petition
stringlengths
136
32.8k
petition_length
int64
17
4.44k
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında tehdit suçundan yürütülen yargılamada verilen ara kararı uyarınca sanığın suçu sabit olduğu taktirde uygulanması gereken tcknun maddesi aynı yasanın e maddesi ile karşılaştırıldığında anayasaya aykırı olduğu düşüncesi ile yüksek mahkemenizde itiraz yoluna gidilmesine karar verilmiştir beyoğlu cumhuriyet başsavcılığının tarihli iddianamesi ile sanık hakkında çıkan tartışmada müştekileri bıçakla saldırmak suretiyle tehdit suçunu işlediği gerekçesi ile tck a maddeleri uyarınca cezalandırılması için mahkememizde kamu davası açılmıştır sanığın silahla tehdit suçu sabit olduğu taktirde uygulanması gereken tck maddesi uyarınca yıldan yıla kadar hapis cezası tayin edilmesi gerekmektedir sanık müştekiyi silahla basit bir tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaralamış olsa idi tck e maddesi uyarınca aydan yıl aya kadar hapis veya adli para cezası tayin edilmesi gerekmektedir özetlemek gerekirse elinde silahla birini yaralayan kişiye az ceza yaralayacağım diyen kişiye çok ceza tayini gerekmektedir bu cezalar suç ve ceza dengesini bozduğu tehdit suçu aleyhine adaletsiz olduğu kanaatine varılmıştır çünkü olacak olan tck olmuş olan tck e den daha vahimdir demek sanığın yoğun kast ile işleyip amacına ulaştığında az ceza işlemeyi düşündüğü suçtan belki de işlemeyeceği kastı sadece korkutmak olabilir halde çok ceza tayin edilmesi adalet ve eşitlik kavramına aykırı düşmektedir normal olanı bunun tersi olandır yani yapacağım diyene az yapana çok ceza verilmelidir zaten silah sayili yasaya aykiri ise ayrıca cezalandırılacağı unutulmamalıdır her ne kadar tehdit suçunun konusu öldürmek öldürmeye teşebbüs etmek ya da nitelikli şekilde yaralamak olduğu taktirde cezanın basit yaralamaya göre ağır olması kabul edilebilir ise de sanık hafif derecede yaralamak ya da sadece korkutmak kastı ile tehdit suçunu işlediği taktirde bunun telafisi mümkün görülmemektedir diğer yandan silahı çekip vuracağım kulağım keseceğim öldüreceğim diyen biri ciddi ise zaten dediğini yapar yapmayan ciddi değildir amacı korkutmaktır dediğini yapana madde ile ceza olarak adli para cezasi yeterli görülürken tehdit edene yıl hapis cezası hukuken kabul edilemez yaralamaya teşebbüs halinde madde ile ceza indirimi olduğu halde tehdit suçu istisna dışında teşebbüse elverişli olmadığından ceza indirimi de yapılamamaktadır her iki suçun da konusu olan kavramlardan yaralama suçu maddede kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı başlığı ile tehdit suçu maddede kişi hürriyeti ve güvenliği başlığı ile anayasamızda koruma altına alınmış tcknun da yaralama suçu vücut dokunulmazlığına karşı suçlar madde ile tehdit suçu hürriyete karşı suçlar başlığı altında madde ile düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı sonuç bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde yaralama ve tehdit suçları muhatabı kişi olması nedeniyle anayasamızın güvence altına alındığı ve tcknun da suç olarak düzenlendiği gözönüne alındığında elinde silah ile kişiyi basit bir tıbbi müdahale ile giderilecek şekilde yaraladığında az ceza elinde silahla kişiyi seni bıçaklayacağım kulağını keseceğim vuracağım diyerek korkuttuğunda çok ceza tayin edilmesi suç ve ceza dengesini bozduğu adalet ve eşitlik kavramlarına aykırı olduğu gerekçesi ile tck maddesi uygulandığı taktirde sanığa fazla ceza tayin edileceği dikkate alınarak anayasamızın maddesi uyarınca bu hükmün iptali için dosyanın onaylı sureti gönderilmiş olmakla yürütülen yargılama sonunda verilecek olan kararın mahkememize gönderilmesi bilgilerinize sunulur
477
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren dava dilekçesi şöyledir gi̇ri̇ş sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı tarih ve sayılı ve tarih ve sayılı kanunların bazı hükümlerinde değişiklik yapılması ve bazı hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasına dair kanun ağustos günlü resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir yasa hakkında söylenecek ilk söz yasanın anayasa mahkemesi kararını geçersiz kılmak amacıyla çıkarılmış olduğudur bilindiği gibi sayılı malî yılı bütçe kanununun kimi maddeleri hakkında açılan iptal davası sonrasında anayasa mahkemesi gün ve kyd sayılı kararıyla bazı maddeler hakkında yürürlüğü durdurmuştur bu yasanın ağırlıkla sözkonusu anayasa mahkemesi kararında yer alan hükümlere yeniden geçerlilik kazandırmaya yönelik olduğu kadar belirgindir ki yürürlük maddesinde kimi maddelerin yürürlük tarihi anayasa mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararının resmî gazetede yayımlandığı tarihe kadar götürülmüştür hukukun üstünlüğüne ve anayasaya sadakatten ayrılmayacağına dair and içmiş milletvekillerinden oluşan yasama organından açıkça anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmaması için yasa çıkarılması ülkemiz adına utanç vericidir dilekçemiz bu utancın giderilmesi yolunda ayrı bir önem taşımaktadır sayılı yasanın anayasaya aykırı yönleri aşağıda ayrıntıyla açıklanmıştır yasanin tümünün anayasanin ve maddeleri̇ i̇le başlangiç bölümüne aykirilik nedenleri̇ anayasanın maddesine göre devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır ve bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz devletin harcamaları kuşkusuz gelirler ile orantılı olacaktır ve türkiye son yıllarda giderek artan biçimde bütçesi açık veren bir devlettir gelir sorunu tasarrufu artırma veya yeni kaynaklar yaratma yerine bütçe dışı kaynaklara el atılarak çözülmeye çalışılmıştır başlangıçta bütçe açıklarında kullanılmaması için anayasal sınırları zorlayarak bütçe ve sayıştay denetimi dışında kurulan fonlar bile bu yaklaşımdan kendini kurtaramamış ve son olarak da döner sermaye gelirlerinin bütçeye dahil edilmesi yoluna gidilmiştiresas sayısı karar sayısı yukarıda aktarılan anayasanın maddesinin son derece açık hükmü nedeniyle fonların döner sermayelerin vb gelir kalemlerinin ilgili yasalarında yapılması gereken değişikliklerin bütçe yasasında yapılması gibi bir kolaycılık her seferinde anayasa mahkemesinden dönmüş ve anayasa mahkemesi kararlarında bu tür düzenlemelerin ancak kendi yasalarında yapılabileceğini bütçe yasası ile diğer yasalarda değişiklik yapılamayacağını açıkça belirtmiştir sayılı malî yılı bütçe kanununda da benzeri düzenlemeler vardır ve anayasa mahkemesi daha önceki bütçe yasalarında da yer alıp anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen ya da hem yürürlüğü durdurulup hem iptal edilen kimi düzenlemelerin sayılı yasada da yer alması üzerine anayasanın maddesine aykırılığı açık olduğu için yürürlüğün durdurulmasına karar vermiştir yürürlüğü durdurma sayılı ve tarihli bu kararın resmî gazetede yayımlanma dolayısıyla yürürlük tarihi dır ancak ne acıdır ki iptali istenen yasa aynı düzenlemeleri bir kez daha yapmış ve yürürlük tarihini de olarak belirlemiştir bu doğrudan anayasa mahkemesi kararlarını uygulanamaz hale getirme demektir ancak anayasa hukukumuz ve parlamento tarihimiz açısından acıklı olan yasa tasarısının tbmmde görüşülmesi sırasında bunun defalarca itiraf edilmesidir bunlardan koalisyon partileri ile muhalefete ait üç örnek aşağıda sunulmuştur tasarı bu gibi konulardaki bütçe kanununun iptalinden yürürlüğün durdurulması kastediliyor olmalı kaynaklanan boşlukları doldurmaktadır rp grubu adına konya mv mustafa ünaldi i̇ncelenmemiş tutanak birleşim giriş sayfa burada önce hükümete teşekkür etmek istiyorum çünkü bütçe kanunlarında yer alması uygun görülmeyen hükümler anayasa mahkemesinin engeline takılmıştır şimdi hükümet ne yapacaktır yani ‘bütçe kanunundaki bu hükümleri uygulamıyorum diye bir mazeretler bütçeyi devam ettirilemez bu itibarla anayasa mahkemesi tarafından yaratılan bir boşluğu böyle bir kanunla doldurmak mecburiyetindedir yapılan iş budur bütçesinde yer alan bu hükümlerin pek çoğunu daha önceki yıllarda hükümetler kararnamelerle ifa etmişlerdir yani demek istiyorum ki yılında uygulanan bu bütçe kanununa bu hükümler konulmasaydı bakanlar kurulu kararnamelerle bu amaca yönelik düzenlemeler yapabilir ve hedefe varabilirdi ama maliye bakanlığı bu sene yılı bütçesinde hazinenin de planlamanın da katıldığı bir görüşle bunları bütçe kanununa bir hüküm olarak getirmiştir ama bunlar anayasa mahkemesinin ‘bütçe kanunlarında yer alması gereken hükümler şundan ibaret olacaktır hükmü dolayısıyla engeline takılmıştır bu yasa hukuki bir boşluğu doldurmaktadır benim bütün maliyecilik hayatımda gördüğüm pek çok hüküm vardır ki bu hüküm yıl içerisinde anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş veya yürürlüğü durdurulmuş ama gelecek yıl bütçe kanununda da yine aynen tekrar edilmiştir şahsı adına aykon doğan dyp isparta mv i̇ncelenmemiş tutanak birleşim giriş sayfa eğer biraz bunun detayları hakkında bilgi vermek gerekirse anayasa mahkemesinin yürütmeyi yürürlüğü olacak durdurma kararı dolayısıyla döner sermaye gelirlerinden bütçeye aktarılacak trilyon lira fon gelirlerinden bütçeye aktarılacak net trilyon lira ve nihayet çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının hasılatlarından yine bütçeye aktarılması öngörülmüş olan trilyon lira olmak üzere toplam trilyon liralık bir kaynağın bütçeye aktarılması imkanıesas sayısı karar sayısı ortadan kalkmış oluyor idi şimdi bu düzenlemeyle bu kayıpların daha doğrusu bütçeye akımların önlenmesi giderilmiş ve doğru bir yaklaşımla bu tasarı getirilmiştir anap grubu adına samsun mv biltekin özdemi̇r i̇ncelenmemiş tutanak birleşim giriş sayfa tbmmdeki görüşmeler sırasında diğer muhalefet temsilcileri tasarının asıl amacının anayasa mahkemesi kararının uygulanamaz hale getirilmesi olduğunu ileri sürmüşlerdir ve bunları belki yorum olarak değerlendirmek mümkündür ama iktidar temsilcileri ile plan ve bütçe komisyonunun bir önceki başkanı ve tasarının mimarlarından anap temsilcisinin sözleri düzenlemenin gerçek amacını bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır bu yasanın amacı anayasa mahkemesinin k yürürlüğü durdurma sayılı ve tarihli kararını uygulanamaz hale getirmektir oysa yürürlüğü durdurma kararının temel gerekçelerinden biri anayasa mahkemesinin iptal kararlarının uygulanabilir olmasını sağlamaktır anayasanın maddesi son derece açıktır anayasa mahkemesi kararları yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar yasama organının bir anayasa mahkemesi kararını uygulanamaz hale getirmek için yasa çıkarması anayasanın maddesine maddesine başlangıç bölümünün ve fıkralarına ve maddedeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır çünkü anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır buna karşın yasama organı anayasanın maddesine aykırı hareket etmiştir başlangıç bölümünün fıkrasına göre egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili hiçbir kişi ya da kuruluş anayasada öngörülen hukuk düzeninin dışına çıkamayacağı halde yasama organı çıkmış ve yetkisini anayasal bir yargı organının kararlarını uygulamamak için kullanmıştır başlangıç bölümünün fıkrasına göre kuvvetler ayrımı devlet organları arasında üstünlük sırası anlamına gelmediği belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü olduğu halde yasama organı kendisini yargı organının üstünde görmüş ve onun kararlarını uygulamamak için yasa çıkarmıştır belirtilen nedenlerle sayılı yasanın tümünün iptali istenmektedir sayili yasanin maddesi̇ni̇n anayasaya aykirilik nedenleri̇ i̇ptali istenen yasanın maddesiyle tarih ve sayılı muhasebe umumiye kanununa ek madde eklenmiştir ek madde in anayasaya aykırılığı ek madde kanun kanun hükmünde kararname yönetmelik ve diğer mevzuatla kurulmuş olan fonların gelirlerinin tümünü ortak bir hesapta toplamayı yıllık bütçe yasaları ile hangi fonların bütçeye dahil edileceğinin belirlenmesini kapsam dışında bırakılan fonların gelirlerinden bütçe dışında bırakılmalarına karşın maliye bakanı ve hazineden sorumluesas sayısı karar sayısı bakanın teklifi ve başbakanın onayıyla kesinti yapılmasını öngörmektedir ve daha önce bütçe kanununda yer almış ve kanun ve kanun hükmünde kararnameler ile kurulmuş fonlar yönünden iptal edilmiş bu yıl da hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmiştir bu kez sayılı yasada kapsam dışı bırakılan özelleştirme fonu da kapsama alınmıştır bu kez düzenleme bundan sonraki bütçe yasalarını da kapsayacak biçimde bir yetki devrini öngörmektedir oysa anayasanın maddesine göre nasıl bütçe yasaları yıllık yapılır ve bunlara bütçe ile ilgili olmayan hükümler konulamazsa herhangi bir yasa ile de ondan sonraki tüm yıllarda tbmmnin iradesini sınırlayacak bir düzenleme getirilemez maddenin fıkrasının ilk tümcesi yılları bütçe kanunları ile hangi fonların bütçe kapsamına dahil edeceği belli edilir demektedir i̇fade olarak türkçeye aykırı bu cümle içerik olarak da anayasaya aykırıdır çünkü gelecek yılların bütçe yasaları için yasama organına zorunluluk getirmektedir bu yasama yetkisinin devri demektir ve anayasanın maddesine aykırıdır bu tür değişikliklerin ilgili yasalarda teker teker yapılması zorunludur ancak sayılı yasaya eklenen ek madde ile tüm fonlar bu yasa kapsamına ve dolayısıyla bütçe kapsamına alınmaktadır oysa fonların kurulmasına ilişkin yasaların çoğunda sayılı muhasebe umumiye kanununun uygulanmayacağı hükmü vardır ek madde bu açıdan fonların kendi yasalarıyla da çelişmektedir ek madde in paragrafına göre tüm fonlar hizmet ve harcamalarını kendi mevzuatlarında yer alan esas ve usullere göre yürütecektir ama gelirleri açısından kendi yasalarındaki hükmün aksine sayılı yasaya tabi olacaklardır ek madde in fıkrası ile de tüm fon yasalarında başka bir değişiklik daha yapılmakta ve fon gelirlerinin tahsil takip gelir kaydı muhasebeleştirilmesi ve denetim süre esas ve usullerini belirleme yetkisi maliye bakanı ile hazine müsteşarlığına bırakılmaktadır sonuçta ek madde ile öyle bir düzenleme yapılmaktadır ki bir süre sonra fonların yönetilmesi olanaksız hangi durumlarda hangi yasa kurallarının uygulanacağı içinden çıkılamaz bir duruma gelecektir ancak tüm bunlardan daha önemlisi bu madde ile fon gelirleri üzerinden alınmak üzere yeni bir vergi getiriliyor olmasıdır anayasanın maddesine göre vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler yasayla konulur bütçe yasasının bir vergi yasası olmadığı ve bütçe yasası ile vergi konulamayacağı anayasa mahkemesi kararlarına da geçmiş bir husus olduğuna göre bütçe yasaları ile vergi anlamına gelecek böyle bir düzenleme yapılması anayasanın maddesi ile çelişir böyle bir vergi konulabilir olsa bile anayasanın maddesinin son fıkrasına göre vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi ancak bakanlar kuruluna verilebilir ek madde in fıkrasında ise bu yetki maliye bakanı ve hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine başbakana verilmektedir ki bu da anayasaya aykırıdır ayrıca yürürlük maddesine göre bu madde anayasa mahkemesinin yürürlüğü durdurma kararından itibaren uygulanacak yani onu geçersiz kılacak ve anayasaya aykırı uygulama sürecektiresas sayısı karar sayısı bu düzenlemelerin tümünün acil ihtiyaçlardan kaynaklandığı ileri sürülebilir ama hukuk devleti mazereti ve gerekçesi her ne olursa olsun bir an bile hukuk düzeni ve anayasa dışına çıkmayan devlet demektir yürütme organı da mazeret değil çözüm üreten yerdir ve bu çözümler hiçbir biçimde anayasanın dışına çıkamaz yasa tasarısının tbmmde görüşülmesi sırasında getirilen açıklamalar için söylenebilecek tek şey özrün kabahatten de büyük olduğudur daha önce defalarca anayasa mahkemesince iptal edildiği biline biline aynı düzenlemeler bir kez daha getirilmektedir ki bu anayasaya karşı suçtur ancak bu suçun ortadan kaldırılması ve hukuk devletinin korunması görevi yine anayasa mahkemesine düşmüştür bu noktada son olarak aktarılacak olan ek madde in görüşülmesi sırasında plan ve bütçe komisyonunun anayasaya aykırılık önergesine önce katıldığını daha sonra içtüzüğe göre görüşmelere katılamayacak olmasına karşın oturumu yöneten tbmm başkanvekilinin müdahalesi üzerine katılmadığını belirtmiş olmasıdır i̇lgili bölüm i̇ncelenmemiş tutanaklarda aynen şöyledir başkan şimdi önergeleri aykırılık derecelerine göre okutup işleme koyacağım türkiye büyük millet meclisi başkanlığına görüşülmekte olan sıra sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanunlarında düzenlenmesi hakkında kanun tasarısının maddesinin anayasaya aykırı olduğu için aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz yalçın gürtan samsun ve arkadaşları sıra sayılı yasa tasarısının inci maddesi ile tarih ve sayılı muhasebe umumiye kanununa eklenen ek madde in birinci fıkrası yasa teklifinden çıkarılmıştır başkan sayın komisyon önergeye katılıyor mu efendim plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana katılıyoruz başkan katılamazsınız anayasaya aykırılık önergesi ni̇hat matkap katıldı başkan uluç gürkan ankara katıldı bitti başkan efendim olur mu canım şimdi mümtaz soysal zonguldak reddetti başkan efendim şimdi zaten anayasaya aykırılık mümtaz soysal zonguldak sayın başkanesas sayısı karar sayısı başkan sayın arkadaşım aslında ben komisyon başkanına fuzulî de yani bunu daha önce ben yaptım fakat denildi ki her halukaârda sorulsun zaten i̇çtüzüğe göre eğer komisyon bir yasa tasarısı veya teklifinin maddesini anayasaya aykırı görürse öncelikle reddeder komisyonun buna katılması mümkün değil mustafa balcilar eskişehir sayın başkan katılıyoruz dedi başkan yok efendim ni̇hat matkap hatay sayın başkan komisyon üyeleri katılıyor size ne başkan sayın komisyon katılamazsınız efendim mustafa cumhur ersümer çanakkale hayır katıldı başkan o zaman niye getirdiniz bu metni buraya mümtaz soysal zonguldak reddetti efendim başkan efendim efendim ni̇hat matkap hatay sana ne ya katılıyoruz dedi başkan allah allah olur mu canım ni̇hat matkap hatay komisyonun takdirine niye karşı çıkıyorsunuz başkan sayın milletvekilleri komisyon burada hatalı ifade kullanıyorsa ben kendisine hatırlatıyorum mustafa cumhur ersümer çanakkale nereden biliyorsunuz hatalı olduğunu başkan yine katılacaksa zaman bunu metinden çıkarmamız lazım yaşar topçu sinop efendim burası eğitim merkezi değil ki başkan sayın komisyon katılıyor musunuz katılmıyor musunuz ni̇hat matkap hatay komisyon katılıyor sana ne gürültüler başkan anlamıyorum bir dakika efendim yaşar topçu sinop sayın başkan komisyon başkanı katılıyoruz dediği zaman siz düzeltemezsiniz başkan rica ediyorum şimdi arkadaşımız yanlış ifade edebilir sayın topçu ni̇hat matkap hatay görüşmelere katılamazsınızesas sayısı karar sayısı başkan ben görüşmelere katılmıyorum efendim i̇çtüzük hükmü açık yaşar topçu sinop sayın başkan komisyon başkanı katılıyoruz dediği zaman siz düzeltemezsiniz burası eğitim yeri değil ni̇hat matkap hatay komisyon dilediği gibi takdir eder başkan efendim bakın yaşar topçu sinop burası eğitim yeri değil başkan sayın topçu i̇çtüzüğümüze göre yaşar topçu sinop katılıyoruz dediği zaman başkan bir dakika efendim bir dakika gürültüler eğer anayasaya aykırıysa buraya rapor getiremez yaşar topçu sinop i̇yi ya çeker geriye başkan canım arkadaşımız yanlış anladı yaşar topçu sinop ne münasebet kendi çekecek belki ne biliyorsun plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana sayın başkan başkan efendim efendim açık mikrofona konuşun yaşar topçu sinop olur mu öyle şey başkan mikrofon açık siz konuşun plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana katılmıyoruz başkan katılmıyormuş efendim yanlış anlamış gülüşmeler ni̇hat matkap hatay meclisi idare eden kişi görüşmelere katılamaz başkan sayın arkadaşlar rica ederim insanlar yanlış anlamaz mı bir şeyi sayın hükümet plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana katılmıyoruz başkan peki efendim önerge sahibi yaşar topçu sinop sayın başkan bir dakikanızı rica ediyorumesas sayısı karar sayısı başkan efendim bir dakika şey yaşar topçu sinop siz buradan geçmişte bunların itirazını çok yaptınız şimdi dönüp de kendi itiraz ettiğiniz işi uygulamaya kalkarsanız sizi ayıplarlar başkan yok efendim bakın yaşar topçu sinop siz idare edin komisyonu plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana efendim sayın başkan açıklama yapayım çok önerge verildiği için anap dsp ve chp sıralarından gürültüler yaşar topçu sinop burası eğitim yeri mi sayın başkan başkan hayır gerekçesini belirtecek efendim ni̇hat matkap hatay hayır konuyu komisyon takdir etti plan ve bütçe komi̇syonu başkani i̇ ertan yülek adana önergeler içerisinde yanlış anlaşıldığından katıldıklarımız var katılmadıklarımız var anayasaya aykırı olan bu önergeye katılmamız elbette mümkün değildir yaşar topçu sinop gayet açık anayasaya aykırı başkan sayın topçu insanlar yanlış anlayabilir efendim rica ediyorum siz hayatınızda hiçbir şeyi yanlış anlamaz mısınız yaşar topçu sinop ne münasebet efendim başkan efendim önerge sahibi konuşmak mı istiyor gerekçesinin okunmasını mı istiyor dyp dsp ve chp sıralarından alkışlar mustafa cumhur ersümer çanakkale sayın başkan keyfi uygulama yapıyorsunuz başkan sayın yalçın gürkan buradalar mı efendim yaşar topçu sinop okul mu açtık başkan sayın temizel siz mi konuşacaksınız zekeri̇ya temi̇zel i̇stanbul evet sayın başkan başkan buyurun efendim mümtaz soysal zonguldak sayın başkan tutumunuz hakkında konuşmama müsaade eder misinizesas sayısı karar sayısı başkan sayın soysal arkadaşımız yanlış anlamış önergeleri karıştırmış birbirine efendim anap dsp ve chp sıralarından gürültüler yaşar topçu sinop nesini yanlış anlamış canım başkan olur mu canım rica ediyorum allah allah ni̇hat matkap hatay i̇çtüzüğün üncü maddesine bir bakar mısınız lütfen başkan tamam bakıyorum ni̇hat matkap hatay siz görüşmelere katılabilir misiniz komisyonun görüşlerine karışamazsınız başkan ben katılmıyorum efendim ben görüşmeye katılmadım ki komisyon başkanını ikaz ettim dyp dsp ve chp sıralarından gürültüler ni̇hat matkap hayır etmediniz başkan ettim efendim gürültüler sayın arkadaşlarımız hadi neyse ben bir hata yaptım tamam bir hata ettim ne yapalım şimdi söyleyin bakalım hadi gülüşmeler alkışlar buyurun sayın temizel sayın zekeriya temizel önergenizi izah eder misiniz mustafa cumhur ersümer çanakkale siz şu tavrınızı izah eder misiniz sayın başkan yaşar topçu sinop kişi toplanmış kabul edeceğim diye siz niye itiraz ediyorsunuz mümtaz soysal zonguldak tutumunuz hakkında bir iki cümle söylememe müsaade eder misiniz sayın başkan başkan sayın soysal rica ediyorum tamam hatayı ben üzerime alıyorum ikaz etmemem lazımdı dyp dsp ve chp sıralarından gürültüler yaşar topçu sinop kabul edeceğim diye kişi toplanmış mümtaz soysal zonguldak sayın başkan bu saatten sonra siz dahi hata yapıyorsunuz şu meclis hata yapmaz mı bu saatten sonra sağlıklı bir görüşme olmuyor başkan peki efendim özür dilerim hata yaptığım için özür diliyorum genel kuruldan yani özür dilemek benden kabul etmek de sizden arkadaşlar rica ediyorum alkışlaresas sayısı karar sayısı ek madde un anayasaya aykırılığı sayılı yasa ile sayılı yasaya eklenen ek madde genel bütçeye dahil dairelere ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerine iş yurtları ve benzeri kuruluşlar dahil aylık gayri hasılatının yüzde genel ve katma bütçeli idarelere bağlı hastanelerin döner sermayeli işletmelerine yüzde oranında genel bütçeye irad kaydedilmek ibaresiyle vergi getirmekte ve maliye bakanına bu vergi oranını üç katına kadar artırma yetkisi vermektedir bu madde de doğrudan anayasa mahkemesi kararlarını geçersiz hale getirmeye yöneliktir ve bir vergi olduğu her fıkrasından bellidir maliye bakanına bu verginin yüzde otuzuna kadar olan bölümünü tahakkukunda geriye kalan kısmını da tahsilinde ödettirmek gerektiğinde ek süre vermek için yetki tanınmış ayrıca zamanında ödenmemesi durumunda ceza öngörülmüştür maliye bakanı dilediği döner sermayeli işletmeyi tasfiye edebilecek dilediklerini birleştirebilecek veya bir başka döner sermayeli işletmeye devredilmesine karar verebilecektir ayrıca son fıkra ile döner sermayeli işletmelerin kurulmasına ilişkin tüm özel yasalara da gönderme yapılmış ve özel yasalarında sayılı yasaya tabi olmayacağı belirtilen döner sermayeli işletmeler de bu kapsama alınmıştır bu değişikliklerin ilgili yasalarında yapılması gerektiği daha önceki anayasa mahkemesi kararlarında yer almışken ve yasama organınca da bilinirken böylesine genel bir düzenleme ile bir çırpıda tüm döner sermayeli işletmeleri sayılı yasa kapsamına almaya çalışmak dilekçemizin başından beri sık sık dile getirmek zorunda kaldığımız hukuku ve mahkeme kararlarını ciddiye almama biz yaparız olur ya da anayasa mahkemesi yeni bir karar verene kadar uygulasak yeter anlayışının yeni ama alışılması olanaksız örneklerinden biridir anayasanın maddesine göre vergi ancak yasayla konabilir bu düzenlemenin genel bir yasaya konulacak bir hükümle kalıcı ve süresiz yetki devri içerecek biçimde yapılması hem madde hem de madde açısından anayasaya aykırıdır madde yasama organının kime hangi durumda yetki devredebileceğini göstermiştir ve bu bakanlar kurulundan başkası olamaz bu noktada yürütme organının altında bir bakana yetki devredilmesi anayasayla bağdaşmaz üstelik maliye bakanlığına tanınan yetki keyfi olarak uygulanmaya da elverişlidir ek süre tanınabilecek zorunlu haller nelerdir bakanlık bunu neye göre belirleyecektir i̇ta amirleri ile saymanlar gecikme zamlarından yarı yarıya kişisel olarak sorumlu tutulduğuna ek süre verme yetkisi bakanlığa tanındığına ve ek süre vermek için öngörülen zorunlu hallerde tanımlanmadığına göre keyfi uygulamaların önüne nasıl geçilecektir tüm bu hukuksal karmaşalara yol açmamak için belirsiz hususların doğrudan yasama organı tarafından nesnel olarak düzenlenmesi zorunludur ayrıca ek madde sayılı yasanın maddesi ile yetkiler artırılmakla birlikte amaç açısından özdeştir ve hakkında yürürlüğü durdurma kararı verilmiştir sayılı yasanın yürürlük maddesine göre ek madde da yürürlüğü durdurma kararından itibaren uygulanacaktır yani anayasa mahkemesi kararını geçersiz kılacaktıresas sayısı karar sayısı ek madde anayasa mahkemesi kararlarını uygulanamaz hale getirdiği için anayasanın ve hukuk devletini düzenleyen maddeleri başlangıç bölümünün ve paragrafları ile de çelişmektedir başlangıç bölümünün fıkrasına göre egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili hiçbir kişi ya da kuruluş anayasada öngörülen hukuk düzeninin dışına çıkamayacağı halde yasama organı çıkmış ve yetkisini anayasal bir yargı organının kararlarını uygulamamak için kullanmıştır aynı biçimde başlangıç bölümünün fıkrasına göre kuvvetler ayrımı devlet organları arasında üstünlük sırası anlamına gelmediği belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü olduğu halde yasama organı kendisini yargı organının üstünde görmüş ve onun kararlarını uygulamamak için yasa çıkarmıştır ek madde nun anayasaya aykırılığı ek madde i̇lgili yıl bütçe kanunları ile çeşitli kanunlarla genel bütçe gelirlerinden kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılması öngörülen paraların kanuni oran ve miktarları mâli yıl içinde yeniden belirlenebilir ek madde anayasanın madde hükmünü geçersiz kılmaya doğrudan anayasayı değiştirmeye yönelik bir maddedir ve anayasanın maddesini geçersiz kılma anlamına geldiği için öncesi türkiyesindeki tbmm uygulamalarını anımsatmaktadır bilindiği gibi genel bütçe gelirlerinden kamu kurum ve kuruluşlarına pay aktarılır ve bunların oranları çeşitli yasalarla belirlenmiştir ek madde değişik yasalarla belirlenmiş bu oranları değiştirme hatta yıl için hiç pay ayırmama yetkisini içermektedir bu yasalar tbmm tarafından uzun tartışmalar sonucu çıkarılmış ayrı ayrı yasalardır ve anayasa gereği bütçe yasası ile diğer yasalarda değişiklik yapılamaz düzenleme tbmmye anayasanın maddesindeki bu hükmün aleyhine bir yetki tanımaktadır ancak tbmmnin yetkileri anayasada belirlenmiştir ve yasama organına anayasa dışında yasa ya da başka bir metinle yetki verilemez yetkileri azaltılamaz ek madde hakkında anayasaya aykırılık iddiası atıfta bulunulan yasaların düzenlediği alanlara göre değişik maddelere dayandırılabilir örneğin bu madde kapsamındaki yasalardan biri sayılı yerel yönetimlere genel bütçe gelirlerinden pay verilmesi hakkında kanundur yerel yönetimlerin mali olanaklarının sınırlanması hem anayasanın maddesine hem de türkiye bu alanda bir uluslararası sözleşme olan avrupa yerel yönetimler özerklik şartını usulüne göre yürürlüğe koyduğu için anayasanın maddesine aykırı olacaktır ancak ek madde özellikle anayasanın bir hükmünü uygulanamaz hale getireceği için anayasanın başlangıç bölümünün ve fıkraları ile maddesine maddesine hiçbir kimse veya organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını düzenleyen maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı aynı zamanda bu yasa bu zamana kadar yıllık bütçe yasaları ile gerçekleştirmek istenip anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen düzenlemelerin bir daha bu engele takılmadan yapılabilmesine yöneliktir ancak böyle bir düzenlemenin kendisi doğrudan anayasaya aykırıdır aynı konuda peşpeşe gelen iptal kararlarından sonra doğru olan yasama organının anayasa kuralları ile anayasa mahkemesi kararlarına uyması ve bu konuda daha özenli davranmasıdır ancak nedense tam tersi yaşanmakta ve yasama organında çoğunluğu elinde bulunduranların anayasa mahkemesinin olmadığı tan önceki dönemleri anımsatan yasaları çıkarmaya çalıştığı anlaşılmaktadır bu madde bunun en güzel örneğidir ancak unutulan şudur ki anayasa ile tanınmamış bir yetkiyi yasa ile tanımak olanaksızdır ek madde in anayasaya aykırılığı ek madde baraj liman havalimanı enerji santrali tesis gibi taşınmaz mal ve sair varlıklar kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının gayrisafi hâsılatlarından bu kullanım karşılığı olarak belirli bir oran dahilinde bir bedel tahsil edilerek genel bütçeye irat kaydedilir hangi kurum ve kuruluşlardan ne oranda pay alınacağı her yıl bütçe kanunları ile tespit edilir bu payların takip tahsil ve denetimine ilişkin esas ve usulleri belirlemeye maliye bakanlığı ve hazine müsteşarlığı yetkilidir ek madde daha önce madde ile fonlara madde ile döner sermayeli işletmelere konan vergiyi bu kez baraj liman havalimanı enerji santrali tesis gibi taşınmaz mal ve diğer varlıkları kullanan kurum ve kuruluşlara getirmektedir kimi ülkelerde kullanıcının ücretleri adıyla kavramlaştırılmış kimin hangi hizmete ne ödeyeceğinin önceden belli olduğu ve bu nedenle ilgili kurum ve kuruluşlarının önceden planlarını yapabildikleri sistemlerin uygulandığı bilinmektedir ancak madde alt ve üst sınırı olmayan kaydedebilir ibaresi nedeniyle aksini de içeren ve bu nedenle belirsizliğin en üst sınıra vardığı bir düzenlemedir ayrıca baraj liman havaalanı elektrik santrali gibi herkesçe aynı şekilde yorumlanacak varlıklara herkesin farklı anlayıp farklı yorumlayacağı bu nedenle bütçe gereksinimlerine göre yorumu yıldan yıla genişleyip daralacak tesis de eklenmiştir hukuk devleti somut kurallar gerektirir yasa çıkartmak bütün yetkilerin bir elde toplanıp yürütmenin gerektiği zaman gereksinimlerine göre karar vermesi demek değildir kamu kurum ve kuruluşlarının birbirlerinden aldıkları hizmetlerin karşılığını ödemeleri belirli ve standart bir tarifeyi gerektirir düzenleme bu hizmetin karşılığında alınacak bedeli belirlemeden gayrisafi hasılat üzerinden rastgele bir oran belirleme yetkisi vermesi yetmiyormuş gibi bunların ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına aktarılmasını da güvenceye almamıştıresas sayısı karar sayısı görünürde haklı bir nedenden kaynaklanan düzenleme yalnızca bütçe için bir kaynak biçiminde düzenlenmiş bu hizmeti veren kuruluşların tahsil edilen bedellerden alacağı karşılığına ilişkin hiçbir kayıt getirmemiştir fıkranın sonundaki belirli bir oran nedir kim belirleyecektir niçin hizmeti veren kuruluşa değil de genel bütçeye irat kaydedilecektir devletin ve ki̇tler dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamaları ancak bütçe yasası ile tbmm tarafından belirlenebileceğine ve yılı bütçesinde ilgili kuruluşlar için böyle bir harcama kalemi konulmadığına göre bu düzenlemenin maliye bakanlığı ve hazine müsteşarlığı tarafından yılında uygulanması zaten anayasaya aykırıdır ancak anayasaya aykırılık bununla da kalmamakta ve ek madde bundan sonraki bütçe yasaları için yasama organını bağlayacak biçimde sınır koymakta ve yürütmeyi yasama organının önüne geçirmektedir çünkü ek madde in birinci fıkrasına göre bu kullanım karşılığında belirli bir oran karşılığında tahsil edilen bedel genel bütçeye irad kaydedilebilir aynı maddenin fıkrasına göre maliye bakanlığı ile hazine müsteşarlığının kararına göre kaydedilmeye de bilir buna karşın düzenlemedeki ifadeye göre yasama organının böyle bir yetkisi yoktur ve fıkraya göre hangi kurum ve kuruluşlardan ne oranda pay alınacağını yasama organı her yıl belirlemek zorundadır böyle bir düzenlemenin hukuk devletinde ve parlamenter sistemde yeri yoktur yürütme organı yasamanın önüne geçemez ve anayasada olmayan bir yetki yasa ile yürütme organının bile altında bir bakanlık ile bir müsteşarlığa tanınamaz bu nedenle ek madde anayasanın maddelerine ve başlangıç bölümüne aykırıdır maddeni̇n anayasaya aykiriliği sayılı yasanın maddesiyle sayılı devlet memurları kanununa iki ek madde eklenmiştir ek madde ün anayasaya aykırılığı madde şöyledir yurtdışı eğitim masraflarının tahsili ek madde i̇lgili kanunlara göre öğrenim yapmak yetiştirilmek eğitilmek bilgilerini artırmak staj yapmak veya benzeri bir nedenle geçici süreli görevlendirilmek suretiyle üç ay veya daha fazla süre ile yurtdışına gönderilen kamu personeli yurtdışında bulundukları sürenin iki katı kadar mecburi hizmetle yükümlüdürler bu şekilde yurtdışına gönderilecek personelden örneği maliye bakanlığı tarafından ‘yüklenme senedi ile muteber i̇mzalı müteselsil kefalet senedi alınıresas sayısı karar sayısı anılan personelin mecburi hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeden veya tamamlamadan görevinden ayrılması müstafi sayılması ya da bir ceza ile görevine son verilmesi halinde kendileri için kurumlarınca fiilen döviz olarak yapılmış her türlü masraflar aynı döviz cins ve miktarı üzerinden borçlandırılır döviz borcu toplamından mecburi hizmetin tamamlanan kısmı için hesaplanan miktar indirilir hesaplanan borç miktarı ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilir borç miktarı ilgili tarafından türk lirası ile ödenir ve yapılan ödeme miktarı tahsil tarihindeki tc merkez bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden dövize çevrilerek yukarıda belirlenen şekilde hesaplanan döviz borcundan mahsup edilir i̇lgilinin eğitimdeki başarısızlığı veya kendi kusuru nedeniyle yurtdışından geri çağrılması ya da verilen süreyi tamamlayıp başarısız olarak dönmesi durumunda da ilgili için fiilen döviz olarak yapılmış olan her türlü masrafların tamamı aynı esaslara göre ödettirilir tarih ve sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun uncu maddesine sayılı kanun hükmünde kararname ile eklenen bendi kapsamında bulunanlar hakkında üçüncü fıkra hükmü tarih ve sayılı ecnebi memleketlere gönderilecek talebe hakkında kanun ve diğer kanun hükümleri uyarınca yurtdışına gönderilen öğrenciler hakkında bu madde hükümleri uygulanır kendi imkanları ile yurtdışında öğrenim gören öğrenciler bu madde hükmünün dışındadır düzenlemede tek anayasaya aykırılık iddiasında bulunulan nokta tazminatın tahsil tarihinde efektif satış kuru üzerinden alınmasının öngörülmesidir yasanın tbmmde görüşülmesi sırasında da dile getirildiği gibi efektif döviz kuru nakit dövizin taşınmasındaki masrafların karşılanabilmesi amacıyla yüksektir oysa yurt dışında okuyanlar için verilen kredilerde böyle bir masraf yoktur çünkü havaleler banka aracılığıyla yapılmaktadır bu nedenle efektif sözcüğünün iptali istenmektedir kuşkusuz hukuk devleti anayasanın maddesinde belirtildiği gibi adalet anlayışı içindeki devlettir ve bu nedenle ülke için yetiştirdiği öğrencilerine bir tüccar gibi davranamaz krediyi geri alırken verdiği kurallar içinde geri alır bu nedenle efektif sözcüğünün anayasanın maddesindeki adalet anlayışı içindeki hukuk devletine aykırı olduğu için iptali istenmektedir ek madde in anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesiyle sayılı devlet memurları kanununa eklenen ek madde şöyledir yurt i̇çin
4,268
esas sayısı karar sayısı tc anayasasında devletin nitelikleri sayılırken hukuk devleti olduğu belirtilmiş kanunsuz suç ve cezalandırmanın olmayacağı düzenlenmiştir suç ve cezada kanunilik ilkesi suç ve suçun unsurlarının suç konusunun ve suçu oluşturan şeylerin kanunda tanımlanması temel niteliklerin belirlenmesini gerektirir suç ve cezada kanunilik ilkesi anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında vurgulanmış kapsamı konusunda içtihat oluşturulmuştur bu kararlardan gün sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçının hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir belirlilik ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği de ifade çimektedir yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirlilik sağlanabilir aslolan muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek suç ve cezanın kanuniliği ilkesi getirilmiştir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan hu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmakladır bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somut fiil ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikle öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kamında hangi fiile hangi hukuksal yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir gün sayılı kararında anayasa mahkemesinin bir başka karan olan esas ve karar ve tarihli kararında ‘suç ve cezaların yasayla belirlenmesi çağdaş ceza hukukunun temel ilkelerinden biridir günümüzde bu ilkeye uluslararası hukukta ve i̇nsan haklan belgelerimle de yer verilmektedir i̇lkenin esası kişilerin yasak eylemleri ve bunlar karşılığında verilecek cezaları önceden bilmelerini sağlamak düşüncesine dayanmaktadır suç ve cezaların yalnızca yasa ile konulup kaldırılması da yeterli olmayıp kuralların kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık ve sınırlarının da belli olması gerekir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri ‘belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veyaesas sayısı karar sayısı sonucun bağlandığım bunların hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar anayasanın maddesinin ilk fıkrasında ‘kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek ‘suçun kanuniliği üçüncü fıkrasında da ‘ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek ‘cezanın kanuniliği ilkesi getirilmiştir anayasalla öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da teme ilkelerinden birini oluşturmaktadır anayasanın maddesine paralel olarak sayılı kanunun maddesinde yer alan ‘suçla ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde yasada gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır bu ilke aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri en geniş biçimiyle gerçekleştirip güvence altına almakla yükümlü olan hukuk devletinin esas aldığı değerlerden olup uluslararası hukukta ve insan haklan belgelerinde de özel bir vere ve öneme sahip bulunmaktadır ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun ‘açıkça suç sayması şartına bağlanmış olmasıyla suç ve cezalara dair düzenlemelerin şekli bakımdan kanım biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikle öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi eyleme hangi hukuksa yaptırımın bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir başvurusu başvuru numarası karar tarihi suçta ve cezada kanunilik anayasa ve ai̇hsde güvence altına alınmış temel bir ilkedir no anayasanın suç ve cezalara ilişkin esaslar kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrası şöyledir kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez ai̇hsnin kanunsuz ceza olmaz kenar başlıklı maddesinin numaralı fıkrası şöyledir hiç kimse işlendiği zaman ulusal veya uluslararası hukuka göre suç oluşturmayan bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu bulunamaz aynı hiçimde suçun işlendiği sırada uygulanabilir olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez anayasanın temel hak ve özgürlüklerle ilgili bölümlerinde kanunla düzenleme ilkesine pek çok maddede ayrı ayrı yer verildiği gibi maddede ifade edilen temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin genel ilkelerde de sınırlamaların ancak kanunla yapılabileceği kurala bağlanmıştır anayasanın suç ve cezaları düzenleyen maddesinde de suçta ve cezada kanunilik ilkesi özel olarak güvence altına alınmıştır noesas sayısı karar sayısı § anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse kanunun suç savmadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçla kanunilik üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezada kanunilik ilkeleri güvence altına alınmıştır anayasada öngörülen suçla ve cezada kanunilik ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmakladır anayasanın maddesine paralel olarak sayılı kanunun maddesinde düzenlenen suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olmasını gerektirmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bitmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmakladır aym k suçta ve cezada kanunilik ilkesi hukuk devletinin kurucu unsurlarındandır kanunilik ilkesi genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzenlenmesinde temel bir güvence oluşturmanın yanı sıra suç ve cezaların belirlenmesi bakımından özel bir anlam ve öneme sahip olup bu kapsamda kişilerin kanunen yasaklanmamış veya yaptırtma bağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmaları önlenmekle buna ek olarak suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır no § kamu otoritesinin ve bunun bir sonucu olan ceza verme yetkisinin keyfi ve hukuk dışı amaçlarla kullanılmasının önlenebilmesi kanunilik ilkesinin katı bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olabilir bu doğrultuda kamu otoritesini temsil eden yasama yürütme ve yargı erklerinin bu ilkeye saygılı hareket etmeleri suç ve cezalara ilişkin kanuni düzenlemelerin sınırlarının yasama organı tarafından belirgin bir şekilde çizilmesi yürütme organının sınırları kanunla belirlenmiş bir yetkiye dayanmaksızın düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza ihdas etmemesi ceza hukukunu uygulamakla görevli yargı organın da kanunlarda belirlenen suç ve cezaların kapsamını yorum yoluyla genişletmemesi gerekir no § anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu bir lakım güvenceler içermesi gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu kanundan öğrenebilme imkânına sahip olmalıdır birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörüp davranışlarını düzeni ey ehil ir hukuk güvenliği kuralların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym k kt ay e kt aym k kt aym k kt hukuk devletinde bireylerin belirli bir zaman diliminde hangi fiillerin suç olarak tanımlandığı ve hangi cezai yaptırımlara bağlandığım bilip öngörebilmeleri bir başka ifadeyle ceza hukuku kurallarının öngörülebilir ve erişilebilir olması şarttır aksi takdirde ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz şeklinde ifade edilen ceza hukuku prensibinin hayata geçirilmesi mümkün olmayacaktır ‘zira ceza sorumluluğu kişinin fiilinin bilincinde olduğu ve özgür iradesiyle suç olan bu fiili işlediği varsayımına dayanır bu nedenle kişinin işlediği fiilden sorumlu tutulabilmesi için hangi fiillerin suç olduğunun kanunlarda açıkça gösterilmesi gereklidir ‘aym kt esas sayısı karar sayısı ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunda açık bir şekilde düzenlenmesi şartı suç ve cezalara dair düzenlemelerin şeklî balamdan kanım biçiminde çıkarılmasının yeterli olmadığı bunların içerik bakımından da belli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekliğini ifade etmektedir bu açıdan kanun metni bireylerin gerekliğinde hukuki yardım almak sureliyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır dolayısıyla uygulanması öncesinde kanun muhtemel etki ve sonuçlarına dair yeterli derecede öngörülebilir olmalıdır bununla birlikte kanun metnini tüm sonuç ve etkileri göstermesi her zaman beklenemeyeceğinden aranan açıklığın ölçüsü söz konusu metnin içeriği düzenlemeyi hedeflediği alan ile hitap ettiği kitlenin statü ve büyüklüğü gibi faktörler dikkate alınarak belirlenebilir bu özelliklere sahip kanunun aynı zamanda kolaylıkla erişilebilir nitelikte olması gerekir aym k kt kanunların genellikle ikinci maddelerindeki tanımlar hukuk devleti ve kanunilik ilkelerinin gereğidir bu tanımlarla konu amaç kapsam ortaya konur içerik yönünden kuşkunun önlenmesi amaçlanır yasada bıçak kama saldırma hançer pala kılıç kasatura süngü sivri uçlu ve oluklu bıçak boğma teli muşta isim olarak belirtilmiş ancak fiziki ve teknik özellikleri ortaya konmamış başkalarından ayıracak kuşku yaratmayacak şekilde nitelikleri belirtilmemiştir belirsiz olarak bırakılmış nitelikleri ve biçimsel özellikleri ne olmaları gerektiği konusunda açıklama veya nerede tanımının olduğu hükmü konmamıştır örneğin hangi bıçaklar bulundurulabilir hangi bıçaklar bulundurulamaz belli değildir cebinde cm kesici bölümü olan bir bıçak bulunan kişi suç işlemiş midir sorusu cevapsızdır gerek sayılı yasada gerekse de ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında yönetmelikte bulundurulmasının suç oluşturacağı belirtilen bıçak kılıç kama vs aletlerin tanımı yapılmamış hangi ölçü ve nitelikte olanların suç olacağı yasayla düzenlenmediğinden belirlilik ilkesine uygun davranılmamış suç konusu aletlerle ilgili olarak belirlilik ilkesi yönünden eksik bırakılmıştır soruşturma ve yargılama makamları aletleri bilirkişilere veya bilirkişi kurumlarına göndererek rapor istenmekte objektif bir tanım ve ölçüleri olmadığı için sübjektif değerlendirmeye davalı raporlara bağlı olarak davalar sonuçlanmaktadır bu raporlar objektifi bilimsel ve teknik standart ve ölçüleri olmadığından denetlenememektedir yasada tanımlama olmadığı için suç nitelemesi kişilere yere konuma zamana ve sübjektif bakışa göre değişebilmektedir bu değerlendirmenin de somut denetleme imkanı bulunmamaktadır bu da ceza hukukunun evrensel ilkesi suç ve cezanın kanuniliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bilirkişilere göre suç nitelendirilmektedir bıçak vb aletlerdeki suç nitelemeleri yer kişi ve zamana göre farklılık gösterebildiğinden öngörülebilirlik ve kesinlik ilkelerine de aykırılık oluşturmaktadır sayılı yasanın maddesindeki bu kanun hükümlerine aykırı olarak üncü maddede yazılı olan bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini cümlesinin kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesiyle belirlilik ilkelerine uygun olmadığı özellikle veya benzerleri kavramının tümüyle belirsizliğe neden olduğu bu nedenle sayılı yasanın maddesi veesas sayısı karar sayısı maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu inancı oluşmuştur sonuç ve i̇stem sayılı kanunun maddesinde belirtilmiş eşyaların aynı kanunda tanımlarının yapılmadığı suçun niteliğinin tespitiyle ilgili olarak bilirkişi tespiti gerektiği sayılı kanunun maddesinde suça konu eşyalarla birlikte özel nitelikteki benzer aletler sözlerine dayalı olarak aynı kanun maddesinde ceza hükmü düzenlendiği sayılı kanunun maddesinde geçen madde de yazılı olan bıçak veya diğer aletleri veya benzerlerini sözleriyle suçun unsurlarının belirtildiği özellikle tanımlanmayan ve suç aleti olarak nitelenen aletlerle ilgili olmak düzenlenen hükmün ve yasa metinlerinde geçen benzerleri kavramının anayasanın ve maddelerindeki hukuk devleti ve suç ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğu sayılı kanunun maddesiyle maddesinin anayasaya aykırı olduğu iptali gerektiği inancıyla yüksek mahkemenin takdirlerine sunulur
1,865
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazda bulunan iğdır sulh ceza mahkemesinin anayasaya aykırılık savının gerekçesi özetle şöyledir kaymakamlık makamı men kararı verirken tahkik memurlarının fezlekesinde yer alan ve nizalı yerin mütecavizin tapusu içerisinde kaldığına ilişkin durumu sayılı yasa uyarınca dikkate almamıştır bu konu ise doğrudan mülkiyet hakkını ilgilendirmektedir mülkiyet hakkı tarihli fransız i̇nsan ve vatandaş hakları beyannamesinde yer almış ve günden beri klasik hak ve hürriyetlerden biri olarak kabul edilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasaları da bu hakkı başından beri sıkı bir şekilde koruyagelmiştir anayasasında kabul edilen sisteme göre herkes mülkiyet hakkına sahiptir kamu yararı ve kanunla olmadıkça bu hakkın sınırlandırılması mümkün değildir mülki amirliğin veya herhangi bir idare organının kararı ile mülkiyet hakkının sınırlandırılması anayasanın sözüne ve özüne aykırıdır sayılı yasa hükümleri uyarınca yasanın amacına uygun olarak toplumda huzursuzluk başlamadan taşınmaza zilyed olan kişinin zilyedliği korunmakta ve tarafların mahkemeye başvurarak haklarını aramalarına imkan verilmekte ise de olayda olduğu gibi mülkiyet hakkı dinlenilmemekte taşınmaza malik olan kişi gayrımenkulünden men edilerek yasa ile sınırlandırılması gereken bu hakkın idari bir tasarrufla sınırlandırılması yapılmaktadır bu durum da anayasanın maddesine aykırıdır
177
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesinin değiştirdiği sayılı sermaye piyasası kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kanunun nci maddesinde sermaye piyasası kurulunun görev ve yetkileri belirlenmiştir bu maddenin tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesi ile değiştirilen ve iptali istenen bendi hükmü ile gayrimenkullerin değerlemesini yapabilecek değerleme kurumlarından sermaye piyasasında değerleme faaliyetinde bulunacaklara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara uyan değerleme kurumlarını listeler halinde ilan etmek sermaye piyasası kanununun maddesi birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacakların takibinde ve konut finansmanı kuruluşları tarafından tüketicilere kaynak kullandırılması aşamasında değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin şartları belirlemek ve bu şartlara uyan kişi ve kurumları listeler halinde ilan etmek yetkisi sermaye piyasası kuruluna verilmiştir yasada temel esaslar gösterilmeden değerleme yapacak kişi ve kurumlara ilişkin olarak şartları belirleme yetkisi idareye yürütmeye bırakılmıştır halbuki anayasanın gösterdiği ayrık haller dışında yürütmenin asli düzenleme yetkisi yoktur yürütme anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacak ve yerine getirilecek bir yetki ve görevdir anayasanın inci maddesinde ifade edilmiş olan bu ilke yürütmenin ancak kanun ile asli olarak düzenlenmiş bir alanda düzenleme yetkisi kullanabileceğini açıkça ortaya koymaktadır anayasanın nci maddesine göre ise asli düzenleme yetkisi tbmmnindir ve devredilemez devredildiği takdirde anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı düşer ve devredilen yetki kaynağını anayasadan almadığı için düzenleme anayasanın ncı maddesine de aykırı bir nitelik taşır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın nci maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmektedir buna göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir bu bağlamda sık sık değişik önlemler alınmasına veya bunların kaldırılmasına gerek görülen ekonomik teknik veya benzeri alanlarda temel kurallar saptandıktan sonra ayrıntıların düzenlenmesinin idareye verilmesi yasama yetkisinin devri olarak nitelendirilemezesas sayısı karar sayısı ancak iptali istenilen bentlerle maliye bakanına çerçevesi çizilmemiş esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama yetkisinin devrine yol açılmıştır bu nedenlerle dava konusu kurallar anayasanın nci maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir denilerek bu durum açıkça ortaya konulmuştur bu nedenle iptali istenen düzenleme de anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesinin değiştirdiği sayılı sermaye piyasası kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği maddesinin birinci fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu kural ile gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansına sahip olanların üye olmalarını zorunlu kılan tüzel kişiliği haiz kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan türkiye değerleme uzmanları birliğinin kurulması öngörülmüş ancak sayılı yasada bu kuruluşun yapılanmasına karar ve yönetim organlarına ilişkin hiçbir düzenlemeye yer verilmemiş ve aşağıda numaralı başlık altında iptali istenen nci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği geçici madde un birinci fıkrasının ilk cümlesinde türkiye değerleme uzmanları birliği statüsünün bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek birliğin yapılanması tümüyle idareye yürütmeye bırakılmıştır anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakı korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleri şeklinde tanımlamıştır bu hükme göre meslek kuruluşları sadece yasayla kurulur ve kamu kurumu niteliğindedir bir teşkilatın kanunla kurulması demek yapılanmasının görev ve yetkilerinin karar ve yönetim organlarının kanunla düzenlenmesi demektir sayılı yasada türkiye değerleme uzmanları birliğinin sadece görev ve yetkileri düzenlenmiş açıklanan diğer hususlar yani birliğin statüsünün belirlenmesi yürütmeye bırakılmıştır böyle bir düzenlemenin anayasanın inci maddesine açıkça aykırı düştüğü kuşkusuzduresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararındayasayla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların yasa metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder ancak bu koşulla uzmanlık ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların belirlenmesi yürütme organının takdirine bırakılabilir anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir denilmiştir sayılı yasada türkiye değerleme uzmanları birliğinin statüsünün temel ilkeleri konulup çerçevesi çizilmediğinden iptali istenen kural bu yönden de anayasanın ncı nci ve inci maddeleri ile bağdaşmamaktadır çünkü bu kuralla yukarıda belirtildiği gibi anayasanın inci maddesine ve nci maddesine rağmen yürütmeye asli düzenleme yetkisi verilmiştir bu yetki kaynağını anayasadan almadığı için anayasanın ncı maddesine de aykırıdır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği geçici madde un birinci fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği geçici madde un birinci fıkrasının iptali istenen ilk cümlesinde türkiye değerleme uzmanları birliği statüsünün bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren azami iki yıl içinde yürürlüğe konulacağı belirtilerek birliğin yapılanması tümüyle idareye yürütmeye bırakılmıştır bu kuralın da yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kurallar ile yürütmeye anayasaya aykırı olarak genel sınırsız esasları ve çerçevesi belirsiz şekilde düzenleme yetkisi verildiğinden bu kuralların uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararlar doğabileceği açıktır çünkü oluşturulan kamu kurumu anayasaya aykırı bir nitelik taşıyacak yetkilerini kullanarak yaptığı işlemlerin hukuki geçerliliği tartışmaya açılacaktır bundan ise hem devletin hem de kişilerin zarar göreceği hukuka güven duygusunun zedeleneceği ortadadır diğer taraftan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ve hukuk güvenliği ilkelerinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından söz konusu ilkelerin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı konut finansmanı sistemine i̇lişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun uncu maddesinin değiştirdiği sayılı sermaye piyasası kanununun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi anayasanın nci ncı nci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan nci maddesinin sayılı sermaye piyasası kanuna eklediği geçici madde un birinci fıkrasının ilk cümlesi anayasanın nci ncı nci inci inci ve inci maddelerine aykırı olduğundan i̇ptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,363
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir oluşa göre sanıkların şubat tarihinde tcg gelibolu klığının unifil deniz harekatıgörevi kapsamında doğu akdeniz de türkiye cumhuriyeti karasuları dışında bulunduğu sırada cclik bir adet rakı içtiklerini beyan ettikleri sanıkların birlik gemilere alkollü içki getirilmeyeceğinebirlik gemilerde alkollü içki içilmeyeceğine dair donanma klığı emrinin tarihinde tebliğ edildiği maddi vakıa olarak sabittir tcanayasasının nci maddesi bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak birkanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veyataraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasamahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır sayılı anayasamahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun itiraz yolu ile mahkemelerce gönderilen işler başlıklı nci maddesi de bir davaya bakmakta olan mahkeme taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık ilkesinin ciddi olduğu kanısına varılırsa tarafların bukonudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı dosya muhtevasının mahkemece bu konu ile ilgili görülen belgelerin tasdikli örnekleri ilebirlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderirhükmünü içermektedir askeri ceza kanunun nci maddesinde de hizmete ilişkin emri hiç yapmayan askerkişiler bir aydan bir seneye kadar emrin yerine getirilmesini söz veya fiilî ile açıkça reddeden veyaemir tekrar edildiği halde emri yerine getirmeyenler üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ilecezalandırılırlar yukarıki fıkrada yazılı suçlar seferberlikte yapılırsa beş ve düşman karşısında yapılırsa on seneye kadar ağır hapis cezası hükmolunur hükmüdüzenlenmiş seferberlik kavramı da yine askeri ceza kanunun nci maddesinde sefer tabiri harb halini ihtiva eden seferberliktir seferberlik ordunun veya bazı kısımlarının seferber olmasını amir olan emirde yazılı vemuayyen tarihten başlayarak ilgasını mübeyyin neşrolunan emirde yazılan tarihte biten haldir hazarda türkiye cumhuriyeti hudut ve kara suları dışında yalnız dahi seyrü hareket edenher harb tayyare ve harb gemisi üssülharekelerinden birine varıncaya kadar bu kanununtatbikatında seferber sayılırşeklinde düzenlenmiştir dava konusu olayda ise ascknun üncü maddesinde yazılı hazarda türkiyecumhuriyeti hudut ve karasuları dışında yalnız dahi seyrü hareket eden her harp tayyare ve harpgemisi üssulhareketlerinden birine varıncaya kadar bu kanun tatbikatında seferber sayılır hükmü anayasanın nci maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştıresas sayısı karar sayısı her ne kadar askeri ceza kanununun tanımlar bölümde seferberlik hali tanımlanmış ise de seferberlik ile ilgili asıl düzenleme sayılı seferberlik kanununu değiştiren tarih ve sayılı seferberlik ve savaş hali kanunun da yapılmıştır sayılı askeri ceza kanununun nci maddesinde ise seferberlikten neyin kast edildiği ayrıca özel olarak düzenlenmiştir maddenin ncü bendinde ise hazarda türkiye cumhuriyeti hudut ve karasuları dışında yalnız dahi seyrühareket eden her harp tayyare ve harp gemisi üssulhareketlerinden birine varıncaya kadar bukanunun tatbikatında seferber sayılırdenilmek suretiyle vatan hudutları ve karasuları dışındabulunan savaş uçakları ve savaş gemileri yönünden özelliklerine binaen seferberlik ve savaş halikanunundan ayrı olarak itibari seferberliğe yer vermiştir ascknun muhtelif maddelerindeörneğin son vs suçun seferberlikte işlenmesihâli cezayı veya suçun unsurlarını ağırlaştıran sebep olarak kabul edilmiştir ayrıca gün ve sayılı seferberlik ve savaş hâli kanununun ncimaddesinde diğer kanunlardaki seferberlik ve savaş haliyle ilgili bu kanuna aykırı olmayanhükümler saklıdırhükmü yer almaktadır tüm bu bilgiler dikkate alındığında yılında yürürlüğe giren ve üncü maddesindeyürürlüğe girdiği tarihten itibaren hiçbir değişiklik yapılmayan askeri ceza kanuna göre barışta vatan sınırları ve karasuları dışında bulunan savaş uçakları ve savaş gemilerinin seferbersayılacağı belirtilmiştir bugün sayılı karasuları kanununun ve buna istinaden çıkartılanbakanlar kurulu kararına göre ege denizinde türkiye cumhuriyetinin karasuları genişliği mil akdeniz ve karadenizde ise mil olarak belirlenmiş günümüzde gelişen teknolojik imkanlarda gözönüne alındığında türk savaş gemilerinin başta ege denizi olmak üzere karasuları dışında yıliçinde birçok defa seyir yaptığı ayrıca birçok savaş gemisinin nato bünyesinde tatbikatlarakatılmak üzere ülke karasuları dışına çıktığı bilinmektedir anayasa mahkemesinin içtihatlarında da açıklandığı üzere kanun önünde eşitlik herkesinher yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez kanunların uygulanmasında dil ırkrenk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din ve mezhep ayrılığı gözetilmesi ve bu nedenlerleeşitsizliğe yol açılması anayasa katında geçerli görülemez bu mutlak yasak birbirinin aynıdurumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasınıengellemektedir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmalarıeşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz durum ve konumlardaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklınedenlere dayanılarak kanunlarla farklı uygulamalar getirilmesi durumunda anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiği sonucu çıkarılamaz eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmakta ise ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmuş ise bu kuralın eşitlik ilkesinizedelediğinden söz edilemez ancak haklı neden veya kamu yararının anlaşılabilir amaçla ilgili ölçülü ve adaletliolması gerekir getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini tamamlayan birbirini doğrulayanve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyor ise eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardırdenilebilir çünkü eşitliği bozduğu ileri sürülen kural haklı bir nedene dayanmamakta ya da kamu yararı amacı ile yürürlüğe konulmamış olmaktadıresas sayısı karar sayısı ancak askeri ceza kanunu kapsamında kara birliğinde vatan hudutları dışında aylarcahatta yıllarca görev yapan bir personelin seferberlik ve savaş hali kanununa göre bir seferberlikveya savaş hali ya da fiili çatışma bulunmadığı sürece emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlemesihalinde hakkında seferberlik hali hükümleri uygulanamazken günümüzün teknolojik gelişmeleride dikkate alındığında bir yıl içerisinde onlarca seyir yapan ve birçok seyir esnasında barıştatürkiye cumhuriyeti karasularını terk etmek durumunda kalan bir savaş gemisinin personelinin busuçu işlemesi halinde seferberlik halinin uygulanması her ikisi de silahlı kuvvetler personeli olan kişiler arasındaki eşitlik ilkesini zedeleyecek bu durum da anayasanın uncu maddesine göreeşitlik ilkesine aykırı olacaktır yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuzanayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suçsayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifleştirici tutum ve davranışların neler olacağı hangi cezaların para cezasına çevrilebileceği veya teciledilebileceği gibi konularda takdir yetkisine sahiptir bu takdir yetkisinin kullanılmasında suçunaskeri olup olmamasının da dikkate alınacağı açıktır askerlik hizmetinin ulusal güvenliğinsağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı sivil yaşamda suç oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektiren kimi eylemlerin askeri suç olarak kabul edilmelerini ve ağıryaptırımlara bağlanmalarını zorunlu kılabilmektedir ancak anayasanın maddesinde belirtilenhukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alandaadil bir hukuk düzeni kurup bunu uygulamakla yükümlü devlet anlayışını yansıttığından askericeza hukuku alanında da suçla ceza arasında akla uygun kabul edilebilir amaçla uyumlu birorantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir anayasa mahkemesi tarih ve k sayılı kararında askericeza kanunun maddesinde düzenlenen yurt dışına firar suçuna ilişkin askeri hizmetinözellikleri ve eylemleri ceza yaptırımına bağlanan kişilerin askerliği meslek olarak kabul ettiklerigöz önünde bulundurulduğunda itiraz konusu kuralla suç kabul edilen eylemle cezası arasındademokratik bir toplumda uygun görülebilecek adil bir dengenin bulunmadığı sonucuna varılmıştır şeklinde anayasanın nci maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle iptal kararı vermiştir emre itaatsizlikte ısrar suçunun basit halinin düzenlendiği as knun inci maddesine göre cezanın alt sınırı bir ay olarak düzenlenmiş iken bu suçun nitelikli halini oluşturan seferberlik halini düzenleyen as knun nci maddesine göre cezanın alt sınırı bir yıl olmaktadır somut olayda sanıkların yasak olmasına rağmen gemi içinde içki içtikleri böylelikle emre itaatsizlikte ısrarsuçunu işledikleri iddia edilmiştir sanıkların bu eylemlerini savaş gemisi türkiye cumhuriyetikarasuları içinde örneğin karadan mil uzaklıkta işlemeleri halinde haklarında as knın inci maddesi hükmü uygulanırken sanıkların aynı eylemi örneğin karadan mil uzaklıkta yanitürkiye cumhuriyet karasuları dışında işlemeleri halinde as knun nci maddesininseferberlik hükümleri gereğince haklarında alt sınırdan uygulama yapılması halinde dahi bir yılhapis cezası vermek zorunluluğu doğacaktır yani suç teşkil eden eylemle öngörülen cezaarasında ciddi bir orantısızlık ortaya çıkacaktır dava konusu olayda da suç olarak kabul edilen eylemle cezası arasında demokratik bir toplumda uygun görülebilecek adil bir dengenin bulunmadığı açıktır hatta benzer bir olayda yineseferberlik halinin nitelikli bir durum olarak düzenlendiği as knun nci maddesine ilişkin askeri yargıtay üncü dairesinin tarih ve e sayılı ascknun nci maddede düzenlenen ülke sınırları dışında gemiden firar suçuna ilişkinesas sayısı karar sayısı seferberlikhükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına ilişkin kararında ascknın nci maddesindekideğişiklik sırasında bu maddenin son fıkrasına diğer maddelerden farklı bir şekilde özenleyazılan seferberlik ve savaş halinde deyimiyle kanun koyucunun bu maddenin son fıkrasının uygulanması sırasında ascknın nci maddesinin değil sayılı seferberlik ve savaş halikanunu hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini istediği asıl amacının böyle olduğuanlaşılmaktadır bu kabule göre suç tarihinde seferberlik ve savaş hali kanununa göre ilanedilmiş bir seferberlik veya savaş hali ya da fiili çatışma bulunmadığından sanık hakkındaseferberlik hali hükümlerini uygulamayan askeri mahkemenin kararı yerinde görülüp temyiz talebinin reddine şeklinde bir yorum yapılarak bir ölçüde suç olarak kabul edilen eylemle cezasıarasında demokratik ve çağdaş bir toplumda uygun görülebilecek bir dengesizliğin önüne geçmekistemiştir bu nedenle askeri ceza kanunun üncü maddesinin anayasanın nci maddesinede aykırı olduğu değerlendirilmiştir son olarak anayasanın nci maddesinde sıkıyönetim seferberlik ve savaş halihükümleri düzenlenmiştir maddenin birinci fıkrasında anayasanın tanıdığı hür demokrasidüzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilanınıgerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi ayaklanma olması veya vatan veya cumhuriyete karşıkuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştantehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriylesıkıyönetim halinin ne şekildebelirleneceği ayrıntılarıyla ele alınmış maddenin inci fıkrasında da sıkıyönetim seferberlik ve savaş hallerinde hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği idare ile olanilişkileri hürriyetlerin nasıl kısıtlanacağı veya durdurulacağı ve savaş veya savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi halinde vatandaşlar için getirilecek yükümlülükler kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir ascknun üncü maddesinde düzenlenen barışta seferberlik hali hem anayasanın nci maddesiyle hem de sayılı seferberlik ve savaş hali kanunu ile çelişmektedir çünkü ne anayasada ne de sayılı seferberlik ve savaş hali kanununda barış halinde seferberlikhükümlerinin uygulanacağına ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır sayılı seferberlik ve savaşhali kanununun inci maddesine göre diğer kanunlardaki seferberlik ve savaş haliyle ilgili bu kanuna aykırı olmayan hükümler saklıdır hükmü açıkça belirtilmiştir bu nedenle ascknın üncü maddesinin anayasanın nci maddesine de aykırı olduğu değerlendirilerek aşağıda yazılı olan karar verilmiştir karar görülmekte olan davada iddianamede sanıklar hakkında ascknun üncü maddesigereğince seferberlik hükümleri uygulanması talep edildiğinden ascknun üncü maddesinde yazılı hazarda türkiye cumhuriyeti hudut ve karasuları dışında yalnız dahi seyrü hareket eden herharp tayyare ve harp gemisi üssülhareketlerinden birine varıncaya kadar bu kanun tatbikatındaseferber sayılır hükmü anayasanın nci maddelerine aykırı olduğu kanısınavarıldığından anayasanın inci maddesi gereğince bu konuda bir karar vermek üzereanayasaya aykırılık gerekçesinin yazılmasının ardından dosyanın onaylı suretinin anayasamahkemesine gönderi̇lmesi̇neanayasaya aykırılık iddiasıyla ilgili karar verilinceye kadarveya dosyanın anayasa mahkemesine varış tarihinden itibaren ay süreyle davanın geri̇birakilmasinakarar verildi
1,629
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir olaylar tarsus asliye hukuk mahkemesinin esas sayılı dosyasının davacısı mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile yaşından küçük iken babasının sevdiği bir bayanın soyadını aldığını bu nedenle kendisinin soyadının da bayanın soyadı olduğunu davacının bu olaydan dolayı çevresinde alay konusu olduğunu küçük düştüğünü psikolojisinin bozulduğunu beyan ederek soyadının herkesçe bilinen ve babası tarafından değiştirilmezden önceki soyadı olan soyadı olarak tekrar değiştirilmesini zira kendisinden başka tüm kardeşlerinin bu soyadı taşıdığını beyan etmiştir davalı nüfus temsilcisi sayılı nüfus kanununun maddesi gereğince aynı konuda nüfus davaları bir defa açılacağından davacının babası tarafından tarsus asliye hukuk mahkemesinin tarih ek sayılı kararı ile olan soyadını olarak düzelttiğinden benzer konuda tarsus asliye hukuk mahkemesince verilen kararın temyizi üzerine yüksek yargıtay hukuk dairesinin tarih esas karar sayılı kararında da belirtildiği üzere bu davalar bir defa açılabileceğinden davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir cumhuriyet savcısı duruşmada alınan beyanında davada uygulanması gereken kanun maddelerinin sayılı yasanın maddesi kapsamında kaldığı bu hükmün anayasaya aykırı olduğundan iptali için anayasa mahkemesine müracaatta bulunulması talep etmiştir olaya uygulanacak kanun maddeleri̇ mahkememize açılan davanın nüfusta soyadının değiştirilmesi davası olduğu söz konusu davada davacının babasının daha önce tarsus asliye hukuk mahkemesinin kesinleşen tarih ek sayılı kararı ile olan soyadını olarak değiştirdiği yüksek yargıtay hdnin tarih esas karar sayılı kararında da belirtildiği üzere babanın açtığı davanın çocukları da bağlayacağı bu nedenle davanın sayılı yasa maddesi gereğince reddedilmesi gerekeceğinin bildirildiği ancak dosya kapsamı ile sabit olduğu üzere davacının babası evli iken başka bir bayan ile duygusal ilişkiye girdiği bu bayanın şart koşması üzerine soyadını bu bayanın soyadı olan soyadı olarak değiştirdiği bu durumdan dolayı da yaşından küçük olan davacının soyadının rızası dışında değiştiği yaşını doldurduğunda babasının sevdiği kadının soyadı olan soyadından kurtularak eski soyadına dönmek için bu davayı açtığı mevcut yasa hükmünün uygulanması halinde türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde belirtilen herkesin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğuna ilişkin hükme anayasamızın maddesinde belirtilen herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak üzere yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir ilkesine anayasamızın maddesinde belirtilen türk toplumunun temelinin aile olduğu ailenin korunması ve çocuk haklarına keza avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde koruma altına alınan özel hayat ve aile hayatının korunması ilkesine aynı sözleşmenin maddesinde belirtilen etkili başvuru hakkına esas sayısı karar sayısı maddesinde belirtilen hakların kısıtlanmasının sınırları ilkelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sonuç sayılı yasanın maddesinin aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi davası ancak bir kere açılabilir kısmının anayasamızın yukarda belirtilen maddelerine aykırı olduğundan anayasamızın maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş olup gereği takdirlerinize saygıyla arz olunur
429
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizde görülmekte bulunan davada davacı ssknın rücuan tazminat talebine karşı davalı taraf vekilince anayasaya aykırılık iddiasında bulunuldu sknun maddesinin anayasanın değişik maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdü mahkememizce bu aykırılık iddiası ciddi bulundu anayasal düzende çalışma hayatımız da birçok kanunla düzenlenmiştir sayılı kanun da bunlardan birisidir sayılı kanunda çalışanların ne şekilde sskya tabi olacakları ve primlerin nasıl ödeneceği de düzenlenmiştir primlerin bir kısmı işçi tarafından bir kısmı da işverenler tarafından ödeniyor i̇şverenlerden prim kesilmesinin amacı işçinin başına gelebilecek bir iş kazası durumunda işçinin iyileşmesine ve işe başlamasına kadar işçinin bakımının ssk tarafından yaptırılması işçinin geçimi için gerekli maddi giderlerin ssk tarafından karşılanması çalışamayacak durumda olanların ise sürekli maluliyet nedeniyle aylık bağlanarak geçimlerinin sağlanmasıdır görüldüğü gibi işveren burada işçi için bir prim ödemektedir ancak hukuk sistemimizde anlaşılmaz bir şekilde iş kazası geçiren işçiye ssk tarafından gerekli yardımlar yapıldıktan sonra ssk işçi için yaptığı masrafları işverenden işverenin iş kazasındaki kusuru oranında rücuan istemektedir senelerce işverenler ssk karşısında psdlerin artışları nedeniyle mağdur edildiler nihayet anayasa mahkememizin bir konudaki yerinde kararı ile bu işkenceye son verildi ancak halen rücuan tazminat davaları ile yine işverenler mağdur ediliyor yüzlerce işçinin ekmek yediği devasa fabrikalar rücuan tazminatlar nedeniyle büyük tazminatlar ödemek zorunda bırakılıyor tabir diğerle fabrikalara incir ağacı dikiliyor bir iş kazası nedeniyle fabrikalar kapanıyor çalışan işçiler de işlerinden oluyorlar kaldı ki rücu davaları ile işverenden alınan tazminatlar bir mükerrer ödemeden başka bir şey de değildir i̇şverenlerin mağduriyetlerinin önlenmesi dolayısı ile diğer işçileri de korumak anlamına gelebileceği gibi mükerrer ödemeyi de engelleyecektir kanaatinde olduğumuz için sknun maddesine dayalı rücuan tazminat davalarının anayasaya aykırı olduğuna karar verilmesi gerekir görüşümüz budur
272
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir aydın cbaşsavcılığının tarih ve sayılı iddianamesi ile sanık hakkında müstehcenlik suçundan eylemine uyan sayılı tcknun maddeleri gereğince cezalandırılması kamu adına talep ve dava olunmuştur i̇ddia makamı mütalaasında araştırılmasını istediğimiz herhangi bir husus yoktur ancak olayda uygulanması istenen kanun maddesinin içeriğinde yer alan doğal olmayan yoldan ibaresini aşağıda belirtilen gerekçeler ışığında anayasaya aykırı olduğunu düşünmekteyiz konunun anayasa ile bağlantılarını içerir anayasanın hükümleri i̇ki̇nci̇ kisim temel haklar ve ödevler bi̇ri̇nci̇ bölüm genel hükümler temel hak ve hürriyetlerin niteliği madde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması madde değişik md temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz iv temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması madde savaş seferberlik sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir i̇ki̇nci̇ bölüm kişinin hakları ve ödevleriesas sayısı karar sayısı kişinin dokunulmazlığı maddî ve manevî varlığı madde herkes yaşama maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir iv özel hayatın gizliliği ve korunması özel hayatın gizliliği madde herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz mülga cümle md değişik md millî güvenlik kamu düzeni suç işlenmesinin önlenmesi genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça kimsenin üstü özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur hâkim kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar aksi halde el koyma kendiliğinden kalkar ek fıkra md herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir bu hak kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme bu verilere erişme bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar kişisel veriler ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi madde kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz tcknun olaya tatbiki istenen yasa maddesi müstehcenlik madde bir çocuğa müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren okuyan okutan veya dinleten bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren görülebilecek şekilde sergileyen okuyan okutan söyleyen söyleten bu ürünleri içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden bu ürünleri bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında satışa arz eden satan veya kiraya verenesas sayısı karar sayısı bu ürünleri sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan bu ürünlerin reklamını yapan kişi altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılırsulh ceza müstehcen görüntü yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırasliye ceza müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır bu ürünleri ülkeye sokan çoğaltan satışa arz eden satan nakleden depolayan ihraç eden bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır asliye ceza şiddet kullanılarak hayvanlarla ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten ülkeye sokan satışa arz eden satan nakleden depolayan başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırasliye ceza üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır asliye ceza bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur bu madde hükümleri bilimsel eserlerle üçüncü fıkra hariç olmak ve çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla sanatsal ve edebi değeri olan eserler hakkında uygulanmaz maddenin gerekçesi madde madde metninde müstehcenlik ve çocukların bu tür zararlı yayınlara karşı korunmasına ilişkin hükümler düzenlenmiştir normatif değerlendirilebilir bir unsur niteliğini taşıyan müstehcenlik kavramının içeriğinin belirlenmesinde toplumda egemen olan değer ölçüleri ve yukarıdaki madde gerekçesinde hayasızca hareketler kavramına yönelik olarak yapılan açıklamalar göz önünde bulundurulmalıdır maddenin birinci fıkrasında müstehcenlikle ilgili çeşitli davranışlar suç olarak tanımlanmıştır fıkranın bendinde bir çocuğa müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin verilmesi ya da bunların içeriğinin gösterilmesi okunması okutulması veya dinletilmesi bendinde ise bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösterilmesi görülebilecek şekilde sergilenmesi okunması okutulması söylenmesi veya söyletilmesi suç olarak tanımlanmıştıresas sayısı karar sayısı fıkranın bendine göre müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arzedilmesi suç oluşturmaktadır bendine göre bu ürünler ancak bunların satışına özgü alışveriş yerlerinde erişkin kişilere satılabilir veya kiraya verilebilir bu itibarla müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin satışına mahsus alışveriş yerleri dışında satışa veya kiraya arzedilmesi satılması veya kiraya verilmesi suç olarak tanımlanmıştır fıkranın ve bentlerine göre müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak başkalarına verilmesi veya dağıtılması ya da reklamının yapılması suç oluşturacaktır seçimlik hareketler olan bu fiillerin işlenmesi suretiyle bir kazanç elde edilebileceği için bu suçun karşılığında hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da öngörülmüştür maddenin ikinci fıkrasında müstehcen görüntü yazı veya sözlerin basın ve yayın yolu ile yayınlanması veya yayınlanmasına aracılık edilmesi ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır üçüncü fıkrada müstehcenliğe karşı çocukları korumaya yönelik iki ayrı suç tanımına yer verilmiştir bunlardan birincisi müstehcen görüntü yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukların kullanılması suretiyle oluşmaktadır i̇kinci suç ise bu ürünlerin ülkeye sokulması çoğaltılması satışa arzı satışı nakli depolanması ihracı bulundurulması ya da başkalarının kullanımına sunulması fiillerinden birinin işlenmesiyle oluşmaktadır dördüncü fıkraya göre şiddet kullanılarak hayvanlarla ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı ses veya görüntüleri içeren ürünlerin üretilmesi ülkeye sokulması satışa arzı satışı nakli depolanması başkalarının kullanımına sunulması veya bulundurulması fiilleri suç oluşturmaktadır bu hükümle belirtilen içerikte olan ürünler açısından mutlak bir yasak getirilmiştir maddenin beşinci fıkrasına göre üç ve dördüncü fıkralardaki suçların konusunu oluşturan ve müstehcenlik bakımından mutlak yasak kapsamına giren ürünlerin içeriğinin basın ve yayın yolu ile yayınlanması yayınlanmasına aracılık edilmesi ya da çocukların görmesinin dinlemesinin veya okumasının sağlanması ayrı bir suç oluşturmaktadır son fıkrada ise bu madde kapsamında tanımlanan suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı kabul edilmiştir maddenin yılından önceki hali sayılı türk ceza kanunu madde değişik halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı her nevi kitap gazete risale mecmua varaka makale ilan resim tasvir plak afiş pankart televizyon ve teyp bantları fotoğraf sinema veya projeksiyon filmlerini veya diğer anlatım araç ve gereçleri ile eşyayı teşhir eden veya ettirenler bilerek dağıtanlar satanlar veya dağıttıran veya sattıranlar veyahut ticaret veya dağıtım veya teşhir kastıyla tersim tasvir hak imal veya tab veya teksir veya imla eden veya ettirenler yahut ithal veya ihraç veya türkiye dahilinde bir mahalden diğer mahalle nakleden veya ettirenler ve bunlar üzerinde her ne suretle olursa olsun muamelede bulunanlar veya bunların ticaretini kolaylaştırmak maksadıyla bu fiilleri icra edenler veya bu kabil anlatım araç ve gereçlerini vasıtalı veya vasıtasız şekildeesas sayısı karar sayısı tedarik edenler veya tedarik ettirenler tedarik edilebileceğini bildirenler veya tedarik edeceğini ilan edenler veya ilan ettirenler eser ve mevzuları tiyatro veya sinema veya radyo yahut televizyonlarda veyahut umumi mahallerde temsil eden veya ettirenler hitabeleri umuma açık yerlerde veya umumi mahallerde irad edenler iki milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar değişik fıkra bu fillerin sayılı basın kanununun üncü maddesinde belirtilen mevkuteler vasıtasıyla işlenmesi halinde sahiplerine mevkute bir aydan az süreli ise bir önceki ay ortalama fiilî satış miktarının aylık veya bir aydan fazla süreli ise bir önceki fiili satış miktarının toplam satış bedeli tutarının yüzde doksanı kadar ağır para cezası verilir ancak bu ceza otuzmilyon liradan az olamaz bu mevkutelerin sorumlu müdürlerine sahiplerine verilecek cezanın yarısı uygulanır ek fıkra m bilim ve sanat eserleri ile edebi değere sahip olan eserler bu madde kapsamı dışındadır madde değişik neşir veya tevzi edilmek üzere halkın ar veya haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eden nitelikte genel ahlaka aykırı kitap makale varaka ve ilan yazanlar ile bu kabil makale yazı ve resimleri ihtiva eden gazete ve mecmua gibi mevkutelerin sahipleri ve mevkute tanımına girmeyen basılmış eserler yayınlatanları hakkında ncı maddedeki cezalara hükmolunur bu mevkutelerin sorumlu müdürleri hakkında ise bu cezanın yarısı uygulanır ncı madde ile bu maddede yazılı evrak ve eşya müsadere olunur madde değişik halkın ar ve haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eder nitelikte genel ahlaka aykırı şarkıları alenen söyleyenler veya plakları teyp bantlarını çalanlar veya umumi adaba aykırı veya bir şahıs veya bir heyetin namus ve haysiyetini muhil beyanat ve sözlerle gazete risale ve diğer evrak satanlar iki milyon liradan on milyon liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar bu madde ile ve nci maddelerdeki suçlardan doğan davalar en geç iki ay içinde sonuçlandırılır ve nci maddeler ile bu maddedeki ağır para cezalarının tatbikinde uncu maddedeki aşağı ve yukarı hadlerle ilgili hüküm uygulanmaz doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış ibaresinin gayet muğlak müphem ve yorumlara açık olduğu açıktır her yargı mensubunun bu ibareyi nasıl yorumlayacağı ve neye yoracağı karmaşaya neden olmaktadır öte yandan konuya ilişkin gelişmiş toplumların ve ulusları sözleşmelere ilişkin müktesebat nazara alındığında oral ya da anal ilişkinin yasaklar kapsamına alınarak cezai müeyyideye bağlandığına ilişkin gelişmiş toplumlarda herhangi bir yasağa rastlanılmamaktadır i̇ki yetişkin karşı cinsin rıza ve istemleri dahilinde oral ve anal ilişki yaşamamaları suç teşkil etmez iken buna ilişkin görüntülerin bilgisayarda ve başka bir gösteri aracında bireysel seyredilmesinin suç teşkil etmesi de olayın tezatlarla dolu bir başkaesas sayısı karar sayısı boyutunu oluşturmaktadır yukarıda kısmen de olsa sosyal medyaya yansıyan yorum ve haberler den de anlaşılacağı üzere bu muğlak ve müphem ibare toplumda ve yargı da karmaşaya de neden olduğu gibi yoğun eleştirilere de neden olmaktadır neticeten tcknun maddesinde yer alan doğal olmayan yoldan ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle iptali için yargılamanın durdurularak dosyanın gölge dosya tanzim edilerek bir kararla anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinden verilecek karara kadar konunun bekletici mesele yapılmasına dair karar verilmesi kamu adına talep olunur sanık savunmasında kendisinin bu konuda daha önce ifade verdiğini ifadeleri aynen geçerli olduğunu ek süre talep etmediğini kendisi için izlediğini çoğaltıp satmak amacıyla buldurmadığını hatta polisler cebinden flash bellekte bulduklarını kendisinin onun cebinde olduğunu dahi unuttuğunu çoğaltıp satmasının kesinlikle söz konusu olmadığını öncelikle beraatine aksinin düşünülmesi halinde lehine olan hükümlerinin uygulanmasını ayrıca hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin de uygulanmasını talep ettiğini savunmuştur yapılan yargılama toplanan deliller iddia sanık savunması bilirkişi raporu hazırlıkta tutulan tutanaklar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde aydın güvenlik şube müdürlüğüne yapılan ihbarda sanığa ait iletişim isimli iş yerinde müstehcen görüntülerin başkalarının kullanımına sunmak amacıyla satışa arzettiği ve depoladığından bahisle yasal prosedüre uygun olarak sanığın iş yerinde yapılan aramada sanığın üzerinde kendisine ait çok sayıda porno içerikli görüntülerin bulunduğu sandisk marka gb kapasiteli flash belleğin ele geçirildiği kolluk görevlilerince tanzim edilen inceleme tutanağı içeriğinden anlaşılmış olup sanığın alınan ifadesinde kendisine ait flash bellekteki porno içeriklerini kendisinin izlediğini para karşılığı çoğaltıp satmadığını iş yerinde kullanmadığını flash bellekte bulunan porno içerikli filmleri internetten indirdiğini belirttiği konusunda uzman teknik bilirkişinin şüpheliden ele geçirilen flash bellekte yapılan inceleme sonucu tanzim ettiği rapor içeriğine göre görüntülerin bir çoğunda doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışları içeren görüntülerin bulunduğunun saptandığı bu şekilde sanığın kendisine ait iletişim isimli iş yerinde müşterilerin görüntüleri satmak amacıyla porno görüntüleri içeren flash diski yanında bulundurduğu ve depoladığı gerek sanığın tevilli ikrarı ve gerekse tanzim edilen rapor içeriğine binaen sanığın üzerine atılı suçu işlediği iddia edilerek sanığın müstehcenlik suçundan cezalandırılması talep edilmiş ise de doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranış ibaresini yoruma açık olduğu her yargı mensubunun bu ibareyi nasıl yorumlayacağı nasıl bir hukuki anlam yükleyeceği net olmamakla birlikte konuya ilişkin gelişmiş toplumların ve uluslararası sözleşmelere ilişkin müktesebat nazara alındığında oral ya da oral ilişkinin yasaklar kapsamına alınarak cezai müeyyideye bağlandığına ilişkin herhangi bir yasağa rastlanılamadığı yetişkin iki karşı cinsin rızası ve istemleri dahilinde bu tarz ilişki yaşamalarının suç teşkil etmemesi açık iken buna ilişkin görüntülerin görsel olarak izlenebilir halde olmasının suç teşkil etmesi de ayrı bir çelişki doğurmakta olup bu nedenlerle tcknun maddesinde yer alan doğal olmayan yoldan ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile yargılamanın durdurularak dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
2,122
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararında sayılı vergi usul yasasının ve maddeleri ile sayılı yasanın ve maddeleri arasında aynı süreli hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına çevrilmesinde uygulanan değişik ölçüt nedeniyle farklı sonuçların doğduğu bu durumun anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğü açıklanmış gerekçe bölümünde de sayılı vergi usul yasasının sayılı yasasının anayasanın ve madde metinleri belirtildikten sonra aynen sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın ve maddelerindeki paraya çevirme hükümleri değişiktir aralarında sonuç bakımından büyük farklılıklar vardır örneğin maddeye göre ay hapis cezasının karşılığı aylık asgari ücret tutarı liranın yarısı lira iken sayılı yasanın maddesi gereğince lira olmaktadır bu da sosyal devlet sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine aykırıdır sayılı yasa hükümleri yüz kızartıcı suçlarda bile uygulanırken vergi suçlarında sanayi sektörü için belirlenen asgari ücret üzerinden paraya çevirme özellikle haklarında sayılı yasaya göre uygulama yapılan küçük esnaf ve zanaatkarların çalışma arzularını kırmakta ve sırf bu nedenle işyerlerini kapatmaya kadar varmaktadır bu durum da sosyal devlet ve adalet anlayışına uymamaktadır yine para cezasının infazı aşamasında bir eşitsizlik söz konusudur zira sayılı yasanın maddesinin yedinci fıkrası yürürlükten kaldırıldıktan sonra aynı yasanın maddesi gereğince para cezasını ödemeyen hükümlünün bu cezası beher günü lira üzerinden hapis cezasına çevrilmektedir sayılı vergi usul kanununun maddesi gereğince hapis cezasının alt sınırı ay olup bu ceza sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrası gereğince paraya çevrilmek zorundadır tarihinden sonra sayılı vergi usul kanununun maddesi gereğince ay hapis cezasının karşılığı liradır sayılı yasanın maddesi gereğince para cezasını yatırmayan hükümlünün cezasının infazı lira üzerinden hesap edileceğinden lira para cezası ile mahkum olan hükümlü gün oysa sayılı yasanın maddesi gereğince ay hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilen lira karşılığında ise sadece gün hapis yatacaktır arzedilen hususlar gerek verilen ceza ve gerekse infaz yönünden sosyal devlet sosyal adalet ve eşitlik ilkeleri gözönüne alındığında anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan denilerek sayılı vergi usul yasasının maddesinin ikinci fıkrasının iptaline karar verilmesi istenilmiştir
306
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir yahyalı cumhuriyet başsavcılığınca sanıklar hakkında tarihli sayılı kooperatifler kanununun cezai sorumluluk başlıklı ek maddesinin fıkrası uyarınca kooperatif genel kurul toplantısını yapmadıkları gerekçesiyle cezalandırılmaları için iddianame düzenlenmiştir kooperatifin tanımı kooperatifler kanununun maddesinde yapılmıştır buna göre tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir kooperatiflerin kuruluşu ise aynı kanunun ve maddesinde düzenlenmiştir kanun kooperatiflerin kurulması için her kurum ve kuruluşun kurulmasında olduğu gibi belli şartlar aramaktadır kanunun izin verme tescil ve ilan başlıklı maddesinde kooperatifin kuruluşuna ticaret bakanlığının izin vereceği belirtilmiştir kanunda belirtildiği gibi kooperatiflerin amacı karşılıklı yardım ve dayanışmadır ve kuruluşu için çok nitelikli şartlar aranmamaktadır kanun bu yardımlaşmaya yasal dayanak olmakta fakat vatandaşın kooperatifler aracılığıyla mağdur olmaması için genel kurul toplantısının yapılmamasını suç olarak kabul etmiştir toplumun geneli için tehlike arz eden bir durumun bir zarar tehlikesi aranmaksızın suç olarak düzenlenmesiyle ihdas edilen suçlara soyut tehlike suçları denir bu suçta bir soyut tehlike suçudur yani suçun oluşması için bir tehlikenin meydana gelmesi gerekmez genel kurul toplantısının yapılmaması nedeniyle kooperatifin ekonomik geleceğinin tehlikeye girebileceği bununda üyelerin mağduriyetine neden olabileceği düşünülerek kanun koyucu tarafından bu suç ihdas edilmiştir vatandaşın kendi isteğiyle üye olduğu kendi isteğiyle kurduğu bu kuruluşlar için genel kurulun yapılmaması suç olarak düzenlenmiştir kanun koyucu vatandaşın kendi isteğiyle kurup üye olduğu kuruluşun genel kurulunun yapılmamasını bile suç olarak düzenleyerek aşırı korumacı bir anlayış sergilemektedir bu anlayış hukuk mantığından uzaktır vatandaşa bir imkan tanımakta kooperatif kuruluşuna izin vermekte fakat paranoyak bir anlayışla en ufak tehlikeyi suç kabul etmektedir toplum için tehlike arz eden durum elbette ki tehlikenin ağırlığına göre suç olarak düzenlenebilecektir fakat burada sınır iyi belirlenmelidir çok tehlikeli durumlara izin verilmesi toplumun tehlikeli insan ve eylemlere karşı korunamamasına neden olur fakat basit nitelikte her eylemin suç olması da topluma zarar verir bunun sınırı asli kurucu iktidarı bile bağlayan hukuk normu olan toplumun sosyal yapısına ve ayrıca modern hukuk sistemlerine göre belirlenmelidir kanun koyucumuz her tehlikeli durumu suç ihdas ederek vatandaşı koruyacağını sanmaktadır aşırı korama içgüdüsüyle her şeye yasak getiren her hukuka aykırılığı suç kabul eden anlayış toplumu ancak geriye götürür somut olayda kooperatife üye olmak vatandaşın isteğine bağlıdır bu nedenle toplumun geneli için bir tehlike söz konusu değildir kooperatife üye olan kişi bunun arzettiği riski bilmelidir ona göre kendi haklarını da korumayı düşünmelidir vatandaşın her hakkını devlet koruyamaz zaten bu uygunda değildir çünkü vatandaşın bilinçlenmesini engeller tabi bunun değerlendirmesi kanun koyucuya ait olmakla birlikte hukukçuya düşen görevlerde vardır hukukçu kanunu aynen uygulayan kişi olursa iyi bir memur olur fakat hukukun gelişmesine hiçbir katkı yapamaz adil karar verdim diyemez hukukçu özellikle toplumun sosyal yapısından bağımsız olamazesas sayısı karar sayısı somut olaya gelince söz konusu kanun kişilerin mağduriyetini engellemek amacıyla kooperatif genel kurul toplantısının yapılmamasını suç kabul etmektedir kişilerin mağduriyetini önleme amacı olan bu kanunun mağdur ettiği kişi sayısı mağduriyetini önlediği kişi sayısından fazladır çünkü genel kurulun yapılmaması nedeniyle oluşan ciddi bir tehlike yoktur dolandırıcılık evrakta sahtecilik bunlar zaten suçtur bu suçlar oluşacak olursa bunlara teşebbüs edenler zaten cezalandırılacaklardır fakat hiçbir suç katı bulunmayan insanlar bu suç nedeniyle cezalandırılmaktadır ki sanıklardan bu suçtan sabıkası olanlarda vardır türk kanun koyucusunun genel özelliğidir hukuk mantığından uzak olarak fayda ve zararını toplumdaki etkilerini düşünmeden genel nitelikte ve aşırı yasaklayıcı anlayışla suç ihdas etmek türk kanun uygulayıcıları da kanunu hukuk mantığı ile incelemeden hukuk süzgecinden geçirmeden uygulamaktadırlar kısacası ülkemizde şekli bir hukukçuluk vardır şekli şartlar olursa kişiler cezalandırılmaktadır bu ise hem hukukun hem toplumun gelişmesinin önüne geçmektedir somut olaya uygulanacak olan kooperatifler kanununun ek maddesinin fıkrası genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim kurulu üyeleri altı aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar şeklindedir kanun sadece yönetim kurulunun üyelerinin cezalandırılacağını belirtmektedir fakat aynı kanunun çağrıya yetkisi olanlar başlıklı maddesi yönetim kurulu veya ana sözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlık genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptir şeklindedir yani kanun gerektiğinde denetçiler kuruluna da yetki vermektedir yönetim kurulu üyeleri toplantıya çağırmadığında cezalandırılmakta denetim kurulu toplantıya çağırmadığında cezalandırılmamaktadır buda eşitlik ilkesine aykırıdır ayrıca ilgili bakanlığı da toplantıya çağırma yetkisi vermiştir bu yollar denenmeksizin yapılan tespitle yönetim kurulu toplanmadı diyerek ilgili bakanlık ilçe tarım müdürlüğü tarafından suç duyurusunda bulunulmuştur i̇lgili maddenin son cümlesi ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde ilgili bakanlık genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptir şeklindedir toplum için genel kurul toplantısının yapılmaması suç olarak kabul edilecek kadar tehlike arz ediyorsa neden ilgili bakanlık genel kurulu toplantıya çağırma yetkisini kullanmamaktadır da suç duyurusunda bulunmaktadır bu uygulama kişilere çok şekli bir anlayışla ceza verilmesine neden olmaktadır bilindiği gibi ceza hukukunun amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır ve kişinin cezalandırılması için bir suç kastının bulunması gerekir burada sanıklarda suç kastının bulunmadığı gibi tcknun maddesinin fıkrası anlamında haksızlık yanılgısı da söz konusudur hiçbir istatistiksel araştırma yapmamış olsakta kanaatimizce bu kanunun mağdur ettiği kişi sayısı mağduriyetini önlediği kişi sayısından fazladır ve gene tahmin edilmektedir ki türkiye cumhuriyeti devletinde bunun gibi pek çok kanun vardır fakat hukuk devleti olma yolunda ilerleyeceksek bu kanunların hukuk süzgecinden geçirilmesi gerekmektedir kanun koyucunun elbette ki takdir yetkisi vardır fakat kanun koyucunun bu yetkisi hukuk ve adalete uygun olmak zorundadır zira adalet devletin kuruluş amacıdır adalet amaç devlet araçtır amaç olan adalet araç olan devletin takdir yetkisine bırakılarak heba edilemez kanunlar ne kadar hukuk süzgecinden geçirilerek uygulanırsa kadar hukuk devleti olunur yoksa yasama meclisince yasa yapılıp ceza ihdas edilerek buna göre ceza verilince devlet hukuk devleti olmaz kanun devleti olur kanunsuz suç ve ceza verilmemiş fakat hukuksuz suç ve ceza verilmiş oluresas sayısı karar sayısı bütün bu kanaat ve düşüncelerle kanunun anayasaya uygunluğunu denetleme yetki vicdani kanaat ve sorumluluğu anayasa mahkemesinde olduğundan mahkememizce aşağıdaki şekilde ara karar verilmiştir karar somut olayda sanıklar hakkında uygulanacak olan sayılı kooperatifler kanunu ek maddesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından yasanın anayasaya uygun olup olmadığının incelenmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine bu nedenle duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildi e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir i̇ddia sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde bilindiği üzere derdest davamıza konu olup sanıkların yönetim kurulu üyeleri oldukları ve bir özel hukuk tüzel kişisi olan kooperatifler ekonomik ve ticari hayatın işleyişinde sağladığı bir takım kolaylıklar nedeniyle en küçük yerel idari birimlerde ikamet eden kişilerce en önemsiz görülen yakın mesafeler arası yolcu taşıma faaliyeti gibi faaliyetlerde dahi sıklıkla rastlanan ticari şirketlerdir anayasal varlığını ise maddede düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyetinden ve yine kooperatifçiliğin geliştirilmesi başlıklı maddesinden almaktadırlar bu şirketlerin kuruluş işleyiş ve faaliyet alanlarını düzenleyen sayılı kooperatifler kanunu ek maddesinde genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim kurulu üyeleri ile nci maddenin dördüncü fıkrasına inci maddenin ikinci fıkrasına ncı maddenin birinci fıkrasına ncı maddenin ikinci fıkrasına ve ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri altı aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar hükmü yer almaktadır öte yandan anayasamızın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesine riayet edileceği düzenlenmiştir sayılı türk ceza kanununun üncü maddesinde düzenlenen yaptırımların orantılı olması ve ceza hukukunun son çare olma özelliği ikincillik ilkesi bu anayasal ilkenin bir yansımasıdır buna göre cezai yaptırım uygulanarak yaptırımın üzerinde uygulandığı eylem ya da faaliyetin belli bir yöne kanalize edilmesiyle elde edilebilecek yarar ceza ile muhatabının uğraması muhtemel zarar arasında bir oranın bulunması gerekmektedir ceza hukukunun ve bu hukuğun içerdiği hapis cezası ya da adli para cezası gibi kişinin adli sicil kaydına işleyecek ve ileri safhada tcknun maddesi bağlamında bir takım hak yoksunluklarına neden olarak kişinin icra etmekte olduğu faaliyet konusunun da sekteye uğramasına neden olabilecek cezai yaptırımların son aşamada ve artık başvurulması kaçınılmaz olduğu zamanlarda devreye girmelidir buna göre sadece hukukî veya idarî yaptırımların yetersiz olduğu durumlarda adlî nitelikteki cezalar verilmelidir modern suç ve ceza teorilerinin kabul ettiği önemli ilkelerinden biri de ekonomik suça ekonomik ceza sportif suça sportif ceza verilmesidir buna göre derdest davamızda olduğu üzre kooperatif olağan genel kurulunu süresi dahilinde toplantıya çağırmamak gibi salt şekilsel bir aykırılık içeren özünde ve bünyesinde ahlaki yönden de kınanabilir veya başkacaesas sayısı karar sayısı suç tiplerine vücut verebilir bir nitelik bulunmayan böylesi ekonomikticari nitelikteki suçların yaptırımlarının da faaliyet alanlarının ilgili olduğu şekilde ekonomik ya da ticari yahut idari yaptırımlar şeklinde olmalıdır aksi uygulamalar ise ekonomik ve ticari hayatın ve bu hayata can veren işler kılan müteşebbislerin girişim kabiliyet ve isteklerinin ciddi şekilde sarsılmasına veya sona ermesine neden olmaktadır sonuç olarak sayılı kooperatifler yasasının ek maddesinin anayasamızın maddesinde düzenlenen toplumsal ve ekonomik hayatın gereklerini dikkate alması gerekir demokratik hukuk devleti ilkesine maddesinde yer bulan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında gözetilmesi gereken özlerine dokunmama demokratik toplum düzeninin ve ölçülülük ilkesinin ruhuna aykırı olmama ilkelerine ve anayasamızın maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı olduğu kanaatiyle dosyamızın anayasa mahkemesine gönderilmesine ve dosyamızın anayasa mahkemesinden dönüşüne kadar yargılamanın durmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere bilindiği üzere derdest davamıza konu olup sanıkların yönetim kurulu üyeleri oldukları ve bir özel hukuk tüzel kişisi olan kooperatifler ekonomik ve ticari hayatın işleyişinde sağladığı bir takım kolaylıklar nedeniyle en küçük yerel idari birimlerde ikamet eden kişilerce en önemsiz görülen yakın mesafeler arası yolcu taşıma faaliyeti gibi faaliyetlerde dahi sıklıkla rastlanan ticari şirketlerdir anayasal varlığını ise maddede düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyetinden ve yine kooperatifçiliğin geliştirilmesi başlıklı maddesinden almaktadırlar bu şirketlerin kuruluş işleyiş ve faaliyet alanlarını düzenleyen sayılı kooperatifler kanunu ek maddesinde genel kurulu olağan toplantıya çağırmayan yönetim kurulu üyeleri ile nci maddenin dördüncü fıkrasına inci maddenin ikinci fıkrasına ncı maddenin birinci fıkrasına ncı maddenin ikinci fıkrasına ve ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden kooperatif ve üst kuruluşlarının yönetim kurulu üyeleri altı aya kadar hapis ve otuz günden üçyüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılırlar hükmü yer almaktadır öte yandan anayasamızın üncü maddesinde temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında ölçülülük ilkesine riayet edileceği düzenlenmiştir sayılı türk ceza kanununun üncü maddesinde düzenlenen yaptırımların orantılı olması ve ceza hukukunun son çare olma özelliği ikincillik ilkesi bu anayasal ilkenin bir yansımasıdır buna göre cezai yaptırım uygulanarak yaptırımın üzerinde uygulandığı eylem ya da faaliyetin belli bir yöne kanalize edilmesiyle elde edilebilecek yarar ceza ile muhatabının uğraması muhtemel zarar arasında bir oranın bulunması gerekmektedir ceza hukukunun ve bu hukuğun içerdiği hapis cezası ya da adli para cezası gibi kişinin adli sicil kaydına işleyecek ve ileri safhada tcknun maddesi bağlamında bir takım hak yoksunluklarına neden olarak kişinin icra etmekte olduğu faaliyet konusunun da sekteye uğramasına neden olabilecek cezai yaptırımların son aşamada ve artık başvurulması kaçınılmaz olduğu zaman devreye girmelidir buna göre sadece hukukî veya idarî yaptırımların yeterli olduğu durumlarda adlî nitelikteki cezalar verilmemelidir modern suç ve ceza teorilerinin kabul ettiği önemli ilkelerinden biri de ekonomik suça ekonomik ceza sportif suça sportif ceza verilmesidir buna göre derdest davamızda olduğu üzre kooperatif olağan genel kurulunu süresi dahilinde toplantıya çağırmamak gibi salt şekilsel bir aykırılık içeren özünde ve bünyesinde ahlaki yönden de kınanabilir veya başkaca suç tiplerine vücut verebilir bir nitelik bulunmayan böylesi ekonomikticari nitelikteki suçlarınesas sayısı karar sayısı yaptırımlarının da faaliyet alanlarının ilgili olduğu şekilde ekonomik ya da ticari yahut idari yaptırımlar şeklinde olmalıdır aksi uygulamalar ise ekonomik ve ticari hayatın ve bu hayata can veren işler kılan müteşebbislerin girişim kabiliyet ve isteklerinin ciddi şekilde sarsılmasına veya sona ermesine neden olmaktadır sonuç olarak sayılı kooperatifler yasasının ek maddesinin anayasamızın maddesinde düzenlenen toplumsal ve ekonomik hayatın gereklerini dikkate alması gerekir demokratik hukuk devleti ilkesine maddesinde yer bulan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasında gözetilmesi gereken özlerine dokunmama demokratik toplum düzeninin ve ölçülülük ilkesinin ruhuna aykırı olmama ilkelerine anayasamızın maddesinde düzenlenen çalışma ve sözleşme hürriyetine aykırı olduğu kanaatiyle dosyamızın kül halinde onaylı ve okunaklı örnek dosya hazırlandıktan ve uyap ortamına aktarımı tamamlandıktan sonra anayasaya aykırılık iddiasını değerlendirmek ve nihai olarak karara bağlamak üzere anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmek üzere yargilamanin dosyanin anayasa mahkemesi̇nden dönüşüne kadar durmasina dosyanın anayasaya aykırılık iddiasını karara bağlamak üzere anayasa mahkemesine gönderi̇lmesi̇ne yargılama gideri ve sair hususların bilahare değerlendirilmesine dair sanıkların yokluklarında gerekçeli kararın tebliğ tarihinden gün içerisinde adıyaman nöbetçi asliye ceza mahkemesine i̇ti̇raz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı
2,012
esas sayıs karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir genel olarak tc anayasasinda konuya i̇li̇şki̇n düzenlemeler madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır madde değişik md temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhunademokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz xii mülkiyet hakkı madde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz sayili yasada konuya i̇li̇şki̇n düzenlemeler madde l kültür varlıkları tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim kültür din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde yer altında veya su altındaki bütün taşınır veya taşınmaz varlıklardır madde koruma ve korunma taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza bakım onarım restorasyon fonksiyon değiştirme işlemleri taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza bakım onarım ve restorasyon işleridiresas sayıs karar sayısı madde korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır korunması gerekli tabiat varlıkları ile uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar belirtilen tarihlerden sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından kültür ve turizm bakanlığınca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları milli tarihimizdeki önemleri sebebiyle zaman kavramı ve tescil sözkonusu olmaksızın milli mücadele ve türkiye cumhuriyetinin kuruluşunda büyük tarihi olaylara sahne olmuş binalar ve tesbit edilecek alanlar ile mustafa kemal atatürk tarafından kullanılmış evler madde değişik md değişik birinci fıkra md korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti kültür ve turizm bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır yapılacak tespitlerde kültür ve tabiat varlıklarının tarih sanat bölge ve diğer özellikleri dikkate alınır devletin imkanları gözönünde tutularak örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur tespit ve tescil ile ilgili usuller esaslar ve kıstaslar yönetmelikte belirtilir vakıflar genel müdürlüğünün idaresinde veya denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan cami türbe kervansaray medrese han hamam mescit zaviye sebil mevlevihane çeşme ve benzeri korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının tespiti envanterlenmesi vakıflar genel müdürlüğünce yapılır tescil kararlarının ilanı tebliği ve tapu kütüğüne işlenmesi ile ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir madde değişik md koruma yüksek kurulunun ilke kararları çerçevesinde koruma bölge kurullarınca alınan kararlara aykırı olarak korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarında inşaî ve fizikî müdahalede bulunulamaz bunlar yeniden kullanıma açılamaz veya kullanımları değiştirilemez esaslı onarım inşaat tesisat sondaj kısmen veya tamamen yıkma yakma kazı veya benzeri işler inşaî ve fizikî müdahale sayılır yetki ve yöntemesas sayıs karar sayısı madde her kimin mülkiyetinde veya idaresinde olursa olsun taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlamak için gerekli tedbirleri almak aldırmak ve bunların her türlü denetimini yapmak veya kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler ve valiliklere yaptırmak kültür ve turizm bakanlığına aittir türkiye büyük millet meclisinin idare ve kontrolünde bulunan kültür ve tabiat varlıklarının korunması türkiye büyük millet meclisi başkanlığınca yerine getirilir bu korunmanın sağlanmasında gerektiğinde kültür ve turizm bakanlığının teknik yardımı ve işbirliği sağlanır milli savunma bakanlığının idare ve denetiminde veya sınır boyu ve yasak bölgede bulunan kültür ve tabiat varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi milli savunma bakanlığınca yerine getirilir bu korunmanın sağlanması milli savunma bakanlığı ile kültür ve turizm bakanlığı arasında düzenlenecek protokol esaslarına göre yürütülür değişik md vakıflar genel müdürlüğünün idaresinde veya denetiminde bulunan mazbut ve mülhak vakıflara ait taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan cami türbe kervansaray medrese han hamam mescit zaviye mevlevihane çeşme ve benzeri kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi koruma kurulları kararı alındıktan sonra vakıflar genel müdürlüğünce yürütülür diğer kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunma ve değerlendirilmesi bu kanun hükümlerine uygun olarak kendileri tarafından sağlanır kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunması bu kuruluşların bütçelerine her yıl bu maksatla konacak ödeneklerle yapılır bu hizmetlerin yerine getirilebilmesi için kültür ve turizm bakanlığı bütçesine her yıl yeteri kadar ödenek konur ek md araştırma kazı ve sondaj yapılan alanların korunması ve değerlendirilmesi bakanlığa aittir ek fıkra md büyükşehir belediyeleri valilikler bakanlıkça izin verilen belediyeler bünyesinde kültür varlıkları ile ilgili işlemleri ve uygulamaları yürütmek üzere sanat tarihi mimarlık şehir plânlama mühendislik arkeoloji gibi meslek alanlarından uzmanların görev alacağı koruma uygulama ve denetim büroları kurulur ayrıca il özel idareleri bünyesinde kültür varlıklarının korunmasına yönelik rölöve restitüsyon restorasyon projelerini hazırlayacak ve uygulayacak proje büroları ve sertifikalı yapı ustalarını yetiştirecek eğitim birimleri kurulur ek fıkra md belediyeler belediye sınırları ve mücavir alanları içerisinde valilikler ise bu sınırlar dışında yetkilidir ek fıkra md bu bürolar koruma bölge kurulları tarafından uygun görülen koruma amaçlı imar plânı proje ve malzeme değişiklikleri ile inşaat denetimi de dahil olmak üzere uygulamayı denetlemekle yükümlüdürleresas sayıs karar sayısı ek fıkra md alanın özelliği göz önüne alınarak bu büroların hangi uzmanlık dallarından teşekkül edeceği çalışma izin usul ve esasları bakanlık ve i̇çişleri bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir hak ve sorumluluk madde taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri bu varlıkların bakım ve onarımlarını kültür ve turizm bakanlığının bu kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece bu kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanırlar değişik ikinci cümle md ancak kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez malikler bu varlıkların üzerindeki mülkiyet haklarının tabii icabı olan ve bu kanunun hükümlerine aykırı bulunmayan bütün yetkilerini kullanabilirler bu kanunun belirlediği bakım onarım sorumluluklarını yerine getirmekte aczi olanların mülkleri usulüne göre kamulaştırılır mazbut veya mülhak vakıf varlıkları bu hükme tabi değildir kültür ve turizm bakanlığının uygun görmesi ile vakıflar genel müdürlüğü il özel idareleri belediyeler ve diğer kamu kurum ve kuruluşları yukarıda sözü geçen maliklere lüzum görülen hallerde taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının koruma bakım ve onarımlarına teknik eleman ve ödenekleri ile yardımda bulunabilirler taşınmaz kültür varlıklarının onarımına yardım sağlanması ve katkı payı madde özel hukuka tabi gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması bakım ve onarımı için kültür ve turizm bakanlığınca ayni nakdi ve teknik yardım yapılır ek fıkra md bu amaçla bakanlık bütçesine yeterli ödenek konulur bakanlıkça yapılacak yardımlara ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir kamulaştırma madde taşınmaz kültür varlıkları ve bunların korunma alanları aşağıda belirlenen esaslara göre kamulaştırılır kısmen veya tamamen gerçek ve tüzelkişilerle mülkiyetine geçmiş olan korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanları kültür ve turizm bakanlığınca hazırlanacak programlara uygun olarak kamulaştırılır bu maksat için kültür ve turizm bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konur ek md değişik md kamu kurum ve kuruluşları belediyeler il özel idareleri ve mahallî idare birlikleri tescilli taşınmaz kültür varlıklarını koruma bölge kurullarının belirlediği fonksiyonda kullanılmak kaydıyla kamulaştırabilirleresas sayıs karar sayısı menşei vakıf olup da çeşitli sebeplerle kısmen veya tamamen gerçek ve tüzelkişilerin mülkiyetine geçen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve bunların korunma alanlarının kamulaştırılmaları vakıflar genel müdürlüğüce yapılır bu maksat için vakıflar genel müdürlüğü bütçesine yeteri kadar ödenek konur korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının korunma alanları imar planında yola otoparka yeşil sahaya rastlıyorsa bunların belediyelerce sair kamu kurum ve kuruluşlarının bakım ve onarım ile görevli oldukları veya kullandıkları bu gibi kültür varlıklarının korunma olanlarının ise bu kurum ve kuruluşlarca kamulaştırılması esastır kamulaştırmalarda bedel takdirinde taşınmaz kültür varlıklarının eskilik enderlik ve sanat değeri dikkate alınmaz değişik md kamulaştırma işlemleri bu kanun hükümleri ile sayılı kamulaştırma kanununun bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine göre yapılır ek md değişik md sit alanı ilan edilen ve ölçekli oranlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilen korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu parseller aynı ada içerisindeki bütün parsel maliklerinin başvurusu ve karşılığında önerilen parsellerin tamamının kabulü koşuluyla başka hazine arsa veya arazileri ile müstakil veya hisseli olarak değiştirilebilir sit alanı ilan edildiği tapu kütüğüne şerh edilen taşınmazları miras ve ölüme bağlı tasarruflar dışında sonradan edinenlerin talepleri değerlendirilmez ancak bakanlık izniyle gerçekleştirilen kazıların yapıldığı alanlarda bulunan parsellerde maliklerin başvurusu ve kabulüne ilişkin koşul parsele yönelik uygulanır ve ölçekli onanlı koruma amaçlı imar planı şartı aranmaz bu parsellerin üzerinde bina veya tesis varsa malikinin başvurusu üzerine rayiç bedeli sayılı kanunun inci maddesi hükümlerine göre belirlenerek ödenir bu bentle ilgili usul ve esaslar maliye bakanlığının uygun görüşü alınarak bakanlıkça çıkarılan yönetmelikle belirlenir madde değişik md korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının yıkılmasına bozulmasına tahribine yok olmasına veya her ne suretle olursa olsun zarara uğramalarına kasten sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır bu fiiller korunması gerekli kültür ve tabiat varlığını yurt dışına kaçırmak maksadıyla işlenmiş ise verilecek cezalar bir kat artırılır sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına koruma amaçlı imar plânlarına ve koruma bölge kurullarınca belirlenen koruma alanlarında öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar veya yaptıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır bu kanuna aykırı olarak yıkma veya imar izni veren kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır bünyesinde koruma uygulama ve denetim büroları kurulmuş idarelerden bu kanunun nci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları uyarınca izin almaksızın veya izne aykırıesas sayıs karar sayısı olarak tamirat ve tadilat yapanlar ile izinsiz inşaî ve fizikî müdahale yapanlar veya yaptıranlar altı aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılırlar konuya i̇li̇şki̇n doktri̇ndeki̇ görüşler mülkiyetin anayasal garantisi maliki klasik anlamda yalnız devlet müdahalesine karşı değil diğer sosyal güçlerin ve üçüncü kişilerin müdahalelerine karşı da korunmaktadır bu manada devlet bir taraftan kendi organları vasıtası ile özel mülkiyete haksız müdahalede bulunmama ödevini taşırken diğer taraftan da diğer sosyal güçlerin ihlallerini önlemek için tedbir almak ödevini taşımaktadır challaye felicien mülkiyet tarihi çevturgut aytuğ bası i̇stanbul avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin türkiye tarafından yılında onaylanması ile birlikte anayasasının maddesinin son fıkrasında yer alan usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir kuralından açıkça anlaşılacağı gibi türk hukuk düzeninde anlaşmalar yasa gücündedir ve doğrudan hüküm doğurur ayrıca usulüne göre yürürlüğe girmiş milletlerarası antlaşmalar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz kuralı antlaşmaların iç hukuktaki değeri bakımından önem taşır kimi yazarlara göre bu kural antlaşmaların yasalarla eşdeğer olduğu görüşünü etkilemez kimilerine göre bu kural antlaşmaların yasaların üstünde olduğunu gösterir avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin türk hukukundaki yeri ve değeri konusunda şu sonuçlara ulaşılabilir sözleşme iç hukukun bir parçasıdır ayrıcalıklı bir yere sahiptir sözleşme iç hukukta kendiliğinden doğrudan uygulanır ayrıca bir ulusal düzenleme yapılmasına gerek yoktur sözleşmenin anayasaya aykırılığı ileri sürülemez bunun doğan sonucu sözleşme anayasaya aykırı olsa bile uygulanır anayasaya aykırılığı ileri sürülemeyen sözleşmenin yasaya aykırılığı nedeni ile uygulanmaması anayasanın getirdiği sisteme ters düşer uluslararası hukuk bakımından da sözleşme türkiyeyi bağlayan bir andlaşmadır sözleşme bu yönden bir yasa ile değiştirilemez antlaşmalar kendi koyduğu kurallara göre bozulabilir ya da değiştirilebilir sözleşme bozulmadıkça bir yasa ile tek yanlı olarak değiştirilemez sözleşmeden sonra çıkan anayasa ya da yasa ile ne açıkça ne de üstü kapalı bir biçimde sözleşmede değişiklik yapma olanağı yoktur güri̇z adnan hukuk başlangıcı bası ankara avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalardan olduğu için ulusal kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri ai̇hs esas alınır yani sözleşme kuralları ile diğer ulusal hukuk kuralları arasında bir çatışma olması durumunda yargıcın sözleşme kurallarına üstünlük tanıması ulusal kuralları sözleşmeye uygun şekilde yorumlaması gerekir bu nedenle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde ek nolu protokolle sözleşmeye eklenen mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemeye değinmek gerekmektedir mülkiye hakkı sözleşmede şu şekilde düzenlenmiştir her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına riayet edilmesini isteme hakkı vardır herhangiesas sayıs karar sayısı bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslar arası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin genel menfaate uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez sözleşmeye göre mülkiyet hakkı mutlak olmayıp genel yarar amacına yönelik bazı kısıtlamalara konu olabilecektir mülkiyete saygı ilkesi maddenin açıkça izin verdiği özel müdahale şekilleri dışındaki her türlü müdahaleyi yasaklayan niteliktedir bu yolla mülkiyet hakkına genel bir koruma getirilmiştir mülkiyet hakkından yoksun bırakma ancak kanunla ve milletlerarası hukukun genel ilkelerine uygun olarak yapılabilir mülkiyet hakkının kullanımını düzenleme ise ancak kanunla yapılabilir sözleşmenin tamamına egemen olan ölçülülük ilkesi mülkiyet hakkının sınırlandırılması bakımından da geçerlidir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihadında mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden tedbirin hem amaçla orantılı hem de bu amacın gerçekleştirilmesine elverişli olması gerekir güri̇z adnan hukuk başlangıcı bası ankara ergun özbuduna göre temel hak ve hürriyetlerin hepsi için geçerli bir hakkın özü tanımı vermek mümkün değildir bunu her hak ve hürriyet için onu kendisine özgü niteliklerine uygun olarak ayrı ayrı tanımlamak gerekir ancak genel olarak şunu söylemek mümkündür ki bir hak ve hürriyetin özü onun vazgeçilmez unsuru dokunulduğu takdirde söz konusu hürriyeti anlamsız kılacak olan asli çekirdeğidir akad mehmet vural di̇nçkol genel kamu hukuku i̇stanbul sınırlama hakkı anlamsız hale getirilip ortadan kaldırırsa özüne dokunmaktadır belirli bir hak ve özgürlükle ilgili özün nerede başladığı önceden kesinlikle belirtilemeyen ve ancak anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya çıkacak bir konudur akin i̇lhan kamu hukuku öz ile ilgili karar bir takdir yetkisi uygulamasıdır ancak hukuki bakımdan takdir yetkisi yasama organına değil bağımsız yargı organına aittir tuğrul saim kamu hukuku açısından mülkiyet hakkı ve sınırlandırılması i̇stanbul bir hakkın ya da hürriyetin kullanılmasını açıkça yasaklayıcı veya örtülü bir şekilde yapılmaz hale koyucu veya ciddi suretle güçleştirici ve amacına ulaşmasını önleyici ve etkisini ortadan kaldırıcı nitelikte olmadıklarından hürriyetin özüne dokunulmadığı meydandadır neyi ifade ettiği açıkça anlaşılmayan ve her türlü yoruma elverişli bulunan maksadı mahsus gibi terimlerle belirtilen hükümler kişinin temel haklarından olan toplantı ve gösteri yürüyüşünün belli şekilde konularını kökünden kaldırmakta ve bu sebeple de ye aykırı olarak hak ve hürriyetin özüne dokunmaktadır soysal mümtaz anayasaya giriş bası ankara genel hukuk ilkesi kavramının kendisine ait hayati bir uygulama alanı olmayan ve öteki normların yorumunda bunların normatif kapsamının belirlenmesinde rol oynayan bir ilkeyi de kapsadığını kabul ediyorsak ölçülülük ilkesi genel bir hukuk ilkesidir çünkü kendisinin hayati bir uygulama alanı yoktur yani genel yaşamın bir kısmını düzenleyen bir norm değildir avrupada sık sık söylediğine karşın bireye sübjektif hukuk konumunu tanımaktadır idareye veya kanun koyucuya bireyin hukuk alanına müdahale yetkisini de tanımamaktadır ölçülük ilkesinin kaideselliği yukarıda açıklanan işlevine dayanır yürütme organı için takdire yön veren bir ilkedir i̇dareye kanun tarafından tanınan ve aynı zamanda idarenin kanunun norm metnine bağlılığını zayıflatan düzenleme serbestliği vatandaşların hukuki konumlarını koruyan diğer normlar tarafından sınırlandırmaktadır burada kamu menfaati ile bireyin menfaatiesas sayıs karar sayısı arasındaki uyuşmazlık normatif bir çatışma oluşturmaktadır bu uyuşmazlık veya çatışma iki yolla çözülebilir ilk yol çatışan normların birisine norm hiyerarşisinin içerisinde üstün bir yeri tanımakla öncelik vermektir i̇kinci yol çatışan normları eşdeğerde sayıp dengeleşme süreciyle tartarak birisine daha fazla bir ağırlığı tanıyacak öncelik vermektedir anayasa düzeyinde genellikle ikinci yola başvurulup ölçülülük ilkesinin uygulama alanı açılır i̇lkenin normatif etkinliği kanun koyucunun idarenin veya yargıcın dengeleşme sürecinde hangi unsur ve kriterlerden faydalanacağını buyurmakla yatmaktadır bunun ötesinde bir kaidesellik düşünülemez anayasa mahkemesi anayasa yargısı dergisi sayı sayfa konuya i̇li̇şki̇n anayasa mahkemesi̇ kararlari anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında anayasanın tüm maddeleri aynı etki ve değerde olup aralarında bir üstünlük sıralaması bulunmadığından uygulamada bunlardan birine öncelik tanımak olanaklı değildir bu nedenle kimi zaman zorunlu olarak birlikte uygulanan iki anayasa kuralından biri diğerinin sınırını oluşturabilir ne var ki bu sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir diğer taraftan anayasanın üncü maddesinde öngörülen ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkeleri iptali istenen kural bakımından da geçerlidir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir anayasal açıdan dokunulamayacak öz her temel hak ve özgürlük açısından farklılık göstermekle birlikte kanunla getirilen sınırlamanın hakkın özüne dokunmadığının kabulü için temel hakların kullanılmasını ciddi surette güçleştirip amacına ulaşmasına engel olmaması ve etkisini ortadan kaldırıcı bir nitelik taşımaması gerekir esas sayısı karar sayısı karar günü anayasanın maddesinde yer alan ölçülülük ilkesi amaç ve araç arasında hakkaniyete uygun bir dengenin bulunması gereğini ifade eder ölçülülük aynı zamanda yasal önlemin sınırlama amacına ulaşmaya elverişli olmasını amaç ve aracın ölçülü bir oranı kapsamasını ve sınırlayıcı önlemin demokratik toplum düzeni bakımından zorunluluk taşımasını da içeren bir ilkedir esas sayısı karar sayısı karar günü a konuya i̇li̇şki̇n avrupa i̇nsan haklari sözleşmesi̇ düzenlemeleri̇ ve kararlari avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesi mülkiyet hakkını garanti altına alan nolu ek protokolün maddesi düzenlemesi aşağıdaki gibidir her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletlerin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasınıesas sayıs karar sayısı düzenlemek veya vergilerin ya da başka harçların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez kişi mülkiyetten yoksun bırakılmamalıdır malikin hukuki haklarının ihlal edilmesi mülkten yoksunluğun esasını oluşturmaktadır fakat daha genel olarak mahkeme sadece resmi bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığını veya mülkiyetin kazanımını değil aynı zamanda fiili de facto bir kamulaştırmanın yapılıp yapılmadığının tespiti için durumun koşullarını da inceleyecektir yine avrupa i̇nsan hakları mahkemesi devletin bireyi sahip olduğu mülkiyet hakkından yoksun bırakıp bırakmadığına bakmaktadır bu yoksunluk bir resmi kamulaştırma şeklinde olabileceği gibi fiili de facto bir kamulaştırma yani el koyma durumunda da söz konusu olabilir papamichalopoulos yunanistana karşı davasında başvurucuların değerli arazisi yılında diktatörlük döneminde devlet tarafından alınarak donanmaya tahsis edilmiş ve donanma da sonradan bu arazide bir donanma üssü inşa etmiştir bu tarihten itibaren başvurucu mülkünü etkin bir şekilde kullanamamış ya da satamamıştır mahkeme davalı devleti fiili de facto kamulaştırmadan ötürü sorumlu tutmuştur devletin mülke müdahalesi orantılılık ilkesine uygun olmalıdır mal ve mülk dokunulmazlığı hakkına müdahale eden bir tedbirin meşru bir amacın gerçekleştirilmesi hedefiyle demokratik bir toplumda gerekli olması gerekmektedir bu tedbirin toplumun genel yararının gerekleri ve bireylerin temel haklarının gerekleri arasında adil bir denge gözetmesi şarttır böylesi adil bir denge bireysel mülk sahibinin bireysel ve aşırı bir yük altına sokulduğu durumlarda gerçekleşmiş olmayacaktır scollo i̇talyaya karşı davasında başvurucu romada içinde kiracı bulunan bir daire satın almıştır başvurucu engelli işsiz ve daireye kendi kullanımı için ihtiyacı olmasına rağmen kiracıyı yıl kadar bir süre tahliye ettirememiştir kira hakları ile ilgili diğer bir çok davada olduğu gibi mahkeme davayı nolu ek protokolün maddesinde öngörülen genel kural mülkiyetin kullanımının kontrol hakkı uyarınca incelemiştir mahkeme başvurucunun içinde bulunduğu durumu kendilerine açıkça ifade etmiş olmasına rağmen yerel makamların kiracının evden tahliyesi amacıyla harekete geçmiş olmalarına dikkat çekerek başvurucunun kendi mülklerindeki kullanım hakkının kısıtlanmasının orantılılık ilkesiyle bağdaşmadığı ve nolu ek protokolün maddesinin ihlali anlamına geldiğine hükmetmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine koşut olarak çoğu zaman ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkelerini bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını aramaktadır bu ilkeler bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi olan üncü madde içinde yer aldığına göre ai̇hmnin bu yaklaşımının temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde göz önünde tutulması insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer özel olarak dava konusu somut olayda sanığın vekaleten maliki olduğu taşınmazın tapu kaydına tarihinde korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı şerhi konulmuştur bu konuda karar verme yetkisi ve karar aşamaları ve uygulama usulü sayılı yasanın maddelerinde açıkça belirtilmiştir bir taşınmaz usulüne uygun olarak korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı kabul edildikten sonra anılan yasanın ve maddesinde belirtilenesas sayıs karar sayısı sınırlamalarla karşılaşmakta ve bu maddelerde belirtilen sınırlamalara uymadıkları takdirde maddede belirtilen ceza ile cezalandırılmaktadırlar sayılı yasanın maddesi ile malikin koruma bölge kurulları kararlarına aykırı olarak yapamayacağı işler önce genel olarak sonra da örnekleyici mahiyette tek tek sayılmıştır madde metnine dikkat edildiğinde malikin koruma kurulu izni olmadan yapamayacağı işler mülkiyet hakkının özünü ortadan kaldırıcı niteliktedir dava konusu olayda çatısı akan bir taşınmazın çatı onarım işi bile maddedeki yasak kapsamına girmektedir esasen bu durum sayılı yasanın düzenlenmesi sırasında yasa koyucu tarafından da kabul edildiği için maddede taşınmaz kültür varlıklarının kamulaştırılması hususu düzenlenmiştir yani yasa koyucu taşınmaz kültür varlığı olarak kabul edilen bir taşınmaz üzerinde malikin mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde yasal düzenlemede bulunduğunu kabul ettiğinden bu taşınmazların kamulaştırılması gerektiğini belirtmiştir ancak somut dava konusu olayda olduğu gibi devlet aradan yıl gibi bir süre geçmesine rağmen kamulaştırma işlemini yapmamıştır dolayısıyla avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin yukarıda anılan kararında belirtildiği gibi de facto yani fiili bir el koyma işlemi gerçekleştirmiştir fiili el koyma işleminin ise hem anayasamızın ve maddelerine hem de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün maddesine aykırı olduğu izahtan varestedir sayılı yasanın ve maddelerindeki düzenlemeler mülkiyet hakkının özüne dokunan demokratik toplum düzeninin gereklerine uymayan ve toplum yararı ile bireyin mülkiyet hakkı arasındaki dengede ölçülülük ilkesini orantılılık toplum yararına birey aleyhine bozan bir düzenlemedir i̇stem yukarıda izah edilen nedenlerden dolayı sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmesi saygıyla arz olunur e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir germencik cumhuriyet başsavcılığının sayılı iddianamesi ile sanığın derece sit alanı içerisinde bulunan arazi içerisindeki bahçede incir ağaçlarının arasına çukur kazdığı ve yeni incir ağaçlan diktiğinden bahis ile sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununun maddesi uyarınca sanığın cezalandırılması talep edilmiştir yargılama aşamasında suça konu taşınmazın germencik ilçesi tekin köyü parsel nolu taşınmaz olduğu sanığın taşınmazın maliklerinden olduğu taşınmazın beyanlar hanesine tarihinde sit alanıdır ibaresinin yazılmış olduğu anlaşılmıştır sanık savunmasında atılı suçlamaya konu eylemi kabul etmiş kendi taşınmazı olması sebebi ile ağaç dikmesinin suç olduğunu bilmediğini beyan etmiştir eyleme uyan sayılı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununun maddesinde sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına koruma amaçlı imar planlarına ve koruma bölge kurullarınca belirlenen koruma alanlarında öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşai ve fiziki müdahale yapanlar veya yaptıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır denmiştir somut olayda taşınmaz sanığa ait olup yılından beridir de sit alanıdır belirtilen kanunun ilgili maddesinde öngörülen şartlara aykırı izinsiz inşai ve fiziki müdahaleler yaptırıma bağlanmıştır kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanununun si̇t alanlarinda geçi̇ş dönemi̇ koruma esaslari ve kullanma şartlari i̇le koruma amaçli i̇mar plâni başlıklı maddesinde ise bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı bu alanda her ölçekteki plân uygulamasını durdurur sit alanının etkileşim çevresine ilişkinesas sayıs karar sayısı varsa ölçekli plân kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanır koruma amaçlı imar plânı yapılıncaya kadar koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir koruma amaçlı imar plânları ve çevre düzenleme projelerinde yapılacak değişiklikler yukarıdaki usullere tabidir yukarıdaki fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar bayındırlık ve i̇skân bakanlığı i̇çişleri bakanlığı ve bakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir denmektedir anılan madde gereği sit alanı olan taşınmazlarda malikin kullanma şartları koruma bölge kurulları tarafından belirlenmektedir koruma bölge kurulları uygulamada taşınmazı sit alanı olan malikin bu taşınmazda hangi eylemi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğini her yıl belirlemekte ve belirlenen esaslar internet sitesinde yayınlanmaktadır yukarıda anılan düzenlemelerden ötürü iki durumla karşılaşılmaktadır birincisi bahsi geçen kanunun maddesinin yıldan yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası olarak yaptırıma bağladığı cezaya konu eylemin ne olduğu esasen kanunla belirlenmiş olmayıp koruma bölge kuralları tarafından yapılan belirlemeler ile ortaya çıkacaktır nitekim somut olayda sanık taşınmazında dikenli tel çekilmesi için yasaya uygun davranarak izin talebinde bulunduğu halde yeni ağaç fidanı dikmek için aynı izin talebinde bulunmamıştır koruma bölge kurulunun suç tarihindeki kararı ile ağaç dikilmesi yasak işler arasında sayılmaması halinde de eylemi suç oluşturmayacaktır nitekim geniş sit alanları bulunan germencik ilçesi gibi yerlerde sözkonusu alan maliklerinin büyük bölümü çiftçi olup bahse konu taşınmazlar genel olarak tarım amaçlı kullanılmakta ve genelde incir ve zeytin bahçelerinden oluşmaktadır malikler taşınmazlarında hangi eylemi yapıp yapamayacaklarını cezalandırılan eylem bakımından ortada somut bir kanun maddesi bulunmaması nedeni ile ve eylem bölge kurulu kararı ile yıla göre değişiklik gösterdiğinden duyum üzerine hareket etmekte domates ekmek için izin yoluna başvuranlar olduğu gibi malik olduğu saikiyle taşınmazını korumak için izinsiz dikenli tel ile çeviren malikler de olmaktadır söz konusu düzenleme anayasanın maddesinde düzenlenen ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur maddesine ve ceza hukukunun temel ilkelerinden olan kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırılık oluşturmaktadır olarak da sözkonusu sit alanı ilan edilen suça konu eylemin yapıldığı taşınmazın maliki sanıktır her ne kadar sayılı yasanın maddesinin fıkrasında koruma amaçlı imar planlarıyla kesin yapılanma yasağı getirilen sit alanlarında bulunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetindeki taşınmazlar malikin başvurusu üzerine belediye ve il özel idaresine ait taşınmazlarla takas edilebilir denmekte ise de bu hüküm hem kesin yapılanma yasağı getirilen sit alanları içindir hem de malike bu hususu zorunlu kılmamaktadır ayrıca tarım
4,207
esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı i̇ş kanunu ile türkiye i̇ş kurumu kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile değiştirilen sayılı i̇ş kanununun maddesinin fıkrasında yer alan özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasında yer alan özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da hükmü ile geçici iş ilişkisinin özel istihdam büroları aracılığı ile kurulabilmesine olanak tanınmaktadır yasanın maddesinin ve fıkraları ile kamu ve yeraltı maden işleri dışında alt işveren sözleşmeleri aracılığıyla kamu ve yeraltı maden işyerlerinde de çalışma hayatının bütün alanlarında yeni ve daha elverişsiz bir çalışma kategorisi ihdas edilmiştir anayasanın maddesine aykırılığı sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile getirilen özel i̇stihdam büroları aracılığıyla geçici i̇ş i̇lişkisi kiralık işçilik anayasanın maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesi ile çelişmektedir yasama organı sosyal haklar ile ilgili düzenleme yaparken sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağlıdır sosyal haklarla ilgili düzenlemeler sosyal devlet ilkesine aykırı olamaz sosyal devlet ilkesi kişiler açısından öznel bir hak getirmemesine rağmen yasamayı hukuki yönden bağlayıcı bir değere sahip olmanın ötesinde devlet için olumlu yükümlülükleri gerekli kılmaktadır kanun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasında yer alan özel istihdam büroları aracılığı ile geçici iş ilişkisi kurulabilmesine olanak tanıyan düzenleme sosyal hukuk devleti ilkesine ilişkin yerleşik anayasa mahkemesi kararları ışığında devletin temel haklar konusunda olumlu edim yükümlülüğüne aykırı ve bununla çelişen olumsuz edimler ortaya çıkaran bir düzenlemedir anayasa mahkemesi çok eski kararlarında da yeni kararlarında da sosyal devlet ilkesini yasaların anayasaya uygunluğunun denetlenmesinde ölçü normlarından biri olarak değerlendirmiştir anayasa mahkemesi esas ve sayılı kararında bu ilkenin yasamayı anayasaya uygun düzenleme açısından bağladığını ortaya koymuştur anayasa mahkemesi yeni tarihli kararlarında da bu yaklaşımını sürdürmüştür yüksek mahkeme esas ve sayılı kararında sosyal hukuk devleti ilkesini ve bu ilkenin devlete getirdiği yükümlülükleri şöyle tanımlamaktadır anayasanın maddesinde nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla anayasanın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini bu yolla bireylerin refah huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılaresas sayısı karar sayısı anayasanın insan haklarına saygılı sosyal bir hukuk devleti ilkesi konumuz açısından özellikle önemlidir anayasa mahkemesi esas ve sayılı kararında sosyal devlet ilkesinin geniş bir yorumunu yaparak bu yönde devlete sosyal hakları geliştirme yükümlülüğü olduğu vurgulamıştır kararda sosyal hukuk devleti sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten olarak tanımlanmıştır yasama organı yasama faaliyetinde hükümleri arasında yer alan sosyal devlet ilkesini sosyal haklarla ilgili yasal düzenlemeler yaparken esas almak zorundadır sayılı kanunun maddesinin fıkrasında özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma hakkı verilmiş ancak sayılı i̇ş kanunun maddesinde belirtilen iş sözleşmesinin unsurları olan işgörme edimi bağlılık ve ücret ödeme ediminin anılan düzenlemede öngörülen yeni sözleşme biçiminde nasıl tanımlanacağına yer verilmemiştir bu konuda i̇ş kanununda başkaca bir düzenleme bulunmadığından fiili olarak ikili iş ilişkisini üçlü ya da çoklu iş ilişkisine dönüştürülebilmesinin yolu açılmıştır sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasının özel istihdam büroları eliyle geçici iş ilişkisi oluşturulmasına olanak tanıyan hükmü iş sözleşmesinin işçi açısından daha koruyucu olan ikili karakterini değiştirerek işçilerin kiralanmasına izin veren sonuçlara yolaçtığı için anayasının maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti ilkesine aykırıdır iptali gerekir anayasanın ve maddelerne aykırılığı sayılı kanunun maddesnn fıkrası le hdas edlen özel sthdam büroları aracılığıyla geçc lşks kurulmasına lşkn hüküm anayasanın maddesnde yer alan çalışma ve sözleşme özgürlüğü ve maddesnde güvence altına alınan çalışma hakkını hlal eder ntelktedr anayasanın maddes herkes dledğ alanda çalışma ve sözleşme hürryetlerne sahptr özel teşebbüsler kurmak serbesttr devlet özel teşebbüslern mllî ekonomnn gereklerne ve sosyal amaçlara uygun yürümesn güvenlk ve kararlılık çnde çalışmasını sağlayacak tedbrler alır hükmünü çermektedr sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrası le yasal statüye kavuşturulan özel sthdam bürosu le şç arasında yapılacak sözleşme görünüşte anayasanın maddesnde öngörülen serbestlk lkesne dayalıdır i̇şç stemezse öi̇b le kralık şçlk sözleşmes yapmaz ve bunun yerne i̇ş kanununda yer alan dğer daha elverşl sözleşme bçmlern terch eder ancak bu şeklde yapılacak sözleşmelern sözleşme özgürlüğü kapsamında değerlendrlemeyeceğ açık br gerçeklktr özel sthdam büroları elyle geçc lşks kurulmasının yasal hale dönüştürülmes le şverenlern daha az malyetl olan bu çalışma türünü terch etmeler sonucunun ortaya çıkacağı ve şçler şverenlern daha elverşl dğer sözleşme türlerne zorlayamayacakları açıktır ülkemzde mlyon kşnn şsz olduğu düşünüldüğünde öngörülen çalışma düzen hç kuşku yok emek stsmarına yol açacaktır kanun koyucu tarafların ktsad güçlernn eşt olmadığı lşksnde soyut br özgürlük ve serbestlk lkesnden hareket edemez dledğ alanda çalışma ve sözleşme hürryet ancak çalışanın korunması lkes hukukunun nsp emredc olma lkes ve şverenn sözleşme özgürlüğünün şç lehne sınırlanması le brlkte ele alınmalıdır tarafların sözleşmes yapma serbests bu lkelerle sınırlıdır aks halde anayasanın sosyal veesas sayısı karar sayısı ekonomk hükümler anlamını ytrecektr yasa le şverenn sözleşme serbests hukukunun temel lkesne aykırı br bçmde genşletlrken şçnn sözleşme özgürlüğü flen sınırlanmaktadır bu bakımdan anılan düzenleme anayasanın maddesne aykırıdır anayasanın maddes çalışma herkesn hakkı ve ödevdr hükmünü çermekte ve devletn çalışanların hayat sevyesn yükseltmek çalışma hayatını gelştrmek çn çalışanları ve şszler korumak çalışmayı desteklemek şszlğ önlemeye elverşl ekonomk br ortak yaratmak ve çalışma barışını sağlamak çn gerekl tedbrler alır dyerek devlete çalışma hayatı le yükümlülük getrmştr anayasanın maddesnde yer alan çalışanların hayat sevyesn yükseltmek çalışma hayatını gelştrmek çalışanları ve şszler korumak ve çalışma barışını sağlamak fadeler devlete olumlu edm borcu yükleyen lkelerdr bu lkelern çalışma hayatı le lgl düzenlemeler yapılırken esas alınması zorunludur çalışma hayatı le lgl düzenlemelern bu esaslarla çelşmemes bunları hlal etmemes asıldır i̇ş mevzuatının esasını oluşturan taraflı sözleşmes düzenn ortadan kaldırmaktadır bu uygulamayla şç kralamak mümkün hale gelmektedr özel sthdam büroları aracılığıyla geçc lşks yen br sthdam bçmdr sayılı kanunun maddesnn fıkrası le oluşturulan ve kamuoyunda kralık şçlk olarak adlandırılan özel sthdam büroları aracılığıyla geçc lşks çalışanların düzensz belrsz ve daha kötü koşullarda çalıştırılması sonucunu doğuracağından anayasanın maddesnde öngörülen çalışanların hayat sevyesn yükseltmek hedef le çelşmektedr ayrıca bu hüküm çalışanları koruyucu ntelkte olmadığı çn anayasanın maddesnde yer alan çalışanları ve şszler korumak lkes le de bağdaşmamaktadır yukarıda belrtlen gerekçelerle düzenleme anayasanın maddesne aykırıdır ptal gerekr maddesne aykırılığı anayasanın maddes çalışma şartları ve dnlenme hakkını güvence altına almıştır anayasanın maddesnde aynen şu hükme yer verlmştr kmse yaşına cnsyetne ve gücüne uymayan şlerde çalıştırılamaz küçükler ve kadınlar le bedenî ve ruhî yeterszlğ olanlar çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar dnlenmek çalışanların hakkıdır ücretl hafta ve bayram tatl le ücretl yıllık zn hakları ve şartları kanunla düzenlenr sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrası le getrlen ve özel sthdam bürolarına geçc lşks kurma yetks veren yen çalışma bçm özellkle dnlenme ve tatl haklarını flen ortadan kaldırıcı ntelktedr yasada sözleşmenn tanımı yapılmadığı çn kralık çalışmanın belrl sürel belrsz sürel tam zamanlı mı yarı zamanlı mı olacağı belrszdr çalışma saatler ve hafta tatl genel tatl ve yıllık znler hakkında br belrleme yapılmamıştıresas sayısı karar sayısı i̇ş kanununun hafta tatl ücret başlıklı maddesnde bu kanun kapsamına gren şyerlernde şçlere tatl gününden önce üncü maddeye göre belrlenen günlernde çalışmış olmaları koşulu le yed günlük br zaman dlm çnde kesntsz en az yrmdört saat dnlenme hafta tatl verlr çalışılmayan hafta tatl günü̈ çn şveren tarafından br karşılığı olmaksızın günün ücret tam olarak ödenr hükmü yer almaktadır kralık şçlern hafta tatl hak etmeyecek şeklde daha kısa sürelerle çalıştırılmaları halnde ücretl hafta tatl hakkı ortadan kalkablecektr i̇ş kanununun genel tatl ücret başlıklı maddesnde bu kanun kapsamına gren şyerlernde çalışan şçlere kanunlarda ulusal bayram ve genel tatl günü olarak kabul edlen günlerde çalışmazlarsa br karşılığı olmaksızın günün ücretler tam olarak tatl yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün çn br günlük ücret ödenr hükmü yer almaktadır kralık şçler açısından bu hükmün uygulanmasında da sıkıntılar yaşanacaktır sayılı kanunun yıllık ücretl zne hak kazanma ve zn kullanma dönem başlıklı maddes yıllık ücretl zne hak kazanmak çn gerekl sürenn hesabında şçlern aynı şverenn br veya çeştl şyerlernde çalıştıkları süreler brleştrlerek göz önüne alınır şu kadar br şverenn bu kanun kapsamına gren şyernde çalışmakta olan şçlern aynı şverenn şyerlernde bu kanun kapsamına grmekszn geçrmş bulundukları süreler de hesaba katılır br yıllık süre çnde nc maddede sayılan haller dışındak sebeplerle şçnn devamının keslmes halnde bu boşlukları karşılayacak kadar hzmet süres eklenr ve bu suretle şçnn zn hakkını elde etmes çn gereken br yıllık hzmet süresnn btş tarh gelecek hzmet yılına aktarılır i̇şçnn gelecek zn hakları çn geçmes gereken br yıllık hzmet süres br öncek zn hakkının doğduğu günden başlayarak gelecek hzmet yılına doğru ve yukarıdak fıkra ve nc madde hükümler gereğnce hesaplanır i̇şç yukarıdak fıkralar ve nc madde hükümlerne göre hesaplanacak her hzmet yılına karşılık yıllık znn gelecek hzmet yılı çnde kullanır şeklndedr kanunun bu açık hükmü karşısında kralık şçlern yıllık zn haklarını nasıl kullanacakları belrszdr bu nedenle düzenleme anayasanın maddesnn son fıkrası le güvence altına alınan ücretl hafta ve bayram tatl le ücretl yıllık zn haklarını ortadan kaldırdığı çn ptal gerekr anayasanın ve maddelerne aykırılığı sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrası le oluşturulan özel sthdam büroları elyle geçc lşks kurulmasına olanak tanıyan yen sthdam bçm anayasanın ve maddelernde güvence altına alınan sendka kurma ve sendka üyelğ toplu sözleşmes ve grev haklarını kullanılmaz hale getrmes açısından da anayasaya aykırıdır sayılı kanunda öngörülen yen sthdam bçmne lşkn olarak sendkal haklar le lgl sadece hüküm yer almaktadır kanunun maddesnn fıkrasının bendnde i̇şyerndek geçc şçlern sthdam durumuna lşkn blgler varsa şler sendka temslcsne bldrmekle yükümlüdür hükmü yer alırken maddesnde i̇şçnn kayıt dışı çalışması sendkaya üye olması veya olmaması ya da asgar ücretn altında ücret ödenmes şartlarını taşıyan anlaşmalar hükmüne yer verlmştr kanunun maddesnn fıkrasının bendndek hükmün sendkal hakların kullanımıyla lgs yoktur kanunun maddesnn hükmü breysel olumlu ve olumsuz sendka özgürlüğünü güvence altına almış görünse de sendkal hakların kırılgan karakter ve türkyenn toplu hukuku sstemnn özellkler nedenyle bu hakların gerçekleşmes çn özel düzenlemelere htyaç olduğu açıktır sendkalesas sayısı karar sayısı hakların standart çalışma bçmnde dah kullanımının öneml engellerle karşı karşıya olduğu düşünülecek olursa atpk ve güvencesz br çalışma bçm olan kralık şçlkte sendkal hakların özel olarak korunması gerektğ açıktır ülkemzde büro şkolunda mlyon bn şç çalışırken bunların sadece yaklaşık bn sendka ve toplu sözleşmes hakkından yararlanablmektedr büro şkolunda sendkalaşma oranı yüzde cvarındadır büro şkolunda standart sözleşmes le çalışanların yok mertebesnde olduğu dkkate alınırsa kralık şçlk uygulamasında daha vahm br tablonun ortaya çıkacağı daha net bçmde görülür sayılı kanunda özel sthdam büroları şçlernn görevlendrldkler şyerlerndek sendkalara üye olup olamayacakları ve varsa yürürlüktek toplu sözleşmelernden yararlanıp yararlanamayacakları le lgl hçbr düzenleme bulunmamaktadır özel sthdam bürosu le sözleşmes mzalayan şç özel sthdam bürosunun şçs olmasına rağmen şgücünü geçc lşks le kralandığı başka br şverene özgüleyecek ödünç lşksnn sona ermesnde tekrar büroya dönecek ve başka br şverenle ödünç lşks kurulana kadar şsz kalacaktır bu çalışma düzen şçnn sürekl olarak yer değştrmesne yol açtığı çn şçnn sendkal haklarını olumsuz etkleyecektr bugünkü sendkal mevzuata göre bu şeklde çalışan şç özel sthdam bürosunun şçs sayılacağından geçc lşks le çalıştığı şyernn şkolu sektörü şçnn mesleğ ne olursa olsun ancak özel sthdam bürosunun kurulu bulunduğu şkolunda br sendka kurablecek veya kurulu br sendkaya üye olablecektr br özel sthdam bürosunun brbrnden farklı br çok şkolunda brbryle lgsz mekan ve zamanda brbryle lgsz şkollarında ve sektörlerde kurduğu geçc lşksyle çalışan büro şçlernn sendkalaşma toplu sözleşmes ve grev haklarını kullanmaları dğer şçlere göre neredeyse mkansızdır sayılı sendkalar ve toplu i̇ş sözleşmes kanununda br şçnn sendka üyes olması toplu sözleşmesnden yararlanması temel unsura dayandırılmıştır i̇şyer ve şkolu br şç çalıştığı şyernn at olduğu şkolunda kurulu br sendkaya üye olablr ya da şçler çalıştıkları şyernn bağlı olduğu şkolunda br sendka kurablrler özel sthdam bürosu üzernden kraya verlen br şç eğer flen yaptığı esas alacak olursak çalıştığı şkolunda kurulu br sendkaya üye olması gerekmektedr eğer bu şçnn flen yaptığı değl de büroyu şyer olarak esas alacak olursak bu kez büronun hang şkoluna grdğne bakarak hang şkolunda kurulu sendkaya üye olacağına karar verlecektr eğer şç kullanıcı şverenn şçs olarak kabul edlecekse bu kez kullanıcı şverenn aynı şkoluna gren şyer ya da şyerlernn toplamından oluşan şletmede toplu sözleşmes yapılablmes çn sayılı kanunun aradığı bell sayıda şçnn de aynı sendkaya üye olması gerekr örneğn eğer kullanıcı şverenn sadece aynı şkolunda tek br şyer var se bu şyernde çalışan şçlern yarıdan fazlası tek br sendkanın üyes olacak bu şyerlernde toplu sözleşmes yapmak çn çoğunluk ve yetk tespt şlemler yapılablecektr kanunun aradığı çoğunluk şartlarına haz sendka bakanlıktan toplu sözleşmes yapma yetks aldıktan sonra lgl şverene çağrı yapacak ve normal şartlarda toplu sözleşme görüşmeler başlayacak ve sözleşme görüşmeler anlaşmayla sonuçlanırsa br toplu sözleşmes mzalanacaktır eğer kullanıcı şverenn aynı şkolunda brden fazla şyer var se bu şyerler farklı llerde se bu kez şletme toplu sözleşme yetks çn bu kez türkye genelnde bulunan bu şyerler çn aranan yüzde çoğunluğu sağlamak zorundadıresas sayısı karar sayısı eğer özel sthdam bürosu şyer olarak kabul edlecekse aynı şlemler bu kez özel sthdam bürosu üzernden hele farklı yerlerde şubeler var se bütün bu şubeler üzernden kraya verlen şçlern toplam sayısı üzernden sendka çoğunluğu ve yetk şlemler yapılacak ve bu aşama olumlu sonuçlanırsa toplu sözleşmes yapılacaktır ancak bu varsayımlar kâğıt üzernde geçerldr uygulamada çok büyük zorluklar yaşanacağı açıktır örneğn sendka özel sthdam büroları üzernden çoğunluk sayısına ulaştığını varsaydığı gün özel sthdam bürosu sendkanın sahp olduğu çoğunluğu değştrecek ve bozacak şeklde yen şçler şe alır ya da üç bazı şçlern sözleşmesn sona erdrrse sendka çoğunluğa ulaşamayacaktır özel sthdam bürosu üzernden kraya verlen şç ay gb kısa süre çalıştırılırsa herhang br sendkaya üye olmasının önem olmayacaktır çünkü üyes olduğu sendka br toplu sözleşmesnn tarafı oluncaya kadar geçen süre çnde şç şnden ayrılmış olacaktır dolayısıyla br toplu sözleşmes bağıtlanmış olsa ble br önem olmayacaktır i̇şyer olarak kullanıcı şverenn şyer esas alınırsa durum yne çözümsüzdür örneğn kralık şç ay süre le metal şkolunda kurulu br şyernde çalışırken metal şkolunda kurulu br sendkaya üye olacak ve daha sonra gıda şkolunda çalıştırılmak üzere kralandığında öncek çalışmasında metal şkolundak sendka üyelğnn br önem kalmayacaktır türkyenn toplu hukuku sstemnde sendka üyelğ ve toplu sözleşmes düzen şyer ve şyernn bağlı olduğu şkolu esasına dayalı olarak yürütülmektedr eğer kralık şçlern kraya veren özel sthdam bürosu üzernden tanımlanacaksa bu kez özel sthdam bürolarının hang şkoluna grdğnn belrlenmes gerekr bu kez de ortaya şöyle br sonuç çıkacaktır br grup şçsn gıda br grup şçsn maden br grup sçsn eğlence şkolunda faalyette bulunan şyerlerne kraya veren özel sthdam bürosu çn mevcut toplu sözleşmes düzen dışında eğret br şkolu tanımı cat etmek gerekecektr böyle br durumda da bnlerce şçy çeştl llerde dağınık şkollarında kurulu şyerler çn kralayan özel sthdam bürosunun doğası gereğ sürekl değşen grş çıkışların yaygın olduğu brkaç aylık sözleşmelerle çalışan şçlern net sayısını tespt etmek bunun üzernden sendka çoğunluğu ve toplu sözleşmes yetk tespt şlemler yapmak gerekecektr dyelm olağanüstü br gayretle bu başarıldı ve ay gb br sürede toplu sözleşmes yapıldı bu kez de zaten aylık sürelerle çalıştırılan şçnn breysel sözleşmes sona ereceğ çn bu toplu sözleşmesnn şç çn br önem kalmayacaktır dahası on bnlerce şçy bünyelernde toplayacak özel sthdam bürolarında şçler bulmak onlara ulaşmak ortak hareket etmelern sağlamak neredeyse mkansız hale gelecektr bütün bu hususlar doğal olarak grev hakkını da kapsayacaktır toplu sözleşmesnn sürecnn karmaşıklığına bağlı olarak grev hakkının kullanımı da mkansız hale gelecektr grev hang şyernde yapılacaktır örneğn grev özel sthdam bürosunda söz konusu olduğunda büro greve katılmayan şçler kralamaya devam edeblecek mdr on bnlerce kayıtlı şçs olan büro da grev nasıl etkl olacaktır bu nedenle düzenleme br bütün olarak sendkal hakları oluşturan anayasanın ve maddelerne açıkça aykırıdır ptal gerekr anayasanın maddesne aykırılığıesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesnde yer alan ücret emeğn karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları şe uygun adaletl br ücret elde etmeler ve dğer sosyal yardımlardan yararlanmaları çn gerekl tedbrler alır hükümleryle ücret hakkını garant altına almıştır sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında öngörülen özel sthdam büroları elyle gerçekleştrlmesn öngörülen geçc lşks le ortaya çıkacak yen sthdam bçmnde şçlern ücret ve benzer alacaklarına hak kazanma koşulları yasal koruma altına alınmamıştır i̇ş kanununun maddesnn fıkrasında yer alan alt şveren ana şveren lşklernde şçnn çalıştığı şyeryle lgl olarak kanundan sözleşmesnden veya alt şverenn taraf olduğu toplu sözleşmesnden doğan yükümlülüklerden alt şverenle brlkte asıl şveren de müteselsl sorumludur hükmü özel sthdam bürosu ve kullanıcı şveren arasındak lşkde söz konusu değldr sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında geçc lşks özel sthdam bürosu le br şveren arasında geçc şç sağlama sözleşmes yaptığında ortaya çıkan durumu anlatırken bu üçlü lşknn tanımı konumu kapsamı ve şverenn şçye karşı sorumluluklarının aşamaları belrlenmemştr örneğn özel sthdam bürosu sözleşme yaptığı şçy şverene kraladığında daha açık br fade le şçy kullanıcı şverene kralama vaadyle br sözleşme le bağladığında ücret ödemes ne zaman başlayacak şçnn özel sthdam bürosu le sözleşme yaparak görmeye hazır olduğu ama flen çalıştırılmadığı dönemde şçnn ücretn kmn ödeyeceğ bu noktada özel sthdam bürosunun sorumlulukları nasıl olacağı kullanıcı şverenn kendsne gönderlen kralık şçnn şe başlama gününü nasıl belrleyeceğ bu konuda özel sthdam bürosunun gönderdğ tarhn esas alınacağı konularında belrszlk bulunmaktadır bununla brlkte kralandığı şyernde çalışma süres dolan şçye özel sthdam bürosuna ger gönderldğnde yen çn bekleme süresnde ücret ödenp ödenmeyeceğ şçnn ücret ve haklarının düzeyn belrlemede kullanılacak olan emsal şç uygulamasının özel sthdam bürosuna dönüldüğünde de ücretten ndrm yapılamaz amr hükmü nedenyle bu ücretnn ödenmesne devam edlp edlmeyeceğ konularında hçbr düzenlemeye yer verlmemştr bu nedenle çalışma lşksnde çalışanın ücret hakkının korunması devletn koruyucu olma yükümlülüğünün yerne getrlmemes anayasanın maddesne aykırılık çermektedr dğer yandan özel sthdam bürosunun kraya verdğ şçlern ücret ve dğer haklarını ödemes konusunda kullanıcı şverenn müteselsl sorumluluğu düşünülmedğ gb kullanıcı şverene bu konuda kontrol ve denetm görev de verlmemştr sayılı kanunun maddesnn fıkrasının bendne göre geçc lşks kurma yetks almak üzere kuruma başvurulan tarhte brüt asgar ücret tutarının yüz katına denk gelen mktarda temnat verlmş olması halnde kurum tarafından geçc lşks kurma yetks verleblr kralık şçlern ücretnn garants bu temnata bağlanmıştır özel sthdam bürosu bldğmz anlamda br şyer organzasyonu olmadığı sadece aracılık faalyet yürüteceğ çn flas vb nedenlerle ödeme acz çne düşmes halnde bu temnat mktarı yeterl olmayacaktır örneğn özel sthdam bürosu şç kraya verdğnde br ay ücret ödemez ödeme güçlüğüne düşer ve büroyu kapatıp kaybolursa bu temnat şç alacaklarını karşılamayacaktır kralık şçlern alacaklarının güvenceye alınmamış olması ücret hakkının korunmasına lşkn maddedek anayasal hükmün hlal ntelğndedr geçc lşks uygulamasının yaygınlaşması sonucunda şgücü pyasasında rekabete dayalı br anlayış egemen olacağından şçnn pazarlık gücünü olumsuz etklenecektr buesas sayısı karar sayısı durum adaletl ücret lkesnn gerçekleşmesne olanak bırakmayacağı çn anayasanın maddesne aykırılık taşımaktadır dğer yandan özel sthdam büroları elyle geçc lşks kurulan şçlern ücret dışındak tazmnat benzer alacaklarına lşkn hakları da ortadan kaldırılmaktadır aralıklarla da olsa aynı şverenn aynı veya farklı şlernde çalışan şçnn flen çalıştığı süre br yılı aşınca bu şç hem halen yürürlükte olan sayılı kanunun maddesne göre kıdem tazmnatına hak kazanır oysa özel sthdam bürosu üzernden kralanan şç yıl aynı şverenn yanında çalışma yükümlülüğünü yerne getremedğnden kıdem tazmnatı hakkından yararlanamamaktadır br şç br özel sthdam bürosu üzernden br yıl çnde farklı kullanıcı şverenlere kralandığında bu şçnn kıdem özel sthdam bürosu üzernden bütün çalıştığı süreler dkkate alınarak mı hesaplanacaktır yoksa kullanıcı şverenlern her brnde çalıştığı süreler kıdemnde dkkate alınacaktır konusunda her hang br yasal düzenleme yapılmamıştır kullanıcı şveren br şçy yasanın emredc hükmü nedenyle br yıldan az br süre çn çalıştıracaktır dolayısıyla şçnn br yıllık kıdeme kullanıcı şveren üzernden ulaşması söz konusu olamayacaktır dğer yandan özel sthdam bürosunun aynı şçy br yıl çnde farklı kullanıcı şverenlere aylık sürey dolduracak şeklde kraya vermes br zorunluluk olmadığı gb özel sthdam bürosu bakımından arzulanır br durum da olmayacaktır çünkü özel sthdam bürosu şçnn kend üzernden çalışmasıyla kıdem kazanarak senelk ücretl zn hakkı ve kıdem tazmnatı hakkı kazanmasına zn vermeyecektr özel sthdam bürosu kralık şçnn şveren olarak tanımlandığı çn aynı özel sthdam bürosu üzernden çeştl kullanıcı şverenlere kraya verlen şçnn kıdem br yılı aştığında kıdem tazmnatından km sorumlu olacaktır bütün bu hususlar sayılı yasada belrszdr bu nedenle ücret hakkının br parçası olan kıdem tazmnatı hakkı da belrszlğn korumaktadır anılan gerekçelerle bu özel yen sthdam şekln öngören düzenleme anayasanın maddesne aykırıdır ptal gerekr anayasanın maddesne aykırılığı anayasanın maddes sosyal güvenlk hakkını düzenlemektedr maddeye göre herkes sosyal güvenlk hakkına sahptr ve devlet bu güvenlğ sağlayacak gerekl tedbrler alır ve teşklatı kurar bu hükümlern devlete olumlu edm yükümlüğü getrdğ açıktır özel sthdam büroları aracılığıyla kralanan şçler sadece çalıştıkları döneme lşkn breysel ve kolektf sosyal haklardan mahrum kalmayacaklardır bu kategorde çalışanların emekl olma hakkı da cdd br rskle karşı karşıyadır sosyal güvenlk mevzuatına göre yen şe başlayan br kşnn emeklye ayrılarak yaşlılık aylığına hak kazanablmes çn şartlar oldukça ağırdır sayılı kanunun maddesnn knc fıkrası bendne göre lk defa tarhnden sonra sgortalı olan kadın erkek yaşını doldurmuş olması ve gün malullük yaşlılık ve ölüm sgortası prm bldrmş olması gerekr ya da yaş hadlerne yıl eklenmek ve gün prm bldrm yapılmış olması halnde de yaşlılık aylığına hak kazanılır yılda ay çalışan br kralık şç normal şartlarda yıl yılda ay çalışan br kralık şçnn yıl yılda ay çalışan br kralık şç yıl adına prm yatırılmış olması koşuluyla emekl olablr ya da yaş haddnden kadın se erkek se yaşını doldurmuş ve adlarına gün prm bldrlmş olması koşuluyla yaşlılık aylığına hak kazanablrler yılda ayesas sayısı karar sayısı çalışan ya da yılda adına ay prm bldrlen br kralık şç yaş nedenyle emekl olablmes çn yıl çalışması gerekecektr kısaca bu yasayla şçler emekl olma hakkını da kaybedeceklerdr sayılı kanunun sayılı kanunun maddesn değştren maddesnn fıkrasında özel sthdam bürosu şçsne lşkn tarhl ve sayılı i̇ş sağlığı ve güvenlğ kanunu tarhl ve sayılı sosyal sgortalar ve genel sağlık sgortası kanunu le sayılı kanundan doğan yükümlülükler sayılı kanunun nc maddes saklı kalmak kaydıyla özel sthdam bürosu tarafından yerne getrlr hükmüne yer verlmştr bu düzenlemeye göre şçnn sosyal güvenlğe lşkn haklarından sgorta prm vb özel sthdam bürosu sorumlu olacaktır ancak ücret ödeme yükümlülüğünün geçc çalışılan dönemle sınırlı olduğu göz önünde bulundurulduğunda büronun sgorta prm ödeme yükümlülüğünün de bu dönemle sınırlı olacağı anlaşılmaktadır br başka deyşle kralık şçler sosyal güvenlğe lşkn haklardan ancak flen çalıştıkları dönemlerde yararlanablecekler çalışmadıkları dönemler çn örneğn sağlık hakkından yararlanablmek çn kısm sürel çalışan şçler örneğnde görüldüğü üzere prmlern kendlern yatırmak zorunda kalacaktır yne sgorta prmler çalıştıkları süre le sınırlı yatacağı çn kralık şçlern emekllk koşullarını sağlamaları da oldukça güç olacaktır sonuç olarak kralık şçler ücret sürekllğnn yanı sıra sosyal güvenlkten yararlanma bakımından da çok ağır sorunlarla karşı karşıya kalacaktır sayılı kanunun maddesnn fıkrasının bendnde de belrtldğ üzere geçc şç çalıştıran şverenn i̇ş sağlığı ve güvenlğ kanunu bakımından yükümlülükler eğtm verme ve gerekl tedbrler alma le sınırlanmıştır i̇ş sağlığı ve güvenlğ kanununa lşkn dğer yükümlülüklerden denetleme yükümlülüğü rsk değerlendrmes yapma yükümlülüğü blg verme yükümlülüğü sağlık gözetm yükümlülüğü şyer hekm ve güvenlğ uzmanı görevlendrme yükümlülüğü özel sthdam bürosu sorumlu olacaktır özel sthdam bürosunun bu yükümlülüklernn çoğunu yerne getrmes flen mkânsızdır dolayısıyla geçc şçler sağlıksız ve güvensz çalışma koşullarına kazalarına cnayetlerne ve meslek hastalıklarına terk edlecektr sayılı kanunun i̇şkanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında öngörülen yen sthdam bçmnn sosyal güvenlk hakkı açısından doğuracağı br dğer olumsuzluk se sayılı kanunla düzenlenen şszlk sgortası hakkına lşkndr i̇şszlk sgortası mevzuatına göre br kşnn şszlk ödeneğne hak kazanablmes çn hzmet akdnn sona ermesnden öncek son gün şszlk sgortası prm ödemes ve son üç yıl çnde gün sgortalı olarak çalışıp şszlk sgortası prm ödemş olması gerekmektedr bu şartı yerne getren sgortalı şszlere gün şszlk ödeneğ ödenr dolayısıyla her sefernde aydan yan günden az örneğn gün ay gb sürelerle çalışan kralık şçnn şszlk sgortasından yaralanması hukuken mümkün olmayacaktır sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında öngörülen özel sthdam büroları elyle geçc lşks kurulmasına olanak tanıyan ve böylece yen br sthdam bçm ortaya çıkaran düzenleme bu halyle sosyal güvenlk hakkının kullanılmasını flen ve hukuken kısıtlayacağından anayasanın maddesne aykırıdır ptal gerekr anayasanın maddesne aykırılığıesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında yer alan ve geçc lşks kurma yetksn özel sthdam bürolarına tanıyan düzenlemenn anayasanın maddes çerçevesnde de ele alınması gerekmektedr anayasanın maddes temel hak ve hürryetler özlerne dokunulmaksızın yalnızca anayasanın lgl maddelernde belrtlen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanablr bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratk toplum düzennn ve lak cumhuryetn gereklerne ve ölçülülük lkesne aykırı olamaz hükmünü çermektedr anayasanın maddes anayasanın kısmı bölümünde yer alan sosyal ve ekonomk haklar çn de geçerldr dolayısıyla sosyal haklarla lgl yapılacak düzenlemelerde sınırlandırma lkeler maddenn öngördüğü sınırlama lkeler ve güvence ölçütlerne aykırı olamayacaktır temel hak ve özgürlüklernn özüne dokunulamaması bu hakların bütünüyle veya kısmen kullanılamaz hale getrlmemes kağıt üzernde ve göstermelk haklar halne dönüşmemes le lgl br güvencedr kuşkusuz özüne dokunulamaması sadece sözel ve bçmsel br ölçüt değldr hakkın kullanımını ortadan kaldırılan dolaylı düzenlemeler yasal boşluklar belrszlkler ve zorluklar da hakkının özünü ortadan kaldırıcı ntelktedr sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesn değştren maddesnn fıkrasında öngörülen özel sthdam büroları elyle geçc lşks kurulmasına olanak tanıyan ve böylece yen br sthdam bçm ortaya çıkaran düzenleme yukarıda açıklandığı üzere anayasanın ve maddelerne aykırıdır bu bakımdan anayasanın maddesnde öngörülen temel hak ve özgürlüklern özlerne dokunulamayacağı lkesn hlal ettğnden anayasanın maddesne de aykırılık taşımaktadır ptal gerekr anayasanın maddesne aykırılığı sayılı kanunun i̇ş kanunun maddesn değştren maddesnn fıkrasında özel sthdam bürolarına geçc lşks kurma yetks veren düzenleme anayasanın eştlk ve ayrımcılık yasağı lkesn de hlal etmektedr yasa le taraflı sözleşmes le çalışan şçler yanında üç taraflı kralama sözleşmes le daha elverşsz koşullarda çalışan yen br şç kategors hdas edlmektedr bu şçler aynı yaptıkları halde sırf sözleşmelernn bçm nedenyle dğer şçlern sahp olduğu çeştl haklardan flen veveya hukuken mahrum kalmaktadırlar anılan düzenlemenn bçmsel açıdan dah eştlk lkesn sağladığını söylemek mümkün değldr anayasanın maddesinde yer alan hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz kuralı özel istihdam bürolarına işçi kiralama imtiyazı tanınarak ihlal edilmektedir i̇şçi kiralama imtiyazı bir aracılık faliyeti sözleşmesi değildir i̇şçinin emek gücünü işverenin dışında başka bir kişiye sunmasına ilişkin yeni bir tür sözleşmedir bu sözleşmede taraflar eşit değildir ve anayasanın maddesinde belirtilen sözleşme hürriyeti ilkesine aykırıdır burada genel sözleşme özgürlüğünden farklı olarak sadece bir grup işverene tanınan bir imtiyaz söz konusudur bu imtiyazla iş ilişkisinin tarafı olmayan iş gördürmeyen bir zümre sırf işçi kiralama faaliyeti üzerinden kazanç sağlayacaktır belirtilen gerekçelerle sayılı kanunun i̇ş kanunun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasında özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi veren düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir yukarıda açıklanan sebeplerle sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasında öngörülen özel istihdam büroları eliyle geçici iş ilişkisi kurulmasına olanak tanıyan ve böylece yeni bir istihdam biçimi ortaya çıkaran düzenlemeninesas sayısı karar sayısı anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali gerekir dava konusu yapılan sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin fıkrasında yer alan özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da ibaresi hakkında yüksek mahkemenizce verilecek olası bir iptal kararı sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren maddesinin diğer fıkraları ile sayılı kanunun ve maddelerinin de uygulanamaması sonucunu doğuracaktır bu durumda şüphesiz takdir yüksek mahkemenize ait olmak üzere sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince sayılı kanunun i̇ş kanununun maddesini değiştiren madde
4,444
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran dairenin anayasaya aykırılık nedenlerini de içeren kararının gerekçe bölümünde i̇tiraz konusu kural anayasanın temelde ve maddelerine aykırılık oluşturacak sonuçlar ortaya çıkarmıştır anayasanın madde yönünden anayasanın maddesinde yeralan eşitlik ilkesi anayasa mahkemesinin bir çok kararlarında belirtildiği üzere bir tek kişiye veya kimi topluluklara aynı durumda bulunan yurtdaşlardan daha çok veya geniş hak ve yetkiler tanınması olarak görülmüştür yasa önünde eşitlik bütün yurtdaşların her yönden aynı kurallara bağlı tutulmaları anlamında değerlendirilemez bu ilkeyle güdülen amaç aynı koşullar içinde bulunan özdeş nitelikteki durumların aynı işleme tabi tutulmasıdır bir takım yurtdaşların başka kurallara bağlı tutulmaları haklı bir nedene bağlı tutulmakta ise böyle bir durumda yasa önünde eşitlik ilkesi çiğnenmiş sayılmaz bu temel ilke ve görüşlerden soruna yaklaştığımızda itiraz konusu kuralla belediyeler yönünden bir ayırım ve ayrıcalıklar açıkça ortaya çıkmaktadır gerçekten anayasanın öngördüğü biçimde ülke çalışanlarının büyük bir bölümünün sosyal güvenliklerini sağlamakla yükümlü tutulan sosyal sigortalar kurumu açısından ve bu kuruma karşı yasal borçlarını zamanında yerine getirmede işveren olarak tüm gerçek ve tüzel kişiler ister özel hukuk ister kamu hukuku alanında görevli olsunlar aynı biçim ve oranda sorumludurlar bunlardan hiçbirine borçlarını ödeme ve yerine getirmede kolaylık veya ayrıcalık tanınmamış tümünün hiçbir istisna tanınmaksızın aynı sürede borçlarını yerine getirmesi istenmiştir sistemin işleyişi böyle bir ayırıma engel olduğu gibi özel veya kamu hukuku işverenleri nezdinde çalışan tüm sigortalıların da aynı güvenceden yararlanmalarında bir farklılık öngörülmemiştir aksine işveren olarak kamu tüzel kişileri yükümlülüklerini yerine getirmede daha sert ve katı kurallara tabi tutulmuşlar çok daha geniş sigortalı kitlelerine hitap edildiği için bu kuruluşlar yönünden konu daha disipline edilmiş şekilde düzenlenmiştir i̇tiraz konusu kural ise işveren kamu kuruluşlarının önemli bir bölümünü oluşturan belediyeler yönünden bir ayrıcalık ve imtiyaz getirmekte haklı bir neden olmaksızın bu kuruluşları prim borçları yönünden diğer özel veya kamu kurum ve kuruluşları karşısında imtiyazlı bir duruma getirmektedir öte yandan sosyal sigortalar kurumunun kuruluş ve işleyiş sisteminde bir işverenin hangi hallerde haklı nedene dayalı olarak prim borçlarını geç ödeyebileceği açıkça gösterilmiş ve bunun dışında haklı bir neden de kabul edilmemiştir bunun yanında ayrıca kamu kuruluşları üst düzey yöneticileri ile primleri tahakkuk ve ödemekle yükümlü bulunan görevlilerin haklı neden olmaları koşuluyla primlerle sorumlu tutulmayacakları da sayılı yasanın son fıkrasında hükme bağlanmıştır bu durumlar dışında artık prim borçlarını süresinde yerine getirmede hiç bir kişi veya kuruluşa imtiyaz tanınamaz ve buna yönelik getirilen gerekçede haklı sayılamaz kısaca sosyal sigortalar sistem ve hukuku çerçevesinde durumları ne olursa olsun tüm işverenler yükümlülüklerini yerine getirmede kuruma karşı hiç bir aykırılık ve farklılıkesas sayısı karar sayısı gözetilmeden aynı hukuksal statü içerisinde benzer kişi veya kuruluşlardır sistemin bütünlüğü içinde ve haklı nedenler olarak belirlenen halleri dışlamak suretiyle kimi kamu kuruluşları borçları yönünden ayrıcalıklı kılmak anayasanın maddesine açıkça aykırılık oluşturur anayasanın maddesi yönünden anayasamızın yukarıda gösterilen maddesi devlete sosyal güvenliği sağlamak yönünden gerekli tedbirleri almak ve bu alanda teşkilatları kurmak yükümünü vermiştir belirtilen kural gereği devlet sadece sosyal güvenliği yerine getirecek kuruluşları kurmakla kalmayacak bu kurum veya kuruluşları görevlerini gereği gibi yerine getirebilmeleri yönünden her zaman güçlü ve yeterli kaynaklarla donanmış şekilde tutacaktır bu amaçla kurumu güçsüz ve göstermelik bir kurum haline düşüren kısaca onu acz içerisinde bırakacak her türlü müdahale ve düzenlemeden kaçınılacaktır kurum kaynaklarının azalması aktuaryal hesaplarının alt üst edilmesi veya sisteminin işletilmemesi sonucu doğuran her yasal düzenleme anayasanın öngördüğü temel kurala ters düşer nitekim anayasa mahkemesi bu güne değin verdiği kimi kararlarında bu durumu gözönünde tutulmuş türk sosyal güvenlik sisteminin en büyük kuruluşunun zaafa uğramasına müsaade etmemiştir i̇tiraz konusu kural açıkça kurumu gelirleri yönünden dar boğaza sokacak bir düzenleme öngörmektedir kurum yükümlülükleri yönünden hiç bir istisna veya bağışıklık getirilmemesine karşın gelir ve kaynakları yönünden zaafa uğrayacak bir sistemle karşı karşıya bırakılmaktadır belediyeler gibi çok yaygın ve içerisinde önemli sayılabilecek sigortalıları barındıran kuruluşların işveren olarak anayasal yükümlülüklerini itiraz konusu kuralla zamanında yerine getirmemeleri suretiyle kurum önemli gelir kaybına uğratılmıştır bu tür bir sistem ise anayasanın öngörmediği ve yasakladığı bir düzenlemedir i̇tiraz konusu kural bu yönüyle dahi anayasaya aykırı düşmektedir denilmektedir
644
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmüştür sayılı yasa sayılı devlet memurları yasasının ve ek geçici maddelerine göre aylık almakta olan görevliler hakkında uygulanacaktır üniversitedeki akademik görevlilerin kazanılmış hak aylıkları da sayılı yasa ile belirlendiğinden bu kişiler de sayılı yasa kapsamına girmektedirler bu nedenle sayılı yasa üniversitelerin varlık ve görevlerini ilgilendirmektedir sayılı yasanın kapsamına aldığı görevlilerin tümüne eşit biçimde uygulanması gerektiği kuşkusuzdur oysa sayılı üniversite personel yasasının ve maddeleri uyarınca üniversite öğretim üyeleri ve yardımcıları kazanılmış haklarının üstündeki derecelere atanmakta olup sayılı yasa yalnızca kazanılmış hak aylıklarının bir derece yükseltilmesini öngördüğünden emekli keseneğine esas kazanılmış hak aylıkları görev aylıklarının altında bulunan bu kişilerin görev aylıklarında bir yükselme olmamaktadır hatta kazanılmış hak aylığının bu yasa ile yükseltilmesi sonucu emekli keseneklerinin artması nedeniyle ellerine geçen paranın azalması söz konusudur böylece söz gelimi bir üniversite asistanı aynı öğrenimi yaparak aynı tarihte başka görevlere atanan öteki kişilere göre bir üst dereceden göreve başlamasına karşın sayılı yasanın uygulanmasında görev aylığında bir değişiklik olmayacağından görev aylıkları ile kazanılmış hak aylıkları birlikte yükselecek olan öteki görevlilerle aynı düzeye gelecek ve hele öteki kişiler ilerde nakil yoluyla asistanlığa atanarak bir üst derecenin aylığını alırlarsa asistan bir derece geride kalacaktır sayılı yasanın maddesinin işlememesi anlamına da gelen bu durum anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdır yaşamın pahalılaşması tüm kamu görevlilerini olumsuz yönde etkileyen ortak bir tehlike olduğuna görealınacak yasal önlemlerin tüm memurları kapsayacak nitelik taşıması anayasanın maddesinde yer alan millî demokratik lâik ve sosyal hukuk devleti olma ilkesinin gereğidir bu nedenlerle sayılı yasanın getirdiği ek geçici madde de yer alan bu kanunla iktisap ettikleri kazanılmış hak hükmü anayasanın ve maddelerine aykırıdır
272
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında milli savunma ile i̇lgili bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında milli savunma i̇le i̇lgili bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile olağanüstü hal kapsamında milli savunma ile ilgili çeşitli konularda düzenlemeler yapılarak milli savunma bakanlığının askeri süreçlerdeki belirleyici ve yönlendirici konumunun yeniden tanımlanmasına dair düzenlemeler yapılması er ve erbaşlar ile askeri öğrencilerin genel sağlık sigortası kapsamına alınması ve ilgili kamu idareleri tarafından sosyal güvenlik kurumuna prim ödenmesi suretiyle sağlık hizmetleri sorununun kalıcı olarak çözülmesi subay ve astsubayların mecburi hizmet süresinin onbeş yıla çıkarılması sınır ötesi operasyonlar nedeniyle ilgili askeri personelin tazminat kaynaklı mağduriyetlerinin önlenmesi türk silahlı kuvvetlerinde kalan tabiplerin sağlık hizmetleri tazminatından yararlanmaya devam etmelerinin sağlanması ile olağanüstü hal kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ile düzenlenen çeşitli konulardaki değişikliklerin ilgili kanunlarla uyumunun sağlanması öngörülmektedir dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkarak olağanüstü hal ile ilgisi olmayan ve olağanüstü hal süresini aşacak şekilde kanunlarda değişiklik yaparak sürekli uygulanacak kurallar öngörmüştür anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı düzenlemeler yapma yetkisi verilmemiştir bu türkiye büyük millet meclisine ait yasama yetkinin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başkaesas sayısı karar sayısı ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemeler olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genel düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstüesas sayısı karar sayısı hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durdurun düzenlemeler doğrudan ohal khkleri ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksi ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksi ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkleri ile ancak temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkleri ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılırolağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleri olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerdeesas sayısı karar sayısı ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında açıkça ifade edildiği üzere anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksı adı altında kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça tbmmye ait yasama yetkisinin gaspı anlamına gelir anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla hem olağanüstü halin gerekleriyle uyumlu olmayan hem de kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapan iptali istenen düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılmış olup yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gasbı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknin kapsamının genişliği ye ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadık yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğalesas sayısı karar sayısı söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kağıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyle iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklerini çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanı maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütünesas sayısı karar sayısı kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklere eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khklerin altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirleresas sayısı karar sayısı kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklerinin idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khklar biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkları doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khklar ile ohal khklarının tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khkların tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuştur tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin kanun şeklinde onaylanması ise onların geçici niteliği ile bağdaşmaz ve aşağıda açıklandığı üzere anayasal normlar hiyerarşisini ve hukuk düzeninin tutarlı normlardan oluşması ilkesini altüst eder bu ise hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından biri olan hukuk düzeninin öngörülebilir ve tutarlı olması gereği ile bağdaşmaz nitekim yılına kadar hukuk düzenimizde kanunlaştırma şeklinde onaylanmış herhangi bir ohal khksi bulunmamaktadır onaylamanın kanun şeklinde yapılması ile ohal khksinin akibetinin ne olduğu da belli değildir ohal khksinin hala yürürlükte olduğuna işaret eden bazı uygulamalar görülmektedir mesela mart yasalarında daha önce yasalaştırılmış olmasına rağmen atıfların yasaya değil khkye yapılmaya devam edildiği ve değişikliklerin yasalar üzerinde değil khkler üzerinde yapıldığı görülmektedir bu da hukuk düzeninin alt üst olduğunun en somut kanıtıdır diğer taraftan yukarıda açıklandığı gibi cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından geçerli olarak çıkarılmamış olan dolayısıyla yok hükmünde olan düzenlemelerin tbmm tarafından onaylanmış olması onları kendiliğinden geçerli hale getirmez yani geçerli bir onaylama kararından söz edebilmek için öncelikle onaylanabilir nitelikte geçerli bir işlemin bulunması gerekir oysa yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi ortada onaylanabilecek nitelikte ve onaylamaya elverişli bir işlem bulunmamaktadır bu nedenle geçerli olarak var olmayan bir işlemin onaylanması mümkün değildir olmayan işlem onay ile varlık kazanmaz yok olmaya devam eder açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar vermesi gerekir eylemli i̇çtüzük değişikliği dolayısıyla tbmmnin onama kararı geçersizdir olağanüstü kararnamelere ilişkin anayasa ve i̇çtüzük özel bir yasalaşma süreci öngörmüştür bu yasalaşma sürecinde ilk göze çarpan husus yasalaşma sürecindeki süre şartıdır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır ancak sayılı khknin görüşülmesinde içtüzüğün zorunlu kıldığı usule uyulmamıştır sayılı khk türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sevk edilmesinin ardından günlük sürede genel kurulda görüşülmemiştir yukarıda yokluğa ilişkin savlarımızın kabul edilmemesi halinde i̇çtüzükteki yoruma açık olmayacak netlikteki süre şartına uyulmaması niteliği itibarıyla eylemli içtüzük değişikliğidir daha somut bir ifadeyleesas sayısı karar sayısı tbmm ohal khklerinin görüşülmesinde günlük zaman sınırını ihlal etmek yoluyla konuya ilişkin i̇çtüzük hükmünü md fiili olarak ilga etmiştir anayasa mahkemesi tbmm i̇çtüzüğünü denetlemeye yetkili olduğuna göre iş bu fiili i̇çtüzük değişikliği de anayasa mahkemesi tarafından denetlenebilir nitekim anayasa mahkemesi parlamento kararlarını eylemli i̇çtüzük değişikliği adı altında denetlemiştir başkanlık divanının oluşumundaki usulsüzlükler k kt cumhurbaşkanının seçiminde anayasa ve onun doğrudan atıfta bulunduğu i̇çtüzük kuralına uyulmaması k kt bakanlar kurulu göreve başlarken güvenoyu için öngörülen karar yeter sayısı hakkında anayasa ve i̇çtüzükte özel bir hüküm olmamasına rağmen bu hususta genel kurul kararı yoluyla karar yetersayısı hakkındaki anayasanın ilgili genel hükmüne aykırı bir kuralın tesis edilmiş olması k kt olağanüstü hal ilanı ve yabancı silahlı kuvvetlerin türkiyede bulunmasına ilişkin sürenin uzatılmasında anayasa ve i̇çtüzükte herhangi bir kural olmamasına rağmen genel kurul kararı yoluyla yeni bir uygulama yaratılmasıe kt seçimlerin yenilenmesi kararının değiştirilmesi hakkındaki önergenin usulde paralellik ilkesi uyarınca tekrar ilgili komisyonda görüşülmeden doğrudan genel kurul gündemine alınmasına ilişkin genel kurul kararıe kt bir başka deyişle anayasa mahkemesi temel hak ve özgürlükler ile parlamenter demokrasi
4,068
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir av şükran doğan tarafından olan ek göstergesinin yükseltilmesi yolundaki başvurusunun reddine ililişkin işlemin iptali istemiyle tc bağ kur genel müdürlüğüne karşı açılan davada davacının sayılı khk ile sayılı devlet memurları kanununun eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihi itibariyle ek gösterge tarihinden itibaren ek gösterge uygulanacağının belirtildiği ancak khknin dayanağı olan sayılı yetki yasasının anayasa mahkemesinin gün ve ve sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle hukuki dayanaktan yoksun kalan sayılı khk uyarınca ek gösterge verilmesinin anayasaya aykırı olduğu iddiası üzerine dava dosyası incelenerek işin gereği görüşüldü i̇ptali istenen kural sayılı devlet memurları kanununa sayılı khk ile eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı içi dereceden aylık alanlara tarihi itibariyle ek gösterge tarihinden itibaren ek gösterge dayanılan i̇lgili anayasa kuralları i̇lgili anayasa kuralları şunlardır başlangıç millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğinin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı madde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir madde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esasa göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamazesas sayısı karar sayısı madde türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yeralan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasî haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir tarafların iddia ve savunmaları bağ kur genel müdürlüğünde avukat olarak çalışan davacı ücretinin ek gösterge üzerinden ödenmemesi işleminin iptali istemiyle açtığı davada sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkarılan sayılı khknin dayanaksız kalması nedeniyle ilgili khk uyarınca kendisine ek gösterge üzerinden ödeme yapılmasının anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunmuştur davalı savunmasında yapılan ek gösterge uygulanmasında bir yanlışlık bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur mahkememizi anayasaya aykırılık i̇ddiasının ciddi olduğu kanısına götüren görüşü anayasanın maddesi uyarınca yetki yasasına dayalı olarak çıkarılan khk lerin anayasaya uygunluk denetimleri anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında yasaların denetiminden farklı değerlendirilmektedir buna göre anayasanın maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olamaz buyurucu kuralı nedeniyle yasaların denetimi yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadığı biçiminde yapılırken khklerin ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem anayasaya uygunluğu yönlerinden irdelenmektedir anayasa mahkemesi khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanmasını geçerliliğinin ön koşulu kabul ederek bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılık oluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği görüşündedir uyuşmazlığa konu olayda uygulanacak ek gösterge sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır khknin dayanağını oluşturan sayılı yetki yasası anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararı ile iptal edilmiştir buna göre mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı yasaya eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihinden itibaren ek gösterge verilmesine dayanak olan yetki yasasının iptal edilmesiyle anayasal dayanaktan yoksun kaldığından anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırı bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır i̇stemesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin sayılı yasanın maddesinin fıkraları uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine itirazen başvurması öngörüldüğünden sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı yasaya eklenen sayılı cetvelin avukatlık hizmetleri sınıfı için dereceden aylık alanlara tarihinden itibaren ek gösterge verilmesi yönünden iptali için itirazen anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
648
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir tcknun maddesi gereğince cezanın teciline karar verilmesi halinde sadece erkek tarafından zamanaşımı süresi içinde haksız bir sebeple meydana getirilmiş bir boşanma hükmü mevcut ise takibatın yenileneceği hükmünü taşımaktadır buna karşılık boşanma hükümlerini gösteren türk medenî kanununda yeniden yapılan değişiklikler sonucunda maddede boşanma sebebi olarak kabul edilen evlilik birliğinin sarsılması veya müşterek hayatın yeniden kurulamaması sebebi ile boşanma davasının eşlerden her biri tarafından açılabileceği ayrıca evlilik en az yıl sürmüş ise eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacağı ve boşanma kararı verilebileceği hükümlerini taşımaktadır bir taraftan tcknun maddesi gereğince zamanaşımı süresi içinde boşanmamaya gayret göstermesi gereken erkek tarafına medenî kanunun maddesi gereğince en az yıl evlilikten sonra temelinden sarsıldığı kabul edilen evlilik birliğini yürütme gibi aile ve kamu düzenini bozan bir sınırlama getirilmiştir bu sınırlamaya medenî kanunun maddesi gereğince çocuklara da uygulanma ve hakim tarafından değişiklik yapma hakkı tanınmıştır yine maddenin son fıkrası gereğince reddine karar verilen boşanma talebinin kesinleşmesinden itibaren her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden kurulamamış ise yıl geçmesi halinde eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verileceği belirtilmiştir yukarıda açıklanan gerekçelere göre yıllık süre sonunda boşanma davası açma hakkı hakkındaki ceza davası tecil edilen sanık yönünden kullanılması tcknun maddesi gereğince önlenmiş bulunmaktadır anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir yine anayasanın maddesine göre herkes kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar yukarıda belirtilen anayasa karşısında iptali istenen tcknun maddesi cezası evlenme sebebi ile tecil edilen erkek sanık için kendisine medenî kanun hükümlerine göre tanınan haklarını kullanmasına engel teşkil etmektedir medenî kanunun hükümleri gereğince anayasal haklarını kullanmak isteyen kişiye tcknun hükümleri engel teşkil etmektedir yukarıda açıklandığı gibi iki yasa maddesi birbiriyle çelişkilidir bu sebep ile anayasanın ve maddelerine aykırı olan tcknun maddesi anayasaya aykırıdır
321
esas sayısı karar sayısı nisan günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere ikinci fıkra ve maddenin sonuna da bir fıkra daha bu fıkra başvuru ile ilgili değildir eklenmiştir eklenen fıkralara göre kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlarında i̇lgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz şiddetin vuku bulduğu sağlık kurum ve kuruluşunda faile veya yakınına mağdurun verdiği hizmeti verebilecek başka sağlık personeli ve yardımcı sağlık personeli bulunması halinde hizmet ilgili diğer personel tarafından verilir sayılı kanunun fıkrasının bendi yönünden yapılan değerlendirme anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirlerine ilişkin kurallar anayasaya aykırı olmamak üzere ülkenin sosyal kültürel yapısı ahlaki değerleri ve ekonomik hayatın gereksinimlerini gözönüne alan suç politikasına göre belirlenir kanun koyucu izlediği suç politikası gereği cezalandırma yetkisini kullanırken toplumda hangi eylemlerin suç sayılacağı bunun hangi tür ve ölçüdeki ceza yaptırımı ile karşılanacağı nelerin ağırlaştırıcı veya hafifletici sebep olarak kabul edilebileceği konularında takdir yetkisine sahiptir kanun koyucunun bu konudaki tercih ve takdirinin yerindeliğinin incelenmesi anayasal denetimin kapsamı dışında kalmaktadır bununla birlikte hukuk devleti ve ölçülülük ilkeleri gereğince bu yöndeki düzenlemelerde öngörülen yaptırım insan onuruna aykırı bulunmamalı ve suçla yaptırım arasında bir ölçüsüzlüğe yol açmamalıdır ölçülülük ilkesinin denetimi ise sadece farklı hukuki değerleri koruyan suç tiplerinin ceza türleri ve miktarları kıyaslanarak yapılamaz hukuk devleti ilkesi ve ceza hukukunun temel ilkeleri arasında yer alan aynı fiilden dolayı iki kez yargılama olmaz ne bis in idem ilkesi gereğince kişi aynı fiil nedeniyle birden fazla yargılanamaz ve cezalandırılamaz bu ilke dolaylı olarak cmknın maddesinin yedinci fıkrasında aynı fiil nedeniyle aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir şeklinde yer almaktadır aynı şekilde avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin numaralı ek protokolünün maddesinin birinci fıkrasında da hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne ve yasaya uygun olarak kesinesas sayısı karar sayısı bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkûm edilemez denilerek non bis in idem ilkesine yer verilmiştir anayasa mahkemesi de hukuk devleti ve ceza hukuku ilkeleri gereği kişi aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanmaz ve cezalandırılmaz diyerek ilkenin hukuk devleti ve ceza hukukuna ait bir ilke olduğunu ifade etmiştir non bis in idem ilkesi adil yargılanma ilkesinin sonucudur çünkü daha önce yargılanarak kesin hüküm değeri kazanmış bir fiil ve bu fiilden mahkûm olan bir kişinin tekrar yargılanarak cezalandırılması hem adalet duygularını rencide edecek hem de haksızlık ve ceza arasındaki oranı kişi aleyhine bozacaktır kişi işlediği tek bir fiil ile birden farklı hukuk disiplinlerinde yer alan suçların oluşmasına sebep olabilecek ise de non bis in edem kuralı gereğince tcknun maddesindeki fikri içtima kuralı gereği bu suçlardan en ağır cezayı gerektiren suç yönünden ya da ağırlaştırılmış hali ile cezalandırılması ceza adaletinin bir gereğidir bu açıklamalar ışığında başvuruya konu kanun maddesi tetkik edildiğinde söz konusu fıkra uyarınca hakaret suçu dolayısıyla sanık hakkında hem tck a uyarınca ceza belirlenecek hem de sayılı kanun ek maddenin fıkrasının bendi uyarınca cezadan yarı oranında arttırım yapılacaktır bu durum sanık hakkında mükerrer cezalandırmaya yol açacaktır çünkü katılanın sağlık personeli olması nedeniyle tck c uyarınca kamu görevlisi olarak kabul edilerek sanığa hakaret suçundan verilecek hapis veya adli para cezasının alt sınırı üç aydan bir yıla çıkarılacak ardından katılanın sağlık personeli olmasından ötürü sanık hakkında verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır katılanın tek bir özelliği sağlık personeliyardımcı sağlık personeli olması sebebiyle sanığa iki kez ceza verme mecburiyeti doğacaktır ayrıca kanun önünde herkesin eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının anayasanın maddesinde güvence altına alındığı ve anılan maddede pozitif ayrımcılık hususunda sadece kadın erkek eşitliği ile çocuk yaşlı özürlü harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için istisna getirildiği katılanın sağlık personeliyardımcı sağlık personeli sıfatının bulunmaması durumunda sanığın alacağı ceza ile mevcut durumda sanığın alacağı ceza farklı olacaktır bu nedenle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır ıı sayılı kanunun fıkrasının bendi yönünden yapılan değerlendirme anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı sayılı kanunun hapis cezasının ertelenmesi başlıklı maddesinde mahkemelerce hükmolunacak hapis cezalarının ertelenmesine ilişkin hükümler yer almaktadır anılan maddenin numaralı fıkrasında miktar ve tür bakımından hangi cezaların ertelenebileceği ile ertelemenin koşulları düzenlenmektedir buna göre işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkum edilen kişinin cezası ertelenebilecektir erteleme kararının verilebilmesi için kişinin daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmemiş olması suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir ceza hukukunun toplumun kültür ve uygarlık düzeyi sosyal ve ekonomik yaşantısıyla ilgili bulunması nedeniyle suç ve suçlulukla mücadele amacıyla ceza ve ceza muhakemesi alanında sistem tercihinde bulunulması devletin ceza siyaseti ile ilgilidir kanun koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken kuşkusuz anayasaya ve ceza hukukunun temel ilkelerine bağlı kalmak koşuluyla hangi eylemlerin suç sayılacağı bunlara uygulanacak yaptırımın türü ve ölçüsü cezayı ağırlaştırıcı veya hafifletici tutum ve davranışların neler olacağı hangi cezaların seçenek yaptırımlara çevrilebileceği veya ertelenebileceği ve hangi suçların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında kalacağı gibi konularda takdir yetkisine sahiptir bu takdir yetkisinin kullanılmasında suçun askeri suç olup olmamasının da dikkate alınacağı açıktır askerlik hizmetinin ulusal güvenliğin sağlanmasındaki belirleyici yeri ve ağırlığı sivil yaşamda suç oluşturmayan ya da önemsiz görülebilecek cezaları gerektiren kimi eylemlerin askeri suç olarak kabul edilmelerini ve ağır yaptırımlara bağlanmalarını gerekli kılabilmektedir ancak askeri ceza hukuku alanında da suç ile suça karşılık gelen yaptırımlar ve tedbirler arasında makul kabul edilebilir amaçla uyumlu bir orantının sağlanması hukuk devleti olmanın gereğidir ceza hukukunda cezanın infaz edilmesiyle güdülen amaç kişiye gerçekleştirdiği haksızlık dolayısıyla etkili bir uyarıda bulunmak ve etkin pişmanlık duymasını sağlamaktır cezasının infazıyla hükümlünün gelecekte sosyal sorumluluğa sahip olarak suçsuz bir hayat sürmeye yatkın duruma getirilmesi gerekmektedir çağdaş ceza hukukunda ceza yaptırımlarının belirlenmesindeki temel amaç ise suçlunun ıslahı yeniden suç işlemesinin ve toplum için sürekli bir tehlike olmasının önüne geçme ve dolayısıyla topluma tekrar yararlı bir birey haline getirilmesini sağlamaktır bu nedenle günümüzde suçlar için ceza yanında ya da yerine bir kısım tedbirler uygulanması söz konusu olmaktadır yine sanık hakkında hükmolunacak olan hapis cezasının ertelenebilmesi ile suçlunun toplum içinde özgürlüğü kısıtlanmadan cezaevlerinin olumsuz etkilerinden de kurtarılarak toplumla sosyal bağları koparılmadan ve her şeyden de önemlisi hayatın normal akışı değişmeden ıslah edilmesi amaçlanmaktadır cezaların kişiselleştirilmesine yönelik bu düzenlemeler kamu yararının da bir gereğidir i̇tiraz konusu kuralın gerekçesinde maddede belirtilen suçlar nedeniyle hükmolunacak kısa süreli hapis cezalarının para cezası ya da diğer seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi yahut ertelenmesinin bu suçların etkili bir şekilde cezalandırılmasını engelleyeceği kişilerin suç işleme yönündeki eğilimlerini artıracağı ve disiplini bozacağı bu nedenle söz konusu kısıtlamanın gerekli olduğu belirtilmişse de kanun koyucu askeri ceza hukukunda erteleme kurumunu düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır bu ilke ise ‘elverişlilik ‘gereklilik ve ‘orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır ‘elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını ‘gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ‘orantılılık ise başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir ölçülülük ilkesiyle devlet cezalandırmanın sağladığı kamu yararı ile bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür askeri disiplinin tesisindeesas sayısı karar sayısı zafiyeti önlemek amacıyla getirilen kural ve gerekçesi dikkate alındığında belirli suçlar açısından askeri disiplinin tesisinin suçluların yalnızca hapis cezasıyla cezalandırılmalarıyla sağlanabileceği şeklinde bir yaklaşımın benimsendiği görülmektedir kanun koyucunun sayılı kanunda erteleme kapsamı dışındaki suçları belirlerken suçların niteliğini işleniş şekillerini ağırlığını askeri disiplin üzerindeki etkisini öngörülen ceza miktarlarını ve suçla korunan hukuki yarar gibi etkenleri gözeteceği açıktır oysa itiraz konusu kuralla erteleme kapsamının dışında tutulan suçlar arasında savaş ve seferberlik halinde işlenen suçlar ile ceza üst sınırı on yıl hatta müebbet hapis cezası olanlarla birlikte cezası çok hafif olan suçlar da bulunmaktadır bu durumda asker kişiler yönünden itiraz konusu kuralla erteleme kapsamı dışındaki suçlar belirlenirken suçların niteliği işleniş şekilleri ağırlığı askeri disiplin üzerindeki etkisi öngörülen ceza miktarları ve suçla korunan hukuki yarar gibi etkenlerin göz ardı edildiği bu yönüyle de kuralın kamu yararı ve bireyin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturmadığından ölçülülük ilkesine ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır öte yandan iki yıl veya daha az süreli hapis cezası gerektiren eylemler nedeniyle hükmolunacak olan hapis cezalarının suçlunun kişiliği ve suça etki eden diğer etkenler ve hükmolunacak yaptırımın da göz önünde tutulması suretiyle erteleme imkânının tanınması cezaların kişiselleştirilmesi ve suçlunun yeniden topluma kazandırılması açısından önem taşımaktadır failin kişilik yapısı psikolojik ve ahlaki eğilimleri ile kendisini suç işlemeye sevk eden saikler dikkate alındığında failin hapis cezasıyla cezalandırılarak cezaevine konulmasına gerek kalmaksızın kanun ve toplumsal kurallara uygun davranması sağlanabilir i̇tiraz konusu kural nedeniyle iki yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkum olan tüm sanıklar yönünden yargılama mercilerine erteleme konusunda hiçbir seçenek bırakılmaması her şeyden önce suçluda gözlenen iyi halin ve bir daha suç işlememeye yönelik oluşan pişmanlığın failin geçmişinin ilk kez suç işlemiş olma halinin de değerlendirilememesi sonucunu ortaya çıkarır ertelemenin cezanın kişiselleştirilmesinde hakime takdir hakkı tanıyan bir kurum olduğu da dikkate alındığında itiraz konusu kuralın hakimin takdir hakkını ortadan kaldırdığı da açıktır bu yönüyle de itiraz konusu kuralda çağdaş ceza hukukundaki ceza ve ceza yerine uygulanabilecek olan alternatif yaptırımların ve cezanın şahsileştirilmesi ilkesinin de göz ardı edildiği sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle itiraz konusu kural anayasanın maddesine aykırıdır i̇ptali gerekir yukarıda belirtilen anayasa mahkemesi kararı da dikkate alınarak başvuruya konu kanun maddesi tetkik edildiğinde tckda düzenlenen hakaret suçunun sağlık personeliyardımcı sağlık personeline görevlerden dolayı işlendiği takdirde mahkemece verilecek hapis cezasının ertelenememesinin aynı hukuki durumda kişiler arasında eşitsizliğe yol açacaktır halbuki kanun önünde herkesin eşit olduğu ve hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının anayasanın maddesinde güvence altına alınmış ve anılan maddede pozitif ayrımcılık hususunda sadece kadın erkek eşitliği ile çocuk yaşlı özürlü harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için istisna getirilmiştir ayrıca bu durumda mahkemelerce cezanın bireyselleştirilmesinin önüne geçilecek ve ölçülülük ilkesine aykırı bir durum oluşacaktır bu nedenle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı karar yukarıda açıklanan gerekçelerle numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca sayılı temel sağlık hizmetleri kanununun ek maddesine tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlarında i̇lgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz şeklindeki fıkrasının a i̇lgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz şeklindeki bentlerinin kamu sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan hakaret madde suçlarında hükümleri yönünden i̇ptali̇ i̇stemi̇ ile resen anayasa mahkemesi̇ne i̇ti̇raz yolu i̇le müracaat edi̇lmesi̇ne ve bu hükmün i̇ptali̇ni̇n i̇steni̇lmesi̇ne numaralı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay bekleni̇lmesi̇ne bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandirilmasina karar verildiesas sayısı karar sayısı nisan günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek maddesine birinci fıkradan sonra gelmek üzere ikinci fıkra eklenmiştir eklenen fıkraya göre kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlarında türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasanın maddesinde herkesin ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiştir kanun koyucu cezanın bireyselleştirilmesi ve alternatif düzenlemelerle hapis cezasının önüne geçilebilmesi için mahkemelere bazı yetkiler tanımaktadır hapis cezasının ertelenmesi bunlardan birisidir ersan şen sağlık personeline karşı i̇şlenen suçlar yorumluyorum ankara seçkin yayıncılık nisan günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek maddesinin ikinci fıkrası ile kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlardan birisini işleyen faile verilen hapis cezasının ertelenmesine yasak getirilmektedir öte yandan asker polis öğretmen gibi önem arzeden diğer kamu personeline karşı işlenen kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlarında erteleme hükümleri uygulanabiliyorken sağlık personeline yönelik hükümde sayılan suçlarda erteleme hükümlerinin uygulanmaması anayasaya aykırılık taşıyacaktır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli ve sayılı oyçokluğu ile verdiği kararında sayılı askeri kanununda düzenlenen bazı suçlar için öngörülen hapis cezasının ertelenmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması yasağı ile kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımların uygulanamamasının aynı hukuki durumda bulunan kişiler arasında eşitsizliğe yol açması mahkemelerce cezanın bireyselleştirilmesinin önüne geçilmesi ve ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturduğundan bahisle anayasa ve a aykırı olduğuna ve iptalinin gerektiğine dair başvuruyu incelemiş bu yasakların hakimin ve mahkemenin takdir hakkını ortadan kaldırarak cezanın bireyselleştirilmesi ilkesini gözardı ettiği bu nedenle hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiğini tespitle hükmün iptaline karar vermiştir bir suç işlendiğine suça uygulanacak müesseselerin tayin ve takdiri hakime bırakılmalıdır cezaya alternatif müesseseler yönünden suçlar arasında ayırımı gidilmemeli bu konuda keyfi davranılmamalı eşitlik ilkesine aykırı davranılmamalıdır kanun koyucuesas sayısı karar sayısı erteleme müessesini düzenlerken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesi ile bağlıdır bu ilke elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır tarihli yüksek mahkeme kararında elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını orantılılık ise başvurulan tedbir ile ulaşılmak istenen amaç arasında orantıyı ifade eder ölçülülük ilkesinde maksat kamu yararı ile kişi hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge kurmaktır i̇şte bu dengenin kurulabilmesi için hakime takdir hakkı tanıyan ertelemeyi genel şartların dışına çıkıp bazı suçlar bakımından kısıtlamamalıdır yüksek mahkeme iptal kararında konuyu hukuk devleti ilkesi bakımından inceleyip bu bakımdan hukuka aykırı bulmuş eşitlik ilkesi bakımından ayrıca incelemeye gerek görmemiştir sonuç olarak ölçülülük ilkesine yani hakimin takdir hakkı ve cezanın bireyselleştirilmesi gözetilerek kanun koyucu tarafından tespit edilen genel şartların oluştuğu tespitinin önüne geçilip bazı suçlar bakımından hapis cezasını ertelenmesinin yasaklanmasını hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmuştur hakaret suçundan verilen hapis cezasının ertelenmesine yasak getirilmesi ölçülülük ilkesine aykırılık taşıyacaktır ersan şen sağlık personeline karşı i̇şlenen suçlar yorumluyorum ankara seçkin yayıncılık sonuç ve talep nisan günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin b türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz şeklindeki bendinin sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek maddesinin ikinci fıkrasının sayılı sağlık hizmetleri temel kanununun ek maddesinin ikinci fıkrasının b türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz şeklindeki bendinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olabileceği değerlendirilmekle türkiye cumhuriyeti anayasa mahkemesi tarafından iptaline karar verilmesi sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi uyarınca arz ve talep olunuresas sayısı karar sayısı kula cumhuriyet başsavcılığının tarihli iddianamesi ile suça sürüklenen çocuk ın alkol veya uyuşturucu maddenin etkisi altındayken araç kullanma trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sayılı ktk madde yollaması ile tcknın del maddelerinden cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmıştır sayılı türk ceza kanununun maddesi ‘‘madde kara deniz hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek kullanılamaz hale getirerek konuldukları yerden kaldırarak yanlış işaretler vererek geçiş varış kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek başkalarının hayatı sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir kara deniz hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişiüç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır şeklinde düzenleme içermektedir bu düzenlemeler ışığında mahkememiz dosyasında suça sürüklenen çocuk hakkında yargılaması yapılan suç cmk maddesi gereğince seri muhakeme usulüne ve verilecek ceza miktarının üst sınırı itibariyle yılın altında kaldığından cmk gereğince basit yargılama usulüne tabidir i̇ptali istenen sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘seri muhakeme usulü yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz ve sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘basit yargılama usulü yaş küçüklüğü akıl hastalığı sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz hükümleri gereğince suça sürüklenen çocuk suç tarihinde yaş aralığında bulunduğundan yaş küçüklüğü sebebiyle seri muhakeme usulü ve basit yargılama usulü uygulanmaksızın suça sürüklenen çocuk hakkında genel yargılama usulüne göre kamu davası yürütülmektedir seri muhakeme ve basit yargılama usullerinin yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı hallerinde uygulanamaması ve bu usullerin uygulanması halinde öngörülen indirimlerin genel yargılama usulünde resen göz önünde bulundurulmasına ilişkin bir hüküm bulunmaması karşısında adaletsiz bir uygulama ortaya çıkmaktadır bu durumda seri muhakeme usulü uygulanması halinde öngörülen oranındaki indirim ve basit yargılama usulü uygulanması halinde öngörülen orandaki indirim haklarından suça sürüklenen çocuk faydalanamamaktadır sayılı çocuk koruma kanununun amacını düzenleyen madde ‘‘ bu kanunun amacı korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları düzenlemektir şeklindediresas sayısı karar sayısı türk ceza kanununun maddesinde çocuk henüz yaşını doldurmamış kişi olarak tanımlanmıştır bu bağlamda türk ceza yargılaması sisteminde suçu işlediği sırada yaşından küçük olan kişilere sanık olarak yargılanan kişilerden farklı ve ayrıcalıklı bir yargılama sistemi uygulanacaktır çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi itibariyle henüz korunmaya ihtiyacı olması ikincil bir mağduriyete sebep olunmaması gerekliliği çocuğun tekrar topluma kazandırılmasının önemi ve çocuğun üstün yararları bu farklı ve ayrıcalıklı sistemin uygulanmasının zorunluluğunun sebebidir bu kapsamda somut olayda yargılaması yapılan suç itibariyle mahkumiyet hükmü kurulması ihtimalinde suça sürüklenen çocuk hakkında tcknın maddesi ve tcknın del maddesi birlikte değerlendirilerek ay hapis cezası ile mahkum edileceği yaş küçüklüğü sebebiyle tcknın maddesi gereğince oranında indirim yapılarak ay hapis cezası verileceği ve tcknın maddesi gereğince takdiri indirim uygulanması halinde de sonuç ceza olarak suça sürüklenen çocuk ay gün hapis cezası ile cezalandırılacaktır sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘seri muhakeme usulü yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz hükmünün iptal edilmesi halinde suça sürüklenen çocuk hakkında tcknın maddesi ve tcknın del maddesi birlikte değerlendirilerek takdir edilecek ay hapis cezasından yaş küçüklüğü sebebiyle tcknın maddesi gereğince oranında indirim yapılarak ay hapis cezası verileceği ve seri muhakeme uygulanması sebebiyle öngörülen orandaki indirim ile sonuç ceza olarak ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilecektir sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘basit yargılama usulü yaş küçüklüğü akıl hastalığı sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz hükmünün iptal edilmesi halinde de suça sürüklenen çocuk hakkında tcknın maddesi ve tcknın del maddesi birlikte değerlendirilerek takdir edilecek ay hapis cezasından yaş küçüklüğü sebebiyle tcknın maddesi gereğince oranında indirim yapılarak ay hapis cezası verileceği tcknın maddesi gereğince takdiri indirim uygulanması halinde cezanın ay gün olarak belirleneceği ve basit yargılama uygulanması sebebiyle öngörülen orandaki indirim ile sonuç ceza olarak ay gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilecektir mevcut yasal düzenlemeler kapsamında suça sürüklenen çocuk ile aynı şartlarda suç işleyen sanıklar tcknın maddesi ve tcknın del maddesi birlikte değerlendirilerek takdiren ay hapis cezası ile mahkum edilecek ve seri muhakeme uygulanması sebebiyle öngörülen orandaki indirim ile sonuç ceza olarak ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilecektir bu hali ile de dosyamızdaki suça sürüklenen çocuğun mahkum edilme ihtimali bulunan ay gün hapis cezasından daha az ceza ile cezalandırılmış oalcaklardır suça sürüklenen çocuklar hakkında özel düzenlemeler getirmenin ve tcknın maddesi kapsamında indirimler uygulamanın amacı çocukları korumak ve topluma kazandırmak ise iptali istenen maddelerin getirilmesi ve uygulanması ile suça sürüklenen çocukların salt küçük yaşta suça karışmaları sebebiyle kanunun seri muhakeme ve basit yargılama usulleri ile öngördüğü indirim oranlarından faydalandırmayarak korunmak istenen amaca aykırı hareket edilmektediresas sayısı karar sayısı bu kapsamda sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘seri muhakeme usulü yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz ve sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘basit yargılama usulü yaş küçüklüğü akıl hastalığı sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz şeklindeki düzenlemelerin anayasanın maddesinde düzenlenen suç ve cezalara ilişkin esaslar ile adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmış olmakla sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenler ve inceleme sırasında resen nazara alınacak diğer nedenler de göz önüne alınarak mahkememizin esas sayılı dosyasında iptali istenen sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘seri muhakeme usulü yaş küçüklüğü ve akıl hastalığı ile sağır ve dilsizlik hâllerinde uygulanmaz sayılı yasa ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen ‘‘basit yargılama usulü yaş küçüklüğü akıl hastalığı sağır ve dilsizlik hâlleri ile soruşturma veya kovuşturma yapılması izne ya da talebe bağlı olan suçlar hakkında uygulanmaz şeklindeki düzenlemeler sebebiyle seri muhakeme ve basit yargılama usullerinin uygulanamadığı ve suça sürüklenen çocuk aleyhine sonuçlar doğduğu bu hali ile anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ile adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu kanaatine varıldığından i̇lgili maddelerin iptaline karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederimesas sayısı karar sayısı sayılı sağlık hizmetleri temel kanunu ek madde maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen fıkrası kamu veya özel sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan sağlık personeli ile yardımcı sağlık personeline karşı görevleri sebebiyle işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçlarında i̇lgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır türk ceza kanununun maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz hükmünü içermektedir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu açıkça belirtilmiştir sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde devletin temel amaç ve görevleri ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır şöyle ki devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır ayrıca anayasamızın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu devletinde kadın ve erkekler eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla hükümlü olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır ayrıca herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu da açıkça belirtilmiştir yine sayılı türkiye cumhuriyet anayasasının kanun önünde eşitlik başlıklı maddesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar yukarıda belirtilen anayasal hükümler ve sayılı sağlık hizmetleri temel kanunu ek madde maddesine tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen fıkrasındaki hükümler birlikte değerlendirildiğinde diğer kamu görevlilerine karşı işlenen suçlar ile sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan personele karşı işlenen sayılı türk ceza kanununda yer alan kasten yaralama madde tehdit madde hakaret madde ve görevi yaptırmamak için direnme madde suçları arasında yapılan ayrımın kanun önünde eşitlik başlıklı anayasanın maddesine aykırı olduğu zira eşitlik kavramınınesas sayısı karar sayısı herkese eşit davranmaktan ziyade eşit durum ve statülerdeki şahıslara eşit muamele yapılmasını gere
4,151
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı cmk ile sayılı çocuk koruma kanununun yargılama yeriyle ilgili hükümleri nazara alındığında büyük ve küçük sanıkların ayrı mahkemelerde yargılanmalarının anayasaya aykırı olma ihtimali bulunduğu görüldü bu sebeple konuyla ilgili mevzuata göz attığımızda sayılı çocuk koruma kanununun maddesi çocuk daha erken yaşta ergin olsa bile onsekiz yaşını doldurmamış kişiyiifade eder demek suretiyle yargılama safhasında çocuk veya küçük deyiminin kapsamını tarif ettiği i̇ştirak halinde i̇şlenen suçlarbaşlıklı maddesinin fıkrasında bu halde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber mahkeme lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir aynı maddenin fıkrasında davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi halinde genel mahkemelerde yargılamanın her aşamasında mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür kanun önünde eşitlikbaşlıklı anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kanuni hakim güvencesibaşlıklı anayasanın maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz mahkemelerin bağımsızlığıbaşlıklı maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler anayasanın maddesinde küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur tarih ve sayılı kanunun maddesiyle değişik sayılı terörle mücadele kanununun görev ve yargi çevresi̇ni̇n beli̇rlenmesi̇ başlıklı maddesinde bu suçlardan dolayı onbeş yaşının üzerindeki çocuklar hakkında açılan davalar da bu mahkemelerde görülür hükümlerinin getirildiği genel ceza mahkemelerinin yargılama usulünü düzenleyen sayılı cmkdaki ilgili hükümlerine bakıldığında müdafiin görevlendirilmesibaşlıklı olup sayılı kanunla değişik maddesinde müdafii bulunmayan şüpheli veya sanıkçocukkendini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise istemi aranmaksızın bir müdafii görevlendirilir hakim veya başkanın yetkisibaşlıklı maddesinin son cümlesinde ancak çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmazesas sayısı karar sayısı duruşmanınsona ermesi ve hükümbaşlıklı olup ceza verilmesine yer olmadığı hükmünün düzenlendiği maddesinde yüklenen suçla bağlantılı olarakyaş küçüklüğüakıl hastalığı veya sağır ve dilsiz hali ya da geçici nedenlerin bulunması hükmünün getirildiği görüldüğü gibi mevzuatta çocuk ve küçük tabirlerinin karıştırılarak kullanılmış olduğu sayılı kanunda çocuk tabirinden yaşından küçük kişilerin kastedildiği açıklanmasına rağmen sayılı terörle mücadele kanununda onbeş yaşin üzeri̇ndeki̇ çocuklar şeklinde kısıtlayıcı bir hüküm konduğu anayasanın maddesine istinaden ceza yargılama usulü getiren kanunlarda büyükler ve küçüklerçocuklar hakkında değişik hükümlerin konmuş olduğu özellikle sayılı kanundaki yaşından büyük çocukların özel mahkemelerde yargılanmasına imkan tanınırken diğer ihtisas mahkemelerinde mesela fikri ve sınai haklar mahkemesi kısmen veya tamamen çocukların yargılanma imkanı bulunmadığı mevzuat açısından doğan bu kargaşanın yanında uygulamada da çok enteresan açıklanması güç adalete şüpheyle bakmayı gerektiren olaylar yaşandığı mesela mahkememizde yargılanan hırsızlık suçundan küçük sanık hakkında sayılı tck maddeleri uygulanarak neticeten iki sene bir ay hapis cezasına hükmedildiği sanık müdafiinin duruşma safhasında beyanına göre aynı olayın büyük sanıklarının asliye ceza mahkemesindeki yargılamasında aynı olaydan dolayı asliye ceza hakiminin olayı nitelendirmesinde maddesini tatbik ederek büyük sanığa bir sene sekiz ay hapis cezası hükmederek cezayı tecil ettiğinin öğrenildiği yani yaş küçüklüğü sebebiyle indirim yapılan sanık hakkında mahkememizin takdirine göre maddesinin uygulanması yaşı büyük sanık hakkında maddesinin uygulanması suretiyle arada hukuk faciası denecek kadar büyük çelişki yaşandığı keza mahkememizde yargılanan küçük sanığın suçunun sabit görülmemesi suretiyle beraatine karar verilmesi düşünüldüğü veya beraat kararı verildiği durumlarda büyük sanıkları yargılayan genel mahkemede olayın büyük sanıklarının mahkumiyetine karar verilebildiği hatta sanık sayısının önemli olduğu suçlarda ayrı mahkemelerde yargılama yapılmasının sıkıntı yarattığı sayılı tcknın hırsızlıkla ilgili ve maddelerinin son fıkralarında sanık sayısının ikiden fazla olması halinde cezaların üst sınırlarının uygulandığı yaşı büyük iki sanığın asliye ceza mahkemesinde yaşı küçük bir sanığın mahkememizde yargılanması durumunda her mahkeme kendi mahkemesinde yargılanmayan sanık hakkında da delilleri değerlendirmek zorunda kaldığı asliye ceza mahkemesinde mahkumiyete hükmedilmeden mahkememizce ikiden fazla sanığın olaya katıldığını değerlendirmenin usul hükümleri açısından mümkün olmadığı mahkememizden küçük sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmeden asliye ceza mahkemesince de üçüncü sanığın olaya katılıp katılmadığının takdir edilip kendinde yargılanmayan sanıkla ilgili delil takdiri yapılması gerektiği bu gibi durumlarda davanın birlikte görülmesi gerektiği düşünülse de davaların birleştirilmesi tamamen hakimlerin takdirine kaldığından birleştirme tekliflerinin genel mahkemelerce oranında geri çevrildiği bunun yanında delillerin aynı olduğu dosyalarda mahkememizde yargılanan küçüklerin mahkumiyetine karar verilmesi düşünülerken genel mahkemelerden beraat kararı verilebildiği aksine mahkememizce beraat kararı verilmesi düşünülen davalarda genelesas sayısı karar sayısı mahkemelerce mahkumiyet hükmü sadır olabildiği her iki halin de kamu vicdanını rahatsız ettiği adalete gölge düşürdüğü tek başına yargılanan küçüklerin kendileri için özel kurulan mahkemelerde yargılanması kadar doğru ve tabii bir şey bulunmadığı ancak suçların birlikte işlenmesi halinde davaların hangi mahkeme olursa olsun tek bir mahkemede tek bir hakim önünde yargılanmasının adaletin tecellisi açısından en doğru sonuç olduğu yine sayılı çocuk koruma kanunun maddesindeki genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir hükmünün de hakimin sadece vicdanına ve kanaatine göre hüküm verebileceği hükmüyle çeliştiği bir hakimin hüküm vermesinin bir başka hakimin vereceği hükme bağlı kalmasının bu hükmü zedeleyen bir hüküm olduğunun da açık olduğu bu sebeple sk maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldı
781
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin gerekçesi şöyledir sayılı yasanın l maddesi haşhaş ekilecek ve ham afyon üretilecek yerler her yıl tarımsal ve ekonomik gereklere ihracat imkânlarına ve stok durumuna göre sanayi ve ticaret ve tarım bakanlıklarınca birlikte teklif ve bakanlar kurulunca tespit edilir bu husustaki kararname yılın en geç temmuz tarihine kadar resmî gazetede ilân olunur bu hususta bakanlar kurulunca yeni bir karar alınmamış olması halinde önceki kararname hükümleri uygulanır denmektedir madde metninden de anlaşılacağı üzere haşhaş ekimi yapılacak yerler siyasî hüviyeti ağır olan yürütme tarafından tespit edilmektedir bu hükmün sonucu olarak aynı yasanın maddesinden istifade edecekler veya aynı madde ile cezalandırılacaklar siyasî iktidarın tespiti tercihi durumuna göre belirlenecektir bu durumda toplumun cezalandırma yetkisinin daha doğrusu hakkının coğrafi sınırı siyasî iktidarlar yürütme tarafından istendiği şekilde çizilmiş olacaktır aynı yasanın maddesinde ekim bölgesinde yapılacak kısıtlamaların en az bir yıl önce ilânı zorunludur bu bölgelerde münhasıran ham afyon üretimi için izin verilir denmektedir buradan da ekim bölgelerini azaltıp çoğaltmak yetkisinin yürütmede olduğu açıkça anlaşılmaktadır yürütme ekim bölgelerini çoğu zaman siyasî görüş ve endişelerin tesiri altında değiştirmek daraltıp genişletmek olanağını elinde bulundurmaktadır kadar ki bir önceki ekim devresinde ekim yapma izni verilmiş bir coğrafi bölgede il ilçe veya köy daha sonraki devrede bunun tamamen tersinin yapılması yeni ekim izni verilmemesi yürütmenin tamamıyla takdirine kalmaktadır bir önceki ekim devresinde yürütmece izin verilen bir bölgede yaşayan kişi için ekim yapma yasal bir hak olduğu halde ekim izini verilmeyen devrede kendisi için bu yasal hükmüne uymak bir zorunluluk olmakta ve uymadığında suç işlemiş sayılmakta ve cezalandırılmaktadır bu durumda çoğu kez birbirine sınır komşusu olan iki ilden birinde yerleşik şahıslar için bu yasa hükmü hak olduğu halde diğer ilde yaşayan şahıslar için suç sayılma durumu yürütmenin takdirine bırakılmaktadır hatta bu durum aynı il dahilindeki ilçe veya aynı ilçe dahilindeki ayrı ayrı köyler içinde olanak dahilindedir açıkça görüldüğü üzere yürütme sayılı yasanın l ve ile aynı yasanın maddesinin tatbik alanını dilediği gibi genişletip daraltmak veya değiştirmek olanağına sahiptir bu durumu mahkememiz anayasanın genel esprisine ve ruhuna aykırı bulmaktadır aynı coğrafi bölge il ilçe veya köy dahilindeki bir kısım kişilere hak bir kısım kişilere de ceza veren ve bunun ayarlanmasının da yürütmenin yetkisine ve bilhassa takdirine bırakan yasa hükmü coğrafi bölgede yaşayan kişiler yönünden eşitsizlik yaratmaktadır bu hali mahkememiz anayasanın maddesinde belirttiği eşitlik ilkesine aykırı bulmaktadır ayrıca toplumun iktisaden değişmesi ve kalkınmasında ve pek çok zorunluluk ihtiyaçların giderilmesinde önemli katkısı bulunan haşhaş ekiminin yürütmenin takdirine bırakılması ve yürütmenin de çoğu kez siyasî tercih ve endişelerle ekim bölgelerini tayinesas sayısı karar sayısı eylemesi bu durumun da anayasamızın başlangıç kısmındaki ferdin ve toplumun huzur ve refahını gerçekleştirmeyi hedef alan devlete yüklenen görevle çelişki teşkil etmektedir bu nedenle mahkememiz bu bakımdan da sayılı yasanın l ve maddelerim anayasanın ruh ve esprisine aykırı bulmaktadır sayılı yasanın l maddesi haşhaş ekimi bölgeleri içinde izin belgesi almadan veya belgesinde tespit edilen alanlardan fazla veya yahut gösterdiği yerlerden başka yerlere haşhaş ekenlerle bu yerlerde ham afyon üretenler hakkında altı aydan üç seneye kadar hapis bin liradan beşbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur denmektedir madde hükmünden anlaşılacağı gibi ekim izini verilen bölgelerde ekim izini almadan ekim yapanlarla izin alandan fazla ekim yapan veya ekim yapacağını gösterdiği yerden başka yere ekim yapanlara ve ham afyon üretenlere tayin olunan ceza gösterilmektedir maddesi ise ekim bölgeleri dışında haşhaş ekimi yapanlarla ham afyon üretenler hakkında iki seneden beş seneye kadar hapis ve ikibin liradan onbin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur denmektedir bu fıkrada da ekim bölgesi dışında kaçak haşhaş ekimi yapıp ham afyon üretenler hakkında tayin olunacak cezalar düzenlenmektedir l hükmü ekim izin bölgesine girdiği halde yani yasa kendisine ekim ayrıcalığı bahşettiği halde kaçak ekim yapan veya ham afyon üreten kişi yasal sınırları aşarak kötü niyetini göstermiştir bu durumda kendisine verilecek hapis cezası altı ay ile üç yıl arasında verilecek ağır para cezası da bin lira ile beşbin lira arasındadır yani fiil kaçak haşhaş ekimi veya ham afyon üretimi olduğu halde tayin olunacak cezalar bunlardır hükmü ise ekim bölgesi dışında kalanlara tayin olunacak hapis ve ağır para cezasıdır ki hapis cezası yıldan yıla kadar ağır para cezası da liradan liraya kadardır burada da suçlunun fiili kaçak ekim yapmak veya ham afyon üretmektir birinci fıkrada ekim bölgesinde kaçak ekim yapan veya ham afyon üretene zaten ekim izni verilmekle tanınan ayrıcalık fiili ekim izni verilen bölgede bu izni kötü niyetini göstererek aşmak suretiyle gösterilmiş bulunmasına rağmen kaçak ekini yapmak veya ham afyon üretme olduğu halde daha az ceza tayin edilmekle ikinci kez ayrıcalıklandırılmış duruma gelmektedir her iki fıkradaki suçlunun fiillerinde ortak yan kaçak haşhaş ekmek veya ham afyon üretmektir birinci fıkra tatbik olunacaklar ekim izni verildiği halde kaçak ekmişlerdir kaçak ekim yapmak veya ham afyon üretmekle kötü niyetlerini göstermişlerdir i̇kinci fıkra tatbik olunacakların kötü niyetleri ile birinci fıkra tatbik edileceklerin kötü niyetleri arasında bir fark yoktur her iki kişinin niyet ve hareketi arasında fark olmadığı halde kendilerine tatbik olunacak cezalar nispet ve miktar bakımından çok farklıdır iddia makamı bu durumu anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulmuş ve mahkememiz de belirtilen nedenlerle ciddi bularak aşağıdaki kararı vermiştir hüküm düzenleme yasanın tatbik yürütmenin olduğundan bir yasanın tatbik sahasının yürütmeye kendi tercihine göre düzenleme yetkisi veren sayılı yasanın l maddelerinin anayasanın genel esprisine ve ruhuna ters düşmesi ve meydana getirdiği sonuçlar yönünden eşitlik ilkesinin zedelenmesi bakımından anayasaya aykırı olduğu yasaların hükümlerine aykırı hareket ederek suç işlemiş olanlara ayrı ayrı cezalar tatbik olunarak anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddia makamınca ileri sürülen aynı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı hususunda mahkememizce ileri sürülen iddia ciddiesas sayısı karar sayısı görülmüş olduğundan bu konuda bir karar vermek üzere dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
916
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇le i̇ti̇raz i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması i̇steminin gerekçesi i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir sayılı kanunun inci maddesinin gerekçesi şöyledir ‘anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile emniyet teşkilatı kanununun inci maddesinin ondördüncü fıkrasında geçen polis amiri olduktan sonra yapılan ibaresinin iptali üzerine anılan maddede iptal edilmeyen ve halen yürürlükte bulunan dokuzuncu ve onikinci fıkralarında geçen bulunduğu rütbede zorunlu en az bekleme sürelerine aykırı olacak bir uygulama ile karşı karşıya kalınmıştır bu düzenleme ile anayasa mahkemesi kararı sonrasında oluşan hukuksal boşluğu gidermek ve yürürlükte bulunan inci maddenin dokuzuncu ve onikinci fıkralarında öngörülen rütbelerde ve meslek derecelerinde en az bekleme süreleri ve olumlu sicil almış olmak hükümlerine aykırı uygulamayı ortadan kaldırmak ve aynı dönemde rütbe alan emsaller arasında ortaya çıkan eşitsizliği gidererek polis mesleğinin temeli olan hiyerarşik yapının ve disiplin sisteminin korunması amaçlanmıştır ayrıca bu düzenleme ile emniyet hizmetleri sınıfına girmeden önce veya emniyet teşkilatında iken yapılan askerlik hizmeti fiili çalışma süresinden sayılarak aynı hukuksal durumdaki tüm personele eşit uygulamanın yapılması sağlanacaktır bu değişiklikle fiili çalışma süresine ilişkin her türlü değerlendirmede mevzuat ve uygulamada belirlenmiş olan emsali geçememe yönündeki objektif bir kıstas öngörülmüştür devlet memurları kanununda da kabul gören emsal esası emniyet teşkilatındaki her rütbe için öngörülen asgari bekleme süresi gözetilerek belirlenecektir gerekçede yer alan anayasa mahkemesi kararı sonrasında hukuksal boşluk oluştuğu değerlendirmesi doğru değildir i̇ptal kararından önce ondördüncü fıkra aynen şöyledir mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık master doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez ancak polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti yurt dışı misyon koruma yurt dışt kurs ve diğer görevler sebebi ile tedavi ve istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir görüldüğü gibi ondördüncü fıkra askerlik hizmetini rütbe terfilerinde sadece polis amiri olduktan sonra yapanlar için dikkate almakta daha önce yapılan askerlik hizmetlerini dikkate almamaktaydı anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile bu fıkranın polis amiri olduktan sonra yapılan bölümünün anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir bu durumda anayasa mahkemesinin kararından sonra askerlik hizmetinin rütbe terfilerinde sadece polis amiri olduktan sonra bu hizmetiesas sayısı karar sayısı yapanlar için değil daha önce yapanlar için de değerlendirilmesi yasal bir zorunluluk haline dönüşmüştür esasen iptal kararından sonra hukuki bir boşluğun doğacağı durumlarda anayasa mahkemesi tarafından iptal kararının yürürlüğe gireceği tarih ileriye doğru ertelenmiş bir tarih olarak belirlenmektedir anayasanın üncü maddesinin üçüncü fıkrasında kanun kanun hükmünde kararname veya türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğü ya da bunların hükümlerinin iptal kararlarının resmi gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı gereken hallerde anayasa mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği öngörülmüştür anayasa mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş olması da öncelikle yasama organına aynı konuda iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak doğan hukuki boşluğu bir an önce gidermek amacına yönelik bulunmaktadır anayasanın üncü maddesinin gerekçesinde de bu husus belirtilmiştir anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı ile polis amiri olduktan sonra yapılan ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle sayılı kanunun inci maddesinin ondördüncü fıkrası yalnız askerlik süresinin değil fakat aynı zamanda yurt dışı misyon koruma yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile tedavi ve istirahat sürelerinin de bulunulan rütbede rütbe kıdeminde değerlendirileceği anlamını kazanmıştır bu durumda söz konusu sürelerin ifa edildiği veya geçirildiği rütbelere göre bir ayrım gözetilmeksizin rütbe terfilerinde değerlendirilmesi gerekmektedir hal böyle iken sayılı kanunun inci maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesinde sayılı kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti yurt dışı misyon koruma yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat sürelerinin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilmesi esası getirilmiştir sayılı kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde belirtilen durumlar ve görevler nedeniyle geçirilen sürelerin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise rütbedeki fiili çalışma süresi içinde değerlendirilmesinin halen bu süreyi geçirdikleri veya ifa ettikleri rütbeden daha üst rütbede bulunanların kazanılmış haklarının ihlali sonucunu doğuracağı ve bu durumda bulunanlarla bulunmayanlar arasında söz konusu sürelerin fiili çalışma süresi içinde değerlendirilip değerlendirilmemesi bakımından anayasanın uncu maddesine aykırı bir eşitsizlik yaratacağı açıktır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan devlettir sosyal hukuk devleti toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak durumundadır böyle bir hukuk düzeni ise her alanda olduğu gibi sosyal güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de eşitlik hukuk istikrarı hukuk güvenliği ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır özellikle kazanılmış hakların korunması hukuk güvenliğinin ve dolayısı ile hukuk devletinin temel unsurlarındandıresas sayısı karar sayısı hukukta kazanılmış hakların korunması kamu kesiminde olsun özel kesimde olsun hukuki güvenliğin kanıtı uygunluğun ölçüsüdür olmadık bir nedenle kazanılmış hakların çiğnenmesi anayasal düzeyde haklı bulunamaz söz konusu düzenleme kazanılmış hakları ihlal ettiği adaleti ve eşitliği gözetmediği için anayasanın nci maddesinde belirtilen sosyal hukuk devleti ilkesine de aykırıdır sayılı kanunun inci maddesinin değiştirdiği tarihli ve sayılı kanunun değişik inci maddesinin ondördüncü fıkrasının emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır şeklindeki üçüncü cümlesi ile bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez şeklindeki son cümlesi birlikte değerlendirildiğinde de kazanılmış hakları korumayan bir durum ortaya çıkmaktadır zira yukarıda da etraflıca açıklandığı üzere anayasa mahkemesinin iptal kararından sonra kamu görevlisi olmadan önce veya bir rütbeyi almadan önce askerlik yapanların askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerekmektedir söz konusu iki cümleyle yapılan yeni düzenlemeye göre ise emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacak ancak bu sayılma sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe olarak emsallerini geçemeyecekler yani rütbe olarak terfi edemeyeceklerdir böyle bir durumun belirtilen nedenle rütbe olarak terfi edenlerle edemeyenler arasında anayasanın uncu maddesine aykırı bir eşitsizliğe yol açacağı açıktır diğer taraftan emniyet teşkilatına girmeden önce askerlik yapanların askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi bakımından kazanılmış haklarını koruyan bir düzenlemeye yer verilmediğinden sayılı kanunun inci maddesinin değiştirdiği tarihli ve sayılı kanunun değişik inci maddesinin ondördüncü fıkrasının üçüncü ve son cümleleriyle yapılan düzenlemeler anayasanın nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında yer alan kazanılmış hakların korunması ilkesi ile de bağdaşmamakta ve anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir sayılı kanunun inci maddesinin değiştirdiği tarihli ve sayılı kanunun değişik inci maddesinin ondördüncü fıkrasının emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır şeklindeki üçüncü cümlesinin iptali halinde söz konusu ondördüncü fıkranın ikinci cümlesindeki bu kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan ibaresinin de iptali gerekecektir çünkü bu durumda emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti rütbe terfiinde değerlendirilemeyeceğinden rütbe terfiinde değerlendirilecek askerlik hizmeti sayılı kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti olarak sınırlandırılmış olacaktır anayasanın nci maddesinde vatan hizmeti olarak nitelendirilen askerlik hizmeti her türkün hakkı ve ödevi biçiminde düzenlenmiştir askerlik hizmeti zaten başlı başına bir kamu görevi olup devlet memuriyetine emniyet teşkilatına girmeden önce veya girdikten sonra yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır nitekim sayılı devlet memurları kanunu bu konuda farklı bir düzenleme getirmemiştir askerlik görevini emniyet teşkilatına girmeden önce yapanlar ile girdikten sonra yapanlar aynı hukuksal durumda bulunduklarından bunlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğuran bir düzenleme anayasanın uncu maddesinde eşitlik ilkesine de aykırı düşecektiresas sayısı karar sayısı yine böyle bir durumda sayılı kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılmayan askerlik hizmeti rütbe terfiinde sayılmayacağı için bu durum kazanılmış hakların korunması ilkesi ile de bağdaşmayacaktır anayasanın nci maddesinde açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında kazanılmış haklara saygı yer almaktadır bu nedenle yapılacak tüm düzenlemelerin memurların ve kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını koruması gerekir kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar anayasanın nci maddesinde açıklanan türkiye cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve dolayısı ile anayasanın nci maddesinin yanısıra inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı emniyet teşkilatı kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesinin değiştirdiği tarihli ve sayılı kanunun değişik inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki bu kanunun üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan ve hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise rütbedeki ibareleri ile aynı fıkranın üçüncü ve son cümleleri anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptalleri gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun inci maddesinin ondördüncü fıkrasını değiştiren sayılı kanunun inci maddesi ile yapılan ve iptali istenen düzenlemeler kazanılmış hakları korumadığından anayasanın nci maddesine açıkça aykırıdır kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar ise toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırıp belirsizlik ortamına neden olacağı gibi rütbe terfileri yapılamayacak olan emniyet teşkilatı personelini de mağdur edeceğinden sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır anayasanın uncu ve inci maddelerine de aykırı olan söz konusu düzenlemelerin kanun önünde eşitlik anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmeleri nedeniyle hukukun üstünlüğü anlayışına aykırı bir uygulamaya yol açacakları da ortadadır arz ve izah olunan nedenlerle iptali istenen düzenlemeler hakkında yürürlüklerinin durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır i̇tiraz başvurusunun gerekçesi i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirileceği yolunda sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilen maddesinin ondördüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin daha önce yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde dikkate alınmaması nedeniyle anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu sayılı yasa ile anılan fıkrada yapılan değişiklik ile getirilen bu sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursaesas sayısı karar sayısı olsun rütbe olarak emsallerini geçemez hükmünün yol açacağı hukuki sonucun anayasa mahkemesince daha önce iptal edilen hükmün sonuçları ile aynı olduğunu askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesinin emsallerinin geçilip geçilememesine bağlanmasının eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu belirtilen nedenlerle emniyet teşkilatı kanununun maddesinin sayılı yasa ile değiştirilen ondördüncü fıkrasının dördüncü tümcesinin iptali gerektiğini ileri sürmüştür
1,682
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde öne sürülen iptal istemi gerekçesi aynen şöyledir davanin gerekçesi̇ olay mahalli i̇dareler ile mahalle muhtarlıkları ve i̇htiyar heyetleri seçimi hakkındaki gün ve sayılı yasa ocak gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır yasa daha önce türkiye büyük millet meclisinde ocak gününde onaylanmış sayılı mahalli i̇dareler seçimi kanunu olarak cumhurbaşkanının onayına sunulmuşsa da ocak gününde anayasanın uncu maddesi gereğince bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmiştir bu geri gönderme üzerine i̇çişleri komisyonunda ve tbmm genel kurulunda tekrar görüşülmüştür ancak birleşik oy pusulası ve bir iki ufak değişiklik dışında tüm muhalefet partilerinin anayasaya aykırı hükümlerle ilgili gerekçeli uyarılarına önergelerine rağmen aynen kabul edilmiştir yasa anayasaya aykırı bir çok hüküm içermektedir bu nedenle bu davayı açmak zorunlu hale gelmiştir i̇ptali̇ i̇stenen anayasaya aykiri hükümler ve bu hükümleri̇n i̇ptal gerekçeleri̇ sayılı yasanın nci maddesinin ikinci fıkrasındaki onda bi̇r baraj uygulamali deyimi ile üncü maddesinin il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliklerine seçilenlerin tespitine ilişkin hükmü anayasanın ve nci maddelerine aykırıdır bilindiği gibi anayasamız seçim sistemi konusunda bir tercih hükmü ihtiva etmemektedir bu konunun düzenlenmesi yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır ancak yasa koyucunun bu alanda sınırsız bir serbestliğe sahip olduğunu düşünmek mümkün değildir bu alanda uyulması gerekli sınırlar vardır bu sınırlar anayasamızın ve nci maddelerinde yer alan hükümlerle çizilmiştir aşağıda yasayla getirilen onda birlik baraj sisteminin anayasanın hangi hükümlerine aykırı olduğu gerekçeleriyle arzedilmiştir yasanın üncü maddesinde bir seçim çevresinde kullanılan geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayı bütün partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından ayrı ayrı çıkarılır bu çıkarmadan sonra geriye oyu kalmayan siyasi partiler ve bağımsız adaylar üye tahsisinde hesaba katılmaz hükmü yer almıştır aynı yasanın nci maddesinin ikinci fıkrası bu sisteme onda birlik baraj uygulamalı nispi temsil sistemi adını vermektedir bu sistem ilk bakışta gün ve sayılı milletvekili seçimi kanununun öngördüğü baraj sistemine benzer bir görünüm vermesine karşın ondan çok daha başka biresas sayısı karar sayısı niteliğe sahiptir bilindiği üzere milletvekili seçiminde öngörülen baraj sistemi sadece siyasi parti ya da bağımsız adayın aldığı oyların değerlendirmeye girip girmeyeceğini tespit için uygulanmaktadır bu husus bir kez saptandıktan yani öngörülen baraj aşıldıktan sonra siyasi partinin ya da bağımsız adayın aldığı geçerli ayların tamamı değerlendirmeye tabi tutulmaktadır oysa yasada öngörülen baraj siyasi parti ya da bağımsız adayın aldığı geçerli oyların değerlendirmeye girip girmeyeceğinin ötesinde bir işleve sahip bulunmakta ve bu şekliyle demokratik bir devletde uygulanması olanaksız bir oy i̇mhasi haline gelmektedir milletvekili seçiminde uygulanan ve farklı gerekçelere dayanan ve tartışılabilir olan baraj sistemi mantığının yerel seçimlerde de geçerli olduğunu söylemek kesin olarak yerinde değildir milletvekili seçiminde öngörülen baraj sistemi parlamento düzeyinde siyasi istikrarı sağlama amacına yöneliktir oysa bugüne kadar nispi temsile göre teşekkül etmiş mahalli meclislerde istikrarsızlık görülmemiştir ortada böyle bir şikayet yoktur ki ona karşı önlem olarak böyle bir sistemin getirildiği ileri sürülebilsin yasanın üncü maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın nci maddesinde yer alan seçme hakkinin esasına açık bir biçimde aykırıdır seçmenin geçerli oyunun onda biri hiçbir gerekçeye dayanmadan yok sayılmakta başka bir deyişle seçme hakkı imha edilen oylar ölçüsünde ortadan kaldırılmaktadır oyların etkisiz kalmasının sırf yasa koyucusunun takdir ve tercihinden kaynaklanan yapay bir uygulama ile sağlanmasını seçme hakkının içeriği kapsamı ve demokrasideki önemi açısından anayasaya uygun olarak değerlendirebilmek olanak dışıdır yukarıdaki gerekçeler seçi̇lme hakki konusunda da ileri sürülebilir ayrıca seçilme hakkı onda bir oranındaki oyların imhası ile olağan şartların dışında sadece kanun koyucunun takdiri ile yaratılmış suni bir koşula bağlanmış olmaktadır anayasamızın üncü maddesi temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz hükmünü taşımaktadır demokratik toplum düzeni her şeyden önce seçme ve seçilme hakkına azami ölçüde saygı gösterilmesini gerektirir yasanın üncü maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın nci maddesinde yer alan seçi̇mleri̇n serbestli̇ği̇ ilkesine de aykırıdır serbestlik ilkesi sadece maddi ve fiili baskılara değil manevi baskı ve müdahaleleri de dışlayan bir kavramdır bu hüküm seçmene kendisiyle aynı doğrultuda kullanılan oyların belli bir sayıyı doldurmaması halinde bu oyların tümünün nazara alınmayacağını önceden bildirmekte ve seçmen daha başlangıçta bir ruhi baskı altına ve tereddüt içine düşmektedir bu bir müdahaledir ve her ne kadar kanun içinde yer almışsa da meşru olmayan bir müdahaledir tuncer karamustafaoğlu seçme hakkının demokratik i̇lkeleri ü hukuk fakültesi esas sayısı karar sayısı d yasanın üncü maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın ve uncu maddelerinde yer alan eşitlik ilkesine aykırıdır eşitlik ilkesi seçimlerin başlangıçtan sonuca kadar özelikle sonucunda herkes için eşitlik içinde geçmesi ve her oyun eşit değerde kabul edilmesi anlamını taşır eşit oy ilkesi geçerli oylarla seçilen üye sayısı arasında adil bir oranın kurulmasını da zorunlu kılar oysa getirilen hüküm seçmen iradesini amacından ters yönde değerlendirmekte ve üyelerin kabul edilmeyecek bir çoğunluğunun en çok oy almış partide toplanması sonucunu doğurmaktadır eşitlik ilkesine aykırı olan bir durum cumhurbaşkanının iade gerekçelerinde aynen şöyle belirtilmektedir geçerli oy toplamının onda birine tekabül eden sayının partilerin ve bağımsız adayların aldıkları oy sayısından ayrı ayrı çıkarılması eşi̇tli̇k i̇lkesi̇ne gerçekleşmi̇ş i̇radeye ve kanunlara göre geçerli̇ sayilmiş oylarin ayri bi̇r düzenleme i̇le geçersi̇z sayilmasi gi̇bi̇ aykiri bi̇r sonuç doğuracaktir kanunun ikinci defa görüşülmesi sırasında i̇çişleri komisyonunda ve tbmm genel kurulunda muhalefet partileri tarafından verilen anayasaya aykırılık önergelerine yapılan konuşmalara ve halkçı partili milletvekilinin verdikleri ve cumhurbaşkanının bu gönderme gerekçesini aynen tekrarlayan açık oylama önergesine rağmen maddeler çoğunluk partisi oylarıyla kabul edilmiştir yasanın üncü maddesi bu şekliyle anayasanın nci maddesinde yer alan demokratik hukuk devleti ilkesine ve üncü maddesinde yer alan temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı yolundaki temel ilkeye aykırıdır demokratik hukuk devleti ilkesi seçim yoluyla oluşturulacak meclisler in demokratik olmasını yani halk iradesinin bu meclislere azami ölçüde yansımasını gerektirir demokratik idare herşeyden önce halkın halk tarafından halk yararına yöneltilmesi demek olduğundan halk tarafından seçilmeyen halkın azınlığını temsil eden bir topluluğun yönetimine demokratik idare denmesi de mümkün değildir bkz m esas mayıs halkın gerçekte halk tarafından seçilmemiş olan fakat matematiksel formüllerle seçilmiş duruma getirilen kişiler tarafından temsil edildiği bir yönetime demokratik idare denilebilmesi mümkün değildir ayrıca yasanın anılan hükümleri anayasamızın nci madde vs fıkrasında yeralan siyasi partiler demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır ilkesine de aykırıdır getirilen hüküm partilerin gelişmesini engelleyicidir başka bir deyişle bu hüküm siyasi bünyeyi zorlayıcı niteliktedir öte yandan seçim hakkının kullanılmasına getirilen bu sınırlama demokratik toplum düzeninin gerekleriyle de uyuşmaz demokratik düzen seçmen iradesinin mümkün olan en yüksek oranda gerçekleşmesine ve siyasal partilerin bir engelle karşılaşmaksızın gelişmelerine olanak tanıyan bir rejimdir oysa getirilen bu hüküm partilerin gelişmesini engelleyecek niteliktedir bu sınırlamada kamu yararı olduğu da söylenemez yasanın büyük şehir yönetiminin hukuki statüsünün kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesini öngören geçici inci maddesi anayasanın inci maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı a yasanın geçici inci maddesi büyük şehir yönetiminin hukuki statüsünün gün ve sayılı kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetkilerinin düzenlenmesiyle i̇lgili yetki kanununda belirtilen esas ve usullere uygun olarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesini öngörmüştür bu maddeyle düzenlenmek istenen konu büyük şehir belediyelerinin hukuki statüsüdür bunun ise mahalli idareler sistemine ilişkin ve esaslı bir kanun olduğunda şüphe yoktur geçici inci maddenin atıfta bulunduğu gün ve sayılı yasa ise mahalli idareleri kapsamamaktadır yasanın başlığında yer alan kamu kurum ve kuruluşları ibaresi ise tanımlayıcı bir ifade değildir düzenlenmesi öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının ne olduğu yasanın amaç kapsam ve ilkelerinde ortaya konulmaktadır bu hükümlerin incelenmesinden düzenlenmesi öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının esas itibariyle genel idare merkezi idare kuruluşlarını kapsamakta olduğu istisnai olarak başka bir kuruluşa değinmek istediğinde ise bunun açıkça belirtildiği kamu i̇ktisadi teşebbüsleri ve tarım kredi kooperatifleri gibi anlaşılmaktadır devlet belediye il özel idaresi ve köy birer amme idaresidir kamu kurum ve kuruluşu değildir kamu kurum ve kuruluşları için alınmış bir yetki ile amme idareleri düzenlenemez geçici inci maddenin atıfta bulunduğu yetki yasasının kapsamı gerek genel gerekçede gerekse madde gerekçelerinde de açıkça ortaya konulmaktadır örneğin hükümet tasarısının nci maddesinin gerekçesinde aynen kanunla bakanlar kuruluna verilen yetkiye dayanılarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnamelerin başbakanlık bakanlıklar ve bunlara bağlı veya bunlarla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının kamu i̇ktisadi teşebbüsleri dahil yeniden düzenlenmesine ilişkin hususları kapsaması öngörülmüştür denilmektedir bu ifadeden mahalli idarelerin yasa kapsamında bulunmadığı açıkça belli edilmektedir kaldıki tasarının danışma meclisinde görüşülmesi sırasında hükümet sözcüsü sayın turgut özalın tevcih edilen sorulara verdiği cevaplarda bu husus açıkça teyit edilmektedir bkz danışma meclisi tutanak dergisi o s aynı şekilde hükümet sözcüsü bir soruya cevaben açıkça hatta biz mahalli idareler dahi yani belediyeleri dahi bu düzenlemenin içinde düşünmüyoruz şeklinde bir ifade kullanmıştır bkz danışma meclisi tutanak dergisi o s geçici inci madde gün ve sayılı yetki yasasına atıfta bulunurken yasanın kendisine değil yasala belirtilen esas ve usullere gönderme yapmıştır oysa sayılı yasa mahalli idarelerin düzenlenmesine olanak verecek esas ve usulleri ihtiva etmemektedir bunun en belirgin örneği yasanın üncü maddesinde zikredilen ilkeler arasında mahalli idareleri ilgilendiren bir ilkenin yer almamış olmasıdır yetki yasası yürürlükte olduğu halde bu yasaya atıfta bulunması hükümetin mahalli idareleri düzenlemek amacıyla yeni bir yetkiye ihtiyaç duyduğunun bir kanıtıdır çünkü tersi varit olsaydı böyle bir atıf hükmünün sevkine gerek duyulmazdı buna karşılık atıf hükmü anayasanın öngördüğü anlamda yeni bir yetki yasası yerini alamaz şayet mahalli idarelerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi isteniyorsa amaç kapsam ve ilkeleri belirlenerek hazırlanacak yeni bir yetki yasası çıkarılması gerekir bir atıf hükmüyle bu yetkinin alındığını kabule imkan yoktur büyük şehirlerin hukuki statüsünün düzenlenmesi şeklen idari bir düzenleme gibi gözükmekte ise de aslında vatandaşın siyasal hakkını seçme ve seçilme hakkını yakından ilgilendiren ve onu kapsayan bir nitelik taşımaktadır bir örnekle durumu açıklayalım mahalli idareler seçimi kanununun üncü maddesinin ikinci fıkrası aynen büyük şehir belediye hudutları içinde kalan ilçelerin belediye başkanı ve belediye meclisi üyeleri seçimlerinde iseesas sayısı karar sayısı her i̇lçe bir seçim çevresidir denilmektedir bu fıkrayla seçim uygulaması açısından büyük şehir belediye hudutlarıyla bu hudutlar içinde kalan ilçenin idari hudutları çakıştırılmakta ve ilçe hududu esas olarak alınmaktadır oysa büyük şehir belediye hudutları içinde kalan ilçelere bağlı çok sayıda köyler mevcuttur örneğin ankara altındağ ilçesine bağlı çankaya ilçesine bağlı i̇zmir ilçesine bağlı karşıyaka ilçesine bağlı i̇stanbul beykoz ilçesine bağlı bakırköy ilçesine bağlı köy bulunmaktadır bkz i̇çişleri bakanlığı türkiye mülki i̇dare bölümleri köyler belediyeler durumu büyük şehirlerde ilçe belediye başkanı ve belediye meclisi üyelikleri için ilçenin bir seçim çevresi kabul edilmesiyle köylünün iradesine bağlı olması gereken ve niteliği itibarıyla siyasi hak olan bir konunun kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi olgusuyla karşı karşıya kalınmış olacaktır yasanın geçici inci maddesinde yer alan bu kanunda seçim usul ve esasları hükme bağlanan büyük şehir yönetimi ibaresi de kanun hükmünde kararnameyle tespiti öngörülen hukuki statünün siyasi haklarla bağlantısını açıkça göstermektedir kaldıki bugün büyük şehirlerde mevcut belediye şubelerinin kanun hükmünde bir kararnameyle tüzel kişiliğe sahip bir mahalli idare birimi haline getirilmesi özde siyasi hakları doğrudan ilgilendiren bir düzenleme olacağı apaçık ortadadır sayın cumhurbaşkanının ocak gün ve sayılı mahalli i̇dareler seçimi yasasını geri gönderme yazılarında aynen bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile düzenleme yetkisi anayasanın inci maddesine göre çıkarılacak yetki̇ kanunu ile verilebilir yetki kanununda çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi zorunludur kanunun sözü edilen geçici inci maddesinde amacı ve süresi açıklıkla belli olmadığı gibi kapsamı ilkelerinin ne olacağı hakkında da herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır denmiş olmasına rağmen işaret edilen sakıncalar giderilmeden getirilmiştir bütün bu nedenlerle kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmek istenilen konu anayasanın inci maddesinin birinci fıkrasında kanun hükmünde kararname ile düzenlenmesi yasaklanan konular arasındadır bu nedenle anayasanın inci maddesi hükmüne aykırıdır ayrıca sayılı yasa çıkarılacak kararnamelerin dayanağı olamayacağından anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına bu yönden de aykırılık vardır yasanın seçimlere ilişkin kanuni sürelerin kısaltılarak uygulanması konusunda yüksek seçim kuruluna yetki tanıyan geçici nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkraları anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasına ve ncı maddesine aykırıdır yasanın geçici nci maddesinin ikinci fıkrasında seçim döneminin başlangıç tarihinin tespitini üçüncü fıkrasında ise bu seçimlere mahsus olmak üzere bu kanun ile sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkındaki kanunun ve sayılı siyasi partiler kanununun seçimlere ilişkin olarak tespit ettiği sürelerin kısaltılarak uygulanmasını yüksek seçim kuruluna bırakmaktadır bilindiği gibi anayasamız seçimlerin yargının yönetim ve denetiminde yapılmasını öngörmüştür seçim döneminin başlangıç tarihinin saptanması ve yasalarda seçimlere ilişkin olarak tespit edilmiş sürelerin koşulsuz kısaltılarak uygulanması yetkileri anayasanınesas sayısı karar sayısı öngördüğü yönetim işlevini aşan bir nitelik taşımaktadır bu yetkiler yasama organına ait olup başka bir organa devredilemez seçim sürelerinin kısaltılarak uygulanması bir bakıma yeni seçim sürelerinin tayin ve tespiti anlamına gelir kaldıki anayasamızın uncu maddesi yönetim ve denetim işlevinin başlangıcını ve muhtevasını açıklamaktadır buna göre yargı yönetim ve denetimi seçimlerin başlamasından itibaren mevcuttur halde yargının seçimlerin başlangıcından önce bir yetkisinin mevcudiyeti düşünülemez anayasanın anılan maddesi seçimin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma demek suretiyle yönetimin sınırını çizmektedir seçme ve seçilme hakkı ile doğrudan ilgili olan sürelerin kısaltılarak tesbiti anayasanın öngördüğü anlamda yönetim değildir yasama organının görevi dahilinde mütalaa edilmesi gereken bir takdirdir bu niteliği ile yasanın geçici nci maddesinin iki ve üçüncü fıkraları anayasanın ve uncu maddelerine aykırıdır yasanın seçime giren partilerin listelerini tamamlaya mamaları halinde eksik listeyle seçime girmelerini önleyen inci maddenin ikinci fıkrasıyla üncü maddenin son fıkrası anayasanın nci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına inci maddesinin ikinci fıkrasına ve üncü maddenin birinci ve ikinci fıkralarına aykırıdır yasanın inci maddesi herhangi bir sebeple eksik aday göstermiş olan siyasi partilerin ilçe başkanlıklarına ilçe seçim kurulu tarafından bu eksiğin tamamlanması gereği tebliğ olunur i̇lgili parti teşkilatı bu tebliğden itibaren beş gün içinde aday listesini tamamlayamazsa parti seçim çevresinden eksik liste ile seçime katılamaz hükmünü getirmekte ve aynı yasanın üncü maddesinin ikinci bendinde siyasi partilerin aday listelerinde yapılan itirazlar üzerine eksiklik husule geldiği takdirde ilçe seçim kurulunun tebliğinden itibaren beş gün içinde bu eksiklikler tamamlanır aksi takdirde siyasi partiler seçim çevresinde listelerinin eksik kaldığı seçime katılma hakkını kaybederler hükmünü getirmektedir bu hükümler özellikle küçük ilçe ve beldelerde siyasi partilerin seçime girmelerini engelleyecek niteliktedir küçük ilçe ve beldelerde seçmen sayısı ve aday bulma güçlüğü gibi faktörler gözönünde tutulursa bu hükmün seçimlerin genelliği ilkesini ne derece olumsuz etkileyeceği kolayca anlaşılır son milletvekili seçimlerinde aranmayan bir koşulun mahalli idareler seçimin de aranmasının haklı ve makul bir nedeni olamaz ayrıca bu engelleme eksik listede ismi yer alan herhangi bir aday için her türlü nitelikleri taşıdığı halde kendi iradesi dışında bir nedenle seçilme hakkını ortadan kaldırmaktadır bu kısıtlamalar sonuç itibariyle anayasanın nci maddesinde yer alan seçme ve seçilme hakkına anayasanın üncü maddesinde yer alan temel haklarla ilgili sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ilkesine ve anayasanın siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları sayan inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı bulunmaktadır yasanın adayların tespitine ilişkin geçici üncü maddesinin dördüncü fıkrası anayasanın nci maddesi ve üncü maddesine aykırıdır yasanın geçici üncü maddesi ilçe belediye başkanı ile belediye meclis üyeleri ilçe beldelerinin belediye başkanlarıyla belediye meclisi üyeleri ilçe seçim çevresine isabet eden ilesas sayısı karar sayısı genel meclisi üyeleri adaylarının siyasi partilerin ilçe idare kurullarınca belirleneceği öngörülmüştür bu hüküm uygulamada ilçelerde teşkilatı bulunmayan partilerin aleyhine bir durum yaratabilir ve bazı partileri seçim çevresinde seçime girme şansını ortadan kaldırabilir oysa bir ilde teşkilatı bulunan partinin teşkilatı tamamlanmamış ilçelerde aday gösterebilme imkanı her zaman vardır bir hakkın esirgenmesi küçük partilerin gelişme imkanlarını kısıtlar hele normal demokratik düzene geçişin yeni olduğu bu ortamda teşkilatlanma faaliyetlerini zaman açısından yurt yüzeyine aynı oranda yaygınlaştıramamış olan siyasi partilerin bir çok ilçelerde seçimlere katılamaması demokratik toplum gerekleriyle uyuşmaz sonuç itibarıyla bu tür bir kısıtlama vatandaşların dilediği bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma hakkını güvence altına alan nci maddenin birinci fıkrasına ve yine temel haklarda yapılacak sınırlamaların demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamayacağını belirten üncü maddesi üçüncü fıkrasına ve nihayet siyasi partileri demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları sayan inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı bulunmaktadır yasanın propaganda serbestliğini sınırlandıran inci maddesinin ikinci fıkrası anayasanın nci maddenin ikinci fıkrasına ve uncu maddesine aykırıdır yasanın inci maddesi mahalli idareler seçimlerinde propagandanın sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun hükümleri çerçevesinde serbest olduğunu vurguladıktan sonra ancak sayılı kanunun inci maddeleriyle düzenlenen radyo ve televizyonda propagandaya ilişkin hükümleri nci maddenin son bendi hariç bu seçimlerde uygulanmaz hükmünü getirmektedir bu düzenleme ile seçime katılan siyasal partilerin radyo ve televizyon ile seçim propagandası yapmaları önlenmekte yalnızca sayılı yasanın nci maddesinin son bendinde öngörülen seçimin başlangıç tarihinden oy verme gününden önceki gün saat kadar trt haber bültenlerinin siyasi partilerin seçim çalışmaları ile ilgili bölümünde yüksek seçim kurulunun eşitlik esasları dairesinde tesbit edeceği süre ve kelime sayısı sınırları içinde kalmak kaydıyla seçime katılan siyasi partiler tarafından verilecek metinler yayınlanır biçimindeki hükmüne cevaz verilmektedir düzenleme bu haliyle anayasamızın kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından siyasi partilerin yararlanma hakkını düzenleyen inci maddesi hükümlerine aykırı bulunmaktadır anayasamızın inci maddesi kişiler ve siyasi partiler kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme ve yayım araçlarından yararlanma hakkına sahiptir demekte ve kanun üncü maddede de yer alan genel sınırlamalar dışında bir sebebe dayanarak halkın bu araçlarla haber almasını düşünce ve kanaatlere ulaşmasını ve kamuoyunun serbestçe oluşmasını engelleyici kayıtlar koyamaz hükmünü öngörmektedir bilimsel ve teknik gelişmelerin büyük bir hız kazandığı çağımızda kitle haberleşme araçlarından olan radyo ve televizyonun kamuoyu oluşmasında ne denli bir etkinliğe sahip bulunduğu açıktır özellikle radyo ve televizyon işletmelerinin devlet tekelinde bulunduğu ülkemizde bu araçlardan yararlanma daha büyük bir önem kazanmaktadır devlet elindeki basın dışı haberleşme araçlarının fonksiyonu anayasamızın inci maddesinde de belirtildiği gibi kamuoyunun serbestçe oluşmasını sağlamaktır bu fonksiyon önümüzdeki mahalli idareler seçimleri için hayati bir önem taşımaktadır i̇ktidar partisinin bizce bilinmeyen birtakımesas sayısı karar sayısı hesapları sonucu seçim tarihinin öne alınmış olması ve seçimlere ilişkin sürelerin kısaltılarak uygulanması gerçeği karşısında kamuoyunun oluşturulması için siyasi partilerin sahip olduğu olanaklar kendiliğinden kısıtlanmış olmaktadır bu ise siyasi partilerin vatandaşa seslerini duyurabilmeleri için radyo ve televizyondan yararlanma isteklerini büyük ölçüde haklı kılmaktadır sayılı yasanın nci maddesinin son fıkrasında verilen imkan yukarıda arzedilen nedenlerle yetersiz kalmaktadır asıl önemlisi inci maddeyle getirilen kısıtlamanın anayasamızın öngördüğü eşitlik ilkesine aykırı fiili durumların ortaya çıkmasına neden olması ihtimalidir bu düzenlemeyle genelde tüm siyasi partilerin seçim propagandasında radyo ve televizyondan yararlanamayacakları hükme bağlanırken uygulamada seçim yasaklarına rağmen iktidarda bulunan siyasi partinin hükümet çalışmaları nedeniyle dolaylı veya dolaysız radyo ve televizyondan yayınlar yapılması imkanını açık bırakmakta ve böylece kamuoyunun eşitlik ilkesine aykırı alarak etkilenmesi fırsatı yaratılmaktadır bütün bu nedenlerle sözkonusu kısıtlama anayasanın ve nci maddesinin ikinci fıkrası ve uncu maddesine aykırı bulunmaktadır önceli̇kle ve i̇vedi̇li̇kle görüşülme i̇steği̇mi̇z gün ve sayılı mahalli i̇dareler ile mahalle muhtarlıkları ve i̇htiyar heyetleri seçimi hakkındaki kanun ocak günlü sayılı mükerrer resmi gazetede yayımlanmış ve yürürlüğe girmiştir seçim mart de yapılacaktır yüksek seçim kurulu gerekli yasal işlemlere girişmiştir yasanın inci maddesine göre yerel seçimler beş yılda bir yapılır anayasanın inci maddesinde yeralan anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesinin zedelenmemesi yapılan seçimlerin meşruluğunun tartışılmasının önlenmesi anayasanın tam bir biçimde uygulanabilmesi için yüksek mahkemenin davayı mümkün olan en kısa zamanda karara bağlamasında büyük yarar olacağı açıktır bu suretle biz anayasaya aykırı yasalar çıkarırız anayasa mahkemesi iptal edinceye kadar istediklerimiz olur biter düşünceleri de toplumumuzda yeşerecek güç bulamaz gerçekten de seçim yapıldıktan sonra çıkacak bir iptal kararının belki beş yıl sonraki seçime etkisi olabilecek bu seçim ise ancak bilimsel bir anlam taşıyabilecektir bu davanın konunun taşıdığı özellikler ve önem bakımından öncelikle ve ivedi olarak görüşülmesini diliyoruz sonuç ve i̇stek ocak gün ve sayılı mahalli i̇dareler ile mahalle muhtarlıkları ve i̇htiyar heyetleri seçimi hakkında kanun un nci maddesindeki onda birlik baraj uygulamalı deyiminin ve üncü maddesinin anayasanın nci maddelerine inci maddesinin ikinci fıkrasının anayasanın nci madde ve fıkralarına üncü maddesinin son fıkrasının anayasanın nci madde ve fıkralarınaesas sayısı karar sayısı inci maddesinin anayasanın nci madde ve fıkralarına geçici üncü maddesinin anayasanın nci madde ve fıkralarına geçici inci maddesinin anayasanın nci madde ve fıkralarına geçici madde ve fıkrasının anayasanın ve nci madde ve fıkralarına aykırıdır
3,174
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin günlü başvuru kararının gerekçesi aynen şöyledir tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı khknin maddesiyle sayılı khknin maddesi değiştirilmiştir khknin maddesine göre aylıklarını sayılı devlet memurları kanunu sayılı türk silahlı kuvvetleri personel kanunu sayılı uzman jandarma kanunu sayılı yüksek öğretim personel kanunu ve sayılı hakimler ve savcılar kanununa göre almakta olan personele her ay lojman tazminatı ödeneceği öngörülmüş bendinin ikinci fıkrasında ise lojman tazminatına müstehak personelden bekâr olanlarla mahkeme kararıyla ayrı yaşayan veya boşanmış bulunanlara bu durumlarının devamı süresince yukarıdaki tutarların yarısı ödenir hükmü getirilmiştir davacı sayılı yasaya göre aylık almakta olup eşinden boşanmış bulunduğundan lojman tazminatı yarı oranında ödenmektedir bu durumda sayılı khknin maddesinin bendinin fıkrasının işbu dava sebebiyle uygulanacak hüküm olduğunda duraksama bulunmamaktadır tc anayasasının maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz denilmiştir anayasanın metni yukarıda alınan kanun önünde eşitlik başlıklı maddesinin anlam ve kapsamı anayasa mahkememizin birçok kararında vurgulanmıştır anayasa mahkememize göre anayasanın maddesi aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayrımı önlemeyi amaçlamıştır bu madde eylemli eşitliği değil hukuksal eşitliği öngörmekte aynı durumda olanların ayrı kuralları bağlı tutulmasını sakıncalı kılmamaktadır eşitlik ile güdülen amaç aynı koşullar içinde özdeş nitelikli olanların yasalarca aynı işleme tabi tutulması başka bir deyişle eşitler arasında eşitliğin sağlanmasıdır anayasanın maddesinde yer alan eşitlik kavramıyla kanun önünde eşitlik yani hukukî eşitlik kasdedilmiştir görüldüğü üzere anayasa mahkememiz aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında hukuken geçerli haklı bir nedene dayanmayan ayrımların anayasanın maddesinde öngörülen ve anayasada yer alan en önemli kavramlardan biri olan yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı düşeceğini kabul etmektedir sayılı khknin bendinin birinci fıkrasında aylıklarının hesaplanmasında esas alınan ek göstergeleri dahil ve daha fazla olanlara dahil ve arasında olanlara diğerlerine ek göstergesi olmayanlar dahil esas sayısı karar sayısı lira tutarında her ay lojman tazminatı ödeneceği kabul edilmiş iken ikinci fıkrasında birinci fıkrada belirtilenler ile aynı hukuksal durumda olmalarına karşın aynı göstergedeki kamu personelinden bekâr mahkeme kararıyla ayrı yaşayan veya boşanmış bulunanlara bu durumlarının devamı süresince birinci fıkrada yazılı tutarların yarısı oranında ödeme yapılacağının öngörülmesinde anayasanın maddesi hükmüne aykırılık açıktır ancak anayasaya aykırılığı ileri sürülen fıkra bekarları mahkeme kararıyla ayrı yaşayan veya boşanmış olanları kapsamakta olup davacının boşanmış olması nedeniyle sayılan durumlardan sadece birinin kapsamına girdiği anlaşılmıştır bu itibarla konunun sadece sayılı khknin maddesinin bendinin fıkrasında yer alan veya boşanmış bulunanlar ile sınırlandırılarak anayasa mahkemesine götürülmesi uygun olacaktır açıklanan nedenlerle davacının anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak sayılı khknin maddesinin bendinin ikinci fıkrasının veya boşanmış bulunanlara kısmının iptali için anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
431
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir yukarıda da açıklandığı gibi cumhurbaşkanınca anayasanın ve üncü maddelerine göre bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderilen tarih ve sayılı belediye kanununun plan ve bütçe komisyonunda görüşülmesi sırasında geçici madde kanun metninden çıkarılmıştır genel kurulda sıra sayısı almış bulunan söz konusu kanun üzerinde yapılan görüşmelerde ise yeni bir geçici madde ün bu kanuna eklenmesi için önerge verilmiştir eklenmesi istenen geçici madde ün plan ve bütçe komisyonunun kanun metninden çıkardığı geçici madde ün bir benzeri olduğu görülmektedir kanuna yeni geçici madde olarak eklenmesi önerilen hüküm af içerdiğinden anayasanın ve tbmm i̇çtüzüğünün nci maddelerine göre tbmm üye tamsayısının en az ine ulaşan bir çoğunlukla kabul edilebilmektedir elektronik cihazla yapılan oylamada çıkan kabul oyuyla yeni geçici madde ün kabul edilerek kanuna eklendiği açıklanmıştır daha sonra eklenen yeni geçici madde le birlikte kanunun tümü oylanmıştır anayasanın ve tbmm i̇çtüzüğünün nci maddesine göre af içeren kanun tasan ve tekliflerinin tümünün genel kurulda kabulü de tbmm üye tamsayısının çoğunluğunun kararı ile mümkündür bu nedenle başkan kanunun tümü üzerindeki oylamada kabul oyu arayacağını açıklamıştır ancak söz konusu belediye kanununun tümü hakkındaki oylamada kabul oyu çıkmamış ve kanunun durumunu açıklamak üzere oturuma ara verilmiştir verilen arada yapılmış olan itirazlar üzerine eklenen geçici madde le ilgili oylama sonuçları tekrar incelenmiş ve mükerrer kabul oyları belirlenmiş kabul oylarının te kalması nedeniyle önergenin aslında reddedilmiş olduğu anlaşılmıştır eklenen geçici madde metinden çıkartılmıştır af içeren hüküm düştüğü için de son oylamada nitelikli çoğunluk aranmayacağı sonucuna ulaşılmış ve kanunun kabul edilmiş olduğu ve kanunlaştığı açıklanmıştır ek halbuki eklenen geçici madde ün kanun metninden çıkarılmasından sonra geçici madde süz metnin de tümü hakkında yeni bir oylama yapılması gerekmektedir çünkü geçici madde lü metin ile geçici madde süz metin bir ve aynı şey değildir kimi milletvekillerinin geçici madde eklendiği için kanuna kabul oyu vermeleri geçici madde metinden çıkarılınca da red oyu kullanmaları mümkündür bir başka deyişle milletvekillerinin geçici madde içermesi veya içermemesi durumlarına bakarak kanunun tümü hakkındaki oylamada oylarının rengini değiştirmeleri söz konusu olabilir ancak olayda milletvekillerine eklenen geçici üncü maddenin çıkması ile değişen kanun metninin tümü hakkında yeni bir değerlendirme yapma olanağı tanınmamıştır bir kanun metninin tümü için yapılan bir oylamayı başka ve farklı bir metnin tümü için yapılması gereken bir oylamanın yerine geçirmek söz konusu olamazesas sayısı karar sayısı belediye kanununun tümü hakkındaki oylama ise resmi gazetede yayınlanan ve yeni eklenen geçici madde içermeyen ve geçici maddeleri bu duruma göre teselsül ettirilmiş olan metin hakkında değil içeren metin hakkında yapılmış ve geçici madde çıkartılarak bu duruma göre geçici madde numaralan teselsül ettirilmiş metin için geçerli kılınmıştır yani aslında belediye kanunu tümü hakkında oylama yapılmadan kanunlaşmıştır bu anayasaya aykırıdır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin tbmmnde görüşülme usul ve esaslarının i̇çtüzükle düzenleneceği açıklanmıştır anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında da anayasa mahkemesinin kanunları şekil bakımından denetlemesinin son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı hususu ile sınırlı olduğu ifade edilmiştir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrası hükmünden her ne kadar inci maddenin ikinci fıkrasında kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülme esaslarının belirlenmesi i̇çtüzüğe bırakılmış ise de iki hususun anayasa tarafından olmazsa olmaz nitelikte görüldüğü anlaşılmaktadır bunlardan birincisi yasama sürecinde mutlaka bir son oylamanın yapılmasıdır i̇kinci husus ise son oylamada yasa teklif ve tasarılarının ancak öngörülen çoğunlukla kabul edilebilmesidir burada son oylamanın öngörülen çoğunluğa ulaşıp ulaşmadığı hususunun sadece sayısal değerle değil fakat son oylamadaki oluşuma doğrudan etken olan uygulamalar da dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini de belirtmeliyiz kuşkusuz inci maddeden çıkarılan bu hususlara anayasanın inci maddesinden çıkarılan bir başka husus da eklenmelidir bu da kanun teklif ve tasarılarının görüşülmesinin i̇çtüzüğe uygun olarak yapılmasıdır bu anayasal bir emirdir eğer görüşme i̇çtüzüğe uygun değilse i̇çtüzüğe uygunluğu emreden anayasanın inci maddesi hükmüne aykırılık var demektir olaya dönüldüğünde anayasanın inci maddesine göre bütün kanun teklifleri gibi belediye kanununun da ikinci görüşmesinde tbmm i̇çtüzüğünun kurallarına uyulacağını söylememiz gerekmektedir tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesinin birinci fıkrasının bendine göre yasama sürecinde genel kuruldaki son aşama yapılacak son oylama tasarı veya teklifin tümünün oylanmasıdır inci maddenin son fıkrasına göre de tbmm cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine karar verse bile kanunun tümünün oylamasının yapılması zorunludur olayda ise yukarıda açıklandığı gibi kanunun son oylamasının yani tümünün oylamasının yapılmamış olması tbmm i̇çtüzüğünün inci maddesine dolayısı ile anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına ve son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılması hususunun yerine getirilmemesi nedeni ile anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı düşmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir durumun anayasanın inci maddesinde ifade edilen anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ve anayasanın nci maddesinde yer alan hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşması da mümkün değildir anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı kararında anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sınırı içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir denilmiştir anayasa mahkemesinin bu kararından da anlaşılacağı üzere davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimin meşruluk ve hukukilik zeminine çekilmesi yargı denetiminin görev ve yetkisi içindedir halde kabul edilmediği için düşen madde ile birlikte yapılan oylamayı kanunun son oylaması olarak kabul eden bir yönetimin de yargısal denetim yoluyla meşruluk ve hukukilik sınırları içine çekilmesi açık bir zorunluluktur anayasanın inci maddesine göre anayasa mahkemesinin denetim alanına giren ve yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı bir görünüm taşıyan söz konusu şekil bozukluğu nedeniyle tarih ve sayılı belediye kanununun tüm maddelerinin iptal edilmesi gerekmektedir yasalaşma sürecinin son oylama aşamasında noksan bulunan sayılı belediye kanununun gerçek anlamıyla yasalaşmamış olduğu bir başka deyişle hukuken varlık kazanamamış bulunduğu açıktır hukuken varlık kazanamamış yoklukla malül ve anayasanın ve inci maddelerine şekil bakımından açıkça aykırı bu yasanın hele yerel yönetimlerin yapısı ile ilgili temel birtakım değişiklikler getirdiği gözönünde tutulduğunda uygulanmaya başlanmasından giderilmesi imkansız birtakım hukuki durum ve zararların doğacağı ortadadır bu tür hukuki durum ve zararların doğmasını önlemek için anayasaya şekil ayrılığı nedeniyle iptali istenen sayılı belediye kanununun tüm maddelerinin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması gerekmektedir
1,046
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin çerekçesi̇ mahkemenin gerekçeli kararında anayasaya aykırılık savı şöyle açıklanmaktadır türkiye tarım kredi kooperatifleri merkez birliği genel müdürlüğünün gün sayılı yazısı ile ileri sürülen istemi üzerine sayılı tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri kanununun geçici maddesi hükmü gereğince tarım kredi kooperatifleri yardımlaşma birliği vakfı nın borç alacak hak ve varlıklarının türkiye tarım kredi kooperatifleri merkez birliğine devredilmesine ve feshi ile gerekli işlemin yapılmasına vakfın yönetim kurulunun günlü toplantısında sayı ile karar verilmiş ve bu karar tasvip edilmek için gönderildiği ziraat bankası yönetim kurulunca tarihinde yapılan sayılı toplantıda kabul edilmiştir bu kabul üzerine vakıf vekili mahkemeye başvurarak tarihinde verilen dilekçesinde yapılan işlemleri ve alınan kararları anlatıp gerekli hukukî açıklamayı yaparak vakfın dağılması hususunun hüküm altına alınmasını ve durumun siciline tescilini istemiştir vakıflar genel müdürlüğü tebligat üzerine mahkemeye gönderdiği tarihli yazısında sayılı yasanın geçici maddesinin anayasanın ve uncu maddeleri ile genel hukuk kurallarına aykırı olduğundan söz ederek sayılı kanunun maddesi uyarınca mezkûr maddenin iptali için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi ve davanın geri bırakılması görüşünü açıklamıştır vakıf vekili daha sonra verdiği tarihli dilekçesinin bu örneğini davalı olarak vakıflar genel müdürlüğüne tebliğ ettirmiş vakıflar genel müdürlüğü vekili tarihinde verilen davaya cevap teşkil eden dilekçesinde günlü yazıya gönderme yaparak anayasaya aykırılık savunmasını tekrarla birlikte vakıf ve ziraat bankası yönetim kurullarınca alınan kararların iptaline karar verilmesini istemiştir anayasaya aykırı olduğu söylenen yasanın geçici maddesi hükmünün bu davada mahkemece uygulanacak olduğu saptandıktan sonradır ki aykırılık iddiasının ciddi olup olmadığının incelenmesi gerekeceği anayasanın maddesi hükmü gereğidir halde önce bu husus üzerinde durulmuştur gerçekten senedi evrak arasında bulunan vakıf mk nun ilâ maddelerine göre kurulmuş tüzel kişilik kazanmış teşkilâtı olan mevcudiyeti ve nihayete erip mallarının tasfiyesi değinilen maddeler ve vakıf senedi hükümlerine tabi belli bir gayeye tahsis edilmiş bir mal topluluğudur mk nun belirtilen maddelerinde ve vakıf senedinde vakfın nasıl nihayete erip tasfiye edileceği açıklanmıştır vakıflar üzerinde teftiş makamı olan vakıflar genel müdürlüğü ilk tebliğin yapıldığı tarihinden itibaren uncu ve inci günler cumartesi ve pazar olduğundan süresi içinde tarihinde vermiş bulunduğu karşılık dilekçesinde vakıf ve ziraat bankası yönetim kurulları kararlarının iptaline de karar verilmesini istemiş ve gereken harcı ödemiştiresas sayısı karar sayısı böyle olunca süresi içinde karşılık dava şeklinde ileri sürülen bu istemin de incelenmesi ve karara bağlanması lâzımdır görülmektedir ki gerek vakfın ve gerekse vakıflar genel müdürlüğünün talep ve karşılık taleplerine dayanak ve konu yaptıkları yönetim kurulları kararları anayasaya aykırı olduğu ileri sürülen sayılı yasanın geçici maddesi hükmüne göre verilmişlerdir bu geçici maddenin anayasaya aykırı görülüp iptal edilmesi halinde ise kararların geçici maddedeki yasal dayanağı kalmayacak kararlar boşlukta kalıp iptallerine karar verilmesi olanağı ortaya çıkacaktır bu itibarla bilhassa karşılık talep gözönünde bulundurulduğunda mahkeme bu davada sözü edilen yasanın geçici maddesi hükmünü uygulayacak demektir halde anayasa mahkemesine başvurmak için ilk şart gerçekleşmektedir anayasaya aykırılık savunmasını ileri süren vakıflar genel müdürlüğünün dayandığı emsal bir olayda verilen resmî gazetenin mayıs gün sayılı nüshasında yayımlanan gün ve sayılı anayasa mahkemesi kararında vakfın ilgili mk hükümleri ve senedinde öngörülen hususlar gözönünde bulundurulmadan ve anayasanın ilgili maddeleri hükümlerine uyulmadan çıkarılan bir kanunla türki̇ye tarim kredi̇ kooperati̇fleri̇ merkez bi̇rli̇ği̇ne devredi̇lmesi̇ni̇n ve feshi ile gerekli işlemin yapılmasının anayasanın anayasa mahkemesi kararında belirtilen maddelerine aykırı olduğu açıklanmış ve gerekçesi gösterilmiştir tekrara meydan verilmemesi için mahkemece de benimsenen sözü edilen anayasa mahkemesi kararının gerekçesine göre sayılı yasanın geçici maddesi hükmünün anayasanın ve uncu maddeleri hükümlerine aykırı olduğu sonuç ve kanaatına varılmış ve buna göre anayasa mahkemesine başvurularak konunun incelenip gerekli kararın verilmesinin istenilmesine karar verilmesi uygun görülmüştür karar yukarda yazılı nedenlerle sayılı yasanın geçici maddesinin anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olduğu düşüncesiyle iptaline karar verilmesinin sağlanması için dosyada bulunan evrakın örneklerinin çıkarılıp bu kararla birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmasına yasal süre içerisinde anayasa mahkemesinin vereceği kararın beklenilmesine
602
esas sayısı karar sayısı hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemlerinde yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir anayasa mahkemesinin tarihli vee sayılı kararı hukuk devletinin unsurları arasında belirlilik ve hukuki güvenlik ilkesi yer almaktadır belirlilik ilkesi maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz bir şekilde bertaraf etmeyecek bir şekilde düzenlenmesini gerektirir hukuki güvenlik ilkesi ise devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir öngörülebilir olmasını gerektirir bu sebeple devlet faaliyetleri önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmeli ve mümkün olduğunca hukuki istikrar sağlanmalıdır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devletinin temel ilkelerinden olan belirlilik ilkesi gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfî uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi gerekir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlayabilir hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar ayrıca anayasa mahkemesinin önceki içtihatlarında da belirlilik ilkesinin yalnızca yasal belirliliği değil daha geniş anlamda hukuki belirliliği ifade ettiği yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir olma gibi niteliklere ilişkin gereklilikleri karşılaması koşuluyla mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki belirliliğin sağlanabileceği aslolanın muhtemel muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığı olduğu vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararı sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici maddesinin fıkrası yönünden anılan hükmün ilk cümlesinde tarihine kadar vergi denetmeni veya yardımcısı kadrosunda olup bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte halen bu kadrolarda veya kamuda görev yapanlardan bu unvanlarda fiilen en az üç yıl çalışmış olanların bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin ortak hükümler başlıklı bölümünün fıkrasının numaralı bendi yönünden yeterlik sınavını vermiş sayılacağı hüküm altına alınmıştıresas sayısı karar sayısı görüldüğü üzere söz konusu cümle ile kanun şümulüne ilişkin kısıtlayıcı bir düzenleme getirilerek tarihine kadar vergi denetmeni veya yardımcısı kadrosunda olup bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte halen bu kadrolarda veya kamuda görev yapanlardan bu unvanlarda fiilen en az üç yıl çalışmış olanlara sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin ortak hükümler başlıklı bölümünün fıkrasının numaralı bendi yönünden bir hak tanındığı ve sadece bu açıdan belirtilen kapsamda sayılanların yeterlik sınavını vermiş sayılacağı düzenlenmiştir bu cümle ile tarihinden önce vergi denetmenliği mesleğine girenlere sayılı yasanın maddesi kapsamında ilave bir derece verilmesinin amaçlandığı görülmektedir anılan hükmün ikinci cümlesinde ise söz konusu hükmün tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrasına şümulünün olmadığı belirlenmiştir sayılı kanunun uncu maddesi yeminli mali müşavir olabilmenin özel şartlarını düzenlemekte anılan maddenin atıf yapılan son fıkrasında da kanunları uyarınca vergi inceleme yetkisini almış ve mesleki yeterlilik sınavını vermiş olanlar yeterlilik sınavını kazandıkları tarihten itibaren açılacak yeminli mali müşavirlik sınavlarına genel hükümlere göre katılabilirler hükmü yer almaktadır söz konusu fıkranın ilk cümlesinde hükmün neyi kapsadığı tarihinden önce vergi denetmenliği mesleğine girenlerin ilave bir derece alınmasına ilişkin sayılı yasanın maddesi yönünden yeterlik sınavını vermiş sayılacağı kabul edilerek ilave bir derece almalarının kurala bağlandığı ikinci cümlesinde ise neyi kapsamadığı tarihinden önce vergi denetmenliği mesleğine girenlerin yeminli mali müşavirlik sınavlarına genel hükümlere göre katılabilecek durumda olmadığı belirlenerek belirsiz bir durumun oluşmasına sebebiyet verilmiştir anılan hükmün gerekçesine bakıldığında tarihinden önce vergi denetmenliği mesleğine girenlerde yeterlik sınavı olmadığından bu tarihten önce mesleğe giren vergi denetmenlerine ilave bir derece verilmesi ile bu tarihten sonra girmiş oldukları yeterlik sınavlarında başarılı olarak vergi muhasebe ve millî emlak denetmeni kadrolarına atanmış olanların da emsali personelde olduğu gibi bir derece yükselmesinden yararlandırılmaları için tasarının üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen hükümle uyumun sağlanması ve daha önce yapılmış olan yeterlik sınavlarının dikkate alınması amaçlanmaktadır şeklindeki açıklamaların yapıldığı görülmektedir yasama tekniği açısından bir mevzuat hükmünün hangi durumda olanları kapsadığına ilişkin bir belirleme yapılması halinde hükmün mefhumu muhalifinden söz konusu hükmün hangi durumda olanları kapsamadığı da anlaşılır ya da bir mevzuat hükmünün hangi durumda olanları kapsamadığına ilişkin bir belirleme yapılması halinde söz konusu hükmün hangi durumda olanları kapsadığı da anlaşılır ancak mevzuat hükmünün hem kapsadığı hem de kapsamadığı durumlarının aynı anda belirlenmesi durumunda mevzuat hükmünde kapsanan veya kapsanmayan durumlar arasında yer almayan hususlar ya da olgular açısından yasal bir belirsizliğe sebebiyet verilmiş olunur somut mevzuat hükmünde de buna benzer bir durum vardır şöyle ki anılan mevzuat hükmünün ilk cümlesi okunduğunda yasanın belirlediği durumda olanların sadece sayılı devlet memurları kanununun ncı maddesinin ortak hükümler başlıklı bölümünün fıkrasının numaralı bendi yönünden yeterlik sınavını vermiş sayılacağı hususu anlaşılmasına karşın söz konusu hükmün ikinci cümlesinin okunmasından esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrası haricinde yasanın belirlediği durumda olanların yeterlik sınavını vermiş sayılacağı gibi bir anlam çıkmaktadır gelinen noktada sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici maddesinin bendinde mevzuat hükmünün hem kapsadığı hem de kapsamadığı durumlar aynı madde hükmünde sayılmak suretiyle tespit edilerek bir belirsizliğe sebebiyet verildiğinden söz konusu hükümde yer alan bu hükmün tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrasına şümulü yoktur şeklindeki cümlenin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının birinci cümlesi yönünden anılan mevzuat hükmünde vergi başmüfettişi olarak atanabilmek için gerekli olan şartlar kurala bağlanmıştır buna göre yardımcılık dönemi dahil vergi müfettişi olarak en az on yıl çalışan ve yeterlik sonrası dönemde en az üç yıl performans değerlendirmesine tabi tutulup performans değerlendirmelerinde başarılı olanlar vergi başmüfettişi kadrolarına atanacaklardır taraflar arasında çekişmeye konu olan ibare yeterlik sonrası dönemde en az üç yıl performans değerlendirmesine tabi tutulan ibaresidir sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasında vergi müfettiş yardımcılarının fiilen üç yıl çalışmak ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartıyla yapılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanacakları ve yeterlik sınavında başarılı olanların vergi müfettişi olarak atanacakları kurala bağlanmıştır sayılı kanun hükmünde kararnamenin vergi müfettiş yardımcılığından vergi müfettişliğine atanma sürecine ilişkin kuralları genel hatları itibariyle ortaya koyan ek maddesinin fıkrasında kullanılan tabirler yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmak yeterlik sınavı vs dikkate alındığında sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yeterlik sonrası dönemde ibaresi ile kastedilenin ne olduğu tam olarak anlaşılamamaktadır daha somut bir ifade ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yeterlik sonrası dönemde ibaresi ile davalı idarenin iddia ettiği gibi yeterlik sınavında başarılı olmak şartının mı kastedildiği yoksa vergi müfettişliğine atandıktan sonraki dönemin mi kastedildiği hususu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ve tam olarak anlaşılamamaktadır söz konusu hükmün davacının durumunda olanları dikkate alınmadan yasalaştığı görülmektedir başka bir ifade ile vergi denetmenliği mesleğine tarihinden önce herhangi bir yeterlik sınavına katılmaksızın girip de halihazırda vergi müfettişi olarak görev yapanlar açısından yeterlik sonrası dönemde ibaresinin belirsizliğe sebep olduğu açıktır bu belirsizliğin giderilmesine ilişkin olarak yasa altı düzenlemelerde de bir kural öngörülmediği anlaşıldığından somut olayda yasal belirsizlik olduğu gibi hukuki belirsizlik de söz konusuduresas sayısı karar sayısı gelinen noktada sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yeterlik sonrası dönemde ibaresinin anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır sonuç anayasanın maddesi uyarınca sayılı gelir i̇daresi başkanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunun geçici maddesinin fıkrasında yer alan bu hükmün tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin son fıkrasına şümulü yoktur şeklindeki cümlenin sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde yer alan yeterlik sonrası dönemde ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesine başvurulmasına dair görüşme tutanağı ile dava dilekçesinin ve dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasa mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermemesi halinde davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oyçokluğuyla karar verildi
1,322
esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudaki iddia ve savunmaları ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan bir karar ile anayasa mahkemesine başvurulması hükmü gereğince ve bakılacak davada uygulanacak kuralın tespitine yönelik olarak tarihinde kabul edilen ve tarih sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair sayılı kanunun maddesinin ve bendlerinin türkiye cumhuriyeti anayasasında yer alan ilkesine aykırı olduğu değerlendirilmiştir söz konusu kanun metninde bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurt içinde bulunduğu takdirde müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi her bir müsabaka için yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır denilmektedir anayasanın maddesinde hukuk devletinin insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlet olduğu bildirilmektedir yasa koyucu ceza hukukuna ilişkin düzenlemelerde yetkisini kullanırken hukuk devleti ilkesinin bir gereği ve ceza hukukunun temel prensiplerinden olan ölçülülük ilkesiyle bağlı olduğu bu ilkenin ise ‘elverişlilik ‘gereklilik ve ‘orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluştuğu ‘elverişlilik ilkesinin başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını ‘gereklilik ilkesinin başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ‘orantılılık ilkesinin ise başvurulan önlem ile ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade ettiği anlaşılmaktadır mahkememizin sanık barış toy hakkında vermiş bulunduğu tarih esas sayılı beraat kararı ankara bölge adliye mahkemesi ceza dairesinin tarih esas karar sayılı ilamı ile sanığın üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsuru ile güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklama kararının hukuki niteliği karşısında sanığın haklı ve kabul edilebilir bir mazeret sunmaksızın taraftarı olduğu takımın müsabakalarının başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmadığı takdirde üzerine atılı suçun unsurlarının oluşacağı gerekçesiyle bozulmuştur bu durum öncelikle uluslararası hukuk kaidelerine ve daha sonra türkiye cumhuriyeti anayasasının temel ilkelerinden belirlilik ilkesine aykırı olduğu değerlendirmektediresas sayısı karar sayısı şöyle ki bu ilkeye göre kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde net açık anlaşılır ve uygulanabilir olmasıdır birey hangi somut eylem veya olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülüleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler i̇lgililere taraftarı olduğu takımın müsabakalarının başlangıç saatine ilişkin önceden bir tebliğ veya bildirim yapılmadan ilgili müsabaka saatlerinde imza mecburiyeti öngörmek ve uygulamak anayasaya aykırıdır bu hususta mevzuatta ve içtihatlarda belirli tanım ve birlik mevcut değildir bunun yanı sıra kanundaki suç ve cezaların uygulanmasında belirsizlik ve adil olmayan ve hakkaniyete aykırı olan durumlar ortaya çıkabilmektedir sayılı kanunun maddesinin ve bendine kanun ve yönetmeliklere bakıldığında amaç saatine ilişkin taraflara bir tebliğ veya bildirim yükümlülüğünü içeren bir düzenleme yoktur bu durumda ilgililerin kendiliğinden araştırma yaparak maç saatleri ve günlerini bir şekilde tespit etmesi doğru veya yanlış ve tespit ettiği sonuca göre hareket etmesine ilişkin böyle bir mükellefiyet yasaya uygun değildir cezai veya idari müeyyide uygulanacak kişi veya kurumlardan böyle bir araştırma yaparak araştırma sonucuna göre sayılı kanunun maddesinin ve bendlerin de yazılı kanun hükümlerine göre hareket etmesini beklemenin yasal bir dayanağı yoktur anayasamızın temel ilkelerinden birisi de ‘belirlilik ilkesidir bu ilkeye göre kanuni düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir şüphe ve tereddüte yer vermeyecek şekilde net açık anlaşılır ve uygulanabilir olmasıdır birey hangi somut eylem veya olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını bilmelidir bireyin ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülüleri öngörebilir ve buna göre davranışlarını belirler bu durumda kişinin hangi müsabakaya hangi saatte gidip gitmeyeceği hususunda kamunun açık ve net bir şekilde aydınlatma görevi vardır kişiden müsabakanın tarihini ve yerini kendiliğinden araştırıp bulmasını istemek ceza hukukun ruhuna aykırıdır bunu istemek kaba bir örnekle kişinin kendi ateşine odun getirmesini istemek gibidir bu izahlar ışığında kişiye müsabakanın yeri saati ve tarihinin önceden bildirilmesinin ve tebliğine dair mevzuatta bir düzenleme yoktur bu durumda cezaya sebebiyet veren sayılı yasanın maddesinin ve maddelerinin tamamen iptali gerekir türkiye cumhuriyeti anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından yukarıda teferruatı ile açıklanan ve iptal edilmesi yönünde gerekçeleri ileri sürülen düzenlemelerin iptali istemi ile itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş dava dosyasının onaylı bir sureti ekte gönderilmiştir
773
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ hükümlü tarihli dilekçesinde sayılı af kanununun maddesinin müebbet ağır hapse mahkûm olanlarla muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezaya çarptırılanlar arasında farklı uygulama getirdiğini anayasanın maddesinde ifadesini bulan herkes kanun önünde eşittir yolundaki temel ilkeye aykırı bir durumun ortaya çıktığını ileri sürerek bu maddenin anayasa mahkemesince iptalinin sağlanması için mahkemece gerekli kararın verilmesi dileğinde bulunduğu görülmüştür gerçekten sayılı af kanununun maddesi uyarınca tarihinden önce işledikleri suçlardan dolayı müebbet ağır hapis cezasına hüküm giyenlerin bu cezalarının afla yıl ağır hapse çevrildiği bunların şartla salıvermeden yararlanacakları sürenin affın uygulanmasından sonraki yıl üzerinden hesaplanacağı diğer her türlü suçlular için meşruten tahliyeden faydalanacakları sürenin ise affın tatbikinden önceki cezanın tamamı üzerinden hesaplanıp bulunacağı anlaşılmaktadır böylece müebbet cezalılar ile ötekiler arasında aynı konuda iki ayrı ölçü getirilmekte ve bu uygulamanın doğal sonucu bunlardan kategoride olanlar aleyhine durum doğarak yıl daha fazla cezaevinde kalmalarına neden olmaktadır oysa bu af yasası çıkmasa idi tck nun ve sk nün maddesi gereğince müebbet hükümlüler yıla hüküm almışlar gibi fiilen yıl yatarak süre yıl olarak hesaplanıp şartlı salıverilme hakkına sahip olacaklardı af kanunu ise yılın olan seneyi öngörmektedir bu bir bakıma ulusal iradenin i̇yilik olsun diye yürürlüğe koyduğu sayılı af yasasının müebbet cezalılar aleyhine sonuç doğurması demektir böylece mahkeme hükümlü ın dileğini yerinde görmüş anayasaya aykırılık iddiasının ciddi sayılması gerekeceği sonuç ve kanısına varmıştır karar hükümlü ın günlü dilekçesinde ileri sürdüğü sayılı af kanununun maddesinin müebbet cezalılarla ilgili kesiminin anayasa mahkemesince iptaline karar verilmesi istemi anayasanın ve maddeleri uyarınca yerinde ve ciddi bulunmakla dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmek üzere savcılığına tevdiine hükümlü hakkında ilgili uygulamanın anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilene kadar eskisi gibi aynen devamına oybirliği ile dosya üzerinde karar verildi
275
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesi uyarınca yetki yasasına dayalı olarak çıkarılan khklerin anayasaya uygunluk denetimleri anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında yasaların denetiminden farklı değerlendirilmektedir buna göre anayasanın maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olamaz buyurucu kuralı nedeniyle yasaların denetimi yalnızca anayasa kurallarına uygun olup olmadığı biçiminde yapılırken khklerin ise konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden hem dayandıkları yetki yasasına hem anayasaya uygunluğu yönlerinden irdelenmektedir anayasa mahkemesi khknin anayasaya uygun bir yetki yasasına dayanmasını geçerliliğinin ön koşulu kabul ederek bir yetki yasasına dayanmadan çıkartılan veya dayandığı yetki yasası iptal edilen bir khknin kuralları içerikleri yönünden anayasaya aykırılıkoluşturmasalar bile anayasaya uygunluğundan söz edilemeyeceği görüşündedir uyuşmazlığa konu olayda uygulanacak sözcüğü içeren sayılı kanun hükmünde kararname sayılı yetki yasasına dayanılarak çıkartılmıştır khknin dayanağını oluşturan sayılı yetki yasası ise anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararı ile iptal edilmiştir buna göre mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin maddesiyle sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen sayılı cetvelin teknik hizmetler sınıfı bendinde yer alan istatistikçi sözcüğü dayanağı olan yetki yasasının iptal edilmesiyle anayasal dayanaktan yoksun kaldığından anayasanın başlangıç ve maddelerine aykırı bulunduğu kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkraları uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa tarafların bu konudaki iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine itirazen başvurması öngörüldüğünden sayılı khknin maddesinde sayılı yasanın maddesinin fıkrasına eklenen sayili cetvelin tekni̇k hi̇zmetler sinifi bendinde yer alan istatistikçi sözcüğü yönünden iptali için itirazen anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
270
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü başvuru dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir gerek sayılı yetki kanununun başlığı ve gerekse amaç başlıklı birinci maddesi kapsam başlığını taşıyan ikinci ve ilkelerle ilgili üçüncü maddesi incelendiğinde görülecektir ki ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği ile ilgili olarak hemen hemen aynı mahiyet ve anlamda biribirinden farksız düzenlemeler yapılmakla gerek anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini gösterir prensibiyle bağdaşmadığı gibi geçmiş yıllarda çıkarılan yetki kanunlarının iptali maksadıyla açılmış bulunan muhtelif davalar sonucunda yüksek mahkemenizce ittihaz olunan iptal kararlarında öngörülen esas ve prensiplerle de bağdaşmamaktadır zira anayasanın nci maddesinde zikredilen kapsam amaç ve ilkeler ibarelerinin şekil yönüyle ve kelime olarak belirli bazı maddelerin başlığında yer alması anlamında değildir yetki kanununun yüksek mahkemenizde dava konusu yaptığımız bölümünün kanun başlığında yer alış biçimi ile gün ve sayılı yetki kanununun amacına ilişkin birinci maddesi kapsamına dair ikinci maddesi ve ilkelerini belirleyen üçüncü maddesi biribiriyle mukayese edildiğinde görülecektir ki anayasanın nci maddesinde ifadesini bulan amaç kapsam ve ilkelerin gösterilmesi kuralını şeklen yerine getirmekle birlikte çok geniş ve sınırsız düzenlemeler yapacak biçimde sadece kanunun ismi zikredilmek suretiyle tedvin edilmiş olmakla anayasanın mezkur kuralına içeriği bakımından aykırılık taşıdığı düşünülmektedir anayasanın nci maddesine göre bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebilir ancak bu yetki kanununda yine anayasanın nci maddesinde belirtilen unsurların belirli bir içeriğe kavuşturularak somutlaştırılması gerekir anayasanın nci maddesinde yer alan amaç kapsam ilke gibi kavramların soyut olarak kanun metnine dahil edilmesi anayasa kurallarıyla beraber bu alanda yüksek mahkemenizce verilmiş bulunan bir çok iptal kararlarında ortaya konulan prensiplerin yerine getirildiği anlamına gelmez her ne kadar anayasanın nci maddesinde belli konularda ivedi ve zorunlu hallerde gibi ibareler bulunmamakta ise de nci maddesinde bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek şeklinde yer alan hüküm anayasanın nci maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde yetki kanunlarında amacın ve kapsamın belirli bir konu ile sınırlandırılması zarureti kendiliğinden ortaya çıkar bu duruma göre türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak belli konuda bu yetkiyi verebilir söz konusu yetki kanununda olduğu üzere tarih ve sayılı kanunun adını zikretmek suretiyle günlük hayatımızın hemen hemen bütün olay ve yönlerini kapsayacak şekilde ve sınırsız bir biçimde bakanlar kuruluna yetki verilmesi mutlak surette anayasanın ve nci maddelerindeki kurallara aykırılık teşkil eder türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ticaret ve sanayi odalarıyla ilgili olarak ancak belli konularda bu yetkiyi verebilir bu alanda her konuyu kapsayacak biçimde bir kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veremez kanun hükmünde kararnamenin konusunun yetki yasasında açık ve net olarak belirlenmesi zorunludur yetki somutlaştırılmışesas sayısı karar sayısı ve belli bir konuda tanınmalıdır bakanlar kuruluna sınırları belirsiz bir konuda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemez verilen yetki konusunun yasada gösterilmesi zorunluluğunun bu yasaya dayanılarak yürürlüğe konularak kanun hükmünde kararnamelerin yetki yasası kapsamı içinde kalıp kalmadıklarının hem yargısal hem de siyasal denetimlerinin yapılması yönünden önemi vardır anayasada kimi konuların kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmesi yasaklanmaktadır nci maddenin birinci fıkrasında türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez denilmektedir anayasanın kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeyeceğini belirlediği konularda tbmm tarafından bakanlar kuruluna düzenlemede bulunması için bir yetki verilmesi de imkansızdır verilen yetkinin konusunun belli olmasının anayasanın nci maddesindeki yetki verilemeyecek konuları da kapsayıp kapsamadığının incelenebilmesi yönünden de önemi büyüktür nitekim sayılı yetki kanununa göre çıkarılmış bulunan sayılı kanun hükmünde kararnamede kişi haklarını zedeleyici ve onlara mali yükümlülükler öngören hükümler bulunmaktadır bakanlar kurulunun ticaret ve sanayi odaları ile alakalı olarak hangi konularda kanun hükmünde kararname çıkarabileceği yetki yasasında açıkca belirtilmemiştir verilen yetki konu yönünden belirgin değildir diğer taraftan sayılı yetki kanununa mehaz tasarıda ticaret ve sanayi odalarının olmadığı bunun meclis komisyonlarında ilave edildiği görülmektedir hükümet tarafından hazırlanan kanun tasarılarının veya milletvekillerince verilen kanun tekliflerinin yasama organında görüşülmesi esnasında aynen kabul edileceği yolunda bir kural yoktur tasarı veya tekliflerin değiştirilerek kabulü yeni hükümlerin ilave edilebileceği tabiidir ancak yetki kanunlarını bu esasın dışında mütalea etmek gerekir hükümetin kanun hükmünde kararnamelerle düzenleme yapmak istediği bir konunun kapsamının daraltılması tabii görülebilir ancak kapsamının genişletilmesi asla düşünülemez hele hükümetin istemediği alan ve konularda sınırsızlık ve belirsizlik yaratacak bir biçimde yetki verilmesi gerçek anlamda yetki devrini ortaya koyar ki bu da anayasanın genel ilke ve prensiplerine aykırı olur dava konusu yetki kanununun hükümet tasarısında tarım satış kooperatifleri ve birlikleri olduğu halde kanunda yer almamaktadır bu tabii bir sonuçtur ancak kanunda hükümet tasarısında bulunmayan ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları türkiye ticaret sanayi deniz ticaret odaları ve ticaret borsaları birliği gibi çok geniş alanlara yayılan mevzuat ilave edilmiştir anayasanın gerek nci maddesi ve gerekse ve nci maddelerinde yer alan kurallar doğrultusunda yasama organınca hükümetin talep etmediği bir alanda hükümete kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilemez böyle bir uygulama tam ve kesin anlamıyla yetki devri olur ve anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturur kaldı ki ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye ticaret sanayi deniz ticaret odaları ve ticaret borsaları birliği hakkındaki sayılı kanundaesas sayısı karar sayısı değişiklik yapılmasını öngören tasarı tbmmnin gündeminde mart tarihinden beri bir yılı aşkın bir süredir beklemektedir şayet bakanlar kurulunun bu konuda ivedi ve zorunlu bir düzenleme ihtiyacı bulunsa idi tbmmnin gündeminde bulunan tasarıyı şimdiye kadar kaç kez kanunlaştırma imkanı bulunmakta idi bu durum da göstermektedir ki ticaret ve sanayi odaları ile alakalı olarak ivedi bir hal bulunmamaktadır bilindiği üzere anayasa mahkemesince ittihaz olunan muhtelif iptal kararlarında hükümetlere çok ivedi ve zaruret hallerinde somut belirli bir maksat ve konuda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilebileceği anayasayla türkiye büyük millet meclisine verilmiş bulunan kanun yapma ve kural koyma yetkisinin hükümete verilemeyeceği dolayısıyla bu tür düzenlemelerin anayasaya aykırı olacağı ifade edilmiş bulunmaktadır türkiye büyük millet meclisinin gündeminde bulunan ve hükümet tasarısında yer almayan ve fakat meclis müzakereleri esnasında yetki kanunu kapsamına dahil edilen bir konunun ivedi ve zaruriliğinden bahsedilemez zira türkiye büyük millet meclisinin herhangi bir konunun ivedi ve zaruri olduğu hususunda beyanı mümkün değildir yasama organı zaruri ve ivedi gördüğü bir konuyu kanun olarak düzenleme yetki ve görevi ile mücehhezdir hükümetin takdirinde olan veya hükümetin takdirine bırakılan bir konunun ivedi ve zorunlu hallerden olduğunu söylemek mümkün olmadığı gibi böyle bir düzenleme bakanlar kurulunun görevlerine müdahale anlamını da taşır ki bu durumda anayasanın kuvvetler ayrılığı ilkesine ve dolayısıyla ve nci maddelerine aykırılık teşkil eder nitekim ticaret ve sanayi odaları mevzuatı alanlarında hükümetin talebi yoktur yasama organının bu alanda bir düşüncesi varsa konuyu kanun teklifi halinde gündeme getirme veya gündeminde bulunan ve bir yıldan fazla bir süredir bekleyen kanun tasarısını sonuçlandırma yetkisi vardır anayasal yolu da budur hükümetin istemediği alanda bakanlar kuruluna kanun koyma yetkisi verilmesi düpe düz bir yetki devridir bunun başkaca bir izahı da olamaz bu genel açıklamalar muvacehesinde tarihli ve sayılı yetki kanununun adında ve birinci maddesinde geçen ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği ibareleri ile nci maddesinin ncü maddesinin ve bentlerinin anayasanın ve nci maddelerine aykırı bulunduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir dava dilekçemizin i̇ptali istenilen kanun hükümleri ve davanın konusu bölümlerinde zikrettiğimiz gün ve sayılı yetki kanununun mezkur hükümlerinin anayasanın ve nci maddelerine aykırılıkları anayasanın ve nci maddelerine aykırılık anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir denilmektedir hukuk devleti olmanın da kendine özgü kuralları vardır bu kuralların başında icra organlarının yargı organlarının ve yasamanın anayasada ifadesini bulan ilke ve kurallara uygun olarak faaliyette bulunmaları gelir anayasaya uygun olarak yürürlüğe konulmuş bulunan kanunları tarafsız ve adil bir anlayış içinde uygulamak gücünü anayasadan alan yargı organlarının kararlarını tam ve eksiksiz yerine getirmek yanında hem anayasa kurallarını veesas sayısı karar sayısı hem de yargı kararlarında yer alan ilke ve esasları gözönünde bulundurmak suretiyle hükümet etmek ve yasama faaliyetini yürütmek icra organlarıyla yasamanın görev ve sorumluluğundadır konuları farklı da olsa kapsamı ve sınırları belli olmaksızın çıkarılmış olmaları sonucu anayasa mahkemesince iptal edilmiş olan bir çok yetki kanunu olmasına rağmen aynı kapsam ve sınırsızlık içinde soyut ifadelerle şeklen anayasaya uygun ve fakat içerik ve düzenleme itibariyle hem anayasa kurallarına ve hem de önceki iptal kararlarında yer alan yol gösterici nitelikteki prensipleri yok saymak suretiyle yapılan düzenlemeleri hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmak mümkün görülmemekte ve dolayısıyla hukuk devleti anlayışının zedelendiği düşünülmektedir anayasanın nci maddesi devletin temel amaç ve görevleri belirlenirken devletin temel amaç ve görevleri kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya çalışmaktır hükmünü getirmiştir anayasanın bu hükmü muvacehesinde bakanlar kurulunun ekonomik ve sosyal alanda kişilerin çalışma ve teşebbüs hürriyetlerini bağlayıcı nitelikte bulunan engelleri ortadan kaldırmak gibi bir görevle yükümlü iken dava konusu bölümünde zikredilen düzenlemelerle belirsiz bir şekilde kanun gücünde kararname çıkarma yetkisiyle donatılmasının anayasaya uygun olmadığı düşünülmektedir anayasanın ncı maddesinde egemenlik hakkının millete ait bulunduğu ve bu hakkın anayasanın koyduğu kurallar dahilinde yetkili kılınan organlarca kullanılacağı ve sonuç olarak egemenliğin kullanılmasının hiç bir surette ve hiç bir kişiye ya da zümreye bırakılamayacağı hiç bir kimse veya organın da kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisini kullanamayacağı öngörülmüştür anayasamıza göre kanun koyma gücü türkiye büyük millet meclisine aittir anayasa kurallarına aykırı olarak tbmmeclisince sayılı yetki kanununa dercedilen bir hükme dayanılarak çıkarılacak kanun gücünde kararnameler ve yapılacak düzenlemeler kaynağını anayasadan almış sayılamaz böyle bir düzenleme egemenlik hakkının bakanlar kuruluna devri anlamındadır anayasanın nci maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait bulunduğunu ve bu yetkinin keza anayasanın ncı maddesindeki ilkeler doğrultusunda devredilemeyeceğini düzenlemiştir gerek hukuk devleti anlayışı içerisinde gerekse anayasanın bu ilkeleri doğrultusunda bakanlar kuruluna kanun gücünde kararname çıkarma yetkisinin verilmesi esasen bir yetki devridir hele dava konusu ettiğimiz ve gün ve sayılı yetki kanununda ticaret ve sanayi odaları ile ilgili olarak yer alan hükümlerde olduğu üzere sınır şumul ve düzenleme konuları belirsiz olan bir yetkinin bakanlar kuruluna verilmiş bulunmasının anayasanın bu maddelerine aykırılık teşkil edeceği düşünülmektedir açıklanan bu gerekçelerle tarih ve sayılı yetki kanununun adı ile amaç kapsam ve ilkelerine ilişkin maddelerinde yer alan ve ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları hakkındaki düzenlemelerin yetki devri niteliğinde olmakla anayasanın ve nci maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve ncü maddesine aykırılık anayasanın nci maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını bağlayıcı temel hukuk kurallarıdır bu hüküm çerçevesinde yasama organı bütün faaliyet ve işlemlerinde anayasada yer alan tüm kurallara uymakla yükümlüdür anayasanın nci maddesinde hangi alanlarda kanun hükmünde kararnameesas sayısı karar sayısı çıkarma konusunda bakanlar kuruluna yetki verilebileceği ve kriterleri açıkça ifade edilmiş olmakla bu husus yüksek mahkemenizin çeşitli yetki kanunlarının ve kanun hükmünde kararnamelerin iptalini öngören bir çok kararlarında da yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde vurgulanmıştır anayasanın nci maddesine göre anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri konularında ncü maddesine göre bütçe tahsisatlarını artırıcı nitelikte bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilemeyeceği öngörülmektedir oysa dava konusu ettiğimiz konuya ilişkin mevcut mevzuat üzerinde ne gibi düzenlemelerin yer alacağı belirli değildir aksine tarihli ve sayılı ticaret ve sanayi odaları ile alakalı mevzuat kişi haklarını temel hakları mali mükellefiyetler gibi konuları kapsamaktadır kanunun amaç ve kapsamı bu alanlarda da düzenleme yapılacağı kanaatini açıkça ortaya koymaktadır nitekim sayılı kanun hükmünde kararname mali mükellefiyet getirmekle birlikte serbest meslek erbabının seçme ve seçilme hürriyetini engellemektedir böyle bir düzenlemede açık ve kesin olarak anayasa kurallarına aykırılık oluşturacaktır anayasanın nci maddesi yasama ve yürütme organları ile idare makamlarının mahkeme kararlarına uymakla yükümlü bulunduklarını ncü maddesi de anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarıyla idare makamlarını bağlayıcı olduğunu açıkça ifade etmektedir geçmişte çıkarılan bir çok yetki kanunu ve bu yetki kanunlarına dayanılarak yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameleri ticaret ve sanayi odalarıyla ticaret borsaları ile ilgili olup sayılı yetki kanununda olduğu üzere amacının ve kapsamının belirsiz ve çok şumüllü olması sebebiyle iptal eden yüksek mahkemeniz kararlarına uymadığı izahtan vareste bulunmaktadır bu sebeplerle gün ve sayılı yetki kanununa konu olup dava konusu ettiğimiz hükümlerin anayasanın ve ncü maddelerine aykırı olduğu ve iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve nci maddelerine aykırılık dilekçemizin iptal gerekçelerimizin nci bölümünde de kısaca değindiğimiz üzere anayasanın nci maddesi türkiye büyük millet meclisinin görevleri meyanında bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarmak yetkisi vermek ibaresiyle bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin verilebileceği de öngörülmüş ise de bu her konuyu kapsayacak anlamını taşımaz bu maddedeki belli konularda deyiminden maksat somut olarak belli bir konuda yetkiden söz edilmektedir yoksa dava konusu düzenlemede olduğu üzere sınırları belirsiz akla gelen her konuda anlamını çıkarmak imkanı yoktur buradaki belli konularda deyimini bu düzeyde geniş anlamak ve bakanlar kuruluna bu düzeyde bir düzenleme yapma yetkisi vermek yetki devri anlamına gelir ki böyle bir düzenleme de nci maddeye olduğu kadar anayasanın ve nci maddelerine de aykırılık teşkil eder bakanlar kuruluna verilecek kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi konusunun somut olarak belirli olmasının yargı denetimi açısından önemi vardır bakanlar kurulunun verilen yetki ile sınırlı kalıp kalmadığının tesbiti ancak konunun ve sınırlarının belirli olmasıyla yakından alakalı bulunmaktadır dava hususu edilen ve sayılı yetki kanununda yer alan tarih ve sayılı kanunla ilgili bölümler konu ve sınırları itibariyle somut olarak belirli değildir ticaret ve sanayi odaları ve ticaret borsaları konularında en geniş şekliyle ve kişi hak ve hürriyetlerine kadar hemen her konuda bakanlar kuruluna yetki verilmesi anayasanın nci maddesinde yer alan ilke ve prensiplerle bağdaştırılamamaktadıresas sayısı karar sayısı gerek anayasanın nci maddesinde ve gerekse yüksek mahkemenizin bir çok iptal kararlarında belirtildiği gibi yetki kanunlarına konu edilen hususların amaç kapsam ve ilke olarak müşahhas olarak tesbit edilmiş olması şarttır yukarı bölümlerde de ifade edildiği gibi bunun bakanlar kurulunun aldığı yetki ile sınırlı olarak düzenleme yapıp yapmadığının yargısal denetimi açısından büyük önemi olduğu kuşkusuzdur diğer taraftan yine bir çok anayasa mahkemesi kararlarında olduğu üzere kanun hükmünde kararname konusu edilecek mevzuların ivedilik ve zorunluluk arzetmesi gerekmektedir ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları konusunda yapılacak düzenlemelerin böyle bir ivediliği ve zorunluluğu bulunmadığı da ortadadır gün ve sayılı kanun hükmünde kararnamelerde incelendiğinde düzenlediği konular itibariyle ivedi ve zorunluluk arzeden bir düzenlemenin olmadığı görülecektir nitekim hükümetin bu konuda bir talebinin olmaması da bu tesbiti doğrulamaktadır tbmmnin gündeminde bir yılı aşkın bir süredir beklemekte olan tarih ve sayılı kanunla ilgili değişiklik tasarısından mülhem olup sayılı yetki kanununa tbmmce ithal edilen düzenlemenin mahiyet itibariyle de ne anayasanın nci ve ne de inci maddeleriyle uyum içinde olmadığı düşünülmektedir ayrıca bu konuya ilişkin düzenleme tamamiyle yetki devri niteliğini de taşımaktadır kaldı ki sayılı kanun hükmünde kararname incelendiğinde yapılan düzenlemeler gözönüne alındığında sayılı yetki kanununda ticaret ve sanayi odalarıyla ticaret borsaları konusunda yer alan hükümlerin anayasaya aykırı olduğu da görülecektir bu sebeplerle gün ve sayılı yetki kanununa hükümet tasarısında olmayan ve tbmmce ilave edilen ticaret ve sanayi odaları ve borsaları birliğiyle ilgili hükümlerin anayasanın yukarıda bölümlerde beyan edilen madde ve kurallarıyla birlikte ve nci maddelerine de aykırı bulunduğu ve bu hükümlerin iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın ve nci maddelerine aykırılık anayasanın ncü maddesi kişilerin dernek kurma hak ve hürriyeti ile alakalı olup herkesin önceden izin almadan dernek kurma hakkına sahip bulunduğunu ve dernek kurabilmek için gerekli şart ve şekillerin kanunla düzenleneceğini amir bulunmaktadır bu hak anayasanın nci maddesi muvacehesinde kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek konular arasında bulunmaktadır her ne kadar ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği anayasanın nci maddesi kapsamında kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu ise de netice itibariyle bu düzenleme asıl kaynağını anayasanın üncü maddesinden alan kişi haklarıyla doğrudan ilişkilidir bu sebeplerle bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararnamelerle ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları birliği ve türkiye odalar ve borsalar birliği konusunda düzenleme yapma yetkisinin verilmesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı bulunduğu düşünülmektedir nitekim sayılı yetki kanununa dayanılarak tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliğinin üyelerinin konsey birlik yönetim ve denetim kurulu üyelerini seçme hakları hiç bir haklı sebebi bulunmaksızın ertelenmiş ve kişilerin seçme ve seçilme hürriyetleri ellerinden alınmıştır anayasanın inci maddesiyle kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kanunla kurulacağı ve organlarını kendi üyeleri arasından kanunda gösterilen usullerle yargı gözetimi altında gizli oyla yapılacağı kuralı getirilmiştir dolayısıyla ticaret ve sanayi odaları ve ticaret borsaları ile türkiye odalar ve borsalar birliğinin kanunla düzenlenilmesi anayasa gereğidir nitekim bu amaçla tarih ve sayılı kanun düzenlenmiştir bu kanunun uygulamasından doğan ve anayasanın ve inci maddelerinde ifadesini bulan manada bir ivedilik ve zorunluluk hali de bulunmamaktadır kaldı ki bu konuda tbmmde bir değişiklikesas sayısı karar sayısı kanun tasarısı da gündemdedir tarih ve sayılı yetki kanununa bu kanuna mehaz kanun tasarısında bulunmadığı halde tarih ve sayılı kanun ve konusunun ilave edilmesi anayasanın inci maddesi kurallarıyla da bağdaşmaz kaldı ki sayılı yetki kanunu muvacehesinde bu alanda bakanlar kuruluna geniş yetki verilmiştir nitekim buna dayanılarak çıkarılan sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici ikinci maddesiyle ticaret ve sanayi odalarının ve ticaret borsaları üyelerinin seçme ve seçilme hak ve hürriyetleri ertelenmiştir çünkü bakanlar kuruluna verilen yetkinin şümulü anayasanın bu kuralını da ihlal edici bir nitelik taşımakla sayılı kanundaki bu hükmün iptali gerektiği düşünülmektedir anayasanın inci maddesi de kooperatifler siyasetle uğraşmazlar ve siyasal partilerle işbirliği yapamazlar hükmünü getirmiştir sayılı yetki kanununa yasama organında ilave edilen ve ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği ile ilgili mevzuatta ne gibi bir düzenleme yapılacağının belirsizliği türkiye genelinde yaygın bulunan bu türden oda ve birliklerde çalışanlar kadar bunların üyeleri üzerinde de psikolojik bir baskı uyandıracaktır nitekim sayılı kanun hükmünde kararname ile konsey ve yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçimi bir yıl ertelenmiş ve mevcut yönetimlerin görev süresi uzatılmıştır böylece siyasi iktidar bu kuruluşlar ile çalışanları ve üyelerini siyasal olarak etkilendirecektir dolayısıyla söz konusu birimlerin kanuna dahil edilmesi anayasanın yukarı bölümlerde beyan edilen madde ve kurallarına aykırı olduğu kadar inci maddesine de aykırılık teşkil etmekte olduğu düşünülmektedir açıklanan bu gerekçe ve düşünceler karşısında sayılı yetki kanununda yer alan ve ticaret ve sanayi odaları ile ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliğine ilişkin ibare ve hükümlerin anayasanın ve inci maddelerine de aykırı olmakla iptali gerektiği düşünülmektedir sonuç ve i̇stem haziran tarih ve sayılı resmi gazete ile yayımlanmış bulunan tarih ve sayılı yetki kanununun başlığında ve birinci maddesinde yer alan ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye odalar ve borsalar birliği ibareleri ile ikinci maddesinin ve üçüncü maddesinin ve bentleri iptal gerekçelerimiz bölümünde açıklanan sebep ve gerekçelerle anayasanın ve inci maddelerine aykırı olmakla iptali isteminden ibaret olup anamuhalefet partisi anavatan partisi türkiye büyük millet meclisi grubu adına bu istikamette karar verilmesini arz ve talep ederiz
3,036
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçeler tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki gibi i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun güveni kötüye kullanma ve sahtecilik başlıklı uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yönetim denetim veya sermaye bakımından dolaylı veya dolaysız olarak ilişkili bulunduğu diğer bir teşebbüs veya şahısla emsallerine göre bariz şekilde farklı fiyat ücret ve bedel uygulamak gibi örtülü işlemlerde bulunarak halka açık ortaklıkların kârını veya mal varlığını azaltmak fiilinin güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli hâlini oluşturacağı hükme bağlanmıştır yapılan bu düzenlemede suç teşkil eden fiilin tanımı yapılırken belirtilen örtülü işlemler gibi işlemlerde bulunmak da suç kapsamına alınmıştır sayılı sermaye piyasası kanununun ve bu kanunun yürürlükten kaldırdığı sayılı sermaye piyasası kanununun suç saydığı örtülü kazanç dağıtımı bir vergi hukuku kavramıdır sayılı sermaye piyasası kanunu bu kavramı kurumlar vergisi kanunundan almıştır bu kavramın yer aldığı yürürlükteki tarihli ve sayılı kurumlar vergisi kanununun üncü maddesinde örtülü kazanç dağıtımı gibi ibaresi yer verilmeksizin açık bir şekilde tanımlanmıştır bu maddedeki tanıma göre kurumlar ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet alım ya da satımında bulunursa kazanç tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla dağıtılmış sayılır görüldüğü üzere bu tanımda gibi ibaresi kullanılmamıştır ancak sayılı kanun örtülü kazanç dağıtımı kavramını sayılı kanundan değil bu kanunla yürürlükten kaldırılan tarihli ve sayılı eski kurumlar vergisi kanunundan almıştır sayılı kanunda da örtülü kazanç dağıtımı gibi ibaresi kullanılmaksızın açık bir şekilde tanımlanmıştır sayılı kanunun örtülü kazanç başlıklı üncü maddesinde şirket kendi ortakları ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler idaresi murakabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu veya nüfuzu altında bulundurduğu gerçek ve tüzel kişiler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım satım imalat inşaat muamelelerinde ve hizmet ilişkilerinde bulunursa kazanç örtülü olarak dağıtılmış sayılır hükmü yer almaktadır bu hükümde de örtülü kazanç dağıtımının tanımı gibi ibaresi kullanılmaksızın yapılmıştır mehaz kanun olarak isimlendirebileceğimiz kanunda bile yer almayan iptali istenilen ibarenin ceza hükmü olarak bir başka kanunda kullanılması kanun yapma tekniğine aykırılığın zorunlu bir sonucu olarak hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığından anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan anayasanın inci maddesinin ilk fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçların kanuniliği üçüncüesas sayısı karar sayısı fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezaların kanuniliği ilkesi öngörülmüştür anayasanın inci maddesine paralel olarak türk ceza kanununun nci maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hangi fiillerin yasaklandığı ve bu fiillere verilecek cezaların hiçbir şüpheye yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi ceza hukukuna hâkim olan anayasal ilkelerden olup temel hak ve özgürlüklerin önemli güvencelerinden birini oluşturmaktadır kişilerin yasaklanmış olan fiilleri önceden bilmeleri ve kendi hareketlerini buna göre ayarlamalarına imkân tanınması düşüncesine dayanan bu ilkeyle ceza sorumluluğu bireylerin bilinçli tercihlerine bağlanmakta ve birey özgürlüğünün güvence altına alınması amaçlanmaktadır zira bireylerin hangi fiilin suç oluşturacağını öngörememesi ya da bu konuda çeşitli sürprizlerle karşılaşması bireyin özgürlüğünü önemli ölçüde kısıtlayacaktır i̇ptali istenilen gibi ibaresi ile bireylerin hangi örtülü işlemin güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağının öngörmesinin mümkün olmadığı kuşkusuzdur öte yandan anayasa mahkemesinin hukuk güvenliği ilkesini tanımladığı günlü ve k sayılı kararında hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar denilmiştir anayasanın üncü maddesinde açıkça anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organlarıyla idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağladığından söz edilip kesinliği vurgulandığına göre bu kararların gerekçesine aykırı düzenlemelere ve girişimlere geçerlik tanınamayacağı gibi kararları etkisiz ve sonuçsuz kılacak yolların izlenmesi de hoşgörüyle karşılanamaz anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı bu nedenle de iptali istenilen ibare anayasanın üncü maddesine de aykırıdır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kanunun uncu maddesinin numaralı fıkrasının bendindeki gibi ibaresi anayasanın nci inci ve üncü maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasındaki ile kurul karar organının çalışma usul ve esaslarına ilişkin diğer hususlar i̇baresinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun üncü maddesi kurul karar organının çalışma esasları başlığını taşımakta ve kurul karar organının çalışma esaslarını fıkra hâlinde tadat etmektedir numaralı fıkra ise kurul üyeleri dâhil personelin uyacakları mesleki ve etik ilkeleri düzenlemek üzere yönetmelik çıkarılacağını öngörmektedir ancak bunun yanısıra kurul üyeleri kanunun aynı maddesinde çalışma usul ve esasları sayılmasına rağmen kendi çalışma usul ve esaslarına ilişkin diğer hususlar adı altında kanunda açıkça sayılmamış olan bazıesas sayısı karar sayısı hususları da kendi kararı ile çıkarılacak yönetmelik kapsamında belirleyeceğine dair bir tür yetki almaktadır anayasanın nci maddesinde yasama yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği kuralı yer almaktadır yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir bununla birlikte yasada temel esasların belirlenmesi koşuluyla uzmanlık özel ihtisas ve teknik konulara ilişkin ayrıntıların düzenlenmesinin yürütmeye bırakılması anayasaya aykırılık oluşturmaz ancak iptali istenilen kuralla verilen yetki çerçevesi çizilmiş esasları belirlenmiş objektif bir düzenleme yetkisi olmayıp yasama yetkisinin devri niteliğindedir dolayısıyla tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasındaki ile kurul karar organının çalışma usul ve esaslarına ilişkin diğer hususlar ibaresinin anayasanın nci maddesine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci ve üçüncü cümlelerinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrasındaki düzenlemenin ilk cümlesindeki kesin ifadenin yeni yasal düzenlemenin gerektirdiği ihtiyaçlardan çok mevcut durumu kapsadığı görülmektedir zira sermaye piyasası kurulu hâlihazırda on iki daire başkanlığı ile faaliyetini sürdürmektedir sermaye piyasası kurulunun sayılı sermaye piyasası kanunu ile kendisine verilmiş görevlerini yerine getirmek üzere daire başkanlığı sayısı dışında yapacağı teşkilatlanmanın esaslarının belirlenmediği mevcut daire sayısının yarısı olan daire başkanlığının daha ihdas edilebileceği ancak ihtiyacın ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığı mevcut daire başkanlıklarının yanısıra kurulacak olanlarının da faaliyet alanları ile görev ve yetkilerinin neye göre belirleneceğinin açıkça ifade edilmediği de görülmektedir özel kanunlarla kurulan kamu kurum ve kuruluşlarında teşkilatlanmaya ilişkin esaslar hizmet özelliklerine göre danışma denetim ve yardımcı kurulacak birimler görev yetki ve sorumlulukların kuruluş kanununda açık ve kesin biçimde belirlenmesi gerekmektedir anayasa mahkemesinin bu konuda muhtelif tarihlerde verdiği çok sayıda kararları bulunmaktadır bunlardan günlü ve sayılı kararda yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yürütme organına yasalarla düzenlenmemiş bir alanda genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez ayrıca yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkelerin konulması çerçevenin çizilmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanın bırakmaması gerekir denilmiş günlü ve sayılı bir başka kararında da anayasanın üncü maddesine göre başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla yönetmelik çıkarabilirleresas sayısı karar sayısı anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlenmesine bırakmaması gerekir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren kural anayasanın nci maddesine aykırı düşer denilmiştir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun ncı maddesinin numaralı fıkrasının kurul karar organının teklifi ve ilgili bakanın onayı ile bu sayının yarısını geçmemek kaydıyla yeni daire başkanlıkları oluşturulabilir sayısı on ikinin altına düşmemek kaydıyla mevcut daire başkanlıkları kapatılabilir birleştirilebilir veya görev ve yetkilerinin bir kısmı yeni kurulacak daire başkanlıklarına verilebilir hizmet birimleri bu kanunda belirtilen faaliyet alanı görev ve yetkilere uygun olarak kurul karar organının teklifi ve bakanlar kurulu kararıyla yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir şeklindeki ikinci ve üçüncü cümlelerinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki raporun ait olduğu dönemi izleyen yılın haziran ayı sonuna kadar i̇baresi ile ilgili bakana i̇baresinin ve uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki her yılın haziran ayı sonuna kadar i̇baresinin anayasaya aykırılığı düzenleyici ve denetleyici kurumlar sayılı kanunun stratejik planlama ve performans esaslı bütçeleme başlıklı uncu maddesi ile faaliyet raporları başlıklı inci maddesi hükümlerine tâbi olmadıklarından uzun sureli stratejik plan yıllık performans programı ve idarelerinin yıllık faaliyet sonuçlarını gösteren faaliyet raporu hazırlamaları zorunlu tutulmamış dolayısıyla sayıştayın düzenleyici ve denetleyici kurumların faaliyet raporlarını denetlemesi öngörülmemişti ancak tarihli ve sayılı sermaye piyasası kanununun şeffaflık ve hesap verebilirlik başlıklı uncu maddesinde yıllık faaliyet raporu raporun ait olduğu dönemi izleyen yılın haziran ayı sonuna kadar kurulun internet sitesinde yayınlanır ve ilgili bakana gönderilir kurul faaliyetleriyle ilgili olarak yılda en az bir defa türkiye büyük millet meclisi plan ve bütçe komisyonuna bilgi verir kurul ilgili bakanlığın gerekli gördüğü hâllerde bakanlar kuruluna bilgi verir kurul tarafından yapılan düzenlemeler değişiklikleri de içerecek şekilde sürekli olarak güncellenmek suretiyle kurulun internet sayfasında yayınlanır kurulca hazırlanacak süreli raporların biçim ve içerikleri ile usul ve esasları kurulca belirleniresas sayısı karar sayısı denilirken kurulun bütçesi harcama ve işlemlerinin denetimi başlıklı uncu maddesinin numaralı fıkrası kurul faaliyetlerine ilişkin olarak her yılın haziran ayı sonuna kadar bir önceki yıla ait kararları yaptığı ikincil düzenlemeler ile bunların ekonomik ve sosyal etkilerini analiz eden bir faaliyet raporu hazırlar faaliyet raporu ayrıca kurulun performans hedefleri ile uygulama sonuçlarının karşılaştırılmasını ve değerlendirilmesini de içerir şeklinde kurallaştırılmıştır yukarıdaki hükümlere göre sermaye piyasası kurumunun faaliyetlerine ilişkin olarak haziran ayının sonuna kadar önceki yıla ait aldığı kararlar ile yaptığı ikincil düzenlemelerin ve bunların ekonomik ve sosyal etkilerinin analiz edildiği ve kurulun performans hedefleri ile uygulama sonuçlarının karşılaştırılarak değerlendirildiği faaliyet raporu hazırlayarak kurulun internet sitesinde yayınlaması ve ilgili bakana göndermesi öngörülmektedir kurul ayrıca faaliyetleriyle ilgili olarak yılda en az bir defa plan ve bütçe komisyonuna ve ilgili bakanlığın gerekli gördüğü hâllerde ise bakanlar kuruluna bilgi verecektir bu bağlamda spknın şeffaflık ve hesap verebilirliğinin sağlanabilmesi için performans programı ve faaliyet raporları hazırlaması öngörülmesine rağmen hesap verme yükümlülüğü tbmmye değil yürütme organına karşı imiş gibi söz konusu faaliyet raporunu yasama organı yerine ilgili bakanlığa sunması öngörülmüş ve faaliyet raporunun internet sitesinde yayınlanması öngörülmekle birlikte kurulun faaliyetleriyle ilgili olarak yılda en az bir defa plan ve bütçe komisyonuna vereceği bilgiler kapsamında sayıştay tarafından denetlenmiş faaliyet raporları üzerinden denetlenmesinin önüne geçilmesi için faaliyet raporunun diğer kurumlarda olduğu üzere nisan yerine haziran ayı sonunda düzenlenmesi öngörülmüştür anayasanın nci maddesinde tbmmye bakanlar kurulunu ve bakanları denetlemek görevi verilirken ıncı maddesinde ise sayıştaya merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını türkiye büyük millet meclisi adına denetlemek ve sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak görevleri verilmiştir sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasında sayılı kanunun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri sosyal güvenlik kurumları ve mahallî idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin malî yönetim ve kontrolünü kapsayacağı nci maddesinin ikinci fıkrasında merkezî yönetim bütçesinin sayılı kanuna ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin bütçelerinden oluşacağı beşinci fıkrasında ise düzenleyici ve denetleyici kurum bütçesinin özel kanunlarla kurul kurum veya üst kurul şeklinde teşkilatlanan ve sayılı kanuna ekli iii sayılı cetvelde yer alan her bir düzenleyici ve denetleyici kurumun bütçesi olduğu kurallarına yer verilmiştir bu bağlamda sermaye piyasası kurulu merkezi yönetim bütçesi kapsamındadır ve anayasanın ıncı maddesine ve sayılı sayıştay kanununun üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendine göre sayıştay denetimine tabidiresas sayısı karar sayısı sermaye piyasası kurulunun hesap verme yükümlülüğünün gereği olarak performans programı ile faaliyet raporu düzenlemesi öngörülüyor ise faaliyet raporunun ilgili bakanlığa sunulmak üzere değil tbmmye karşı olan hesap verme yükümlülüğünün gereği olarak sayıştaya sunulmak üzere nisan ayının sonuna kadar düzenlenmesi ve kurulun faaliyetleriyle ilgili olarak yılda en az bir defa plan ve bütçe komisyonuna vereceği bilgiler kapsamındaki bütçe hakkı kapsamındaki denetiminin denetimin bütünlüğü ilkesi bağlamında sayıştay tarafından denetlenmiş faaliyet raporları üzerinden gerçekleştirilmesinin sağlanması gerekmektedir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki raporun ait olduğu dönemi izleyen yılın haziran ayı sonuna kadar ibaresi ile ilgili bakana ibaresinin ve uncu maddesinin numaralı fıkrasındaki her yılın haziran ayı sonuna kadar ibaresinin anayasanın nci ile ıncı maddelerine aykırı olduğundan iptal edilmeleri gerekir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun uncu maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun bu kanunun amacı kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini kamu bütçelerinin hazırlanmasını uygulanmasını tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemektir şeklinde ifade edilen amaca ilişkin inci maddesinden de anlaşılabileceği gibi sayılı kanun kamu mali yönetiminin işleyişi ve kontrolünü düzenlemektedir bu kanunun kapsamına ilişkin nci maddesi bu kanun merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsar düzenleyici ve denetleyici kurumlar bu kanunun sadece ve inci maddelerine tabidir hükmünü içermekte ve kanunun sayılan maddeleri bakımından düzenleyici ve denetleyici kurumları kapsadığı görülmektedir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanunu ile kurulan sermaye piyasası kurulunun sayılı yasaya tabi olup olmadığı hususu açık ve belli edilmiş değildir sayılı kanuna sadece kurul bütçesinin hazırlanması ile kabulüne ilişkin olarak uncu maddenin birinci fıkrası ile aynı maddenin altıncı fıkrasında atıf yapılmaktadır uncu maddenin kurulun demirbaş ve varlık satışı ve benzeri işlemlerine bütçe uygulamasına ve giderlerin yapılmasına ilişkin esaslar ile kurulun iç denetim usul ve esasları sayılı kanununun kurulun tabi olduğu hükümleri saklı kalmak üzere kurul tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir şeklinde düzenlenen altıncı fıkrasının kurgusu son derece ilginçtir kurulun demirbaş ve varlık satışı ve benzeri işlemlerine bütçe uygulamasına ve giderlerin yapılmasına ilişkin esaslar ile kurulun iç denetim usul ve esaslarının düzenleneceğiesas sayısı karar sayısı ve kurulca çıkarılacak olan yönetmelikte sayılı kanununun kurulun tabi olduğu hükümleri saklı kalmak üzere kaydından da anlaşılabileceği gibi sayılı kanunun kurulun tabi olduğu hükümlerinin dikkate alınacağı izlenimi yaratılmıştır ancak bu fıkrada sözü edilen demirbaş ve varlık satışı hususunun sayılı kanunun bütçe uygulaması hükümlerinin giderlerin yapılmasının ve iç denetim ile ilgili hususların da nci maddelerinde düzenlendiği bu maddelerden sadece kamu yatırım projelerine ilişkin inci madde hariç hiçbirine düzenleyici ve denetleyici kurumların dolayısıyla sermaye piyasası kurulunun da tabi olmadığı görülmektedir bu durumda sayılı kanunun bu fıkra kapsamındaki herhangi bir düzenleme için geçerli olmadığı aslında uncu maddenin birinci fıkrası da göz önüne alınarak yapılacak bir değerlendirmede sermaye piyasası kurulunun sayılı kanunun sadece kurul bütçesinin hazırlanması ile kabulüne ile ilgili nci inci nci ve uncu maddelerine tabi olduğu anlaşılmaktadır yukarıda numaralı başlık altında da belirtildiği üzere anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı kararında anayasanın üncü maddesine göre başbakanlık bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak koşuluyla yönetmelik çıkarabilirler anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir yürütmenin düzenleme yetkisi sınırlı tamamlayıcı ve bağımlı bir yetkidir bu nedenle anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında yasalarla düzenlenmemiş bir alanda yasa ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın nci maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlenmesine bırakmaması gerekir temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye düzenleme yetkisi veren kural anayasanın nci maddesine aykırı düşer denilmiştir bu nedenle temel kuralları koymadan ölçüsünü belirlemeden ve sınırı çizmeden yürütmeye yönetmelik ile düzenleme yetkisi veren uncu maddenin numaralı fıkrası anayasanın nci maddesine ve anayasa mahkemesi kararlarının gerekçesine aykırı bir düzenleme olduğu için de anayasanın üncü maddesine aykırı olup iptali gerekir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasındaki grev ve i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı sermaye piyasası kanunun iptali istenilen nci maddesinin numaralı fıkrasındaki bu kanun uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren borsalar ve teşkilatlanmış diğer pazar yerleri merkezî takas kuruluşları merkezî saklama kuruluşları ile mkk tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yapılamaz hükmü ile borsalar ve diğer teşkilatlanmış pazar yerleri merkezi takas kuruluşları merkezi saklama kuruluşları ve mkk merkezi kayıt kuruluşu tarafından yürütülen hizmetlerde grev ve lokavt yasağı getirilmiştiresas sayısı karar sayısı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununda borsalar ve sermaye piyasaları için grev yasağı yer almazken sermaye piyasası için çıkarılan özel bir kanunda böyle bir yasağa yer verilmesinin işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına uyuşmazlıkları barışçı yollarla çözümlemeleri bu çözüme ulaşmak için de işçilerin gerektiğinde greve başvurma hakkının ellerinden alınması anlamını taşıdığı çok açıktır uluslararası sözleşmelerde de işçilerin en etkin mücadele aracı olan grev ve lokavt hakkı anayasanın üncü maddesinde düzenlenmiş ve işçilerin toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde grev hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir bu maddenin ikinci fıkrasında grev ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz denilerek kullanma yasakları tüketici biçimde sayılmış dördüncü fıkrasında ise grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir hükmüne yer verilmiştir grev uygulaması iş sözleşmesinden doğan bir edimin işçiler tarafından toplu olarak belirli bir süre için yerine getirilmemesidir bu eylem anayasanın üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında kaldığı sürece anayasal güvenceden yararlanmaktadır sayılı kanunun nci maddesinin numaralı fıkrası ile bu kanun uyarınca kurulan ve faaliyet gösteren borsalar ve diğer teşkilatlanmış pazar yerleri merkezi takas kuruluşları merkezi saklama kuruluşları ve mkk merkezi kayıt kuruluşu tarafından yürütülen hizmetlerde grevin yasaklanabileceği veya ertelenebileceği haller gösterilmeden söz konusu kuruluşlar yerler ve faaliyetler için grev yasağı getirilesi özgürlüklere yönelik bir sınırlama olduğundan iptali istenilen grev ve ibaresi anayasanın üncü maddesine açıkça aykırıdır anayasanın nci maddesinde belirtilen sosyal devlet bireyin huzur ve gönencini gerçekleştiren ve güvenceye alan kişi ve toplum arasında denge kuran emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen çalışanların insanca yaşaması ve çalışma yaşamının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal ekonomik ve mali önlemleri alarak çalışanları koruyan işsizliği önleyici ve ulusal gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı önlemleri alan devlettir anayasa mahkemesinin konuya ilişkin kararlarına egemen olan görüşe göre de sosyal devletin görevi kişinin onurlu bir yaşam sürdürmesi ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmesi için gerekli koşulları oluşturmak güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti sosyal gönenci sosyal güvenliği ve toplumsal dengeyi sağlamaktır anayasanın uncu maddesinde öngörülen çalışma hakkı bir temel hak ve özgürlük olarak anayasal güvenceye bağlıdır devlet çalışanların yaşam düzeyini yükseltmek çalışma yaşamını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemekle yükümlüdür sözü edilen maddenin gerekçesinde çalışmanın hak ve ödev olması sadece ulusal planda devletin çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri alacağını ve çalışanların da ancak çalışmak suretiyle gelir temin edeceklerini ifade etmekle kalmaz ferdi planda da çalışmanın bir hak ve ödev olarak telakki edilmesini gerektirir denilmiştir bu kurallar çalışanların ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini koruma mücadelelerinin temel bir anayasal değer olarak kabul edildiğini göstermektedir bu mücadelenin temel araçlarından biri olan grev hakkı sınırlanırken yukarıdaki anayasalesas sayısı karar sayısı kurallar gözetilmemiştir bu nedenle iptali istenilen grev ve ibaresi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırıdır diğer taraftan anayasanın üncü maddesinde öngörülen ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkeleri iptali istenen ibare bakımından da geçerlidir nitekim anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararında sınırlamaların da temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmaması demokratik toplum düzeninin gerekli kıldığından fazla olmaması ve ulaşılmak istenilen amacı aşmaması başka bir anlatımla ölçülülük ilkesiyle uyum içinde bulunması zorunludur denilmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine koşut olarak çoğu zaman ölçülülük ve demokratik toplumun gereklerine uygunluk ilkelerini bir arada kullanmakta ve meşru bir nedene dayansa bile yasal sınırlamanın demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir niteliği taşımasını aramaktadır bu ilkeler bizim anayasamızda temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel bir koruma maddesi olan üncü madde içinde yer aldığına göre ai̇hmnin bu yaklaşımının temel hak ve özgürlükleri sınırlayıcı tüm yasal düzenlemelerde gözönünde tutulması insan hakları kavramının evrensel niteliğine de uygun düşer diğer taraftan kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması gerekmektedir böyle bir bağ kurulmadan getirilen grev yasağının temel hakkın özüne dokunulamayacağını öngören anayasanın üncü maddesine de uyarlık göstermeyeceği de açıktır bakanlar kurulunun tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve sayılı kararnamesi ile yürürlüğe giren ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin uluslararası sözleşmenin inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde bu sözleşmeye taraf devletlerin her ülkenin yasalarına uygun olarak kullanılmak kaydıyla grev hakkını güvence altına almakla yükümlü oldukları belirtilmiştir görüldüğü üzere grev hakkı tüm çalışanları kapsayan bir hak olarak türkiyenin de onayladığı uluslararası bu sözleşme ile güvence altına alınmış sadece bu hakkın kullanılmasının her ülkenin yasalarına uygun olması ve dolayısıyla anayasanın üstünlüğü ilkesi uyarınca devletin hukuk kuralları içinde en yüksek kural olan anayasaya uygun olarak kullanılması öngörülmüştür anayasanın üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına ve milli serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz denilerek grev hakkının kullanılma yasakları tüketici biçimde sayılmıştır hal böyle iken iptali istenilen ibare ileborsalar ve diğer teşkilatlanmış pazar yerleri merkezi takas kuruluşları merkezi saklama kuruluşları ve mkk merkezi kayıt kuruluşu tarafından yürütülen hizmetlerde grev tümüyle yasaklanmıştır bu nedenle i̇ptali istenen ibare grev hakkını güvenceye alan ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin uluslararası sözleşme ile bağdaştırılması mümkün bulunmayan bir düzenleme olduğundan anayasanın ıncı maddesine de aykırı düşmektedir uluslararası hukuk açısından durum açık ve tartışmasızdır sermaye piyasalarında ve finans sektöründe grev yasaklanamaz kesin ve toptan yasak sendika özgürlüğünün uluslararası ilke ve kurallarıyla bağdaşmazesas sayısı karar sayısı açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun nci maddesinin numaralı fıkrasındaki grev ve ibaresi anayasanın nci üncü uncu üncü ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasının i̇lk paragrafı ile b ve bentlerinin anayasaya aykırılığı anayasanın nci maddesinde yer alan sosyal hukuk devleti insan haklarına dayanan kişilerin huzur refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen millî gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir inci maddesinin numaralı fıkrası ile b ve bentlerinin tamamına ilişkin düzenlemenin milli gelirin kullanılması ve dağılımında adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini karşılamadığı sosyal hukuk devleti ilkesine aykırı olduğundan ve hazineye ait kaynakların satış bedel vb bir karşılığa bağlamaksızın özel hukuk tüzel kişilerine bedelsiz olarak aktarılmasında herhangi bir kamu yararının da bulunmaması nedenleriyle anayasanın ncive inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir inci maddesinin numaralı fıkrasının borsa i̇stanbul anonim şirketindeki kamu payı yüzde ellinin altına düşünceye kadar kendisinin ve iştiraklerinin her türlü hesap ve işlemlerinin denetimi yalnızca kurulun listesindeki bağımsız denetim kuruluşları arasından hazine müsteşarlığı tarafından seçilecek bir bağımsız denetim kuruluşunca yapılır bağımsız denetim neticesinde hazırlanan rapor eş zamanlı olarak kurula ve hazine müsteşarlığına sunulur şeklindeki birinci ve i̇kinci cümlelerinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı sermaye piyasası kanununun inci maddesinin numaralı fıkrasında bu kanunla mülga sayılı kanun hükmünde kararnameye göre kurulan i̇stanbul menkul kıymetler borsasının ve bu kanunla mülga sayılı kanunun maddesi uyarınca kurulan i̇stanbul altın borsasının tüzel kişilikleri borsa i̇stanbul anonim şirketinin esas sözleşmesinin tescili ile son bulur hükmü yanında beşinci ve altıncı fıkralarında da borsa i̇stanbul anonim şirketinin esas sözleşmesinin tescil edilmesi ile i̇stanbul menkul kıymetler borsasının ve i̇stanbul altın borsasının her türlü varlıkları borçları ve alacakları hakları ve yükümlülükleri elektronik ortamdakiler de dâhil olmak üzere her türlü kayıtları ve diğer belgeleri bir bütün olarak bu maddede yer alan istisnalar dışında herhangi başka bir işleme gerek kalmaksızın borsa i̇stanbul anonim şirketine devrolunmuş sayılır şu kadar ki mülkiyeti i̇stanbul menkul kıymetler borsasına ait ekli sayılı listede belirtilen taşınmaz mal ve üzerindeki muhdesatı kurula devredilmiştir mülkiyeti i̇stanbul menkul kıymetler borsasına ait ekli sayılı listede belirtilen taşınmazlar bedelsiz olarak tapuda resen hazine adına tescil edilir ve milli eğitim bakanlığına tahsis edilmiş sayılır ekli sayılı listedeki taşınmazların kullanım amacı hususunda maliye bakanlığının uygun görüşü aranır mülkiyeti i̇stanbul menkul kıymetler borsasına ait ekli sayılı listede belirtilen taşınmazlar bedelsiz olarak tapuda resen hazine adına tescil edilir ekli sayılı listedeki taşınmazlar üzerindeki yapılar ile birlikte ilk on beş yılı bedelsiz olmak üzere yirmi dokuz yıllığınaesas sayısı karar sayısı doğrudan borsa i̇stanbul anonim şirketinin kullanımına bırakılır borsa i̇stanbul anonim şirketinin kullanımına bırakılan taşınmazların kullanım amacı kullanım bedeli yapım inşaat ve tadilat esasları ile diğer hususlara ilişkin olarak borsa i̇stanbul anonim şirketi ile protokol yapmaya hazine müsteşarlığı yetkilidir bu fıkranın birinci cümlesi uyarınca yapılacak devir sonrasında hazine ve kurula devredilen gayrimenkuller dışındaki varlıklar ile yükümlülükler arasındaki müspet fark borsa i̇stanbul anonim şirketinin kuruluş sermayesini oluşturur bu fıkra kapsamında yapılacak işlemler veraset ve intikal vergisinden harçtan ve düzenlenecek kâğıtlar damga vergisinden müstesnadır borsa i̇stanbul anonim şirketi esas sözleşmesinde paylarının yüzde kırk dokuzu bu pay sahipliği ile ilgili her türlü işlem hazine müsteşarlığınca yürütülmek üzere hazine yüzde elli biri ise öncelikle aşağıda belirtilen amaçlarla değerlendirilmek üzere borsa i̇stanbul anonim şirketi adına kaydolunur esas sözleşmenin tescil ve ilanını müteakip sermayenin yüzde dördü i̇stanbul menkul kıymetler borsasının mevcut üyelerine binde üçü i̇stanbul altın borsasının mevcut üyelerine eşit ve bedelsiz olarak yüzde birine tekabül eden kısmı ise türkiye sermaye piyasaları birliğine bedelsiz olarak devredilir borsa i̇stanbul anonim şirketinin esas sözleşmesinin tescil edildiği tarihten itibaren bir ay içinde vadeli i̇şlem ve opsiyon borsası anonim şirketinin mevcut ortaklarının
4,116
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı kanunun maddesiyle sayılı milli eğitim temel kanununun maddesine eklenen fıkralarla bir yandan bu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun aday memurluk ile ilgili hükümleri saklıdır denilerek öğretmen adaylarının adaylıklarının kaldırılarak asli memurluğa atanmalarında sayılı kanun hükümleri saklı tutulurken diğer yandan sadece öğretmenlik mesleğine özgü performans değerlenmesinden sonra hak kazanılacak üçüncü bir yazılı sınava ilaveten sözlümülakat sistemi getirilmekte bu getirilirken de yazılı sınava ilişkin olarak hiçbir kıstasa yer verilmez iken sözlümülakat için ise nesnel olmamanın yanında öğretmenlik mesleğiyle de ilgisi bulunmayan öznel mülakat kriterlerine yer verilmektedir getirilen sistemin gerekçeleriyle ne kadar uyumsuz öğretmenlik mesleğinin gerçeklerinden ne derece kopuk işleyen sistemden ne kadar habersiz ve kamu yararıyla ne derece bağdaşmaz olduğunu anlaşılabilir kılmak için öncelikle sorunsuz işleyen mevcut sistemi ortaya koymak gerekir sayılı milli eğitim temel kanununun maddesinin ikinci fıkrasında öğretmenlik mesleğine hazırlık genel kültür özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon ile sağlanır denilerek öğretmenlik mesleğinde ve dolayısıyla öğretmenlerde aranacak nitelikler genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyon şeklinde belirlenmiştir maddenin üçüncü fıkrasına göre bu nitelikler hangi öğretim kademesinde olursa olsun öğretmen adaylarının yükseköğrenim görmeleriyle sağlanacak ve dolayısıyla öğretmen adayı yetiştiren yükseköğrenim kurumlarının programları öğretmen adaylarına genel kültür özel alan eğitimi ve pedagojik formasyon kazandırmaya yönelik olacaktır öğretmen adayı yetiştiren yükseköğretim programlarını başarıyla tamamlayanların öğretmen adaylarında aranan genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyon niteliklerini kazanmış olduklarını hukuken kabul etmek gerekir çünkü mezuniyet belgesi veya diploma bunun hukuki delili ve belgesidir ancak lerle girilen plansız süreç ile birlikte yükseköğretimin ülkenin ihtiyaçlarına göre planlanmaması sonucu üniversitelerden mezun olan öğretmen adayı sayısının fazla buna karşın milli eğitim bakanlığının öğretmen adayı kadrosunun sınırlı olması seçimin nesnel adil hukuka ve hakkaniyete uygun olabilmesi için adaylar arasında yarışma sınavı yapılmasını ve en başarılı olanların öğretmen adayı olarak atanmasını zorunlu kılmaktadır bu zorunluluk aynı zamanda hukuk devleti olmanın ölçüsü gereği ve sonucudur nitekim sayılı devlet memurları kanununun maddesinin birinci fıkrasında devlet kamu hizmet ve görevlerine devlet memuru olarak atanacakların açılacak devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmaları şarttır denilirken ikinci fıkrasında sınavların yapılmasına dair usul ve esaslar ile sınava tabi tutulmadan girilebilecek hizmet ve görevler ve bunların tabi olacağı esaslar devlet personel başkanlığınca hazırlanacak bir genel yönetmelikle düzenlenir hükmüne yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı bkk ile kabul edilen ve tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan kamu görevlerine i̇lk defa atanacaklar i̇çin yapılacak sınavlar hakkında genel yönetmelik ile ilk defa kamu hizmeti ve görevlerine atanacakların seçimi ile kamu kurum ve kuruluşlarında özel yarışma sınavına tabi tutulmak suretiyle girilen mesleklere atanacakların ön elemesi amacıyla yapılacak sınavların genel ilkeleri ile usul ve esasları tespit edilmiştir bu bağlamda en azından tarihinden bu yana öğretmen adaylığı mesleğine merkezi düzeyde yapılan kamu personeli seçme sınavı ile girilmektedir dolayısıyla sayılı kanunun maddesine tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen ek fıkra ile aday öğretmenliğe atanabilmek için bakanlıkça ve ölçme seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılacak sınavlarda başarılı olma şartının getirilmesi hukuksal olarak sayılı kanun ile sayılı bkk ile kabul edilen yönetmelikteki kuralın tekrarından başka bir anlam ifade etmemektedir öğretmenler sayılı devlet memurları kanununun maddesinin eğitim öğretim hizmetleri sınıfı kapsamında görev yapan devlet memurlarıdır sayılı kanunun tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle değişik adayların yetiştirilmesi başlıklı maddesinde aday olarak atanan memurların önce bütün memurların ortak vasıfları ile ilgili temel eğitime bilahara sınıfları ile ilgili hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları ve devlet memuru olarak atanabilmeleri için başarılı olmaları şarttır temel eğitim ile hazırlayıcı eğitim aynı kurumda yapılır eğitim süreleri programları değerlendirme esasları ve hangi kurumların sorumluluğunda yapılacağı ve diğer hususlar başbakanlıkça hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir denilirken tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle değişik asli memurluğa atanma başlıklı maddesi adaylık devresi içinde eğitimde başarılı olan adaylar disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile onay tarihinden geçerli olmak üzere asli memurluğa atanırlar asli memurluğa geçme tarihi adaylık süresinin sonunu geçemez şeklinde kurallaştırılmıştır sayılı kanunun maddesinin verdiği yetkiyle başbakanlıkça hazırlanıp tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararıyla kabul edilen aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin genel yönetmelik tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir genel yönetmelikte genel hükümler eğitim ile i̇lgili i̇lke ve esaslar sınavlara i̇lişkin esaslar eğitim ve sınavlarla i̇lgili i̇şlemleri yürütecek kurullar ve görevleri ile çeşitli hükümler ilişkin kısımlar düzenlenirken tanımlar başlıklı maddesinde adayesas sayısı karar sayısı memur asli memur adaylık süresi temel eğitim hazırlayıcı eğitim staj sınav ve değerlendirme kavramlarının tanımı yapılmış maddesinde temel ve hazırlayıcı eğitim dönemleri sonunda yapılacak sınavlara ilişkin olarak sınavlar test uzun cevaplı veya uygulamalı şekilde yapılır bunlardan biri veya birkaçı da uygulanabilir denilerek ayrıca mülakat veya sözlü sınava yer verilmemiş maddesinde ise kurum ve kuruluşlar bu genel yönetmelikte belirtilen esaslara aykırı olmamak ve kendi hizmet özelliklerini dikkate almak üzere yönetmeliklerini bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde çıkarırlar denilmiştir sayılı bkk ile yürürlüğe konulan aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmelikin maddesinin verdiği yetkiyle milli eğitim bakanlığı tarafından hazırlanan milli eğitim bakanlığı aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmelikte öğretmen adaylarına adaylık süresi içinde temel eğitim hazırlayıcı eğitim ve iii uygulamalı eğitim verilmesi öngörülmüştür yönetmeliğin maddesine göre öğretmen adaylarına devlet memurlarının ortak özellikleriyle ilgili temel bilgileri vermek üzere on günden az ve iki aydan fazla olmamak üzere asgari saatlik temel eğitim devamında maddesine göre öğretmenlik görevinin yürütülmesi için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmak ve görevlerine uyumu sağlamak amacıyla bir aydan az üç aydan fazla olmamak üzere asgari saatlik hazırlayıcı eğitim verilecek maddesine göre temel eğitim ve hazırlayıcı eğitim dönemlerinin sonunda öğretmen adayları test uzun cevaplı veya uygulamalı şekilde yapılacak sınava tabi tutulacak maddesine göre ise temel eğitim ve hazırlayıcı eğitim dönemlerinin sonunda yapılacak sınavlarda başarılı sayılmak için tam puan üzerinden en az puan alınması gerekecektir yönetmeliğin maddesine göre aday öğretmenlere hazırlayıcı eğitim döneminde verilen teorik bilgileri öğretmenlik mesleğine ilişkin diğer bilgi ve işlemleri ve kazandırılan becerileri uygulamak suretiyle tecrübe kazandırmak amacıyla iki aydan az beş aydan çok olmamak üzere asgari saatlik uygulamalı eğitim verilecektir aday öğretmenlerin uygulamalı eğitimleri kendi branşlarında rehber öğretmenlik yeterliğine sahip en az bir öğretmenin nezaretinde ve branşı ile ilgili ders araç gereç vb imkanların olduğu ortamda yapılacak aday öğretmenler rehber öğretmen nezaretinde derse girecek ve müstakil yanında rehber öğretmen olmadan ders veremeyecektir yönetmeliğin maddesine göre aday öğretmenlerin uygulamalı eğitim programları diğer aday memurlara verilenlerden başka ayrıca öğretmenlik mesleğine özgü yıllık plan ünite planı günlük ders planı dersin işlenmesi için gerekli araç ve gereçler vb de kapsayacaktır yönetmeliğin maddesine göre aday öğretmenler uygulamalı eğitim dönemi sonunda sicil amirlerince yönetmelik ekinde yer alan uygulamalı eğitim değerlendirme belgesinde alt bileşenleri belirtilen genel nitelikler puan disiplin puan iii çalışkanlık puan iv i̇ş birliği puan güvenirlik puan vi meslek bilgisi puan kriterlerine göre değerlendirilecektir yönetmeliğin maddesine göre ise uygulamalı eğitim değerlendirme belgesi birinci ve ikinci sicil amirlerince kriterlere ayrı ayrı puan verilmek suretiyle doldurulacak birinci ve ikinci sicil amirlerince ayrı ayrı verilen toplam puanın aritmetik ortalamasının ve daha yukarı olması durumunda aday öğretmen uygulamalı eğitimde de başarılı sayılacaktıresas sayısı karar sayısı temel eğitim ile hazırlayıcı eğitim dönemlerinin sonunda yapılan sınavlarda adayın başarılı ya da başarısız olduğuna ilişkin değerlendirmenin nesnel kanıtı yazılı sınav kağıtlarıdır başarısız sayılan aday öğretmenlerin yetkili merciler nezdinde hak arama yolları açıktır ve etkili bir yargı denetiminin yapılabilmesinin nesnel belgesi olarak da yazılı kağıtları vardır yönetmeliğin maddesinde ise uygulamalı eğitim sonrasında da öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerinin sağlanması ve etkili bir yargı denetiminin yapılabilmesi için uygulamalı eğitim değerlendirme belgesine göre sicil amirlerince verilen puanların aritmetik ortalamasının adaylığın kaldırılması için gerekli olan puanın altında ya da değerlendirmeye esas her bir niteliğe verilen puanların verilebilecek en fazla puanın yarısı veya yarısından az olması durumunda az puan vermeyi gerektiren sebeplerin belge ile ispatı zorunludur kuralı getirilmiştir bu bağlamda sayılı kanunun genel gerekçesindeki aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte sınav uygulanması ifadesi doğru değildir doğru değildir çünkü sayılı kanun ve milli eğitim bakanlığı aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmeliğe göre aday öğretmenler öğretmenliğe atanmadan önce bir değil temel eğitimden ve hazırlayıcı eğitimden sonra olmak üzere iki kez yazılı sınava tabi tutulmakta ve ayrıca performanslarını değerlendirmek üzere haklarında uygulamalı eğitim değerlendirme belgesi düzenlenmektedir sayılı kanunun maddesiyle sayılı milli eğitim temel kanununun maddesine eklenen son fıkrada bir yandan bu maddenin uygulanmasına ilişkin olarak tarihli ve sayılı devlet memurları kanununun aday memurluk ile ilgili hükümleri saklıdır denilerek öğretmen adaylarının adaylıklarının kaldırılarak asli memurluğa atanmalarında sayılı kanun hükümlerinin uygulanması öngörülür iken diğer yandan adaylıktan öğretmenliğe atamada sayılı kanunun aday memurluk ile ilgili hükümleriyle bağdaşmayan yeni hükümler getirilerek hukuki belirsizlik yaratılmaktadır sayılı kanunun aday memurluk ile ilgili hükümleri sayılı kanunun iii kısmının bölümünde adaylık başlığı altında düzenlenen adaylığa kabul edilme başlıklı maddesi adayların yetiştirilmesi başlıklı maddesi adaylık devresi içinde göreve son verme başlıklı maddesi ve adaylık süresi sonunda başarısızlık başlıklı maddesi hükümleridir aday öğretmenlikten asli öğretmenliğe atanmada sayılı kanunun aday memurluğa ilişkin hükümleri uygulanacak ise adayların yetiştirilmesi başlıklı maddesindeki temel eğitim hazırlayıcı eğitim ve staja uygulamalı eğitim ilişkin hükümleri maddesindeki adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ile staj dönemindeki sınavlarda başarısızlık durumunda göreve son verilmesine ilişkin hükümleri ve maddesinin verdiği yekiyle hazırlanan ve sayılı bkk ile yürürlüğe konulan aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin genel yönetmelik ile bu yönetmeliğin maddesine göre hazırlanan milli eğitim bakanlığı aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmelik hükümleri uygulanacak demektir sayılı kanunun adaylıkla ilgili hükümleri ile yönetmelik hükümleri uygulanınca da ortaya şöyle bir durum çıkmaktadıresas sayısı karar sayısı aday öğretmenler sayılı kanunun ve yönetmeliğin ve maddelerine göre temel eğitim ve akabinde hazırlayıcı eğitime maddesine göre de temel eğitim ve hazırlayıcı eğitim sınavlarına tabi tutulacak başarılı olanlar yönetmeliğin maddesine göre uygulamalı eğitime alınacak ve eğitim sonunda yönetmeliğin maddesi uyarınca birinci ve ikinci sicil amirleri tarafından haklarında performanslarını değerlendirmeye yönelik uygulamalı eğitim değerlendirme belgesi düzenlenerek başarılı olanlardan sayılı kanunun maddesine göre adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları ve göreve devamsızlıkları tespit edilmeyenler asli öğretmenlik görevine atanacaklar iken sayılı kanunla getirilen düzenleme nedeniyle adaylık süresi içinde tüm bunlara ilaveten ayrıca ayrı bir performans değerlenmesine daha tabi tutulacak ve başarılı olanlar üçüncü bir yazılı sınava girmeye hak kazanacak yazılı sınavda başarılı olanlar sözlü sınava tabi tutulacak ve bakanlık tarafından oluşturulacak komisyon tarafından yapılacak sözlü sınavda da başarılı olmaları durumunda öğretmen olarak atanacaklar ve tüm bunlar bir yıl içinde gerçekleştirilecektir sayılı kanunun adaylık ile ilgili hükümleri ile sayılı kanun ile sayılı kanunun maddesine eklenen fıkralardaki hükümlerin her ikisi de yasa maddesi olduğuna göre her ikisinde öngörülen hükümlerin uygulanması gerekecektir ancak her ikisinin de uygulanması hem maddi olarak imkansız hem de hukuken çelişkili ve tutarsızdır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir bu ilkeye göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ya da kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup bireyin kanundan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini verdiğini bilmesini zorunlu kılmaktadır tüm devlet memurlarına olduğu üzere devlet memuru öğretmenlere de devlet memurluğu görevinin ortak özellikleriyle ilgili temel bilgileri vermek üzere temel eğitim öğretmenlik mesleğinin yürütülmesi için gerekli bilgi ve becerileri kazandırmak ve göreve uyumlarını sağlamak amacıyla hazırlayıcı eğitim bir öğretmende bulunması gereken genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyona ilişkin kuramsal bilgiler ile temel ve hazırlayıcı eğitimde verilen kuramsal bilgilerin uygulamalı olarak test edilerek beceriye dönüştürülüp tecrübe kazandırılması amacıyla uygulamalı eğitim verilmesi sadece sayılı kanunun gerektirdiği hukuksal bir zorunluluk değil bir meslek edinmeye ve yapmaya ilişkin olarak beşerin deneyimlerinden edinilmiş temel bir meslek ilkesidir bu eğitimler sonucunda kişide istenilen yönde gelişme ve değişikliklerin olup olmadığı da yapılan nesnel sınav ve değerlendirmelerle tespit edilecektiresas sayısı karar sayısı eğitimler verildikten ve sonuçları yapılan sınav ve değerlendirmelerle ölçüldükten sonra disiplin açısından engel bir durumları da yok ise öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine atanmaları gerekirken bunlar yürürlükteki yasa gereği hiç yapılmamış gibi tekrar başa dönülerek bir yıllık süre içinde tekrar performans değerlendirmesine tabi tutulmaları ve başarılı sayılanların önce tekrar yazılı sınava ve yazılı sınavda başarılı olanların sözlü sınava alınmaları aynı sürecin aynı zaman diliminde iki defa yaşanması anlamına geldiği ve aynı zaman diliminde aynı süreç iki defa yaşanamayacağına göre öğretmen adaylarının adaylıklarının kaldırılmasında sayılı kanun ve bağlı yönetmeliklerinin mi yoksa sayılı kanun ile sayılı kanunun maddesine eklenen fıkralardaki kuralların mı uygulanacağı konusunda hukuki belirsizlik ortaya çıkmakta ve dolayısıyla iptali istenen düzenlemeler hem öğretmen adayları hem de milli eğitim bakanlığı yönünden herhangi bir duraksamaya ya da kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmadığı ve bu belirsizlikten dolayı bakanlığın keyfi uygulamalarına karşı öğretmen adaylarına koruyucu önlem içermediği için iptali istenen düzenlemeler anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesinin hukuki belirlilik ölçütüyle bağdaşmamaktadır öte yandan öğretmen adaylarına sadece sayılı kanunun maddesine eklenen fıkralardaki kurallar uygulanacak ise bu durumda sayılı kanunda tüm devlet memuru adayları için öngörülmüş adaylık kuralları dururken sayılı kanun ile sayılı kanunun maddesine eklenen fıkralardaki hükümlerin uygulanması da hukuki açıdan birçok sorunu beraberinde getirmektedir öncelikle daha önce de belirtildiği üzere öğretmenlerin sayılı devlet memurları kanununun maddesinin eğitim öğretim hizmetleri sınıfı kapsamında sayılı kanuna tabi olarak görev yapan devlet memurları olduklarının altını çizmek gerekir dolayısıyla adaylık sürecinin de diğer devlet memurlarının tabi olduğu sürece bağlı tutulması anayasanın maddesi bağlamında temel bir zorunluluktur i̇kincisi sayılı milli eğitim temel kanununun maddesinin ikinci fıkrasında öğretmenlerde aranacak nitelikler genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyon şeklinde belirlenmiş üçüncü fıkrasında da bu niteliklerin yükseköğretimde kazandırılacağı belirtilmiştir i̇ptali istenen fıkrada ise aday öğretmenlerin sözlü sınavının bir konuyu kavrayıp özetleme ifade kabiliyeti ve muhakeme gücü i̇letişim becerileri öz güveni ve ikna kabiliyeti iii bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığı iv topluluk önünde temsil yeteneği ve eğitimcilik nitelikleri yönlerinden bakanlıkça oluşturulacak komisyon tarafından değerlendirilmesi şeklinde yapılacağı belirtilerek öğretmen olarak atanacaklarda öğretmen adaylarına yükseköğretim kurumlarında kazandırılan genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyona ilaveten yukarıda sıralanan söz konusu niteliklerin de aranacağı kurallaştırılmaktadır i̇ptali istenen düzenlemelerde yer alan kriterlerden eğitimcilik nitelikleri dışında kalan kriterler ise hakimlik savcılık sayıştay denetçiliği müfettişlik kaymakamlıkesas sayısı karar sayısı denetçilik uzmanlık gibi kariyer mesleklerin adaylığına girişte yazılı sınavdan sonra yapılan mülakatsözlü sınavlarda uygulanan nesnellikten uzak her türlü kayırmacılığa açık kriterlerdir ve bunlar öğretmenlik mesleğinin ayırt edici özellikleri ise mantıksal olarak kariyer mesleklerle ilgisi bulunmamakta kariyer mesleklere özgü ise öğretmenlik mesleğiyle ilgisi kurulamamaktadır kaldı ki bu kriterlerin genel kültür özel alan bilgisi ve pedagojik formasyon gibi öğretmenlik mesleğine özgü nitelikler olduğu ileri sürülüyorsa bu durumda da söz konusu kriterler temelinde yapılacak mülakat veya sözlü sınavın kariyer mesleklerde olduğu üzere öğretmen adaylığına atanmadan önce yapılması gerekmekte öğretmen adaylığına atandıktan sonra ise kariyer meslekler de dahil tüm devlet memurluğu adaylıklarında olduğu üzere adaylık döneminde verilen temel ve hazırlayıcı eğitimde kazandırılan genel ve özel bilgiler ile staj uygulamalı eğitimda kazandırılan bilgi beceri ve tecrübeler temelinde sınav ve değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir yasamanın genelliği ilkesi uyarınca yasa koyucunun istediği alanı istediği gibi düzenleme yetkisi bulunmakla birlikte bu yetki anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla sınırlanmıştır kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir bu itibarla kişileri öğretmen adaylığına atadıktan ve bir yıl çalıştırdıktan sonra sözlü sınavında belirlenen kriterlere ilişkin eğitim de verilmeden hiçbir nesnelliği bulunmayan ve kişilerin hayata bakışlarına siyasal bağlantılarına ideolojik tutumlarına etnik ve dinsel kökenlerine cinsiyetlerine ve hatta üyesi oldukları sendikalara göre değişebilecek olan öznel değerlendirme ölçütleri temelinde sözlü sınava tabi tutularak aday öğretmen olarak bir yıl çalıştırdıktan sonra öğretmenlik mesleğinin vasıflarını taşımıyorsun gibi hukuksal bir işlemle karşı karşıya bırakılmaları adalet ve hakkaniyet ölçüleriyle bağdaşmadığı ve düzenlemelerde kamu yararı da bulunmadığı için iptali istenen düzenlemeler anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine bu açıdan da aykırıdır madde gerekçesinde yer verilen madde ile aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte öngörülen yeni sistemle ülkemizin daha nitelikli bir öğretmen kadrosuna sahip olması amaçlanmaktadır ifadesi ise tam tersine sorunsuz bir şekilde kamu yararına işleyen nitelikli öğretmen kadrosuna sahip olma hedefini madde ile getirilen nesnellikten uzak kayırmacılığa açık sözlü sınav sistemi ve öğretmenlik mesleğinin gerekleriyle bağdaşmayan sözlü sınav kriterleri ortadan kaldırmaktadır madde gerekçesinin devamında yer verilen yeni sisteme göre aday öğretmenliğe atananlar en az bir yıl fiilen çalışmak adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış olmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamaları kaydıyla sınava girme hakkını kazanacaklardır ifadesinde aday öğretmenlerin en az bir yıl fiilen çalışacak olmaları sayılı kanunun maddesinin ikinci fıkrası bağlamında yeni bir düzenleme olmadığı adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış olmak ifadesinin sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasındaki adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir biçimindeki birinci cümlesiyle aynı içerikte olmasının yanında anayasayaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin tarihli ve sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle anayasaya aykırı olduğu açıktır madde gerekçesine göre aday öğretmenlerin performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şartlarını sağlamaları kaydıyla sınava girecek olmaları ise milli eğitim bakanlığı aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmeliğin maddesine göre uygulamalı eğitim dönemi sonunda sicil amirlerince yönetmelik ekinde yer alan uygulamalı eğitim değerlendirme belgesinin nesnelliği ortadan kaldırılmış başka bir versiyonuna göndermede bulunma anlamına gelmenin yanında temel ve hazırlayıcı eğitimden sonra yapılan sınavları en sona alarak uygulamalı eğitim değerlendirmesi veya aynı anlama gelmek üzere performans değerlendirmesini sınavın önüne alma işlevi taşımaktadır bu bağlamda genel gerekçede ve madde gerekçesinde yer verilen gerekçeler bağlamında getirilen düzenlemede öze ilişkin yenilik adaylık dönemi sonunda nesnelliği bulunmayan öznel değerlendirmeye açık sözlü sınav ve öğretmenlik mesleğinin gerekleriyle bağdaşmayan sözlü sınav kriterleridir anayasa mahkemesinin birçok kararında vurgulandığı üzere hukuk devletinin vazgeçilmez öğeleri arasında yer alan yasaların kamu yararına dayanması ilkesiyle bütün kamusal girişimlerin temelinde bulunması doğal olan kamu yararı düşüncesinin yasalara egemen olması ve özellikle bir ülkenin geleceğinin biçimlendirilmesinde çok önemli işlevleri olan eğitim ve öğretimin düzenlenmesinde yasa koyucunun bu esası gözardı etmemesi ve yasalara bunu en iyi şekilde yansıtması zorunludur evrensel hukuk ilkeleri ya da hukukun genel ilkeleri denildiğinde hakkın kötüye kullanılmaması iyi niyet sözleşmeye bağlılık ayrımcılık yapılmaması ölçülülük kazanılmış hakları saygı haklı beklentilerin korunması yasaların geriye yürümezliği hukuk güvenliği adalet eşitlik yasallık belirlilik ve öngörülebilirlik gibi evrensel düzeyde kabul gören hukukun üstün kuralları anlaşılmaktadır madde gerekçesinde yer verildiği şekliyle madde ile aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte öngörülen yeni sistemle ülkemizin daha nitelikli bir öğretmen kadrosuna sahip olması amaçlanıyor ve bu kamu yararına ise sayılı kanunun maddesinde bu kanun devlet memurlarının hizmet şartlarını niteliklerini atanma ve yetiştirilmelerini ilerleme ve yükselmelerini ödev hak yüküm ve sorumluluklarını aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenler denildiğine göre ülkemizin sadece nitelikli öğretmen kadrosuna değil sayılı kanunun maddesine göre din hizmetleri sınıfında istihdam edilen daha nitelikli imam hatip vaiz ve müftü kadrosu yanında i̇stihbarat hizmetleri sınıfında istihdam edilen daha nitelikli istihbarat elemanı kadrosuna sahip olması ve dolayısıyla madde ile getirilen sistemin sayılı kanunun maddesinde sıralanan hizmet sınıflarında istihdam edilen tüm devlet memurlarını kapsıyor olması gerekmektedir anayasanın maddesinde yasa önünde eşitlik ilkesine yer verilmiş ve ayrımcılık yasaklanmıştır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı üzere yasa önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlara aynı farklı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemeyi amaçlamaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksalesas sayısı karar sayısı durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir sayılı kanunun maddesine göre sayılı kanun genel ve katma bütçeli kurumlar i̇l özel i̇dareleri belediyeler i̇l özel i̇dareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda kanunlarla kurulan fonlarda kefalet sandıklarında veya beden terbiyesi bölge müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında uygulanacağına maddesine göre sayılı kanunda devlet memurlarının hizmet şartları nitelikleri atanma ve yetiştirilmeleri ilerleme ve yükselmeleri ödev hak yüküm ve sorumlulukları aylıkları ve ödenekleri ve diğer özlük işleri düzenlediğine maddesinde on hizmet sınıfına yer verildiğine ve maddelerinde de devlet memuru adaylarının adaylığa kabul edilmeleri yetiştirilmeleri adaylık süresi içinde ve sonunda görevlerine son verilmesi ve maddesinde de asli memurluğa atanma düzenlediğine göre eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında istihdam edilen öğretmenler ile diğer dokuz hizmet sınıfında istihdam edilen diğer devlet memurlarının hukuksal durumlarının aynı olduğu sayılı kanun ile ispatlanmış hukuksal bir gerçektir hukuksal durumları aynı olanların aynı hukuksal kurallara tabi tutulmaları ise anayasal bir zorunluluktur sadece eğitim öğretim hizmetlerinin değil tüm kamu hizmetlerinin daha nitelikli kadrolar tarafından yürütülmesi gerektiği ve dolayısıyla öğretmen adayları için getirilen düzenleme nitelik artırıcı ve kamu yararına ise tüm memur adaylarını kapsaması gerekeceği göz önüne alındığında sayılı kanunun maddesindeki on farklı hizmet sınıfında istihdam edilen devlet memurlarından dokuz hizmet sınıfında istihdam edilenlerin adaylık sürecinin sayılı kanundaki kurallara tabi tutulması devam ettirilir iken eğitim ve öğretim hizmetleri sınıfında istihdam edilen öğretmenlerin adaylık sürecinde farklı uygulamaya maruz bırakılarak öğretmen adaylarının negatif ayrımcılığa tabi tutulmaları anayasanın maddesindeki yasa önünde eşitlik ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasanın maddesinde kişilerin adil yargılanma hakkına sahip oldukları belirtilmiş maddesinde ise idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık tutulmuştur adil yargılanma hakkı avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de hukuki koruma altına alınmıştır milli eğitim bakanlığı aday memurların yetiştirilmesine i̇lişkin yönetmelikin maddesinde uygulamalı eğitim sonrasında öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerinin sağlanması ve etkili bir yargı denetiminin yapılabilmesi için uygulamalı eğitim değerlendirme belgesine göre sicil amirlerince verilen puanların aritmetik ortalamasının adaylığın kaldırılması için gerekli olan puanın altında ya da değerlendirmeye esas her bir niteliğe verilen puanların verilebilecek en fazla puanın yarısı veya yarısından az olması durumunda az puan vermeyi gerektiren sebeplerin belge ile ispatı zorunludur kuralı getirilirken iptali istenen düzenlemelerde öğretmen adayları için yapılacak performans değerlendirmesi ile öznel değerlendirmeye açık sözlü sınav için öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerinin sağlanmasına ve etkili bir yargı denetiminin yapılabilmesine yönelik koruyucu hiçbir önleme yer verilmemiştir hukuk devleti ilkesi hukuk güvenliğinin ve adaletin sağlanmasına yönelik hukuk anlayışını temsil etmekte ve yasaların yasa koyucunun keyfine göre değil kamu yararı amacıyla çıkarılmasını zorunlu kılmaktadıresas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen düzenlemelerde öğretmen adayları için yapılacak performans değerlendirmesi ile öznel değerlendirmeye açık sözlü sınavlarda uygulamada idareye sınırsız bir takdir yetkisi tanınırken öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerini sağlamaya ve haksızlığa hukuksuzluğa ve ayrımcılığa maruz kalmaları durumunda etkili bir yargı denetimi yapılabilmesine olanak sağlayan hiçbir koruyucu önlem getirilmeyerek yargı denetiminin etkili şekilde yapılabilmesi olanaksız hale getirilmiştir bu itibarla iptali istenen düzenlemeler öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerini ortadan kaldırdığı için anayasanın maddesine adil yargılanma hakkını etkin bir şekilde kullanmalarını engellediği için anayasanın maddesine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesiyle bağdaşmadığından anayasanın maddesine aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı milli eğitim temel kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı milli eğitim temel kanununun maddesine eklenen altıncı fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen anayasaya aykırı düzenlemelerin uygulanması durumunda binlerce aday öğretmen idarenin keyfi tasarruflarına dayalı olarak bir yıl adaylık dönemini de geçirdikten sonra öğretmen olarak atanamama riskiyle karşı karşıyadır i̇darenin hukuksuz işlemiyle karşı karşıya kalan öğretmen adaylarının hukuk güvenliklerinin sağlanmasına ve etkili bir yargı denetimi yapılmasına olanak sağlayan herhangi bir düzenlemeye de yer verilmediğinden öğretmen adayları hak arama mücadelelerinden de sonuç alamayacak ve nihayetinde ileride telafisi olanaksız zarar ve ziyanları ortaya çıkacaktır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı milli eğitim temel kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle sayılı milli eğitim temel kanununun maddesine eklenen altıncı fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
3,964
esas sayısı karar sayısı davacının gerekçesi özeti davacının gerekçesi özeti şöyledir şekil bakımından dâva konusu kanun anayasanın maddesine uygun olarak kurulmadığı anayasa mahkemesi kararından da anlaşılan millet meclisi başkanlık divanının yönettiği bir otururumda kabul edilmiştir meclis oturumlarının anayasa ve içtüzük hükümlerine göre yürütülmesi bir anayasa ve içtüzük emri olduğundan bu bir iptal nedenidir dâva konusu kanun anayasanın maddesine uygun olarak kurulmadığı anayasa birleşimde görüşülmesi gerekir dâva konusu kanunun görüşülmesinden bir gün önce ve aynı gün verilmiş bir takım gensoru önergeleri bulunduğu halde ve itirazlara rağmen bunların görüşülmesine geçilmemiş ve kanun gensoru önergelerinin görüşülmeleri gereken bir oturumda görüşülmüş ve kabul edilmiştir bu da bir iptal nedenidir anayasa komisyonu dahi bu tutumun anayasaya aykırı olduğunu karara bağlamış bulunmaktadır millet meclisinden geçen kanun tasarısını cumhuriyet senatosuna niyabeten görüşecek geçici komisyonun kuruluşu anayasa ve i̇çtüzük hükümlerine aykırıdır çünkü burada görev alacak milletvekillerinin üyesi oldukları komisyonlarca seçilmesi gerekirken bu usule uyulmadığı gibi geçici komisyon başkanlık divanını seçmek ve görev bölümünü yapmak üzere toplanmadan önce kimi üyelerinin istifaları dolayısıyle parti gruplarının komisyondaki güç oranları değiştiği halde durum anayasanın maddesine uygun olarak düzeltilmeden yalnızca adalet partili üyelerin katılması ile komisyon görüşmeleri başlatılmış ve tamamlanmıştır böyle bir durum da iptal nedeni olur esas bakımından türkiye cumhuriyeti anayasası çok partili siyasî hayatı demokrasinin vazgeçilmez unsuru saymıştır madde anayasanın maddesi de gözönünde tutulursa çok partili düzenin sadece partilerin birden çok olması biçiminde değil partilerin temsil ettikleri sosyal çıkarlar bakımından da çeşitlenmesi biçiminde anlaşılması gerektiği meydana çıkar demokrasi halkın halk için halkça yönetilmesi demektir anayasanın maddesindeki sosyal devlet ilkesinin hayata geçilmesi için iktisatça güçsüz olanların siyasî ortamda kendi partileri aracılığı ile aktif rol oynamaları gerekir beri yandan fikir bilim ve inanç özgürlükleri açısından da partilerin tek iktisat düzenine bağlanmaları bu özgürlükleri tehlikeye düşürmektedir şu görüşlere paralel olarak demokrasinin temelinde toplumda tomurcuklanan bütün fikir akımlarının temsil edilmesi bu akımların devlet yönetiminde yansıması ilkesi bulunmaktadır kurucu meclis anayasa komisyonu raporunda bu husus siyasî hayatın demokratik olabilmesi için iktidarın karşısında halkın fikrini tepkilerini ortaya çıkaracak vasıta ve müesseselerin bir hürriyet iklimi içinde çalışabilmeleri bunların üzerinde iktidarın baskısı vesayeti veya tekelinin olmaması gerekir denilerek kesinlikle belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın açık hükümleri ve ruhu bu merkezde iken adalet partisi iktidarının çoğunluğunca kabul edilen yeni seçim kanunu çok partili siyasî düzenin özünü tahribe yönelmiştir kanunun açıklanmayan fakat herkesçe bilinen üç ereği vardır adalet partisi iktidarının hak etmediği başka partilere verilmiş oylara sahip çıkarak tek başına iktidarda kalmasını sağlamak çoğunluğu elde ederek anayasayı geriye doğru değiştirmek türkiye i̇şçi partisini ve genellikle küçük partileri tasfiye etmek asıl maksadın kurucu meclisçe kabul edilen seçim düzenine dönüldüğü yolundaki açıklamalarla gizlenmek istenmesi gerçeği değiştiremez bugünün koşullarında kurucu meclisin getirdiği seçim düzenine dönmek geriye atılmış bir adımdır aradan geçen yedi yılda toplumumuzda de bulunmayan demokratik sosyalizme ve millî bağımsızlığa dönük hızlı ve yaygın bir gelişme yer almıştır adalet partisini tek başına iktidarda tutmayı hedef alan yeni seçim kanunu ile bu gelişme baltalanmak istenmektedir kanunlar genel ve objektif olur yukarıda değinilen erekler gözönünde bulundurulursa sayılı kanunun bu nitelikten de yoksun olduğu görülür kanun anayasanın maddesinde yer alan seçme ve seçilme hakkına seçimin serbestliği ve eşitliği esaslarına da aykırıdır seçme hakkı adaylar arasında serbestçe tercih yapma yetkisini seçmenin tercihine saygı gösterilmesini tazammun eder seçmenin tercihini gösteren ve belirli bir partinin adaylarına verilmiş oy şeklinde beliren iradesi seçim işlemlerinin başından sonuna kadar niteliğini ve doğrultusunu korumalı herhangi bir müdahaleye uğramaksızın seçim sonuçlarının saptanmasında bu niteliği ile hesaba katılmalıdır söz gelimi seçmen oylarını hangi partiye verirse oylar sonuna kadar böylece değerlendirilecek asla bir başka partiye verilmiş gibi sayılmıyacaktır bu seçme hakkının özüdür seçilme hakkı da adayın kendisine verilmiş oylara sahip olmasını zorunlu kılar ya verilen oylar ye verilmişcesine değerlendirilemez bu da seçilme hakkının özüdür oysa engelli dhondt düzenine dayanan sayılı kanun hem seçme hem de seçilme haklarının özüne dokunmaktadır çünkü bu seçim düzeninde aynı doğrultuda kullanılmış fakat toplamı engeli aşamamış olan oylar seçmenin iradesinin ve tercihinin tersine bir doğrultuda değerlendirilmektedir kanun anayasanın maddesinin öngördüğü serbestlik ve eşitlik ilkeleri ile de bağdaştırılamaz seçimin serbest olması seçmenin sadece oy kullanırken müdahaleye uğramaması demek değildir oy verme gününden önce de maddî ve manevî baskılardan uzak kalması özellikle kullanılan her oyun seçmenin iradesi doğrultusunda değerlendirileceğinin kanunun teminatı altında bulunma demektir böyle bir teminatın varlığı seçmene iradesini serbestçe kullanacağı inancını verir seçmenin irade beyanı ayniyetini koruyarak seçimin sonucu üzerinde serbestçe ağırlığını duyurmalıdır oysa engeli aşamayan doğrultudaki oy sahiplerinin irade beyanları tercihlerine aykırı olarak değerlendirildiğinden seçmenin serbestliği ihlâl edilmektediresas sayısı karar sayısı aynı durum eşitlik ilkesi bakımından da söz konusudur eşit oy demek seçimin herkes için eşit şartlarda geçmesi ve seçim sonuçlarının alınmasında her oyun eşit değerde kabul edilmesi oylara eşit muamele yapılması dernektir oysa engelli dhondt düzeninde oylar engeli aşan ve aşamayan doğrultuda bulunmalarına göre değişik işleme bağlı tutulmaktadır engeli aşan doğrultudaki oylar geçerli sayılmakta aşamayan doğrultudakiler ise hem geçerli sayılmamakta hem de nitelik değişikliğine uğratılmaktadır bundan başka eşit oy ilkesi kullanılan oylarla seçilen milletvekili ve senato üyesi sayılan arasında adi bir oranın bulunmasını zorunlu kılar sayılı kanun bu esası da temelden çiğnemektedir engel milletvekili seçimleri için bin senato seçimleri için bin civarında bulunduğundan her seçimde sayıları bir milyonu aşacak seçmen topluluğunun oy hakları böylece ellerinden alınmış olacaktır bütün bu nedenlerle anayasanın ruhuna ve maddelerine ve temel ilkelerine ve klâsik demokrasi anlayışına esastan aykırı bulunduğu meydana çıkan sayılı kanunun iptali gerekir
860
esas sayısı karar sayısı i̇lk olarak i̇cra ve i̇flas kanununun maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinde yer alan karı ve koca ile ibaresi bakımından yapılan değerlendirmede kanunkoyucu bu kişiler arasında yapılan her türlü ivazlı işlemin bağışlama hükmünde olduğunu karine olarak kabul etmiştir söz konusu hükmün anayasanın cumhuri̇yeti̇n ni̇teli̇kleri̇ başlıklı maddesine kanun önünde eşi̇tli̇k başlıklı maddesine temel hak ve hürri̇yetleri̇n sinirlanmasi başlıklı maddesine mülki̇yet hakki başlıklı maddesine ve hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir zira borçlunun henüz tasarruf işleminin kısıtlanmadığı bir tarihte borç ilişkisinin tarafı olmayan üçüncü kişi konumundaki eşine yaptığı kazandırıcı işlemin her durum ve koşulda bağışlama olarak kabul edilmesi hukuk devleti adil yargılanma hakkı kanun önünde eşitlik mülkiyet ve hak arama özgürlüğüne müdahale niteliği taşımaktadır zira borç ilişkisinde taraf olamayan eşin borçlu davalının ekonomik durumunu her zaman iyi bilmesibilmesi gerekmesi kendisinden beklenilemez değişen sosyal ve ekonomik koşulların bir getirisi olarak evli çiftler kimi zaman ortak paylaşımda bulunmadan evlilik birliğini devam ettirmekte uzun yıllar ayrı yaşamakta ve iletişimi koparabilmektedir dosyamıza konu olayda da olduğu gibi kadın ve kocanın resmiyette evli oldukları ancak taraflardan birinin başkası ile fiilen birlikte yaşadığı durumlarda eşlerin birbiri ile irtibatı ya hiç kalmamakta ya da çok sınırlı olmaktadır i̇şte böyle durumlarda da kanun hükmünün katı olarak uygulanması sebebiyle pek çok kişinin mağdur olacağı kanuni karine ile alacaklının hakkı koruma altına alınırken borç ilişkisi ile hiçbir ilgisi olmayan ve borçlunun gerçek iradesini de bilemeyen üçüncü şahısların haklarına ağır zarar verilebileceği ihtimal dahilindedir durum böyle olunca da yanlar arasındaki adalet dengesi kimi durumlarda tasarruf işleminin lehdarı olan üçüncü kişi aleyhine bozulacaktır zaman içerisinde toplum yapısında meydana gelen değişiklikler göz önüne alındığında resmiyette karı koca olmayan ancak fiilen aile hayatı yaşayan çiftler yönünden vaz edilmiş bir karine bulunmamasına rağmen karı koca arasında istinasız her durumda söz konusu hükmün uygulanması da eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir bu da aynı zamanda hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamaktadır yine iptali istenilen hüküm işlemin yapıldığı tarihte davalı borçlunun hukuken var olan tasarruf ehliyetinin de kısıtlaması amacını taşımakta olup hem devir eden hem de devir alan yönünden mülkiyet hakkına müdahale edilmektedir ayrıca burada işlemin tarafı olan üçüncü kişiye borçlunun durumunu bilmediğine dair bir ispat hakkı da verilmediğinden hak arama özgürlüğü de kişinin elinden alınmaktadır söz konusu müdahalenin niteliği düşünüldüğünde anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenlemeye uygun olarak kamu yararı amacı taşımadığı gibi maddede yer verilen ölçülülük ilkesine de aykırıdır anılan sebeplerle maddede yer alan karı ve koca ile ibaresinin iptali gerekir kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci bendi bakımından yapılan değerlendirmede borç ödemeden aciz durumda olan borçlunun aciz halinden önceki iki sene içerisinde para veya mutad ödeme vasıtalarından ayrı bir suretle yaptığı ödemelerin batıl olacağına yer verilmiştir mahkememiz dava dosyasına konu olayda davalı üçüncü kişi olan kadın tarihli duruşmadaki ifadesinde devri yapılan taşınmaz hissesinin kendisinin ziynet eşyalarına karşılık olarak devredildiğini devrin ivazlı olduğunu beyan etmiştir maddeye ilişkin hükumet tasarısı gerekçesinde bu ödemelerin zahirde görünüşte ödeme vasıtası olarak kabul edilerek iptale tabi olduğu vurgulanmıştır ancak para veya mutat ödeme vasıtası dışında yapılan her ödemeninifanın kayıtsız şartsız olarak iptale tabi olması yukarıda sözü edilen anayasal hükümlere uygun bir düzenleme değildir roma hukukundanesas sayısı karar sayısı beri kabul edildiği üzere borçlanılan edimin aynen ifası yerine taraflar borcun başka şekilde ifa edilmesini kararlaştırabilir uygulamada ve doktrinde buna ifa yerini tutan edim datio in salutum adı verilmektedir görülmekte olan uyuşmazlık hakkında davalı kadının beyanlarının gerçeğe uygun olup olmadığı ayrı bir değerlendirme konusu olmakla beraber söz konusu iddianın araştırılmasına iptali istenilen kanun hükmü engel olmaktadır zira yürürlükteki yasal düzenlemeye göre davalı kocanın yaptığı kazandırma işleminin gerçekten ziynet eşyası borcuna karşılık yapılmış olması halinde dahi bu ödeme mutad ödeme olarak kabul edilemeyeceğinden üçüncü kişi konumundaki kadının ispat hakkı elinden alınacaktır daha doğrusu bu ispat hakkı maddenin ikinci fıkrası ile normalden daha sıkı şekle bağlanmaktadır oysaki hukuken var olanolduğu iddia edilen bir borcun hukuk sistemimizde kabul edilen bir edim yoluyla ifası durumunda sırf para veya benzeri sebeplerle yapılmayan bu ifaya değer atfetmemek hukuk devleti olmanın gereklerine hak arama özgürlüğüne ölçülülük ilkesine ve mülkiyet hakkına aykırıdır kaldı ki madde gerekçesiyle zahirde ödeme mahiyetinde olan tasarrufların iptali amaçlanırken gerçek ödemelerin de madde kapsamına alınması ölçülü olmamıştır bu sebeple maddede yer alan para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler ibaresinin iptali gerekir son olarak kanunun maddesinin ikinci fıkrası bakımından yapılan değerlendirmede mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme amacıyla yaptığı tasarruf işlemindeki görünürdeki amacını işlemin diğer tarafı olan eşinin bildiğinebilmesi gerektiğine hükmedilmiş aynı fıkranın son cümlesi ile bunun aksinin üçüncü kişi olan eş tarafından ispat edilmesi istenilmiştir ancak yukarıda maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesinin iptal gerekçesinde de açıklandığı üzere borç ilişkisinde taraf olamayan eşin borçlu davalının ekonomik durumunu her zaman iyi bilmesibilmesi gerekmesi kendisinden beklenilemez sözü edilen maddenin iptali için benimsenen gerekçelerin tümü burada da aynen geçerli olup resmen evli olmayan ancak kimi durumlarda resmi evlilere nazaran daha iyi ilişkiler içinde olan bireyler bakımından kanunda ayrık bir karine öngörülmezken fiilen sona ermiş ancak çeşitli sebeplerle resmiyette devam eden evlilikler için uygulanacak olan kanun hükmü pek çok kişiyi hak arama özgürlüğünden mahrum edecek yargı önünde mağdur edecek niteliktedir açıklanan sebeplerle her ne kadar görülmekte olan davada iptal kararının yüksek mahkeme önüne getirilmesine aracı olan kişi borçlunun karısı olsa da anlam bütünlüğünün bozulmaması adında karı veya kocası ibaresinin iptali gerekir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı i̇cra ve i̇flas kanununun tarihli ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin üçüncü fıkrasının tarihli sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen birinci bendinde yer alan karı ve koca ile ibaresinin aynı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler ibaresinin aynı kanunun tarihli ve sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin tarihli sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen ikinci fıkrasında yer alan karı veya kocası ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesi arz olunur
950
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ e sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykırılık ile i̇lgili gerekçeler anayasanın maddesine aykırılık açısından yapılan değerlendirme anayasanın maddesi türkiye cumhuriyeti devletinin hukuk devleti olduğunu ifade eder söz konusu iptali istenilen maddenin bu ilkeye aykırı olduğu düşünülmüştür anayasa mahkemesi kararlarında kişi haklarına saygılı bu hakları teminat altına alan ve tüm iş ve işlemlerinde hukuka uygun davranan kendi içinde çelişkiler barındırmayan kişi haklarını korumak için üstlendiği pozitif yükümlülükleri yerine getiren suçlarla orantılı ve insancıl cezaları kanunlarla düzenleyen keyfilikten uzak ve herkese eşit yasaların uygulandığı sistem olarak hukuk devleti tanımlanmaktadır bu gereklilikleri yerine getiren hukuk devletinde ceza adaleti sağlanır ve toplumda cezaların caydırıcılığı hususunda yaygın bir inanç oluşur oysa iptali istenilen yasal düzenleme tam aksine bir sonuca neden olmaktadır kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan açılan davada sanığın başka bir suçtan mahkum olup olmadığı sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olup olmadığı mahkemede bir daha suç işlemeyeceğine dair olumlu kanaat oluşup oluşmadığı sanığın muvaffakatının olup olmadığı şartlarına bakılmaksızın cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecektir sayılı yasa ile değişik cmk maddesine göre sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ve denetim süresi içinde sanık hakkında tekrar kasıtlı bir suçtan mahkumiyet hükmü kurulacak olduğunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceği düzenlenirken geçici maddesinin emredici şekilde düzenlenmiş olması da cezaların caydırıcılığını hedefleyen bir hukuk sistemi açısından çelişki oluşturmaktadır zaten halihazırda toplum genelinde kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmanın suç olmadığına dair yaygın bir kanaat mevcuttur hal böyle iken sanıklar hakkında cmknun maddesinin uygulanmasının toplum veya sanık açısından olumlu bir sonuç doğurmayacağı devletin bu anlamda pozitif yükümlülüğünü ihlal etmiş sayılacağı açıktır benzer bir olayda florida bölge temyiz mahkemesi florida vclayton davasında sabit olan bir suçun kanunda açıkça belirtilen cezasını ikinci kez askıya alma kararı verilerek ortadan kaldırılamayacağına ikinci kez kokain ile yakalanan claytonun cezasının ertelenemeyeceğine hükmetmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi taylan türkiye böber türkiye davalarında ortaya koyduğu içtihatlarda benzer yorumlarda bulunmuş devletin pozitif yükümlüğünü yerine getirmediğinden ihlal kararı vermiştir anayasanın maddesine aykırılık açısından yapılan değerlendirme anayasanın maddesine göre kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan dahaesas sayısı karar sayısı ağır bir ceza verilemez şeklinde düzenleme mevcuttur aynı ilke sayılı tcknun maddesinde düzenlenmiştir buna göre sanığın yargılaması devam ederken meydana gelen yasa değişikliklerinden hangi ceza yasası sanığın lehine sonuç doğuruyorsa sanık hakkında yasanın uygulanması gerekecektir bu ilkeye göre kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık lehine olan ve uygulanması gereken değişiklikten önceki sayılı tcknun maddesine göre tedavi ve denetimli serbestlik kararı verilmesidir bu sayede sanık hakkında bir yıl denetim süresi belirlenecek sanık tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uygun davrandığı takdirde davanın düşmesine karar verilecektir i̇ptali istenilen geçici maddesi ise sanığın ilk önce hapis cezası ile cezalandırılmasına ve yıl boyunca denetim süresine tabii tutulmasına yol açmaktadır görüldüğü üzere değişiklikten önceki uygulamaya göre sanık bir yıl denetim süresine tabii tutulurken geçici madde nedeniyle yıl denetim süresine tabii tutulacaktır bu süre içerisinde sanığın ikinci kez suç işlemesi veya belirlenecek olan denetime uymaması nedeniyle dosya cmknun maddesi gereğince tekrar ele alındığında sanık hakkında kurulmuş mahkumiyet hükmü ortadan kalkmayacaktır sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabii tutularak cezasının ertelenmesi seçeneği gündeme gelse ve sanık bu tedavi ve denetimli serbestlik kararına uygun davransa dahi davanın düşmesi kararı verilemeyecek sadece sanık değişiklikten önceki maddesi gereğince cezasının infaz etmiş sayılacaktır sanığın adli sicil kaydında infaz edilmiş ve kasten işlenmiş suçtan kaynaklı bir hapis cezası görünecek bu sanığın gelecek hayatına da olumsuz etki doğuracaktır üstelik hükmün açıklanmasının geri bırakılması bilindiği üzere yalnızca ceza hukuku anlamında sonuç doğurmayan bir kurumdur sanığın yıl boyunca denetimli serbestlik tedbirine tabii tutulduğu sırada hakkında disiplin soruşturması açılması ve benzeri sonuçların meydana gelmesi olasıdır ayrıca sayılı tarihli yasa ile değişik cmknun maddesi gereğince sanık hakkında daha önce hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ise denetim süresi içerisinde ikinci kez kasten işlenen suç bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyecektir bu durumun da sanık aleyhine sonuç doğurduğu izahtan varestedir anayasanın maddesine aykırılık açısından yapılan değerlendirme anayasanın maddesine göre gençliğin korunması devlet i̇stiklal ve cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda ve devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri alır devlet gençleri alkol düşkünlüğünden uyuşturucu maddelerden suçluluk kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır şeklinde düzenleme mevcuttur uyuşturucu madde bağımlılığının kamuoyuna da yansıyan ciddi kayıplara yol açtığı bilinmektedir bilhassa bu suçun faili olan gençlerin ve çocukların aynı zamanda mağduresas sayısı karar sayısı oldukları açıktır özellikle ekonomik durumu uyuşturucu madde bağımlılığını karşılayacak kadar iyi olmayan gençler ve çocuklar zamanla torbacı diye tabir edilen uyuşturucu satıcılarına dönüşmektedir uyuşturucu madde temin etmek için her türlü çareyi denemekte hatta yağma vb suçlar işlemekte her tür manipülasyon ve istismara açık hale gelmektedirler i̇ptali istenilen geçici maddesi ile hiçbir ayrım gözetmeksizin devrolunan tüm dosyalarda cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilecek sanık herhangi bir yaptırım ile karşılaşmayacaktır her ne kadar iptali istenilen madde gereğince cmknun maddesinde sayılan denetimli serbestlik tedbirlerine karar verilebileceği düşünülse dahi aynı maddenin fıkrasına göre sanık hakkında verilebilecek denetimli serbestlik tedbirleri sayılmıştır buna göre bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programında devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belirli yerlere gitmekten yasaklanmasına belirli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka hükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir bu maddeye göre sanığın bağımlılığından kurtulması için tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmedilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı mümkün değildir oysa devlet anayasanın maddesinde açıklandığı gibi son zamanlarda özellikle büyükşehirlerde hızla artan uyuşturucu kullanımına karşı gerekli tedbirleri alarak gençlerin ve çocukların topluma kazandırılmalarını sağlamak ile yükümlüdür hakkında hiçbir tedavi veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmayan sanığın yaptığı eylemin suç olmadığı kendisine ve çevresine zarar vermediği kanaatiyle tekrar uyuşturucu temin ederek kullanmasının önüne geçecek herhangi bir mekanizma yoktur sanık hakkında cmknun maddesi gereğince denetim süresi içerisinde tekrar suç işlemesi veya belirlenecek yükümlülüklerden herhangi birine uymaması neticesinde dosya yeniden ele alındığında aradan geçen sürede tedavi edilmeyen sanığın bu aşamadan sonra tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabii tutulmasından ise ne kadar fayda elde edilebileceği tartışmaya açıktır talep ayrıntısı ile açıkladığımız üzere mahkememizce görülmekte olan davada uygulama yeri bulunup anayasaya aykırı olduğu düşünülen sayılı ve tarihli yasa ile değişik sayılı yasanın geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından mahkememizce gerekçesi ile birlikte iş bu başvuru yapılmıştır zikredilen maddenin anayasanın gerekçemizde yazdığımız maddelerine aykırı olduğu kabul edilerek iptal edilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ederiz e sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöylediresas sayısı karar sayısı sayılı türk ceza kanununun suç tarihinde yürürlükte bulunan maddesi başlığı ile birlikte aynen şöyledir kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak madde değişik madde skmd kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran kişi bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır bu suçtan dolayı açılan davada mahkeme birinci fıkraya göre hüküm vermeden önce uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine kullanmamakla birlikte kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran kişi hakkında denetimli serbestlik tedbirine karar verebilir ek cümle sk bu karar durma kararının hukuki sonuçlarını doğurur hakkında tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilen kişi belirlenen kurumda uygulanan tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmakla yükümlüdür hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilir bu uzman güvenlik tedbirinin uygulama süresince kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirir kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik olarak öğütte bulunur ve yol gösterir kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine tedavinin sona erdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle devam olunur denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir ancak bu durumda süre üç yıldan fazla olamaz tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranan kişi hakkında açılmış olan davanın düşmesine karar verilir aksi takdirde davaya devam olunarak hüküm verilir uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmaktan dolayı cezaya hükmedildikten sonra da iki ilâ dördüncü fıkralar hükümlerine göre tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine tâbi tutulabilir bu durumda hükmolunan cezanın infazı ertelenir ancak bunun için kişi hakkında bu suç nedeniyle önceden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verilmemiş olması gerekir kişinin mahkûm olduğu ceza tedavinin ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranması halinde infaz edilmiş sayılır aksi takdirde derhal infaz edilir sayılı türk ceza kanununun sayılı yasanın maddesiyle başlığı ile birlikte değiştirilen ve halen yürürlükte bulunan maddesi ise aynen şöyledir kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak madde değişik mdesas sayısı karar sayısı kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesindeki şartlar aranmaksızın beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir cumhuriyet savcısı bu durumda şüpheliyi erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır bu süre cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir kişinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde hakkında kamu davası açılır erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir bu kanunun inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı veriliresas sayısı karar sayısı bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde ceza muhakemesi kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin inci maddesi hükümleri uygulanır sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen geçi̇ci̇ maddesi hükmü aynen şu şekildedir geçici madde ek md bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla türk ceza kanununun inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından türk ceza kanununun inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla türk ceza kanununun inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla türk ceza kanununun inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur anayasanın maddesinden kaynağını alan türk ceza kanununun zaman bakımından uygulama başlıklı maddesi hükümleri ve buna dair yerleşik yargıtay içtihatları itibariyle suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri farklı ise her bir kanun hükmünün bütünüyle somut olaya uygulanıp cezanın bireyselleştirilmesinden sonra ortaya çıkan sonuca göre lehe olan yasanın belirlenmesi gerektiği hususu tartışmasız olup bu noktada bir sorun bulunmamaktadır türk ceza kanununun değişen maddesinin yürürlük tarihi olan tarihinden önce işlenen suçlara ilişkin davalarda yargılama usulüne dair yapılan ve itiraza konu edilen yeni düzenleme de aynı tarihte yürürlüğe girmiştir sayılı yasanın geçi̇ci̇ maddesindeki bu düzenlemede kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle derdest olan kovuşturma dosyalarında hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından birinci fıkra ile ve yürürlük tarihinde hakkında evvelce verilen tedbir kararına uymadığı tespit edilmiş halde olanlar bakımından üçüncü fıkra hükmü ile yargılamaya devam olunacağı açıklanmış olduğundan yargılama sonucunda lehe yasa değerlendirmesi ve uygulaması yapılarak bir karar verilmesi hususunda sorun yoktur ancak itiraz konusu ikinci fıkrada yargılama sırasında henüz hakkında denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmamış kişilerle ilgili olarak emredici biçimde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi düzenlemek suretiyle lehe kabul edildiği takdirde bütünüyle uygulanması gereken suç tarihli tcknın maddesinin uygulama usulüne müdahale edilerek sanık lehine olabilecek şekilde uygulama yapılması imkanını ortadan kaldırmıştır her ne kadar geçici nitelikte ihdas olunan bu kanuni düzenlemeyle tcknın değişik maddesinde kovuşturmaya geçilmeden önce csavcısına verilen kamu davasının ertelenmesi yetkisine benzer biçimde hükmün açıklanmasının geri bırakılması suretiyle sanık lehine gibi görünen bir uygulama öngörülerek derdest dosyaların tasfiyesinin amaçlandığıesas sayısı karar sayısı anlaşılmakta ise de bu düzenleme tarihinden önce suç işleyen kişiler arasında farklı uygulamaya sebep olacağından anayasanın maddesiyle güvence altına alınan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır zira kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan yargılanan sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan tcknın maddesi uyarınca hüküm vermeden önce durma kararı niteliğindeki denetimli serbestlik tedbiri ya da tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanıp tedbirin gereklerini yerine getirdiği takdirde hakkında düşme kararı verilmesi imkanı bulunmakta iken sanık yararına olan bu maddenin uygulanması itiraza konu edilen geçici maddenin ikinci fıkrasının emredici hükmü ile ortadan kaldırılmış hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi zorunlu hale gelmiştir her ne kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı da durma kararı niteliğinde olup deneme süresinin bitiminde yasal gereklerine uyulması halinde kamu davasının düşmesi ile sonuçlanabilecek olsa da denetimli serbestlik veya tedavi kararı ile nitelik süre uygulama koşulları ve sonuçları bakımından farklıdır denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilebilmesi bakımından ceza tertibi zorunluluğu yoktur deneme süresi azami üç yıldır ve süreçte tedbire uyulmaması halinde ceza verilmesi gerektiğinde koşulları varsa yeni bir hak olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi olanağı da mevcuttur oysa geçici madde uyarınca doğrudan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde öncelikle ceza tertip edilecek olması deneme süresinin beş yıl olması ve yükümlülük ihlalinin yanı sıra tcknın maddesi dışında kalan başka her hangi bir suçun işlenmesi halinde dahi hükmün açıklanmasının gerekmesi gibi karşılaştırmalar bu düzenlemenin sanık aleyhine sonuç doğurucu özellikte olduğunu ortaya koymaktadır tcknın eski maddesindeki düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkin bir düzenleme olup madde uygulamasına göre kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran sanık eğer uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanmıyor ise hakkında ceza tertip edilmeden önce denetimli serbestlik tedbirine karar verilmesi zorunlu olup sonucuna göre nihai karar verilecektir eğer sanık uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi kullanıyor ise bu kez somut olaya göre hakime takdir yetkisi tanınmış olup ceza vermeden önce tedaviye ve denetimli serbestlik tedbirine karar verebileceği gibi bunu yapmayıp cezaya hükmettikten sonra denetimli serbestlik tedbirine karar verip cezanın infazını erteleyebilecektir bütün bu hususlar gözetildiğinde yargılama konusu olaya ilişkin kanıtların tartışılması takdir hakkının kullanılmasını gerektiren bütün durumların değerlendirilmesi bu suretle cezanın bireyselleştirilmesi ve bunun sonucuna göre eski hükmün lehe olup olmadığı belirlenerek uygulama yapılması gerekirken itiraza konu geçici maddenin fıkrası hükmü uyarınca doğrudan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan ve sanık yararına olan tcknın maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri öngören hükümlerinin uygulanma imkanını ortadan kalktığından anayasanın maddesi ihlal edilmiş olacaktır böylelikle sayılı yasanın geçi̇ci̇ maddesinin fıkrasındaki düzenlemenin anayasanın maddesinin kanunlar anayasaya aykırı olmaz kuralına aykırı bir düzenleme olduğu değerlendirilmiştir arz ve talep yukarıda yapılan açıklamalar karşısında mahkememizin sayılı dosyasında yapılan yargılamada uygulanacak kural niteliğinde bulunan sayılı yasanın geçi̇ci̇ maddesinin fıkrasındaki bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla türk cezaesas sayısı karar sayısı kanununun inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir şeklindeki hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi yüksek mahkemenizden arz ve talep olunur e sayılı itiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile ilgili kanun yayımı olan tarihinde yürürlüğe girmiştir sayılı kanunun yürürlüğünden önce sayılı tcknun maddesi uyarınca kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak kabul etmek veya bulundurmak suçlarından yargılanan sanıklar hakkında tcknun ve tcknun maddeleri uyarınca sanık uyuşturucu madde kullandığı takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine sanık uyuşturucu madde kabul ettiği veya bulundurduğu takdirde denetimli serbestlik tedbirine hükmedilebiliyordu sayılı yasanın maddesi ile değişik sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanuna eklenen geçici maddenin fıkrası ile tcknun maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak cmknun maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir hükmü getirilmiştir sayılı yasanın yürürlüğünden önce tcknun maddesinin uygulanması ve neticeleri tcknun maddesi uyarınca uyuşturucu madde kullanan sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uyuşturucu madde kullanmamakla birlikte kullanmak için uyuşturucu madde satın alan kabul eden veya bulunduran sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilerek denetimli serbestlik tedbirine hükmedilen kişiye rehberlik edecek bir uzman görevlendirilerek kişiyi uyuşturucu veya uyarıcı maddenin kullanılmasının etki ve sonuçları hakkında bilgilendirerek kişiye sorumluluk bilincinin gelişmesine yönelik öğütte bulunarak ve yol gösterir kişinin gelişimi ve davranışları hakkında üçer aylık raporlar düzenleyerek hakime verir tcknun maddesi tedavi süresince devam eden denetimli serbestlik tedbirine tedavinin sona erdiği tarihten itibaren yıl süre ile devam edilerek denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma süresinin uzatılmasına karar verilebilir ancak bu durumda süre yıldan fazla uzatılamaz sayılı yasanın yürürlüğünden sonra tcknun maddesinin uygulanması ve neticeleri sayılı yasanın maddesi ile değişik sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin fıkrası uyarınca hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hagb kararı verileceği şeklindeki düzenleme ile sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesinde düzenlenen müessese kanunun amir hükmü haline getirilerek koşulları irdelenmeksizin uygulama zorunluluğu hasıl olmuştur sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesiesas sayısı karar sayısı duruşma sonunda nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları mercii ve süresi bildirilir beraat eden sanığa tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir ek fıkra skmd sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir ek cümle skmd sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez ek fıkra skmd açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur ek cümle sk md denetim süresi içinde kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilir denetim süresi içinde dava zamanaşımı dururesas sayısı karar sayısı ek fıkra skmd altıncı fıkranın bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verilir ek fıkra skmd denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkeme hükmü açıklar ancak mahkeme kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir ek fıkra skmd hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir bu kayıtlar ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak cumhuriyet savcısı hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir değişik fıkra skmad bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri anayasanın üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz şeklinde düzenlenmiştir i̇lgili madde uyarınca daha önce kasıtlı suçtan mahkum olmamış sanık hakkında kamunun ya da mağdurun uğradığı zararı gidermek suretiyle ve mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varıldığı takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hagb kararı verilebilecektir neticesi olarak maddesi uyarınca sanık yıl süre ile denetime tabi tutulacaktır denetim süresi içerisinde yıldan fazla olmamak şartıyla denetimli serbestlik tedbiri olarak bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine bir meslek veya sanat sahibi olması halinde bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına belli yerlere gitmekten yasaklanmasına belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verilebilecektir her iki kurumun ortak paydası sanık hakkında suçun sübutu neticesinde hüküm kurulduğu takdirde denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasıdır sayılı yasanın yürürlüğünden önce madde uyarınca sanık hakkında tedavi veveya denetimli serbestlik tedbiri uygulandığı takdirde sanığın tedavisi sona erdikten sonraesas sayısı karar sayısı yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine devam edilerek koşullar değerlendirilmek suretiyle süre yıldan fazla olmamak üzere uzatılabiliyordu sayılı yasanın yürürlüğü ile birlikte sanık hakkında sayılı cmknun maddesi uyarınca hagb kararı verilerek fıkrası uyarınca zorunlu olarak yıl süre ile denetime tabi tutulacaktır kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanıkların mahkeme kararına istinaden devlet kanalıyla tedavi veveya denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken sayılı yasanın maddesi ile değişik sayılı yasanın geçici maddesinin fıkrası ile düzenleme neticesinde sanıkların tedavi veveya denetimli serbestlik tedbiri ortadan kaldırılarak zorunlu hallerde yıl yıl yıl uygulanan denetim süresi cmknun maddesi uyarınca kanunun amir hükmü ile yıl süre ile uygulanmak durumunda kalacaktır cmknun maddesinde düzenlenen hagb kararı henüz kesinleşmiş mahkumiyeti bulunmayan sanıklar hakkında denetime tabi tutulmak suretiyle ceza hukukunun ıslah edici fonksiyonunun etkin bir şekilde kullanılması iken tcknun maddesinde düzenlenen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ilk kez uyuşturucu madde kullanmış olan sanıklar hakkında uyuşturucunun bağımlılık özelliğini azaltmak ve ortadan kaldırmak üzere devlet kanalıyla tedavilerinin kontrollerinin yaptırılmak suretiyle ceza hukukunun ıslah edici fonksiyonunun kullanılmasıdır tedavi ve denetimli serbestlik tedbirini hükmün açıklanmasının geri bırakılması hagb kararının özelleşmiş alt başlığı olarak değerlendirmek mümkündür her iki kurumda da sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanırken tckun maddesi uyarınca sanığın mahkeme kararına istinaden devlet kanalıyla tedavi ettirilmesi söz konusudur i̇lgili yasa değişikliği neticesinde sanığın tedavisine ilişkin hüküm ortadan kalktığı gibi denetim süresi sanık aleyhine uzamaktadır dünya sağlık örgütü who tarafından uyuşturucu ve uyarıcı madde merkezi sinir sistemini etkileyerek fiziksel veveya ruhsal bağımlılık yaratan bitkisel kökenli ya da sentetik bütün maddeler olarak tanımlanmıştır uyuşturucu ve uyarıcı maddelere ilişkin suçlar toplum güvenliği ve toplum barışı ile nesil terbiyesi açısından hassasiyetle bakılması gereken suçlardandır örneğin yaralama hakaret hatta öldürme suçları koşulları dosya bazında sübjektif olarak irdelenen genellikle ani kastla işlenen ve bir defaya mahsus gerçekleştirilen suçlardandır hakaret suçunu alışkanlık haline getirerek bağımlılık neticesinde hakaret etmediği takdirde yaşayamayan suçlu profili hayatın olağan akışına göre mümkün değildir ancak uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımı suçları doğası gereği bağımlılık yaratan ve temadi eden özelliktedir uyuşturucu madde kişilerin öncelikle sağlığını akabinde psikolojisini etkileyerek sonrasında çekirdek aile ve toplumu tehdit etmektedir anayasasının maddesinde kanun önünde eşitlik i̇lkesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek fıkra md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür ek cümle md bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz ek fıkra md çocuklar yaşlılar özürlüler harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare mak
4,095
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi şöyledir diğer bazı yasalarla sayılı tck nun bazı maddelerini değiştiren sayılı tasanın maddesiyle tümü değişikliğe uğrayan tck nun maddesine konulmuş olan fıkra ile birinci ikinci üçüncü ve dördüncü fıkralardaki suçlardan dolayı hükmolunacak cezalar ertelenemez ve bunların yerine sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun maddesinde belirtilen ceza ve tedbirler uygulanamaz hükmü getirilmiştir tck nun maddesinde sayılı yasa ile yapılmış olan değişiklikler son yıllarda çok büyük boyutlara ulaşan ve toplum düzenini ciddi şekilde bozan anarşik olayların önlenmesi düşüncesinden kaynaklanmıştır yapılan değişikliklerle daha ağırlaştırılan bu ceza hükümleri ile bu tür suçların işlenmesinin önleneceği ceza hukuku ilkesi göz önünde tutulmuştur bu görüş cezaların suçu önleyici niteliği prensibine uygundur ve madde ile yapılan değişikliklerle verilecek ceza miktarları da bu nedenle yeterli ölçülere ulaşmış bulunmaktadır ancak bu suçlardan dolayı verilecek cezaların ertelenemiyeceği ve sayılı kanunun maddesinde yazılı ceza ve tedbirlerden birine çevrilemeyeceği hükmünün aynı maddeye konulması yapılan bu değişikliklere esas tutulan yukarıda belirtilen ceza hukuku ilkesine eşit bir başka ceza hukuku ana i̇lkesini zedeler nitelikte olmuştur türkiye cumhuriyeti anayasası tck nun ana ilkelerinden biri olan cezaların şahsiliği prensibini maddesinde açıkça kabul etmiştir aynı ilke tck nun maddesinde de açık şekilde benimsenmiştir cezaların ertelenmesi müessesesi ise bu cezaların şahsiliği prensibinin tabii bir neticesi olarak modern ceza hukukunda kabul edildiği gibi sayılı kanunun maddesinde yazılı olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların bu maddede yazılı cezalara veya tedbirlere çevrilebilmesi hali de yine cezaların şahsiliği ilkesinin bir başka uygulama şekli olarak modern ceza ve infaz hukuklarınca kabul edilmiş bulunmaktadır cezaların ertelenmesi suçlu için bir hak veya af mahiyetinde olmasa bile cezanın uslandırma gayesinin bir uygulama şeklidir kişinin ahlâki ve şahsi durumunun bir icabı olarak düşünülmüş ve ceza hukukunda benimsenmiştir sayılı kanunun maddesinde sözü edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar için öngörülen ceza ve tedbirler ise sözü edilen bu kanun maddesinin bizatihi metninde de yazılı olduğu üzere doğrudan doğruya suçlunun kişiliğine yani cezaların şahsiliğine bağlı olarak getirilmiş bir hukuk müessesedir daha önce kısmen uygulanması sorunlu kısmen hâkimin taktirine bırakılmış olan bu müessese sayılı kanunla yapılan son değişiklikle küçük yasta olan suçlular gibi bir aya kadar hapis veya hafif hapis cezası verilen suçlular için de uygulanması zorunlu hale getirilmişken aynı yasa ile değiştirilen tck nun maddesinde yazılı suçu işleyenlere verilecek cezaların ertelenemeyeceği ve sayılı kanunun maddesinde yazılı tedbirlerin ve cezaların uygulanamıyacağı hükmü kanunların ve cezanın genelliği ilkesi ile çelişki yaratacağı gibi anayasamızın açıkça benimsediği cezaların şahsiliği prensibine de aykırı düşeceğinden bu hükümlerin bu nedenle iptali gerekeceği iddiası mahkememizce ciddi ve varit kabul edildiğinden tck nun maddesinin fıkrasında yer alan ve fıkralardaki suçlardan dolayı hükmolunacak cezalar ertelenemez ve bunların yerine sayılı cezaların infazı hakkındaki kanunun maddesinde belirtilen ceza ve tedbirler uygulanamaz hükmünü içeren hükmün iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyanın anayasa mahkemesi başkanlığına sunulmak üzere i̇st savcılığına verilmesine karar verildiesas sayısı karar sayısı
460
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçeleri̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun üncü maddesinin bendinin son cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen cümlenin türkiye atom enerjisi kurumu kanunu kapsamındaki konuları çevre ve orman bakanlığının yetki ve sorumluluğu dışına çıkartması bu alanda yapılacak faaliyetlerin yaratacağı kirlenmelerin önlenmesi konusunda zafiyet yaratacaktır sayılı yasada nükleer güç ve araştırma reaktörleri ve yakıt çevrimi tesislerinin yer seçimi inşaat işletme ve çevre güvenliğiyle ilgili her türlü onay izin ve lisansı vermek gerekli inceleme ve denetimi yapmak nükleer tesislerden ve radyoizotop laboratuarlarından çıkan radyoaktif artıkların güvenli şekilde işlenmesi taşınması geçici veya sürekli depolanması için gereken önlemlerin alınması veya aldırılması faaliyetleri sayılmaktadır yani nükleer enerji santralarının kurulması işletilmesi denetlenmesi sayılı yasaya göre yapılacaktır diğer yandan sayılı çevre ve orman bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun nci maddesine göre çevrenin korunması kirliliğinin önlenmesi ve iyileştirilmesi için prensip ve politikalar tespit etmek programlar hazırlamak bu çerçevede araştırmalar ve projeler yapmak yaptırmak bunların uygulama esaslarını tespit etmek uygulanmasını sağlayacak tedbirleri almak çevrenin korunması ve kirliliğinin önlenmesi amacıyla ülke şartlarına uygun olan teknolojiyi belirlemek bu maksatla kurulacak tesislerin vasıflarını tespit etmek atık ve yakıtlar ile ekolojik dengeyi bozan havada suda ve toprakta kalıcı özellik gösteren kirleticilerin çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmesi için denetimler yapmak ülke genelinde tüm uygulayıcı kurum ve kuruluşların bu konudaki taleplerini değerlendirerek sonuçlandırmak ülkenin atık yönetimi politikasını belirlemek ve bu konuda gerekli tedbirleri almak görevleri çevre ve orman bakanlığına yüklenmiştir türkiyenin enerji alanında bazı ilerlemeler kaydettiğini bildiren avrupa birliği enerji başlığı altındaki birlik mevzuatına uyumda gelinen noktayla ilgili tespitleri yaparken nükleer enerji konusuna da değinerek türkiyenin bu alandaki mevcut durumunu şöyle özetliyor halen hiçbir nükleer santral işletmeyen türkiye artan iç talebi karşılamak amacıyla itibarıyla bin mega vatlık üretimi hedefleyen geçmiş planlarını yeniden devreye sokmuştur nükleer santraller inşa edildiği takdirde türkiye atom enerjisi kurumunun idari kapasitesi ve kaynakları lisans verme süreci öncesinde güçlendirilmelidir türkiyenin euratom antlaşmasının şartlarına ve usullerine uyum sağlaması gerekecektediresas sayısı karar sayısı türkiye sınıraşan konularda çevresel etki değerlendirmeleri hakkındaki direktife uymak zorundadır türkiyenin uluslararası nükleer güvenlik sözleşmesi uyarınca önerilen nükleer tesisler hakkında komşu ülkelerle istişarelerde bulunma ve bu ülkelere bilgi verme yükümlülüğü bulunmaktadır ab özel enerji gürbüz evren kanal dış haberler editörü diğer taraftan tarihli sayılı bakanlar kurulu kararı eki yürürlüğe konulan yılı programının uygulanması koordinasyonu ve i̇zlenmesine dair kararın vii enerji başlıklı bölümünde çevrenin korunması amacı da dikkate alınarak iklim değişikliğiyle ilgili uluslararası eğilimler paralelinde sera gazı emisyonunu azaltıcı çevresel tedbirlere ağırlık verilmeye devam edilecek yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi amacıyla yapılan çalışmalar desteklenecektir denilmiştir rg sayı mükerrer bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere çevre sağlığı ve çevrenin kirlenmesi ile yakından ilgili olan nükleer enerji santrallarının kurulması işletilmesi atıklarının bertaraf edilmesi konularının tümüyle çevre ve orman bakanlığının görev ve sorumluluğu dışında tutulması bu alanda yapılacak faaliyetlerin yaratacağı kirlenmelerin önlenmesi konusunda çok büyük zafiyetler yaratacaktır on yıl önce gerçekleşen ve halen canlı yaşamı üzerinde yarattığı olumsuzlukları süren çernobil nükleer santralı faciası unutulmamalıdır belirtilen nedenlerle iptali istenen cümlenin kamu yararı amacına yönelik olmadığı açıktır bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir kuşkusuz kamu yararının nerede olduğu yasama organının takdir alanı içinde bir husustur anayasa mahkemesinin de yerindelik denetimi yapma yetkisi olmamasına karşın bir kanunun kamu yararı amacına yönelik olup olmadığını denetleme yetkisi vardır söz konusu düzenleme kamu yararı amacına yönelik olmadığı için anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırıdır ve bu nedenle anayasa mahkemesinin denetimine sunulmuştur diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf sonuç olarak tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun üncü maddesinin bendinin son cümlesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrasının anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı maden kanununda ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı çevre kanununun uncu maddesine şu fıkra eklenmiştiresas sayısı karar sayısı petrol jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetleri çevresel etki değerlendirmesi çed kapsamı dışındadır bu defa tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası aynen şöyledir petrol jeotermal kaynaklar ve maden arama faaliyetleri çevresel etki değerlendirmesi kapsamı dışındadır görüldüğü üzere her iki hüküm de tümüyle aynı mahiyettedir sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı çevre kanunun uncu maddesine eklenen ve yukarıda açıklanan söz konusu fıkra hükmünün iptali için tarihinde iptal davası açılmıştır bu düzenleme petrol ve jeotermal kaynaklar ile maden arama faaliyetlerinde çevrenin kirlenmesi ekolojik dengenin bozulmasına davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir çed yönetmeliği madde de belirtildiği gibi çevresel etki değerlendirmesi çed gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesinde olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları ifade eder şubat tarihli resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren maden kanunu uygulama yönetmeliği nin üncü maddesinin birinci fıkrasında grup iii grup ve iv grup madenler için arama ruhsatı ile yapılabilecek faaliyetler gösterilmiştir bu faaliyetler arasından numune alımı sondaj yarma galeri ve kuyu açma sayılmaktadır maden yasasının nci maddesi ile su havzaları imar alanları sitler milli parklar ormanlar gibi hassas bölgeler madencilik faaliyetlerine açılmıştır ayrıca iii grup madenler su havzaları göller ve su kaynaklarından elde edilecektir herhangi bir çed çalışmasına tabi olmadan yapılacak maden arama faaliyetleri kapsamında sondaj yapılması yarma galeri ve kuyu açılması ruhsat sahasında geri dönüşü olmayan çevre tahribatına dolayısıyla insan sağlığı ve canlı yaşamı için büyük risk oluşturacaktır sayılı maden yasasının inci maddesine göre arama döneminde teknolojik araştırma geliştirme pilot çalışmalar ve pazar araştırmaları yapmak üzere arama faaliyet raporu ile birlikte müracaat eden ruhsat sahibine genel müdürlükçe görünür rezervin una kadar maden üretim ve satış izni verilebilir görüldüğü gibi bu yasal düzenleme karşısında hiçbir çed çalışması yapılmadan işletmecinin kendi beyanına göre tespit edilmiş toplam rezervin işletilebilecektir üstelik buradaki faaliyet yukarıda da belirtildiği gibi su havzaları imar alanları meralar ve benzeri korunması gereken hassas bölgelerde de yapılabilecektiresas sayısı karar sayısı oysa günümüzde dünyada hem de artık dünya bankasının da desteği ile yapılan aramalar bir yana prospeksiyonda bile sadece çed değil aynı zamanda tçed toplumsal ve çevresel etki değerlendirme istenmeye ve ayrıca bilgi verme zorunluluğu getirilmeye başlanmıştır bütün bunlarla da yetinilmemekte çevresel etki değerlendirmesi çed sürecine halkın katılması için yollar oluşturulmaya başlanmıştır ankara barosu tarafından düzenlenen panel tahir öngör jeoloji yüksek mühendisi maden yasa tasarısının getirdikleri temmuz çevre ile ilgili hukuk belgeleri anayasanın ncı maddesi rio sözleşmesi ve çed kavramını içeren tüm doğa koruma sözleşmeleri çağdaş halk sağlığı anlayışını işleyen maddeler içermektedir rio toplantısında çevre sözleşmesi imzalanmıştır bu sözleşmede insanların sürekli ve dengeli kalkınmanın merkezinde olduğu ve doğa ile uyum içinde sağlıklı ve verimli bir hayata hakları olduğu belirtilmiştir jeoloji mühendisleri odası maden yasasının eleştirisi haziran özellikle yaşam hakkı sağlıklı çevrede yaşama hakkı risk kavramı koruyucu önlemler gibi kavramlar halk sağlığının geliştirilmesinde çevre sağlığı sorunlarının çözümünde bu alanda çalışan sağlıkçılara da ışık tutmaktadır bir insan hakkı olan çevre hakkı ilk kez de birleşmiş milletler çevre konferansı sonucunda yayımlanan stockholm bildirgesinde ifade edilmiştir ekim dünya doğa şartı ve paris sözleşmesinde çevre hakkı ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır bergen bm avrupa ekonomik komisyonu çevre ve kalkınma konferansı sonuç bildirgesi çevre hakkı kavramında önemli bir gelişmeyi beraberinde getirmiştir artık bu gibi konularda yöre halkına danışma gereği ve eğer yöre halkı istemiyorsa işletmelerin açılmaması konusu gündeme gelmiştir ayrıca gelecekte oluşabilecek risk kavramı üzerinde durularak olası risklerin bile bir işletmenin açılmaması için yeterli neden sayılabileceği ilk defa ifade edilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir derken ncı maddesinde de herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir demekte ve çevreyi geliştirmenin çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin hem devletin hem de vatandaşların ödevi olduğu vurgulanmaktadır dünyadaki gelişmelerin tersine petrol jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetlerini kaldı ki sayılı kanun ile değiştirilen maden kanununun nci maddesine göre arama döneminde dahi görünür rezervin una kadar maden üretim ve satış izni verilebilecektir çevresel etki değerlendirmesi dışında bırakan düzenleme anayasanın nci ve ncı maddelerine aykırılık teşkil etmektir yine bu düzenleme birleşmiş milletlerin ilan ettiği dünya doğa şartına ve de birleşmiş milletler çevre konferansı sonucunda yayımlanan stockholm bildirgesindeki çevre hakkı na da aykırıdır anayasanın ıncı maddesinde insan haklarına ilişkin andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler taşımaları halinde andlaşmaya uyulacağının ifade edildiği göz önünde tutulduğunda uluslararası andlaşmaya aykırı bir düzenlemenin anayasanın ıncı maddesi ile çelişeceğini de söylemek gerekmektediresas sayısı karar sayısı dünya çevre ve gelişme komisyonunun de hazırlamış olduğu ortak geleceğimiz adlı raporda nüfus beşeri kaynaklar beslenme güçlükleri canlı türleri ekosistem enerji sanayileşme barış güvenlik gelişme ve çevre politikaları konusunda yapılan öneriler yer almaktadır raporda çevre için temel bir insan hakkı dır denmekte ayrıca gelecek kuşakların da bu konudaki hakları savunulmaktadır çevre kalkınma ilişkisini bazı sözcükler çerçevesinde ortaya koyma çabasının en son ürünü sürdürülebilir kalkınma kelimesi olarak görülmektedir sürdürülebilir kalkınmayı dünya ölçeğinde popüler kılan ve soyut da olsa bir tanıma yer veren yine bu rapordur raporda sürdürülebilir kalkınma bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılama olanaklarını tehlikeye atmaksızın kalkınma şeklinde tanımlanmıştır sürdürülebilir kalkınmanın ana temasının çevrenin korunması ile kalkınma kavramlarının birbirleriyle çatışmadıkları aksine birbirlerini tamamladıkları ve birbirlerine gereksinim duydukları olduğudur kısaca söylenirse sürdürülebilir kalkınma bir denge arayışını bir uzlaşmayı yansıtmaktadır bu bağlamda bazı radikal çevrecilerin savundukları sıfır büyüme savı ile bazı gelişmekte olan ülkelerin öncelik tanımakta ısrar ettikleri kalkınmacı geleneksel yaklaşım iki aşırı uç olarak sürdürülebilir kalkınmanın kapsamı dışında bırakılmaktadır sürdürülebilir kalkınmanın bu boyutunun bu kavrama dayanılarak küreselleşme ideolojisi çerçevesinde getirilecek dayatmalar açısından özenle değerlendirilmesi gerekir prof dr nükhet turgut çevre hukuku ankara kasım shf vd bu anlamda sürdürülebilir kalkınma ile amaçlanan ekonomide kaynakların orta ve uzun vadeli bir perspektifte etkin kullanılmasıdır bugünden yakın geleceğin kaynaklarının bilinçsiz bir şekilde tüketilmemesidir toplumsal ve ekonomik sorumluluk bunu gerektirmektedir bu nedenle kalkınma amaçlı yapılacak düzenlemelerde hiçbir şekilde çevrenin korunması ihmal edilmemeli gerekli dengenin kurulmasına özen gösterilmelidir bu nedenle tarih ve sayılı kanunun inci maddesinde çevrenin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunması öngörülmüş ve üncü maddesinde de sürdürülebilir kalkınma bugünkü ve gelecek kuşakların sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi ifade edeceği belirtilmiştir hal böyle iken tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun uncu maddesinin iptali istenen üçüncü fıkrasında petrol jeotermal kaynak ve maden arama faaliyetlerinde bu dengenin kurulamadığı ve çevrenin korunmasından tümüyle vazgeçildiği görülmektedir bu bakımdan söz konusu hüküm anılan yasanın değinilen hükümleriyle de çelişmektedir böylesi bir çelişkinin hukuk düzeninde belirsizlik anlamına geleceği açıktır bir hukuk devletinde ise hukuk düzeninden beklenen hukuki belirliliktir bu nedenle iptali istenen hükmün anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını ve anayasanın ncı ve inci maddelerine de aykırı düştüğünü ortaya koymaktadır diğer taraftan bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun sayılı kanunun uncu maddesinin üçüncü fıkrası anayasanın nci inciesas sayısı karar sayısı nci ncı ve inci maddeleri ile milletlerarası sözleşmelere dolayısıyla anayasanın ıncı maddesine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı bu kural ile çevre kanunu ve bu kanun uyarınca yayımlanan yönetmeliklere aykırı davrananlara söz konusu aykırı faaliyeti düzeltmek üzere bir defaya mahsus olmak üzere esasları yönetmelikle belirlenen ve bir yılı aşmamak üzere süre verilebileceği öngörülmüştür böyle bir düzenleme çevreyi kirleten canlı yaşamı için risk oluşturan işletmelere bir yıla kadar riskli faaliyetlerini sürdürme olanağı sağlanmaktadır bu düzenleme şu anda faal durumda olan işletmelerin çevreyi kirletmelerine ve ekolojik dengeyi bozmalarına bir yıla kadar göz yummak anlamına gelmektedir türkiye cumhuriyeti anayasasının ncı maddesinde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir demekte ve çevreyi geliştirmenin çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin hem devletin hem de vatandaşların ödevi olduğu vurgulanmaktadır bu düzenleme avrupa birliğinin beşinci çevre eylem programında getirilen ortak sorumluluk yaklaşımıyla uyumludur i̇nsanların ve diğer canlıların sağlıklı yaşamasını sağlayan hava su toprak ve kültürel değerler çevreyi oluşturmaktadır şu anda faal durumda olan ve çevreyi kirletme canlı yaşamı için risk oluşturan işletmelere bir yıla kadar riskli faaliyetlerini sürdürme olanağı sağlanmasının anayasanın ncı maddesi ile çevrenin kirlenmesinin önlenmesi konusunda devlete verilen ödevin yerine getirilmemesi ve savsaklanması anlamına geldiği açıktır bu nedenle iptali istenen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası anayasanın ncı maddesine aykırı bir nitelik taşımaktadır diğer taraftan iptali istenen hüküm kişilerin anayasanın ncı maddesinde ifade edilen çevre hakkını anayasanın üncü maddesinde belirtilen ilkelere aykırı bir biçimde sınırlandırmaktadır anayasanın üncü maddesi temel hak ve özgürlüklerin özünün zedelenmesine veya ölçülülük ilkesine aykırı biçimde sınırlandırmasına olanak tanımamaktadır i̇ptali istenen hükümle şu anda faal durumda olan ve çevreyi kirletme ve canlı yaşam bakımından risk oluşturan işletmelere bir yıla kadar riskli faaliyetlerini sürdürme olanağı sağlanması kişilerin çevre hakkının özünden ve ölçüsüzce sınırlandırılması anlamına gelmekte ve anayasanın üncü maddesine açık bir aykırılık oluşturmaktadır çevrenin korunması ve çevre kirliliği problemi kirliliğin kaynağı olan ülke ile sınırlı kalmamakta dünya üzerinde varolan diğer devletleri ve insanları da etkilemekte ve ilgilendirmektedir bunun tabi sonucu olarak çevre ile ilgili birtakım devletler arası düzenlemelerin yapılması da zorunluluk olduğundan dolayı çevrenin korunması ve çevre kirliliğinin önlenmesi için birtakım devletlerarası çalışmalar ve toplantılar tertip edilmiş bildirgeler yayımlanmış türkiyenin de katıldığı uluslararası sözleşmeler düzenlenmiştir bir insan hakkı olan çevre hakkı ilk kez de birleşmiş milletler çevre konferansı sonucunda yayımlanan stockholm deklarasyonunda yer almıştır stockholm deklarasyonu çevre ile ilgili ilk önemli belge olarak kabul edilmektedir inci maddesinde insanın hürriyet eşitlik ve yeterli yaşam koşulları sağlayan onurlu ve refahesas sayısı karar sayısı içinde bir çevrede yaşamak temel hakkıdır sözleriyle başlayan deklarasyon doğal hayatın korunması yenilenebilen kaynakların korunması yenilenemeyen kaynakların tükenme tehlikesine karşı önlemler alma toksit ve diğer maddelerin deşarjı ısının doğaya onu zararsız kılabilecek kapasiteyi aşacak şekilde bırakılmasının engellenmesi kalkınmanın gerekleri ile çevrenin korunması arasındaki çelişkilerin giderilmesi nükleer silahlara karşı çevrenin korunması gibi konuları ele almaktadır ekim dünya doğa şartı ve paris sözleşmesinde çevre hakkı ile ilgili somut maddeler yer almıştır daha sonra yılında tokyo konferansı tertip edilmiş ve bu konferansın sonucunda yayınlanan bildiride ise gelişme kavramı yeniden gözden geçirilmeli ve her ülkenin ekonomik gelişmesi kaynakların korunması ve arttırılması dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir i̇ktisadi büyümede sadece iktisadi geliştirme göstergeleri değil aynı zamanda tabii kaynakların korunması hastalıklarla mücadele edilmesi kültür miraslarının korunması gibi konularla da ilgilenilmelidir temiz hava su orman toprak gibi çevre kaynakları korunmalı dengeli bir nüfus artışı sağlanmalıdır bütün ülkelerde teknolojik gelişmeler çevre faktörlerine önem verecek şekilde yönlendirilmelidir denilmiştir biyolojik çeşitliliğin korunmasının insanlığın ortak sorunu olduğunu vurgulayan bm üyesi akit taraflar de rioda biyolojik çeşitlilik sözleşmesini kabul etmişlerdir türkiye tarih ve sayılı kanunla sözleşmeyi onaylamıştır sözleşme ile biyolojik çeşitliliğin korunması biyolojik kaynakların muhafazası biyoteknolojinin özgün verimli ve çevreye uygun kullanımı ekosistemin korunması biyolojik çeşitlilik oluşturan canlıların ex situ korunması canlıların yaşam ortamlarının korunması canlıların in situ koşullarının korunması ve biyolojik çeşitlilik oluşturan canlıların sürdürülebilir kullanımı konuları ele alınmıştır bu sözleşmede insanların sürekli ve dengeli kalkınmanın merkezinde olduğu ve doğa ile uyum içinde sağlıklı ve verimli bir hayata hakları olduğu belirtilmiştir ülkemizin de taraf olduğu akdenizin kirlenmeye karşı korunması barselona sözleşmesinin ve sözleşmeye ait protokollerin gözden geçirilerek güncelleştirilmesi sonucunda yılında yeniden imzaya açılan akdenizin deniz ortamı ve kıyı bölgesinin korunması sözleşmesi ne akdenizde gemilerden ve uçaklardan boşaltma veya denizde yakmadan kaynaklanan kirliliğinin önlenmesi ve ortadan kaldırılması protokolü ne akdenizin kara kökenli kaynaklardan ve faaliyetlerden dolayı kirlenmeye karşı korunması protokolüne akdenizde özel koruma alanları ve biyolojik çeşitliliğe i̇lişkin protokol katılmamız tarihli ve sayılı kanunun üncü ve inci maddelerine göre bakanlar kurulunun tarih ve sayılı kararı ile kabul edilmiştir rg sa akdenizin kara kökenli kaynaklardan ve faaliyetlerden dolayı kirlenmeye karşı korunması protokolü nün genel hükümler bölümündeki inci maddesinde aynen şöyle denilmektedir bu protokolün bundan böyle taraflar olarak anılacak olan akit tarafları zehirli kalıcı ve biyoakümülasyona eğilimli maddelerin girdilerini aşamalı olarak ortadan kaldırmaya öncelik vererek akdeniz alanının ırmaklarından kıyı tesislerinden veya kanallarından gelen ve ülkeleri içindeki tüm diğer kara kökenli kaynaklardan veya etkinliklerden dolayı ortaya çıkanesas sayısı karar sayısı atıkların yol açtığı kirliliği mümkün olan en yüksek düzeyde önlemek azaltmak bu kirlilikle mücadele etmek ve bu kirliliği ortadan kaldırmak için uygun olan tüm önlemleri alacaklardır tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası yukarıda açıklanan birleşmiş milletlerin ilan ettiği dünya doğa şartına ve de birleşmiş milletler çevre konferansı sonucunda yayımlanan stockholm deklarasyonundaki çevre hakkı na ve rio toplantısında imzalanan çevre sözleşmesine ve akdenizin kara kökenli kaynaklardan ve faaliyetlerden dolayı kirlenmeye karşı korunması protokolüne de aykırıdır anayasanın ıncı maddesinde insan haklarına ilişkin andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler taşımaları halinde andlaşmaya uyulacağının ifade edildiği göz önünde tutulduğunda uluslararası andlaşmaya aykırı bir düzenlemenin anayasanın ıncı maddesi ile çeliştiğini de söylemek gerekmektedir anayasaya aykırı bir hükmün hukuk devleti anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleri ve dolayısıyla anayasanın nci ve inci maddeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun nci maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrası anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde sinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun iptali istenen geçici madde sinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte faal durumda olan işletmelere bu kanun ve yönetmeliklerle getirilen ek yükümlülüklerin gerçekleştirilmesi için yönetmeliklerin yayımlanmasından sonra bakanlıkça bir yıla kadar süre verilebileceği öngörülmekte ve maddenin ikinci fıkrasında da sayılı çevre kanununun uncu maddesinin bendine aykırı tesislerin bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde kapatılacağı belirtilmektedir i̇ptali istenen geçici nci maddenin birinci fıkrası ile çevreyi kirletme canlı yaşamı için risk oluşturan işletmelere bir yıla kadar riskli faaliyetlerini sürdürme olanağı sağlanmakta diğer bir anlatımla şu anda faal durumda olan bu işletmelerin çevreyi kirletmelerine ve ekolojik dengeyi bozmalarına bir yıla kadar göz yumulmakta diğer yandan i̇kinci fıkra ile de denizlerde kirlenmeye yol açtığı için hassas alan niteliğindeki kapalı koylarda körfezlerde ve arkeolojik sit alanlarında kurulması yasaklanmasına karşın var olan balık çiftliklerinin bir yıl süre ile kirlenmeye yol açan faaliyetlerine olanak sağlanmaktadır böyle bir düzenleme yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırıdır öte yandan iptali istenen geçici madde nin ikinci fıkrası aynı zamanda sayılı çevre kanununun uncu maddesinin bendi ile hassas alan niteliğindeki kapalı koylarda körfezlerde ve arkeolojik sit alanlarında kurulması yasaklanmasına karşın var olan balık çiftliklerinin bir yıl süre ile kirlenmeye yol açan faaliyetlerine olanak sağladığı için de tarih kültür ve tabiat varlıklarının korunmasına ilişkin anayasanın üncü ve nci maddelerine de aykırı düşmektedir sayılı kanunun üncü maddesinde kültür varlıkları tarih öncesi veesas sayısı karar sayısı tarihi devirlere ait bilim kültür din ve güzelsanatlarla ilgili bulunan yer üstünde yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklar olarak tanımlanmıştır bu durumda arkeolojik sit alanlarının kültür varlığı olduğu kuşkusuzdur hassas alan niteliğindeki kapalı koylarda körfezlerde balık çiftliklerinin kurulması büyük ölçekte deniz kirliliğine neden olduğundan buralarda balık çiftliği kurulmasında ve bunların bir yıl gibi uzun süre muhafazasında kamu yararına değil balık çiftliklerini korumaya yönelik bir amaç olduğu kuşkusuzdur bir hukuk devletinde devlet erki kullanılarak yapılan tüm kamu işlemlerinin nihaî amacının kamu yararı olması gerekir bu gereklilik kamu yararını yasama organının takdir yetkisi için de bir sınır konumuna getirir kamu yararı amacına yönelik olmayan söz konu düzenleme anayasanın nci maddesine aykırıdır böylesi bir düzenlemenin anayasanın ncı ve üncü maddelerinde belirtilen hak ve özgürlükleri anayasanın üncü maddesinde belirtilen özüne dokunmama ve ölçülülük ilkelerine aykırı biçimde sınırlandırmak anlamına geleceği ve anayasanın üncü maddesine de aykırı düşeceği ortadadır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun iptali istenen geçici madde si anayasanın nci nci üncü ncı üncü ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ün birinci fıkrasının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen geçici madde ün birinci fıkrasında bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliği hükümlerine tâbi olduğu halde yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerden halihazırda yer seçimi uygun olanlar bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde ilgili yönetmelikler çerçevesinde gerekli yükümlülüklerini yerine getirdiklerini gösterir çevresel durum değerlendirme raporunu hazırlayarak bakanlığa sunar i̇lgili yönetmeliklerde belirlenen şartları sağlayanlar başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde karara bağlanır denilmiştir bu düzenleme ile yasaya ve çed yönetmeliğine aykırı faaliyetlere bir tür af getirilmektedir üstelik bir yıla kadar bu faaliyetler denetim dışı bırakılmaktadır çed çevresel etki değerlendirmesi ağustos tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren çevre kanunu nun uncu maddesi gereğince gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesinde olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaları kapsar sayılı çevre yasası gereğince tarihinde yayınlanan ve daha sonra birkaç kez değişikliğe uğrayan çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliği çed sürecini tanımlayan önemli bir belgedir gerçekleştirmeyi planladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum kuruluş ve işletmeler çed yönetmeliğinde belirtildiği üzere bir proje tanıtım dosyası ptd veya çed raporu hazırlarlar çed raporunda çevreye yapılabilecek tüm etkiler göz önünde bulundurularak çevre kirlenmesine neden olabilecek atık ve artıkların ne şekilde zararsız hale getirilebileceği ve bu hususta alınacak önlemler belirtiliresas sayısı karar sayısı çed yönetmeliğinin belirlediği ilkeler kapsamında çevre bakanlığı diğer yatırımcı ve planlayıcı bakanlık ve kurumlar özel sektör üniversiteler ve meslek odaları mühendislik ve müşavirlik büroları çevre mühendisliği alanında hizmet veren özel firmakuruluşlar sivil toplum kuruluşları ve toplumun değişik kesimleri çed sürecinin tarafları ve bileşenleridir bu anlamı ile çed süreci demokratik katılımın öne çıktığı bir ortamdır sonuç olarak yılında abdde yürürlüğe giren ulusal çevre politikası kanunu national environmental policy act kapsamında dünya ile tanışan ve gerek abd gerek ab ülkeleri gerekse diğer dünya ülkelerinde halen en etkin çevre yönetim aracı olarak yerini alan ve gün geçtikçe de bu yeri sağlamlaştıran çed ülkemizde şubat tarihinden bu yana uygulanmaktadır türkiyede sağlam bir çevre yönetimi oluşturmanın esas temelini çed sürecinin yasal kurumsal ve teknik altyapı açısından güçlendirilmesi teşkil etmektedir rio sözleşmesi ve çed kavramını içeren tüm doğa koruma sözleşmelerine göre evrende çevreye zararlı olabilecek faaliyetlerin hiç birisi çevresel etki değerlendirme incelemesinden muaf tutulamaz önemli olan kamu yararıdır bu günkü ve gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamalarıdır çed yönetmeliğine aykırı faaliyetlere bir tür af getiren üstelik bir yıla kadar bu faaliyetler denetim dışı bırakan iptali istenen tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ün birinci fıkrası çevreyi kirletme canlı yaşamı için risk oluşturan işletmelere bir yıla kadar riskli faaliyetlerini sürdürme olanağı sağladığından yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ün birinci ve i̇kinci fıkralarının anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen söz konusu fıkralarda atıksu arıtma ve evsel nitelikli katı atık bertaraf tesisini kurmamış belediyeler ile halihazırda faaliyette olup atıksu arıtma tesisini kurmamış organize sanayi bölgeleri diğer sanayi kuruluşları ile yerleşim birimleri bu tesislerin kurulmasına ilişkin iş termin plânlarını bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde bakanlığa sunmak ve aşağıda belirtilen sürelerde işletmeye almak zorundadır i̇şletmeye alma süreleri iş termin plânının bakanlığa sunulmasından itibaren belediyelerde nüfusu den fazla olanlarda yıl ilâ arasında olanlarda yıl ilâ arasında olanlarda yıl ilâ arasında olanlarda yıl organize sanayi bölgeleriyle bunların dışında kalan endüstri tesislerinde ve atıksu üreten her türlü tesiste yıldır denilmiştir bu düzenlemeler ile atıkların çevre sağlığı ve canlı yaşamı için tehlike yaratmayacak şekilde bertaraf edilmesinden iş termin plânının bakanlığa sunulma süresi de dikkate alındığında en az yıla en fazla yıla kadar vazgeçilmesi söz konusudur böyle bir düzenlemenin anlamının ise açıkça çevre kirlenmesinin önünü açmak olduğu kuşkusuzdur bu durum aynı zamanda böyle bir düzenlemenin ekim tarihinde yürürlüğe girecek olan tcknın inci ve nci maddelerindeki çevreye karşı suç olarak tanımlanan eylemlerin teşvik edilmesi sonucunu doğuracak olması nedeniyle kamu yararı amacına değil kurum ve işletmeleri koruma amacına yönelmiş bulunduğunu dolayısıylaesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesiyle bağdaşmadığı göstermektedir çünkü bir hukuk devletinde tüm yasama işlemlerinin nihai amacının kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik olması gerekir diğer yandan iptali istenen düzenlemenin anayasanın ncı maddesinde ifade edilmiş bulunan çevre hakkını ölçüsüzce ve özünden zedeleyeceği de ortadadır açıklanan ve yukarıda gerekçe bölümünde numaralı başlık altında etraflıca belirtilen nedenlerle tarih ve sayılı çevre kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun geçici madde ün birinci ve ikinci fıkraları anayasanın nci inci üncü ncı ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kuralların yürürlüklerini sürdürmesi halinde çevre hakkı güvencesiz kalacak ve çevre hakkına yönelik ihlaller adeta özendirilmiş olacaktır böyle bir durumun ise bu ihlalleri artıracağı ve çevre yi korumasız bırakacağı açıktır diğer ta
4,119
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ankara nolu i̇dare mahkemesinin gün ve esas sayılı başvurusunun gerekçesi aynen şöyledir kamu konudan yasasının maddesinde öngörülen kira birim bedeli uygulamasından vazgeçilerek tarihinden geçerli olmak üzere kira bedelinin yurtdışı aylığından kesilmesi ve emsal katsayıların yeniden düzenlenmesi yolunda maliye ve gümrük bakanlığı ile dışişleri bakanlığınca tesis edilen işlemin iptali istemiyle mahkememizin esas sayısında açılan bu davada davacı aydın sefa akay vekili av i̇smet cantürk tarafından dava konusu işlemin dayanağım oluşturan mali yılı bütçe kanununun maddesinin bendinin anayasaya aykırı olduğu ileri sürüldüğünden uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilmeden önce sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin bendi gereğince bu iddia değerlendirilerek işin gereği görüşüldü mali yılı bütçe kanununun uygulanmayacak hükümler başlığını taşıyan maddesinin fıkrasında sayılı kamu konutları kanununun maddesinin paragrafı büyükelçiler daimi delegeler maslahatgüzarlar askeri temsil heyetleri başkanları ve başkonsoloslar dışındaki personelden kendilerine yurt dışında gerek kamu kurum ve kuruluşunun mülkiyetinde bulunan gerekse kiralanan konutların tahsis edilmesi halinde ilgili memurun emsal katsayılarına göre belirlenen yurt dışı net aylığının ini geçmemek üzere maliye ve gümrük bakanlığınca tespit edilen tutarlar kadar kira bedeli alınır kira bedeli alınan konutların mefruşat elektrik su gaz telefon garaj ve genel giderleri de ilgili personelce ayrıca karşılanır şeklinde uygulanır hükmüne yer verilmiştir görüldüğü üzere direkt olarak bütçe ile ilgili olmayan bu hüküm ile kamu konutları kanununun maddesinin paragrafı uygulanamaz hale sokulmuştur oysa tc anayasasının maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz hükmü yer almaktadır bu durumda mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğu yolundaki davacı iddiası ciddi bulunmuştur açıklanan nedenle bir davaya bakmakta olan mahkemenin taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmesi durumunda bu yoldaki gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin bendi gereğince mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası hakkında karar verilmek üzere dosyada bulunan belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi
312
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçesi̇ sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendi taşınmaz edinimi başlığı altında düzenlenmiş olup yabancı yatırımcıların türkiyede kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmelerine ilişkindir yabancıların ülkemizde mülk edinmelerine ilişkin hukuksal rejimimizi değiştirme girişimleri daha önce de olmuştur tarih ve sayılı kanun bakanlar kurulunun uygun göreceği yabancı ülke halkına mütekabiliyet şartı aranmaksızın türkiyede mülk edinme hakkı getirmişti ayrıca köylerde yabancıların mülk edinmeleri yasaklanmışken yabancıların köylerde de mütekabiliyet şartı aranmaksızın bakanlar kurulunun uygun göreceği bölge ve illerde arazi ve emlak alabilmeleri esasını getirmişti sayılı kanun anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir daha sonra yılında çıkarılan sayılı kanun ile yine mütekabiliyet şartı aranmadan yabancılara mülk edinme hakkı tanınmıştır sayılı kanun iptal edilen sayılı kanundaki iptale neden olan benzer hükümleri içermekteydi sayılı kanunda bakanlar kurulunun saptayacağı belli bölgelerdeki mülkler için satış söz konusu iken sayılı kanunda bu da kaldırılarak yabancılara ülkenin tümünde mütekabiliyet şartı aranmaksızın mülk edinme olanağı sağlanmıştı anayasa mahkemesi yabancılara türkiyede taşınmaz mal edinme hakkı tanıyan sayılı kanunu anayasaya aykırı bulmuştur yabancıların türkiyede taşınmaz mal edinmelerine ilişkin hukuki rejim şöyle gelişmiştir osmanlı i̇mparatorluğu döneminde münferit irade ve fermanlarla yapılmış olan padişah ihsanları bir yana bırakılırsa yabancı tüzel kişilerin osmanlı ülkesinde mülk edinmelerine asla izin verilmemiş ve bu dönemde yabancıya mülk edinme imkanı veren herhangi bir antlaşma da yapılmamıştır yabancı gerçek kişilerin mülk edinmelerine imkan sağlayan sefer tarihli kanunun çıkarılmasında osmanlı devletinin tarihlerde içinde bulunduğu sıkıntılar ve kapitülasyonlarla yabancıların himayesini üstlenmiş bazı batılı devletlerin etkisi yadsınamazesas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti döneminde ise lozan barış antlaşmasıyla sefer tarihli kanunun kabul ettiği tebaaya temsil sistemi yerini tam bir ahdi mütekabiliyet sistemi getirilmek suretiyle yabancının ülkede mülk edinme imkanı kısmen sınırlanmış sözü edilen antlaşmayla ahdi mütekabiliyet sistemini kabul eden türkiye cumhuriyeti bu antlaşmadan yedi ay kadar sonra çıkardığı köy kanununda yabancı gerçek ve tüzel kişilerin köyde gayrimenkul edinmelerini yasaklamıştır böyle bir yasağın yeni kurulan devlette milli birlik ve beraberliğin korunması ve bilhassa sosyal ve kültürel açıdan gelişmemiş ve devlet denetiminin istenilen etkinlikte götürülemediği yörelerin yabancı unsurlara açık tutulmasının yaratabileceği bir takım sakıncalardan duyulan endişe nedeniyle getirildiğinde kuşku yoktur köy kanunu ile yapılmış olan bu sınırlamayı tapu kanununun ve ncı maddelerindeki sınırlama izlemiştir i̇nsan hak ve özgürlüklerini vatandaş gibi yabancıya da tanımış bulunan anayasamız ncı maddesinde temel hak ve hürriyetler yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabilir ilkesini getirmiştir anayasanın bu ilke ile gözettiği husus temel hak ve özgürlükler konusunda yabancılar yönünden getirilecek sınırlamaların milletlerarası hukuka uygun bulunması ve her halde bu sınırlamanın ancak kanunla yapılmasıdır milletlerarası hukuku da devletlerin taraf oldukları iki veya çok taraflı antlaşmalar milletlerarası teamüller örf ve adetler medeni milletlerce kabul edilen ve temel hukuk prensiplerinden bulunan iyi niyet ahde vefa kazanılmış haklara saygı devletler hukukunun iç hukuka üstünlüğü ilkeleri ve yardımcı kaynak sayılan ilmi ve kazai içtihatlar oluşturmaktadır anayasamızın başlangıç kısmının ikinci paragrafı milletlerarası ilişkilerde geçerli olması gereken en önemli unsurun eşitlik olduğunu göstermektedir eşitliği sağlayacak hususların en başta geleni ise karşılıklılıktır türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden olan karşılıklı muamele mütekabiliyet esası öğretide en az iki devlet arasında uygulanan ve her birinin ülkesinde diğerinin vatandaşlarına aynı mahiyetteki hakları karşılıklı tanımalarını ifade eden bir prensip olarak izah olunmaktadır bu prensibe göre bir yabancının türkiyede bir haktan yararlanabilmesi türklerin de yabancının ülkesinde aynı tür ve nitelikte olan haklardan yararlanmasına bağlıdır karşılıklı muamele esası antlaşma ile ahdi veya siyasi ya da kanunla kanuni veya fiili olabilir hukukumuzda kanuni karşılıklı muamele yabancı gerçek kişilerin ülkemizde taşınmaz mal edinme ve miras hakları konusunda da aranmaktadır yabancının klasik insan hak ve özgürlüklerinden bazılarından vatandaş gibi yararlandırılmamasının bu hakların kimi sınırlama ya da kısıtlamalara tabi tutulmasının nedenlerini devleti korumak onun devamlılığını sağlamak gibi düşüncelerde aramak gerekir devletler arasında ticari iktisadi askeri ve kültürel ilişkilerin olabildiğince arttığı insancıl düşüncelerin son derece yaygınlaştığı günümüzde aynı mülahazaların büsbütün gücünü yitirdiği söylenemez tarih boyunca devletler ülkelerindeki yabancı unsurlara kuşku ile bakmışlar bazı hakları onlardan esirgemişler bazılarını ise kimi koşullara bağlamak suretiyle sınırlamışlardır sınırlamaya tabi tutulan hakların başlıcalarından biri mülk edinme hakkıdır zira bu hak ülke denilen yurt toprağıyla ilgilidir ülke devletin asli ve maddi unsurlarından biridir ülke olmadan devlet olmaz ülke devlet otoritesinin geçerli olacağı alanı belli eder devlet sahip olduğu kurucu unsur niteliğini taşıyan üstün kudretine dayanmak suretiyle ülkede yerleşik olan ve devletin diğer asli maddi unsurunu oluşturan insan topluluğunun güvenliğini ve yararını kollamak ve gözetmek durumundadıresas sayısı karar sayısı devlet bu asli görevi nedeniyledir ki ülke üzerinde egemenliğe dayalı üstün bir hakka sahiptir toprak ile alakalı konuda insan haklarına saygılı ölçülü adil bir sınırlama devlet için bir nefsi müdafaa tedbiri niteliğindedir böyle bir tedbirden vazgeçebilmek çoğu kez olası değildir türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesine bağımsız bir devlet olarak kabulünün uluslararası belgesi lozan barış antlaşmasıdır bu antlaşmaya ekli i̇kamet ve selahiyeti adliye hakkındaki mukavelenamede yabancıların ülkede mülk edinmeleri konusunda mütekabiliyet şartı öngörülmüş bu tarihten sonra düzenlenen konu ile ilgili yasalarda ve yapılan bir çok antlaşmada mütekabiliyet şartı getirilmek suretiyle karşılıklı muamele esası gerek antlaşmalar hukuku gerek mevzuu hukuk olarak türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden biri haline dönüştürülmüştür tapu kanununun inci maddesindeki karşılıklılık ilkesi ve köy kanununun nci maddesindeki yasaklayıcı hüküm sayesinde bugüne kadar ülke topraklarının büyük ölçüde yabancılar eline geçmesi önlenebilmiştir devletlerarası ilişkilerde karşılıklı muamele esası devletlerin ülkeleri üzerindeki egemenlik haklarının doğal sonuçlarından biridir devletlerin ilişkilerinde az ya da çok gelişmişlik nüfus ve toprak büyüklüğü ve öbür niteliklerinin nazara alınmaması bunların birbirlerine eşit oldukları prensibine dayanır anayasanın ncı maddesinde anayasanın dayandığı temel görüş ve ilkeleri belirten başlangıç kısmının anayasa metnine dahil olduğu açıklanmış anılan maddenin gerekçesinde de başlangıç kısmının anayasanın diğer hükümleriyle eşdeğerde olduğu vurgulanmıştır anayasanın cumhuriyetin niteliklerini belirleyen nci maddesinde ise türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir başlangıcın nci paragrafındaki türkiye cumhuriyetinin dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olduğu ilkesiyle devletin beşeri unsurunu oluşturan milletin diğer milletlerle hak eşitliğine sahip bulunduğu vurgulanmıştır başlangıcın inci paragrafında ise hiçbir düşünce ve mülahazanın türk milli menfaatlerinin karşısında korunma göremeyeceği ilkesi ile anayasanın öngördüğü hukuk düzeni içinde milli menfaatlerin her şeyin üstünde tutulması gereği belirlenmiştir yabancı yatırımcıların türkiyede kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmeleri salt bir mülkiyet sorunu gibi değerlendirilemez karşılıklı muamele mütekabiliyet esası uluslararası ilişkilerde eşitliği sağlayan bir denge aracıdır sayılı kanun karşılıklılık aramaksızın yabancı yatırımcılara türkiyede şirket kurmak veya türkiyede kurulmuş şirkete iştirak etmek suretiyle türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mal edinmek hakkını tanıyarak bu eşitliği ve dengeyi bozmuş anayasanın başlangıçının ikinci paragrafına aykırı bir durumun ortaya çıkmasına yol açmıştıresas sayısı karar sayısı karşılıklılık aranmadan türkiyede belli ölçüde yatırım yapması belli sayıda türkiye cumhuriyeti vatandaşını işçi olarak çalıştırması veya yatırım alanı bakımından türkiyede taşınmaz edinmesinin zorunlu olması gibi koşullar konulmadan yabancı yatırımcılara türkiyenin türkiye cumhuriyeti vatandaşlarına açık olan her bölgesinde taşınmaz edinme hakkı tanınmasında bir kamu yararı yoktur çünkü türkiyeye olumlu bir katkı söz konusu değildir yabancı yatırımcıların türkiyede kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde karşılıklılık koşulu olmaksızın veya kamu yararı ve ülke güvenliği açısından belli alanlar dışlanmadan ve miktar bakımından sınırlama yapılmaksızın taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmelerine imkan sağlayan sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendi anayasanın üncü maddesi ile anayasanın başlangıç kısmının ve inci paragraflarında yer alan türkiye devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine de aykırıdır çünkü yabancıların kolayca satınalma yoluyla ülke topraklarını ele geçirmelerine imkan vermektedir anayasanın çeşitli maddelerine aykırı bir düzenleme anayasanın inci maddesindeki hukuk devleti ve anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesiyle de bağdaşmaz bu nedenle sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanunu nun üncü maddesinin anayasanın ve inci maddeleri ile başlangıç kısmının ve inci paragraflarına aykırı olan bendinin iptalinin gerekli olduğu düşünülmektedir sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendinin anayasaya aykırılığı sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendi uyuşmazlıkların çözümü başlığı altında düzenlenmiştir bu madde hükmüne göre özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü ile yabancı yatırımcıların idare ile yaptıkları kamu hizmeti imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden kaynaklanan yatırım uyuşmazlıklarının çözümlenmesi için görevli ve yetkili mahkemelerin yanı sıra ilgili mevzuatta yer alan koşulların oluşması ve tarafların anlaşması kaydıyla milli veya milletlerarası tahkim ya da diğer uyuşmazlık çözüm yollarına başvurulabileceği hükme bağlanmıştır bilindiği üzere türkiye uluslararası tahkim açısından önemli anayasal ve yasal değişiklikler yapmıştır önce sayılı kanun ile anayasanın ve inci maddeleri değiştirilmiştir anayasanın inci maddesine devlet kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişileri tarafından yürütülen yatırım ve hizmetlerden hangilerinin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabileceği veya devredilebileceği kanunla düzenlenir hükmünü taşıyan bir fıkra eklenmiştir anayasanın danıştayın i̇mtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini inceleme yetkisini düzenleyen inci maddesi değiştirilerek inceleme yetkisi düşünce bildirmeye dönüştürülmüştüresas sayısı karar sayısı anayasanın inci maddesinde yapılan değişiklikle kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletler arası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülebilir milletler arası tahkime ancak yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklar için gidilebilir hükmü getirilmiştir kamu hizmetleri i̇le i̇lgili i̇mtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda tahkim yoluna başvurulması halinde uyulması gereken i̇lkelere dair sayılı kanun ile inci maddedeki yabancılık unsuru tanımlanmıştır yabancılık unsuru sözleşmeye taraf kurulu veya kurulacak şirket ortaklarından her birinin yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı hükümlerine göre yabancı menşeli olması veya sözleşmenin uygulanabilmesi için yurt dışı kaynaklı sermaye veya kredi veya teminat sözleşmelerinin akdedilmesinin gerekli olması hallerinden birini ifade eder denilmiştir yani yabancı ortağı yoksa bile işin yürütülmesi yurt dışı kaynak gerektiriyorsa ulusal şirketlerin de uluslar arası tahkime gidebilmesinin yolları açılmıştır sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendi ile getirilen uyuşmazlıkların çözümü başlıklı düzenlenmede ise özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü ile yabancı yatırımcıların idare ile yaptıkları kamu hizmeti imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden kaynaklanan yatırım uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uluslararası tahkime olanak sağlanmıştır anayasanın inci maddesi özel hukuka tabi olan sözleşmeleri değil kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde bunlardan doğan uyuşmazlıkların milli veya milletler arası tahkim yoluyla çözülmesini düzenlemektedir bir başka ifadeyle anayasanın inci maddesi kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinde uyuşmazlıkların milli veya milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesine izin vermektedir inci maddedeki tahkim olanağı idare ile yatırımcı arasındaki özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerini kapsamamaktadır i̇dare ile yatırımcı arasındaki özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinin de kapsama alınması tahkimin sınırlarının anayasadakinden genişletilmesi anlamına gelmektedir anayasanın izin verdiği kamu hizmetleri ile ilgili imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinin milli veya milletler arası tahkim aracılığıyla çözümüne ilişkin düzenlemeye idare ile yatırımcı arasındaki özel hukuka tabi olan yatırım sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıkların milli veya milletler arası tahkim aracılığıyla çözümünün eklenmesiyle anayasanın inci maddesine açıkça aykırı olan bir düzenleme ortaya çıkmıştır anayasaya aykırı bir hükmün anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşması da düşünülemez yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan bendinin iptalinin gerekli olduğu düşünülmektedir sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendinin i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendinin ikinci cümlesi aşağıdaki gibidiresas sayısı karar sayısı yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması halinde menşe ülke mevzuatına göre değer tespitine yetkili makamların veya menşe ülke mahkemelerince tespit edilecek bilirkişilerin ya da uluslararası değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri esas alınır anayasanın ıncı maddesine göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz yani türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır bu maddede anılan yetkili organlar anayasanın ve nci maddeleri ile belli edilmiştir bu maddeler hükümlerine göre yasama yetkisi tbmmne yargı yetkisi bağımsız mahkemelere aittir yürütme görevi de cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından yerine getirilir anayasanın uncu maddesine göre ise yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır anayasanın yargı yetkisi başlıklı uncu maddesinde yargı yetkisinin türk ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüştür bağımsız mahkemeler anayasanın ncı maddesinde konulan esaslara göre ulus egemenliğini yargı alanında kullanan yetkili organlardır anayasamızın ve uncu maddeleri birlikte düşünüldüğünde bir başka devletin yargı organı kararlarının veya tespitlerinin türk hukuk sisteminde geçerli olması mümkün değildir bir başka devletin yargı organı kararlarının veya tespitlerinin türk mahkemelerinde geçerlilik kazanabilmesi için bunların türk mahkemeleri kararı ile istenmesi ve verdikleri kararlar ile tespitlerin yine türk mahkemeleri tarafından benimsenmesi gerekir diğer yandan yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması halinde bunların değerlendirmelerinin menşe ülke mevzuatına göre değer tespitine yetkili makamların veya menşe ülke mahkemelerince tespit edilecek bilirkişilerin ya da uluslararası değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmelerinin esas alınması suretiyle yapılması türk mahkemelerin ve hakimlerin bağımsızlığını da ciddi bir şekilde zedeleyecektir hakimlerin uygun gördükleri kişileri bilirkişi olarak seçememeleri ve verecekleri kararda söz konusu bendinde tanımlanan makam bilirkişi ya da uluslar arası değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmelerini esas almak zorunda bırakılmaları anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır hakimlerin bilirkişilerin değerlendirmelerini dikkate almaları gerektiğinde belirtilen görüşten farklı bir karar vermeleri ayrı bir şeydir kararların doğrudan bilirkişi değerlendirmeleri esas alınarak verilmesi ayrı bir şeydir kaldı ki hakimin ve mahkemenin kimi bilirkişi tayin edeceğini seçmeye hakkı olmalıdır bu nedenle söz konusu üncü maddenin bendinin ikinci cümlesi anayasanın inci maddesine aykırı düşmektedir anayasanın çeşitli hükümlerine aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesindeki hukuk devleti ve inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktıresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan gerekçelerle sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin bendinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan ikinci cümlesinin iptalinin gerektiği düşünülmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı doğrudan yabancı yatırımlar kanununun üncü maddesinin ve bentleri ile bendinin ikinci tümcesinin uygulanması halinde giderilmesi olanaksız durum ve zararlar doğacaktır bu zararlar özellikle türkiyede şirket kuran veya şirkete katılan yabancı yatırımcıların karşılıklılık aranmadan türkiyede taşınmaz mal satınalması konusunda çok belirgin bir nitelik kazanacak ve ülkenin topraklarının kolayca yabancılara geçmesine yol açacaktır bu durum ve zararları önleyebilmek için söz konusu hükümlerin yürürlüklerinin durdurulması gerekmektedir
2,307
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında mahkememizde beş ayrı silahlı gasp suçundan kamu davası açılmış bu davalarla birlikte sanık hakkında ayrıca sarkıntılık ve ırza geçmeye eksik teşebbüs suçundan da davalar açılmış bulunmaktadır sanığın yargılaması sonunda suçu sabit görüldüğü takdirde her bir gasp olayı için seneden seneye kadar ağır hapis cezası olmak üzere beş ayrı suçtan sene ağır hapis cezasına hükmedilmesi gerekmektedir ancak tck maddesi uyarınca neticeten cezalar içtima edilerek sene ağır hapis cezasına hükmedilmesi gerekecektir kaldı ki bu sanığın aynı zamanda bakırköy ağır ceza mahkemesinde de beş tane aynı neviden davası bulunmaktadır ayrıca bu sanığın halen ska göre infazı ertelenmiş ağır hapis cezaları mevcuttur anayasanın maddesinde ‘herkesin kanun önünde eşit oldukları hüküm altına alınmıştır davamızın sanığına mahkememizce iki ayrı gasp fiilinden hükmedilecek ceza miktarı tck maddesindeki içtima sınırlarını dolduracak kalan sekiz adet gasp fiili fiilen cezasız kalmış olacak ırza geçmeye teşebbüs ve sarkıntılık fiilleri tamamen cezasız kalmış olacaktır yine anayasanın başlangıç kısmının fıkrasında da ‘her türk vatandaşının eşitlik ve sosyal adalet gereklerince onurlu bir hayat sürdürme hakkı bulunduğu hükme bağlanmıştır kendine karşı işlenen gerek mal aleyhine gerekse ırz ve namus aleyhine cürümleri cezasız kalan mağdurların sosyal adaletten ve onurlu hayat hakkından ne derece istifade edebilecekleri belirsizdir on ayrı silahlı gasp olayından hükmedilmesi gereken yıl ağır hapis cezası ictimaen sene ağır hapse bağlanan ve af veya benzeri isimlerle çıkarılan atıfet kanunları olmasa bile infaz kanunlarından istifadeyle yaklaşık süreli infaz suretiyle birkaç sene sonra bu kişinin tahliye edilmesi cezalandırma adaleti sosyal adalet vatandaşların onurlu hayat sürme haklarıyla bağdaşmayacağı gibi iki silahlı gasp suçu işleyen kişiyle olayımızda olduğu gibi on ayrı silahlı gasp olayını gerçekleştiren kişinin aynı süre ceza çekmesi gibi çarpık bir eşitsizliği de doğuracaktır bu sebeplerle tck maddesinin anayasanın başlangıç bölümünün fıkrasıyla maddesine aykırı olduğu düşüncesiyle yüksek anayasa mahkemesine müracaat kararı verilmiştir
298
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı hemşirelik kanununun gerekçesi ile ilgili meclis tutanaklarının incelenmesinden hemşire olarak atanacaklarda kadın olma koşulunun gerekliliği konusunda inandırıcı ve kabul edilebilir bir gerekçeye rastlanmamış olup bazı işlerin yalnızca kadınlar tarafından yapılabileceği şeklindeki geleneksel bir anlayıştan kaynaklandığı kanaatine varılmıştır hemşirelik mesleğinin tarihçesi incelendiğinde hemşireliğin bir erkek mesleği olarak doğduğu bir başka deyişle ilk hemşirelerin mö erkekler olduğu görülecektir amerikan iç savaşında erkeklerin azalması kırım savaşında da i̇ngiltereden gönüllü olarak bayanların hizmet sunmak istemeleri nedenlerine dayalı olarak bayanların bu meslekte rol almaya başladıkları görülmüştür şu anda dünyanın pek çok ülkesinde abd japonya avustralya i̇ngiltere kanada norveç i̇sviçre tayland singapur almanya i̇rlanda danimarka erkek hemşireler sağlık alanında hizmet verdiği gibi hemşire kadındır önyargısını yıkmak için erkeklerin bu mesleği seçmeleri yolunda bir teşvik de bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yararı düşüncesi olmaksızın başka deyimle yalnızca özel çıkarlar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamayacağıdır hemşirelik de diğer mesleklerde olduğu gibi toplumsal ihtiyaçlardan doğan insan hayatıyla yakından ilgili bir meslektir profesyonel bir meslek olan hemşirelikte cinsiyet ayırımına gidilmesinde kamu yararı bulunduğu söylenemez zira hemşireliğin sosyal rolü hemşireliğin kadınsı fonksiyonlarla tanımlanmasından büyük ölçüde etkilenmiş olup hemşirelik eğitimi alan erkeklerin bu mesleği icra edememeleri için hiç bir neden bulunmamaktadır sayılı yasanın maddesinde belirtilen sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfında erkek kadın ayırımı bulunmadığı halde bu sınıftan yalnızca hemşirelik mesleği için cinsiyet ayırımına gidilmesi tam bir çelişki oluşturmaktadır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmiş fıkrasında bu ilkenin doğal sonucu olarak hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz kuralı öngörülmüştür madde gerekçesine göre insanın insan olması dolayısıyla doğuştan bir değeri ve haysiyeti vardır bu onun tabii bir hakkıdır bu hak dolayısıyla herhangi bir niteliğe veya ölçüye dayanılarak insanlar arasında ayrım yapılamaz insanlar arasında kanunların uygulanması açısından da hiçbir fark gözetilemez i̇nsanlar arasındaki eşitliğin temellerinden birini de böylece kanunlar önünde eşitlik ilkesi sağlar anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararında eşitlik ilkesi aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirir kişinin cinsiyeti nedeniyle karşı cinse göre ayrıcalıklı duruma getirilmesi bu ilkeyeesas sayısı karar sayısı aykırı düşer ayrıca eşitlik bireyler arasındaki farklılıkların gözardı edilerek herkesin her bakımdan aynı kurallara bağlı tutulması anlamında da algılanamaz kimi kişilerin başka kurallara bağlı tutulmalarında haklı nedenler varsa yasa önünde eşitlik ilkesine aykırılıktan söz edilemez bu nedenle yaradılış ve işlevsel özelliklerin zorunlu kıldığı kimi ayrımlar haklı bir nedene dayandığı ölçüde eşitliği bozmadığı halde cinsiyetten başka bir nedene dayanmayan ayırımlar eşitlik ilkesine açık bir aykırılık oluştururlar gerekçesine yer verilmiştir cinsiyete dayanan ayırımlar taraf olduğumuz insan haklarına ilişkin uluslar arası belgelerde de reddedilmektedir i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin başlangıç kısmında birleşmiş milletler halklarının birleşmiş milletler antlaşmasında temel insan haklarına insan kişiliğinin onur ve değerine erkeklerle kadınların hak eşitliğine olan inancını yeniden belirttikleri açıklanmakta maddesinde herkes ırk renk cinsiyet gibi herhangi bir ayırım gözetilmeksizin bildirgede öne sürülen tüm hak ve özgürlüklere sahiptir denilmekte maddesinde herkes yasa önünde eşittir ve ayırım gözetilmeksizin yasa tarafından eşit korunmaya hakkı vardır herkes bu bildirgeye aykırı her türlü ayırdedici işlem ve böyle bir işlem için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır kuralına yer verilmektedir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin başlangıç kısmında i̇nsan hakları evrensel bildirgesine gönderme yapılarak bildirgedeki hakların evrensel ve etkin olarak tanınması ve gözetilmesinin güvence altına alınması amacından söz edilmekte maddesinde de bu sözleşmede öne sürülmüş olan hak ve özgürlüklerden yararlanma cinsiyet ırk renk dil din ayrımı gözetilmeksizin herkes için sağlanır denilmektedir uluslararası belgelerin cinsiyete dayalı ayırımı reddeden bu kuralları ile anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı maddesi arasında temelde bir farklılık bulunmamaktadır uluslararası metinlerde temel bir ilke olarak yerini koruyan eşitliğin zaman içinde insana verilen değerin artmasına bağlı olarak hak ve özgürlükler listesinin genişlemesiyle soyuttan somuta indirgenerek birçok alanda düzenlemelerin kaynağını oluşturduğu görülmektedir çağdaş hukuk anlayışında görülen gelişmeler ulusların hukuk düzenlerinin yeniden gözden geçirilmesini saptanan aykırılıkların giderilmesini gerektirmektedir bu bağlamda hemşirelik mesleğini yürütmede bayanlara bir tür üstünlük tanımanın haklı ve geçerli bir nedeni bulunmadığı gibi çağdaş hukuk anlayışına ters düşen kanun maddesi anayasanın maddesine de açık bir aykırılık oluşturmaktadır hatta son olarak günlü ve sayılı kanunla anayasanın maddesine getirilen ek hükümle devletin kadın erkek eşitliğinin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü kılındığı vurgulanmıştır hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayrımın gözetilmeyeceğini kurala bağlayan anayasanın maddesi uyarınca kamu görevlileri hakkında yasalarda öngörülen kısıtlamaların hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi amacına uygun olması gerekmektedir yani hizmete alınmada görevin gerektirdiği nitelikler belirlenirken yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması gerekmektedir bu yaklaşımdan hareketle hemşirelik mesleğini cinsiyet odaklı belirlemenin yürütülen hizmeti ne şekilde etkileyebileceği konusunda günün koşullarına uygun bir neden sonuç bağı kurulamayacağı gibi böyle bir ayırımcılık temel hakkın özüne dokunulamayacağını öngören anayasanın maddesine de uygun düşmemektediresas sayısı karar sayısı öte yandan temel hakların sınırlandırılmasındaki amaç ile sınırlamanın sonucu arasında yapılacak düzenlemenin hukuka ve kamu gereklerine uygunluğunu belirleyecek en önemli unsur ölçülülük ilkesi olup bu anlamda yasa maddesinde öngörülen sınırlamanın yani sadece bayanların hemşire olarak atanmasına olanak sağlayan kuralın bizzat kendisinde ölçülülük ilkesinin esas alındığı anayasanın maddesine uyarlık bulunmamıştır öyleyse kadın erkek eşitliğine dayalı olarak siyasal ekonomik sosyal alandaki insan haklarının ve temel özgürlüklerin tanınmasını ve bunlardan yararlanılmasını engelleyen ve cinsiyete bağlı olarak yapılan bu sınırlama anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır bir ülkede demokratikleşmenin yaşama geçirilmesi ile ülkede kadın erkek eşitliğinin sağlanması doğru orantılıdır çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğunu vurgulayan anayasanın maddesinin hareket noktası kadın ile erkek arasında yaşamın her alanında var olan ayrımcılığın ortadan kaldırılmasıdır bunun gerçekleştirilmesi de eşitliğe aykırı tüm yasaların ortadan kaldırılması ile mümkündür öyleyse belirli sağlık eğitim ve öğrenimi gördükten sonra doktorlara yardımcı olmak üzere hizmet verecek sağlık personelini seçmede cinsiyete dayalı ayrımcılık yapmanın hemşirelik ünvanının dolaylı olarak kişilerin elinden alınması suretiyle çalışma hak kaybına yol açacağı bu durumun da anayasanın maddesine aykırılık oluşturacağı açıktır sonuç olarak topluma ve insanlığa hizmet rolleri çağın ihtiyaç ve gelişimi çerçevesinde şekillenir bu rolleri cinsiyet odaklı belirlemek hem insanın yaradılışına hem de insan haklarına aykırıdır biyolojik cinsiyetin bakıma ihtiyacı olan kimseye ilgi ve ihtimam göstermekle herhangi bir ilişkisi yoktur nitekim hemşirelik tarihi incelendiğinde hemşireliğin ilk defa bir erkek mesleği olarak ortaya çıktığı görülecektir sonradan değişen koşullarla kadınların bu meslekte yoğunluk kazandıkları ve mesleğin kadın mesleği olarak algılanması sonucunu doğurmuştur ancak burada önemli olan kişinin cinsiyeti değil hemşirelik yapabilme konusunda aldığı eğitim ve yeterliliği ile bu mesleği icra etme arzusu ve başarısıdır tüm bu nedenler karşısında itiraz edilen kanun maddesi anayasanın sözü edilen ilkelerine aykırı görülmüştür açıklanan nedenlerle hemşirelik kanununun maddesinin birinci fıkrasının ve aynı kanunun maddesinde yer alan kadınlardan sözcüğünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan yasa hükmünün ve belirtilen sözcüğün iptali ile bu hükmün uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için iptali istenilen maddenin ve sözcüğün yürürlüğünün durdurulması istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
1,148
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik sebebleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran bunu sürdürmekte kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesinin en önemli gereklerinden biri kuşkusuz kuralları uygulayacak devlet işlerini yürütecek olan yönetimin hukuk düzenine bağlı olmasının sağlanmasıdır yine hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi de yasaların genel olması ilkesidir bunun gereği ise yasa önünde eşitliktir buna göre aynı hukuki koşullarda idare ile vatandaş arasında farklılık olmaması başka bir ifade ile idare için getirilen koşulların aynı pozisyondaki vatandaş için de getirilmesi nimet veya külfetçe eşit olması gerekir bu bağlamda somut ihtilaf ele alınacak olursa sayılı yasanın maddesinde vergi mükellefleri için bazı yükümlülükler dolayısıyla vergi idaresi lehine bazı düzenlemeler getirilmiştir buna göre yasanın ilk iki fıkrasında özel ödeme zamanlan düzenlenip fıkrada yasal vadelerinde tahsilatı yapılmayan vergilerde sayılı yasada tespit edilen oranda gecikme faizi alınacağı fıkrada fazla veya yersiz olarak tahsil edilen ve vergi kanunları gereği iadesi gereken vergilere mükellefin belge bilgi temininden sonraki üç ay içinde iade yapılmaması halinde üç aylık sürenin sonundan itibaren sayılı yasa uyarınca belirlenen tecil faizi oranında faiz ödeneceği fıkrada ise ihtirazı kayıtla beyan edilip ödendikten sonra yargı kararıyla iade edilip yine yargı kararı uyarınca tahsili gereken vergilere iade tarihinden itibaren sayılı yasaya göre belirlenen tecil faizi oranında gecikme faizi ödeneceği düzenlenmiş bulunmaktadır bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden idarelerin vergi alacaklarının geciken kısmı için vade tarihinden itibaren gecikme faizi veya zammı oranında faiz uygulanırken vatandaştan haksız tahsil edilen vergilerin vergi kanunları uyarınca iadesinde ise mükellefin belge bilgi temininden sonraki ay içinde iade edilmemesi halinde aydan sonraki süre için tecil faizi oranında faiz öngörmektedir bir nevi burada devlet alacağında hemen vade tarihiyle faiz başlatılırken devletin borcu sözkonusu olunca mükellefin belge bilgi temininden sonraki ay sonrasına faiz işletilmektedir ayrıca devlet alacağında gecikme zammı oranında faiz alınmakta iken devlet borcuna tecil faizi oranında faiz verilmektedir maddenin en önemli olan ve bu ihtilafın konusu olan handikabı ise mahkeme kararıyla hukuka aykırılığı sabit hale gelen ancak vatandaşın iyi niyetle ödediği verginin iadesi sözkonusu olunca bunun için faiz öngörülmemesidir oysa mahkeme kararıyla hukukaesas sayısı karar sayısı aykırılığı ortaya konulan ve tahsil edilen vergi de haksız tahsil edilen bir vergi olup aylar veya yıllar sonra iadesi sırasında enflasyonist ortamda faiz uygulanmaması mükellef yönünden ekonomik eksilme idare yönünden ise sebepsiz zenginleşme sonucunu doğurmaktadır yasa koyucunun devlet alacağının her tür geç tahsilinde yargı kararı sebebiyle geç tahsil edilse bile vade gününden itibaren faiz işletirken yargı kararı gereği iade etmek zorunda olduğu vergilere faiz öngörülmemesi hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır her ne kadar mahkeme kararıyla hukuka aykırılığı ortaya konulan vergilerin iadesinin zaten zorunlu olduğu iade sırasında ekonomik kaybı karşılamak için genel hükümlere göre hizmet kusurundan dolayı faiz için ayrıca hüküm kurulabileceği düşünülse de öncelikle faiz talepleri somut olayımızda olduğu gibi yargı yerlerince hemen maddenin fıkrasıyla irtibatlandırılmakta ve yasada bu yönde düzenleme olmadığı için talep reddedilmektedir i̇darece yasa gereği yapılan iadelerde ise aydan sonrası için faiz uygulanarak devlet alacağı ile borcuna farklı muamele yapılmaktadır sonuç itibariyle maddede genel olarak devlet alacaklarına vade tarihinden geçerli faiz işletilmekte iken devlet borcu diyebileceğimiz yasa gereği iade edilen vergilerde mükellefin müracaatından sonraki ay sonrasından faiz işletilmesi ve de en önemlisi yargı kararı gereği iadesi gereken vergilerde faiz ödemesinin hiç düzenlenmemesi sebebiyle maddenin fıkrasında anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine uyarlık bulunmamaktadır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek mdkadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz değişik md devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almaktadır anayasada düzenlenen eşitlik kuşkusuz ki mutlak bir eşitliği değil hukuki eşitliği ifade etmektedir hukuki eşitlik ise birbiriyle aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasının engellemesidir buna göre eşitlik ilkesi aynı hukuki durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşitliğin sağlanması ve ayrım yapmamayı gerektirir ki bu ilkeden devlet organları da muaf değildir bu bağlamda somut ihtilaf ele alınacak olursa yukarıda da izah edildiği üzere sayılı yasanın maddesinde genel olarak devletin değişik sebeplerle geç tahsil edebildiği vergilere vade tarihinden geçerli olmak üzere faiz uygulaması öngörülmüşken fıkrada yasalar gereği iade edilecek vergilere aydan sonrası için faiz öngörülmüş olup yargı kararı gereği yapılan vergi iadelerine hiçbir şekilde faiz uygulaması öngörülmemiştiresas sayısı karar sayısı burada iki yönden kanun önünde eşitlik ilkesi mükellef aleyhine devlet lehine ihlal edilmiştir öncelikle geciken tahsilatlara faiz uygulanması ekonomik bir gereklilik olup enflasyonist bir sistemde geç tahsilat her iki taraf içinde aynı sonucu doğurur çünkü faiz enflasyonist sistemde ekonomik değer kaybının tazmin aracıdır dolayısıyla geciken ödemelerde alacaklı devlette olsa mükellefte olsa aynı ekonomik kurala tabi olup faiz her ikisi yönünden de aynı önemde bir haktır dolayısıyla devlet alacağına faiz uygulayıp mükellef alacağına vergi iadesine faiz uygulamamanın hukuki ve ekonomik izahı yoktur bunun sonucu hukuken ekonomi kurallarına göre aynı konumda olan iki tarafa farklı muamele yapılması sonucu doğmaktadır bu sebeple maddenin fıkrasında gerek yasa gereği yapılan vergi iadelerine mükelleflerin bilgi belge temininden sonraki aydan sonrası için faiz uygulaması gerekse yargı kararı uyarınca iade edilen vergiler için hiç faiz öngörülmemesinde aynı durumdaki devlet alacaklarına vade tarihinden geçerli faiz uygulaması öngörüldüğünden anayasanın maddesinde düzenlenen kanun önünde eşitlik ilkesine uyarlık bulunmamaktadır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmü düzenlenmiştir ekonomilerde bir değişim vasıtası olan para çeşitli ticari sınaî zirai vs faaliyetlerde kullanılmakla sahibine kazanç kira nema vs adları altında kimi yararlar sağlayan ekonomik bir değerdir paranın sahibi dışındaki kişi ve kuruluşlarca kullanılması sahibinin bu ekonomik değerden mahrum bırakılması sonucunu yaratması yanında enflasyon etkisinde olan ekonomilerde paranın değerini yani alım gücünü enflasyon oranına bağlı olarak yitirmesine neden olur anayasa mahkemesinin gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gün ve sayılı kararında da belirtildiği gibi enflasyon ve buna bağlı olarak oluşan döviz kuru mevduat faizi hazine bonosu ve devlet tahvilli faiz oranlarının yüksekliği borçlunun yararlanması alacaklının ise zarara uğraması sonucunu doğurmaktadır hukuk sistemlerinde paranın sahibinden başkası tarafından kullanılmasının neden olduğu bu zarar faiz adı altında yapılan ek ödemelerle karşılanmaktadır anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararında vergi usul kanununun nci maddesinde öngörülen gecikme faizi ile ilgili olarak yapmış olduğu niteleme de bu yoldadır dahası i̇nsan hakları avrupa mahkemesi birinci dairesi de mart gün ve sayılı eko elda aveeyunanistan kararında vergi olarak haksız tahsil edilen ve beş yıl beş ay sonra geri verilen meblağdan yararlanma hakkından uzunca süre mahrum kalınmasının ilgilinin mali durumunda önemli ve kesin zararlara neden olduğunu bu durumun da nolu protokolün linci maddesini ihlal ettiğini kabul etmiştir avrupa mahkemesi anılan kararında genel yarar ile kişi yararı arasında olması gereken dengeyi bozduğunu söylediği söz konusu zararın tazminine i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin düzenlemelerine dayanarak karar vermiş tazminatın hesabına da ölçü olarak gecikme faizi oranını esas almıştır danıştay vergi dava daireleri kurulunun gün ve k sayılı kararı muhalefet şerhiesas sayısı karar sayısı faiz ekonomik açıdan paranın fiyatıdır herhangi bir kimse kendine ait olmayan bir parayı hangi isim altında olursa olsun belli bir süre kullandığında asıl sahibine faiz ödemek zorundadır paranın likidite elde tutulma cepte bulundurma kullanıma hazır halde olması her an her türlü hizmet emtia veya üretim faktörünü satın alabilmesine olanak verir parayı elinde nakit veya hesabında bulunduran piyasa ekonomisi kuralları gereği geleceğe dönük olanaklardan yararlanabilir hak edildiği halde kişinin tasarrufuna geçmeyen paranın enflasyonist ortamlarda sahibinin satın alma gücünde kayıplara neden olacaktır devlete ödenmesi gereken vergilerin mükellefler tarafından zamanında ödenmemesi sonucu mükellefler bu paraları başka amaçlarla kullanarak çeşitli yararlar sağlamakta olup devlet vergi gelirlerinin bir kısmından yoksun kaldığı için harcamaları kısmak veya borçlanmak zorunda kalmaktadır bu nedenle devlete faiz ödemesi yerindedir diğer taraftan vatandaşta haksız yere ödediği vergiyi ya borçlanarak temin ettiği ya da bazı gereksinimlerini kısarak vazgeçerek ödediği ve belli bir zaman devletin kasasında haksız olarak tutulduğunun yargı kararıyla saptanması halinde aynen devlete ödenen gibi vatandaşa da yoksun kaldığı dönemler için aynı oranda ve miktarda bir miktarın ödenmesi mülkiyet hakkının korunması ilkesine uygun olacaktır buradan da anlaşıldığı üzere gerek kişi gerek devlet yönünden alacağının zamanında ödenmemesi halinde ekonomik varlıkta enflasyon sebebiyle azalma olmakta bir nevi mülkiyet hakkı zarara uğramakta ve bu zarar faizle telafi edilmektedir hal böyle olunca da mükellefe aylar yıllar sonra iade edilen vergiye faiz işletilmemesi veya vade tarihinden sonraki dönemlerde işletilmesi kişi aleyhine mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurmaktadır bu sebeple sayılı yasanın maddesinin fıkrasında yasalar gereği iade edilen vergilere mükellefin belge bilgi sunmasından sonraki ay sonrasından itibaren faiz işletilmesi ve de yargı kararı gereği iade edilen vergilere faiz işletilmesinin hiç düzenlenmemesinde anayasanın maddesine uyarlık bulunmamaktadır yürürlüğün durdurulmasi talebi̇ i̇htilaf her ne kadar parasal konuyla ilgili olup telafisi güç sonuçlar doğurmayacakmış gibi görünse de gerek yargı yerlerindeki farklı uygulamalar gerekse devletin alacaklarına farklı borçlarına farklı tutum sergilediği kanaatinin toplumda yerleşmesine sebep olan en somut düzenleme olduğundan toplumun devlet kavramını algılama tarzının olumsuzluğunu bertaraf etmek için yürürlüğün durdurulmasında kamu yararı olduğu düşünülmektedir
1,525
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin kararı aynen şöyledir dokuz eylül üniversitesi hukuk fakültesi öğretim üyesi profdr şeref ertaş tarafından maliye bakanlığına karşı açılan davada mali yılı bütçe kanununun maddesi uyarınca maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünce çıkartılan ve sayılı yüksek öğretim kanununun maddesine göre kurulan döner sermaye işletmelerini de madde uygulamasında aylık gayrisafi hasılatının ile geçmiş ve cari yıl karları hazineye irat kaydedilecek işletmeler kapsamına alan sıra numaralı genel tebliğin dayanağı bütçe kanunu hükmünün anayasaya uygun yorumlanması halinde sayılı yasa ve bütçe kanununa aykırı olduğu yalnız sözüne göre yorumlanması halinde ise mali yılı bütçe kanununun maddesinin anayasaya aykırı olduğu savlarıyla iptali ve yürütülmesinin durdurulması istenilmektedir mali yılı bütçe kanununun maddesinde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmelerinin aylık gayrisafi hasılatının ile sermayeye eklenmiş olsun veya olmasın kullanılmayan geçmiş ve cari yıl karlarının hazineye irat kaydedileceği maliye bakanının aylık gayrisafi hasılata ilişkin oranı döner sermayeler veya işletmeleri itibariyle una kadar yükseltebileceği peşin gelirlerin ve yıl sonu karlarının toplanmasına kaydına raporlanmasına bildirim ve ödeme sürelerinin tesbitine ve peşin gelirlerin yıl sonu karlarına mahsubuna ilişkin hususların maliye bakanlığınca belirleneği yıl sonu karı ve peşin gelirin yatırılmaması halinde sayılı yasaya göre yapılacak tahsilatta döner sermaye ita amiri ve saymanlarının zamdan yarı yarıya sorumlu tutulacakları ancak maliye bakanlığının verdiği ek süreler için zam uygulanmayacağı daha önceden ve yılı içinde herhangi bir suretle statüsü değiştirilen döner sermayeli işletmeler hakkında da bu maddenin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır maliye bakanlığı muhasebat genel müdürlüğünün dava konusu sıra numaralı genel tebliğinde ise döner sermayeli işletmelerin aylık gayrisafi hasılatlarından hazineye irat kaydedilecek oranlar ile peşin gelirlerin ve dönem sonu karlarının bildirimi ve yatırılmasına ilişkin uygulanmasına devam edilen seri numaralı genel tebliğ hükümlerine ek olarak uyulması gereken esaslar düzenlenmiştir kurulumuzca uyuşmazlığın kaynaklandığı ve dava konusu tebliğin dayanağı olan mali yılı bütçe kanununun maddesinin anayasaya uygunluğunun davacının bu yöndeki iddiası da dikkate alınarak incelemesi gerekli görülmüştür genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin yürütmekle yükümlü oldukları bazı kamu hizmetlerinin finansmanında ilgili bütçeden ayrılacak sermayenin işletilmesiyle elde edilecek gelirin kullanılmasının hizmet gereklerine daha uygun görülmesi halinde yasayla veya yasanın belirlediği esaslar çerçevesinde ve yasanın verdiği yetkiye dayanılarak kurulan döner sermaye işletlerine ilişkin olarak mevzuatımızda genel hükümleri içeren bir yasal düzenleme bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı bununla birlikte döner sermaye işletmelerinin konuları ilgili bütçeden ayrılacak sermaye veya bu sermayenin tesbitindeki usul elde edilecek gelire ilişkin işlem ve kuralları kuruluş yasalarında veya idareye döner sermaye işletmesi kurma yetkisi tanıyan yasalarda belirlenmektedir i̇lgili yasalar gereği döner sermayeden elde edilen ve her yılın sonunda kullanılmayan gelir bir kısım işletmede ödenmiş sermaye tahsis edilen tutara ulaştıktan sonra hazineye irat kaydedilmekte bazı işletmelerde ise ertesi yılın döner sermaye gelirine eklenmektedir yasasında aylık gayrisafi hasılatının belli bir oranı hazineye irat kadedileceği belirtilen bir döner sermaye işletmesi bulunmamaktadır i̇ta amirleri ve saymanların sorumlulukları da bazı ilgili yasalarda düzenlenmiştir yılından itibaren her mali yılın bütçe yasasında yer alan döner sermaye gelirlerine ilişkin benzer hükümlerden farklı olarak mali yılı bütçe yasasında genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı bütün döner sermaye işletlerinin aylık gayrisafi hasılatının ve kullanılmayan yıl sonu karının hazineye irat kaydı zorunlu tutulmuş maliye bakanına bu konuda bir takdir yetkisi tanınmamıştır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında farklı nitelikte yetki alanlarında görülen kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak ile bütçe ve kesinhesap kanun tasarılarını görüşmek ve kabul etmek ayrı ayrı sayılmış maddede yasa tasarısı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esaslarının iç tüzükle düzenleneceği belirtilmişken bütçenin görüşülme usul ve esasları anayasanın maddesinde hüküm altına alınmış ayrıca maddede cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisince kabul edilen diğer yasaların aksine bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere meclise geri gönderme yetkisi tanınmamıştır genel hatlarıyla aktarıldığı üzere anayasamızda bütçe yasaları ve diğer yasalar birbirinden tamamen ayrı yasama yöntemleri olarak düzenlenmiş olup bu düzenleme karşısında yasa konusu olacak hükümlerin bütçe yasasında yer almasına veya bir yasa hükmünün bütçe yasasıyla değiştirilmesi veya kaldırılmasına veya bütçe yasasında bulunması gerekli bir hükme öteki yasalarda yer verilmesine olanak bulunmamaktadır diğer taraftan anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz kuralı yer almıştır bütçe ile ilgili hükümler deyiminin mali nitelikteki hükümler değil bütçenin uygulanmasıyla ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı veya yasa konusu olabilecek yeni bir kuralı kapsamamak koşuluyla açıklayıcı hükümler olarak anlaşılması zorunludur bir yasal kuralın bütçeden harcamayı gerektirir veya gelir getirici nitelikte bulunması onun bütçeyle ilgili sayılmasına neden olmaya caktır nitekim anayasanın maddesindeki anılan kuralla da bütçe yasalarını kendi yapısına yabancı hükümlerden ayıklamak gerçek anlamda bütçe kavramı dışında kalan konulara bütçe yasalarında yer verilmemesini sağlamak amaçlanmıştıresas sayısı karar sayısı dava konusu tebliğin dayanağı mali yılı bütçe kanununun maddesinde daha önceden veya yılı içinde herhangi bir suretle statüsü değiştirilenler de dahil olmak üzere genel bütçe kapsamındaki dairelere ve katma bütçeli idarelere bağlı döner sermaye işletmeleri ile ita amiri ve saymanlarına yükümlülükler getirilmiştir döner sermayeli işletmelerin elde edecekleri gelirlere ilişkin işlem ve kurallar ile ita amiri ve saymanların sorumlulukları yasa konusudur esasen yürürlükteki yasalarda da bu konuda hükümler yer almaktadır i̇şin bütçe ile ilgili yönü sadece sermayenin oluşması için bütçeden ödenek ayrılması döner sermaye işletmelerine ilişkin yasalarda gelirlerin bütünü veya bir bölümünün hazineye irat kaydının örgörülmesi halinde yasada belirtilen ödenek miktarının bütçeye konulması ve gelir bütçesinde yer alacağı tertibin gösterilmesi konularını kapsamaktadır mali yılı bütçe yasasının aktarılan maddesi ise hem yasa konusu hususları düzenlemekte hem de bu konularda yürürlükte bulunan kimi yasaların hükümlerine aykırı ve değişiklik yapar nitelikte hükümler içermektedir açıklanan nedenlerle mali yılı bütçe yasasının maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan yasa hükmünün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına
910
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir gerekçe tarihli ve sayılı arsa üretimi ve değerlendirilmesi hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna eklenen ek madde ün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı toplu konut kanununa tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesi ile eklenen geçici üncü maddede tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı gereğince tasfiye halinde türkiye emlak bankası anonim şirketi tarafından toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklarla ilgili iş ve işlemlere ilişkin hak ve yükümlülükler tarihinden önceki dönem için bankaya bu tarihten sonraki dönem için başkanlığa aittir hükmüne yer verilmişti bu hüküm uyarınca tasfiye halinde türkiye emlak bankası anonim şirketi tarafından toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklarla ilgili iş ve işlemlere ilişkin hak ve yükümlülükler de tarihinden önceki dönem için bankaya bu tarihten sonraki dönem için toplu konut i̇daresi başkanlığına aitti i̇ptali istenilen düzenlemede tarihli ve sayılı bakanlar kurulu kararı gereğince tasfiye halinde türkiye emlak bankası anonim şirketi tarafından toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle toplu konut i̇daresi başkanlığından ve ortaklıklarından hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamaz denilmek suretiyle sorumluluk iş ve işlemlere bağlı olmaktan çıkarılıp akitlerin tarihine göre belirlenir hale getirilerek devire konu varlıklar üzerinde hak sahibi olanların akitten doğan haklarını aramaları engellenmektedir toki̇ devraldığı varlıklar üzerinde söz konusu devirden önce yapılmış akitleri bizzat kendisi uygulayarak işlemler yapmış bu işlemlerden gelir elde etmiş ve alacakları sahiplenmiş iken akit tarihi devir tarihinden önce gerekçesiyle akitten doğan sorumluluklarından azade kılınması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamazmaddenin gerekçesinde de maddenin birinci fıkrasında hak arama hakkının ilk şartı olan yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme hakkı ve hürriyeti hüküm altına alınmış ve bunun tabi sonucu olarak da kişinin yargı mercileri önünde iddia savunma ve adil ve hakkaniyete uygun yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir hak arama özgürlüğü toplumsal barışı güçlendiren dayanaklardan biri olmakla birlikte bireyin adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme uğraşının uygar yoludur uluslararası hukuk kaynaklarında özgün yeri bulunan hak arama özgürlüğü değişik alanlardakiesas sayısı karar sayısı özellikleriyle i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddelerinde de düzenlenmiştir i̇nsan varlığını soyut ve somut değerleriyle koruyup geliştirmek amacıyla hukuksal olanakları kapsamlı biçimde sağlama bu konuda tüm yollardan yararlanma hakkını içeren hak arama özgürlüğü hukuk devletinin başlıca ölçütlerinden çağdaş demokrasinin gereklerinden ve vazgeçilmez koşullarından biridir i̇ptali istenilen kural ile toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülüklerin ortadan kaldırılmasının söz konusu varlıklara ilişkin olarak üçüncü kişilerin edindikleri hakların da ortadan kaldırılması anlamını taşıdığı kuşkusuzdur nitekim söz konusu varlıklarla ilgili hak sahibi olanlar bu varlıkları devralan ancak anılan kural ile yükümlülüğü kaldırılan toplu konut i̇daresi başkanlığından haklarını isteyemeyecekler diğer bir anlatımla i̇dare aleyhine dava açıp takipte bulunamayacaklardır bu durumda iptali istenen kuralın anayasanın ncı maddesinde ifade edilen hak arama hürriyetini anayasanın üncü maddesine aykırı olarak ölçüsüzce sınırlandırdığı çok açıktır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir hukukumuzda da temel hukuk ilkelerine uygun olarak sözleşmeye bağlılık ahde vefa pacta sund servanda ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir bu ilkelere göre sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklarla ilgilidevirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülüklerin ortadan kaldırılması bu açıdan da anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir öte yandan bu düzenlemeyle toki̇ aleyhinde açılmış bulunan ve halen devam eden davalar ile icra takipleri için de toki̇nin her türlü sorumluluğu ortadan kaldırılmaktadır bu durum anayasanın inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez hükmüne de açıkça aykırıdır anayasanın uncu maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almaktadır böyle olunca eşit konumdaki kişiler arasında cereyan eden dava ve takiplerde taraflar hangi hak ve yetkilere sahipse anayasanın özellikle uncu maddesi gereği toki̇nin de aynı hak ve yetkiye sahip olması tartışmasız bir anayasal zorunlulukturesas sayısı karar sayısı bu haklarını kullanırken ve özellikle hak ararken kanun önünde herkes eşittir ve hiç kimseye bu konuda ayrıcalık tanınamaz özellikle devlet organları ve idare eşitlik ilkesine uymak ve uygulamak zorundadır anayasamızın ıncı maddesi hükmü temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı olup anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır kişinin resmî görevliler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre devletçe tazmin edilir devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır hükmünü içermektedir buna göre devlet tüm işlemlerinde kendisine karşı başvurulacak kanun yollarını ve mercilerini belirtmek zorunda olduğu gibi devlet görevlilerinin verecekleri tüm zararları da tazmin etmekle yükümlüdür hak arama hürriyeti temel hak ve hürriyetlerin kapsamı içerisinde olup söz konusu düzenleme ile bu hakkın kullanımı zedelenmektedir yasal zeminde olan hak ve alacakların tahsili de belirsizliğe itilmektedir açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı arsa üretimi ve değerlendirilmesi hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna eklenen ek madde anayasanın nci uncu üncü ncı ıncı ve nci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir tarihli ve sayılı arsa üretimi ve değerlendirilmesi hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun geçici madde ün anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesi ile değiştirilen sayılı kanunun geçici üncü maddesinde yasanın üncü maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna eklenen ek üncü madde hükmünün tasfiye halinde türkiye emlak bankası anonim şirketi tarafından toplu konut i̇daresi başkanlığına devredilen varlıklardan ve bu varlıklarla ilgili devirden önce yapılmış akitlerden doğan yükümlülükler nedeniyle toplu konut i̇daresi başkanlığına ve ortaklıklarına karşı yargı mercilerinde açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takiplerinde de uygulanacağı ve söz konusu dava ve takiplerin buna göre sonuçlandırılacağı hükme bağlanmıştır bu nedenle iptali istenen geçici üncü madde hükmü de yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci uncu üncü ncı ıncı ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı temel hak ve özgürlüklerden olan hak arama hürriyetinin özünü ölçüsüzce sınırlandıran ve anayasaya açıkça aykırı olan bir düzenlemenin uygulanması halinde sonradan giderilmesi olanaksız zararlara yol açacağı çok açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır söz konusu hükümlerin uygulanması halinde toplu konut i̇daresi başkanlığına ve hatta ortaklarına karşı yargı mercilerinde açılmış veya husumet yöneltilmiş devam eden davalar ile icra takipleri için büyük bir belirsizlik ortaya çıkacak ve hatta hak kayıplarına sebebiyet verecektir ekonomik anlamda gerçek ve tüzel kişi tarafların önceden öngöremeyecekleri büyük kayıplarına sebebiyet verebilecektir anayasanın hükümlerine açıkça aykırılık taşıdığı muhakkak olan bu düzenlemenin uygulamaya geçmesi durumunda ise telafisi imkansız zararlar doğacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarihli ve sayılı arsa üretimi ve değerlendirilmesi hakkında kanun ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı kanuna eklenen ek madde ün anayasanın nci uncu üncü ncı ıncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan üncü maddesi ile değiştirilen tarihli ve sayılı kanunun geçici madde ün anayasanın nci uncu üncü ncı ıncı ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptallerine anayasaya açıkça aykırı olmaları ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz
1,418
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ceza muhakemesi yasasının maddesinde suça ilişkin ihbar ve şikayetin cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılacağı maddesinde de cumhuriyet savcısı ihbar veya başka bir surette bir suçun işlendiği izlenimini veren bir durumu öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlayacağı düzenlenmiştir cmynin maddesinde de soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği konusunda yeterli şüphe oluşturuyorsa cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek kamu davasını açar denmektedir vergi kaçakçılığı suçlarında ise cumhuriyet savcıları kendiliklerinden soruşturmaya başlayamamaktadırlar anılan suçun işlendiğini bir biçimde öğrenen cumhuriyet savcısı ilgili dairesini haberdar ederek inceleme yapılmasını talep eder elindeki bilgi ve belgeleri de gönderir kamu davasının açılması inceleme neticesinin cumhuriyet savcılığına bildirmesine kadar ertelenir vergi usul yasası ceza muhakemesi yasasındaki soruşturma ve kovuşturma usulüne maddesinde yer alan vergi kaçakçılığı suçlarıyla ilgili madde ile ayrıksı bir hüküm getirmiştir ki bu yargılama koşuludur sayılı yasanın maddesi aynen aşağıya alınmıştır bazı kaçakçılık suçlarının cezalandırılmasında usul yaptıkları inceleme sırasında uncu maddede yazılı suçların işlendiğini tespit eden maliye müfettişleri hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığının veya defterdarlığın mütalaasıyla keyfiyetin cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesi mecburidir uncu maddede yazılı suçların işlendiğine dair suretlerle ıttıla hasıl eden cumhuriyet başsavcılığı hemen ilgili vergi dairesini haberdar ederek inceleme yapılmasını talep eder kamu davasının açılması inceleme neticesinin cumhuriyet başsavcılığına bildirilmesine talik olunur uncu maddede yazılı suçlardan dolayı cezaya hükmedilmesi vergi zıyaı cezası veya usulsüzlük cezalarının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez ceza mahkemesi kararları bu kanunun dördüncü kitabının ikinci kısmında yazılı vergi cezalarını uygulayacak makam ve mercilerin işlem ve kararlarına etkili olmadığı gibi bu makam ve mercilerce verilecek kararlar da ceza hâkimini bağlamazesas sayısı karar sayısı vergi dairesi yapacağı inceleme sonucunda dava açılmasını gerekli görürse durumu mütalaa yazısı ve inceleme sonucu elde edilen kanıtlarla birlikte cumhuriyet savcılığına gönderir savcılığa yapılan başvuru ile ilgili cumhuriyet savcısınca dava açılması zorunlu değildir savcılık kamu davası açılmasını gerekli görmez ise kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilir vergi usul yasasının nci maddesinde vuyinin uncu maddesinde yazılı suçları tespit eden maliye müfettişleri hesap uzmanları ile bunların yardımcıları ve gelirler kontrolörleri ile stajyer gelirler kontrolörleri tarafından doğrudan doğruya ve vergi incelemesine yetkili olan diğer memurlar tarafından ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığının veya defterdarlığın mütalaasıyla keyfiyetin cumhuriyet başsavcılığına bildirilmemesi halinde cumhuriyet savcısı dava açamayacağı gibi bu koşul yerine getirilmeksizin açılan davanın da kovuşturulması yapılamaz kısaca suçu doğrudan doğruya cumhuriyet savcılığına bildirmekle görevli olanların bildirimleri ikinci gurupta yer alan vergi incelemesinde yetkili olan diğer mamurların tespit ettikleri kaçakçılık suçlarını defterdarlığın veya vergi dairesi başkanlığının mütalaası yargılama koşuludur mahkeme yargılama koşulu yerine getirilinceye kadar cmyinin inci maddesine göre yargılamanın durdurulmasına karar vermek durumundadır koşul gerçekleşmez ise aynı yasa maddesine göre davanın düşürülmesine karar verilecektir birinci halde durma kararı yargılamayı sonlandıran bir karar olmadığından itiraza tabi bir karar koşulun gerçekleşmemesi üzerine verilen düşme kararı ise cmyinin maddesinde sayılan hükümlerden biri olduğundan temyiz yasa yoluna tabi bir karardır yargıtay dava şartı olan gelir i̇daresi başkalığı yada defterdarlık mütalaası alınmadan açılan kamu davasının yargılamasına devam edilmesini yasaya aykırı bulmakta olup bu uygulama istikrar kazanmıştır vergi suçlarının yargılamasının vergi incelemesi yapmaya yetkili makamların doğrudan doğruya doğrudan gönderme yetkisi bulunmayan inceleme görevlilerinin ise inceleme sonuçlarını ilgili vergi dairesinin bağlı bulunduğu vergi dairesi başkanlığı veya defterdarlığın mütalaası ile cumhuriyet savcılıklarına göndermelerinin yargılama koşulu sayılması ve bunun idareye tanınan bir yargılama koşulu yetkisi olması idarenin yürütme organının bu yetkiyi siyasal nedenlerle kullanma olasılığı karşısında yasa maddesindeki bu düzenlemenin yürütme organı tarafından siyasal nedenlerle kullanma olasılığına göre bu durum türkiye cumhuriyeti anayasanın maddesinde yer alan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup geliştirmeyi hedeflediğini ifade eden hukuk devleti ilkesine aykırıdır yasa maddesinde bazı görevlerin raporlarını defterdarlığın tasdikine yollamak bazılarının ise doğrudan doğruya cumhuriyet savcılarına suç duyurusuna müsaade etmek aynı bilgi ve eğitime sahip kişiler arasında ayırım yapmak anlamına geleceği gibi bazı yükümlülere matrah artırımı gibi uygulama yapıp yada yapmadan vergi suçu raporu düzenlememek bazı yükümlülere de hukuki anlamda bir mütalaa ya da görüş niteliğinde vergi kaçakçılığı suçu raporu düzenleyip cumhuriyet savcılıklarına bildirmek türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde tanımını bulan hukuksal eşitlik ilkesine de aykırıdır yasaların anayasaya anayasanın değişik maddesi karşısında ülkemizin tarafı bulunduğu uluslararası sözleşmelere ve evrensel hukuk ilkelerine aykırı olamaz olayaesas sayısı karar sayısı uygulanması gereken yasa maddesinin anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesini düzenleyen maddesine de aykırıdır sayılı vergi usul yasasının maddesinde düzenlenen suçlar yönünden dava açılmasını bildirimde bulunmaya yetkili olan yasada sayılı görevlerin bildirimlerine ikinci grupta yer alan vergi inceleme yetkisi olan diğer memurların tespit ettikleri kaçakçılık suçlarını defterdarlığın ya da gelir i̇daresi başkanlığının vergi dairesi başkanlığı kararına ya da insiyatifine bağlamak eşitliğe aykırı olacağı gibi iktidarın etkisi ile i̇dari makam olan defterdarlık ve diğer görevlilerinin kimi yükümlüler için izin verip kimi için ise vermeyeceği gerçeği karşısında bu konuda siyasi etkilerin işlev görme olasılığı da söz konusudur soruşturma izni alınmadan açılan kamu davalarında kovuşturmanın sürdürülmesi adı geçen makamların iznine bağlıdır yargı organının görevinin başladığı yerde yürütme organına idareye yasada düzenlenen şekilde yetki verilmesi eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi türkiye cumhuriyetinin anayasasının maddesinde düzenlenen yargı bağımsızlığına yargının hiç bir makamdan emir talimat ve tavsiye almayacağı ve yargı erkine telkinde bulunulmayacağı temel ilkesine de aykırıdır yargılamaya konu özgün olayda cumhuriyet savcısı sahte fatura düzenlendiğini öğrendiğinde durumu vergi incelemeye yetkili makamlara bildirmiş ancak gelirler kontrolörü gerekli incelemeyi yapmış vergi kaçakçılığı suçu yönünden kaçakçılık suçu raporu düzenlemeyerek sadece düzenlediği araştırma ve incelemesine raporunu soruşturma yapan yer cumhuriyet başsavcılığına göndermiştir cumhuriyet başsavcılığınca da sayılı yasanın maddesinde soruşturma koşulu olan bildirim ya da mütalaa almaksızın sanıkların diğer suçları ile birlikte sayılı yasanın maddesine göre sahte fatura düzenlemek suretiyle vergi kaçakçılığı suçundan kamu davası açılmıştır yetkisizlikle mahkememize intikal eden dava dosyasında yargılamanın sürdürülmesi bakımından kovuşturma koşulu bulunmadığı nedeniyle yetkili defterdarlık makamından mütalaa istenmiş ancak gelen yanıtta bildirimde bulunmaya yetkili olan gelirler kontrolörünün inceleme raporunun ilgili soruşturma makamına gönderdiği bu yüzden ayrıca mütalaa verilemeyeceği belirtilmiştir mahkememizce kovuşturma koşulu bulunmadığından yasada düzenlenen durumun defterdarlık makamından görüş istenmesinin ötesinde yargılamanın sürdürülmesi için bir koşul olması nedeniyle bu düzenlemenin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varılarak ve i̇ddia makamının anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülerek anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiştir
1,017
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın dayandırıldığı gerekçe aynen şöyledir i̇cra ve i̇flas kanununun maddesi alacaklının borçlunun iflasını istemi için birtakım kısıtlamalar getirmiştir bu maddeye göre alacaklı icra takibi yapacak borç ödenmeyecek itiraz varsa bu itirazı kaldıracak depo kararına esas teşkil eden miktar saptanacak ve ödemesi yönünde borçluya tebliğ edilecek eğer borçlu ödemede bulunmazsa bu takdirde borçlunun iflası istenebilecektir bu madde ile borçlunun ödemede bulunmakta aczi depo kararına rağmen borcunu gösterilen sürede ödememesi halinde sabit olmaktadır oysa maddeye göre borçlu kendinin aciz içinde bulunduğunu söylemekle aciz halinde bulunduğuna karar verilmektedir bu her iki maddeye göre borçlu olan kişiler arasında açık bir eşitsizlik yaratmaktadır bu da anayasanın kanun önünde eşitlikten bahseden maddesine aykırıdır bu alacaklılar yönünden de tam bir eşitsizlik yaratmaktadır maddeye göre açılan iflas davasında alacaklı borçlunun iflasını istemek için maddede yazılı işlemleri yapmakta kanıtlarını verebilmektedir oysa maddeye göre açılan davalarda herhangi bir kanıt verme olanağından yoksun kaldığı gibi davaya müdahale dahi edememekte kanıt verememekte ve iflas isteminin haksızlığını ileri sürememekte ve hiçbir işlem yapamamaktadır bu da maddenin alacaklar ile maddenin alacaklıları arasında açık bir eşitsizlik yaratmakta ve bu nedenle madde yine anayasanın maddesine aykırı olmaktadır yine aynı nedenlerle bu madde anayasanın hak arama hürriyetini düzenleyen maddesine aykırıdır i̇i̇k nun maddesi alacaklının evvelce takibe gerek kalmaksızın borçlunun iflasını isteyebilmesinde bir takım koşullar aramakta ve kısıtlamalar getirmektedir oysa maddede borçlu kendi kendinin iflasını isterken hiçbir kısıtlama yoktur bu da erek alacaklılar gerekse borçlular yönünden bir eşitsizlik yaratmakta ve anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır i̇i̇knun maddesi anonim limited ve kooperatif şirketlerin iflasında borçluya bir takım kanıtların sunulmasını emretmekte alacaklı ve mahkemece de bir takım kanıtların toplanması gerektiğini ortaya koymaktadır bu maddeye göre iflasını isteyecek şirketlerin bir takım deliller sunması emredildiği halde aynı yasanın maddesine göre iflasını isteyebilecek gerçek kişiler ile kollektif komandite şirketlerde bu yükümlülükler aranmamaktadır bu da kanun önünde eşitlikten bahseden anayasanın maddesine aykırı bulunmaktadır gerçek kişilerle ortaklarının kişisel mallarıyla da sorumlu bulunduğu kollektif şirketler bir yana komanditer ortakları koydukları sermaye ile kısıtlı bulunan komandit şirketlerin iflaslarında diğer şirketlerle bir ayırıma tabi tutulmasının anayasanın maddesi karşısında savunulması mümkün görülmemiştir maddenin bu yönden dahi iptal edilmesi gerektiği kanısına varılmıştır yine i̇i̇knun maddesi kanun önünde eşitlik ilkesi dışında anayasanın ve maddelerine de aykırıdır kötü niyetle iflasını isteyecek borçluların bu niyetinin mahkemelerce saptanması son derece zordur i̇flas eden borçlu hakkında alacaklıların yaptıkları icra takipleri düşecek faiz işlemeyecektir oysa devlet sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak engelleri kaldıracak herhangi bir kişiye ya da zümreye imtiyaz tanımayacak kamu düzeninin korunması amacıyla kısıtlamalar getirecek ve herkesin yargıesas sayısı karar sayısı mercileri önünde davacı ve davalı olarak hak arama hürriyetini sağlayacaktır oysa yukarıda açıklandığı gibi i̇cra ve i̇flas kanununun maddesi alacaklıları hiçbir şekilde korumamakta ve haklarını verememektedir bir kimsenin doğrudan doğruya iflasını isteyebilmesi anayasaya aykırı değilse de i̇i̇knun maddesinin bugünkü şekli anayasaya aykırıdır eğer madde mahkemelere borçlunun aciz halinin araştırılması görevini verse ayrıca borçlunun bildireceği alacaklılarına tebligat yapılması gerektiğini düzenlese yine bu maddeye göre iflas kararına karşı tüm alacaklılara itiraz hakkı tanınsa zaman madde anayasaya uygun kabul edilebilir yukarıda arz edilen nedenlerden dolayı i̇i̇knun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurma zorunluluğu doğmuştur sonuç yukarıda arz olunan nedenlerden dolayı anayasanın maddesine göre i̇i̇knun maddesi anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden bu konuda bir karar verilmek üzere anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
546
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde açıklanan iptal gerekçesi özetle şöyledir konunun analizi konuya sayıştayı onun işlevi ve niteliğini inceleyerek yaklaşalım sayıştayı düzenleyen anayasanın inci maddesi anayasanın cumhuriyetin temel organlarını düzenleyen üçüncü kısmın yargiyı düzenleyen üçüncü bölümünde yer almıştır görülüyor ki sayıştay bir yüksek yargı organı olarak düşünülmek suretiyle yargıtay danıştay askeri yargıtay uyuşmazlık mahkemesi hakimler ve savcılar yüksek kurulu gibi yargısal organlarla aynı bölümde düzenlenmiştir nitekim daha sonra dilekçemizin diğer ilgili bölümlerinde daha da ayrıntılı biçimde sunacağımız gibi anayasanın inci maddesine göre sayıştayın kesin hüküm verme ve denetim gibi iki temel görevi vardır sayıştay genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını tbmm adına denetleyecektir bunun yanında sorumluların hesap ve işlemlerini hükme bağlayacaktır yine anayasanın inci maddesinin sayıştay kararları aleyhine idari yargı yoluna başvurulamayacağı hakkındaki hükmü sayıştayca verilen kararların bir yüksek yargı organı kararı olmasının doğal bir sonucudur sayıştay inci maddenin gerekçesinde de belirtildiği gibi bir hesap mahkemesidir aynı maddenin gerekçesinde ancak kuruluşun yüksek mahkemelerin kuruluşuna benzememekle beraber bazı hesap konularında kesin hüküm verdiği için yüksek mahkeme olarak kabul edilmiştir silahlı kuvvetlerin elinde bulunan devlet mallarının tbmm adına denetlenmesi hizmetin gerektirdiği gizlilik gözönüne alınarak ayrı bir usule tabi tutulmuştur denilmektedir sayıştayın bu nitelikleri nedeniyledir ki yine aynı maddede yani inci maddede sayıştayın başkan ve üyelerinin teminatı kanunla düzenlenir denmektedir bütün bu sunulan nedenler karşısında hiç kuşkusu yok ki yargıyla ilgili genel hükümler yargı bağımsızlığı yargıç güvencesi gibi esasları düzenleyen anayasanın ve inci maddelerindeki ilkeler sayıştay ve onun başkan ve üyeleri için de geçerlidir mahkeme bağımsızlığının iki ana unsuru vardır bunlardan birincisi yargı bağımsızlığı diğeri ise yargıç güvencesidiresas sayısı karar sayısı bu kavramlardan her biri bağımsızlık müessesesinin birer yüzünü oluşturmaktadır yargı bağımsızlığı ile yargıcın objektif bağımsızlığı yargıç güvencesi ile de yargıcın kişisel bağımsızlığı ifade edilmektedir bu iki kavram biribirini tamamlayan kavramlardır bunlardan biri olmadan diğerinin varlığından söz edilemez yargıç güvencesi yargıcın kişiliğini iradesini iç dünyasını her türlü dış etkiden masun kılmayı amaçlamaktadır yargıcın anayasaya kanuna hukuka uygun olarak vicdani kanaatine göre karar vermesi ancak bu masuniyeti gerçekleştirmekle mümkün olabilecektir esasen vicdani kanaat tabiri yargıç güvencesinin sübjektif içeriğe sahip olduğunu yargıcın moral dünyasını kişiliğini iradesini iç dünyasını ilgilendirdiğini çok açık bir şekilde belirlemektedir yargıçların azledilememeleri emekliye sevk edilememeleri aylık ve ödeneklerinden yoksun kılınamamaları yargıçların başka bir görev yapamamaları rızaları dışında görevlerinin ve görev yerlerinin değiştirilememesi görülmekte olan bir dava dolayısıyla yasama meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaması ve görüşme yapılamaması yargıcın vereceği kararlarda korkuya kuşkuya ve etkiye kapılmamasını sağlamaya daha doğrusu yukarıda arzedilen masuniyeti sağlamaya yönelik esaslardır kuşkusuz mahkeme bağımsızlığını yargıç güvencesini zedeleme başka bir ifadeyle yargıcı etki altında tutma belli olaylarla sınırlı değildir bu nedenle yargıcın iç dünyasını iradesini iç alemini etkileyecek onun anayasaya kanuna hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermesini engelleyecek veya sakatlayacak her etken yargıç güvencesini zedeleyecek onu tahrip edecek ve hatta ortadan kaldırabilecektir nedenle yargıç güvencesini gerçekleştirmek buna ilişkin olayların ve etkenlerin bir bölümünü değil bu etkenlerin tümünü dikkate almakla mümkündür hukuk devleti ilkesi ancak anlamlı ve yaratıcı bir tutumla uygulandığı zaman vatandaşa bir güvence sağlayabilir onun içindir ki mevcut hukuk kurallarını hukuk devleti ilkesini gerçekleştirmek iddiası ile uygulayanlar ve bu iddia ile yeni hukuk kuralları oluşturanlar büyük bir sorumluluk duygusuyla davranmak zorundadırlar sayıştay yasasında bu yasa ile yapılan değişiklikler mahkeme bağımsızlığını yargı bağımsızlığını ve yargıç güvencesini zedeleyen değişikliklerdir sayıştayı ve sayıştayın yargıç görevi yapan başkan ve üyelerini iktidar partisinin etkisine güdümüne sokabilecek onları bir siyasal partiye bağımlı ve siyasi partinin etki alanına girmeye özendirecektir siyasi partinin sayıştayda görev yapacak insanları kendi yandaşları arasından seçmesine olanak verecek bir düzenlemedir yukarıda sunulduğu gibi sayıştayın bir görevi de genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderleri ile mallarını tbmm adına denetlemektedir bu denetim yürütmenin idaredeki işlemlerinin denetimidir hem de sonuçta hükme esas olabilecek bir denetimdir başka bir ifadeyle bu denetim iktidarın denetimidiresas sayısı karar sayısı i̇ktidarın denetiminin iktidar partisinin belirleyeceği insanlar eliyle yapılması denetimden bekleneni sağlaması her zaman kuşkuludur böyle bir denetim ancak iktidar karşısında bağımsız ve tarafsız olan insanlar eliyle yapıldığında anlamlı ve geçerlidir şimdi biraz da sayıştay başkan ve üyelerinin seçiminde önemli bir işleve sahip kılınan komisyonu anayasamız karşısında görev yetki ve fonksiyonuna bir göz atalım yasama meclisi komisyonları genel olarak içtüzük hükümleri uyarınca kimi hallerde de istisnai olarak anayasa hükümleri uyarınca kurulurlar komisyonlar onları kuran ve onlara görev ve yetkiler veren meclise bağlı olup tâbi bağımlı bir durumdadırlar asli bir takım yetkilere sahip bulunmamaktadırlar çünkü komisyonların yetkileri işlevleri nedeniyle bağlı bulundukları meclisten kaynaklanır yasama meclisi komisyonlarının temel işlevi yasama faaliyetinde meclise yardımcı olmaktır bir kanun tasarı ve teklifinin önce komisyonlarda incelenmesi bir yandan bunların meclis genel kurulunda daha süratli görüşülebilmelerini kolaylaştırdığı gibi öte yandan da komisyonu oluşturan üyelerin belli konulardaki bilgi birikim ve uzmanlıklarından yararlanarak yasa metninin oluşturulmasında açıklığın ve giderek de düzenlemelerin hukuk tekniğine uygun olarak kaleme alınmasını sağlamaktır kısaca komisyonlar yasama meclisi genel kurul görüşmelerine temel olacak metni geliştirmek amacıyla ön çalışmalar yapan ve meclise bağlı ve bağımlı kuruluşlardır nitekim fransız kamu hukukçularından joseph bartheelemynin de belirttiği gibi komisyonlar her mecliste meclisin üyelerinden belli bir bölümünün seçilmeleriyle kurulan ve kural olarak rapor sunma yoluyla meclis çalışmalarını hazırlayan organizmalardır türk anayasa mahkemesi de değişik tarihlerde verdiği kararında komisyonların çalışmalarının kanun tasarı ve tekliflerini meclislerin genel kurulları adına inceleyerek düşüncelerini belirtmekten başka bir anlamı ve etkisi olmadığı sonunda konuya meclislerin tamamen hakim oldukları ve kendi iradelerine göre tam bir serbestlik içinde işi karara bağladıkları görüşündedir bkz kt anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı aynı yönde bkz kt anayasa mahkemesi kararlar dergisi sayı anayasada öngörülen md ve md bütçe komisyonu da bütçe kanunu tasarısı ile kesin hesap kanunu tasarılarını olgunlaştırıp genel kurula sunmakla yetkilendirilmiş bir komisyon olup işlevsel açıdan kanun tasarısını inceleyip meclis genel kuruluna bunu sunmakla yetinir anayasada öngörülmüş olan bütçe komisyonunun yetkileri de bu işlevi ile sınırlıdır bu bakımdan komisyonlara ve bütçe komisyonuna yasa ile de olsa tbmm ne ait bir yetkinin verilmesi söz konusu olamaz zira sayıştaya üye seçimi maddi anlamda yasama faaliyeti olmayıp idari nitelikte bir işlemdir ve tbmm nin istisnai olarak kullandığı bu yetkinin kendine bağlı ve bağımlı olan bir kuruluşa yani plan ve bütçe komisyonuna devretmesi hukuken mümkün değildir zira anayasa uyarınca any md hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamazesas sayısı karar sayısı tarih ve sayılı sayıştay kanununun değişiklik öncesi ve ncı maddeleri uyarınca sayıştay birinci başkan ve üyeleri de tbmm bütçe karma komisyonu tarafından seçiliyor ve seçim sonucunun millet meclisi ve cumhuriyet senatosunu ayrı ayrı oylamalarına sunuluyordu i̇ki ay içinde sonuç alınamazsa karma komisyon kararı kesinleşiyordu bu düzenleme biçimi tarihte yürürlükte olan anayasasının öngördüğü çift meclis sistemi uyarınca bir zorunluluktan kaynaklanıyordu zira iki meclisli bu sistemde meclislerin birlikte yapacakları toplantılar anayasasında istisnai olarak tek tek belirtilmişti bu haller dışında meclisler birleşik toplantı yapamayacakları için meclislerin her ikisine de hizmet edecek tbmm sürekli karma komisyonların kurulması öngörülmüştü dilekçe karma komisyonu kamu i̇ktisadi teşebbüsleri karma komisyonu kitaplık karma komisyonu gibi i̇şte sayıştay üyeleri seçme yetkisi de zorunluluk olarak tıpkı öteki karma komisyonlar gibi her iki meclis millet meclisi ve cumhuriyet senatosu üyelerinden oluşan bütçe karma komisyonuna verilmişti oysa haziran tarih ve sayılı di̇vani muhasebat kanunu uyarınca anayasasının tek meclis sisteminde sayıştay üyeleri doğrudan tbmm tarafından seçilmekteydi halen yürürlükte olan anayasası ile tekrar tek meclis sistemine dönülmüş olması karşısında bundan böyle sayıştay başkan ve üyelerinin seçimi de doğrudan tbmm tarafından yapılması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır bütçe komisyonunda iktidara anayasayla tanınan sayısal üstünlük iktidarın plan ve bütçe yapma görevini yerine getirmeyi kolaylaştırmak için öngörülmüştür ayrıca anayasaya göre bir hesap mahkemesi olan sayıştay ise bu bütçenin harcamalarını nihai olarak denetlemekle yükümlüdür gereğinde yargılama yapacaktır yasa bütçe plan komisyonundaki sayısal üstünlüğü iktidarın partizanlık emellerini gerçekleştirmek amacı dışında kötüye kullanılmasına olanak vermektedir bu yolla bütçeyi yapan organ bütçeyi denetleyecek organı seçmek hakkına kavuşturulmaktadır yasanın inci maddesinin anayasaya aykırılığı sayıştay kanununun maddesinde yapılan değişiklikten önce sayıştay kanununun başkan ve üyelerin nitelikleri başlıklı maddesinin birinci başkan ve üyelerin genel niteliklerini düzenleyen numaralı bendine göre sayıştay birinci başkanı ve üyesi olabilmek için tarih ve sayılı sayıştay kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bu kanuna bir madde eklenmesine dair kanun rg kasım hukuk siyasal bilgiler iktisat fakülteleri ile iktisadi ve ticari ilimler akademilerinden yani hukuk ekonomi ve maliye ağırlıklı belli yüksek öğrenim kurumlarından mezun olmak mali iktisadi konularla ilgili görevlerde en az yıl başarı ile çalışmış olmak gerekiyordu sayılı kanunla bu hüküm değiştiriliyor ve sayıştay birinci başkam veya üyesi seçilebilmek için en az dört yıllık her hangi bir yüksek öğrenim kurumundan mezun olmak yeterli sayılıyor ve mali ve iktisadi konularla ilgili görevlerde en az yıl başarı ile çalışmış olmak şartları artık aranmıyor sayıştay kanununun maddesinin numaralı bendinde değişiklikten önce sayıştay birinci başkanı veya üyesi seçilebilmek için yasada sayılan görevlerde çalışmış olmak da özel olarak aranıyordu sayılı kanunun sisteminde dikkat edilmesi gereken önemli nokta sayıştay birinci başkanının kaynağı ile sayıştay üyeliğinin kaynaklarının birbirinden farklı olması idiesas sayısı karar sayısı gerçekten herhangi bir müsteşar müsteşar yardımcısı veya profesör veya genel ve katma bütçeli dairelerin genel müdürleri genel şartlara sahip olma koşulu ile sayıştay birinci başkanı seçilebileceği halde kanuna göre yalnız maliye bakanlığı kuruluşuna dahil kurumlarda müsteşar müsteşar yardımcısı ve genel müdür ve genel müdür yardımcısı görevlerinde bulunanlar sayıştay üyesi seçilebiliyorlardı nitekim sayıştay kanununun eski maddesi oranlarının hesabı ile ilgili hükmünde açıkça maliye bakanlığı kontenjanı ifadesini kullan maktadır bu suretle sayıştay ve maliye bakanlığı teşkilatında yetişmiş görevin gerektirdiği niteliklere sahip mesleğe ilişkin uygulama yeteneğini edinmiş elemanlar ve oranında sayıştay üyeliğinin tek kaynağını teşkil ediyordu sayıştay birinci başkanlığı ve sayıştay üyelerinin üçte biri için bu özel şartlar sayılı kanunla çok önemli derecede değiştirildi sayıştay kanununun maddenin ab bendine bakanlık ve valilikte ac bendine herhangi bir kamu kurumunda genel müdürlük veya başkanlık ve ba bendine sayıştay savcı yardımcılığı görevlerinde bulunmuş olmak eklenmek ve af bendi ad bendi olarak tamamen değiştirilerek herhangi bir bakanlığın teftiş kurulu veya maliye ve gümrük bakanlığı hesap uzmanları kurulup başkanlığı yapmış olmak yeterli sayılmak suretiyle kaynak maliye bakanlığı dışına kaydırıldı ve görevin gerektirdiği niteliklere ve mesleğe ilişkin uygulama yeteneklere sahip oldukları şüpheli yeni çevrelere yönelerek kaynak önemli ölçüde genişletildi öte yandan maddenin ae cc bentleri kaldırılmak suretiyle vergiler temyiz komisyonu başkanlığı daire başkanlığı ve üyeliği her ne kadar vergiler temyiz komisyonu sayılı kanunun inci maddesinin nci bendi ile kaldırılmış ise de bu komisyonun başkanları daire başkanları üyeleri vergi mahkemeleri yargıcı olarak görev yaptıkları için sayıştay birinci başkanı veya üyesi seçilmek niteliğini kazanmışlardı ai bendi değiştirilmek suretiyle maliye ve gümrük bakanlığı tetkik kurulu başkanlığın bankalar yeminli murakıplığı kurulu başkanlığı bd ve cd bentleri kaldırılmak suretiyle de maliye ve gümrük bakanlığı başmüfettişliği başhesap uzmanlığı bankalar yeminli başmurakıplığı cb bendi değiştirilmek suretiyle de maliye ve gümrük bakanlığı teşkilatına dahil genel müdür yardımcılığı görevlerinde bulunanların sayıştay birinci başkanı veya üyesi seçilme olanakları kaldırıldı başka bir ifade ile görevin gerektirdiği niteliklere sahip ve mesleğe ilişkin uygulama yeteneklerine sahip olanlar kaynak dışında bırakıldı bu durum artık hukuk veya siyasal bilgiler fakültelerinden mezun olmuş ve hatta yıl mali ve ekonomik konularla ilgili görevlerde çalışmış bir maliye ve gümrük bakanlığı başmüfettişi sayıştay üyeliğine seçilemeyeceği halde eğitim fakültesi mezunu bir milli eğitim bakanlığı müsteşar yardımcısı veya ilahiyat fakültesi mezunu bir genel müdür veya daha fenası spor akademisi mezunu bir genç eski bakan sayıştay üyesi ve sayıştay birinci başkanı seçilebileceklerdir sayıştayın bir yüksek mahkeme olup olmadığı olabilip olamayacağı anayasasının bu düzenleme şekline göre bile bir yüksek mahkeme sayılıp sayılmayacağı ve hatta anayasanın düzenleme şeklinin doğruluğu ve yerindeliği konusundaki tartışmalara girmeden sayıştayın anayasasından farklı olarak anayasanın yargı bölümünde düzenlenmiş olması inci maddeninesas sayısı karar sayısı birinci fıkrasında sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak kanunlarla verilen hükme bağlama hakkında karar düzeltilmesi isteminde bulunabilirler bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna başvurulamaz ifadeleri i̇kinci fıkrasının tamamı üçüncü fıkrasının mensuplarının nitelikleri başkan ve üyelerinin teminatı ifadesi nazarı itibara alındığında anayasasının sayıştayı denetleme ve inceleme mercii olmak yanında aynı zamanda bir yargı mercii olarak da örgütlediği kabul edilebilir konumuz bakımından önemi sebebiyle belirtelim ki bir merciin kaza organı olarak vasıflandırılabilmesi için kazai bir usul uygulamasından başka üyelerinin de bağımsız olması ve hakim niteliğini haiz ve hakim statüsünde bulunması da şarttır sayıştayın bir yargı mercii olduğu kabul edilince üyelerinin de bağımsız olması hakim niteliğini haiz ve hakim statüsünde olmaları gerekir bu sebepledir ki anayasanın maddesi sayıştayın kuruluşu işleyişi sayıştay mensuplarının nitelikleri ve başkan ve üyelerinin teminatının kanunla düzenler meşini öngörürken kanunkoyucuya geniş bir takdir yetkisi vermiş değildir gerçekten anayasasının sistematiğine göre sayıştay yargı bölümünde yer aldığına göre kanunkoyucu bu düzenlemeleri yaparken sayıştayın fonksiyonunun gerektirdiği zorunluluklar dışında nitekim anayasanın maddesinde i̇dari yargının özellikleri ve maddelerinde askerlik hizmetlerinin gereklerinin gözönünde tutulacağını öngörmüştür başka bir ifade ile bütçe yargısının özellikleri veya hesap mahkemesi olmanın gerekleri dışında anayasanın yargı bölümünün genel hükümlerini özellikle ve maddelerini gözönünde tutmak zorundadır kanunkoyucu anayasanın bu hükümlerine aykırı düzenlemeler yapamaz kanunkoyucu sayıştay meslek mensupları ile birinci başkan ve üyelerinin kaynağı başka bir ifade ile üyelerinin niteliklerini tayin ve tespit konusunda da geniş bir takdir yetkisine sahip bulunmamaktadır kanunkoyucu anayasanın maddesinde sözü edilen hakim niteliği kavramı ile bağlıdır kaldı ki yukarıda belirttiğimiz gibi bir kuruluşa yargı mercii diyebilmek için üyelerinin de bağımsız olması ve hakim niteliğini haiz ve hakim statüsünde bulunması da şarttır any mhk haziran kanunkoyucu nün sayıştay üyelerinin hakim niteliğini tayin ve tespit konusunda adli yargı hakimlerine göre takdir yetkisi bütçe yargısının özellikleri veya bir hesap mahkemesi olmanın gerekleri ile sınırlı bulunmaktadır gerçekten yargı organlarının görev alanları ve yapı türleri yönünden nesnel ayrılıkları yanında bu organlarda görev yapacak hakim ve savcıların öğretim eğitimleriyle yetişme düzeni bakımından ayrılıkları zaten gerekli bulunmaktadır nitekim anayasanın kamu hizmetlerine girme hakkım düzenleyen maddesine göre menfi bir şekilde ifade edilmiş olmakla birlikte kanun koyucu sayıştay üyeliğinin meliklerini tayin ve tespit ederken görevin gerektirdiği nitelikleri ayrıca aramak zorunda da bulunmaktadır gerçekten bu kimselerin görevlerini gereği gibi yerine getirebilmesi için bütün devlet görevlilerinde aranan belli yaşta ve sağlam olma koşullarından başka bir yandan ahlak ve seciye öbür yandan hukuki ve genel bilgi yönünden bir takım niteliklere sahip olmaları zorunludur any mhk kasım ve gene kanunkoyucu anayasanın maddesine göre hakimliğin bir meslek olduğunu gözönünde tutmak ve hukuki ve genel bilgi yönünden nitelikleri de belli bir genel öğrenim ve hukuk öğrenimi yapmış olma mesleğe ilişkin uygulama yeteneğini edinmiş bulunma yolunda açıklanabilecek temel kurallara uymak zorundadıresas sayısı karar sayısı sayıştay üyelerinin niteliklerini tespit ederken kanunkoyucu adliye hakimlerinin hukuk fakültesi mezunu olmaları yerine bu defa tıpkı sayılı sayıştay kanununun yukarıya açıklanan eski maddesinin numaralı bendinde veya danıştay üyeliği veya sayıştay savcısı ve savcı yardımcıları için olduğu gibi hukuk fakültesi veya programlarında hukuk bilgisine yer veren ve aynı zamanda ekonomi ve maliye alanlarında eğitim yapan iktisat ve siyasal bilgiler fakülteleri ile iktisadi ve ticari bilimler akademileri mezunu olmalarını yeterli sayacak bir takdir yetkisine sahip olabilip yeni maddede olduğu gibi herhangi bir yüksek öğrenimi yeterli göremez her ne kadar danıştay üyesi olabilmek için her hangi bir yüksek öğretim kurumundan mezun olmak yeterli görünüyorsa da danıştay kanununun maddesinin üçüncü bendine göre dava dairelerinde ayrılacak üyelerin hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yer veren siyasal bilimler idari bilimler iktisat ve maliye alanlarında yüksek öğretim görmüş olmaları gerekir bunun gibi sayıştay üyeliği için görevin gerektirdiği niteliklerden biri olarak kabul edilmesi gereken ve sayılı sayıştay kanunu ile aranılan genel şartlardan biri olan mali ve iktisadi konularla ilgili görevlerde en az yıl başarı ile çalışmış olma şartının kaldırılması bakanlık valilik herhangi bir kamu kurumunda genel müdürlük veya herhangi bir bakanlıkta teftiş kurulu başkanlığı yapmış olmanın yeterli sayılması da mesleğe ilişkin uygulama yeteneğini edinmiş bulunma şartına da aykırı bulunmaktadır sayıştay üyeliğinin bugün üçte iki oranında asli kaynağını teşkil eden sayıştay meslek mensuplarından seçilen üyeleri sayıştayın denetim inceleme ve yargılama fonksiyonu ile uyumlu görevin gerektirdiği niteliklere sahip ve mesleğe ilişkin uygulama yeteneği edinmiş kişilerdir nitekim sayılı sayıştay kanununun dokuzuncu maddesine göre sayıştay denetçi yardımcılığına atabilmek için hukuk siyasal bilgiler iktisat fakülteleri ile iktisadı ve ticari ilimler akademilerinden birini bitirmiş olmak şart olduğu gibi yapılacak yarışma sınavını da kazanmaları şarttır adaylık döneminde mesleki eğitim de gören denetçi yardımcılarının denetçi olarak atabilmeleri için bu eğitim sonunda yapılacak sınavı da başarmaları ve bilgi çalışma ve ahlak bakımından elverişli görülmeleri gerekir raportör uzman denetçi başdenetçi ve denetçilerin tek kaynağı bu şekilde seçilen ve yetiştirilen denetçi yardımcılarıdır sayıştay kanununun maddesinin bendinin paragrafına göre de meslek mensuplarının sayıştay üyeliğine seçilebilmesi için birinci sınıfa ayrılmış bu sınıfa ayrılma niteliklerini daha sonra kaybetmemiş ve bu sınıfta en az dört yıl görev yapmış olmaları da gereklidir bir sayıştay meslek mensubunun sayıştay üyeliğine seçilebilmesi için belli mesleki ve ahlaki niteliklere sahip olması ve meslekte en az yıl çalışmış olması da gereklidir bunun gibi sayıştay üyeliğinin bir diğer kaynağı olan sayıştay savcısı ve savcı yardımcılarının da aynı yüksek öğretim kurumlarından mezun olduktan sonra mali ve iktisadi konularla ilgili görevlerde en az on yıl başarı ile çalışmış olmaları da şarttır sayıştay savcısı ve yardımcıları ve sayıştay üyeliğinin üçte iki oranında asli kaynağını teşkil eden sayıştay meslek mensupları hakkındaki bu düzenleme yukarıda açıkladığımız hakimlik niteliği görevin gerektirdiği nitelikler ile mesleğe ilişkin uygulama yeteneğini edinmiş bulunma temel kurallarına uygun bulunmaktadır sonuç itibariyle aynı niteliklerin sayıştay meslek mensupları dışındaki üyeler için de aranması anayasal bir zorunluk olduğu halde aramayan ve hatta bu niteliklere sahip olan bir kesimi kaynak dışına çıkaran sayılı sayıştay kanununun sayıştay birinci başkanı ve üyelerinin niteliklerini düzenleyen maddesini değiştiren sayılı kanunun maddesininesas sayısı karar sayısı anayasanın kamu hizmetlerine girme hakkını düzenleyen ve hakimlik mesleğini düzenleyen ve sayıştayı düzenleyen maddelerine aykırıdır bu nedenle iptali gerekir görevin gerektirdiği nitelik her görev her meslek ve işte aranırken sayıştaya üye seçiminde buna özen gösterilmemesi kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır bu nedenle iptali gerekir sayılı sayıştay kanununun sayılı yasayla değişik maddesinde sayıştay üyesi olabilmenin genel ve özel koşulları sayılmıştır bu maddenin birinci fıkrasında sayılan yüksek öğretim kurumlarını bitirmek ve yıllık hizmeti bulunmak genel koşul olarak öngörülmüştür bu genel koşulların arasında bitirilen yüksek öğretimin süresi belirtilmemiştir bu hükme göre yüksek öğretim süresi ne olursa olsun diğer koşulları taşıyan adayların üye seçilme hakkı bulunmaktadır sayılı yasadan önce yürürlükte olan sayılı divanı muhasebat kanunu üye olabilmek için yüksek öğrenim görmüş olma koşulunu da getirmemişti bu yüzden sayılı yasanın geçici maddesine konulan bir hükümle sayılı yasa ile kazanılan haklar saklı tutulmuştur sayılı yasada belirtilen yüksek öğretim kurumlan ile denkliği milli eğitim bakanlığınca onanmış diğer yüksek öğretim kurumlarından mezun olmayı yeterli görüp ayrıca yüksek öğretimin süresi ile ilgili bir koşul getirmediği için yıldan az süreli yüksek öğretim mezunu olanlara da üye seçilme hakkı tanınmıştır örneğin yıl süreli yüksek iktisat ve ticaret okulunu bitirenler bu haktan yararlanmışlardır bu okullar sonradan yıl süreli i̇ktisadi ve ticari ilimler akademisine dönüştürülmüşlerdir yıldan az süreli yüksek öğrenim görenler sayılı yasanın verdiği hakla defalarca seçimlere katılmışlar ve üye seçilmişlerdir yapılan tarihli seçimde de bu gibiler üye olmuşlardır daha sonra sayılı yasanın maddesinde sayılı yasayla yapılan değişiklikler üye seçilebilmenin genel koşulları arasında en az yıllık yüksek öğrenimi bitirme koşulu konulmuştur bu yasakoyucunun tercih hakkının yansımasıdır değişiklikten sonra üye seçilme hakkını kazanmada bir koşul olarak öngörülmesinin hukuka aykırı bir yanı yoktur ne var ki anılan hüküm sayılı yasada bir geçici madde bulunmadığı için bu değişiklikten önce hakkı kazananlara da uygulanacaktır işte bu yüzden sayılı yasanın maddesine getirilen sözkonusu düzenleme kazanılmış hakların saklı olması dolayısıyla hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bilindiği gibi anayasa mahkemesinin yerleşik kararlarından günlü sayılı kararı rg anayasanın maddesinin hukuk devleti olmayı cumhuriyetin nitelikleri arasında saydığı devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olması için kazanılmış haklara saygı duyulmasının gerektiği kabul edilmiştir yine bu kararlarda kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın yeni yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş olmasının gerektiği belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı yasa değişikliğinden önce sayılı yasanın maddenin yüksek öğrenim koşulunda süre getirmediğine ve bu nedenle birçok dört yıldan az süreli yüksek okulu bitirenler fiilen üye seçimlerine katıldıklarına göre üye seçimine aday olabilme ve katılma hakkı son değişiklikten önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş bir hak olmaktadır hukuki ifadesiyle bu hak bir kısım sayıştay meslek mensubu için kazanılmış hak olmuştur sayılı yasanın maddeye getirdiği en az dört yıllık yüksek öğrenimi bitirmesi biçimindeki düzenleme değişiklikten önce var olan hakkı bütün sonuçlarıyla kazanmış olanların kazanılmış haklarını ellerinden almaktadır bu yüzden söz konusu düzenleme anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir bu nedenle iptali gerekir yasanın nci maddesinin anayasaya aykırılığı sorunu yukarıda sunduğumuz gibi sayıştay bir yüksek mahkeme niteliğindedir bu nedenle anayasanın maddelerindeki mahkeme bağımsızlığı yargıç bağımsızlığı yargı güvencesi yargıcın anayasaya kanunlara ve vicdani kanaatine göre karar vermesi gibi ana esaslar sayıştay ve onun yargı görevi yapan mensupları için de geçerlidir yukarıda madde ile ilgili gerekçelerimizde belirtildiği gibi yargıçlık görevinin gerektirdiği niteliklere sahip olmayanlar arasından bir siyasi partinin çoğunluğunun tekelinde olan seçimle sayıştay gibi bir mahkemeye başkan seçilmesi anayasanın ve maddelerindeki esaslarla bağdaşamaz gerek bu nedenler ve gerekse konunun analizi başlığı altında sunduğumuz bölümlerde gösterilen nedenler karşısında yasanın maddesi anayasanın belirtilen maddelerine aykırıdır iptali gerekir yine aynı madde ile birinci başkanın görev süresi dört yıl olarak belirlenmiştir birinci başkanın her dört yılda bir bir siyasi parti çoğunluğunca seçilmesi siyasi partinin seçilen başkan üzerindeki etkinliğini ve bu şahsın siyasi partiye bağımlılığını daha da arttıran ve pekiştiren bir düzenlemedir bu açıdan da yasanın bu maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayıştayın kendi başkanını kendisinin seçmesi esasını ortadan kaldırmaktadır mahkemenin kendi başkanını kendisinin seçmesi esası mahkeme ve başkan için bir teminat güvence esası oluşturmaktaydı bu madde bu esası ortadan kaldırdığı için de anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir konunun analizi bölümünde gerekçesi ile birlikte sunulduğu gibi sayıştay hem bir yüksek mahkeme hem de yürütmenin daha doğrusu siyasal iktidarın ve ona bağlı idarenin hesaplarını denetleyen bir denetim organıdır böyle bir organın başkanının yürütme organının bir başka deyişle siyasal iktidarın karşısında bağımsız yansız ve güvenli olması gerekiresas sayısı karar sayısı yine yukarıda da sunduğumuz gibi sayıştay birinci başkanının bu yasanın maddesindeki seçim sistemi yargı görevi ve denetim görevini bağımsız yansız ve güvenli biçimde yerine getirmeyi büyük ölçüde engelleyebilecek ve hatta ortadan kaldırabilecek bir nitelik taşımaktadır bir siyasi partinin inisiyatifi ve iradesi ile seçilerek siyasi partinin partizan emelleri ve siyasal amaçlarına aykırı davranabilmek her zaman olası değildir böyle bir organın kararları her zaman kuşku ile karşılanmak durumundadır gerek bu nedenler gerekse daha yukarıki bölümlerde sunduğumuz durumlar karşısında yasanın maddesi anayasanın maddesine açıkça aykırıdır iptali gerekir bilindiği üzere anayasanın maddesi hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz demektedir yukarıda konunun analizi bölümünde ayrıntılı biçimde sunulduğu üzere meclis komisyonları asli birtakım yetkilere sahip bulunmamaktadırlar daha evvel çift meclisli sistemde bütçe komisyonuna böyle bir işlev verilmesinin bir zorunluluktan doğduğunu da yukarıda sunmuştuk belli bir sürede tbmmnin komisyonda yapılan seçimi onamaması halinde komisyonda yapılan seçimin kesinleşmesi gibi bir esasın getirilmesi komisyona anayasa tarafından verilmemiş bir yetki kullandırmaktan başka bir şey değildir bu nedenle ve konunun analizi bölümünde sunduğumuz durumlar karşısında yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın maddesinde yukarıdaki bölümlerde de sunduğumuz gibi başvuru süresinin bitiminden itibaren altmış gün içinde aday seçimini sonuçlandıramadığı takdirde tbmm plan ve bütçe komisyonu sayıştay genel kurulunca aday adaylıkları kabul edilmiş olanlar arasından seçimi doğrudan yapar çalışmaya ara verme müddeti bu sürenin hesabında nazara alınmaz boş üyelik sayısının altıdan fazla olması halinde tbmm plan ve bütçe komisyonu müracaatları kabul ederek seçimi doğrudan yapar tbmm plan ve bütçe komisyonunca yapılacak seçimde birinci fıkrada belirtilen oranlar aynen uygulanır seçim madde esaslarına göre yapılır denmektedir görülüyor ki burada seçim yine bir siyasi partinin plan ve bütçe komisyonundaki çoğunluğunun tekeline bırakılmıştır belli sürede seçimin gerçekleştirilmemesi gibi bir gerekçe ile seçim yetkisi komisyona devredildiği gibi boşalan üye sayısının altından fazla olması gibi anlamsız bir gerekçe ve durum nedeniyle de seçim yetkisi doğrudan plan ve bütçe komisyonuna terk edilmektedir plan ve bütçe komisyonunca yapılan seçim tbmmnce iki ay içerisinde onaylanmadığı takdirde bu seçimin kesinleşeceği esası burada da geçerli olmaktadıresas sayısı karar sayısı a konunun analizi bölümünde ayrıntılı biçimde vurguladığımız nedenlerle sayıştay bir yüksek yargı organıdır bu nedenle gerek mahkeme bağımsızlığı ve gerekse yargı ve yargıç güvencesi yargıcın anayasaya kanunlara ve vicdani kanaatine göre karar vermesi esasları sayıştay ve onun yargı görevini yapan mensupları için de geçerlidir yasanın maddesinde ayrıntılı biçimde sunduğumuz üzere sayıştayın görev alanına giren konularda yargıçlık görevinin gerektirdiği nitelikleri taşımayan insanlar arasından doğrudan doğruya bir siyasi partinin iradesine tekeline verilen bir seçim yoluyla seçim yapılması seçileni siyasi partinin partizan emellerine ve siyasal amaçlarına her zaman karşı koymasını dürüst ve objektif yansız ve güvenli davranmasını engelleyen zaafa uğratan bir etki yapacaktır en azından kuşku uyandırarak yargıya güveni sarsacaktır gerek konunun analizi bölümünde ve gerekse bir önceki bölümde sunduğumuz gerekçeler bu bölümde sunduğumuz nedenler karşısında yasanın maddesi tümüyle anayasanın ve maddelerine aykırı sonuçlar doğuracağından maddenin iptali gerekir yasanın maddesinin anayasanın maddesine aykırılık bölümünde konunun analizi bölümünde sunduğumuz gerekçeler tümüyle burada da aynen geçerli bulunmaktadır bu şekilde bir seçim sistemi ile gelen kişi yürütme karşısında kendisinden beklenen yansızlığı bağımsızlığı ve objektif davranışı her zaman gösteremeyecektir yargı görevini yargıçlık mesleğinin gereklerine göre yerine getiremeyecektir etkili ve gerçekçi bir denetim yapma azmi ve moralini her zaman bulamayacak veya bulamama durumunda kalabilecektir konunun analizi bölümünde sunduğumuz nedenlerle yasanın maddesine ilişkin bölümde sunduğumuz durumlar ve bu bölümde gösterdiğimiz gerekçeler karşısında yasanın maddesinin tamamı anayasa nın maddesine açıkça aykırıdır bu nedenle yasanın maddesinin iptali gerekir yukarıdaki bölümlerde gerek konunun analizi ve gerekse bir önceki maddenin iptal gerekçesinde de belirttiğimiz üzere meclis komisyonları asli bir takım yetkilere sahip bulunmamaktadır sayıştay gibi bir yüksek yargı organına komisyonca seçim yapılması ve meclisce onanmaması halinde bu seçimlerin kesinleşmesi komisyona bir asli yetki verilmiş olduğunun açık göstergesini oluşturmaktadır yukarıdan beri sunulan nedenler karşısında yasanın maddesi anayasanın maddesine de aykırıdır iptali gerekir yasanın geçici inci maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın geçici maddesi yasanın ve maddelerindeki tüm anayasaya aykırılıkları içermektedir bu aykırılık ve gerekçeleri dilekçemizin bu bölümünde de tekrarlara mey
4,166
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir diyanet i̇şleri başkanlığı kuran kursları ile öğrenci yurt ve pansiyonları yönetmeliğinin iptali istenilen yaz kursları başlıklı nci maddesinin birinci fıkrasında kursların ilköğretimin inci sınıfını tamamlayan öğrencilere yönelik olduğuna ve bu kursların süresine yer verilmektedir bu düzenlemenin dayanağını günlü sayılı kanunla sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanuna eklenen ek madde oluşturmaktadır anılan maddede i̇lk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri dışında kuran kerim ve mealini öğrenmek hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenlerden ilköğretimi bitirenler için diyanet i̇şleri başkanlığınca kuran kursları açılır bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır ayrıca ilköğretimin inci sınıfını bitirenler için tatillerde ve milli eğitim bakanlığının denetim ve gözetiminde yaz kuran kursları açılır kuran kurslarının açılış eğitim öğretim ve denetimleri ile bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair hususlar yönetmelikle düzenlenir hükmü yer almaktadır anayasa mahkemesinin bazı kararlarında da belirtildiği üzere uygulanacak yasa kuralı davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır sayılı yasanın ek maddesinin son cümlesinde yer alan ve ilköğretimin inci sınıfını bitiren öğrenciler için kuran kurslarının açılmasına eğitim öğretimine ilişkin hususların yönetmelikle düzenlenmesine ilişkin kural uyuşmazlığın sona erdirilmesinde olumlu ya da olumsuz katkı sağlayacak niteliktedir belirtilen kuralın anayasaya uygunluk denetimi sonucunda verilecek karar ilköğretimin inci sınıfını bitiren öğrenciler için açılacak kuran kurslarının süresini düzenleyen dava konusu yönetmelik değişikliğini doğrudan doğruya etkileyecek niteliktedir danıştay sekizinci dairesince dava konusu yönetmelik değişikliğinin iptali istemiyle açılan bu davada verilen günlü k sayılı kararda da anılan yasa kuralı dayanak alınmak suretiyle uyuşmazlık çözümlenmiştir bu durumda yasanın ek maddesinde yer alan ayrıca i̇lköğretimin inci sınıfını bitirenler için tatillerde ve milli eğitim bakanlığının denetim ve gözetiminde yaz kuran kursları açılır kuran kurslarının açılış eğitim öğretim ve denetimleri ile bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair hususlar yönetmelikle düzenlenir kuralı uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde bulunmaktadır anayasanın başlangıç bölümünde atatürk ilkelerine ve inkılâplarına bağlılık vurgulanmış maddesinde laiklik ilkesi cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılmıştır anayasa mahkemesinin birçok kararında belirtildiği üzere atatürk ilkelerinin en önemlisi laikliktir çağdaşlaşmayı hızlandıran ve türk devriminin kaynağı olan laiklik ilkesi toplumun akıl ve bilim dışı düşüncelerden ve yargılardan uzak kalmasını toplumda karşılıklı saygı hoşgörünün egemen olmasını sağlayarak ulusal birliğin korunmasını ve devamını amaçlar özellikle eğitim öğretim alanında laikliğe bağlılık ve saygı ulusun geleceği açısından büyük önem taşımaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında eğitim ve öğretimin atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağı bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamayacağı eğitim ve öğretim hürriyetinin anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmayacağı belirtildikten sonra beşinci fıkrada ilköğretimin kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve devlet okullarında parasız olduğu kuralına yer verilmiştir anayasanın maddesindeki düzenlemeyle laiklik ilkesine uygun eğitim ve öğretim öngörülmüş kapsamlı ve nitelikli öğretim programlarıyla toplumu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmak amaçlanmıştır türk milli eğitiminin genel amacı türk milletinin tüm bireylerini atatürk ilke ve inkılâplarına ve anayasada anlatımını bulan atatürk milliyetçiliğine bağlı anayasanın başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olan türkiye cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları yaşamında uygulayan vatandaşlar olarak yetiştirmektir devletin eğitim ve öğretimdeki gözetim ve denetim görevi laiklik ilkesine aykırı etkinlik ve öğretim yapılmasına izin verilmemesi görevini de kapsamaktadır örgün veya yaygın her türlü eğitim ve öğretimin atatürk ilkeleri ve inkılâpları doğrultusunda çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılması anayasanın gereğidir kişinin kendisinden başlayarak yaşadığı toplumu ve doğayı değiştirip geliştirmesi yönünde yapılan etkinliklerin tümünü içerecek nitelikteki geniş bir anlamı olan eğitim bir ülkenin bugününü olduğu kadar geleceğini de çok yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir türkiye cumhuriyeti devletinin cumhuriyetin ve toplumun aydınlık geleceği için çağdaş bilim ve eğitimin gereği olan laik eğitimi temel eğitim yıllarında kesintisiz olarak ve bir bütünlük içinde gerçekleştirmesi anayasanın başlangıç bölümünde ve maddelerinde belirtilen ilke ve esasların gereğidir bu eğitim yıllarında çocukların bilimsel veriler ışığında yetişerek çağdaş eğitimlerini tamamlamaları onların gelecekte laik türkiye cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları yaşamında uygulayan yurttaşlar olmalarını sağlayacaktır çağdaş uygarlık düzeyine ulaşabilmek pozitif bilimleri yeterince öğrenmiş neden sonuç ilişkisini kurabilen özgür düşünebilen tartışan beden zihin ahlak ruh ve duygu bakımından dengeli ve sağlıklı bireylerin yetişmesiyle gerçekleşebilir anayasanın maddesinde anayasanın hiçbir hükmünün türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin laiklik niteliğini koruma amacını güden aralarında öğretim birliği yasasının da bulunduğu maddede sayılan devrim yasalarının anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamayacağı ve yorumlanamayacağı belirtilmiştir maddenin gerekçesinde ise atatürk inkılâplarının atatürkün amaç olarak gösterdiği batı uygarlık düzeyine varıştaki önemleri tartışılmayacak kadar açıktır türk milleti bu inkılâpların bilincine varmış ve onlarla ilgili değerlendirmelerini etrafında toplandığı fikirler nüvesine katmıştır ancak zaman zaman atatürk inkılâplarının anlamını kavrayamayanların belirttikleri görüldüğünden inkılâpları anayasanın himayesine alan anayasasındaki hükmün yeniesas sayısı karar sayısı anayasada korunması yerinde görülmüştür denilerek devrim yasalarının önemi vurgulanmıştır anayasanın maddesinde yer verilen mart günlü sayılı öğretim birliği yasası ile türkiyedeki tüm okullar milli eğitim bakanlığına bağlanmış şeriye ve evkaf bakanlığı ile vakıflarca yönetilen medreseler ve dini eğitim veren okullar kapatılmış diyanet uzmanları yetiştirmek üzere ilahiyat fakültesi imam ve hatip gibi din hizmetlerini yürüteceklerin yetiştirilmesi amacıyla okullar açılması için milli eğitim bakanlığına görev ve yetki verilmiştir öğretim birliği yasasının gerekçesinde de belirtildiği üzere öğretim birliği ilkesi bilimsel nitelikteki bir eğitim sistemiyle çağdaş uygarlık amacına ulaşmayı öngörmektedir i̇kili öğretim yani bir yanda akla ve bilime öte yanda dinsel öğretiye dayalı öğretim toplumda ikiliğe yol açacak karmaşa yaratacaktır bu ise duygu düşünce ve dayanışma birliğinin yok olmasına neden olur ülkemizde öğretim birliği yasası duygu düşünce ve dayanışma birliğini sağlamış laik eğitim ve öğretime dayanak olmuştur öğretim birliği ilkesinin tüm gerekleriyle uygulanması cumhuriyetin ve toplumun geleceği için zorunludur öte yandan öğretim birliği ilkesinin uygulanması ve korunması cumhuriyetin niteliklerinin değiştirilemeyeceği değiştirilmesinin teklif edilemeyeceği şeklindeki anayasanın maddesi ile güvence altına alınan kuralının da gereğidir dolayısıyla bu ilkeye aykırılık oluşturacak düzenlemelerin anayasa ile bağdaşmayacağı açıktır nitekim ilköğretim kurumlarında sekiz yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitimi öngören günlü sayılı yasa da toplumun ve ülkenin gerçekleri ve ihtiyaçları doğrultusunda gelişen ve değişen dünya şartlarına uygun çağdaş ve demokratik bir eğitim ortamı içinde çocuklarımızın yetiştirilmesi amacıyla çıkarılmış olup yasanın uygulanmasıyla çağdaş bilim ve eğitimin gereği olan laik eğitim temel eğitim yıllarında kesintisiz olarak ve bir bütünlük içinde gerçekleştirilmektedir anılan yasanın iptali istemiyle açılan dava anayasa mahkemesinin günlü k sayılı kararıyla reddedilmiş olup anılan kararda temel eğitimin kişinin yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının yaşama geçirilmesini kendisine ailesine ve topluma karşı ödev ve sorumluluklarının bilincinde akıl ve bilgiyi esas alan çağın gerektirdiği özelliklere sahip olarak yetişebilmesini sağlayacağı çocuğun zihinsel gelişimini sağlayarak yeteneklerinin ortaya çıkmasını kolaylaştıracağı böylece ana babanın çocuğa vereceği mesleki ve dini terbiye için sağlıklı bir temel oluşturacağı zorunlu kesintisiz sekiz yıllık temel eğitimle ilgili düzenlemenin anayasanın maddesinin yaşama geçirilmesine yönelik olduğu belirtilmiştir bu açıdan anayasaya uygunluğu anayasa mahkemesince de belirlenen sekiz yıllık kesintisiz zorunlu temel eğitimi öngören yasadan sonra çıkarılan sayılı yasanın ek maddesinde yer alan ve uyuşmazlıkta uygulanacak kural niteliğinde bulunan düzenleme temel eğitim yıllarında çağdaş bilim ve eğitimin gereği olan laik eğitimi kesintisiz olarak ve bir bütünlük içinde tamamlamamış çocuklara dinsel eğitim verilmesini öngörmekte olup bu durumun ise yukarıda anılan anayasa kurallarına aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır anayasanın maddesinin son fıkrasında yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiç bir surette değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktirmeyeceği kurala bağlanmıştıresas sayısı karar sayısı anayasanın bu kuralı uyarınca yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu yasama organının yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen yargı kararlarını etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmama yükümlülüğünün bulunduğu açıktır mahkeme kararının yürütmenin durdurulmasına veya davanın esasına ilişkin olması ise karara uyma yükümlülüğü yönünden bir fark oluşturmamaktadır olayda günlü sayılı resmi gazetede yayımlanan diyanet i̇şleri başkanlığı kuran kursları yönetmeliğinin bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğin iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle açılan dava sonucunda danıştay sekizinci dairesinin günlü sayılı kararıyla ilköğretimin sınıfını bitiren çocukların hafta sonları ve yaz aylarında diyanet i̇şleri başkanlığının açtığı kuran kurslarına kanuni temsilcilerinin isteği ile katılabileceği yolundaki yönetmelik değişikliğinde tc anayasasına milli eğitim temel kanununa ve eğitimde birlik yasasına uyarlık bulunmadığı gerekçeli olarak belirtilmek suretiyle dava konusu yönetmeliğin ilgili maddelerinin yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiştir anılan yürütmenin durdurulması kararına karşı davalı başbakanlık ve diyanet i̇şleri başkanlığı tarafından yapılan itiraz ise danıştay idari dava daireleri genel kurulunun günlü yd i̇tiraz no sayılı kararıyla reddedilmiştir diğer yandan danıştay sekizinci dairesi davanın esasına ilişkin olarak da günlü k sayılı kararıyla yönetmeliğin ilgili maddelerinin iptaline karar vermiş ve bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir bununla birlikte danıştay sekizinci dairesinin ve danıştay i̇dari dava daireleri genel kurulunun verdiği kararlara uyulması gerekirken danıştayın hukuka aykırı bulduğu kurallar bu defa yasa ile düzenlenerek anayasanın maddesi ihlal edilmiştir belirtilen hukuksal duruma göre temel eğitim yıllarında çağdaş bilim ve eğitimin gereği olan laik eğitimi kesintisiz olarak ve bir bütünlük içinde tamamlamamış çocuklara dinsel eğitim verilmesine ilişkin düzenlemenin anayasanın başlangıç bölümü ile ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır açıklanan nedenlerle ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince günlü sayılı kanunla sayılı diyanet i̇şleri başkanlığı kuruluş ve görevleri hakkında kanuna eklenen ek maddede yer alan ayrıca ilköğretimin inci sınıfını bitirenler için tatillerde ve milli eğitim bakanlığının denetim ve gözetiminde yaz kuran kursları açılır kuran kurslarının açılış eğitim öğretim ve denetimleri ile bu kurslarda okuyan öğrencilerin barındığı yurt veya pansiyonların açılış ve çalışmalarına dair hususlar yönetmelikle düzenlenir kuralının anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda giderilmesi güç veya olanaksız zararlar doğurabileceği gözetilerek esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine günü oyçokluğu ile karar verildi
1,629
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin klassis otelinin sahibi olduğunu davalı ile yaptıkları kira sözleşmesi gereğince otelin talih oyunları salonunun dört yıl süreli olarak kiraya verdiğini tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı yasanın geçici maddesi ile turizm bakanlığı tarafından önceden izin verilmiş talih oyunları işletmelerinin izinlerinin yasanın resmi gazetede yayınlanmasını izleyen günden başlayarak ay sonra kendiliğinden hükümsüz olup bu tarihten sonra faaliyetlerine izin verilmeyeceği hükmünü içermesi nedeniyle davalının kira sözleşmesini fesh ettiğine dair noter aracılığı ile ihtarname gönderdiğini ve aralarında muaraza çıktığını sayılı yasanın maddesinin tc anayasasının ve maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek konu ile ilgili cumhurbaşkanlığının yasayı veto gerekçelerini içeren yazısı prof süheyl batumun konuya ilişkin mütealası anayasa mahkemesinin konu ile dolayısıyla ilgili çeşitli kararlarını ve diğer delillerini ibraz etmiş muarazanın önlenmesi ile kira sözleşmesinin sona erdiği iddiasının geçersiz olduğunun tesbitine karar verilmesini talep etmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin nitelikleri arasında demokratik bir hukuk devleti olduğu açıklanmıştır anayasanın maddesinde anayasa hükümlerinin yasama organını da bağlayan temel hukuk kuralları olduğu açıklanmıştır bu durumda yasa koyucu yasaları yapma görevini yerine getirirken anayasanın ilkeleri ile bağlı olduğu gibi anayasa mahkemesinin çeşitli kararlarında açıklandığı gibi bütün uygar ülkelerde kabul edilen temel hukuk i̇lkeleri ile de bağlıdır bu nedenle takdir yetkisi sınırsız değildir ayrıca anayasanın maddesinde herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğüne sahip olduğu ve özel teşebbüs kurmanın serbest olduğu belirtilmiştir somut olayımızda talih oyunları işletmelerinin kurulması da çalışma ve sözleşme özgürlüğü kapsamındadır yasa koyucunun temel hak ve özgürlükleri kamu yararı amacı ile sınırlarken anayasanın maddesine göre demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı ve öngörülen amaç dışında kullanılmasını engelleyici düzenlemeler getirilmemelidir sınırlama getirilirken yukarıda açıklandığı gibi anayasanın ve temel hukuk ilke ve kuralları gözönünde bulundurularak ancak istisnai olarak demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde amaç dışına çıkılmayarak sınırlamalar getirilmelidir prof süheyl batumun inceleme yazısında gösterildiği gibi burada ölçülülük ilkesi öne çıkmaktadır ve meşru amaç güdülerek sınırlanmış olsalar bile getirilen sınırlama bu amacın zorunlu yahut gerekli kıldığından fazla olmayacak sınırlama maksimum ölçüde değil amaca ulaşmak için minimum ölçüde olması gerektiği anayasa mahkemesinin kararlarında açıklanmıştır oysa sayılı yasanın geçici maddesi ile getirilen sınırlama ile amaç ve araç arasındaki makul ölçü aşılarak teşebbüs ve çalışma özgürlüğünün kullanılmasını ortadan kaldıran bir sınırlama getirilmektedir ayrıca devlet yasal ve idari düzenlemeler ile talih oyunları işletmelerinin açılmasına ve faaliyetine izin vermiş yerli ve yabancı girişimcilerin bu alanda yatırım yapmaları ve tesisler kurmalarını desteklemiştir sayılı yasanın geçici maddesi ile bu hakkın kullanılması tamamen ortadan kaldırılarak kazanılmış haklara saygı ilkesi de zedelendiği kanaatına varılmıştıresas sayısı karar sayısı yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yasanın geçici maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olabileceği ve davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiaları ciddi görüldüğünden anayasanın maddesi gereğince anılan yasanın iptali için anayasa mahkemesine başvurulması konusunda tarihli ara kararı verilmiştir
452
esas no karar sayısı mahkemenin gerekçesi mahkeme inceleme konusu hükmün anayasaya aykırı bulunduğu yolundaki iddianın ciddi olduğu kanısına şu gerekçeye dayanarak varmaktadır önceleri bir kimsenin işçi sayılıp sayılmayacağı konusunda mahkemeler bilirkişi dinlemekte ve takdir haklarını serbestçe kullanmakta idiler daha sonra türkiye büyük millet meclisinden i̇ş kanununun sayılı kanunla değişik inci maddesinin yorumlanmasına mahal bulunmadığına dair günlü ve sayılı bir karar çıkmıştır bu karar i̇ş kanununun inci maddesindeki işçi deyiminin anlam ve kapsamının tayini ile ilgili olarak ve umumiyetle i̇ş kanununun uygulama alanının sınırlanması bakımından işçi niteliğinde olanların ayrımını yapacak yetkili merciin neresi olacağında düşülen tereddüdü gidermek amaciyle çıkarılmıştır kararda i̇ş kanununun sayılı kanunla değişik nci maddesinde i̇ş kanununun bir iş yerinde uygulanabilmesi için işyerindeki işçi sayısının ölçü olarak alındığı ve böylece bir işyerinin i̇ş kanununun kapsamına girip girmeyeceği hususunun orda çalışanlardan hangilerinin işçi vasfında olduklarının tesbitine bağlı bulunduğu sayılı kanunun uncu maddesinin bendinde çalışma genel müdürlüğünün görevleri arasında i̇ş kanununun uygulama alanını tâyin hususunun da sayıldığı kanunun uygulama alanı kapsamının tesbitine yalnız işyerinin değil işçi ve işverenin de bahis konusu olacağı şu duruma göre bir işyerinde çalışanlardan hangilerinin işçi vasfında bulunduklarının tâyini çalışma bakanlığına verilmiş görev ve yetkiler cümlesinden bulunduğu belirtilmektedir sayılı kanunun uncu maddesinin bendi böylece mânalandırıldıktan sonra yargıtay içtihadiyle de takarrür eylediği üzere mahkemeler işçilik sıfatının tâyini konusunda bilirkişi dinleyemez olmuş ve çalışma bakanlığının bu konudaki bildirileri ile kendilerini bağlı görmüşlerdir bu hal bir bakanlığın yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat vermesi niteliğindedir oysa anayasanın nci maddesinin nci fıkrası herhangi bir organ makam merci veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat vermesini genelge göndermesini tavsiye ve telkinde bulunmasını yasaklamış ve yine anayasanın inci maddesi kanunların anayasaya aykırı olamıyacağı temel kuralını koymuştur her ne kadar mahkemenin günlü karar örneğinde anayasanın inci değil ncı maddesine dayanılmakta ise de aynı mahkemenin anayasa mahkemesine gönderdiği aynı tarihli yazıda inci madde söz konusu edildiğine göre ncı madde deyiminin bir zühulden ileri geldiği sonucuna varılmaktadır
318
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru gerekçesi şöyledir birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldıktan sonra meslekte altı yılını tamamlamış sayıştay uzman denetçisi i̇smail yılmaz ve arkadaşları tarafından yüksek hakimlik ve yargı ödeneğinin ödenmesine ilişkin işlemler ile sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değişik yüksek hakimlik tazminatı cetvelinin ncı fıkrası hükmü ile aynı kararnamenin üncü maddesi ile değişik sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı madde fıkrası hükmünün ve yine aynı kararnamenin üncü maddesinde yer alan ile tarih ve sayılı kanunun üncü maddesinin son fıkrası ibaresinin iptali istemiyle tc sayıştay başkanlığına karşı açılan davada uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerinin gerek mahkememizce anayasaya aykırı görülmesi gerekse davacının ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varılması üzerine işin gereği görüşüldü uyuşmazlık yüksek hakimlik ve yargı ödeneğinin ödenmesinden kaynaklanmaktadır gün ve sayılı khknin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununa eklenen ek geçici inci madde ile kendi kanunlarında gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aylık mali sosyal ve diğer özlük hakları bakımından sayıştay başkanı daire başkanları üyeleri sırasıyla yargıtay birinci başkanı daire başkanları ve üyeleri bunların dışında kalan sayıştay meslek mensuplarıyla sayıştay savcı ve savcı yardımcıları kıdem sınıf ve derecesindeki birinci sınıf birinci sınıfa ayrılmış ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hakim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi olacağı hüküm altına alınmıştır gün ve sayılı yetki kanununa dayalı gün ve sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri ile i̇lgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararnamenin değişik inci maddesi ile sayılı yüksek hakimlik tazminatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değişik inci maddesindeki cetvelde yapılan değişiklikle birinci sınıfa ayrılmış ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte altı yılını doldurmuş sayıştay üyeliğine seçilme hakkınıda kaybetmemiş bulunan sayıştay meslek mensupları ve sayıştay savcı yardımcılarına cetvelin ncı sırasında yer verilerek gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği öngörülmüştür sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununun üncü maddesinin sonuna sayılı yasanın inci maddesiyle eklenen son fıkra hükmü yürürlükten kaldırılarak bu düzenlemeye paralel olarak kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı maddesi yeniden düzenlenerek maddenin fıkrasında diğerleri için brüt aylıkları tutarının ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının sinin toplamı kadar ödenek verilir hükmü getirilmiştir sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı hakimler ve savcılar kanununa eklenen ek geçici inci madde hükmü halen yürürlükte olduğundan iptali istenen sayılı kanun hükmünde kararnamenin söz konusu hükümleri ile birinci sınıfa ayrılmış ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte altı yılını doldurmuş sayıştayesas sayısı karar sayısı üyeliğine seçilme hakkını da kaybetmemiş hakim ve savcılar ile birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş ve bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren de meslekte üç yılını doldurmuş sayıştay meslek mensupları arasında yargı ödeneği açısından farklılık meydana getirilmesi eşitlik ilkesine aykırı olduğu gibi sayılı kanun hükmünde kararnamenin dayanağını oluşturan gün ve sayılı yetki kanununun amacına ve kanunda öngörülen ilkelere aykırı olduğu yolunda ileri sürülen iddiaların mahkememizce de ciddi bulunarak iptali istenen hükümlerin anayasaya aykırı olduğu kanısına ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca mahkememizce bakılmakta olan dava sebebiyle uygulanacak olan sayılı kanun hükmünde kararnamenin inci maddesiyle değişik yüksek hakimlik tazminatı cetvelinin ncı fıkrası hükmü ile aynı kararnamenin üncü maddesi ile değişik sayılı hakimler ve savcılar kanununun ncı madde fıkrası hükmünün ve yine aynı kararnamenin üncü maddesinde yer alan ile tarih ve sayılı kanunun üncü maddesinin son fıkrası ifadesinin anayasanın eşitlik ilkesi ile kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine ilişkin maddesine aykırı bulunması nedenleriyle anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından dava dilekçesi ve eklerinin onaylı örneği ile söz konusu hükümlerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına tarihinde oybirliği ile karar verildi
593
esas no karar no mahkemenin gerekçesinin özeti i̇ddiaya göre sanık kendi bahçesinde yetiştirdiği ceviz ağacım orman bölge şefliğinden izin almadan kesip satmıştır eylemi sabit olursa olaya orman kanununun maddesinin bendi uygulanacağından sanığa aynı maddenin son fıkrası ve sözü geçen kanunun maddesi uyarınca hafif hapis ve para cezası verilmesi gerekecektir mülkiyet hakkı anayasanın maddesiyle güvenlik altına alınmıştır bu hak ancak kamu yaran amacı ile kanunla sınırlanabilir kamu yararı söz konusu olsa bile kişinin kendi mülkündeki ağacı kesmesinden ötürü hürriyeti bağlayıcı ceza ile birlikte para cezasına mahkûm edilmesi mülkiyet hakkinin kullanılmasına indirilen büyük bir darbe ve bu hakkı bahşeden anayasanın ağır bir ihlâlidir bir an kişinin ağacını kesip satmak için orman idaresinden izin istediği ve orman idaresinin de bîr ay içinde izin vermediği düşünülürse belki de kişi kendine göre ziraat yapmasına engel olan ağacı kesip satamadığından zarar görecektir bu nedenle kendi mülkünü dilediği gibi kullanmak hakkına güvenerek ve kendine göre kâr ve zararını hesap ederek izin almak zorunluğuna uymayan bir kişinin cezalandırılmamalı hak ve adalete uygun düşmektedir bu nedenlerle itiraz konusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır i̇tiraz konusu hüküm sayılı orman kanununun iptali istenen bendini kapsayan maddesi şöyledir madde bu kanunun maddesinde orman sayılmayan yerlerdeki ağaç ve ağaççıklardan sahipleri aşağıda yazılı şekilde faydalanırlar e fıkrasındaki ağaç ve ağaççıktan sahipleri her türlü zatî ihtiyaçları ve pazar satışları için hiç bir kayıt ve şarta tabi olmadan kesip nakil edebilirler d g fıkralarında yazılı yerlerde bulunan ağaç ve ağaççıkları sahipleri kendi zatî ihtiyaçları için hiç bir kayıt ve şarta tabi olmadan kesip kullanabilirler d g fıkralarında yazılı yerlerde bulunan ağaç ve ağaççıkların pazar yerlerine nakil edilebilmesi ve satılabilmesi yalnız damga ve nakliye muamelesine tabi olup bu muamelelerin ne suret ve şekilde yapılacağı ziraat vekâletince tespit olunur maddenin fıkrasındaki ağaç ve ağaççıklardan kesim yapacakları kesim yapmadan önce en yakın orman bölge şefliğine müracatla kesecekleri ağaçları göstererek damgalatırlar bölge şefliği bu müracatları azamî bir ay zarfında intaca mecburdur bu hükme muhalif hareket edenler bu kanunun maddesine göre cezalandırılmakla beraber emval müsadere olunur bu maddede sözü geçen aynı kanunun maddesi şöylediresas no karar no madde tabiî olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır ancak sazlıklar step nebatlariyle örtülü yerler her çeşit dikenlikler parklar şehir mezarlıkları ile kasaba ve köylerin hudutları içerisindeki mezarlıklarda ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler sahipli arazide bulunan ve civardaki ormanlarda tabiî olarak yetişmeyen ağaç ve ağaççık nevilerinin bulunduğu yerler sahipli ziraat arazisi olarak kullanılan ve dağınık yer yer küme ve sıra halinde bulunan her nevi ağaç ve ağaççıklarla örtülü yerler devlet ormanlarına bitişik olmayan ve yüzölçümü üç hektardan yukarıda bulunmayan sahipli arazideki her nevi ağaç ve ağaççıklar sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetişmiş veya yetiştirilecek olan fıstık çamlıkları ve palamut meşelikleri dahil olmak üzere her nevi meyveli ağaç ve ağaççıklar i̇ sahipli arazideki aşılı ve aşısız zeytinliklerle hususi kanunu gereğince devlet ormanlarından tefrik edilen ve edilecek olan ve imar ve ıslah ve temlik şartlan yerine getirilmiş bulunan yabani zeytinlikler ile sayılı kanunda tasrih edilen yabani veya aşılanmış fıstıklık sakızlık ve harnupluklar funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karekteri olmayan yerler orman sayılmaz maddede sözü geçen aynı kanunun maddesi ise şöyledir madde ağaçlara vurulan resmî damga ve numaraları bozanlar ve orman hudutlarındaki taksimata mahsus işaretleri ve levhaları kaldıranlar belirsiz hale getirenler yerlerini değiştirenler üç aya kadar hafif hapis ve on liradan elli liraya kadar hafif para cezası ile cezalandırılırlar anayasanın maddesi ise herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacı ile ve kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz hükmünü koymuştur
579
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ adana ağır ceza mahkemesinin günlü müt sayılı kararında itirazın dayanağını oluşturan nedenler şöyle açıklanmaktadır adana cumhuriyet savcılığının günlü yazısında suçundan müebbet ağır hapis cezasına hükümlü ve adana kapalı cezaevinde bulunan ın infaz evrakında şartla salıverilmenin tüm cezadan önce veya sonra uygulanması halinde farklı sonuçlar meydane geldiği ve bu sonuçların hükümlünün dilekçesine göre haksızlıklara ve anayasanın eşitlik ilkesine aykırı düştüğü nedeniyle infazında tereddüde düşülerek infaz evrakının incelenip ilgili af yasasının maddesindeki müebbet hapislerde şartla salıverilmesinin önce uygulanması yolundaki yasa hükmünün anayasaya aykırılığının ciddi kabul edilerek bu hususta bir karar verilmesi istenmiş olmakla hükümlü ait evrak ve infaz dosyası gönderilmekle tetkik edildi gereği̇ düşünüldü adana kapalı cezaevinde dan müebbet ağır hapis cezasına hükümlü cumhuriyet savcılığına verdiği günlü başvurusunda sayılı af yasasının maddesindeki müebbet ağır hapis cezalarında şartla salıverilmelerin dışarda geçirecekleri sürenin çevrilen cezalar üzerinden hesaplanmasının anayasaya aykırı bulunduğuna aynı maddenin sair cezalar için uygulamada miktarındaki şartlı salıverilmelerin af ile yapılacak indirimden önceki esas ceza miktarı üzerinden yapılacağı hakkındaki hükme ters düştüğünü ve hükümlüler arasında ayrıcalık yaratıp anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu belirtmiştir sayılı af yasasının maddesinde müebbet ağır hapis cezalarında şartla salıverilmenin dışarda geçirecekleri süre çevrilen ceza üzerinden olacağını belirtmiş aynı maddenin muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezalara mahkûm olanların ise dışarda geçirecekleri sürenin ise af ile indirimden önceki ceza üzerinden yapılacağını hükme bağlamıştır bu duruma göre uygulamada farklı sonuçlar meydana gelmektedir şöyleki sayılı yasanın maddesi uyarınca müebbet ağır hapislerde şartla salıverilme yıl üzerinden kanun hükmüne göre şartla salıverilme evvelâ yılının af nedeniyle indirildikten sonra kalan yıl üzerinden şartla salıverilme çıkarıldığında hükümlünün neticeden yıl fiilen cezasının infazı gerekmektedir sayılı af yasasının aynı maddesinin bendinde ise muvakkat hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm olanların şartla salıverilmeleri indirimden önceki ceza üzerinden hesaplanması halinde ise bu takdirde önce yıl üzerinden olan şartla salıverilme indirilip kalan yılın yılı da af yasası uyanınca çıkarıldıktan sonra geriye yıl cezanın infazı gerekmektedir açıklanan ve bentlerindeki örneğe göre şartla salıverilmenin indirimden önce hesaplanması ile indirimden sonra hesaplanması arasında yıllık gibi bir fark doğmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasamızın temel hak ve özgürlükler bölümünde kişilerin arasında farklılık ayrıcalık ve imtiyaz yapılamayacağı açıkça hükme bağlanmıştır af yasasının maddesindeki şartla salıverilmenin indirimden önce veya sonra yapılması ile aradaki farklı sonuç anayasanın bir temel ilkesine aykırı düşmektedir ayrıca anayasanın maddesinde herkesin kanun önünde eşit olduğu belirtilmiş yine aynı madde hiç bir kişiye imtiyaz tanınamayacağını belirtmiştir bu durumda af yasasının maddesindeki çelişki ve farklı uygulama anayasanın nci maddesindeki eşitlik ilkesine ve hiç bir kimseye ayrıcalık ve imtiyaz tanınmayacağına dair hükümlerine de aykırı düşmektedir uygulama farklı olduğundan bazı hükümlülere imtiyaz tanınma durumuna düşülmektedir cumhuriyet savcılığının ve infaz evrakındaki in başvurusundaki nedenler doğru ve ciddi görülmüştür bu nedenle sonuç hükümlü ın günlü dilekçesindeki ve keza cumhuriyet savcılığının aynı günlü yazısındaki sayılı af yasasının bendinde yazılı müebbet ağır hapis cezalarında şartla salıverilmelerin çevrilen bu cezalar üzerinden hesaplanacağı yolundaki anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunduğuna ve bu hususta anayasa mahkemesince bir karar verilmesi gerektiğine evrakın bu hususta işlem yapılmak üzere cumhuriyet savcılığına gönderilmesine oybirliği ile karar verildi
488
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz eden mahkemeni̇n gerekçesi̇ özeti̇ mahkemenin gerekçeli kararında sayılı kanunun maddesinin millet meclisindeki oylanması sırasında anayasanın maddesinin beşinci fıkrasına aykırı işlem görmesi yüzünden anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı karariyle iptal edilmiş bulunduğundan söz edildikten sonra aynı kanunun bu davada uygulanacak olan maddesinin ikinci fıkrasiyle maddesinin ikinci fıkrasının da aynı durumda olması nedeniyle biçim yönünden anayasaya aykırı düştüğü ve bu bakımdan cumhuriyet savcılığının iddiasının ciddi olduğu kanısına varıldığı belirtilmektedir
72
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir bu itibarla eşit normatif seviyeye ilişkin olan sonraki kanunun öncekini ilga edeceğine ilişkin klasik yorum yöntemi lex posterior derogat legi priori kanunla cumhurbaşkanlığı kararnamesi ilişkisine ancak tek taraflı olarak tahvil edilebilir sonraki kanun önceki cumhurbaşkanlığı kararnamesini ilga eder ancak kanunun düzenlediği konuda çıkarılamayacak sonraki cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasaya aykırı olur ve önceki kanunu ilga etmezesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonraesas sayısı karar sayısı uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konulardaesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde asli düzenleme yetkisi tbmmye ait bulunmaktadır başka bir anlatımla anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesine konu olacak alanı doğrudan belirlemiş olması yasama yetkisinin kullanılmasını engellememektedir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir böyle olmakla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu iki anayasa maddesi açısından da geçerlidir zira bu madde ayrıksız cumhurbaşkanı kararnameleri bütünü için geçerlidir genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisiesas sayısı karar sayısı kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır md fıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği ck ile kaldırılamaz ancak ck ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde ancak md gereğince tbmm bu konuları yasa ile düzenleyebilir cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündüresas sayısı karar sayısı i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır ikinci olarak ckleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus söz konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisininesas sayısı karar sayısı devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadıresas sayısı karar sayısı dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibiesas sayısı karar sayısı olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir md maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkânı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin ckde öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgulamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktıresas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin cumhurbaşkanlığı kararnamelerini yetki açısından denetlemesinin sıradan bir anayasaya uygunluk denetimi sorunu oluşturmadığı vurgulanmalıdır anayasa başlangıç bölümünde açık şekilde erkler ayrılığı ilkesine yollama yapılmakla yetinilmeksizin aynı zamanda tanımı yapılmaktadır madde nin öngördüğü hukuk devletinin gerekleri normlar hiyerarşisi çerçevesinde kuralı koyan organ ile onu uygulayan organın birbirinden ayrılmasını denetim organının ise bağımsız olmasını ifade eder normların aşamalı sırası ise üst normun alt normun varlık nedeni olduğu üst norma uygunluk ise alt normun geçerlilik koşulu olduğu anlamına gelir anayasanın ve maddeleri yasama yürütme ve yargı yetkilerini ayrı ayrı düzenlemektedir anayasanın maddesine göre anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını bağlamaktadır i̇şte anayasa değişikliğiyle ortaya çıkan yeni anayasal düzende erkler ayrılığı ilkesinin bir uygulama usulü olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılma yetkisinin sınırlarına değgin anayasal düzenlemelere ilişkin olarak aym tarafından gerçekleştirilecek anayasaya uygunluk denetimi temel ve yaşamsal bir önem kazanmaktadır öyle ki aym tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yetki alanlarında çıkarılıp çıkarılmadığına ilişkin olarak yapılacak her denetim bir anlamda aynı anda anayasanın ve maddelerinin ihlal edilip edilmediğine ilişin bir ortak bir denetim anlamına da gelecektir özellikle vurgulanmalıdır ki anayasa madde e göre hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz bu itibarla erkler ayrılığı ilkesine uyulup uyulmadığına ilişkin bir denetim olan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yetki alanlarında kalıp kalmadıklarına ilişkin denetim son tahlilde egemenliğin anayasaya uygun şekilde kullanılıp kullanı
3,883
esas sayısı karar sayısı a cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n cbk anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konulmuştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddenin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir sayılı cbknin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hüküm yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukunda tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiyeesas sayısı karar sayısı büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilirpar yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz par anayasa mahkemesi kararı k neticede sadece yakın dönem anayasa mahkemesi kararları dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkçaesas sayısı karar sayısı kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi ülkemizde idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir bkz kemal gözler i̇dare hukuku bursa ekin kitabevi yayınları httpwwwidaregentridarehukhtm sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yani asli düzenleme yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse cbk ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konular anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir anayasanın maddesinin son fıkrasında kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnameleri dendiğine göre kanunilik ilkesi öncelik taşımaktadır genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir bkz kemal gözler yorum i̇lkeleri httpwwwanayasagentryorum ilkeleri kitaptanpdf öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceğini belirtmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bkz cengiz derdiman yusuf uysal türk kamu yönetiminde yetki devri httpdergiparkgovtrdownloadarticle file bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağı öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden cbk ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi halinde bir anayasaya aykırılık oluşturmayacağı ve hatta yasa ile yapılan düzenlemenin cbkdeki düzenlemeyi yürürlükte kaldırma gücüne sahip olduğu anlaşılıresas sayısı karar sayısı kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrası ise kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek cbk ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanır anayasa devlet denetleme kurulunu işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştırm ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmış onun yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır böylece hukuk düzeninde tüzük denen işlem türünün varlığı sona ermiştir ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde son olarak belirtmek gerekir ki olağanüstü hallerde cumhurbaşkanı olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir kanun hükmündeki bu kararnameler resmî gazetede yayımlanır aynı gün meclis onayına sunulur madde bu kararnameler kanuna eşdeğer metinler olarak kabul edilmiştir ancak bu kararnameler anayasa mahkemesi denetimi dışında tutulmuştur cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen cbk ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle cbkler ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise cbk çıkarılması mümkün olmayacaktıresas sayısı karar sayısı i̇kinci olarak cbkler anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cbklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının cbk ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların cbk ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bir başka açıdan ise maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının cbk ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cbknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılmasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında cbkye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında cbk ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesi için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabilecek fakat kişilerin bundan yararlanmasını sınırlamayacak denilebilir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilecektir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür anayasa mahkemesi tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir anayasa mahkemesi kararı bkz k anayasa mahkemesine göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa mahkemesi ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi anayasa mahkemesinin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunla özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus cbk ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı cbk ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkartılamaz elbette cbklerin çıkarılması için kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak kanun hükmünde kararnamelerle yasaları değiştirebilirken cbkler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenlemeesas sayısı karar sayısı yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi cbk ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda cbk ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin onyedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun cbk ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir cbklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü kanun hükmünde kararnamelerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cbklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu cbk hükmü somut norm denetimi yoluyla anayasa mahkemesi önüne götürülebilecektiresas sayısı karar sayısı maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş anayasa mahkemesine iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkanı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde anayasa mahkemesi öncelikle bir cbknin anayasada cbk ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla cbk yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cbknin yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa anayasa mahkemesi bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cbklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak anayasa mahkemesi tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde cbk çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması cbkyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cbknin örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cbklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cbklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cbknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdır ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cbklerin hak üzerindeki somut etkisi inceleme dikkate alınmalıdır bu yönden bir cbk hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve cbk anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cbklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bütün bu belirtilen nedenlerle aymnin cbkleri denetimi ve bu konuda vereceği ilk kararı özel önem taşımaktadır aym cbkleri anayasaya uygunluk değerlendirmesine tabi tutarken yasa ve cbk farkını da belirlemekvurgulamak durumundadır nitekim yasa kural koymak için seçilen organ tarafından genel iradeyi temsilen hazırlanan hukuki işlem iken buna karşılık cumhurbaşkanlığı genel iradenin temsilcisi organın koyduğu normu uygulamak için yürütmeyi temsil eden organdır cumhurbaşkanının düzenleyici işlem yapması ancak anayasanın açıkça yetkilendirmesi sonucu söz konusu olacağından istisnaidir dahası cbk yasal düzenleme yapılması durumunda yürürlükten kalkacağına göre bu kayıtla geçici bir işlem olarak da adlandırılabilir bir başka deyişle tbmmnin müdahalesine kapalı bir cbk bulunmadığına göre istisnai özellik ve geçicilik birlikte kullanılabilir anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasa mahkemesinin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md esas sayısı karar sayısı sayili cbkni̇n bazi maddeleri̇ni̇n anayasa aykiriliği sayılı cbknin maddesinin ikinci cümlesinde yer alan lüzum görüldüğü takdirde ibaresinin anayasa aykırılığı sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesi resmi gazetenin yayımlanmasını düzenlemektedir düzenleme uyarınca resmi gazete internet ortamında cumhurbaşkanlığınca yayımlanacak ve ayrıca lüzum görüldüğü takdirde ihtiyaç duyulan sayıda basılı ortamda da yayımlanabilecektir resmi gazete kanun başta olmak üzere bireyler bakımından bağlayıcı nitelikte olan düzenlemelerin vatandaşlar için bilinebilir ve erişilebilir olmasını sağlayan yegane araçtır yurttaşların varlığından haberdar olmadıkları kurallarla bağlı tutulmamaları hukuk devletinin asgari koşulları arasında yer alır bu nedenle bütün yasal metinlerin yayınlanması bir zorunluluktur kaldı ki kanunu bilmemek mazeret sayılmaz şeklindeki ceza hukuku kuralı da yayımlama gerekliliğini teyit etmektedir diğer taraftan bir devletin işlemlerinin tüm yurttaşlar açısından erişilebilir olması açık yönetim ilkesinin de bir gereğidir yapılan işlemlerin hukuka uygun ve kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik olması hukuk devleti ilkesinin gerekleri arasındadır bir başka deyişle kanunların açık ve erişilebilir olması hukuk toplumunun olduğu kadar bir hukuk devletinin temel asgari koşulları arasındadır kanunların yanı sıra resmi gazetede yayımı zorunlu kılınan düzenlemelerin bir diğer amacı da kamuoyunun basının bilgiye erişme özgürlüğünü güvence altına alarak yurttaş denetimi işlevini etkinleştirmektir i̇ptali istenen düzenleme ile resmi gazete internet ortamında yayınlanacak ancak lüzum görüldüğü takdirde basılacaktır i̇nternet erişimi ile sınırlı tutulan resmi gazete internet sayfasında yaşanabilecek teknik sorunlar başta olmak üzere birçok erişilememe riskini barındırmaktadır türkiyedeki internet kullanımının yaş cinsiyet sosyo ekonomik durum bölgesel dağılım gibi kriter ile değerlendird
3,863
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanın toprak mülkiyeti başlıklı maddesinde devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır kanun bu amaçla değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması üretimin düşürülmesi ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz bu amaçla dağıtılan topraklar bölünemez miras hükümleri dışında başkalarına devredilemez ve ancak dağıtılan çiftçilerle mirasçıları tarafından işletilebilir bu şartların kaybı halinde dağıtılan toprağın devletçe geri alınmasına ilişkin esaslar kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır yine anayasanın tarım hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması başlığını taşıyan maddesinde ise devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını kolaylaştırır devlet bitkisel ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi ve gerçek değerlerinin üreticinin eline geçmesi için gereken tedbirleri alır düzenlemesine yer verilmiştir sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun genel gerekçesinde yaşamın temel öğelerinden olan toprağın ekonomisi büyük ölçüde tarımsal üretime bağlı olan ülkemizde önemli bir üretim faktörü olduğu ancak asırlardır pek çok medeniyete beşiklik yapmış olan anadolu topraklarında yoğun arazi kullanımı aşırı otlatma yangınlar ve tarla açma gibi nedenlerle doğal bitki örtüsünün tahribata uğradığı bozulan doğal dengeler sonucu bazı bölgelerimizde erozyonun bir felaket haline geldiği günümüzde ise hızlı nüfus artışı ile teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin yeni konutların fabrikaların ve yolların yapımını zorunlu kıldığı bu gereksinmelerin çoğu kez arazinin kullanım amacı topografyası ve bitki örtüsü tahrip edilerek karşılandığı arazinin doğal özellikleri gözetilmeden tarım mera orman alanı veya tarım dışı amaçlı kullanılmasının erozyon çoraklaşma kirlenme gibi arazi bozulmalarını artırdığı ve ülkede ekonomik kayıpların yanında ekolojik kayıpları da beraberinde getirdiği kuşkusuz topraktan çeşitli amaçlar için yararlanılacağı ancak günümüz teknolojik koşullarında arzı artırılamayan yerine geçebilecek bir eşdeğeri olmayan oluştuğu yerde iken daha üretken olabilen oluşumu asırlar sürmesine rağmen kaybı dakikalar içinde gerçekleşebilen ve kıt bir kaynak olan topraktan alınan ürünün gittikçe azaldığı bu nedenlerden dolayı öncelikle üretken tarım topraklarının ve arazi bütünlüğünün çok iyi korunması gerektiği toprak kaynaklarımızın korunması geliştirilmesi sürdürülebilirliğinin sağlanması ve en üst düzeyde üretimde kullanılmasının çok iyi hazırlanmış arazi kullanım planlarıyla mümkün olacağı arazi kullanım planları ile tarım için uygun olmayan verimsiz arazilerin belirlenerek gerekli altyapı düzenlemelerinin getirilmesi suretiyle sanayi için mekan ve hammadde kentleşme ve turizm için yerleşim yeri olarak tahsis edileceği ve böylece tarım dışı kullanımlara uygun alternatifler yaratıldığından tarım alanlarının tahribinin azalacağıesas sayısı karar sayısı diğer taraftan özellikleri tarımsal kullanıma uygun olmayan arazilerin toprak işlemeli tarımdan mera veya orman gibi kullanımlara dönüştürülmesinin bu alanlardaki arazi bozulmalarını önleyeceği tarımsal kullanımı daha ekonomik olan alanların da tarıma kazandırılmasının sağlanacağı bu nedenle her şeyden önce üretilemeyen kaynak bir avuç toprak gerçeğinin toplumun her kesimi tarafından bilinçli bir yaşam anlayışı haline dönüşmesinin sağlanması gerektiği tanımlanan bu yeni tutum ve anlayış biçimi ekonomik toplumsal teknolojik finansal ve hukuksal boyutları içeren bir sürecin hayata geçirilmesini gerektirdiği bu sürecin en önemli aşamalarından birinin hatta süreci başlatacak olan gücün yasal düzenlemeler olduğu ancak hukuk sistemimizde yer alan bazı kanunlarda toprakların durumunun yalnızca mülkiyet gözetilerek ele alındığı toprakların üretim gücünün korunması geliştirilmesi ve tarım işletmelerinde optimum parsel büyüklüğü oluşturulması gibi durumları düzenleyen özel bir kanun çıkarılmadığı toprak varlığımızın yoğun ve yaygın bir şekilde kaybolmasına neden olan bu yasal boşluğu gidermek ve tarımın en önemli girdilerinden olan toprağın tarımın diğer konularıyla birlikte ele alınmasını ve hizmetlerin bütünlük içerisinde yürütülmesini sağlamak arazilerin ekonomik ve ekolojik kazanımlar gözetilerek planlı kullanım ilkelerini belirlemek amacıyla bu kanun tasarısının hazırlandığı belirtilmiştir sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun amaç başlıklı maddesinin dava konusu tüzüğün yayımı tarihinde yürürlükte olan şeklinde bu kanunun amacının toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek korunmasını geliştirilmesini ve çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak plânlı arazi kullanımını sağlayacak usûl ve esasları belirlemek olduğu belirtilmiştir anılan kanunun kapsam başlıklı maddesinde ise bu kanunun arazi ve toprak kaynaklarının bilimsel esaslara uygun olarak belirlenmesi sınıflandırılması arazi kullanım plânlarının hazırlanması koruma ve geliştirme sürecinde toplumsal ekonomik ve çevresel boyutlarının katılımcı yöntemlerle değerlendirilmesi amaç dışı ve yanlış kullanımların önlenmesi korumayı sağlayacak yöntemlerin oluşturulmasına ilişkin sorumluluk görev ve yetkilerin tanımlanması ile ilgili usûl ve esasları kapsadığı belirtilmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan gün ve k sayılı kararında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi de hukuk devleti olmanın gereğidir bu nedenle yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir anayasa yasa koyucuya toplumsal ihtiyaçlar doğrultusunda tarımsal alanlarda düzenleme yapma yetkisi vermektedir bu bağlamda yasa koyucu tarafından tarım alanlarının korunması ve amacına uygun olarak kullanılmasını sağlamak için toprak koruma ve araziesas sayısı karar sayısı kullanımı kanunu çıkarılmış bulunmaktadır sayılı kanunun genel gerekçesinde de bu durum açıkça ve ayrıntılı olarak ifade edilmiştir yukarıda belirtilen anayasa mahkemesi kararında da ifade edildiği üzere yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması ve yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekmektedir sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununun maddesinin bendindeki bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar düzenlemesi ile maddesinin bendindeki bakanlık ve talebin ilgili olduğu bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler düzenlemesinin yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir bu bağlamda sayılı kanunun maddesinde tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı düzenlenerek mutlak tarım arazilerinin özel ürün arazilerinin dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazilerinin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağı ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla maddede sayma suretiyle belirlenen durumlar için bu arazilerin amaç dışı kullanım taleplerine toprak koruma projelerine uyulması kaydı ile bakanlık tarafından izin verilebileceği düzenlenmiştir yapılan bu düzenlemede tarım arazilerinin amacı dışında kullanılamayacağı ilke olarak belirlendikten sonra tarım arazilerinin hangi durumlarda amacı dışında kullanılabileceğine ilişkin bazı istisnalar öngörülmüş ve bunlar sayma yoluyla belirtilmiştir yasanın maddesinin bendinde ise kamu yararı kararı alınacak plan ve yatırımları tamamen ilgili bakanlıkların takdirine bırakmak suretiyle ve yasanın amacı aşılarak istisnanın kapsamını genişleten bir düzenleme yapılmıştır böylece bu düzenlemede kamu yararı kararı alınacak plan ve yatırımların hangi alana ilişkin olacağı yönünde bir açıklık bulunmadığından salt ilgili bakanlıklar tarafından alınacak bir kamu yararı kararı ile tarım arazilerinin başka plan ve yatırımlar için daha sık ve yaygın olarak tahsis edilmesine ve yasada mutlak özel ürün dikili ve sulu tarım arazisi olarak belirtilen nitelikli arazilerin tarımsal amacı dışında kullanılabilmesine olanak sağlanmıştır bu durumda anayasanın maddesinde devletin toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek erozyonla kaybedilmesini önlemek amacıyla gerekli tedbirleri alacağının ve maddesinde ise devletin tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için gereken tedbirleri alacağının belirtilmesi sayılı kanunun yukarıda aktarılan genel gerekçesinde de belirtildiği üzere bu kanunun toprak varlığımızın yoğun ve yaygın bir şekilde kaybolmasına neden olan yasal boşluğu gidermek üretken tarım topraklarının ve arazi bütünlüğü korumak gibi amaçlarla yürürlüğe konulması sayılı kanunun maddesinin bendinde yer alan bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış plan ve yatırımlar düzenlemesinde ise anayasa hükümlerine ve sayılı kanunun amacına aykırı olarak bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış bütün plan ve yatırımlar için tarım arazilerinin amacı dışında kullanılmasına izin verilmesi nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırıdır sayılı kanunun maddesinde ise büyük ovalarda bulunan tarım arazilerinin hiçbir surette amacı dışında kullanılamayacağı ancak alternatif alan bulunmaması kurul veya kurullarca uygun görüş bildirilmesi şartıyla tarımsal amaçlı yapılar bakanlık ve talebin ilgiliesas sayısı karar sayısı olduğu bakanlıkça ortaklaşa kamu yararı kararı alınmış faaliyetler için tarım dışı kullanımlara bakanlıkça izin verilebileceği belirtilmiştir sayılı kanunun maddesinin bendi de maddenin bendinin anayasaya aykırılığı ile ilgili olarak yukarıda belirtilen gerekçeyle anayasanın ve maddelerine aykırıdır
1,342
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür
17
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümünde aynen şöyle denilmektedir tüm demokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de gerek anayasasında gerekse anayasasında kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir buna göre yasama yürütme ve yargı organlarının görev ve yetkileri ayrı ayrı belirlenmiş anayasanın maddesi yasama yetkisinin türk milleti adına türkiye büyük millet meclisine ait olduğunu bu yetkinin devredilemeyeceğini maddesi yürütme yetkisinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu eliyle anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağını maddesi yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağını emretmiştir ayrıca anayasamızın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin kanun yapmak değiştirmek ve kanun kaldırmakla görevlendirildiği ifade edilmiştir yine anayasanın başlangıç kısmının altıncı fıkrasında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve işbirliği olduğu üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilmiştir parlamenter demokratik rejimin temeli olan parlamentolar iktidarı ve muhalefetiyle milletin temsilcilerinden oluşan anayasal bir organdır bu nedenle tüm toplumu ilgilendiren fertleri bağlayan uyulması zorunlu objektif kurallardan oluşan kalıcı yasaların yapılması ancak mecliste toplumsal uzlaşma zemini yaratılarak mümkün olabilmektedir devletin temel yapısını bu esaslara dayandıran anayasamız rejime işlerlik kazandırmak açısından bu konuda bazı istisnai kurallara da cevaz vermiştir anayasanın maddesi türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın kısmının ve bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği esasını getirerek bu konuda türkiye büyük millet meclisinin kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyeceği belirlenmiştir belirtilen konular dışında verilecek yetki yasasında çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacının kapsamının ilkelerinin kullanma süresinin ve süresi içerisinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağının gösterilmesi kuralı öngörülmüştür kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin acil hallerde beklemeye tahammülü olmayan zorunlu durumlara münhasıran kullanılacağı olağan bir yol olmadığı anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasındaki yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmünde ifadesini bulmaktadıresas sayısı karar sayısı kanun yapma yetkisi yalnız türkiye büyük millet meclisinin olunca ve özellikle bu husus yasada belirtilmiş ise artık kanun hükmünde kararname çok zorunlu haller dışında madde imkan vermiş olsa bile düşünülmemelidir yasamayı yürütmenin egemenliğine bağlayan yöntemin hukukun üstünlüğü ilkesi ile bağdaşamayacağı gözetilmelidir anavatan partisi olarak çağdaş bir uygulama olan kanun hükmünde kararname çıkartılması yetkisine karşı değiliz hatta hukuk kuralları içerisinde olmak şartıyla bunun gerekli ve zorunlu olduğuna da inanmaktayız ancak yüce mahkemenizin de pek çok kararında belirttiği gibi bu yetki parlamentoyu dışlayan açık bir yetki devri şeklinde olmamalıdır yasaların çıkarılmasında üstün olan anayasaya uygunluğa gerekli özen gösterilmez ve buna uyulmaz keza anayasaya aykırılığı anayasa mahkemesi kararlarıyla ortaya konulmuş yasalar veya bu yasalara dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesi kararlarına rağmen yürürlüğe konulursa hukuk devletinden söz etmek mümkün olamaz i̇ptali istemi ile yüce mahkemenize başvuruda bulunduğumuz söz konusu kanun hükmünde kararname yüce mahkeme tarafından esas karar sayılı ve tarihli karar ile iptal edilen sayılı memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkındaki bazı kanunlar ile teşkilat kanunlarında değişiklik yapılmasına dair yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış kanun hükmünde kararnameler dizisinden bir tanesidir yüce mahkemenin tarihli resmi gazetede yayınlanan sayılı yetki kanununa ilişkin iptal gerekçesinde de açıkça ifade edildiği gibi yasal dayanaktan yoksun olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararname ile yasama organının yetki ve görev alanına girilmekte bakanlar kuruluna mahiyeti belirsiz geniş yetkiler verilerek meclis devre dışı bırakılmıştır hükümet yetkililerinin çeşitli açıklamalarından da anlaşılacağı gibi bu kanun hükmündeki kararnameler anayasada ifade edilen belirli bir zorunluluk veya ivedilik gereği olarak çıkarılmamıştır meclisi çalıştıramayan koalisyon ortakları tek çözümü meclisi devre dışı bırakarak her vesile ile eleştirdikleri kanun hükmünde kararname çıkarma yoluna başvurmakta bulmuşlardır nitekim tarih ve sayılı yetki yasasına dayanılarak kısa süre içerisinde adet kanun hükmünde kararname yürürlüğe konulmuştur bu kanun hükmünde kararnamelerin bir kısmı ise yetki yasasının iptal edildiğinin açıklandığı gün resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlanmıştır hükümetin bu hukuk tanımaz tutumunu anayasanın maddesinde ifade edilen yetki kanunları ve bu kanunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükmü ile bağdaştırmak imkansızdır bir hukuk devletinde kanunkoyucunun ve hükümetin ilk işi anayasayı üstün tutmak ve anayasadaki prensiplerle bağdaşmayan hükümleri ihtiva eden kanunların ve kararnamelerin iptal davası ve kararını beklemeden tadil ve ilgası cihetine gitmek olmalıdır oysa hükümet anayasa mahkemesi kararının açıklandığı günden bugüne kadar hiçbir çözüm yolu ortaya koymadığı gibi memleketi hukuki kaosun içine sürükleyecek beyanatlarla vakit geçirmektediresas sayısı karar sayısı bu durum karşısında grubumuz daha önce yaptığı başvurulara dayanılarak iptal edilen kanun hükmünde kararnameye ilave olarak iptal edilen sayılı yetki kanununa dayanılarak çıkarılmış olan ve dava açma süresi henüz dolmamış bulunan diğer kanun hükmünde kararnamelerinde anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilmesi gerektiğini düşünerek yüce mahkemenize başvurmaya karar vermiştir anayasanın ve maddelerine aykırılık gerekçeleri anayasanın maddesine aykırılık bilindiği üzere anayasanın maddesi devletin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukuk devletinde her türlü eylem ve işlemin hukuka uygun olması esas prensiptir yukarıda genel gerekçelerimizde de izah edildiği üzere bu kanun hükmünde kararname iptal edilen bir yetki yasasına dayanılarak çıkarılmış daha doğrusu hukuki dayanağını kaybetmiş hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesini zedeleyici unsurlar içermektedir bu nedenle iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık yine genel gerekçelerde ifade ettiğimiz gibi bu kanun hükmünde kararname bakanlar kuruluna çok geniş alanlarda mahiyeti önceden kestirilemeyen zorunlu hallerin dışında bir çok yasada değişiklik ve düzenleme yapma yetkisi veren ve iptal edilen bir yasaya dayanılarak çıkarılmıştır bu özelliği ile bu kanun hükmünde kararname de diğerleri gibi meclisi devre dışı bırakan yetki devri mahiyetinde unsurları taşıyan bir kararnamedir bu itibarla anayasanın maddesindeki yetkinin devredilemeyeceği hükmüne aykırıdır iptal edilmesi gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yetkisini türkiye büyük millet meclisine vermiştir hükümet çıkardığı bu kanun hükmünde kararnamelerle bir yıl süre ile meclisi devre dışı bırakarak yasama yetkisini yürütmeye bırakmayı hedeflemiştir herhangi bir yetki devri ise anayasanın bu maddesine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekmektedir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin ve fıkraları kararnameler resmî gazetede yayınlandıkları gün türkiye büyük millet meclisine sunulur yetki kanunları ve bunlara dayanan kanun hükmünde kararnameler türkiye büyük millet meclisi komisyonları ve genel kurulunda öncelikle ve ivedilikle görüşülür hükümlerini amirdir anayasanın bu açık hükmü ortada iken hükümet ivedi ve zorunlu bir durum olmadığı halde pek çok konuyu kanun hükmünde kararname yolu ile düzenleyerek yürürlüğe koymuştur hatta bazı kanun hükmünde kararnameler meclis gündeminde yer aldığı halde görüşülemediği için kanun hükmünde kararname olarak yeniden düzenlenip meclise sevkedilmiştir bu durum da göstermektedir ki anayasanın maddesinin ruhuna aykırı olarak bir çok konuda kanun hükmünde kararname hükümet tarafından meclise rağmen düzenlenip yürürlüğe konulmuştur hukuki dayanaktan yoksun olan bu kanun hükmünde kararnamenin iptal edilmesi gerekmektediresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesinin fıkrası anayasa mahkemesi kararları resmi gazetede hemen yayınlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmünü amirdir kanunkoyucu yasal düzenlemelerinde hukuk ve anayasanın üstün kurallarına bağlıdır buna göre anayasaya aykırı bulunan hukuk kurallarının yeniden yasalaştırılmaması gerektiği yüce mahkemenin bir çok kararında defalarca açıklanmıştır hal böyle olduğu halde hükümet anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararları ile iptal edilen sayılı yetki yasasının iptal kararında ileri sürülen gerekçeleri hiçe sayarak aynı mahiyette ancak daha geniş kapsamlı hükümler ihtiva eden sayılı yetki kanununu çıkarmıştır anayasanın maddesinin sarih hükmüne rağmen tanzim edilen sayılı bu yetki kanunu da yüce mahkeme tarafından tarihinde iptal edilmiştir anayasa mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı hükmü karşısında iptal edileceği açıkça belli olan bu yetki kanununa dayanılarak yürürlüğe konulan söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hukuki dayanaktan yoksun olacağı bilinen bir gerçektir anayasanın lafsına ve ruhuna aykırı olarak çıkarılmış bulunan bu kanun hükmünde kararnamenin de diğerleri gibi iptal edilmesi gerektiği inancı ile yüce mahkemeye başvurmuş bulunmaktayız
1,238
esas no karar no mahkemenin gerekçesi özeti mahkeme kendisini savcısının türk ceza kanununun sözü geçen maddelerinin anayasaya aykırı bulunduğu iddiasının ciddî olduğu kanısına götüren sebepleri açıklayan kararında özetle bir erkekle bir kadının devamlı bir arada yaşamasından teşekkül eden ailede birliğin devamını temin için eşlerin riayet etmesi şart olan vecibelerin ilki ve önemlisi birliğe sadakattir eşleri en fazla üzen haysiyet kıran ve aile nizamını yıkan fiil zinadır nitekim medenî kanunun uncu maddesinde boşanma sebeplerinin en başında zina ele alındığı gibi türk ceza kanununun zina başlığı altındaki dan kadar olan maddeleri de aile müessesesini korumak ve ahlâka aykırı bir fiili cezalandırmak düşüncesiyle konulmuştur ancak bu maddeler aile nizamını korur iken eşler arasında cinsiyet farkı yönünden eşitsizlik yaratmaktadırlar anayasanın nci maddesi ise cinsiyet farkı gözetmeden herkesin kanun önünde eşit olduğu kaidesini derpiş eylemiştir halbuki türk ceza kanununun ıncı maddesi esas alındığından inci maddesi ve inci maddesi esas alındığında inci maddesi bir eşitsizlik doğurmaktadır bu eşitsizlik fiilin teşekkülü ceza miktarı ve şikâyet hakkı gibi üç noktada meydana gelmektedir denmekte ve bu iki maddenin mukayesesinden çıkardığı farkları açıklayarak sözü geçen inci ve inci maddelerin anayasanın nci maddesine aykırı bulunduğu sonucuna varmaktadır
186
esas sayısı karar sayısı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ve aynı fıkradaki ve i̇barelerinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasında bütçe ile verilen ödeneklerin etkin ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla kamu idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde unu aşmamak kaydıyla genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya cumhurbaşkanının yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır bütçe hakkı tarihî bakımdan yasama organının elde ettiği ilk yetkidir halktan toplanan her kuruşun ne şekilde harcanacağı içinde karşı güç olarak muhalefeti de barındıran ve açık tartışma usulü ile işleyen bu açıdan da gün ışığında olan meclislerde karara bağlanır yürütme organını tek bir kimsenin temsil ettiği demokratik yönetim sisteminin prototipini oluşturan abdde ödeneklerin başkan tarafından bütçede meclis tarafından onaylanandan farklı kalemlere kaydırılabilmesi açıkça yasaklanmıştır bu yasak anayasanın suskunluğundan faydalanarak kendisine bu alanda yetki tanıyan başkanın ödeneklerde meclisin onayladığı bütçenin üne varan oranda değişiklik yapması üzerine düzenlenmiştir bütçe teknik bir ekonomik belgeden ibaret değildir fakat gelir dağılımından özlük haklarına yoksullukla mücadeleden sürdürülebilir kalkınmaya dek siyasetin kendisidir bütçe hakkının yasama organında olması siyasetin toplumu oluşturan her kesimin tartışması ve uzlaşması ile oluşması anlamına gelir yeni yönetim sistemi eski yönetim sistemi zamanında kabul edilmiş ve parlamenter sistemlerden intibak edilmiş sayılı yasanın yorumunda farklılaşmayı zorunlu kılar ödeneklerin meclis tarafından sınırları çizilmeden yahut çok geniş sınırlar içerisinde yürütme organını temsil eden tek bir kimsenin takdiriyle a değin farklılaştırılabilmesi yeni yönetim sisteminin bütçenin ve siyasetin tek bir kimse tarafından belirlenmesine olanak tanıdığı anlamına gelerek sistemi hukuk devletine uygun yönetim sistemleri dışında bırakır kaldı ki sayılı yasanın intibak edildiği parlamenter sisteme sahip ülkeler dahi bakanlar kuruluna böyle bir yetkinin tanınmış olması halinde ödeneksiyaset değişiminin karanlıkta kalmaması fakat kamuoyuna taşınması amacıyla değişiklikler konusunda bütçe komisyonlarının önceden bilgilendirilmesini zorunlu kılmışlardır bu doğrultuda sayılı kanunun merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir maddesine dayanılarak merkezi yönetim bütçe kanununda genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ve ekonomik kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine aktarmaya cumhurbaşkanı yetkilidir şeklinde bir düzenleme yapılamaz çünkü bu genişlikte yetkilendirme sayılı kanunun öngördüğü şekilde bir belirleme ve belirlilik içermemektedir bu tür bir düzenleme ile yasama organı sayılı kanunun kendisine verdiği yasama yetkisini hangi kamu idarelerinden hangilerine ve hangi oran sınırlarında aktarım yapılabileceğine ilişkin hiçbir belirleme ve sınırlama yapmadanesas sayısı karar sayısı olduğu gibi yürütme organına aktarmış olmaktadır oysa anayasanın maddesine göre yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez i̇ptali istenen hükümle yürütme organına geniş bir yetki alanı devredilerek tbmm tarafından kullanılması gereken bütçe hakkı geniş bir şekilde yürütme organına devredilmektedir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak hükümlerine yer verilmiştir bütçe kanunları dışında kanun teklifinde bulunmak yetkisi tamamen tbmmye aittir yine anayasamıza göre bütçe kanunlarına bütçe dışında hükümler konulamaz merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasıyla yürütme organı tarafından tbmmnin yerine geçerek yasayla düzenlenmesi gereken hususlarda geniş bir alanda bütçe kanunu ile düzenleme yapılması sağlanmaktadır söz konusu nedenlerle yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve maddeleri kapsamında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırıdır ayrıca iptali istenen fıkrada ve ibarelerine yer verilerek genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan personel giderlerine ilişkin ödeneklerin kamu idareleri bütçeleri arasında veya strateji ve bütçe başkanlığı bütçesinin yedek ödenek tertibine cumhurbaşkanı tarafından aktarılmasına olanak sağlanmıştır merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin kurallar sayılı kamu malî yönetimi ve kontrol kanununun maddesinde belirtilmiştir maddenin birinci fıkrasında merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla yapılır ancak harcamalarda tasarrufu sağlamak dengeli ve etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu geçmemek kaydıyla merkezî yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî yönetim bütçe kanununda belirlenir hükmüne üçüncü fıkrasında ise kamu idarelerinin bütçeleri içinde personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılamaz hükmüne yer verilmiştir bu hükümlere göre ödenek aktarmalarına ilişkin olarak bütçe kanununda belirlenecek yetki ve işlemler genel bütçe ödeneklerinin unun geçilmemesi personel giderleri tertiplerinden aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek aktarılmaması kuralları ile sınırlandırılmıştır personel giderleri tertibine dâhil ödenekler bütçe kanununda personel giderleri ekonomik kodu ile sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ekonomik kodu altında gösterilmektedir numaralı personel giderleri ekonomik kodu kamu personeline ve kamu personeli olmamakla birlikte mevzuatı gereğince bordroya dayalıesas sayısı karar sayısı olarak ilgililere yapılan ödemeleri er erbaş harçlıkları öğrenci harçlıkları gibi kapsamaktadır sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi giderleri ekonomik kodunda ise devletin işveren sıfatıyla sosyal güvenlik kurumuna ödeyeceği sigorta primleri izlenmektedir bu itibarla sayılı kanunun maddesindeki hükümlere göre bütçenin personel giderlerine ilişkin tertiplerini gösteren ve nolu ekonomik kodlarındaki ödeneklerden diğer tertiplere ödenek aktarılması mümkün değildir buna karşın iptali istenen kural ile sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı yılı için uygulanamaz hale getirilerek bütçenin personel giderlerine ilişkin tertiplerini gösteren ve nolu ekonomik kodlarındaki ödeneklerden diğer tertiplere ödenek aktarılmasına olanak sağlanmıştır anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe kanunlarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe kanunlarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir anayasanın maddesinin gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmek suretiyle hükmün getiriliş amacı açıkça ortaya konulmuştur bütçe kanunu hukuki yapısı itibariyle genel kişilik dışı ve tek yanlı bir işlem değil içeriği statü olarak daha önceden belli olan şart işlemlere örnektir bundan dolayı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne maddesinin birinci fıkrasında kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne yer verilerek maddesi gereğince hazırlanarak tbmmye sunulan bütçe kanunu ve kesinhesap kanunu teklifleriesas sayısı karar sayısı dışında cumhurbaşkanına diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde bulunma izni verilmemiştir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkânsız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme organının inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütme organının tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütme organına tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütme organına kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir i̇ptali istenen kural ile sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralı yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir oysa anayasanın ve maddelerinde öngörülen süreçten geçerek yasalaşması sağlanmadan anayasanın maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarına bu şekilde konulan hükümler yoluyla yürürlükteki yasa hükümlerinin örtülü veya açık şekilde uygulamadan kaldırılması askıya alınması ya da uygulanamaz hale getirilmesi mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kural bütçe kanunlarıyla mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya zımnen değiştirilemeyeceği ilkesiyle bağdaşmamaktadır diğer yandan sayılı kanunun maddesindeki personel giderleri tertiplerinden diğer tertiplere ödenek aktarılamayacağı kuralını yılı için uygulanamaz hale getirdiği için iptali istenen kuralın bütçeyi açıklayıcı veya uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu söylenemez bu itibarla iptali istenen kuralın bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır anayasaya göre yasama yetkisi tbmmye yasama sürecinin ilk aşaması olan kanun teklifinde bulunma yetkisi ise bütçe kanunu ve kesin hesap kanun teklifleri ile sınırlı olmak üzere cumhurbaşkanına diğer kanun teklifleri bakımından ise milletvekillerine aittir cumhurbaşkanı tarafından hazırlanarak tbmm başkanlığına sunulan yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde iptali istenen kurala yer verilerek sayılı kanun hükümlerinde değişiklik yapılmıştır bu itibarla bütçe kanunu ile ilgisi olmadığı için sadece milletvekilleri tarafından teklif edilmesi ve olağan bir yasa ile düzenlenmesi gereken iptali istenen kural cumhurbaşkanı tarafından teklif edilen yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile düzenlenerek yasalaştığından anayasanın kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne dolayısıyla da yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrası anayasanın ve maddelerine aynı fıkradaki personel giderlerine ilişkin ekonomik kodları ifade eden ve ibareleri anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptal edilmesi gerekir kanunun maddesinin birinci fıkrasının anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı yılı merkezi yönetim bütçe kanununun maddesinin birinci fıkrasında tarihli ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendi ile tarihli ve sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca il özel idareleri ve belediyelerin ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren altyapı yatırımlarında cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmaların sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi ile sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendi kapsamında hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edileceği il özel idareleri belediyeler ve bunların bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde sinden fazlasına sahip oldukları şirketler tarafından avrupa birliği ile katılım öncesi mali iş birliği çerçevesinde desteklenen projelerin finansmanı için yapılan borçlanmalarda çok taraflı yatırım ve kalkınma bankaları ile yabancı devlet kuruluşlarından doğrudan veya i̇ller bankası anonim şirketi aracılığıyla yapılan borçlanmalar ile sukap kapsamında yürütülecek işler için i̇ller bankası anonim şirketinden yapılan borçlanmalarda ise söz konusu borç stoku limitine uyma şartının aranmayacağı hüküm altına alınmıştır tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesinin birinci fıkrasında il özel idarelerinin tarih ve sayılı belediye kanununun maddesinin birinci fıkrasında ise belediyelerin görev ve hizmetlerinin gerektirdiği giderleri karşılamak amacıyla yapacakları borçlanmalara ilişkin usul ve esaslar hükme bağlanmıştır bu kapsamda il özel idareleri ile belediyelerin uymak zorunda olduğu borç limitinin hesaplanma şekli açıklanmış ileri teknoloji ve büyük tutarda maddi kaynak gerektiren alt yapı yatırımlarında cumhurbaşkanınca kabul edilen projeleri için yapılacak borçlanmaların hesaplanan faiz dâhil borç limitinin hesaplanmasına dâhil edilmeyeceği belirtilmiştir i̇ptali istenen fıkranın ikinci cümlesindeki borçlanmalar bakımından söz konusu borç stoku limitine uyma şartının aranmayacağı veya bütçe kanunu ile borç stoku limitine uyma şartının kaldırılabileceğine ilişkin herhangi bir kurala aynı kanunda yer verilmemiştir i̇ptali istenen fıkra ile tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesinde açıklanan borç limitine dâhil edilecek ve edilmeyecek borçlanmalara ilişkin kurallar değiştirilmiş ve söz konusu kanunların borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrıesas sayısı karar sayısı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe kanunlarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe kanunlarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir anayasanın maddesinin gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmek suretiyle hükmün getiriliş amacı açıkça ortaya konulmuştur bütçe kanunu hukuki yapısı itibariyle genel kişilik dışı ve tek yanlı bir işlem değil içeriği statü olarak daha önceden belli olan şart işlemlere örnektir bundan dolayı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne maddesinin birinci fıkrasında kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne yer verilerek maddesi gereğince hazırlanarak tbmmye sunulan bütçe kanunu ve kesin hesap kanunu teklifleri dışında cumhurbaşkanına diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde bulunma izni verilmemiştir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkânsız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme organının inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütme organının tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütme organına tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütme organına kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir i̇ptali istenen kurallar ile tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesindeki borçlanmaya ilişkin kurallar değiştirilmiş ve bu kanunların borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirilmiştir oysa anayasanın ve maddelerinde öngörülen süreçten geçerek yasalaşması sağlanmadan anayasanın maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarına bu şekilde konulan hükümler yoluyla yürürlükteki yasaların örtülü veya açık şekilde değiştirilmesi mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kurallar bütçe kanunlarıyla mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya zımnen değiştirilemeyeceği ilkesiyle bağdaşmamaktadır diğer yandan tarih ve sayılı i̇l özel i̇daresi kanununun maddesi ile tarih ve sayılı belediye kanununun maddesindeki borçlanmaya ilişkin bazı hükümleri yılı için uygulanamaz hale getirdiği için iptali istenen kuralların bütçeyiesas sayısı karar sayısı açıklayıcı veya uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu söylenemez bu itibarla iptali istenen kuralların bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır anayasaya göre yasama yetkisi tbmmye yasama sürecinin ilk aşaması olan kanun teklifinde bulunma yetkisi ise bütçe kanunu ve kesin hesap kanun teklifleri ile sınırlı olmak üzere cumhurbaşkanına diğer kanun teklifleri bakımından ise milletvekillerine aittir cumhurbaşkanı tarafından hazırlanarak tbmm başkanlığına sunulan yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde iptali istenen kurallara yer verilerek sayılı i̇l özel i̇daresi kanunu ile sayılı belediye kanunu hükümlerinde değişiklik yapılmıştır bu itibarla bütçe kanunu ile ilgisi olmadığı için sadece milletvekilleri tarafından teklif edilmesi ve olağan bir yasa ile düzenlenmesi gereken iptali istenen kurallar cumhurbaşkanı tarafından teklif edilen yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile düzenlenerek yasalaştığından anayasanın kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne dolayısıyla da yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen kurallar anayasanın ve maddeleri ile maddesine aykırıdır iptal edilmesi gerekir kanuna ekli cetvelinin numaralı sırasındaki açıklamanın paragrafındaki sayılı kanuna göre takip edilir i̇baresinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin numaralı sırasındaki açıklamanın paragrafı ile dışişleri bakanlığınca yabancı ülkelerde güç duruma düştükleri sabit olup da yurda dönmeleri gerekeceklerden iade edebileceklere ülkeye dönüşlerinde geri alınmak üzere verilen paraların sayılı kanuna göre takip edilmesi hüküm altına alınmıştır tarihli ve sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun kanunun şümulü başlıklı maddesi kapsamındaki kamu alacakları ile diğer kanunlarda sayılı kanuna göre takip edileceği hükme bağlanan kamu alacakları sayılı kanuna göre takip edilebilir sayılı kanun kapsamına girmeyen bir kamu alacağının bütçe kanununa hüküm konulmak suretiyle sayılı kanuna göre takip edilmesi sağlanamaz i̇ptali istenen kural ile sayılı kanunun kapsamına girmediği halde dışişleri bakanlığınca yabancı ülkelerde güç duruma düşenlere ülkeye dönüşlerinde geri alınmak üzere verilen paraların yılı boyunca sayılı kanuna göre takip edilebilmesi mümkün kılınmış böylece sayılı kanunun kapsamı genişletilmiştir anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri arasında kanun koymak değiştirmek ve kaldırmak yanında bütçe kanun tekliflerini görüşmek ve kabul etmek görev ve yetkisine de ayrıca yer verilmiştir bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu kural karşısında kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesi ve kaldırılması olanaksızdır anayasanın maddesinde kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşülme usul ve esasları düzenlenirken bütçe kanunlarının görüşülme usul ve esasları esas sayısı karar sayısı maddede ayrıca belirtilmiştir bu maddeyle bütçe kanun tekliflerinin görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider arttırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesiyle de cumhurbaşkanına bütçe kanunlarını bir daha görüşülmek üzere tbmmye geri gönderme yetkisi tanınmamıştır anayasanın anılan maddeleri incelendiğinde bütçe kanunlarına bütçe ile ilgili olmayan kurallar konulmamasının amaçlandığı anlaşılmaktadır anayasada birbirinden tamamen ayrı ve değişik olarak düzenlenen bu iki kanunlaştırma yönteminin doğal sonucu olarak olağan kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesi değiştirilmesi veya kaldırılması olanaksızdır bu durum anayasanın maddesinde bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmek suretiyle ifade edilmiştir bütçe ile ilgili hükümler kavramı mali nitelikteki hükümleri değil kanun konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçenin uygulanması ile ilgili uygulamayı kolaylaştırıcı ve açıklayıcı nitelikte hükümleri ifade etmektedir anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe kanunlarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe kanunlarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir anayasanın maddesinin gerekçesinde de bütçe kanunlarına bütçe dışı hüküm konulamaması mevcut kanunların hükümlerini açıkça veya dolaylı değiştiren veya kaldıran hükümler getirilememesi ilkelerine anayasal kuvvet ve hüküm tanınmıştır denilmek suretiyle hükmün getiriliş amacı açıkça ortaya konulmuştur bütçe kanunu hukuki yapısı itibariyle genel kişilik dışı ve tek yanlı bir işlem değil içeriği statü olarak daha önceden belli olan şart işlemlere örnektir bundan dolayı bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz diğer yandan anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne maddesinin birinci fıkrasında kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne yer verilerek maddesi gereğince hazırlanarak tbmmye sunulan bütçe kanunu ve kesin hesap kanunu teklifleri dışında cumhurbaşkanına diğer kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifinde bulunma izni verilmemiştir bütçe olağan yasalardan farklı olarak hakyetki ve yükümlülüklerin kaynağı olan sürekli düzenleyici hükümleri içermez bu ilke bütçenin süreli karakterinden kaynaklanır bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek hakyetki ve yükümlülüklere ilişkin dönemsel keyfî düzenlemelerin önünü açacağı gibi normatif enflasyon diye tabir edilen ve siyasetin takip edilebilirliğini imkânsız kılan demokratik tehdidi yükseltecektir diğer yandan bütçe yürütme organının inisiyatifinde hazırlanır parlamenter sistemlerde bakanlar kuruluna tanınan kanun tasarısı yetkisi yürütme organının tek bir kimse tarafından temsil edildiği yönetim sistemlerinde sistemin bir hukuk devleti sistemi olarak sürmesi için kaçınılmaz olan yasamanın yürütmeden sert ayrılığı ilkesi gereği yürütme organına tanınmaz bütçede düzenleyici hükümlere yer vermek yürütme organına kanun tasarısı yetkisi vermek anlamına gelir i̇ptali istenen kural ile sayılı kanunun kapsamı yılı için değiştirilerek genişletilmiş böylece bütçe yasası dışındaki yasalarla yapılması gereken bir düzenleme bütçe yasası ile yapılmıştır oysa anayasanın ve maddelerinde öngörülen süreçten geçerek yasalaşması sağlanmadan anayasanın maddesine göre görüşülen bütçe kanunlarına bu şekilde konulan hükümler yoluyla yürürlükteki yasaların kapsamının örtülü veya açık şekilde değiştirilmesi ve genişletilmesi mümkün değildir bu nedenle iptali istenen kural bütçeesas sayısı karar sayısı kanunlarıyla mevcut kanun hükümlerinin açıkça veya zımnen değiştirilemeyeceği ilkesiyle bağdaşmamaktadır diğer yandan merkezi yönetim bütçe kanununa her yıl eklenen cetveli ilgili olduğu mali yıl bütçesinde yer alan bazı ödeneklerin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı ile bazı harcamaların kamu bütçesinden yapılmasında izlenecek usulleri göstermek için düzenlenmektedir bu çerçevede iptali istenen kuralın bütçeyi açıklayıcı veya uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte olduğu söylenemez bu itibarla iptali istenen kuralın bütçe kanunu ile düzenlenmesi bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı ilkesiyle de bağdaşmamaktadır anayasaya göre yasama yetkisi tbmmye yasama sürecinin ilk aşaması olan kanun teklifinde bulunma yetkisi ise bütçe kanunu ve kesin hesap kanun teklifleri ile sınırlı olmak üzere cumhurbaşkanına diğer kanun teklifleri bakımından ise milletvekillerine aittir cumhurbaşkanı tarafından hazırlanarak tbmm başkanlığına sunulan yılı merkezi yönetim bütçe kanun teklifinde iptali istenen kurala yer verilerek sayılı kanun hükümlerinde değişiklik yapılmıştır bu itibarla bütçe kanunu ile ilgisi olmadığı için sadece milletvekilleri tarafından teklif edilmesi ve olağan bir yasa ile düzenlenmesi gereken iptali istenen kural cumhurbaşkanı tarafından teklif edilen yılı merkezi yönetim bütçe kanunu ile düzenlenerek yasalaştığından anayasanın kanun teklif etmeye milletvekilleri yetkilidir hükmüne dolayısıyla da yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez hükmüne aykırıdır açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddeleri ile maddesine aykırıdır iptal edilmesi gerekir numaralı sırasındaki açıklamanın birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı yılı merkezi yönetim bütçe kanununa ekli cetvelinin numaralı sırasındaki açıklamanın birinci cümlesi ile tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun uyarınca sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik fonuna sydtf aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin tertibinde tefrik edilen ödeneğin milli eğitim bakanlığı tarafından ilköğretim öğrencilerine ücretsiz olarak dağıtılacak ders kitapları için türk lirası taşımalı ilköğretim ve ortaöğretim kapsamındaki öğrencilerin öğle yemeği için türk lirası ve özel eğitime i̇htiyaç duyan öğrencilerin okullara ve kurumlara erişiminin sağlanması i̇çin ücretsiz taşınması projesi kapsamında türk lirası olmak üzere toplam türk lirasına kadar olan kısmının milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarılması konusunda cumhurbaşkanına yetki verilmiştir i̇ptali istenen hüküm sayılı sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik kanununun uygulamasına ilişkindir sydtf sayılı kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için kurulmuş bir fondur sayılı kanunun maddesinde kanunun fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun türkiyeye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak sosyal yardımlaşma ve dayanışmayı teşvik etmek amacıyla ihdas edildiği ifade edilmiştir sayılı kanunun maddesine göre fonun gelirleri kanun ve kararnamelerle kurulu bulunan ve kurulacak olan fonlardan cumhurbaşkanı kararıyla kadar aktarılacakesas sayısı karar sayısı miktardan bütçeye konulacak ödeneklerden trafik para cezası hasılatının yarısından radyo ve televizyon üst kurulu reklam gelirleri hasılatından aktarılacak lik miktardan her nevi bağış ve yardımlardan ve diğer gelirlerden teşekkül etmektedir ayrıca sayılı kanunun maddesiyle gelir ve kurumlar vergisi tahsilat toplamı üzerinden oranında fona pay verilmesi öngörülmüştür fon yukarıda sayılan kalemlerden elde ettiği gelirlerle kanunun kendisine verdiği görevleri yerine getirmektedir fonun çalışma usul ve esasları ile toplanacak kaynakların sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına dağıtım esasları yönetmelikle tespit edilmektedir i̇ptali istenen kural ile milli eğitim bakanlığı tarafından yapılacak bazı faaliyetlere ilişkin giderler için harcanmak üzere yılında sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinde ayrılan ödenekten toplam türk lirası tutarındaki miktarın cumhurbaşkanı tarafından kesilerek milli eğitim bakanlığı bütçesine aktarılması öngörülmüştür bütçe kanunu ile yapılması öngörülen işlemin dayanağını yürürlükteki yasalardan alması ve yürürlükteki yasalara uygun olması da gerekir oysa sayılı kanunda i̇ptali istenen kuralda belirtilen harcamaların sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde ayrılan ödenekten karşılanabileceğine bu harcamalara ilişkin tutarların sydtfye aktarılmak üzere hazine ve maliye bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde ayrılan ödenekten cumhurbaşkanı tarafından kesilerek milli eğitim bakanlığı bütçesinin ilgili tertiplerine aktarabileceğine dair herhangi bir hükme yer verilmemiştir bu durum iptali istenen kural ile sayılı kanun hükümler
3,972
esas sayısı karar sayısı mahkememizin esas sayılı dosyasında sanığın türk ceza kanunun maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmıştır yargılama sonunda mahkememizin esas karar sayılı ilamı ile sanığın mühür bozma suçundan türk ceza kanunun maddesi uyarınca sonuç olarak tl adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş bu karar temyiz üzerine yargıtay ceza dairesinin karar sayılı ilamı ile türk ceza kanunun maddesindeki suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmiş ise bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez hükmü ve yargıtay ceza genel kurulunun gün esas sayılı kararında da açıklandığı üzere seçenek yaptırım öngörülen hallerde mükerrir sanık hakkında temel cezasının türk ceza kanunun maddesi hükmü gereğince zorunlu olarak hapis cezası şeklinde belirleneceği aynı kanunun maddesine göre de bu cezasının paraya çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi yönünden bozulmuş bozma sonrası dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilmiştir bozma sonrası yapılan yargılama sırasında sanık hakkında sayılı türk ceza kanununun maddesinin uygulanması söz konusudur sayılı türk ceza kanunun itiraz konusu kuralı içeren maddesi şu şekildedir suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasını seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmiş ise bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez öte yandan aynı yasanın maddesinde tekerrür halinde sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adli para cezası öngörülmüş ise hapis cezasına hükmolunur düzenlemesi bulunmaktadır anayasanın maddesinde ‘türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir düzenlemesi yer almaktadır anayasanın maddesinde ‘herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep vb sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir düzenlemesi bulunmaktadır yine maddenin son fıkrasında ‘devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar düzenlemesi getirilmiştir i̇tiraza konu olan ve iptali istenen yasa maddesindeki suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmiş ise bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez şeklindeki düzenleme hukuk devletinde bulunması gereken adalet ve hakkaniyet ilkeleri ile suç ve cezaların orantılılığı ilkeleri ile bağdaşmamaktadır yine anılan düzenlemenin anayasanın maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine de aykırı olduğu değerlendirilmiştir zira türk ceza kanununun ve maddesi düzenlemeleri bir arada değerlendirildiğinde türk ceza kanununun maddesinde tekerrür halinde seçimlik cezalardan hapis cezasına hükmolunmasının zorunludur bu durumda maddesi uyarınca hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde madde uyarınca hapis cezasına hükmolunacak bu paraesas sayısı karar sayısı artık adli para cezasına çevrilemeyecektir bu durumda sonraki suç olarak seçimlik ceza öngörülmeyen daha ağır bir suçun işlenmesi halinde türk ceza kanunun maddesinin uygulanabilmesi ancak sonraki suç olarak seçimlik ceza öngörülen daha hafif bir suçun işlenmesi halinde türk ceza kanununun maddesinin uygulanamaması sonucu doğmaktadır bu nedenle anılan düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu değerlendirilmektedir dosyaya konu olayda sanığın mühür bozma suçu değil de örneğin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek türk ceza kanununun maddesinde kalacak biçimde kasten yaralama suçunu işlemesi halinde yine tekerrüre esas sabıkası bulunan sanığa bu maddede seçimlik ceza öngörülmediğinden doğrudan hapis cezası tayin edilecek ancak bu durum türk ceza kanunun maddesinde yazılı düzenlemeyi kapsamadığından aynı yasanın maddesinin uygulanmasına engel bir durum olmayacaktır aynı şekilde mükerrir bir sanık türk ceza kanununun maddesi kapsamında kalan kasten yaralama suçu işlediğinde bu yasanın maddesi uyarınca maddesi hakkında uygulanamayacak iken daha ağır yaptırım içeren maddesinde yazılı kasten yaralama suçu işleyen bir başka mükerrir sanık hakkında maddesinin uygulanmasına yasal bir engel görülmeyecektir mükerrir bir sanık türk ceza kanununun cümle maddesinde yazılı basit tehdit suçunu işlediğinde türk ceza kanununun maddesindeki düzenleme nedeniyle hakkında aynı yasanın maddesi uygulanamayacak ancak mükerrir başka bir sanık bundan çok daha ağır olan ve daha ağır yaptırım içeren türk ceza kanununun cümle maddesinde yazılı tehdit suçunu işlediğinde hakkında türk ceza kanunun maddesinin uygulanması mümkün olacaktır böylelikle daha ağır suç işleyen ve hakkında kanun maddesinde doğrudan hapis cezası öngörülen failler için türk ceza kanunun maddesi uygulanabilirken daha hafif yaptırıma bağlı suç işleyen ve hakkında uygulanacak kanun maddesinde daha hafif olduğundan seçimlik ceza öngörülen fail hakkında bu madde uygulanamayacaktır mahkememizce bu nedenle türk ceza kanununun maddesinde yazılı düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırı bulunmuştur ve buna ilişkin itiraz başvurusunda bulunulması zarureti doğmuştur neti̇ce ve talep yukarıda açıklanan gerekçelerle uygulamaya konu türk ceza kanununun maddesinde yazılı suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmişse bu ceza artık adli para cezasına çevrilmez düzenlemesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle küçükçekmece asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dosyası yazımız ekinde sunulmuştur
737
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir söz konusu hüküm köy kasaba ve mahalle camilerinde dernek vakıf veya köy bütçesinden ücret alarak imam hatiplik yapanların emekli sandığınca nasıl borçlandırılacağı hususunu düzenlemektedir buna göre köy kasaba ve mahalle camilerinde yapılan hizmetlerin borçlandırılması için ilgililerin bu görevleri müftülükçe verilmiş bir belgeye istinaden yapmış olmaları ve ücretlerinin dernek vakıf veya köy bütçesinden ödendiğinin defter veya bordro veya bu olmadığı takdirde vergi dairesi kayıtlarına istinaden müftülüklerce verilmiş ve mahalli mülki amirlerce onanmış belgelerle tevsik etmiş olmaları şarttır şu kadar ki fıkrada adı geçen belgelerin tevsiki mümkün değilse ilgilinin diyanet i̇şleri başkanlığını temsilen ilgili müftülük hasım gösterilmek sureti ile açılan dava sonunda hizmet süresini belirleyen ve yetkili sulh hukuk mahkemesince verilmiş olan bir karar yeterli sayılır mahkememizce yapılan incelemede yukarıdaki hükmün emekli sandığı tarafından yapılacak borçlandırmalarda eşitsizliğe yol açtığı kanısına varılmıştır sayılı yasa çeşitli tarihlerde yapılan değişiklikler ile kişilerin hizmetlerine karşılık borçlanma imkânı getirmiş ancak bu eşit gruplar ve eşit kişiler arasında ayrıma gitmemiştir oysa bu bent hükmü kişilere hiçbir belgesi olmasa dahi emekli sandığının taraf olmadığı bir davada takdiri delil olan tanık anlatımlarına dayalı tesbit kararı ile borçlandırma imkanı getirmiş adeta kişilere kanuna karşı hile yolu açmıştır şöyle ki emekli sandığı bu davada taraf olarak gösterilmediği için kurum olarak kendisini savunamamaktadır oysa davanın sonuçlarından doğrudan doğruya etkilenen emekli sandığıdır ekli belgeden de anlaşılacağı gibi emekli sandığı bu davalarda taraf olarak gösterilse idi kendisini savunacak ve mahkemenin gerçeği bulmasına da katkıda bulunacaktı ayrıca söz konusu hüküm mahkemenin delil takdirine müdahale etmekte ve bir anlamda mahkemeleri takdiri delil ile karar vermeye yöneltmektedir borçlanma konusunda sağlanan böyle bir imtiyaz kişileri ister istemez kanuna karşı hile yoluna da getirmekte ve gerek emekli olmayı kolaylaştırmak gerekse bulunulan kadroları boşaltıp yerine yeni kişilerin atanmasını sağlamak için dava yolunun kullanılmasına sebep olmaktadır kaldı ki anayasamızın maddesi herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğunu devletin bu güvenliği sağlayacak tedbirleri alıp teşkilatı kuracağını ifade etmekte maddesi ise sosyal güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenleri tek tek belirlemektedir bu maddeler incelendiğinde sözü edilen kişi ve gruplar içerisinde belirli bir meslek grubunun özel olarak sosyal güvenlik hakkından yararlanabileceğinden söz edilmemektediresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle sözü geçen grubun sosyal güvenlik kuruluşlarından yararlanan kişilere göre hiçbir üstünlüğünün veya imtiyazının söz konusu olamayacağı anlaşılmakla anayasanın ve maddelerine aykırılığı ileri sürülmüştür
376
esas sayısı karar sayısı davacı emi̇n taci̇k tarafından sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanunu uyarınca yapılan uluslararası koruma talebinin reddine dair tarih ve sayılı göç i̇daresi genel müdürlüğü işleminin iptali istemiyle göç i̇daresi̇ genel müdürlüğüne karşı açılan davada işin gereği görüşüldü olayda i̇zmir barosu adli yardım bürosu tarafından anılan baroya kayıtlı avukat olgun kemal aksoyun iş bu davada davacıya vekalet etmesi için görevlendirildiği davacının pasaportunun olmaması nedeniyle vekaletname düzenlenme imkanı bulunmadığından bahisle adı geçen avukatın davacı asil tarafından yetkilendirildiğine ilişkin bir belge tanzim edilmek suretiyle iş bu davanın açıldığı görülmüştür uyuşmazlıkta esas alınan yasal hükümler sayııh i̇dari yargalama usulü kanununun hukuk usulü muhakemeleri kanunu ile vergi usul kanununun uygulanacağı haller başlıklı maddesinin fıkrasında bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddî ehliyet üçüncü şahısların davaya katılması davanın ihbarı tarafların vekilleri feragat ve kabul teminat mukabil dava bilirkişi keşif delillerin tespiti yargılama giderleri adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde hukuk usulü muhakemeleri kanunu hükümleri uygunlanır hükmü sayılı hukuk muhakemeleri kanununun vekâletnamenin ibrazı başlıklı maddesinde avukat açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslım veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğim dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır kamu kurum ve kuruluşlarının avukatlarına yetkili amirleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip verilmiş olan temsil belgeleri de geçerli olup ayrıca noterce onaylanmasına gerek yoktur hükmü vekâletnamesiz dava açılması ve işlem yapılması başlıklı maddesinin fıkrasında vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz şu kadar kî gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır hükmü yer almaktadır sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanununun maddesinde başvuru sahibi ile uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler bu kısımda yazılı iş ve işlemlerle ilgili olarak ücretleri kendilerince karşılanması kaydıyla avukat tarafından temsil edilebiliresas sayısı karar sayısı avukatlık ücretlerini karşılama imkânı bulunmayan başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişiye bu kısım kapsamındaki iş ve işlemlerle ilgili olarak yargı önündeki başvurularında sayılı kanunun adli yardım hükümlerine göre avukatlık hizmeti sağlanır başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişi sivil toplum kuruluşları tarafından sağlanan danışmanlık hizmetlerinden faydalanabilir hükmüne yer verilmiştir olaylar ve olgular sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesinin fıkrasında yer verilen hüküm gereğince mahkememizin tarihli ara karan i̇le on günlük kesin süre verilerek vekaletname sunulması veya davacı asıl tarafından yapılan işlemlerin kabul edildiğinin bildirilmesi istenmiştir ara karara istinaden vekaletname sunulmamış ancak davacı asıl tarafından tanzim edilen tarihli dilekçe ile avukat olgun kemal aksoyun şimdiye kadar yapmış olduğu ve bundan sonra yapacağı bütün işlemlerin kabul edildiğine ve vekil sıfatıyla kendisini temsil etmesine muvafakat edildiğinin beyan edilidigi görülmüştür söz konusu kabul ve muvafakat beyanını içerir belgenin mahkememize ibraz edilmesine istinaden tesis olunan tarihli ara karar ile verilen kesin süre içinde vekaletname sunulmaması nedeniyle avukat olgun kemal aksoyun vekil olarak kabul edilmesine imkan olmadığına i̇ş bu davanın bizzat davacı asıl tarafından takibi gerektiğine karar verilmiş ve anılan ara karar davacıya tebliğ edilmek üzere i̇zmir i̇l emniyet müdürlüğü yabancılar şube müdürlüğüne gönderilmiş ancak davacının tarihinde konakladığı i̇zmir geri gönderme merkezinden ayrılması nedeniyle kararın içeriği davacıya tebliğ edilememiştir i̇lgili anayasa mevzuatı anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde i̇nsan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü kişi hürriyeti ve güvenliği başlıklı maddesinin fıkrasında herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hükmü hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmü mahkemelerin kuruluşu başlıklı maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir hükmü yer almaktadır anayasaya aykırılık i̇ddiası türkiye mültecilerin hukuki statüsüne i̇lişkin sözleşmesini ağustos tarihinde sayılı kanunla sözleşmesine ek protokol ünü ise ağustos esas sayısı karar sayısı tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı bakanlar kurulu karan ile onaylayarak kabul etmiş ve tarihli mültecilerin hukuki durumuna i̇lişkin cenevre sözleşmesine ve tarihli ek protokole coğrafi çekince ile taraf olmuştur sözleşmenin getirdiği yükümlülükler ve i̇nsan haklan avrupa mahkemesinin verdiği ihlal kararlarının etkisiyle sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanunu kabul edilmiş ve anılan kanun tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir sayılı yasa kapsamında mülteci şartlı mülteci ve ikincil koruma şeklinde tasnife gidilmek suretiyle uluslararası koruma çeşitleri belirlenmiştir olayda da afganistan uyruklu olan davacı yasa dışı yollara türkiyeye gelmiş ve ancak tarihinde i̇zmir i̇li dikili i̇lçe jandarma komutanlığı görevlilerince yakanlanmış tarihinde sınır dışı edilmek üzere i̇zmir geri gönderme merkezine teslim edilmiş tarihinde yaptığı müracaat ile uluslararası koruma talebinde bulunmuş ve i̇zmir barosu adli yardım bürosu tarafından görevlendirilen avukat olgun kemal aksoy tarafından da davacının uluslararası koruma talebinin reddine dair tarih ve sayılı göç i̇daresi genel müdürlüğü işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanununun maddesinde i başvuru sahibi ile uluslararası koruma statüsü sahibi kişiler bu kısımda yazılı iş ve işlemlerle ilgili olarak ücretleri kendilerince karşılanması kaydıyla avukat tarafından temsil edilebilir avukatlık ücretlerini karşılama i̇mkânı bulunmayan başvuru sahibi ve uluslararası koruma statüsü sahibi kişiye bu kısım kapsamındaki iş ve işlemlerle ilgili olarak yargı önündeki başvurularında sayılı kanunun adli yardım hükümlerine göre avukatlık hizmeti sağlanır hükmü yer almaktadır konuya i̇lişkin uluslararası metinler birleşmiş mîlletler genel kurulunun aralık tarih ve aih sayılı kararıyla ilan edilen i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde herkesin anayasa yada yasayla tanınmış temel haklarım çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı olduğuna vurgu yapılmıştır türkiyenin de taraf olması nedeniyle anayasanın maddesi uyarınca dikkate alınması gereken birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklara i̇lişkin uluslararası sözleşmenin maddesinde bu sözleşme ye taraf devletlerden birinin ülkesinde yasal olarak bulunan bir yabancı bu ülkeden ancak yasalara uygun olarak verilmiş bir karar uyarınca sınırdışı edilebilir ve ulusal güvenlik bakımından zorunlu nedenler aksini gerektirmedikçe sınırdışı edilmesine karşı nedenler ileri sürmesine ve durumunun yetkili makamlar ya da yetkili makamlarca özel olarak atanmış kişi ya da kişilerce yeniden gözden geçirilmesine ve bu amaçla yetkili merciler önünde temsil edilmesine izin verilecektir hükmü yer almaktadır anılan sözleşmenin maddesine göre adaletin gerektirdiği her durumda kendisine bir avukat tayin edilmesi ve böyle durumlarda ödeme yapma olanağı yoksa bu yardımın parasız olarak sağlanması taraf devlete düşen pozitif bir yükümlülüktüresas sayısı karar sayısı birleşmiş milletler mültecilerin hukuki durumuna i̇lişkin sözleşmeninl maddesinin fıkrasında her mültecinin bütün taraf devletlerdin toprakları üzerindeki hukuk mahkemelerine serbestçe ve kolayca başvurabileceği benimsenmiştir i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesinde herkesin yaşam hakkının yasanın koruması altında olduğu maddesinde de hiç kimsenin işkenceye insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya işlemlere tabi tutulamayacağı düzenleme altına alınmıştır i̇nsan hakları avrupa mahkemesi kararları i̇nsan hakları avrupa mahkemesi lalahollanda kararında avukatla savunma hakkının kuramsal olmaktan çıkarılıp pratikte uygulanabilir ve etkili olabilmesi i̇çin söz konusu hakkın gereksiz biçimsel koşullarla sımrlandınlmaması gerektiğine hükmetmiştir pelladoah hollanda davasında da hollanda da suç işleme kastı olmaksızın eroin satmaktan yargılanıp mahkum edilen cezası kesinleşmeden sınırdışı edilince üst mahkemedeki duruşmalara katılamayan moritanyalı sanık adına gelen avukatın müvekkilinin gelememe nedenini açıklayıp savunma yapmak istediğini bildirmesine karşın kendisine bu olanak tanınmamasını ikinci kez yinelenen yargılamada avukata vekaletnamesi olmadığı için söz hakkı tanınmamasını tnsan haklan avrupa mahkemesi lala hollanda davasındaki gerekçelerle avukatla savunma hakkı bakımından adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir değerlendirme adil yargılanma hakkının unsurlarından olan savunma için yeterli imkana sahip olma ve bizzat veya avukat aracılığıyla kendini savunma ve adli yardımla savunma hakları muvacehesinde olay irdelenecek olursa her ne kadar uyuşmazlık medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin veya suç isnadına ilişkin bir uyuşmazlık olmasa da i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesinin aksine anayasanın maddesinin norm alanını daraltmadığı dikkate alındığında uluslararası koruma talebinin reddine dair işlemin hukuka uygun olup olmadığının irdelendiği iş bu uyuşmazlığın da adil yargılanma hakkı kapsamında olduğu değerlendirilmiştir olaya uygulanan sayılı yasanın maddesinde avukatın açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekaletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorunda olduğu belirlenmiştir diğer tarafandan sayılı yasanın avukatla temsil ve adli yardımı düzenleyen maddesinde de yabancı uyruklulara ve vatansızların avukatla yargı mercii önünde temsili noktasında şekil şartına noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekaletname dair herhangi bir istisna veya muafiyet getirilmediği görülmektedir uluslararası koruma talebinin reddine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan davaların i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi yaşam hakkı ve i̇nsan hakları avrupa mahkemesinin nitelendirmesi gereği daha çok maddesi işkence ve kötü muamele yasağı ile ilgili olduğu sözleşmenin ilgili maddelerindeki hakların mutlak nitelikte olmaları başvurucuların genellikle ülkemize yasa dışı yollarla girmeleri sebebiyle pasaportlarının dahi bulunmaması ve ekonomik anlamda güçsüz bulunmaları yabancı uyruklu veya vatansız olmaları ve sabit ikametgahlarının olmaması nedeniyle mahkeme kararlarının tebliğinde yaşanan güçlükler somut olay da davacının ikamet ettiği geri gönderme merkezindenesas sayısı karar sayısı ayrılması nedeniyle mahkememiz ara kararı davacıya tebliğ edilememiştir bir şekilde mahkeme kararları tebliğ edilse dahi türkçe bilmemeleri ve mahkemeleri önünde kendilerini tam anlamıyla savunamamaları nedeniyle tebliğ ile amaçlanan hukuksal ve fiili sonucun gerçekte elde edilemeyeceği somut olayda olduğu gibi davacı tarafın bizzat takip ettiğitakip etmek zorunda kaldığı davalarda davacı tarafın tebliğ edilen evrakın içeriğinden haberdar edilmesi noktasında mahkemece davalı tarafın yardımından istifade etmek durumunda kalındığı ki bu durum ile birlikte hukuki bilgiden yoksun ve bunun yanında dil bilmeyen davacıların durumunun silahların eşitliği ilkesi ile de bağdaşmadığı hususları birlikte dikkate alındığında sayılı yasadan kaynaklanan davaların avukatlarla takibinin zorunlu olması gerektiği düşünülmektedir bu nedenle yeterli mali imkana sahip olanların kendileri tarafından seçilen avukatlar yeterli mali imkana sahip olmayanların ise ilgili baro tarafından veya mahkeme tarafından belirlenecek avukat ile temsilinin zorunlu kılınması ilgili maddenin fıkrasına ilişkin olarak ve adli yardım müessesesi işletilerek görevlendirilen avukatlar için ayrıca noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekaletname aranmayacağına ilişkin ilgili maddenin fıkrasına ilişkin olarak bir düzenlemenin sayılı yasanın maddesinde yer almasının davacıların zulüm görme ihtimalleri karşısında ülkelerine gönderilmemeleri açısından türk mahkemeleri önünde adil yargılanma hakkı elde edebilmeleri yönünden hakkın özüne ve ruhuna uygun düşeceği sonucuna varılmıştır gelinen noktada sayılı yasanın maddesinin ve fıkralarının yukarıda izah edilen eksik düzenlemeleri nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır diğer taraftan uluslararası koruma talebinde bulunanların bir kısmının somut olayda olduğu gibi geri gönderme merkezinde tutulduğu dikkate alındığında yukarıda belirtilen eksik düzenleme nedeniyle usule ilişkin ara kararlar yapılmak zorunda kalınması ara kararların tebliğinde yaşanan güçlükler nedeniyle yargılamanın ve dolayısıyla davacıların geri gönderme merkezlerinde kalış sürelerinin uzaması durumu hasıl olduğundan ilgili madde hükmünün anayasanın maddesi ile güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkına da aykırı olduğu düşünülmektedir sonuç anayasanın maddesi uyarınca sayılı yabancılar ve uluslararası koruma kanununun maddesinin ve fıkralarının yukarıda izah edilen eksik düzenlemeler nedeniyle anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptali istemiyle itirazen anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dava dosyasında yer alan belgelerin onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vermez ise davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi
1,807
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asinin gerekçesi̇ özeti̇ sayılı kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddiayı desteklemek üzere cumhuriyet savcılığınca ileri sürülen ve iddia ciddi görüldüğüne göre mahkemece de benimsendiği anlaşılan gerekçe özet olarak şöyledir nallıhan ilçesi sıkıyönetim altına alınmış yerlerden olduğu için bu tür suçlarca ilgili kovuşturma evrakının sıkıyönetim komutanlığına gönderilmesi sayılı yasanın maddesi gereğidir dâvaya nallıhan asliye ceza mahkemesinde mi yoksa sıkıyönetim askerî mahkemesinde mi bakılacağını bu maddeye göre ancak sıkıyönetim komutanı takdir eder söz konusu madde dört yönden anayasaya aykırıdır sıkıyönetim komutanlığı idarî bir mercidir anayasanın sıkıyönetimi düzenliyen maddesinin yürütme başlıklı ikinci bölümünün işeretli idare kesiminde yer alması ve sayılı kanunun maddeleri bunun böyle olduğunu gösterir böyle bir merciin yargı işlerine müdahale edebilmesi anayasanın ve maddeleriyle benimsenen kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı düşer madde ile sıkıyönetim komutanına sanıkları isterse tabi olduklarından başka bir mahkeme önüne çıkarma konusunda yargısal yetkisi bulunan olağanüstü bir merci niteliği verildiği için bu duruma yol açan hüküm anayasanın yasal mahkeme ilkesine de aykırıdır sayılı yasasının maddesine göre sıkıyönetim mahkemesince verilen cezaların para cezasına dönüştürülmesi olanağı yoktur oysa aynı nitelikte bir suçu işleyip de komutanca genel mahkemeye verilen kişi bu olanaktan yararlanabilecektir bu farklılığa yol açması nedeniyle söz konusu madde anayasanın eşitlik madde ve cezaların kanuniliği önceden belirli olması madde ilkelerine aykırı bulunmaktadır madde türk ceza kanununun maddesini yani üçte birini kapsamı içine almıştır böylesine çok madde üzerinde tanınmış yetki olağanüstülük mazeretini de aşan bir anlam taşır söz konusu madde mahkemelerin yetki ve görevlerinin yasa ile düzenlenmesi ilkesiyle yeni anayasanın ve maddeleriyle çelişir durumdadır bir kimseye temel ceza yasasının maddesinden başka kimi yasalara ilişkin eylemlerde de yetkili ve görevli mahkemeyi gönlünce saptamak olanağım vermek konuyu yasa ile düzenlemek sayılamaz
275
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir emniyeti suiistimal suçundan sanık hakkında açılan davanın tarihli iddianamede sanığın müştekilerden plaka sayılı aracı kiraladığı daha sonra bu aracı müştekilere teslim etmediğinden dolayı tcknun maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesinin istendiği sanık hakkında uygulanması istenen tcknun maddesinde ‘her kim başkasına ait olup da iade veya muayyen bir suretle istimal etmek üzere kendisine tevdii veya her namla olursa olsun teslim olunan birşeyi kendisin veya başkası menfaatine alarak satar veya rehneden veya sarf veya istihlak eder yahut ketim veya inkar eyler veyahut tahvil veyahut tağyir ederse mutazarrır olan kimsenin şikayeti üzerine i̇ki̇ aydan i̇ki̇ seneye kadar hapi̇s ve liradan aşağı olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılır ibaresinin bulunduğu sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen tc anayasasının son maddesinde ise ‘hiçkimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz ibaresinin bulunduğu yukarıda anlatılan tcknun maddesinin uygulanması ile sanığın cezalandırılmasın halinde sanığın özgürlüğünden alıkonulacak şekilde hapis cezasıyla cezalandırılacağı anlaşılmaktadır sanığın sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemesinden dolayı hapis cezası ile cezalandırılması halinde anayasanın değişik son maddesine aykırılık teşkil edeceği anlaşılmış olduğundan tcknun maddesinin ‘i̇ki aydan iki seneye kadar hapis ve ibaresinin tc anayasasının sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen tc anayasasının son maddesine aykırı hale gelmiş olması nedeniyle söz konusu ibarenin itiraz yolu ile iptali için sayılı yasanın maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş olmakla bu konuda mahkememizce yapılan başvurumuz konusunda bir karar verilmesi hususu takdirlerinize arz olunur
235
esas sayısı karar sayısı anayasaya aykirilik i̇ddi̇asi i̇le i̇lgi̇li̇ gerekçe danıştay dairesinin anayasaya aykırılık iddiası ile ilgili gerekçesi şöyledir sayılı danıştay kanununun sayılı kanunla değişik nci maddesinin bendinde kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları mevzuatına ilişkin davaların çözümü sekizinci dairenin görevleri arasında sayılmıştır sayılı kanunun inci maddesinde ticaret ve sanayi odalarının mesleki teşekkül niteliğinde kamu kurumları olduğu açıkça belirtildiğine göre anılan kanunun uygulanmasına ilişkin davaların çözümünde adlî yargı yerinin görevli olduğu düşünülemez dava konusu oda gelirinin tahsilinde sayılı kanunun ilamsız icraya ilişkin hükümlerinin uygulanması uyuşmazlığın idarî olma niteliğini değiştiremiyeceğinden davaya bakmaya dairemizin görevli bulunduğuna oyçokluğu ile karar verilerek işin esası incelendi sayılı kanunun nci maddesinde mahiyetleri ve nevileri tüzükte gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak ücretlerle odalar yönetim kurullarınca onanacak vesikalardan alınacak tasdik harcı ve verilecek diğer vesikalardan alınacak harçların miktarları yönetim kurullarının teklif ve meclislerin tasdikiyle tesbit olunur hükmü yer almış sayılı tüzüğün odalarca verilecek belgeler başlığını taşıyan ncu maddesinin bendinde menşe şahadetnameleri de sayılarak bu belgelerin yalnız ticaret odalariyle ticaret ve sanayi odalarınca verileceği belirtilmiştir bakılan dava maden cevheri ihraç eden davacı müesseseden sayılı kanunun söz konusu nci maddesine dayanılarak oda yönetim kurulunun teklif ve oda meclisinin tasdikiyle düzenlenen tarifeye göre menşe şahadetnamesi alınmasından doğmuş bulunduğundan mahkememizce uygulanması gereken bu maddenin aşağıda belirtilen görüşlerle c anayasasının inci maddesine aykırı olduğu yolundaki davacı savının ciddî olduğu kanısına varılmıştır sayılı kanunun inci maddesine göre ticaret ve sanayi odaları bu konuda yazılı esaslarla meslek hizmetlerini görmek meslek ahlâk ve dayanışmasını korumak ticaret ve sanayiin genel menfaatlere uygun surette gelişmesine çalışmak ve bu amaçlarla verilecek işleri yapmak üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip ve meslekî teşekkül niteliğinde kamu kurumlarıdır bu durumda odalar tc anayasasının i̇dare kesiminde yer alan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ilişkin nci maddesi kapsamına girmekte ve odaların hizmet ve görevleri kamu hukuku içinde yer almaktadır sayılı kanunun üncü maddesinde odaların gelirlerinin neler olduğu gösterilmiştir bunlardan birisi de maddenin bendinde yer alan vesika harçlarıdır ticaret odaları ile ticaret ve sanayi odalarının istek üzerinde vermek zorunda oldukları belgeler arasında sayılı tüzüğün uncu maddesinde menşe şahadetnameleri de sayılmıştır mart günlü ve sayılı resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ve i̇hracaatta menşe şahadetnamelerine i̇lişkin esaslar tespit eden günlü ve sayılı bakanlar kurulu kararının inci maddesinde yürürlükte bulunan ticaret anlaşmalarındaki hükümler saklı kalmak koşuluyla menşe şahadetnamelerinin ilgili yerlere verilmesi zorunlu tutulmamıştır bu kural ticaret anlaşmasında aksine hüküm bulunması halinde ihracatçı yönünden menşe şahadetnamesi ibrazının zorunlu bulunduğunu ortaya koymaktadır başka bir deyişle ticaretesas sayısı karar sayısı anlaşmasında menşe şahadetnamesi ibrazını gerekli kılan bir hüküm varlığı halinde tacir malını ihraç için ticaret odasından ya da ticaret ve sanayi odasından ilgili mercilere ibraz için menşe şahadetnamesi almak zorundadır odaların yukarıda açıklananlarla beliren niteliği karşısında ticaret anlaşmasında hüküm bulunması halinde menşe şahadetnamesi ibraz etmeden ihracat yapmağa olanak bulunmamasının menşe şahadetnamesi harcını tc anayasasının inci maddesindeki benzeri malî yükümler deyiminin kapsamına giren bir çeşit malî yüküm durumuna getirdiği açıktır tc anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasına göre vergi resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur anayasa koyucunun her çeşit malî yükümlerin kanunla konulmasını buyururken keyfi ve takdiri uygulamaları önleyecek ilkelerin kanunda yer alması ereğini güttüğünde kuşku yoktur kanun koyucunun yalnızca konusunu belli ederek bir malî yükümün ilgililere yükletilmesine izin vermesi bunun kanunla konulmuş sayılabilmesi için yeterli neden olamaz malî yükümlerin yükümlüleri matrah ve oranlan tarh ve tahakkuku tahsil usulleri müeyyideleri zamanaşımı gibi çeşitli yönleri vardır bir malî yüküm bu yönleri dolayısiyle kanunda yeterince çerçevelenmemişse kişilerin sosyal ve iktisadi durumlarını hattâ temel haklarını etkileyecek keyfi uygulamalara yol açabilir bu bakımdan yükümler belli başlı unsurları da açıklanarak ve çerçeveleri kesin çizgilerle belirtilerek mutlaka kanunla düzenlenmelidir anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı karan sayılı kanunun nci maddesinde sadece malî yükümün konusunun ve yükümlerinin belirlenmesi ile yetinilmiştir bu hükümde matraha orana en aşağı ve en yukarı miktarlara ait herhangi bir belirleme yoktur söz konusu hükme göre nitelikleri ve çeşitleri tüzükte gösterilecek hizmetler karşılığı alınacak ücretlerle vesika harçlarının miktarları oda yetkili kurullarınca belirlenmekte ve böylece bu kurullara sınırsız yetki tanınmış olmaktadır bu nedenle söz konusu hükmün tc anayasasının inci maddesine aykırı olduğu ortaya çıkmaktadır sonuç itibariyle sayılı kanunun nci maddesinin tc anayasasının inci maddesindeki vergi resim ve harçlar ve benzeri malî yükümler ancak kanunla konulur kuralına aykırı olduğu yolundaki davacı iddiasının mahkememizce ciddi bulunulduğu kanısına varıldığından söz konusu hükmün iptali gerektiği görüşü ile konunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine gerekçeli kararla dosyada yer alan konu ile ilgili belgelerin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi
730
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesi şöyledir i olay mali yılı bütçe kanunu tarih ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir bilindiği gibi bütçe kanunu ‘devlete ve diğer kamu tüzel kişilerine kamu harcamalarında bulunmak ve kamu gelirlerini toplamak konusunda belli bir süre için yetki veren bir kanundur bütçe kanunu anayasanın maddesi uyarınca yıllık olarak yapılır ve bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz bu açık anayasa hükmüne karşın mali yılı bütçe kanununda bütçe dışındaki konulara ilişkin hükümler yer almış ayrıca diğer yasalar ile yapılması gereken değişiklikler de bütçe kanunu ile yapılmıştır üstelik anayasaya açıkça aykırı olarak bütçe kanununa konulan bu hükümlerin büyük bölümü daha önce çeşitli dönemlerde bütçe kanunlarına konulan ve anayasa mahkemesince anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen hükümlerdir aşağıda ilk olarak sayılı mali yılı bütçe kanununda iptali istenen hükümlere yer verildikten sonra anayasaya aykırılıklarının genel gerekçeleri gösterilmiş ve daha sonra da iptali istenen hükümlerle ilgili kısa açıklamalar yapılarak varsa genel gerekçe dışındaki aykırılık gerekçelerine yer verilmiştir i̇ptali̇ i̇stenen hükümler sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesi ve maddesinin fıkrasının bendi kamu haznedarlığı madde genel bütçeye dahil daireler katma bütçeli idareler döner sermayeler fonlar belediyeler il özel idareleri sosyal güvenlik kurumları bütçelerin yatırım ve transfer tertibinden yardım alan kuruluşlar özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum kurul üst kurul ve kuruluşları kamu iktisadi teşebbüsleri ve bu maddede sayılanların bağlı ortaklıkları müessese ve işletmeleri ile birlikleri kamu bankaları özel kanunla kurulmuş kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları ile kefalet ve yardımlaşma sandıkları hariç kendi bütçeleri veya tasarrufları altında bulunan bütün kaynaklarını tcesas sayısı karar sayısı merkez bankası veya muhabiri olan tc ziraat bankası nezdinde kendi adlarına açtıracakları türk lirası cinsinden hesaplarda toplarlar bu kurumlar tahakkuk etmiş tüm ödemelerini bu hesaplardan yaparlar kamu kaynaklarının bu madde hükmüne aykırı şekilde değerlendirilmesinden elde edilen nemalar genel bütçeye gelir kaydedilir i̇lgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkilileri ile saymanlar yukarıda bahsi geçen hükümlerin yerine getirilmesinden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar bu maddenin uygulanması ile ilgili usul ve esasları belirlemeye kaynaklar kurumlar ve bankalar itibarıyla istisnalar getirmeye hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakan ve maliye bakanının müşterek teklifi üzerine başbakan yetkilidir kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler madde muhtelif kanunların bu kanunun uncu maddesine ve inci maddesinin bendinin numaralı alt bendine aykırı hükümleri sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası yatırım harcamaları madde yıllık yatırım programına ek yatırım cetvellerinde yer alan projelerden ilgili bakanın onayı ile il özel idarelerince valinin yetki ve sorumluluğunda gerçekleştirilmesi uygun görülenlerin bedelleri münhasıran proje ile ilgili harcamalarda kullanılmak üzere hizmetin ait olduğu il özel idaresine ödenir mahalli hizmet niteliği taşıyan işler bu fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde program ve proje safhasında da valilerin yetki ve sorumluluğuna devredilebilir bu şekilde yürütülecek projelerin etüt keşif ve kontrollük hizmetleri ilgili bakanlık ve genel müdürlüğün il teşkilâtlarınca ihale edilmek suretiyle yaptırılması ve bedellerinin ödenmesi il özel idarelerince valinin onayı ile gerçekleştirilir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin ve fıkraları hastane ve tedavi ücretleri madde devlet memurları diğer kamu görevlileri ve bunların emekli dul ve yetimlerinin bakmakla yükümlü oldukları aile fertleri dahil genel bütçeye dahil daireler ve katma bütçeli idareler ile döner sermayelere ait tedavi kurumlarında yapılan tedavilerine diş tedavileri dahil ilişkin ücretlerle sağlık kurumlarınca verilen raporlar üzerine kullanılması gerekli görülen ortez protez ve diğer iyileştirme araç bedellerinin sağlık bakanlığının görüşü üzerine maliye bakanlığınca tespit edilecek miktarlara kadar olan kısmı kurumlarınca ödeniresas sayısı karar sayısı ancak tc emekli sandığı genel müdürlüğü sağlık kurum ve kuruluşları ile maliye bakanlığınca tespit edilen birim fiyatlarının altında bir fiyatla anlaşma yapabilir tarihli ve sayılı kanunun uncu tarihli ve sayılı kanunun ncı ve tarihli ve sayılı kanunun geçici uncu maddelerinde belirtilen ilaç katılım payları karşılığında ilgililerin maaş veya aylıklarından kesinti yaptırmaya yatan hastalar hariç ayakta tedavilerde ilaç kullanımında eşdeğer ilaç gruplarından fiyatların aritmetik ortalamasının alınması suretiyle referans fiyatlar üzerinden ilaç bedellerinin ödenmesine ve bu hususlara ilişkin usul ve esasları tespit etmeye maliye bakanı yetkilidir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin ve fıkraları ödenek devir ve iptal işlemleri madde tarihli ve sayılı kanunun mülga uncu maddesi ile tarihli ve sayılı kanunun nci maddesi gereğince milli eğitim bakanlığı sağlık bakanlığı gençlik ve spor genel müdürlüğü ile sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu genel müdürlüğü bütçelerine devren özel gelir ve devren özel ödenek kaydedilen miktarları kısmen veya tamamen iptal etmeye maliye bakanı yetkilidir bu özel ödeneklerden yapılacak harcamalar tarihli ve sayılı kanuna tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesi ile tarihli ve sayılı kanunun ila nci maddelerinde yer alan vize ve tescil hükümlerine ve tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin nci maddesi hükümlerine tabi değildir tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin bendi uyarınca tarihli ve sayılı kanuna bağlı ve sayılı tarifelere göre alınan yargı ve noter harçlarından işyurtlarına verilen gelir paylarından yılında hazine hesaplarında biriken ve i̇şyurtları kurumu hesabına aktarılması gereken tutarın tamamını genel bütçenin işaretli cetveline gelir kaydetmeye yılında yargı ve noter harçlarından i̇şyurtları kurumu hesabına aktarılması gereken gelir paylarının yarısını adalet bakanlığının geçen yıllar borçlarında akaryakıt ve kovuşturma giderlerinde yargılamaya ilişkin posta giderlerinde hükümlü ve tutukluların yiyecek giderlerinde ve cezaevi revirlerindeki tedavi giderlerinde cezaevlerinin elektrik su yakacak ve yolluk giderlerinde kullanılmak üzere genel bütçenin işaretli cetveline özel gelir ve adalet bakanlığı bütçesinde açılacak tertiplere özel ödenek kaydetmeye kaydedilen bu tutarlardan harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve özel ödenek kaydetmeye maliye bakanı yetkilidir tarihli ve sayılı kanunun bu bende aykırı hükümleri uygulanmaz sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin d ve fıkraları hazine garanti limiti dış proje kredileri ve borçlanmaya ilişkin hükümleresas sayısı karar sayısı madde dış proje kredisi ve hibe kullanımlarından kaynaklanan katma değer vergisi ile özel tüketim vergilerinin karşılanmasında dış kredi ve hibe gerçekleştiği halde katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi karşılığı iç kaynağın bulunamaması durumunda yatırım programı ile ilişkilendirilmek suretiyle ilgili kuruluşların bütçelerinin mevcut ya da yeni açılacak tertiplerine söz konusu miktarlarda ödenek eklemeye maliye bakanı yetkilidir ancak ve bentlerindeki hükümler gereğince yapılacak ödenek eklemeleri devlet planlama teşkilatı müsteşarlığınca yapılacak proje revizeleri dikkate alınarak yapılır devlet dış borçları ile ilgili kredi anlaşmalarında öngörülen bütün ödeme ve işlemler dış proje kredileri çerçevesinde yapılacak ödemeler dahil kredilerin kullanımları hariç yılında her türlü vergi resim ve harçtan müstesnadır tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinin üncü fıkrası ile tanımlanan nakit işlemleri merkez bankasınca çıkarılacak likidite senetlerinin veya bu mahiyette düzenlenecek kağıtların faiz ve anapara ödemeleri ve bunlarla ilgili işlemler tarihli ve sayılı kanun ile tarihli ve sayılı kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla her türlü vergi resim harç ve fon kesintisinden istisnadır sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesi ve maddesinin fıkrası kamu iktisadî teşebbüslerinin kârları madde tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnameye tabi kuruluşlar ile türk telekomünikasyon aşnin yılı kârlarından hazineye isabet eden tutarları tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamede belirtilen kısıtlamalara tâbi olmaksızın hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir kaydetmeye kuruluşların ödenmemiş sermayelerine veya tahakkuk etmiş görev zararları alacaklarına mahsup edilmek üzere hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine bütçeye gelir ödenek ve gider kaydetmeye a bendi kapsamına giren kuruluşların ve daha önceki yıllara ait kâr paylarından hazineye isabet eden tutarları hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın talebi üzerine bütçenin gelir ve giderleri ile ilişkilendirmeksizin kuruluşların görev zararı alacakları veya ödenmemiş sermayelerine mahsup etmeye ilişkin işlemleri yapmaya maliye bakanı yetkilidir kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler madde esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ncı maddesinin numaralı fıkrası bu kanunun kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin kârları başlıklı maddesi hükümleri çerçevesinde uygulanır sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrası kamu ortaklıkları ve iştiraklerinde sermaye değişiklikleri madde tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlara istinaden çıkarılan bakanlar kurulu kararları uyarınca tarihi itibarıyla tütün tütün mamülleri tuz ve alkol i̇şletmeleri tekel genel müdürlüğünün destekleme işleriyle ilgili olarak doğmuş tüm alacaklarına öncelikle tekel genel müdürlüğünün tahmini yıl sonu görev zararı alacak miktarı üzerinden avans mahiyetinde tespit edilecek miktara karşılık aynı tutarda olmak üzere tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş ve maliye bakanlığına bağlı vergi dairelerince takip ve tahsil edilen her türlü vergi fon ve pay borçları özel tüketim vergisi hariç ile bu borçlara ilişkin gecikme zammı ve faizlerine mahsup edilmek suretiyle terkin edilebilir bu fıkra uyarınca mahsup konusu olacak vergi fon ve paylara ilişkin gecikme zammı ve faizleri tarihi itibarıyla dondurulur tekel genel müdürlüğünün yukarıdaki mahsup işleminden bakiye devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak mülkiyeti tekel genel müdürlüğüne ait ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan gayrimenkullerden maliye bakanlığınca tespit edilecek kamu kuruluşlarınca ihtiyaç duyulanlar tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek rayiç değeri üzerinden borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin maliye bakanlığınca devralınabilir devralınan gayrimenkullerin tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değeri miktarındaki devlete ait olan tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçları terkin edilir tekel genel müdürlüğünün birinci fıkrada bahsedilen görev zararının yüksek denetleme kurulu tarafından tespit edilen kesin miktarı ile birinci fıkra uyarınca mahsup edilen miktarı arasında doğan farklar ve gayrimenkullerin devri suretiyle yapılan terkin işlemlerinden sonra kuruluşun bakiye borcunun kalması halinde özel tüketim vergisi hariç bu tutar da terkin edilebilir tekel genel müdürlüğünün görev zararının yüksek denetleme kurulu tarafından tespitini müteakiben hazine müsteşarlığının bağlı olduğu bakanın teklifi üzerine bu bendin gerektirdiği bütün terkin ve diğer işlemleri yapmaya maliye bakanı yetkilidir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin h j ve fıkraları kadroların kullanımı madde –esas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname eki cetvelde yer alan okutman öğretim görevlisi uzman çevirici ve eğitim öğretim planlamacısı kadrolarına tarihinden itibaren açıktan veya naklen atanabilmek için öğrenci seçme ve yerleştirme merkezi tarafından yapılacak merkezi sınavda başarılı olmak şarttır ancak lisansüstü eğitimini tamamlamış bulunanlarda yapılacak merkezi sınava katılma şartı aranmaz bu sınavın yapılmasına ilişkin usul ve esaslar sınava tabi tutulmayacaklar sınavda başarılı olanların belirlenmesi ile merkezi sınavda başarılı olanlarla lisansüstü eğitim mezunlarının merkezi sınavı müteakip yükseköğretim kurumlarınca yapılacak sınavlara ilişkin usul ve esaslar milli eğitim bakanlığı ve yükseköğretim kurulunun görüşü ve maliye bakanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulunca belirlenir herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar müşterek kararname veya bakanlar kurulu kararıyla atanacak olanlar hariç olmak üzere bendi kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadrolarına tarihinden itibaren açıktan atanamazlar tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin uncu maddesi ile tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararnamenin ek inci maddesi çerçevesinde yıl içinde yapılacak değişiklikler tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girer kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla konsolide bütçeye dahil daire ve idarelerin teşkilât yapıları ve hizmet amacına uygun olarak personel dağılımının sağlanmasına yönelik önlemler almaya ihtiyaç fazlası olan personelin ilgili kuruluşların da görüşü alınarak bendinde belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye devlet personel başkanlığının bağlı olduğu bakan ile maliye bakanı yetkilidir maliye bakanlığınca döner sermayelerin fonların kefalet sandıklarının sosyal güvenlik kurumlarının ve bütçelerin yatırım veveya transfer tertiplerinden yardım alan kuruluşların serbest memur kadrolarına verilecek açıktan atama izinlerinin toplam sayısı ilgili kurumlarda yılında emeklilik ölüm ve istifa sonucu ayrılan personel sayısının ini aşamaz norm kadro çalışması sonuçlandırılarak uygulamaya geçirilen kurumlar ile kanun uluslararası anlaşma veya yılı programı ile kurulması veya genişletilmesi öngörülen birimler ve temini zorunlu hizmetlerin gerektirdiği personel ihtiyacını bu sınırlamaya tabi tutulmaksızın değerlendirmeye maliye bakanı yetkilidir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin e fıkraları ile fıkrasının bendinin birinci paragrafı muhtelif gelirler madde kurumların hasılatından alınacak paylar aylık gayri safi hasılat tahakkuk tutarını katma değer vergisi ve özel tüketim vergisi hariç kapsamak kaydıylaesas sayısı karar sayısı türk telekomünikasyon aşnin mal ve hizmet satışları gayri safi hasılatının ilk hisse satışı gerçekleşinceye kadar devlet hava meydanları i̇şletmesi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayri safi hasılatının devlet malzeme ofisi genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları ürün nevileri itibarıyla gayri safi hasılatının una kadarı kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğünün mal ve hizmet satışları gayri safi hasılatının türkiye petrolleri anonim ortaklığının mal ve hizmet satışları gayri safi hasılatının en geç takip eden ayın sine kadar kıyı emniyeti ve gemi kurtarma i̇şletmeleri genel müdürlüğü için takip eden ayın sonuna kadar maliye bakanlığı merkez saymanlığına ödenir ödenen bu tutarlar bütçeye gelir yazılır bu bentte belirtilen tutarların süresi içinde ödenmemesi halinde ödenmeyen tutarlar gecikme zammı da uygulanmak suretiyle tarihli ve sayılı kanun hükümlerine göre takip ve tahsil edilir kira ve idare gelirlerinden alınacak paylar i̇rtifak hakkı verilen özel iskelelerden alınan nispi kira bedellerinin yarısı bütçenin işaretli cetveline gelir diğer yarısı da özel gelir kaydedilir özel gelir kaydedilen miktarın yarısı denizcilik ve liman hizmetlerini geliştirmek üzere denizcilik müsteşarlığı bütçesine yarısı da millî emlak hizmetlerini geliştirmek amacıyla maliye bakanlığı bütçesine özel ödenek kaydolunur tarihinden itibaren sağlık bakanlığınca düzenlenecek veya onaylanacak ilaç hammadde bunların üretiminde kullanılan diğer malzeme kozmetik ve tıbbi malzeme üretim yeri izin belgeleri ürün imal ve ithal izin belgesi ilaç ruhsatı ecza deposu ve mümessil ecza deposu ruhsatı mesul müdürlük belgesi ile permi ve sertifikalar üzerinden milyon liradan az milyar liradan çok olmamak üzere maliye bakanlığının görüşü üzerine sağlık bakanlığınca belirlenecek tarifeler üzerinden ruhsatlandırma bedeli alınır merkez saymanlığınca tahsil edilen bu tutarların sini genel bütçenin işaretli cetveline gelir ini ise özel gelir kaydedilmek suretiyle sağlık bakanlığının ihtiyaçlarında personel giderleri hariç kullanılmak üzere anılan bakanlık bütçesinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye özel ödenek kaydedilen bu tutarlardan harcanmayan kısmını ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve özel ödenek kaydetmeye maliye bakanı yetkilidir bu ödenekten bilimsel ve akademik nitelikleri dikkate alınarak sağlık bakanlığınca tıbbi cihaz ve malzeme ile ilaç ve eczacılık alanlarındaki bilimsel nitelikli komisyonlarda görevlendirilenlere birim faaliyet bazında bu kanuna bağlı cetvelinin inci bölümünde belirlenmiş olan ücretin dört katını geçmemek üzere ödeme yapmaya sağlık bakanı yetkilidir özel ödenekten yapılacak harcamaların usul esas ve miktarları maliye bakanı ile sağlık bakanı tarafından müştereken belirleniresas sayısı karar sayısı tarihli ve sayılı kanunun nci maddesinde yer alan ödenekler personel giderleri hariç olmak üzere milli eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması merkez ve taşra teşkilatının acil ihtiyaçlarının karşılanması eğitim araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla da kullanılabilir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin c ve fıkraları hazine taşınmaz mallarının değerlendirilmesi ve hazine adına tescil madde hazineye ait taşınmaz malları tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesine göre hesaplanacak değer üzerinden toplu konut üretmek amacıyla arsa ofisi genel müdürlüğüne veya toplu konut i̇daresi başkanlığına peşin bedelle veya taksitle devretmeye maliye bakanı yetkilidir buna ilişkin usul ve esaslar maliye bakanlığınca belirlenir devletin hüküm ve tasarrufu altındaki sahipsiz yerler ile kadastrotapulama çalışmaları sırasında tespit harici bırakılmış olan yerler maliye bakanlığı merkez veya taşra teşkilâtının talebi üzerine özel kanunlarındaki istisnalar saklı kalmak koşuluyla tescile ilişkin harita tapu ve kadastro genel müdürlüğü döner sermaye i̇şletme müdürlüğünce yapılarak imar mevzuatında yer alan kısıtlamalara tâbi olmaksızın hazine adına tescil edilir harita yapımına ilişkin giderler harita ve kadastro mühendisleri odasınca belirlenen asgari fiyatlara göre maliye bakanlığı bütçesinden karşılanır maliye bakanı hazineye ait taşınmaz mal satışı kiraya verilmesi veya sınırlı ayni hak tesisi ile ilgili olarak tarihli ve sayılı kanuna tabi olmaksızın tarihli ve sayılı kanuna tabi ekspertiz şirketlerine değer tespit ettirmeye ayrıca ilan reklam pazarlama veya müşteri bulma konularında hizmet satın almaya uygulamaya ilişkin esas ve usulleri belirlemeye yetkilidir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin son fıkrası yurt dışı eğitimi madde tarihli ve sayılı kanunun inci maddesi uyarınca tarihinden itibaren yurt dışına gönderilecek devlet memurları ile aynı amaçla yılında yurt dışına gönderilecek devlet memurları hakkında kontenjanın kurumlara tevzii maliye bakanlığının uygun görüşü ve devlet personel başkanlığının teklifi üzerine bakanlar kurulu kararı ile yapılır sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesi amme alacağına karşılık kabul edilebilecek gayrimenkulleresas sayısı karar sayısı madde özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar dahil tarihli ve sayılı kanun hükmünde kararname hükümlerine tabi iktisadi devlet teşekkülleri kamu iktisadi kuruluşları bunların müesseseleri bağlı ortaklıkları iştirakleri ile büyükşehir belediyeleri belediyeler il özel idareleri bunlara ait tüzel kişilerin veya bunlara bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşların devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçlarına karşılık olarak mülkiyeti bu idarelere ait olan ve üzerinde herhangi bir takyidat bulunmayan gayrimenkullerinden maliye bakanlığınca ihtiyaç duyulanlar tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesine göre oluşturulacak komisyon tarafından takdir edilecek değeri üzerinden borçlu kurumun da uygun görüşü alınarak bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin maliye bakanlığınca satın alınabilir bu idarelerin satın alınan gayrimenkullerinin tapu işlemlerine esas olan ve yukarıda belirtilen şekilde tespit edilen değerine eşit tutarda devlete ait olan ve tarihli ve sayılı kanun kapsamına giren borçları terkin edilir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesi milletlerarası tahkime ilişkin uyuşmazlıklarda hizmet satın alınması madde genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin tarafı olduğu milletlerarası tahkim yoluyla çözülmesi öngörülen uyuşmazlıklarla ilgili davalarda bu daireleri temsil ve savunmak üzere türk ve yabancı uyruklu avukatlardan ya da avukatlık ortaklıklarından yılında gerçekleştirilecek avukatlık hizmeti alımlarında tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin bendi hükmüne göre şartname düzenlenmeksizin ve teminat aranmaksızın pazarlık usulüne başvurulabilir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesi tbmm milletvekili lojmanlarının satışı madde maliye bakanı mülkiyeti hazineye ait ankara i̇li çankaya i̇lçesi inci bölge dikmen mahallesinde bulunan pafta ada parsel numaralı taşınmaz malı üzerindeki muhdesatı ile birlikte tarihli ve sayılı kanun tarihli ve sayılı kanun tarihli ve sayılı kanun ve tarihli ve sayılı kanunun vize ve tescile ilişkin hükümlerine tabi olmaksızın mevcut haliyle ya da kat mülkiyeti veya kat irtifakı kurdurmak ya da tarihli ve sayılı kanuna tabi olmaksızın yeni veya ilave inşaatlar yaptırmak suretiyle tespit edeceği veya ettireceği rayiç bedel üzerinden peşin veya taksitle tc emekli sandığı genel müdürlüğünün iştiraki olan emek i̇nşaat ve i̇şletme anonim şirketi aracılığıyla satmaya satış işlemleri ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları nezdinde hazine adına her türlü işlemi yaptırmaya satış bedelinin sini geçmemek üzere hizmet karşılığı olarak anılan şirkete yapılacak ödemeye esas oranı belirlemeye satış işlemleri ile ilgili her türlü gider masraf ve hizmet bedeli karşılığını maliye bakanlığı bütçesinden bu şirkete ödemeye yetkilidir satış bedellerinin tahsil edilen kısımlarından ilgili belediyeye büyükşehir belediyesine ise oranında pay verilir bu taşınmaz mal ile ilgili olarak imar mevzuatındaki kısıtlamalar ile plan ve parselasyon işlemlerindeki askı ilan ve itirazlara dair sürelere ilişkin hükümlere tabi olmaksızın her ölçekteki imar planını yapmaya yaptırmaya değiştirmeye ve resen onaylamaya ve her türlü ruhsatı vermeye bayındırlık ve i̇skan bakanlığı yetkilidir plan hazırlama ve onaylama işlemleriesas sayısı karar sayısı bayındırlık ve i̇skan bakanlığının uygun görülen birimince ruhsat ve plan uygulama işlemleri ise bayındırlık ve i̇skan bakanlığı il teşkilatınca yerine getirilir kesinleşen planlar ilgili belediyelere tebliğ edilir bu planların uygulanması zorunludur bu maddenin birinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye maliye bakanlığı ikinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ise bayındırlık ve i̇skan bakanlığı yetkilidir sayılı ve tarihli mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının bendi ile maddenin i o t v ve fıkraları kısmen veya tamamen uygulanmayacak hükümler madde tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrası tarihli ve sayılı kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince anılan kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilme şekline bakılmaksızın ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmez bu amaçla başka bir adla ödeme yapılamaz yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen personelden kendilerinin yazılı talebi üzerine tarihinden itibaren bu kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere tarihli ve sayılı kanunda veya özel mevzuatlarında bu atama veya görevlendirmeler için öngörülen harcırah ödenmez bu amaçla başka bir adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz tarihli ve sayılı kanunun uncu maddesinin ve üncü bentleri kapsamında tarihinden itibaren görevlerinden ayrılacaklar ile anılan kanunun inci maddesine göre aynı tarihten itibaren harcıraha hak kazanacak olanlara ve özel hükümler gereğince söz konusu kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının aynı durumlarda bulunan personeline bu nedenlere bağlı olarak ilgili mevzuatında öngörülen harcırah ödenmez bunlardan ilgili mevzuatında yer değiştirmeleri halinde harcırah verilmesi öngörülmüş olanlara yer değiştirme koşulu aranmaksızın ve damga vergisi hariç hiçbir vergiye tabi tutulmaksızın milyon lira tutarında ödeme yapılır tarihli ve sayılı kanun ile diğer mevzuatın bu bende aykırı hükümleri uygulanmaz tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin birinci fıkrası başbakanın başkanlığında başbakanın belirleyeceği dört bakandan oluşan özelleştirme yüksek kurulu kurul kurulmuştur kurul üyelerin tamamının katılımı ile toplanır ve kararları oybirliği ile alır kurulun sekreterya hizmetleri özelleştirme i̇daresi başkanlığınca yürütülüresas sayısı karar sayısı üncü maddesinin inci fıkrasının ikinci cümlesi başbakan bu kanunla ilgili yetkilerini görevlendireceği bir bakan vasıtasıyla kullanabilir olarak uygulanır tarihli ve sayılı kanunun üncü maddesinin ikinci fıkrası ile tarihli ve sayılı kanunun ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümleri yılında uygulanmaz tarihli ve sayılı kanunun tecil ve taksitlendirmeye ilişkin inci maddesi ile süresi içinde ve tam olarak ödenmeyen prim borçlarına prim ödeme süresinin sona erdiği tarihten başlayarak gecikilen her ay için anılan kanunun inci maddesinde belirlenen gecikme zammı oranlarının uygulanmasına devam edilir kurum prim ve diğer alacaklarının tahsili için tarihli ve sayılı kanun hükümlerine göre takip yapabilir ve bu şekilde açılan takipler yine aynı kanuna göre sonuçlandırılır tarihli ve sayılı tarihli ve sayılı kanunlara tabi sigortalılardan kuruma tescil yapıldığı halde yıl ve daha fazla süreyle prim ödememiş olan sigortalıların kurumca yapılacak borç bildirimlerine rağmen ödemede bulunmamaları halinde sigortalılıkları prim ödemesi bulunan sigortalının daha önce ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibarıyla yılı sonuna kadar kurumca resen sona erdirilir buna ilişkin usul ve esaslar kurumca belirlenir tarihli ve sayılı kanunun ek uncu maddesi tarihinden itibaren aşağıdaki şekilde uygulanır genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermayeli işletmelerin aylık gayri safi hasılatından tahsil edilen tutarın en geç ertesi ayın sine kadar genel bütçeye irat kaydedilmek üzere ilgili saymanlıklara yatırılır aylık gayri safi hasılattan irat kaydedilecek oranı kadar yükseltmeye veya kadar indirmeye maliye bakanı yetkilidir söz konusu ödeme için zorunlu hallerde maliye bakanlığınca ek süre verilebilir yıl sonu kârları ile aylık gayrisafi hasılat üzerinden genel bütçeye aktarılacak miktarlar zamanında yatırılmadığı takdirde tarihli ve sayılı kanundaki usullere göre aylık zamlı olarak tahsil edilir hesaplanan zam döner sermayelerin ita amiri ve saymanlarından yarı yarıya alınır ancak maliye bakanlığınca verilmiş ek süreler için zam uygulanmaz genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelere bağlı döner sermayeli işletmelerden gerekli görülenlerin birleştirilmesine devredilmesine ve tasfiye edilmesine maliye bakanı yetkilidir genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin özel kanunlarında tarihli ve sayılı kanuna tabi olmayacağı belirtilen döner sermaye işletmeleri hakkında da bu madde hükümleri uygulanır tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin bendinin dördüncü fıkrası tarihinden itibaren aşağıdaki şekilde uygulanıresas sayısı karar sayısı her eğitim öğretim araştırma veya uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının katkısıyla toplanan döner sermaye gelirlerinin en az si bilimsel araştırma projeleri için ayrılacak pay dahil kuruluş veya birimin araç gereç araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde döner sermayenin bağlı bulunduğu birimde görevli öğretim elemanları ve aynı birimde görevli tarihli ve sayılı kanuna tabi personel arasında paylaştırılır öğretim üyeleri ile üniversitelerarası kurulca önerilerek yükseköğretim kurulunca kabul edilen teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli öğretim elemanlarına döner sermayeden bir ayda ayrılacak payın tutarı bunların bir ayda alacakları aylık ek gösterge dahil yan ödeme ödenek geliştirme ödeneği hariç ve her türlü tazminat makam temsil ve görev tazminatı hariç toplamının iki katını diğer öğretim elemanları için bir katını tarihli ve sayılı kanuna tabi personel için ise ini geçemez i̇şin ve hizmetin özelliği dikkate alınarak yoğun bakım doğumhane yeni doğan süt çocuğu yanık diyaliz ameliyathane kemik iliği nakil ünitesi ve acil serviste çalışan sağlık personeli için oranı ayrıca sine kadar artırılabilir şu kadar ki öğretim üyelerine mesai saati dışında döner sermayeye yaptıkları katkılarından dolayı ilave olarak ödenecek pay almakta oldukları aylık ek gösterge dahil ödenek geliştirme ödeneği hariç ve her türlü tazminat makam temsil ve görev tazminatları hariç toplamının üç katını geçemez i̇lgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar tarihli ve sayılı kanunun inci maddesindeki kanuni faiz oranı tarihinden itibaren aylık olarak uygulanır ay kesirleri tama iblağ edilir taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır tarihli ve sayılı kanunun ve nci maddeleri uyarınca personele tarihinden itibaren yapılacak ödemelerin usul esas ve miktarlarını tespit etmeye maliye bakanlığının uygun görüşü üzerine gümrük müsteşarlığının bağlı olduğu bakan yetkilidir sayılı kanunun nci maddesinin numaralı bendi tarihinden itibaren aşağıdaki şekilde uygulanır bu şekilde tahsil edilen çalışma ücretinin si hak sahibi olan personele ödenir geri kalan lik miktarın kurum ödemelerini yapan merkez saymanlık müdürlüğü hesabına aktarılır aktarılan bu tutarları münhasıran gümrük idaresinin ihtiyaçlarında personel giderleri hariç kullanılmak üzere bütçeye özel gelir ve gümrük müsteşarlığı bütçesinin mevcut ya da yeni açılacak tertiplerine özel ödenek kaydetmeye kaydedilen ödenekten yılı içinde harcanmayan miktarları ertesi yıl bütçesine devren özel gelir ve ödenek kaydetmeye maliye bakanı yetkilidir özel ödenek kaydedilen bu tutarlar tarihli ve sayılı kanun hükümleri hariç genel hükümler çerçevesinde harcanır tarihinden önce tahsil edilen ve merkezdeki ilgili hesabın bakiyesinde bulunan tutarlar özel gelir ve özel ödenek kaydedilmeksizin münhasıran gümrük idaresinin ihtiyaçlarında personel gideri hariç bu tarihten önceki usul ve esaslar dahilinde harcanmaya devam edilir tarihli ve sayılı kanunun bu bendin ve numaralı alt bentlerinde belirtilen hükümlerine aykırı hükümleri uygulanmazesas sayısı karar sayısı yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinde yer alan pay oranı olarak uygulanır yılı şubat ayı gelirlerinin dağıtımından başlamak üzere tarihli ve sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan ve halen olarak uygulanan pay oranı tarihli ve sayılı kanunun geçici uncu maddesinde yer alan pay oranı olarak uygulanır iii i̇ptal i̇stemi̇ni̇n genel gerekçesi̇ anayasanın ve maddesi yönünden anayasanın maddesinde türkiye büyük millet meclisinin görev ve yetkileri belirtilirken bütçe kanunu tasarısını görüşmek ve kabul etmek ve diğer kanunları koymak değiştirmek ve kaldırmak biçiminde bir ayrım yapıldığı bütçe kanunlarını öteki kanunlardan ayrı tutan bu anayasa ilkesi karşısında herhangi bir kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesinin veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesinin ve kaldırılmasının olanaksız olduğu daha önceki anayasa mahkemesi kararlarında yer almıştır anayasa mahkemesi anayasanın maddesinde genel nitelikteki kanunların türkiye büyük millet meclisinde teklif görüşme usul ve esaslarının içtüzükle dü
4,254
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukuk kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir bu bağlamda yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparkenki takdiri sınırsız ve keyfi olmayıp hukuk devleti ilkeleriyle sınırlıdır bu duruma göre yasa kuyucunun anne babanın pasaport olanaklarından çocukların da yararlanma koşulları ve şeklini düzenlerken erkek çocuk için sadece reşit olmamayı esas alması yetersiz kalıp maslahata uygun olmayan sonuçlar doğurmaktadır çünkü reşit olma hali sayılı medeni kanunda ve maddelerde düzenlemiş olup sadece fiil ehliyetinin alt unsurlarını ifade etmektedir bir başka ifade ile reşit olmak erginlik yaşının doldurulması evlenme veya mahkeme kararıyla mümkün olmakta olup tek başına fiil ehliyetine yeterli olmamaktadır burada üst kavram fiil ehliyeti olup kişisel ve sosyal haklar ile sorumlulukların doğmasında üst kavram olan fiil ehliyetinin esas alınması hakkaniyet ve adaletin gerçekleşmesinde daha gerçekli olup hukuk devletine de daha uygun sonuç doğuracaktır örneğin dava konusu olayda davacının çocuğu yaşını tamamlamış olduğu dolayısıyla reşit olduğu gerekçesiyle annesinin pasaportuna işlenmemiştir gerçekten de çocuk yaşını doldurmuş ve reşittir ancak epilepsi hastası ve zihinsel engelli olup fiil ehliyeti bulunmadığı gibi hayatının her anı anne baba ile geçmekte ve geçmek zorundadır bu sebeple yasada reşit olmanın değil fiil ehliyetine sahip olmanın ölçü alınması hakkaniyet adalet ve dolayısıyla hukuk devletine daha uygun olacaktır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü düzenlenmektedir buna göre yasa koyucu yasal düzenlemeler yaparken cinsiyet farkı gözeterek belli bir cins lehine veya aleyhine farklılık öngöremez nitekim dava konusu işlemin yasal dayanağı olan sayılı kanunun maddesinde kız evlatlara tanınan olanak erkek evlatlara tanınmayarak cinsiyet yönünden ayrımcılık yapılmıştır çünkü yasa hükmü uyarınca ailesiyle yaşayıp işi olmayan ve evli olmayan kız çocuklar reşit olsa bile anne babanın pasaportuna kaydedilirken erkek çocuklar eğer reşit ise örnekte olduğu gibi fiil ehliyeti bulunmasa bile bu haktan yararlanamamaktadır bu ayrımcılığın ise anayasanın maddesi karşısında izahı kabil olmamaktadır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesi aile türk toplumunun temelidir devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır teşkilatı kurar hükmünü düzenlemektedir buna göre devlet ailenin huzur ve refahınıesas sayısı karar sayısı özellikle de ana ve çocukların korunması ilkesini ihlal etmeme yükümlülüğü yanında ihlal edilmesine sebep olacak unsurlar yönünden önleyici tedbirleri de almak zorundadır başka bir deyimle devletin ailenin korunması yönünden pozitif ve negatif yükümlülükleri mevcuttur bu bağlamda devlet yasama yürütme yargı olarak tüm erkleri ifade ediyor aile hayatının sağlıklı devamına engel olan tedbirleri almak buna aykırı her türlü düzenlemeyi ortadan kaldırmak zorundadır nitekim dava konusu olayda zihinsel özürlü de olsa çocuk anne baba için vazgeçilmez bir varlıktır bu sebeple onun hastalığı için yurtdışında tedavi olanakları aramaktadır ancak yasal düzenleme anneye çocuğunu kendi pasaportuna refakatli olarak isteme olanağı vermeyip annenin çocuğuyla birlikte olma hakkını engellemektedir bu sebeple anılan hüküm devletin aile hayatıyla ilgili yükümlülükleriyle de bağdaşmamaktadır anayasanin maddesi̇ delaleti̇yle avrupa i̇nsan haklarisözleşmesi̇ni̇n maddesi̇ ve nolu protokol yönünden anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır bunun yanında türkiye tarihinde avrupa i̇nsan hakları sözleşmesini imzalamış olup bu tarihten itibaren adı geçen sözleşme iç hukukumuzun bir parçası olmuştur türk doktrininde uluslar arası sözleşmelerin yeri ve normlar hiyerarşisine göre konumutartışmalıdır buna göre avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi alalade bir yasa gücünde midir niteliklibir yasamıdır yoksa anayasa hükmünde midir bu konuda yerleşik bir görüş birliği bulunmamaktadır ancak hangi görüş benimsenirse benimsensin avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümlerinin en azından yasa hükmü olduğu anayasaya aykırılığı ileri sürülmediğine göre de diğer yasalara göre üstün ve nitelikli bir yasa olduğu kuşkusuzdur kaldı ki türk devleti yönünden kararları bağlayıcı olan avrupa i̇nsan hakları mahkemesince hüküm kurulurken avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümleri yasama yürütme ve yargı olarak tüm devlet faaliyetleri yönünden denetlenmekte olup bu içtihatlar doğrultusunda devlet idari eylem ve işlemleri yanında yasa hatta anayasa kurallarını bile yeniden düzenlemek zorunda hissetmektedir kendisini bunun yanında anayasa mahkemesi de anayasaya uygunluk denetimi yaparken avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümleri ile avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararları dikkate almakta ve kararlarında işlemektedir şimdilik ölçü norm olarak esas alınmamakla birlikte referans norm olarak yer verilmektedir bu bağlamda devletin her faaliyetinin olduğu gibi tüm düzenleyici işlemlerinin denetiminde de avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatları ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi hükümlerinin de göz önüne alınması gerekir avrupa i̇nsan haklari sözleşmesi̇ni̇n maddesi̇ yönünden nitekim avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde de herkes özel hayatına aile hayatına konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesi ancak ulusal güvenlik kamu emniyeti ülkenin ekonomik refahı dirlik ve düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın ve ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabilir hükmüne yeresas sayısı karar sayısı verilmiştir gerek anayasa hükümleri gerekse anılan sözleşme maddesi uyarınca devlet ailenin korunması geliştirilmesi ve aile hayatına saygı anlamında pozitif ve negatif yükümlülükler altına girmiş bulunmaktadır buna göre devlet kişilerin aile hayatını bozucu eylem ve işlemlerde bulunamayacağı gibi bu tür eylem ve işlemlere maruz kalmamaları için gerekli tedbirleri de alınmakla yükümlüdür pasaport kanununa göre yurt dışına çıkmak için pasaport almak bir haktır bu hakkın kullanımı sırasında zihinsel özürlü ve sürekli bakıma muhtaç olan çocuğun annenin pasaportuna işlenmemesi dolayısıyla anne çocuğun ayrılması hem çocuk yönünden hem anne yönünden aile hayatına saygı gösterilmesi ilkesine uygun düşmemektedir avrupa i̇nsan haklari sözleşmesi̇ni̇n maddesi̇ ve nolu ek protokol yönünden avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde bu sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanma cinsiyet ırk renk dil din siyasal veya diğer kanaatler ulusal veya sosyal köken ulusal bir azınlığa mensupluk servet doğum veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır hükmü düzenlenmektedir bunun yanında nolu ek protokolün maddesinde de yasayla öngörülmüş olan tüm haklardan yararlanma cinsiyet ırk renk dil din siyasi veya diğer kanaatler ulusal veya sosyal köken ulusal bir azınlığa mensup olma servet doğum veya herhangi bir statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır düzenlenmesine yer verilmiştir her iki hükmün birlikte değerlendirilmesinden devlet haklardan yararlanma konusunda ayrımcılık yapmama yükümlülüğünde olduğu gibi nolu protokolün başlangıç bölümünde düzenlendiği üzere ayrımcılığın genel olarak yasaklanmasını birlikte yerine getirerek herkesin eşit olmasını sağlamak için yeni tedbirler alma kararlılığında olarak anlaşmışlardır buna göre devlet ayrımcılığa sebep olan mevzuat hükümlerini de düzeltme yükümlülüğü altına girmiştir bu bağlamda dava konusu olay ve dayanağı yasa hükmü değerlendirilecek olursa aile hayatına saygı annenin çocuğuyla birlikte olma tedavi için onu yurtdışına götürme hakkını kullanma durumunda kız çocuk ve erkek çocuk arasında farklı muamele yapılmaktadır anne aynı koşullardaki kız çocuğunu pasaportuna işletip birlikte yurtdışına çıkabildiği halde zihinsel özürlü ve bakıma muhtaç dahi olsa erkek çocuğunu pasaportuna işletemeyip yurtdışına birlikte çıkarmamaktadır bu da aileye saygı hakkının kullanılması seyahat özgürlüğünün kullanılması gibi durumlarda cinsiyet yönünden ayrımcılığa sebep olmaktadır sonuç ve talep yukarıda açıklanan sebeplerle davacının erkek çocuğunun annesinin pasaportuna işlemesi talebinin reddi işleminin yasal dayanağının sayılı yasanın maddesi olup uyuşmazlığın çözümünde uygulanacak madde olduğu anılan maddenin ise kız ve erkek çocuklar arasında haksız ve sebepsiz ayrımcılığa yol açtığı sonuç ve kanaatine varılarak sayılı pasaport kanununun maddesinin bendinin fıkrasının yine yanında yaşayıp reşit bulunmayan erkek çocuklarına da ibaresinin anayasanın maddelerine ve maddesi delaletiyle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve maddeleri ile nolu ek protokole aykırı olduğu düşüncesiyle anılan yasa hükmünün iptali talebiyle anayasa mahkemesine itirazen götürülmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren ay karar verilinceye kadar bekletilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi
1,317
esas sayısı karar sayısı sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmü maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmü maddesinde i̇darenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmü maddesinde de memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz silahlı kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır hükmü yer almaktadır görüleceği üzere anayasamız bir hukuk devleti olduğumuzu genel olarak vurguladıktan sonra herkesin yargı mercileri önünde davacı olabileceğini belirtmiş akabinde idarenin her türlü işlemine karşı yargı yolunun açık olduğunu belirttikten sonra daha da özele inip disiplin kararlarının yargı denetimi dışında bırakılamayacağını belirtmiştir her ne kadar anayasanın maddesinde silahlı kuvvetler mensupları hakkındaki hükümlerin saklı olduğu belirtilmiş ise de anayasanın özellikle yukarıda aktarılan hükümleri ile birlikte bir bütün halinde ele alınması halinde anayasanın maddesinde belirtilen silahlı kuvvetler mensupları hakkındaki hükümlerin saklı olduğu yönündeki ibarenin kanunlarla türk silahlı kuvvetleri mensuplarına herhangi bir zamanda verilen herhangi bir cezanın yargı denetimi dışında bırakılmasının her halde anayasaya aykırı olmadığı sonucunu ortaya çıkarmayacağı tabiidir anayasanın maddesinde belirtilen silahlı kuvvetler mensupları hakkındaki hükümlerin saklı olduğu yönündeki ibare çerçevesinde yasama kısıntısı getirilmesi halinde bu kısıtlamanın diğer ilgili mevzuat ile birlikte nasıl bir sonuç doğurduğunun ve dolayısıyla da bu kısıtlamanın anayasanın diğer hükümlerine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir sayılı kanunun işbu itiraza konu kuralına bakıldığında sayılı kanunun subay astsubay uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarını yargı denetimi dışında bıraktığı görülmektedir ancak sayılı kanunun aynı maddesinin aynı fıkrasında iki tane yasama kısıntısı öngörülmüştür bunlardan biri ne zaman verilmiş olursa olsun uyarma kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarını yargı denetimi dışında bırakan işbu itiraza konu olan kısmı diğeri de seferberlik ve savaş zamanında yüksek disiplin kurulları tarafından verilen silahlı kuvvetlerden ayırma cezası dışındaki bütün disiplin cezalarını yargı denetimi dışında bırakan kısmıdır yani fıkra seferberlik ve savaş zamanı ile olağan zamanları ayrı ayrı düzenlemiş olup anayasanın maddesinde belirtilen silahlı kuvvetler mensupları hakkındaki hükümlerin saklı olduğu yönündeki hüküm çerçevesinde kalanın seferberlik ve savaş zamanı kapsamındaki yasama kısıntısının olduğu olağan zamanlara ilişkin yasama kısıntısının ise anayasanın bu hükmünü aştığı tabiidiresas sayısı karar sayısı zira sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun sözleşmenin idarece feshi başlıklı maddesinin fıkrasının değişik bendinde son olarak verilen de dahil olmak üzere kararın kesinleştiği tarihten itibaren geriye doğru son bir yıl içinde toplamda otuz gün ve daha fazla oda hapsi veya hizmet yerini terk etmeme cezasına mahkum olmak veya en son aldığı disiplin cezasından geriye doğru son bir yıl içinde en az iki disiplin amirinden toplam sekiz defa veya daha fazla disiplin cezası almak sözleşmeli erbaş ve erlerin sözleşmelerinin sözleşme süresinin bitiminden önce feshedilmesi sebepleri arasında sayılmıştır dolayısıyla sözleşmenin feshine dair işlemlere karşı dava açma konusunda bir yasama kısıntısı yok ise de alacağı disiplin cezalarından bir kısmını dava edemeyecek olan ilgilinin sözleşmenin feshi işlemine karşı dava açmasının hukuksal bir faydası olmayacaktır nitekim davacının sözleşmesinin sayılı kanunun bu hükmü çerçevesinde feshedildiği hususu mekanize piyade tugay komutanlığı merkez şube müdürlüğünün dosyada bir örneği bulunan tarihli sayılı yazısından anlaşılmaktadır ayrıca belirtilmelidir ki sayılı devlet memurları kanununun maddesinin fıkrasının ilgili dönemde yürürlükte bulunan aylıktan kesme kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma cezalarına karşı idari yargı yoluna başvurulabilir şeklindeki sayılı kanuna göre verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu kapatan hükmünün anayasaya aykırı olduğu yönündeki itiraz başvurularını reddeden tarihli k sayılı anayasa mahkemesi kararında sadece anayasanın maddesinin ilgili dönemde yürürlükte bulunan uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz şeklindeki hükmüne dayanılmak yetinilmemiş uyarma ve kınama cezalarının hafif cezalar oldukları ve doğurdukları sonuçların önemsiz olduğu hususlarına da vurgu yapılmıştır bu itibarla doğurduğu sonuçlar ilgilinin sözleşmesinin feshine kadar gidebilen disiplin cezalarını yargı denetimi dışında bırakmasından dolayı işbu itiraz konusu kuralın hukuk devleti ilkesine aykırı olması sebebiyle anayasamızın maddesine ve yine anayasamızın ve maddelerine aykırılığı çerçevesinde iptal edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır karar açıklanan nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olması sebebiyle sayılı türk silahlı kuvvetleri disiplin kanununun yargı denetimi başlıklı maddesinin fıkrasının sayılı kanunun maddesiyle değişik askeri öğrenciler ile erbaş ve erler hakkında verilen disiplin cezaları ile subay astsubay uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyurma kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç bu kanunda yer alan disiplin cezalarına karşı iptal davası açılabilir seferberlik ve savaş zamanında ise yüksek disiplin kuralları tarafından verilen silahlı kuvvetlerden ayırma cezası hariç bu kanunda yer alan diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışındadır şeklindeki hükmünde yer alan uyarma kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç şeklindeki ibarenin iptali istemiyle anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasınaesas sayısı karar sayısı dava dosyasının ve dosyada bulunan tüm belgelerin onaylı suretlerinin işbu karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre dosyanın karara bağlanmasına işbu kararın onaylı birer örneğinin bilgi amacıyla taraflara tebliğine tarihinde oy çokluğuyla karar verildi
868
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran nevşehir asliye ceza mahkemesinin gerekçesi özetle şöyledir özel bir yasa olan sayılı yasanın maddesinin ve fıkraları hangi suçlarda ve bu yasanın uygulanacağını belirtmektedir buna karşın aynı yasanın maddesinin fıkrasında yer alan asliye teşkilatı olan yerlerdeki belediye sınırlan içinde ve panayırlarda işlenen ağır ceza mahkemelerinin vazifeleri dışındaki meşhud cürümlerle türk ceza kanununun bir kısım maddelerinin ihlali nedeniyle meşhud olarak işlenen kabahatler hakkında takip ve duruşma bu kanun hükümlerine tabidir biçimindeki düzenleme eşitsizlik yaratmaktadır eşitsizliğin sınırlan belediye sınırlan içinde ve dışında kalan yerler olarak gösterilmektedir panayırlarda işlenen kimi suçlan işleyen sanıkların yargılanması belediye sınırlan içinde olup olmadığına bakılmaksızın bu yasaya göre özel bir uygulamaya bağlı tutulmaktadır angarya niteliğinde bir çalışma düzeni sayılı yasanın buna koşut olarak ta talimatnamenin maddesinde yer almaktadır bu kurallar uyarınca mahkeme cumhuriyet savcısı tarafından çalışma günü bitmiş olmasına karşın mesai saatleri dışında örneğin bir tatil ya da bayram gününde göreve çağırabilmektedir büyük merkezlerde yargıç cumhuriyet savcısı zabıta katibi ve hizmetlilere aylık çizelgelerle nöbet tutturulmakta karşılığında bir ücret verilmemektedir yasanın maddesi uyarınca mahkeme sanığın isteği üzerine savunmasını hazırlamak için en çok üç gün süre vermektedir bu süre sanığın savunma hakkını açıkça kısıtlamaktadır yargının en önemli öğesi olan savunma hakkının kısıtlanması anayasaya aykırıdır bir başka anayasaya aykırılık yasanın maddesinde görülmektedir bu maddeye göre ceza işlerini gören asliye mahkemesinin herhangi bir nedenle çalışmadığı durumlarda suçüstüne ilişkin duruşmayı oranın asliye hukuk işlerine bakan mahkemesi görür sulh mahkemelerinin göreceği suçüstü yargılaması asliye mahkemesinde görülebileceği gibi asliye mahkemesinin çalışmadığı zamanlarda bu işler sulh yargıcı tarafından da görülebilir burada madde metninde bir yazım yanlışının varlığından söz edilebilir yanlışlık mahkeme yerine yargıç sözcüğü ile giderilebilir bununla beraber ceza mahkemelerinin çalışmadığı durumlarda yerlerine asliye hukuk mahkemelerinin görev yapması angarya özelliğini koruduğu için yine anayasaya aykırı olacaktır bu husus talimatnamenin maddesi gözönüne alınarak uygulanmamakta ise de bazı merkezlerde hukuk yargıçtan nöbet listesine alınmaktadır böylece mahkeme olarak olmasa bile yargıç olarak uygulanmakta ve bir bakıma bağlı olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkartılmaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı meşhud suçların muhakeme usulü kanununun lb ve maddeleri anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptalleri gerekir
341
esas sayısı karar sayısı mesele şiddetin boy gösterdiği her alanda temel ve evrensel ve dokunulmaz hak ve özgürlüklere devletlerce yasa çıkartılarak yapılacak müdahalelerin evrensel hukuk kaideleri ve kodifikasyonları uluslararası sözleşmeler ve bu kabil metinler veya evrensel metinlere göre dizayn edilmiş yerel kodifikasyonlar anayasalar tarafından korunup korunmayacağı veya işbu temel ve evrensel hak ve özgürlük normlarına uygunlukları meselesidir olayımızda sayılı yasa ile getirilen ve elektronik kart tabir edilen düzenleme sporda şiddetin engellenmesi amacıyla çıkarılmış olsa dahi mahkememiz bu kurumun hem anayasasına hem ai̇hsne hem de evrensel i̇nsan hakları bildirgesine aykırı olduğunu ve temel ve evrensel hak ve özgürlüklere haksız temel hak ihlali barındıran müdahale içerdiği görüşündedir deliller bölümünde arz olduğu üzere avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin asıl dayanak metni referans kaynağı temeli kuşkusuz giriş bölümünde belirtildiği gibi birleşmiş milletler genel kurulu tarafından aralık de ilan edilen i̇nsan hakları evrensel bildirgesidir dolayısı ile taraf devletlerin yerel mevzuatlarının ai̇hs ve sair uluslararası metinlere göre yorumlanmasında ve yine bizzat ai̇hsin bu doğrultuda yorumlanmasında i̇nsan hakları evrensel bildirgesi her halde dikkate alınmalıdır zira ai̇hsin düzenlemediği ancak evrensel bildirgede ele alınan hususların varlığı sabittir örneğin evrensel bildirgenin maddesindeki sosyal ve kültürel haklar veya maddesinde düzenlenen kültürel faaliyetlere serbestçe katılmak güzel sanatları tatmak ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak gibi haklara dair ai̇hsin herhangi bir düzenlemesine şu ana kadar rastlanılamamıştır şu halde uluslararası normlar arasındaki hiyerarşide de önceliğin evrensel bildirgeye verileceği aşikârdır diğer tüm metinlerin buna göre yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir nitekim ai̇hsin başlangıç bölümünde sözleşmenin evrensel beyannamedeki hakların sadece bir kısmını düzenlediği belirtilmektedir bu meyanda arz edilecek olunursa anayasasının maddesinde düzenlenen husus ai̇hsnin ilerisindedir ve i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin maddesinde düzenlenen hususun ulusal bir mevzuatta türk hukukunda somut olarak düzenlenmiş halidir ve bu şekliyle de anayasasının fıkrasının bu yönden ai̇hsnin bir hayli ilerisinde olduğu söylenebilir ulusal bir mevzuatın herhangi bir konuda uluslararası bir metnin ilerisinde bir düzenleme yapması mümkündür ve konumuzda olduğu gibi türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alacak olan ve sporun kitlelere yayılmasını teşvik edecek olan türkiye cumhuriyeti devletidir anayasa koyucunun böyle bir konuyu herhangi bir yasa veya altındaki bir normla değil de bizzat anayasa ile ele alması da konuya verdiği önemi ve i̇nsan hakları evrensel bildirgesinin bu topraklardaki değerini göstermektedir şu halde anayasamızın maddesi ile sayılı yasanın elektronik karta dair düzenlemesi kıyaslandığında giderilemez bir uyumsuzluk ve temel ve evrensel birçok hakka yapılmış bariz bir müdahale temel hak ihlalleri derhal kendini göstermekte ve hissettirmektedir bu ihlalin temel ve evrensel ve dokunulamaz haklara ve bizzat anayasamızın maddesine aykırılığın ise anayasa mahkemesince evvelden tespiti ve ardından da izalesi gerektiği mütalaa olunmaktadıresas sayısı karar sayısı elektronik kart kurumu tüm bu haklara ve arz olunan uluslararası evrensel metinlere ve yerel mevzuatımızın en üst normuna anayasamıza aykırıdır ve bu hakları etkilemekte ihlal etmekte ve kullanılmasını bariz şekilde engellemektedir spor i̇nsanliğin evrensel bi̇r müştereği̇di̇r ortak di̇llerden bi̇ri̇si̇di̇r sevgi̇ bariş ve kardeşli̇ği̇n paylaşildiği bi̇r platformdur mahkememiz sporu bilim gibi sanat gibi müzik gibi evrensel ve insanlığın pozitif müşterek birikimlerinden biri olarak görmektedir öyle ki bir müzik branşı nasıl birçok ırkı mezhebi cinsiyeti sosyal kesimi veya çok farklı farklılıkları olan insanları aynı çatı altında aynı salonda veya ortamda biraraya getiriyorsa spor da aynı işlevi görmektedir yine nasıl tıp veya fizik veya biyoloji bugün insanlığın müşterek evrenselleri ise spor için de aynı durum geçerlidir örneğin adil ve dürüst bir oyun maç müsabaka yapılması için kullanılan deyim fair play olup işbu tabir dünyanın her yerindeki futbol müsabakalarında ortaktır yine örneğin futbolda türkçemize yerleşmiş tabirlerden ‘korner atışı tabiri köşe vuruşu anlamındadır aynı şekilde kökeni abd olan ancak dünyanın neredeyse tüm ülkelerinde oynanan basketbol için de durum aynıdır bu branştan örnek verilecek olunursa futbolda sonuca etkili puan birimi atılan gol iken basketbolda temel puan birimi potadan geçirilen top için kullanılan basket tabiridir yine evrenselleşen bir başka spor branşı olan voleybolda da örneğin smaç tabiri dünyanın her yerinde aynı anlamda kullanılır ve ortak kalıptır futbol branşı için müşterek standartlar bugün dünyada fifa tarafından belirlenmekte ve uygulanmaları da hassasiyetle gözetilmektedir şu halde artık tıp veya biyoloji veya müzik veya tiyatro gibi sporun da insanlık için evrensel bir dil olduğu ve tüm insanları her türlü farklılıklarına rağmen biraraya getirebildiği getirdiği tartışmasızdır evet ayrıca spor zekanın estetiğin azmin performansın takım çalışmasının eşgüdümün fedakarlığın adanmışlığın iyiliğin sevginin kardeşliğin toleransın ve her türlü pozitif kavramın paylaşıldığı ve insanlığa arz edildiği bir başka pazardır markettir spor branşlarında yerelde başlayıp ardından evrenselleşen birçok dal bulunmaktadır bunlardan örneğin güreş ve cirit türk sporları olarak bilinirken arz edildiği üzere basketbol tamamen abd menşeli bir spordur ve ortaya çıkışı yüzyıldır yine maraton engelli koşu gülle atma gibi branşların ise antik yunan kültüründen geldiği düşünülmektedir bunların yanında atlı sporlar okçuluk atıcılık gibi dallar da kadimden bugüne taşınan insanlığın müşterek spor dallarıdır sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ve ben sporcunun zeki çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim deyişleri atatürke aittir ve sporun insan hayatı ve toplumsal yapı için ne kadar ehemmiyet arz ettiğini ve bizzat bir devlet başkanının konuya verdiği önemi göstermektedir yukarıda arz olunduğu üzere anayasanın maddesi ile en üst norma yerleştirilen ve devlet her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder denilen madde ai̇hs metnine göre fevkalade ileri seviyede bir düzenlemedir ve anayasa yapan iradeyi sırf bu yönüyle takdir etmek gerekmektediresas sayısı karar sayısı spor bi̇r kültürdür her türlü spor faali̇yeti̇ ayni zamanda bi̇r kültürel faali̇yetti̇r temel haktir eğlenme veya di̇nlenme hakkinin konusudur ve başlibaşina bi̇r hürri̇yetti̇r ve haktir bu hususta i̇nsan haklari evrensel beyannamesi̇ni̇n i̇lgi̇li̇ hükümleri̇ne bakilacak olunursa i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesi bütün insanlar hür haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler aynı beyannamenin maddesi yaşamak hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır beyannamenin maddesi hiç kimse özel hayatı ailesi meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz kalamaz herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmağa hakkı vardır beyannamenin maddesi her şahsın cemiyetin bir üyesi olmak itibariyle sosyal güvenliğe hakkı vardır haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır beyannamenin maddesi her şahsın dinlenmeye eğlenmeye bilhassa çalışma müddetinin makul surette tahdidine ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır beyannamenin maddesi herkes topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak güzel sanatları tatmak ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak hakkını haizdir beyannamenin maddesi herkesin iş bu beyannamede derpiş edilen hak ve hürriyetlerin tam tatbikini sağlayacak bir sosyal ve milletlerarası nizama hakkı vardır şeklindediresas sayısı karar sayısı mahkememiz sporun evrensel beyannamenin maddesinde belirtilen hürriyetlerden bir hürriyet olduğunu ve bu manada bir temel hak olduğunu kabul etmektedir yine mahkememiz sporun tüm alan dal branş veya sair kategorilerine bakılmaksızın her türlüsüyle beyannamenin ve maddesi kapsamında bir kültür faaliyeti olduğunu ve mutlak manada hukukuna riayet edilmesi gerektiğini ve yine sporun beyannamenin maddesi anlamında eğlenme ve dinlenme hakkının konusu olan bir başka hak olduğunu değerlendirmektedir bu manada spor bazen müstakil bir hak olabilirken bazen başka hakların varlık sebebi olan bir materyal bir başka hakkın varlık konusu veya vazgeçilmezi de olabilmektedir bu durum haberleşme ve seyahat özgürlüklerinin özel ve aile hayatına saygı hakkının olmazsa olmazlarından olması gibidir öyle ki dalına göre işbu kültürel faaliyet spor bazen sanatla içiçe artistik patinaj buz pateni geçmekte bazen estetiği vücut geliştirme öne çıkarılmakta bazen performansı dikkate alınmakta maraton engelli koşu metre koşu bazen de belki hepsi içiçe geçmekte veya hep birden gözetilmektedir futbol basketbol yüzme vb yine spor bazen sporcu bakımından profesyonel meslek veya geçim kaynağı olarak algılanırken dala yatırım yapan şahıs veya futbol veya basketbol kulüpleri veya sportif malzeme veya ürün satan markalar gibi firmalar bakımından kâr getiren bir yatırım sahası olarak değerlendirilmekte ancak son tahlilde ürünü en son tüketen tüketici taraftar seyirci sporsever yorumcu veya her ne ad ile adlandırılırsa adlandırılsın sporun kendisine arz edildiği nihai kişi bakımından ise hem bir dinlenme hem bir eğlence hem de bir kültür aracı faaliyeti konusu olan bir hak ve özgürlüktür bu bağlamda mahkememi̇z sporu ve her türlü spor dal veya branşini i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin yukarıda arz olunan maddesi gereğince insan haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik sosyal ve kültürel haklardan biri olarak görmektedir maddesi gereğince her şahsın spor aracılığıyla sporu icra eden pazara arz eden veya izleyen sıfatıyla dinlenmeye eğlenmeye hakkı bulunduğuna ve sporun dinlenme ve eğlenme hakkının konusu olan müstakil bir hak olduğuna inanmaktadır maddesi gereğince de herkesin topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak ve bundan faydalanmak hakkını haiz olduğunu hatırlayarak numerus clausus olmamakla beraber konumuz olması hasebiyle hassaten sporun serbestçe katilma ve faydalanma hakkini bizzat barındıran esaslı bir kültürel faaliyet olduğunu kabul etmektedir beyannamenin maddesi anlamında ve sadece sporla ilgili olarak ihdas edilen sosyal ve milletlerarası nizamlara örnek olarak fifa uefa nba fiba vb organizasyonlar sayılabiliresas sayısı karar sayısı evet spor bir eğlenme ve dinlenme aracıdır bir kültürdür kültürel bir faaliyettir insan haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik sosyal ve kültürel bir haktır bir özgürlüktür türk anayasa koyucu arzolunan evrensel beyanname doğrultusunda ve sporla ilgili olarak yaptığı düzenlemede bu konuyu en üst yerel metne taşımış ve önemini vurgulamak üzere altını çizmiştir anayasanın maddesinde ifadesini bulan devlet her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder denilen metni daha evvel de vurgulandığı üzere ai̇hs metnine göre fevkalade ileri seviyede bir düzenlemedir ve i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin türkiyede spora dair somut bir yerel yansımasıdır evrenselin yereldeki somut halidir dolayısı ile denilebilir ki anayasasının spora bakışı evrenseldir kültürel hak olan eğlenme ve di̇nlenme hakkinin konusu bulunan i̇nsan haysi̇yeti̇ i̇çi̇n ve şahsi̇yeti̇ni̇n serbestçe geli̇şmesi̇ i̇çi̇n zaruri̇ ekonomi̇k sosyal ve kültürel haklardan olan spor ayni zamanda yararlanan tüketi̇ci̇ sporsever i̇zleyi̇ci̇ vb sifatlari taşiyanlar bakimindan bi̇r özel hayat konusudur özel ve ai̇le hayatina saygi hakkinin konusudur ai̇hsin özel ve aile hayatına saygı hakkı başlıklı maddesi herkes özel ve aile hayatına konutuna ve yazışmasına saygı gösterilmesi hakkına sahiptir bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesi ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik kamu güvenliği ülkenin ekonomik refahı düzenin korunması suç işlenmesinin önlenmesi sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz konusu olabilir anayasasının maddesi herkes özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz şeklindedir evet spor faydalanan kişi veya kişiler bakımından aynı zamanda özel hayatın ve aile hayatının korunması kapsamında kalan bir hürriyettir kişinin sporla ilgili her türlü tercih veya beklentileri korunması gereken bir başka hakkın kapsamına girmektedir zira ki şahsiyetin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik sosyal ve kültürel bir hakkın aynı zamanda özel hayatın ve aile hayatının da parçası olması pek tabiidir bunlar esasen çatışan kavramlar değildir bilakis birbiri içine karışmış ve bütünleşmiş iki ayrı kurumdur ancak her ikisinin de nihai buluşma noktası insandır i̇nsan kişiliğini geliştirecek olan kültürel hak spor aynı zamanda kişilik sahibinin özel hayatının ve aile hayatının da koruması kapsamında kalmaktadır aksi halde kişi icra ettiği veya sevdiği veya desteklediği veya kişiliği ile bütünleşen herhangi bir spor faaliyeti nedeniyle negatif muameleye tabi tutulabilir ayrımcılığa maruz bırakılabilir ve hak ihlaline uğrayabilir bu manada spor ‘özel ve aile hayatına saygı hakkının konusuduresas sayısı karar sayısı şi̇ddet olgusu ve spordaki̇ yansimalari i̇nsanlığın bugün şiddet belasıyla başı ciddi oranda derttedir şiddetin ise ülkelere ve durumlara göre değişen adi suçtan organize suça terörden mafyaya uzanan yelpazede çeşitleri vardır bu nedenle şiddet yerel bazda veya herhangi bir alanla sınırlı tutulacak kadar basit bir olgu değildir ülkemizde rastlanan ve yasal düzenlemeyle başedilmeye çalışılan şiddet grubundan başlıcası ise aile mevzuatında görülür evet tarihinde yürürlüğe giren sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun bunun en somut örneğidir kanunun başlığı bize işin geldiği aşamayı ve son durumu göstermektedir yine küresel bir bakışla mesele ele alınacak olunursa dini etnik mezhep veya sair farklılıklar üzerinden uygulanan şiddet çeşitlerini örneklendirmek fuzulidir lakin küresel şiddetin iki çeşidine burada yer vermek gerekmektedir da son yıl içinde hindistanda ve i̇sveçte gerçekleşen iki benzer olay ile son yıl içerisinde abdde gerçekleşen ve şiddetin enlem veya boylam veya yaş veya insan farkı gözetmediğini resmeden vakıalardır hindistandakinde bir bayan bindiği toplu taşıma aracında tecavüze uğramış ve ardından hunharca öldürülmüştür bu saldırı asla sadece bir hintliye yapılmamış aynı zamanda tüm insanlığa yapılmıştır i̇kinci olay da i̇sveçte metro istasyonundan çıkıp evine giden bir bayana kişinin tecavüz etmesi vakasıdır örüldüğü üzere şiddet herhangi bir ülkeyle veya durumla statüyle sınırlı değildir üçüncü olaylar zinciri ise yakın zamanda abdde gerçekleşen ve yoğunlukla mağdurları okul çocukları olan toplu katliamlardır bunlardan biri connecticut eyaletindeki bir okulda çocuk ve yetişkin kişinin otomatik silahlarla katledildiği vaka ve öbürü de colorado eyaletindeki bir sinemada kişinin katledildiği vakadır evet martin luther king jrun vurguladığı gibi herhangi bir yerdeki adaletsizlik haksızlık her yerde adalete yöneltilmiş bir tehdittir tehlikedir hukuk ve düzen asayiş adaleti sağlamak pekiştirmek için vardır mevcuttur ve ne zaman ki bu amaçtan uzaklaşırlar zaman sosyal gelişimi ve bu yöndeki akışı bloke eden tehlikeli birer engele dönüşürler veya albert einsteinın da değindiği gibi tüm dinler sanatlar ve bilimler aynı ağacın dallarıdır barış huzur zorla güç kullanarak sağlanmaz barışa sadece anlaşarak uzlaşılarak ulaşılabiliresas sayısı karar sayısı doğruluk ve adalet bakımından küçük ve büyük problemler arasında fark yoktur insan sorunları ile ilgilenmek çözmek bakımından hepsi aynıdır yerel veya küresel şiddette hal bu iken ülkemizdeki sportif faaliyetlerin ve spor branşlarının şiddetten nasibini almaması mümkün olamamıştır tüm çabalara rağmen hem de sporun geliştirilmesi başlıklı anayasal düzenlemeye madde karşın sporda da şiddet boy göstermiş ve kitlelere teşviki emrolunan spor ve yararlanıcısı sporsever bizzat şiddetin doğrudan veya dolaylı mağduru olmaya başlamıştır buradaki spor mağduru hem profesyonel anlamda spor icra eden sporculardır hem belki de yegane hobisi spor olan ve spor alanına bu hazzı yaşamak için gelenler veya gelemeyenler hem de spora ilgi duyan ancak mevcut konjonktür nedeniyle korktuğu veya çekindiği için uzak duranlardır uzak tutulanlardır evet sporda şiddet vardır ve kadar önemli seviyededir ki bizzat yasakoyucu eliyle yasal düzenleme konusu yapılmıştır mahkememizin başvuru kaynağı da işte tam olarak budur mahkememiz diğer tüm şiddet çeşitlerinde olduğu gibi bu konuda da meselenin özünün saptanması ve bunun en ideal evrensel hukuka uygun temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmayan ihlal etmeyen çözümünün bulunması taraftarıdır öyle ki aile kreş anasınıfı tüm eğitim birimleri ve kültür kurumları eliyle insanın insanımızın bilinçlendirilmesi ve şiddetin tüm toplum ve devlet seferber edilerek ve öncelikle eğitim eliyle sıfırlanması gerekmektedir aksi halde şiddete inzibati çözüm arayışları belki geçici veya kısmen çözüm gibi görünse de kaynağında çözülmeyen şiddet bu kez bambaşka alanlarda boy gösterecek ve belki de daha yıkıcı ve tahripkâr olacaktır mahkememiz tüm yönleriyle ve insanı ve temel haklarını merkezine almayan bir çözümün geçici sonuçları yanında kalıcı negatif etkileri olacağından korkmaktadır bilinmelidir ki her yangın suyla söndürülememekte her ilaç da her derde deva olamamaktadır şiddet kavramı türk mevzuatında maalesef daha fazla alanda kendini göstermeye ve yasal düzenleme konusu olmaya başlamıştır bakıldığında ilki ila yıllarında geçerli olan sayılı ailenin korunmasına dair kanun ikincisi sayılı kanunun devamı ve geliştirilmişi mahiyetindeki sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun üçüncüsü de tarihli sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanundur mahkememiz şiddetin adam yaralama öldürme terör eylemi vb gibi genel halini düzenleyen ve ceza hukukunun temel kodifikasyonu olan türk ceza kanununun da bu alana eklenebileceğini değerlendirmektedir evet temel ceza mevzuatı dışında maalesef yasakoyucu aile mevzuatında ve spor hakkında hem de iki farklı ve çok önemli alanda türk ceza kanunu dışında ceza hükümleri getiren düzenlemeyiesas sayısı karar sayısı hem de çok yakın zamanda yapmıştır bu da şiddetin en temel birimimizde ailede ve en evrensel müştereklerimizden birinde sporda hangi seviyeye taşındığını göstermektedir yine yenilemek gerekirse mahkememiz korkmaktadır ki şiddet olgusu herkesçe her kesimce devlet ve bürokrasi bilim akademileri sivil toplum organizasyonları dini otoriteler ve toplumun tüm kesitlerince ve her bir yönüyle ele alınmaz ve insanımız bu yönden yeniden ele alınıp işlenmez ise şiddet normatif çözümler karşısında sadece yön veya kulvar değiştirecek ancak asla ortadan kalkmayacak ve uygun bulduğu yasakoyucunun henüz mevzuatta ele almadığı bir alanda veya herhangi bir başka ortamda boy gösterecek ve yıkımına belki artan doz ve kıvamda devam edecektir görülen odur ki adab ve edebin çokyönlü eğitimin daha da öne çıkartılmasını gerektiren işbu meselenin ahkâmla çözülmeye çalışılması çözüm olamamaktadır şi̇ddeti̇ önleme amaciyla ve i̇yi̇ni̇yetle çikarilan mevzuat şi̇ddet mağduru her bi̇r bi̇reyi̇n mağduri̇yeti̇ni̇ artirmiş mevcut haklarini i̇hlal etmi̇şti̇r yasanin uygulanmasi i̇le oluşan durum modern devlet anlayışı kişilik bir topluluk içerisinde suça karışan kişinin ortaya çıkartılması için yüz kişinin her birinin ayrı ayrı gereksiz ve gerekçesiz bir şekilde şüpheli olarak ele alınmasını ve bu minvalde muameleye tabi tutulmasını reddeder esas olan suça karışan veya şiddete bulaşan her kim veya kimler ise onların tespiti ve gereğinin yapılması masum ve belki de mağdur olan kitlelerin suç suçlu üzerinden bir kez daha mağdur edilmemesidir adli tıbbın genetiğin delil toplama yöntemlerinin belki de yüzyılın en yaygın argümanının dijital kameraların bu kadar geliştiği ve yaygınlaştığı bir ortamda bütün bu gelişmiş materyale karşın suçla mücadele yetersiz ise veya şiddetin yayılması engellenemiyorsa bunun çözümü masum ve mağdur insanların temel haklarını kısıtlayarak daha da mağdur etmek olmamalıdır unutulmamalıdır ki kötüye kullanılan bir hak hakkında düzenleme yapılırken temel ve evrensel normlar dikkate alınmamışsa hak nedeniyle cezalandırılan artık suiistimal eden belki sınırlı sayıdaki insanlar değil bizzat haktan daha evvel serbestçe yararlanan ancak bundan sonra yararlanamayacak olan masum mağdur çoğunluktur bu nedenle ülkemizde bir realite olan ve hepimizi üzen ve etkileyen sporda şiddetin engellenmesi için yasakoyucu tarafından iyiniyetle ele alınan ve şiddetin ortadan kaldırılmasını hedefleyen işbu elektronik kart kurumu bir başka şekliyle bizzat gerçek anlamda sporu seven sporseverlerin arz edilen birçok temel ve evrensel ve dokunulmaz haklarını ihlal etmiştir düzenleme ile asıl mağdur samimi sporseverler olmuştur spor şiddet ve yasal düzenleme bağlamında spora dair yasal düzenlemelerde sınır ne olmalıdır veya yasa koyucunun gözetmek zorunda olduğu temel ve evrensel ve dokunulmaz hak veya kriter veya ilkeler var mıdır varsa bunlar nelerdir hususuna geldiğimizde şu hususlar dikkati çekmektedir elektroni̇k kartta spor dallari bakimindan eşi̇t uygulama konusuesas sayısı karar sayısı davalı tff vekili mahkememizin tarihli tahkikat duruşmasında serdettiği beyanında e bilet sayılı kanun uyarınca süper lig ve ligde uygulanmaktadır kanun koyucu daha alt ligleri bu sisteme dâhil etmemiştir demiştir aynı babda işbu husus davacı ve asli müdahil vekilinin tarihli duruşmadaki beyanında kaldı ki aynı teknik donanıma sahip statlarda süper lig ve lig maçları olmadığı zaman aynı turnikelerden banka kartsız kağıt biletlerle de geçiş yapılabilmektedir şeklinde ifade edilmiştir ki bu da göstermektedir ki yasa genel anlamda sporda şiddetin önlenmesini amaçladığı halde işbu uygulamayı sadece futbolla ve bu branşın da süper ligi veya ligiyle sınırlı tutmaktadır bu dahi sayılı yasanın bu şekilde uygulanmasının anayasanın maddesinde tanımlanan kanun önünde eşi̇tli̇k ilkesini ağır ve bariz şekilde ihlal ettiğini göstermektedir evet malum olduğu üzere elektronik kart uygulaması voleybol branşında veya basketbol branşında veya hentbol branşında veya sair alanlarda uygulanmamaktadır tabir diğerle sayılı yasanın tüm spor branşlarında veya aynı spor branşının değişik kademelerinde dahi eşit ve adil uygulanmadığını göstermektedir bu husus ise sayılı yasanın çıkarılış amacına uygun bir uygulamanın var olmadığına işaret etmektedir sayılı yasa metnine bu manada bakıldığında amaç başlıklı maddesinde bu kanunun amacı müsabaka öncesinde esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergahlarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesidir kapsam başlıklı maddesinde bu kanun müsabaka öncesinde esnasında veya sonrasında spor alanları ile bunların çevresinde taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar halinde bulundukları yerlerde veya müsabakanın yapılacağı yere gidiş ve geliş güzergahlarında takımların kamp yaptığı yerlerde uygulanacak güvenlik önlemlerini şike teşvik primi ve diğer yasak fiil ve davranışları bunlara uygulanacak yaptırımları spor kulüplerinin spor kulübü yöneticilerinin sporcularının ve diğer görevlilerinin genel kolluk veya özel güvenlik görevlilerinin hakemlerin taraftarların taraftar derneklerinin taraftar temsilcilerinin spor federasyonlarının yazılı veya görsel ya da işitsel kitle iletişim kuruluşları ile mensuplarının ve diğer ilgili kişi ve kurumların spor müsabakalarında şiddet ve düzensizliğin önlenmesine ilişkin hususlardaki görev ve sorumluluklarını kapsar tanımlar başlıklı maddesinde bu kanunun uygulanmasında federasyonlar gençlik ve spor genel müdürlüğü bünyesinde faaliyet gösteren federasyonları bağımsız spor federasyonlarını ve türkiye futbol federasyonunuesas sayısı karar sayısı müsabaka alanı spor müsabakasının yapılmasına tahsis edilen alanı spor müsabakası federasyonların düzenlediği veya düzenlenmesine izin verdiği ya da katkıda bulunduğu her türlü sportif karşılaşma ve yarışmayı i̇fade eder denilmektedir şu halde yasanın ve maddelerinde de vurgulandığı gibi futbol spor branşlarından sadece bir tanesidir ve türkiye futbol federasyonu da diğer birçok federasyon yanında yasada yer verilen federasyonlardan sadece biridir yasanın sadece futbol hakkında çıkarılmadığı ise tartışmasızdır lakin tüm spor dallarına yönelik bir yasanın en önemli kurumlarından birinin elektronik kart sadece futbola futbolun da sadece süper ligine veya ligine hasredilmesi ve diğer ligler hakkında uygulanmaması ise farklı bir anayasal ihlaldir anayasanın eşitlik ilkesi zedelenmiştir i̇şbu yasanın elektronik kart kurumu bağlamında tüm spor dalları hakkında değil sadece futbol hakkında ve bunda da belli bir seviyede uygulandığı kanaati oluşmuştur elektroni̇k kartta sporseverler taraftarlar bakimindan eşi̇t uygulama konusu elektronik kart kurumunun farklı yaş ve statüdeki spor taraftarları veya spor severler bakımından uygulanması ise ayrı bir hak ihlali içeren husustur şöyle ki tmkdaki fiil ehliyetsizliği hallerinde bu statüdeki kişilerin sportif faaliyetlerden yararlanma özgürlükleri ne şekilde sağlanacak veya teminat altına alınacaktır sorusunun net bir cevabı yoktur bu ise temel ve evrensel insan haklarının bir başka açıdan ihlalidir sayılı tmknın fiil ehliyeti başlıklı maddesi fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir maddesi ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır fiil ehliyetsizliği başlıklı maddesi ayırt etme gücü bulunmayanların küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyeti yoktur şeklindediresas sayısı karar sayısı küçük çocuk yaşlı kişi bedenen engelli veya aklen malul kişiler bakımından elektronik kart ne şekilde temin edilebilir ve nasıl kullanılacaktır veya mümkün müdür sorularına verilecek cevaplar müşkülü çözmek yerine daha da müşkül hale getirmektedir velayet altındaki çocuklar bakımından velisinin izni veya muvafakatı yeterli kabul edilse bile küçük çocuk bu düzenlemeye göre velisi olmaksızın spor alanına giremeyecek demektir vesayet altına alınan ve kısıtlanan kişiler bakımından ise mevzuatımıza baktığımızda sayılı türk medeni kanununun maddesinde velayet altında bulunmayan her küçük vesayet altına alınır maddesinde akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır maddesinde savurganlığı alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır maddesinde savurganlığı alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır denilmektedir bu kişiler bakımından her türlü sportif faaliyete katılım elektronik kart kurumu ile kısıtlanmış ve bazı hallerde ortadan kalkmıştır evet vesayet altında bulunan bir çocuk cebindeki harçlıkla ücretini ödeyerek belki öğrenci tarifesinden faydalanarak indirimli haliyle alacağı biletle sinemaya veya tiyatroya serbestçe girebilir gidebilirken sözkonusu bir spor ve özellikle futbol olduğunda elektronik kart olmaksızın bu aktivitenin seyircisi olamayacaktır sporun anayasa ile teşvik edildiği bir sistemde bizzat çocuklar velisi veya vasisi olmaksızın spor alanına giremeyeceklerinden mağdur edilmiş olacaklardır bu ise esaslı bir hak ihlalidir aynı durum tmknın ve maddeleri gereği kısıtlanan sair kişiler için de geçerli olacak ve vasileri olmaksızın hiçbiri spor alanlarına giremeyeceklerdir zira elektronik kart çıkartılması için vasilerinin varlığı ve onayı hatta bizzat işlem yapması şarttır bu meyanda mevcut durum davacı ve asli müdahil vekilinin tarihli duruşmadaki beyanındaesas sayısı karar sayısı gelelim çocukların yetimlerin banka müşterisi yapılmasına zorlanması yaşından küçük kişiler medeni kanunumuz ve sair mevzuat uyarınca zorunlu banka müşterisi yapılması internetten alış verişe zorlanması kabul edilemez kaldı ki yaşında yetiştirme yurdunda yaşayan bir çocuğun bir spor müsabakasına girmesi banka müşterisi olmadan girmesi mümkün değildir bu çocuğun velisini ya da vasisini zorlayan bir husus olduğu için neredeyse çocukların spor müsabakası izlemesi imkansız hale getirilmiştir şeklinde ifade edilmiştir vasinin sorumlu olduğu akıl hastası hakkında elektronik kart edinmesi mümkün müdür veya nasıl olacaktır sorusu ise apayrı bir başka tartışma konusu olmaktadır mevcut durum sportif aktiviteye götürülmesi ve izleyici olarak seyretmesi bizzat doktor tarafından istenen rehabilite veya tedavi amacı güdülen bir kısıtlı bakımından bambaşka bir hak ihlalidir evet sosyalleşme süreci hayata ve topluma kazandırma amacı ve bunun özellikle bir tedavi şekli olarak öngörüldüğü tıbbi gereklilik böylece engellenmiş olabilecektir elektronik kart kurumu vasinin vesayet makamından izin almasını gereken durumlardan mıdır i̇zin gerekiyorsa bu neye göre istenecektir kısıtlının hesabından ve malvarlığından borçlandırıcı işlem anlamına gelen tasarrufta izin nasıl alınacaktır anayasanın maddesinde düzenlenen kısıtlıya ait kişisel verilerin kullanılmasında nasıl bir prosedür izlenecektir vasinin kısıtlı adına elektronik kart çıkartması hususu aşağıdaki hallerde vesayet makamının izni gereklidir olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı satımı devri ve rehnedilmesi denilen tmknın maddesi kapsamında kalan durumlardan mıdır gibi birçok önemli hukuki problemlerin cevabının bulunması gerekmektedir şu halde tüm topluma ve her insana herkese hitap eden etmesi gereken spor alanları elektronik kart kurumu ile bir nevi sadece reşit ve ergin kişilere ve yaş üzerindeki velisi bulunan çocuklara hasredilmiştir zira kısıtlılar vasisi bulunanlar ve özellikle zihinsel engelliler bakımından kartın temini ve kullanımı ve vesayet makamından izin hususları esaslı birer hak ihlalidir ve bu durum da özellikle küçük yaşlardan itibaren sevdirilecek teşvik edilecek spora bizzat küçüklerin ulaşmasını zorlaştırmaktadır bu bakımdan mahkememiz elektronik kart kurumunun bizzat insan hakları ihlali içerdiği görüşündedir ve özellikle kısıtlılar bakımından bu husus daha bir öne çıkmaktadır toplumumuzda ve kültürümüzde mevcut olan ve sporu da ihtiva eden birçok güzel adet gelenek veya teamül elektronik kart ile sürdürülemez hale gelmiştir örneğin ikram kültürümüzün buradaki yansıması artık kullanılamaz haldedir diyelim ki bir kişi ailesini veya yakın iş arkadaşlarını veya zaman dilimini paylaşmak istediği bir insan kitlesini futbol müsabakasına götürmek istediği takdirde haydi maça gidiyoruz biletler benden diyemeyecektir zira elektronik kart olmaksızın bilet temini mümkün değildir toplu bilet alımı ise imkânsızdır bu durumda ise kişi cebindeki paraya rağmen amaçladığı sosyal ortama ulaşamayacak veya ikramını maç davetini yapamayacak ve neticede belki kişilerle olan en esaslı müştereğini paylaşamayacaktır bu ise özgür iradeye ve hareket serbestisine getirilmiş ciddi bir müdahaledir özel hayatın veya aile hayatının gizliliğinin bir başka açıdan ihlalidiresas sayısı karar sayısı elektronik kart dileyenin dilediği maça serbestçe gitmesi girmesi ve spor müsabakasını izlemesini engellemektedir ve bu hürriyet hakkına özgürlüğe bir müdahaledir elektroni̇k kartta pazarlama ve ücretlendi̇rme hususu elektronik kart uygulamasında ücretlendirme ise ayrı bir hukuka aykırılık konusudur ve di
4,304
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizin sayılı dosyasında sanığın mağdurlara serseriler demek suretiyle kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret ettiği gerekçesiyle kamu davası açıldığı ilgili davada uygulanması muhtemel kanun hükümlerinin sayılı tcknın a son cümle olduğu mahkememizce tespit edilmiştir sanığın atılı suçu işlediği sabit olduğu takdirde verilecek cezanın tck a ve tck hükümleri dikkate alınarak verilmesi düşünüldüğü halde sanığa verilecek cezanın en az yil ay gün veya gün tl olacaktır türkiye cumhuriyeti anayasası ve uluslararası insan hakları belgeleri birlikte değerlendirildiğinde suç ve cezalarla ilgili en önemli unsurun orantılılık olduğu sonucuna varılmaktadır bir eylemin suç olarak düzenlenmesi eylemin toplumsal düzeni bozucu niteliği dikkate alınarak yasama organının takdirinde olduğu şüphesizdir ancak yasama organının suç olarak kabul ettiği kamu düzenini bozucu nitelikteki eyleme uygulanan yaptırımın da eylemle orantılı olması gerekmektedir eldeki dosyada eylem sabit kabul edildiği takdirde sanığın alacağı ceza miktarı işlediği suçun karşılığı olmanın ötesine geçmiş olacak ve sanığın eyleminin karşılığı misli olarak sanığa ödetilmiş olacaktır oysa cezanın amacı eyleme karşılık orantılı bir yaptırım uygulamak ve ıslah olup öç alma duygusu değildir bu durum karşısında tck son cümle hükmünün tc anayasasının başlangıç kısmına ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmış olup ilgili hükmün anayasanın maddeleri gereğince iptaline karar verilmesi talep olunur
203
esas sayısı karar sayısı davacı vekili av tarafından yılı gümrük müşavirliği sınavına girmek için yaptığı başvurusunun reddine dayanak alman tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasının ‘c bendinde yer alan gümrük müşavirliği ve gümrük müşavir yardımcılığı sınavlarına en fazla üçer kez girilebilir cümlesinin gümrük müşavirleri yönünden anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından işin gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddî görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir sayılı kanunun geçici maddesinde gümrük müşavirleri ve gümrük müşavir yardımcıları çıkarılacak bir kanunla bağlı bulundukları gümrük ve muhafaza başmüdürlüğü görev alanı itibariyle kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu şeklinde örgütleninceye kadar aşağıdaki hükümler uygulanır gümrük müşavirliği ve gümrük müşavir yardımcılığı sınavlarına en fazla üçer kez girilebilir hükmü yer almaktadır dava dosyasının incelenmesinden gümrük müşavir yardımcısı olan davacının yılı gümrük müşavirliği sınavına girmek için yaptığı başvurusunun yukarıda yer verilen sayılı kanunun geçici maddesinin fıkrasının bendi uyarınca reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın nci maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte olması gerekir sayılı kanunun geçici ıncı maddesinin fıkrasının bendinde yer alan hükmün gümrük müşavirlerine ilişkin kısmının dava konusu işlemin dayanağı olması nedeniyle ilgili kanun maddesinin davada uygulanacak nitelikte bir kural olduğu anlaşılmaktadır i̇tiraz konusu kural daha önce gümrük müşavirliği sınavına katılıp başarısız olanların üçten fazla gümrük müşavirliği sınavına girmesini yasaklamaktadır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan bütün etkinliklerinde hukuka ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir buesas sayısı karar sayısı nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir anayasanın kamu hizmetine girme hakkını düzenleyen maddesinin birinci fıkrasında her türk kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir denilmiş ikinci fıkrasında ise hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez hükmüne yer verilmiştir hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği hükmü getirilmekle bir yandan kamu hizmetine alımda aranacak koşulların belirlenmesi hususunda kanun koyucuya takdir yetkisi tanınmakta diğer yandan da öngörülecek koşulların görevin gerektirdiği niteliklerle uyumlu olması gereği vurgulanarak kanun koyucunun bu takdiri sınırlandırılmaktadır i̇lk defa kamu hizmetine alınacak kişilerde hizmetin gereklerine göre eğitim sağlık yaş askerlik mesleki tecrübe herhangi bir suçtan hükümlü bulunmamak gibi genel ve objektif birtakım sınırlamalar ve kısıtlamalar getiren yasal düzenlemelerin yapılması anayasal ilkeler çerçevesinde kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamındadır kamu görevlileri hakkında kanunlarda öngörülen kısıtlamaların hizmetin etkin ve verimli bir biçimde yürütülmesi amacına uygun olması gerekmektedir yani kısıtlama ile yürütülen hizmet arasında günün koşullarına ve gerçeklerine uyan ve zorunlu bir neden sonuç bağının kurulması ve hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak da adalet ve hakkaniyet ölçüsünün zedelenmemesi gerekmektedir i̇tiraz konusu kuralla getirilen gümrük müşavirliği sınavına üçten fazla girme yasağının gümrük müşavirliği görevinin nitelikleriyle uyumlu olmadığı sonucuna ulaşmayı haklı kılacak objektif bir neden tespit edilememektedir kişinin önceden gümrük müşavirliği sınavında üç defa başarısız olması gümrük müşavirliği görevinin gerektirdiği niteliklere sahip olamayacağının karinesi olarak da görülemez bu itibarla gümrük müşaviri olabilmek için aranan üç defa sınavda başarısız olma şartının anayasanın maddesinin ikinci fıkrası bağlamında görevin gerektirdiği bir nitelik olduğu söylenemez açıklanan nedenlerle sayılı gümrük kanununun geçici maddesinin fıkrasının bendinde yer alan gümrük müşavirliği ve gümrük müşavir yardımcılığı sınavlarına en fazla üçer kez girilebilir düzenlemesinin gümrük müşavirleri yönünden anayasanın ve inci maddelerine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varıldığından iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına kararın birer örneğinin taraflara tebliğine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
765
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ ankara sulh ceza mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında ankara cumhuriyet başsavcılığının tarihli iddianamesi ile tarihli işlediği iddia edilen ölümle tehdit kesici aletle müessir ve saldırgan sarhoşluk suçlarından dolayı mahkememize kamu davası açılmıştır türk ceza kanunu da ilk maddede sanık için öngörülen cezanın yukarı haddi ay maddesinde yukarı had ay maddesinde yukarı had hafif hapis şeklindedir yargılamanın devamı sırasında bursa osmangazi askerlik şubesi başkanlığından gönderilen şubat tarihli yazıda sanık mehmet oğlu doğumlu onur özkanın halen patnosta asker olduğu ceza ve firar durumu olmadığı takdirde mayıs tarihinde normal terhise tabi olduğu bildirilmiştir mahkememizin tarihli oturumunda bu dosyada uygulanması gereken kural olan sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü hakkındaki kanunun maddesinin anayasaya aykırı olduğu görüşüne varılarak anayasa mahkemesine itirazen iptal talebinde bulunulmasına karar verilmiştir mahkemece uygulanan kural olan sayılı yasanın maddesi muvazzaf ve yedek er ve erbaşların ve yedek subay ve yedek askeri memurların askere girmeden önce veya silah altına çağrılmadan önce işledikleri yukarı haddi yıla kadar şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlara ait davalarda ilk ve son soruşturma işlemleri askerliklerini bitirmelerine kadar geri bırakılır şeklindedir dosyamızın sanığı onur özkanda askere gitmeden tarihinde bu suçu işlemiş ve yargılamanın devamı sırasında asker olduğu anlaşılmıştır yukarıda açıklandığı gibi sayılı yasanın maddesi mahkemece uygulanacak kanun niteliğindedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumunun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere bağlı demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesine göre de herkes dil din ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşittir hiç bir kişiye aileye zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır yine anayasanın maddesinin son fıkrasında davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir şeklindediresas sayısı karar sayısı millet adına egemenliği kullanan kişi ve kuruluşlar anayasada belirtilen hukuk düzeni dışına çıkamazlar hukuk devleti ilkesi devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunması ve yasakoyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir anayasada yerini bulan eşitlik aynı hukuksal durumunda bulunanlara aynı kuralların uygulanmasını gerektirir sayılı yasanın maddesinde eşitsizlik sadece asker ve siviller arasında değil asker kişiler arasında da mevcuttur asker kavramı içinde düşünülen muvazzaf subaylar ile astsubaylar ile yedek subay ve astsubaylar arasında eşitsizlik mevcuttur aynı eşitsizlik aynı davada yargılanan asker ve sivil kişiler yönünden de mevcut olup bu husus anayasamızın eşitlik ilkesine aykırıdır yine yukarıda belirtilen husus hukuk devleti ilkelerine de aykırı olup avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinde türkiye cumhuriyeti tarafından kabul edilen adil yargılama hakkı da madde gereği ortadan kalkmaktadır davaların asker kişinin terhisine kadar geri bırakılması hususu sadece kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yönünden gerekli ise de bu davaların tamamına yakını sulh ceza mahkemesinde görülmekte olup mahkemenin görevi gereği bu davaları en kısa zamanda ve en adil şekilde sonuçlandırılmasını gerektirir bu erteleme ile basit bir dava yılı geçen bir süre sonunda sonuçlanmakta olup bu da yukarıda belirtilen anayasanın maddesine aykırı bir durum yaratmaktadır sonuç yukarıda açıklandığı gibi sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü hakkındaki kanunun maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı görüldüğünden anayasanın maddesi gereğince itirazen iptaline dair talebin kabulüne karar verilmesi saygı ile arz olunur sandıklı asliye ceza mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü ise şu şekildedir sanıklar hakkında mahkememizce görevli memura hakaret suçundan dolayı kamu davası açılmıştır sanık devrim eroğlu hakkında tck maddenin uygulanması istenmektedir ancak sanık devrim eroğlu askerde bulunmaktadır tck maddeye göre eylem aydan aya kadar hapis cezasını gerektirmektedir sayılı yasanın maddesine göre sanığın asker dönüşünün beklenmesi gerekmektedir maddeye göre silah altına çağrılmadan önce işledikleri yukarı haddi yıla kadar şahsi hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlara ait davalarda son soruşturma işlemleri askerlik bitirmelerine kadar geri bırakılır anayasanın maddesine göre türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir anayasanın maddesine göre herkes kanun önünde eşittir yine maddeye göre herkes savunma hakkına sahiptir yargıtay içtihatlarına göre başka suçtan tutuklu olmayan bir kişi tutuklu bulunduğu suçtan dolayı mutlaka mahkemeye getirilerek savunması alınmalıdır bu içtihat ileesas sayısı karar sayısı dolaylı olarak savunma hakkının özgürlüğü kısıtlanmış kişiler hakkında daha da önemli olduğu vurgulanmıştır sayılı yasanın maddesi oluşturulurken gözetilen amaç basit suçlardan dolayı askeri birlikteki düzenin ve disiplinin bozulmasını önlemektir bu düzenleme ile sanığın savunma hakkı esas alınmıştır aksi halde yılı aşan cezayı gerektiren suçlardan dolayı da asker dönüşünün beklenmesi gerekirdi bu düzenleme sebebi ile basit etkili eylemden yargılanan kişinin asker dönüşü beklenecek ancak nitelikli eylemden yargılanan kişinin asker dönüşü beklenmeyecektir sanık hakları açısından bu düzenlemenin eşitsizlik meydana getirdiği açıktır diğer yandan ağır suçu işleyen kişinin ağır bir hukuki yararı ihlal ettiği bu sebeple bozulan kamu düzeninin yeniden kurulmasında aciliyet olduğu bu nedenle ağır suçlarda sanığın asker dönüşünün beklenmemesi gerektiği ileri sürülebilir ancak bozulan kamu düzeni ihlal edilen haklar iade edilecekse bu yargılama sonucunda olacaktır yargılama hukukunun maddi hukuktan ayrı ilkeleri vardır maddi hukukun amaca ulaşmasını sağlayan bu ilkeler gereğince her sanık savunma imkanlarından azami derecede faydalanmak hakkına sahiptir bir kişinin işlediği ağır bir suç nedeni ile savunma hakkını lâyıkıyla kullanmadan asker dönüşünde bir mahkumiyet ilamıyla karşılaşması öte yandan basit suçlarda sanığın beklenmesi kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır ayrıca kişi haklarının hukuk teminatı altında bulunması ilkesine de aykırıdır sayılı yasa tarihinde yürürlüğe girmiştir bu tarihte teknik araç ve gereçlerin yetersiz olduğu ulaşım imkanlarının bugünkü kadar gelişmemiş olduğu açıktır ancak bugün teknolojideki gelişme sayesinde ulaşım vasıtaları artmış ve intikal süreleri kısalmıştır ülkemizin her yerinde bir asker kişinin en yakın mahkemeye sevki bir saatten fazla sürmemektedir sadece seyyar askeri birlikler için sorunun devam ettiği düşünülebilir ancak bir müddet sonra seyyar birlikler de daimi yerlerine dönmektedirler bu sebeple ulaşım imkanlarının kısıtlı olduğu dönemlere mahsus bu kuralların realite ile alakası kalmamıştır yargının yavaş işlediği devamlı dile getirilen hususlardandır bu sebeple mahkemelerde davaların sürümcemede kalmasına neden olan bu düzenlemenin yürürlükten kaldırılması gerekmektedir hukuksal yapı sosyal ve ekonomik yapının paralelinde olmak zorundadır kaldı ki modernleşme sonucunda askeri yaşam ile sivil yaşam arasındaki keskin çizgide ortadan kalkmış bulunmaktadır şu halde yasağın askeri mecburiyetlerle bir ilgisi kalmamıştır bu sebeple yasa maddesinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu iptal edilmesi gerektiği görüşüne varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sanık hakkında uygulanması sözkonusu olan sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırı olduğu anlaşıldığından iptal edilmesi için anayasa mahkemesine başvuru yapılmasına dosyadan tasdikli bir suret oluşturulmasına ve anayasa mahkemesine gönderilmesine sayılı yasanın maddesi gereğince sanık devrim eroğlunun asker dönüşünün beklenmesine dair savcısının varlığında sanıkların yokluğunda verilen karar okundu ve anlatıldıesas sayısı karar sayısı
1,046
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir taraflar arasındaki uyuşmazlık alman sigorta merciinden işsizlik sigortasından yardım alınmasının yaşlılık aylığının ve borçlanma işleminin iptalini gerektirip gerektirmediğine ilişkindir almanya mevzuatına göre alman sigorta merciinden işsizlik sigortasından aylık alınması ilgilinin almanyada ikamet etmesini gerektirmekte ise de türkiye cumhuriyeti ile almanya federal cumhuriyeti arasındaki sosyal güvenlik sözleşmesinin maddesi aynen bu sözleşmede aksine bir hüküm yoksa bir akit tarafın yardım hakkının doğmasını veya para yardımının yapılmasını bu taraf ülkesinde ikamet etme şartına bağlı kılan mevzuatı maddede belirtilen ve diğer akit taraf ülkesinde ikamet eden kimseler hakkında uygulanmayacağını öngördüğünden alman i̇şsizlik sigortasından para alınması borçlanma işleminin ve bağlanan yaşlılık aylığının iptalini gerektirmez sayılı yasanın yürürlük tarihi tarihi olup bu yasanın kabul edildiği ve daha önceki tarihlerde yaşlılık aylığına hak kazanabilmek için sayılı yasanın maddesinde belirtilen şartlardan biri işçinin işinden ayrılması işi ile ilişkisinin kesilmesi idi i̇şte bu şarta paralel olarak sayılı yasanın a fıkrasında yurda kesin dönüş olması şartı konulmuştur ancak sayılı yasanın maddesinde tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasa ile yapılan değişiklikle maddeye eklenen bendinde bu kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak bir işte çalışmaya başlayanların yazılı talepte bulunmaları halinde yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam olunur ancak bunlardan maddeye göre tespit edilen prime esas kazançları üzerinden oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir bu primin sigortalı hissesi işveren hissesidir şeklinde hüküm konulmuş ve böylece yaşlılık aylığı bağlanan kişilerin tekrar işte çalışmaları yasağı kaldırılmıştır böylece işten ayrılmadan yaşlılık aylığı bağlanması için şartlar oluşmuşsa yaşlılık aylığı bağlanabilecektir nitekim sayılı bağ kur yasasının maddesinde de yaşlılık aylığı bağlanması için işten ayrılma şartı öngörülmemiştir keza sayılı tarım bağ kur yasasının maddesinde de çalışmakta olanlar yaşlılık aylığı yönünden şartlar oluşmuşsa yaşlılık aylığı alabilecekleri gibi çalışmalarına da devam edebileceklerdir yaşlılık aylığı için işten ayrılma şartı aranmamıştır ssknca kendilerine yaşlılık aylığı bağlanan türkiyede mukim kişilerin emekli olduktan sonra herhangi bir işte çalışmaları halinde bağlanmış olan yaşlılık aylığının kesilmesi ya da iptali cihetine gidilmemektedir kişisel hakların temellerinin yer aldığı anayasanın maddesinde devlet organlarının ve idare makamlarının bütün işlemlerde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır yine anayasanın çalışma hürriyeti ile ilgili maddesi çalışma herkesin hakkı ve ödevidir devlet çalışanların hayat seviyesini yükseltmek çalışma hayatını geliştirmek için çalışanları korumak çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır denmektediresas sayısı karar sayısı yine anayasamızın sosyal güvenlik hakkı ile ilgili maddesi herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar denmektedir ayrıca yine anayasamızın maddesinde devlet yabancı ülkelerde çalışan türk vatandaşlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması anavatanla bağlarının korunması ve yurda kesin dönüşlerinde yardımcı olunması gereken tedbirleri alır denmektedir davalı kurumun davacının aylığını yurtdışında çalışmış olması nedeni ile keserek iptali cihetine gitmesi yukarıda sayılan anayasa maddeleri çerçevesinde incelendiğinde açık bir şekilde anayasaya aykırılık teşkil ettiği düşünülmektedir anılan bu anayasa ilkelerinin aksine dayanılması halinde yurt dışındaki işçi vatandaşlarımızın eşitlik ve sosyal güvence hakları gibi temel haklarının çiğnenmiş olacağı da düşünülmektedir yukarıda belirtilen sayılı yasa ile sayılı yasanın maddesinde yapılan değişiklikle işten ayrılma şartı ortadan kaldırılmış ve sayılı yasanın işten ayrılma şartına paralel konulan a maddesindeki yurda kesin dönüş fıkrası ilga edilmiştir zira sosyal güvenlik yasaları kamu düzenine ilişkindir aksinin kabulü ile anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine çalışma hürriyeti ile ilgili maddesine sosyal güvenlik hakkı ile ilgili ve maddelerine aykırı olur ayrıca yasaların amaçlarına lafızlarına ve ruhlarına göre yorumlanmamış yasaların maddelerinin dar kalıpları içinde kalınmasına yol açılmış olur bu nedenle sayılı yasanın yurda kesin dönüş şartını içeren a fıkrasının anayasaya aykırı olduğundan iptali gerekir
575
esas sayısı karar sayısı davacı muratpaşa beledi̇ye başkanliği tarafından davalılar aleyhine açılan tazminat rücuen tazminat ilişkin davanın yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin anayasa mahkemesine başvuru talepli dilekçesi ile bu dilekçe hususunda tarihli celse de verilen nolu ara karar kapsamında dosya ele alındı davacı vekili anayasa mahkemesine başvuru talepli dilekçesinde özetle tarihli sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı sosyal hizmetler kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesine sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez ibaresinin aynı kanunun inci maddesi ile ise sayılı kanuna geçici madde bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez ibaresinin eklendiğini ancak her iki düzenlemenin de anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi ve bu kapsamda hukuki güvenlik ilkesi öngörülebilirlik ilkesi meşru beklenti ilkesi kazanılmış hakların korunması ilkesi kanunların geriye yürümezliği ilkesi ile maddesinde yer alan devletin temel amaç ve görevlerini ifa ederken uyması gereken ilkelere yine maddesi kapsamındaki ölçülülük ilkesine maddesindeki hak arama hürriyetine ilişkin ve bu kapsamda adil yargılanma ilkesine maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı düzenlemesi ve bu kapsamda yasama yoluyla mahkemenin hukuki denetim yetkisinin kısıtlanmaması ilkesine ve kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı olduğunu zira yapılan bu düzenlemelerin müvekkili idare üst işveren sıfatıyla sayılı kamu i̇hale kanunu kamu i̇hale genel tebliğ hizmet alımları uygulama yönetmeliği ve eki hizmet i̇şleri genel şartnamesi hükümleri dikkate alınarak davalı işverene karşı dava dışı işçiye yapılan ödemenin işverenden rücuen tahsili istemiyle mahkeme masraflarına da katlanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini ancak bu aşamada yargıtay uygulamalarına göre kazanacağı iş bu davayı iptali talep edilen kanun hükümleri nedeniyle kaybedeceğini düzenlemenin dava tarihindeki koşullar itibariyle açılan davada menfaati yok saymak taraflar arasındaki sözleme ilişkisinden kaynaklı vekil eden müvekkilinin davalıya karşı ileri sürebileceği hakkı da ortadan kaldırması nedeniyle anayasanın maddesin de yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu belirterek bu iddiaların ciddi bulunmasını ve anayasa mahkemesine bu normların iptali için itiraz başvurusu yapılmasını beyan etmiştir tarihinde ikame edilen davanın tahkikatı sürdürülürken da sayılı kanun kabul edilmiş ve şubat tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir bu kanunun inci maddesi ile sayılı i̇ş kanununun inci maddesinin inci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun nci maddesinin birinci fıkrasının bendi uyarınca alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilere tarihinden sonra imzalanan ihale sözleşmeleri kapsamında kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyerlerinde tarihinden sonra geçen süreye ilişkin olarak kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılan kıdem tazminatı ödemeleri için sözleşmesinde kıdem tazminatı ödemesinden ötürü alt işverene rücu edileceğine dair açık bir hükme yer verilmemişse alt işverenlere rücu edilmez aynı kanunun inci maddesi ile ise sayılı kanuna geçici madde numarasıyla aşağıdaki madde eklenmiştir bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla kamu kurum veya kuruluşları tarafından alt işverene rücu edilmek üzere yürütülen davalarda nci maddenin altıncı fıkrası kapsamında rücu edilmeyecek kısmı için ihtilafın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilir yargılama gideri ve vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır i̇cra takiplerinde rücu edilmeyecek kısma ilişkin olarak harç alınmaksızın düşme kararı verilir takip giderleri ile vekâlet ücreti taraflar üzerinde bırakılır ancak bu kapsamda alt işverene rücu edilerek takip ve tahsil edilmiş olan tutarlar alt işverenler lehine hiçbir şekilde alacak hakkı doğurmaz ve tahsil edilmiş tutarlar iade edilmez davacı vekili tarihli dilekçesi ile davacının dava dışı işçiye ödemiş olduğu kıdem tazminatı sebebiyle davacı işverene karşı rücu istemli davayı açmış davanın gerektirdiği mahkeme masraflarına katlanmış ancak iptali istenilen kanun hükümleri sebebiyle dava tarihindeki menfaati yok olduğunu bu hususun anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olduğunu iptali talep edilen maddenin kamu i̇hale mevzuatına ve i̇ş kanuna açıkça aykırı olduğunu eldeki uyuşmazlıkta tarihinden sonra kurulan sözleşmeler de bulunduğundan dolayısıyla sayılı kanunun ve inci maddelerinin bu uyuşmazlıkta kısmen uygulama alanı olduğundan ancak anılan her iki düzenlemenin de türkiye cumhuriyeti anayasasının inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesiyle ıncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesine aykırılık oluşturduğundan söz ederek anayasaya aykırılık iddialarının ciddi bulunmasını ve anayasa mahkemesine bu normların iptali için itiraz başvurusu yapılmasını talep etmiş olup dilekçede yer alan açıklamalardan özellikle üst işveren konumundaki kamu idarelerinin müteselsil sorumluluk kurallarına göre ödedikleri bedelleri diğer müteselsil sorumlulara rücu imkanlarının ortadan kaldırılmasıyla anayasanın inci maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin kanunun geçmişe yürütülerek daha önce ikame edilen ve derdest olan davalarda kamu idarelerinin ulaşmak istedikleri hukuki yarara ulaşılmasının önlenmesiyle anayasanın ıncı maddesinde düzenlenen adil yargılama ilkesinin keza müteselsil borçluluk için türk borçlar kanununda öngörülen genel kurallardan farklı bir rejim ögürülmesiyle anayasanın nuncu maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesinin ihlali niteliğinde sonuçların doğabileceği düşünülmüştür açıklanan nedenlerle gereği̇ düşünüldü davacı muratpaşa belediyesinin anayasaya aykırılık iddiasının ciddi bulunmasınaesas sayısı karar sayısı sayılı kanunun ve ncı maddelerinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve ıncı maddelerine aykırılık sebebiyle iptalleri için anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunmasına mahkememiz dosyasının onaylı suretinin itiraz başvurusu ile birlikte anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine dair dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verildi
896
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesi olduğu gibi aşağıya alınmıştır günü tbmmde kabul edilen sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun ile siyasi partiler kanunu ve milletvekili seçimi kanununda değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanun gün ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir seçim sistemini düzenleyici nitelikteki üç temel yasada değişiklikler yapan sayılı yasa hem gün ve sayılı yasa ile yapılan anayasa değişikliklerinde getirilmiş yeni anayasal düzenin gerektirdiği hakların kullanımını sağlayacak düzenlemeleri içermediği ve bazı anayasal hakların kullanımını engelleyerek bir seçim yapılmasını öngördüğü hem de anayasanın çeşitli maddelerinde düzenlenen ilkelere ters düştüğü için anayasaya aykırıdır dilekçemiz siyasal tercih ve tartışmalara hiç girmeden tümüyle hukuksal gerekçelere dayandırılmıştır ama hukuksal kararların bazen siyasal sonuçlar doğurması doğaldır zaten anayasa yargısının temel amacı da siyasal sürecin anayasaya uygun çerçevede cereyanını sağlamaktır sayılı yasanın anayasaya aykırı maddeleri ve anayasaya aykırılık nedenleri aşağıda ayrıntılarıyla sunulmuştur anayasaya uyum yasalarının çıkarılmamış olmasından i̇leri gelen genel nitelikteki anayasaya aykırılık bilindiği gibi siyasal katılımın genişletilmesi amacıyla tarihli yasa ile anayasa değişiklikleri yapılmış bu kapsamda anayasanın başlangıçının yanısıra ve maddeleri değiştirilmiş maddesi kaldırılmış ve böylelikle özellikle siyasal partiler ile bunların dernek sendika kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları vakıflar kooperatifler ile ilişkileri alanında yeni düzenlemeler getirilmiştir bu aşamadan sonra yapılan değişiklikler anayasal güvenceye alınan hakların korunabilmesi için ilgili ondokuz yasada değişiklik yapma zorunluluğu doğmuştur bu yasalar şunlardır dernekler kanunu vakıflar kanunu sendikalar kanunu devlet memurları kanunu seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanun milletvekili seçimi kanunu siyasi partiler kanunu mahalli i̇dareler ile mahalle muhtarlıkları ve i̇htiyar heyetleri seçimi hakkında kanun yükseköğretim kanunu kooperatifler kanunu veteriner hekimliği mesleğinin i̇crasına türk veteriner hekimleri birliği ile odalarının teşekkül tarzına ve göreceği i̇şlere dair kanun avukatlık kanunu türk mühendis ve mimar odaları birliği kanunu türk tabipler birliği kanunu ziraat odaları ve ziraat odaları birliği kanunu türk diş hekimleri birliği kanunu türk eczacılar birliği kanunu ticaret ve sanayi odaları ticaret odaları sanayi odaları deniz ticaret odaları ticaret borsaları ve türkiye ticaret sanayi deniz ticaret odaları ve ticaret borsaları birliği kanunu esnaf ve küçük sanatkârlar kanunuesas sayısı karar sayısı başka bir ifade ile bu yasalarda değişiklik yapılması artık bir anayasa emri haline gelmiştir bu zorunluluk yerine getirilmeden genel seçimlere gidilmesi olsa olsa anayasanın maddesi gereği beş yıllık süre sonunda genel seçimlerin yapılması anayasanın maddesi gereği günün ötesinde hükümetsizliğin önlenememesi nedeniyle cumhurbaşkanınca seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi gibi iki istisnai halde gündeme gelebilir ama ikinci durumda bile cumhurbaşkanının siyasal katılım ve seçim ortamını anayasaya uygun hale getirecek uyum yasalarının çıkarılmasını tbmmden istemesinin gerektiği ileri sürülebilir ancak genel seçimlerin yasal tarihinden erkene alınarak yapılması yukarıda aktarılan iki durumdaki zorunluluklardan değil düpedüz siyasal nedenlerden kaynaklanmıştır dolayısıyla yeni anayasa değişikliklerinin gerekli kıldığı uyum yasaları çıkarılmadan genel seçimlere gidilmesini öngören sayılı yasa aşağıda açıklanan diğer aykırılık nedenleri yanında bu bakımdan anayasanın ve maddelerine yasaların anayasaya aykırı olamayacağını belirten maddesine demokratik hukuk devletini düzenleyen maddesine egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kuruluşun hürriyetçi demokrasinin icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağını belirten başlangıç bölümünün paragrafına aykırıdır başka türlü olabileceğini düşenmek her durumda siyasal yaşamla ve seçimlerle doğrudan ilişkili fakat anayasa gereklerine uygun duruma getirilmemiş yasalarla rastgele bir tarihte genel seçimlere gidilebileceği anlamına gelir ki demokratik bir hukuk devletinde bu düşünülemez örneğin maddede yapılan anayasa değişiklikleri partilerin kadın gençlik ve benzeri yan kollar kurma yurt dışında örgütlenme ve faaliyette bulunma yasağını kaldırmış ancak bu konudaki yasal düzenlemeler yapılmamıştır bu nedenle örneğin yurt dışındaki vatandaşlara tanınan oy hakkının kullanılmasına ilişkin yasal düzenleme yapılmış olsaydı bile yurt dışındaki parti örgütlenmesine ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemeler yapılmadıkça bu hakkın kullanılması da fazla bir anlam taşımayacaktı anayasa değişiklikleri ile güvenceye alınan hakların kullanımını düzenleyen mevcut yasalarda gerekli değişiklikler yapılmadığı sürece bu hakların anayasa ile tanınmış olmasının bir anlamı kalmayacaktır çünkü kullanılmayan hak hak olarak değerlendirilemez yapılan anayasa değişiklikleri çerçevesinde üniversite öğrencileri siyaset yapabilir ama bu hakkı kullanmaları yasaya göre suçtur anayasaya göre partiler gençlik ve kadın kolu kurulabilirler ama yasaya göre bu yasaktır dernekler sendikalar meslek örgütleri anayasaya göre siyaset yapabilirler ama önümüzdeki seçimler için bir partiye desteğini açıklayan sendikalar sayılı yasanın maddesine göre kapatılma tehlikesi ile karşı karşıyadırlaresas sayısı karar sayısı örnekler çoğaltılabilir anayasa değişiklikleri çerçevesinde değişiklik yapılması gereken yasalar zaten daha önce belirtilmiştir sonuç olarak anayasanın gerektirdiği yasal düzenlemeler yapılmadan alınmış bir seçim tarihinden hareketle seçim yapılmasının anayasaya uyar yönü yoktur çünkü seçim oyların sandığa atılıp sonra sayılmasından ibaret mekanik bir işlem değildir demokratik anlamda bir seçimden söz edilebilmesi için bütün düzenlemeleriyle gerçek bir seçim platformunun oluşmuş olması gerekir anayasaya uygunluk düzenlemeleri yapılmadığı için bu platform henüz yoktur çünkü hukuk devleti istekler ve hesaplar değil haklar düzenidir demokratik hukuk devleti bu hakları yalnız anayasasında güvenceye almakla veya saymakla yetinmeyen bu hakların her yurttaş ve kurum tarafından kullanılması için gerekli yasal düzenlemeleri yapan ve hakların kullanılma koşullarını yaratan devlet demektir sonuç olarak sayılı yasanın geçici maddesi anayasanın gerektirdiği geçerli yasal düzenlemeleri yapmadan ve böylelikle anayasa güvencesindeki hakların kullanımını engelleyerek veya erteleyerek anayasal zorunlulukların hiçbirinin olmadığı bir dönemde seçim tarihi belirlediği için anayasanın egemenliği ulus adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kuruluşun hürriyetçi demokrasinin icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağını belirten başlangıç bölümünün paragrafına demokratik hukuk devletini düzenleyen maddesine yasaların anayasaya aykırı olamayacağını belirten maddesine aykırıdır ülke seçim çevresi milletvekilliği konusundaki düzenlemenin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesiyle ülke seçim çevresi milletvekilliği adıyla yeni bir milletvekilliği kategorisi getirilmiştir yasanın ve geçici maddesinde düzenlenen ülke seçim çevresi milletvekilliğinin anayasa değişiklikleri sırasında da gündeme geldiği ancak ilk tur görüşmelerde tbmmde yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için reddedildiği ve daha sonra anayasa komisyonu tarafından değişiklik metninden çıkarıldığı bilinmektedir ülke seçim çevresi milletvekilliğinin anayasal konumu ülke seçim çevresi milletvekilliği sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesine eklenmiştir madde şöyledir milletvekili sayısı dir bunun ülke seçim çevresi milletvekili olarak seçilir ülke seçim çevresinden seçilen milletvekilleri her parti bakımından her il için birden fazla olmamak kaydıyla partinin yetkili kurulları kararıyla belirli iller ile ilişkilendirilir buna göre milletvekili genel seçimlerinde illerin nüfuslarına göre belirlenen toplam milletvekilinin yanısıra milletvekili de ülke seçim çevresi milletvekili olarak seçilecek bunların hangi illeri temsil edeceği seçim sonrasında partilerin yetkili kurulları tarafından kararlaştırılacak ve her ile bir milletvekili verilmek suretiyle dağıtılacaktıresas sayısı karar sayısı sayılı yasa ile getirilen ülke seçim çevresi milletvekilliği ile ilgili öbür hükümler çeşitli maddelerde düzenlenmiştir bu milletvekilleri birleşik oy pusulalarında yer almayacak madde dolayısıyla seçmen bunlar için doğrudan oy yani seçme hakkını kullanamayacak partilere dağılımı yüzde onluk ülke barajını geçenler için dhondt sistemine göre yapılacak madde boşalma durumunda ise milletvekili ara seçimi sırasında yerlerine değişik bir yöntemle yenileri seçilecek madde son ve bu seçim döneminde adaylar siyasi partilerin yetkili organlarınca belirlenecektir geçici madde anayasanın maddesine aykırılık bilindiği gibi anayasanın maddesi tbmm üyelerinin seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün milleti temsil edeceklerini emreder bunun anlamı milletvekillerinin birer bölgeden seçilecekleridir burada bölge kavramı seçim bölgesi anlamına geldiğine da şu anki seçim sistemi açısından il olduğuna göre milletvekilleri birer ilden seçilecektir ülke seçim çevresi milletvekili olarak adlandırılan milletvekilleri ise birer ilden değil de partilerin aldıkları oy oranına göre türkiye genelinden seçileceklerdir ülke seçim çevresi milletvekillerinin iller ile ilişkilendirilmesi yasa teklifinde bulunmayan daha sonra anayasa alt komisyonu tarafından getirilen bir hükümdür nedeni de anayasaya aykırılığın bir ölçüde giderilmesidir bu yolla anayasanın maddesi gereği birer bölgeden seçilmesi gereken ama teklifteki düzenleme ile bunun dışında türkiye genelinde alınmış oylar ile seçilmesi istenen ülke seçim çevresi milletvekilleri bir ille ilişkilendirilerek madde kapsamına sokulmak istenmiştir ancak anayasaya aykırılık ülke seçim çevresi milletvekillerinin bir il ile ilişkilendirilmesiyle giderilemeyecek kadar büyüktür i̇lk olarak yapılan düzenleme ile milletvekilliği fiilen iki kategoriye ayrılmakta ve milletvekilleri içinde bir tür statü farkı yaratılmaktadır bu statü farkının varlığı yasanın ayrı maddesinde kullanılan ülke seçim çevresi milletvekilliği deyiminden bellidir bunun bir bakıma önlenmesi amacıyla getirildiği anlaşılan bir il ile ilişkilendirilmenin de bölge milletvekilleri arasındaki farkı gidermesi beklenemez çünkü milletvekilleri ile seçmen ilişkileri asıl seçim döneminde ve seçim çalışmalarında kurulan bir ilişkidir ülke seçim çevresi milletvekilleri seçim dönemi çalışmalarında doğal olarak olamayacaklardır seçim sonrası kurulacak ilişki ise her milletvekilinin yasama görevi içinde yaptığı bağlantılar ile sınırlı kalacaktır anayasanın maddesine aykırılık bunun yanı sıra ülke seçim çevresi milletvekili adaylarının birleşik oy pusulalarında yer alması engellendiği ve oy sandıklarında bu adayların listelerini bulundurma zorunluluğuna ilişkin herhangi bir düzenleme yasayla getirilmediği için seçmen hangi milletvekili adayına oy attığını bilemeyecektir çünkü seçmenin adayları öğrenmesi için gerekli koşullar yaratılmaması bir yana bilerek engellenmiştir bu da anayasanın maddesindeki seçme hakkının ve serbest oy hakkının kullanılmasını kısıtlayan bir düzenlemedir ve anayasal bir hakkın kullanımını sınırlamak anlamına geliresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık ülke seçim çevresi milletvekili adaylarının belirlenmesi yetkisi partinin yetkili organlarına bırakılmıştır bu anayasanın maddesiyle getirilen parti içi düzenlemelerin demokrasi ilkelerine uygun olması kuralına aykırıdır kuşkusuz demokrasi süre ile sınırlı bir düzen değildir seçime hem de anayasal zorunluluk taşımayan bir seçime çok kısa süre kalmış olması kimseye parti içi demokrasiyi askıya alma hakkı vermez hele bu hak yasama organı tarafından hiç sınırlanamaz çünkü yasama organı anayasanın belirlediği hak ve özgürlüklerin kullanılması düzenine uymakla ve bunun gerçekleştirilmesi için gerekli koşulları hazırlamakla birinci derecede görevli organdır oysa iptali istenen düzenleme ile yasama organı bu yükümlülüğünün tam tersine siyasal partilere anayasaya aykırı bir yetkinin kullanımı için yetki hatta yetkinin de ötesinde görev vermektedir anayasanın maddesinde ilkelerin uygulanması konusunun yasa ile düzenleneceğinin belirlenmesi yasa ile her yetkinin verilebileceği anlamını taşımaz çünkü yasalar ancak anayasal sınırlamalar içinde düzenleme yapabilirler bu nedenle ülke seçim çevresi milletvekili adaylarının belirlenmesinde partilerin yetkili organlarını yetkilendiren hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın ve maddesine aykırılık ülke seçim çevresi milletvekillerinde boşalma olması durumunda getirilen sistem ise hem ilişkilendirme kararıyla hem de ülke seçim çevresi kavramının kendisiyle çelişkili bir durum yaratmaktadır yasanın maddesinin son fıkrası ülke seçim çevresi milletvekilliğinin boşalan üyeliklerini daha önce getirilen bir il ile ilişkilendirme hükmünün aksine ara seçim yapılan başka çevrelerin de seçimleri sırasında doldurmaktadır fıkra milletvekilliği ara seçimlerinde boşalan üyelikler sırasında ülke seçim çevresi milletvekilliklerinin de bulunması halinde ara seçim yapılan seçim çevrelerinde siyasi partilerin çıkaracağı ülke seçim çevresi milletvekillerinin sayısı bu seçim çevrelerindeki geçerli oyların toplamı üzerinden bu madde hükümlerine göre hesaplanır ayrıca seçim yapılmaz demektedir bu hükme göre tbmmye girmeye hak kazanan herhangi bir ülke seçim çevresi milletvekili partisi tarafından örneğin ankara ile ilişkilendirilecekancak herhangi bir nedenle üyeliğinin düşmesi durumunda ülke seçim çevresi kavramına da ters düşen bir biçimde türkiye seçmenlerince değil ilişkilendirmenin gereği olarak yalnız ankara çapındaki seçmenlerce de değil sınırlı sayıdaki il seçmenlerince seçilecektir milletvekili genel seçiminde partisinin yüzde onluk ülke barajını aşmasıyla seçilen ve böylece milletvekili genel seçimi sonuçlarına göre yüzde onluk ülke barajı nedeniyle partisi en az oy alması gereken bir ülke seçim çevresi milletvekilliği ara seçimesas sayısı karar sayısı yapılan illerin nüfuslarıyla sınırlı olarak üstelik yüzde onluk ülke barajı uygulanmadan ve çok daha az sayıda oy ile ülke seçim çevresi milletvekili seçilebilecektir ki bu hem eşit oy ilkesine hem de anayasa mahkemesinin daha önceki kararları gereğince bu ilkeleri kapsayan demokratik hukuk devleti ilkesine aykırıdır yasada ülke seçim çevresi milletvekili olarak tanımlanan milletvekilliği aslında oluşum biçimi bakımından nisbi temsili en iyi yansıtan sistemlerden biri olarak görülebilir ve bu açıdan da anayasanın maddesinin son fıkrasındaki temsilde adalet ilkesini gerçekleştirme bakımından olumlu bir adım olarak değerlendirilebilirdi adayların oy pusulalarında yer alması adayların iller ile ilişkilendirilmesinin seçimden önce yapılması ve böylece seçmenlerin kime oy attıklarını bilmesi adayların sırasının ön seçim ile belirlenmesi gibi yöntemlerin uygulanması soruna temsili ve hukuki bir boyut katılmasını sağlayabilirdi ancak sistem anayasaya uygun olarak düzenlenmemiştir anayasa alt komisyonu ve anayasa komisyonunda yapılan görüşmelerde dile getirilen sakıncalar giderilmemiş ve sonuçta lider partisi modeline uygun olarak aday belirleme yetkisi parti yetkili organlarına bırakıldığı için anayasanın maddesindeki parti içi demokrasi ilkesine adaylar illere önceden dağıtılmadığı için anayasanın maddesine seçmen adaylar konusunda bilgilendirilmediği için anayasanın maddesindeki serbest oy ilkesine ve seçme hakkına hele boşalan ülke seçim çevresi milletvekilliğinin ara seçimde yenilenmesi tümüyle bir hukuk ucubesi olduğu için anayasanın konuyla ilgili neredeyse tüm maddelerine aykırı bir düzenleme ortaya çıkmıştır anayasa koyucu tarafından reddedilen bir düzenlemenin yasa koyucu tarafından getirilmesinin anayasaya aykırılığı anayasa değişikliği teklifinin maddesi ile anayasanın maddesinde değişiklik yapılarak milletvekili sayısının ye çıkarılmak bunlardan tanesinin de türkiye milletvekili olarak düzenlenmek istendiği bilinmektedir ancak anayasa koyucu yalnızca milletvekili sayısının ye çıkarılmasını onaylamış türkiye milletvekilliğini ise birinci turda genel kurulda reddetmiş bunun üzerine bu düzenleme anayasa komisyonu tarafından metinden tümüyle çıkarılmıştır bu noktada tbmmnin yasama organı olduğu yasaları da anayasa değişikliklerini de yapanın tbmm olduğu ve anayasa değişiklikleri sırasında kabul edilmemiş olsa bile yasa ile böyle bir düzenleme yapmaya yetkili olduğu ileri sürülebilir ancak yalnızca tbmmnin yasa koyucu olarak toplantı ve karar yeter sayısı ile anayasa koyucu olarak toplantı ve karar yeter sayısının ayrıca yasama süreçlerinin farklı olduğunun hatırlanması ikisinin aynı şey olmadığını kanıtlamaya yeter ayrıca yasa koyucu olarak tbmm anayasanın emrettiği yasaları çıkarmak ve diğer yasal düzenlemeleri de anayasaya uygun biçimde yapmakla yükümlüdür eğer tbmmnin anayasa koyucu olarak kullandığı yetki ile yasa koyucu olarak kullandığı yetki aynı olsaydı ne anayasaya ne yasama sürecine ilişkin kurallara ne de bir işlevi olmayacağı için anayasa yargısına gerek kalırdı tbmm anayasayı da yasaları da dilediği biçimde düzenler yasaların anayasaya aykırı olmaması için de gerektiğinde anayasayı değiştirirdiesas sayısı karar sayısı nitekim anayasanın maddesi tbmmnin genel görev ve yetkileri arasında ilk sırada kanun koyma değiştirme ve kaldırmayı saymış anayasanın değiştirilmesini ise maddede özel biçimde düzenlemiştir bu nedenle anayasa değişiklikleri sırasında reddedilen bir düzenlemenin yasa ile getirilmesi başta anayasanın maddesindeki demokratik hukuk devleti ilkesi olmak üzere başlangıç bölümünün paragrafındaki egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı ilkesine maddeye ve maddedeki hiçbir kişi veya organın kaynağını anayasadan almayan bir yetkiyi kullanmayacağı hükmüne aykırıdır bu nedenle sayılı yasanın maddesi ile değiştirilen sayılı yasanın maddesinin birinci cümlesinden sonraki bunun ülke seçim çevresi milletvekili olarak seçilir ülke seçim çevresinden seçilen milletvekilleri her parti bakımından her il için birden fazla olmamak kaydıyla partinin yetkili kurulları kararıyla belirli iller ile ilişkilendirilir cümleleri ile yasanın diğer maddelerindeki bununla bağlantılı hükümlerin anayasaya aykırı olduğu için iptali istenmektedir sonuç olarak sayılı yasada ülke seçim çevresi milletvekilliğini düzenleyen hükümlerden a maddedeki bunun ülke seçim çevresi milletvekili olarak seçilir ülke seçim çevresinden seçilen milletvekilleri her parti bakımından her il için birden fazla olmamak kaydıyla partinin yetkili kurulları kararıyla belirli iller ile ilişkilendirilir hükmünün anayasanın ve maddelerine maddenin fıkrasının son cümlesinin anayasanın ve maddelerine maddenin son paragrafının anayasanın maddesine geçici maddenin anayasanın maddesinin ilk paragrafına aykırı olduğu diğer hükümler ise bunların iptali halinde uygulanmasına imkan kalmayacağı için anayasa mahkemesi kanununun maddesinin paragrafının yüce mahkemeye verdiği yetkiyle tümünün anayasa koyucu tarafından reddedilmiş bir düzenlemeyi yasa koyucu tarafından getirdiği için anayasanın başlangıçının paragrafı ile ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istenmektedir bağımsız milletvekilliğini düzenleyen hükümlerin anayasaya aykırılığı sayılı yasa ile sayılı yasada bağımsızların aday olma seçim çalışmalarını yürütme ve seçilmesine ilişkin hükümlerde çeşitli değişiklikler yapılmıştır bağımsız adaylar ile siyasal partiler arasında ciddi eşitsizlikler yaratan bu değişikliklerin anayasaya aykırı yönleri aşağıda sunulmuşturesas sayısı karar sayısı bağımsız adayların oy pusulalarında yer almaması ve kendi oy pusulalarını kendilerinin bastırması sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile bağımsız adaylar birleşik oy pusulasından çıkarılmış ve bağımsız adayların oy pusulalarını yüksek seçim kurulunun tayin edeceği ebat şekil ve miktarda kendilerinin bastırarak ilan edilen süre içerisinde il seçim kurallarına teslim edecekleri hükmü getirilmiştir bu hüküm en başta bağımsız adaylara eşitliği bozucu ek bir maddi külfet getirirken ayrıca oy kullanma sırasında da çeşitli güçlükler doğuracak siyasal partilerin veya bağımsız adayların lehine veya aleyhine yasal olmayan uygulamalar veya baskılar için de zemin yaratacaktır örneğin birleşik oy pusulası ile bağımsız adayın oy pusulası arasında oy zarfının ağırlığı ve görüntüsü bakımından kaçınılmaz olarak bir kalınlık farkı olacak bu oy kullanan seçmenin gizli olması ve kalması bir zorunluluk olan tercihinin orada bulunanlar tarafından anlaşılmasına yol açacaktır ayrıca bağımsız adaylarca yskya yatırılacak paranın oy pusulalarının basılmasında bağımsız adaylıklar yüzünden ortaya çıkabilecek gider farklılıklarını karşılamaya yönelik olduğu düşünülürse böyle bir düzenlemenin anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılığı kendiliğinden ortaya çıkar bu ve benzeri durumlar anayasanın maddesindeki gizli oy ilkesinin zedelenmesi sonucunu doğuracağı için de anayasaya aykırıdır bunun yanında anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan esas sayılı kararında da belirtildiği gibi serbest oy esasına göre yapılan seçim seçmenin oyunu baskıya kanun dışı bir müdahaleye uğramadan kullanabildiği seçimdir ancak bir eylemin serbest oy esasını zedelemesi için baskının mutlaka fiili ve maddi olması gerekmez serbestlik ilkesi aynı zamanda seçmen iradesine dolaylı yollardan müdahalede bulunacak veya etki yapacak bir engel ve tedbirin seçmen karşısına çıkarılmamasını da zorunlu kılar bağımsız adayların birleşik oy pusulalarında yer almayıp ayrı oy pusulalarının olması örneğin pusulanın bitmesi gelmemesi kalmaması az gelmesi ya da kime oy attığının seçim kurulu oradaki vatandaşlar ve parti görevlileri tarafından anlaşılması ya da oy pusulalarının sandık kurulu tarafından oy kullanılan bölmeye konulması durumunda pusulaların çalınması atılması yırtılması gibi oy kullanmayı etkileyici durumlar yaratabilecektir ki bu serbestlik ilkesine aykırıdır bağımsızların aday olma koşullarının güçleştirilmesi sayılı yasanın maddesinin fıkrasında oy pusulalarının ysk tarafından bastırılacağının açıkça belirtilmesine karşın fıkrasında bundan vazgeçilmesinin bağımsız adaylığın güçleştirilmek istenmesinden başka bir anlamı olamaz yukarıda aktarılan ve anayasaya aykırılığı açıklanan hüküm dışında maddede getirilen bir hüküm ile bağımsız adayların aldıkları oy oranı ne olursa olsun seçilemedikleri takdirde aday olmak için yatırdıkları paranın hazineye gelir olarak aktarılacağı belirtilmiştiresas sayısı karar sayısı bilindiği gibi sayılı yasanın maddesinin önceki hali yatırılan paranın hazineye gelir olarak aktarılması için alınan oy miktarının seçim çevresinin geçerli oy sayısının seçilecek milletvekili sayısına bölünmesinden çıkan rakamın üçte birinden az olması koşulunu arıyordu ve bu düzenleme seçilme şansı olsun olmasın rastgele herkesin milletvekili adayı olmasını önlemek ve adaylığa bir ciddiyet getirmek gibi belki makul görülebilecek bir anlayışla izah ediliyordu ancak bu kez bu koşuldan da vazgeçilmiş ve bağımsız aday milletvekilliğini bir oyla da kaybetse yatırılan paranın hazineye aktarılması hükmü getirilmiştir ki bu bağımsızların aday olmasını güçleştiren bir düzenlemedir ve anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır ancak bağımsızların aday olmalarını güçleştirici düzenlemeler bununla sınırlı kalmamaktadır ayrıca bağımsızların seçim propagandası yapmaları olanaksız hale getirilmiştir yasanın geçici maddesi ile propaganda çalışmalarına getirilen sınırlamalar içine teklifte bulunmamasına karşın sonradan yapılan bir değişiklikle seçim bürolarıda alınmıştır yasa teklifinde propaganda amacıyla bayrak flama ve benzeri malzemelerin asılabileceği yerler içinde seçim irtibat binalarının önleri de sayılmışken sonradan çıkarılmış ve böylece bağımsız adaylar kendi seçim bürolarının önlerine bile propaganda malzemesi asamaz duruma getirilmişlerdir ki bu anayasanın maddesindeki bağımsız siyasi faaliyette bulunma hakkına aykırıdır bağımsızların aday olmasını güçleştirici düzenlemelerin son örneği sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesinin değiştirilerek bağımsız adayların başvuru süresinin daraltılmasıdır daha önce bağımsızların adaylık başvurusu önseçim gününden on gün sonra iken yapılan düzenleme ile önseçim gününden bir gün önceye alınmıştır bu yolla partilerden yalnız seçilemeyecek yer veya sırada aday gösterilenlerin değil hiç aday gösterilmeyenlerin de bağımsız aday olma hakkı sınırlanmış olmaktadır bu da anayasanın maddesindeki bağımsız siyasi faaliyette bulunma hakkına ayrıca maddedeki otuz yaşını dolduran her türkün milletvekili seçilebileceği hükmüne aykırıdır çünkü milletvekili olabilmek için önce aday olabilmek gerekir bağımsızların aday olabilmesindeki sınırlanma bu hakkın kullanımını da sınırlamaktadır sonuç olarak sayılı yasanın bağımsız adaylığı düzenleyen hükümleri anayasanın eşitliği düzenleyen bağımsız siyasi faaliyette bulunmayı düzenleyen ve herkesin milletvekili olabileceğini düzenleyen maddelerine aykıdır sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesinin fıkrası her ilin çıkaracağı milletvekili sayısının bulunmasında son genel nüfus sayımının esas alınacağını belirtmiştir bilindiği gibi devlet i̇statistik enstitüsü başkanlığın kuruluş ve görevleri hakkında sayılı kanun hükmünde kararnamede şubat tarihinde sayılı khk ileesas sayısı karar sayısı yapılan bir değişiklikle daha önce beş yıl arayla yapılan nüfus sayımı süresi yıla çıkarılmıştır türkiyede yerel yönetimlere dağıtılan paylardan milletvekili sayısı hesaplamalarına kadar bir çok şeyin nüfusa göre yapıldığı da bilinmektedir nüfus sayımı süresini beş yıldan yıla çıkaran yasa sırasında nüfus sayımlarının bu kadar uzun aralıklarla yapılmasının yaratacağı sakıncalar yanıtlanırken dünyanın pek çok ülkesinde yurttaşları evlerine hapsederek sayım yapılması yönteminin terk edildiğinden söz edilmiş ve avrupa birliği abne tam üyelik başvurusu yapan türkiyenin nüfus sayımlarını ve sürelerini de ab standartlarına ulaştırması gereği khknin gerekçesinde belirtilmiştir devlet i̇statistik enstitüsü di̇e başkanlığının kuruluş ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamede de di̇enin görevleri arasında genel nüfus sayımı yapmanın dışında nüfus analizlerine imkan verecek konularda anketler yaparak istatistiki bilgileri derlemek değerlendirmek ve yayımlamak madde ile ara sayımlar yapmak sayılmıştır buna gör di̇e sayımlardan önce deneme sayım ve anketler yapabileceği gibi sayımlarla birlikte ve iki sayım devresi arasındaki devrede ara sayımlar da yapar madde nitekim di̇enin bilimsel yöntemlerle tahminlerde de bulunduğu ve bunların isabet oranının çok yüksek olduğu bilinmektedir ve bu husus anayasa komisyonu görüşmeleri sırasında çeşitli komisyon üyeleri tarafından da dile getirilmiştir ayrıca di̇e tahminleri değişik bilimsel etkenlere göre yapılmakta ve hesap yöntemleri ayrı ayrı belirtilmektedir bu nedenle di̇enin bir nüfus sayımı yapılmadan da illerin nüfuslarını hattâ son yıllarda türkiyenin yaşadığı iç göçler gibi olağan dışı nüfus hareketlerini de göz önünde tutarak tahmin etmesi mümkündür buna karşın yasa illere düşecek milletvekili sayısının hesaplanmasında nüfus sayımının esas alınması ilkesini getirerek bazı illerin kendine düşenden fazla bazılarının da daha az milletvekili çıkarmasına yol açacak bir düzenleme yapmıştır sonuç olarak illere düşecek milletvekili sayısının hesaplanmasında son nüfus sayımı verilerinin esas alınacak olması bazı illerin lehine bazı illerin de aleyhine bir durum yaratmaktadır milletvekilliklerinin illere nüfuslarına göre dağıtılmasının nedenleri bilinmektedir nüfusu az olan ile daha az nüfusu çok olan ile daha çok milletvekilliği verilerek bir milletvekiline düşen oy oranında bir adalet sağlanmaya çalışılmaktadır yapılacak seçimde illerin milletvekili sayısının hesaplanmasında nüfus sayımının esas alınması bazı illerde kullanılan oyları daha ağırlıklı hale getireceği için hem anayasanın maddesinde düzenlenen eşit oy ilkesine hem de yine aynı maddede tanınan seçme hakkına aykırıdır çünkü anayasanın maddesinde belirtilen demokratik devletin gerçek biçimde tesisi seçme hakkının bu hakka sahip herkes tarafından eşit biçimde kullanılabilmesiyle mümkündür i̇ptali istenen madde bunu olanaksız kıldığı için anayasaya aykırıdır nitekim maddenin bu biçimiyle anayasaya aykırı olacağı anayasa alt komisyonunda da anayasa komisyonunda da dile getirilmiş ve alt komisyonun bazı üyeleri tarafından sonesas sayısı karar sayısı nüfus genel sayımına dayalı olarak devlet i̇statistik enstitüsünün yıl sonu resmi nüfus tahminleri biçiminde değiştirilmesi önerilmiş ancak bu öneri reddedilmiştir sonuç olarak yapılacak milletvekili seçimlerinde milletvekili sayılarının illlere dağıtımında nüfus sayımı sonuçlarının esas alınmasına ilişkin maddenin fıkrasındaki ibarenin anayasanın maddesine aykırı olduğu için iptali istenmektedir sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrası değiştirilmiş maddenin ilk cümlesiyle seçim çevresinde geçerli oyların toplamının çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara milletvekili tahsis edilmeyeceği belirtilmiş ancak böyle bir baraj iki milletvekili çıkaran yerlerde yüzde elliye üç milletvekili çıkaran seçim çevrelerinde ulaşacağı ve bunu da gerçekleştirmek çok zor olacağı için ilk bakışta olumlu gibi görünen ancak dhondt sisteminin özüne aykırı olan yüzde barajı konmuştur bilindiği gibi anayasanın maddesine gün ve sayılı yasa ile kabul edilen anayasa değişiklikleri sırasında seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceğine ilişkin hüküm eklenmiştir dhondt sisteminin temsilde adaleti en iyi yansıtan sistem olduğu öğretide kabul edilen bir husustur yapılan düzenleme ile ülke barajı dışında ikinci bir baraj getirilmektedir bu milletvekili tahsisi için geçerli oyların toplamının çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek oy sayısıdır ki özellikle bağımsız adaylar açısından ayrı ve yüksek bir baraj anlamına gelmektedir örneğin bir milletvekiline düşen oy sayısının olduğu bir seçim çevresinde bu oyun altında kalan hiçbir parti ve bağımsız aday ilk anda milletvekili çıkaramayacak ve bu takdirde sayılı yasanın maddesinin fıkrasına göre zaten dhondt sistemi uygulanacaktır birden çok parti bu sayıyı geçtiği takdirde oylar bölünerek küçüleceği için bir veya daha çok parti oy ile birden çok milletvekili çıkaracak ve küçülen sayılar nedeniyle vd oy ile partiler milletvekilliği kazanabilecek ancak oy alan bir bağımsız aday seçilemeyecektir diğer yandan baraj oranı illerin milletvekili sayısına göre de değişecektir örneğin milletvekili çıkaracak bir seçim çevresinde baraj yaklaşık yüzde dokuza milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde yüzde altıya inecektir ama dört milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde yüzde beş milletvekili çıkaran bir seçim çevresinde yüzde olacaktır ki bu oyların eşitliği ilkesine aykırıdır tüm bunlara ek olarak zaten türkiyede yılından beri uygulanan bir ülke barajı vardır ve genel ülke barajları yönetimde istikrar ilkesi ile izah edilmektedir anayasa mahkemesinin yılında benzer bir hükmün zamanki seçim yasasına eklenmesi üzerine iptal kararı aldığı da bilinmektedir i̇ptal edilen hüküm şuduresas sayısı karar sayısı bir seçim çevresinde kullanılan muteber oy pusulaları toplamının çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesiyle elde edilecek sayıdan az oy alan siyasi partilere ve bağımsız adaylara milletvekilliği tahsis edilmez bu gibi hallerde milletvekilliği elde edemeyen siyasi partiler veya bağımsız adaylar ve aldıkları oylar nazara alınmaksızın milletvekilleri geriye kalan partiler ve bağımsız adaylar arasında yukarıdaki fıkra gereğince paylaştırılır şayet seçime katılan siyasi partilerden ve bağımsız adaylardan hiçbiri yukarıki fıkrada gösterilen sayı kadar oy alamamışlarsa milletvekillikleri gene ikinci fıkra hükümlerine göre paylaştırılır yüce mahkeme engelli seçim sistemi olarak adlandırdığı düzenlemeye ilişkin esas sayılı iptal kararını anayasasının maddesindeki demokratik devlet ilkesine maddesindeki seçme ve seçilme hakkına maddesindeki serbestçe siyasi faaliyette bulunma ve çok partili siyasal hayat ilkelerine maddedeki otuz yaşını dolduran her türkün milletvekili seçilebileceği kuralına dayandırmıştır anayasasında yer alan bu hükümlerin tümü hiçbir sınırlama getirilmeden anayasasında da yer almaktadır yapılan düzenleme partilere aldıkları oy oranında p
4,019
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
455
esas sayısı karar sayısı cmk maddesinde bölge adliye mahkemesinin i̇lk derece mahkemesinin kararında uncu maddenin birinci fıkrasının ve bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vereceği düzenlenmiştir cmknın maddesi ise temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmiş olmasa da aşağıda yazılı hâllerde hukuka kesin aykırılık var sayılır mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması hâkimlik görevini yapmaktan kanun gereğince yasaklanmış hâkimin hükme katılması geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması mahkemenin kanuna aykırı olarak davaya bakmaya kendini görevli veya yetkili görmesi cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması duruşmalı olarak verilen hükümde açıklık kuralının ihlâl edilmesi hükmün uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi hüküm için önemli olan hususlarda mahkeme kararı ile savunma hakkının sınırlandırılmış olması hükmün hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delile dayanması şeklinde düzenlenmiştir bu durumda maddesinde belirtilen ve bentleri dışında olabilecek olan bozma nedenleri arasında yer alan ve hukuka kesin aykırılık sayılan hallerin hiç biri bozulan dosyamızda mevcut değildir i̇stinaf mahkemesi ise yasada yer almayan bir nedenle yasaya aykırı olarak bozma kararı vermektedir ancak verilen bu karar kesin nitelikli olduğundan ve cmk nın maddesinde yer alan bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilmez bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez şeklindeki hüküm nedeni ile mahkememizce direnme kararı verilememekte ve üçüncü bir merci önüne tespit edilen yasaya aykırılık taşınamamaktadır bölge adliye mahkemesinin hukuka açıkça aykırı bir kararına karşı mahkememizin bozmaya uymak dışında bir yolu bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı her ne kadar bozma kararında tavşanlı asliye ceza mahkemesinin esas sayılı dosyasının birleştirilmesi gerektiğinden bahsedilmiş ise de asliye ceza mahkemesinin iddianamesinde bahsedilen olay mahkememizde açılan iddianamede zaten anlatılmıştır bu sebeple cmknın maddesi gereğince iddianamede anlatılan fiil hakkında mahkememiz iddia ile bağlı kalmadan cmknın maddesi uyarınca karar verilebilecektir bu nedenle mahkememiz kararının bozulmasına sebep teşkil etmemektedir başka bir mahkemede aynı nedene dayalı olarak mükerrer bir davanın görülmekte olması halinde ise cmknın maddesinde yapılacak işlemler düzenlenmiştir bu sebeple davaların birlikte görülmesinde bir zorunluluk bulunmamaktadır mahkememiz bölge adliye mahkemesine karşı haklılığını ileri sürememekte ve istinaf mahkemesi kararının hukuken denetlenmesini cmknın maddesi nedeniyle sağlayamamaktadır anayasanın maddesinde yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır hükmü bulunmaktadır anayasanın maddesinde hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasa kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi karşı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir veya talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz hükmü bulunmaktadır anayasanın maddesinde hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimliğin teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hükmü bulunmaktadır cmknın maddesinde yer alan engel nedeni ile yerel mahkemeler bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnememektedir bu sebeple bölge adliye mahkemesinin kararının hukuka açıkça aykırı olmasına rağmen yerel mahkeme bu karara uymak zorunda kalmaktadır bu durum ise hakimin vicdani kanaatine göre verdiği kararın hukuka kanuna ve anayasaya uygun olduğunu ileri sürebilmesine engel olmakta ve hakimin bağımsızlığı ilkesine hiçbir mercinin mahkemelere ve hakimlere tavsiye talimat telkin veremeyeceği ilkelerine aykırılık oluşturmaktadır zira mahkemeler kendilerine istinaf mahkemelerince telkin edilen kanaati bu hususu üçüncü bir merci önüne taşıma imkanı olmadan taşımaya mecbur bırakılmaktadır mahkemelerin hangi vicdani kanaate sahip olması gerektiği kendilerine dayatılamaz mahkemelerin vicdani kanaatleri merkeze bağlı bir şube mesabesindeymiş gibi merkez hangi kanaati ön görmüş ise ona uymaya zorlanamaz aksi durum anayasaya aykırılık teşkil etmektedir yerel mahkemenin direnme kararı verebilmesi halinde ortak yetkili üst bir kurulun ihtilafa düşülen konuda ihtilafı sonlandırıcı karar vermesinin önü açılacaktır nitekim yargıtay kararlarına karşı yerel mahkemelerin direnme hakkı vardır yargıtay genel kurulunca ihtilafın hukuk alemindeki çözümü yapılmaktadır hukukun gelişimi ise yerel mahkemenin istinaf mahkemesi gibi düşünmediği hususları gerekçeleri ile açıklayabilmesinin önünün açılması ile mümkün olabilecektir yerel mahkemeler bağımsızdır hakimler vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler bu ilkeler anayasal güvence altına alınan olmazsa olmaz ilkelerdir hakimler düşünmediği veesas sayısı karar sayısı inanmadığı bir kararı vermeye direnme hakkı olmadan zorlanamaz hareketsiz bırakılamaz ortak yetkili üst bir merciye ihtilafın halledilmesi konusunda dosyanın tevdi edilmesi hakkından mahrum bırakılmaz bu nedenle cmknın maddesi anayasaya açıkça aykırı olduğundan anayasanın maddesi gereğince iptali için anayasa mahkemesine başvurma zarureti hasıl olmuştur sonuç ve i̇stem yukarıda arz ve izah edilen gerekçelerle cmknın maddesi anayasaya açıkça aykırı olduğundan anayasanın maddesi gereğince i̇ptali̇ne karar verilmesi mahkememizin tarihli tensip kararı uyarınca arz ve talep olunur
730
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı vakıflar yasasının sayılı yasa ile değişik maddesinin değişiklikten önceki hükümlerine göre icareteynli vakıflarda taviz bedeli mülke ait icarın katı olarak saptanmıştır bu tür vakıf şerhi ile yüklü taşınmazın mutasarrıfları yasanın tarihinde yayınlanmasını takip eden aydan sonra tarihinden itibaren yıl içindeki toplam yıl içinde bu yasal yöntemle saptanan taviz bedelini ödeyerek vakfa ait şerhleri tapu sicilinden terkin ettirmekte idiler bu sürenin sonunda bu tür vakıf şerhlerini taviz bedeli ödeyerek terkin ettirmeyen kimselerle ilgili olarak uygulanacak yasal hükümler maddede düzenlenmiştir bu maddeye göre taviz vermek yolu ile icareteynli kayıtları terkin edilmemiş olan gayrimenkullerin mülkiyeti kendiliğinden mutasarrufuna geçer ve vakfın hakkında ivaza dönerek gayrimenkulün tamamı bu ivaz karşılığında birinci derece ve birinci sırada ipotek sayılır denmektedir görüldüğü gibi vakıflar yasasının maddesi yıl içinde icarının katı taviz bedeli olarak ödenmemiş olan taşınmazlarda nasıl bir hukuki sonuç doğacağını açık ve net olarak saptamış bulunmaktadır az önce belirlenen yasa hükmüne göre mülk mutasarrıfına vakıf şerhinden kurtulmuş olarak geçmiş sayılacak buna karşılık vakfın hakkı miktarı belli bir para borcu olarak kesin ve sabit biçimde tahakkuk etmiş olacaktır vakfın bu alacağı artık miktaren bellidir ve ipotek ile teminat altındadır vakıf bu alacağını kamu alacaklarının tahsili hakkındaki yasa uyarınca takip ve tahsil edebilecektir nitekim bir kısım vatandaşlar icarının katını ödeyerek vakıf şerhini terkin ettirmiş ve muhtemelen bir kısım vatandaşlar da vakıf tarafından takip edilerek borçlarını rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ve tahsil edilemeyen kısmı olmuşsa bu kısımlar içinde kamu alacaklarının tahsili usulü hakkındaki yasaya göre ödemişlerdir sayılı yasanın değişiklikten önceki maddesine göre miktarı belli taviz bedeli şayet maddeye göre bir suretle ödenmemiş ise tarihinde sayılı yasa ile maddede yapılan değişiklik yukarıda açıklanan ve icareteynli vakıfların mutasarrıfları için müktesep hak teşkil eden taviz bedelinden doğan borçları bütünü ile göz ardı etmiş ve kesinleşen borçlar bu kez tamamen farklı bir yöntemle fahiş derecede arttırılmıştır sayılı yasaya göre yıl içinde taviz bedeli ödenmemiş ve vakfınca tahsil edilmemiş ise bu vakıf şerhli mülklerin mutasarrıflarına ceza uygulanmış ve mülklerin rayiç değerleri tespit edilerek yarısı taviz bedeli olarak istenmeye başlanmıştır doğmuş ve kesinleşmiş olan hiçbir alacak yasa hükmü ile muaccel hale gelmiş ise bu borcu farklı bir yöntem ile arttırmak artık mümkün değildir ödemenin yasal müeyyideleri olarak gecikme cezası ve temerrüt faizi gibi düzenlemeler söz konusu ise de hiç bir zaman borcun anasını ve esasını teşkil eden miktar sonradan uygulamaya konan bir yöntemle arttırmaya tabi tutulamaz bu nedenle vakıflar yasasının maddesini değiştiren sayılı yasa anayasamızın ilkelerine aykırı görülmüştür zira evvelce taviz bedelini miktaren saptayan yöntem ile borçları belli olan tüm vakıf şerhli mülk sahipleri arasında bu kez ikilik yaratılmış ve yılın sonunda borçları yasal olarak esasen belirlenen kişilerin zaman farklı ödemeleri farklı esaslara bağlanarak anayasanın hem eşitlik ilkesi zedelenmiş hem de vatandaşların esasen miktarı yasa ile saptanan borçları sebebi ile doğan ve ödeme miktarı belli olan müktesep hakları ihlal edilmiştir bu nedenlerle sayılı yasa ile sayılı vakıflar yasasının maddesinde yapılan değişikliğin anayasanın ve maddelerindeki ilkelere aykırı olduğu kanaatına varılarak davacılar vekilinin talebi ciddi görülmekle konunun yüksek mahkememize intikaline anayasanın maddesi ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki yasanın maddesi uyarınca karar verilerek mahkememizin görüşü saygı ile sunuluresas sayısı karar sayısı
517
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu yasa kurali tarih ve sayılı i̇ş kanununun maddesinde aşağıda belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu kanun hükümleri uygulanmaz denildikten sonra bendinde yer alan den az işçi çalıştırılan dahil tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde hükmü iptali istenen yasa kuralıdır sayili i̇ş kanununun maddesi̇ni̇n fikrasinin bendi̇ni̇n anayasaya aykiriliği i̇ti̇raz nedenleri̇ dayanılan anayasa kuralı anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesine göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hükmü yer almaktadır anayasaya aykırılık nedeni anayasanın maddesinin fıkrasında belirtilen eşitlik ilkesinden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır bununla birlikte eşitlik aynı zamanda muhataplarını yani devlet organları ve idare makamları anayasal bir buyruk ile devlet yönetiminde benimsenmesi gereken egemen temel bir ilkeyi vurgulamaktadır eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır anayasanın uncu maddesinin hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda bir eşitliği hedeflediği anlaşılmaktadır nitekim anayasa mahkemesi tarih ve sayılı kararında anayasanın maddesinde belirtilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörüldüğü eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesinin yasaklandığı durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabileceği aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmayacağı ifade edilmiştir ancak şüphesiz ki eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir maddi hukuki eşitlik şekli eşitliğin ötesinde aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir bu anlamda eşitlik ilkesinin ihlal edilmiş olup olmadığının anlaşılabilmesi için anayasaya uygunluk denetimindeesas sayısı karar sayısı sadece kanunların genel ve soyut nitelik taşıyıp taşımadıklarının değil onların içeriklerinin de araştırılması gerekir bu kapsamda itiraza konu kanun kuralının aynı durumda olup kişiden fazla işçi çalıştırılan yerlerde tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışan işçiler ile davacının çalıştığı kişiden az olan davalı işyerindeki i̇ş kanunu hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu anayasanın maddesinde bahsedilen eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmuştur davacının itiraz edilen yasa maddesi gereği kişiden az olan bir işyerinde çalışması nedeniyle i̇ş kanunundan yararlanamamasının davacının davalı yanında fiilen tarım işçisi olarak çalıştığı sonucunu değiştirmeyeceği de açıktır bu duruma göre den az işçi çalıştırılan dahil tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışan kişiler yönünden i̇ş kanununun uygulanmamasının anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu düşünülmektedir sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı i̇ş yasasının maddesinin anayasanın eşitlik ilkesi yönünden aykırı olduğu görüşüyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan ilgili belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar veya dosyanın anılan mahkemeye gidişinden itibaren aylık sürenin dolmasına kadar geçecek süre dikkate alınarak verilecek duruşma gününün taraflara bildirilmesine tarihinde karar verildi
566
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde yer verilen yasa önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık yapılmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır i̇tiraz konusu fıkrada avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memuriyete girmeden önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin memuriyette geçmiş sayılarak bu sürelerin her yılı bir kademe ilerlemesine ve her üç yıl bir derece yükselmesine esas olacak şeklinde değerlendirilir hükmü yer almıştır bu madde hükmünden memuriyetten önce yapılan avukatlığın kademe ilerlemesine ve derece yükselmesine esas alınabilmesi için serbest olarak yapılması gerektiği anlaşılmaktadır nitekim uygulamada idare tarafından memuriyetten önce yapılan avukatlığın kademe ilerlemesi ve derece yükselmesine esas alınabilmesi için avukatlığın serbest olarak yapılması gerektiği ileri sürüldüğü gibi danıştayın istikrar kazanan içtihatlarında da bu şekilde değerlendirilmiştir örneğin ankara i̇dare mahkemesi avukatlığın serbest olarak yapılması gerektiği bunun için ise avukatlık mesleğinin herhangi bir kurum veya şahsa bağlı olarak değil de kendi vergi numarasıyla icra edilmesi gerektiğinden bahisle tarih ve k sayılı kararıyla davayı reddetmiş yapılan temyiz incelemesi sonucunda dava danıştay dairesi tarafından tarih ve k sayılı karar ile üçe iki oy çokluğuyla onanmıştır buna göre avukatlık kanununun maddesine göre avukatlık kamu hizmeti ve serbest bir meslektir avukat yargının kurucu unsurlarından biri olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder aynı kanunun avukatlıkla birleşebilen i̇şler başlıklı maddesinde avukatın özel hukuk tüzel kişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığı avukatlık yapabileceği belirtilmiştir yani avukat ücret karşılığında sigortalı olarak bir özel hukuk tüzel kişisinin avukatlığını sürekli üstlenebilecektir mesleğini kendi nam ve hesabına yürüten avukat ile ücret karşılığında bir özel hukuk tüzel kişisinin sürekli avukatlığını üslenen avukat arasında avukatlık mesleğine kabul staj baroya yazılma hak ve ödevleri tabi olduğu disiplin hükümleri gibi hiçbir alanda farkesas sayısı karar sayısı bulunmamakta ayrıca bu hizmetin hizmet akdi istisna akdi veya vekalet akdiyle görülmesi hizmetin niteliğini değiştirmemektedir dolayısıyla aynı konumda olan yaptığı hizmet bakımından aynı hak ve yükümlülüklere sahip olan ve bu hizmeti sigortalı olarak ücret karşılığında yapmış olan memurun bu hizmetinin kademe ilerlemesi ve derece yükselmesinde esas alınmaması kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır kanunun anılan maddesinde eksik düzenleme sözkonusudur ki bu eksik düzenleme ise eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır anayasa mahkemesi birçok kararında eksik düzenleme nedeniyle ilgili yasa hükümlerinin iptali yoluna gitmiştir örneğin sayılı noterlik kanununun maddesine göre adli veya askeri hakimlik yahut savcılıklarına atanmış olanlar noterlik stajına tabi tutulmuyorlardı bir itiraz başvurusu sonucunda anayasa mahkemesi adli ve askeri yargı hakim ve savcıları noterlik stajına tabi tutulmazken idari yargı hakim ve savcılarının noterlik stajına tabi tutulmaları ile ilgili yasa kuralını incelemiş ve iptal etmiştir any mahnin tarih ve eksik düzenleme niteliğinde olup eşitlik ilkesine aykırı bulunarak iptal edilen diğer bir kural sayılı sosyal sigortalar kanununun ek maddesinin fıkrasının iv numaralı bendinde yer alan azotlu gübre ve şeker sanayinde çalışanların gün itibari hizmet süresinden yararlanmaları hükmüdür anayasa mahkemesi iptal kararının gerekçesinde itiraz konusu yasa kuralının ağır riskli ve sağlığa zararlı işlerde çalışan kişilere itibari hizmet süresinden yararlanmak amacıyla kabul edilmiş olduğu oysa bu nitelikteki işlerin sadece azotlu gübre ve şeker sanayinde bulunmadığı diğer pek çok sanayi dalında da bu nitelikte işlerin mevcudiyetinin görülebileceği bu durumda itibari hizmet süresinden yararlanabilecekler belirlenirken yapılan işin niteliğinin dikkate alınmasının böylece hangi iş kolunda çalışıyor olursa olsun ağır riskli ve sağlığa zararlı işleri yapan bütün sigortalıların bu olanaktan yararlanmalarını sağlayacak bir düzenlemeye gidilmesinin anayasada öngörülen eşitlik ilkesinin gereği olduğu dolayısıyla aynı hukuksal durumda bulunanların farklı kurallara tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırı olacağı sonucuna varılmıştır any mahnin tarih k i̇ti̇raz konusu fikra anayasanin maddesi̇ne aykiridir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan anayasaya aykırı durum ve davranışlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına hakim kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir tanımda görüldüğü üzere her alanda adaletli bir düzen kurup bunu geliştirerek sürdürmek hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir i̇tiraz konusu fıkrada sayılı devlet memurları kanununa tabi olarak avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin memurluktan önce veya memurluktan ayrılarak serbest avukatlıkta geçirdikleri sürelerin nün memuriyette geçmiş sayılarak kademe ilerlemesi ve derece yükselmesinde değerlendirmeye esas alınması ancak aynı hizmeti sigortalı olarak yapıp daha sonra sayılı devlet memurları kanununa tabi olarak avukatlık hizmetleri sınıfına girenlerin avukatlıkta geçirdikleri sürelerin kademe ilerlemesi ve derece yükselmesinde değerlendirilmesine ilişkin düzenleme yapılmaması ve bu kişilerin aynı haktanesas sayısı karar sayısı yararlandırılmaması gereklerinden biri her alanda adaletli bir düzen kurup bunu geliştirerek sürdürmek olan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır ayrıca anayasanın maddesinde düzenlenen yasa önünde eşitlik ilkesi anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin bir unsurudur yasa önünde eşitlik ilkesi aynı durumda bulunan herkesin aynı işleme tabi tutulmasıdır ancak bu ilke mutlak değildir ve haklı nedenlerin bulunması durumunda farklı uygulamalara imkan veren bir ilkedir farklı uygulamanın haklı olabilmesi için ise amaçla ilgili olması makul ve adil olması gerekmektedir oysa söz konusu düzenlemede farklılığı haklı kılan bir neden bulunmamaktadır bu ise hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır sonuç açıklanan nedenlerle anayasanın ve bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebiyle uygulanacak olan bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısını gösteren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı devlet memurlar kanununun fıkrasının bendinin anayasanın maddesi ve anayasanın maddesine aykırı olması kanaatiyle iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
995
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçe bölümü aynen şöyledir konunun analizi ve i̇ptal gerekçesi kıyı kanunu anayasanın geçici inci maddesi uyarınca seçimle gelen türkiye büyük millet meclisinin ilk toplantısını izleyen bir yıl sonuna kadar çıkartılması öngörülen kanunlardan birisidir anayasanın bu hükmü uyarınca sayılı kıyı kanunu günü türkiye büyük millet meclisi genel kurulunda kabul edilerek günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konmuştur bu kanun anayasa mahkemesinin günlü esas ve karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve bu iptal kararı temmuz günlü resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir yine aynı kararda iptal kararının resmi gazetede yayımlandığı günden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir bu iptal kararından sonra uzun süre herhangi bir düzenleme yapılmamış ancak tarihinde sayılı yeni kıyı kanunu kabul edilmiş ve nisan tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe konmuştur buna göre anayasa mahkemesinin sayılı kanunu iptal ettiği tarih ile sayılı kanunun nisan tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesine kadar tam dört yıl ay gün geçmiştir bu süre kıyı rejimi açısından tam bir mevzuat boşluğu doğurmuş ve bu mevzuat boşluğundan yararlanılarak anayasanın kıyılar ve kıyı şeritleri konusundaki getirdiği anlayışa aykırı yapılanmalar geri dönülmesi güç oluşumlar meydana gelmiştir buradan anlaşılıyor ki uzun süre mevzuat boşluğunun saklı tutulması böyle bir yapılanmaya olanak sağlamaya yönelik olmuştur şimdi burada en önemli konu ilk defa anayasası ile düzenlenen bu kıyı rejimindeki temel anlayışın ve temel amacın ne olduğunun saptanmasıdır bizim anlayışımıza göre gerek iptal edilen sayılı kıyı kanunu ve gerekse iptali için şimdi başvurduğumuz sayılı kanundaki temel anlayış anayasanın konuya ilişkin hükümlerindeki temel anlayış ve amaçla bağdaşmamakta ve anayasanın anlayışına aykırı düşmektedir öncelikle bu bağdaşmazlığın ne olduğunu saptamak zorundayız anayasanın temel haklar ve ödevler bölümünde yer alan maddesi mülkiyet hakkını düzenlemekte ve herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararıesas sayısı karar sayısı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz demektedir görülüyor ki maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere burada anayasa mülkiyet hakkını diğer temel haklar gibi ve onlar derecesinde düzenlemiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır bu güvence ile özel mülkiyetin yok edilmesi veya inkâr edilmesi önlenmiştir oysa ki anayasa düzenlediği maddesi ile kıyılar ve kıyıları çevreleyen sahil şeritleri konusunda maddenin getirdiği sistem dışında ayrı bir sistem düzenlemiştir bir defa kıyılar doğrudan doğruya devletin hüküm ve tasarrufu altına sokulmuştur deyim yerinde ise kıyılar özel mülkiyete konu edilmemiş ve kıyılarla ilgili özel mülkiyet hakkı tanınmamıştır sahil şeritlerinde ise sahil şeritlerinden yararlanma da kamu yararı ön plana çıkarılmış özel yararlanma veya özel mülkiyet kamu yararından geride bırakılmıştır maddenin üçüncü fıkrasında kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartlan kanunla düzenlenir denilmektedir bu hüküm açıkça göstermektedir ki devlet öncelikle belli ve sınırlı miktarda olan kıyılarla sahil şeritlerinin hangi bölümlerinin hangi amaçlarla kullanacağını saptayacaktır bu şekilde kullanılma amacı saptandıktan sonra bu amacı gerçekleştirecek sahil şeridinin derinliğinin ne olacağı saptanacaktır ancak bundan sonradır ki kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartlan ortaya çıkacak ve bu imkân ve şartlar da kanunla saptanacaktır halde kıyıların ve sahil şeritlerinin kullanma amacı belirlenmeden derinlik saptamanın bir anlamı olmayacaktır bir başka deyimle derinlik kullanma amacına göre saptanacaktır öncelikle ifade edecek olursak bir kere her iki yasada da kıyıda ve sahil şeridinde saptanan derinlikler kullanma amacına göre ve amacı gerçekleştirecek biçimde saptanmamıştır anayasası kıyılardaki fiili durumu kıyılardaki yapısal sosyolojik tüm gelişmeleri ve tarihsel nitelikleri dikkate alarak bir çözüm getirmek amacıyla maddeyi getirmiştir anayasanın maddesi kıyılardaki fiili duruma meşruiyet kazandırılmamı için konulmamıştır nitekim milli güvenlik konseyi anayasa komisyonunun maddeye son şeklini verirken kazanılmış haklar saklıdır sözcüklerini danışma meclisince hazırlanan metinden çıkarmasının bir başka şekilde yorumlanması mümkün değildiresas sayısı karar sayısı sayılı kıyı kanununun iptal davasına ilişkin olarak zamanki shp grup başkanvekili seyfi oktayın gün grubumuz adına yaptığı sözlü savunmayı burada da yinelemekte yarar görmekteyiz ülkemizdeki kıyı konusunu var olan bazı gerçekler karşısında ve bu hukuksal durum dışında bazı açılardan yüce huzurunuzda incelemek ve belli konulan sunmak arz etmek istiyorum ülkemizde son yıl içerisinde kentleşme ve iç ve dış turizm hareketlerinin yoğunlaşması daha önceleri pek fazla ilgilenilmeyen kıyılarımızın toplumun ilgili alanına girmesine ve daha çok değer kazanmasına yol açmıştır bu dönemde kentleşmenin hızlanması yorucu yıpratıcı kent yaşamından uzakta dinlenme doğa ile ilişki kurma ihtiyacı ve isteği toplumda artmıştır turizmi geri ülkeler için çek kalkınma yolu olarak belirleyen politikaların benimsenmesi ve bunun gerektirdiği altyapının devlete yaptırılmaya başlanması sonucu kıyılara ulaşım olanakları arttı hazine arsaları turistik tesis yapacaklara tahsis edilmeye başlandı yabancılar sadece kendi yararlanabilecekleri tesisleri kurmaya başladılar yerli gölge şirketler aracılığıyla gerekli arsaları satın aldılar ya da kiraladılar hele son olarak yüce mahkemenizce iptal edilen toprak satışına ilişkin yasa iptal edilinceye kadar araplar kıyılarımızda en güzide alanları mülkiyetlerine geçirdiler kamu kuruluşları sadece kendi mensuplarına fakat daha çok üst kademe yöneticilerine açık kamp ve sosyal tesisler kurarak kıyı kapatma yarışına katıldılar orta üst gelir grupları da kooperatifler kurarak kendi mütevazı paylarını bu konuda alma çabasına girdiler öte yandan da hiçbir biçimde denetlenemeyen endüstri kuruluşları dinlenme gereksinimini gidermede en yararlı olabilecek konum ve nitelikteki kıyı parçalarına yerleşip kıyıları denizi ve deniz ürünlerini tahrip eden artıklarını insafsızca boşaltmaya başladılar bugün ülkemizde kıyılar halkın yararlanmasına olanak vermeyen bir biçimde kullanılmasının yanı sıra daha da tehlikeli olanı gelecek kuşakların yararlanmasını önleyecek bir tahriple de karşı karşıya bulunmaktadır kıyılar bilindiği üzere doğada sınırlıdır bu niteliği nedeniyle cumhuriyet döneminde yasalar kıyıları herkesin eşit ve özgür olarak ortaklaşa yararlanmasına açık tutmayı amaçladığı özel mülkiyet konusu olamayacağını belirledi ancak bir yandan da yasalarda bırakılan açık kapılar kıyı yağmacılığına adeta neden oldu ve kıyı yağmacılığını körükledi anayasa doğal servet ve kaynakların özel mülkiyete konu olamayacağını ortaya koyarken bu kaynakların özel teşebbüs eliyle işletilebileceğini de ekledi medeni kanun kamuya yararlı malların kimsenin mülkü olamayacağını belirledi ancak bu tür malları sayarken maalesef aksi saptanmadıkça kaydını getirerek aksi saptandığı zaman özel mülkiyet konu olabileceği konusunda tartışmalara ve belli uygulamalara neden olan hükümler getirildi ve böylece de kıyıların özel mülkiyete konu olmasını sağlayan kapılar yasalarda aralandı tapu yasası toprak doldurarak kıyıda mülk edinmeyi yasalaştırdı turizm endüstrisini teşvik yasası devletin egemenlik ve kullanımındaki ya da mülkiyetindeki arsaları bakanlar kurulu kararıyla özel mülkiyete devretme olanağını getirdi cumhuriyet dönemi boyunca zaman zaman ortaya çıkan ve kıyılarda mülkiyeti ve kullanma haklarını yeniden düzenleyen yasa önerileri hazırlandı meclislere sunuldu çoğunca bunlar yasalaşmadı yılları arasında turizme elverişli alanların tahribinin önlenmesini kamu elinde tutulmasını ve planlı olarak kullanıma açılmasını amaçladığıesas sayısı karar sayısı izlenimini veren bakanlar kurulu kararları ve i̇mar i̇skân bakanlığı genelgeleri de kâğıt üzerinde kaldı kıyıların kullanılması yapılanması ve planlanması konularındaki sanıyorum son yasal düzenlemelerden birisi sayılı yasayla i̇mar yasasına yılında eklenen ek ve inci maddelerle getirildi ve düzenlendi bu maddelerin nasıl uygulanacağını saptayan ve kıyılardan herkesin tam bir serbestlik ve eşit olarak yararlanmasına yönelik önlemler getiren yönetmelik yılında çıkarıldı fakat aradan yıllar geçmesine rağmen uygulanamadı kıyıların kullanımı konusunda da çeşitli çıkar gruplarının kıyıları kendine yararlı biçimde kullanmak üzere bir yarışma bir çekişme içerisine girdikleri artık kamuoyunda ve herkesçe bilinen bir konu durumundadır bu çekişmeye sebebiyet veren çeşitli çıkar gruplarını şöylece ifade edebiliriz bunlar sanayi ya da turizm yatırımı yapan büyük sermayeden turizm alanındaki küçük girişimcilere arsa spekülatörleri ve yapsatçılara dinlenme ihtiyacı olan çalışan kesimlere kadar uzanan çeşitli toplum kesimlerini oluşturmaktadır böylesine bir ortam içerisinde böylesine bir çekişme ortamı ve böylesine bir yağmalama durumu karşısında son anayasamız özellikle üncü maddesiyle kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır dedikten sonra deniz göl ve akarsu kıyılarıyla deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir demiştir bu maddenin bilindiği üzere üçüncü fıkrası kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir demektedir yukarıda biraz önce arz ettiğim ve kıyılarımızda var olan koşullar dikkate alınırsa sahil şeridi imar planlı yerlerde en az metre imarsız yerlerde en az metre esasını getiren ve plan kararlarıyla özel yapılanmalara da kapı açılmasını sağlayan hükümler taşıyan bu yasa karşısında kamu yararının korunması mümkün değildir bir iki örnek sunmak istiyorum efendim hemen dünyanın birçok kıyı ülkelerinde kıyılar kamuya aittir maalesef bizde de çıkarılan bu yasalarla yasalardaki ifadelerle kıyılar kamuya aittir denmiş ise de ve bu temel ilke her defasında vurgulanmış ve ortaya konmuş ise de bırakılan açık kapılar nedeniyle özellikle toplumda etkili olan güçler egemen olan güçler bunları zorlamak suretiyle aralamış ve maalesef kıyıları bugünkü haline dönüştürmüşlerdir i̇srailde ilke olarak kıyıdaki taşınmaz devletin iyeliğindedir kısa arz ediyorum zamanınızı almama bakımından efendim i̇sveçte kıyı su çizgisinden başlayarak metrelik alanı içermektedir i̇talyada kıyıların turizm amacıyla da olsa özel kesime geçirilmesi olanaksızdır i̇spanyada kıyılar kamunundur daha birçok örnekleri tunusda yine bu durum gerçekten kıyının kamuya ait olduğu metrelik kıyı kuşağında toprakta özendirme amacıyla da olsa kamunun iyeliğinden çıkarılamaz şeklindeki hükümleri de düzenlenmiştir şimdi kıyılardaki bu çarpık durum gerçekten onarılması ve giderilmesi mümkün olmayan son derece zor olan bu durum bu yasadaki hükümlerle ve bu yasanın getirdiği felsefeyle nasıl giderilebilir metre bugünkü koşullarda neyi ifade eder metre neyi ifade eder birçok tesisler kurulmuş birçok yapılar yapılmış ve alabildiğine işgal edilmiş bir alanı düşündüğümüz zaman bu metre ve metreyle biz kıyılarımızı nasıl kurtarabiliriz nasılesas sayısı karar sayısı devletin tasarrufu altına sokabiliriz ve nasıl toplumun yararına çıkarına sunabiliriz bunlar mümkün değildir bu yasa temel felsefesi itibariyle kamulaştırmayı ortadan kaldıran fakat özelleştirmeye ağırlık veren ve maalesef geçmişte ülkemizde uygulanan birçok yasalarda ifade edilen yasa hükümlerine göre çok daha geri olan hükümler taşımaktadır kıyıların kullanılması korunması geliştirilmesi gerçekte ülke topraklarının doğal kaynakların toplumsal ereklere toplumsal adalete toplum yararına kullanılması sorununun bir parçasıdır başka bir deyişle kıyıların devlet tasarrufunda olması ve toplum yararına kullanılması ülke topraklarından doğal kaynaklardan yalnızca toplumda egemen olan ekonomik toplumsal siyasal güçlerin ya da sınıfların mı yoksa tüm toplumun geniş halk kesimlerinin mi yararlanacağı sorusunun yanıtına bağlıdır özellikle kalkınmakta olan bir ülkede doğal kaynakların kullanılma arz talep yeni ifadeleriyle sunu ve istem kuralına terk edilemez kıyılardan yararlanmada böyledir kendi haline bıraktığımız zaman güçler parasal güçler etkili güçler mutlaka burada yer alacaktır bu ülkemizde halen var olan uygulama alanı bulan bir konudur suyun karanın havanın birleştiği bir alan olarak kıyıda toplanarak yalnızca konut dinlenme turizm için elverişli konumu oluşturmakla kalmıyor sudan denizden kumsaldan güneş ışığından temiz havadan güzel görünümlerden yararlanmak için fırsat da sağlıyor bu fırsatları halkın yararlarına nasıl sunacağız önemli olan problem budur ve bu noktada bir karar vermek gerekli toplum olarak anılan hükümleri taşıyan bu yasayla bu amaçlar nasıl gerçekleştirilecektir bir kere mevcut bir hükmünde de eski yapıların da hani bu yasa dışında kalacağı hususunda hüküm olduğu kanısındayım hatırladığıma göre tümüyle hangi noktadan bakarsak bakalım bir özelleştirme yasasıdır hele plan kararlarıyla da özel yapılan ve açık açık müsaade edildiğine göre son derece anayasamızın üncü maddesinde belirtilen ve amaçlanan devlet tasarrufu kamu yaran ifadelerine tümüyle ters düşen değişik bir felsefeyle düzenlenmiş bir yasa olduğudur hele hele tümüyle anamalcı ve özel sektörcü iktidarların elinde ve özelleştirmeyi amaç edinen iktidarların elinde uygulama görürse bu yasa sanıyorum ki kıyılarımız devletin dolayısıyla toplumun elinden tümüyle çıkacak ve özelleşecektir kaldı ki sayılı yasanın iptalinden sonra geçen yıl ay gün gibi uzun bir süre kıyılar kendi haline terkedilmiş ve bu süre içerisinde kıyılar ve kıyı şeritlerindeki gelişmeler çok daha vahim boyutlara ulaşmıştır bu uzun süre içerisinde çarpık plansız ve spekülatif yapılaşma hızla yaygınlaşarak türkiye kıyıları bir kaçak yapı cennetine dönüştürülmüştür böylesine başı boş bir dönemden sonra ortaya çıkan koşullar anayasanın maddesini daha da anlamlı ve bu maddenin amaçladığı sahil rejiminin gerçekleşmesini daha da zorunlu hale dönüştürmüştür sayılı kıyı kanunu henüz tasarı halinde iken özellikle mimarlar odası hükümet ve parlamento nezdinde gerekli katkıları sağlamak amacıyla çaba sarf etmiştiresas sayısı karar sayısı mimarlar odası özet olarak şu önerileri sunmuştur anayasa mahkemesinin iptal gerekçesinin dikkate alınması kıyılardan toplumun özgür olarak yararlanabilmesine yönelik önlemlerin getirilmesi ve halka açık rekreasyon ağırlıklı düzenlemelerin teşvik edilmesi sahil şeritlerindeki yapılaşma kararlarında ve kıyıya yaklaşma koşullarında bulunulan yerin doğal ve kültürel değerlerinin korunmasına ve geliştirilmesine öncelik tanınması kıyılarda bu ilkeleri yaşama geçirmek amacıyla planlama yapılmadan uygulamaya geçilmemesi ve imar planlarında yerel yönetimlerin yetkili kılınarak bu yetkilerin halkın bilimsel kurumların ve uzman sivil kuruluşların meslek odalarının katılımlarının sağlanarak kullanılması ancak bütün bunlara karşın sayılı yasada anayasanın maddesinin amaçladığı bir kıyı yapılanmasını gerçekleştirecek anlayış yer almamıştır bu yasa ancak kıyılardaki çarpık ve spekülatif yapılanmayı aynen onayan ve bundan böyle de aynı doğrultuda yapılanmaya olanak sağlayan bir anlayışın ürünü olmuştur bu nedenle bu yasadaki temel anlayış anayasanın maddesindeki amaç ve anlayışa aykırıdır bu nedenle tümüyle iptali gerekir bayındırlık bakanı i̇ safa giray sayılı yasanın iptal davasına ilişkin olarak hükümet adına yaptığı sözlü açıklamada sahil şeridi uygulamada planlı yerlerde plansız yerlerde metre olarak saptandığından kıyılan daha iyi korumak amacıyla bu limitlerin aşılması halinde büyük kamulaştırma sorunlarının ortaya çıkacağı düşünülerek belirtilen ölçüler yeterli görülmüştür esasen anayasa da bu konuda herhangi bir sınır koymamıştır demektedir kuşkusuz anayasa metre olarak santim olarak herhangi bir mesafe koymamıştır ancak kıyılarla sahil şeritlerinin kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir demek suretiyle derinliğin ne miktar olacağını kullanılış amacı dikkate alınarak kullanılış amacının gerçekleşmesini sağlayacak bir derinlik olacağını öngörmüştür buradan da anlaşılıyor ki kıyılarda metre gibi global ve genel sınırlamalar değil kıyılardaki ayrı özellikler taşıyan sahillerin ayrı kullanılış amacına göre derinlik saptanacaktır zira bir sahil şeridinde doğal çevrenin korunması ve toplumun bu çevreden yararlanabilmesini sağlamak üzere yapılacak planlamalarda kıyıda kaç metrelik kesime belli kısıtlamalar ya da özel yapılaşma koşulları getirileceği yerin topografyası da dahil olmak üzere ancak özgün koşulları ile belirlenebilir bu anlayışta yapılacak düzenlemede gerekiyorsa kamulaştırma yapmak elbette gerekli veya zorunlu olabilecektir anayasanın maddesinde kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir denmektediresas sayısı karar sayısı demek ki kamulaştırma zorunlu olduğunda kamulaştırmanın yapılacağını anayasanın maddesi de öngörmektedir büyük kamulaştırma sorunları çıkacağı mazeretiyle anayasanın kıyılar için öngördüğü anlayışı dışlamak ve yadsımak anayasaya açıkça aykırıdır böylece kıyının özelliğini dikkate almadan kullanılış amacını saptamadan metre gibi genel ve global sınırlamalar yapmak anayasanın ve maddelerine aykırıdır bütün bu sunduğumuz durumlar karşısında görülmektedir ki bu yasadaki anlayış ve ilkeler anayasanın maddesindeki amaç ve anlayışla çelişmektedir yasanın bu yapısıyla anayasanın maddesinin öngördüğü korumanın gerçekleşmesi olası değildir yasanın üncü maddesinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi yasanın i̇stisnalar başlığını taşıyan maddesinde askeri̇ yasak bölgeler ve güvenlik bölgelerinde veya ülke güvenliği ile doğrudan ilgili türk silahlı kuvvetlerine ait harekât ve savunma amaçlı yerlerde konut ve sosyal tesisler hariç özel kanun hükümlerine diğer özel kanunlar uyarınca belirlenmiş veya belirlenecek yerlerde ise özel kanunların bu kanuna aykırı olmayan hükümlerine uyulur denilmektedir görülüyor ki bu madde konut ve sosyal tesislerin kıyılarda hiçbir koşula bağlı olmadan yapılabilmeline olanak sağlamaktadır anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın maddesinin son fıkrası anayasa mahkemesi kararlan resmi gazetede hemen yayımlanır ve yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar demektedir yukarıda sunulan hükmün benzeri bir hüküm anayasa mahkemesinin esas karar sayılı ve günlü karan ile iptal edilmiştir bu nedenle böyle bir hükmün yeniden yasalaştırılması anayasanın maddesine aykırıdır esasa girmeden öncelikle bu nedenle maddedeki konut ve sosyal tesisler hariç ibaresinin iptal gerekir anayasanın maddesine aykırılık ve gerekçesi yasanın maddesinin bu ibaresi anayasanın maddesindeki kıyılardan ve sahil şeritlerinden yararlanma da öncelikle kamu yararının gözetileceği ilkesine aykırıdır bu nedenle bu ibarenin anayasanın maddesine aykırılığı nedeniyle iptali gerekir yasanın üncü maddesinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi yasanın maddesindekiesas sayısı karar sayısı sahil şeridi kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde sözcükleriyle başlayan b fıkraları konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri başlıklı bölümde ayrıntılı biçimde sunulan nedenler karşısında anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir yasanın bu maddesindeki köylerde sahil şeridini metreye indiren hüküm kıyı yerleşmelerinde gerek halkın ve gerekse yabancıların sahilden yararlanamayacakları bir oluşumu meşrulaştıracaktır kıyı yasasının maddesinin dördüncü fıkrasının bendi sahil şeridi tanımını yaparken sahil şeridinin uygulama imar planı yapılacak alanlarda yatay olarak en az metre genişliğindeki alanı kapsadığını belirtmektedir oysa bu bendin hükümet tasarısı ve komisyondan geçen her iki hali de uygulama imar planı bulunan alanları içermekteydi bendin bu şekilde değiştirilmesi ise uygulama imar planı bulunmayan yerlerde uygulanması gereken ve metrelik sahil şeridi tanımının hiç uygulanamaması gibi bir sonuç doğuracaktır çünkü henüz uygulama imar planı bulunmayan her kıyıda uygulama imar planı yapılacağı savunmasında bulunmak mümkündür kıyı yasasının maddesinin son fıkrasında ise sahil şeridinin belirlenmesindeki tüm ölçüleri fiilen uygulanamaz hale getirebilecek bir düzenleme yapılmış ve köy yerleşik alanı içinde mevcut teşekkül de dikkate alınarak sahil şeridinin yatay olarak en az metreye düşürülebileceği hükmü getirilmiştir dördüncü maddede yapılan bu iki düzenlemede öncelikle anayasa mahkemesinin sayılı kıyı yasasını iptal ederken dayandığı gerekçelere ve iptal kararma aykırıdır anayasanın kıyılardan yararlanmak için kıyı alanının belirlenmesini yeterli görmediği kıyıların devamı olan ve onu çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada da kamu yararının gözetilmesini istediği anlaşılmaktadır bu konuda kanuni düzenleme yapılırken sahil şeritlerinin derinliğinin bu yerlerden kamunun yararlanmasını engelleyecek ve ortadan kaldıracak biçimde çok dar tutulması halinde anayasaya aykırılık sorunu ortaya çıkacaktır yasa tasarısının tbmm genel kurulunda görüşülmesi sırasında metne eklenen bu son fıkra bir ölçüde kazanılmış hakları korumaya çalışmaktadır köyde herkesin yapılaşmayı tamamladığı bir dönemde inşaat yapmayan arazi sahibi vatandaşın bu oluşum nedeniyle kazandığı bir hakkın varlığından hareket edilmektedir oysa yasalara aykırı durumlara dayanılarak kazanılmış hak iddiasında bulunulamaz anayasanın maddesindeki kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu belirleyen hükmü karşısında özel mülkiyete konu olmayan kıyılarda daha önceden mevzuata aykırı olarak yapılan yapılar yönünden bir kazanılmış hak statüsü tanımak ve bunu esas olarak köylerde yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak yapılara ayrıcalık tanıyarak sahil şeridinin metreye kadar düşürülebileceği hükmünü getirmek anayasaya aykırıdır türkiyenin idari yapısı içinde kıyılardaki yerleşimin çok büyük ölçüde köy statüsü içinde olduğu düşünülürse km uzunluğundaki kıyılarımızın büyük bir bölümünde sahil şeridinin metreye düşülmesi söz konusu olacaktır böylelikle de madde içinde sahil şeridini düzenleyen ve metrelik hükümler fiilen uygulanamaz hale getirilmiştiresas sayısı karar sayısı öncelikle yukarıda da belirttiğimiz gibi uygulama imar planı yapılacak alanlar diyerek bütün kıyıların metrelik sınırlama içine sokulması sağlanmıştır sonra da köy yerleşik alam içinde ve mevcut teşekkül de dikkate alınarak sahil şeridinin metreye düşebileceği kuralı getirilmiştir tüm bu açılardan da anayasanın maddesine de aykırıdır iptali gerekir yasanın ve inci maddelerinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi bu maddeler ayrı ayrı incelendiğinde görülecektir ki bu maddelerin öngördükleri hizmetler valilikçe veya merkezi yönetimce gerçekleştirilecektir anayasanın maddesine aykırılık anayasanın maddesi mahalli idarelerin il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarım karşılayacağını belirlemektedir denmektedir yasanın yukarıda anılan ve maddelerinin düzenlediği konular doğrudan doğruya mahalli müşterek ihtiyaçlarla da ilgili bulunmaktadır oysa bu maddeler mahalli idareleri dışlamakta ve bu hizmetleri valiliklere ve merkezi idareye terk etmektedir bu nedenle her madde de anayasanın maddesine aykırıdır iptal edilmeleri gerekir yasanın ve inci maddelerinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi dilekçemizin konunun analizi ve i̇ptal gerekçeleri bölümünde ayrıntılı biçimde sunulduğu üzere bu yasa yukarıda belirtilen anayasaya aykırılıklar ile maddenin amacını gerçekleştirme yönündeki noksanlıkları ve yanlışlıkları nedeniyle anayasanın maddesindeki amaç ve anlayışı gerçekleştirmeyecek yalnızca mevcut çarpık yapıyı meşrulaştıracaktır ayrıca bu yasanın uygulanması halinde bile anayasanın maddesindeki amaç ve anlayışa ters düşen yapılanma devam edecektir gerek bu nedenle ve gerekse konunun analizi bölümünde ayrıntılı biçimde sunulan durumlar karşısında da yasanın ve maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir
3,043
esas sayısı karar sayısı konu mahkememiz dosyasında tarihinde yapılan duruşmasında verilen ara karar gereği sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülerek yasanın iptali için anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurulmasına karar verilmiş davacı vekilinin itiraz dilekçesi sunması üzerine maddenin iptali yönünden anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir olay konut edindirme projesi kapsamında davalı belediye ili davacı arasında nüve konutları arsa tahsis sözleşmesi imzalanarak davacıya gaziantep ili şahinbey ilçesi karataş mahallesinde bulunan taşınmazın tahsis edildiği davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği gereken ödemeleri yaptığı ancak arsa tahsislerinin meclis kararıyla iptal edildiği ve imar değişikliğine gidildiği görülmüştür davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dilekçesi ile sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici ve maddelerinin bariz şekilde aykırı olduğunu yasanın açık olarak anayasa ve hukukuğun genel ilkelerine aykırı olması ve yerel mahkemelerde temyiz incelemesinde bir çok dosyanın olmasından ötürü hak kayıplarının önüne geçilmesi için şimdilik yürürlüğünün durdurulmasını arz ve talep ettiği görülmüştür i̇ptali̇ i̇steni̇len kanun hükümleri̇ geçici madde ek md gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırları içerisinde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu kanuna göre ilgili idarelerce yapılan arsa veya konut tahsis işleminin gerçekleştirilememesi hâlinde arsa veya konut tahsisi için ödenen bedeller ilgili idarece yapılacak tebligatı müteakip en geç üç ay içerisinde ödeme gününden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine veya kanuni mirasçılarına ödenir hak sahipleri bunun dışında ilgili idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamazlar anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmünü içermektedir bu madde ile türkiye cumhuriyetinin temel niteliği hukuk devleti olarak tayin edilmiştir hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan devlettir hukuk devleti ilkesi hukuki güvenilirlik öngörülebilirlik müktesep hak aleyhe kanunların geçmişe yürümemesi ilkelerini de içinde barındırmaktadır anayasanın maddesi ise değişik md herkes meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hükmünü içermektedir bu madde ile yürürlüğe giren geçici madde aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasanın ve maddesine aykırıdır çünkü hukuki öngörülebilirlikesas sayısı karar sayısı ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan davacının kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirilmektedir bu nedenle anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesi ile anayasanın maddesindeki adil yargılama ilkesine aykırıdır i̇tirazın konusu sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesi sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı kanunun maddesiyle sayılı gecekondu kanununa eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırı olduğunun tespiti ile iptaline karar verilmesine arz olunur
454
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasanin nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin temel niteliği olarak düzenlenmiş bu ilke anayasa mahkemesinin uygulamada yer edinmiş içtihatlarında eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasa bulunduğu bilincinde olan devlet olarak tarif edilmiştir bu tanım paralelinde yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesinin hukuk devleti olmanın gereği olduğu tezahür etmektedir yani yasa koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir oysa iptali istenen ibare dolayısı ile vekile kullandırılan bir hakkın asıl tarafından kullanılması yasaklanmakta istisnalar dışında kamuya açık olan yargılamaya ilişkin tutanakların doğrudan hakkı ihlal edilmiş olan kişi tarafından edinilmesi engellenmektedir bu yönü ile toplumdaki adalet inancını zedelediği değerlendirilmektedir düzenlemenin adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini karşılamadığı ve esasen anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olması hasebiyle de hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği değerlendirilmektedir anayasanin uncu maddesi̇ yönünden anayasanın kanun önünde eşitlik başlıklı uncu maddesinde pozitif ayrımcılığa ilişkin istisnalar sayılmak sureti ile tüm vatandaşların yasa karşısında eşit olduğu vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin kararlarında devamlılık arz eden şekilde yer bulduğu üzere yasa önünde eşitlik herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmez anayasanın amaçladığı eşitlik eylemli değil hukuksal eşitliktir kimi yurttaşların haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz fakat kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılması anayasaya aykırılık teşkil eder aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik sağlanmış olur durumlardaki değişikliğin doğurduğu zorunluluklar kamu yararı ya da başka haklı nedenlere dayanılarak yasalarla farklı uygulamalar getirilmesi anayasanın eşitlik ilkesinin çiğnendiğini göstermez diğer yandan kamu yararı veya haklı nedenle getirilen farklı düzenlemelerin anlaşılabilir amaçla ilgili âdil ve makûl olması gerekir kamu yararı veya haklı nedene dayanılarak yapıldığı öne sürülen farklı düzenlemelerin bu üç ölçütten birine uymaması durumunda eşitlik ilkesinin korunduğu söylenemezesas sayısı karar sayısı davaya konu olayda sanık konumu itibarı ile müdafii olsun olmasın yargılamadaki tüm işlemlere katılabilirken mağdur davaya katılıp iddiacı konuma gelse bile iddiasına dayanak hazırlamak için gerekli olduğu şüphe götürmeyecek olan dosyada mevcut yargılama itibarı ile dosyaya dahil edilmiş zira soruşturmada bu belgeleri alması kısıtlanmamıştır belge ve tutanaklardan duruşma ve keşif zabıtları dahil olmak üzere vekili olmaksızın suret alamayacaktır yine temelde iddiacı ile aynı işlevi yerine getiren savcı konumundaki yargı görevlisi bu hakları genelde kamu özelde mağdurkatılan adına kullanabilirken katılan asıl hakkı ihlal edilen kişi olmasına rağmen bu hakkı kullanamayacaktır bu paralelde mevcut ibare dolayısı ile aynı hukuksal durum içerisine girmiş kişiler sanık savcı ve katılan yargılamanın süjeleridir açısından farklı uygulamaları sonuçlayan bir durum tezahür etmektedir bu kısıtlamanın amaca uygunluk ve adalet kriterlerini karşılamadığı gibi anlaşılabilirlikten de uzak olduğu göz önüne alınarak kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu ve iptali gerektiği değerlendirilmektedir anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlıklı inci maddesinde anayasa hükümlerinin devletin tüm unsur ve organlarını bağlayan temel kurallar olduğu belirtilerek kanunların anayasaya aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır bu şekli ile anayasanın güvence altına aldığı herhangi bir hakka veya hükme aykırılık doğrudan inci madde hükmüne aykırılık teşkil etmektedir i̇ptali istenen ibarenin anayasanın kanun önünde eşitlik hukuk devleti hak arama hürriyeti ilkeleri ile inci maddesine aykırı olduğu veçhile inci maddeye aykırı olduğu ve iptali gerektiği değerlendirilmektedir anayasanin nci maddesi̇ yönünden anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesi ile herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmıştır anayasa da hak arama hürriyeti olarak adlandırılan bu hakkın kapsamında hiç şüphesiz talep ve savları temellendirme bilgi edinme ve dilekçe hakları paralelinde düşünüldüğünde bu temellendirme için gereken argümanları edinme de vardır çıplak olarak tanınacak bir mahkemeye başvurma hakkının anayasanın ruhu ile bağdaşmayacağı izahtan varestedir fakat anılan ibare dolayısı ile hakkı ihlal edildiğinden bahisle mahkemeye müracaat eden kimsenin iddialarını temellendirmek şikayetine dayanak delilleri tartışmak için kendinde bulunması zaruri olan tutanak ve belgeleri edinme imkanı vekil ataması şartına bağlanmıştır baro tarafından maddede yazılı suçlarla sınırlı olarak vekil görevlendirmesi yapılabileceği gerçeği karşısında mağdurkatılanın hak arama hürriyetinin önemli ölçüde içinin boşaltıldığı ve iptali istenen ibarenin anayasada teminat altına alınmış bu hakkın özüne aykırılık teşkil etmesi dolayısı ile iptali gerektiği değerlendirilmektedir anayasanin i̇nci̇ maddesi̇ yönünden anayasanın duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması başlıklı inci maddesinin son fıkrası davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmünü amirdir anayasa mahkemesi kararlarında ifade bulan şekli ile bu hüküm bir usul ekonomisi kuralı olarak getirilmiştir bu kuralla yargılama işlemlerinin hızlandırılarak davaların makulesas sayısı karar sayısı sürede sonuçlandırılması ve yargılama giderlerinin azaltılarak hak arama özgürlüğünün sınırlarının genişletilmesi amaçlanmıştır madde bu şekli ile i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin maddesi kapsamında yer alan makul sürede yargılanma hakkının iç hukuktaki doğal tezahürüdür makul sürede yargılanma hakkı kapsamında devletlere yüklenen görevi i̇nsan hakları avrupa mahkemesi stogmüller avusturya kararında bütün hak arayanlar için geçerli olan bu hükmün amacı bu kişileri yargılama işlemlerinin sürüncemede kalmasına karşı korumak özellikle ceza davalarında suçlanan kişinin uzun süre davasının nasıl sonuçlanacağı endişesiyle yaşamasını önlemektir şeklinde açıklamıştır bu açıklama dahilinde anılan sözleşme maddesinin ve yargılamaya ilişkin anayasal ilkelerin yargılamanın tüm tarafları için konumları nispetinde tanınması gerektiği anlaşılmaktadır yine makul sürenin varlığının hak arayan kişi açısından da gerektiği izahtan varestedir halk arasındaki şekli ile geciken adalet adalet değildir deyimi bu hususun veciz bir örneğidir bu açıdan hak arayan konumunda olan mağdurkatılana iddiasını temellendirmeye yarar tutanak ve belgelerin verilmemesinin çok ütopik bir biçimde olsa da bu belge ve tutanakları duruşma esnasında incelemesini sonuçlayacağı bu durumun da yargılamanın gereksiz yere uzamasına neden olacağı kuvvetle muhtemeldir yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler doğrultusunda anılan ibarenin anayasaya aykırı olduğu değerlendirilmektedir
988
esas sayısı karar sayısı mahkemeni̇n i̇ti̇raz gerekçesi̇ mahkemenin itiraz gerekçesi aynen şöyledir askeri ceza kanununun inci maddesi hakkı ve görevi olmadığı halde askeri muamelât teşkilât tesisat veya tertibata müteallik işler hakkında birlikte beyanat veya şikâyette bulunan her ne suretle olursa olsun gösteri veya tezahüratta bulunan kim olursa olsun altı aydan üç seneye kadar hapsolunur hükmünü taşımaktadır askeri ceza kanununun inci maddesinin bendi c anayasasının nci maddesiyle tanınan dilekçe hakkını engellemektedir bu hak tek başına veya topluca kullanılabilir tc anayasasının maddesi dilekçe hakkının kullanılmasında örneğin kamu güvenliği veya düzeni gibi bir yarar korunması için yan kayıt taşımakta olmadığına göre hiç bir düşünceyle bu hakkı sınırlaması olanağı yoktur dilekçe hakkının kullanılmasında asker sivil kişi ayrımı düşünülemez bir an için sayılı türk silâhlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun aynı nedenlerle anayasaya aykırılığı söz konusu edilebilecek olan ve toplu şikâyeti önleyen konumuz dışındaki inci maddesinin askeri gereklere göre açıklanması olanağının bulunduğu varsayılsa bile bu sınırlama asker kişilere yönelik olacaktır oysaki askeri ceza kanununun inci maddesinin bendi asker sivil kişi ayrımı yapmaksızın ve kim olursa olsun diyerek bu maddeye aykırı hareketleri saptanan tüm kişileri hedef almaktadır anayasal hakkını kullanan kişi askeri ceza kanununun bu hükmünü karşısında bulmaktadır şu halde vatandaşın topluca dilek ve şikâyetleri hakkında başvurmada bulunmasını önleyen askeri ceza kanununun maddesinin bendi tc anayasasının nci maddesine aykırı düşmektedir c anayasasının inci maddesi herkes önceden izin almaksızın silahsız veya saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir bu hak ancak kamu düzenini korumak için kanunla sınırlanabilir hükmünü taşımaktadır askeri ceza kanununun inci maddesinin bendi ile gösteri veya tezahüratın yasaklanması silahlı veya saldırılı olması koşuluna bağlanmamış soyut olarak gösteri ve tezahürat suçlanmıştır gerek metin gerekse gerekçe kamu düzeninin korunması amacının gözetildiği yolunda değildir esasen c anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrası sınırlama ile ilgili iken ve bu sınırlama genel ilkeleri zedelemeyecek biçimde olacak i̇ken askeri ceza kanununun maddesinin bendi hakkın özüne dokunacak bu hakkı sınırlamadan öte tümüyle ortadan kaldıracak niteliktedir anayasaya aykırıdır
314
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı i̇mar kanununun yukarıda tam metni aktarılan maddesinin fıkrasında resmi yapılara tesislere umumi hizmetlere ayrılan alanlarda inşaata ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği ancak imar programına alınıncaya kadar mevcut kullanma şeklinin devam edeceği fıkrasında ise parsel sahibinin imar planlarının tasdik tarihinden itibaren beş yıl sonra müracaat ettiğinde yeni imar planına göre inşaat yapılabileceği belirtilerek ilgili taşınmazların maliklerinin mülkiyet hakkının i̇mar programı olgusu ile doğru orantı kurulmuş ve adeta mülkiyet hakkı imar programına endekslenmiştir yasa koyucu bu düzenleme ile taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını kullanabilmesini adeta taşınmazın imar programına alınabilmesi halinde mümkün görmüş aksi takdirde taşınmaz imar programına alınıncaya kadar taşınmaz malikinin malik sıfatının hiçbir hukuki anlam ifade etmeyeceği sonucu ortaya çıkmıştır nitekim uygulamada idarelerin geç işlemesi nedeniyle imar programları yapılmamakta yapılsa bile bu yasa koyucunun öngörmüş olduğu beş yıllık süreleri aşmakta ve belirsizlik haline dönüşerek ilgililerin mülkiyet hakkının gasbı sonucunu doğurmaktadır bununla birlikte mülkiyet hakkının gasbı sonucunu doğuracak uygulamalara yol açan imar programına alınması olgusu anayasal kurumlar olan kamulaştırma ve devletleştirme dışında bir mülkiyet sınırlaması olmaktadır bu durum anayasanın maddesi ile getirilen anayasal güvenceyi zedelemektedir yine anayasa mahkemesinin gün ve ve sayılı kararının azlık oyunda belirtildiği üzere sosyal hukuk devleti hak ve özgürlüklere dayanan onların genişletilip güçlendirilmesine olanak tanıyan bu yoldaki güvenceleriyle saygınlık ve onur kazanan bir nitelikte değerlendirilmek yerine istediğini hiçbir ölçü tanımadan yapabilen bir güç olarak düşünülürse bu tür devlet hukuk dışına kolayca kayabileceği gibi nice işlem ve eylemler devlet adına ve devlet adı kullanılarak böylesi bahanelere sığınılarak gerçekleştirilir oysa devletin her şeyden önce vermesi duyurması gereken şey güvendir mülkiyet kavramına bu hakkın anlamına ve hukuksal yapısının gereklerine aykırı biçimde el atmalar kamusal zorunluluklar dayanak gösterilerek getirilen sınırlama ve daraltmalar imar düzenlemelerinin bu hakkın özüne dokunması bu haktan üstün tutulması görünümünde olmaktadır buradan hareketle denilebilir ki mülkiyet hakkının kamu yararı için kısıtlandığı ve korunduğu yasa koyucu tarafından öngörülmekteyse de ve imar programına alınma için beş yıllık süre belirlenmişse de bu sürenin idarelerce aşılmakta olduğu ve bir türlü uyulmadığı dikkate alınarak kamu yararı sağlanamamakta aynı zamanda bireylerin mülkiyet hakkı üzerinde tasarrufta bulunmaları engellenmektedir bu durumda sayılı yasanın maddesinin ve fıkra hükümleri kişilerin mülkiyet hakkının kullanımını imar programına alınmaya endekslediğinden ve bunun içinde beş yıllık süre öngörüldüğünden ancak bu beş yıllık sürenin bir kereye mahsus olmadığı uygulamada idarelerce beş yıllık süreye uyulmadığı ve uyulması konusunda yaptırım mekanizmasının yasada yazılmadığı dolayısıyla kalkış noktası kamu yararı olmakla birlikteesas sayısı karar sayısı kamu yararının böylesi uygulamalarla tesis olunamadığı aksine mülkiyet hakkının zedelendiği dikkate alınarak anayasanın maddesine ve hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından olan kişilerin hukuki güvence içinde bulunmaları hukuki güvenlik olgusuna aykırılık teşkil ettiğinden anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle itiraz konusu sayılı i̇mar kanununun maddesinin ve fıkralarının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılarak konunun incelenmesi için dava dosyasındaki belge örneklerinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
469
esas sayısı karar sayısı yapılan inceleme sonucunda davacı sendikanın tarihli davacı sendikanın üyelik kayıtlarının davalı işverenin hizmet listesi ve sgk hizmet listesi incelendiğinde işyerinde tarihinde işçinin çalışmakta olduğu bu işçilerden sının davacı sendikaya üye olduğu ve çoğunlukla davacı sendikaya üye olduğu davacı sendikanın tc açshbnin sayı ve tarih sayılı yazısı ile temmuz istatistiğinde yasanın aradığı barajını aşmadığının belirtildiği bunun sebebinin deri iş kolu ile tekstil iş kolunun birleştirilmesi olduğu birleştirme sonrasında yapılan geçici düzenlemeler öncesinde yetkili olup da iş kolu barajı altında kalan sendikalar için geçici muafiyet süreleri tanındığını bunun yılla sınırlı kaldığı olaya uygulanması gereken kanun maddesinin sayılı yasanın toplu i̇ş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine dair geçici hükümlerinin öngörüldüğü geçici maddesi olduğu uyuşmazlığın bu maddeye göre çözülmesi gerekeceği nitekim ilk derece mahkemesi tarafından da bu maddeye dayanılarak dosyanın karara bağlanıldığın istinaf incelemesi nedeni ile dairemize geldiği olaya uygulanması gereken sayılı yasanın toplu i̇ş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine dair geçici hükümlerinin öngörüldüğü geçici maddesinin anayasanın maddesi ve medeni kanunun maddesi ve türkiyenin taraf olduğu i̇lonun ve sayılı sözleşmelerine aykırı olduğu davacı deriteks sendikasının sanayii ve ticaret aş işyerinde ti̇s sözleşmesi yapmak üzere yapılan tarihli başvuruya tc açshbnın – sayı ve tarihli çoğunluk yetki tespit talebinin reddine dair kararın iptali ne dair talebin sayılı yasanın toplu i̇ş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine dair geçici hükümlerinin öngörüldüğü geçici maddesi gereğince lik işkolu barajını aşamadığı ancak sayılı yasanın toplu i̇ş sözleşmesi geçici maddesinin sayılı kanunun toplu i̇ş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine dair geçiş hükümlerinin öngörüldüğü geçici maddesinin ay mk ve türkiyenin taraf olduğu i̇lonun ve sayılı sözleşmelerine aykırı olduğu uluslararası çalışma örgütünün ve maddesi usulüne uygun olarak halen yürürlükte olduğu anayasanın maddesi uyarınca usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde olduğu bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamayacağı usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası anlaşmalarla kanunların aynı konudaki farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası anlaşma hükümlerinin esas alınması gerektiği usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan ve kanunların aynı konudaki farklı hükümler içermesi halinde çıkabilecek uyuşmazlıklarda anayasanın maddesine göre uygulanması zorunlu milletler arası anlaşma niteliğindeki uluslararası çalışma örgütünün ve maddelerinin düzenlemelerine göre herhangi bir şekilde iş kolu barajının uygulanmasının sendikal özgürlüğüne ve örgütlenme hakkına aykırı olduğu tarihli resmî gazetede yayınlanan ocak istatistiğinin incelenmesinde beş numaralı dokuma hazır giyim ve deri iş kolunda toplam işçinin çalıştığı üyesi bulunan davacı sendikanın iş kolu bazındaki üye sayısının olarak belirlendiği aynı iş kolunda barajını aşan diğer sendikaların daha önceden eski tekstil iş kolunda örgütlü sendikalar olduğu sayılı kanunun tarihinde yürürlüğe girdiği ve ocak istatistiğinin de ay sonra yayınlandığı birleştirme sonrasında yapılan geçici düzenlemeler öncesinde yetkili olup da iş kolu barajı altında kalan sendikalar için geçici muafiyet süreleri tanındığını bunun yılla sınırlı kaldığı sayılı yasanın geçici maddesi hükmünün anayasanın eşitlik ölçülülük ilkelerine ve mk m‘ deki dürüstlük kuralına aykırı olduğu anlaşıldığından olaya uygulanacak olan sayılı yasanın geçici maddesi hükmünün anayasanın eşitlik ölçülülük m ilkelerine ve m‘ deki dürüstlük kuralına aykırı olduğu anayasanın maddesine göre uygulanması zorunlu milletler arası anlaşma niteliğindeki uluslararası çalışma örgütünün ve maddelerinin düzenlemelerine göre herhangi bir şekilde iş kolu barajının uygulanmasının sendikal özgürlüğüne ve örgütlenme hakkına aykırı olduğu için ilgili yasanın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına oybirliği ile karar verilmiştir sonuç olaya uygulanması gereken sayılı yasanın toplu i̇ş sözleşmesi ehliyet ve yetkisine dair geçici hükümlerinin öngörüldüğü geçici maddesinin anayasanın maddesi ve medeni kanunun maddesi ve türkiyenin taraf olduğu anayasanın maddesine göre uygulanması zorunlu milletlerarası anlaşma niteliğindeki uluslararası çalışma örgütünün i̇lonun ve sayılı sözleşmelerine aykırı olduğu anlaşılmakla anayasamızın maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiş olup gereği takdirlerinize saygıyla arz olunur
581
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbiri derhal uygulamaya konulacaktır soruşturma evresinde cumhuriyet savcısı kovuşturma evresinde mahkeme tarafından bu tedbirin kaldırılmasına karar verilmediği takdirde bu yasağın uygulanmasına da koruma tedbiri olarak devam edilecektir koruma tedbiri olarak uygulanan spor müsabakalarını seyirden yasaklanma tedbirinin kamu davasının açılmasının ertelenmesine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren ön ödeme halinde ise ön ödemede bulunulduğu tarihten itibaren bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin uygulanmasına devam edilecektir bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurt içinde bulunduğu takdirde müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlü kılınmıştır bu yükümlülüğe aykırı hareket etmesi halinde yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılacaktır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve kanunlarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasa mahkemesinin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere anayasanın maddesinin birinci fıkrasında kimse kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz denilerek suçun kanuniliği üçüncü fıkrasında da ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur denilerek cezanın kanuniliği ilkesi getirilmiştir anayasada öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır anayasanın maddesine paralel olarak sayılı kanunun maddesinde yer alan suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca yasaklanan eylemlerin ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi kuralın açık anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri düşüncesine dayanan bu ilkeyle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır bu ilke aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri en geniş biçimiyle gerçekleştirip güvence altına almakla yükümlü olan hukuk devletinin esas aldığı değerlerden olup uluslararası hukukta ve insan hakları belgelerinde de özel bir yere ve öneme sahip bulunmaktadır ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunun açıkça suç sayması şartına bağlanması nedeniyle suç ve cezalara dair düzenlemelerin şekli bakımdan kanun biçiminde çıkarılması yeterli olmayıp bunların içerik bakımından da belirli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerekir bu açıdan kanunun metni bireylerin hangi somutesas sayısı karar sayısı eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belirli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek şekilde düzenlenmelidir bu nedenle belirli bir kesinlik içinde kanunda hangi eylemin hangi hukuksal yaptırıma bağlandığının bireyler tarafından bilinmesi ve eylemlerin sonuçlarının öngörülebilmesi gerekir açıklanan bu tanım ve ilkeler ışığında başvuru konusu yasa hükümleri incelendiğinde bir suç işlediği şüphesiyle hakkında soruşturma başlatılan kişinin her hangi bir adli makamın ve bu bağlamda yetkili ve görevli hakim veya mahkemenin hatta cumhuriyet savcısının kararı olmaksızın resen ve doğrudan bir koruma tedbirine maruz bırakılması anayasanın maddelerine aykırıdır öte yandan uygulanan bu koruma tedbirine karşı şüphelinin her hangi bir itiraz veya başvuru yolunun düzenlenmemiş olması nedeniyle anayasanın maddesine de aykırılık bulunmaktadır mahkumiyet niteliğinde bulunmayan ve esasında koşullu bir düşme kararı olan kamu davasının açılmasının ertelenmesine veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde dahi kararın kesinleştiği tarihten itibaren önödeme halinde ise önödemede bulunulduğu tarihten itibaren bir yıl süreyle spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbirinin uygulanmasına devam edileceği hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen ve masumiyet karinesi olarak tanımlanan suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz düzenlemesine aykırıdır zira burada hakkında ön ödeme ihtaratına riayet etmesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen şüpheli hakkında dahi anılan tedbirin yıl süreyle daha uygulanacağı belirtilmiştir uygulanan seyirden yasaklama tedbîri kapsamında yasanın tanımlaması ile hakkında soruşturma başlatılan şüphelilerin yükümlülüklerinin düzenlendiği maddenin fıkrası uyarınca yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurt içinde bulunduğu takdirde müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvuracaktır öncelikle böyle bir başvuru yükümlülüğünün cmk maddesinde düzenlenen adli kontrol benzeri bir mahiyette bulunması nedeniyle ancak yetkili hakim veya mahkeme tarafından verilen bir karar uyarınca yüklenmesi mümkün olup aksi yöndeki düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır ayrıca taraftarlık tanımı soyut bir tanımı olup bir kişinin hangi spor takımının tarafları olduğunun tespiti çoğu zaman objektif ölçülerle mümkün değildir bir spor müsabakasını izlemek amacıyla gelen kişinin müsabakanın tarafı olan takımlardan her hangi birinin taraftarı olmaması her zaman tabii ve mümkündür halde yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabaka sırasında işlediği fiiller nedeniyle hakkında seyirden yasaklama tedbiri uygulanan kişilerden müsabakanın tarafı olan takımın tarafları olan şüpheli bu yükümlülüğe tabi iken müsabakanın tarafı olan takımın taraftarı olmayan şüpheli bu yükümlülükten muaf olacaktır öte yandan yasa koyucu anılan yükümlüğü takım sporlarına ilişkin yapılan müsabakalar ile sınırlı tutarak bireysel müsabakalarda bu madde kapsamında işlenen fiiller ile ilgili olarak hakkında soruşturma başlatılan şüphelileri madde kapsamı dışında tutmuştur bu nedenlerle anılan düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırı niteliktediresas sayısı karar sayısı yine yasada şüphelinin taraftarı olduğu takımın hangi klasman müsabakalarının oynandığı günde başvuru yükümlülüğünü yerine getireceği hususunda bir açıklık bulunmamaktadır örneğin en üst lig klasmanında mücadele veren bir futbol basketbol veya veloybol takımının türkiye ligi türkiye kupası avrupa kupaları özel turnuvalar ve hazırlık maçları şeklinde bir çok ayrı klasmanda müsabakaları olmaktadır yasa koyucu şüphelinin bu klasmanlardan hangisi veya hangileri kapsamında oynanan müsabakalar ile ilgili yükümlülük bulunduğu hususunda bir açıklık getirmemiştir bu bakımdan da düzenlemenin anayasanın ve maddelerine aykırı nitelikte olduğu değerlendirilmiştir sonuç mahkememizin esas sayılı dosyasında uygulanacak olan sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun madde hükümlerinin mahkememizce anayasaya aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasanın maddesi ve anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi saygıyla arz olunur sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir başvuru gerekçesi davaya konu olay nedeniyle sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinin ihlâl edildiği iddia olunarak sanıkların anılı yasanın maddesi gereğince cezalandırılmaları istemi üzerine mahkememizde yapılan yargılama devam ederken sanıklar hakkında görülen davada uygulanması gereken kanun hükümlerinin anayasaya aykırı olduğu kanaatine ulaşılmakla söz konusu kanun maddelerinin iptalleri için anayasa mahkemesine başvurulmasına uyuşmazlığın anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine anayasa mahkemesinin bu konudaki vereceği karara kadar davanın en az ay süreyle durmasina karar verilmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi kenar başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüesas sayısı karar sayısı sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce ileri sürülmesi kenar başlıklı maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir taraflarca ileri sürülen anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilir bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilir genel sekreterlik gelen evrakı kaleme havale eder ve keyfiyeti başvuran mahkemeye bir yazı ile bildirir evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenir açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü yer almaktadır yüksek mahkemenin yerleşik içtihatları ve anılı yasa maddeleri birlikte ele alındığında uygulamada somut norm denetimi adı verilen bir yöntemle kanunların veya kanun hükmünde kararnamelerin anayasaya aykırı olduğunun ileri sürülmesi için evvela mahkemenin elinde usulünce açılmış mahkemenin yetkisi ve görevine giren bir davanın bulunması ve iptali istenen kuralların da davada uygulanacak kurallar olması gerekir bunun yanında itirazın esastan incelenebilmesi için iptali istenen kuralın görülmekte olan dava sırasında anayasaya aykırı olduğu yönünde bir iddianın öne sürülmesinden sonra bunun mahkemece ciddi bulunması ya da mahkemenin anayasaya aykırılık durumunu resen görmesi gerekir hâkimler ve savcılar yüksek kurulu genel kurulunun tarihli ve sayılı kararı gereğince davaya bakmak yetki ve görevi mahkememize ait olup incelemeye konu somut olayda sanıklar hakkında davaya konu olay nedeniyle sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinin ihlâl edildiği iddia olunarak sanıkların anılı yasanın maddesi gereğince cezalandırılmaları istendiğine ve bu isteminesas sayısı karar sayısı diğer dayanak hükmü aynı yasanın maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesi olduğuna göre itiraz yolu ile iptali istenen kanun maddeleri görülmekte olan davada uygulanacak kurallardır i̇ptali istenen kanun maddeleri ise mahkememizce resen anayasaya aykırı görüldüğünden ve böylelikle itiraz başvurusuna ilişkin usulî şartlar oluştuğundan işin esasının incelenmesine geçilerek sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile ve fıkralarının i̇ptal edilmesi için anayasa mahkemesine iptal istemi ile başvurulmuştur esasa ilişkin iptal gerekçesi ve anayasaya aykırılık sebepleri anayasanın maddesinde herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir şekil ve şartları kanunda gösterilen mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası uyuşturucu madde veya alkol tutkunu bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler ancak kaçmalarını delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir hakim kararı olmadan yakalama ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir bunun şartlarını kanun gösterir yakalanan veya tutuklanan kişilere yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir değişik birinci cümle md yakalanan veya tutuklanan kişi tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırksekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır kimse bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz bu süreler olağanüstü hal sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir değişik md kişinin yakalandığı veya tutuklandığı yakınlarına derhal bildirilir tutuklanan kişilerin makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir her ne sebeple olursa olsun hürriyeti kısıtlanan kişi kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptiresas sayısı karar sayısı değişik md bu esaslar dışında bir işleme tâbi tutulan kişilerin uğradıkları zarar tazminat hukukunun genel prensiplerine göre devletçe ödenir maddesinde herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir yerleşme hürriyeti suç işlenmesini önlemek sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir değişik fıkra md vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilir vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz maddesinde temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir maddesinde devlet her yaştaki türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder devlet başarılı sporcuyu korur ek fıkra md spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz hükmü yer almaktadır görülmekte olan davada mahkeme önüne gelen somut olayda sanıkların dava dışı başka bir olay nedeniyle haklarında sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesi kapsamında savcılık soruşturması başlatıldığı sırf bu soruşturma nedeniyle anılı yasanın maddesinin fıkrasının ilk cümlesi gereğince seyirden yasaklama tedbirinin kendiliğinden kolluk birimlerince uygulanması sonrasında bu tedbirin gereği olan ve anılı yasanın maddesine aykırılık nedeniyle eldeki davanın açıldığı anılı yasanın maddesi gereğince de cezalandırılmalarının istendiği anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinde bu madde kapsamına giren suçlardan dolayı soruşturma başlatılması halinde şüpheli hakkında spor müsabakalarını seyirden yasaklama tedbiri derhal uygulamaya konulur maddesinde bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurt içinde bulunduğu takdirde müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür maddesinde sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır hükümleri yer almaktadır bu yasal düzenlemelere göre kişinin spor müsabakalarını seyirden men edilmesi kararının uygulanması için kişi hakkında salt bu yasa kapsamında madde gereğince soruşturma başlatılmış olması yeterli görülmektedir seyirden men kararının derhal uygulamaya konulması ile de kişiye taraftarı olduğu takımın spor müsabakalarını takip ederek yurt içinde bulunduğu takdirde spor müsabakalarının yapılacağı gün en yakın genel kolluk birimine başvurma yükümlülüğü yüklenmekte taraftarı olan takımın taraftarlığından vazgeçilme hakkı tanınmadan buna aykırı davranış ise adlî para cezası olarak yaptırıma bağlanmaktadır hakkında hangi suçtan soruşturma veya kovuşturma başlatılmış olursa olsun herkes suçluluğu mahkemece sabit görülünceye kadar masumdur hakkında başlatılan soruşturma ile şüpheli rolüne sokulan ve çoğu kez bu durumdan haberdar bile olmayan veya daha sonra bunu öğrenen bir kişinin kendiliğinden yürürlüğe konulan bir tedbir uygulaması ile bilmeden buna aykırı davranmış olması her zaman ihtimal dahilinde olup bu durum kişi hürriyeti ve güvenliği açısından tehlike arz eder mahiyettedir böyle bir durumda doğal olarak tedbire maruz kalan kişiye hakkında uygulanan tedbire hukuksal açıdan itiraz anlamında karşı koyma hakkı verilmelidir yasa metninde bu tedbire karşı itiraz mahiyetinde her hangi bir yasa yolu da öngörülmemiştir i̇ptali istenen yasa hükümleri ile aleyhine tedbire başlanan şüpheliye uygulanmak istenen tedbirle yüklenen sorumluluk kişiyi bir takımın sürekli taraftarı olmaya zorladığı ve taraftarlıktan vazgeçme olanağı tanımadığı için insan onuru ve kişi hürriyeti ile bağdaşmaz öte yandan yurt içinde bulunma koşulu ile ve başkaca istisnaî durum öngörülmeden kişiyi taraftarı olduğu takımı tutmaya zorlamak ve bireye bu takımın spor müsabakalarını takip ederek kolluk birimine her şart ve durumda başvuru yapma zorunluluğu yüklemek insan hakkı ihlâli anlamına gelir ki bu durum ülkemizin de taraf olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinde ifadesini bulan özgürlük ve güvenlik hakkı ve maddesindeki insan haklarına saygı yükümlülüğü ile de bağdaşmaz ve düzenleme bu yönüyle de anayasamızda güvence altına alınan insan haklarına devletin sporun kitlelere yayılması ödevine seyahat hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliğine aykırılık teşkil eder söz konusu yasada seyirden men tedbirine ilişkin karara karşı itiraz hakkının tanınmaması da ayrı bir sorundur böyle bir tedbire maruz kalan kişinin buna itiraz hakkının olmaması yine anayasamızda güvence altına alınan hak arama hürriyetine de ters düşer seyahat hürriyeti suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir bu konudaki sınırlamanın ise hakkın özüne dokunmaması gerekir i̇ptali istenen yasal düzenlemelerde suç soruşturması sebebiyle sınırlanan seyahat hakkı spor müsabakalarının yapılacağı gün en yakın genel kolluk birimineesas sayısı karar sayısı başvurma yükümlülüğü konusunda mazeret kabul etmediği için ölçülü de değildir bu nedenle anayasanın ve maddelerine aykırıdır sonuç yukarıda da değinildiği üzere açıklanan gerekçelerle sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile ve fıkralarının türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine ulaşılmakla sayılı sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun maddesinin fıkrasının ilk cümlesi ile ve fıkralarının iptali için anayasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesi uyarınca itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyası içeriğinden konu ile ilgili görülen belgelerin onaylı örneklerinin bu kararla birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine uyuşmazlığın anayasa mahkemesince bu konuda verilecek karardan sonra incelenmesine anayasa mahkemesinin bu konudaki vereceği karara kadar davanın en az ay süreyle durmasina dair tarihinde karar verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir seyirden yasaklı kişinin kanunda belirtilen şekilde kolluk kuvvetine müracaat etmeme suçundan sanık hakkında mahkememizde yapılan açık duruşması sırasında verilen ara kararı uyarınca her ne kadar sanık günü oynanan galatasaray napoli günü oynanan galatasaray porto günü oynanan galatasaray arsenal günü oynanan galatasaray gaziantepspor günü oynanan bursaspor galatasaray günü oynanan eskişehirspor galatasaray maçlarında bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle cezalandırılması istemiyle mahkememize kamu davası açılmışsa da sayılı sporda şiddetin ve düzensizliğin önlenmesine dair kanunun amacının sportif faaliyetlerde düzensizlik çıkartanların spor müsabakaları ve diğer tüm sportif faaliyetleri yerinde seyrini yasaklayarak sportif faaliyetlerde düzeni sağlamak olduğu ancak sayılı yasanın ve maddesi irdelendiğinde bu madde hükümlerine göre spor müsabakalarını seyirden yasaklanan kişi yasaklama kararının sebebini oluşturan fiilin işlendiği müsabakanın tarafı olan ve taraftarı olduğu takımın katıldığı spor müsabakalarının yapılacağı gün yurt içinde bulunduğu takdirde müsabakanın başlangıç saatinde ve bundan bir saat sonra bulunduğu yere en yakın genel kolluk birimine başvurmakla yükümlüdür sekizinci fıkradaki yükümlülüğe aykırı hareket eden kişi yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası ile cezalandırılır şeklinde olduğu yine aynı yasanın maddesinin spor müsabakalarının yapıldığı alanlara girişi sağlayacak biletler elektronik sistem üzerinden oluşturulur bilet satın almak isteyen kişilerle ilgili olarak üzerinde adı soyadı türkiye cumhuriyeti kimlik numarası ve fotoğrafı olan bir elektronik kart oluşturulur kişinin yabancı olması halinde kart üzerinde türkiye cumhuriyeti kimlik numarası yerine uyruğu olduğu devletin adı ile türkiyeye giriş yaptığı pasaportun seri numarası kaydedilir bilet satışları kişilere özgü elektronik kart üzerinden yapılabilir spor müsabakalarına kişi ancak adına düzenlenen elektronik kart ile izleyici olarak girebilir spor müsabakasına izleyici olarak girecek kişilerin kontrolünü ev sahibi kulüp yapmakla yükümlüdür bu yükümlülük ev sahibi olmayan müsabakalarda müsabakaya katılan her iki kulüp milli müsabakalarda ise ilgili federasyon tarafından yerine getirilir şeklinde olduğu şu halde seyir yasağı konulan kişinin elektronik bilet almasının ve maçlara seyirci olarak katılmasının yine aynı yasanın maddesinin dördüncü fıkrada belirtilen elektronik kart uygulaması ile ilgili olarakesas sayısı karar sayısı bilet organizasyonu ve seyircilerin müsabaka alanlarına giriş ve çıkışına ilişkin kontrol ve denetim yetkisi federasyonlara ait olup federasyonlar bu amaçla bünyelerinde merkezi kontrol sistemi oluşturur elektronik kart oluşturulmak amacıyla alınacak kişisel bilgiler federasyon bünyesinde oluşturulan merkezi veri tabanında tutulur bu veri tabanı maliye bakanlığı ve i̇çişleri bakanlığı erişimine açıktır şeklinde olması ile mümkün bulunmadığı ayrıca müsabakaların yapılacağı sahalarda kamera tanıma sistemlerinin bulunacağının aynı yasada düzenlenmiş olduğu ve bu nedenle de yasaklı kişinin sahaya girmesinin mümkün olmadığı seyirden yasaklanma tedbirinin branş ayrımı olmaksızın tüm spor müsabakalarını ve antrenmanları kapsamasına rağmen yasaklı kişinin sadece taraftarı olduğu maçlarda en yakın kolluk birimine başvurmasının kanunun kendi ile çeliştiğini açıkça ortaya koyduğu anayasamızın maddesinin temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir bu sınırlamalar anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve lâik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz şeklinde olduğu sayılı yasanın maddesinin yasaklı kişinin taraftarı olduğu takımın her maçında en yakın kolluk birimine imza yükümlülüğü getirerek anayasadaki ölçülülük ilkesini aştığı şu halde sayılı yasanın amacının sayılı yasanın ve maddesi dışındaki diğer tedbirlerle yerine getirildiği ve maddesinin ise ölçülü olmadığı kanaatiyle sayılı yasanın ve maddesi üst norm olan anayasanın ölçülülük ilkesine uymadığı kanaatiyle takdir mahkememize ait olmak üzere bekletici mesele yapılmasına karar verilmekle sayılı yasanın ve maddesinin üst norm olan anayasanın ölçülülük ilkesine uymadığı kanaatiyle bu hususunda anayasa mahkemesine somut norm denetimi başvurusunda bulunulmuş olup takdirlerinize arz olunur
3,393
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararındaki itiraz gerekçesi aynen şöyledir humknun çerçevesinde hasımlı davalarda taraf teşekkülü ve bu amaçla aynı kanunun maddesi gereğince davalıya davetiye çıkartılması icap olunmaktadır yabancı mahkemelerin vermiş oldukları boşanma davalarının türk mahkemelerince tenfizi suretiyle tanınmasında yine aynı usuller cari bulunmaktadır türk vatandaşı kişinin boşandığı yabancı uyruklu eşinin avusturya vatandaşı olması halinde dosya içerisinde mevcut iki ülke arasındaki anlaşmaya istinaden adalet bakanlığı hukuk i̇şleri genel müdürlüğünün görüşü doğrultusunda taraf teşekkülüne gerek kalmamakta ve dava hasımsız olarak açılmaktadır yabancı uyruklu eş avusturya vatandaşı olsun veya olmasın mahkemeye ibraz edilen deliller yabancı mahkemenin vermiş olduğu karar ilâmı ile bunun tasdikli tercümesinden ibarettir bu delillere karşı davalının ileri sürebileceği karşı delil sadece mahkeme kararının sahte olduğu veya tercümesinin yanlış yapıldığından bahisle ileri sürebileceği defidir ancak davacının ileri sürmüş olduğu bu belgeler aksi ispat edilene kadar doğru olduğu kabul edilen belgelerdir davalının avusturya dışında yabancı uyruklu bir kişi olması halinde türk mahkemeleri boşanma kararının tenfizi yoluyla tanıma haklarında hüküm kuramamakta ve türk vatandaşı olan davacı nüfus kaydında eşinden boşanmamış olarak gözüktüğünden tekrar evlenememekte bunun sonucu olarak gayriresmi evliliklere tevessül etmekte ölümü halinde ise hem gayriresmi evli eşinden ve çocuklarından miras taksimi hususunda başka davalar gelmesine neden olmakta hem de bu arada başka evlilikler yapan yani resmen başkası ile evli olan yabancı uyruklu eşine miras hissesi isabet etmektedir yabancı eşin avusturya uyruklu olması veya başka bir ülke tabiiyetinde bulunması davanın görülmesi ve delillerin değerlendirilmesi açısından hiç bir farklılık arz etmemektedir i̇lişik sunulan dava dosyasında da yabancı uyruklu eş alman vatandaşı olup davalının adresi diğer bu tip dosyalarda da görüldüğü üzere tesbit edilemediğinden humknun maddesi gereğince tebligat yapılamamakta taraf teşekkülü sağlanamadığından davanın esasına girilememektedir söz konusu dosyada bu durumun anayasanın eşitlik ilkesine ve sosyal ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bulunduğu anayasada yerini bulan devletin vatandaşını koruma ilkesine aykırı olduğu iddia edilmiş ve bu iddia mahkememizce yerinde görülmüştür sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle humknun maddesinin boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tenfizi suretiyle türk mahkemelerince tanınması davalarında anayasaya aykırı bulunduğu hususunda hüküm kurulması saygı ile arz ve talep olunur
338
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin anayasaya aykırılık gerekçesi aynen şöyledir sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasında gümrük kanunun maddelerine dayanılarak çıkarılan hükümet kararlarına aykırı olarak herhangi bir madde veya eşyayı memlekete ithal edenler veya memleketten çıkaranlar veya bu fiillere teşebbüs edenlerin hapis ve ağır para cezası ile cezalandırılacakları hükme bağlanmıştır dolayısı ile ithal veya ihraç işlemleri ile ilgili eylemler hükümet kararları ile suça dönüşmekte veya sayılı kanunun ek maddesi yolu ile suç olmaktan çıkarılabilmektedir nitekim bazı kişi veya kurumlar yararına ithalat veya ihracat rejimlerinde geçici değişiklikler yapıldığı geçmişte ve günümüzde gözlenmiştir oysa yüksek anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı gerekçesinde belirtildiği üzere anayasanın maddesine göre hangi eylemlerin suç sayılacağı ancak yasayla öngörülebilir anayasanın ve maddeleri gereğince yasama yetkisi türkiye büyük millet meclisine ait olup bu yetki devredilemez anayasadaki açıklık karşısında yürütmenin suç oluşturabilmesi olanaklı değildir yürütme organının khk ile suç oluşturmasına izin verilmez iken düzenleme olanakları ve biçimleri khklere göre çok daha kolay olan ve hukuk kuralları hiyerarşisinde daha sonra gelen idari düzenlemelerle kimi eylemlerin suç sayılması açıklanan anayasa kurallarına aykırı düşer bakanlar kurulunca bir malın ithal veya ihracının yasaklanması ile veya ithalat rejiminin değiştirilmesi ile eylem suç oluşturmaktadır böylece itiraz konusu kuralda suç saptanmamakta suç olma niteliği bakanlar kurulu kararına bırakılmaktadır bu ise anayasanın maddesinde öngörülen suçun yasallığı ilkesine aykırıdır anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir bu nedenlerle mahkememizce uygulanması istenen sayılı kanunun ek maddesinin fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan yine anayasanın maddesi uyarınca incelenerek iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur
256
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık doğumlu olup suç tarihi olan günü yaş grubu arasındadır hakkında soruşturma evrakına ekli atk sakarya şube müdürlüğünün raporuna göre mağduru ele geçmeyen ve silahtan sayılan bıçakla basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladığı iddiasıyla kamu davası açılmış olduğundan soruşturma sırasında toplanan deliller ve mahkememizde yapılan kovuşturma itibariyle iddianamede gösterilen sayılı tcknın e ve maddeleri gereğince ceza tayin edilmesi kuvvetle muhtemeldir sanığın eyleminin temas ettiği sayılı tcknın maddesi aydan yıla kadar hapis veya adli para cezasını gerektirmektedir olayın özellikleri ve mağdurun şikayetten vazgeçmesi cezanın alt sınırdan uzaklaştırılmasını gerektiren bir sebep oluşturmamaktadır öte yandan sayılı tcknın maddesi sanığa verilecek bir yıldan az ve bu nedenle kısa süreli olarak tanımlanan hapis cezasının anılan maddenin la c e fıkralarında yazılı seçenek yaptırımlara çevrilmesini zorunlu kılmaktadır ancak sayılı tcknın maddesinde suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde hapis cezasına hükmedilmiş ise bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceğinin hükme bağlanmış olduğu dikkate alındığında sanığa verilecek kısa süreli hapis cezasının adli para seçenek yaptırımına çevrilmesine olanak bulunamamaktadır mağdurun basit tibbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanmış olup kısa süre içerisinde sağlığına kavuşmuş olması nedeniyle sayılı tcknın bendinde mevcut mağdurun uğradığı zararın tamamen giderilmesi şartlarının da somut olayda gerçekleştirilmesine ve uygulanmasına olanak yoktur sanığa tayin edilmesi muhtemel kısa süreli hapis cezasının bir an için sayılı tcknın maddesi gereğince en az iki yıl süreyle bir meslek veya sanat edinmesinin sağlanması amacıyla gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etme şeklindeki seçenek yaptırıma çevrilebileceği düşünülse dahi soruşturma ve kovuşturma sırasında geçen süre itibariyle sanığın yaşını bitirdiği kararın kesinleşme süreci gözetildiğinde bu şekilde hükmedilen seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesinde büyük güçlüklerle karşılaşılacağı maddesi gereğince mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanma şeklindeki seçenek yaptırımın uygulanmasına karar verilebileceği düşünülse dahi sanığın ikametgahının değişmesi ihtimali erkek olup vatani vazifesini ifa etmek üzere silah altına alınma ihtimali eğilim ve alışkanlıklarının doğru ve yerinde tespiti konusundaki güçlükler nedeniyle bu seçenek yaptırımın da uygulanmasının düşünülemeyeceği maddesi gereğince hapis cezasının ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına veya belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanma şeklindeki seçenek yaptırıma çevrilmesine karar verilebileceği anlaşılmış ise de yakın zamana kadar sanığın yaşının ehliyet ve ruhsat almasına engel olduğu belli bir meslek ve sanat sahibi olmadığı dikkate alındığında bu yaptırımın daesas sayısı karar sayısı gereklerinin yerine getirilememesinin muhtemel olduğu sanığa verilmesi muhtemel hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olması karşısında en uygun seçenek yaptırımın sayılı tcknın maddesinde hükme bağlanan mahkum olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılma şeklinde ifade edilen seçenek yaptırım olduğu anlaşılmıştır kaldı ki sayılı tcknın maddesi kısa süreli hapis cezasının ancak ve ancak suçlunun kişiliğine sosyal ve ekonomik durumuna yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre a c e bendinde gösterilen seçenek yaptırımlara çevrilebileceğini öngörmüş olup kısa süreli hapis cezasının hangi seçenek yaptırıma çevrileceği konusundaki takdiri tamamen mahkemeye bırakmıştır bu sebeplerle uygulanması muhtemel kural haline gelen sayılı tcknın maddesi hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılma seçenek yaptırımına çevrilmesi halinde failin açıkça gönüllü olması esasını ve gereğini hükme bağlamaktadır gönüllü olma durumunun infaza taalluk eden bir durum olmadığı yüksek yargıtayın konuya işaret eden kararları ve madde metnindeki açıklık nedeniyle bu durumun yani gönüllü olma halinin yargılama mercii tarafından ve hüküm kurulmadan önce belirlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır bir ceza kovuşturmasında esasları sayılı cmknın ve devamı maddelerinde hükme bağlanan duruşma başladıktan sonra delillerin tamamı ile toplanmasını takiben yine anılan yasanın ve devamı maddelerinde gösterilen usuller gereğince sanığın savunması sorulduktan sonra henüz ne kararı verileceği belli değilken davanın sonucu ya da verilecek hükmün niteliği konusunda iz ve eser yaratacak en ufak bir söz ve davranışın bile anılan yasanın maddesinde ağır nitelikteki sonuçları gösterilen hakimin tarafsızlığı ilkesini kuşkuya düşüreceği açıktır bu hal doğal olarak hakimin objektif karar vereceği konusunda şüphelere ve istifhamlara yol açacağı gibi tarafların mantık ve vicdanlarında da verilecek kararın bir yıldan az olması nedeniyle seçenek yaptırımlara çevrilmesi muhtemel süreli bir mahkumiyet kararı olduğu yolunda bir kanaat uyandıracaktır doktrinde belirtildiği üzere mahkeme kararlarının tarafları ve herkesi inandırması ve tatmin etmesi gerektiği tarafsızlığından kuşku duyulan hakimin kararının yasaya uygun olsa da tarafları inandıramadığı ölçüde adalete gölge düşüreceği dikkate alındığında bir ceza kovuşturması sırasında hakimin davanın sonucunu belli eder şekilde sanıktan kendisine verilmesi muhtemel cezanın sayılı tcknın maddesi gereğince kamuya yararlı bir işte çalıştırılma şeklindeki seçenek yaptırıma çevrilmesi ihtimali karşısında kamuya yararlı bir işte çalışmaya gönüllü olup olmadığını sorması ve bu hususu sorgulaması peşinen açıklanmış bir görüş doğuracaktır bu nedenlerle sayılı tcknın maddesinde belirtilen gönüllü olma ibaresinin gerektirdiği zorunluluk nedeniyle failden gönüllü olup olmağının sorgulanması cmknın maddesiyle çeliştiği gibi anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu düşünülmüştür sonuç ve talep yukarıda arz edilmeye çalışılan gerekçelerle sayılı tcknın maddesinin cümlesinde mevcut gönüllü olmak koşuluyla ibaresinin sayılıesas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi saygıyla arz ve talep olunur
809
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇razin gerekçesi̇ tc anayasasının maddesinde toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamanın ve insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmanın devletin temel amaç ve görevleri arasında olduğu kurala bağlanmış ve bu bağlamda maddesinde de viii sağlik çevre ve konut sağlik hi̇zmetleri̇ ve çevreni̇n korunmasi madde herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir çevreyi geliştirmek çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir devlet herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler devlet bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak onları denetleyerek yerine getirir sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla genel sağlık sigortası kurulabilir hükmüne yer verilmiştir yukarıdaki anayasa hükümleriyle devlete toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanmasında ve bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesinde önemi yadsınamaz olan çevrenin korunması ve geliştirilmesi konularında ödevler yüklendiği açıktır sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı ekonomik ve mali gerekçelerle vazgeçilecek haklardan değildir söz konusu hakka yönelik olarak devlete düşen görev bu hakkın gerçekleştirilmesinin önünde yer alan engellerin kaldırılmasından ve yaşanılan çevre ortamının geliştirilmesinden ibarettir bu bağlamda devlet bütününün bir parçası olan yasama organı da aktarılan anayasa hükümlerine uygun hareket etmek zorundadır buna göre çevreyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin anayasa tarafından devlete yüklenen çevrenin korunması çevrenin geliştirilmesi ve çevre kirliliğinin önlenmesi ödevlerini yerine getirme amacına bağdaşacak şekilde çıkarılmaları gerekmekledir i̇şte anayasanın maddesiyle devlete yüklenen bu ödevlerin yerine getirilmesi amacıyla sayılı çevre kanunu çıkarılmış ve bu kanunda da çevreye etkileri olabilecek projelerin gerçekleştirilmesinden önce söz konusu projelere ilişkin olarak çevresel etki değerlendirmesi prosedürüne tabi tutulması öngörülmüştür böylece projelerin uygulanması sırasında çevrede oluşabilecek olumsuz etkilerin giderilmesi ve projelerin çevre koşullarına en uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi amaçlanmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı maden kanununun maddesiyle de aynı saiklerle çevresel etki değerlendirmesi süreci öngörülmüş ve madencilik faaliyetlerinin çevre üzerindeki olumlu etkilerinin azami düzeye çıkarılması ya da olumsuz etkilerinin asgari düzeye indirilmesi amaçlanmıştır sayılı kanunun ek maddesinin fıkrasının ereğli kömür havzasındaki taşkömürü için kamu tarafından yürütülecek faaliyetler bu kanunun nci maddesinde belirtilen hükümler ile bu kanunun hak düşürücü ve malî hükümlerine tâbi değildir şeklindeki ilk cümlesiyle ereğli kömür havzasındaki taşkömürü faaliyetlerinin çevresel etki değerlendirme sürecinden bağımsız bir şekilde yürütülmesine yol açılmıştır nitekim ereğli kömür havzasında taşkömürü faaliyetinde bulunan davacı müessese de söz konusu düzenlemeye istinaden ocaktaşı ve lavuar şisti depolama işi için çevresel etki değerlendirme sürecinden bağımsız olduğunu ileri sürmüştür anılan düzenlemenin ereğli kömür havzasındaki çevre sağlığına olumsuz etkileri olabilecek sonuçları doğurması kaçınılmazdır sağlıklı çevre hakkı tüm canlı dünyası için vazgeçilmez düzeydedir aynı düzenleme ile anayasa tarafından çevreyi ve çevre sağlığını koruma ve geliştirme ödevine aykırı davranıldığı bu suretle de toplumun huzur ve mutluluğunun sağlanması ve bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilmesi amaçlarına aykırı davranıldığı tartışmasızdır sonuç olarak çevrenin geliştirilmesi korunması ve bu yolla da çevre kirliliğinin önlenmesi ödevinin yerine getirilmesi amacıyla bağdaşmaması nedeniyle anayasanın maddesine taşkömürü faaliyetinin çevresel etkileri değerlendirilmeden yürütülmesi nedeniyle ereğli kömür havzasındaki canlı yaşamını olumsuz etkileyen ve anılan yerdeki halkın refah ve huzurunu ve bireylerin maddi ve manevi gelişimini olumsuz etkileyebilecek sonuçlar doğurması nedeniyle anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülen sayılı maden kanununun ek maddesinin fıkrasında yer alan bu kanunun nci maddesinde belirtilen hükümler ileibaresinin iptal edilmesi gerekmekledir sonuç davacı müesseseye ilişkin olarak tesis edilen işlemlerden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın çözümünü ilgilendiren sayılı maden kanununun ek maddesinin fıkrasında yer alan bu kanunun nci maddesinde belirtilen hükümler ile ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşüyle anılan ibarenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı maden kanununun ek maddesinin fıkrasında yer alan bu kanunun nci maddesinde belirtilen hükümler ile ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşüyle anılan ibarenin iptali talebi ile anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgelerinin onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar ile dosya suretinin anayasa mahkemesine ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi
660
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir her ne kadar dava bknun yürürlük zamanında açılmış ise de tbknun yürürlük ve uygulama kanunu nedeniyle davada tbk uygulanacağından mahkememiz iptal başvurusu yapmaya yetkilidir tbk genel bir kanun olduğundan bu kanunun maddesi iş mahkemelerinde bakılan iş kazası türündeki haksız fiile dayanan tazminat davalarında uygulandığı gibi genel mahkemelerde görülen her türlü haksız fiile dayanan bedensel zararların tazmini ve destekten yoksun kalma tazminatı davalarında da uygulanmaktadır bu farklı durumlardaki uygulamalar sırasında tbknun maddesinin kısmen veya tamamen rûcu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez zarar veya tazminattan indirilemez hükmü yaş cinsiyet gelir kusur ve sürekli işgöremezlik oranları açısından aralarında bir fark olmadığı halde sigortalı mağdurların zararlarının sigortalı olmayan mağdurlara göre daha fazla tazmin edilmesine işveren konumundaki davalıların ise sgkya iş kazası ve meslek hastalığı primi ödedikleri halde sigortalının zararının tamamı kadar tazminatı sigortalıya veya sgkya ödemek zorunda kaldığı için işveren olmayan davalılara göre daha fazla tazminat ödemelerine neden olduğundan yani olayın mağdurlarının zararlarının giderilmesinde eşitsizliğe neden olduğu gibi işveren konumunda olan ve olmayan davalıların ödemek zorunda kaldıkları tazminat açısından da eşitsizliğe neden olduğundan anayasanın ve maddelerine aykırıdır tbknun yürürlüğünden önce bu tür davalarda hesap bilirkişisi kazalının sürekli işgöremezlik oranı ile işverenin kusurunu dikkate alarak kazalının hak ettiği maddi tazminat miktarını tespit ettikten sonra sgk tarafından kazalıya bağlanan gelirlerin son peşin sermaye değerinin tamamı ile kazalıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneğinin tamamı mahsup edilerek hükmedilecek maddi tazminat belirleniyordu tbknun yürürlüğünden sonra ise madde gereğince kazalıya bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değeri ile geçici işgöremezlik ödeneğinin sgk tarafından işverene rücu edilebilen miktarları indirilerek tazminat miktarları belirlenmektedir öncekinden farklı olarak peşin sermaye değerlerinden son peşin sermaye değeri yerine ilk peşin sermaye değeri indirilmekte öncekinde son psd ile gi̇önin tamamı indirilirken bu defa ilk psd ile gi̇önin rücu edilebilecek miktarları indirilmektedir tbknun yürürlüğünden önceki uygulamayı bu olaya uyguladığımızda indirimsiz maddi zarar olan tlden tl son peşin sermaye değeri tl geçici işgöremezlik ödeneğinin mahsubu sonucu kazalının hükmedilebilecek maddi zararı tl olacaktı sigortalı mağdur tl alırken zarar hesabının unsurları aynı olan sıradan haksız fiilin sigortalı olmayan mağduru bu durumda tl tazminat alacaktı aradaki fark tl olup bu fark sgk tarafından bağlanan peşin değerli gelirle ve kazadan sonra sgk tarafından ödenen gi̇ö ile karşılanmış olmaktadır sigortalı olan kazalı daha az tazminat almış gibi görünse de kendisine aylık tl gelir bağlanmıştır bu aylık gelirin şimdiki değerine son peşin sermaye değeri denilmektedir bağlanan gelirin son peşin sermaye değeri de zararın miktarda tazmini demektir son peşin sermaye değeri ile kazadan sonra sigortalıya ödenen geçici işgöremezlik ödeneği eklendiğinde sigortalının alacağı tazminat sigortalı olmayan mağdurun alacağı tazminatla eşitlenmektedir yani her iki kazalının zararları eşit olarak tazmin edilmiş olmaktadıresas sayısı karar sayısı tbknun yürürlüğünden sonra ise madde gereğince indirimsiz olarak hesaplanan tl tazminattan ilk peşin sermaye değeri olan tl ile geçici işgöremezlik ödeneği olan tlnin sgk tarafından işverene rücu edilebilen miktarları indirilmektedir sgk ilk peşin değer ve gi̇önin toplamından işverenin kusur oranına denk gelen tlsi için işverene rücu edebileceğinden bu miktarın tlden mahsubu sonucu kazalının nihai zararı tl olmaktadır böylece kazalı tbknun maddesinin yürürlüğünden sonra öncekine göre tl daha fazla tazminat almış olmakta işveren de tl daha fazla tazminat ödemek zorunda kalmaktadır bu farka tbknun maddesi sebep olmaktadır nasıl sebep olduğuna gelince tbknun maddesi sigortalıya bağlanan gelirin son peşin sermaye değerini ve kazalıya kazadan sonra sgk tarafından ödenmiş gi̇öni zararın tazmini olarak saymadığı için sadece ilk peşin değerin ve gi̇önin sgk tarafından işverene rücu edilebilen kısmını zararın tazmini olarak saydığı için sebep olmaktadır tam da bu sırada bu uygulama ile eşitsizliğe neden olunmakta ve maddenin anayasaya aykırılığı sorunu ortaya çıkmaktadır tbknun maddesinin yarattığı bu eşitsizlik işverenin kusuru azalıp sigortalının kusuru arttıkça daha da belirgin hale gelmektedir bu olayı işverenin sigortalının kusurlu olduğunu kabul ederek ve iş kazası olmayan aynı durumdaki bir haksız fiille karşılaştırdığımızda konu daha iyi anlaşılacaktır şimdi bu olayda davalının kazalının da kusurlu olduğunu varsayalım sürekli işgöremezlik ve kusura göre tazminat miktarı tl olacağına göre kazalı kusuruna isabet eden indirimsiz tazminat miktarı tl olacaktır şayet bu durum tbkdan önce olsaydı davalı kusuruna göre hesaplanan tl indirimsiz tazminattan kazalıya bağlanan gelirin son peşin sermaye değeri olan tl ile geçici işgöremezlik ödeneği olan tlnin tamamı indirilmesi gerekeceğinden ve indirilmesi gereken miktarlar da hesaplanan tazminattan daha fazla olduğundan bir başka ifadeyle sigortalının zararları sgk tarafından bağlanan peşin değerli gelirler ve gi̇ö ile fazlası ile karşılanmış olduğundan sigortalı herhangi bir maddi tazminat alamayacaktı sigortalı olmayan bir mağdurun alabileceği tazminatı ise sigortalı mağdurun indirimsiz tazminatı olan tl kadar olacaktı aynı duruma tbk maddesi tatbik edildiğinde indirimsiz maddi zarar olan tlden ilk peşin değer ve gi̇önin sgk tarafından işverene rücu edilebilecek miktarları indirilmesi gerekecektir i̇lk peşin değer ve gi̇önin toplamı tl olup sgk tarafından bunun olan tlsi rücu edilebileceğinden bu miktarın mahsubu sonucu sigortalının hesaplanan nihai maddi zararı tl olacaktır bu olayda her iki tarafın kusurlu olmaları halinde ise tbkdan önce sigortalı kazalı son peşin sermaye değerinin ve gi̇önin tamamının indirilmesi sonucu tl sigortalı olmayan kazalı ise herhangi bir indirim yapılmayacağı için tl alacaktı tbkdan sonra ise sigortalı kazalı ilk peşin değerin ve gi̇önin sgk tarafından rücu edilebilecek kısımları indirileceği için tl alacak sigortalı olmayan kazalı ise yine tl alacaktır sigortalı olmayan kazalının alacağı tazminatlar değişmezken sigortalının tbkdan önceki ve sonraki alacağı tazminatlar arasında tl gibi bir fark ortaya çıkmaktadır sigortalı olmayan kazalının karşılanan zararı toplam zarara göre kusur oranları değiştikçe karşılanan zararın oranı hiç değişmediği halde sigortalı kazalının karşılanan zararının oranı kusur oranına göre daha fazla artmaktadır karşılanan zarar davalı işverenin kusurundan hep daha fazla olmakta işçinin kendi kusuru arttıkça karşılanan zararı aynı oranda azalacağı yerde tersine karşılanan zararının oranı artmaktadır başka bir ifadeyleesas sayısı karar sayısı işverenin az da olsa bir kusuru varsa sigortalının işverenden alacağı bir tazminat mutlaka olmaktadır tbkdan önce özellikle işverenin kusurunun az olduğu durumlarda sigortalının zararlarının tamamı sgk tarafından bağlanan gelirlerin son peşin sermaye değeri ve ödenen gi̇ö ile tamamen karşılanmakla maddi tazminat davasının reddedildiği durumlar olmakta idi tbk maddesinden sonra ise işverenin az da olsa bir kusuru varsa sigortalının alacağı mutlaka bir tazminat olacağından maddi tazminat davasının peşin değerli gelir nedeniyle reddedilmesi artık söz konusu olmayacaktır tbk maddesinin tatbiki sonucunda yukarıda verdiğimiz farklı kusur oranlarına göre sigortalının karşılanan zararlarının maluliyet ve kusura göre indirimsiz olarak belirlenen tl tazminata oranı şu şekilde olmaktadır i̇şveren işçi kusurlu iken işçinin alacağı tazminat oranı hesaplanan tl tazminata son peşin sermaye değeri ile ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilen kısımları arasındaki fark olan tl ile peşin aldığı gi̇önin ilave edilmesi sonucu işçinin karşılanan zarar toplamı tl olmaktadır bu miktar kusura göre hesaplanan tl tazminata oranı olup davalı işverenin kusur oranını aşmakta işçinin zararı ise gerçek zararından oranında daha fazla tazmin edilmiş olmaktadır i̇şveren işçi kusurlu iken işçinin alacağı tazminat tlnin yarısı olan tlden ilk psd ile gi̇önin rücu edilebilecek olan tlyi düştüğümüzde tl olmaktadır bu tazminata son peşin sermaye değeri ile ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilen kısmı arasındaki fark olan tl ile peşin aldığı gi̇önin ilave edilmesi sonucu işçinin karşılanan zarar toplamı tl olmaktadır bu miktar kusura göre hesaplanan tl tazminata oranı olup davalı işverenin kusur oranını aşmakta işçinin zararı ise gerçek zararından oranında daha fazla tazmin edilmiş olmaktadır i̇şveren işçi kusurlu iken işçinin alacağı tazminat tlnin olan tlden ilk psd ile gi̇önin rücu edilebilecek olan tlyi düştüğümüzde tl olmaktadır bu tazminata son peşin sermaye değeri ile ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilen kısımları arasındaki fark olan tl ile peşin aldığı gi̇önin ilave edilmesi sonucu işçinin karşılanan zarar toplamı tl olmaktadır bu miktar kusura göre hesaplanan tl tazminata oranı olup davalı işverenin kusur oranını aşmakta işçinin zararı ise gerçek zararından oranında daha fazla tazmin edilmiş olmaktadır görüldüğü gibi işçinin kusuru arttıkça karşılanan zararı oransal olarak daha fazla artmaktadır halbuki sigortalı olmayan bir mağdurun zararının karşılanmasında böyle durum söz konusu değildir sigortalı olmayan bir mağdurun zararı her kusur durumunda da kusur oranı kadar ve gerçek zararı kadar tazmin edilmektedir tbknun maddesinin getirdiği yeni duruma bir de gi̇ö açısından bakalım sayılı yasanın maddesine göre sigortalıya kazadan sonra istirahatli kaldığı günler için sgk tarafından kazadan önce çalışırken aldığı ücretin kadar geçici işgöremezlik ödeneği ödenmektedir somut olayda sgk tarafından sigortalıya kazadan sonra tl gi̇ö ödenmiştir hesap bilirkişisi raporunda sigortalının istirahatli kaldığı günler içinesas sayısı karar sayısı çalışsaydı alabileceği ücret olarak tl hesaplanmıştır bu miktar davacının geçici işgöremezlik süresi için tam zararıdır ancak işverenin kusuru olduğuna göre bu miktarın olan tl hesaplanıp davacının indirimsiz net zararına dahil edilmiştir yani sigortalının kusura göre hesaplanan tl toplam zararının içinde geçici işgöremezlik süresine ilişkin zararı olan tl de vardır madde gereğince gi̇önin rücu edilebilen kısmı düşülünce rücu edilemeyen lik kısmı olan tl hesaplanan lik geçici işgöremezlik süresine ilişkin zarara eklemek gerekmektedir böylece sigortalının geçici işgöremezlik süresine ilişkin zararı tl olarak tazmin edilmiş olmaktadır geçici işgöremezlik süresine ilişkin zararı tl olduğu halde zararı tl fazla tazmin edilmiş olmaktadır sigortalı çalışsaydı zaten tl ücret alacaktı i̇stirahatli iken hem de kusurlu iken çalışırken almış olduğu ücretin kadar zararı karşılanmış olmaktadır şayet işveren sigortalı kusurlu olsaydı bu defa sigortalının geçici işgöremezlik süresine ilişkin zararı tl olacağından bu döneme ilişkin karşılanan zararı gi̇önin rücu edilemeyen lık kısmı ile birlikte tl olmaktadır bunun geçici işgöremezlik süresine ilişkin zarar toplamı olan tlye oranı olmaktadır sigortalının kusuru arttıkça karşılanan zarar oranı kusur oranına göre daha fazla artması burada da söz konusu olmaktadır gi̇ö sigortalının geçici işgöremezlik süresi içerisinde gelirden mahrum kaldığı için zor durumda kalmaması amacıyla sgk tarafından kendisine yapılan bir ödemedir sigortalı gi̇ö ile geçici işgöremezlik dönemine ilişkin zararlarının bir kısmını peşin olarak almış olmaktadır sigortalının geçici işgöremezlik dönemine ilişkin zararı hesaplanan toplam maddi zarar içinde zaten vardır sigortalı madde gereğince sgkdan aldığı gi̇önin rücu edilemeyen kısmı kadar da işverenden almaktadır burada zararın gerçek zarardan fazla tazmini söz konusu olup böyle bir durumun ortaya çıkmasına tbknun maddesinin gi̇önin rücu edilemeyen kısmını zararın giderimi olarak saymaması neden olmaktadır ortaya konulmaya çalışılan bu durumlar gösteriyor ki zarar görenin kusuru arttıkça karşılanan zararının gerçek zarardan daha fazla arttığı bir durum söz konusudur sgk ilk peşin sermaye değeri ile gi̇önin rücu edilemeyen kısımlarını işverene neden rücu edemiyor sigortalının kusuru nedeniyle rücu edemiyor bu ödemelerin rücu edilemeyen kısımları madde gereğince tazminattan indirilemeyeceğine göre sigortalının alacağı tazminata eklenmiş oluyor böylece sigortalı ilk peşin değer ile gi̇önin de kendi kusuruna denk gelen miktarı kadar daha fazla tazminat almış olmaktadır hatta kendi kusuru arttıkça ilk peşin değer ve gi̇önden rücu edilemeyen kısım daha fazla olacağından alacağı tazminat daha da artacak demektir tbknun maddesinin meydana getirdiği bu durumun sigortalının oldukça yararına olduğu ortadadır herhangi bir sosyal güvenliği olmayan kazalının zararı da tazminat hukuku kuralları çerçevesinde tam olarak karşılanmaktadır peki zararlı çıkan kimdir tbknun maddesi sigortalıya gelir bağlayan sgknın durumunda herhangi bir değişiklik meydana getirmediğine göre zararlı çıkan bir taraf kalmaktadır da işverendir peki işveren nasıl zararlı çıkmaktadır şimdi bunu açıklamaya çalışalım davalı işverenin kusuru ne olursa olsun kusur oranına denk gelen miktarı şu veya bu şekilde işçiye ve sgkya ödemektedir davalı işveren olmasaydı kusur oranına denk gelen miktarın tamamını bu defa sadece kazalıya ödeyecekti burada işveren olan ve işveren olmayan her iki davalı arasında bir fark ve bir eşitsizlik yok gibi görünmekte ise de işveren olan davalının işveren olmayan davalıdan bir farkı vardır i̇şveren sayılı yasanın maddesi gereğince sgkya çalıştırdığı her işçi için her ay işyerinin tehlike sınıfına göre değişen ile esas sayısı karar sayısı oranında iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemektedir i̇şveren bu primi ödemekle iş kazası ve meslek hastalığı risklerine karşı kendisini sigorta ettirmiş olmaktadır i̇şveren bu primi iş kazası ve meslek hastalığı meydana geldiği takdirde sorumluluktan kurtulmak için ödemektedir i̇şverenin ödediği bu primin kendisine bir faydası yok mudur faydası olmayacaksa bu primi neden ödesin ki i̇şveren hem iş kazası ve meslek hastalığı primi ödeyip hem de kazalının gerçek zararı kadar miktarı kazalıya veya sgkya ödeyecekse iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemesinin ne anlamı var i̇şveren olmayan davalı gibi zararın tamamını işçiye veya sgkya ödeyip sorumluluktan kurtulur ayrıca iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemeye gerek duymazdı i̇şveren olmayan davalı da gerçek zararı kazalıya ödemekle kurtulmuyor mu i̇şveren tbkndan önce bu primler nedeniyle sigortalıya ve rücu davası nedeniyle sgkya ilk peşin sermaye değerli gelirlerin rücu edilebilen kısmı ile son peşin sermaye değerli gelir arasındaki fark kadar daha az tazminat ödüyordu yani iş kazası ve meslek hastalığı sigortasının işverene hiç değilse bu kadar faydası oluyordu tbknun maddesinden sonra bu madde gereğince işveren ilk peşin sermaye değerli gelirlerin rücu edilebilen kısmı ile son peşin sermaye değerli gelir arasındaki farkı sigortalıya ödemek zorunda kaldığı için ödediği primin bir faydasını görmemektedir sigorta hukukunun temeli prim karşılığı riskleri sigorta ettirmektir arabanızı değerinin veya kadar prim ödeyerek sigorta ettirirseniz arabanın tamamı zarar görse dahi bedelin tamamını sigorta şirketinden alarak zararınız tazmin edilmiş olur i̇şveren aşağı yukarı aynı oranda iş kazası ve meslek hastalığı primini sgkya ödediği halde bunun bir karşılığını görememektedir halbuki işveren aynı oranda primi bir özel sigorta şirketine ödeyerek iş kazası ve meslek hastalığı sigortası yaptırmış olsaydı sigortalı ve sgkya ödeyeceği tazminatların tamamını veya önemli bir kısmını sigorta şirketinden karşılayabilirdi tbknun maddesinin sigortalı mağdurların gerçek zararlarının üzerinde zararlarının giderilmesine neden olması ekonomik açıdan zayıf durumdaki işçiler açısından kuşkusuz sevinilecek bir durumdur ancak bu hukukun genel ilkeleri çiğnenmeden yapılmalıdır i̇şçi lehine pozitif bir ayrımcılık yapılacaksa bunun külfetini özel hukuk açısından eşit olması gereken işveren olan diğer tarafa yüklemek doğru değildir devlet bu külfeti yüklenerek işçi lehine pozitif ayrımcılık yaparsa buna kimsenin bir diyeceği olamaz bilindiği gibi anayasa mahkemesinin tarih ve esas ve sayılı kararından önce iş kazaları nedeniyle sgk tarafından işverenler aleyhine açılan rücu davalarında sayılı yasanın maddesindeki sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere cümlesi gereğince kazalının veya hak sahibi kimselerin maddi zararlarının işverenin kusur oranına isabet eden miktarına karar veriliyordu son peşin sermaye değerleri bu miktara ulaşıncaya kadar işveren aleyhine birden fazla rücu davaları açılıyordu anayasa mahkemesi sayılı yasanın maddesindeki sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere cümlesini iptal ettikten sonra iş mahkemelerince rücu davalarında sigortalı veya hak sahibi kimselere bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerinin işverenin kusur oranına isabet eden miktarına göre karar verilmeye başlanmıştır görüldüğü gibi anayasa mahkemesinin tarih ve esas ve sayılı kararından önce de işveren iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemesine rağmen bu primin bir faydasını görmüyor ve sigortalının veya hak sahiplerinin zarar tavanına kadar son peşin sermaye değerini kuruma ödemek zorunda kalıyordu anayasa mahkemesi bu düzenlemeyi anayasaya aykırı bulup iptal ettikten sonra işverenler ilk peşin değerin işverenin kusuruna isabet eden kısmı kadar kuruma ödeyerek sorumluluktan kurtuluyordu yani işverenesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin iptal kararından tbk yürürlüğe girinceye kadar kuruma ödediği iş kazası ve meslek hastalığı priminin faydasını görmüştü tbkdan sonra işverenin durumu bir bakıma anayasa mahkemesinin iptal kararından önceki duruma dönmüş oldu anayasa mahkemesinin sayılı yasanın maddesindeki sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere cümlesini iptal gerekçelerinin tbk maddesi için de geçerli olması gerekir çünkü işveren iptal kararından önce son peşin sermaye değeri kadar sgkya sorumlu iken tbkdan sonra ise son peşin sermaye değerine kadar olan kısmı bu defa sigortalıya ödemek zorunda kaldığından her iki düzenleme de işveren açısından aynı sonucu doğurmaktadır tek farkı işveren aynı parayı anayasa mahkemesi kararından önce sgkya öderken şimdi ise sigortalıya ödemektedir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin sosyal bir hukuk devleti olduğu vurgulanmıştır anayasada benimsenen hukuk devleti bütün faaliyetlerinde hukukun egemen olduğu devlettir bir devlette hukuk güvenliğini sağlayan bir düzen kurulması asıldır devlette hukuk güvenliğinin ve düzeninin sağlanması asıldır hukuk düzeninde de devlete güven ilkesi vazgeçilmez öğelerdendir devletin yaptığı düzenlemelerde haksız bir edinime yol açılması ve kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez anayasa mahkemesinin iptal gerekçesinde de belirtildiği gibi devletin yaptığı düzenlemelerde haksız bir edinime yol açılması ve kişilerin haksızlığa uğratılması kabul edilemez i̇şveren işçiye bağlanan gelirin sermaye değerini kuruma ödediğine göre işverenin peşin sermaye değeri kadar işçiye ve kuruma ödeyeceği tazminattan kurtulması gerekir bunun aksinin savunulması sosyal güvenlik kuruluşlarına ait olması gereken risklerin işverene yükletilmesi anlamına gelir böyle bir durum hakkaniyet ve sorumluluk ilkeleri ile bağdaşmadığı gibi hukuk devleti ilkesine de aykırıdır sgkya iş kazası ve meslek hastalığı primi ödeyen işverenin kazalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelirlerin en azından son peşin sermaye değeri kadar riski sigorta ettirdiğinin kabul edilmesi gerekir i̇şveren hem sgkya prim ödeyerek hem de dava açan kazalı veya hak sahiplerine tazminat ödeyerek mükerrer ödemede bulunması başka bir ifadeyle işverenin hem sigorta priminden hem de tazminattan sorumlu tutulması anayasanın maddesinde düzenlenen sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığından söz konusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır türk borçlar kanunun maddesinin kısmen veya tamamen rûcu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez zarar veya tazminattan indirilemez hükmü anayasanın maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine de aykırıdır anayasanın maddesi herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittirhiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamazdevlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmünü getirmiştir bu hükümle anayasanın maddesi kanun koyucuya yasama yetkisini kullanırken eşitlik ilkesine uygun yasa yapma yükümlülüğünü getirmektedir aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştıresas sayısı karar sayısı eşitlik ilkesi kanunların genel ve soyut nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme tabi tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir eşitlik aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde yararlarda ve yükümlülüklerde yetkilerde ve sorumluluklarda fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir anayasanın eşitlik ilkesi bu ilkeden yararlananlar açısından bir temel hak yani eşit işlem görmeyi ya da ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurduğu tartışmasızdır aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa anayasada öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez kişisel nitelikleri ve durumları aynı olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz anayasanın maddesinde yer verilen eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir eşitlik her yönüyle aynı hukukî durumda olanlar arasında söz konusudur başka bir ifadeyle eşit durumdakiler eşit olmalıdır farklı durumlarda olanlara yani eşit olmayanlara farklı kurallar uygulanması yani ‘eşit olmayanların eşitsizliği eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eder tbk maddesindeki düzenleme ile anayasanın eşitlik ilkesi de zedelenmiştir yukarıda anlatılmaya çalışıldığı gibi yaş cinsiyet gelir kusur ve sürekli işgöremezlik oranları açısından aralarında bir fark olmayan mağdurlar sigortalı olsun veya olmasın bir haksız fiile maruz kalmakla aynı konumdadırlar dolayısıyla zararlarının tazmini de eşit olmalıdır fakat tbk maddesindeki düzenleme nedeniyle sigortalı mağdurun zararının tazmini sigortalı olmayan ve iş kazası şeklinde olmayan bir haksız fiil mağdurunun zararının tazminine göre daha fazla olduğundan anayasanın eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaktadır yine aynı olaya davalının işveren olup olmamasına göre baktığımızda haksız fiile dayalı tazminat davasının davalısı olmaları açısından aynı konumdadırlar karşı tarafın zararının giderimi açından eşit olarak tazminat ödemeleri gerekirken işveren olan davalı işveren olmayan davalı gibi mağdurun hesaplanan zararı kadar tazminatı mağdura veya sgkya ödediği halde bir de sgkya iş kazası ve meslek hastalığı primi ödemekle işveren olmayan davalıya göre daha fazla tazminat ödemiş olduğundan anayasanın eşitlik ilkesi yine zedelenmiş olmaktadır böylece tbknun maddesi durumları aynı olmadığı halde işveren olan davalı ile işveren olmayan davalıyı ve sigortalı mağdur ile sigortalı olmayan mağduru aynı kurala tabi tutup olayın mağdurları arasında nimet eşitsizliğine olayın davalıları arasında da külfet eşitsizliğine neden olduğundan anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı olup iptali gerekir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerleesas sayısı karar sayısı sayılı türk borçlar kanununun maddesinin kısmen veya tamamen rûcu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez zarar veya tazminattan indirilemez cümleleri anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi arz olunur
3,211
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme itirazın dayanağını şöyle açıklamaktadır i̇stem davalı elimizdeki davada kendisini temsil eden avukat olarak tuttuğu tercanda üç avukat bulunmadığından dava vekilliği yapan nın avukatlık yasasının bazı dava vekillerinin avukatlık yapma hakkının tarihinden itibaren kaldırıldığına ilişkin geçici maddesinin son fıkrasının kül halinde anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla mahkememize başvurmuştur i̇nceleme mahkememizce bu anayasaya aykırılık iddiası ciddî bulunmuştur çünkü genellikle hukuk fakültesi mezunu avukatların henüz gelmediği geliri az ve sosyal yaşantı bakımından geri yörelerde yerleşim biriminde en az üç avukat veya daha gerçekçi yaklaşımla hiç avukat bulunmadığından dava vekilliği yapan bu şahısların ömürleri boyunca dava vekilliğini iş edindikleri ve belkide başka bir çalışma dalında bilgi ve yetenekleri olmadığı da düşünülürse adı geçen fıkranın anayasanın eşitlik ve çalışma özgürlüğü ilkelerine aykırılığı açıktır i̇lçemiz ele alındıkta bir avukat ve iki dava vekili bulunmaktadır taraflardan biri avukatı vekil olarak tuttuğunda diğer taraf erzincan veya erzurumdan avukat bulmak yoluna gitmek bu yolda kişinin isteği yoksa aradaki uzaklık düşünüldüğünde yeni külfetler yükleyeceğinden vatandaş açısından açıklaması natür yasalar sosyal gerçeklikle bağdaşdığı ölçüde yürürlükte olurlar diğer bazı mesleklerde sonradan yetişme deyimi ile ifade edebileceğimiz çıraklıktan yetişenlere meslekte ilgili yasa düzenleme yapıldığında bir defaya mahsus olmak üzere mesleği yapmak hakkı verilmiştir aynı şeyin dava vekilleri için düşünülmemesi için anayasanın eşitlik ilkelerine aykırıdır son olarak dava vekillerinin avukatlık yapmak hakkı zaten bir ilçede en az üç avukat olduğundan kalkmakta ve dava vekilleri için ileri sürülebilecek tüm mahzurlar böylece vatandaşa davalarını takip için vekil bulmakta en uygun koşullar sağlanarak giderilmektedir hüküm avukatlık kanununun bazı dava vekillerinin avukatlık hakkının tarihinden itibaren kaldırıldığına ilişkin geçici maddesinin son fıkrasının anayasanın ve maddelerinin söz ve ruhuna usul ve esas yönünden aykırı olduğu iddiası mahkemece ciddi bulunduğundan sözü geçen avukatlık kanununun geçici maddesinin son fıkrasının anayasaya aykırı bulunursa iptali yönüne gidilmesi için ilgili belgelerin tasdikli örnekleri ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verildi
304
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir normlar hiyerarşisine göre bir anayasal sistemdeki bütün yazılı mevzuat öncelikle anayasaya uygun olmalıdır i̇tiraz yoluna başvurulan kanun maddesi anayasanın maddesinde kabul edilen türkiye cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında sayılan sosyal devlet ilkesi başta olmak üzere anayasanın maddesinde yer alan ücrette adaletin sağlanması ve maddesinde bahsi geçen çalışma şartları ve dinlenme hakkı başlıklı anayasa hükümlerine aykırıdır davacı davalı işverenin kadrolu işçileri ile aynı işi yaptığını ve fakat farklı ücretler aldığını farklı özlük haklarına sahip olduğunu iddia etmektedir bahsi geçen hususta davalı işverenin asıl işe dahil olsa dahi işin bir kısmını ihale yolu ile alt işverenlere vermesi taşeron şirket işçilerinin ücretlerinin düşük olmasına haklarını alamamasına aynı işi yapan işçiler arasında ücret adaletinin sağlanamamasına sebep olmuş ise ilgili hukuka aykırılık bahsi geçen yasal düzenleme ile meşrulaştırılamaz bununla birlikte itiraz edilen yasal düzenleme dolaylı olarak ihale yolu ile alt işverenlere verilen işlerde bu işlere uygun olmayan işçilerin çalıştırılmasına da sebep olmaktadır ağır ve tehlikeli bir iş kolu olan enerji üretimi işi işin taşeron şirketlere verilmesi sebebiyle daha ucuz işçi çalıştırma yoluna giden ve kar amacını önde tutan özel taşeron şirketlerin yüklendikleri işi daha ucuz ve niteliksiz iş gücü ile yapmalarını bu işçilerin de yaptığı işin ciddiyeti tehlikesi ve sorumluluğunun farkında olmayan iş güvenliği esaslarına uygun davranmayan işçiler tarafından yapılmasına özellikle enerji üretimi yapan işyerlerinde ölümlü veya ciddi uzuv kayıplarına sebep olan iş kazalarının çok fazla görülmesine sebep olmaktadır enerji piyasası kanununun bendi enerji üretimi yapan devlet teşekküllerinin alt işverenle çalışmasını sağlamaktan ziyade ücret adaletinin sağlanamamasına ve işin niteliğine uygun olmayan işçilerin çalıştırılmasına bu sebeple de iş güvenliği ve işçilik haklarından yoksun işçi kesiminin ortaya çıkmasına meşru zemin hazırlamaktadır sosyal devlet ilkesi ışığında anayasasında tanınan sosyal ve ekonomik hakların en büyük koruyucusu devletin kendi tüzel kişiliği olmalıdır buna rağmen ilgili kanun maddesi ile asıl işe dahil olan bir işin hizmet alımı yolu ile alt işverenlere devredilebileceğini öngören enerji piyasası kanununun maddesi yukarıda gerekçelendirildiği üzere anayasasının belirtilen maddelerine özüne ve ruhuna aykırı bulunmakla anayasa mahkemesine itiraz yolu ile başvurma gereği hasıl olmuştur
336