumluluğunu yerine getirmesinin uzantısı olarak kurulan ve bu derece önemli görevler yüklenen rehberlik ve teftiş başkanlığında müfettişlik mesleğine ilk adımın atıldığı müfettiş yardımcılığına giriş için uncu maddenin numaralı fıkrasında hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınır çizilmeden müfettiş yardımcılarının mesleğe giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarını müfettişliğe yükselmelerini görev yetki ve sorumluluklarını başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususları düzenleme yetkisi yürütme organına devredilmiştir memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin kanunla düzenlenmesi anayasanın statü hukukuna ilişkin temel bir kuralı iken sayılı khknin uncu maddesinin numaralı fıkrası ile hiçbir ölçüt getirilmeden ve sınırlar çizilmeden müfettiş yardımcılığı mesleğine giriş şartları yeterlilik sınavının usul ve esasları müfettişliğe yükselme ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile çalışma usul ve esaslarını belirleme yetkisinin yönetmeliğe bırakılarak yürütme organına devredilmesi anayasanın nci inci ve inci maddelerine açıkça aykırıdıresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı khknin uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı khknin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrasındaçevre ve orman bakanlığında müsteşar müsteşar yardımcısı orman köy i̇lişkileri genel müdürü doğa koruma ve milli parklar genel müdürü ağaçlandırma ve erozyon kontrolü genel müdürü genel müdür yardımcısı teftiş kurulu başkanı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı dış i̇lişkiler ve avrupa birliği dairesi başkanı araştırma ve geliştirme dairesi başkanı bilgi i̇şlem dairesi başkanı daire başkanı bakanlık müşaviri özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l çevre ve orman müdürü ile i̇l çevre ve orman müdür yardımcısı kadrolarında bulunanların görevlerinin bu kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihte sona ereceği bu fıkra uyarınca görevleri sona erenlerden i̇l çevre ve orman müdür yardımcısı unvanlı kadrolarda bulunanların ekli sayılı liste ile ihdas edilen araştırmacı diğerlerinin ise ekli sayılı liste ile ihdas edilen bakanlık müşaviri kadrolarına halen bulundukları kadro dereceleriyle atanmış sayılacakları bu madde uyarınca ihdas edilen bakanlık müşaviri ile araştırmacı kadrolarının herhangi bir sebeple boşalması halinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacakları hüküm altına alınarak bakanlığın i̇l çevre ve orman müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarının tamamı boşaltılmaktadır anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukukî güvenliğin bir sonucu da kazanılmış haklara saygı gösterilmesi ilkesidir kazanılmış hak kişinin bulunduğu statüden doğan ve kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş olan haktır kişilerin hukuk düzenine güvenerek elde ettikleri hakların sonradan çıkarılacak yasal düzenlemelerle ihlal edilmemesi bu ilkenin gereğidir sayılı kanunun temel ilkeler başlıklı üncü maddesinin birinci fıkrasının bendinde kariyer devlet memurlarına yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanını sağlamaktır şeklinde liyakat ise devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmıştır sayılı çevre ve orman bakanlığının teşkilat ve görevler hakkında kanunda yer alan ana hizmet danışma ve denetim ile yardımcı birimlerden sayılı khknin geçici esas sayısı karar sayısı üncü maddesinin numaralı fıkrasında sayılı kadro görev unvanlarına ilişkin birimler kapatılmayıp çevre yönetimi genel müdürlüğü ile çevresel etki değerlendirmesi ve planlama genel müdürlüğü sayılı khk ile çevre ve şehircilik bakanlığına orman köy i̇şleri genel müdürlüğü ise bu khknin uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendi ile orman genel müdürlüğüne devredildiğine diğerleri ise aynı veya başka isimler altında sayılı khknin ve ile uncu maddeleri arasında orman ve su i̇şleri bakanlığı bünyesinde teşkilatlandırıldığına devredilenler ile ismi değiştirilen ve değiştirilmeyen söz konusu teşkilatlardaki müsteşar müsteşar yardımcısı orman köy i̇lişkileri genel müdürü doğa koruma ve milli parklar genel müdürü ağaçlandırma ve erozyon kontrolü genel müdürü genel müdür yardımcısı teftiş kurulu başkanı hukuk müşaviri strateji geliştirme başkanı personel dairesi başkanı i̇dari ve mali i̇şler dairesi başkanı dış i̇lişkiler ve avrupa birliği dairesi başkanı araştırma ve geliştirme dairesi başkanı bilgi i̇şlem dairesi başkanı daire başkanı bakanlık müşaviri özel kalem müdürü basın ve halkla i̇lişkiler müşaviri i̇l çevre ve orman müdürü ile i̇l çevre ve orman müdür yardımcısı kadrolarında bulunanlar söz konusu görevlere sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükseldiğine ve dolayısıyla bu görevler kendileri yönünden hukuken kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüştüğüne ve söz konusu genel müdürlük ve daire başkanlığı ile il müdürlüklerinin kapatılması gibi hukuksal bir zorunluluk da söz konusu olmadığına göre bu görevleri statü hukukuna göre yürüten kamu görevlilerinin yasayla bakanlık müşavirliği ile araştırmacı gibi pasif bir görevlere atanmaları yasanın öngördüğü güvenliklerinin ortadan kaldırılarak statü hukukunun gereği olan kazanılmış haklarının ellerinden alınması demektir dolayısıyla kazanılmış hakları ortadan kaldıran söz konusu düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan geçici üncü maddenin numaralı fıkrasında bu madde uyarınca bakanlık kadrolarına atanan veya atanmış sayılanların yeni kadrolarına atandıkları veya atanmış sayıldıkları tarih itibarıyla eski kadrolarına ilişkin olarak en son ayda aldıkları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve sözleşme ücretleri ile diğer malî hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarının atandıkları veya atanmış sayıldıkları yeni kadroları için öngörülen aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar makam görev ve temsil tazminatları ek ödeme ikramiye bir aya isabet eden tutar ve ücretleri ile diğer malî hakları ilgili mevzuatı uyarınca fiilî çalışmaya bağlı fazla mesai ücreti ile fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç toplamının net tutarından fazla olması hâlinde aradaki fark tutarının farklılık giderilinceye kadar atandıkları veya atanmış sayıldıkları kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği belirtilerek atamaları bu şekilde yapılanların mali haklarının korunduğu gibi bir izlenim yaratılmaktadır ancak fıkrada toplam net tutarının ibaresinden sonra parantez içinde bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır ifadesine yer verilerek kadro görev unvanlarına ait aylık net hak edişleri sabitlenmiştir bu durumda örneğin müsteşarın en son aldığı net maaşı tl ve bakanlık müşavirinin maaşı ise tl ise aradaki tl içinde bulunulan ayda tazminat olarak ödenerek maaşı yine tl olacak örneğin yıllık oranındaki enflasyonun maaşlara yansıtılmasından dolayı bir sonraki ay müsteşar maaşı tl bakanlık müşaviri maaşı da tl olduğunda ise net maaş sabitlendiğinden dolayı müsteşar iken yasayla bakanlık müşavirliği görevine atanan kişiye herhangi bir ödemede bulunulmayacak kişinin maaşı nominal olarak yine tl olurken reel olarak tlye gerileyecektir dolayısıyla kazanılmış statü kaybının yanında kazanılmış mali hak kaybı da söz konusu olduğundan iptaliesas sayısı karar sayısı istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır ayrıca kamu görevlilerinin atanmalarındaki usule göre görevlerinden el çektirilmeleri statü hukukunun temel bir ilkesidir siyasi iktidarın orman ve su i̇şleri bakanlığının üst yönetimi yanında taşra teşkilatında da mutlak bir siyasi kadrolaşmaya gitmek için üst yönetim ve taşra teşkilatının yönetim kadrolarını yasayla boşaltması bu yönden de hukuk devleti ilkesine aykırıdır diğer yandan yasa ile hem müsteşar hem il müdürü bakanlık müşaviri görevine atanmaktadır anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez statü hukukunda müsteşar ile il müdürü farklı hiyerarşik kademe ve kadro unvanlarına karşılık geldiği halde bunlar bir aynı ve eşitlermiş gibi müsteşardan il müdürüne kadar olanların yasayla bakanlık müşaviri görevlerine atanmaları anayasanın uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmaz anayasanın ncı maddesinde herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu inci maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir kamu görevlilerinin sayılı devlet memurları kanununun kariyer ve liyakat ilkelerine göre yükseldikleri ve hukuki güvenliğe sahip kılındıkları müsteşar müsteşar yardımcısı genel müdür başkan il müdürü ve benzeri kadro unvanlarından bakanlık müşavirliği görevine olağan hukuki yol olan idari işlemle atamalarının yapılması durumunda kullanabilecekleri anayasal güvence altındaki hak arama özgürlüğü ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarının yasayla atanmaları suretiyle ellerinden alınması anayasanın ncı ve inci maddelerine aykırıdır yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin geçici üncü maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci uncu ncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı yetki yasasının iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yüce mahkemenizde anamuhalefet partisi chp olarak dava açmış olduğumuzdan sayılı yetki yasanının yürürlüğünün durdurulmasına veya iptaline karar verilmesi durumunda sayılı khk yasal dayanaktan yoksun kalacağı için sayılı khknin yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi gerekeceği değerlendirilmektediresas sayısı karar sayısı sayılı khknin uncu maddesinin numaralı fıkrasında müfettiş yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavlarının usul ve esaslarının müfettişliğe yükselmelerinin görev yetki ve sorumluluklarının başkanlığın çalışma usul ve esasları ile diğer hususların yönetmelikle belirleneceği belirtilerek anayasanın nci inci ve inci maddelerine aykırı düzenlemeler yapılmıştır denetim hizmetini yürütmekle görevli meslek mensuplarının yasal güvenceden yoksun bir şekilde görev yapmaları denetim mesleğinin tarafsızlığı ile bağımsızlığını ortadan kaldırarak kamunun ileride telafisi olmayan zararlarının doğmasına yol açacaktır sayılı khk geçici üncü maddesinin numaralı fıkrası ile orman ve su i̇şleri bakanlığında il müdür yardımcısı ve üstü kadroların tamamının liyakat ve kariyer ilkeleri yerine siyasi atamalar yapmak için yasayla boşaltılması il müdür yardımcılarının bulundukları kadro derecesiyle ihdas edilen araştırmacı kadrolarına il müdürü ve üstü kadrolarda bulunanların ise bakanlık müşaviri kadrolarına atanmaları öngörülerek kazanılmış hakları ortadan kaldıran yasa önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmayan ve kişilerin hak arama özgürlükleri ile yetkili yargı mercilerine dava açma haklarını ellerinden alan anayasaya aykırı kurallar yasallaştırılmıştır yasayla boşaltılmış bulunan il müdür yardımcısı ve üstü yönetici kadrolarına siyasal iktidarın tarafgirlik ölçütleri bağlamında atamalar yapmasının önü açılırken bu kadrolara kariyer ve liyakat ilkeleri çerçevesinde yükselen kadro görev unvanlarının hukuki sahibi kamu görevlileri ise telafisi mümkün olmayan zararlarla karşı karşıya gelmiş bulunmaktadırlar öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin tümü ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile ekleri anayasanın başlangıcı ile nci ncı ve inci maddelerine uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci ve inci maddelerine geçici üncü maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci uncu ncı ve inci maddelerineesas sayısı karar sayısı aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,818 |
esas sayısı karar sayısı sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen düzenlemelerin anayasaya aykırılıklarını türkiyenin mali sistemi bağlamında ortaya koyabilmek için aşağıdaki açıklamaların yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur bu başlık altında yapılan ortak açıklamalar sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun iptali istenen tüm kuralları için geçerlidir türkiyenin mali sistemi sayılı kanunla kurulan mali sistem osmanlı batılılaşması i̇mparatorluğun ekonomik mali siyasi ve askeri çöküşü kaynaklı bir zorunluluktan doğmuş ve çöküşe dayalı toprak kaybından kurtuluşun reçetesi olarak görülmüştür pragmatik yanı ağır basan osmanlı batılılaşması kıta avrupası hukuk sisteminin özgün örneğini oluşturan fransayı örnek almış napolyonun merkeziyetçi idari ve mali sistemi osmanlı i̇mparatorluğuna uyarlanmıştır i̇kinci meşrutiyet ten sonra çıkarılan iki geçici kanunla i̇mparatorluğun merkeziyetçi idari ve mali sistemi cumhuriyete taşınacak şekilde kurulmuştur bunlardan ilki tarihli fransız genel muhasebe kararnamesinin çevirisinden oluşan ve yılında çıkarılan muhasebe umumiye kanunu muvakkatdır bu geçici kanunu cumhuriyet küçük eklemeler yaparak yılında sayılı muhasebe umumiye kanunu adıyla tekrar yasalaştırmıştır osmanlının fransa modelini esas alarak hazırladığı ve tüm illerde uygulanması öngörülen i̇dare umumiye vilayat kanunu eylül de yasalaşmıştı i̇kinci meşrutiyetten sonra ise anayasasında yer alan ilkeler esas alınarak i̇dare umumiye vilayet ve i̇dare hususiye vilayet ismiyle iki kanun tasarısı hazırlanarak yılında mebusan meclisine sevk edilmiştir tasarıların mecliste görüşülmesi sırasında balkan savaşının çıkması üzerine meclis tatil edildiğinden tasarılar yasalaşamamıştır hükümet ise bazı değişiklikler yaparak iki tasarıyı birleştirmiş ve i̇dare umumiye vilayet kanunu muvakkatı adıyla mart tarihinde yürürlüğe koymuştur vilayet genel i̇daresi geçici kanunu i̇dare umumiye vilayet kanunu muvakkatı iki kısımdan oluşmuştu birinci kısımda maddeler illerin genel idaresi ikinci kısımda maddeden sonrası ise illerin özel idaresi i̇llerin genel idaresinin düzenlendiği birinci kısmını cumhuriyet tarihli ve sayılı vilayet i̇daresi kanunu ile yürürlükten kaldırmış il özel idaresinin düzenlendiği ikinci kısım ise tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile yürürlükten kaldırılana kadar uygulamada kalmıştır sayılı kanun ile mali sistemin merkezine maliye bakanlığı oturtulmuş ve esas aldığı mali merkeziyetçiliğe idari merkeziyetçiliği tamamlayan bir işlev yüklenmiştir devlet adına yüklenim altına girilen sözleşme tasarısı ve taahhütlerin vizesi maliye bakanlığının yetkisindedir giderlerin mali mevzuata uygunluğu konusunda saymanlara tanınan yasal yetki çerçevesinde maliye bakanlığına kamu idareleri üzerinde mali kontrol yetkisi verilmiştir bu bağlamda merkezin taşra teşkilatı üzerindeki idari temsilcisi vali ve kaymakamlar mali temsilcisi ise saymanlardır sayılı kanunun yasalaştığı dönemde veesas sayısı karar sayısı uzun bir süre saymanlar illerde defterdar ilçelerde malmüdürleriydi ve bunların merkezin taşra teşkilatı üzerinde idari ve mali kontrol işlevleri vardır maliye bakanlığı bütçenin hazırlanması ve uygulanması ile ödeneklerin dağıtımı yeni ödenek tertibi açılması kurum içi ve kurumlar arası aktarma ve serbest bırakılmasında tek belirleyicidir sayılı kanunun maddesinde tertibi bütçede bulunup yetersizliğinden dolayı ilave olarak alınan ödenek ek ödenek bütçenin hazırlanması ve kabulü sırasında öngörülmeyen yeni bir hizmet için alınan ödenek ise olağanüstü ödenek olarak tanımlanıp ek ve olağanüstü ödeneğin mali yıl içinde alınabileceği kurallaştırılırken maddesinde düşünülmeyen giderler bölümüne bütçenin hazırlanması sırasında öngörülemeyen ve bütçelerde tertipleri bulunmayan hizmetlerin karşılığı ödeneğin konulacağı belirtilmiş maddesinde ise maliye bakanlığı bütçesinde düşünülmeyen giderler tertibinde yer alan ödenekten bütçenin hazırlanması sırasında öngörülmeyen ve bütçede tertipleri bulunmayan olağanüstü hizmet ve giderleri karşılamak amacıyla kamu idareleri bütçelerinde gerekli tertipleri açarak ödenek aktarmaya ve bu tertiplerden yapılacak ödemelerin esaslarını belirlemeye maliye bakanı yetkili kılınmıştır bu geniş yetkilere ek olarak kanunun maddesinde bütçe kanunlarında belirtilecek hizmet ve amaçlar için genel ve katma bütçelere gerektiğinde aktarma yapılmak üzere maliye ve gümrük bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerinde yedek ödenek bulundurulabilir denilerek yedek ödeneğe herhangi bir kapsam ve miktar sınırlaması getirilmemiştir ayrıca kanunun ödenek i̇şlemlerinde yetkiler başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bütçeler ve bölümler arasında ödenek aktarması yasa ile olur cümlesiyle ana kural ortaya konulduktan sonra devamında ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere bu tür aktarmaları yapmaya ve yeni tertipler açmaya bütçe kanunlarıyla maliye ve gümrük bakanı yetkili kılınabilir denilerek yasa ile yapılması gereken bütçeler ve bölümler arası ödenek aktarma yetkisinin bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilmesinin önü açılmış maddenin ikinci fıkrasında ise kamu idaresi bütçeleri içindeki bölüm içi aktarmalar maliye bakanının iznine bağlanmıştır tüm bu yetkilere rağmen ödenek aktarmalarında yasaklar başlıklı maddesinde maaş ve ücret tertiplerinden diğer gider tertiplerine ve aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek nakledilemeyeceği gibi yedek ödenekten aktarılan tertiplerden de aktarma yapılamaz denilerek klasik bütçe ilkelerinden oluşturulan mali sentez yasa kuralı haline getirilmiştir sayılı kanunla kurulan mali sistem sayılı muhasebe umumiye kanunu tarihli ve sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile yürürlükten kaldırılmış ve sayılı kanununun bütün maddeleriyle yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren yeni bir mali sisteme geçilmiştir sayılı kanunun amacı idari merkeziyetçiliği mali merkeziyetçilikle tamamlamak ve kamu maliyesinde mevzuata uygunluğu mevzuata uygunluk üzerinden de verimliliği sağlamak iken sayılı kanunun amacı katılımcılığı esas alan hukuka uygun verimli etkili ve tutumlu çalışan mali saydamlık ile yönetsel ve siyasal hesap verebilirliğe dayananesas sayısı karar sayısı saydamlık ve hesap verebilirliğin sağlanması için yetkileri kamu idarelerine devreden ve tbmmnin bütçe hakkına güvence oluşturan bir kamu mali yönetimi kurmaktır sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatmaktadır bu amaçla bütçenin hazırlanması uygulaması ve uygulama sonuçlarının raporlanmasında maliye bakanlığının tekeline ödeneklerin serbest bırakılması hariç son verilerek görev ve yetkilerle sorumluluklar kamu idarelerine bırakılmaktadır kamu idarelerinin bütçeleri kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program ve orta vadeli mali plan performans programı ve performans programında yer alan performans hedefigöstergesi bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır buna göre kamu idareleri kalkınma planları programlar ilgili mevzuat ve belirledikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak performanslarını önceden belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan md ile stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak md ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar md bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika hedef ve önceliklere uygun şekilde idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda maliyet analizine göre hazırlanacak uygulanacak ve kontrol edilecek md kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini hazırlarken orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate alacaklardır md i̇darelerce her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise kullanılan kaynaklar bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak md sayıştay söz konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte tbmmye sunacak tbmm ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile sayıştayın düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir md başka bir anlatımla kamu idareleri kalkınma planı kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev misyon ve temel görüşleri vizyon ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır stratejik planda stratejik amaçları temel stratejileri ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir her yıl bütçelerini yaparken ise program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır nihayetinde ise bütçe veesas sayısı karar sayısı faaliyet sonuçlarını tbmmye raporlayacaklar sayıştay ise kamu idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip denetleyip değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını ekleyerek tbmmye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları hakkında görüş bildirecektir böylece yasama organının bütçe hakkının gereği olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu açısından değil ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde denetlemesi de sağlanmış olacaktır verimli etkili ekonomik ve mevzuata uygun çalışan bir kamu mali yönetiminin kurulması ile kamu idarelerinin hesap verebilirliğinin sağlanmasının kamu idarelerinin bütçe ödenek tahsislerinin stratejik plan ve performans programlarına dayandırılmasını faaliyet ve projelere tahsis edilen ödeneklerin performans göstergelerine bağlanmasını stratejik plan ile performans programında yer almayan ve performans göstergesine bağlanmayan alanlara harcama yapılmamasını gerektirmesi nedenleriyle sayılı kanunun maliye bakanınabakanlığına verdiği yetkilere sayılı kanunla son verilmiş maddesinde bütçe kanununda belirtilen hizmet ve amaçları gerçekleştirmek ödenek yetersizliğini gidermek veya bütçelerde öngörülmeyen hizmetler için maliye bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile sınırlandırılmış ve bir yandan maddesinin bendinde kamu malî yönetiminin türkiye büyük millet meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütüleceği kamu mali yönetiminin temel ilkeleri arasında sayılırken diğer yandan maddesinin son fıkrasında merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla karşılığı gelir gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılarak tbmmnin bütçe hakkı güvence altına alınmıştır i̇ptali i̇stenen düzenlemelerin anlamı kapsamı ve sonuçları yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri maliye bakanlığı bütçesinin personel giderlerini karşılama ödeneği ile gerektiğinde yedek ödenek tertibine diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise sayılı kanunun inci maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanı yetkili kılınmaktadır maliye bakanına aynı yetkiler daha dar kapsamlı olarak yılı merkezi yönetim bütçe kanunundan itibaren verilmektedir örneğin benzer yetkiler yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendi yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bentleri yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bentlerinde de verilmişti maliye bakanının söz konusu yetkileri nasıl kullandığı ise yılları sayıştay genel uygunluk bildirimlerinde yer almıştır bu bağlamda sayıştayın ve yılları merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimlerinde yer alan saptamalarla konu açıklığa kavuşturulmaya çalışılacaktıresas sayısı karar sayısı sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle maliye bakanına verilen yetki çerçevesinde diğer kamu idareleri bütçesinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılıp tl ödenek düşülmesi sonucu yedek ödenek toplamının yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin üne karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir yılı genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin sine karşılık gelmektedir sayıştay genel kurulunun gün ve sayılı kararı ile tbmmye sunulan yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim bütçe kanunuyla maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenekler tertibine tl başlangıç ödeneği konulduğu diğer kamu idareleri bütçelerinden tl maliye bakanlığı bütçesinden ise tl ödenek aktarılması sonucu yedek ödenek toplamının yıl sonunda yaklaşık kat artışla tlye ulaştığı genel bütçeli idareler yıl sonu toplam ödeneğinin sine karşılık gelen bu ödeneğin tamamının diğer kamu idarelerinin farklı bütçe tertiplerine aktarılıp yıl sonunda sıfırlandığı belirtilmektedir genel bütçe başlangıç ödeneğinin tl olduğu göz önüne alındığında yılsonu yedek ödenek tutarı bütçe başlangıç ödeneğinin ine karşılık gelmektedir bu bağlamda sayılı kanuna göre stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek genel bütçe başlangıç ödeneğinin si ile sınırlı ve bunu aşan harcamalar için ek bütçe yapılacak iken yılında yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin si oranında yılında ise yasal yedek ödenek miktarının yaklaşık katı tutarında ve başlangıç ödeneğinin i oranında ödenek stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır bu durum ve merkezi yönetim bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilen anayasa ve sayılı kanuna aykırı yetkilerin birinci sonucudur i̇kinci sonucu ise ödenek üstü harcamalarda ortaya çıkmaktadır sayıştayın yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için ise tl olmak üzere toplam tl yılı merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre ise genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri için tl özel bütçeli idareler için tl olmak üzere toplam tl ödenek üstü harcama yapılmıştıresas sayısı karar sayısı genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanına anayasaya ve sayılı kanuna aykırı olarak verilen yetkilerin maliye bakanı tarafından kullanılması sonucu maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır yine genel bütçeli idarelerin tl tutarındaki yılı toplam ödenek üstü giderinin yaklaşık ini oluşturan tlsi milli eğitim bakanlığına ait bulunmaktadır genel uygunluk bildiriminde belirtildiğine göre bu durum milli eğitim bakanlığının personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri kalemlerine merkezi yönetim bütçe kanunu ile tahsis edilen ödeneklerden tlsinin maliye bakanı tarafından maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarılmasından kaynaklanmıştır ve yılları genel uygunluk bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları incelendiğinde kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin sayılı kanunun ödenek aktarmaları başlıklı maddesinin üçüncü fıkrasındaki personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere aktarma yapılamaz kuralına aykırı olarak maliye bakanı tarafından maliye bakanlığının yedek ödenek tertibine aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı ve sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu idarelerinin personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya mecbur bırakıldıkları daha açık deyişle maliye bakanının kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak kullandığı anlaşılmaktadır ve yılları merkezi yönetim bütçesi genel uygunluk bildirimlerinde ödenek üstü harcamalar sayılı kanunun d ve maddeleri ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun ve bütçe kanununa ekli e cetvelinin maddeleri yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrası ve ayrıca sayılı kanunun ve maddeleri bağlamında değerlendirildikten sonra hem yılı genel uygunluk bildirimi hem yılı genel uygunluk bildiriminde görüleceği üzere sayılı kanunun ‘ödeneklerin kullanılması başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan genel veya kısmi seferberlik savaş ilanı veya bakanlar kurulu kararıyla zorunlu askeri hazırlıkların yapıldığı olağanüstü hallerde ve millî savunma bakanlığı jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı bütçeleriyle sınırlı olmak üzere getirilen istisna hükmü dışında ödenek üstü gider yapılmasına cevaz veren bir düzenleme bulunmamaktadır şeklinde karar verilmiş ve devamında yılı genel uygunluk bildiriminde yılı merkezi yönetim kesin hesap kanunu tasarısının tamamlayıcı ödenekle ilgili üncü maddesinin üçüncü fıkrasını etkileyen ve genel bütçeli idareler için türk lirası özel bütçeli idareler için türk lirası olmak üzere merkezi yönetim toplamında türk lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı için sayılı kanunun yukarıda yer verilen ve inci maddeleri ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun yukarıda yer verilen ve üncü maddeleri bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu türkiye büyükesas sayısı karar sayısı millet meclisinin takdirindedir yılı genel uygunluk bildiriminde ise yılı merkezi yönetim kesin hesap kanunu tasarısının tamamlayıcı ödenekle ilgili üncü maddesinin üçüncü fıkrasını etkileyen ve genel bütçeli idareler için türk lirası özel bütçeli idareler için türk lirası olmak üzere merkezi yönetim toplamında türk lirasına ulaşan ödenek üstü gider tutarı için sayılı kanunun yukarıda yer verilen ve inci maddeleri ile yılı merkezi yönetim bütçe kanununun yukarıda yer verilen inci maddesi ve kanuna ekli cetveli uncu maddesi bağlamında tamamlayıcı ödenek verilip verilmemesi hususu türkiye büyük millet meclisinin takdirindedir denilerek yürürlükteki yasal düzenlemeler çerçevesinde ödenek üstü harcama yapılmasının mümkün olmaması ve ek bütçe yapılmasını gerektirmesi nedeniyle tamamlayıcı ödenek verilmemesi hususu örtülü olarak belirtilmiştir üçüncü sonucu ise ödenek üstü harcamanın mali ve idari yaptırıma tabi tutulmuş olmasında ortaya çıkmaktadır sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatması ve kamu kaynaklarının kanunun öngördüğü şekilde verimli etkili ve ekonomik kullanılmasının bütçenin hazırlanması ve uygulamasında sayılı kanunla kurulan mali sisteme uyulmasından geçmesi nedeniyle sayılı kanunun maddesinde stratejik plana dayanmadan ve performans gösterine bağlanmadan harcanabilecek yedek ödenek miktarı genel bütçe ödeneklerinin yüzde ikisi ile sınırlandırılmış maddesinin bendinde kamu idareleri bütçelerinde yer alan ödeneklerin üzerinde harcama yapamaz bütçeyle verilen ödenekler tahsis edildikleri amaçlar doğrultusunda yılı içinde yapılan iş satın alınan mal ve hizmetler ile diğer giderlerin karşılanmasında kullanılır kuralına yer verilirken maddesinin altıncı fıkrasında harcama yetkilileri bütçede öngörülen ödenekleri kadar ödenek gönderme belgesiyle kendisine ödenek verilen harcama yetkilileri ise tahsis edilen ödenek tutarında harcama yapabilir denilmiş ödenek üstü harcama başlıklı maddesinde kamu zararı oluşturmamakla birlikte bütçelere ayrıntılı harcama programlarına serbest bırakma oranlarına aykırı olarak veya ödenek gönderme belgelerindeki ödenek miktarını aşan harcama talimatı veren harcama yetkililerine her türlü aylık ödenek zam ve tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemeler toplamının iki katı tutarına kadar para cezası verilir denilerek ödenek üstü harcama yapan harcama yetkililerine para cezası verilmesi öngörülmüş maddesinin son fıkrasında ise merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçelerindeki ödeneklerin yetersiz kalması halinde veya öngörülemeyen hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla karşılığı gelir gösterilmek şartıyla ek bütçe yapılacağı kurallaştırılmıştır bu bağlamda sayıştayın ve yılları genel uygunluk bildirimindeki saptamaları doğrultusunda tbmmnin kesin hesap kanunları ile tamamlayıcı ödenek vermemesi durumunda maliye bakanının bütçe kanunlarında yer alan ödenek aktarma yetkilerini kullanarak ödenek üstü harcama yapmak zorunda bıraktığı kamu görevlilerinin maaş kesme cezasına muhatap olmaları yanında ödenek üstü gider tutarından sayıştayca mali olarak sorumlu tutulmaları gibi bir sonuçla karşılaşılacaktır dolayısıyla bütçe kanunlarıyla maliye bakanına verilen anayasaya aykırı yetkilerin maliye bakanı tarafından kullanılmasının sonuçlarından maliye bakanı değil kamu görevlileri idari ve mali yaptırıma tabi tutulacaklardır bu durumun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazlığı ortadadır maliye bakanına yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle verilen yetkiler kapsamında maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibinde toplandıktan sonra kamuesas sayısı karar sayısı idarelerine aktarılan tl tutarında ve başlangıç ödeneğinin si oranındaki ödenek ile tl tutarında ve başlangıç ödeneğinin oranındaki ödenek üstü gider stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır yine maliye bakanına yılı merkezi yönetim bütçe kanununun aktarma ve ekleme işlemleri başlıklı maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle verilen yetkiler kapsamında maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibinde toplandıktan sonra kamu idarelerine aktarılan tl tutarında ve başlangıç ödeneğinin i oranındaki ödenek ile tl tutarındaki ve başlangıç ödeneğinin sı oranındaki ödenek üstü gider stratejik plana dayanmadan ve performans göstergesine bağlanmadan harcanmış bulunmaktadır dördüncü ve en önemli sonuç da buradan çıkmaktadır genel bütçe başlangıç ödeneğinin yılında ünün yaklaşık milyar tl yılında ise inin yaklaşık milyar tl performans göstergesine dayanmadan harcanması bu tutarların ve yılları merkezi yönetim bütçesi yatırım harcamaları tutarından fazla olması ve bu oran ve tutarlardaki ödeneklerin hesap verebilirliğinin olmaması gerçeği karşısında ve yılları merkezi yönetim bütçe kanunları ile maliye bakanına verilen yetkilerin sayılı kanunla kurulan mali sistemi işlemez kıldığı sonucu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır anayasaya aykırılık sorunu yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri maliye bakanlığı bütçesinin personel giderlerini karşılama ödeneği ile gerektiğinde yedek ödenek tertibine diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödenekleri ise sayılı kanunun maddesinde yer alan sınırlamalara tabi olmaksızın kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanı yetkili kılınmaktadır tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının ve bentleriyle aynı kuruluş bütçesi içinde personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertipleri arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya aynı kuruluş bütçesi içinde fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayırımına bakılmaksızın aktarma yapmaya veya kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertiplerine aktarma yapmaya maliye bakanına yetki veren düzenlemelerin iptali istemiyle açılan davada anayasa mahkemesi günlü ve sayılı kararında anayasanın maddesinde ‘yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir bu bağlamda sık sık değişikesas sayısı karar sayısı önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemez ancak iptali istenilen bentlerle maliye bakanına çerçevesi çizilmemiş esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devrine yol açılmıştır gerekçesiyle anayasanın maddesine aykırı olduğuna oybirliği ile karar vermiş ve düzenleme iptal edildiğinden anayasanın ve maddeleri yönünden iptali isteminin incelenmesine gerek görmemiştir anayasa mahkemesinin iptal kararına konu oluşturan tarihli ve sayılı mali yılı bütçe kanununun sayılı muhasebe umumiye kanununa göre hazırlanmış olduğunu ve yukarıda sayılı kanunla kurulan mali sistem bölümü ayrıntılı olarak açıklandığı üzere sayılı kanunun sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunundan farklı olarak bütçenin uygulanması sırasında mali yıl içinde ek ödenek ve olağanüstü ödenek md ile düşünülmeyen giderler ödeneği alınmasına md yetki verdiğini maliye bakanlığı bütçesine konulacak yedek ödenek miktarına kapsam ve miktar sınırlaması getirmeyip ödenek aktarma yetkisini maliye bakanına verdiğini md ve dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere farklı kurumların bütçeleri ile aynı kurumun bütçesinin bölümleri arasında aktarma yapmak üzere bütçe kanunlarıyla maliye bakanına yetki verilmesini md kurallaştırmış olduğunu belirtelim anayasa mahkemesinin iptal ettiği mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının ve uncu bentleriyle maliye bakanına aynı kuruluş bütçesi içinde personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertipleri ve diğer tertipler arasında fonksiyonel ve ekonomik sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın aktarma yapma ile kuruluşların bütçelerinden maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarma yapma yetkisi tanınırken i̇ptali istenen yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin numaralı fıkrasının bendiyle maliye bakanına çok daha vahim ve sayılı kanunun temel ilkeleri ve kurduğu mali sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta bu bağlamda genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri idarelerin kendi bütçeleri içinde aktarma da değil maliye bakanlığı bütçesinin personel giderlerini karşılama ödeneği ile gerektiğinde yedek ödenek tertibine aktarmaya kamu idarelerinin diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerde yer alan ödeneklerini ise sayılı kanunun maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanı yetkili kılınmaktadır anayasa mahkemesinin yukarıda yer verilen günlü ve sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir bu kurala göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vererek sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakması yasama yetkisinin devri sonucunu doğurmaktadıresas sayısı karar sayısı hiçbir çerçeve çizilmeksizin esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla bağlı olmaksızın genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödenekleri idarelerin kendi bütçeleri içinde de değil maliye bakanlığı bütçesinin personel giderlerini karşılama ödeneği ile yedek ödenek tertibine kamu idareleri bütçelerinin diğer ekonomik kodlara ilişkin tertiplerinde yer alan ödenekleri ise sayılı kanunun maddesinde yer alan sınırlamalara da tabi olmaksızın farklı kurum bütçeleri arasında aktarmaya veya maliye bakanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya maliye bakanının yetkili kılınması yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan iptali istenen hükümler anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde demokratik devlet ilkesine yer verilmiş maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve maddesinde ise bütçe hakkının türkiye büyük millet meclisine ait olduğu hüküm altına alınmıştır temsili parlamenter demokrasi halkın temsilcilerinin bütçe hakkından doğmuş ve parlamentonun yasama yetkisi kanun koyma değiştirme ve kaldırma mali yetkileri temelinde yükselmiştir tarihsel olarak halk ve halkın temsilcileri önce kanun yapmayı değil rızaya dayanmaksızın vergi konulmamasını magna carta libertatum kabul ettirmiş devamında halktan toplanan vergilerin tahsis edildiği giderleri belirleme yetkisini elde etmiş bill of rights ve süreç içinde bu yetkileri krala karşı pazarlık konusu yaparak kanun yapma değiştirme kaldırma yani yasama yetkisini elde edebilmiştir bu konuda ayrıntılı bir inceleme için bkz kemal gözler i̇ngilterede parlamento neden ve nasıl ortaya çıktı malî hukukun anayasa hukukundan eskiliği üzerine bir deneme prof dr mualla öncele armağan ankara üniversitesi hukuk fakültesi yayınları ankara ci anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcile | 4,011 |
esas sayısı karar sayısı reddi̇ hâki̇m i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçeleri̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir haki̇mi̇n reddi̇ talebi̇ anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde adil yargılanma hakkı düzenlenmiş inci maddesinde ise hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler denilmiştir yargıçların bağımsızlığına gerekçe oluşturan anayasa yasa ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm vermesine ilişkin bu kuraldan yargıçların tarafsızlığı anlaşılmalıdır yargıçlara yönelik meslek ahlakı standartlarını oluşturmak amacıyla belirlenen ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun gün ve sayılı kararıyla benimsenen birleşmiş milletler i̇nsan hakları komisyonunun nisan tarihli oturumunda kabul ettiği sayılı birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkeleri de yargıcın bağımsızlığı ile tarafsızlığına ilişkin bağlayıcı hükümler içermektedir birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri şöyledir değer bağimsizlik i̇lke yargı bağımsızlığı hukuk devletinin ön koşulu ve âdil yargılanmanın temel garantisidir bundan dolayı hâkim hem bireysel hem de kurumsal yönleriyle yargı bağımsızlığını temsil ve muhâfaza etmelidir uygulama hâkim doğrudan ya da dolayısıyla her hangi bir sebeple ya da her hangi bir yerden gelen müdâhale tehdit baskı teşvik ve tüm hâricî etkilerden uzak hâkimin olayları değerlendirmesi temelinde vicdânî hukuk anlayışı ile uyum içerisinde bağımsız olarak yargısal işlevini yerine getirmelidir hâkim genelde toplumdan özelde ise karar vermek zorunda olduğu ihtilâfın taraflarından bağımsızdır hâkim yasama ve yürütme organlarının etkisi ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiîlen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmelidir de hâkim yargısal görevlerini yerine getirirken tek başına karar vermek zorunda olduğu hususlarda diğer yargıçlardan da bağımsızdır hâkim yargının kurumsal ve eylemsel bağımsızlığını sürdürmek ve arttırmak için yargısal görevlerinin ifasına yönelik koruma tedbirlerini almalı ve bunları artırmalıdıresas sayısı karar sayısı hâkim yargı bağımsızlığını sürdürmede esas olan yargıya yönelik kamusal güveni güçlendirmek amacıyla yargı etiği ile ilgili yüksek standartlar sergilemeli ve bunları ilerletmelidir değer tarafsizlik i̇lke tarafsızlık yargı görevinin tam ve doğru bir şekilde yerine getirilmesinin esasıdır bu prensip sadece bizâtihî karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerlidir uygulama hâkim yargısal görevlerini tarafsız önyargısız ve iltimassız olarak yerine getirmelidir hâkim mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde olmalıdır hâkim duruşma ve karar aşamalarında kendisini yargılamadan zorunlu olarak el çektirecek olasılıkları makul ölçüler içerisinde asgariye indirecek şekilde hareket etmelidir hâkim önündeki bir dava veya önüne gelme ihtimâli olan bir konu hakkında bilerek ve isteyerek yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça âdilânelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak hiçbir yorumda bulunmamalıdır ayrıca hâkim her hangi bir şahsın ya da meselenin âdil yargılanmasını etkileyebilecek alenî olsun veya olmasın her hangi bir yorum da yapmamalıdır hâkim tarafsız olarak karar veremeyeceği durumda veya makul olarak düşünme yeteneği olan bir kişide tarafsız olarak karar veremeyeceği izlenimi yaratması halinde yargılamanın her hangi bir aşamasına katılmaktan çekinmelidir sınırlı sayıda sayılmamakla birlikte bu durum aşağıdaki ihtimâllerde söz konusu olur hâkimin yargılama aşamasında delil kâbilinden tartışılan olaylarla ilgili kişisel bir bilgiye sahip olması veya davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olması veya hâkimin ihtilâf konusu davada olaya ilişkin bir tanıklığının olması ya da daha önceden bu konuda avukat olarak hizmet vermiş olması veya hâkim ya da hâkimin ailesinden birisinin ihtilâf konusu dava sonuçlarıyla ilgili ekonomik bir çıkarının olması davaya bakmaya devam edecek yeni bir mahkemenin kurulamaması halinde veya hiçbir şeyin yapılmamasının durumun aciliyeti nedeniyle ciddi şekilde adaletsizliğe yol açacağı halde hâkime görevden el çektirmek gerekmez birleşmiş milletler bangolar yargı etiği i̇lkelerinin yukarıda aynen yer verilen bağımsızlık ve tarafsızlık değerleri hiçbir yoruma ve ek açıklamaya ihtiyaç göstermeyecek derecede açıktıresas sayısı karar sayısı kamuoyunda wikileaks belgeleri olarak bilinen ve bir internet sitesinde httpwwwwikileakschoriginhtml yer alan ankara kodlu yazıda c kapsamlı reformların önde gelen savunucularından anayasa mahkemesi hakimi haşim kılıç ağustos tarihinde bize özel olarak chpnin mevcut problemleri için kendini suçlaması gerektiğini aktarmıştır chp muhalefet etmek görüntüsünü vererek ya da çok çekişme yarattıktan sonra isteksizce her şeyi demokrasi yanlısı ortaya atılan tüm reformları kabul ederek kendisi için prensipsiz ve erişilemez bir imaj yaratmakta chp hükümet doğru şeyi yapsa bile sanki tek işinin ak parti hükümetinin yaptığı her şeye muhalefet etmek gibi davranmak olduğunu söylemiştir bu da seçmenleri kaçırıyor demiştir ifadeleri yer almaktadır kamuoyuna yansıyan ve anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç tarafından da yalanlanmayan belgeye dayalı bilgilere göre sayın başkanın cumhuriyet halk partisi hakkında amerika birleşik devletlerinin ankara büyükelçiliği yetkililerine olumsuz değer yargılarında bulunduğu anlaşılmış bu konudaki gizli görüşmenin kamuoyuna yansıması ile de sayın başkanın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu bir davada tarafsız karar veremeyeceği izlenimi doğmuştur yasama ve yürütme organlarının siyasi söylemlerinden ve bu organlarla uygun olmayan ilişkilerden fiilen uzak olmakla kalmayıp aynı zamanda öyle görünmesi de gereken bir yüksek yargıcın hem de yabancı bir ülkenin büyükelçiliğine iç siyasete ilişkin değerlendirmelerde bulunmasındaki tuhaf ötesi gariplik bir yana yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü anayasaya şekil ve esas bakımından anayasa değişikliklerini ise şekil bakımından denetlemek ve bireysel başvuruları karara bağlamakla anayasal olarak görevli anayasa mahkemesinin bir üyesinin tbmmnin çıkardığı yasaları yasa gücünde kararnameleri tbmm i̇çtüzüğünü ve anayasa değişikliklerini gerek gördüğü durumlarda anayasa mahkemesine taşımakla anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisi hakkında şikayetvari olumsuz görüş beyan etmenin de ötesinde hiç kimseyi yüceltmeyecek sözler söylemesi yargıcın bireysel bağımsızlığını koruyamadığını karar vermek zorunda olduğu ihtilafın taraflarından bağımsız kalamadığını sadece bizatihi karar için değil aynı zamanda kararın oluşturulduğu süreç açısından da geçerli olan tarafsızlık ilkesiyle bağdaşmayan eylemler içinde bulunduğunu mahkemede ve mahkeme dışında yargı ve yargıç tarafsızlığı açısından kamuoyu hukuk mesleği ve dava taraflarının güvenini sağlayacak ve artıracak davranışlar içerisinde bulunmadığını önüne gelme ihtimâli olan davalar hakkında yargılama aşamasının sonuçlarını veya sürecin açıkça adilanelik vasfını makul ölçüler çerçevesinde etkileyecek veya zayıflatacak yorumlarda bulunduğunu hiçbir yoruma ihtiyaç göstermeyecek açıklıkta ortaya koymaktadır somut olayda ekte yer alan belgeler ve bu belgeler çerçevesinde kamuoyu önünde yapılan aleni tartışma ve değerlendirmeler karşısında sayın başkan haşim kılıçın derin bir sessizliğe bürünerek usulen yalanlama yoluna dahi gitmemiş olması kamuoyunda abd ankara büyükelçiliğine cumhuriyet halk partisini şikayet eder mahiyetteki sözleri söylediği ve olumsuz değerlendirmelerde bulunduğu ve dolayısıyla davanın bir tarafıyla ilgili gerçek bir önyargı veya tarafgirlik içerisinde olduğu şeklinde anlaşılmış ve sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu işbu davada bir yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin ciddi kuşkuların yerleşmesine yol açmıştır nisan tarihinde anayasa mahkemesinin ncu kuruluş günü töreninde yapılan açılış konuşmasındaki şu sözler de sayın haşim kılıça aittiresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde anayasa değişikliği için öngörülen nitelikli çoğunluk anlayışının içinde uzlaşmaya dönük örtülü bir yaklaşım olduğu düşünülebilirse de bu çoğunluğu elde edenlerin azınlıkta kalan diğer görüşleri ve farklılıkları yok sayma dışlama ya da dayatma yolunu haklı kılamaz ancak nitelikli çoğunluk dışındaki görüş sahiplerinin de bu gücü bloke etme etkisizleştirme gibi davranış sergilemelerine de izin verilemez doğal hukukla örtüşen evrensel değerler üzerinde geniş katılımlı bir iradeyi oluşturmak zor değildir yeter ki demokrasinin müzakere imkânlarından faydalanarak çözüm bulma iradesi samimiyetle ortaya konulabilsin toplumun tanıklığında ortaya konulan bu samimi duruşlar çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu noktasındaki düşünce sahiplerinin haksızlığını açıkça ortaya koyacaktır siyaset kurumları geçmişte yaşanan fahiş hatalarla hesaplaşarak sorunlara çözüm önerilerini cesaretle sunabilmelidirler ümit ediyorum ki bu gayret anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığını da ortadan kaldıracaktır anayasa mahkemesinin sayın başkanı haşim kılıça göre anayasanın inci maddesinde aranan nitelikli çoğunluk uzlaşmaya dönük açık bir kural değil sadece örtülü bir yaklaşım olarak düşünülebilir ve anayasal olarak yetkilendirilmiş anamuhalefet partisinin siyasal iktidarın çoğunlukçu dayatmacı ve ben yaptım oldu anlayışıyla çıkardığı yasal düzenlemeleri iptali istemiyle anayasa mahkemesine götürmesi anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığıdır chpnin anayasa mahkemesine dava açmasına ilişkin olarak kamuoyunda kahve sohbeti düzeyinde sürdürülen güncel siyasi tartışmalar esnasında sadece anayasa mahkemesine iptal davası açma yetkisi bulunan anamuhalefet partisini aşağılamayı ve toplum nezdinde itibarsızlaştırmayı değil aynı zamanda başkanı olduğu yüksek mahkemenin demokratik sistem içindeki işlevi ile anayasal varlık nedenini de sorgulayan bu sözleri herhangi bir siyaset insanı değil anayasa mahkemesinin sayın başkanı söyleyebilmiştir dahası bu sözler günümüz türkiyesinin kâbusu olduğu üzere dostlar arasında yapılan özel bir sohbetin ortam veya telefon dinlemesi suretiyle elde edilmesi ve medyaya servisi yoluyla kamuoyuna yansımamış yazılı ve görsel tüm medyanın takip ettiği yüksek mahkemenin ncu kuruluş günü töreninde sayılı yetki yasasının siyasal iktidarın sayısal çoğunluğuna dayalı olarak kabul edildiği tarihinden gün sonra tarihinde yapılmıştır demokratik siyasal sistemlerde bir siyasi partinin muhatabı diğer siyasi partilerdir bu bağlamda herhangi bir siyasi parti hakkında siyasi değerlendirme eleştiri ve suçlamaları yapacak olanların da halkın oylarına talip olan diğer siyasi partiler olacağında kuşku yoktur anayasasında demokratik hukuk devleti ile kuvvetler ayrılığı ilkelerini benimsemiş ve yargıç bağımsızlığı ile tarafsızlığına yer vermiş bir ülkede anayasa mahkemesi başkanının herhangi bir siyasi partiyi bırakınız suçlamayı eleştirmesi dahi hiçbir şekilde mümkün olamaz hele bu suçlamanın başkanı olduğu mahkemenin demokrasilerdeki işlevi ile varlık nedenini de yok sayarak anayasa mahkemesine dava açmak gibi anayasal bir hakkın kullanımı muhalefet görevinin bir parçası ve temel hak ve özgürlükler ile halkın çıkarlarını korumanın gereği ile ilgili olması açıklanabilir olmanın uzağındadır anayasa mahkemesinin sayın başkanının amacı ve hedefi kör kör parmağım gözüne kadar açık ve herhangi bir yoruma ihtiyaç duymayacak kadar belirgin bir şekilde anamuhalefet partisini anayasa mahkemesine dava açmak suretiyle sorun çözme kolaycılığı ile suçlaması hukuksal konumu ve statüsü ile mesleki deneyimi göz önüne alındığında ancak anamuhalefet partisine karşı alt benliğe yerleşmiş katı önyargının üst benliğin kontrol işlevini parçalayarakesas sayısı karar sayısı açığa çıkacak derecede güçlü olmasıyla mümkün olabilir ve bu durum tarafsızlığın yitirildiğinin en belirgin göstergesidir öte yandan sayın haşim kılıç anayasa mahkemesi üyeliğine seçildiği yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali başvurularına üye ve başkan sıfatıyla katılmıştır bu yetki yasaları ve anayasa mahkemesi kararları ile sayın haşim kılıçın kullandığı oylar şöyledir günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sosyaldemokrat halkçı partinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını anayasanın inci ve üncü maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç karşıoy kullanmıştır günlü sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen yetkinin belirsiz olduğu yetki yasasında bulunması gereken öğeleri içermediği verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu olup olmadığının tespitinin olanaksız olduğu yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve sayılı kararı ile sayılı yetki yasası verilen khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olmadığı yasama yetkisinin devri niteliğinde olduğu öngörülen amaç konu ve kapsamın somut ve belirgin nitelikte olmadığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile i̇ptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmakla beraber khk çıkarma yetkisinin ivedi zorunlu ve önemli durumlara ilişkin olması gerektiği görüşüne katılmamıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için tbmm üyeleri hasan korkmazcan bülent ecevi̇t ve milletvekilinin açtığı davada aym günlü ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını erkler ayrılığı demokratik hukuk devleti yasama yetkisinin devredilemeyeceği ilkelerine aykırı olduğu nerelerin il nerelerin ilçe olacağı konusunda belirsizlik yarattığı kapsam ve ilkelerinin belirsiz olduğu gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için anavatan partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını yetki yasasında çıkarılacak khklerin konu amaç kapsam ve ilkelerinin belirgin ve somut biçimde gösterilmemesi yasama yetkisinin devrini doğurması gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için sayın cumhurbaşkanı süleyman demi̇relin açtığı davada aym günlü ve k sayılıesas sayısı karar sayısı kararı ile sayılı yetki yasasını amaç kapsam ve ilkelerin belirsiz olduğu bakanlar kuruluna geniş kapsamlı khk çıkarma yetkisi verildiği yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanındığı gerekçeleriyle anayasanın nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oybi̇rli̇ği̇ ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yetki yasasını sınırlarının geniş ve belirsiz olması yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelmesi verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçeleriyle anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bulunarak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kiliç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır günlü ve sayılı yetki kanununun iptali için fazilet partisinin açtığı davada aym tarihli ve k sayılı kararı ile sayılı yasanın inci ve nci maddelerinde yer alan idari ibaresini idarî hak kavramının memurların ve diğer kamu görevlilerinin malî ve sosyal hakları dışında kalan tüm haklarını ifade etmesi nedeniyle belirsizlik içermesi idari haklara ilişkin düzenlemelerin anayasanın inci maddesindeki yasak alan içinde olması malî ve sosyal haklar dışındaki idarî hak kavramı içinde nitelenebilecek konuların önemli zorunlu ve ivedi durumlar kapsamında düşünülemeyeceği gerekçeleriyle anayasanın başlangıcı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırı bularak oyçokluğu ile iptal etmiş sayın haşim kılıç iptali yönünde oy kullanmış ve iptal gerekçelerinin tamamına katılmıştır tarihli ve sayılı yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı davada aymnin tarihli ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oyun üstün sayılmasından dolayı iptal istemi reddedilmiştir her dosyanın kendi içinde değerlendirilmesi gerekeceği kural olmakla birlikte sayın haşim kılıçın yetki yasaları konusunda yılından bu yana istikrar kazanmış görüşünden ve bu görüşlerindeki sınırlarının geniş ve belirsiz olması yürütme organına tbmmne ait bulunan yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağı ve yürütmeye yasama karşısında üstünlük tanınması verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemesi gerekçelerinden dönerek iptal isteminin reddi yönünde oy kullanması kamuoyunda akpyi anayasa mahkemesi başkanının kurtarması şeklinde değerlendirilmiş ve bu değerlendirme sayın haşim kılıçın cumhuriyet halk partisinin tarafı olduğu davalarda yargıç tarafsızlığı ile karar veremeyeceğine ilişkin yerleşen ciddi kuşkuları pekiştirmiştir yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkan ve üyelerin istişari görüş ve düşüncesini ifade etmiş olduğu dava ve işlere bakamayacaklarına ilişkin kural ile ıncı maddesinin numaralı fıkrasındaki başkan ve üyeler tarafsız hareket edemeyecekleri kanısını haklı kılan hâllerin olduğu iddiası ile reddolunabilirlerhükmüne dayanarak anayasa mahkemesi başkanı sayın haşim kılıç hakkında reddi hakim talebinde bulunuyoruzesas sayısı karar sayısı iii gerekçeler sayılı orman ve su i̇şleri bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararname ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin tümünün ve ayrı ayrı tüm maddeleri ile eki sayılı liste sayılı liste ve sayılı listenin anayasaya aykırılığı anayasanın başlangıcının dördüncü fıkrasında kuvvetler ayırımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtildikten sonra nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesine yer verilmiş ncı maddesinde hiç kimse ve hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı nci maddesinde yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve yasalara uygun olarak yerine getirileceği kuralları getirilmiş nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi tbmmnin görevleri arasında sayılmış inci maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanununun çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını göstereceği hükme bağlanmıştır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında da vurgulandığı üzere anayasanın nci nci ve inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesi sonucunda yasama yetkisinin genel ve asli bir yetki olması tbmmye ait bulunması ve devredilememesi karşısında khk çıkarma yetkisinin kendine özgü ve ayrık bir yetki olduğu anlaşılabilmektedir dolayısıyla yetki yasalarının yasama yetkisinin devri anlamına gelecek ya da bu izlenimi doğuracak biçimde yaygınlaştırılıp genelleştirilmemesi gerekir khkler ancak ivedilik gerektiren belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konulmak durumundadır anayasanın inci maddesinin danışma meclisinde görüşülmesi sırasında khk çıkarabilmesi için hükümete yetki verilmesinin nedeni çok acele hallerde hükümetin elinde uygulanacak bir seri kural olmadığı için acele olarak çıkarılıp ve hemen olayın üstüne gidilmesi gereken hallerde çıkarılması için bu düzenleme getirilmiştir biçiminde açıklanırken anayasa komisyonu başkanınca da kanun hükmünde kararname yasama meclisinin acil bir durumda kanun yapmak için geçecek sürede çıkaracağı kanun ihtiyacı halledilmesi gereken meseleyi çözemeyeceğine zaman çok geç kalınacağı endişesinden kaynaklanan bir müessesedir ve bu müessese bunun için kurulmuştur denilerek aynı doğrultuda görüş bildirilmiştir yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır khknin amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla gösterilmemeli değişik biçimlerde yorumlamaya elverişli olmamalıdır verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasakesas sayısı karar sayısı alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir anayasa mahkemesinin lardan bu yana verdiği kararlarda tbmmnin bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi vermesi için ivedilik zorunluluk ve önemlilik gibi üç koşulun birlikte bulunması gerekeceğine yönelik içtihat oluşturduğu gözlenmektedir günlü ve k yüksek mahkeme günlü ve k sayılı kararında ise khklar ancak ivedilik isteyen belli konularda kısa süreli yetki yasaları temel alınarak etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeler için yürürlüğe konur demiştir i̇vedilik koşulu ile etkin önlemler ve zorunlu düzenlemeleri taşımayan hususlarda khk çıkarma yetkisi verilmesinin yasama yetkisinin devri anlamına geleceği açıktır nitekim yılından bu yana bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi veren adet yetki yasasının iptali için anayasa mahkemesine yapılan başvurulardan sonuncusu olan sayılı yetki yasası hariç günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı günlü ve sayılı yetki yasaları anayasa mahkemesinin sırasıyla günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı tarihli ve sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı günlü ve k sayılı tarihli ve k sayılı kararları ile iptal edilmiştir yüksek mahkemenin anılan tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesine göre ancak belli konularda khk çıkarma yetkisi verilmesi gerekirken dava konusu yasayla her konuyu kapsayacak biçimde genel bir yetki verilmiştir bakanlar kurulu ayrık tutulan iki kurum dışında tüm kamu kurum ve kuruluşlarını yeniden örgütleyebilecek bunların görev ve yetkilerini yeniden düzenleyebilecek memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ücret aylık disiplin ve cezaları ile emeklileri hakkında kanun ve khklerde değişiklik yapabilecek devletin gelirleri ve harcamalarına ilişkin tüm mevzuatı kamu malî yönetimi kavramı içinde değerlendirerek yeni kurallar getirebilecektir sınırları geniş ve belirsiz konularda düzenleme yapmak üzere bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesinde belirtilen belli konularda verilen yetki olarak değerlendirilemez öte yandan yasa anayasanın inci maddesinde belirtilen öğeleri de içermemektedir yasanın inci maddesinde çıkarılacak khklerin kapsam ve konusu içiçe girmiş kapsamının çok geniş ve sınırsız olması nedeniyle de verilen yetkinin inci maddede öngörülen yasak alana girip girmediğinin denetimi olanaksız hale gelmiştir konu ve kapsamdaki bu sınırsızlık ve belirsizlik tbmmne ait olan yasama yetkisinin yürütme organına devri anlamına gelir amaç konu ilke ve kapsamla ilgili sınırların belirli olması gerekirken bunlara uyulmadan khk çıkarma yetkisi verilmesi anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur yasanın nci maddesinde bakanlar kuruluna verilen yetkinin ivedi ve zorunlu hallerde kullanılması gerektiği belirtilmiştir yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumlarla sınırlandırılması dava konusu yetki yasasında olduğu gibi bunun takdirinin bakanlar kuruluna bırakılmasıyla değil amacın kapsamın ve konunun içeriği yönünden ivedi ve zorunlu olduğunun yasakoyucu tarafından saptanmasıyla olanaklıdır niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeler ivedi ve zorunlu olarak nitelendirilemez davaesas sayısı karar sayısı konusu yasanın amaç ve kapsamındaki genişlik ve sınırsızlık verilen yetkinin önemli ivedi ve zorunlu durumları içerip içermediğinin tespitine imkan vermemektedir açıklanan nedenlerle yetki yasasının inci maddesiyle nci maddesinin birinci fıkrası anayasanın başlangıçının dördüncü paragrafı ile nci nci nci ve inci maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir denilmiştir sayılı yetki yasasının amaç ve kapsam başlıklı inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenerek denildikten sonra numaralı alt bendinde mevcut bakanlıkların birleştirilmesine veya kaldırılmasına yeni bakanlıklar kurulmasına anılan bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarıyla hiyerarşik ilişkilerine numaralı alt bendinde mevcut bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerinin yeniden belirlenmesine veya bunların mevcut birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıklar bünyesinde hizmet birimi olarak yeniden düzenlenmesine numaralı alt bendinde mevcut bakanlıklar ile birleştirilen veya yeni kurulan bakanlıkların görev yetki teşkilat ve kadrolarının düzenlenmesine taşrada ve yurt dışında teşkilatlanma esaslarına bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere bunların atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir gibi belirsiz ve sınırsız ifadelere yer verilerek yetki yasasının amacı ortaya konmak istenmiştir aynı maddenin numaralı fıkrasında ise yetki yasasının kapsamına ilişkin olarak bu kanuna göre çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler denilip bendinde kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesine ilişkin olarak ifadesinden sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin görev yetki merkez taşra ve yurt dışında teşkilatlanma esasları kadrolar bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşların bağlılık ve ilgilerine ilişkin hükümlerinde yapılacak değişiklik ve yeni düzenlemeleri kapsar denilerek adeta teşkilatlanmaya ilişkin tüm yasa ve yasa gücünde kararnameler kapsama alınmak istenmiş bendinde ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak denildikten sonra alt bent halinde yasa ve khk sayılmış ve numaralı alt bendinde ise diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerin memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin hükümlerinde ifadesiyle de neredeyse tüm kamu personeli hakkında bakanlar kuruluna her türlü düzenlemede bulunma yetkisi verilmesi hedeflenmiştiresas sayısı karar sayısı oysa yetki yasalarının anayasanın belirlediği ögeleri belli bir içeriğe kavuşturarak somutlaştırması ve verilen yetkiyi hiçbir tartışmaya yol açmayacak açıklıkta belirleyerek bakanlar kuruluna çerçeveyi çizmesi ve niteliği itibariyle uzun süreli ve çok yönlü çalışmayı gerektiren düzenlemeleri kapsamaması gerekmektedir çünkü yetki yasasında bakanlar kuruluna verilen yetkinin amaç kapsam ve ilkelerinin belirlenmesinden amaç bu yetki ile bakanlar kurulunun neleri gerçekleştirebileceğinin açıklığa kavuşturulmasıdır ancak sayılı yetki yasasının amacı kapsamı ve ilkeleri de konusu gibi geniş içerikli her yöne çekilebilecek yuvarlak ve genel anlatımlarla geçiştirilerek her okuyanın değişik şekillerde yorumlamasına açık hale getirilmiştir verilen yetkinin konu amaç kapsam ve ilkeler yönünden belirgin duruma getirilmesi başka bir anlatımla somutlaştırılması yürürlüğe konulacak khklerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının inci maddede belirlenen yasak alana girip girmediklerinin önemli ivedi ve zorunlu bir durum için düzenlenip düzenlenmediklerinin saptanabilmesi yönünden gereklidir herhangi bir yetki yasasının anayasaya aykırı olmaması için anayasadaki öge ve ölçütlere anayasa mahkemesi kararları ile getirilen yorumlara uygun olması gerekir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesi kararlarda açıklanan gerekçelerin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılar tüm bunlara ve kanun hükmünde kararnamenin mart askeri müdahalesinden sonra tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle anayasanın üncü maddesine girdiğinden bu güne kadarki anayasa mahkemesinin yerleşik içtihadına rağmen tarihli ve sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanununun iptali için cumhuriyet halk partisinin açtığı iptal davası sonucunda sayılı yetki yasası aymnin günlü ve k sayılı kararı ile üyenin oyunun ye çıkması nedeniyle bu güne kadar istikrar kazanmış görüşünün aksine iptal isteminin reddi yönünde oy kullanan ve bu dava dilekçesinin hakimin reddi talebi bölümünde belirtilen nedenlerle reddi hakim talebinde bulunulan mahkeme başkanı sayın haşim kiliçın kullandığı oydan dolayı iptal istemi oy çokluğu ile reddedilmiştir anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı başkanın oyundan dolayı sayılı kanunun inci maddesinin numaralı fıkrasına göre çoğunluk sayılan kararına göre sayılı kanunun iki konuda bakanlar kuruluna khk çıkarma yetkisi verdiği görülmektedir bunlardan birincisi özetle kamu hizmetlerinin bakanlıklar arasındaki dağılımının yeniden belirlenmesidir bu çerçevede gerekli görülmesi halinde yeni bakanlıklar kurulması var olan bakanlıkların birleştirilmesi bakanlıkların bağlı ilgili ve ilişkili kuruluşlarının yeniden belirlenmesi için khk çıkarma yetkisi verilmiştir i̇kincisi ise kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar işçiler sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin olarak değişiklikler ve yeni düzenlemeler yapılması için khk çıkarma yetkisi verilmiştiresas sayısı karar sayısı yetki kanunu çıkarılacak khklerin konusunu ve kapsamını bu şekilde belirleyip sınırlandırmıştır yetki yasalarında çıkarılması için izin verilen khklerin konusunun belirlenmiş olması gerekmektedir bununla birlikte belirlenen bu konunun mutlaka dar kapsamlı olması gerektiği yönünde anayasada herhangi bir kural bulunmamaktadır kaldı ki yetki kanunlarında khklerle düzenlenmesi için yetki verilen konunun kapsamının sınırlı mı yoksa geniş mi olduğu şeklindeki bir irdelemenin sübjektif değerlendirmeleri ortaya çıkaracağı hususu izahı gerektirmeyecek derecede açıktır ayrıca konu ve kapsamın belirlenmiş olduğunun söylenebilmesi için hangi yasalarda değişiklik yapılacağının yetki kanununda mutlaka sayma yoluyla gösterilmesi de şart değildir bu nedenle dava konusu yasa kurallarında bir kısım kanunların isimleri sıralandıktan sonra belirlenen bu iki konuyla ilgili diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde de değişiklik yapılabileceğinin ifade edilmiş olması konunun belirli olmadığı iddiasına dayanak teşkil edebilecek bir husus değildir zira konu ve kapsamın belirtilmiş olması kaydıyla belirlenen bu konu ve kapsamın sınırları içine hangi yasa ya da khklerin girdiğinin yetki yasasında sayma yoluyla gösterilmesi şart değildir bu husus ve anayasalarının konuyla ilgili düzenlemelerinin karşılaştırılmasından da açıkça anlaşılmaktadır şöyle ki anayasasının konuyla ilgili üncü maddesinde ye | 4,160 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇razin konusu sayılı kefalet kanununun maddesinde kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinin de zimmet veya ihtilasları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılır ve haklarında ayrıca kanuni takibat yapılır bunlara açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmez ancak suçları muhakeme ile sabit olduğu takdirde zimmete geçirilen para ve menkul kıymetleri ve ayniyatı verseler bile ihtilas şeklinde zimmet yapanlar bir daha devlet işlerinde kullanılmazlar yetim ve dulların hakları mahfuz kalmak şartiyle tekaüt hakkından da mahrum kalırlar adiyen zimmettar olanlar hakkında ceza kanununun hükümleri tatbik edilmekle beraber bunlar da para ve ayniyatın alınıp verilmesi ve elinde tutulması gibi işlerde kullanılmazlar zimmet veya ihtilas edilen para ve menkul kıymetlerle ayniyattan doğan kefalet sandıklarının alacakları devlet alacakları gibi rüçhanlıdır kefalet sandığının hak ve alacakları maliye vekaletince takip olunur hükmüne yer verilmektedir anılan maddenin anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle sayılı yasanın maddesinin iptali talebidir anayasa mahkemesi̇ne müracaat şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının zimmet suçu işlediği iddiasıyla yapılan soruşturma sonunda sayılı yasanın maddesi uyarınca hizmetten çıkarıldığı aynı isnatla adli yargıda açılan davanın derdest olduğu işlem sebebiyle davacının görevle ilişiğinin kesilmesi sebebiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır bu durumda sayılı yasanın maddesi açılan idari davanın çözümünde uygulanması gereken mevzuat hükmü konumundadır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devletinin unsurları doktrinde ayrıntılı olarak sayılmış bunlardan bazıları kuvvetler ayrılığı normlar hiyerarşisi ve ckanunilik ilkeleridir kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama yürütme ve yargı erklerinin ayrılığını ve eşitliğini ifade eder normlar hiyerarşisi ise kısaca yönetmeliklerin tüzüklere tüzüklerin yasalara yasaların ise anayasaya aykırı olamayacağı anlamına gelmektedir kanunilik ilkesi iseesas sayısı karar sayısı devletin önceden anlaşılır uygulanabilir kurallar koyması ve herkes gibi bu kurallara devlet organlarının da bağlı olmasını ifade eder anayasanin maddesi̇ anayasanın bu maddesinde yasama yürütme ve yargı yetkisi düzenlenerek kuvvetler ayrılığı ilkesi ortaya konulmuştur bu durumda idari işlemle yargılama konusu olan bir suç hakkında suçun subutu ve kesinleştiği yolunda hüküm kurulamıyacağı gibi buna cevaz veren yasal düzenleme de yapılamaz anayasanin maddesi̇ anayasanın bu maddesinde suç ve cezalara ilişkin esaslar düzenlenmiş olup fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz hükmüne yer verilmiştir buna göre idari işlemin sebep unsuru eğer ceza hukuku ve disiplin hukuku yönünden de suç oluşturmakta ise kişinin suçluluğunun yargı kararı ile sabit olması gerekmektedir yargı kararıyla henüz sabit hale gelmeyen bir fiil kesinleşmiş suç kabul edilerek kesin işlem tesis edilmemelidir anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez hükmüne yer verilmiştir buna göre kamu hizmetine girmede ve göreve devam koşullarında görevin gerektirdiği niteliklerden başka nitelik aranamaz bu doğrultuda düzenleme de yasa tüzük yönetmelik yapılamaz bu sebeple kamu görevine devam koşullarının farklı kurumlarda farklı düzenlenmesi gerekir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusu olayin değerlendi̇ri̇lmesi̇ bakılan davada davacının emirgazi ptt müdürlüğünde görev yaptığı abonelerin şikayeti üzerine telefon faturalarının bedellerinin alınıp hesaba aktarılmadığı gerekçesiyle soruşturma açıldığı tarihinden itibaren görevinden uzaklaştırıldığı isnatla ilgili olarak cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulduğu ve ereğli ağır ceza mahkemesinin sayılı dosyasında zimmet suçundan dava açılıp davanın derdest olduğu idari yönden de gün ve sayılı yüksek disiplin kurulu kararı ile sayılı yasanın maddesi uyarınca hizmetten çıkarılmasına karar verildiği disiplin yönünden ise göreve devamına engel bir mahkumiyet almaması ve yeniden göreve başlaması halinde durumun incelenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır gerek yasa maddesinin gerekse yüksek disiplin kurulu kararının değerlendirmesinden maddede öngörülen kararın hizmetten çıkarma kararının ilişiğin kesilip kamu görevine son verilmesi niteliğinde bir disiplin cezası olmayıp görevle geçici olarak ilişiğin kesilip yargı kararı sonuna kadar görevin askıya alındığı idari nitelikli bir tedbir kararı olduğu anlaşılmaktadır çünkü yasada açıkta kaldıkları müddetçe ibaresi ve adiyen zimmettar alanların bir daha para ve ayniyat işlerinde kullanılamayacağı ibarelerine yer verilmiş olup burada düzenlenen müeyyidenin ceza yargısı sonuna kadar tedbir nitelikli idari bir tasarruf olduğu sonucuna varılmaktadır yine yüksek disiplin kurulu kararında dava konusu işlem idari yönden tesis edilmiş olup disiplin yönünden yargılama sonunda göreve dönerse gereğinin yapılacağı belirtilmiştir buradan da dava konusu işlemin yasal dayanağı olan maddesince kamu göreviyle kesinesas sayısı karar sayısı irtibatı kesen göreve son işlemi olmayıp görevden uzaklaştırma nitelikli bir tedbir kararı olduğu sonucu doğmaktadır nitekim danıştay dairesi de gün ve sayılı kararında maddenin göreve son vermeyi değil görevden uzaklaştırmayı öngören tedbir nitelikli karar olduğu sonucuna varılmıştır bu bağlamda tedbir nitelikli geçici görevden uzaklaştırmayı düzenleyen sayılı kefalet kanununun maddesinin anayasaya uygunluk sorunu değerlendirilecek olursa yasa maddesi soruşturma sırasında zimmet veya ihtilasları anlaşılanların derhal hizmetten çıkarılacağını düzenlemektedir zimmet ve ihtilas ceza kanununa göre teknik bir suç olup bu suçun subuta ermesinin yargı kararı ile olanaklı olacağı kuşkusuzdur dolayısıyla anılan suçun disiplin soruşturmasıyla subuta erdiğini kabul etmek anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır yasada açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir zam ile maaş veya ücret verilmez hükmü yer almaktadır anılan müessesenin tedbir nitelikli geçici görevden uzaklaştırma olduğu kabul edilirse bu hükmün kabul edilebilirliği bulunmamaktadır çünkü tüm kamu görevlileri için genel personel mevzuatı niteliğinde olan sayılı yasada geçici görevden uzaklaştırma hali ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup bu yasada personel için hem mali hem idari bir çok güvence düzenlenmiştir örneğin maddede görevden uzaklaştırılanların aylıklarının üçte ikisinin ödeneceği göreve iadesi halinde kalan kısmın iade edileceği maddede görevden çıkarma sonucu çıkmayan memurun derhal göreve başlatılacağı maddede tedbir gereğinin ortadan kalktığı hallerde göreve başlatmanın zorunlu olduğu maddede disiplin soruşturması halinde tedbirin en fazla ay süreceği ceza kavuşturmasında ise amirin her iki ayda bir durumu gözen geçireceği kuralına yer verilmiştir oysa sayılı yasanın maddesinde suç yargı kararıyla subuta ermeden görevli suçlu sayılmakta açıkta iken hiç bir parasal güvence getirilmemekte tedbirin kaldırılma halleri öngörülmemekte amire istismarı önleyici görevler verilmemekte iade için hiç bir süre öngörülmemekte hatta iade hali hiç düzenlenmeyip idarenin takdirine keyfine bırakılmaktadır bu haliyle de yasa hükmü genel personel yasası hükümleriyle aşırı bir farklılık göstermekte olup devletin ye tabi personeli bir çok yasal güvenceye sahip iken sayılı yasaya tabi personeli her türlü temel haktan mahrum bırakılmaktadır bu sebeple anılan yasanın maddelerde anayasanın ve maddelerine uyarlık bulunmamaktadır sonuç davacının hizmetten çıkarılmasına ilişkin tedbir kararının dayanağı olan sayılı yasanın maddesi genel personel mevzuatı olan sayılı yasada düzenlenen aynı nitelikli müessese ile aşırı farklılık arzedip personel temel güvencelerden mahrum bırakıldığından anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle ve iptali talebiyle anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren beş ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine ay içinde netice gelmezse davanın mevcut mevzuat hükümlerine göre çözümlenmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 1,127 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan kararı şöyledir sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında maliye ve gümrük bakanlığının özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen araçlarını durdurmayanların aynı maddenin son fıkrasında kaçakçılığa teşebbüs etmiş sayılacakları belirtilmiş maddesinde kaçakçılığa teşebbüs suçunun cezası aydan yıla kadar hapis cezası ve bu kadar müddet ticaret sanat ve meslek icrasından mahrumiyet olarak belirlenmiş ayrıca masraf hükümlüden sonradan tahsil edilmek üzere keyfiyetin gazete çıkan yerlerde gazete ile çıkmayan yerlerde mutad vasıtalarla ilan edilmesine hükmolunur denilmiştir sayılı yasanın maddesinde kaçakçılığa teşebbüs nedeni ile hükmolunan hapis cezasının paraya çevrilmesine hükmolunması halinde para cezasının tutarının hesabında hapis cezasının her bir günü için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin aylık tutarının yarısının esas alınacağı öngörülmüştür dosyamızda sanık yaşını bitirmiş olup kaman mal müdürlüğünün tarihli yazısı ile sanayi iş kolunda yaşından büyükler için aylık asgari ücret lira olarak tesbit edildiği anlaşılmıştır sanığa verilecek hürriyeti bağlayıcı ceza asgari ay hapis cezasıdır bu suçun toplumda yarattığı infial aylık asgari hürriyeti bağlayıcı ceza ile belirlenmiştir bu cezanın paraya çevrilmesi durumunda günlük lira esas alınarak toplam lira ağır para cezası ile mahkum edilecektir bu ceza taksite bağlansın bağlanmasın hükmün esası sırasında hükümlü para cezasını veya taksiklerden birini ödemez ise tarih sayılı yasa ile değiştirilen sayılı yasanın maddesinin fıkrası gereğince günlük lira hesabı ile paraya çevrilebilecektir ki bu durumda hükümlünün hapis cezasının tutarı gün olacaktır kanun koyucunun kaçakçılığa teşebbüs suçlarından kamunun göreceği zararı asgari ay ile sınırlandırılmasına rağmen sanık lehine suçlunun kişiliği göz önüne alınarak hürriyeti bağlayıcı cezanın paraya çevrilmesi halinde ve bu cezayıda ödeyememesi durumunda aylık hürriyeti bağlayıcı cezanın gün hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilmesi söz konusu olacaktır üstelik asgari ücret suç tarihine göre değişiklik arz etmektedir dolayısı ile suç tarihindeki yürürlükteki asgari ücret arttıkça cezanında paraya çevrilmesi durumunda hükümlünün para cezasını ödememesi halinde çevrilecek hapis cezası giderek artacaktır tarihli sayılı yasa yürürlüğe girmeden önce sayılı yasanın maddesinin fıkrası şu şekildeydi kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen para cezasını hükümde taksit ön görülmüş ise taksit süreleri aksi halde maddenin fıkrasında yazılı süreler içerisinde ödemeyenlerin iş bu cezaları mahkemece hükümde bir günlük hürriyeti bağlayıcı ceza ne miktar para cezasına karşılık tutulmuş ise aynı miktar üzerinden hürriyeti bağlayıcı cezaya çevrilir hükmü vardı bu hüküm aynı kanun değişikliğinden önceki sayılı yasanın maddesinde gösterilen hüküm ile uygunluk arz etmekte idi ancak sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır çünkü aynı kanunla sayılı yasanın maddesi para cezasının ödenmemesi durumunda günlük lira hesabı ile hapse çevrilmesi hükmünü getirmiştir bu durum dosyamızda sanık aleyhine olmuştur bu durumun anayasamızın maddesinde belirlendiği gibi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebepler ile ayrımesas sayısı karar sayısı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir devlet organları ve idari makamlar bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar maddesindeki kanunların anayasaya aykırı olamayacağı maddedeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerine aykırı olduğu kanaatına varılmakla i̇nceleme yapılarak sayılı vergi usul kanununun maddesine sayılı yasanın maddesiyle eklenen ikinci fıkrasının anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali istenilmektedir | 493 |
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n i̇ti̇raza i̇li̇şki̇n gerekçesi̇ özeti̇ genellikle kanunlar resmî gazetede yayımlanmak yoliyle yürürlüğe girmektedir nitekim anayasanın maddesinde kanunların cumhurbaşkanınca yayınlanacağı yazılıdır sayılı kanunun maddesi ise bu yasanın ilânı konusunda sayılı kanunun maddesinin uygulanmasını öngörmüştür maddeye göre köylerde muhtarlarca ilân yapılır ve yapıldığı tutanakla saptanır böylece değişik bir yürürlük koşulu oluşmakta ve bu durum kişilerin kanun önünde eşitliği ilkesini de bozmaktadır çünkü sayılı kanun bir yerde madde uyarınca ilân edilmişse suçlu daha ağır ilân edilmemişse daha hafif ceza görmektedir bu adalet duygusunu ve adalete olan güveni inciten uygulamalarda imtiyazlı sınıflar yaratan haksız bir durumdur | 96 |
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ türkiye cumhuriyeti anayasasının sosyal ve i̇ktisadi haklar ve ödevler başlığı altındaki üçüncü bölümünde yer alan maddesi devlete toprağın verimli olarak işletilmesini gerçekleştirmek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlamak amaçlariyle gereken tedbirleri almak görevini yüklemiştir bu görevin yerine getirilmesini sağlamak amaciyle tbmm ne sevk olunan kanun tasarısının millet meclisinde vâki müzakere şekil ve usulü anayasanın kesin prensiplerine ve millet meclisi i̇çtüzüğünün açık hükümlerine aykırı bir şekilde yürütülmüş ve bu yürütme de adeta tasarının türk tarımının geliştirilip gelirinin arttırılması sosyal refahın sosyal bünyemize uygun esaslar içinde yaygınlaştırılması gibi temel ilkelerden yoksun bir şekilde kanunlaşması kasten amaç edinilmiş ve hatta bu ilkelerin gerçekleştirilmesi için anayasa ve i̇çtüzüğün meclis üyelerine tanıdığı hakların istimaline meclis çalışmalarını yöneten başkanlık divanının maksatlı tutumu ile engel olunmuştur bu suretle toprak ve tarım reformu yalnız toprak tevzii ve kamulaştırması maksadiyle getirilmiş ve meclislerden geçirilmiş reform vasfından uzak bir kanun hüviyetinden ibaret kalmıştır türk toplumuna hiç bir ekonomik faide getirmeyip aksine türk ekonomisini ve tarımını mutlak surette bir çıkmazın içine itecek olan bu kanun güdümlü bir kooperatifçiliğin ve geniş çapta devletçiliğin nüvelerini getirmiş temellerini atmış bulunmaktadır bu kanun türk çiftçisini hakikaten değil saadete refaha götürmek aksine mevcut durumu daha da kötüleştirecek yeter toprağı olmayan çiftçi sayısını daha da çoğaltacak ve onları daha çok ekmek daha çok et peşinde koşturacaktır şimdi görüşlerimiz açısından genel hatlariyle tarifim yapmaya çalıştığımız toprak ve tarım reformu kanununun iptalini gerektiren sebepleri gerekçeleriyle yüksek mahkemenize arza çalışacağız arz edeceğimiz sebepler tasarının yukarıda arzettiğimiz tarzda kanunlaşmasına amil olan ve bu yönü ile de esasa müessir bulunan anayasa ve i̇çtüzüğe aykırı tutumlar ve kararlardır şöyle ki i̇ptalini istediğimiz kanunun millet meclisinde yapılan müzakereleri esnasında ve birleşimlerin açılışında nisap ve çoğunluk aranmamıştır birleşim vs halbuki anayasanın maddesi her meclisin üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanabileceğini ve bu nisabın salt çoğunluğu ile karar alabileceğini millet meclisi içtüzüğünün maddesi de mürettep olan azânın yarısından bir ziyadesi hazır bulunmadıkça müzakereye başlanamayacağını amir bulunmaktadır yoklamasız ve hatta gerekli çoğunluğun mevcudiyetini dahi belirtmek lüzumu hissedilmeksizin açılan birleşimlerin çoğunda usuli istek üzerine yoklama yapılmış ve çoğunluğun bulunmadığı anlaşılarak birleşimler kapatılmıştır fakat açılış ile kapanış arasında alınan kararlar toplantı ve karar nisaplarına dayanmayan tutum ve kararlar olarak meclis iradesini yansıtmaktan uzak geçersiz ve iptali gerekli işlemler ve kararlar mahiyetindediresas sayısı karar sayısı birleşimde verilen bir önerge ile kanun tasarısının tümü üzerindeki müzakerenin bitimine kadar maddeler hakkında değişiklik önergesi verilebileceği ve bu safhadan sonra verilecek değişiklik önergelerinin dikkate alınmayacağı ve ayrıca önerge verilmeyen maddelerin müzakeresiz oylamaya tabi tutulacağı usulü kabul edilmiştir bu karar anayasaya ve millet meclisi içtüzüğüne aykırı bulunmaktadır filhakika anayasanın geçici maddesi yeni içtüzükler yapılıncaya kadar eski içtüzük hükümlerinin uygulanacağını âmirdir ve millet meclisi içtüzüğünün maddesi birinci ve ikinci müzakerelerin cereyanı esnasında kayıtsız bir ifade ile tadilnamelerin verilebileceğini maddesi ile de ikinci müzakerede encümene iade edilen maddeler hakkında dahi sair mebusların tadil teklifi verebilmeleri esasını getirmiştir bu açık ve kesin hükümlere rağmen milletvekillerinin her safhada değişiklik önergesi verme haklarının kısıtlanması ve değişiklik önergesi verilmemiş olan maddelerin içtüzüğün ve ilgili diğer maddelerine ve cari tatbikata aykırı surette müzakeresiz oylamaya vazedilmesi keza anayasa ve içtüzüğe aykırı iptali gerekli kararlar mahiyetindedir komisyonlar millet meclisine niyabeten çalışan heyetler olmasına rağmen bu kanunun müzakeresi safhasında hizmet gören geçici komisyon millet meclisi genel kurulunun fevkinde ve daha geniş yetkilere sahip bir kurul olarak telâkki edilmiş çalıştırılmıştır filhakika geçici komisyon değişiklik önergesi verilmemiş olan maddeleri de genel kurulun fevkinde bir yetki ile komisyona isteyebilmiş ve üzerinde yeniden müzakere yapabilmiştir komisyondeğişiklik önergeleri verilmiş olması nedeniyle kendisine iade edilen maddeler üzerinde yaptığı müzakere sonunda bazı değişiklik önergelerim dikkate almamış bunlara katılmamış ve hatta bazı ahvalde maddeler üzerinde değişiklik önergelerini aşan değişiklikler icra etmiş ve fakat genel kurulda komisyondan gelen bu maddeler ve ilgili raporu üzerinde isteğe rağmen müzakere açılmamış bazı milletvekillerinin önergelerini bu safhadan sonra geri almış olmaları diğer imza sahiplerinin ve genel kurulun muvafakati aranmaksızın geçerli sayılmış tekabüllere itibar olunmamış komisyonun yaptığı değişiklikler şimdiye kadar örneği görülmemiş bir tatbikat şekli ile komisyonun değişiklik önergesi olarak kabul edilmiş komisyonun yaptığı bu değişikliklerde ve bazı tadil önergelerine katılan komisyonun bu katılma beyanında komisyonun karar nisabı olup olmadığı araştırılmamıştır ve bu suretle değişiklik önergesine tabi tutulmuş maddeler dahi genel kuruldan adeta mal kaçırılırcasına müzakeresiz ve hatta önerge sahibi milletvekillerine söz hakkı dahi verilmeksizin oya sunularak geçiştirilmek istenmiş ve geçirilmiştir birleşim madde vs i̇çtüzüğü ve dolayısiyle anayasayı aşan bu tatbikat ve bu tatbikat ile kabule vasıl olan kanun maddelerinin şüphesiz iptali gerekmektedir millet meclisi içtüzüğünün maddesi munzam maddeler teklifi halinde de tadilnameler hükmünün uygulanacağını âmir bulunmasına rağmen grubumuz mensubu konya milletvekili bahri dağdaş tarafından verilen ve tasarıya ek madde eklenmesini öngören önergesinin maddelerin müzakeresi safhasında ek maddelerin ilgili bulunduğu ana maddelerle birlikte değil nihai safhada müzakereye tabi tutulacağı kararlaştırılmıştır birleşim madde maddelerin müzakeresi hitamında da bu karardan rücu ile ek madde taleplerinin gereksizesas sayısı karar sayısı bir şekilde tekriri müzakere mahiyetinde olduğu kabul ve bu nedenle de müzakereye tabi tutulamıyacağı belirtilmiştir ve fakat bilâhare bu gerekçeye de aykırı bir tutumla adet ek madde isteğinin tamamı bir tek değişiklik önergesi olarak kabul ve toptan oylamaya tabi tutularak reddi cihetine gidilmiştir birleşim bu işlem ve bu işleme dayanan genel kurul kararlan da anayasaya millet meclisi i̇çtüzüğünün ve müteakip maddelerine kanun yapma usul ve tekniğine tamamiyle aykırıdır millet meclisi i̇çtüzüğünün maddesi genel kurulda bakanlar adına söz söylemek için gönderilecek temsilcilerin sıfat ve mezuniyetlerinin yazılı belge ile tevsik edilmesi lüzumunu hüküm altına almıştır hal böyle iken reform niteliği taşıdığı iddia olunan bu tasarının bir çok maddelerinin müzakeresinde bakan adına hazır bulunan zatın sıfat ve mezuniyeti aranmamış genel kurula bu yolda bilgi vermek lüzumu hissedilmemiştir toprak ve tarım reformu kanun tasarısını genel kurul adına incelemek üzere kurulan geçici komisyona konya milletvekili bahri dağdaş tarafından verilen aynı mahiyetteki kanun teklifini de mevcut tasarı ile birlikte incelemesi görevi genel kurul kararı ile verilmiş iken geçici komisyonun belki de bir maksat tahtında bunda zühul ederek gerekli tetkikatı tevhiden yapmamış olması da keza içtüzüğe aykırı bulunmaktadır sonuç ve istek gerek yukarıda arz ettiğimiz ve gerekse sayılı anayasa mahkemesi yargılama usulleri kanununun maddesi gereğince resen muttali olunacak sair sebeplere dayanılarak iki ana temel ilkeden ve reform niteliğinden mahrum bulunan sayılı toprak ve tarım reformu kanununun yeniden müzakere imkânının sağlanması amacıyla iptaline karar verilmesini talep ve dava eyleriz | 1,020 |
esas no karar no davacının gerekçesi danıştay başkanlığının günlü dilekçesinde şöyle denilmektedir olay şubat gününde yürürlüğe giren günlü ve sayılı sayıştay kanununun inci maddesinin sayıştayca verilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamaz diyen son fıkrası hükmü türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aynı kanunun bakanlıklar ve sayıştayın denetimine giren diğer idare ve kurumlarca malî konularda düzenlenecek yönetmeliklerle tüzükler sayıştayın istişarî mütalâası alındıktan sonra yürürlüğe konulabilir diyen inci maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı görülmüş ve bu itibarla mezkûr hükümlerin anayasanın uncu maddesi gereğince iptali için bu dâvanın açılması zarureti hâsıl olmuştur söz konusu hükümlerin danıştayın varlık ve görev alanını ilgilendirmesi gün ve sayılı sayıştay kanununun inci maddesinin son fıkrasında sayıştayca verilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamaz yolunda yer alan ve inci maddesinde de bakanlıklar ve sayıştayın denetimine giren diğer idare ve kurumlarca malî konularda düzenlenecek yönetmeliklerle tüzükler sayıştayın istişarî mütalâası alındıktan sonra yürürlüğe konabilir tarzında sevkedilen hükümlerin anayasanın ve inci maddeleri ile danıştaya verilen görevlerin bir kısmının yerine getirilmemesi sonucunu doğuracak ve tüzüklerin incelenmesi yolunda münhasıran danıştaya anayasanın verdiği inceleme yetkisi ile bağdaşamıyacak mahiyette bulunduğu aşikârdır şöyle ki türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi bakanlar kurulu kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve danıştay incelenmesinden geçirilerek tüzükler çıkarılabilir hükmü ile tüzüklerin hangi usulle çıkarılacağını belirtmiş ve bir tüzüğü çıkarma yetkisini bakanlar kuruluna bu tüzük yürürlüğe konulmadan önce inceleme yetkisini ancak ve münhasıran danıştaya tanımış ve inci maddesi de nci maddesi hükmünü tamamlayarak tüzük tasarılarını incelemek görevini danıştaya vermiş bulunmaktadır halbuki sayılı kanunun inci maddesi bakanlar kurulunca malî konularda düzenlenecek tüzüklerin yürürlüğe konulabilmesi için sayıştayın mütalâasının alınmasını şart koşmuştur diğer taraftan sayıştay kanununun inci maddesinin son fıkrası yine anayasanın inci maddesiyle danıştaya tanınan konuların başka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece idare mahkemesi sıfatiyle bakmakla mükellef olduğu dâvalardan bir kısmının görülmesi imkânını ortadan kaldırmak suretiyle danıştayın kaza hak ve görevini daraltarak anayasanın uncu maddesinde zikredildiği veçhile yetki alanına müdahalede bulunmuştur bu itibarla sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun inci maddesinin aptal dâvası açabilmek için şart kıldığı varlığını ve görev alanını ilgilendirme hususu tahakkuk etmiş bulunmaktadıresas no karar no iii söz konusu hükümlerin anayasaya aykırılığı t anayasasının nci maddesinde sayıştayın genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme denetleme ve hükme bağlama işlerini yapmakla görevli olduğu belirtilmek suretiyle sayıştaya parlâmento adına denetleme ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak suretiyle sübjektif karalar alma ve kanunlarla verilen inceleme ve denetlemelerde bulunma görevlerini vermiş ancak hiçbir şekil ve surette yargı hak ve görevini ifa yetkisini tanımamıştır anayasanın cumhuriyetin temel kuruluşunu gösteren üçüncü kısmının yürütme başlığım taşıyan ikinci bölümünün iktisadî ve malî hükümler başlığı altındaki nci maddesi sayıştayın kuruluşunu ve görevlerini belirtmek suretiyle yürütme organları arasına nevi şahsına münhasır bir müessese olarak sokmuş bulunmaktadır anayasanın kurucu mecliste görüşülmesi sırasında sayıştayın yargı organları arasına alınması hususunda verilen önergenin reddedilmiş bulunması da sayıştaya nihaî hüküm veren bir yargı organı olmak yetkisinin tanınmadığını göstermektedir kaldı ki anayasanın nci maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını inci maddesinin nci fıkrası anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğunu ve inci maddesinin son fıkrası da hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki dâvaya bakmaktan kaçınamayacağını kesin olarak hüküm altına almıştır anayasanın esas kuralları muvacehesinde anayasanın idare bölümünde nevi şahsına münhasır bir müessese olarak yer alan ve parlâmento adına denetimde bulunan türk milleti adına hüküm vermek yetkisini yani kaza hak ve görevini yapmak selâhiyetini haiz olmayan sayıştayı nihaî hüküm vermeğe yetkili bir yargı organı olarak kabule imkân yoktur nitekim sayılı kanunun inci maddesinin müzakeresi sırasında bu maddenin anayasaya aykırı olup olmadığı hususunda millet meclisi genel kurulunda anayasa komisyonu sözcüsü sayıştayın fransadan alındığını fransada sayıştayın alt derece idare mahkemesi telâkki edildiğini ve ilâmlarının danıştayda temyiz yoluyle tetkik edildiğini ancak bizim anayasamızda nci maddenin sayıştayın parlâmento namına denetleme yapmakla görevlendirdiği için sayıştayca verilen kararların teşriî tasarruf mahiyetinde telâkki edilmesi lâzım geldiğini ileri sürmüş ve konuşmasının devamında kazaî karar verme yetkisi bulunmadığını belirtmiştir büyük millet meclisi tutanakları sayfa halbuki c anayasasının maddesi yukarıda da işaret edildiği veçhile sayıştaya üç ayrı görev vermiş bulunmaktadır bunlardan genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek doktrinde de ihtilafsız olarak kabul edildiği veçhile teşriî faaliyet niteliğindedir sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunlarla verilen inceleme denetleme ve hükme bağlama ise parlâmento adına yapılmadığı ve sayıştaya bir anayasa hükmü ile yargı yetkisi de tanınmadığı cihetle teşriî veya kazaî birer tasarruf mahiyetinde telâkki edilmesine hukuken imkân yoktur anayasasında anayasasından farklı olarak kuvvetler birliği prensibi kabul edilmiş olduğu cihetle sayıştaya hem teşriî hem idarî ve hem de kazaî tasarruflarda bulunmak yetkisinin sayılı kanunla tanınması anayasaya bir aykırılık taşımamıştır sayılı kanunla sayıştaya dört noktada toplanabilecek görevler verilmiştir sayıştay esas itibariyle bir icra uzvu olmadığı büyük millet meclisi namına ve ona bağlı olarak bir murakabe icra eylediği için fonksiyonu ve tasarrufları da icraî mahiyette olmamak icab ederse de kuvvetler birliği prensibine dayanılarak büyük millet meclisine raporlar vermek ve onun namına denetlemeler yapmak gibi teşriî ve istişarî tasarrufta bulunması muhasipler ve ikinci derecede amiri italarınesas no karar no zat ve zaman hesapları dolayısıyle mesuliyet ve ademi mesuliyetleri hakkında kazaî kararlar vermesi sarf evrakının vizesi veya zat maaş tahsis evrakının kayıt ve tescili dolayısıyle idarî kararlar ittihaz etmesi mümkün olabilmiştir tarihli anayasamız tarihli eski anayasamızdan farklı olarak kuvvetler ayrılığı prensibini kabul etmiş ve yasama yürütme ve yargı diye anılan üç kuvvetten yasama yetkisinin türkiye büyük millet mecisinde olduğunu inci maddesinde yürütme görevinin kanunlar çerçevesinde cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından yerine getirileceğini ncı maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını nci maddesinde belirtmiştir ancak yasama yürütme ve yargı kuvvetleri yekdiğerinden ayrı bağımsız organlara verilmekle beraber kuvvetler ayrılığı prensibi yumuşak bir tarzda kuvvetler muvazenesi şeklinde ayarlanmıştır yürütme görevine ait hükümler nci bölümde cumhurbaşkanı bakanlar kurulu i̇dare iktisadî ve malî hükümler başlıkları altında düzenlenmiştir konumuzu ilgilendiren sayıştay ise i̇ktisadî ve malî hükümler başlığı altında nci maddede nevi şahsına münhasır bir müessese olarak yer almış bulunmaktadır bu tasniften anlaşılacağı üzere idarenin esaslarını belirten üncü maddeler merkezi idareyi mahallî idareleri ve özerk kuruluşları içine aldığı kadar nevi şahsına münhasır müesseseleri de kapsamına alan hükümler getirmektedir binaenaleyh nci maddenin idare kuruluş ve görevleri ile bir bütündür ve kanunla düzenlenir diyen nci fıkrası hükmü yalnız merkezî idareye veya merkezî idare ile mahallî idarelere değil anayasanın tesisini öngördüğü bütün idarî kuruluşlar ile kanun koyucu tarafından kurulacak sair idarî kuruluşlara ve özerk ve nevi şahsına münhasır kuruluşlara da şâmildir ancak anayasanın öngördüğü bu kuruluşlar kanun koyucu tarafından anayasanın kuruluşlarla ilgili maddelerindeki esaslara göre kurulabilirler ve bu esaslar içinde görev alabilirler anayasanın bunlar arasında nitelik ve bünye bakımından tanıdığı farklar idarenin bütünlüğünü prensibini bozmaz şu halde anayasanın maddesi teşriî tasarrufların hazırlığı mahiyetinde olan tasarrufları haricindeki sayıştayın diğer tasarrufları hakkında da uygulanmak lâzım gelir halbuki sayılı kanunun nci maddesinin inci fıkrası sorumlularca gelir gider mal ve kıymetlerde mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirilmediği alınmadığı harcanmadığı verilmediği saklanmadığı veya idare edilmediği sayıştayca kesin hükme bağlananları sorumlular keyfiyetin idarece kendilerine bildirilmesinden başlayarak üç ay içinde hazineye ödemekle sorumludurlar ve son fıkrası sayıştayca yerilen ilâmlar aleyhine danıştaya başvurulamaz hükmü ile anayasa komisyonu sözcüsünün yukarıda zikredilen beyanına aykırı olarak şahısların sübjektif haklarım ihlâl eden kararlar alabileceği ve anayasanın ve ıncı maddelerine aykırı olarak bu kararlarım yargı denetimine tabi tutmadığı görülmektedir anayasanın üncü maddesinde idarenin hiçbir eylem ve işleminin hiçbir halde yargı mercilerinin denetimi dışında bırakılamıyacağı hükmü de yer almış bulunmaktadır sayıştayca tesds edilmiş olan işlemlerin muhasipler ve diğer ilgililer hakkında zimmete veya sorumluluğa hükmederi ilâmlar şeklinde dahi olsa subjektif hakların ihlâli mahiyetinde bulunan bu tasarruflara yargı denetiminin dışında kalacağını kabul etmek yukarıda açıklanan esaslar muvacehesinde mümkün görülmediği gibi bu husus hiç kimse tabiî hâkiminden başka bir mercii önüne çıkarılamaz ve herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya dâvâlı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir hiç bir mahkeme görev ve yetkisi içindeki dâvaya bakmaktan kaçınamaz diyen anayasanın ve nci maddelerine de açıkça aykırı düşmektedir i̇dare hukukunda ve özel hukukta kesin hüküm tabiri birbirinden farklı manalar taşımaktadır özel hukukta kesin hüküm üst mercie müracaatı önleyen bir hukukî müessese olduğu halde idare hukukunda idarî yargı mercileri dışındaki müesseselerce alındığı takdirde idareyi sağlayan ve fakat şahısların sübjektif haklarına tesir etmeyen bir karar mahiyetindediresas no karar no anayasanın maddesindeki kesin hüküm tabiri de idare hukuku alanına giren ve yalnızca idareyi bağlayan kaza mercilerine müracaatı asla önlenmeyen bir hukuk istılahıdır esasen sayılı kanuna göre danıştay ancak kesin kararların iptali için acılan dâvaları tetkik edebilir sayıştay kanununun maddesi bu bakımdan da anayasanın ve maddelerine aykırıdır zira anayasa sayıştayı kaza hak ve görevi ile yetkili kılmak isteseydi zaman maddesinde bunu açıkça zikredeceği gibi sayıştay kanununun anayasanın maddelerinde titizlikle üzerinde durduğu mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre düzenleneceğini belirtirdi bir an için sayıştayın yargı yetkisini haiz bir merci olduğu kabul edilse ve sayılı kanunun maddesindeki sayıştay daireleri bir hesap mahkemesidir hükmünün anayasaya aykırı olmadığı düşünülse dahi anayasanın danıştayı yüksek mahkemeler meyanına alan maddesinin danıştayı kanunların başka idarî yargı mercilerine bırakmadığı konularda ilk derece ve genel olarak üst derece idare mahkemesi olarak tarif etmiş olması karşısında sayıştayca verilen kararların danıştayda temyizen incelenmesi gerekmektedir aksi takdirde anayasanın bu açık hüküm ve tarifi hilâfına idarî dâvalarda sayıştayın da bir üst derece mahkemesi olarak kabulü gerekir ki bu durumda anayasanın kabul etmediği yeni bir yüksek mahkeme kurulmuş olacağı gibi anayasa ile kabul edilen adlî idarî ve askerî kazanın dışında yeni bir yargı daha ortaya çıkmış bulunacaktır anayasanın tâyin etmiş olduğu bu üçlü yargı sisteminden ayrı bir yargı yolunun bu hususun kurucu meclisçe reddedilmesine ve halk oyuna sunulmamasına binaen kanonla ihdasına da hukuken imkân bulunmamaktadır nitekim sayılı danıştay kanunu millet meclisinde görüşülürken madde hakkında anayasa komisyonunca tanzim olunan tarihli ve sayı sayılı raporda sayıştay genel ve katma bütçeli dairelerin gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetleyen yüksek bir müessesedir sayıştayın bu denetleme neticesinde düzenlediği raporlar türkiye büyük millet meclisinden geçerek kesinlesin objektif bir tasarruf olan bu gibi muameleler yasama meclisi murakabesine tabi olup hiç bir yargı murakabesine tabi değildir ancak sayıştayın fertlerin sübjektif hak ve menfaatlerini ilgilendiren ve anayasanın maddesinde sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak hükmü ile belirtilen bir kısmı tasarrufları vardır ki sayıştay bu neva muameleleri yaparken bir görüşe göre anayasadaki yüksek mahkemelerden olmamakla beraber nevi şahsına münhasır bir yargı merciidir kî anayasa komisyonumuz da bîr mütalâasında bu görüşü benimsemiştir diğer bir görüşe göre de bu tasarruflar idarî tasarruflardır i̇ster birinci görüş ister ikinci görüş kabul edilsin hâdisemizde bu tasarrufları danıştay murakabesine tabi olmaları bakımından netice değişmemektedir filhakika birinci görüş kabul edildiği takdirde danıştay idarî kazanın başında bulunan bir merci olması sıfatıyle bu tasarrufları temyizen inceler idarî tasarruf oldukları kabul edildiği takdirde de ilk mahkeme olarak murakabesini yapar yeni anayasamız eski anayasamızdan daha ileri bir hukuk devleti sistemi kabul etmiştir yasama tasarruflarını murakabe etmek üzere anayasa mahkemesi tesis etmiş üncü maddesi ile de idarenin bütün eylem ve işlemlerini yargı mercilerinin denetimine bağlamıştır bu geniş kaza murakebesi sistemi içinde ve anayasanın inci maddesi karşısında sübjektif hak ve menfaatleri ihlâl edilenlerin kaza mercilerinin murakebelerinden faydalanamıyacaklarını ileri sürmek anayasamızın kabul ettiği sistemle bağdaşamaz buesas no karar no itibarla sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak hükmünü sayıştayın bu gibi kararlarını danıştay murakabesi dışında bırakmadığı mütalâasına çoğunlukla varılmıştır denilmek suretiyle yukarıdaki esaslar teyit edilmiştir sayıştayın bir idarî yargı mercii olmaması şahısları sübjektif haklarını ihlâl eden kararlar alması ve tasarruflarının mühim kısmım bu mahiyetteki tasarruflar teşkil etmesi dolayısiyle yukarıda izah edilen sebeplerle sayılı kanunun maddesinin son fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırıdır l tc anayasasının nci maddesi çıkarılacak tüzüklerin kanunlara aykırı olmamak ve danıştayın incelemesinden geçmek suretiyle bakanlar kurulunca tanzim ve kanunlar gibi yayınlanacağı usulünü vazetmiştir maddesinde de bakanlar kurulunca gönderilen tüzük tasarılarını tetkik etmek yetkisini yalnızca danıştaya tanımış bulunmaktadır bu hükümlere göre tüzük tasarılarının hazırlanması yürütme kuvvetinin başı olan bakanlar kurulunca yapılacak ve bu kurulca son şekli verilen tasan incelenmek üzere danıştaya gönderilecektir sayılı danıştay kanununun ve maddeleri gereğince danıştay birinci dairesi tarafından incelendikten sonra son şekli danıştay genel kurulunca verilerek yürürlüğe konulmak üzere bakanlar kuruluna iade edilecektir görülüyor ki anayasa bir tüzüğün yürürlüğe konulabilmesi için takip edilecek usulü ve hazırlama inceleme ve yürürlüğe koyma işlemlerini yapacak olan organları tâyin ve tasrih etmiştir bu usule göre bakanlar kurulu tüzük tasarısının hazırlanması ve danıştay incelemesine kadar olan safhada tamamen serbest bırakılmış ancak danıştayın incelemesi sunulduktan sonra tüzük tasarısını geri olmak tasarrufu hariç başka bir tasarrufta bulunmak yetkisi bulunmamaktadır anayasası tüzüklerin kanuna mugayereti ii̇ddia edildikte bunun hal mercii türkiye büyük millet meclisi olduğunu zikretmek suretiyle tüzüklere bir nevi teşrii tasarruf mahiyetini verdiği halde yeni anayasamız tanzimi tasarrufları tamamen yürütme organının yetkisi dahilinde bırakmış ancak tüzük taşanlarının danıştayca incelenmesini şart koşmuştur bu sistem ve hükümler anayasanın dayandığı kuvvetler ayrılığı prensibine ve anayasa organlarının anayasa içindeki yerleri ile anayasayla verilmiş olan görevlerine uygun düşmektedir danıştay anayasasının maddesine göre bir yüksek idare mahkemesi olduğu gibi aynı zamanda bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek tüzük tasarılarını imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemekle görevli bir organdır i̇darî kaza rejimini kabul eden kara avrupası memleketlerinde danıştaylar aynı görevlerle teçhiz kılınmış ve yürütme organının anayasalarındaki farklılıklar hariç olmak üzere düzenleyici tasarruflardan olan tüzük tanzim ve yayınlama yetkisi danıştayların incelenmesine tabi tutulmak suretiyle takyit edilmiştir bu takyidatın şümulü doktrinde de münakaşa edilmiş nazarı olarak bakanlar kurulunun danıştayın incelemesine tabi tutulan bir tüzüğün ya aynen veya bakanlar kurulundan ilk sevkedildiği şekilde yayınlanabileceği ancak bakanlar kurulunun bu iki metin dışında üçüncü bir metni yayınlayamıyacağı kabul edilmiştir i̇dare hukuku profesörü turan güneş yılında çıkarmış bulunduğu türk pozitif hukukunda yürütme organının düzenleyici i̇şlemleri adlı eserinin inci sayfalarında bu hususu izah ederek yeni anayasanın tüzüklerle ilgili maddesinin komisyonca hazırlanan tasarısında danıştayın mütalâasının alınacağı belirtilmiştir fakat rıza göksunun izahatından sonra komisyon mütalâa almayı incelemeden geçirilmek üzere değiştirmiştir anayasanın maddesinde danıştayın kanun tasarıları üzerinde düşüncesini bildireceği yazıldığı halde tüzükler için inceleme deyimi kullanılmıştır bu kanun hakkında bakanlar kurulununesas no karar no danıştaydan bu kanunun gerekliliği ve gereksizliği gibi siyasi bir konuyu sorması düşünülemiyeceğinden elbet kanun taşanları maddeleştirilmiş olarak danıştaya havale olunacaktır halde tüzüklerin incelenmesi deyiminin kullanılmış olması acaba işlemi istişarî olmaktan çıkarmıyor mu danıştay kanun taşanlarını da madde madde inceleyecektir fakat bu incelemenin sonucu aynı değildir kanun tasarıları için bakanlar kurulu danıştayca yapılan değiştirmeleri nazara almağa mecbur değildir i̇sterse kendi eski metnini de danıştayın metnini de bir tarafa bırakarak yeni bir madde hazırlayabilir oysa tüzüklerde durum böyle değildir bakanlar kurulu ya kendi tasarısındaki metni ya da danıştayın değiştirisini kabul zorundadır ancak uygun düşünce kuralı kabul edilecek olursa takdirde danıştayın incelemesinden geçirme bir şekil şartı olmaktan çıkarak bir yetki ortaklığı haline gelir tüzüğün bakanlar kurulu ile danıştayın ortaklaşa yaptıkları bir işlem olarak tanımlamak gerekeceğini belirtmiştir anayasanın maddesi bu görüşü teyit ettiği gibi prof ragıp sarıca tüzüklerin danıştaydan geçmesi bu işlemin mevcudiyetiyle ilgili bir meseledir danıştaydan geçmeyen bir tüzük yoklukla malûldür demektedir halbuki sayılı sayıştay kanununun maddesi bakanlıklar ve sayıştayın denetimine giren diğer idare ve kurumlarca malî konularda düzenlenecek yönetmeliklerle tüzükler sayıştayın istişarî mütalâası alındıktan sonra yürürlüğe konulabilir hükmü ile yukarıdaki esaslara aykırı olarak danıştayın incelenmesinden geçen bir tüzüğün yayınlanabilmesi için sayıştayın mütalâasının alınmasını şart koşmak suretiyle hem yürütme organının ve hem de danıştayın yetkilerini tahdit etmiş danıştayın incelenmesinden geçmeyen bir tüzük veya bir hükmünün yayınlanması mümkün olmadığına göre fiilen tüzüklerin yayınlanmasını önleyici bir hükmü ihtiva etmektedir böyle bir hükmün anayasanın yapısı ve maddesi karşısında sayıştay kanununda yer almasına da hukuken imkân bulunmamaktadır zira sayıştay mezkûr madde hükmüne göre anayasanın yürütme bölümü kısmında yer almakta beraber parlamento namına devlet mallarını denetleyen ayrıca sorumluların hesaplarını inceleyen ve sarf evrakını vize eden bu görevleri ifa için kanunla verilecek yetkileri haiz olabilen nevi şahsına münhasır bir müessesedir gerek ve gerekse anayasalarına göre sayıştay mahiyeti itibariyle icraî ve idarî bir uzuv olmadığı gibi bir istişare uzvu da değildir ancak tasarrufları mahiyetlerine göre nitelendirilmektedir nitekim sayılı kanunun yürtmeyi gösteren maddesi bu kanun hükümlerini cumhuriyet senatosu ve millet meclisinin yürüteceğini zikretmiştir kuvvetler ayrılığı prensibini kabul etmiş olan bir anayasanın parlamentoya bağlı bir organından yürütme organının düzenleyici tasarrufları için anayasada sarih bir hüküm olmadıkça bu tasarruflarım yürürlüğe koymadan önce mecburi olarak bir mütalâa alınmasını ve binnetice yürütme organının bu mütalâayı almadan mezkûr tasarrufu yapamıyacağını kabul edeceğinin düşünülmesine hukuken imkân görülmemektedir çünkü bu durum anayasa içinde yer alan anayasa organlarının ve görevlerinin birbirine karışması neticesini tevlit eder anayasanın maddesi danıştayın kuruluş ve görevini tâyin ederken çözümlemek düşünce bildirmek ve incelemek tabirlerini birbirinden farklı olarak karar vermek istişarî mütalâada bulunmak ve tetkik etmek manalarında kullanmış bulunmaktadır bu tabirler ise türk anayasa ve îdare hukukunda yerleşmiş hukukî anlamları belirmiş terimler olup karar verme ihtilâf çözme ve halletme düşünce bildirmek bir mesele hakkındaki danıştayın görüşünün bildirilmesi incelemek ise önüne gelen meselenin yani adı geçen maddede zikredildiği gibi tüzük tasarılarının ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinin incelenerek nihaî şeklin verilmesi manasını tazammun etmektedir bir tüzük tasarısınınesas no karar no incelenme suretiyle nihaî danıştayda verildikten sonra yürürlüğe konulabilmesi için bu tasarının sayıştayın mütalâasına sunulmasının anayasaya aykırılığı aşikârdır yukarıda açıklanan sebeplerle sayıştay kanununun maddesi de anayasanın ve maddelerine aykırıdır iv sonuç yukarıda belirtilen gerekçeler karşısında sayıştay kanununun maddesinin son fıkrası ile maddesinin anayasaya aykırı nitelikte olmaları dolayısiyle iptaline karar verilmesini ve lüzumu halinde açıklamalarımızın dinlenilmesini saygı ile arz ve talep ederim | 2,816 |
esas sayı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇zmir sulh hukuk mahkemesinin aykırılık savını dayandırdığı anayasanın maddesini açıkça belirtip maddesine içerik olarak değindiği başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir davacı halk türküleri sanatçısı olup kocasının izniyle turistik yerlerde çalışmaktadır koca bunu istismar ettiği için davacı boşanma davası açınca koca davacının çalışmasına izin vermemiştir bu nedenle davacı mahkememize müracaat edip çalışmak için hakimliğimizin iznini istemiş ve bu arada bununla ilgili medeni kanunun maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu iddiasını ileri sürmüş bu iddia mahkememizce ciddi görülmüştür anayasanın maddesi herkes dil din cinsiyet ayrımı gözetmeksizin kanun önünde eşittir demektedir olayımızda da görüleceği üzere davacı kadın olduğu için eşitlik ilkesi onun aleyhine bozulmuş kocaya erkek olduğu için üstünlük tanınmış kadının çalışması medeni kanunun maddesi gereğince kocanın iznine bağlanmıştır bu durum anayasanın yukarıda belirtilen maddesindeki eşitlik ilkesine uymamaktadır eğer herkes cinsiyet farkı gözetilmeksizin kanun önünde eşitse koca herhangi birinden izin almadan çalışabildiği halde bu hak kadına niçin tanınmamaktadır yüzyıla girdiğimiz herşeyin dev adımlarla ilerlediği şu dünyamızda kadınların çalışmasına daha fazla gerek duyulduğu kuşkusuzdur çalışma hayatında kadınlar daha fazla emek sarfetmekte her alanda ön plânda yer almaktadır modern çalışma hayatında erkeğin ekonomiye katkısı neyse kadının da aynıdır bazı alanlarda daha fazladır bile böyle bir çalışma hayatının hüküm sürdüğü devrimizde kadının sırf cinsiyetinden dolayı çalışma özgürlüğünün kısıtlanması medeni kanunun maddesi gereğince çalışması kocanın iznine bağlanmasının eşitlik ilkesine ne kadar aykırı olduğu meydandadır bu maddenin medeni kanunun hükümleri içinde kalması bugünkü modern hayatımızda bir talihsizliktir bu nedenle bu maddenin anayasaya aykırı olduğu görüşündeyiz neti̇ce yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı mk nün uncu maddesinin anayasanın ve nci maddesine aykırı olduğu iddiası ciddi görüldüğünden konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinden karar gelinceye kadar davanın bekletilmesine dair tarihinde davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda alenen okunup usulen tefhim kılındı | 288 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki görüşünü açıklayan kararı şöyledir sanığa uygulanması ihtimali olan vuknun maddesinin anayasanın başlangıç kısmı paragrafı ile ve maddelerine aykırı olduğu aşağıdaki gerekçelerle anlaşılmaktadır sayılı yasa ile değişik sayılı yasanın maddesi gereğince kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların suç tarihi dikkate alındığında herbir gün karşılığı olarak kabahatlerde cürümlerde ise lira hesabıyla paraya çevrilmesi esası ve bu hükmün bütün kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalara uygulanabileceği kuralı getirilmiştir ancak sayılı vuknun maddesinde belirlenen vergi kaçakçılığına teşebbüs suçu için öngörülen cezai yaptırımı düzenleyen yine maddesindeki hapis cezasının alt sınırı ay olmasına rağmen bu hapis cezasının paraya çevrilmesinde sayılı yasanın maddesi ile eklenen fıkra gereğince her bir gün için sanayi sektörü için belirlenen yürürlükteki asgari ücretin aylık tutarının yarısının esas alınacağı hükmü getirilmiştir görüleceği üzere vuknun maddesinde belirtilen aylık hapis cezası kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezadır vergi kaçakçılığına teşebbüs suçu için sanığa alt sınır gözetilerek ay hapis cezası verilmiş olsa ve bu cezanın kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza olması sebebiyle paraya çevrilmesi halinde normal prosedür olan vuknun maddesi hükmü uygulandığından yılı için yılı ilk dönemde asgari ücret aylık tl olduğundan gün tl tl ağır para cezasına hükmedilmesi gerekeceği oysa aylık hapis cezasının paraya çevrilmesinde sayılı yasanın maddesi gereği uygulandığında gün tl tl ağır para cezasına hükmedilmesi gerekecektir vuknun maddesi uygulaması ile sayılı yasanın maddesi uygulaması arasındaki fark pek fahiş olarak tl olmaktadır yasaların toplumda herkese eşit ve aynı şekilde uygulanacağı hukukun tartışılmaz temel prensiplerindendir oysa olayımızda vuknun maddesi uygulanması halinde ticaretle uğraşan veya uğraşmayan kişi ayrımı yapılmış olmaktadır bir yerde tacir olan sanıklara daha ağır ceza verilmesi yoluna gidilmektedir bu durum ise anayasasının başlangıç kısmının sekizinci paragrafında yer alan temel hak ve hürriyetlerden her türk vatandaşının eşitlik ve sosyal adalet ilkeleri gereğince faydalanma hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu prensibi yine anayasasının maddesinde sözü edilen türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu ibaresi ve yine anayasasının maddesinde sözü edilen kanun önünde eşitlik ilkesi gereği herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefiesas sayısı karar sayısı inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olacağı şeklindeki anayasal kurallara vuknun maddesinin aykırı olduğu sonucuna varılmıştır denilerek maddenin iptaline karar verilmesi istenilmiştir | 357 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran ankara birinci i̇cra ceza hâkimliği sayılı i̇cra ve i̇flâs kanununa günlü sayılı kanunla eklenen ve bu kanun uyarınca hükmolunan cezaların tecil edilemeyeceğini hürriyeti bağlayıcı cezaların sayılı cezaların i̇nfazı hakkında kanunun maddesinde yazılı para cezasına ve tedbirlere çevrilemeyeceğini failleri hakkında türk ceza kanununun maddesi hükmünün uygulanmayacağını içeren maddesinin anayasaya aykırı olduğuna ilişkin başvurusunu özetle aşağıdaki hususlara dayandırmaktadır sayılı kanunla değiştirilen hükümlerin yürürlüğüne ilişkin aynı kanunun geçici maddesinin bendi uyarınca suçun oluşma tarihine göre i̇cra ve i̇flâs kanununun ek maddesinin suçun sabit olması halinde uygulanması gerekmektedir oysa gerek türk ceza kanununda gerekse özel ceza kanunlarında belirlenen ve sayılı yasanın öngördüğü cezaların ertelenmesini ve hapis cezası yerine başka tür tedbirlerin uygulanmasını ya da paraya çevrilmesini içeren hükümler mevcuttur nitekim ırz ve namusa sataşmayı kapsayân suçlar ile vücut bütünlüğüne ya da mala karşı yönetilen suçlarda bile cezaların ertelenmesi veya para cezasına çevrilmesi veya sayılı yasada öngörülen diğer tedbirlerden birine hükmedilmesi mümkün bulunmaktadır i̇cra ve i̇flâs kanununda belirlenen suçlar ise biçimseldir ve yukarıda sözü edilen suçlar derecesinde vahim de değildir bu durumda i̇cra ve i̇flâs kanununa eklenmiş bulunan maddesi alacaklı zümreye veyâ sınıfa imtiyaz tanıdığı ceza adaleti yönünden de sanık durumunda bulunan bazı kimselerin cezalarının ertelenememesi paraya çevrilememesi veya sayılı yasadaki diğer hükümlerden yararlandırılmaması nedeni ile vatandaşlar arasında farklı ceza uygulamasına yol açtığı için anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ve maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması hükümleri karşısında anayasaya aykırıdır ve iptali gerekir | 242 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacılar tarafından davalı kemalpaşa organize sanayi bölgesi aleyhine mahkememizin esas sayılı dosyası ile davalı tarafından kemalpaşa i̇cra müdürlüğünün esas sayılı takip dosyası ile aleyhlerine yönetim aidatı ve gecikme cezalarına ilişkin tarih ve sayılı müteşebbis heyeti kararına istinaden tl asıl alacak ile tl gecikme cezası olmak üzere toplam tl alacağın faiz ve masrafları ile birlikte tahsili talebine ilişkin i̇lamlı takibin iptali talebi ile açılan tarihli davada sayılı organize sanayi bölgeleri kanununun maddesinin ikinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iddiasında bulundukları anlaşılmıştır sayılı organize sanayi bölgeleri kanunun yönetim aidatları başlıklı maddesinin ikinci fıkrası ile müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararları ilam hükmünde olup ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler hükmü öngörülmüştür anayasanın maddesi yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır hükmünü amir olup ayrıca yine anayasanın maddesi de bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz hükmünü amirdir yapılan yasal düzenleme ile sayılı organize sanayi bölgeleri kanununun maddesinin fıkrasında müteşebbis heyetin yönetim aidatı ile ilgili kararlarının ilam hükmünde olduğu öngörülerek ilamların icrasına ilişkin yolla takip edilirler hükmüne yer verilmiş olduğundan bu hükümle yargı yetkisi mahkeme sıfatı olmayan bir heyete devredilmiş olup bu hususun anayasanın ve maddelerine açıkça aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır zira sayılı kanunun maddesinde yer alan müteşebbis heyetin kararlarına ilam niteliği verilmekle yargı yetkisi bağımsız mahkeme olmayan bir heyete devredilmekte bu da kanuni hakim güvencesi ilkesini düzenleyen anayasanın maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir kaldı ki i̇i̇knun maddesi ile de ilam mahiyetini haiz belgeler sınırlı olarak sayılmış olup özel kanunlarla yapılacak düzenlemeler saklı tutulmamıştır bu şekilde özel kanunlarla yapılan yasal düzenlemeler ile heyetlerin kararlarına ilam hükmü verilmesi hukukun temel ilkelerine ve anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir bu düzenleme ile yargı yetkisi bağımsız mahkemeden alınıp bir heyete verilmekte ve kararları ilam hükmünde olmaktadır ki bunun sakıncaları da fazladır zira heyetin bağımsız mahkeme gibi tarafsız ve objektif şekilde karar alması mümkün görülmemekte ve bu yargı yetkisinin sayılı kanunu ile müteşebbis heyete devri yargı yetkisine sahip olağanüstü bir merciinin oluşturulmasına sebep olmaktadır ki bu durum yukarıda da izah edildiği gibi anayasanın genel esaslar bölümünde düzenlenen maddesine ve temel haklar ve ödevler bölümünde düzenlenen maddesine de aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır açıklanan sebeplerle davacıların anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce de ciddi bulunmakla ve resende sayılı organize sanayi bölgeleri kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla yüksek mahkemenizce gerekli incelemenin yapılarak sayılı kanunun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur | 421 |
esas sayısı karar sayısı davacı şirket tarafından defter ve belgeler ile aylık ücret bordrolarının kanuna uygun düzenlenmediğinden bahisle sayılı kanunun e ve maddelerine istinaden şirket adına kesilen toplam tl idari para cezasının iptali istemiyle sosyal güvenlik kurumu başkanlığına karşı açılan işbu davada uygulanacak olan ve kanun yolunun belirlenmesine dayanak teşkil eden sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan ibaresinin anayasaya uygun olup olmadığı yönünden gerekli inceleme yapılarak işin gereği düşünüldü sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun geçici maddesi idari yargıda mahkemeler tarafından verilen kararlara karşı yürürlükten kaldırılan itiraz kanun yolu doğrudan temyiz yolu ile yürürlükte bulunan istinaf kanun yolu ve istinaf incelemesi üzerine verilen kararlara karşı başvurulan temyiz kanun yollarının zaman bakımından hangisinin uygulanacağına ilişkin hükümler içerdiği kanun hükmünün bu davada uygulanacak olması ve bu davada kanun yolunun belirlenmesine dayanak teşkil etmesi nedeniyle sayılı i̇dari yargılama usûlü kanunun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan ibaresinin bakılan davada uygulanacak kural olduğunda duraksama bulunmamaktadır sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun başvuru konusu kuralının anayasaya aykırılığı sorunu anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesinin unsurlarından biri ‘belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin kişilerin idarenin hem de mahkemeler yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde mahkeme kararlarına karşı hangi kanun yoluna gidebileceğini bilmelidir yine belirlilik ilkesi gereğince mahkemeler de verdiği nihai kararına karşı hangi kanun yoluna başvurulması gerektiğini ya da verilen kararın kesin olup olmadığını öngörebilmeli ve bu hususu karara yazabilmelidir ancak bu durumda kişiler hak arama hürriyetinden en iyi şekilde yararlanır hukuk güvenliği normların öngörülebilir ve açık olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar bu bağlamda tarihinde resmî gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren sayılı kanunla hem sayılı bölge i̇dare mahkemeleri i̇dare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin kuruluşu ve görevleri hakkında kanunda hem de i̇yuknda değişiklikler yapılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunla yapılan değişikliklerde bölge idare mahkemelerine istinaf başvurularını inceleyip karara bağlama görevi verilmiş adalet bakanlığı tarafından kanunda öngörülen yeni teşkilat yapısına uygun bölge idare mahkemeleri kurulacağı bölge idare mahkemelerinin kuruluşları yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarihin resmî gazetede ilân edileceği mevcut bölge idare mahkemelerinin ise yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin göreve başlayacağı tarihe kadar faaliyetine devam edeceği hükme bağlanmış ve bu hükümlerin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği öngörülmüştür tarihinde resmî gazetede yayımlanan ve bu tarihte yürürlüğe giren sayılı kanuna göre mevcut bölge idare mahkemeleri yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin göreve başlayacağı tarihe kadar faaliyetine devam edecektir sayılı kanunun maddesinde yer alan itiraz kanun yolu yürürlükten kaldırılmıştır aynı kanunla istinaf kanun yoluna ilişkin hükümler getirilmiş ve mevcut bölge idare mahkemelerinin görevinin istinaf başvurularını incelemek olduğu öngörülmüştür yine sayılı kanunla i̇yuknda yapılan değişikliklerle itiraz kanun yolu kaldırılmış ivedi yargılama hariç olmak üzere ilk derece vergi ve idare mahkemeleri tarafından verilen kararlara karşı istinaf kanun yolu öngörülmüştür temyiz ise bölge idare mahkemelerinin vermiş olduğu ve kanunda sayılan bazı kararlara karşı gidilebilen bir kanun yolu olarak hukuk düzeninde yerini almıştır sayılı kanun yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiğinden istinaf kanun yoluna ilişkin hükümler de yürürlüğe girmiş ve i̇yukna işlenmiştir bu değişiklikle ivedi yargılama dışında konusu tlyi aşan tüm mahkeme kararlarının istinaf kanun yoluna tâbi olduğu öngörülmüştür kanunların yürürlüğe girmesi ile kanunların uygulanmaya konulması birbirlerinden farklı kavramlardır kural olarak yasa yürürlüğe girmekle uygulanmaya da başlar fakat bu ana kuralın istisnaları da hukukumuzda mevcuttur meselâ sayılı sıkıyönetim kanunu ya da sayılı olağanüstü hal kanunu gibi bazı kanunlar yürürlükte bulunmalarına rağmen her zaman uygulanmazlar bu kanunlar sıkıyönetim ve olağanüstü halin ilan edilmesiyle birlikte uygulamaya konulur ve sıkıyönetim ve olağanüstü halin kalkmasıyla birlikte uygulamadan kalkarlar ancak yine de yürürlükte kalırlar benzer durum millî korunma kanunu hakkında da geçerli olup bu kanun hükümleri bakanlar kurulu tarafından uygulamaya konulur veya uygulamadan kaldırılır günday metin i̇dare hukuku baskı xxxi̇v sayfa i̇maj yayım evi son zamanlarda yapılan bazı kanun hükümleri resmî gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmesine rağmen belli bölümlerinin uygulanması geçici hükümlerle ertelenebilmekte ötelenebilmektedir örneğin ceza muhakemeleri kanunu ve hukuk muhakemeleri kanununda yer alan kanun yoluna ilişkin hükümler bu kanunlarla birlikte yürürlüğe girmesine rağmen uygulaması hukuken mümkün olamamıştır çünkü bölge adliye mahkemelerine atama yapılıp faaliyete geçirilmemiş olduğundan mecburiyetten dolayı getirilen bu yeni hukukî kurumlar uygulama alanı bulamamıştır geçici maddelerle yürürlükten kaldırılan kanun yollarının uygulanmasına devam edilmektedir sayılı kanunda düzenlenerek tarihinde yürürlüğe giren yeni kanun yollarına ilişkin hükümlerin zaman bakımından uygulanmasına ilişkin olarak da i̇yukna eklenen geçici maddesinin fıkrasında i̇vedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu kanunla idarî yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun bu kanunla değişik üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır hükmüne yer verilmiştir i̇yuknun geçici maddesine ilişkin sayılı kanun tasarısının gerekçesinde geçici maddeyle idare ve vergi mahkemelerinin verdikleri nihai kararlar hakkında uygulanacak kanun yolu hükümlerinin belirlenmesinde sayılı kanunun bu kanunla değişik maddesine göre yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin resmi gazetede yayımlanacak göreve başlama tarihi esas alınmaktadır buna göre idare ve vergi mahkemelerinin kararları resmî gazetede ilân tarihinden önce verilmiş ise bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce uygulanan kanun yoluna ilişkin hükümler uygulanacaktır şayet idare ve vergi mahkemesinin kararları resmî gazetede ilân tarihinden sonra verilmiş ise bu kanunla getirilen kanun yoluna ilişkin hükümler uygulanacaktır bir başka ifadeyle resmî gazetede ilân tarihinden önce idare ve vergi mahkemelerince verilip henüz haklarında kamın yollarına müracaat edilmemiş kararlar hakkında bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce uygulanan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanacaktır resmî gazetede ilân tarihinden önce idare ve vergi mahkemelerince verilip ilân tarihinden önce ya da sonra kanun yollarına müracaat edilen ve bozulmak suretiyle idare ve vergi mahkemelerine gönderilen dosyalar hakkında da ilk kararın verildiği tarihte uygulanan kanım yoluna ilişkin hükümler uygulanacaktır şeklinde açıklamalar yapılmıştır i̇yuknun geçici maddesiyle ilgili olarak tasarı gerekçesinin anlaşılır bir şekilde ele alındığı görülmektedir gerekçede i̇yuknun geçici maddesiyle amacın yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında sayılı kanunun yürürlüğe girmesinden önce uygulanan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanmasını sağlamaktır ancak tasarıda amaç ve gerekçe bu olmakla birlikte i̇yuknun geçici madde hükmünün yazılış biçimi lafzı ve madde metni bu amacı gerçekleştirmekten çok uzaktır kanun gerekçesinde yeni kurulan bölge idare mahkemelerin göreve başlaması tarihinden önce ve sonra olmak üzere iki dönem varmış gibi açıklamalar yapılmıştır ancak i̇yuknun geçici madde hükmünde ise kanun koyucu tarafından yeni getirilen kanun yollan hükümlerinin uygulanmasında dönem ortaya çıkmıştır birinci dönem sayılı kanunun yayım tarihi olan tarihinden önce kararların verildiği dönemdir i̇kinci dönem tarihinden yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin göreve başlayacağı muhtemel tarih arasındaki dönemdir üçüncü dönem ise yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin göreve başlama tarihinden sonraki dönemdir kanun koyucunun kanun yapma dönemindeki amacı dönemde içinde bulunduğumuz dönem verilen kararlar hakkında da kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunmayan itiraz temyiz ve karar düzeltme kanun yollarını uygulanmasıdır ancak dönem gerekçeden bağımsız olarak ele alınacak şekilde geçici maddede düzenlenmiştir çünkü i̇yuk nun geçici maddesinde dönemde verilen kararlar hakkında kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan istinaf kanun yollarının uygulanacağı hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı i̇stinaf kanun yoluna ilişkin hükümlerin yürürlükte olduğu dönemde yürürlükten kaldırılan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağına ilişkin açık bir kanun hükmü olmadan yürürlükten kaldırılan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanması kanunla verilmeyen bir yetkinin kullanılması anlamına gelir i̇ş bu uyuşmazlık açısından bakıldığında sayılı kanunun yayımlandığı tarihinde istinaf kanun yoluna ilişkin hükümler yürürlüğe girmiştir i̇tiraz kanun yolu yürürlükten kaldırılmıştır sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun yürürlükte bulunan maddesinde konusu beş bin türk lirasını geçmeyen vergi davaları tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz düzenlemesi yer almıştır dava konusu para cezası tutarı beş bin türk lirasını geçmediğinden bakılan davada verilecek nihai kararda yürürlükte bulunan istinaf başlıklı i̇yuk maddesi gereği kararın kesin olarak mı verildiği belirtilecek yoksa yürürlükten kaldırılan itiraz kanun yolu açık olmak üzere mi karar verileceği hususunda belirlilik ve açıklık bulunmamaktadır uygulamada gerek danıştay bölge idare mahkemeleri ve ilk derece mahkemeleri itiraz ve doğrudan temyize ilişkin kanun yollarının yürürlükte olduğu veya uygulanması gerektiği görüşüyle eski kanun yollarını uygulamaya devam etmektedir dayanağı olarak da i̇yuk na eklenen geçici maddesinin fıkrasının cümlesi i̇vedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu kanunla idarî yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler sayılı kanunun bu kanunla değişik üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır hükmü belirtilmektedir bu fıkranın cümle hükmünde açık olarak yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında yeni getirilen kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir ancak bu cümle hükmü tek başına yeni getirilen kanun yollarının uygulama alanının ve zamanının belirlenmesinde yeterli kapsam ve açıklıkta değildir çünkü yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten önce verilen kararlar da mevcuttur bu kararların bir kısmı tarihinden önce itiraz temyiz ve karar düzeltme kanun yollarının yürürlükte bulunduğu döneme ilişkindir diğer bir kısmı ise tarihinden başlayarak yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacağı tarihe kadar olan dönemde kararların verildiği ve aynı zamanda istinaf kanun yoluna ilişkin hükümlerin de yürürlükte bulunduğu içinde bulunduğumuz döneme ilişkindir acaba belirtilen bu iki dönemde hangi kanun yolu hükümleri uygulanacaktır i̇yuk nun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan hükme dayanılarak istinaf kanun yoluna ilişkin hükümlerin yürürlükte olduğu tarihi ile yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihe kadar olan dönemde yürürlükte bulunmayan itiraz temyiz ve karar düzeltme kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanmasının hukuka uygun olup olmadığının tartışılması gerekmektedir i̇yuknun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde bu konuda açık uygulama kuralı getirilmiştir i̇yuknun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde ‘‘bu tarihten yeni kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacaklarıesas sayısı karar sayısı tarihtir önce verilmiş kararlar hakkında kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümlerin uygulanacağı hükmüne yer verilmiştir i̇yuknun geçici maddesinin fıkrasının cümlesi doğrudan döneme ilişkindir ve tüm dönemleri kapsayıcı açık uygulama hükmü getirmemiştir dönemde ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararlara ilişkin olarak danıştay ve bölge idare mahkemelerinin yürürlükten kaldırılan itiraz temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümleri uygulaması i̇yuknun geçici maddesinin fıkrasının cümlesine açık aykırılık oluşturmaktadır bu durum adil yargılanma hakkını da etkilemektedir öte yandan bu durum yasada öngörülen kanun yollarında inceleme yapılmaması nedeniyle menfaati olumsuz etkilenen ilgililerin bireysel hak ihlali kapsamında anayasa mahkemesine başvurması için yeterli bir sebep oluşturabilir anayasanın maddesinde devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükmüne yer verilmiştir i̇yuk nun geçici maddesinin fıkrasının cümlesi ile cümlesi birbiriyle çelişir gibi görünmekle birlikte uygulamada danıştay bölge idare mahkemeleri ve ilk derece mahkemeleri fıkranın cümlesini dayanak alarak eski kanun yollarını uygulamaya devam ettiğinden ve fıkranın cümlesinde ise gerekçesinden bağımsız olarak yürürlükte bulunan yeni kanun yollarının uygulanmasına ilişkin amir hükme yer verildiğinden i̇yuknun geçici maddesi hükmü kanun yollarının zaman bakımından uygulanması açısından belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal edici nitelikte olması nedeniyle anayasanın maddesinde yer alan insan haklarına saygıyı önceleyen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir tasarı gerekçesinden farklı düzenlemeye yer verilmesinden dolayı belirsizliğe yol açması nedeniyle sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan ibaresinin iptali istenilmektedir sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu yolundaki görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen anayasanın maddesi ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca ve yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı i̇darî yargılama usûlü kanunun geçici maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan ibaresi anayasanın maddesine aykırı olduğu görüldüğünden anılan ibarenin iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde karar verildi | 1,979 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ayrı bir gerekçeli başvuru kararı göndermeyen yerel mahkemenin anayasa mahkemesine başvurmaya ilişkin ara kararı aynen şöyledir davacının sayılı kanunun geçici maddesi gereğince borçlandırılarak üst dereceden yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği bu maddenin belli bir dereceye yükselen sigortalılara ayrıcalık tanıdığı ve bu niteliği ile anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki eşitlik maddesindeki ücrette adalet ilkelerine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın tasdikli sureti veya fotokopisinin anayasa mahkemesine gönderilmesine suret veya fotokopi masrafı ile posta masraflarının davacıca karşılanmasına dosya anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki kanunlara göre madde ele alınıp yürütülmesine davacı vekili ile davalılar vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı | 124 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir ia tarihli ve sayılı kanunun tümünü i̇lgilendiren anayasaya aykırılık gerekçeleri ia teklifin getiriliş biçimi bakımından tarihli ve sayılı kanunun anayasaya aykırılık gerekçeleri türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinde anayasanın değiştirilmesi türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının en az üçte biri tarafından yazıyla teklif edilebilir anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü bu maddedeki kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabidir hükmü yer almaktadır bu hükümden hemen anlaşılabileceği gibi teklif bakımından anayasa değişikliğine yönelik kanunlar ile diğer kanunlar arasında iki önemli fark bulunmaktadır bunlardan birincisi anayasa değişikliğine ilişkin olmayan kanun teklifleri tek bir milletvekili tarafından yapılabilirken anayasa değişikliğine yönelik kanun teklifleri için tbmm üye tamsayısının en az üçte birinin imzasının gerekmesidir i̇kinci fark ise bakanlar kurulunun sıradan kanunlar için tasarı ile değişiklik önermesi mümkün iken anayasa değişikliklerinin yalnız milletvekillerince teklif edilebilmesidir tasarı ve teklif arasındaki görünürdeki temel ayrım sunulan metni imzalayanların kişisel ve kurumsal farklılığı olmakla birlikte gerçekteki temel ayrım imza iradesidir bu iradenin gerekli incelemeyi araştırmayı ve usulü yansıtması gerekir anayasanın inci maddesiyle getirilen teklif kuralı aynı zamanda tasarı yasağını içermektedir bu yasak anayasanın anayasa değişikliklerinin bakan ya da başbakanların değil tamamıyla milletvekillerinin iradesinin ürünü olmasını istemesinden kökenlenmektedir bir metnin teklif niteliğini taşıyabilmesi tasarı ya da bir parti metni olmamasına metnin tümüyle milletvekili iradesine dayanmasına bağlıdır oysa tarih ve sayılı kanunun teklif olarak sunulmadan önce geçirdiği süreç bu anayasa değişikliğinin tümüyle milletvekili iradesine dayalı bir öneri niteliğini taşımadığını başbakanın başkanlığında bir tasarı gibi hazırlandığını daha sonra hazırlanan metne sadece adalet ve kalkınma partisi tbmm grubundaki milletvekillerinin imzalarının alınması yoluyla bir teklif görünümü kazandırılarak anayasaya uygunluğun sağlanmaya çalışıldığını göstermektedir ancak bu durum anayasa değişikliği teklifinin teklif görünümü verilmiş bir kanun tasarısı olduğu gerçeğini değiştirmeye yetmemektedir kaldı ki bizzat başbakan bile bu anayasa değişikliği teklifinden çoğu kez tasarı olarak söz etmek suretiyle durumu açıkça ifade etmiş durum kamuoyunca da böyle algılanmıştıresas sayısı karar sayısı dahası oylama sürecinde adalet ve kalkınma partisinin üç kez grup toplantısı yapması başbakan recep tayyip erdoğanın ya tarih yazarsınız ya tarih bizi siler açıklaması da değişiklik önerisinin bizzat başbakanca sahiplenildiğini ortaya koymaktadır böyle bir durumun anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı düştüğü açıktır öte yandan anayasa değişikliğinin bir tasarı niteliğini taşımasına rağmen teklif görünümü verilmeye çalışılarak önerilmesi kamunun hukuka güven duygusunu da sarsmıştır bu da hukuk devleti ile bağdaşmaz çünkü anayasa mahkemesinin de belirttiği gibi hukuk devleti bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir bkz aymk günlü k vatandaşların devlete karşı güven duyabilmeleri maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri hukuk güvenliğinin sağlandığı bir sistem içinde olanaklıdır bkz aymk günlü k bu durum sayılı kanunun bir tasarı niteliği taşımasına rağmen teklif görünümü verilerek önerilmesinin anayasanın nci maddesinde belirtilen ve hukuk güvenliği temel unsuru olan hukuk devleti ilkesine de aykırı olduğunu ortaya koymaktadır sayılı kanun bir anayasa değişikliği gerçekleştirdiği için bu aykırılık anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesinin anayasanın üncü maddesindeki değiştirilmezlik ilkesine aykırı olarak değiştirildiği anlamına gelmektedir bu da yasakoyucuya yetki tanınmamış bir husustur ve anayasanın nci ve üncü maddelerine aykırıdır bu açıklamalardan hareketle tarihli ve sayılı kanunun daha teklif edilirken anayasaya aykırı düştüğü ve bu aykırılığın sayılı kanunun tüm hükümlerini ilgilendirdiğini göstermektedir anayasanın inci maddesinde anayasa mahkemesine anayasa değişikliklerini şekil açısından denetleme yetkisi verilmiş ve bu şekil denetiminin teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlı olduğu belirtilmiştir yukarıda belirtilen hususlar teklif unsuru ile ilgili olduğundan anayasa mahkemesinin denetim alanı içinde kalacağı kuşkusuzdur bu nedenle anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kanunu tüm hükümleri bakımından şekil açısından denetleyerek anayasanın inci maddesine aykırı biçimde teklif görünümü verilmeye çalışılmış bir tasarı olarak önerildiği gerekçesiyle iptal etmesi gerekmektedir aynı zamanda yukarıda açıklandığı gibi yapılan bu anayasa değişikliği önerisi bir tasarı niteliği taşıması bakımından yukarıda açıklandığı gibi hukuk güvenliği temel unsurlarından birisi olan ve anayasamızın inci maddesinde açıklanmış bulunan hukuk devleti ilkesini değiştirici niteliği nedeniyle anayasanın nci ve üncü maddesine de aykırı düşmüştür bu da bir başka iptal nedenidir ia anayasa komisyonundaki görüşme biçimi bakımından tarihli ve sayılı kanunun anayasaya aykırılık gerekçeleri tarihli ve sayılı kanunun anayasa komisyonunda görüşülmesi aşamasında da anayasaya aykırı uygulamaların yapıldığı görülmektediresas sayısı karar sayısı adalet ve kalkınma partisi grup başkanvekilleri yozgat milletvekili bekir bozdağ ve samsun milletvekili suat kılıç ile milletvekili türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini tbmm başkanlığına sunmuşlar ve sayılı bu teklif tbmm başkanlığınca anayasa komisyonuna havale edilmiştir anayasa komisyonu başkanı bu teklifi görüşmek üzere anayasa komisyonunu çarşamba günü da toplantıya davet etmiş ve bunu tbmmndeki siyasi parti grup başkanlıklarına yazı ile bildirmiştir ancak daha sonra söz konusu teklifteki milletvekili imzalarının stok imza olarak adlandırılan milletvekillerinden hangi konuda kullanılacağı belirtilmeden önceden alınan imzalar olduğu bu nedenle de aralarında tbmm başkanı mehmet ali şahinin de imzası bulunduğu ortaya çıkmıştır ancak tbmm başkanlığına verilen kanun teklifindeki imzaların bulunduğu çizelge anayasa komisyonuna gelme aşamasında değiştirilmiş ikinci stok imza teklif metnine eklenerek anayasa komisyonuna sunulmuştur bu gelişmelerden sonra milletvekili sayılı kanun teklifinden imzalarını geri çekmişlerdir bunun üzerine anayasa komisyonu başkanı sayılı teklifi anayasa komisyonunda görüşmeye açmadan resen ve imza sayısının anayasanın inci maddesinde öngörülen yetersayının altına düştüğü gerekçesi ile tbmm başkanlığına geri göndermiş ve sayılı teklifin görüşüleceği tarihli toplantıyı iptal etmiştir bu arada adalet ve kalkınma partisi grup başkanı i̇stanbul milletvekili recep tayyip erdoğan ve milletvekili tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında kanun teklifini tbmm başkanlığına sunmuşlar ve sayılı bu teklif anayasa komisyonuna havale edilmiş anayasa komisyonu başkanı bu teklifi görüşmek üzere anayasa komisyonunu nisan tarihinde toplantıya davet etmiştir sayılı kanun teklifi anayasa komisyonunda görüşülerek kabul edilmiş tbmmde de kabulünden sonra tarihli ve sayılı kanun olarak resmi gazetede halkoyuna sunulmak üzere yayımlanmıştır bu süreçte göze çarpan anayasaya aykırı uygulamaları şu şekilde özetlemek mümkündür bir anayasa değişikliği teklifi anayasa komisyonunun gündemine alındıktan ve hatta toplantı tarihi belirlendikten ve toplantı daveti yapıldıktan sonra bu teklifteki kimi imzalar geri çekilmiş ve kalan imzalar anayasanın öngördüğü kabul yetersayısının altına düşmüşse bu durumda komisyonun tbmm i̇çtüzüğünün ncı maddesi uyarınca gündemine sahip çıkması ve önergenin akıbeti hakkında karara varması gerekir bkzdr erdal onar anayasasında anayasayı değiştirme sorunu ankara sa dipnot böyle bir durumda anayasa komisyonu başkanının yapılacak işlemi belirlemek için komisyonda müzakere açmak yerine anayasa değişikliği teklifini teklifteki imzaların kimilerinin geriye alınması nedeniyle anayasanın öngördüğü teklif yetersayısının altına düştüğü gerekçesiyle resen tbmm başkanlığına geri göndermesi kabul edilemez ve anayasa komisyonunun gündemine sahip olmasını tbmm i̇çtüzüğünün ncı maddesine aykırı olarak engelleyen bir durumdur belli sayıda imza ile yapılabilecek olan anayasa değişikliği teklifleri kollektif bir iradenin kullanımı sonucunda yapılan ortak irade beyanları niteliğini taşıdıkları için bu tekliflerin geri alınması da ancak aynı toplu irade tarafından yapılabilir yani yukarıdaki koşullar doğrultusunda yapılmış bir anayasa değişikliği teklifinin geri alınmış olması sonucu ancak teklifi yapanların tümünün imzalarını geri çekmeleri halinde doğaresas sayısı karar sayısı nitekim anayasa mahkemesi de günlü siyasi parti i̇htar sayılı kararında bu hususu vurgulamıştır bu nedenle sayılı kanun teklifini imzalayanlardan sadece altmış bir kişinin imzasını geri çekmesi bu teklifin geri alınmış olduğu sonucunun doğması için yeterli değildir bu bakımdan sayılı kanun teklifinin söz konusu kişi imzasını çekse bile anayasanın öngördüğü teklif yetersayısına uyularak tbmm başkanlığına yapılmış ve anayasa komisyonunun gündemine girmiş geçerli bir teklif olma niteliğini koruduğunun kabul edilmesi gerekir bu durumda da anayasa komisyonunun bu geçerliliğini koruyan teklifi tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinin verdiği yetki çerçevesinde yakından ilgili olduğu sayılı teklifle birleştirerek görüşme imkanının doğacağı açıktır ancak anayasa komisyonu başkanının sayılı kanun teklifini teklifteki imza sayısının anayasanın inci maddesinde öngörülen yetersayının altına düştüğü gerekçesiyle resen tbmm başkanlığına iade etmesi hem anayasa komisyonu başkanı için bir yetki aşımı olmuş hem de anayasa komisyonunu gündemine hakim olarak tbmm i̇çtüzüğünün ncı maddesi uyarınca sayılı kanun teklifinin geçerliliğini müzakere ve karara bağlamak ve sayılı kanun teklifi ile tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesi uyarınca birleştirerek görüşmek imkanından mahrum bırakmıştır bunun milletvekillerinin anayasanın nci maddesinde tbmmne verdiği kanun koymak yetkisini anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası gereğince tbmmnin yaptığı tbmm i̇çtüzüğünün ncı ve inci maddeleri doğrultusunda kullanmasını engelleyen bir durum olduğu ve anayasanın nci maddesine aykırı düştüğü ortadadır öte yandan komisyon başkanının görevleri i̇çtüzükte sayılmıştır gündeme alınan bir tasarı ya da teklif hakkında karar verme yetkisi başkanın değil usulüne uygun olarak toplanan komisyonundur başkan komisyona ait yetkiyi kullanmıştır i̇çtüzük değişikliği niteliğindeki bu işlem komisyona ait karar yetkisinin hukuka aykırı olarak komisyon başkanı tarafından kullanılması nedeniyle anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır söz konusu sayılı kanun bir anayasa değişikliği yaptığı için bu aykırılık sayılı kanunun anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti niteliğini değiştirdiği anlamına gelmektedir ki bu da anayasanın üncü maddesindeki değişmezlik ilkesine aykırıdır yukarıda da belirtildiği gibi anayasamız inci maddesinde anayasa mahkemesine anayasa değişikliği yapan kanunları şekil açısından denetleme yetkisini vermiş şekil denetimini de teklif ve oylama çoğunluğu ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlandırılmıştır yukarıda belirtilen durum teklif aşaması ile ilgili ve söz konusu kanunun tüm maddelerini ilgilendiren bir şekil aykırılığıdır ve anayasa mahkemesinin denetim alanına gireceği açıktır bu nedenle anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kanunun tüm maddelerini yukarıda açıklanan gerekçelerle anayasanın nci üncü nci ve inci maddelerine aykırı olduğu için iptal etmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı ia türkiye büyük millet meclisinde oylanma biçimi bakımından tarihli ve sayılı kanunun anayasaya aykırılık gerekçeleri türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinde anayasanın değiştirilmesi hakkında kanun tekliflerinin kabulünde gizli oy esası getirilmiştir ancak tarihli ve sayılı kanunun tbmmdeki görüşmelerinde ve nci tur oylamalarında oy gizliliğine uyulmamış olduğu görülmektedir oy gizliliğinin ihlal edildiği oy gizliliğinin sağlanması için önlem alınması gerektiği muhalefet partilerinin milletvekilleri ve grup başkanvekillerince sıklıkla dile getirilmesine bu konuda tartışmalar yapılmış olmasına rağmen tbmm başkanlığınca herhangi bir önlem alınmamıştır ekte sunulan belge ve bilgilerden kimi milletvekillerinin diğerlerinin oy pulunu gördüğü oy zarfını denetlediği oy kabinine birlikte girdiği bu görüntülerin özellikle sayılı kanunun çerçeve inci maddesinin düşmesinden sonra yeni numarası ile çerçeve ncı ve devamı ile çerçeve inci maddelerinde ihlallerin doruk noktasına ulaştığı sonuç olarak oylamalarda gizlilik ilkesinin ihlal edildiği açık olarak görülmektedir böyle bir durum anayasanın inci maddesine açıkça aykırıdır ve bu aykırılık söz konusu kanunun inci tur oylamalarında sözkonusu olsa bile kanunun tümünü geçersiz kılacak niteliktedir çünkü kanunun nci tur oylamaları ve tümü hakkındaki oylama inci tur oylamaların hazırladığı zemin üzerinde yapılmaktadır anayasamızın inci maddesinde anayasa mahkemesinin anayasa değişikliği yapan kanunları ancak şekil açısından denetleyebileceği bildirilmiş ve bu denetim teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlandırılmıştır bir oylamanın öngörülen çoğunlukta yapılıp yapılmadığı ancak geçerli oylar bakımından belirlenebilecek bir husustur bu nedenle oylama çoğunluğuna uyulup uyulmadığının anlaşılabilmesi için önce kullanılan oyların ne kadarının geçerli olduğu ortaya konulmalıdır oy gizliliğinin ihlal edilmiş olması ise oyun geçerliliğini ortadan kaldıran bir durumdur bu nedenle anayasanın inci maddesinin anayasa mahkemesine verdiği oylama çoğunluğuna uyulup uyulmadığını denetleme yetkisinin evleviyetle oylamanın geçerli olup olmadığı hususunu da içerdiği kabul edilmelidir duruma bu açıdan bakılınca olayda anayasa mahkemesinin oylamanın geçerliliğini de denetlemesi ve oy gizliliğinin anayasanın inci maddesine aykırı olarak bozulduğu gerekçesiyle tarihli ve sayılı kanunun tümünü iptal etmesi gerektiği görülmektedir ia i̇vedilikle görüşülmeme şartı bakımından tarihli ve sayılı kanunun anayasaya aykırılık gerekçeleri tarihli türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin tarih ve sayılı kanunla değiştirilmeden önceki şeklinde anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler ivedilikle görüşülemez denirken maddede anılan kanunla yapılan değişiklikten sonra buesas sayısı karar sayısı ifade anayasanın değiştirilmesi hakkındaki teklifler genel kurulda iki defa görüşülür şekline dönüştürülmüştür bu nedenle anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı ibaresinin anayasa değişikliği teklifinin tbmm genel kurulunda iki kere görüşülüp görüşülmediği olarak anlaşılması gerekmektedir bkz erdal onar anayasasında anayasayı değiştirme sorunu ankara ergun özbudun türk anayasa hukuku gözden geçirilmiş baskı ankara erdoğan teziç anayasa hukuku bası i̇stanbul tarihli ve sayılı kanunun ise tbmm genel kurulunda anayasanın öngördüğü biçimde iki defa görüşülmediği görülmektedir çünkü anayasanın inci maddesinde anayasanın değiştirilmesi hakkındaki tekliflerin görüşülmesi ve kabulü bu maddedeki kayıtlar dışında kanunların görüşülmesi ve kabulü hakkındaki hükümlere tabi kılınmıştır kanunların tbmm genel kurulunda nasıl görüşüleceği tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinde belirtilmiştir tarihli ve sayılı kanunun tbmm genel kurulundaki birinci görüşmesinde i̇çtüzüğün inci maddesi hükmü doğrultusunda uygulama yapıldığı görülmektedir ancak ikinci görüşmede i̇çtüzüğün inci maddesinde kanunlar için öngördüğü usulün dışına çıkılmış ve sadece maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmüş siyasi parti gruplarına maddeler üzerinde söz verilmemiştir böyle bir yöntemle yapılan ikinci görüşmenin anayasanın inci maddesinde belirtilen anlamda bir ikinci görüşme sayılamayacağı ortadadır çünkü anayasanın inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca iki defa yapılacak görüşmenin her ikisinin de kanunların görüşülmesinde uygulanan ve tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinde belirtilen usul doğrultusunda gerçekleştirilmesi bu bağlamda ikinci görüşmede de tüm maddeler üzerinde siyasi parti gruplarına söz verilmesi gerekmektedir bu şekilde yapılmayan bir ikinci görüşmenin anayasanın inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı düşeceği ve bu aykırılığın tarihli ve sayılı kanunun tüm maddelerini ilgilendireceği açıktır ancak burada tarihli ve sayılı kanunun yasalaşma sürecinde tbmmde yapılan ikinci görüşmede uygulanan yöntemin tbmm i̇çtüzüğünün üncü maddesinin üçüncü fıkrasına dayandırıldığının belirtilmesi gerekir ne var ki ikinci görüşmenin i̇çtüzüğün üncü maddesinin üçüncü fıkrasına uygun bir yöntemle yapılmış olması bu görüşmenin anayasaya da uygun bir nitelik kazanmasını sağlamamaktadır çünkü tbmm i̇çtüzüğünün üncü maddesinin üçüncü fıkrasında getirilen görüşme yöntemi anayasanın inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırıdır bu nedenle anayasa mahkemesinin anayasanın inci maddesinin kendisine verdiği şekil açısından denetim yetkisi kapsamında ikinci görüşmesi anayasanın inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına uygun olarak yapılmadığı için anayasanın inci maddesine yukarıdaki gerekçelerle aykırı düşen tarihli ve sayılı kanunun tüm maddelerini denetlemesi ve iptal etmesi gerekmektedir ia amacı bakımından tarihli ve sayılı kanunun anayasaya aykırılık gerekçeleri tarihli türkiye cumhuriyeti anayasası yürürlüğe girdiği günden bu yana çeşitli açılardan eleştirilerin hedefi olmuş kimi hükümlerinde bu eleştiriler doğrultusunda önemli değişiklikler yapılmıştıresas sayısı karar sayısı bugün toplumumuz yeni bir anayasa değişikliği ile karşı karşıyadır tarihli ve sayılı kanunla gerçekleştirilen bu anayasa değişikliğinin özellikle bu değişiklik paketini hazırlayan ve yasalaşmasını sağlayan iktidar partisi ve ona yakın çevrelerce toplumun beklentileri doğrultusunda yapılan bir reform olarak nitelendirildiği görülmektedir ancak dikkatli bir inceleme bu değişikliğin asla toplumun beklentileri doğrultusunda gerçekleştirilmiş bir reform olmadığını ortaya koymaktadır çünkü bu anayasa değişikliği adalet ve kalkınma partisi tarafından sivil toplum örgütlerinin ilgili meslek kuruluşlarının üniversitelerin konuyla ilgili bilim insanlarının ve siyasi partilerin katkısı alınmadan görüş ve önerileri de gözardı edilerek ve bir uzlaşma arayışına girilmeksizin hazırlanmıştır hatta bu süreçte anayasal kurumların da görüşü alınmamıştır bu durum ab komisyonunca hazırlanan i̇stişari ziyaret raporunda da yasa yapma sürecinde hakimler ve savcılar yüksek kurulunun görüşlerinin alınabilmesine imkan tanıyacak resmi görüşme mekanizmasının bulunmadığını öğrenmekten şaşırdık yüksek kurul ile parlamento üyeleri arasında adaletin yönetimi ile ilgili yasal reformların tartışılacağı resmi toplantılar yapılmasını teklif ediyoruz ifadeleriyle belirtilmiştir bu görünüm bu değişikliğin bir dayatmaya bir parti metnine dönüşmesine neden olmuş toplumdan ve siyasi partilerden dayatılan metne sadece destek istenmiştir halbuki anayasa değişikliklerinde temel unsurlar katılım müzakere ve uzlaşmadır anayasamızın inci maddesinde anayasa değişikliklerinin teklif ve kabul aşamalarında nitelikli çoğunluk aranmasının amacı da aslında bu hususların yaşama geçirilmesidir bu anayasa değişikliğinde toplumun üzerinde anlaştığı çözümlerin aksi yönde çözümlere yer verilmesi de belirtilmesi gereken bir husustur söz konusu anayasa değişikliğinin çağdaş demokratik toplumun gereklerine avrupa birliği çerçevesinde ortaya konulmuş önerilere değerlendirme ve ilkelere uygun bir nitelik taşımadığı da görülmektedir toplumumuzda ve avrupa birliğinde yargı alanında devletin yapılanması bakımından üzerinde anlaşılarak ve vurgulanarak yıllardır yapılması beklenenler yargının tam anlamıyla tarafsızlığının ve bağımsızlığının sağlanması bir bağlamda cumhurbaşkanına anayasa mahkemesinin ve hakimler ve savcılar yüksek kurulunun üye seçiminde rol tanınmaması adalet bakanı ve müsteşarına hakimler ve savcılar yüksek kurulunda yer verilmemesi yargıç ve savcıları denetleyecek müfettişlerin hakimler ve savcılar yüksek kuruluna bağlanması denetimde adalet bakanına ve adalet müfettişlerine rol verilmemesi hakimler ve savcılar yüksek kurulu sekreteryasının kurula bağlanması hakim adaylarının seçiminde adalet bakanına rol tanınmaması hakimlerin idari yönden adalet bakanlığına bağlılıklarının kaldırılması anayasa mahkemesinin yasama ve yürütmeden bağımsız ve daha hızlı çalışmasını sağlayacak bir oluşuma kavuşturulması olarak sıralanabilir bu istemlerin yalnız toplumumuzdan gelmediğini özellikle avrupa birliği bünyesinde de aynı doğrultularda genel veya türkiyeye yönelik önerilerin yapıldığını belirtmekte yarar vardır örneğin yargı bağımsızlığı konusunda avrupa standartını oluşturacak temel ilkeleri belirleyen avrupa konseyi bakanlar komitesinin kararında hakimlerin seçimi ve kariyerleri konusunda karar veren merci hükümet ve idareden bağımsız olmalıdır bu merciin bağımsızlığını teminat altına almak için getirilecek kurallarla merciin üyeleri yargı tarafındanesas sayısı karar sayısı seçilmeli ve bu merci kendi usul kurallarını kendisi vazetmelidir ilkesi ortaya konulmuştur bkz fazıl sağlam akpnin anayasa değişikliğine bakıdan naklen cumhuriyet gazetesi nisan avrupa konseyi bakanlar komitesinin ekim tarihli inci toplantısında kabul edilmiş olan bu kararda yargı ile ilgili olarak benimsenen bu temel ilkenin dışındaki değişik ülkelerde görülen ve bir kısmı gelenekten kaynaklanan farklı atama usullerinin ancak uygulamada bağımsızlığı sağlayan hukuki ya da fiili güvencelerin varlığı halinde geçerli sayılabileceği ifade edilmiştir hemen belirtelim ki avrupa yargıçları danışma konseyi ccjenin avrupa konseyi bakanlar komitesine sunduğu nolu görüşte de hakimlerin seçimleri ve kariyerleri hakkında karar verecek kurulun yalnız yargıçlardan oluşması ve bu yargıçların kendi emsallerince seçilmesi birinci tercih olarak sunulmuştur ccjenin kurulun yalnız yargıç üyelerden oluşmadığı durumlarda ise yargıç olmayan üyelerin yürütme tarafından seçilmemesini önerdiği görülmektedir bkz fazıl sağlam akpnin anayasa değişikliğine bakış cumhuriyet gazetesi nisan ayrıca bkz avrupa yargıçları i̇stişare konseyi ccjenin toplum hizmetine adanmış yargı yüksek kurulları hakkında avrupa konseyi bakanlar komitesinin dikkatine sunduğu nolu görüş iiia madde ve iiic nci madde ab komisyonu uzmanları tarafından türk yargı düzeniyle ilgili olarak hazırlanan i̇stişari ziyaret raporlarında da benzer yaklaşımların öne çıktığı görülmektedir örneğin eylül ekim tarihli i̇stişari ziyaret raporunda öncelikli öneri cumhurbaşkanının avrupa konseyinin hakimlerin bağımsızlığına i̇lişkin tavsiyelerinin ilkesi uyarınca hakimler ve savcılar yüksek kurulu üyeliklerine atama yetkisinin kaldırılması ve söz konusu yetkinin hakim ve savcıların bizzat kendilerine verilmesidir aynı raporda öneriler arasında yukarıda belirtilen avrupa konseyi tavsiyelerinin ilkesine göre türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesinin hakimler ve savcılar yüksek kurulundan adalet bakanı ve adalet bakanlığı müsteşarının çıkarılacak şekilde yeniden düzenlenmesi hakim adaylarının seçilmesi usulünde adalet bakanının yetkisinin kaldırılması türkiye cumhuriyeti anayasasının üncü maddesinin yeniden düzenlenerek adalet müfettişlerinin hakimler ve savcılar yüksek kurulunun denetimi altında çalışacak şekilde yeniden atanması yargı mensupları hakkında inceleme ve soruşturma iznini vermek veya talep etmek yetkisinin yüksek kurula bırakılması da tavsiye edilmiştir bkz i̇stişari ziyaret raporu eylül ekim ix sonuçların ve tavsiyelerin özeti bu rapor dilekçenin ekinde ek olarak sunulmuştur avrupa birliği komisyonu tarafından hazırlattırılan temmuz tarihli i̇stişari ziyaret raporunda da türkiye cumhuriyeti anayasasının uncu maddesinin adalet bakanı ve müsteşarının hakimler ve savcılar yüksek kurulundan çıkarılmasını sağlayacak şekilde yeniden düzenlenmesi ve cumhurbaşkanının hakimler ve savcılar yüksek kuruluna üye seçme yetkisinin kaldırılması kurula kendisine ait sekreterya bağlanması hakim adaylarının seçiminde adalet bakanına değil kurula yetki tanınması adalet müfettişlerinin kurula bağlanması gibi önerilerin yinelendiği ve bunlara uyulmadığı hususunun vurgulandığı görülmektedir bkz i̇stişari ziyaret raporu temmuz avrupa birliği tarafından hazırlattırılan haziran tarihli i̇stişari ziyaret raporunda da aynı hususlar üzerinde durulmaktadır bkz i̇stişari ziyaret raporu haziran haziran tavsiyelerin özeti madde esas sayısı karar sayısı aynı yaklaşım daha genel ifadelerle avrupa birliğinin türkiye ile ilgili i̇lerleme raporlarında da kendisini göstermektedir örneğin yılı i̇lerleme raporunda bölüm de yargı sistemi alt başlığı altında adalet bakanı ve müsteşarı da kurulun oy hakkında sahip yedi üyeliğinden ikisini oluşturmaktadır bu yapı yürütmenin türkiyedeki hakimlerin mesleki ilerlemelerine yönelik alınacak kararları etkileme potansiyeli yaratır değerlendirmesi yapılmıştır bkz fazıl sağlam akpnin anayasa değişikliğine bakış cumhuriyet gazetesi nisan bu açıklamalar tarihli ve sayılı kanunun genel gerekçesinde ve madde gerekçelerinde her ne kadar avrupa birliği gereklerine uyum amacı öne sürülse de getirilen düzenlemelerin böyle bir uyumu sağlamayı hedeflemediğini kanıtlamaktadır çünkü yapılan bu yeni düzenlemede de adalet bakanına ve müsteşarına hakimler ve savcılar yüksek kurulunda yer verilmiştir adalet bakanı kurulun başkanıdır kurul üyeliklerinin seçiminde cumhurbaşkanının hakim veya savcı kökenli olmayan kimseler arasından da kurula üye seçmesine olanak tanınmıştır savcı ve yargıçlar hakkındaki inceleme ve soruşturmaları kurula bağlı müfettişlerin yapacağı esası kabul edilmekle birlikte getirilen geçici maddelerle ilgili kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılıp kurul müfettişleri atanıncaya kadar adalet müfettişlerinin aynı zamanda kurul müfettişi olarak görev yapacakları hükme bağlanmış ve ne zamana kadar tamamlanması gerektiği bildirilmemiş olan ilgili kanunlardaki düzenlemeler yapılmadığı sürece eski düzenin sürdürülmesi sağlanmıştır kısaca tarihli ve sayılı kanunla hakim ve savcıların kariyerleri ve mesleki ilerlemeleri konusunda karar yetkisine sahip olan hakimler ve savcılar yüksek kurulunun yürütmeye bağımlı karakteri değiştirilmemiş aksine bu kurul yürütmenin etki ve baskılarına daha açık bir hale getirilmiştir tarihli ve sayılı kanunun anayasa mahkemesini yeniden yapılandıran hükümleri de hakimler ve savcılar yüksek kurulunu yapılandıran hükümlerden farklı nitelikte değildir çünkü bu hükümler de bir yandan anayasa mahkemesinin yetkilerinin kullanılmasını güçleştirirken örneğin parti kapatma ve anayasa değişikliklerini iptal kararı verme yetkisini karar yetersayısını yükseltmek yoluyla nerede ise kullanılamaz hale getirirken diğer yandan da üyelerinin seçiminde eskiden cumhurbaşkanına verilen yetkileri yargı bağımsızlığı konusundaki tüm avrupa birliği tavsiye ve kararlarını gözardı ederek korumuş hatta artırmış ayrıca tbmmye de anayasa mahkemesine üç üye seçmek yetkisi tanıyarak mahkemeyi yasamaya da bağımlı hale getirmiştir tbmmdeki çoğunluk ile cumhurbaşkanının aynı siyasal parti kökenli olduğu durumlarda bu bağımlılığın iktidar partisine bağımlılığa dönüşeceği ortadadır halbuki yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı bir hukuk devletinin olmazsa olmaz koşuludur çağdaş çok partili parlamenter rejimlerde iktidar partisi kanalıyla yasama yürütme arasında yaratılan fiili bütünleşmenin yasama yürütme arasındaki denetim araçlarını işlemez hale getirmesi nedeniyle ortaya çıkacak denetim boşluğu karşısında siyasi iktidarın hukuki sınırları içinde kalmasını sağlayacak tek güç yargıdır yargının yargı organlarının üyelerinin seçiminde yasama veya yürütmeye tanınan yetkiler nedeniyle tarafsızlığını ve bağımsızlığını yitirip yandaş yargıya dönüşmesi yasama yürütme arasındaki fiili bütünleşmeye yargının da katılması sonucunu doğuracaktır böylesi bir bütünleşmenin ise demokrasinin bir totaliter rejime dönüşmesi tehlikesine yol açacağı kuşkusuzduresas sayısı karar sayısı anayasa değişikliği kapsamında ortaya konulan bu düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde ortaya çıkan tablonun demokratik hukuk devleti anlayışı cumhuriyetimizin temel değerleri ve avrupa ortak demokratik standartları açısından kabul edilebilir bir yanı yoktur çünkü değindiğimiz düzenlemelere göre yargı yürütme ve yasamanın güdümüne girecek ve yandaşlaşacak anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrası hükümlerine aykırı fiillerin işlendiği bir odak haline gelen partilerin bile kapatılması ve anayasaya aykırı anayasa değişikliklerinin iptali hemen hemen imkânsızlaşacaktır bu tablo karşısında akla gelecek ilk soru böyle sonuçlar yaratacak bir anayasa değişikliğinin hangi amaçla yapıldığıdır bu soruya söz konusu anayasa değişikliğinde yer alan bu düzenlemelerin kamu yararı amacıyla yapıldığı yanıtını vermek olanaksızdır çünkü bu düzenlemelerde avrupa birliğinin ilgili kurum ve kuruluşların bilim insanlarının ve siyasi partilerin üzerinde anlaşmış olduğu hemen hemen hiçbir çözüm yer almadığı gibi toplumumuzda oluşmuş hiçbir ortak beklenti de karşılanmamıştır hatta bunlara aykırı yönlere yönelinmiştir bu durum söz konusu anayasa değişikliğinin kamu yararına değil birtakım öznel amaçlara yönelik olarak gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır bu öznel amacın ne olduğu sorusunun yanıtı ise kuşkusuz bugünün koşullarında yasama yürütme ve yargı daha açık ifade etmek gerekirse adalet ve kalkınma partisi iktidarı ile yargı arasındaki ilişkide saklıdır adalet ve kalkınma partisinin ve adalet ve kalkınma partisi iktidarının yargı ile hakimler ve savcılar yüksek kurulu ve anayasa mahkemesi ile sorunu vardır çünkü adalet ve kalkınma partisinin kapatılması için dava açan yargıtay cumhuriyet başsavcısıdır bu davada adalet ve kalkınma partisinin demokratik ve laik cumhuriyet karşıtı fillerin işlendiği bir odak olduğunu karara bağlayan ve adalet ve kalkınma partisi çoğunluğunun tbmmde çıkardığı birtakım anayasaya aykırı yasaları iptal eden de anayasa mahkemesidir i̇dari ve adli yargı organlarının kararları artık adalet ve kalkınma partisi iktidarının öznel beklentilerini karşılamaktan uzaklaşmış adalet ve kalkınma partisi ve bu partinin milletvekili bakan ve yandaşlarından oluşan blok ile yargı arasında bir gerginlik ve çekişme başlamıştır örneğin erzincan cumhuriyet başsavcısı cihaner olayında erzurum cumhuriyet savcılarının özel yetkilerini hukuka açıkça aykırı işlemleri nedeniyle kaldıran hakimler ve savcılar yüksek kurulu kararı adalet ve kalkınma partili çevrelerce saldırı denebilecek şekilde eleştirilmiştir adalet bakanı ve müsteşarının hakimler ve savcılar yüksek kurulu çalışmalarına katılmamak suretiyle kurul çalışmalarını kilitlemeleri ve bunu bir alışkanlık haline getirmeleri nedeniyle hakimler ve savcılar yüksek kurulunun müsteşar hakkında suç duyurusunda bulunması da aynı çevrelerde benzer tepkilere yol açmıştır bu durum yetki aşımı olarak tanımlanmıştır başbakan hakim ve savcılar yüksek kurulunun siyasallaşmakla suçlamış ve bu kadar siyasete meraklılarsa seçim yaklaşıyor mesleklerini bırakıp herhangi bir partiden üye olsunlar sözleri ile duygularını ifade etmiştir adalet ve kalkınma partili hükümet üyeleri hakkında ortaya atılan yolsuzluk iddiaları bunlar hakkında muhalefetin soruşturma açılmasına ilişkin taleplerinin reddedilmesi suretiyleesas sayısı karar sayısı rafa kaldırılmakta ancak bu yüce divanda yargılanma tehlikesini bertaraf etmeye yetmemektedir bütün bunlara ek olarak milli iradeyi tbmmdeki parti çoğunluğunun iradesinden ibaret sanmak yanılgısına kapılan adalet ve kalkınma partisi artık hukuka sığmayan icraatına dur diyen yargıyı kendisi için bir engel olarak da görmeye ve yandaş bir yargı yaratma özlemi çekmeye başlamıştır oysa yargı kamusal bir faaliyet olup hiç kimsenin değil herkesindir bkz kunter yenisey ceza muhakemesi hukuku baskı beta i̇stanbul ulusun egemenliğine dayanan hukuki bir faaliyettir bütün bu durumlar adalet ve kalkınma partisinin yargıya bakış açısının ve yargıdan beklentilerinin ortaya konulmasına yardımcı olduğu gibi tümü adalet ve kalkınma partili olan milletvekillerince önerilen anayasa değişikliğinin asıl amacının belirlenmesini de sağlamaktadır bu amaç adalet ve kalkınma partisinin yasama ve yürütmedeki iktidarına bağımlı ve aynı | 3,994 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesinde aynen şöyle denilmektedir dosya içeriğine göre sanık i̇fşin emekli sandığı iştirakçisi iken daha sonra emekliye ayrılarak sicil numaralı dosyasından emekli maaşı almakta olduğu ancak sanık i̇fş hiç evlenmemiş olup emekli sandığından emekli maaşı alan babası nşin ölümünden ötürü vaki müracaatı üzerine kendisine sicil numaralı dosyadan yetim aylığı bağlanarak tarihleri arasında emekli sandığından toplam tl yetim aylığı aldığı ne varki daha sonra sayılı emekli sandığı yasasına göre hem emekli maaşı ve hem de yetim aylığının birlikte ödenemeyeceğinden bahisle sanığa bağlanan yetim aylığı kesilerek yapılan ödemelerin mevcut emekli maaşından mahsup edildiği gibi ayrıca sanığın yetim aylığı bağlanmasına yönelik vaki müracaatı nedeniyle hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan amme davası açıldığı sanık i̇fş ile ilgili olayın izah tarzının bu olduğu öte yandan aldırılıp dosyasına ibraz edilen emekli sandığı genel müdürlüğünün tarih ve tah sayılı yasa içeriğine göre emekli sandığından emekli aylığı almakta iken vefat eden iştirakçilerin hiç evlenmemiş kız çocuklarının sosyal sigortalar kurumuna veya bağ kura tabi olarak çalışmakta olsalar veya bu kurumlardan emekli aylığı almakta olsalar bile kendilerine yetim aylığının bağlandığını açık ve kesin bir şekilde bildirildiği hal bu olunca sanık i̇fşin sosyal sigortalar kurumu veya bağ kur çalışan veya emeklisi olmaksızın fakat emekli sandığına tabi iştirakçi olup hiç evlenmemiş olması nedeniyle emekli sandığından emekli maaşı almakta olan babasının ölümünden ötürü kendisine yetim aylığı bağlanmaması keyfiyeti anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmektedir başka bir deyimle anılan şekil ve biçimdeki emekli sandığı iştirakçileri bağlı bulundukları kendi sosyal kurumlarınca maddî müeyyide altında tutulmalarına karşın başka kurumlara bağlı iştirakçilere yetim aylığının bağlanması keyfiyeti hak adalet ve nasafet kaidelerine göre telafisi mümkün olmayan bir uygulama olup emekli sandığının bu farklı uygulaması her halûkarda anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır bu nedenle sanık i̇fş hakkında resmî evrakta sahtecilik suçundan kamu davası açılmasına konu ve ayrıca sanığın emekli maaşı almış olmasından ötürü emekli sandığı iştirakçisi babası nşin ölümü nedeniyle yetim aylığı almasına mani sayılı emekli sandığı yasasının ve ilgili diğer maddeleri yukarıda izah edildiği üzere anayasanın eşitlik ilkesiyle bağdaşmayan farklı uygulamalara yer vermiş olmakla bahsi geçen sayılı yasanın madde ve fıkrasının anayasa mahkemesince iptalinin şart ve lazım olduğu ve bu hususta mahkeme kurulunda vicdani kanaat hasıl olduğu | 356 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yerel mahkemenin günlü ilk başvuru kararının gerekçe bölümünde yargılama sırasında sayılı khknin bütünüyle anayasanın ruhuna ve maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına aykırı olduğundan iptali gerektiği kanısına varıldığı bu hususta davacı vekilinin istemlerinin de ciddi sayılarak anayasa mahkemesine gitmek zorunda kalındığı anayasanın maddesinde geçen diğer kamu görevlileri nin khkde çalışanlar olarak değerlendirildiği belirtildikten sonra aynen şunlara yer verilmiştir bu kararnamede önce çıkan sayılı kanun hükmündeki kararnamenin sözleşmeli personel çalıştırma başlıklı maddesinde teşekkül ve bağlı ortaklıkların genel müdürleri yardımcıları müessese ve işletme müdürlerinin sözleşmeli olarak çalıştırılabileceği belirtilmiştir bu sözleşmeden anlaşılacağı gibi ancak unvan görev niteliği belirlenmiş yerlerde sözleşmeli personel çalıştırılabileceği kabul edilmiştir demek ki sayılı kanun hükmündeki kararname bir sınırlama getirdiği halde sayılı kanun hükmünde kararname bir sınırlama getirmemiştir bu sebeple kararnamenin kapsamındaki işyerlerinde çalıştırılacak her kişi sözleşmeli personel olarak çalıştırılabilir memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir bu anayasa maddesine rağmen kanun hükmünde kararname ile yapılması anayasanın maddesine aykırı olmaktadır keza anayasanın maddesine aykırıdır bu madde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep vs sebeplerle aykırılık gözetilmeksizin kanun önünde eşittir zira idare istediği personeli sözleşmeli yapar istediğini yapmaz bu davada olduğu gibi garson temizlik işçisi hamalı sözleşmeli personel yapar hatta bir kısmını yapar diğerini yapmaz bu sebeple aynı işi gören iki personelin aldığı ücrette farklı olur bu da eşit işe eşit ücret kavramına ters düşer sözleşmeli personel çalıştırmak işçilerin sendikal faaliyetlerini de önler sözleşmesi fesh edileceği veya yenilenmeyeceği korkusuna kapılan işçiler sendikal faaliyetlerde bulunamaz anayasanın kendine tanıdığı bu hakları kullanamaz danıştay başkanı danıştayın kuruluş yıldönümü nedeni ile tarihinde yaptığı konuşma ile bu konu üzerine eğilmiştir konuşmanın metni şöyledir hukuken idare ile sözleşmeli personel arasında akdedilen mukavele bir idari mukaveledir ve idare hukuku kurallarına tâbidir hiçbir şekilde özel hukuk kuralları bunlar hakkında uygulanmaz bir idari mukavelenin müddeti sonunda dahi iptal edilebilmesi veya yenilenmemesi için idari hukukun aradığı bir takım şartlar vardır bunlar da görevin sürekli olmaması kadroların kaldırılmış olması veya sözleşmeli personelin görevini yapmadığı veyaesas sayısı karar sayısı yapmadığının teyit edilmiş bulunmasıdır bunun haricinde bu ilkelerden hiçbirinin öne sürülmeden mukavelenin iptal edilmesi veya yenilenmemesi hukuken mümkün değildir keza dosyada mevcut bilirkişi raporu ile anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülmüş bu raporlar beyanlar dosya kapsamındaki belgeler ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin tamamının anayasanın ilgili maddesine ve ruhuna aykırı olduğu kanısına varılmış olmakla hüküm sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddeleri ile ruhuna aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi itirazen arz olunur anayasa mahkemesinin khknin hangi hükümlerinin davada uygulanacak hüküm niteliğinde olduğunun belirtilmesi için dosyanın geri çevrilmesine ikinci kez karar vermesinden sonra itiraz yoluna başvuran mahkemenin ek kararmm ilgili bölümü aynen şudur sayılı kararnameden evvel tarihinde yürürlüğe konulan sayılı kararnamenin de maddesinde sözleşmeli personel çalıştırma hususu hükme bağlanmış ancak hangi unvandaki kişilerin bu kararnamenin kapsamına gireceği belirtilmiştir buna göre genel müdür genel müdür yardımcıları ve bunun gibi bulunmasında güçlük çekilen özelliği bulunan üst düzey yöneticiler kapsamda olduğu diğer çalışanların kararname kapsamı dışında olduğu belirtilmesine rağmen sayılı kanun hükmündeki kararnamenin maddesindeki diğer kamu görevlileri tabiri ile bağdaşacak tahditler kaldırılmış genel olarak herkesi kapsayacak şekilde tahditsiz bir düzenleme yapılmıştır bu düzenlemenin bilerek yapılan bir düzenleme olduğu açıktır nitekim dosyada mevcut tarihli ve tarihli başbakanlık personel ve prensipler müdürlüğünden sadır genelgelerden de görüleceği gibi bu gibi teşekküllere alınacak unvanı ve görevi ne olursa ölsün tüm personelin sayılı kararname kapsamında çalıştırılacağı belirtilmiştir hüküm sayılı kararnamenin maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle iptaline karar verilmesi arz olunur | 572 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi aynen şöyledir yargıtay kanununun maddesinin yukarıda yazılı fıkrası anayasamızın ve maddelerine aykırıdır çünkü i̇çtihadı birleştirme kararları belli bir hukuki olaya uygulanacak hukuk kuralının hangi hukuk kuralı olduğunu bunun hangi anlamda ve nasıl uygulanacağını göstermekle kalmamakta yargıtayın kendi kararlarına göre aynı zamanda sonuç itibariyle yeni bir yasa çıkarılması anlamına gelmektedir bu ise yasama yetkisinin yargı organınca kullanılması sonucunu doğurduğundan anayasanın ve maddelerine aykırıdır öte yandan mahkemelerin içtihadı birleştirme kararları ile bağlı olması demek benzer bir hukuki sorunda hangi hukuk kuralının nasıl uygulanacağı konusunda yargıtaydan farklı düşünüyor olsalar bile salt bu madde nedeniyle yargıtay gibi düşünmeye mecbur edilmeleri demektir bu durumda da yargıçın yargılama yaparken ve hüküm verirken hiç bir etki ve kaygı altında kalmaması demek olan yargı bağımsızlığına ve bunu düzenleyen yukarıdaki anayasa maddelerine aykırıdır prof yurtcan prof tosun gibi bazı bilim adamları da söz konusu düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu görüşündedirler cmuknun maddesinde yer alan dini sözcüğü de anayasaya aykırıdır şöyle ki laik bir devlet her türlü dini inanca veya inançsızlığa eşit mesafede durmak zorundadır devlet işleyişinde dini kavram ve kuralları esas alamaz öte yandan kimse dini inancını açıklamaya zorlanamaz oysa söz konusu maddede düzenlenen ve tanığa ilk kez sorulacak olan şeyler ve alınan cevaplar tanığın anlatımının mahkeme tarafından değerlendirilmesinde rol oynayacaktır yani tanığın dini inancı ya da inançsızlığı farklı muameleye tabi olacaktır yine tanığın bu tür sorulara cevap vermek zorunda olduğunu ve dolayısıyla dinini de açıklamak durumunda kaldığını gözönüne alırsak yukarıda yazılı anayasa kuralına açık bir aykırılık oluşturduğu sonucuna varırız cmuknun değişik maddesinde yeralan suçun toplumda infial uyandırması sözcükleri de anayasaya aykırıdır tutuklama bir ceza yargılaması önlemi olup ancak belli amaçlarla ve nedenlerle başvurulacaktır tutuklamanın amaçlarıesas sayısı karar sayısı sanığın yargılama sırasında el altında bulunmasını sağlamak ceza yargılaması organlarını yargılama konusu olayı ve buna ilişkin olguları sağlıklı biçimde saptamalarını sağlamak yine maddi gerçeği bulmaya çalışmak kararların uygulanabilmesini sağlamaktır anayasanın maddesinde ve yasada sayılan diğer nedenler de bu amaçlara yöneliktir her ne kadar anayasamız veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde demekte ise de amacı açık biçimde göstermiş ve sınırlamıştır yani ancak kişi delilleri karartmasını veya kaçmasını önlemek amacıyla ve yasada gösterilen bir nedenle tutuklanabilecektir anayasa koyucunun niyeti budur konu öğretide bu şekilde anlaşılmaktadır oysa söz konusu madde ile kişi kaçmayacak olsa ve kanıtları karartma olasılığı da bulunmasa bile suç eğer toplumda infial uyandırıyor ise tutuklanabilecektir öte yandan bu maddenin uygulanması suçun işlendiği yerin kültürel ve sosyal durumuna göre de farklılıklar yaratabilecektir sadece altı aya kadar özgürlüğü bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda tutuklamada aranacak bir neden olarak öngörülen toplumda infial uyandırma hali uygulamada diğer suçlar için de bir tutuklama gerekçesi olarak kabul edilmektedir ceza yargılaması önlemlerinin amacı toplum duygularının herhangi bir şekilde tatmini değildir amacı yukarıda da açıklandığı gibi maddi gerçeğin ortaya çıkmasını ve verilen kararın uygulanabilmesini sağlamaktır oysa toplumda infial uyandırma gerekçesi ile tutuklamada böyle bir amacın varlığından sözetmek olanaksızdır tüm bu nedenlerle maddede yer alan suçun toplumda infial uyandırması sözcükleri de anayasaya aykırı olup iptalleri gerekir gerekçede gösterilen nedenler ve yüksek mahkemece doğrudan gözetilecek sair nedenlerle sözkonusu maddelerde yer alan sözcüklerin anayasaya aykırı olduklarının saptanarak iptal edilmelerinin sağlanması için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verildi | 520 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı adalet bakanliği tarafından moun baro levhasına yazılmasına dair baro yönetim kurulu kararının onaylanmasına ilişkin türkiye barolar birliği yönetim kurulu kararında ısrar edilmesine ilişkin tarih ve sayılı işlemin ilgilinin yasadışı silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan dolayı mahkum olması sebebiyle durumunun sayılı kanunun maddesi kapsamında avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak değerlendirilmesi gerektiği eylemin niteliği dikkate alındığında hukukun üstünlüğü ve insan haklarını korumakla görevli avukatlık mesleğinin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmadığı daha önceden ilgili hakkında baroya yazılmama yönünde alınmış bir karar bulunduğu hukuki durumda bir değişiklik olmadığı işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle baro başkanliği ve türki̇ye barolar bi̇rli̇ği̇ne karşı açılan davada işin gereği görüşüldü anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır kuralı yer almaktadır öte yandan anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz maddesinde herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir düzenlemesi bulunmaktadır sayılı avukatlık kanununun maddesinde aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde avukatlık mesleğine kabul istemi reddolunur değişik bend md değişik bent skmad türk ceza kanununun üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da devletin güvenliğine karşı suçlar anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar i̇ptal ibareesas sayısı karar sayısı anayasa mahnin tarihli ve sayılı kararı ile zimmet irtikâp rüşvet hırsızlık dolandırıcılık sahtecilik güveni kötüye kullanma hileli iflas ihaleye fesat karıştırma edimin ifasına fesat karıştırma suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmak değişik bent md kesinleşmiş bir disiplin kararı sonucunda hakim memur veya avukat olma niteliğini kaybetmiş olmak avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmakhükmü yer almış maddesinde ise baro yönetim kurulu avukatlığa kabul istemini reddettiği veya kovuşturma sonuna kadar beklenmesine karar verdiği takdirde bunun gerekçesini kararında gösterir gerekçeli karar adaya tebliğ olunur aday bu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde kararı veren baro vasıtasiyle türkiye barolar birliğine itiraz edebilir baro tarafından adaya itiraz tarihini tesbit eden bir belge verilir bu belge hiçbir vergi harç ve resme tabi değildir türkiye barolar birliği itiraz üzerine dosya üzerinde gerekli incelemeleri yaptıktan sonra itirazı kabul veya reddeder türkiye barolar birliği itiraz tarihinden itibaren bir ay içinde bir karar vermezse itiraz reddedilmiş sayılır değişik fıkra md baro yönetim kurullarının adayın levhaya yazılması hakkındaki kararları karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde türkiye barolar birliğine gönderilir türkiye barolar birliği kararın kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay içinde uygun bulma veya bulmama kararını ve itirazın kabul veya reddi hakkındaki kararlarını onaylamak üzere karar tarihinden itibaren bir ay içinde adalet bakanlığına gönderir bu kararlar adalet bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir ancak adalet bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere gösterdiği gerekçesiyle birlikte türkiye barolar birliğine geri gönderir geri gönderilen bu kararlar türkiye barolar birliği yönetim kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış aksi halde onaylanmamış sayılır sonuç türkiye barolar birliği tarafından adalet bakanlığına bildirilir baro yönetim kurulunun avukatlığı kabul isteminin reddi veya kovuşturma sonuna kadar beklenmesi hakkındaki kararları süresi içinde itiraz edilmediği takdirde kesinleşir değişik fıkra md adalet bakanlığının dördüncü fıkra uyarınca verdiği kararlara karşı türkiye barolar birliği aday ve ilgili baro adalet bakanlığının uygun bulmayıp bir daha görüşülmek üzere geri göndermesi üzerine türkiye barolar birliğince verilen kararlara karşı ise adalet bakanlığı aday ve ilgili baro idari yargı merciine başvurabilir barolar kesinleşen kararları derhal yerine getirmeye mecburdurlar düzenlemesine yer verilmiştir dava dosyasının incelenmesinden davacının i̇stanbul nolu devlet güvenlik mahkemesinin tarih ve sayılı kararıyla yasadışı silahlı çetenin sair efradı olmak suçundan dolayı yıl ay hapis cezası ile cezalandırıldığı i̇stanbul ağır ceza mahkemesinin tarih ve sayılı kararıyla cezanın uyarlama yapılmak suretiyle yıl ay hapis cezasına indirilmesine karar verildiği bu arada davacının esas sayısı karar sayısı yılında cezasının infaz edildiği ardından hukuk fakültesini tamamladıktan sonra yıllık avukatlık stajını yıllarında yapan davacının baro levhasına yazılma isteminin baro yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile reddedildiği yapılan itirazın sayılı avukatlık kanununun maddesi uyarınca türkiye barolar birliği yönetim kurulunun tarihli kararıyla reddedildiği ve adalet bakanlığının tarih ve sayılı kararıyla işlemin onayına karar verildiği söz konusu işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın ankara i̇dare mahkemesinin tarih ve sayılı kararıyla reddedildiği davanın danıştayda temyiz aşamasında bulunduğu davacının memnu haklarının iadesi istemiyle yaptığı başvuru üzerine i̇stanbul ağır ceza mahkemesinin tarih ve değişik iş sayılı kararı ile memnu haklarının iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği ve bunun üzerine davacının yaptığı başvuru üzerine başka bir il barosuna tarih ve sayılı yönetim kurulu kararı ile kaydedildiği kararın türkiye barolar birliği yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile uygun bulunduğu ancak adalet bakanlığı hukuk i̇şleri genel müdürlüğünün tarih ve sayılı kararı ile davacının mahkumiyetine konu fiilinin sayılı avukatlık kanununun maddesinde yer bulan avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak kapsamında olduğu gerekçesiyle türkiye barolar birliği yönetim kurulu kararının uygun bulunmadığı ve bir daha görüşülmek üzere türkiye barolar birliğine geri gönderildiği bu kez türkiye barolar birliği yönetim kurulunun tarih ve sayılı kararı ile davacının baro levhasına yazılması talebinin kabulüne ilişkin önceki kararda ısrar edildiği bakılan davanın da söz konusu işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın maddesine göre temel hak ve özgürlükler ancak anayasanın özüne ve ruhuna uygun olarak yasa ile sınırlanabilir anayasanın temel insan hak ve hürriyetlerinden olan çalışma hürriyetinin yasa ile sınırlanması sırasında da kamusal gereklilikler ile temel insan hak ve özgürlükleri yönünden ölçülülük ve belirlilik ilkesi gözetilerek düzenleme yapılması esastır yukarıda anılan sayılı avukatlık kanununun maddesinde avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışlarının çevresince bilinmiş olması avukatlık mesleğine kabule engel haller arasında sayılmıştır bu durumda anayasada yer bulan çalışma hürriyetinin yukarıda anılan kanun hükmü ile sınırlandığı ve söz konusu hükmün avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışların hangi fiilleri kapsayıp hangilerini kapsamadığı noktasında belirlilik ölçütüne aykırı nitelikte olduğu bunun yanında bir temel hak ve özgürlüğü kısıtlayan bu belirsiz düzenlemenin ayrıca çevresince biliniyor olma gibi bir başka muallak ve yoruma oldukça açık bir şekilde düzenlenmesiyle diğer bir sınırlama yoluna gidildiği anlaşılmakta olup sayılı avukatlık kanununun maddesinde yer alan hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı avukatlık kanununun maddesinde yer alan avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan bahisle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının esastan görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi | 1,207 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinde konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlığı altında yer alan gerekçe özetle şöyledir anayasanın maddesinin açık hükmüne karşın iktidar yıllardan beri memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerini atanmalarını görev ve yetkilerini hak ve yükümlülüklerini aylık ve ödenekleriyle diğer özlük işlerini yasayla değil kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmektedir i̇ptalini istediğimiz bu yeni kanun hükmünde kararname sayılı kanun hükmünde kararnamenin i̇ktisadî devlet teşekkülleriyle kamu iktisadî kuruluşları ve bunların müesseselerine bağlı ortaklıkları ve iştiraklerine atanacak genel müdürlerin niteliklerine ilişkin teşebbüs genel müdürü başlıklı maddesini değiştirerek genel müdür olmak için yeni koşullar getirmektedir kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel müdürlerinin kamu hizmetinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevleri yürüten bir memur ya da diğer kamu görevlisi olduğu kuşku götürmez bir gerçektir sayılı kanun hükmünde kararnamenin ilk biçimi gibi yeni biçimi de bir memurun ya da kamu görevlisinin niteliklerini saptamaktadır den bu yana yürürlükte olan sayılı kanun hükmünde kararname günlü sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmıştır sayılı kanun hükmünde kararname ise günlü sayılı günlü sayılı ve günlü sayılı yetki yasalarına dayanılarak çıkarılmıştır açıkça görülmektedir ki iktidar belli konularda düzenleme yetkisini tbmmnden alarak bakanlar kurulunun elinde tutmaktadır oysa kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi ancak belli zaman dilimleri içerisinde kullanılması öngörülen istisnaî bir yetkidir i̇ktidar şimdi olduğu gibi kanunla düzenlenmesi gereken bir konuyu kanun hükmünde kararname ile düzenleyerek yetki gasbında bulunmakta bu yetkiyi bakanlar kurulunun elinde tutarak dilediği zaman dilediği biçimde değişiklikler ve yeni düzenlemeler yoluyla kanun hükmünde kararname çıkarmak yetkisini kötüye kullanmaktadır i̇ktidar istisnaî bir yetkiyi uygulamada genel ve ana kural biçimine dönüştürerek yasama ve yürütme yetkilerini adeta yürütmede birleştirmektedir ayrıca aşağıda daha geniş biçimde belirtileceği üzere maddede yapılan değişiklik hukuk devleti ilkesiyle hukukun ana ilkelerine özellikle anayasanın maddesinin belirlediği genel idare esaslarına memur ve kamu görevlisi kavramlarına tümüyle aykırı bir düzenlemedir i̇ktidar muhalefetin direnmesiyle karşılaşmak istemeyerek tbmm nde bu aykırılıkları tartışmaktan kaçındığı için kanun hükmünde kararname türünü yeğlemiştir anayasanın maddesine aykırılık bu maddeye göre devlet kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin asıl görev ve işlevleri kamu hizmetine ilişkin olup bu kuruluşlar kamu hizmetlerini genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü kılınmışlardır kamu hizmetleri memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülecek aslî ve sürekli görevleri içermektedir kamu hizmetinin amacı kamunun çıkarını korumak yararını sağlamaktır bireysel çalışmaların amacı ise özde kişisel yarardır kamu yararı ve kamu hizmetleri kollektif gereksinimleri karşılar kamu yararı bu niteliğiyle bireysel yarardan ayrı ve ondan üstündür bu nedenle kamu hizmetlerini düzenleyenesas sayısı karar sayısı kurallar bireysel ilişkileri düzenleyen kurallardan anlam ve nitelik yönünden farklı kurallardır anayasanın maddesi nitelikleri bakımından özellik taşıyan bu kamu hizmetlerinin genel idare esaslarına göre yürütüleceğini öngörmüştür anayasa genel idare esaslarının neler olduğunu ayrıca belirlememiş türk idare hukukuna yollamada bulunmuştur i̇dare türk hukuk mevzuatında herşeyden önce kamu kudretini kullanan bir varlıktır i̇dare hukukî ve teknik bir nitelik taşıyarak devletin kendine özgü amacına ulaşmak yolunda yaptığı çalışmaların tümüdür i̇dare hukuku idareye uygulanan özelliği ve özerkliği bulunan bir hukuktur bu özerklik diğer hukuk kurallarına bağlı olmaması ile kendini gösterir i̇darenin yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetleri memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülmekte memurlarla diğer kamu görevlilerinin hizmet koşulları nitelikleri atanma ve yetiştirilmeleri ilerleme ve yükselmeleri ödev hak yükümlülük ve sorumlulukları aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri tümüyle idare hukukunun düzenleme alanına girmektedir i̇dare hukukunda memur ve kamu görevlileri yönünden liyakat ilkesi ile kariyer ilkesi iki temel ilkedir liyakat ilkesine göre uzmanlaşma asıldır çünkü liyakat hizmetin en iyi biçimde görülmesini sağlayan niteliklerin tümünü içerir bu ilke kamu hizmetlerinde ve kamu kuruluşlarında göreve alınacak personelin atanmasından görevden çıkarmaya değin tüm hizmet ve koşullarda ehliyetli esas alır ayrıcalığa ve keyfî takdire yer vermeyen bu ilke hukuk devleti ilkesinin siyasal ve sosyal haklar düzeninin bir sonucudur kariyer ilkesi ise görevlinin deneyim ve beceri kazanarak ilerlemesi olup bir anlamda uzmanlaşma bir anlamda da birbirine bağlı iş ve hizmetler serisidir kamu personelinin belirli statülerde sınıflandırılmış uzmanlık grupları durumunda sürekli çalışarak ve yetişerek idari hiyerarşide yükselme koşuluyla kamu hizmetlerini görmesidir hizmet süresi ve liyakata yer veren kariyer sisteminde sınıflar içerisinde dereceler kademeler ve hiyerarşi bağı zorunlu olup ilerleme ve yükselme koşut bir ücret uygulaması yapılır anayasanın maddesinin gerekçesi de bu doğrultudadır görülmektedir ki kamu görevlisinin statüsü kamu hizmetinin amacına uygun olarak idare hukuku ilkeleri çerçevesinde düzenlenen bir statüdür kamu görevlisi idare hukukunun öngördüğü idare hukuku ölçütlerine uygun olarak kamu hizmetini yürütebilecek yeterliğe ve niteliğe sahip olmak zorundadır yükselmesi de idare hukukunca geçerli deneyimi kazanmasına bağlıdır i̇ptali istenilen madde ise özel sektörde geçen her iki hizmet yılım kamuda geçen bir hizmet yılı olarak saydığı gibi kamuda hiç görev yapmamış ama özel sektörde onbeş yıl çalışmış olan kimsenin genel müdür olarak atanmasına olanak vermektedir böylece kamu hizmetine idareye tamamen yabancı birisinin kamu hizmeti üreten bir kuruluşun aslî ve sürekli bir görev niteliğindeki genel müdürlüğüne atanması sağlanmaktadır ayrıca ve belki daha önemlisi belli bir süre mutlaka özel sektörde çalışma koşulunu getirerek kamuda yeteneğini ve liyakatini kanıtlamış kamu görevlisinin genel müdür olmasını engellemektedir kamu hukuku özel hukuk ayrımını ciddiye almayan bu düzenleme kamuyu kamu hizmeti gören idareyi âdeta özelleştirme düzenlemesidir i̇dare hukuku esaslarıyla kamu görevlisi anlayışına tamamen terstir maddenin üçüncü bendindeki koşul ikinci bentteki gereklerle tam bir çelişki oluşturmaktadır kamu hizmetine yabancı olan kişinin kamu hizmeti açısından yetenek bilgi ve deneyiminin yok sayıldığını kabul etmek gerekir bu durum karşısında maddenin üçüncü bendi ikinci bendin aykırılığını bu örtmeye yönelik bir düzenleme olup başka bir geçerliliği yoktur maddenin ikinci bendi anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yasayla düzenlenmesi gereken hususları içermesi nedeniyle de sayılı kanun hükmünde kararname hükümleri anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık sayılı kanun hükmünde kararname kamuda hizmeti bulunmayan bir kimsenin genel müdür olarak atanması olanağını getirirken mutlaka kamuda ve özel sektörde çalışma koşulunu arayarak yetenek ve liyakatini kanıtlamış kamu görevlisine özel sektörde çalışmadığı için genel müdür olma hakkını vermemektedir bu durum kanun önünde eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır sayılı kanun hükmünde kararnamenin anayasanın maddesine aykırı olan maddesinin iptali gerekir anayasanın ve maddelerine aykırılık kamuda çalışarak yeteneğini ve liyakatim kanıtlamış bulunan bir kamu görevlisinin genel müdür olmasını engellemek demokratik toplum düzeninin gereklerine uymayan bir sınırlama olduğu gibi bu sınırlama anayasada öngörülen herhangi bir sınırlama amacıyla da bağdaşmamaktadır kararnamenin maddesi anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğundan iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın bu maddesine göre devletin değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek temel niteliklerinin başında hukuk devleti niteliği gelmektedir hukuk devleti çatısı altında her şeyin hukuka uygun olarak yürütülmesi gerekir anayasanın ve maddelerine aykırılık nedenleri bölümlerinde açıklandığı gibi sayılı kanun hükmünde kararname her yönüyle hukuka aykırıdır özellikle çıkarılışı ve içeriği anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın ve maddelerinin bir yasa konusu olmasını zorunlu kıldığı hususlarda düzenleme yapma yetkisi ancak tbmmnindir kararname bu yetkinin devredilemeyeceğini öngören anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin istisnaî bir yetki olmasına karşın iptali istenilen kararname anayasanın maddesinin ayrık hükümlerini genel hüküm niteliğine dönüştüren davranışların bir parçasıdır ve maddenin verdiği yetkiyi kötüye kullanmanın bir ürünüdür bu nedenle anayasanın maddesine de aykırıdır iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesine aykırılık bölümünde ayrıntısıyla açıklandığı gibi sayılı kanun hükmünde kararnamenin getirdiği hükümler idarenin idare hukukunun ve kamu hizmeti anlayışının oluşturduğu bütünlüğe tümüyle aykırı olup bu bütünlüğü zedeleyecek niteliktedir i̇darenin yasayla düzenleneceğini öngören anayasanın maddesine de aykırı olan kararname iptal edilmelidir | 1,177 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bilindiği gibi gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade ehliyeti ölümle sona erer bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yokturmk md i̇stisnalar dışında yalnız öleni ilgilendiren yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalarda tarafın ölümü ile dava konusuz kalır bu davalarda ölenin mirasçılarına karşı veya mirasçıları tarafından davaya devam edilmesine hukuken imkan yoktur bu istisnalardan biri mk maddesinde düzenlenmiştir eski medeni kanunumuzda md boşanan karı koca birbirinin kanuni mirasçısı olamaz ve evlenme mukavelesi ile veya boşanmadan önce yapılmış ölüme bağlı bir tasarruf ile temin olunan menfaatlerini zayi eder hükmü yer almakta idi hükümet gerekçesinde de belirtildiği gibi yeni medeni kanun maddesi önceki metnin birinci fıkrasını almış olmakla birlikte ölüme bağlı tasarruflar açısından daha farklı bir ifadeye yer vermiştir aslında yenilik mk maddenin ikinci fıkrasında olup madde ile boşanma davası devam ederken davacı eşin ölümü halinde davalının buna rağmen mirasçı olabilmesi belli koşullar altında engellenebilmektedir buna göre ölen davacının mirasçılarından herhangi birisinin davayı devam ettirmesi ve davalının kusurlu olduğunun sabit olması halinde davalı eş birinci fıkra hükmünde olduğu gibi davacıya mirasçı olamayacaktır davacı eşin ölümü halinde evlilik kendiliğinden son bulur bu nedenle davacının ölümüne rağmen mirasçılarından birisinin devam ettirdiği bu dava eşlerin boşanmasına yönelik olmayacak boşanmada sadece davalının kusurlu olup olmadığı karara bağlanacaktır davacının mirasçılarına bu hak tanınmamış olunsa idi özellikle zina hayata kast pek kötü davranış haysiyetsiz yaşam sürme sebeplerinden biriyle açılan boşanma davasında davacının ölümü halinde bu eylemlerde bulunan kusurlu davalı eşin buna rağmen mirasçı olabilmesi konusunda haksız ve adaletsiz sonuçların doğması gündeme gelebilecekti i̇şte haksız durumlardan önlenmesi amacıyla maddenin itirazımıza konu mk maddesi ihdas edilmiştir bu madde ile kısaca kusurlu eşin mirastan faydalanmasının önüne geçilmek istenmiştir madde metninden ve hükümet gerekçesinden de anlaşılacağı üzere boşanma davasında sadece davacının ölümü halinde vesadece davacının mirasçılarınamk maddesi uyarınca kusur tespiti için davayı takip hakkı tanınmıştır davalının ölümü halinde davalının mirasçılarına bu hak tanınmamıştır davalının mirasçılarına bu hakkın tanınmamış olması nedeniyle madde metninin anayasanın eşitlik konusunu düzenleyen lmaddesi ile hak arama hürriyetini düzenleyen maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır zira davacının mirasçılarına tanınan bir hakkındavalının mirasçılarına tanınmamışolması eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi hak arama hürriyetinin de kısıtlanması hatta bütünüyle engellenmesi anlamına gelir nitekim kanun koyucu benzer nitelikte bir düzenleme olan türk medeni kanunu maddesinde bu hakkı her iki taraf mirasçılarına da tanımıştır butlan davasında tanınan bu hakkın boşanma davası için tanınmaması hak arama hürriyetinin kısıtlanması anlamına gelir kanun koyucu belki hukuk usulü muhakemeleri kanununun humk ilgili usul hükümlerini nazara alarak ve usul bütünlüğünü bozmamak için davalı mirasçılarına davayıesas sayısı karar sayısı takip hakkı tanımamış olabilir bu akla gelen başlıca usul kuralları davanın müracaata bırakılması ve feragat halidir humk maddesinde davacı davaya gelmediğinde veya gelip te davaya devam etmek istemediğinde dosya işlemden kaldırılacaktır i̇leride davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinde ise davalı mirasçıları yönünden zaten mk maddesinin zaten gündeme gelmesi mümkün değildir humk vd maddelerinde düzenlenen feragat ise tıpkı humk maddesi davayı sona erdiren bir usul işlemidir bu sebeple davacı taraf davasından feragat ettiğinde başkaca herhangi bir hususun araştırılmasına gerek kalmaksızın davanın reddine karar vermek gerekir yani feragat için davalının bunu kabul etmesine gerek olmaksızın dava reddedilir çünkü feragat kabule bağlı değildir i̇şte bir boşanma davasında davasını açıp tek taraflı olarak davadan feragat ederek davayı redle sonuçlandırabilme yetkisi sadece davacıya tanındığı için ve bu usul kuralını da nazara alarak kanun koyucu mk maddesinde sadece davacı mirasçılarına davayı takip edebilme hakkı tanımış olabilir başka bir ifade ile boşanma davası devam ederken davalının ölümü halinde kusurun tespiti için davalı mirasçılarına da davaya devam edebilme hakkı tanınmış olsa idi davacı davadan feragat ettiğinde dava zaten anda redle sonuçlanabilecek ve dolayısıyla davalı mirasçılarının davaya devam hakkı davacı tarafından engellenebilecekti kanun koyucu böyle bir mülahaza ile davalı mirasçılarına davaya devam edebilme hakkı tanımamış olabilir ancak böyle olması örneğin zina hayata kast pek kötü davranış haysiyetsiz yaşam sürme vs gibi bütünüyle davacının kusurlu olduğu hallerde davalı murisleri aleyhine çok ağır ve adaletsiz bir sonuç doğurur bu eşitsizliğin önüne geçilebilmesi için davacının feragati halinde bile davalı mirasçılarına davayı takip hakkı tanıyan bir hüküm tıpkı mk maddede olduğu gibi yasa metnine konularak bu haksızlığın önüne geçilebilirdi mk maddesi uyarınca eğer davacının kusurlu olduğu düşüncesini taşıyor ise davalının belirtilen düşüncelerle boşanma davasının devamı sırasında sadece davacının ölümü halinde ve sadece davacı mirasçılarına davaya devam ederek davalının kusurunu ispatlayabilme halini düzenleyen bu hakkı davalının ölümü halinde davalı mirasçılarına tanımayan mk maddesi anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmış yüksek mahkemeye bu hususta itiraz davası açılmasına sayılı yasanın maddesi uyarınca başvurunun eldeki boşanma davası için bekletici mesele yapılmasına karar verme zarureti doğmuştur somutdavayı davacı kadın açmış ancak daha sonra müracaata bırakmış davasını takip etmemiştir ne varki yargılama aşamasında bu defadavalı koca davayı takip etmiş boşanma iradesini açıklamış ancakdavacıya yenileme talebinin tebligatı yapılamadığı için dava sürüncemede kalmış ve bu süreçte davalı koca vefat etmiştir başka bir anlatımla davalı yargılama sırasında boşanma iradesini açıklamıştır esasen davacı kadın nafaka da istemediği için yargılama aşamasında boşanmanın koşulları da oluşmuştur ne var ki mk maddesindeki hak sadece davacı mirasçılarına tanındığından eldeki somut davadasağlığında boşanma iradesini açıklamış olmasına rağmen davalı kocanınmirasçılarına davaya devam hakkı tanınmamış olmasının eşitlik ve hak arama hürriyetinin çok ciddi bir biçimde ihlali sonucunu doğurduğu kanaatine varılmıştır sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle sayılı türk medeni kanunu maddesinde yer alan boşanma davası devam ederken ölendavacınınmirasçılarından birisinin davaya devam etmesi vedavalınınkusurunun ispatlanması halinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır şeklindeki fıkra metninde yer alan davacının ve davalının kelimelerinin anayasamızın ve maddelerine aykırı olduğu mahkememizce düşünülmekte olup bu sebeple i̇ptali̇ne karar verilmesi hususunda takdir ve gereği saygıyla arz olunur | 915 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanununun üncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ile inci madde gereğincei̇baresinin anayasaya aykırılığı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanununun üncü maddesi ile silahlı kuvvetlerden ayırma cezasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir kamu hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için araç olan idarenin bu hizmeti iyi yürütmesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur bu nedenle idarenin kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını statüye alırken bir takım özelliklere sahip olmasını araması ne kadar doğal ise statüye aldıktan sonra ajanlarını verimli şekilde kullanması hizmeti aksatacak kamu hizmetinin yürütülmesine zarar veren ajanlarını bünye dışına çıkarması da kadar doğaldır silahlı kuvvetlerden ayırma cezası personelin tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre türk silahlı kuvvetlerden ilişiğin kesilmesi veya sözleşmenin feshedilmesidir silahlı kuvvetlerden ayırma disiplin cezasını gerektiren disiplinsizlikler nci maddede sayılmak suretiyle belirtilmiştir bununla birlikte inci madde uyarınca da hesaplanacak disiplin puanına ulaşan personelin disiplinsizliği alışkanlık haline getirdiği kabul edilir ve personel hakkında savunması dahi alınmadan silahlı kuvvetlerden ayırma cezası verilebilecektir türk silahlı kuvvetleri disiplin kanunun üncü maddesinin altıncı fıkrasında hakkında ayırma dosyası düzenlenecek personelin savunma hakkını nasıl kullanacağı düzenlenmiştir buna göre hakkında disiplin amirleri tarafından işlem başlatılan personelin savunmasının işlemi başlatan disiplin amiri tarafından alınması öngörülmüştür diğer durumlarda ayırma dosyasının yüksek disiplin kurulları tarafından resen veya genel kurmay başkanlığınca gönderilmesi üzerine gündeme alınması yüksek disiplin kurulunca ayırma dosyası görüşülecek personelin bağlı olduğu komutanlıklar vasıtasıyla savunmanın alınması öngörülmüştür bu şekilde yazılı savunmanın alınmasının yanında kararın doğru ve hakkaniyetli verilmesi için gerek görülmesi durumunda ayırma dosyası görüşülecek personel sözlü ifade vermek üzere kurul toplantısına çağırılabilecektir bunun yanında hakkında ayırma kararı verilecek personelin firar veya izin tecavüzünde bulunması veya benzeri olan savunma almayı imkansız hale getiren durumların bulunması hali ile kanunun inci maddesi gereği belli bir disiplin puanına veya disiplin cezası miktarına ulaşma sonucunda verilecek ayırma cezalarında savunma alınmayacağı özel olarak belirtilmiştir firar veya izin tecavüzünde bulunması veya benzeri olan savunma almayı imkansız hale getiren durumların bulunması halinde kişilerin savunmasının alınması pek tabi mümkün değildir firar veya izin tecavüzünde bulunası veya benzeri durumlarda personelin savunmasının alınmasını imkansız kılabilecek hallerde esas olan kişilerin zaten yokluğudur halbuki inci madde gereğince personelin belirli bir ceza puanını doldurmuş olması nedeniyle savunmaları alınmadan otomatikman ordudan ihraç edilmesinin önünün açılması durumu farklı olup açıkça hak ihlali yaratır üstelik bu ibare yasanın insan hakları ihlallerini ortadan kaldırma amacı ile de açıkça çelişmektedir oysa ki ai̇hsnin ncı maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkına atfedilen kavramlar yasal bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma makul sürede yargılanma açık aleni yargılama vicdanilik masumiyet karinesi silahların eşitliği ilkesi sanık hakları şeklinde özetlenebilir mevzuatesas sayısı karar sayısı hükümlerinin yorumlanmasında avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarının yön göstericisinden faydalanılması gerektiği izahtan vareste olmakla birlikte avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararlarının doğrudan iç mevzuat hükümlerini ortadan kaldırma yeteneğinin bulunmadığı anayasanın inci maddesinin bu yönde bir yorumda bulunulmasına elverişli olmadığı hususunda duraksama bulunmamalıdır bu nedenle askeri personele sırf belirli bir ceza puanını doldurmuş olması nedeniyle kendini savunma imkanı dahi tanımadan hakkında ceza veya hak kaybına uğrayacağı bir müeyyidenin uygulanacak olması adli yargılanma hakkının ihlali olup ai̇hm nezdinde ülkemizin bir kez daha prestij kaybına uğramasına neden olacaktır anayasanın nci maddesindeki memurlara savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilmez kuralı askeri disiplin suçlarında da geçerlidir suç işlendiği iddia edilen kimseye ceza verilmeden önce savunmasının alınması en doğal haklarından biridir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin dayanmış olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin inci maddesinde belirtilen adli yargılanma hakkı anayasanın ncı maddesinde doğrudan düzenlenmiş bu itibarla anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde herkesin gerekli araç ve yollardan yararlanarak yargı organları önünde davacı ya da davalı olarak sav ve savunma hakkı bulunduğu belirtilmektedir maddeyle güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde savunma hakkı gibi diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birisidir bu nedenle hangi durum ve zamanda olursa olsun savunma almadan veya sanığa kendini savunma imkanı verilmeden ceza verilmesi hukuka açıkça aykırılık teşkil eder bu itibarla disiplin amirlerinin suç gözlerinin önünde işlense bile failin kendini savunmasına izin verilmelidir savunma imkanı verilmeden disiplin cezası verilmesi halinde verilen ceza itiraz yolu ile kaldırılır ve iptal davasına konu olabilir nitekim askeri yüksek i̇dare mahkemesi de savunma alınmadan ceza verilmesi halini ‘yok hükmünde saymaktadır açıklanan bu nedenlerle üncü maddesinin altıncı fıkrasında yer alan ile inci madde gereğince ibaresi anayasanın ncı maddesinin birinci ve uncu maddesinin ikinci fıkralarına aykırı olduklarından iptal edilmelidir sayılı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiiller i̇baresinin anayasaya aykırılığı türk silahlı kuvvetlerinden ayırma nedenleri arasında sayılan nci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan hizmete engel davranışlarda bulunmak disiplinsizliği devletin ve türk silahlı kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmak şeklinde tanımlanmıştır bu tanımda yer alan ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiiller ibaresinin ne olduğu belirsizdir yasa koyucunun esas görevi bu suçların ve disiplinsizlik hallerinin ne veya neler olduğunu açıkça tek tek göstermek ve saymaktır i̇ptali istenen yasa hükmünün uygulanması halinde tutum ve davranışların devletin ve türk silahlı kuvvetlerinin itibarına zarar vermesi yeterli olup personelin statüsüne son verilmesini gerektiren davranış biçiminin aynı zamanda bir suça sebebiyet vermesi zorunlu olmayacaktır keyfi uygulamalara sebebiyet verecek nitelikteki bu düzenleme aynı zamanda isteyenin istediği davranışı ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiil şeklinde nitelendirmesine neden olabilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden birisi de belirlilik tir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması gerekir belirlilik ilkesi bireylerin hukuksal güvenliğinin sağlanması bakımından da önem arz etmektedir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın inci maddesinin ilk fıkrasında da kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun yasallığı üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın yasallığı ilkesi getirilmiştir anayasada öngörülen suçta ve cezada yasallık ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır anayasanın inci maddesine paralel olarak türk ceza kanununun nci maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır anayasanın inci maddesinde idari ve adli cezalar arasında bir ayrım yapılmadığından disiplin cezaları da bu maddede öngörülen ilkelere tâbidir henüz sosyal devletin gereklerini tam olarak yerine getirmemiş olan ülkemizde askeri disiplin yaptırımlarının amacının türk silahlı kuvvetlerde mutlak disiplinin tesisi olduğunu ortaya koyarak aslında hukuka aykırı disiplin işlemlerinin yasalarla meşrulaştırılması devlete duyulan saygınlığın ve güvenin zedelenmesi suretiyle yeniden hak ihlallerine yol açacak durumların gelişeceğini göz ardı etmek doğru değildir türk silahlı kuvvetleri disiplin mevzuatında silahlı kuvvetlerden ayırma cezası gerektiren disiplinsizlik hali içinde yer alan ve disiplin kurullarına geniş ölçüde takdir yetkisi tanıyan hizmete engel davranışlarda bulunmak disiplinsizliği hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan bir disiplinsizlik hali olarak düzenlendiği açıktır askeri disiplin hukukunda keyfi uygulamaların önünü açabilecek ve kıyas ilkesini getirecek bu hüküm adeta idareyi hukuka aykırı davranmaya teşvik etmektedir hizmete engel davranışlarda bulunmak disiplinsizliği devletin ve türk silahlı kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmak tanımında yer alan ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiiller ibaresinin belirsizliği ve keyfi uygulamalara neden olacak biçimdeesas sayısı karar sayısı düzenlenmiş bulunması nedeniyle anayasanın nci maddesine ve inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olduğu için iptal edilmelidir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu kural hakkında yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanunun iptali istenen maddelerinin uygulanması halinde anayasaya kanunlara ve uluslararası sözleşmelere ve anayasa mahkemesinin kararlarına aykırı olarak geriye dönüşü imkansız biçimde ve giderilmesi olanaksız hukuki zarar ve durumlara yol açacağı açıktır açıklanan nedenlerle iptali istenen kuralın yürürlüğünün durdurulması istenilmektedir | 1,458 |
esas sayısı karar sayısı davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkilinin kırıkhan belediyesinde yılı ocak ayından itibaren hizmet akdinin emeklilik nedeniyle sona erdiğini yılı ağustos ayına kadar aralıksız bir şekilde hizmet akdinin çalındığını müvekkilinin çalışmış olduğu süre zarfında fazla mesai yapmış olmasına rağmen davalılar tarafından fazla mesai ücretleri ödendiğini müvekkilinin mesaisinin saat da başlayıp gece a kadar sürdüğünü hafta tatilini iki haftada bir olacak şekilde kullandığını çalışmış olduğu dönemlere ait ücretlerin davalılar tarafından ödenmediğini yıllık izinlerinin yılından yılına kadar hiç yıllık izin kullanmadığını yıllık izin ücretinin iş akdinin feshinden itibaren de davalılarca ödenmediği müvekkilinin davalı belediyeye ait çöp hizmetlerinde kadrolu işçilerle aynı ve yan yana çalıştığını işçilerin kullandığı araç ve ekipmanların da davalı belediyeye ait olduğunu taşeronlar değişse de müvekkilinin belediyenin organize ettiği ve yönettiği işlerde çalıştırıldığını eşit işe eşit ücret ilkesi gereğince işverenin ücret farkı alacağının ödenmesini talep ettiğini arabuluculuk merkezine sayılı dosya ile başvuruda bulunduklarını başvurunun anlaşmama ile sonuçlandığını tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması suretiyle kısmi dava yoluyla tl kıdem tazminatı tl yıllık izin alacağı tl ücret farkı alacağı belirsiz alacak davası yoluyla tl ubgt alacağı tl fazla mesai alacağı tl hafta tatili alacağı olmak üzere toplam tlnin kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faiziyle ücret farkı fazla mesai ve ubgt alacakları için dava tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi yıllık izin alacağı için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini yargılama giderleri vekalet ücretinin davalıya tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir davalı kırıkhan ltd şti vekili cevap dilekçesinde özetle dava dilekçesini kabul etmediklerini açılan dava yönünden öncelikle husumet hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını davacının kurumdan emekli olarak tüm hak ve alacaklarını almak suretiyle ayrıldığını yıllık izinlerini kullandığını ugbt ve hafta tatil ücreti fazla mesai ücreti ve fazla çalışmasının mevcut olmadığını davacının kurumda hiçbir hak ve alacağının kalmadığını davacının ihale kapsamında işe başlamasının ve devamında belirli süreli sözleşmesini imzalamak suretiyle yapacağı iş ve alacağı ücreti kabul ettiğini daha sonra muvazaa olduğu iddiasının kabul edilemeyeceğini tüm bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesini mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise esastan reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir davalı kırıkhan belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle açılan davayı kabul etmediklerini davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını davacının taşeron işçi olarak çalıştığını taşeron işçilerle kadrolu işçilerin aynı haklara sahip olmadığını belediyelere kamu personeli ve işçi alımı için kamu personeli seçme sınavı şartının bulunduğunu belediye şirketlerinin bu yükümlülüğe tabi olmadığını davacının işçilik alacaklarının tamamını aldığını davaya husumet yönünden itiraz ettiklerini davacının iş akdinin emekli olarak sona erdiğini kıdem tazminatı ve izin ücretinin tamamını aldığından kıdem tazminatı talebinin reddinin gerektiğini davacının haftalık saat çalışma yaptığını tüm çalışma dönemi boyunca yaptığı çalışma ve fazla çalışmalarının bedelini imzalı bordro ve hesap pusulası ile aldığını davacının yıllık izinlerini kullandığını yıllık izin alacağının bulunmadığını müvekkili bulunduğu belediyenin davacının bütün haklarını tam ve eksiksiz karşıladığı için ücret farkı alacağının da söz konusu olmadığını davacının resmi tatillerde ve hafta tatillerinde genel olarakesas sayısı karar sayısı çalışmadığını çalıştığı zamanlarda da bütün hak ve alacaklarının kendisine ödendiğini tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir dava işçi alacağı istemine ilişkindir sayılı i̇ş yasasının maddesinin sekizinci fıkrasında yasaya veya yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin en az yüzde ellisine sahip oldukları ortaklıklarda sayılı kamu i̇hale yasası veya diğer yasa hükümleri çerçevesinde hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler gereğince yüklenici aracılığıyla çalıştırılanların bu kurumlara ait kadro ve pozisyonlara atanmaya ve toplu iş sözleşmesi personel kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya hak kazanamayacakları hükmü yer almaktadır aynı maddenin dokuzuncu fıkrasında ise sekizinci fıkrada belirtilen yükleniciler dışında kalan işverenler tarafından çalıştırılanlar ile bu işyerlerinin tâbi oldukları ihale mevzuatı çerçevesinde kendi nam ve hesabına sözleşme yaparak üstlendiği ihale konusu işte doğrudan kendileri çalışanların da sekizinci fıkra hükümlerine tabi olacağı ifade edilmektedir dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre davacı işçi kırıkhan belediyesinin sürekli işlerinde kadrolu işçilerle yan yana çalışmaktadır i̇şçi istihdam eden özel şirketler ve kişiler ile kamu kurum ve kuruluşları arasında sayılı yasaya sonradan eklenen ve maddeleri ile eşitsizlik oluşturulmuştur gerçek kişi ve özel hukuk tüzel kişileri işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işi bölerek alt işverenlere veremezken kamu kurum ve kuruluşları açısından bu kural devre dışı bırakılmış kamu özel teşebbüsler arasında eşitsizlik yaratılmıştır davalı belediyede çöp toplama kamu hizmetinde kadrolu belediye işçisi ile aynı işi yaparak çöp toplama hizmetinde çalışan emir ve talimatı belediye fen işlerinde görevli amirden alan kadrolu işçilerle emir aldığı yer ve yaptığı iş yönünden aynı statüde olan ancak maaş ve özlük hakları konusunda benzer haklardan yararlanamayan davacının eşit işe eşit ücret ilkesi çerçevesinde yasanın ve anayasanın koruma alanı dışına itildiği açıktır anayasal eşitlik ilkesine ve çalışanlar arasındaki yasal eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler içeren sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen ve maddelerinin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırılık içermesi nedeniyle iptali gerekmekte olup belirtilen normların anayasaya aykırılık içerip içermediğinin denetlenmesi elzemdir anılan gerekçelerle anayasa mahkemesine başvuru yapmak gerekmiştir karar gerekçesi izah edildiği üzere sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ve maddelerinin anayasanın başlangıçı ile ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından denetiminin yapılıp iptali amacıyla anayasa mahkemesine başvurulmasına başvurunun işbu ara kararla yapılmasına başvuru süresinden itibaren ay süre ile başvuruya konu normların uygulanmasının bekletici mesele yapılmasına dosyanın dizi pusulası hazırlanarak ve aslı gibidir yapılarak anayasa mahkemesine gönderilmesineesas sayısı karar sayısı i̇şbu ara kararın ve başvuru sonucu gelecek kararın taraf vekillerine tebliğine dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde karar verildi | 918 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararname de diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bırakarak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmünde kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedir ki anayasanın maddesinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız | 1,239 |
esas sayısı karar sayısı dosya incelemesinde katılan sanık nın çocuğunu hasta olması sebebiyle saray nöbetçi sağlık merkezine getirdiği burada çıkan tartışmada katılan sanık ın katılan sanık hemşire a hitaben sen benim çocuğuma bakmak zorundasın cahilsiniz okumuşsunuz ama hiçbir şey öğrenmemişsiniz çocuğuma bakmazsanız bakmayın lan ben seni artık biliyorum kaymakama şikayet edeceğim sonuna kadar gideceğim görürsün sen dediği ve elindeki telefonla katılan sanığın üzerine yürüdüğü ancak orada bulunanların engellemesiyle basit yaralama fiilinin teşebbüs aşamasında kaldığı görülmektedir daha sonrasında bu hareketlere karşılık olarak katılan sanık ın katılan sanık ya hitaben vahşi hayvanlar gibisiniz dediği anlaşılmıştır dosyaya göre sayılı tcknın maddesinin bu suçun hakaret kasten yaralama fiiline tepki olarak işlenmesi halinde kişiye ceza verilmez hükmü olayda uygulandığında katılan sanık a ceza verilmemesi hususu gündeme gelebilmektedir ancak kanun koyucu burada kasten yaralama filinin bizzat gerçekleşmesi veya teşebbüs aşamasında kalması ayrımını yapmamıştır dolayısıyla bu olaydaki gibi teşebbüste kalan kasten yaralama fiili ile bilfiil gerçekleşen kasten yaralamalara karşı yapılan hakaretlere ceza verilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır bu durum anayasanın maddesinde bahsi geçen eşitlik ilkesine aykırılık doğurmaktadır çünkü fiili kasten yaralama ile teşebbüste kalan kasten yaralamanın harekete maruz kalan kişi üzerinde doğurduğu infial ve refleks bir değildir kasten yaralamada müşteki üzerinde bilfiil cürüm gerçekleşmiş olup vücut üzerinde etki doğuran harekete karşı tepki olarak verilen hakaret refleksi ortaya çıkmaktadır ancak kasten yaralamaya teşebbüste ise müşteki vücut bütünlüğü üzerinde bilfiil gerçekleşen bir olay yoktur yani kasten yaralama ile kasten yaralamaya teşebbüsün müşteki vücut ve ruh bütünlüğü üzerinde gerçekleştirdiği infialin farklı olmasına karşın her iki fiille ilgili yapılmış hakarete ayrım yapılmaksızın ceza verilmemesi sonucu anayasanın eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğu kanısına varılmakla bu anayasa aykırılığın mahkememizde ciddi nitelikte olduğu değerlendirilerek konuya ilişkin anayasa mahkemesine başvurma kanaati hasıl olmuştur sonuç ve i̇stem tc anayasasının maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak mahkememizce sayılı tcknın maddesinin anayasaya aykırılığı ciddi görülmesi durumunun sayın başkanlığınızca incelenmesi arz olunur | 301 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir kamu davası tcknın madde hükümlerinin uygulanmasına ilişkindir tck maddesinde türk milletini türkiye cumhuriyeti devleti devletin kurum ve organlarını alenen aşağılayan kişi hakkında ceza verilmesi gerektiği düzenlenmiştir tck maddesinde devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılayanların cezalandırılacağı öngörülmüştür tck maddesinde bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması adalet bakanının iznine bağlıdır tck maddesi hükmünün anayasamızın ve maddeleri ile anayasanın başlangıç kısmının beşinci paragrafı hükümlerine aykırılığı düşünülmüştür anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin atatürk milliyetçiğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesinde yürütme yetkisinin bakanlar kuruluna ait olduğu belirtilmiştir adalet bakanı da siyasi partiye bağlı olup bakanlar kurulunun bir üyesidir anayasanın maddesinde yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir anayasamızın başlangıç kısmının beşinci paragrafında hiçbir faaliyetin türk milli menfaatlerinin türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği belirtilmiştir anayasanın maddesine göre anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmı anayasa metnine dahildir türk ceza yasasının maddesine göre tck madde kapsamında kalan bir suçu işleyen kişi hakkında adalet bakanının izin vermemesi halinde hiçbir şekilde soruşturma yapılmayacaktır adalet bakanına yürütmenin bir üyesi olarak yargı yetkisi tanınmıştır bu sonuç da hukuk devleti ilkesi kuvvetler ayrılığı yargı bağımsızlığı ve kişilerin hak ve özgürlüklerinin teminatlarından olan yargı güvencesine yargıya müdahale edilmemesi açıkça aykırıdır yürütmenin yargı üzerinde her türlü etkisinin bertaraf edilmesi yargılamanın tarafsız yürütülmesi ilkesinin gereğidir herhangi bir kamu görevlisine karşı görevi nedeniyle vaki olan hakaret fiillerine doğrudan doğruya csavcısına soruşturma yetkisi veren türk ceza yasası aynı fiilin aynı saikle aynı kamu görevlisinin içinde bulunduğu mesleki camiaya karşı işlenmesi halinde aynı csavcısına doğrudan soruşturma yetkisinin verilmemesi yasa içi bir çelişkidiresas sayısı karar sayısı adalet bakanının tck maddesine göre yargılama izni verdiği bir kişi hakkında csavcısının ceza davası açmamayı tercih etmesi aynı csavcısı hakkında özlük işlerini düzenleyen adalet bakanlığı teşkilatı ile adalet bakanlığına doğrudan bağlı olan teftiş kurulunu karşısına alması gerekir türkiye cumhuriyetinin kuruluşundan bugüne kadar hukuki ve fiziki alt yapısına karşı siyasi partilerden de gelen hukuk dışı yönelimler ortaya çıkmıştır ayrılıkçı yıkıcı ve bölücü yönelimleri nedeniyle bir siyasi partinin anayasa mahkemesince kapatılması aynı parti üyesi adalet bakanının kendi partisi mensuplarını koruyup kollamasının engellenmesi hukukun objektifliği ilkesinin bir gereğidir adalet bakanının uygulamalarına karşı idari yargıda dava açma olanağı var ise de bu prosedür suç işleyenler bakımından zamanaşımı süresinin işlemesi ve bakan izni olmadan delil toplama yetkisi olmayan csavcısının uygulamada çok uzun zaman alan idari yargı yolunu denemesi hukuk açısından pratik bir yarar sağlamayacağı da açıkça ortadadır bu itibarla tck maddesi hükmünün anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi gerekir karar açıklanan nedenlerle tck maddesi hükmünün yukarda belirtildiği şekilde anayasamızın başlangıç kısmının beşinci paragrafına anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine maddesinde belirtilen yürütme yetkisinin bakanlar kuruluna ait olmasına anayasanın maddesinde belirtilen yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılabileceği ilkesine aykırı bulunduğundan gereğinin takdiri için derdest dava dosyasının onaylı örneği ile birlikte anayasanın maddesine göre anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasanın maddesine göre dava sonucunun beklenilmesine karar verildi | 487 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuran mahkemenin gerekçesi özetle şöyledir anayasaya aykırılığı ileri sürülen türk ceza yasasının inci maddesinin birinci fıkrası hükmü düşünce ve kanıların açıklanmasını ve bilimin yayımını yasaklamakla anayasanın ve maddelerine i̇nsan hakları sosyal hukuk devleti egemenliğin ulusa ait olduğu ilkelerine ters düşmekle anayasanın ve maddelerine eşitlik ilkesini zedelemekle anayasanın maddesine suçluluğu doğuran eylemin özünün ne olduğunu belirtmemekle anayasanın maddesine aykırı görülmüş ve bu nedenle iddianın ciddi olduğu kanısına varılmıştır | 73 |
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas karar sayılı dava dosyasında sanık nin tarihinde diyarbakırda gözaltına altına alındığı tarihinde tutuklandığı tarihli celsede mahkememizin tarihli kararı ile diğer sanıklar hakkında hüküm kurulduğu başvurucu bünyamin sürme hakkında ise cmk uyarınca tefrik kararı verildiği ve tutukluluk halinin devamına hükmedildiği başvurucu bünyamin sürme mahkememiz tarafından yargılamasının devam ettiği yargılama sonucunda başvurucu hakkında devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak patlayıcıyı ülke içinde muhafaza edip bulundurmak ve nakletmek kamu görevi nedeniyle tasarlayarak bomba kullanmak suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs kez suçlarından mahkumiyet kararı verildiği ve kararın yargıtay ceza dairesinin esas karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmakla hükümlü adına yine aynı av tarafından tarihinde verilen cezanın yeniden uyarlanmasını istediği ayrıca mahkememizin cezanın uyarlanması hakkında mevcut yasal düzenlemeleri engel görmesi durumunda hak ihlaline neden olan sayılı kanun madde madde madde ve geçici madde ile sayılı kanun madde nin ai̇hm içtihadı doğrultusunda anayasaya aykırılığının tespiti ve bu maddelerin iptaline karar verilmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini istediği hükümlünün koşullu salıverilmesine olanak verecek şekilde uyarlama talebinde bulunulmuş ise de bağlı bulunduğu infaz hükümlerinde lehe bir değişiklik bulunmadığından cezanın yeniden uyarlanma talebin reddine anayasaya aykırılık yönünden evrakın anayasa mahkemesine gönderilmesine aynı yollu mütalaa gibi karar vermek gerekmiştir hüküm gerekçesi yukarıdaki gibidir mahkememizin esas karar sayılı tarihli kararı tarihinde onanarak kesinleşmiş bulunan dosyası üzerinden hükümlü müdafii av tarafından havale tarihli olarak vaki veri̇len cezanin yeni̇den uyarlanmasi i̇stemleri̇ni̇n kabule değer olmadiğindan reddi̇ne bu doğrultuda cezanın yeniden uyarlanması talepleri açısından kabule değer görülmemekle cmknın maddesi uyarınca infazın geri bırakılmasına ya da durdurulmasına mahal bulunmadiğina anayasaya aykırılık yönünden evrakın anayasa mahkemesine gönderilmesine kararın sknun maddesi uyarınca duruşmasız olarak verildiğinin ve sk maddesi uyarınca sknun bendi uyarınca itirazın tebliğden itibaren gün içerisindetebliğ günü sayılmaksızın bir dilekçe vermek ya da bu yollu işleme esas tutanağa bağlanmak üzere i̇zmir ağır ceza mahkemesince inceleme yapılmak üzere i̇ti̇raz yolunun açık olduğunun açık olduğunun belirtilmesine kararın bir suretinin istemciye tebliğineesas sayısı karar sayısı dair evrak üzerinden yapılan inceleme sonucu csavcısı un yazılı mütalaasına uygun yasa yolları yukarıda belirtilen hal ve şartlarda açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi | 335 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihli ve sayılı diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunun sayılı diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinde imam hatip kadrolarına vekaleten atananlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görevli olanlar veya askerlik hizmeti nedeniyle söz konusu görevden ayrılmış olanlar devlet personel başkanlığınca açılan kamu personeli seçme sınavlarının herhangi birinden diyanet i̇şleri başkanlığınca belirlenecek yeterli puanı almış olmaları koşuluyla aynı göreve aday imam hatip olarak atanmış sayılacağı bu kişilerden asaleti tasdik edilenlerin vekil imam hatiplikte geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylıklarında değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır olay dava dosyasının incelenmesinden trabzon ili araklı ilçesi konakönü mahallesi camii imam hatibi olarak görev yapmakta olan davacı tarafından ile tarihleri arasında vekil imam hatiplik görevinde bulunduğu tarihinde imam hatip olarak açıktan atandığı tarihinden itibaren araklı konakönü camii imam hatibi olarak görev yaptığı tarihinde tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi uyarınca ile tarihleri arasında vekil imam hatip olarak görev yaptığı hizmet süresinin kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi istemiyle idareye başvuru yaptığı anılan başvuruya davalı idarece tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi uyarınca sadece tarihinde vekil imam hatip olarak görev yapanlar için geçmişteki vekil imam hatiplik hizmet sürelerinin mükteseplerinde değerlendirileceği dolayısıyla davacının tarihte vekil imam hatip olmadığından geçmişteki vekil imam hatiplikte geçen hizmet sürelerinin müktesebinde değerlendirilemeyeceğinden bahisle reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır benzer konu ile ilgili samsun i̇dare mahkemesi gün ve k sayılı kararı ile sayılı yasa ile getirilen haktan daha önce vekil imam hatip olarak görev yapanların yararlanamayacağına yönelik kısıtlayıcı bir hükme açıkça yer verilmediğinden sayılı yasa ile getirilen sayılı yasanın geçici maddesinin yürürlüğe girdiği tarihte imam hatip kadrolarına vekaleten atananların sadece bu kanunla getirilen haklardan yararlanmasının anayasada ifadesini bulan eşitlik ilkesi ile hak ve nesafet kurallarına aykırılık teşkil edeceği hususları dikkate alınarak davacının ile tarihleri arasındaki vekil imam hatiplikte geçen hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilmesine karar verildiği bu kararın temyiz incelemesi sonucunda danıştay dairesinin k sayılı kararı ile anılan maddede vekil imam hatiplikte geçirilen hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi için imam hatip kadrolarına vekaleten atananlardan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihinde görevde bulunanların veya askerlik hizmeti nedeniyle söz konusu görevden ayrılmış olmalarının ön şart olarak sayılması nedeniyle bu tarihte vekil imam hatip kadrosunda olmayan veya askerlik hizmeti nedeniyle görevinden ayrılmış durumda bulunmayan davacının ile tarihleri arasındaki vekil imam hatiplikte geçen hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylığında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuşturesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık sebepleri anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmış ve devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır eşitlik ilkesi ile birbirleriyle aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır bu itibarla aynı hukuksal durumda olanlar için yapılan farklı düzenlemeler anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır olayda tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesi ile tarihinde vekil imam hatip olarak görev yapanlar ile askerlik hizmeti nedeniyle söz konusu görevinden ayrılmış olanların açılan kamu personeli seçme sınavlarının herhangi birinden diyanet i̇şleri başkanlığınca belirlenecek yeterli puanı almış olmaları koşuluyla aynı göreve aday imam hatip olarak atanmış sayılacağı ve asaleti tasdik edilenlerin vekil imam hatiplikte geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylıklarında değerlendirileceğinin hüküm altına alınmasına rağmen kanunun yürürlüğe girdiği tarihinden önce vekil imam hatip olarak görev yapıpta bu tarihten evvel atananların bu kapsamın dışında tutulduğu dolayısıyla tarihli ve sayılı diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunun sayılı diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinin bu kişilerden asaleti tasdik edilenlerin vekil imam hatiplikte geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilir tümcesinin anayasanın maddesinde hüküm altına alınan eşitlik ilkesine aykırı olduğu kanısına varılmıştır tarihinde yürürlüğe giren ve iptali istenilen yasa kuralının bu tarihte vekil imam hatip olarak görev yapanlar ile askerlik hizmeti nedeniyle söz konusu görevinden ayrılmış olup asaleti tasdik edilenlerin vekil imam hatiplikte geçen hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilmesine rağmen bu tarihten evvel vekil imam hatip olarak görev yapıpta bu tarihten evvel kamu personeli seçme sınavına göre aldığı puan neticesinde ösym kurumunca imam hatip veya herhangi bir kadroya atanan veya kpssden önce açıktan atanan kişilerin vekil imam hatip olarak yapmış oldukları hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilmemesinin anayasanın maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir bir tarafta vekil imam hatip olarak görev yaparken tarihinde yürürlüğe giren kanunla beraber sadece herhangi bir kpssden geçerli puan almak şartıyla bu kişilere hem kadro hakkı verilip hem de bu kişilerin geçmişte yapmış oldukları vekil imam hatiplik görevindeki hizmet sürelerinin kazanılmış hak aylıklarında değerlendirmesine rağmen diğer tarafta geçmişte vekil imam hatip olarak görev yapmış ve tarihinden evvel bir ayrıcalık tanınmadan memur olarak atanmış kişilerin bu haktan yararlandırılmamasının anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülmüştür açıklanan nedenlerle sayılı diyanet i̇şleri başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinde yer alan bu kişilerden asaleti tasdik edilenlerin vekil imam hatiplikte geçen hizmet süreleri kazanılmış hak aylıklarında değerlendirilirtümcesinin bu davada uygulanacak hüküm olduğu ve anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından bu hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının tüm belgeleriyle birlikte onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine iş bu karar aslı ile dosya suretinin anayasa mahkemesine tebliğinden itibarenesas sayısı karar sayısı ay süre ile beklenmesine aylık süre içerisinde karar gelmez ise davanın yürürlükteki mevzuat uyarınca çözümlenmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 888 |
esas sayısı karar sayısı sayılı orman kanununun ek maddesine sayılı kanun ile eklenen fıkrasında yukarıdaki fıkrada belirtilen bina ve tesislerin yükseköğretim kurumlarınca veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğünce özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılmak istenmesi hâlinde orman ve su i̇şleri bakanlığınca izin verilebilir bu takdirde kullanım bedeli süresi yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir i̇zin verilen alanda yapılacak yol ve açık olarak düzenlenen otopark garaj havuz spor alanları ve benzeri tesisler ile enerji nakil hattı su isale hattı haberleşme doğalgaz hattı kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisleri ve yine bu kanunun nci maddesine göre genel kamu hizmetlerine yönelik verilen izinler hariç olmak üzere binaların taban alanları toplamı izne konu orman sayılan alanın yüzde onbeşini geçemez hükmü yer almaktadır ek maddenin fıkrasında yer verilen bu düzenlemenin aşağıda belirtilen gerekçelerle tarih ve sayılı kanun nolu anayasanın ormanların korunması ve geliştirilmesi başlıklı maddesinde yer verilen devlet ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz bütün ormanların gözetimi devlete aittir devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz devlet ormanları kanuna göre devletçe yönetilir ve işletilir bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz ormanları yakmak ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler ile tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla bağ meyvelik zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler dışında orman sınırlarında daraltma yapılamaz hükmüne aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sayılı orman kanununun maddesinde ormanlar mülkiyet bakımından devlet ormanları hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlar ve hususi ormanlar olmak üzere üçe ayrılmıştır sayılı kanunun maddesinde değişik md ekim ve dikim suretiyle meydana getirilen hususi ormanlar hariç hususi ormanlar hektardan küçük parçalar teşkil edecek şekilde parçalanıp başkalarına temlik ve mirasçılar arasında ifrazen taksim edilemez ancak şehir kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerlerdeki hususi orman alanlarında bu kanunun nci maddesine göre izin almak ve yatay alanın yüzde altısınıesas sayısı karar sayısı geçmemek üzere imar planlamasına uygun inşaat yapılabilir i̇nşaatların yapılmasında orman alanlarının tabii vasıflarının korunmasına özen gösterilir hususi ormanlar orman idaresince mahalli tapu idaresine bildirilir düzenlemesine yer verilmektedir sayılı orman kanununun ek maddesine sayılı kanunun maddesi ile eklenen ve fıkraları sırasıyla aşağıdaki gibidir ek madde ek md ek fıkra md gerçek veya özel hukuk tüzel kişileri ya da vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumlan hariç olmak üzere yükseköğretim kurumlarına eğitim ve araştırma maksatlı tesisler yapılması için bu kanunun nci maddesinin üçüncü fıkrası esaslarına göre orman sayılan alanlardan bedelli izin verilebilir ayrıca izin verilen bu alan içinde izin sahibi yükseköğretim kurumuna veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğüne yurt yapılması maksadıyla bedelli izin verilebilir ek cümle md verilen bu izinlerden ağaçlandırma ve arazi izin bedeli dışında herhangi bir bedel alınmaz ek fıkra md yukarıdaki fıkrada belirtilen bina ve tesislerin yükseköğretim kurumlarınca veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğünce özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılmak istenmesi hâlinde orman ve su i̇şleri bakanlığınca izin verilebilir bu takdirde kullanım bedeli süresi yapılan bina ve tesislerin devri gibi hususlar genel hükümlere uygun olarak taraflarca tespit edilir i̇zin verilen alanda yapılacak yol ve açık olarak düzenlenen otopark garaj havuz spor alanları ve benzeri tesisler iie enerji nakil hattısu isale hattı haberleşme doğalgaz hattı kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisleri ve yine bu kanunun nci maddesine göre genel kamu hizmetlerine yönelik verilen izinler hariç olmak üzere binaların taban alanları toplamı izne konu orman sayılan alanın yüzde onbeşini geçemez sayılı orman kanununun ek maddesinin fıkrasında yükseköğretim kurumlarına eğitim ve araştırma maksatlı yapılacak tesisler için kanunun maddesinin fıkrasında belirtilen zaruret hali ve kamu yararı gözetilmek suretiyle izin verilebileceği düzenlemesinin yanı sıra izin verilen bu alan içerisinde kamu yaran ve zaruret hali bulunup bulunmadığına bakılmaksızın izin verilen yükseköğretim kurumunca veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumuna yurt yapılması maksadıyla bedelli izin verileceği hüküm altına alınmıştır sayılı orman kanununun ek maddesinin fıkrasında ise ilgili maddenin fıkrasında belirtilen bina ve tesislerin yükseköğretim kurumlarınca veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğünce özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılmak istenmesi hâlinde orman ve su i̇şleri bakanlığınca izin verilebileceği izin verilen alanda yapılacak yol ve açık olarak düzenlenen otopark garaj havuz spor alanları ve benzeri tesisler ile enerji nakil hattı su isale hattı haberleşme doğalgaz hattı kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisleri ve yine bu kanunun nci maddesine göre genel kamu hizmetlerine yönelik verilen izinler hariç olmak üzere binaların taban alanları toplamının izne konu orman sayılan alanın yüzdeesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde ormanların ülke yönünden taşıdığı büyük önem gözetilerek korunmaları ve geliştirilmeleri konusunda ayrıntılı düzenlemelere yer verilmiştir bu özel ve ayrıntılı düzenlemenin ülkemizde orman örtüsünün sürekli yok edilmesi gerçeğinden kaynaklandığı kuşkusuzdur anayasanın maddesinden gerekçesinde de belirtildiği gibi maddenin birinci fıkrası doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden biri olan ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için devlete gereken tedbirleri alıp kanun koymayı ve bütün ormanların gözetimi ödevini getirmektedir anym tarih ve k sayılı karan her olayda ormanlık alanda verilen izne konu edilen kamu yararı ile ormanın muhafazasındaki kamu yararının karşılaştırılmasının yapılması zorunluluğu anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükmünden kaynaklanmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k tarihli kararında sayılı kanunun maddesinde belirtilen zaruret hali talep edilen faaliyetin orman ekosistemi dışında gerçekleştirilmesi imkanı bulunmaması durumu olarak anlaşılması gerektiği vurgulanmaktadır sayılı orman kanununun ek maddesinin ve fıkralarının birlikte değerlendirilmesinden yükseköğretim kurumlarına eğitim ve araştırma maksatlı tesisler yapılması için verilecek izinlerde kanunun maddesinde yer alan zorunluluk hali ve kamu yararı şartlarının arandığı görülmekte iken her bir olayda tek başına değerlendirilmesi gereken zaruret halinin yani yurt yapımının orman ekosistemi dışında gerçekleştirilebilmesi imkanı bulunmadığının yükseköğretim kurumları öğrencilerin konaklama ihtiyaçlarının karşılanması için alternatif bir çözüm yolu bulunmadığının doğrudan kabul edilmesi suretiyle izin verilen bu orman alanı içerisinde yükseköğretim kurumuna veya yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüğüne yurt yapımı için izin verilmesinin anayasanın maddesi ile devlete yüklenen ormanların korunması görevine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır öte yandan bahsi geçen bina ve tesislerin yapımı için özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait orman alanlarında izin verilmesi halinde izin verilen alanda yapılacak yol ve açık olarak düzenlenen otopark garaj havuz spor alanları ve benzeri tesisler ile enerji nakil hattı su isale hattı haberleşme doğalgaz hattı kanalizasyon gibi her türlü altyapı tesisleri ve yine bu kanunun nci maddesine göre genel kamu hizmetlerine yönelik verilen izinler hariç olmak üzere binaların taban alanları toplamının izne konu orman sayılan alanın yüzde onbeşini geçemeyeceğine ilişkin düzenlemede de ve benzeri tesisler ile her türlü alt yapı tesisleri denilmek suretiyle belirsiz ifadelere yer verilmesi idareye geniş takdir yetkisi vermekte ucu açık ifadeler ile tanımlanmış tesislerin yapılmasında kamu yararı olup olmadığı konusunda idareye geniş takdir yetkisi verilmekle birlikte iptali istenilen düzenleme ile özel ve hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda yapılacak tesislerin izin alanın ini geçmeyeceği hüküm altına alınmışsa da madde metninde sayılan istisnalar izin verilen alanın tamamında inşaai faaliyette bulunulabileceği sonucunu doğurduğundan hususi ormanların korunması amacı tamamen ortadan kalkmaktadır anayasanın maddesinin fıkrasında devlete hali hazırda mevcut bulunan orman alanlarını koruma görevi yüklendiği gibi orman alanlarının genişletilmesi i̇çin gerekli kanunları koymak ve tedbirleri almak da devletin görevleri arasında sayılmaktadıresas sayısı karar sayısı hususi ormanların ekim ve dikim suretiyle de meydana getirilebileceği ve özel kişilere ve kamu tüzel kişilerine ait ormanlık alanların devlete ait ormanlara oranının yaklaşık olduğu hususları da dikkate alındığında devletin özel ve tüzel kişileri bu konuda teşvik edici özendirici düzenlemeler yaparak ekim ve dikim suretiyle hususi ormanların meydana getirilebilmesini dolayısıyla da orman sahalarının genişletilmesini sağlayabileceği açıktır ancak kanunun maddesi ile hususi orman sahiplerine kanunun maddesine göre izin alınması şartı ile tanınan lık inşaat yapma hakkının kullanılması kanunun iptali istenen ek maddesinin fıkrası ile izin verilen alanın tamamında inşaai faaliyette bulunulabileceği sonucunun ortaya çıkması sebebiyle neredeyse imkansız hale gelmiştir bu durumda devletin özendirici ve teşvik edici düzenlemeler yapmak suretiyle hususi orman sahalarının genişletilmesini sağlaması gerekmekte iken iptali istenilen yasa hükmü ekim ve dikim suretiyle hususi orman meydana getirmek isteyecek özel ve tüzel kişiler açısından caydırıcı bir düzenleme olarak karşımıza çıkmakta olup iptali istenen yasa hükmünün bu yönüyle de anayasanın maddesine aykırı bulunduğu sonucuna varılmaktadır yukarıda açıklanan neden ve gerekçelerle sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi ile hâzineye ait tarım arazilerinin satışı hakkında kanunun maddesi ile sayılı orman kanununun ek maddesine eklenen dördüncü fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine gününde oyçokluğuyla karar verildi | 1,495 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran cizre asliye ceza mahkemesinin anayasaya aykırılık gerekçesi aynen şöyledir gd sayılı yasa ile sayılı kanunun maddesine getirilen değişiklik ile tabancaların vahametinin saptanmasında mermi yatağı dahil adetten fazla mermi alma kapasitesinin kıstas olarak kabul edildiği izahtan varestedir ancak bu durumun anayasa ya aykırı olup olmadığı tartışılmalıdır zira silahların vahamet durumunun saptanmasında sayısal kıstas getirilmesi sakıncalı olabilir teknolojinin hızla ilerlemesi neticesinde sayısal kıstasın yetersiz hale gelmesi imkân dahilindedir ayrıca sayılı yasanın maddesinde adet mermi kapasiteli bir tabanca taşıyan sanığa verilecek cezanın asgari haddi yıl olarak gösterildiği halde aynı yasanın maddesinde adet mermi kapasiteli tabancayı taşıyan sanığa verilecek cezanın asgari haddi yıl olarak gösterilmiştir bu durumda adet mermi taşıyan tabancanın sahibi sanık fazla mermi uğruna yıl fazla ceza yemesi gerekmektedir bu durumun cuk ilkelerine ve dolayısıyle anayasa ilkelerine uygun olup olmadığının tartışılması yerinde görüldüğünden anayasanın maddine göre dosyanın onaylı bir örneğinin çıkartılarak müzekkere ekinde savcılığı marifetiyle anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine karar verildi | 158 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir usûle dair talebimiz tarihli türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almakta olup benzer şekilde sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse bu yoldaki gerekçeli kararı şeklindeki bir düzenlemeye yer verilmiştir bu sebeple her ne kadar işbu başvuruya konu iptali istenen hüküm teknik anlamda bir davada uygulanacak madde olmasa da işin mahiyeti gereği hukuki bir talep karşısında hukuki bir kararda uygulanacak olan bir yasa maddesidir i̇şin niteliği dikkate alındığında böylesi talepler böylesi bir hukuki işleme değişik iş esas kaydına konu olabilecektir bu bakımdan talebi olumlu ya da olumsuz şekilde sonuçlandırmanın mahkememize ait bir görev oluşu böylesi taleplerin hukuken bu şekilde ele alınmasının zorunlu oluşu anayasaya aykırı olduğuna inanılan bir yasa maddesini bir hakimin bu teknik ayrıntı nedeniyle uygulamak zorunda bırakılamayacağı gibi hususlar nazara alınarak iş bu başvurunun geniş anlamda yorumlanabilecek bir dava gibi yorumlanarak talebin esastan değerlendirilmesi yüksek mahkemenizden arz ve talep olunur ayrıca bir hukuk kuralı olan usûl kaideleri esas kaidelere mukaddemdir ilkesi gözardı edilemeyecek kadar önemli bir düstur ise de bir işin esasına halel gelmeyecek şartlarda bu ilke uygulama alanı bulabilecektir yoksa hiç bir zaman esasın usûle feda edilemeyeceğide yine bir başka hukuk kuralıdır burada usûl kaidesi teknik anlamda kullanılan davadır esas kaide ise bir hakimin ortada teknik anlamda bir dava olmadığı için anayasaya aykırı olduğuna inandığı bir yasa maddesini yıllarca uygulamak zorunda bırakılamayacağıdır esas bakımından gerekçelerimiz hukukumuzda arama konusu başlangıçtan beri hem yasa boyutunda hem kazai içtihatlarda hem de ilmi içtihatlarda iki türlü ele alınmıştır bunlardan birincisi kendisini tarih ve sayılı ceza muhakemeleri usulü kanunu madde ve devamında gösteren bir suç işlendikten sonra ya da bir suç işlendiği şüphesi ortaya çıktıktan sonra yapılan adli mahiyetteki arama ikincisi ise kendisini tarih ve sayılı polis vazife ve selâhiyet kanununda gösteren suç işlenmeden önceki düzenleyici caydırıcı önleyici idari mahiyetteki aramadır adli mahiyetteki aramada bir suç işlemek veya buna iştirak veyahut yataklık etmek şüphesi altında bulunan kimsenin evi ile ona ait sair mahallerde arama yapılabileceği gibi gerek üzeri ve gerek eşyası dahi aranabilir bu arama şüphe altında bulunan kimsenin yakalanması maksadı ile yapılabileceği gibi sübut delillerinin meydana çıkarılması umulan hallerde dahi yapılabilir cmuk madde cmuknun maddesinde yazılı kimselerden başkalarınınesas sayısı karar sayısı gerek üzerlerinde ve gerek evi ile sair mahallerde arama ancak sanığın yakalanması veya suçun izlerinin takibi veya muayyen bazı eşyanın zabtı maksadiyle yapılabilir bu hallerde aramanın yapılması aranılan şahsın veya takip edilen izlerin yahut zaptedilecek eşyanın aranılacak şahıs veya mahallerde bulunduğunu istidlâl ettirebilecek vakıaların vücuduna bağlıdır cmuk madde aramaya karar vermek yetkisi hakimindir ancak tehirinde mazarrat umulan hallerde cumhuriyet savcıları ve savcıların muavini sıfatı ile emirlerini icraya memur olan zabıta memurları polis jandarma görevlileri arama yapabilirler cmuk madde adli mahiyetteki arama kararını hazırlık soruşturmasında sulh ceza hakimi son soruşturma aşamasında davayı gören mahkeme hakimi verir bu husus hem doktrin hem yargısal içtihatlarda hem de uygulamada böyle kabul edilmiştir i̇dari mahiyetteki aramada sayılı polis vazife ve selahiyet kanununun sayılı kanunla değişik maddesinde polis milli güvenlik ve kamu düzeninin genel sağlık ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması suç işlenmesinin önlenmesi taşınması veya bulundurulması yasak olan her türlü silah patlayıcı madde veya eşyanın tespiti amacıyla usûlüne göre verilmiş hakim kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mahallin en büyük mülki amirinin vereceği yazılı emirle kanunda tek tek sayılan yerlerde suçun önlenmesi amacıyla kişilerin üstlerini araçlarını özel kâğıtlarını ve eşyasını arar suç unsurlarına el koyar ve evrakı ile birlikte cumhuriyet savcılığına tevdii eder ceza muhakemeleri kanunu ile diğer kanunlara göre suç iz eser emare veya delillerinin tespiti veya faillerinin yakalanması amacıyla polis tarafından yapılacak aramalar içinde usûlüne göre verilmiş hakim kararı veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde diğer kanunlarda yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmalıdır hükmü yer almıştır oysaki sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki aynı kanunun maddesinde polis kamu düzenini ve anayasal hak ve özgürlükleri korumak bakımından zorunlu ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde il sınırları içinde valinin ilçe sınırları içinde kaymakamın somut olay ve gereksinimler için her seferinde yeniden vereceği emirle kanunda tek tek sayılan yerlerde suç konusu olabilecek alet ve eşyanın bulundurulup bulundurulmadığını saptamak ve eylemlerle ilgili kişileri ele geçirmek amacıyla kişilerin üstlerini araçlarını ve eşyasını arar suç unsuru gördüklerinde el koyar evrakıyla birlikte adalete teslim eder hükmü yer almıştı i̇dari aramayla ilgili olarak öncelikle belirtelim ki bu arama asayişi kamu düzenini sağlamak suç işlenmesini engellemek amacıyla kolluk görevlileri tarafından yapılan önleme aramasıdır önleme araması idari bir işlem olduğundan zabıtaya arama emri verme yetkisi önceki madde metninde anlaşılacağı üzere mülki amirlere verilmiştir seydi kaymaz uygulamada ve tesride ceza mahkemesinde hukuka aykırı deliller seçkin yayınevi ankara bası sayfa kaynağını polis vazife ve selahiyet kanunundan alır buradaki esas nokta bir suçun işlenmesi üzerine yargılama önlemi olarak arama el koyma uygulaması anlamını taşımaz ve bu sebeple hakim izni aranmaz buradaki amaç suçun işlenmesinin önlenmesidir bu bakımdan idari aramalarda idari yapılanma çerçevesinde bir yetki sözkonusudur prof dr erdener yurtcan ceza yargılaması hukuku alfa basım dağıtım bası i̇stanbul sayfa idari aramanın doktrinde ve idari uygulamadaki adı arama tarama ya da uygulama diye geçmekte olup idari aramadaki idari işlem olgusu idari yetkiye dayalı tasarruf olgusu türk hukukunda doktrinde ve mahkeme içtihatlari ile uygulamalarında yıllardan beridir kabul görmüş ve görmektedir anayasasının maddesinde ve anayasasının hem ilk düzenlenen hem de sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonraki maddesinde yer alan arama konusu ceza yargılamasını amacına ulaştırmak için suç şüphesi altındaki kişilerin suçesas sayısı karar sayısı delillerinin ve müsadereye tabi eşyanın ele geçirilmesi amacıyla konutta başka kapalı yerlerde ve kişilerin üstlerinde yapılan aramadır anayasada yer alan kanunla yetkili kılınan merciiden kasıt cumhuriyet savcısı ve emri altında adli tahkikat yapmaya vazifeli olan kolluk kuvvetleridir kısaca anayasamızın maddesinde düzenlenen arama suç işledikten sonra suçun ortaya çıkartılması ve aydınlatılması suç delillerinin elde edilmesi devam eden suçun inlenmesi ya da bastırılması amacına matuf olan adli mahiyetteki aramadır bu husus hem doktrinde hem kazai içtihatlarda hem de mahkeme ve idare uygulamalarında ittifaken böyle kabul edildiği içindir ki hakim kararıyla arama konusu anayasasından beridir anayasal metin olarak mevcut olmasına rağmen polis vazife ve selahiyet kanununda düzenlenen idari aramalarda hakim kararı aranmamıştır bu konuda hukuka aykırılık ileri sürülmemiştir anayasa maddesi olarak düzenlenen adli aramaya ilişkin ayrıntılı düzenleme ise ceza muhakemeleri usulü kanununun ve devamı maddesinde yer almaktadır sayılı polis vazife selahiyet kanununun sayılı kanunla değişik maddesinin hangi sebeple anayasaya aykırı olduğuna gelince yukarıdaki açıklamalarımızdan da anlaşılacağı üzere iki tür arama vardır bunlardan birincisi kaynağını anayasamızın maddesinde ve ceza muhakemeleri usulü kanunu ve devamı maddelerinde alan bir suç işlendikten sonra ya da suç işleneceği şüphesi ortaya çıktıktan sonra yapılan adli arama ikincisi ise suç işlenmeden önce ya da suç işleneceğine dair bir şüphe mevcut olmadığı halde sırf düzenleyici caydırıcı ve önleyici şekilde yapılan idarî aramadır adlî aramalarda arama kararı verme yetkisi olağan hallerde hakime hazırlık soruşturmasında sulh ceza hâkimi son soruşturmada davayı gören mahkeme hâkimi tanınmış gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise kanunla yetkili kılınan merciilere yani savcısı ve emrinde görev yapan kolluk kuvvetlerine tanınmıştır adli aramada bir hâkimin karar ya da tahkikat sürecine katılması pek tabiidir i̇darî aramalarda arama kararı verme yetkisi sayılı kanunun son değişiklikten önceki maddesinde il sınırları içinde valiye ilçe sınırları içinde kaymakama tanınmışken aynı kanunun sayılı kanunla değişik maddesi birinci fıkrası hükmüne göre olağan hallerde hakime gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yerdeki mülki amire tanınmıştır yukarıda da izah olunduğu üzere her yönüyle idarî bir tasarruf olan ve ancak idari makamların yetkisinde bulunan idari aramalarda hakim kararı aranması tarihli türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç bölümünde yer alan ve anayasa maddesi sayılan kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda olduğu şeklindeki ilgili fıkrasına anayasamızın maddesinde yer alan hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz şeklindeki madde hükmüne anayasamızın maddesinde yer alan yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir şeklindeki madde hükmüne anayasamızın yargı yetkisine vurgu yapan maddesine anayasamızın özel hayatın gizliliği konusunu düzenleyen maddesine anayasamızın maddesinde yer alan yargı yetkisi idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak şekilde yargı kararı verilemez şeklindeki madde hükmüne aykırıdır i̇dari mahiyetteki aramaların etkin ve süratli bir şekilde uygulanması idari aramanın düzenleyici caydırıcı ve önleyici özelliğine katkıda bulunacak suçun işlenmesine zemin oluşturabilecek unsurları ortadan kaldıracak ve bu suretle de ya hiç suç işlenmeyecek ya da asgari düzeye indirilebilecektir bu durum yargının işini kolaylaştıracaktır bu sebepledir ki idari aramalarda karar alma sürecini kısaltmak karar silsilesindeki prosedürü azaltmak hemesas sayısı karar sayısı uygulamaya hem amaca hem de mevzuata uygun düşecektir her yönüyle idari bir tasarruf olan idari aramalarda mülki amirlerin yetkili kılınması anayasamızda vurgulanan kuvvetler ayrımına yasama yürütme yargı arasındaki yetki ve görev paylaşımına uygun düşecektir i̇ş bu olayda olduğu gibi idari bir işlemde yargısal bir gücün araya girmesi kuvvetler ayrımını zedeleyecek adeta yetki karışması veya gasbı şekline dönüşecektir şayet amaç hak ve hürriyetlerini korumak ise bu idari bir karara hakimi katarak temin edilemeyecektir önemli olan insan hak ve hürriyetlerini güvenceye alan uygulamalara öncelik vermektir aşağıda da açıklandığı üzere polis vazife ve selahiyet kanununun değişik maddesi ile önce insan hak ve hürriyetleri daraltılmış sonra da bu daraltmayı görünüşte hafifletmek için idari karar sürecine hakimi katarak zevahir kurtarılmaya çalışılmıştır polis vazife ve selahiyet kanununun maddesinde yapılan ve idari bir karara hakimi katan son değişiklik aynı zamanda tarihli türkiye cumhuriyeti anayasasının genel karakteristiğine de aykırıdır bu anayasa yapıcı anlamda eleştirilmekle birlikte hali hazırda yürürlükte olan bir anayasadır tarihli anayasanın temel karakteristiği yasama ve yargı karşısında özellikle de yargı karşısında yürütme kuvvetinin güçlendirilmesidir anayasasında yürütme gücü sadece bir görev iken anayasasıyla hem görev hem de yetki olarak tanımlanmıştır nitekim anayasasının maddesine ilişkin gerekçede modern hayatta yürütme kuvveti devletin beyni hareket gücünün kaynakladığı motordur bundan dolayıdır ki ilâ arasındaki devrede karar almak kudretinden yoksun hükümetler görülmüştür bu nedenle yürütme anayasasında olduğu gibi bir görev olmaktan çıkartılmış yürütme gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlenmiştir denilmiştir anayasasına ilişkin danışma meclisi başkanlığına sunulan anayasa komisyonu raporunda da anayasasının uygulanmaya başlanmasından sonra anayasanın yetkili kıldığı organların ve özellikle yargı denetimi ile yükümlü organların zaman zaman politik eğilimlere kendilerini kaptırdıkları gözlenmiştir şeklindeki ifadelere yer verilmiştir bir anayasayı beğenmemek ayrı beğenmediği halde uygulamak ayrı konulardır beğenilmeyen hükümler değiştirilir şayet bir anayasanın genel mantığı takdir görmüyorsa bu halde kurucu meclis yeni bir mantıktan hareketle yeni bir anayasa yapar anayasasının genel mantığı bu olduğu halde polis vazife ve selahiyet kanununda yer alan arama idari tasarrufa istinad eden bir arama olduğu halde sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin birinci fıkrasında yer alan usulüne göre verilmiş hakim kararı şeklindeki hüküm anayasamıza aykırıdır i̇nsan hak ve hürriyetleri bu düzenlemede olduğu gibi her idari tasarrufa bir hakim kararı şartı getirilmekle korunamayacaktır yetki karışıklığının veya gasbının yanı sıra somut bir olayın çözümünde yer alması gereken hakimlerin hem iş yükü çoğaltılmakta hem de idari makamlar ve yargı merciileri arasında hangi hallerin gecikmesinde sakınca olduğu hangi hallerin gecikmesinde sakınca bulunmadığı gibi ihtilaflara sebebiyet verilmektedir yürütmenin geleneksel ve aktüel olmak üzere iki tür işlevi vardır geleneksel işlevlerinin başında da kanunların uygulanmasını temin görevi gelir kanunların uygulanabilmesi kamu düzeninin korunmasına bağlıdır zira kamu düzeni korunmadığı kargaşa içindeki bir ortamda kanunların uygulanması mümkün değildir bu bakımdan kamu düzeninin korunması yürütmenin görevlerindendir bunun için de düzenleyici kolluk zabıta polis işlemleri yürütme tarafından yapılır kamu düzeni korunurken önemli olan konu hürriyetlere saygılı olmaktır prof dr erdoğan tezi̇ç anayasa hukuku beta basım yayım i̇stanbul sayfa esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin insan hak ve hürriyetlerini neden kısıtladığına gelince bu madde değişmeden önceki madde metninde polis kamu düzenini ve anayasal hak ve özgürlükleri korumak bakımından zorunlu ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde il sınırları içinde valinin ilçe sınırları içinde kaymakamın somut olay ve gereksinimler için her seferinde yeniden vereceği emirle arama yapılabileceği hükmü vardır önceki metinde olağan hallerde idari arama yapılamıyor sadece zorunlu ve gecikmesinde sakınca bulunan hallerde somut olay ve gereksinimler için idari arama yapılabiliyordu sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinin birinci fıkrasında ise olağan hallerde de idari arama yapılmasına izin verilerek insan hak ve hürriyetleri bahsinde bir gedik açılmış araya hakim kararı sıkıştırılarak aykırı durum hafifletilmeye çalışılmıştır önceki kanunla somut olay ve gereksinim esası benimsenmişken yeni kanunda böylesi bir şart aranmayarak arama işi takdire daha da açık bırakılmıştır önceki metnin ikinci fıkrasının bendinde kesin belirtilerin elde edilmesi halinde umumi ya da umuma açık yerlerde veya öğrenci yurtlarında veya idari mahiyette arama yapılabileceği belirtildiği halde yeni madde metninde kesin belirtilerin elde edilmesi kriterine yer verilmemiştir bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi avrupa birliğine girme yolunda i̇nsan hak ve hürriyetleri bahsinde birey lehine düzenlemeler yapıldığı ileri sürülerek i̇nsan hak ve hürriyetleri daha da sınırlandırılmıştır şâyianın başka gerçeğin başka olduğu bu nevi düzenlemeler tam bir feliks culpa yani mesut cürüm veya alkışlanan hatadır iii neti̇ce i̇ talep yukarıda arz ve izah olunan gerekçeler doğrultusunda sayılı polis vazife ve selahiyet kanununun sayılı kanunla değişik maddesinin birinci fıkrasında yer alan usûlüne göre verilmiş hakim kararı hükmünün tarihli türkiye cumhuriyeti anayasasının başlangıç bölümünde yer alan ve kuvvetler ayrımını vurgulayan ilgili fıkrasına maddede yer alan ve hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne anayasanın ve maddelerine i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesine aykırı olduğu kanaatiyle belirtilen hükmün iptaline karar verilmesi saygılarımla arz ve talep olunur | 2,247 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir muteriz vekili dilekçesinde müvekkiline ait işyerinde çalışan menderes koç isimli işçinin yakalandığı meslek hastalığının iki gün içerisinde kuruma bildirilmeme gerekçesi ile müvekkili şirkete sayılı yasanın maddesi uyarınca ytl idari para cezası tahakkuk ettirildiğini işçinin hastalığının henüz meslek hastalığı olarak tespit edilmediğini beyanla cezanın iptaline karar verilmesini talep etmiştir mahkememiz iptali talep edilen ve idare tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezası nedeniyle dayanılan yasa kuralı yönünden uygulanması muhtemel kuralın anayasaya aykırı olduğu kanısına vardığından uyuşmazlık hakkında bir karar vermeden önce dayanılan kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulması gerektiği kanaatine varmıştır mahkememi̇zi̇n yetki̇si̇ anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır yasa meti̇nleri̇ i̇ptali̇ i̇stenen yasa maddesi̇ tarihinde resmi gazetede yayınlanan temel ceza kanunlarına uyum amacıyla çeşitli kanunlarda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair sayılı kanunun maddesinin öö fıkrasının anayasaya aykırı olduğu hususunda mahkememizde ciddi bir kanaat oluştuğundan anılan yasa hükmünün aykırı olduğu aşağıda belirtilen anayasa kuralları karşısında değerlendirilerek iptali istemidir sayılı yasanın maddesinin öö fıkrası ile sayılı yasanın maddesi iptal edildiği için sayılı yasa uyarınca idare tarafından verilen idari para cezalarının iptalinde sulh ceza mahkemesi olarak mahkememiz yetkili kılınmıştır dolayısıyla anılan kuralın somut olayda uygulanması söz konusu olduğundan dayanılan yasa kuralının anayasaya aykırı olduğu yönünde mahkememizin yetkisi bulunduğu düşülmüş ve mahkemenize başvurulmuştur zira uygulanacak yasa kuralı bakılmakta olan davayıesas sayısı karar sayısı yürütmeye uyuşmazlığı çözmeye davayı sona erdirmeye ve kararın dayanağını oluşturmaya yarayacak göreve dolayısıyla da yargı yoluna ilişkin kuraldır dayanilan anayasa kurallari i̇ptali istenilen sayılı yasanın maddesinin öö fıkrası anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırıdır kuralın anayasanın başlangıç kısmı ile maddesine aykırı olduğu yönündeki gerekçeler anayasanın başlangıç bölümünün üçüncü paragrafında millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi veya kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı kuralına yer verilmiş cumhuriyetin niteliklerinin belirlendiği maddesinde de türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir hukuk devletinin bir ilkesi de yargılamanın adil olmasıdır bu prensip yargılamanın doğal ve asli yerinde yapılmasını gerekli kılmaktadır i̇tiraz konusu kuralın adli ve idari yargı ayrımına yer veren ve idari işlemlerin kural olarak idari yargı yerlerinde çözümlenmesi ilkesini benimsemiş olan anayasanın başlangıç ve maddesine aykırı görülmüştür kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu yönündekigerekçeler davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir anayasa mahkemesinin kararları ışığı altında uyuşmazlıkta ceza yaptırımından çok idari işlem niteliği ağır bastığından uyuşmazlıkların idari yargı yerlerince çözümlenmesi gerekmektedir mahkeme kararı doğrultusunda uyuşmazlıkların çözümü için sayılı yasanın maddesinde görevli mahkeme olarak idare mahkemesi benimsenmiş iken ve yasa kuralının temelinde mahkeme kararının gerekçesi bulunduğu halde uyuşmazlıkları tekrar adli yargı yerlerinin önüne getirmek emek ve zaman kaybına neden olmaktadır i̇dari yargı yerlerine de adli yargı yerleri gibi rahat bir şekilde ulaşıldığı gözetildiğinde yasa kuralının anayasanın anılan kuralına aykırı olduğu açıktır kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu yönündekigerekçeler anayasa mahkemesinin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere tarihsel gelişime paralel olarak anayasada adlî ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle danıştay yetkili kılınmıştır bu nedenle kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idarî yargı özel hukuk alanına giren konularda adlî yargı görevli olacaktır bu durumda idarî yargının görev alanına giren biresas sayısı karar sayısı uyuşmazlığın çözümünde adlî yargının görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek mümkün değildir i̇darî yargının denetimine bağlı olması gereken idarî bir uyuşmazlığın çözümü haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasakoyucu tarafından adlî yargıya bırakılabilir somut olayda mahkeme kararında belirtilen ve ancak çok sınırlı hallerde uygulama alanı bulan kamu yararına rastlanılmadığı gibi işin adli yargı yerinde çözümünü gerektiren ve onun denetimine tabi tutan bir zorunluluğa da rastlanılmamıştır bu nedenle yasa kuralının anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmüştür kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu yönündekigerekçeler anayasanın maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı öngörülmüştür bu kural gereğince yasama organı yapacağı düzenlemelerle daha önce aynı konuda verilen anayasa mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştıramamak yükümlülüğündedir hukuk devletinde devletin bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına bağlı olduğu bir sistem anlaşılır hiç kuşkusuz yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisinindir ve bu yetki devredilemez meclis bu yetkisini türk milletinden alır ve bu yetkiyi millet adına kullanır meclisin milletten aldığı yetki çerçevesinde çıkardığı kanunların anayasaya uygunluk denetimini ise türk milleti adına hüküm vermeye yetkili anayasa mahkemesi tarafından yapılır anayasa mahkemesi türk milleti adına karar verir iken devredilmez yasama yetkisine dokunmaksızın yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyerek meclise hukuk devleti yolunda ilerlemede ışık tutar meclis yasama yetkisini kullanırken konuda aynı ya da benzer nitelikteki anayasa mahkemesi kararlarını da göz önünde tutmak zorundadır hiç kuşkusuz mahkeme kararlarının da zaman içerisinde değişmesi mümkündür dolayısıyla mahkemenin daha önceden verdiği bir iptal kararının aksine benzer nitelikteki bir yasal düzenlemenin aradan kabul edilebilecek bir süre geçtikten sonra yasallaşması mümkündür yasa koyucunun faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasaya ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması gerekir çünkü yasanın da üstünde yasa koyucunun bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa vardır hukukun ana ilkellerine dayanmayan devletin amacı ve varlığı nedeniyle bağdaşmayan ve sadece belli bir anda ortaya çıkarılan yasalar kamu vicdanına olumsuz tepkiler yaratır böyle bir tasarrufu hukuk devletini tasarrufu niteliğinde saymak imkansızdır yasama organının anayasa mahkemesi kararlarını dikkatlice incelemesi ve eğer mahkeme tarafından bir iptal kararı verilmişse bunun gerekçesindeki hususları dikkate alarak yeni kanun hükmünü bu bağlamda hazırlaması gerekmektedir yüksek mahkemenin kararlarında vurguladığı gibi bu bağlılık anayasa mahkemesinin anayasaya aykırı bularak iptal ettiği bir konuda aynı içerik ve nitelikte yeni bir yasa çıkarılmamasını da gerekli kılar anayasanın bu hükmü gereğince yasama organı anayasa mahkemesinin anayasaya aykırı bularak iptal ettiği bir kuralın aynını ya da değişik ifadelerle benzerini yasalaştırmaması gerekir yasama organı anayasa mahkemesinin iptal kanarından sonra aynı konuda bir yasa yaparken anayasa mahkemesi kararı gerekçesinde gösterilin iptal nedenlerini dikkate almalıdır bu bağlamda anayasa mahkemesinin iptal kararından önce sayılı yasanın idari para cezalarında yetkili mahkemenin seyrini inceleyecek olursak sayılı eski i̇ş kanunu döneminde idari para cezalarının itiraz merci yetkili sulh ceza mahkemeleri iken anayasa mahkemesinin gün kesas sayısı karar sayısı sayılı kararı ile i̇mar kanununun maddesi tarihli k kararı ile sayılı kanunun maddesi tarihli ve sayılı kararı ile de sayılı mesleki eğitim kanununun inci maddesinin verilen para cezalarına karşı yetkili sulh ceza mahkemesinde itiraz edilebileceği cümlelerini iptal kararı vermesi üzerine yasalardaki idari para cezasını düzenleyen maddelerin anayasa mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda yukarıda belirtilen anayasa mahkemesinin yorumlarını da esas alarak yeniden düzenlemeler yapıldı gün ve sayılı yasanın maddesi ile idari para cezalarına karşı idari yargı yerlerine başvuru olanağı getirildi ancak sayılı kabahatler kanununun yürürlüğe girmesi ile birlikte idari yargı yerlerince yargı yolu bakımından görevsizlik kararları verilerek uyuşmazlıklar tekrar sulh ceza mahkemesi önüne getirildi nihayet sayılı yasanın ve maddesinde yapılan değişiklikler sonucu uyuşmazlık tekrar idari yargı yerlerine geçmesine karşın aradan iki yıl geçmeden bu defa sayılı yasanın maddesinin öö fıkrası ile sayılı yasanın maddesi iptal edilerek uyuşmazlık tekrar sulh ceza mahkemesinin önüne getirildi anayasa mahkemesinin sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesindeki kurumca itirazı reddedilenler kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler cümlesini iptal etmesinin gerekçesinde idarenin hizmetleri gereği gibi ve ivedilikle görebilmesi için yaptırım uygulama yetkilerine gereksinimi olduğu idarenin bu yetkilerle kamu düzeni ve kamu güvenliğini kamu sağlığını ulusal servetleri zamanında ve gereği gibi koruyabileceği bu nedenlerle idareye geniş ve çeşitli yaptırımlar uygulama yetkisinin tanındığı idari cezalarında idari yaptırımların en önemlilerinden birisi olduğu idari cezalar arasında yer alan para cezalarını diğer cezalardan ayıran en belirgin niteliğin onların idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verilmesi olduğu tarihsel gelişimine paralel olarak anayasada adli ve idari yargı ayrımına gidildiği anayasanın inci maddesi birinci fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır denilirken inci maddeleriyle de idari adli yargı ayrımının kurumsallaştırıldığı kural olarak idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemlerinin idari yargı özel hukuk alanına giren işlemlerinin de adli yargının denetimine tabi olduğu itiraz başvurusuna konu olan idari para cezasının kamu gücünün kullanılması ile ilgili ve yasada belirtilen kurallara uymayanlara idari bir yaptırım uygulanması niteliğinde olduğundan çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili kılınması gerektiği bu nedenle de itiraz konusu kural anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptalinin gerektiğine hükmolunmuştur denilerek söz konusu kural nedeniyle verilen idari para cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulması gerektiği belirtilmiş yasama organı bu gereği sayılı yasanın maddesi ile yerine getirmesine rağmen daha sonra bu kuraldan ayrılarak yargı yolunu adli yargının aleyhine ve idari yargının lehine olacak şekilde değiştirmiştir görüldüğü üzere aynı olmamakla birlikte benzer nitelikteki bir olayda meclis anayasa mahkemesinin daha önceden verdiği kararların aksine bir düzenlemeye gitmiştir oysa meclis anayasa mahkemesinin yukarıda sözü edilen üç yasaya ilişkin iptal gerekçelerini esas alarak sayılı yasanın maddesini düzenlemesine rağmen kamu yararı zorunluluk ve yargı yolu bütünlüğü gerekleri bulunmadığı halde adli yargının iş yükünü idari yargı lehine olacak şekilde artırmıştır sayılı yasanın maddesi hariç bu yasadan kaynaklanan uyuşmazlıkların da adli yargının görev kapsamında bulunduğu da gözetildiğinde düzenlemenin adli yargı yönünden önemi daha bariz bir şekilde kendisini göstermektediresas sayısı karar sayısı kuralın anayasanın maddesine aykırı olduğu yönündekigerekçeler i̇darî para cezaları idari yaptırımların en önemlilerindendir bu cezaları diğer cezalardan ayıran en belirgin özellik onların idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verilmesidir i̇dari yaptırım kararları cezalandırmaktan çok idari işlem niteliği ağır basan kararlardır i̇dare hukuku esaslarına göre tesis edilen bir idari işlemin sadece para cezası yaptırımı içermesine bakılarak denetiminin idari yargı alanından çıkarılarak adli yargıya bırakılması olanaklı değildir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında danıştay idari mahkemelerce verilen kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar denilerek idari adli yargı ayrılığı tüm kurum ve kurallarıyla devletin hukuk düzeni içindeki yerini almıştır buna göre kural olarak idarenin kamu hukuku alanına giren kamu gücü kullanarak idari usullerle tesis ettiği işlem ve eylemlerinin idari yargı özel hukuk alanına giren işlemlerinin de adlı yargı denetimine bağlı tutulması gerektiği gözetildiğinde yasa kuralının anayasanın anılan kuralına aykırı olduğu açıktır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın maddesinin öö fıkrası anayasanın yukarıda dayanılan kurallarına aykırı olduğu kanaatine varıldığı başvuruda mahkememizin uygulanacak kural nedeniyle yetkili olduğu anlaşıldığından söz konusu kuralın iptali için dosyanın onaylı bir örneği ile birlikteanayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasa mahkemesi işin kendisine gelmesinden itibaren beş ay içinde karar vermez ise uyuşmazlığın yürürlükteki kanunlar çerçevesinde çözümlenmesine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda karar verildi | 1,869 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararında özetle şöyle denilmiştir anayasa mahkemesi sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek madde nin iptali istemiyle açılan davada değer tesbiti metotları ile ihale usullerinin belirlendiği sayılı yasanın maddesinin ve bentlerinin anayasaya aykırılığını saptamıştır kararda da belirtildiği gibi özelleştirmeyi yapacak birimler her türlü etkiden uzak gerçek değerin bulunmasını sağlayacak çalışmalar yapabilmek için gerekli ek yapıya kavuşturulmalıdır maddedeki değer tespit komisyonları ile i̇hale komisyonlarının oluşum biçimiyle görev ve yetkilerinin yasama organınca belirlenmesi gerekir değer tespiti ile ihale usullerinin özelleştirme i̇daresi kurulu başkanlığınca saptanarak sonuçlandırılmasına olanak tanıyan dava konusu kurallar yasama yetkisinin devri niteliğinde olması nedeniyle anayasanın maddesine anayasa mahkemesince önceleri verilen iptal kararına aykırı olması nedeniyle de anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır i̇ptalleriyle dava sonuna kadar yürürlüğün durdurulmasına karar verilmesi gerekir | 127 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizde görülmekte olan bu davada uygulanacak kural olan idari yargı yerlerinde dava açma süresini düzenleyen kurallar arasında yer alan sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesindeki vergi mahkemelerinde otuz gündür şeklindeki hükmün türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırılığı yolunda kanaat oluştuğundan anayasanın maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir i̇ti̇raza konu düzenleme anayasanin maddesi̇ne aykirilik teşki̇l etmektedi̇r anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumunun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü amirdir anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlet olarak tanımlanmıştır i̇tiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır şöyle ki hukuk devletinin unsurları arasında sayılan eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun denetiminin en etkin yolu yargı denetimidir devletin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimi önündeki en büyük engellerden biri ise aşırı kısıtlanmış dava açma süresidir i̇dari yargı düzeninde yargılama usullerini düzenleyen sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda dava açma süresi kamu düzeninden sayılmış süre denetimine ilk inceleme konuları arasında yer verilerek davanın taraflarının iddia ve kabullerine bakılmaksızın resen incelenmesi zorunlu kılınmıştır i̇darenin yüklendiği kamu görevlerini yerine getirebilmesi için karar alıp uygulaması işlem yapması eylemde bulunması ve sahip olduğu kamu gücünü kullanabilmesiyle işlevini sürdürmektedir i̇dari işlem etkilerinin sürdürülebilmesi ve bozulup ortadan kaldırılması tehdidinden uzak tutulması olarak tanımlanan idari istikrar ilkesinin gereği olarak yönetilenlere idarenin güvenirliliği ve sürekliliği kanısının verilmesi idarenin kararlarının geçerliliğini koruduğu ve sık sık bozulup ortadan kaldırılamayacağı güveninin uyandırılması gerekmekte ve bunun sağlanabilmesi için iptal davası açabilme hakkının yasalarla belirli sürelerle sınırlandırılmasına olanak bulunmaktaysa da bu sürenin idari dava açma yoluyla hak arama özgürlüğünü ortadan kaldıracak şekilde makul olmayan ölçülerde kısıtlanması hukuk devletinden uzaklaşmayı beraberinde getiriresas sayısı karar sayısı i̇ti̇raza konu düzenleme anayasanin maddesi̇ne aykirilik teşki̇l etmektedi̇r anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak suretle sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktadır hükmünü amirdir anayasayla devlete kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engellerin kaldırılması yolunda görevler verilmiştir kişinin hakkında tesis edilen idari işlemlere karşı dava hakkını sınırlayan dava açma süresinin makul olmayan sürelerle sınırlanmış olması kişinin genelde temel hak ve hürriyetlerinde özelde hak arama özgürlüğünde hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak anlamda bir hukuksal sınırlama olup hiç şüphesiz bu sınırlamanın kaldırılması veya makul bir düzeye getirilmesi devletin anayasasının maddesi ile getirilen görevlerindendir i̇dari yargıda dava açılması belirli bir hazırlık sürecini gerektirmektedir sayılı kanunda dava dilekçesinde bulunması gerekli hususlar belirlenmiş hatta bazı zaman idarenin elinde bulunan ve vatandaşça edinilmesi zaman ve emek harcanmasını gerektiren bilgi ve belgelerin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu kılınmıştır diğer taraftan özellikle vergi davalarının çoğu zaman teknik konuları içermesi nedeniyle bir hazırlık safhasını ve konuda uzmanların serbest muhasebeci mali müşavir veya yeminli mali müşavir gibi yardımını gerektirmektedir uygulamada dava açma süresini geçirmemek için acelece açılan davalarda birtakım yanlışlıklar yapıldığı dilekçe eklerinin eksik konulduğu bu eksik ve yanlışlıkların çoğu zaman dilekçenin reddi kararlarına sebebiyet verdiği bunun ise anayasanın maddesinde vücud bulan davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmüne aykırılık teşkil edecek şekilde davaların uzamasına ve yargılama masraflarının artmasına neden olduğu hatta yapılan bu hata ve yanlışlıkların davanın konusunun ve dava gerekçelerinin tam olarak ortaya konulamaması nedeniyle kararlardaki hukuki isabet derecelerini etkilediği görülmektedir her ne kadar anayasada bu hakların kullanılmasını engellemeyecek makul sürenin ne olduğu belirtilmemekteyse de ülkenin içinde bulunduğu durum idarenin yapısı ve işleyişi ve gerek anayasa mahkemesine gerekse diğer idari yargı mercilerine başvuruda tanınan süreler dikkate alınarak makul süre ölçütünün yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemekle görevli ve yetkili anayasa mahkemesince konulabileceği açıktır iii i̇ti̇raza konu düzenleme anayasanin maddesi̇ne aykirilik teşki̇l etmektedi̇r anayasanın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdüresas sayısı karar sayısı hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmünü amirdir sayılı kanunun maddesinde idari dava türleri iptal ve tam yargı davaları olarak gösterilmiştir her ne kadar doktrinde vergi davaları iptal ve tam yargı davaları arasında kendine özgü bir tür olarak gösterilse de pozitif hukuk açısından iptal davası niteliğine uygun olarak sınıflandırılabilecek dava türüdür sayılı kanunun maddesinde aynı yargı düzeninde yer alan gördükleri davaların nitelikleri itibariyle iptal ve tam yargı davaları aynı dava türlerine bakan danıştay idare ve vergi mahkemeleri arasında dava açma süresi açısından vergi mahkemesinde idari dava açanlar açısından eşitlik ilkesine aykırılık oluşturacak şekilde sınırlayıcı bir düzenleme getirilmektedir iv i̇ti̇raza konu düzenleme anayasanin maddesi̇ne aykirilik teşki̇l etmektedi̇r anayasanın maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmünü amirdir anayasanın bu maddesiyle herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanarak davacı veya davalı olarak yargı mercileri önüne gelebilmesine iddia ve savunmalarını yazılı veya sözlü olarak yargı mercileri önünde dile getirebilmesine olanak sağlanmış ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır yargılama ve bu yargılamayı yapan mahkemeler ne kadar adil ve bağımsız olurlarsa olsunlar adil yargılama ve yargılanmadan bahsedebilmek için öncelikle kişinin meşru vasıta ve yolları kullanarak yargı mercileri önüne gelebilmesi gerekmektedir kişinin yargı mercileri önüne gelebilmesini engelleyen unsurlardan olan dava açma süresinin makul olmayan kısıtlamalara tabi tutulması adil yargılanma hakkının kullanılmasını engelleyecektir daha önce de değinildiği gibi vergi mahkemelerinde dava açılmasının i̇dari yargılama usulü kanunu ile belirli usul ve kurallara bağlanması ve kişinin iddiasına ve savunmasına ilişkin hususları yargı mercileri önüne getirebilmesi için gerekli hazırlığı yapılabilmesi gerek hukuki yardımdan gerekse teknik yardımdan yararlanabilmesi için zamana ihtiyacı olduğu ve bu zamanın makul bir süre olması gerektiği kuşkusuzdur i̇ti̇raza konu düzenleme anayasanin maddesi̇ne aykirilik teşki̇l etmektedi̇r anayasanın maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmünü amirdir hak arama özgürlüğünün idari yargı açısından en önemli dayanağını hukuk devleti anlayışının zorunlu bir unsuru olarak idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yoluesas sayısı karar sayısı açıktır ilkesi oluşturmaktadır bu ilke idarenin hukuka uygunluğunun en etkin denetim biçiminin ancak yargısal denetim ile sağlanabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır anayasa ile yargısal denetim unsuruna çeşitli sınırlamalar getirilmekteyse de yargı denetiminin gerçekten etkili ve verimli olabilmesi için yürütme organının bütün işlemlerini kapsaması ve yargı yolunun açıklığının görünüşte değil gerçekte açık olması gerekmektedir yasayla vergi resim harç ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına karşı açılan davalara bakmakla özel görevli ve yetkili vergi mahkemeleri kurulmuşsa da görev ayrımının çoğu zaman yeterli hukuk bilgisine sahip olmayan vatandaşlarca tam olarak bilinememesi hatta yargı yerlerince dahi örneğin toplu konut fonundan dolayı ortaya çıkan uyuşmazlığı çözümleyecek idari yargı yerinin idare mahkemesi mi yoksa vergi mahkemesi mi olması gerektiğine ilişkin danıştay i̇çtihatları birleştirme kurulunun tarih ve el kl sayılı kararında olduğu gibi kolayca ortaya konulmasının zor olması ve vatandaşlar arasında idari yargı yerleri olarak ismi nedeniyle idare mahkemelerinin tanınması ve bilinmesi nedeniyle vergi mahkemelerinde açılması gerekli olan davalar dava açma süresinin altmış gün olduğu zannedilerek idare mahkemelerinde açılmakta bu halde idare mahkemelerinden görev ret kararı ile gelen davalarda vergi mahkemelerinde otuz günlük dava açma süresi geçirildiğinden bahisle süre ret kararları verilmesine örneğin benzer bir olayda vergi mahkemesinde açılması gerekirken idare mahkemesinde açılan davada ordu i̇dare mahkemesinin görev ret kararı ile ordu vergi mahkemesine gelen davada bu mahkemenin tarih ve k sayılı kararıyla davanın süreden reddine karar verilmiş ve bu karar danıştay dairesinin gün ve k sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir sebebiyet vermekte bu ise telafi edilmesi mümkün olmayan hak kayıplarına yol açmakta yargı yolu açıklığı ilkesi önünde engel oluşturmaktadır vi yürürlüğün durdurulmasi talebi̇ anayasanın maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde kararını verir ve açıklar bu süre içerisinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmünü amirdir anayasanın maddesi ise anayasa mahkemesi kararları kesindir i̇ptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz kanun kanun hükmünde kararname veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü ya da bunların hükümleri iptal kararlarının resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar esas sayısı karar sayısı i̇ptal kararları geriye yürümez hükmünü amirdir anayasanın bu hükümlerine göre mahkemeler itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurduklarında davanın görüm ve çözümünü anayasa mahkemesinin gerekçeli kararının resmi gazetede yayımlanmasına kadar bekletmekte ancak bu bekleme süresi her halükârda beş ayı geçememektedir ancak anayasa mahkemesinin iş yoğunluğu nedeniyle başvurular beş ay içerisinde sonuçlandırılamamakta hatta çeşitli davalarda yıla kadar uzayabilmektedir bu da idari yargıda süre ret kararlarının ilk inceleme konuları arasında yer alması nedeniyle kısa süre içerisinde karar verildiği ve gerek itiraz merci bölge idare mahkemelerinde gerekse temyiz mercî danıştayda kısa süre içerisinde karar verilerek kesinleştiği dikkate alındığında gerek üzerinden anayasa mahkemesine başvurulan davanın gerekse benzer durumdaki davaların belki de anayasaya aykırı olan mevcut yasal düzenlemeye göre çözümlenmesine sebebiyet vermektedir ki bu hukuk devletine yakışan bir olgu değildir bu nedenlerle itiraza konu yasal düzenlemenin anayasaya aykırılığı ve gerek görülmekte olan davası üzerinden anayasa mahkemesine başvurulan davacıyı gerekçe benzer durumda olan diğer kişileri telafisi güç veya imkansız zararlara uğratacağı yolunda ciddi kanaat oluştuğundan itirazda yürürlüğün durdurulması isteminde bulunulması gerekmiştir sonuçyukarı da açıklanan nedenlerle mahkememizde görülmekte olan davada uygulanacak kural olan idari yargı yerlerinde dava açma süresini düzenleyen kurallar arasında yer alan sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun maddesindeki vergi mahkemelerinde otuz gündür şeklindeki hükmün sayılı kanun türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırılığından bahisle anayasanın maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu davanın görüm ve çözümünün anayasa mahkemesinin başvuru hakkındaki kararına kadar bekletilmesine bekleme süresinin her halükarda başvuru kararının anayasa mahkemesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren beş ayı geçmemesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 1,716 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir her ne kadar sanık hakkında iddianameyle sayılı türk ceza yasasının maddesinin uygulanması sehven istenmemişse de maddenin açık hükmünden kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak maddenin fıkrasında bent halinde sayılan haklardan sanığın yoksun bırakılacağı belirtilmiştir i̇ddianamede sanık hakkında uygulanması istenen tüm sevk maddelerinin de kasıtlı suçlara ait ve hapis cezası sonucunu doğuran maddeler olduğu bu itibarla sevk maddeleri uyarınca sanığın cezalandırılması yoluna gidildiğinde sayılı türk ceza yasasının maddesinin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu sanık hakkında verilen sonuç cezanın ertelenmesine karar verilmesi halinde de sanığın geçmiş sabıkasına esas hapis cezasının ay olduğu ve ertelemeye ilişkin sayılı türk ceza yasasının maddesi uyarınca da ertelemeye engel teşkil etmediği anlaşıldığından iptali istenen sayılı türk ceza yasasının maddesinin fıkrasının son cümlesinin de sanık hakkında uygulanması ihtimalinin bulunduğu anlaşılmıştır nitekim bu nedenle de tarihli nolu duruşma ara kararında da bu maddeden ötürü sanığa anayasa mahkemesinin kararından sonra ek savunma hakkı tanınması hususunun düşünülmesine karar verilmiştir türkiye büyük millet meclisince tarihinde kabul edilip ekim tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan ve tarihinde yürürlüğü giren sayılı türk ceza kanununun maddesi ve gerekçesi aşağıdaki gibidir i̇şlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsılmaktadır bu nedenle suçlu kişi özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır madde metninde işlediği suç dolayısıyla kişinin hangi hakları kullanmaktan yoksun bırakılacağı belirlenmiştir ancak bu hak yoksunluğu süresiz değildir cezalandırılmakla güdülen asıl amaç işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması gerekmiştir bu nedenle madde metninde söz konusu hak yoksunluklarının mahkûm olunan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar devam etmesi öngörülmüştür böylece kişi mahkûm olduğu cezanın infazının gereklerine uygun davranarak bunun tamamlanmasıyla kendisinin tekrar güven duyulan bir kişi olduğu konusunda topluma da bir mesaj vermektedir bu bakımdan hak yoksunluklarının en geç cezanın infazının tamamlanması aşamasına kadar devam etmesi suç ve ceza politikasıyla güdülen amaçlara daha uygun düşmektedir bu sistemde süresiz bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için yasaklanmış hakların geri verilmesinden artık söz edilemeyecektir maddenin üçüncü fıkrasında mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet vesayet ve kayyımlık yetkilerini kullanabileceği belirtilmiştir ayrıca dördüncü fıkrada kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında mahkûm oldukları cezaya bağlı herhangi bir hak yoksunluğunun doğmadığı hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı maddenin beşinci fıkrasında belli bir hak ve yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen kasıtlı suçlar dolayısıyla mahkûmiyet hâlinde mahkûm olunan cezanın infazından sonra da etkili olmak üzere bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına ayrıca hükmedilmesi öngörülmüştür bu durumda mahkemenin belli bir hak ve yetkiyle ilgili olarak vereceği yasaklama kararı bir güvenlik tedbiri niteliği taşımaktadır altıncı fıkrada belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde yine güvenlik tedbiri olarak belli bir süre için bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebileceği öngörülmüştür sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasında işlemiş olduğu bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olan bir kimsenin fıkrada bentler halinde belirtilen bir kısım medeni hakları kullanmaktan mahrum bırakılacağı düzenlenmiştir bu maddenin ve bentlerinde kişinin çalışma yaşamı ile ilgili olan kısıtlamalar açıklanmıştır buna göre düzenlemenin bendine göre sürekli süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden bu kapsamda türkiye büyük millet meclisi üyeliğinden veya devlet il belediye köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten bendinde ise bir kamu kurumunun veya kamu kuruma niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten kişinin yoksun bırakılacağı düzenlenmiştir bendine göre hak yoksunluğuna cezasına tabi olacak bir sanığın bir devlet memuru veya kamu görevlisi olması halinde maddenin fıkrasında da belirtildiği gibi mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu görevini devam ettiremeyeceği kısacası geçimi sağlamak için işine devam edemeyeceği açıkça anlaşılmaktadır yine aynı fıkranın bendine göre de bir avukat eczacı veya bir doktorun benzer şekilde geçimi sağlamak için işine devam edemeyeceği anlaşılmaktadır bu her iki düzenlemeden işledikleri suç nedeniyle yasa karşısında aynı hukuki konumda bulunan toplumun değişik sosyal sınıf ve konumlarına ait kişilerin iş yaşamları ile ilgili çeşitli yoksunluklara tabi kılınacakları yönünde bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır ancak aynı maddenin fıkrasının cümlesinde mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir hükmüne yer verilmiştir mevcut bu hüküm karşısında sayılı türk ceza kanununun maddesi hükümleri uyarınca cezası ertelenen bir kimse hakkında bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı kendi sorumluluğuesas sayısı karar sayısı altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılmayabilecekleri hüküm altına alınmış ancak aynı fıkranın bendi için benzer bir düzenleme getirilmemiştir bu düzenlemeye göre örneğin aynı suçu işleyen birisi hazine vekili olarak çalışan diğeri serbest avukatlık yapan iki avukat hakkında ay hapis cezası mahkumiyeti verilip de bu cezalar sayılı türk ceza kanununun maddesi hükümleri uyarınca ertelendiğinde ve her iki sanık hakkında da maddenin fıkrasının cümlesi uyarınca maddenin fıkrasının bendinin uygulanmamasına karar verildiğinde serbest çalışan avukatın mesleki faaliyetlerine devam edip geçimini sağlayabileceği ancak devlet memuru olan hazine vekili avukatın ceza süresi boyunca işine devam edemeyeceği bu süre zarfında maaş ve diğer özlük haklarından mahrum kalacağı sayılı yasada düzenlenen engelleyici hükümler uyarınca da bu süre zarfında serbest olarak avukatlık mesleğini de icra edemeyeceği dolayısıyla geçimini sağlamada bir müşkülata düşeceği açıktır aynı mesleğe mensup aynı suçu işlemiş ve aynı cezalara mahkum olmuş bu iki sanıktan serbest olarak çalışan avukatın iş yaşamında hiçbir değişiklik olamaz iken kamusal görev icra eden ve bu bağlamda serbest çalışan emsallerine göre sınırlı mali ve özlük haklara sahip olan hazine vekiline geçimini sağlama ve çalışma imkanı verilmemiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının çalışma ve sözleşme hürriyeti başlıklı maddesini fıkrası herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir hükmünü içermektedir yine türkiye cumhuriyeti anayasasının temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesi temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükmünü içermektedir anayasamızın yukarıda belirtilen çalışma özürlüğü yine anayasamızın maddesinde belirlenen şart ve gereklere uygun olarak sayılı türk ceza kanununun maddesi ile kısıtlanmıştır söz konusu bu kısıtlamanın bu bağlamda anayasaya aykırılığından söz edilemez ise de aynı maddenin fıkrasının cümlesiyle benzer durumda bulunan kişiler arasında bir eşitsizlik yaratılmış olmaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlaresas sayısı karar sayısı demektedir yukarıda belirtilen olay ve gerekçelerden sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının cümlesi ile kamusal alanda görev yapan yurttaşların bu maddenin uygulanması sırasında diğer yurttaşlardan daha zor bir durumda kalacak bir sınırlamaya maruz bırakılmışlardır anayasa mahkemesinin yerleşmiş kararlarına göre yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez eşitlik ilkesi birbiriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını veya uygulanan aynı kurallar sonucu farklı sonuçlar yaratılmasını yasaklar kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulama yapılması anayasanın amaçladığı hukuksal eşitlik ilkesine açık aykırılık oluşturmaktadır zaten anayasa eylemli değil hukuksal eşitliği tanımlamaktadır yoksa bazı yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz eşitlik ilkesinin anayasamızın özüne ve ruhuna hakim olan ilkelerden bulunduğu kuşkusuzdur bu bağlamda sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının cümlesinin temel hakların sınırlanmasının anayasanın özüne ve ruhuna ve arada eşitliğe aykırı olamayacağını belirten maddesine ve yine kişilerin yasalar karşısında eşit olduklarını belirten maddesine aykırı olduğu görüş ve kanısına varılmakla türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrası uyarınca mahkememizce anayasamızın ve maddesine aykırı olduğu düşünülen sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının cümlesi hakkında anayasa mahkemesi başkanlığı tarafından karar verilmesi talebiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur hüküm ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının cümlesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğuna ve anayasa mahkemesi başkanlığının bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrası ve sayılı yasanın maddesi uyarınca mahkememizce anayasamızın ve maddesine aykırı olduğu düşünülen sayılı türk ceza kanununun maddesinin fıkrasının cümlesi hakkında anayasa mahkemesi başkanlığı tarafından iptal yönünde karar verilmesi istemiyle gerekçeli kararımızla birlikte dosyanın onaylı bir suretinin tc anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesinekarar verildi | 1,408 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin davacı tarafından ileri sürülen anayasaya aykırılık itirazını ciddi bulduğuna ilişkin sayılı kararının gerekçesi aynen şöyledir olayda uygulanacak sayılı kanunun anayasanın herkes di̇l irk renk ci̇nsi̇yet si̇yasi̇ düşünce felsefi̇ i̇nanç di̇n mezhep vb sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hi̇çbi̇r ki̇şi̇ye ai̇leye zümreye veya sinifa i̇mti̇yaz taninamaz devlet organlari ve i̇dare makamlari bütün i̇şlemleri̇nde kanun önünde eşi̇tli̇k i̇lkesi̇ne uygun olarak hareket etmek zorundadir diyen maddesine aykırı olduğu zira taşınmazın kiraya verilmesinde mülk sahibi özel şahısla mülk sahibi belediye arasında fark olmaması zira kira tespit artırma tahliye veya taşınmaza zarar verilmesi durumlarında belediyenin de hakiki şahıs gibi hareket edebileceği aksi takdirde mülk sahipleri arasında ayrıcalık doğacağı açıktır böylece belediyelerin kiraya verdikleri gayrimenkuller kamu malı hüviyetinde değildir kamu yararı dışında özel hukuk hükümleri tatbik edileceği hakiki ve hükmi şahıslar arasında bir fark yoktur tbmm başkanlığına sayılı kanuna ek geçici madde eklenmesine dair kanun teklifinin genel gerekçe kısmında belediyeler ve özel i̇darelere ait gayrimenkullerin kira bedelleri emsallerine göre günümüz rayiçlerinin çok altında olup işletme ve amortisman masraflarını dahi karşılayamaz durumda sembolik bedellerle kirada bulunmaktadır yargı yoluna başvurmak suretiyle vaki kira parasını artırım talepleri yargıtay özel dairesince benimsenen artırımda esas alınacak endeks uygulaması ilkesi uyarınca da emsal gayrimenkullerin rayici bedeller seviyesinde karara bağlanamamaktadır demektedir bu gerekçeye göre birinci cümlede kira bedellerinin emsallerine göre rayiç altında olduğunu belirtmekte bunun çözümünün yargı yoluna gidilerek kira tespit davası olduğunu hemen ikinci cümlede açıklamaktadıröyleyse bu gerekçe yeterli değildir i̇kinci cümlede yargı yoluna gitmenin kiraları istenen seviyeye çıkarmadığı ve bedelleri tatmin etmediğini vurgulamaktadolayısiyle belediye özel idare vs kurumları koruyan kira bedellerinin artırımında tatminkâr olacak bir yol açılması amaçlanmaktadır kiraların düşüklüğü sebebiyle belediye özel i̇dare ve tüm kurumlar gibi kirada evi olan hakiki şahıslarda mağdur durumda oldukları enflasyon hızı dikkate alındığında açıkça ortadadır ancak bunların içinde sadece belediye özel i̇dare vs kurumları çekip almak belli imkanlar sağlamak aynı durumda olan mülk sahibi vatandaşı mağduriyete bırakmak anayasamızın kanun önünde eşitlik ilkesini zedeleyen açık örnektiresas sayısı karar sayısı bunlara karşılık türkiye şartlarında artış hızı dikkate alınarak kirada bir evi olan şahıs bu evini sene önce kiraya vermişse bu şahsa aynı hak verilerek kira mukavelesini feshetme hakkı verilmezken belediyelere bunun verilmesi kanun önünde eşitlik ilkesine ters düştüğü açıkça ortadadır sonuç anayasanın maddesinin verdiği yetkiye istinaden sayılı kanunun ek geçici madde eklenmesine dair sayılı kanunun anayasanın uncu maddesine aykırı olması nedeniyle i̇ptali̇ne karar verilmesi itirazen arz olunur | 392 |
esas sayısı karar sayısı mahkememizin sayılı dosyası üzerinden yürütülen davada davacı şirketler tarafından oluşturulan ortak girişimin yüklenicisi olduğu yılında ücretsiz ders kitabı temini ve dağıtımı projesi i̇şine ait ihale kararı ve sözleşmeye ilişkin olarak ve tarihlerinde tahsil edilen toplam tl damga vergisinin yüklenilen işin döviz kazandırıcı faaliyet kapsamında damga vergisinden istisna edildiği ileri sürülerek iadesi istemiyle açılan davada uygulanması gereken sayılı damga vergisi kanununun ek maddesinin değiştirilmesine dair sayılı kanunun yürürlük maddesi olan maddesinin ve bendi hükümlerinin her ikisi bir arada değerlendirildiğinde aleyhe olan kanun hükmünün geriye yürür şekilde uygulanmasının kabul edilmesi nedeniyle bendi hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır dava konusu uygulamanın dayanağı olan sayılı damga vergisi kanununun olay tarihinde yürürlükte olan ek maddesi sayılı kanun ile değiştirilmiş son hâli ve itiraz konusu sayılı kanunun maddesine aşağıda yer verilmiştir sayılı damga vergisi kanunu ek madde ek md olay tarihinde yürürlükte olan şekli döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır döviz kazandırıcı faaliyetlerin kısmen veya tamamen gerçekleştirilmemesi halinde gerçekleşmeyen kısma ait alınmayan damga vergisi mükelleflerden sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre ceza ve gecikme faizi ile birlikte geri alınır yukarıda belirtilen hususlarda damga vergisi istisnası uygulamak suretiyle işlem yapan kuruluşlar istisnaya konu işlemin mahiyeti ile alınmayan vergi tutarını işlemin yapıldığı tarihi takip eden otuz gün içinde ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar döviz kazandırıcı faaliyetin gerçekleşmediğinin tespit edildiği tarihi takip eden otuz gün içinde bu durumu vergi dairesine bildirmeyen kuruluşlar damga vergisi ceza ve gecikme faizinin ödenmesinden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumludurlar bu maddenin uygulanması bakımından döviz kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğu ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar maliye bakanlığı ile dış ticaret müsteşarlığı tarafından birlikte tespit edilir sayılı damga vergisi kanunu halen yürürlükte olan şekli ek madde ek md değişik md i̇hracat ve ihracata ilişkin olduğunun tevsiki kaydıyla aşağıda sayılan işlemler nedeniyle düzenlenen kâğıtlar gümrük idarelerine verilen beyannameler dâhil damga vergisinden müstesnadır i̇hracat karşılığı yapılacak ödemeler ihracatın finansmanında kullanıldığının tevsiki kaydıyla prefinansman destekleme ve fiyat i̇stikrar fonu çerçevesinde yapılan ödemelereesas sayısı karar sayısı ilişkin taahhütnameler ile temliknameler ve sosyal güvenlik kurumu prim borçları ile genel bütçeli idarelere olan borçların mahsubu dâhil i̇hracattan doğan alacağın ihracatçı tarafından temliki i̇hracat bağlantıları için düzenlenecek anlaşmalar transit ticarete konu malın satın alınması ve satılması tedarik edildikleri şekliyle ihraç edilmek üzere mal alımı tarihli ve sayılı gümrük kanununun inci maddesine istinaden ithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi ambalaj malzemesi ithali ile kati ihraç edilen mallara ait ambalaj malzemesinin geçici ihracı ve ithali dahilde işleme izni kapsamında iznin geçerli olduğu süre içerisinde yapılan ithalat dahilde i̇şleme i̇zin belgesi kapsamında belgenin geçerli olduğu süre içerisinde yapılan ithalat veya yurt içi alımlar gerçekleştirilen mamul ürün ihracatı karşılığı olarak bu ürünlerin üretiminde kullanılan girdilerin toprak mahsulleri ofisinden veya şeker kurumunca tespit edilen şeker fabrikalarından alımı vergi resim harç i̇stisnası belgesine bağlanan aşağıda sayılan diğer döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemler nedeniyle belgenin geçerlilik süresi içerisinde belgede yer alan tutarla sınırlı olmak kaydıyla düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır kalkınma bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ve millî savunma bakanlığı jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığının bu programda yer almayan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen ana yüklenici firmaların alt yükleniciler hariç tam mükellef olması hâlinde uluslararası ihalelerde tamamı üzerinden yabancı para ile finanse edilenlerde ise yabancı paraya isabet eden oranda yapacakları teslim hizmet ve faaliyetler ile tam mükellef imalatçı firmaların bahse konu işte kullanılmak üzere bu işin yapımını yüklenen firmaya üreterek yapacakları mal ve malzeme ile hizmet satış ve teslimleri dar mükellef olması hâlinde söz konusu firmanın bu işte kullanacağı mal ve malzemeyi üreten tam mükellef imalatçı firmaların işi taahhüt eden firmalar dâhil yapacakları satış ve teslimleri iii tam ve dar mükellef firmaların ortaklığı hâlinde tam mükellef firmaya kendi faaliyeti oranında diğer firmaya ise alt bendi çerçevesinde tam mükellef firmaların üreterek yapacakları satış ve teslimleri iv yukarıda belirtilen ve iii alt bentleri çerçevesinde proje sahibi kamu kurumları ile bu projeleri üstlenen firmalara proje süresince yapılacak teknik müşavirlik mühendislik ve benzeri hizmet satışlarıesas sayısı karar sayısı i savunma sanayii müsteşarlığınca onaylanan savunma güvenlik veya istihbarat alanları ile ilişkili projeleri üstlenmiş tam mükellef imalatçı firmalar ile savunma güvenlik veya istihbarat alanlarında yapılacak araştırma ve geliştirme projelerini üstlenen tam mükellef imalatçı firmaların yapacakları satış ve teslimler ile bu satış ve teslimler sonrası doğan bakım ve onarım hizmetleri savunma sanayii müsteşarlığınca savunma güvenlik veya istihbarat alanları açısından önem arz ettiği belirtilen savunma güvenlik ve istihbarata yönelik her türlü platform sistem yazılım araç ve gereçlerini üreten tam mükellef imalatçı firmalar ile savunma güvenlik veya istihbarat alanlarında yapılacak araştırma ve geliştirme projelerini üstlenen tam mükellef imalatçı firmaların ülkenin savunma güvenlik veya istihbaratı ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına yapacakları satış ve teslimler ile bu satış ve teslimler sonrası doğan bakım ve onarım hizmetleri iii bu bendin ve alt bentlerinde belirtilen firmalara tam mükellef imalatçı firmaların üreterek yapacakları satış ve teslimleri iv bu bendin ve alt bentlerinde belirtilen işleri yüklenen firmanın dar mükellef firma olması hâlinde tam mükellef imalatçı firmaların bu firmaya üreterek yapacakları satış ve teslimleri tam mükellef imalatçı firmaların ekonomi bakanlığınca belirlenen yatırım malları listesinde belirtilen malları üreterek yapacakları satış ve teslimleri tam mükellef imalatçı firmaların yatırım teşvik belgesi kapsamında monte edilmemiş haldeki aksam ve parçaları ithal edebilecek firmalara ithal edebilecekleri bu aksam ve parçaları üreterek yapacakları satış ve teslimleri yap i̇şlet modeli çerçevesinde yapılacak yatırım projelerini üstlenen tam mükellef firmaların yapacakları hizmet ve faaliyetleri kamu kurum ve kuruluşları tarafından uluslararası ihaleye çıkarılmış yurt içi veya yurt dışı taşıma işlerini yüklenen tam mükellef firmaların bu faaliyetleri uluslararası yük ve yolcu taşımacılığından döviz olarak kazanılan bedellerin yurda getirilmesi kaydıyla kara deniz veya hava ulaştırma hizmet ve faaliyetleri yurt dışına yönelik olarak gerçekleştirilecek müteahhitlik müşavirlik yazılım ve mühendislik hizmetleri yabancı uyruklulara diplomatik temsilcilikler ve mensupları dâhil turistlere veya yurt dışında çalışan türk vatandaşlarına ülkemizde bulundukları sürede döviz karşılığı verilecek sağlık hizmetleri turizm müesseseleri ile seyahat acentelerinin yurt içindeki ve yurt dışındaki turizm faaliyetleri sırasında yaptıkları döviz karşılığı hizmet satışları bedelleri döviz olarak alınmak kaydıyla yurt dışında yerleşik firmalar adına gerçekleştirilen bakım ve onarım hizmetiyle dış sefere çıkan türk ve yabancı bayraklı gemiesas sayısı karar sayısı uçak veya tırların bakımı ve onarımı yenileme ve dönüşüm ile bakım onarım yenileme ve dönüşüm kapsamında gerçekleştirilen mal yakıt ve madeni yağlar hariç ve hizmet satışları tam mükellef firmalarca ihraç ürünlerimizin pazarlanması amacıyla yurt dışında mağaza açılması veya işletilmesi kamu kurum ve kuruluşlarınca uluslararası ihaleye çıkarılan maden havzalarından rödövans karşılığında maden çıkarımı ve işletmesiyle ilgili üretim faaliyetleri yurt içinde yerleşik haber ajanslarınca yurt dışındaki yayın organlarına görüntülü veya görüntüsüz haber satışları kamu kurum ve kuruluşlarınca uluslararası ihaleye çıkarılan ve ekonomi bakanlığı tarafından belirlenen yatırım malları sınai mamuller ve yazılım hizmetlerine yönelik ihaleleri kazanan tam mükellef imalatçı firmaların üreterek yapacakları satış ve teslimleri i̇kili veya çok taraflı uluslararası anlaşma hükümlerine göre yurt içinde bulunan yabancı kuruluşların yurt dışından getirme imkanına sahip bulundukları sınai mamulleri teslim eden tam mükellef imalatçı firmalar ile uluslararası kuruluşlar yabancı ülke temsilcilikleri ve kuruluşlarına ait tesislerin yapımını ve onarımını üstlenen tam mükellef müteahhit firmaların faaliyet ve teslimleri i̇kili veya çok taraflı uluslararası anlaşmalar kapsamında türkiyede gerçekleştirilen projeleri üstlenen kurum kuruluş veya şirketler bunlar tarafından yurt içinde projenin yürütülmesi amacıyla kurulan veya ortaklık gerçekleştirilen şirketler dâhil tarafından proje kapsamında verilen yapım ve teslim işlerini yüklenen firmaların alt yükleniciler hariç ––––––––––––––––– tarihli ve sayılı kanunun nci maddesiyle bu bentte yer alan münhasıran yük ibaresi madde metninden çıkarılmıştır tarihli ve sayılı kanunun nci maddesiyle bu bentte yer alan yük taşımacılığından döviz olarak kazanılan navlun bedellerinin ibaresi yük ve yolcu taşımacılığından döviz olarak kazanılan bedellerin şeklinde değiştirilmiştir tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesiyle bu bendin hükümlerinin sayılı kanunun yayımı tarihi olan dan sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır tam mükellef olması halinde bunların yapacakları teslim ve hizmetleri ile tam mükellef imalatçı firmaların bu firmalara üreterek yapacakları satış ve teslimleri tam ve dar mükellef firmaların ortaklığı şeklinde olması hâlinde tam mükellef firmanın ortaklığı oranında gerçekleştireceği teslim ve hizmetleri ile tam mükellef imalatçı firmaların bu firmalara üreterek yapacakları satış ve teslimleri kamu özel iş birliği kapsamında tesis yapımı ve yenilenmesi işlerini üstlenen tam mükellef firmaların yapacakları hizmet ve faaliyetleri esas sayısı karar sayısı vergi resim harç i̇stisnası belgesi almak amacıyla proje formu ekinde verilecek taahhütnameler ile bu maddenin numaralı fıkrasının b e j ve bentlerinde sayılan işlem ve faaliyetlere ilişkin sözleşme safhasından önceki teminatlar ve ihale kararlarına belge aranmaksızın resen damga vergisi istisnası uygulanır belge sahibi firmaların belge konusu işe ilişkin mal malzeme veya hizmet temin ettiği kişi ve kurumlarla yapacağı işlemler nedeniyle düzenlenen kâğıtlara damga vergisi istisnası uygulanması için her iki işlem tarafının da işle ilgili olarak düzenlenmiş belgeye sahip olması şarttır bu maddenin uygulamasında uluslararası ihale kamu kurum ve kuruluşları tarafından yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olarak çıkılan ve yabancı firmalarca da teklif verilen ihaleyi vergi resim harç i̇stisnası belgesi döviz kazandırıcı faaliyetleri teşvik etmek amacıyla damga vergisi istisnası uygulanabilmesi için alınması ve ibraz edilmesi gereken vergiye tabi kâğıdın düzenlendiği tarihte geçerli ekonomi bakanlığınca düzenlenen belgeyi ifade eder bu maddede geçen tam ve dar mükellefiyetin kapsamı gelir vergisi kanununa ve kurumlar vergisi kanununa göre tayin ve tespit edilir bu maddede sayılan işlem veya faaliyetlerin kısmen veya tamamen gerçekleştirilmemesi hâlinde gerçekleşmeyen kısma ait alınmayan damga vergisi mükelleflerden sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre ceza ve gecikme faizi ile birlikte geri alınır bu madde kapsamında damga vergisi istisnası uygulamak suretiyle işlem yapan kuruluşlar istisnaya konu işlemin mahiyeti ile alınmayan vergi tutarını işlemin yapıldığı tarihi takip eden otuz gün içinde ilgililerin gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar bu maddede sayılan işlem veya faaliyetlerin gerçekleşmediğinin tespit edildiği tarihi takip eden otuz gün içinde bu durumu vergi dairesine bildirmeyen kuruluşlar damga vergisi ceza ve gecikme faizinin ödenmesinden ilgililerle birlikte müteselsilen sorumludurlar bu maddenin uygulanması bakımından birinci ve ikinci fıkralarda yer alan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilave olarak döviz kazandırıcı diğer faaliyetleri belge kapsamında istisna uygulanacak işlem ve faaliyetlerin aşamaları ile diğer usul ve esasları belirlemeye maliye bakanlığı ile ekonomi bakanlığı birlikte yetkilidir ––––––––––––––––– tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesiyle bu bendin hükümlerinin sayılı kanunun yayımı tarihi olan dan sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı yatırım ortamının i̇yileştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun madde bu kanunun nci maddesi yayımını izleyen ayın başında üncü uncu ve ıncı maddeleri tarihinde nci maddesiyle sayılı kanunun değiştirilen ek nci maddesinin numaralı fıkrasının ve bendi hükümleri bu kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde inci maddesiyle sayılı kanunun değiştirilen ek inci maddesinin numaralı fıkrasının ve bendi hükümleri bu kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde üncü maddesinin birinci fıkrasının bendiyle yapılan düzenlemenin birinci paragrafı ile ncı maddesinin birinci fıkrasının bendinin birinci alt bendi tarihinden itibaren yapılan işlemlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde inci maddesiyle sayılı kanunun nci maddesine eklenen bendi tarihinde nci maddesi tarihinde diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer dava konusu uyuşmazlığa ilişkin mevzuatın tarihsel gelişimine aşağıda kısaca yer verilmiştir buna göre yatırımlarda ve döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç istisnası uygulaması mevzuatımıza tarihli ve sayılı kanunun geçici maddesi ile girmiştir bu düzenlemeye göre ihracat veya döviz kazandırma taahhüdünde bulunulan ve yatırım teşvik belgesine bağlanmış yatırımlar için alınan yatırım kredileri ile bu belge kapsamındaki şirket kuruluşu ve sermaye artırımı gayrimenkullerin ve irtifak haklarının aynî sermaye olarak konulması halinde bunların şirket adına tapuya tescili işlemleri ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtlar tarihine kadar sayılı damga vergisi kanununa göre damga vergisinden ve sayılı harçlar kanununa göre harçlardan istisna edilmiştir sayılı kanunla öngörülen istisna için yasa koyucu ilki yatırımın teşvik belgesine bağlanması ikincisi ise döviz kazandırma taahhüdünde bulunulmuş olması şeklinde iki koşul aramıştır söz konusu uygulama tarihi ile sınırlandırılmış ise de sayılı kanunla sayılı kanuna eklenen ek madde ve sayılı kanuna eklenen ek maddeyle sayılı kanunun geçici maddesinde öngörülen istisna uygulamasının devamı öngörülmüş ve bu husus sayılı kanunun ilgili maddelerinin gerekçesinde açıkça ifade edilmiştir sayılı kanunun ek maddesinde tarih ve sayılı kanunla yapılan değişiklik öncesindeki şeklinde döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kâğıtların damga vergisinden müstesna olduğu belirtildikten sonra dövizesas sayısı karar sayısı kazandırıcı faaliyetlerin neler olduğunun ve uygulamaya ilişkin usul ve esasların maliye bakanlığı ile dış ticaret müsteşarlığı tarafından birlikte tespit edileceği hükme bağlanmıştır maddenin verdiği yetkiye dayanılarak tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan seri nolu döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğin diğer döviz kazandırıcı faaliyetler başlıklı bölümünün maddesinde yatırım programında yer alan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların yatırım programında yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olmak üzere ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen firmaların faaliyetleri döviz kazandırıcı faaliyetler arasında sayılırken anılan maddede tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanan seri nolu döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğ seri node değişiklik yapılmasına dair tebliğle yapılan değişiklikle devlet planlama teşkilatı müsteşarlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olmak üzere ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen firmaların faaliyetleri döviz kazandırıcı faaliyet sayılmış ve son olarak da tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğ seri node değişiklik yapılmasına dair tebliğle kalkınma bakanlığınca yayımlanan cari yıl yatırım programında yer alan yatırımlardan ve milli savunma bakanlığı jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığının bu programda yer almayan kamu yatırımlarından uluslararası ihaleye çıkarılanların yerli ve yabancı firmaların ayrı ayrı veya birlikte iştirakine açık olmak üzere ihalesini kazanan veya yabancı para ile finanse edilenlerin yapımını üstlenen firmaların faaliyetleri döviz kazandırıcı faaliyet olarak kabul edilmiştir seri nolu tebliğin uygulamaya i̇lişkin esaslar başlıklı bölümünün maddesinde ise tebliğin maddesinde belirtilen diğer döviz kazandırıcı faaliyetler ile maddesinde belirtilen faaliyetler için uygulanacak damga vergisi ve harç istisnasının ilgili kuruluşlarca bu konuda düzenlenmiş bulunan vergi resim harç i̇stisnası belgesi veya dahilde i̇şleme i̇zin belgesinin ibrazı üzerine maddede açıklanan usul ve esaslar çerçevesinde başka bir belge aranmaksızın resen uygulanacağı belirtilmiş olup böylece tebliğ hükümleriyle damga vergisi istisnasından yararlanmak için ilgili faaliyetin döviz kazandırıcı faaliyet olması ve vergi resim harç istisnası belgesi veya dahilde işleme izin belgesinin ibrazı şartları öngörülmüştür damga vergisinden muafiyet için gerekli olduğu iddia edilen her iki şart seri nolu döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğ ve bu tebliğin değiştirilmesine ilişkin ve seri nolu döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğler ile getirilmiştir ancak bu genel tebliğlerin dayanağı ve damga vergisi istisnasının düzenlendiği sayılı kanunun ek maddesinin sayılı kanun değişikliği öncesindeki şeklinde uluslararası ihaleleri kazanan yerli firmaların damga vergisi istisnası kapsamında olmaları yönünden bu şartların varlığı aranmamaktadır bu şekilde söz konusu bu tebliğler ile kanunla verilen düzenleme yetkisi aşılmış olup yasal düzenlemenin kapsamı daraltılmıştır kanuni düzenleme kapsamının bir genel tebliğ ile daraltılması ise kanunilik ilkesi ve normlar hiyerarşisine açıkça aykırıdır nitekim danıştayın müstakar içtihatları ile de vurgulandığı üzere söz konusu tebliğ hükmü dayanağı olan kanunlara ve hukuka açıkça aykırıdır aşağıda bir kısmı verilen danıştay dairesinin tarih ve sayılı kararında da idarenin genel tebliğe dayanarak davacı şirketi damga vergisinden muaf tutmamasının hukuka aykırı olduğu vurgulanmıştıresas sayısı karar sayısı oysa tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan seri numaralı döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğ ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan seri numaralı döviz kazandırıcı faaliyetlerde damga vergisi ve harç i̇stisnası uygulaması hakkında tebliğ ile yalnızca döviz kazandırıcı faaliyet türü belirlenmekle kalınmamış ayrıca döviz kazandırıcı faaliyetler için vergi istisnasının uygulanabilmesi için söz konusu yatırımın devlet planlama müsteşarlığınca yayınlanan cari yıl yatırım programında yer alması gerektiği bunun yanı sıra ilgili kuruluşlarca bu konuda düzenlenmiş bulunan vergi resim ve harç istisnası belgesinin ibrazı üzerine resen uygulanacağı söz konusu belgenin alınmasından önce veya belgenin geçerlilik süresinin dolmasından sonra belgeye bağlanan iş ile ilgili olarak yapılan işlemlere damga vergisi istisnası uygulanmayacağı yolunda düzenleme yapılmış olup bu düzenleme kanunla verilen yetki aşılarak yapıldığından hukuka aykırıdır bu durumda her ne kadar vergi mahkemesince ihalenin devlet planlama müsteşarlığınca yayınlanan yatırım programında yer almadığı ve vergi resim harç istisna belgesinin ibraz edilmediğinden bahisle söz konusu istisnadan yararlanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de kanunda öngörülmeyen bir takım kayıt ve koşulların genel tebliğler ile getirilmesi suretiyle kanuni bir hakkın kullanılmasının engellenmesi mümkün olmadığından uyuşmazlığın kanun hükümleri ile tebliğlerde belirtilen döviz kazandırıcı faaliyet türleri çerçevesinde incelenerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar veren vergi mahkemesi kararında yasal isabet bulunmamaktadır bilahare danıştay kararında bahsi geçen durumun ilk derece yargı mercileri tarafından benimsenmesi ve istikrarlı bir şekilde uygulanması neticesinde kanun koyucu tarafından sayılı kanunun ek maddesi tarih ve sayılı yatırım ortamının i̇yileştirilmesi amacıyla bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilerek vergi resim harç i̇stisnası belgesine bağlanan ve maddede sayılan döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin işlemler nedeniyle belgenin geçerlilik süresi içerisinde belgede yer alan tutarla sınırlı olmak kaydıyla düzenlenen kâğıtlar damga vergisinden müstesna tutulmak suretiyle kanun hükmünün tebliğe uygun hale getirilmesi sağlanmış olup anılan değişikliğin gerekçesinde de kanun koyucu damga vergisi kanununun ek maddesinin verdiği yetkiye istinaden yayımlanan genel tebliğler çerçevesinde döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin damga vergisi istisnası uygulanmakta olup yargıya intikal eden hususlarda yargı mercilerince döviz kazandırıcı faaliyetlerin tebliğle sınırlandırılamayacağı ve istisna uygulanması için vergi resim harç i̇stisnası belgesi şartının getirilemeyeceği gerekçeleriyle kanun hükmünün uygulama usul ve esaslarına ilişkin genel tebliğlerdeki düzenlemelerin aksine karar verilmeye başlandığını ve bazı davalarda verilen kararların müstekar hale geldiğini bu durumun söz konusu istisna hükmünün kanun koyucunun amacına uygun uygulanamaması sonucunu doğurduğunu yapılan düzenlemeyle ihtilafların önlenmesini teminen ihracat ve diğer döviz kazandırıcı faaliyetler ile istisna uygulanmasının usul ve esaslarının kanun hükmüne alındığını belirtmiştir bu durumda sayılı kanunun maddesi ile getirilen değişiklik öncesinde mahkemelerce kullanılan kanunda öngörülmeyen bir takım kayıt ve koşulların genel tebliğler ile getirilmesi suretiyle kanuni bir hakkın kullanılmasının engellenmesinin mümkün olmadığı şeklindeki gerekçeye dayanılarak damga vergisinin iadesine karar verilmesinin önüne geçilmiştiresas sayısı karar sayısı ancak aynı kanunun yürürlük maddesi ile söz konusu değişikliğin geriye yürürlüğü olarak uygulanması kabul edilmiştir aşağıda açıklanacağı üzere söz konusu kanun değişikliğinin ilgililerin aleyhine düzenlemeler içermesi nedeniyle geriye yürür şekilde uygulanması anayasaya ve hukuka aykırıdır nitekim kanunun yürürlük maddesi aynen şöyledir sk yürürlük maddesi̇ madde bu kanunun nci maddesiyle sayılı kanunun değiştirilen ek nci maddesinin numaralı fıkrasının ve bendi hükümleri bu kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer bu maddeye göre sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun değiştirilen ek maddesinin numaralı fıkrasının ve bendi hükümleri bu kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde sayılı kanunun değiştirilen ek maddesinin numaralı fıkrasının ve bendi hükümleri dışında kalan hükümleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girecektir ancak yürürlük maddesinde ve bendlerine ilişkin konulan bu kanunun yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere ifadesinin mefhumu muhalifinden ve bendi dışında kalan bendlerinin bu kanunun yayımı tarihinden önce yapılan proje ve işlere de uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği sonucuna varılmaktadır ki bu durum anayasaya ve hukuka aykırıdır zira hukuka uygun olan durum aleyhe düzenleme getiren bir kanun hükmünün yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi ve yayımı tarihinden sonra yapılan iş ve işlemlere uygulanmasıdır ancak aynı kanun hükmünün değişik bendleri için bir kısmının yayımı tarihinden sonra yapılan proje ve işlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtildiği halde aleyhe düzenleme getiren diğer bendler için böyle bir ifadenin kullanılmaması halinde buradan çıkarılması gereken sonuç diğer bendlerin kanunun yayımı tarihinden önce yapılan proje ve işlere de uygulanması gerektiğidir nitekim söz konusu kanun değişikliği ankara bölge i̇dare mahkemesi tarafından da belirttiğimiz şekilde geriye yürürlü olarak uygulanmış ve mahkememizde yürütülen yargılamanın konusu olan ihale kanunun yürürlük tarihinden önce yapılmış olmasına rağmen kanun hükmü geriye yürürlü olarak uygulanmak suretiyle mahkememizce verilen yürütmeyi durdurma kararının kaldırılmasına karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı mahkememizin görüşüne göre ise aleyhe düzenleme içeren kanunların geçmişe yürümezliği ilkesi gereği bu değişiklik somut olaya uygulanamayacağı gibi kanun koyucunun konuyu yasal düzenleme ile çözüme kavuşturma ihtiyacı üzerine tarihinde sayılı kanunun ek maddesinde değişiklik yapılmış olması döviz kazandırıcı faaliyetlerde vergi resim harç istisnası belgesinin ibraz edilmediğinden ve işin kalkınma bakanlığının cari yıl yatırım programında yer almadığından bahisle tahsil edilen damga vergisinin yersiz olduğunu işin yapıldığı tarihteki mevcut yasada dayanağı olmayan bir işlemin söz konusu olduğunu ve bu gerekçeyle mahkemelerce verilen damga vergisinin iadesine dair kararların da isabetli olduğunu göstermektedir ayrıca yapılan kanun değişikliğiyle kanun koyucu tarafından değişiklikten önce damga vergisi istisnasının uygulanması için vergi resim harç istisnası belgesinin ibrazını ve ihalenin cari yıl yatırım programında yer almasını zorunlu kılan genel tebliğler ile kanunla tanınan yetkinin aşıldığı genel tebliğlerle getirilen bu şartların hukuka açıkça aykırı olduğu zımnen kabul edildiği gibi aynı gerekçelerle mahkemelerce verilen kararların isabetli olduğu da ortaya konulmuştur i̇tiraz konusu hükmün başlıca iptal sebepleri ise şöyle sıralanabilir yürürlük maddesinin ortaya çıkardığı hukuki sonuç devletin ekonomik hayata hukuka aykırı şekilde doğrudan müdahalesi anlamına gelmektedir şirketlerin ihaleye girmesi ve ihalede teklif vermesi oldukça kapsamlı bir maliyet çalışmasıyla mümkün olabilmektedir bu kapsamda arazi ve etüd çalışması fiyat araştırması iş kalemlerinin belirlenmesi gibi çalışmalar yapılmaktadır şirketler bu teknik hazırlık ve çalışmalar sonucunda tekliflerini vermektedirler bu maliyet hesabını yaparken de ihaleye ilişkin idari şartnamelerde ihalenin uluslararası ihale olduğunun ifade edilmesinden hareketle ve döviz kazandırıcı faaliyetlerin damga vergisinden müstesna olduğunu da dikkate alarak damga vergisi ödemelerini maliyet hesabına dahil etmemektedirler dolayısıyla sayılı kanunun yürürlüğe girdiği tarihinden önce yapılan proje ve işlere söz konusu kanunun değişiklik sonrası hükümlerinin uygulanması halinde işle ilgili damga vergisi ödemeleri mali bir yük olarak yüklenici firmalar üzerinde kalacaktır bu durum ticari hayata doğrudan müdahale anlamına geldiği gibi anayasa mahkemesi tarafından da kabul edilen belirlilik öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık teşkil etmektedir yüklenici firmalar tarafından ihaleye ilişkin teklifler ihale şartnamesinin ilgili hükmü gereği ihalenin uluslararası ihale olduğu ve istisna hakkı olduğu düşüncesi ile sunulmaktadır yüklenici firmalar ihale tekliflerini ihale şartnamelerinde bu yolda açık hükme yer verilmesi nedeniyle uluslararası ihale kapsamındaki işlerin damga vergisi istisnasına tâbi olduğunu ve nasıl olsa ödedikleri damga vergisini yargı yolu ile de olsa bir şekilde geri alabileceklerini düşünerek daha fazla kırım yaparak vermektedirler nitekim döviz kazandırıcı faaliyetlere ilişkin ihalelere ait idari şartnamelerde ihalenin yeterlik kriterlerini taşıyan yerli ve yabancı tüm isteklilere açık olduğu ifadesine yer verilmesi nedeniyle ihale teklifi ve pazarlık aşamasında daha fazla kırım yaparak daha düşük teklif vermek zorunda kalmaktadırlaresas sayısı karar sayısı değişiklik öncesi uygulamada sayılı damga vergisi kanununa aykırı olmasına rağmen ihalenin yapılmasından sonra sözleşme imzalanması için damga vergisinin ödenmesi zorunlu tutulduğundan damga vergisini ödeyen yüklenici firmalar bilahare ödedikleri damga vergisini yargı kararı ile geri alma yoluna gitmekteydiler bir önceki kısımda da belirtildiği üzere bu durum yüklenici firmalar için öngörülemeyen bir durum oluşturmakta yasa ile tanınan hakkın yok sayılması anlamına gelmekte bu nedenle hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri ihlal etmekteydi aleyhe olan kanunların geçmişe yürümezliği ilkesi gereği bu değişiklik somut olaya uygulanamayacağı gibi yasal düzenlemenin sonradan yapılmış olması da uyuşmazlık konusu damga vergisinin yersiz olduğunu ve tarihteki mevcut yasada dayanağı olmayan bir işlemin söz konusu olduğunu göstermektedir i̇tiraz konusu hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğuna ilişkin olarak anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesi devletin temel niteliği olarak düzenlenmiş bu ilke anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı tutum ve davranışlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlet olarak tarif edilmiştir hukuk devleti ilkesi ile bunun alt ilkelerinden olan belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri uyarınca yüklenici firmalar tarafından kanun hükmü gereği damga vergisi istisnası kapsamına giren ve yargı kararlarıyla da bu durumun teyit edildiği bir ihalenin yapılmasından sonra damga vergisi istisnasından yararlanılması için ihalenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan kanun hükmünde yer almayan daha önceden öngörülmesi mümkün olmayan bir takım kayıt ve şartların getirilmemesi gerekmektedir oysaki iptali istenen yürürlük maddesi ile ihalenin yapılmasından sonra yürürlüğe konulan ve yüklenici firmalar tarafından öngörülmesi mümkün olmayan bir takım şartlar getirilmektedir ki bunun da belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleriyle dolayısıyla da hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı değerlendirilmiştir anayasanın maddesi yönünden anayasanın maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında bu ilkenin hukuki durumları aynı olanlar için söz konusu olup eylemli değil hukuksal eşitliği ifade ettiği ilkenin amacının aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme tabi tutulmasını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklar hakkında ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı belirtilmiş ancak ilkenin herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmeyeceği durumlarındaki özelliklerin kimi kişi veya topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebileceği de ayrıca vurgulanmıştır sayılı kanunun ek maddesinin geriye yürür şekilde uygulanması anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine de aykırıdır zira itiraz konusu yürürlük maddesine dayanılarak uygulamaya konulan sayılı kanunun ek maddesi ile kanunun yayımıesas sayısı karar sayısı tarihinden önce yapılan proje ve işlerde de yeni düzenleme uygulanacak dolayısıyla bu projelerde de yapıldıkları tarihte aranmayan yatırım programında yer alma ve istisna belgesi ibrazı şartı aranacaktır halbuki bu projelerin yapıldığı tarihte bu hususların gerek ilgili düzenlemelerde yer almaması gerekse müstakar ya | 4,108 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinde özetle maddeyle ilgili olarak geçici iş ilişkisinin işçiyi bir meta haline getirerek onun insan olma onurunu inciten bir düzenleme olduğu işçileri işverenlere karşı korumadığı işçilerin çalışma ve sözleşme hürriyetini kısıtladığı örgütlenme ve grev hakkından yararlanmalarını engellemeye müsait olduğu işçinin iznine dayalı olarak gerçekleştirilse bile emek ticaretine yol açtığı kötüniyetli işverenlerin işçileri cezalandırmalarına imkan verdiği her ne kadar işçinin yazılı rızasını almak bir koşul ise de ülkemizdeki iş bulma zorlukları göz önüne alındığında bu rızayı vermemenin neredeyse olanaksız hale geldiği anayasanın maddesindeki irade özgürlüğünü ortadan kaldırıcı etki yapabileceği anayasanın maddesindeki herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir hükmüne de aykırı olduğu ve bu maddedeki çalışma ve sözleşme özgürlüğünü anayasanın maddesinde yer alan ilkelerle bağdaşmayacak bir biçimde demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olarak ve amacı aşan ölçülerde sınırlandırdığı işçinin sürekli olarak yer değiştirmesine imkan hazırladığı için sendika kurma hakkını olumsuz etkileyeceğinden anayasanın maddesine de aykırı olduğu geçici iş ilişkisi uygulamasının yaygınlaşmasının iş piyasasında rekabete dayalı bir anlayışın egemen olmasına da aracılık edeceği emeğin çalışma koşullarının ve yaşam standartlarının en tabanda eşitlenmesi sonucunu doğuracağı ve toplu iş sözleşmelerinde işçinin pazarlık gücünü olumsuz etkileyeceğinden anayasanın maddesine ve adaletli ücret ilkesinin gerçekleşmesine olanak bırakmayacağı için anayasanın maddesine aykırı olduğu sayılı yasanın maddesine göre grev ve lokavt sırasında geçici iş ilişkisi ile işçi çalıştırılması halinde işveren için öngörülen yaptırımın sadece tl para cezası olduğu sayılı yasanın madde hükmü saklı tutulmuş olsa da sayılı yasanın grev sırasında geçici işçi çalıştırılması halinde öngördüğü yaptırımın caydırıcılık sağlamayacak kadar düşük tutulmasının işverenin grev sırasında geçici işçi çalıştırmak suretiyle grev hakkının kullanılmasını etkisizleştirebilmesine imkan hazırladığı bu nedenlerle anayasanın maddesine de aykırı olduğu anayasanın ve maddelerindeki hakları anayasanın maddesindeki ilkelere aykırı biçimde sınırlandırdığı ayrıca anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu maddeyle ilgili olarak kuralın çağrı üzerine çalışanlar için öngörülen asgari çalışma sürelerinin karşılığı olarak ödenecek olan toplam ücretin işçi için adil ve yeterli olmaktan uzak olduğu uygulamada en alt sınır olarak belirlenen süre ve ücretlerin yaygınlaşması kaçınılmaz olacağından bu çalışma biçiminin günlük ve aylık asgari ücretin de altında ücret alanlar kitlesine neden olacağı bunun da anayasanın maddesindeki devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alır ilkesine aykırı olduğu çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmelerini sağlayan düzenleme olmaması nedeniyle anayasanın maddesine de aykırı olduğu emeklilik için birlikte aranan prim ödeme gün sayısı kıdem ve yaş koşullarından prim ödeme gün sayısını tutturabilmenin fiilen imkansız olması nedeniyle anayasanın maddesine de aykırı olduğu anayasanın maddesinde öngörülen sağlık konusundaki sosyal yardım ve sigortalardan yararlanabilmenin de neredeyseesas sayısı karar sayısı olanaksız olduğu anayasanın ve maddelerdeki hakları sınırlandırma nedenleri ve sınırlandırma ölçüsü bakımından anayasanın maddesine aykırı olduğu işçilerin örgütlenme ve sendikal çalışma yapma haklarından yeterince yararlanmalarına imkan tanımadığı için de anayasanın maddesine ve maddesine aykırı olduğu çalışanları yeterince korumadığı ve anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılılığı ilkeleri ile bağdaşmadığı için de anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu maddenin birinci fıkrasıyla ilgili olarak kuralın işçiden az işçi çalıştırılan işyerlerinde çalışanları iş güvencesi kapsamına almayıp haksız feshe karşı korumadığı anayasal bir hak olan iş güvencesinin işyerlerini değil işçileri ilgilendiren nitelikte olduğu işyerleri açısından gözetilen eşitliğin işçilerin haklarında işyerlerinde çalıştırılan işçi sayısına göre bir ayırım yapılması halinde eşitsizlik doğuracağı işsizliğin büyük boyutlara ulaştığı günümüzde iş güvencesinin eşitlik temelinde yaygın olarak uygulanmamasının çalışma ilişkilerinin bütününü etkileyeceği ve çalışma barışını bozacağı devletimizin taraf olduğu sayılı i̇lo sözleşmesindeki iş güvencesi hükümlerine uygun olmadığı işçi olmak niteliğini taşıyan ve bu açıdan durumları aynı olan kimselerin bir kısmının çalıştıkları işyerlerindeki işçi sayısı gibi bir dış durum ölçüt alınarak iş güvencesi koşulunun belirlenmesinin anayasanın maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu anayasanın maddesindeki çalışma hakkının işçinin işine geçerli bir neden olmadan son verilememesi hakkını da içerdiği dan az işçi çalıştırılan işyerlerindeki işçilerin iş güvencesinden mahrum bırakılmasının çalışma hakkını sınırlandırdığı için anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sosyal adaletin ve toplumsal dengenin sağlanmasını imkansız hale getirdiği için anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu maddenin birinci fıkrasının son tümcesi ile dördüncü fıkrasıyla ilgili olarak maddenin birinci fıkrasının son tümcesinin öngörülen tahkimle ekonomik bakımdan daha zayıf durumda bulunan işçiyi doğal yargıcı olan iş mahkemesinden yoksun bıraktığı toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlığın hakeme götürüleceği yolunda bir hükmün yer alması halinde iş sözleşmesi feshedilen işçi ve işveren arasındaki feshin haklı sebebe dayanıp dayanmadığına ilişkin anlaşmazlığın çözümü için özel hakeme gidilmesini zorunlu hale getirdiği bunun hak arama özgürlüğü ve kanuni hakim güvencesiyle bağdaşmadığı hak arama özgürlüğünün sınırlandırılmasının demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkesi bakımından uygun olmadığı bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu anayasaya aykırılık gerekçelerinin tümünün özel hakemin oluşum ve çalışma esaslarının düzenlendiği maddenin dördüncü fıkrası için de geçerli olduğu maddenin birinci fıkrasının son tümcesi ile altıncı fıkrasıyla ilgili olarak dava dilekçesinde maddenin birinci fıkrasının son tümcesinin geçerli fesih sebebi gösterilmediğine ya da gösterilen sebebin geçersiz olduğuna karar verilen işverenin işçiyi işe başlatma yükümlülüğünden ilâ aylık ücret tutarında tazminat ödemek suretiyle kurtulma olanağı verdiği böyle bir olanağın maddesinde getirilen ve maddenin birinci fıkrasının birinci tümcesindeki iş güvencesini etkisiz hale getirdiği ve anayasanın maddesindeki çalışma hakkına aykırı olduğu tazminat sınırı belirlenmiş olmasıyla iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile aksine sözleşme imkanını ortadan kaldırdığından anayasanın ve maddelerindeki sözleşme hak ve özgürlüklerini sınırlandırdığı çalışma hakkını sözleşme hak ve özgürlüklerini demokratik toplum düzeninin gereklerine ölçüsüzce ve ilgili maddedeki sınırlama nedenlerine uymadan sınırlandırdığı için anayasanın maddesine de aykırıesas sayısı karar sayısı olduğu güçsüzlerin güçlüler tarafından ezilmesine ve adaletsiz uygulamaların ortaya çıkmasına yol açacağından anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu maddenin altıncı fıkrasının ise sözleşmeyle birinci ikinci ve üçüncü fıkralarda yer alan hususların değiştirilmesine olanak bırakmadığından toplu iş sözleşmesi ve sözleşme özgürlüklerine ilişkin anayasanın ve maddelerine anılan hak ve özgürlükleri sınırlandırdığı için anayasanın maddesine ve bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu maddenin birinci fıkrasının son tümcesi ve üçüncü fıkrasıyla ilgili olarak maddenin birinci fıkrasının son tümcesinin angarya niteliğinde bir çalışmayı tanımladığı denkleştirme kapsamında kalan haftalık saatlik süreyi aşan çalışmalar için fazla mesai ücreti ödenmemesinin anayasanın zorla çalıştırma yasağını düzenleyen maddesine aykırı olduğu günde saatlik bir çalışma temposunun anayasanın maddesiyle güvence altına alınan dinlenme hakkına aykırı olduğu maddenin üçüncü fıkrasının ise fazla çalışmanın niteliğinde bir değişiklik olmamasına rağmen ücrette farklılaşma yaparak adeta sözleşmelerle belirlenecek haftalık çalışma süresinin saatin altında olmamasını dayattığı toplu pazarlık sistemine de dolaylı bir müdahale anlamı taşıdığı bunun da sözleşme yapma özgürlüğü açısından anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iptali istenilen kuralların dinlenme ve toplu iş sözleşmesi haklarını demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı ve ölçüsüz biçimde sınırlayıcı nitelik taşıdığından anayasanın maddesine aykırı olduğu güçsüzleri güçlüler karşısında korumayacağı sosyal adaleti ve dengeli bir gelir dağılımını ve sosyal devlet ilkesini sağlamayacağı bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu maddenin ikinci fıkrasıyla ilgili olarak kuralın günde saatlik bir çalışma biçimine olanak vererek dinlenme hakkını zedelediğinden anayasanın maddesine dinlenme hakkını demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı biçimde ve ölçüsüzce sınırlandırdığı için anayasanın maddesine aykırı olduğu işçilik maliyetlerini kısarak rekabet üstünlüğü sağlama çabasının sosyal devlet ilkesini zedelediği ve güçsüz durumdaki işçiyi ezdiği bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu maddeyle ilgili olarak maddenin bir kanunun uygulama alanına nelerin gireceğini göstermenin kanunla yapılması gerektiği yürütmenin bir alanı aslî olarak düzenleme yetkisinin olmadığı sanayi ticaret tarım ve orman işleri ile bu işlere ilişkin kuralda belirtilen hususları yönetmeliğe bırakmasının anayasanın maddesine aykırı olarak yasama yetkisinin yürütmeye devri anlamı taşıdığı ayrıca anayasanın ve maddelerine ve anayasanın başlangıç bölümündeki kuvvetler ayrılığına aykırı olduğu kanunun taşıması gereken süreklilik ve belirlilik unsurlarına aykırı durumların ortaya çıkmasına yol açtığı için anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine uymadığı için de anayasanın maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüş ve iptallerine karar verilmesi istenilmiştir maddenin birinci fıkrası ve maddesinin birinci fıkrasının son tümcesi ile altıncı fıkrasının yürürlüğünün durdurulmasıyla ilgili olarak ise özetleesas sayısı karar sayısı i̇ş sözleşmesinin feshinin ancak haklı nedene dayalı olarak yapılabilmesi ilkesinin çalışma hakkının bugün çağdaş demokratik toplumların üzerinde anlaştığı bir parçası olduğu maddenin birinci fıkrasında bu ilkeden en az işçinin çalıştığı işyerlerinde çalışan işçilerin yararlanmasına olanak tanındığı halde dan az işçinin çalıştırıldığı işyerlerindeki işçilerin bu olanaktan yoksun bırakıldığı bu nedenlerle kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu bu kuralın uygulanmasının pek çok işçinin iş sözleşmesinin haklı bir nedene dayanılmadan feshedilmesine yol açabileceği türkiyedeki işçilerin neredeyse yarısının dan az işçi çalıştırılan işyerlerinde çalışıyor olmasının bu tehlike ile başbaşa bırakılan işçi sayısını ortaya koyduğu sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde ve altıncı fıkrasında yer alan hükümlerin iş sözleşmesinin ancak haklı nedene dayalı olarak feshedilebileceği konusundaki iş güvencesinin etkisiz kalmasına neden olduğu ve anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu bu hükümlerin uygulanmasının haksız nedene dayalı fesihlerin sayısının artmasına yol açacağı yetersiz düzeydeki bir tazminatı ödemeyi göze alan işvereni fesih nedeninin haksız olduğu belirlenmiş işçileri de talepleri olsa bile tekrar işe almamaya yönelteceği ve işçilerin sözleşme ile iş güvencesini daha etkin koşullara bağlamasını engelleyeceği ileri sürülerek söz konusu kuralların yürürlüğünün durdurulması istenilmiştir | 1,437 |
esas sayısı karar sayısı asıl dava ve birleşen dava davacıların dava dilekçelerinde özetle tapularında kadastro çalışmaları sırasında birinci derecede arkeolojik sit alanı içerisinde kaldığı gerekçesi ile davalı hazine adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini taşınmazların atalarından kaldığını yılı aşkın süredir kullandıklarını taşlıca köyünün kadastro çalışmasının çevre köylerde olduğu gibi yılından evvel yapılmış olsaydı sorunun gündeme gelmeyeceğini kadastro çalışmalarında yasanın değişmesinden kaynaklanan bu iki farklı uygulamanın anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılık etmekte olduğunun açıkça belirtildiğini anayasa mahkemesinin kanun değişikliğinden dolayı mağdur edildiklerini sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunun maddesinin anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine ve maddelerinde belirtilen hukuk devleti ilkesine maddelerinde belirtilen mülkiyet hakkının güvencesi olma maddesinde belirtilen toprak mülkiyetinin korunması ve maddenin yollaması ile avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin eki niteliğindeki nolu protokolün maddesi ile korunan mülkiyet hakkı ilkelerini kısıtladığı ve mülk sahiplerinin tasarruf haklarını ellerinden aldığı için anayasanın sayılan bu maddelerine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle eldeki uyuşmazlıklara uygulanacak kanun maddesi olan sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunun maddesinin iptalinden sonra dava konusu taşınmazların kendi adlarına tapuya kayıt ve tescilini talep ve dava etmişlerdir davalı hazine vekili cevabında ve duruşmadaki beyanında dava konusu taşınmazların birinci derecede arkeolojik sit alanı içinde kaldığı sayılı yasanın maddesi gereğince zilyetlikle edinilmesinin mümkün olmadığı ve anayasaya aykırı olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir gereği̇ düşünüldü eldeki davada uygulanması gereken kanun hükmü sayılı yasanın maddesinin fıkrasının ikinci cümlesidir bu hükmün kadastro kanunun ve sayılı tmknın maddesi ile birlikte uygulanması gerekmektedir anılan maddelerde taşınmaz malların imar ihya suretiyle yıldan fazla zilyet edinilmesi durumunda mülkiyetin zilyet tarafından kazanılacağına ilişkin düzenleme bulunmaktadır davacılar da dava konusu yaptıkları taşınmazlarda yıldan fazla süredir kendilerinin ve atalarının zilyet olduklarını taşınmazların tarım arazisi olarak kullanıldığını anılan maddelerde aranan şartların oluştuğunu ancak taşınmazların birinci derece arkeolojik sit alanı içinde bulunması nedeniyle tapusunu alamadıklarını bu hususunda anayasaya aykırı olduğunu iddia ederek eldeki davayı açmışlardır gerçekten de sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki hüküm karşısında davacılar yıllardır malik sıfatıyla zilyet edindikleri ve atalarından beri ekip biçmek suretiyle kullandıkları taşınmazların tapusunu alamamışlardır bu taşınmazlara yakın çevrelerde bulunan aynı konumdaki diğer parsel sahipleri ise taşınmazların mülkiyetini kazanıp tapusunu almışlardır söz konusu hüküm tarih ve sayılı kanunun maddesi ile tarih ve sayılı yasanın birinci maddesi ile yapılan düzenleme sonucu son halini almıştır anılan hüküm sayılı anayasasının maddesindeki eşitlik ilkesine ve maddelerdeki hukuk devleti ilkesine maddedeki mülkiyet hakkı ilkesine maddedeki toprak mülkiyeti ilkesine aykırılık teşkil etmesi nedeniyle anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurmak ve eldeki uyuşmazlığın anayasa mahkemesinin vereceği kararın bekletici mesele yapılması gerekmiştiresas sayısı karar sayısı hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere davacıların anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunmakla eldeki uyuşmazlıkta uygulanması gereken kanun maddesi olan sayılı yasanın maddesinin fıkrasının cümlesi anayasaya aykırı bulunduğu düşünüldüğünden bahsedilen cümlenin iptali için anayasa mahkemesine gidilmesine dair davacı asıllar ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi | 460 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı kamu i̇hale kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı i̇ptali i̇stenen düzenlemenin anlam ve kapsamı türkiyenin arada kesintiler de olsa yaklaşık yıllık bir meşruti yönetim yıllık cumhuriyet ve yıllık çok partili temsili demokrasi deneyimi vardır tarihli ve sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunun üncü maddesinin birinci fıkrasında bu kanun gereğince yapılacak işler için lüzumlu satın alma ve kiralama işleri sayılı kanuna tabi olmaksızın yapılabilir i̇lan zorunlu değildir denilirken aynı maddeye tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen dördüncü fıkrasında bu kanun gereğince yapılacak işler için lüzumlu her türlü satın alma hizmet yapım kiralama ve taşıma işleri sayılı devlet i̇hale kanununa tabi olmaksızın yapılabilir i̇lan zorunlu değildir kuralına yer verilmiştir bununla birlikte tarihinde yürürlüğe giren tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun nci maddesiyle genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihaleleri sayılı kanunun kapsamına alınırken inci maddesinin bendinde ise diğer kanunların tarihli ve sayılı devlet i̇hale kanunundan muafiyet tanıyan hükümleri ile bu kanuna uymayan hükümleri uygulanmaz denilerek sayılı kanunun üncü maddesindeki muafiyet hükmünün uygulanmayacağı kurallaştırılmıştır bu bağlamda mart mahalli i̇dareler seçimleri ile temmuz genel seçimlerine ilişkin ihtiyaçlar sayılı kanun hükümlerine göre yapılan saydam rekabetçi ve güvenilir ihalelerle ve devlet malzeme ofisinden sayılı kanun hükümlerine göre güvenilir yollarla karşılanmıştır öte yandan sayılı kamu i̇hale kanununun inci maddesinde doğrudan temin bu kanunda belirtilen hallerde ihtiyaçların idare tarafından davet edilen isteklilerle teknik şartların ve fiyatların görüşülerek doğrudan temin edildiği usul şeklinde tanımlanmış ve uygulanacak ihale usulleri başlıklı inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde doğrudan temin bir ihale usulü olarak düzenlenmiş iken akp i̇ktidarının ilk işlerinden biri tarihli ve sayılı kanunun nci maddesiyle sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendini yürürlükten kaldırmak ve aynı kanunun inci maddesi ile de doğrudan temin başlıklı nci maddesini buna göre yeniden düzenlemek olmuştur bu bağlamda sayılı kanunun nci ve nci maddelerinde tarihli ve sayılı kanunun nci ve inci maddeleriyle yapılan değişikliklerden itibarenesas sayısı karar sayısı doğrudan temin bir ihale usulü olmaktan çıkarılmış ve inci maddedeki doğrudan temin tanımının da uygulanabilirliği kalmamıştır mart mahalli i̇dareler seçimleri ile temmuz genel seçimlerine ilişkin ihtiyaçlar saydam rekabetçi ve güvenilir ihale usulleri ile veya ana statüsünün üncü maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları adına merkezi satın alma işlevi gören devlet malzeme ofisinden sayılı kanuna göre güvenilir yollarla karşılanırken akp i̇ktidarı tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun doğrudan temin başlıklı nci maddesine bendini ekleyerek erken seçim ile ara seçim yapılması ve anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulması durumlarında yüksek seçim kurulu tarafından yapılacak filigranlı oy pusulası kağıdı ve filigranlı oy zarfı kağıdı alımı oy pusulası basım hizmeti alımı ve mahalli seçimlerde i̇l seçim kurulu başkanlıkları tarafından oy pusulası basım hizmetleri alımı işlerinin ilan yapılmadan teminat alınmadan ihale komisyonu kurulmadan yeterlilik şartları aranmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak temin edilmesini yasalaştırmıştır akp i̇ktidarının bu defa sayılı kamu i̇hale kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirdiği sayılı kamu i̇hale kanununun nci maddesinin bendi ile ise erken seçim ara seçim ve anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması ile sınırlı doğrudan temin yöntemi tüm genel ve yerel seçimlere genelleştirilmenin yanında ayrıca her türlü seçim malzemelerinin alımı ile yurtdışı seçim harcamaları il seçim kurulu başkanlıkları tarafından alınacak oy pusulası basım hizmeti alımı şeklinde genişletilmektedir sayılı kamu i̇hale kanununun şartnameler başlıklı nci maddesinde ihale konusu mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin her türlü özelliğini belirten idari ve teknik şartnamelerin idarelerce hazırlanacağı veya hazırlanmasının mümkün olmadığının ihale yetkilisi tarafından onaylanması kaydıyla teknik şartnamelerin hazırlatılacağı hüküm altına alınmış i̇haleye katılımda yeterlik kuralları başlıklı uncu maddesinde ise ihaleye katılacak isteklilerden ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterliklerin belirlenmesine ilişkin olarak istenecek bilgi ve belgeler düzenlenmiştir bu kurallara göre idari ve teknik şartnameler ihale konusu mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde hazırlanacağına ve doğrudan temin de bir ihale usulü olmadığına göre tüm seçimlerin gerektirdiği tüm ihtiyaçlar idari ve teknik şartname hazırlanmadan ilan yapılmadan teminat alınmadan ihale komisyonu kurulmadan yüklenicide ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterlik şartları aranmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak temin edilecektir anayasaya aykırılık sorunu siyasal organların belirleneceği tüm seçimlerin gerektirdiği her türlü ihtiyacın idari ve teknik şartname hazırlanmadan ilan yapılmadan teminat alınmadan ihale komisyonu kurulmadan yüklenicide ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterlik şartları aranmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak temin edilmesini öngören iptali istenen düzenlemenin gerekçesiesas sayısı karar sayısı süresinde yapılan seçimler için örneğin milletvekili genel seçimleri mahalli idareler genel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimi seçim malzemeleri alımları oy sandığı oy verme kabini oy verme mühürleri ve seçimlerde kullanılan her türlü kırtasiye kamu kurum ve kuruluşları adına merkezi satın alma işlevini yürüten devlet malzeme ofisi aracılığı ile satın alma işlemi yürütülmekte ve sayılı kamu i̇hale kanunu hükümleri doğrultusunda alımı yapılmaktadır eşik değerler göz önüne alındığında ihale yöntemlerinden açık ihale yapma zorunluluğu bulunmaktadır ayrıca yine süresinde yapılan seçimlerde birleşik oy pusulasının basımının seçim takvimine göre siyasi parti ve bağımsız adayların kesinleşme tarihinden sonra milletvekili genel seçimi için yüksek seçim kurulu başkanlığınca mahalli idareler seçimleri için il seçim kurulu başkanlıkları tarafından bastırılması gerekmekte olup seçim takviminde bu süre gün ile sınırlıdır süresinde yapılan seçimlerde seçim malzemeleri alımları filigranlı oy pusulası kağıdı ve filigranlı oy zarfı kağıdı alımı ile oy pusulası basım hizmeti alımı ihalelerinde sıkıntılar yaşanmakta olup söz konusu alımlar için yapılacak olası bir açık ihalenin sayılı kamu i̇hale kanununa göre sonuçlanması gün sürmektedir şeklinde ortaya konmuştur ancak bu gerekçeler doğru öncüllerden hareket etmediği gibi birçok hukuki çarpıklıkla maluldür tarihli ve sayılı anayasa değişikliklerinin halkoyuna sunulması hakkında kanunun nci maddesinde anayasa değişikliği halkoylamasının ilgili anayasa değişikliği kanununun resmi gazetede yayımını takip eden altmışıncı günden sonraki ilk pazar günü yapılacağı tarihli ve sayılı cumhurbaşkanı seçimi kanununun üncü maddesinde cumhurbaşkanı seçiminin beş yılda bir cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde makamın herhangi bir şekilde boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde yapılacağı üncü maddesinde ilk oylamada çoğunluk sağlanamazsa bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylamanın yapılacağı tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun ncı maddesinde türkiye büyük millet meclisi tbmm seçimlerinin dört yılda bir yapılacağı bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son pazar gününün oy verme günü ve oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak doksan günlük sürenin ilk gününün ise seçimin başlangıç tarihi olduğu nci maddesinde tbmm üyeliklerinde boşalma olması halinde ara seçime gidileceği ara seçimlerin her seçim döneminde bir defa yapılacağı ve genel seçimden otuz ay geçmedikçe ara seçime gidilemeyeceği bununla birlikte boşalan üyeliklerin sayısının üye tam sayısının yüzde beşini bulduğu hallerde ara seçimlerin üç ay içinde yapılmasına tbmmnce karar verilebileceği bir ilin veya seçim çevresinin tbmmnde üyesinin kalmaması halinde boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk pazar günü seçim çevresinde ara seçim yapılacağı inci maddesinde seçim dönemi bitmeden önce tbmm tarafından seçimin yenilenmesine karar verilmiş ise meclisin seçimin yapılacağı tarihi de belirleyeceği yenilemeesas sayısı karar sayısı kararının cumhurbaşkanınca verilmesi halinde kararın verildiği günden sonra gelen doksanıncı günü takip eden ilk pazar günü oy verileceği tarihli ve sayılı mahalli i̇dareler ile mahalle muhtarlıkları ve i̇htiyar heyetleri seçimi hakkında kanunun inci maddesinde mahalli idareler seçimlerinin beş yılda bir yapılacağı her seçim döneminin beşinci yılındaki ocak gününün seçimin başlangıç tarihi ve aynı yılın mart ayının son pazar gününün oy verme günü olduğu kurallarına yer verilmiştir bu kurallara göre cumhurbaşkanlığı tbmm üyeliği ve mahalli idareler seçimleri sırasıyla beş yılda dört yılda ve beş yılda bir yapılmakta ve bir sonraki seçimlerin ne zaman yapılacakları da seçimlerin yapıldığı tarihte belli olmaktadır öte yandan anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulması en az altmış gün tbmm üyeliği ara seçimleri en az üç ay erken seçimler ise en az doksan günlük bir süre gerektirmektedir oy sandığı oy verme kabini oy verme mührü ve seçimlerde kullanılan her türlü kırtasiye malzemeleri ile filigranlı oy pusulası kağıdı ve filigranlı oy zarfı kağıdı alımı her seçimde kullanılan ortak malzemelerdir cumhurbaşkanlığı seçimi beş yılda bir tbmm üyeliği seçimi dört yılda bir ve mahalli idareler seçimleri ise beş yılda bir yapıldığına ve bir sonraki seçimlerin hangi tarihte yapılacağı seçimlerin yapıldığı gün belli olduğuna göre tüm seçimlerde kullanılan söz konusu ortak ihtiyaçların sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunun üncü maddesine göre yüksek seçim kurulu tarafından temin edilmesi için asgari dört azami beş yıllık bir süre vardır ve bu süreler içinde söz konusu ihtiyaçların açık ihale usulü ile karşılanmasının önünde hukuki veya fiili hiçbir engel bulunmamaktadır öte yandan sayılı kanunun i̇hale ilan süreleri ve kuralları ile ön ilan başlıklı üncü maddesine göre açık ihale usulünde ilan süreleri eşik değerlere göre ile gün arasında değişmekte ve gün de onay süresi bulunduğundan açık usulle yapılan ihaleler günde sonuçlanabilmektedir dolayısıyla açık ihale usulünde ihalelerin gibi bir sürede sonuçlandığı gerekçesi sorgulamaya açıktır süresi içinde yapılan seçimlerde birleşik oy pusulasının basımının seçim takvimine göre gün ile sınırlı olduğu gerekçesi mahalli idare seçimleri için geçerli olsa da genel seçimler için doğru değildir sayılı milletvekili seçimi kanununun üncü maddesinde adaylıklar kesinleştikten sonra yüksek seçim kurulunun bütün adayları oy verme gününden önceki ellibeşinci gün seçim çevreleri itibariyle resmi gazete ve radyo ile ilan edeceği belirtilmiş ncı maddesinde de kullanılacak oy pusulasının şekli düzenlenmiştir dolayısıyla süresi içinde veya erken ve ara seçimlerde kullanılacak filigranlı birleşik oy pusulasının basımı için günlük mahalli idare seçimlerinde de günlük bir süre vardır kaldı ki birleşik oy pusulası basımı ihalesi açmak ve ihaleyi sonuçlandırmak için adayların kesinleşmesi gerekmemekte adayların kesinleşmesi ihale yapıldıktan sonra birleşik oy pusulasının baskısı için önem taşımaktadır i̇l seçim kurulları tarafından yapılacak ihaleler sonuçlandırıldıktan sonra baskı için günlük sürenin yeterli olduğu da açıktır sayılı kanunun inci maddesinde mahalli idareler seçimlerinde kullanılacak birleşik oy pusulaları ile zarfların i̇l seçim kurulları tarafından bastırılması öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı söz konusu baskı işinin muhtemel yaklaşık maliyetlerine göre açık ihale usulü yerine pazarlık usulüyle yaptırılabilmesi de mümkündür anayasa değişikliğinin halkoyuna sunulmasının en az altmış gün tbmm üyeliği ara seçimlerinin en az üç ay erken seçimlerin ise en az doksan günlük bir süre gerektirdiği göz önüne alındığında bu sürelerin birleşik oy pusulasının basımı ve oy zarflarının yapımı gibi seçime özgü ihtiyaçların yaklaşık maliyetlerine göre açık ihale usulü veya pazarlık usulü ile ihale edilmeleri için sürenin yeterli olduğu aşikardır dolayısıyla ileri sürülen gerekçeler siyasal organların belirleneceği tüm seçimlerin gerektirdiği her türlü ihtiyacın idari ve teknik şartname hazırlanmadan teminat alınmadan ihale komisyonu kurulmadan yüklenicide ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterlik şartları aranmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak alınmasına gerekçe oluşturamaz çünkü herhangi bir ihtiyaç karşılanmadan önce yapılması gereken ilk iş ihtiyaç veya ihtiyaçların her türlü özelliğini belirten idari ve teknik şartnamelerin hazırlanmasıdır söz konusu ihtiyaçlar oy sandığı oy verme kabini oy verme mühürleri ve diğer kırtasiye malzemeleri ile filigranlı oy pusulası ve filigranlı oy verme zarfı kağıdı ile birleşik oy pusulasının basımı işleri ise her şey bir yana oy verme sandığı ve oy verme kabinlerinin yapılacağı malzeme ile ebatları ağırlıkları şekilleri vb teknik özellikleri ile sayıları oy verme mührünün malzemesi ağırlığı şekli vb teknik özellikleri ile sayısı filigranlı oy verme kağıdı ile filigranlı oy zarfı kağıdının kalınlığı ağırlığı rengi miktarı vb özellikleri ile birleşik oy pusulasının her türlü özelliğinin teknik şartnamelerle ortaya konması ve ihtiyaçların edinilmesinin idari şartnameye bağlanmasıdır i̇htiyaçların teknik ve idari özellikleri idari ve teknik şartnamelerle belirlenmeden karşılanmaları hiçbir şekilde mümkün olamaz söz konusu ihtiyaçlardan filigranlı oy pusulası ile filigranlı oy zarfının teknik özelliklerinin tarihli ve sayılı kanunun üncü tarihli ve sayılı kanunun ncı ve tarihli ve sayılı kanunun inci maddelerinde düzenlendiği doğru olmakla birlikte bunların filigranlı oy pusulası ile filigranlı oy zarfı ile sınırlı olması ve hukuk tekniği açısından son çıkan kanun hükümlerinin dikkate alınacak olması karşısında filigranlı oy pusulası ile filigranlı oy zarfı kağıdı alımı konusunda sayılı kanunun üncü sayılı kanunun ncı ve sayılı kanunun inci maddelerinin uygulanabilirliği de tartışmalı hale gelmiştir öte yandan yüklenicinin idari ve teknik özellikleri belirlenmiş söz konusu ihtiyaçları zamanında ve teknik özelliklerini içerir şekilde yerine getirebilmesine güvence oluşturmak üzere yüklenicinin ekonomik ve mali yeterliği ile mesleki ve teknik yeterliğinin araştırılması ve dolayısıyla söz konusu ihtiyaçların karşılanmasında sayılı kanunun uncu maddesindeki ihaleye katılmada yeterlik kurallarının aranması temel bir zorunluluktur ayrıca yükleniciyi edimini yerine getirmeye zorlamak ve edimini yerine getirememe riskine karşı güvence oluşturmak üzere teminat alınması ve ihtiyaçların bir komisyon tarafından karşılanması seçimde kullanılacak malzemelerin zamanında karşılanarak seçimlerin zamanında ve şaibelerden uzak yapılabilmesinin ön koşuludur dolayısıyla siyasal organların belirleneceği tüm seçimlerin gerektirdiği her türlü ihtiyacın ekonomik ve mali yeterliliği ile mesleki ve teknik yeterliliği bulunan kişiler tarafından teknik ve idari özelliklerini içerir şekilde zamanında uygun maliyetlerle ve her türlü şaibedenesas sayısı karar sayısı uzak şekilde karşılanmasına güvence oluşturacak saydam rekabetçi ve güvenilir usullerle karşılanmasının değişik yolları olabilir ve yasakoyucu bunlardan uygun olanları tercih edebilir hatta söz konusu ihtiyaçları sayılı kanunun kapsamı dışına çıkarıp temininde uygulanacak usul ve esasları bakanlar kurulu kararı veya yüksek seçim kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleyebilir ancak sayılı kanunun nci maddesinin bendindeki usul bunlardan uygun olanı değildir anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri demokratik laik ve sosyal hukuk devleti olarak ortaya konmuş ve üncü maddesinde cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği kurallaştırılmıştır demokrasinin temel koşulu siyasal iktidarın serbest seçimlerle belirlenmesi ve halk adına karar alacak temsilcilerin serbest seçimlerle işbaşına gelmeleridir bu bağlamda klasik temsili demokrasinin temelinde seçim yatar ve demokratik devlet ilkesi egemenliği kullanacak organların belirlendiği seçimlerin her türlü şaibeden uzak ve güvenilir süreçlerde yapılmasını gerekli kılar seçimlerin demokrasilerdeki bu yaşamsal işlevi nedeniyledir ki anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında seçimler ile halkoylamasının serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağı son fıkrasında da seçim kanunlarında yapılacak değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağı kurallarına yer verilmiştir seçimlerde kullanılacak oy sandığı oy verme kabini oy verme mühürleri ve diğer kırtasiye malzemeleri filigranlı oy pusulası ve filigranlı oy verme zarfı kağıdı alımı ile baskı ve yapma işlerinin her türlü idari ve teknik özelliklerinin yer alacağı idari ve teknik şartnameler hazırlanmaksızın yüklenicinin ekonomik ve mali yeterliliği ile mesleki ve teknik yeterliliği araştırılmaksızın ihale komisyonu kurulmaksızın ilana çıkılmaksızın ve ihale edilmeksizin ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak alınması ve böylece söz konusu ihtiyaçların herkes ekonomik ve mali yeterliliği ile mesleki ve teknik yeterliliği olmayanlar tarafından yerine getirilebilecek derecede sıradanlaştırılması benzer özelliklere sahip sahte oy verme mührü yapılması ile sahte filigranlı oy pusulası ve oy zarfı kağıdı bastırılmasına ve seçimlerde bunların kullanılması gibi sahteciliklere imkan yaratmaktadır seçimlerde sahteciliği teşvik ederek seçim güvenliğini ortadan kaldıran ve böylece halk adına karar alacak temsilcilerin seçimlerini şaibeli kılan iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesindeki demokratik devlet ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin gereklerinden biri de kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre kamu yararı bireysel ve özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektediresas sayısı karar sayısı kanunun amaç ögesi bakımından anayasaya uygun sayılabilmesi için kanunun çıkarılmasında kamu yararı dışında bir amacın gözetilmemiş olması gerekir kamu harcamalarında sayılı kanunun uygulanmasını zorunlu kılan anayasal bir kural yoktur ve dolayısıyla yasa koyucunun bazı mal ve hizmetler yönünden farklı usuller benimsemesinde anayasal açıdan bir engel bulunmamaktadır ancak anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı kararında belirtildiği üzere bir mal ve hizmet alımı ihalesinin sayılı kanunda öngörülen saydamlık rekabet eşit muamele güvenirlik gizlilik ve kamuoyu denetimi esas alınarak belirlenen usullerin dışına çıkarılırken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan kamu yararı amacı gözetilmelidir siyasal organların belirleneceği tüm seçimlerin gerektirdiği her türlü ihtiyacın ekonomik ve mali yeterliliği ile mesleki ve teknik yeterliliği bulunan kişiler tarafından teknik ve idari özelliklerini içerir şekilde zamanında uygun maliyetlerle ve her türlü şaibeden uzak şekilde karşılanmasına güvence oluşturacak saydam rekabetçi ve güvenilir usullerle karşılanması yerine idari ve teknik şartname hazırlanmadan yüklenicide ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterlik şartları aranmadan teminat alınmadan ilan yapılmadan ihale komisyonu kurulmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak temin edilmesini öngören düzenlemede kamu yararı dışında gizli amaçlar olduğu açık olduğundan iptali istenen kurallar anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır öte yandan anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve haklı bir nedene dayanmadan ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir durumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez anayasa mahkemesi günlü ve k sayılı kararında kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında kanunlara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir demiştir i̇ptali istenen düzenleme siyasal organların belirleneceği tüm seçimlerin gerektirdiği her türlü ihtiyacın idari ve teknik şartname hazırlanmadan yüklenicide ekonomik ve mali yeterlik ile mesleki ve teknik yeterlik şartları aranmadan teminat alınmadan ilan yapılmadan ihale komisyonu kurulmadan ve ihale yapılmadan ihale yetkilisince görevlendirilecek kişi veya kişiler tarafından piyasada fiyat araştırması yapılarak temin edilmesini öngördüğü için söz konusu ihtiyaçları saydamlık rekabet eşit muamele güvenirlik gizlilik ve kamuoyu denetimi ilkeleri çerçevesinde yerine getirebilecek çok sayıdaki yüklenici arasında saydamlık rekabet ve eşit muamele ilkelerini hayata geçirecek ihale yöntemini askıya alma yoluyla eşitsizliğe yol açtığından anayasanın uncu maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ anayasaya aykırı olan iptali istenen düzenlemeler yürürlüğe girmiş bulunmaktadırlar mart tarihinde yerel seçimler temmuz de cumhurbaşkanlığı ve de ise genel seçimler yapılacaktır demokrasinin ve anayasal cumhuriyetin güvencesi seçimlerin her türlü şaibeden uzak yapılmasıdır halk adına karar verecek olanların seçimlerinde şaibelerin olması demokrasiye halk iradesine ve anayasal cumhuriyete ileride telafisi olmayan zarar ve ziyanlara yol açacaktır kamu harcamalarının saydam rekabetçi ve güvenilir olmayan süreçlerde yapılmasında da halkın ve kamu bütçesinin ileride giderilmesi mümkün olmayan zarar ve ziyanlara neden olacağı da açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,183 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir dava davalı idarenin sayılı yasanın maddeye dayalı olarak yaptığı düzenleme işlemlerinin anayasa ve i̇mar yasasına aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmıştır davalı idarece belediyelerin kamu yararım hedef tutarak imar planı yapmak zorunda oldukları bu yükümlülükler yerine getirilirken sayılı yasanın maddesinden faydalandıkları bu maddeyle kamulaştırma yapmaksızın uygulamadan doğan sorunların çözümlenmeye çalışıldığı böylelikle idarelerce düzenleme ortaklık payı alındığı gibi kişilerin de arsalarında meydana gelen değer artışı ile fayda sağlayacakları dolayısıyla ana yasanın maddesine kamulaştırma için zorunlu kılınan karşılıkları peşin ödenmek şartıyla hükmünün yerine getirildiği ortada anayasaya aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır sayılı yasanın maddesinde imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın birbirleriyle yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye bunları yeniden imâr plânına uygun veya parsellere ayırmaya müstakil hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve resen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtım sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşülebilir ancak bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık paylan düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde otuzbeşini geçemez düzenleme ortaklık paylan düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan yol meydan park otopark çocuk bahçesi yeşil saha cami ve karakol gibi umumî hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarda kullanılamaz düzenleme ortaklık paylarının toplamı yukarıdaki fıkrada sözü geçen umumî hizmetler için yeniden ayrılması gereken yerlerin alanları toplamından az olduğu takdirde eksik kalan miktar belediye veya valilikçe kamulaştırma yolu ile tamamlanır herhangi bir parselden bir miktar sahanın kamulaştırılmasının gerekmesi halinde düzenleme ortaklık payı kamulaştırmadan arta kalan saha üzerinden ayrılır bu fıkra hükümlerine göre herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınmaz ancak bu hüküm parselde imâr plânı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmez bu düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenleme ortaklık payı alınanlardan bu düzenleme sebebiyle ayrıca değerlendirme resmi alınmazesas sayısı karar sayısı üzerinde bina bulunan hisseli parsellerde şüyulandırma sadece zemine ait olup şüyuun giderilmesinde bina bedeli ayrıca dikkate alınır düzenleme sırasında plân ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapı ancak bir imâr parseli içinde bırakılabilir tamamının veya bir kısmının plân ve mevzuat hükümlerine göre muhafazası mümkün görülmeyen yapılar ise birden fazla imâr parseline de rastlayabilir hisseli bir veya birkaç parsel üzerinde kalan yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmedikçe ve aralarında başka bir anlaşma temin edilmedikçe veya şüyuu giderilmedikçe bu yapıların eski sahipleri tarafından kullanılmasına devam olunur bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapılar belediye veya valilikçe kamulaştırılmadıkça yıktırılamaz düzenlenmiş arsalarda bulunan yapılara ilgili parsel sahiplerinin muvafakatları olmadığı veya plân ve mevzuat hükümlerine göre mahzur bulunduğu takdirde küçük ölçüdeki zaruri tamirler dışında ilave değişiklik ve esaslı tamir izni verilemez düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde bu madde hükümlerinin tatbiki mümkün olmayan hallerde imâr plânı ve yönetmelik hükümlerine göre müstakil inşaata elverişli olan kadastrol parsellere plâna göre inşaat ruhsatı verilebilir bu maddenin tatbikinde belediye veya valilik ödeyecekleri kamulaştırma bedeli yerine ilgililerin muvafakati halinde kamulaştırılması gereken yerlerine karşılık plân ve mevzuat hükümlerine göre yapı yapılması mümkün olan belediye veya valiliğe ait sahalardan yer verilebilir veraset yolu ile intikal eden bu kanun hükümlerine göre şüyulandırılan kat mülkiyeti kanunu uygulaması tarım ve hayvancılık turizm sanayi ve depolama amacı için yapılan hisselendirmeler ile cebri icra yolu ile satılanlar hariç imâr plânı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon plânlan satış vaadi sözleşmeleri yapılamaz şeklinde hüküm altına alınmıştır şehircilik uzmanlarınca imâr konusunda kamu yönetiminin sahip olduğu bölgeleme parselleme vergilendirme yetkilerinin birlikte kullanılmasına olanak sağlayan türü kendine özgü bir yetki şeklinde tanımlanan ve frankfurt eski belediye başkanlarından birinin adı ile addikes yasası olarak bilinen ve i̇mâr yasasının maddesi ile hukuk sisteminde yerini alan hamur tarla kuralı kamulaştırma işlemleri oluşturmaksızın bunun sonucunda da kamulaştırma bedeli ödenmeksizin yönetime kent plânlamasında farklı bir denetim yetkisi vermektedir yılında çıkarılan yollar ve yapılar tüzüğünde bu konudaki ilk yasal düzenlemeler yer almakta yılındaki yapılar yasası daha ayrıntılı hükümler içermektedir bu yasanın maddesinde de yol genişletmek için ayrılması gereken yerlerin yüzölçümünün dörtte birini geçmemesi koşuluyla sahibi tarafından parasız olarak bırakılacağı belirtilmiştir yapılara ilişkin yasada yılında sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile belediye bölgesinde dejj çok yapının yanmış olduğu komşuluklar ile bunların bitişiğindeki bostan bağ bahçe ve arsa gibi yerler tarla sayılmıştır i̇lgili plan ve haritaların bir yılın içinde bitirilmesi öngörülmüştür ankara şehri imar müdürlüğünün kuruluş görevlerine ilişkin sayılı yasaya günlü sayılı yasa ile eklenen maddelerle yangın yerleriyle bağlı olmaksızın ankara i̇mar müdürlüğüne her türlüesas sayısı karar sayısı topraklar üzerinde birleştirme ayırma ve eksiğiyle dağıtma yapabilme yetkisi tanınmıştı böylece hamur kuralının uygulanma alanı yangın yerleri dışındaki arsaları da içerecek biçimde genişletilmişti te yürürlüğe giren ve sayılı i̇mar yasası çıkarılıncaya başına değin yürürlükte kalan sayılı belediye yapı yollan yasası her türlü arsaların plan gereklerine göre belediyelerce birleştirilmesi ve eksiğiyle dağıtılması yetkisini öngörüyordu böylece hamur yetkisi ankara dışındaki belediyelere de tanınmıştı sayılı i̇mar yasasının konuyla ilgili maddesi kamu hizmetleri için ayrılan yerler için arsa başına tanınan eksik dağıtım payını çıkarmıştır ancak anayasa mahkemesinin günlü sayılı resmî gazetede yayımlanan günlü sayılı kararıyla sayılı yasanın maddesi imar ve yol istikamet planlan sınırı içinde kalan özel ve tüzel kişilere ait taşınmaz malların plana uygun şekilde inşaata elverişli hale getirilmesi için sahiplerinin rızası aranmaksızın birbirleriyle ve yol fazlası ile birleştirilerek plân gereklerine göre bağımsız veya paylı olarak parsellere ayırmaya ve bunları yüzde yirmibeşe kadar noksanı ile sahiplerine dağıtmaya belediyeleri yetkili kılındığından tarla veya hamur kuralı adı verilen bu yöntem sonucu dolayısıyla kamulaştırma durumu ortaya çıktığından anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre gerçek karşılığı peşin ödenmedikçe kamulaştırma yapılamayacağı belirtilmiş sayılı yasanın maddesinde yer alan ve taşınmaz malın gerçek karşılığı verilmeksizin yüzde yirmibeşe kadar noksanıyla sahiplerine dağıtılabileceğini kapsayan kural anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptal edilmiştir sayılı yasada sayılı yasayla yılında anayasa mahkemesince iptal edilen hamur ilkesine ilişkin maddeye yeni bir nitelik verilmiş hamur kuralı ile ilgili işlemler yeniden düzenlenmiştir yeni biçimiyle madde belediyeye düzenlemeye bağlı tutulan arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinde yeterince bir alanı düzenleme nedeniyle doğan değer artışları karşılığında düzenleme ortaklık payı olarak düşme yetkisini vermektedir düzenleme ortaklık payının düzenlenen arsalar yüzölçümünün yüzde yirmibeşini geçmeyeceği yasada belirtilmiştir yasa düzenleme ortaklık paylarının yüzölçümleri toplamı tutarındaki alanın düzenlenen yerlerde gereksinme duyulan yol meydan park otopark çocuk bahçesi yeşil alan gibi genel kamusal hizmetlerden bunlarla ilgili kuruluşlardan başka amaçlarla kullanılmasını yasaklamıştır böylelikle değiştirilmeden önceki maddede şüyulandırılan taşınmazların gerçek karşılığı verilmeksizin yüzde yirmibeşe kadar noksanı ile sahiplerine dağıtılabileceği hüküm altına alınmış değişiklikten sonraki maddede ise yüzde yirmibeş oranındaki noksan dağıtım düzenleme ortaklık payı olarak isimlendirilmiştir ve aynı nitelikteki işlemlerin yasal dayanağı olarak ortaya konmuştur sayılı yasayı yürürlükten kaldıran sayılı yasada yılında yapılan değişiklik aynı şekilde yer almış ve yüzde yirmibeş oranındaki düzenleme ortaklık payı yüzde otuzbeşe çıkarılmıştır ve bu payın meydana gelen değer artışı olduğu da hüküm altına alınmıştır her ne kadar belediyeler gerçek karşılığını vermeksizin aldıkları arsaları özel amaçları doğrultusunda değil kamu yararına yönelik bir amaç için ayırmakta iseler de bu durum arsa sahibinin iradesi dışında yapılan işlemler sonucu gerçek anlamda fakirleşmesine yol açmaktadıresas sayısı karar sayısı yasakoyucu arsa sahibinin taşınmazının düzenleme nedeniyle değerinin artacağı ve bu değer artışının çevredeki arsalara değer dalgası biçiminde yayılacağını dolayısıyla bu değer artışına karşılık arsasında yüzde otuzbeşlik eksilmeyi hukuken mümkün kılmışsa da bu durumun her arsa için geçerli olabileceği düşünülemeyeceği gibi yapılan iş karşılığı ödenmeyen kamulaştırma olduğundan en azından kamulaştırma yasasının maddesine benzer bir yol izlenerek anayasanın maddesinde ifade edilen karşılıkları peşin ödenmek şartıyla kamulaştırma yapılması sağlanmış olabilirdi anayasamızın kamulaştırmayı düzenleyen maddesinin birinci fıkrası devlet ve kamu tüzelkişilerinin kamu yararının gerektirdiği hallerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifak kurmaya yetkili olduklarını öngörmektedir bu durumda i̇mar yasasının maddesine göre düzenleme sırasında düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışı karşılığında arazi ve arsaların yüzölçümünün yüzde otuzbeşini geçmemek şartıyla düzenleme ortaklık payının alınması anayasanın maddesinde kamu yararının gerektirdiği haillerde karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malları kamulaştırmaya devlet ve kamu tüzelkişileri yetkili kılındıkları halde kamulaştırma yapılmaksızın ve arsa sahibinin onayını almaksızın tek yanlı doğrudan hareketle bedelsiz olarak alınmasına olanak verdiğinden anayasaya aykırılığı iddiası mahkememizce ciddiye alınmıştır sonuç olarak i̇mar yasasına göre düzenlenen taşınmazların gerçek karşılığı verilmeksizin meydana gelen değer artışı nedeniyle yüzde otuzbeşine kadar noksan ile sahiplerine dağıtılabilmesinin anayasaya aykırılığı nedeniyle sayılı yasanın maddesi uyarınca dosya kapsamının tebliğ alındıları ile birlikte tasdikli örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 1,407 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı kanuna uygulanması ile tahakkuk ettirilen keşif paralarının suçun sübutu halinde sanıklardan alınması gerektiği göz önüne alındığında adli yargı ile askeri ve idari yargı hakim ve cumhuriyet savcıları ve personel arasında eşitsizlik olacağı sonucuna varıldı sanıkların her ikisine de aynı birlikte asker olduğu şerhi verilip ihzar müzekkereleri iade edildiğinden ve bu hususun olağan dışı olduğu anlaşılarak hangi sanığın erzurum yataklı mareşal çakmak hastanesi hizmet bölüğünde olduğunun zabıtadan sorulmasına gelen cevaba göre erzurumda olan sanık için kıtası komutanlığına talimat yazılmasına diğer sanığın ise yeniden ihzarına sayılı adli personel ile devlet davalarını takip edenlere yol gideri ve tazminat verilmesi ile sayılı harçlar kanununun bir maddesinin yürürlükten kaldırılması hakkındaki kanunun ikinci maddesinin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmakla koşul yönünden mahkememiz sayılı kanunun maddesinde yazılı halin varlığı görüşündedir çünkü türk ceza kanununun maddesine göre mahkûm mahkeme masraflarını çeker yol tazminatı ve giderleri de mahkeme masrafıdır ve olayda keşif yapılıp günlü sarf karan sayılı yasaya göre düzenlenmiştir esas yönünden sayılı kanunun maddesine göre maddede sayılan hâkimler savcılar askeri mahkeme subay üyeleri ne yol giderlerinden başka yol tazminatı verilecek kanun hükmündeki sayılı kararname ile değişik fıkrasına göre adli yargıda görev yapan hâkim ve savcılara ve diğer personele bu tazminatın yansı ödenecek iken idari yargı ve askeri yargı hakim ve savcıları ile diğer yol tazminatı almaya müstehak personele herhangi bir kesinti yapılmaksızın tazminatlar tam olarak ödenecektir bu durumda adli yargı hakim ve savcılarının yol gideri veveya tazminatlarının yansı peşin ödenecek geri kalan kısmının adalet bakanlığına gönderilecek ve bu lar adalet bakanlığı merkez teşkilatındaki hakim ve savcı sınıfından olanlar hariç diğer personele dağıtılacak yasa adli yargı hakim ve savcıları ile idari yargı hakimleri ve askeri yargı hakim ve savcıları arasında ayırım yapmış ve eşitsizlik yaratmıştır ikinci madde anayasanın maddesine aykırıdır diğer yandan yol gideri veveya tazminatı bir hizmet bir iş karşılığında ödenir hizmetle hiçbir ilgisi olmayan say ve gayreti bulunmayan adalet bakanlığı merkez teşkilatındaki personele hakim ve savcı hariç yol gideri veveya tazminatından pay ödenmesi hukukun temel prensiplerine aykırıdır adli yargıda çalışan icra müdürü katip mübaşir vs ile bakanlık merkez teşkilatında çalışan personel arasında ayırım yapılıp eşitsizliğe sebep olunmuştur bu nedenle de madde anayasanın maddesine aykırıdır halde gerekçe ile birlikte dosyanın onanlı örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına sunulması gerekeceğindenesas sayısı karar sayısı a ceza muhakemeleri usulü kanununun maddesi gereğince yargılamanın anayasa mahkemesi kararına kadar durmasına anayasa mahkemesi anayasanın maddesinde yazılı süre içinde karar vermediği takdirde davaya kaldığı yerden devam ile anayasada belirtilen şekilde hüküm tesisine mahkememizce sayılı kanunun maddesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonuç ve kanısına varıldığından dosya örneğinin onanlı örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere niğde cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesine karar verildi | 439 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanununa istinaden bakanlar kurulunca çıkarılan ve tarihli ve mükerrer sayılı resmî gazetede yayımlanan sayılı hazine ve dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede diğer kanun hükmünde kararnameler gibi iptal edilmiştir bu defa iptali istemiyle dava açmak durumunda kaldığımız tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname ile hazine ve dış ticaret müsteşarlığı ikiye ayrılmak suretiyle hazine müsteşarlığı adıyla yeni bir müsteşralık oluşturulmaktadır ancak bu kanun hükmünde kararnamenin de dayanağını teşkil eden tarihli ve sayılı yetki kanununun da iptali gündemdedir sayılı kanun hükmünde kararname ile yeniden oluşturulan hazine müsteşarlığına tevdi edilen görevler bugün esasen hazine ve dış ticaret müsteşarlığı ile devlet planlama teşkilatı müsteşarlığınca yerine getirilmekte olup acil ivedi ve zaruret halini oluşturan sebepler ve dolayısıyla gerek anayasanın maddesindeki şartlar ve gerekse müesses kararlarınızda öngörülen kanun hükmünde kararname ile düzenleme yapılabileceği haller burada söz konusu değildir kaldı ki bu konular gerek kanun hükmünde kararname olarak düzenlenilmiş olmaları sebebiyle anayasanın maddesi gereğince ve gerek bakanlar kurulunca hazırlanan kanun tasarıları sebebiyle yasama organına intikal etmiştir keza bu konular anayasanın maddesinde ifadesini bulan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelik ve ivedilikle görüşülür hükmü gereğince ilgili komisyonlarında görüşülmüş ve genel kurulun gündeminin birinci ve ikinci sırasını işgal etmektedir hatta bazı maddeleri de müzakere edilerek bir kısmı yüce meclisin kararına iktiran etmiş yarım kalan işlerdendir bu durumda olan konuların akibetinin ne olacağı belli olmayan yetki kanunlarına dayanılarak yasama organının iradeside dışlanmak suretiyle kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemesi anayasanın ve maddelerine keza daha önce yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olmaları sebebiyle de anayasanı ve maddelerine aykırılığı oluşturduğu düşünülmektedir ayrıca sayılı hazine müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındaki kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle bazı asli ve sürekli görevler için tahsisli kadrolarda sözleşmeli personel istihdamına ilişkin hükümler yer almaktadır bu uygulama bu müsteşarlıkta çalışacak bazı kimseleri ücret yönünden başka kuruluşlarda aynı hizmeti gören ve aynı sorumluluğu taşıyan kamu görevlilerine nazaran aylık ücret yönünden imtiyazlı bir duruma getirdiği gibi diğer devlet memurlarına ödenmeyen ve yılda bürüt aylıklarının altı katına ulaşan ikramiye ödenmesini öngörecek nitelikte olmakla anayasanın maddesine aykırılığı kurduğu merkez taşra ve yurt dışı teşkilat ve ihdas ettiği kadrolarla keza anayasanın maddesine aykırılığı oluşturmakta olduğu düşünülmektediresas sayısı karar sayısı zira sayılı kanun hükmünde kararnameye konu düzenlemeler yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı kanun hükmünde kararname ile ve sayılı kanun hükmünde kararnameler dolayısıyla yüce meclisin gündemine gelmiştir meclis genel kurulu bunların bir kısım maddelerini görüşüp karara bağlamış kalan kısmını da görüşerek kanunlaştırması an meselesidir yüce meclisin gündeminin birinci sırısında bulunan ve bir kısım maddeleri karara bağlanan bir konunun hükümet tarafından bir yetki kanunu kapsamında düşünülerek ve üstelik aynı hükümleri taşıyacak şekilde kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi bir yetkinin kullanılmasından ziyade yetki gasbına girmektedir hükümet istihsal ettiği sayılı kanun hükmündekararname ile açıkca yüce meclisin yetkisini gasbetmiş durumdadır konuya objektif hukuk kuralları ve yerleşmiş yargı kararları açısından bakıldığından sayılı kanun hükmünde kararnameyi ve muhtevasını anayasamızın ve maddeleriyle bağdaştırmak mümkün değildir görülüyor ki hükümet meclis gündeminde bulunan gerek kanun hükmünde kararname olmaları dolayısıyla anayasanın maddesi gereğince öncelik ve ivedilikle görüşülmesi gereken ve hatta bir kısmı kısmen müzakere edilerek yarıda kalan konuları ve gerekse kendi tasarılarını mecliste görüşülmesini sağlayarak kanunlaştırmak yerine aldığı yetkiyi de aşarak uygulamakla yükümlü bulunduğu bütün kanunları veya kendisine göre çıkarılmasını gerekli gördüğü kanunları meclisi dışlamak suretiyle yasama görevini de üstlenerek bakanlar kurulundan geçirmek yolundadır bu genel açıklamalar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine egemenlik kayıtsız şartsız milletindir hiç bir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanamaz türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu kurallar içerisinde yetkili organlar eliyle kullanır bu genel kurala göre yasama yetkisi kanun koyma görevi türkiye büyük millet meclisine aittir keza anayasanın maddesi de bu yetkinin devredilemiyeceğini öngörmüş bulunmaktadır her ne kadar hükümet iptali maksadıyla açılan bir dava sebebiyle yüksek mahkemenizde derdest olan gün ve sayılı yetki kanununa istinaden bu kanun hükmünde kararnameyi düzenlemiş ise de kapsamı ve mahiyeti itibariyle aynı olup meclis gündeminde bulunan bir konuyu yok saymak suretiyle doğrudan yasamanın görevlerine müdahale eder bir tutum izlemiştir dolayısıyle sayılı kanun hükmünde kararname ile düzenlenen konular sayılı kanun hükümete verilmiş bulunan yetki içerisinde olsa dahi acelelik ivedilik ve zorunluluk halleri söz konusu olamaz bu sebeple dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname bir yetki gasbı niteliğini taşıdığından anayasanın ve maddelerine aykırı olup iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağını ve devlet organlarının ve idarenin bütün işlemlerinde eşitlik ilkesine uygun hareket etmelerini öngörmektedir genel olarak devlet memurlarının istihdam şekil ve şartlarını aylık ve ücretleriyle alacakları sair tazminat ve ödemeleri sayılı devletesas sayısı karar sayısı memurları kanunu düzenlemektedir sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle getirilen ve hazine müsteyarlığında sayılı kanunla diğer kanunlardaki hükümler dikkate alınmazsızın asli ve sürekli bazı görevler için tahsis edilmiş kadrolar karşılık gösterilerek personel çalıştırılabileceği öngörülmektedir ancak diğer bakanlık ve kuruluşlarda aynı ünvan görev ve sorumluluğu taşıyan görevlere kıyasla mali haklar bakımından imtiyazlı bir sınıf yaratılmaktadır aynı görevi yapan ve aynı sorumluluğu taşıyan kadro ve pozisyonlarda görevli devlet memurları arasında daha üstün ücretlerle sözleşmeli olarak istihdam yaratmak anayasanın ve bu meyanda maddelerine aykırılık teşkil edeceği düşünülmektedir bu düzenleme ayrıca yüksek mahkemenizin bu alandaki müesses kararları dolayısıyla anayasanın ve maddelerine aykırıdır anayasanın ve maddelerine aykırılık anayasanın maddesine paralel olarak türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkilerini düzenleyen maddesi kapsamında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek de bulunmakta ise de bu hüküm meclis gündeminde bulunan bir konunun da geri çekme lüzumunu dahi hisetmeden aynı konunun kanun hükmünde kararname ile düzenlenilebileceği anlamını taşımaz komisyonlardan geçerek meclis genel kurulu gündemine gelmiş ve her an görüşülmesi imkan dahilinde bulunan bir kanun konusunun yeni bir kanun hükmünde kararname ile düzenlenilmesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kadar ve maddelerine de aykırılık teşkil etmeleri sebebiyle iptali gerekir keza anayasanın maddesinde de yer alan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebileceği yolundaki hükmü de yukarıdan beri açıklamaya çalıştığımız ana kurallardan ayrı düşünmek mümkün değildir bu maddedeki düzenleme dahi bakanlar kuruluna yetki gasbı niteliğini de beraberinde getirecek boyut ve ölçülerde yorumlanamaz gerek anayasada yer alan hükümlerin ve gerekse mustahar iptal kararlarınızda açıkca ifadesini bulan zorunluluk ve ivedilik halleri bu kanun hükmünde kararname için düşünülemez yüce meclisin gündeminde bulunan bir konuda bakanlar kurulu yetkilendirilmez sayılı yetki kanununun kapsamı ve mahiyetinin de bu çerçevede düşünülüp uygulanması gerekir aksi bir davranış anayasanın söz konusu maddelerine aykırılığı oluşturur anayasanın ve maddelerine aykırılıp anayasanın maddesi memurların ve diğer kamu görevlilerinin niteliklerinin atanmalarıyla görev ve yetkilerinin hak ve yükümlülüklerinin aylık ve ödenekleriyle diğer özlük haklarının kanunla düzenleneceğini maddesi de yasama ve yürütme organları idare makamlarının mahkeme kararlarına uymakla yükümlü bulunduklarını ve maddesinin dördüncü fıkrası iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda türkiye büyük millet meclisi iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar beşinci fıkrası da anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı yolunda amir hükümler taşımaktıresas sayısı karar sayısı türkiye büyük millet meclisinin ilgili komisyonlarınca görüşülerek genel kurulun gündeminin birinci sırasında yer almış ve öncelik ve ivedilikle görüşülecek işler arasında bulunan bir konunun tarih ve sayılı yetki kanununa dayanılarak bakanlar kurulunca çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararname ile yeniden düzenlenmesi daha önce yüksek mahkemenizde iptal edilmiş olması sebebiyle anayasanın ve maddelerine tamamıyla aykırıdır diğer taraftan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle müsteşarlığın diğer bakanlıklarda da aynı görev ve sorumluluğu üstlenen bazı görevlerinde sayılı devlet memurları kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin hükümlerine bağlı olmaksızın asli ve sürekli belirli bazı kamu hizmetlerinde sözleşmeli personel istihdam edilebileceği öngörülmektedir bu düzenlemede ücret ve sair yükümlülüklerin sözleşme ile düzenlenileceği sebebiyle keza anayasanın ve maddesine aykırılık teşkil etmekle birlikte yüksek mahkemenizden daha önce sağlık temel hizmetleri kanunu ile sayılı kanun hükmünde kararname dolayısıyla sadır olan ve e ve sayılı kararları muvacehisinde anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın bütçelerde değişiklik yapılabilme esaslarını düzenleyen maddesi genel ve katma bütçelerle verilen ödenek harcanabilecek miktarın sınırını gösterir harcanabilecek miktar sınırının bakanlar kurulu kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapmak yetkisi verilemez hükmünü taşımaktadır dava konusu sayılı kanun hükmünde kararname ile müsteşarlığın merkez taşra ve yurtdışı teşkilatları için muhtelif sınıf ve derecelerden toplam adet kadro ihdas edilmiştir bu kordoların tamamı da serbest olup mali yılı içerisinde kullanılabilecek durumdadır ayrıca kararnamenin maddesiyle dış kuruluşlara sözleşme ile hizmet yaptırma imkanı getirilmektedir bu düzenlemelerde ilave ödemeyi gerektirecek bir durumdur bu suretle genel bütçeye dahil bir kuruluş olan müsteşarlığın mali yılı bütçesiyle öngörülmüş bulunan harcanabilecek ödenek sınırları anayasaya aykırı olarak aşılmıştır oysa böyle bir yetkinin kullanılamayacağını hatta bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin verilemeyeceğini amir bulunan madde bu kanun hükmünde kararname ile ihlal edilmiştir bakanlar kurulu olmayan bir yetkiyi kullanmıştır bütün bu sebeplerle tarihli ve sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılan gün ve sayılı hazine müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkındak kanun hükmünde kararnamenin yukarıda açıklanan durumlar muvacehesinde anayasanın ve maddelerine aykırı olup ayrıca meclis gündeminde bulunan ve daha önceki yüksek mahkemenizce iptal edilmiş olan bir konuyu yeniden kanun hükmünde kararname ile düzenlenmekle açıkça yasama organının yetkisini gasp niteliğinde olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir sonuç ve i̇stem gerek yüksek mahkemenizce iptal edilmiş bulunan sayılı yetki kanunu ile yürütmenin durdurulmasına karar verilen ve iptal ile sonuçlanması muhtemel bulunan sayılı yetki kanun aynı mahiyette olması ve gerekse sayılı kanun hükmünde kararnamenin yukarıda iptal gerekçelerimiz meyanında açıkladığımız üzere aynı nitelik ve kapsamda olmakla dayandığı yetki kanununun iptali karşısında yine kanuni mesnetten yoksunesas sayısı karar sayısı kalacağı bu kararnameye dayınlarak yapılacak tasarruflarında ileride telafisi mümkün olmayan uygulamalara yol açacağının muhakkak olduğu düşünülmektedir i̇darenin hukuk dışı tasarruflarda bulunmasını önlemek amacıyla yüksek mahkemenizce yürütmenin durdurulmasına karar verilen sayılı yetki kanununa istinaden çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin de yürütmesinin durdurulması i̇ptal gerekçelerimiz bölümünde izah edilen sebeplerle tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı hazine müsteşarlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali talebidir | 1,617 |
esas sayısı karar sayısı sayılı askerlik kanunu ile bazı kanunlarda ve sayılı kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun tarihli ve sayılı şans oyunları hasılatından alınan vergi fon ve payların düzenlenmesi hakkında kanununa ek maddeyi ekleyen maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi madde sayılı kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir ek madde spor toto teşkilat başkanlığı tarafından içinde bulunulan yılın ilgili ayında beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarından bir önceki yılın aynı ayında beyan edilip ödenmiş olan katma değer vergisi tutarının orta vadeli programda ilgili yıl için belirlenen nominal ekonomik büyüme tahmini oranında artırılmasıyla bulunan tutarın çıkarılmasından sonra kalan tutar spor toto teşkilat başkanlığınca türkiyede kurulu bankalarda açılmış olan özel hesaba ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından tarihli ve sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun üncü maddesi hükmü uygulanmaksızın red ve iade edilir özel hesaba aktarılan bu tutar spor toto teşkilat başkanlığınca yatırım ve işletme giderleri olarak kullanılır ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilir özel hesaptan amaç dışı kullanılan vergi iadeleri amaç dışı kullanıldığı vergilendirme dönemine ilişkin katma değer vergisi olarak spor toto teşkilat başkanlığı adına sayılı kanundaki esaslara göre vergi ziyaı cezası kesilerek tarh edilir ve gecikme faizi hesaplanır özel hesabın oluşturulması idaresi bu hesaba aktarılan tutarların kullanılması ve denetlenmesi ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye cumhurbaşkanlığı yetkilidir hükmünü içermektedir maddenin gerekçesinde madde ile ikramiye oranlarının artırılması nedeniyle oluşabilecek yatırım ve işletme giderlerindeki tutar azalışlarının telafi edilmesi amaçlanmaktadır ayrıca ilgili kuruma yapılacak red ve iadelerin yatırım ve işletme giderleri hesabında dikkate alınması gerekmekte olup yatırım ve işletme giderleri oranı üzerinde kalan tutarın kamu payı olarak aktarılması öngörülmektedir açıklaması yer almaktadır klasik maliye biliminin ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş bulunan ilkelerinden birisi olan ademi tahsis ilkesine de aykırılık teşkil etmekte olan söz konusu madde hükmü ile tarihli ve sayılı şans oyunları hasılatından alınan vergi fon ve payların düzenlenmesi hakkında kanuna ek madde eklenerek spor toto teşkilat başkanlığı tarafından içinde bulunulan yılın ilgili ayında beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarından bir önceki yılın aynı ayında beyan edilip ödenmiş olan katma değer vergisi tutarının orta vadeliesas sayısı karar sayısı programda ilgili yıl için belirlenen nominal ekonomik büyüme tahmini oranında arttırılmasıyla bulunan tutarın çıkarılmasından sonra kalan tutarın spor toto teşkilat başkanlığınca türkiyede kurulu bankalarda açılmış olan özel hesaba ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından tarihli ve sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun üncü maddesi hükmü uygulanmaksızın red ve iade edilmesi özel hesaba aktarılan bu tutarın spor toto teşkilat başkanlığınca yatırım ve işletme giderleri olarak kullanılması ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilmesi konularında düzenleme yapılmaktadır bu düzenleme yerine bütçenin ademi tahsis ilkesine de sadık kalınarak spor toto teşkilat başkanlığı tarafından bir önceki yıl beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarı da dikkate alınmak suretiyle hesaplanacak miktarın gençlik ve spor bakanlığı bütçesinde bu amaçla bir tertip açılarak ödenek olarak konulması spor toto teşkilat başkanlığınca yatırım ve işletme giderleri karşılığında yapılacak bir bölüm harcamanın bu ödenekten karşılanması yöntemine başvurulabilir bu yöntemle hem klasik maliye biliminin ilkelerinden birisi olan ademi tahsis ilkesine sadık kalınacak hem de ikramiye oranlarındaki artış nedeniyle spor toto teşkilat başkanlığınca yapılacak yatırım ve işletme giderlerinde meydana gelen finansman açığı giderilmiş olacaktır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti anayasa mahkemesinin birçok kararında da açıklandığı üzere eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık anayasanın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bir kuralın kamu yararı dışında saklı bir amacı gerçekleştirmek amacıyla konulduğu ve keyfiliği teşvik ettiği durumlarda yetki saptırması durumu ve giderek kuralın amaç açısından sakatlığı ortaya çıkar hukuk devleti olmanın gereği adaletli hukuk düzeninin kurulması ve bunun sürdürülmesi olup bu bağlamda devlet yönetiminde keyfiliğin değil hukuk kurallarının egemen olması icap eder demokratik devlet ilkesi ise tüm kamusal faaliyet iş ve işlemlerde saydamlığı ve hesap verebilirliği gerektirir anayasanın maddesinde demokratik devlet ilkesine yer verilmiş maddesinde egemenliğin anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organlar eliyle kullanılacağı hiçbir kimse ve organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı belirtilmiş ve maddesinde ise bütçe hakkının türkiye büyük millet meclisine ait olduğu hüküm altına alınmıştır anayasa siyasal iktidarın yapısını işleyişini siyasal kurumların statülerini görev ve yetkilerini belirleyen vatandaşların hak ve özgürlüklerini tespit eden ve bunların hukuki güvencelerini içeren bir toplum sözleşmesidir kişilerin hak ve özgürlüklerinin güvenceesas sayısı karar sayısı altına alınabilmesi için yasama ve yürütme organlarının yetkilerinin sınırlanması ihtiyacı sadece temel hak ve özgürlükler alanında değil kamu harcamalarına ilişkin düzenlemeler alanında da gerekli olup bu bağlamda çeşitli kurallar anayasalarda yer alır demokrasilerde kamu harcamalarının büyüklüğü ve kapsamı ile bu harcamaların yapılabilmesi için vatandaşlara getirilecek yükümlülüklere halk karar verir ki buna bütçe hakkı denilmektedir halk sahip olduğu ve sahip olmak üzere yüzyıllarca mücadele ettiği bütçe hakkını seçtiği temsilcileri aracılığıyla kullanır kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanım meşruiyeti parlamentoların varlık sebebiyle özdeş tutulan ulusal egemenliğin bütçe hakkına dayanır bütçe hakkı dünya tarihinde demokrasi için vazgeçilmez bir kurum olarak çetin mücadelelerin ürünüdür i̇ngilterede magna carta haklar dilekçesi haklar yasası fransada ihtilali ve anayasaları yaklaşık sekiz yüzyıllık tarihin bilinen uğraklarıdır bütçe hakkı bu uzun tarihsel süreçte demokrasinin gelişmesi açısından anahtar role sahip olmuştur öncelikle vergi toplanması temsil yeteneği sınırlı çevrelerin iznine tabi tutulmuştur daha sonra harcamaların yapılması temsil yeteneği kısmen güçlenen zeminlerce izne tabi kılınmış ve nihayet gelir ve harcamaların birlikte bütçe olarak her yıl için izin ve onaya tabi tutulması ve gerçekleşmelerin denetimi suretiyle bütçe hakkı bugünkü çehresine kavuşmuştur yüzyılın ilk yarısında bütçe hakkı hem birçok bütçe ilkesinin önceden izin ilkesi yıllık olma ilkesi bütçe birliği ilkesi genellik ilkesi gelir ve giderlerin gayrisafiliği ilkesi oluşması ve yerleşmesiyle güçlenmiş hem de tedrici olarak diğer devletlerce de bütçe hakkı benimsenen evrensel bir değer haline gelmiştir her ülke kendi tarihsel koşulları içinde bütçe hakkının kurumsallaşma sürecine farklı bir uyarlanma deneyimi yaşamıştır temsili demokrasi parlamentonun bütçe hakkından doğmuştur anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında da belirtildiği üzere yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırlarını belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı ve günlü ve k sayılı kararları çağdaş demokrasilerde hükümetler politika önceliklerini amaç ve hedefler seti kaynak harcama yapısı uygulama adımları ve benzeri açılardan ortaya koyarak parlamentoya sunarlar ve parlamentodan izinonay isterler i̇lgili dönemin sonunda milletin meclisince döneme ilişkin gerçekleşmeler ve yürütülen faaliyetler bütçenin amaç ve hedeflerine ulaşma derecesi açısından değerlendirilir böylece hükümetin performansı bütçenin amaç ve hedefleri ile gerçekleşmeler arasındaki açıklık ve meydana gelen sapmalar üzerinden müzakere edilir ve hesap verme sorumluluğu çerçevesinde hükümetten hesap sorulur türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek para basılmasına ve savaş ilânına karar vermek milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulmak türkiye büyük millet meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğunun kararı ile genel ve özelesas sayısı karar sayısı af ilânına karar vermek ve anayasanın diğer maddelerinde öngörülen yetkileri kullanmak ve görevleri yerine getirmektir şeklinde ifade edilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri genel olarak sıralanırken kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak şeklinde ortaya konulduktan sonra ayrıca bütçe ve kesin hesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek denilerek yasalar ile bütçe yasaları arasında ayrıma gidilmiştir nitekim yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif ve görüşme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenirken bütçe yasalarının görüşme usul ve esasları ise maddesinde ayrıca kurallaştırılmıştır anayasasının ve maddelerinde bütçe ve kesin hesaba ilişkin olarak yer alan hükümler yer alan hükümler anayasasının birçok maddesinde değişiklik yapan tarih ve sayılı kanunla değişikliğe uğrayarak sadece maddede yer alacak şekilde düzenlenmiştir anayasasının tarih ve sayılı kanunun maddesiyle değişik bu maddesinde kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır malî yıl başlangıcı ile merkezi yönetim bütçesinin hazırlanması uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini malî yılbaşından en az yetmişbeş gün önce türkiye büyük millet meclisine sunar bütçe teklifi bütçe komisyonunda görüşülür komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin genel kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde geçici bütçe kanunu çıkarılır geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesi yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanır türkiye büyük millet meclisi üyeleri genel kurulda kamu idare bütçeleri hakkında düşüncelerini her bütçenin görüşülmesi sırasında açıklarlar gider artırıcı veya gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamazlar genel kurulda kamu idare bütçeleri ile değişiklik önergeleri üzerinde ayrıca görüşme yapılmaksızın okunur ve oylanır merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek harcanabilecek tutarın sınırını gösterir harcanabilecek tutarın cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz carî yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik teklifleri ile carî ve izleyen yılların bütçelerine malî yük getiren tekliflerde öngörülen giderleri karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunluduresas sayısı karar sayısı merkezî yönetim kesinhesap kanunu teklifi ilgili olduğu malî yılın sonundan başlayarak en geç altı ay sonra cumhurbaşkanı tarafından türkiye büyük millet meclisine sunulur sayıştay genel uygunluk bildirimini ilişkin olduğu kesinhesap kanun teklifinin verilmesinden başlayarak en geç yetmişbeş gün içinde meclise sunar kesinhesap kanunu teklifi ve genel uygunluk bildiriminin türkiye büyük millet meclisine verilmiş olması ilgili yıla ait sayıştayca sonuçlandırılamamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez kesinhesap kanunu teklifi yeni yıl bütçe kanunu teklifiyle birlikte görüşülür ve karara bağlanır hükmü yer almaktadır bu maddede de bütçe kanun tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı teklifte bulunmaları yasaklanmış bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı belirtilmiş bütçede değişiklik yapılabilmesi esasları ayrıca düzenlenmiş merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödeneğin harcanabilecek tutarın sınırını göstereceği belirtilerek harcanabilecek tutarın cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamayacağı anayasal güvence altına alınmıştır anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır ancak bütçe kanununun süresinde yürürlüğe konulamaması halinde geçici bütçe kanununun çıkarılacağı geçici bütçe kanununun da çıkarılamaması durumunda yeni bütçe kanunu kabul edilinceye kadar bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranına göre artırılarak uygulanacağına dair bir düzenlemeye anayasanın maddesinde yer verilmiş bulunmaktadır yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bütçe hakkı vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır bu hak halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan yasama organına aittir bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır meclis bütçe ile hükümete gelir toplama ve gider yapma yetkisi vermekte bütçede yıllık gelir ve giderleri arasında fark bulunması halinde bu farkın ne kadarının borçlanma yöntemiyle karşılanacağı hususunu da belirlemekte bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe sürecinin bir parçası olan kesin hesap kanunu ile denetlemektedir anayasanın maddelerine göre bütçe hakkı tbmmnindir ülkemizde anayasasının maddelerinde bütçe hakkı çeşitli yönleri ile hüküm altına alınmıştır bu anayasal normlar sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ve sayılı sayıştay kanunu gibi kod düzenlemelerle somut ve uygulanabilir kılınmıştır anayasanın maddesinde yer alan bu düzenlemenin yine anayasanın maddesindeki bütçe hakkının tbmmye ait olduğunu belirleyen hükmü bir ölçüde anlamsız hale getirdiğine dair görüşler de ileri sürülmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun kamu maliyesinin temel ilkeleri başlıklı maddesinde kamu malî yönetiminin türkiye büyük millet meclisinin bütçe hakkına uygun şekilde yürütüleceği hükme bağlanmış bulunmaktadır sayılı kanun benzer dünya örneklerinde olduğu gibi bütçe hakkının kullanılmasında tbmmnin konumunu güçlendirmiş getirdiği yeni mali yönetim sistemi düzenlemeleri ile bütçe hakkının daha etkin kullanımının alt yapısını oluşturmuştur nitekim sayılı kanunun genel gerekçesine bakıldığında kanun ile bütçe kapsamının genişletilerek bütün kamu kaynaklarının tbmm denetimine sunulması suretiyle bütçe hakkının en iyi şekilde kullanılması bütçe hazırlama ve uygulama sürecinde etkinliğin arttırılması mali yönetimde şeffaflığın sağlanması sağlıklı bir hesap verme mekanizması ile harcama sürecinde yetki sorumluluk dengesinin yeniden kurulması etkin bir iç kontrol sisteminin oluşturulması ve bu suretle çağdaş gelişmelere uygun yeni bir kamu mali yönetim sisteminin oluşturulmasının öngörüldüğü anlaşılmaktadır sayılı kanunun temelinde stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme yatmaktadır kamu idarelerinin bütçeleri gelir gider ve nakit yönetimleri bakımından kalkınma planı stratejik plan orta vadeli program ve orta vadeli mali plan performans programı ve performans programında yer alan performans hedefigöstergesi bütçe gibi birbirine bağlı ve birbirini tamamlayan ve yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapı oluşturan bütünsel bir süreç olarak tasarlanmıştır buna göre kamu idareleri kalkınma planları cumhurbaşkanı tarafından belirlenen politikalar programlar ilgili mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin olarak temel görev ve görüşleri ile stratejik amaç ve ölçülebilir hedeflerini saptamak performanslarını önceden belirlenmiş göstergeler doğrultusunda ölçmek ve bu sürecin izleme ve değerlendirmesini yapmak amacıyla uzun süreli stratejik plan md ile stratejik plana göre yürütecekleri faaliyet ve projeleri ve bunların kaynak ihtiyacı ile performans hedef ve göstergelerini içeren yıllık performans programı hazırlamak md ve kamu hizmetlerini istenilen düzeyde ve kalitede sunulabilmek için bütçeleri ile program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına yıllık amaç ve hedefleri ile performans göstergelerine dayandırmak zorundadırlar md bütçeler kalkınma planı ve programlarda yer alan politika hedef ve önceliklere uygun şekilde idarelerin stratejik planları ile performans ölçütlerine ve fayda maliyet analizine göre hazırlanacak uygulanacak ve kontrol edilecek md kamu idareleri gelir ve gider tekliflerini hazırlarken orta vadeli program ve mali planda belirlenen temel büyüklükler ile ilke ve esasları kalkınma planı ve yıllık program öncelikleri ile stratejik planı çerçevesinde belirlenmiş ödenek tavanlarını stratejik planı ile uyumlu çok yıllı bütçeleme anlayışını ve performans hedeflerini dikkate alacaklardır md i̇darelerce her yılın sonunda hazırlanacak idare faaliyet raporları ise kullanılan kaynaklar bütçe hedef ve gerçekleşmeleri ile meydana gelen sapmaların nedenleri stratejik plan ve performans programı uyarınca yürütülen faaliyetler ile performans bilgilerini içerir şekilde hazırlanacak md sayıştay söz konusu raporları değerlendirerek değerlendirme sonuçları ile birlikte tbmmye sunacak tbmm ise bu raporlar ve değerlendirmeler ile sayıştayın düzenlilik ve performans denetimleri sonucunda ulaştığı denetim bulguları temelinde kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasına ilişkin olarak kamu idarelerinin yönetim ve hesap verme sorumluluklarını görüşecektir md başka bir anlatımla kamu idareleri kalkınma planları cumhurbaşkanı tarafından belirlenen politikalar kalkınma planı kalkınma planına dayalı hazırlanan programlar ilgiliesas sayısı karar sayısı mevzuat ve benimsedikleri temel ilkeler çerçevesinde geleceğe ilişkin temel görev misyon ve temel görüşleri vizyon ile stratejik amaç ve hedeflerini belirledikleri birer stratejik plan hazırlayacaktır stratejik planda stratejik amaçları temel stratejileri ölçülebilir hedefleri ve performanslarını ölçmek izlemek ve değerlendirmek için önceden belirlenmiş performans göstergeleri yer alacaktır kamu idareleri stratejik planları ile orta vadeli program ve orta vadeli mali plana göre her yıl yıllık performans programı hazırlayacaklar ve performans programlarında yürütecekleri faaliyet ve projeler ile bunların kaynak ihtiyacına ve performans hedef ve göstergelerine yer vereceklerdir her yıl bütçelerini yaparken ise program ve proje bazında kaynak tahsislerini stratejik planlarına ve performans programında yer alan yıllık amaç hedef ve performans göstergelerine dayandıracaklardır nihayetinde ise bütçe ve faaliyet sonuçlarını tbmmye raporlayacaklar sayıştay ise kamu idarelerinin raporladıkları mali tablolar ile faaliyet raporlarını inceleyip denetleyip değerlendirerek ve bunlara düzenlilik ve performans denetimi bulgularını ekleyerek tbmmye kamu idarelerinin mali tabloları ile faaliyet raporları hakkında görüş bildirecektir böylece yasama organının bütçe hakkının gereği olarak yürütmeyi sadece ödenek miktarları ile faaliyetlerin mevzuata uygunluğu açısından değil ayrıca ölçülebilir somut hizmet göstergeleri temelinde denetlemesi de sağlanmış olacaktır ademi tahsis ilkesine aykırı olarak spor toto teşkilat başkanlığı tarafından içinde bulunulan yılın ilgili ayında beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarından bir önceki yılın aynı ayında beyan edilip ödenmiş olan katma değer vergisi tutarının orta vadeli programda ilgili yıl için belirlenen nominal ekonomik büyüme tahmini oranında arttırılmasıyla bulunan tutarın çıkarılmasından sonra kalan tutarın spor toto teşkilat başkanlığınca türkiyede kurulu bankalarda açılmış olan özel hesaba ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından tarihli ve sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun üncü maddesi hükmü uygulanmaksızın red ve iade edilmesi özel hesaba aktarılan bu tutarın spor toto teşkilat başkanlığınca yatırım ve işletme giderleri olarak kullanılması ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilmesi biçimindeki uygulama yukarıda izah olunan çerçevenin dışında gerçekleşmektedir i̇ptali istenen düzenleme maliye biliminin ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş bulunan ilkelerinden birisi olan ademi tahsis ilkesine aykırılık taşımakta hem anayasal güvence altında bulunan bütçe sürecini anlamsız hale getirmekte hem de bütçe sürecine müdahale anlamı taşımakta olduğundan anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır söz konusu madde hükmü saydamlığı ve hesap verilebilirliği sağlamadığından anayasanın maddesindeki demokratik devlet ilkesine bu durum aynı zamanda temsili parlamenter demokrasinin temel öncülleriyle bağdaşmadığı tbmmye ait olan bütçe hakkı gibi temel bir devlet yetkisininin kullanımını ortadan kaldırdığı için anayasanın maddesine de aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesinin bütçenin hazırlanması uygulanması ve kontrolüne ilişkin göndermede bulunduğu kanun sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunudur sayılı kanun bütçe ile ilgili kanun değil bütçenin hazırlanma uygulanma ve kontrolünün de tabi olduğu kanundur dolayısı ile bütçenin hazırlanması uygulanması ve kontrolünün sayılı kanuna uygun olması anayasal bir zorunlulukturesas sayısı karar sayısı anayasanın bu hükmü çerçevesinde çıkarılan sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun bütçe ilkelerini düzenleyen maddesinin bendinde ise belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır denilmek suretiyle bütçenin genelliği ilkesi ve kamu gelirlerinin belli bir kamu hizmetine ayrılmaması ademî tahsis ilkesi esas alınmıştır buna göre kamu gelirlerinin tamamı devlet hazinesinde toplanarak kamu hizmetlerinde öncelik sırasına göre kamu gideri olarak harcanacaktır böylece bütçe disiplini ve denetimi daha etkin bir şekilde sağlanacaktır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder başka bir deyimle bütçeden beklenen fonksiyonların gerçekleşmesi için uyulması gereken başlıca kurallar bütçe ilkeleri ya da prensipleri olarak nitelendirilir genellik ilkesinin bir diğer anlamı ise belirli kamu gelirlerinin belirli giderlere ayrılmamasıdır buna göre kamu gelirlerinin tamamı bütün kamu giderleri için ayrılır bu ilkeye göre kamu gelirlerinin tamamı devlet hazinesinde toplanmalı ve buradan çeşitli kamu hizmetlerine öncelik sırasına göre ayrılmasıdır bu durumda yasama organı bütçeyi denetleme fonksiyonunu daha etkin bir şekilde yerine getirme imkânı bulur spor toto teşkilat başkanlığı tarafından içinde bulunulan yılın ilgili ayında beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarından bir önceki yılın aynı ayında beyan edilip ödenmiş olan katma değer vergisi tutarının orta vadeli programda ilgili yıl için belirlenen nominal ekonomik büyüme tahmini oranında arttırılmasıyla bulunan tutarın çıkarılmasından sonra kalan tutarın adı geçen kuruluşa red ve iade olunarak kullandırılması anayasanın maddesinde öngörülen bütçenin hazırlanması ve uygulanması ilkeleri ile sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununda düzenlenen bütçenin genelliği ve ademî tahsis ilkelerine aykırıdır bu nedenle iptali istenilen düzenleme tasarının anayasanın maddesine açık aykırılık oluşturmaktadır kamu giderleri kamu hizmetlerinin parasal göstergesidir bu giderlerin sektörler arasında nasıl dağıtıldığının hangi hizmetlere öncelik verildiğinin bu hizmetlerin topluma parasal maliyetlerinin ne olduğunun anlaşılması böylece etkin bir malî araç olarak yarattıkları sonuçların gözlenmesi gerekir bu da ancak parlamentonun onayladığı ve denetlediği ulusal bir bütçe ile olanaklıdır kamu gelirleri ise büyük kesimiyle devletin egemenlik hakkına dayanarak sağlanırlar belirli bir dönem için kamu gelirleri ve giderleri tahminlerinin bir metinde toplanması ve bu metnin parlamentoca onanması bütçe parlamenter demokratik sistemin temel öğelerinden biridir bütçenin genellik ilkesine göre hazırlanması yani kamu gelir ve giderlerinin gayrisafi miktarlarıyla gösterilmesi ve belirli gelirlerin belirli giderler için ayrılmaması ademi tahsis ilkesi bütçenin tek açık ve doğru öznel ve nesnel doğruluk olması bütçenin vazgeçilemeyecek ilkeleridir bütçe ilkelerine uyulması egemenlik hakkına dayanarak devletçe toplanan paraların ne yolda harcandığının sayıştay ve parlamento denetimine ilaveten kamuoyu yoluyla da izlenmesini sağlar kamusal kaynakların vergilerin bir bölümünün tahsil edildikten hemen sonra vergiyi ödeyene spor toto teşkilat başkanlığına hemen iade olunarak kuruluş tarafından yatırım ve işletme giderleri olarakesas sayısı karar sayısı kullanılması ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilmesi bütçe ilkelerine aykırı düşer denetimi ortadan kaldırır keyfiliği egemen kılar spor toto teşkilat başkanlığı tarafından beyan edilip ödenen bir kısım katma değer vergisinin bütçe mekanizması yerine yukarıda izah olunduğu şekilde başka bir mekanizma kurularak spor toto teşkilat başkanlığına red ve iade olunarak anılan başkanlıkça harcamaya dönüştürülmesi durumunda bir nevi örtülü fon uygulamaları yoluyla yapılan bu harcamalar çoğunlukla parlamentonun ve kamunun gözetiminden ve denetiminden uzaklaştırılmaktadır anayasa mahkemesinin sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun ile sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunun geçici maddesine eklenen fıkranın ikinci tümcesi geçici madde ile geçici madde nin birinci fıkrasının ilk tümcesinin anayasaya aykırılığı dolayısıyla açılan dava ile ilgili olarak vermiş bulunduğu tarih ve k sayılı kararında bütçe devletin gelirlerini toplamasına izin giderlerini yapmasına da yetki veren bir kanundur buna göre devlet bir yıl süresince bütçe kanununda belirtilmesi koşuluyla harcama yapabilmekte ve gelir toplayabilmektedir başka bir ifade ile devlet bütçe vasıtasıyla her yıl vergi ve benzeri yollardan gayrisafi milli hasıladan alacağı payı ve kamu harcamaları yoluyla bunları sarf edeceği alanı belirler bu özelliği dolayısıyla bütçe devlet için önemli bir planlama aracıdır yasama organının halk adına kamu gelirlerini toplama ve yine halk adına bu gelirleri harcama konusunda yürütme organına sınırları belirleyerek yetki vermesi ve sonuçlarını denetlemesine bütçe hakkı denilmektedir bütçe hakkı vergi ve benzeri gelirlerle kamu harcamalarının çeşit ve miktarını belirleme ve onaylama hakkıdır bu hak demokratik parlamenter yönetim sistemini benimsemiş olan ülkelerde halk tarafından seçilen temsilcilerden oluşan ve en yetkili organ olan yasama organına ait bulunmaktadır bütçe hükümetin meclise karşı temel sorumluluk mekanizmasıdır meclis bütçe ile hükümete gelir toplama ve gider yapma yetkisi vermekte bu yetkinin uygun kullanılmasını da bütçe sürecinin bir parçası olan kesin hesap faaliyeti ile denetlemektedir yani parlamenter sistemin özü ve demokratik hukuk devleti ilkesi halkın kamu yönetimi üzerindeki denetimini temsilcileri vasıtasıyla gerekli kılmaktadır bütçe yapısının fonksiyonunu ifa edebilmesi temel bütçe ilkelerine uyulması ile mümkün olmaktadır bütçe ilkeleri bütçenin hazırlanması görüşülüp onaylanması uygulanması ve denetlenmesi ile ilgili olarak göz önünde bulundurulması gereken kuralları ifade eder bu ilkeler devlet bütçelerinin temel özellikleri ve amaçlarının gerçekleşmesi için uygulanması zorunlu olan ulusal ve uluslararası alanda kabul görmüş klasik maliye biliminin ilkeleridir denetim yönetim ve planlama aracı olabilmesi için bütçenin kamu kesiminin tüm kaynak ve harcamalarını bütün ayrıntıları ile kapsaması gerekmektedir bütçe hukukunda yaptırıma bağlanması açısından yıllık olma ilkesi bütçenin birliği ilkesi genellik ilkesi ve adem tahsis ilkesi temel niteliktedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasındaki devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır hükmünden bütçenin birliği ilkesi yıllık olma ilkesi ve genellik ilkesinin anayasa tarafından temel hüküm olarak benimsendiği anlaşılmaktadır denilmektediresas sayısı karar sayısı bütçe ile bütçe dışı kurumlar arasındaki ilişki bütçeden yapılacak transfer ödemeleriyle kurulmalıdır diğer bir deyişle finansman kaynakları bütçe dışında kullanılamaz i̇lgili kurumlara transfer gideri niteliğindeki ödemeler ise bütçe dışında gerçekleştirilemez bütçe kapsamında yapılması gereken bu tür işlemlerin kayıt dışı kalması veya ilgili oldukları hesaplar dışındaki hesaplara kaydedilmeleri bütçede açıklığı ve aleniliği bozacaktır bütçe büyüklükleri bütçede gerçek tutarları ile görülmeyecek bu da ekonomi ve maliye politikalarının gerçekçi olarak uygulanmalarına engel olacaktır bu nedenlerle bütçenin birliği ve genelliği ilkelerini ihlal ederek bütçenin temel gelirlerinden olan katma değer vergisinin spor toto teşkilat başkanlığınca beyan edilip ödenen katma değer vergisinin bir bölümünün bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin anılan kuruluşa red ve iade edilmesi bu tutarın adı geçen kuruluş tarafından yatırım ve işletme giderleri olarak kullanılması ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilmesi yöntemiyle harcamaya dönüştürülmesi devletin gelirleri ile harcamalarının bütçe ile yapılmasını zorunlu kılan anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır sayılı katma değer vergisi kanununun nci maddesine göre her türlü şans ve talih oyunlarının tertiplenmesi ve oynanması katma değer vergisine tabi olup kanunun maddesinin bendine göre de her türlü şans ve talih oyununu tertip edenler bu verginin mükellefi konumunda bulunmaktadırlar spor toto teşkilat başkanlığı tarafından içinde bulunulan yılın ilgili ayında beyan edilip ödenen katma değer vergisi tutarından bir önceki yılın aynı ayında beyan edilip ödenmiş olan katma değer vergisi tutarının orta vadeli programda ilgili yıl için belirlenen nominal ekonomik büyüme tahmini oranında arttırılmasıyla bulunan tutarın çıkarılmasından sonra kalan tutarın ademi tahsis ilkesine aykırı olarak spor toto teşkilat başkanlığınca türkiyede kurulu bankalarda açılmış olan özel hesaba ödemeyi takip eden beş iş günü içinde ilgili vergi dairesi tarafından tarihli ve sayılı vergi usul kanunu hükümlerine göre tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun üncü maddesi hükmü uygulanmaksızın red ve iade edilmesi özel hesaba aktarılan bu tutarın spor toto teşkilat başkanlığınca yatırım ve işletme giderleri olarak kullanılması ve yatırım ve işletme giderleri oranına dâhil edilmesi biçimindeki uygulamanın anayasanın maddesi çerçevesinde de değerlendirmeye tabi tutulması gerekir anayasanın vergi ödevi başlıklı maddesi vergilemeye ilişkin temel ilkeleri düzenlemektedir söz konusu maddenin birinci fıkrasında herkes kamu giderlerini karşılamak üzere malî gücüne göre vergi vermekle yükümlüdür denilmektedir fıkrada verginin genel olması mali güce göre ve kamu giderlerini karşılamak üzere alınması öngörülmüştür genellik ilkesi sosyal sınıf farkı gözetilmeksizin herkesin elde ettiği gelir servet ya da harcamalar üzerinden vergi ödemesini amaçlar malî güce gör | 4,135 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir başbakanlık türkiye i̇statistik kurumu başkanlığında sayılı devlet memurları kanununun maddesi uyarınca çalışmakta iken hizmet sözleşmesi fesh edilen davacının tarafına iş sonu tazminatıkıdem tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki başbakanlık türkiye istatistik kurumu başkanlığının günlü sayılı işlemi ile hizmet sözleşmesinde yer alan sözleşmenin feshinde ihbar kıdem veya sair adlar altında herhangi bir tazminat ödenmez hükmünün ve bütün bunlara dayanak alınan türkiye i̇statistik kurumunda yılında geçici personel çalıştırılmasına i̇lişkin usul ve esasların belirlenmesi ve ödenecek ücretlere dair günlü sayılı bakanlar kurulu kararının maddesinin fıkrasının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açtığı davada danıştay i̇kinci dairesince verilen yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin günlü sayılı karara davacının itiraz etmesi üzerine açılan dosya incelendi davaya konu olay ve davacının i̇stemi başbakanlık türkiye i̇statistik kurumunda yılından bu yana her yıl yenilenen hizmet sözleşmesi ile sayılı yasanın maddesinde tanımlanan geçici personel statüsünde çalıştığını ifade eden davacı tarafından tarihi itibariyle sona eren hizmet sözleşmesinin yılı için yeniden düzenlenmediği iş ilişkisinin bu tarih itibariyle sona erdiği bu nedenle kazandığı iş sonu tazminatıkıdem tazminatının iş akdinin sona erme tarihi olan tarihinden itibaren hesaplanacak en yüksek banka reeskont faiziyle birlikte hesaplanarak tarafına ödenmesi istemiyle davalı idareye yaptığı tarihli başvurunun dava konusu işlemle sayılı kanunun maddesi hükmüne istinaden her yıl için farklı olarak çıkarılan bakanlar kurulu kararı uyarınca istihdam edildiği statüsünün işçi veya geçici işçi olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı ilgili hizmet sözleşmesi ve bakanlar kurulu kararında da bu yönde düzenleme yer almadığı sözleşmede belirlenen tarih itibariyle sözleşmenin kendiliğinden sona erdiği bu nedenle kendisine kıdem tazminatıişsonu tazminatı ödenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir türkiye i̇statistik kurumunda yılında geçici personel çalıştırılmasına i̇lişkin usul ve esasların belirlenmesi ve ödenecek ücretlere dair karar sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasına göre türkiye i̇statistik kurumu başkanlığının merkez ve bölge teşkilatlarında hane halkı araştırmaları işyeri araştırmaları kurum ve kuruluşlardan bilgi derlenmesini amaçlayan araştırmalarla yılında yapılacak olan uygulamalarında veri derleme değerlendirme ve benzeri işler ile diğer hizmetler için yıldan az süreli olmak üzere aynı anda en çok kişinin geçici personel olarak çalıştırılmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi ile bu personele ve kurum dışından yukarıda belirtilen işlerde çalıştırılacak olan kamu personeline ödenecek ücretlerin tespiti amacıyla günlü sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrası ile günlü sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesine dayanılarak hazırlanmıştır anılan kararın dava konusu maddesinin fıkrasında sözleşmenin herhangi bir şekilde sona ermesi halinde ilgiliye ihbar kıdem ve sair adlar altında bir tazminat ödenmez hükmü bu karar uyarınca istihdam edilecek geçici personelin hizmet sözleşmesinin maddesinin fıkrasında yine sözleşmeninesas sayısı karar sayısı herhangi bir şekilde sona ermesi halinde ilgiliye ihbar kıdem ve sair adlar altında bir tazminat ödenmez hükmü yer almaktadır davacı tarafından tarihinden bu yana sayılı yasanın maddesinde tanımlanan geçici personel statüsünde başbakanlık türkiye i̇statistik kurumu bünyesinde çalışması ve sözleşmesinin tarihinde sona ermesi nedeniyle kendisine iş sonu tazminatıkıdem tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddi yolundaki günlü sayılı işlem ile hizmet sözleşmesinde yer alan sözleşmenin feshinde ihbar kıdem veya sair adlar altında herhangi bir tazminat ödenmez hükmü ile dayanağı türkiye i̇statistik kurumunda yılında geçici personel çalıştırılmasına i̇lişkin usul ve esasların belirlenmesi ve ödenecek ücretlere dair günlü sayılı bakanlar kurulu kararının maddesinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açılmıştır yasa kuralları sayılı devlet memurları kanununun i̇stihdam şekilleri başlıklı maddesinin birinci fıkrasında kamu hizmetlerinin memurlar sözleşmeli personel geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği belirtildikten sonra bendinde memur mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler bu kanunun uygulanmasında memur sayılır yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti araştırma planlama programlama yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanlar da memur sayılır bendinde sözleşmeli personel kalkınma planı yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması gerçekleştirilmesi işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde bakanlar kurulunca belirlenen esas ve usuller çerçevesinde kurumun teklifi ve devlet personel başkanlığının görüşü üzerine maliye bakanlığınca vizelenen pozisyonlarda mali yılla sınırlı olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir bendinde geçici personel bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna devlet personel dairesinin ve maliye bakanlığının görüşlerine dayanılarak bakanlar kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir bendinde işçiler b ve fıkralarında belirtilenler dışında kalan ve ilgili mevzuatı gereğince tahsis edilen sürekli işçi kadrolarında belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçiler ile mevsimlik veya kampanya işlerinde ya da orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde ilgili mevzuatına göre geçici iş pozisyonlarında altı aydan az olmak üzere belirli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan geçici işçilerdir şeklinde tanımlanmıştır öte yandan aynı yasanın değişik maddesinde bu yasaya tabi kurumların dördüncü maddede yazılı dört istihdam şekli dışında personel çalıştıramayacağı öngörülmüştür sayılı türkiye i̇statistik kanununun ödemeler başlıklı maddesinde de sayım araştırma ve veri kalite kontrolü ile inceleme ve denetleme işlerinde kurum içinden veya dışından bu kanun gereğince geçici görevle görevlendirilecek olan kişilere başka yerde görevlendirildikleri süre için verilecek gündelikler sayılı harcırah kanunu hükümleri uyarınca belirlenecek gündeliklerin birbuçuk katı olarak uygulanıresas sayısı karar sayısı sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalıştırılacak geçici personele ödenecek ücretler kurum dışından görevlendirileceklere verilecek zaruri gider karşılıkları ve her çeşit ödenekler ile anket formu başına verilecek ödenekler ve bunların usûl ve esasları bakanlar kurulu kararı ile tespit edilir sayılı devlet memurları kanununun üncü maddesinin fıkrasına göre sözleşmeli olarak çalıştırılacak geçici personele bu kanunun inci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında verilecek fazla çalışma ücreti inci dereceden aylık alanlar için tespit edilen tutar kadar ödenir bu kanun gereğince geçici görevle görevlendirilenlere verilecek yol ve konaklama giderleri ile sürekli görevle görevlendirilenlerin harcırahları da sayılı harcırah kanunu hükümleri uyarınca ödenir sayım araştırma inceleme denetleme ve veri kalite kontrolü için alanda görevlendirilenler mahallî idarelerce işletilen toplu taşım araçlarından geçici görev süresince ücretsiz ve kamu kurum ve kuruluşlarının konaklama ve sosyal tesis imkânlarından ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının personeline uygulanan şartlarla aynen yararlandırılır düzenlemesine yer verilmiştir davalı idarelerce sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddeleri uyarınca tesis edilen düzenleyici ve bireysel işlemlerin iptali istemiyle açılan davada belirtilen yasa maddeleri uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kural niteliğindedir bu nedenle sayılı yasanın maddesinde yer alan kural ile sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kuralın anayasanın ve maddelerine aykırılığı iddiasıyla başvurulmaktadır anayasal düzenlemeler anayasanın maddesinin ilk tümcesi herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir hükmünü taşımaktadır kişinin yaşama hakkı maddi ve manevi varlığını koruma hakkı birbirleriyle sıkı bağlantıları olan devredilmez vazgeçilmez temel haklardandır bu haklara karşı olan her türlü engelin ortadan kaldırılması da devlete ödev olarak verilmiştir güçsüzleri güçlüler karşısında koruyacak olan devlet gerçek eşitliği sağlayacak toplumsal dengeyi koruyacak böylece gerçek hukuk devleti niteliğine ulaşacaktır hukuk devletinin amaç edindiği yaşama hakkının korunması sosyal güvenliğin sağlanmasıyla gerçekleşecektir sosyal güvenliği sağlamak için yapılacak yasal düzenlemelerin yaşama hakkı ile maddi ve manevi varlığı koruma haklarını zedeleyecek veya ortadan kaldıracak hükümler içermemesi gerekmektedir sosyal güvenlik uluslararası hukuk belgelerinde ve çağdaş anayasalarda temel bir hak niteliğinde görülerek ekonomik ve sosyal haklar bölümünde düzenlenmiştir toplumun tüm bireylerini kapsamına alma çabalarının bir sonucu olarak sosyal güvenlik temel bir insanlık hakkı görünümü kazanmıştır sosyal güvenlik sosyal hukuk devletinin dayanaklarından biridir sosyal güvenlik hukuku alanında oluşturulacak tüm kuralların özde sosyal devlet kavramı anlayışına uygunesas sayısı karar sayısı olması zorunludur sosyal hukuk devleti niteliğinin gereği olarak sosyal güvenlik kavramını yaşama geçirerek somutlaştırır sosyal güvenlik kısaca kişinin yarınından emin olma gereksinmesini karşılayan bir kavramdır tehlikeyle karşılaşan ve yoksulluğa düşen bireye asgarî bir güvence sağlamak sosyal güvenliğin varoluş nedenidir çağdaş hukuk sistemlerinde sosyal güvenlik sosyal risk karşısında uğranılan zararın giderilmesi düşüncesine dayanır sosyal güvenlik bir meslekî fizyolojik ya da sosyoekonomik riskten ötürü geliri sürekli ya da geçici olarak kesilen kimselerin geçinme ve yaşamı devam ettirme gereksinimlerini karşılamayı amaçlayan bir sistemdir sosyal güvenlik herşeyden önce herhangi bir nedenle kısmen ya da tamamen çalışamayanlara ve bu nedenle gelir kaybına uğrayarak muhtaç duruma düşenlere insan onuruna yaraşır asgarî bir hayat sürmeleri için gerekli olan gelirin sağlanmasını öngörür sosyal güvenlik ekonomik yönden güçsüzleri insanca yaşamak için yeterli geliri olmayanları koruyup kollar birleşmiş milletler genel kurulu tarafından aralık de kabul edilen i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinde her kişinin toplumun üyesi olarak sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ilkesi konulduktan sonra bu hakkın gelişimi için gerekli ekonomik sosyal ve kültürel hakların her ülkenin ekonomik kaynakları gözönünde tutularak ulusal çaba ve uluslararası işbirliğinin katkısıyla sağlanabileceği vurgulanmıştır anayasanın sosyal güvenlik hakkı başlıklı maddesinin birinci fıkrasında herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir ikinci fıkrasında da devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar denilmektedir bu kural bireylere yaşlılık hastalık kaza ölüm ve malûllük gibi sosyal riskler karşısında asgarî ölçüde bir yaşam düzeyi sağlamak amacını gerçekleştirmeye yöneliktir maddenin ikinci fıkrasında bu görevin devlet tarafından oluşturulacak kuruluşlar yoluyla yerine getirileceği öngörülmüştür çağdaş uygarlığın simgesi olarak tüm toplumlarca benimsenmiş ve evrensellik kazanmış olan sosyal güvenlik kavramı özde bireyin karşılaşacağı tehlikelere karşı güvence arayışının ürünüdür bireye güç günlerinde asgarî bir güvence sağlamak sosyal güvenliğin temel amacıdır günümüzde sosyal güvenlik politikalarının temelini sosyal risklerin bireyler üzerindeki etkilerinin giderilmesi çabaları oluşturmaktadır anayasanın maddesi uyarınca sosyal devlet vatandaşların sosyal durumlarıyla refahlarıyla ilgilenen onlara asgarî bir yaşam düzeyi sağlamakla kendini görevli sayan devlettir anayasanın maddesinde de kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak devletin temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır öte yandan hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güvenesas sayısı karar sayısı duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme özgürlüğü anayasanın temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısmının sosyal ve ekonomik haklar ve ödevler bölümünde yer almaktadır buna göre herkes dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir özel teşebbüsler kurmak serbesttir devlet özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır çalışma hakkı ve ödevi başlıklı maddesinde çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları ve işsizleri korumak çalışmayı desteklemek işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır kuralı yer almaktadır anayasanın maddesinde ise temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir buna göre yasa koyucu anayasanın maddesinde öngörülen çalışma ve sözleşme özgürlüğünü maddede öngörülen çalışma hak ve ödevlerini ancak maddedeki nedenlerle sınırlandırabilir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan bir devlet olduğu vurgulanmış maddesi ile anayasa metni içinde olduğu açıklanan başlangıç bölümünde ise güçler ayrılığı ilkesine yer verilmiştir bu ilke gereği yasama yürütme ve yargı bu yetkileri kullanacak organlar olarak belirlenmiş anayasanın maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisince kullanılacağı ve devredilemeyeceği kurala bağlanmıştır bu kural karşısında anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemeyeceği açıktır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekmektedir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırları çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren bir kuralın anayasanın maddesine aykırı düşeceğinde kuşku bulunmamaktadır günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan ve günlü sayılı kanunla onaylanması uygun bulunan avrupa sosyal şartinda da herkesin özgürce edinebildiği bir işle yaşamını sağlama fırsatına sahip olduğu tüm çalışanların adil çalışma koşullarına ve güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarına sahip olma haklarının bulunduğu herkesin sosyal refah hizmetlerinden yararlanma hakkına ve iş akdinin sona erdiği durumlarda korunma hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra iş akdinin sona erdiği durumlarda korunma hakkını düzenleyen maddesinde akit taraflar çalışanların iş akdinin sona erdiği durumlarda korunma hakkının etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıylaesas sayısı karar sayısı tüm çalışanların yetenekleri ya da davranışlarıyla bağlantılı olarak ya da işletmenin kuruluşun ya da hizmetin işleyişinin gereklerine dayanarak iş akitlerinin geçerli nedenler olmadan sona erdirilmemesi hakkını iş akitleri geçerli bir neden olmaksızın sona erdirilen çalışanların yeterli tazminat ya da diğer uygun yardımlar alma hakkını tanımayı taahhüt ederler bu amaçla akit taraflar iş akdinin geçerli bir neden olmaksızın sona erdirildiğini düşünen çalışanın bağımsız bir organa başvurma hakkını güvence altına almayı taahhüt ederler kurallarına yer verilmek suretiyle yukarıda değinilen anayasal hükümlere koşut düzenleme yapılmıştır anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi devlete çalışanları korumak çalışma barışını sağlamak için tedbir almak yükümlülüğünü getiren anayasanın maddesi anayasanın maddesinde ifadesini bulan sosyal hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkeleri istihdam şekilleri belirlenerek çalışma hayatının yasayla düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır elbette temel bir insan hakkı olan çalışma hakkına ilişkin yasalarda çalışma hakkını fonksiyonel kılacak yeterli düzenlemelere yer verilmesi sınırlamaların da anayasanın maddesine uygun biçimde hakkın özüne dokunulmadan ölçülülük ilkesine uygun yapılması gerekir çalışma hakkının varlığı yeterli ölçüde iş güvencesi ve sosyal güvenlik hakkı tanınmasına bağlıdır haksız keyfi işten çıkarmaya karşı hukuki korumayı ifade eden iş güvencesi ve sosyal güvenlik hakkını düzenlemeyen bir yasanın çalışma hakkını koruduğundan söz etmeye olanak bulunmamaktadır i̇ş güvencesi ve sosyal güvenlik hakkını tanıyan istihdam şekillerini yeterli biçimde tanımlayıp düzenleyen yasal düzenlemelerle çalışma hakkı korunabilir nitekim memur sözleşmeli personel işçi statüleri istihdam şekilleri ayrıntılı biçimde yasalarla düzenlenmiş belirtilen statülerde çalışanlara iş güvencesi ve sosyal güvenlik hakları tanınmıştır sayılı yasanın maddesinin bendinde ise geçici personel adı altında memur sözleşmeli personel işçi dışında bir başka statü istihdam şekli kabul edilmiştir ancak anılan yasal düzenlemede sadece geçici personel adı verilen statüden söz edilmekle yetinilip bu istihdam şeklinin kapsamı çalışanların hak ve yükümlülükleri belirlenmeksizin bu konuda düzenleme yapma yetkisi bütünüyle yürütme organına bırakılmıştır yasama organı tarafından bir istihdam şeklinin yalnızca adı konulup düzenleme yetkisinin yürütme organına bırakılması iş güvencesi ve sosyal güvenlik hakkının düzenlenmemesi anayasanın maddesine aykırı olduğu gibi yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin anayasanın maddesine ve sonuçta çalışma hakkının özünün zedelenmesi nedeniyle de maddesine aykırı bulunmaktadır anayasanın maddesinde ifadesini bulan ve anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarına göre güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal devlet niteliğiyle devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen maddesindeki kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayanesas sayısı karar sayısı siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırma kuralıyla çalışma hakkı ve ödevi başlığı altındaki maddesinin ikinci fıkrasında vurgulanan devlet çalışanları korumak için gerekli tedbirleri alır biçimindeki uyulması zorunlu hükümlerle sayılı yasanın maddesindeki çalışanların güvence eksikliğini bağdaştırmak olanağı yoktur halde devlet genel idare esasları dışındaki hizmetlerde birer çalıştırılan konumunda bulunan sayılı yasanın maddesi kapsamındaki personelin hukuksal statüsünü belirlemek ve istihdam güvencesini sağlamak için yapılacak idari sözleşmelere esas olmak üzere anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında memur ya da diğer kamu görevlilerine maddelerde işçilere ilişkin güvencelerin benzerlerini çerçeve bir yasa ile kurallara bağlamak zorundadır yasal bir çerçevenin bulunmaması sonucunda davacı ile aynı durumda olanlara iş sonu tazminatı adı altında bir ödemede bulunulmazken özelleştirme uygulamaları sonucunda işsiz kalanlardan sayılı yasanın maddesi kapsamında çalışmayı kabul edenlerle sınırlı olarak günlü sayılı bakanlar kurulu kararıyla işsonu tazminatı ödenmesi konusunda düzenleme yapılarak aynı statüde çalışanlar arasında da farklı uygulama yapılmasına neden olunmuştur sonuç olarak sayılı yasanın maddesinin bendinin istihdam şekli tanımlanıp iş güvencesi ve sosyal güvenlik hakkı belirlenmeden sadece geçici personel olarak adlandırılan statüyü düzenleme yetkisinin bütünüyle bakanlar kuruluna bırakılmış olması nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır öte yandan sayılı yasanın maddesinde de sayılı yasanın maddesi kapsamında istihdam edilen personele çalıştığı dönemde yapılacak bazı ödemelere yer verilmiş ancak statüleri hakkında düzenleme yapılmayarak bu konudaki düzenleme sınırları çizilmeksizin bakanlar kuruluna bırakılmıştır dolayısıyla yukarıda sayılı yasanın maddesi bağlamında belirtilen anayasaya aykırılık nedenlerinin burada da geçerli olacağı kuşkusuzdur açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir yasanın anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurulması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı devlet memurları kanununun maddesi ile sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesinin ikinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralların anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oyçokluğu ile karar verildi | 2,680 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kabahatler yasasının maddesinde bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır şeklinde düzenleme yapılmış aynı yasanın maddesinde idari para cezasına ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı tebliğ veya tefhimden itibaren gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabileceği maddesinde de başvurunun incelenmesi usulü düzenlenmiştir i̇tiraza konu idari para cezasının dayanağını teşkil eden sayılı petrol piyasası kanununun maddesinde idari para cezasına ilişkin kurul kararına karşı gün içinde danıştaya dava açma hakkı saklı tutulduğu halde sayılı yasanın maddesindeki düzenleme nedeniyle ve maddesindeki sulh ceza mahkemesinin yetkili kılınması hasebiyle idari para cezasına itiraz davası mahkememizde açılmıştır i̇darenin hizmetlerini gereği gibi ve ivedilikle görebilmesi için yaptırım uygulama yetkilerine gereksinimi vardır i̇dare bu yetkilerle kamu düzeni ve güvenliğini kamu sağlığını ulusal servetleri zamanında ve gereği gibi koruyabilir i̇dari cezalar idari yaptırımların en önemlilerinden biridir i̇dari para cezaları idari makamlar tarafından kamu gücü kullanılarak verilir anayasada türkiye cumhuriyetinin devlet içerinde tüm kamusal yönetimin yargı denetimine bağlı olduğu demokratik bir hukuk devleti olduğu düzenlenmiştir yargı denetimi hukuk devletinin birincil koşuludur anayasanın maddesinin birinci fıkrasındaki idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır kuralıyla amaçlanan etkili yargısal denetim yönetimin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır anayasamızda adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve çeşitli maddelerinde bu ayrıma ilişkin kurallar yer almıştır bu cümleden olarak maddesinin birinci fıkrasında ‘hakimler ve savcılar adli ve idari hakim ve savcıları olarak görev yaparlar maddesinin birinci fıkrasında da ‘danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen bazı davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar biçimindeki düzenlemeler idari adli yargı ayrılığının göstergesidir bu düzenlemeler ile idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleri ile danıştay yetkili kılınmıştır bu nedenlerle kural olarak idarenin kamu gücü kullandığı ve kamu hukuku alanına giren işlem ve eylemleri idari yargı denetimine tabi olacaktır anayasanın değişik maddelerinde kurumsallaşan ve maddesinde belirtilen idari adli yargı ayrımına ilişkin düzenlemeler nedeniyle idari yargının görev alanına giren her uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkı bulunmamaktadır i̇tiraz başvurusuna konu olan idari para cezası kamu gücünün kullanılması ile ilgili ve yasada belirtilen kurallara uymayanlara idari bir yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğundan çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının yetkili olması gerekiresas sayısı karar sayısı sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kabahatler yasasının ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptal edilmesi arz olunur | 413 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yargıtay hukuk dairesinin başvuru kararındaki itirazın gerekçesi aynen şöyledir temyiz incelemesinden geçirilmesi istenen mahkeme kararının konusu kurum tarafından tarihleri arasında hacettepe hastanesinde tedavi ettirilen sigortalı için hastalık sigortası kolundan yapılan giderlerin işverenden tahsiline ilişkindir tedavi süresi bakımından davada sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesinin ilk üç fıkrasının uygulanması gerekmektedir anılan fıkra hükümleri şöyledir madde hastalık hallerinde yapılacak sağlık yardımları sigortalının iyileşmesine kadar sürer ancak bu yardımlar sigortalının kurumca tedavi altına alındığı tarihten başlayarak altı ayı geçemez şu kadar ki tedaviye devam edilirse malûllük halinin önlenebileceği veya önemli oranda azaltılabileceği kurum sağlık tesisleri sağlık kurulu raporları ile anlaşılırsa bu süre aya kadar uzatılır dava konusu olayda ise kurum sigortalıyı ayı aşkın bir süre tedavi ettirmiş bulunmaktadır yukarıda yazılı maddenin üçüncü fıkrası doğrudan kuruma hitap etmekte ve sigortalının aylık tedavisinden sonra iyileşme olmasa dahi tedavinin kesilmesi sonucunu doğurmaktadır mahkemece de davada anılan hüküm uygulanarak kurumun kanuna aykırı biçimde aylık süreden sonra yaptığı tedavi giderlerinin işverenden tahsili istemi reddedilmesi gerekirdi bu durumda dairemizce kanunun açık buyruğuna uygun olarak hüküm kurulması için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmekte ise de tedavinin aylık süre ile sınırlı tutulmasının anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılarak sözü edilen üçüncü fıkradaki aya kadar ibaresinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir anayasaya aykırılık i̇tirazının gerekçeleri anayasanın ve maddeleri açısından anayasaya aykırılık anayasanın kişinin haklar ve ödevlerine ayrılan ikinci bölümü herkes yaşama maddi ve manevi varlığım koruma ve geliştirme hakkına sahiptir özdeyişiyle başlamaktadır bu kuralın aslında doğa kuralı olduğu anayasada yazılı bulunmasa da yaşamın bu doğa kuralı içerisinde yürüyeceği söylenebilir halde anayasa koyucunun amacı doğa kuralını açıklamak olmadığını düşünerek kuralın konulmasındaki gerçek amacın araştırılması gerekir danışma meclisinin maddeye ilişkin gerekçesinde bu madde ile yaşama maddi ve manevi varlığın bütünlüğünü ve bunun geliştirilmesi hakkı korunmaktadır bu iki hakkın bir bütün teşkil ettiği birbirini tamamladığı açıktır kanun güvencesi altında olan yaşama hakkını korumak için devlet gerekli tedbirleri alacaktır denilmektedir anayasasının maddesinde bu durum daha açık bir ifade ile dile getirilmiş ve aynen devlet kişinin temel hak ve hürriyetlerini fert huzurunu sosyal adalet ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi̇ iktisadi ve sosyal bütün engelleri kaldırır insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlar hükmüne yer verilmiştir şu halde esas sayısı karar sayısı anayasasının maddesini de gerekçesine göre anayasası hükmü doğrultusunda anlamak gerekecektir nitekim anayasa nın insan sağlığı ile ilgili maddesinde de devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içerisinde sürdürmesini sağlamakla görevli tutulmuştur devletin vatandaş sağlığını koruma görevini anayasanın maddesi çerçevesinde de üstlenmiş bulunduğunu kabul etmenin önemi şuradadır anayasanın sosyal ve ekonomik hakların sının başlıklı maddesine göre devlet sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getirir anayasanın madde sıralamasına ve bölümleri arasındaki düzenlemeye bağlı kalınırsa sayılı kanunun tedaviyi aylık süre ile sınırlı tutan hükmünü de devletin mali kaynaklan yönünden savunulabilir ancak anayasanın maddesi sosyal haklar ve ödevler bölümünde yer almadığı için bu maddenin devlete yüklediği sağlık hizmeti maddenin öngördüğü ölçüye bağlı değildir öte yandan tedavi süresinin ay ile sınırlandırılmasını anayasanın maddesinde yazılı temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması nedenlerden herhangi birine dayandırmak da mümkün görülmemektedir gerçekten maddede öngörülen devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin cumhuriyetin milli güvenliğin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amaçlarından yalnızca sonuncusu konumuzu ilgilendirebilir ne var ki tedaviyi ay sonunda kesmek genel sağlığı korumak değil tersine genel sağlığı tehlikeye atmak anlamına gelir bu bakımdan sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında yazılı sınırlandırma anayasaya uygun sayılamaz anayasanın maddesi açısından anayasaya aykırılık sosyal sigortalar kurumu yanında kişinin sosyal güvenliğini sağlayan öteki kurumların başında tc emekli sandığı ve kısa adıyla bağ kur gelmektedir sayılı türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununa sayılı kanunla eklenmiş bulunan geçici madde ile ilgililere yapılacak sağlık yardımları düzenlenmiş olup tedavi süresinde hiçbir sınırlama getirilmemiştir bunun gibi sayılı bağ kur kanununa günlü sayılı kanunla eklenen ek maddede sağlık yardımlarının süresi bakımından yalnızca yataklı tedavide aylık bir sınır öngörülmüş bunun dışındaki tedavilerde hiçbir sınır getirilmemiştir anılan hükümler gözönünde tutulunca sayılı sosyal sigortalar kanununun maddesindeki aylık sınırlamayla sosyal güvenlik kurumları ve giderek onların iştirakçi ve sigortalıları arasında bir eşitsizlik yaratılmakta ve dolayısıyla anılan hüküm anayasanın maddesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır söz konusu sınırlama karşısında öğretideki görüşler maddenin lci fıkrası sağlık yardımlarının süresi konusundaki ana kuralı saptamaktadır buna göre sağlık yardımları sigortalının iyileşmesine kadar sürecektir bu kural çok mantıki ve insanidir ayrıca ncü maddenin son fıkrasında açıkça gösterilen amaca da uygun düşmektedir ne var ki ve fıkrayla getirilen hükümler bir ölçüde ana kurala aykırı düşmekte ve kuvvetinden çok şey kaybettirmektedir gerçekten fıkra süreyi ayla sıfırlamaktadır fıkrada malûllük halinin önlenebileceği veya önemli ölçüde azaltılabileceği kurum sağlık kurulu raporuyla anlaşılması gibi şartların gerçekleşmesi halinde en çok aya kadar sürenin uzayabileceğini belirtmektedir gerçi birçok ülke ve milletlerarası anlaşmalarda sağlık ve yardımlarına süre konulmuştur fakat bu süreler asgari sürelerdir sürenin uzatılması ve olabildiğince hastalığın iyileşmesi için gerekli zamana eşit veya yaklaşık hale getirilmesi en idealidir kuşkusuz burada kurumun olanakları gözönünde tutulacaktır kurumun gücüesas sayısı karar sayısı olanakları bugünkü düzeye tekabül ediyorsa bu durum anlayışla karşılanabilirse de kurumun olanaklarının giderek artması sosyal güvenliği sağlamanın devletin anayasal görevleri arasında bulunması devletin sosyal güvenlik kuruluşlarının finansman ve hizmetlerine katkıda bulunması gereği düşünülünce kayıtlamaların icapsızlığı kuşkusu artmaktadır bu bakımdan sözkonusu süre kayıtlamalarının kaldırılması temenniye değer i̇ teoman ozanoğlu sıddık yalnizoğlu avni tümer açıklamalı i̇çtihatlı sosyal sigorta mevzuatı cilt ankara shf sağlık yardımlarının bir süre ile sınırlandırılmış olması insan sağlığının korunması açısından isabetli bir çözüm olarak kabul edilemez prof dr ali güzel doç dr ali rıza okur sosyal güvenlik hukuku i̇st shf i̇ş kazası ve meslek hastalığı halinde sigortalının iyileşmesine kadar sağlık yardımlarının hastalık sigortasında zamanla sınırlanması isabetli olmamıştır prof dr kenan tunçomağ sosyal sigortalar i̇st shf sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan aya kadar sözcüklerinin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri uyarınca resmen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve temyiz incelemesinin anayasa mahkemesi kararma dek geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi | 966 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun iptali istenen üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde koruma tedbirlerinin ağırlaştırılmış müebbet hapis müebbet hapis ve alt sınırı yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanması öngörülmüştür sayılı kanunun üncü maddesinin gerekçesinde amerikan ceza usul kanuna göre tanık koruma programı organize veya ciddi suçlarda uygulanmakta olduğu tarihli alman tanık koruma uyum kanununda da tanık koruma hükümlerinin organize veya ciddi suçlarda uygulanmasının hüküm altına alındığı belirtildikten sonra uygulamada tanık koruma tedbiri alınmasını gerektiren suçlar bakımından genellikle örgütlü suçlar bu uygulama kapsamına alındığı hâlde tasarının üncü maddesinin birinci fıkrasının bendi hükmü ile kapsam sadece örgütlü suçlara münhasır kılınmayarak daha da genişletilmiştir denilmiştir sayılı kanunun inci maddesinde tanık koruma tedbirleri kapsamında tanığın kimlik ve adres bilgileri kayda alınarak gizli tutulacağı ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edileceği tanık koruma programı kapsamında olan kişilerin duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan ya da ses veya görüntüsü değiştirilerek özel ortamda dinlenileceği öngörülmüş uncu maddesinde de bu kanun hükümlerine göre haklarında tedbir kararı alınan tanıkların duruşmada dinlenmesi sırasında ceza muhakemesi kanununun inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uygulanacağı üçüncü fıkranın uygulanmasına mahkemece karar verilmesi halinde dinlenme sırasında tanığın görüntü ve sesi değiştirilerek tanınması engellenebileceği belirtilmiştir sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında ise şu hükümlere yer verilmiştir tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır kimliği saklı tutulan tanık tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür kimliğinin saklı tutulması için tanığa ait kişisel bilgiler cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir hazır bulunanların huzurunda dinlenmesi tanık için ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddî gerçeğin ortaya çıkarılması açısından tehlike oluşturacaksa hâkim hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır soru sorma hakkı saklıdır bu hükümlerden anlaşılacağı üzere tanığın gerektiğinde maske ile duruşmaya çıkması ses ve görüntülerinin değiştirilerek dinlenmesi hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar sanıkesas sayısı karar sayısı sanığın kanuni temsilcisi olmadan da dinlenmesi ceza hukukunun doğrudan doğruyalık ve vasıtasızlık ilkelerini zedeler niteliktedir hakim maddi gerçeği araya hiç bir vasıta girmeksizin tanıkların söz hareket ve mimiklerinden belge ve bilgileri doğrudan okuyarak ortaya çıkarmalıdır böyle bir durumun savunma hakkını zedeleyeceği açıktır sanık aleyhine tanıklık yapacağı kişiyi görmeyecek onun gerçekte olayla ilgisi olup olmadığını bilemeyecektir savunmasını dayandırdığı olgular kim olduğu bilinmeyen görülmeyen bir kişi tarafından yıkılabilecektir hakim dahi tanığın yalan söyleyip söylemediğini test edebilecek mimik hareket ses tonu vb araçlardan mahrum olacaktır şüphesiz suç ve suçlulukla mücadelenin etkin yöntemlerinden birisi de yargılamanın her hangi bir aşamasında mutlak maddi hakikatin gerçekleştirilmesine yardımcı bir suje olarak tanıkların ve dolayısıyla bunların yakınlarının korunmasıdır klasik ceza yargılamasında olduğu gibi günümüz çağdaş ceza muhakemesi hukukunda da tanıklık ve dolayısıyla tanık beyanı ceza adalet sisteminde vazgeçilmez bir delil olma özelliğini halen korumaktadır bu nedenle bazı davalarda tanıkların korunması gerekebilir nitekim tarih ve sayılı çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele kanununda ve bu kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikte rg sa bu çerçevede bir düzenleme yapılmıştır yine yukarıda da değinildiği üzere sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesinde de tanığın korunması öngörülmüştür ancak bu maddenin numaralı fıkrasında i̇kinci üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri ancak bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak uygulanabilir denilmek suretiyle söz konusu fıkradaki koruma tanık koruma tedbirlerini sayılı kanun ile yapılan düzenlemenin aksine örgütlü suçlarla sınırlandırmıştır bu düzenleme ile ceza hukukunun temel ilkelerine ve uluslararası sözleşmelere sağlanmış olan uyum iptali istenen düzenleme ile tanık koruma tedbirleri örgütlü ciddi suçlar dışındaki her türlü adi suçlara da teşmil edilerek bozulmuş savunma ve adil yargılama hakkı büyük ölçüde sınırlandırılmıştır anayasamızın ncı maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin uncu maddesine göre herkes haklarının veya yükümlülüklerinin veya kendisine yöneltilen herhangi bir suçlamanın saptanmasında tam bir eşitlikle davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin inci maddesine göre bir suç işlemekten sanık herkes savunması için kendisine gerekli bütün güvencelerin sağlanmış olduğu açık bir yargılama ile yasaya göre suçluluğu kanıtlanmadıkça suçsuz sayılır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin türkiye cumhuriyeti tarih ve sayılı kanunla sözleşmeyi onaylamıştır inci maddesinde herkes kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içerisinde ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir hüküm açık oturumda verilir denilmiştir bu genel kuralın istisnaları genel ahlak kamu düzeni milli güvenlik küçüklerin korunmasına dair kurallar tarafların özel hayatlarının gizliliğinin korunması veya adaletin selametinin zarar görebileceği hallerde mahkemenin zorunlu göreceği ölçüde kısmen veya tamamen yargılamanın basına ve dinleyicilere kapatılması olarak belirtilmiştir yargılamanın aleniyeti ilkesi yargılamanın taraflarına yönelik bir güvence olduğu kadar kamuoyunun yargıya olan güven ve saygısını da arttıran bir durumduresas sayısı karar sayısı aynı sözleşmenin üncü maddesine göre her sanık adil yargılanma hakkı kapsamında en azından şu haklara sahiptir kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek savunmasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara sahip olmak kendi kendini savunmak veya kendi seçeceği bir avukatın yardımından yararlanmak i̇ddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında çağırılmasının ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek sözleşmenin yukarıda değinilen bendine göre sanık iddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek savunma tanıklarının da iddia tanıkları ile aynı şartlar altında çağrılmasını ve dinlenmesini istemek hakkına sahiptir tanıkların aynı şartlar altında davet edilmesini talep etme hakkı adil yargılama hakkı çerçevesinde öngörülen silahların eşitliği ilkesi nin bir sonucudur böylece iddia makamı ile savunmanın eşit koşullar altında karşı karşıya gelmeleri amaçlanmıştır yine bu hüküm sanığa tanıklarını davet ettirip dinletmenin yanında iddia makamının tanıklarına da duruşmada soru sorma hakkını vermektedir sorulan sorunun savunmanın amacına elverişli olup olmadığını hakim tayin eder bununla birlikte savunma için önemli olduğu açıkça belli olan bir sorunun sorulmaması i̇nsan hakkı ihlali olarak ileri sürülebilir schroeder ceza muhakemesinde fair trial i̇lkesi i̇stanbul barosu yayını avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinde tanımı yapılan yukarıda ana hatları değinilen ve anayasamızın ncı maddesine sayılı kanunun üncü maddesiyle eklenen adil yargılanma hakkı hukuk devletinin temel güvencelerinden biridir devletin vatandaşı olsun olmasın ülkesinde yaşayan bireyleri korumak ve kollamak görevi vardır bu sebepten adil yargılanma hakkı ceza yargılaması hukukunun en önemli ilkesidir i̇hasnin ncı maddesi ile ön görülen bu ilkenin iç hukukumuzda tam olarak hayata geçirilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin de buna uygun yapılması devlet organlarına düşen bir görevdir bu nedenle uygar uluslar tarafından tanınan ve gerek anayasamız ile teminat altına alınan gerekse yukarıya belirtilen uluslararası sözleşmeler tarafından kabul edilip tüm hukuk sistemlerine yerleştirilmeye çalışılan genel hukuk ilkelerine göre bir suç ile itham edilen kişiye tanınması gereken en temel hak ne ile suçlandığını ve suçlayanı bilmesi ve buna göre savunma hakkını kullanmasıdır tanık koruma tedbiri alınmasının temel nedeni bir tanığın tanıklık görevini serbest ve özgür şekilde getirmesinin önündeki engelleri kaldırarak örgütlü suçlarla ve özellikle terör amaçlı örgütlü suçlarla daha iyi mücadele etmektir ancak bu kapsamı genişleterek yerinde olmayan bir takım mülahazalarla örgütlü olmayan ve uluslararası sözleşmelerde yer verilmeyen suçların da tanık koruma kapsamına alınması ceza muhakemesi hukukumuzu önemli ölçüde otoriter hale getirdiği gibi adil yargılanma ilkesini zedelemekte bu şekilde tanığın dinlenmesindeki açıklık silahların eşitliği ve yüz yüzelik ilkelerinin önemli ölçüde bertaraf edilmesi sanığın savunma hakkını da anayasanın üncü maddesindeki ölçülülük ilkesi ile bağdaşmayacak şekilde sınırlandırmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın tüm maddeleri aynı etki ve değerde olup aralarında bir üstünlük sıralaması bulunmadığından uygulamada bunlardan birine öncelik tanımak olanaklı değildir bu nedenle kimi zaman zorunlu olarak birlikte uygulanan iki anayasa kuralından biri diğerinin sınırını oluşturabilir ne var ki bu sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir sav ve savunma hakkı birbirini tamamlayan ve birbirinden ayrılması olanaksız niteliğiyle hak arama özgürlüğünün temelini oluşturduğundan bunlar arasındaki uyum ancak ölçülülük ilkesi gözetilerek sağlanabilir yukarıda açıklanan nedenlerle iptali istenen kural ile tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla belirlendiğinden ve ulaşılmak istenilen amacı aştığından başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle bağdaşmadığından anayasanın üncü ve ncı maddelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir denildikten sonra bunların anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği bildirilmiştir anayasadaki bu düzenleme kurallar hiyerarşisinde andlaşmaların ulusal yasalardan daha üstün olduğu görüşüne dayanak oluşturmuştur anayasaya aykırılığı ileri sürülemediği için uluslararası andlaşmalar ulusal yasaların üstünde ve anayasal normlara yakın konumda görülmüştür bu düşünce uluslararası andlaşmalardan doğan yükümlülüklere de anayasal bir üstünlük tanındığının öne sürülmesine yol açmış ve bu üstünlük ahde vefa ilkesinin bir gereği olarak tanımlanmıştır diğer yandan anayasanın ıncı maddesinde yapılan son değişiklikte insan haklarına ilişkin andlaşmalarla kanunların aynı konuda yaptığı düzenlemelerde çatışma olması halinde andlaşma hükümlerinin uygulanacağı yolundadır ancak sayılı kanunun yaptığı iptali istenen düzenlemede yukarıya belirtilen uluslararası sözleşmeler tarafından kabul edilip tüm hukuk sistemlerine yerleştirilmeye çalışılan genel hukuk ilkeleri gözetilmemiş uluslararası andlaşmalara uyulmamıştır bu nedenle de iptali istenen kural milletlerarası andlaşmalara dolayısıyla anayasanın ıncı maddesine aykırı düşmektedir anayasaya aykırı bir hükmün hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın nci ve inci maddeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler i̇baresinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kurala ile ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurlarının yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler tanık koruma tedbiri uygulanabilecek kişiler kapsamına alınmaktadır ceza muhakemesinde tanık olarak dinlenenler ile sayılı ceza muhakemesi kanununun ncı maddesine göre tanık olarak dinlenen suç mağdurlarının yakın ilişki içerisinde olukları kişilerin kimler olduğu hususunda yasada hiçbir belirleme yapılmamıştır anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir zira toplumsal kurallara göre yaşam belirlilik ve kararlılık ister hukuki güvenlik ceza yaptırım ve ceza yargılaması kurallarının belirliliğini içerir yetkilerle güçlendirilmiş olan hukuk devletinin ceza yargılaması konusunda gerekli düzenlemeleri gerçekleştirirken hak ve özgürlükleri sav ve savunma hakkını koruması bunlara duyarsız kalmaması ve hukuk devleti niteliklerinden vazgeçmemesi gerekir bu durumda dava konusu kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yasama yetkisinin amacına uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi hukuk devleti ilkesi ile de bağdaşmamaktadır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler ibaresi anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu kurala göre tanığın duruşma salonunda fiziksel görünümünü engelleyecek tarzda mahkemece tayin ve tespit edilecek bir usule göre dinlenmesine de karar verilebilecektir bu hüküm ile gayet keyfî uygulanacak tarzda yasada tanımı yapılmayan dinleme usulü tayin etmek yetkisi yargıca verilmektedir diğer bir anlatımla bu kural uyarınca savunmaya rağmen yargıç istediği şekilde tanığı dinleyebilecektir anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunlulukturesas sayısı karar sayısı bu durumda dava konusu kural belirlilik genellik soyutluk ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini ifade eden inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu kuralda tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi hâlinde ceza muhakemesi kanununun inci maddesinin uygulanmasında tanığa sorulacak soruların bu kanun kapsamında tanık hakkında uygulanan tedbirlerle orantılı ve amaca uygun olması gerekir bu amaçla hâkim sorulan soruların tanığa sorulmamasına karar verebilir veya tanığı dinlerken dolaylı dahi olsa tanığın kimliğini ortaya çıkaracak soruların sorulmasına izin vermez denilmiştir görüldüğü üzere bu kural ile tanığın üçüncü fıkra hükmüne göre dinlenmesi hâlinde tanığa sorulacak sorularla ilgili düzenleme yapılmıştır bu durumda yukarıda numaralı başlık altında üçüncü fıkra için belirttiğimiz iptal gerekçeleri aynen bu fıkra içinde geçerlidir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin iptali istenen numaralı fıkrasında bu madde hükmüne göre alınan tanık ifadeleri ceza muhakemesi kanunu hükümlerine göre duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hükmündedir denilmiştir bu hükme göre yasanın uncu maddesinin ikinci ve dördüncü fıkralarına göre duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar bulunmadan alınan tanık ifadelerinin duruşma sırasında hazır bulunanlar huzurunda verilmiş ifade hüküm ve geçerliğinin tanınması anayasanın ncı maddesinde ifade edilen adil yargılanma ve savunma haklarını özünden zedeleyen bir düzenlemedir çünkü yargılamanın doğrudan doğruyalık ve vasıtasızlık ilkeleri yargılamanın taraflarına yönelik çok önemli bir güvencediresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen kural uyarınca duruşmada hazır bulunma hakkına sahip olanlar söz konusu güvenceden yoksun bırakıldıkları halde bu güvence kendilerine sağlanmış gibi kabul edilecekler diğer bir anlatımla duruşmada hazır bulunmanın sağladığı imkanlardan iddia tanıklarını sorguya çekmek ve çektirmek aleyhine tanıklık yapacak kişiyi görmek onun gerçekte olayla ilgisi olup olmadığını bilmek yararlanamadıkları halde bu imkanlar sanki kendilerine tanınmış gibi tanık ifadeleri itibar görecektir böyle bir düzenleme yukarıda numaralı başlık altında belirttiğimiz nedenlerle anayasanın nci inci üncü ve ıncı maddelerine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen sayılı kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanun hükümlerine göre kolluk makamlarınca alınacak tedbirler ile yapılacak işlemlerin ve tanık koruma birimlerinin çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir denilmiştir tanık koruma birimleri ve kolluk makamlarınca yapılacak işlemler başlıklı inci maddede kolluk makamlarınca alınacak tedbirler ile yapılacak işlemlere ve tanık koruma birimlerinin çalışma esas ve usullerine ilişkin ilkeler konusunda her hangi bir düzenleme yer almadığından bu konudaki usul ve esasları belirleyen bir yönetmelik asli düzenleme yapmış olacaktır halbuki anayasaya göre anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur yürütme anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir anayasanın inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır anayasanın nci maddesine göre ise asli düzenleme yetkisi tbmmnindir ve devredilemez kanunda bir hususun yönetmelikle düzenleneceğinin belirtilmesi hususun kanunla düzenlenmiş olduğu anlamına gelmez kanunla yapılmış bir düzenlemeden söz edilebilmesi için hususun en azından temel ilkelerinin kanunda gösterilmesi gerekir anayasa mahkemesi günlü k sayılı kararında konuyu şöyle belirginleştirmiştir yasa koyucu belli konularda gerekli kuralları koyacak çerçeveyi çizecek eğer uygun ve zorunlu görürse onların uygulanması yolunda sınırları belirlenmiş alanlar bırakacak idare ancak alanlar içinde takdir yetkisine dayanmak suretiyle yasalara aykırı olmamak üzere bir takım kurallar koyarak yasanın uygulanmasını sağlayacaktır esasen anayasanın inci maddesinin yürütme yetkisi ve görevinin anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir hükmünün anlamı da budur anayasa mahkemesinin tarih k sayılı kararı rg sa esas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen inci maddenin numaralı fıkrası yukarıda belirtildiği üzere yürütmenin kanuniliği ilkesine aykırı olarak yürütmeye asli düzenleme yapmak imkanı tanıdığı için anayasanın inci maddesine yasamaya ait olan asli düzenleme yetkisini yürütmeye devrettiği için anayasanın nci maddesine böyle bir yetki anayasaya dayanmadığı için anayasanın ncı maddesine aykırıdır anayasaya aykırı bir hükmün hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın nci ve inci maddeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun inci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin ve numaralı fıkralarının anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin iptali istenen numaralı fıkrasında bu yasada belirtilen görevleri yapmak üzere i̇çişleri bakanlığında tanık koruma kurulu kurulması öngörülmüş maddenin iptali istenen numaralı fıkrasında da bu kurulun oluşumu görev süresi ve sekretarya hizmetlerinin i̇çişleri bakanlığınca yerine getirileceği hükme bağlanmıştır sayılı kanunun tanık koruma kurulunun yapısına ilişkin numaralı fıkranın birinci cümlesinin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere kurulun onbir üyesinden adalet bakanlığında idari görevde çalışan birinci sınıf hakimlerden bir ankarada görev yapan birinci sınıf adlî yargı hâkim veya cumhuriyet savcıları arasından hâkimler ve savcılar yüksek kurulunca seçilecek bir milli savunma bakanlığından idarî görevde çalışan birinci sınıfa geçirilmiş askeri hâkimler arasından bir olmak üzere toplam dört üyesi hakim ve savcıdır diğer yedi üye ise esas itibariyle kolluk güçleri arasından seçilecektir bu düzenlemeye göre i̇çişleri bakanlığında kurulması öngörülen bu kurulun yürütme ağırlıklı bir kurul olduğu açıktır kurula sayılı kanunun üncü maddesine göre inci maddenin ve bentleri dışında kalan bütün tanık koruma tedbirleri almak kaldırmak ve değiştirmek görev ve yetkileri yanında anılan maddenin bendi hükmü ile de bu kanun hükümlerine göre alınan tedbirlerin uygulanmasını ve yerine getirilmesini denetlemek görev ve yetkisi tanınmıştır diğer bir anlatımla tanık koruma kuruluna sayılı kanun hükümlerine göre mahkemenin veya cumhuriyet savcısının vermiş olduğu tanık koruma tedbirinin de uygulanmasını ve yerine getirilmesini denetleme görev ve yetkisi verilmiştir anayasanın benimsediği başlangıcın üncü paragrafındaki kuvvetler ayrılığı ilkesi devletin üstlendiği görevlerin niteliklerine göre yasama yürütme ve yargı organları tarafından yerine getirilmesini zorunlu kılar bu organlardan birinin diğerinin görev alanıyla ilgili işlem yapması fonksiyon gasbı olarak nitelendirileceğinden hukukun üstünlüğünü egemen kılmakla yükümlü hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı bu nedenle iptali istenen kurallar anayasanın başlangıç bölümü ile nci maddesine aykırıdır öte yandan anayasa mahkemesinin müteaddit kararlarında belirttiği gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlettir adil bir hukuk düzeninin kurulması ise yargının bağımsızlığı hakim bağımsızlığı ve teminatının sağlanması ile mümkündür halde mahkemenin veya cumhuriyet savcısının vermiş olduğu tanık koruma tedbirinin de uygulanmasını ve yerine getirilmesini denetleme görev ve yetkisine sahip olan tanık koruma kurulunun yapısını yargısal değil idare organı bünyesinde ve idari ağırlıkta oluşturan iptali istenen fıkralar anayasanın inci ve ıncı maddeleriyle de bağdaşmayan bir düzenleme getirmiştir diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasında yasanın belirli kurallarının iptali diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa bunların da anayasa mahkemesince iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir sayılı kanunun üncü maddesinin numaralı fıkrasının kurulun oluşumuyla ilgili birinci cümlesinin iptal edilmesi halinde iptal edilen birinci cümle dışında kalan ve uygulanma olanağı kalmayan diğer cümleleri ile anılan maddenin numaralı fıkrasının da iptali gerekir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin ve numaralı fıkraları anayasanın başlangıç bölümüne nci inci inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ ceza hukuku ilkelerinin ve anayasanın ihlal edildiği bir yargılama sonunda savunma hakkını yeterince kullanamadan mahkum olan bir sanığın uğrayacağı zararın hiçbir şekilde giderilmesi mümkün değildir çünkü yaşamın ve zamanın akışı tersine çevrilemez anayasaya açıkça aykırı oldukları gerekçemizde gösterilen söz konusu hükümlerin uygulanması halinde ortaya çıkacak ve giderilmesi olanaksız durum ve zararların önlenebilmesi hukukun ve anayasanın üstünlüğünün korunabilmesi için ve anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereği olduğundan bu hükümlerin yürürlüklerinin iptal davası sonuçlanıncaya kadar durdurulması da istenerek anayasa mahkemesine iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stemesas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı tanık koruma kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki ile yakın ilişki içerisinde olduğu kişiler ibaresi anayasanın nci ve nci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan uncu maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan inci maddesinin numaralı fıkrası anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesinin ve numaralı fıkraları anayasanın başlangıç bölümüne nci inci inci ve ıncı maddelerine aykırı olduğundan iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,449 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesi şöyledir sayılı mali yılı bütçe kanunu nisan gün ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bilindiği gibi bütçe devletin ve ona bağlı kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve bu gelir ve masrafların uygulamaya konulmasına izin veren bir kanundur anayasanın maddesi uyarınca yıllık olarak yapılır ve bütçe yasasına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bu açık anayasal hükme karşın mali yılı bütçe kanununda bütçe dışındaki konulara ilişkin hükümler de yer almış ayrıca bazı yasalarda yasa ile yapılması gereken değişiklikler de bütçe kanunu ile yapılmıştır üstelik anayasaya açıkça aykırı olarak bütçe yasasına konulan bu hükümlerin büyük bölümü daha önce çeşitli dönemlerde bütçe yasalarına konulan ve anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümlerdir sayılı kanunun anayasaya aykırı maddeleri ve aykırılık gerekçeleri aşağıda açıklanmıştır ancak iptali istenen maddelerin çokluğu buna karşılık dayanılan anayasa maddelerinin aynılığı nedeniyle anayasaya aykırılıkların her seferinde tekrar tekrar izahının mahkemenizin çalışmasında güçlükler yaratacağı düşüncesi ve heyetinize yardımcı olmak amacıyla dilekçemizin başında anayasaya aykırılıkların genel bir gerekçesi sunulmuş iptali istenen maddelerde anayasanın başka bir maddesine aykırılık yok ise özet istemlerle yetinilmiştır i̇ptali i̇stenen maddelerin anayasa karşısındaki konumu anayasanın ve maddesi yönünden anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe yasa tasarısını görüşmek ve kabul etmek dışında diğer yasaları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapıldığı bütçe yasalarını öteki yasalardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir yasa ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasası ile düzenlenmesinin veya herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasaları ile değiştirilmesinin ve kaldırılmasının olanaksız olduğu daha önceki anayasa mahkemesi kararlarında yer almıştır anayasa mahkemesi anayasanın ve maddelerinde genel netilikteki yasaların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşme usul ve esasları ile yayımlanmasının düzenlendiğini maddesinde ise bütçe yasalarının görüşme usul ve esaslarının ayrıca özel biçimde gösterildiğini açıkça belirtmiştiresas sayısı karar sayısı bu düzenleme biçiminden de anlaşılacağı gibi bütçe yasaları anayasa gereği özellikle yapılış tarzları bakımından öbür yasalardan farklı nitelik taşıyan yasalardır anayasanın maddesinde tüm bu düzenlemeleri tamamlar ve bütünler biçimde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı da yer almıştır buna karşın iptali istenen madde ya da ibarelerin büyük bölümü bütçe yasası ile öteki yasalarda değişiklik yapmaktadır ve bu nedenle ve madde yönünden anayasaya aykırıdır öte yandan anayasanın maddesine göre bakan dahil hiçbir kimse ya da tbmm dahil hiçbir organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz ama bu yasanın birçok maddesiyle maliye bakanına yasalarda değişiklik yapma yetkisi verilmiş bir bakan anayasal olmayan bir yetkiyi kullanabilir hale getirilmiştir bu aynı zamanda anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri anlamına da gelmektedir çünkü maliye bakanına yasa ile düzenlenmiş birçok hükmü değiştirme yetkisi tanınmıştır tüm bu maddeler birlikte ele alındığında ise anayasanın maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine aykırı bir durum ortaya çıkmakta yasama organına ve yürütmenin bazı üyelerine anayasa hükümleri dışında yetkiler verilmekte ve yasaların anayasaya aykırı olamayacağı ilkesi çiğnenmektedir anayasanın ve maddesi yönünden bilindiği gibi anayasanın maddesinin son fıkrasına göre anayasa mahkemesi kararları yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar bu madde gereğince daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş bir hükmün yeniden yasa maddesi haline getirilmesi anayasanın son maddesine açıkça aykırıdır ancak bu aykırılık asıl anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi çerçevesinde başlangıç bölümünün ve fıkralarıyla birlikte ele alındığı zaman somutlaşır çünkü anayasa yasama faaliyetinin anayasa mahkemesince denetlenmesini öngörürken bu yetkiyi bir üstünlük olarak değil egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili kılınan herhangi bir kuruluşun anayasada gösterilen hukuk düzeni dışına çıkmasını önlemek amacıyla bir görev olarak vermiştir anayasa mahkemesi bu denetimi bir görev olarak yapar çünkü üstünlük anayasadadır yasaların anayasaya uygunluğunun denetimi ise anayasa mahkemesine verilmiştir hukuk devleti ilkesi her üç erkin de yetkilerini anayasanın öngördüğü biçimde ve sınırlar içinde kullanmalarını gerektirir bunun kaçınılmaz sonucu da yasama organının yargıesas sayısı karar sayısı kararlarına uymasıdır bu ilke anayasada ayrıca belirtilmiş olmasaydı hatta aksine bir düzenleme olsaydı bile hukuk devletinin bir gereğidir ve aksi düzenlemeler doğrudan bu ilkeye aykırıdır anayasanın diğer maddelerinde düzenlenen yasama yetkisi yürütme yetki ve görevi ile yargı yetkisi de doğrudan hukuk devletinin bir sonucudur konuya bu açıdan yaklaşıldığında daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş hükümlerin yasama organı tarafından yeniden yasalaştırılması anayasanın son maddesine aykırılıktan da öte doğrudan hukuk devleti ilkesinin çiğnenmesi anlamını taşır yasama organı mali yılı bütçe kanununda yer alan ve anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümleri mali yılı bütçe kanununa yeniden koymuştur ancak daha vahim olan anayasaya aykırılığın bilinerek yapılmış olmasıdır plan ve bütçe komisyonu başkanı gecesi tbmmde yaptığı açıklamada bazı hükümlerin anayasaya aykırı olduğunu kabul ederken buna karşın düzenlemenin korunmasını istemiş anayasaya aykırılıkların daha sonra çıkarılacak bir yasa ile giderileceği taahhüdünde bile bulunmuştur sonuç itibariyle yasama organı göz göre göre ve anayasaya aykırılığını bile bile malî yılı bütçe kanununda yer alan ve anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen maddeleri malî yılı bütçe kanunu ile bir kez daha kanunlaştırmak ya da ülkeyi bütçesiz bırakmak seçenekleri ile karşı karşıya getirilmiştir aşağıda sayılı mali yılı bütçe kanununun anayasaya aykırı maddeleri ve aykırılık gerekçeleri teker teker belirtilmiştir sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın maddesinin son fıkrasında maliye bakanına kurumların bütçe ödeneklerini kesme ve diğer imkanlarını durdurma yetkisi verilmekte ve bunun bir şartlı yetki olduğu anlaşılmaktadır bu şartlar programlarına uygun harcama yapmama ilgili kanunların öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeme bilgi belge ve hesap durumlarını ibraz etmemedir bu durumda idare kuruluş teşebbüs ve kurumun maliye bakanınca ödeneği kesilebilecek ve diğer imkanları durdurulabilecektir bilindiği gibi devletin bütün gelir ve giderleri bütçede gösterilir ve her kurum bütçede kendisine tahsis edilen ödenekleri kullanır bu ödenekler tbmmm tarafından bilgili idare kuruluş teşebbüs veya kuruma verilmiştir ve kimse tarafından gen alınamaz hatta anayasanın maddesine göre tbmm üyeleri bile genel kurulda giderleri artırıcı ve gelirleri azaltıcı önerilerde bulunamaz bu açık hükme karşın idare kuruluş teşebbüs ve kurumlann bütçe ile kendilerine tahsis edilmiş ödeneklerini kesme yetkisinin maliye bakanına tanınması anayasanın ve maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı aynı maddede idare kuruluş teşebbüs ve kurumların ilgili yasalarınca öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeme durumuna da atıf yapılmıştır bu kuruluşların yerine getirmediği yükümlülüklerinin yaptırımı yine ilgili yasalarında belirtildiğine veya bazen de bir yaptırım öngörülmediğine göre ilgili yasalardaki yaptırımları değiştiren ya da hiçbir yaptırım öngörülmemiş olmasına karşın ancak yasa ile konulabilecek bir yaptırımı maliye bakanına tanıyan bu hüküm de anayasanın maddeleri ile maddesine aykırıdır yukarıda ayrıntısıyla sunulduğu gibi paragrafın içinde birden çok anayasaya aykırı ibare vardır ancak paragraf bir bütün olarak yazılmış ve maliye bakanına birden çok nedene dayanan birden çok yaptırım yetkisi verilmiştir bunların bir bölümü bütçe tasarrufu bütçenin uygulanması vb gibi bütçe kanunu ile maliye bakanına tanınabilecek yetkilerdir bu nedenle iptal isteminde bulunulacak bölümün sınırlandırılması gerekmektedir sonuç itibariyle sayılı yasanın maddesinin son paragrafındaki i̇lgili kanunların öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen ve bütçe ödeneklerini kesmeye ve diğer imkanlarını durdurmaya ibarelerinin yukarıda belirtilen aykırılık nedenleriyle iptali ve kendi yasasının anayasa mahkemesine verdiği yetki uyarınca tümcenin buna göre düzeltilmesi istenmektedir sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın hastane ücretleri başlıklı maddesi kamuda çalışanların kamuya ait tedavi kurumlarında yapılan tedavi ücretlerinin sağlık bakanlığının görüşü üzerine maliye bakanlığınca belirlenecek miktar ve esaslar çerçevesinde ödeneceğini belirtmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesinin sonunda bu sınırlama diğer sağlık kurum ve kuruluşlarında zorunlu hallere münhasır olmak üzere yapılacak tedaviler için getirilmiş ve ilgili yasa kurallarında ilgililere hangi oran ve miktarlarda ödeme yapılacağına ilişkin maliye bakanına verilmiş bir yetki bulunmadığı için anayasa mahkemesince iptal edilmiştir bu düzenleme ile de sayılı devlet memurları yasası sayılı sosyal sigortalar yasası sayılı türk silahlı kuvvetleri personel yasası sayılı hakim ve savcılar yasası ve sayılı üniversite personel yasasında sağlık ve maliye bakanlarına tanınmamış bir yetkinin bütçe yasası ile tanınması ilgili yasalarda değişiklik anlamına geldiği için anayasanın maddelerine ve bütçe ile bir ilgisi bulunmadığı için maddesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın maddesinin paragrafının sonunda maliye bakanına dernek birlik kurum kuruluş sandık vakıf ve benzeri teşekkülere yapılacak ödemeler faaliyetinde yer alan ödeneklerden yapılacak yardımların yönlendirilmesine ilişkin yeni ilkeleri tespit yetkisi verilmiştir maddenin paragrafında derneklere bu yardımın ödenmesi için genel ve katma bütçeli kuruluşlara çeşitli yükümlülükler getirilmiş ayrıca taksitlendirme yetkisi de tanınmışesas sayısı karar sayısı paragrafın başında da maliye bakanına harcamaların belirlenen ilkeler doğrultusunda yapılıp yapılmadığını inceleme yetkisi verilmiştir buna karşın yapılacak yardımın yönlendirilmesinde yeni ilkeler belirleme yetkisi yasanın dolayısıyla yasa koyucunun bile öngörmediği ve düzenlemediği bir kuralı koyma yetkisinin devri anlamına gelir ki bu anayasanın ve maddesine ilgili yasalarda öngörülmemiş bir kuralın bütçe yasası ile getirilmesi açısından da anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri a bendinin anayasa ya aykırılığı sayılı yasanın gayrimenkul satış ve kira bedelleri başlıklı maddesinin bendinde genel bütçeli dairelerin kendilerine tahsis edilmiş taşınmazlarının satış bedelinin maliye bakanınca belirlenecek ve başbakanca uygun görülecek bölümünün ilgili kurumun bütçesine özel gelir ve ödenek olarak kaydedilmesine olanak sağlanmaktaydı i̇lk olarak sözü edilen taşınmazlar ilgili kuruluşlara tahsis edilmiş yani mülkiyeti bu kuruluşlara değil hazineye ait taşınmazlardır bu nedenle mülkiyeti kendilerine ait olmayan taşınmazları satamazlar gelirlerinden pay da alamazlar hazine birliği ilkesi gereğince hazineye ait taşınmazların satışından elde edilen gelirlerin hazine bütçesi içinde yer alması gerekir ve maliye bakanınca bu bütçe dışına çıkarılıp çeşitli kurumlara dağıtılması olanaksızdır öte yandan iptali istenen fıkrada satıştan elde edilecek gelirin maliye bakanınca belirlenecek ve başbakanca uygun görülecek bir bölümünün ilgili kuruluşa verilmesi öngörülmektedir bu gelirin hazine bütçesi dışına çıkarılması mümkün olsa bile bütçe yasasının uygulanmasından sorumlu olan maliye bakanıdır bu nedenle bu alanda başbakana gelir ve gider bütçesinde yer almamış bir yetki tanınamaz sonuç olarak hazineye kayıtlı taşınmazların satışından mülkiyet sahibi olmayan genel bütçeli idarelerin bu taşınmazların satışından pay almalarını öngören düzenleme bütçe kanunu ile yapılabilecek bir düzenleme olmadığı için anayasanın ve maddesine bu konuda başbakana yetki verdiği için anayasanın ve maddelerine aykırıdır b bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendinde katma bütçeli idarelerin maliki oldukları taşınmazların satışı ya da bu taşınmazlar üzerinde ayni olmayan bir hak kurulması durumunda maliye bakanına bu bedelin yüzde ellisinden az olamamak koşuluyla maliye bakanınınca belirlenecek ve başbakanca uygun görülecek bölümünün ilgili idarenin maliye bakanlığı ile ortaklaşa belirleyeceği hizmetlerde kullanılmak üzere özel gelir ve ödenek kaydetme yetkisi tanınmaktadır maddenin bendinde mülkiyeti hazineye ait tahsisli taşınmazların satışından genel bütçeli idarelere pay verilirken bu kez katma bütçeli dairelerin mülkiyetindeki taşınmazların satış veya kiralanmalarından elde edilen gelirin bir bölümüne maliye bakanlığınca el konulmaktadıresas sayısı karar sayısı oysa bunlar hem özel yasalar ile belirlenmiş alanlardır hem de bu kez bendindeki düzenlemenin tam tersine mülkiyeti bu kuruluşların kendilerine ait taşınmazlardır örneğin ormanlık alanlarda irtifak hakkı vb gibi ayni olmayan hak kurulması kendi yasasında özel olarak düzenlenmiş bir durumdur ve gelirleri orman genel müdürlüğünündür örnekler artırılabilir yapılan düzenleme ilk anda gelirlerin dağılımını öngördüğü için bütçeyle ilgiliymiş gibi bir izlenim verse de genel nitelikteki yasalarda değişiklik öngördüğü için anayasanın maddelerine ve bütçe yasalarında bütçe ile ilgili olmayan konulara yer verilemeyeceği ilkesini getiren anayasanın maddesine aykırıdır c bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın bendi irtifak hakkı verilen özel iskelelerden alınan nisbi kira bedellerini düzenlemektedir buna göre gelirler bütçeye özel gelir kaydedilecek ama özel ödenekler olarak maliye bakanlığı ile denizcilik müsteşarlığı arasında yarı yarıya paylaşılacaktır kamu hukukumuzda irtifak hakkı kurularak özel iskele işletilmesini mümkün kılan bir düzenleme yoktur tarih ve sayılı limanlar kanununun maddesinde liman reisliğinden izin alınmadıkça deniz kıyılarında iskele rıhtım kızak kayıkhane tamirhane fabrika gazino depo mağaza ve umumi deniz hamamlarının yapılamayacağına ilişkin bir yasak vardır ancak daha sonra bu maddenin izin ile özel iskelelerin kurulabileceği biçiminde yorumlandığı ve yöntem olarak da irtifak hakkı verme biçiminin geliştirildiği anlaşılmaktadır bir yasal temele dayanmayan özel iskeleler halen denizcilik müsteşarlığının teknik kontrol ve diğer koşullara uygunluk şartıyla izin vermesi maliye bakanlığı milli emlak genel müdürlüğünün de irtifak hakkı tesis etmesi şeklinde uygulanmaktadır ancak bu iskeleler aynı zamanda yükleme boşaltma dolayısıyla ithalat ve ihracat da yapmakta ve gümrük işlevi de görmektedirler bilindiği gibi bütçe kanununa bütçe dışında hükümler konulamaz ancak bu bend ile özel bir düzenleme getirilerek yasalarda bile olmayan bir uygulamaya yasallık kazandırılmaktadır aynı hüküm geçen yıl da bütçe kanununda yer almış ancak buna ilişkin bir aykırılık itirazı yapılmadığı için anayasa mahkemesi tarafından konu karara bağlanmamıştır sonuç itibariyle sayılı yasanın maddesinin bendi yasalarda olmayan bir hükmü bütçe yasası ile getirdiği için anayasanın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın maddesi türk telekom ş dsi̇ genel müdürlüğü tedaş dhmi̇ tekel ve dmo genel müdürlüğü aylık gayri safi hasılatlarının kurumuna göre değişenesas sayısı karar sayısı oranlarda bütçeye gelir yazılmasını öngörmekte üstelik geriye dönük olarak ocak nisan dönemini de kapsayan bir düzenleme getirmektedir bilindiği gibi yukarıda adı geçen kuruluşlardan türk telekominkasyon aş sayılı yasa ile kurulmuş bir kamu iktisadi kuruluşu dsi̇ genel müdürlüğü sayılı yasa ile kurulmuş enerji ve tabii kaynaklar bakanlığına bağlı bir genel müdürlük tedaş sayılı yasa ile kurulmuş bir anonim şirket dhmi̇ genel müdürlüğü sayılı khk kapsamında ulaştırma bakanlığı ile ilgili bir iktisadi devlet teşekkülü tekel sayılı yasa ile son yapısına kavuşmuş sayılı khk kapsamında bir kamu iktisadi kuruluşu ki̇k dmo da sayılı khk kapsamında bir iktisadı devlet teşebbüsüdür bu kuruluşun gelir ve giderleri ile bunların kullanımı özel yasalarında düzenlenmiştir sayılı yasanın maddesi ile yapılan düzenleme bütçe yasası ile yapılamayacak türde bir düzenlemedir böylesi bir düzenleme ancak sözügeçen kuruluşların kendi yasalarında teker teker yapılacak düzenlemeler ile gerçekleştirilebilir bu nedenle düzenleme kurumların özel yasalarında değişiklik anlamına geldiği için anayasanın maddelerine aykırıdır bu durumdan daha önemli olan getirilen düzenlemenin doğrudan bir vergi niteliğinde olmasıdır bu tür düzenlemeler almanya federal cumhuriyetinde ciro vergisi olarak adlandırılır ve uygulanır bu nedenle madde doğrudan yeni vergi konulması anlamına gelmektedir bilindiği gibi bütçe yasası ile vergi konulamaz çünkü anayasamn maddesine göre vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler yasa ile konulur değiştirilir veya kaldırılır ve anayasa mahkemesinin daha önceki kararlarında nisan gün ve sayılı resmi gazete paragraf belirtildiği gibi bütçe yasası anayasanın öngördüğü türde yasalardan değildir anayasa genel nitelikteki diğer yasaları göstermiştir sonuç olarak sayılı yasanın maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasa aykırılık nedenleri sayılı kanunun maddesinde yapılan düzenleme ile genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin aylık gayri safi hasılatının yüzde onunun genel bütçeye irad kaydedilmesi öngörülmüş ve gerektiğinde bu oranın yüzde otuza kadar yükseltilmesi ve geçmiş cari yıl kârlarının hazineye yatırılması için maliye bakanına yetki verilmiştir bu düzenleme pek çok yasayı değiştirmektedir çünkü döner sermayeli devlet işletmeleri idarelerin kendi kuruluş yasalarındaki özel kurallarla kurulabilir kuruluş yasalarında döner sermayenin kurulması idaresi ve yıl sonu kârlarının nasıl kullanılacağı ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir sayılı yüksek öğretim yasasının maddesine göre kurulan üniversitelere bağlı döner sermaye işletmeleri bu konudaki örneklerden biridir sayılı yasanın maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu aykırılığın yanısıra getirilen anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen sayılı kanunun maddesinin bir sayı değişikliği ve bir de sözcük eklenmesi dışında aynısıdır paragrafta daha önce iptal edilen maddede maliye akanına yüzde kadar tanınan artırma yetkisi bu kez yüzde indirilmiş paragraftaki kapatma yetkisine birleştirme de eklenmiştir madde ile getirilen düzenlemenin teknik içerik ve kapsam bakımından da aynı olan sayılı yasadaki biçimi anayasa mahkemesinin sayılı tarihli kararıyla iptal edilmiştir ayrıca bu maddenin ilk üç paragrafındaki düzenleme sayılı yasadan önce sayılı mali yılı bütçe yasasının maddesinde de yer almış ve zaman da anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla iptal edilmiştir bu aynı konuda iki iptal kararına karşın yapılan üçüncü düzenlemedir bu nedenle sayılı yasanın maddesi anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve maddedeki anayasanın bağlayıcı ve üstünlüğü ilkesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde kanun veya khk ile kurulmuş bulunan ve değişik konu ve alanları kapsayan fonların her türlü gelirlerinin merkez bankasında hazine müsteşarlığı adına açılacak bir hesapta toplanması öngörülmektedir bu fonların her biri ayrı bir yasa veya khk ile kurulmuştur ve bu metinlerde gelirleri gelirlerin sarf yerleri ve hesap açacakları banka ya da bankalar gösterilmiştir i̇ptali istenen madde çeşitli yasalarla veya khklerle kurulan fonların kuruluş statülerini değiştirmektedir bu nedenlerle anayasanın ve maddesine aykırıdır bu aykırılıkların yanısıra sayılı kanunun maddesi sayılı kanunun maddesinin yinelenmesidir sayılı mali yılı bütçe kanunundaki aynı hüküm maddenin başındaki kanun ve kanun hükmünde kararname ile kurulan fonlar yönünden anayasa mahkemesinin sayılı tarihli kararıyla iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin iptal gerekçesinde fonların gelirlerinin toplanmasına ve giderlerinin yapılmasına ilişkin kuruluş yasalarında yer alan kurallarının yerine uygulamak üzere gerektiğinde esas ve usuller saptamaya hazine nin bağlı olduğu bakanı ile maliye bakanıın yetkilendirdiği belirtilmiş yasa ve khklerle kurulan fonların gelirleri ve giderlerine ilişkin ayrıntılı düzenlemeler kuruluş yasalarında gösterilmiştir bu konularda yapılacak değişiklik aynı esas ve usullere göre çıkarılacak yasalarla mümkündür yasa konusu olacak bu konuların bütçe yasalarıyla düzenlenmesi anayasanın maddesinde belirtilen bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz ilkesiyle bağdaşmaz denmiştiresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesine göre bu düzenleme ile yasa ve kanun hükmünde kararnameye dayanılarak kurulmuş olan fonların yasalarında değişiklikler yapılmaktadır buna göre anayasanın ve maddelerine bütçeyle ilgisi olmaması nedeniyle de maddeye aykırı olan maddenin kanun ve kanun hükmünde kararnameyle kurulmuş fonlar yönünden iptali gerekir sayılı mali yılı bütçe kanununun maddesi ile sayılı mali yılı bütçe kanununun iptal edilen maddesinin kanun ve kanun hükmünde kararname ile kurulan fonlar açısından tanıdığı yetkilerde bir değişiklik olmamıştır anayasa mahkemesince daha önce anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen bir hükmü yeniden yasalaştırılan maddenin başındaki kanun ve kanun hükmünde kararname ibaresi anayasanın son ve maddelerine aykırıdır bendin anayasaya aykırılığı maddenin bendinde kanım ve kanun hükmünde kararname ile kurulan fonlar hariç olmak üzere bakanlar kurulu kararı yönetmelik ve diğer mevzuatla kurulmuş fonlardan aynı hizmeti görenleri birleştirme veya amacına kaynak yaratmayanlar ile kaynak yaratmakla birlikte hizmet alanı daralmış olanların ilgili bakanın görüşü maliye bakanı ile hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın ortak teklifi ile başbakanın onayı ile tasfiye edilebileceği belirtilmiştir bu ifadeden bakanlar kurulu kararı ile kurulmuş fonların da üç bakanın teklifi ve başbakanın onayı ile tasfiye edilebileceği anlaşılmaktadır yöntemde paralellik ilkesi gereğince bu fonların ancak bakanlar kurulu kararnamesi ile tasfiyesi mümkündür bu nedenle benddeki bakanlar kurulu kararı ifadesinin anayasanın hukuk devletini düzenleyen maddesi hiçbir kişinin kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını düzenleyen maddesi ve yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından kullanılacağını düzenleyen maddesi gereğince iptali istenmektedir bendin anayasaya aykırılığı maddenin bendi fonların özel yasalarından yer alan ve maddeye aykırı olan hükümlerinin mali yılında uygulanmayacağını belirtmektedir bu ifade birden çok yasada değişiklik anlamına gelmektedir yapılan düzenleme doğrudan bütçe uygulaması ile ilgili olsa bile bu tür düzenlemelerin ilgili yasalarda yapılması gerekir bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri d bendinin anayasaya aykırılığı mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinde konsolide dış devlet borçlarıyla ilgili kredi anlaşmalarında öngörülen bütün ödeme ve işlemlerin her türlü vergi resim ve harçtan müstesna olduğu belirtilmektediresas sayısı karar sayısı daha önce maddenin iptal isteminde de belirtildiği gibi anayasanın maddesi gereği vergi resim harç ve benzer mali yükümlülükler kanunla konabilir değiştirilebilir veya kaldırılabilir i̇ptali istenen bend ancak yasalar ile yapılabilecek bir düzenlemeyi bütçe yasası ile yaptığı için anayasanın ve maddelerine anayasa mahkemesi kararları gereğince bütçe yasası bu nitelikte bir yasa olmadığı için de anayasanın maddesine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddenin bendi ile sayılı kanunun maddesinin anayasa mahkemesinin sayılı tarihli kararıyla iptal edilen bendi değişik ifade biçimleriyle aynı konuyu düzenlemiştir her iki maddede de sayılı dmk ya da diğer özel yasalar çerçevesinde okutulanların zorunlu hizmet yükümlülüğü kaldırılmaktadır hükmün kendisinden de kolayca anlaşılacağı gibi bunlar ayrı yasalarla getirilmiş yükümlülükler oldukları için kendi yasalarında yapılacak düzenlemelerle değiştirilmelerini gerektir ve bütçe ile ilgileri de yoktur nitekim anayasa mahkemesi gün ve sayılı iptal kararında aynı gerekçe ile düzenlemeyi anayasanın ve maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir bu karara karşın amaç bakımından özdeş teknik içerik ve kapsam bakımından aynı olan hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendi sayılı yasanın maddesinin anayasa mahkemesinin sayılı tarihli kararıyla iptal edilen bendi ile sözcüğü sözcüğüne aynıdır aynı düzenleme daha önce mali yılı bütçe kanununda da yer aldığı ve anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararıyla iptal edildiği için anayasanın maddesine aykırılık nedeniyle ikinci kez iptal edilmiştir bu defa üçüncü kez yasama organı tarafından kabul edilmiştir anayasa mahkemesince daha önce iki kez iptal edilen madde anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesinin bendi de daha önce ve malı yılı bütçe kanunlarında yer alıp anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararlarıyla ıkı kez iptal edilen hükmün aynısını yeniden getirmektedir anayasa mahkemesince daha önce iki kez iptal edilen madde anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın maddesi yüksek öğrenim sırasında yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumundan yılından başlayarak kredi alan öğrencilere uygulanacak faizlerin hesaplanma yöntemini düzenlemekte geri ödeme koşullarını istisnalarını belirlemekte getirdiği koşulların uygulanmasını daha önceki hüküm anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiği için yılı başına kadar götürmektedir aynı amaca yönelik bir düzenleme bir önceki yıl sayılı kanunun maddesi ile de yapılmış ancak anayasa mahkemesi anayasanın ve maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir sayılı yasanın maddesi hem aynı maddeler açısından hem de anayasanın son maddesindeki yasaların anayasaya aykırılı olamayacağı kuralı açısından anayasaya aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri mali yılı bütçe kanununun maddesi sayılı katma değer vergisi kanununun geçici maddesiyle yıllık bir süre için çalıştırılması öngörülen geçici personeli kapsamakta ve sözkonusu yasada değişiklik niteliği taşımaktadır sayılı mali yılı bütçe kanununun aynı personelin durumunu düzenleyen maddesi anayasa mahkemesince iptal edilmiştir daha önce anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen yasa metninde sözleşmeli olarak çalıştırılan ve sonunda görevleri bitmesine karşın sonuna kadar aynı esas ve usullerle çalışmaya devam etmeleri öngörülen personelin yeni düzenlemeden bir bölümünün kadroya geçirildiği anlaşılmakta henüz kadroya geçirilmeyenlerin de boş kadrolara atanacakları belirtilmektedir oysa bu personel katma değer vergisinin hazırlık ve uygulanmasına yönelik çalışmalarda yeterli görülen yıllık süre ıçm istihdam edilmişlerdir ve bu amaçla kurulan fonun süresinin te dolmasıyla çalışma süreleri bitmiştir anayasa mahkemesi belirtilen kararında sözkonusu personelin çalıştırılması konusunda maliye bakanlığına yetki verilmesini anayasaya aykırı bulmuştur bu bakımdan düzenlemenin yetkilendirme açısından iptal edilen düzenlemeden bir farkı yoktur ve bu nedenle de anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve maddesine aykırıdır ancak düzenleme anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır çünkü madde geçici olarak çalıştırıldığı belirtilen sözleşmeli personelden hâlâ kadro alamamış olanların boş kadrolara atanmasını öngörmekte ve tarih sınırı da getirmektediresas sayısı karar sayısı oysa bilindiği gibi kamuda sözleşmeli olarak çalışan tek geçici personel katma değer kanunun geçici maddesi uyarınca çalıştırılanlar değildir gerek ki̇tlerde gerekse sayılı yasanın maddesi uyarınca kamu kuruluşlarında çalışan ve sayısı on binlerle ifade edilen sözleşmeli personel ile kamu işyerlerinde çalışan binlerce geçici çalışan vardır düzenleme anayasanın maddesi ve bu konuda daha önce bir iptal kararı verildiği için maddesi yanında asıl anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır kamuda onbinlerce sözleşmeli geçici personele tanınmayan kadroya geçme hakkının görev süreleri sonunda bitmiş kadroya geçirilmeleri bile hukuka aykırı küçük bir azınlığa tanınmasının eşitlik ilkesiyle bağdaştırılması mümkün değildir sonuç olarak düzenleme anayasanın son ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırılık nedenleri b bendinin alt bendinin anayasa ya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendinin alt bendi sayılı kaçakçılığın men ve takibi hakkında yasanın maddesinin bendinin alt bendinde muhbir ve müsadirler için belirlenen oranı değiştirmektedir aynı hüküm mali yılı bütçe yasası ile mali yılı bütçe yasasına da konulmuş ve ilkinde anayasanın ve ikincisinde maddesine aykırılıktan iptal edilmiştir üçüncü kez getirilen hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendi gün ve sayılı yasanın sayılı yasayla değişik maddesi uyarınca genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden belediyeler ve il özel idarelerine ayrılacak payların hesaplanması ve dağıtımında aynı yasanın sayılı yasanın maddesiyle değişik geçici maddesinde yılı için belirlenen oranların yılında da uygulanmasına devam edileceğini belirtmektedir aynı hüküm mali yılı bütçe yasası ile mali yılı bütçe yasasına da konulmuş ve ilkinde anayasanın ve ikincisinde maddesine aykırılıktan iptal edilmiştir üçüncü kez getirilen hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendinde gün ve sayılı yasanın değişik maddesinde belirtilen payların dağıtımına ilişkin esasların yılındaesas sayısı karar sayısı uygulanmayacağını bunun yerine payların onda dokuzunun belediyelerin nüfusuna geriye kalanının da belirlenen ilkelere göre i̇çişleri maliye ve bayındırlık i̇skan bakanlıklarınca belirlenecek ve başbakanlıkça uygun görülecek ilkelere göre yapılacağı belirtilmiştir aynı hüküm mali yılı bütçe yasası ile mali yılı bütçe yasasına da konulmuş ve ilkinde anayasanın ve ikincisinde maddesine aykırılıktan iptal edilmiştir üçüncü kez getirilen hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendi gün ve sayılı kanunun tarih ve sayılı yasayla değişik maddesinin bendinin başbakanlıka ayrılan yüzde lık payın bölüşümüne ilişkin hükmü değiştirmekte ve gençlik ve spor genel müdürlüğü ile sosyal ve hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü bütçelerine özel gelir ve özel tertiplere ödenek kaydedilmesini öngörmektedir mali yılı bütçe yasasında da bu düzenleme getirilmiş ancak anayasa mahkemesince iptal edilmiştir i̇kinci kez getirilen hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin alt bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanm maddesinin bendinin alt bendi tarih ve sayılı muhtar ödenek ve sosyal güvenlik kanunun maddesinin malı yılında uygulanmayacağını belirtmektedir aynı hüküm mali yılı bütçe yasasının maddesinin bendinin alt bendine de konulmuş ancak sayılı yasada değişiklik içerdiği için anayasanın ve maddesine aykırılıktan iptal edilmiştir i̇kinci kez getirilen hüküm anayasanın son maddesine maddedeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesine aykırıdır maddenin bendinin alt bendinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin bendinin alt bendi tarih ve sayılı harcırah kanunun maddesine bağlı sayılı cetvelin açıklama bölümünün bendinin uygulanmayacağı kimlerin ve hangi hallerde uçakla seyahat edebileceği konusundaki esas ve usullerin maliye bakanlığınca belirleneceğini belirtmektedir i̇fade açısından da tüm dil ve yazım kurallarına aykırı olan bu hüküm mali yılı bütçe yasasının maddesinin bendinin alt bendine de konulmuş ancak sa | 4,151 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına i̇lişkin yasaların anayasal denetimi dava konusu maddenin yer aldığı sayılı yasa bir uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdır konu daha önce anayasa mahkemesi tarafından incelenmiş ve tarihli k sayılı kararda anayasanın milletlerarası andlaşmaları uygun bulma başlığını taşıyan ıncı maddesinin birinci fıkrasında andlaşmaların onaylanması türkiye büyük millet meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır denilmekte maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında da kimi durumlarda önceden bir yasa ile uygun bulma zorunluluğu olmaksızın andlaşmaları yürürlüğe koyma yetkisi yürütme organına verilmektedir maddenin dördüncü fıkrasında da türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır denilerek onaydan önce bir yasayla uygun bulma koşulu aranmayan andlaşmalar yasalarda değişiklik gerektiriyorsa bunlar için de onaylamadan önce tbmmnden uygun bulma yasasının çıkarılması öngörülmektedir anayasanın ıncı maddesinin gerekçesinde uygulamada iyi işlediği ve ihtiyacı karşıladığı için anayasasındaki kuralın aynen alındığı belirtilmiştir bu nedenle anayasasının yasalaşma evresine bakılarak anayasasının ıncı maddesinin kabulünü gerektiren gerekçeleri saptamak olanaklıdır kurucu meclis tarafından oluşturulan anayasa komisyonunca hazırlanan metinde andlaşmaların anayasaya aykırılığının ileri sürülmesini önleyici bir usul benimsenmiş madde gerekçesinde de milletlerarası andlaşmaların anayasaya uygunluğunun murakabesi konusunda kanunlarla ilgili murakabeye nazaran farklı bir usul getirilmektedir gerçekten bir anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonra anayasaya aykırılığı dolayısıyla iptalinin devletin milletlerarası sorumluluğunu doğurmaması için bu murakabenin teşri organın tasvibinden geçmeden önce tahkik edilmesi ve sonuçlandırılması zaruridir denilmiştir millî birlik komitesi tarafından yapılan incelemede tasarının ikinci fıkrasında yer alan yukarıda sözü edilen hüküm maddeden çıkarılmış ve maddenin son fıkrası usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında uncu ve inci maddeler gereğince anayasa mahkemesine başvurulamaz biçiminde düzenlenmiştir anayasanın ıncı maddesinin aynı olan anayasasının inci maddesinin gerekçesinden milletlerarası ilişkilerin siyasî yönünün ağır basması nedeniyle dış ilişkilerin sürekliliği bakımından doğabilecek sakıncaların önlenmesi amacıyla milletlerarası andlaşmaların iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasının engellendiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz denilmektedir uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlama amacı gözeterek getirilen andlaşmaların yargı denetimi dışında tutulmasına ilişkin bu kuralla anayasal denetimin dışında tutulmak istenen yöntemince yürürlüğe konulmuş olan uluslararası andlaşmalardır bu nedenle andlaşmadan bağımsız olarak onay yasalarına karşı anayasa mahkemesine başvurulabilir denilmiştir aynı gerekçeyle sayılı yasanın inci maddesinin anayasa mahkemesi tarafından incelenmesinde bir sorun bulunmamaktadır tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti hükümeti i̇le rusya federasyonu hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin tesisine ve i̇şletimine dair i̇şbirliğine i̇lişkin anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğu hakkında kanunun inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın inci maddesiyle mayıs tarihinde ankarada imzalanan türkiye cumhuriyeti hükümeti ile rusya federasyonu hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin tesisine ve i̇şletimine dair i̇şbirliğine i̇lişkin anlaşmanın dilekçede anlaşma olarak gösterilecektir onaylanması uygun bulunmuştur onaylanması uygun bulunan anlaşma türkiye cumhuriyeti hükümeti ile rusya federasyonu hükümeti arasında imzalanmıştır bir nükleer güç santralinin tesisini kapsamaktadır söz konusu tesisin kuruluş işlemi ile birlikte kurulacak tesisin işletilmesini de kapsamaktadır tesis yeri mersin akkuyu sahası olarak belirlenmiştir nükleer güç santralinin üretilen elektrik dahil olmak üzere sahibi anlaşma tarihinde kurulu olmayan proje şirketi olarak belirlenmiştir nükleer sorumluluk ise anlaşmada gösterilmemiş yapılacak düzenlemelere bırakılmıştır onay yasasının uygun bulduğu anlaşmanın incelenmesi anayasanın ıncı maddesine göre olanaklı olmamakla birlikte anayasanın nci maddesine göre tbmmde olan yasama yetkisinin devredilip devredilmediği ve yasama organının kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanıp kullanmadığının saptanması da ancak uygun bulunan anlaşmanın anlam ve içeriğinden ortaya çıkacaktır yasama organı ıncı maddeye göre uygun bulma yasasını kabul ederken anayasa hükümlerine aykırı davranamaz anayasa bu tür yasaların kabulünde tbmmye anayasa dışına çıkma gibi bir istisnai yetki tanımamıştır anlaşmanın içeriğine bakmadan yasama organının anayasal sınırlar içinde kalıp kalmadığının saptanması mümkün değildir uygun bulma yasasının amacı aslında yasama organının anlaşma hükümlerinin anayasal denetimini yapmasıdır bu denetimin tamamlayıcısı ise anayasa mahkemesi denetimidir anlaşma hükümleri burada anayasaya aykırılığı ileri sürülen norm değil anayasaya aykırılığın denetlenebilmesi için gerekli destek norm niteliğindedir bu destek normesas sayısı karar sayısı olmadan onay yasası somut ya da soyut olarak denetlenemez kaldı ki anayasanın ıncı maddesinin son fıkrasında sözü edilen ve anayasa aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamayan anlaşma usulüne göre yürürlüğe konulmuş olan anlaşmadır bir anlaşmanın onaylanmasının tbmmce onaylamayı bir yasayla uygun bulması anlaşmanın yürürlüğe girmesi için nihai koşul değil ön koşuldur anlaşmalar uygun bulma yasasının yürürlüğe girmesiyle yürürlüğe girmezler bu yönüyle de destek norm olarak kullanılan anlaşma hükümlerinin anayasanın ıncı maddesi kapsamında anayasal denetiminin yapılmaması kuralının ihlalinden söz edilemez sayılı yasanın gerekçesinde enerji ile ilgili konuların hükümet politikası olarak değil bir devlet politikası olarak ele alınıp değerlendirileceği enerji arz güvenliğinin enerji sektörüne ilişkin gündemin temelini oluşturduğu dünyada nükleer enerji kullanımının enerji karmaları içindeki payının giderek arttığı ve enerji çevre bağlantısı içinde sorunları ele almada başlıca politikalar arasında olacağı nükleer enerjinin niteliklerinin devletimizin enerji stratejileri ve politikalarıyla uyumlu olduğu belirtilmiştir bu doğrultuda mayıs tarihinde ankarada imzalanan türkiye cumhuriyeti hükümeti ile rusya federasyonu hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin tesisine ve i̇şletimine dair i̇şbirliğine i̇lişkin anlaşma ile mersin akkuyu nükleer sahasında bir nükleer güç santrali kurulması ve işletilmesiyle teknoloji transferinden santralin sökümüne kadar uzanan geniş bir yelpazede iki ülke arasında işbirliğine gidilerek ülkemize nükleer enerjinin kazandırılmasının amaçlandığı açıklanmıştır gerekçeye göre kurulacak santral yıl süreyle işletilecek yapımı türk hazinesine yük getirmeyecek tetaş ile proje şirketi arasında imzalanması öngörülen elektrik satın alma anlaşması dönemi sonrasında santralın net kârının si türk hazinesine aktarılacaktır sayılı yasada ve bu yasayla uygun bulunan anlaşmada temel sorunlardan biri ihale yarışma ve rekabet kurallarına uyulmaması tek ülke ve şirketin yapım ve işletme işini ihalesiz üstlenmesidir i̇halenin amacı ulusal çıkarlar ve kamu yararı için en uygun koşulların ve en uygun teknolojinin bulunmasıdır i̇hale ve rekabet yöntemi uluslararası hukuk ve geleneklere de uygundur kaldı ki bu konuda tarihinde kabul edilmiş bir yasa da bulunmaktadır sayılı nükleer güç santrallarının kurulması ve i̇şletilmesi ile enerji satışına i̇lişkin kanunda enerji plan ve politikalarına uygun biçimde elektrik enerjisi üretimi gerçekleştirecek nükleer güç santrallerinin kurulması işletilmesi ve enerji satışına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir sayılı yasanın kimi maddeleri anayasal denetime de tabi tutulmuş ve geçici inci maddesinin ikinci tümcesinin iptali dışında anayasaya aykırılık savları tarihli k sayılı kararla reddedilmiştir aynı kararda belirtildiği gibi anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğunun bilincinde olan devlettir hukuk devleti siyasal iktidarı hukukla sınırlayarak ve devlet etkinliklerinin düzenli sürdürülebilmesi için gerekli olan hukuksal alt yapıyı oluşturarak aynı zamandaesas sayısı karar sayısı istikrara da hizmet eder bu istikrarın özü hukuki güvenlik ve öngörülebilirliktir hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik sağlanabilmesi ise kuralların genel soyut açık ve anlaşılabilir olmalarına bağlıdır hukuk devleti yasaların kamu yararına dayanması ilkesini de içerir i̇hale yönteminde kamu yararı ve kamuya ait taşınır ve taşınmaz kaynakların kullanılması da gözetilerek kamu ihalelerinde rekabetçi bir ortamın yaratılması ve aynı zamanda ihaleye katılanlar arasında fırsat eşitliğinin sağlanması amaçlanmaktadır kamu hizmetlerinin görülmesi ve kamu gücünün kullanılmasında rekabet koşulları içinde en uygun teklifin oluşması evrensel hukukun temel ilkeleri arasındadır hukuk sistemimizde yakın tarihte sayılı yasa gibi nükleer güç santrallarının kurulması ve işletilmesi usul ve esaslarını belirleyen bir yasa da kabul edilmiş iken bu usul ve esasları da yok sayarak ihalesiz bir yöntemle bir ülke ve kurulmamış bir şirket esas alınarak anlaşma yapılması hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturur hukuk statik olmamakla birlikte dinamiklik anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ile evrensel hukuk ilkelerinin sınırları içinde kalmalıdır ki hukuk devletinin hukuksal istikrar ilkesi de bunu gerektirir hukuk devleti olabilmenin bir başka göstergesi de genellik ilkesine uyulmasıdır yasaların genelliği ilkesi özel aktüel ve geçici bir durumu gözetmeyen belli bir kişiyi hedef almayan aynı statüde olan herkesi kapsayan kuralların getirilmesini zorunlu kılar hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir nükleer enerji gibi çok disiplinli işlerin uluslararası deneyler ve rekabet koşulları gözetilmeden seçmeci olmayan yöntemle bir ülkeye ya da bir şirkete verilmesi kamu yararı ve genellik ilkesinin de ihlali anlamına gelir ortada imzalanmış bir ikili anlaşma olması uygun bulma yasasını kabul eden yasama organının kamu yararı ve hukuk devleti ilkelerinin yok saymasını gerektirmez uluslararası anlaşmaların yürürlüğü imzalanmasına bağlı değildir ayrıca sayılı yasada anlaşma çekince konulmadan tüm maddeleriyle uygun bulunmuştur çekince konulmamak suretiyle anlaşmanın anayasaya aykırı olan kuralları ayrıma tabi tutulmamış türkiye için anayasaya aykırı olan kuralların yaşama geçirilmesini engelleyici önlem alınmamıştır yılında viyanada kabul edilen milletlerarası anlaşmalar hukuku hakkında sözleşmenin nci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre çekince bir devletin anlaşmayı imza onaylama kabul ve uygun bulunması durumunda anlaşmanın kimi kurallarının hukuksal etkisini kendisi hakkında kaldırmak veya değiştirmek amacıyla tek taraflı yaptığı bir bildirimdir anayasanın başlangıç bölümünde türkiye cumhuriyeti devletinin dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğu aynı zamanda da millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamayacağı belirtilmiştir bu ilkeleri aynı zamanda anayasanın başlangıç kısmında hiçbir faaliyetin türk milli menfaatlerinin karşısında koruma göremeyeceği ilkesi ile birlikte değerlendirmek gerekir anayasadaki hukuk düzeni temel ilkeleri nci maddesinde gösterilen ilkeler olup nci maddesine göre de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir ve devredilemez tbmmnin bu yetkisini kullanırken kaynağını anayasadan almayan bir yetki kullanamayacağı da açıktır anayasanın ıncı maddesinde de bu kaynağın ve yetkinin istisnası gösterilmemiştiresas sayısı karar sayısı yasama organı nasıl herhangi bir alanı anayasaya uygun olmak koşuluyla düzenleyebilirse uygun bulma yasasını da aynı şekilde anayasaya uygun olmak koşuluyla kabul edebilir bu bütünlük aynı zamanda insan haklarıyla birlikte kıyılardan toprağa çevreden ormana mülkiyetten tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına kadar ülke genelindeki bütünlüğü de tanımlar ki hepsi devletin güvencesi ve koruması altındadır devletin en önemli unsurlarından biri ülkedir ve ülkede yabancının arazi ve emlak edinmesi kadar yabancılara arazi tahsisi de salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez toprak ve kıyılar devletin vazgeçilmesi olanaksız temel unsuru egemenlik ve bağımsızlığının simgesidir bu nedenle yabancılara arazi tahsisinin yasalarla güvence altına alınması gerekir uluslararası anlaşmaları uygun bulma yasaları da bu kapsamdadır anlaşmanın arazi tahsisi ve erişim başlıklı nci maddesinde hiçbir çerçeve ve sınırlama yapılmadan koşulsuz ve bedelsiz olarak sahanın mevcut lisansı ve mevcut altyapısı ile birlikte nükleer güç santralinin ngs söküm sürecinin sonuna kadar proje şirketine tahsisi öngörülmüştür proje şirketi anlaşmanın inci maddesinde de belirtildiği gibi rus tarafınca yetkilendirilen şirketlerin doğrudan veya dolaylı olarak başlangıçta hisse payına sahip olacak şekilde kurulacak olan anonim şirkettir anlaşmanın nci maddesindeki araziler bu kurulu olmayan şirkete diğer bir deyişle egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi olan türk ulusu dışındaki yabancılara tahsis edilmiş olacaktır tahsis anlaşmanın inci maddesindeki tanımıyla mersin i̇li sınırları içerisinde akkuyuda bulunan saha ile sınırlı kalmayacak yine nci maddeye göre santralin kurulacağı ve türk devletine ait ilave arazi de proje şirketine bedelsiz olarak tahsisi edilecektir bununla da yetinilmeyecek gerekli olursa proje şirketi ilave arazi için orman fonuna gerekli ödeme yapacaktır ayrıca yine aynı maddeye göre türk tarafı proje şirketine proje ile ilgili olarak ihtiyaç duyulan özel mülkiyete konu diğer tüm arazilerin kamulaştırılması hususunda kolaylık sağlayacaktır görüldüğü gibi anlaşmaya göre tanımsız ve sınırları belirsiz bir arazi topluluğunun başka bir anlatımla sınırları belirsiz çeşitli arazinin yabancılara tahsisi söz konusudur anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel unsurlarından birisi de hukuk güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir temel ilkeleri koymayan belirlilik ve öngörülebilirlik özellikleri taşımayan ve dolayısıyla hukuki güvenlik sağlamayan sınırsız ve belirsiz bir alanı anlaşmanın tarafına tahsis eden hükmün tbmm tarafından uygun bulunması anayasanın türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu ifade eden nci ve yasama yetkisini belirleyen nci maddeleri ile bağdaşmaz bu belirsizlik anayasanın hukuk devleti ve yasama yetkisi ilkelerinin ihlali niteliğinde olduğu gibi aynı zamanda anlaşmada tanımlanan akkuyu alanının niteliği gereği anayasanın üncü maddesindeki kıyılardan yararlanma hakkının da ihlali niteliğindedir kaldı ki söz konusu alan kıyılardan yararlanma dışında anayasanın güvence altına aldığı orman tarih kültür ve tabiat varlıkları tabii servetler ve kaynaklar gibi alanları da koruma altına almamaktadır sahanın mevcut lisansı ile tahsisi madde sorunu çözmemektedir lisansın tarihini taşıdığı bilinmektedir aradan geçen süre sahanın ve çevresinin özelliklerinin değişmesine neden olacak uzunluktadır lisans koşullarının değişip değişmediği belirlenmeden yeni lisans alınmadan anlaşma yapılması da hukuk devletinin ihlali anlamına gelir uygun bulma yasasının bu konuları da gözetmesi belirsizliği giderici önlemleri alması gerekiresas sayısı karar sayısı bu konuların uygun bulma yasasında gözetilmemiş olması ülke bütünlüğü ve egemenliği ile doğrudan ilgili olduğunda duraksama bulunmayan saha devri işlemi konusunda yetki devrine yol açacağı gibi yasaların açık anlaşılabilir ve sınırları belirli kurallar içermesi gereğinin hukuk güvenliğinin gerçeklemesi için ön koşul kabul edildiği hukuk devleti anlayışına da aykırı düşer anayasanın üncü maddesine göre deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilecektir türkiyenin enerji gereksinmesi ile söz konusu enerjinin elde edilmesi için gereken alanların tahsisi arasında yararlar dengesi gözetildiğinde tahsisin niteliği ve koşulları önem kazanmaktadır ki anlaşma kapsamındaki tahsis bir alan sınırlamasına tabi tutulmadığı gibi anayasal güvence altındaki alanlarla ilgili sınırlama ve korumayı da getirmeyerek kamu yararı ilkesini gözetmemiştir anlaşmada anayasanın ncı maddesi de dikkate alınmamış sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı korunmamıştır anayasal korumanın sonraki lisanslama aşamasında dikkate alınması ileri sürülse dahi lisanslama aşaması arazi tahsisi ve erişiminde gözetilmesi gereken anayasal kural ve sınırlamaların uygulanması için gecikmiş bir aşama olacak ve gerekli güvenceyi sağlamayacaktır kaldı ki lisanslama aşaması uygulamayla ilgili olup anayasal denetimin konusunu da oluşturmamaktadır bu konuda uygun bulma yasasına herhangi bir uyarıcı ya da sınırlayıcı hüküm ya da çekince konulmadığından anlaşmanın anayasa ile çelişen kurallarının uygulanmaması söz konusu olmayacak veya diğer tarafa yapılacak anayasa hükümlerini uygulama uyarısı da bir anlam ifade etmeyecektir burada sorun anlaşmanın yasa hükmünde olması ve iç hukuk yönünden iki yasa arasındaki çatışma sorunu değil uygun bulma yasası ile anayasa arasındaki çatışma sorunudur anayasanın ncı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir demekte ve çevreyi geliştirmenin çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin hem devletin hem de vatandaşların ödevi olduğu vurgulanmaktadır i̇nsanların ve diğer canlıların sağlıklı yaşamasını sağlayan hava su toprak ve tabiat varlıkları çevreyi oluşturmaktadır anlaşma çevresel etki değerlendirmesi sorunu çözümlenmeden imzalanmış ve uygun bulma yasasında da bu konuda şerh konulmamıştır çevresel etki sorunu soyut bir kavram olarak görülmüş sonradan yapılacak değerlendirmenin sonucu her halde olumlu farz edilerek olumsuzluk hali gözetilmemiştir bu durumun anayasanın ncı maddesi ile çevrenin kirlenmesinin önlenmesi konusunda devlete verilen ödevin yerine getirilmemesi ve savsaklanması anlamına geldiği açıktır öte yandan tbmm dışişleri komisyonunun tarihli raporunda belirtildiği gibi bir yaklaşım hukuk devletinde kabul edilemez raporda nükleer santrallerin denize kıyısı olan ülkelerin tamamında soğutma suyu gerekliliği nedeniyle genellikle deniz kenarında inşa edildiği türkiye gibi yaklaşık km sahil şeridi olan bir ülkede en fazla kmlik bir alanı etkileyecek bu projenin akkuyuda yapılmasında herhangi bir engel görülmediği ileri sürülmektedir hukukun nesnellik ve genelliği insanları olduğu gibi toprak ve kıyıyı bütün olarak görmeyi gerektirir büyük içinde küçük feda edilebilir gibi bir yaklaşım iyi niyet ilkesiyle bağdaşmaz i̇yi niyet ilkesini ihlal eden böyle bir amaç kamu yararı ilkesiyle de açıklanamaz ve devlete olan güven ilkesini sarsar anlaşma mersin akkuyu nükleer sahasında nükleer güç santralinin kurulması ve işletilmesi ile teknoloji transferinden santralin sökümüne kadar uzanan geniş bir alanda iki ülke arasına işbirliğini öngörürken geniş kapsamlı ve belirsiz hükümler içermesine karşın bu şekliyle kabul edilmiştir yukarıda anlatıldığı gibi ihale ve arazi tahsisi ve erişim konularında açık anayasa ihlalleri yapılırken kurulacak santralin net kârının sinin türk hazinesineesas sayısı karar sayısı aktarılmasının başlama tarihi de belirgin olarak gösterilmemiştir anlaşmaya göre tetaş ile proje şirketi arasında imzalanması öngörülen elektrik satın alma anlaşması dönemi sonrasında net kârdan aktarma yapılacaktır elektrik satın alma anlaşması dönemi ve sonrası belirsizdir anlaşmanın inci maddesinde bu konuda alt sınır yıldan daha erken olmamak kaydıyla sözcükleriyle açıklanmış olmasına karşın dönem sonrası için bir çerçeve çizilmemiştir bir başka belirsizlik ise proje şirketinin belli olmamasıdır nükleer atıkların imhası konusunda da açıklık getirilmemiş tesisi işletmeden çıkarma belirtilmemiştir nükleer güç santralinin üretilen elektrik dahil olmak üzere sahibi proje şirketi olarak belirlenmiş iken nükleer sorumluluk anlaşmada gösterilmemiş yapılacak düzenlemelere bırakılmıştır diğer bir deyişle sorumluluk konusu uygun bulma yasası kapsamına alınmamış yasallık ilkesi ihlal edilmiştir nükleer güç santralinin nükleer güvenlik ve radyasyon koruması kapsamında madde lisanslama ve denetimi anlaşma hükmü yapıldığı halde anlaşmanın uygulanmasıyla ilgili olarak türk tarafının haklarını koruma yönünde bir kontrol ve denetim sistemine yer verilmemiştir proje şirketinin sahipliği göz önünde bulundurulduğunda anlaşma santral sahasında bir çeşit özel statülü özerk yönetim sistemi getirmektedir ki bu konu da yasal güvence altına alınmayarak anayasanın başlangıçı ile hukuk devleti ilkesi ve nci maddesi ihlal edilmiştir öte yandan anayasanın ncı maddesinde ekonomik sosyal ve kültürel kalkınmayı özellikle sanayiin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu biçimde hızla gelişmesini ülke kaynaklarının döküm ve değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak devletin görevleri arasında sayılmıştır bu planlama anlayışının özü anayasal ve ülkesel bütünlük ilkesine dayanmaktadır hukuk devletinin işlevlerinin yaşama geçirilebilmesi için ülkenin bütünlüğü güvenliği coğrafi özellikleri stratejik konumu ve öncelikleri gözetilmek zorundadır lisansı ve altyapısı uygun bulunan anlaşmadan yıllar önceye dayanan daha önce yargı kararıyla ihale iptaline konu olan bir sahada mevcut lisansa bağlı ve ihalesiz olarak nükleer enerji santrali yapılması bu konuda yürürlükte olan bir yasanın sayılı yasa yok sayılması çevresel etki değerlendirmesinin dahi yapılmaması sahanın birçok hukuksal belirsizlik içinde proje şirketine teslimi anayasanın üncü ve ncı maddelerindeki ilkelerin ve sayılı tapu kanununun inci maddesinin göz önünde bulundurulmaması gibi konular birlikte değerlendirildiğinde belirsizliklerle dolu bir anlaşmanın uygun bulunmasına ilişkin sayılı yasayla bütüncül planlama anlayışına uyulmadığı ve anayasanın nci maddesiyle birlikte ncı maddesinin gereklerinin de yerine getirilmediği görülmektedir anayasanın ıncı maddesi gereğince tüm bu anayasal sorunların çözüm yeri uygun bulma yasasıdır anayasal güvencenin uygun bulma yasası ile sağlanması uygun bulma yasasının anayasal bütünlük ilkesi gereği anayasaya aykırılık taşımaması gerekir yasanın inci maddesi bu şekliyle uygun bulma yönünden istisna getirmeyen ıncı maddeye de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti hükümeti i̇le rusya federasyonu hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin tesisine ve i̇şletimine dair i̇şbirliğine i̇lişkin anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğu hakkında kanunun inci maddesi anayasanın başlangıçının ikinci fıkrası ile nci nci üncü ncı ıncı ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı hukuk devletine aykırı olan temel hak ve özgürlükleri ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır yukarıda anayasaya aykırılığı ileri sürülen kuralın uygulanması halinde anlaşma hükümlerinin yürürlüğe girerek uygulanmaya başlamasıyla birlikte hukuksal ve ekonomik anlamda hem ulusal hem de uluslararası alanda tarafların önceden öngöremeyecekleri büyük kayıplar ortaya çıkabilecektir anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taşıyan söz konusu düzenlemenin uygulamaya geçmesi durumunda ise telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti hükümeti i̇le rusya federasyonu hükümeti arasında türkiye cumhuriyetinde akkuyu sahasında bir nükleer güç santralinin tesisine ve i̇şletimine dair i̇şbirliğine i̇lişkin anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunduğu hakkında kanunun inci maddesi anayasanın başlangıçının ikinci fıkrası ile nci nci üncü ncı ıncı ve ncı maddelerine aykırı olduğundan iptaline anayasaya açıkça aykırı olması ve uygulanması halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,225 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı küçük adına velayeten annesi mahkememize dava açarak çocuğu ın soyadının nüfus kayıtlarında babasının soyadı olan olarak kaldığını ve bu soyadının çocuğunu çok rahatsız ettiğini zira soyisminin okulda ve mahalle arkadaşları arasında alay konusu yapıldığını bunun da çocuğunu olumsuz yönde etkilediğini ve bu yüzden okula gitmek istemediğini oğlunun nüfusta iki ismi olmakla birlikte kendisine isminde hitap edildiğini ve bunun da resmi işlemlerde karışıklığa neden olduğunu ve ayrıca ilk ismi olan isminin kız ismi olarak bilinmesi nedeniyle de oğlu ile alay edildiğini bu sebeplerle oğlunun olan isminin olan soyisminin ise olarak değiştirilmesini talep etmiş ve duruşmada dinlenen küçük ın duruşmada alınan beyanında arkadaşlarının kendisine ismiyle hitap etmekle birlikte nüfusta geçen isminin de kız ismi diye kendisiyle dalga geçtiklerini günlük yaşamda ismi ile bilindiğini ve kendisine ismiyle hitap edildiğini ve bu nedenle ismimin olarak değiştirilmesini istediğini ayrıca nüfustaki soyisim babamın soy ismi olarak geçtiğini ve bu soyismin yine arkadaşları arasında dalga konusu olduğunu bu sebeple soyisminin annesinin soyismi olan olarak düzeltilmesini istemiştir davacı ün eşi dan mersin asliye hukuk mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı ilamı ile boşandığı ve müşterek çocuk ın velayet hakkının anne verildiği anlaşılmıştır i̇ş bu soyadı değişikliği davası sebebiyle uygulanacak tarih ve sayılı soyadı kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmekle anayasanın ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca iptal edilmesi için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir tarih ve sayılı soyadı kanunun maddesi soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır anayasanın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra skl mad kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz anayasanın maddesi aile türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır mersin asliye hukuk mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı ilamı ile boşanma sonunda müşterek çocuk ın velayet hakkı tevdii edilmiş olanesas sayısı karar sayısı davacı anne ın açmış olduğu küçükle ilgili iş bu soyadı değişikliği davasında uygulanacak olan sayılı soyadı kanunun maddesinde yazılı evliliğin feshi ve boşanma hallerinde çocuk anasına tevdii edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır hükmünün ailenin eşler arasında eşitliğe dayandığına ilişkin anayasanın maddesi ile kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğuna dair anayasanın maddesine ve dolayısıyla anayasanın temel hak ve özgürlüklerin anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağına ilişkin maddesine aykırı olduğu ve bu itibarla iptal edilmesi gerektiği ve bu sayede uygulamada hakkaniyetin sağlanabileceği kanaatine varılmıştır | 477 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özet olarak şöyledir türk ceza yasasının değişik maddesinin altıncı fıkrası maddede yazılı suçlardan ötürü hükmolunacak cezaların ertelenemeyeceği ve bu cezalar yerine sayılı yasanın maddesinde belirtilen ceza ve önlemlerin uygulanamayacağı buyruğunu taşımaktadır oysa çağdaş hukuk anlayışı cezaların konulmasında ve yerine getirilmesinde toplumun öç alma duygularını karşılamaya yönelik olmayı suç işleyenleri yeniden topluma kazandırmak yeniden suç işlemelerini toplum için sürekli biçimde tehlikeli olmalarını önlemek amaçlarına yönelmiştir bu çok yönlü amaçları sağlayabilmek için hâkim suçlunun tehlikelilik halini gözeterek ceza yerine bir ceza önlemi uygulayabilmeli ya da yerine göre cezayı erteleyebilmelidir nitekim bu amaçladır ki sayılı yasanın kaçakçılık suçlarında cezaların ertelenemeyeceğini öngören maddesi yürürlükten kaldırılmıştır bu açıklamalar ve anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararında belirtilen ilkeler sayılı yasanın maddesinin kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yönünden anayasaya uygunluğu karar altına alınmıştır göz önünde tutulunca türk ceza yasasının sayılı yasa ile değişik maddesinin altıncı fıkrasının anayasanın özüne ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmaktadır | 157 |
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir sayılı cbknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hüküm yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiyeesas sayısı karar sayısı büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz par anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem anayasa mahkemesi kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkçaesas sayısı karar sayısı kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir anayasanın maddesinin son fıkrasında kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnameleri dendiğine göre kanunilik ilkesi öncelik taşımaktadır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı ve hatta yasa ile yapılan düzenlemenin cbkdeki düzenlemeyi yürürlükte kaldırma gücüne sahip olduğu anlaşılıresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı i̇kinci olarak cbkler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür anayasa mahkemesi tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararı bkz k anayasa mahkemesine göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi anayasa mahkemesinin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cbklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun hükmünde kararnamelerle yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenlemeesas sayısı karar sayısı yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir cbklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cbklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu cbk hükmü somut norm denetimi yoluyla anayasa mahkemesi önüne götürülebilecektiresas sayısı karar sayısı maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş anayasa mahkemesine iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde anayasa mahkemesi öncelikle bir cbknin anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknin yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa anayasa mahkemesi bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknin örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bütün bu belirtilen nedenlerle aymnin cbkleri denetimi ve bu konuda vereceği ilk kararı özel önem taşımaktadır aym cbkleri anayasaya uygunluk değerlendirmesine tabi tutarken yasa ve cbk farkını da belirlemekvurgulamak durumundadır nitekim yasa kural koymak için seçilen organ tarafından genel iradeyi temsilen hazırlanan hukuki işlem iken buna karşılık cumhurbaşkanlığı genel iradenin temsilcisi organın koyduğu normu uygulamak için yürütmeyi temsil eden organdır cumhurbaşkanının düzenleyici işlem yapması ancak anayasanın açıkça yetkilendirmesi sonucu söz konusu olacağından istisnaidir dahası cbk yasal düzenleme yapılması durumunda yürürlükten kalkacağına göre bu kayıtla geçici bir işlem olarak da adlandırılabilir bir başka deyişle tbmmnin müdahalesine kapalı bir cbk bulunmadığına göre istisnai özellik ve geçicilik birlikte kullanılabilir anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasa mahkemesinin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md esas sayısı karar sayısı sayılı yüksek askeri şuranın kuruluş ve görevleri hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinde yer alan belirlenecek merci ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı yüksek askeri şuranın kuruluş ve görevleri hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinin sekretarya başlıklı maddesi yüksek askeri şuranın sekretarya hizmetlerinin cumhurbaşkanınca belirlenecek merci tarafından yürütüleceğini öngörmüştür i̇ptali talep edilen belirlenecek mercinin hangi birim olduğu açıkça yazılmamış belirsizlik yaratılmıştır hukuk normlarının belirli olması hukuk devleti olmanın gereğidir anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesi hukuki belirliliği de içerir doktrinde de hukuk devletinin unsurları belirlenmiş olup bunlardan konuyla ilgili iki tanesi hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleridir bireyin devlete güven duyması ancak hukuki güveliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir anayasada öngörülen temel ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için devlet bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür doktrinde hukuki güvenlik ilkesinin gerekleri de şu şekilde sıralanmıştır devlet faaliyetleri önceden öngörülebilir tahmin edilebilir olmalıdır devlet faaliyeti önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmiştir hukuk düzeninde mümkün olduğunca hukuki istikrar sağlanmalıdır i̇darenin tek yanlı işlem yapma üstünlüğüne karşı güvence niteliğindeki kurallarla bireylere katılma dinleme ve savunma hakkı gibi haklar tanınarak birey ile idare arasında denge sağlanmalıdır i̇dare bireyin haklı beklentilerine uygun davranmalıdır yasal düzenlemelerde hukuka ve devlete olan güveni zedeleyici hususlardan kaçınılmalıdır devlet kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirilebilmesi için hukuk güvenliğinin sağlandığı bir hukuk devleti yaratmalıdır prof dr bahtiyar akyılmaz prof dr murat sezginer doç d | 3,860 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ti̇raz konusu kanun hükümleri̇ sayılı petrol piyasası kanununun sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesi şöyledir bu kanuna göre idari para cezalarının veya idari yaptırımların uygulanması bu kanunun diğer hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaz bu kanuna göre verilen ceza ve tedbirler diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez bu kanuna göre aşağıdaki hallerde sorumlulara bir milyon türk lirası idari para cezası verilir lisans almaksızın lisansa tabi faaliyetlerin yapılması üncü maddenin dördüncü fıkrasının bendinin ihlali i̇lgi̇li̇ kanun hükümleri̇ bayiler madde yurt içinde pazarlanacak akaryakıta veya akaryakıtla harmanlanan ürünlere rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde rafınericilerce ve dağıtıcılarca kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal marker eklenir biyoyakıt ilk üretim merkezleri ile tasfiye edilecek akaryakıt için ulusal marker ekleme noktaları kurum tarafından belirlenir ulusal marker ekleme işlemleri kurumca yetki verilen bağımsız gözetim firmalarının nezaretinde kurumun belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılır ulusal marker ekleme işlemlerinde meydana gelecek usulsüzlüklerden lisans sahibi ile bağımsız gözetim firmaları müştereken sorumludur ulusal marker eklemekle yükümlü lisans sahipleri her yıl kasım ayı içinde takip eden yıla ait pazarlama projeksiyonlarını kuruma bildirir ve bu projeksiyona göre kurumca temin edilecek ulusal marker kurumca belirlenecek usul ve esaslara göre akaryakıta eklenmek üzere ilgili lisans sahiplerine teslim edilir kurum ulusal marker ve idari ve teknolojik yöntemler ile bir denetim sistemini kurar valilikler görevli elemanların başvurusu halinde denetim amaçlı alınacak numunelerin kullanıcı ve bayilerden alınmasını ve emniyetini sağlamakla yükümlüdür numunelerde yapılacak testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığı laboratuvar analizi ile tespit edildiğinde uncu madde hükümleri uygulanır anayasal düzenlemeler anayasanınesas sayısı karar sayısı cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasaya aykiriliğin değerlendi̇ri̇lmesi̇ sayılı petrol piyasası kanununun maddesinde yurt içinde pazarlanacak akaryakıta veya akaryakıtla harmanlanan ürünlere rafineri çıkışında veya serbest dolaşıma girişinde rafınericilerce ve dağıtıcılarca kurumun belirleyeceği şart ve özellikte ulusal marker ekleneceği biyoyakıt ilk üretim merkezleri ile tasfiye edilecek akaryakıt için ulusal marker ekleme noktalarının kurum tarafından belirleneceği ulusal marker ekleme işlemlerinin kurumca yetki verilen bağımsız gözetim firmalarının nezaretinde kurumun belirleyeceği usul ve esaslara göre yapılacağı ulusal marker ekleme işlemlerinde meydana gelecek usulsüzlüklerden lisans sahibi ile bağımsız gözetim firmaların müştereken sorumlu olduğu ulusal marker eklemekle yükümlü lisans sahiplerinin her yıl kasım ayı içinde takip eden yıla ait pazarlama projeksiyonlarını kuruma bildireceği ve bu projeksiyona göre kurumca temin edilecek ulusal markerin kurumca belirlenecek usul ve esaslara göre akaryakıta eklenmek üzere ilgili lisans sahiplerine teslim edileceği kurumun ulusal marker ve idari ve teknolojik yöntemler ile bir denetim sistemini kuracağı valiliklerin görevli elemanların başvurusu halinde denetim amaçlı alınacak numunelerin kullanıcı ve bayilerden alınmasını ve emniyetini sağlamakla yükümlü olduğu numunelerde yapılacak testlerde ulusal markerin gerektiği şart ve seviyede bulunmadığının laboratuvar analizi ile tespit edildiğinde uncu madde hükümleri uygulanacağı itiraz konusu kuralla da yasaklanan bu eylemi gerçekleştiren sorumluların bir milyon türk lirası idari para cezası ile cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendim bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde olduğu gibi idari yaptırımlar açısından da hangi eylemlerin kabahat sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü yaptırımın ağırlaştırıcı ve hafifleştirici nedenlerinin belirlenmesi gibi konularda kanun koyucu takdir yetkisine sahiptir ancak kanun koyucu kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hakkaniyet sayılı türk medeni kanununda düzenlenmiş olup hâkime takdir yetkisi tanınan durumlarda hâkimin bu takdir yetkisini somut olayın özelliklerine uygun olarak ve adalet ilkelerini gözeterek kullanmasını ifade etmektedir hakkaniyet kavramı hukukun genel bir ilkesi olduğundan anayasa yargısında da dikkate alınmalıdır kanun koyucu da tıpkı mahkemeler gibi takdir yetkisi kullanırken hakkaniyeti gözetmekle yükümlüdür kanun koyucu petrol piyasası faaliyetlerinin sağlıklı ve düzenli şekilde yürütülebilmesi amacıyla bayilik lisans sahiplerine piyasa faaliyetlerinde kurulun belirleyeceği teknik düzenlemelere uygun akaryakıt sağlamak konusunda getirdiği yükümlülüğün ihlal edilmesiesas sayısı karar sayısı hâlinde itiraz konusu kuralla idari para cezası öngörmüş olup kural kabahat sayılan eylemin işlenmesini önlemeye yönelik caydırıcılık fonksiyonunu yerine getirmektedir petrol piyasasında faaliyette bulunan aktörlerin eylemlerinden dolayı petrol piyasasının bozulmaması ve piyasadaki faaliyetlerin şeffaf eşitlikçi ve istikrarlı şekilde yürütülebilmesi amacıyla bayilik lisans sahiplerine bu şekilde yükümlülük getirilmesi ve bu yükümlülüğü ihlal eden dağıtıcı lisans sahiplerinin idari para cezasıyla cezalandırılmaları kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında kalmaktadır bununla birlikte kanun koyucunun takdir hakkı kapsamında öngördüğü yaptırımın adil ve hakkaniyete uygun olması gerekmektedir özel bir faaliyet alanında kamu düzenini korumak veya belli bir sektörü düzenlemek amacıyla ilgili kanunlarda özel olarak yetkilendirilmiş idari makamlar tarafından verilen idari cezalar regülatif cezalar olarak ifade edilmektedir bağımsız idari otoritelerden olan enerji piyasası düzenleme kurulu tarafından özel kolluk veya düzenleme yetkileri kapsamında verilen idari cezalar da bu kategoriye girmektedir regülatif idari para cezalarının meblağları yüksek olduğundan muhatapları üzerinde çok ağır sonuçlar doğurabilmekte olup bu idari para cezalarının çoğunlukla nispi veyahut alt ve üst sınır gösterilmek suretiyle düzenlendiği görülmektedir i̇tiraz konusu kuralda bayilik lisans sahiplerinin kurum tarafından belirlenen piyasa faaliyetlerinde kanunda belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmaları durumunda öngörülen idari para cezası regülatif idari para cezası niteliğinde maktu olarak düzenlenmiştir bu cezada lisans sahibi bayilerin ekonomik büyüklüğüne ilişkin herhangi bir kademelendirme yapılmadığı görülmektedir buna göre yükümlülüğün ihlali halinde verilecek ceza miktarı aynı olmakla birlikte para cezasının miktarının yüksek olması göz önüne alındığında cirosu yüksek olmayan bayilik lisansı sahibi firma için verilen ceza daha ağır sonuçlar doğurabilmektedir diğer taraftan idari para cezası uygulanırken fiilin işleniş şekli failin kusur durumu başka bir ifadeyle lisans sahibinin fiili kasıtla veya taksirle işleyip işlemediği ve eylemin yarattığı sonuçlar gibi hususlar da dikkate alınamamaktadır bu itibarla bayilik lisans sahiplerinin anılan eylemlerde bulunmaları hâlinde fiilin haksızlık içeriği bayilerin ekonomik büyüklüklerine ve sınıflarına göre adil bir denge gözetilmeden itiraz konusu kuralla ölçülü ve makul olmayan idari para cezası ile cezalandırılmaları hukuk devletinin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkeleriyle bağdaşmamaktadır nitekim anayasa mahkemesinin sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen maddesinin ikinci fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin maddenin ihlali yönünden bakılan itiraz sonucunda verilen günlü k sayılı kararı da aynı doğrultudadır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileriesas sayısı karar sayısı sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan karan ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın sayılı petrol piyasası kanununun maddesinin fıkrasının bendinin numaralı alt bendinin sayılı kanunun maddesi yönünden anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanın geri bırakılmasına bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,173 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkeme itirazın dayanağını şöyle açıklamaktadır mahkememizde görülmekte olan tapu iptal ve tescil davasının davalılardan birinin vekili olan dava takipçisi nin sayılı yasanın sayılı yasayla değişik geçici maddesinin son fıkrası gereğince gününden itibaren artık davayı davalı vekili olarak takip edemeyeceği yolundaki davacı vekilinin itirazına karşı anılan kişi hakkında uygulanması istenilen yasa hükmünün anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür i̇nceleme bu sav mahkememizce ülkemizin gerçekleri kişilerin durumları sosya ekonomik yapımız ve savunma hak arama hakkının üstünlüğü eşitlik gibi ilkeler yönünden ciddi olarak bulunmuştur söyle ki a i̇lçemizde iki dava takipçisi görev yapmaktaydı ülkemizin oldukça ileri ve sosyal yapısına sahip isparta gibi bir ilin ilçesinde bir avukatın hatta dava vekilinin bile bulunmaması hele daha az olanaklar içindeki yöreler düşünüldüğünde kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak yasal anlatımını bulan avukatlığın henüz yurdumuzda dengeli bir yayılma içinde olmadığının en güzel kanıtıdır hele hukuk alanına giren dava ve işlerin ceza alanının aksine sıkı biçimsel koşullara bağlandığı mahkemenin ya da hâkimin resen araştırma olanağının çok dar bir çember içinde kaldığı ne denli bir gerçekse hak sahibinin hak aramada normal bilgi ve yeteneğinin dışında bilgi ve yeteneğe gereksinme duyduğu da bir gerçektir a dava takipçileri başlangıçta sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesinden yararlanarak işe başlamışlar yıllar yılı bu işi yaptıktan sonra sayılı yasanın maddesi ile bu haklan ellerinden alınmış fakat kendilerine duyulan gereksinme ve çeşitli nedenlerle yer olarak çalışma alanları sınırlandırılmışsa da aynı yasanın geçici maddesiyle yeniden bir düzenlemeye gidilmiştir yıllarca bu işte uğraşı vermiş ve bunu bir meslek edinmiş kişiler şimdi iş ve mesleklerinden alıkonulmakta hatta daha ileriye gidilerek ellerindeki davaların sonuçlandırılmasına bile çünkü çoğu davanın ne zaman sonuçlanacağını önceden bilmeleri ve sonuçlandırmanın kendi ellerinde olması olanaksızken tahammül edilmemişlerdir yurdumuzun bir çok sahadaki gereksinimini gidermek için zaman zaman bir çok meslek ve dallara meslek ve uğraşının öngörülen öğretim ve eğitimini görmemiş kişiler alınmış hatta geçici olarak alınmış fakat sonradan meslek içinde tutulmuşlardır örneğin öğretmenlik mesleğinde olduğu gibi ülkemizin iş sahalarının durumu gizli ya da açık işsizlik büyük bir sorun olarak ortadadır bir kısım dava takipçilerini işlerinden almak yasaklamak yoluyla maddi zorunluklara ve ruhi bunalımlara onların düşmelerine yol açılmıştır son olarak ve en önemlisi sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrası başkâtiplik zabit kâtipliği zabit kâtibi muavinliği yahut icra memurluğu veya yardımcılığıesas sayısı karar sayısı görevlerinden birisini en az on yıl süreyle yapmış olan kimseler dâva ve iş takip edebilirler hükmünü getirmiş ve nihayet sayılı yasa bu fıkraya dokunmamıştır yani bu durumdaki kişiler halâ dava takipçiliği yapabilecekler kimi kimi yıl bu işi meslek edinip belirli bir düzeye ve yeteneğe ulaşmış fakat geçici maddesinin fıkrasına göre çalışanlar ise işsiz ve güçsüz duruma düşürülmüşlerdir bu ise başlı başına öteki dava takipçilerinin işlerinden uzaklaştırılmalarında düşünülebilen ileri sürülebilen tüm neden ve dayanakları ortadan kaldırmakta açıkça bir adaletsizlik haksızlık ve eşitsizlik getirmektedir dolayısıyle bir kısım dava takipçilerine işlerini sürdürme olanağı verilmesi diğer kısmının hakkının alınması bu konuda yani kişilerin hak arama konusunda bir kamu yararı ve güvencesi öngörmediğini de en açık biçimde anlatmaktadır halde sayılı yasa çeşitli maddelerinde kamu düzeni ve yararını öngörmüşse neden geçici maddesinin fıkrasını yürürlükte tutmakta fakat fıkrasını yürürlükten kaldırmaktadır bunun açıklanması kolay olmadığı gibi mümkünde değildir öyleyse anılan hüküm anayasanın ruhuna ve amacına devletin yükümlülüklerine ve kendisini kurallarla bağlı tutma anlayışına terstir çelişkilidir iptali ise yasalara hukukun üstün kurallarına ve devletin tutarlığına uygun olacaktır hüküm sayılı yasanın sayılı yasayla değişik geçici maddesinin son fıkrası nereden bakılırsa bakılsın anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı eşitlik ilkelerine insanın maddi ye manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşullara hak arama çalışma ve sözleşme hürriyeti ile iktisadi ve sosyal hayatın düzenine ve dolayısıyle ve belirli yaştan sonra pek çok kişinin iş arama durumunda kalacağı nedeniyle maddesine aykırılığı düşünülmüş ve bu yoldaki sav ciddi bulunmuş olduğundan yüksek mahkemece de uygun görülürse iptali yönüne gidilmesi için ilgili belgelerin onaylı örnekleri ile birlikte yüksek anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi | 624 |
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasında sanıklar hakkında tck b maddesi uyarınca kamu davası açılmış mahkemece beraat kararı verilmiş yargıtay incelemesinde sanıkların okul müdürü ve müdür muavinleri olması sebebiyle sayılı yasa hükümlerine göre izin alınması gerektiğinden dolayı dosya bozulmuş mahkemece soruşturma izni alınmış yargılamaya devam edilmiş iddia makamı esas hakkında mütalaasını vermiş sanıkların tck b maddeleri uyarınca cezalandırılmaları talep ve mütalaa olunmuştur suç tarihi olup sayılı yasa tarihinde kabul edilmiştir yüksek anayasa mahkemesi basit yargılama usulünün devam eden dosyalara da uygulanması gerektiği yönünde karar vermiştir olayımızda ise sanıklar okul müdürü ve muavinleri olup sayılı yasanın maddesinin fıkrasına göre haklarında basit yargılama usulü uygulanamayacaktır anayasa madde kanun önünde herkesin eşit olduğunu ifade etmektedir bu durumda normal sıradan bir vatandaş bu suçu işleseydi sayılı yasanın ve devamı maddelerine göre cmk madde uyarınca cezasından indirim yapılacak ve basit yargılama usulü uygulanacaktır sanıkların sırf okul müdürü ve müdür muavinleri olması sebebiyle aynı suçtan yargılanmaları durumunda indirim haklarında uygulanamayacaktır bu husus türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde düzenlenen herkes kanun önünde eşittir düzenlemesine açıkça aykırıdır bu sebeple anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurma zarureti doğmuştur talep sayılı yasanın maddesinin bendinin basit yargılama usulü soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz ibaresinin iptali ve kanun metninden çıkarılması saygıyla arz ve talep olunur | 213 |
esas no karar no i̇ptal isteminin gerekçeleri davacı özet olarak aşağıdaki nedenlerle iptal isteminde bulunmuştur sayılı kanunla kırşehirin ilçe haline getirilmesinde olduğu gibi bir bölge halkının belli bir siyasî partiye oy vermiş bulunmalarından dolayı toptan cezalandırılmaları amacı güdülmektedir gerçekten haziran günlü ve sayılı kanun gereğince başka sekiz ilçe ile birlikte kurulan abana ilçesinin merkezi bulunan abana tarihinde kastamonu milletvekillerinin teklif ettikleri dâva konusu kanun ile koy haline konulmuştur halbuki abana yüzyılda de bucak merkezi olmuş bulunmakta idi milletvekillerinin bu tekliflerini haklı göstermek için ileri sürdükleri bir takım iktisadî ve idarî nedenler arasında siyasî kanaat muhafazakârlığı vaadi ile istihsal ettiği bu netice sözleri dikkati çekmektedir abana ilce merkezi yapıldığı zaman henüz partiler arasında çekişme bulunmadığına göre onun ilce merkezi durumuna sokuluşu siyasî nedenlerle açıklanamaz ise de uzun idarî geçmişe ve gelişme olanaklarına rağmen bucak merkezi durumunu bile kaybedip köy haline getirilmesinde siyasî düşünceler ağır basmaktadır bundan başka istem konusu kanuna ilişkin büyük millet meclisi görüşmelerinde te söylenen sözlerden anlaşıldığına göre kanun teklifinin i̇çişleri komisyonunda görüşülmesi sırasında abananın muhalefete ve pazaryerinin ise iktidara oy verdiği açıkça anılmıştır türkiye büyük millet meclisi görüşmelerinde muhaliflerle birlikte kimi iktidar milletvekillerinin bile abananın siyasî nedenlerle cezalandırılmak istendiğini belirtmeleri dahi özel bir anlam taşımaktadır abana yerine ilce merkezi yapılan bozkurt pazaryeri abana dan yalnızca bir kaç kilometre uzaktadır abananın güneye pazaryerine doğru pazaryerinin ise kuzeye abanaya doğru gelişmekte olmaları dolayısiyle bu iki merkez birleşmeye doğru gitmekte idi ve bu bakımdan da ilçe merkezinin değiştirilmesi için haklı bir neden yoktu dâva konusu kanunu teklif edenlerin abananın siyasî kanısından ötürü bu kanun teklifini getirmiş bulunmaları dolayısiyle teklifin siyasî düşünce ayırımı ile yapıldığı ve anayasanın nci maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı olduğu görülmektedir abananın ilce olması işine yılında girişildiği ve daha zamandan yılında girilecek çok partili hayatın gözönünde tutularak tedbir alınmak istenmiş olmasının düşünülemiyeceği gerçek bir kişiliği olmayan abananın ileriki seçimlerde şu veya bu partiye oy verileceği yolunda bir borç altına giremiyeceği gözönünde tutulursa te abananın ilce merkezi yapılmasına zamanki iktidarca alınmış bir tedbir olduğu iddiasının ve dâva konusu kanun için ileri sürülen bu yoldaki gerekçenin yersizliği ortaya çıkar demokrat partinin kurulması üzerine her yerde olduğu gibi büyük bir umutla abanalılar da bu partinin ilce örgütünü kurarak görülmemiş bir hızla partili toplamaya başlamışlarken husumet andının yurttaşı yurttaşa düşüreceğini anlayarak hemen bütün kuruluşu bozmuşlardır p idarecileri köyü ve bin seçmeni bulunan bu ilçede örgüt kurabilmek için teşkilât kurdukları takdirde iktidara geçtikleri gün ilçe merkezinin kendi köylerine getirileceğini pazaryeri köylülerine karşı antla bildirmişler ve bu vaat sonunda abanalılar iktidarı desteklemekten kaçınmasına karşılık pazaryerliler oy birliği ile günküesas no karar no iktidarı desteklemişlerdir den sonra pazaryeri köyü nüfusu artırılmak için sınarcık ve yılmaz köyleri ile birleştirilerek bozkurt adı altında bir belediye kurulmuştur ve bu arada i̇nönünün abanaya gitmesi işi büsbütün alevlendirmiş gününde dâva konusu kanun ile abana köy durumuna getirilmiştir abananın ilçe durumuna sokulması tasarısı ilce ve il yönetim kurulları ile il genel meclisinin oybirliği ile kabullerinden sonra büyük millet meclisine arz olunduğu halde ilçe merkezinin köy yapılması ilçe ve il yönetim kurullarının karşı düşünceleri ve çoğunluğu p illerin meydana getirdiği il genel meclisine yine karsı düşüncesi yasama meclisince gözönünde tutulmayarak gerçekleşmiştir abananın siyasî düşüncesi yüzünden köy yapılması anayasanın nci maddesinde yer alan düşünce özgürlüğüne dahi aykırıdır verdikleri oydan dolayı bir yer halkının cezalandırılması kulaktan kulağa yayılarak ve bundan sonraki seçimlerde bu olay başka yer seçmenlerine duyurularak seçmenlerin anayasanın inci maddesi uyarınca serbestçe oy vermeleri önlenebilir bu bakımdan dâva konusu kanun anayasanın inci maddesine de aykırıdır anayasamızın nci maddesi uyarınca hukuk devleti olan devletimizde kanunlar ancak kamu yararı için çıkarılabilir devletin kamu yararı olmaksızın özel çıkarlar için kanun yapmak yetkisi olamaz dâva konusu kanun bu bakımdan da anayasaya aykırıdır | 597 |
esas sayısı karar sayısı davanın dayanağı sayılı kat mülkiyeti kanununun üncü maddesidir açılan davada dava konusu taşınmaz üzerinde mevcut bulunan binada bağımsız bölümlere ait arsa paylarının bağımsız bölümlerin değerlerine göre sahip olması gereken paylara oranlı olmadığı iddia edilmiş olduğundan anayasaya aykırılığı öne sürülen ve mahkememizce de resen anayasaya aykırı olduğu değerlendirilen kmknun üncü maddesindeki düzenlemenin türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca mahkemece uygulanacak kanun olduğu anlaşılmış ve anayasaya aykırılık başvurusunun yapılması gerekmiştir i̇lgi̇li̇ yasa maddeleri̇ sayılı kat mülkiyeti kanununun üncü maddesi iii kat mülkiyetinin ve kat irtifakının niteliği madde kat mülkiyeti arsa payı ve ana gayrimenkuldeki ortak yerlerle bağlantılı özel bir mülkiyettir değişik ikinci fıkra md kat mülkiyeti ve kat irtifakı bu mülkiyete konu olan ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulur arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde her kat maliki veya kat irtifakı sahibi arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir bağımsız bölümlerden her birine bu fıkra uyarınca tahsis edilen arsa payı bölümlerin değerinde sonradan meydana gelen çoğalma veya azalma sebebiyle değiştirilemez üncü madde hükmü saklıdır değişik üçüncü fıkra md kat irtifakı arsa payına bağlı bir irtifak çeşidi olup yapının tamamı için düzenlenecek yapı kullanma izin belgesine dayalı olarak bu kanunda gösterilen şartlar uyarınca kat mülkiyetine resen çevrilir bu işlem arsa malikinin veya kat irtifakına sahip ortak maliklerden birinin istemi ile dahi gerçekleştirilebilir düzenlemesini içermektedir sayili kat mülki̇yeti̇ kanununun üncü maddesi̇ni̇n i̇ncelenmesi̇ türk medeni kanununun dördüncü kitabı eşya hukukunu düzenlemektedir kanunun üncü maddesinden başlayan birinci kısımda mülkiyet düzenlenmiş olup c birlikte mülkiyet başlıklı vd maddelerinde paylı mülkiyet vd maddelerinde ise elbirliği mülkiyeti düzenlenmiştir taşınmaz mülkiyetine ilişkin hükümler türk medeni kanununun vd maddelerinde düzenlenmiş olup bu kısımda birlikte mülkiyete yönelik ayrı bir düzenleme bulunmamaktadır buna göre taşınmaz üzerinde birlikte mülkiyet paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyeti şeklinde kurulabilmektediresas sayısı karar sayısı sayılı kat mülkiyeti kanunu ise paylı mülkiyetin bir şekli olan kat mülkiyetine ilişkin hükümleri içermektedir buna göre kat mülkiyeti kanununun düzenlemiş olduğu hükümlerin türk medeni kanununun vd maddelerinde düzenlenen paylı mülkiyetin özel bir görünüm şekli olduğu anlaşılmaktadır gerçekten de kat mülkiyeti kurulan taşınmazlarda taraflar arasındaki ilişki gerçekte bir paylı mülkiyet ilişkisidir ancak kat mülkiyeti ile paylı mülkiyet arasında kat mülkiyetinin özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar da bulunmaktadır kat mülkiyeti kurulmuş olan taşınmazda paydaşların her biri ana taşınmazın kurulu olduğu arsaya ve ortak alanlara paylı mülkiyette olduğu üzere paydaştırlar en önemli fark olarak paylı mülkiyette paydaşların her birinin payı taşınmazın her bir noktasına şamil iken kat mülkiyeti kurulmuş olan taşınmazda bağımsız bölüm malikleri kendi bağımsız bölümlerini diğer paydaşlardan bağımsız olarak kullanma hakkına sahiptirler kat mülkiyeti kurulmuş olan arsa ve ana yapıdan oluşan taşınmazda paydaşların her birinin pay oranı bağımsız bölüme tahsis edilen arsa payı oranıdır kat mülkiyetinin daha iyi anlaşılabilmesi için ne şekilde kurulduğu ve ne şekilde sona erdiği incelenmelidir sayılı kat mülkiyeti kanununun vd maddeleri kat mülkiyetinin ve kat irtifakının kurulmasını düzenlemektedir buna göre bir taşınmaz üzerinde paylı mülkiyet sahibi olan paydaşlar arz üzerinde birlikte bir bina inşa etmek isteyebilirler binada kullanım yönünden birbirinden ayırt edilebilecek birden fazla bağımsız bölüm bulunmadığı takdirde kat mülkiyeti kurmak mümkün değildir ancak inşa edilen veya edilecek binada birden fazla bağımsız bölüm mevcut ise bu durumda paydaşlar inşa edecekleri bu yapıda her bir paydaşın kullanacağı bağımsız bölümün belli olmasını ve inşa ettikleri binanın kat mülkiyeti hükümlerine göre idare edilmesini arzu edebilirler arz üzerinde paydaş olan bu paydaşlar mevcut ve tamamlanmış bir bina üzerinde bağımsız bölümleri belirleyerek binanın kat mülkiyeti kanununa göre idare edilmesini arzu ediyorlar ise bu durumda doğrudan kat mülkiyeti kuracaklardır ancak henüz arsa üzerinde bir bina yok ise veya tamamlanmamış ise paydaşlar gelecekte kuracakları veya tamamlayacakları binada paydaşların kendilerine tahsis edilmiş bağımsız bölümler olmasını ve kat mülkiyeti kanununa göre idare edilmesini arzu ediyorlar ise bu durumda kat irtifakı kuracaklardır paydaşlar bina henüz tamamlanmadan önce kat irtifakı kurup bina tamamlandığında bunu kat mülkiyetine çevirebilecekleri gibi bina tamamlanana kadar paylı mülkiyet hükümlerine göre hareket edip bina tamamlandıktan sonra doğrudan kat mülkiyeti kurmak yolunu da seçebilirler arsa üzerinde paydaş olan bu paydaşlar inşa ettikleri binada kat mülkiyeti hükümlerinin geçerli olmasını arzu etmiyorlar ise kendi aralarında fiili taksim sözleşmesi benzeri sözleşmeler yaparak binayı paylı mülkiyet hükümlerine göre de yönetme hakkına sahiptirler genel kural bu olmakla birlikte uygulamada arsanın tamamının bir kişiye ait olması bu kişinin arsa üzerine birden fazla bağımsız bölümleri olan bir bina inşa ederek taşınmazı katesas sayısı karar sayısı mülkiyeti hükümlerine tabi olacak şekilde kat mülkiyetine geçirmesi ve her bir bağımsız bölümü ayrı ayrı kişilere satması da mümkündür kat mülkiyeti kurulup bina kat mülkiyeti kanununa göre yönetilirken kmk ıncı maddesinde gösterildiği üzere bütün kat maliklerinin kat mülkiyetinin terkin edilmesini talep etmesi ana yapının tümünün harap olması gibi nedenlerle kat mülkiyeti sona erebilir kat mülkiyeti sona erdiğinde kanunun inci maddesinde gösterildiği üzere taşınmaz tüm bağımsız bölümlerin malikleri adlarına paylı mülkiyet hükümlerine göre tapu kütüğüne aktarılır bu andan sonra taraflar arasındaki ilişki paylı mülkiyet hükümlerine tabidir bu durumda arsa üzerinde birden fazla kişinin malik olmasının elbirliği ile mülkiyeti gerektiren durumlar olmadığı sürece paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu bu durumda tapu kütüğünde bir tek sayfa açılarak bu sayfada tüm paydaşların kendi payları isimlerinin karşısında gösterilecek şekilde tescil edildiği paydaşların her birinin arsaya ve üzerindeki binaya tapu kaydında gösterilen pay oranlarına göre malik olması taşınmaz üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulduğu takdirde herbir bağımsız bölüm için kat mülkiyeti kütüğünde ayrı bir sayfa açıldığı paydaşların paylarının bağımsız bölümler ile ilişkilendirildiği ve paydaşların her birinin arsaya ve üzerindeki binaya maliki oldukları bağımsız bölüme tahsis edilen arsa payı oranında malik olması taşınmaz üzerindeki kat irtifakı veya kat mülkiyeti sona erdiğinde kat mülkiyeti kütüğünde bağımsız bölüm adedince açılan sayfaların tümünün terkin edilerek kapatıldığı taşınmaz için tekrar tapu kütüğünde bir sayfa açıldığı bu sayfaya tüm paydaşların arsa payı oranında paydaş olacak şekilde tescil edildiği ve yine tüm paydaşların taşınmaza tapu kaydında gösterilen pay oranlarına göre malik olması şeklinde gerçekleştiği görülmektedir tüm bu açıklama kat mülkiyetinin gerçekte paylı mülkiyetin bir şekli olduğu taşımazın kat mülkiyete kurulmadan önce paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu kat mülkiyeti kurulduktan sonra kat mülkiyeti kanununa tabi olduğu kat mülkiyeti sona erdiğinde tekrar türk medeni kanunundaki genel hükümlere göre paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğu anlaşılmaktadır kısaca tekrar etmek gerekirse kat mülkiyeti öncesi ve sonrası paylı mülkiyet olan paylı mülkiyetin özel bir görünüm şeklidir kat mülkiyetinde arsa payi bu yönüyle paylı mülkiyetteki paydaşın malik olduğu pay oranıdır nitekim sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesinde arsa payı arsanın bu kanunda yazılı esasa göre bağımsız bölümlere tahsis edilen ortak mülkiyet paylarına arsa payı şeklinde tarif edilmiştiresas sayısı karar sayısı arsa payı herbir paydaşın taşınmaz üzerindeki mülkiyet payını gösteren bir pay oranı olmasına rağmen sayılı kat mülkiyeti kanununun inci maddesinde bağımsız bölümler ve arsa payı arasındaki bağlantı düzenlenmiş olmakla birlikte ana taşınmazın yönetiminde arsa payına farklı anlamlar da yüklemiştir sayılı kat mülkiyeti kanununun ıncı maddesinde ortak yerlerde kullanma hakkının her kat malikinin arsa payı ile oranlı olduğu inci maddesinde kat maliklerinin aksine bir anlaşma bulunmadığı takdirde toplanacak avansa kendi arsa payı oranında katılacağı uncu maddesinde kat malikleri kurulunun kat maliklerinin sayı ve arsa bakımından yarısından fazlası ile toplanacağı üncü maddesinde yöneticinin kat maliklerinin hem sayı hem arsa payı bakımından çoğunluğu tarafından atanacağı gibi arsa payına bağlı olarak yönetim giderlerine katlanma mükellefiyeti ve yönetime katılma hak ve ödevi gibi hususlarda düzenlemeler yapılmıştır bu durumda arsa payının hem kendi bağımsız bölümünün maliki olan ancak ana taşınmaz yönünden paydaş konumundaki paydaşın bina üzerindeki mülkiyet hakkındaki payını düzenlediği hem de giderlere katılma gibi yönetime yönelik sonuçları olduğu anlaşılmaktadır sayılı kat mülkiyeti kanununun inci maddesinde yer alan kat mülkiyeti ve kat irtifakı bu mülkiyete konu olan ana gayrimenkulün bağımsız bölümlerinden her birinin konum ve büyüklüklerine göre hesaplanan değerleri ile oranlı olarak projesinde tahsis edilen arsa payının ortak mülkiyet esaslarına göre açıkça gösterilmesi suretiyle kurulur düzenlemesi bağımsız bölümün değeri ile arsa payı arasında bir oran olması gerektiğini ortaya koymaktadır sayılı kat mülkiyeti kanununun inci maddesinde yer alan arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde her kat maliki veya kat irtifakı sahibi arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir düzenlemesi arsa paylarının sonradan düzeltilebileceğini öngörmektedir buna göre arsa payı ile bağımsız bölümlerin değerleri oransız olduğu takdirde arsa payının sonradan düzeltilmesi mümkündür bu yasal düzenleme uyarınca uygulamada bağımsız bölümünün değeri ile bu bağımsız bölüme tahsis edilen arsa payının oransız olduğunu düşünen kat malikleri arsa paylarının düzeltilmesi için arsa paylarının düzeltilmesi davası açabilmektedir bu davada maddenin son cümlesi uyarınca sonradan meydana gelen değer değişiklikleri gözönünde bulundurulmaksızın kat mülkiyetinin kurulduğu tarihteki değerlere göre arsa payı ile bağımsız bölümün değeri arasında oran doğru bir şekilde kurulmamış ise arsa payları değere oranlı olarak yeniden düzenlenmektedir madde de herhangi bir zamanaşımı süresinin bulunmadığı da görülmektediresas sayısı karar sayısı arsa paylarinin yeni̇den düzenlenmesi̇ mülki̇yet hakkina i̇li̇şki̇ndi̇r üstte açıklandığı üzere arsa payı hem ana taşınmaz üzerindeki mülkiyet payını göstermekte hem de yönetime ilişkin sonuçlar doğurmaktadır arsa üzerinde bulunan ana yapı mevcut olduğu sürece arsa payının düzeltilmesi yalnızca yönetim giderlerine ve yönetime katılma ile ilgili sonuçlar doğurmasına rağmen anayapı harap olduğunda ya da herhangi bir sebeple kat mülkiyeti sona erdiğinde paydaşların arsa üzerindeki mülkiyet paylarının değiştirilmesi sonucunu doğurmaktadır altta örnekler üzerinde açıklanacağı üzere arsa paylarının düzeltilmesi adil olmayan sonuçlar doğurmaya müsait bir düzenlemedir örnek arsa maliki arsa üzerine üç adet bağımsız bölümden oluşan bir bina kurarak bu bağımsız bölümleri kat mülkiyetine geçirebilir bu örnekte numaralı bağımsız bölümün m² ve değerinin tl numaralı bağımsız bölümün m² ve değerinin tl ve numaralı bağımsız bölümün m² ve değerinin tl olduğunu ancak malikin her bir bağımsız bölümün arsa payını belirlerken değerleri ile oranlı olarak arsa payı belirlemek yerine her bir bağımsız bölüme arsa payı tahsis ettiğini ve bu şekilde tapuya tescil edildiğini varsayalım binayı yapan malik her bağımsız bölümü de farklı kişilere sattığında numaralı bağımsız bölümü satın alan kişi tl ve numaralı bağımsız bölümü satın alan kişi bu miktarın neredeyse katı olan tl bedel ödemelerine rağmen arsa ve ana yapıdan oluşan taşınmaz üzerinde eşit arsa paylarına sahip olacaktır kat mülkiyeti sona erdiğinde arsa üzerindeki mülkiyet payları da eşittir ayrıca arsa payları eşit düzenlenmiş olduğundan m²lik numaralı bağımsız bölüm için daha az ve m²lik numaralı bağımsız bölüm için daha fazla gider yapılmış olmasına rağmen her iki bağımsız bölüm maliki de yönetim giderlerine eşit olarak katlanacaktır bu örnekte neredeyse iki katı para ödeyen bağımsız bölüm maliki ile yarı oranında para ödeyen bağımsız bölüm malikinin kat mülkiyeti sona erdiğinde arsaya eşit paylarda sahip olması adil olmadığı gibi kat mülkiyeti devam ederken dahi daha fazla yönetim giderine neden olan numaralı bağımsız bölüm malikinin yönetim giderlerine daha az gidere neden olan numaralı bağımsız bölüm maliki ile eşit oranda katılması adil değildir bu şekilde gerçekleşen örnekte arsa paylarının hakim tarafından kat mülkiyetinin kurulduğu tarihteki değere göre oranlı bir şekilde düzeltilmesi hem kat mülkiyeti devam ederken şimdiki zamanda yönetim giderlerine ve yönetime katılma yönünden hem de kat mülkiyeti sona erdiği gelecek zamanda adil bir sonuç doğuracaktır örnek aynı arsaya kişinin ve şeklinde farklı pay oranlarında malik olduğunu ve bu üç malikin bir araya gelerek taşınmaz üzerinde birbiri ile aynı özelliklere sahip ve her biri m²lik adet bağımsız bölümden oluşan bir bina yaptıklarını ve bu bina üzerindeesas sayısı karar sayısı kat mülkiyeti kurduklarını kat mülkiyeti kurarken her bir bağımsız bölüme arsa üzerindeki pay oranlarına uygun olarak ve şeklinde arsa payları tahsis ettiklerini varsayalım bu örnekte maliklerden birisi kat mülkiyeti kanununun maddesi uyarınca arsa paylarının bağımsız bölümlerin değeri ile oranlı olmadığını öne sürerek mahkemeye başvurduğunda mahkeme yasal düzenlemeye uygun olarak kat mülkiyetinin kurulduğu tarihteki değerlere ve arsa paylarına bakacaktır her üç bağımsız bölümün büyüklükleri ve değerleri eşit olduğuna göre mahkeme arsa paylarının değer orantısız olduğunu tespit ederek arsa paylarını eşitleyecek ve her bir bağımsız bölümün arsa payı olarak düzeltilecektir her üç bağımsız bölümün büyüklükleri ve yönetim giderleri eşit olduğuna göre arsa paylarının eşit olacak şekilde düzeltilmesi kat mülkiyetinin devam ettiği şimdiki zamanda her üç bağımsız bölüm malikinin yönetim giderlerine ve yönetime eşit olarak katılması sonucunu doğuracak olup bu yönüyle adildir ancak kat mülkiyetinin sona erdiği ve arsanın paylı mülkiyete dönüştüğü gelecek zamanda başta ve şeklinde olan mülkiyet payları bu kez ve şeklinde eşit bir hale dönüşmüş olacaktır bu örnekte kişi birlikte malik oldukları arsa üzerine kat mülkiyetine tabi bir anayapı yapıp daha sonra örneğin binayı yıkarak kat mülkiyetini sona erdirmişler ve taşınmaz baştaki şekli olan arsa haline dönmüştür ancak sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesindeki düzenleme nedeniyle baştan sahip oldukları mülkiyet payı değişikliğe uğramış ve numaralı paydaşın olan payı kat mülkiyetinin sona ermesi ile şu an için geçerli olmayan bir sebeple a çıkmış numaralı paydaşın olan payı ise kendisine herhangi bir karşılık ödenmeksizin a düşmüş luk pay haksız bir şekilde el değiştirmiştir bu iki farklı örnek dahi sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesindeki arsa payının düzeltilmesi düzenlemesinin adil olmayan sonuçlar doğurabileceğini ortaya koymaktadır bu sakıncanın ortadan kaldırılabilmesi ancak mülkiyeti ilgilendiren arsa üzerindeki mülkiyet payını ilgilendiren arsa payı ile ortak giderlere ve yönetime katılmaya yönelik hak ve mükellefiyetleri düzenleyen yönetim payı uygulamasının birbirinden ayrılması ile mümkün olabilir zamanaşimi sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesi arsa paylarının düzeltilmesinde zamanaşımı bulunmamaktadır üstte açıklandığı üzere arsa payı yönetim giderlerine ve yönetime katılma gibi birçok hususu ilgilendirdiğinden ana yapının yönetimi ve mükellefiyetlere katılma yönünden her an yenilenen bir sonuç doğurmaktadır ancak arsaya sahip olma şeklinde mülkiyet payı yönünden yenilenen nitelikte değildir kat mülkiyetinin kurulduğu tarihte tapuya tescil ile mülkiyet payları arsa payları şeklinde belirmiş ve bu şekilde mülkiyet payları belirlenmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesi arsa paylarının düzeltilmesinde zamanaşımı bulunmaması tescil ile oluşan mülkiyet payının her zaman değişebilmesi gibi bir sonuç doğurmaktadır uygulamada yıl önce kat mülkiyetine geçmiş olan taşınmazlarda arsa paylarının düzeltilmesinin istendiği görülmektedir nitekim mahkememizce görülmekte olan bu davada kat mülkiyeti tarihinde kurulmuş olup dava tarihine kadar yıl geçtiği anlaşılmaktadır dolayısıyla sayılı kat mülkiyeti kanununun maddesi uyarınca açılan arsa paylarının düzeltilmesi davası ile yıl önce tapuya tescil edilmiş olan mülkiyet payı değiştirilebilmekte ve madde de zamanaşımı düzenlenmediğinden davalıların zamanaşımı defi dinlenmemekte arsa payı değiştirilebilmektedir son zamanda mahkememizde açılan arsa paylarının düzeltilmesi davalarında ciddi bir artış bulunmaktadır bunun nedeni kentsel dönüşüm kapsamında binaların yenilenmesidir kadıköy göztepe bağdat caddesi gibi bölgelerde yapılaşma çoğunlukla yıl önce tamamlanmış olup tarihlerde kat mülkiyetleri kurulmuştur bağımsız bölümlerin arsa payları kat mülkiyeti kurulurken belirlenmiş ve aradan geçen uzun zamanda arsa paylarına herhangi bir itiraz olmamıştır ancak arsa üzerinde bulunan ana yapı kentsel dönüşüm kapsamında riskli yapı olarak belirlenip binanın yıkılması ve çoğunlukla müteahhit ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılarak aynı arsa üzerine yeni bir bina yapılması gündeme geldiğinde arsa payları önem kazanmıştır müteahhit yıkılacak binadaki bağımsız bölümlerin niteliklerine önem vermeksizin her bir kat malikinin arsa payını esas alarak arsa üzerindeki paydaşlık oranına göre yeni binada farklı nitelikte bağımsız bölümler önermektedir bu durumda arsa payı düşük olan bağımsız bölüm malikine daha küçük ve arsa payı yüksek olan bağımsız bölüm malikine daha büyük bağımsız bölümler verilmesi gündeme gelmekte ve arsa payı düşük olan bağımsız bölüm maliki müteahhit ile yapılacak sözleşme ile yeni binada daha fazla pay sahibi olabilmek için arsa paylarının düzeltilmesi davası açmaktadır açılan bu davalarda davacının amacının kat mülkiyetinin devam ettiği dönemde daha az yönetim gideri ödemek ya da yönetime katılmadaki eşitsizliği ortadan kaldırmak olmadığı aksine bina yıkılıp kat mülkiyetinin sona ereceği bu dönemde arsa üzerindeki mülkiyet payını arttırmak amacı güttüğü açıktır bu şekilde arsa paylarının düzeltilmesi davası gerçekte belki de yıl önce tapuya tescil edilmiş olan mülkiyet payının değiştirilmesi amacını taşımaktadır yukarıdaki numaralı örnekten hareket edersek başlangıçta arsa payına sahip olan numaralı bağımsız bölüm maliki ya da bu malikten satın alma vs yollarla bağımsız bölümü iktisap eden sonraki malik arsa paylarının düzeltilmesi davası açarak gerçekte numaralı bağımsız bölüm malikinin payı yönünden tapu iptali ve bu payın kendisi adına tescili şeklinde tapu iptali ve tescil davası açmış olmaktadıresas sayısı karar sayısı halbuki gerek kadastro kanunu ve gerekse türk medeni kanunu tapuya tescil edilen mülkiyet hakkının korunabilmesi yönünden birçok hak düşürücü süre ve zamanaşımı süreleri öngörmüştür sayılı kadastro kanununun maddesinde bu tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz düzenlemesi hak düşürücü süredir türk medeni kanununun inci maddesinde bulunan geçerli bir hukukî sebep olmaksızın tapu kütüğüne malik olarak yazılan kişi taşınmaz üzerindeki zilyetliğini davasız ve aralıksız olarak on yıl süreyle ve iyiniyetle sürdürürse onun bu yolla kazanmış olduğu mülkiyet hakkına itiraz edilemez düzenlemesi ise zamanaşımı süresi olarak düzenlenmiştir yine türk medeni kanununun üncü maddesinde olağanüstü zamanaşımı düzenlenmiş olup inci fıkrada aynı koşullar altında maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de taşınmazın tamamı bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir düzenlemesi yıllık zamanaşımı süresine yer vermektedir buna göre kanunlarımızda taşınmaz mülkiyeti için ve yıllık zamanaşımı sürelerinin mevcut olduğu daha uzun bir zamanaşımı süresinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır türk medeni kanununun inci maddesinde geçerli bir hukuki sebep olmaksızın tapu kütüğüne tescil gerçekleşse dahi yıl geçtikten sonra mülkiyet hakkının zamanaşımına uğradığı ve on yıldan sonra tapunun iptalinin istenemeyeceği açıklanmış olmasına rağmen arsa paylarının düzeltilmesi davasında herhangi bir zamanaşımının öngörülmemiş olması arsa payının aradan geçen çok uzun sürelere rağmen yeniden dava konusu edilebilmesi sonucunu doğurmaktadır yine üstte açıkladığımız ikinci örnek üzerinden hareket edersek arsa payına sahip olan hiçbir hukuki sebep olmamasına rağmen luk mülkiyet payının tamamı isimli üncü bir kişiye tescil edildiğinde yıl boyunca yolsuz tescil nedeniyle bye karşı tapu iptali tescil davası açabilmekte ancak yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra bye karşı mülkiyet hakkını koruma imkanından mahrum kalmaktadır ancak aradan yıl geçse dahi arsa paylarının değere oranlı olmadığı iddiasıyla numaralı bağımsız bölüm malikine dava açarak mülkiyet payını değiştirme imkanına sahiptir bu durumun tapuya tescile bağlanan hukuki sonuç yönünden eşit olmadığı açıktır örneğimizde numaralı bağımsız bölüm maliki olan kendisinin daha küçük bir bağımsız bölüme malik olup kendi bağımsız bölümü yönünden yönetim giderlerine daha az katılması gerektiğini öne sürmekte haklıdır yönetim gideri her an yenilendiğine göre bu talebi yönünden herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemiş olması yerindedir zira bu dava her an yenilenen ve geleceğe yönelik bir dava niteliğindediresas sayısı karar sayısı ancak kat mülkiyeti kurulurken arsa paylarının yanlış belirlendiğini öne sürerek tapudaki mülkiyet payının değiştirilmesi kanunlar ile belli bir zamanaşımı süresi içerisinde öne sürülmesi gereken mülkiyet hakkının zamanaşımı olmaksızın her zaman mahkeme önüne getirilebilmesi ve değiştirilebilmesi sonucunu doğurmaktadır bu ise zamanaşımı düzenlemelerinin ruhu ile uyumsuzdur özellikle binanın harap olduğunu ve yakın zamanda yıkılacağını düşünerek ve arsa payının fazla olması nedeniyle arsa üzerinde daha fazla hak sahibi olmak düşüncesiyle numaralı bağımsız bölümü satın alan üçüncü kişilerin her an arsa paylarının ve buna bağlı olarak mülkiyet payının değişmesi riski altında bırakılması hukuki güvenirlilik ilkesi ile bağdaşmaz sonuç sayılı kat mülkiyeti kanununun sayılı kanunun inci maddesi ile değişik üncü maddesinin inci fıkrasındaki arsa paylarının bağımsız bölümlerin payları ile oranlı olarak tahsis edilmediği hallerde her kat maliki veya kat irtifakı sahibi arsa paylarının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir düzenlemesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının mülkiyet hakkı başlıklı inci maddesine ve kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesine aykırı olduğundan ve sayın yüksek mahkemenizce resen tespit edilecek diğer nedenlerle anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi istemi ile anayasanın maddesi uyarınca arz olunur | 3,123 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ptali istenen tcknun maddesi son fıkrası cümlesi eğer fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrir bulunur ile başlayıp cümlesi cezai tenkise mahal yoktur şeklinde sonuçlanmaktadır yani fail maddenin fıkrasındaki indirim hükümlerinden yararlanamaz yasanın bu hükmü yargıtay i̇çtihatları ile ve uygulama ile uygulanması gereken kural olarak yeretmiştir olayımızda da sanık adil özdemir aleyhine uygulanması zorunlu bir kanun hükmüdür aynı neviden cürümün ne olduğu tcknun maddesinde gösterilmiş olup tcknun maddesi son fıkrası cümlesinin uygulanması bakımından tcknun babında beyan olunan cürümler aynı neviden cürüm olarak kabul edilmiştir cürümde tekerrür başlıklı tcknun maddesi bir kimse seneden ziyade müddetle bir mahkûmiyete uğradıktan sonra cezasını çektiği veya cezanın düştüğü tarihten itibaren sene ve diğer cezalarda sene içinde başka bir suç daha işlerse yeni suça verilecek ceza ya kadar artırılır şeklindedir buna göre yıl ve daha fazla özgürlüğü kısıtlayıcı ağır hapis ve hapisde yıl yıldan az özgürlüğü kısıtlayıcı cezalarda bîhakkın tahliye tarihinden itibaren ağır para cezalarında infaz tarihinden itibaren yıl içinde suç işleyen hükümlüler mükerrir olacak aksi halde mükerrir olmayacaktır i̇ptali istenen tcknun maddesi son fıkrası cümlesinin yürürlükte bulunması ve uygulanması nedeniyle tcknun babında beyan olunan cürümlerden birini işleyip mahkum olan ve cezası infaz edilmediği için örneğin sayılı yasanın maddesi gereğince cezası ertelenen yakalanmadığı için cezasının infazı başlamayan vs hükümlüler mükerrir kabul edilmediği için tcknun babında beyan olunan cürümlerden birini daha işlediği takdirde suç konusu şeyin veya verilen zararın değeri pek hafif veya hafif olması halinde tcknun maddesi fıkrasındaki indirim hükümlerinden faydalanacaktır tcknun babında beyan olunan cürümlerden birini işleyip mahkum olan ve cezası infaz edilen hükümlüler yasada belirlenen ve yıllık süreler içinde tcknun babında beyan olunan cürümlerden birini daha işlediği takdirde aynı nevi cürümden mükerrir kabul edildiği için suç konusu şeyin veya verilen zararın değeri pek hafif veya hafif olması halinde tcknun maddesi fıkrasındaki indirim hükümlerinden faydalanamayacaktır veya tcknun babında beyan olunan cürümlerden birini iştirak halinde işleyen hükümlerden bazıları aynı nevi den kabul edilen cürümlerden mükerrir ise suç konusu şeyin veya verilen zararın değeri pek hafif veya hafif ise ikinci suç için tcknun maddesi fıkrasındaki indirim hükmünden faydalanamayacak tcknun babında beyan olunan suçlardan mahkum olmuş çeşitli nedenlerle mükerrir kabul edilmeyen suç ortağı veya ortakları tcknun maddesi fıkrasındaki indirim hükümlerinden faydalanacaktır tcknun babında beyan olunan cürümlerden mükerrir olanlar ile olmayanların cezanın infazı dışında hukuksal durumu aynıdır anayasanın amaçladığı eşitlik hukuksalesas sayısı karar sayısı eşitliktir anayasanın maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik birbirinin aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için ayrı düzenleme kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz i̇ptali istenen mevcut hüküm bu haliyle tcknun babında beyan olunan aynı neviden suç işleyip yasa gereği mükerrir kabul edilmeyen hükümlülere kalkanlık etmekte eşitsizlik yaratmaktadır amaç tcknun babında beyan olunan suçları yeniden işleyenleri tcknun maddesi fıkrasındaki indirim hükümlerinden yararlandırmamak ise iptali istenen hüküm bu amaca uygun değildir eşitlik konusunda anayasanın maddesi ile mutlak olarak yasakladığı yurttaşların yasa karşısında dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep farklılıkları nedeniyle değişik işlem görmeleridir bunların dışında kanun önünde eşitlik ancak niteliklerde benzerlik ve yasaların getirdiği kurallara uyarlık oranında söz konusu olabilir anayasanın maddesi haklı hiçbir neden yok iken aynı durumda bulunanlar için konulmuş iki ayrı yasal hükmünün değişik hak ödev yetki sorumluluk ve yükümlülük getirmesine özellikle bizzat anayasa koyucu tarafından tanınmış hak ve güvencelerden aynı durumdaki kişilerden bir bölümünün yoksun bırakılmasına elverişli bir içerik taşımadığı tersine bu tür anlayış ve uygulamaları kesinlikle önlemek istediği açıktır kanun hükmü tcknun babında beyan olunan aynı nevinden suç işleyen mükerrir sanıklar ile mükerrir olmayan sanıklar arasında bir ayrım yapmıştır i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde bile kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korunmasından istifade hakkına haizdir her türlü ayırt edici muameleye karşı eşit korunma hakkı vardır denmesine rağmen yasa hükmü mükerrir kabul edilmeyen hükümlülere farklı bir korunma sağlamıştır diğer yandan kamu yararı veya haklı nedenle getirilen farklı düzenlemelerin anlaşılabilir amaçla ilgili adil ve makul olması gerekir kamu yararı veya haklı nedene dayanılarak yapıldığı öne sürülen farklı düzenlemelerin bu üç ölçütten birine uymaması durumunda eşitlik ilkesinin korunduğu söylenemez i̇ptali istenen yasa hükmü anlaşılabilir olmadığı gibi adil ve makul da değildir yasa koyucunun amacı aynı neviden olan ve tcknun babında beyan olunan cürümlerden mahkum olanları yeniden suç işlemeleri halinde yasanın belirlediği indirimden faydalandırmamak ise yukarda da belirtildiği gibi iptali istenen mevcut hüküm mükerrir olmayan hükümlüler bakımından amaca uygun değildir hukuk devleti eylem ve işlemlerinde anayasa yasalar ve hukukun genel ilkeleri ile kendini bağlı sayan devlettir anayasanın yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı düşen bir yasal düzenlemenin anayasanın madddesindeki hukuk devleti kavramı karşısında geçerliliğini savunmak olanaksızdır anayasanın ve maddelerine yukarda açıklanan nedenlerle aykırı görülen tarih sayılı türk ceza kanununun maddesi son fıkrası cümlesi olan eğer fail aynı neviden olan cürümlerden dolayı mükerrir bulunur hükmünün anayasaya aykırılığı hususunun incelenerek iptali ve uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi için anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bu davanın geri bırakılmasına karar verildi | 818 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir devlet su i̇şleri genel müdürlüğü dsi̇ tarafından çıkartılarak tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan su yapıları denetim hizmetleri yönetmeliğinin iptali ile dava konusu yönetmeliğin dayanağını oluşturan sayılı elektrik piyasası kanununun tarih ve sayılı mükerrer resmî gazetede yayımlanan sayılı bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu ve diğer bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanunun maddesiyle eklenen geçici maddesinin fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulması ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan davaya ait dosya sayılı danıştay kanununun ek maddesi uyarınca birlikte toplanan danıştay onüçüncü ve onuncu dairelerince incelendi dava konusu olay i̇ptali i̇stenilen yönetmelik ve yasa kurallarına i̇lişkin açıklamalar sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinin birinci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer almaktadır sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa iptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir kuralı yer almıştır tarih ve sayılı devlet su i̇şleri umum müdürlüğü teşkilât ve vazifeleri hakkında kanunun maddesinde dsi̇nin görev ve yetkileri sayma suretiyle belirtilerek bunların taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek sulama tesislerini kurmak sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını gösterir harita ve plânları yapmak veya yaptırmak ve icabı halinde kadastrosunu yaptırmak bataklıkları kurutmak a c fıkralarındaki faaliyetlerle ilgili olmak şartıyla sudan ve zaruret halinde yardımcı diğer kaynaklardan enerji istihsal etmekesas sayısı karar sayısı şehir ve kasabaların içme su ve kanalizasyon projelerini tetkik tasdik ve murakabe etmek köy içme suları için teknik organizasyon ve murakabeyi sağlamak ve bu iş için bayındırlık müdürlükleri emrinde çalışacak lüzumlu bilgiye sahip elemanları yetiştirmek akarsularda ıslahat yapmak ve icabedenleri seyrüsefere elverişli hale getirmek yukarıdaki fıkralarda yazılı tesislerin çalıştırma bakım ve onarım dahil işletmelerini sağlamak yukarıdaki fıkralarda yazılı işlerle ilgili olmak üzere rasat tecrübe istatistik araştırma ve her türlü istikşaf işlerini yapmak ve ezcümle toprağın cins ve karakterini yetiştirilecek mahsul nevilerini ve elde edilecek ziraî iktisadî faydaları ve verimlilik derecelerini tespit etmek ve bu mevzularda gerekirse ilgili vekâlet ve müesseselerden faydalanmak amenajman plânları hazırlamak ve bunları temin edecekleri fayda ve ele alınmalarındaki zaruretlere göre seçmek sıralamak ve vekâlete teklif etmek yukarıdaki fıkralarda yazılı işlerin her türlü etüt ve projelerini yapmak veya yaptırmak bunlardan fıkrasında yazılı işlerde elektrik i̇şleri etüt i̇daresi ile işbirliği yapar tesislerin yapılması hususunda her türlü malî imkânları araştırmak ve icabı halinde ortaklıklar kurulmasını vekâlete teklif etmek ve maliye vekâletinin muvafakat ve kefâleti ve i̇cra vekilleri heyeti kararı ile uzun vadeli iç ve dış istikrazlar yapmak umum müdürlüğün yaptığı veya devraldığı tesislerden işletmelerini bizzat deruhte etmediklerinin işlemelerini sağlamak üzere işletmeler kurmak ya doğrudan doğruya veyahut da işletmeler marifetiyle ortaklıklar teşkil etmek ve lüzumu halinde tesisleri hakiki ve hükmîce şahıslara devretmek üzere vekâlete teklifte bulunmak hükümet daireleriyle hükümete bağlı müesseseler ve diğer hükmî ve hâkikî şahıslar tarafından yapılıp amme menfaati bulunan ve umum müdürlüğün vazifesi ile ilgili işlere ait proje ve keşif evrakını tetkik ve tasdik etmek inşaatın yapılmasının proje ve fenni icaplara uygunluğunu murakabe etmek ve bu işlerin etüt ve projelerini uygun gördüğü bir ücret mukabilinde yapmak veya yaptırmak umum müdürlüğün yukarıdaki fıkralarda yazılı çalışmalarının yürümesine ve gelişmesine muktazi garaj ve atölyeleri makine ve malzeme ambar ve depolarını idare binalarını servis ve akaryakıt tesislerini laboratuvarları deneme istasyonlarını işletme ve koruma emniyetlerini sağlayacak bina ve lojmanlarla telefon şebekelerini radyo verici istasyonlarını umum müdürlüğün vazifelerinin verimli yönetimine yarayacak diğer tesisleri yapmak veya yaptırmak teçhiz etmek kiralamak ve bakımlarını temin etmek umum müdürlüğün vazifesi içinde bulunan işlerin yapılmasına lüzumlu arazi ve gayrimenkulleri kanunlarına göre muvakkat olarak işgal etmek veya istimlak etmek veya satın almak umum müdürlüğün çalışma konusuna giren işleri yapmaya lüzumlu malzeme makine teçhizat ve taşıtları seçmek sağlamak çalıştırmak ve icabında kira mukabili vermek ve bunlar için gerekli tamir atölyeleri ile tesisleri kurmak ve işletmek olduğu belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı gerçek veya tüzel kişiler tarafından yeraltı ve yerüstü sularından faydalanmak ve bunların zararlarını önlemek amacıyla yapılacak her türlü su yapılarının inşası sırasında yatırımların hızlandırılması taşkın deprem gibi doğal felaketlerden sonra meydana gelebilecek ülke kaynaklarının israfının önlenmesi çevre ile uyumlu uygulama projelerinin ve yapım aşamasındaki teknik denetimlerinin yapılması ve bu denetimi yapacak firmalara verilecek izin belgeleri ile çalıştıracakları yetkili elemanların niteliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla sayılı kanunun maddesine dayanılarak tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren su yapıları denetim hizmetleri yönetmeliği çıkarılmıştır anılan yönetmeliğin iptali istemiyle danıştay onuncu dairesi nezdinde açılan davalar sonucunda adı geçen daire tarafından sayılı kanunun maddesinden bahisle dsi̇nin görevleri arasında sayılan su yapılarının etüd ve projelerinin uygun bir ücret karşılığında gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılması düzenlenmişken inşaatların proje ve fenni icaplara uygunluğunu denetleme yetkisinin sadece dsi̇ye verildiği bu denetimin idarece gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine yaptırılmasına ilişkin bir hükmün maddede yer almadığı ve dsi̇nin görev ve yetkilerini düzenleyen sayılı kanunun maddesinde su yapılarının inşası sırasında yapılacak denetime ilişkin olarak dsi̇ye verilen yetkinin devrini düzenleyen bir hükmün de bulunmadığının açık olduğu idarelerin yasayla kendilerine verilen görev ve yetkileri devredebilmeleri için yasada buna ilişkin bir düzenleme yapılması gerektiğinden yasal dayanağı olmadan yönetmelikle dsi̇ye ait olan denetim yetkisinin gerçek kişilere veya özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren su yapıları denetim hizmetleri yönetmeliğinin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştidanıştay onuncu dairesinin tarih ve sayılı tarih ve sayılı ve tarih ve sayılı kararları bu kararlardan sonra sayılı kanunun maddesiyle sayılı elektrik piyasası kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi ile tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ve su kullanım hakkı anlaşması çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek maksadıyla yapılacak olan üretim tesislerinin su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından inşa edilecek suyla ilgili yapıların inşasının inceleme ve denetimi masrafları ilgililerine ait olmak üzere dsi̇ tarafından yapılır veya gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine yaptırılması sağlanır denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla dsi̇ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir hükmü getirilmiştir sayılı kanunun geçici maddesindeki bu düzenleme uyarınca dsi̇ tarafından su yapıları denetim hizmetleri yönetmeliği çıkartılarak tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanması üzerine davacı tarafından yönetmeliğin dayanağı yasa kuralının anayasanın ve maddesine aykırı olduğu iddialarıyla anılan yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır i̇ptali istenilen yönetmeliğin amaç başlıklı maddesinde bu yönetmeliğin amacının gerçek veya tüzel kişiler tarafından yeraltı ve yerüstü sularından faydalanmak ve bunların zararlarını önlemek amacıyla yapılacak her türlü su yapılarının inşası esnasında yatırımların hızlandırılması taşkın deprem gibi doğal felaketlerden sonra meydana gelebilecek ülke kaynaklarının israfının önlenmesi çevre ile uyumlu uygulama projelerinin ve yapım aşamasındaki teknik denetimlerinin yapılması ve bu denetimi yapacak firmalara verilecek izin belgeleri ile çalıştıracakları yetkili elemanların niteliklerine ilişkin usul ve esasları belirlemekesas sayısı karar sayısı olduğu kuralına yer verildikten sonra kapsam başlıklı maddesinde yönetmeliğin tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanunu ve su kullanım hakkı anlaşması çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek maksadıyla yapılacak olan üretim tesislerinin su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek veya tüzel kişiler tarafından inşa edilecek suyla ilgili yapıların proje onayı yapım aşamasındaki inceleme ve denetiminin dsi̇ tarafından yapılması veya gerektiğinde dsi̇ tarafından yetkilendirilecek denetim firmalarına yaptırılması ve bu işlerde çalışacak denetim elemanlarının niteliklerinin belirlenmesi verilecek yetki belgesi ile ilgili işlemlerin yapılması yetkilendirilmiş denetim firmaları ve bu firmalarda çalışan denetim elemanlarının görev ve sorumlulukları ile su yapıları denetim hizmet sözleşmesinin düzenlenmesi ve hizmet bedellerinin ödenmesine ilişkin hususları kapsadığı belirtilmiş dayanak başlıklı maddesinde ise yönetmeliğin tarihli ve sayılı devlet su i̇şleri umum müdürlüğü teşkilât ve vazifeleri hakkında kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı elektrik piyasası kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasının bendine dayanılarak hazırlandığı hükmü yer almıştır değinilen düzenlemeler ile tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren su yapıları denetim hizmetleri yönetmeliğinin yürütülmesinin durdurulması hakkında verilen yargı kararları ve açıklamalar dikkate alındığında sayılı kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan veya gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine yaptırılması sağlanır denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla dsi̇ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki kural uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak kural niteliğindedir i̇ptali i̇stenilen yasa hükmü sayılı kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasına sayılı kanun ile eklenen bendinde yer alan veya gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine yaptırılması sağlanır denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla dsi̇ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki tümcenin anayasanın maddesine aykırılığı iddiasıyla başvurulmaktadır yasa hükmünün anayasanın maddesi yönünden anayasaya aykırılığı sayılı elektrik piyasası kanununun geçici maddesinin birinci fıkrasının sayılı kanunun maddesiyle eklenen bendinde sayılı kanun ve bu kanun ile dsi̇ye verilen sayılı kanun ve su kullanım hakkı anlaşmaları çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek maksadıyla yapılacak olan üretim tesislerinin su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından inşa edilecek suyla ilgili yapıların inşasının incelenmesi ve denetimi yetkisinin dsi̇ tarafından gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine devri öngörülmekte ve denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esasların ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla dsi̇ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti yönetilenlere hukuk güvencesi sağlamakta ve bu bağlamda yasa koyucu sosyal yaşamı düzenlemek için kamu yararı amacı ile kimi kurallar koyabilmektedir zaman içinde değişen toplumsal gereksinmeleri karşılamak kişi ve toplum yararının zorunlu kıldığı düzenlemeleri yapmak toplumdaki değişikliklere koşut olarak bu yönde alınan önlemleri güçlendiren geliştiren etkilerini daha çok artıran ya da tam tersine bunları hafifletenesas sayısı karar sayısı veya tümüyle ortadan kaldıran işlemlerde bulunmak yasa koyucunun görevleri arasında bulunmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında devletin kamu iktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür denilmektedir geniş anlamda devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların gözetim ve denetimleri altında genel ve ortak gereksinimleri karşılamak kamu yararını ya da çıkarını sağlamak için yapılan ve topluma sunulmuş bulunan sürekli ve düzenli etkinlikler olarak tanımlanan kamu hizmetinin kamu hukukunun genel ilkeleri gereğince doğrudan idare kuruluş ve kurumları eliyle kamusal yönetim biçimine göre yürütülmesi asıl ve olağandır gerçek veya tüzel kişiler tarafından yeraltı ve yerüstü sularından faydalanmak ve bunların zararlarını önlemek amacıyla yapılacak her türlü su yapılarının proje onayı taşkın deprem gibi doğal felaketlerden sonra meydana gelebilecek ülke kaynaklarının israfının önlenmesi çevre ile uyumlu uygulama projelerinin ve yapım aşamasındaki teknik inceleme ve denetimlerinin proje ve fenni icaplara uygunluk yönünden yapılması işlemlerinin kamu hizmeti niteliği taşıdığı kuşkusuzdur i̇ptali istenilen kural ile dsi̇nin bu konuda haiz olduğu yetkileri gerekli gördüğü hallerde özel hukuk tüzel kişisi niteliğindeki yetkilendirilecek denetim şirketlerine devredebileceğinin öngörüldüğü dsi̇nin kuralda belirtilen yetkileri devretmesi halinde de denetim ve gözetim görevinin devam edeceği açıktır i̇ptali istenilen kural ile dsi̇nin özel hukuk tüzel kişisi niteliğindeki yetkilendirilecek denetim şirketlerine devredebileceği yetkilerinden olan denetleme görev ve yetkisi idarenin kolluk etkinlikleri içinde yer alan genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken bir kamu hizmeti olup idarenin asli ve sürekli görevlerindendir anayasanın maddesine göre de kolluk faaliyetleri arasında yer alması nedeniyle denetleme yetkisinin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle yürütülmesi zorunlu olduğundan idarenin haiz olduğu inceleme ve denetim yetkisinin bu konuda çıkartılacak yönetmeliğe göre yetkilendirilecek özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesi veya onlarla paylaşması ise olanaklı değildir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun geçici maddesinin birinci fıkrasına sayılı kanun ile eklenen bendinde yer alan veya gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerine yaptırılması sağlanır denetim şirketleri ile ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar ilgili bakanlıkların görüşü alınmak kaydıyla dsi̇ tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir şeklindeki düzenlemenin anayasanın maddesinin birinci fıkrasına aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle itiraz yoluyla iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç ve olanaksız zararlar doğabileceği gözetilerek yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine üyeler celalettin özkan ve ali kazanın gerekçede karşı oylarıyla tarihinde oyçokluğuyla karar verildi | 1,990 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itiraz başvurusunun gerekçesi şöyledir anayasanın nci maddesinin son fıkrasında cumhuriyetin niteliklerini belirtirken sosyal bir hukuk devletidir keza ncu maddesinde ise kanun önünde eşitlik maddesi olarak belirterek hiç bir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır şeklinde kural getirmiştir sanık hakkında uygulanması istenilen sayılı yasanın inci maddesi ile geçici maddesi kendi arasında çelişkili olup bu çelişkinin kanun yapma tekniğinden ileri geldiği görüşü ağırlık kazanmıştır sayılı yasanın inci maddesi ile sayılı yasanın ncı maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiş olup şikayetten vazgeçmekle kamu davasının ve cezanın ortadan kaldırılmasına karar verileceği gibi keşidecinin çek bedelinin karşılıksız kalan kısmını tazminatı ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırmış bulunması halinde de vazgeçme şartı aranmaksızın kamu davasının ve cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilip hükmünü taşımaktadır buna karşılık iptali istenilen geçici madde kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mahkumiyet hükmü kesinleşmiş veya hüküm infaz edilmiş ise yürürlük tarihini takip eden ay içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan bölümünün tazminat ve gecikme faizi ile birlikte muhatap bankaya veya herhangi bir şubesine yatırılması veya yine bu sürede şikayetten vazgeçilmiş olması halinde kamu davasının ve cezanın tüm neticeleri ile ortadan kaldırılmasına karar verilir şeklinde olup geçici madde bu hükmü ile kesinleşmiş fakat infaz edilmemiş cezalara aylık bir sınır koymuştur görüldüğü gibi kanunun inci maddesi cezası kesinleşmemiş veya infaz edilmemiş keşideci yönünden sınır koymazken cezası kesinleşmiş keşideci yönünden aylık bir sınır koyarak şartların eşit olmasına rağmen anayasanın ve uncu maddesine aykırı eşitlik ilkesini ortadan kaldırır mahiyette bir hüküm getirmiştir mahkemenin kanaati hükmün kesinleşmiş olmasının ödeme halinde şikayetten vazgeçme halinde inci maddenin uygulanacağı görüşündedir ancak hüküm infaz edilmişse bu keşidecinin diğer banka hizmetleri yönünden veya adli sicildeki hükümlülük yönünden mağduriyetine sebep verilmemesi için aylık bir sürenin olmasının mümkün olacağı görüşündedir hükmü infaz edilmiş keşideci sanığın adli sicildeki hükümlülük kaydının silinmesi veya tali bir ceza olan bankalarda çek hesabı açtırmasının ve çek keşide etmesinin önlenmesi yönündeki cezayı kaldırma yönünden bu aylık süre geçerli olabilir yukarda belirtildiği gibi sayılı çekle ödemelerin düzenlenmesi ve çek hamillerinin korunması hakkındaki yasanın ncı maddesinin değiştirilmesine dair yasanın geçici maddesi anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olduğu cihetle buesas sayısı karar sayısı hususun yüksek mahkemenizce incelenmesi yönünden itiraz ve iptal talebimizin kabulü ile yasa maddesinin uygulamadan kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur | 388 |
esas sayısı karar sayısı davacı tarafından sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun kapsamında yılına ilişkin olarak gelir ve katma değer vergileri yönünden matrah arttırımında bulunarak dört taksidini ödediği ancak son iki taksidi ödemediği gerekçesiyle sayılı kanunu ihlal ettiğinden bahisle matrah artırımı iptal edilerek hakkında yapılan vergi incelemesine istinaden tarh olunan vergi ve cezalardan matrah artırımı suretiyle tarh edilerek ödediği dört taksit miktarının mahsup edilmesi istemiyle idareye yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali ile matrah artırımı nedeniyle ödediği miktarın inceleme sonucu tarh edilen vergi borçlarından mahsubuna karar verilmesi istemiyle açılan davada dava dosyası sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde yer alan indirim mahsup ve iade konusu yapılmaz ibaresinin anayasaya uygunluğu yönünden incelenerek gereği düşünüldü tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun matrah ve vergi artırımı başlıklı inci maddesinin üncü fıkrasında mükellefler bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde katma değer vergisini artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri halinde kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz hükmüne maddenin üncü fıkrasında ise bu maddenin birinci ikinci ve üçüncü fıkralarına göre hesaplanarak veya artırılarak ödenen vergiler gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak kabul edilmez indirim mahsup ve iade konusu yapılmaz hükmüne yer verilmiştir kanunun ortak hükümler başlıklı uncu maddesinin inci fıkrasında ise bu kanunun ilgili maddelerindeki başvuru ve ödeme süresine ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu kanun hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların bu kanunun yayımı tarihini izleyen ikinci ayın sonuna kadar ilgili idareye başvuruda bulunmaları maliye bakanlığına gümrük ve ticaret bakanlığına il özel idarelerine belediyelere ve yi̇koblara bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ilk taksitini bu kanunun yayımı tarihini izleyen dördüncü aydan sosyal güvenlik kurumuna bağlı tahsil dairelerine ödenecek tutarların ise ilk taksiti bu kanunun yayımı tarihini izleyen üçüncü aydan başlamak üzere ikişer aylık dönemler hâlinde azami on sekiz eşit taksitte ödemeleri şarttır hükmüne yer verilmiştir dosyanın incelenmesinden davacının sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun kapsamında yılına ilişkin olarak tarihinde gelir vergisi yönünden matrah arttırımında tarihinde ise kdv artırımında bulunarak dört taksidini ödediği ancak son iki taksidi ödememesi üzerine matrah artırımı işleminin iptal edilerek davacının yılı hesaplarının katma değer vergisi yönünden vergi incelemesine tâbi tutulduğu hakkında düzenlenen tarih ve sayılı vergi i̇nceleme raporuna istinaden adına resen cezalı vergi tarhiyatı yapılmasının ardından davacı tarafından idareye başvurularak matrah artırımı suretiyle ödediği dört taksit miktarının adına resen tarh edilen vergi veesas sayısı karar sayısı cezalardan mahsup edilmesi istemiyle yaptığı başvurunun idarece sayılı kanun kapsamında matrah artırımı ihlal edildiğinden sayılı kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendi gereğince yapılandırma hükümlerinden yararlanılamayacağı ve ilgili maddenin bendi gereğince ödenen vergilerin gelir veya kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider veya maliyet unsuru olmadığı indirim mahsup ve iade konusu yapılamayacağının belirtildiği gerekçesi ile reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır davaya bakmakta olan mahkeme ve bu davada uygulanacak kural olmasi yönünden anayasanın nci maddesinin inci fıkrasında bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır üçüncü fıkrasında ise anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmüne yer verilmiştir uyuşmazlıkta katma değer vergisi matrah artırımı sonucu tahakkuk eden vergiye ilişkin taksitlerden bir kısmının ödenmemesi nedeniyle sayılı kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde yer alan bu vergilerin bu kanunda belirtilen şekilde ödenmemesi hâlinde sayılı kanunun inci maddesine göre gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam olunur ancak bu madde hükmünden yararlanılamaz hükmü gereğince aynı maddenin üncü fıkrasında yer alan söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz hükmünden yararlandırılmayarak davacı hakkında vergi inceleme raporu düzenlendiği ve adına cezalı vergi tarhiyatı yapılmasının ardından davacının ödediği taksitlerin resen tarh edilen vergi ve kesilen cezadan mahsup edilmesine dair idareye yaptığı başvurunun anılan kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde ödenen vergilerin indirim mahsup ve iade konusu yapılamayacağının belirtildiği gerekçesiyle reddedildiği görüldüğünden sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde yer alan indirim mahsup ve iade konusu yapılmaz ibaresinin dairemizce bakılan uyuşmazlıkta uygulanacak kural olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır başvuru konusu hükmün anayasaya aykiriliği yönünden sayılı kanunun genel gerekçesinde uygulanan ekonomik politikalar ve mali disiplin sayesinde ülkemiz gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı büyümüş kişi başına düşen milli gelir de onbin doların üzerine çıkmıştır bu süreçte yatırım üretim ihracat ve istihdamın artırılmasına araştırma geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesine ve ülkemizin cazip bir yatırım merkezi haline getirilmesine hizmet eden çok sayıda düzenleme hayata geçirilmiş işlem maliyetleri azaltılarak ekonomik büyüme desteklenmiştir ülke ekonomisinin büyüme hızını desteklemek ve bu suretle kalkınmasını devam ettirmek amacıyla dünyadaki ekonomik ve politik riskler ile yakın coğrafyamızda yaşanan bölgesel olayların vatandaşlarımız üzerinde oluşturması muhtemel etkisini bertaraf etmek ve müteşebbislerin iş ve yatırım kararlarına daha sıhhatli bir şekilde odaklanmalarına imkan sağlamak için kamuya olan borçların yapılandırılarak ödenmesini mevcut ve muhtemel ihtilafların sulh yoluylaesas sayısı karar sayısı sonlandırılmasını matrah ve vergi artırımı yoluyla vergilemede öngörülebilirliğin artırılarak geçmiş vergilendirme dönemleri ile ilgili olası risklerin ortadan kaldırılmasını işletme kayıtlarının fiili durumlarına uygun hale getirilerek kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesini amaçlayan bu tasarı hazırlanmıştır ifadesine yer verilmiştir sayılı kanunun nci maddesinde kesinleşmiş alacaklar üncü maddesinde kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan alacaklar üncü maddesinde inceleme ve tarhiyat safhasında bulunan işlemler inci maddesinde ise matrah ve vergi artırımına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır kanunun ve üncü maddelerinde zaten doğmuş ya da doğacak vergi ceza ve faizlerin kanun kapsamında yapılan başvuru sonucu yeniden yapılandırılarak bir kısmının tahsilinden vazgeçilmesi yapılandırılan borcun kanunda öngörülen şekil ve zamanlarda ödenmemesi halinde ise borcun eski haline dönmesi söz konusudur kanunun inci maddesinde düzenlenen matrah artırımına göre ise kanun kapsamında yapılan başvuru sonucu mükellefler adına geçmiş dönemler için yeni bir vergi tahakkuk ettirilerek mükelleflerin bu dönemler için bir daha vergi incelemesine ve tarhiyata muhatap tutulmaması suretiyle geçmiş vergilendirme dönemleri ile ilgili olası risklerin ortadan kaldırılması ve kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesinin amaçlandığı açıkça ifade edilmiştir kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde bir yandan matrah artırımı sonucu tahakkuk eden verginin sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanun gereğince gecikme zammıyla birlikte takip ve tahsiline devam edileceği diğer yandan mükelleflerin madde hükmünden yararlanamayacağı ifade edilmiş olup böylelikle mükelleflerin haklarında matrah artırımında bulundukları aynı dönemler için vergi incelemesi ve tarhiyat yapılabileceği öngörülmüş iken itiraz konusu fıkrasındaki kural ile de mükelleflerce matrah artırımı nedeniyle ödenmiş yahut sayılı kanunun inci maddesi uyarınca mükelleflerden tahsil edilmiş vergilerin yine aynı dönem ve aynı matrah üzerinden resen tarh edilmiş olan bu vergilerden mahsup edilemeyeceği indirim ve iade konusu yapılamayacağının belirtilmesi suretiyle düzenlemenin vergilendirmede mükerrerliğe yol açabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır bu bağlamda matrah artırımı sonucu tahakkuk ettirilen vergiyi kanunda öngörülen zamanlarda ödeyen mükellefler bir daha aynı dönemler için vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap tutulmaz iken bu vergiyi süresinde ödeyemeyip terkini de söz konusu olmayan vergiyi süresinden sonra gecikme zammıyla birlikte ödeyen mükellefler kanundan yararlanma haklarını kaybederek vergi incelemesi ve tarhiyata muhatap olacakları gibi vergi incelemesine istinaden yapılacak resen tarhiyat neticesinde ortaya çıkacak cezalı vergiden matrah artırımı neticesinde ödemiş oldukları yahut sayılı kanun kapsamında kendilerinden tahsil olunan aynı döneme ve matraha ilişkin bulunan vergiyi de mahsup indirim veya iade konusu yapamayarak tekrar tekrar vergi ödemek zorunda kalacaklardır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin istikrar kazanan kararlarında da belirtildiği üzere kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekiresas sayısı karar sayısı kanun koyucu düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir anayasanın uncu maddesinde ise herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır anayasa mahkemesinin istikrar kazanan kararlarında da belirtildiği üzere bu madde ile hukuksal eşitlik amaçlanmış olup eşitlik ilkesi aynı hukuksal durumda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirir kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir anayasanın inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre mülkiyet hakkı kişiye başkasının hakkına zarar vermemek ve kanunların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma semerelerinden yararlanma ve üzerinde tasarruf etme imkânı veren bir haktır anayasanın üncü maddesine göre mülkiyet hakkına sınırlama getiren düzenlemelerin anayasada öngörülen sınırlama sebebine uygun olması hakkın özüne dokunmaması ve ölçülü olması gerekir anayasanın inci maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği öngörülmüştür yine anayasanın üncü maddesinde herkesin kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlü bulunduğu vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımının maliye politikasının sosyal amacı olduğu vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı değiştirileceği veya kaldırılacağı öngörülmüştür anayasa mahkemesinin vergi uyuşmazlıkları ile ilgili kararlarında da belirtildiği üzere devletin vergilendirme yetkisinin sınırı aynı zamanda kişilerin hak ve özgürlüklerinin de sınırını oluşturduğundan bu yetkinin keyfiliğe yol açacak biçimde kullanılmasının önlenmesi hukuk devletinin gerekleri arasındadır vergilendirmede olası keyfi uygulamalara karşı düşünülen ilk önlem kuşkusuz verginin yasallığı ilkesidir ancak vergilerin yasayla ihdas edilmesi vergilendirme yetkisinin keyfi kullanılarak adaletsiz sonuçlar doğurmasını tek başına engelleyemeyeceğinden yasallık ilkesi yanında verginin genel ve eşit olması idare ve kişiler yönünden duraksamaya yol açmayacak belirlilik içermesi geçmişe yürümemesi öngörülebilir olması ve hukuk güvenliği ilkesine de uygunluğunun sağlanması gerekir vergi hukukunda vergiye ilişkin yasal düzenlemelerde anayasanın bu konudaki ilkelerinin özenle göz önünde tutulması gerekir bu anlamda devletin vergilendirme yetkisi yasallık mali güç genellik ve eşitlik gibi kimi anayasal ilkelerle sınırlandırılmıştır buna göre vergi anayasal ilkeleri içerecek şekilde kanunla düzenlenmeli ve doğal olarak vergide eşitlik ilkesinin uygulama aracı olan mali gücü de kapsamalı öte yandan mülkiyet hakkına getireceği sınırlama ise orantılı dolayısıyla ölçülülük ilkesine uygun olmalıdır vergi tekniğinin vergide adaleti yansıtmadıkça maliye politikasının sosyal amacını gerçekleştiremeyeceği açıktır sayılı kanunun inci maddesinin üncü fıkrasında genel itibariyle matrah artırımı sonucu tahakkuk eden verginin bir an önce ödenmesinin sağlanmasının amaçlandığıesas sayısı karar sayısı anlaşılmakta ise de anılan hükmün fıkrasında yer alan itiraz konusu kural ile söz konusu kanundan faydalanma hakkını kaybetmiş ancak kanundan faydalanma amacıyla yapılan başvuru üzerine vergi borcu tahakkuk edip kesinleşerek ödenmiş yahut sayılı kanun kapsamında kendisinden tahsil edilmiş mükelleflerin bu vergilerin ait olduğu aynı dönem ve matrah üzerinden vergi incelemesine tabi tutularak adlarına resen vergi tarhiyatı yapılması durumunda aynı döneme ilişkin olarak ödemiş oldukları vergilerin resen tarh edilen bu vergilerden hiç bir şekilde mahsup edilemeyeceği iade ve indirime konu olamayacağı dikkate alındığında vergiyi zamanında ödeyen ve zamanında ödeyemeyen mükellefler arasındaki farkın verginin tahsil tarihine kadar işleyen gecikme zammıyla kapandığı yine bir nevi yaptırım olarak öngörülmüş olan ilgili kanunun mükellefe sağladığı korumanın da ortadan kalktığı ancak tüm bunlara ek olarak aynı döneme ve matraha ilişkin ödenmiş vergi yönünden muafiyet indirim ve iade yolunun kapatılması suretiyle vergide mükerrerliğe yol açacak şekilde yapılan bu düzenlemenin adaletli hakkaniyetli ve ölçülü olmadığı madde metni içerisinde gerek verginin tahsilini güvence altına almak gerekse zamanında ödeme yapmayan mükellefler hakkında yaptırım uygulamak amacıyla pek çok araca yer verilmiş iken mükelleflerin ikinci bir kez yaptırıma maruz kalmasını doğuracak aynı zamanda verginin mükerrer olarak tahsili yolunu da açabilecek sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde yer alan indirim mahsup ve iade konusu yapılmaz ibaresinin bir yandan hukuk devleti ilkesinin gereklerinden olan eşitlik hakkaniyet ve ölçülülük ilkelerine aykırı bir sonuç doğurduğu öte yandan mülkiyet hakkına orantısız bir sınırlama getirdiği görüldüğünden bu düzenlemenin anayasanın nci uncu üncü inci ve üncü maddelerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı vergi ve diğer bazı alacakların yeniden yapılandırılması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun inci maddesinin üncü fıkrasının bendinde yer alan indirim mahsup ve iade konusu yapılmaz ibaresinin anayasaya aykırı olduğu kanısına varıldığından anayasanın nci ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun ıncı maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay süre ile beklenilmesine beş ay içerisinde karar verilmez ise davanın mevcut mevzuata göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 2,159 |
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi bakimindan beli̇rti̇len maddeni̇n hangi̇ anayasa maddesi̇ne ve hangi̇ gerekçe i̇le aykiri olduğuna dai̇r mahkememi̇z gerekçesi̇ türkiye cumhuriyeti anayasası madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir madde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz madde değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz madde madde fıkra değişik md devlet ve kamu tüzelkişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir madde değişik md temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz hükümlerini içermekte olup aşağıda açıklanacağı üzere sayılı hukuk muhakemeleri kanununun i̇stinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı maddesinin miktar veya değeri üç bin türk lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir hükmü anayasanın yukarıda değinilen hükümlerine aykırıdır ekim tarihinde sayılı hukuk muhakemeleri kanunu hmk yürürlüğe girmiş anılan kanunun maddesiyle de sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmış olup sayılı kanundan önce yürürlükte olan sayılı hukuk muhakemeleri kanunda taşınmaz davaları yönünden temyiz kanun yolu sınırlaması olmadığından mülkleri kamulaştırılan taşınmaz malik ve hissedarları hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın temyiz yoluna başvurabiliyorlardı mülga sayılı hukuk muhakemeleri kanunun maddesi mahkemelerden verilen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabiliresas sayısı karar sayısı davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla hükmü temyiz edebilir miktar veya değeri bir milyar lirayı geçmeyen taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar kesindir hükmünü taşımaktaydı yürürlükte bulunan sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesine göre ise miktar ve değeri yılı için tlyi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup istinaf incelemesi konu edilemez bu hükümle yılı için tl değerin altında kalan taşınmazlar da dahil tüm malvarlığı uyuşmazlıklarına kanun yolu kapatılmış olmaktadır öte yandan sayılı kamulaştırma kanununun önceki hükümleri ile aynı yasanın sayılı kanun ile değişik maddesinin fıkrasındaki i̇ştirak halinde veya müşterek mülkiyette paydaşların tek başına dava hakları vardır hükmü uyarınca zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığından her bir mirasçıyapaydaşa düşen kamulaştırma bedeli miktarı yönünden kesinlik sınırına bakılmaktadır yargıtay hukuk dairesi uygulaması da bu yöndedir konunun daha açık ortaya konulabilmesi için somut örnekler vermek gerekirse örnek gerçekte tl olan taşınmaz için tl bedel takdir edildi sayılı yasanın maddesine göre miktar kesin olup malik istinaf kanun yoluna başvuramaz örnek hissedar olunan deden kalma gerçekte tl değerindeki ev için tl bedel takdir edildi sayılı yasanın maddesine göre her bir hissedara düşen miktar kesin olup hissedarlarpaylı malikler istinaf kanun yoluna başvuramaz örnek paylı mülkiyete tabi taşınmazda üç hissedardan ikisi paya diğeri paya sahiptir gerçekte tl değerindeki taşınmaz için tl bedel takdir edildi sayılı yasanın maddesine göre paya sahip paylı malik istinaf yoluna başvurabilirken diğer paylı malikler başvuramaz belirtilen tüm bu örnek olaylarda ilk derece mahkemesi tarafından taşınmazına gerçek karşılığından düşük değer takdir edilen hak sahibinin kanun yoluna başvuru hakkı bulunmamakta muhtemel hukuka aykırı hükümler kanun yolu denetiminin dışında kalmaktadır mülkiyet hakkı uluslararası sözleşmeler ve anayasal hükümlerle güvence altına alınmış olup bir temel hak olarak mülkiyet hakkının özüne dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkını sınırlayan yasal düzenlemelerde anayasanın maddesinin açık hükmü karşısında ölçülülük ilkesi dikkate alınmalıdır bu kapsamda özellikle taşınmaz mülkiyet hakkının sınırlandırıldığı tüm idari ve yargısal kararlar hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve anayasaya uygun olarak kanun yolu denetimine tabi olmalıdır hal bu ki sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesi yılı için tlyi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar şeklinde oldukça geniş bir kavram olan mal varlığı tabirini kullanarak sayılı hukuk muhakemeleri kanunun aksine taşınmaz mülkiyetine ilişkin kararlarda kanun yolu için sınırlama öngörmüştüresas sayısı karar sayısı yine anayasanın maddesinin açık hükmü karşısında temel hakların özüne dokunmak mümkün değildir taşınmaz malikinin taşınmazın gerçek karşılığına yönelik itiraz haklarının elinden alındığı bir hukuk düzeninde mülkiyet hakkının özüne dokunulması da kaçınılmazdır kamu yararına dayanan kamulaştırma işleminde taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesi halinde mülkiyet hakkı paraya çevrilmek suretiyle korunmuş olacağından ancak bu durumda öze dokunma bir sınırlama niteliğine dönüşmüş olacaktır bu durumun doğal sonucu olarak taşınmazın gerçek karşılığının adil bir şekilde tespit edilebilmesi için taşınmaz malikinin hatalı olduğuna inandığı ilk derece mahkemesi kararına karşı kanun yoluna başvuru hakkının tanınması gerekir hakkaniyete uygun yargılanma doğru yargılanma terimleriyle de ifade edilebilecek adil yargılanma demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğü prensibine dayalı olarak adaletin gerçekleşmesini güvence altına almayı amaçlar leanzapridal türkiye hukukunun bir parçası haline gelmiş ai̇hse göre yasayla kurulmuş tarafsız ve bağımsız mahkemelerde yargılanma hakkı mahkemeye erişim hakkı hakkaniyete uygun yargılanma hakkı yargılamaya etkili katılım ve duruşmada hazır bulunma hakkı davanın aleni olması ve hükmün aleni duruşmada verilmesi makul sürede yargılanma hakkı hukuki belirlilik masumiyet karinesi bizzat savunma veya müdafinin yardımından yararlanma hakkı ücretsiz tercüman hakkı tanık sorgulama hakkı gibi birçok hak adil yargılanma hakkı kapsamındadır adil yargılanma hakkı bakımından sorgulanan şey varılan sonuçtan çok yargılama sürecidir diğer bir deyişle içerik olarak adil bir karar verilip verilmediği değil adil bir karar verilebilmesi için gerekli koşulların sağlanıp sağlanmadığı önem kazanmaktadır i̇nceoğlu adil yargılanma hakkı bütün yargılama sürecine ilişkindir bu hakkın içerdiği güvenceler ilk derece yargılaması kadar istinaf ve temyiz aşamaları için de geçerlidir i̇nceoğlu bu açıklamalar ışığında taşınmazının kamulaştırma bedeline ilişkin hükmün tek dereceli yargı kararıyla belirlenip kesinleşmesi ilk derece mahkemesi kararına karşı hak sahibi bireyin istinaf kanun yoluna başvuru hakkının bulunmayışı adil yargılanma hakkına ve yargılamaya etkili katılım ilkelerine aykırıdır belirtilen nedenlerle sayılı hukuk muhakemeleri kanununun i̇stinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı maddesinin miktar veya değeri üç bin türk lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir hükmünün kamulaştırma bedeline ilişkin davalarda taşınmaz maliki olan davanın tarafları bakımından uygulanmasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle i̇ti̇raz yoluyla anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasina dava dosyasının onaylı bir örneği ile işbu tutanak ve gerekçeli başvuru kararının anayasa mahkemesine gönderi̇lmesi̇ne anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar ay süreyle davanin geri̇ birakilmasina bu süre içerisinde anayasa mahkemesince bir karar verilmemesi halinde mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine karar verilmiştiresas sayısı karar sayısı sonuç sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kural olan sayılı hukuk muhakemeleri kanununun i̇stinaf yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı maddesinin miktar veya değeri üç bin türk lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir hükmünün kamulaştırma bedeline ilişkin davalarda uygulamasının türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemenin iptaline karar verilmesi arz olunur | 1,179 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin bu konudaki günlü esas sayılı kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir şikayetçi vekili günlü dava dilekçesinde borçlu sanık hakkında afyon inci i̇cra müdürlüğünün sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını sanığa ödeme emri tebliğ edilmesine rağmen borcunu ödemediği gibi mal beyanında bulunmadığını belirterek i̇i̇k nün nci maddesi gereğince cezalandırılmasını talep etmiştir sanık talimatla alınan günlü ifadesinde borcu kabul ettiğini ancak mal beyanında bulunmamanın suç olduğunu bilmediğini maddi durumunun iyi olmadığını bu yüzden parayı ödeyemediğini ceza verilecek olursa tecilini talep etmiştir sanık ifadesinde verilecek cezanın tecilini talep etmiştir kendisi memur olup sabıkası yoktur iyi halli olup normal olarak cezasının tecil edilmesi gerekmektedir sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki yasanın ncı maddesine göre adliye mahkemelerinde para cezasından başka bir ceza ile mahkum olmayan kimse işlediği bir suçtan dolayı ağır veya hafif hapis veya bir yıla kadar ağır hapis veya iki yıla kadar hapis veya hafif hapis cezalarından biriyle mahkum olur ve geçmişteki hali ve suç işleme hususunda eğilimine göre cezanın ertelenmesi ilerde suç işlemekten çekinmesine sebep olacağı hakkında mahkemece kanaat edinilirse bu cezanın ertelenmesine hükmolunabilir i̇cra ve i̇flas yasasının nci maddesindeki ceza günden bir aya kadar hafif hapis cezasıdır sanığa verilecek ceza tecil olunabilir ancak i̇i̇knun maddesine göre ceza tecil edilemez bu durum eşitlik ilkesine aykırıdır anayasamızın uncu maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar türk ceza yasasında ve i̇nfaz yasasında değişiklik yapılarak adam öldürenlerin ırza geçenlerin hırsızların sahtekarların ve hatta hayali ihracat yapanların cezaları affedildiği indirildiği tecil edildiği halde on günden bir aya kadar hafif hapis cezası ile mahkum olanların cezalarının tecil edilmemesi eşitlik ilkesine aykırıdır bu dosyadaki sanık memurdur başka dosyalarda kadınların kızların ihtiyarların ve gençlerin aldıkları cezalar tecil edilemeyecek ve gereksiz haksız yere sabıkalı olacaklardır aynı maddeye göre verilen ceza paraya ve başka tedbirlere çevrilemez sayılı yasanın üncü maddesine göre ağır hapis hariç kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar suçlunun kişiliğine sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklerine göre para cezasına veya yasada belutilen tedbirlerden birine çevrilebilir sanığa verilecek ceza normal olarak paraya çevrilebilir hiç bir kanuni engel yoktur i̇nfaz yasasına göre ancak maddesi buna engeldir bu da eşitlik ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı a maddesine göre i̇cra yasasına aykırı hareket eden sanıklar hakkında türk ceza yasasının uncu maddesi hükmü uygulanamaz bu fıkra da eşitlik ilkesine aykırıdır türk ceza yasasının uncu maddesine göre yalnız para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezasının yukarı haddi üç ayı aşmayan suçun faili hürriyeti bağlayıcı cezanın aşağı haddinin her gün için sayılı yasanın ncü maddesinin birinci fıkrasının numaralı bendinde belirtilen aşağı hadler üzerinden karşılayan miktarını soruşturma gideri ile birlikte yatırırsa hakkında dava açılamaz bu davada sanığa verilecek ceza en fazla bir ay hafif hapistir normal olarak türk ceza yasasının uncu maddesinin sanık hakkında uygulanması gerekmektedir ancak i̇cra yasasının maddesine göre bu da mümkün değildir bu madde hakimlere hiç bir takdir hakkı bırakmamıştır i̇cra davalarında muhakkak ceza vereceksin diye adeta emir vermektedir bu madde eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi hukuk devleti ilkesine de aykırıdır avrupa topluluğuna girmeye çalıştığımız ve en ileri medeniyet seviyesine ulaştığımızı iddia ettiğimiz ve çağı yakaladığımıza sevindiğimiz bu günlerde böyle yasaların yürürlükte olması da aleyhimize olmaktadır yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerle i̇cra ve i̇flas yasasının değişik maddesi tarihli anayasanın ncu maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır mahkememiz bu dava nedeniyle adı geçen maddenin anayasaya aykırı olduğu sonucuna varmıştır yüce mahkemenin vereceği karara kadar da davanın geri bırakılmasına karar verilmiştir | 589 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 17 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler sayılı askerlik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı askerlik kanununun ek inci maddesinin birinci fıkrasındaki birinci fıkrasında yer alan ve gün süreli temel askerlik hizmetlerine tabi tutulmaları ibaresi ve üçüncü fıkrasındaki ve aynı fıkrada yer alan ve gün süreli temel askerlik eğitimine tabi tutulmaları ibaresi i̇fadeleri ile bu i̇fadelerle sınırlı olmak üzere yürürlüğe i̇lişkin inci maddesinin ve üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici ncı maddesinin birinci fıkrasında ve türk lirası parayı ödemeleri şartıyla i̇fadesinden sonra gelen temel askerlik hizmetine tabi tutulmaksızın i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı askerlik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin birinci fıkrasıyla sayılı kanunun ek birinci maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarında yer alan ve gün süreli temel askerlik eğitimine tabi tutulmaları ibareleri madde metninden çıkarılmakta ve üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici ncı maddesinin birinci fıkrasında ise şartları taşıyanların türk lirası parayı ödemeleri durumunda temel askerlik hizmetine tabi tutulmaksızın askerlik hizmetini yerine getirilmiş sayılacakları hüküm altına alınmaktadır bu düzenlemeye göre bedelli askerlik hizmetinin yerine getirilmesinde öteden beri uygulana gelmekte olan yasayla belirlenmiş belirli bir bedeli ödeme ve gün süreli temel askerlik hizmetini yerine getirme gibi iki koşuldan ikincisinden yani gün süreli temel askerlik hizmetini yerine getirme şartından vazgeçilerek her türkün hakkı ve ödevi olan vatan hizmeti bütünüyle parayla satılırsatın alınır hale getirilmiş olmaktadır anayasanın nci maddesinde vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir kuralına yer verilmiştir anayasanın nci maddesindeki kurala göre vatan hizmeti hem hak hem ödevdir hak bir şeyi herhangi bir dış müdahale olmaksızın yapabilmeyi veya bir şeyi isteyebilmeyi içerirken ödev ise yükümlülük altına girmeyi kapsamaktadır kişilerin hiç silahaltına alınmadan ve temel askerlik hizmeti eğitiminden geçirilmeden belirli bir parayı ödemek koşuluyla vatan hizmeti ve dolayısıyla temel askerlik eğitimi alma hakkını kullanmaktan alıkonmak ile belirli bir bedel ödeyerek vatan hizmeti ödevini yerine getirmek arasında tercihe zorlanması vatan hizmetinin hak ve ödev niteliğiyle bağdaşmamaktadır kişilerin hem vatan hizmeti ödevini yerine getirme hem vatan hizmeti hakkını kullanabilmesi için belirli bir bedelin ödenmesi yanında temel askerlik eğitimi hakkından yararlandırılarak hakkı kullanmanın onur ve gururunu yaşayabilmesi anayasanın nci maddesinin öngördüğü temel bir zorunluluk olduğundan aksine düzenleme vatan hizmetininesas sayısı karar sayısı hak boyutuna aykırılık oluşturmaktadır çünkü nihayetinde bu hakkı kullanmak isteyenlere vatan hizmeti hakkı kullandırılmamış olmaktadır öte yandan anayasanın nci maddesinde vatan hizmetinin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği belirtilmiştir bu düzenlemeye göre vatan hizmeti ya silahlı kuvvetlerde ya da kamu kurumlarında yerine getirilecek silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı ise kanunla düzenlenecektir temel askerlik hizmetineeğitimine tabi tutulmadan silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde askerlik hizmeti yerine getirilemeyeceğine ve yerine getirilmiş de sayılamayacağına göre iptali istenen düzenlemeler anayasanın nci maddesine bu açıdan da aykırılık oluşturmaktadır ayrıca anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal hukuk devleti olduğu belirtilmiş uncu maddesinde ise kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilerek hiçbir kimseye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı hüküm altına alınmıştır sosyal hukuk devleti fırsat eşitliğine dayanır çağdaş demokratik değerlere ve anayasanın temel yapı ve felsefesine göre hukuk devletinin amaç edindiği fırsat eşitliği vatan hizmetinin ekonomik güce dayalı olarak satın alınmamasını gerekli kılar vatan hizmeti ödevinin temel askerlik eğitiminden de geçirilmeden doğrudan satın alınması ve silahaltına alınmadan askerliğin yapılmış sayılması anayasanın nci maddesindeki sosyal devlet ve uncu maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkeleriyle bağdaşmaz yukarıda açıklandığı üzere sayılı askerlik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı askerlik kanununun ek inci maddesinin birinci fıkrasındaki birinci fıkrasında yer alan ve gün süreli temel askerlik hizmetlerine tabi tutulmaları ibaresi ve üçüncü fıkrasındaki ve aynı fıkrada yer alan ve gün süreli temel askerlik eğitimine tabi tutulmaları ibaresi ifadeleri ile bu ifadelerle sınırlı olmak üzere yürürlüğe ilişkin inci maddesi ve üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici ncı maddesinin birinci fıkrasında ve türk lirası parayı ödemeleri şartıyla ifadesinden sonra gelen temel askerlik hizmetine tabi tutulmaksızın ibaresi anayasanın nci uncu ve nci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen düzenlemeler anayasaya aykırıdır yasa maddeleri yürürlükte olduğundan yasal şartları taşıyanlar öngörülen bedeli ödeyecek ve vatan hizmeti hakkını kullanmış ve ödevini yerine getirmiş sayılacaklar ve dolayısıyla söz konusu vatan hizmeti hakkını fiilen kullanmak ve bu bağlamda temel askerlik hizmetinieğitimini almamış olacaklardır bu durum söz konusu vatan hizmeti hakkından yararlanmak isteyenler üzerinde ileride telafisi olmayan psiko sosyal travmalara yol açabilecektir öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti olmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktıresas sayısı karar sayısı bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı askerlik kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı askerlik kanununun ek nci maddesinin birinci fıkrasındaki birinci fıkrasında yer alan ve gün süreli temel askerlik hizmetlerine tabi tutulmaları ibaresi ve üçüncü fıkrasındaki ve aynı fıkrada yer alan ve gün süreli temel askerlik eğitimine tabi tutulmaları ibaresi ifadeleri ile bu ifadelerle sınırlı olmak üzere yürürlüğe ilişkin inci maddesi ve üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici ncı maddesinin birinci fıkrasında ve türk lirası parayı ödemeleri şartıyla ifadesinden sonra gelen temel askerlik hizmetine tabi tutulmaksızın ibaresi anayasanın nci uncu ve nci maddelerine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 958 |
esas sayısı karar sayısı davalı vekili tarihli dilekçesinde özetle davaya konu konya i̇cra müdürlüğünün esas sayılı icra dosyasından yapılan takip dayanağı ilamın bayraklı belediye başkanlığının müvekkilinin taşınmazına kamulaştırmasız el atması nedeniyle açılmış tazminat alacağına ilişkin ilam olduğunu davacı belediyenin iş bu davadaki taleplerinin dayanağı olarak gösterdiği yasal düzenlemelerden birisinin de sayılı kamulaştırma yasasının geçici maddesi olduğunu söz konusu geçici maddenin de kamulaştırmasız el atmalardan dolayı açılan davalarda verilen kararların taşınmaz mal ve ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği bu maddenin yürürlüğü girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takiplerinin kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağının düzenlediğini bu nedenle sayılı yasaya geçici maddesinin de açıkça anayasaya aykırı olduğunu belirterek dilekçesinde açıkladığı nedenlerle ilgili maddenin anayasaya aykırılığı konusunda karar verilmek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir mahkememizin tarihli celsesinde verilen ara karar ile dava dosyamız ve ilgili icra dosyası anayasa mahkemesine gönderilmiştir anayasa mahkemesi tarih esas karar sayılı ilamında itiraz yoluna başvuran mahkeme tarafından gerekçeli başvuru kararı olmaksızın sadece başvuruya ilişkin ara kararın yer aldığı duruşma tutanağıyla başvuruda bulunulduğu ve bu tutanağa davalı vekilinin başvuran mahkemeye hitaben yazılmış dilekçesinin eklenmesiyle yetinildiğini anayasaya mahkemesine hitaben anayasaya aykırılığı ileri sürülen hükmün anayasanın hangi maddelerine hangi nedenlerle aykırı olduğunun ayrı ayrı ve gerekçeleriyle birlikte açıkça gösterildiği ve bu hükmün iptalinin talep edildiği bir gerekçeli başvuru kararının bulunmadığı dolayısıyla esas incelemeye geçilmeksizin talebin reddedildiği görülmektedir mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre sayılı yasanın geçici maddesinde kamulaştırmasız el atmalardan dolayı kişiler tarafından açılmış bedel veya tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe icraya konulamayacağı ve halen devam etmekte olan icra takiplerinde ise kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durmasını düzenlemiş iken söz konusu geçici madde yüksek anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı ilamı ile iptal edilmiş olup aynı yasanın geçici maddesi kamulaştırmasız el atmalardan dolayı açılan davalarda verilen kararların taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulacağı düzenlenmiş olup yapılan düzenlemenin iptal edilen geçici madde ile zikredilen geçici madde kısmen farklı cümleler ile aynı husustaki düzenlemeye ilişkin olduğu ve iptal edilen geçici maddedeki doğrudan doğruya icraya konulamayacağı yada devam eden icra takipleri yönünden ise kararın kesinleşene kadar duracağı düzenlemesi geçici maddede ise taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasın ilişkin hükümlere göre yerine getirileceği düzenlenmiş olup ve ayni haklara ilişkin davaların kesinleşmedikçe icraya konulamayacağına ilişkin hukuki düzenlemenin varlığı göz önüne alındığında iptal edilen geçici madde ile iptal talebine konu geçici maddenin sonuç itibariyle aynı düzenleme olduğu mahkememizce de kabul edilerek geçici maddenin anayasaya aykırılığı yönündeki davalı taraf iddiası mahkememizce ciddi bulunarak anayasanın mülkiyet ve miras hakkına ilişkin maddesi ile kamulaştırma ve i̇rtifak haklarını ilişkin bedellerin peşin ödeneceğini düzenleyen maddesine aykırılık yönünden zikredilen geçiciesas sayısı karar sayısı maddenin iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesine dava dosyamızın bir örneğinin anayasa mahkemesinin esas karar sayılı dosyasına onaylı olarak gönderildiği ve mahkememize iade edilmediği anlaşıldığından usul ekonomisi yönünden yeniden gönderilmemiş olup ilgili icra dosyalarının ise bu karar ile birlikte tekrar gönderilmesine karar verilmiştir | 508 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ yargıtay ceza dairesinin başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir olayda cezalandırılan şirketin türk ticaret yasasına göre kurulmuş bir tüzel kişi olup başkasının eyleminden dolayı ve hem de kendini yeterince savunamamasına karşın günlü sayılı yasa ile sayılı basın yasasının maddesine eklenen son ve türk ceza yasasının maddesinin değişik fıkraları uyarınca sorumlu tutulmuştur gerçekten davada uygulanmış ve uygulanacak olan bu yasa kuralları şöyle düzenlenmiştir sayılı basın yasasının maddesine günlü sayılı yasayla eklenen son fıkrada bu kanun ile diğer kanunların basılı eserin sahip veya yayınlatanını cezai veya hukuki bakımdan sorunlu kıldığı hallerde sahip veya yayınlatan tüzel kişi ise temsilen bir gerçek kişi gösterilmiş olsa bile sorumluluk tüzel kişiye aittir ve türk ceza yasasının aynı yasa ile değiştirilen maddesinin fıkrasında ayrıca mevkute sahibi veya mevkute olmadığı takdirde yayınlatan hak kanda yirmimilyon liradan yüzmilyon liraya kadar ağır para cezası verilir denilmektedir basın yasasına eklenen bu fıkrada sözü edilen öbür yasalardan birinin de türk ceza yasası olduğunda kuşku yoktur nitekim inceleme konusu davada hakaret eylemine türk ceza yasasının maddesi aracılığıyla maddesi uygulanmıştır bu uygulama ise ceza yargılama yasasının ve türk ceza yasasının anayasal düzeydeki ilkeleriyle çatışma durumundadır ilkin türk ceza yasasının maddesindeki hakaret cürmü sözle ya da yazıyla işlenebilen bir suçtur suçun faili olabilecek kimseler ancak ceza yeterliliği bulunan gerçek kişilerdir bu suçun tüzel kişi tarafından işlenmesi olanaksızdır oysa yürürlükteki yasa hükümlerine göre dava konusu olayda tüzelkişi cezalandırılmıştır zira türk ceza yasasının maddesinin değişik fıkrasına göre basın yoluyla işlenen hakaret suçundan dolayı ayrıca mevkute sahibi yada bu olmadığı takdirde yayınlatan cezalandırılmakta basın yasasının maddesinin son fıkrasına göre de sorumluluk tüzelkişiye ilişkin bulunmaktadır i̇kinci olarak madde yalnızca haklarında dava açılmadığı için mevkute sahibiyle yayınlatana ceza sorumluluğu getirmeyen basın yasasının sistemine bir olay yükleyerek hakaret cürmünde türk ceza yasası md hukuka uygunluk nedenini yok olması ya da var olmakla birlikte sınırının aşılması durumlarında sanığın isteği üzerine iddiayı temsil edenin karşı çıkmaya çağrılması nedeniyle yaratılan karşılıklı yargılama sonucu failin cezadan kurtulmasını sağlayan kanıtlama hakkı kurumunun md mevkute sahibi ve yayınlatan iddia makamında temsil edilmediği için yüzüne sanık olarak hakkında dava açılmadığı sorguya çekilmediği kendisini savunamadığı sanığın yokluğunda yargılamayı öngördüğü ve yasal yollara bizzat başvuramadığı nitekim olayımızda tüzelkişi olan şirketin yönetim kurulu başkanı ile yardımcısı temyiz yoluna başvurmuşlardır için ceza yargılama yasasının morfolojik yapısına ve temel mantığına ratio legis aykırı değil bununda ötesinde ana yasanın savunma hakkını ve cezanın kişiselliğini vurgulayan ve maddelerine de aykırıdır şöyle kiesas sayısı karar sayısı anayasanın hak arama özgürlüğünü düzenleyen maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir buna karşın mevkute sahibi ya da yayınlatan kendine hiç savunma hakkı tanınmadığı halde basın yasasının maddesine eklenen son fıkrasıyla türk ceza yasasının maddesinin değişik sekizinci fıkrası gereğince cezalandırılmaktadır olayımızda bir tüzelkişi olan mevkute sahibi şirket bu hükümlere göre savunma hakkı tanınmadan cezalandırılmıştır oysa savunma hakkı ceza yargılamasında susmayı bile hukuka uygun ve sanığı nesne ve yüklem olmaktan çıkarıp yargılamanın öznesi kılan yargılamanın olmazsa olmaz kuralı sayılan ve bu yüzden de evrensel ve uluslararası nitelikteki bir çok insan haklan bildiri ve sözleşmelerinde yer alan doğal hatta kutsal bir haktır nedenle de bu hakka ilişkin düzenlemelere yalnızca yargılama yasalarında değil anayasal düzeyde korunma sağlanması için anayasanın hakların korunması ile ilgili hükümleri arasında ve adil ve hakkaniyete uygun yargılamayı amaçlayan maddesinde de yer verilmiştir anayasanın temel haklan düzenleyen ikinci kısmının yine hakların korunması ile ilgili hükümleri arasında yer alan maddesinin altıncı fıkrasına göre ceza sorumluluğu şahsidir denilmektedir buna göre bir suç nedeniyle ancak suçun faili cezalandırılabilecek failin dışındaki kimseler cezalandırılmayacaktır çağdaş ceza hukuku kusur ilkesine dayanmaktadır buna göre kusursuz suç ve de kusursuz ceza olmaz nullum crimen sine culpa nulla poena sine culpa failin sorumlu olabilmesi için suçun işlenmesine katılması ve suçtan doğan sonuç ile failin davranışı arasında maddi ve psişik nedensellik bağının bulunması zorunludur bu koşullar gerçekleşmedikçe toptancı yöntemlerle yargılanarak adalet dağıtmak suretiyle bir kimse cezalandırılamaz oysa olayda uygulanan sayılı yasanın maddesinin son ve türk ceza yasasının maddesinin değişik sekizinci fıkralarına göre cezalandırılan fail yani mevkutenin sahibi olan tüzelkişi yazıda yer alan küçük düşürücü olayların gerçek olduğunu kanıtlayamayan bir yazarın hukuksal deyişle başkasının eylemi nedeniyle sorumlu tutulmaktadır üstelik sorumlu tutulan kişi çağdaş ceza hukukunda ancak ekonomik suçlarda fail olabilecekleri ileri sürülen bir insan olmamaları nedeniyle yapılan gereği sövme suçunu işlemeleri olanaksız bulunan tüzelkişilerdendir görülüyor ki sözü edilen maddeler uyarınca inceleme konusu olayda gazetenin mevkutenin sahibi olan şirket anayasanın savunma hakkı ve cezaların kişiselliği ilkelerini düzenleyen ve maddelerine aykırı olarak cezalandırılmıştır | 730 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal istemini içeren günlü başvuruda açıklanan gerekçeler aynen şöyledir anayasanın ve inci maddelerine aykırılık ve gerekçesi bilindiği gibi resmi gazetenin nisan salı günlü ve sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe giren kabul tarihli ve numaralı yasa ile sayılı danıştay kanununun bazı maddeleri değiştirilmiş ve bu kanuna bazı ekler yapılmıştır sayılı kanunun özellikle ve ncı maddeleri ile danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak verdiği kararlarla ilgili olarak yine danıştayda vergi dava dairelerince verilen kararlar vergi daireleri genel kurulu i̇dari dava dairelerince verilen kararlar da i̇dari dava daireleri genel kurulları nezdinde temyiz ve itiraz yoluna başvurma esasını getirmiştir danıştayın ilk ve son derece mahkemesi niteliğini ortadan kaldıran bu düzenlemenin anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmesi için grubumuzca yüce mahkemenizde iptal davası açılmıştır danıştay kanununda yapılan bu değişikliğe koşut olarak sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda da bu davamıza konu olan kabul tarihli sayılı ve resmi gazetenin nisan tarih ve sayılı nüshasında yayımlanan kanunla deği̇şi̇kli̇kler yapılmıştır danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak verdiği kararlan temyiz edilebileceği esasına göre i̇dari yargılama usulü kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanunun çeşitli maddelerine yapılan ek ve deği̇şi̇kli̇kler şunlardır yasanın sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun üncü fıkrasını yeniden düzenleyen ncı maddesindeki i̇lk inceleme üzerine daniştay ve mahkemece verilen kararlara karşı bu maddenin lc ve ld bendlerinde yazılı haller dışında temyiz yoluna tek hakim kararına karşı ise itiraz yoluna başvurulabilir şeklinde bölümde bulunan daniştay sözcüğü yasanın sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun nci maddesine uncu maddesi ile eklenmiş bulunan nci fıkrasındaki danıştay dava daireleri tarafından verilmişse konusuna göre i̇dari veya vergi dava daireleri genel kurullarına deyimi yasanın sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun ncı maddesinde ncı madde ile yaptığı değişiklikteki madde danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlan başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi danıştayda temyiz edilebilir şeklindeki fıkrası yasanın nci maddesi ile sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun inci maddesindeki değiştirilmiş şeklindeki nci fıkrada bulunan danıştay sözcükleri üncü fıkradaki danıştay ve danıştayca sözcükleri üncü fıkradaki veya kurula sözcükleri esas sayısı karar sayısı inci fıkrada bulunan danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davalarda görevli dairece konusuna göre i̇dari veya vergi dava daireleri genel kuruluna gönderilir cümlesi ile bu cümlenin devamındaki cümlede bulunan veya kurul veya kurulca sözcükleri ncı fıkradaki danıştay daire başkanı ilk derece mahkemesi olarak davaya bakan danıştay dairesi veya danıştay dairesinin sözcükleri yasanın inci maddesindeki danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin üncü fıkrası hariç diğer fıkraları kıyasen uygulanır şeklindeki fıkrası yasanın uncu maddesindeki değişik nci maddede bulunan veya danıştay dairesine ve devamındaki veya danıştay dairesine sözcükleri yasanın nci maddesindeki değişik inci maddenin birinci fıkrasındaki danıştayca ilk derece mahkemesi olarak ve ikinci fıkrasındaki veya danıştay sözcükleri yasanın inci maddesi ile değişik nci maddenin birinci fıkrasındaki veya danıştay kararlarının sözcükleri ile devamındaki cümlede bulunan kurulu sözcüğü yasanın üncü maddesi ile değiştirilen üncü maddedeki birinci fıkrada bulunan i̇dari veya vergi dava daireleri genel kurullarının deyimi aynı maddenin ikinci fıkrasındaki i̇dari veya vergi dava daireleri genel kurulları sözcüğü yasaya eklenen geçici maddenin danıştayın ilk derece mahkemesi olarak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra verdiği nihai kararlara karşı temyiz isteminde bulunabilir ancak bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ilk derece mahkemesi olarakverilen kararlara karşı yapılmış veya yapılacak karar düzeltme istemleri ilgili dairede incelenerek sonuçlandırılır şeklindeki fıkrası bu deği̇şi̇kli̇klerle de danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olma niteliğine aykırı bulunduğundan bunların da iptal edilmeleri gerekir bu iptal talebimizin gerekçesi de doğal olarak danıştay kanununda yapılan deği̇şi̇kli̇klerle ilgili olarak sunduğumuz gerekçelerden ibarettir bu gerekçelerimizi yeniden ve aynen sunmakta yarar görmekteyiz sayılı kanunla ilgili olarak iptal davası dilekçemizde aynen şöyle demiştik anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın danıştay başlığını taşıyan inci maddesinde danıştay i̇dari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir i̇dari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar demektedir görülüyor ki bu madde danıştayın yaklaşık bir asırdan beri sürdürmekte olduğu ilk ve son derece mahkeme özelliğini dikkate alarak bu özelliği muhafaza etmek zorunluluğunu duymuşturesas sayısı karar sayısı danıştay bu özelliği ile türk idare hukuku ve i̇dari yargılama usulü hukukunun tüm ilkelerini idare hukuku anlayışını içtihatları ile aldığı diğer kararlarla gelişen toplum koşullarına ve demokrasi ilkelerine uygun biçimde oluşturmuş ve geliştirmiştir danıştay bu başarısını kuşkusuz büyük ölçüde ilgili dairelerin belli dallarda ihtisaslaşmış uzmanlaşmış olmasına borçludur danıştayın ihtisaslaşmış dairelerinin aldığı kararlan ihtisas dışı dairelerin tetkikine sunmak ve onların süzgecinden geçirmek i̇dari yargılama ve idare hukuku açısından büyük sakıncalar oluşturacak idare hukuku alanında sağlanan istikrar çağdaş ve sağlıklı doğrultu tahrip edilip zaafa uğramakla karşı karşıya kalacaktır danıştay dairelerinin günlük işleri olabildiğince yoğundur görevli oklukları dallarda inceleme görüşme ve karara bağlama durumunda bulundukları işler dışında hâkim ve savcılar yüksek kurulu uyuşmazlık mahkemesi yüksek seçim kurulu başkanlık kurulu i̇dari i̇şler kurulu içtihatları birleştirme kurulu gibi değişik kurul ve kuruluşlarda danıştay yargıçlarının görevleri vardır tüm bu durumlar karşısında ve özellikle uzmanlaşmış dairelerce alınan kararların konuya yabancı kurullar tarafından temyizen incelenmesi yukarıda sunmaya çalıştığımız ve danıştay tarafından oluşturulan içtihatlarla istikrar ve çağdaşlık kazanan idare hukuku alanımızda tam bir kargaşa yaratılacaktır bu durumda içtihat kargaşası oluşacağı gibi aynı konuda çıkacak farklı kararlar yargıya olan güveni de sarsacaktır böylece danıştayın bir içtihat mahkemesi olma niteliği tümüyle zaafa uğrayacak veya ortadan kalkacaktır danıştayın kendi gördüğü işler konusunda temyiz mercii haline getirilmesi ay nca danıştayın iş yükünü artıracak dosyaların sonuçlanması yıllarca zaman alabilecektir hukukumuzda ilk ve son derece mahkemesi tanımı ve anlayışı tartışma götürmez biçimde açık bulunmaktadır bütün bu durumlar karşısında yasanın sözü edilen ve ncı maddeleri anayasanın inci maddesine aykırıdır i̇ptali̇ gerekir anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi bilindiği gibi anayasanın devletin niteliklerini belirleyen nci maddesi devletimizin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukukun yazılı olmayan ama uyulması ve uyulmaması gereken evrensel ilkeleri ve kuralları vardır eğer bir devlet hukuk devleti ise hukukun yazdı olmayan bu ilke ve kurallarına anayasadan ve yasalardan da önce uyulması ve bu kuralların uygulanması gerektiği gibi anayasa ve yasaların da bu kurallara aykırı olmaması gerekir özetle beyan edecek olursak muhterem mahkemenizin de almış olduğu kararlarda sık sık belirtildiği gibi hukuk devleti çatısı altında herşeyin hukuka uygun cereyan etmesi gerekiresas sayısı karar sayısı yasanın ve ncı maddelerindeki düzenleme hukukumuzdaki ilk ve son derece mahkemesi anlayışına ters düşen ve onu yoz bir biçimde değiştiren hükümler olduğu gibi hukukumuzdaki yerleşmiş i̇dari yargılama esaslarına da ters düşmektedir bu nedenle yasanın bu hükümleri ve anayasanın nci maddesine de aykırıdır i̇ptali̇ gerekir yasanın ve geçi̇ci̇ maddesi̇ ve bu maddelerdeki dilekçe metninde belirtilen sözcük ve hükümlerin sunulan bu gerekçelerle ve anayasanın ve inci maddelerine aykırılıkları nedeniyle iptal edilmelerini talep ediyoruz anayasanın ve inci maddelerine aykırılık ve gerekçesi yasanın uncu maddesinde madde sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun inci maddesinin inci ve inci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki nci fıkra eklenmiştir danıştay veya i̇dari mahkemeler i̇dari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve i̇dari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler bu iki şartın birlikte gerçekleşmediği durumlarda yürütmenin durdurulması karan verilemez yürütmenin durdurulması kararının gerekçesinde bu iki şartın ne suretle gerçekleşmiş olduğunun da açıkça gösterilmesi gerekir yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar danıştay dava daireleri tarafından verilmişse konusuna göre i̇dari veya vergi dava daireleri genel kurullarına bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine idare ve vergi mahkemeleri ile tek hâkim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya karan veren hâkimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir i̇tiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır itiraz üzerine verilen kararlar kesindir denilmektedir görüldüğü gibi bu madde sayılı yasanın ikinci fıkrasını değiştirmekte bu fıkrada i̇dari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve i̇dari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının ne suretle gerçekleşmiş olduğunun açikça gösterilmesi zorunlu bulunmaktadır inci maddeye eklenen inci madde hükmü de bu fıkra hükmü ile birlikte düşünüldüğünde yargı görevi yargı bağımsızlığı ve her türlü etki dışında hâkimin vicdani kanaatine göre karar verebilmesi bakımından son derece sakıncalı durumlar ortaya çıkabilecektir yürütmenin durdurulması kararlan i̇dari uyuşmazlığı esastan çözümlemeyen sadece esas hakkında karar verilinceye kadar uyuşmazlık konusu i̇dari işlemi askıya alan onun uygulanmasını durduran kararlardıresas sayısı karar sayısı yürütmeyi durdurma karan yargılama süreci içinde koşullara göre gerekli olduğu zaman alınan ve gerektiğinde de kaldırılabilen kararlardır bu kararlar çoğu zaman dosya ikmal edilmeden taraflar savunmaları tamamlamadan verilmektedir oysa ki maddenin ikinci fıkrası ile on ikinci fıkrasında yapılan değişiklik yürütmenin durdurulması müessesesinin işleyişini ve mahiyetini değiştirmekte yargılama devam ederken yargılamaya bir müdahale ve yargılamayı yapan mahkemeye yargıca her an gözönünde tutulacak yargıcı moral olarak etkileyebilecek bir karar adeta bir ilâm oluşturulmasına yol açabilecek bir sistem meydana getirilmektedir anayasanın inci maddesi sadece gerekçe gösterilerek demesine karşın yürütmenin durdurulması kararının gerekçesinde i̇dari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve i̇dari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının gerçekleşmiş olduğunun açikça gösterilmesi zorunluluğunun getirilmesi yürütmenin durdurulması kararını bir ilâm derecesine yükselttiği gibi bu kararlara karşı kurullara itiraz edilmesi ve bu itiraz üzerine verilen kararın kesin olması yürütmeyi durdurma kararının ilâm niteliğini güçlendirecek ve ayrıca itiraz sonucu verilecek karar daha yargılama sürecinin başlangıcından itibaren yargıcı etkileyecek ve yargıcın her an dikkate alması adeta zorunlu hale gelecektir bunun yanında nci fıkranın son cümlesindeki gerekçenin açıkça gösterilmesi koşulu gerekçenin açık olup olmadığı konusunda tartışma yaratacak bu nedenle de yürütmenin durdurulması kararının uygulanabilirliği zaafa düşürülebilecektir diğer yandan idare ve vergi mahkemelerinin davanın esasına ilişkin kararlarında temyiz mercii olmayan merciler örneğin bölge idare mahkemeleri yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlara yapılacak itirazları incelemekle yetkili kılınmışlardır bu durum kuşkusuz tabi hâkim ilkesine aykırı bir durum yaratmaktadır anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesi aa anayasanın inci maddesinin inci fıkrasında gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir denmesine karşın yasanın uncu maddesi ile değişik inci fıkrada bu iki şartın ne suretle gerçekleşmiş olduğunun açikça gösterilmesi gerekir şeklindeki düzenleme anayasanın inci maddesinin inci fıkrasına aykırıdır zira yukarıda sunulduğu gibi açıkça sözcüğü hemen her zaman sübjektif yorum ve değerlendirmelere açık bir anlam içerdiğinden gerekçenin geçerliliği tartışma konusu olabilecek ve yürütmenin durdurulması kararının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda idarenin tavır almasına yol açabilecek ve yürütmenin durdurulması kararını geçersiz ve etkisiz bırakabilecektir bu nedenle i̇ptali̇ gerekir bb yasanın inci fıkrasındaki bu durumla yasaya eklenen nci fıkra birlikte düşünüldüğünde itiraz üzerine verilen karar kesinleşerek bir ilâm niteliğine ulaşmaktadır böylece mahkemece alman yürütmenin durdurulması karan itiraz üzerine kaldırılırsa mahkemeye yeni koşullan dikkate alarak yeniden yürütmenin durdurulması karan veremeyecek veya böyle bir karar vermesi son derece zorlaşacaktıresas sayısı karar sayısı itiraz üzerine verilen karar itiraz merciince onaylanırsa bu defa mahkeme yeni doğacak koşullara göre yürütmenin durdurulması kararım kaldıramayacak veya kaldırması çok zorlaşacaktır bu özünde yürütmenin durdurulması karan verme ve onu kaldırma yetkisinin sınırlandırılmasından başka bir anlam taşımamaktadır bu nedenle bu hükümler anayasanın i̇dari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve i̇dari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir kanun olağanüstü hallerde sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinde ayrıca milli güvenlik kamu düzeni genel sağlık nedenleri ile yürütmenin durdurulması karan verilmesini sınırlayabilir diyen inci madde hükümleri dışında bu hükümlerin öngörmediği bir sınırlama mahiyetindedir bu nedenle i̇ptali̇ gerekir anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesi yukarıda sunulduğu üzere yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararın kesinlik arzeden bir ilâm seviyesine ulaşması yargıcın esas hakkında vereceği karar üzerinde etkili olabilecektir yargıç bunu her zaman dikkate almak eğiliminde olabilecektir bu nedenle hâkimin vicdani kanaatine göre karar vermesi esası zaafa uğrayacaktır bu nedenle yasanın uncu maddesine konulan hükümleri anayasanın hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vidcani kanaatlerine göre hüküm verirler diyen inci maddesine aykırıdır i̇ptali̇ gerekir yasanın ve geçici maddesi idare ve vergi mahkemelerince verilen yürütmenin durdurulması kararlarıyla danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak verdikleri yürütmenin durdurulması kararlan hakkında danıştaya veya üst kurula başvurulması esasını getirmektedir yürütmenin durdurulması kararlan aleyhine yapılan itirazların geti̇rdi̇ği̇ sakıncalar gerek danıştay dava daireleri ve gerekse vergi ve idare mahkemelerince verilen yürütmeyi durdurma kararlan için de geçerli bulunmaktadır bu nedenle gerek danıştayın dava daireleri ve gerekse vergi ve idare mahkemelerince verilecek yürütmeyi durdurma kararlan aleyhine itiraz müessesesini getiren bu hükümler yukarıda sunulan sakınca ve nedenlerle de anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenle yasanın üncü maddeleriyle geçici maddesi bu açıdan da iptal edilmelidir sonuç ve i̇stem resmi gazetenin nisan günlü ve sayılı nüshasında yayımlanan kabul tarihli ve sayılı tarih ve sayılı i̇dari yargılama usulü kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine dair kanunun ve geçici maddesi ve bu maddelerdeki dilekçe metninde belirtilen sözcük veesas sayısı karar sayısı hükümleri anayasanın ve inci maddelerine aykırı olduğundan i̇ptali̇ne karar verilmesini sosyaldemokrat halkçı parti anamuhalefet partisi tbmm grubu ve grup başkanı erdal i̇nönü adına arz ve talep ederim saygılarımla | 2,077 |
esas sayısı karar sayısı i davacinin gerekçesi̇ni̇n özeti̇ dava dilekçesinde şunlar ileri sürülmüştür bilindiği üzere değişik zaman ve tarihlerde ve çeşitli nedenlerle vatana ve devlete kanı ve canı pahasına hizmet arzeden vatandaşlara veya onların geride kalan dul ve yetimlerine yasama organınca cüzi miktarda aylık bağlanmış olup bağlanan bu aylıklar ilgililere bütçenin vatani hizmet tertibinden ödenmektedir amaç belirli hizmeti yapanlara güven duygusu aşılamak gerektiğinde vatandaşların milli menfaat için vatan uğruna her türlü tehlikeye atılmaktan çekinmemelerini sağlamak teşvikçi olmak ve milletçe bu gibi hizmette bulunanlara karşı vefa örneği vermektir hangi idare altında olursa olsun dünyadaki bütün ülkeler böyle hizmetleri ifâ edenlere bilhassa eski muhariplerine belirli bazı konularda diğer vatandaşlarına nazaran ayrıcalıklar tanımışlar ve onlara devlet elindeki olanaklarla itibar sağlamaya çalışmışlardır bizde son zamanlara kadar bu hizmet kişisel kanunlarla yerine getirilmek istenilmiştir i̇lk defa günlü ve sayılı kanunla istiklâl madalyası verilmiş olanlara vatani hizmet tertibinden cüzi bir miktar aylık bağlanmak suretiyle bu hususa kendi ölçüleri içinde genel bir nitelik kazandırılmıştır daha sonra günlü ve sayılı kanun yürürlüğe konularak bütün türk gazileri vatani hizmet tertibinden ayda lira civarında aylık almak tren ve denizyollarından ücretsiz yararlanmak devlet hastanelerinde muayene ve tedavi olmak hakkına kavuşturulmuşlardır böylece yukarıda anılan sayılı ve bilâhare kabul edilen sayılı kanunlarla vatani hizmet tertibinden kimlerin yararlanacağı belirtilerek kanun kapsamı içinde kimlerin bulunacağını saptayan genel bir ilke kural getirilmiştir ödenen aylığın manevi değeri bir yana bugünkü hayat koşulları karşısında sembolik miktarda kalışına rağmen türk ordusunda subay sayısının erata oranla nisbetinde olduğu gözönüne tutulunca kanunun özellikle erleri kapsamı içine aldığı ve böylece sosyal devlet ilkesine de uygun düştüğü görülmektedir ancak yasa koyucu yılına ait mart tarihli resmi gazetede yayımlanan günlü ve sayılı bütçe kanununun maddesinde bu kanuna bağlı cetvelinde ismen gösterilmek suretiyle deyimini kullanarak vatani hizmet tertibinden aylık alanlardan bir kısmına ayrıcalık tanımış ve büyük bir bölümünü mağdur etme pahasına bu vatandaşların aylıklarına zam yapmak suretiyle anayasaya aykırı bir tutum içine girmiştir anayasaya aykirilik sebepleri̇ cetvelinde civarında isim gösterilmiştir bunlardan kadarı tbmm nin ilk üyeleri veya onların geride kalan eş ve çocuklarıdır yasama organının meslek tesanüdü ile dahi olsa böyle bir ayrıcalığa başvurması uygun mütalâa edilemez hukuk devletinde kanunların genel olması gerekir vatani hizmet tertibinden aylık almayı düzenleyen genel bir kanun varken bunu bir tarafa bırakıp isim isim saymak suretiyle kişilere bütçenin bu faslında bazı haklar tanınması anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti gereklerinden olan kanunların genelliği ilkelerine aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı anayasamız eşitlik ilkesini temel haklardan saymıştır anayasa mahkememiz eşitlik ilkesini aynı statü içinde bulunanlar arasında fark yaratmamak diye birçok kararında belirtmiştir örneğin günlü resmi gazetede yayımlanan sayılı kararı bu bakımdan vatanî hizmet tertibinden aylık alanlardan bir kısmına ötekilere nazaran ayrıcalık tanımak anayasamızın nci maddesine kesinlikle aykırıdır anayasa mahkememiz birçok kararında hangi hususların bütçe kanununda bulunacağını gelir ve gider tahmini dışında kişisel menfaatlere yer verilmeyeceğini hükme bağlamıştır i̇ptali istenilen metin bu haliyle dahi anayasaya aykırıdır sonuç yukarıda arz edilen sebeplerle yüksek mahkemenin resen saptayacağı esas ve biçim yönünden diğer anayasaya aykırılık nedenleri de gözönünde tutularak taleple bağlı kalınmak suretiyle numaralı yılı bütçe kanununun nci maddesinde yer alan bu kanuna bağlı cetvelinde ismen gösterilmek suretiyle deyiminin iptaline karar verilmesini saygılarımızla dileriz | 507 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yılı adli yargı hakim adaylığı mülakat sınavının sonuçlarının tamamının ve bu mülakat sınavının dayanağı olan adli ve i̇dari yargıda hakim ve savcı adaylığı yazılı sınav mülakat ve atama yönetmeliğinin maddesindeki ve mülakat şeklinde iki kademede ibaresinin mülakat kurulunun oluşumunu düzenleyen maddesinin maddesindeki mülakat adalet bakanlığınca yapılır ibaresinin ve mülakatın değerlendirilmesini düzenleyen maddesinin fıkrasının iptali ayrıca hakimler ve savcılar kanununun maddesinin bendindeki mülakatta başarı göstermek ibaresiyle maddenin son fıkrasında yer alan düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunun saptanarak iptaline karar verilmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi istemiyle açılan davaya ait dosya incelendi yazılı yarışma sınavını kazandıktan sonra davalı idarece yapılan mülakatta başarısız bulunan davacının açmış olduğu bu davada öncelikle adalet bakanlığınca mülakatla hakim adayı atama uygulamasının anayasaya uygunluğunun irdelenmesi gerekmektedir sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinde başta öğrenim olmak üzere diğer şartları taşıyanların yazılı yarışma sınavına katılabilecekleri bu sınavı kazananlardan yapılacak mülakatta başarılı bulunanların hakim adaylığına atanacağı hükme bağlanmış aynı kanunun maddesinde de yarışma sınavı mülakat uygulamasının yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüştür anılan kanunla düzenleme yetkisi tanınan adalet bakanlığı çıkardığı yönetmeliğin maddesinde yazılı yarışma sınavını kazananların ifade ve bir konuyu kavrayıp özetleme ve değerlendirme yeteneğini davranışını genelde fiziki durumunu tespit için mülakat yapılacağını maddesinde mülakat kurulunun bakanlık müsteşarı veya görevlendireceği müsteşar yardımcısının başkanlığında teftiş kurulu başkanı ceza i̇şleri hukuk i̇şleri personel genel müdüründen oluşacağını kararlaştırmıştır anayasa mahkemesinin bir kararında belirttiği gibi hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlettir adil bir hukuk düzeninin kurulması ise yargının bağımsızlığı hakim bağımsızlığı ve teminatının sağlanması ile mümkündür hakim bağımsızlığı ve teminatı anayasanın ve maddelerinde düzenlenmiştir anayasanın maddesinde hakim ve savcıların nitelikleri ve atanmalarının mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür hakimlerin mesleğe ne şekilde kabul edildikleri doğrudan bağımsızlıklarıyla ilgili olması karşısında mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarının hakimlerin seçiminin tarafsız objektif sadece liyakati ölçmeyi amaçlayan sınavla yapılmasını gerektirdiği açıktır nitekim yargı bağımsızlığının temel ilkesini günlü sayılı kararı ile onaylayan birleşmiş milletler genel kurulu hakimlik mesleğine yeterli hukuk eğitimi görmüş yetenekli ve kişilikli bireyler seçilecektir seçim yönteminde amaca aykırı düşüncelerin rol oynamasını engelleyecek tedbirler alınmalıdır hakimlerin seçiminde biresas sayısı karar sayısı kişiye karşı ırk renk cinsiyet din siyasi veya diğer fikirler milli veya sosyal menşe ve mal varlığı gibi düşüncelerle hiçbir ayırım yapılmayacak ancak hakim adayının ülke vatandaşı olması şartı ayrımcılık olarak nitelendirilmeyecektir ilkesini kabul etmiştir yine avrupa konseyi bakanlar komitesi hakimlerin rolü etkinliği ve bağımsızlığı konusunda günlü toplantısında aldığı kararda da hakimlerin mesleki kariyerlerine ilişkin tüm kararlar objektif kriterlere dayanmalı hakimlerin seçimi ve kariyerleri eğitimsel özelliklerini dürüstlük yetenek ve etkinliklerini de gözeten liyakat esasına göre olmalıdır ifadesine yer vermiştir sözlük anlamı davranış ve düşünceleri üstüne bilgi edinmek amacıyla bir kişiyle yapılan sorulu cevaplı görüşme olan mülakat bilgi ve liyakati ölçmeyi amaçlayan objektif bir yöntem olmaması nedeniyle hakim teminatıyla çelişmektedir ayrıca sübjektif nitelikteki mülakat yargısal denetime de elverişli olmayıp yargısal denetim sınav kurulunun oluşumu sınavın yöntemi maddi hata gibi konularla sınırlı biçimde yapılabilmektedir bu itibarla hakimlerin seçiminde sübjektif nitelikteki mülakat yöntemini kabul eden adalet bakanlığına yönetmelik düzenleme yetkisi tanıyarak mülakatın adalet bakanlığı personelince yapılmasına olanak sağlayan sayılı hakimler ve savcılar kanununun ve maddeleri anayasanın maddesine mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatı esasına hukuk devleti ve eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler içermektedir mülakatla hakim adayı atama uygulamasının anayasaya aykırılığı yanında mülakatı yapan kurulun oluşumu da anayasaya aykırı bulunmaktadır yasama ve yürütme organından bağımsız olarak görev yapması gereken hakimlerin daha mesleğe girişte yürütme organı tarafından seçilen mülakat kurulu tarafından mülakata tabi tutulmasının yargı bağımsızlığı ile bağdaştırılması mümkün değildir mülakat kurulunu oluşturan adalet bakanlığı personelinin hakim ve savcı kökenli olmaları da statüleri itibariyle adalet bakanına bağlılıkları belli bir hiyerarşi içinde yer almaları nedeniyle yargı bağımsızlığı yönünden ortaya çıkan sakıncaları gidermemektedir sonuç olarak hakim adaylığına atanabilmek için yazılı sınavı kazanan kişilerin mülakat sınavına tabi tutulmasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin bendindeki mülakatta başarı göstermek ibaresiyle maddesinin son fıkrasında yer alan mülakat ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğurabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine günü oyçokluğu ile karar verildi | 742 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizce yapılan yargılama sırasında keşif gerektiği için gününde keşif yapılmasına karar verilmiş davacı vekilinden keşif için giderleri yatırması istenmiştir davacı vekili keşifte mahkeme üyelerinin yolluğunu belirleyen sayılı yasanın maddesi sayılı khk ile değişik fıkralarının anayasasının ve son maddesine aykırı olduğunu iddia etmiştir sayılı yasanın maddesi incelendiğinde mahkeme yolluğunun belirlendiği bu belirlenen miktarın sinin nın keşfe gitmeyen diğer adliye personeline unun ise adalet bakanlığına gönderildiği yazılıdır yasanın ilgili maddeleri aşağıdadır değişik khk md birinci fıkrada sayılanlardan adli yargı hakim ve savcıları ile adli yargıda görevli yazı işleri müdürü zabıtkatibi mübaşir icra müdürü icra müdür yardımcısı ile diğer personele tahakkuku müteakip yol tazminatının si ödenir yol tazminatının kesilen si yerdeki bir kamu bankasında açılan bir hesaba yatırılır bu yıl hesaba yatırılan paraların her ayın ilk haftası içinde ankarada bir kamu bankasında açtırılan adalet bakanlığı merkez hesabına gönderilir mahalli hesapta toplanan paraların arta kalanı yargı çerçevesinde görevli adli yargı hakim ve savcıları ile adli yargıda görevli yazı i̇şleri müdürü zabıtkatibi mübaşir i̇cra müdürü i̇cra müdür yardımcısı ile diğer personeline ceza infaz kurumu personeli hariç ayda bir eşit miktarda ödenir ancak bu ödemenin yıllık tutarı en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yıllık tutarının yarısını geçemez ek khk md adalet bakanlığı merkez hesabına gönderilen paralardan adalet bakanlığı merkez teşkilatının hakim ve savcı dışındaki personeline adalet bakanınca belirlenen miktar ve esaslar dahilinde üç ayda bir ödeme yapılır yapılan ödemeler aylık olarak en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil yarısını geçemez yıl içersinde toplanan paraların bu ödeme miktarını aşması halinde artan miktarın yıl içinde mahallinden gelen miktar oranı kadar mahallinden gönderilecek miktardan mahsup yapılır ek khk md yukarıdaki iki fıkra gereğince hesapların açılması kesintilerin bu hesaplara yatırılması merkez teşkilatındaki personele yapılacak ödeme miktarı ve mahsup işlemleri ile uygulamaya ilişkin diğer esaslar adalet bakanınca belirlenir anayasasının md ücretin emeğin karşılığı olduğu belirtilmiştir gerek keşfe gitmeyen adliye personeli yönünden gerekse de adalet bakanlığı personeli yönünden bu kurala aykırılık olduğu inancı oluşmuştur bu paylaşım keşif ücreti hesaplamasında dava sahipleri yönünden adaletin pahalı gerçekleşmesine neden olmaktadır bu da anayasasının son maddesine aykırıdır bu paylaşım ile ilgili olarak davacı vekilinin aykırılık iddiasının haklı olduğu anlaşılmakla mahkemenizin değerlendirmesine sunmak gerekmiştir tarihinde rgde yayınlanan sayılı mdsinin sayılı khknin md değişik fıkra ve devamı ek fıkraların anayasasının ve son maddesine aykırı olduğu ve iptaline karar verilmek üzere takdirlerinize arz olunur esas sayısı karar sayısı | 397 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir maliye ve gümrük bakanlığı mart günlü ve sayılı mükerrer resmi gazetede yayımlanan sayılı eğitim gençlik spor ve sağlık hizmetleri vergisinin ihdası ile sayılı akaryakıt tüketim vergisi kanunu sayılı motorlu taşıtlar vergisi kanunu sayılı finansman kanunu sayılı gelir vergisi kanunu saydı vergi usul kanunu sayılı amme alacaklarının tahsili usulü hakkında kanun ve sayılı harçlar kanununda değişiklikler yapılması ve bu kanunlara bazı hükümler eklenmesine dair kanunun uncu maddesiyle vergi usul kanunun inci maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen fıkra ile tanınan yetkiye dayanarak yayımladığı ve seri numaralı gelir vergisi genel tebliğleri ile destekleme alımı yapan kamu kurum ve kuruluşlarına gerek çiftçilerden gerek çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan destekleme kapsamına girsin veya girmesin satın aldıkları tüm zirai ürünlerin alış bedelleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapma zorunluluğu getirilmiştir davacının bu suretle tevkif edilen verginin yıllık gelir vergisine mahsubu istemiyle yaptığı düzeltme ve şikayet başvurusunun reddi üzerine açtığı davanın görüşülmesinde sayılı kanunun uncu maddesiyle sayılı vergi usul kanunun inci maddesine dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere eklenen fıkra hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına varılarak anayasanın nci maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca kanunun anayasa mahkemesine sunulması uygun görülmüştür sayılı vergi usul kanunun inci maddesine sayılı kanunun uncu maddesiyle eklenen bu fıkrada maliye ve gümrük bakanlığı zirai ürünlerin işlenmiş olanlar dahil alım ve satımına aracılık eden kuruluşlar ile ticaret borsalarını bu mahsullerin satın alınması sırasında yapılacak vergi tevkifatından müteselsilen sorumlu tutmaya söz konusu ürünlerin satışı dolayısıyla yapılacak vergi tevkifatının hangi safhada yapılacağına her bir ürün için ayrı ayrı belirlemeye yetkilidir maliye ve gümrük bakanlığı tarafından belirlenen safhadan önceki safhalarda tevkif yoluyla alınan vergiler iade edilemez ve süresinde ilgili vergi dairesine yatırılır denilmektedir bu surede idari bir kuruluş olan maliye ve gümrük bakanlığına ancak kanunla düzenlenebilecek bir alanda değişiklik yapma böylece verginin doğuşundan tahsiline kadarki sürelerde uygulanacak çeşidi işlemlerin safhalarını değiştirme gelir vergisi kanunu hilafına olarak mükelleflere daha önce ödenmiş vergilerin mahsup veya ret ve iade suretiyle geri ödenmesini önleyerek mükerrer vergi alınmasına yol açacak uygulama ve düzenlemeler yapma mükelleflere ek mali külfetler yükleyecek yani yükümlülükler getirme yetkisi tanınmaktadır nitekim maliye ve gümrük bakanlığı bu yetkiye dayanarak yayımlandığı gelir vergisi genel tebliğleri ile zirai ürün alım satımı yapan kamu kurum ve kuruluşlarına gelir vergisi kanununda yer almadığı halde müstahsilden alımı sırasında vergilendirilmiş mahsullerin ticaret erbabına satışı sırasında da ayrıca vergi kesintisi yapmak zorunluluğu getirmiş ve daha önceki safhalarda tevkifat yoluyla ödenmiş bulunan vergilerin geri ödenmesini veya yeni vergiden mahsubunu gelir vergisi kanununun emredici hükümlerine rağmen engelleyici düzenlemeler yapmış bu surede bir bakıma kanuna tadil etmiştiresas sayısı karar sayısı i̇dare kanunla tanınmış bir yetkiye dayanıyor olsa da emredici bir başka kanun hükmünü kaldırabiliyor değiştirebiliyor ya da daraltıp genişletebiliyorsa yasama organı yerine geçiyor onun yetki ve görevini üstleniyor demektir oysa anayasanın ncı maddesinin son fıkrasında hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamaz nci maddesinde de yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir bumaddenin gerekçesi ve anayasanın diğer hükümlerinin incelenmesinden kuralın tek istisnasını kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin teşkil ettiği esasen bu tür yetkilerin ancak cumhurbaşkanı ve bakanlar kuruluna başka bir ifadeyle yürütme organına açıkça belirtilmek suretiyle tanındığı anlaşılmaktadır nitekim anayasanın inci maddesinde yürütme yetkisi ve görevi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir denilmekle ve madde gerekçesinde de bu madde ile yürütme organının gerekli yetkilere sahip ve kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getiren bir kuvvet olarak düzenlendiği belirtilmekle bu husus ayrıca vurgulanmaktadır anayasanın ve inci maddeleri karşısında idari kuruluşlara yasama yetkisinin devri anlamına gelecek bir yetki ve görevin kanunla da olsa verilemeyeceği anlaşılmaktadır bu durumda idari kuruluşların düzenleyici işlemlerin anayasanın üncü maddesinde öngörülen yönetmeliklerden ibaret kaldığı görülmektedir madde gerekçesinde de belirtildiği gibi idarenin uygulamada değişik isimler taşıyan düzenleyici işlemlerinden kişiler için hukuki sonuç doğuranlarının da yönetmelik bükümlerine tabi tutulması gerekmektedir halde kanunlarla idari kuruluşlara tanınan düzenleme yetkisi de anayasanın üncü maddesinde belirlenen kapsam ve sınırlan aşmayacaktır üncü maddede aynen başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler denilmektedir maddede yer alan kanunların uygulanmasını sağlamak ibaresini idarenin yapacağı yönetmelik ya da benzeri düzenlemelerle bir kanun hükmünü değiştirebilecek ya da onun kapsamını daraltıp genişletebilecek ölçüde geniş bir yetkinin tanınması anlamında nitelemek mümkün değildir esasen kanunla idareye tanınan düzenleme yetkisinin kanun ve tüzük hükümlerine ve bu hükümlerin bağlayıcı kurallarına aykırı olamayacağı yine anayasanın bu maddesinde şart olarak öngörülmüştür öteyandan idare diğer işlemlerinde olduğu gibi düzenleyici işlemlerinde de kanunlara uymak ve onun çizdiği sınırlar dışına çıkmamak zorundadır buna olanak sağlayan bir kanun hükmünün anayasanın sözü edilen ve üncü maddelerine aykırı düşeceği açıktır kanunla düzenlenmiş bir alanda yapılacak olan idari düzenlemenin konusu ancak bu kanunun uygulanmasını sağlamada gerekli bulunan teknik hususlara ve teferruata ilişkin olabilir yürütme organına verilecek olan teferruatı düzenleme yetkisinin anayasa ile mutlak surette kanun konusu sayılmış hususlara ilişkin olmaması da gerekir vergi tarh tahakkuk ve tahsiline ilişkin idari usulün kanunla düzenlenmiş olması tesadüfi değildir vergi usul kanununda yer alan hükümler vergi ve benzeri mali yükümlerle ilgili kanunlardaki hükümler gibi kişinin temel hak ve ödevleriyle yakından ilgili ve onun sınırlayan ve belirleyen kuralıları ifade etmektedir temel hak ve hürriyetlerin kanunla düzenlenip sınırlanabileceğine ilişkin anayasa kuralı bu hususların kanun dışında bir düzenlemeye konu edilmelerine engeldir vergiyle olan ilişkisi hatta ondan ayrılamaz nitelikte bulunuşu vergi usulüne ilişkin kuralların anayasanın üncü maddesi gereğince kanunla konulup kaldırılması ve değiştirilebilmesini zorunlu kılmaktadır kaldıki söz konusu madde sayılı gelir vergisi kanununun üncü maddesinin işaretli paragrafının üncü bendi uyarınca zirai mahsullerin çiftçilerden alınması sırasında yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifata yapılmış olsa da söz konusu mahsullerin tacir tarafından satışı safhasında da tevkifata tabi tutulabileceğini öngörmekle veesas sayısı karar sayısı mahsup olanağı tanımamakla mükerrer vergilemeyi öngörmekte ve bu suretle maddi anlamda bir vergi kanununda bile yer alamayacak bir hüküm sevk etmekte ayrıca bu mükellefiyetin konulup kaldırılması ve değiştirilmesi konusunda idareyi yetkili kılmaktadır bu haliyle söz konusu sayılı kanunun uncu maddesi anayasanın üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükmüne de aylan olmaktadır vergi usul kanunu niteliği gereği emredici ve kısıtlayıcı kuralları içerir bu kurallara aykırı hareket yine aynı kanunda öngörülen cezalara müeyyidelendirilmiştir kanunda öngörülmemiş bazı konuların idari kararla kanun kapsamına alınması yükümlülerin bu kurala aykırı hareketlerinin cezalandırılmasını gerektireceğinden bu konuda idareyi yetkili kılan kanun maddesinin anayasanın inci maddesi ile öngörülen suçun kanunla belirlenmesi ve idari kararla suç ihdasının mümkün bulunmadığı yolundaki anayasa kuralına aykırı bulunduğu kabul edilmelidir anayasanın inci maddesinde yer alan kural kapsamına idari nitelikteki suç ve cezalarında dahil bulunduğu hususu tartışma gerektirmeyecek ölçüde açık olduğundan burada ayrıca incelenmesine gerek kalmamaktadır ancak idarenin düzenleyici işlemleri yaparken kanun karşısındaki durumun her zaman aynı olmadığının belirtilmesinde yarar görülmüştür bu durum kanunların içerdiği kuralıların ve bu kuralların düzenledikleri alanların her zaman birbirine benzemeyeceğinden ileri gelmektedir örneğin disiplin suç ve cezalarının bu anayasa kuralına rağmen idari kararlarla düzenlenebilmesi konunun idarenin iç işleyişine ilişkin bulunduğunun bu işleyişle ilgili yaptırımların idare alanına girdiğinin kabulü nedeniyle mümkün görülmüştür i̇darenin iç işleyişine ilişkin bulunduğu kabul edilemeyecek olan ve vergi yükümlüleri hakkında yeni ödevler konulması ve suç ihdası anlamına gelen idari düzenlemelerde bu ilkeye dayanmak mümkün değildir bu nedenlerle sayılı vergi usul kanununun inci maddesine dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere sayılı kanunun uncu maddesiyle eklenen fıkra hükmünün anayasanın ve üncü maddelerine aykırı olduğu görüşüne varıldığından anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve görevleri hakkında kanunun inci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ve ekleri ile danıştay savcısı düşüncesinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi | 1,243 |
esas sayısı karar sayısı iii anayasaya aykırılık nedenleri muratpaşa belediyesinin sayılı kanunun ve nci maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olduğu iddiası ciddi bulunmuştur mahkemece itiraz konusu kuralların aynı zamanda anayasanın uncu maddesine de aykırı olduğu düşünülmüştür a anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı inci maddesi şöyledir türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasa mahkemesi hukuk devleti bahsinde bu kavramın ne şekilde anlaşılması gerektiğine dair birçok karar vermiştir anayasa mahkemesinin internet sitesi aracılığıyla erişilen bu kararlarla ortaya konulan görüşler kısaca şöyledir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devleti ilkesinin bir başka gereği ise kanunların kamu yararı amacını gerçekleştirmek üzere çıkarılmasıdır kanunların ilke olarak genel ve nesnel olmaları gereğini ifade eden kanunların genelliği ilkesi ise hukuk devleti ve kanun önünde eşitlik ilkelerinin bir sonucudur kanunların genelliğinden anlaşılan belli kişileri hedef almayan özel bir durumu gözetmeyen önceden saptanıp soyut biçimde herkese uygulanabilecek kurallar içermesidir buna göre yasa kurallarının her şeyden önce genel nitelikte olması herkes için objektif hukuki durumlar yaratması ve aynı hukuki durumda bulunan kişilere ayırım gözetilmeksizin uygulanabilir olması gerekir anayasa mahkemesince kamu yararı konusunda yapılacak inceleme kanunun kamu yararı amacıyla yapılıp yapılmadığının araştırılmasıyla sınırlıdır anayasanın çeşitli hükümlerinde yer alan kamu yararı kavramının anayasada bir tanımı yapılmamıştır ancak anayasa mahkemesinin kararlarında da belirtildiği gibi kamu yararı bireysel özel çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yarardır kamu yararı düşüncesi olmaksızın yalnız özel çıkarlar için veya yalnız belli kişilerin yararına olarak kanun hükmü konulamaz böyle bir durumun açık bir biçimde ve kesin olarak saptanması hâlinde söz konusu kanun hükmü anayasanın maddesine aykırı düşer açıklanan ayrık hâl dışında bir kanun hükmünün ülke gereksinimlerine uygun olup olmadığı hangi araç ve yöntemlerle kamu yararının sağlanabileceği bir siyasî tercih sorunu olarak kanun koyucunun takdirinde olduğundan bu kapsamda kamu yararı değerlendirmesi yapmak anayasa yargısıyla bağdaşmaz hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade etmektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliksel gereklilikleri karşılamasıesas sayısı karar sayısı koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir hukuki belirlilik ilkesinde asıl olan bir hukuk normunun uygulanmasıyla ortaya çıkacak sonuçların hukuk düzeninde öngörülebilir olmasıdır hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir kural olarak hukuk güvenliği kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir hizmet alımı sözleşmeleri ile kamu idarelerinde çalışan işçiler hizmeti sunan şirketlere bağlıdır bu işçilerin istihdamından asıl yararı karlılık amacıyla faaliyet gösteren bu şirketler elde etmektedir kamu idareleri istihdam edilen işçilerin sunduğu hizmetin karşılığını şirketlere ödemektedir şirketler kamu idarelerinden aldıkları hizmet bedeliyle istihdam ettikleri işçilerin ücretlerini kıdem tazminatlarını ve diğer kanuni haklarını ödemek ödevi altındadırlar sayılı kanunun inci maddesinde düzenlenen alt işveren üst işveren kurumları iş hukukunda egemen olan işçinin korunması işçi yararına yorum ilke ve amaçlarına matuftur ne ki itiraz konusu kurallarla işçi lehine yorum ve işçinin korunması ilke ve amaçlarından kar elde etmek amacıyla hareket eden çoğu tacir sıfatına haiz alt işverenler de yararlandırılmış olmaktadır den sonra kurulan hizmet alımı sözleşmelerinde kıdem tazminatının alt işverenlere rücu edileceğine dair bir düzenleme yoksa kıdem tazminatlarını ödeme yükü sadece kamu idarelerine geçecektir oysaki hizmet sunan şirketler birer tacirdirler ve her tacir gibi basiretli davranmak zorundadırlar kamu idareleri ile akdettikleri sözleşmelerde kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının kendilerince karşılanmasına olanak sağlayan düzenlemeleri en azından müteselsil borçluluk düzenlemesini kendi ticari politikalarına uygun bulmuyorlarsa sözleşmeleri imzalamayabilirler bu sözleşmeleri ve eklerindeki şartnameleri önceden görme imkanına da sahiptirler kıdem tazminatlarının kamu idarelerince ödenmesi işveren şirketlerin bu yasal ödevlerinin onların uhdesinden alınarak kamu idarelerinin uhdesine geçirilmesi sonucunu doğurur bu sonucun hukuk devletinin temelini oluşturan adalet düşüncesiyle keza kamu yararı amacıyla bağdaştığı söylenemez türk borçlar kanununun inci maddesi müteselsil borçlulukta iç ilişkinin öncelikle sözleşmeye göre belirleneceğini öngörmektedir müteselsil borçlular bu ilişkiyi diledikleri şekilde düzenleyebilirler eğer düzenlememişlerse takdirde yasa hükmü uygulanır ve müteselsil borçlular iç ilişkide yarı yarıya sorumlu olurlar i̇şte itiraz konusu kurallarla genel bir kanun olan türk borçlar kanununun inci maddesinin kamu idarelerine bahşettiği yarı yarıya rücu imkanı da ortadan kalkmaktadır ama bu imkan sadece kamu idareleri yönünden ortadan kalkmaktadır kamu idareleri dışındaki üst işverenler sözleşmeye ve yasaya göre önceden olduğu gibi alt işverenlere rücu edebileceklerdir i̇tiraz konusu kurallar bu nitelikleriyle kanunların genelliği ilkesine de aykırıdırlaresas sayısı karar sayısı i̇tiraz konusu kuralların geçmişe yürütülmeleri den sonra kurulan tüm sözleşmeleri etki alanına almaları kanunların geriye yürümezliği ve bağlantılı olarak hukuki güvenlik ilkelerine de aykırılık oluşturur belirlilik ilkesi de ihlal edilmiştir çünkü den itibaren kurulan hizmet alımı sözleşmelerinin kamu idarelerine bahşettiği en azından yasal yarı yarıya rücu hakkı yaklaşık beş yıl sonra kabul edilen bu kurallarla geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılmıştır halbuki geçmiş beş yılda kurulan bu sözleşmeler yasalara irade ve sözleşme özgürlüğüne kısaca hukuk düzenine uygun ve meşrudurlar anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesi şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar anayasa mahkemesi birçok kararında kanun önünde eşitlik ilkesinin şu şekilde yorumlanması gerektiğine işaret etmektedir anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmektedir eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunla aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi ihlâl edilmiş olmaz kamu idareleri dışındaki üst işverenler türk borçlar kanununun inci maddesiyle bahşedilen yar yarıya rücu hakkından şartsız ve kısıtlamasız yararlanabilirken kamu idarelerinin bu haktan yoksun kalması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olur çünkü örneğin alt işverenlerden temizlik hizmeti satın alan bir özel sağlık kuruluşu ile sağlık bakanlığına bağlı bir kamu sağlık kuruluşu arasında hukuki konum açısından hiçbir fark yoktur i̇kisi de bedelini ödeyerek hizmet satın almaktadırlar keza özel sağlık kuruluşlarının kıdem tazminatını alt işverenlere rücu için sözleşmede açık bir düzenlenme bulunması aranmazken kamu sağlık kuruluşları için aranması da aynı şekilde kanun önünde eşitlik ilkesini ihlal ederesas sayısı karar sayısı anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ise şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz den itiraz konusu kuralların yürürlüğe girdiği kadar bakanlıklar üniversiteler belediyeler ve diğer birçok kamu kurum ve kuruluşu çeşitli şirketlerle hizmet alım sözleşmeleri akdetmişlerdir bu sözleşmelerin bazılarında kıdem tazminatının alt işverenlere rücu için özel bir düzenleme yer almasa da kamu idareleri yasa gereği yarı yarıya rücu hakkına sahiptir halihazırda ülkemizdeki asliye hukuk mahkemelerinde den sonra kurulan sözleşmeler sebebiyle kamu idarelerinin açtığı ve devam eden çok sayıda rücu davası bulunmaktadır i̇tiraz konusu geçici madde bu davalarda ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde kararlar verilmesini buyurmaktadır oysaki kamu idareleri bu davaları meşru yasal ve yargısal ilkelere dayanarak açmışlardır i̇tiraz konusu kural geçmişe yürütülmeyecek olsa bu davalar önceden olduğu gibi kamu idareleri lehine sonuçlanacak ve idareler alt işverenlerin yasal borcu olan kıdem tazminatını onların yerine ödemek yükünden kurtulacaklardır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yürürlükteki kurallara uygun olarak açılmış bir dava devam ederken yasamanın yeni düzenleme yaparak davayı etkisizleştirmesinin mahkemeye başvurma hakkını zedeleyebileceğini benimsemektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi ve anayasa mahkemesine bireysel başvuru kapsamında bir inceleme prof dr sibel i̇nceoğlu avrupa konseyi baskı i̇tiraz konusu kurallarla anayasanın ncı maddesinin de ihlal edildiği belirgindir iii sonuç ve i̇stek açıklanan nedenlerle şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren şubat kabul tarihli ve sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve nci maddelerinin tc anayasasının ve ıncı maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptalleri yüksek takdirlerinize saygıyla arz olunur | 1,489 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran i̇stanbul asliye hukuk mahkemesinin anayasaya aykırılık gerekçesi özetle şöyledir sayılı yasa bütçe yasasıdır bu yasanın maddesi sayılı yasada öngörülen taviz bedellerinin beyannamedeki değerlere göre hesaplanacağını buyurmaktadır oysa anayasanın maddesi bütçe yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağını emretmektedir sayılı yasanın maddesinin ise bütçe ile ilgili yönü yoktur bu nedenle sözkonusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır bundan başka bütçe yasalarının görüşülmesi kabulü ve yasalaşması yöntemi öteki yasalardan ayrı olduğu için anayasanın maddesine aykırı olarak bütçe yasalarında başka konulara yer verilmesi aynı zamanda anayasanın maddesine de aykırı düşer | 96 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi uyarınca yetki yasasına dayalı olarak çıkarılan khklerin anayasaya uygunluk denetimleri anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında yasaların denetiminden farklı değerlendirilmektedir buna göre anayasanın maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olamaz buyurucu kuralı nedeniyle yasaların denetimi yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadığı biçiminde yapılırken khklerin ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem anayasaya uygunluğu yönlerinden irdelenmektedir anayasa mahkemesi khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanmasına geçerliliğinin ön koşulu kabul ederek bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği görüşündedir uyuşmazlığa konu olayda uygulanacak sözcüğü içeren sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır khknin dayanağını oluşturan sayılı yetki yasasına anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı ile iptal edilmiştir buna göre mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen sayılı cetvelin teknik hizmetler sınıfı bendinde yer alan fizikçi sözcüğü dayanak olan yetki yasasının iptal edilmesiyle anayasal dayanaktan yoksun kaldığından anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırı bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkraları uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine itirazen başvurması öngörüldüğünden sayılı khknin maddesiyle sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen sayili cetvelin tekni̇k hi̇zmetler sinifi bendinde yer alan fizikçi sözcüğü yönünden iptali için itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına konu ile ilgili belgelerin onaylı örneklerinin karar ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi | 283 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ssk kanununun ve maddesi hükümlerine göre davacı idare daha önce açılıp kesinleşen ve kesin hüküm oluşturan mahkeme kararlarına ek olarak tazminat talebinde bulunabilmektedir i̇şçilerin sağlığı ve bunlara ilişkin ödemelerin yapılması için rücuen tazminat alınması hukuka uygun olsa bile mahkemelerin verdikleri ve kesinleşen kararların tekrar yargı mercilerinin önüne getirilebilmesi hukukun genel ilkelerine ve anayasamızdaki hukuk devleti ilkesine aykırıdır ssk kurum olarak aldığı aidatları değerlendirerek kendi kapsamındaki işçilerin çalıştıkları anda ve emekli oldukları zamandaki maddi manevi ve sosyal kişiliklerini koruyup geliştiren ve devam ettiren bir kuruluştur buna göre tazminat taleplerinin bu kapsamda gelecekte oluşacak durumların değerlendirilerek tek seferde talep edilmesi gerekir i̇leriki yıllarda oluşan değişiklikler nedeni ile davalılara tekrar tekrar dava açılması hukuk devleti ve sosyal devlet ilkeleri ile bağdaşmamaktadır herkes kusurlu veya kusursuz olduğu ya da ne kadar kusurlu olduğu mahkeme tarafından belirlendikten ve bu kusuru oranında tazminat hesaplandıktan ve bu duruma ilişkin mahkeme kararı kesinleştikten sonra aynı konu hakkında yargılanmama hakkına sahip olmalıdır kanuni düzenlemelerde işçiyi güvence altına alacak hükümler hukukun genel kuralları ile çelişmeden oluşturulmadır davamızda uygulama alanı bulan sayılı ssk kanununun ve maddelerinin anayasamızın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkelerine aykırı hükümlerinin iptal edilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur | 206 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının adana i̇li çukurova i̇lçesi ada parsel numaralı taşınmazına davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığından bahisle tl tazminat ödenmesi ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,864 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı tarafından tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnameye ekli sayılı cetvel oluşturulurken unvanlı kadroların esas alındığı bakanlıkların ve bazı kurumların taşradaki bakanlık veya genel müdürlüklerin il müdürlerinin sayılı cetvelde sayıldığı ancak il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin bakanlık il müdürü olmasına rağmen sayılı cetvele alınmayarak söz konusu kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelinde sayıldığı sayılı cetvelde yer alan ve bakanlık il müdürü olmayan şube müdürü ilçe nüfus müdürü ve ilçe müftüsü gibi kadrolarla eş değer kabul edilerek aynı cetvelde yer almaları nedeniyle mağdur edildiği gerekçesiyle davalı idareye yaptığı başvurunun zımnen cevap verilmeyerek reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu düzenleme ile oluşturulan eşitsizliğin anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen ücrette adalet ilkesine sayılı khkya ekli özlük haklarını maaşlarını belirleyen sayılı cetvelde yer alan aykırı olduğu ileri sürülerek iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesi istemiyle i̇çişleri bakanlığına karşı açılan davada işin gereği görüşüldü davacı tarafından tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamede yapılan düzenleme nedeniyle her yönüyle zarara uğradığı bu anlamda maddi haklarında azalmaya sebep olunduğu ve statü kaybının ortaya çıktığı il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin söz konusu kararnameye ekli sayılı cetvelin bendinde i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü il yazı işleri müdürü il idare kurulu müdürü il mahalli idare müdürü il planlama ve koordinasyon müdürü dernekler il müdürü il afet ve acil durum müdürü hukuk müşaviri fakülte ve yüksekokul sekreteri basın ve halkla ilişkiler müşaviri basın müşaviri müşavir müdür şube müdürü ilçe müftüsü başkan daire başkan yardımcısı kurum sekreteri merkez sekreteri enstitü sekreteri genel sekreter yardımcısı birlik sekreteri müze başkanı ki̇tlerde başuzman diğer belediye başkan yardımcıları ve sırasında sayılanların yardımcıları kadroları ile eşdeğer tutularak sadece ek ödeme göstergesi verildiği diğer bakanlık ve genel müdürlük i̇l müdürlerine ücret ve tazminat göstergesi verildiği bu durumun i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürleriyle diğer bakanlık veya genel müdürlük i̇l müdürleri arasında yaklaşık tl tutarında maaş farkına neden olduğu ve tl daha maaş aldığı söz konusu sayılı kararnamenin maddesinin ek madde un birinci bendinde yer alan mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları toplam ödeme tutarı dikkate alınmak suretiyle aynı veya benzer kadro ve görevlerde bulunan personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla hükmüne göre söz konusu düzenlemelerin yapıldığının belirtildiği oysa bakanlık i̇l müdürü olan i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürünün diğer bakanlık ve genel müdürlük i̇l müdürlerinden ayrı tutularak sayılı kanun hükmünde kararnamenin özü olan ve yukarıda yer verilen hükme uygun düzenleme yapılmadığı bu durumun anılan kanun hükmünde kararnamenin kendi içerisinde tutarsızlık göstererek anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak ücret dengesizliği yarattığı sayılı genel kadro usulü hakkında kanun hükmünde kararnameye bağlı cetvellerde yapılan değişiklikle i̇l müdürlerinin i̇l vatandaşlık müdürleri unvanı ile belirtildiği i̇çişleri bakanlığı nüfus ve vatandaşlık i̇şleriesas sayısı karar sayısı genel müdürlüğünün tarih ve sayılı sayılı genelgesinde i̇çişleri bakanlığı i̇l müdürlerinin kendilerine kanun tüzük ve yönetmeliklerle verilen görevleri i̇çişleri bakanlığı adına taşrada resen yürüttükleri ve bu hizmetleri il düzeyinde deruhte ettikleri gerekçesiyle bakanlık il müdürü statüsünde olduklarına karar verildiği ayrıca maliye bakanlığının tarih ve bümko sayılı yazısı ile de i̇çişleri bakanlığına bağlı taşrada görev yapan il müdürlerinin bakanlık i̇l müdürleri olarak kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiği i̇çişler bakanlığı personeli yer değiştirme ve atama yönetmeliğinin maddesinin bendinde unvanların yeniden kazanılması ve kaybedilmesi ile ilgili bölümde il nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünün kaybedilmesi halinde ataması valiliklerde olan bakanlık kadrolarına ait il müdürlüklerine veya bakanlıkta boş olan uzman kadrolarına atanabilirler denildiği yani il ve vatandaşlık il müdürlüğünü kaybedenlerin il yazı işleri müdürü il idare kurulu müdürü il mahalli idareler müdürü il basın ve halkla ilişkiler müdürü kadrolarına atanabilecekleri bu kapsamda uygulamada örneklerin de yer aldığı sayılı kanun hükmünde kararname ile bahsi geçen ve bir alt görev olarak nitelendirilebilecek görevler ile il nüfus ve vatandaşlık müdürleriyle aynı statüde değerlendirilerek sayılı cetvelde gösterildiği bahsi geçen görevlerin il genelinde teşkilatlanma görev sorumluluk denetim ve atama teklifi yetkilerinin bulunmadığı bu müdürlerin bakanlık il müdürü olmadığı ek göstergelerinin il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin ek göstergesinin ise olduğu bakanlık il müdürü olan il nüfus ve vatandaşlık müdürleri ile il yazı işleri müdürü il idare müdürü il mahalli idareler müdürü il dernekler müdürü il planlama müdürleri ile şube müdürü ilçe müftüsü gibi kadrolarla eşit değerlendirilmesinin anayasanın eşitlik ilkesine ters olduğu nüfus ve vatandaşlık hizmetlerinin kamu hizmetlerinin temelini oluşturduğu devlet projesinin temelini oluşturan merni̇s projesi türkiye cumhuriyeti kimlik numarası projesi nüfus kayıtlarını kamu kurumlarının hizmetine sunan kimlik paylaşım sistemi kps projesi medeni hukuk borçlar hukuku ve kamu hizmetlerinde hizmet sunumunda esas alınan adres kayıt sistemi aks projesi ve nüfus sayımlarının seçmen listelerinin elektronik olarak merni̇s projesi üzerinden yürütülmesi gibi önemli hizmetlerin nüfus hizmetleri içerisinde yerine getirildiği i̇çişleri bakanlığı nüfus ve vatandaşlık i̇şleri genel müdürlüğünün taşra kuruluşu olan il nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünün kanunlar yönetmelikler ve yönergelerde tanımlanan teşkilat yapısı yürütülen hizmetin önemi ve yoğunluğu il nüfus ve vatandaşlık müdürlüğüne verilen görev yetki ve sorumluluk değerlendirildiğinde il nüfus ve vatandaşlık müdürlüğünün bakanlık il müdürlüğü ve müdürünün de bakanlık il müdürü olduğunun açık olduğu ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamede sayılı cetvelde sayılması gerektiği söz konusu kanun hükmünde kararname ile mağdur edildiği söz konusu mağduriyetinin giderilmesi istemiyle tarihli dilekçesi ile yapılan bu eşitsizliğin düzeltilerek bahsi geçen kararnamenin maddesinin ek madde bölümüne göre düzenlenen ücret göstergesi ve tazminat göstergesi olan sayılı cetvele il nüfus ve vatandaşlık müdürü ibaresinin de eklenmesi istemiyle yaptığı başvurunun cevap verilmeyerek reddi üzerine zımnen red işleminin iptali ile i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürünün mali haklarının bakanlık il müdürü olarak yeniden düzenlenmesi için tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelinde yer alan i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü ibaresinin anayasaya aykırı olduğu ve yürürlük tarihinden itibaren iptali için anayasa mahkemesine götürülmesi gerektiği ileri sürülmüştür davalı i̇çişleri bakanlığınca uyuşmazlık konusu tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıylaesas sayısı karar sayısı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamede yapılan düzenlemenin tarih ve sayılı kanunun verdiği yetkiye dayanılarak bakanlar kurulunca tarihinde kararlaştırıldığı ve tarih ve sayılı kanun hükmünde kararnameye eklendiği yapılan düzenlemeye ilişkin uygulama birliğinin sağlanması ve oluşabilecek tereddütlerin giderilmesi amacıyla da maliye bakanlığınca tarih ve sayılı resmi gazetede nolu devlet memurları genel tebliğinin yayınlandığı konuya ilişkin sayılı devlet memurları kanununun maddesine göre ek göstergelerin belirlenmesinde bu kanuna tabi kurumların kadrolarında bulunan personelin aylıkları hizmet sınıfları görev türleri ve aylık alınan dereceler dikkate alınarak bu kanuna ekli ve sayılı cetvellerde gösterilen ek gösterge rakamlarının eklenmesi suretiyle hesaplanacağı sayılı cetvelde yer alan unvanlarda değişiklik yapmaya ve yeni unvanlar ilave etmeye bakanlar kurulunun yetkili olduğu i̇çişleri bakanlığının bu konuda belirleyici konumda olmadığı i̇çişleri bakanlığı il müdürlerinin mali haklarının düzeltilmesi hususu ile ilgili olarak başbakanlığa sayılı devlet memurları kanununun ekli sayılı ek gösterge cetvelinde değişiklik yapılmasına ilişkin teklifte bulunulduğu başbakanlığın tarih ve sayılı cevabi yazının ekinde gönderilen maliye bakanlığının tarih ve sayılı yazısında sayılı devlet memurları kanununun ekli sayılı ek gösterge cetvelinin genel i̇dare hizmetleri sınıfı bölümünün sırasında ek göstergeden yararlanmaları gerektiği belirtilerek istemlerinin reddedildiği i̇çişleri bakanlığınca da tarih ve sayılı resmi gazetede mükerrer yayımlanan sayılı bakanlar kurulu kararına istinaden i̇l müdürü unvanını alan il nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetveline eklenmeleri durumunda illerde benzer görevleri yürüten diğer bakanlıkların il müdürleri ile mali haklar yönünden eşitliğin sağlanacağı uygulama birliğinin oluşturulacağı ve bahsi geçen i̇çişleri bakanlığı i̇l müdürlerinin gerek yazılı gerekse sözlü olarak ifade etmeye çalıştıkları mağduriyetlerinin giderilmiş olacağı değerlendirilmekte olup maliye bakanlığına konu ile ilgili değişiklik yapılmasına dair teklif çalışmalarının devem ettiği ileri sürülerek işlemin hukuka uygun olduğu ve davanın reddi gerektiği savunulmuştur kanun numaralı anayasasının nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükümlerine yer verilmiş belirtilen hükümlere paralel düzenlemeler tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmaktaesas sayısı karar sayısı olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır şeklinde belirlenmiştir öte yandan anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri ile eşitlik ve hakkaniyeti gözeten devlettir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken takdiri sınırsız ve keyfî olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır bunun yanında hukuk devleti kavramı kuralların ve müeyyidelerinin net olarak önceden belli olduğu dolayısıyla uyulmayan kararların müeyyidelerinin ne olduğunu insanların önceden bilmesini de ifade eder anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne ücrette adaletin sağlanması başlıklı maddesinde ise ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alıresas sayısı karar sayısı değişik fıkra sk md asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur düzenlemesine yer verilmiştir anayasa mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere anayasanın maddesine göre yasaların uygulanmasında ayrım gözetilmeyecek ve eşitsizliğe yol açılmayacaktır maddede düzenlenen eşitlik ilkesiyle birbirinin aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılması engellenmektedir yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerektirebilir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasalda öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez yine anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında eşitlik ilkesi aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yasalarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda hizmetlerde eşitliğin sağlanmasını gerektiren eşit davranma ve ayrım yapmama ilkesi olarak yorumlanmıştır anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek ödeme oranlarının belirlendiği sayılı cetvelde a aylıklarını sayılı devlet memurları kanununa göre alanlar üst başlığı altında kadroları genel i̇dare hizmetleri sınıfında yer alan personel ile teknik hizmetler sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri ile avukatlık hizmetleri sınıflarında bulunan personelden ek ödeme oranları ilgili gruplarında düzenlenmeyen ve kadro unvanları bu bölümde yer alan personelden ek ödeme oranı olarak tesbit edilenler arasında kadro ve görev unvanı g i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü il yazı işleri müdürü il idare kurulu müdürü il mahalli idare müdürü il planlama ve koordinasyon müdürü dernekler il müdürü il afet ve acil durum müdürü hukuk müşaviri fakülte ve yüksekokul sekreteri basın ve halkla ilişkiler müşaviri basın müşaviri müşavir müdür şube müdürü ilçe müftüsü başkan daire başkan yardımcısı kurum sekreteri merkez sekreteri enstitü sekreteri genel sekreter yardımcısı birlik sekreteri müze başkanı ki̇tlerde başuzman diğer belediye başkan yardımcıları ve sırasında sayılanların yardımcıları belirlemesine yer verilmiştir mevzuatın incelenmesinden tarih ve sayılı mükerrer resmi gazetede yayımlanan sayılı bakanlar kurulu kararı ile genel i̇dare hizmetleri sınıfında mevcut kadro unvanı nüfus ve vatandaşlık müdürü olanların kadroları yapılması uygun görülen değişiklikle yine genel i̇dare hizmetleri sınıfında kadro unvanı i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü olarak değiştirildiği bu şekilde nüfus ve vatandaşlık müdürlerinin il müdürü unvanını kazandığı bu unvan ile i̇çişleri bakanlığının nüfus hizmetlerinin yürütülmesine ilişkin olarak ildeki temsilcisi ve bakanlığa ait birimlerin amiri konumunda bulunduğu uyuşmazlık konusu sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelin bölümünde ise aile ve sosyal politikalar bilim sanayi ve teknoloji çevre ve şehircilik ekonomi gıda tarım ve hayvancılık gümrük ve ticaret kültür ve turizm milli eğitim orman ve su i̇şleri sağlık ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlıklarının bakanlık il müdürü ve bakanlık bölge müdürü defterdar i̇l emniyet müdürü i̇l müftüsü vergi dairesi başkanı türkiye i̇statistik kurumu ve türkiye yazma eserler başkanlıkları devlet su i̇şleri karayolları maden tetkik ve arama meteoroloji orman tapu ve kadastro vakıflar ve yükseköğrenim kredi ve yurtlar kurumu genel müdürlüklerinin bölge müdürü sosyalesas sayısı karar sayısı güvenlik kurumu başkanlığı basın yayın ve enformasyon spor türkiye i̇ş kurumu genel müdürlüklerinin il müdürü kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin bölge müdürü kadrolarında bulunanlardan ankara i̇stanbul ve i̇zmir illerinde görev yapanların ücret göstergesinin tazminat göstergesinin ise büyükşehir belediyesi bulunan illerde görev yapanların ücret göstergesinin tazminat göstergesinin ise diğer illerde görev yapanlar ücret göstergesinin tazminat göstergesinin ise olarak belirlendiği bu belirleme ile il müdürü unvanına sahip nüfus ve vatandaşlık il müdürleri ile yukarıda bahsi geçen ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelinde sayılan diğer bakanlıkların ildeki temsilcisi konumunda bulunan il müdürleri ile aralarında mali olarak nüfus ve vatandaşlık il müdürleri aleyhine farklılıklar yaratıldığı her şeyden önce kanun ve kanun hükmünde kararnameler ile yapılan düzenlemelerde anayasanın kanun önünde eşitlik ve hukuk devleti ilkesine uygun hareket edilmesi ve eşit statüde bulunanlar arasında farklılıklar yaratılmaması gerekir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı kararında hukuk devletinde yasama organını da kapsayacak biçimde devletin bütün organları üzerinde hukukun ve anayasanın mutlak egemenliği vardır yasa koyucu her zaman hukukun ve anayasanın üstün kuralları ile bağlıdır hükmüne yer vermek suretiyle hukuka bağlılığın yasama organını da içerdiğini vurgulamış bulunmaktadır bütün bu açıklamalardan sonra anayasamızın ncu maddesinde ifadesini bulan hukuk devletinin en temel öğelerinden biri olan herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar ilkesi gereğince il müdürü unvanına sahip ve i̇çişleri bakanlığının nüfus hizmetlerinin yürütülmesinden sorumlu ildeki temsilcisi konumunda bulunan nüfus vatandaşlık il müdürleri ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin sayılı cetvelinde sayılan diğer bakanlıkların ildeki temsilcisi konumunda bulunan il müdürleri arasında mali haklarının düzenlenmesi açısından eşitsizlik yaratılmaması gerektiği il nüfus ve vatandaşlık işleri müdürünün tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerinin mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek ödeme oranlarının belirlendiği sayılı cetvelde düzenlenmesinin anayasanın ncu maddesindeki eşitlik ilkesine ve anayasanın maddesindeki ücrette adaletin sağlanması ilkesine aykırılık teşkil ettiği iddiasının ciddi bir iddia olduğu yargısına varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasamızın nci maddesinin birinci fıkrasında ifadesini bulan bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü ile tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi başlıklı maddesi gereğince tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlilerininesas sayısı karar sayısı mali haklarının düzenlenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek ödeme oranlarının belirlendiği sayılı cetvelin bendinde yer alan i̇l nüfus ve vatandaşlık müdürü ibaresinin iptali için konunun ilgili belgelerin birer örneği ile birlikte itiraz yoluyla anayasa mahkemesine gönderilmesine sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrası hükmü uyarınca anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 2,778 |
esas no karar no mahkemeni̇n anayasaya aykirilik gerekçesi adana asliye üncü hukuk mahkemesinin itiraza ilişkin olarak günlü sayılı yazısında açıkladığı gerekçe özet olarak şöyledir resmi gazetenin günlü sayılı müshasında yayımlanan ve sayılı yasanın nci maddesinin bendinin iptaline ilişkin bulunan anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararının ışığı altında davacının hazineye karşı açtığı tapu sicilinin iptali ve tescil davasında uygulanması gereken tapulama kanununun inci madesinin ikinci fıkrasının hak sahibinin tesbit ve tescil sırasında seyyahat hastalık ve benzeri nedenlerle olayı zamanında öğrenememiş veya geç öğrenmiş olması ve böylece fıkra hükmünün öngördüğü on yıllık hak düşürücü süreyi geçirmiş bulunması yüzünden hakkın düşmesine yol açması nedeniyle sosyal hukuk devleti ilkesini erek edinen anayasanın genel olarak özüne ve sözüne ve özellikle cumhuriyetin niteliklerini belirten nci madesine kanunların anayasaya aykırı olamıyacağına ilişkin temel hak ve hürriyetleri ve eşitlik ilkesini düzenleyen ve ayrıca mülkiyet esaslarını belirliyen nci maddelerine aykırı bulunduğu kanısına varıldığından davacının taşınmaz üzerinde miras bırakanından dolayı hak iddia etmiş olması karşısında itirazı ciddi görülmüş ve bu sicillerde belirtilen haklara tescilleri tarihinden itibaren on sene geçtikten sonra tapulamaya tekaddüm eden sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz yolundaki kuralın anavasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır şu duruma göre tapulama kanununun hak düşüren süreye ilişkin inci maddesinin ikinci fıkrası kuralı anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bulunduğundan iptali için anayasa mahkemesine başvurulmalıdır | 211 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı büyükşehir belediyelerinin yönetimi hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin sayılı kanunla değiştirilen son fıkrasında bu payın doğrudan ilgili belediye hesabına yatırılır kalan ise büyükşehir belediyelerine nüfuslarına göre dağıtılır hesaplama ve dağıtım işlemleri maliye bakanlığınca yapılır kuralı düzenlenmiştir anayasanın maddesinin son fıkrasının son tümcesine göre yerel yönetimlere görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanması gerekmektedir gelir kaynaklarının sınırlı olması nedeniyle büyükşehirlere tahsis edilen genel bütçe vergi payının belediyeler arasında dağıtımı önem taşımaktadır büyükşehir belediyelerinin görevleri yasalarda belirlenirken herhangi bir ayrım gözetilmemişse de her büyükşehir belediyesinin yerine getirmek durumunda olduğu hizmetlerin nitelik ve nicelik itibariyle farklılık göstereceği kuşkusuzdur herhangi bir büyükşehir belediyesinin nüfusu yanında yöredeki sanayi yoğunluğu eğitim kurumlarının sayısı gelişme hızı üretim ve tüketim kapasitesi kültür ve eğitim seviyesi ile ekonomik faktörler mahalli hizmetlerin niteliğini ve maliyetini doğrudan etkileyen unsurlardır bu etkenler gözetildiğinde belediyelerin hizmet maliyetlerinin her zaman nüfusla doğru orantılı olarak artmadığı bir gerçektir büyükşehir belediyelerinin il merkezlerinde toplanan genel bütçe gelirlerinden ayrılan lık payın sayılı kanunun maddesinin son fıkrasının son tümcesinde olduğu gibi nüfus baz alınarak anayasanın maddesinde öngörülen biçimde belediyelere görevleriyle orantılı adil bir dağıtımın sağlanamayacağı açık olduğundan söz konusu tümcede anayasaya aykırılık görülmüştür açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan tarih sayılı kanunla değişiklik yapılan sayılı kanunun maddesinin son fıkrasının cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneği ile söz konusu ibarenin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi | 264 |