id
int64
1
9.2k
answers
list
title
stringlengths
4
104
question
stringlengths
2
257
context
stringlengths
31
11.1k
601
[ { "answer_start": "924", "text": "Tecelli ve Kadın dergilerinde" } ]
Türk Şairler
Falih Rıfkı Atay’ın ilk şiirleri nerede yayımlandı ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
602
[ { "answer_start": "984", "text": " 1913" } ]
Türk Şairler
Gazete yazarlığına kaç yılında başlamıştır ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
603
[ { "answer_start": "993", "text": "Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler" } ]
Türk Şairler
Gazete yazarlığına ne yazarak başladı ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
604
[ { "answer_start": "1192", "text": "Akşam gazetesinde" } ]
Türk Şairler
fıkra yazarlığına nerede başlamıştır ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
605
[ { "answer_start": "1249", "text": "Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde" } ]
Türk Şairler
fıkra yazarlığını nerelerde sürdürmüştür ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
606
[ { "answer_start": "1407", "text": "Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici" } ]
Türk Şairler
Falih Rıfkı ATAY nasıl bir uslüba sahiptir?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
607
[ { "answer_start": "1730", "text": "Demokrat Parti’nin iktidarından sonra" } ]
Türk Şairler
Dünya gazetesini ne zaman kurmuştur ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
608
[ { "answer_start": "1830", "text": "1960" } ]
Türk Şairler
Falih Rıfkı ATAY ne zamandan sonra aktifliğini kaybetti ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
609
[ { "answer_start": "1891", "text": "Türkçülük ve Türkçecilik akımının " } ]
Türk Şairler
Falih Rıfkı ATAY Gençliğinde neyin tesirinde kalmıştır ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
610
[ { "answer_start": "1983", "text": "Batıcı" } ]
Türk Şairler
nasıl bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etmiştir ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
611
[ { "answer_start": "2002", "text": "Atatürk inkılapların savunmaya" } ]
Türk Şairler
Batıcı bir tavırla neye devam etmiştir ?
Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti.
612
[ { "answer_start": "20", "text": "fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir." } ]
Türk Şairler
Hüseyin Nihal Atsız kimdir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
613
[ { "answer_start": "71", "text": "İstanbul'da" } ]
Türk Şairler
Hüseyin Nihal Atsız nerede doğmuştur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
614
[ { "answer_start": "83", "text": "12 Ocak 1905" } ]
Türk Şairler
Hüseyin Nihal Atsız ne zaman doğmuştur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
615
[ { "answer_start": "71", "text": "İstanbul'da" } ]
Türk Şairler
Hüseyin Nihal Atsız nerede ölmüştür ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
616
[ { "answer_start": "113", "text": "11 Aralık 1975" } ]
Türk Şairler
Hüseyin Nihal Atsız ne zaman ölmüştür ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
617
[ { "answer_start": "164", "text": "Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine," } ]
Türk Şairler
Baba tarafından nereye mensuptur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
618
[ { "answer_start": "254", "text": "Trabzon’un Kadıoğulları ailesine" } ]
Türk Şairler
Anne tarafından nereye mensuptur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
619
[ { "answer_start": "321", "text": "Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde" } ]
Türk Şairler
İlk ve orta öğrenimini nerelerde görmüştür ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
620
[ { "answer_start": "557", "text": "1922 yılında " } ]
Türk Şairler
Askeri Tıbbiye’ye ne zaman girmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
621
[ { "answer_start": "595", "text": "4 Mart 1925" } ]
Türk Şairler
Askeri Tıbbıye'den ne zaman çıkarılmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
622
[ { "answer_start": "633", "text": "Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı." } ]
Türk Şairler
Askeri Tıbbıye'den çıkarıldıktan sonra ne yapmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
623
[ { "answer_start": "740", "text": "Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra" } ]
Türk Şairler
Ne zaman askere alınmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
624
[ { "answer_start": "837", "text": "1930 yılında " } ]
Türk Şairler
Edebiyat fakültesini ne zaman bitirmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
625
[ { "answer_start": "850", "text": "Bilahare " } ]
Türk Şairler
Edebiyat fakültesini nasıl bitirmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
626
[ { "answer_start": "906", "text": "15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında " } ]
Türk Şairler
Aylık Atsız mecmua’yı hangi tarihler arasında çıkarmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
627
[ { "answer_start": "988", "text": "Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince " } ]
Türk Şairler
Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine neden sürüldü ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
628
[ { "answer_start": "1078", "text": "13 Mart 1933 tarihinde" } ]
Türk Şairler
Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine ne zaman sürüldü ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
629
[ { "answer_start": "1150", "text": "1933 yılının Eylül ayında " } ]
Türk Şairler
Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine ne zaman getirildi ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
630
[ { "answer_start": "1225", "text": "5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında " } ]
Türk Şairler
aylık Orhun dergisini hangi tarihler arasında yayımladı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
631
[ { "answer_start": "1320", "text": "Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden" } ]
Türk Şairler
Vekalet emrine neden alındı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
632
[ { "answer_start": "1398", "text": "28 Aralık 1933 tarihinde " } ]
Türk Şairler
Vekalet emrine ne zaman alındı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
633
[ { "answer_start": "1190", "text": "edebiyat öğretmenliği" } ]
Türk Şairler
9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde ne yapmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
634
[ { "answer_start": "1582", "text": "19 Eylül 1939 da " } ]
Türk Şairler
özel Boğaziçi Lisesi’ne ne zaman geçmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
635
[ { "answer_start": "1630", "text": "1 Ekim 1943 te " } ]
Türk Şairler
Orhun’u yeniden çıkarmağa ne zaman başladı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
636
[ { "answer_start": "1680", "text": "1944 Martında ve Nisanında " } ]
Türk Şairler
Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na ne zaman mektup yazmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
637
[ { "answer_start": "21", "text": "iki" } ]
Türk Şairler
Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na kaç tane mektup yazmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
638
[ { "answer_start": "1767", "text": "Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti." } ]
Türk Şairler
Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na yazdığı mektuplarda ne yazmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
639
[ { "answer_start": "1839", "text": "1944 yılında" } ]
Türk Şairler
özel Boğaziçi Lisesinde öğretmenlikten ne zaman alınmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
640
[ { "answer_start": "1875", "text": "Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından " } ]
Türk Şairler
Kim tarafından aleyhinde dava açılmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
641
[ { "answer_start": "1972", "text": "26 Nisanda" } ]
Türk Şairler
Aleyhinde açılan Dava ne zaman başlamıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
642
[ { "answer_start": "1962", "text": "Ankara’da" } ]
Türk Şairler
Aleyhinde açılan Dava nerede başlamıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
643
[ { "answer_start": "1992", "text": "3 Mayısta" } ]
Türk Şairler
Aleyhinde açılan Dava ne zaman devam etmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
644
[ { "answer_start": "1962", "text": "Ankara’da" } ]
Türk Şairler
3 Mayısta duruşmaya sokulmayan gençler nerede heyecanlı bir nümayiş yaptılar ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
645
[ { "answer_start": "2014", "text": "O gün duruşmaya sokulmayan gençler " } ]
Türk Şairler
Kim Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
646
[ { "answer_start": "2111", "text": "darbe-i hükümet teşebbüsü " } ]
Türk Şairler
Ankarada yapılan yürüyüşü Idareciler ne olarak kabul etmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
647
[ { "answer_start": "2194", "text": "9 Mayısta" } ]
Türk Şairler
Atsız’ın mahkemesi ne zaman bitmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
648
[ { "answer_start": "2321", "text": "20 Mart 1945 " } ]
Türk Şairler
Türkçüler çeşitli cezalara ne zaman çarptırıldı ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
649
[ { "answer_start": "2386", "text": "6,5 " } ]
Türk Şairler
Atsız’ın kaç yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
650
[ { "answer_start": "2404", "text": "Temyiz" } ]
Türk Şairler
Atsız’ın 6,5 yıllık cezası kim tarafından bozuldu ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
651
[ { "answer_start": "2471", "text": "2 Temmuz 1949 da " } ]
Türk Şairler
Atsız Süleymaniye Kütüphanesi’nde ne zaman vazifelendirildi ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
652
[ { "answer_start": "2534", "text": "21 Eylül 1950 de " } ]
Türk Şairler
ne zaman Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni olmuştur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
653
[ { "answer_start": "2569", "text": "edebiyat öğretmeni" } ]
Türk Şairler
21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi'nde ne olmuştur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
654
[ { "answer_start": "2609", "text": "Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine " } ]
Türk Şairler
Haydarpaşa Lisesi'ndeyken neden öğretmenlikten alınmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
655
[ { "answer_start": "2594", "text": "1952 Mayısında " } ]
Türk Şairler
Haydarpaşa Lisesi'ndeyken ne zaman tekrar öğretmenlikten alınmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
656
[ { "answer_start": "2673", "text": "tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi" } ]
Türk Şairler
Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındıktan sonra nerede görevlendirilmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
657
[ { "answer_start": "2732", "text": "On yedi yıl" } ]
Türk Şairler
Süleymaniye Kütüphanesi’nde ne kadar çalışmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
658
[ { "answer_start": "2760", "text": "1 Nisan 1969 da" } ]
Türk Şairler
Ne zaman emekli olmuştur ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
659
[ { "answer_start": "2789", "text": "1 Ocak 1964 te " } ]
Türk Şairler
Ötüken dergisini ne zaman çıkarmaya başlamıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
660
[ { "answer_start": "2850", "text": "1967 Nisan - Temmuz sayılarında " } ]
Türk Şairler
Ötüken’in hangi sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
661
[ { "answer_start": "2882", "text": "Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili" } ]
Türk Şairler
Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında ne ile ilgili yazılar yazmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
662
[ { "answer_start": "2981", "text": "15 ay" } ]
Türk Şairler
Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yüzünden ne kadar hapis cezası almıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
663
[ { "answer_start": "3029", "text": "21.1.1974 te" } ]
Türk Şairler
Cumhurbaşkanı Atsız’ı ne zaman affetmiştir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
664
[ { "answer_start": "3059", "text": "İki oğlu" } ]
Türk Şairler
Atsızın kaç çocuğu vardır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
665
[ { "answer_start": "3079", "text": "Farsça, Arapça ve Fransızca" } ]
Türk Şairler
Atsız hangi yabancı dilleri bilirdi ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
666
[ { "answer_start": "3638", "text": "tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle " } ]
Türk Şairler
Atsız, fikir adamlığı yanında daha başka neleri ile de tanınmaktadır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
667
[ { "answer_start": "837", "text": "1930 " } ]
Türk Şairler
Atsız'ın hangi yıldan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlanmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
668
[ { "answer_start": "3836", "text": "vuzuh unsuru " } ]
Türk Şairler
Türk ülküsünde toplanan makalelerinde ne unsuru kuvvetlidir ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
669
[ { "answer_start": "3874", "text": "çok az" } ]
Türk Şairler
Şiirlerinin ne kadar kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
670
[ { "answer_start": "3893", "text": " aşk ve yalnızlık " } ]
Türk Şairler
Şiirlerinin çok az bir kısmında hangi konular yer alır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
671
[ { "answer_start": "3946", "text": "hece," } ]
Türk Şairler
Atsız ilk şiirlerinde hangi vezni kullanmıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
672
[ { "answer_start": "3972", "text": "daha çok arüz " } ]
Türk Şairler
Atsız sonraki şiirlerinde hangi vezni kullanıştır ?
Hüseyin Nihal Atsız fikir adamı, yazar, şair ve edebiyat tarihçisidir. İstanbul'da 12 Ocak 1905 tarihinde doğup, 11 Aralık 1975 tarihinde ölmüştür. Baba tarafından Gümüşhane’ye bağlı Torul kazasının Midi köyündekı Çiftçioğulları ailesine, ana tarafından Trabzon’un Kadıoğulları ailesine mensuptur. İlk ve orta öğrenimini Kadıköyü’ndeki Fransız ve Alman Mektebi, Süveyş’teki Fransız Mektebi, Kasımpaşa’daki Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Haydarpaşa Osmanlı İttihad mektebleri ile Kadıköy ve İstanbul SultaniTerinde gördü. Sultanı’-nin onuncu sınıfında imtihanla 1922 yılında Askeri Tıbbiye’ye girdi. 4 Mart 1925 te bu okuldan çıkarılınca Kabataş Lisesi’nde üç ay muallim muavinliği, Mahmud Şevket Paşa vapurunda bir süre katip muavinliği yaptı. Darülfünün Edebiyat Şubesi ve Yüksek Muallim Mektebi’ne girdikten bir hafta sonra askere alındı. 1930 yılında Bilahare bitirdiği Edebiyat Fakültesi’ne asistan oldu. 15 Mayıs 1931 ve 25 Eylül 1932 tarihleri arasında Aylık Atsız mecmua’yı çıkardı. Prof. Zeki Validi’ye hakaret eden Reşit Galib’e hocasını müdafaa eden bir telgraf çekince 13 Mart 1933 tarihinde Malatya Ortaokulu Türkçe öğretmenliğine sürüldü. 1933 yılının Eylül ayında Edirne Lisesi edebiyat öğretmenliğine getirildi. 5 Kasım 1933 ve 16 Temmuz 1934 tarihleri arasında aylık Orhun dergisini yayımladı. Bu dergide Tarih Kurumu’nun liseler için hazırladığı tarih kitaplarını tenkit ettiğinden 28 Aralık 1933 tarihinde Vekalet emrine alındı. 9 Eylül 1934 ile 1 Temmuz 1938 tarihleri arasında Deniz Gedikli Ortaokulu’nda ve özel Yüce Ülkü Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. 19 Eylül 1939 da özel Boğaziçi Lisesi’ne geçti. 1 Ekim 1943 te Orhun’u yeniden çıkarmağa başladı. 1944 Martında ve Nisanında Orhun’da Başvekil Şükrü Saracoğlu’na iki açık mektup yazdı. Maarife sızmış komünist faaliyetlere dikkati çekti. Bu yazılar yüzünden 1944 yılında öğretmenlikten alındı. Açık mektupta vatan haini dediği Sabahattin Ali tarafından aleyhinde dava açıldı. Dava Ankara’da 26 Nisanda başladı. 3 Mayısta devam etti. O gün duruşmaya sokulmayan gençler Ankara’da heyecanlı bir nümayiş yaptılar. Idareciler bunu bir darbe-i hükümet teşebbüsü kabul etti. Gençleri tevkife başladı. Atsız’ın mahkemesi 9 Mayısta bitti. Dört aylık cezası tecil edildi. Fakat 3 Mayıs gösterileri dolayısıyla bir çok şahısla birlikte tevkif edildi. 20 Mart 1945 te Türkçüler çeşitli cezalara çarptırıldı. Atsız’ın 6,5 yıllık cezası Temyiz tarafından bozuldu. Kendisine bir süre iş verilmeyen Atsız, 2 Temmuz 1949 da Süleymaniye Kütüphanesi’nde vazifelendirildi. 21 Eylül 1950 de Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmeni oldu. 1952 Mayısında Türkiyenin kuruluşu konferansı üzerine öğretmenlikten alındı ve tekrar Süleymaniye Kütüphanesi’ne verildi (13 Mayıs 1952). On yedi yıl burada çalıştı. 1 Nisan 1969 da emekli oldu. 1 Ocak 1964 te Ötüken dergisini çıkarmaya başladı. Ötüken’in 1967 Nisan - Temmuz sayılarında Doğu Anadolu’daki bölücülük ve Kürtçülük hareketleri ile ilgili yazılar yazdı. Bu yazılardan ötürü 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cumhurbaşkanı 21.1.1974 te Atsız’ı affetti. İki oğlu olan Atsız Farsça, Arapça ve Fransızca bilirdi. Atsız’ın fikir tarihimizde kendine has bir yeri vardır. Türkiye içindeki ve dışındaki Türklere ayni derecede ilgi duymuştur. Atsız’a göre ayrı ayrı Hun, Siyenpi, Apar, Göktürk, Uygur devletleri yok; Orta Asya’da sadece iktidar değişikliğine uğrayan devamlı bir tek Türk Devleti vardır. Aynı şekilde Ön Asya’da da 1040 ta Selçukluların kurduğu Türk Devleti iktidar ve rejim değişikliğine uğrayarak günümüzde de devam etmektedir. Atsız, milliyetçilikte İslamiyete bir unsur olarak yer vermez. Atsız, fikir adamlığı yanında, tarih, edebiyat tarihi araştırmaları, tarihi romanları ve şiirleriyle de tanınmıştır. 1930 dan beri çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı. Bir kısmı Türk ülküsünde toplanan makalelerinde vuzuh unsuru kuvvetlidir. Şiirlerinin çok az bir kısmında aşk ve yalnızlık konuları yer alır. ilk şiirlerinde hece, sonraki şiirlerinde daha çok arüz veznini kullanmıştır.
673
[ { "answer_start": "25", "text": "Şair ve padişahdır." } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed kimdir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
674
[ { "answer_start": "45", "text": "Edirne'de" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed nerede doğmuştur?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
675
[ { "answer_start": "55", "text": "30 Mart 1431" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed ne zaman doğmuştur?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
676
[ { "answer_start": "84", "text": "Gebze'de" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed nerede ölmüştür?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
677
[ { "answer_start": "93", "text": "3 mayıs 1481" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed ne zaman ölmüştür?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
678
[ { "answer_start": "124", "text": "Sultan II. Murad" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed'in babası kimdir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
679
[ { "answer_start": "159", "text": "yedinci" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed'in kaçıncı padişahtır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
680
[ { "answer_start": "185", "text": "1443" } ]
Türk Şairler
Kaç yılında Manisa’ya vali olarak tayin edildi?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
681
[ { "answer_start": "210", "text": "Manisa’ya" } ]
Türk Şairler
Küçük yaşta nereye vali olarak tayin edilmiştir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
682
[ { "answer_start": "220", "text": "vali" } ]
Türk Şairler
1443 yılında Küçük yaşta Manisaya ne olarak tayin edilmiştir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
683
[ { "answer_start": "256", "text": "1451" } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed'in babası ne zaman ölmüştür?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
684
[ { "answer_start": "304", "text": "30 yıllık " } ]
Türk Şairler
Fatih Sultan Mehmed kaç yıllık saltanat sürmüştür?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
685
[ { "answer_start": "327", "text": "devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı." } ]
Türk Şairler
30 yıllık saltanatında neler yapmıştır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
686
[ { "answer_start": "407", "text": "1453 yılında" } ]
Türk Şairler
İstanbulu ne zaman fethetmiştir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
687
[ { "answer_start": "1079", "text": "çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan " } ]
Türk Şairler
Arap ve İran edebiyatına aşinalığı nasıl anlaşılmaktadır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
688
[ { "answer_start": "1802", "text": "misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına" } ]
Türk Şairler
Fatih şiirlerinde nelere dikkat etmiştir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
689
[ { "answer_start": "2004", "text": "süslü" } ]
Türk Şairler
Nasıl bir uslübu vardır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
690
[ { "answer_start": "2060", "text": "dilberdir." } ]
Türk Şairler
Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı nedir?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
691
[ { "answer_start": "2659", "text": "Alman Georg Jacob" } ]
Türk Şairler
Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı kim yapmıştır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
692
[ { "answer_start": "2788", "text": "Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople" } ]
Türk Şairler
Alman Georg Jacob Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri hangi isimle yayımlamıştır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
693
[ { "answer_start": "2866", "text": "Berlin'de" } ]
Türk Şairler
Alman Georg Jacob Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople isimli eseri nerede yayımlamıştır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
694
[ { "answer_start": "2876", "text": "1904 yılında" } ]
Türk Şairler
Alman Georg Jacob Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople isimli eseri ne zaman yayımlamıştır?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
695
[ { "answer_start": "3451", "text": "İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle" } ]
Türk Şairler
İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere neden yazdırıldı?
Fatih Sultan Mehmed Avni Şair ve padişahdır. Edirne'de 30 Mart 1431 de doğmuştur ve Gebze'de 3 mayıs 1481 yılında ölmüştür. Sultan II. Murad’ın dördüncü oğlu, yedinci Osmanlı padişahı. 1443 yılında Küçük yaşta Manisa’ya vali olarak tayin edildi. Babasının 1451 de ölümü üzerine ikinci defa Padişah oldu. 30 yıllık saltanatında devletin topraklarını genişletti, Anadolu’nun siyasi birliğini kurmaya çalıştı. 1453 yılında İstanbul’un fethini gerçekleştirmesi dünya ve Türk tarihi için bir dönüm noktası oldu. Fatih, üstün bir devlet adamı ve kumandan olduğu kadar, geniş kültürlü ve bilgili bir şahsiyetti. Edebiyat, matematik, astronomi, kimya, ve İslam düşüncesini mükemmel şekilde bildiği gibi, Hıristiyan dini ve Yunan felsefesine de äşina idi. Çok iyi bildiği Arapça ve Farsça’dan başka, İtalyanca, Latince, Rumca, Slavca ve hatta Fransızca, İbranice, Geldanice dillerini bildiği söylenir. Fatih’in yeni bir sefere hazırlandığı sırada Yahudi hekimi tarafından zehirlendiği rivayeti kuvvetlidir. II. Mehmed’in ilim ve sanat bilgisi yanında, Arap ve İran edebiyatına aşinalığı çevresinde topladığı ilim ve edebiyat üstadlarıyla yaptığı sohbet ve münaşakalardan anlaşılmaktadır. Devrinde Divan edebiyatmın kuvvetli temsilcileri yetişmiştir. Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melihi ve Necati gibi üstadların Divan şiir ve nesrinde yaptıkları hamlelerle şiir ve nesir dili mükemmelleşmeye başlamıştır. Fatih’in şiir yazdığım ilk defa Aşık Çİ. Meşahirü’ş-şuara’da haber verir : «Selätin-i muazzama-i Osmaniye içinde mükemmel gazeller, mürettep kasideler ve kıtalar inşası ile ibtida tertib-i divan eden Hazret-i Fatih’dir.» Bu ifadeden de anlaşıldığı üzere şair padişahların divan tertib etmeleri ve Divan edebiyatının bütün kaidelerine bağlı kalmaları Fatih’le başlar. Şiirlerinde Avni mahlasını kullanan Fatih, misraların dış güzelliğine, sağlamlığına, mazmun ve mefhumların yerinde kullanılmasına dikkat göstermiştir. Vezin aksamaları azdır. Dili XV. a. da teşekkül etmeye başlayan kitabi Osmanlıcaya dayanır ve süslü bir uslübu vardır. Şiir ve inşa’dan maksad vasf-ı dilberdir. Ehl-i küfrü serteser kahr eylemektir niyyetim diyen Padişah Fatih, şair Avni olarak Geda-yi dilber olmak yek cihanın padişahından der. Aşk yolunda toprak olmaktan korkusu yoktur: Tarik-i aşkda hak olmadan bana ne bak. Dünya bir darü’l-hadise’dir, buradan uzaklaşmak ve beşeri ihtiraslardan kurtulmak için en emin yer meyhane (tekke)dir. Mürşid-i kamil olan pir-i mugan’ın sunduğu aşk şarabı insanın ruhunu teskin eder. Avni Zühd ve takvadan uzaklaşır hakiki sevgiliye benliğini yok ederek kavuşan bir sofi olur: Mirat-ı dil cemaline ayine-dardur. Avni’nin divanı ile ilgili ilk çalışmayı Alman Georg Jacob yaptı. Upsala Krallık Üniversitesi’ndeki yazma bir mecmua ile Osmanlı şüara tezkirelerinden derlediği 21 şiiri Der Divan Sultan Mehmeds des Zweiten des Eroberers von Konstantinople adıyla Berlin'de 1904 yılında yayımladı. «Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah Han-ı Sani Hazretlerinin gazeliyatıdır. Divan-ı Sultan Muhammed Rahimullah» başlığı ile başlayan yazma tek nüsha Ali Emiri tarafından bulundu, Osmanlı tarih ve edebiyat mecmuası (S.3, 1918) nda ilim alemine sunuldu. Fatihin divanı Latin harfleriyle çeşitli şahıslar tarafından yayımlandı (Saffet Sıtkı Bilmen: Fatih divanı, 1944; Kemal Edib Ünsel: Fatih’in şiirleri, 1946 Millet Ktp. ndeki yazma nüshadan tıpkıbasım, çeviriyazı, sözlük ve notlarla yapılmış en ciddi yayım; Ahmed Aymutlu: Fatih ve şiirleri, 1959). İstanbulun Fethi’nin 500. yıldönümü münasebetiyle, İsmail Hikmet Ertaylan’ın öncülüğünde Ali Emiri’nin bulduğu divandan seçilmiş 60 şiir, yaşayan usta hattat ve müzehhiplere ayrı ayrı yazdırıldı. 1953 te tamamlanan bu Fatih divanı geniş ilgi gördü, ancak bugüne kadar basılmadı.
696
[ { "answer_start": "14", "text": "Öğretim üyesidir." } ]
Türk Şairler
Hüseyin AYAN kimdir?
Hüseyin AYAN Öğretim üyesidir. 1927 yılında Bulgaristan’da doğmuştur . İlkokulu doğduğu Akdere köyünde, ortayı Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde, liseyi Medresetü’n Nüvvab’ta okudu. İki yıl ilkokul ve bir yıl Akdere Rüşdiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğrenciliği ve öğretmenlik yılları Bulgaristan’da komünist rejimin kurulduğu 1944-1950’li yıllara rastlar. Türk aydınlarının sindirilmesi cümlesinden olarak sorguya çekildi, tutuklandı. Dört yıl mahkemeden sonra serbest bırakıldı. 1951 yılında Anavatan’a göçetmesine izin verildi .Türkiye’ye göç ettikten sonra Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü teşkilatında çalıştı. Bu sırada Ankara Hukuk Fakültesi’ne 1956-1957 tarihleri arasında devam etti.Memur olarak bulunduğu sırada Erzurum Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu ve 1963 yılında buradan mezun oldu. Aynı Bölüm’de 1964 yılında Eski Türk Edebiyatı asistanı ve 1976 yılında doçenti oldu. 1961-1963 yılları arasında Öğrenciliği sırasında Üniversite Kütüphanesi’nin Seyfettin Özege bölümünün kataloğunun yapılmasında görev aldı.
697
[ { "answer_start": "32", "text": "1927 yılında" } ]
Türk Şairler
Ne zaman doğmuştur?
Hüseyin AYAN Öğretim üyesidir. 1927 yılında Bulgaristan’da doğmuştur . İlkokulu doğduğu Akdere köyünde, ortayı Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde, liseyi Medresetü’n Nüvvab’ta okudu. İki yıl ilkokul ve bir yıl Akdere Rüşdiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğrenciliği ve öğretmenlik yılları Bulgaristan’da komünist rejimin kurulduğu 1944-1950’li yıllara rastlar. Türk aydınlarının sindirilmesi cümlesinden olarak sorguya çekildi, tutuklandı. Dört yıl mahkemeden sonra serbest bırakıldı. 1951 yılında Anavatan’a göçetmesine izin verildi .Türkiye’ye göç ettikten sonra Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü teşkilatında çalıştı. Bu sırada Ankara Hukuk Fakültesi’ne 1956-1957 tarihleri arasında devam etti.Memur olarak bulunduğu sırada Erzurum Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu ve 1963 yılında buradan mezun oldu. Aynı Bölüm’de 1964 yılında Eski Türk Edebiyatı asistanı ve 1976 yılında doçenti oldu. 1961-1963 yılları arasında Öğrenciliği sırasında Üniversite Kütüphanesi’nin Seyfettin Özege bölümünün kataloğunun yapılmasında görev aldı.
698
[ { "answer_start": "89", "text": "Akdere köyünde," } ]
Türk Şairler
İlkokulu nerede okumuştur?
Hüseyin AYAN Öğretim üyesidir. 1927 yılında Bulgaristan’da doğmuştur . İlkokulu doğduğu Akdere köyünde, ortayı Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde, liseyi Medresetü’n Nüvvab’ta okudu. İki yıl ilkokul ve bir yıl Akdere Rüşdiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğrenciliği ve öğretmenlik yılları Bulgaristan’da komünist rejimin kurulduğu 1944-1950’li yıllara rastlar. Türk aydınlarının sindirilmesi cümlesinden olarak sorguya çekildi, tutuklandı. Dört yıl mahkemeden sonra serbest bırakıldı. 1951 yılında Anavatan’a göçetmesine izin verildi .Türkiye’ye göç ettikten sonra Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü teşkilatında çalıştı. Bu sırada Ankara Hukuk Fakültesi’ne 1956-1957 tarihleri arasında devam etti.Memur olarak bulunduğu sırada Erzurum Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu ve 1963 yılında buradan mezun oldu. Aynı Bölüm’de 1964 yılında Eski Türk Edebiyatı asistanı ve 1976 yılında doçenti oldu. 1961-1963 yılları arasında Öğrenciliği sırasında Üniversite Kütüphanesi’nin Seyfettin Özege bölümünün kataloğunun yapılmasında görev aldı.
699
[ { "answer_start": "112", "text": "Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde," } ]
Türk Şairler
Ortayı nerede okumuştur
Hüseyin AYAN Öğretim üyesidir. 1927 yılında Bulgaristan’da doğmuştur . İlkokulu doğduğu Akdere köyünde, ortayı Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde, liseyi Medresetü’n Nüvvab’ta okudu. İki yıl ilkokul ve bir yıl Akdere Rüşdiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğrenciliği ve öğretmenlik yılları Bulgaristan’da komünist rejimin kurulduğu 1944-1950’li yıllara rastlar. Türk aydınlarının sindirilmesi cümlesinden olarak sorguya çekildi, tutuklandı. Dört yıl mahkemeden sonra serbest bırakıldı. 1951 yılında Anavatan’a göçetmesine izin verildi .Türkiye’ye göç ettikten sonra Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü teşkilatında çalıştı. Bu sırada Ankara Hukuk Fakültesi’ne 1956-1957 tarihleri arasında devam etti.Memur olarak bulunduğu sırada Erzurum Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu ve 1963 yılında buradan mezun oldu. Aynı Bölüm’de 1964 yılında Eski Türk Edebiyatı asistanı ve 1976 yılında doçenti oldu. 1961-1963 yılları arasında Öğrenciliği sırasında Üniversite Kütüphanesi’nin Seyfettin Özege bölümünün kataloğunun yapılmasında görev aldı.
700
[ { "answer_start": "150", "text": "Medresetü’n Nüvvab’ta okudu." } ]
Türk Şairler
Liseyi nerede okumuştur?
Hüseyin AYAN Öğretim üyesidir. 1927 yılında Bulgaristan’da doğmuştur . İlkokulu doğduğu Akdere köyünde, ortayı Şumnu Medresetü’l-aliyesi’nde, liseyi Medresetü’n Nüvvab’ta okudu. İki yıl ilkokul ve bir yıl Akdere Rüşdiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Öğrenciliği ve öğretmenlik yılları Bulgaristan’da komünist rejimin kurulduğu 1944-1950’li yıllara rastlar. Türk aydınlarının sindirilmesi cümlesinden olarak sorguya çekildi, tutuklandı. Dört yıl mahkemeden sonra serbest bırakıldı. 1951 yılında Anavatan’a göçetmesine izin verildi .Türkiye’ye göç ettikten sonra Toprak ve İskan Genel Müdürlüğü teşkilatında çalıştı. Bu sırada Ankara Hukuk Fakültesi’ne 1956-1957 tarihleri arasında devam etti.Memur olarak bulunduğu sırada Erzurum Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu ve 1963 yılında buradan mezun oldu. Aynı Bölüm’de 1964 yılında Eski Türk Edebiyatı asistanı ve 1976 yılında doçenti oldu. 1961-1963 yılları arasında Öğrenciliği sırasında Üniversite Kütüphanesi’nin Seyfettin Özege bölümünün kataloğunun yapılmasında görev aldı.