id
int64 1
9.2k
| answers
list | title
stringlengths 4
104
| question
stringlengths 2
257
| context
stringlengths 31
11.1k
|
---|---|---|---|---|
501 | [
{
"answer_start": "5",
"text": "IV. Murad devrinde"
}
] | Türk Şairler | Aşık hangi devirde Osmanlı sarayında bulunmuştur ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
502 | [
{
"answer_start": "83",
"text": "IV. Murad’ın ölümünden sonra"
}
] | Türk Şairler | Aşık ne zaman saraydan ayrılıp orduya katılmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
503 | [
{
"answer_start": "145",
"text": "Sultan İbrahim zamanında"
}
] | Türk Şairler | Girid Savaşı ne zaman başlamıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
504 | [
{
"answer_start": "216",
"text": "IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından"
}
] | Türk Şairler | Aşık'a kimler tarafından nazireler yazılmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
505 | [
{
"answer_start": "371",
"text": "Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak"
}
] | Türk Şairler | İyi bir tahsil gördüğü neye bakılarak söylenebilir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
506 | [
{
"answer_start": "536",
"text": "Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebi kimdir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
507 | [
{
"answer_start": "608",
"text": "Pir Mehmed."
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebi'nin asıl adı nedir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
508 | [
{
"answer_start": "632",
"text": "Aşık mahlasını"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebi şiirlerinde hangi mahlasını kullanmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
509 | [
{
"answer_start": "657",
"text": "Bağdat'lı"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebinin dedeleri nerelidir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
510 | [
{
"answer_start": "707",
"text": "seyyid diye"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebinin dedeleri nasıl anılırlardı ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
511 | [
{
"answer_start": "675",
"text": "peygamber soyundan geldiği için"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebinin dedeleri neden seyyid diye anılırlardı ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
512 | [
{
"answer_start": "736",
"text": "XIV. asır sonlarında"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebinin dedeleri ne zaan bursa'ya gelip yerleşmişlerdir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
513 | [
{
"answer_start": "798",
"text": "kadı Seyyid Ali"
}
] | Türk Şairler | Aşık Çelebinin babası kimdir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
514 | [
{
"answer_start": "828",
"text": "muammacılıkta ve tarih düşürmede"
}
] | Türk Şairler | kadı Seyyid Ali nelerde ustaydı ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
515 | [
{
"answer_start": "878",
"text": "II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır."
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebinin annesi kimdir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
516 | [
{
"answer_start": "1198",
"text": "İstanbul’da"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi tahsilini nerede tamamlamıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
517 | [
{
"answer_start": "1348",
"text": "Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra ne olmuştur ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
518 | [
{
"answer_start": "1433",
"text": "mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu."
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi nelerde bulunmuştur ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
519 | [
{
"answer_start": "1522",
"text": "Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi nerelerde kadılık yapmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
520 | [
{
"answer_start": "1886",
"text": "II. Selim’e"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi Şakaayık zeyli'yi kime yazmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
521 | [
{
"answer_start": "1927",
"text": "Sokullu Mehmed Paşa’ya"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi Şakaayık zeyli'yi kime takdim etmiştir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
522 | [
{
"answer_start": "1977",
"text": "ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi üsküp kadılığını hangi şartla tayin edilmiştir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
523 | [
{
"answer_start": "2022",
"text": "üsküp kadılığına"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla neye tayin edilmiştir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
524 | [
{
"answer_start": "2100",
"text": "Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir."
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebinin en ünlü eseri nedir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
525 | [
{
"answer_start": "2158",
"text": "konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebinin şüara tezkiresi hangi bakımdan kıymetlidir ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
526 | [
{
"answer_start": "2481",
"text": "Rindane bir tavırla "
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi şiirlerini nasıl bir tavırla kaleme almıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
527 | [
{
"answer_start": "2524",
"text": "sade dille"
}
] | Türk Şairler | Aşık çelebi şiirlerini nasıl bir dille yazmıştır ? | Aşık IV. Murad devrinde Osmanlı sarayında bulundu. Padişahın ilgisine mazhar oldu. IV. Murad’ın ölümünden sonra saraydan ayrılıp orduya katıldı. Sultan İbrahim zamanında başlıyan (1645) Girid Savaşı’na iştirak etti. IV. Murad, Kuloğlu, Kul Mustafa, Gevheri Aşık Ömer, Karacaoğlan gibi mühim simalar tarafından kendisine nazireler yazılacak kadar devrinde şöhret kazandı. Aruzla yazdığı murabba'ya bakılarak iyi bir tahsil gördüğü söylenebilir. Aşıkane şiirleri yanında, katıldığı savaşlara ait destani türküleri de vardır. Aşık Çelebi. Şair, münşi, şüara tezkiresi yazarı (Prizrin 1520-Üsküp 1572). Asıl adı Pir Mehmed. Şiirlerinde Aşık mahlasını kullandı. Bağdat'lı olan ve peygamber soyundan geldiği için seyyid diye anılan dedeleri, XIV. asır sonlarında Bursa’ya gelerek yerleşmişlerdir. Babası kadı Seyyid Ali (Natta-zade) muammacılıkta ve tarih düşürmede usta idi. Annesi II. Bayezid devrinin ünlü alim ve kazaskeri Müeyyedzade’nin kızıdır. Daha çocukluğunda kendini edebi ve ilmi bir muhit içinde bulan Aşık Çİ. ilk bilgilərini öğrendikten sonra Mesnevi şarihi Sürurı, Taşköprülüzade , Arapzade, Saçlı Emir, Hasan Çl. Ebussuud Ef. ile eniştesi Muhiddin Fenari gibi büyüklerden ders aldı. İstanbul’da tahsilini tamamladıktan sonra devrinin tanınmış şairlerinin çoğuyla dost oldu. Bir müddet Bursa’da mahkeme katipliğinde bulunduktan sonra Emir Sultan vakıflarına mütevelli tayin edildi (1541). Azledilerek İstanbul’a döndü, mahkeme katipliğinde ve Ebussuud Ef.'nin fetva katipliğinde bulundu. Daha sonra sıra ile Silivri, Priştine, Serfiçe, Narda ve Alaiye’de kadılık yaptı (1562). Kanuni Süleyman (Muhibbi) ın: Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihande bir nefes sıhhat gibi matla’lı gazeline yazdığı tahmis üzerine Niğbolu Kadılığına tayin edildi (1563). Aziller ve tayinlerle bir müddet daha kadılık yaptıktan sonra meşhur tezkiresini tamamlayarak II. Selim’e , bir Şakaayık zeyli yazarak Sokullu Mehmed Paşa’ya takdim etti. Bunun üzerine ölünceye kadar aynı vazifede kalmak şartıyla üsküp kadılığına tayin edildi. Bir müddet sonra da vefat etti. En ünlü eseri, Meşairü’ş-şuara adını verdiği şüara tezkiresidir. Bu eser konu edindiği şairlerin karakter özelliklerini belirtişiyle, onların hayatı ve çevresi hakkında küçük dedikodulara kadar inerek bilgi verişiyle bu türden eserler içinde tek olmak gibi seçkin bir hüviyete sahiptir. Bu bakımlardan fevkalede kıymetlidir. Eser, Ebced, Hevvez..., kelimelerin baş harflerine göre sıralanmıştır. Rindane bir tavırla kaleme aldığı şiirleri sade dille söylenmiştir. |
528 | [
{
"answer_start": "13",
"text": "İnce Mehmet Çavuş"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay'nin babasının adı nedir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
529 | [
{
"answer_start": "39",
"text": "demirci"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay'nin babasının mesleği nedir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
530 | [
{
"answer_start": "79",
"text": "Uşak’ta"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay İlk ve orta tahsilini nerde tamamladı? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
531 | [
{
"answer_start": "126",
"text": "İstanbul’a"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay medreseye girdikten sonra nereye gitmiştir? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
532 | [
{
"answer_start": "163",
"text": "Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay İstanbul'a gittikten sonra kimin derslerine devam etmiştir? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
533 | [
{
"answer_start": "145",
"text": "Şehzade Camii’nde"
}
] | Türk Şairler | Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef. nerde ders vermiştir? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
534 | [
{
"answer_start": "225",
"text": "Darülmuallimin (Öğretmen okulu)"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay nereden mezun olmuştur? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
535 | [
{
"answer_start": "310",
"text": "Hacı Ahmed Ef.’den"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay kimden icazet almıştır? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
536 | [
{
"answer_start": "375",
"text": "Fenn-i terbiye"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay Konya Muallim mekteplerinde ne hocası olmuştur ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
537 | [
{
"answer_start": "414",
"text": "Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay nerelerde müdürlük yapmıştır? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
538 | [
{
"answer_start": "454",
"text": "müdürlük"
}
] | Türk Şairler | Besim atalay Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde ne görevi yapmıştır? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
539 | [
{
"answer_start": "485",
"text": "Ulum ve ahlak-ı diniye"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay Darüşşafaka’da ne öğretmenliği yapmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
540 | [
{
"answer_start": "470",
"text": "Darüşşafaka’da"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğini nerede yapmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
541 | [
{
"answer_start": "587",
"text": "Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü"
}
] | Türk Şairler | besim atalay Konya Öğretmen Okulu müdürlüğünden sonra hangi görevleri yapmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
542 | [
{
"answer_start": "653",
"text": "Silifke’de"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay nerede Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurmuştur ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
543 | [
{
"answer_start": "700",
"text": "Uşak’a"
}
] | Türk Şairler | Nereye giderek Milli Mücadele için faaliyetlere girişmiştir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
544 | [
{
"answer_start": "763",
"text": "Ankara'da"
}
] | Türk Şairler | Nerede toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
545 | [
{
"answer_start": "814",
"text": "üye"
}
] | Türk Şairler | Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne ne olarak katıldı ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
546 | [
{
"answer_start": "836",
"text": "I-VII. devrelerde"
}
] | Türk Şairler | Hangi devrelerde milletvekilliliği yapmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
547 | [
{
"answer_start": "877",
"text": "Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında"
}
] | Türk Şairler | Ne zaman Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçmiştir? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
548 | [
{
"answer_start": "1017",
"text": "onsekiz"
}
] | Türk Şairler | TDK merkez heyeti üyesi olarak kaç yıl çalışmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
549 | [
{
"answer_start": "1073",
"text": " Farsça"
}
] | Türk Şairler | DTCF ve Polis Enstitüsünde ne dersleri vermiştir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
550 | [
{
"answer_start": "1047",
"text": "DTCF ve Polis Enstitüsünde"
}
] | Türk Şairler | Farsça derslerini nerede vermiştir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
551 | [
{
"answer_start": "1192",
"text": "Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay hangi ilimleri iyi bilmektedir ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
552 | [
{
"answer_start": "1253",
"text": "Türk dilinin sadeleşmesi "
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay hangi konuda sürekli tartışmalara girip yazılar yazmıstır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
553 | [
{
"answer_start": "1431",
"text": "Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay nasıl eserler yazmıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
554 | [
{
"answer_start": "1689",
"text": "Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne,"
}
] | Türk Şairler | Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri nereye bağışlamıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
555 | [
{
"answer_start": "1734",
"text": "Milli Kütüphane’ye "
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay kütüphanesini nereye bağışlamıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
556 | [
{
"answer_start": "1718",
"text": "kütüphanesini"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay Milli Kütüphane’ye ne bağışlamıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
557 | [
{
"answer_start": "1637",
"text": "Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri"
}
] | Türk Şairler | Besim Atalay Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne ne bağışlamıştır ? | Besim Atalay İnce Mehmet Çavuşadlı bir demirci nin oğlu. İlk ve orta tahsilini Uşak’ta tamamladı. Medreseye girdi, daha sonra İstanbul’a giderek Şehzade Camii’nde Müderris Çarşambalı Hacı Ahmed Ef.'nin derslerine devam etti. Darülmuallimin (Öğretmen okulu) girerek mezun oldu. Medrese derslerini de bırakmadı, Hacı Ahmed Ef.’den icazet aldı (1909). Konya Muallim Mektebi’nde Fenn-i terbiye hocası oldu. Daha sonra Trabzon ve Ankara Muallim mekteplerinde müdürlük yaptı. Darüşşafaka’da Ulum ve ahlak-ı diniye öğretmenliğinde bulundu. Konya Öğretmen Okulu müdürlüğüne naklettı. Daha sonra Maraş, Içel ve Niğde Milli Eğitim müdürlüğü görevlerini sürdürdü. Silifke’de bir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kurdu. Uşak’a giderek orada Milli Mücadele için faaliyetlere girişti. Ankara'da toplanan Birinci Büyük Millet Meclisi’ne üye olarak katıldı ve I-VII. devrelerde milletvekilliği yaptı. Maarif Vekaleti Hars (kültür) Müdürlüğü sırasında Türkiye halkıyatına ait malzeme toplanmasında emeği geçti. TDK merkez heyeti üyesi olarak onsekiz yıl çalıştı. Bu arada DTCF ve Polis Enstitüsünde Farsça dersleri verdi. Besim Atalay, Türkçülük ve Türkçeciliksahasında önemli ilmi çalışmalar yapmış bir-şahsiyettir. Arapça ve Farsça ile medrese ilimlerini de iyi bilen Atalay, Türk dilinin sadeleşmesi yolunda sürekli tartışmalara girmiş ve pekçok yazılar yazmıştır. Türk dili yadigarlarından önemli bir kısmım metin ve tercüm eleri ile yayımladığı gibi, Türk dilinin dilbilgisi, sözdizimi ve filolojik özelliklerini ihtiva eden değerli eserler yazmıştır. Uzun süre Türk Dil Kurumu Merkez heyetinde çalışmasına rağmen sonradan bu kurumun icraatına karşı çıktı. Topladığı nadir yazma kitap, levha ve bazı aletleri Ankara Etnoğrafya Müzesi’ne, kütüphanesinide Milli Kütüphane’ye bağışlamıştır. |
558 | [
{
"answer_start": "13",
"text": "Aşıktır"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman kimdir? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
559 | [
{
"answer_start": "22",
"text": "Küçük yaşta"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman annesini ne zaman kaybetmiştir? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
560 | [
{
"answer_start": "66",
"text": "imamı"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman'ın babasının mesleği nedir? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
561 | [
{
"answer_start": "53",
"text": "Gezginci köy imamı"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman'ın babası nerenin imamlığını yapmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
562 | [
{
"answer_start": "131",
"text": "Ardahan’da"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman babasının yanından kaçarak nerde açılan Eytam Mektebi’ne kaydolmuştur? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
563 | [
{
"answer_start": "149",
"text": "Eytam Mektebi’ne"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan hangi okula kaydolmuştur? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
564 | [
{
"answer_start": "189",
"text": "IV. sınıfta iken"
}
] | Türk Şairler | Eytam Mektebi sabit Ataman kaçıncı sınıftayken lağvedilmiştir? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
565 | [
{
"answer_start": "230",
"text": "babasının yanına döndü."
}
] | Türk Şairler | Eytam Mektebi lağvedildikten sonra sabit ataman ne yapmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
566 | [
{
"answer_start": "263",
"text": "hocalık"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman köylerde ne işle meşgul olmuştur? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
567 | [
{
"answer_start": "278",
"text": "Bir rüya Dergah arşivi üzerine"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman ne üzerine hocalığı bırakmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
568 | [
{
"answer_start": "327",
"text": "saz çalmaya başladı, aşık oldu"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman hocalığı bıraktıktan sonra ne yapmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
569 | [
{
"answer_start": "377",
"text": "Cilavuz Köy Enstitüsü’nde"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman Bir müddet nerede bağlama hocalığı yapmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
570 | [
{
"answer_start": "499",
"text": "1956 da"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman ne zaman şeker hastalığına yakalanmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
571 | [
{
"answer_start": "507",
"text": "şeker hastalığına "
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman 1956 yılında hangi hastağa yakalanmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
572 | [
{
"answer_start": "570",
"text": "Şeker hastalığından öldü."
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman'ın ölüm sebebi nedir? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
573 | [
{
"answer_start": "542",
"text": "kör olma tehlikesi"
}
] | Türk Şairler | Sabit Ataman ne tehlikesi atlatmıştır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
574 | [
{
"answer_start": "655",
"text": "birincilik"
}
] | Türk Şairler | Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkinde kaçıncı olmuştur? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
575 | [
{
"answer_start": "862",
"text": "9000"
}
] | Türk Şairler | Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmanın mümkün oldugu şiirleri kaç kıtayı aşkındır? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
576 | [
{
"answer_start": "892",
"text": "Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini"
}
] | Türk Şairler | 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde neleri bulmak mümkündür? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
577 | [
{
"answer_start": "1038",
"text": "çocukluğunda aldığı dini kültürün"
}
] | Türk Şairler | Şiirlerinde neyin tesiri görülür? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
578 | [
{
"answer_start": "1088",
"text": "vatan ve millet sevgisi"
}
] | Türk Şairler | Şiirlerinde ayrıca neler geniş yer tutar? | Sabit Ataman Aşıktır. Küçük yaşta annesini kaybetti. Gezginci köy imamı olan babasıyla köyleri dolaştı. Babasının yanından kaçarak Ardahan’da açılan Eytam Mektebi’ne kaydoldu. Ancak mekteb IV. sınıfta iken lağvedildiğinden tekrar babasının yanına döndü. Köylerde hocalık yaptı. Bir rüya Dergah arşivi üzerine hocalığı bıraktı, saz çalmaya başladı, aşık oldu (1934). Bir müddet Cilavuz Köy Enstitüsü’nde bağlama hocalığı yaptı. Anadolu’nun muhtelif illerini gezdi, devrinin ünlü aşıklarıyla tanıştı. 1956 da şeker hastalığına tutuldu. Bir ara kör olma tehlikesi atlattı. Şeker hastalığından öldü. Müdami, Konya Aşıklar Bayramı’nın ilkine (1966) katıldı ve birincilik aldı.Önceleri akrabası Aşık Üzeyir’in tesirinde kalan Müdami, daha sonra Yusufelili Huzuri Baba’yı pir tanıdı. Kuvvetli bir hikaye hafızasına sahip olan aşık, irticalen şiir söylemede de mahirdi. 9000 kıtayı aşkın şiirlerinde Aşık edebiyatının bütün tür ve nazım şekillerini bulmak mümkündür. Bilhassa, bölgesinde ilgi gören tecnis türüne mühim yer vermiştir. Şiirlerinde çocukluğunda aldığı dini kültürün tesiri görülür, vatan ve millet sevgisi de geniş bir yer tutar. |
579 | [
{
"answer_start": "17",
"text": "Yazar ve gazetecidir."
}
] | Türk Şairler | Falih Rıfkı ATAY kimdir ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
580 | [
{
"answer_start": "62",
"text": "Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde"
}
] | Türk Şairler | İlk ve ortaöğrenimini nerede yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
581 | [
{
"answer_start": "119",
"text": "Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni"
}
] | Türk Şairler | Hangi fakülteyi bitirmiştir ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
582 | [
{
"answer_start": "199",
"text": "(1913)"
}
] | Türk Şairler | Kaç yılında Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
583 | [
{
"answer_start": "263",
"text": "(1917)."
}
] | Türk Şairler | Kaç yılında Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
584 | [
{
"answer_start": "161",
"text": "Babıali Dahiliye Nezaretinde"
}
] | Türk Şairler | 1913 yılında nerede çalışmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
585 | [
{
"answer_start": "190",
"text": "katiplik "
}
] | Türk Şairler | Babıali Dahiliye Nezaretinde ne iş yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
586 | [
{
"answer_start": "207",
"text": "Bahriye Nezaretinde"
}
] | Türk Şairler | 1917 yılında nerede çalışmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
587 | [
{
"answer_start": "227",
"text": "Hususi Kalem Müdür Muavinliği"
}
] | Türk Şairler | Bahriye Nezaretinde ne iş yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
588 | [
{
"answer_start": "300",
"text": "Filistin ve Suriye’de"
}
] | Türk Şairler | Birinci Dünya Savaşı boyunca nerede bulunmuştur ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
589 | [
{
"answer_start": "322",
"text": "Cemal Paşa’nın"
}
] | Türk Şairler | Birinci Dünya Savaşı boyunca kimin yanında bulunmuştur ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
590 | [
{
"answer_start": "381",
"text": "edebiyat hocalığı"
}
] | Türk Şairler | Çarkçı Mektebi’nde ne iş yapmıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
591 | [
{
"answer_start": "413",
"text": "Savaştan sonra"
}
] | Türk Şairler | gazeteciliğe ne zaman yönelmiştir ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
592 | [
{
"answer_start": "541",
"text": "(1918)"
}
] | Türk Şairler | Akşam gazetesini kaç yılında çıkarmaya başlamıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
593 | [
{
"answer_start": "450",
"text": "Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte"
}
] | Türk Şairler | Akşam gazatesini kimlerle beraber çıkarmaya başlamıştır ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
594 | [
{
"answer_start": "609",
"text": "Divan-ı Harb’e"
}
] | Türk Şairler | Akşam gazatesindeki yazılarında Milli Mücadele’yi desteklediği için nereye verildi ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
595 | [
{
"answer_start": "574",
"text": "Milli Mücadele’yi desteklediğinden"
}
] | Türk Şairler | Divan-ı Harb’e neden verilmiştir ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
596 | [
{
"answer_start": "633",
"text": "İnönü Savaş’ından sonra"
}
] | Türk Şairler | ne zaman serbest bırakıldı ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
597 | [
{
"answer_start": "716",
"text": "Bolu milletvekili"
}
] | Türk Şairler | Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye ne olarak girdi ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
598 | [
{
"answer_start": "764",
"text": "1950 "
}
] | Türk Şairler | Milletvekilliği kaç yılına kadar sürdü ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
599 | [
{
"answer_start": "803",
"text": "yalnız gazetecilik ve yazarlıkla"
}
] | Türk Şairler | 1950 yılından sonra ne ile uğraştı ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |
600 | [
{
"answer_start": "880",
"text": "Servet-i fünun dergisinde"
}
] | Türk Şairler | Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri nerede yayımlandı ? | Falih Rıfkı ATAY Yazar ve gazetecidir. İlk ve ortaöğrenimini Rehber-i Tahsil Mektebi’nde ve Mercan İdadisi’nde yaptı. Darülfünun Edebiyat Fakültesi’ni bitirdi. Babıali Dahiliye Nezaretinde katiplik (1913), Bahriye Nezaretinde Hususi Kalem Müdür Muavinliği yaptı (1917). Birinci Dünya Savaşı boyunca Filistin ve Suriye’de Cemal Paşa’nın yanında bulundu. Bir ara Çarkçı Mektebi’nde edebiyat hocalığı yaptı (1917). Savaştan sonra gazeteciliğe yöneldi. Necmeddin Sadak, A. Naci Karacan ve Kazım Şinası ile birlikte çıkarmaya başladıkları Akşam (1918) gazetesindeki yazılar ile Milli Mücadele’yi desteklediğinden Divan-ı Harb’e verildi. İnönü Savaş’ından sonra serbest bırakıldı. Milli Mücadele’den sonra ikinci TBMM'ye Bolu milletvekili olarak girdi. Milletvekilliği 1950 ye kadar sürdü. Bu tarihten sonra yalnız gazetecilik ve yazarlıkla uğraştı. Falih Rıfkı Atay’ın ilk denemeleri Servet-i fünun dergisinde, ilk şiirleri ise Tecelli ve Kadın dergilerinde yayımlandı. Gazete yazarlığına 1913 te Tanin’de İstanbul mektupları, ropörtaj ve makaleler yazarak başladı. Bu yıllarda ayrıca Şehbal, Yeni mecmua, Şair, Nedim ve Büyük mecmua’da yazıları yayımlandı. 1918 de kurucuları arasında bulunduğu Akşam gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını daha sonra Hakimiyeti milliye, Ulus, Milliyet ve kurucusu olduğu Dünya gazetesinde sürdürdü. F. R. Atay, Cumhuriyet devrinin başta gelen fıkra ve gezi yazarlarındandır. Kısa cümleli, sade, akıcı, aynı zamanda seçtiği kelimelerin çarpıcılığına büyük önem veren çekici bir uslüba sahiptir. Atay, usta nasirliğinin yanında devletin resmi yayın organı Hakimiyeti milliye (sonradan Ulus) nin başyazarlığını yaptığı uzun süre boyunca rejim in savunucusu bir polemik ustası olarak da dikkali çekti. Demokrat Parti’nin iktidarından sonra kurduğu Dünya gazetesinde aynı çizgide muhalefetini sürdürdü. 1960 dan sonra yavaş yavaş aktifliğini kaybetti. Gençliğinde Türkçülük ve Türkçecilik akımının tesirinde kalan Atay, sonuna kadar bu tesirleri sürdürdü, Batıcı bir tavırla Atatürk inkılapların savunmaya devam etti. Ancak son yıllarında özellikle, kendi nesir ustalığına da zarar veren öztürkçecilikten vazgeçmesi ilgi çekici bir gelişme olarak dikkati çekti. |